house md
the x files
lost

utopia
black mirror
house md +1
the fall

monk

forbrydelsen

breaking bad <3

six feet under

the office. bi bak derim.

(bkz: six feet under)
(bkz: oz)
(bkz: spartacus)

Sitcom olMASIN demiş :)

Ben de lost breaking bad ve prison break diyorum

Monk + 1

aa kimse dememis the killing
house md +1
black mirror +1
utopya +1

breaking bad, prision break ve lost artik kult oldu zaten, demeye gerek yok herhalde.

the wire
battlestar galactica
the lost room

bu arada black mirror bitmedi henüz bir sezon daha gelecek diyorlar ama zaten her bölüm tamamen ayrı olduğu için sorun olmaz

the sopranos
the wire
oz
breaking bad

----------------------------

black mirror'ın finali ne ara yapıldı len?

Black mirror, six feet under ve house'u muttttlaka izle. Ben de bitmis dizi insaniyim ordan biliyorum

Angels in america bi de. Tam dizi gibi degil ama..

house
breaking bad
belki fringe

www.youtube.com

oha dede:

bu da armağanım olsun

www.youtube.com

www.youtube.com

mutlu yıllar!!

iyi ki doğdun damdanakannnn
iyi ki doğdun damdanakan
iyi ki doğğğdun iyi ki doğğğdunnn
mutlu yıllar sa naaaaaa

<3

keşke olmasaydın, geri dön buralar bok gibi :)

youtu.be

hemen saat 00:00'da mı doğdun kardeşim? yok öyle bir şey. olmadın. uyu, uyan. sabah olursun. yarın bakarız. yok şimdi kutlama.

kutlu olsun bro.

iyi ki doğmuşsun nice mutlu senelere ama bir yaş daha yaşlandın ölüme daha da yaklaştın çok sevinme xoxo

Doğum günün kutlu olsun . Aynı gün doğmuşuz ben de 33 oldum :)

Zaman ne kadar çabuk geçiyor.

Dogum gunun kutlu olsun :)

doom gunun kutlu olsun

nası, güzel mi 28 gelelim mi biz de? 3-4 sene sonra ordayım :)

eksisozluk.com

of ya ben de böyle hissediyorumm. bence kurtuluş tası tarağı toplamak.. ev mev taksit falan.. inanırsak olur.

İki kelimeyi bi araya getiremiyorum artik demissin ama gayet iyi yazmissin, anlatmissin.

inanır mısın daha bu akşam aynen böyle bir şey yazmayı düşündüm. intihar fikri falan yine ele geçirdi zihnimi. harfiyen katılıyorum. ama maalesef yardımcı olamıyorum. kelin merhemi olsa kendi başına sürermiş. 16-17 gibi zirvemi yaptım, sonra zeka seviyem düştü. bayağı yani. hissediyorum abi. kafam eskisi kadar çalışmıyor. güya hedeflerim var ama hiçbirisini gerçekleştirmek için motivasyonum yok. adım atmıyorum. atmak da istemiyorum. ne için yaşıyorsun sorusunun hiçbir cevabı yok. öylesine. nefes aldığım için.

neden varım hiçbir fikrim yok valla sırf para harcıyom, aslında ölmek lazım en temizi.

"Ben küçükken daha büyüktüm. Yaşlandıkça küçüldüm. 14. yaşımı hatırlıyorum da; ne cümleler kuruyordum ben!

Şimdi cümleleri yutmaya çalışıyorum. Konuştukça saçmalamamaya çalışıyorum.

Eskiden yükseliyordum. Ne zaman üniversiteye gittim sığ bir adam oldum.

İş hayatına atıldım. Daha da sığlaştım. Ne cümlelerim ne hayallerim kaldı. Eskiden hayallerim için...
Şimdi sevdiklerim için yaşıyorum...

Çöl gibiyim abi ben.

Bir rüzgar çıksa daha da kavrulsam...

İki kelimeyi bir araya getiremiyorum artık ben.
Yaşlandıkça beynim ufalıyor.

Düşünmeyi savunuyordum küçükken...
Şimdi düşünmemeyi, bilmemeyi, görmemeyi...

Eskiden bir amaca aptalca olsa bile inanıyordum.. Şimdi borç ödeyerek yaşıyorum. Borçlar var ediyor bünyemi..

Eskiden fikirlere şimdi borçlara sığınıyorum abi ben!!

Çocuktum lan 15 yıl önce!
Beynimin sesini duyuyordum. Çalışıyordu. Sesinden dikkatim dağılıyordu. Hiperaktif diyorlardı bana...

Şimdi beynimin sessizliğinden dağılıyor dikkatim...

Yoğunlaştığım zaman bir yere şaşırıyorum; "nerde o ses?" diye.

Artık çalışmıyor mu beynim?
Yoksa çalışıyorda sesi beni rahatsız mı etmiyor?"

o kadar ben ki buralar ya.. bana yaz deseler anlat deseler anlatmakta zorlanırdım ama senden daha kötü durumdayım galiba. yüksek lisanstayım şimdi de, çalışmaya başlayacağım zamanı düşündükçe içimi sıkıntılar basıyo, sanki dolap beygiri derler ya, o mengeneye bi girersem çıkışa -emekliliğe- kadar sıkışıp kalma hissi hayatın yükü falan filan ooff..

olm ben 20 yaşından sonra götü doğrultamadım, bi daha hiç mutlu olamadım, 30 yaşındayım.

gereksizlik değil duygularınızı çok güzel dile getirmişsiniz. bir hobi edinmek bu sorunun en iyi çözümlerinden biri. bireysel değil grup çalışmalarına yönelip diğer insanlarla iletişim kurun. başka hayatları görmek iyidir.

olm su yalnızlık seviyemi aranızdan birine atsam da gerçek dibe vurma, sevilmeme neymiş bir görseniz amk. birde gelip burada edebiyat yapıyorsunuz ya gülüyorum. birde gel benim penceremden bak. yüzde yüz eminim gayet çevren/sevgilin falan vardır.

şahsen aynı hislerde briyim bbelirtmiştim, gayet hobilerim de var çook boş olduğum 2 ay geçirdim onda bi ara hafiflemiştim şimdi okul projeler hobiler konferanslar seminerler dolu dolu ama hala aynı hatta daha bunalmış durumdayım. bu hobi işi sadece düşünmemeye yarıyo vakti dolduğu için, yoksa çare olduğu yok.

ha ben buna çok kafaya taktığımdan beri -hani şu kekeleme vs- daha kitap gibi kitaplar okumaya ağırlık verdim. bilmiyorum işe pek yaramadı ama çabaladığımı düşündükçe avunuyorum:/

Ama acliktan sonra mide bulandirmasin pasta?

muz... kolay yeniyor, enejisi yuksek, kana cabuk karisiyor.

ton balıklı salata

ben iştahsızken brokoli haşlayıp yoğurtla onu yiyorum.

tatlı iştahsızken, normal yemek yememişken yememk lazım. kan şekerini yükseltir, ama acıktırır da aynı zamanda. tabi tatlının üzerine makarna, pilav vb. karbonhidrat yerseniz yine doymazsınız onlar da nişasta olduğu için. tatlı ile iştah açıp, et yenebilir biraz sebzeyle.

meyve

peynir!!!
:)

ceviz de olur.

Kuruyemiş.

çorba la çorba. yayla olur, tavuk suyu olur mis. domates olmaz.

yoğurt da yenir.

tarhana çorbası tabii ki.

Bol limonlu yeşillikli patates salatası off canım çekti

güzel bir çorba yanında kızarmış ekmek. genelde mercimek.

Toplumda herkes sevdiği şeyleri yaparak varolmuyor zaten. Hediye alan insanların hepsi hediye almaya bayılan insanlar değil ama karşıdaki insana değer verdikleri için bu tür zorluklara da katlanıyorlar.

İstemediğin bir çok şeyi yapmak durumundasın yaşarken. Başta okumak, çalışmak. Daha bunun ayırdına varamamışsın. Hediye almak bunların yanında en hafif zorluk belki de.

Sen insan içine çıkma kardeş. Git mağarada yaşa.

hediye almıyorsun, herkesin birbirine hediye vereceği ortama rahat rahat gidiyorsun çekinmeden, arkadaşım, ailem gücenecekmiş filan umurunda değil yani.

sadece hediye verilirken sıkılıyorsun.

valla sendeki de iyi rahatlıkmış. asıl kendin mahcup olacağına başkalarından rahatsız oluyorsun.

şöyle yap hediye verilirken tuvalete git ya da kapı önüne çık sigara iç, bişiler yap. sonra gelir oturursun. aman sen sıkılma.

önemli olan bu zaten, öyle değil mi :)

@mea: sıkılmak degil ya, boyle durumlarda mahcup oluyorum iste. Benim deger yargilarima gore hediye almak onemsiz. Baskasina muhtemelen begenmeyecegi ve o olsa o kadar para vermeyecegi bir seyler aliyor insanlar sirf toplum kurallarina uymak icin. Ben de bana alinmasin istiyorum ve bu yuzden de kendi icimde borclu hissetmiyorum ama o ortamda millet hediyelestigi icin mahcup oluyorum.

Ya da bana herkese alinabilecek cok kolay hediyeler soyleyin ki tek seferde 20 tane alip her dogum gunune giderken birini gotureyim.

yapmacık bir şey yapıp daha kötü olma. canın istemiyorsa alma.

ama sonra da sıkıldım, döküldüm deme.

hediye almak önemli değil, önemli olan sevdiğin bir insan onu sevdiğini, değer verdiğini, aranızdaki ilişkiye önem verdiğinizi göstermen. beraber güzel bir şeyler yaşamanız.

zorla hediye alacağına doğum günü pastası al, yemek ısmarla, maça götür, konsere götür bişi yap. illa saç tokası, saat almana gerek yok.

sen arada böyle bir jest yaparsan kimse de senden beklemez hediye filan.

