bol bol öpüşmek lazım

dudakları büzeceksin yine çizikler aktif halde olacaklar

vaseline original bu işi çözer
stdntbeauty.uk

bepanten plus krem.

Opusmek + uyumadan once dudak balmi

vazelin alacaksan da normal vazelin değil vazelin pure al.

arada sirada esmer seker, zeytinyagi ve balla peeling yap, bir de blistex dudak koruyucusu kullan.

diş fırçasıyla masaj yapmak diye duydum bir nevi peeling yani

Vazelin bitti evde arka nun en nemlendiricili en yoğun olanı kullanıyorum vazelin alana kadar çok sinir bozucu ya. Ruj sürüyorsun çizik çizik kalıyor dudak kenarına çerçeve yapıyorsun onun üzerinden de çizik çizik gidiyor falan falan

balzeytinyağı ve şekeri karıştırıp haftada 1-2 kere bununla peeling yapın. yıkadıktan sonra kakao yağı (katı olandan alın aktardan) sürüp yatın. düzelir onlar

o geçene kadar pek ruj sürme, renkli lip balm olur ama klasik ruj dudakları kurutuyor genelde.

blistex medplus - gratislerde var

mat ruj dudak kurutur
+
bol bol su ic

@littlejack diğer duyuruma bekliyorum

Çok su içiyorum zaten

yaşlanıyorsun ondan.

@Difdiringi 3 4 ay dır var hemen belirtiler çıkmaz ki ya

çay.

Persembe izin gunumdu kopek gibi uyudum.simdi uyuyamiyorum sinirden kendimi sikicem birazdan. 2.5 saat sonra ise gidicem.duruyorum yatakta.

tinychat

kitap okuyorum uykum gelesi diye.

chat.eksiduyuru.com

sabah iş yok muydu kanka yaa :/

google'ın milyonlarca sunucusu var. disklerin birkaç yüz tane yedekleri de var. marka takıntısı yoktur :)

kurumsal firmalar için ibm disaster center var izmir'de. tr'deki şirketlerin çoğu datasını oraya yedekler.

Hsbc bombalandığında yedekten dönmüşlerdi yarım saatte falan

western digital ve hgst hard diskleri.

HGST Ultrastar serisi
WD SE serisi

Google manyetik teybe bile yedek aliyor.

Diyelim ki oyle ne onemi var.

Kendini bu sekilde mutlu hissettikten sonra gelen elestirilere kulak asma.

:(

arkadaşın saçmalamış. net.

Giyiminiz karakteriniz degil. Isiniz de buna imkan veriyorsa, kendinizi nasil rahat hissediyorsaniz oyle giyinin. Kalem etek giyince olgunluga erismiyorsunuz.

Nasıl istiyorsanız, neyi beğeniyorsanız öyle giyinin. Aynaya baktığınızda mutlu oluyorsanız siktir edin geri kalan insan nüfusunu.

ortalama 70 sene yaşayacağın dünyada kendini nasıl iyi hissediyorsan öyle yaşa.

Arkadaşınız çok konuşmasın yahu sinir oluyorum her şeyi böyle eleştiren insanlara..

Rahat olun, nasıl iyi hissediyorsanız öyle giyinin..

her beyaz yakalının içine düştüğü durum, meslek hastalığı

hahaha ya sinirim bozuldu afedersin de,

döpiyes/takım elbise giyince sihirli bi şekilde kişiliğimiz de mi değişiyormuş?

ben kurumsal yerde çalışmama rağmen spor giyiniyorum, baskılı tişörtler üstüne kazak, kot falan giyiyorum. Kimse de bir şey diyemez yani. Arkadaşınız (!) ağır saçmalamış.

bence bu güzel bir şey. ancak bazı tarzlar var ki çok sırıtıyor insan üzerinde. kıyafetten bahsetmiyorum, daha çok konuşma tarzı.

örneğin son zamanlarda " yenilir ki bu" gibi ki eklenen cümlelerden nefret ediyorum.bir de "tabisi de" diye bir şey kullanıyorlar genelde kadınlar ki böyle tüylerim diken diken oluyor.

neyse konu dağılmasın, bence içinizden geldiğin gibi davranın. yaş denen şey saçmalık.

kendisi öyle bir özgürlüğe sahip olamadığından "aslında doğrusu ve iyisi benim yaptığım, herkes böyle yapmalı, aksi düşünülemez" diyerek ilk gördüğü hedefe saldırmış.

renkli kısa çoraplar giymemek ve köpek desenli çanta takmamakla birlikte bana da üniversiteli gibi giyiniyorsun/duruyorsun diyorlar -31 yaşındayım, freelance çalışıyorum, ilişkim yok baya aynıyız bu arada :) üstüne döpiyesi geçtim zaten makyajsızsan ve fönlü sarı saçların yoksa doğrudan üniversitelisin, napacaz biz bilmiyorum :/
şaka bi yana motorsikletle olgunluğun bir alakası olmadığını düşünüyorum, renkli giyinmekle de. olgunlaşmmış yönlerin olabilir, o bambaşka bir konu. kıyafete göre olgun değilsin diyen aynı kişi karaktere göre fazlasıyla olgun buluyor beni, birbiriyle doğrudan bağlantılı olmasa gerek hiç çocuksu/ergen filan değilim.

31 yaşında ve bekar bi kadınsan herkesin bi teorisi var, bu konuyu çok önemsemiyorsan, bence pek kaale alma.

Teori genel olarak saçma fakat erkeklerde de ilk görüşte giyime göre bir önyargı vardır elbet. Ama düzgün bir ilişki veya evlilik denilen şeyler ilk görüşe göre değil insanların birbirini tanımasıyla olduğuna göre, sen giyim dışında kişilik olarak yeterince olgunsan sorun yok.

Benim de senin yaşlarında bir sevgilim çiçekli böcekli kıyafetlerden inanılmaz keyif alırdı. Mickey mouse'lu kot pantolon falan giyiyordu, deli dolu da bir kadındı. Ama yaşına göre çok olgun ve karakterli bir insandı. Kulakları çınlasın.

30 yaşında birinin 20 Li yaşlar gibi giyinmeyi değil de el kadar bebeklerin 30 yaşında gibi giydirilmesi daha büyük sorun bence.

Çocuğü olursa böyle tipler leopar frapan kıyafetler giydirin aynalı rayban taktıRıp koluna da Louis Vuitton çanta verir dolaştırır

Ne alakası varmış canım, bariz saçmalamış arkadaşın. Ben senden yaşca epeyce büyüğüm ve bazen sevimli çocuk işi şeyler giyiyoyorum, minik karpuz kollar, fiyonklu taçlar ve tokalar takıyorum. Koskoca kadınım yani :) Bazen de tam tersi femme fatale şeyler giyiyorum, dantel eldivenler, pin-up makyaj yapıyorum. Tamamen içinden ne geliyorsa, canım neyi istiyorsa giyiyorum.

Sen de canının istediğini yap gitsin. Kulaklarını tıka bu tür yorumlara.

Bence istediğin gibi giyin de şu duyuruyu erkek arkadaşım böyle giyiniyor deseydin, burada kişi "istediği gibi giyinmeli" cevapları yerine eleştirip, erkeklerin geç olgunlaştıklarını, hep çocuk kaldıklarını vs. anlatan cevaplar olacaktı.

Bu da böyle çifte standart ya da iki yüzlülüktür işte.

@indescribable hay ağzın bal yesin.


Bence arkadaşın sacmalamis. Nasıl mutlu oluyosun öyle giyinmelisin. İstemediğini ve gerekmediği halde tayyor giyince sana bi faydası değil zararı dokunacak. Ayrica o şekilde giyinince de bi anda kendini 31/yasında gibi hissetmiyceksin. Salla gitsin arkadaşının dediklerini.

-arkadaşlar birbirlerini oldukları gibi severler ve böyle aptalca yargılayıcı konuşmalar yapmazlar.
-sorsan senin iyiliğin için bunları söylüyorum diyecek tipte kendini bir halt zanneden birisi,
-kafasında belli kalıplar olan ve ona göre yaşayan, herkesin de öyle yaşaması gerektiğini zanneden birisi,
- 'düzgün ilişki', 'kariyer' ve 'mutluluk'tan anladıklarınız çok farklı.

1. arkadaşınız iyi niyetli değil. olduğunuz gibi kabullenmeli sizi.

2. @nawar maalesef katılıyorum.

azıcık doğru.

ulkenin en buyuk sorunlarindan biri aq. o sunu giydi boyle oldu. su bunu giydi o zaman ergen, baskasinin isine burnumuzu sokmayi, kaliplar icerisinde yasamayi, bize dayatilan hayatlari yasamayi ne kadar seviyoruz aq ya.

31 yaşında bir erkek olarak:

ahahah o takımlar içindeki plaza hanımefendisi artık senin kadar rahat edemediği için ona batıyorsun bana kalırsa. kendini kocaya dayamış, ona öğretildiği gibi yaşayan ve kendine ait fikirleri ya olmayan ya da bunları hayata geçiremeyen birinin saçmalıkları sadece. bırak çocuğuyla, kocasıyla büyük ekran televizyonlarında hayatlarını çürütsünler.

sen kendi güzel yaşamına bak. nasıl giyindiğin, güldüğün, yürüdüğün ve çalıştığın senin bileceğin iş.

bence her insanın bir sevdiği için giydiği giyim tarzı( bu üniversiteli tipinden frapana, pin up tan, eşofmana, kalem etekten topuklu ayakkabıya) vardır, günlük hayatında giydiği, bir de mesleği nedeniyle giydiği kıyafetler vardır, iş yeri onu gerektirdiği için.
sizin işinizin bir dress code u yok, her zaman sevdiğiniz için giydiklerinizi giyiyorsunuz, karakterle alakası yok bunun. atıyorum günlük hayatında stiletto, kalem etek, dekolte giymeyi seven bir mühendis kadın, işyerinde, düz taban ayakkabı, kargo pantalon hatta iş tulumu giymk durumunda kalabilir, aynı üniversiteli gibi giyinen avukat kadının işyerinde stiletto kalem etek giymek zorunda olması gibi. karakteriyle alakası yok.

senin arkadaş, ben bu kıyafetleri seviyorum ve rastlantısal olarak işime de uygun demek yerine, saçma sapan seni eleştirip kendini yüceltmiş.

