Yanlış hatırlamıyorsam o özellik Evernote premium'da geliyor. Hem fotoğraflar hem PDF'ler içinde aradığın şeyi gösterebiliyor olması lazım.

Yani belki gereksiz olacak bi tavsiye vereyim. Direkt Google Keep'e geçin bence.
Yıllarca Evernote kullandım, zaman zaman premium aldım.
Google Keep'e geçince oh be dedim. Hem ücretsiz, hem de Evernote'ta yapabildiğin ve yapamadığın birçok şeyi yapıyor.

google'a güven olmaz yarın bir gün çat diye kapatır servisi kalırsın öyle. evernote iyidir.

MS OneNote'u tavsiye edebilirim. Ya da Google Keep

merhaba tekrar.
cevaplar için çok teşekkür ederim. evernote dışında diğer ikisini de yükledim az önce fakat Keep'te de aratıp bulduğum yeri işaretlemeyi göremedim, OneNote'ta ise aradığımı da bulmuyor. (edit: onenote ile office lens ile kullanılınca buluyor ancak yine tam yerini göstermiyor?)
farklı bir şey mi yapmam gerekiyor?
tekrar teşekkür ederim.

Haftanın her günü yaklaşık 11'de yatıp yaklaşık 7'de kalkıyorum. Haftasonu veya tatil farketmiyor.

2-7

Düzenli

22:30'da yatağa girerim. 23:00'a kadar uyumuş olurum. Sabah 6:00'da kalkarım. Haftaiçi düzenim böyle. Aksi halde Pazartesiden Cumaya kadar hızlı bir enerji düşüşü yaşıyorum. Anca bu şekilde stabil bir enerji sağlayabiliyorum.

Haftasonu sarkar. Cuma ve cumartesileri nispeten geç yatarım. Cumartesi ve pazar sabahları da 8:30-9:00 arası uyanırım. Planıma göre yataktan çıkıp çıkmama durumu da değişiyor ama uyumam sonrasında.

12.30-6.30 veya 8.00 genelde 1.5 saatlik periyotlarla ve min 6 saat uyumaya çalışıyorum

gece 1-2
sabah 9-10-11

hafta içi haftasonu aynı

İş günleri genelde 23.15 yatış, 6.55 zorla kalkış. Tatillerde her şey olabiliyor çok belirsiz.

1-8. haftasonu sarkar.

Yatış saati ve uyku kalitesi değişken. Sabahları 6.30’da kalkarım.

01:30-7:30
Düzenli. Hafta sonu sarkmıyor.
Edit: Alarm 7 ye kurulu 7' de uyanıyorum ama kendime gelmem yataktan çıkmam 7.30' u buluyor.

00.30-02.30 arasında uyuyorum gece. Sabah iş günleri 7.30 civarında uyanıyorum. Hafta sonları 1-3 saat sarkıyor genelde uyanma saatim.

+1 ms brownstone.

gece 12 sabah 7

Hafta içi 01:30 yatış, 06:40 kalkış. Haftasonları baya bir değişiyor. 03:00 ten önce yatmam, ne zaman uyanırsam o zaman kalkarım.

hafta içi gece 1-2, sabah 7:25.

hafta sonu değişiyo duruma göre.

12-6

gece 4 sabah 10-11 arası.

12-7.
fml.
media0.giphy.com

Gece 1-2 gibi
Sabah 5.40.

Gece 2-3 sabah 10 düzenli.

00:30 gibi uyuyorum 7:30 uyanıyorum

Sabah mutlaka erken kalkarım. 4.30-07.00 arası oluyor genelde. Ders çalışmam gerekiyorsa 4.30da kalkıyorum sonra işe gidiyorum. Gece değişiyor ama 10-12 arası. Haftasonu sarkmıyor geç kalkınca günün hemen bitmesini sevmiyorum.

Hafta içi 23:00-23:30 gibi uyumaya özen gösteriyorum, çünkü sabah 7'de her türlü uyanmam lazım. Uykusuzken de iş yapamıyorum, bütün enerjim kendimi ayık tutmaya gidiyor, kafam çalışmıyor resmen.

Hafta sonu sarkıyor evet, kimi zaman 1-2 gibi uyuyor, alarm kurmadan uyuyup 9-10 gibi uyanıyorum. Öyle 1-2'ye kadar uyumalar eskidendi, artık istesem de uyuyamıyorum o saatlere kadar :/

Hafta içi 12:30'da yatıp 06:30'da kalkıyorum. Yetmiyor tabii. Hafta sonu 01:00 gibi yatıp 11 gibi kalkıyorum.

Merhaba. Airbnb her zaman usd olarak tahsilat yapıyor. Yani ikinci çekimi de 65 dolar olarak yapacaklar. Usd düşerse karda, artarsa zararda olacaksınız.
Not: Bundan sonra para birimini de usd olarak seçerseniz en azından önceden ne kadar çekileceğini görmüş olursunuz.

www.amazon.com.tr

Bunu aldım. İlk elektrikli diş fırçam. Bir şikayetimiz yok, beklentim de yüksek değildi.

Trendyol da kampanya vardı 230 tl'ye almıştım. 2 tane çıkıyor içinden, tek şarj.

bence cok para verme. vitality isini gorur. pilliler bile ayni isi goruyor. vitality gecen yil bu zamanlar 50 liraydi.

oral-b'nin en ucuz elektrikli modeli.

performansla ilgili sıkıntım yok fakat 3-4 aydan sonra sanıyorum sudaki kireç nedeniyle hem elle tutulan yer hem de alt şarj bölümü kirleniyor. diğerlerinde de aynı sorun var mıdır bilmiyorum.

www.amazon.com.tr

çok memnunum

8-9 yıldır bu var, pahalı bir şeye gerek olduğunu düşünmüyorum.

amzn.eu

giriş seviyesi olarak oral-b'nin vitality modelini aldım 80 liraya. iyi iş görüyor. ucuz bir şey al sonra kullanmazsan canın yanmasın.

hayır geçerli değil. nereden bakılır bilmiyorum ama google veya turkiye.gov.tr diyorum.

pasaport numarası değişiyor. e-devlet'te de bütün numarayı göstermiyor. yani pasaportunun yanında olması lazım görünüşe göre. ya da nüfus müdürlüğüne gidip öyğrenebilirsin sanırım.

Piyasaya gore pahalı olduklari için yayınlamıyor olabilirler mi?

@kullanıcı adı,
aslında daha önceden birkaç defa bulmuştum, indirim sebebiyle güncelleme mi olmadı henüz diye düşünmüyor da değilim. bir de yatak öneri ekranında çıkıyor ama tümünü maalesef göremiyorum.

herhangi bir yatsan bayiine telefon acsaniz yarin sabah, eger illa bu gece gerekmiyorsa?

@mavicorap:
teşekkürler aklımdaki bir iki model olsa olur aslında ama hepsini görüp fiyata göre falan hareket etmek istedim. neyse yarın doğrudan bayiye gideceğim artık.

teşekkürler.

ben çalıştım bu saatlerde. sabah ve akşam trafik olmuyo. eve girdiğinde gün bitmemiş oluyo vs vs. sabah erken kalktığım için 12 olmadan uykum geliyodu ama yine de 9-6'dan daha iyi bence.

öyle sanıyorum ki toplumun yarıdan fazlası "sekiz-beş" çalışıyordur, garip bir soru olmuş :) iyi saatlerdir, bir süre sonra erken kalkma olayına alışınca sıkıntı ortadan kalkar zaten

En güzel çalışma saatleri
Ben bir ara 7:30 16:00 çalışmıştım
Gün resmen sana kalıyor
Ama işin evden de yapılacak bir şey ise çok kötü

Şimdi çalışma saatim 8-17 ama bir şey fark etmiyor çünkü mühim olan işi bitirmem 10 da 11 de de gidiyorum
3 te de çıkıyorum ama geceleri çalışıyorum
Demek istediğim çalışma saati beyaz yakalılar için çok esnke artık

isin uzaksa istanbul'daysan bisey fark etmiyor her turlu trafiktesin.
Cuma gunu eve girdigimde saat 19.40di.

Yillardir 8-17 calisirim trafikte hic avantaji oldugunu gormedim. Sabah hizli gidiyorsun sadece o da 6da yola ciktigin icin.

09:00-18:00 çalışıyordum, 1 ay boyunca şirketin erken açılması gerekli o yüzden şu an 08:00-17:00 çalışıyorum.

Bu zorunluluk bitince de bu saatlerde çalışmak isteyeceğimi söyleyeyeceğim. Antalya'dayım sabah trafiğe takılmıyorum, akşam trafiğe takılmıyorum.

Ev iş arası 40km, 5'te çıkarsam 20-25dk'da evdeyim, 6'da çıkarsam 1 saatten fazla sürüyor. Sabah işe gelirken de aynı senaryo geçerli.

Uyanmak ilk günler zor oluyor ama alışıyorsun.

Dünyanın en boktan çalışma saatleridir. Hala uygulayan kaldı mı ya, şok oldum.

Ben 8.30-16.30 çalışıyorum ve evimle işimin arası 15 dk falan ama sanırım bende bir sorun var. Hiç öyle bütün günün bana kalması ya da istediğim her şeye doya doya zaman ayırmak vs yok hayatımda.

Erken kalkan biri olarak bana bu saatler hep güzel gelmiştir, 17 sonrası sana kalıyor.

ne güzelmiş. bizimki 08:00-18:00 :(

Şimdiki aklım olsa askerliği aradan çıkartırdım. Çok erkeklik yaptım "ben gitmem hededhödödö" iş hayatında da özel hayatta da hep karşıma çıktı. Şimdi evleneceğim yine dert. Ne bileyim. Üzülüyorum

git gel daha iyi olur. hani iş bulamıyorsun en azından askerlik aradan çıksın. çünkü eninde sonunda gideceksin. ben de ağustos'ta yüksek lisansı bitirdim. 20-30 başvuru yapmışımdır daha dönen olmadı. benim de askerlik tamamlanmadı. ayrıca deneyimlerime göre İstanbul olmasın dersen ilk aşamada iş bulmak harbi zor. İstanbul'da illa bir şey bulunuyor da diğer şehirlerde biraz şans ve tanıdık işi. geride kaldım filan düşünme, 18 yaşında üniversiteye başlayıp 22 yaşında direkt işe başlayan kesim nadirdir. 24-25 yaşları başlangıç seviyesi için gayet normal. işe başladıktan sonra öyle geziyim rahat rahat takılıyım olayları bitiyor. işte şansın varken ne güzel öğrencilik hayatını abartmadan yaşamışsın.

askerlik bence de. işe girecek bile olsanız askerlik her zaman sizi meşgul edecek, strese sokacak. işvereninizin de size yatırım yapmasına engel olacak.

banyo yaparken yıkayabilirsiniz. ama ben çöpe atmayı tavsiye ediyorum.