Kupa alabilitsin sevimli renkli desenli tabaklı-kapaklı modeller var karton kutusuyla satılıyo hem ucuz hem de kullanılır yani. Bana gelse sevinirim ucuz demem veya begenmemezlik etmem. Aa bundan bende vardı yea durumu da olmaz. Mudodan falan alabilirsn lazım olunca.

sadece deliğin abes kaçacağını düşünmüyorum.

o delik kimseyi ilgilendirmez de kulak ilk delindiğinde küpenin bir hafta kadar çıkarılmaması gerekiyor. onu ne yapmayı düşünüyorsun?

Kanama vs olmaz. cerrahi islem yapmıyorlar sonuçta, ufak biir delik. Delindikten yarim saat sonra azicik sizlamaya basliyor, o da 1 2 saate geçiyor. Asi gibi düşünün.

Sadece deliğin is yerinde sorun çıkaracağını sanmam, mesai saatleri dışında kimse size karisamaz sonuçta.

arkadaş ne kurumsal şirketlermiş yahu. nasyonal sosyalist partinin gençlik kollarına mı giriyorsunuz yanlışlıkla şirket diye? nerede kurumsallaşıyor bunlar?

onun haricinde, acımaz. hissetmezsin bile.

yalnız şöyle bir durum var kimse bahsetmemiş o deliğin iltihap kapmaması ve kapanmaması için en iyisi iki hafta küpenizi hiç çıkarmamanız lazım iş yerinde bu sorun olabilir belki. yani işe küpeyle gidemeyecekseniz, her gün işe giderken çıkaracaksanız işkence olur size.

o delik küçücük zaten, görünmez bile.

ama bi süre takılı kalması lazım ilk küpenin ve sürekli tak-çıkar yapınca yara iyileşmiyor. ben deldirdiğimde lisedeydim, okul çıkışı takıp diğer sabah okula girince çıkarıyordum ama bir süre sonra bıkıyor insan.


lanet olsun 2014'ün dünyasında hâla çalışanlara kılık-kıyafet özgürlüğü vermeyenlere.

Küpeyi deldirmeye karar verirsen çıkaramadığın süre boyunca yara bandı-bandajla gizle küpeni bence

Sorun olcaksa yani

yani şimdi şu var; küpenin çıkmaması olayı sıkıntılı evet. geçici olarak mini bi küpeyi yara bandı ile kapatabilirim belki de o da daha çok dikkat çeker. ya aslında küpe takan bi çalışan gördüm ama departman bazında pek de sağlam düşünen kafalar yok.

hepsi evli barklı düzenini kurmuş insanlar. dolayısıyla böyle bi şey yapınca marjinalmiş gibi geliyor insanlara.

onu geç sakalım gür olmamasına rağmen müdürüm hiçbir şey dememesine rağmen departmanda çalışan daha eskiler 'ooo hacı mı oldun' 'ooo sakal da bırakmışsın' diye ulu orta laf çaktıkları için her gün traş oluyorum artık :/

yara bandı kamuflesinden başka çarem yok sanırım :/ hayır şişman biri olsam akapunktur der geçerim de zayıf da biriyim. :/

thy'de calisip kulagi delik olan biriyim. bisey olmuyor.

İki kulağını da deldir. Saniyelik iğne batması gibi, ölmezsin, dayanılır bir his gayet.

Hiçbir şey olmaz, kurumsallar da küpe takar.

Sen takmazsan ben takmazsam yıl 2014 hala küpe sorunu yaşarız değil mi.....

Bizim şirketin kurumsallığını tragus piercing ile test ettim %100 çalışıyor.. Bir şey olmaz:)

Kurumsallık dert değil, müşteriye çıkıyorsanız laf edebilirler ama. Ayrıca kamufle falan etmeyin, çok daha beter durur. İnsanlar bir şey söylüyor diye kendinizi şekillendirirseniz 1-2 yıla bambaşka ve mutsuz bir insan olursunuz.
Ayrıca artık küpe deliği hiç marjinal bir şey değil, marjinalleştirilirseniz gidin IT departmanıyla takılın :)

akupuntur sadece şişmanlara değil ki sigarayı bırakmaya çalışıyorum ya da migrenim için diyebilirsin belki :/

kurumsal firmada olumsuz değil olumlu karşılanır.

valla bizim şirketimiz son derece kurumsal ve sıkıcı diye tabir edilen bir sektör (sigorta) olmasına rağmen küpe deliğine laf edilmediği gibi küpeye de çok ses etmiyorlar. eskiden top sakal keçi sakal serbestken şimdi arada 3-5 tane kirli sakal birakan bile goruyorum. ik ve yöneticilerin inisiyatifi biraz. küpe takınca sanki verim düşüyor. ya da sokakta gördüğün adamı toplantı masasında görünce işler mi aksıyor.
özgürlüğünüzü alın :)

küçük aile firması tarzı firmalar daha çok takar böyle şeyleri. kurumsal firmalar böyle şeylere takmaz pek. çalıştığın yerde kimse yok mu küpe takan?

kahpeler aynen öyle. gerizekalı yaptığım iyiliği zorunluluğummuş gibi ısrarla inatla istedi lanet olsun dedim yaptım teşekkürden aciz insanlar işte kastamonu ayısı derlerdide inanmazdım. öküz. oooh rahatladım bee.

hayır. kahpedir belki %90 ama sorsan kimse kendini o kahpelerin içinde görmez ama %90 kahpedir der. aslında kendisinde de kahpelik vardır da göremez. bu açıdan bakılırsa biraz doğru olabilir. hepimiz şekilci pislik varlıklarız aslında.

%90lık dilim normal. Doğruluğu mu sorguluyorsun, normalliği mi? Çünkü böyle bir çoğunluk normaldir aşırı bir durum yoksa. Ayrıca arabesk arabesk attırmalar yapmaya da gerek yok bence.

%100 gidiciyiz.

insanların yüzde doksanının kahpe olduğunu varsayarsak kahpeliğin normalleştiğini kabul etmiş oluruz. sen karşındakine kahpe dersin, başkası da sana. bu durumda kahpe kim? kahpeliğin kriterleri ne?

insanların hepsi aynı şekle göre duruma göre öyle ya da böyle davranıyorlar

kahpeliğin kriteri şu: birine ya da birçok kişiye iyilik yapıyorsan ve karşılığında en ufak bir saygı bile görmüyor tam tersine saygısızlık görüyorsan bu kahpeliktir, orospu evlatlığıdır.

şu yaşam felsefesinde %10 anormal.

büyük harf nokta falanda kullabilirsin

adının soyadının sessiz harflerini bir küçük bir büyük harf yap 4-5 harfte bir doğum tarihini koy. hem unutmazsın hem de güçlü bir şifredir.

protein ve kalsiyum oneriyorum.

facebookuna telefon numaranı ekleyerek onaylı giriş yapabiliyosun sanırım, telefonuna bi şifre geliyo her seferinde o şifreyi kullanarak giriş yapıyosun.

bunun dışında harf ve sayının yanına noktalama işaretleri veya altgr ile aktifleşen sembollerden ekleyebilirsin.

mobil onay kodu kullanabilirsin.

www.pctools.com bununla istediğin karmaşıklıklta üretebilirsin.

www.wolframalpha.com

(bkz: eşkiya)

entelköy

beynelminel

izlemişsinizdir ama eyvah eyvah 1 ve 2 de var.

kirpi, inşaat

devrim arabaları.

(bu arada, sizi çok iyi anlıyorum, sorup soruşturmadan ıssız adama kayınvalidesiyle gitmiş bir kadın olarak)

fettah can-boş bardak
www.youtube.com

bilemedim.

gerektiğinde vermek lazım. intihar edecek bi insanı yolundan döndürmek için akıl vermek gibi.

mütemadiyen yaptığım şey ama hayati ve çok kritik kararlar alacak insana en iyisi fikrini söyleyip "yine de sen bilirsin" demektir.

mümkün.

katılmıyorum bazen öyle bi fikir veriyolarki aa ben neden düşünemedim bunu diyosun. he iyi bildiğin bi konuda sana ukalalık taslanması iş buyurulması ayrı konu.

akıl vermek derken, her şeye atlamamak şartıyla fikrini belirtmelisin ama yönlendirici olmamalısın. sonra karşı taraf verdiği karardan memnun olmayınca seni suçlar genelde.

ilmin zekati %100 derler bizim koyde. Eger karsi taraf talep ettiyse ve siz de pozitif dille gorus bildirirseniz ziyadesiyle faydalidir zannimca. Kendimce konuya hakim kisilerin akillari kiymet verilir ve degerlendirilir.

herkesten akıl almamak lazım.

Bildiklerini anlat, ama akıl vermeye kalkma;
Anlatılanları iyi dinle, ama hepsini...... doğru sanma;
Sessiz kalmak bir şey bilmediğin anlamına gelmez;
Çok konuşmakta çok şey bildiğini göstermez;
Herkesi kendine eşit gör, her kim olursa olsun
bir insanı küçümsemek akılsızlık,
Çok büyük görmekte korkaklıktır.
Cesaret akıldan gelirse cesarettir,
Bilgisizlikten gelirse cehalettir...

bi siteden kopyaladım

bunu söylersem sana akıl vermiş olmaz mıyım?

aynen bunu sorarak zaten bizden fikir almış oluyosun :) ama haklısın çok ukalalık yapanda var

dieselsingle2 en güzel cevabı vermişsin AYNEN öyle.

@inhe
@gibson

aslında akıl almıyorum, fikrinizi soruyorum :)

"evet kimseye akıl verme" dersen akıl vermiş,
"bence vermek lazım, tecrübelerimizi paylaşmak lazım" dersen fikrini söylemiş olursun :)

fikir almak ile akıl almak aynı şey değil ki;
ne yapayım demek ile akıl;
sence nasıl yapılır ile fikir alınır.
bence.

Kendi iyiliğimiz için vermemek gerek. sonra bık bık yapıyorlar. öyle böyle falan. :)

@rn +1

var yaa şarkı bomba zaten o dizi neden kaldırıldı anlamadım güzeldi aslında.

o değil de www.youtube.com
herif bi de güzel söylediğini zannederek triplere giriyor piii

haha bombaymış :D

sweet dreams'i gayet iyi söylüyor.

yeşil pasaportlunun baştan ayrıcalığı var zaten vize almak çok kolay, o istenen belgelerin hepsini vermek zorunda değil mesela.