30 yaşıma az buçuk kaldı. 20'li yaşların sonundayım. kimi zaman fötr şapkayla çıkıyorum, ultra klasik, tam bir mad man... kimi zaman ultra skinny kot giyer üstüne tshirt giyip çıkarım. o anki halet-i ruhiye ile alakalı bir durum.

arkadaşın iyi niyetli olarak kendince sana tavsiyede bulunmuş ona bu kadar yüklenmeyelim. sen kendini nasıl rahat ve mutlu hissediyorsan öyle giyin. ama bazen yerine göre giyinmek gerekiyor o zamanda işin doğrusu ne rahatlık ne mutluluk aranmıyor. bende şortla gezmeyi seviyorum ama yönetim kuruluna bütçe raporunun sunulacağı bir toplantıya şortla veya kot pantul üstüne baskılı tişörtle gidemiyorum. öyle babayiğidi de görmedim. bazı konularda sektörde önemlidir. örneğin reklam veya tv sektöründe daha rahat olabilirsin ama bankacılık/finans gibi modern kölelik sisteminde o sikindirik kalıplara uymak zorunda kalıyor insan. herkes ne kadar güzel yazmış bu arada.

Ünide 35 yaşlarında aynı sizin gibi giyinen bir hocam var. Kendisi de hala evlenemedi. Ha bugün gelse kaçır beni rakı dese elbette kaçırırım.
Neyse çok dağıldı konu.
Şu kendi deneyimlerinin tek doğru olduğunu düşünüp başka deneyimlerin mutlaka başarısızlıkla sonuçlanacağına inanan insanlara ne söylesem bilemiyorum.
Ha ille arkadaşınızı yanıltmayı isterseniz ben talip olabilirim size asdfghjka

chacun fait ce qu'il veut

fuck the system.herkes kendi hayatını yaşar nasıl böyle bir şey söyleyebiliyorlar insanlara anlamıyorum. lan gerçi düşündüm de ben de arkadaşıma şeytan gibi sakalın var kes şunu amk diyorum gidieyim de özür dileyeyim.oha olgunlukta level atladım.

arkadasiniz fikrini soylemis. bir insanin arkadasina onun hakkinda fikrini soylemesi ne zamandan beri kotu niyetlilik oldu? 30 yasinda olup kopekli canta takmayan renkli renkli corap giymeyen insanlar otomatikman plaza kasari mi oluyor? hepsinden onemlisi iyi niyet kotu niyet siglik sartlanmislik falan bir kenara, arkadasinizin fikrinin dogruluk payi var mi yok mu?

ben de sizin gibi biriyle birlikte olmak istemem, kaldi ki 30 yasinda bile degilim. bunun da toplumun dayatmalariyla hic bir ilgisi yok.

Erkekler deyip genellemeyin arkadaşım.yazdık yukarıya.ben sevmiyorsam kimse sevmez mentalitesi sizi tayyipten farklı kılmıyor cınımslar

o çantalar bence de çok sıkıcı. çok güzel bi insansınız. aynen devam.

hangi dönem başvurulacağı okula göre değişir, genelde ücret ödenen yüksek lisanslarda ara dönem başvurusu varken devlet okullarında olmuyor

ayrıca kalite bir okul/bölüm ise başvuracağın yer 2 adet referans(çalıştığın yer veya okuldaki hocadan), yabancı dil, cv vs. ister. beğenirlerse mülakata çağrılırsın, yine mülakatta beğenilirsen kabul alırsın.

askerlik içinse açık öğretim daha kolay değil mi?

@skayas lisans mezunu olduğum için 2. bir lisans tecili uzatmıyor.

bunu öğrendiğim iyi oldu. teşekkürler...

Marka hatırlamıyorum ama bir ara tüm aromaları denemiştim. En güzeli vanilyalı bana kalırsa, vişne ve çikolata çok ağırdı.

ben de yeni yeni deniyorum. geçen tobacco shop'tan rocks aldım, odun gibi bişi, tavsiye etmem: eksisozluk.com

genelde davidoff derler ama bulamadım henüz. backwoods içen de var orta halli derler.

bunun haricinde uzun sürdüğü için puro seviyorum. phillies blunt ve pedroni denemişliğim var çikolatalı olanlardan. phillies daha iyi diğerinden.

Che cigars etilere gidip sorabilirsiniz.

gerçek sigarillo istiyorsan;

montecristo
quintero

aromalı bilemedi ben

Bundan yap :P

www.popsugar.com

@kiti, yenecek şey sandım, taa ki "soap"ı okuyana kadar, üzdün :(

soruya gelecek olursak, kahve kültürüm yok, yeniyorsa bana getir, yerim.

bir kullanım alanı yok. peeling için ise, her türlü şeyi her türlü yerlerine süren her türlü insan var. çöpten başka alternatifi yok.

Ya bundan yapın 1 tane de bana verin, bence muhteşem olur ve çok da güzel kokar :D

Hem de kafeinin cilt için olumlu etkileri bla bla :P

demlendikten sonra tüm vitamini gitmiş oluyor zaten
ben hep lavaboya döküyorum :)

aklıma geldi sonradan belki tiramisu yapılabilir??

kokusunu sevdiğiniz bir yağ (kan dolaşımını artırmak için biberiye, renk açmak için limon, yumuşaklık için kakao yağı vs) ve biraz toz şeker ile karıştırıp banyoda vücut peelingi olarak kullanabilirsiniz.

@ kitty söz yapacağım :) ama yaza doğru istanbul'e yolun düşerse ve bir akşam yemeğe gelirsen alırsın sabunlarını. :)) anlaştık ise sabunlar senin

Bitki toprağına katkı olarak da kullanılıyor. Her bitki değil ama bazılarına çok iyi geliyormuş.

2.55 seviyesini takip edin almak için
eğer 2.55ten aşağı inerse kademeli alın
yok daha yükselirse zaten önü açık

bir de şu var: www.ahmetmergen.com

şahsi fikrim buralarda sağlam bir yer ediniyor
- yatırım tavsiyesi değildir -

valla bilmem ki, kredi derecelendirme kuruluşları not düşürmediler, en büyük kırılganlığımız kurda aşağı bir hareket bekleniyor olsa gerek.

acemi'nin dediğini yıllar önce duymuştum hala da böyle çalışır bankalar
şubeler aslında gidip şirketi ziyaret eder ve maaş müşterisi kapmaya çalışır

hiç duymadım ama 18-20'den yüksekse glokom olabilir demektir ve acilen doktora gidilmelidir. Sizin öyle miymiş yoksa ön uyarı olarak mı dedi?

giz tansiyonundaki degerler kisiden kisiye degisir. 16 tansiyonu olan kiside glokom olabilecegi gibi 20 olan olmayabilir.

gozun arkasi, retina kalinligi, goz sinirlerine falan bakmasi gerekir. ailede glokom var mi sornasi lazim. kafadan oyle bi rapor yazamaz, sonucta isin ucu ise dayaniyor.

bende var glokom, ilaç kullanıyorum günlük
yazılımcıyım, günde 10 saat bilgisayar başındayım
4 yıldır prof doktorlara muayeneye gidiyorum, hiçbiri bu adamın dediği gibi bir rapordan bahsetmedi. hangi doktor? hangi hastane?

hepmizin cok para kazandiracak fikirleri var ama yapamayacak kadar tembeliz <3

@melancholia seçtiğin nickin hakkını verdin :) bunun ötesinde bana da bulaştırmana izin vermiyorum. ben bir adım attım devamının gelmesini umuyorum. taş koymayalım lütfen :)

aşırı azimli olman gerekiyor. eğer azim yoksa para ve torpil gerekiyor. ikisi de yoksa hayal kurmayı bırak da sabit maaşa bak derim.

www.kickstarter.com

1. proaktif olmak
2. çevre

fikrin 1000'i bir para

cevap veren herkese, heves bükücülere de teşekkür ederim ancak öğrenmek istediğim konuyu ya yanlış anlamışsınız ya da ben kendimi doğru anlatamamışım.
mesela ssg'nin web te kodlama vb. şeyler bilmeyen bir versiyonuyum. elimde ekşisözlüğün fikri var ama sadece fikir.
bunu hayata geçirebilmek için kimlerle çalışmam gerekiyor? nasıl çalışmam gerekiyor? gereken donanım (server vs.) için ayrılması gereken bütçe tahmini nedir?

konseptin tescili filan geyiktir.

en iyi yontem sistemi isler hale getirip basarili olmaktir.

ssg nin kodlama bilmeyen versiyonu ssg olmuyor maalesef.

fikirler sadece fikir olarak bes para etmiyor, ciddiyim bu konuda fikirler degersizdir isleyen sistemler calistigi kanitlanan isleyen sistemler ise para eder.

hayata gecirmek icin bunu senin durumunda kodlama ogrenmen ve sistemin buyuk oranda temelini atman ve mumkunse maksimal bi kac kisilik bir ekiple protottipini yapman gerekiyor daha sonra butce ortaya cikacak, gerekirse yatirim alacagin yatirimcilarla bulusucaksin.

