Easyjet Sabiha Gokcen'den ucuza ucuyor.

erken rezervasyona gore degi$ir. hangi tarih araliklari icin aradigini da yazsaydin ke$ke. ama muhtemelen easyjet en ucuzu olacaktir. sabiha gokcen'den kalkip londra luton havalimanina iniyorlar bildigim kadariyla.

yakin tarihlerde gidecekseniz vergilerle ortalama 170-180 euro civaridir ama temmuz ayinda falan ariyorsaniz yine ortalama 80-90 euro arasinda bi fiyat cikacaktir.

ben 2 gun once easyjet'ten aldim..240euro civarina geldi gitgel bagaj+oncelikli check-in vs davalariyla birlikte oldukca pahali aslinda ben haziran basi ucacagim icin.ancak pegasus'un sanirim 27-30'u arasinda kampanyasi vardi, £32 den baslayan fiyatlarla londra ucuslari vardi. benim gitmek istedigim tarihte ucus yoktu o yuzden alamadim bir bak istersen.
asagidaki siteden kontrol etmende fayda var guzel bir listeleme mantigi var.garip bir sekilde easyjet sitesindeki fiyat bu site uzerinden gittigimden daha yuksek cikti yaklasik 30€ kadar ben de bu site uzerinden easyjet biletimi aldim.
www.momondo.com

Erken almazsanız hepsi pahalıya gelir.

pegasus 99 ytl ye uçuyor kampanya var bu hafta başladı

bmi var ankaradan var ama istanbuldan ucuyor mu bilmem.

532,533 numaralar ulkemizde prestij kaynagı oldugu icin olabilitesinin 0'a yakın oldugunu dusunuyorum.

şayet böyle bir şey olsaydı çoğu kimse "faturalı görünümlü kontörlü hat" a hucum ederdi herhalde.

tam hatırlamıyorum ama turkcell in aylık sabit ücreti 1 ytl civarında olması lazım. sadece mevcut faturalı hattınızı kontörlü hattınıza yönlendirerek böyle birşey olabilir gibi geliyor

zaten 12 ytl nin altına da turkcell fatura göndermiyor diye hatırlıyorum. yani ancak yıldan yıla 12 ytl lik bir fatura öderseniz söylediğiniz şeye sahip olabilirsiniz.

kontorlu hattın daha ekonomik olduğu kanısına nasıl vardınız bilmiyorum ama ücretlendirmeler tamamen aynı diye biliyorum.

efendım yonlendırme oldugunda yonlendırme yapılan telefona da para yazıyo.yanı faturalı hattı kontörlüye yonlendırsem faturalı hattıma para yazıyo..
kontör lü hatlarda sık sık yapılan kampanyalar(nar, sms, 500 kontör alınca 200 kontör hediye vb.) daha avantajlı gibi gorundu gozume..
yınede tesekkurler..

Turkcell'in standart paketi disindaki tarifelerine baktiniz mi? Eger gercekten kontorlu hat butun faturali seceneklerden daha ucuz cikarsa cok ama cok sasiracagim.

hayır aynı numarayla geçiş yaptırmıyorlar. geçen gün babam da aynısını yapmak istemişti kabul etmediler. sonra babam hattını kapattırmak istediğini söyledi ve işlemlere başladı. adam sonra başlamış siz bizim eski müşterimizsiniz vs. vs. her ay 17 ytl gibi bir fatura geliyordu bunun yaklaşık 15ytl si sabit ücret. babam da bundan şikayetçiydi. demiş para kazanmak bu kadar kolay mı soyguncumusunuz siz. sonra adam sabit ücreti yaklaşık 5 ytl gibi bir şeye düşürdü ve her ay 20 dk bedava ekledi.

Kutuplar neden yatay eksende kalmasin ki?

Dunyanin kuzey kutbunda durdugunuzu dusunun. Ayin size gore ust noktasina bir isaret koyun. Sonra dunyadan aya gidin. Koydugunuz nokta kuzey kutbuyken ekvatora denk gelecek yerde durdugunuzu dusunun. Bu durumda dunyanin kutuplari yatay eksende kalir.

kısacası, fotoğraf çekilen noktadan doksan derece sağa veya sola giderseniz kutupların ekseni dikey olur. hatta dünya tepetaklak bile olur.

uzayda sağ sol yukarı aşağı olgusu yok ki: yerçekimi yok

uzayda nasıl yerçekimi yok? o halde astronotlar nasıl Ay'da yürüyebiliyor? (Ay'ın atmosferi olmadığı için yüzeyi uzaydan farklıdır diyemeyiz)

yerçekimi = kütle çekim kanunu

kütle çekim kanunu her yerde vardır, her kütle birbirini çeker. yani uzayda yerçekimi var, hava yok.

neden dünyanın kuzey kısmı aydınlık hemen cevap vereyim. aslında güney kısmı da aydınlık ama biz fotoğrafta o kısmı göremiyoruz. yani nasıl anlatayım, dünyanın gün batımı çizgisini düşünün (düşünmeye üşenenler için: homepages.ius.edu ). işte burada kuzey yarım küre de güney yarım küre de aydınlık. Ay, Dünya'yı yanlamasına görünce güney yarım küre gözükmemiş.

uzayda yerçekimi yok dedim, aydan bahsetmedim.

Hmm ama uzayda da yerçekimi var? Yani örneğin yörüngedeki uyduların dünyaya düşmeme sebebi orada yerçekimi olmaması değil ki.

işte dünyanın merkezinden belli bir uzaklıktan sonra artık çekim gücü etkilemiyor, o mesafeden sonra uzayda bir başına kalıyorsun.

@kimi raikkonen

ayın bir atmosferi olmadığı için farketmiyor. yani uzayda kütle çekimi olduğu için aydan bahsederken de uzaydan bahsederken de herhangi bir fark olmuyor. ha işin içinde atmosfer olsa tamam (misal: titan)

(tekrar ediyorum "yer çekimi = kütle çekimi", yer çekimi dünya için kullanılıyor, tüm evrenden bahsedersek kütle çekim kullanılır)

"dünyanın merkezinden belli bir uzaklıktan sonra artık çekim gücü etkilemiyor, o mesafeden sonra uzayda bir başına kalıyorsun"

şimdi şöyle ki, uzayda hiçbir zaman bir başına kalamıyosun, her şeyin bir çekim kuvveti oluyor. uydular da tek başına kalmıyor, devamlı yörüngede dönüyor. yani uzayda belli bir uzaklıkta bir şeyi bıraktın mı o obje öyle kalır diye bir şey yok. kütle çekim kuvvetine göre hangi çevrede bulunan gök cisminin kuvveti daha yüksekse obje, ona doğru çekilir.

Skypeout

genelde telefon şirketlerinin paketleri var. bunun yanında bence ücretsiz olan skype uygulaması da kullanılabilir. eğer iki tarafın da bilgisayarı varsa tabii.

1099 yazıp telefon numarasını yazarsanız daha ucuz oluyo..

avea tümdünya paketi var

www.ucuzalo.com
www.extraphone.com
www.melsacompany.com

ilgili firma kartlarını kullanabilir sanırsam ;)

(bkz: voipwise) şu başlığı herkesin okumasını tavsiye ederim.
bu programla biri evde diğeri dışardayken oldukça ucuza konuşabilirler..

(dünyanın pek çok ülkesindeki sabit telefonlarla da bedava konuşabiliyorsun. aylardır kullanıyorum, şaka gibi..)

nonoh diye birşey vardı ama...

flyalone'un dedigi voipwise olabilir,ayni sirkete ait bir dolu voip sitesi var yazilim hemen hemen ayni ama fiyatlar surekli degisiyor backsla.sh karsilastirmali fiyat listesi var şili ve tr arasi en ucuz tarifeye bakabilir. illa sokakta da konuşmak istiyorsa bu VOIP yazılımlarının telefon'da calisanlari da var sonucta, oradan da phone2phone konusmak mumkun ama bence en mantiklisi pc karsidindayken bu yazilimlar sayesinde phone2phone bir arama baslatmak (5cent normalde baglanti ucreti, sonrasi normal programin tarifesi bedavaysa bedava dakikasi 3centse o sekilde) ve konusmaya devam etmek..bu diger ucuz telefon kartlari gercekten kalitesiz oluyor askerde kullanmistim ve kesintisiz konusuldugunda o sureyi tamamlamiyor yani 90dk diyor sehirlerarasi ama atiyorum kesintisiz konusursan 70dk falan gidiyor bir uckagidi var sanirim, bu voip zımbırtılarında phone2phone arama yaparken ses kesilmesi vs turu hic bir sorun olmuyor, ilk basta ben de tereddut etmistim ama y.disina sms atmak aramak icin artik bunu kullanir oldum

Benim hatirladigim kadariyla Venedik'te araba kullanilabilecek bir yer yok. Yani kullanilmiyor. Venedik'te bir buyuk liman var, ona ya karadan baglanti var ya da tam Venedik'te degil, karsisinda ana karada yer aliyor, o yuzden arabayla ulasilabiliyor. Onun disinda bir de buyuk otobus terminali gibi bir yer var, o da yine bir sekilde Venedik'in kenar kosesi bir yeri oluyor sanirim. Ama otobusler oraya gelip duruyor, yolculari indiriyorlar. Venedik'e girmek soz konusu degil.

valla bende görmedim.. hatta kargo araçları bile gondol.. (ups vardı)

lido'da kullanılıyor.

venedik'i karaya baglayan kopruyu gectikten sonra piazzale roma denen yere gelip arabayi katli otoparka birakiyosun, ondan sonra tabanvaydi vaporettoydu yardiriyosun.

ahah bir kaç saat öncebende wikipedia'da venedikle ilgili bişiyler okuyordum. orada venedik'in avrupadaki en büyük car free alan olduğunu söylüyordu.

vespalar var :)

Ice tea'nin iyisi soguk su ile yapilir diye biliyorum. Buyuk bir surahiye icme suyu doldur. Icine 4-5 demlik poset (ya da suyun miktarina gore ayarla sen) at. Sonra bunu disarida ya da buzdolabinda birkac saat, ya da daha iyisi geceden sabaha birak. Su anda sade ice tea elde etmis durumdasin. Bu sekilde icen cok var. Ama cogu insan da seker ve biraz limon ekler. Hafif tatli olacak kadar seker, anca farkedilecek kadar da limon ekle derim ben. Ya da keyfine gore ayarla miktarlari.

Ben bildiğin çay gibi demleyip içine şeker kattıktan sonra (zira soğukken şeker koyunca iyi eriyemiyor), üstüne bolca soğuk su ekleyip dolapta bekletmek suretiyle yapıyorum. Demlerken çayın içine bir karanfil, portakal kabuğu gibi şeyler de atıyorum.

öncelikle vitamin alacaksın. hayır sebebi şu sende alerji yapmasını test edene kadar öncelikle soğuk algınlığı tedavisi yaparsak daha kolay bir sonuca ulaşırız sanıyorum. di mi :D

ben epeydir wireless kullanıyorum ama bir yan etkisini görmedim, kullanma kılavuzunda da yazmıyor:)

Alerji herhalde elektromanyetik dalganin yapabilecegi onemsiz bir yan etki olabilir. Asil olarak kansere sebep olmasindan bahsediliyor biliyorsun, her turlu EM dalga yayan aletin (orn: cep telefonu, baz istasyonu vs).

ortalıkta polen, tüy, kıl, yün varken elektromanyetik dalgaların alerji yapma ihtimalini pek yüksek görmüyorum. olsa bile bana psikojenik gibi geliyor açıkçası.

Aslında istesek de istemesek de, evinizde kablosuz modem bulunmasa da bu elektromanyetik dalgalarda düşündüğünüzden çok daha fazla iç içesiniz. Ayrıca söylenilen alerjik durumlar pek gerçekçi olmamakla beraber, en son neden olacağı şey hapşurtmaktır herhalde. Kaçınmanızın mümkün olmadığı bu durum için hayıflanmanıza, üzülmenize, ömrümden dakikalar çalıyor diye düşünmenize gerek yok. Ömrünüzü kısaltan faktörler olsa da, genellikle öldüren bunlar olmuyor.

alerjinin bahar ve polen kaynaklı olduğunu düşünüyorum ama wireless teknolojisinin insan sağlığını zararlı olduğu ile ilgili bi kaç tane bilimsel makale okumuştum. hatta avustralya(yamulmuyorsam) wireless olayını yasaklamayı düşünüyordu. dünyanın manyetik alanından çok daha güçlü bir alan yarattığı falan söyleniyodu bu makalede. belki inanmazsın ama bende baş ağrısı yapıyor bu meret. kablo rulez bence.

yoktur aslında. if you dare olabilir. ama if you eat kesinlikle olmaz.

"as if" olabilir belki. bir de kandirdiktan sonra "gotcha" denir.

if you buy it

www.seslisozluk.com

11. madde

örnek içinde kullanalım hatta:

(bkz: peace sells but who's buying)

buy it, will you?!

cümlenin sonunda "if that" de kullanabilirsiniz, alaycı vurguyla elbette.

Argo cevirmek cok zor bence. Ozellikle de cok uzun suredir kullanilan, oturmus bir sey degilse.

bir de şöyle birşey vardı
birşey söylüyorsun, ve sonra noootttt! diyorsun
(bildiğin not)
"your shirt is blue, nooottt" diye
(aslında adamın gömleği yeşil)

borat'ta vardı, nasıl kullanıldığını merak ederseniz.

buy kullanılıyor, yani var.