Zaten eu da bulgaristan ve uk dışına vizesiz gidiyorsun. Ancak polislerin davranışlarında farklılık oluyormuki...

almanyadan trenle hollandaya gidiyordum ve yanımda almanyada oturma izni bulunan lacivert pasaportlu üç kuzenim vardı. hepsinin önce pasaportunu sonra oturma izinlerini noktasına kadar okuyan sınır polisleri benim (yeşil) pasaportumu alıp sadece ilk sayfasına (bilgilerimin bulunduğu kısım) ve fotoğrafıma baktı. başka tek bir şeye bile bakmadan pasaportumu bana geri verdi. bu konuyla ilgili anım bu kadar. ama diğer ülkelerde sınırlarda bir farklılık olmamıştı.

yeşil pasaportlu kardeşten daha bugün duydum
Almanyada iken bi polis memuru gelip ee bunda vize yok deyip arıza çıkarmış.

gri pasaport unut. gri pasaport sahibiyim, ama tek başıma ülke dışına çıkarken paşa paşa çalıştığım kuruma pasaportumu teslim edip, oradan alacağım antetli kağıdı vatan caddesindeki emniyet müdürlüğüne götürüp kendi pasaportumu teslim almam gerekiyor. onun dışında gri pasaportla giriş çıkış çok rahat. teknik açıdan yeşil pasaport işlevi görüyor ama devlet seni bir yere götürdüğünde, toplu görevlendirme veya ona benzer bir yazı ile birlikte sınırdan geçebiliyorsun. tek başına tatile veya başka bir yere giderken değil... yeşil ise, her ülkenin prosedürleri farklıdır. bazılarında vize istemezken, bazıları ister ama çok daha kıolay verir lacivertlere (yeni pasaportlarda kırmızı) göre bazılarıda kıldır uğraştırır...

adam vize olayını sormuyor. giriş ve çıkışlarda yeşil pasaporta ayrıcalık var mı diye soruyor. polisler, arama, kontrol, vb.

hiç bir farklılık yok yeşil pasaport vize almanızı kolaylaştırır. gümrüklerde uygulanan prosedürler kırmızı pasaport harici fark gözetmeksizin aynıdır.

Vize ve alma prosedürlerini biliyorsunuzdur. Cahil bazı sınır polisleri niye vize yok diye sorabiliyor, onlar da bir telefonla öğreniyor, özür dileyip gönderiyor. Onun dışında iyi veya kötü özel muameleyle karşılaşmadım.

dismissed idi sanırsam.

senseless

kesinlikle dismissed:) hatta ilk mtv türkiye kurulduğunda direk araştırmıştım o program var mı diye türkiye kanalında o program yayınlanmadı.

pardon ya tamam odalarına baskın tarzında bişey miydi dismissed farklı anlattığından çünki.

@dogumgunundecevrimdisiolanadam senseless bence @sweeney de tik koymuş ortamı niye karıştırıyosun :D +18 diyo sen izledin mi senseless ta ne yaptıklarını ? :D

evet benim sorduğum senseless idi ama dismissed de o tarz bişeymiş :) uçuk tipler 4 kişi falan net hatırlıyorum bunları youtubeden jeneriğine de baktım senselessmiş:)cevaplar için teşekkürlerr;)

teşekkür mesajları fln siliniyo ama olsun önemli değil :D mtv nasıl var mı bi yenilik biz digitürke geçtik mtv yokmuş bundada taahhütü biter bitmez iptal edicez :D

Soru eklerini ayrı yazarak işe başlayabilirsin.

gezerek, okuyarak, dinleyerek, konuşarak. noktalama işaretlerinden sonra boşluk bırakarak...

oku.
gez.
konuş.
dinle.
araştır.
öğren.

bol bol sözlük oku.

kayranin kedisi+1
Öncelikle yazı ve konuşma dilinize gerekli önemi veriniz.Ardından film ve kitaplardan başlayabilirsiniz.Zira sinema ve kitap kültürü yapmak bir çok ortamda işinize yarar.En azından mühim olanlarını temin ederseniz iyi olur zannımca.Bunun dışında olanağınız varsa gezilerde çok büyük fayda sağlar.Başta ülkeniz olmak üzere dünya tarihindeki önemli olayları,başarıları vs. araştırabilirsiniz.Ödül törenlerini,şampiyonaları,olimpiyatları takip edebilirsiniz.İnternet üzerinden bilgi yarışmalarına katılmakta güzel olur.
Böyle şeyler işte yahu.

zaten su an yurtdisindayim ingilizce egitimi aliyorum 8 aydir noktalama isaretlerine gelince simdi ugrasmak istemedim 2 saat ha turkce dil bilgimde iyidir merak etmeyin baska neler yapabilirim panpaciklarim?

inan bana 2006 öncesi ekşi sözlüğünü oku genel kültürün inanılmaz gelişir.

artı olarak resimli ansiklopediler.. ve bunların içinde bulacağın hoşuna gideceğin konuları tespit et onları oku. bol bol oku. kitap ve ağır olmayan siyasi mecmuaları sıkılmadan oku. sıkıldığında koy ayracını geç başka kitaba veya gez dolaş. ama gidip amerikan dizisi açma. bir de kendi etrafında mürekkep yalamış kişiyle kontağını geliştir ve tüm bunları bir misyon gerçekleştirir gibi yapma. sonuçta genel kültür yabancı dil değil asla uzmanlaşamazsın.

bol bol ekşisözlük oku.

ekşisözlük okumak yerine wikipedi veya online dergilerden bişeyler oku.

Genel kültür uğraş edinerek edinilir, amaçsızca gezmek yahut kitap okumak vakit kaybından başka birşey değil. İlgi duyduğunuz, ilgilenirken sıkılmayacağınız bazı disiplinler-konular belirleyin sonra bu konularda gezi, araştırma arşiv vs yapın. Zaten ipin ucundan tutunca ilginiz ister istemenz farklı alanlara da kayacak ve buralardan da çok fayda göreceksiniz.

oku.

noktalama işaretlerinden sonra boşluk bırak, virgülden sonra da dahil. ben çok bakıyorum çünkü ona :D

Bildiğin her şeyi ama her şeyi sorgula. Sonra bazı düşünceleri çürütmeye çalış. Zaten çürütülmüş deme. Kendi fikirlerini belirledikten sonra eğer karşıt düşüncede olsam nasıl savunurdum onu diye de kafa patlat. Bunları yaparken hayal edebileceğinden daha çok şey öğreneceksin.

gazete oku

büyü.

ansiklopedi karıştırarak olabilir. sadece karıştır.

sözlük oku. ama ekşiden bahsetmiyorum. normal bildiğin sözlük. ingilizce olur, türkçe olur. bildiğin başka bi dil olur. kelime bilgin tavan yapar.

bol bol kitap (tübitak yayınları ntv yayınları)
gazetelerin köşe yazılarını
nette vikipedi gibi ansiklopedik siteler
ve bu tarz şeyler üzerine konuşabileceğin arkadaşlar.
(zaman sonra kullanamadıktan sonra sikertirim öyle bilgiyi durumuna gelme diye yazdım.)

öncelikle alanın neyse adam gibi o konuda yetkin olacak şeyleri yap. mutlaka bir günlük gazete oku. edebiyat önemlidir klasikleşmiş eserlerden yavaş yavaş başla. kült filmlere yavaş yavaş başla (bak zaten ingilizce öğreniyomuşsun orijinallerini izle) hangi müziği dinlemekten hoşlanıyosan biraz derinleşmeye çalış o türde. ingiltere tarihiyle ilgili birşeyler oku mesela. şekspir oku oralarda belki muhabbeti geçer boş boş bakmamış olursun. böyle böyle gider o zaten ömür boyu dinmez bilgilenme ihtiyacı.

metroyla topkapı ulubatlıda ineceksiniz, vatan caddesi üzerinde o durak zaten, orduevinin tarafına geçip o köşeden döneceksiniz. yukarı doğru yürürken solunuzda.

e bilet var artık. zaten internetten yolcu adına ucakta kim ucacaksa onun adı yazılır. o isimle alınan bilet, check in yapıldığında kimlik gösterilir. internetten alınırken yolcu ismi olarak kimin ismi yazıldıysa o uçağa girebilir.

ya kredi kartı sahibinin olması lazım dye biliyorum ben ama emin değilim

bugune kadar bana sorulmadi,zaten adin listede yazdigindan passport ile kontrol ederler.
sanmamakla beraber olabilitesi olabilir.

hayır kredi kartı sahibinin lazım olması filan gerekli değil. rahat ol. bilette adı yazan kişi önemli olan.

sadece thy de vardı öyle bi mantık hatası enson

istanbul-antalya uçacaktım geçen ay onur air miydi neydi. babam almıştı bileti. havaalanında kredi kartını sordular. yok, babam aldı bileti dedim. başka bir kredi kartı var mı onun numarasını girelim referans olsun dediler, başka kart gösterdim, problem olmadı. ama soruyorlar böyle bir saçmalık. yurtdışından dönerken yine başkasının kredi kartıyla aldım, hiç sormadılar ama bizim türkiye'ye has bir mantık hatası var.

çünkü yan aynalar tümsek aynaaa

standart bu da hiç düşünmemiştim. herhalde dikiz aynası uzak gösterirse millet arkaya çarpar diyedir diye sallıyorum.

(bkz: objects in the mirror are closer than they appear)

evet amaç geniş açıymış. tümsek aynaaaaaa.

bugün kaza yapmama sebep olan aynanın işlevi geniş açıymış demek ki.

www.haberler.com
yani hepsi böyle oyuncu bence para dağıttıkları falan da yalan, zaten çalıntı format matrax'tan .

