www.tansuciller.com

geçerli değil böyle bi site :(

[email protected]

.tr yi de deneyin hotmailde

yeniköy'de yalısı var. Mektubunuzu orada güvenlik görevlilerine verip karşıdaki börekçide güzel bir börek ziyafeti çekersiniz.

Sona erer.

erer. www.tdk.gov.tr

erir, "erimek" fiilinin geniş zaman kipi.

Azericede sona erir.

sağlık söz konusu olamaz, aile hekimliği gibi çökük bir sistemi çalıştırma çabasında, eczaneler feci durumda; ayrıca sağlık paralı iken nasıl bir iyilik olacak?

20 yıldır delinemeyen bolu dağı tüneli bu hükümet zamanında bitirildi:)

ilaclar ucuzladı fln diyorlar.bida bu yeni sistemi etrafımda begenenler var.

okularda kitapları bedava dağıtıyorlar

Türkiye duble yollarla örüldü, öldürmeyen hızlı tren seferlere başladı

bizim burdaki ssk hastanesini süper yaptılar, eğer her yerde bu tip iyileştirmelere gidildiyse sağlığı sayabiliriz.

ayrıca demiryolu diyelim. cumhuriyet tarihi boyunca yapılandan fazla demiryolu yapılmıştır.

sigara yasağı

@ruhibirbanyo bizim orasi neresi abi?

kürt açılımı
ergenekon operasyonları
türban yasağına son verilmesi
askere sivil yargı yolunun açılması
devlet doktorlarının özel muayene açmasını engelleme
istanbul'a metrobüs ve metro

benzin 4 lira oldu yürüyorum artık daha sağlıklıyım..

paradan 6 sıfır atıldı. dünya aleme rezil olmaktan gereksiz sıfırlarla boğuşmaktan kurtulduk

Bir Ekonomik Tetikçinin Anıları John Perkins
bu kitabı okuyunca yukarıda (sigara yasağı hariç) sayılanları kim yapmış anlarsınız.
iyi deyince aklıma gelen ise:
sol iktidarların yapamadığını yapıp 1 mayıs ı tatil ilan etmesi.

vizyonları sağlıklı olmasa da bir şekilde tartışılmayan konuların tartışılmasına vesile oldular.


pek çok ülkeye vizenin kalkması güzel bir gelişme.
demiryoluna olması gerekenin altında da olsa "hiç"ten oldukça fazla yatırım yaptılar.
karadeniz sahil yolu gibi bir rezalete imza attılar, bu kimileri için başarı sayılabilir.
yine hes'leri başarı sayan garip insanlar da çıkacaktır.

özel havacılığın önünü açtılar. uçak biletleri çok ucuzladı. alternatifler arttı.

(bkz: akp hükümetinin olumlu icraatları)

-"dumansız hava sahası" en büyük olumlu icraattır akp hükümetinin türkiye'de gerçekleştirdiği

Türkçe dışında yayın yapan TRT kanalları
vize kaldırılan ülkeler

(bkz: #349540)

4 tane değil miydi zaten?

tofaş'ın kuş serisi saydığınız dört araçtan oluşuyor.
bunların dışında kuş ismi konulan araç arıyorsanız beşten fazla olur bence sayı.
bir örnek vereyim hemen;pontiac firebird

doğan gürünümlü şahin olabilir mi?

güvercin mi ya

serçe vardı.

doğan şahin kartal bide serçe eğer yanılmıyosam

toros mu acaba...

Hayvan isimli beş arabamıydı yoksa?
Ben kuş diye hatırlıyorum.

böcek vardı. anadolunmu neydi. bööle önü basık. kuş değil ama söyleyeyim dedim.

evet böcek olabilir.anadol üretimi mükemmel bişeydi:)

uzun süreli ve çok girişli vizeniz varsa gerekmez. küçük bir ihtimal kapıda isteyebilirler. var deyip geçersiniz.

vize başvurusu dışında pek soran olmuyor ama başına bir iş gelirse belki işe yarar.

schengen ülkelerinden çıkmamanız gerekiyor.çıkıp tekrar girmek isterseniz yeni vize almanız gerekir.

yani ne bileyim.. almanya-fransa-almanya gibi birsey yapilabilir anladigim kadariyla?

evet yapabilirsin, schengen bölgesinde istediğin gibi cirit atarsın

tabi kalış süresini de geçirmeden. tek girişli verdilerse kalış süresini de kısa tutmuşlardır bunlar.

shipping address olarak arkadasinin adresini verebilirsin. ben öyle yapmistim, online store'dan alip ingilteredeki bi adrese yollatmistim.

bence en temizi arkadaşınız oradan alsın, siz gelince parasını verin.

parasina kiyip arkadasina parayi yollayin, tek garanti yolu bu.

shipping olayı bu aralar sıkıntı olur.. krismıs falan ayagına... havale yapsan da 3-4 gune anca ulaşır hesaba... zaten o kadar paraya kıymışsın, yazık etmişsin, bari western union ile falan gonder parayı..hem isme gider hem de 10-15 dk içinde alabilir parayı... yazık aq o kadar paraya bence...

arkadaşına bir söyleyiver. covent gardendaki şubenin kapısına kadar kalabalık var.ben giremedim içeri.
regent streetteki biraz daha ferah.

ulan şu steve jobs'a bak be. nasıl pazarlıyorsa artık ürünlerini, herkes üstüste

Aynı şekilde benim adresimi vererek bir arkadaşım istanbuldan ödedi ve telefon ulaşmadı. apple aradığımızda güvenlik açısından bu işlemi gerçekleştiremeyeceklerini ve kart sahibini aradıklarında ulaşamadıkları için iptal ettiklerini söylediler

www.millipiyango.gov.tr

büyük ikramiyeler ankara'dan veriliyor sanırım. notere gidin bir banka müdürü ile o halleder tüm işlemleri sizin yerinize

bir notere gidip bileti üzerinize kaydettiriyorsunuz. daha sonra istediğiniz banka müdürüne verip tahsil ettiriyorsunuz.

ben öyle yapmıştım :)

• Yılbaşı çekilişi için bilet kupürlerine bakılmaksızın, 1.000.000.- ( Bir milyon TL. ) ve daha büyük ikramiyeler, yıl içerisinde yapılacak diğer çekilişlere ait büyük ikramiye Genel Müdürlükçe, bunların altında kalan diğer ikramiyeler Milli Piyango Şube Müdürlüklerince ödenir.
eyvallah sirkeci veriyor o zaman 700.000tl yi..
ha bu piyangoymuş, 6 lı için şunu diyor:


(6) bilenlerin ikramiyeleri Milli Piyango İdaresi Genel Müdürlüğünce ödenmektedir.

ankara ya gidicez o zaman..

caps var mı caps

Evet özellikle mecidiyeköy/gayrettepe taraflarında felan rahatlıkla görülebiliniyor. Herhalde yeni bir pist vs. açıldı.

aAtatürk Havalimanı'nda 18R/36L ve 18L/36R olmak üzere iki adet 3000 metre uzunluk ve 45 metre eninde pist ile 2300 metre uzunluk ve 60 metre genişliğinde 06/24 pisti olmak üzere toplam 3 adet pist var.
Bildiğim kadarı ile 2300 metreli kazaları ile meşhur 06-24 pisti bakıma alındı.
atatürk havalimanına yeni 4. pist çalısmasına başlandı. marmara üzerinden yapılan tüm inişler doğu yönüne kaydırıldı ve inişler artık ataköy üzerinden gerçekleşiyor.

Çok teşekkürler voyager, korku dolu yüreklere su serpen açıklama için :D

hava durumuylada ilgili. lodos da uçakların ineceği pist değişiyor diye biliyorum.

hatta: www.sondakika.com

lodos yüzünden. inerken rüzgarı karşıdan almak gerektiği için lodoslu zamanlarda beykoz üzerinden 05/23'e yaklaştırıyorlar. bu yaklaşmada boğazı ortaya alarak istanbulu alçaktan geçiyor uçaklar.

Bir süredir hayatımı kabusa çevirmiş atraksiyon. İnişten önceki son bina grubunda yaşayan kişi olarak pilotlar ile yakın akraba oldum. Hayır düşünüyorum da bu hollanda da ki düşüşün bir benzeri olursa diye o zaman ne olur? Doğrudan içeri buyur edicez artık pilot ve yolcuları.

Pisttede garanti bakım vardır o yüzden yönlendirmişlerdir.

@faaip de oiad şimdi tutupta onlara bu soruyu soramayacağım,sorsam da hiç bir şeyi değiştiremeyeceğim için onun yerine her gün DHMİ yi arayıp en içten sevgilerimi iletiyorum kendilerine.

bırak böyle kalsın, diğer türlü kalkışı o taraftan veriyorlar ki o pist yakınında oturanlara ekstra ses ve egzoz kokusu olarak geri dönüyor.

kisa mesafelerde poset almiyorum, evde biriken posetleri de cop poseyi olarak kullanıp da bitiremiyorsam pazara giderken goturuyorum. aldiklarimi onlara dolduruyorum.

eğer arabayla gittiğim bir yerse poşet almıyorum ama yürüyerek gitmişsem poşete koyduruyorum. poşet kullanımını aza indirmek için poşetleri çöpe atmadan tekrar tekrar kullanıyorum. haftalık yaptığım market alışverişlerinden dolayı edindiğim market poşetlerini de çöp poşeti olarak kullanıyorum, günlük 2-3 parça bir şey almak için gittiysem zaten kendi bez alışveriş çantalarımı kullanıyorum. yanımda çantam varsa d&r, dost, imge gibi kitapçılardan poşet almak yerine aldığım kitabı çantama atıyorum.

Şahsen poşete koyulan ekmeği poşetten çıkartıyorum ve poşete gerek olmadığını belirterek koşullu tepki göstertene kadar devam ediyorum.

taşınma ve kurban bayramı dışında parayla çöp veye diğer poşet satın aldığımı hatırlamıyorum desem. bu işler için tamamen market poşetlerini kullanıyorum. ancak doğada bozunabilir poşet veren marketleri de tercih ediyorum.

çare bulamadığım bir şeyde kuru temizleyicilerde elbiselerin üstüne sarılan naylonlar. onlar doğada çözünebilinenlerden değil. kendim teslim almaya giderken gamboç götüreyim diyorum. unutuyorum.

merry shelly + yanımda bez canta tasiyorum

Kısa mesafelerde kesinlikle plastik poşet kullanmıyorum. Çantamda file çantalardan var. Eğer alacağım şeyler çok değilse ve mesafe uzaksa, o file çantayı kullanıyorum. Herkesin aval aval bakması haricinde gayet mutlu ve mesudum.