Oyun baslamadan once iki Wii remote'u aciyor musun? Belki o ise yarayabilir.

ana menüden ikinci remote'u tanıtmayı oyunu başlattıktan sonra yapmanız gerekiyor, yoksa ikinci remote oyun başlayınca devre dışı kalıyor. ikinci remote görülmediği için ekletmiyor olabilir.

1. arkadasimin da kalacak yeri belli degildi, nolcak lan parkta yatarim dedi, yatti, tutuklandi. bilmem kac gun ugrasti durdu. inn denilen otellerde 3-4 kisilik odalarda kalabilirsiniz. haftaligi tas catlasin 250 dolardir. belki de pahalanmistir bilemicem.

3. burdaki telefonunu kullanman daha mantikli. roaming'e actirip kullanabilirsin. yeni telefon icin ikametgah(!) tarzi bisey istiyolar orda diye biliyorum. atiyo da olabilirim. araba konusuna gelince, ben de 650 dolara bi araba almistim. pontiac bonneville,200 dolara zar zor satmistim. ikinci el piyasasi dusuk oralarda. sifirlar ucuz oldugu icin. dikkat etmen gereken bisey yok sonucta. fazla kullanmicaksin. biz chicagonun okuz sicaginda radyatoru delik arabayla hoydur hoydur gezdik. bisey olmuyo merak etme. biraz duman cikmisti aslinda bi kere. tirsmistik.

4. ucakta musaade edilen agirlik 23 kilo falandi galiba emin degilim, yanina aldigin cantan da belli bi agirligi gecemez(2kg?) cok fazla yuklenip gitmene gerek yok bence. atiyorum noodle denen bisey var. kutusu 25 centti, 6li paketlerden alirsan daha da ucuza geliyodu. sicak suyu ekliyosun ustune cillop gibi makarna iste. amerika'dan bahsediyoruz, boyle atistirmaliklar var yani.

bi de bana mountain dew getirsene abi ordan :) cok ozledim. sierra mist de olur.

1.yapabileceğinz en iyi şey daha önce aynı yerde wat yapmış türklere ulaşıp bilgi almak. sponsor firmanızda mailleri olmalı. konaklama için burdan pek bir şey yapabileceğinizi sanmıyorum. bir de bu tip. yerler ağzına kadar wat öğrencisi dolu olduğu için kalıcak yer bulmak sorun olmaz ama önemli nokta ucuz fiyata iyi yer bulabilmek o yüzden bulduğunuz ilk yere atlamayın.

2.newjersey newyorkla iç içe bir eyalet. bu yüzden bence newyorku gezmek yerine çalışacağınız yere gidip yerleşmek ve ortama ayak uydurmak sizin içi daha hayırlı olur. newyork u nasıl olsa gezeceksiniz oranın koşullarına alıştıktan sonra çok daha verimli bir şekilde şehrin tadını çıkarabilirsiniz.

3. ordaki telefon olayları hakkında bilgim yok. ailenin acil durumları için turkcell geriye kalan tüm iç dış görüşmeler için pre-paid kartlar oldukça iş görüyor.
araba alırken mümkünse düz vites alın, senelik muayene (inspection) süresini mutlaka kontrol edin araç o yılın muayenesini geçememişse kesinlikle almayın. Eğer satıcı geçebileceğini iddia ediyorsa beraber tamirciye gidip inspection a sokun. geçerse siz geçemezse araç sahibi öder muayene parasını. bir de muayene süresi ekim veya kasım gibi bir tarihte doluyorsa, muayeneye sokmanıza gerek yok. aracı teslim alırken sözleşme hazırlayın. el yazınız bile olabilir. bir de aracın register ını teslim alın. sonra bir plaka ofisine gidip yeni plaka almanız gerekecek. satamayacanız kadar kötü araba almayın, başınıza bela olur.

4. yemek abd de problem. konserve sınırdan geçermi bilmem ama götürebilirseniz götürün.

Ek: dönüş tarihinden 10 gün önce işi bırakıp gezmek için harcayabilirsiniz. abd içi uçak biletleri gayet uygun.

arabanız olacaksa iki şöförle niagara şelalesine haftasonu için gidip dönebilirsiniz. çok etkileyici bir yer değil ama yinde de görülebilir.

washington dc deki müzeleri gezin. şehir ağzına kadar müze dolu ve hepsi bedava.

polisler genelde yabancılara ceza yazmıyor ama dikkatli olun. kurallara ciddiyetle uyduğunuz sürece hiç sorun yaşamazsınız.

park cezası konusunda af yok, çatır çatır döşüyorlar cezayı. park işaretlerine harfiyen uyun. newyork a arabayla gitmeyin. (çok ciddiyim) metro ile newyork ta gidemeyeceğiniz yer yok.

ek iş yapın bulabilirseniz. çok çalışp para biriktirin ki gezerken harcamak koymasın.

newyork ta asterdam avenue üzerinde 100 numara civarı bir yerlerde hostelling international a bağlı bir hostel var, orda kalabilirsin. ama otelleri kontrol etmekte fayda var bazen çok ucuza yer bulunabiliyor.

---- ben de mountain dew istiyorum :'(( ------------

- kuru gida gecer gumrukten, et urunu gecmez. konservenin icinde ne olduguna bagli biraz da sanirsam. ben tonla irmik, bulgur, tarhana, hazir yemek paketlerini (dr. oetker vs.)sorunsuz gecirdim.
- 23'er kilodan iki bavul ucaga aliniyor. bir de ucaga giderken yanina alacagin canta var ama ona koyabilecegin $eyler sinirli. yanina alacagin cantanin agirligindan ziyade boyutlarina bakiyorlar ama agirligi da abartmamak lazim tabii.
- cep telefonu hattini telefonla beraber satiyorlar (sim kart yok) genelde, ve en az 12 aylik taksitlerle (ayda 40-50 dolar) veriyorlar o yuzden telefon kartini tavsiye ederim.

mezun calling card vardi, simdi hatirladim. sitesinden kredi gartiynan dakika satin aliyorsun, sonra numarayi arayip pin kodunu giriyosun vs vs. detaylica inceleyesin diye link veriyorum bak kiymetini bil :)

www.mezun.com

mandular iki olduu :D

Yiyecek goturmek akil kari degil. Girerken sorun cikabilir. Cikmadigi cok oluyor ama ilk defa WAT'a giderken sorun cikmasin istersiniz degil mi? Vardiginizda supermarkete gidin. Ucuz makarna, noodle, ton baligi konservesi, donmus yemekler vs var. Gayet mantikli fiyatlar. Kendinize mutfakli bir yer tutarsaniz yemege cok para gitmez.

Cep telefonu almak icin eskiden ikamet ve credit history gerekiyordu. Credit historyniz yok sizin. Ama pre-paid cep telefonu alirsaniz sorun olmaz herhalde.

Araba alirken yapmaniz gerekenler soyle: once biraz bakin, yani sadece bakin. Fiyatlari ogrenin. edmunds.com gibi ikinci el fiyatlari veren yerlere bakin. Sonra gozunuze bir araba kestirince uz'un bahsettigi muayene isini arastirin. Ben ikinci el arabaya bakmaya gitmeden once yakin bir yerde bir tamirciye ugrayip "abi bakacagim arabayi sana getirsem bir bakabilir misin?" dedim genelde. 20-30 dolara tamirci iyice bir bakip nesi var nesi yok anlatiyor. Kisa donemde tamir istemeyen bozukluklari kafana takma (ama fiyati ona gore ayarla).

1. yatacak yerinizin belli olmaması gibi bir durum imkansız bence. gitmeden önce kalacak yerinizden çalışacağınız yer, saat başına alacağınız para,kalacak yere vereceğiniz para vsvsvs aşağı yukarı belli olması gerekir. burdaki şirketlere eşşek yükü ile para wermemizin sebebi bu. şirketinizi sıkıştırmanızı öneririm. ama bildiğim kadarı ile six flags çalışanlarını kendi bünyesinde barındırıyor. lüx süit odaları filan war demişlerdi bize ama pahalı idi haliylen haftalığı 150-200$ gibi bişi idi hatırlıyorsam. ben north carolina da bi villa da 75$ a kalmıştım mesela. barınma fiyatı önemli bir mesele. kazandığınız paranın büyük kısmı oraya gidiyo.üstünde durun

2.bencede önce çalışacağınız yere gidin eşyalarınızı filan yerleştirin öle bi imkan warsa ve new yorktan önce kendi bölgenizi tanımaya çalışın, ne yenir,nerede market var? vs vs vs. erken gitseniz bile yine six flags sizi açıkta bırakmaz sanıoyorum. en fazla parasını alır kaldığınız sürenin. erken geldmişsin git diyeceğini sanmam.

3. araba filan almanız gerekmez kanımca hemen. zira new york new jersey gibi şehirler oturmuş bi toplu taşıma sistemine sahipler ve belli bir süre otobüs,metro vs ile idare edebilirsiniz. e zaten büyük ihtimalle çalışacağınız parkta kalacaksınız. sadece tatil günlerinizde gezecekseniz pek bi fiyat tutmaz bunların toplamı. araba konusununda sözlükte ki "amerikada araba almak" "amerikada yaşamak" gibi başlıkları iyi okuyun .internette bu konularda bi çok bilgi bulabilirsiniz. özellikle mezun.com da bir çok yararlı tavsiyeler bulabilirsiniz gerek orda yaşayan gerek gitmiş gelmiş kimseler tarafından. orada büyük sorun bu ikinci el araba olayı. gerçekten anlamıyorsanız arabadan bulaşmayın pek. sonra arabaya werdiğiniz paranın daha fazlasını tamire, kontrole filan weriyorsunuz.

4. ewet pek bir şey götürmeyin bence de. hele kıyafet çok az götürün. 2-3 hafta yetecek kadar olsun tamam. zaten oradaki outletlerden mall lardan herşeyin türkiyeye göre gayet ucuzunu bulabiliyorsunuz. giderken valizi doldurup dönüşte havaalanı kontrolünden geçemeyecek diye 14$ lık levi's ları nike ları alamayıp baka baka geri dönersiniz. yiyecek konusunda karar sizin. zaten orada yiyeceksiniz dönüşte pek bi sorun olmayacak ama kendinize eziyet etmeyin bence. ewet yiyecek prpblem orada buradaki gibi kahvaltı, akşam yemeği kültürü vs yok. ama kolay adapte olabilen biri iseniz her türlü süpermarket işinizi görür. tam bi tüketim toplumu olduklarından her şeyin bi çok çeşidi war ve kolay kolay aç kalmazsınız.

aslında bi çok tecrübem oldu bu konularda hepsini yazmak istiyorum.sözlükte yeni başlayanlar için wat başlığı war mı bilmiyorum ama siz gidene kadar açmaya çalışırım :) ne zamandır aklımdaydı zaten.

arkadasım beyaz bı arac almıstı wat yaparken.elınde patlamıstı araba..beyaz araba alınmazmıs meger ben onun yalancısıyım..

abi ben de chicagodaki six flags'te calismistim. saatlik asgari ucret olan 6.5 dolardan calismistik. oteli suit odalari falan yoktu. okullar acilana kadar(agustos) carthage college'in yurdunda kalmistik, sonra da otele yerlestik. okulun siz flagsle tek baglantisi, bizim otele parayi direk vermememizdi. paycheck'ten kesiyolardi.

kasaba gidip özellikle öyle et istediğini söylersen o şekilde kesip hayvanı verebilir sana bence...

2. sorun için ise hardal yerine acı seviyorsan vasabi tavsiye ederim...

Resimdeki sey T-bone steak. Aslinda iki ayri steakten olusuyor.
en.wikipedia.org

Turkiye'deki et kulturu Amerika'dakinden (yani filmlerde gordugunden) farkli. Bana gecen gun birisinin anlattigina gore kesim bicimi etin tadini ve yumusakligini etkiliyor. Helal yontemle oldurulen hayvanin eti kalin/iri parcalar halinde hazirlanmaya Amerikan sekli kesilen kadar uygun degil.

Sonucta farki kesim sekli yaratmasa bile bir fark var. Bizde et genelde ya dovulur, ya kucuk kesilir ya da iyice marine edilir. Bu yontemler sebebiyle oyle buyuk eti kolay kolay bulamazsin.

Istanbul'da Dukkan adinda bir kasap+lokanta var. Amerikan usulu steakler satiyor ve pisiriyorlar. Ankara'da ne var bilemiyorum.

ankara'da t-bone steaki hakkıyla yapan bir yer yok malesef. bir tek lone star diye bi yer vardı, tunalı gölge barın karşısında üst katta hala varsa belki orada bulabilirsiniz. onun dışında çeşitli restoranların menüsünde olsa da sadece adı aynı malesef. bunun dışında gidip kasaptan bulabileceğinizi sanmıyorum ki evde pişirmesi çok da kolay olmayabilir.

tatmin eder mi bilemiyorum ama delizia marka hardal oldukça acıdır. kesmezse wasabi de kullanabilirsiniz.

evet restauranttan ziyade evde pişirmek üzere arıyorum. t-bone olmasa da olur. büyük parça olsun yeter.

hardal olaak da delizia kesmiyor malesef. bir restaurantta yedim (bkz: göksu restoran) ölümüne acıydı. nedir bu hardal dedim, kendimiz yapıyoruz dedi, plasik kapta verdi biraz. hardal tohumu alıp kendim yapiyim dedim iğrenç oldu. kısacası olduramadım bunu da bi türlü.

dukkanistanbul.com muydu neydi.

