nasıl gidilir ne denir konusunda pek bi fikrim yok ama bu bunalımın sebebini -özel değilse tabi- anlatırsan hafiften,etkili çözümlerin gelceğini düşünüyorum duyuru ahalisinden...geçmişteki bunalım duyuruları şahidimdir..:)

yaşadığın şehirde tıp fakültesi varsa psikiyatri polikliniğine randevu al. muhetemelen diğer poliklinikler kadar kalabalık olmayacaktır. doktorun sana ilaç tedavisi uygulayacaktır ve düzenli olarak kontrole gelmeni isteyecektir. alkol ile problemin varsa diazem ve benzeri bir ilaç verir. diğer problemlerin için ise anti depresan verir. birazda sen gayret edersen 1-2 ay içinde hiç bir sıkıntın kalmaz. hiç bir şey yapmamaktansa git doktora, kazanacaklarının yanında hiç bir şey kaybetmezsin.

psikiyatristten önce psikolog gör bence, ilaçlara bağlanma. sıkma canını da, en azından git bir şansını dene. araştır, "şurda iyi psikolog nerdedir, kimdir" diye sor, gerisi zaten gelir.

uniden atılmış olabilirim. ne harç yatırdım ne bir şey yaptım. Bunun gibi şeyleri yapamıyorum.
neden bu hal?problem ne vs... eskiden düşünürdüm çabalardım artık hiiiiç bir çaba isteğim vs... kalmadı. Hiç bir şey kalmadı. düşünmek istemiyorum bir şey yapmak istemiyorum.

Edit: gidipte iyileşen var mııııııı?

hangi şehirde olduğunuzu söylerseniz yönlendirme yapabilirim.

ayrıca kesinlikle ilk iş olarak psikiatriye gitme. psikolog ilaç kullanılması gereken bir durumda olduğunu görürse psikiatriste yollar zaten.

istanbul

klişe bir tabir olacak belki ama sen baştan hiçbir şey istemiyorum dersen kendini zora sokarsın sadece,başlamadan bitirirsin herşeyi...kötü şeyler yaşamış olabilirsin.bunlara rağmen hayata biyerinden dahil olmaya çalışsan gerisi çorap söküğü gibi gelir bence...

etki- tepki meselesi. seni bu hale getiren nedir. ?

bu durum bir ayrılıkla filan mı ilgili?
umarım ilerde şu geçirdiğiniz aylara acımazsınız, tüh ömrümün en güzel zamanlarını komada geçirmişim demezsiniz. o zaman daha çok üzülürsünüz bence.

@gnl rkn: etki tepki- başarısızlıklar, belkide beklentilerin yüksek olmasından kaynaklı ve sosyal fobik gibiyim işkence gibi oluyor hayat. selam vermekten tutta bir yere gitmekten gelmekten herşey çook acı veriyor. bir yere gidip geliyorum, geldikten sonra "aaa bu oldu aa acaba bana bu gözlemi bakıyorlar şöyle mi oldu vs..." yani herşeyden vazgeçtim(eğitimim vs...) gidip asgari ücretten bir iş bile bakamıyorum.
@kediebesi: nefes aldığım her ana pişmanım. Çocukluğum ergenliğim heeeep 5 para etmez hiiiiiç bişi yok ya. Ne arkadaş ne hobi ne bişi ne mutlu bir an hep böyle sosyal ezik, tedirgin, ürkek, tatminsiz, ... Bu şu anım diğer anlarımdan farklı değil sankiii. Poffffffffff böyle işte.
@patriot1885: çook çabaladım. Daha önce daha kötüydüm sürekli ağlıyordum kendime zarar veriyordum.Bunları kendi kendime aştım.koştum. beslenmeme dikkat ettim. Pozitif düşündüm. hayatımı düzene soktum. Vaktinde yattım vaktinde kalktım. Hayata döndüm. Depresyonu sildim. Ama sosyal fobi olmuyor olmuyor olmuyor. 1 yıl sonra artık bitki gibiyim. En azından ağlamıyorum bir şey hissetmiyorum.Kendime zarar vermiyorum ot gibi yaşıyorum.

istanbulda tanıdık yok pardon.
ama sana şunu söyleyebilirim; eğer kendine bir amaç bulamazsan, hiç bir psikolog veya psikiatr sana yardımcı olamaz. sana verirler ilacı, saatlerce terapi görürsün ama kendine 'şimdi ne yapacağım' diye sorup da cevap alamadığın anda yapılan her şey boşa gider.
bunları yazıyorum çünkü senden az kalır tarafım yok. çoğu zaman geleceğe baktığımda ancak bir hafta ilerisini görebiliyorum. sonrası karanlık. ve kendimde gördüğüm tek eksiklik amaç. umarım etrafındaki insanlar, ailen, dostların bir amaç bulmanda seni destekler.

belki seni hayata bağlayan bir insan ( sevgili olmak zorunda değil ) olmadığındandır. bende aslında depresyona yatkın biriyim. en ufak bir olumsuzluk moralimi bozar, yaşam bana işkence gibi gelir. o zaman yaz ı hatırlayıp yapabileceğim güzel bir aktivite yi canlandırırım ( mesela bu yaz ispanya turu yapmayı düşünüyorum, ve bu beni inanılmaz heyecanlandırıp keyiflendiriyor.) ,sende kendine iyilik yapmak istemezmisin. ?

evet profesyonel yardıma ihtiyacınız var. sözüne güveneceğiniz birini bulun. yakınınız da olabilir bu. sizi objektif olarak değerlendirebileceğine inandığınız (ayh ne zormuş bunu yazmak) birine açılabilirsiniz. bunu zihninizde bile yaratabilirsiniz. bence büyük değişikliğe ihtiyacınız var. hindistan'a filan gidebilirsiniz, hayatınızın çok başka bir amacı olduğunu keşfedebilirsiniz, kim bilir belki henüz sizi tatmin edecek şeylerle karşılaşmadınız veya bu hisleri bastırdığınız için bu konumdasınız.
başkalarıyla yaşıyorsanız tek başınıza biraz zaman geçirmelisiniz bence. kendi işlerinizi kendiniz görüyor musunuz? çamaşır, bulaşık, yemek vs gibi? bunları yapmaya başlayın. spora yeniden başlayın veya bir inşaata filan gidin çalışın, yeter ki enerji sarf edin. odanızı, dolaplarınızı düzenleyin. bunlar sizin zihninizi yansıtıyor. her çekmece dolup taşıyor mu, dolabınız alt üst mü? beyninizin içi aslında karşınızdadır. kendinizden bir nedenle uzaklaştığınızı düşünüyorum. ot gibi yaşamakla kendine zarar vermek arasında aslında çok bir fark olmadığından durumunuzun tekrarlama ihtimali var. bu yüzden bence hemen harekete geçmelisiniz. yine absürt bir laf yumurtlayacağım, içinizde olun! her an ne yaptığınızın farkında olun. beyninizin tvye kapılıp zombileşmesine izin vermeyin! ayrıca bu laflarımın tümünü şüpheyle karşılayıp kendiniz değerlendirin, ben kesinlikle bu konuda profesyonel değilim, ancak arkadaşça içimden geldiği şekilde tavsiye verebilirim.

bak şimdi mesela yellowstone'da deprem oldu 2.9. 2012 filmini gördünüz mü acaba? şimdi mesela gerçekten 2012'de yer yerinden oynayacak olsa, o güne kadar dilediğiniz şeyi yapabilecek olsanız, neler yaparsınız? nerede, kiminle olmak istersiniz?

aha porto riko da sallanıyor, amerika kıtası sallan yuvarlan. türkye'deki depremlere bakıyoruz evet bugün içinde 3.5 üstü ühüüü en az 6-7 deprem var. hiç birimiz buradan sağ çıkamıycaz ben diyim size!

@insanımsı: ya kafam bir acayip çalışıyor. çok idealist. sınırları çook zorluyor bir hedef oldumu. Sonra işin içinden çıkılmaz bir hal alıyor. Ve böyle bir durumda neyin normal neyin değil olduğu algısıda karışıyor.Çok acayip konuşuyor ve hareket ediyorum. Sonra kayış kopuyor. kendimi suçluyor ve yetersizlikle suçlayıp duruyorum kendimi.

@gnl rkn: arkadaşlarıma kendim yol verdim. geriliyorum arkadaş vs... hep sanki rekabet içinde görüyorum. En yakın dostumu bile. kendime iyilik yapayım diyorum planlar kuruyorum ama işte o sosyal olaylardan çekinmemden dolayı. Şuraya gitsem böyle yapsam yine ezik bir şekilde geçecek düşüncesi. Daha çok üzülüyorum. Hep eziklik hep eziklik

@kediebesi: kafamda sürekli otomatik düşünceler var. Hep geçmişte aşağılandığımı küçük düştüğümü düşündüğüm şeyler aklıma geliyor. Sürekli offfluyup puffluyorum sonra evdekiler kızıyor bize mi yapıyorsun diye. Yatarken bile peltim çıkmadıysa yatağa gitmiyorum. Çünkü düşünceler düşünceler düşünceler... Onlardan kaçıyorum. O kadar hızlı yemek yiyorum ki anlatamam. Düşüncelerden kaçmak için. Arada tatlı yapıyorum, pastalar sütlü tatlılar. O da toplamak işkence gibi. yeteri kadar koyacak yer yok. Yani aslında herşey süper olsun istiyorum olmayınca çook kızıyorum. Çoook kuralcıyım. Evdekilerden tam tersi, ucuzcu günü kurtarmacı. İşte bunlar aklıma geliyor. toplarken sinir küpü oluyorum. Kafam sürekli böyle bır bır bır düşüncelerle dolu olduğu için çook zor oluyor takip etmek düşünceler içince boğuluyorum. Kafamı yavaşlatmak adına yazarak üzerine gidiyorum. Biraz dayanıyorum sonra tekrar kafam bır bır bır. O yüzden düşünmek istemiyorum.Kendimin farkına varamıyorum bu zihinsel yükten dolayı.
Bırakayım gideyim diyorum ama kafamı sürekli yanımda taşıdığımdan her şey yine aynı her şey yine dayanılmaz.

Dediklerinize göre önce çözüm moduna girmem lazım. Ya ama ya herşey sadece beyin kimyasallarından kaynaklanıyorsa :( pofff bu ya ve amalar hiiiçç bitmiyor.

Zamanınınız ve enerjiniz için çook teşekkürler.

çözüm moduna girmek güzel bir yaklaşım. dediğim gibi evden uzaklaşmak iyi olabilir ama bunu en az riskli şekilde yapmak lazım tabi, evden kaçmak gibi algılanmasın.
eğer hormonlarında, vücut kimyanda bir tuhaflık varsa ki bu olabilir, doğal bir şeydir, o zaman doktor yine sana yardımcı olacaktır. seni belli testlere yönlendirir. bir şekilde bakış açının değişmesi lazım.
eğer ingilizce biliyorsan yogatic.com'a bir bak. bir iki meditasyonu dene. rahatlamaya çalış. doktora mutlaka git. :) sizle başladım senle diye geliştirdim emir kipiyle bitiriyorum artık bu saatte kusura kalmayınız.

ya mesela vipassanaya gidebilirsiniz! şimdi aklıma geldi. evden uzak sıfır risk bedava şahane ortam :) bir hafta konuşmak yasak :) şile'de yapıyorlar galiba. bence denemelisiniz!!

bunu bize anlattığın gibi doktora anlat ya da yapamayacaksan bu yazılanların çıktısını doktora ver . ordan sonra kime sorsan söyler zaten ..

Pofffff senin üzerinden konuşmuş olacağım da, kusura bakma. Senin düşündüklerini ve hissettiklerini yaşayan ne çok genç insan var. Ben de buna şaşıp kalıyorum. Yanlış anlama, dertlerini küçümsemiyorum. Bu kadar ümitsiz olmayı anlayamıyorum. Bu hayatta hiç mi güzel bir şey yok? Geçmişe takılıp kalmak niye? Ölmeyi isteyecek kadar, kötü ve dayanılmaz ne olabilir ki hayatında? Arkadaşlar pek çok güzel önerilerde bulunmuşlar. Biraz onları oku, moral olur sana. Çok yakında bahar gelecek ve güneşli günler.Kendini daha iyi hissedeceksin inan. Nick' ine de bayıldım. Seni gözümde pofulduyarak dolaşırken canlandırdım. Bu da bana çok sevimli geldi. Şimdi bu yazdığıma da, rahat rahat pofuldayabilirsin. Hiiiçç alınmam.

3 sene kendimi bir yurt odasına kapatmış, bütün gün internet, video izlemiş
sonra birden bire hayatı toparlamış biriyim.

Psikolog, peygamber, tanrı falan hiç birisi çare bulamaz sana.