~2
hayir
evet

çok iyi niyetle yıllardır arabada yanımızda çanta taşıyalım desek de yapamadık. açıkçası her şeyi poşete dolduruyorum sonra çöp poşeti olarak değerlendiriyorum. verdikleri poşetler doğada kolay çözülebiliyor genelde. (poşetleri bahçeme gömüp kontrol ediyorum gitmişler mi diye) bin tane poşet olmasın bari diye büyük poşet istiyorum.
metrodan alışveriş yapıyorum poşete para ödüyorum mesela ama poşetleri çok güzel oluyor parasını verdiğim için herhalde.
yapmak istiyoruz da yapamıyoruz işte..

az önce başka bir yerden yaptığım alışverişin torbası varsa yeni gittiğim yerden aldıklarımı da ona koyuyorum, çantam büyükse ve aldıklarım sığıyorsa içine atıyorum ya da kısa mesafeyse hiç poşet almıyorum. eski poşetleri çöp poşeti olarak kullanıyorum (çöp torbası satın almıyorum) veya ayakkabı koyuyorum.

"bir ilhan irem vardı..." diye iğrenç bir girişle başlayayım.
sayılır mı bilmiyorum ama bir altavista vardı bir zamanlar.

kokoreççi diye bi reklam vardı ixir mine..

(bkz: muhteşem kot)

walkman de kalkıyorgaliba..sony kaldırıyordu en son.

atari de kalktı

son kısmını okumamışım ben hızlıca girmişş falan..benimkiler ilki hariç bayağa tutunmuş pardon.

cola turka ? -ilk zamanlara kıyasla yok gibi bir şey..reklamlarını falan hatırlayınca..

shuboo

ixir

tetris

siirt jetpaspor

creme bonjour.

lan nefis de bir şeydi, niye kaybolduysa...

hüptrix

(bkz: borajet)

teleon

cine5
imza!

RC cola

raksotek

escort vardı bi de..

(bkz: dr renaud paris)

capri sun

capri sun!!

herkese tesekkur

ben de eti browni gold cappucinolu diyorum. yazık oldu. bir de incirli biskrem malesef. bir de mavi doritos. ay hüzünlendim resmen.

capri sun kaybolmadı bu arada, antalya'da kipa'da gördüm daha yeni.

capri sun da piyasaya hızla girmiş ama tutunamamış diyorsanız cık cık cık.. olmaz adamlar deli gibi kar ettiler ambalaj degisimine gitmeyip yeni nesle de hitap etselerdi boyle olmazdı.

sadece tutunamamıs demekle hata ettım, ya tutunamamıs ya da eskı havasının sönmüş oldugu bi marka istiyorum demeliydim. capri sun zaman zaman cıkıs yakalamaya calısıyor halen. soyledıgınız gibi nedenler sunacagım ıste ustune, vs.

edit akbayram yapsan güzel olur, şahsen birşey anlamadım yazdığından

üniversite öğrencisi nasıl alışveri yapıyormuş onu pek anlamadım. Metrokart mı veriyorlar ?

bunun dışında tek gördüğün ürünler tek satılıyor, kolili gördüklerin de kolili. yani bir tek ürünü koliyi açıp içinden alamıyorsun. onun varsa tek tek satılanını bulacaksın. eskiden daha zordu, artık her şeyi tek tek satıyorlar. ancak çikolata, gofret, sakız, şeker falan hep koli ile. ya da tek satılan ürünleri de koli ile alırsan daha ucuza gelebiliyor teki.
bir de poşet parayla...

Bi kağıt üzerine telefon numara ad soyad ve size özel bir numara veriyorlar. Onunla yapabiliyorsunuz alışverişinizi. 28 liraya 24-22-20cm'lik çelik tencere seti aldık gayet de güzel. Fantom sulu süpürge de aldık o da süper :) Yeme içme çok ucuz. FelsGood diye bira markası var ya ondan alcam bidahakine :)

(bkz: mas amedda)

entry'leri mail'le yolluyorlar diye okudum buralarda.
uçuşla ilgili bir karışıklık\ hata yoksa giden geri gelmiyor.

itiraz edebiliyor muyuz peki bu duruma ? edebiliyorsak kime hangi yolla yapmamiz gerekiyor ?

kimdir/nedir de hem leyla hem yazar yazıyor. bu ne yaman çelişki. bi yetkili açıklama yapabilir mi ?

uçurulmuşsunuz. geçmiş olsun. entry yedekleriniz mailinize gelecek.sözlüğün database'inden silinecek entryleriniz. yeniden çaylak olarak yola çıkabilirsiniz.

database'den silinmemiş sanırım entrylerim. uçuruldugumun farkındayım zaten ama bunu haketmediğimi düşünüyorum.

9 adet gg sebebi ile silinen entryniz varsa uçmanız normal bence. Geri dönüş ihtimali sayısal loto çıkma ihtimali ile eşit, moderatör akrabanız varsa olabilir.

o zaman ben bi sayısal loto oynayayım, moderatörlerden akraba bulmak zor iş.

olmaz sanırım. kanunda beddua etmenin cezası olduğunu sanmıyorum.

Allah belanı versin suç değil, diğerlerinin de olacağını sanmıyorum.

'Herif' demek suç, 'Allah belanı versin' demek serbest

www.zaman.com.tr

İlenmekle kast ettiğiniz beddua etmek ise evet suç artık.

www.ntvmsnbc.com

somut olaya göre karar verilir ama genel itibarı ile suç değil. yalnız, "yediğin haram lokmalar çocuğundan çıksın" denildiğinde ilenç sebebiyle değil ama "yediğin haram lokmalar" kısmı sebebiyle hakaret suçuna dahil edilebilir.

öte yandan et tu brute'ün gönderdiği linkte yer alan haber ceza hukukuyla ilgili bir haber değil. yalnızca bir davada boşanma sebebi olarak gösterildiği yazılı. zina da boşanma sebebidir ama suç değildir. dolayısıyla artık suçtur diye bir şey denilemez. zaten ceza hukukunda kanun değişmedikten sonra "bundan sonra suçmuş/suç değilmiş" demek abestir. kanunda varsa suçtur, yoksa değildir. içtihatla suç oluşturulmaz.

özetle ilenmek tek başına suç olmaz. somut olaya göre hakaret sınırlarına girdiği kabul edilirse hakaret sayılabilir. yargı kararlarında da aslında herif demek suç, allah belanı versin demek serbest gibi bir şey denmesi pek doğru olmaz. birincisi hukukun doğal işleyişinden kaynaklanır ki bu da her somut olayın kendi içindeki olgulara göre değerlendirilmesindendir. diğeri ise hukukun doğal işleyişinden ziyade memleketimizde hukukun kimi zaman pek iyi işlemeyişinden kaynaklanır. bu yüzden sözgelimi hakaret kapsamında yer almaması gereken kedili başbakan karikatürleri tazminat sebebi olabilmektedir.

ilgili haberden naklen:

"Yüksek mahkeme de, boşanma kararına ek olarak ayrıca, bedduayı kişilik haklarına saldırı saydı ve kocanın manevi tazminat ödemesine hükmetti."

ifadeden de gayet kolay anlaşılacağı üzere beddua kişilik haklarına saldırı olarak kabul edilmiş. burada alt derece mahkemesi ve yüksek mahkeme tek bir olay üzerinden o olaya karşı hüküm vermiş evet ama bu karar artık alt derece mahkemeleri tarafından göz önünde bulundurulacaktır. Kanunda tek tek neyin suç neyin suç olmadığı her zaman yazmaz, bedduanın da suç olduğunun yazmasına gerek yoktur. genel olarak mahkeme tarafından kişiliğin özüne zarar veren bir eylem olduğu kabul edilirse, bu olayda olduğu gibi ceza -manevi tazminat cezası- verilebilir. Sorun mahkemenin o eylemi kişiliğe zarar veren bir eylem olup olmadığının tespitinde yatar. tespit edebilir ya da etmez ancak bu olayda yüksek mahkeme kararı olduğundan, artık dikkatli olmanızı tavsiye etmek durumundayım.

@et tu brute dedikleriniz arasında o kadar hata var ki hangi birini sayayım. bizim memlekette herkes bilmediği konu hakkında konuşuyor. çoğu kişi de bilgi sahibi olmadan fikir sahibi oluyor. hukukçu değilsiniz, keşke bilmeden yorum yapmasaydınız.

birincisi kişilik haklarına saldırı diye bir suç yoktur. bu ancak bir tazminat sebebidir. ikincisi kararı veren yargıtay'ın ilgili dairesi bir ceza dairesi değil ve kararı veren mahkeme de ceza mahkemesi değildir. dolayısıyla ceza mahkemeleri için emsal teşkil etmez.

üçüncüsü manevi tazminat diye bir ceza yoktur! yineliyorum, tazminat bir ceza değildir! tazminat bir özel hukuk müessesesidir. kişinin zararlarının giderilmesi için bir yoldur. tazminat talebiyle açılan dava ceza mahkemesinde yargılanmaz. bir suçun karşılığı olarak ceza mahkemesinde sizin deyiminizle "tazminat cezası" ödenmez. ceza hukukunda para cezası vardır ama o da tazminat değildir. ancak bazı suçları kapsayan olgularda zarar gören taraf aynı zamanda bu zararlarının giderilmesi için tazminat davası açabilir. bu, ceza yargılamasından ayrı bir hukuki yoldur.

son olarak kanunda neyin suç olduğunun tek tek yazması gerekir! ceza hukukuyla medeni hukukun işleyişi farklıdır. ceza hukukunda suçların ve cezaların kanuniliği ilkesi vardır. bir başka deyişle her suçun ve cezanın kanunda açıkça yazılı olması ilkesi. bunun kazuistik olarak unsurlarına ayrılmasına gerek yoktur ama efradını cami, âyarını mani bir biçimde suçun ne olduğunun anlaşılması gerekir. keşke bilip bilmeden ahkam kesmeseydiniz.

Sayın microfiction, hukuk okumuşsunuz anlaşılan ancak pek bir sabit fikirli gördüm sizi. Sınav kağıdı okuyan hocalar gibisiniz. Bilimsel bir eser yazdığımız konusunda uyarsaydınız ona göre teknik terimlerle yazışırdık. Herkesin anlayacağı şekilde basit kelimeler kullanın ki hukuk okumayanlar da konu hakkında bilgi sahibi olsun. O yanlış bu yanlış. Ne ise hukuk doktoru olduğum için yazdıklarımın yanlış olup olmadığını sizden öğrenecek değilim. Siz de bu uslubunuzla bana bir şey öğretecek konumda değilsiniz. Şu aşamadan sonra mevzuyu uzatmayı anlamlı bulmuyorum.