Çamaşır günlerinde çamaşırcı er var bir tane ona veriyorsun filenin içinde filede adın yazması lazım. O yıkıyor sonra alıyorsun asıyorsun asılacak yerler var.

sen temizini giysen de etrafindaki 300 kisi pek de aldiris etmiyor. bir sure sonra sen de alisirsin kokuya. Makul sayida yedek gotur yaninda.

6 ay yapsam bitermisim demek ki. Her gun idman yok mu atlet don giymek ve yikamak gerekir her gun. Çamaşırcı her gun mu geliyor. Donlar karismasin

Ya kardeşim öyle 150 tane don getirenler oldu bitiremedi çoluk çocuğa verdi abartmayın. Çözülür sorunlar, her şeyin çözümü var.

fileye atar çamaşırhaneye verirsin. en az 10-15 çift alırsan sıkıntı olmaz. bir hafta idare edecek temiz çamalır olsun. en az.

kendin niye yıkayasın güzel kardeşim? hangi devirde yaşıyoruz ya?

biri mi anlatıyo bunları?

Aklima geldi askerlik yapanlar da hatırlamıyormus kendimiz yikiyoduk heralde dediler. 20 çift görürsem alırlar mi iceri telefon bile almıyorlarmis. Hap falan soksam gizli sıkıntı olur mu

Nasi kirlenmez. Kirlenmese bile terli giyince hasta olunur. 20 tane don görürsem sıkıntı olmayacaksa olur

terli giyince hasta olunura çok güldüm.

abi ben askerliğimi anlatsam ki zamanında sözlüğe askerde yaşadığım bi kaç şeyi yazdım.

yüzden fazla mesaj alınca sildim. milleti askerlikten soğutmak suçunu işlediğim için.

yazsam ne hale gelirsiniz hiç bilmiyorum ama çok güldürdün beni akşam akşam.

komutan yat sürün dese, yerler soğuk üşütür hasta olurum diyeceksin demek haha

ocak ve şubat ayında yıkanamadık tam 2 ay.

en sonunda mart soğuğunda tuvalette biraz soğuk su buldum da öyle yıkandım. dışarda dize kadar kar, kalorifer yanmıyor, sular donmuş. elektrik yok, jeneratördeki mazot donmuş.

kışın normal bi günümü yazayım sana.

2-4 nizamiye nöbet(ustalığa başladığımdan terhis olana kadar hep aynı nöbeti tuttum, insan alışıyor.), 4:15 gibi gelip yatıyorum, 7 de kalk ama ben 7:30 a kadar yatıyordum. 7:30 da koğuştan çıkıp iştima alanına gidiyordum.

askerdeki kahvaltı olayı biraz acayip olduğu için, 1 tabak çorba, yarım ekmek veya aşırı şekerli aşırı açık kaynar çay, 5 zeytin, yarım paket ortadan elektrikli şerit testereyle ikiye kesilmiş donmuş(şaka değil) büyük bir çokomel(sarelle vs)donmuş olduğu için istesen de yiyemiyorsun bazen çokomel yerine kaynamaktan rengi koyu yeşile dönmüş haşlanmış yumurta.

öyle olunca tabi gitmiyordum kahvaltıya, bazen eğer kantinde o kalabalık arasında başarabilirsem 2 poğaça alıyordum.

iştimaya çıktın, 8- 8.15 bilemedin 8.30 arası iştima.

dışarsa buz gibi sıfıra yakın. yağmur çamur kar hiç bişey iştimanın yerini ve zamanını değiştirmez. yağmur yarsa panço giyersin. kar varsa eldiven takarsın, o da emirle.

sonra sabah sporu, tüfekli tüfeksiz hareketler, peşinden koşu, artık 1 km mi koştururlar 3 mü, 5 mi allah kerim.

o da bitti mi 15 dakka istirahat, sonra 12 ye kadar ders yine aynı yerde eğitim alanında öyle kapalı yer yok.

12 de yemek 1 de tekrar iştima, akşama kadar yine eğitim, tüfek temizliği, spor, akşam 5 yine iştima, 6 da yemek biter ondan sonra serbestsin.

2 haftada bir gece eğimi olur. 6 da serbestsin 8de yine toplarlar gece 12 ye kadar, bazen 2 ye kadar. 2 de nöbet gelir zaten, nöbete ayrılırsın 4.15 de gelir yatarsın 2 saat uyudun uyudun, uyumadın öteki geceyi beklersin.

78 gün acemi birliği yaptım, tabi hijyen koşulları çok zayıftı, bir hasta oldum 2 haftada 15 kilo verdim, en son düşüp bayılınca ambulansla hastaneye kaldırdılar(askeri hastane büyük kışalaların içinde hastane oluyor, 50 yataklı, 100 yataklı gibi zaten acemi birliğinde sadece 8bin acemi asker vardı, büyük yer hesap et.), orada bizim bölükten bi çocukla karşılaştım, ikimiz de müdahele odasındaydık acil gibi, çocuğun rengi yeşil ile mor arasıydı. nefes alamıyordu, astımı varmış günlerdir zaten doğru düzgün nefes alamamış, orada doktor moktor yok, çavuş var. çocuk bildiğin mosmor nefes alamıyor, çavuş diyor ki yalan atma lan, bi bokun yok niye geldin buraya.(sonra o çcukla usta birliğinde aynı kışlaya aynı bölüğe düştük.)

1 hafta yatacaksın dediler 2 gün sonra çıkardılar 3 hafta sonra tam 25 kilo vermiştim, artık öleceğime o kadar inandım ki, senelerdir görüşmediğim annemi aradım, o geldi, binbir zorlukla içeri ilaç soktu, 10 gün otelde kalıp her gün beni ziyaretçi salonuna çağırdı öyle iyileştim.

acemi birliğinden izne geldiğimde beni gören herkes şok içindeydi, 90 kilo gitmiştim, 65 kilo geri geldim . beni gören herkes sana ne oldu oğlum falan diyordu ben anlayamadım, sonra sivil giysilerimi giyince anladım.

eski fotoğraflarımı buldum ayna karşısında kendime baktım tanıyamadım.

askerde 2 defa kızılaya kan verdik, o kan verdiğimiz gün istirahat olcak diye millet kendini paralıyordu kan vereyim diye.

Bolca al, kirlenince cope at.

hafize ana'ya veriyorsun o yıkıyor kuzucuğum.

Kanı da mı zorla verdiriyorlar. Insan hiç böyle düşünmüyor yapar geçerim diyor da sıkıntı gibi gerçekten. Saglikla ilgili sorun olmaz umarım

yok zorla olur mu?

kan verenler 3 gün istirahatli olacak diyolar, o gün kan verdikten sonra istirahatli oluyon, ertesi günü sabah iştimaya çağırıyolar izin yalan oluyo

kan vermeyenleri de nöbete oraya buraya yolluyolar, esktradan yapılacak işleri kilitliyolar. askeriyede zorla hiç bişey yok.

mesela spor, spor yapamayna insanlar hastaneye falan gidiyor spor istiharati veriyolar.

sporda kenara ayrılıyon, millet 1 saat spor yapıyor ama sana o bi saatte taaa kışlanın diğer ucundan 20 bidon su taşıtıyolar, spor bitiyo ama sen öğlene kadar anca su taşıyon.

su olmazsa amele işi oluyor kazma kürek, o da olmazsa ot yoldururlar, kozalak toplatırlar, o da olmazsa mevzi kazdırırlar, çeşit bol, insan hiç sıkılmıyo hergün başka bir aktivite olunca.

batıda askerlik böyle, doğuda terör bölgesinde şartlar tamamen değişir pozitif olarak.

mesela iştimada birisi bi kabahat işledi istikamet verdiler süründün. üstün başın çamur oldu komple, öteki iştimaya öyle çıkamazsın, ne yapıcan ne edicen temizliycen, istersen yıkar, istersen sil, istersen ıslak giy, o kamflaj temiz olacak.

senin bu çamaşır yıkama mevzunu duyunca gülmemin sebebi bu.

acemilikte mi usta birliğinde mi bu da önemli.

ayrıca her yerde işleyiş farklıdır, kesin cevap vermek zor bu nedenle.

edit: bedelli galiba. 20 tane yanınızda götürseniz bile tamam zaten.

Kogusta camasor makinesi vardi, boluk komutani bolugun gelirleriyle almisti.
Ayrica camasirhane oluyor, fileye atip veriyorsun oraya.

Don corap gibi seyleri yikamaya ugrasmaktansa en ucuzundan alip kullan at yapmak daha mantikli askerde.

6 ay yaptım, bir kere bile yıkamadım.

kantinde zaten satılıyor. çöpe atıp yenisini alıyordum.

çamaşırcıya ver, sonra al vs vs uğraşmak istemedim.

1 ay bile askerlik yapmayacak biri bunları boşuna dert ediyor. lazım olacak hemen hemen her şey zaten kantinde satılıyor.

aynen öyle.

maliyetler artıyor, üretim yok. gayet normal.

Kahvaltı ürünleri ve temizlik malzemeleri ekstra zamlandı.

geçen gün Migros'tan üç torbalık alışveriş yaptım.
içinde et, şarküteri, alkol, deterjan yok.
150 lira civarı tuttu.

aşırı bir pahalılık var.
para göz göre göre akıp gidiyor.
ona 100, buna 150 derken, bazen bir günde bin lira falan harcıyorsun, ortada bir şey yok.

bim gofreti olmuş 5.25 tl.
ufak paket karabiber 10 lira.

çok enteresan fiyatlar görüyorum her gittiğimde ve tabi bir çok şeyi sırf bu rantçılar fırsatçılar para kazanmasın diye erteliyorum.