Senin kendini zorlaman, zevk aldıgın şeyleri yapman, yaptıkça daha çok zevk alıp yapmaya devam etmen lazım.
Sevdigim bir bölüme geçtim, ilk 1 ay çok zor gittim derslere, sonra sonra açıldım, arkadaşlarım oldu, bütün derslerimde başarılı oldum, o başarım bir anda bana enerji verdi ve hayatımı çevirdim.
Bunu dikkate almanı öneririm.

bence biz toplanalım sahile vurup toplu intihar edelim
sonraki hayatımızda balina olursak yapalım bunları, unutmayalım.
tabii intihar kocaman bir şaka! Allah korusun, bence depresyondan bile bin kat daha bter. ben de düşündüm de oradan vardım bu karara.

sadece şunu diyorum: ilaç kullanma.
mekan değiştirebiliyorsan bunu yap, bi de tabii ki irade lazım ya.
güzel günler göreceğiz güneşli günler, hayaller lazım bir de
bi de vücuduna iyi davran
demin hormonlarla ilgili bi konuya yazdım
hormonlar olsun enerji mekanizması olsun bunlar da büyük katalizörler.

depresyon geçer ya, ne diyeyim senin için çok üzüldüm, kendimden biliyorum... mesaj falan yaz bana, bağlantımız olsun. ciddiyim.

bi de ayrıldığın kıza farklı bak, o olaya farklı bak, değişik açılardan falan. onun gibi, bütün sorunlarını aşmalısın, yaşamalısın.

aldı bulutsuzluk özlemi:
"ne olursa olsun..."

yie ben seni kız sandıydımmm!! olmaz ki.
erkeksen geçer ki olm. :) bişi olmaz. en kötü askerde geçirttirirler :)
okulu da bıraktığına göre...
senin gibi biriyle tanışmıştım bi sefer. ama ilginçtir o dışarı çıkmıştı evinden. yüzünü bile tam hatırlayamıyorum kapkaranlıktı, gözleri, yüzü sanki gri bulutların arkasındaydı...sen sakın ola ki onun yaptığını yapma. çünkü sonra dayısı ile de konuşma fırsatı buldum. madalyonun binlerce yüzü var. sakkın ha.ben diyeyim.

metronun hakaniemi durağında inince etrafta bir tane vardı yanlış hatırlamıyorsam. finlandiya'da her evde zaten sauna olduğu için çoğunlukla turistler kullanıyor böyle yerleri. nisanda da çok turist olacağını sanmam.

bir arkadaşım yeni geldi hemen hemen hepsi öyle imiş

ben de 3. gün gitmeyi planlıyordum, yığılma olabilir:D

ben hala 3.gün gitmeyi planlıyorum :D

yılların geyiğidir:))
güleyim biraz :)

hiçbir farkı yok arkadaşlar hergün aynı her sonuç olası ..
hiç bir mantığı olmayan sınavdır teslim olup birkaç kısadönem ve asteğmen tanıdığınızda anlayacaksınız :)

325 kd. olarak orda askerliğimi yapmış ve 327 kd.lerin sınavında görev yapmış biri olarak gönül rahatlığı ile söylüyorum ki 3. gün git kafan rahat olsun arkadaş. Hatta son saatlerde git komutanları sinir et biraz :)) Son saate kadar beklemek zorundalar ne de olsa.

onlar için hiç farketmez kafanı yorma.ben ne mühendisleri ne işler yaparlarken gördüm.misal harita mühendisiyim bakım onarım takım çavuşluğu yaptım.bir arkadaşım elektrik mühendisiydi spor salonu sorumlusu oldu.

bi iş yapmıyosan bişi demene gerek yok iletişim mezunu olduunu söle geç. zaten anlamazlar ne demek olduğunu. sallamazlar.
(ben de iletişim mezunuyum kurgu ve yayın subayı olarak yaptım)

hiç bir mantığı yok günde iki kere nöbet tutup benim gibi gündüzde bildiğin gibi eğitim çavuşu olarak manga vaya takımını eğitirsin ..
nereli olduğunun ne bitirdiğinin hiç bir önemi yok nereye düştüğünün önemi var askeriye de .
dua et askerlik şubesine düş neresi olursa olsun sadece askerlik şubesi

hiç bir iş yapmıyorum de. iletişim mezunu ne derlerse valla ben de bilmiyorum de.

İletişim mezunu olarak askerde seslendirme yaptım, sesime zarar gelmesin diye de hiç nöbet tutmadım çok garip dimi eaheaheh

Umarım askerliğin Ankara Tank Okulu'na çıkar. Orada yönetmen, kameraman, seslendirmen, hatta ışıkçı bile olabilirsin:)

garanti diyorsan kredi almanı öneririm

finansman için tahmini rakamınız nedir?

@taylor durden; garanti bankasindan bir denemem oldu pek sicak bakmadilar acikcasi.

@vend avesta: 100 ila 150 bin arasi

dava açarsan kazanacağın taki kesin ama birazda vakit alacaktır zaman konusunda en iyi avukat bilgi verebilir. faiziyle birlikte alırsın paranı ayrıca kıdem tazminatı vs. de alırsın üzerine üstlük avukatda firmadan bişiler filan alıyor diye biliyorum artı olarak tüm masraflarıda firmaya yüklersin. bu kadar para ödememek için ben olsam tüm alacağını tıkır tıkır öderdim

tabi yazdıklarım profesyonel bilgi değildir.

Paraya çok sıkışık değilseniz dava açın derim. Tüm hak ve alacaklarınızı ve de faizlerini istersiniz. İki aylık ücreti alıp gitmeniz sizin için zarar.

Bildiğim kadarıyla ibraname imzaladıktan sonra da dava açabilirsiniz (bir uzmandan dinlemiştim).

Kıdem tazminatı da isteyebilirsiniz diye biliyorum. Ayrıca fazla mesai, kullanmadığınız izinler varsa onları da talep edin. Hukuki.net'ten:

1) Kıdem tazminatı için fesih tarihinden itibaren en yüksek mevduat faizi,
2) İhbar tazminatı ve senelik izin ücreti için dava tarihinden (ve ayrıca ıslah edilen kısım için ıslah tarihinden itibaren) yasal faiz,
3) Ücret, genel tatil, hafta tatili, fazla mesai ücreti için dava tarihinden (ve ayrıca ıslah edilen kısım için ıslah tarihinden) en yüksek mevduat faizi
4) Kıdem tazminatında faizi erken başlatmak için ihtara gerek yok, çünkü zaten fesih tarihinden itibaren faiz istenebilir, ama diğerlerinde dava ve ıslah tarihinden önce faiz isteyebilmek için ihtar çekilebilir ve yukarıda belirtilen faizleri ihtarın tebliğinden itibaren (veya ihtarda süre verilmişse sürenin bitiminden) istenebilir.

en az bir yıl dava sürüyor..
kazanıyorsun fakat işveren en az altı ay da temyiz davası açarak uzatabilir ..
onu da kazanırsan bu sefer parayı almak için haciz davası açıyorsun falan filan .
biliyorsun türkiye demokratik,laik bir hukuk devletidr.

benzer durumu bende yaşadım, tüm eş dost avukatlara sordum hatta www.hukuki.net de de çok yardımcı oldular izleyeceğim yol hakkında.

dava 1 yıldan fazla sürer dediler, kanıtlar önemli demişlerdi (o işyerinde ne kadar ve ne zamana kadar çalıştığınıza dair her türlü belge )

Noterden bir ihtar gönderip ödenmeyen ücret alacağınız ödenmesini talep etmişsiniz gayet güzel.. Ödenmezse dava açmanız gerekir. Davanızı bir avukatla takip etmeniz sizin yararınıza olacaktır. Davayı kazanmanız durumunda daha önce size bildirildiği gibi yaptığınız harcalamalarla birlikte avukatınıza ödeyeceğiniz vekalet ücretini alamazsınız karşı taraftan. Avukat masraflarını siz ödeyeceksiniz yani.

ve bu iş kesinlikle avukatsız yürümüyor, ya da kendinizi hukuka ve işleyişi öğrenmeye adamanız gerekiyor ki çok sıkıntılı..

bana 1 yıl sonunda alabileceğim söylendiğinde avukat masrafını da gözönünde bulundruduğumda elime fazla bişey geçmeyeceğini sadece işveren öküzüne karşı kişisel bir zafer kazanmış sayılacağımı anladım.

ve başladım psikolojik savaşa..

işyerinde ssk sız çalışanlar vardı, ihbar ederim dedim..
vergi dairesi bilmemnesi duvarda asılı değildi. (büyük suçtur, cezası ağırdır.) dairede tanıdıklarım var başınızı yakarım dedim.

ihtarı çektiğim gün ofise ulaşınca ihtar 2 tane avukat tuttum yarın görüşmeye geliyorlar siz bilirsiniz dedim.. (büyük yalan:)

çok cabbar bir avukat arkadaşı (arkadaşın arkadaşı) işverene arattırdım, o kadar öküzdü ki o an orda olmamam rağmen burda çalışmıyor ki ispatlayamazsınız dedi düşünün artık :)

sonunda ertesi gün işe gitmedim

aradılar, ödemeyi yapacaklarını söylediler gittim aldım, istifa kağıdını da imzaladım sonucta paramı almıştım.

1 ay mücadele ettim bu iş için sinir harbiydi ama asl avazgeçme whatthe.. izin verme sakın..

bi de 1 yıldan fazla zamandır orada ssk lı isen kıdem tazminatı talep etm ehakkın var

yok eğer ssk yapmadılar ölece çalışıyorduysan bu seferde iş güvencesi kapsamında olmadığından kötü niyet tazminatı talep edebilirsin.


içeride olan 3 aylık para şu an şimdi ve yarın ve gelecek hafta ekmek almanı, yemek almanı, kira ödemeni sağlayacak çok elzem bi para değilse

aç, ağızlarına sıç.

ve bi de.. "amaann boşver al gitsin" diyenlere de kulak asma, bana da eksik maaaşla ödeme yapmaya çalışmışlardı aynı senin gibi.. herkes al kurtul dedi ama bırakmadım olayın peşini.. ordaki 1 lira bile senin hakkın.. biliyorum uğraşmak can sıkıcı ama sonunda yaşadığın o başarmışlık hissi ve şirketten ayrılırken ki o haz hiçbir şeye değişilmez..

onların da avukatları vardır, soryorlardır durumu merak etme, whatthe ne yapabilir hangi hamleyi uygular filan..

beni davayı aç da görelim seni suçlu bile buldururuz asarız keseriz biizm avukat masraflarını bile sana ödetiriz diye korkutmaya çalışmışlardı.

bu tarz adamların hepsi aynı ve kaba tabirle ne pabucunu ne de 1 tl ni bırakmayacaksın arkadaş..

Cevap veren arkadaşların hepsine teker teker teşekkür ediyorum. Verdiğiniz bilgilerin ve tavsiyelerin ışığında yarın adamlarla son kez görüşeceğim, bakalım ne olacak sonuç..

(bkz: anlatma sırrını dostuna, o da söyler dostuna)

aile içinde farklı görüşteki güvenili birine danışabilirsiniz bence. gerekirse onlar durumu uygun şekilde anlatacaktır.

evlenip ayrıldıktan sonra kimlikte medeni durumu kısmında yine "bekar" mı yazıyor hatırlayamıyorum bekar yazmıyorsa saklayamazlar. gerçi yazsada saklayamazlar çünkü kız tarafından bunu bilen akrabalar vs bir çok kişi vardır tahminimce evlenince aileler arasında bir etkileşim kaynaşma olur ve mutlaka çıkar ortaya saklamak faydasız bence uygun bir üslup ile konuşsunlar aileyle en güzeli...

ehe madem öyle kaçırsın kızı o zaman :D

nüfus cüzdanında bekar yazıyor, zira bu da yeni uygulanan bir gelişmeymiş türkiye de. Ya da ben öyle duydum. Önceleri kadınlar damgalanıyordu bu yüzden şimdi eh işte bir nebze olsun bu konuda rahatladılar. Ya cok zor bir durum arkadaslar. Aileye anlatıp da kabul etmezlerse, işte o zaman yanar bizim oğlan. Ama sonradan ortaya çıkarsa da bu kez küsmeler kavgalar geline değişen bakış açıları olacaktır. Ya kız tarafıyla ciddi ciddi durumun ciddiyetini anlatacagız, kimse agzını acmasın sonucta sizin kızınızın mutlulugu var diye ucunda ama evet ortaya cıkma ihtimali de var. Valla bilemiyorum yaww... bu arada aileler de gayet ileri görüşlü ama benim de tanıdığım kadarıyla kendi başlarına gelince insanlar pek de ileri görüşlü olmuyorlar :(

bence erkek tarafı ailesine durumu anlatıp olayın ters tepmesi ihtimaline karşın, bu yaşanan sözde evliliği kanıtlamak lazım onlara. sözgelimi sözde damadı bulup kimse artık durumun aileye bir de o kanaldan açıklanması lazım, ki erkek tarafıda heralde gerçek evlilik yapıp boşanmış bi adamın eski eşinin evlenmesi için böyle bi yardım yapmayacağını anlarlar zaten.şahsi fikrim bu yönde,sevgiler,saygılar..

cibiliyetsiz arkadasın daha verdigi kararın arkasında duramıyorsa bi de kalkıp evlilige bulasmasın. bi işi yapıyorsa da arkasında dursun. yok ailesi kabul etmezmıs vırvır olurmus bilmem ne. oluyorsa da oldurmasın vırvırı ? hem sumsuk olsun hem de o hatunla olsun yok arkadasım ole bi denklem. ya sumsukluk edip anasıın uygun buldugu kızla evlensın ya da hoyt desın sevdigiyle evlensin.

nufus cuzdanı meselesi de, evet artık bekar yazıyor, eskisi gibi dul vs vs gibi etiketler degil.

Kediebesi neden kızı kaçırsınki adam yahu kızın ailesi vermiyor gibi bir durum yokmuş ki adamın ailesi istemiyor :)

aileler bu konularda genel olarak tabiki karşı çıkarlar zaten bunu arkadaşında kız arkadaşıda bekliyordur eminim. ikisinin de direnmesi lazım biraz öyle tamam bu iş olmayacak galiba diyip bırakmasınlar. gerçekten birbirlerini seviyorlarsa aralarında bu konu sorun olmayacaksa bunu her fırsatta her zorlukta aileye göstersinler sonuçta aile oğullarını mutluluğu herşeyden önemlidir diyip kabul ederler sanırım.

Canalıcı nokta: eğer şu an aile kızın bu durumundan haberdar değilse (ki olmadığını yazmışsın zaten) önce kızı aileyle tanıştırsın aile kızı sevsin bir süre sonra bu küçük detayı aileye anlatsınlar o zaman işler daha kolay olur emin olun...