@trocero, son mahkeme kararı ertesinde artık beddua ederken azıcık dikkatli olmak gerekiyor ya da inatçı bir avukat bulun uğraşsın sizin adınıza.

@et tu brute yazdıklarınızın yanlış olması bir yana bir de hukuk doktoruyum diye yalan söylüyorsunuz. üslubumda bir şey yoktu. yalnızca keşke bilip bilmeden ahkam kesmeseydiniz dedim. çünkü yazdığınız hatalı şeyler, hukukla ilgili en temel, en basit, en sıradan bilgilere dair. bunları hukuk doktorunu bırakın, hukuk öğrenciliğinin ilk yılındaki öğrenci bile bilir. mesele sizin bilmemeniz de değildi. mesele bilmediğiniz halde insanları yanlış yönlendirmeniz, bir de hukuk doktoruyum diye yalan söylemeniz.

yoksa burada bir sürü insan hukukçu olmadığı halde bildiği kadarıyla yardımcı olmaya çalışıyor. bunda bir sorun yok. elbette bunu yaparken insanlar hata yapabilir. ancak açıkçası siz başta bir hata ettiniz sonra bunu birisi düzeltince gurur yapıp iyice sıvadınız, şimdi de enikonu içinden çıkılmaz noktadasınız. "tazminat cezası" ne demek allah aşkına? her suç kanunda yazmaz ne demek? siz çocuk mu kandırıyorsunuz hukuk doktoruyum diye? belki beni kandırmayacağınızın farkındasınız ama milleti enayi yerine korum diye düşünüyorsunuz, orasını bilemiyorum. yalnız yalan söylemeniz kesinlikle çok çirkin. hele insanları yanlış yönlendirerek. bir de üslubuma laf ediyorsunuz ki yukarıdaki üslubumuda hiçbir yakışıksız söz yoktur.

edit: bahsettiğim şeylerin çok bilimsel, akademik mevzular, çok ayrıntılı teknik terimler olduğunu göstermeye çalışmışsınız. bunlar işin ayrıntısındaki teknik terimler falan değil. adam suç mudur diye sormuş siz suçla, cezayla, ceza hukukuyla ilgisiz, aile mahkemesinin verdiği bir karara dair bir örnek vermişsiniz. ardından ben sizi uyarınca da "tazminat cezası" diye kavramlar uydururarak iyicene duyuru duvarına sıvadınız. bu hukuk doktoruyum yalanıyla da hepten battınız. olay bundan ibaret.

biraz istemeyeceğim bir tartışmaya neden olduğum için üzüldüm ancak bence doyurucu cevaplar vardı.
bende araştırdım konuyu, eğer ilenmede hakaret öğesi varsa suça giriyor ( aslında suç dememek lazım sanki hukuki sorumluluk doğuruyor daha doğru )

temmeni olarak kalırsa bir yaptırımı yok gibi. bir hukukçu olmadan anlayabildiğim bu

çok teşekkürler

enseye şaplak attığında elinde çivi yoksa korkmayın.

enseye atılan şaplakla insan bayıldığını gördüm. sanıyorum anında oluyor ne olacaksa...

(bkz: Vicky Cristina Barcelona)
geldi aklıma.

dizi olmaz mı? californication tam aradığın gibi

(bkz: spread)

hayalet sevgililerim. orjinal ismini çıkaramadım şimdi.

(bkz: balans ve manevra)

casanova o tarza yakın sanırım

swingers, roger dodger, made, wedding crashers, school for scoundrels, bunlar nispeten modern.

tarihi bir şey istiyorsan heath ledger başrollü casanova'ya bak.

secrets of concluding the transaction/deal/bargain nasil?

@middle of nowhere;
ingilizcesini değil de, hali hazırdaki ingilizce terim için düzgün ve o anlamı tam olarak karşılayan türkçe bir kullanım arıyorum.

satış kapatmak:

www.google.com.tr

closing a sale bizim alemde satışı kapatmak veya satışı sonuçlandırmak diye geçer.

zararlı bakterilerin %99'unu, %99.9'unu temizlediğini falan söylerler hep, %100 üstün koruma muhtemelen dört dörtlük koruma falan gibi bi kalıptır.

www.facebook.com

yani sırf o yüzden mi görselde 2-3 tane bakteriyi bırakıyorlar?

muhtemelen yasal bi zorunluluktur, sayı verirken belli araştırmalarla desteklemeleri gerekiyor. görüntünün de onunla tutarlı olması lazım tabii.

ayrıca tüm bakteri faunasını yok etmek sağlıklı da değildir. vücut, bu faunaya uyum sağlamış ve onunla denge içinde yaşayacak haldedir, hatta bazı bakteri türlerine ihtiyaç duymaktadır.
sürekli elini pürel ile temizleyen bir insanın elinde kısa zamanda dermatolojik rahatsızlıklar ortaya çıkar misal, en azından cildin kimyasal dengesini bozduğu için...

bildiğim kadarı ile antibakteriyel diye satılan o ürünlerin hiçbiri bakterileri öldürmüyor ya da yok etmiyor .türlü türlü bakterinin farklı yaşama ve ölme şartları var sonuçta . ve evet galadnikov'un dediği gibi kanunda bunun yeri var fakat kanunlar tüketiciye yalan söyleme demiyor eşşeğin sikine su kaçırma minvalinde uyarıyor.

"4077 Sayılı Tüketicinin Korunması Hakkındaki Kanuna göre; Ambalajında, etiketinde, tanıtma ve kullanma kılavuzunda ya da reklam ve ilânlarında yer alan veya satıcı tarafından bildirilen veya standardında veya teknik düzenlemesinde tespit edilen nitelik veya niteliği etkileyen niceliğine aykırı olan ya da tahsis veya kullanım amacı bakımından değerini veya tüketicinin ondan beklediği faydaları azaltan veya ortadan kaldıran maddi, hukuki veya ekonomik eksiklikler içeren mallar, ayıplı mal olarak kabul edilir." hükmü getirilmiştir. Dolayısıyla bu hüküm gereğince reklamında mevzuata aykırı ifadeler kullanmak suretiyle mal ve hizmet satan ve tüketiciyi yanıltmak suretiyle mağdur eden söz konusu firmaların mal ve hizmetleri ayıplıdır.

Reklam Kurulu kararı gereğince tüketicilere ayıplı mal ve hizmet sattıkları tespit edilen firmaların tüketiciye herhangi bir müracaata gerek kalmaksızın bedel iadesi yapmaları gerekmektedir. Bu durumda olan tüketiciler, yanıltıcı reklam nedeniyle alınan mal ve hizmetin iadesi ve ödenen bedelin geri verilmesi ile ilgili olarak Tüketici Sorunları Hakem Heyetleri veya Tüketici Mahkemeleri'ne Reklam Kurulu kararlarını delil göstererek dava açabilirler."

biri zaten %100 bakterilerden arındırıyorum derse reklamda, tüketicilerden önce diğer firmalar reklam özdenetim kuruluna şikayet eder. o yüzden "claim"lerini dikkatli yapar firmalar

Bu ürünlerin amacı cildin florasına fazla zarar vermeden floraya ait olmayan diğer mikroorganizmaları ortamdan uzaklaştırmaya yardım etmektir. Cildin kendi florasında da zararlı mikroorganizmalar var; mesela staphylococcus türleri. Bu ürünleri kullandıktan sonra flora mikroorganizmalarının bir bölümü ciltte kalmaya devam eder. Reklamlarda gösterilen o mikroplar da bunu temsil eder. Cildin/elin hijyenik olması gibi bir durum söz konusu olamaz, zaten sağlık açısından da iyi bir şey değildir. Gıda ve sağlık sektöründe eldivenlerin kullanılma amacı da genelde bu nedenden dolayı zorunludur, temas halinde bariyer görevi görür.

www.micklanders.com

@wampex, bunlar da güzelmiş ama animasyonları olacaktı

www.facebook.com!/video/video.php?v=111916369917

buldum, www.foxbytes.com.tr

ters gelebilir belki ama mes nasıl olur? Ben terlik giyemiyorum ayaklarım çok çabuk terliyor ve üşüyor. Araştırma ve denemelerim sonucu bu yaşlı amcalarımızın giydiği meslerden aldım. çok memnunum :)
20-25 liralık ayakkabı sentetik vs... olur

şoktan migrostan falan bakın beğenip alın bir tane derim ben.

marks and spencer'da ayakkabi terlikler var, oldukca rahatlar..

ilkdefa nın dediği gibi mes giy. dandik spor ayakkabı rahatsız olur mes yi yatarkende giyebilirsin

www.ayakkabitoptancisi.com

istanbul eminönü yer altı çarşısında bulursun. 30 lira. 44 numaraya kadar 45 olsa alıcaktım.

ecnebilerin slipper dedigi tarzda bisey alabilirsin:

www.amazon.com

tabi turkiye'de nerede vardir bilmem, fikir olsun diye sey ettim.

spor ayakkabı değil ama muhtemelen twiggy ve deichman'da bulursun aradığın işi görecek bişiler. bi de (bkz: panduf)

bütün gün ayaklarımız zaten ayakkabının içinde. boşver bence ayakkabıyı.
ya patik giy (negzel sıcak tutar) ya da ceyo marka ortopedik terlik al.
öyle iyi geliyor ki insanın ayaklarına.
vazgeç ayakkabıdan:D

yahu ne güzel ev ayakkabıları var. altı sert malzemeden, kendisi yumuşacık bilmem ne. twiggy e falan bakabilirsiniz. spor ayakabı yorar insanı ya.

bir çift yün patik al. sonra valideye rica et, altına eski kotlardan birinin kumaşı ile taban diksin. misler gibi olur.

Ayacıkların rahatlığı için spor ayakkabıya hayır, patiğe evet diyorum.

cinsiyetini bilmiyorum ama eğer kadınsan marks&spencer, accessorize gibi mağazalarda çok rahat ve şık ev ayakkabıları var yumuşacık.

