bende de girilmiyor maalasef.her türlü dns,ip,program denedim.

Ktunnel aciyor.. Diger programlarla yemiyor!

firefox üzerinde anonymox eklentisiyle cayır cayır çalışıyor

proxyyle giriyorum

@Dynamole adamın dibisin

Ee ye girme, parali uyelik istiyo, ve gercek tpb degil orasi

$unu da deneyebilirsiniz o andaki psikolojinize bagli olarak;

109.123.123.26

bir de detay vereyim herkes faydalansin;

www.bilgisozluk.com

1) he is not just that into you
3) 3 idiots

ilki için vicky christina barcelona olabilir veya my last 5 girlfriends
ikinci için monster geldi aklıma alakasız ama
üç için de idiocracy

3- due date
hangover part II

kesinlikle (bkz: eurotrip)

2 için (bkz: kill the irishman)

www.imdb.com

3 idiots inanılmaz derecede komik ve konusu muhteşem.

3 için;
Harold & Kumar Go to White Castle (2004)
Harold & Kumar Escape from Guantanamo Bay (2008)
bu serinin 3.sünü izleme afedersin şey gibi olmuş, böyle şey gibi, bilemedim ama resmen seriye ihanet etmişler 3. filmi yaparak.
ayrıca Just Go with It (2011) adam sandler ın cok komik bi filmi jennifer aniston ile birlikte.
ve Grown Ups

notepad++
notepad-plus-plus.org

(bkz: notepad++)
(bkz: ultra edit)

notepad++ +1
yuksek boyutlu .sql dosyaları için de kullanabilirsin

hocam bunlar uymuyor bana, biliyorum bunları

hocam cloud a taşıma kısmını halletmen durumunda da kol gibi 3g faturasını düşünüyorsun değil mi?

4gb lık bir paketim var.
evde işte wifi var sıkıntı yok.
ama yolda gunde max 1,5 saatlik bır zaman periyodunda kullanacagım zaten

Lokalde mi yapıyorsun ?

yok localde zaten hata veriyor, normal hostumda denedim. onda da göndermeyi başarılı gösteriyor (gönderme başarılı mı kontrolünden geçiyor) ama mail gelmiyor.

$gonder = mail($kime, $konu, $icerik, $diger);
if(gonder){
echo "Servis formu gönderildi";
}


burada
if(gonder){ olan satırda sanırım codeupload da 17. satıra tekabül ediyor,
if($gonder){ olması gerekmiyor mu ?
bu durumda o if in içine bile dusmeden hata verir diye dusunuyorum.

instagram?

öncelikle bu kız kim? ilk baktığımda kendim sandım, noluyoruz dedim bi. :)

ve bu uygulama Leme Cam. bu fotoğraf da o uygulamanın super 4 makinesiyle çekilmiş.

özge özpirinçci bu. selamlarınızı ileteyim bugun gorunce (:

ben bunun için androidte actionsnap kullanıyorum çok güzel

bir de hepsini ayrı ayrı çekip yine androidte photogrid kullanarak birleştirebilirsin

@elmali turta

slm.

bence de özge özpirinçci

her türlü yenir

24 saat yenir. Yersen karnın doyar. Yemezsen doymaz.

(bkz: baked beans)

kimyon dök üzerine.

her türlü gideri var

F7'yi dener misin ?

ya o bana da olmustu bi ara, bir kaç kere tamamen ayarlarıyla kaldırıp tekrar kurmustum
baktım olmuyor
format atmıstım o gunden beri f7 ye dokunmuyorum klavyede:)
evet f7 ile alakalı bişi bu cok illet bişi

hiç sanmıyorum

olsa bile cok bir sey beklemeyin.

forum.xda-developers.com burada xda ustunde developement ile gelmis gibi.

buyrunuz efendim:;
ilk;
Xperia arc S
Xperia neo V
Xperia ray.


daha sonra;
Xperia arc,
Xperia PLAY,
Xperia neo,
Xperia mini,mini pro,
Xperia pro,

en sonrada şöyle demiş ;
Sony Ericsson Live with Walkman

yalnız telefon tasarımı hakikaten muhteşem ya
ilk burada goruyorum ama vuruldum resmen

Galaxy S'e benzetmişler gibi geldi bana. Galaxy SII S'ten farklıydı. SIII ise S'e daha çok benziyor. Bana da sevimsiz geldi açıkçası.

s2 nin tasarımı gayet te hoştu
ayrıca, (git: www.androidhaber.org ) böyle olsaydı keşke

Ben de bizim derginin mayıs sayısında o görseli kullandım. 3 mayıs öncesi basının elindeki en iddialı görsel oydu. İyi pazara yolladı Samsung :)

Ben Samsung'un bu hareketini, her fırsatta eleştirdikleri iPhone'a benzememek için yaptığını düşünüyorum. "Bakın sürekli değiştiriyoruz biz tasarımı" demek için yapılmış bir adım bana göre.

S2'nin tasarimi Apple'a antipatik geldäginden böyle oldu. Köseleri iPhone benzeri olunca Apple dava aciyor; alt ve üst bosluklar esit olunca da dava aciyor; hatta sag ve solda cerceve olunca da dava aciyor. Apple'a dava actirmadan yapilabilecek en iyi "Samsung" tasarimi bu...

ücretli ücretsiz ?

mümkünse ücretsiz veya ücreti düşük olan

themeforest ücret konusunda gayet uygun. tasarımları da gayet temiz kodlanmış ve modern

Bütçe nedir?

mac versiyonu da çıkacak.. macbook pro alırsan orada da çalışacaktır tabi..

mac al değer derseniz 3000 civarlarına çıkarım (değer mi yani 3000 küsür tl vermeye ne fanboyluk ne de haterlık yapmadan şunu birisi cevaplayabilse ah ne kadan güzel olacak, bana bu zamana kadar bilgisayar kullanmamışım dedirtti diyen insanlar var, nasıl ki :/) , windows olursa max. 2500. ha bi de macbook prolar değişecek diye duydum, o zaman beklemek gerekecek galiba?

şu anki macbook proların ekran kartları çok eski gpulara sahip, yani bir işine yaramaz oyun oynamak için alacaksan aleti. zira macbooklar ati kullanıyorlar. yeni gelecek macbook proların ekran kartlarından da çok umutlu olma bence.

2600 lira verirsen şu aşağıdakini al derim, bütçeye uygun olarak.
www.hepsiburada.com

@sabac msi almam ya, asus, toshiba veya vaio olması iyi olur.

edit: vaio'nun da e serileri falan çok ısınıyor diğer seriler de öyleyse o da olmasın.

3D Max kullanacaksan zaten unut Macleri. 3D Maxlerin Apple uyumlu sürümleri mevcut değil. 2500 TL'ye i7 işlemcili laptop alırsın. Renderlerında da rahat edersin.

Meslea Monster'ın şu modeli (2700 TL KDV Dahil): www.monsternotebook.com.tr

Her türlü gideri var, kaldı ki Monster'ın zaten amacı iyi otun oynatabilen laptoplardır.

@duungangaadunganga :) melodisiz söylenmesin bu nick eheh, ya windows kurarsın dedi bir arkaaş mac'e max için zaten sürekli işim olmuyor max le, diğer kullandığım programlar var zaten uyumlu olarak mac'te.

ya böyle msi, monster falan istemiyorum işte, pek güven vermiyorlar bana bilindik olsun, asus olsun tosbaa, sony vs. olsun.

Dungangandunganga derken Halil Pazarlama melodisiyle söylenmeli :p

Monster adı üstünde canavardır. Sanki sahibiymişim gibi konuşucam ama gerçekten güvenebilirsin, kalitelidir. Öyle bilinmedik Çin malı bir marka falan da değildir. Biraz araştır internetten derim.

Ben oyun oynamak maksatlı şu an laptop alacak olsam Monster alırım.

MSI'a hayır deyip de Toshiba demeni garipsemedim değil ama sonuç itibari ile karar senin. Bu arada monster alırsan eline alırsın o makinayı bir kaç ay içerisinde haberin olsun. kasa yapısı itibari ile dökülüyor monsterlar. donanım haber'de monster notebook bölümünü incele istersen bir. Bu arada MSI'ın şu anda piyasadaki en sağlam oyuncu notebookunu üretmiş olan firma olduğunu da söylemeden geçemeyeceğim

www.msimobile.com

bu da official requirements
(git: www.battleforums.com)
adam official dediği için official dedim.
dedim dedim dinletemedim

Dayanayım dedim ama dayanamayacağım sanırım :)
tinyurl.com

rmp round per minute demek. dakikadaki dönüş hızı yani. çok hızlı dönerse daha çabuk okunur.

