Gelenektir, penceremin önünden ayrılmadan çalmadığı sürece çalsındır, geçsindir, gitsindir. Benden bahşiş falan da alamazdır.

kafa zikmekten başka bir işe yaradığı yok. Başlarım böyle geleneğe.

sikeyim boyle gelenegi

eskiden teknoloji yokken davulcular uyandırıyormuş da şimdi niye var bilmiyorum. Bir de oruç tutmayanlarda sahura kalkıyor bu yüzden

benim düşüncem, müslüman olan adam zaten davul sesiyle değil, alarmını kurarak kalkıyor sahura. Bu durumda davul salt gürültüden başka bir şey değil. Bu ezan gibi dini bir şey de değil. Bunu Israrla devam ettirmenin bir anlamı var mı?

hoslanmiyorum hic. urkutuyor beni :c ama ozellikle +35 te bi mutluluk yarattigini gozlemliyorum, o vakit azicik sempatik geliyor ama i ih cekilir sey degil. uyumuyoruz ya da alarmla kalkiyoruz biz.

Rezalet. Hangi aklı başında insan davul sesiyle uyanmak ister ya. Kalkmak isteyen her türlü kalkıyor zaten.

Rahatsız oluyorum ve tamamen anlamsız gereksiz buluyorum.

artık gereksiz buluyorum fakat madem insanlar seviyor devam etsin de sahur topu nedir artık bir çok şehirde atmaya başladılar, gecenin sessizliğinde iftardakinden daha fazla çıkıyor sesi apartmanlar arasında yankılanıyor

gece davulcu geçiyor
ezan okunuyor
saat, alarm, cep telefonu gibi araçlar var

bunun üzerinde bir de sahur topu cidden rahatsız edici bir yöntem.

Hayatımın ilk yumruklu kavgasını para istemeye gelen davulcuyla yaptım. Uyanmak istemiyorum zaten üstüne bir de para alıyolar. Laik bir ülkedeyiz yahu müslüman var olamyan var.

şu an burada olmama sebep olan şey. uykumdan zıplayarak uyandım sayesinde. nasıl sevgi doluyum anlatamam..

çalınmasını falan geçtim de kapı kapı gezip para istemeleri resmen trajikomik bir olay.ulan ciddi ciddi çok önemli bir iş yaptıklarını zannedip,hiç tanımadığı etmediği adamların ziline basıp para istiyorlar.acayip bir özgüven bu ya keşke bende de olsaydı valla.ulan hem gece gece dünyanın en gereksiz müzik aletiyle(şahsi fikrim-en azından tek başına çalındığında-hoş zurnayla da kötü) kafa sikiyorsun bir de üstüne utanmadan gelip para istiyorsun.olum çok ilginç lan gerçekten.

Olmasa daha iyi olur.

kapıma geldiğinde siktir çekmeyi planlıyorum.

dipnot olarak söyleyeyim, genelde kapı kapı çalıp para isteyenler sahte davulcular olabiliyor. zira bizim buradaki davulcular asla zil çalmazlar. yıllardır da aynı davulcular geçiyor buradan, tanıyoruz artık. davulu çalar geçerler, isteyen çıkar balkona verir parasını. son iki senedir sahte davulcular geliyor ve zili çalıyorlar para istiyorlar; biz de kovuyoruz, rencide ediyoruz, toplum içinde parmakla gösteriyoruz.

bir keresinde antepte bir kac gece kalmam gerekiyordu birinin evinde, tam da ramazanin basladigi gunler. neyse, o gece de nasil sicak, uyku uyunmuyor. bu davulcu basladi dank dank dank, ritimsiz sekilde kafa sikiyor, sokagin bir ucundan obur ucuna gidip gidip geliyor. karsi binadan basladi kadinin biri "ya cik git burdan, cocuk uyuyo burada bebek var" diye, davulcu da "hanim hanim dinine sahip cik" gibisinden biseyler soyledi. kadinin sesi kesildi. davulcu da gidip gelmeye devam etti, sonra sokaktan cikti. soyle bir bes dakika sonra yine geldi. orada 30 saniye falan kalmistir, bir gurultu, bir cagirti, pencereden bir baktim ki halk ayaklanmis, davulcuyu linc etmekte. davulcu zopayi yedi, ondan sonraki gece de gelmedi haliyle.

Mahalle baskısından başka birşey değil bana göre de. Artık alarmlı saatlerin bile demoda kaldığı, cep telefonunun uyku sırasında oluşan titreşimleri ölçüp ona göre insanı üzmeden kaldırabildiği bir zamanda yaşıyoruz. Hastası var, çocuğu var, uyku problemleri çekeni var, sabah erkenden işe gitmek zorunda kalacak ve o bir saatlik fazladan uykuya gerçekten ihtiyacı olan insanlar var. Tüm bunları düşününce korkunç bir bencillik, görmemişlik ve "ben uyanıyorsam sen de uyanacaksın, sokakta da yemek yediğini görürsem ağzını burnunu kırarım"cılığın yansıması olarak görüyorum.

Bahşiş mi? Ne bahşişi :)

işlevsel olarak gereksiz ki artık uyandırma işlevinden dolayı değil de kültürel bir öğe olduğu için devam ettiriliyor. yalnız bunu o davulcu arkadaşlara da söylemek lazım ki işi abartmasınlar.

not: bulunduğum yerde davul ve zurna ile bu işi yapıyorlar. gecenin bi yarısı "aman melekem kavur balıkları" eşliğinde sahur yapma keyfi bir başka, henüz inmedim ama ara ara mahalleli (alevisi-sunnisi karışık) sahurda aşağıya inip 5-10 dakka davul-zurnayla halay çekiyorlar, sonra herkes evine dağılıyor, davulcu dolaşmaya devam ediyor.

buna ne kafa z.ktiler bea diye de bakabilirsin, gülümseme eşliğinde de izleyebilirsin, mizacına, hayata bakışa bağlı

arabesque

orientalism

"nordik naifligi" cok iyiymis :)

saray / arap kulturu. ne kadar cok satafat o kadar zenginlik algisi. boyle urunler tercih edenlerin alt mesaji : ben zenginim. bu durtuyle satin aliyolar bunlari, evlerini boyle dosuyolar, parlak kadife koltuklar, altin varakli aynalar, tasli halilar, icinde altin islemeli bardaklarin sergilendigi igrenc vitrinler vsvs..

Bu herhalde oryantalizm kültürünün getirdiği bir şey. Kuzey Afrika ülkelerinde ve İran'da her şey çok daha ağır bir şekilde cafcaflı. Para arttıkça evlerin içindeki koltuklar tahtlaşıyor, süsler saray süsü gibi olmaya başlıyor. Keza aynı şey kadınların makyajına da vuruyor. Bir abartı, bir badana boya ki makyaj resmen yüze kat çıkıyor, insanın spatula ile yüzden makyajı kazıyası geliyor.

Ek: Aynı şey kokulara da yansıyor. Bu bölgelerde parfümler daha geniz yakıcı, baharatlı baharatlı.

Görgüsüzlük.

Ahahhaahhah ne güldüm isyana:)

Şuraya bi bak sitelerankara.com

arap kulturuyle bagintili hersey olabilir ama "oryantalizm" degildir! oryantalizm bu sorunun sorulmasinin sebebidir; bu sorunun bu sekilde sorulmasinin sebebidir.

Varaklı, oymalı, güzel kadife döşenmiş nebleyim lukens ayaklı bir oturma grubu güzel görünebilir. Bu kültüre ait her şey çirkin, niye yapıyorlar diye sormuyorum. Zevk der geçerim de, şatafatla ucuzluk/basitlik arasındaki kalın çizgiyi gözlerin fark edememesinin sebebini anlamıyorum ben. Taşlı halı her insan ayağı için konforsuz bir şey değil midir?

Satafat gunluk hayat icin degildir zaten.


Tasli hali senin oturma odan icin uretilmiyor.

Varak , oyma , kakma vs vs bizlerin evine girsin diye degil.

Ha bunlari gunluk hayata sokanlaraysa isyanin, yaz beni de isyankarlar listesine.

Yeni gelinin altin terlik giydigini gordu bu gozler, varak boncuk nedir?

Kultur tamamen. Doguya gidildikce satafat artar, batuya gidildikce sadelik. Iran'da Umman'da, kadinlarin o tek acik yerleri olan yuzlerindeki on kat simli boyalari, dovme kaslari gorunce sok gecirmistim. Mobilyalar keza, altin kaplama musluklar filan teallam. Talep bitmez!

@o da olur bahsettiğim konudan oralara nasıl vardın bilmiyorum da cevabın taşlı halıyı açıklamıyor.

@cezzar dede işte ben de bu farkın sebebini sorguluyorum. Neden biz? Neden doğu? :')

Şunu aratıp buldurdunuz bana, sözlükte de çok dalga geçilmişti :D

Yalnız dikkatli açın, korkunçlu ev:
www.kadinlarkulubu.com

Eciş bücüş şeyleri "ağır gösteriyor" zannetmekten hep. Şu evi "klasik döşenmiş" zanneden kafadan da başka şey beklenmez.

"bizim" kulturumuz icin bu, gelenekte kadinlarin kafeslerinden baska ovunebilecekleri pek birseyleri olmamasindan dolayidir. bahsettikleriniz kullanisli esya degiller; birilerinin onlari derli tutmak icin ugrasip durmasi lazim. kadinlar evde ve isleri ne? evlerini suslemek, ve saire... anlasilmaz mi bu?

ilaveten, resim ve islam iliskisinin de payi var bunda. musaadesi verilen süs bu kadar olunca ona abanmis olabilirler, pek ala...

gosteris meragi. eve gelen misafirin gozune batip da sahip olduklari malin satafati ile hurmet kazanacaklarini sandiklari icin. (daha iyimser olarak dusunursek) kendilerini elalemden farkli hissetmek icin. bu bizim kulturde var. adam ay sonunu zor getiriyordur, benzin parasi yoktur ama borca harca girerek altina 0 jilet gibi araba ceker. "vay kamuran abinin arabayi gordun mu! yilan yilann" desin millet diye.

"nordik naifligi" dedigin sey de onlarin kulturu ile alakali. adamlarda janteloven diye birsey var. kisaca goze batma, kendini bir bok sanma demek oluyor.

@o da olur
evet anlaşılmaz. Neden? Çünkü orjinal bir ürünün (saray mobilyaları mesela) kalitesiz taklidinin ayırdına varabilen insan (ki benim anlamaya çalıştığım bu) bunları süs olarak algılamaz zaten.
Çoğu kadının evini süsleme arzusu vardır diye tahmin ediyorum. Ama bu süslemede tercihin taş ve dore/lame boyalı eşyalar olmasının altında yatan sebebi sorguluyorum.

tam sebebini ben de bilmiyorum ama normalde adet, gelenek, görenek, değerlerimiz diye devamlı yırtınan yakın kadın akrabalar eve sadece kilim aldığımız için baya bir kınadılar simli shaggyler yerine köylü işi halının ne işi var evde diye :D benim için çok da tınn tabi ama bir eşyanın x'in evinde olması = o şeyin alınması gereken bir şey olması şeklinde çok düz bir mantık yürüyor çoğu kadın için.

Sade şeyleri özenilmemiş, basit, değersiz zannettiklerinden de olabilir mi acaba?