5 litre su 5 lira

Akıllı olun. Uygun şeyler alın. Gidip kilosu 40 tl peynir alırsan öyle. 9 tl da var. Paran yoksa öyle yap. Şikayet etme.

Once o marketler basti zammi zaten.

Einstein gelmis. Acaba biz neden 10 kurusa sut varket 5 liraya aliyoruz. Tuvalet kagidi aklini kullanirsan aslinda 2 lira 35 kurus ama bizim kafamiz calismiyor diye 20 liraymis aslinda.

@traveller

Uydurma kardeşim. Evet doğru selpak alırsan başka. Carrefour tuvalet kağıdı alırsan başka.

Paran yoksa şikayet etme birader. Daha çok para kazanmak için uğraş. Onu diyorum. Halkımız şikayet etmekten başka birşey yapmıyor.

son zamanlarda burada gördüğüm en boş beleş cevap.


moderasyon izne mi çıktı, hala böyle insanları konuşturuyolar burada?

ben çok mutsuzum yau. resmen fazia. üzgünüm. tamam ben hiçbir zaman parayı idareli kullanabilen biri değildim ama yazıktır günahtır, öğrenci adamlarız bim'e girince ağlayarak çıkıyoruz. şu an eppek, belki tavuk, yumurta, pirinç, mercimek, bulgur, peynir vs. dışında HİÇBİR ŞEY alamıyoruz ki o şekilde de anca ay sonunu getirebiliyoruz işte. pantolonun ağı yırtılsa terziye verip yaptıracak paran yok.

eskiden sen fakirsen bile insanlar değildi, emmoğlu bi 100 lira harçlık veriyodu 6 ay yaşıyodun onunla. şu an öyle değil. inan çok zenginler haricinde (ki o insanlar zaten bizim hayatımızda değil) herkes başını kaşıyor, "noluyo le" diyor.

bence bu kriz falan değil. yıllardır sürdürülen yanlış politikaların sonucu olarak YAVAŞ YAVAŞ kalıcı bir fakirlik dönemine geçiyoruz. iki sene sonra hiçbir şey düzelmeyecek. sadece kısmen adaptasyon sağlayacağız. ne bileyim belki bazı şeyleri türkiye'de üretmeye, daha uygun fiyatlara alabilmeye başlarız. zannetmiyorum ama belki temel gıda ürünleri için kampanyalar olabilir ya da belki bazı kesimlere ücretsiz verilir. bu şekilde "nasıl ekmek alacağız?" diye düşünmeyiz belki ama maaşımız 150 dolar olur, buzdolabımız 30 yıllık olur, en büyük sosyal aktivitemiz parkta termostan çay içmek olur.

ben kendi adıma alışmaya çalışıyorum. kabullenmek lazım bunu artık. ülkece fakirleşiyoruz ve şanslı olanlarımız hariç uzun vadede hepimiz bununla yaşamak zorundayız sanırım. yurtdışında yüksek lisansmış, kurban bayramında avrupa kaçamağıymış falan AHAHAH bye.

Bir kez bile olmadi.

milano'da ve bologna'da oldu. konaklama soran bile olabiliyor.

@bruce otel soruyorlar da sağlık sigortasını çıkar göster mi dedi bayağı?

Belli olmaz, diyecegi tutar adamin. Bana denk gelmedi yani. Konaklama da sadece 2 kez denk geldi. Cogu girisimde bir halt sormadilar.

Ben otelle karşılaşmadım mesela ama sağlık sigortasını direkt sordular. Öğrenciydim o zamanlar, belki etkisi vardır.

hiç sormadı en fazla dönüş bileti.

çok kere soruldu.

hepsi bir seferde olmasa da zaman zaman gelen sorular:

1. dönüş uçak bileti
2. kredi kartı ve/veya nakit
3. sağlık sigortası
4. otel rezervasyonu

alman polisi ile kanka olduk gerçi "guten tag" ile genelde sorusuz da geçilebiliyor. :)

14-15 çıkışım vardır, şimdiye kadar hiç sorulmadı.

Bir kere soruldu, var mı dedi var diyince göster bile demedi.

soruldu şansa bağlı

700 liram kaldı valla tl’de

ben de maalesef dolara çevirseydim buhar olan parayla ortalama bi bisiklet alabilirdim :/

@clever bence kaçmadı en azından bir kısmını sepet sepet fwrklı şekilde dönüştürün. Ben decgala tamamen geçemedim, hala vde kalan tl var 10000 civarı onu da dolar almak yerine yiyecek kozmetik vs stoklamak için kullanabilirim.

Hepsi tlde. reis ne derse o.

o ayki harcamalarım için tl tutuyorum. onun dışında yıllardır hiç tl tutmam.

giysilerin arasına düzgün istiflersen kırılmaz.

Tuzla buz olur valizi de mahveder. Kopukle falan korumak lazim.

Havlulara sarıp totalde 3 şişe şarap viski bacardi götürdüm. Bagaja verdim yani. Min 70 liktiler. Kırılmadı bişe olmadı.

3 şişe yerleştirmiştim sırt çantama bişey olmadıydı. kıyafetleri "S" şekline getirip şişeleri o boşluğa yerleştirin sıkı olsun, şişelerin birbirine çarpma ihtimalini ortadan kaldırın, bagaja verirken de kırılır etiketi taktırın.

havluya sarıp poşete koyuyorum ben. poşetleri de bavulun ortasına yerleştiriyorum. bir sorun olmadı henüz.

Kutu birayi patlatmayi basariyor bazen adamlar. Ciddi onlem almadan valize koymayin. Mutlaka hard case valiz kullanmaya calisin.

youtu.be

onlem alin.

Sert plastik valizle 10 küsür şişe şarap getirmiştik. Giysilerle güzelce istiflemek gerekiyor. Valizin içinde hareket imkanı tanımayacak şekilde ayarlarsanız bir şey olmaz.

çok defa getirdim, hatta son birkaç seferinde doğru düzgün sarmadım bile ama bir şey olmadı. tabi hiçbir zaman garantisi yok, çok değerli eşya varsa yapmamak lazım, deli gibi atıyorlar sonuçta.

düzgünce baloncuklu poşete sarıp kalınca, ardından valizin ortasına koymuştuk. hiçbir şey olmadı gayet de geldi. (yolda tsa açıp kontrol etmişti hem)

"deli gibi atıyorlar" :) evet. Kırılmayan örnekler cesaret verdi, %70 ihtimalle sağlam çıkar gibi bi izlenime kapıldım, deneyeceğim. Teşekkürlerle.

30 gün içerisinde geri verdiğinize dair kanıt var mı elinizde? eğer varsa ücret iadesi alabilirsiniz, her yolu zorlayın.

kanun için de sizin konunuz "ayıplı mal" kısmına giriyor, öyle aratın.

Kanuna vakıfım elimde iade istediğime dair belge de var.

Onların derdi de o belgeyi alıp ondan sonra iade yapmak.

Ben talebimi söylemişim zaten iade yapmayıp onardıklarına göre iyi niyetli görünmüyor zaten de direk hakem heyetine mi gitmeliyim ne yapmalıyım bir tek servis fişi yeterli mi ondan emin olamadım.

Ürünü kesinlikle teslim almamalıyım diye düşünüyorum ama ?

ben olsam ürünle ilgili herhangi bir aciliyetim yoksa giderdim. eğer çok acil değilse mağazayı mümkün olduğunca zorlayın, hatta büyük bir yerse daha üst konumdakileri de zorlayın, yine olmuyorsa hakem heyetine gidin bence.
belli ki mağaza biraz çirkef, elinizdeki belgeleri kaybetmemeye bakın.

alo 175 diye bi tüketici danışma hattı varmış. bi arayıp sor istersen en net bilgiyi onlar verir gibi geldi.

hatta görüşürsen sonucu bize de bildir ne yapmak gerekiyomuş, şu tüketici hakları konusunda çok fazla bilgi kirliliği var ne yazık ki.

bunun kesin bir cevabı yok maalesef. sadece tatil süresi için vize verilebildiği gibi, birkaç ay, hatta 1-2 yıllık vize verildiği de oluyor. siz her türlü isteyin ama bence.

Sen ekle de verirse verir, vermezse vermez :)

Eylül ayındaki uçak bileti ve otel rezervasyonlarını da ekle evraklara. "Şu şu tarihler arasında da şu şehre ziyarette bulunacağım. Bu tarihleri kapsayan vize verilmesini arz ederim" gibisinden de bir dilekçe yaz ver içeri.

Sen her turlu onu da goster. Vermeyebilir ama daha onceden vizeler varsa verme ihtimali yuksek.

Bu arada İtalya ya başvursan min bir yıllık alırsın

daha önce haziranda fethiye'ye gitmedim ama diğer tecrübelerime göre girilir.

Girilir

haziran ilk haftası girdim, girilir. 23-25 derece su sıcaklığı vardı.

çok rahat girilir.

Girilir. Basta soguk olur ama girince alisirsin.

Geçen nisanın son haftası ve mayısın ilk haftası girdim su ve hava sıcaklığı on numaraydı

2 hafta önce ölüdenizdeydim, deniz biraz soğuktu ama 2 dk ya alışıyosun. haziranda hayli hayli girilir.

romayı da gör bence. 2 şehirde gayet güzel.

2>1

süre ne kadar? 3-4 gün falansa iki şehir çok mantıksız ama her biri şöyle 4-5'er gün olacaksa ikisi de olabilir.

Ben de çok benzer durumdaydım. Ay sonunda Barselona'ya gidiyorum ve Roma değil ama İtalya'da gitmek istediğim başka şehirler vardı. Barselona'dan 1 ay sonrasına bilet aldım uzun süre karar veremedikten sonra ki çok da uygun değildi bulduğum biletler. Sadece istediğim ve gitmezsem aklımda kalacağı için aldım. Bence bir kere aklına düşmüşken sen de Roma biletlerini al çünkü gidemezsen muhtemelen aklında soru işareti olarak kalacak. Roma çok güzel bir şehir zaten, pişman olmayacaksın gittiğine.