şöyle bi şey görmüştüm: www.milliyet.com.tr

matrax değil de, tr'de mtvde yayınlanıyodu, boiling points diye bi program, onun tatsız komik olmayan zorlama bi kopyası.. ilk 1 2 izleyiş hadi tamam da hepsi birbirinin tekrarı, herkese de zorla 5bini veriyo adam küfrediyo masadan kalkıyo yok ille verecez bu 5bini!

boiling point ile disaster date karışımı bir kafası var bu programın. dayak yeme riskine karşı hepsi cast tabii ki.

kesinlikle hepsi oyuncu. lan karşımdaki adam öyle saçmalasa, hele ki internetten yeni tanışmışsın, ilk buluşma, kelimle dalga geçiyor, peruk veriyor, yanında bi çanta para var, silah milah değiş tokuşu yapıyor. lan anında kalkar giderim, çok abaza olsam bile siktirip giderim lan, nasıl ikna edebilirler. komedi programı işte.

"muroyives ines" şeklinde mi "ɯnɹoʎıʌǝs ıuǝs" şeklinde mi?

ben olsam "ɐuɐszɐʎ ıqıƃ ɯɐpɐ" yazıp gönderirdim.

yok,(; WnjOh!n3S !U3S şeklinde

/bɹo˙ʇxǝʇdıןɟ˙ʍʍʍ//:dʇʇɥ

yani: www.fliptext.org

"WnjOh!n3S !U3S" çok amatörmüş. sen "ɯnɹoʎıʌǝs ıuǝs" yaz daha afili dursun

nasıl yazıcam ki onu (yvandal)

mail at kendine telefonundan aç kopyala yolla

hastanesine gore degisir , fark odedıgın yerler de var fark odemedıgın yerler de.. yanlıs hatırlamıyorsam hastanelerı grupladılar ve buna gore fark ve ucret tarıfelerı ortaya cıktı sgk lıların muayenesı ıcın.. en guzelı hastaneyı arayıp soruyorsun cevap verıyorlar..

8 tl değil miydi?

değişir olacağın muayeneye, olacağın hastaneye göre.

12 tl sabit muayene fark ücretiniz var.

onun dışında yapılacak her işleme göre hastanelerin kendi farkları var.

geçen hafta bir hastanede ekstradan tomografi için 33 tl, kan tahlilleri için 21 tl ödedim örnek vermek gerekirse.

müziği bilmiyorum ama güzel sanatlarda okuyup staj yapan arkadaşım var. 60 iş günü şartı var ve yaz tatillerinde yapıyo.

benim de okuyan pek cok arkadasım var, zorunlu stajları yok ama adamlar bizden cok staj yapıyor. ama müzik vs. de olmaz kanımca

yapılmıyor. ekstraya girer.:)

"yükseklisans başvuruları bitti mi" diye sormasından nasıl bir anlam çıkardınız anlamadım. ben çıkaramadım bir şey.

"Bitmediyse başvurucam" anlamı çıkardım.

başvursun, özenmiştir belki ne güzel o da yapsın ben de diye düşünürdüm heralde.

maddiyatı bi şekilde hallederim, hala şansım varsa bende başvurayımdan baska bi anlam ckmıyo burdan bakınca.

başvursun tabi ne olucak

"ben de heveslendim başvurabilirim" demek. bunun neresi yanlış ki? sorun nerde?

Sorun yok sadece sizin nasıl hissedeceğinizden yola çıkarak kendimi sorgulayacağım hepsi bu.
Ha bana sorarsanız ben kendimi ihanet edilmiş gibi hissediyorum. Daha öncede kazığını bol gördüm. Kontejyan sayısı 1 ve aklında yokken ve aslında böyle bir sorumluluğu almaktan korktuğunu söylerken başvurdu.
Sanırım siz haklısınız benim kafa entrikaya çalışıyo.

ayıp etmiş

yok kontenjan 1se sıkıntı var. sorun var.

arkadaş, çok kazığını gördünüz ve hala yakın diyorsunuz. garip olmuş.

bence sorduğu soruya değilde "yakın" olarak nitelendirdiğiniz insandan neden bu kadar rahatsızsınız ona bakın. ve arkadaşlarınızı tanımlamak için kullandığınız sıfatları tekrar gözden geçirin.

kontenjan bir kişilik ve o da sizin başvurduğunuz yere başvurma niyetinde anladığım kadarıyla. Ayıp bence. Ben gıcık olurdum şahsen.

@Kitty teşebbüs etmedi mi sanıyorsun?
Benim pek arkadaşım yok kendi tercihim, hatta bir tane var o da bu insan. O yüzden en yakını da en uzağı da en sevdiğimde en nefret ettiğim de bu arkadaşlarımın arasında. Benimde çekilmez yönlerim var o da bana katlanıyo. Bir çeşit dallas.

onun sana iyi olmasının seninle iyi anlaşıyo olmasının sebebi de bu zaten. seni yakından takip etmek, senden, fikirlerinden, planlarından yararlanmak. bende de var 1 tane at gitsin. valla bak.

ne oldu?

Ben seçildim.

şimdi sana 2 tür cevap gelicek.
o ademle havva yok onlar doğru değil dicekler bi kısım,
bi kısım da sana ademle havvadan sonra bu tür çağların yaşandığından, o toplulukların aslında ademle havvadan sonra olduğundan bahsedicek.

bana kalırsa kendin oku ve beyninde sentezle.

edit: ben ikincisine inanıyorum, ama senn inanç konusunda tutumunu bilmediğim için böyle dedim, yani kitaplardan oku dedim, birilerinden öğrendiğin sadece yorum olabilir çünkü. ha diceksin ki kitap da yazarın yorumu değil mi? öyle ama en azında 1 paragrafla özetlemiyo. öyle işte:)

Telaşa gerek yok. İyi yoldasınız. Sorgulamaya devam.

herkes kendince öle bi inat ki biri diyo adem havva biri diyo ilk insan. herkes karşıt görüşe bok atıyo. herkes kendince bi sürü mantıklı sebep sunuyo. ve ben toy liseli gibi hangsine inanacağımı bulduramadım. bi orta yol bulamadan beynim patlicak sanırım.
dinle bilmin savaşı arasında bi kör kurşuna avlanacam sanırım.

Adem ile Havva ne medeniyetlerin oluşumunu, ne türleşmeyi ne de başka bir konuyu açıklayabilir. Zeus'un öfkesi hava olaylarını ne kadar açıklıyorsa Adem ve Havva'da bize anca o kadar açıklık getirebilir.

düşün ki kırkayak soyu dünyada en gelişmiş olan bir nesil bunlarda ayak kadar akıl var aya gitmişler 3g teknolojisi geliştirip msn trafiğinde yepyeni şekiller filan derken epey olay gelişmiş ve soylarını araştırıyorlar.
ilk ayağa kalkanın kaç milyon yıl önce fosili.
ilk hangi ayak ayağa kalktı.
gövdenin ne kadar bölümü ayakta yürüyebiliyordu.
son iki ayak o kuvveti kazandığında diğer 38 mağaradaki resimlerin hangi rötuşlarını yapıyordu.
bak çok acayip biçimde 40 ayaklar için zor bir hususdur bu dikkatini çekerim.
...
dünyanın bir başlama bir bitiş çizgisi var biz bunun tam olarak bir yerindeyiz neresinde olduğumuzu şu an bilmek şöyle
imkansız.
evreni oturduğumuz yerden yönetemeyeceğimize göre varoluşla ilgili sadece lakırtılar etme şansımız var bunun en uzmanları kimler ben sana söyleyeyim aklıma gelenlerden socrates kant sartre bunlara dahildir bazı peygamberler onlar da kişileridir uygarlığın ve geçmişi bilmek 10 yıl önce çok mutlu bir gece yaşamıştık arkadaşlarla giydiğim gömleği seviyordum ama yakası ütüyle yatmıyardu bir türlü racinin kazağı ne renkti hatırlamıyorum demekten öteye gitmez.
...
bence en başta şu var.
allah büyüktür.
niye biliyor musun.
daha zilyon yıl dahi yaşasa uygarlıkların zibilliyeti bunun hakkında fikri olmayacak.
oyuncaklarımızı kırıyorduk çocukken.
soruyor muyduk kıracağımızı niye diye.
oyuncağın cevaba hakkı yoktur.
bu sebeple de en başta allah aklının idrağının felsefenin dininin marjinal kaportanın 3 çeyrek köftenin alamayacağı kadar büyüktür.

Hz. Adem ile Hz. Havva cennetten kovulunca geldikleri dünya aynı senin gibi tarif ettiğin mağra adamlarının olduğu bir dünya. Hz. Adem o kavme peygamber olarak geliyor. Yoksa dağa taşa peygamberlik mi olur? İşte Adem onlara resim müzik beden eğitimi veriyor. Kıyafet dikmeyi yazmayı konuşmayı öğretiyor. 2001: a space odyssey filmindeki o kara blok yok mu işte onu düşün. Onun gibi.

ikisi de farklı kulvarların konusu. ayrı birer alan. dolayısıyla her biri kendi normallerine göre durumu açıklamaya calısıyor. adem ile havvaya göre hiç bir şeyi yorumlayamazsın. adem'in anlatıldıgına gore bi sürü sanatı varmıs vs. ama tarıhe bakıyorsun insanoglu zamanla el becerısını gelısıtırıyor, dogayla yasamayı oğrenıyor. felsefeye gore ınsanlar arasındakı ılk kavgalar mulkıyet kavramının gelısmesıyle baslıyor. gordugun gıbı her alan kendı gerceklerıne gore durumu ızah edıyor.

Doğrulukları birbiriyle çelişki oluşturan iki durumu bağlamaya çalışıyorsun, haliyle bir yere varamaman doğal. Ben yine de kendimce yazayım bir şeyler.

