altın çamura düşmekle değerinden bir şey kaybetmez. demiş atalarımız..

altın zaten topraktan çıkan bir şey değil mi? neden düşsün ki değeri..

ne bıleyım yıpranma falan? ama altın bulmuş gibi tabiri gerçek oldu, kalın da bişeymiş, şahane oldu :)

kuyumcu onu zaten hurda altın fiyatına alıcak. ha sizden eski bir bilezik almış ha künye almış. bir şey farketmeyecek.

abartılacak bir fiyatı yoktur onun. bence çok heyecan yapmışsınız.

şimdi şöyle ki, altın, platin, titanyum gibi metaller korozyona aşırı derecede dayanıklıdır. hani mesela kırık kemiklerde filan platin kullanılması ya da dişlerde altın kullanılması bu yüzdendir. tabi altının ayarı filan oluyor, alaşım sonuçta. ayar da yüksekse bir şey olmaz.

altına kumda toprakta hiç bi halt olmaz. paslanmaz etmez. ayarı yüksekse 22 ayar vs. iyi para eder gramına göre.

fıratı cok seviyorum ama okulun son gününe kıyamam ya

okulun son günü !

azındanmıöpmaüdsaids

ne için seçiyoruz?

fırat bir klasik, okulun son günü de orjinal bir espri. zor soru ya. ama oyumu okulun son gününden yana kullanıyorum. erkek olduğumu da belirteyim. hani biraz da erkekler ikincisini kadınlar da birincisini(Fırat) tercih eder gibi geldi. hani onların daha şirin şeylere ilgilerinin yatkın olmasından dolayı. örn. kedi.

@ermanen avatar kapıştırıyoruz. benimki döver dedim. anlatamadım. ben yaseminden yanayım. şu anda 4-3 okulun son günü önde.

@insan opusen hayvandir aynen öyle oldu bizde de.

edit: ben oyumu değiştirdim fırat diyorum.

edit2: okulun son günü lan. bende ciddi değildim.

okulun son günü

çok zor bi seçim bu abi ya. ben yasemin diyorum, kız arkadaş var yanımda oda fırat diyo, bizden sana 1-1 lik skor :)

son gün

oldum olası sevmem şu fıratı. çok itici geliyor yahu gülücek bişi de bulamıyorum ki. ben mi salaaaam aceba ?:o

okulun son günü +1

2

fırat ayrı vallahi kalbimin en nadide köşesinde ama burda okulun son günü resmen ağzından öpmüş
osg+1

okulun son günü! :)

fırat :D

3-4 ay kadar çalışmışlığım var. henüz mezun olamadım ama.

2 yıl kadar çalıştım ama şuan başka bi işim var. yardımım olur mu ki?

8 ay çalıştım benim o. iibf mezunuyum

sor

zeynep, yağmur, nisan bence bu 3'ü dünyanın en güzel isimleridir.

duru, burçin, asu, ahu, ahsen

eliz.

hevidar.

kendi ismim melike :)

ayça
güzel bence

bilge.

hele bir süper akıllı bir şey olup çıkarsa çok yakışır diye düşünüyorum.

ege (unisex)

dila
daha önce de burda cevap olarak yazmistim, hatta bir keresinde gercekten konuldu sanirim.

melda
deniz
ebru
seral
idil
duru+1
bilge+1

sedef.

çok duru ve çok da yakışır bence.

Berfu

Olabilir.
Belki.

sultan

pınar
sera
ece
seren
sevi (aşk demek)

Soyadı ne olacak peki?

deniz ismine oldum olası tapmışımdır. bir de defne diyebilirim.

"irem" kulağa çok hoş gelen bi isim.

aysu, ilkay, demet, tuğçe, özlem,... favorim aysu. kendi ismimi de mesaj atarım istersen.

berfin?

melek,bahar...

-ayperi (ayperiugur.com)
-ege
-meltem
-gülçin

elbette meltem. (hehe)

melek
aysun
sevgi

irem için +1 diyorum. daha güzel bi kız ismi olamaz.

bahar ve ayline bayılıyorum. kızım olursa işşallaa ikisinden biri.

gökçe
çınar
elçin

ben asya dua koycam sen duasını at asya koy mis gibi ha birde soyadınız a ile başlıyorsa tadından yenmez :)allah analı babalı sağlıklı büyütsün

hı birde merve koyma gözünü seveyim dershanede isim sırasına göre sınıflandırıldığımız bir sınav olduk yemin ederim 25 merve vardı 800 kişilik kursta aman diyim ha birde ebru

su

"Hazal" ismi hep hoşuma gitmiştir benim :)

didem

melike şahane bir isimdir ama o olmazsa neva olsun, o da olmazsa gülce olsun.

irem+1

sedefi ise hiç tavsiye etmem bir sedef (psoriasis) hastası olarak.

oksan

berrak

yaprak

çilem

şeyda,derya,ilayda,daaçminnn

aylin, leyla.

fadime

mutlu ...

İsim koyduğunuzda burdan da haber verin bize, merak ettim valla :)) Hayatı boyunca mutlu olur inşallah :)

zeynep duru

elif bilge

süveyda

eslem

rüya

hayal

sedef can

tabiki de sevde

ee ne oldu kızımızın adı? :)

isim ne oldu?

denef

defne
duru
zülal
zeynep

e otobüsün son durağı neresi? ya antalya otogardır ya alanya. kumlucaya giden otobüs olduğunu sanmıyorum. sen otogarda in kumluca arabasına bin. olimpos kavşağında seni indirecek, küçük bi minibüslede 10 dk içinde olimposta olacaksın.

bonus: hemen git denize gir duşunu al. o yorgunlukla öğlen yemeğini yiyip uyu. ohh mis, senden kralı yok

saçmalamayın. olymposa gitmez o otobüsler, yakınından bile geçmez.
otogarda in, ilçeler terminaline gidin, onlar sizi olymposa götürecek.

bonus2: olimpos sahilinde en sağda bi kayalık var. en tepesi 7-8 metre kadar. oradan denize atlamadan geri dönme sakın.

@the kene evet evet işte öyle atlıyalım edelim aksiyon olsun
akşam serin olur mu peki? bi sırt çantası aldım doldurmuşum içini bayaa ağır oldu :/ gerek yok derseniz bari ceketi fln bırakıyım
bi de bankamatik fln oluyo mu orda?

otobüs en fazla tekirovaya kadar gider, o da o güzergah için özellikle bilet aldıysanız olur, yine de olimposatan önce inmiş olursunuz. antalya otogar da inip ilçeler terminalinden dolmuşa binecekseniz, tepede ineceksiniz, gerisi otostop veya yeniden dolmuş.

ince bir cekete ihtiyaç olur bırakma. parmak arası terliği ve müze kartını unutma. öğleden sonra sahilin arkasındaki büyük kayaların gölgesine akın edecek herkes, sen akıllılık yapıp sabaktan at havlunu en güzel yere. "dikkat taş düşebilir" tabelası var aldırış etme:) bankamatik yok ama geçen bir bankanın seyyar bankamatiğini gördüm aracın arkasında duruyordu. gerçek mi şaka mı anlamadım, zaten hangi banka onu da hatırlamıyorum:)

otobus antalya otogarına gidebilir.. alanya tarafına gidebilir(ki bu secenek dısı cunku ters tarafta) ya da kemer tarafına gidebilir. Olympos kemer tarafında. Yanlız kemere giden otobus bile olympos'a baya uzakta kalır ve tabiki daha fazla para odemen gerekir. antalya'dan ilçelere giden aracların oldugu terminalden gideceksin olmypos'a. direk kemer'e giden otobuse binip kemer'de inersen aslında daha mantıklı ama oradan olmypos'a arac olup olmadıgını bilmiyorum.

direk olimpos sapağından geçen otobüs vardı bir kaç yıl önce, ama sadece bir kaç firmanın vardı hala da öyledir muhtemelen

finike otobüsleri çok yakınından geçer. olimpos sapağından yani

finike otobusleri olimpos sapagında indiriyor.

@zeke: sucuk alıp yanartaşa git. ateşte pişir ye oh mis. olimposun heryeri antik kent zaten hacı göreceksin.

yanar tasşta sucuk pişirecek kadar ateş yok :) yalan bunlar kanmayın.

nefis gözlemeler yapıyolar 4-5 lira falan. bira da normal fiyat yani 3-4 lira falan. su büyük 1 tl. aman sakın o iğrenç aşk meyvesinden yeme bok gibi.

yanına fener ve kalın bir şey al. gece sahile gidersiniz içmeye falan. yolda aydınlatma yok.

bi de gerçekten atlayabileceğin bir kaya var:) kumsalın sağ tarfında:)

kaşıkla bastırma vardı ama tahta kaşık mıydı emin değilim.

oksijenli su varsa, anında kurutuyor.

bir cok kez denenmis etkili, mazosist bir yontem:

cay kasigini ocakta isitip, sicak sicakken cikacak yere basmak. ucuga neden olan bakteri/virus artik neyse onlari olduruyor. hic cikmadan bitiriyor ucugu. ben 10-15 kere basiyorum, nolur nolmaz garanti olsun diye. zaten bir sure sonra insan tatli tatli zevk almaya basliyor, ya da ben mazosistlesiyorum. :).

buz uygulayın bu gecelik

diş macunu diyenler var. elimde de mevcut bu üründen =) onu deneyeceğim, kısmet.

matrix
aseton var mı? bas pamuğa hemen müdahale et.
oksijen suyuyla temizle bi güzel
nöbetçi eczane bulabileceksen hemen zovirax al (13 tl 2 gün önce aldım)

sarımsak da iyi geliyormuş..

sakınnn buz sakınnnnn
özellikle çok uçuk çıkaran bünyelere buz hiç iyi gelmiyor, kafam kadar şişen, yarılan dudaklarımdan biliyorum.