500 gb alacaksanız bir yıldır kullandığım ve gayet memnun olduğum, duyuruda çok kez aynı cevabı verdiğim markayı tavsiye edebilirim. iomega 500gb.lık prestige modelini kullanıyorum. bu ürünü kaldığım öğrenci yurdunda bir arkadaşta görmüştüm. tüm yurdun ortak malı olmuştu neredeyse, gayet hor kullanılıyor ve yere düşse dahi çalışıyordu. hala da çalışıyor.

yav belirtmemişim de, sabit diski kastetmiştim esasında :) iomega'ya bakıyorum bu arada yine de.

nereye düşüyor fiyatları?! yok öyle birşey!

halen fiyatlar uçurum. geçen yıla göre 2 kat pahalı!

yav ahahaha ben "fiyatlar acaip uçmuş" yazacaktım ama ellerim ayrı yazmış yeni farkettim. kusura bakmayın ahahahahah

genelde masanın üzerinde sabit olarak duracaksa, yılda max birkaç gün taşınacaksa 7200 rpm (3.5 inç) alın bence. daha ucuz ve daha hızlı. ama yok ben sürekli taşırım derseniz 5400 rpm (2.5 inç) daha iyi olacaktır.
cache olayı da hard diski depolama amaçlı kullanacaksanız o kadar da önemli değil.
marka western digital ya da seagate.

sabit disk alıcam. bilgisayar için. taşınabilir disk değil. sabit disk.

he o zaman 7200 rpm 64 mb cache olanlara bakın. western digital caviar green olabilir.
üzerine biraz daha para koyabilirseniz ssd alın.

japonya'da bir ara hdd fabrikalarini sel mi basti oyle bir olay oldu, o gun bugun fiyatlar halen kendine gelemedi.

bu harddisk fiyatları yazın sonuna dogru dususe gececek diye duymustum ama bilemiyorum.

laptop için alacaksanız 5400rpm tavsiye ederim, şarj ve ısı açısından. kaynağım yok ama bana öyle geliyor :)

(bkz: kolsuz agop)

oktay bey müsait değilse agop hiç değildir. en az üç ay sonraya veriyorlar randevuyu. durumun acil olduğunu belirtirseniz belki.

kolsuz agop hakkında kötü seyler okudum forumlarda.
mesela bir giden yanlış tanı sonucunda sedef hastalıgı daha da ilerlemiş vs..
gerçi bu hastalıgın onlarca cesidi var.
ama doktorsan bunu tanıyacaksın arkadas.
kolsuz agop hakkında sedef konusunda referans olabilecek birisi var mıdır acaba ?

kolsuz agop efsanedir. her insan gibi elbette bazı hataları olabilir. ancak siz de hastalığınızı bilmiyorsunuz sanırım. sedefin kesin bir tedavisi yok. semptomatik tedavisi var. sizin gibi ileri evrelerde artrit gelişimini engellemek ana hedef oluyor

Doktor Barış Dervent - Moda
Ben de sedef hastasıyım.

rüya görüyorsun, birazdan uyanacaksın merak etme.

ilki bana goldie hawn'ın da oynadığı bi woody allen filmini hatırlattı ama emin de değilim.

cok acayip filmlermiş bulunursa izlerim

filmler gerçek. belki tam olarak sahnelerdeki ayrıntıları da doğru hatırlayamıyorum ama ilk filmdeki kek ve ikinci filmdeki metroda sürüklenmeyi kesin hatırlıyorum. ilk filmdeki böyle ufacık bi delik açıyolar ordan ellerini sokup keki alıyolar.

hatırlayın şunları gözünü seveyim kafayı yiyecem hatırlayamamaktan ya

haa ben hatırladım söyleyeyim mi_?

söyle arkadaşım ne duruyorsun!

2 film aslında aynı film.

Den brysomme mannen. benim en sevdiğim film olur.

hay gözünün yağını yiyeyim. işte bu film! çılgın attım bulana kadar

bunu bilmiyorum ama limon suyunu cıkarmak icin buna benzer şeyler satılıyor.

yatırım yapsan ne olacak 50 kuruşa satacaksın. dükkan mı açıcan :)

kullanışlı değil bi kere

abi normal bir fısfısı sök limona tak, aynı şey. abartılacak bir şeyi yok.

ayrıca senin gibi küçük yatırımcının bundan kârı olmaz, büyük market zincirin falan olacak, hepsine dağıtacaksın, reklamını yapıcaksın, o zaman bir şeyler kazanılır.

sen ben gibi mantikli bi adam almaz.. limonu siktikca dagilir gider limon.. 1 liraya filan satilacagi icin millet meraktan alir belki Zarar ettirmez diye dusunuyorum.. maliyeti yok gibi birsey cunku.. ithalata merakliysan biraz para biriktirip bikac ulke ziyaret et.. perspektifin genisler..

benzerlerini gordum turkiyede ama fisfisli degillerdi.

1- evet veritabanını oluşturmak en önemlisi. tabi sadece sorgu yapmak yeterli değil. veriler üzerinde işlem yapmak veritabanına yeni veriler eklemek, silmek, veritabanından veri silmek falan da var. tabi ayrıca programın genelini yazmak. bunun için iyi derecede nesne yönelimli programla bilgisi, algoritma kurma yeteneği ve iyi derecede syntax bilmek gerekiyor. nesne yönelimli programlama mecbur değildir belki ama gerekli bir şey bence. neler yapabileceğinizi biliyorsanız bir program yazarken syntax da o kadar önemli olmaz, yapmak istediğiniz şeyi araştırarak gerekli syntax'ı öğrenebilirsiniz.

not: benim de tecrübem yok da staj yaparken falan gördüğüm şeyler.

merhaba,
aslında hani temel olarak görünen odur. herkesin yaptığı database'deki görece anlamsız verileri anlamlandırıp son kullanıcıya iletmektir. fakat gerçek dünyada kullanıcı istekleri hiçbir zaman bitmediği için gelen veriyi direkt ekrana bastırayım, ekrandan aldığım veriyi direkt db'ye yazayım maalesef olmuyor.
Hani okullarda yapılan projelerde dediğin gibi yapılabilir.

bir de program tasarımı vardır. bunun için kabul görmüş tasarım kalıpları vardır. o kalıplar ve prensipleri kullanarak daha esnek programlar geliştirilmeye çalışılıyor. ve genelde de veritabanı işlemleri için yapılıyor bu. büyük yazılım firmalarında programların bir alt yapıları vardır, kurumsal framework'ler yazılır ve o framework'ler çoğu database işlemlerini otomatize eder. Personeller.GetAll() deyip tüm personelleri çeker misal.
alt yapıyı yapan adamlar haricinde müşteri ile ilgilenip müşteri isteklerini yapan developer arkadaşlar ise hangi veritabanı ile çalışılıyor, veriler webservice'den mi gidiyor, kullanıcı nereden login oldu vs bunlarla ilgilenmez. bu da hız ve genişleyebilirlik sağlar.

Aslında çok uzun bir konu. Yani sen sql sorgusu yazmayı biliyorsun, programdan da sql'e sorgu göndermeyi ve sonucunu almayı biliyorsun program yazarsın ama veritabanı değişirse senin programın komple değişir. ya da bir alan daha eklendiği zaman gidip o tabloyu kullandığın tüm yerlerde değişiklik yapman gerekir vs. ama eğer ki sistem hiç değişmeyecek, en baştan neyin nasıl olacağı kesin olarak belli ise dediğin gibi yapılabilir.

kitap önermeden önce hangi dili öğrenmek istediğine de karar vermen gerek. bence bir dil öğreneceksen java veya c# öğrenmeni öneririm.

@lemmiwinks, teşekkürler. Aslında sorgudan kast ettiğim, bir sql cümleciğinin servera gönderilmesiydi. dolayısı ile silmek-değiştirmek-eklemek de bunun içinde. söylediğinizde kafa takılan bir nokta var, databasei oluşturmak için OOP bilmeye gerek var mı? database için değil, programın arayüzü için gerekli diyorsanız gene benim düşündüğüm sorguyu gönderip sonuçların gösterileceği bir ekran. iş ancak şurada karışıp daha çok programlama becerisi isteyebilir; sonuçlar yorumlanacaksa, grafikte gösterilip etkileşimli bir hal alacaksa vs. ama sadece veri gösterilecekse büyük bir beceri istemeyecektir işin programlama kısmı (doğrumu?)

@barix, teşekkürler. dediklerinize göre işin sıkıntılı olduğu nokta yapının değiştiği zaman ortaya çıkıyor, değişmeyecek bir yapıysa çok da yanlış şeyler yazmamışım sanırım.
Niyetim dil öğrenmek değil, daha genel olarak database yapısı hakkında bilgi sahibi olmak
örneğin: mysql mi mssql mi, oracle nedir. bir yapı oluşturulrken nelere dikkat edilir. çok table oluşturup bunları bağlamak mı yoksa bir table da bir çok veriyi tutmak mı? sorguyu tek satırda yazmak mı yoksa 3-4 ayrı sorgu yapıp bunların sonuçlarını ayrı ayrı göstermek mi? vs.

veritabanları arasındaki farkı bilmiyorum ama dediğin gibi ya ilişkisel veritabanı yöntemi kullanılıyor ya da ilişkisel olmayan NoSql dediğimiz şu sıralar oldukça popüler olan veritabanı yöntemi kullanılıyor.
ama sql,mysql ya da oracle gibi veritabanları ilişkisel verileri tutmak için daha iyidirler. yani müşteriler ve müşterilerine bağlı petleri kaydettiğinde genelde iki farklı tablo yapıp bunları Id'leri üzerinden ilişkilendiririz.
NoSql yaklaşımında Müşteri'yi bir klasör gibi düşünüp içine petlerini de atıyoruz, diğer müşteriye bağlı her şey orada oluyor. sen müşteriyi çekince de uğraşmıyorsun joinlerle falan.

internette nosql ile ilgili de birçok döküman var.

normal sql'de de bazen tablo tasarımında ilişki eğer sistemi çok zorlayacaksa denormalizasyona gidip bazı alanları dediğin şekilde yapabiliriz.