Hiç unutmuyorum, bi gün bir arkadaşıma gelinlik falan bakıyoruz, annesi de bizimle. Ben böyle sade, zarif bir şey gördüm, annesi "o ne öyle dul kadın gelinliği gibi" dedi bana.

Bu lafın üstüne tez bile yazılır da, ben "benim kızım bir prenses ve her tarafından tüller, inciler, danteller fışkırmalı" olarak anlamıştım, nitekim öyle oldu.

Zenginlik algıları masallardaki o saraylar inciler boncuklar altınlarda takılı kalmış herhalde. Mesela yine o arkadaşıma göre benim evim boş, çünkü eşyalarımın üstünde örtüler, biblolar, süsler yok, onu bırak vitrinim yok.

Yukarıdaki "kadınların kafeslerinden başka övünecekleri bir şeylerinin olmaması" yorumunun altına imzamı basabilirim ayrıca.

rönesans yaşamamış olmaktan olabilir mi acaba?

genel olarak estetik algısı gelişmemiş, bu görerek gelişen bir şey, müze gezen, sergi gezen insanlar değiliz. bir de buna gelene kadar, çıkar kafanı bak bütün binaların çirkinliğine leş renklerde mozaikler mi dersin, saçma sapan renkler mi, üstüne kaçak kat çıkılmış apartmanlar mı, üstelik bir damla yeşillik doğallık yok, fışkiyeler bile çirkin avm lerin içinde saçma sapan şekilli ulan. güzel şeyler, zarif şeyler görmeden büyüyen insanlar, en kocamanı en parlağı arıyor. bir şeylerin yokluğunu telafi etmek (compansate) için dayıyorlar pulu, altın simi vs. bir de şöyle bir durum var, tahtakaleden geçiyorum her gün, halkın bu gösteriş düşkünlüğüne yönelik ürünlere talep o kadar fazla ki, satışı fazla-fiyatı ucuz, hani bakıyorsun pullu taşlı ışıkdaklı minder, lan bu gidip normal bir mağazadan alacağım sade minderin yarı fiyatına, ben buna sade kılıf geçirir kullanırım diyor insan :D yani bu taşlı pullu olanları bulmak daha kolay, her yer onlarla dolu, fiyatları da daha modern zevk sahibi tasarımlara göre çok daha ucuz bulabiliyorsun.

Öncelikle görgü meselesi. Para bu ülkede bir anda el değiştirdi. Parayı rahatlıkla harcayabilecek insanların herhangi bir şekilde, bir müze görmüşlüğü, kitap okumuşluğu, görgü kuralları bilgisi olması gibi durumlar mevcut değil. Sosyal ve kültürel anlamda herhangi bir yer sahibi olmayan, kapalı kapılar ardında yetişmiş, kitap okumanın eve tablo asmanın hatta kadının okumasının bile ayıplandığı bir toplulukta büyümüş kişiler hiç bir altyapı sahibi olmadan şehirlerin baş köşesine yerleştiler ve artık ihtiyaçlarından çok paraları oldu. Sonuç olarak ne yapacakler? Kendilerini uyutma amaçlı televizyonlarda dönen acayip dizilerin hepsine ayrı ayrı özenip bir acayip yaşam biçimi yaratacaklar. Onlar için maalesef ki zenginlik göstergesi taşlar, pullar, doreler, lameler ....

olurdu ancak eksi de vermek isterim. yani facebooktaki gibi sadece like olmamalı.

olmaz
sorulara yardımcı olmak yerine "@2" olmaya, oy kasmaya çalışır millet

Bence de süper olur. (aynı duyuruda aynı hissi ben de yaşadım. aşdlkaşdl)

Ben +1' memnunum, cevaplar arası kast sistemi olmasın.

bence de güzel olur. rapon'un dediği doğru aslında ama önüne geçilebilir bunun bir nebze. kontrol çok sıkı olur, sırf @2 olmak için yazılan cevaplar tık diye silinir, o zaman güzel olur işte.
ya da artı/eksi değil de, sadece +1 butonu olsun. cevaba oy vermektense sadece aynı şeyi söyleyecek olanların basacağı bir şekil almış olur. cevabın bi kısmında da kaç tane +1 varsa toplanıp o kadar +(sayı) yazılabilir.

cok kez konusuldu bu onceden. ne kadar istersek isteyelim burasi aktif olarak development yapilan bi yer degil, yani compumaster 'madem kitleler bunu istiyor, o halde hemmen yapiyorum' diyebilecek biri degil. calisiyor ediyor. guvenlik acigi falan olsa neyse de, boyle ek feature'lar konusunda pek umutlu olmayin derim.

rapon +1

@2 olayi kendiliginden gelisir, bir de her seye tick atan adamlar gibi her seye like basan adamlar olur, kimin like verdigi görülürse nick ezberleyip seni göremedimci, canim cicimci tayfa güclenir, dediklerinden ziyade nickler daha da önem kazanir, bildirimlerde +1 -1 alip alinmadigi görünürse isler karisir. simdiki moderatörlüge dahi herkes karsiyken, o zaman herkes modlari taslar.

ama muhtemelen bunlarin hicbiri olmaz, tik sistemini bile kullanmiyoruz ki adam akilli, gecen net bir soru aradim, 27 cevabi tek tek denedim, bilgisayar embele oldu, bir tik ataymis bu oldu diye denemezdim hepsini.

800.000 duyuru olmuş, yazık günah değil mi bundan önce çooook faydalı, upuzun paragraflar yazıp cevaplar veren adamlara.

@o degil dee: tabi tabi, ayni youtube'daki sistem gibi olacak ya. yukari, asagi. kimsenin verdigi oy gozukmeyecek.

@rapon: bunu bilemiyorum. oylama mekanizmasi yine aramizda olacagi icin populerlik kasmaya calisanlara cevabi sandikta veririz diye dusundum.

@baba jo: +1 olacagi gibi -1 de olsun bence de iste. abuk subuk cevap veren insanlara, yanlis cevap veren insanlara basalim eksiyi.

@hjarteblod: haklisin hocam, sadece fikir firtinasi maksatli soruyorum aslinda.

@xenophobe: e ihtiyaca gore gelisiyor, evriliyor hocam iste her sey.

bu seferde "cevabım neden bu kadar az oy almış" derdi başlar insanlarda. o cevaba on puan vermişsiniz benimki neden beş puan derler.

onun yerine duyuru silme sistemi düzenlensin, moderatorlerin onayı olmadan silemesin pezevenkler. herkesi ilgilendiren genel bir duyuru ise mod. onaylamaz, yok eğer adamın özel hayatı ile ilgiliyse silinmesini onaylar. duyuru silinecek diye uzun cevap yazmaya korkar olduk amk.

reddit'teki algoritma gibi olursa olur.

Çooook önceden düşünüldü bu ama yönetim olmaz dedi
Aşağıda feedback yazan yeri tıkla öneriler var orada

senin yaptığından daha saçma değil

Hayir gormedik. Duyuruya sormak daha cok hosumuza gidiyor.

gps olayı efsaneydi cidden.

Olabilir, kimbilir ben de neyi bilmiyorumdur. Gerçi google'da kolayca bulunabilecek bir şeyi önce buraya gelip sormak biraz üşengeçlik de değil de adını koyamadığım bir gariplik gibi geliyor.

geronimo kızmak!

olabilir sana göre son derece sıradan şeyler başkasına enteresan olabilir. Ha google a sormak bir adım dururken buraya sormak da biraz komik ama şahsi tecrübelere direk sormak daha faydalı olabiliyor.

parali olsun lan duyuru acmak :D

ben ne yapiyorum? :)

elestiriyorum iste bunlari yapanlari.

ayrica soru soranlara da bildigim kadariyla yardimci olmaya calisiyorum.

Aile degil miydik burada hani, kandiriyor musunuz bizi?!

Ailemiz dururken elin oglu googlea mi soralim?!

basond: abi bak sahsi tecrubelere bir sey demiyorum. benim de 300e yakin sorum var burda. kisisel fikir istedigim zaman ilk basvurdugum yer burasi.

ama patates haslamanin nesi sahsi tecrube allah askina :D "kapagi kapali mi olsun, acik mi kalsin, birisi tencereyi yariya kadar suyla doldur, biri patateslerin ustunu ortecek kadar doldur demis, hangisini yapayim" demis :D bu nedir abi :D

gpsi sormaz kimse diyip gps nedir nasil calisiri anlattim zaten. ne kadar iyi niyetliyim. bir de günlük hayatin kimi "tricklerini" bilmiyorum, mesela gecen kiviyi kasikla soymayi ögrendim, ondan önce sadece yumurtanin iki ucunu acip üfleyerek de 5 sn icinde soyulabildigini ögrendim. yani bazi sorular harbiden de saka gibi, ama biliyorum dedigim seylerden cok daha kolay, pratik seyler oldugunu ögrendigim oldu öyle aptal sorulardan. o yüzden kismen katiliyorum, kismen karsiyim.

ya yumurtalar efsaneydi afsdgafdsa ama cidden bilmeyen bilmiyor, napsın insanlar :p bir de şahsi görüş almak var evet ama ben mesela önüne gelenin blogger olduğu ipsiz-sapsız takımından öneri almaktansa buradan almayı tercih ediyorum. gerçi ben soru sormuyorum pek, cevap vermek inanılmaz hoşuma gidiyor, adeta insanlara akıl vermek için yaratılmışım asdafsd ^_^

Eskiden sanki atomu parcalayip, kuantum fizigi tartisiyordunuz. sacmaligin daniskasi. konsepte uyuyorsa istedigini sorar insanlar. istersem saati bile sorarim sanane.

@osuruklu,

bazi zimbirtilar haslanirken suyu tasirmaz, bazilari tasirir. patates de bunlardan biri, mesela...

ha, soru oyle sorulur ki, sacma cevaplar cagirir; dogrudur...

gps olayi troll ama eksiduyuru niye var o zaman madem google diye bir sey varsa.

Gırgır yapıyorlar. İyi ki de yapıyorlar. Arama motorları var tabii, ama burada karşında bir birey oluyor. Ayrıca o absürt duyurular çok tatlı bence.

o değil de yumurtayı nasıl haşlıyorduk?

patates sorusunu ben sordum. böyle insanların ne sorduğuna karışan, her halta atlayan tipleri gördükçe iyi ki sormuşum diyorum. duyurudan siktir edilmediğim ve boş vaktim olduğu sürece de soracağım böyle soruları.

açıklamak zorunda değilim gerçi ama patates sorusunu niye sorduğumu yazayım: internette baktığım tariflerin hepsinde farklı şeyler yazıyordu. daha önce de hiç patates haşlamamıştım. en iyi, en temiz nasıl yapılır, duyuruya sorayım dedim. çünkü muhakkak patates haşlamış, çok basit cevaplarla işimi görmemi sağlayacak, bunu yaparken yorulmayacak insanlar olduğunu biliyordum. nitekim, cevaplarımı aldım, hatta gülündü eğlenildi falan, sonra ben patatesimi haşladım. bitti olay.

insanların duyuruyu hangi amaçla kullandığına karışmak yeni moda asıl. soru beğendiremiyoruz millete. böyle tiplere inat, google'da cevabı olan şeyleri sırf laf olsun diye duyuruda sorasım geliyor.

hollowlife bence 6 ay önce yazılmış cevapları sileceğine artık kişi engelleme özelliği getirsin, ben sürekli duyuru açan biri olarak çok sıkıldım artık açıkçası "pff her şeyi soruyosun" geyiğinden. soruyorum çünkü canım öyle istiyor. illa kezban tribi attıracaksınız insana.