çay bardağı sıcakken bastır sabah uyanınca bi halt olmaz.

tahta kaşığı ısıtıp az az dokundurun uçuğun üstüne

tamam o zaman şöyle bir plan hazırladım: önce sıcak metal kaşığı 3-5 kere basıyorum, baktım çok acıyor, tahta kaşıklı b planına geçiş yapıyorum =) ardından birkaç saat sonra asetonlu pamuk basıyorum. en son da yatarken biraz diş macunu (sarımsak ve oksijenli su yok evde, olsa onları da sıkıştıracaktım araya).. bence oldu bu iş =D çok teşekkürler herkese.

bunları yaptıktan sonra yarın doktora gitmişken kontakt dermatit için de ilaç yazdırın en iyisi

o değil de ben bunu frame de görünce uçak çıkacak anladım. nası yani diye düşündüm tıklamadan önce.

@vercingetorix,
acıdım valla uçuğa :)

kafaya takma. takarsan iyice sıçar.

bugün hiçbir şey yapıp oynama. yarın vectavir krem alıp sür.

bir internet pakedi alırsın ihtiyacına göre, sabit ücret ödemekten kurtulursun her ay.

25 yaşın altındaysanız bu tarifeyi tavsiye ederim. Yıllardır katlandığım turkcell in soygunculuğuna son verdi.

www.avea.com.tr

vodafone aylık cepnet pakedi.
canavar

(bkz: antichrist) çok az insanın bildiği, insanı havadayken düşmeden 10 kere bunalıma sokacak dehşet bir film.

the road ile antichrist'ı listeme aldım. bunların yanında daha çok böyle yalnızlığı çaresizliği falan işleyen bir film var mı bildiğiniz?

(bkz: pi)

yönetmeni de requiem for a dream'in yönetmeni.

(bkz: the mist)

the mist'i izlemiştim. pi'yi de listeye aldım.

breaking the waves

üç maymun+ 10000

the stoning of soraya m.
lilja-4-ever

dolayli celda 211, agora, 8mm, biutiful

uc maymun u izleyip umdugun gibi bulursan son donem Zeki Demirkubuz filmlerine de bir goz at mutlaka.

aslında türk sinemasını takip etmeyen biriyim. üç maymunu izlemeyi düşünmüyordum ama bu kadar önerilince izlemekten başka çare kalmadı:) öneriler için teşekkürler.

(bkz: irreversible)
(bkz: lilja 4-ever)

(bkz: eraserhead)

(bkz: biutiful)
bunalım garantilidir.

biutiful'u izledim. filmi beğendim ama o kahpe karı filmden soğuttu beni.

Hachiko. Beni bile ağlattı amk. :)

yahu bir de kurdun günü "le temps du loup" uff adını yazarken bile canım sıkıldı bak.

dancer in the dark

ille legalitesine takmaktan ziyade gündüz arayıp işini halletmeni öneririm.
haklısın, o ayrı.

müşteri hizmetlerinin belirli bir standartları var ama herkesi 2 dakkada istediğine baylıycaksın gibi değil de 2 dakkadan fazla bekleyen müşteri sayısı %0,1 olucak gibi bir sistem olduğu için pek bişey tutturamazsın. 444lü hatlar ücretli ama arama başına ücretli süre arttıkça ücret değişmiyo. bana hep çile çektirmek için yapıyolar gibi gelmiştir açıkçası. ama tabi o ortamda bulunmadığım için emin olamıyorum

eğer onların senin yüzüne kapatmasını engelleyen bir kural varsa(varsa bile haberdar değilim), aynı şekilde sen de beklet telefonda, saçma sapan sorular sor ama işini de halletmeyi unutma =)

444'lü numaraların gündüzleri yoğun oldukları için bekletmeleri normaldir ama gecenin bu saatinde 25 dakika bekletmeleri kesinlikle normal değildir, iptal edeceğiniz için ibneliğine yapıyorlar bence. keşke şikayet edilebilse, acayip sinirleniyorum ben böyle haksızlığa uğrayınca.

444 lü bir ortamdan bildiriyorum;
-eğer bekliyorsanız hatların yoğun olduğundandır zira çağrı kaçırma şansı yok müşteri temsilcisinin.
-gece vardiyasında genelde çalışan sayısı azalır, bu da bekleme sürenizi arttırır.
-bence hoş mu? değil. onlara göre de değil, kimse bayılmıyor fırça yemeye müşteriden ama çalışanların yapabileceği bir şey yok. firmalar da pek iyileştirmeye gitmiyor.

şikayet edebiliyorsunuz, şikayeti alan yan masadaki arkadaşı olduğundan :) geri bildirim talep etmezseniz pek bir yaptırımı olmuyor.

@somethinginthewayshemoves
şu "geri bildirim talebi" mevzuunu biraz açabilir misin?

@hickork, geri bildirim talebi şikayet hakkında bilgilendirilmek istemeniz anlamına geliyor. geri bildirim istemediğiniz takdirde başvuruyu alan arkadaş o şikayeti -ciddi bir hatası yoksa temsilcinin- kayda geçirmiyor. sadece bilgilendirilmek isterseniz kayıt açmak zorunda kalıyor.

3. göbek kuzen mi oluyorsunuz anlamadım..

@estruda : yani dedelerimiz amcaoğulları oluyorlarmış. ama onun anne tarafından dedesi benim baba tarafından.

nikah düşmez...

çok yakın değil çok uzakta değil..

durun, siz evlenemezsiniz, zira şeysiniz, ee, ya da sevişin lan direk.

ama olmaz ki öyle şey!
arada mutlaka bir üveylik durumu olması lazım...

yani senin dedenin babası onun dedesinin babası ile kardeş. o zaman senin baba tarafından dedenle onun anne tarafından dedesi kardeş. buradan çıkan sonuç senin babanla onun annesi amca çocuklarıymış. e bu da çok yakın bir ilişki oluyor. hani nasıl yeni tanışılıyor anlamadım. ya da benim kafa karıştı...

çok yakın değil ya kardeş çocuklarının ilişkilerini duyarken kardeş çocuğunun çocuğunun ilişkisi garip olmuyo. hele ki sizin gibi kardeş çocuğunun çocuğunun çocuğu olmak hiç anormal değil. gayet uzak

nikah düşer de hoş olmaz.

@enkolaykullaniciadi : onun annesi ve babam iki kuzenin(emmoglu) çocukları daha doğrusu. biz bir gün bir arkadas vasitasiyla tanistik ve böyle uzaktan akraba çiktik. evet çogilginç.

bir taraf anneden, diğer taraf babadan olduğu için çok yakın değil ben ve yanımdaki iki kişice.

büyük dedeler kardeşler. akraba çocuğu değilseniz, çok da yakın değl gibi geldi bana.

tıbbi/genetik veya ahlaki hiçbir sakınca yok. aynı köyden, aynı ilçeden olup da sizden daha yakın akraba olup da akraba olduklarını hiç bilmeyen bir sürü insan var.

tesadüflerle ilgili romantik filmlere götür gızı.

aranızda bir şey olması buna bağlıysa zaten hiç olmasın.

ne yakınlığı yahu! ben şu yazdığınız akrabalık merdivenine anne tarafımdan da baba tarafımdan da tırmansam önüme kimin çıkacağı konusunda hiçbir fikrim yok. Dedelerimden öteye kimseyi tanımıyorum bile.

kelimeoyununun tavsiyesine uyman en mantıklısı

benim anne ve babamın babaları amca çocukları oluyorlarmış. sizin de öle galiba. onlar görücü usulü evlenmişler tabi. çok uzak akrabalık. bişi olmass.

www.nike.com

nerden bulacamm????

www.cityshop.com.tr

?

çok sık düşünürüm. gerçi daha çok ölümden sonra unutuluyor olmak biraz sinir ediyor.

www.youtube.com

izle bu videoyu iyi gelir

Ölümün olmadığı bir paralel evren düşününce çok korkuyorum ben.

çok sık düşünürüm. korkmam, hani ne bileyim, korkamam.

başkalarının ölmesinden daha çok korkarım sanırım.

vay be tek değilmişim bende hergun sanırım 20 öğün düşünüyodum. sonra artık kalbime vurmaya başladı şöyle 2 hafta daha kendımı toparlamasam panik atak olucaktım şaka yapmıyorum ölümü unut güzel şeyler düşün hatta bi ara trafik kazasında ölücem sanıp saçma sapan yerlerde otobüsden inesim geliyodu hehehe ya valla cok komık olaylar yasadım bu ölüm korkusundan buna inan ;)

pek düşünmem, aklıma gelmez öyle. ölümü hayatın bir parçası olarak görüyorum, olunca olacak işte kafa yormak gereksiz. sevdiklerimin ölümünü de düşünmüyorum. öldüklerinde üzülücem zaten, neden sapasağlamlarken peşinen üzülmeye başlayayım? saçma.

bence oturup ölümü düşünen insanların yapacak hiçbir şeyleri yok, canları çok sıkılıyor. ölümü düşünen sizlere tavsiyem, birer sevgili edinin gezip tozun canolar. hayat ölümü düşünmek için çok kısa.

konulu karikatür:
27.media.tumblr.com

ölüm olduğunu bilmek beni rahatlatıyor.
en azından bir gün borçlardan, işlerden, kızlardan, paradan vs kurtulabileceğimi biliyorum.

her belediye otobüsüne bindiğimde. bir tanesinin de adam gibi kullandığını görmedim aracı. sanki odun taşıyor adamlar.
canım çok yanar yaaa diyorum her seferinde, içim bir garip oluyor. can tatlı.

intihar edesim yok ama epey fazla düşünüyorum.
düşündükçe basitleşiyo sanki.

hic dusunmuyorum. hic. aklima gelmiyor nedense. cok cok nadiren sevdiklerimin olumu gelir aklima, kendiminki hic gelmez.

