telefon olmadan bildigim kadari ile yok.

hatirladigim kadari ile iki cozum vardi.

1) whatsapp desktop ile bilgisayar uzerinde kullanmak.
ama bunu icin ilk kurulum sirasinda veya baglanirken telefonun wireless/bluetooth ile bilgisayara baglanmasi yani yakinlarda olmasi isteniyordu.

2) Bluestack yazilimi ile app'leri bilgisayar uzerinde emule edip sanki cep-telden bakiyormus gibi kullanabiliyorsunuz.
whatsapp uygulamasini kurup deneyebilirsiniz ama tahminime gore bu da ceptele bir kod vs gonderip aktive etmenizi isteyecektir.

whatsapp in artik blackberryde bile calismadigini dusunurseniz akilli telefon olmadan kullanmaniz sanki biraz zor gibi.
Ama whatsapp bluestacksda ilk kurulum sirasinda

Bluestacks yazilimi ile bilgisayarinizda android calistirip oraya whatsapp kurabilirsiniz.

Whatsapp telefon numarasi isteyecek onaylama icin. Akilli olmayan numaranizi verebilirsiniz sanirim. SMS yollamak isteyecek basaramayacak. Orda arayarak onayla kimsi var. Yanlis degilsem ona basarsaniz normal telefonunuzu arayarak size onay kodunu sesli olarak iletecek.

Ama bluestacks gibi emulatorlar ram canavarlari. yani bilgisayarinizin ozelliklerinin biraz yuksek olmasi lazim ki rahat kullanabilesiniz.

Blue Stacks'a bulaşma, insanı verem eden bir programdır.

Nox player kur pc'ye, android sümilatör bu da. Sonra o simulatör içinde whatsapp olsun instagram olsun ne istersen kullanabilirsin.

Whatsapp telefonuna sms gönderecek, onu elinle girip onaylayabilirsin.

Kafa karıştırysa yardım ederim.

Rolling yuvarlanmak anlamında ancak ecstacy den high olmak gibi bir anlamı da var.
Aynı sözlerle bir rap şarkısı, gangsta rap vs cool iken, burada adam creepy yani şarkıdaki havanın tam tersi gibi. Ben böyle anladım.

Burda rolling araç kullanma anlamında.

They see me rolling=dolandığımı görüyorlar(bisiklet bile olabilir)
Nefret ediyorlar, patrolling(devriye atmak) ortalarda dolanıyorlar(polis) try to catch me when im riding dirty.

Riding dirty yakalanınca sıçacağın bir şekilde araç kullanmak. Ehliyetsiz, alkollü, high falan.

bu meme cok eski bir meme.

they see me rollin, they hatin seklinde orjinali. sozler de bir rap sarkisindan (chamillionaire - ridin').

meme olarak da, aslinda kiskanilmayacak komik bir aracla giderken bir fotonun altina bunu yazmak seklinde basliyor sonrasi da internetteki meme camiasinin kendi arasinda komik buldugu seyler olarak devam ediyor.

resimdeki de rollin kelimesinin burda gozleri devirme "rolling eyes" anlamina ithafen yapilmis komiklikler sakalar.

dolruruyoruz, niye atalım ki? arabada yakıt bitince arabayı çöpe mi atıyoruz:) 10 tl idi en son. istanbul'da nerede bilmiyorum.

+yangın söndürme+tüp işi yapan yerler var. googlela çıkar.

istanbul'da nerede olduğunu bilmiyorsanız verdiğiniz fiyat da istanbul şartlarında değildir anladığım kadarıyla.

google'dan elbette araştırdım ancak web sitelerini bile yapamayan firmalara pek güvenmiyorum. o yüzden nokta atışı soruyorum.

Sen yenisini al bence, nokta atışı olacaktır.

Sık sık A101 ve Bim'e geliyor, al yenisini koy arabaya. Eskisini de atma dolduran bir yer denk gelirse doldurtursun.

Bir ipucu, boş olanı tanıdık bir cadde üstü esnafa bırakabilirsin. Bu yangın tüpcüler sık sık geziyorlar, alıp götürüp geri getiriyorlar.

Kişisel merak; neden bu kadar önem veriyorsun?

@john bloor,

olur da kullanmak gerekirse ve değiştirmemiş olursam pişman olmayayım diye.

@momento,

google'dan baktım buraya gelmeden önce, akakçe ve hepsiburada'da bile en ucuzu 45-50 tl. kaldı ki soru ölücülük sorusu değil, bina tipi yangın tüpleri gibi doldurulabiliyorsa nerede yaptırdınız, ben de oraya götüreyim sorusuydu.

nerelere geldik.

istanbul'da bilmiyorum ama sirket araclarininkini yangin tupunu ureten sirket yapiyor bakim adi altinda. ustundeki tarih de yenileniyor. belki yangin tupunun uzerinde bir bilgi vardir.

Boş dursun. Nasılsa bi işe yaramayacak. Bir adet a4 kağıdını falan söndürür o zaten anca.

ben beğendim. sağda yer alan info pc de bile küçük kalıyor telefonda yok olur. ona bir çözüm üretmen gerek.
son önerim de daha fazla malzeme kullansan görsel olarak da oyalarsın aynen son kısımda kapılar muhabbetinde yaptığın gibi. bir özellikten bahsediyorsun ya polis akademisi amerikan kafası falan, o aralarda ilgili görseller filmlerden falan kısa kısa edit olsa gayet iyi olur.

Konuşma rahatsız etti o yüzden kapattım

sesin ve diksiyonun rahatsız etti beni de.

bence cok guzel olmus konsept olarak. ama katiliyorum infolar cok kucuk ve yavan bu zaman icin. bence daha girisli cikisli buyuk kisa kisa animasyonlu gorsellerle infolari destekleyebilirseniz cok guzel bir kanal olabilir.

www.wikizeroo.com

@delay fuze

Cumhuriyet, hükûmet başkanının, halk tarafından belli bir süre için ve belirli yetkilerle seçildiği yönetim biçimidir.

hükümet diye bi şey kalmadığı için ortada bu vermiş olduğun link ve açıklama otomatikman yanlış oluyor. hükümet mi kaldı ortada da hükümet başkanını seçiyoruz?

devlet başkanını seçiyoruz. ortada cumhuriyet'in c'si kalmadı kısaca. farklı bi durum var da ben mi bilmiyorum?

Hükümet başkanı cumhurbaşkanı ya la işte

cumhur başı falan yok hocam işte onu diyorum :) şu an yarı başkanlık diğer adıyla türk tipi başkanlık sistemi dedikleri nane var yönetim şeklimiz olarak. ne hükümet var ne de hükümet başkanı. ne cumhuriyet var ne de cumhurun başı.

resmi olarak devlet başkanı rte. cumhurbaşkanı unvanını tamamen geçiş evresi sürecinde emaneten kullanıyor.

Anladım kendine iyi bak

Cumhuriyet, hükûmet başkanının, halk tarafından belli bir süre için ve belirli yetkilerle seçildiği yönetim biçimidir. Egemenlik hakkının belli bir kişi veya aileye ait olduğu monarşi ve oligarşi kavramlarının karşıtıdır.

Biz seçmedik mi? seçtik, görev süresi var mı? Var. Cumhuriyet işte

"Cumhuriyet, hükûmet başkanının, halk tarafından belli bir süre için ve belirli yetkilerle seçildiği yönetim biçimidir"

Hükümet var mı? Var.
Halk var mı? Var.
Seçim var mı? Var.
Belirli süre var mı? Var.