@sormayın bana sen o musun diye: daha once tabii ki atomu parcalamiyorduk. senin mantigina gore "saldim cayira mevlam kayira" mi olsun. bir kalitesi vardi buranin.

o degil de, hala hatirlarim; karadeniz1111 miydi neydi bir adam vardi, ikinci el "manuel" portakal sikma makinesi ariyorum diye ilan vermisti. troll'u bile bir degisikti duyurunun.

pescador sırayla bütün sebzeler nasıl haşlanır onu sorsun madem.

geçen gün de gömlek nasıl ütülenir diye soran arkadaş vardı.

@pescador: sen miydin o :D

"çünkü muhakkak patates haşlamış, çok basit cevaplarla işimi görmemi sağlayacak, bunu yaparken yorulmayacak insanlar olduğunu biliyordum."

:D sana ben artik hicbir sey demiyorum. arkadaslar acilin, ben daha once patetes hasladim. alskdfjasdl.

kiviyi kaşıkla mı soyuyorsunuz? vay:)
demek ki iyiymiş:)

Pescadora katılıyorum. İnsanların ne sorduğu sizi niye ilgilendirsin? Kime göre neye göre? Evet en basit şeyi bile duyuruya sormak bence çok normal. Ben pilav yapmasını duyuru sayesinde öğrendim, intte bi ton tarif var ama deneyim yok. Canım ister elma nasıl daha iyi soyulur diye duyuru açarım. Gerçek hayat yeterince ciddi, sıkıcı ve kuralcı bari duyuruyu rahat bırakın.

Ben de sürekli milletin sorduğuna karışan böyle duyuruları sevmiyorum napcaz? Neymiş duyurunun kalitesi
Düşüyormuş. Bişeyi de kalıba sokup standart hale getirmeye çalışmayın lütfen.

@tuborg yesili:

iste, bence de en basit şeyi bile duyuruya sormak bence çok normal degil.

cunku bu acizliktir. bunu soran adam acizdir abi. bu kadar basit bir seyi bile kendi basina beceremeyen insan benim gozumde yetersizdir.

pilav yapmaktan bahsetmiyorum, aklima takilan konuyla bu ayni sey degil. yazdigim cevaplari okumadigin da buradan belli oluyor.

kisisel gorus istemek, tecrube istemek, pilav tarifi istemek farkli; "ocakta suyu nasil kaynatiyoruz" demek farkli. sen beni anlamamissin bence.

Neyin acizlik olup olmadığına sen karar veremezsin ki. Kime göre neye göre dediğim gibi. En en en dandik basit şeyi bile sorabilir isteyen sen cevaplamazsın güler geçersin ama yargılayamazsın.

Yazdığın cevapları okuma zorunluluğum olmadığı gibi , mobildeyim. İnsanları çok kolay yargılayan biri gibisin. Gerek yok.
Kalite düştü duyuruda diyosan da takılmazsın ama gelip ayy aciz ya bunu da mı soruyor duyuruya yuh diye kimseyi kendine göre yargılayamazsın.

"cunku bu acizliktir. bunu soran adam acizdir abi. bu kadar basit bir seyi bile kendi basina beceremeyen insan benim gozumde yetersizdir."

iyi de hocam senin gözünde yetersizse biz ne yapalım? duyuru ne yapsın? senin tapulu malın falan mı burası? kapatalım gidelim duyuruyu sen takıl madem, o kadar rahatsız oluyorsan. dediklerinin bir kısmına ben de katılıyorum ama bu ne saçma bir sebeptir yahu. gözünde yetersizmiş. sanırsın site sana çalışıyor.

niye la zevkli oluyo sorun sorun :P

"bana gore" neyin acizlik olup olmadığına ben karar verebilirim evet.

gulup geciyorum zaten o tarz duyurulara, altina cevap yazmiyorum, ya da "kimse boyle basit sorular sormayacak, cit cikmayacak burda" demiyorum ki ben :)

İşte ona sen karar ver ve düşün istediğini ama bu düşünceni genele vurup " ya duyurunun kalitesi düştü böyle sorular ne şimdi vs vs" tavırlarına girmek saçma değil mi sence?

e isteyen istedigi soruyu sorabildigine gore benim de istedigim dusunceyi burda dile getirmeye hakkim var degil mi?

acizlik mi?

duyuruya soru soranlar, duyuruya muhtaç oldukları için sormuyor. duyuru olduğu ve soru sorabilecekleri için soruyorlar.

senin düşüncen biraz temel'in doping alıp, anlaşılmasın diye bilerek sonuncu olması hikayesine benziyor bana kalırsa. duyuru olmasa hepimiz açlıktan, bilgisizlikten ölmezdik. sadece imkanımız olduğu için, soru çok basit olsa bile, kolaya kaçıp burada soruyoruz bazen.

istediğini düşünebilir ve söyleyebilirsin pekala ancak ben genel olarak insanların duyurularını değerlendirenlerin tavrını çok çirkince buluyorum. bana patates nasıl haşlanır sorusundan daha garip geliyor yani birinin bu soruya bkaıp, "bu duyuruya mı sorulur, hmmm" diye düşünmesi.

Bunu " dalga mı geçiyosunuz, cahil misiniz, şaka mısınız" tadında dile getirmen rahatsız edici olan.

Acizler söylemine değinmiyorum.

Hiç mi akıl edemiyosunuz demek çok sivri bir çıkış.daha yumuşak bir üslupla sorsan bunu daha eğlenceli yanıtlar alırdın.3 yıldır duyurudayım sadece ben sana sorduğum komik basit soruları anlatsam baya dalga geçerdin ama seninki biraz tepeden bakmak gibi oluyor.

Yanlız o değil de kiviyi nasıl kaşıkla soyuyorsunuz lan he bide haşlanmış yumurtayı kolay soyma işini nasıl yapıyorsunuz anlatın da bilelim...

evet, duyuru gerçek anlamda "ne biçim" bir yer oldu.

eskiden kalitel insanlar vardı, soru sorduğunuzda işe yarar cevaplar alabiliyordunuz. şimdi "ilgili" cevap gelmiyor. ne yazık ki.

ayrıca eskiden espirili bir arkadaş ortamı vardı. şimdi o da kalmadı.

garip insanlar çoğunlukta. bunu yazmak zorundayım. eskiden severdim burayı ve ciddiye alırdım. şimdi sadece bakıyorum.

tekrar ediyorum, buraya isteyenin istedigi gibi bence sacma sorular sormasiyla benim sana gore tepeden bakarak elestirebilmem ayni ozgurlukte degil mi?

Katiliyorum.

(bkz: needy)

Gereksiz sorularla okunabilirligin azaldigini dusunuyorum zaman zaman.

Ayrica insanlar sorularini bilmedigi insanlara sormaya hic cekinmiyor, hatta bunun en iyi strateji oldugunu dusunuyor nedense. Cogu zaman konuyu bilen guvendigi bir yakini bir telefon uzagindayken bana cok komik geliyor bu durum.

işte bazı tipler ben istediğimi istediğim şekilde konuşurum diyorlar.

en ufak bir eleştiri bile kabul edilmiyor buna.

geçenlerde buna benzer google'da çok basit bir arama ile bulabileceğiniz şeyleri niye soruyorsunuz diye soru sorulmuştu cevaplarda çemkirme doluydu. google'dan arayıp bulacak olsaydık arardık sen ne karışıyorsun babında.

@zekicalik:

www.youtube.com
www.youtube.com

Duyuruyu sevme sebeplerimden biri bahsettiğiniz sorular.
Bakıyorum birisi "bana göre" dünyanın en basit şeyini sormuş. Cevap veriyorum, kendimi işe yaramış ve birilerine yardımcı olmuş hisediyorum.

Anlamak istemiyosun sanırım. Sana neden soruyosun neden sordun demedim, yargılayan taraf sensin ben sorduğun sorunun üslubuna eleştiri getirdim ve aynı zamanda soruna cevap verdim düşündüğüm şekilde bu kadar basit. Eleştiri farklı bişey sen eleştiriyi farklı algılıyosun sanırım sana neden böyle soru soruyosun demedim, senin diğerlerine yaptığın gibi.

Uzatmıcam, tek söyleyeceğim duyuru kalıplara sokabileceğiniz bir platform değil. Bilgi dolu olsun şu olsun bu olsun olamaz. Kitlesine göre şekil alır.

tamamdir, ne demek istedigini anladigim icin ben de uzatmiyorum.

ilgisini çekmek istediği biri vardır bence. ben vatsap fotoğrafımı 1 kere değiştirdim kullanma sürecim boyunca, çünkü ilk fotoğrafımın biraz absurd olduğunu fark etmiştim, o sebeple.

klasik ilgi bekleyen kizlardan. buyuk ihtimalle facebook ve benzeri mecralarda da surekli resmini degistirip, wall post yaziyordur. illa sevgilisi var demek degil.

@sharon
@varg
peki sizler kadın mısınız?

İtiraf ediyorum bazen benim de sık degistirdigim oluyor. Bu arada kadinim evet.

ben de böyle bir kız tanıyorum.
face'de prfil resmini değiştirip duruyor.
bazıları da yeni cekilmis foto sanıyor, beğeniyor falan.

attention whore sanırım.

@duzsaç niye peki? özel sebebi mi var?
@titirarap bu sadece whatsapp ta değiştiriyor. artı aynı fotoları evirip çevirip değil de sürekli yenilerini. bir de dikkat ediyorum saçlarını değiştirip oynayıp çekiyor. hah bi tane daa geldi.

yaşı da geçkinmiş niye öyle bir şey yapsın

uzak dur öyle ilgi budalası şımarık insanlardan

@stratejşst ilgileniyoruz dedik ya niye takmayayım kafama

@iyidereikizdereispiryolununovitdagimevki evet kadınım

@sharon öyle düşündüğüne sevindim. tşk

Bana da jel sele falan dediler ama yok, o kemikler batiyor, loblar agriyor bende de. Valla minder koyasim var benim, goruntu vs takamicam artik.

nasıl bi Binici olduğunuza bağlı. şimdi muhtemelen Size sporcular için üretilmiş sele vermişlerdir. bu selelerde yavaş yavaş binerseniz bi de poponuz büyükse zor olur. spor amaçlı bisiklete binden adamın poposu zaten şekilli oluyor. bence ucuz ama geniş sele alın bi süre binin popo kısmı şekillenir sonra kaliteli seleye geçin.

Adsfafafz biz kemik batiyor diyoruz, sen bize popo buyuk ve sekilsiz diyorsun. Benim selem o ince selelerden degil, ona ragmen rahat edemiyorum.