T-bone steak i kipada görmüştüm satıyorlardı.
Hardal için de almanya/avusturya civarlarında bir tanıdığın varsa rica et sana extra scharf Estragon hardal getirsin. Bir tüpü 1€ falan.

i3.ebayimg.com

Almanlar hardal konusunda aşmışlar. Muhtemelen daha iyisi ve acısı bulunur almanyada.

ankaradaki en ünlü t-bone steak mekanı budakaltı'dır.
adından da anlaşılacağı üzere budak sokak 6 numarada.
fiyatları biraz yüksek olsa da, çok güzel bir yer.
ben sevmediğim için t-bone yemememiştim ama yiyenler seviyor.
bir de şöyle birşey duymuştum. t-bone çok pahalı birşey. yani kasaptan et olarak satın almak bile çok pahalı. adamlar da belli bir fiyatın üzerine çıkmak istemiyorlar ve en ünlü hadiseleri de bu olduğundan menüden kaldıramıyorlarmış.
son dedikodular bunlar.
söz sende kipritsuyusu

2.aradıgınız hardal soylelenler gıbı kendınız yapmalısınız , coleman hardal tozları var bırde bır turk markası var adını sımdı hatırlamıyorum .(ama buyuk baharatcılara sorsanız mutlaka bılırler ) .kesınlıkle hardal tohumu degıl hardal tozu olacak aldıgınız sey yaklasık olarak kılo 100 lira civarı (pahalı yanı)
acılıgına gore su veya sirke konur . sirke biraz daha az acı yapar (acı yapmaz demıyorum dıkkat edın ) isteginize gore konyakta ekleyebılırsınız , birazda pudra sekerı . hardal sarap ,hamur gıbı mayalanarak olusan bır yıyecek (demek istiyorum ki 'restoranda begendiniz hardalı alıp ,yapmadan once icine biraz katarsanız kıvamını daha rahat yakalarsınız) ayrıyetten metal kesınlıkle sokulmaz hardalın ıcın
e , tahta veya plastık kasık ,karıstırıcı kullanmalısınız .
1.resımde gosterdıgınız et , dıger cevaplardada soylendıgı gıbı t-bone steak fakat bızım hayvanı kesım yontemlerımızden oturu lezzetsız oldugu soylenır . hayvan bogularak olduruldugu zaman bu etin lezzeti ortaya cıkıyor ( bogularak oldurulen hayvanın kanı ıcınde kalıyor ve et dogal olarak daha yumusak vbe sulu oluyor.)ama yınede ıstersenız carrefourda fılan gormustum bırkac kezoralarda vardır , kasap bu etı boyle parcalamaz sıze yanı , hem bonfıleyı hemde kontrfile birlikte almalısınız sonra kestırmelısınız .tbone steak bır yanı bonfıle dıger yanı kontrafıledır .
sanırım siz ılk basta gozunuzu doyurmak ıstıyorsunuz ,
bunun ıcın dana pirzolası alabılırsınız gayet buyuk olur ,lezzet konusunu bır sey demeyecegım .
ama ben guzel et yemek ıstıyorum ,goruntu o kadar onemli de degıl dersenız kasapta gordugunuz guzel bır bonfılenın buyukce sını secın hafıf caprazlamasına yaklasık 3cm kalınlıgında kestırın (sakın dovdurmeyın ) evde bır tabak ,bıcak yardımıyla hafıfce bastırın ete zarar vemıyecek sekılde .
cok degıl guzel bır soguklukta 0-4^ gibi üç dört gün bekletin (tabii et taze ise )
ısıyı cok ıyı ayarlayıp , etı cok cevırmeden hatta sadece bır yuzunu bır kere dıger yuzunu bır kere yeter bile .
son olarak tavada pişirdeysenız etın uzerıne tereyegını koyup yaklasık 2dakıka kapagı kapalı olarak dınlendırip masanıza getirebılırsınız ,
aynı dınlendırmeyı ızgara ıcınde yapmanızda gayet olagandır ,olmalıdır.
afiyetler olsun .
saygılar

yağ yakıcılar 2 çeşittir 1 sentetik 2 organik.sentetikler ucuz ve daha zararlıdır.ayrıca kralı gelse sentetik organik falan filan anlayamaz.
bu işin sahteciliği ülkemizde çok yapılmaktadır.
bence kesin kullanmayın çok zararlı

ayrıca spor yapmadan hiç bir işe yaramaz.
spor yaparken bölgesel çalışıyosun mesela karın çalışıyosun karnındaki yağların eridiğini resmen hissediyosun.böylede acayip bişey.

body ci proteinleri kullandığındada bir iki üç hafta derken bakıyosun kolların falan aşırı bir gelişmeye uğruyo gözlerinle görebiliyosun

mesela ben kilo vermek için spor ve rejim yapıyorum ayda 4 kilo veriyorum.yağ yakıcı diyoki sen rejim mejim yapma sade sporla 4 kilo verdiririm ben sana.

kardiyo egzersizi yapma şansı varsa, egzersizden önce L-karnitin alınıp yağ yakma maksimize edilebilir. ama oturduğun yerde yağ yaktıran bir kimyasal olduğunu sanmıyorum. Zayıflama ilaçları genelde boşaltım üzerine çalışırlar.

Vicdani not: L-karnitin de dahil hepsinin vücuda zararlı etkisi vardır elbet. En doğalı sağlıklı bir diyetle uzun vadede kilo vermek.

Ben de CLA + Coenzim q10 ikilisini aldım, daha başlayamadım fakat spor yapmaya başladığımda bu ikiliyi kullanacağım. Sanırım yağ yakma etkisinin kanıtlandığı tek supplement CLA. L-Carnitine için her ne kadar olumlu şeyler söyleseler de daha etkinliği kanıtlanmamış diye biliyorum...

Vücut geliştiriciler bunun dışında ne kullanıyolar bilemiyorum...

sorusoranadam izninle ben de bir soru sorayim senin threadinde:

o bahsettiginiz CLA'yi nerden alabilirim? (spor yapan bir insanim, eger sporla birlikte yag yakmama yardimci olacaksa deneyebilirim cunku spor+rejim imkanim yok, yurtta kaliyorum rejim programina uymam cok zor)

sözlükten arnold shwartzenneger (soyadını yanlış yazmış olabilirim) o bu işin ithalatçısı. hatta ona danışmadan bir şey almayın. kendisi uzun yıllardır bu işle uğraşıyor.

onlar çok ince ayarlar,
yani her şeyi yapıcaksın sonra allaha dua ediceksin
diyet+spot yaptıktan sonra onu kullanıcaksın teferruat ama
1ay cla kullanan insanlar üzerinde araştırma yapıyorlar %3 yağ kaybı oluyor..
80+kilo olsanız vücudunuzda 20 kilo yağ olsa 1600gram mı ediyor ne ediyor

CLA, GNC dukkanlarinda satiliyor. Onlar sabah, oglen, aksam birer tane almanizi oneriyorlar. Bu, gunde 3 grama denk geliyor. Ben ideal dozun gunde 3,5 gram oldugunu okudum. CLA aldigim sirada bir gun sabah iki, aksam iki; ertesi gun sabah iki, aksam bir seklinde aliyordum. Tabi ki ciddi spor ve duzgun beslenme esliginde.

avrupa da kullanılsa da türkiyeye yabancı bir durum seyahat çeki. yapı kredi nin karaköy şubesini deneyebilirsiniz.

Avrupa'da pek çok ülkede geçiyor evet ama bence kredi kartı dururken hiç gerek yok.

ben de yakin zamanda seyahat cekini arastirmistim. netten aratinca isbankasi, finansbank ve akbankta buldum. isbankasi belirli bir kac subesinden hemen veriyor diger subelerden almak icin bi kac gun beklemen gerekiyor, finansbanktan alman icin card finans platinium gerekiyor, akbanktaki gorevliye sordugumda da aaa o ne ola ki oyle bisiymi varmis, ben bi arastirayim seni ariyim dedi aramadi, benim de kisitli zamanim kaldigi icin ustune gitmedim. neyse uzun lafin kisasi avrupada kullanabilirsin ama turkiyeden temin etmek yas is.

American Express markasinin seyahat cekleri unludur. Ben kullanmistim zamaninda. Ama zahmetli oluyor, cunku gittiginiz yerde onu bozduracaginiz banka vs bulmaniz gerekiyor. O sirada kimlik falan istiyorlar, ugras dur.

Avrupa'da gezecekseniz Turkiye'deki bankanizin buyuk ATM aglarina uye oldugundan emin olun. Kredi kartinizin da Avrupa'da gecip gecmeyecegini sorun. ATM karti ve kredi karti ile cok rahat edersiniz.

en azindan ratio(dosyaya ait ratio) 1 olmali bence. gerci ben dizilerde 3-4 ratioya ula$iyorum ama en azindan aldigin kadarini payla$mak olmali.

indirdigin surenin yarisi kadar olabilir.

Bence de olay sureden ziyade ratioya bakar. 1 olmadan kesin kapatma derim. 2 olursa daha guzel tabi.

elinden geldigi kadar . ancak 0.5 ten buyuk olsun iyidir.

Bu konuda bir kanun kural yok ama nezaketen ratio'nun en az 1 olması, yani alındığı kadar verilmesi uygun olur. Ama onun dışında ben mesela indirdiğim bir şey yokken de açıyorum utorrent'i bazı dosyaların ratio'su 11'e dayandı...

Hangi trackerdan çekiyorsunuz? Her trackerın bu konuda farklı bir uygulaması olsa da genel olarak hepsi seed etmenizi isterler. Birkaç örnek olarak:
Public trackerlarda 24 saat seed veya 1:1 yakalamak iyidir yeterlidir. Aslında hiç yapmasanız da olur ama leecher değiliz di mi :P
Torrentleechte yeni çıkan dosyalarda 24 saat seed veya 0.4 ratio istiyorlar. Eski dosyalarda hit and runa bir şey demiyorlar.
Revoluionttde 24 saat seed veya 1:1 oran yeterlidir.
Türk sitelerinde hit and run için bir kural yok bildiğim kadarıyla ancak zaten her tür dosyada 1:1 yapmak kolay çeken çok olduğu için.
Waffles.fm what.cd gibi müzik sitelerinde ve bitme, theplace, bitseduce gibi eğitim sitelerinde istediğiniz gibi hit and run yapabilirsiniz ancak yaparsanız ratio tutturamazsınız.
SCT'de 72 saat seed veya 1:1 oran, FTN'de 48 saat seed veya 1:1 oran, bitmetvde
ise 24 saat seed veya 1:1 oran isterler.
Bunların dışında bir trackerdaysanız Rules/downloading rules kısmında gerekli bilgiler yazar.

Belcika'da Delirium Cafe her bira-severin ugramasi gereken bir yer. Birkac kere.

Otel/pansiyon yerine mumkun oldukca couch-surfing olayina girmeye calisin. Sirf maliyet degil, sizinle biraz sohbet edecek, ilgilenecek, tuyo verecek bir yerli olmasi buyuk bir arti.

1.hizli treni bilemeyecegim de, eurolines var otobus olarak bu ulkelerin hepsinden hepsine ulasim var. www.eurolines.com

2.www.hospitalityclub.org (bu sitede hangi ulke olursa olsun mutlaka ama mutlaka cok ucuza bazen bedavaya bile kalacak yer bulursunuz)

4.avusturya'ya gitmisken, cek cumhuriyeti'ni(ozellikle prag ve karlovy vary) gormemek olmaz. viyana-prague trenle ya da otobusle 3-4 saat. hatta cek cumhuriyeti-slovakya bile yapilabilir sonrasinda.