Başka ne istiyorsunuz sayın duyurucu? Cumhuriyet bu işte, sihirli bir yanı yok.

Şeriatla yönetilen İran da cumhuriyet mesela! Ne tuhaf ki hilafeti kaldırın, şeriatten vazgeçin, cumhuriyet kurun diye telkin veren İngiltere cumhuriyet değil mesela!

devletin adı Türkiye Cumhuriyeti değil mi? tabi kutlayacağız. neyin kafası bu

@senol

ortada hükümet sistemi ve onun başı denen bi hükümet başkanı yok onu anlatmaya çalıştım.

@john bloor

hangi hükümet hocam? şu anda mesela kaçıncı hükümet var? bence değiştirilen şu adını bi türlü koyamadıkları sistemi tekrar inceleyin. hükümet denen organ yok artık. devlet başkanı ve başkan yardımcıları(bakanlar) var. dolayısıyla cumhuriyet yönetim biçimiyle çelişiyor.

@dafuq

devletin adı evet kağıt üzerinde şu an türkiye cumhuriyeti. yarın malum kişi dese ki bizim yönetim şeklimiz yarı başkanlık devletin adı bundan böyle türkiye devleti olacak diye kim itiraz edebilir? yani şu an ortada bi cumhuriyet yönetimi yok onu anlatmaya çalışıyorum. 4 ay önce bu adamlar öyle ya da böyle cumhuriyet yönetim şekli yerine yarı başkanlık sistemi getirmedi mi? getirdi. bugün oy vererek sınırlı süre için yönetici seçtiğimiz sistem başkanlık sistemi. dediğim gibi de ortada hükümet falan yok artık.

örneğin seneye devletin başındaki adam cumhuriyet bayramı neden kutlanıyor bizim yönetim sistemimiz başkanlık bundan sonra kutlanmayacak dese kanun sınırları içerisinde haklı bile oluyor. zira şu an olmayan bi yönetim biçiminin bayramını kutluyoruz. halbuki 4 ay önce daha bu ülkenin yarısı cumhuriyete karşı şekilde durdu :( anlatmak istediklerim bunlar.

ciddi ciddi cevap verenler var yau bu soruya:)) herif şirin görünmek için odtü öğrencilerini bile kabul etti, şimdi siktirin gidin yok size cumhuriyet de kutlaması da mı desin, ya da biz cumhuriyet mi kaldı amk koy gotune diyip Atatürk'ün mirasını mi bosverelim? turkiye'nin ilk baskı dönemi değil, ilk ayrismis dönemi de degil. belki başka zaman yine olur bilemeyiz ama öyle ya da boyle hepsi bitiyor ve cumhuriyet hep kalıyor.

@mehmed resad

anlaşamadığımız nokta şu; evet türkiye çok kez ayrıştı tarihinde. bu ilk değil ve belki de son da olmayacak bunu bilemiyoruz elbette ama "cumhuriyet yönetimin biçimi" hep vardı. yani hem kanunen hem de idari yönden faaldi. bugün o dediğimiz dönemlerden farkı cumhuriyet yönetim biçimi her ne kadar fiilen varmış gibi gözükse de bu sistem cumhuriyet değil onu anlatmaya çalışıyorum. atatürk'ün mirasını elbette sonuna kadar savunacağız bundan kimsenin şüphesi yok. fakat bu mirası da daha 4 ay önce cumhuriyetin dibine dinamit koyulmuşken, ortada bi cumhuriyet yönetim biçimi bile yokken bayramını kutlayarak mı savunacağız? bunu söylüyorum. geçmişten tek farkı artık cumhuriyet yönetim biçiminin arkasında kanun gücü yok. dolayısıyla ortada cumhuriyet denen şeyin sadece adı var.

yine evet seçiyoruz belli bi süreliğine fakat ne hükümet var ne hükümetin başı olan başbakan var. biz doğrudan devlet başkanını ve mv seçiyoruz. bu mv'lerin içinden de devlet başkanı yardımcılarını devlet başkanı seçiyor.

ben yanlış biliyorsam gerçekten uyarın. yanlış bilgi vermek istemem.

gereksiz bir hukumet sozcugune takilmis durumda tartisma. cumhuriyet rejiminde daha once turkiyede gorulen hukumet, bakanlar kurulu, basbakan cumhurbaskani ayrimi gibi seyler olmak zorunda degil.

genel anlaminda halkin kendini yonetecek insanlari sectigi, ve gucun sadece bu secimler sonucunde elde edildigi yonetim bicimlerine cumhuriyet demek yanlis degildir. yari baskanlik, mutlak baskanlik, iki baslilik, farkli farkli meclisler olmasi vb. durumlar sadece bu gucun kullanimini baglar.

ornegin amerika birlesik devletleri'nin adinda cumhuriyet olmamasi amerika birlesik devletleri'nin bir cumhuriyet oldugu gercegini degistirmez.

bu yuzden ulkemizi yoneten arkadaslar secim mecim bosverelim ya nasilsa sonuc degismeyecek en iyisi mi benim oglan damat artik biri yonetsin demedigi surece de turkiye cumhuriyet olarak kalacak.

alkali seviyeniz artar, idrar ph artar, her şeyin fazlası zarar, böbrek taşı oluşumu yapabilir

kabuk tarcın koy

sanmiyorum. gayet de saglikli olur aslinda. demir ve mineral emilimine katkisi olur. idrar ph'ini sagliga olumsuz olacak kadar alkali yapacak bir etkisi oldugunu dusunmuyorum. sonucta gunde 2 litre su icseniz 30-50 mililitre limon suyu koymaktasinizdir diye tahmin ediyorum. idrardaki etkisi onemsiz olur baska bir sorununuz yoksa.

bence devam edin. aksine limon suyundaki sitrik asit idrardaki sitrat miktarina pozitif etki ettiginden bobrek tasi olusumuna negatif etki edebilir.

limonlu caya takmistim bir ara, sonra baktim yer ayagimin altindan kayiyor gibi oluyor surekli, meger tansiyonumu dusuruyormus limon.

her şeyin fazlası zarar.

Dunkirk nolan filmlerine kıyasla ortalamanın altındaydı. Tarihteki yeri yine çok iyi. Nolan tüm zamanların en iyisi. Dahi.

sen böyle dersen elmayla armutu karşılaştırırım, sonunda üzülen sen olursun. ne demek "varsa daha iyi olduğunu iddia ettiğiniz", nolan olsa olsa endüstriyel blockbuster hollywood sinemasının "en iyisi" olabilir. işin içinde milyarlarca dolarlık yapım şirketlerine para aktarmak varken nasıl bir en iyilikten bahsedebilirsin ki? nolan olsa olsa hapishanede özgürlük oyunu sahneleyen hırsızlıktan hüküm giymiş bir mahkum olur. gerçek tiyatro, gerçek özgürlük için gerçek dünyaya bakman lazım.

öyle ahkam kesmekle kalmayacağım tabii. iyi niyetini ve gelişmeye açık olduğunu anlıyor ve şuradaki yönetmenleri bırakıyorum.

www.imdb.com
www.imdb.com
www.imdb.com
www.imdb.com
www.imdb.com
www.imdb.com
www.imdb.com
www.imdb.com
www.imdb.com
www.imdb.com
www.imdb.com
www.imdb.com
www.imdb.com
www.imdb.com
www.imdb.com

@Bruce kardeşim, benim duyuru yazarken takındığım jargon biraz kışkırtmak ve daha özgün fikirleri ortaya çıkarmak için. Söylediklerine zaten kanîyim.