"İlk insanlar konuşmayı bilmiyorlardı." diye bir şey yok. Senin "konuşmak"la kastettiğin olay zaten doğadaki seslerin iletişim amaçlı taklidi; daha karmaşık olaylar ve durumlar anlatılma ihtiyacı duyulunca haliyle kullanılan kelimeler ve saire de karmaşıklaşıyor. Yani senin o filmlerde gördüğün "unga bunga"ya yakın düzeyde basit bir düzeyde konuşma var. Konuşmak dediğin olay zaten iletişime geçmek olayı; kedi dediğin de, kuş dediğin de kendi arasında anlaşıyor. Yazıydı senin kastetmek istediğin sanıyorum.

Antropolojik açıdan pek bilgim olmadığından bahsettiğin dönemki karşılığını bilmiyorum ama muhtemelen halk arasındaki tabirle maymun ila insan arası, mağara adamı diye tabir edilebilecek canlıların o resimleri yaptığını söylesek yanlış olmaz herhalde; olursa da düzeltir biri elbet.

Maymundan gelmek değil evrim, küçümsemeyin bu kadar ayrıca.

bikere bilmek gerekirki ilk insanlar hz adem "babamız" ve hz havva "annemiz"dir. burada onlara anne ve baba dememizin mantığı soyumuzun kökenin onlardan gelmesi.
yani onlar dünyaya gönderildiğinde dünyada hiçbir insan yoktu ve haliyle havva annemiz adem babamız diyoruz..yoksa neden anne baba diyelim onlara. diğer insanlardanda gelebilirdik böyle bir mantıkla..zaten insan yokluğundan kabil kızkardeşiyle evleniyor(o günki şartlar için) yoksa şimdi yasak olan ozamanda yasak olurdu
aslında çelişkili durumlar değil. farklı şekilde gelişen olaylar mevcut kanımca. örneğin ilk insanlar diğer arkadaşın dediği gibi unga bunga diyerek anlaşırken (buda bir konuşmadır)aynı zamanda hz adem kalıcılığın resimle olduğunun farkına vararak (yada Allah'ın emriyle) duvarlara resim çizerken diğerlerinede öğretmiştir. hz ademin elbise yapmayı bilmesi anormal şeyler değil bunlar basit şeyler ki sadece avret yerini örtecek bi bi yaprak parçalarından yapılmış uyduruk kıyafetlerdir tahminimce ve ilerleyen zamanlarda hayvan derisinden (bunu öğrenmek için gelişmek gerekmez. ayrıca ilk çağ insanlarına baktığınızda onların kıyafetleride hayvan derisinden).
ikinci bir hususta ilk zamanlardan itibaren insanlar dünyanın çeşitli yerlerine dağılarak (buna en güzel örnek amerika, avrupalılar tarafından keşvedilmeyen bi kıta olduğu halde orada kızılderililerin yan insanların oluşudur) kendi kültürlerini unutmuş.(örneğin insanların bikaç kuşak sonra yaşatmadığı kültürlerini unutması gibi onlarda bildiklerini unutmuşlar ki ortada zaten kayda değer bi gelişmişlik yok)

Yavrucuğum, Ademle Havva Dünya'ya gelmiş, konuşabiliyorlar, anlaşabiliyorlar, üreyebiliyorlar. Bu ikisinin soyundan gelen çoluk, çocuk, torun, torba, mağaraya resim de çiziyor, buzul çağını da görüyor yakın çağı da. Eksik olan bişey yok. Öyle yok taşı donuna sürttü parlattı cilalı taş oldu falan fistan onlar hikaye zaten.

adem ve havva öyküsü doğruysa ensest muhabbeti ortaya çıkıyor bir de. kardeşlerin birbirleri ile cinsel ilişki kurarak çoğalması.
ha bir de kayıp kaburga olması gerekiyor erkeklerde ama o da eşit her iki cinsiyette.

@homeless insan yoktu diyorum ve üremeleri gerekiyordu. öyle olmasaydı nası olucaktın şimdi merak ettim. ensestlikle ne alakası var. zaruret halleri başkadır keyfiyet halleri başkadır. örneğin hastalalndığı zaman, birinin doktora en mahrem yerini işte cinsel organını muayene ettirmesinde bi sakınca yoktur. ama hasta değilde donunu indiriyorsa anormal bakılır. olay bu yani zaruret

demek istediğim şuydu birazda biz bi karanlık çağdan bahsediyoruz ve orayla ilgili hiç birşey bilmiyoruz ama sonrasını biliyoruz işte mağra insanları yaşıyor kalıntıları var falan.
şimdi o zaman ademle havva karanlık çağda var oldular. ve biz karanlık çağ ile ilgili hiç bişey bilmiyorken bunu biliyoruz aslında. ve adem ile havva için dini bir görüşle açıklanabilecek karakterler dersek, ki bunu ilk insanlara da bilim insanlarının mağra adamı demesi gibi yani iki farklı görüş elbette. açıklamaya çalışırsam karışacak. demek istediğim şu din için bakıldığında resim yasak olarak örülen bir olgu. ama şimdi adem resimler yaptı kalıcılığı garantilemek için dersek sonraki zamanlarda resim yapmak neden günah sayıldı? adem ile havva bi şekilde ürediler ve çoğaldılar çoğalma şekline pek takılmak istemiorum. normalde gen uyuşmazlığından sakat falan olmalıydı yeni gelecek olan nesil ama ona taktiri ilahi denip inançla açıklanabilir. sen bir arada yaşayan sürekli çoğulan bir topluluk olmaya başlıyorsun ki kişinin doğması büyümesi çoğalabilmesi falan bunlar da epey büyük zmanlar demek. bu kadar zaman içerisinde bulabildiği tek şey bez parçasından kıyaet yapmak olamaz bence. çeşitli insani ihtiyaçlar var sonuçta. herşeyden önce yemek yemesi lazım. pişirmeyi geçtim hadi buna ihtiyaç duymuyorlardı. ama avlanmak için av gereçleri kullanmaları gerek, kesici ağletler yapmaları gerek...vs o zaman bizim bulduğumuz bu kalıntılarda adem ile havvaya ait oluyo aslında. ayrıca adem ile havva gibi bir isimle dünyaya gelmiş insanlar peşinden çocuklarına unka punka gibi isimler koymaz bence. bi şekilde onlar dil bilerek dünyaya gönderildiler ve o dil bi şekilde bence devam etmeliydi sanki. yani sen dil biliyosun ama unka punka ile anlaşıyosun. dil bilmiyorlar diyelim o zaman isimleri neden adem ile havva?

@neysene kardeşler arası cinsel ilişki nedir?

@alss "ama şimdi adem resimler yaptı kalıcılığı garantilemek için dersek sonraki zamanlarda resim yapmak neden günah sayıldı?" demişsin. dinde birşey yasaklanırken onun zararlılığı veya kullanım amacından sapmasından dolayıdır. örneğin resim figür biblo vs. bunların putsal amaçla kullanımından kaynaklanan caiz olmama durumları ortaya çıkmış. yani insanlar saptırmaya başladıktan sonra yasaklanmış.

Âdem ile Havva hiç yaşamadı. (Bilim böyle söylüyor.)

www.youtube.com

kimse kimseye bir sey yikmiyor yanlis takip etmissiniz arif dogan ben kurdum diyor.

Bence jitem yok

jitem meclis araştırma komisyonlarının belgelerinde gecen bir isimdir. varlığı yüzde 99 muhtemeldir. arif dogana gelince. bence artist. ucan adam sabri gibi birşey. benim düşüncelerim bunlar orta sınıf, genç, 3-4 günde bir haber seyreden, 1-2 ayda bir gazete okuyan biri olaraktan.

arif doğanın rütbesi böyle bişeyi yaptığına inandırcak kadar yüksek değilmiş, ayrıca adam hasta ve yaşlı hapse giremez ceza almaz fln diye üstüne alıp ötekileri kurtarma niyetiyle yaptığı bişey bu.

UFO kavramıda bir çok yerde geçiyor...

ben kurdum.

teknik olarak kuran (ekip vb) ahmet cem ersever. ama üstlerinin bilgisi dahilinde kurdu. hasan kundakçı paşa bunlardan biridir. jitem jandarmanın resmi bir kurum olmasından dolayı doğrudan yapamayacağı kontr terör faaliyetlerini gerçekleştirmek için kurulmuş paravan birimdir.

ufolarında maaş bordroları yok mu ?

ya da kandilli rasathanesinin belgelerinde ufolar deprem yapmıştır ( illa açıklayayım. jitem faili meçhul cinayetler işlemiştir ) gibi birşey var mıdır ?

ben jiteme inanmıyorum ama bir güç var

Şu anki Jandarma teşkilatının istihbarat teşkilatının kısa adı Jit'tir. 90'lı yıllarda Ahmet Cem Ersever isimli binbaşının öncülüğünde Jandarma İstihbarat Terörle Mücadele birimi kurulmuş ve bunun adına da kısaca Jitem denilmiştir.

günlük olanları sallamasyon da genel bilgileri gayet tutuyor. sözlükte terazi burcu erkeği'ni hayretler içinde okumuştum. okuyana kadar ben de hiç inanmıyordum. kendi burcunun başlığını bir oku, kendin karar ver.

kendi burcunun başlığını okumadan önce başka burcun başlığını oku; genellikle herkese uyabilecek şeyler yazılıyor.
bence bir gerçekliği var ama (eskiden ben de farklı düşünüyordum).

bütün burçlara herkese uyabilecek genel geçer özelikler serpiştirilmiş. hangisine baksan kendine uyan bir şeyler vardır mutlaka. ben inanmıyorum, boş işler bunlar.

(bkz: barnum etkisi)

hepsi yalan.

(bkz: astrolojinin dayandığı fiziksel gerçekler/@deckard)

astronomi ile bir iki belgesel seyredersen burçların saçmalığının farkına varırsın.