@ buryan

arkasında durmamak yada sümsük olmaktan ziyade. Aileye sevgi, saygı ve borç olarak da görsen hiç fena olmaz. Yok sen böyle düşünebilirsin ama herkesi memnun etmenin bir yolunu aramak sence sümsüklükse bilemicem tabii. Delikanlı ve efendi olmak, maksadı bu. Kızı da sevmese bu kadar zahmete katlanmaz zaten annesinin gösterdiği kızla çoktan evlenirdi ;)

su soyledıgıne sen de inanmıyorsun itiraf et. sumsukluk degilse konusur anlatırdı derdını, oyle kacamak yollar aramazdı. ailesinden gizlemek, yalan dolan işler cok sevigli saygılı bi olay ama dı mı ? yapma lutfen. boyle tutarsızlıkla kendını kandırabiliyorsa sekerle jelibonla daha kolay olur.

neden canım alla alla kimin ailesi karşıysa karşı olsun ne fark eder. :)
kız oğlanı kaçırsın o zaman elle ellee :D

@buryan

sen arkimin yaptığını beğenmiyor olabilirsin ama o en azından sevdiği kıza böyle bir olay
karşısında inanıp onun ileride zarar görmesini engellemenin peşinde. Insanların suçlayıcı ve ön yargılı davranışlarından mesela. Hmm nedense tıpkı senin şu an yaptığına da ne kadar çok benziyor. :))

@kediebesi

illa biri birini kaçırsın diyorsun yani :) kesin seni biri kaçırdı yada sen kaçırdın birini evli değilsen bu ikisinden birine kesin meyillisin sen :)
bak bu sefer doğru kullandım "@" işaretini :D

tabi ki!
gönüller bir samanlıklar seyran olsun fena mı?
aşkın önüne böyle sersemce engeller konmasın. :)
yıldızlı pekiyi veriyorum sana ayrıca poseidon. :P

aile kıza "daha önce evlendin mi kızım?" diye sormayacağına göre durup dururken söylemeye de gerek yok. yalan da söylememiş olur hem. ileride öğrenirlerse de (nasıl öğreneceklerse) kızı biraz tanımış olacaklarından daha yumuşak olabilirler. sonuçta damat biliyor her şeyi. nüfus cüzdanında da bekar yazıyor zaten. kızın ailesinin kabul etmesi gereken ne bilmiyorum ama geçmişteki türden bir evliliğe izin verdiyse burada da biraz yardımcı olacaktır size.

hiç söylemesinler bence.

neyle sucladım canım benım ? saygı sevgi dedin, bi sekilde insanları kandırmanın nesi saygı sevgi diyorum ben de. hayır sumsukluk degil dedin, diyorum ki madem sumsukluk degil neden gizlemek ıcın yollar arıyor, herkes gibi gider konusur savunur ? yok savunamıyorsa da kaldıramayacagı tasın altına elini koymasın diyorum?

hangisi suclama bunun ?

@kediebesi

tamam söz opsiyonlar arasına "kaçırma" yı da sunacağım, ama hani yine de herkesin sonunda mutlu olabileceği bir son düşünsek... :P
kızı kaçırırsa, taksi şoförü kazanır, bohçacı kazanır kısa süreli kalınacak pansiyoncu kazanır ama bu yine de ekonominin ve arkimin kurtulmasına yeterli olur mu acaba? :))

olur olur hiç merak etmesinler
ülkemizde bu işler çoğunlukla emrivaki yapılır zaten :P ya evlenenler için ya da evlendirenler için..

buryan a katılıyorum. evlenceğim adam benimle ilgili bazı şeyleri ailesinden saklama gereği duyuyor olsaydı o adamla evlenmezdim. ya sahip çıksın sevgisine, "bu kız böyle böyle şeyler yaşamış, size batıyorsa o sizin sorununuz" desin ailesine ya da geçmişini saklama gereği duymayacağı bi kızla evlensin, otursun. aileye saygı başka şey, aile kontrolünde olup hayatı ve insanları modifiye etmek başka şey. aileye saygıymış... e hani sevdiğine saygı?

iyi valla seviyorum gerisi boş diyorsunuz yani...
hayatta bir masal zaten :))

Sorunuza tam cevap olması açısından şunu da ekliyim ki; benzer şekilde evlenmiş bi tanıdığım var. İkinci evliliğini yaptı. Çok modern bi aileye mensup bi adamla evlendi ama kendisi öyle istediği için ikinci evliliği olduğunu söylemedi. Yani, bi iki yakın akraba dışındakiler bilmiyor. Ama dediğim gibi modern bi aile, zaten kimse kimsenin ayrıntısını sormuyor. Sadece söylemedi. Eğer aile meraklı, dedikoducu ve araştırmacıysa ki kesinlikle öyle bi imaj çiziyor anlattıklarınız, daha zor olur. Saklamak yanlış da olsa mümkün ama deli gibi merak eden yoksa...

eh hayatın gerçekleri arasında aileyle yüzleşmek de var. arkadaşınız bu gerçekten kaçacak yol arıyorsa aklıma gelen en iyi çözüm kaçmak :) tamam bi daha demiycem :)
hem ayrıca cereal killer a da katılıyorum
beni olduğumca kabul etmeyecek aileye ben olsam ben de gelin gitmem, hayatımı zindan etmem doğrusu.

Kediebesi hazırla bohçanı gece saatler 3 ü vurunca pencerenin altına geleiyorum kaçıracağım seni sende bende duyuruda hatta Coolius da rahatlasın emi :)

@cereal killer

bunu paylaşmanızdan dolayı teşekkür ederim. Yanlış anlaşılmasın, burada ki söz konusu aile araştırmacı değil ama evet oğulları kiminle evleniyor diye de merak edecek kadar ileri görüşlü bir aile. Bizim zaten asıl amacımız sonradan bir yerlerden bu gereksiz (evlenmiş-boşanmış) hikayelerin bir şekilde karşılarına çıkma olasılığını araştırmak. Resmi dairelerde veya nüfus müdürlüklerinde ki işlemlerde al sana şok şok şok olmasın...

@pposeidon1

lütfen benim için bunu yap :))

@Coolius

sırf senin için yapacağım zaten birde canım duyuru için kendimi feda ediyorum :D

Not: Kediebesi hatun kişi olarak tahmin edilmektedir tarafımca yoksa sakat :) eğer öyleyse daha öncede evlenip ayrılmadın dimi kağıt üstünde sıkıntı olmasın bak...

@pposeidon1

cidden dikkatli ol zira tehlikeli bir durum :)
ayrıca bu iyiliğin karşısında bende arabayı kullanıp çorba da tuzum olsun isterim.
Mutlu olursunuz inşallah :))

bence evlenmek için acele etmesinler yakında zaten ayrılacaklar .pis kokular var bu işte benim burnum burdan alıyorsa aile yakın zamanda alır sonuç hüsran..
kızı iyice bir test edin ! öyle tayin mayin yalan dolan olmasın ..

ben size kalır mıyım ya :)
beni kaçıran kaçırmış çoktan heh

ne muhabbet dönmüş

üçkağıt evlenme de neymiş kardeşim. tayin için falan. bunu yapan dolandırıcı ruhlu bir kızı arkadaşına söyle almasın.(almak!)

@kediebesi

"size kalmak" ne demek yahu seni alıp paylaşmak gibi bir niyetim yok şahsen :D "sana kalırmıyım" diye düzelteyim burdan :)

kaçıranda inşallah elinden kaçırmamıştır kalacaksın başıma yoksa :D (mazallah)

@kediebesi + @pposeidon1

sadece ve sadece pposeidon1 kardeşimle gidiyorsan direksiyon sallarım bende.
Aşk kokusu var, havada aşk kokusu varrrr... :))

ben dağlıyam benim erim vardır
aman sizi de dağa kaçırmasın :)

ne sen nede senin erin benim kadar dağ görmemiştir :) allah mesud etsin erinle seni :) Coolius kurtuldun benzin parasından kaçırmıyoruz Kediebesini. kurtulduk başımıza kalmayacak şükürler olsun :)

hepimiz için en hayırlısı neyse o olsun o halde arkadaşlar.
pposeidon1 ,kediebesi olmamış olabilir ama ileride olursa ben göreve hazırım. :)

mahallenin muhtarları değildir. önce güzel olmayanlardan başlayalım diye dedim. uyy siz benden şikayetçimisinuz, oysa ben sizi çok seviyorum daa.

çemberimde gül oya nın müzikleri süper.

kara melek, sanırsam herkesin aklına kolayca geleni bu..

Zerda

gülbeyaz fena değildi.

(bkz: ikinci bahar) ve (bkz: ay ışığında saklıdır )

yeditepe istanbul

kurtlar vadisi tabikide cendere melodisi flan degilde o türküler cok guzel

asmalı konak fragman müziğide iyiydi, bumbaleyyoo diye giriyordu böyle, tüylerim diken diken olurdu o zaman çocuktuk tabii.

süper baba en güzeli. babaevi var sonra. kavak yelleri müzikleri iyidir. rüya gibi diye bi dizi vardı 2 bölüm falan yayınlandı. onun müziği güzeldi- (funda arar yorumuyla ikili delilik). hatırla sevgili müzikleri baya popülerdi geçen sene. daha aklıma gelirse yazarım.

incesaz'ın yaptıkları, aria grubu da iyiydi. yeditepe istanbul(cengiz onural filan bi nevi incesaz), ikinci bahar, babaevi

7 numara

anton berg
sanıyorum free shoplardan temin edilebiliyor

@whoosie evet onlara benziyor ama sanırım bu marka değil.

üzüldüm valla ama ondan başka duymadım görmedim hiç

ben de bir şansımı deneyeyim; www.candywarehouse.com

not: sen ama diyette olmalıydın kardiyo falan..

@arigold evet, sanırım aradığım çikolatalar bunlar!

diyetteyim tabii, zaten bu sıcakta kimse bana çikolata v.b yediremez. tatlı ile pek aram yoktur. ayrıca spor salonuna gitmeye başladım, henüz ikinci gün ama olsun. 3 aylık parasını peşin verdim hiçbirşey beni gitmekten alıkoyamaz!
az önce birileri likörlü çikolata ile ilgili birşeyler sormuş, oradan aklım ageldi, yıllardır arasıra depreşir, arar dururum :)

after eight olabilir mi ?

lem yelid velem yüled: (git: 69921)

iyyakenabüdü amin.

bi manası yok, senaryo onların hepsi.

o harf dizilişi üzerine kim ne demişse sallamıştır. bir tek Allah bilir sırrını.

şizofren sayısı çok olunca hastaneye yatırmıyorlar işte. olay bu

manasız değil. eğer normal olarak sorsaydın gel bir gün anlatayım derdim.

Bildiğim kadarı ile o harflerin sırrı bilinmiyor.

Diğer yandan, "her şeyi bilen abi"lerin her fırsatta sallamaya çalışması da sinir bozucu olmaya başladı.
Adam(ya da bayan) soru sormuş, konuyu bilmiyorsan gölge etme, inanmıyorsan bu senin seçimin ama dalga geçmeye çalışmak ne haddine.

aslında şarkıya başlamadan önceki "deneme ,ses bir ki bir ki" den çok bir farkı yoktur okurken.önce bu harfler (ki genelde elif lam mim dir)uzuuun uzuun eliiiiiiiiiiiiiffffffff--leammmmmmmmmmmmmmmmm-----miiiiiiiiiiiimmmmmmmmmmmmmmmmmm diye ezan gibiokunur ve uzun bir es ten sonra anlamlı ayetlere geçilir. bu arada yasinde bunlardan biridir. yeaaaaaaasiiiiiiiiiiiiiiiiin (ya,sin harfleri)hiç bir anlamı yada benzer kullanımı yoktur.bu konuda hadis dahi olmamasına rağmen piyasada sallayanlar çoktur.

Tanrı'nın Doğum Günü- buRAK özDEMİR

O harfler üzerine yazılmış bir kitaptır.
Ayrıca (bkz: huruful mukatta)

sözlükte ve burada sayıları artmaya ve gittikçe daha fazla seslerini duyurmaya başlayan "dinci/yobaz" tayfasınının bu demokrat tavırları bir yerlerden tanıdık geliyor ama du bakalım...

geçenlerde tek e tek özelde konusu geçti .
murat bardakçı tribe girip şu hn. o konuyu çok bilir fakat bu konuyu sır gibi saklar falan dedi.
hatta kendisininde bildiğini ima etti fakat fatih altaylının üstelemelerine karşısürekli ''olay olur '' gibi yorumlar yaptı .
bir giz mi yaptı gerçekten biliyor mu anlamadım.

manasız harf dizisi olduğunu düşünüyorsan, anlamını neden soruyorsun. çözmüş olmalısın.

evet yardımcı olalım ...

istanbul tren garında indin .( karşında deniz )
önce istanbulla ayak üstü bir hesabını gör,şöyle bir bakış at seni yenicem de.
daha sonra söğütlüçeşme metrobüs durağına git .( kadıköy evlendirme dairesinin hemen yanı) aslında trenden söğütlüçeşmede insen direk önündesin.
sonra 34A yazan metrobüslere bin .( yol uzak oturmak için sıra bekle)
avcılar a gider o metrobüs . ama edirnekapıda aktarma yapacak unutma .tekrar tekrar jeton almıyorsun .
avcılarda in ana yola çık ve oradan geçen her otobüsün büyükçekmeceye gittiğini göreceksin .
yaklaşık 15 dakikalık otobüs veya minübüs yolculuğundan sonra büyükçekmecedesin .
bu tesis büyükçekmece sahilindedir.sora sora bulursun artık herkes bilir.

başarılar

ekmekistan.

onaylatmak istedim: şirket için isim değil mi fırın için değil?

edit: tavsan humması ne kadar haklı olduğunu cümleyi okuyunca anladım=) aslında şunu demek istemiştim noktalama işaretleriyle çoşturayım. şirket için olacak değil mi isim? fırın için değil, değil mi?

"şirket için isim değil mi fırın için değil" çok fantastik bir cümleymiş, aklım karışmadı değil :) Ama "mayalar" diyorum.

ekmekistan ve mayalar için teşekkürler.

fırın evet.
ama büyük bir fırın.
sadece ekmek üzerinede değil ama baklava, börek, ekmek, simit vb.

küncü-lü

Tortilla olabilir.
tr.wikipedia.org

halkın kulağına hoş ve ağza yapışabilen özelliği olursa sevinirim.

çok vardır diye düşünüyorum ama yine de söyleyeyim: "günaydın" olabilir.

kek-mek.