Merhaba,
ssg'nin doğumgünlerinde falan oldu hep. Yaklaşıyor yine. Yapar mı, bilmem.
(bkz: ssg'nin doğumgünü)
Selamlar.

belli bir sayıda alınıyor.
şu an onay bekleyen çaylak sayısı 74005 toplam yazar 27471...

edit: hayır soruyu doğru anladım sayılara bakarsan yazar sayısının 2 mislinden fazla çaylağın yazar yapılması sonucu nasıl bir kaos çıkar tahmin edersin herhalde. dediğim gibi belli sayıda olur toplu alım.

reytinglere bağlı.

ya da hiçbir şeye bağlı değil.

sorum yanlış anlaşıldı sanırım. şu an onay bekleyen 74005 çaylağın hepsi mi alınır yoksa atıyorum sadece ilk 10000'de bulunan çaylaklar şeklinde belirli bir sayıdaki çaylak mı alınır?

belli şartlar oldu sanırım son ikisinde. son 1 hafta içerisinde sözlüğe giriş yapmış olmak, 10 entry'i son altı aydan önce doldurmuş olmak...vs.

son yıllardaki toplu alımlar hiç "şu kadar sayıda yazar alalım" şeklinde olmadı. sabırtaşı yazarlar 6 aydan fazla bekleyen, biçareler ise 2007 ve öncesinde kayıt olmuş çaylaklardı. yeni bir toplu alım olacaksa (önceden onuncu nesil denilen) 2008 yılında sözlüğe kayıt olmuş onay bekleyen çaylakların hepsi yazar yapılabilir. belli olmaz tabi kriterlerin ne olacağı.

kısıtsız toplu alım miğferdibidir. 17.000 çaylak şartsız alındı. 4.000 civarıda önceden vardı. 21.000 oldu toplam. iki yıl içerisinde 6 bin küsür kaldı.

atma sakın yoksa vedalaşmak zorunda kalırsın,kravat dahil tüm takımı kuru temizlemeye verirsin.

Zara,Altınyıldız,Damat vb. markalara bakabilrsin özellikle indirim zamanlarını kolla.
Gömlek için de takımlarını aldığın yerler dışında Gap ve Dufy önerilir.

centone var çok ucuz. bide istanbuldaysan bakırköy yer altı çarşısından ucuza alırsın.

bakırköy yeraltı çarşısı ucuz falan değil ayrıca çok demode mallar var orada. altınyıldız 99 liraya takım elbise satıyordu.

tahta askılık kullanmalısın demeye gerek yok sanırım. ayrıca takımı çok almaktan korkmayınız, sık giyeceğinizden kirlenme veya deforme olma periyotlarını minimuma indirmiş olursunuz.

kuru temizleme çok önemli o yüzden kalitesine güvendiğiniz bir yere verin takımlarınızı zaten her giydikten sonra vermeniz gerekmiyor nihayetinde takım elbiseyi sokakta koşturup özensizce oturup kalkıp günlük giysiler misali hemen kirletmeniz zor.

ekonomik şeyler arıyorsanız pierre cardin bu sıralar takım konusunda indirimde. ancak takımın kalitesi önemlidir unutmayın.

e5 kenarında(yoldan gecerken net olarak gorulebiliyor) okmeydanı'nda damat'ın outlet magazası var ve fiyatlar damat'a gore cok uygun.Takım elbise vs. işini ordan halledebilirsin.

takım elbise kullanımında en önemli nokta bir takımı üst üste 2 gün giymemek ve akşam mutlaka düzgün biçimde askıya asmaktır. aynı şey ayakkabı için de geçerli. aşınma süresini beklemeden arada bir takım alarak yedekleme yapman lazım ki tüm takımların aynı anda eskiyip 3-5 takım almak zorunda kalma.

karavatı makineye atma, çok nadiren kuru temizlemeye ver bir tülbent yardımıyla ütüleyebilirsin ama dikkat et çok bastırma ve ütü çok sıcak olmasın.

iyi markaların indirimlerini kollamanız menfaatinize olur, takım elbisede kalıp herşeydir, adamı rezilde edebilir vezirde, hani adamı düğüne götürülmek üzere giydirilmiş çocuk sıfatına sokab bir takım ile wellington düküne döndüren takım arasındaki fark kalıbında kesiminde gizlidir, aynı kumaş olsa bile.

birde yanınızda bu işlerden anlayan birilerini götürürseniz iyi edersiniz, bir kadın gözü her zaman iyidir bu iş için.

çeşitli kravat bağlama usüllerini öğrenin.

double windsor mesela, meşakatlidir ama buraların sahibi benim birader diyerekten boyunda durur.

aksesuar için kravat, kol düğmesi vs. limango, markafoni trendyol vs sitelerde kampanyaları takip edebilirsiniz arada.

çift düğme takımlardan şaşmayın, kolay kolay modası geçmez, takım elbise modası zaten öyle çok oynak bir moda değildir, şu aralar tek düğme en trend olan daha öncesinde 3 düğmelilerdi.

ayakkabılar kemerle aynı renk olsun.

ha birde bir gentilmen asla şehirde kahverengi takım elbise giymez.

pierre cardin +1. indirimleri var kaçırma.

efor efor efor.

hesaplı ve kabul edilebilir kalite kiğılıdır. jilet göstermeye yeter ama ceketin cebini açıp hava atamazsız. takım, gömlek, kravat setler var. uzun taksitte yapıyorlar.
iki takım alacaksın. birincisi füme veya fümeye yakın koyu gri olacak. farklı bir renkte çizgi olmasın üzerinde kendi renginden çizgiler olabilir. ikincisini laci çek derim. bunun üzerinde farklı bir renkten kırmızı, sarı olabilir çizgiler olabilir. ( kravat uydurmak için) bir takımı en fazla üç gün üstüste giy derim. üçüncü günden sonra kumaşın dinlenmesi gerekiyor. kuru temizleme öneririm. pantolonları onbeşgünde bir. ceketleri duruma göre ayda bir temizletebilirsin. çok kirlenmedilerse bir ütü atarak eski haline getirebilirsin.
7 adet gömleğin olacak. en güzeli ve seni en uğraştırmayanı uzun kollu beyaz gömlektir. yakası düğmeli olmayacak. açık mavi de olabilir. poplin veya oxford kumaş olabilir. beyaz gömler her cekete ve kravata uyacağı için sen ceket krevat uyumuna bakman yeterli. 5'ini hergün değiştirmek kaydı ile giyip hafta sonu yıkayacaksın 6. acil durumda kırınız gömleği olacak. ama bu altı gömleği sıralı giy de hem aynı şekilde eskisinler hem de yeni gömlekleri almak daha uzun sürer. eğer imkanın varsa bir yedinciyi manşetli al. bir sunum ya da yüksek bir toplantı için iyi olur. kol düğmelerini de unutma tabii.
kravat gri takıma uygun tonda gri, mor, pembe iyi gider. laciye ise çizgisi renginde alabilirsin. kravat gömlek gibidir. hergün değiştirmelisin. erkeğin değiştirdiği tek şey olduğu için bayanlar giyimde ona dikkat ediyorlar. kravat ipek olmalı ve mutkala kuru temizlemeye verilmeli. bir de yemek yerken ya çıkar ya da gönleğinin arasına sok. eğer fit bir vücudun varsa çıkar, çok havalı olursun. bir şeyler dökmezsin böylece.
kravat iğnesi şu an için gereksiz bence.
çoraplar mutlaka siyah ve pamuk. en kolayı bu hem yıkaması kolay hem de sırıtmaz.
kemer ve ayakkabı siyah, şu üstü delik delik modeller varsa, gayet pratik ve klasik.
ilerde kahverengileri düşünürüz( ikramiye alınca)
ceketin yan cepleri bırak dikişli dursun. onları açarsan bir süre sonra ister istemez birşeyler koyarsın. şekil şemal bozulur.

tip: dostum çamaşır makinesini kaliteli alırsan, kuru temizleme masrafından kurtuluyorsun.

malzemeler;

bosch ecologic 8kg 1000 devir
ariel leke çıkarıcı
perwoll siyah
perwoll normal
iki adet fermuarlı yastık kılıfı
bir adet ütü bezi

tarif:

0- leke varsa ariel leke çıkarıcı dökülür. döktükten sonra elleme, bırak o orda kalsın.

1-kirlenen takım elbise elemanları (ceket, pantolon, ve hatta kravat) ters çevrilir, yastık kılıfına konur.yastık kılıfının fermuarı kapatılır. (leke çıkarıcı hala orda)

2- deterjan gözüne (sol) azcık perwoll konur. koyu renkler (siyah, lacivert) için siyah, diğerlerleri için normal

3- isteğe göre yumuşatıcı konur (orta)

4- sıkma devri 400'e indirilir.

5- düğmeye basılır.

6- çıkan çamaaşırlar vıcık vıcık olacaktır, sakin ol.

7- çıkan çamaşırlar yastık kılıfından çıkarılır, yatay bir düzleme serilir. (asılmaz)

8- kuruduktan sonra ütünün en kısık ayarıyla (1/3) ütülenir. bol buhar kullan.

kuru temizlemeye vereceğin en az 20 TL cepte kalır, yeni takım elbise alma kutusuna konur.

göründüğü kadar zor değil, ortalama erkek yapabilir.

takım elbiseyi sürekli giyeceğin için kaliteli de alsan ucuz takım da alsan aynı zaman diliminde eskiyecek, ya da sen bıkacaksın..bu sebeple.çetinkaya , centone ve mudo outlet de iyi takımlar var..hatta eğer fit bir vücuda sahipsen zara yı da öneririm..kemer ayakkabı kravat uyumunu gerçekleştirdiğin takdirde en dandik takım bile seni artis gibi gösterecektir.. gömlekte çok kaliteye girme..ütüsü zor..koton mağazasının gömlekleri iyidir.. geyik olacak ama doğru olan ; takımı gösteren ayakkabıdır.

eyalet yönetimi için kurulan bir parti bu. merkezi yönetim değil.

merkezi yönetim yani başkanlık seçimi için 3. parti yasak mıdır?

değil ama genel olarak siyasi yapı 2 ye bölündüğü için diğerlerine pek ekmek düşmüyor

en.wikipedia.org

amerika komünist partisi bile var ama iki partili siyaset geleneği var.

var tıpkı türkiye gibi. biza de avrupadan baksalar sanki chp ile akp varmış sadece gibi.

gayet yerinde şu an

giriş sayfası açılıyor ama şifremi girince hata veriyor. bir fikriniz var mı? sadece bende mi böyle?

ne hatası veriyor. şifre yanlış hatası olmasın

komiksin.

"Bu web sayfası kullanılamıyor.

login.facebook.com adresindeki web sayfası, geçici olarak kullanılamıyor veya kalıcı olarak yeni bir web adresine taşınmış olabilir."

bende de aynı fenalık geldi.başka profilleri de denedik olmuyo.

