yaşlılar fazla yürüyemez, yorulurlar. bu nedenle Bozcaada ve Kınalıada'ya gitmenize değmez. Heybeli ve Büyükada daha verimli olur.

Heybeliada'daki değirmen burnu güzeldir. Bir de arka tarafında Çam Limanı denen bir yer vardır. ama Büyükada'da bu iki yeri de kapsayan yerler vardır. Büyükada'ya götürmek en ideali olur.

büyükada.
en büyük avantajı fayton'la gezinti yapılabiliyor olması. faytonla tur fiyatı 50 lira falan gibi bir şey yalnız, aklınızda olsun.
fayton istemezseniz de iskeleye yakın sokaklarda bir sürü konaklar falan var, onlara bakına bakına gezinebilirsiniz.
sonra da iskele civarında ister balık lokantasına gidin ister dondurmacıda ya da çay bahçesinde oturabilirsiniz.

büyükadaya gidin bence. daha turistik olduğu için vakit geçirecek yer de çok. biraz tepelere çıkarsanız piknik alanları da var. eğer sahilde gezmek isterseniz birçok restoran, cafe vs var. eğer çilek mevsimi olsa, balıkçıların yakınındaki manavdan alın mutlaka derdim :)

not: eğer anadolu yakasından geçiyorsanız, kadıköyden değil bostancı'dan binin vapura/motora, kadıköyden giden vapur en son uğruyor büyükada'ya. Bostancı'dan gidenlerse ilk büyükada'da duruyor.

dayım iki yıldır uğraşıyor, temyiz memyiz derken bir yıl daha sürebilir diyor. ama aynı iş yerinden bir arkadaşı daha dava açtı onunki 9 ay sürdü.

is mahkemeleri diger mahkemelere gore cok daha kisa surer ve mahkemenin karari baglayicidir.

davayi kazanirsaniz calismadiginiz sureyi de oder patronunuz, ise donmek isterseniz hakli gorulurseniz sizi 15 gunde ise almali gibi abuk detaylari var genelde calisanin tarafinadir, ahlak kurallarina aykiri birsey veya gorevi kotuye kullanma diyecek birsey yapmadiysaniz eger tabiki..

siz davanizi acin gene de bir an once hemde, bu isler diger mahkemelerden cok daha kisa surede biter her turlu
(ben uzun surmeyip birkac ayda sonuclanmali diycem ama arkadas yillar demis, bilemedim)

mahkemelerin süreleri hiç belli olmaz. bunun yanında evet mahkemeler işçilerin tarafında gibidir. ama önemli olan gerçekler tabi (sizin için söylemiyorum) işçileri tutuyor derken mesela ülkede genel anlamda sigortasız çalışma çok olduğu için bu tür davalarda daha bir işçiye inanır oluyorlar (2 yıl çalıştım 1 yıl sigortalı olmuşum .. gibi) sizin durumda da kazanma ihtimaliniz çok.

mahkemeler isciden yana evet , bizim patron bi suru ugrasti avukatlar tuttu hatta fabrikadan yalanci sahitler bile ayarladi adamlar yillarca calistiklari arkadaslarinin yuzune baka baka yok calismadi bu adam burda dediler ama zamaninda adama takdir plaketi vermis patron super calisiyosun aferim diye :D adadm da saklamis / 1-2 yil da surdu mahkeme ama soonuna adam faiz tazminat bilmemne derken yuklu bi para aldi . zamaninda patron anlassaydi yarisindan bile az oderdi ama inat etti zararli cikti. iyi de oldu

hurarsiv.hurriyet.com.tr

yurtdışı ise pasaport kontrol noktasında, yurtiçi ise bilet konrtol noktasında bırakıyorsunuz suyunuzu

peki neden böyle birşeye gerek duyuldu?

suyunuz 100 ml'lik olursa -ki bunu hala uretmeyi dusunen bir firma cikmadi yanilmiyorsam- guvenlik kontrol noktasinda alabilirsiniz suyunuzu yaniniza.
100 ml uzeri hicbir siviyi sokamazsiniz ucaga. yalniz burda bi durum var o da su, artik bi cok havalimaninda, son guvenlik noktasindan sonra su satin alabileceginiz yerler var, guvenlik kontrol noktasinda suyunuzu biraksaniz bile, gectikten sonra ya otomatlardan ya da ordaki kucuk marketlerden suyunuzu alip, ucaga goturebilirsiniz.

11 eylul amerika saldirilarindan sonra getirilen kisitlamalardan

birisi yaninda getirdigi siviyi flasla patlatarak ucakta patlama gerceklestirmek istemisti bir suru detay var

bir de ameirkada tamamen yasak ama ic hatlarsda sanki turkiyede serbestti..


ben guvenligim icin olan her seyi destekliyorum, manyaklarin yapabildigi bir firlamalik varsa yasaklasinlar varsin bir su alamayim ama aklim yerinden clkmasin

güvenliği geçtikten sonra her tür sıvı satışı var. dert etmeyin.

peki kontrolden geçtikten sonra yine yarım litrelik suya 2 tl bayılıyor muyuz yoksa yasaktan sonra fiyatlarda bir düzenleme yapıldı mı?

musluk suyunun icildigi ulkelerden birindeysen bos siseni gecir guvenlik noktasindan, sonra da tuvaletten doldur. ben oyle yaptim hep.

burda bir detay daha var yalnız. kuralları dikkatli okuyunca sadece su değil, tıraş köpüğü, jöle, parfüm, deodorant, hatta bazı koltukaltı roll-on'lar bile bu kapsama giriyor.

Yani istanbul'dan antalya'ya bir haftalığına tatile gidiyorsun uçakla, bunların hepsini istanbul'da bırakmalısın. antalya'da bunlardan satın alacaksın, sonra uçakla dönerken de onları da antalya'da geri bırakacaksın.

iş kozmetik firmalarına yaradı gibi gözüküyor.

@sisematematikci, senin verdiğin linkteki haberde uçak altı bagajda bunların taşınabileceği yazıyor ama.

arkadaslar, burda bi hatirlatma daha yapmam lazim.
bu sivi yasaklamalari, sadece ama sadece kabin bagajlari icin gecerli. yani yaniniza alacaginiz bagajlar icin gecerli.
onun disinda, ucaga verdiginiz (yani checkin bagajlari) bagajlarda herhangi bir sivi kisitlamasi yok, tras kopugu, rollon, sarap, salgam, vs. gibi herseyi checkin bagajiniza verebilirsiniz.
ayni zamanda, bi nokta daha: boyu 100ml'yi gecmeyen ve toplaminda da 1lt'yi gecmeyen sivilari, tras kopuklerini, rollonlari, parfumleri, salgamlari da yaniniza alabilirsiniz.
yani, rollonlarinizi, parfumlerinizi, kremlerinizi cope atmaniza gerek yok, yeterki maksimum boyutlari 100ml'yi gecmesin.