Aynı dertten ben de muzdaribim. Spor salonundaki bisikletlerin seleleri çok rahat, koltuk gibi. Piyasada onlardan var mı acaba ya...

ben sirf bu yuzden hala bisiklet suremiyorum dogru duzgun. tasaklari kaybedecegime yururum daha iyi.

cozum recumbent trike ta, yok jel mis bok mus hic biri ise yaramiyor bisikletci arkadaslar o aciya alisacaksin diyor onla mi ugrasacagim arkadas.

bisikletle alakalı. aynı şey bende de var. ağrı yani

Benim de hep agritir basta ama bir sure sonra azaliyor aci bindikce.

pedli tayt.

bi de oturuş şekli de önemli bazı kişiler yanlış oturuyor seleye. bakıyorum sele öne doğru eğilmiş. öyle olmaz normalde. hele kukuya hiç bi etkisi olmaz selenin. ben erkek halime 150 160 km yol yapıyorum. benim toplar moplar sağlam :) ama kuyruk sokumu kemiğinde ağrı oluyor bi süre tayt gitmiyorum ve pahalı bi sele de değil yine sizinki gibi 70 80 liralık bi sele. yani oturma pozisyonunuz yanlış olabilir.

seleyi de şimdi gördüm bunda da rahat edemiyosanız allah tan korkun yav :))

bu işin şakası tabi. bence oturmada sıkıntı var. bu selede rahat etmemek mümkün değil yav :)

iki gündür kıçım ağrıyor sırf bu yüzden. ne tür bir sele alırsanız alın bu olacak. çaresi de pedli taytta.

şunu(www.decathlon.com.tr) kullanıyorum 8 aydan beri pedli tayta 4 saatin üstündeki kullanımlarda geçiyorum ama 4 saatin altındaki kullanımlar için uygun bir sele.

eğer paranız varsa, brooks sele.

kıçım böyle rahat sele görmedi.

1- yanlis ayar: yukseklik ve selenin yatay ayari yanlis yapilmis olabilir
2- alisma sureci: arkadas benden daha atletiktir. lakin uzunca bir zamandan sonra benimle bikac saat bisiklet surdu adamda bilumum organ iflas :)

samsung s3'e bundan sonra güncelleme getirmez diye tahmin ediyorum. Örneğin bende s3 mini var son güncellemeyi benim telefon için yayınlamadılar. Bundan sonraki güncellemede de s3 muhtemelen listeden çıkarılır o yüzden kasma derim

tüketici hakem heyetine başvuru yapip ugrasacaginiza bence custom bir tane rom yukleyip (mesela cyanogenmod resmi olarak bu telefonu destekliyor) yola oyle devam edin. bende s3 mini var ve samsung'a kalsa benim layik oldugum son guncelleme android 4.1.3 .

Zaten s3'e güncelleme gelmiyor ki niye uğraşasın? Cyanogen mod yükle.

pakistan, ülke olarak çok güzel bence. halkı hakkında fikrim yok. Gitmeyi çok istiyorum ama tek gidemeyecek kadar güvenim yok.

Yolda giderken askerler sizi durdurur.

Kimsin der Türküm dersin.Saygıyla aralarında fısıldaşırlar ve tam yol verilmek üzereyken genç bir subay çıkar ve Müslüman mısın sorusunu yöneltir.

Evet dersen ölürsün.Elhamdülillah dersen Türk kardeşlerimiz derler.

Buda böyle bir anımdır

Sömürge.

colorwithnotexist, gittin galiba oraya? ne zaman?

kriket
futbol toplarınının üretiminin yapıldığı yer.
hindistan'la olan rekabetleri, hatta savaş hali.
pervez müşerref

masterdan bir arkadaşım vardı, komik, kafa adamdı, İngilizce telaffuzları ve konuşmaları çok komik. Dinine çok bağlıydı, namazını vs aksatmazdı. Domuz eti olmadığını bilse dahi islami kesime uygun değil diye hiç et yemezdi avrupada. Şeker gibi adamdı, ama Atatürk'ü sevmiyorlar millet olarak ne öğrettilerse onlara. Bir de Hintlileri.

halki hintli gibi, ama müslüman. baharatlı-ağır kokulu yemekleri var, elle yiyorlar. erkekler dahil bazen şalvar gibi kıyafetler giyiyorlar. allah hafız diye selam veriyolar.

bizi genelde seviyorlar ama pakistana gitmeyi hiç düşünmem.

hintlinin muslumani iste. pakistan'a siksen gitmem bi de.

nothing.

kriket'te iyilerdi galiba. indus vadisi'ni gormek isterdim (ama listemin tepelerinde olacagini soyleyemem). orijinal bir zebu'm olsun isterdim. ya da bu harappa ana tanrica heykelciklerinden. pakistanli sayilmasa da natasha khan'i severim. gerizekali cumleleri gibi oldu ama neyse artik pakistanlilarla ilgili dusuncelerimin olumlu taraflari bunlar. radikal islamci kesim, hindistan'la sidik yarisina girisleri falan filan da olumsuz taraflari.

ama bir pakistanli'yla tanissam maalesef onyargiyla yaklasacagim kesin. ve diger sartlar esitse muhtemelen bir polonyali'yla ev arkadasi olmayi bir pakistanli'yla ev arkadasi olmaya tercih ederdim.

dost ve kardeş ülke. iyi ve cana yakın insanlar.

devlet yurt dışında doktorayı destekliyormuş, masraflarını devlet karşılıyor diye de doktora kabullerinde ülkemizde artış oldu bu sene. en azından bizim okulda. kayıtta çalıştım, doktoraların yarısı pakistanlı arkadaş! benim asistanım olan da var, beraber derse girdiğim de. öncelikle, ingilizceleri anlaşılmıyor. kalsiyumu kelşim diye telaffuz edeceksen hiç etme bence yani. neyse esas anlatmak istediğim şu.

derste belli başlı ülkelerin karbon salınımlarını gösteren bir grafiği inceliyorduk. amerika, avrupa ülkeleri, endüstrisi gelişmiş uzak doğu ülkeleri ve türkiye var. vay efendim o tabloda pakistan, iran, ırak gibi ortadoğu ülkeleri neden yokmuş, ülke dışlıyormuşuz biz... gereksiz atarları olduğunu düşünüyorum.

bir de bu insanlar ülkelerinde üstün başarı gösterip doktoraya devlet desteği ile gönderilen insanlar... halkını sevemedim.

Bir şey ifade etmiyor, herkes kadar insan işte.
Çalıştığım bir Pakistanlı iyi bir adamdı. Onun dışında pek bir şey ifade etmiyor.

hala bu sorular soruluyor olacak.

e oyle, ilk benim aklima gelmemistir herhalde :)

abi bence önemli olan varacağın yer değil yolculuk ya. hatta bi' calvin klein reklamında şöyle bi' laf var onu da söylemek istiyorum; the best thing about being lost is what you find along the way. saygılar :)

www.youtube.com

sozlerde sakli amac

Bunun en iyisi en güzeli en oluru yok bence, benim anım sana uymaz senin kisi bana, boşverip yaşamak en iyisi..
Sonra zaten geberip gideceğiz.

cok guzel soyluyorsun tuna hocam da, kime anlatcan bunu mesela? tamam torununa anlattin, o da iste torununa anlatti. boyle nesiller boyu aktarildi bu.

sonu neresi bunun? nereye varacak bu en son?

yok bazıları sevgilimiz varda takılı kalmıs durumda. onu halletmeye calısıyorlar. al sana amaç aq

bir şey olmayacak. bi amaç için gelmedik bence. geldik ve kendimiz kurduk bi şeyler. yani ortak bir yaşam amacından söz edemicem ben, kendi amaçlarımı düşünüyorum sadece. pilot olabilirsem, hiç değilse bir tane roaman yazabilirsem, efendime söyliyim floransa'da, marsilya'da bir sokak lambasının altına tüneyip elim çenemde "hmmmm" diye düşünebilirsem, birkaç kişiyle de seks neyin yapsam tamam işte yeter, gerisi hikaye zaten sürekli aynı şeyler.

ayrıca tunachu'ya katılıyorum, mühim olan yolculuk. bi yerden gelmiş ve bir yere gidiyor değiliz bence. takılıyoz işte burda. önemli olan güzel takılmak. hehe.

üzmek, üzülmek ve sonra da mutlu olmaya çalışmak.

@osuruklu abi açıkçası bunun aktarılabilecek bi' durum olduğunu sanmıyorum. insan kendi anlar ve öyle devam eder. ama şöyle diyebilirim; "sevgilimiz var, sevisiyoruz, degisik ulkeleri geziyoruz, insanlara anlatiyoruz, okuyoruz, bilim yapiyoruz" demişsin ya, hah işte bütün bunlar insanlar insanlıktan çıktığı zaman, yaşamak yerine hayatta kalmaya çalıştığı zaman biter herhalde. bilmiyorum ya saçmalamış olabilirim, kusura bakma.

Genelde basur olanlar falan hayatı sorgulamaya baslıyo yalnız, cevremde bicok ornegını gordum, gotle alakalı herhangı bı hadıse oldugunda ulan neden yasıyom kı hayatın anlamı bu mu falan dıyor ınsanlar

amac yok. simdi adini hatirlayamadigim (bill hicks olabilir) bir komedyenin dedigi gibi: "life is a roller-coaster ride. enjoy it."

yok canim estagfurullah, konusuyoruz burda. herkes aklina geleni soylesin iste.

Herkes kendi amacını kendi yaratır ve bu şekilde vakit doldurur. Bunu tamamen anlamsız bulanlar ise intihar eder ya da ölmeyi bekler.

almanya icinde baska basvurmadiysan evvelinden "no" de. yoksa "yes" de. ama ben olsam paso "no" derdim (ve demisligim var):

1- adamlarda bizim yök gibi merkezi sistem yok.
2- hadi bir sekilde ogrendiler "aaa basvurmussun ama?" diye sana hesap mi soracaklar?!

geri tepmesin yalniz o "strateji". "adam zaten baska bir suru okul daha yazmis. kabul edmezsek gider baska birine girer. salla bunu tobias" falan diye de dusunebilirler :) ben o letter of intent ve almanyayla ugrasacagima gider isvec universitelerine basvururdum. en azindan 5 sene once letter of intent istemiyordu cogu. bi de tanidigim tonla turk oraya gitti.

Arkadaşım doğru söyle, tatava yapmaya değecek bir konu değil. Başvurmadım dersen nedenini açıklaman beklenebilir, neden illa orası diye. Planın neyse net ol.

ben 4 üni ye başvurdum bu sene. hepsinde de bu soru vardı ve hepsine de yazdım. tüm başvurularım aynı bölüm olduğu için olumsuz olacağını düşünmedim. hani bu adam ne istediğini biliyor, o bölüm olmazsa bu, o olmazsa bu olur dememiş diye düşünürler diye düşündüm.

hatta bi okulun skype mülakatı vardı, diğer okullardan haber geldi mi dedi. ben de çekinerek düşündüm biraz, ardından bu cevabın kararımızı etkilemeyecek, hepsinden kabul gelse hangisini tercih edeceksin ve neden diye sordu. burda ne kadar araştırdığını merak ediyor, görmek istiyor sanırım.

bu arada bu mülakatı yaptığım okuldan kabul aldım. diğer 3 başvurudan birinden de kabul geldi hatta. yani bu diğer okulları yazmanın dezavantaj olduğunu düşünmüyorum.

sadece iş arkadaşı olarak bırak. salla..

bu dediğin insan modelinden sözlükte de hatrı sayılır miktarda olduğu için cevap verebilecek çok az kişi vardır.

aslında çok da söyleyecek bir şey yok. çok samimi olmazsın, çok takmazsın. iş dışında günlük hayatta görüşme mesela ben öyle yapardım. arada bir yüzüne söyle bu yaptıkların "e böyle diyorsun ama sen de böyle yapıyorsun" de mesela.

fakat konum olarak da senden üstte sanırım.