ben de çok sık düşünüyorum, ama kötü anlamda değil. hayatta bildiğim tek gerçek bu ve bence yaşama anlam katıyor. dediklerine göre son tabumuz da buymuş. sanıyorum kötü bişey olsaydı ölümü düşünmek, dalai lama her sabah ilk iş olarak bu konu üzerine meditasyon yapmazdı. :) o gün içinde ölebilecekmiş gibi yaşamak insanın hayata bakışını tamamen değiştiriyor. bir bakoıyorsun ki mesela sen ölümlü olsan da, genler, yaşam ölümsüz.

neredeyse hiç. korkmuyorum da. nasılsa hepimiz öleceğiz bir gün.

bir de hiç ölmeyecekmiş gibiyim, merak da etmiyorum, "ölüm varsa sen yoksun, sen varsan ölüm yok" derler ya, ölücem ve arkasından acaba neler olacak gibi değil de, ölünce ölmüş olmam umrumda olmuycak, çünkü zaten ben olmuycam diye düşünüyorum.

ama bir de şu var, ölüm, çok şükür bana çok uzak kaldı şimdiye dek, çok yakınlarımdan, çok sevdiklerimden henüz buraları terkeden yok. belki o yüzden bu kadar umursamazım.

ailemin ölümlerini düşünüyorum. nasıl öleceklerini düşünüyorum ve ani olmasını dilerim. yatalak vs kalmamasını. ölürken ve onların ölümlerinde acı çekmemelerini... sonrasında nasıl yaşardım acaba hayat nasıl giderdi gibi aklıma bin bir türlü düşünce geliyor. ölüm fikrine, bir gün onların varken yok olacaklarına alıştırmak için başladım kendimi ama şimdi sanırım korkuyorum. tek düşünenin ben olmadığımı görünce epey rahatladım bak. yaş ilerledikçe daha bir düşünüyor insan. üniversitedeyken bunları hiç düşünmezdim.

Ben buna cevap vermiştim, duyuruyu uçurmuşsun toptan tekrar yazayım. Depresyonun en büyük belirtilerinden biridir bu ve tedavi gerektirir. Haberiniz olsun.

düşünüyorum, çoğu zaman günde bir kereden fazla. ancak bunun nedeni zaman öldürmek ve yaşamaktan kaçmak, ne ölüm korkusu, ne de intihar düşüncesi. kendimin ya da yakınlarımın ölümünün aklımdan geçmesi de diyil bahsettiğim. yukarıdaki açıklamalardan ve şahsımın genel durumundan da, depresyonla ilgisi olmadığını çok rahat söyleyebilirim.

ölümü düşünmek yaşamayı düşünmek kadar olağandır, çünkü ölüm yaşamın asal parçasıdır bence. ama bundan acayip zevk aldığımı söyleyemem, acı da duymuyorum öte yandan. neticede bir olgu...

bir gün öleceğini düşünmek güzel, ölümü kabullen abi yapabileceğin bir şey yok. bugün aynaya baktığında gördüğün o insanın bir gün olmayacağını düşün, ve sen gittikten sonra herşeyin aynı şekilde devam edeceğini unutma. kendini önemsemeden yaşarsan negzel kimsenin ayağına basmadan güzel güzel yaşamış ölmüş gitmiş olursun. birde istediğin kadar düşün taşın ölüm karşısında hiç bir şey yapamayacağını unutma, bu seni yeni ve DAHA sağlıklı düşüncelere sevk edecektir.

düşünmüyorum, ölüm ürkütmüyor da beni.

Soru eklerini ayrı yazarak işe başlayabilirsin.

gezerek, okuyarak, dinleyerek, konuşarak. noktalama işaretlerinden sonra boşluk bırakarak...

oku.
gez.
konuş.
dinle.
araştır.
öğren.

bol bol sözlük oku.

kayranin kedisi+1
Öncelikle yazı ve konuşma dilinize gerekli önemi veriniz.Ardından film ve kitaplardan başlayabilirsiniz.Zira sinema ve kitap kültürü yapmak bir çok ortamda işinize yarar.En azından mühim olanlarını temin ederseniz iyi olur zannımca.Bunun dışında olanağınız varsa gezilerde çok büyük fayda sağlar.Başta ülkeniz olmak üzere dünya tarihindeki önemli olayları,başarıları vs. araştırabilirsiniz.Ödül törenlerini,şampiyonaları,olimpiyatları takip edebilirsiniz.İnternet üzerinden bilgi yarışmalarına katılmakta güzel olur.
Böyle şeyler işte yahu.

zaten su an yurtdisindayim ingilizce egitimi aliyorum 8 aydir noktalama isaretlerine gelince simdi ugrasmak istemedim 2 saat ha turkce dil bilgimde iyidir merak etmeyin baska neler yapabilirim panpaciklarim?

inan bana 2006 öncesi ekşi sözlüğünü oku genel kültürün inanılmaz gelişir.

artı olarak resimli ansiklopediler.. ve bunların içinde bulacağın hoşuna gideceğin konuları tespit et onları oku. bol bol oku. kitap ve ağır olmayan siyasi mecmuaları sıkılmadan oku. sıkıldığında koy ayracını geç başka kitaba veya gez dolaş. ama gidip amerikan dizisi açma. bir de kendi etrafında mürekkep yalamış kişiyle kontağını geliştir ve tüm bunları bir misyon gerçekleştirir gibi yapma. sonuçta genel kültür yabancı dil değil asla uzmanlaşamazsın.

bol bol ekşisözlük oku.

ekşisözlük okumak yerine wikipedi veya online dergilerden bişeyler oku.

Genel kültür uğraş edinerek edinilir, amaçsızca gezmek yahut kitap okumak vakit kaybından başka birşey değil. İlgi duyduğunuz, ilgilenirken sıkılmayacağınız bazı disiplinler-konular belirleyin sonra bu konularda gezi, araştırma arşiv vs yapın. Zaten ipin ucundan tutunca ilginiz ister istemenz farklı alanlara da kayacak ve buralardan da çok fayda göreceksiniz.

oku.

noktalama işaretlerinden sonra boşluk bırak, virgülden sonra da dahil. ben çok bakıyorum çünkü ona :D

Bildiğin her şeyi ama her şeyi sorgula. Sonra bazı düşünceleri çürütmeye çalış. Zaten çürütülmüş deme. Kendi fikirlerini belirledikten sonra eğer karşıt düşüncede olsam nasıl savunurdum onu diye de kafa patlat. Bunları yaparken hayal edebileceğinden daha çok şey öğreneceksin.

gazete oku

büyü.

ansiklopedi karıştırarak olabilir. sadece karıştır.

sözlük oku. ama ekşiden bahsetmiyorum. normal bildiğin sözlük. ingilizce olur, türkçe olur. bildiğin başka bi dil olur. kelime bilgin tavan yapar.

bol bol kitap (tübitak yayınları ntv yayınları)
gazetelerin köşe yazılarını
nette vikipedi gibi ansiklopedik siteler
ve bu tarz şeyler üzerine konuşabileceğin arkadaşlar.
(zaman sonra kullanamadıktan sonra sikertirim öyle bilgiyi durumuna gelme diye yazdım.)

öncelikle alanın neyse adam gibi o konuda yetkin olacak şeyleri yap. mutlaka bir günlük gazete oku. edebiyat önemlidir klasikleşmiş eserlerden yavaş yavaş başla. kült filmlere yavaş yavaş başla (bak zaten ingilizce öğreniyomuşsun orijinallerini izle) hangi müziği dinlemekten hoşlanıyosan biraz derinleşmeye çalış o türde. ingiltere tarihiyle ilgili birşeyler oku mesela. şekspir oku oralarda belki muhabbeti geçer boş boş bakmamış olursun. böyle böyle gider o zaten ömür boyu dinmez bilgilenme ihtiyacı.

hiç bir şey

saat

t-shirt.

antimadde

t-shirt +1
geçen sene de şapka almıştım

essegin s..ki

hayırdır la babalar günü müydü bugün?

don aldık üç tane, pantolon yani. şapkası da hediye geldi.

hiç bişey

keşke babam yanımda olsaydıda bir şey alma derdine düşseydim.

bir şey almadım.
sabah gider elini öperim.

hiçbir şey, arayıp kutladım sadece.

gömlek

ben bu "bir süre konuşmama" durumlarından birini yaşıyorum şu an ve günde en az 5 defa "acaba ayrılsam mı?" düşüncesi geçiyor kafamdan. karşı taraf değişmedikçe olumlu etkiyle çıkılabileceğini sanmıyorum. ayrılmasak bile ne olacak? öncekinden daha da kısa bir süre sonra yine aynı şeyler yaşanacak. sonunda da "yeter artık" dediğin yerde o ilişki bitecek.

ben yaşadım. konuşmama değil de ikimizin de yoğun, yıpratıcı bir dönemiydi. ayrı şehirlerdeydik, gerginlikten birbirimize sarmaya başlamıştık ve bi denedik ayrı kalmayı. telefonlaştık, denk geldiğinde görüştük de ama artık bu yüzden mi bilemem, bir süre sonra beceremedik ayrı durmayı, özledik, aradık.
tekrar başladık ve süper de gidiyor.

bir süre konuşmama kararı varsa ortada bir problem vardır. bir problem varsa bir tarafta bir hata vardır (diğerine göre). hata varsa ayrılmak lazımdır. ayrılınca da bir daha dönmemek lazımdır.

bıdıbıdı ya +++++ 100

olsa da bisüre ayrı kalsak gene barışsak:)
şaka bi yana biri benim biri bi arkadaşımın tecrübesinde olan şuydu, bisüre konuşmadık, bir iki gün kadar. hemen akşam eskisine döndü hiçbişey olmamış gibi. sonra gerisi bir ay sürmedi; game over. belki de gerçekten ateş olmayan yerden duman çıkmıyordur:/

bir ilişkide "ayrılalım" lafı geçerse (ciddi ciddi) o ilişki bir daha adam olmaz. bunu bir kenara yazın. o başındaki "bir süre" kısmı falan hep hikaye. seven insan sevdiğiyle 3 gün konuşmasa bunalıma girer. sevmiyorsa da zaten sallamaz ilişki milişki.

bir ilişkide ciddi olmasa da şakacıktan da olsa ayrılık lafı geçiyorsa ayrıl gitsin. insan insana ayrılık şakası yapmaz.

bıdıbıdı da haklı :) kim sevgilisine "ayrılalım mı eki eki" diye şaka yapar ki zaten.