Hmm. Sağolun o zaman :)

bu arada bu efsanenin aynı zamanda demir perde ülkeleri için de söylendiğini biliyor muydunuz?
tüm komünist ülkelerin birbirini bağlaya yeraltı tünellerinden bahsedilir.

ayrıca bunun doğrudan uygulamalısını ama tüm avrupa ülkelerini birbirine bağlayanını Emir Kusturica'nın Underground filminde görebilirsiniz.

Sorunuza cevap değil, ama umarım silinmez.

das tor zur unterwelt kitabında istanbul'u iskoçya'ya bağlayan tünllerden bahsediyor.

nerden aklımda kalıyor böyle şeyler bilmem ama 20 kasım 2011 de ömer çelakılın programında bu konu tartışılıyordu :D

tvarsivi.com

şöyle bir şey var: bit.ly

hastane olarak siyami ersek başta gelir, sonrasında koşuyolu kalp damar hastanesi, ardından da cerrahpaşa iyidir.

doktor adı bilmiyorum.

kalp işinde bildiğim tanıdığım herkes yıllarca florence nightingale'e gitti. dedem ve bir sürü tanıdığım insan orda bypass oldu. bahsettiğim dönemler 3-5 sene ve daha öncesi. yani son durumu bilmiyorum ama bu hastane, özeller arasında bir numaraydı zamanında diyebilirim.

çağlayan'dakinden bahsediyorum elbette.

mehmet akif göğüs kalp damar hastanesi mehmet ertürk

uğrayacaksanız ve hala ordaysa çook eski bir talebe hemşiresinden selam söyleyin

orda değilse de meraklanmayın, tüm doktorları altın gibidir

babam, etrafimdaki bir cok doktorun ve tanidiklarin tavsiyeleri uzerine gonul rahatligiyla Memorial hastanesindeki dr.servet ozturk. alaninda isim yapmis ve insanligini kaybetmemis sayili doktorlardan. babamin ameliyati sirasinda diger hasta yakinlariyla da konusmustuk ve hepsinin tanidiklari daha once servet hoca'da ameliyat olmuslardi. servet hoca icin cok cok olumlu seyler duydum. canim babami da iyilestirmis, bize sapasaglam teslim etmistir sukurler olsun ki.

cok gecmis olsun!

teşekkürler. vakıf gureba hastanesinde de dekan olan prof. dr. ömer göktekin'i tavsiye ettiler. kendisi yapıyormuş operasyonu. onunla veya hastaneyle ilgili bilginiz var mı?

program ekle kaldırdan silmeyi dene.

firefox kullanıyorsan, sağ üst köşede 'arama motorlarını yönet' i karıştırmayı denedin mi?

@elikası belirttiğim gibi, program ekle kaldır da yok.
@yadigar birkaç program denedim, onlar da bulamadı.
@werderweremem arama motorlarını yönetten sadece google kalacak şekilde kaldırdım tüm arama motorlarını. ancak hala aynı sorun.

Yandex'in Firefox ile ortak hazırladığı bir sürümü var. fx.yandex.com.tr adresinden indirilebiliyor. Firefox'un bu sürümünde arama motoru ve ayarlar default olarak Yandex bazlı geliyor ve bazı ayarlar değiştirilemiyor. Yanlışlıkla bunu yüklemiş de olabilirsin.

Tarayıcıyı kaldırıp tekrar kur derim. Yer imleri vs. varsa da yedeklersin.

@yadigar dediğiniz program işe yaramadı.

@sinematematikci firefox'u kendi sitesinden indirdim. daha bir saat öncesine kadar dahi sorunu yoktu. yeni oldu yani bu yandex ibneliği.

addons.mozilla.org

menü çubuğundaki araçlar/seçenekler/gelişmiş içinde genel sekmesi altında üstten ikinci sırada "yazmaya başladığında ara" seçeneğini seç tamamdır.

www.youtube.com

bir de turkcell in reklamlarını hangi reklam ajansı çekiyorsa onun web sitesinde 'işlerimiz' bölümünde %99 vardır.
publicis yorum,marka,saatchi&saatchi falan artık tek tek bakacaksnız hangisindeymiş. benim oyum TBWA veya mediaturgul diyor.

bazıları şurada var: www.rabarba.com
peki hangileri lazım belki yardımcı olabilirim.

bi adam varmış, otomobil fuarında bi tane arabaya bakmasına izin vermemişler falan. buda buna bozulmuş lan demiş ben size gösteririm. şimdi çoğu otomobil fuarında o adamın ürettiği arabalar sergileniyor. ismini vermiyeceğim çünkü kendisini hiç sevmem ve reklamını yapmak istemem ama hikaye gerçek.

bu çocuk okumaz veya kafadan zoru var denilip okuldan atılan; sonra da bilim adamı olanlar da var.

www.gelisenbeyin.net

einstein

şimdi efenim yanlış şeyetmiş olmayayım da, hitler'in resim öğretmeni yaptığı bir resimden dolayı bunun kafasına vurmuş. öğretmen de yahudi imiş. bu o hırsla sen hem ressam ol hem yahudileri yak falan. garip.

silikon vadisi'ndeki pek çok patron

matematik öğretmeninin kafası çok bozukmuş. öyle, ders mers anlatacak hali yokmuş.
zaten, aslında ders bedencininmiş de, bedenci okulda olmadığı için buna vermişler dersi. tabi, sınıfa feci gol olmuş bu. çıkıp top oynamak varken; oturup matematik çalışılacak!
neyse, hoca demişki, 1'den 50'ye kadar olan sayıları teker, teker toplayın bakalım sonuç ne çıkıyor? hesapta tabi, öğrenciler bunla uğraşırken, hoca da kafa dinleyecekmiş.
neyse, hoca iki adım atıp tam yerine oturacakmış ki Gauss adında bir çocuk çat diye cevabı söylemiş. hoca da "nasıl lan şimdi cevap bu mu? nasıl buldun ki?" demiş şaşkın, şaşkın. Gauss'da "tabii cevap bu. geleyimde göstereyim yöntemimi" demiş. bir de güzel kanıtını yapmış tahtada. hoca, tabii şaşkınlıktan beş karış; ama kıskanmışta küçük Gauss'un dehasını iblis ve ileri, geri konuşmuş. Gauss'da "senden bi yol olmaz hoca!" diye çıkışınca araları iyice açılmış hocasıyla. lise boyunca hep kavgalı kalmış hocasıyla Gauss.
ha ama, bugün sorsan Gauss'un hocasını bi allahın kulu tanımaz; ama Gauss'u herkes bilir.

minareyi çalan kılıfını hazırlar'a benziyor ama değil :)

Acısını veren Allah, sabrını da verir.
Derdi veren Allah, dermanını da verir.
Darlığı veren Allah, bolluğu da verir.
Çocuğu veren Allah, rızkını da verir.