1)fransa,belçika,almanya arasında hızlı tren var. ama hızlı trene bu kadar takılmayın derim. imkan olduğunda gece trenlerini kullanın. hostel masrafını azaltırsınız. gittiğiniz şehrin istasyonunda bütün güzergahları görebilirsiniz.
2)kalacak yer ve yemek masrafları falan için günlük 50 euro ayırın. bütçenizi bu şekilde ayarlayın. genelde bu kadar tutmaz ama beklenmeyen masraflar da olacaktır arada. az kişiyseniz yer bulabilirsiniz ama gitmeden 1-2 gün önce internetten yer ayırın.
3)çantanıza dikkat edin. para, bilet ve pasaportu gizli bir kesede üzerinizde taşıyın.
4)belçika da brugge çok sevimli bir şehir. görün derim.

bir aralar Thalys'in kampanyası vardı, Fransa Belçika Almanya arası hızlı trende çok komik paralarla ulaşım sağlıyordu. Özellikle bu firmaya bi bakarsan sana yardımcı olabilir.
ayrıca olabildiğince ulaşıma dikkat edin, gezmek görmek maliyetinden iki kat daha fazlasını ulaşıma harcayacaksınız çünkü.
gezi planınızı daha çok kuzey tarafından yaparsanız daha az maliyete daha çok yer görmüş olursunuz, tabi hareket noktanız neresi olucak bi bilgim yok ama, kafamda çizdiğim rota şu şekilde oldu: Paris - Amsterdam - Köln - Nürnberg - Prag - Viyana - Milano (Como Gölü) - İstanbul
Bu açıdan şimdiden söyleyim en ucuza mal olabilecek rota bu olsa gerek ki bu bile pahalıya patlar ama eğer rotanızı baştan çizer ve ilgili uçak biletlerini bir an önce satın alırsanız maliyetiniz epey düşer. Ama tabi İtalya'ya gidilmişken bi floransa'yı görmemek, Almanya'da Duvar önünde resim çekmemek, brüksel'in meydanında oturup bir bira içmemek olmaz tabi ama dediğim gibi maliyetli olur. bu yüzden bir an önce geçiş ülkelerini belirleyip uçak bileti mi tren bileti mi artık neyse bir an önce satın alınması.
Bunun yanında hosteller geceliği 50 Euro dan başlıyor bunu bir yana not edin, gerekirse gideceğiniz yerde sabahlamayı tercih edebilirsiniz, mesela paris dediğiniz yer 1 günde kesinlikle bitmez, 3 gün en azından bütün güzelliklerini görmek için anca yetecektir. hele hele musee de louvre için en azından 2 ila 3 saat tour eiffel için ise yine 1 saat kurukta beleyeceksiniz ki hani daha versailles fln... yani kalacak yer için ucuz yerleri tercih etmeniz yanı sıra -formula 1 hostelleri mevcut en ucuz olarak benim bildiğim- tekrar söylüyorum mümkün olduğunca sabahlamaya trende uyumaya özen gösteriniz.

1- kesinlikle ryan air ve easy jet'in sayfalarında gezin! ben geçen yaz madrid paris uçak yolculuğu gidiş dönüş vergiler dahil(aslında sadece vergiler var:)) 35 eur'a yaptığımı bilirim.

2- yunanistan italya arası feribotlar oldukça uygun interrail biletin olmasa bile
2005 yazında bari-igumenitsa feribotu 54 eur. idi

3- interrail biletin yoksa ülkeler arasaı tren yolculukları oldukça sarsıcı olabilir. yine geçen seni ryan air'e yönelmeden evvel ispanya fransa arası tek gidiş biletin 212 eur. (öğrenci tarifesi) olduğu dumurunu yaşamışlığım vardır. bu örnek dışında sen de araştırırsan göreceksin ki tren oldukça sarsıcı olabliyor.

4- yine de bastıra bastıra söylüyorum EASYJET RYANAIR ve GERMANWINGS bu üçü kolunda altın bilezik:)) kesin ama kesin olarak bir düşün derim.

5-içimden bir his turkmsic gibi birşeye dahil olduğunu söylüyor. haklıysam beni uyar sana birsürü ayrıca tavsiye vereyim. TurkMSIC ne la? diyorsan boşver bu maddeyi yoksayabiliriz

interrail.genctur.com

paris konusu açılmışken 3 günlüğüne gidiyorsan louvre gerçekten fuzuli oluyor hele ilk seksiyonundan sonra adeta çıkmak için koşarak geziyorsun. 3 günlük paris gezisinde ne louvrede harcayacağın 1 gün(yarım gün gezme yarım gün de ancak dinlenme,ne de eiffel kulesi önünde bekleyeceğin 4-5 saat lüksün var. bu ikisini yaparsan pişman olursun uyarayım. ve evet paris'i mutlaka görmelisin bence

Cevaplar için çok teşekkürler. İlk eklemem gerek şey uçak biletlerimizi aldık, vizelerde tamam ve interrail olayıyla alakamız yok.

Yaptığımız planı en azından kafamızdaki şeyi söyliyeyim. Yine sizden "mantıklı olmuş", "mantıksız olmuş de git ya" şeklinde yorumlar bekliyorum.

İlk olarak gidişimiz İzmir - Stuttgart olacak. Ablam orada doktor olduğundan o noktaya gidiyoruz., kendisi bizi karşılayacak. Yaklaşık 3 hafta gezme süremiz var çünkü 31 Temmuz'da Hamburg yakınlarında Wacken Open Air'de olacağız, olmamız lazım Opeth, Bodom izleyecek deli gönül. Bu 3 hafta'yı şu şekilde değerlendireceğiz:

Stuttgart -> Munih -> Viyana -> Uçak ile Roma akabinde Floransa, Venedik, Milano (4-5 gün İtalya yaparız diyoruz) -> Marsilya, Bordoex oradan Uçak ile Paris (6-7 gün Fransa olur diyoruz)-> Hollanda - > Hamburg

Sonra yaklaşık 8-9 günümüz kalıyor ki onda da Almanya'yı gezip Dortmund uçağıyla döneceğiz.

Aklımıza takılan sorun şu ki 4-5 gün İtalya'da 3 şehir gezmek için yeterli olur mu? Çok mu yorucu olur? Veya 1 haftada Fransa'da Marsilya, Bordoex ve Paris yapmak uçak kullanılmazsa yorugunluktan adamı öldürür mü? Biraz daha rahat ve dinlenerek gezmek için aradan İtalya'yı çıkarsak mı ne yapsak? Yoksa 2 kez 2 nokta arasında uçak kullansak mı daha iyi olur?

Dipnot: TurkMSIC'tan değilim ama kıyısından köşesindan EBAT olarak bulaştık :)

interrail bileti alman daha mantıklı. o kadar ülkeyi gezmeye yürek dayansa cep dayanmaz. misal münihten prag a ikinci sınıf tren bileti 40 euro. 1 ay içerisinde hiç gezmesen 14 15 şehir gezersin ve interrail biletin yoksa çok tuzlu olur.

selam hamburg´ta nerede kalacaksiniz fikiriniz var mi sizlerle ilgilenebilirim hamburg´ta zamanlari ayarlarsak. kesinlikle italya´yi cikarmayin derim ben interrail kullanin pasa pasa gezersiniz

Ekonomik olmasını istiyorsunuz fakat hızlı trenlerden bahsdiyorsunuz. Hızlı trenler pek ekonomik bir çözüm değil. Interrail ile alakamız yok demişsiniz fakat interrail bir ulaşım tercihi neticede ve sizin gibi biri için daha hesaplı olacak. Eğer güzergahınızı iyi ayarlayabilirseniz flexipass'lere bulaşabilirsiniz.

Sonuçta zevklerinizi, ilginizi biz bilmiyoruz. İlgisiz biri için Roma 1 günde gezilebilecekken bazıları her şeyi görmek isteyebilir. Demek istediğim, planınızı sadece gideceğiniz ülkeler, şehirler üzerine yapmayın. Neler görmek istiyorsunuz? Görmüş olmak için olmayın. Gideceğiniz yerde ilginizi çeken neler var? Oraya gitmeniz için değer mi? Avrupa'nın yarısını gezmekten bahsediyorsunuz. Çok şey göreceksiniz, çok eğleneceksiniz, fakat her şeyi kısıtlı sürede bitiremezsiniz. Daha fazlasını görmek isterseniz, çok daha fazla yorulacaksınız. Aradaki denge size kalmış.

Her yer trenle yakın. Çok uzak sıçramalar yapmayacaksanız uçağı kullanmanıza gerek yok bence. Ancak önceden çok ucuza ayarlayabilirseniz işe yarayabilir. Konaklamaya vereceğiniz parayı gece trenlerine verebilirsiniz. Bir de sizi ağırlamak, gezdirmek isteyenleri geri çevirmeyin. Her zaman bilen birilerine takılın.

- Bir kere bence programı baştan yanlış yapmışsınız. Batı Avrupa, özellikle kuzeybatı çok pahalıdır. Daha ortaları, doğuları ya da bilemediniz güneyleri gezmeliydiniz. Gezilecek görülecek şeyler her yerde var.
- Hızlı treni de boşverin. Bu trenler otobüse ve normal trene değil, havayoluna alternatiftir. Heves ettiyseniz denemek için 1-2 kere binin ama tasarruf yapmaya niyetliyseniz kesinlikle size gelmez.
- Avrupa'da trenler otobüslerden pahalıdır. Eurolines'a bakın siz. Yazın ucuz uçak bileti bulmak zor iş.
- Hospitality club ya da couch surfing imkanları bulamazsanız (ki daha önceden tecrübeniz yokken bulmanız zor) hostel için www.hostelworld.com kullanın. Hem yeriniz garanti olur hem de walk-in fiyatlarından kesinlikle daha ucuza rezervasyon yaparsınız. Milletin yorumlarını da görmek mümkün. Ama bence hosteli de boşverin direkt bir dandik çadır (20-25 liralıklardan), birer de uyku tulumu ve mat alın kendinize. Her Avrupa şehrinde çok güzel ve donanımlı kamp alanları var.
- Açık söyleyeyim, o kadar yeri 3 haftada gezemezsiniz. Yani gezersiniz de, pek bir şey anlamazsınız gezdiğinizden.
- Roma'yı görün yeter. Gerisi yalan :)

İyi yolculuklar.

Yorumlar için teşekkürler. Genel olarak bir toparlıyayım:

- ilk olarak batı-kuzey batı avrupa'yı gezmek bizim değişmez planımız. çünkü hem almanya'da ablam+arkadaşımın akrabası var. hem de zati kuzeyindeki wacken'daki festivale gideceğiz. ayrıca fransa'yı görmek istiyoruz. zaten ikisinin arasında hollanda kalıyor. yani abi buralar pahalı misal ispanya+portekiz çakalım gibi bir şey söz konusu olamaz, teklif dahi edilemez :)

- hızlı tren olayı zamandan kazanmak için aklımıza gelmişti ekonomik olduğundan değil. fakat bir çok kişinin "amman ha" tepkisi ile karşılaştım. yolculuk + ekonomi için bir gün gece treni, bir gün hostel şeklinde olacak gibi gözüküyor. ayrıca yardımcı olan bir hayırsever kullanıcın bahsettiği gibi germanwings'ten aldık uçak biletlerini. ucuz bilet bulursak direk alıp rotada rötüşlar yapacağız.

- hostelling club'a üye başvurusu yaptım, bekliyorum. fakat sıfır referansla yeni bir üyeye gel buyur denilir mi orası şüpheli.

- "pembeli kız" wacken'dan sonra (ki tam olarak 3-4-5 ağustos'a tekabül ediyor) hamburg-berlin civarını gezmeyi düşünüyoruz. irtibatı nasıl sağlayacağız? he bu arada başka bizi bizi ağarlamak ve gezdirmek isteyen sevgili okuyucular! beklediğiniz an geldi. işte size fırsat :)

- 386dx kocaman köşeli bir jetonu düşürdün bende çok sağol :) zaten wacken'a gidip çadır kurucağız. çadırı wacken'dan hemen önce almayı düşünüyordum da yola çadırla çıkarsak hakkaten de bayağı bayağı ucuza getirebiliriz yolculuğu. aklıma gelmemesine hayret ediyorum. muhteşem öneri cidden tekrar çok sağol.

- en temel şeyi sona saklıyayım, gezmek benim için oranın yemeğini yemek, içkisi içmektir her şeyden önce :) fransa'nın güney sahilinde içip çadırda sızmak ve elde harita tekrar yola koyulmak şu an bayağı sempatik geliyor kulağıma. ha 2. haftada hal kalmazsa görürüm ben seni derseniz tabe ona da bir şey diyemem.

bana mail adresimden ulasirsan sizi hamburg´ta gezdiririm kalacak yer de ayarlariz hostel falan.oradan da berlin´e postalarim sizleri ;)

[email protected]

www.couchsurfing.com

kalacak yer problemini kolaylar ve de çok ucuza getirirsiniz.

her memleketten, her yerden insanlar var. size kendi evlerini açıyor, yatacak yer veriyorlar ya da şehri gezdiriyorlar ya da benzeri şeyler. bunlar için de ücret talep etmiyorlar. tabii türkiye'den bir hediye götürmeniz yerinde olur. siteye bakmadan yola çıkayın derim.

hızlı tren olmasa bile normal trenlerin çoğu da 200'e çıkıyor batı avrupa'da.

1 ayi ben hep "30 gun boyunca gunduz kullanim" diye dusundum. Yani sabah kalktiktan sonra tak, aksam yatmadan cikar. Oyle otuz kere yap. Genelde de oyle yapinca zamanin sonuna dogru aksamlari rahatsiz ediyor. Gunde 2-3 saat takiyorsan cok daha uzun kullanabilirsin tabi.

iste "o oyle degilde 30 gunde bitiyor kullanim suresi, istersen hic takma 30 gun boyunca" diyenler var, arada kaldim ben....

Hic oyle bir sey duymadim ben kimseden. Lens solusyonu icinde, normal sartlar altinda saklarsaniz uzun sure dayaniyor lensler. Yiyecek maddesi gibi bozulmasi soz konusu degil.

30 günlük lensi 6 ay kullandım ben. hiç bir şey olmaz.

Ben 12 senedir bir aylığı 4-5 ay kullanıyorum, rahatsız etmeye başladığı an atıyorum. Henüz kör olmadım. O son kullanma olayı yalan gibi geliyor bana.