şu anki burç olayları biraz saçma evet ama doğum saatinde gökcisimlerinin konumları kişinin yapısını etkiliyor, bu bi çok inanışta da var, desteklenmiş. hatta bi belgesel de izlemiştim bu konuda. ismini hatırlarsam yazarım.

valla hic sanmiyorum.

valla o okulu bilmiyorum ama medipol ünide de bu sene o uygulama vardı. yeni açılmış zaten. tıpçılarda falan da uygulanıyo bu hatta ama yine de bi bak istersen. olmayan ya da olmayacak şey değil yani.

limondan
acı

Limondan
Hafif acı.

bi turşucuya sormuştum bunu sirke demişti.

sirkeden
normal acı

ben de limondan olanı seviyorum. acı tabii ki.

sirkeden.

ne turşusu olacağına göre, ama hafif acı iyidir.

ziya'ya sormakta fayda var.

sirke
acı

pancar suyunu tek gecerim. sirke ya da limon bilemem ama pancarsuyu ekleyince super oluyor. sade pancarsuyu da harikadır.

(bkz: neşeli günler)

sirkeden
acı

telefona gore degisen bir sey degil o. sen ne kadar girersen verdigin para o kadar cok olur.

arkadaşın söylemeye çalıştığı sanırım şu,
"en ucuz bağlantı tipi sanırım gprs. eğer bu en ucuzuysa gprsle internete girebileceğim, msn kullanabileceğim en ucuz telefon modeli nedir?"

yani en ucuz donanımla en ucuz bağlantı hizmetini birlikte kullanmak için tavsiye arıyor arkadaş.

evet evet internete giren en ucuz tel

ütü tabanı temizleyici ürünler var onlarla cillop gbi olur. nerde satıldığını kestiremiyorum.

soğuyunca kuruduktan sonra zaten sertleşir ve tırnaklarınızla sökebilirsiniz

diş macunu ile silmenin işe yarayacağını duymuştum.

kullanmadığınız bir beze geçirebilirsiniz.

sakın diş macunu cif veya muadili aşındırıcı kullanma.sert yerden yavaşın dediği gibi olacak.

ben fişi takılıyken eski bi beze sürterek temizlemiştim. sonra da soğuyunca sildim.

masal bu ya.. oluyo öle seyler.

isa gerilmediki çarmıha. sanırım adı yehuda idi, onu germişlerdi hz. isa'nın yerine.

@evegirmekistemiyorum hepsi masal tabi ama bu kadar senedir bi temele oturtmuş olmamları lazım.

@etna isa nerde peki o sıralarda?

islam'a göre, allah hz isa yerine onu ispitleyen havarisini gerdirdi çarmıha isa suretinde. hz isa ise o arada ölüyor zaten. yani allah alıyordu canını.

benim lise din bilgimden kalan bu, birazdan biri gelip ayrıntıları aktarır. ama ana hatları böyleydi sanırım.

edit: www.eksisozluk.com burada yazmış yazar.

hocam soruya yanlış yerden bakıyorsunuz. "hristiyanlara göre" diye soruyorsunuz ancak hıristiyanlar arasında bile çelişkili ifadeler vardır.
mesela;
Hz. İsa tutuklandıktan sonra yapılan mahkeme, Matta, Markos ve Yuhanna'ya göre aynı gece Yahudi meclisinin önünde cereyan etmiştir. Luka'ya göre Hz.İsa, aynı gece değil, ertesi gün muhakeme edilmiştir.
Yuhanna'ya göre Hz. İsa, kâhinlerin reislerinin sorularına cevap vermediği için reisin hizmetçisi tarafından dövülmüştür. Ancak diğer incillerde bu konuda hiçbir bilgi
yoktur.
Matta'ya göre Pilatus, Hz.İsa'yı serbest bırakmaya karar verip bunu Yahudilere açıkladığı zaman Yahudiler, "Onun kanı bize ve çocuklarımıza borç olsun" demişlerdir. Bu husus diğer incillerde bu şekilde yer almamaktadır.

Hz.İsa'nın çarmıha gerilmesi ile ilgili olarak İncillerde yer alan haberlerde başlıca şu farklılıkları ve çelişkileri tesbit etmekteyiz:

1- Hz. İsa'nın çarmıha gerildiği ağacı, çarmıha gerildiği yere, Yuhanna'ya göre bizzat Hz. İsa taşımış, Sinoptik İncillere göre ise Kirene'li Simun taşımıştır.

2- Çarmıha gerilmeden önce askerler, Hz.İsa'ya içmesi için Markos'a göre acı karışık şarap verdiler. Matta'ya göre ise, ekşimiş sirke verdiler. İsa'ya verilen içecek şarap mı, yoksa sirke mi? İki İncil farklı farklı bilgi vermektedir. Diğer iki İncil ise bu konuda hiçbir bilgi vermiyor.

3- Hz. İsa, çarmıhta can çekişirken, Yuhanna İnciline göre "Susadım" demiştir. Diğer incillerde bu ifade yoktur.

4- Muharref İncillere göre Hz. İsa, iki yanında birer hırsız bulunduğu halde çarmıha gerilmişti. Markos'a göre onunla beraber çarmıha gerilen iki hırsız, Hz. İsa'yı korkutuyorlardı. Luka'ya göre bu iki hırsızdan biri onu korkutuyordu, diğeri ise Hz.İsa'ya acıyordu.

5- Markos'a göre Hz. İsa, saat üçte çarmıha gerilmiştir. Yuhanna'ya göre ise saat altıdan sonra çarmıha gerilmiştir.

6- Lukaya göre, Hz. İsa çarmıhta iken "Ya rab onları affet, onlar ne yaptıklarını bilmiyorlar" demiştir. Diğer İncillerde bu bilgi mevcut değildir.

7- Hz.İsa çarmıha gerildiği sırada, Matta ve Markos'a göre "Allah'ım, Allah'ım! Niye beni terkettin" demiştir. Bu ifade diğer iki İncilde mevcut değildir.

8- Hz. İsa çarmıha gerildiği sırada, Yuhanna'ya göre onun yanında başta annesi Meryem olmak üzere, Mecdelli Meryem, diğer Meryem ve bir öğrencisi bulunuyordu. Diğer İncillerin anlattığına göre, o çarmıha gerilirken ne kadınlar, ne de talebeleri onun yakınında değildiler, onlar uzaktan hadiseyi seyrediyorlardı .

9- Hz. İsa'nın çarmıha gerilmesinden sonra Matta'ya görebüyük mucizeler olmuştur. Markos'a göre ise bu mucizelerden sadece bir mucize cereyan etmiştir. Bu da heykelin perdesinin yırtılması hadisesidir. Luka'ya göre, daha Hz. İsa ölmeden önce güneş kararmış ve heykelin perdesi yırtılmıştır.





bunu şuna benzetin, birisi inekten bir sıvı geldiğini görmüş ve buna süt demiş. rengide kırmızı demiş. başkası bakmış beyaz geliyor süt. hiç süt sağmamış başka biriside ibneliğine süt siyahtır diye laf yaymış ortalığa. sizde bu bilgilere bakarak "arkadaşlar süt neden siyahtır" diye soruyorsunuz. süt siyah değilki...
hz. isa öldürülmediki.
yukarıdaki yazıyı google'da aradığımda ilk çıkan siteden kopyaladım. eminim biraz araştırınca sizde işin iç yüzünü öğrenebilirsiniz.

@etna doğru diyorsun. benim şu vidyoyu izledikten sonra aklım karışıtı; www.youtube.com

burda ölüp tekrar canlandığı söyleniyor insanoğlunun günahları için kendini feda etmiş. o kısmı anlamadım.

islama göre hz isa gök yüzüne çıkarıldı. ve şu anda ölüm ile hayat arası bir konumda. kıyamete yakın yeryüzüne inecek.

hz isa göğe çekildi. tekrar indirilecek.

islama göre yeryüzüne ineceği kesin değil. mehdi ile karıştırılmış olabilir, ama mesih hakkında kesin bir bilgi yok tekrar geleceğiyle ilgili. ha inanırsanız da dinden çıkmazsınız.

diye okudum

@sweeney

benim bildiğim de yerzüne ineceği kesin islam dinine göre. hz isa yeryüzüne inecek, mehdi doğup büyüyecek. belki de doğup büyümüştür. beraber saf tutup namaz kılacakları söyleniyor.

işte onlar kesin değil esas hristiyan inancında olan fakat islama da ters düşmeyen bi konu bu. yani islamda kesinkes bi yeri yok ama inanmak da imanınıza zarar vermez.

"Kuranı kerimde Mesih/ ميسيهْ kelimesi ister tek başına ister sıfat olarak kullanılsın hiç bir zaman yahudi ve hristiyanların bu kelimeye yukledikleri "beklenen kurtarıcı" anlamı verilmemiştir. Kurandaki butun kullanımlarıda mesih meryem oğlu isa anlamındadır. Ehli kitapta olduğu şekliyle bir mesih bekleme daha çok hadıslere( rivayet edilen haberlere )dayandırılmaktadır. Hâlbuki bu hadis ( haberleri) sunnettullah ile açıklamak zordur. Bilinen anlamıyla mesih inancı islam geleneğine yahudilikten ve de hristiyanlıktan geçme bir inanıştır. Kısacası Mesihin
(Meryem oğlu İsanın)öldukten sonra tekrar dunyaya geleceğiyle ilgili haberler Kuranda yer almayan ama hadislerde kiyamet alemetlerinde geçen bir konudur ki iman etmemiz zorunlu olan bir konunun Kuranda yer alması gerekmektedir. Kuran`da almayan bir konu kesinlikle iman esası olamaz. Hadislerle; Kuran’da belirtilmeyen bir iman akidesi oluşturulamaz."

ph değeri 8 idealdir. genelde de öyledir zaten. pınarın suları daha bi tatlı geliyor bana nedense

abi pınar diosun adamların (damacana icin konusuorm) 3 cesit suyu var. e bunların birbirinden farkı nedir

PH değerinin 8 olması en önemli etken. Diğer parametreler de meteorolojik mevzular: Yani suyun güneşte tutulmaması vs. Erikli'yi sevdim İstanbul'da. Ama bölgesel olarak güzel sular da var. Mesela Ege'de Madran Dağı'ndan çıkan su iyidir.