Ekmek-G

ekmekistan süper, hem de sıcak bir havası var gibi

ebbekten hareketle eppek diyebiliriz. yanına bi de sucu açarsanız onun adıonı da buu koyarsınız artık. küçük yaşlara hitab etme konusunda sıkıntınız olmaz.

pastabörek

ekmekci
pastacı

Hediyenin ne olduğunu da söylerseniz belki ona uygun, güzel bir şeyler çıkabilir. (Ben düşüneceğim üzerinde mesela.)

Bence de ilk anneler günü vurgusu yapılmalı.Eşiniz için hiç unutmayacağı, özel bir gün olacak sonuçta..

mor oje'nin dediği gibi "ilk anneler günün kutlu olsun" basit ve en anlamlısı..

En azından, benzer bir sürpriz yapsa, ben eşimin böyle bir şey hazırlamasını isterdim. :)

Çok güzel düşünmüşsünüz, bunu söylemeden de edemeyeceğim :)
Oğluşunuz da hayırlı olsun, Allah sağlıklı, uzun ömür versin.

ama bebek 16 aylik değil mi, yani bu 2. anneler günü, ısrarla ilk anneler gününe vurgu yapmak bilmem ki doğru olur mu :)

yazdıracağınız şey özel olsun bence, eğer varsa , annenin oğluna hep söylediği bir sevgi sözcüğü ya da sizin ona söylediğiniz bir sözcüğü , hitap şeklini, içeren bir cümle olursa daha hoş olur gibi geldi bana.

@denizen hediye=kolye
hickiran karasinek ve uyuyan karinca : guzel dilekleriniz icin tesekkurler. hersey gonlunuzce olsun.

eşinizin adını bilmiyorum örneğin burcu;

made in burcu

yazdırın

"anasının oğlu" yazdırın tabi kıskanmazsanız :P

woody allen filmleri işe yarayabilir; husbands and wives mesela :) bir de elbette intmacy'i tavsiye ederim.

ha çokça romantik istiyorsan in the mood for love'ın üstüne tanımam ama goodbye again, vesikalı yarim, vs de iyidir.

la finestra di fronte
soundtrack'i de baya sağlamdır.

1. ghost
2. eternal sunshine of the spotless mind
3. duvara karşı
4. I want You (Elvis Costello'nun aynı isimli şarkısının çalması ile delirmece)
5. requem for a dream
6. Çok dram değil hatta romantik komedi ama high fidelity (sanırım damar şarkı da yok ama güzel film be)
7. Aşk dediğin sadece kadın erkek arasında olmaz dersen Velvet Goldmine
8. Chasing Amy (Kevin Smith tönetiminde süper karakterler. Damar şarkı var mıdır bilemedim ama..)
9. Bir de Ferzan Özpetek Karşı Pencere, Cahil Periler...birdenbire hangisinde idi unuttum, damarın damarı parça..
10. Selvi Boylum Al Yazmalım...
11. Bodyguard!
12. Top Gun
13. Kokteyl

gibi cıvıta da biliriz..

umarım işini görür...

Husbands and Wives, I want You, Velvet Goldmine, Chasing Amy haricindekiler izlediğim filmler. tam aradığım aslında müziğin iyi kullanıldığı romantik drama filmleridir. 4 film ismi aldım, umarım başka da çıkar.

filimadami.com

hımm şarkıların kullanıldığı filmlerse aradığınız husbands and wives'ı silelim o zaman...

happy together, in the mood for love, chungking express,---hımm hep wong kar-wai filmleri oldu bunlar--- goodbye again, vesikalı yarim, microcosmos (gördüğüm en güzel aşk sahnelerinden biridir)

almodavar filmleri .hatta özellikle talk to her

bir ömür yetmez ve frida

filimadami.com

aç karna çay benim de midemi bulandırabiliyor. belki bir kaç parça kraker falan etkili olabilir çok dert edecek durumum olmadı şimdilik o yüzden pek düşünmedim.

midenizi bulandırmayacak kadar açık çay için. fazla demli çay açken mide bulantısına sebep olabilir.

Çay tok karna bile bazen mide bulandırıcı olabiliyor. Zorlanacağınızı düşündüğünüz zamanlarda olabildiğince açık çay içmeye çalışın.

arkadaşlarını bence kır . onları kırmamak için eroine nasıl başla mıyorsan çayda içme derim ..

aç karnına (boş mideye) içilirse fena halde mide bulandırıyor gerçekten, ısrarla "ben tiryakiyim bana bir şey olmaz" diyerek suyunu çıkarmak suretiyle içmekte ısrarcı olursanız çay kusmanız hiç zor değil. bünyeyi sarsmıyor o ayrı da, kötü şey işte, güzel güzel içmek varken değil mi?

taylor durdene tik atmak istiyorum.

ayrıca evet, aç karnıma çay içtiğimde benim de midem had safhada bulanır

gayet normal.
her sabah istisnasız ofis arkadaşımızın biri çay içen var mı der, her sabah istisnasız sağolun x bey diye yanıtlarım kendisini.
yanıtlardım daha doğrusu, kovuldum şimdi.

çayı sade içiyosan kıtlama içeçeksin.ortamda utanırım falan diyorsan bisküvit al tuzlu(çizi iyi gider) doya doya ye.

kahve daha iyi gider aç karnına, ciddiyim.

allah anneli babali buyutsun dersin, altinida bebege takarsin. adettendir ustunde altin varken bebegin bebekle fotoraf cektirirsin ama gecti bu eski adetler bebegin gozune yazik flash zarar veriyor.

eğer çiçek götüremiyorsan bir oyuncak alıp gidebilirsin. hatta aldığın oyuncak peluş ayı gibi birşey olursa altını ona da takabilirsin...

bu arada sey olayida vardi. bankalarda hesap aciliyor boyle, hediye hesabi. icine yatirilan para cocuk 18 yasina gelen kadar isletiliyor falan. oyle biseyde dusunebilirsin. ailesine teslim edersin.

Emtia fiyatlarındaki düşüş malum daha likid bir kaynak verin yavrucağa ocak ayını bekleyin yeni TL lerden götürün derim ben daha havalı olur ama altında münasiptir, yada olagelmiştir...

daha yaratıcı şeyler üretilememiş bu alanda araştırdım siz en iyisi bkz.sozluk.sourtimes.org

yau hesap açtırma olayı bebek sahibinin iş arkadaşlarının falan yaptığı bir şey değil mi (: yani işyerlerinde iş arkadaşları tarafından tercih edilen bir şey genelde. ben hep çalıştığım yerlerde denk geldim (: yakın arkadaşa biraz daha samimi şeyler daha güzel olur.
allah analı babalı büyütsün, hayırlı bir evlat olsun falan denebilir. altın kafi aslında, eve çıktığında ziyarete gittiğinizde götürürsünüz gönlünüzce birşeyler.

yüklenebildiğin kadar bebek bezi götür . hayatları boyunca anılırsın :)
bide bir ateş ölçer al alabilirsen ..

şirin bir kutu içerisinde bir çift patik "inşallah hemen ayaklanır da yürüyüverir" manasına gelirken,altın da "gözler bu küçümenin üzerine değil de ahanda bu altıncığa çevrilsin,zaten bebişe bakmayan da altına bakan kem gözlüdür,nazarı alır" düşüncesine göre iş gören adetler...

yani bir altın takılır,bir foto çekilir,anacığına da al bu patikleri yürüyünce giydirirsin denir.gönüllere taht kurulur.

(bkz: Amasra)

(bkz: marmara adasi)

ağva veya akçakese bu kadar kısa bir tatil için en mantıklısı .
yada trilye ye git kafa dinle barbun ye rakı iç ..

Şile ya da Ağva'da yapılacak hemen hemen hiçbir şey yok. Yani tatilde yapmak istediklerin biraz yürüyüş ve bir köşede oturup kitap, gazete vs. okuyup internete girmekten ibaret filan değilse bence buraları tercih etme. Yıllık iznini de boşuna buralarda harcama derim ben.

özel ders vermek serbest meslek kazancına giriyor. o da beyana tabi olarak vergilendirilir. şu kadar kazanıyorum der kişi ve yıllık olarak öder. genelde kimse bunu beyan etmediği için de zaten vergiler tam olarak toplanamıyor.

2. misal, elbetteki hayır. aileden birisinin verdiği para ya da bir kurumun verdiği burs gibi şeyler vergiye tabi değil.

her turlu gelirin vergisi olur.

ailenizin size gonderdigi para gelir olmadigi icin vergisi de olmaz. eger aileniz size o parayi bir hizmet kar$iliginda veriyorsa, ancak o zaman gelir olur, haliyle vergisi de olur.

ki$i ozel dersten elde ettigi gelirin vergisini odemedigi icin suc i$lemi$ sayilir, evet. rapidshare'den korsan icerik indirip burda "dvd'si 5 ytl arkada$lar ilgilenenler lutfen msg atsin" diyenler de suc i$lemi$ sayilir, gelirini du$uk gosterip 100 kazanip 3 vergi veren de suc i$lemi$ sayilir. gunumuzde muayanehanesi olan hekimlerin buyuk cogunlugu da fi$ kesmezler size, onlar da suc i$lemi$ sayilirlar.

butun bu saydiklarimin suc ustusu (ozel ders de dahil) cok ama cok zor gercekle$ir. cunku hic bir hukumette bu carki kiracak erk ya da niyet yok. ama devletimizin buna $oyle bir cozumu var,

"harcamaya dayali vergi."

yani o fi$ kesmeyen doktordan, ogretmenden, korsan dvd'ciden toplanamayan vergi bu yolla toplaniyor. en ba$ta petrol urunler, kdv, otv.

iyi para kazanan esnaf/cali$an her ne ise, iyi kazandigi icin uzerine hayvan gibi vergi bindirilmi$ urunleri yine de satin alabiliyor; ama vergi yukunun buyuk kismini kar$ilayan ucretli (hatta asgari ucretli) cali$anlar bu gibi lukslere pek tabii uzak kaliyor.

ozetle durum bu. ekseriyetle de vicdan meselesi. zira memlekette denetim falan yalan.

diger bir taraftan, cogu esnaf, tüccar hatta sanayici de rakiplerinin dogru duzgun vergi vermedigini one surerek (haksiz rekabet ayagina) kacak i$ci cali$tirir... girdiyi ciktiyi dogru gostermez vs.

daha cok $ey var da,

ozetle allah bu ulkenin belasini versin. benim de belami versin. avustralyaya gidicem zaten okul bitsin.

uyuşturucu satışından elde edilen gelirin, ihaleden çekilmek için alınan rüşvetin bile vergisi olduğunu biliyor muydunuz? kanunda yaza yaza hem de.

başlık parası bile vergiye tabi.

vargi vermen gerekiyo fakat yıllık belli bir mijtarı aşan tutardan vergi hesaplanıyo . bir yere kadar muhafsın sonrasında mükellef.

annen büyük bir engeldir kanımca izin vermez yüreği parçalanır.

Aklima gelen tek yasal sorun milli parklari gecerken cikar gibime geliyor. bazilarinni sahillerine giris yasak olabilir. askeri kamp sahilleriyle de bolca karsilasicaksiniz onlardada benzer problemler cikabilir. en azindan biraz daha acilmaniz gerekebilir.

Fiziksel olarak; kanoyla dalgaya karsi gitmek ve dalgayi arkaya alip gitmek kolaydir ama sizin gibi dalgaya paralel gitmek en kasicisidir.

Yaniniza mecburen cuzdan ve cep telefonu alicaksiniz. bunlari kanoda sudan korumak zor iş. kaldiki siz canakkale - mersin arasi diyorsunuz. bu da benim tahminime gore 2010 yilbasinda allahin izniyle mersine ulasmis olmaniz demek (ege haritasina bakin, ne kadar girintili cikintili oldugunu gorun, ne demek istedigimi anlayacaksiniz). o kadar yetecek kiyafet, havlu v.s. kano ile tasinmaz gibime geldi.

Baktiniz olmadi, kanoyu hangi otobuse / minibuse bindirip geri donceksiniz?

Sizinki bir nevi "ölmeyi bayilmak sanmak" bence.. hedeflerinizi kucultmenizi oneririm. mesela bodrum - marmaris arasini deneyin, en azindan yaz mevsimi icinde bitirebileceginiz bi parkur..

edit: fikrinizi takdir etmedim degil..

önünüze açlık, susuzluk, güneş çarpması, mide bulantısı, halsizlik, beden ağrıları, özellikle eklem ağrıları, güneş yanıkları gibi engeller çıkar.

önerim, böyle bir geziye çıkmamanızdır. kano ile ne kadar uzun süre seyahat edebiliyorsunuz bunu görebilmek için çanakkaleden çıkıp birkaç km gitmek size fikir verecektir.

into the wild mı izlediniz? :)
kano ile o kadar yol giderseniz bir kızılderilinin toplam ömründe yaptığı yolu yapmış olursunuz, kol kaslarınızın iflas etmesi çok mümkün.

Mümkün değil böyle bir aktivite ama güzel fikir,sponsor bulursanız yani birileri sürekli sizin arkanızı kollarsa sahilden eşyalarınızı taşır telefonlarınıza bakar, yemek,su bilumum ihtiyaç giderirse belki...

kano'dan kastınız sea kayak (deniz kanosu) olmalı öncelikle. bahsettiğiniz çok ciddi bir mesafe ve mevsimlik rüzgarlar hatta fırtınalar denk gelebilir. bunun için stabil ve korunaklı bir kanoya ihtiyacınız olduğu kesin.

Sea kayaklarda özel eşyaların korunabildiği su geçirmez özel bölümler zaten var bir çok malzemeyi de içine yerleştirebiliyorsunuz, cüzdan telefon tabii ki önemli ama bu rotada elinizden düşürmemeniz gereken cihaz gps'dir.

gelelim gerçeklere theli'nin dediği gibi girinti çıkıntılar ile birlikte rota kabaca herhalde 1000-1250 mil belki daha fazla. yani bu rotayı yaparsanız herhalde baya bir ünlü olursunuz bizde ahanda bu arkadaşı tanıyoruz der çıkarız ortaya.

bu iş için ilham almanız gereken kişi gökhan türedir, kendisi trans avrupa tuna kano yolculugu yapmış 1998 yılında avrupa nehirlerinde 87 günde 3216 km yol almış. yani neymiş bu iş hakikaten zor.

tavsiye: gidin kaş'a veya gitmeden dragoman doga sporlari merkezine bir telefon açın gökhan türe üç dört günlük hatta bir iki haftalık sea kayak rotaları yapıyor kaş, üçağız kekova taraflarında katılın onlara bu işin ne menem birşey olduğunu görün ondan sonra içinize sinerse gidersiniz mersine kadar.