Not: Gece çıkarıyorum uyurken.

yırtılana kadar gider, iyi bir solüsyon seçerseniz rahatsız da etmez. şu an gözümdeki bir aylığa başlayalı, herhalde bir 7-8 ay oluyor. lensle uyumak da, lense birşey yapar mı yapmaz mı bilmem ama göze zarar.

o değil de, bitince nereye atıyorsunuz, tuvalete atıp sifonu çekiyorum ben, ama sonradan da içim sızlıyor, benim gördüğüm herşeyi gördüler, şimdi neleri seyrediyor gariplerim diye..

Yukarıdaki sabit duyuruda da dendiği gibi bu sitedeki sağlıkla ilgili bilgilere asla güvenmemek lazım. Şu yorumlar inanılır gibi değil. Ne demek hiç bişey olmaz istediğin kadar beklet, ne demek 1 aylık lensi 6 ay kullandım, 2.5 sene kullandım falan?! Radyasyonlu çay içip "Bakın bişey olmadı!" demekle aynı şey bu. GÖZ bu GÖZ, başka şeye benzemez. Hakikaten sinirlendim ya. Allah hepinize akıl fikir versin.

kiz arkadasim da bi aylik lensi 3 aylik kullandi kullandi sonra gozunde manyak manyak kirmizi damarlar falan olustu. birakin gunesi, evdeki sari ampule bile hassasiyet basladi. drakula gibi geziyo simdi. bence zamanini gecirmemek lazim. ya zaten lens de neymis ya. gozluk en temizi.

yani simdi "su kadar kullandim bir sey olmadi" gibi degilde, bunlarin suresi paket acilinca 1 ay mi yoksa gunluk 8 saat kullanim uzerinden 1 ay mi ona hala net bir cevap alabilmis degilim....

yok mu bu bir goz doktoru yahu....

"sabah takıp akşam çıkarmak kaydı ile bir ay" dır kastedilen; yani ikinci dediğiniz.
Yoksa, "ayın 1'inde tak, 31'inde çıkar" değildir, öyle yaparsanız, kedi kukusu gibi olur gözleriniz, ayıptır söylemesi.

öte yandan, yani sabah takıp akşam çıkarmak sureti ile, yırtılana veya matlaşana kadar kullanabilirsiniz. göz bu, tamam da; şubat da ay, ağustos da. hangisinin uzunluğuna inanacaksınız sayın 386 dx? dis macunu reklamlarında da kolum kadar sürüyorlar fırçaya, çok tüketilsin hesabı..o nedenle, 32. (veya 29.) günde bakteri üremeye başlamaz efendi gibi dezenfekte ediyorsanız, iyi bir solüsyon kullanıyorsanız.

Valla doktor degilim ama eminim ki iyi bir sey olmazdi. Ickiyi agzinla iceceksin arkadas, hem mecazi, hem gercek anlaminda.

burnu bilemicem ama kulağa çok fantastik geliyor. garson getirdiyse vardır bi bildiği sanki.

ikinci votka redbulldan sonrasının hesabını da ödemedim ben. içmem dediğim halde sırf beni maymun etmek için o ibne garson ve ibne barmen ısmarladı geri kalanını. "benden" diyip diyip koydular önüme. e ısmarlanmış, önüne gelen içkiyi de beleş sirke baldan tatlı mantığıyla içtik tabi. içmemek olmaz :)

şöyle bişi buldum ama bi olayı yok gibi..

vids.myspace.com

Muazzam eğlenmişler bence. Burundan çekince çok da abartı bir iş olacağını sanmam.

olsa olsa iğrenç olur. yani tekila kılcal damarlardan direkt kana karışacak değil ya?

muazzam bir acı olurdu heralde ömrü hayatında unutamıyacağın.
asıl abi rövanş yapman lazımdı.
hocam bak bu rectum tekilası diye :)

parayı alma yeri olarak calıstıgınız banka subesınde bulusma saglayabılırsınız..abi hemen parayı yatırmam gerekıyoda vs gıbı bısey dersenız durust bı ınsansa zaten problem etmeden gelır.parayı alır almaz hıc sız ellemeden direk gişe memuruna parayı verıp hesaba yatmasını isteyınız.bu sadece sahte para olayı ortadan kalkar..
yada tanıdıgınız bir bankacı varsa yanınızda goturmeye calısın.alıskın oldukları ıcın parayı sayarken elleme sureti ile sahte olup olmadıklarını anlıyolar..
imkan varsa sayma makinası da goturulebilir..

yada en cok yapılan sistem olarak parayı elden değil hesabınıza havale etmesini isteyebilirsiniz..

Satistan once ya da sonra gitmek zorunda degilsiniz bankaya. Arabayi alacaksa, beraber gidersiniz. Gozunuzun onunde para yatar, siz de anahtari teslim edersiniz.

Eger bu yontemi begenmediyseniz sahte para anlamaya yarayan kalem ya da mor isik aletlerinden alin. Pahali degiller. Paralari tek tek kontrol edin. Esnaf tanidiginiz varsa onda da bu aletten olabilir.

ya sanırım adam da bana guvenmeyecegi icin parayı önce yatırıp satışı sonra imzalamayı kabul etmeyecektir.
want2die doviz burosuna gidin rica edin makineden gecirin dedi, o mantıklı geldi simdi. üç beş neyse veririz emin olmak için
o para sayma makinaları sahte parayı ayırt edebiliyor degil mi?
bir de o mor ısık aletini nerden bulurum?

alıcı kişi o kadar parayı cebinde, cüzdanında taşıyamayacağı için o da bankadan çekecektir. ben alıcıya bankadan para çekmeye beraber gitmemizi teklif etmiştim. gişeden alırken yanında durdum sonra notere gittik.

Simdi biz bir kez sattık, onda da adam parayla beraber gelmişti.
ama sizinki de iyi fikir. teklif edeyim. ama iste bazısı parayı tek parca bi yerden cekmiyor. esi dostu getiriyor bi kısım, falan filan. karışıyor.

Satacağın araba 25.000 YTL ve üstü değilse, eleman da 10-20'lik banknot getirmeyeceğine göre, 50'lik ve 100'lük'leri dediğim meblağ için saymak, bakmak, 10-15 dakika alır.
Yani kendin bak. Sandığın kadar zor ve uzun değil.

Önceden de 50 ve 100'lük banknotların sahteleri ve gerçekleri ile biraz çalış yeter.
NOT: Piyasada daha çok 50'lik sahte yaygındır.

50 ve 100 luklerde sahte olup olmadigini anlamak cok zor degil. ozellikle kagidi ve kabartmalari cok abartili oldugu icin sayarken bile belli oluyor. biraz dikkat ederseniz sorun cikacagini zannetmiyorum.
en olmadi bir tane ucuz yollu sahte para makinasi alip gidin (50 ytl idi sanirsam)

işiniz düştüğünde bir banka veya döviz bürosundaki o anda boş duran gişe görevlisine sorarsanız türk parasında neye dikkat etmem gerekir diye. size bir kaç tüyo verecektir.
o bir kaç tüyoyu uygulamanız yüzlerce banknot arasından çok iyi yapılmış olsa dahi tek bir sahteyi bulmanıza imkan sağlar.
elle kontrol mor ışıktan çok daha garantili bir yoldur. türk parasında mor ışıkta görünen meşale/ateş şekilleri bazı sahtelerde de var. o yönteme güvenmeyin.
20, 50, 100 hepsinin sahtesinden piyasada bolca mevcut. en garanti 5 ve 10 liralar :)

bir de döviz bürosunda gidip yüklü bir miktarda parayı kontrol ettirmek yasaktır. herhangi bir komisyon karşılığı da yapmazlar. onun da işine gelmez çünkü makineye attıktan sonra bu benim destem değildi demeniz de mümkündür. herhangi bir paranın sahteliğinin kontrolü sadece ilgili emniyet birimlerine aittir.

25 binden fazla ya paranoyak oldum iyicene :(

ya babamın bu islerden cok anlayan bi arkadasın da alıp gidicez
ya da adama rica edicem bankadan beraber cekecegiz.tabi o da parayı bankadan cekecekse.
veya su aletlerden bulmaya calisicam, sahte para kontrol eden aletten.

sahte para kontrol eden aletlerin en ucuzu ve en eskisi 10-15 bin dolar. mor ışığın da değil kalemine büyük makinesine bile güven olmaz. kaldı ki o para makinelerinin eskilerine de güven olmaz.
siz en iyisi beraber gidip bir bankaya parayı yatırın. zaten elden alıyorsanız olması gereken budur.

eğer sürekli çalıştığınız bankanız varsa bir yöntem de noteri bankaya çağırmak. alıcı parayı direkt bankaya öder banka parayı teslim aldığında siz de imzaları atarsınız. ama ekstra masraf tabi noter çıkartmak en sağlamı da bu olur herhalde.

para sayma makinası ve mor ışık bulunan bir notere gidiniz.

Neye bakacağınızı bildiğiniz sürece sahte banknotu tespit etmek zor bir iş değil. Biraz oturup hepsini sayabilirsiniz. Sahte para kontrol kalemi istiyorsanız sanırım 5YTL civarı bir fiyata satılıyor piyasada (Google: "sahte para kalemi"), ancak yukarıda da dendiği gibi tek bir özelliği kontrol etmek yetmez. Şu sayfaları inceleyin:

20YTL: www.tcmb.gov.tr
50YTL: www.tcmb.gov.tr
100YTL: www.tcmb.gov.tr

Alıcıdan parayı 50lik ya da tercihen 100lük desteler halinde getirmesini özellikle isterseniz işiniz kolaylaşacaktır. Her bir banknotu incelemek 3 saniyenizden fazlasını almaz zaten. Bu durumda iki kişi ne kadar süreceğini siz hesaplayın :)

Ya da diğer bir yöntem:
1- Notere gidersiniz. Parayı yatırdıktan sonra dekontla gelip alacağınızı (alıcıyla birlikte) belirterek satış sözleşmelerini imzalarsınız. Sözleşme kopyaları noterde kalır.
2- Gidip parayı bankaya yatırırsınız. Dekontun bir nüshasını alıcı alır.
3- Geri dönüp satış sözleşmelerini noterden alırsınız. Olası bir anlaşmazlık ya da itiraz durumunda ikinizde de kapı gibi dekont olur.

İlk yöntemden nispeten daha kolay ama onun kadar %100 garantili değil tabi. Zaman olarak ise kayda değer bir fark olacağını sanmıyorum (bankaya gideceksiniz, geri geleceksiniz, sıra bekleme vs.)

tüm bilgiler için cok tesekkur ederim
hepsini bi okuyup sindirip degerlendiricez =)

gazeteye abone olursanız yıne bisikletle getiriyolar genel olarak..ancak evinize fırlatmaları ıcın mustakil bir evde oturmanız gerek.getiren kişiye soylersenız her gun fırlatır.ancak genelde bu işi cocuklar yapmıyo Turkiye'de..
abone olmak istediginiz gazetenin web sitesinden yaşadıgınız şehirde bulunan bayilerini ögrenebilir ve oradan abone olabılırsınız..

Amerika'da kucuk kasabalarda ya da sakin banliyolerde oturmalisiniz. Ona ragmen bulmasi zor olabilir.

bizim apartmada oturabilirsin. sabahları bi çocuk zaman gazetesi bırakıyor apartmanın kapısına rica edersin atar noolcak

Bu gençlere paperboy deniyor. Youtube'da falan aratırsanız bulabilirsiniz belki bir görüntüler.

Film olarak değil de, Commodore 64 için 1986 yapımı oyunu vardır bunların. Netten bulup emülatör vasıtasıyla oynayabilirsin ama uğraşacağını sanmıyorum, al sana normal PC'de çalışan yeniden yapımı :)
download.chip.eu

Cumlenin tamamini yazarsan daha iyi olur.

oncu demet, uygulama fiberinin icinden terapotik olarak gecerken, uygulama fiberinin hasar almadigini gozlemlemek icin uygun bir method olu$turur.

zaten bu cümlenin tamamı :)

arkadaslar, clones un onceki cevirisinde de belirtmistim; emin olmadiginiz durumlarda ceviri yapip soruyu soranin da aklini karistirmayin. onceki ceviride oldugu gibi yanlis olani aliyor kullanici sonra-hisst clones, uyarimi dikkate almismiydin-?

simdi ben bu cumleyi acayim da anlamayanlar da kolaylikla anlasin.

adverb clause da "same as " kalibi var, o yuzden ikinci as" olarak" anlaminda kullanilamaz. ilk "as" de "because" ile ayni anlamda. cumlenin gerisi acik zaten; yani bir
adverbal/introduction clause - as the pilot beam takes the same way through the application fiber as the therapeutic beam,

bir de main clause - it offers a good method to examine if the application fiber is undamaged.

var cumlede.

tam ceviri soyle olacaktir:

oncu demet uygulama fiberinin icinde therapeutic demet ile ayni yonde hareket ettigi icin, bu yontem uygulama fiberinin saglamligini iyi bir sekilde denetlememizi saglar

buradan cedilla ya selamlar ederim ayrica :P

"sağlamlığının denetlenmesi için iyi bir yöntem sunar" şeklinde bitmesi daha doğru olacaktır.

edit: şimdi baktım da daha doğru olmayabilir ehahah. ama yine de "denetlememizi" yerine "denetlenmesini" kullanın.

uyarı dikkate alınmıştır ve cümlede çok iyi anlaşılmıştır.

bi çay yada tatlı kaşıgı toz şekeri agzına al(yutma) üzerine yine aynı mıktarda kahve al(yutma) karıstır ağzında. sonra bi yudum(tercihen shot olarak) votkayla yut bunları. üzerine de bi dilim limon ısır. süfer oluyo.

meyve

tuzlu fistik seviyorum ben.

