Türkçe öğretmenleri için: turkcedersi.gen.tr

Ziyadesiyle vardır her branş için.

www.memurlar.net
www.ogretmenlersitesi.com

focus. otomatiği daha iyi duydum. bi de focus. güzel araba. sağlam, güvenli, parça sorunu pek yok falan. bi de gerçekten içi rahat.

tabiki opel

@kanadianklap neden opel?

focus 2011 titanium tdci 109 hp kullanıyorum. yol sesini içeri fazla alıyor. 150'den sonra motosikletten farkı yok. amortisörleri sert. "ama o zaman yol tutuşu iyi olur" diyen arkadaşları adac'ın esp testlerinin videolarını izlemeye davet ediyorum. camdan çerçeveden gıcırtı/hava gelmemesini sağlamak için 4 servis ziyaretimiz oldu. motordan gelen tuhaf sese halen "normal" diyorlar. sadece benim arabamda var. otokoç servis görevlisine "ya ne bu ses mes" dedim, "siz bir de trend versiyonunu görün" dedi.

focus'un otomatiği powershift mi? çift kavramalı?

bir de, dpf olmayan bir modeli varsa tercih edin derim.

evet powershift'miş ya aslında mondeo kullandırttı adam bana aynısı hiçbir farkı yok deyip durdu ona da bi kıllandım, ellerinde focus otomatik yokmuş. astra'da ise vites geçişleri hissediliyordu ford'a göre. benzinli alıcaz, dpf oluyor mu benzinlide de, şu anda öğrendim zaten ne olduğunu da.

Astra'da 1.6 140 hp motor bulunmuyor, 1.4 140 hp lik motoru düşünüyorsunuz sanırım. Kendisini kullanıyorum, memnunum diyebilirim ancak şu sıralar şanzımanda bir sıkıntısı çıktı, 10 gündür serviste parça bekliyor, rahatından 10 günü daha varmış servistekilerin dediğine göre. Ford'u kullanmadığım için karşılaştırma yapamam ama Astra'nın konforu gayet yeterlidir, malzeme kalitesi de fena değil. Ancak bazı kronik sorunları da var(örn içeriye su alma). Ayrıca yakıt konusunda da üzülüyorum, 11.8 lt lerde ortalamam, biraz rodajda olmasının da etkisi var elbette ama diğer atmosferiklere göre ekonomik olduğunu söyleyemeyeceğim ne yazık ki. Karar sizin, ikisini de test edin, hangisinin direksiyonunun başında daha çok keif alıyorsanız onu tercih edin.

Bu arada Astra'nın otomatik şanzımanını hiç ama hiç tavsiye etmem(benimki manuel), bir yakınım 1.6 motorun otomatiğini kullanıyordu ve bende bıraktığı etki tarif edemeyeceğim derecede kötüydü. Performansı yalar yutar, vites geçişleri aşırı yavaştır ve tüketime çok kötü etkisi vardır. Tavsiyem manuel almanız, gerçi manuellerde de debriyaj pedalı aşırı sert, sol ayağım uyuşma derecesine geliyor 1 2 saat istanbul trafiğinde yol almaya çalışınca.

@zonely, 1.6 115 hp'lik versiyonu kaldırıp 140 hp'lik bir versiyon koymuşlar yeni daha ilk gelecekmiş. beni de kullanırken korkuttu ama adam alışmadığın içindir falan dedi. astra'nın manuelini kullanıyorum şu anda kangren olma derecesine geliyor sol bacağım, megane'nın bile sürüşü astra'nın manuel'inden rahat ve yumuşak.

65 derece + 1

astranın vites geçişleri çok belli oluyor, focusu bilmiyorum.

vw düşmanları çok sözlükte. eğer antipatin yoksa düşünme dsg şanzımanlı bir golf al derim. iyi donanımlı 1.4 tsi 122 beygirlik bir versiyonu 55 liraya alırsın. dsg şanzımandan daha iyisi var diyen varsa da nah böyle alnını karışlarım. diğer iki seçenekten de az yakar bu da böyle bir ülkede çok önemli.

yok eğer sadece bu iki seçenek diyorsan, opel çok sorunlu arabadır, cok uzun sürmez elektrik aksamı alır eve gidersin. ford rahattır her konuda parça beklemezsin, sorun yaşamazsın, vsvs..

golf'e verilecek 55 bin liraya acırım. çok küçük bir araba bence o fiyat için bugün vw'ye de gittik, jetta güya focus ve astra segmentinde o bile çok çirkin, iç dizayn desen hiç hoş değil bilmiyorum seveni çoktur ama ben sevemedim hiçbir arabasını.

ford araba değil. opel al.

şimdi ben fiyat bravo'ya bir bakın diyeceğim. dayak yiyeceğim. ama bravo'yu incelediniz mi?

@thunder yok bakmadıkta bakmam ya :) fiat işte. @goddar neden peki?

kesinlikle focusu tavsiye ederim başını ağrıtmaz kemikli arabadır ama yeni astranın ön konsul tasarımınıda çok beğendim.

2 focus sahibi olarak başım ağrıdı baya. ikisi de dizel.
@ekaterina, dpf sadece dizellerde oluyor. diesel particle filter.

powershift dsg'yi aratmaz.

mondeo kesinlikle focus ile aynı değil. sadece powershift özelliği aynıdır.

çift kavramalılarda yakıt tüketimi manuelden çok az daha düşük oluyor diye biliyorum. geçiş süresinin kısalığından ötürü.

focus her nesilde kötüye doğru gidiyor gibi. focus III, fiesta'nın biraz büyütülmüşü gibi olmuş.

farklı pazarlara farklı otomobiller üreten firmalara gıcığım: ford focus.

anahtarsız giriş sistemi varsa mutlaka kapı kolu üzerinde sensörlü olmasını iste. arabayı her seferinde anahtar üzerinden açmak gerekiyorsa kafalarına çal o anahtarı.

ben olsam skoda octavia elegance 1.6 tdi cr 105 hp dsg alırım. kampanyalı liste fiyatı 60800. yılsonu da geliyor. kampanya vs.
skoda.com.tr

@screamshot o 2011 model fiyatları, 2012 modeli 64000 lira+ tipi de çok hoşuma gitmedi ben sedan sevmiyorum. hb istiyorum zaten ağır kaçar bana yaşım itibariyle sedan ya.

citroen baktın mı?

Yok bakmadik, babam fransiz arabalarindan hazzetmiyor pek.

@65 derece + 1
fransız araçlarından ben de zerre hazzetmezdim, ama ds4 fikirlerimi değiştirdi.
bence mutlaka görmek lazım.

bu arada ford ile psa grubu çoğunlukla aynı motorları kullanır. teknoloji olarak pek geri değiller.

@screamshot +1 bence de mutlaka bakın. oldukça güzeller.

teşekkür ederim önerileriniz ve yorumlarınız için bugün itibariyle focus'u aldık ama ds4'e de bakamadım hiç. hayırlısı :)

opel alcaktın yanlış seçim

hayırlı olsun, güle güle kullanın :)(güzel bir tercih olmus bence :))

kazasız belasız kullanın.
1 aylık izlenimlerini alalım madem.

Opel tabii ki.

opelde kronik problemlerden bahsederler. 98 model astramız var ve hiç bir sıkıntısı yok, sadece türkiye yollarında araç kullandığımız için süspansiyonlar çok yıpranmıştı değiştirdik, 98 model bi araba için normal olduğunu düşünüyorum.

2 aydır yeni astra 1.4 140 bg otomatik kullanıyorum. yurtdışında corolla 1.6 otomatik kulanmıştım, karşılaştırma yaparsam astra iç mekan olarak toyotayı yer, performansıyla da toyotayı 2 ye katlar. corolla kötü araba değil ama yeni astra bi gömlek üstün. vites geçişlerindeki sarsıntı abartılacak kadar değil, sportif kullanınca biraz belli ediyor. yakıt şehir içi ort 9 lt, ama nerde kullandığın yok önemli, eğer işe gidip geldiğin yol sürekli yokuş inip çıkıyorsa 12 leri görmeye hazırlan, yok yol düz ise 7-7.5 arası görürsün. yokuş meselesi sadece astra için değil, tüm arabalar için geçerli bir durum.

arabayı almışsın ama gene de yazdım, belki başkalarına bir fikir verebilirim.

astra çok tırt boşver. megane 3 daha karizmatik bence

focus'u es geç.

fransız arabası alma. çok kalitesiz hepsi.
ikinci el alacağını varsayarak dizelini de alabilirsin her astra ve focus un. öyle tercih et bence.

Megane 3.

es geçelim geçmesine de neden?

35.000 TL karşılığında Megane RS (225) ya da Astra GTC Turbo (200) alırdım.

Bunların standart modellerinin problemi çok sıkıcı olmaları. Yakıt ekonomisinde Renault un 1.5 DCi modeli epey ünlüdür ama çok yetersiz bir motordur. Focus' un direksiyonu ve yol tutuşu gayet başarılıdır ama son kasası çok çirkin. Hele ön tamponu.. Megane' ın iç mekan kalitesinden pek bir şey beklemeyin. Astra o konuda daha iyidir ama Focus o bakımdan üçünün lideri.
Sportif olmayan, ekonomik ve keyifli sürüşü olan bir araba arıyorsanız Ford Fiesta 1.6 TDCi Titanium u öneririm. Yeni Fiesta' nın da yol tutuşu çok çok başarılı. Bugüne kadar 200 hp nin üzerinde epey bir araba kullandım ama en başarılı yanal G yi yeni Fiesta da gördüm, tavsiye ederim.

megane'ın görüntüsü güzel.

Megane. Özellikle fransız arabalarını tercih etmelisiniz. benzin+lpg uyumuyla olsun dizeliyle olsun çok yeterli bir araba megane.

astranın iç döşemesi başarısız

focus kullanıcısı olarak şikayetlerim şunlar;
- yol sesi yolcu kabinine fazla derecede giriyor.
- iç malzeme kaliteli değil. kolçak, konsol, göstergeler, power button dahil. konsolun üst tarafındaki kaplama güzel. kapı ile döşeme arasında 8 mm boşluk var. serçe parmak biraz giriyor.
- aux girişi saçma sapan bir yerde (torpido kapağı altı) usb yok
- dpf denen bir sorun kaynağı var. söksen sökülmez, kapatsan kapanmaz.
- amortisörler sert.
- sert amortisörlere rağmen yol tutuşu kötü. 40 km/h ile ışıklara yaklaşırken olan o tırlatan çizgilerin üstünden geçerken spin attım. yokuş aşağı, virajlı ve kuru bir yoldu. tekerlerin yerden kesildiğini hissedebiliyorsunuz. 100 km/h ile dümdüz yolda frene biraz sertçe basınca kıçını savurdu. yol çok pürüzsüz idi ama gene olmamalı.
- esp kapatılamıyor. focus'a özel bir durum.

edit: esp yokmuş arabada.

isterse hakkıdır. istersen şöyle sağlam bi temizle/temizlet. istersen ev sahibiyle konuş gel evi gör ona göre yapılmasını istediğin bişey varsa yapiyim diye. aranızda anlaşın yani

boyatıp çıkman gerekir depozitoyu almak için.

o depozitoyu evi kullanıp, çıkarken boyatmadan kaçacaklar için alıyor ev sahipleri :)

boyatsan da depozitoyu iade etmeyen insan(!)lar mevcut
o yüzden önce ev sahibi ile konuş

depozito evdeki her türlü donatıya gelebilecek hasarlar için alınıyor. boya bence buna dahil olmamalı. yani evin normal amortismanı içerisinde değerlendirilmeli. ama sözleşmede varsa boyatmak zorundasınız demektir. sözleşmenin otomatik tekrar edilmesi sizi kurtarmaz.

kullananların memnun olmadığını duymuştum. ama birebir kullananlar varsa onların yorumları en önemlisi.

aynı zamanda aynı şehirden olan beni de aydınlatmış olacaksınız.