> "Sizler cevrenizdeki benzer tiplerle nasil basa cikiyorsunuz?"

pasif agresiflik ve siklememek.

hiçbişey yapmayarak başa çıkıyoruz. çünkü sistem bu tür insanları eliyor. hiçbişey yapmayın, seneye bu zamanlar o kişinin ortadan yok olduğunu göreceksiniz.

ama devlet dairesinde memursanız, ona yapacak bişey yok. sittin sene orda durur. o zaman da, ona iyi davranın. çünkü çok derinlerde bi derdi var. bu dertten haberdar veya değil ama derdinin var olduğu kesin. (bkz: yazık la kimin çocuğuysa) diyceemiz bi durumu var aslında. iyi davranın ona...

bildiğin müdür bu :/

he iş ilişkileri kötü hem de performansı. kovarlar bunu. (patronun yeğeni falan değilse)

film fena çarpıyor, zaten hannibal dayının oyunculuğuyla film almış yürümüş.
içeriği hakkında bilgi sahibiysen, yani az çok ne üzerine olduğunu biliyorsan izle derim.

evet oldukça beğendiğim filmlerden. mads mikkelsen'in oynadığı filmler çoğunlukla iyidir.

tavsiye ederim....

izledim. izleyebilirsin

izle tabi

Evet tavsiye ederim kesinlikle

Tavsiye ne kelime bilakis israr ediyorum. daha dun gece izlemistim ben de, adi gecince sasirdim pek oyle duyulmus bi film degil oysa.

Izlemeli izlettirmeli.

cok gercek bir film. kesinlikle izle.

cogu stephen king kitabindaki gibi kucuk ve sakin laylaylom gibi gorunen kasabalarin nasil birdenbire cirkefligin dibine vurabilecegini gosteren guzel bir film. ha mads mikkelsen olmasa izlenmez orasi ayri.

kulakların göründüğü sürece hiç fark etmez canın ne isterse. bir de makyaj yapma.

+1 ne giyindiğinin bir önemi yok, kulakların görünsün, beyaz fon, fotoğrafçı halleder gerisini.

@legolasin son oku
Ince bir eyeliner, bir rimel bir allik da mi surmeyelim?

@patiska
Beyaz fonla beyaz gomlek cok beyaz olmaz mi sanki ya?

arka fon beyaz olacağı için beyaz giyme. onun dışında her şey serbest.

hafif bir makyaj yapabilirsin, ben 1,5 ay önce çektirdim en yakın pudra+allık+eyeliner+rimel+dogal tonlarda bir ruj vardı. fotografta oynama olmayacagı ve 10 yıl o pasaporta bakacagım için yaptım valla makyaj.

küpe takma, boynun ve kulakların açıkta olsun yeterli.

çok hafif bir makyaj olabilir tabi.

farketmez.

v yaka pek hos durmuyor, bisiklet yaka pudra renklerde bir tshirt giyin yeterli. turbanli iseniz, turbani bir degisik baglamaniz gerekiyor sanirim. gozluk varsa parlamamasi gerekiyor. saclarinizi topuz yaparsaniz daha derli toplu olur fotografiniz, eger basiniz acik cektirecekseniz fotografi.

Hiç dikkat etmedim bu fotoğraf olayına. Her zamanki gibiydim. Sakallı gömlekli sadece eni boyu orantılı bu biyometrik fotoğrafları sevmiyorum... Hiç bir zamanda sorun olmadı. O kadar gerekli değil bence.

dizel motor üst segment araçlarda pek kullanılmaz.
Spor araçlarda çoğunlukla V tipi benzinli motor kullanılır.
Turbo, motora atmosfer basıncından daha fazla hava veren bir tür pompadır. Daha fazla hava daha fazla güç verir. Yani bu bir tür motor değil, motora takılan bir aksam. Dizel ya da benzinli motorlarda turbo olabilmekte.

@dokuzeylul
neye göre kime göre üst segment araçlarda dizel motor kullanılmaz? Mercedes S serisinde dizel motor var, BMW 7 serisinde dizel motor var, Audi A8 de dizel motor var... üst segment anlayışınızı merak ettim...

ha spor araçlarda dizel pek tercih edilmez dersek daha doğru olur ama porsche'nin dizel performans araçları da mevcut... kaldi ki 4.2 litre tdi motorlu bir audi a8 0-100 km performansı 4,7 saniye...

ust sinif (abd'de executive, ab'de F-segmenti denen) mercedes s, bmw 7, vw phaeton vb. gibi araclarda dizel kullanilir. mesela S 350 bluetec (3 litre dizel motor). yanilmiyorsam cogu turbosarjlidir. supersarj krank milinden tahrik aldigi icin motordan biraz guc calar, ondan dizellerde tek basina kullanilmiyor (zaten alt devir araliginda dizel gayet yahsi tork ve guc veriyor).

spor araclarda (porsche 911, ferrari 458, lamborghini aventador gibilerden bahsediyorum) dizel tercih edilmez. en buyuk nedeni dizel motorun agir olmasi ve yeterli gucu verememesi.

kötü bence ağır durur şortun altında.

üstü harika ama o tabanları kim çıkardı allaaşkına ya?

Üzgünüm ama çok kötü.

şort veya pantolonla yakışmaz bence. sağda çıkan şu elbiseye gider mesela, bu tarz bir ayakkabı gibi geldi bana.
www.asos.com

@baba jo haklısın galiba o tarz elbiselerle yakışabilir gibi sadece

harbi çok kötü.

kötü

70lerde olsa idik harikaydi da...simdi olmaz.

kötü bir tasarım. gene aynı tarza sahip daha güzel ayakkabılar bulabilirsin bence. biraz daha bakın :)

o ayakkabiyla star wars'ta oynayabilirsin. princess leia olarak.

rahat bi 5-6 yıllık bir model o ayakkabı ancak hoşmuş. Baba joya bende katılıyorum pantolon ya da şortla olmaz ancak güzel bir etekle iyi olur.

berbat. üzgünüm. *hugs*

ayrıca skinny pantolon altına bu tarz hiç gitmez.

dün gece epey sevimli gelmişti ama haklısınız sanırım, özellikle pantolonla iğrenç dururmus cidden tskrler :)

bence sınırı gün içerisinde sürekli alkol araması ve alkol alıp almamasının sosyal/iş/günlük yaşantısını aşırı etkilemesi. çevresine yönelik agresiflik vs. gibi.

yapman gerekenlerin önüne geçiyorsa, hayatını engelliyorsa içme halin; yani önceliği alkole veriyorsan alkoliksindir.

al benden de o kadar.

günün yorgunluğunu atmak, gevşemek için bir iki bira içmenin hiç bir zararı olmadığını düşünüyorum.

alkolizm durumu, arkadaşların dediği gibi sürekli arzulamak, sorumluluklarının önüne geçmesi ve ortamını bile buna göre değiştirme durumu bence.

tabii türkiyede adama uyuşturucu kullanıyor muamelesi yapılıyor, içki içtiğini söyleyince. herkes bir iki bira içse de rahatlasa ülke biraz.

alkolizm oyle 5-10 birayla olan birsey degil. hatta oyle haftada 3-4 kasa (24luk) bira bile icseniz kolay olamazsiniz.
alkolik olmanin ilk belirtisi sabahleyin kalkar kalkmaz bir bardak yuksek alkollu (votka, viski, rom, raki artik ne varsa) birsey icmektir. yoksa terleme, sogukluk ve titreme baslar. bildigin bagimlilik yani. zaten bu asamaya gelen biri gunde en az 1 litre yuksek alkollu birsey icer (tanidigim biri 3 litre votka iciyordu gunde). alkol almak yemekten onemli hale gelir.

bizim toplumda (genelde anadolu) pek icki icilmedigi icin hemen insana 'alkolik' derler ne olup olmadigini bilmeden. sen icen insansin, rahat ol, bizdensin :) eger 45-50 kilo biri degilsen, haftada 10 bira hicbirsey degil.

alkolizm öyle olmaz, ona normal alkol alan insan deniliyor.

alkolik dediğin kişi evet o ayyaş ile aynı kişi oluyor hatta kafası ayık şekilde olduğu süre sarhoş olduğu süreden az olan insan oluyor sabahın 5inde kendisini bir alt geçitte elinde votka şişesiyle uyanarak bulunca oluyor. iş yerinde ögle molasında koşarak en yakın bara giderek ve o 1 saatte içebildiğince içen sonraları bu durum yeterli gelmediği için iş yerinde içerek oluyor.
en sevdiği insanları alkole tercih ederek ederek oluyor bu sınır, intihar edip saçma bir şekilde hayatta kaldıktan sonra ilk gelen adam ilk söylediği söz olarak votka alsana bana diyecek seviyede içerek oluyor.

kısacası korkmayın o kadar.

bence zorla söyletmeli, en azından ilk başlarda. yeni tanışılanla da muhabbet olur işte.ilk söyleyemez what? filan der, dener durur, gülümser. güzel şeyler bunlar. sonra şişt pişt bi şekilde çağırır zaten, ya da kısaltır kendı kafasına göre

ya ben ne yapıyım :/

dedigim gibi eglenceli oluyor aslinda evet ama ogrenemeyenler bir sey diyemiyor hos olmuyor :)

Isin kotusu ogretince de kotu. Cunku dogru okunusu ingilizcede cok sacma bir anlama geliyor, insanlarin akli otomatik ona kayiyor.

ne kadar süre söyletmeye çalışıyorsun ? mağazadaki kasiyer düzgün söylemezse pek bi kaybın olmaz bence:) ama sık gördüğün iş okul ortamındakilere söyletmeye çabalayabilirsin.

ben iş ortamındakilere söyletmeyi başardım, aynen bir türk gibi telaffuz ediyorlar adımı. gerçi bir çabam da olmadı, tanışma faslında birkaç kez tekrarlatıp, harfleri tek tek nasıl telaffuz edeceklerini sormuşlardı. bir süre sonra baktım, türk gibi talaffuz ediyor hepsi. sanırım pratik yaptılar gizli gizli. :))

edit; adın şafak falan mı?

@sumuklu asilzade sik gorustuklerime dogrusunu ogretiyorum orada sikinti yok cok sik konusmadiklarim problem. Bir daha gormeyecegim belki 1 2 kere daha gorecegim insana adimi ogretmekle ugrasmak istemiyorum acikcasi :D Direk benzer olan ingilizce ismi soylesem mi diye dusunuyorum.

Ahaha yok safak degil neyse ki

gereksiz bence. ne kadar söylerse yeter. zaten görmeyecekmişsin.

mystery oyunları oynayan birine bu tip şeyler yazmayacaktın. ben o ismi bulana kadar çatlarım şimdi. neyse.

onlara benzer isme çevirme. zaten muhtemelen o yabancıların olduğu ortamda seninle aynı ismi taşıyan en fazla 2 kişi çıkar. bırak dilleri döndüğü kadar söylesinler. benim ismimi öğrenen 100 kişiden 100ü de farklı şekilde söylüyordu ama kabullendim artık kasmadım.

sen kendi ismin neyse onu söyle, arada birkaç kez de uyar ama çok kasma.

Ben CEM, like peanut butter and JAM diyorum, al sana bir pick up line. Yaz arkadasim, otuzbingadinlan nasıl birlikte oldum....