çıbık kraker

kesinlikle kiraz - cikti cikacak zaten piyasaya..

@rurouni; ben de ilk gördüğümde böyle demiştim ama ıkı tane atınca insan bı hoş oluyo :)

(bkz: arnavut votkamla erigi calistir ulan)

Cips yeme de, ne yersen ye.. Çünkü cips-votka mideyi felce yaklaştırıyor..

votkayla en iyi meyve oluyor bence. kokteyl yapacaksanız da yüzde yüz nar suyunu tavsiye ederim.

seviyorsanız jelibon?? hem sempatik bi tavır katıyor fiiliyata.

yaprak sarması, çubuk kraker, çiğ sucuk, meyve, kuruyemiş.

fındık

Lakerda.

offff offfffff!
dünya bi yana votka - napolyon kiraz bi yana hatta markette satılan adi limon sularıda votkanın içine 1 tane kirazıda unutmıyalım

turşuyla götürüyorum, havalara uçuyorum

Elektrikciye tamir ettirmeye calissan? Ama elektronikten anlayan, ugrasabilecek tipte birisi olmasi lazim. Universitede elektronik okuyan bir arkadasin varsa o da olabilir mesela.

Parcayi bulmakta zorlanirsin diye dusunuyorum.

hahha bunun aynisindan bende var. acip kapama teknigini ogrenirsen aslinda gayet guzel kullanabiliyorsun ama cidden isirip parcalami$sin, yapicak bisey yok.
aslinda ona gelen kablolari gorsek

2 ya da 3 kablo geliyorsa bir tane potansiyometre alip [ama bunun degeri onemli 100K ohm luk olanlari falan var] kendin baglayip sesi de onunla acabilirsin.

cunku zaten bu aletin icindeki de potansiyometre.

o alet icin ne kadar parayı gözden cıkardın bilmiyorum ama gitti gidiyor'da ikinci elleri satılıyor,hatta biri de adaptorunu kırmıs o halde satıyor hemen al 39 Ytl'ye

Belki isini gorur...

aslında bi potansiyometre alıp kendim de yapmayı düşündüm ama aletin içinden 5 tane kablo (kırmızı-sarı-yeşil-siyah-beyaz) geliyor..
belki iki tanesi (aletin üstünde bir on-off ledi vardı) led için elektrik gönderiyordu sadece ama yine de hangi kablonun nereye gideceğini artık bulamayacağımdan dolayı(yedim.) elimde bir avometre falan da olmadığı için şu an öyle mal mal karşıma aldım aleti seyrediyorum.
zamanında da 100 lira kadar bi para verip almıştım açıkcası şimdi bade olursa da koyar bana..
ne yapsam bilemiyorum..

bak simdi once git bir elektronikciden bir 100 k lik bir de 200k lik pot al. ne olur ne olmaz diye once 200k likla denersin.

sonra birkac tane de ye$il led al, degisiklik olmasin devrede :D sonra bu ledi o tellere ikiserli kombinasyonlarla degdir. led yandigi zaman anla ki o iki kablo led icin.

aslinda cok da emin degilim bu yontem icin. daha bilgili biri varsa yamuluyorsam duzeltsin lutfen.

bir de eger oyle cit citli potansiyometre bulursan daha rahat edersin.

oradaki v de, v ile w aynı şekilde okunmuyor mu?

ikinci soru okunuştan bağımsız...

eni lebovitz diyorum ben ne kadar dogrudur bilmiyorum

eni leybovitz diye okunur.

Leibovitz, "Liğbovits" diye okunur, "Leybovitz" diye degil.

hiçbişi olmaz.

sakın içmeyin :)
verin bana 1 şişesini teste tabi tutayım :)

Kapağını açtıktan sonra 20 yıl daha muhafaza edilmeyecekse oda sıcaklığında durabilir. Tadı da güzel olur.

gereksiz yere ne elektrik harcanmış be. 20 yıl dile kolay. viski falan oda sıcaklığında bekleyebilir diye biliyorum.

buzdolabını iki şişe viskiye tahsis etmedik canım herhalde (:

bizim kuzende yanlış hatırlamıyorsam 91-92 yılından kalma rakı vardı, hem de açıktı. birer duble içtik bir şey olmadı, viskide durum nedir bilemem :D

Kapaklar iyi ise bir sey olmamistir. Gayet rahat icebilirsiniz. Ayrica evet, oda sicakliginda tutulabilir, hatta tutulmalidir.

Yalniz iki sise viski buzdolabinda yirmi sene nasil beklemis, onun da hikayesini anlatin bari.

ingilizce ise aradigin bbc, yok türkce olsun diyorsan radyoodtu.

In Our Time with Melvyn Bragg
The Bugle
Modern Sabahlar
PRI: To the best of our knowledge
Slate Explainer

ve de tabi ki pokerci hoca'nin mey okulu (eski bolumleri).

www.nuricankaya.com

it hakkinda burada ki podcastleri takip ediyorum

feeds.feedburner.com
odeo.com
duzenli olarak takip ettiklerim degil fakat arasıra guzel podcastler denk geldıgım sıteler .
birde cok kısada olsada power fmde gevezenın 1 nısan sakalrı var ,sadec 1 podcast ama eglenceli

Tam degil ama yakin olarak dirty martini var.

wpi'a katılıyor ve ekliyorum.

Böyle bir şey sade olarak zor bulunur. Fakat yerel içkilerden Şalgam ve boğma karıştırılarak içilir.

şalgam rakı da bu gruba sokulabilir. ben raki içmediğim için hiç içmedim ama rakıyı şalgamla içen bi dolu arkadaşım var.

Eee, Ipod takilan hoparlor seti tipi bir seyi var Bose'un. Onun Ipod takilan yerini Nano'ya uygun boya getirmeye yariyor diyebilirim. Ya da genel olarak o tip aletler icin dock kismini Ipod Nano'ya uygun boya getiren alet diyeyim.

docking station'lar içindir o. gerçi onu kullanmasanız da olur ama odun gibi durur. daha şık gösteriyor bu zamazingo.

kovulmayı beklemekten başka yapabilceğiniz hiç bir şey yok. size tavsiyem iş kanunun haklı fesih ve geçerli fesih ile ilgili maddelerini iyice okumanız. muhtemelen insan kaynakları departmanınıza (varsa tabii yoksa bu işe bakan kimseler) sizi takibe almış durumdadır ve haklı ve geçerli fesihe neden olacak bir durum oluştuğu anda sizi tazminat ödemeksizin işten çıkarmanın yollarını aramaktadırlar. eğer bu maddeleri iyice özümserseniz belki işçi açısından fesihi haklı ve geçerli kılacak bir durumu hali hazırda yaşadığınızı farkeder ve tazminatızı alarak iş sözleşmenizi fesih edebilirsiniz.

Hocam, biraz bariz ve belki gereksiz olacak ama "tazminat almam" gerek diyorsun ya, iste onu isten cikarilirsan alman gerek. Senin rizan disinda isten cikardiklari icin veriyorlar tazminati. Tazminat bir yerde bir sure calisinca kazanilan bir hak degil yani, istegin disinda isten cikarilirsan olusan bir hak.

Bunun çirkefliğe girmeyen bir yolu yok. Olmaması da gerekir, tazminat bu, ikramiye/maaş değil, işveren atarsa hak kazanıyorsun.

NOT: Şu anda içeride tazminatın olduğu için mi, yoksa boşta kaldığın sürede maaşına ihtiyaç duyduğun için mi işinde devam ediyorsun. Bunu iyi çöz. Yanıt genelde b şıkkıdır ama a şıkkıymış gibi davranılır.

Dediğin durumdaysan ve gerçekten sadece tazminat için kalıyorsan buna "negative reinforcing loop" diyorlar, hemen yarın istifa et.

eğer erkek değilseniz ve evli değilseniz; evlenmeyi düşündüğünüz sevgiliniz de varsa, evleniverin, 1 sene içinde, "kocam çalışmamı istemiyor" diye ayrılırsanız işten--tazminat vermek zorundalar.

ya da evleneli 1 sene olmamışsa, yine bu dediğim geçerli.

benim mesela var şirkette hırlaştığım insanlar, burada çalışmamı artık imkansız kılan ve evleneli 2 ay oldu. önümüzdeki 10 ay ne gösterecek, ona göre, istifa edip etmemeyi ciddi olarak düşüneceğim.

maaşlarınız ödenmiyorsa iş akdinizi haklı sebeple feshederek kıdem tazminatına hak kazanabilirsiniz ancak ihbar tazminatı alamazsınız bu halde.

iş akdinizi ister siz feshedin ister iş veren feshetsin farketmez; fazla mesailerinizi, yıllık izin ücretlerinizi, haftasonu çalışmalarınızı, resmi ve dini beyramlardaki çalışmalarınızı talep edebilirsiniz.

müdürle anlaşma yoluna gidebilirsiniz belki. belli bir miktar tazminattan vazgeçerek ortak bir miktarda anlaşma filan olabilir. yapanlar tanıyorum böyle bir şeyi.

tamam bu işten seni atarlarsa olusan bir hak ama insana iş yerinde yapılanlar sonucu çalışma arzusunu ve istegini yok edip o insanın hayatının içine ediyolarsa tazminatımı alıp çıkmak istemek de benim hakkım arkadaşlar. mevzu çok uzun. ama şu an zaten haksızlıga ugradıgıminancındayken bir de tazminatımı bırakıp istifa etmek agırıma gidiyor. umarım bu bekleme suresi icerisinde onlar beni cıkartırlar.
koç holding oldugu için öyle müdürle poazarlık falan imkansız. hersey sacmasapan zaten.
işten de sen ayrılmadıktan sonra çıkartmayız diyolar şimdilik.malum egitim falan aldırdılar yatırım sayıyolar onları.

benim maasa ihtiyacım yok. esim de çalışıyor. sadece tazminatımın yanmamasını istiyorum sonucta 2 senelik emegim var.bir de bu sene sonuna dogru yurtdısına gidebilme ihtimalimiz var çalışmadıgım süre icinde biraz daha birikmişim olsun istiyorum.
3 senelik evliyim sanırım o dediginiz evlilik seysini de kullanamayacagım.
maaşların ödenmemesi falan da söz konusu degil.

Sanırım cidden bunun beklemekten baska yolu yok. müdür kötü bi insan degil, yani işi bırakmammın sebebi onla alakalı degil. o yuzden asla terbiyesizlik yapamam ona karsı.sonucta isten atsınlar diye ugrasmak adama ayıp olacak.ondan yapamam.
Yanıtlarınız için çok tesekkur ederim. Stresli günler beni bekliyor :(
allah büyük bakalım.

yanlis bolmussun cumleyi. "the notch provided for the purpose" olacak. yani "o amac icin sunulmus centik".

burada for the purpose ve on the handle kısımları ayrı ayrı. iki ayrı sıfat.

yani notch hem on the handle oluyor, hem de provided for the purpose oluyor.

anlaşılmıştır, teşekkürler.

virgül filan yok. yukarıda neyse o, virgül koyup ortalığı bulandırmayın.

en.wikipedia.org (contents kismindan "nutrition"a basin)

Sayfadaki nutrition ve dietary supplements basliklari bayagi acikliyor olayi. Badem, susam, fasulye, portakal, incir, brokoli ve orda yazan adini ceviremedigim bir suru yiyecekte var kalsiyum. Hatta yumurta kabugunda cok var, onu toz haline getirip iceceklere karistirabilirsiniz diyor.

Ek olarak supplements basliginda yiyceklerinize katabileceginiz kalsiyum kaynaklarindan bahsediyor. Kalsiyum karbonat en ucuzu ama daha iyileri var.

--dr,uzman vs degilim--- kalsium, d vitamini ile birlikte alindiginda emilimi yukselir. piyasada tabletleri var, kalsium+d yazar, gunluk doz icin ayarlanmistir

mürekkep balığı kemiği kemirilebilir
yumurta kabuğu yenebilir
(doğal gıdalar arasında süt ürünlerini hariç tutunca kalsiyum niyetine bi şey bilmediğimi anlamış oldum bu soru sayesinde).
ama eminim haptan sandozdan daha normal bi yolu vardır.

portakal ve brokoli iyi gelecektir. (Profesör hocamın ders notlarından)

Bahsettigin Bella Vista asagidaki linkteki kahve ise bu bir kahve cekirdegi markasi/modeli. Yapilamaz yani. Ama kahveye bir sey karistirilarak (sut, aroma vs) yapilan bir seyse bilemeyecegim.

www.starbucks.co.th

yok benim bahsettiğim pasta olan. üzeirnde böle acaip bi meyve olan ıslak mı soğuk mu bir kek olan dehşet bişey.

Sozun gectigi baglami aciklar hatta cumleyi falan verirsen daha rahat cevap verebiliriz.