(...) Yani Allah kula sabır ihsan etmezse kul, sabra dayanamaz. Nitekim hoşa gitmeyen bir olay karşısında “Bunu veren Allah, sabrını da verir” denilmiştir.
Kaynak: www.rehberdergisi.com

Bu konuda bulduklarım bunlarda ibaret...

cocugu veren allah rizkini da verir derler bi de ama..

kaskı veren allah motorsikletide verir.

tam aynısı olmasa da şu da vardır; "ağılda kuzu doğar, otlakta otu biter"

dayanamadım arayıp sordum anneme; tekeri veren, arabayı da verir gibi birşey dedi sanırım. yani atasözü falan değilmiş, ama bugünden itibaren olabilir isterseniz.

bu atasözü değil, yanılmıyorsam aziz nesin'in bir hikayesinde geçiyordu. bir dönem ülkemizi sarmış olan kuyruk bekleme hadisesinin ele alındığı hikayede ota boka kuyruğa giren insanlar var. bir de insanlar ne kuyruğu olduğunu bilmeden öylece sıralanıyorlar, ne çıkarsa bahtlarına indirimli alıyorlar. bir teyze de dahil olduğu kuyrukta araba lastiği dağıtıldığını öğreniyor, "senin araban yok ki lastiği napıcan" diyenlere "olsun, lastiği veren allah arabayı da verir" diye cevap veriyor.

kısa boylu esmerse o çocuk 250 milyar kazanmıştı.

125bin kazanmıştı yanlış hatırlamıyorsam. (250bin de olabilir :)

işte en ayırt edici tarafı saçlarıydı, fazla hatırlamıyorum haricini

M.Çelik Özdeş

evet o isme gugıldan ulaşmış fakat emin olamamıştım tipik saçlı çocuğun o olduğuna. video falan bulunur mu ki bi daha bakiym ben de.

yok! video yok kıran girmiş hay lanet :/

şu çocuğu diyor olabilir misin: alkislarlayasiyorum.com

o değil yav, benim dediğim çok eski 2000 yılıymış :/ mehmet çelik özdeş. videosunu bulan olursa mutluluktan harflerle bile gülebilirim. taktım

facebook'u burda kayıt almıştır mutlaka sor istersen :D

www.facebook.com

sadece aynı türdeki arama kayıtları gruplanıyor. mesela üst üste 5 kere yapılmış cevapsız çağrı gruplanır... gibi

Hastanesine gore değişiyor. Cerrahpasada 12'ye kadar, FSM hastanesinde 11'e kadar.
Bir de kilpayi kaçırırsan rica et, yardımcı olabilirler, ya da acildeki kan alma merkezine veya doktoruna söyle, belki insaf edip yardım edebilirler.

her kadının organı farklı.

evet tartmışlar.

bir avuç et 250 gram geldiği için tapçukta avuç içi kadar olduğu için sanırım attım ama oldu sanki ?

hahahahaha.
o sembolik bir rakam ya. hee kesip tartmışlar.

evet ciddi ciddi kesilip tartılmıştır.

Her bir organın, uzvun ağırlığı kadavraların kesilmesiyle hesaplanmıştır. Hacimden her zaman hesaplanmaz çünkü doku yoğunluğu degiskendir.

carmageddon değil di mi?

yok canim o degil. onu da oynamistim. az yaya ezmedik orada da :D

ignition belki.

yok abi bu da degil ya, çöl gibi bi şeyin ortasında gibiydi sanki. diğer araçlarla çarpışınca yamuluyodu sağı solu. sonra da pöff diye kara kuru bi şey oluyodu araba :)

kafayi yicem, bunlar da degil :)

arabalarin modelleri bile yoktu, kutu gibilerdi :)

gta'nın ilk versiyonu olabilir mi? kuş bakışıysa tabi.

abi yok naptin, gta degil.

micro machines olmasın?

hayir hocam, maalesef bu da degilmis. :(

Death Rally?

maalesef abi, en son umut eve gittigimde eski cd'leri karistiracagim. herkese cabalarindan oturu tesekkur ederim :)

edit: 4.5 ay sonra gelen edit. big red racing imiş oyunun adı. cd magazine temmuz 1996 cd'sinden buldum elimle koymuş gibi.

link kurbağa olmuş

söylediği yalanlar yalan değil gerçektir. yalanlar söyleyeceğini sanmış ama yalan söylemiş yalan söyleyeceği hakkında. yalan diye kötü bir şeyden bahsetmiştir kadın , ama bu gerçekmiş.

:))

bana tek bi yalan söyledi mesela 'seni seviyorum' gerisi gelmedi, başka yalanlarla desteklemediği için inandıramadı, acı çektirdi vs gibi şeyler

neden hala ikna olamıyorum,anlam veremiyorum bilmiyorum. kendimi kınıyorum ve laflar hazırladım. :(

bu adam yalanlarla bozmuş kafayı öncelikle. bkz. lavinia (bkz vermeyi bilmiyorum çaktırmayın)

benim anladığım bu yalanlar istemiş hani basit küçük yalanlar, ama kadın bir tane sağlam yalan söylemiş. hayat memat meselesi gibi bir konuda diyelim. yine de şiirin tamamını okumak lazım bence anlamak için.

@demet tesekkur ederim. tam da inanmak istediğim buydu.

sürekli yalanlar söyleyen bir kişi olsaydı eğer sorun değildi. ama gerçekleri söyleyen bir kişiydi ve buna rağman bana 1 yalan söyledi. beni de bu yıktı.

demeye getiriyor.

hayatında olup yalanlar söylese bile hayatında olmasıyla yetinecekti ama sadece bir yalan söyleyip gitti yani "sen benden daha iyisini hakediyrosun" vs gibi tek yalan öyleyken böyle işte

ilk anladığın her zaman en doğrusudur :) şiir öyle üzerine düşünülecek, mantıkla açıklanacak bir şey değil.

üniversite mezunlarına göre iş hayatında 250 TL daha yüksek maaşla ve bir ünvan yüksek başlıyorsun o kadar.
zaten sen 2 sene yüksek yapana kadar, sınıf arkadaşların da bir işe girip 2 sene sonrasında terfi oluyor ve zamlarla aynı seviyeye geliyor.

branşın ile ilgili sektörlerde değilsen fark pek yok anlayacağın.

bölümüne göre daha net cevaplar gelebilir bence.
benim akademisyenlik düşüncem vardı, askerliği ve piyasayı düşünmeden direk yükseğe başladım. başladıktan kısa süre sonra akademisyenlikten vazgeçtim ama bu sırada bir "santez" projesi başvurumuz vardı ve yükseğe devam ettim. zaten aile yanında olduğum için aldığım ücret başlarda güzel gelse de şimdi benimle birlikte mezun olan arkadaşlarımın kazandığı iş tecrübelerini ve aldıkları zamları gördükten sonra yüksekten soğudum diyebilirim.
boş boş bir yüksek lisans değil bu üstelik, proje de yapıyorum ama geleceğe dair çok kararsızım. belki bundan 7-8 yıl sonra iyi ki yapmışım derim bilmiyorum ama şu anda çok gereksiz gelmeye başladığını düşünüyorum.
benim bölümüm makine mühendisliği bu arada. başka bölümlerde piyasa durumu farklılık yaratacaktır elbette.