Petrol ofisi,shell,opet onlar temin ediyordur muhtemelen yakıtı,fiyat konusunda onlarla görüşüp bilgi alabilirsiniz.

daha kolayı yapıcak birazıcık yatırımla, kombinin değişmesi gerekiyor sanıyorum, doğalgaza geçmek. madem tesisat hazır evde..
mazottan daha ucuza gelir uzun vadede o yapılan ilk yatırım.

Maalesef apartman içinde doğalgaz tesisatı yok. Kapının önünde var ama apartmanın içine almamışlar. Şu anki en mantıklı çözümümüz kat kaloriferi oldu.

klima daha ucuz bir çözüm olabilir.

ciddi maliyetli oluyor. yakıtına kalyak diyorlar. teknik adı "no 6 fuel oil". petrol istasyonları eve servis yapıyorlar genelde. ama tekrar ediyorum, aylık 500 tl ısınma masrafın olursa şaşırma.

klima önerisine katılıyorum.

önemli olan zaten sokaktan geçmesi.
belediyeye gidip ben bağlatmak istiyorum türü bir dilekçe falan verip el altından da azıcık para sıkıştırdın mı rüşvet deniyo buna, apartmana sokarlar o doğal gazı.

Apartman içine doğalgaz borusu döşemek için apartmanca karar alınması gerekiyor maalesef. Rüşvetle olcak iş değil.

kesemezler.

keserler. çalıştıgın yıla göre ihbar süren var. evlilik tazminatını almayı unutmasın bu arada. şöyle bir taktikte uygulayabilir ki ben bi önceki şirketimden öyle çıkmıştım. atıyorum her ayın 5inde bi önceki ayın maaşını alıyor. çıkmak istediği zaman ayın 5inde bassın istifayı sadece içeride 5 günlük ücretini kesebilirler. 56 gün kesecek para yok çünkü içeride. ama çakallık yapıp evlilik tazminatından keserler mi onu bilemem.

istemezse çalışmayabilir, ancak çalışmadığı sürenin ücretini alamaz. kendisi ayrıldığı için kıdem ve ihbar tazminatı da alamaz.
çalışmayı kabul ederse, iş aramak amaçlı olarak günde 2 saat gibi bir süre ücretli izni var. toplu olarak da kullanabiliyor sanırım.

www.alomaliye.com

56 gün ihbar süresi oluyor mu yaw? benim bildiğim en fazla 8 hafta.. onda da 40 iş günü ediyor..

6 aydan az, 2 Hafta
6 ay - 1,5 yıl arası, 4 Hafta
1,5 yıl - 3 yıl arası, 6 hafta
3 yıldan fazla, 8 hafta

Bu şekildedir ihbar süresi. 56 günlük bir ihbar süresi kanunda yok bir kere.

çok yönlü değerlendirmek gereken bir konu bu,
türktelekomu ele alırsak yurtiçi haberleşme yabancılarda
hangi yabancı da olduğunu bilmiyorsun,
bunlar istedikleri adamların telefonunu dinler,
bir yerlere servis eder.
kaldı ki
sen bir evi 2,5 yıllık kira getirisi fiyatına satarmısın?
telekomu sattılar.
telekomun arazileri her şeyi beraber gitti.
zarar eden bir işletmeyi satsan yine biraz biraz anlarım,
ama kar eden bir işletmeyi satmak garip.
ekonomik açıdan istihdam yatırım bilmem ne bir çok konusu var özelleştirmenin.
uzun hikaye yani.
öyle kısaca özetlemek zor.
bir de hadi sattın diyelim
parayı ne için kullandın?
yatırım mı yaptın o para ile ?
örtülü ödeneğin bin kat arttığını,
cari açığın pörtlediğini hatırlatır
iyi günler dilerim.

akp özelleştirmeyi yakın çevresine çıkar sağlama amaçlı kullanmaktadır. iktidar destekçisi gazeteler yazmaz bunları. sora sora, okuya okuya öğrenebilirsiniz. ayrıca özelleştirmeden elde ettiği gelirlerle de fellik fellik bir takım kritik borçları kapatmaya çalışır ki rakamlar güzel görünsün.
özelleştirmeye genel anlamda karşı da değilim yeter ki memleketin, halkın çıkarına olsun sonuçları. ama hele ki telekom gibi kritik şirketleri dan dun özelleştirmek??? herşey para değil efenim.

sabah grubu'nu çalık'a 750 milyon dolara sattılar. halk bankası, bunun için çalık'a satış bedelinin tamamı kadar kredi açtı. 2 yıl ödemesiz, 10 yıl vadeli, sıfır faizli. teminat yok, kefil yok. 750 milyon dolar. biz istesek 7 lira vermezler.

sonuçta atv-sabah grubu yandaş saflarına katıldı. akp'nin yayın organı oldu. yandaşlar da paraları cebe indirdi. erdoğan'ın damadı çalık grubu'nun genel müdürüdür bu arada.

kul hakkından korkan kesim, müslüman bros.

tekel'in alkollü içecekler ve sigara kısmının özelleştirmeleri de ayrı birer faciadır. araştırınız.

2005'te türk telekom'un yüzde 55'i 6,5 milyar dolara satıldığında o yıl 2,8 milyar tl kar etmişti. telekom'un karasal hatlarda hala bi rakibi yok. ttnet'e rakip internet servis sağlayıcılarının hepsi yine telekom omurgasına bağlı. özelleştirme evet iyi bir şey ama süreci iyi düzenlemek gerekli. telekomda rekabet ortamı yok maalesef.

g.co

varyant'tan çıkıp inönü meydanı'na gelinir. düz geçilip eşrefpaşa'nın dar caddesi'nden geçilir. yağhaneler düzlüğünden aşağıya kızılçullu'ya doğru süzülünür. su kemeri, nato motorpark ve nato karargah geçilir. şirinyer tren istasyonu ve tansaş geçilir. menderes caddesi'nin gerizekalı trafiği ve anlamsız ışıkları ile sinir harbi geçirilir. caddenin sonu buca heykel.

g.co
bu da, güzelyalı tarafından sahil bulvarından gelirsen varyanta çıkış rotası. gerisi aynı.

Konak'tan kendimizi varyanta doğru veriyoruz, tırmana, tırmana, döne, döne çıkıyoruz, Kredi Yurtlar Kurumu'nun binasını geçiyoruz, Sanat Merkezi'ne geldiğimizde hiç sapmadan düz devam ediyoruz, Eşrefpaşa'nın içiden geçip Eşrefpaşa caddesini uzunlamasına ana güzergahtan hiç sapmadan takip ediyoruz. (Bu sırada 171- 104 gibi otobüslerin güzergahını takip etmek faidelidir)Bu yol Hatay tabelalarına sapmadıkça dosdoğru Şirinyer Tansaş'a götürecektir şahsınızı. Ana güzergahtan hiç şaşmadan devam edince bu sefer Buca Heykel'e varılıyor. Oradan Hukuk fakültesi 5 dakika soruverin.

bence şifreleme kullanma, mac filtreleme kullan.

wep de güvenlidir. nispeten. wpa e göre kırılması daha kolay.

şifreleme kullan. aksi takdirde havada şifrelenmemiş verilerin olacak.

modeminin firmware ini update edebilme şansın var mı bir ona bak istersen.

Kesinlikle tomtom al

tomtom +1

garmin aldık, torpido da duruyor.

torpidoda duruyorsa bana yollayın. yazık yatması öyle. kargoyu ben veririm :)

tomtom al

ekonomi yapacam dersen piranha al, bence tomtom'un arayüzü başarısız.

Tomtom iyidir. hatta o kadar iyi ki, neredeyse ingiltere de herkes navigasyon cihazlarına tomtom diyor. kağıt mendile selpak, margarine sanayağ denmesi gibi. tomtom jenerik isim olmuş.

Ben iphone uygulamasını kulanıyorum çok memnunum.

Ama malesef Türkiyede ki adres sisteminin dandik olmasından dolayı bazen istediğinize ulaşamayabiliyorsunuz ya da uzun sürebiliyor. Bazı yollar kapanmış, yenileri açılmış olaibliyor. Ama belediyeler zahmet edipte bunu kimseye bildirmediği için firmaların bundan haberi olmuyor. Tabi bu navigasyon üreticilerinin sorunu değil.

navitech alma da ne alırsan al

hem tomtomum var hem piranam.
pirana tomtoma basar bence.
tomtomun türkiye haritaları tırt.

bence kesinlikle almasının çok işe yarıyor
bizde Piranha Neo GPS
var.gayetde gzl tavsiye ederim.

dolmuş gider
515 gider
metro aktarırsan gider ama şirinyer de inersin

kendi aracin varsa, otobandan cesme yolunu takip et. buca sapagindan iceriye gir. 15 dakika kadar sürer yol. hukuk fakültesi kampüste degil, bucanın icine dogru gireceksin biraz.

g.co

solda tarif var. özetle; bornova metro-yeşildere-şirinyer-buca-dokuzçeşmeler kampüs

jack rotası ideal.
zihuatanejo rotasında zintilyon tane ışık vardır. buca'yı baştan sonra yardırmak gerek.
berkecan kendinde değil 515 falan diyor.

kızılçullu kavşağına kadar ışık yok. ama saate göre şirinyer girişi yoğun olabiliyor. yeni çevre yolu sadece 3-5 km fark ediyormuş, mantıklı bir seçim.

g.co

hatırladığım ışıklar:
- nato motorpark 1
- nato motorpark 2
- nato karargah
- velioğlu fırın
- hipodrom ayrımı
- işçievleri
- yenimahalle
- hayal sineması
- vergi dairesi
- cezaevi
- migros
- öğretmenevi
- tansaş

atladıysam kusura bakmayın

Evet mümkündür.İl sağlık müdürlüğüne yazılı bir dilekçe ile değiştirebilmeniz mümkün olabiliyor. Bu dilekçenin örneğinide Sağlık ocaklarından temin edebilirsiniz.

her değişim arasında 6 ay geçmesi gerekiyor, dikkat.

kaydolmak istediğin aile hekimliğine bir dilekçe vererek değiştirebilrisin.

iki değişim arasında teorik olarak 3 ay bulunması gerekir, fakat bunu uygulamadıkları da oluyor.

havasını al geçer muhtemelen petektlerdeki ısı dağılımı da tam değildir o da düzelir.

peteğin kenarında vidamsı bi yer vardır, onu çevirip havayı boşaltmanız gerekir, yoksa trilyonluk gaz yaksanız bile peteklerin sadece üstü ısınır altlar buz gibi kalır. internetten peteklerinizin modelini aratıp o vidamsı yerin nasıl çevrileceğini bulun tam olarak. olmadı bi usta çağırın, gelmeden anlaşın, hocam sadece havayı boşaltcan en fazla 20 veririm gibi, ya da kapıcı/komşu varsa bi sorun, bunun hava boşaltma yeri nerde diye. ben deneme yanılma metodu ile kendi başıma yapmıştım, sonra her kışın başında bir meyve bıçağı ile yaptım bu işlemi. basıncı suyu hep kontrol edin, tasarruf sağlarsınız. peteklerin önünü de boş tutun, üstünü de. sıcağın dolaşımını sağlayın.

bak burda resimli anlatmış

www.google.com.tr
ben bu işlemi meyve bıçağı ile yapardım.ha bi de aman diyim, bu işlemi yaparken basıncı düşürmeyin de.

düşerse de en son kontrol edip tekrar su doldurup 2.2 lere getirirsem sorun olmaz değil mi?

yok olmaz, zaten kombinin üzerinde olması gereken seviye belirtiliyordur.