şimdiden iyi eğlenceler

aslında evlerinde eşya babında bi eksikleri yok.o yüzden daha bi az işe yaramasına rağmen bana çok karizma yaptırıcak bişi lazım:)
ama kitaplığı yapma fikri güzelmiş.bunu bi düşüneyim ben.olaplüp yani.teşekkürler yerdım için bu arada.

bir tane panaromik puzzle alin.. (hani su enine uzun olanlar yani)
bu guzel bir manzara resmi olsun pastel renklerde.

sonra bu puzzle i yapin kisa surede.
sonra bunu cerceveciye goturun, bir paspartu de yapsin. ve guzel bir cerceve.
duvarda harika durur.

(not, evin duvar renklerini, mobilyalari vs. hesaba katin)

tuttugu takıma ait nevresım takımı hos olur aslında :)

balkonu falan varsa güzel birkaç saksı ve çiçek alıp saksıya ekme işini de kendiniz yaparsanız bence güzel bir hediye olur.

madem azar da yemişsin, ben hediye almam çünkü ben hediye yaparım ulan! gibisinden bir hava atmak için tam sırası :) el melekene bağlı olarak bir do it yourself projesi seç. eğer eve çıkmak da sözkonusu ise ev eşyası tadında işlerliği de olursa daha uygun olur. bu konuda sonsuz seçeneğin var, mesela neye en çok ihtiyacı var, neyi sürekli kullanır buna yöneli bir çözüm üretmek sana kalmış. benim projelerimden bazıları; kedi evi, melodisini de kendim bestelediğim müzik kutusu, mücevher kutusu, rüzgar çanı ...
ne kadar kalıcı olmak istediğine bağlı olarak, diy sitelerini biraz kurcala, biraz da ehillerden yardım alabilirsin tabi. basit birşey bile olsa her yeride senin izin olacaktır ki ben sevilen birine hatıra bırakmanın iyi bir yolu olduğunu düşünüyorum.

ikea'dan alınacak çoğu şeyi kendiniz monte etmek zorunda kalacaksınız zaten. bir anlamda "do it yourself" gerçekleştirmiş olursunuz. praktiker, koçtaş vb. de olur elbette, isveç'le yakınlığımla tanınırım ama.

Arçelik'in türk kahve yapma makinesi var, "Telve"

Tek haznelileri 150 YTL civarı.

beylikdüzü migrosa yakınsan koton'un karşısında, tam olarak merdivenin altında küçük bir tükkan var çok güzel şeyler satılıyor hediyelik hesabı. ne bileyim katana falan alabilirsin ordan.

mudo city'de gerek dekoratif esyalar gerekse diger ev gerecleri hem estetik hem de siradisi olabiliyor, yasadigin sehirde varsa oraya kesin bakmalisin. ailemle yasiyor olmama ragmen orayi gezerken gaza geliyorum -ki ben kesinlikle alisveris manyagi degilimdir- eve cikarsam sunu da alalim bu da cok orijinalmis diye her seye aklim gidiyor, gozum kaliyor.

kahvalti seti vardi mesela; 2 pogacalik minicik firin, kahve makinesi, ekmek kizartacagi ayni makinede birlesmis sekilde satiliyordu. sevgilim olsa ve bana boyle bir sey alsa bircok sukela kahvaltiya da tesrif etmeye hak kazanir gibime geliyor:)

en sevdiği filmin posterini çerçevelet bence

milli kütüphane

internetten bakabilirsin, gittigidiyor.com gibi sitelerde bulunabiliyor.

Beyoğlu'ndaki pasajlarda (Atlas, Halep, Galatasaray İş Hanı vs..) bulunabilir. Özellikle eski Türk filmi afişleri açısından çok fazla seçenek var.

Ha, unutmadan, Balıkpazarı'nda Aslıhan Pasajı var. Beyoğlu Sahaflar Çarşısı olarak da bilinir. Orda da eski (ve çok az da olsa yeni) filmlerin afişlerini bulabilirsiniz.

beyoğlu istiklalde milli piyango nun yanındaki pasajın alt katında (adını unuttum pasajın) mustafa abinin yeri var terzi dükkanı ayrıca, var orada da bir şeyler.

www.resimposter.com neden olmasın hemde ucuz

Kadıköy Akmar Pasajı'nda da büyük boyutlu afişler mevcut.

duvarkağıdının uzun süre dayanması açısından duvarın temiz ve pürüzsüz olması gerekiyor bildiğim kadarıyla.yani şu anki kağıdın üzerine yenisini yapıştırmak pek sağlıklı olmaz gibi.ama bazı duvarkağıtları boyanabiliyor.eğer o tip bir kağıtsa boyamayı deneyebilirsiniz.

ıslat güzelce muhtelif yerlerinden kabarıyor zaten.

şökmek kolay da yenisini yapıştırmak zor.

naylon, muşamba cinsi bir şey değilsei bildiğin kağıtsa üzerini boya, mis gibi oluyor.

üzerine direk plastik boyayı vur tertemiz oluyo

galatasaray lisesinin hemen yan sokağındaki ara cafe ,
tünelde başlangıç durağının tam karşısındaki pasajda kv...

taksim'de kumbaracı yokuşunda mihrimah sultan var, işinizi görür orası da.

ara cafe'de içki yoktur.
en güzeli megavizyon'un karşısındaki sokakta pia vardır. genelde sakin bir yerdir ve insan okuduğunu anlar. ancak orta pahalılıkta bi yerdir.

benim önerim cihangir kahvesi olacaktır. hemen taksim ilk yardım hastanesinin geçince sağda. öncelikle sakindir, sonralıkla ucuzdur. püfür püfür eser, insanlar tatlıdır.

kumbaracı yokusundaki south park. mihrimah sultan'a gelmeden

arnavutköy kuzgunbar

"pia"nin ve "south park"in yemekleri bariz pahali, ickiler de orta derecede.
bunun bilincinde gidin derim.

yedek ruh'un son onerisini dikkate aliniz derim bir de.

maçka parkı'nda fua cafe'yi önerebilirim. sessiz, sakin, fiyatlar da öyle çok uçuk değil.

din dediğin senin tuvalette ne tarafa döndüğüne ne baksın kardeşim. ete oto günah demeyelim.

ama o delik tarafına dönmeyince, yaptığın meret kabak gibi ortada kalıyorsa günahtır tabi.

1- Birinci olay tamamen sizin titizliğinizle alakalıdır. Benim bildiğim kadarıyla genelde insanlar pantolonunu çıkarmadan işlerini halledebiliyorlar.fakat bu hakarette gerek ahlaki gerek dini yönde herhangi bir yanlış/beis görmüyorum.
(şahsi kanaatimce aşırı derecede hassaslık ve vesveselerin verdiği bir tür huzursuzluk olabilir) (extra extra külfetten başka bir sakıncası yok)

2-İstinca ve İstibra'nın Âdâbında şöyle geçer;

Tuvalette kıbleye karşı oturulmamalı ve kıble tarafına arka da dönülmemelidir. Bunlar mekruhtur. Fakat evlerdeki tuvaletler kıbleye karşı yapılmışsa, artık zarurete binaen bunda bir beis yoktur.

(dilimiz döndüğü kadarıyla & naçizane)

1)sicarken pantolonu cikarmak

yanlis hatirlamiyorsam bunun psikolojik bir de acilimi vardi; yani ya tuvalet aliskanliginiz tam oturmamis, ya da bir davranis bozukluguna sahipsiniz gibi bir seydi.



2) bunun icin ise din zaten her yere burnunu sokuyor, bir sizmaya karismamisti diyorum. kaldi ki din baskalarinin soyledikleriyle ogrenilmez, acacaksin sahih kitaplari tefsirleri vs. vs. yi oradan karistiracaksin hepsini karsilastiracaksin kendine mantikli geleni de kabul edeceksin. bo.tan yani.

pantolonu çıkarmak gayet normal geliyor bana kendini garip hissetme diyerek kapatıyorum :)) (evet ben de çıkarıyorum çok da rahat tavsiye ederim)

dinin tuvalette olmadığı söylenemez kıçını hangi elle yıkayacağını gösteren hadisler mevcut olduğu söylenir

Küçükken ben de öyleydim. Sonra din'i bıraktım, tamamen düzeldi (samimiyim).

Çünkü:
- Uygulanan, öteden beri var olan, insanların bir şekilde kabul ettiği ya da en azından saygı duyduğu mu -bana göre- aşağıdaki martavallar bana daha başka bir sürü palavra gibi uymadı:

a. sıçarken ıslık çalınmaz
b. sıçarken sakız çiğnenmez
c. sıçtıktan sonra göt sol elle yıkanır
d. sıçtıktan sonra ibadet için abdest şarttır, ama bu amel eylenirken göt ya da taşakların yıkanması gibi bir durum literatürlerinde yoktur.
e. ayakta işenmez, çünkü ayakta işerken şeytan karşında süpürge ile tüm işediğini üzerine süpürmeye çalışır, buna göre,
f. üzerine idrar sıçratanlar kabir azabı çekecektir. kabir azabı esnasında yanlış hatırlamıyorsam zebaniler sırtına tokmakla öyle bir vururlar ki 70.000 alem senin feryadını duyar.
g. işedikten sonra sikini, taşağını 3 kere yıkaman gerekir; 2 ya da 4 diye ben hiç duymadım.
h. temizlik imandandır, başka bir şeyden değildir.
ı. sen insan değilsin, anan baban insan değil, bunları -hijyeni, temizliği- kendi kendine beceremezsin bu yüzden bu kuralları uygulamak zorundasın.
i. utanmadan dünya üzerinde sana sunduğumuz nimetleri yediğin yetmiyormuş gibi bir de onları müthiş kötü kokulara sahib olmuş vaziyette sıçıyorsun. hayvan mısın, insan evladı sıçar mı?!

sonra ne yaptım?

her şey lisedeyken arkadaşlarımı toplayıp bayırda kıç kıça verip birbirimizin bokunu açık havada taze taze koklayarak başladı. bir kaç ay sonra sıçtığımız yere baktım, orada açan çiçekler, nebat daha güzel büyümüşler ve yetişmişlerdi. parmağımı ıslatıp havaya kaldırdım ve dedim, tamam, ben bu yoldan gitmeliyim.

o gün bu gündür bir rahatım ki sormayın. şu an evliliğin arefesinde olduğum kız arkadaşıma ilk gösterdiğim fotoğraflarım kareli bir pijamayı sıyırmış vaziyette klozetin üzerinde harbi harbi sıçarken çekilen fotoğraflarımdan isteyene yollayabilirim.

not: yukarıda yazılanların ilk cümle ve son cümle dışındakilerinin hepsi götten uydurmadır. son cümlede bahsi geçen fotoğraflarımı çeken güzel fotoğraf sanatçısı arkadaşıma buradan sevgi ve saygılarımı iletmeyi borç bilirim, o kokuya katlanabilecek kim var başka.
not2: bu konuda çekilen sıkıntıyı anlıyorum, küçükken anneme ve babama sırası ile sormadan tuvalete gidemezdim. kurtulduğunuzu öğrendiğiniz vakit şunu yapıyor olacaksınız: 1 fincan kahve lavabonun kenarında, sigara bir elinizde, java oyunlarından birini çalıştıran cep telefonu öteki elinizde ve kapı açık, çünki tv'ye ara sıra göz atmak istiyorsunuz.

sıçmak güzel şey, sonrasında sabun ve sifonu kullanmayı bildikten sonra nasıl isterseniz öyle sıçın.

Eğer aynı filmden bahsediyorsak, esas oğlanın eski kız arkadaşının eviydi orası.
Yeni kız arkadaşını onlarla tanıştırmak için götürmüştü ve eski kızarkadaşın kocası tekerlekli sandelyeli biri(!)ydi.
Bizim elemanın kız kardeşi kırmızı saçlı garip bir kızdı.

De işte ben de hatırlayamadım ki...

Notting Hill olabilir mi?
Gerçi ev kasvetli diildi ama ev sahibesi tekerlekli sandalyedeydi.