Şu anda gerçek hayatta hybrit sistemler kullanılıyor daha çok. hem ilişkisel hem de döküman tipli veritabanları bir arada kullanılıyor. belki ilerde büyük firmaların da (Oracle,Sun,Microsoft) NoSql çözümleri çıkınca o zaman piyasa ne olur bilmiyorum. ama gelecek nosql'de görünüyor. çok daha hızlı ilişkisel veritabanına göre. google ve facebook da şu anda nosql kullanıyor.

selam,
-sorguyu tek satırda yazmak mı yoksa 3-4 ayrı sorgu yapıp bunların sonuçlarını ayrı ayrı göstermek mi?
*işine işlemine kullanıcı sayısına göre vs gibi parametrelere bağlı olarak değişir.
-çok table oluşturup bunları bağlamak mı yoksa bir table da bir çok veriyi tutmak mı?
*verinin miktarına, database' e sonradan eklenecek kayıtlara göre değişir.
ayrıca bir önceki cevap da geçerlidir.
bence en basit programda bile ilişkili db (relational database) yapısı kullanılmasından yanayım.
-bir yapı oluşturulurken nelere dikkat edilir
*programın ne yapacagına baglıdır cogu zaman. atıyorum: bir şirketin muhasebe programı. burada para hareketleri, ödeme sekilleri, cariler, vs vs bir cok parametre vardır. parametre demiyelim de ne diyelim su anda bilemedim:)
bu kısmı su sekilde özetleyim: ne kadar cok detay varsa o kadar kompleks veri yapısı olur (genelde).
-databasei oluşturmak için OOP bilmeye gerek var mı?
*bu göreceli bir durum, tercihlere bağlı. cok büyük bir firmanın fabrikalarından, satış ağında, muhasebesinde vs gibi bir cok yerinde bu program kullanılıcaksa, program üzerinde birden cok kişi calısıyorsa oop dil yapılarını bilmek zarar getirmez ama kesinlikle fayda getirir.
sorunun basit cevabı ise, db olustururken oop bilmeye gerek yok.
-mysql mi mssql mi, oracle nedir.
*projene göre ve tecrübene göre degişir. artık bircok dil ile bu db sistemlerini kullanabiliyoruz. c# ile mysql i oracle ı, php ile mssql i gibi.
ben mesela php ile mysql, c# ile mssql tercih ediyorum.
mesela bir firmada mssql e para ödemek istemeyen bir patron elemanlarını c# ile çalıstırırken mysql db yi kullandırtabilir.
-oop, database için değil, programın arayüzü için gerekli diyorsanız
*arayüz demek, programların kullanıldıgı kısımdır, butonlar, tablolar, textboxlar, renkler, çizgiler vs.
bunlar web kısmında html css gibi yardımcılarla halledilir. burada oop diye bir varlıktan bahsedilmez.
oop demek en basit deyişle classlar methodlar yardımıyla program yazmaktır(c#, php, java vs. ile).
kafanızın karıstıgını dusundugum yer burası diye tahmin ediyorum.

dilim döndüğünce birşeyler katmaya çalıştım. yanlışlarım varsa affola, düzeltile..

ayrıyetten barix'in son cevabı +1

bilmiyorum sorunuza cevap olurmu ama bende az buçuk bahsedeyim..

- büyük yazılımlar genel olarak katman mimarisi kullanılarak oluşturulur.3 katmanlı bir mimari neler içerir
1-database layer
2-business layer
3-presentation layer

database elbette çok önemli bir katmandır, ama diğer katmanlarıda atlayamayız.. programların genel olarak başlangıcı database tasarlamakla baslar ve gider..

presentation denilen katman kullanıcının karşısına çıkacak katmandır.GUI diye aratırsanız her programlama diline ait araçları bulabilirsiniz.

gelelim business katmanına işte burada nesne tabanlı programlamanın önemi/güzellikleri devreye girer.çok basit bir örnek verelim database ile programınızı bağlamak için connection stringler kullanırız eğer siz business katmanında bir kez tanımlarsanız bunu programınızda herhangi bir yerde bunu çağırıp çağırıp kullanırsınız. ama siz kodunuzun aktif kısmını presentation katmanına yazarsanız ne olur? programda 1000 tane sql sorgusu kullandınız e bi o kadarda conn string kullanmanız gerekebilir. peki yazılımı alan adam ben MsSQL değil Oracle database i kullanmak istiyorum dedi.işte en basit şekliyle business katmanında bir ufak değişiklikle bütün programın conn stringlerini değiştirebiliriz. öbür türlü mantık dışı zaten.

bu aklıma gelen en saçma örnekti, mesela biz kodu nerde kullanırız programın ne kadarı database e ne kadarı derleyiciye yüklenmeli? okul projeleri basittir yapılacaklar önceden bellidir birbirine bağlı 8-10 tane tabloyla işin içinden çıkılır normal yazılımlarda ise alakası bile yoktur.en basit stok takip programlarında bile business katmanına önem verilmeyip formların altına kodları gömüp gömüp yapılan programların geişme şansları neredeyse yok hele ki ERP programlarında vs bu katmanın tasarımı dll lerin önemi o kadar fazladır ki database tasarımından çok daha fazla zaman alabilir.

mesela daha mantıklı bir örnek verelim.satış yapan bir firmayım bir çok elemanım var database e ham veri girişi yapıyorlar fakat benim için güvenlik çok önemli, hata kabul etmeyecek hata yapılsa bile sorumlusunun ortaya çıkacağı bir sistem istiyorum. bir kullanıcı A kaydını girdiğinde başka bir kullanıcı A kaydını okuyabilsin ama üzerinde işlem yapamasın istiyorum.isterseniz siz bir düşünün bunu database ile nasıl yaparım? yoksa business katmanını kullanarak mı kişilere bu hakkı vermeliyim? ikisi de mümkün aslında ama siz database e ne kadar yük bindirmek istersiniz? veya bu yazdığınız program farklı bir firmaya uyarlandığında aynı katmanda ufak değişiklikler yaparak bunları kullanabilirimiyim gibi gibi?

sorularınıza cevap oldumu bilmiyorum ama 3 katmanda çok önemli
1-database- önemli çünkü başlangıç noktanız daha sonra kullanacağınız esnek yapısı olmalı vs vs
2-business- önemli çünkü yeteneğiniz burda ortaya çıkıyor programın kalıcılığı güncellenmesi esnekliği vs gibi katmanlar hep burada
3-presentation- çok çok önemli.. en kolay katman gibi gözüksede hatta öyle olsa bile eğer müşteriye hitap edememişseniz istediğiniz database dizaynını yapın acayip oop mucizeleri yaratın müşteri olmamış der ısınamaz programa artık o program yavaşmı çalışmaz sormu olmaz neler neler..

arkadaşlar cevapları okudum hızlıca, daha sakin bir zamanda bir kaç kez daha okuyacağım üzerinde düşünerek, şu anda hemen birşeyler yazamıyorum diye dikkate almadığım sanılmasın :) tekrar teşekkürler. daha sonra soracağım birşey olursa altına eklerim.

veritabanlarını iyi anlamak için ilişkisel modeli anlamanız lazım(anahtarlar, ilişkiler vs). veritabanı tasarımı ve normalizasyon konularından başlarsanız daha faydalı olacaktır, "verileri tek tabloda tutmak mı çok tabloda tutmak mı iyi" sorusunun cevabı orada.

bahsettiğiniz veritabanı sağlayıcılarına gelince; bunlar kullanıcı yönetimi, güvenlik, sorgu performansı, ek sistem fonksiyonları gibi faydalar sunuyorlar, hepsinin kendine ait avantaj-dezavantajları var.

teorik kısmı öğrendikten sonra iyi bir sql bilgisi kazanıp, onun üzerine veritabanı yazılımlarından biri üzerinde uzmanlaşmak iyidir.

Cok büyük veritabanları icin konuşmuyorum ama ufak veya orta boydakileri doğru modellemek cok zor degil. Acid kuralları ve normalizasyon seviyeleri var, bunları öğrenmen iyi olur. En basitinden ornegin veri tekrarından olabildiğince kaçınıyoruz (OLTP sistemler icin konuşuyorum), bunun gibi kurallar iste. Sonra bire bir - coka çok gibi iliskiler var. Index kavramı var. User ve semaları ve işlevlerini öğrenmen iyi olur. Bir de adını hatirlamamakla beraber transactionlarda olusan hata durumlarına (aynı anda yapılan iki işlemin yarattığı problemler gibi) göre güvenlik seviyeleri oldugunu hatırlıyorum.


Bunlarla bir veritabanını modelleyebilirsin. Daha sonra ileri gitmek istersen isin programlanabilir kısmına girersin, trigger, procedure vs. Sonra da data warehouse olayını kurcalarsin.


Gecmis olsun, database bitti (yok lan şaka). Mevzu genel hatlariyla (benim anladigim) bu.

@zawisza & @samfisher, çok teşekkürler. Bu konular için tavsiye edebileceğiniz bir kitap var mı?