Tarkovsky, Bergman falan örneklemişsin :) Bu tarzı ayrı tutun diyecektim de demedim. Çok uzun bir konu ama kısaca: Mainstream, Indie, Sanat filmi, Festival filmi gibi sonsuz türde ve kendine has başlıkta toplanabilecek “niş”leri var sinemanın.

Ben onun sınıfında, onun maddi imkanlarına sahip, değilse bile ondan görece daha iyi film çeken biri var mı diye soruyorum. -Bence yok.- Scorsese, Speilberg, Fincher, Tarantino vb. ya da yetkinlik olarak başka ülkede muadili cevaplar bekliyordum.

Ama ben ne bileyim onları ayrı tuttuğunu, geçen biri daha yazmıştı böyle bir şey, gayet de ciddiydi; görünce hey heylendim. Ben başta elmayla armutu karşılaştıracağımı söyledim neyse ki kehkeh.

Cronenberg, fincher gibi kendini çok filmde kanıtlamış amcalar varken nispeten "taze" nolan'a en iyi diyemem ben.Coen biraderler gerçeği var mesela(joel derdim ama ayıp olmasın öbürüne) onlar da attığını vurur şekilde çekiyorlar ve sanatsal açıdan bence daha başarılılar. Daha bunun inarritu'su var, çok sevmesem de wes anderson'ı var. İlk akla gelenler bunlar, bence nolan bunları bir çırpıda silip geçip en iyi koltuğuna oturabilecek kadar ileride değil. Severim ben de nolan filmlerini ama en iyi diyemem.

simdi soru biraz yanlis sorulmus.

once christopher nolan sevmeyen var mi? diye sorup sevmeyenlerden nolan'dan daha cok sevdigi degil, daha iyi oldugunu iddia ettigi birini ornek vermesini istemen biraz garip.

ben sevmiyorum nolan'i. ondan daha cok sevdigim yonetmenler var. ama cogu nolan'dan daha iyi degil.

begenide yetkinlik bir etmen ama tek degil.

bir de zaman var tabi. nolan kendi zamaninin en iyilerinden hatta en iyisi evet. ama mesela mallick var.

coenler ve innarritu zaten bahsedilmis ama mesela ben bahsedilen tum kriterlerde degilse de bazilarinda fincher olsun, efendim almodovar olsun, nolan'dan daha iyi olabileceklerini yani tartismaya acik oldugunu dusunuyorum.

bu olabilir mi? bunun gifleri de var bir ara populerdi.

www.youtube.com

70'ler heba oldu bu yakalarla.

simdi disco shirt diyorlar bu tarz gomleklere ama onlar da cok desenli.

barrymore collar olsa gerek bunun moda tabiri.

sonradan ne oldu bilmiyorum ama 18'in crack'i islemciye gore farkli farkliydi. indirirken ona dikkat edebilirsiniz.

torrent kullanmiyorum ben. warez siteleri var bb mesela. oralara bakabilirsiniz ana dosyayi torrentle indirdikten sonra crack icin.

geldi de haberin yok.
klasik nostalji sevdası, normal. sinema adına endişelenmene gerek yok, yolunu buluyor. hatta mainstream sinemadan ilgisini bağımsız yapımlara kaydırıyor yeni yetişenler, amerikadaki sinema sektörü bile bağımsız sinemaya kaymaya başladı. sinemayı sanat dalı açısından değerlendirdiğinde iyiye gidiyor bile.

indie ve mainstream sinema eskiden daha kol kola giderken artık bıçakla kesilmiş gibi birbirinden ayrıldı.

mainstream sinema net biçimde alt yaş gruplarına ve düşük profilli insanlara eğlence sunan bir varyete haline geldi. sanata sırtını çevirdi, bundan da rahatsızlık duymuyor. prodüksiyon şirketleri, yönetmenler, oyuncular, dağıtımcılar vs. eskiden kazandıklarından daha fazla kazanıyor.

içinde sanat olan bir filmi şu dönemde mainstream'e sokmak imkansız. hiçbir şirket ne kadar kazandıracağı önceden belli olan bir jason statham, liam neeson, dwayne johson vs. filmine ya da daha büyük bütçeli süper kahraman filmine para yatırmak dururken gidip de bir fight club'a, plup fiction'a, ne bileyim goodfellas'a falan yatırmaz. adamlar da iş yapıyor, enayi değiller. sinemaya giden izleyici profili de değişti. gerçi bu saydığım filmler çıktıkları dönemde zaten bu kadar büyük değillerdi, kült olmak uzun bir süre gerektiriyor ama bu apayrı bir konu.

20 sene öncesinin iyi yönetmenleri artık ya prodüktörlük yapıyor, ya da kendi filmini kendi parasıyla çekiyor. yine mainstream değil. özel ilgi alanın değilse çoğundan haberin bile olmaz.

yeni oyuncular geliyor ama elinde tüfek tutan cgi rakunun yanında oynattıkları için oyunculuklarını gösteremiyor. özellikle marvel ve dc tüm yeni jenerasyonu kapatmış durumda. çoğunu ben de tanımıyorum. bir de şu var ki dediğin dönemler otör sinemanın hala var olduğu yıllardı. şu devirde her şey bu denli profesyonelleşmiş, oyuncuların film çekimine harcayacakları saat bile kontrata yazılmaya başlanmışken kimse kubrick gibi bir filmi 10 ayda çeken, oyuncusundan ışıkçısına bütün seti delirten manyak adamların tribini çekmez. vakit ve para kaybı. diğer tarafta çok daha temiz ve pahalı iş var. yeni oyuncuların hipnotize olmuş gibi süper kahraman filmlerine yönelmesinin sebebi bu olsa gerek.

kısacası, eskinin sineması artık entertaintment, gerçek sinema da indie sinema oldu. indie sinema pr yapmıyor, zaten çoğu film türkiye'de vizyona bile girmiyor. o yüzden iyi film izlemek için artık çaba sarf edip araştırmak lazım, önüne getirmiyorlar.

@sir gawain +1
ayrıca sinemada ROI (return on investment) süresi çok kısadır diğer sektörlere göre
ortalama filmi 6 ayda çekseniz, 3 ay da vizyonda kalsa yatırımınızın geri dönüşünü 9 ay sonra toplamaya başlıyorsunuz. bir çok sektörde bu süre uzun yıllarla ölçülüyor.
nakit sahipleri de bu sektöre yatırım yapıyor, ne kadar çok filmle yatırım yaparlarsa yüksek gelir elde etme ihtimalleri artıyor, bu kadar çok film olunca kalite de düşüyor

Bence bağımsız sinema adına daha güzel bir dönemdeyiz. Oyunculuk olarak da gayet iyi oyuncular yetişiyor. Matrix serisinde keanu reeves'in mesela iyi bir oyunculuk sergilediğini söyleyemem. Şu an çok daha iyi oyunculuk örnekleri var.

bence her sey ayni seyrinde devam ediyor. Sanirim sorun artik daha cok film cekilmesi.

Yani ben bir ara dovus filmi furyasi hatirlarim. Sonra gelen romantik film furyasi. Simdi de super kahramanlar. Oluyor boyle.