yüksek bittiğinde hala tecrübesiz olacaksınız. yabancı dil de allah kerim.

eğer bilg müh için konuşuyorsak; çok spesifik bir alanda çalışmak istiyorum demiyorsanız evet pek de faydası yok. yazılım mühendisliği yükseği yaparsanız yararlı şeyler öğrenirsiniz yazılım süreçleri falan fişman konusunda belki ama bir işe girdiğinizde bunları uygulayamayacaksınız. size bir görev verilecek, varsa - ki nadiren olur - bir adet yazılım metodolojisi(ve diğer teknikler) kullanacaksınız ki bunu size zaten orada kısa sürede öğretirler. Öteki yandan öğrendiğiniz şeyler bir proje geliştirmede vs konusunda karar vermelerde işinize yarar ama siz karar verecek pozisyona gelene kadar öğrendiğiniz şeyler artık zaman aşımına uğramış olacaktır muhtemelen; hatırlarsanız tabi hala bir şeyler.
Tabi yanında yapacağınız projeler faydalı olacaktır ama bir iş yerinde yapılan proje gibi olmaz.

cok ozel alanlarda calismayacaksan yuksek lisans tam bir vakit kaybi turkiyede bu alanlarin hicbirisi yok sanirim ufak bir veri madenciligi ve is zekasi diye bir niche haric hicbirsey yok birkac tubitak destekli teknokent vs. leri haric ki onlar da adam doyurmaz. aselsan tarzi yerler pasa dedene bakar yani bos bombos bir istir yuksek turkiyede.

zaten is ilanlarina bak ya java ya net der sacma sapan programlarla omrunu curutursun ben sirf emeklerim boisa gitmesin bu boktan piaysaya mahkum akalmayayim diye yurt disina kacmanin yolunu ariyorum yapacaksan yuksegi mutlaka disarda yap hem gorgun artar yabanci kulturleri gorursun hem de okudugun ir ise yarar almanyada falan bile tonla imkan var ki abd bilgisayar isinin mekkesidir

e5 ten veya minibüs caddesinden metrobüse git. metrobüse bin mecidiyeköy de in metroya bin itü nün durağında in ama doğru yöne gittiğinden emin ol metronun

Şöyle: Kozayatağı CarrEfour'un ordan 129L'ye binilir, 4 durak sonra FSM üzerinden Zincirlikuyu metro durağında inilir.

metrobüs'ten zincirlikuyu'da inip yukarı çıkıp maslak yönüne giden bir sürü otobüslerle de gidebilirsin. (yürüme yolu metroya göre daha kısa)

En hızlı; 500T veya 129L otobüsleriyle 4.Levent'e gidilir. Ardından 4. Levent'te Hacıosman'dan geçen herhangi bir otobüse binilip İTÜ durağında inilir.

Hacıosman yazmasa da İTÜ'den geçen otobüsler var tabi de şimdi tek tek numaralarını verip kafanı karıştırmayalım. Sen Hacıosman yazısını kolla

anladığım kadarıyla, "damsız yardımcı olamıcaz" demek istiyorsunuz.
üye olan kişinin gerçekten bayan olduğunu nasıl tespit etmeyi düşünüyorsunuz?
maalesef bizim memlekette abazaların önünü kesmek çok zor, akın akın gelecekler. (bkz: operation harun abi next episode)
site ingilizce olursa bir noktaya kadar dur diyebilirsiniz belki, facebook türkçe olmadan önce daha sakin bir yerdi hatırlarsınız; ama bu da sizin hedef pazarınızı kısıtlar.

belki sağlam algoritmaya sahip bir referans sistemi ile birşeyler yapabilirsiniz. bu da sitenin gelişmesini yavaşlatabilir.

işin dengesini anlatayım,

içerde hatun üye olması lazım ki erkekler gelsin. Hatun üye yoksa erkek de gelmez. Erkeklerin tüm iletişimini kısıtlarsan basıp giderler, ama tam özgürlük de vermemek lazım. İçerdeki hatunların fake olduğu anlaşılırsa (bot vs.) erkekler yine gider.

Bu kadar sitenin çektiği en büyük sıkıntı şu, kadın üye bulmak zor.

kriterden kastın nedir? eğitim durumu,maaş gibi konularda mı bir ayrıma gidilecek veya "adamın tipini beğenmedim o zaman siteye almayalım" mı denilecek? insanlar bu tür partner bulma siteleri ile sınırlı kalmıyor zaten en basitinden couchsurfing gibi amacı bambaşka olan sitede bile abaza kaynıyor bunun önüne geçilmesi o kadar kolay değil.ha özellikle türkiye için konuşacak olursan ne kadar ince elersen kullanıcı sayın o kadar az olacaktır.düşüncede kısa vadede daha elit bir görüntü çizilmesi hedeflense de uzun vadede siberalem'den bir farkı olmayacağı görüşündeyim.

@sli, teşekkürler önerin için.
açıklamada eksik anlatmışım, onu farkettim. bir kişi siteye üye olduğunda sadece rumuz alacak, onun dışındaki tüm bilgilerini facebook ile login oldukları bir sistem üzerinden çekeceğiz. böylece güvenilirlik biraz daha artacak. bu kişilerin de cinsiyetlerini algılamanın bir kaç teknik yolu var. Birini şöyle tarif edeyim; bir kişi hürriyet magazin internet sitesine girmişse, daha sonra mahmure.com'a girmişse, bir iki yemek tarifi sitesine girmişse bu kişiyi "kadın" olarak saptayacak bir algoritma olacak, eğer facebook profilinde de cinsiyeti kadınsa, fotoğrafları da fake olarak gözükmüyorsa, hatta facebook'tan yazdığı gönderilerden de kadın olduğu anlaşılıyorsa o kişiyi %99 olasılıkla kadın olarak düşünüp sisteme dahil edebiliriz. aynısı erkeklerde de geçerli, araba sitesini, futbol sitesini gezmiş bir kişiyi aynı şekilde belirleyebiliriz.

burada şu sıkıntı ortaya çıkıyor. kişilerin kişisel bilgilerine erişmiş oluyoruz, ama bu bilgileri sadece emin olmak amaçlı kullanacağımıza dair politikamızı onaylatırsak ve etik çalışacağımıza kişiyi inandırırsak sıkıntı olacağını pek sanmıyorum.

tabi ki her sistem gibi bunu da atlatan olacaktır ama maksimum önlemi almaya çalışacağız ve maksimum denetim dahilinde olacak.

@7th son of a 7th son;
üyelik kriterimiz dürüstlük ve minimum ahlaki koşulları sağlamak olacak. huzuru kaçırmayacak şekilde olduktan sonra her insanı sisteme kabul edebiliriz. sonuçta her insan karakterinden hoşlacanak bir de karşı cins olabiliyor. kişilerin verdiği bilgilere göre, ilgi alanları veya cümle yapılarına göre bile bir database oluşacak ve buradan öneriler sunulacak.

dediğiniz sistem mantıklı fakat bir kadın olarak ben mahmure.com'u ilk kez sizden duyuyorsam ve formula 1'e özel ilgi duyuyorsam ya da harley gruplarına falan üyeysem. ya da erkek adam bekarsa ve internetten tarif bulmadan yemek yapmıyorsa, ve aç kalmamak adına yenilikler denemek üzere çeşit çeşit sitelerde dolaşyıorsa...
yani sistemin açıkları var :) üzgünüm. cinsiyetçi rolleri çevrenizde gördüklerinizle kısıtlarsanız, çevrenizde gördüğünüz profilden çok farklı bi grup olmaz sitede.