Baya faydası oldu arkadaşlar anlattıklarınızın, tekrar teşekkürler.

kisa, bizim ders kitabını bulup adını versem ağır kaçar. şu rarladığım site iyiydi:
www.2shared.com

iyi geyik dönmüş ha:D
(çok kötü biliyorum:( ben de vedat özdemiroğlu'na sordum bu şakayı yapmak için:'( vurmayın:(
bunu hak ettim:
www.youtube.com

kabuk olmadan geçtikten sonra kaşıntı alerji gibi bir şey olacağını sanmıyorum bu arada.

inanılmaz güzel olmuş! sürekli bephanten sürdüğünüzden orası yumuşak kalıyor ve ordakiki dökülecek deri kabuk yapısına ulaşamıyordur diye tahmin ediyorum. benim dövmecim sürekli ilaç sürmememi, oranın kurumaya ihtiyacı olduğunu söylemişti. dövmecinizle konuşun bence. kaşıntı ise çok normal, dövme dediğiniz şey yara sonuçta ve yaralar iyileşirken kaşınır.

daha biraz zaman var onlara. sen bepanten sür merhem olmayanından. yumuşak kalsın. gerekirse rötüşlanır zaten dert etme. sakın ha kaşıma. güle güle yaşa dövmenle. kim yaptı onu da yazsana bari, omuzlara çok güzel oturtmuş. bi de rengi kahve mi siyah mı?

evet kabuk tutuyor üzerinden bir kat atacaktır bu şekilde gördüğün kadar parlak ve canlı durmuyor o nedenle sonrasında. artık derinin altında kalıyor dövmenin renkleri. kaşıntı da normaldir bephanten süremeye devam et kabuk atana kadar.
iyi cesaret etmişsin bu arada güle güle kullan:)

vazelinde sorun yok ama çok bol sür, parfümlüsünden sürme, sadeli sür, neutrogena filan gibi bol vazelinli kremler de olur. bir de suyu olabildiğince ılık tutmaya çalış. saçını ayrı yıka mesela, zaman kaybetmemek için. zaten kısa bir süre...

bu arada vazelin sürecekseniz özhakiki vazelin markası olan vazelinden sürmeyin onlar çok cacık. sadeli demiş kediebesi, bizim dövmeci arkadaş johnson&johnson'ınkini kullanıyordu o bayağı başarılı sadeliyi destekliyorum da bulmak zor olsa gerek.

yalnız gül vazelin bile orijinal vazelinden 100 kat iyidir, ben marketlere girdikçe kapağını açıp sürüyorum ellerime, çatır çatır kurutuyor. kakaolosunu hıyarlısını orijinalini denedim böyle elimde tozcuk tozcuk hissiyat oluyor.

bephantenden dolayı kabuk tutmamıstır.
ayrıca kaşıntı allahın emri aman tırnak değdirmeyin

evet sıcak suda daha çabuk eriyor. ayrıca vazelini silme üzerinden, emer cildin onu, öylece bırak. hiç ellemiycen o dövmeye hiiiç :)

dövme güzel olmuş bol merhemle iyileşene kadar tamadır. bluzda hoşmuş baykuş +1 ;)

Bacım kaça mal oldu sorması ayıptır? Bir de mekan neresi acaba, sakıncası yoksa öğrenebilir miyim?

Paypalin yaptığı gibi birşeydir belki , kartın gerçek olduğunu onaylamak içindir.

yok, google onay falan yapmıyor. çat diye alıyor. bankaya sorsanız?

google play den root olmadan alışveriş yapılamıyor degil mi hala ?

hayır yapılıyor. hatta root ile zaten uzuuun zamandır da yapılamıyordu. 1 ay kadar oldu açılalı.

Öyle demedim, kartın sahte olup olmadığını anlamak için yapmıştır diyorum.

demek cv ye hala hobi yazan insanlar var, ilginç. Neyin kafası olduğunu bence görüşmeye çağırdında sorarsın kendisine :))

hangi ara çalışıcak acaba, ben bi bisiklete biniorum, bitio hafta; hayta bu çalışmaz

* insanlari gözlemleyip sonraki davranişlari hakkinda tahmin yürütmek ve sonuç çikartmak
bir hobi değildir.

3. cidden güzelmiş. iş ayrı, iş dışında geçirilen vakit ayrı, bunun iş başvurusunda bir önem teşkil etmemesi gerekli, sonuç itibariyle iş yerine hobilerini gerçekleştirmek amaçlı gitmiyorsun veya hobilere göre bir eleme yöntemi falan olamaz yani, şekilsiniz ya hı amna.

3. seçeneği bence balkona oturup aşagıdan gecen kişileri izleyerek veya bi kafeye gidip çay icerken yaptıgını düşünmekteyim:)

dişfırçası kimse eleme yöntemi olarak kullandığını söylemedi zaten. O yüzden hobileri cv ye yazmaya gerek yok derler genel olarak.

Eğer çok ekstrem bir durum varsa, ve başvuracağınız iş için fayda sağlıyorsa yazabilirsiniz, gidip de bankacı olacak adamın, ben basketbol oynamaktan hoşlanıyorum demesi gereksiz olur

Cv'ye yazilan hobiler tabii ki onemlidir. Dediginiz gibi bazi $eyleri yapmak meslegine, goreve, contexte gore çok onemli katkilar verebilir. Ama burda:

1. caps lock'la mi geldi size ba$vuran ki$iden? bu nedir ya
2. çok kotu siniflandirmi$ hobilerini. diller-yemek pi$irmek ayni satirda. ba$tan sagma, du$unulmemi$.
3. koleksiyon tek l'yle yazilir.

Ş harfi de Ş harfi olarak yazılır.

@bonjurkes aksine hobilere takım sporları yazmanın +1i her zaman vardır.

bence bunu işe çağırın, verimli olabilir :) yeni fikirlere açık ve dikkatinizi de çekmiş. monoton bir iş arkadaşınızda olmayacak :)

selam, şirket neresi acaba? benim de çok güzel hobilerim var beni de alın :)

@skywalkeremre

Üniversiteden yeni mezun, iş deneyimi olmayan birisi, bütün takım sporlarını yazarsa mı +1 olur

yoksa

sektörde 5-10 sene deneyimi olan, sağlam ve büyük firmalarda çalışmış, fakat cv sinde hobi yazmayan, ya da film izlemek yazan biri mi +1 olur?

Prezantabl, takım çalışmasına yatkın tarzı kelimeler, işveren ve çalışan için klasik olan kelimelerdir, hobilere yazmış olduğunuz takım sporları, aslında bu sporları yaptığınızı hiçbir şekilde doğrulamaz, ya da takım sporu oynadınız diye sizin işyerinde takım çalışmasına yatkın olduğunuzu göstermez.

Misal, futbol, 11 kişilik takım oyunu, yalnız forvet kimseye pas atmadan her topa kendi çıkıyorsa, bu takım çalışması yapıyor ve arkadaşları ile paslaşıyor anlamına mı gelir?

CV deki hobi kısmının, çok ilginç bir spor olmadığı sürece, eskrim vs. bir halta yaradığı yok. Herkes sinemaya gidiyor, herkes kitap okuyor, herkes futbol oynuyor. İlginç bir spor olduğunda da, aa bunu nerde oynadın vs. diyerekten muhabbet açılıyor, işte bu durumda işinize yarayabilir, o kadar.

edit : Eğer profesyonel olarak uğraştığınız, hobi olmaktan öte birşey varsa, sallıyorum futbol antenörlüğü, sporda derece, başarı, bröve vs. bunu diğer yetkinlikler arasına yazmanız, hani ben çok iyi bilgisayar bilirim yazdığınız kısımın altına, dikkat çeker.

@bonjurkes

panpa sen arkadaşın dediğini çok yanlış yerden çekip kendi istediğine göre yorumlamışsın. hobiler bölümü müthiş önemli olmasa da özellikle sıra dışı sporlardan ziyade takım sporları bir artı sağlar kişiye. büyük bir avantaj değildir, ama bir artıdır bu kadar basit. aksine özellikle kimsenin yapmadığı bir sporu yazmanız(yapmadığınız halde) sizi muhtemelen şahıslara karşı (şansa görüşme yaptığınız kişiler arasında bu sporu yapan ya da ilgili olan yoksa) yabancılaştıracaktır.

yani gidip 10 yıllık tecrübeli adamla, üniversiteden taze memnun adamı hobisi üstünden karşılaştıracak kadar saçmalamamak lazım. dediğim gibi büyük avantaj değil, ama bir avantajdır cv'de takım sporlarının bulunması. işverenlerin aradıkları özellikler arasında takım çalışmasına yatkınlık varsa, zaten görüşmenizde çaktırmadan dolaylı bir şekilde bu hobinizi tartacak bir şeylerler sorarlar, veyahut zaten sordukları sorular dolaylı yoldan takım çalışmasına hitap ediyordur.

@skywalkeremre'ye katılıyorum takımlar bazen işe yarayabiliyor ama cv ye yazmak bence de gereksiz çünkü hem risktir sen fenerbahçe yazarsın adam fenerbahçeden nefret ediyordur gibi ki bunu yaşadım cv me yazmadım ama görüşmede adam direk hangi takımı tutuyorsun dedi söyledim ve cv min üstüne yazdı bu da böyle bir anımdır, manyak çok gençler işveren olarak daa iş arayan olarak da.

bence moda insanın kendine takışanı giymesidir..neysen onu yazman en güzeli...takım sporu yapmıyosan yazmak pek etik değil:)
hayatımın başrolünde ben varım, kendimi vitrine koymam...ha dersin ki coca cola ya ceo olcan oraya hobi yazarsan; tamam düşünelim:))

konuk.net ten gelen tüm emailleri silen bir filtre oluşturun.

@inheritance onu denedim ama live mail' de onunla ilgili bir secenek göremedim

flickr ?
picasa ?

yada hiç kasmayıp dropbox kullanın.

flickr'da sadece yahoo ile account aciliyor galba. tek basina flickr account'u alamiyor muyuz mail sifresini paylasmadan?

sadece birbirinizi ekleyeceğiniz ve dışarıya kapalı 2 adet facebook hesabı olmaz mı ?

sadece foto olsa daha iyi olur, facebook acmaktansa

live mail ataabilirsin, mail ile istedigin kadar ( limiti sınırsız veya cok fazla yüksek gigabyte' larca ) resim gönderebilirsin. skydrive a yüklüyor resimleri. skydrive ile de istedigin kişilerle paylaşabilirsin..

alacaksan boyutu 1tb olandan al derim. 3.0 zımbırtısına kanıp fazladan 100tlye yakın para verme. hangi bilgisayarda 3.0 var ki?

seagate ve western digital öne çıkıyor

usb 3.0'lı wd al. piyasada satılan bir çok laptop 3.0'ı destekliyor.

bu konuda WD (Western-Digital) veya Samsung çok iyi denebilir.