Ama tabii iki şehirde de güzelce gezebileceğin vaktin olacaksa diyorum bunu. Toplam tatilin 4-5 gün falan olacaksa boşver bence de Roma'yı.

malzeme muhendisligi bilgini de kullanarak borekcilikte çığır aç!

saka bir yana, "babamin borekcisi" dedigin hakkaten babanin borekcisi mi? yoksa ailenin borekcisi de baban mi isletiyor? bu subeler kimin? hak sahipleri kimler? bugun borekciyi kapatiyoruz her seyi satiyoruz dense o kadar seyin parasi kimin cebine girer? babanin mi? yoksa baban, kardesleri, torunlarin mi?

eger babaninsa hakkaten, bir yerde senin de, annen baban olunce sana kalacak. basarili ve buyuyecek bir potansiyele sahip bir is ise, borcuyla harciyla yarin bir krizde ufalip batmayacaksa falan dusunulebilir yani neden olmasin. belki en bastaki adam olmazsin ama isini yapar, part time olarak da subeler ile ilgilenecek bir durum yaratabilirsin.

ha mal varligi koca aileninse hak sahibi torun torbalak amcalar dayilar falan varsa ugrastigina degmez bence.

işletmeyi al.

@robokot Ya her şey dedemin üzerineydi, dedem vefat edince babam ve iki amcam şirket kurup pay sahibi oldular. Bunların haricinde başka akraba yok işin içinde. Aslında patron babam şu an mayışlar, malzeme alım, hesaplar her şeyi o yapıyor, amcamlar da az çok dükkanlarla falan ilgileniyorlar. Babam da artık sıkıldım, senle beraber uncuya, yağcıya vs beraber gideriz yavaştan, seni onlarla tanıştırırım sen yaparsın artık falan diyor. Yani kısaca ilerde babamın payının sahibi ben olabilirim gibi.

işletmeyi devam ettirirdim kesinlikle, 3-5 kuruşa çalışıp kölelik yapacağıma kendi işimin başında olurdum.

börek iyidir. ama bağımsızlık kazanıp elemanlardan biraz kopmak lazım. o tarz şeyler bazen patlak veriyor. eş dost la iş yapmak sorunlar doğurabiliyor malum.
benzer bir sektör girişimi yapabilirsin. birtakım şubelere hak iddaa edip kopabilirsin. kısaca, börek ama bağımsız olmak kaydıyla.

iyi borekci bu ulke kosullarinda muhendisi bayiltir,esnaf kafamdan dolayi borekci diyprum.

uzaktan konuşmak kolay gelebilir ama benim babadan kalma ve anladığım hazır bir işim olsa mühendislikten devam etmezdim herhalde.

bunun yanında denildiği gibi kardeş amca dayı işin içine girerse sıkıntı çıkabilir, ayırmak gerekebilir.

Gelir ne durumda? Aylık 10 bin lira ve üzeri net gelir sağlıyorsa kendi işinizi devam ettirebilirsin. Ben 4-5 bin lira için böyle bir işe devam etmezdim.

@dissendium açıkçası babamın gelirinin ne kadar olduğunu bilmiyorum, ama dönemsel olarak değişken. Bunun haricinde bölgede meşhur, potansiyeli olan bir işletme ve sürekli büyüyor.

Babana yapış, baba bu 5 senede bana bildiğin her şeyi öğret diye gir işe.

Mühendis olup eleman olarak çalışmak seni ne maddi ne de manevi olarak hiç tatmin etmeyecektir.

börekçi ol veya muhendislik yap uç bes ay sonra zaten koşarak kaçıp borekçiye gidersin.

senin için börekçilik daha iyi gibi duruyor. pek severek okumadıysan mühendislik yapsan bile mutlu olmazsın. dedigine göre börekçi neredeyse zincir olmuş. hem örekçide iyi kazanabilir,hem de çalışma şartları bakımından daha rahat olabilirsin. tabii işi de öğren, yarın bir gün sana kalırsa batırmamak için.bu noktada mühendisliğin sadece adı var senin için.

ayrıca kız vermezler olayına da katılmıyorum. "şu dükkandan şu kadar gelse, öbüründen bu kadar gelse, ee iyiymiş valla " diyecek ticari kafada bir sürü kız babası çıkar. hatta bu olayın yanında mühendisliği sallamazlar bile.

severek okumadigin bir bolum, severek yapmayacagin bir meslek esittir mutsuzluk.

muhendislik bilgilerini de kullanarak aile isine kendini ver ve gelistir, buyut o isi. evet yapabilirsin. karini 5'e 10' katlamanin yollarini ara. eminim bi formulunu bulursun.

şu an az çok kendi işinizin patronusun. bence börekçilik de kal. mühendis adamsın kafan çalılıyor, ne biliyi börekişini geliştir. börek yaparken ya keşke şöyle bir makina olsa diyorsan onun üstüne yoğunlaş, öyle bir makina yap.

bu bana izmir'de çok ünlü bir esnaf lokantasının ustasını aklıma getirdi.

adam endüstri mühendisi ama babadan kalan yeri devam ettiriyor.
ben de börekçi+1 tayfadanım. eğer ileride yurtdışına gitmek vs. gibi düşüncelerin yoksa türkiye'de kendi işini yapmak gibisi yok.

bence dene mühendisliği sonra karar verirsin. börekçi kaçmıyor sonuçta. ayrıca babana aç konuyu. sor ne kadar kazanıyorlar. hangisi daha uygun diye fikrini al. birlikte karar verin.

pasaport olsa da vizesi olması gerekmiyor mu zaten bir de?

ayrıca pasaport başka ilçelerden de alınıyor olması lazım, daha müsait ilçe de olabilir?

acil olunca golbasina direkt gidiliordu, basim yeri. ama tabi sistem degisince nolur bilmiorum.

tanıdık varsa olur. 3-4 güne geliyor zaten. önemli olan başvuru. araya kaynak yapması lazım. farklı farklı müdürlüklere gidip rica edebilirsiniz.

bir de bu iş emniyetteyken farklı ilden de gidip alabiliyordunuz. hala oluyor mu, teyit edin. şimdi üşenmedim baktım. konyada farklı müdürlükler bu pazartesi için randevu veriyor. zaten bugün cuma. en mantıklısı bu olur. randevuyu alın. pazartesi teyit edin. trenle gitsin gelsin.

Vize işini anlaştığı şirket halledecek onda bir sorun yok. Başka şehirlerden alabilme olayını araştırdık ama teyit edemedik. Önceden oluyormuş ama şu an ohal sebebiyle veya seçim arifesinde olduğumuz için problem oluyor mu bilmiyoruz.

nasıl teyit edemediniz? nufus müdürlüğünü arayıp sordunuz mu?

Evet aradık ama kimse telefonlara cevap vermedi.

yani iş bu kadar acil ve önemli ise en yakın müdürlüğü gidip şahsen de sorabilirdiniz aslında.

dediğim gibi yerinizde olsam şu an randevuyu konyadan alır, tren ayarlar, pazartesi sabahtan teyit edip ona göre giderdim. olmuyorsa da yanan bilet olsun.

Pazartesi tekrar arayıp sormaya çalışacağız, bilet alıp risk alacağız olmazsa. Şansımıza kaldı sanırım artık.

yeşil sabunu bilmiyorum ama nivea'nın, adidas'ın falan hem şampuan hem duş jeli olarak kullanılan jelleri var onlar da denenebilir.

Kadinsan saca yesil sabun olmaz, saci mahvedersin.

Vücut icin ideal olan o zaten.

Güzel olur. Saçlar için bir alışma evresi gerekiyor, bir iki ay sert oluyor saçlar (bende öyle oldu), alıştıktan sonra mis, şampuandan bir farkı yok.
(1 seneyi aşkındır sadece zeytinyağı sabunu kullanıyorum, hem vücut için hem saçlar için)

Uzun yıllardır hem saçlarımı hem vücudumu zeytinyağlı yeşil sabunla yıkarım. Çok memnunum, hiçbir zararını görmedim.

tamamen psikolojik olabilir ama sabun bende daha az bas agrisi yapiyor. Bu arada zeytinyagli sabundan cok defne sabunu tavsiye ederim.

Bende yıllardır yeşil sabun kullanıyorum kesinlikle tavsiye ederim. Bulabilirsiniz marketlerden değil de köy veya pazarlardan alın.

Çoğunluukla zeytinyağlı sabunla yıkıyorum. Arada kafam ona da alışıyor, bir süre şampuana dönüp sonra tekrar sabuna dönüyorum.
Zeytinyağlı sabun şampuandan çok daha iyi geliyor.
Vücut için de kullanılmasının hiçbir sıkıntısı yok. Kullanıyorum lifle.

uzun zamandır saçımda şampuan kullanmıyorum. çabuk yağlanan bir saça sahibim, sabun bunu biraz daha geciktirdi. güzel kokmuyor diye vücutta kullanmıyorum sabunu.

peggy+1

kadının. yıllardır sadece yeşil sabun kullanıyorum. saçları da kısalınca duş sürem 8 dakikaya kadar düştü.

zeytinyağlı defne sabunu kullanıyorum. gayet memnunum.

fiyat / performans olarak kesinlikle en iyisi. fazlasına siyah beyaz baskı için gerek yok bence.

Doldurmakla uğraşmasan bile olur muadil toner 20 liraya bile var o model için. Ayda ne kadar baskı alacaksın?

@10032007 ayda 200 en fazla

brother iyi. şu anda var mı bilmiyorum ama eğer varsa kağıt haznesi kendi içinde olan bir model tercih edebilirsin. diğer türlü kağıtlar çok toz olup makinanın içine giriyor, illa ki zarar veriyordur.

@binder dantet.

17

24

17 civarıdır diye tahmin ediyorum.

17.

nerde fazla kalacaksan oradan almak zorundasın. bu arada söylediğin ülkelerin hepsi vize konusunda sıkıntılı ülkeler. kolaylıklar dilerim

nerede fazla kalınacaksa oradan almak zorunlu diye bir bilgi duymadım hiç. kaldı ki 2 yıllık, 5 yıllık vize verilen durumlar oluyor, 5 yıl boyunca nerede kalacağınızı bilmiyorsunuz bile.

sadece genelde tavsiye olarak gördüğüm şey ilk gireceğin ülke neresiyse, kapıda zorluk çıkmaması için oradan alınmasının daha iyi olacağı. buna göre plan yapmanız daha iyi olacaktır.