@boo ya moon şakacıktan sölerler ya gençler, ondan bahsettim. yaşlandım ben artık :/ düşüncesi bile aklına geliyorsa kesin bişi vardır demek istiyorum son olarak.

@bıdıbıdı +1
her şakanın altında bir gerçek yatar.
çok basit bir söz. ama öyle. bazen biri hakkında bir şaka yapmaya kalkacak oluyorum, o anda aslında ne düşündüğümü anlıyorum. meğerse suyu ısınmış ipnenin :P

Bugüne kadar hep kötü sonuçlandı hem bende hem de çevremde. Tek bir şekilde olumlu sonuçlanır, hatası olan taraf durumun farkına varıp özür diler, yapıcı davranırsa.

Bu durumda da haklı olan tarafın affetmesi gerekiyor ki zurnanın zırt dediği yer de hep burası olur, ego ağır basar ve ilişkiyi sonlandıran özür dileyen değil özür dilenen kişi olur.

İşin garibi karşı taraf özür dilenmesini bekliyordur ama kıymetini bilmez...

çünkü firmaların %90 ı herhangi biryere şikayet edilmedikçe işlerini doğru düzgün yapmıyorlar. 5 günde yapacakları işi şikayet alınca 1 günde yapabiliyorlar.

hayata dair hayal kırıklıkları. bir şeyi kafanda hayal ettiğin şekilde bulamazsan bu sende hayal kırıklığı yaratır. hayal kırıklığı = öfke = eleştiri.

edit : tabi bunları iş güç ile alakalı söylemiyorum. temel olarak insana dair.

@bugax, kastım doğru yapılmayan işi şikayet değil; en olmadık, ufacık, göz ardı edilebilecek hataların bile şikayet edilmesi. işini doğru yapmayanı etsinler, bu hakkı zaten herkesin

firmaları şikayet etme işinin içinde biraz da ego tatmini olduğunu düşünüyorum. ego doğru kelime olmayabilir ama bunun gibi birşey. kendilerini daha iyi hissediyorlar sanırım.

bir de şu var tabi senin için ufacık ve göz ardı edilebilecek bir şeyken karşıdaki insan için öyle olmayabilir. özellikle insan, işin içindeyken bazı şeylerin çok küçük olduğunu düşünüyor ama karşındakiyle aynı durumda sen olsan belki senin için de büyük bir şikayet nedeni olacaktı aynı durum.

arkadaşım para artık o kadar değerli ki adam ekmek bile alırken afra tafra yapacak bişeyler buluyor.

İşyerinde ayak kaydırmak için şikayet ederler.

Diğerlerinin söylediği gibi, iş yaptırmanın kolay yollarından biri de şikayet etmek olabiliyor.

probleminize çözüm sunamıycam ama bence beyazlarınızı kapatmayın , oldukları gibi daha güzeller

erkeğim ama çok yumuşak saçlarım var. o yüzden çok dağılıyorlar, mısır püskülü gib görünüyor, kendi renginde bambaşka olacak, çevremdekiler de böyle söyler zati

dipleri çıkar o zaman :)) hem erkek adam boya mı yaparmış :P

bilmiyorum sprey daha doğal geliyor bana, en azından saç üstünde boya gibi yabancı madde olmuyor, saça yapay melanin yüklenip renklenmesi sağlanıyormuş ama kullananlardan biri okumadı sanırım duyurumu, ya da kullanan yok :s

amcamın saçları oldukça griydi. bir haftadır şu seda sayana falan çıkan grey away şampuan+spreyi kullanıyor ve inanılmaz ama adamın saçları kahverengi olmaya başladı dördüncü günde. her gün farkedilir bir koyulaşma oluyor.
sürekli kullanılması gerekiyormuş ama amcam acayip gaza geldi, 45e kadar kullanırım nolcek yea diyor :)

hangisi büyük şehirlere yakınsa orayı tercih ederdim ki adana zannedersem daha yakın

samsunlu biri olarak samsun :) ulaşımı rahat, denizi güzel. yazları çok boğmaz havası. hayat pahalı değil.. doğal güzelliklere yakın vs vs

samsunda yaşayan adanayı görmüş birisi olarak samsun. ama şehirden ne beklediğinize de bağlı.

samsun. çünkü burası her yer değil=)
samsunun havası türkiyenin en güzel havasıdır,yazları çok bunaltmaz kışın her yere kar yapar buraya azıcık yağmur=)insanı iyidir çok pahalı değildir.

adana'nın bunaltıcı havasından ötürü samsun.

duyuruda ne çok samsunlu varmış :)
samsun iyidir, rahattır, ucuz sayılır, merkezden 20 km uzakta atakent tarafında sahil yazın canlanır, sosyal aktiviteler kıttır biraz, gece hayatı zayıftır, pek eğlence vadetmez ama yaşanır yani...

adana'da hayat pahalı diyenin alnını garışlarım

samsun

ben de samsundayım bence çok güzel. numbernine da yanımda, "gelmesin sakın, yakmasın kendini" diyo. "adana'ya da gitmesin" diyo. oturcakmışın götünün üstüne :)

sıcağa dayanabilirim dersen kesinlikle adana... + memleketteki en ucuz şehirlerdendir bana göre...

tabi ki güney.kışın kuzeyde güneş namına bişey yok.

sakın adana'da yaşamayın. ulan da bugün arabanın camını kırdılar, teybi çaldılar hıyaragaları. sakın, sakın.

samsun'u bir kaç defa görmüş bir adanalı olarak kesinlikle adana diyorum.

adana samsun'a göre çok daha büyük bir şehir ve cidden çok ucuz. sanırım samsun da ucuzdur. fakat sosyal olanaklarının samsundan kat kat daha fazla olduğuna eminim.

umarım insanlar alınmaz ama karadeniz insanı tutucudur, adana'da kimse kimsenin içkisine, şusuna busuna, hayat tarzına karışmaz. daha özgürlükçü insanlar yaşadığını düşünüyorum ben adana'da. en basitiyle samsun'da çarşıda sosyalist gençler broşür dağıtsalar ya da ahmet kaya kaya şarkısı söyleseler vs dayak yemeleri çok büyük bir süpriz olmaz. akdeniz insanı vs karadeniz insanı bir yerde. benim kız arkadaşlarım, kuzenlerim yazları minicik şortlarla adana'da caddelerde dolanabilirken, samsun'da başı açık insan sayısının gerçekten az olduğunu görüp şok geçirmiştim. (ilk defa karadeniz bölgesine gidiyordum, çok şaşırtıcı gelmişti gerçekten) adana ramazanda iftar ezanı okunurken içkili bütün restoranlarda içkinizi içmeye devam edebileceğiniz bir şehirdir. kimse yan bakmaz, gıkını çıkarmaz.

sosyal hayatı bence adana'nın, istanbul'a-ankara'ya göre kıyaslanamayacak olsa da gayet iyi. tiyatrosu, konserleri, üniversitede düzenlenen etkinlikler, barları, clubları, alışveriş merkezleri, alışveriş caddeleri, gezmeye tozmaya yerleri gayet yeterli.

hava bunaltıcıdır evet ama adana'da kış yaşanmaz, çok ciddiyim. yani samsun'a göre kışları sonbahar gibi geçecektir. uzun kollular aralık'ta giyilmeye başlanır ve şubat'ta çıkartılır çoğunlukla. yani senenin yarısı ilk bahar gibi, 3 ayı sonbahar gibi, 3 ayı cehennem gibi geçiyor. ama bence artık çok da sorun değil artık her yerde ama her yerde klima var, evlerin her odasında klima var.. zaten yazları yaylalara çıkılıyor, mersine, karataş'a yüzmeye falan gidiliyor..

bence kararınızı vermek için zamanınız varsa 2 şehri de görün. en düzgün kararı böyle verebilirsiniz. ben şimdiye kadar adana'ya taşınıp mutsuz olan bir insan görmedim ama karadeniz insanı göç edip karadeniz'den kaçıyor(diye biliyorum).

edit: samsun'da da ara sıra teyplerin çalındığına eminim.

adana rezalet derecesinde sıcaktır. sakın gelmeyin. samsun daha küçük bir yer olsa da (öyledir sanıyorum) sadece bu nedenle bile ben samsunu tercih ederdim. bi de adana adı büyük şehir olsa da büyük falan değildir. büyük şehirden (istanbul izmir falan) gelirseniz çok sıkıntı çekersiniz. şort giyersiniz bakar. eşiniz askılı giyer bakar. laf atar sarkar. trafik ise türkiyenin en kötü trafiğine sahiptir (kuralsızlık anlamında)
ölün daha iyi.

tabi ki samsun.cennet cennet=)

samsun cennetse sanırım beni samsun diye başka bi şehre götürdüler.

isyanim var ulaan, yazmaya üşendiğim her şeyi yazmış. samsun ve adana karşılaştırılamaz bile. tamam adana nın eksi yanları var ama samsun o eksileri katlar, oraya göre tek sorun yaz sıcaklığı. adana yı savunacağım hiç aklıma gelmezdi.

adana'ya sadece 1 kere gittim, yaz olduğundan mıdır nedir sokakta birkaç "şalvarlı" (evet büyükşehirde insanların şalvarla dolaştığını görünce şok olmuştum) adam dışında kimse yoktu. ıssız duruyordu çok. ama elbette tek görüşte yorum yapılmaz orada yaşanır yaşanmaz diye. samsun iyidir, isyanim var ulaan sanırım daha önce karadeniz'de hiç yaşamamış. karadeniz insanı tutucu değildir. küçücük kasabalarında bile bir karış bikiniyle denize girebilir, kısacık şortla gezebilirsin. dönüp bakmazlar demiyorum (malum gençlerimiz sevgiliye muhtaç) ama sarkıntılık da etmezler. çok fazla eğlence bulamazsınız ama bu tüm orta büyüklükteki şehirlerin sorunu. samsun sanılandan daha büyüktür, aradığınız her şeyi bulabileceğiniz bir yerdir.

ben olsam adana'da kavrulmak istemezdim sonuç olarak. akdeniz'in hiçbir şehrinde yaşamak istemezdim. yazın oralara tatile denize gidilir ama sürekli yaşanmaz.