@kurnaz konseptin tescilini yapmadan bir kişiye bile bahsetsem ve yarın öbür gün biri aynı veya benzer fikri hayata geçirecek olsa pişmanlığın alasını yaşarım.
ssg örneğini kendimi doğru anlatabilmek için verdim.
bu tarz bir sosyal network u yapmak üzere ya bu işi bilen bir ortak bulmam gerekir ya da adam çalıştırıp hizmet satın almam gerekir çünkü kendim bu saatten sonra öğrenemem çünkü zaten kendi işimin başındayım ve yeterince vaktimi alıyor. tabii emek olmadan hiç bir şey olmaz ama proje senin de bahsettiğin gibi kendini kanıtlamadan elimi işlerimden çekmeyi tercih etmem.

yeni soru, işi yapma esnasında benimle birlikte çalışarak sipariş üzerine bu sosyal ağı yapacak insanlar var mı? insanların çin'e hindistan'a bu tarz siteleri vb. sayfaları çok ucuz fiyata sipariş olarak yaptırdıklarını duydum ama bahsettiğim bu tarz bir hizmet değil, adım adım benim de içinde olacağım bir süreç olmalı.

simdi hocam oyle olmuyor o isler.

cin hindistana brazdan gelicem. oncelikle gercekten mukemmel ise bu fikir, kendine de guveniyorsan isi gucu birakabilmen gerekir, demek ki o kadar da cok guvenmiyorsun, bu konuda baska nedenler olabilir, fakat entrepreneurship te fikrini risk almayacak derecede guvenmeyenler basaramiyor, yani yeri gelince ciddi miktarda risk alman bekleniyor, diyelim fikir guzel ilk basta prototipin de iyi, bu durumda yatirim almadan buyumen soz konusu degil, kimse sana gelip yatirim yapalim demez, belki satin almak isteyen oluculer cikar ama ciddi isen yatirim kovalaman lazim, orda da sana sorulacak ilk soru sen risk alacak kadar guveniyor musun bu fikre, yoksa adam sana yatirim yapar hop bi ay sonra yoksun..

bunu cok daha genise acabilirim orneklerle ama gerek yok.

kisaca sen kendin yazilim ogrenmeden bu ise girmek istersen global olarak cok extreme bir kac ornek disinda basarili olma sansin yok, sen bizzat yapicaksin buyuk kismini, yoksa zaten calan kisi ekibinden de calar.

bu islerin patenti, tescili olmaz, olsada ne yapican mahkemeye mi vericen fikrini calan dev sirketleri, 5 sene surdururler mahkemeleri batarsin zaten.

bunun disinda bahsettiim gibi bu isin tek cikar yolu sen fikrini ortaya koyup basarili hale getireceksin yoksa tescili olmaz, herkesin aklina sen geliceksin ilk bu isin tescili budur.

gelelim hindistan cin olayina, bu is geyige sarmis, bu isin tek oluru var o da sen biliceksin bu yazilim isini parca parca yaptirirsin orda isleri , ciddi olanlar en azindan, sonra girisimin yapildigi ulkede asil ekibinle birlestirisin en kritik isleri halledersin, orda yaptirilanlar hamalliklari olur genelde, onu da yapabilecek yegane kisi yine isini bilen, anlayan yazilimcidir.

kimse ama kimse senle fikrini uygulamaya gecirecek kadar teknik bilgin yoksa muahatap olmaz.

bu saatten sonra ogrenemem demekle ilk adimda bitiriyorsun projeyi zaten.

yani bu isin en temeli, sen projeyi prototip yapicaksin, calisicak, teknik olarak anlayacaksin, bileceksin, sonra develop edilecek bu, implemente edilecek, bu durumda yatirim arayislarin olucak, external ya da internal bulucaksin, buldun bu durumda ilk cikti alinacak ve feedbacklere bakilacak, bu islemler hizli olur, hizli olmasinin en buyuk nedeni isi bilen teknik adamin basta durmasidir.

bu konuda pek profesyonel değilim ama biraz birikimliyim
bu 7 yıllık büyüme döngüsü(hype cycle, business cycle) geldi ve bir yerde ya patlayacak ya da yumuşak bir iniş olması gerekli
eğer yumuşak iniş sağlanamazsa patlaması, yani krizin patlak vermesi kaçınılmaz

bir de şöyle bir forum var eğlencelik : www.hisse.net
not: yatırım tavsiyesi değildir
not2: ruhi mucerret kardeşin dediği gibi istanbul'a özel düşünmek gerekli. büyük istanbul depremi 2030 gibi olacak diyorlar, bu konuyu es geçmeyin. bir de merkezi lokasyonlarda fiyat düşmesi pek olası değil gibi. krizde birden tüm fiyatlar düşmez, dardaki adamların/şirketlerin malları düşer.

1- Istanbul fiyatlarinda fazla bir dusus olmama ihtimali yuksek. Duserse de 3-5% duser diye bekliyorum. Talep cok.
2- 48 - 26 - 16 - 9
3- Agaoglu ve digerleri yillardir bu reklamlari yapiyorlar :)
4- Elinizdeki paranin hepsini pesinata vermeyecek sekilde alin derim ben. Birkac ay hazirdaki paradan odeyebilin yani. Bir de istanbulda alacaksaniz deprem yasasi gectikten sonraki evlerden alin. (2001 miydi neydi, simdi unuttum)

Yatirim yapmadiginiz icin yatirim tavsiyesi degildir demedim ama ben de diyeyim bari :) Yatirim tavsiyesi degildir.

Dostum sahsi algilama pitango sana patladi ama
Yahu arkadas bi dolar muhabbetidir gidiyor napcan sen dolarin kac para oldugunu? Neden yukseldigini indigini sanki 60milyar dolar surecek piyasaya da rahatlatacak piyasayi...
Arkadas gote giren girmis 12 yildir bi sevilmedik kulagimizin arkasi kalmis sen dolar biye yukselio nolcak diosun.
Ne olcak amk. Sana bana bisey olmicak mrk etme 12 yildir ne oluosa o olcak giren cikan bize dolarla stok yapan parasina para katacak.
Sen ben fakirlesecez ayakkabi kutularina yenileri eklenecek..
Babacim eritemedik diodu ya, hah simdi sittin sene eritemez artik. Hani dioduk ya wallaha ben olsam eritirdim, artik nah eritiriz dicez..
Bi bok olacagi yok yani sen bak dalgana
Dedim ya gote giren girdi bi kere dolarla falan cozulmez bu is zorlama. Ne sende o para var ne burdaki digerlerinde nede bende.
Tekrar soyluyorum dostum cok sikildim bu muhabbetten sen degilsin hedef ;)
Anlayisin icin sagol simdiden...

Muhtemelen haziranda, ötelemeyi başlarabilirlerse yaz sonunda artık kontrol edilemez bir duruma gelecek kriz ve başlangıç noktası emlak olmak üzere olanca şiddetiyle patlayacak. Özellikle istanbulda ev fiyatlarının şiddetle düşmesini takiben ameirkanın büyük buhranına benzer durumlar gözlenecek.

Ardı sıra tahminim bu durumdan çıkılması için savaş ekonomisine geçileceği yönünde. Duruma göre Suriye veya Kürtlere yönelik geniş çaplı katliam ve imha politikası ile durumu çözmeye çalışacak. İç güvenlik yasasında bu derece ısrarlı olunması da buna hazırlık zira az buçuk çıkış yolunun kalmadığını görebiliyor iktidar da. Ucu yıkım, ölüm.

Ev, araba, pahalı herhangi bir şey alınmamalı. Kıtlık koşulları için hazırlık yapılmalı.

yeni evlenecek arkadaşıma verdiğim öneriler:

1. krediyle gireceksen hiç girme ev işine. 1.5 kira ödeyeceğimize 2.5 kredi öderiz diyordu da, kendisi çalışmıyor, müstakbel eşinin bi şirketi var ama olası bi krizde gümler. daha önceden de iş batırmış biri. peşin paran varsa al

2. bu arkadaşlar daha önceden kendi evlerinde yaşamadılar. ev aldığında en az 10-15 sene içinde oturacağın bi yeri alman lazım. evde yaşamadıktan sonra bi evin ihtiyaçlarını bilmiyorsun. istanbul'da ultra süper lüks rezidans yapmışlar, yatak odası baştan sona cam kaplı, dolap koyacak/yaptıracak yer yok. fiyatı da 2 sene önce 1 milyondu. bu dairelerden alan gerzekler oldu. şimdi o koca rezidansa bakıyorum, 3-5 ışık anca yanıyor. yaşayan yok içinde

3. 1.5 sene önce ben evlendim. emlakçılar götveren olduğu için ev alamadık. 2 kere noterden döndü iş. satmadı hayvanlar. neyse...1.5 sene önce 450bin denilen evler şimdi olmuş 650-700bin. ev durduğu yerde yenilenmedi, hatta eskidi. neyse biz hala kafamıza göre ev arıyoruz ama bu fiyatlarda gerçekten çok zor

kahve muhabbeti yapan arkadaşlara benden çay. çok sıkıldıysan yazma dostum. ciddiyete devam.

Bu arada, o rezidansları elden satmak için yapmıyorlar aslında.

rezidansların mantığı genel olarak şu şekilde işliyor. Diyelim 10 daire var (rakamlar farazi) ve dairenin gerçek ederi 500k, maliyeti ise 100k. bu daireler 1.5 milyon etiketi ile pazarlanıyor ve bir veya ikisi dahi satılsa maliyetleri karşılıyor. dairelerden ikisi elde tutuluyor ve daha normal sayılabilecek kiralarla konsolosluklar vb gibi gerçekten o daireye ihtiyaç duyabilecek müşterilere kiralanıyor.