Ama onun disinda ben sinemaya sanat olarak bakip entertainment kismini es gecmeyi cok sevmiyorum. yukaridaki ornekler gibi fight club olsun efendim pulp fiction olsun bunlar gayet de buyuk isimler oynatan entertainment sinemasi ama bu daha derin degerler tasidiklari gercegini degistirmiyor tabii ki.

ama bence bir diger sorun da herkesin her sey hakkinda konusabilmesi. Yani eskiden filmleri sadece belli baslardan dinlerdin. elestiriler oneriler bu film olmus veya olmamislar belli kriterlere gore secilirdi falan. simdi sosyal medya, elde twitter su bu olunca buyuk butceli filmlerin bu tebaaya gore cekilmesi de normal. o arkadaslar da malum papaya incil oku diyen insanlar cogunlukta.

ama ben super kahraman filmlerini seviyorum. cgi ile bir alip veremedigim yok. yani herkesin cok sevdigi heath ledger'in jokeri de bir super kahraman filminde mesela. her sey dozunda oldugu muddetce cagin getirdiklerinden zevk almak en guzeli.

/Bruce yeni yapımlardan beğendiklerini yazar mısın izleyip biz de mutlu olalım madem. Karı koca evde hangi yeni yapım filmi izlesek kabız oluyoruz. Sorun bizdedir belki.

Ben hala koşa koşa takip ettiğim isimleri izlemeye gidiyorum.

Genel kanısı sinema izleyicisinin, bence dediğin gibi değil. Geçen sene İstanbul'da iki film festivalinin filmlerine gidebilme şansı yakalamıştım ve orada da insanlar bilet için deliler gibi kuyruğa giriyorlardı. Kimse yapılan işi beğenmese ve kimsenin yeni sinemadan umudu olmasa, kalkıp o sıralara girilmezdi bence.

Matt Damon, Orlando Bloom... bu isimleri takip etmiyorum, beni heyecanlandırmıyorlar. Diyeceğim o ki, çok subjektif bir konu. S. Lee seviyorsundur belki? Onun yeni filmine bakabilirsin?

Geçen sene Haneke, Coppola, Lanthimos gibi isimlerin yeni filmleri gösterildi. Östlund zevkten bitirdi, gebertti izleyiciyi. Yeni sinema daha ne yapsın? Dün Todos lo saben'i izledim, geçen hafta Ali Abbasi'nin Border'ini. Bu Kasım'da NBC filmi için Hollanda'ya gideceğim, Almanya'da hala ne zaman gösterileceği belirlenmedi çünkü. Kısacası, beni hala heyecanlandırıyor sinema ve bu seneden de çok umutluyum.

@bos gezenin bos ustasi, geçişin kolay olsun diye izlemesi daha kolay amerikanvari bağımsızlardan söyleyeyim, hoşunuza giderse oradan devam edersiniz zaten. arlarında her türden film var, biraz bakınıp seçersiniz artık...
captain fantastic, the lobster, le tout nouveau testament, ex machina, district 9, raw, it follows, busanhaeng, true grit(en bağımlı bu aralarında ama güzeldir), what we do in shadows, pan's labyrinth, maps to the stars, split(bu da bağımlı), white bird in a blizzard, the neon demon, drive, thelma

senaryolar bence de çok kötü, ama bu hızlanan dünyanın etkisi bence. Sevdiğimiz filmler 1980-90'lı yılların filmleri ve öyküleri. 2000'den sonra ise internet jenerasyonuna uygun filmler yapılmaya başlandı.

Bak çok net örnek vereceğim, ilk Jumanji filmi dramatik yapısı olan, Campbell'in "Hero's Journey" muhabbetine uygun, baba-oğul (aile) ve arkadaşlık ilişkisine fantastik bir yerden bakan aslında baya baya dolu bir film.

Şimdi gel 2017 yapımı "Jumanji: Welcome to the Jungle"ı izleyelim. Bugünün gençliğinin seveceği aksiyonlarla donatılmış ve bilgisayar oyununa girip role playing yapmalı bir dünya kurulmuş. Tamam güzel. Peki duygu ve karakter derinlikleri nerede? Yok. Sadece karşı cinsle iletişim kuramayan karton bir oğlan ile karton bir kız ve birkaç yan karakter daha var.

Dramatik yapı için uğraşılmıyor artık, anlatmak isteyip anlatamadığınız şey bence o.

Herkesin gidip "Her Şey Çok Güzel Olacak"ı bu kadar sevmesinin, mesela benim "As Good As It Gets"e bayılmamın sebebi bu. Ki Hollywood oyuncuları bile söylüyor, eskiden orta (ne blockbuster ne bağımsız) filmlere yer vardı. Bunlar yenilikçi filmlerdi. Şimdi bunların yapılması maddi olarak imkansız.(bir oyuncu demişti ama kim hatırlamıyorum)

Çünkü 150+ milyon dolarlık süper kahraman filmi yapmazsan tutmuyor. Bağımsızlar da kendi festivallerinde kendi çaplarında dolaşıyorlar.

Eğer 90'lar bugünkü kafayla yönetilseydi çok sevdiğimiz bir çok film çekilemezdi.

Ama tabii her dönem kendi tarzını yaratır, zamanının ruhu falan filan. Bu dönemden de "ah be ne filmdi" diyeceğimiz şeyler çıkacaktır.

son yıllarda en sevdiklerim: safety not guaranteed, a cure for wellness, little death, mother!, le tout nouveau testament,

valiz onerisi degil ama vakumlu plastiklere de bakabilirsiniz. bana cok yardimci olmustu evi toplarken.

bu işi hurçla çözdük. hem küp küp oluyor yerleştirmesi kolay dolaba. (hatta arabayla seyahate çıkarken bile bunu kullanıyoruz)

Çok haklı bir endişeniz var bence.Pedagogların cevaplarını bekliyorum :)

Youtube milyon kat daha tehlikeli bi platform. Sinema filmi izlemeyle müptela olmaz kimse.

hocam buna gelene kadar çocuk neler neler görüyordur.
bence sakınılacak bir durum yok. gayet aklı başında bir insan olduğun her halinden belli, çocuğa da filmdeki sakıncalı durumları anlatıp anlamasına rahatça destek olursun. queen dinleyen çocuk zaten akılldır :)

tabi yine de uzman birisinden tavsiye dinlemek lazım :)

Sinemasına götürme dvd si çıkınca izlersiniz beraber. Beğenmediğin kısımları ileri sararsın:)

filmi birlikte izleyin. daha sonra brilikte filmi konuşursunuz. filmde nelerden etkilenip etkilenmediği hakkında biraz fikriniz olur. karşılıklı filmi tartışır, yanlış bulduğunuz davranışları çok dikkat çekmeden doğrusunun nasıl olması gerektiğini falan laf arasında söylersiniz. ne bileyim. mercury uyuşturucu olayına hiç bulaşmasa şu anda çok daha iyi olabilirdi gibi.

ben onun yaşındayken liveleak tartı yerlere girmiştim. şuan kimseyi kesmiyorum. yani şimdilik :D . gereksiz endişe çocuğun ne düşündüğü sizin yanınızda olmadığı zaman ne yaptığını asla bilemezsin. 16 yaşını bekle derseniz o malum ortamlardan bulup indirecektir. asıl sizi dinleyip 16 yaşına kadar izlemezse endişe duyun. izletin gitsin. fatmagün suçu neyi izleyip tecavüzcü oldu çocuk demekle benzer.

bazı kısımlarını zaten anlamayacaktır. Belki bir 10 sene sonra filan aklına gelip aydınlanma yaşayabilir, heee bu aslında uyuşturucuymuş vs. gibi.

Bir de Youtube'da 8 yaşındaki çocukların izlediği videolar inanın çok daha kötüdür.

Yeni nesilden Queen hayranı çıkması ne güzelmiş:)

Bence tek başına gizli saklı izlemektense (o kadar hayranıysa kesin bir şekilde izler) sizin eşliğinizde izlesin daha iyi.