Adanada uzun sure yasadim Samsuna da bi kac kez gittim. Adana Samsunu her acidan yener sicak disinda. Ki ona da dayanabilirsin. Hayat Adanada ucuz, Samsunda gordugum kadariyla o kadar degil. Diger arkadaslarin dedigi gibi gunes yok, bu da cok karamsar bi sehir havasi veriyor ben sevmem oyle gunes parlayacak. Sehir olarak gelismis ulasimi kolay. Insanlar rahat. Daha sicakkanlilar bu yorumu yapabilecek kadar cok samsunlu ve adanali tanidim alinmayin arkadaslar. Adananin eksilerine gelirsek sicak olmasi, semte gore insanlarin acayip farklilik gostermesi. Mesela seyhan nezihtir yuregir cono doludur. Samsunu tam bilmiyorum bu konuda ama sanirim bu kadar ucurum yoktur.

Not: Su an Amasyadayim ve Adananin sicagi 50 derece olsa umrumda degil, hic gunes gormedik daha. Adanayi samsuna asla degismem.

samsun.çünkü nedense adana dendiğinde aklıma hep mafyavari adamlar geliyor.

samsun.

hem bir sürü akrabam var. hem güzel bir şehir. hem atakum gibi bir yere sahip. hem yusuf ziya yılmaz gibi bir belediye başkanı var. şehir yerleşimi de iyi. adanalılar fazlasıyla garip insanlar. ayrıca cono aşireti var orada. samsun'da da psikopat çok ama en azından kim kimin nesidir belli.

Forever Samsun!

adana. samsunlular duygusallık yapmış biraz. adana samsun'u büyüklüğü ile, eğlencesi ile, özgür ortamı ile katlar. çarpar böler yamultur. tek sorunu yazın çok sıcak olması. samsun'lu bir arkadaş samsun'da mafyatik tiplerin çok olduğunu milleti arabayla kaçırıp sonra öldürüp yol kenarına attıklarından falan bahsetmişti. yani samsun'un güvenlik konusunda da adana'dan pek geri kalır yonu yok. ayrıca adana'nın antalya'ya yakın olması, yemeklerinin samsun yemeklerinden kat kat kaliteli olması sebebiyle ben adana diyorum.

teybin çalınması dertse hiçbir şehirde yaşanmaz ki.Adana da yaşayacağın semt cok önemli belliyse bi belirt ona göre daha net yorum yapayım

(bkz: sen ne diyon yarram)

saçma sapan siyasetçi beyanatlarına "havada durdum şahitlerim var" bakınızı vermeyi çok seviyorum.

(bkz: çünkü eşşeğin zikinden dolayı)

(bkz: bi siktir git çay koy)
(bkz: ahahahhahahah ben buna gülüyorum ya)
(bkz: ne diyem mahmut mu diyem)
(bkz: hanım koş sözlükte kavga var)
(bkz: tutmayın küçük enişteyi)
(bkz: aa bu benim lan)
(bkz: hele otur bi soluklan yigenim)
(bkz: sürekli büyüyor efendim durduramıyoruz)
(bkz: sen kaç beni tanıdılar)

(bkz: dikkat ettiysen daha haber gelirken kalktı)

(bkz: onu bunu bırak da mala vuruyon mu mala)
(bkz: kaçın lan kaçın sahibi geldi)
(bkz: yeter artık vurmayın adam öldü)
(bkz: ağlama melis)
(bkz: adım samuel 25 yaşım)

(bkz: diego dur allahını seversen zaten ortalık karışık)

(bkz: salak yemin ediyorum gerizekalı bu çocuk)

yanlış hatırlamıyorsam ağustos. o değilse eylüldür.

eylül..
imza attığınız kağıdın altında yazıyor, ayrıca kyk'nın sitesinde de yazar.
bir de sınıfta kalırsan eğer, kalmamışsın gibi sene atlıyor.
yani 2012'de mezun olacaktın ama sınıfta kaldın 2013'te mezunsun, ama kredi eylül 2012'de kesiliyor(muş)

ben de aynı durumdayım, kyk'dan baktığımda en son eylülde alacak görünüyorum.

benim 4. yılın sonunda eylülde, iki ev arkadaşımınsa 5. yılın sonunda kesilmişti.

@somethinginthewayshemoves, onların okulu 5 yıllıktı ondan mı?

burs haziran, kredi eylül nokta

:@jandi, onlar da 4 yıllıktı ama nasıl olduysa aldılar 1 yıl fazladan. tamam geri ödemesi pek hoş olmuyor ama kıskanmıştım çok :)

@somethinginthewayshemoves, devletin işine akıl ermezmiş:PP

Samsung C5212

samsung d800den memnun benim babam. henüz sorun çıkmadı

ben de memnundum samsung d800'den.

en iisi colgate qanqa

(bkz: sensodyne)

nası bişi arıyosun bilmiorum ama sensodyne ii bence cnm

en iyisi her seferinde macun markasını değiştirmektir hep aynını kullanırsan diş tembelleşir.çoğu diş macunu sadece beyazlatırken hatta boyarken paradontax nefis bakım yapar.

diğerlerinden pahalıca diye mi iyi geliyor bana bilmem ama sensodyne

colgate total.gerçekten fark ediyor.senso dişleri zayıflatıyor.10 günden fazla kullanmayın derler.

ben colgate kullanıorm ztnde 60 kurusa alıorm marketten trible action mu ne ama dandikmi bilemedim de dis hekimim sensodini cok uzun süre kullanma dedi die
cekimiorm sensodinden cok tavsie etmio

şimde beyazlatsın die arm and hammer aldim tadi cok kotu bunnda. bizde zararlı galiba buda

diş macunu değil, diş fırçasıdır asıl önemli olan. o yüzden en ucuzunu alabilirsin. hatta macun o kadar önemsiz ki kullanmasan dahi olur ama verdiği tazelik hissi harika. (diş doktoru tavsiyesi)

sensodyne +111 ama tüplü köpüreni alma sürekli silmek zorunda kalıyorsun iğrenç bi görüntüsü oluyor ama normalini kesinlikle tavsiye ederim ciddi anlamda fark ediyo beyazlatıcı olanı

signal white now. on numara. kimya biyoloji muhendisine ve diş hekimine sordum. onaylattım. kullanıyorum. gargarası da on numaradır.

karbonat kullan, karanfil çiğne. :) misvak da güzel. ama tadı biraz garip. (misvaklı diş manucu değil, bildiğin çubuk misvak) (alternatif olsun dedim :P)

ben almiştim. devlet hastenesinden. ama cok ugrastiriolar hemen de vermiolar.

ben üç kez almıştım. insaflı doktorlara denk gelmiş de olabilirim tabii

aile doktorunun bulunduğu sağlık ocağına git ve ishalim de:/

sağlık ocağından git al aile doktorundan hemen veriyorlar.

yuh aynı anda aynı şeyi nasıl yazdık lan (bkz: gregory)

sağlık ocağı raporu kabul olur mu emin değilim ama. kamu kurumu çalıştığım yer.

riske girmeyin, önce devlet hastanesini deneyin derim. rica ederseniz verirler belki, denemek lazım.

müze kart çıkart 10 lira. truvaya girişte 15 lira öğrenci bileti, 10 lira müze kart idi. strateji aynı ise müze kart yine mantıklı olacaktır. hem arkeolojiye fln da girersiniz. bir iki mumya görürsün. bu arada mumyaya ağzı açık bakmayan kız arkadaş görmedim ben aklında bulunsun :)

dolmabahçe müze kartımı kabul etmemişti geçen yıl ama öğrenciydim, 1 tl ödedim.

müze kart dolmabahçe'de hala geçmiyor

-ğur değil mi o yahu :/ uğur hiç tek heceli olmadı ki

uğ-ur bence.
tek hece olmasina imkan yok iki tane sesli harf var

u-ğur hali doğru.

u-ğur kaç tane sesli harf varsa o kadar hece vardır. tek hece olması imkansız yani.

u-ğur

aynen u-zun, u-zak, u-yak, u-lak gibi... ğ'ye gelince: ba-ğır, ça-ğır, ba-ğış, a-ğır için de aynı şey geçerli.

u-ğur

günlük mavi turlara katılın, 25-30 lira falan. deniz sevmiyorsanız fethiye'de jeep turları vardı, marmaris'te de vardır sanırım. İnternetten araştırabilirsiniz ya da gittiğinizde etrafta kesin dükkanlarını görürsünüz.

gerekli gereksiz herkese yazılmayın. hollandalı bu sene çok az. bulgar kaynıyor ortalık. hepsi 7-10 santim etekle kız kıza barlar sokağına girip, hatırı sayılır çoğunlukta olanı yine aynı şekilde barlar sokağından çıkıyor. içki ısmarladığınızla kalırsınız. ingilizce de bilmiyorlar zaten tarzanca kafasına giriyor iş ki boktan bir durum. yine de x bir rusla tanışırsanız seks ihtimali hayli fazla. doğu bloğu ülkeleri candır

gece zaten bir şekilde eğlenirsiniz ama bence günü iyi geçirmek daha önemli. hiç gitmediyseniz kesinlikle orhaniye - selimiye taraflarına gidin. bozburuna da gidin. harika yerler. selimiyede sardunya'ya gidip ahtapot söyleyin. turunç tarafları da güzeldir. yat turunu pek önermem ama illa çıkıcaksanız sedir adası'na gidenleri tercih edin.
özetle merkezde boş boş gezinmeyin etrafta görülecek zilyon tane yer var.

barlar sokağında her yer club. bu konuda sıkıntı olmaz. tanışmak için de kasmanıza gerek yok kızlar zaten herkese yavşıyor. denize marmaris merkezde girmeyşn, leş gibi. içmelere gitmenizi tavsiye ederim marmaristen çıkmayacaksanız. çıkarız derseniz muğla yolunda marmarise yarım saat akyaka var. sakin bir belde ama denizi şahane.