Geriye kalan fiyatı şişirilmiş ama asla satılamayacak daireler ise rüşvet birimi olarak kullanılıyor. Bu sayede normal şartlar altında verilen rüşvetin maliyeti sadece 100k*7 iken, doğrudan para değil o rezidansın rüşvet olarak verilmesi ile sağlanacak fayda 10x oranında artmış oluyor.

Alında reel bir pazarı yokken bu kadar fazla yapılmalarının ve mülkiyet değiştirmelerinin nedeni genel olarak bu. Uzun zamandır zengin olan insanlar içinde gerizekalı oranı daha az olduğundan(özellikle maddi konularda), başka çare de yok zaten o fiyatlarla.

Benny hill mi bahsettigin?

evet ta kendisi bence
küçükken çok izlerdim :)

Mr bean

ftp client'inin bir ayar kısmından Passive Mode'u tickleyip dener misiniz?

filezilla loglarını kopyalar mısın=?

ekrandaki logları

Bilgisayara lokal firewall ya da ips tadında birşeyler kurmuş olabilir misin? Vpn'le gitmeyi denedin mi?

@ned flanders, yok hocam hiçbir şey yüklemedim. yanlışlıkla bir şey yüklendiyse onu da bilmiyorum ama nasıl tespit ederim onu da bilmiyorum.

@dğer arkadaşlar, arkadaşlar hiçbir hata vermiyor. klasörler listeleniyor diyor, 600 saniye sonra da timeout oluyor haliyle.

WinSCP ftp programı ile dener misin usta?

bilgisayara wireshark kurup paketleri dinlemeye çalışabilirsin. IT tarafındaki tecrübeni bilemiyorum tabi ama bu işin yolu paketlerin nerde takıldığını bulmaktan geçiyor. Netstat komutu da işe yarayabilir.

@teknikekip,

hocam yükleyim tabi ki ama problem baya genel. yani cmd'den bile ftp'ye kabul edilmiyorum. aracı programları tamamen kaldırdığımızda.

@ned flanders, fazla tecrübem yok hocam ortalama insan kadar anlıyorum işte :S

Bağlanmak istediğin sunucudan engellenmiş olabilir misin o vakit? Filezilla'ya lanet gelsin bu arada. WinSCP benim can kurtarıcımdır her vakit.

@teknikekip,

problem şu ki: aslında hiçbir sunucuya bağlanamıyorum. sadece kendi güvenliksiz vps'ime bağlanabiliyorum, herhangi bir güvenlik protokolü içeren hiçbir paylaşımlı sunucuya bağlanamıyorum.

çok acayip ya. bilgisayarı formatlasam mı ki

keep alive seçeneği ile deneyin

yenikapıdan direkt havalimanına var. neden şirinevler?

direk olduğunu bilmiyordum. ne kadar sürer sizce

30-45 dk arası sürüyor sanırım yenikapı - hlimanı. 45'i çok geçmez.

kesin çözüm için raylı sistem kullanın

ihtiyacın yoksa bozdurma üzerine de koymaya çalış. doların yönü uzun vadede hep yukarı. düşmeyecek bunu bil.

dolar 2.5 un altına düşmez bozma

ihtiyacın yoksa beklet.

dougsampson+1

(eğer yapmadıysan) aç internetten doların son 2 yıllık grafiğine bak. dolar hep yukarı çıkıyor. ihtiyaçın yoksa bozdurma.

2.55 geçilince 2.60 2.70 rahat
ayrıca dolares 5 yıllık yükseliş trendinin 2. yılında falan
daha çok yükselecek

aksama kadar 450 tl kazandın hadi haıyrlı olsun

bozdurmadım , bzodurmucam

2.55 üstü kapanır bu gece
sonra da 2.70 hedefte

teknik alan dururken pazarlama gibi bir alana asla geçmezdim.

hevesin varsa, yaşın çok uygun. 2 sene iş hayatı tecrübesi ve sonrasında sevdiğin bir pozisyon harika geliyor kulağa.

hevesin yoksa iş değişir tabii, pozisyonun geleceği de önemli.

gelecek vaadi nedir?
iki kurum arasındaki kültür farkına da bakın
eğer çok hiyerarşi yoksa işinize gelebilir

ben yaptım bunu. eski işimi çok sevmeme rağmen stresine katlanamayacak duruma gelmiştim, zaten kaçış için fırsat ararken diğer taraftan teklif geldi. anında yeni işe geçtim. hiç bilmediğim bir alandı ama yapamayacağım bir şey de değildi. yeni işe geçtikten sonra ilk işimin tam zıttı olarak; çok huzurlu 2 sene geçirdim ve o işi de çok sevdim ama günün sonunda hayat beni yine stresli olan ilk işime geri döndürdü (bir sürü sebep var tabi, uzun mesele).

sonuç olarak şu an ilk mesleğimdeyim ama o aradaki 2 senelik değişiklikten de hiç pişman olmadım.
belki aradığınız odur? denemekten korkmayın, baktınız olmuyor, siz de dönüş yaparsınız şimdiki işinize. gençsiniz.

pazarlama gibi riskli bir alan olduğu için hem ücreti hem hakları tabii ki güzel olacak. bu, seni kandırmamalı. pazarlama kanadı çok sosyal ve girişken değilsen seni kısa ve kısa-orta vadede güzel beslese de işi bıraktığında ortada kalmana çok müsait bir alan. üstelik 40 yaşın üstünü de pek göstermezler satış pazarlamacılara.

eğer kendi işini yapma, kendi ürününü satma gibi hayallerin varsa hiç durma git, satış olayını çözersin.

fakat mühendissen, satış mühendisliğine geçiş yaptığında artık mühendislik vasfı diye bir şeyin kalmayacak diyebilirim. gördüğüm çoğu satışçı makine mühendisleri en fazla bir biyolog kadar makine mühendisiydi mesela.

Makul bi yatırım yalnız bi ara rant vergisi getireceklerdi o işe ona bir bakın.

mantıklı bir projeden ev alıp tamamlandığında satabilirsiniz ama bunda kısa vadeli bir işlem olmaz.

ev almak ticaret mi hocam?
ben de bir iş kurup girişimcilik hevesiniz var sanmıştım

Milli emlaktan arsa alabilirsin. Detayları söylerim ama komisyonumu da alırım:)

100 bin tl ye alınan arsa 1,5 sene sonra 400 bine satılıyorsa bu ticarettir arkadaş kim ne derse desin sonuçta al sat yapıp paranı katlıyorsun.

oyle bir ulkeyiz ki, "ahanda ticaretle ilgili baslik. simdi ne super girisimcilik fikirleri vardır" diye actigin soruda bile adam "ev alalim mi" diye soruyor.

al al, hatta birazini da faize koyarsin omrunun sonuna kadar yersin, di mi? sizin ben ticaret anlayisinizi seveyim.

Temelden ev alırsan ve ev aldığın şirket patlarsa parana "güle güle" dersin iyi ihtimalle de yıllarını mahkeme koridorlarında geçirirsin. İlla inşaatle uğraşacam diyorsan güzel muhitlerde az biraz bakımsız evleri kovala, bunları alıp içini yenileyip sat. Bu da 200 000 TL ile olur mu, emin değilim.

eğer güvenilir bir tanıdık varsa kuaföre ortak olun yada kuaför açın.
200.000 tl sermaye ile açılan kuaför (ekip iyiyse) (yada ortak olunan-ortaklıksa 70000 iyidir) ayda en az 30000 bırakır. ortaklıkta ise 8-9000

şehir neresi?

banka hesap bilgilerinizi verdiğiniz de sizi nasıl dolandırabilirler ki? sonuç olarak parola, kimlik bilgileri vesair gibi kişisel bilgileri paylaşmıyorsunuz. Bir şey olması mümkün değil. Binlerce şirketin banka hesap bilgileri faturalarının üzerinde yazar, dileyen dilediği gibi ulaşabilir.

mail atın?

Cok dert ediyorsaniz bir kismini WhatsApp, bir kismini SMS, bir kismini email bir kismini da Facebook ustunden paylasin. Arkadasiniz hepsini birlestirsin.

zaten sadece ibanını göndermeyecek misin?
iban gizli bir bilgi değildir burdan da paylaşabilirsin istersen

IBAN nodan bahsediyor olmalısın.

IBAN numaranı herkesle paylaşabilirsin. güvenlik problemi yaratmaz. aksine sana para gönderen olursa bol bol gönderir işte.

birisi senin iban numarani alirsa en fazla hesabina para yatirabilir. bu kadar paranoyak olmaya gerek yok. ayrica tum bankalar giris icin sms ile sifre gonderiyor. telefonunuz caldirmadiginiz takdirde hesabiniza birisinin giris yapmasi imkansiz.

hesap no göndermekten hiçbir sıkıntı yaşanmaz
hatta bu iş için bir türk girişimi var: hesapno.com

dışarı çıkmakla çıkmamak arasında kararsızım. saat de 9 olmuş. öf.

bozma moralini.

ayni durumdayim stacim, salak salak duyuruya bakiyorum iste.


bozma moralini diyecegim de kelin ilaci olsa kendi basina surer. en iyisi guzel bir sarki ac da dinle, keyfin yerine gelsin.

Benim de moralim bozuldu, cikip icecegim sanirim

şarkı dinleyecek durumda olsam keşke:/ bi arkadaşımı aradım buraya yakın oturan birisi sana geliyim içeriz,muhabbet ederiz dedim müsait değilmiş:/ kaldım evde napıcağımı da bilmiyorum :/

Cik gel caddebostana

ben de evdeyim maç izliyom. uykum gledi ama 12'yi beklicem. dana gibi uyurum oh

istanbul'un iki ucunda oturmayaydik iyiydi, birlikte bir seyler yapardik.

film flan dicem ama sanki film havasında değilsin
en güzeli bir el uğraşı

Izmirden arkadasım geldi onun arkadaslariyla iciyoz disarda.