Bende de 1 tb lık wd var . Gayette iyi bence . Hatta bi ara içine bayaa su kaçtı tam alet gitti falan dedim 4-5 gün sonra çalıştı tekrardan .

wd passport ve içinde samsung disk bulunan markalar.

ben kesinlikle markadan markaya fark olduğunu düşünmüyorum.
zaten içindeki hdd üreticileri belli. 3 yıl önce casper marka aldım, içinde toshiba var, dağdan taştan düştü, hep bilgisayara bağlı kaldı vs, hiç bir sorun çıkarmadı.

bilmiyorum bu hard disk meselesi de şans işi mi ama ucuz ya da şeklini beğendiğinizi alın gitsin.

usb 3.0 alın ki uzun süre kullanasınız.

toshiba 1tb usb3.0
(git: www.toshiba-multimedia.com)
kullanıyorum.
usb3 özelliği kendini cok iyi gösteriyor, hafif ve küçük olması da güzel bir artısı.

ilkinin günahı olmaz. olur arada böyle şeyler, normaldir moral bozmak yok.

Hiç mi sertleşememek. Ereksiyonumu kaybetmek ara ara? Çok farklı şeyler. Hiç sertleşemediysen bir doktora görün sorun olabilir. Malum yegane ve tek kozumuz :) Ereksiyon kaybettiysen sorun olmaz büyük ihtimal psikolojiktir yada heycan vs. durumlardandır. Her iki koşulda da tedbiri elden bırakma sen.

ayrıca @fakyoras+1

@fakyoras+1 her türlü.
yıllarca teoride üzerinde düşündüğün olayı gerçekleştirmek üzeresin o anda yasadıgın psikolojik baskının her seyi yapması cok normal..

Hocam, cok sevismis bir insan olarak sana cok acik soyleyebilirim ki, on sevismeyi abartip saatlerce yiyistikten sonra, belli bi sureden sonra gecici 1-2 gunluk sertlesememe sorunu yasarsin.

Genelde kendini hazir hissetmeyen genc kizlarla beraberken basina gelecektir bu sorun.

ay yapalim, yok vazgectim, hadi gel hazirim, yok in ustumden, ya canimi yakiyorsun, hadi yapalim'lardan sonra cok basina gelecek.

ben ilkinde 30-35 dakika boşalamadım amk:( kız yandı yiter gari moduna girdi.
ilkler çok sakat her şey olabilir,takma kafana zamanla ritmini bulursun.

baskıyı atlatmaya bak,kız biraz üstüne oynasın tahrik etsin falan.

o kadar büyük malı yersen zor panpa kalkması.

futbol düşünerek yatarsan yarin duran toplara vuran bulursun bırak futbolu düşünmeyi eminol futbolcular yaparken sen akıllarına gelmiyorsun sende onları düşünme problemin çözülecektir

hayaletin arkadası var:)

bunun için bi platform oluşturmak lazım :D

başıma bir iş gelmeyecekse, kulkke nickli yazar. geçenlerde duyuru açmıştı getirebilirim diye. dün de gördüm yanılmıyorsam.

evet ya duyurunun acil ihtiyacı, freeshoptan içki çikolata falan alabilecek olanlar ve istekleri olan duyurucular güçlerini birleştirse ne güzel olur.

parayı peşin alabildiğim müddetçe freeshoptan istediğinizi getirebilirim

daha önce elimde patladı aldığım şeyler vazgeçtikleri için. peşin olayıda size uymazsa anlarım haliyle

@wide
absinthe muhtemelen o, tam goremedik adını ama bana o gibi geldi, yaktı falan ya onları da, oradan dolayı bu fikre kapıldım

evet absinthe.

Absinthe in satışı yasak değilmiydi.

yasak, yurtdışından falan gelenler getirip satıyorlar. bazı barlarda bulunuyor. bazı kokteyllere ekliyorlar.

elimde jagemeister(2 adet jage shot bardağı ile ), absolut, smirnoff, olmeca gold, baileys var. İstedikleriniz varsa ulaşın bana :) Şehir İzmir, 15 Nİsan'dan itibaren Antalya'dan da teslim edebilirim. Faturalı ürünler =)

bende de olmeca silver ve smirnoff var duty free den alma, iletişime geçebilirsiniz.

ayrıca mayısta kesinleşen bir yurtdışı durumum var, yardımcı olmaya çalışırım.

ben de cachaça istiyorum. getirebilecek var mı?

sayfayı php yapabilirsin,
menuyu de baska bir sayfaya kesip yapıştırırsın. onu alıp her sayfaya include("menu.php"); olarak çekersin.
veya sayfaları hiç php yapmadan html hallerinin içine iframe olarak ekleyebilirsin.
include tutorial: (git: www.w3schools.com)
iframe tutorial: (git: www.w3schools.com)

dreamweaver da template/ editable region olayi var.

asp.net/visual studio kullanırsan masterpage yapabilirsin
saf html ile iframe yapabilirsin

HTML ile include ederek çağırabilirsin. virtual kısmına menün neredeyse onun yolunu yazman yeterli

<!--#include virtual="path to file/include-file.html" -->

(bkz: atletizm)

atletizm'i bi ara düşündüm ama malum okul falan derken yaş 25 oldu. bi de bi ara araştırmıştım sanırım çok yaygın olan bi spor dalı değil türkiye'de. pek imkan tanınmıyor sanki. gibi gibi. ??

avrasya koşusunda koş bari.

bi ara ciddi ciddi düşündüm koşmayı fakat boğaz köpürüsüne ulaşım ve maratonun erken saatte olması ve ikamet olarak boğaza az biraz uzak olmamdan ötürü ve de şahsıma ait litresine 4.65 lira verebilecek bir aracım olmadığı için :) gerçekleştiremedim. yoksa düşünmedim değil ama işte şartlar öyle :(

Atletizm.Okulu boşverin, sporcu olun.Herkesin doktor,avukat,mühendis vs. olması gerekmiyor.Söylemesi kolay tabi.Ekonomik durumunuz elveriyorsa sporcu olun.O da olmadı hobi olarak başlayın,sonra hem çalışır hem koşarsınız bir de bakmışsınız profesyonel olmuşsunuz.Sonra istifa edersiniz.

atletizme, spora başlamak için 25 yaş maalesef çok geç. bu saatten sonra fiziğinizi maddi getirisi olacak bir işe verebileceğinizi sanmıyorum açıkçası. türkiye'de her şey olur o ayrı da, yine de zor.

@anonim yazar'ın dediğini saçma bulmamakla birlikte katılmıyorum.Geç değil başlayabilirsiniz.

atletizm bencede. git derece yap hatta.

Önce bir cooper test yap. Sonucu yaz buraya. Süre/Hız eğimini görelim, ona göre konusalım.

cooper test mi? hemen araştırmaya başlıyorum onu tabi ki yapıp yazarım.

şu durumda zaten en mantıklısı atletizm oluyor.

mental sorunlarım olabilir evet katılıyorum ama yok yahu manyak falan değilim :)

(git: www.imdb.com)
bu filme konu olan sporu yapabilirsin. sanırım adı freerunning gibi birşey olsa gerek. tam bilmiyorum saçmalamayım yine de.
bu spor muhteşem bir sey. sahsen benim çok hosuma gidiyor.
28 yas olmasa biraz daha genç olsam baslardım bence.

vista loader cak.

microsoft destek hattını ara, orijinalse onlar etkinleştirir.

sktret uğraşma, sil vistayı windows 7 kur, kafan rahat olsun. vista kullanan kaldı mı ya şaka maka?

LordofDrinkzz+lostandloser+1

flash oyunlarda ve video izlerken mozilla chrome a on basar

mozilla cok iyi bu konuda.
ama bazı flash surumleri 64 bit' te sıkıntı yaratıyor bende.

kurumsal bir özel firmada çalışmak hiç süphesiz. devlette siyaset, dayıcılık ve adam kayırma ön planda oluyor zira..

İyi bir sermaye ile kendi kendinin patronu olmayı hep hayal ederdim, hayallerde de kaldı...

futbolcu olsam özel sektör, başbakan olsam devlet.

agacım soruya bak. insan azıcık daraltır yahu. iş nedir yaş nedir tahsil nedir beklentin nedir?

"aşk mı para mı" gibi soru olmuş ama. bu ne ya?

Özel bir devlette çalışıyorum. Çok memnunum.

mchslmdnc+1

aile şirketi mi devlet mi dersen işsizlik derim.

devlet ve özel arasında ikisinin de artısı eksisi var. yani özelde eşşşekler giib çalışırsın, daha fazla para alman olasıdır. devlette her şeyin bellidir, monotondur falan filan.

ha, ben insan gibi bir stk tercih ederim en nihayetinde, öyle bir seçenek de var.

yaptığınız işe göre değişir.

devlette çalışan (bizzat tanıdığım) pek çok mimar, inşaat mühendisi...v.b devletteki çalışma şartlarının esnekliği, bu sayede edindikleri çevre v.b nedeniyle özel işler de alıyorlar. böylece çift gelirleri oluyor.

ya da aylık maaşı +15.000 tl olan turizmciler tanıyorum, devletin hiç bir kurumunda bu parayı alamaz.