(bkz: markafoni) son entry'lere bakın.

ben de dedim neden sapıttı böyle. meğer beleş çeklerdenmiş. sagol sözlük

ben de dedim neden sapıttı böyle.

taksim bursa özel arabayla trafiksiz 2.5 saat falan sürer.
teleferikle gidip gelmeniz zaten hiç zaman kaybetmeden binseniz yarım saati geçer. gezmenizi saymıyorum zira teleferikten iner inmez görülecek birşey yok bakacak civarlarına gitmeniz gerek minibüslerle 15 dk falan sürüyor.
yemek konusunda uludag kebapçısı(kent meydanının orada eski dükkanları sorsanız gösterirler) öneririm orada iskender yedirin iskender falan yalan en iyisi uludag kebapçısı.

görülecek yerler tophane orhagazi osmangazi türbeleri. yeşil türbesi yeşil cami ulucamii ulu çınara götürebilirsiniz ekstra olacak tam olarak bilmedigim çekirgeden uludahga çıkarken bir türbemsi birşey vardı oraya.

bu bahsettigim olayların hepsini uludaga çıkmak haric şehir merkezinde yapacagınız için şehir merkezinde kaçta oluruz gibi bir derdiniz olmaz.
son olarak geçmiş olsun.

ulu camiye gitmişken koza hana da bi girerseniz hem değişik gelir onlara hem ipekler falan hoşlarına gidebilir.

1-yemeği iskender'de yiyin. sönmez iş sarayının arkasında 30 tl filan tutar ama turistik iskender için bir numara bir yer.

2-istanbuldan bursa'ya feribotla giderseniz zamandan çok kar edersiniz. yenikapı-güzelyalı.

3-teleferikten inince heykele inin aşağıya doğru arabayla. işbankasının ordan yukarıya sapın, kale kapısı gibi bişey var ordan başlayın gezmeye. karşısında tophane var zaten, istiklal şehitleri var, osman gazi-orhan gazi türbeleri. ordan yukarı çıkın II. Murat cami, I. murat cami, külliye cart curt her şey o yol üzerinde eski bursa evleri var,faruk saraç myo var. dokuma fabrikası, camiler, hamamlar ıvır zıvır zaten semtin adı muradiye.

4-tabi önce ulucami.

lg gm735 kullanıyorum, opera mini yükledim. şahane diyemem ama yeterli benim için.

opera mini ile işkence gibi, canım sıkıldığında sadece mesaj var mı vs bakmak için giriyorum. telefonda entry girmek bi garip geliyor. telefonun marka modeline uygun bir opera mini versiyonu illa ki vardır.

edit : bu arada opera mini ile arada sırada login olurken problem çıkıyor bende.

(bkz: #23481410)
tabi bir mobil sayfa değil, ya da iphone uygulaması gibi de olmuyor ama idare eder. opera mininin arama kutusuna ekşi sözlüğü eklersen zaten tek başlığa bakmak için fena olmuyor.

kamil koc'ta vardi gecen yaz.
bodrum izmir biletini 12.5 tl ye almistik. ama her otobuste sadece bir kac bilet oluyordu sanki.

peki dediğim gibi anlamam etmem otobüs işlerinden nerden bakabilirim bu kampanyalara var mı yok mu falan diye?

gidip yazihaneye sorun iste?

kamil koçta genelde mart ve kasım aylarında oluyor bu tür kampanyalar.
net olarak bildiğimse; şu an yok.

eniştem avcılar sahilde stand açıyor yazları, belediyeden stand yeri satın alıyorlar her yaz ama ne kadardır bilemiyorum. işte herkesin bir yeri oluyor falan, başkasının yerine açarsan sorun oluyor. çok problemli iş aslında.

bir arkadaşım akyakada yapıyordu her yaz. belediyenin ihalesine katılıyordu esnaf, bu şekilde stand kiralanıyordu. yazlık ödeniyordu kira, aylık olarak değildi.

izinsiz de açabilirsin ama zabıtalar yakalayana kadar. sonra filmlerdeki kovalamaca sahnelerini yaşarsınız. şaka bir yana bulunduğunuz belediyeden izin almanız sizin yararınıza ne zabıta ne de başka birisi yerinizden oynatamaz o zaman. kanuni dayanağınız da oluyor. aksi takdirde beş para etmezin biri sizi kıskanıp bozabilir.

annemin bir arkadaşı tüm kış çeşitli takı ve yöresel hatıralar hazırlayıp yazın da bodrumda stand açıyor, tatil boyunca 15-20 bin lira kazanıyor diye biliyorum. o kadar kazanamasanız bile tatil paranız ve bir miktar fazla para çıkar en azından. ve evet stand için izin gerekiyor, umarım zamanı geçmemiştir.

mikro için: erdal m. ünsal ya da tümay ertek'in kitapları.

zekai özdemir - mikro iktisadi analiz
enis sınıksaran - istatiksel yöntemler bu çok iyi bir kitap.

Zeynel Dinler Uludağ Üniversitesi İİBF'nin en iyi hocalarından biridir eski öğrencilerinden biri olarak hocamın kitaplarını önerebilirim. Eğer onun kitaplarıdan iktisatı anlayamassan başka hiç kimsenin kitabını anlayamazsın.

Referans olarak bu linki verebilirim;
www.eksisozluk.com

zeynel dinler +1
bu cevap silinir ama olsun

erkek yerine bay denilmediği için. "evet erkekler böyle böyle yapıyor, bayanlarsa şöyle şöyle" gibi kullanımlar var. sanki kadın demek ayıpmış da bayan denilince onu kibarlaştırıyormuş gibi davranıyor çoğu insan.

baağyan muhabetinden herhalde. ben saçma buluyorum. bağyanım

bir de kendisine bayan diyen kadınlar var ki düşman başına :)

bişeye takayım da, itirazım olsun da çok akıllı görüneyim demek için.

türkiye sakatlar derneği varken, sakat değil özürlü diyeceksiniz deniyordu.
özürlüler vakfı var, bu sefer de engelli diyeceksiniz çıktı.
görme engelliler vakfı var mesela, bi kısım insan şimdi engelli değil kısıtlı diyeceksiniz diyor.

politically correctliğin dibine vurmaca.

kadın dediğinde kükreyen bayanlar var, bayan dediğinde ben kimi baymışım diyen kadınlar. ha bi de ben kızım diyenler var, ona hiç girmiyorum.

hızımı alamadım devam ediyorum editi; ve hatta sen bana bunu dedin, hayır o yanlış bu doğru vs gibi tartışmaları çıkaranlar da bu kelimeyi ve tartışmasını kullanarak vicdan mastürbatörlüğü yapmaktalar. nasıl ki yürüyüşe katılmayıp, eylem yapmayıp, sözlükte yazarak devrim yapanlar, sansüre karşı olanlar, hayvan haklarına sahip çıkanlar ve nükleer santrallere karşı çıkanlar varsa; bu tartışmayı yapanlar da oturdukları yerden " feminist " oluyor, kadın haklarına ve kadına sahip çıkmış oluyor.

bazen öyle ortamlar oluyor ki hanımefendi kelimesi soğuk kalıyor. ben orada seslenirken;

"kadın" mı dicem. "bayan" derim abi..

@elalemin derdi, mesele hitap ederkenki kullanım değil. kadın denilmesi gereken yerde bayan denilmesi. erkek sözcüğünü rahatça kullandığımız yerde kadın da diyebilmek. yoksa hitap ederken kimseye "hey, erkek!" veya "adam!" diye de seslenilmiyor. ama "erkekler bunu böyle yapar" denilen yerde "bayanlar da şöyle yapar" diyorsan sorun vardır.

(bkz: bayan değil kadın/@boshi)

Kadının cinsel kimliğini göz ardı etmek adına bayan dendiği gerekçesiyle. Ben dişi bir insan olarak pek katılmıyorum. Zira eğer bu kadın/erkek kelimeleri cinsel kimliği vurgulayıcı olarak kullanılıyorsa ben resmi ortamlarda kadın diye anılmak istemiyorum. Niye? Çünkü insan ve bireyim, cinsel kimliğimden ziyade insan/birey kimliğimle ve profesyonel kimliğimle anılmak isterim. O yüzden bu argümandan da hiç hazzetmiyorum açıkçası.

Ayrıca da cinsiyeti erkek olan ve sevgilim olmayan bi insana da erkek/kadın karşılaştırmalı konseptinde bakmam yani. O benim için "X bey"dir veya sadece "X"tir duruma göre. "Bay"dır yani. Niye? Çünkü daha kibar.

Nası bu duruma geldi anlamadım da "bayan" kelimesi benim bildiğim normalde saygıdan kullanılır. Aynı "bay" kelimesi gibi. Bana "bayan" diyen kimsenin de kötü niyeti yoktu. Şovenist falan değilim belirteyim. Şu halde bile bu takıntıyı buluttan nem kapmak gibi görmekteyim.

duyuruda belirli aralıklarla sorulan bir soru bu.aramaya inanarak bolca gereksiz tartışmaya ulaşabilirsiniz.

repins'e katılıyorum.
ayrıca "erkek" kelimesinin karşıtı "dişi"dir.bunu bilir bunu söylerim arkadaş.

edit:

buf-e kür ;

dişi

sf. 1. anat. Yumurta oluşturan veya yavru doğuran (birey). 2. Erkeği tarafından döllenecek biçimde oluşmuş (hayvan veya bitki): Dişi kedi. 3. a. Kadın. 4. Girintili ve çıkıntılı olarak bir çift oluşturan nesnelerden girintili olan: Dişi klişe. Dişi kalıp. 5. Yumuşak, kolay işlenen (maden). 6. mec. Verimli, doğurgan. 7. mec. Şuh, işveli, çekici.

erkek, -ği

a. 1. İnsan, hayvan ve bitkilerin dişiyi dölleyecek cinsten olanı. 2. biy. Sperma oluşturan organizma. 3. Yetişkin adam, bay, er kişi, kadın karşıtı: �Erkekler gelince buraya, karılar işte böyle kaçar.� -O. C. Kaygılı. 4. Koca: Kadın erkeğini uğurladı. 5. sf. mec. Sözüne güvenilir, mert. 6. sf. Girintili ve çıkıntılı olarak bir çift oluşturan nesnelerden çıkıntılı olanı. 7. sf. Sert, kolay bükülmez: Erkek demir, erkek bakır.