@sour cinlilerin hepsi oyle yapiyor zaten, sayisiz raymond marco mike la tanistim cinli :)

ben de zaten ilk hecesini soyluyorum sadece, iskence etmiyorum kimseye :)

Soylenisi kolay bir lakabin varsa onu kullan. Yoksa zorla soylet. Benim kuzenim vardi kunt diye londraya gitmisti bi bankada calismaya as cekmemisti zavalli :)

ben biraz inatci biri oldugumdan her yanlis soylediklerinde duzeltiyorum (bkz: zero tolerance). ogrenene kadar. ben senin torkild diye afili adini soyleyecem de sen benim adimi soyleyemeyeceksin? sikerler gülüm :)

Hicbir sekilde ingilizce bir isme benzetemedigim ve ilk hecesi soylendiginde de kulaga guzel gelmeyen bir isme sahip olarak genelde ogretmeye calisiyorum. Yoksa ismimin ingilizce anlamini soyluyorum baya etkilenip ogrenmeye kasiyorlar genelde. Cok sallamiyorsam "S" diyin gecin diyorum ama bu kez de ass mi zuhaha diye dalga geciyorlar. Nickname bulmak da iyi bir cozum olabilir bu durumda, benim kadar caresiz isen tabii.

Benim ismimi de soyleyemiyorlar. Ancak sunu deneyebilirsiniz: "My name is Abdulrezzak, but my friends call me Mike".

benim adımı hiç söyleyemiyorlardı. ama ismimin orjinali arapçadan gelme. benim müşterilerin çoğu da zaten arap olduğu için ben direk arapça halini kullanıyorum. kartvizitlerime imzalarıma da o halini yazdım. arap olmayan diğer yabancılar da şimdi çok kolay söylüyor. vallahi kafam rahat

çocuklara da isim koyarken artık global dünya diyerekten ingilizce telaffuzlu isim koymak gerekiyor :S

benim isimde sorun olmuyor ama soy isim sıkıntı. kırca = kirka oluyor. gene de bi ufuk ya da şafak değil.

ailem hollandada yaşıyor mesela. anneme hatice erine hatiç diyorlar, abimin eşine de selime yerine selim.

fiyat sıkıntı değilse tabi ki new balance. son derece sorunlu bir ayak yapım var (taban neredeyse düz, tırnaklar batıyor) new balance kadar rahat ettiğim ayakkabı olmadı şimdiye kadar.

new balance mükemmel bi şey. +1

fiyat sıkıntı değilse asıl clarks'ı öneririm. feci rahat.

Skechers'a da bi bak

tipine takilmayacaksan new balance iyidir.

hangi new balance? bütçen ne kadar?

akıllı bekleme gözü o.

ne işe yarıyor? nasıl kapanıyor?

@divit ahjskdlfş göndermesinler (;_;)

samsung'un smart stay™ dedigi sey. ekrana baktiginizi anlayip ekrani acik tutuyor. guzel bir olay.

illuminati, telefon dinleme vs değilse sorun yok panpalar. Bir an gözgöze gelince panik oldum.

İLLUMİNATİ kanka, izliyorlar. her yerdeler. :/

varg +1

gozum uzerine demeye getiriyor. dikkat et kendine

saka saka goz nerede ben neden goremedim?

illuminati adfasdasdadsd
şu seçim gerginliği içinde iyi güldüm yalnız ahhaha

ötekilerin postası uçmuş gibi, diğerlerinde de bu şekilde bir harita-tablo göremedim. sandık açıldıkça verilerin güncellendiği, şehirlerde durum nedir onu takip edebileceğimiz bir şey istiyorum...

pbs.twimg.com :large

şu mesela... feyk değilse eğer nerden bakıyor adam buna?

secim.haberler.com

peki buuuu yayın yasağı kaçta kalkıyor tam olarak? ne zamandan itibaren başlayacak bilgiler akmaya?

resmi olarak yasak 21:00'da kalkar. Ama muhtemelen 1 saat sonra yasakların kalktığını açıklar ysk. 21:00'a kadar kalmıyor artık.

Araya mesafe koyup her haltı aileye anlatmamak bir çözümdür.

ailenin bilmesi gerektiği kadarını anlatmak lazım..

işin içine karışmaya heveslenebileceği hiç söylememeli..

anneme hep sevgilimin iyi özelliklerini anlatırım (övmeden tabi normal bişeyi anlatırken arada sıkıştırırım)
gıcık özelliklerini(pek yok zaten de olursa) espriyle anlatırım ki ilerde karşılaştığında sadece gülüp geçsin.
annemin yanında kapıyı çarpıp da 1 hafta gelmediğinde bile hatalı taraf benmişim gibi davranmıştım. ne oldu diye bile sormadı, huysuz diye içinden geçirmiştir sadece.
ama karışma olayı direk kişilik. benimki zaten meraklı bir kadın değil hiç bi işime karışmaz kafasına bile takmaz ama herşeye burnunu sokan biri olsaydı olayları ona göre anlatırdım.
</nasihat> annen durduk yere mi sevecek sevgilini? azcık içlerini rahat ettirin kadınların. daha birbirleriyle tanışmadan ısındırın hal ve hareketlerine. ne bileyim sevgilin çok tartışmacı ya da insanları bozmaya çalışan biridir mesela, daha onlar tanışmadan sanki bi olayı anlatıyomuş gibi esprili anlatırsın ki annen o huyunu benimsesin. sevgili için oyuna gerek yok tabi düzgünce annenin-babanın huyunu suyunu anlatabilirsin</nasihat>.
benim kadar şanslı değilseniz malesef bu şart.

Hayır tabii ki. Sevgili, korunması gereken bir bölge, bir mahrem. Yaşadığınız çoğu şey aranızda kalmalı; aileye hatta arkadaşlara bile anlatılmamalıdır (olumsuz olanlar). Kendine güveni olmayan, kendi karar ve düşüncelerinden emin olmayan insanlar arkadaşına, anasına, danasına, ablasına, abisine direkt yetiştirmeye giderler her şeyi; onların aklına muhtaç kalırlar ve tabi bu karakterdeki insanlar aynı zamanda diğerlrinin söylediklerinden de etkilenirler. İkisi birbiriyle bağlantılı yani. Böyle olmaması için kendi karakterimize, kendi muhakememize güveniyoruz.

ailemin etkisinde kalmiyorum cunku onlara ne (zaten merakli ve karisan insanlar degiller). zaten kizarkadasima da ayni seyi diyorum. onunkiler de kendi islerine baksinlar.

ben de o durumdan muzdaripim de, sanırım harddiskin içinde oluyor kurulum olayları, recover denen nane o.

detaylı bilgiyi arkadaşlar verecektir.

edit: bir de windows'un içinden kurulum cd'si hazırlanabiliyor sanırım.

o CD verme isi benim bildigim vista ile bitti. 2009'da aldigim laptop lanet vista ile geldi. ama adamlar cd vermek yerine bir tane partition yapmislar, yeniden yuklemek istersen (bkz: format atmak) oradan boot edip yukluyorsun.

benim hard disk değişince recover denen hadise pek mümkün olmuyor :)

cd'deki windows sürümünün aynısını bir yerlerden bulup kuracaksın. masaüstüyse kasanın yan tarafında, laptopsa kasasının altında bir yerde seri kodu yazılıdır. o seri kodunu kurulum aşamasında gireceksin, aktifleşecek, tam sürüm olacak.

1 cd ne kadar olabilir ki diyorsunuz da.. inanın rekabet o kadar yüksek ki, koşullar da uygun olunca (sistemler recovery için daha uygun olunca) o diski kaldırdılar.
o disk:
basılıyor(kayıt)
üstü basılıyor (matbaa anlamında)
zarfa konuluyor (hem maliyet hem işlem)
yapıştırılıyor çoğu zaman (hem işlem hem maliyet)

globalnews.ca

bakın geçen yıl tüm dünyada (sanırım.. yarım yamalak okudum) 316 milyon pc satılmış ve tabletler nednei ile bu çok düşük bir rakammış...

fiş kesmiyor mesela diş hekimi diyelim adam günde 2000 tl kazanıyor ve bunun vergisini vermek zorunda ama 2000 tlnin bir kaydı fişi faturası olmadığından cebine kalıyor.
Kuyumcularda benzer şekilde.
Şimdi daha sıkılaştımı denetim bilmiyorum.

Ülkemizin profesyonel olduğu bir durum olan vergi kaçakçılığı çok fazla yöntemle yapılabilir ama en bilinen yöntem şudur (eski işverenim yapardı) 20 liralık bir malı satarsın, şirket hesabına 5 lira geçer, 15 lira o.ç patronun şahsi hesabına yatar. Bunu milyon liralık mallara uygularsan eğer nasıl bu o.ç larının bu kadar zengin olduğunu anlayabilirsin.

not: yukarda bahsedilen yöntemle şahsımın bir alakası yoktur.

isin "aci" tarafi da sadece is sahibi olanlarin yapabilmesi. bordrolu calisanlar maalesef bu yuzden yolunuyor.

divit +1 genel olarak.

rüşvet teklif edenler var çokça. 500.000 lira giydireceğine mesela diyor ki gel sen bana 30.000 kaat at, 5 tane naylon fatura varsa 4 tanesini yırtalım borcun 100.000 liraya insin, gibi.

bratislava'da okuyan arkadaşım oradaki sosyal çevreyi sevmiyor, hatta çoğu günler moralinin bozulduğunu anlatıyor bana. okulda, çevrede ırkçılığa maruz kaldığını, kimi derslerin hocası tarafından sınavlarda bırakıldığını bile söyledi.
ben onun yalancısıyım, resmen türkiye'ye dönmek için can atıyor.

ucuz olan iyidir

1-wroclaw
2-wroclaw
3-wroclaw
4-wroclaw
5-wroclaw


party rockkkkk!!

www.youtube.com wroclaw da wroclaw

hangi dönem gideciğinizi bilmiyorum ancak; lodz için konuştuğum 10 polonyalının 8i çok sıkıcı olduğundan bahsetmişti. wroclaw eh işte.

ben budapeşte'de erasmus yapıyorum. bratislava'yı falan da listenden çıkar bence. ben olsam direkt olarak portekiz seçerdim, kültürü, insanı, dili...

wroclaw ve bratislava ucuzdur diğerlerine göre evet ancak istanbul'dan gelen biri için çok küçük gelir ve çok çabuk sıkılırsınız. bratislava mesela 1 günde bitirilebilecek bi yer. her gün her gün bar/party/club insan sıkılır cidden aynı simaları gördükçe. :)

1-wroclaw
2-wroclaw
3-wroclaw
4-wroclaw
5-wroclaw

+1 youshook

Sıkılırsın diyenlere bakma orasını mekanlar için değil arkadaşlık için tavsiye ederim.

coimbra
porto
wroclaw
lodz
bratislava

lodz eğer karanlıklı puslu kasvetli roman yazmayacaksan uzak durman gereken bi' şehir. bratislava, porto ve coimbra hakkında bilgim yok.

wroclaw ise bence polonya'nın eskişehiri. madem hiçbiriniz erasmus'a eğitim için gitmiyosunuz, madem seks yapıp içki içiyosunuz, wroclaw derim o vakit.

2014- rise of the bs player.

VLC

Gom player kullaniyorum memnunum. Kurarken codec kur secenegi cikiyor zaten oradaki tiki kaldirmazsan bircok codeci kuruyor.

Tek eksisi fazla ram yiyor.

en iyi yontem 1-2 ielts kitabini "bitirmek"tir. yani tum alistirmalari ve icindeki deneme sinavlarini zaman tutarak yapmak.