öncelikle emsallerinizn piyasadaki çalışma koşullarını ve ücretlerini araştırmanızı öneririm.

kariyer açısından önü açık bir mesleğiniz varsa, kendinizi iyi yetiştirebildiyseniz (dil, mesleki eğitimler v.b.) özel sektörde de gayet uygun çalışma saatlerine sahip, ücretleri iyi ve kurumsal olan şirketlerde kendinize uygun, iyi iş fırsatları bulabilirsiniz.

mesleğiniz buna uygun değilse, özel sektörde emsalleriniz uzun mesailerle boğuşuyorsa, siz hayatınızda düzen istiyorsanız devlet sektörüne yönelebilirsiniz.

bir de kamudan kamuya fark var.

adliyede zabıt katibi olmakla hazine müsteşarlığında ya da merkez bankasında uzman olarak çalışmak farklı şeylerdir.

bu sebepten ;
meslek, yeterlilikler, kişisel tercihler v.b. kriterleri ortaya koymadan sorduğunuz bu soru sadece abestir. benimki de dahil olmak üzere verilecek cevapların, bence, yeterliliği yoktur.

devlettin kurumlarına sıçmak için bile girilmez, sıkışırsanız felan mc ya da burger bulun daha iyi

mchslmdnc +1
balik kraker +2
özelde herkes bigün kovulacagım endişesi yaşamıyormu ? Ben cok rahat olsamda fazla rahatlık battıgından bile bu hissi yaşıyorum ve devlete gecmek için planlar yapıyorum.

google'da çalışacaksam özel.
yoksa devlet
.

normal win 7 kurulumu gibi. ben kurdum d surucusune, ama formatlayıp kurdum. clean den bahsettigin bu sanırım

eğer windows içinden açarsanız, cdnin ana dizinindeki setup.exe upgrade yapar, sources içindeki clean kurarmış.

Isoyu cd ye yazarsanız, boottan sonra size, temiz mi yoksa upgrade mi diye soruyor

iso dosyasını bilgisayara indirip açıyor olması lazım bu installer'ın. yanlış mı biliyorum?

iso yu kalıbı yazdır seçeneği ile diske de yazdırabilirsin

8800gts, 9800gtx gibi yazdığın oyunların hepsini oynayatabilecek kartları o fiyata bulabilirsin.

8800gts de önemli nokta 'sakın' 320 yada 640mb olanına bakma. sadece 512mb olan.

bunun yanında ati 4870 ve 4850 nin fiyatlarıda çok düştü. donanımhaber 2.el bölümüne bi bak.

bende powercolor hd5570 var 2 senedir. mw2 gibi oyunlarda bi sıkıntı cıkarmıyor hiç. 1680*1050 cozunurlukte cok guzel calısıyor bir cok oyun.
(git: www.akakce.com)

herkes adil kullanım dalgasını uyguluyor bazı 8mbite kadarlarda hız düşmüyormuş (muhtemelen bir hata nedeni ile)

bir de şimdi nette okuyorum eleman gayet iddialı bir şekilde "adsl'de akk'yi uygulayamazlar o bi şekilde kırılır. fiber olmadığınız sürece akk'yi kıracak yöntem illa ki vardır" falan diye konuşuyor.

o yöntemi bulalım 16mbite geçelim bari en temizi yav.

bu arada akk nedir sorması ayıp :\

adil kullanım

turk.net akk uygulamıyor.

ttnet de uygulayacağını yazıp uygulamıyor.

edit: şom ağızlılık bu olsa gerek.

kesinlikle uydunet öneriyorum

yok.
1-2-3 diye gidersen tadını alırsın.

felsefe taşı panpa.

kitaplarından başla derdim ama içime doğdu direk filmlerden dalayım diyorsun. elbette 1'den başla, diğer türlü hep anlamadığın eksik kalan bir şeyler olacak izlediğin filmde. bütün seri birbirine bağlı aslında. 1inci kitaptaki ayrıntı 6'da çıkıyor, 4'teki ufak bir ayrıntı karşına 7. kitapta çok önemli bir olayla bağlantılı çıkıyor vb. unutmadan ekleyeyim; hiç bir gerçek hp fanı filmlerden hoşlanmaz fazla. her filmde sinemadan bu ne aq diye çıkmıştır ama defalarca da izlemiştir bütün filmlerini sırf hp evrenine ait, orada geçen bir şey diye. tahminim de kitaplarını okumadan sadece filmleri izleyen biri eninde sonunda bu ne aq tepkisini verecektir.

-spoiler-

dumbledore gaymiş ya lan.

-spoiler-

en güzel film 7 volume 1 ama sikme konuyu sırayla izle.

sırayla gitmezsen pek de anlamlı gelmez bence. 1'den başlayabilirsin.

Filmleri aldığı ödülleri, hasılatı felan hak edecek düzeyde değil. Hitap ettiği kesimden, konusundan kazanıyor. Bir de benim gibi ilk şu kadar filmi izledik gerisini de izleyelimciler gidiyor. Bir de sinema kültürü yılda bir harry pottera gitmek olanlar gidiyor. Öyle işte.

kanka simdi duygulan s.ktiri boktan bir adam gibi konusmak istemem acikcasi , ama olayin romantik bi yeri de var. harry potter'i cocuk iken "okuyarak" tanimis bir insan olsaydin. o ruh hali bambaska. hani cocukken dogaustu , enteresan olaylara daha acik oluyoruz ya o bakimdan. simdi yas kac bilmiyorum ama o helecani vermeyebilir seri.

ha tabiki olabilir , hala cocuk ruhlu(bu hic de kotu bisi degil super bisi) bir insan olabilirsin. o zaman benim sana verecegim ilk tavsiye kitaplarini oku kanka. filmler kitaplarin yaninda cok degersiz seyler kalir. asil bu isin buyusu kitaplarda. zaten ilk kitap cok da kalin degil. inan sararsan bir gunde bile bitirirsin ki ben 11 yasindaki cocuk halimle ilk gunde ilk kitabi bitirip ikinci kitaba baslamistim. ben tekrarliyorum kitabi oku , valla cok istoyorum okumani:):)

neyse senina sil sordugun soruya cevap vereyim ben. filmler olayi anlatiyor ama belki her sey kafanda tam oturmayabilir kitapta oldugu gibi. sen yine en iyisi felsefe tasindan basla illa film ile baslicam diyorsan. cunku olay bir kurgu icinde , hikaye butunsel. bastan 1. kitap/film'den baslayim son kitap/filmde son buluyor. her film/kitap harry'nin okuldaki tam bir okul yilini anlatiyor (agustos-haziran arasi) yani mantik bu. mesela 3. filmi izler/kitabi okursan harry'nin 3. sinifta neler yaptigini okuyorsun/izliyorsun. o yuzden ilk kitap/filmden baslayip bitirmek en mantiklisi cunku calculus 1 , calculus 2'yi bagliyormus diyo ust siniflar der , sozlerimi tamamlarim. eger aklina harry potter ile ilgili soracak birsey takilirsa sormaktan cekinme der ve kacarim.

1den başla. madem bugüne kadar da bekledin hepsinin extendedını bul öyle seyret. hadi hayırlı olsun :)

azkaban tutsağı açık ara film olarak.

kitabını oku diycem ama ilk kitapların anlatım da çocuk kitabı hissiyatı verebilir. şöyle yap ilk 3 ün filmini izle sonra kitaplarla devam et. ya da salla filmleri. filmler bok gibi ühühühü :(

benim için 7.1 ve 7.2 tabi ki filmlerin içinde en iyileri. karamsar havasına ve mümkün olduğunca az değiştirerek aktarılan senaryo falan.. ikiye bölündüğü için de kitaplardan slayt gösterisi izliyormuş hissine kapılmadan takip edilebiliyor konu ama konuyu bilmiyorsun sıkabilir sanırım. sen yine felsefe taşından başla.

konuyu bilmeyenlerin bile anlayabileceği film belki azkaban tutsağı dır.

tavsiyem önce kitabı okuyup sonra filmi izlemek. tabi bir kitap bir film sırası gözeterek. 1. kitap, 1. film, 2. kitap, 2. film...gibi..

baştan başta hepsini izle panpa çok güzel oluyor. ben de harry potter'la ilgili hiçbir şey okumamış izlememiş biriydim birkaç hafta önce ilk filmden son filme kadar izledim. baya da sevdim. çok güzeldi.

bence baştan başla, çünkü başta bize çok önemsiz gibi görünen bi ayrıntı ilerde o kadar büyük bişeye sebep oluyo ki, vay anasını diyosun rowling sen bunu nasıl hesap ettin ince ince kurdun diyosun, kadına hayran oluyosun.

sırasız izlersen hiç bir zevk alamazsın.
\mm/ harry potter \mm/

ilk önce kitapları oku kesinlikle. filmler birçok şeyi eksik bırakıyor. bazı filmlerde kurguyla baya oynamışlar. hele son filmin finalinin kitapla alakası yokt. kitaplar çok sürükleyici akıp gidiyor. üşeniyosan üşenme oku derim. üşenmiyosan zaten oku derim.

video2mp3.net diye bir site vardı bi aralar.

tunetune.net

tunetune işe yaradı. eyv

(git: www.flv2mp3.com)

(git: www.font2web.com)
(git: www.google.com:select)
(git: fontface.codeandmore.com)

3d max autocad fln iki ekran kartı arası çok fark etmez.

işlemci de onları idare eder gül gibi geçinir giderler, olur bu.

işlemci i7 den aşağısı kurtarmaz. i5 le render alamazsın, üzer seni.
ekran kartın da patates, quadro fx 600 den aşağı bi kart önermem.
kasa olarak bi cooler master 750 w iyi olur parçaları düzgün beslemesi için.
diğer ayrıntılar pek önemli değil.

edit; rami atlamışım. 6 gb dan aşağı da olmasın ramin. imkan var ise 8 yada 12 gb olsun ram.

yapabilirsen harddisk yerine ssd tercih et.
büyük boyutlu dosyalar oldugu için cok zaman almasın kayıt işlemleri.
nvidia gtx serisi ekran kartları iyidir.
ama atinin son cıkan ekran kartlarına da bir bak derim,
işlemci konusunda söyle bir sey var:
ilk çıkan i5 serisinden 750 modeli, ilk çıkan i7 lerin bir cogunu geride bırakıyordu.
ama ikinci versiyon i seri işlemciler nasıldır pek bilemiyorum.
bu arada 64 bit kullanmanı tavsiye ederim ki ram ile pc çağlaya çağlaya aksın

kendi httpd.conf dosyasında değişiklik yapman gerekebiliyor.