------------------

dişilik, -ği

a. 1. Dişi cinsten olma durumu: �Ne istediğini bilen iradeli bir kişiliği ve dişiliği vardı.� -H. Taner. 2. Cinselliğin özelliklerini ön plana çıkarma ve bundan yararlanma durumu. 3. mec. Kadına özgü olma durumu.

erlik, -ği

a. 1. Erkeklik, yiğitlik. 2. ask. Er olma durumu.


gördüğün üzere dişiliğe karşı erlik(erkeklik) kullanılır ama dişi kelimesinin karşıtı erkektir.dişilik ve dişi sözcükleri farklı anlamlara sahip olduğundan dolayı,erkek kelimesinin karşıtı dişiliktir diyemeyiz.erlik kelimesinin karşıt anlamlısı dişilik olur,doğrudur.
ben dedim ki; "erkek" kelimesinin karşıtı "dişi"dir.burada mutabıkız sanırım...

*kaynak: TDK

TDK kaynaklı:
''bayan'': 1.Hanım yerine kullanılan bir unvan.
2.Kadın özel adları yerine kullanılır. (Bunu da Türkler için kullananı daha pek görmedim, ''Miss Smith'' tarzı bir kullanım bizde yoktur. Nurullah Ataç'ı okurken rastlamıştım sadece.)

Kısacası gereksiz bir kullanım. Kadın veya hanımefendi tercih edilmeli. Rahatsız olunacak kadar da seksist bir yaklaşımı var.

Düzeltme: @patriot dişiliğe karşı erlik kullanır.

@aileena siz hiç "bıyık bırakmak bayların çoğuna yakışmıyor" veya " meclisteki bay nüfusu çok fazla" gibi bir kullanım gördünüz mü? ayrıca konunun karşındaki kişiyi cinsiyetiyle görmekle ilgisi yok. kadın veya erkek demek zorunda kaldığınız yerde birey mi diyorsunuz? konuyu karıştırıp bambaşka bir yere götürmüşsünüz. bununla ilgisi yok.

kadın kullanılması gereken yerde (yani hitapta falan değil) bayan sözcüğünün kullanımı aslında bilinçaltını yüzeye çıkarır. erkek sözcüğünü gönül rahatlığıyla kullandığınız bağlamda kadın diyemiyorsanız bu saygı aslında kadın sözcüğünü kaba bir kullanım olarak gören mide bulandırıcı bir "kibarlık"tır.
sağlaması da çok basit. bayan kullandığınız cümlelerde bayanı bay ile değiştirin, bakalım oluyor mu?

kadın demenin ayıp olarak algılanmasının sebebi kız-kadın ayrımındandır ki bu yüzden bekarete kadar uzanır konu. bayan demek bu ikilemden kurtarıyor insanları, bu yüzden de kadınlardan tepki görüyor.

duyduğum en saçma tartışma ve inatlaşma.

çok basit. kadın kelimesi "seks yapmış kız" anlamına geliyor. kız-kadın ayrımı mevcut. bu cinsiyetçi bi bakış açısıdır. kadın kelimesine olumsuz bi anlam yüklenmiş durumda. kibarlık adı altında da dilde seksizm normalleştiriliyor. türkiye'de zaten kadınlara yönelik bu aşağılayıcı tavırlar hep kibarlığın arkasına saklanılarak yapılıyor. mesela dolmuşa kadın biniyor, hemen erkek kalkıp yer veriyor. bunun arkasındaki düşünce ne? "ben erkeğim, kadınlar ayakta duramaz ben durabilirim". o sırada erkek kişi bunu düşünmüyor ama o hareketin ardındaki mantık bu. kibarlıkla, nezaketle ne ilgisi var ki yoksa. böyle işte.

@microfiction Ben öyle kullanıyorum gerçi de genelde kullanılmadığı doğru. Kadın/kız/bayan tartışmasını hala anlamsız bulmamı engellemiyor bu. Yani her dilde var bu en nihayetinde. En basitinden "miss/madam/mam" gibi mesela. Fransızlarda da var(matmazel, madam). Avrupa'nın ahlaksızlığını almışız gibi bir durum da olmadığına göre ortada, bana cidden saçma geliyor. Kız/kadın muhabbeti daha ziyade yaşla ilgili gibi bi de. İngilizce'deki "girl/woman" muhabbeti gibi. Biz de elbette kız gelimesi bekaret işareti ama sonuçta bu kelimenin üstündeki etiket "Bayan değil kadın diyin"le geçecek bir şey değil. Kadın kelimesi için de aynı şey geçerli. Toplumsal bilinç oluştukça değişir bu tip şeyler. Bence bu tartışma da gerilim yarattığı için çok da faydalı değil. Yani sonuçta bi dünya insan var hala "bayan" kelimesini kullanan ama bunu kız/kadın cinsellik içerdiği için değil de karşısındaki insanla arasındaki mesafeden dolayı yapan. Ben bay kelimesinin kullanılmamasını da hoş bulmuyorum mesela. Yani diyeceğim o ki "bayan" kelimesinin kullanımı değil de "bay" kelimesinin kullanılmaması benim için rahatsız edici. Kediden bahsetmiyoruz sonuçta.

Tabii ki kız/kadın ayrımı bir toplumun cinselliğe bakış açısında bir etken ama bu kelimeler çok uzun yıllardır kullanılıyor ve artık cinsellikten ziyade yaşı ifade eder duruma gelmiş.

Beni dediğim gibi bayan kelimesinin kullanımı değil bay kelimesinin eksikliği rahatsız ediyor. Sebebi de tamamen kişisel. Bay deyince gözümün önüne son derece centilmen ve sofistike bir insan gelirken erkek kelimesi kediden bahseder gibi bi tuhaf. Yani şöyle bir durum var erkek kelimesinin karşılığı kadın değil de dişi benim gözümde. O yüzden kadın/kız/bayanlar için farklı kullanımların olması benim için sorun değil. Erkekler için de olsa güzel olur bence. Kişisel görüş tabii. Sorun tamamen benim bakış açımda da olabilir ama -belki de ben çok şanslı bi insan olduğumdan- hiç kadın demek ayıp olduğu için bayan diyen insan görmedim. Görmediğim için belki bana tuhaf gelmiyor. Görsem rahatsız eder tahminen ama görmediğim için insanların bahsedilen sebepten bayan dediğine inanasım gelmiyor.

bay kelimesinden türetilmiş olması bile yeter.

kadınlar erkeklerin yan ürünü değildir, bu yüzden kadına hitap ederken erkek unvanının yan ürünü olan bir unvanla hitap edilmesi kadına saygısızlıktır.

@aileena miss/madam/mam kullanımı bambaşka bir şey. bunlar zaten bayan karşılığı. ama gavuristanda kimse bunları kadın sözcüğü yerine kullanmıyor. madamlar geliyor, missler gidiyor demiyor. kadınlar geliyor vb. diyor. aynı biçimde mistırlar şöyle etti falan da denilmiyor. miss/mister vb. bunlar hitap biçimleri ve kişinin adıyla birlikte kullanılıyor. bayanın kadın sözcüğü yerine kullanımasıyla ilgisiz yani. yoksa kimsenin bayan brown, bay carver veya ayşe hanım, hüsamettin bey vb. şeklindeki bir kullanımla derdi yok.

Ben de bayan kelimesinden fazla hoşlanmam. Saygılı bir kelimeymiş gibi görünüyor ama nedense bana bu şekilde hitap edildiğinde bir dışlanma, küçümsenme hissediyorum. "Abla" deseler bu kadar alınmam doğrusu.

Ancak bir de şu var. Bu aralar bir grup da işi iyice abartttı, hiç bir şekilde "bayan" kelimesinin kullanılmasını istemiyor. Ben buna da karşıyım. Bazen bir ortamda "şuradaki adamlar" "şuradaki erkekler" diyemiyoruz,özellikle duyabileceklerse "şuradaki beyler" dememiz icap ediyor. Bu tür durumlarda "hanım" veya "bayan" kullanılabilir bence.

Erkek kelimesinin dildeki karşılığı dişi, bu kelimenin yalnızca hayvanlar için kullanılıyor gibi algılanmasının nedeni de dişilerin gereksiz hassasiyetidir. Kadın kelimesi İngilizce'deki "woman" kelimesine karşılık gelmektedir ki bunun erkekteki dengi "adam"dır. Cinsiyet sorulan formlarda vs. erkek kelimesinin karşıtı olarak dişi sözcüğü kullanılmalıdır.

repins +1

ince memed - yasar kemal

Açlık Oyunları üçlemesi

yüzüklerin efendisi ?
hani okumadıysanız ilginizi çeker diye.

açlık oyunlarını okudum.cerraha baktım ama pek benim tarzım değil sanki.aslında yüzüklerin efendisi iyi olabilir hatta ilk başta harry potter diye düşünmüştüm ama çok çocuksu dediler(özellikle kitapların kapakları) öneriler için teşekkürler yüzüklerin efendisini düşüneceğim :)

ejderha mızrağı serisi?