''music from another room'' bir jude law filmi olabilir mi?

bu konu cok yazildi ama askere gidecek bireylerde bu heyecan fazlasiyla var.

yedek subay aday adayi konumundasiniz simdi. Askeriye bu adaylardan, 1. ihtiyacina göre 2. adayin özelliklerine göre, 3. adayin tercihine göre bir siniflandirmaya sokuyor. Yani öncelik kendi ihtiyaclarina,
kislalardan, birliklerden gelen astegmen (yedek subay-uzun dönem) ihtiyacina göre astegmen eksigini belirliyor.
Aralik dönemi en kalabalik dönem, dolayisiyla genelkurmay baskanligi'nin elinde astegmen yapmak icin cok cesit var, ve bu dönem astegmen cikma orani en düsük dönemdir. Ama yine de yüzde 3 gibi bi oran icine girme sansiniz var.

sizin 1-2-3 aralik tarihlerinde gireceginiz sinav esas olarak bi formalite sinavi, sinavin sorulari degisti ama yine de cok etkili olmuyor. genelde kisa dönem olarak yaparsiniz askerliklerinizi.

ama birliklere dagildiktan sonra sanirim bi mülakata daha gireceksiniz. (kisa dönem cikarsaniz) orada mesleginiz, elinizden gelen islere göre sizi bölüklere falan atayacaklar.

ama askerligin cogu sans ve belli kriterler yok, bu yazdiklarim daha cok yasanmis seyler, kural degil.

gardaşlık, sıkma tatlı canını. işi oluruna bırak. ho diyecen altını küreyiverecen.

vallahi sayın hocam biz de gideceğiz işte aralıkta izmirde ikamet eylemekteyiz nedir ne değildir kimse bilmiyor açıkçası sınava formalite diyen de var çok önemli diyen de var baktım ki herkes farklı bir yorum yapıyor en iyisi bekleyelim görelim dedim ben de işletme mezunuyum göreceğiz artık aralıkta ne olacak ama ben asteğmen olma ihtimali yüksektir diyorum fakat beyzadelerin tercihi ne olacak bilemeyiz.sevgilerle...

ben de sınava izmirde gircem. izmir için bir zirve yapabiliriz belki. nebileyim işte.

zirve olayını ayarlarsak ben katılabilirim ama irtibata nasıl geçeriz hocam

sınava yakın bir zamanda buradan bir duyururuz o zaman. bakarız katılım olursa yaparız bişeler.

bende aralıkta tuzlada gireceğim. öncesinde istanbul ili asker adayları ile toplanma fikri çok iyi bir fikir. bir zirve proglamlayacak yokmu ?

meniere sendromu olma ihtimali var.

muhtemelen yüksek stres ve düzensiz uyku nedeniyle ortaya çıkmıştır her ne ise. gerekirse kolundan tutup doktora götürünüz.

vertigo olabilir mi acaba?v
sirtustu uzansin, ani bir sekilde dikilsin ve basini saga yada sola cevirsin. basi donerse vertigodur, ilaci betasercdir. doktor arkadaslar hatam varsa duzeltsin, kulaktan dolma yaziyorum.

sabha öğle akşam betasec kullanılmalı ama daha önce doktora gidilmeli . kulak ses testi( ölçümlemesi ) yapptırılması erken zamanda tavsiye edilmektedir. bu test raporu ile doktora başvurulusa işler hızlı ilerlerç

moby - extreme ways

tşk.

farklı çalmışlar bu filmdekini ilk iki filmin sonundaki çalan daha iyi .sanırım ilk versiyonu

normal devam ediyormus gibi yapıyoruz yanılmıyorsam. sitesini takip edin su kadar borcunuz var diye uyarıyor da daha vakti gelmedi galiba. yeni kayıtlar bitsin sonra başlar. aofburo.anadolu.edu.tr

19 kasımda başlıyor.. vakıfbank'a yatıyor.

sen yine bi büroya sor..

parayı yatırdınmı başka bir şey yapman gerekmiyo .

aöf kayıtları olacak bu arada...sınıfta kalmana şaşırmamak gerek.

Şşşt büyüklerin konuşurken araya girme.

pff.

Valla burası Türkiye, uğraştırmazlar diyemem. Fakat denileni yapmasını tavsiye ederim, yoksa daha beter uğraştırabilirler.

eğer çalıntı mal sattığı bariz birinden almadıysa "iyi niyetin korunması" ilkesi çerçevesinde çalıntı mal almakla suçlanamaz diye biliyorum ben. nereden nasıl aldığını sorup zabit tutarlar en fazla herhalde.(bkz: husnuniyet)

direk çöpe salla gitsin polisler kasar adamı.

telefondaki adresten size ulaşıp telefonu sorabilirler. cesaretliyse elden çıkarsın telefonu denedim sadece falan diyip yırtabilir. ama arkadaşımın başına geldi ciddi ciddi çağrılıp sorguluyorlar telefon nerde sen mi çaldın falan diye. o teslim etmişti mesela yapacak bir şey olmadığı için. hala ikinci el telefon mu alıyorsunuz almayın etmeyin ne diyeyim.

evet benim calinan cep telefonu icin savciliktan arama cikartmistim, telefonu elinden geciren 7-8 kisi tek tek bulunup ifadeleri alinmisti. gerci anuna kodumun telefonu 2 haftada 7 kisiyi nasil dolasmis o da ayri mevzu ama calinan telefonun sahibi hirs yapip arama emri cikarttirdiysa (telefn kapatildigina gore cikarttirmis) bi ara ifade vermeye cagrilabilir kardesin. ancak simdi gotururse telefonu, el koyar polis ona, kardesin verdigi paraya yanar onu da soyliym.

tüm cevaplar için teşekkür ederim.
kardesim dün rasgele bir karakola gitti ve telefonu teslim etmek istedi, aranan yer olan fatih savcılıgına teslim etmesini soylediler karakoldan, almadılar telefonu. bugün de evimize yakın olan bagcılar ilçe emniyet müdürlüğüne götürdü, ordan da "polisler gelip evinden alacaklar telefonu" diyerek teslim almamışlar. yani iki kere teslim etmek istedik ama almadılar. hakikatten de burası türkiye.
bakalım bundan sonra ne olacak, gelişmeleri yine buradan yazarım.

Sanırım dün bir soru daha sorulmuştu sandık görevlisi konusu hakkında ama şimdi bulamadım.

Zorunlu bir şeymiş bu efendim. Vatandaştan çoğu kişiye denk gelebiliyormuş herhalde ama yazarlar zaten akşama kadar ayrıntılı olarak.

298 sayılı seçmen kanununun 136 maddesine göre zorunluymuş, bize de geldi araştırdık...maddeye zamanında itiraz edilmiş, ama hak ihlaline ve angaryaya girmediği kanısıyla itiraz reddedilmiş...1961'de çıkan yasaya göre de katılmamanın cezası 500 ila 2500 Türk Lirası ağır para cezası imiş

29 ekim törenlerinde sabah okula gelmeyenler disipline gidicekler türünden bir ürkütme . ben salla gitsin . evde değildim o sıralarda elime ulaşmadı de bitsin birşey olursa.

belli bir seviye ingilizcen varsa. anlamasan bile kitap oku bol bol.

bol bol scan çizgi roman indir bence de
anlamadığın yeri de bi şekilde resimden çıkartırsın.
bence okuyarak yapılabilecek en güzel pratik çizgi romandır

birazcik ingilizce varsa ecnebilerin yaptigi siteler var. ben onestopenglish.com u tavsiye ederim. envayi cesit malzeme var biraz arama ile bulabilecegin. bir de tabii eslcafe.com var oradan da linklere ulasabilirsin. klasik okuma ve gramer testlerini heryerde bulabilecegini gibi metnin okunusunu dinledikten sonra testleri cozebilecegin listening ve hatta mikrofon vasitasi ile telaffuzunu kontrol eden ve konusma sinavi yapan siteler de var. eslcafe ye bir gir oradan gittikce bulacaksin bir sürü sey.

bir site var sanırım kasarsam tekrar bulurum adresi. randevulaşıyorsun ve ingiliz hoca ile belli zamanlarda skype yada msn den mikrofon ve kulaklık yardımıyla takılıyorsun .

www.medyanet.net

tema reklamlari $1100 olmasi lazim gunluk.

o degilde su ilgincmis;

"Kullanıcılarının;

• %32’si kadın, %68’i erkek

• %60’ı 18-25 yaş arası

• %23’ü kendi hesabına çalışan, %61’i ücretli çalışan

• %81’i üniversite veya yüksek lisans mezunu

• %40’ı otomobil, %77,8'i bilgisayar, %34’ü ev sahibi

• %74’ünde kredi kartı var, ortalama 1,7 kredi kartı var "

neye gore?

oha lan bence iyi paraymis. ayda 33000 dolar eder. server o kadar para yemiyodur heralde. ssg niye calisiyo ki o zaman. toprak doyursun gozunu. kizlara iki selam edicem diye o kadar para vermem ben vazgectim. bu ise ayirdigim parayi gideyim de rusa yatiriyim bari.

o rakamların çoğu müşteri için ilgi çekici hale getirilmiş olabilir. piyasada genelde böyle oluyor.tv ler için mesela hep abartılı izlenme reklamları gösteriliyor.

kendi adınızı ve tc kimlik numaranızı açıklarsanız seve seve yardımcı oluruz.

bir şey yapabileceğini sanmıyorum istersen benimkileri vereyim bir dene.istediğin kişininkin eulaşmak çok kolay hiç gizli bir bilgi değil çünkü

benim de istediğim zaten öyle abartı şeyler değil..mesela çok basit bir şey anlatayım, t.c. kimlik no doğrulama yöntemi ile baba adı öğrenilip telefon rehberinden ev nosu bulunabiliyor eğer tel babanın üstüne ve kayıtlıysa..adres de öğrenilebiliyor..benim istediğim bunun gibi küçük bilgiler, çünkü bunlar her zaman işlemiyor..yoksa soyağacını öğrenmek gibi bir amacımız yok

kendisine doğru söyleyip söylemediğimden emin olmak isteyen bir arkadaş ev adresimi,ev telefonumu, öss sonuçlarımı, okuduğum okulu bulmuştu.

öss yerleştime sonucunu öğrenirsiniz

ciddi bir güvenlik açığı.

ben de tc kimlik no arama sitesinden marco aurelio nun no. sunu bulmuştum...bu da böle bir anımdır

deneme yanılma yoluyla adrese dayalı nufus kayıt sisteminde nerede oldugunu ogrenebilirsiniz-kesin değil ama büyük ihtimalle ikamet adresidir.

Kimlik numarası ile baba adı falan çıkmıyor, denedim, adım soyadım ve doğum tarihim çıktı.

tckimlik.nvi.gov.tr

evet ben de farkettim baba adı çıkmıyor artık, çeşitli güvenlik nedenleriyle olabilir, ama eskiden çıktığına eminim, adres bulup kapıya dayanmışlığım vardır baba adından:)

En uç nokta nedir ki, öğrenilebilecek en gizli, önemli şey? Belki de herşeydir ama herkes yapmaz yapamaz...

mernis numarasından çok ciddi bilgiler elde edebilecek durumdaysanız zaten mernis+ad soyad kombinasyonuna ihtiyacınız yoktur, sadece ad soyad yeter.

çalıştığı yeri ve kaç para maaş aldığını da öğrenebilirsiniz ssk'dan.

adresi bulunabilir. herkesin herkesi bulabilmesi ciddi komplikasyonlara yol açabilir.

klibi hatırlamıyorum ama o yıllarda bi şarkı vardı. ah memedim memedim sana ben gitme demedim diyemedim, sanki şehit olan bi askeri anladıyordu. yamuluyor da olabilirim

eğer şarkı memedim ise söyleyen zeynep isimli şarkıcımızdı.

Yok, Zeynep - Memedim değil.

berlin - take my breath away

www.youtube.com elif - vazgeçmek için çok erken youtube te sadece şarkı var.

uyurken dikkat etmen gerekir mi acaba? (csssss)

geçmiş olsun, yakalayıp eve getirebilmenize sevindim, gece açık balkon-pencere bırakmayın da kaçmasın yine. kendisi bir hastalık kapmış olsa da size bulaştırmaz. dağbaşında oturmuyorsanız kuduzdan korkmanıza gerek yok. elinizi sabunla yıkayın ve dezenfekte etmek için tentürdiyot sürün, yeter. evde olan biten bir şey yüzünden değil yalnızca kızgınlık dönemine girmiş olduğu ve çiftleşme dürtüsüyle sokağa kaçtıysa hayatı böyle geçmeyecek, en fazla 1 hafta sonra eski haline döner. bir an önce veterinere götürüp kontrolden geçirmekte ve kızgınlığı geçince kısırlaştırmakta fayda var. dişiyse ensede ısırıklar vs yüzünden yaralar, erkekse de kavga yüzünden burnunda falan çizikler olabilir. özellikle eve alışkın kediler sokakta çok tedirgin ve ürkek davranır, kimseye yaklaşmazlar. ondan korkmayın, aslında o da korktuğu için böyle davranıyor. yoksa kendine güvenli haldeyken bir kedi dünyayı umursamaz, ormanlar kralı modunda takılır. artık güvendiği, bildiği yerde olduğu için bir süre sonra eski haline dönecektir, sokakta yaşadıkları onu çok sarsmış olmalı.

bir sokak kedisinden feci dayak yemis olabilir. cunku benimkinin psikolojisi kedilerden dayak yedigi zaman direkt bozuluyordu, ben dahil her seyden cilginca korkuyordu. "acaba bu da mi bana zarar vermeye geldi?" dusuncesinde oluyorlar herhalde. bir-iki gun fazla ustune dusmeyin, bekleyin derim.

sedece o tatsız günlerinden birini geçirmiş olabilir biraz zaman tanımakta fayda var.

aşıları tamsa size bir şey olmaz, sadece yarası var mı diye kontrol edin. bizimkinin yüzünde façalar vardı resmen :) bir de kulağını ısırmışlar, delinme noktasına gelmişti.

ayrıca kediyi evde aç bırakın, ondan sonra sevdiği mamayı koklatın afedersiniz köpeğiniz olur.

kedilerde kuduz neyin oluyo mu?
allah korusun:S

ahah. işte bu komik.

sen başlığı açınca google bak bu reklamı yolladı sağ tarafa.