İspanya

Seçenekler arasında yok ama Prag..

prag +1, ayrıca ülke değil de şehir olarak seçenek sunmanız daha iyi olur.

kışın eminim harika olur, ayrıca ucuz da.

orta avrupa'da donarsınız. ispanya iyidir. bugün de etraf prag fanatikleri kaynıyor:)

thynin kampanyasını kaçırmayın derim. ayrıca bence roma het mevsim muhteşem. prag gibi dondurucu soğuk da olmaz şubatta bile.

Polonya'ya gelme, donuyor. Buranın gezi mevsimi 5. 9. Aylar arası
Güney Avrupa daha ideal. Prag falan da olabilir ortaya geldikçe.
Ama hanımla geliyosan banko Venedik Roma Paris'ten biri olur, karar sana kalmaz bile :)

brugge.

sevgili varsa romaya gideceksin baboli.

bunun dışında prag, dedikleri gibi mükemmeldir. ayrıca ingiltereyi çok severim, tam kanıma göre bir yer.

gidebiliyorsan ama iskandinavya topraklarına basın. norveç diyince akan sular durur, efsanevidir. loki ile bira içmiş adamım ben

Roma'ya gittik arkadaşlar :-) Hatta evlenme teklifi ettim orda :-)

Prag seçenek olarak daha çok sunuldu, bi araştırım tekrar.

Öpüyorum sizleri :-) Sevgiler.

uganda

shutter island'ı beğenmiştim ben.

Eski filmdir ama kraldır kral!
Rififi
www.imdb.com

(bkz: the fugitive) iyidir. büyük ihtimalle izlemişsindir zaten.

dizi var whitecollar aynı senaryo nerdeyse

Body of lies www.imdb.com
bourne serisine de bak derim.

bourne serisi ve the departed +100000

twist ustune twistli david mamet filmleri

se7en var. hatta konu olarak üç aşağı beş yukarı benzerler bence birbirlerine

Kahveye bagli

kahveye bağlı.

kahveye bağlı.

canımsın. tabii ki kahveye bağlı. kafdein doğal olarak kahve içerisinde mevcut zaten. fakat istersen rafine edilmiş kafeinsiz (decaf) kahve de mevcut.
yani kahve makinesi ayrıştırma yapamaz ve içine ne konursa onu pişirir.

edirne

eskişehir derim öğrencilerinden dolayı

niğde bağlarıyla meşhurdur çok güzel de boğma rakısı vardır mesela- biz çocukken testilerle getirirlerdi- ama "kültür" dersen öyle bişey yok. iç anadoluda hiç bi yerde yok. bırak barı, kadın erkek akşam yemeğinde şarap içebileceğin bi yer yok. içki kültürü şu: yeni usul oturak alemi (bağ evlerinde genelde), şehirde en fazla birahane, bolca da tekel bayisi alırsın evde, kuyubaşında filan içersin.
doğru mudur bilmem maraş-pazarcıklı filan (tahmin edileceği üzere, alevi) arkadaşlarım var ilçe düzeyinde buralarda içki kültürü varmış ama bar değil sosyal bir içicilik sanıyorum.

denize kıyısı olan her şehirde deniz manzaralı rakı balık olur.

tekirdag pek tabii ki de, corlu da aynen. icen insanlar hala var onca dogulu goce ragmen.

izmir, barlar sokağı.

Linux kullanmak sana java kodu yazarken bir avantaj sağlamaz, c'de, python'da falan sağlar, yani sadece "java yazacağım" diye linux kurduysan yanlış yapmışsın, gerek yok.

Ayrıca linux kurduysan herşeyden önce linux öğrenmen gerekiyor, yoksa çalışamazsın. O sudo'lar, cd'ler nedir ne değildir araştırıp okuyup kullanarak öğrenmen gerekiyor.

@samfisher, evet evet ama mecbur işte. ben son derece rahat bir şekilde her kodumu, projemi macte çalışıyordum. şimdi bir mail gelmiş, linux üzerinde gösterilecek diye ve acilen derleyip hazırlamam gerek.
onları da okudum tabii komutları işte ama beceremedim iki saattir nasıl jdk yi kurup çalıştıracağımı.

Oracle'a ait JDK olma zorunluluğu yoksa, openjdk'da işini görürse, kullandığın distro'nun software center'ından indirebiliyor olman gerek. En kötü, software center ile Eclipse yüklersin, o da beraberinde JDK'yı getirir.

İlla oracle olacak, kendim yükleyeceğim diyorsan da, indirdiğin JDK dizinini kendi bildiğin bir yere atarsın, (ÖR: /usr/java) sonrasında konsole üzerinden export edersin (export JAVA_HOME=/usr/java/jdk1.5.0_07/bin/java)

Her açılışta export beni sıkar dersen de, profile dosyanın içerisine yazarsın bu export değerini.

www.techlw.com

aha bu link işini görür. umarım :D

madem zorundasın, zamanında şöyle bir şey yazmıştım: eksisozluk.com

bu şekilde oracle jdk kurabilirsin, -7 parametresini kullanmayı unutma, bu saatten sonra java 6 kullanılmaz.

ide olarak ise eclipse ile falan uğraşmayıp direkt olarak intellij idea kullanmanı tavsiye ediyorum, linux versiyonu da var.

Hallettim, tesekkurler :)

askubuntu.com
hem (oracle) jdk hem de jre icin isini gorur bu tutorial. ben vaktinde bunu okuyarak halletmistim.

1½-2 hafta

Bana 3 günde ufak bir eşya gelmişti. Arkadaşıma 5 günde Airsoft silahı geldi. En iyi 3 en kötü 5 gün sonra Türkiye'ye giriş yapar diyorum.

biz imza diye bişey var sanıyoruz, oysa imza kendi el yazını kanıtladığın düz yazıdır. tuğra kafasında ilerliyoruz hala.

bibip: her yer başbakan.

imza zaten ismin el yazısıyla yazılmasıdır asıl olarak. ben öyle yapıyorum millet alay ediyor.

(bkz: imza)
(bkz: paraf)

kriminal.iem.gov.tr

"İMZA NEDİR ve NASIL ATILMALIDIR?

İmza “Bir kimsenin, bir yazının altına bu yazıyı yazdığını veya onayladığını belirtmek için; her zaman, aynı biçimde yazdığı ad ve işaret” olarak tanımlanır. Bu tanımdan imzanın; onaylama fonksiyonunun bulunduğu, her zaman aynı biçimde atılması ve adın yazılması şekliyle oluşturulması gerektiği anlaşılmaktadır. Oysa ülkemizde halen büyük çoğunluğun kullanmakta olduğu imzaların el yazısı karakterlerini içermeyen, bazı şekil ve çizgilerden oluştuğu ve bunlardan önemli bir bölümünün ise herkes tarafından oluşturulabilecek nitelikte basit el hareketlerinden ibaret olduğu bir gerçektir.
Adli grafoloji biliminin, imzaların kişiye aidiyeti bakımından çoğu zaman bir sonuca ulaşamadığı vakalar, bu tür el yazısı karakterlerini içermeyen ve basit tarzda atılmış olan imzaların incelenmesini gerektiren vakalardır.
Okuma yazma bilen her birey, mutlak surette ya adı ve soyadının tamamını, ya adının baş harfi ve soyadının tamamını yada adının tamamını ve soyadının baş harfini içerecek şekilde, el yazısı karakterlerinden oluşan ve taklidi zorlaştıran kişiye has karakteristik unsurlar içeren bir imzayı benimsemeli ve kullanmalıdır. Yalnızca basit çizgisel hareketlerden oluşan bir imza kullanmak yerine ad ve soyadın yazılması dahi çok daha güvenli olacaktır.


İmzanın tüm özelliklerini havi ve gerçek anlamda örnek teşkil edebilecek imza, Mustafa Kemal Atatürk' ün imzasıdır. Atatürk, imzasında ön adının baş harfini ve soyadının tamamını el yazısı karakterleriyle oluşturmuş, "t" harflerinin üzerinden geçen tek bir hat ve imzasının son bölümündeki "k" harfinin karakteristik tersimi ile imzasının kişiye has özelliklerini belirlemiştir.


İmzanın tanımında bahsi geçen işaret terimi, imza yerine geçen “mühür” veya “bastırılan parmak” anlamındadır. İmza atmaya muktedir olmayan kişinin, imza yerine kullandığı el yapısı cismin bıraktığı izdir. İngilizce' de imza, “SIGN" (işaret, alamet, belirti, iz) şeklinde ön tanımlama ile tanımlanmakta ise de; imzanın asıl tanımlanması “SIGN MANUAL" (El yazısı imza) şeklinde vurgulanmaktadır.

Yukarıda açıklanan nedenlerden dolayı, gerek ticari ve gerekse resmi tüm işlemlerde onayımızın bulunduğu anlamına gelen imzanın, mutlak surette tanıma uygun bir şekilde atılması imza sahibinin menfaatini koruyacağı gibi muhatabın da haklarını güvence altına alacaktır. El yazısı karakterlerinden oluşmayan ve basit çizgilerden oluşan imzanın taklidi kolaydır ve kimin tarafından atıldığını belirlemek her zaman mümkün olamamaktadır. Kurumlar yada kişiler bu tarzda imza atan kimselerin mutlaka ad ve soyadlarını da imzanın yanına yazdırmalıdırlar. Böylece daha sonradan inkar edilmesi halinde imzanın ve el yazısının kime ait olduğunun belirlenmesi ve zararın tazmini çok daha kolay olacaktır."

ad/soyad en dogrusuymus, millet (tayyip dahil) yanlis biliyormus.

@baldur, aynen yahu benimle de alay ediliyor sırf bu yüzden.

ben sadece ismimi yaziyorum el yazisiyla.

imza ismin el yazısı ile yazılmasına verilen addır. adın ilk harfi, soyadının tamamı yazılırsa hem kısa hem şekilli oluyür.

bende herkes gibi eskiden salak saçma karalama yapardım,taa liseden kalma. saçma bir şekil.

ama ne yazık ki her seferinde farklı bir şekil çıkar kendi imzamı bile taklit edemezdim :p

birgün farklı bir şubeden bankadaki paramı çekmem gerekti, ulan imzayı atarım atarım banka çalışanları kendi ekranlarındaki imza ile karşılaştırıyorlar imza tutmuyor :)

kendi paramı almak için baya bir çaba sarf ettim.

sonra ezelden beri olan bu eşşekliğe bir son vermek için notere gidip imza sirkürü çıkarttım adım ve soyadım şeklinde, gerekli yerlerede bu yeni sirkürlerden verdim. yıllardır da sorun yaşamıyorum.

zaten banka olsun noter olsun ciddi bir iş yaptığınızda asla sadece imza (karalama) kabul etmezler, isim ve soyisimde yazdırırlar size.

yani isim soy isim yazmadan yaptığınız karalamalar hiç bir ciddi kurum ve kuruluşda işe yaramaz, boşuna zaman ve mürekkep kaybı aslında.

tereyağı+domates salçası+biber salçası

tarif degil ama barilla'nin bolonez sosu ya da zeytinli sosu gayet basarili. ama turkiye'de var mi bilmiyorum vardir buyuk marketlerde

Pastavilla pesto

Knorr'un mantarlı makarna sosu alınır, için sotelenmiş tavuk parçaları katılır. Makarnanın üzerine dökülür, afiyetle yenir.

pesto (kirmizi olani daha makbuldur)

tereyağı ve domates rendesi. biz sosumuzu kendimiz yaparız efenim.

bir kere asla hazir sos kullanma bence, allaha sukur memlekette her turlu sebze meyve var iyisinden guzelinden, boz bulanik bir yerde yasamiyoruz ki paketli urun alalim, aciktim hizli olsun diyorsan, iki biber iki domates bir demet dereotu bir paket de kimyon al marketten, zeytinyaginda ince kiyilmis biberlerle domatesi pisir, en son kimyon ve dere otunu ekle, aralarda tavanin ustunu kapat ki sosun suyu kacmasin. hem saglikli hem lezzetli olur makarna yemegin, bir de mumkunse makarnayi cektirme yapmaya calis. bence daha lezzetli oluyor. en son ustune peynir de rendelersen daha bir super olur. oh mis!

mantar, domates ve üzerine rendelenmiş kaşar.