.htaccess ile ilgili uğraştığına göre mod rewrite işine girdiğini tahmin ediyorum, wamp kullandığını varsayıyorum,

wamp'ın sağ alt köşedeki tıklayıp, apache üzerine oradan da httpd.conf dosyasına gelip,

LoadModule rewrite_module modules/mod_rewrite.so bu satırın başındaki # işaretini kaldırıp kaydedin. tekrar ikona tıklayıp tüm servisleri tekrar başlatın.

Daha önce de loadmodule'ün başındaki # işaretini kaldırmıştım. Ancak çalışmamıştı. Yani şuan o işaret kalkık zaten.

Acaba windows ile ilgili olabilir mi? Windowsta çalıştırmak için farklı bir işlem yapmak gerekiyor mu?

şimdi yeni gördüm, bir arkadaş burada yazmış ne yapılması gerektiğini #12884619

hepsini doğru yaptım diyorsan çalışması lazım, çalışmıyorsa birkaç kez servisleri restart yapmak da gerekebilir, ayarları değiştirdikten sonra.

bir de allow override all olarak değiştirmek gerekiyor.

başka bir mali müşavirle anlaş, belirli bir ücret karşılığında ondan rica et bence.

yerinize bi süre bakacak deneyimli bi müşavir bulma ihtimaliniz yokmu sağlığınıza kavuşana kadar ? bu şekilde en azından şirketiniz kapanmaz. maaş ödemiş olursunuz sadece. bu da günü kotarabilir gibi geldi bana.

geçmiş olsun.
cezayı karşılayabilecek durumdaysanız ve iyileşme sürecinden sonra cezalarını ödediğiniz müşterilerinizle olan işleriniz bozulmayacaksa ceza ödeyin.
eger hem ceza ödeyip hem de işleriniz bozulacaksa gidin ameliyat olun ceza meza ödemeyin, kapatın ofisi, iyileşince tekrar devam edersiniz.

durumun ne kadar kötü? bende de var bel fıtığı, ilk farkettiğimde sağ bacağımda çok sağlam bi ağrı vardı. gittiğim doktor cerrah olunca adam mr'a bakar bakmaz acil ameliyat dedi zaten. bikaç aya kalmadan "düşük ayak" olursun, şöyle olur, böyle olur dedi.

sonra fizyoterapi doktoruna gittim(ftr'ci değil, tıp doktoru olan), kas gevşetici vs kullandım, masaj, egzersiz... neyse işte 2 sene oldu o mr'ın üstüne, zorlamadıkça hiç bir ağrım sızım yok. sakat da kalmadım.

demem o ki, fizyoterapi doktoruna da görün hastanede. tedavisi, egzersizi var bu işin. ameliyat son çözüm.

geçmiş olsun tabi bu arada.

bi ki gunden sonra hastanede calısabilirsin sanki panpa. işleri sen yapıp teslimatları da artık birini bulup yaptırt.

ya da baska musavir birine yaptırt senın adına.

gecmıs olsun.

Abi kesinlikle bir doktora daha git ameliyattan önce.

Geçmiş olsun, bel fıtığı, ayakta duyu kaybı vs gibi arazlar verecek kadar ilerlediyse ve ameliyat kaçınılmazsa (ki zaten belli bir süre içerisinde ameliyat olmazsanız sinir basısından kalıcı sekel bırakır) ameliyat olun.

Sadece bir-iki gün hastaneden geçecektir onun dışında yatar vaziyette de işinizi yapabilirsiniz, beyannameleri yatırması için genç dinamik bir çocuk alın işe. Ameliyatlar çoğunlukla endoskopik yapılıyor bu aralar, genel anestezi altında olmadan epidural yöntemle yapılabilirse nekahatiniz de daha kısa sürer.

Bu sadece bir organizasyon problemi canınızı sıkmayın. Sağlık daha önemli.

Öncelikle geçmiş olsun;

genellikle mali müşavirlerin arkadaşları ve oda da kayıtlı yancıları olur. Bu arkadaşlardan belirli bir süre maaş karşılığında çalışmalarını istesen yardımcı olurlar diye düşünüyorum yada Oda'ya başvur illaki yardımcı olacak kişiler vardır. En azında "MALATYA Serbest Muhasebeci Mali Müşavirler Odası" bu konuda çok esnektir ve iş ilanından, evde çocuk bakacak bakıcıya kadar sorunları ilanlar şeklinde değerlendirir ve yardımcı olur.

geçmiş olsun...yıllardır internet üzerindeki çeşitli ortamlarda mali müşavirlik denen rezalet mesleğe insanların bulaşmaması için hem çevremde hemde sosyal medyada bu işin kavgasını yaptım ama insanlarda bir meraktır, bir hevestir ben çözemiyorum biz mi bu işleri yanlış değerlendiriyoruz yoksa insanların bakışı çok mu iyimser anlamıyorum merak edenler, okumak isteyenler hevesli olanlar vakit ayırırsa okuyabilir:

Yapmayınız, girmeyiniz, etmeyiniz, bulaşmayın bu mesleğe. dışardan bakıldığında masa başı, salla başı al maaşı gibi bir meslek olarak görülse de özellikle bunun serbest muhasebecilik,mali müşavirlik dalına hiç bulaşmayınız beyler bayanlar.. illa ben muhasebeci olacağım diyorsanız gidiniz bi şirketin ön muhasebesinde fişleri faturaları giriniz irsaliye falan kesiniz.. aslında ona bile yanaşmayınız sonuçta bu muhasebe denen meret her yerde aynıdır... İlla telefonunuz çalacak bir sorun çıkacak ve sinir bozucu sorunu bulmak için bir şeyler psikolojinizin içine edecek..

Mali müşavir olacak "ben muhasebeye aşığım arkadaş hayatımın mesleği, bütün gün parayla pulla uğraşacağım ahuahu" diyen arkadaşlar evvela şunu bilsinler ki alacakları eğitimin süresi bir tıp fakültesi öğrencisi ile eşdeğerdir.. Şöyle ki: 4 senelik iktisat işletme gibi lisans mezuniyetinizin ardından şak diye muhasebeci olamıyorsunuz tabiki. bu uzun maceranızın sadece ufak, devede kulak kalacak kısmı. bundan sonra daha kepiniz, mezuniyet balosundaki giydikleriniz gardroplarınıza gitmeden bağlı bulunduğunuz ilin muhasebe odasına başvurup ilk kaydınız için şu an 950 tl civarında olduğu öngörülen ve size 3 sınav hakkı tanıyan meblağyı odanın hesabına yatırıyorsunuz. kayıt sırasında size bağlı olacağınız muhasebe odası bayıldığınız 950 tl karşılğında adresinize sınavla ilgili hiçbir belge göndermiyeceğini ve gelişmeleri internetten takip edeceğinizi söyleyerek ense tıraşınızı alıp izmir marşıyla sizi tıpış tıpış yolluyor.. haa sanmayın ki size staj başlama sınavı ile ilgili kitaplar verilecek açık öğretimdeki gibi. tabiiki o da yok.. bundan sonra türkiye şartlarındaki bu sınavdaki yöntem itibariyle başarı ortalamaları göze alarak bir seçim yapmanız gerekiyor. ya ihtimali daha yüksek olan bir kursa kayıt olup 1000-1500 ytl arasında bir bedel vereceksiniz bütün gün çalıştığınız yetmiyormuş gibi akşamın bir vaktide iktisat, muhasebe, matematik çözeceksiniz ya da başarı ihtimali daha düşük olmakla beraber 100 lira civarında bir bedel vererek yaklaşık olarak 2300 sayfalık kitabı hafızlayacaksınız(3-4 tane en kalınından ansiklopediyi birleştirin o kitaplar çıkar)

seçimi yaptıktan sonra süfer hazırlandınız sınava gireceksiniz. 3 hakkınız var. evet oda allahın hakkı üçtür diyerek eğer bu 3 hakta başarılı olamazsınız kaydınız siliyor. yeniden kayıt olmak için şimdi 950 tl olan bedelin o zamanın enflasyon durumuna göre tekabül eden ücretini ödeyeceksiniz. haa çook sevdiğiniz mali müşavirlik mesleğine erişmek için meslek aşkıyla, şevkle, hırsla çalışarak sınavı kazandınız. iş burda da bitmiyor. bundan sonra sizi süresi 3 sene olan bir staj süreci bekliyor( birkaç sene öncesine kadar 2 sene idi). odanın belirlediği belli bir süreye kadar mutlaka bi staj yeri bulmalısınız. bulamazsanız game over oluyorsunuz. üniversite mezunlarının dahi tırım tırım iş aradığı bir ortamda odanız hiçbir yükümlülük ve sorumluluk almadan size kısacası ne pok yaparsan yap bi staj yeri bul diyor. tanıdık yoksa sonunuz ayva yani.. neyse üç otuz para maaşla onu da buldunuz farz edelim. hadi 3 sene içersinde de çelik gibi bir sinire sahip olup kanunlarla, mükelleflerle, faturalarla, kdvlerle uğraşarak stajı tamamladınız. malimüşavir mi oldunuz ? hayır !! bundan sonra da staj bitirme sınavı adı altında bir sınavla karşı karşıya kalıyorsunuz. ve bu sınav staj başlama sınavı gibi test usulü değil yazılı usulü. size tanınan 4 hakkınız var. eğer ki bu 4 hakta başarılı olamazsanız müstakbel meslek odası size 3 sene sonra buluşalım diyip bundan sonraki staj bitirme sınavınızı 3 sene sonraya alıyor yani 2011 yılı içersinde bu sınavı veremezseniz bir sonraki buluşmanız 2014. tamam bütün bunlara gerek kalmadan staj bitirme sınavını da yazılı usulü bitirdiniz. süpersiniz belgenizi aldınız. hemen bir hesap makinesi çıkarıp minimum öğrenim sürenizi hesaplayalım. üniversitede kalma ihtimalini dahil etmezsek 4 sene tırım tırım tırmaladınız. sonrasında 3 senelik staj süresi( burda da başarısızlık ihtimallerini saymıyorum) ortalama olarak 7 sene. yani devletimiz size o kadar değer veriyor ki bu pis işe sokmak için sizin sabrınızı, sinirinizi 7 sene test ediyor. evet bir doktorla eşit olarak okutuyor. neyse belgeyi aldınız işiniz bitti mi peki ? hayır !! şap diye dükkan açıpta piyasadaki bütün defterleri toplayacağınızı mı sanıyorsunuz ? Ya da ben bu belge ile bir kurumun muhasebesinde işe mi başlarım diyorsunuz fazla umutlanmayın.. kim hiç bilmediği ve mesleğe yeni giren birine aynı standartlar altında defter verip mali yükümlülüğünü devreder ya da eş dost akraba olmadan mesleki tecrübesi stajdan ibaret olan birine kim refah şartlarını sağlayan bir iş imkanını sunar ? İşe alım sürecinde yaşanan torpiller için başka bir blog yazılır neyse...