@efendy düşürecek kadar su akmaz oradan korkma. elini vida üzerinde hazır tut, fıslama sesi bitip su gelmeye başladığı an tekrar kapatırsın. yavaş olursan, en fazla 1-2 cl su çıkar. kombiler için tavsiye edilen basınç 1,5-2 bar diye biliyorum bu arada.

evka1-gaziemir dolmuşu

buca-gaziemir dolmuşu.

Henüz yalnızca bir hafta olmuş.Vazgeçmemeye çalışın ve nefes almanın keyfini yaşayın.Elbette bu tip durumlar olacak.Şu anda vermiş olduğunuz kararı sakın ertelemeyin.Yani şimdi vazgeçip sonra bırakacağınıza inanmayın.En zor kısımlarındasınız şu anda ve neyse ki bir hafta geçmiş.Yavaş yavaş azalır zorluk.Nefes alın.

age benzer bir durumdayım. bir kaç kere denedim tekte bırakınca sinir krizi geçirir gibi oluyordum
1 haftadır günde 2 tane sigara içiyorum şu anda 5 sene önce bırakmıştım bir anda hemde 7-8 ay içmedikten sonra andında yeniden başladım. sigara lafını aklından geçirdikçe içesin geliyor. ben çözümü o şekilde atlattım sigarayı aklıma getirmemeye çalışıyorum muhabbet etmek güzel çözüm oluyor en azından şimdilik öyle eğer muhabbet etme imkanın yoksa başka birşeylere sar. ben öyle yapıyorum şimdilik sorun yok

6 ay oldu. Son 1 senedir geçirdiğim zor zamanlar yüzünden günde 2 pakete yakın içmeye başlamıştım. Sabah uyanır uyanmaz sigara yakardım. Hatta sigara yiyordum resmen. En ağır tütün bile dokunmuyordu artık ve bonus olarak alerjik astımdan mustaribim.

Ama benim sigarayı bırakmam kendi irademle değil vücudumun tepkisiyle oldu. Yani nargile içiyor musunuz bilmiyorum ama çok sık içince o nargile kokusu mide bulantısı yaratır ya onun gibi, bildiğin midem bulanmaya başladı sigaradan. Hayır içmek de istiyorum ama öyle ki bir dal bitmek bilmiyor...

Demek istediğim o ki, sigarayı bırakma iradesiyle hareket etmeyince kesin sonuç elde ediyorsunuz. Bu durum biraz şahsıma münhasır olduğu için ben yine de iradi bırakmalarımdan örnekleyeyim.

İlk iki hafta zor geçer. "İlk ayın sonunda bir tane yaksam mı?" olur. Yakın. Ama ikinciyi yakmayacaksın. Zamanla hayatınızda bir eksiklik belirmeye başlayacak. Evet. Hani evde güzel yemek vardır da kafanızın bir köşesinde mutluluk hissi olur ya, işte zamanla sigara içmeyi unutunca o "güzel bişey yapacaktım ama neydi?" düşüncesi oluşuyor. Bu yüzden abur cubura sarabiliyorsunuz. Bir de iştahınız açılıyor.

Velhasıl kelam kendinizi rahat bırakın. Alkolle tek tük içebilirsiniz. Zamanla o alışkanlık da yok oluyor zaten.

10 yıl oldu bırakalı. 8 yıl içtim. sigara aşkımdan sigara fabrikasında 2 sene staj yaptım. membasına girdim.
uğraşacak meşgaleniz olsun. bu sigara isteme refleksi yaklaşık 3 ay sürüyor. sigara senden daha güçlü değil, gelip zorla ağzına giremez. herşey senin elinde rocky. yapabilirsin.

www.youtube.com

ek olarak, şifreleme yerine mac filtreleme kullan. WPA2-TKIP şifrelemede paket içindeki datanın %36'sı overhead'dir, yani sadece encryption için harcanır.

www.mavibilgisayar.com.tr

www.bizdehesapli.com

Kardeşim restoranlara el bilgisayarı ile sipariş alma sistemi kuruyor. Bu cihazdan çok memnunmuş. Restoranın her noktasında, bahçesinde filan çok güzel çektiğini söylüyor.
(2. linkteki siteden alıyoruz)

bir gün bile kalsanız ayın tamamını alırım diyerek az bile söylemiş. normalde kira sözleşmeleri 1 yıldır. siz 8. ayda çıksanız bile geri kalan 4 ayı da ödemek zorundasınız.gerçi sözleşmenin bittiğini söylemişsiniz ama sözleşmenin bitiminden en az 15 gün önce sözleşmeyi yenilemeyeceğinizi karşı tarafa yazılı olarak (ispat açısından) bildirmek zorundasınız. dolayıyısı ile ağız burun yönteminden başka bir yol yok gibi.

Arkadaşı salak yerine koydu ev sahibi, telefonda tamam diyip sonradan böyle bir kıllık yapıyor. Yazılı bildirim konusunda biraz cahillik oldu.

Bu durumda neler yapılabilir, depozitoyu kurtarmanın bir yolu var mı ?

standart bir kontrat imzaladıysanız, "kira borcu depozitodan mahsup edilemez" gibi bir ifade olması lazım. ihtarname çekin. ciddi olduğunuzu anlasın. sonrasında uğraşırım derseniz mahkemeye verin, genellikle evi hasarsız bıraktıysanız mahkemeler kiracı lehine karar verir.
ancak sözleşmenin bittiğinden emin olun. diğer türlü, mahkeme depozitoyu size geri verir, ancak bir bilirkişinin vereceği rapor doğrultusunda evin kaç ayda yeniden kiralanabileceğini göz önüne alarak sizden ev sahibine o süre için kira ödemenizi ister.

en sevmediğim konu budur, olaya 2 taraftan da bakmak gerek şimdi ev sahibi açısından adam yeni kiracı bulacak, biz yarın evden çıkıyoruz demek olmaz, tabii ev sahibinin de önce veririm dedikten sonra vermemesi ayrı bir durum,,,, şu kozu kullanın denendi işe yaradı: """sen vergini ödüyor musun ki maliyeye/vergi dairesine şikayet edeceğim " diyerek depozitonuzu alabilrsiniz...

depozitoyu kurtarmanın yolu a kombiyi hırsızlamak :)
b depozito ücreti kadar evi boşaltmamak
c: zamanında çıkmak :)

bi keresinde kombisi hırsızlanmış ev gördüm dü :)

Adama önceden evden çıkılacağı haber verildi, sadece yağmur çamur yüzünden taşınma gecikti. Ev pırıl pırıl teslim edildi, adama gecikme de haber verildi.

a)Şirket avukatına da sorduk kiranın tamamını alamazmış
b)Adamın bir katı kaçakmış, bu aba altından sopa göstermek için kullanılacak.

Sanırım 4s kuralına göre geri vermek zorunda kalacak depozitoyu. En kötü anahtarları geri isteyecek arkadaş, herifin içine acaba evin camını çerçevesini mi indirecekler diye kurt düşeceği için pek zahmete gerek kalmadan geri verecek muhtemelen.

Atalarımız öyle totoya böyle bülbül demişler, tam bir yavşak.

ben de odun yakayım diyorum. hergün yakması temizlemesi tamam da, bi ton odunu 3. kata kim çıkaracak deyip tıkanıyorum.

elektrikli ısıtıcıların da elektrik faturası malum.

ne etsem

eger evde uzun süreli yaşayacaksan inventor klimalardan taktırabilirsin eve ekonomik olur. ayrıca 1 ton odunu 1 kerede almana gerek yok 1 çuval 2 çuval alsan muhtemelen 1 hafta 2 hafta yeter

çatı katı izolasyonu yoksa dışarda yaşıyormuşsun gibi düşün. 5 sene yaşadığım için biliyorum. ev seninse izolasyon yaptır. emin ol uzun vadede çıkarırsın.

klima çözüm olabilir ama o da kışın sıfırın civarındaki sıcaklıklarda yetersiz kalabilir. tek avantajı yazın da kullanabiliyor olman. çünkü o çatı katı yazın da hamam olacaktır büyük ihtimalle.

ekonomik olsun diyorsan şömineyle uğraşman lazım bi şekilde. rahat olsun diyorsan elektrikli ısıtıcılar.

izolasyon iyi ise 9.000 btu klima yeterli olur. odunla hamalla uğraşmazsın.
izolasyon kötü ise battaniye. soğukta hücre ölümü daha yavaş oluyor hem. pozitif olmak lazım.

zeynep

defne
nergis

www.anneyeozel.com

dora.

ben de bahar diyorum.

duru olabilir.

maya
masal
zeynep (zeynebim)
umay (@beetlejuice + 1)

yeşim.

lalin.

ılgın

olcay

burçe

leyla.

Ada
Eda

nolur zeynep koymayın..

türkiyede bulunan en çok kız isminin zeynep olduğunu biliyor muydunuz?

ladin.

Evet Zeynep koymayın, çünkü benim kızımın ismi (Zeynep Neva) :)

çakıl

Nilüfer

mahmut, hacı osman, kerkenez

irem;güliz;aylin; ( neşe arzuhan türkan ) < Türk para piyasaının en önemlileri dermişim :)))

peren

asya
gece

peren de ceren de olmasın.

ilkokul olmasa bile ortaokul lisede çok dalga geçerler.
(bkz: veren)

nazenin.

Damla, Çakıl veya Yaprak.