İnce memed +1.Bide niye tik atılmadığını merak ettim Memed'e.

ince memed hakkında bir fikrim yoktu.şimdi baktım okuyanların yorumlarına genel olarak herkes beğenmiş gibi gözüküyor.önerin için teşekkürler:)

harry potter'a haksızlık yapıliyor genelde. Tabii ki büyük bir edebi değeri yok ama okunmayacak kadar kötü de değil. Nispeten hafif bir şey okumak istediğinizde tavsiye ederim. En azından popüler kültürün önemli bir öğesi hakkında daha yakın bilginiz olur.
Ursula Le Guin'in Yerdeniz üçlemesini tavsiye ederim ben de (Yerdeniz büyücüsü/Atuan Mezarları ilk iki kitap).

bendede olmuştu. yan doktor komşu baktıydı. kıl kökü iltihabı dediydi galba. augmentin verdiydi antibiyotik kullandım geçti. olağan bişey dediydi.

not: tabiki doktora görünmek en mantıklısı

bende de olmuştu 3-4 ay kadar önce. doktora gitmedim baştan, ağrısı yok diye. sonra damarımı etkiledi, ordaki damar gerildi, çekilir gibi acımaya başladı. gittim,
kıl kökü iltihaplanmasından kaynaklanıyormuş, damarı etkilediğinden lokalle aldılar. şuan bi sorunum yok.

beze ağrıyorsa korkmayacan. doktora gidecen antibiyotik verecek kullanacan.

onu bilmemde koltuk altında boyunda falan lenf nodları vardır. herhangi bir hastalık durumunda şişiyo afacanlar ama başka durumlarda da şişebiliyor ihmal etme doktora git.

ilk görüşmeye hastalık bahanesi uydurulabilir, sınavı geçerseniz bir yerde çalıştığınızı ve mesai saatlerinde görüşmenizin zor olduğunu bildirin.

bir doktora gidip durumu anlatıp rica etsen, pazartesi için rapor yazar mı acaba?

evet bana geç haber geldiği için mecburen hastalık bahanesi uydurup pazartesi hiç gitmemeyi düşünüyorum
inşallah bi sorun çıkmaz.6 ayı falan doldurmuş olsam sıkıntı olmaz da daha 1 ay olduğu için izlenim kötü olacaktır ama yapacak birşey yok gibi gözüküyor

Halanızı diyalize götürmek zorunda kalın.

Ayağınızı burkun, üzerine basmamanız gerekçesi ile doktor 3 gün rapor yazıyor.

sevmiş. hatta babamı sevmemiş...

dalga geçilecek yargılanacak bişi değil sonuçta. annemin bir çocukluk aşkı varmış, babamın eski sevgililerini de annem hep bilirmiş, akraba oldukları için. kader kısmet 25 yıldır evliler şimdi :)

@tok oldugumuz halde yaftalar yiyoruz
inan ben de dalga geçmek için sormuyorum fakat akraba olduklarını söylediğin için kafama takıldı, sen de fiziksel ve ya zihinsel bir problem nasıl oluşmadı?

babanizla 15 yasinda vs evlenmemisse muhakkak sevmistir. platonik de olsa. zaten platonik veya degil ne farkeder, mevzubahis sevmekse? ha siz baska sey kastediyosaniz onu bilemeyiz

annem, babamla evlenebilmek için nişan atmış. anlattığına göre nişanın bozulduğu gün de, adam hüngür hüngür ağlamış kapısında. ama "kadınların efendi adam yerine piç tercihi" sonucunda, babamla evlenmiş annem. şimdi "lanet olsun o nişanı bozduğum güne" diyor, babam da "peki" diyor.

sonuç olarak fiziken babama benziyorum ve bu durumdan oldukça memnunum.

not: yadırganacak bir şey yok hocam, 25-30 sene önce de aşk vardı.

@dusunuyorum oyleyse vurun
öyle çok çok yakın bir akrabalık söz konusu değil zaten dedemin halasının torunu muymuş neymiş annem :)

edit: varım ne lan :) "otomatik tamamlama mode on" :)

annem nişanlanma aşamasına kadar gelmiş önceki adayla.

bildigimiz kadariyla sevmemis ama, evlendiginde 25 yasindaymis.
hadi en fazla 15 yasinda ergenlige girmis olsa, 10 sene boyunca hic bir erkege yan gozle bakmamis olma ihtimali olacagini zannetmiyorum.
illa ki sevmistir de, kimsenin haberi yoktur.

Annem 15 yaşında evlenmiş babamla. Yaş bu olunca ilk aşkı da babam oluyor. Anlatırken 'o yaşta aşkı ne biliyorsam' diye eklemeyi ihmal etmiyor

sevmiş, hatta bir kaç tane de çıkıntısı olmuş o zamanın tabiriyle:)

görücü usulü 16yaşındayken evlendirilmiş. ama zaman ilerledikçe babamın iş arkadaşları falan snaırım annemi hoş hatun olarak görmüşler. asılma yok ama özenmişler yani. ne güzel karısı var falan.. bunları duyunca neden ilk çocuk olup babama çektiğimi sorarım hep.

evlendiklerinde babam 28 annem 25 yaşındaymış. ve ikisi de birbirlerinin ilk sevgilisi olduğunu iddia ediyorlar. ben de bunu yemiş gibi davranıyorum. hayır 22 yaşında adamım ağrıma gitmiyor değil bu tarz şeyler.

şöyle düşünmek lazım onların devriyle şimdiki devrin arasında bir ton fark var. olmuştur garanti eğer çok erken evlilik söz konusu değilse. olmuştur da o zamanlar olan ilişkiler de bu zamanın ilişkileri gibi değildir, bir yerde bir masanın iki ucuna oturdukları bile vaki olmamış olabilir, platonik takılmış olabilirler. ama işte çocuklarına bunu anlatmak ayıp geliyordur falan.

@falandankorkmamfilandankorktugumkadar çok sevdim sizinkilerin hikayesini :)

bizimde böyle alengirli bir biraraya geliş öykümüz var, çocuk istemiyorum ama sırf bu hikayeyi anlatmak için çoluk çombalağa karışabilirim :P

evet sevmiş ama çocuk öğretmen adayıymış, "öğretmenle evlenirsem bana rahat bir hayat sunamaz." diye düşündüğü için 22 yaşındayken üniversiteden hocası olan babamla evlenmiş ama yine de aşk evliliği olduğunu söylüyor.

babam da daha öncesinde başka biriyle nişanlıymış. kız nişanı bozmuş, başkasıyla evlenmiş.

sevmemis... babami da sevmemis basta... zira henuz 15 yasindaymis... sonra ise babami canindan cok sevmis, seviyordu...
simdi ise yaslilar... didisip duruyorlar...

evet aynen öyle oluyor:)

bende de oluyor.
ne pis insanlarız be

yoo hiç de pis değilim valla. oturuyorum güzel bir koku... ne bu derken ter koktuğumu farkettim. ama o kadar hoş geldi ki burnuma... :)

bazen ama çoğunlukla bana da kötü gelir :)

benim terimi şişelesinler parfüm diye satsınlar satış rekorları kırmazsa takayiyamaşitabombambaa bombambaa

hormonların coştuğu dönemlerde olur öyle.

olmadı.

genellikle net.te herkes sosyal kimliğinden sıyrılmış bir biçimde davrandığı için, en uygun tanışma yeri olarak düşünülebilir. ne statüsü, ne fiziki özellikleri hiç bir şeyini bilmeden, sırf kişiliğini tanıyarak hareket ediyor olursunuz. tabi ki güzelliktir, kariyerdir bunların peşindeyseniz gerçek hayat ideali :)

oldu ve o zamanları hatırlayınca "ne kadar gerzek biriymişim" diye düşünüyorum.

net bi cevap oldu sanırım.

olmadı.

internetten tanışıldıktan sonra buluşulduğunda genelde hayal kırıklığı yaşanıyor. karşı tarafı zihninde herşeyiyle(boy,pos vs) hayal ediyorsun ama yüzyüze geldiğinde hayalinden çok uzak birisi karşında olabiliyor.

olmadı. genelde yüz yüze gelince hayalkırıklığı oluyor. o yüzden barda tanış daha iyi derim ben.

internete genel amacı belli insanlar geliyor. çoğun sevişebileceği bir partner aramaya giriyor. geyik insanı da çok. ciddi takılanlar az(yani illa ki evlilik değil ama sevgili arayan ama çevresi buna müsait olmayan). niyetine göre bir sürü insan bulursun. ama mutlaka bir problemleri oluyor. ya eski sevgilisinden ayrılmış ya ne bileyim çirkin ya da iktidarsız ya da adam parası yemek isteyenler ya da kalbi çok kırılmış intikam almak isteyenler...

bir keresinde olacaktı, kızın şişman olduğunu anlayınca arkama bakmadan kaçtım. gözünle görüp etmeden olmazmış bu işler.

Oldu da bir daha olmaz mesela, çok saçma bir şey çünkü.

oldu ve arada bir iki ayrılığı saymazsak 3, yıl doluyor.

çok oldu ama sıcak bakmıyorum. Her ne kadar buradaki insanlar da sokaktaki insanlar olsa da internet üzerinden sosyalleşmeye çalışan insanın psikolojisini normal görmüyorum (kendim dahil).

Yine de artık ilk tercihim internet değilse de olursa hayır demem yani.

(yazar burada duyurucu güzel kızlara seslenmiş)

eğer eşcinselseniz zaten başka şansınız da olmuyor. dolayısıyla tüm sevgililerim internetten oldu.

oldu gayet de güzel gitti.

hayal kırıklığına niye uğransın onu da anlamadım webcam denen bir şey var. o da olmadı facebook da boy boy fotoğrafları var. sırf hayal alemi üzerine bir ilişki kurulursa orda ciddi sıkıntı var zaten.

toplum olarakta nedense internette tanışıp sevgili olmak utanılacak bir şeymiş gibi karşılanıyor, aslında örnekleri çok.

oldu gayet güzel devam ediyor... 4 yıla girildi.