(bkz: kapattık arkadaşım dağılın)

ben de de aynı sorun var.

az önce sordum.sunucularda bakım varmış bir süre sonra geçer merak etmeyin.-tamamen sıçtım-

hamileye verirdim. sebebi yok.

Hamile,ani bi frende kotu sonuclar dogabilir.Digerleri duserse pek bisi olmaz ama hamile kadin duserse bebegin ve annenin hayati riske girebilir.

90 yaşındaki adama yer verirdim. diğerleri dayanır gibi geldi bana.

kesinlikle hamileye. sebebi de zaten hamile olması. oturmaya en çok onun ihtiyacı var.

hem oturunca diğer bir aylık çocuğu da annesinden ister kucağına alır. mis.

yasli adam ayakta durmaya dayanamayip olurse pislik olmaz, ayrica sosyal sigorta acisindan topluma yarari olur, elinde 1 aylik cocugu olan abla daha cocugunun bagisiklik sistemi tam oturmadan toplu tasima araclarini kullaniyor, cocugunu elementlere acik birakacak sekilde sokakta gezdiriyor ise cezalandirilmalidir, ayrica 1 aylik cocuk cok agir degil, ve yorgunluktan ikisi de olurse pislik olmaz, kor abi sadece kor, kapilari kapali ve oturacak yer olmadigina gore nispeten dolu olan bir tramvayda goz zaten bir ise yaramaz, hem kapinin oradan fazla ilerlemesin cunku o hengamede koltugundan kalkip disari cikma yolunu bulana kadar ya birisinin uzerine cikar ya da sofor kapilari kapatir, ama sekiz aylik hamile kadin ani bir tramvay freninde $oka girip cocugu orada birakirsa her taraf pislik olur, hatta uzerimize bile sicrayabilir. o nedenle toplum sagligi, tramvay temizleme masraflari, kiyafet temizleme masraflari, kan gorup $oka giren, saga sola kusan genc kizlari engellemek adina, + cia world factbook a daha yuksek canli cocuk dogum orani ile girerek vatana millete hizmet etme istegim nedeniyle kesinlikle hamile kadina yer ve yol verirdim.

oha, çok kolay soru.

bariz hamile kadın.

85-90 yaşındaki amca zaten çok yaşlı, ölse de olur. e 1 aylık anne de bi zahmet 1 aylık çocuğunu tramvay yolculugu suresınce sıkı tutup koruyabılır. e kor abı zaten sorun degıl, kor olması cok da sorun degıl tramvayda. tutar bı dırek ılerler.

daha zor sorular beklıyoruz.

normalde dort tane duyarli vatandas kalkmali, hepsi de oturmali.
hamileye kesinlikle. diyecektim ki, yok yok cocuk 1 ayliksa kesinlikle once cocuklu abla, sonra hamile, sonra yasli ve en son gorme engelli...

hareket eden bir aracta hem denge saglamak icin tutunmak ve hem daha 1 aylik bebegi sarsmadan tutmak en zoru. akabinde gebe bir insan en azindan tutunabilir ama sarsilmamali. cocuk rahmin icinde kucaktaki cocuktan daha stabil bir sekilde duruyor neticede. yasli amca ayakta durabiliyorsa mesele yok onun icin, dizlerinde derman kalmayana kadar dayanir. sonrasinda sendelerse biri mutlaka yer verir. gorme engelli olan ise goremiyor, tutunabiliyor, mesele yok...

hamileye veririm. neden çünkü kör abinin oturmaya ihtiyacı yok zaten, bir aylık bebeği oraya getiren anne en azından kolunda taşıyacağı için hamileye göre daha avantajlı, yaşlı amca ayakta zor duruyor olabilir ama hiç duramayacak olsa tramvayda işi ne, zaten çoğu kabul etmiyor. yani en riskli hamile ve elbette ki cevab hamile olan.

hamileye yer verirdim.

bana mi güvenmişler ak tramvaya binerken, ciddi ciddi kimseye yer vermem, utanmadan gözlerine bakarım.

yok desdinovaya guvendiklerinden degil limuzinleri ariza yaptigi icin taksi icin nakitleri olmadigindan, kart da gecmediginden binmisler...

şimdi kadın 8 aylık hamileyse götündeki basur çay tabağı kadar olmuştur ve de zaten kendisi bir tramvay kadar olmuştur, oturayım kalkayım derken, en az 4 kişiyi deli eder. anasına bacısına küfür ederler, "hay sana yer verenin de" ekolünden sen de küfürü yersin.

çocuklu kadın 1 aylık bebeğiyle tramvaya biniyorsa o bebeği sevmiyordur zaten. kadının kişilik bozukluğu olduğunu hareketlerinden de anlayabilirsiniz. kesinlikle haketmiyor bence.

kör arkadaşa yer vermek istesen bile, tramvay onun oturmasını bekleyemez. adama yer vercem diye yuvarlanıp boynunu kırarsın. acı bir durum ama körlerin kapıdan çok uzaklaşmaması lazım bence.

ah dedem, garip dedem. kim bilir ne ihtiyacı için dışarı çıktı, hayırsız evlatları, torunları gelip bir hal-hatır bile sormazken. belki 300 lira emekli maaşı için 5 saat sırada bekledi. belki de diyabet ilacını almaya taa oralara geldi. ama tek başınaydı, yılmadı. "olmaz olsun öyle evlat" dedi ve kendini çarşıya attı. sırf bu onurlu davranışından dolayı o yeri hakediyor bence. belki de bir kore gazisi idi. hem yaşlı, hem gazi, hem de hasta. per yapmış olm adam. kesin amca diyorum ben.

bi kere köre yer verecektim "bakar mısınız?" dedim. yaşlıya yer veririm ben.

hem yaşlı hem hamile hem de kör ise işte o zaman benim yerimi haketmiştir. "buyrun, soğumadan oturun" derim.

kalkar kaçarım hangisi kaparsa. hiç uğraşamam valla.

orpheus'un cevabını beğendim. birini seçip diğer üçünün bakışlarına hedef olacağıma ses etmeden kalkar giderim.

şimdi onlar düşünsün.

uyuyor numarası yaparım :))

edit: hamileye tabi ki

(bkz: otobüste yer verme önceliği)

ben de hamile diyorum.

hamile.

diğerleri ayakta olmay dayanır gibi ama hamile kadın için cidden eziyet olur o kalabalıkta ayakta durmak, sağa sola savrulmak.

Bu sebeple hamile.

hiç kimseye yer vermezler boşuna takılmayın. engelliye değilde bir hatuna yer veren bir öküzle tanıstım geçen gün. o süslü hamın kızımızda hiç itiraz etmeden oturdu.

yani istanbullu pek sallamıyor bu olayı. başka şehirlerde nasıldır bilemem.

hamileye verirdim

yaşlının zaten işi bitmiş
köre bi şey olmaz

yırtıcılardan bişeye benziyor.

baykuş

atmaca sanki.

tr.wikipedia.org

atmaca+1

o bir çaylak bence. göçedemeden yaralanmış herhalde. bence yabani kuşlarla ilgilenen bir kuruluşa başvurunç

süpermiş yalnız

kiyma veya et yer sanki. iyilesene kadar dursun sonra ormanlik bir yerde sal.
ve ekinoksah +1, gercekten cok guzelmis. ama evde beslenebilecegini veya o sekilde mutlu olacagini sanmiyorum. bana veer! diyenlere verme sakin.

ayaklarını da görseydik keşke. bana nedense hiç yırtıcı gibi gelmedi. gagası öyle fazla sivri deil sanki. hatta minicik ve ileriye doğru uzuyo. eğer ayaklar çok kocaman ve pençeli değilse masum bişi bu hayvancık.

Karasağanmış.

www.trakus.org

Cevap veren herkese teşekkürler...

adama bak lan kendi cevabını tiklemiş hahhah

nihai cevap anlamında. başkaları daha fazla şey etmesin diye.

Barbie, kesin çözüm.
Erkekse de bakugan.

Oğlum erkek.
Hediye alınacak kız arkadaş..
:)))

anasınıfında bana kazak almışlardı ve ben hiç giymedim böyle bir kazak olayına girmeyin yeter.

herhangi bi oyuncakçıda eminim seveceği şeyler bulabilirsiniz.
oyuncakçıda görüp beğenmek daha güzel olur.

Ben kızımın kız / erkek arkadaşlarına hep iş bankası yayınlarından kitap aldım. Anneleriyle konuştuğum zaman onların mutlu olduklarını gördüm. Haa çocuk olsam hep oyuncak isterdim, o ayrı.

bence de barbie :))
www.oyuncax.com

30-40 yaşına kadar, bağyan arkadaşı olmayan nice kardeşlerimizi düşünüyorum...
4 yaşında bir bebenin, Kız arkadaşı var. vay be! erkenmi doğduk acaba?
100 usd harçlık verin, Gitsin AVM'de kendi alışveriş yapsın :)

@voyager

Şansına küs.

Sen de kreşe gitmiş olsa idin senin de olurdu diyelim. Detaylı bilgi istersen PM den gönderebilirim...

:)



bebek (klişe timi)

ayrıca allah mesut etsin:)

agfsdgh kreşte kızlar teklif ediyomuş

boyama kitabı al

bence oyuncak almayın

@cisterna

Haklısın sadece. Geçen gün doğumgününde bir tanesi bizim çocuğu bırakmadı ki arkadaşı ile oynasın. Kız peşinden ayrılmadı, iki dakika peşini bırakmadı. Hediye almayı planladığımız oğlumun arkadaşı sinir oldu walla. Eşim de çok sinir oldu. Bir de yorumu vardı ki. Ben daha 4 yaşındaki oğlumun kız arkadaşlarına sinir oluyorum. Büyüyünce başımıza neler gelecek? Anneler ve gelinlerin neden anlaşamadığını şimdi daha iyi anlıyorum dedi..

Gülsem mi ağlasam mı bilemedim..

ben anaokulundayken hediye icin cekilis yapmistik, ben bana cikan cocuga boyle pervanesi filan donen bir model ucak alirken, bana da kiz oldugum icin bir fatos bebek gelmisti. ifrit olmustum hatirliyorum :)
lego gibi bisiler de olur bence. zaten bir suru bebegi vardir. legosu olma olasiligi da var ama bebegi kesin vardir, legosu belki vardir.