İşin içine bir kere bulaşmış olarak bu yazımı okuyan sevgili genç arkadaşlarım tamda üniversite tercihlerinin açıkkladığı şu günlerde girmeyin bu mesleğe kardeşim dinleyin beni..valla yazık, billaha yazık. genç yaşınızda yazık etmeyin kendinize...

Tamamdır arkadaşlar. sanırım blog.html.it bu işimi görecektir.

dreamweaver kullanıyorsun muhtemelen, kullanmıyorsan kullan:)
onun kendi template leri de var.

kullanmıyorum aslında. visual studio kullanıyorum da sayfa tasarımını burada yapmak işkence resmen. ben en iyisi indireyim dreamweaver

hele visual studio da css yazmak çok zoruma gidiyor

yeşilyurtta izsu caddesinde vardı birtane. basın sitesine yuruyerek 15 dakika uzaklıkta

inönü caddesi üzerinde renkli civarında sportsland var

universal spor salonu var.

sennheiser mx371 kullanıyorum 1 yılı geçti. su andaki fiyatını bilmiyorum

sony'nin mdr serisi iyidir.

philips hayatımda gördüğüm en kalitesiz kulaklık markasına sahip firma.
aldığım ürünü hemen iade etmeme sebep oldu :/
sennheiser kullanıyorum güzel ama aslında tavsiye etmiyorum çünkü kulakiçi olmasına rağmen dışarıdan çok ses giriyor.

creative ep630. hepsiburada da 35 lira cıvarıydı.

ayrıca evet, philips'in kulaklıklarının %99,7'si çok dandik ses verir. çok net.

ben biraz araştırdıktan sonra şunu aldım.
www.hepsiburada.com

ürün elime dün ulaştı henüz çok inceleme fırsatım olmadı fakat iyi anlaşacağız gibi görünüyor :)ü

edit:
ben bunu yazarken bir üstteki arkadaş da aynısını tavsiye etmiş.

komik...

dediğiniz gibi düşünseler sevmezler.
demek ki böyle düşünmüyorlar.

türkiye'deki izleyici tip komedisi seviyor.
alternatif yok.

absürd komedi bu aralar baya prim yapıyor ondan..

orçun karakteri gaffurun aynısı olmuş yinede komik, içerik güzel

eleştirilerinin bir kısmına katılıyorum fakat ''karakteri olmayan'' kısmı bence doğru değil. ben mesela sadece açılay ve çağatay koçtuğ karakterleri için izliyorum diziyi. internetten izlediğim için de onların olmadığı bazı sahneleri atlıyorum, böylelikle 2 saatlik dizi 1 saat civarlarına düşmüş oluyor. mesela olgun şimşek ve irem sak'lı sahneleri banko atlıyorum.

bunun dışında şu son zombili bölümdeki çoğu sahne bence o bayılarak izlediğimiz amerikan komedilerine taş çıkartır. gülse birsel avrupa yakası'ndaki ritmini yakalarsa gayet keyifli bölümler izleriz diye tahmin ediyorum. en azından şu son bölüm bana bu umudu verdi.

kendini tekrarlayan aynı tip espriler yapılan ve cok cıvık olmayan sahneler benim hoşuma gidiyor.
insanın arada gülmeye de ihtiyacı var. ne kadar kötü bir şey olsa da farketmez bence.
not: ben çok gülüyorum yukarıdaki sahneler haricinde

klasik yöntem sistem geri yükleme?

sistem geri yükleme startup taki dosyaları geri çeker mi?

çeker

başlat > çalıştır > msconfig
(windows tuşu + r)

başlangıç tabına gel orada ne başlıyor görebilirsin. tiklerini kaldır, gider.

ekleme: uninstall et önce, silemiyorsa unlocker indirip kur bilgisayara. elle silmeyi dene dosyaları, kullanılıyor falan dediğinde unlocker devreye girip "abi ben bunların kilidini açarım istersen" tarzı bir şey der sana. oradan kilitleri kaldırıp silebilirsin. dosya olmadığından msconfig listesinde de yer almayacağını düşünmekteyim. zira bu işin sonu regedit'e kadar varır olmazsa.

uninstall temizlemez mi oradaki isimleri?

bilmiyorum. bilsem de söylemezdim zaten, nasıl olsa yapmazsın çünkü.

LinkButton mybut = (LinkButton)rep.Items[0].FindControl("linkbutton");

böyle bir şeyle olması lazım tabii önce, repeater'ın doldurulmuş olması lazım.

stackoverflow.com

buralarda benzer örnekleri de var.

ya buna benzer şeyler de denedim de rep.Items'ın 0. index'i yok diyor mesela. rep.Items.Count'a baktım o da 0 geliyor ama item var içinde aslında gayet. bilmiyorum, bakalım.

repeater ın içini doldurdugun sorgu sonucu 0 dan büyük mü?

en başta ulaşmak mümkün değil benim bildiğim zaten, yani repeater'ı populate ettikten sonra ulaşabilirsin ancak.

ne yapmaya çalışıyorsun ki acaba tam olarak. ulaşıp ne yapacaksın? belki de ulaşmadan yapabileceğin başka bir yol vardır...

ocanal'ın cevabındaki gibi ulaştım.

filmle dizinin alakası yok. zaten güzel değil filmi hiç izlemeyin soğumayın diziden :)

cansu dere'nin karakteri, bir de hakan boyav'ın... yoktu 1. sezonda bunlar.

edit: 2. sezonu izlemedim.

@sanat guresi, o karakterler 2.sezonda da yok ama. sanırım arkadaş diziye eklenen karakterler var mı diye soruyor.

Ve ayrıca bana kalırsa filmi bence de seyretmene gerek yok, bir 30. bölüm değil.

film dizi akışı dışında. Filmi izlemeden de 2.sezona başlayabilirsin. Açıkçası film güzel ben beğendim. Sansürsüz olması ayrı bir tat kattı.

sırf sansürsüz olduğu için izlenebilir.
ayrıca o kadar da kötü değildi

yok.

benimki sağlam

Benimki de sağlam. Firefox veya ie denediniz mi ? Diğer bilgisayarlardan da mı ulaşılmıyor?

dns degistirin. bir de host dosyanizi kontrol edin. bu ikisinden birisi olmasi gerek problem.

burada da sağlam

www.radioeksen.com

filtermusic.net

rockfm.com.tr

www.joyfm.com.tr

radyo atmosfer, radyo odtu

tunein.com

(git: virginradioturkiye.com)
(git: di.fm)

müzik demedim, radyo dedim. müzik ağırlıklı bir radyo olması gerekmiyor. kapsamlı radyo listesi olan bir site sormuştum.

www.live365.com

www.radyolarburada.com

kablo calisir, benim isyerinde 15 metre tam olarak, internet hizina kablo uzunlugunadn pek bir etkisi olacagini zannetmiyorum (konunun uzmani degilim) ancak paylasimdan oturu dusus elbette olacaktir.

liselinin video sevdasına dikkat.
internet kotalıysa kotaya zarar, kotalı değilse adil kullanım zamazingosu var..

İnternet kotasız, aylık 60-70gb gibi bir trafiğimiz var ama adil kullanım zamazingosuna hiç takılmadık.

Teşekkürler yorumlar için.

Bir de uzmanından bir yorum alaydık içim rahatlasaydı :)

cat 5 ethernet kablosunu sorunsuz 150 - 200 metreye kadar uzatabilirsiniz. genelde 180 metre sınır kabul edilir.

liseli bağlantıyı sömürür.

Peki birşey daha sorucam, modem bende duruyor, bu liselinin bağlantıyı sömürmemesi için herhangi bir limitleme filan yapabilirmiyim?

çalışır 80-90m kablo çalıştırdık

ben su anda evimde uydunet modemimden cıkan 50 mt lik ethernet kablosuyla takılıyorum. herhangi bir sorun yok. kablo saglamsa sıkıntı olmaz

logmein diye bir şey var ama nasıl bir şey karsıya da kurulması gerekiyormu bilmiyorum.

edit:soruyu tam okumamanın zararları. :) yanlış anlamışım.

teamviewer ın web versiyonu var. denemedim hic ama, performans nedir bilinmiyor.
(git: login.teamviewer.com)
bunun için evdeki bilgisayarında teamviewer ı kurup account alman gerekiyor. ama gerisini uygulamadım hic.

herhangi bir program kurmadan uzak masaüstü dışında bağlanamazsın.

asus tan bağlanıyorum. uzak masaüstü var