@apismellifica

yaprak'da tehlikeli.. tek harfle anlam kayması bütünüyle olmakta...

i.e.t.t otobüslerindeki kapıya dayanmayınıza döndü haklıda adam tek harf bile değil büyük harfte sadece bir çizgi :S

yasemin
nazan ( tersten de okunsa aynı )

aklı bel altında olanla arkadaşlık kurmaz, iyi olur.

herkese teşekkürler, listeyi ilgilisine iletiyorum :)

doğru. ölen ta kendisi. steve jobs

shaggy'dir o.

ölmedi diolar bugun haber çıkmış i phone 5 ile ilgili de işte ayrıldıda ölmeden yetiştiriceklermiş falan fişman diye

spartacus'teki adam öldüydü, ona üzülmüş olabilirsin geçenlerde.

steve jobs eridi bitti diye haberler çıktı. tek karelik bir poz da vardı haberlerde. adam 7 senedir pankreas kanseri ile mücadele etmekte ve artık -teknik tabirle- terminal dönemde.

tmm evet spartakus gitti ya :/
amyde gitti bak onada üzülmüştüm /

arkadaş ne şom ağızlıymışsınız ya!!!!

@zizou allah rahmet eylesin de, biz mi öldürdük la adamı. günleri sayılıydı zaten.

@screamshot
rahmet eylesin de arkadaş, duyuru açıldığında adam henüz ölmemişti. erty'nin dediğine baksana:D adamı saatler önce öldürmüş.

adam zaten son günlerini yaşıyordu tamam da böyle bir duyurunun adam ölmeden saatler önce açılması acı bir tesadüf olmuş. anlatmak istediğim buydu.

ben dedim:))))

her boka laubalice ve alakasızca cevap verenler var . onlar hakkında düsüncelerimi belirten cok güzel bkz var ;)

(bkz: bsg)

cok tartisildi bunlar. oluruna birakmak gerekiyor. gercekten sacma cevaplar da ispiyonlanabiliyor ve silinebiliyor.

tik ne işe yarıyor ya? ben bi fonksiyonunu bilmiyorum?
olsa da çok önemli değil zaten be. burda amaç yardım etmek değil mi sonuçta?

ukala cevaplara ise hiç takılmam. 40 bin çeşit insan var şurda.
yaşının küçüklüğüne - toyluğuna veriyorum ukalalığı.
hepimiz bi zamanlar küçük ve ukalaydık :)

cevapların tamamı tiklenmediyse cevabımı tiklemeyen hakkında bir şey düşünmüyorum ama cevaplar tiklenmiş ve benim cevabım tiklenmemişse nesini beğenmedin diye mesaj atmaktan çekinmiyorum. sonuçta adama yardım etmeye çalışmışız, belli ki tik nedir ne değildir onun da farkında.. özellikle cevabımda geyik yapmadıysam veya doğru olduğundan emin olduğum bir cevapsa mesaj atıyorum, tiklenmemişse bozuluyorum.

tik kasanlar var sanırım.

amme hizmeti yapılıyor şurada, önemli değil kim ne kadar tik almış.

@fakyoras, üstüme alınmamakla birlikte, olay aslında skor peşindelik değil. en azından kendi adıma konuşayım; biri yolda saati sorsa ben de cevap versem sonra suratıma bile bakmadan yoluna devam edip gitse ben bozulurum şahsen. ayrıca tikler şu haliyle çok işlevsel olmasa bile cevabın işe yararlığı açısından hiç değilse fikir verebilir ve daha sonra aynı soruya cevap arayan kişilere yol gösterici olabilir. yoksa zaten dediğin gibi yardımlaşma düşüncesi olmasa kimse burda saatlerini geçirip yardım etmeye çabalamaz. biraz nezaket icabı tik atılması taraftarıyım ve (özellikle cevap işine yaradığı halde) tik atmayanları yadırgıyorum.

cevaba teşekkür manasında tik.
beğenmediğin değilde soruna cevap olmayana tik atmamak doğru olur.
mevzu makaraya açıksa tamam ama mevzu soru soran açısından ciddi ise dalga olmamalı bence.
saygılar

sorulara ukalaca cevap verenleri ispiyonluyorum. tik'in de bir amacı var, eğer soruma doğru cevap değilse ya da geliştiren bir şey değilse tik atmam.

tik bence önemli. çünkü bir sorun var ve aramayla daha önce sorulduğunu görüyorsanız cevapların işe yarayanını anında bulabilmenizi sağlıyor. 20 tane cevabı teker teker okumadan denemeden işe yarayan ya da doğru olanı çat diye bulduruyor.

ayrıca cevaplara tik atmayanlara uyuz oluyorum. ama iki saat duyuruya bakmadıysam ve sorduguma cevap gelmışse "niye tik atmıyosun!!!" mesajlarını atanlara da uyuz oluyorum. bi bekleyin kardeşim!

@in vino veritas'a tamamıyla katılıyorum.

olay yardıma ihtiyacı olan hiç tanımadığınız birisine yardım etmek. bazen bunun için insanlar ciddi vakit ayırıyorlar ve sizin bir mouse click hesabı yaptığınız yerde binlerce tuşa basıyorlar. fikirlerinin kaale alınıp alınmadığını bilmek hakları olmalı. cevap gerçekten faydalı ise neden bir tik bu kadar problem anlamadım.

bi arkadaş amerikan kültür'e gidiyo, sevdi baya. Atatürk Lisesi'nin arkasında.

amerikan kültür tabiki baya iyi ama biraz pahalıdır. uygun paraya oydem'e gidebilirsin kıbrıs şehitlerindeki, hocaları fln iyidir, saatler konusunda da seçenekleri çoktur.

türk amerikan derneği. nam-ı diğer amerikan kültür.

tömer iyiydi bir aralar ama şimdiki durumu nedir bilmiyorum.

herhangi bir proxy yazılumu bunu yapabilir, ücretli olarak tmg (eski adıyla isa)
veya proxy plus (www.proxyplus.cz)ücretsiz olarak squid proxy

"olmadı kendim yazacam" kısmından dolayı sana +100 rep.

bir linux box kur. 2 ethernet tak. birisi router'a, diğeri ağa dağılan switch'e bağlı olsun. böylece tüm trafik bu box üzerinden geçer.

squid ve iptables yardımı ile, client'lara hiçbir ayar/kurulum yapmadan tüm trafiği proxy'ye yönlendirip log'layabilirsin. böylece oturup network monitor yazmak için harcayacağın zamanın 1/100'ü kadar sürede bu log'ları parse edip veritabanına çakan bir php script falan yazarsın.

kulağında da ağrı hissettiğine göre önce kbb'ye git bence. gerekirse o dişçiye yönlendirir

muhtemelen kbb ile alakalı ama ben olsam önce dişçiye giderim. dişçinin problem olup olmadığını net bir şekilde görebilmesi için yapması gereken tek şey orto röntgen. eğer diş ile alakalı değilse, kbb'ye daha emin bir şekilde gidersin.

çeneden dolaylı olabilir.
boğazdan kulağa doğru açılan minik bir boru var östakimiydi neydi,
bundan dolaylı boğazda oluşan bir şeyin kulağı etkilemesi olasıdır.
dişçi ile ilgili bir mevzu olduğunu sanmıyorum.
kbb

noroloji

burun tıkanıklığı hep var, ağrı daga çok kulakla çene arasında kalan yerde.

20 lik yaş şeysi mi ki yeaa

çenende kilitlenme ya da ağzını açarken bir tıkırtı falan var mı? temporomandibuler ekleminde bir sorun olabilir öyleyse, çapanın tme bölümü oldukça iyi.

herkes ne güzel sallıyo ya, hastasıyım hepinizin. üstteki cevap doğru olan.

ben ilk denememde yaptim, sulu oldu ama mis gibi de yedim. makineye gerek yok bence. hem zevki orda. bakiyorsun bekliyorsun, ay bu az olmus fazla kacmis. sonunda oturtursun.

Yoğurt yapmaktan ziyade günlük taze sütü bulabilecekmisin o önemli, pastörize edilmiş uzun ömürlü sütlerle yoğurt yapılmaz diye biliyorum.

yoğurt yapabilmek için makinaya gerek yoktur pastorize edilmemiş taze sütü ılıtıp içine yoğurt karıştırırsan oda sıcaklığında 4-5 saatte mayalanır ve yoğurt olur.

paket süttren yogurt olmuyo. eski usül tencerede kendin yap makinelik bi şeyi yok ki yogurt yapmanın.

pastorize olmayan sütü kaynatıcan, ocaktan indirdikten sonra az bekleyip bi kaşık yogurdu koycan süt dolu tencereye üstünü de sar örtü gibi bi şeyle hızlı sogumasın al sana yogurt.

günlük taze sütten değil de normal marketten alacağım uht sütlerle yapıcam ya da pastörize sütle.
günlük sütü bulmam mümkün değil oturduğum yerde.
bu ürünü alanların da günlük süt kullandığını pek düşünmüyorum

alsam mı ya

paket sütle kesin olarak olmaz mı yani yoğurt :(

olur pastörize değil de günlük sütler oluyor ya onlarla da olur ankarada isen aoç günlük süt ile yap çok da lezzetli oluyor

istanbulun varoş bi ilçesinde oturuyorum buralara günlük süt gelmez,
pastorize süt bile yok marketlerde. hep uht
dost benzeri uht markalar ile kesin olarak olmaz di mi?

eğer olmaz derseniz almıcam ürünü :s

O sütlerle yaptıktan sonra ne anlamı kaldı ki! Sonuçta o da çeşitli aşamalardan geçip elinize gelecek. Bir de dost zaten soru işaretidir. gg diye yazamıyorum.

Uht sutle yogurt yapicagina hazir yogurt al tuket. Yogurt cok kotu oluyor uht sutlerle. Zaten uht sutlerin dogal olmadigi da buradan belli oluyor. Sutcu sutunu kaynatinca faydali mikroplar ölür fakat mayalaninca tekrar canlanirlar.

yok onlardan yogurt olmuyo pastorize işleminden geçtigi icin onun yogurt olmasını saglayan bakteriler ölüyo tadını saglıgını boşver mümkün değil yogurt olması. sütün içindeki yağda işlemden geçtigi yogurt olmasını engelliyo ek olarak. günlük süt olması lazım kısca.

pastörize yoğurtlar daha iyidir bence

yoğurdun iyi mayalanması ve kıvamlı olmasını istiyorsan sürekli olarak 40°C'de tutman gerekiyor. sanırım makinelerin esprisi bu. ama bez/havlu/battaniye gibi hedelere sarılarak yapılan yoğurtlar da genellikle ısılarını 4-5 saat koruyabiliyor ki yeterli oluyor. bir de, sütü mayalarken bir çaykaşığı yoğurt kullanın, 1 de küp şeker atın.
makinelerin bir faydası daha var, o da ambalaj. 5-6 tane küçük boyutlu yoğurt oluyor. tek bir kase yerine. o da iyi bişey. bebeler içn

siktiri cek, vur kapiyi cik git. baslamisim stajina, okurken benim canim sIkIldi amk. oradan bi hayir gelmez sana.

yuh, kapıyı vurup çıkmadan bir kaç tanesini indir.

maalesef pek cok yer stajyerlere boyle davraniyor.