"hayvan yakalama sistemleri"
www.canliyakalama.com

reklam olmasın diye link vermem genelde ama bu toplumsal sorunlara duyarlı ticari girişim tüm dünyada bilinmeli.
senin için şunu beğendim (bir dahaki sefere artık)

(CY 120) Küçük Canlı Yakalama
13 x 13 x 47 cm. ebadında yapılmış olup 1100 gr.

esas olay dengenin bozulması. eskiden kurak olan yerleri sel basması, eskiden deli gibi yagmur yagan yerlerin kurak olması. bu sekilde devam etmesi de yaşam alanlarını değiştirmek zorunda bırakıyor ki esas problem bu.

evet o damla hep ortalıkta ama buz olacağı yerde su o yüzden kutup ayıları duracak yer bulamıyor .

komplo teorisi gibi olacak ama amerika uydularıyla mikrodalga vasıtasıyla buharlaştırıyor sularımızı (evet hakkaten bilim kurgu oldu)

günden güne daha fazla enerji tüketiyoruz, enerji üretirken de ısı açığa çıkıyor.
enerjiyi kömürle, petrolle, doğal gazla ürettiğinizde ısı açığa çıkıyor,
rüzgarın önüne koyduğunda dahi bir yerde enerji kazanırken bi yerde o rüzgarın gittiği yerde yapacaklarına engel olmuş oluyorsun.
nehirlere baraj kurduğunda yine aynı rüzgar örneğindeki gibi.

peki ben de bir soru sorayım mevcut ısı üreten teknolojilerden elde ettiğimiz enerjiyi sabit tutarak güneşten ürettiğimiz enerjiyi arttırsak bu küresel ısınmaya karşı bir çare olur mu? daha doğrusu güneş enerjisi elde ediyor olmak yaklaşık olarak o elde edilen enerji miktarınca yerkürenin soğumasına sebep olur mu?

olur tabiki ama bu OLMAZ değil O LA MAZ, malum petrol şirketleri(devleri ahtapotları izin vermez, niye versin ki)

rüzgar enerjisi de var olan yatırımların arasında en karlısı, bir panel kurmak 100bin dolardı ve 1 senede parasını çıkarıyordu(Fiyat yalandıysa bile oranlar yakın)


ben bambaşka bir soru sorucam şimdi,
ben çeşmeyi açık bıraksam suyu azaltır mıyım kuruturmuyum!

açtığım su akıp kanalizasyona veya denize gidiyor(hem fikiriz)

su gene bu bölgede ki, gene buharlaşıp su olucak akıcak bölgedeki nemi arttıracakmış gibi geliyor, yani çeşme akarken vicdanım sızlıyor ama bazen de bıraksam mı mk, iyilik mi etmiş olurum diyorum..
bilen biri yok mu

bi koku felan almi$tir belki. ya da kafasi iyidir. kavga cikarmaya cali$iyodur.
abi su al boca et kafasindan a$agi. en guzeli o.

doguracakti, doguracak yer ariyordur, belki sadece susamistir su istiyordur.

su dedim de bursa'da bi yagmur basladi gorulmeye deger.

haala gitmedi hayvanoğluhayvan...

benim evimden ne kokusu alabilir ki bu arıza hayvan yaa. tavuk kanadı kızarttım sölemesi ayıp, ona gelmiştir dedim, attım üç beş taane(ben bile yiyemedim o kadar, şerefsiz hayvan) onları da yememiş. sütü de dökmüş oralara ipnator.

hayvan işte adı üstünde! Al eline bi sopamtırak alet,kovala,bağır aşşağıya kadar indir.. yiyecek değil ya iblis.. ben de yapmıştım böle bişiyi.. hayvan görünce kaçacak delik arıyo şimdi..
hadi bakalım..

büyük ihtimal koku almıştır. hamile olsa tıslamaması lazım diye biliyorum. en azından 4 senelik bir kedi jenerasyonu gayet mülayim bir şekilde bizim apartmanın içinde doğum ihtiyaçlarını gideriyor. Tabi her kedi aynıdır diye birşey yok, ama hamile olduğunu sanmam. kapının önüne değişik kokular sıkın. kediye de sıkın arada, belki o zaman çeker gider miskin şey...

Korkutmak gibi olmasın ama (bkz: ölümü hisseden kedi)

helolohoooyy:)) doğurdu lan bu:) 4 (dört) taane hemde:)) götürüyo şimdi. bi taanesini aldı gitti. eheh vatana millete hayırlı olsun. hadi isim koyun şerefisciklere:)
bu arada crown, saol altıma zıçırttın akşam akşam...

ya o diilde battı buralar, nası yapıcaski şimdi :S

aman da aman , çiçeği burnunda dede sayılırsın, paspas olsun bi tanesi... mademki senin evin paspasında doğma şerefine nail oldu..

aha bildim, yavrulardan birinin isim babasi olayim yada notorious falan deyin :)

bu arada eğer anne yavruları için güvenli biyerler bulamazsa,yer bebecikleri.. aklında bulunsun..

çok pis rezil oldum, hamile olduğunu sanmıyorum demiştim tam da :D

bi tanesine "esört eyc" de ahah.
ilk cevap benim, konuya ilk ben el attim. haha

ya yazık kızcağıza, o şimdi çocuklarının derdindedir, yemeyi içmeyi unutur. çocuklarını taşıdığı yeri biliyorsanız önüne hiç olmazsa bir kap su koyuverseniz de bu sıcakta halsiz kalmasın, çocuklarını besleyebilsin.

doğacak yavruların bakımını üstlen ne biliyim giydir yedir okul öncesi eğitimini üstlen bence bu sana iyi bir hayır sevr olman için fırsat.bazen tanrı farklı elçiler seçebilir.

apartman girişinde bi kasanın içine koymuş. kasayı yukarı çıkarttım akşam. sabah işe gelirken baktım sokulmuşlar annelerine uyuyolar.
paspas, notorious ve esört eyc tamam. sonuncusuna güzel bi isim istiyorum. konuşturun yaratıcılığınızı. hade bakem

Ya çok emin değilim ama, yavruları ellemeyin derler, insan kokusu sinince anesi terkediyormuş falan filanmış.

abi su meselesi onemli gercekten, hayvanlar su bulamiyor sicakalr sebebiyle, bu yavrulariyla hic bulamaz. mutlaka bi kap su, hatta süt birakin oldugu yerin yakinina. ha bu arada anne kedi yavrularina yaklastirmaz haberin olsun, sevmeye filan calisma bir sure...

sonuncusunun ismide sakin olsun en sakin olanina koyun, en atik canli kanli olanina esört eyc, en tuylusune paspas, en yalniz olanina notorious..

Patrick Süskind'den Güvercin'i oku derim..Kapı önü çöreklenme durumu benzeri için..

araba taksidi, tuketici kredisi, kredi kartlari, cep telefon faturasi, hafta sonlari en fazla arkadaslarla bi yemekli eglence falan derken ay sonu gelirimin %110luk bir kismini harcadigimi goruyorum. yani hesabimi sifirlamak icin her ay mutlaka ekstra bir i$ yapiyorum.

ama geriye donup baktigimda arabami almi$im, tatilimden eksik kalmami$im, hadi $unu yapalim hadi bunu yapalim denildiginde ik mik etmemi$im.

sanirim aileden (ebeveyn veya e$) destek olmayinca borcun altinda girmeden bir$eylere sahip olamiyoruz. araba taksidim bitsin morgic yapmayi du$unuyorum misal.

dip not: 2006 aralik ayinda da durum boyleydi ocak ayinda %18lik maa$ zammi oldugu halde oranda bir degi$iklik olmadi. neden bilmiyorum. hayat standardim, ya$am tarzim da ayni aslinda. bence de murphy.

bir üniversite öğrencisi olarak buna yorumda bulunmak istiyorum..
yetmiyor(:
büyük başın büyük derdi olur derler ya ele geçen para arttıkça insan birşeye daha "acil" ihtiyacı olduğunu farkediyor..
kendini kandırıyor böyle böyle diye bi şekilde..
bununde psikolojide bir açıklaması muhakkak vardır,
yetmiyor hipotezi falan diye bilemiyorum

sözlük kullanıcıları arasında pek kendi parasını kazanan yok galiba tezi geçerli sanırım. neyse harçlık alanlar da yazabilir. genel kanı herşeyi harcama eğilimindeyiz gibi çıktı şu ana kadar.

herkesi parasız bırakan cebinde olmayan parayı içinden fışkıran tüketme ihtiyacı yüzünden kontrolsüzce önceden harcamak. kredi kartı kullananların hemen hemen hepsi aynı sorunlarla karşı karşıya . aynen bende böyle takıldım uzun süre sonra hesaba yatan maaşımın tamamını böle böle daha önceden yediğim içtiğiğm giydiğim şeyler için kullandığım k.k na yatırdığımı gördüm. iş işten geçmişti .ama radikal bir kararla 2001 yılında bu mereti bırakıp artık her harcamamı nakite döndürmeye and içtim.herkes güldü olmaz öle şey falan diye ama açtığım ilk call center agentına kk mi iptel ettirmek istiyorum dediğimde yapmaya başladıkları şerefsizliklerden hırslandım ve uzun çabalar neticesinde yaklaşık 5 k.k mıda iptel ettirdim. daha önce yaptığım hesapsız harcamaların hiçbirini nakitle yaparken cesaretli olamadım. nakit le dolaşmak çok faydalı israrla tavsiye ederim. aya başı kira ve faturalardan sonra kalanla yetinin . sonra her ay bankada para biriktirmek yerine ( hesapta para olunca şifre yazarak yine kk mantığıyla kontrol dışına çıkılıyo tavsiye etmem) çeyrek ve yarım altın almaya başladım günün birindede bir arabayı şaaak diye trink para ile aldım kaskosunu peşin ödedim trafiğini peşin ödedim ( sigortacı bile şaşırdı). yani diyeceğim sadece cebinizdeki para öyle veya böyle yeter hatta bu durum arkadaşlarınız tarafındanda bilindiği için size bir etkinlik teklif ederken yada gaz yaparken sınırlarını bilirler .(haaa bide tavsiye güvendiğiniz adamlara verebildiğiniz kadar yakın bir zamanda ihtiyacınız olmayacağını düşündüğünüz miktarları borç verin iyi bir biriktirme yolu )

o uzunluktaki bir yolun baska sehirlerde gidis suresi 15-45 dk arasidir genelde. hergun toplam 1+ saat zaman kaybedince, insana koyar da biraz.

ben 1 saatte her gün izmite gidiyorum 100 km yol diyim sana. farkı anla. dediğin yol en fazla 30 km

askerlik gibi düşün gün heryerde 24 saat ! kışlasındakine 1 sene gibi geliyor evinde sevgilisi kucağında olana kısacık. demek ki sen araba kullanmayı seviyosun ,balık tutanları kesmeyi seviyosun ,radyo kanalını bulmuşun falan filan.. bir sürü değişken var. örneğin ben hergün göztepeden halkalıya gidiyordum servisle ve akşamda dönüyordum .serviste dvd izleme şansımız olduğu için yolu görmüyordum bile hatta filmine göre trafik biraz sıkışsada filmin sonunu görsek falan oluyoduk dönüşte .gidişi zaten horulduya horulduya bitiriyordum. yani işin özü geçirdiğin yol değil senin içinden geçirdiklerin..

gidince tam bilet gisesinin ordaki bakkala bi sor, onda kalabilirsin muhtemelen, ama buyuk de konusmayayim sartlar degismis olabilir.

ha bir de su var, liman yapilarinin ordan yukari cikan bir patika vardir, tirmanis rotalarinin oldugu kaya duvarinin altina cikar, cadirini oraya atip gerilla kampi yapabilirsin, ama jandarma yakalarsa sorun olur tabi. tuvalet dus gibi konformist seyleri unutacan bir de...

daphne en kral en anlamlı yerdir. şu zamana kadar her yerde hem çadırla hemde odalarda konaklama yaptım.
ısrarla tavsiye ederim

(bkz: tap dance)

"tak taka tak tak" diyince aklımda flamenko ezgisi canlandı. acaba böyle klasik bir şey mi?

tak taka tak için(bkz: michael flatley)

step

1-Fonda ispanyol müziği varsa "flamenko"dur bahsettiğiniz. Eğer caz varsa "tap-dance"dir. (step diye bir dans yoktur, o tamamen kavram karmaşasından doğmuş bir hatadır)

2-Şapka, baston gibi aksesuarlar 1940-50'lerin hollywood müzikallerinde çok kullanılırdı (fred astaire, ginger rogers filan). Oradan doğmuş dansın adı "jazz-dance"tır. Günümüzde epey bir evrilmiş değişmiştir ama hala bu aksesuarların kullanıldığı olur.

(bkz: bepanthene plus)

(bkz: bepanthene plus plus )

(bkz: hametan)

tedavi amaçlı olduğunu zannetmiyorum ama arko nun ferahlatıcı güneş sonrası jel diye bir ürünü var. sürdüğün anda acıyı alıyor ve sürdüğün yeride baya bir ferahlatıyor. mucize gibi bir şey. güneş sonrası bu kadar rahatlatan bir ürün yok sanırım. ancak aloe veralı olduğu için eczanelerde bulamazsan:

urun.gittigidiyor.com

annem de çok hassas tenli.onun için uriage adında bi koruyucu kullanıyor (60 spf) bepanthol ile birlikte.onu bi deneyin derim.

bepanthol ve nemlendiriciler sayesinde 3 gün gibi bir sürede sonuç aldım.ancak en yakın zamanda cildiye uzmanına görünmem gerektiğini düşünüyorum çünkü bu ilk değil ne zaman deniz olayına girsem havadan etkileniyorum(denize girmesemde güneş mahfediyor)..kalıcı bir çözüm bulunca buraya yazacağım benimle aynı sorunu çeken bir çok insana cevap olur umarım.

bende öyleydim. tatile güneşe çıkmadan tam bir hafta önce gün aşırı 10 ' ar dakika solarium a gir .rahat rahat tatil yap.

sanırım kira kontratı yoksa bir hak iddia edilemiyor.

evet gayet mantıklı ben de ondan işkilleniyordum. peki bu durumda ben evinde işgalci mi sayılıyorum amcamın?

kanunlarda "sokakta yürüyen gayet makul mantıklı bir insan"ın anlamakta zorluk çekeceği enterasanlıklar var.

mantığım şunu diyor:
sana vergi kaçırmak için kontrat yapmamış ev sahibinin durumu 3-5 şahit ile kanun önünde aydınlatılır.
haliyle haneye tecevüz etmiş olur.