şirketin sponsor olması bence olumlu anlamda etkileyebilir ama garantisi yok tabi ki.

tek bildigim yazara cok cok az bisi kaldigi

seyler.eksisozluk.com

eksisozluk.com

@sanal uyku

sag ol. sinirim tepeme cikti gene

burada kitap yayıncılığı ve sektörle ilgili güzel bir flood var
twitter.com

Kitap kaça satılıyorsa, onu 10'a böl, yazarın aldığı genelde o.

@hayirsiz'in söylediklerine ek olarak şunu söyleyebilirim. Yazara belli miktarda kitap veriliyor ayrıca belli sayıda kitabı da indirimli alma hakları var. Fakat indirimli alınan kitapları satarsa sıkıntı:)

partileyeceksen vişnelik zor, aile yeri onun dışında vişnelik derim ben. ne sektörü bu arada eskişehir güzeldir.

Şu an hangi şehirde hangi semtte yaşıyorsunuz ona göre yorum yapmak daha doğru olur.Doktorlar bir alışveriş caddesi, mesken için tutulacak bir yer pek olmaz.İş hanları var daha çok.

@perd ta e pigra

Doğma büyüme Ankaralıyım ve şuan Ankara'dayım.. Eskişehir'i semt bazında bilmiyorum hiç.

nasıl bir iş o ya para sorunu olmayan panpa, hangi şirket? :)

genel olarak yeni binaların hiçbirinde ses yalıtımı olmadığı için sizin gürültünüz başka yere, başka yerin gürültüsü size çok kolay gelecektir. bu nedenle ben en az komşu olması açısından en üst kat tercih ettim.

- vişnelik'te site bulmak çok zor. ayrıca orta yaşlı nüfus ağırlıklı olduğundan sık sık parti işi nasıl olur bilemiyorum.
- doktorlar'da site zaten yok. binalar genelde eski (içleri yeni olabilir.) çarşının göbeği diyebiliriz ama park işi falan sıkıntı.
- yenibağlar'da yeni evler yapıldı ama öğrenci bol olursa gece uyuyamayabilirsiniz. tabi öğrenci olduğu için de sizin partiniz de çok göze batmaz. çarşının da göbeği.
- batıkent merkeze uzak ama para sıkıntınız yokmuş, 30 liraya çarşıdan taksi tutar dönüşlerde. toplu taşıma var ama yerine göre sıkıntılı. site veya villa tipi ev bulmak da daha kolay. tabi yine aile ağırlıklı olduğu için ses nasıl olur bilemem.

ben olsam tercihimi hem çarşıya uzak olmayışı hem de yeni binaların artması sebebiyle sümer veya osmangazi (mahalle) tarafından kullanırdım.

saydığınız yerlerin hepsi güzel yerler fakat hepsinin kriterlerinize uymayan bir tarafı var.

benim aklıma özdilek avm'nin karşısında yapılan büyük studyo daireler geldi anlatımınız uygun. kiralık var mıdır bakmadım ama esparka yürüme mesafesinde, binalar geçen sene yapıldı, içi bakımlı ve lüks. bütün gece mekanlarıyla da yan yana neredeyse. eğer yoksa da saydıklarınızdan en mantıklısı yenibağlar, eskibağlar. yaşam kalitesi olarak batıkent sümer vişnelik daha iyi buralara göre tabi ama kopkop partiler verebileceğin evleri biraz arayıp tarayıp bulman lazım.

Hasan Polatkan Bulvarı tarafında site içerisinde bakımlı güzel evler mevcuttur. Kiraları da max 1.500 falandır. Hasan Polatkan Bulvarı tarafındaki semtler Büyükdere ve Sümer olarak geçiyor. Büyükdere tarafında Osmangazi Üniversitesi öğrencileri ağırlıklı olarak yaşıyor fakat yaşayan aileler de mevcut. Burada yaşayan aileler mecburen öğrencilerin varlığına alışmış durumda. Arada sırada bokunu çıkarmamak şartıyla partileyebilirsiniz gibi geldi.

Espark civarındaki işyerinize tek tramvayla yaklaşık 20 dakika gibi bir sürede gidebilirsiniz. Promil aşımı olan günlerde de Espark'tan Osmangazi Ünv tarafına taksiyle 15-20 tl civarı tutar.

Eskişehir rahat ya. Her türlü yaşarsın.

@ jonestown

Yok yahu, öyle kopkop partileme yaşlarım geçti benim:) Ama ara sıra gürültü vs. olunca da vıdı vıdı etmesin kimse istiyorum o kadar..

Gelen yorumlara bakılırsa öncelik sırası şu şekilde gibi sanki;

1) Yenibağlar
2) Sümer

Galiba bu 2 seöte yoğunlaşmam lazım..?

Yenibağlar'da park yeri sıkıntısı çekebilirsiniz bu arada

Ankara’da nerede yaşıyorsunuz diye sormuştum aslında.örneğin Ümitköy ya da çayyolunda yaşıyorsanız Osmangazi size hiç uzak gelmeyecektir.Bahçelievler tarafındaysanız Bağlar, Emek’teyseniz Vişnelik’i yadırgamazsınız.
Etimesgut’ta ikamet ediyorsanız Batıkent de olur pekala.
Benim önerim de Hasan Polatkan olacak.
Sevgiler.

bi kere espark çevresindeyse iş yeri, vasıta gerektirecek yerlere bulaşma derim, ki partilerim falan diyorsun, şehir merkezinden uzaklaşma.

doktorlar iş hanı dolu orayı geç, çok iç taraflar olmamak şartıyla yenibağlar/eskibağlar olabilir, adalar olabilir, manzara falan güzel bi çatı katı düşürürsen hoş olur.

ben şahsen şimdi eskişehirde yaşama durumum olsa adalarda bi yerlerde ev tutardım. (eski yenibağlarlı)

Adalar civarı olur, porsuğa bakan yer varsa en azından manzara birşeyler olur.

Eskişehirli geldi, çekilin! ^^

Batıkent: Diğer seçeneklere göre yeni bir yerleşim yeri. Geniş kaldırımlı, ferah, sakin bir mahalle. Pek çok site var. Fiyatları da abartılı değil. Merkeze biraz uzak kalır ancak dolmuş, tramvay, otobüs güzergahına yakın bir bölgesinden ev tutarsan o kadar da sorun yaşamazsın.

Sümer: Müstakil evler ve yeni binalar mevcut, sakin bir semt. Belki nezih de denebilir. Kendince bir dokusu var buranın da. Benim izlenimim; hem mahalle kültürünü yaşatıyor gibi hem de modern sevimli bir semt. Burada da dolmuş ve otobüsle ulaşım sağlayabilirsin.

Adalar: Espark'a yürüme mesafesi, merkezi. Özellikle bahar-yaz aylarında Adalar'da yürüyüş yapmak güzel olacaktır. Ulaşım sorunu yok. Belki zemin açısından biraz düşündürebilir, araştırmak lazım.

Özdilek avm yakınlarındaki siteler derim ben,hem yeni yapılar hem espark'a yürüme mesafesinde hem de sakin :)

ben de töneticiyim elden alıp makbuz veriyorum. bankadan yatırma ısrarı niye ?

Aslında apartman adına bir banka hesabı açılıp tüm paranın orada toplanması, harcamaların da bu hesap üzerinden yapılması gerekiyor. Ancak pratikte bunu küçük apartmanlar uygulamıyor, site büyüklüğünde yerler yapıyor.

Banka hesabı açmak demek kurumsal hesap olduğu için hesap işletim ücreti masrafı, her para gönderimi için havale/eft masrafı, yönetici değişince bankaya gidip noter onaylı yönetici değişikliğinin bildirilmesi vs. bir dünya masraf oluyor. Bu yüzden genelde aidatlar elden toplanıp harcamaları yönetici yapıyor.

Aidat karşılığı makbuz alınıyorsa bir sorun görmüyorum ben. Neden banka yoluyla ödemek istiyorsunuz?

tabii ki olabilirsin. vakti ile dekontu kaybettiğim için (evet benim hatam), kapıcı tarafından ödememekle suçlandım. nitekim ispatlayamadığım için de mal gibi tekrar ödedim. haa bankadan ödemiş olsa idim, tertemiz dekontum olacaktı elimde.

@ giovanne

dekontlar çift taraflı. kapııcya ya da yöneticiye makbuz defterine bakıp nüsha duruyor mu durmuyor mu diye bakmalarını söylemeliydiniz

@oscar:
evet baktık ve öyle bir nüsha yok derlerse ne olacak?

birkaç problem var da o yüzden şahsın hesabına banka havalesi olabiliyor mu diye sormuştum. bu durumda anladığım kadarıyla ısrarcı olamıyoruz?

o saman kendileri de kaybetmiş oluyor ? siz de benim ödemediğimi ispat edin dersiniz

@oscar adamlar bizde de yok dedi. olmadığı için de haksız duruma düştüm. savunması da diğer dairelerin var olduğu oldu. o kadar deyin ki siz ben ödedim diye. en temizi banka. yıllarca dekontunu tutuyor adamlar, biri istedi mi çıkar ver, temiz.

iyi de banka havalesi'ni nereye yapacaksınız? zaten apartmanın hesabı varsa makbuz ısrarı anlamsız oluyor. yöneticinin hesabına göndermek daha sıkıntılı.

yakın zamanda baktım ama sonuca ulaşmadım henüz. paket yaylı yataklar ilgimi çekiyor. marka olarak da serta.

yok yahu niye silesiniz?

O zaten sure bitti diyip kullanmayi kesecek. Jdownloader i kullaniyorum ama cok verimli degil.

torrent çıktığı gün tüm bu indirme programlarıyla ilişiğimi kestim. 10 küsür sene önce yani.

kullandırtmayı kesmezse silmene gerek yok. deli gibi reklam vs çıkabilir ama bilmiyorum. silmek istersen de evet ekle/kaldırdan silsen yeter.

torrent + firefox yetiyor, ikisi dışında download için ek bir de youtube downloader var.

EagleGet kullanıyorum.

bir bardakta demleyip başka bardağa süzerek

filtre kahve yapmak için üçgen şeklinde kağıt filtreler oluyor onu al. huni içerisine yerleştiri altına da bardak koy. içine filtre kahveyi koy ve çok yavaşça suyu dök.