Cümlede geçmiyor aslında, liseden mezun olduğum alanda yazıyor ve kalıp olarak da kullanıyoruz zaten ama iki kelime de aynı anlamda nerdeyse

science uyuyor yahu neden uymasın

science uyuyor da dışarıdan birisine sanki bilimin allahını görmüşüz izlenimi uyandırıyor. peki astronomi ve uzay bilimlerini nasıl çevirebiliriz? liseden sonra en çok bu konuda sıkıntı çekiyorum. elin oğlu buradan çıkıp nasa'ya gideceğimizi falan zannediyor.

studies olabilir belki, science kadar ağır olmasın diyorsanız. Astronomy and space studies gibi

natural science diyebilirsin fen bilimleri için.ben dediğin kelimenin almancasına ihtiyaç duymuştum senin durumda, lise için.kullandığım kelimenin çevirisine baktım natural science diye geçiyor.

edit:uzay bilimleri internette de space science olarak geçiyor zaten.başına da bi astronomy koydun mu sorun yok bence.

hatta ingilizce menseili universitelerimizde fakultelerin adi boyledir. sabanci vs. en.wikipedia.org

applied sciences diye de geciyor.

Yayini yapan dj'e sozluk'ten mesaj atip yayininin podcastini yapmasini isteyebilirsin.

son 45 dakikası var. isteyene mail atabilirim.

anneleri romica
programi yapan prettyinpink

birinden birinde vardir

Asagidaki linkte bu konuda bilgi var:

www.lib.berkeley.edu

En bilinen ornek endnote sanirim.

(bkz: latex)

(bkz: zotero) (bkz: jabref)
en.wikipedia.org

Bu tip mektuplari yazmanin en kolay yolu iyi orneklerini okuyup hemen sonrasinda yazmaktir. Yalniz ornek mektuplardan fazla etkilenmemeye dikkat etmek lazim.

Google'da motivational letter diye aratinca hem ornek hem de yazma tavsiyeleri cikiyor.

ben şahsen o donmuş olanlardan alıyorum sonra iyice kızmış yağa atıp altın sarısı olana kadar pişiriyorum. sonra yiyiyorum, gerçi genelde birayla yediğim için içi pişmişmi pişmemişmi farketmiyor da olabilirim. zaten donmuş olanların içi boş boş, bi yavan geliyor insanın ağzına. ama canlı patatesi doğrayıpta pişirince hamur gibin birşey elde ediyorum bende genellikle....

patatesten patatese fark ediyor sanırım çünkü dediğiniz gibi kimisi mükemmel kızarıyor kimisi berbat oluyor.
şurada da bir şeyler var:
www.videojug.com
www.videojug.com
www.videojug.com

patatesler arasında fark olabiliyor. ama doğradıktan sonra iyice kurulayıp kızgın yağa koymak lazım . bu arada 1 kez donmuş olanlardan alıp kızarttığın yağda normal patateste kızartınca aynı donmuşlar gibi çıtır çıtır oluyor tavsiye ederim =)

ya bir gün benim kocam yapsın da (godless commie), cümle alem patates kızartması yesin (king bilip oynayanlara yaparız da).

patatesleri kabuklu olarak doğruyor, derin bir tencerede yağı kızartmaya başlıyor, daha yağ kızarırken içine bir tane atıyor ki, o bir tane, yağ kıvama gelince haberdar etsin bizi.

Çıkanları tuz-karabiber-kırmızı tatlı biber ile bir harmanlıyor ki, en "amaan ben sağlıklı yemek yerim"cilerin bile aklı çıkıyor..

Patateslerin boyutlari ve yagin sicakligi fark yaratabilir. Patatesleri esit kesmeye calis diyecegim. Bu is icin satilan aletler var sanirim. Ama o bir yana, yagin sicakligi izlemek daha kolay. Bir yag termometresi al (buyuk supermarketlerde ve mutfak esyasi satan yerlerde olabilir). Asagidaki Ingilizce Wikipedia alintisi da yardimci olacaktir:

______________________
Some home cooks who prepare French fries from scratch cook them a single time in a generous amount of oil pre-heated to a temperature around 375 °F (190 °C, medium to high heat power dial settings depending on the amount of fries to available fryer heat power) until they are golden and slightly crisp. The method recommended by most cookbooks, and used by many restaurants, especially those reputed to have excellent French fries, cook them in two stages: first at a thermostat temperature at around 350 °F (177 °C), until the fries are nearly cooked but limp, still pale and not too dried; then, after they have been removed from the oil and allowed to cool, at a higher temperature, generally around 375 °F (190 °C), fries are fried again until they are golden and crisp, which normally takes less than a minute.
__________

1. patates ince ince kesilir
2. üstüne tuz serpilir
3. yağ iyice kızdıktan sonra içine atılır
4. ???
5. profit.

Burdaki tavsiyeler de iyi:
(git: 11389)

naçizane bir öneri
patatesleri kızgın yağa attıktan sonra kapağını kapa ta ki pembeleşinceye kadar
(ahahha bu neymiş lan pembeleşinceye kadar falan Emine Beder kıvamında)
ondan sonra kaldır kapağı pişene kadar, acaip oluyor çıtır çıtır ohh mis!

yok lan çok acaip insan oldum ben
Anneler çalışmasın laaayn!!

Evet belli bir süre kapalı kapakla pişirmek de çıtır çıtır yapıyormuş onu da duymuştum, fakat bi de patatesleri kestikten sonra buzlu suda tutarsanız sonra suyunu iyice kurulayıp pişirirseniz en bi çıtır olduğunu duymuştum...

kimlanbu cugum, olayin puf noktasini kimse soylememis. patatesleri dogradiktan sonra koydugun kaba tuz dok. butun patateslere degsin tuz. bir sure oyle beklesin ki osmoz ile patateslerin icindeki su di$ariya salinsin. sonra o suyu dok.

daha sonra patatesleri yagin icine atmadan once de kucuk bir kagit havluya serip kurutabilirsin. puf noktasi kuruluktadir.

bir de patatesler tavadayken karıştırma, hamur oluyor sonra.
(canım cekti simdi)

doktor degilim ama dizini bukemiyosan kesinlikle doktora gorunmelisin diye dusunuyorum. krampla, 2 gunde gecer'le aciklanacak bir seye benzemiyor.

abi bükemiyorum yanlış olmuş, bükünce acı yapıyor, aksaklık da onla ilgili galiba. yorum için teşekkür ederim.

doktora gitmenin getirecegi manevi aci daha buyukse, biraz dinlendir madem. gecmezse o zaman gidersin :) gecmis olsun

ısınmadan yapılan ani hareket sonucu kaslarda o tür rahatsızlıklar meydana gelebiliyor (bana da oldu aynısı o yüzden). lif kopması değil kesinlikle. sanırım spor camiasında "çekme" olarak adlandırılıyor. her ne kadar hoşlanmıyorsan da doktora görünmende büyük fayda var, ilaç ve jel veriyor, tavsiyelerde bulunuyorlar. geçmiş olsun.

"Kirilsa yerinde duramazdin" sehir efsanesidir benim gozumde. Simdiye kadar iki kemik kirdim, birinde hafif bir agri, digerinde ise nerdeyse hic agri yoktu (uzerine yuklenmiyorken tabi).

Lif kopmadiysa bile zedelenmis olabilir.

sıcak uygulamayacaksın kesinlikle o bölgeye, yanlış bilgi vermeyin lütfen.

beyler bayanlar,'
dün gece resmen kaynar suyu bastım bugün uyarılar gelmiş akşam yapmiym bi' daha. doline diye bi' krem önerdi beden hocası arkadaş, ben başladım süreci o anlattı resmen o yüzden güvendim diyebilirim. kopma değil diyo'. 10 tecrüeli adamdan bu soruyu aldım diyebilirim. bi' süre böyle olur falan dedi. inşallah bi' ay sonra tekerlekli sandalyede prisoner number bilmem ne deyü başlamam söze:) ulan bi' de tüm bunlar 10 saniyelik bi' gereksiz olay için olmuyo' mu, ne koyuyo' arkadaş. herkese görüş ve önerileri için teşekkür ediyorum.
@tribal
hocam dizde en ufak bi' sorun yok şu an, üstünde iki el kazaska dönerim o derece, sadece bükerken baldır üstü kasıyo', hani sanki hidrolik hortum varmış da kısa geliyomuş gibi. menisküs değildir gibime geliyo'. teşekkürler efendim.

haftasonu geçmezse ne olacak? bu kadar mı zor insanın kendi sağlığı için işten izin alması ya da kendi bedenine vakit ayırması? gerçekten sahip olduğunuz tek şey o beden.. doktora gidin..

bence neden bize üniforma giydirildiğini sorgulamalısın.

zengin ile fakir arasında uçurumun yaşandığı ülkelerde okullara forma zorunluluğu getirmenin amacı kötü bişi değildir.

normal kıyafet giymeleri normal. bizde üniforma giymenin genel mantığı fakirler zenginlerin altında ezilmesin, biri markalı giyinirken öteki ucuz giyinince nolcak? genç yaştaki dimağlar kendini ezik hissetcek. ancak usa zengin ve gelir dağılımı bize göre nispeten daha homojen olduğundan kelli adamlar ipimle kuşağım modunda okula gelebiliyorlar.

bence bizde de öyle olması hiç de iyi olmazdı. bunun için iki nedenim var:

1) serbest kıyafet bir çok açıdan suistimale gayet açık olacaktır. mesela cinsellik açısından bakarsak; halen çok sorunlu bir ülkeyiz. (demek istediğim tek tip kıyafetlere öğrenciler dize getirilir değil.)

2) pain'in de dediği gibi; şu haliyle bile bu ayrım yüzünden problemler yaşanıyorken bir de kıyafet serbest olursa öğrenciler birbirinden tamamen kopar.

bu durumu üniversite ile de kıyaslamamak lazım. çünkü ilköğretim ve lisede birey henüz ahlaki gelişim evrelerinde alt basamaklarda yer alır.

bizdeki zenginlerin bir kısmı (tabi ki hepsi değil) sonradan görme olduğu için üniformalarıyla bile hava atmaya çalışanlar oluyordu. şahsen lisede beden dersinde nöbetçiyken "benim ceketime iki katı dikkat et, beymen marka" diyen birini tanıyorum. bir de üniforma zorunluluğu olmasa neler olurdu kim bilir.

Uniforma okul kavramiyla beraber gelen bir sey degildir. Yani sen "hadi surada bir okul kuralim da cocuklar bir sey ogrensin" dediginde cocuklar okula dogrudan uniforma ile gelmezler. Normal hayatta giydikleri kiyafetle giderler. Uniforma sonradan cikarilmis bir olaydir. Iyi mi kotu mu onu ayri tartisirsin, ama okul fikri ile beraber gelmedigi acik bence.
Ya da daha kisa soylemek gerekirse, "Normal kiyafet giymek normal oldugu icin".

amerikada zengin fakir ayrımının allahı var. yapmayın lütfen ya.
adamlar böyle saçma sapan şeylerle uğraşacaklarına eğitim kalitesini yükseltmeye uğraşıyorlar da ondan bence. hoş bazı paralı amerikan okullarında kıyafet sınırlaması var.

bizdeki olay tamamen baskıcılığın yansıması bence. zaten öğrenci denilen ülkede kedi köpek seviyesinde sevgi ilgi alaka gösterilen canlılar bin tane baskı unsuru yaşıyorlar bir de üzerlerine diğerlerine kıyasla çok ciddi olmasa da kılık kıyafet baskısı geliyor.


bi de şunu söylemek istiyorum, afedersiniz de derse ipod getiren, okuldan çıkınca 1,5 milyarlık cep telefonuyla konuşan çocuk mu daha çok baskı sınıfsal ayrımcılık oluyor, yoksa ikisi de kumaştan yapılmış gömlek giyen çocukl mu?

soruya ayrı, darknum'a kadar verilen cevaplara ayrı şaşırıyorum.. çindeki fabrikalarda, askeri her tür ortamda, age of empires'da(ve benzeri oyunlardaki vatandaş tiplerini kastediyorum-tip dedim dikkat edersen) neden aynı "üniforma" giyiliyorsa, beden eğitimi derslerinde neden yürüyüş kararı sayılırsa, her sabah 1000 kişiyi toplayıp önündekinin ense köküne baktırarak kol hizası aldırarak "hizaya" sokup andımızı okutuyorlarsa, okulda üniforma giyilmesinin hedefi olayı aynıdır. totaliter tüm rejimlerde aynıdır yani. "devletin" bekaasıdır.. sana o eforla bilim sanat spor eğitimi vermesinin yönetsel olarak pratik anlamda kendisine bir faydası yoktur ama düşünsene üstüne tıklandığında oduncu demeyen age of insanını comrad? demeyen red alert askerini..

lancelot du lac

1 bu doğru bir çok insanda liseli fetişti var ama benim bildiğim lise eteği fantazi aleti olarak kulanıyor

2 Amerika içindede zengin fakir ayrımı var şimdi fakir bir insan üniforma alacak parası yoksa okula alınamıyor bence bu adalet değildir

bu prosedür amerikan devlet okularında geçerli

@submariner:
1) cinsellik olayını liseli fetişi için kullanmamıştım. okul içi ilişkiler benim demek istediğim. ben öğretmenim ve yaz tatili yaklaştığında, serbest kıyafete izin verilince okulda disiplinin normalden çok daha fazla bozulduğunu görüyorum.