Fotoğraflı çikolata alın. Mutlu yıllar yazılı kocaman bir çikolata! Tabii bütçenizi bilemiyorum ama.
www.hediyeleradasi.com bakın bence
ya da www.hediyeleradasi.com çokşirin farklı peluşlar var. bakın bence.

@tryit

Fatoş bebek almayacağıma söz verebilirim

@Cimcime
Güzel fikir doğrusu. Bütçem yok. Gariban devlet memuruyum ne de olsa.
:))

Barbie bebekleri sevdiğini öğrendim. Prenses şeklinde olanları varmış zannedersem bir de ona bakacağız.

İlgilenen ve paylaşan herkese teşekkürler..

Şu hediyeler de çok şeker...

Benim gibi sıkıntıda olan arkadaşlara yardımı olur belki de...

www.hediyeleradasi.com

www.hediyeleradasi.com

www.hediyeleradasi.com

Hangi gazeteyi arıyorsanız, onun dağıtım şirketinin en yakın şubesini bulun. Hani şu kuponları alıp hediyeleri veren şube oluyor. 100lerce var istanbulda.
Mesela yaysat şubesi

Edit: Bir gün önceki gazeteyi mesela dünün gazetesini şimdi bu sabah bayilerden toplayıp o şubelere götürüyorlar.

edit: sadece 10 ekimi okumuşum, sende eski gazete satılır demişsin sorunda :)

iyi de yani 3 5 gün diil 80 lerin gazetesi lazım bana?

milliyetin arşivine bak. sadece ilk sayfasına bakabilrsin.

üniversite kütüphanelerinde mikro filmleri bulunuyor eski sayıların.

üniversite kütüphaneleri +1
mikro film olanını bilmiyorum ama, mesela anadolu üniversitesinde ciltlenmiş arşivleri vardı bütün gazetelerin.

beyazıt kütüphanesinde olabilir

1897 yılına ait gazete arıyorsa İstanbul Ünv kütüphanesine gideceksin!
yanlış yazdıysan 1987 yılına ait arıyorsan? internet sitelerinden arşiv bölümüne gir 30-40 yıl eskiye gidebiliyorsun bazılarında...

teorik olarak milli kütüphane'de basılmış her şeyin bir kopyası var.

milliyet arşive üye olursan tüm gazeteyi görürsün....

Kızsa ilgiden sıkılmıştır diyerek sığ bir giriş yaptıktan sonra bir psikoloğa götürmenizi tavsiye ediyorum.

vallah bu yaştaki çocuk tırnaklarını yiyor kısmına takılıyorsanız ben 30 yaşındayım hayatımda hiç el tırnaklarımı tırnak makası ile kesmedim. kendimi bildiğimden beri yiyorum.

bana çok normal geldi kardeşiniz genel olarak da.

çok cevap gibi olmayacak ama ben 4.5 yaşında falan konuşabilmişim. Korkmuşlar hatta bu çocuk konuşamayacak mı diye

şımartmışsınız. ayrıca konuşmasa da çocuk psikiyatristine götürün. otistikler de konuşmuyor ama teşhisi konuluyor.

konusamadığı için sinirli olabilir

anlattığımız verilere göre üç yaş için bir bozukluk teşhisi koyulamaz sanki. bazı çocukalr geç konuşur. bir daha da susmazlar. tırnaklarını yemesi bir sorun, elini ağzına götürdüğünde geri çekin. nasıl olsa her daim yanındasınız. biraz uzaktan izlemekte de yarar var sanki. buldumcuk olmasın. bence kardeşiniz şu yaşı için normal

ukalalıklar için not : hekim değil babayım.

konusamama konusunda cok aceleci olmayın.bazı cocuklar cok erken bazıları epey geç konuşabiliyor.parmak emme konusunda da şöyle bir ornek vericem: bi kaç yıl once bir belgesel gibi bir şey izlemiştim,23-24 yaslarındaolan ve hala parmak emen bir kızdan bahsediliyordu.herhangi bir sorunu olmayan,üniversiteye giden,sosyal ilişkileri gayet normal olan kısaca normal bir kız.boyle gariplikler de olabiliyor.o yuzden o konuya da cok takılmayın derim ben.ben bilmiyorum ama cocuğu parmak emmekten vazgecirecek yontemler mutlaka vardır.bir araştırın.

amerikan güreşinin sadece show olduğunu söyleyerek başlayabilirsin.

oy oy yerim :D
biraz daha iyilik yapmayı seven süper kahraman filmlerinden izletseniz nasıl olur acaba?

cocuklar arasinda bu smackdown denilen garabet cok yaygin. en basta bu programdan uzak tutmaya baslayabilirsiniz cocugunuzu. ardindan karsiniza alip, bunun bir sov oldugunu, normal insanlarin bu tur hareketlerde bulunmamasi gerektigini, sonucunda yaralanabilecegini vs duzgun dille anlatmaya calisin. bir sure izlemezse zaten yasinin kucuklugunden carcabuk unutacaktir.

7 yaşındaki çocuğa oturup konuşsan nafile. Bunun bir şov olduğunu ve onların hiçbirinin gerçek olmadığını ve onun gibi zeki bir çocuğun bunlara nasıl inandığına şaşırdığınızı söyleyebilirsin.

ya bu smackdown çocukların yattığı saatlerde yayınlanmıyor mudur ? bazen seyrederdim amerikan güreşlerini de hani o geyik yapan ikili için seyreder gülerdim. başıma bela oldu şimdi.
@.aylin. : bir sürü var onlardan evde.

benim yeğenim de arkadaşına gittiğinde orda playstation'da oynuyormuş bunu.
sabahtan akşama kadar rey misterio, john cena, jeff bilmemne diyerek eşyaların tepesinde geziyor.

şimdi jeton düştü. arkadaşının psp'si vardı. onda oynuyorlardı. herhalde oradan kaptı.

Önce John Cena'dan başlayabilirsiniz. Adam normal filmlerde de oynuyo dersiniz.Film icabı bunlar dersiniz. Bak adamların hiç bi yeri kanıyor mu şakacıktan onlar dersiniz, sonra bak kavga edersen böyle olur diye Kimbo Slice'lı Ultimate Fighting videoları gösterirsiniz onun da gözü korkar.? Olmaz mı böyle. Kimbo da iyidir bu arada :D

facebook' ta da ufak cocukların yaptığı bir video dönüyor bu konuyla ilgili. ordan görmüşlerdir.

hem kardeşimden, hem de diğer ortamlarda karşılaştığım çocukların alayında var bu simekdavn hastalığı. sanırım yapacak bişe yok. teneffüslerde top oynamak yerine smackdown oynanıyor artık. abd endüstrisinin yeni bi eğlence aracı geliştirmesini bekliycez artık...

bizim karşı komşunun 4 yaşındaki çocuğundan hergün 4 posta dayak yiyorum bu undertaker muhabbetinden. her vurmasında garip garip şeyler söylüyor üstüne. bence bir süre bekleyin, hevesi geçer.bizim komşuda öyle oldu en azından.

programı beraber izleseniz, orda john cena'nın "bakın sakın bunları gerçekte denemeyin. çok tehlikeli. biz bunu yıllarca çalışıp yapıyoruz, siz sakın evde veya okulda yapmayın" dediği kısmı izletseniz daha doğrusu. fox'ta cuma saat 11 civarı yayınlanıyo yamulmuyorsam. hatta cena bunu söylerken ambulanstaki görüntülerini de veriyorlar, korkar belki

normal. biz de geçen aldık 1 kilo süzme 20 liraya.

kazıklanmamışsınız, piyasa o civarda...
ama etmez o kadar.

ucuza almışsınız.süzme bal aldık sivastan.30 tl kilosu.

çok iyi almışsınız afiyet olsun.

sivası bilmem ama çorum alacadan gelen bal daha pahalı. hani yakın diye söyledim.

balin kalitesine gore degisir bu durum. tadini begendiyseniz fiyat cok ucuk degil. normal yani. kilosu 100 $ (petek) olan ballar var :) balin en ucuzu (petek) 5 liradan baslar (toptan fiyat) ust siniri cok ucuk rakamlar.

akut'un kendi feneri vardır. illa fener vermenize gerek yok. arayıp konuşabilirsiniz, kalem pille çalışan fenerleriniz varsa size pil bağışlamak istiyorum diye.

özel pil ise her alete uymayabilir. imhaya ayırıp tap'a verin gitsin. nasıl olsa gider yazacaksınız. zaten eski ürünse skt'sine bir yıl kalmıştır.

boyutları kalem pil ise ve çöpe atacaksanız adres vereyim bana gönderin birkaç takım. ben fotoğraf makinesiyle itinayla imha ederim onları :)

cinsiyete göre değişebilen bir durum bu. erkeksen 18'de veda edersin ama dişi bir arkadaşımız isen evlenene/iş bulana kadar yeniletebilirsin diye biliyorum, eğitimin süresince de olabilir öyle bir şey, yani en az 4-5 senen olması gerek.

henüz 17 yaşında değilsin, 16,5 yaşındasın diyebiliriz. 1 ekim'de 17'ye gireceksin. kardeşim de 3 ekim 93'lü, aman allaaam!

soruna gelince, gelecek seneye kadar aldın aldın yeşili, sonra alamazsın. yaaaani, yurtdışına rahat rahat çıkmak için gelecek yaz son şansın.
2011 ekim'den itibaren laciverte dönmek zorundasın.

hemen gidip bir tane beş yıllık alıyorsun. 5 yıl rahatsın.

@trocero: kızlarda o dediğin oluyo da, erkeklerde 18 yaşından büyük olduğunu görürler illa ki. bunun cezası var bayım.

bununla ilgili duyuru vardı hatta yasa çıkmıştı artık erkeklerde ömür boyu faydalanabilecek diye. bi araştırın

tamam peki aldım ondan sonra 5 yıl dolmadan yenileme yapabilirim diye duymuştum doğru mu?

yolculuk istanbul'dan mı ? ona göre cevaplayayım

cıks, bursa'dan.