(bkz: cemil ipekçi/@la traviata)

gecen seneki pek cok ogrencim bu sene stajyer ve cogu bunu yasiyor. dilekce ile staj yerinin degismesi icin basvurabilirsin. köle degilsin bunu unutma, sagligin daha onemli stajdan ondan bundan.

çalışma ve sosyal güvenlik bakanlığı'na şikayet et. her türlü soru, eleştiri, ihbar, şikayet ve öneriler için: alo 170.

iş verildiğine tamam de ama yapma. sana patlamaz bence.

la ben mühendis oldum aynı şartlarda çalışıyorum. staj da iş hayatına alışma ise bir nevi çok doğru bir staj yeri seçmişsin.

öyle yerde durulmaz hacı.
bi ters çek izaya gelmezlerse,
terse devam.
stajı yakma biraz daha dayan başka çare yok.
arkadaşın dediği gibi işleri yapma,
olay sana patlamaz bencede asıl sormlusu kimse ona girer.

-"su an bir seyle ilgileniyorum"

çayları müsshil damlası ile sabote et , bilgisayarlara virus sok yada hdd üstünde , çevresinde kuvvetli mıknatıs dolaştır.zarar ver zarar.

çekilmez, benim işim değil kapı,bulaşık de. artislik yaparlarsa, atarını yapıp öyle git. bak sinirlendim sabah sabah.

Şunlar sana ağır geliyosa şimdiden çalışma zaten sen, patronu olabileceğin bi iş bulmaya bak. Te allaam ya, staj böyle bişey ayrıl mayrıl atar yap deyip durmayın, kapıya bakmak ağır mı geliyor size?

bulaşık yıkamak biraz enteresan olmuş. bunları sadece sen yapıyorsan ve diğer stajyerler yapmıyorsa biraz da sorunu kendinde araman lazım.

ben şu an çalıştığım şirkete stajyer olarak girdim. kurumsal bir yapı olduğundan hiç bulaşık yıkamadım, çayı da bir kere şaka olsun diye getirttiler. elinde hıyar olana tuzla koştum ve ben de "oha abi heriflerin yaptığı işi şu halimle yapıyorum iyiymiş" diyordum. şimdi 1 sene part-time olmak üzere (ki üniversite devam ederken haftada 4 gün geliyordum işe) ikinci senem doldu. gelen gideni çok olan bir departmanda çalıştığım için şu an müdürümden bile daha uzun süreli bir çalışanım ve görüyorum ki stajyerken sahip olduğum yetkinlikler ile şu anki halim arasında bayağı fark var. daha 7-8 ay önce "tamam ya ben oldum müdür yapın beni" ayaklarındayken şimdi farkediyorum ki hala daha çok çok fazla gidilecek yol, yenilecek ekmek var. burada şunu unutmamak lazım, sen tüm şirketteki elemanlardan çok daha zeki olabilirsin ama iş hayatını bir atletizm mücadelesine benzetirsek 10 yaşındaki usain bolt'tan bir farkın yok.

bu sebeple eğer bütün gün dizimag'dan bihter-behlül izliyorsan, ekşi sözlük'te fink atıyorsan sana kapı açtırmaları çok normal. ama gerçekten copy-paste olsa bile bir işin ucundan tutmaya çalışıyorsan ve insanlar seni kendi çalıştıkları saatler de yanlarında istiyorlarsa bu noktada o şirkette çalışmaya devam edip etmeyeceğine bakmanı öneririm. kalmayacaksan salla tabii. şu an başka bir şeyle uğraşıyorum de geç. ama ortamı sevdiysen, işi beğendiysen saat 19.00'da çıkmak, yeri gelince cumartesi çalışmak çok çok normal bir durum.

benim tavsiyem orada samimi bulduğun, beraber çalıştığın bir çalışana derdini anlat. çay getirmekten, bulaşık yıkamaktan hoşlanmadığını söyle. eğer gerçekten senin bu işleri yapmaktan daha değerli işler yaptığını düşünüyorlarsa zaten onlar bunu engelleyecektirler. haa dersen ki ben en iyi üniversitede okudum, benim ailem şöyle böyle siz kimsiniz oğlum atara atar gidere gider, en basitinden "peki" derler bütün gün sandalyenin tepesinde oturtup 1 ay sonra staj defterine yazdıklarından yapmadığını gördükleri hiçbir şeye de imza atmazlar. referans olarak da ne diyeceklerini tahmin edersin sanırım.

kısacası 100 metreyi 10 saniyenin altında koşacak teknik ve güce ulaşmadan bunu sana öğretebilecek kim ve ne varsa yapmaktan kaçmamak lazım. kapıyı vurup çıkarsan emin ol senin gibi 10 tane daha bulması 10 saniyesini almayacaktır ama senin orası gibi bir yeri bulman 10 seneni alabilir.

ya sanki ömür boyu çalışıcan yap stajını sonra zaten durmazsın.boşboşuna stajını yakacaksın.hiç dayanacak gücün yoksa şefemi müdüremi ne biliyim bir üst düzey yöneticisine git şikayet et.stajer olabilirim ama ben kimsenin kölesi deilim de ne biliyim işte anlat derdini.sen şimdiden iş hayatında derdini anlatamazsan sıçtın söyliyim.

saiko güzel demiş ayrıca. adamlar ne yapsın şirketin 5 senelik stratejisini mi yaptırsın sana yoksa yüz bin dolarlık projenin teklifini mi hazırlatsın. gerçekten işin varsa veya bir işi yapabileceğini düşünüyorsan zaten bulaşığı yıkamak veya çay getirip götürmek için zamanının olmaması lazım ve bunları yapamadığında da sana hiç kimse bir şey diyemez. sana iş vermiyorlarsa da en kötü efendi bir şekilde bunları yapmak istemediğini, daha başka konularda daha verimli olabileceğini düşündüğünü söyle. söyle arkadaşım öldürmezler ya seni. haa sırf youtube'da sabah akşam video izleyen elemandan çay istendi diye gelip bilgisayarları bozarsa kan grubunu belirlerler orada.

meslek lisesi mi üniversite mi? ne kadar sürecek?

bi kere sana, asgari ücretin üçte biri mi neydi, para ödemek zorundalar bildiğim kadarıyla.

önce üst düzey yöneticilerden biriyle görüş. eğer aynı şekilde devam ederse screamshot'in dediği gibi şikayet et.

okuluna danış. çalışma koşullarını anlat. belki yol gösterirler.

"orası gibi bir yer bulmak 10 seneni alır" demiş birisi de. tamam lafın gelişi demişsin de ne 10 senesi ya? adam para almadan bedava çalışıyor. öyle bir iş kariyerine de bi bok eklemez. 7 kişinin çaliştigi dandik bi yer. ne deneyim kazandım diyeceksin çay getirdim kapı açtım kapadım deneyimi mi? düzgün bir iş yeri olsa zaten o tarz işleri yapacak birisini işe alırlar. madem çayı çorbayı götlerini kaldırıp kendileri alamıyorlar. ben de küçük yerlerde çalıştım ve oralarda da hep stajer oldu. patron dahil kimse stajerden çay istemezdi. gider efendi efendi kendi çayını kendin alırsın.

10 seneni "alabilir" dedim. nerede çalıştığını bilemiyoruz tabii. bana kalırsa da milletin bulaşık yıkattığı yerde çalışma tabii de genel anlamda bu staj işlerine bakmak gerekirse ayı gibi bir hukuk bürosunda çalışıyorsa da hakkaten 10 senesini yakmaz ama 10 sene boyunca yanar tek bir kötü referans ile.

bir restaurantın bulaşıkhanesinde staj yapmıyorsan bence de ayrıl.

siz ne saçmalıyorsunuz arkadaşlar, bu kadar mı kapitalizm kölesi oldunuz? Arkadaş orada "staj" yapıyor. Yalandan da olsa iş yapıyor olması işin ucundan tutması gerek. Bulaşık, kapı ve bunun gibi işler için bir "ofisboy" almaları gerekir. Bedavaya çalıştırdıkları stajyerin görevi kesinlikle bu değildir.

Dostum ne okuyorsun? Sektörümle alakalı bir bölümse yardımcı olmaya çalışırım. Şu zorunlu staj olayını getiren sistemin de allah belasını versin.

Çıksan bile yaptığın gün kadarını saydırabilirsin. Bence derhal başka bi yerlere bak ve ordan hemen uza

eger staj oncesinde sozleşme imazaladıysan orda yazar stajyer 8 saatten fazla calıstırılamaz diye bunu soylersin şefine vs elinde bi kozun olur en azından

Efemdim hiç de staj "böle bişey" değildir.

Kimse stajyer diye her söyleneni yapmak, sinir hastası edilmek durumunda değildir.

abi sen hasta mısın? Çay getir bulaşıkları yıkana ne?? atarı yap, tek tek suratlarına tükür öyle git. senin ruh sağlığından ve ezilen büzülen egondan daha mı önemli?

eğer ölüm kalım meselesiyse buradan stajını alman atar yap ve tehdit et bir şekilde.

@saiko, aile şirketlerinin leşliğini de kurumsal şirketin güzelliğini gördüm. Okulda saçımı ağarttım, henüz mezun değildim ama diplomalı elektrik elektronik mühendisine ve mezun olmak üzere olan bana bahçe temizletmeye, köpeğin boklarını temizletmeye çalışan bir patronum vardı. "Beni temizlik listesine yazmayın" dedim müdüre ve bahçe temizliği yapmadım. diplomalı olan mühendis paşa paşa yaptı temizliği, o sırada durumu çok sıkışıktı. 1 ay sonra atıldım ama en azından bu amına koduklarıma tamah etmedim.

Bu heriflere boyun eğmeye meyilli adamlar oldukça daha çok sikerler çalışanları.

Hadi çay getirilir, kapıya bakmak zaten gayet normal eyvallah da bulaşık ne lan ? O kadar pislik iş yaptırasın varsa git çaycı al, temizlikçi al.

stajını gerekirse yak, sokarım böyle adalete.

staj kesinlikle böyle bir şey olmamalı! bence ilk olarak pozisyonunuzu belirleyin mesela mühendisseniz mühendislerden iş öğrenmeye, onların yaptıklarını gözlemlemeye ve illa birilerinin işlerini yapacaksanız onlarınkini yapmaya çalışın. tabiki çay getir gibi kişisel işleri değil ufak tefek evrak ya da bilgisayardaki işlemleri yani iş hayatında kullanabileceğiniz işlerden bahsediyorum. ikinci olarak 'kapı çalıyor duymuyor musunuz?' dediklerinde başkaları da varken neden üstüne alınıyorsunuz ki? eğer 'ibomiu kapıyı aç' şeklinde emir geliyorsa sürekli o zaman bi bahane uydurun ya da açıkça tek stajyer olmadığınızı söyleyin. cumartesi çalışmaya gelince kaç iş günü çalışacağınız belli değil mi? mesela benim yaz stajımda 20 iş günü çalışmam gerekiyordu cumartesileri gitmedim. illa gel deselerdi 20 gün meselesini anlatırdım. mutlaka bu şekilde bir gün-saat sınırlaması vardır okulunuzdan öğrenin. unutmayın siz köle değilsiniz, ayak işlerini yapmak zorunda değilsiniz. işi öğrenmek için ordasınız. birşey öğrenmiyorsanız zaten orda staj yapmanızın manası yok. şimdiden kolay gelsin..

sanirim stajyerlikle alakali mevzuatlardan falan kimsenin haberi yok burada : ) tam kahve muhabbetine donmus.