çatalla ezilmiş beyaz peynir + ketçap

yoğurt

ahahaha ciddi olarak vardı! tuvalet girişinde yazardı fiyat, küçük 50 kuruş, büyük 1 lira gibisinden safhgsfhh

evet vardı yaa. yetişkin 1 çocuk 0,5 anlamında. hoş ben bunu uzun süre büyük kaka ve küçük çiş sanmıştım. hatta nereden bilecekler ki çişim var deyip sıçabilirim derdim offf offf

vardi

kucuk 50 krş
buyuk 1 tl idi
paradan 6 sifir atilmazdan evvel su dokmek icin milyonlar vermisligimiz vardir :)

@zenc ahhhaha ben bunu hala senin ilk sandigin gibi saniyorum. simdi senin yazmanla cocuk buyuk demek istediklerini anladim. saka mi bu. su omrumde yeni bir sey daha ogrendim

vardı hatırlıyorum yazardı bide büyük 500bin küçük 250bin diye.

artık yok mu? alla alla.

büyük insan-çocuk ayrımı değildi o. işemek=küçük, sıçmak=büyük

hatta kemal sunalın bir filminde de (kibar feyzo) vardı. adam tuvaletten çıkıp küçük parası vermeye çalışıyordu ama kemal sunal da yayan söyleme borazan gibi ötüyordu kıçın gibi bir lag-f söylüyordu. hatta kapıda büyük 2 küçük 1 lira agaya beleş yazıyrdu.

lan cogunuzun birseyden haberi yok boyuna salliyorsunuz ha. yok cocuk/yetiskinmis :)

ne çocuğu, yetişkini ya bildiğin çiş-kaka durumuydu büyük-küçük şeysi :)

3 no's of Ya da 3 pieces of kullanabilirsin yerine göre.

piece

custom kullanılır mı ?

üç adet= three items
üç tane= three pieces

"custom" oyle adet degil, gorenek, gelenek manasinda adet :)

custom gelenek, adet anlamlarına geliyor.

hayır, sadece piece.
3 pieces.

mektup yolla kendine. pullu damgalı falan filan. içinde tüm fikirlerin falan her şeyin olsun. mektup tarihi de belli olacak zaten. açma o mektubu hiçbir zaman da.

bu kullanılan bir yöntem ama ne kadar işe yarıyor kanun önünde bilemem.

onun dışında notere gitmek var sanırım ama prosedürü bilmiyorum. bir de, görüşmeyi kayda falan al.

@sen git ben geliyorum

mektup güzel bir fikir bunu uygulayacağım.

görüşmeyi kayıt altına almak melek yatırımcı tarafından saygısızlık gibi algılanabilir ama onunla görüştüğümüz tarihi belgeleyecek birşeyler de olmalı.

notere de danışmalıyım.

fikirler tescil edilemiyor diye biliyorum. ama kendine mektup olayı değil, sen fikrini bir A4 kağıda yaz notere git. 25 lira mıydı, 40 lira mıydı öyle bir şey sanırım. Ben yapmıştım zamanında. Mektup olayı amerikada kullanılıyor da türkiyedeki mahkemeler önem verir mi bilemem. Amerikadaki adı "poor man's copyright". Zaten bütün bu işlemler, bir mahkeme durumu olursa diye uygulanıyor. Mahkemeye mektup vermek değil noter kağıdı vermek etkili olur.

@yarasa, tamamen aynı durumdayım. yapılabilicek bişey yok. ama duyduğua göre, sanırım yahoo'nun bununla ilgili bi sayfası varmış. ayrıntıları bilmiyorum.

ama olayı kağıda yazıp notere götürmenin bi hak iddia etmek için yeterli olacağını sanmıyorum..

ayni dertten ben de muzdaribim. patentlenemeyecek bir fikrim var. zaten patentleme mevzuu da cok pahali ve karisik bir is, orasi apayri.
turkiye'de olay nasil bilmiyorum ama bir confidentiality agreement belki gotu kurtarir.

confidentiality agreement

yüzeysel bir incelemeyle oluru var gibi ama şöyle düşünün, melek yatırımcı, şimdi olmasa bile ilerde bu iş koluna girebilirim, neden kendimi bir anlaşma imzalayıp kısıtlayayım ki diye düşünebilir? Yada fikrinizin çok güzel olmasına karşılık sırf bu anlaşma mevzuuna kafayı takıp görüşmeyi sonlandırabilir?

O zaman olay tamamen güvenebileceğin -ki ticaret hayatında böyle birşey yok- biriyle görüşmek noktasında tıkanıp kalıyor.

yada başka ne olabilir?

geçerli bir nedenin yoksa zor.

21 yaşını geçmiş sabıkasız herkes sağlık raporu alarak bulundurma ruhsatlı silah sahibi olabiliyor.
ayrıca yeterli miktarda parası, arsası, hayvan sürüsü varsa can, mal güvenliği için taşıma ruhsatı alabiliyor. aşağıdaki linkte epey detay var.
mesela 1700 dönüm kıraç toprak, 900 dönüm sulak toprak, 2 yaşından büyük 150 adet büyükbaş veya 750 adet küçükbaş hayvan sahibi olmak, müteahhit olmak, muhtar olmak, 50'den fazla sigortalı işçi çalıştırmak taşıma ruhsatı almak için yeterli.

www.yozgat.pol.tr/dosyalar/ruhsat.php

bulundurma almak kolay, taşıma almak zor ve masraflı iş. alma hakkım var mesela ama başıma ne dert alacağım diye almıyorum.

@ozdek: bi de bunun sanirim sakli tasima (bkz: concealed carry) mevzuu var apayri.

Evde hirsiza karsi bulunduracaksan en iyisi yivsiz av tufegidir. Harci 24,5 liraymis yeni baktim.

şimdi çeşitli sorularım olacak.

1. www.last.fm burdaki windows download'ı indirdiniz değil mi? çünkü masaüstü uygulaması o mudur anlayamadım pek.
2. hangi müzik çalarla deniyorsunuz skroplama işini? last.fm'i yüklerken ona uygun zımbırtıyı yüklemek için tiklediniz mi soldaki kutusunu?
3. eğer bunlar tamamsa o port şifre kısmının ekran görüntüsünü atar mısınız?
4. mesela aytunz ile last.fm'i birleştirmek inanılmaz zor olmuştu bende. en son birinden birini ilk yükleyince olmuştu skroplama. bunu da deneyebilirsiniz.

last.fm'in scrobbler'i ile kasmak yerine icinde gomulu scrobbler'i bir olan player kullansan? clementine gibi.

resimleri üstteki yazıya ekledim. evet bahsettiğim şey senin linkte verdiğin masaüstü uygulaması, aynen öyle. onu indirdim. ardından açtığımda sağdaki resim yani last.fm'e bağlanmanızı bekliyoruz kısmı geliyor. devam seçeneğine tıklanamıyor hiçbir şekilde ve yeniden dene seçeneğine tıklayınca da diğer resimde bahsettiğim görüntü geliyor ekrana. otomatik algıla, proxy, HTTP, SOCKS5 seçenekleri var. ilk defa görüyorum bunları. ayrıca yardımcı olur mu bilmiyorum ama win7 kullanıyorum ve windows media playerda dinliyorum müzikleri..

Bulursunda, paralı onlar, vergisi var sürekli, emniyetten yapılıyor.

en son 100 tl idi.

tmamnerden bulucam işte? eskiden bi site vardı boşta olan plakalar sorgulanıyodu hangisiydi o?

su tip plakalardan hala almak mumkun mu?
upload.wikimedia.org

yok be abi ne o öyle... alınır tabi ama çok çirkin ya

mümkün ama yüklü bir vergisi var diye biliyorum.

ankara icin buradan bulabilirsiniz belki

www.ankara.pol.tr

ne vergisi yahu. xx eu xx in ne vergisi olacak allasen. isim olan plakalar için o abartılı vergiler geçerli.

eu ue uls plaka için hangi şehirde oturduğunuzda önemli. ufak bir yerdeyseniz plakalar sırayla gittiği için değil 3 harfli plakayı ue yi bile bulamayabilirsiniz. büyükşehirde iseniz onu öğrenebileceğiniz tek yer trafik. eskiden öle bir site bende hatılıyorum ama şu an yoktur sanırsam.

E-devlet üzerinden plaka sorgulayabiliyorsun.
O plaka bir araca aitse araç bilgileri çıkıyor, boştaysa bulunamadı diyor.

3-4 sene önce araba alırken 800 TL istediler bu tür bir plaka için. Babam o kadar para veriyoruz, bunu da siz halledin yoksa almıyorum diyince ücretsiz yaptırlar.

maalesef mümkün değil. bilim adamları da bu konu üzerine derin araştırmalar yapıyorlar ama henüz bir sonuca ulaşılabilmiş değil.

en.wikipedia.org
mumkun sanirsam

@varg sanırım estetik operasyon gibi bir şey oluyor di mi bu :D illa bıçak altına yatmak gerekiyor. non surgical ı da gördüm de şimdi ingilizcem ona yetemedi sanırım :D tam anlayamadım.

Ben de internette araştırırken böyle bir şeye rast geldim. Ne kadar doğrudur diye merak ettim acep ola.
www.penimaster.com.tr

aferin çok iyi düşünmüşsün.

estetik olarak mümkün tabi.

ama sünnet derisinde özel yağlar salgılayan bir yapı var ayrıca sinir olarak oldukça yoğun. bunları geri kazandırmak mümkün değil.

@orpheus: dogru. sadece estetik olur. yoksa milyon tane siniri tekrar baglamak imkansiz. ayrica sunnet derisi penis basini nemli tutar. yeni konulacak olan derinin boyle bir islevi olmaz.

türk proxysi bulman lazım 85.1232.23123.:8080 gibi onu browserın da ağ ayarlarından ekleyebilirsin ya da appstoredan falan uygulama indirip oraya yaz. olur diye tahmin ediyorum

evet dendigi gibi calisan turk proxy'si bulmak lazim. hidemyass'ten listelere bakabilirsin-

avast ya da kaspersky

kaspersky

norton al arkana bakma.. eskisi gibi ram harcamıyor.. sistemi yormaz, %100 türkçe ve anlık koruma..

tr.norton.com

Microsoft security essentials

Windowsun kendi sitesinden indiriyorsun ücretsiz.

Bundan önce de antivir kullanıyordum o da ücretsizdi.

Sonuç? Bilgisayarıma her ikisinde de daha bir kere virüs bulaşmadı.

Ha bilinçli bir kullanıcıyım o da ayrı.

kaspersky.

sakın norton alma. ben yandım, sen yanma kardeşim..

sophos?