@fraise keşke :/
@nooneatall teşekkür ederim davet için ama evli barklı insanım bu saatte bir erkekle başbaşa buluşursam hoş olmaz.

Sta ben de çok kötüyüm,etilere doğru gelsene laflarız.) Kadınım bu arada sıkıntı çıkmaz.

@Lola90 sen kartal tararına gelsen? :)

yarın sabah taşınıcam. of büyük sıkıntı.

Sta, ben de çok kötüyüm, taklit yap. Gülüyomuş gibi yap. Kedi videosu izle, dişini fırçala, ön dişleri fırçalarken gülüyo gibi oluyosun.

Peki, yapilacak bir sey yok

birazdan denerim :/

tüm canı sıkkınlar bana gelse ya :)

@seksen9 gelsem mi :/ hadi mini zirve yapalım uhdjs

aslında yemekten sonra dışarı çıkacaktım ama uzun zamandır istediğim fotoğraf makinesi için bütçe ayırabildim sonunda. saatlerdir hareketsiz bir şekilde makine bakıyorum.
diana f+ diyenler fav pls.

şimdi böyle yazınca kalkmam gerektiğini fark ettim. kalkmaya davrandım. fekat telefonumun şarjı yokmuş. bir yarım saat daha oturmak durumundayım. :i

gel tabi sorman hata. diyetini bozduracak ıslak kek de yaparım sana. evde oturmak istemezsen sahile gideriz.

seksen9, istanbul'un obur ucundayim, nereye geliyorum? ben gelene kadar siz dagilirsiniz :/

Ben de çok sıkıldım :/ internetin derinliklerine doğru dalmaya çalışıyorum, odaklanamıyorum. çık balkona bi sigara yak

galatasaray maçını izliyorum. 2-1 öndeyiz bakalım nasıl gidecek.

cenaze evine taziyeye gittik, içim şişti yeminle. insanlarda acıyı unutturalım diye bir çaba yok. tam tersini yapıyorlar. sanki kimse bilmiyor gibi herkes yanındakine ölen kişinin neden öldüğünü anlatıyor. ameliyat oldu da, ağır hastaydı da. yok gencecikti de. moralim bozuldu.

@seksen9 teşekkür ederim davet için bi bakyim evdeki duruma göre gelebilirim. haber veririm

fraise niye dağılak ki? picama partisi yapıp yarın güzelcene geç kafaltı yaparız. sonra da isterseniz taksimde kaçış oyununa gideriz. çıkışında da birascık eskicide takılıp evlere dağılırız.

çok güzel mojito yaparım bak. gelin hepiniz. şimdi çıksan 11de burdasın. gece uzun.

the imitation game izleyecektim
kızlar bu tarz benim izliyor
ben de efes güneşi içerek sözlük okuyorum

www.youtube.com

şarkı dinliyorum, içiyorum, birazdan kafayı kazıyacagım.

hastayım. ondan dışarı çık(a)madım. şimdi raid'e girmeyi düşünüyorum.

Havaalanına gidiyorum yoldayım. Antalya maratonu var Pazar.

Çubuk kraker ye.

Limon ye

azıcık zeytinyağı düzeltiyo beni.

bol su tüket. o çamur hissi susuzluktan. alkolu bünyeden çabuk atmak için ise suda çözülen aspirin veya alka seltzer

çekmecede her zaman alka seltzer bulundur.

kitapları hobi olarak gene oku
ama artık gerçek hayat problemlerine odaklan
işyerindeki yeni projelere atıl, öğren, sorgula, üretime geçmiş projeleri incele, üstlerinle çok vakit geçirmeye çalış

@probiyotik, teşekkürler.
@ben smyrna with bpd, zahmet edip bu kadar ayrıntılı cevap yazdığın için çok teşekkür ederim. çok önemli bir noktaya değinmişsin, değerli bir fikir.

OOP sıkıntısı var sende. normal aslında. genelde C ile programlamaya başlandığı için sınıf yapısı, miras, arayüz gibi kavramlar oturmuyor kafada. bunları kitap veya videolarla kavraman zor ama. sen zaten miras yapısını biliyorsundur. soyut sınıfın, arayüzün nasıl kullanıldığını öğrenmişsindir. ancak senin sorunun bunları ne zaman kullanacağını kavraman konusunda. videolar sana bunu vermez. ha eğer sen bu kavramlarla yeni tanıştıysan, temel atmak için videolar kullanılabilir.

kendin kafanda bir şey kurgula ve onu gerçeklemeye çalış. örnek projeleri indir, incele. emin ol videodan falan daha fazla katkı sağlayacaktır sana.

Su iki kitabi mutlaka okuyun, ufkunuz acilir, koda bakis aciniz degisir. Pdf olarak da bulabilirsiniz kolayca.

www.amazon.com

www.amazon.com

Sen kararını vermişsin zaten, hayırlı olsun

eşin ne düşünüyor?

Hayirli olsun. Ama Almanya'da bu ismi kullanma.

İki taktik önereyim kendi kararlarımda kullandığım.

1- Bir kağıdı ortadan ikiye çizin, taşınmanın artılarını eksilerini yazın. Bir kağıt daha alıp onu da çizin, istanbul ile berlin'i karşılaştırın.

2- Gözünüzü kapatıp arkanıza yaslanın, kulaklıkla müzik dinleyebilirsiniz aynı anda, kendinizi Berlin, Köln, Münih artık neresiyse orada dairenizde hayal edin. Birazdan ayakkabılarınızı giyip sokağa çıkacaksınız.

Ben büyük kararlarda böyle yapıyorum, öngörü sağlıyor biraz.

Cocuklarimi Istanbul'da/Turkiye'de buyutmek istemezdim, sirf bu bile Almanya'yi tercih etmeye yeter. Zaten daha once de yurt disinda yasamissiniz, gitme karari alirsaniz buyuk sorulariniz olmayacaktir, bu onemli bir avantaj.
Olur da gidip pisman olursaniz ileriki yillarda donus yapma tercihi her zaman sizde sakli zaten.

çoluk çombalak uygarlık görsün medeniyete aşina olsun diye gidilir yine gidilir.

ülkenin ne olacağı belli değil. yarın bugün suriyeliler gibi bi ülkeye kaçmamız gerekir mi bilmiyoruz. hazır fırsatın da var hemen biletini al git :)

bonus: (bkz: türkiye'den siktir olup gitmek )

hiç durma.

gitmezseniz hep aklınızda keşke olarak kalır, en ufak olumsuzlukta mutsuz olursunuz. giderseniz kendi kararınız olduğundan içiniz daha rahat edebilir, daha insan gibi yaşayabilir, çocuklarınızı daha üst seviyede eğitebilirsiniz.

Döşland acı vatan. Eşiniz çalışmıyorsa Almanya'da yaşayacağınız şehire göre İstanbuldakinden daha iyi veya daha kötü standartlara sahip olabilirsiniz. Ha şu var, ben türkiye de 3 aydır malum tiplerin sıfatını görmemek için tv açmıyorum haber okumuyorum doğru dürüst, buna paha biçilebilir mi derseniz ona söylenecek bir söz yok. Yalnız olsanız saniye tereddüt etmeyin derim fakat evlilik, sorumluluk, vs bana uzak konular, pek yorum yapamıyorum o sebeple.

Not: 5 ay yaşadım döşlandda. über allez.

deep scan yapin. tum sektorleri arasin. bilgisayara hicbir sey kurmayin, keske recuvayi da kurmasaydiniz. flasha kurup da calistirmak daha mantikli, harddiske hicbir sey yazmamaniz lazim.

buyuk ihtimalle buldugu dosyalar windows 7 ustunun sakladigi thumbnail lardir. dosyalarinizi buyuk kismini kurtarabilirsiniz.

aslında dosya diskten tamamen silinmez, sil dediğiniz zaman. sadece dosyaların bilgisi silinir ve diskteki yerinin üzerine yeni bilgiler yazılır. kurtarma işinin özü de bilgisi uçmuş dosyaları bulmak. yani şimdi diskte sildiğiniz yeri bir şekilde doldurursanız silinmiş dosyaların üzerine yazmış olursunuz. bu nedenle diski doldurmamaya çalışın kurtarma yaparken.

hiren's boot cd diye isveç çakısı bir program bu işi görebilir, emin değilim
buradaki programları deneyebilirsin:
www.hiren.info

Win7 de suruculerin gecmis goruntusunden kurtarma yolu var. Windowsun kendi sitesinde. Support.windosw.bilmemne diye bi yerdeydi. Arastir, bulamazsan mesaj at. Yarin ilgileneyim.

r-studio indirmelisin. pro versiyonu olmalı ve muhakkak serial key bulmalısın aksi takdirde dosyalarını buluyor ama geri yükleme işlemini yapmıyor. revucanın aksine r-studio silinen dosyaları, bulundukları klasörlerle birlikte kurtarıyor ayrıca.

110 120 civarı tahminim
içimi rahattır

malt denemek isterseniz glenfiddich öneririm bu fiyata yakın

120

Bellekten çalışan ubuntu indirip onunla boot etmeyi deneyin isterseniz.

Bios'a girdiğinizde harddiski görüp görmediğini kontrol edin. Eğer harddisk bir şekilde görünüyorsa ubuntu ile dosyaları kurtarabilirsiniz sanırım.