"gercek hayat zaten boyle, dogru yerde staj yapiyorsun" diyenler mi ararsin, neler neler diyenler var icinizde.

egitimle baglantili konusularda ne olursunuz biraz dikkat edin.

ne korkak adamsın sen yanarsa yansın stajın ben kaç kere yaktım stajlarımı. hayatta dik duracaksın uysal koyun olmayacaksın. en az 3...

tamamen senin hatan! askerlikte de ezerler böylelerini... üzgünüm mesele stajyer olma meselesi değil karakter meselesi... büyüklerimiz bu hikayeyi dinlese daha çok bulaşık yıkar o derlerdi... neyse sorunun çözümü siktir git çayını kendin al demek madıfakır demen... gülme... şimdi diyemezsen yarın gerçek işlerde hiç diyemezsin... gençsin daha çok uzun bi yol var önünde... nasıl başlarsan öyle gidersin... kolay gele... adam bulaşık yıkamış ya... neyse kızdım çok, ben gider...

kapı mı çalıyor, arka odalardan birine doğru yol al. çay mı istediler; geç getir, onların işlerini mi yap dediler; arada hata yap;) yani hem eğlen hem de öğren.

Sanırım zorunlu staj yapıyorsun. Okulunla konuş, kaç saat çalışacağın ve c.tesileri çalışma zorunluluğunun olup olmadığı konusunda sana yol gösterirler. Zorunlu staj öğrenci işi yaşayarak öğrensin diye yapılır, iş haricindeki herhangi bir görevlendirme staj tanımı dışına çıkar.

Çay getirmek görevin değil, bulaşık yıkamak ta öyle. Bunu sana bir daha söylerlerse direkt reddedebilirsin. Kapı konusunda diğer herkes kadar iş düşer sana. Onun haricinde işe ne kadar sokarlarsa seni o kadar iyi aslında. Ama istemediğin halde okulca belirlenmiiş saatler dışında kmse seni çalıştıramaz. Aksi takdirde okulundan yardım iste, sana başka staj yeri bulsunlar.

@kimlanbu ???? evet bulaşık konusunu ben de ekstrem buldum ama bi kapı açmaya çay getirmeye, başkasının işlerini yapmaya da insanlar sesini çıkarırsa ohooooo işimiz var yani, her şeye de atar yapılırsa bi bok öğrenip bi yere de gelinmez tamam patronun götünü yalayın demiyorum ama, bi çay getirmeyle de ofisboy olunmuyor. cumartesi eğer zorunlu staj olayının içindeyse gün olarak sayılıyorsa gelinecek o kadar net, sayılmıyorsa zaten gelmessin.

ha onun dışında arkadaşlar siz stajyer olarak ne yapmak isterdiniz ? çay getirmek kapı açmak dışında, benim bilgisayar konusunda ilgim vardı, şirket dışarıdan gelen bilgisayarcıları zırt pırt çağırma olayını bıraktı. benim stajım zorunlu da değil, ki zorunlularını da yaptım, ayrı mesele.

bazen şirketin sahibi adam geliyor al şu excel dosyalarındaki değerleri topla hallet vs diyor yapıyoruz, yapacağız yani. konşimentoda hazırladım, bilmem neyi de yaptım.

ama siz daha burda çay getirmem kapı açmam derseniz olmaz bu işler, iş hayatına ısınma turları bunlar malesef, daha neleri ile karşılaşacaksınız kim bilir, para kolay mı kazanılıyor ?

direk atar yap çık diyenleri de merak ediyorum, hepsi böyle kurumsalın allahı her şeyin tanımlı olduğu vıcık vıcık bi iş ortamında mı çalışıyolar ?

izmirgaz'ın sitesine girip oturduğun bölgede olup olmadığını online olarak sorgulayabilirsin.

tabii ki sitenin o bölümü çalışmıyor :) şaşırtıcı değil.

edit: düzemiş.

arkadan çarpan hertürlü suçlu oluyo genelde.

mobese falan yoksa sağlam bir avukatla kurtarırsın gibime geliyor. Ama olay yerinin fotoğraflarının iyi çekilmesi, rapor tutulurken olmadık şeylere imza atılmaması lazım.

20km ile gittiğini ispatlarsan zaten minimum hız sınırının (30km/s) altında olduğu için karşı tarafa sokarsın suçu.

hiz siniri 110 km/h olan bir yol yok. Otobansa 120 km/h, en dusuk hiz da 40 km/h. devlet yolu ise 90 km/h düsük hiz siniri yok. devlet yolu olup olmamasina göre diger aracin kusur orani degisir.
otobansa;
trafigi yavaslattigi icin ve hatali sollama yaptigi icin kusur verilir.
ama 20 km/h hizla giden aracin serif degistirme hizi göz önüne alinirsa siz de göz göre göre araca carpmissiniz. büyük oranda siz kusurlusunuz.

Devlet yolu iste kusur oraniniz artar.

tahminen konusuyorum; annem trafik kazalarinda bilirkisi azicik asinayim

Not: yolda emniyet seridinin olup olmamasina göre de degisir cok sey.

@dampire, bildiğim kadarıyla artık mesken mahal dışındaki ayrımlı yollarda 2011 başından itibaren hız sırını 110 km/h çıkarıldı.

yorumlar için teşekkür ederim. geçen gün bahsettiğim şekildeki bir durumda (110 km, 2 şeritli tek yön) yaşlı bir amcamın teki bana göre göreceli olarak duruyorken anlamsız şekilde önüme geçti. dönebileceği bir yer yok, önünde araç yok... yolda emniyet şeridi de yoktu. santimlerle sıyırarak aracı sağ şeride geçirebildim. o sırada sağdan gelen birisi var mı yok mu bakamadım bile. arkadan çarpsam, ne mobese, ne araç kamerası, ne görgü şahidi var. zaten doluyum: (bkz: 35 ac 1295/1)

sanırım bu işin tek çözümü, araca bir dashboard kamerası takmak olacak.

dişe dokunur bi miktar birikiyosa biraz daha paranı biriktir sonra da faizler düşünce krediyle bi ev al. hala ailenlemi oturuyon arkadaşların da arada gelip vay mk bi bildiğin varmış desinler

annenin babanın yanında kal. rahatın yerinde madem niye kiraya çıkıp para pul veresin? madem paran var biraz git ev mev almaya çalış kira öder gibi onu öde?

@yuyu: harika tespit, haklısın. ama illa ki bir gün evden gidilecek, hep böyle gitmeyeceğini tahmin ediyorum.

boyle bısey yapsan bile -ki geç kalmışsın-, 3 ay sonra eve dönüş kesindir. 27 yasına kadar aile desteğiyle büyümüşsün, evde tek başına yaşamını idame ettiremezsin yuksek ihtimalle. demem odur ki o evden ancak evlenince çıkabilecek durumdasın.

@dokuzeylul: 6 sene ailemden ayrı başka bir şehirde okudum, onu yazmadığım için böyle düşündüğünü varsayıyorum.

Geri dönmen 3-6 ayı bulmayacaktır. Kıpırdama bence bir yere. Bir dişi kişisi olarak söylüyorum ailemi bulunduğum şehre getirmek için uzun ve başarısızlıkla sonuçlanan uğraşlarım oldu. Sadece yemekten, içmekten, eğlenceden ve arkadaştan ibaret değil maalesef aileden ayrı yaşama durumu. Bir süre sonra faturaların maddi kısmı değil onları takip etmek bile büyük bir sıkıntı haline geliyor ki temizlik, çamaşır, ütü vs. hiç katmadım farkındaysan.. Ayrıca arkadaşlarını/sevgilini rahatça çağırabilmen güzel gibi görünse de yalnız yaşadığın için çat kapı gelmek gibi bir rahatlık olacağı için kısa süre sonra afakan basabilir. Sonrasında tıpış tıpış geri dönersen sahip olacağın psikolojiyi de hesaplarına kat derim.
Bir de tabi bonus olarak ailenin " neden bizi hiç arayıp sormuyorsun?" tripleri de eklenecektir. Bilgine..

kiz arkadasin-hareketli bir sosyal hayatin olsun veya olmasin, kendine ait bir hayatin olmasi gerekiyor artik. bunu bir dusun.

benim planım da bu aga. para biriktirmek ve ev alabilmek için aile yanında belli bir yaşa kadar kalmak şart. tabii o yaşa kadar evlenme ihtimalini aradan çıkarıyoruz.
gene de en fazla 1-2 sene daha kal, sonra eve çıkıyorsan çık. birikmişin iyiyse, şimdi de çıkabilirsin eve. yadırgamaz herhalde ailen.

benzer durumda sayılırım,
evinde kal ayrılma diyenlere pek katılmıyorum neticede yaşı 30a dayanmış adamın
kiraya verecek paran varsa çık, faturalar çok gelmez tek kişisin

fakat evlenebileceğin birini bulmadğın sürece bana yalan olur gibi gelior senin çıkışın.

Oha 21 yasindayim, artik evden ayrilmanin vakti geldi diyorum.
Garipsedim seni acikcasi

eğer 6 sene ayrı yaşayıp yalnız yaşamaya alıştıysan çok geç muhabbeti filan saçma olmuş. ondan sonrası senin tercihine kalmış bişey.

27 yaşında hala ayrı ev kız arkadaş peşindesin. git evlen çoluğa çocuğa karış.

ailenle yaşamaktan memnun değilsen çıkabilirsin. aksi halde evlenebileceğin bir kız bulana kadar da devam et evden ayrılma, para biriktir vs...

neden tek taraflı düşünülüyor anlamıyorum. ailenin sana ihtiyacı olamaz mı? belirli bir yaşa gelmişlerdir muhtemelen sağlık problemi, güven problemi bir sürü şey var. ayrı eve çıkmak özentilikten başka bir şey değil.

ben büyüdüm artık sizinle yaşamayacağım gidiyorum bu evden diyen oğluma siktiri çekmekten, hiç gocunmam.