Bir psikologtan tavsiye alın derim.

o yaşlarda rotten.com'da geziyordum sjdjdjfjd 12 yaş, idrakın çok az olduğu bir yaş değil, eminim o da biliyordur uyuşturucunun ne olduğunu. bence öncesinde çocuğunuzu karşınıza alıp neleri bilip bilmediğini ölçüp biçin, zira uyuşturucuyu geçtim freddie mercury eşcinseldi ve aids'ten öldü. yani, açıklamanız gereken tek şey uyuşturucu olmayacak. :)

Ben götürürüm, çocuğumun da yanında otururum.

ne guzel bir sey. benim ailede cikmadi oyle cocuk torun. alin goturun. yasi gayet musait bence. bunlarin sizin kontrolunuzde olmasi en dogrusu tabii. yukardaki beraber izleyip uzerine konusma onerisi gayet yerinde. yalniz konusurken korkutucu bak bunu yapma falan seklinde degil de daha onun seviyesine inerek daha aralara sikistirarak efendime soyleyeyim karari ona birakacak sekilde yaparsaniz ise yariyor.

uzman degilim elbette ama yeteri kadar cocuk buyuttuk sukur.

bu kadar steril şekilde büyütülen "proje çocuklar" ileride hayata daha zor adapte oluyor. bırakın biraz kirlensin kafası. zaten youtube, liveleak, porno siteleri vs sağ olsun sizin tahmin ettiğinizden çok daha fazla kirlenmiştir.

ben onun yaşında jimi hendrix'i keşfettim. Üzerinden 13 sene geçti hala uyuşturucu kullanmadım.

bence çok detay ve gereksiz düşünmüş o anneler. götürün. beraber gidelim tanıştır beni o delikanlıyla.

Queen demek benim hayatım demek. Ben burda ergenliğimi, gençliğimi Queen'e adamışım, çocuğumdan mı saklayacağım asds.

Şimdi biraz daha ciddi cevap vermem gerekirse de kesinlikle izletirim diyorum.

birlikte izleyin. Çocuğunuzun internet kullanmasına ve yaşıtı arkadaşları olmasına izin veriyorsanız, o filmden öğrenerek özeneceği her şeyi görüyordur zaten. Üstüne de bir tartıma, açıklama vs ile gayet de güzel olur.

izlet, bişicik olmaz.

Kardeşime Jackal izlettik 6 yaşında filandı, seri katil olmadı.

Biraz karakterle de alakalı tabi ama bu kadar istediği bir şeye engel olmak daha kötü bence.. Ailem bana hep olduğumdan olgunmuşum gibi iletişim kurdu, bazen yaşıtlarıma göre daha fazla özgürlüğüm oldu. Hiç kötü olduğunu düşünmedim, çocuğum olsa aynı şekilde davranırım. Bence şans verin.

Ek olarak: Bu nesilde, Queen hayranı bir çocuğunuzun olması nedeniyle hem sizi hem çocuğu takdir ediyorum.

Ben izletmezdim.
Izletirsin izletmezsin ayri konu da, kaynim cocukken izledi uyusturu bagilmisi olmadi diye bir arguman olmaz.
Ote yandan her halukarda izleyecek +1

Buraya değil de bir pedagog ya da çocuk psikoloğuna danışırsanız daha sağlıklı bir yönlendirme alabilirsiniz. Freddie Mercury hayranı biriyim ama konuya duygusal yaklaşıp "Mutlaka izletin, hiçbir şey olmaz." diyemiyorum.

Çekilin psikoloğum :)

Birlikte izleyin, sonra da üstüne mutlaka konuşun. Bu tür bilgilerin ilk başta sizin kontrolünüz dışındaki arkadaş ortamlarından önce güvenli aile ortamlarında edinilmesi önemli. Gizlemek, üstünü kapamak, görmezden gelmek her zaman doğru bilgiden daha tehlikeli.

siz izletmeseniz bile kendi kendine illa ki izleyecektir. birlikte izlemeniz daha iyi olur bence.psikolog da yorum yapmış :) biz bir şey demeyelim artık.

Benim 12 yaşında queen bilen, dinleyen YouTube'un dandik tipleri yerine heyecanla bohemian rhapsody'i bekleyen bir çocuğum olacak, valla gururla elinden tutar, birlikte gider neşe ile izler, film çıkışı bir güzel yemek yerken filmi konuşurdum.

Çevrenizdeki anneler dar görüşlü bence. Ayrıca uyuşturucu meselesini anlamadım, filmin fragmanında herhangi bir uyuşturucu sahnesi var da ben mi kaçırdım acaba?

Pınar aylin

Deliler gibi

pınar aylin deliler gibi

okumak zor gelmesin diye özet geçtim.

pinar aylin - deliler gibi

www.youtube.com

ben de linkini vereyim de madem en kolayi olsun

ben senin yerine dinledim, eski tadı vermedi, boşuna vakit kaybetme.

sanirim dokme demir bir kiyma makinesi. ben genelde yag cekiyorum once. sonra da o yagi atiyorum. temizlenmis oluyor.

bazi forumlar hamur da tavsiye ettiler ama denemedim. uzun sure kullanmadiginiz bir makine ise riske girmeye degmeyecegi gorusundeyim acikcasi.

donanımhaber forumlara yazın, usta gibi adamlar var

kelebek gibi gorunse de eski motorlarda klima da yapiyor bunu.

klima acik mi oluyor bu sorun sirasinda? eger oyleyse klimayi kapatip deneyin. eger klimaysa kompressor veya kompresor yaginda sorun olabilir.

otomatik şanzımanınız ölmeye başlamış. youtube'da scotty kilmer'ın videolarını izleyin.

Rölantide al ver olayını eğer motor soğukken yapıyor, bir süre sonra düzeliyorsa sorun muhtemelen oksijen sensörü veya boğaz kelebeğidir.

Gidip balata spreyi al, hava filtresini sök, gaza bastığında orada bir valf açılıp kapanır, oraya kapağa da denk gelecek şekilde boca et bakata spreyini. Düzelirse ne alâ, düzelmezse sıkıntı büyük.

Bir de bu olayı vites N'de iken de yapıyorsa şanzıman sorunu olma ihtimali çok düşük.

neden değişmesin?
servis değiştirir en kötü.

@rhan o kadar kolay olmuyor laptoplarda parça değişimi

degismez hayir. bazi bilgisayarlarda bozuk ekran karti bypass edilip islemci icindeki intel ekran karti kullanilabiliyor ama o zaman oyun performansi falan alamazsin, en fazla o.

reballing istasyonu olan falan bir servis cikma bir ekran kartini "takarim abi" diyebilir ama 1-2 sene garanti veremez cunku max ömrü 3-4 ay olur.

degisir. ayni ekran kartinin sifirini da bulursan uzun sure kullanirsin.

tekrar yaziyorum, bu model icin cok ozel bir durum yoksa laptoplarin %99.99u gibi:

1) çipi anakarta lehimlidir
2) sifirini bulamazsin cunku son kullaniciya satilan bir parca degildir
3) bulabilecegin hic bir serviste buldugun herhangi bir cipi fabrika cikisi kalitesinde anakarta geri lehimleyecek pahali ekipman ve ekspertiz yoktur.

laptoplarda ekran karti anakart ile butunlesik, ben olmayan gormedim. ekran karti arizasi varsa komple anakart degisimi lazim malesef.

degistirilir elbette. laptoplarin grafik kartlari cesit cesit. sizin modelinizi daha once hic gormedim ama ozelliklerinde hem amd grafik karti hem de islemciye bagli intel grafik karti mevcut.

daha once gordugum toshiba satellite amd kartlari sogutucuya ve anakarta ayri bir grafik panosuyla bagliydi. anakarta lehimli degildi. en kotu ihtimal anakartinizi degistirebilirler eger grafik kartini degistiremezlerse. ama garantinin devam edip etmemesine gore fiyati yuksek olabilir.

ama oyun kismini pas gecebilirseniz islemcinize bagli intel kartla bilgisayarinizi kullanmaya devam edebilirsiniz.