Servis konusu biraz karışık sorunun ne olduğu bulunmalı, servise arıza tespiti yaptıracaksınız, bu sırada harddiskinizdeki verilerin silineceği herhangi bir işlem yapılmamasını isteyeceksiniz, eğer çözüm harddisk sıfırlamaya giderse ve benim dosyalarım çok önemliyse içindeki harddiski teslimini ve parası karşılığında yeni harddisk takılmasını isterdim.

bilmiyorum işinize yarar mı ama ben bilgisayarımı usb bellek takılı açmaya çalıştığımda veya hafıza kartı takılı unuttup açmaya çalıştığımsa biosa giriyor, HDD'yi görmüyor. sebebini bilmiyorum ama yıllardır böyle.

bios boot seçeneklerinde hdd silinmiş olabilir, elle ekleyin
bazı virüsçükler bios ayarı değiştirmekte ustadır

Elle nasil ekleyecegim ? Neredeyse girip cikmadigim yeri kalmadi biosun . Musait bir zamanda ekran görüntülerini paylasirim o sekilde yardimci olursaniz cok sevinirim.

Sürücülerini hangi marka üreticiye sahipse onun web sitesinden, işletim sistemine ait sürümlerini edinebilirsiniz. Windows işletim sistemini ise edindikten sonra o işletim sistemine ait media ile boot ederek yüklüyorsunuz.

www.google.com.tr

yeni cihazlarda windows yüklendiğinde %99 ihtimal ile otomatik yüklenecektir.

Biostan cd ile baslat.

Tak (atiyorum) win7 cd sini. Cd ile baslat kur. Format atmak gibi. Bisey silmiyosun sadece.

Slim drivers indirir, buldugu driverlari kurarsin.

Biostan cd ile baslat.

Tak (atiyorum) win7 cd sini. Cd ile baslat kur. Format atmak gibi. Bisey silmiyosun sadece.

Slim drivers indirir, buldugu driverlari kurarsin.

hala xp kullanıyorum. yıllar önce bilgisayarın içinden mi artık tam bilemiyorum, yedeklediğim sürücüleri kullanıyorum. freedos bir lenovo cihaz almak niyetindeyim. teşekkürler.

driver lar ıcın sunu ındırıyoruz yılda bır guncelını cekıp arsıvde saklıyoruz.

drp.su

eğer çok eski bir bilgisayar değilse win 7 ve sonrası sürümlerde otomatik bulur sürücüleri
cd'yi tak yükle
ya da varsa flash diskin ona da boot hazırlayabilirsin
detaylar:www.warezturkey.net

pamukli pedler var sentetik belki sende sorun yapiyor olabilir. yurtdisindan almistim ben ama bitince mecbur orkid'lere kaliyorsun.
vaktinde carefree'nin cok sahane pamuklu pedleri vardi ama artik satmiyorlar onlari.

Tampon kullanabilirsin.

Tampon kullan

kotex deneyebilirsin, diğer pedler gibi yüzeyi naylon gibi değil.

penye kumaş kullanacaksın tabi ki. kullanmadığın atletleri falan kesip mümkünse ütüledikten sonra katlayıp ped gibi kullanacaksın. eskiden ped yokken yapılırmış. tampon sağlıklı değil.

sırf genişliği sebebiyle geceleri en küçük boy bebek bezinin kullanıldığını biliyorum. tabi gündüz zor, belli olacağı için.. Siz de en azından uzun süre orada kaldığı için geceleri kullanabilirsiniz.

Pişik kremleri de sürebilirsiniz sanırım..

Kotex in günlük pedi ile başladı bu olay sonra orkid de yaptı lanet olası
Tampon kullanmadım kullanamam da galiba bilemedim sünnet çocuğu gibi yatıyorum :(

www.kizlarsoruyor.com
www.kizlarsoruyor.com

orkid infinity deneyebilirsin, watsons ve gratislerde var. diğerlerinden oldukça farklı ve rahat.

Rossman da satılan facelle markasını şiddetle öneririm. Kotex'e bile alerjim vardı. Care freenin biraz geniş günlük pedleri iki kat çamaşır v.b ile çözmeye çalışıyordum yıllardır. Bulunca da organik ped alıyordum ki çok pahalı...ne zaman rossmani keşfettim rahat ettim. Facelle alin, günlük ped olarak da yine facellenin paketli pedlerini kullanıyorum. Bir de watsons da satılan bir marka var, adini unuttum. Yoklukta gideri var.

Evet bu arada da pisik kremi kullanın. Bir kaç gün dışta da sadece su ile temizleyin o bölgeyi, sabun v.b kimyasal değmesin. İyice kurulanin, sonra kremlenin.
Geçmiş olsun.

telefona şifre gelenler hariç işlem yapılmasını engellettir bankadan.

sanal kart.

domates yiyom

öyle bir şey yok diye biliyorum. Sonuçta alışveirş yapılan siteyle alakalı ogüvenlik sistemi.

arkadaşın vakıfbank kartı var 128bit ssl mi deniyor tlf şifresine artık her ne haltsa o olmadan işlem yapılınca onay vermiyor. bana bankayla alakalı gibi geldi

Paypal

sanalkart en güvenilir çözüm
ama bu siteyi bir araştırsan google'da daha önce alışveriş yapan olmuştur
bir diğer yöntem de sol üstte https yazan yerin renkli olması ve sitenin tanınır olduğu bilgisi

mesela şu örnekteki site dolandırıcı tehlikesi teşkil etmekte: i.imgur.com

ssl,security sessions layer gibi bir şey. Yani mağaza ve kullanıcı arasındaki alışveirşi şifreliyor, iki taraf da göremiyor. Ayrı bir sunucuda, ayrı bir bilgisayarda girilen şifreyi alıyor, kıyaslıyor, sertifikalara bakıyor.

Site güvenli olsa bile, bilgisayarda keylogger varsa, ya da kredi kartı çalınırsa o bilgilerle çok rahat telefona şifre göndermeyen sitelerde alışveriş yapılabilir diye düşnüüyorum ama emin değilim bu yazdıklarımda.

Banka ile alakalı bir durum bu güvenlik kısmı, ben hosting alımı için 3d secure olmayan bi sitede işlem yapmayı denedim banka (enpara) kabul etmedi..

sanal kart

sanal kart güvenli bir opsiyon. gerçi chargeback var. o yüzden bazen sanal karta bile üşeniyorum ben. bir şey oldu mu veriyorsun bankaya dilekçeyi 3 ay içinde veriyorlar paranı geriye.

Sanal kart ile taksit olayina giremiyorsun diye biliyorum. Eger taksit yapma ihtiyaci yoksa paypal veya sanal kart kullanilabilir. Ama arkadasin dedigi gibi pin veya imza kullanilmadan yapilan aliaverisleri bankadan geri aliyorsunuz.

kredi kartım normalde moto ve internet alışverişlerine kapalı. kullacacağım zaman açıp kullandıktan sonra kapatıyorum. ama sadece güvendiğim sitelerde yapıyorum bunu. güvenemediğim sitelerde paypal veya sanal kart.

sanal kartta da taksit oluyor, en azından hesaba bağlı olmayan, kredi kartına bağlı olan sanal kartlarda.

dokunmatik ekranı özellikle seçmediyseniz ve ihtiyacınız yoksa bu fiyata alabileceğiniz en kötü bilgisayarlardan birisi.
asus x550jk alabilirsiniz

cidden çok kötü almayın. asuslara bakın freedos alın boşa para vermeyin.

dokunmatik ekranı iptal edin. 8 gb ssd sadece cache olarak iş görür onu da atabilirsiniz. bu fiyata i7 4. nesil 15.4 inç 8 gb ram 1 tb lık güzel bilgisayarlar var

hala hp alan insanlar var bu dünyada. ilginç.

hp compaq var bende 2008de aldım cayır cayır çalışıyo hala. Ondan hp baktım. dokunmatik ekran değil ama 13 veya 13.3 inch olmalı.

mağazadan olması şart mı? pcdepo.com'dan alabilir misiniz mesela?

internetten de alabilirim mağaza şart değil.

dell varken HP Niye?

dell düşündüm hatta çok güzel modeller buldum. ama hiç bi mağazada yok lap top piyasaından çekiliyo gibi duyumlar da aldım. garantide sorun çıkarsa sonradan diye başka markalar bakıyorum.

*mağazadan almam şart değil ama mağazalarda bulamayınca soru işareti oluştu kafamda.

www.pcdepo.com
bunu aliym mi? bunu da almazssam neyi aliym?

almıyorum lan bütün hevesim kaçtı.
teşekkür ettim.

Onu alacağınıza www.bulabilirim.com bunu alın bari..

sağlam kasa olsun derseniz fiyat performans olarak
1-lenovo
2-asus
3-toshiba

Benim 6 tane içtiğim oluyor.ben de çok içiyorum.aslında tansiyona etkisi vardır bence.

maden suyu denilen dogal yeraltindan cikan mineralli su oluyor.

soda ise yapay karbondioksit basilmis sivi oluyor.

maden suyunu tercih edin. icme limitini bilmiyorum ama mineral tuzlar icerdigi icin cok da fazla tuketmemek gerekebilir. kalp var, bobrek var, tansiyon var dimi ama...

askerde 5-6 tane içip koştuktan sonra apandisit patlatanların olduğunu duymuştum

Maden suyu kaynağından çıkış noktasına kadar topraktaki tüm minareli muhteviyatına katar ve herhangi bir katkı maddesi eklenmeden şişelenir; sodaya ise şişelenme esnasında maden suyunda bulunan bikarbonatı taklit etsin diye karbondioksit basılır. O nedenle kullanımı makbul değildir. Tansiyon problemi yoksa günde 3 litreye kadar maden suyu içebilirsin, onun dışında limonlusu çileklisi falan içilecek şeyler değil.

sodyumu düşük olan maden sularını tercih edin. aromalılar direkt glukoz şuruplu, sakının.

kızılay, beypazarı, sırma filan bunlar en yüksek sodyum oranına sahip maden suları.

akmina ve damla minera düşük sodyumlu, bunları tercih ediniz.

avrupa (ve avrupa mirasini kullanan amerika)'nin yasadigi sanatsal ve mimari sureclerin hicbiri istanbul haric turkiye topraklarinda yasanmadi.
koydeki kerpic ev mantigiyla apartmanlar dikiliyor, dikenler zevksizlik ve avamligini da "luksluk" kisvesi altinda yansitinca ortaya bu leslik cikiyor.