@all girls dream; pınarın farklı yörelerden suları varı @rochefort diyor ya madran dağından vs. bunlar da işte biri toroslardan birisi madran dağından diğeri çamlıcadan her suyun farklı değerleri vardır

www.pinarsu.com.tr

sol tarafta suların değerlerini gösteren çizelge var. farklı bir isime geldiğin zaman hemen o suyun değerlerini gösteriyor.

yani suyun yapısına göre de değişkenlik gösteriyor.

benim bahsettiğim su ise madrandır ya da çamlıca ikisi de çok tatlı geliyor bana. erikli su ve saka su acı geliyor.

suyun tadına etki eden faktörler çok fazladır.ph'ın 7 üzerinde yada altında olması ekşilik yada acılık yapar ama bunlar genel olarak degişmez. 8 degerinde ortalama sabit tutarlar.
suyun tadında degişiklik yapan en büyük faktör sertliktir.
bu aralar piyasadaki en iyi su hali hazırda hala erikli dir. hala en iyi degerlere sahip su erikli gerçi onu nestle grubu aldı.

yani kısaca su alırken sertlige dikkat etsen yeter. diger parametreler degişkendir. su tayinlerinde standart anyonlar ve katyonların oranı 0 olmalıdır ama o degerlerin tamamını suyun üzerinde yazmazlar.

damla'dan uzak durulması gerekiyor.

(bkz: erikli)

sabancı'nın saka'sı var bide, çok dandik, erikli'den şaşmıycan ;)

saka iyi bence yea.

Arkadaşlar öncelikle belirtmem gerkirki Su kaynakları ve yeraltısularıyla ilgili bir uzman olarak yazma ihtiyacı hissettim
1-Sular geçtiği tabakalardan etkilenerek özellikleri değişir.
2-Kireçtaşlarından geçen su serttir yani sertliği 10 un üstünde hatta 30 lara kadar yükselebilir
3-Bazı sular kaynak suyu olarak değilde sondajla çıkarılan yeraltısularıdır.kaynak ve yeraltısuları arasında hiç fark yoktur hatta yeraltısuları daha güvenilirdir..fakat nedense halkımız yeraltısularını kötü bilirler(Çok yanlıştır)..
4-sertliği 10 un üstünde olan sularda tat demiyeyimde içimi biraz ağır olur..
5-Bakteriyolojik olarak hepsi aynıdır..çünkü hepsinde ozonlama yapılır..
6- Sertliği 0 olan suda iyi değildir..çünkü vücudumuzun caco3 e de ihtiyacı var özellikle çocukların..
7-Tavsiyem sertliği5-10 arasında olan sular tavsiye edilir.
8-Bu konuda marka takıntısı olanlarıda anlamış değilim...dediğim gibi bakteriyolojik olarak hiçbirisi mikrop barındırmaz..

sakayı tanıtıma gelmişlerdi, baya bi övmüştü kadın. belgelerle konuşmuştu.

ph 6.5-8.5 arası ideal

valla bir ara su ile ilgili eğitim görmüştük, elektroliz, çözünmüş maddeler vs.ellerdeki aletlerle ölçümler yapılıyordu. O zaman uzmanlara sordugumuzda en iyisi erikli suydu.

anadolu yakasında optimum yanında birde sanırım levent'de sevinç avize die bi yer var. bayaa büyük envai çeşidini bulabilirsin

.

yer belirtmemişsin ama

libadiye caddesi (göztepe köprüsü -> bulgurlu) üzerinde de bi sürü dükkan mevcut

galata kulesi civarında var bir sürü.

kalıcı olsun derken ömürlük kalıcı olsun demiyorum. gün içinde olsun yeter.
fön derken de espri yaptım.

jole sur abi enteresan olabilir.

yüzün hafif nemliyken nemlendiriciyle şekillendir bunu tekrarladıkça o şekle daha yatkın hale gelir zaten

yanlız nemlendiriciyi ellerine sür hafif kalıntısıyla yap o işi sıvama kaşlarına yani:)

limon?

zamanla köreliyorlardır.

bu konuda gerçekten araştırma yapmak istiyorsanız biraz inceleme yapmanız gerekiyor çünkü "hah bu böyledir, şu da şöyledir" denilen bir durum değil bu. halen daha tartışmalar sürmekte. ama sözlükte dahi güzel bilgilere ulaşabilirsiniz bu konuyla ilgili.

hatta hayalet uzuv sendromunu okuyarak başlayabilirsiniz.

bu konudaki yakın tarihli araştırmalar için de vilayanur s. ramachandran'ın ismine bir göz atmamak olmaz.

hatta ilk kaybedildiği zaman o organların eksikliği beyin ve sinir sistemi tarafından algılanabiliyormuş, şöyle ki, bazen bu bölgelerde hiç bir iğnenin kar etmediği, uykulardan uyandıran şiddetli ağrılar oluyomuş, hatta bi adı da vardı, hayali organ mı, eksik organ mı, öyle bişey ağrısıydı adı. nationalın bi cdsinde izlemiştim.

beyin genelde olmayan bölümde ağrı şeklinde bir tepki veriyor. düşünsenize kolunuz yok ama kolunuz ağrıyor.
burada bir miktar açıklaması var.
news.bbc.co.uk

hah işte o, demcan+1

sorulan sorunun hayalet uzuv sendromuyla bir ilgisi yok. arkadaşın sorduğu soru kolun motor nöronlarına doğrudan bağlantılı ara nöronlar sinirsel iletim yapmaya devam ediyor mu etmiyor mu.

oha evet :) hayalet uzuv hakkında benim de bilgim var yoksa.

zaten bende cevabın o olduğunu değil, onunla ilgili araştırmalar esnasında söylenenlerin bi yardımı dokunabileceğini söylemeye çalışmıştım.

örneğin secrets of the mind belgeselinde ve yaptığı radyo programında ramachandran, bu nöronların bir kısmının kullanılmadığından, bir kısmının ise beynin başka kısımlarıyla iletişime geçtiğinden bahsediyordu. dolayısıyla ne tam anlamıyla bir "shutdown" var, ne de hepsinin bir anda bambaşka görevler edinmesi var - ikisinin bir bileşimi.

"Now that's just a hypothesis but to test this idea, we used the brain imaging technique called MEG or magnetoencephalography which allows you to see which parts of the brain light up when you touch different parts of the body, and sure enough what we found was in this patient, Victor, unlike the normal brain when you touch his face, it activated not only the face area in the brain but also activated the hand region of the Penfield map in the brain. So there has obviously been this cross-wiring in the brain of this patient. And this is important because it allows you to link changes in brain anatomy, changes in brain maps, in the sensory map, with phenomenology, allows you to link physiology and psychology which is one of the goals of cognitive neuroscience, this discipline we're talking about."

--bbc 4 radyo programından alıntı. (www.bbc.co.uk)

edit: bir de şu var ki hayalet uzuvda beyinden uzva giden sinyallerin bir kısmı için geribildirim alınamadığından dolayı ağrının olduğu söyleniyor ki, o zaman da o ara nöronların bir kısmının çalışmadığı sonucu ortaya çıkabilir.

benmkinde en çok iletişim kurduklarım çıkıyo ya

ben maalesef bilmiyorum ancak 112'yi aradığınızda danışman olarak görev yapan dr'lar oluyor telefonda. onlara bağlıyorlar. bence arayın orayı ve anlatın derdinizi.

şimdi bi gözümde canlandırdım da, içeri geri ittirirken eğer şırınganın iğnesi gövdesinden yukardaysa yani yukarı doğru dürtüyoduysa-ki çoook zor bi ihtimal- hava girmiş olabilir ama bildiğimiz pozisyonda soktuysa iğneyi ilk ittirdiğinde kan girmiştir, hava şırınganın son kısmında birikiştir, bence korkmanıza gerek yok.

edit:doktor değilim şırıngayla oynamışlığım var.

hava olmayabilir. negatif basınç oluşturarak daha kolay kan çekmek için damara girmeden enjektörün arka kısmını çekmiştir. haliyle enjektörün arka kısmını bırakınca enjektörün içindeki boş kısım kaybolmuş olabilir.

doktor değilimde hava girse anında mort diye biliyorum

112'yi arayıp sordunuz mu?

nerdesiniz?, belki yakınlarda size yardımcı olmak isteyen duyurucu birileri çıkar.

yok daha sormadım 112 ye. buradaki cevapları bekliyorum. şu ana kadar bir şey olmadı.

Venöz (toplar damar) hava embolisi nedeniyle ölmek için 300 cc hava gerekir. Hava kanın kalpte köpüklenmesine ve kalbin pompa fonksiyonunun bozulmasına neden olur. 2-3 cc havayı vücut tolere eder. Korkacak bir durum yok. Geçmiş olsun.

Açık ara Aslıhan Gürbüz.

1- a
2- a

gay değilim.

aslıhan gürbüz

1-b tabiki ece at gibi hatun massalah

aaaaaaa diyorum.

kötünün iyisi aslıhan. ama yine de kötü be..

2 de ille birini seçmem gerekse a derdim ama ikisi de ı-ıh:)

ya aslında a nın 3 5 sene önceki hali olur ya

2b

imza: esmer erkek seven kadin

shi tanışalım mı?

1) Yalnız gezerim daha iyi.
2) Sevgili değil de rakı arkadaşı olarak istersem Nasuh Mahruki'yi isterim. Hem bir şeyler anlatır, hem de daha içkiye dayanıklı görünüyor :)

aslıhanı beğenenleri hiç anlamadım. hani erkekler 0 beden seviyodu, dinazor gibi o kadın be? (hayır ben de zayıf deilim ama mankenin yanında aslıhan nasıl ya??)

be forever, 0 beden ayrı bir sey, hoş olmak ayrı bir sey :) ecede surat yok bakacak, en azından aslıhan tatlı. ha en iyisi mi, tabi ki de degil ama secenek az yapacak bisey yok .

1.de : olmaması lazım gibi geldi bana.

2.de nokta yok doğru.

edit: bence.