İşlemcisi intel, ekran bağdaştırıcısı (kartı) amd radeon diyor. Büyük ihtimal ile ekran kartı onboard değil, değiştirilebilir.

"Bi açıp bahmak lazım"

Anakartın üzerinde linkteki karta benzer bir şey görebiliyorsan değişir. www.legitreviews.com

Buna benzer bir şey görüyorsan sıkıntılı.
frlinux.net

Ekran kartı işlemcisi anakarta lehimli olsa bile değiştirebiliyorlar artık. Anakart değişimi şart değil. Geçenlerde ofisten bir arkadaşın ekran kartı çipi yanmıştı. Gönderdim bilgisayarcıya, 250 liraya temizlik dahil halletti.

Eskidendi o değişmez olayları.

ben değiştirdim ama 3 ay gitmedi. pek mantıklı bir işlem değil sanki.

@rosencruz ++ yazdik yukarida on kere ama anlamak istemeyen anlamayacak herhalde.

Eskiden degildi o degismez olaylari, hala oyle. gorunuste degisir, bir sure calisir. isindiginda yine gider. degistiririm diyene "bana bu ekran kartinin yine gitmeyecegine dair 1 yilcik hadi 1 yili birak 6 aylik garanti verebilir misin" deyin, sizi dukkandan kovarlar cunku yok oyle bir sey.

@robokot

Garanti vermeyen teknik servis olsa olsa merdiven altıdır. Her takılan/yapılan işlem için en az 6 ay garanti verirler. Eskiden imkanlar kısıtlıydı evet. Genel olarak kimse değiştirmeye yanaşmazdı ve ana kartın yenisini kakalamak isterlerdi.

@teknikekip, hayhay o zaman elimde su anda ekran karti yanik 3 tane laptop var. sadece çip degisimi ile cozulecegini biliyorum. sifir anakart ucreti 400 lira civarinda su an. bana bunlarin ekran kartini degistirip, 6 ay garanti verip, sifir ana karti almaktan daha ucuza bu isi yapacak bir teknik servis onerirsen goturecegim. sana ekstra kolaylik, ekran kartlarinin sifir olmasina gerek yok garanti oldukca.

>Garanti vermeyen teknik servis olsa olsa merdiven altıdır.

Yetkili servis olmayan her yer merdiven altidir. Ve hic bir yetkili servis lehimli GPU degisimi yapmaz. Sirketler de bu GPU yu parca olarak saglamazlar onlara zaten. Verilen emege degmez bir kere, duzgun yapmasi saatler surebilecek bir is ve garanti degil.

geçen sene mayıs'ın ortasında gitmiştim. bir festival vardı gittiğim ilk gün kapalı idi çoğu yer. sonrasında hava sıcaklığı hep 22-25 derece arasında gezdi ama 2 gün yağmurlukla gezmek zorunda kaldım. sosyal açıdan tokyo ayı gibi kalabalık olduğu için her zaman sosyal etkinlik bulman mümkün.

Sakura zamanı olduğunu düşünüyorum. Hiç gitmedim.

o taraflarda yagmurlu mevsimler olur. bir iki hafta araliksiz agir yagmurlar gorulebilir. onlari dikkate almanizi oneririm. seul ve tokyo'da surekli bir aktivite festival yabancilara ozel kulturel etkinlikler olur. ozel bir festival tercihiniz yoksa yaz sonunda etkinlik sikintisi cekeceginizi dusunmuyorum.

Bence sizin bahsettiğiniz durumda bu ilacı almasına gerek yok. Çocugun derslerinde bir sıkıntı varsa doktora götürün, ilaç dışı öneriler de verebilir gerekliyse başka bir ilaç da önerebilir. Ama sosyal ve mental açıdan iyi bir çocuğu 80likken 100lük olsun diye götürmezdim ben olsam. Yakınım olan bir çocuk psikşyatristi bir çocuga risperdal vermişti mecburen, o da çok ilaç kullanma taraftarı değil. Ama çocugun durumu şöyleydi, duvarlara tırmanan perdelerde sallanan bir çocuktu bu haliyle bile ilaç vermedi ama anaokulunda sürekli mola cezası alıp arkadaşları ondan kaçınmaya başlayınca sosyal ilişkilerinin zedelenmesi ve yaftalanması daha büyük sorunlara yol açabileceği ve ailesinin de bu durumu tamir edemeyeceğine inandığı için ilaçla biraz sakinleşmesini uygun gördü. Sonra öğretmeni ailesi falan çok memnun kalmıştı durumdan.

benzeri bir olayi yasadigimdan ben de ilac verilmemesi taraftariyim. ustte bahsedildigi gibi cevresine ve sosyal durumuna bir zarar vermiyorsa ilac verilmemeli. herkes derste ogretmene pur dikkat kesilmek zorunda degil. hepimizin ilgisini ceken seyler ayni degil. artik kreslerdeki cocuklara bile ilac verilmek isteniyor diye duyuyorum ve bunu cok yanlis buluyorum.

rispedrali ben bipolar bozukluk icin de veriliyor diye biliyorum.

real-debrid ile indirebiliyorum normalde. linkleri yollarsaniz ben de size indirilebilecek linkleri yollarim.

hallettim çok teşekkürler :)

en yakın müzeye götürün. onlar size değerinde ödemesini yapar.

bunun dışında tarihi eser alım satımı yapmak suçtur. 5-10 tl edecek metal paralar için yıllarca hapis yatmak var işin ucunda.

@angelofdeath: Şu an hiç kimseye güven yok. Gerçekten değerlidir mesela ama kendisine gösterilen polis ya da ilgili kişi yalan söylemez mi? Yoksa en başta ilgili yerlere götürmesini söyledim zaten. Devlete ait müzelere mi sorulmalı bir de? Çünkü aklıma sadece müze ya da polis geliyor.

eski paraları parlatmaya uğraşmamak lazımmış, hasar görüyormuş.
akılınızda olsun.

* müzeye götürcen tutanakla teslim edicen. götürmeden fotolarını da çekersin.

@herhaltibiliyoring: Devlet ya da müze para vermez mi bunu bulanlara?

veriyor işte. müze bir değer biçiyor. belli bir yüzdesini getirene ödüyor.
@angel da yazmış.

tarihsel acidan degerli. ama para olarak pek sanmiyorum. elinizde iki tane varsa daha da dusuk ihtimal yuksek bir meblag kazanmaniz. paralar gercek duruyor. arkadaslardan biri apollo sanirim. tarihine, durumuna ve nadirligine gore degisir ederi.

uzman degilim ama 10 dolarin uzerinde ederi olan para bulmak biraz zor. herhangi bir muzeye gidip tutanakla teslim edebilirsiniz. zaten size odeme yapilirken de paranin detaylari tarihi, vb. de yazilir. ona gore ufak bir internet arastirmasiyla ederini de ogrenebilirsiniz.