Dubai'ye benziyor diyecem ama oranın mimarisi bile çok daha güzel. Adamlar dünya çapında yaptıkları yarışmalar arasından seçiyorlar projelerini. Suudi Arabistan olabilir belki. Orada da, AVM ve İbadet yeri dışında başka kayda değer hiçbir şey yok. Kabe'nin dibine Abraj Al Bait dikecek kadar da zevksizler.

Türk mimarısı yok artık. Bu yapıların (özellikle apartmanlar) fason çizilen mimari projelerden ve belediyelerin 60m2 yer e bile ayrı bina izni vermesinden kaynaklanmaktadır. Güzelcene parseller tevhidlenip bir imar planı yapılsa işte bunlar hiç olmazdı.

şu hiç dışarıya çıkamadığınız balkon türü: fransız balkon
belki fransa'dan alınmıştır

konuyla biraz ilgilendiğimden kısaca özetleyeyim

türkiyede belli bir döneme kadar gözle görülür bir sivil mimari vardı. gelenekseldi ve estetikti. her şehrin zenginlerinin ve orta sınıfının oturduğu böyle evler vardı. hala her şehirde de tek tük vardır. fakirlik de çoktu tabii. derme çatma bir sürü bina ile doluydu ortalık ama bugünkü kadar doğadan ve insaniyetten yoksun değildi.

1900'lerin ortalarından sonra
-nüfus artışı
-köyden kente göç
-inşaat tekniklerindeki ilerlemeler
-rantiye
-eski binaların bakımının zorlaşması
-kimi yörelerde gayrimüslim ustaların yok olması (bu benim teorim, belki geçerliliği yoktur)

gibi sebeplerden dolayı bu kişilikli binaların yerine dikilenler çarpık çurpuk dikdörtgen gibi dümdüz ve çirkin binalar oldular. 1950 sonrası dönemde buna modern mimari diyorlardı. bugün nişantaşındaki, gümüşsuyundaki o köşeli ve beğendiğimiz apartmanlar bunların ilk ve özenilmiş örnekleriydi. eleştirildi bu binalar ama apartmanda yaşamak modaydı, lükstü ve özenilen bir şeydi. sonra onların kötü taklitleriyle doldu her yer.

sorun şu ki sivas, kütahya, ankara, izmir, kayseri... sadece istanbul değil, hiçbirinde mimari kültürümüzü yeni yapılan binalara aktaramadık. şehirlerimiz şahsiyetsiz, bir örnek ve ışıksız beton yığınlarına dönüştü. bunun asıl sebebi olarak cumhuriyet döneminde aristokratların dışarı gönderilmesi, sanattan, estetikten anlayan devlet görevlisi kalmaması falan gösterilebilir belki. halk da bilmukabele eğitimsiz ve başını sokacak yer bulma derdinde. böyleyken böyle oldu işte.

istanbul'daki güzel ve geleneksel semtleri hep kaybettik. aksaray, bağdat caddesi ve çevresi, vatan caddesi'nin bulunduğu bölge, beşiktaş ve nişantaşı bölgesindeki bürokrat konakları... bi bok kalmadı.

ben en çok ne mi beğeniyorum

roma'yı, nice'i çok beğenirim. akdeniz mimarisi böyle panjurlu, açık renk boyalı evlere bayılırım. toulouse'un mimarisi çok hoştur, kırmızı kiremit cephelidir bütün binalar. hollanda'da da 3-4 kattan yükseğe çıkmayan mütevazi ve sevimli binalar var onları çok severim. bizim yapılaşma bok gibidir. içinde oturanların profilini yansıtır.

site muhabbeti, mimari deger degil, tamamen guvenlik nedenleriyle tercih ediliyor. Avrupa genelinde bulunmamasi normaldir. Bu "Rezidans" denen cakma yapilar da Kuzey Amerika'daki Condo mantigi iste. Yalniz yapinin kalitesi bir nebze iyi olunca bizimkiler New York ile yarisan fiyatlarda satmaya calisiyor evleri.

@i ve been mistreated
-kimi yörelerde gayrimüslim ustaların yok olması (bu benim teorim, belki geçerliliği yoktur)

bu senin dediğini uzun zaman oldu nerde kimden duymuştum ama tv'de bir bilim insanıydı galiba konuşan, özellikle istanbul'da sadece inşaat için değil değil bir çok zanaatın ermeni rum nüfusun elinde olduğunu onlar gidince yapacak adam bulunamadığını falan. dediğim gibi tam hatırlamıyorum o yüzden detay eksik ya da yanlış söylemek istemem.

konuyla ilgili ise aklıma hep şu gelir, moda gibi, kurtuluş gibi, pera gibi güzel mimariye sahip evlerin bulunduğu muhitlerde dolanırken mesela 10 evin arasında bir tane dümdüz sıfır estetik bir ev görürüm. ulan derim hadi inşaat ve mimari estetik adına hiçbir şey bilmiyordun, feyz alacak hiçbir kimsen yoktu şu evin yanındaki karşısındaki, sokağın başındaki evlere de bakmadın diye.

abi bu yapılaşmayı beğenmek için çıldırmış olmak lazım. dışı havuz dibine konulan taşlarla döşeli, üstünde ahmet inşaat yazan evleri falan beğenmek için deli olmak lazım heralde.

buradan su sonuc cikiyor, ulke olarak estetik algimiz yerlerde dolasiyor. e peki mimarlar bu duruma neden bir el atmiyor?

(şu andan itibaren yazacaklarım tamamen pesimist varsayımdır)

mimarlar neden el atmıyor? çünkü para mimarlarda değil de ondan. inşaat sektörünü elinde tutan hanzoların estetik anlayışı, güzellik algısı olduğunu sanmıyorum. inşaat sektörü denince aklına ilk kim geliyor mesela? hah işte ondan dolayı. hadi büyük projeleri bi kenara bırakalım. küçük projeleri yapan müteahhitler de tek bir projeyi 20 binaya uygulamak varken her bina için mimara para yedirmekle, beklemekle, mimarın yaptıracağı işin detayıylaa uğraşmaz. ayrıca binaları yaptıranlar çoğu zaman şahıslar değil yıkılan eski bir binanın sahipleri, ortakları oluyor ve bu işi müteahhitlere havale ediyorlar. belli bir zevki yansıtacak bir bina çıkması zor oluyor yani. ortalama bir insanda mimari algısının ne derecede olduğunu şehirlere bakarak anlamak da mümkün zaten. mimarların da öyle çok bir estetik algısı yokmuş ya da varsa da fazla umurlarında değilmiş gibime geliyor. kendilerini hiç konuşurken görmüyorum. doksanlarda görürdüm. belki artık bıktılar konuşmaktan. bir de bu işin iktidar ve belediye yönü var. eğer mimari politikamız olsaydı dikilen her binanın uyması gereken estetik kurallar olurdu. iktidarlar bu konuda yasalar çıkarır, uzmanlar yetiştirir, belediyeler de bu konuyu denetlerlerdi. imarın ne büyük bir rant olduğunu bildiğimiz için az zamanda az para harcayarak çok para kazanmak ön planda olunca kimse böyle şeylerle uğraşmak istemiyor. devletin yaptığı birbirinden korkunç ve iç karartıcı okul, hükümet konağı, vergi dairesi gibi ucubeleri gördükçe zaten otoriteden umudu kesiyorsunuz. abdülhamit devrinde yapılmış vilayet binaları cumhuriyet dönemindekilere on basar. çırağan'daki kaymakamlık binası her önünden geçtiğimde bana mutluluk verir mesela ama şişli'deki gökdelenden bozma çirkin belediye binası için aynı şeyi söyleyemem.

şehrin önemli merkezleri mesela benim en iyi bildiğim bölgeler beşiktaş ve üsküdar tam anlamıyla bir beton yığınıdır. yıkılamayan binalar ya ibadethanedir, ya vakıftır ya da kaderini bekleyen viranedir. zevk ve para sahibi malikin kurtarmaya çalıştığı da tek tük köşkler apartmanlar vardır kenarda köşede. ama sarıyer tepelerinde, boğazı doğrudan gören değirmentepe bölgesinde çok ilginç sivil mimari örnekleri var. çok zenginler burada yeni inşaatlar yapıyorlar ve çok göz alıcı ilginç binalar var. bunları herkes göremiyor. eminim zekeriyaköy civarlarında da siteleşme haricinde müstakil bu türden evler vardır. bunların kimisini de sonradan görme ya da zevksiz olarak nitelendirmek mümkündür tabii ama beton yığınlarından güzel göründükleri kesindir.

özet:

estetik yapılaşma şehir merkezinden şehrin dışlarına doğru kayıyor.