5 sene şehir dışında kalmış 29 yaşında evden temelli ayrılmış biri olarak diyorum ki.Evet ayrıl.Böylece hayat hem senin,hem de onlar için daha rahat oluyor.Yalnız dikkat et;yalnızlık bağımlılık yapabiliyor.

ev alabilcek durumda değilsen gitme biraz daha bekle. zaten işin gücün varmıs ayrı yaşayınca farklı bi şey olmaz boşver. kiraya boşuna para verme.

evini kur yavaş yavaş. sosyalleş biraz. ayaklarının üzerinde dur. hayat hazır yemekten ibaret değil. hatta yemek yapmakta da pratikleş. kendi zevkin için biraz para harca. arada ılımlı miktarda alkol tüket. arkadaşlarınla tabu partisi yap. maç izle. yarın öbür gün evlendiğinde karın hastalanırsa bi çorba kaynatmayı bil.

mümkün olup olmadığından bile emin olmamakla birlikte eğer mümkünse 500'ün çok üzerinde olacağını tahmin ediyorum. çünkü bütün sistemle birlikte immobilizer sistemi de değişecek.

bana da 500ü geçer gibi geliyo. sırf yeni anahtar için 100 liradan fazla istiyolar

immobilizerli ve kumandalı bir anahtarın fiyatı 250'den başlar. kasko varsa ve kilit değişimini kapsıyor ise ve servisin verdiği fiyat poliçendeki teminatı aşmıyor ise kaskodan yaptırmak daha faydalı olur. derinlemesine inerek, tam bir karşılaştırma için, poliçedeki hasarsızlık tablosunu da incelemekte fayda var. kasko yoksa, amaç nedir?

yokmu bir arkadas sunu cevirebilecek? tamam suku da verecem.

2008 model Nissan Note brands are the problems caused by the vehicle's exterior paint factory. Vehicle in 2009 (25/11/2009) had damaged the right front door, Nissan Bostancıoğlu service plate replaced the right front door. 6-8 months ago (2011) as a stain on the vehicle roof of the vehicle begins to grow closer and closer-then painted the entire exterior portion of the right front door, front and rear bumpers, mirrors, left and right drive-dye was excluded. vehicle parts that are problematic, such as brushed with a wire brush if it has become. car washed only at professional cleaners and no brush have been stated. Tool exposed the sample to the service, said the problem caused by external factors. Cause of a problem caused by external factors do not have even a smudge on his hair right door, front and rear bumper, and mirrors also have a paint problem?. nissan customer service, being away seeking help us, have said that a legal right to search. services will not in turkey but is deficient in painting. we will look for our legal rights, and this mail was sent you just to inform you.

(bkz: paul) www.imdb.com

hangover 1-2, due date sıkıcı gelebilir, paul +1 , bad teacher öyle diğerleri gibi anlı şanlı komedi filmi değil ben pizzalık film olarak adlandırdığım film kategorimde, ve en çok zevk aldığım filmler elbette korkunç bir filmler :D 3-4-1-2 şeklinde sıralanır iyiden-kötüye, acayip bir film var birde

(bkz: four lions)
(bkz: in the loop)
(bkz: the boat that rocked)
(bkz: beerfest)
(bkz: half baked)

film değil ama dizi olaraktan..
gerçekten ortalamanın üstünde komik:
(bkz: how not to live your life)

(bkz: eurotrip)
(bkz: see no evil hear no evil)

frequently asked questions about time travel
shaun of the dead
hot fuzz
paul (+1)
hot tub time machine
madagascar
the simpsons movie
megamind
kick-ass
grown ups
anchorman
dr. stranglove...
be kind rewind
how to train your dragon
blades of glory
office space
scott pilgrim vs. the world

www.eksisozluk.com

Ben rio adlı animasyonu öneriyorum. Tempo hiç düşmüyor, hiç baymıyor, arada kahkaha da attırdı :D

Girizgahı fikir verir: www.youtube.com

ilaç sür.

pinoteks ahşap koruyucu alıp sür.

yerini tespit et, çakmakla o bölgeyi ısıt.

Ekim ayı İzmir Çeşme deniz suyu sıcaklığı ortalama 18.9 derecedir.

riskli dönem. denize girecek kadar sıcak da olabilir götün de donabilir.

Kasımın ortalarına kadar yüzüyoruz biz. kapalı koylarda.

tip olarak gayet güzel bi araç, sanırım tek sıkıntı arka koltukların biraz dar olması.

genel olarak arabadan anlayan biri değilimdir.

eğer bekarsan son derece guzel..aile arabası olarak düşünüyorsan arka koltuk ve bagaj yeterli gelmez..özellikle kokpiti çok güzel..nacizane tavsiyem eğer becerebilirsen dizelini al derim..

Juke alma cok piyasa oldu. Zaten alanlar goruntusu icin aldi. Cok yakiyor ve 4x4 degil. Gereksiz bence.

nissan alma. nissan fanatigi degiliz ama (pathfinder (2) , xtrail (3), note) bircok aracini kullandik, hala kullanmaktayiz servisi pahali, yedek parca pahali (sol ayna cami 145 tl verdim (xtrail)) xxxxx km bakimi 600 tl civarinda, pathfinder da da yasadik iceriye cok ses aliyor, benzin sarfiyati fazladir ama bu araclar uzmez yani yolda birakmazlar. dayaniklidirlar diyecegim ama note aracimizin 3 senesinde boyasi atti, sanirim davalik olacagiz. xtrail aracimiz kaza yapti 2 ay serviste bekledi yedek parca icin. yani almayin aldirmayin diyorum o kadar da almisiz be. bir daha da aldirmam.

bahsettiğin aracın (juke 1.6 dig-t sport pack 5dr 4x2 m/t) 2011 modelinin liste fiyatı 55500 tl, 2012 modeli 65600 tl. kaça alabiliyorsun?

Henüz aracı görme imkanım olmadı. Kısmet olursa bu gün yarın göreceğim.
45.000'e juke almayı planlamıyorum, eğer karar verirsem bütçeyi yukarı çekeceğiz mecburen.

"Aklınızın ucunda bir yerlerde Astra J de olsun" der, koşarak uzaklaşırım.

hiç aklımın ucundan bile geçmeyecek bir arabam var şu anda ve herkese de tavsiye ediyorum: (bkz: daihatsu terios).

inanılmaz kıvrak,
inanılmaz rahat,
orta yakıyor (100km/ 8,5-9,5 lt arası, şehir içi)
görünüşü güzel.

@locco ortalama 8,5 9,5 100 km'de cok arkadas. nissan note bile ortalama 6,6- 6,8 lt yakiyor (benzinli).

Polo TDI DSG Confortline
Otomatik vites ve dizel..
44 civarı olması lazım fiyatının..

"Polo TDI DSG Comfortline Otomatik vites ve dizel" alma bence ya, annemde var ve çok donanımsız. bir de alışana kadar çok küçük geliyor, "otomatik ve dizel olacak" diye bir koşulumuz olmasaydı fiesta alacaktık biz de. tamam polo sağlam, atak falan ama 42 bin liralık araba da değil bence.

Hmm o zaman daha farklı bir seçenek:
Golf 1.4 TSI Fan Edition

skoda octavia classic 1.6 tdi dsg 105 hp.
51500 tl
dizel
çift kavramalı otomatikleştirilmiş vites

(bkz: volkswagen bora)

günün anlam ve önemine göre bir öneri olsun bu da.

bu arada tikleyin şunları arkadaşım. açıp gidiyorsunuz! bunu tikleme, üsttekileri tikle hep.

terios'un çok yakma sebebi sürekli 4 çeker olması. evet çok süper değil yakışı. ama diğer herşeyi çok iyi diyebilirim.

o fiyatlara juke'i tavsiye etmem... aynı şekilde fiesta'da onermem :))) oneri icin yukari cikabilecegin rakami da bilmemiz ve ne amaçlı alacağını bilmemiz gerekir. bir de ne sattın onu merak ettim ben :)

arkadaslarin hakli. cizik icin kaskoya bulasma.

bazı sigortalarda mini hasar bilmemnesi var, hasarsızlığı bozmadan ufak durumları telafi ediyor.

Arayıp sorun en iyisi, bilgi almanız demek yaptıracağınız anlamına gelmiyor

süre geçmiş olması önemli değil.. karşı tarafın kaskosu ödeseydi?

ya da sigorta acentalarının "mini hasar" adı altında bi uygulaması oluyor.. eğer hasar; eğilme göçme olmadan sadece boya çiziğiyse senden para talep etmeden, acentanın anlaşmalı olduğu bi tamircide,kaskonu da bozdurmadan tamir ediyolar.. tabi sigortanda var mı böyle bilemem bi poliçeyi fln oku derim..

eğer kusur %100 karşı taraftaysa karşı tarafın trafik sigortası öder. ama siz kasko yaptırdığınız şirkete de yaptırabilirsiniz. karşı şirkete rücu ederler. kaskonuz bozulmaz. acentenizi bir arayın. bir de tramerden sorgulatın bakalım sonuçlanmıştır 20 gün olduysa...

arkadan çarptıysa, çarpan kişinin trafik sigortası öder. senin kaskon bozulmaz. "evrak doldurduk" demişsin... herhalde kaza tutanağından bahsediyorsun. bununla birlikte sana çarpan kişinin ruhsat ve ehliyet fotokopisini de alman lazımdı.

karşı tarafın sigortası ödesin. kendi kaskonuza dokunmayın.

eğer çarpan arabanın boyasıysa çizik, bi yıkamacıya götür. bi cila vursun çıkar o. 5-10 bişey tutar.

zamanında biz sana 0 alma demiştik ama dinlemedin ki bizi.

kasko ile ilgili dert etmeniz gereken konu, aracın kaza geçmişinin oluşmasıdır. satarken olası bir değer kaybını engellemek üzere, aracın onarım öncesi fotoğraflarını çekin. sonra gidip kaskodan gönül rahatlığı ile yaptırın. kasko %100 oranında karşı tarafın trafik sigortasına rücu eder.

www.skyscanner.com

nasıl bir siteymiş diye baktım ama hatalı arkadaşım bu
mesela bu ayın 22si istanbul antalya baktım 76 liraya pegasus gözüküyor ama sunexpress in sitesinde 56 tl diyor

tr.momondo.com

bulucak.com var bi de.