Türkiye'yi baştan sona 100 metrede bir toprağı biraz eşeleyerek dolaş, bu paralar gibi binlercesini bulursun, öyle maddi getirisi olan bir değeri yok, ha altın gümüş para bulursun orası ayrı.

Merak ettim ne olduklarını duyuruyu günceller misiniz gittiğinizde ya da ne olduklarına dair herhangi bir bilgi edindiğinizde?

(bkz: reserved)

-Tarihi eser buldum ne yapmalıyım?
Taşınır ve taşınmaz kültür ve tabiat varlıklarını bulanlar, malik oldukları veya kullandıkları arazinin içinde kültür ve tabiat varlığı bulunduğunu bilenler veya yeni haberdar olan malik ve zilyetler, bunu en geç üç gün içinde, en yakın müze müdürlüğüne veya köyde muhtara veya diğer yerlerde mülki idare amirlerine bildirmeye mecburdurlar.
Kültür ve tabiat varlıklarıyla ilgili olarak bildirim yükümlülüğüne mazereti olmaksızın ve bilerek aykırı hareket eden kişi, altı aydan üç yıla kadar hapis cezası ile cezalandırılır. Bildirimi yapılmamış olan kültür ve tabiat varlığını satışa arz eden, satan, veren, satın alan, kabul eden kişi iki yıldan beş yıla kadar hapis ve beşbin güne kadar adlî para cezası ile cezalandırılır.

- Bulduğum tarihi eseri müzeye götürsem para alır mıyım?
Korunması gerekli kültür ve tabiat varlığı olup olmadığını, müzeye alınacaklarla alınmayacakları tespit etmek ve müzelere alınmasına karar verilmesi durumunda kıymetini belirlemek için müze uzmanları tarafından “ Değerlendirme ve Kıymet Takdir Komisyonu” oluşturulur. Müzelere alınması uygun görülen eser için komisyonca belirlenen maddi bedel eseri getiren şahsa ödenir.

www.kulturvarliklari.gov.tr

@tey tey: Tabii ki. Ben kendisiyle iletişime geçip burada yazılanları aktaracağım. Güncelleme yaparım bunun ışığında.

@Lim5: Çok teşekkür ederim, bağlantı adresi çok faydalı oldu.

"Suprasegmental is defined as a term commonly encountered in phonetics..."

Valla boş bulundum aklıma ilk geleni yazdım. Kullanılan yerine sıklıkla karşılaşılan dedim; ama found da olur muydu emin olamadım.

......... term deployed in .....

utilized

defined?
yani _as a term used_ kısmını silsen?

Prefer

direk use yerine "is defined ... in" kismini degistirebilirsin.

"is a term in phonetics ... that refers to "a ..." gibi.

"used"u o cümleden direkt çıkar. pek fazla birşey kaybetmezsin.

yukarıdaki arkadaşa katılıyorum, use'a hiç gerek yok orda.

Yayin sizin yayininiz mi? Eger oyleyse editorle irtibata gecip, nedenlerini anlatarak geri cekilmesini isteyebilirsiniz.

mumkundur. ama keyfi degildir.

eger yanlis bilgi iceriyorsa belirtisiniz, incelerler, makale sizin olup olmasin geri cekilir. sizin makaleniz fakat telif haklari mevzusu var ise yayinlamadan once kabul ettiginiz sartlara gore yine geri cekilebilir.

en.wikipedia.org

C7/C8 gibi duruyor.

c7/c8 genelde radyo vb. cihazlarda kullanılır, ondan daha küçük oluyor bunlar, standart ismini bilmiyorum, yaygın olarak el feneri şarj kablosu diye geçer.
bulunduğunuz yerde elektronikçilerde de olabilir, İstanbul'da Karaköy civarında bulursunuz.

şimdi hep yaprak içtiğim için pek kıyaslamama yapamam ama yaprağı beğeniyorum, uzun süre içinde dursa da acılanmadan içiyorum.

deneme icinse yaprakli, begenirseniz kompresli alirsiniz. nedeni yapraklilar uzun sure kalinca ben bir acilik hissettim belki de sadece o urun icin gecerlidir tabi bilemiyorum.

grup terapisi hakkinda yaklasik 2 saatlik bir video ise evet ulastim. kendisi 800 mb civarinda. tercih ettiginiz baska bir yol yoksa uzun surmesine ragmen google drive ile paylasabilirim.

@tanaka muhteşemsiniz! duyurunun derinliklerinde kaybolur gider diyordum bu soru.

size mail adresimi mesaj yoluyla gönderdim.
çok teşekkür ederim.

Eğer normalden farklı bir avantaj varsa büyük ihtimal ile dolandırılırsınız.

Piyasadaki en düşük fiyatlar ile aynı olsa bile güvenilmeyen yerden alım yapılmaz, hele ki havale ile.

Bir aksilik olursa derdinizi kime anlatacaksınız?

istanbulda bi arkadaşın varsa gitsin baksın. diğer türlü risk.

Dolandırıcı olma ihtimali çok yüksek

ihtimal degil kesinlikle dolandirici. ufak bir arastirmayla kendilerinin daylight.gen.tr sitesi uzerinden insanlari hali hazirda dolandirmaya devam eden sahtekarlar olduklari gorulebilir. uzak durmaniz en dogrusu.

niye sadece havale? muhtemelen işin içinde bit yeniği var.

dolandırıcı olduğu netleşti, sağolun.

@muti; evet mtcn no var , onu diyorsunuz sanırım

evet mtcn ve kimlikle alabilir. bazen ne kadar oldugunu soruyorlar ekstradan ama cok lazim degil bilmiyorum tam olarak derseniz sorun cikarmiyorlar genelde. fazla guvenlik isterseniz gonderirken sifre, guvenlik sorusu gibi guvenlik onlemleri koyabiliyorsunuz. karsi taraf bunlari bilmeden alamiyor.

normal dogum olacak sanirim. bu islerin garantisi yok tabi ama 1 hafta makul bir sure. ne kadar kisalirsa risk de artiyor tabi ama planlanan dogum tarihi genelde sapar. yani bir hafta once gidip dogumun 2 hafta sonra olmasi gibi bir durum da olasi. onu da dusunmeniz lazim.

8. ayda bile verilen tarih sapabiliyor. bazen de sapmıyor şans işi. bizde verilen randevuya sadık kalmayan bir bebek vardı misal. erken geldi. bütün planlar bozuldu. doktorumuz bile gelemedi doğuma.

bize 20.05 demişlerdi 05.05'te doğdu

the middle favorilerine pek benzemiyor ama hem çok tatlı, hem de gülme efektsiz.

the office seven parks and recreation sever
modern family seven the middle sever
it's alway sunny seven sanki silicon valley de sever
louie seven miranda da sever gibi gibi...

Malcolm in the Middle
Scrubs
Community

hepsini izlemişim,

the it crowd, (gülme efektli ama güldürür)
come fly with me,
friday night dinner,
santa clarita diet,
the end of the fucking world (kara mizah diyebiliriz),
workaholics (it's always sunny ekolünden),
plebs,
peep show (ilk 8 sezonu netflix'te var. çok komiktir),
the inbetweeners,

ben olsam peep show'la başlarım

Brooklyn 99 olabilir belki?

ramleri tek tek takip calistirmayi deneyin oncelikle. ramleri de dogru slotlara taktiginizdan emin olun. ramler defective ise garantiden degisir. kingston omur boyu garanti veriyor ramlere

test yapmak gerekir. test yapacak parçalar var mı ki? farklı ram değişerek başla örneğin. bios update olduğunu sanmam. ekran diye düşündüm ama onda da bişey yoktur. ram gibi duruyor en yakın.

anakartın üzerinde iki digit lik ekran var mı? ordaki numara arızayı belirtir.
ekranın çalıştığından emin misin?