özellikle ufak yerlerde (senin durumun uygun) bu tip olaylarda hiç kimse bir öğrencinin dediğini kaale almaz. olayın yukarılara çıkması engellenir. senin zararına oranın yerlisinin yararına olay tatlıya bağlanır. (bu konuda yaşanmış çok üzüntü verici bir olay duymuştum maalesef)

ciddi bir sıkıntı oluşur ve yetkililerin işlem yapmakta ağır davrandıklarını düşünürsen herşeyi zabıt altına aldırmaya, yanında güvenilir şahitler bulundurmaya dikkat et.

suç duyurusunu eğer dikkate almıyorlar ve yukardaki gibi bir durum oluşmaya başlıyorsa tam adını hatırlamadığım **** savcılığı gibi bir birim olmalı. buraya dilekçe ile başvurunca ilgili birimler işlem yapma konusunda zorunlu sorumluluk altına giriyor(muş)

sözlükte bir hukukçu bulup bu dediğimi bir sor.

bu gibi durumlarda maalesef kibar davranmaya çalışmak pek bi işe yaramıyor. tavsiyem amcanın gözünü korkutman. mahkeme ücretidir falan uğraşmak yerine kahveden bi kamyon adam toplayıp eve dayasan, amca geri vites yapabilir. tabi ev zeytinköy civarındaysa hiç kalkışma:) şaka yaptım. hiç yapma böyle bi şey:)

@eskimo
o dediğini ev sahibi bana yapmıştı. (bi de öyle durumlar var)

offf bunları okuyunca bile içime bir sıkıntı, göğüs kafesime bir daralma geldi.

ek bir bilgi, aklıma geldi: bu evin oturma izni ve/veya kat mülkiyeti de yok. zira adam bi görüştüğümde "şu kadar kira veriyoruz (verdiğimden 150ytl az) ve bir senedir oturuyoruz der misin, oturma müsaadesi yeni çıkacak" gibi bişeyler söylemişti.

kıssadan hisse, ne uğraşmak ne adama zarar vermek istemiyorum. sadece bikaç hafta kazanmak derdim eğer uzlaşmazsam. adamı boşuna tehidt etmiş olmak istemiyorum "eve girme yakarım" diye. olayım budur, adamı savuşturmaktır. kirasını vermiyor değiliz.

@eskimo antalya'nın en çok polis bulunan muhitinde polisle dolu bir sitede oturuyorum. apartman yöneticimiz de ev sahibinin kayınçosu/bacanağı falan. o tür durumlarda adamın g*tünden kal alırlar yani. zaten adam toplama olayına girebilecek biri değilim. kahveye gitsem toplamaya yeltendiğim adamlar bana dalar :S

en temizi ve en başta yapılması gerekeni en efendi ve olgun tavrı takınıp adamı aramak gibi.

istediğin zamanın kısa bir zaman dilimi olduğunu,
çok mağdur duruma düşeceğini vs. vs. kısa ama öz bir şekilde anlatıp yap bir abilik diyebilirsin. net olarak derhal boşaltma imkanının olmadığını da ekle uygun bir yere.

her ay ödediğin kiraların banka dekontu varsa işin daha kolay olur sanırım

derdin şov yapmak değilse nicki saklayıp, avatarı açık bırakarak iyi niyetli mağdur pozisyonu için kasmadan tüm delillerinle bir hukuk bürosuna başvurabilirsin. ama sen de hiçbir şey yapamayacağını adın gibi biliyorsun. eğer istersen iyi avukat adları önerebiliriz. hani yardım istemek için açmışsın ya başlığı, maksat yardım olsun. hey allam ya her geçen gün daha fazla gülümsettiğin için şükürler olsun. bunlardan da lazım tabi memlekete.

olayı bırakıpta yasalarla uğraşmaya çabalarsan uzun bir süredir sözlükte de gördüğümüz gibi internetteki hareketlerimiz de suç teşkil ediyor ve cezalandırılıyor ama gene sözlükte de gördüğümüz gibi çok rahatça arkakapıyı kullanarak bye bye diyebiliyor insanlar yasalara.

o yüzden eline bir şey geçme ihtimali düşük. hatta yapacağın masrafı düşününce zarar bile edebilirsin zira şu örnekte bile benim gibi hukukçu olmayan birinin bile itiraz edebileceği 10 tane şey çıkıyor.

(bkz: vay vay vay neler olmuş serhat ya)

1. "sıkacağım topuğuna" gibi ibareler ve imalar şahsın elinde bir suç aleti yoksa tahrik ya da tehdit olarak algılanmaz.
2. yurt dışından avukatına vekaletle suç duyurusunda bulunabilirsin. vekaleti sanıyorum ki elçiliklerden çekilen bir faksla veriyorsun.
3. senin bilgisayarındaki loglar falan değil server üzerindeki loglar kanıt sayılır. zira senin ve ya karşındaki şahsın değiştirme ihtimalini ortadan kaldırmak lazım.

ayrıca göstermiş olduğun screenshotlarda suç teşkil edecek bir şey yok. mahkemeye verirsen büyük ihtimalle mahkemeyi oyalamaktan sende patlar. ha cep telefonunda ya da sözlük mesaj kutunda gerçek anlamda bir tehdit varsa o zaman bir şeyler yapabilirsin. ama bu gibi davalarda milletin içeri atılmasını vs bekleme 100 150 ytl gibi cezası var sadece bildiğim.

hani olayla ilgili bir yorum yapasım gelmedi iki tarafa da kolay gelsin ne diyeyim bambaşkaymış.

neyi paylaşamadınız anlamadım üşenmedinizmi yahu. öpün birbirinizi hataydı falan deyin özür dileyin saçmalamayın

ben cok gec yatmak zorunda kalirsam firefox'u acik birakiyorum. foxytunes'un alarm fonksiyonunu kullanip 2+1'i de en hayvan seviyede aciyorum. winamp'a da dream theater, metallica vs. gibi gruplardan bir iki parca atiyorum.
illa ki uyaniyorum sonrasinda. bir dene derim boyle bir $ey.

- hayvani bir calar saat al
- abine soyle ellerini soguk suyla islatip yuzune sap sap yapsin sabah

gece yatmadan önce 'şu saatte kalkıcam şu saatte kalkıcam' diye şartlanmak işe yarayabilir, en azından bende işe yarıyor. ilk birkaç gün alarmı uyanacağınız saate ayarlarsanız alışmak daha kolay olur, alıştıktan sonra alarma filan gerek kalmadı bende.

ogrenciysen pek cozumu yok. bunyenin bilinc altina bi sekilde "erken kalk yoksa mnkrm" emrini vermesi gerekiyor. erken saatte final filan olmasi mesela zihni kastiriyor erken kalkmaya. normalde kalkamayan biriyim ama ise basladiktan sonra cok yorgun da olsam dogru saatte bi sekilde kalkmaya basladim.

kognitif olarak da cozum bulamadiysan tekrar fiziksel yollara don: ayni saatte yatip kalkmaya, duzenli beslenmeye ve hatunlara cok yazmamaya calis :=)

Aynı sorun bendede var.Bazen uyanabilmek için telefonun alarmıyla uyandırma servisini aynı anda ayarlıyorum anca öyle uyanabiliyorum.

şöyle bir yol deneyebilirsiniz,yatmadan önce bol miktatarda su için. hatta bu işe uyumaya başlamadan 1 saat önceden başlayabilirsiniz,böylelikle sabah saatlerinde o kadar çok tuvalete gitme ihtiyacınız olacak ki uyanacaksınız.
not: bu yolun tehlikeli bir yan etkisi olabileceğini de eklemem lazım sanırsam :)

Benim bünyemde olan bir sorunda su içtikten 1 saat sonra tuvalet ihtiyacım geliyor.Uyku iyice zehir olur :)

assert h'ın önerisi en başarılı ve işe yarayan tekniktir efem. kendisine teşekkür ediyoruz..

telkin kesinlikle işe yarıyor. "yarın sabah hiç zorlanmadan, dinlenmiş ve uykumu almış bir şekilde saat 7:00'de uyanacağım" uygun bir telkin cümlesi olabilir.

gunes alan bir odada perdeler aciksa gunesle uyanabilirsin.ama velev ki gunes almiyor odan ve sadece 4 saatin var uyumak icin.isik acik uyuyorsun.telefonu da kuruyorsun.uyaniyorsun bir guzel.

bir işte çalışıyorsan kovulma riskin varsa eğer bu riske gir yavaş yavaş ta olsa düzelirsin

(bkz: orange pansiyon) elbette.
en son wireless bile gelmis.
insanlari iyidir, cok pahali degildir, denize yakindir diye bilirim. yazanlar da hep oyle yazmis.

www.olymposorangepension.com

imam ali rulaz!
bakkalın sahibi yani.
ne derseniz he der. gül gibi geçinirsiniz.

(bkz: sheriff pansiyon)
www.olympos.biz
aşağı yukarı bütün pansiyonlar denize aynı uzaklıkta.
ayrıca (bkz: #10974109)
fazlasını yazarsam reklama girer, sözlükten ulaşabilirsiniz.

Kesinlikle Orange pansiyon.

zeus da iyidir.

orange pansiyon denmi$ ama ben bi kac guzel ozelligini de yazayim istedim. efendim kendilerinin yemekleri temiz ve lezizdir, calisanlari guler yuzlu ve kafa dengidir, cok gusel hamaklari, masa tenisi, minderli dinlenme zimbirtilari (bunlarin ismini bilmiyom) var, denize en yakin olanlardan, bahcesi daima serin bi yer, kendi discosu var, pansiyon sahipleri kardeslerle pazarlik yapabiliyorsunuz, diskoda ictiklerinizi oda numaraniza yazdirip bi daha pazarlik yapabiliyorsunuz. pazarligin cilkini cikartabiliyorsunuz.

zeus pansiyon iyidir. yemeklerini de köyün aşçısı olan bi teyze yapmakta. çalışanları da sıcaktır. abukluklar yaşamadım ben. diğer pansiyonlara göre daha sakindir. denize de daha yakın. bungalowların çoğunun önünde hamak vardır. 4 sene önce ilk gittiğimde orda kalmıştım arkadaşlarla.
ama ben kadir in yerini tercih ederim daha kalabalık ve çadır alanı olması sebebiyle.

hiçbiri deyip tek alternatifi öneriyorum daphne . bir daha başka yerde kalmazsın tabi yer bulabilirsen

Emek pansiyon--Çıralı'da. Denize erişim çok uygun. Çıralı'nın tam ortasında. Fiyatlar makul, bungalowlarda çalışan klimalar, bahçede gezinen kuzu koyun tavuk köpek vs., pansiyondan ayrılırken, anne-baba gibi uğurlayan "evladım öğlen yemeğe geliyor musunuz? akşama ne yapayım?" diye sorup, isteğe göre yemek yapan, patlıcan salataları muhteşem olan; para kazanıp şımarmayan bir aile işletiyor. Geceleri mutfağa gidip, kendiniz de öte beri hazırlayabiliyorsunuz. Müdavimleri senelerdir gidiyor..Kesinlikle tavsiye edilir.

bende Orange pansiyon derim,kısa tatilimde, ilk kez gittiğim ve huzurlu tatil geçirdiğim yerdir.Ulupınara dağdan giderken böcek ısırması hariç:)
Odaları temiz,insanları sıcak(özellikle Orangenin iki ası; Apo ve Yusufun yeridir de diyebiliriz..Apo pansiyonda, hertürlü sorununuza kadar ilgilenirken,Yusuf usta da mükemmel yemekleriyle sizi mest eder..iki arkadaşta çok candan,sıcak ve dost canlısıdırlar..tam kafa adamlardır ayrıca:)
ayrıca,ekim ayının ikinci yarısı,sessizlik,huzur,tam kafa dinlenecek bir yerdirde diyebiliriz..
bi dahaki sefere, tekrar gitmeyi düşündüğüm,pansiyondurda diyebiliriz,orange'a,kısaca..

1- piisrme için kullanılan fırından olaiblir.

2- damla boyutu kutleye gore degisir, mesela uzay istasyonundan goruntulerde fln tam kure seklindedir ve boyutları farklı farklıdır(yuzey gerilmesi ve mınımum enerji hadisesi). bu bi yana; kutlesini olcup yogunluk denklemınden buluruz kolayca.

2. soru için:

answers.yahoo.com
bu adreste yazılana göre 50 microlitreymiş.

www.sas.org
bu adreste de nasıl bulacağımızı anlatmış, ve sonunda da damlanın büyüklüğüne göre farklılık gösterebileceğini söylemiş

1.soruyu anneme sordum şimdi; pastanedekilerin içine farklı bişey konulduğunu ileri sürdü:) sanırım şeker falan koyuyolar evdekilerden farklı olarak.

1- hamurun yogurulmasi ve pismeden onceki bekletilmesi ile ilgilidir lezzet farki, pastanelerde fazla sayida pogaca yapildigindan hamur genelde makine yardimi ile yogurulur, evlerde kullanilan kuru maya yerine ya$ maya kullanilir, hamur yogurulup parcalara ayrildiktan sonra istim denilen yerlerde kabarmaya birakilir, sonra yuksek sicakliktaki ama ate$siz firinda pi$irilir.

2- 0,05ml diyor kimyacilar.

2. soru için, 20 damla = 1 ml olarak alınıyor.

damlayan musluğun altına kova veya benzeri birşeyle ölçülmesi pek mümkün olmaz dolmasına yakın bu sefer kovanın dışına başka damlalar asıl kovanın içinden sıçramaya başlar buda ölçüyü şaşırtır.

Insanlar zaman der hep ama asil demek istedikler hayat. Yani yasayacaksin. Isin gucun neyse once onu yap, sonra arkadaslarini gor, hobilerinle ugras. Eskiler baydiysa yenilerini bul. Bunlari sevgilini unutmak icin degil, hayati yasamak istedigin icin yap. Sevgili kendi kendine unutulmus olur, sen de yasamdan keyif almis olursun.

zamandan ba$ka cozumu yok be. :/
olmuyor, i$e yaramiyor. gecsin 1-2 ay, degi$ir her $ey.

eline bir karton kutu al odanda ortamda baktığında onu hatırlatacak ne kadar şey varsa kaldır ve göremeyeceğin bir yere koy.

bilgisayarınızdaki resimlere bakma. silmek ilk başlarda zor olabilir. fotoğraf , döküman ne kadar şey arsa hepsini bir cdye yaz ve sil. zamanı gelince atabilirsin.

ortak arkadaşlarınızla görüşmemeye çalış.şarkılarınızı asla dinleme.
hiç birşey yapmadan oturma yorulcağın bir aktivite bul.
kendini alkole verme karaciğerine yazık değmez.