OK. Çanakkale terminalde inip iskeleye gidiyorsun. oradan ya eceabat'a, ya da kilitbahir'e motorla geçiyorsun. eceabat daha iyi. eceabatta iki yol var gidecek. birincisi abide. yanılmıyorsam minibüsler var abideye kadar. onlara binip abide de iniyorsun. orayı gezdikten sonra yürüyerek morto koyu üzerinden seddülbahire gidiyorsun. orada ilk çıkarma yapılan yerleri ve yahya çavuşu gezebilirsin. 5-6 kilometre yrüyüşten bahsediyorum. arada ulaşım var mı emin değilim. mesela bisikletlerinizi götürebilieseniz harika olur. bilahare seddülbahir'den yine minibüs ile alçıtepeye gidip salim mutlu'nun müzesini geziyorsunuz. oradan eğer varsa minibüsle direkt kabatepeye, yoksa eceabat üzerinden kabatepeye gidiyorsunuz. kabatepe tanıtım müzesini gezdikten sonra anzak koyuna veya 57.alay şehitliğine ve conk bayrına gidebilirsiniz.

dediğim gibi mesafeler uzun. bisiklet ile bir günde detaya girmeden gezilebilir. sabah 8.30'da eceabatta olursanız. akşam saat 18.00 gibi tekrar aynı yere dönebilirsiniz. veya orayı gezen tur otobüslerinden birine takılın. çoğu bedava tur olduğu için sizi de alabilirler belki. ya da mahalleden 18 kişi toplanıp bir minibüs tutun. sabah altı da yola çıkıp keyfinizce gezin. akşam da gece yarısına doğru tatlı bir yorgunlukla evinize ulaşırsınız.

tabii özel araç olunca tadından yenmiyor. o zaman size rota bile çıkarabilirim.

diğer bir alternatif de eceabat ta ve merkezde müşteri toplamaya çalışan nispeten dandik turlar. bisiklet ve araç yoksa bu yol daha iyi gelebilir. zira öbür türlü zor.

bir de tavsiye, çanakkale ye gelmişken şehitlikleri kısa tutun. kardeşiniz kaç yaşında bilmiyorum ama içimden 16-17 demek geliyor. iyi bir kıyak çekip, güzel tatil yaptırabilirsiniz kardeşinize. epey gidilecek yer var sağda solda.
mesela karşıya geçmişken, yanınızda çadır da olması koşuluyla kabatepe orman kampına gidersiniz bir gecelik. süper bir denizi vardır ve adı üstünde orman kampı. hatta orayı zamanında öğrenciler falan keşfetseymiş olimpos olurmuş bence. istanbul a yakınlığından falan...

çok saptım.tatil işini düşünürseniz tekrar yazın. gidilecek yerleri yazarız.

hayır

hollanda kara listeye alıyor isviçrede aşağı kalmaz herhalde. her ülkenin uygulaması farklı oluyor. büyükelçiğe telefon etmeyi denesen?

evet sanırım en iyisi büyükelçiliği aramak olacaktır. cevaplar için teşekkür ederim

karma felsefdesinin islamda yeri yoktur. burda ne ekersek öbür tarafta biçicez onları.

cevabımın cıvıklığını bağışlarsan ben onu atalar dilinde şöyle tanımlardım :))

"allah'ın sopası yok" durumu

etme bulma dünyası ?

İlahi adalet, etme bulma dünyası cevabımdır.

@bana uyar,

senin cevabın; yok öyle bir şey.

ben de konunun saçmalığına binaen birşeyler düşünüp yazıya dökecektim, ama saçma bulduğum durumu ifade edecek bir kelime aklıma gelmemişti. ilahi adaleti koyabiliriz yerine.

men dakka dukka denir. (çalma kapıyı çalarlar kapını)
eden bulur

şu an destek arıyosun, seni iyi hissettirecek şeyler duymak istiyorsun. bunun farkındayım ve bunun farkında olmadan yazdığımı varsay zira öyle. seni iyi hissettirmek adına yazmıyorum. ben bu anlattıklarına benzer bir kavşağa 24 ümde girmiştim. sevmediğim şehir, sevmediğim okul, sevmediğim bölüm, sevmediğim hayat tarzı vs. ve bir sabah oldu herşeyi değiştirmeye karar verdim! demeyeceğim elbette. romanlarda olur o. zor ve sancılı bir süreç bu ve olabildiğine sancılı. tek yapman gereken biraz çaba ve şansın yanında olması. bu kadar yazıyorum. kalkıp burada kendi hayatımda yarattığım, yaratılan değişimleri ifşa etmeyeceğim ama mucize değil yaşayacakların, yapmak istediklerin. ve de örnekleri bol. senin için tek dileğim doğru insanlarla tanışman. gerisi sende.

Ben 26 yaşındayım, bazen ben de benzer şeyler hissediyorum. Sonra 52 yaşındaki annemin, 75 yaşındaki babaannemin ne kadar hayat dolu olduğunu görünce kendimden utanıyorum.

Psikiyatrist yahut ermiş değilim, ama hayatın anlamı ve benzer ruhsal konularda çok okurum. (İslam, Kabala, Budizm..) Ve sana naçizane okusuklarımı özetlemek isterim:

Olanda hayır vardır, yani bugüne kadar başımıza gelen herşey onları yaşamamız gerektiği için gerçekleşti. Hayat tesadüfler tarafından yönetilen bir şey değil, biz sadece sınırlı bakış açımızla onları tesadüf, iyi şans-kötü şans olarak yorumluyoruz. Yani senin "hayatı ıskaladım" diye düşündüğün süreç aslında olgunlaşmanı sağlamak için yaşaman gereken süreçti.

"Acı çekerek olgunlaşma" fikri her ne kadar boktan ve saçma gelse de şöyle düşün: Doğduğun günden beri her istediğin şey istediğin anda gerçekleşseydi; sen şu an bir dananın duygusal zekasına ve olgunluğuna sahip olurdun.

Sana İslamda olan "Keşke şeytanın lafıdır" sözünü hatırlatmak ister ve Mesnevi, Kabala ve kişisel gelişim kitapları okumanı öneririm. Mutsuzluğunu azaltmana ve hayatı anlamlandırmana antidepresanlardan daha faydalı olur zannederim.

Bir de depresyondak insanlar için yazılmış "İyi hissetmek" (Dr. David Burns, Psikonet yayınları) kitabı var ki, alınca bana dua edeceksin.

Son olarak, saçların için "Tibet'in Gençlik Pınarı" hareketlerini (bi internette araştır, iyi gelmediği sağlık sorunu yok kendimden biliyorum, sözlük'te bile hakkında yazılanları okuyabilirsin)tavsiye ederim.

Daha reşit bile olmamışken bok yoluna hapishanelere girip yaşlı bir insan olduğunda çıkanlar var bu dünyada kardeşim; yahut kör, sağır, felçli olanlar, 70 yaşına gelip tek bir harf öğrenememiş olanlar, 13 yaşında satılanlar, köle yapılanlar.. Geçen gün 8 yaşındayken köyde mayına basıp bacağı kopan bir genç adamla konuştum. E o şimdi kimlere sorsun hesabını? Saymakla biter mi dünyada insanların başına gelenler?

Sen 23 yaşında, saç dökülmesinden başka bir sağlık ve anladığım kadarıyla büyük bir maddi sorunu olmayan, üniversite okumuş bir genç adamsın. Böyle ifade etmek istemezdim
ama, senin kadar şanslı olmayanlara biraz ayıp, elindeki nimetlere karşı da biraz nankörlük etmiş olmuyor musun?

"Les invisibles" ilmini izleyelim gel seninle, şunu da aklından çıkarma: Yiyecek yemeğin, içecek temiz suyun ve üzerinde bir dam varsa; dünyanın %70'inden daha iyi durumdasın. (Ben demiyorum, sayılar söylüyor.)

olm delirdin mi, 23 yaş hiç bir şey için geç değil, istersen balet ol. aynı yoldan ben de geçtim. 25 yaşında bitirdiğim bölümle alakası olmayan bir mesleğe sıfırdan, maaşsız olarak başladım. üstüne üstlük üniversitedeyken bir kaç arkadaşımla başlayıp 2 yıl sonrasında iflas ettiğimiz bir girişimden de tonla borcum vardı üzerimde. 6 ay para almadan hatta yol parasını da kardeşlerimden alarak başladığım işte 1 yıl sonunda çok iyi bir konumdaydım. (bunda en önemli etken gerçekten yapmak istediğim işi yapıyor olmam elbette)

benim de saçlarım seyrekleşti, ben de okuduğum bölümden nefret ediyorum ama bunların hiç bir önemi yok. hayat formüller üzerinden ilerlemiyor, buna kanmamak lazım. bize dayatılan, eğitim, askerlik, iş, evlilik formülüne boyun eğmek zorunda değiliz. herkes kendi hayatını yaşar, bu yüzden bir şey yapmak istediğinde yap. seni mutlu eden formül doğru formüldür. eğer bu rutin çok doğru olsaydı insanlar 28-30 hatta 35 yaşında 50 bin euro verip pilot olmazlardı.

geçmiş yıllarda yaşayamadığın şeyler için pişmanlık duymanı anlayabiliyorum. bundan kurtulmanın en iyi yolu şimdi istediği şeyleri yapabilmek.

rockstar olayım demiyorsan gitar çalmak için hiç geç değil. (hatta onun için bile geç değil)

gerçekten istediğin şeyleri yapmaya başlarsan hiç bir zaman hiç bir şey için geç olmadığını göreceksin.

kırk yaşındayım, ünideki günlerime göre 30 kilo fazlam var, saçım yok, kolesterol belası başladı. eski hareketliliğimin uzağındayım. eee ben napayım o zaman ?

ancak evliyim, sevdiğim bir karım ve yaşamın anlamı haline gelen bir oğlum var. yaptıklarımın gururunu, muzırlığını ve hatta pişmanlığını yaşıyorum. yapmadıklarımı da sıra gelmemiş herhalde diye kabullenmişim. hayat devam ediyor.

bir sır daha vereyim senin düşündüklerini 65 yaşım için düşünüyorum şu anda. insanız biz malum olur öyle.

ful yeşilli suudi
diğerini bilemedim burdan bak
en.wikipedia.org

yeşil beyaz siyah kırmızı olan filistin bayrağı.

yeşil beyaz siyah kırmızı dan iki tane var
birinde yeşil üstte
birinde siyah üstte
filistininki siyah üstte olanmış.

@kediebesi belki ters takmışlardır yeşil üstte olanı. :)

filistin bayrağından ziyade yeşil üzerine arapça yazılı olanlara takıldım ben..arabistan bayrağında yazının altında bir kılıç resmi var ama fotodaki bayraklarda kılıç göremedim..daha çok kaplancıların kullandığı tevhid yazılı bayrağa benzettim ama emin olamadım..

evet sizin dediğiniz gibi olması lazım. zaten suudi arabistan bayrağında da kelime-i tevhid varmış.

yanılmıyorsam cihad bayrağı yeşil olan. birinci dünya savaşı dönemi fotoğraflarında da var.