@ahandanick
mahmure.com veya diğer siteleri örnek olsun diye verdim. demek istediğim kadın siteleri/erkek siteleri mantığıydı. Tabi ki her siteyi indexleyemeyiz veya indexlediğimiz her kadın sitesinin ziyaretçisi kadın olmayabilir. (mesela youtube.com'a herkes girer gibi). Fakat mümkün olduğunca çok veriyi analiz edebiliriz.
örneğin sistemde 60 yaşındayım diyen bir kişi eposta adresini 2 saniyede yazıyorsa, klavye hızından da yaş kontrolü yapabiliriz.... gibi.

cinsiyet ayrımını da kaliteyi çok düşürmeyecek şekilde yapmak lazım. Yani başkasını rahatsız eden, fake profil açan, hakaret eden.. vs kişileri de bir şekilde siteden uzak tutabilmek gerekiyor.

neyse

şöyle söyleyeyim, işim gereği bolca facebookla içli dışlıyım. En büyük sorun, kullanıcının o yetki ekranını geçmesidir. Çoğu kişi o yetki isteme ekranında yazan şeyleri görünce izin vermiyor, geri adım atıyor.

Sizin doğum tarihi, sevdikleri şeyler vs. yi istemeniz, kullanıcıdan çok fazla şeyden izin istemenizi gerektirecektir, bu da kullanıcının gözünü korkutur.

Aynı şekilde, algoritmanız asla kesin sonuç veremez, bu algoritma kurbanı olan kullanıcılar küser ve siteye geri döndüremezsiniz.

dediğinin yapılmışı var; hocam.com

bence sıradan bir film kötü değil ama ondan daha iyileri o kadar göz önündeki pulp fictionu övmek abartılmış gibi görünüyor overratedin allahı kısaca.

değil. diyalogları çok özel. daha sonra baya taklid edildi yanılmıyorsam.

değildir, çevremdeki insanların hiç bi zaman "ooo pulp fiction mı çok baba film abi evet tarantino off evet abi" şeklinde dolaştığını görmedim hiç o yüzden diyorum bunu.

ama kime inception desem "oooo nolan tabi kesin yapacak, nolan yapar abi, nolan abi götümü çekse film olur" şeklinde tepkiler aldım.

iyi film mi, bence evet. hatta çok iyi film.

ama imdb'de 4. olacak film mi, bence değil.

bence.

@darknum_ tarantino'nun olayı bu derken ? tarantino'nun olayı ne? filmin kötülüğü değil zaten demek istediğim bu mudur yani imdb'de top 10 da yer alacak bir şeyi de yok diye düşünüyorum bagdf+1

hayır!

evet. karakterler tek tek bakıldığında amerika'da var olan karakterlerdir. ama hepsini bir filmde harmanlamaya çalışmak abartıdır.

Fakat kült film dediğin böyle olur. the holy mountain gibi...

saiko'ya katılmakla birlikte top 250'de 4. olacak kadar da iyi olduğunu düşünmüyorum. reservoir dogs daha iyi bence.

filmi iyi yapan en buyuk ozelligi derin diyaloglaridir, ozellikle samuel l. jackson'in diyaloglari muhtesemdir. karakterleri de oldukca ilgi cekicidir. diger sahnelerini de cok sevmistim, tek tek saymak istemiyorum spoiler olmamasi icin. muzikleri de fena degildir. oyunculuk zaten oldukca iyi. genel olarak komedinin aksiyon ile bir arada ve dogal bir sekilde aktarilmis olmasi da diger bir olumlu yonu.

ama asil guzel yonu diyaloglardir derim (tekrar) ve kacarim.

edit: tarantino favori yonetmenlerimden degildir ama mevzu pulp fiction olunca sezarin hakki sezara

pulp fiction candır...

soundtrack'i, içerdiği oyuncular, oyunculuklar çok iyi...

bence şu açıdan abartı; reservoir dogs ve jackie brown daha iyi. ayrıca zaten kanımca tarantino'nun olayı öyle "oluuum ne filmdi laaaaaaaa" denilecek filmler değil. ben hastasıyım şahsen çünkü oyunculukları harika, müzikleri pek bir şahane oluyor. ayrıca kamera açılarından tut konusuna kadar her şeyi de son derece ilginç oluyor. tekrar tekrar izleyesi geliyor insanın. budur yani diye düşünüyorum.

kral çıplak demek gerekirse.abartılmış bir filmdir.

movie maker'ın hata verdiğini de ilk kez duydum. default olarak gelen bir programdır. tüm videoları wmv formatında yapınca genelde çalışır. bence o programı düzeltmeye çalış. yok yine de olmuyorsa www.google.com.tr programı fena değildir.

sen beni dinle power director indir. kolayca halledersin, efektten bol şey de yok. 9u indir tam sürüm.

www.boilsoft.com 15 gün deneme var ama işini görür

elimde camtasia varmis, onunla hallettim. tesekkurler herkese.

mesela 4 yıllık iktisatı da bitirirsen bankalarda çok rahat iş bulabilirsin. ki açıköğretimi okumak kolaydır, değer.

benim de birkaç tanıdığım endüstri müh. var açıköğretim okuyorlar. öss ye girmen gerekmiyor mu başvurmak için? pek zahmetlik bir tarafı yok hep aynı soruları soruyorlar ehliyet sınavı gibi demişlerdi end. müh. arkadaşlarım.

işletme zahmete değmez.
iktisat mantıklı
kamu yönetimi-maliye olabilir mesleki olarak.
kolay molay ama gene de yük bak daha bu pazar sabahı karga bokunu yemeden yollara düşürttü.

şahsen ben tarih, sosyoloji felsefe filan okumak isterdim (ki okuyacam galiba)ben başvurduğumda yoktu. tabi ilgin varsa, zevkli olabilir

1. (bkz: #1381917)

1. www.eksisozluk.com yani SSCB
2. Rus yanlıları defolsun, Rusya'ya gitsin demek.

komunistler moskovaya demek. moskof denirmiş eskiden hatta moskof gavuru denirmiş.

sayuz(birlesik/birlesmis) sayvyetskiy (sovyet) sasyalisticeskiy (sosyalist) respublik (cumhuriyet)

sozlukten alınmıstır , (bkz: cccp)

covyet cosyalist cumhuriyetler pirliğu.