Pirzola. Hele ki miktar kısıtı yoksa.

pirzola

pirzola

pirzola, arkadaşların da dediği gibi beyti seven yüzde 99 bulamazsın.

pirzola çok güçlü bir rakip çünkü

Ben beyticiyim.

pirzola

pirzola

Beyti. Pirzola sevmem.

Bu da soru mu, pirzola tabii ki.

beyti

evet doğru. herhangi bir şey almadan önce ilk yapacağınız iş 2-3 tane bnb almak olsun.

evet aynen öyle. 3-5 tane alsan seni uzun süre götürür. şimdilik 2 tane alsan da olur. arada bir portföyünde bnb kalmış mı diye bakmayı unutma.

altcoin borsasında altın kural hiçbir şeye pik noktasında girme, yani verge, iota, ripple almak istiyorsan hepsini aynı anda almak zorunda değilsin. mesela verge bu haftasonu çok şişti, şu an 3 gündür yaptığı pikin sadece bir tık gerisinde, ben olsam biraz daha inmesini beklerdim.

(bkz: bitcoin)

transferwise, btc veya altcoinlerden biri.

transferwise %1 kesiyormuş. bu da ücret artırımında probleme yol açıyor.

bitcoin işlerine şimdilik girmek istemiyoruz. başka bir öneriniz var mı?

TR'deki bankalar "gelen para" için çok abartı bir ücret almıyor. Ziraat de az alanlardan biri. önemli olan, gönderen bankanın isteyeceği ücretler, ona göre karar verin. alternatifi: western union gibi diğer, çok da ucuz olmayan gönderim metotları olur.

Akbank ve Halkbank yurtdışı havalelerde 15 gün parayı çekmezseniz ücret almıyordu bir ara. Bu ara 8 sene öncesine tekabül ediyor ama bir sorun belki aynıdır.

40 watt diyor, piyasadaki tüm tasarruflu ampullerden daha çok. eski tip ampullerden daha az.

2-3 tane eve dekor için belki olabilir fakat 8-10 tanelere çıkılırsa ciddi masraf.

Bunlar cok az isik veriyor. Aydinlatma icin kullanilabilecek gibi degil anca dekor icin olur.

Tasarruflu olsun diye bunlar yerine ben phillips in LED ve bu tarz dizayn edilmis ampullerini kullaniyorum.
Su linkte ilk ampulden sonra gelen ampuller mesela. Cok da memnunum.

www.philips.co.uk&sliders=&support=&price=&priceBoxes=&page=&layout=

çok yakar ve verdiği ışık çok az.

diğer sorulara cevabım yok fakat, izmirde gıda çarşısında elektrikçiler kısmı var. izgazın oralardan itibaren başlıyor. orada envai çeşidini bulursunuz.

havaalanlarından nefret ediyorum açıkcası, yine de otobüslerden daha iyi gibiler,ama bir çok sefer olan bir şehire uçakla gitmek yerine, uber ile anlaşıp gittiğim oldu.

değil.
bildiğim kadarı ile istanbuldan en yakın uçuş kütahya'ya (40 dk kadar sürüyor).

evden çık uçağa bin in merkeze git gene 3-4 saat arası sürüyor.
araba ile 4.5 saat

ancak arabada oturmak ile o uçak yolculuğu boyunca koşuşturma hesaplandığında uçak çok çok daha az yorucu.

Şahsi fikrim böyle hele izmir antalya dersen komple araba ile gitmek akıl karı gelmiyor(imkanın varsa tabi)

yurt içi ise 1 saat yeterli olabilir ama yurt dışıysa imkansız denebilir. sırası, pasaportu, check-in'i derken biraz zor.

tabi ki arabayla 2-3 saatlik mesafeleri uçakla gitmek aynı süre denebilir (ki zaten uçuş da olmaz sanıyorum pek) ama uçakla 1 saat bekleme 1 saat gidiş dediğiniz bir yolculuk araçla en az 7-8 saat sürecektir.

ayrıca havaalanı olmayan bir şehirden gidiyorsanız veya havaalanı olmayan bir şehre iniyorsanız bu süreleri de hesaplamanız lazım.

kısacası uzun mesafeler için havaalanı da yakınsa uçak iyidir, kısa mesafeler için arabayla veya diğer araçlarla git gel daha rahat bence.

zaten ucak yolculugunun önerilmedigi mesafeler var.

mesela viyana münih arasi ucakla yanlis hatirlamiyorsam 40-50 dk gibi bir sey sürüyor. 30 dk minimum önceden orada olmak gerek, pratikte 45-60 dk olur bu.

havaalni sehir disinda biraz 30 dk en az o sürüyor evin lokasyonuna göre. münihte keza sehre gitmek en az 30-40 dk.

totalde en az 3 saat yani. ek olarak in bin yolculuk yoruyor.

trenle zaten sehir icinden sehir icine tam 4 saat. daha rahat tren.

kisaca avrupa icinde 400 km sonrasi ucak kendini mantikli konuma getiriyor.

bazi lokasyonlarda bu 600-700 km bile olabilir. paris lyon arasi mesela 400 km ama 2 saat trenle.

İlk ucusumda bagaj da vericem diye bir dört saat filan erken gitmiştim havaalanına sjskdkdm aslında hiç gerek yok. Yurt içi uçuş ise ve mobil biniş kartı varsa bi saat yetip artıyor bile. Bilmeyen için o anlattığını süreçler çok sıkıntılı gibi dursa da aslında çok basit. Otobüste üç saat yolculuk bile öldürüyor insani. O yüzden uçak mantikli bence çoğu sehirler için.

Yurtiçinde senin binişinden çok bavulun binişi etkiliyor süreyi. Hesaplayanlardan olalım; 150 kişi aynı uçacağa binecek ve 5 dakikalık aralıkta en az 2-3 uçak kalkacak hava alanından. O bavullar arabalarla uçaklara taşınacak, dev bir kaldırıcı düzenek kurulacak, kargo bölümüne kaldırılarak yüklenecek bavullar ve düzenek indirilip geri indirilecek. Haliyle tek tek konmuyor bavullar. Toplu halde arabalarla, çekicilerle uçağa taşınıyor. Sen yarım saat kala gidersen, o bavulu diğerlerinden ayırıp doğru uçağa giden bant sistemine yüklemek, oradan uçağa arabalarla aktarmak zorlaşır. Sen kontrollerden geçebilsen bile, babulun uçağa yetişemez. Bavulun zamanın seninkinden kritik yurtiçinde.

Yurtdışı için zaten gümrük sırası, check in işlemleri derken iki saat ancak yetiyor. Geçende 2.5 saat erken gittim ama ikinci bavul verdiğim ve firmalar arası bilgisayar sistemi karışıklığı olduğu için koştura koştura yetiştm uçağa.

havalimanına ulaşma, kontrollerden geçip uçağa yerleşip uçağın yerden kalktığı ana kadar zaman çok uzun. sonrasında inince bagaj bekleme konusu da epey zaman alıyor. şehir merkezlerinden uzak olduğu için inilen ve binilen limanlardan merkezlere gidilirken zaman kaybı büyük. ülkeler arası türkiye için kullanmak elbet çok mantıklı. ama şehirden şehire bazen daha zahmetsiz yollar olabiliyor.

babam da sizin gibi düşünüyor. süreden ziyade indi bindisi de fazla.

bodrum turgutreis'te bir yazlığımız var. babam hep otobüsle gider. ankara behçelievler'de oturuyor zaten.. evden taksiye biniyor, 10 dakikada aşti. otobüse biniyor, 12 saat gece yolculuğu uyuya uyuya. sabah turgutreis'te iniyor, garajdan taksiye biniyor, 5 dakikada ev.

uçakla giderse evden taksiye biniyor aşti (veya stadyumun ordaki belko air durağı). taksiden in, belko'ya bin. 1 saat havaalanı yolu. havaalanında belko'dan in, tek tek bütün bagajları aletten geçir, laptop'ı çantadan çıkar aç, geri koy, bu arada ceplerde ne varsa çıkar dök kemerine kadar. götür bagajları ver, salona geçerken aynı terane bi daha. 1 saat yol. uçaktan in iki saat valiz bekle. onları al çıkışta havaş veya muttaş'a bin, 1 saat yol, bodrum garajda in. onca bavulla git turgutreis minibüsü bul, minibüse bin yarım saat yol, turgutreis'te in. taksiye bin, 5 dakikada ev.

adamı bir sefer uçakla yolladım, eziyet oldu. buradan otobüse biniyor, orada turgutreis'te iniyor, 12 saat. uçak teranesi de erken gitmesiyle falan 4-5 saati buluyor ama indirmesi bindirmesi eziyet.

Evet cok yorucu. Net.

dediğiniz gibi cüzdan bu işin olmazsa olmazı değil. parayı btc olarak kenara atıp uzun süre tutacaksanız cüzdanda durması daha güvenli çünkü parayı gönderdiğin borsa kapanabilir, sahibi cukka yapıp kaçabilir gibi sorunlar oluşuyor.

tabi sık sık al-sat yapacaksanız ve diğer para birimlerine çevirecekseniz parayı borsada tutmak daha kolay. üstteki riskler hala geçerli.

250 liralik alip 260a sattiysan al sat masrafi, para cekme masrafi falan kar ettin mi?

ben zamaninda btcturkten almistim kapatiyoz cekin paranizi diye mail atmislardi.

Paribuda duran BTC'niz de onların cüzdanında duruyordu aslında. Donanımsal (USB bellek gibi) cuzdan almanın faydası; BTC de fiziken sizde oluyor. Private key sizde olduğu sürece o fiziksel cüzdan patlasa da yenisini alıp key ile BTC'nizi kurtarirsiniz. Paribu ya da benzeri borsaların cüzdanında durursa ne olabilir? Şirket batar, patlar, kaçar vs bir şekilde erişim saglayamazsaniz coinler gider. Sizin için ciddi bir miktarda para yatıracaksaniz fiziki cüzdan alın mutlaka.

para yatırmak ve btc'ye çevirmek için paribu.
diğer işlemler için poloniex. bittrex de iyi sanırım ama komisyonları kıyaslamak lazım.
cex.io da çok popüler ama 4-5 para birimi var veya ben yanlış yere baktım.