Hamit dedi ki: "Ya sen ya hiç!".

gerek yok bence. ama istisna falan filan lkjfs yok ya gerek yok.

hayır yok. yani tdk nin sitesindeki yazılandan anladığım kadarı ile nokta konmaması lazım.

www.tdk.gov.tr linkdeki tırnak işareti başlığının 1. kuralına giriyor sizin yazdığınız ve nokta konulmuyor. sizin yazdığınıza benzer bir örnek de verilmiş.

hamit dediden sonra da iki nokta olmamalı.

evet tdk'nın sitesine bakmıştım zaten. bilerek nazım örneği koymuşlar gibi geldi bana. ikinci örneğe göre şu da doğrudur:

ya
sen
....... ya!
hiç

ama tdk'yı referans alıyoruz tabi, yapıcak bişey yok.

sevmek zamanı filmini bul ve izle, dışarıdan ne kadar garip göründüğünü anlamana yardımcı olur.

edit : bayan değilim yazmayın ulen.

2 sene! hiç sağlıklı bir durum gibi gözükmüyor. kız tarafı koşarak kaçsa; kimse "ne yapıyor bu!" diyemez.

büyük olasılık korkar sapık bu diye.. sevgi değil takıntıdır ancak diye düşünür.. yani bence..

soyle de kurtul, karsi tarafi bilmem ama kendin icin bi adim atmis olur, alacagin cevap
belki kendine gelmeni saglar, durumdan mutluysan sorun yok da ne kadar daha boyle surebilir ki, soyle cevaba gore kendin icin en iyi olacak sekilde hareket et
kiz senden hoslaniyorsa ya da hoslanirsa romantik bulur, hoslanmazsa manasiz ask,
ama karakteri orturmamis herkes etkilenir, gururu oksanir, oturmus biri ise hic konu bile etmeden samimi duygularini soyler
ama soyledigin icin durumu paylastigin icin kiza bir sorumluluk yukleme

sapık diye değil takıntılı diye korkar, korkusunu belli etmez.

Ben olsam direkt sapık olduğunu düşünürüm, o kişiyle her türlü münasebeti keserim, uzak olsun, ne alakam olur böyle tiplerle?

bence söyleme,kızın vereceği tepkiden hoşnut olmayabilirsin.gerçekten duyguların samimiyse bile bunu çok yanlış yansıtmış ve baştan kaybetmiş olursun.

amma negatif cevaplar verilmiş. sapık filan değil bence, asosyal-ümitsiz vaka hissi uyandırdı bende.

kıza söylememe nedeni nedir? kızın sevgilisi mi var-yoksa evli mi- yoksa başka şehirde filan mı-engeller mi var? yoksa gereksiz çekingenlikten mi? bence sorunun cevabı senin bu söylememe nedeninde saklı.

kızın başı bağlı değilse, çekingenlikten açılamadıysan sapık demem ben. biraz angut ve fazla romantik derim.

söyleyiş tarzı çok önemli olurdu benim için bu durumda, ama arabesk bi durum yoksa koşarak da kaçmazdım hani :D

ürkütücü. öyle söylenmez. korkutucu. daha ne diyeyim.

dedigin dogru. her kanalin kendisi icin belirledigi bi renk var. ayni programi iki farkli kanal yayinladiginda renklerdeki fark bariz bir sekilde ortaya cikiyor.

diğerlerini bilmem ama atv kesinlikle kırmızı-turuncu arası.

evet mesela izleyenler için ezel ilk zamanlar show'daydı atv'ye geçince böyle bi renk geldi, kalitesi arttı sanki.
dediğiniz gibi iki programın farklı kanallardaki yayınlarını karşılaştırınca renklerde gözle görülür fark var. neden hepsi aynı tonda olmaz gariptir.

dediklerinize göre show tv haricindeki diğer 3 kanalın tonları logolarının renkleriyle doğru orantılı. tesadüf değil o halde?

bilincli bir sekilde yapiliyor. her kanalin belli bir ayari var ve yayin verilirken o renk ayarlarina gore veriliyor. bir nevi kanal butunlugu sanirim. nasil bir gazetede yazilarin fontlari ayniysa kanalda da renk uyumu olmasi gerekli sanirim.

bir de renklerin izleyici algisinda etkisi var galiba. mesela siz atv nin renklerini begendiginiz icin dizinin de daha kaliteli oldugunu dusunuyorsunuz. ole iste..

evet kesinlikle, beğendiğim bir sinema filmini show yayınlarsa izlemiyorum çünkü filmin kalitesi düşüyor, tat alamıyorum ama diğer kanallar yayınlarsa seve seve izliyorum. görüntü kalitesinde de farklılık var.

evet kurumsal renk mi ne diolar sanırım ona. ama çok ilginç ben de atvnin renklerini hiç beğenmiyorum, aksine önceliğim show tv ve ardından kanald renkleri.

arkadaşlıklar çok büyük çoğunlukla gelip geçicidir. sanırım daha gençsin, ilerde yine arkadaşların olucak, arkadaşlıkların bitecek. eğer şanslıysan sağlam dostluklar kuracaksın.

bu çok sağlamdı ama.. hayatımda tattığım en büyük dostluk.. en büyük kardeşlikti.. bu kadar samimi olmamıştım kimseyle.. ve annelerimiz bile derdi siz bizim 2. oğullarımızsınız diye. her ne kadar kötü konuşsa da ben öyle olmak istemiyorum. yapamam çünkü. herkesle konuşup samimiyet kuran tiplerden değilim.

öf dicek bişey yok arkadaş sıkılmış fikrimizi almak istemiş herkes okumak zorunda değil ki..

valla canını sıkma bence boşver, benim de bi arkadaşım vardı benim adım atmamı ondan özür dilememi beklerdi burnu büyüktü biraz, o zamana kadar kimse ona özür diletmemiş çünkü, hep bi tarafını kaldırmışlar..
eninde sonunda bitiyo yani canını sıkcak bişey yok boşver gitsin ya salla

:( Böyle nasıl gidecek ki.. sürekli rastlaşma ihtimalimiz. Ben huzursuzum.

sen takma bak dediğim gibi, onun özür dilemesi gerekiyo gibi bi süre adım atma. bu ne ya senin sıkıntılarını bilmiyo mu da samimiyeti kesiyorum bilmemne diyo. ay gıcık olurum bu en yakın arkadaşın küslük triplerine adam gibi destek olcaksa dursun olmuyosa ne hali varsa görsün. arkadaş dediğinle eğlenceksn gülceksin dertleşceksin, bi de o dert çıkarıyosa çeksin gitsin ya.

eğer istiyosan git konuş tabi içinde kalmasın, güzel güzel açık açık anlatsın derdini hallolsun devamsa devam değilse değil.

ben de aynı durumda kalmıştım fakat arkadaşının pozisyonundaydım, insan soğuyabiliyor ya nedensiz bir şekilde, 1 ay falan konuşmadım onla aynı ortamda olmamıza rağmen fakat şimdi eskisi gibiyiz. kısacası ona biraz zaman ver senin arkadaşlığını özleyecektir.

bin

kilo'dan geliyor.

bir de ok anlamına gelen k var, oyunlarda falan kullanılıyor genelde, fazla harfle zaman kaybetmemek için.

10k 100k gibi seyler x1000 anlamında.

biz travianda asker sayisindan bahsediyorduk.36k toyton 90kbalta 2k mancinikla girdim adamin merkeze.ben ordan beri kullanirim.

oyunlardan gelme diyosunuz yani,ki çok yabancı olduğum bi alan bilmemem normalmiş:D

hayır oyunlardan gelmiyor. kilo (bin) kelimesi yanlış hatırlamıyorsam latince'den geliyordu. kilonun kısaltmasına k diyoruz ve oyunlarda hızlı anlatmak için kullanıyoruz.

taa 7-8 sene once, knight online'dan alistim bende.

aga 25k pls

romen rakamıyla bin. v beş x on gibi, k bin..

romen rakamı mı latinceden mi karar verin amk. net bişey söyleyin.

alın size bilimsel yanıt (ingilizce):

www.etymonline.com

"K as a measure of capacity (especially in computer memory) or number (especially of salary), meaning "one thousand" is an abbreviation of kilo."

kilo da yunancadan geliyormuş:

www.etymonline.com

bkz: gram > kilogram, watt > kilowatt, ton > kiloton.

kilo: x bin

@i ve been mistreated: eyvallah.

Ohaaa!! Akşam bi cevapta K yazdım ve gece boyunca bunu tartışmışsınız. Duyuruyu ben açsam bu kadar cevap vermezsiniz. Aşkolsun panpalar!!!11

ayet yokmuş.

yok ayet. kuran'da havva'nın adı bile geçmez.

tamam anladık hepimiz ensestiz. :)

panpa klavyeye döküldüyse pek sorun olmaz çünkü artık notebookların klavyesinin altında koruma oluyor. içine sızmamıştır büyük ihtimal. bırak çay kurusun. sonra tuşları sök tek tek basmaz büyük ihtimal. yabış yabış olacaktır zaten :D

benim de başıma geldi bu. arkadaşın dediğini yaptım pamuklu çubukla tuşların altını temizledim tek tek sökerek. ama mousepadim biraz sorunlu hala. yani sağ sol yukarı aşağı oynayabiliyorum ama tuşları temizleyemedim açmaktan korktuğum için, yapış yapış heralde altları, basmıyo o yüzden şuan.

bakkaldan 2 kilo pirinç al. laptopun pilinide çıkar. pirinçlerin içine yatır makinayı beklesin 3-4 gün.

ne bataryası var ki onların içinde?

adaptör demek istedi sanırım? :S

adaptör demek istemiştim (:

marka model ne?
ayrıca bak bakalım adaptöre kaç volt kaç amper çıkış veriyor.
belki onun yerine gidip 5 liraya her tür voltajı veren adaptörlerden alırsın.

airties sa modemin markası servisten isteyin ücretsiz gonderiyolardı en son. değilse voltajına vs. bakın ona göre bi şey alın.

elektronikçilerde olur. fakat voltunu ampperini iyi bilmen lazım... yakarsın yoksa.

yabancı bir viski reklamı olması lazımdı.

geçen hafta sorulmuştu fazla uzaklaşmış olamaz