çift katlıyı kastettin sanırım saat 7:15-7:30 arası binmiş olman lazım.

bir de 21a veya 16a'ya binip uzunçayır'da metrobüse binerek daha hızlı gidebilirsin.

bence maltepe'den banliyö trenine bin, söğütlüçeşmede in ordan da metrobüs yaparsın 15 dk. da bir geçiyor trenler.

Edit: En iyisi tren bence de.

maltepe merkez'den 7:30'da e-5'ten geçen minibüse bin ve metrobüs'le git.
7:30'da binersen bence 8:30'da bile orada olabilirsin.
(çünkü minibüsler sıkışık e-5 trafiğinde emniyet şeridinden gidiveriyor)

tren+metrobüs yapsam trafiğe yakalanmadan 1 saatte geçebilir miyim mecidiyeköye?

7:40'da maltepe'den geçen banliyo trenine bin derim. sonraki 7:55'te. 7:55'teki biraz riskli olabilir.

kusra bakma da yani hiç yok.

yazlıkta okey oynıcaksan var bence gideri.

erkeklerde sandalet dönemi bitti. sandaletler abilerin ayağına düştükten ve mizah dergilerine konu olduktan sonra devri kapandı gibi bir şey.

şu an çok kaliteli bir tasarıma sahip sandaletler ancak beğeniliyor (prada gibi) , onlar da haliyle kazık.

yok.

edit: şöyle bir şey al bari.
www.dogaspor.net

oh nein helmut!!!

almasan daha iyi,erkekler giymemeli sandalet bence

korkmayın alacaımdan değil sordum sadece :))

alt tabanı çamur deryası olur sonra fare ölüsü gibi koku şaçar buram buram

daha arızalanmayan bir ürün icat olmadı. o nedenle rahat ol.

abi her aldığım cihaz böyle garip garip mi bozulur ya. beenden başka herkesin başına böyle saçma şeyler geliyor mu tek bana mı oluyor

denk gelmiştir. bu olayların hepsinin sana denk gelmesi milyonda bir ihtimaldir zaten. demek ki ülkede senin dışında 6 tane daha aynı kaderi paylaşan var. boşver buna dert yorduğuna değmez :)

şansımı sikeyim ya, şansımı sikeyim. nasıl dert etmeyeyim ki, gitti makine yine napcam şimdi bakalım. gitcem teknik servise %100 eminim bulamayacaklar sorunu.

elektriksel bi saçmalık olabilir mi evinde? ayrıca macbook'u servise yollamasan da olurdu, oturur format atardın kendin ne olacak. nette bir sürü yerde anlatıyor.

sana benzeyen birini daha tanıyorum yanlız değilsin...

@roket adam valla şu anda evimden yaklaşık 11 000 km uzaktayım macbook yeni bozuldu. format iyi diyorsun da makinadaki verileri kurtarmak lazım. klasörler açılmıyor, kurtaramadım verileri.

verileri silmeden de reinstall yapabiliyordun sanırım da gerek kalmadı zaten göndermişsin servise :/

hocam ben finder açılmadan reinstall yapmayı bilmiyorum nasıl oluyor o iş ?

www.google.com.tr

daha da kısası google'da reinstalling mac os x 10.5.8 without losing data diye aratınca çıkıyor. yine mac os kuruyorsun üzerine, fakat eski verileri 'previous os' diye mi ne ayrı bir klasörde topluyır, sonra oradan şeyeediyorsun falan. ben de denemedim hiç ama var yani.

en görev adamı leylek demekki. öbürleri çok hoşgidim akıllı

Belki de leylekler göç mevsimlerinde, yılın belli dönemlerinde gelip evlerin bacalarına falan yuva yaptıkları için olabilir

Leyleklerin belirli dönemlerde gelip bacalara yuva yapmasıyla ilgili olabilir.

Şöyle bişi buldum
www.millifolklor.com

daha önce hiç pelikan görmemiş bir adam; gagasında balık taşıyan bir pelikanı havadayken gördüğünde, gagasında bohça içinde bebek taşıyan bir leylek olduğunu zannetmiş. sonra bu garip olayı kahvede arkadaşlarına anlata anlata... olaylar gelişmiş.

her kuşu siktik bir leylek kaldı da o yüzden..

mchslmdnc +1

anne kuşlar, eğer sağlıksız bir yavru olacağını anladığı yumurtalara veya boş/ölü yumurtalara önem vermezler. başka yumurtaları da varsa yuvada bu yumurtaları yuvadan bile uzaklaştırabilirler.

ayrıca kuşların yumurtalarının üzerinde her zaman kuluçka yapmak gerekmiyor sanırım. sonuçta anne kuşun da beslenmesi gerekiyor ve bunun için de yumurtaları bırakıp yuvadan ayrılması gerekebiliyor.

Yumurta sağlıksızsa kuluşkaya oturmayabilir, yuvadan da atabilir. Ama bırakın kalsın, sakın yumurtaya dokunmayın, yoksa sağlıklı bile olsa kuş oturmaz üzerine.

ama yuvayı bundan 1.5 ay önce bi erkekle beraber yaptılar kı zaten yem yemeye de beraber gelırlerdi nöbetlleşe fln değışmelerı gerekmez mi? hatta erkek de bugün geldı sabah bıri fıtıdakı saksının içinde bırı de mermer pervazda oturuyodu.

yumurtaya yakşaşırsanız da gelmez.

yumurtaya insan eli dokununca kuluckaya yatmadıklarını duymustum.

www.radyo.boun.edu.tr
bira.fm
fuckmusic.fm

www.radyovoyage.com
www.acsradyo.com

voyage
joy fm (ama reklam konusunda söz veremem :)

joy fm aradığım imiş asıl olarak, diğerlerini de diğer ruh halleri için güzel buldum.

www.radioparadise.com?

www.radioswissjazz.ch

pop ve klasik de var.

www.listeny.com

1 milyon dolara sağlıklı yaşayan, spor yapan, hobileri olan, onlara zaman ayıran biri olurdum. zevk aldığım 1-2 hobiyle de profesyönel olarak ilgilenir, onlardan para kazanırdım. muhtemelen ticaret olurdu bu da. ticari ticari yaşar, ölürdüm. gayet de mutlu olurdum.

ama internet olduğu ve masabaşı işlerde tutsak olduğumuz sürece bi' şekilde o 1 milyon doları elde etme hayali kurarak öleceğiz.

oha çok güzel soru. mesaj/telefon da yasak mı? değilse 1 milyon doları kabul ederim. internet olmadan o parayla ne yaparım? normalde internette değilken neler yapıyorsam onları.

ben vazgecemeyebilirim belki ama bi yakin arkadasim radikal bir karar alarak internet kullanmamaya karar verdi. 1 yildir neredeyse hic internet kullanmiyor, su an hic sikayetci de degil. zamanini daha iyi degerlendirebildigi, daha cok yazma cizme firsati buldugu icin mutlu oldugunu soyluyor..

1 milyon dolara her türlü bırakırım interneti. ama isin bilgi boyutu var yani internetten kopmak bilgiden de kopmak anlamına geliyor. bu paraylada dunyayı dolasır halkları , insanları tanırdım. buldugum her dağda da board yapardım ohhh mis valla ..