Bittrex ismimdeki noktalı harflerden dolayı kimlik bilgileri uyuşmuyor diye verification yapmadı. 3 gündür ticket açtım bekliyorum. Kafalarına göre hesap falan donduruyorlarmış. Güvenemedim.

Cex.io'da 3-5 coin var.

Polo için de patlayacak falan deniyor. Bilemedim özetle.

swiftkey'in üzerine klavye var mı ki?

Dostum Android in kendisinde var
İndırmene gerek yok

Yazmak için bir yer seç.
Klavye cıkınca q harfinin üzerinde Google işareti var. Ona bas
Sonra ... (Üç nokta) ya bas
Sonra ayarları seç.
Diller
Kısmına bas.

Orada bir sürü klavye var. İstediğini seç

fmea için konuşuyorum, şirket içi eğitimle halledilecek bişey. bikaç projeye dahil oldunuz mu izler öğrenirsiniz. diğerlerini bilmiyorum.

direk eğitim olursa bence pratiğe dökülmesi zor olacağı için verimli olacağını sanmıyorum. yine de iş görüşmesinde ilginiz olduğunu belirtmek açısından eğitim alınabilir. onun dışında bence çoğunlukla proje yönetimi süresince öğrenilecek ya da o sırada eğitimle desteklenecek şeyler.

merhaba.
hayır 1,5 - 2 saat aralığında olmalı başka bir iş yapılmıyorsa. bir sorun var muhtemelen.

S8 1-2 saat arası. 7 de öyle olmalı bi göster.

Benim s7 de aynı şeklilde. (2 haftalık). Şarj aleti ile ilgili sanırım. Garantiye vermeyi düşünüyorum.

m.facebook.com

memphis'in çaprazına "loqqum" açıldı ama hiç gitmedim, nasıldır bilmiyorum.

ben ikinciyi izledim, gayet güzeldi.
sanıyorum zaten çoğu görüntü aynı ama düzenlenmiş hali, anlatıcı da farklı. ilkini bilmediğim için çok net yorum yapamıyorum ama sadece ikinciyi izleyen biri olarak gayet memnun kaldım.

tabii ki de ikisi de izlenmeli. sorman dahi ayıp.

-Poşet, eldiven ters çevirip çöpe.
-İnternette bir dünya meteryal var hele ki youtube gibi bir kaynak varken hepsi zamanla oluyor.

-Golden ev için çok ideal daha ideali labrador olabilir. Küçük köpekler başka canlılar ile pek idare edemiyor o yüzden pug, pomerian gibi cinslerden bana göre uzak durun.
-Golden ve türevleri çiftleşme dönemlerinde biraz gürültücü olabiliyorlar.
-Golden zibil. Barınaklarda dahi binlerce var.
-Golden tarif etmeye devam ediyorsunuz.

Evet sizin aradığınız cins labrador golden türevi bir şey. Labradorlara hatta çocuk bakıcısı bile derler.

muhtemelen alıp/sahiplenip, bir süre sonra sokağa atacağınız için hiç bulaşmayın. bakımının ne kadar zor olduğuna inanamazsınız.

instagram.com/sohaykotr
instagram.com/partilere.acil.yuva

Dünya kadar cins hayvan var, kendi köpeğimi burdan sahiplendim. Sözleşmeli mikroçipli üstelik ücret almadan neredeyseniz şehir dışına bile getiriyor sohayko evinize kadar. Başka bi yer öneremiyorum
kakayı da poşeti ters çevirerek alıyorum, eve gelince patilerini ıslak bezle siliyorum

instagram.com/patilere.acil.yuva

olacak link*

dışkı toplamak için 100lü satılan muayene eldivenlerinden alıyorum ben bir de. bazen poşetle tek seferde alınamayabiliyor.

kedilere uyumlu ırk diye kendinizi sınırlamayın. hiç ummadık ırklar kedilerle anlaşabilir. tamamen karakter meselesi. bu yüzden madem böyle bi kriteriniz var, sahiplendirme ilanlarında bazı köpekler için kedilerle anlaşıp anlaşamaması bilgisi de oluyor. o tür ilanları takip edin. facebook.com/haysev adresinde de bol ilan mevcut.

terk edilen köpekler tekrar aynı şeyleri yaşamamak için daha uyumlu oluyorlar. bekçilik özelliği olmayan bi köpek sahiplenirseniz havlama ihtimali daha düşüktür.

yavru diye de kendinizi sınırlamayın, büyük hayvanlara da şans verin. hem cins hem yavru bulmanız zaten zor. çünkü genelde herkes cinsleri yavruyken alıp yetişkinken terk ediyor. iki köpeğimi de yetişkinken sahiplendim, uyum konusunda hiçbir sıkıntı yaşamadım.

siz ona bir yürüseniz o size koşar, sevecen olmayan köpek mi olur yaaav.

sanal uyku +1

bu soruları buraya sorduğuna göre çevrende köpek besleyen kimse yok, bir iki gün onlarla takıl bi bak napıyolar sonra karar verirsin.

arkadaşlar iyi niyeti takdir ediyorum da zor deyip kestirip attıktan sonra neyin zor olduğunu açıklarsanız daha yardımcı olur.
sonuçta hayvanı yarın alıp eve getirmeyeceğim, araştırıyorum.
yavru veya büyük olmasının sanırım bazı avantaj ve dezavantajları var, cinsler için de öyle gibi. ben biraz daha bakınayım.
herkese teşekkürler.

şu sebeplerden zor. ortalama 15 sene yaşıyorlar ve ne olursa olsun bırakmamanız gerekiyor. apartmandakiler havlamasa bile sırf pisliğine takabilir. ev sahibi takabilir. defalarca ev değiştirdim. hatta ilk duyurumu da bırakayım karşılaşabileceğiniz manyaklığın boyutu açısından :) www.eksiduyuru.com en son müstakile geçtim rahat ettim. mesela köpeğiniz sizi koruma amaçlı evde havlasa, komşulara ya da ev sahibine haklarınızı savunabilecek misiniz? 24 saat havlamadıkça hukuken bir şey yapamazlar evet, ama sizle uğraşmalarına sabredebilecek misiniz?

yolda yürürken insanlara yol vermenize, dışkıları toplamanıza rağmen sürekli taciz edilebilirsiniz. belli bi süreden sonra çok yorucu oluyor.

günde en az iki kere tuvalete çıkarmanız, en az bir saat egzersiz yaptırmanız lazım. sabah sıcak yataktan normalden iki saat daha erken kalkıp bunları yapmak sonra işe/okula hazırlanmak da yorucu oluyor. tatillerde büyük şehirdeyseniz güvenebileceğiniz bir köpek pansiyonuna bırakmanız gerek, küçük şehirdeyseniz ya onu da alacaksınız ya kaybetmeyeceğinden emin olduğunuz birine bırakacaksınız.

bunun dışında hepsinin karakteri, huyu farklı. kimisi gündüz evde yalnız kaldı diye eve işiyor, kimisi oyuncak yerine mobilya parçalıyor. kimisi kokuyor, kimisi çok tüy döküyor. ilerde evlenme ya da biriyle yaşama durumunda partneriniz köpek istemiyorum dediğinde hangisini gözden çıkaracaksınız?

aklıma gelen zorluklar böyle. aklınıza takılan başka şeyler olursa sorun lütfen.

sizin veya bir yakınınızın küçük çocuğu var mı? işte o çocuğun büyümediğini ve 15 yıl boyunca istisnasız her gün bakmanız ve ilgilenmeniz gerektiğini düşünün. bunun üzerine bir de toplumda çocukların fazla sevilmediğini hayal edin.

15 yıl boyunca hasta da olsanız, ayağa kalkacak haliniz olmasa bile o köpeği günde en az 2 defa bazen 3-4 defa dışarı çıkarmak zorundasınız. bunun kışı var, yazı var.

işten çıktıktan sonra her gün ilk yapmanız gereken şey evinize gitmek olacak. bir gün bile "bugün de gideyim bir soğuk bira içeyim sonra eve geçerim" diyemeyeceksiniz. işten geç çıkma şansınız olmayacak, eğer olursa köpeğiniz mutsuz olacak veya evi batırmış olacak.

sık sık değişik değişik hastalıklar geçirecek ve veterinere taşımak zorunda kalacaksınız. gece veya gündüz, soğukta ya da sıcakta, hastalıkta sağlıkta. hastayken evde bakımı daha zor olacak, belki de ortalığı pisletecek, kusacak. gece 3'te sızlanarak yanınıza gelip dışarı çıkarmanızı isteyecek.

tatile gitmek isteyeceksiniz fakat bırakacak yeriniz olmayacak. olan yerlere güvenemeyeceksiniz çünkü hiç iyi bakmayacaklar. bırakın 1 hafta tatili, günübirlik gitmek bile problem olacak veya gidemeyeceksiniz.

apartmanda çoğu kişi rahatsız olmasa bile köpeğinizi görmemek için size veya ona iftira atacaklar. parkta 40 yaşında adamlar ortalığı savaş alanına çevirirken; siz kendi köpeğinizin yanında sokak köpeklerinin pisliklerini dahi temizliyor olsanız insanlar size laf atacaklar, bu sırada 40 yaşında insanlar ortalığı batırmaya devam edecekler. size ve köpeğinize bu süreçte hep mikrop yuvası gözüyle bakacaklar. kimse yurt dışında bebeklerin köpeklerle aynı beşikte uyuduğunu umursamayacak.

o kaka her zaman yerden mis gibi tek hamlede alınabilir halde çıkmayacak. köpeğinizin arkasından sallanıyor olacak. onu da güzelce almanız gerekecek.

her sabah evden çıkmadan en az 30-45 dakika önce kalkıp onu dışarı çıkarmanız gerekecek. halbuki siz dün gece çok içmiştiniz ve işe bile zar zor kalkıp gidecek durumdasınız. üstelik dışarıda hava -15 derece.

daha iki ay önce özene bezene aldığınız ev eşyalarınız bir gün eve geldiğinde yenilmiş olacak. üzerinde sayılamayacak kadar çok çizikler olacak. belki de sadece mobilyaları değil evin döşemelerini de afiyetle yiyecek.

havlaması veya ses çıkarması kanunen sorun teşkil etmese de komşularla sık sık tartışacaksınız. örnekleri yukarıda verilmiş zaten.