@lemmiwinks
mümkün deel :P

bence kendi basımevinin sitesinde veya onlara mail atarak bulabilirsin?
dogan kitabın boyle bir yetki hatta bilgiye sahip olduklarını zannetmiyorum

doğan kitap da yayınlarken, yazardan izin almadan, ona telif ödemeden yayınlayamaz ki!

Doğan Kitap, izni aracı şirketle orijinal yayıncıdan alıyordur. Tek seçeneğiniz orijinal yayıncıyla temasa geçmek.

simon and schuster'a baksanıza.

oda küçükse ucuz olaraktan 23' led monitör tavsiye ederim. hdmi olan. tv ye o kadar para bayılmaya gerek yok. hem %40 enerji tasarrufu yaparsın aslanlar gibi.

3,5 metreye 42 inç bile gider. en kralı ikibin liraya düştü. biraz daha paranız varsa lede gidin. yeni teknoloji o çünkü.

şimdi biraz daha detay alsak çok iyi olur, tv'yi sadece kablolu seyretmek için mi alcaksınız yoksa ps3 alırım, b.sayar bağlarım gibi hayalleriniz var mı ve en önemlisi bütçe ne kadar gibi detaylar:) genel bir bilgi vermek açısından samsung ve lg'nin size uygun olacaktır diye tahmin ediyorum. sony biraz pahalı olabilir tabii ama para bok bende diyorsanız o en kralı olur =) bu arada bir önerim de iki duvar arası 3,5-4 mt ise 32inç ideal olacaktır, showroomlarda durduğundan daha büyük duruyor eve gelince aklınızda olsun :)

toshiba 42" xv serileri, muadillerine göre uygun fiyata bulabilirsin. hem full hd. hem 100 hz. hem ses çıkışı mükemmel bir alet. dilersen yine toshiba rv serisi de uygun ama av ve lv serileri tavsiye etmem parana yazık. alacaksan rv-xv yada zv serilerinden yürü.

dogru aslinda bunlari onceden soylemem gerekirdi.

ps3 yok. uydu alici ve dvd player var evde sadece tv'ye baglanabilecek.

fiyat olarak da 1500 milloru gecmese fena olmaz.

o zaman samsung 32b650 serisi olabilir, işinizi fazlasıyla görecektir. ileride ps3 alırsanız, b.sayar bağlamaya falan karar verirseniz de işinize görecektir..

www.hepsiburada.com

yok ben kısa vadeli düşünüyorum şimdilik işimi görecek, fazla özellikli olmayan bir şey istiyorum derseniz de:

www.hepsiburada.com

not: hepsiburada fiyatları biraz daha fazla tabii ki, daha ucuza bulabilirsiniz showroomlarda veya teknomarketlerde..

yaşanılabilir derken önemli kıstaslar neler? altyapının gelişmişliği, güvenlik, anakaraya uzaklık, doğal afetlere yatkınlık, kültürel yakınlık? bunları bir önem sırasına koyarsan daha açıklayıcı olur ama benim tahminim cevap hep Hawaii olacak.

bora bora, yüksek tepesi var, lagünü var, en ykın adaya 500 kilometre. beş yıldızlı otellere yetecek lt yapı var. çok büyük de değil.

evet evet bora bora

ya da vanikoro.

phuket adası.. hem çok da ucuz

(bkz: şeyseller)

leğene sıcak su doldur otur. birebir.
olmadı procto gylvenol.

bir ölçek (bkz: batticon)'u, bir leğen kaynar sıcak suyun içine dök. 20 dk kadar üzerine otur.

diğer yandan kesinlikle doktora gitmeni öneririm.

yediklerinize dikkat etmeniz gerekiyor.
acı - patlıcan bazı domatesler dokunabiliyor.
(ayıb olacak ama tuvalette kendinizi zorlamayın kabız olmayın.)

her gün akşam yemeğinde zeytinyağlı-limonlu kıvırcık salata. tabi acı yasak. bi de kabız olmamak gerekiyor.
bunu tamamen geçiren alternatif tıp uygulaması yok. sadece ameliyat olmayı geciktirebilirsiniz.

sıcak su+

ama doktora git. ben kendimi hemoroid zannetim, acılar içinde krem bile sürdüm, sonra fissür çıktı :/ tamamen yanlış tedavi şeyyetmişim kendim kendime.

galiba ile olmuyor bu işler, önce mutlaka doktora git (yalnız başına git, orda hemşire oluyor zaten), korktuğun gibi olmadığını göreceksin zaten. ama hastalığın ne olduğuna bile emin olmadan tedavi uygulamaya kalkarsan daha kötü bile yapabilirsin. bende kan gelmişti, oturamıyordum, tuvalete çıkamıyordum, korkuyordum. sonra kalınbağırsak kanseri miyim dedim, ki en kötüsü bu. ben de oramı buramı göstermem derdim. ama can kaygısı başgösterince, ölüm korkusuyla gidiverdim. iyi ki gitmişim.

kaygılarını bir kenara koy, bomboş kafayla al şimdi telefonu eline, al randevunu, git, alternatif tedavini sonra yine uygularsın.

sıcak su her halükarda çok iyi geliyor demek de doğru değil, kansersen sıcak su çok kötü...

maalesef o parmağı yiyeceksiniz. hemoroid sandığınız şey anal fissür olabilir. o zaman kestaneyi çizdirip çizdirmeyeceğinize karar vereceksiniz. maalesef başka çaresi yok çünkü. ancak imkanı yok gidemem diyorsanız, tavsiyem sebze ağırlıklı beslenin. et, kızartma, acı biber ve ağır yemekler çıkışı zorluyor çünkü.

bir de anestol diye bir pomat var. iyi geliyor acı çok arttığında.

Kuşburnu Marmeladı. deneyen tanıdıklarım var kurtulduklarını söylüyorlar bu meretten. dene bence. orjinali Gümüşhanede, ama Mısır Çarşısındanda bulabilirsin sanırım. ben gümüşhaneden aldığımda ki 3 hafta kadar öncedir kavanozu 7 ve 15 olarak iki boy satılıyordu.

Yahudi baklası, babam herşeyi denedi ama bununla kurtuldu en son...
ama doktora gitmeden nedir, nasıldır anlayamazsınız, bence utanmayın, gidin.

haci kusburnuyu cekirdegi ile ye hic bisin kalmaz. babamdan biliom.

teknik analiz bilmek lazım

Demo hesaplarla kendini dene öncelikle piyasaları takip et şirketleri öğren zaten bi süre sonra hangi şirketlerin hiç zarar yapmayacağını öğreniyorsun. Borsa'da uzun vadede sağlam şirketlerle kazanmak var ama asıl olayı zevkli kılan büyüyen şirketleri yakalayabilmek.
Paranı riske atmadan demo hesaplarla oyna yada ufak ufak lotlar alarakta deneyebilirsin. Teknik analiz lazım evet ama kendini yetiştirirsen teknik bilenlerden çok daha bilgin olur.

eğer çok yakından takip edemem diyorsan uzun vadeli düşünmen lazım. bunun içinde borsanın düşmesini beklemek gerekiyor. ara ara borsada keskin düşüşler yaşanır. mesela 5000 puanlık bir düşüş yaşandığında girip uzun vadede tekrar eski haline geldiğinde çıkarak kar edebilirsin.

amaç oyun oynamak ise farklı alternatifler var. amaç yatırım yapmak ise bu uzun vadeli bir iş. paranı gidip bir hisseye yatır. bekle. tavsiye istersen tüm bankalar ve aracı kurumlar verir.

www.mkek.gov.tr

Askeri Fabrikalar Umum Müdürlüğü?

askeri fabrikalar umum müdürlüğü

değil, osmanlıca bir isim aradığım. halk arasında kullanılan ismi de olabilir, bilemedim.

İmalat-ı Harbiye

veraset ilamı her durumda çıkarılması gereken bir belge. bu zat vefat etmiştir, kanuni mirasçılarının listeside budur gibi. bir miras paylaşımı belgesi değil. reddi miras sanırım ondan sonra devreye giriyor.

aynı tabloda bir de "clearance" var yine defans oyuncuları için. bu ne olabilir sizce?

shot blockedtaki block olabilir. clearance da topu tehlikeli bölgeden uzaklaştırmadır büyük ihtimal.

edit: yani sutu bloke etmiş defans oyuncusuna yazılan şeydir block büyük ihtimal. yoksa shot blockun içindeki block değil.

block : top geçer, adam geçmez.
clearance : adam geçer, top geçmez.

gerçekten..

block : Engaging an opponent in an effort to keep him from getting to a specific part of the field or player

clearance : to kick the ball away from one's goal.

clearance için topu uzaklaştırma diyebiliriz o halde ama block? halen anlayamadığım şey engellenen şey top mu rakip futbolcu mu? orası çok belirsiz. ama seçimimi şuttan yana kullanıp "engellenen şut" diyorum block'a (:

clearance topu uzaklaştırmak, block ise verilen pasa araya girip topu kapmak bence.

top kapma için interception kullanılmıştı. daha doğrusu ben interception'a top kapma dedim. bu şekilde 15 tane falan terim var sadece block ve clearance'da arada kaldım.

enlarge your penis'in dişisi gibi duruyor :/

ya böyle şeylere inanmayın. kilo almak veya hamile kalmak dışında göğüs büyüten bir aktiviye yok. sütyen takmayın evdeyken. o belki kan dolaşımı kısıtlanmadığı için faydalı olabilir.

bu urunlerin hap seklinde olanların aman uzak durun. krem formundakiler hem daha hızlı etki ediyor hem de hormon dengeni bozma ihtimali daha az. yalnız cok buyuk bir faydaları yok diye biliyorum, sınırlı bir etki yani. ama ihtiyac varsa bence kullanılabilir. star bust fena değil diye duymustum bi araştır istersen..

Bi allbress gibi bir sey vardi ona da bakabilirsiniz, ebru salli bunu kullanip sonradan silikonunu cikartmisti nerden biliyorsam, galiba bir arkadas soylemis olacak

(git: 127502)

çok tşk!

vazgeçtim... :(

"sen, bir hayatın israfısın." sanki en yakını

sen bir yaşamın artığısın.

oksijen ziyanısın

yarrağımın kurma kolu.

insan ziyanlığı.

Ömrümü çürüttün
Ziyansın
İnsan artığı
Hayatın boku

(Sonuncusu çok fantastik oldu bence:))

sen bir ömür törpüsüsün

gereksiz insan

allah özenmeden yaratmış

(bkz: İnsan müsveddesi).

Aldığın nefes zarar.

Hayatını zayi etmiş birisin. Bu iyi oldu sanki.