Valla milyon dolarlardan bahsedilmiş ki ben de anca milyon dolara belki vazgeçebilirim. Fakat bununla ilgili ieee'de bi yazı vardı yakın zamanda okuduğum; sadece $323'a Türkiye'de internetten (yıllık )vazgeçeriz denmiş.

Bonus :) spectrum.ieee.org

10.000.000 TL'ye vazgeçerim. ama ülke sınırları dışına çıkmak zorunda olmayacağım.

internetten para kazanan bir işte çalışıyorum üstelik :)

bilgi parayla satın alınamayacak kadar değerlidir.

not: salt eğlence amaçlı bakmıyorum internete

düşündümde maldivlerde dubleks ev ve çalışmadan ömrümün sonuna kadar yetecek para hariç desem daha doğru olur :)

neysene haklı. ben de hayatımın tamamını garanti altına alacak bi paraya evet derim ancak. 100 milyon dolar falan diyelim sdf

1. yonja'da tanıştığı bir kız ile en yakın arkadaşım 7 yıldır beraberler, güzün evlenecekler.
2. liseden bir arkadaşım 2 yıldır evli, karısı hamile, yine flört sitelerinden buldular birbirlerini.
3. bir kız da beni buldu bir arkadaşlık sitesinden, fena da değildi ama olmadı :)

bir de artık 18-35 yaş arasındaki nesil ayda ortalama 70 saatini internet başında geçiriyor. bu nesil ayda 60 saat kadar bir kısmı ulaşım araçlarında olmak üzere 80 saat kadar dışarıda zaman geçiriyor. Bu açıdan bakınca evin dışında bir sevgili bulma oranı ile internette bulma oranı birbirine gitgide yaklaşıyor.

şunu da düşün; internetten bir kişinin sadece facebook profiline bakıp karakteri hakkında baya bir fikir edinebiliyorsun. mesela joy fm, efes one love festival veya salvador dali.. gibi bir zevk ve tarz içerikli gruplara girerek kendi yaşam tarzına daha yakın kişileri daha kolayca bulabiliyorsun.

Üstelik internetten birisine çıkma teklifi ettiğinde hayatının sonu olmuyor, o kişi "seni" tanımıyor, sadece rumuzunu tanıyor. günlük hayatta karşına çıksa bile rezil olma olasılığın olmuyor. Böylece günlük yaşantını daha rahat geçirme imkanın da oluyor.

izlediğimiz hollywood filmlerinin beynimizi yıkamasından dolayı internetten sevgili bulmayı abes bir şey zannediyoruz. ama bizim gibi gününü internet başında, sözlük başında geçiren; üstelik interneti porno izleme dışında da kullanabilen, internetin iyi kötü ciğerini bilen bir nesil için; internetten sevgili bulmak çok normal karşılanmalıdır.

ayrıca internetten sevgili bulan kişilere bok atan arkadaş çevrelerinin de yarısı okuldaki sınıf arkadaşını düşürmüştür o kadar. devlet tarafından yan sırana, ayağına getirilmiş bir kişiyle bir iki yıl sonrasında bir ilişki yaşamak; internetten sıfır bilgiyle, emekle ve riskle bir sevgili edinmekten daha az cesaret içerir.

özetle bana kalırsa internetten birisiyle ilişki yaşamak (tabi kastettiğim evlenilecek kişilerdir, eğlenilecek kişi kum kadar) bir çok tanışma modelinden daha cesurca ve daha saygıdeğerdir.

benim çok yakın bir arkadaşımın 1.5 senedir süren ilişkisi gördüğüm kadarıyla gayet güzel gidiyor. birbilerini seviyolar falan. ama mesela uzun zamandır ikisinin de facebook hesabı yok tanıştıktan sonra o mecraları yasaklamışlar birbirlerine.

benim cevremde var bi iki kisi, cok olmadi evleneli ama su ana kadar mutlu gozukuyorlar. cesitli kurslara falan yazilma sansiniz yok mu? kurs vb aktiviteler de insanlarla tanismak icin iyi bir yontem. resim kursundan tanistigi biriyle evlenen ve cok mutlu olan bir adam da taniyorum..

olan da var olmayan da var. aslında internette tanışılan insanların da normal hayatta tanıştıklarının da çok farklı olduğunu düşünmüyorum ben mesela. daha önce tanımadığın bir insanı tanıyorsun her ikisinde de sonuçta.

daha çok kötü insana denk gelmek de bence şöyle oluyor; günlük hayatta tanışabileceğin insan sayısı yeni bir ortama girdiğinde atıyorum 10 ise internette denk gelip tanışabileceğin insan sayısı belki 100 hatta çok çok daha fazla. şu durumda kötü biri olması ihtimalini en az 10 kat arttırmış oluyorsun, bu nedenle de önyargıyla bakılmasına sebep oluyor. ama bence gayet normal hele ki sosyal ilişkilerin sosyal medyayla bu kadar yer değiştirdiği bir zamanda, bu kadar teknolojik bir ortamda.

aslında olur mu öyle şey minvalinde baya nutuk atma amaçlı gelmiştim ama sinematematikci öyle yazmış ki hipnotize oldum basiretim bağlandı.

sinematematikci; ikna kabiliyetinin farkındasındır umarım.

çocuklarına, anneleri ile internette tanışman hiç tuhaf gelmeyecek. buna emin olabilirsin.

abim ve yengem internette tanışarak evlendiler, iki çocukları oldu, mutlular. biz de mutluyuz çünkü internetten tanışmış olmaları bizi ilgilendirmiyor, bizi ilgilendiren abimin usturuplu, kendine göre bir eş seçmiş olması. gerçek hayatta tanıştığı alakasız bir insanı getirip karım demesi çok kötü olurdu.

1.5 yıl süren ilişkim oldu , normal ilişki normları dışında bir ilişkiydi.ama internetten olmasıyla ilgili değildi bu durum. şans meselesi.internetten olması ekstra bir başarısızlık ihtimali katmayacaktır ilişkiye.Yalnızca , güvenlik açısından düşündürücü olabiliyor ama ilk etapta.

bizim karşı komşumuz olan çift internetten tanışmışlar, 5 senedir de evliler hatta çocukları bile var. gayet de mutlular.

bi hayvan olacaksın hangisi olursun?

awkard question. hastayım dedim dedim inanmadınız, bak noldu şimdi?

dilemma. ikilem.

veya onun bi çeşidi..

ismi nedir bilemedim ama örnek vermem gerekirse ben webcamle konuşurken bir arkadaşıma şu an içeri bir psikopat girse beni kameranın önünde canlı canlı kesse naparsın diye sormuştum. arkadaş bir süre bana şüpheyle yaklaştı :) halbuki sadece geyik yapmak istemiştim :)

ergen soruları :)

How I Met Your Mother'da bunun gibi sorular çıkıyor bazen, ama hep aklı uçkurunda erkeklerin soracağı türden sorular...örnek vermek gerekirse, bir bölümünde şuna benzer bir soru vardı:

"kapını aniden Jessica Alba çalıyor, ama deniz kızı formunda...belden yukarısı mı balık olsun istersin yoksa belden aşağısı mı?"

zizigo, denedim, gördüm, iyi

zappos

hiç denemedim ama pabbuc.com

www.zizigo.com

maxioutler
sporcum

gittigidiyor

barcin.com

www.clubboon.com

Ayakkapida

flash playerı güncelle. antivirüs programında da flash uygulamalarına tam izin ver.

flash player'da bir sorun vardır. kullandığın tarayıcı dışında bir tarayıcı dene. firefox kullanıyorsan internet explorer ile dene. bu ikisinin flash eklentileri farklıdır. ha bir de youtube'dan html5 video izlemeyi dene.

www.youtube.com buraya gir ve aşağıda Join the HTML5 Trial'a tıkla öyle izlemeyi dene.

www.youtube.com

www.youtube.com

biz de bununla ayıldık bugün.

www.youtube.com

vakit geç oldu ama artık bi dahaki sefere :)
www.youtube.com

hafif hafif enerji gelsin dersen de www.youtube.com

www.youtube.com

yildiz.tv

tvarsivi.com ?

arkadaş blogtv gibi siteleri soruyor anladıgım kadarıyla. türk yok pek öyle abi.

Kişisel yayın yapılan sitelerden bahsetmiyorum, blogtv gibi. Daha çok Pozitif.tv gibi bir şirketin gelip bir etkinliğin çekimini yapması ve sitesinde yayınlaması olayı bahsettiğim.

burada önemli olan senin hangi etkinliğin canlı yayınını istemen. gidip her etkinliği canlı yayına alayım sonra da hayrına sitemde yayınlayayım diyen yok. yeri geliyor shiftdelete.net, donanimhaber.com, webrazzi.com, pozitiftv.com da canlı yayın yapıyor ama etkinliğine göre.

www.hafifmuzik.org konserleri yayınlıyor ama her zaman değil, yakalayana.

40 Kişi var kendi ropörtajlarını canlı yayınlayan.

40kisi.com

mesela kanal d'de yer alan dizilerde star'a ait dizilerin reklamının yerleştirilmesi ha keza bunun tersi.

barter kelimesini arat google'de bolca sonuç bulursun. Misal: www.sdrbarter.com

yedek alin, yedeginizi yeni telefonunuza aktarin.

ayrica kisi listesi gibi seyleri google ile olmadi .me ile senkronize etmek ileride de kolaylik saglar size (google'layin bu konuda).

(bkz: icloud)

sağlık ocağında %100 verirler.

özel hastaneye git.

acilde vermiyorlar. acil eğer servise veya poliklinik'e nakil gösterirse onlar verebilir diye biliyorum.

aile hekimim başka şehirde olduğu için sağlık ocağında muayene etmediler bile. Naparsan yap tarzı davrandılar. Ben de özel hastaneye gittim, orda da 110 lira falan dayadılar bi güzel bi serum için ama napalım işte her şeyin başı sağlık. raporumu da almış oldum tabii.

Acil de verir sağlık Ocağı'da ama acil adı

6 GB'a kadar RAM kapasitesi var, bu kapasitenin 3.8 GB'si boş diye anladım.

eyyorumlamam bu kadar.

İşletim sistemi x86 mı x64 mü?

x64

Bu durumda sinematematikci +1 diyorum.

tam olarak şunu gösteriyor
sisteminizde 6gb ram var ancak bunun 3.8gb ı şu an kullanılabilir durumda.

peki bu kullanılabilir ram artmaz mı? arttıramaz mıyız?

yarısı boşta zaten arttırıp ne yapacaksın?
ram %80 e falan ulaşınca kasılmaya başlar makine.

2.3 gb ram boşa gidiyor, kafama takıldı. :/

2,3gb boşa gitmiyor, o kadarı kullanımda zaten.

detaylı tarif edecek bilgim olmamakla birlikte, kemerburgaz tarafı en ideal bölge diye düşünmekteyim.

Çatalca tarafına doğru giderseniz Sultankoy, Karamandere tavsiye edilir.

bu saatte 45 dakika falan. minibüslere binebilirsin barbaros üzerindeki.

40B otobüsü de gidiyor sanırım. trafiksiz 15 dakika, trafikte 30 dakikada gidilir.

minibüs +1

www.aerobilet.com bu adrese gir. alttan tarihi seç sonra sol taraftan milan (all airports) seç, sağdan da istanbul(all airports) seç. aşağıda aktarmalı bolca sonuç çıkıyor. oradan yürü işte.

milano-roma romadan pegasus veya blu express ile istanbul.en basiti bu.

camtasia gibi video kaydetme programını kullanabilirsin. Camtasia 30 gün bedava kullanılabiliyor.
Programı yükledikten sonra ekranda hangi bölgeyi kaydetmek istediğini belirliyorsun, çerçeveyi belirledikten sonra kayıt düğmesine basıp kaydını gerçekleştirebilirsin.

Bostancı çarşamba pazarı kapatıldı. Sporium, tünel ve Altıntepe kızılay üçgeni ortasındaki boş alanda kuruluyordu. fakat pazar oradan kalktı. bostancı esnafı küçükyalı ve erenköy pazarlarına dağıtıldı.

evet

80 diye biliyorum

70-80 ama şehrine göre değişiyor

www.istanbul-ulasim.com.tr bu adresteki verilere bakınca
sefer süresi: 32 dakika
hat uzunluğu: 19,6 km
ikisini birbirine bölünce 36,7km/h hız ortalamasına sahip diyebiliriz.

ortalama hız doğru bir rakam değil. sonuçta dur kalk varsa yavaşlaması normal.

tam sınır desem yeridir. 50 metre doğusunda green park otel var. otel nasıldır bilmiyorum ama yeri fena değil.

taksim meydanına falan 1-2 dk mesafede en fazla. büyük de bir caddeye benziyor, kötü olacağını sanmam. ama leş biyer değil, ona eminim.

1. mis gibi otel işte.
2. o çevrede hep o tarz 5. yıldız olmayan ama (KOBİ) şirketlerin kullanımı için uygun fiyatlı (150'ye kadar gibi) güzel oteller var. sizinki de onlardan biri.
3. yıllaaaar önce mcdonalds için personeli eğitimlere gönderirken o çevredeki otellerden yer ayarlıyorduk hep. biraz arasam hangi otel olduğunu da bulurum. ama gerek yok. o çevre iyidir. dert etmeyin. ama tabi sonuçta taksim, sonsuz derece güvenli değil. sadece otelde sorun yok. sokaklarda manyağın biri çıkarsa gece karşısınıza bilemem :)

çarşamba mahallesine taytla falan git, her yer koşu parkuru oluyore!

sahil çok mu uzak kalır?

unkapanı-balat sahil

cankurtaran sahiline in. ya da vefa stadına git. sanırım en uygun yerler oralar.

ben çapa'da otururken zeytinburnu sahile inerdim. araba yoksa zor tabi.