hayatınızda illa ki ama illa ki bir gün evlilik/birlikte yaşam konusu gündeme gelecek ve kız/erkek arkadaşınız köpek sevmiyor ya da en azından aynı evde bulunmak istemiyor olacak. bu durumda ya hayatınızın aşkından ya da yıllardır baktığınız köpekten vazgeçmek zorunda kalacaksınız.

köpeğiniz bir gün yaşlanıp kendini bile doğru düzgün taşıyamıyor olacak. bu durumda her gün birkaç defa kucağınızda merdivenden indirip dışarı çıkarmanız ve tekrar eve çıkarmanız gerekecek.

eviniz hiçbir zaman pırıl pırıl olmayacak, her zaman etrafta tüyler uçuşacak.

maddi konulara hiç girmedim ama aşı, mama, ameliyat, ilaç...vb. işleri de oldukça pahalı. gelirinize göre değerlendirilmesi gerekebilir.

kız arkadaşımın evinde 9 kedi ve 2 köpek var. bunların hepsi yaşadığı veya benim çevreden gözlemlediğim şeyler. emin olun 9 kediye bakmak 2 köpeğe bakmaktan daha kolay, bu nedenle zaten hayvan beslediğiniz güvenine kapılmayın.

umarım yardımcı olabilmişimdir, bir sorunuz olursa tekrar sorabilirsiniz.

bir süre arduino ile uğraşmıştım ama uzun sürmedi.
teraryum işine merak sardım ama o da başlamadan bitti.

ben resim yapıyorum şu aralar, bazen sevdiğim ressamların eserlerini kopyalamaya çalışıyorum, bazen freestyle takılıyorum.

bunun yanında diy olayını çok seviyorum, eksik gediklerimi diy şeklinde halletmeye çalışıyorum genelde.

Puzzle maket falan yapmak. Çok rahatlatıyor beni.

Obje boyamak. Erkek arkadaşım 3d printerdan tasarim yapıp çıktı almayı çok seviyor. Ben de çıkan şeyleri boyamayı. Böyle döngü içinde keyifli bir hobimiz oldu.


Bir de ahşap boyuyorum arada. Bir ara gravure sarmıştim, uzun süredir yapmıyorum.

mdf ya da ahşaba resim baskısı..

akvaryum kurabilirsin, maket yapabilirsin, enstrüman öğrenebilirsin

kaligrafi
deri ile amatörce yamuk yumuk defter kabı, cüzdan falan yapmak.

Mozaik yapiyorum. Cok keyifli, ortaya cikan urunler cok kaliteli ve şık :) baslangic malzemeleri birazcik pahali olabilir ama kendine hobi olarak bunu sectiysen ve devam ettireceksen deger.

ilacini veriyoum iobitten start menu isimli programi indir.

1- Başlat simgesine tıkladığında This PC - Bu bilgisayar kısayolu ile bilgisayarım'a gidebilirsin.

2- Sol alttaki Windows simgesine sağ tık --> Bilgisayarı veya oturumu kapatın --> Bilgisayarı kapat yapıyorum ben, oldukça kullanışlı.

Programa gerek yok, alışkanlıklarını güncelleyebilirsin.

2) windows 10 nasıl bilmiyorum ama windows 7 de bilgisayarı kapatmak için kapama düğmesine bilgisayarı kapat özelliği verirsen kapatabiliyorsun. ben hep oraya basarak kapatıyorum bilgisayarımı.

win+x kısayolunu deneyin

1. başlat menüsünde bu bilgisayar yoktu, biraz uğraşıp ekledim sonunda.

2. win+x kısmı da fena değilmiş.

teşekkürler herkese.

evet isviçre izlanda ve norveç schengen'e dahildir. norveçten şengen alacaksınız yeter o

norveç schengen üyesi diye biliyorum. bu durumda sadece norveç'ten schengen almak yeterli olacaktır.

Ab üyesi olmasa da serbest dolaşıma dahiller. Ben almanya vizesiyle isveç norveç vs gezdim. zaten başvuru esnasında schengen formu dolduracaksınız.

başvuru sırasında diğer ülkeleri belirtmeyi unutmayın, tek girişlik verir dingiller patlarsınız aman diyeyim.

4 gün önce norveç vizesi aldım. ancak özel bir durum var, eğer istanbul'dan başvurcaksanız vizeye, norveç'in istanbul'da elçiliği bulunmadığından dolayı orange vize aracılığıyla macaristan konsolosluğuna başvuruyorsunuz. (norveç'in macaristan ile anlaşması var) ve size macaristan schengen vizesi veriyorlar, onunla da dilediğiniz schengen ülkelerine gidebilirsiniz zaten.

tek girişli olsa da sorun olmaz. sonuçta schengen'den çıkmıyorsun. duration of stay kısmı önemli.

@liriamer

tek girişten kasıt, o vizeyle giriş yapmış olduğun schengen alanından bir kez çıkarsan bir kez daha giremezsin demektir. yani schengen alanından çıkmadan gidebildiğin kadar ülkeye "tek girişli vize" ile gidebilirsin.

bir de multiple var.. onda oldu da schengen alanından çıkman gerekiyor ya da diyelim ki bir tur ayarladınız, bu tur içerisinde schengen üye olmayan ülkeler de var, bu sefer bu vizeye başvuruyorsun. schengen alanına ilk girdiniz, sonra çıkış yapıp başka bir ülkeye geçtiniz.. bilahare tekrar schengen alanına döndünüz, doğal olarak pasaport kontrolüne tabi oalcaksınız. bu çok girişli vize işte tam burada işe yarıyor.

gereksiz heyecanlanma. inerken ve kalkarken yaşayacağın basınç farkından dolayı ağzını açık bırakabilirsin. kimileri sakız falan bahsediyor.

zaten alışkanlık yapıyor kerata. her yere uçakla gitmek isteyeceksin :)

panik.

bombaaaa diye bağırma mesela? kabin içinde zooorrrrrrrttt diye osurma! amuda kalkmaya çalışma, hostese pandik atma!

heyecanlanmaya gerek yok. ilk kalkış ve dönüş tuhaf gelebilir.

uçak inince acelen yoksa ayakta bekleme, bırak giden gitsin sonra rahat rahat inersin.

onlar anlatıyorlar zaten geri kalan şeyleri.

Gribal enfeksiyon varsa binme. Bi daha binmek istemezsin

kalkışta uçağın kuyruğu yere değecek diye korkma. 50 sefer uçmuşumdur belki ama halen aşamadım bu olayı.

-Çantana parfüm, içki vb koyma, bagaja ver
-Kimliğini/pasaportunu asla unutma.
-Kemersiz giyinebiliyorsan kemersiz git, 100 tane xray'den geçerken her seferinde tak çıkar yapmaktan kurtulursun.
-Enstrüman taşıyorsan bagaja verme, yanına al. Kabul etmezlerse ısrarcı ol, kırılırsa parasını alacağını söyle.
-uçak iner inmez kemerini çıkarıp eşyalarını toplayıp çıkmaya çalışanlardan olma.

Prosedürü sordun sanırım
Yurtiçi için
Limana gel gir içeri doğru checkin bankosuna git biletini göster uçaktaki yerin belirlensin varsa bavulunu ver ve tekrar xraydan geçmek için kapıya doğru ilerle xrayden geç ve kapı mumarasını bul yolcu alımını bekle( bu arada kimliğinyanunda olsun hep) sonrası uçuş zaten
Yurtdışı
Limana gel check ine git kimlik ve bileti göster uçaktaki yerin belli olsun ve pasaport kontrolü için polislerin olduğu bankolara git pasaportunu ve biletini göster ardından xrayden geç ve kapıya git uçağa girmeyi bekle

Merak edip pencereden bakacaksan güneş gözlüğünü unutma.

uçak pistin başına geldiğinde duruyor, bir anda hızlanıyor. bu olay muazzam işte. panik yapma keyfini çıkart.

Ucak inince pilotu alkislama

Uçak düşerse diye sevdiklerinle bi vedalaş.

tuvalette taharet musluğu yok. binmeden önce tuvalete girmemezlik yapma.

Uzman değilim ama düşmesi için hiç bir neden göremiyorum.

alıp 1 ay sonra bozduracaksanız sanıyorum buradaki cevaplara güvenmeniz doğru olmaz. fakat uzun vadede doların hiç düşmüşlüğü yok, böyle gidersek olmayacak da.

not: vadeli dolar hesabı açarsanız her ay sonu ortalama 7-8 dolar da o şekilde eklenmiş olur.

Enpara anlık yükselme/düşmelerde sistemi kapatıyor ve bu yüzden çok eleştirildi. Farklı bir banka kullanmanızı tavsiye ederim.

enpara'ya güvenme kurlar hafif oynaşmaya başladı zaman sistemi kapatıyorlar ondan sonra ya zarar ediyorsun yada edeceğin karından oluyorsun aman.

İktisat ve işletme mezunu biri bana eğer borsayı sürekli takip edeceksen dolar düştüğünde satıp arttığında alabileceksen o zaman dolar al demişti. Bana da mantıklı geldi. Takip etmekle uğraşmayacağım için vadeliye koydum kafam rahat.

Endülüs.

Valencia

Endulus diyecektim ben de. Ayrica barcelona.


Cadiz+sevilla kombinlemistim bu sene.
Ondan once malaga + granada.

Araba ve zaman varsa endulusu boyle ayirmaniza gerek yok.

bu konuda valencia nasıldır peki?

Endülüs'te Cadiz, Huelva, Malaga'da bunları yapabilirsiniz. Yalnız İngilize pek bilmez Endülüslüler haberiniz olsun.

Endülüs hakkında daha detaylı sorunuz olursa cevaplayabilirim.

hırdavatçılara bakabilirsiniz.

karaköyde perşembe pazarında var. farklı renkleri farklı özelliklerdedir yalnız.

Ntsc pal ayarından sorun çıkıyor olabilir mi?

bağladığınız kabloda da sorun olabilir

olabilir sutlu nescafe fakat nası çözülecek onu bilmiyorum. veya o problem neden olmakta

Cihaz avrupa cihazıysa paldır. Avrupa'dan alınma dediler çalışır zaten. Region code var... Amerika filmi çalışmayabilir bile