2) olaya bakarken mantığın yanı sıra duyguyu da göz önüne almalıyız. haklısınız şimdiki durumda da ayrım oluyor. ama kolları sökük kazakla, yırtık pantolonla okula gelmek zorunda olan 15-16 yaşındaki öğrencinin; babasının maaşından fazla tutan kıyafetlerle gelenler karşısında ezilmesini (olgun insandan bahsetmiyoruz) nasıl önleyebiliriz?

lancelot du lac

ama kıyafet dışında bayağı ezilen var daha zengin olan öğrencilere daha iyi muamele görürken fakir olanlar aşağlanıyor yani sorun kıyafete değil

1. Evet, yapiliyor.
2. Giris cikis evet, ama bir yandan da oturma/calisma izni olmasi lazim o sure boyunca.
3. Sorun cikma ihtimali sifira yakin. Yalniz kesin donus yapacaksan, bunu normal sartlar altinda askerlik bitip, yabanci ulkene dondukten sonra yapman gerek. Bu sebeple, kesin gerekli olmasa da askerlikten sonra en azindan bir kere yurt disinda cikmayi oneriyorlar askerde yaptiklari konferanslarda.

3. sorun çıkması imkansızdır. yapıp dönmüş olan tonla adam biliyorum zaten öyle kesin orda yaşayanlara tanınan bir hak değil 3 sene çalışana diyor adamlar.

simdi olay su sekilde:

bedelli askerlik yapmak icin yurtdisinda calisirken bulundugun ulkeye gore 6 ayda yada senede bir bulundugun ulkede kosolosluga gidp calismakta oldugun isyeri ile yaptigin sozlesmeyi ve kalmakta oldugun ulkeden almis oldugun oturma ve calisma izinlerini goturup askerligini tecil ettirmen gerek. hadi ben ciktim 3 sene takildim sonra geldim dersen olmaz o is. tecil ettirmediysen arada tr'ye gelirsen, o arada asker kacagi durumuna dusmus olacagin icin geri cikamazsin direk gidersin askere.

bir de tabii ki apartman gelir giderlerini yazacağınız işletme defteri gerekli.

(bkz: kat mulkiyeti kanunu)

isim konusunda rahat olmak gerekir. kimse çıkıp sormaz neden diye..

isim hakkı yazılı olmayan (yazılıysa da ben görmedim) kurallara göre apartmanı yaptırana aittir, inşaat halindeyken daire satın almış olsa bile kimse bir şey demez/diyemez.

imza: yıllar boyu Hilmiye Hanım'ın alt komşusu olarak "Hilmiye Hanım Apartmanı"nda oturmuş biri...

video 100MB'tan büyük mü? büyükse youtube kabul etmiyor çünkü. ha bir de videonun uzunluğu 10 dakika'dan fazla olamıyor (gerçi bunun istisnaları var fakat onlar özel izin ile yayınlanıyor bildiğim kadarıyla).

100mbdan küçük ve 10 dakikadan kısa video...

"bu mu kurallara aykiri" derken bahsettigin vidyoyu bilmedigimiz icin bir yorum getiremiyoruz aslinda.

Telefon bildigim kadariyla 3000Hz'e kadar. Ama mikrofon ve hoparlorler buna gore ayarlanmis midir bilemem.

hoparlörde problem yok, süper bir frekans yanıtı olmasa da duyulabilir aralığın büyük bir bölümünü verebilir. Mikrofon da aynı şekilde yalnız kayıt ve konuşma esnasında telefonlar filtreleme yapıyorlar, bunu engelleyemediğiniz için 3-4khz lik bir bant genişliğinden fazlasını elde edemezsiniz. Dikkat ettiyseniz bir konserde falan başkasını arayıp dinletmek istediğinizde müzikten çok kalabalığın sesi gider.

bant genisliginden ziyade cut-off frekanslari onemli degil mi bir veri tasinirken? yani 10 hz-1010 hz ile 10k-11k hz lik frekans araliklarinin bant genislikleri ayni ama farkli frekanslarda veri tasimazlar mi? filtre de zaten herhangi bir frekansin ustundeki/altindaki sinyali engellemiyor mu? yanlis mi biliyorum acaba?

soruda frekans aralığı diyorsa cutoff frekanslarından bahsediliyordur.

genellikle hoparlörde değil de hoparlörün yükseltici devresinde bir low-pass filter olsa gerek. telefonlarda da band-pass filter bulunuyor.

@egotm, frequency division multiplexing diye bir olay var. Taşınma esnasında olanlar son kullanıcıyı ilgilendirmez. Son kullanıcılara ulaşan frekans bellidir ~0-4khz.

@kimlanbu, evet o iletisim yonteminde farkli frekans araliklarinda farkli veriler tasinir.
www.tpub.com

bu yuzden, daha oncede dedigim gibi, sadece bant genisligini vermek eksik bir bilgi olur. konserde telefondan muzik sesinden ziyade kalabaligin sesinin gelip gelmemesi bu araliklarin-cutoff frekanslarinin-hangisinin kullanilip kullanilmadigina gore degisir. genislikleri ayni olmasina ragmen, 1. aralikta muzigin sesi gelmezken,3. aralikta ses gelebillir; demek istedigim bu idi?

Feedburner (veya herhangi bir RSS okuyucu) ile RSS destegi saglayan sayfalardan istediginiz icerigi bir arada toplayabilirsiniz. Aksam ve Sabah gazeteleri de RSS destegi sagliyor diye hatirliyorum.

google'da arama yap, her gazeteden köşe yazarını okuyabileceğin siteler mevcut.

www.sitemedya.com
sorunun tam cevabı değil ama pratik bir çözüm

www.baskose.com da ezeriko'nun tavsiyesinin bir benzeri

3T otel var tarlabaşına inerken sağda,
çiçekçilerinin karşı taraflarına doğru
iyidir

Best Western Eresin Taxim

Rezervasyonu cesitli otel rezervasyonu web sitelerinden yaparsan ucuza kalabiliyorsun.

cartoon otel var tarlabaşında taksim meydanına çok yakın. fiyatları arttı mı bilmiyorum ama o civardaydı. temiz, sessiz, sakin güzel bir otel.

www.cartoonhotel.com

cartoon, savoy ve taksi square otellerinin fiyatı çok uçuk baştan söyleyeyim :)

nippon otel gayet güzel, rahat ve temiz. biraz pahalı ama eşşek yükü para da değil. bi sorun derim.

her iki yöne de çevirmeyi denediğiniz halde çıkmıyorsa dişinle tutup çevirmeyi dene.

fıldır fıldır döner ama topu çıkamak için bar dediğimiz şeyi tutacaksınız ve topu barı sabitledikten sonra çıkaracaksınız...

Latex eldiven piercingin elinde kaymasini onlemek icin yararli olabilir. Bir de kendin cikaramiyorsan piercingcine gitmeyi dene.

dişinle sıkıştırıp çıkarabilirsin ama hemen kapanıyor delik yani kapanmasını istemiyorsan 2 gün içinde tekrar takmalısın. 4 sene sonunda 2 gün çıkardım bidaha takamadım ben

ben her seferinde kargaburunla çıkarıyorum. zaten elle çıkacak kıvamdaki piercing kendiliğinden düşme tehlikesi taşıyor genelde.

sikayetvar.com sitesine de yazabilirsin şikayetini. ordaki yetkililer firma ile irtibata geçiyor ve sizi arattırıyorlar. haklarında şikayet olduğunu görünce ister istemez çözüm için uğraşacaklardır. onu bile kale almıyorlarsa tüketici derneklerine başvurup ne yapman gerektiğini öğrenebilirsin.

(bkz: tüketici mahkemesi)

kredi karti odemesini iptal edip edemeyecegini ogren. bankanla konus yani. satici cevap vermedigi zaman bu tip bir hakkin doguyor olabilir.

tam emin olmamakla beraber, benzer bir örnekle yardım etmeye çalışayım. bir arkadaş internetten printer almış ama ürün kendisine teslim edilmemiş. ama kredi kartından ücret çekilmiş. banka işlemleri hukuku dersinde hocamıza sormuştu, hoca da kredi kartı ile internetten yapılan alışverişlerde imza (geçen sene) şifre vs girilmediği için ödemenin iptal edilebileceğini, bunun için bankaya başvurmasını söylemişti. ben tam yetkin değilim bu konuda ama soruyu okuyunca aklıma geldi bu örnek.

eğer başka türlü sonuç alamazsan tüketici mahkemesine değil, tutar düşük olduğu için, tüketici hakem heyetine gitmen gerekir, tüketici hakem heyetinin kararı bağlayıcı olacaktır.

Ayrıca bankalar satıcıya ücreti hemen göndermezler, parayı sizin hesabınızdan çekip 30-40 gün işletirler sonra satıcıya gönderirler. Bu yüzden 30-40 gün içindeki iptal istemini bankalar bir sorun olmadan anında karşılayabilir. Banka ile irtibata geçmek ve tüketici heyetine başvurmak en iyisi...

doktor değilim bu işlerden zerre anlamam ama sanırım üşütmüşsün.

bak yine oldu nerdeyse gözümden yaş geldi :(

ne yapmam lazım? sıcak tutmaya çalışıyorum filan ama geçtiği yok 1 haftadır.. doktora gitmek gerek heralde..

gozunden yas gelecek gibi oluyorsa artik ertelemeden doktora gitmek gerek.

sigara iciyor musun? amfizematoz bir hastaliktan suphelendim, muhtemelen restriktif bir amfizem.

hayır sigara kullanmıyorum fakat herkes gibi zaman zaman pasif içici oluyorum.

durumu benim anlayabileceğim dilde biraz daha açarsanız sevinirim..

hlathguth naptın baba iki dakkada amfizem dedin adama bi dur yavaş:)
sayın scope, doktorunuza başvurunuz, muhtemel bir antibiyoterapi sonrası kendinize geleceğinizi düşünüyorum.

firstly: black sea region(en.wikipedia.org).
and then: sinop(en.wikipedia.org).
Bonus: ayancık.

en.wikipedia.org
cheap and peaceful. and i can sell u one:)

and www.sahibinden.com
u can have an idea about prices in here and u need your turkish friend about language.

It might be helpful to read about Turkey's various regions and climates to chose a particular coast and localize your search.

en.wikipedia.org (scroll down to geography and climate)

Personally I'd go with the South-west (i.e. southern Aegean). I visited a village called Selimiye in that region and it was pretty nice. There were already some German retirees there, too.

I recommend you to contact real estate agencies in Turkey, like Remax or Century21.
Or there are also some specialized agencies which works with only foreigners like you.

bu arada, suzie' ye siteyi tavsiye eden arkadasi benim. kendisi turkiye'ye tasinmayi ciddi olarak dusunup, burada yalniz bir bagyan olarak hayatini surdureceginden , diger sorunlari icin de yardimci olacaginizi ben ongordugumden bu duyuru ile boyle bir baslangic yapmasini kendisine tavsiye etmistim. sasirtmadiniz beni, tesekkurler ilginiz icin.

@compumaster'a not: elimde daha nice turist var (he he he) hesabima para yatirirsan onlari da siteye yonlendiririm, hurmetler...

no disrespect but Remax and alikes usually rip you off. I'd suggest familiriazing with how Turkish real estate market operates first and then pitch in.

gocek definitly would be the best choice.

www.gocek.info

I'm hearing there are many Europeans buying estates from Eagean region, especially around Bodrum.

egotm'e not: bu siteden aldigi oneri ile aldigi eve verecegi paranin %10unu verirse ben de sana onun %10unu veririm.

Thankyou for your replies. I will go and look at the useful links you have supplied and come back to you with any specific questions I may have.
Many thanks for your time

You better first come and have a look around Suzie..
I personally think of a Datça-Bozburun place to live in my future life..
Further you go the edge of this peninsula best you can get- about its unusual beauty..
Go there, get some real friends and i hope they will help you without hesitation and anything back in mind..
Good luck..

i offer you datca. if you want more help about datca, contact with me.

and you can find detailed information in;

en.wikipedia.org

egotm's friend our friend. we help friends. my place suggest: mordogan in izmir. sun rise purple very interesting. i hope you happy in turkey. good evening

Thanks again for the helpful replies and welcome.
I'm sure I'll be asking more questions once I've done a bit of research :)

fiyat olarak ve özellikleri bakımından gayet iyi bir bilgisayar ama toplama olarak ne kadar tuttugunuda biraz araştırmak lazım.

ekran cozunurlugu nedir ?

ekran çözunurluğu hakkında bir bilgi yok ama chipte okumuştum monitor bilgisini pek anlamam ama 5 ms, 1000/1 kontrast oranına sahip olduğu yazıyor

Ekranin dahil oldugundan eminsin degil mi?

evet eminim. hiç bu kadar emin olmamıştım

ekran kartini 8800gt yada o kadar paran yoksa 9600gt ile degistirirsen canavar sistem olur.

www.liveleak.com bu site biraz haber içerikli ama videoyu yasaklama gibi bi olay yok. Şu ana kadar sadece fitne nin videosu yayından kaldırılmış duyduğum kadarı ile...

www.delu-tube.com

deletube işe yaramıyormuş sanırım. bildirgeçte öyle denmiş.