Ekran kartı da olabilir doğru taktığından emin ol.

güç kaynağının watt'ı yetersiz geliyor olabilir.

guc kaynagi yetersiz cevabi mantikli.

ekran karti tam oturmamis olabilir.

eskiden hdd'nin seslerinden bilgisayar acildi mi yoksa sadece anakarta guc mu gitti analayabiliyorduk. ssd'lerde olmuyor.

anakarti tam bilmiyorum ama ben bazen anakarta giden guc kaynaklarindan 4+4 pin olani takmayi unutuyorum. 20ligi takip calistiriyorum fanlar bir donuyor ama bilgisayar acilmiyor.

Bu seni zorlar bence

Haci ben sanat tarihi seviyorum. Ne bileyim bilgiliyim diyemem ama langdon seviyorum oyle diyeyim. Buyuk yapilar anlamlari vs. O yuzden bunu sectim. Gidip araba yapmam mesela istemem yani.

bitmez bu.

renkler birbirine cok yakın ve de koyu renkler. yeni baslayan icin zorlayıcı olur ve bitiremessin:)

Hadi ya. Dante davinci falan daha normal bisey bulamaz miyiz ki. Eyvallah beyler bu arada.

yahu puzzle bu. nasil zorlayabilir ki?

1000 lik bir de, puzzle yapmanin adeti vardir. hizlica ilerlemek icin öncelikle kenarlari bitirirsin, sonra belirli ve basit bloklari tamamlarsin, kalanlari renk uyumuna göre birlestirir bloklari birbirine eklersin.

cok yakin ve anlasilmasi zor yerler olursa ki olmaz, buralarda alternatif parcalari denersin.

ben bunu yaptim. o kadar da zorlamaz. hatta zamaniniz varsa cok da rahatlatir ugrastirirken. biraz zor olmasi verdiginiz paraya degmesi acisindan da bence daha makbul.

3d puzzlelar yapboz degil de daha cok takcikar olaylar. daha kolay oluyor o yuzden. tavsiye etmem.

1000 parça ve 60 lira için kötü. 1000'lik 45 lira civarına çok daha güzel resimler var.
d&r'dan d&r'a değişiyor, gezerken bazen çok güzel şeyler denk geliyor, alıp almamak için aklımı deliriyorum.

maalesef calismiyor. xbox 360 kolu almaniz gerekecek.

lakers have could offense really hasn't guessing has(?) to who.. gibi bişeyler diyo.

the first utility of laker's half quite offense. really has not guess in as who might get the ball.

diye bi şeyler anladım. sallıyor da olabilirim.

the worst utility of the lakers have quite offense really has some guessing as to who might get the ball

gibi anladım ben de.

the worst utility of the lakers half-court offense really, as i'm guessing, who might get the ball.

bence magic johnson.

@tanaka'nın yazdığı doğru, tekrar dinledim de benimki saçma olmuş:p ama yine de guessing'den sonra as to gibi bir şey var orayı yine anlayamadım.

bir de hep gramer olarak dogru cumle kurmaya calisiyoruz ama bence orda kendisi de tam olarak istedigi seyi soyleyemiyor geveliyor olabilir. guessing'in oncesi sonrasi biraz agzinin icine konusmus.

jailbreak yoksa olmuyor.

Laptopu neden doğrudan bağlamıyorsunuz wifi ye

Jailbreak olsa da olmamasi lazim. Ayni anda hem modeme wifi ile baglanip hem de bilgisayara hotspot olmaz.

iphone'larda usb üzerinden interneti paylaş muhabbeti olmuyor mu(usb teethering deniyorsu sanırım) ?

jailbreakle mumkun cydia uzerinden mywi diye bir programla.

usb tethering (hotspot) ise sadece 3g/4g paylasmaya yariyor.

aciliyetiniz yoksa usb wifi aletlerinden alabilirsiniz laptop icin. cok pahali olmasalar gerek.

izlemeye devam et. ikinci sezonda dizi gerçekten apayrı bir şekle bürünüyor.
ilk sezon çoğunlukla "olay varmış, çözelim çocuklar" tarzında gidip, arada sırada asıl hikayede gözle görülür gelişmeler oluyor. ikinci sezonda işin şekli değişecek, "lan lan lan" diye izleyeceğin bir hale gelecek.

ben de başladığı diziyi kolay kolay yarım bırakan biri değilim, bir arkadaş sağolsun 10. bölüme kadar izle seversin dedi. ilk 9 bölüm kendimi jiletliyordum sıkıntıdan, 10. bölümü beğendim o gazla devam ettim ama son sezona kadar zor dayandım. şimdi fringe yerine çalışan çamaşır makinesini izleseydim daha iyiydi diye hayıflanıyorum.

çok güzel bir seri. sabredip hepsini izlersen, sıkı bir walter hayranı olabilirsin.

Söz konusu J. J. Abrams olunca biraz sabretmek gerekiyor. Person of Interest'i de sürekli farklı bir şey oluyor diye izleyemiyordum. Sonradan bir efsaneye dönüştü. Ben de dün kendimi zorlayarak Fringe izlemeye başladım. 2. sezonda başlıyor her şey dedikleri için sabrediyorum.

ben dizi izlemeden once genellikle bir plotuna oyuncularina efendim konusuna bakarim ki camasir makinesi izlemeyi tercih etmeyeyim.
ona ragmen fringe size beklediginizi vermiyorsa sorun fringe'de degildir.
simdi bu 8-10 bolumluk dizileri fringe ile karsilastiramayiz yani.
zamaninda oz, the wire, rome gibi diziler de vardi fringe'e kiyasla cok daha iyi olan kaliteli, vs. onlar ayri fringe tarzi diziler ayri.
gelecek sezonlar cok daha iyi olmayacak, siz karaktere ana hikayeye alisacaksiniz ve daha rahat izleyeceksiniz, sikilmayacaksiniz falan.

ozet olarak, fringe izlenmez mi ya?

misal 4. sezondan sonra 8 sezondur supernatural izliyoruz biz. hic oyle yenik falan dusurmeyiz.

ben ilk bolumunden son bolumune kadar cok severek izledim, ustelik gecen sene izlemistim. yine de bence de 2. sezondan sonra daha guzel oluyor.

bazi arkadaslarim da izleyip hic sevmedi, zevk meselesi bana kalirsa. ben de cok ovulmesine ragmen oz'u sevememistim mesela. 2. sezona kadar izlemeye calisin, hala sarmadiysa birakin. sonucta dunya uzerinde cekilmis bir suru dizi var, her begenilen dizi size hitap edecek diye bir sey yok.

Keşke izlememiş olsaydım da baştan izleseydim :)
2.sezondan sonra uçuyor

Bilim kurgu seviyorsanız, 10 numero dizidir.

.

Kesinlikle izlenir. Simdiye kadar izledigim en iyi dizilerden biri. İzleyecek bu kadar cok dizi olmasa oturup bastan sona bir daha izlerdim.

lost, person of interest, x files tarzı seviyorsanız kesinlikle izlemenizi tavsiye ederim. tarzındaki en iyi yapımlardan biri.

İzleme abi güzel ama bir yerden sonra mantara bağlıyor. Mantar derken yanlış anlama güzel dizi ama bolumu zir bitiriyorsun sonra sıkılmaya basliyorsun.