şunu kullandım ben
www.ucuzbiletim.com

pek yakında www.google.com

200 no lu otobüsler her 20 geçe kalkıyor..13.20 14.20 fln .geceleri de aynı şekilde sanırım sadece 3.20 den sonra 2saat ara var 5.20 de kalkıyor..havaş otobüsleri de var.metro da tek parça gidiyor 50dk sürüyor karşıyaka duraklarından binerseniz.ama gece 23.30 da son.

karşıyakadan binilen metro değil de izban mı oluyor? mavişehirde binip havaalanında inebileceğim şekilde değil anladığım kadarıyla? 200 e binersem metrodan çabuk mu götürür?

mavisehirden izbana bin 50 dakka içerisinde havalanındasın.metro havaalanının alt katında duruyo yanı bildigin içinden geciyor

izmir'de yaşamadığım için metro sistemini bilmiyordum, ondan tekrar tekrar sordum. metro kısmı tamam ama hangisi hızlı soruma net bir cevap alamadım. 200 ile de hemen hemen aynı sürede mi gidilir?

izban daha konforlu ve ucuz. 53 dakika sürer mavişehir-havaalanı. 200'de 40-45 dakikada gider. terminale mesafesi hemen hemen aynıdır, ikisi de çok yakın.

bios ayarlarından dolayı kendini aşırı ısınmış sanıyor olabilir. bios ayarlarına bakabilir misiniz?

eğer sorunu daha çok gündüzleri sıcak havada yaşıyorsan kesinlikle fandan kaynaklıdır. teknik servise götür, kasayı açıp fanları temizlesinler, psu'yu temizlettirmeyi de unutma. bozuk fan varsa da değiştirirler zaten.

işlemci fanı dostum toshiba a500 serisinin genel sorunu

virütik olabilir.

nerede olduğunuza bağlı. lokasyon söyle ona göre bir cevap uyduralım canım sanzelize canavarı arkadaşım.

kadıköy merkez...

sadece abonelik için diyosan izmir'de 1-2 gün içerisinde hallediliyor. eğer tesisat onaylanmış projeye uygunsa denetçi eleman hemen açıyor gazı. değilse hataların giderilmesi gerekir. güvence bedeli ve abonelik ücreti (saat vs) toplamda 700 tl civarında. bu hemen her yerde benzer.

kat kaloriferi ve petek sistemi varsa evde, totalde bir 3000 tl harcarsın tesisat ve kombi için. ocağı da gaza çevirmen gerek çevrilebiliyor ise. yoksa yenisi.

tesisat komple yoksa iş coşar. petekler, her yer kırılır dökülür vs. 5000'den aşağı zor.

vakıfbank'tan 120 ay %0,84 ile aldım haziranda. şimdi aynı vade için %1,05'den düşük bulmak zor.

* mümkünse 60 ayda kapatmaya çalışsın. daha düşük kullanabilir. ödediği faiz düşer. benim ilk ay ödememin %85'i faiz mesela.
* hayat sigortası opsiyonel çoğunlukla. ama yaptırmakta fayda var. dünya hali.
* konut paket sigortası ve dask zorunlu ve her yıl ödüyorsun. ama fiyatları değişken bankalar arasında. mutlaka sorgulayın.
* eğer ev yeni bitmekte olan bir inşaat ise müteahhit firmanın dirsek temasında olduğu bir banka şubesi vardır. toplu ekspertiz yaptırabilirsiniz mesela. 500 tl civarında olan ekspertiz 150 tl'ye iniveriyor. ekspertiz bankanın yaptığı değil, dışarıdan sağladığı bir hizmet. pazarlık konusu yapmıyorlar.
* dosya masrafı pazarlık konusu olabiliyor.
* tapuda 170 tl gibi bir harç ödemek gerekiyor. bu bankalar ile ilgili değil.
* vakıf, ziraat, ing şu an en avantajlı görünenler.

excel'de aylık ödeme hesaplama: %1,1 ile 60 ay vade ile 60 bin tl kullandın varsayalım; =PMT(0,011;60;-60000)

(git: konutkredileri.com)

En uygun kredi diye aratılırsa hepsi cıkıyor önüne.

alakasız bir şey ama kesinlikle hayat sigortası yaptırın.

finans ve teb in kredi oranları en uygunlardı bi ara ama suan bilmiyorum bi bakın

dockers never iron pantolon.

Altınyıldız'ın elde kalan kumaşlarla nanoyu harmanlayıp sunduğu nano serisi de kırışmıyor.

dockers'da ve blue harbour/marks & spencer'deki iron/teflonlu pantöller.

dockers ı salla ya bi poka yaramıyor.
diğerlerini değerlendir hacı.

kiğılı'nın var 80 lira civarı gömlekler ütü istemiyor.

dockers'dan aldım bi tane, hakkaten istemiyor. başarılı.

basmanede bulabilirsin ucuz ve ulaşımı kolaydır.

kıbrıs şehitlerinde balca otel var. çok iyidir iki kişi 90 tl idi tek kişi 60 filandır diye tahmin ediyorum belki 50.

blanca. kahramanlarda. 90 tl geceliği.

balca tam aradığım özelliklerdeymiş. çok teşekkür ederim.

@otuzdokuz, karaciğerin şukusunu versene madem.

fruktoz şurubu var efeslerde

efeslerde glikoz/fruktoz şurubu var, hariçten şeker katıyorlar yani biraya. hakikaten efesin tadı gitgide kötüleşiyor bence. eğer senin için farkı yoksa efes iç.

tuborg'da dışarıdan bir katkı yok, işte sadece malt, şerbetçiotu falan onlarla yapıyorlar. doğal yani. ben ikisi arasından tuborgu seçerim, ama hangisinin tadını beğeniyorsan oradan yardır.

kesinlikle kırmızı tuborg,tadı bildiğin güzel lan.

Peki o zaman "Efes daha çok göbek yapar" diyebilir miyiz dostlar? hı?

Göbek'i bilemem ama uzun vadede glikoz şurubu pankreasa çok zararlı.

Ayrıca kırmızı tuborg candır.

kesinlikle kırmızı tuborg. denediğim biralar arasında (efes kutu, şişe, dark, extra, tuborg gold, carlsberg, miller) kesinlikle içimi ve tadı bakımından en iyisidir. becks ve türevi yabancı biraları bilmediğim için yorum yapamıyorum. 1 kırmızı tuborg 5 extraya bedeldir tat olarak. çünkü efes extra içerken efes extranın o alışılmış acı tadı dışında rahatsız edici bir tatlı tat hissediyor insan.

KIRMIZI TUBORG +1 efes'in tadı çokçok çokçok kötü

kırmızı tuborg +1

adam gibi bira tuborg

efes hala ben nerde hata yapıyorum diye aransın dursun.

tuborg++

Metro o saatte yalan olur, ama havaalanından saat başı belediye otobüsü şehir merkezine gitmekte, şuradan bakabilirsin(git: "www.eshot.gov.tr

23:27'de halkapınar istasyonunda ol. cumaovası yönüne giden izban'a bin. 00:01'de havaalanında olur.

metroyla daha yakın. ama o saatte olmaz.

bornova metrodan -204-e binin. her saat içinde 40 geçelerde kalkıyor

hukuki kısmını bilemem de, emekli olacağın zaman sorun olur. zira aynı tarihte iki farkı yerde çalışıyor gibi görünemezsin. bunu düzelttirmek için bir ton uğraşırsın, bürokrasi zaten almış başını gitmiş..

babam bu yüzden 1 yıl geç emekli olmuştu.

eskisi yapmadan yenisi prim yatıramaz. veya şöyle açalım, ikisinin ödediği aylık prim gün toplamı 30'u geçemez. biri 15, diğeri 15 öder mesela.

çözersin ne olcak ben 7-8 sene otomatik kullandım sonra vitesli aldım 2 günde alışıyorun hemen

kaparsın tabi yaa nolcak.

bence gitmeden önce burada 1-2 gün normal vites kullan dene ona göre orada kiralarsın.

bence zor kaparsın

ilk etapta sürekli stop edersin, kazaya sebebiyet verebilirsin,avrupada kaza yapıp başına iş açma, üç kuruş fazla olsun bildiğin olsun.

hayır kapamazsın kanka bilişsel yapın ona göre oluşmuş olduğundan çok zorlanırsın. bence parasını ver otomatik kirala. hadi biraz olur belki de otomatik arabaların diğerlerinin iki katı fiyatı olması da garip geldi bana... hangi ülkeymiş burası?

bu arada ben de otomatik kullanıyorum ve peder bey'in düz vites arabasını dakikada üç kez istop ettirmeden kullanamıyorum. vites değiştirmeyi unutuyorum vesaire. olmuyor.

daha önce vitesli araba kullanamadıysanız zor.
en azından dizel araba kiralayın, tolerasnsı yüksektir daha kolay olur

Sol ayağın debriyaj nedir bilmediğinden ani frenlerde hep stop ettirirsin, kaçınılmaz olarak. Ayrıca kırmızı ışıkta vs durman gerekirse gene debriyaja alışkın olmadığından bir silkeleme ve panik sonucu öndeki araca dokundurabilirsin. Vitesliden otomatiğe geçiş kolay ama tam tersi olunca insan sudan çıkmış balığa dönüyor.

Bu debriyaj işi meleke olduğu için kısa vadede alışmak için oldukça çaba sarf edersin ve dikkatin dağılır.

Önceden düz vites kullandıysanız çabucak alışırsınız. Ben şu anda sürekli otomatik kullanıyorum ancak arada düz vitese geçtiğimde bazen ilk çalıştırma anında debriyaja basmayı unutmaktan ve bazen vites küçültmekte gecikmeden başka sorun olmuyor.

Size çok bağlı bu. Sol eliyle vites değiştirmeye yeltenenler gördüm :)

@kisa + @44

oyun burada.
sobe.com

boyundan aşağıya bakmamaya çalışıyoaun.

gözler göğüslere kaymayacak

ucuz, keyifli, izmirlilerle dolu, yabancı turist fazla yok, özünü kaybetmemiş. hep artı yani :)

dünyanın en güzel sahil kasabalarından biri bence.
dingin, samimi, huzurlu.

hayırlı olsun diyelim o derece yani :) iyi şanslar :)

çok keyif alacağın bir yere gidiyorsun:)

hayatının en huzurlu zamanlarını geçireceksin.

foca 2.0ın ilk versiyonu işte. eski bir yer. tavsiye etmem.

sakin, insanları düzgün, yeşil, şirin bir kasaba. izmir'in en güzel yerlerinden. bana göre tabi. izmir-çanakkale yoluna çıkmak için 2 alternatif var. yeni foça üzerinden olanı değil, bağarası-gerenköy üzerinden olanı tercih et.

nedense herkes tatile gidiyormuşsun gibi tavsiyeler vermiş, seni en çok zorlayacak şey evler olacak, çünkü foçadaki evler küçüktür buna rağmen kiralar/ fiyatlar yüksektir

ev düzenini kurduktan sonra yaşaması rahat, çoğu banka şubesi var, hastanesi var, marketleri var, salı günleri pazar kuruluyor taze meyve sebzesi geliyor

Bir soru daha soracağım bu arada: Bu üniversite hastanelerinde operasyona girecek hoca için seçim yapabiliyor muyuz yoksa rastgele mi dağıtıyorlar?

bu durum biraz muallak:

bazı diş hekimleri diyor ki üniversite hastanalerindeki asistanları asla küçümsemeyin onlar günde bi sürü diş çekiyor bizden bile iyidir falan gibi

sözlük tarzı mecralarda ise hastaneye gitmeyin asistanlar çekiyor yeaaaa
gibisinden yorumlar var.

ben işi riske atmamamak için 300 lira verip özel yerde çektirdim
düşününce cidden çok para 15 dakkalık bi operasyon için

tavsiyem referansı olan yani yorumları iyi olan bi devlet hastanesine ya da üniversite işte neyse oraya git

para var huzur var dersen özelde çene cerrahına çektir