Türk mimarisi deyip genellemeyeyim de, son dönem apartman mimarileri müteahhitin sıçtığı yekpare boka bakılarak feyz alınmış.
Ayrı bir parantez açarak:
(bkz: türk tipi okul mimarisi)
Burada bir örneği incelenmiş.

hocu mimarlar nasil el atsin? bu sektor nasil isliyor saniyorsun ki? mimarin yapabilecegi seyler, tamamen musterinin bilgisi, capi, ne kadar duzgun is yapmak istedigi vs ile alakali. Yani biz ressamlar ya da sairler gibi tamamen keyfi bir sey uretip bunu topluma arz ederek bir sey insa edemeyiz. Cunku bir tablonun masrafi, boya-tuval vs ile de ki 300 lira olsun, bunun ustune sadece sanatcinin emegi var, kac gun surerse artik. Ancak yapi dedigimiz seyi, birkac mimar oturup haldir huldur tasarliyor, ardindan muhendislere gidiyor o cizimler, onun koordinasyonu, insasi filan derken her seferinde milyonlarca dolarlik is cikiyor. Ustelik sen ofiste istedigin kadar iyi is uret, musteri onu oyle bir muteahhite verir ki, adam senin projeni siker atar. Kotu mimar yok mu? Tabii ki var ama sorunun kaynagi cok daha genel, kultur meselesi. Mesela AKP'nin icraatlarina filan da bakarsan (gezi parki, haydarpasa projesi, 3. havaalani vs) adam tamamen "ben bilirim, ben yaparim" havasinda. Tamamen hukuksuz, cahil isler. Hayir ben demiyorum ki politikacilar super planlama yetisine sahip olsun, hepsinin mimarliktan doktarasi olsun. Lan mimarlar odasi, adamlar yillarini vermis bu meslege, bir dinle yahu?

Bu arada begendigim mimari olarak Danimarka-Hollanda civarlari diyebilirim. Resmen kotu is cikmiyor bu ulkelerden. Zaten mimarlik konusunda su anda kuzey avrupa ulkeleri almis yuruyor.

alkoldeki vergiye zam yapıldı
şişeden vergi alınmıyorsa gelmemiştir
en son aralık'ta aldığımda 20 kuruştu

Bugün migros'tan alınmış tuborg şişesinde 20 kuruş.

Bin tl 10 aylik bebeye cok bee. Ama cok yakininsa ve henuz almadilarsa mama sandaliyesi al. Cok makbul bi hediye olur

Linkteki gibi eğitici birşey olabilir..

www.oyuncakdunyasi.com

yumuşak oyuncaklardan alabilirsin. yumuşak derken ayıdır kaplandır bez bebektir o tarz.

Edit 1000 tlyi hataen yazdigin ve limitin 100 tl olmasi ihtimaline binaen bebeler icin akilli oyuncaklar var emeklemeyi ogretiyo zeka gelistiriyo falan. Oyle birsey al yasina uygun olsun. Klasik oyuncaklar bu yasta cok tehlikeli yutabilir vs

hocam mağazadaki elemanlar yaşa ve cinsiyete göre size öneri verirler

Kedi alabilirsin ?

minik bi akvaryum olabiir

çocuğun adına bankaya at ilerde çok ihtiyaçları olur. şimdi aldığını 3-5 sonra kullanamayacak zaten. tulum mulum bişiler alsan yeter. bi de bebek bezi al mesela asdfasdfsa

şimdi ben de fark ettim, güzel bir özelliği daha eksilttiler. neyse, şöyle yapabilirsin, ilgili entry'i favorilerine ekle, sonra "ben" e git, favorilerinden ilgili entryi yeni sekmede aç, linkini kopyala.

entry tarihine tıklayıp, entry numarasını kopyalayabilirsiniz adres çubuğundan.

entry'nin sağ alt köşesindeki tarihe tıklayınca adres sekmesinde direkt entry'nin linki çıkıyo. linkin sonunda entry numarası var. ordan yol alabilirsin.

asıl soru ise, senin çaylak hesabınla duyuruya nasıl sözlük kullanıcısı olarak girdiğin :)

edit: çaylak olan fatihin fedaisi adlı yazarmış.

entarideki tarihe sağ tıkla, bağlantıyı kopyala de :)

@gochebe, nasıl dolambaçlı bir yol önermissin öyle ya :)

evet tarihe tıklayınca geliyor zaten.

35 yil sonra 185 bin lira nin alim gucu ne kadar olacak onu dusun. Su an belki ortalama 1 ev alabiliyorken o paraya 35 yil sonra belki 1 evin 3 te birini falan alcaksin

değil, sözlükte başlığını okuyun

kısa vadede karlı gözükmeye bilir ama uzun vadede devlet desteğiyle beraber para biriktirme konusunda iyi olmayan birisi için biçilmiş kaftan.

karlı bir yatırım aracı değil.
En iyi ihtimalle paran aynı değerde kalıyor.

Fakat oraya koyduğun parayı harcamak, bozdurmak zor olduğu için biriktirme disiplini olmayanlar için iyi bir seçenek.
Aynı parayla güvenilir herhangi başka bir yatırım yapsan, yani her ay düzenli 90 liralık alsan çok daha karlı olacak sonuç. bu yatırımların ne olabileceği konusunda çok bilgili değilim ama galiba; altın, dolar, Coca-Cola hissesi vs.

eğer tam 10 yıl sonra emekli olacak biri içinse karlıdır
yok eğer 20 yaşındaysan karlı değil.
anne-baba ya da yakında emekli olacak biri için düşün :)

45 yaşındaysan karlı,diğer türlü gereksiz.

Bireysel emeklilikte para durduğu gibi durmuyor aslında, yani kumbaraya atıyorsun, biraz da devlet atıyor, seneler sonra kumbarayı açıp çıkanı alıp gidiyorsun gibi değil, o parayı işletiyorlar, ondan olmasın o fark?

90 100 lira benim için önemli değil diyorsan yatır, olaya kar olarak bakmamak lazım, sonuçta kendini her zaman güvenceye alacak şekilde birikim yapıyorsun,

kar yapmak için yapılmaz bence, zaten karlı da değil ama güzel bir şey her ay kenara para atıp o parayı yok gözüyle bakmak.
90 100 lirası önemli olmayan birisi için eğer çalışmaya falan başlarsam yapacağım büyük ihtimal, mesele en azından kenarda param biriksin otomatik çekilsin. bence gayet iyi bir yatırım, müthiş para almaya gerek yok en azından garantin olur hayat boyunca.

bu arada benim bildigim kadariyla @probiyotik'in dedigine istinaden buna ne kadar erken baslanirsa o kadar iyi cunku:
siz örnegin 50 TL buna ödüyorsunuz ayda. devlet de bunu destekliyor, cünkü sosyal devlet bir sekilde sana yasliliginda da bakmak zorunda ve devletin verdigi "komik emeklilik maasi"nin seni aclik sinirinda gezindirmesini istemiyor.
bir havuz gibi düsün. Aylik sen 50 TL yatiriyorsun, ben 100 TL yatiriyorum, devlet biraz ekliyor. bu paralar birikiyor bu havuzda.
Bu para faiz ve fonlarla büyüyor. iste en iyi sartlarda; senin emekliliginde alacagin para 183.000 ise, ekonomik durumlar bozulursa 50.000 de falan kaliyor . yani bence bir anlamda kumar isi. sigorta da en verimli, en iyimser gelir oranini vermistir büyük ihtimal.
bu havuza ne kadar erken yatirmaya baslarsan , ileride emeklilikte alacagin para da haliyle artiyor. sadece emekliligine 10 sene kala ödeyeceksen, kenara koy daha iyi mesela. cok az bir vadeye, dolayisiyla daha az faiz ve fon kazanimina denk geliyor cünkü.
bana anlatilan bu.
ben daha karar vermedim bunu yaptirmaya. öyle %100 aklima yatmadi. hani her ay kenara 50 TL koysam o para fon ve faizlerle büyümeyecek, devlet de eklemeyecek buna. oldugu yerde kalicak. o acidan mantikli gözüküyor.

@flmng fon işletim gideri kesintisi diye bir masraf kalemleri var.
Bu masrafı tüm birikimin üzerinden alıyorlar.
Sistemde uzun süre kalınca bu masraflar öyle bir hale geliyor ki devlet katkısının tamamını ve hatta daha fazlasını götürüyor. Bu şekilde de incelemeni öneririm.

tebrikler, umarım uzun soluklu ve kaliteli bir iş olur

ben de oradaydım. Hatta etkinlikten sonra ayaküstü iki dakika tebrik de ettim kendilerini .

Başarılarınızın devamını dilerim

sağolun arkadaşlar.

bu arada sitede bir çekiliş başladı. ücretsiz ocak kutusu dağıtımıyla ilgili. isterseniz kaydolabilirsiniz ona da.

izledim bugun sunumlarini basariliydi. muhabbet de ettik hatta.

selamlar,
ben de bugün etohum da tanıdım bikutumutluluk u. fikir güzek, ekip de sempatik. heyecanları da ortada. umarım daha iyi noktalara gelirler

arkadaşlar milliyet'in bir ekinde de adımız geçmiş: www.milliyet.com.tr

bir de bikutumutluluk ocak kutusu'ndaki bazı ürünleri zet.com'da satışa çıkardık: www.zet.com

tchibo. bence daha taze.

Onun hangisi acaba. Bi kaç çeşit varya.

Bende belirtmeyi unutmuşum house blend kullanıyorum genelde.

kahvefabrikasi.com

hatırlamıyorum ki adını evde de değilim. ama orta sertlikte bi kahveydi.

Starbucks house blend'i bilemiyorum ama farklı damak tadına sahip iş arkadaşlarım üzerindeki Tchibo kahve deneylerim üzerinden vardığım sonuç Brazil Mild ve Guatemala türlerinin daha çok beğenildiği. İnternet üzerinden diğerlerini de deneyebilirsiniz elbette ama beğenmeme durumu olabileceğinden bir mağazasına giderek hepsinden ayrı ayrı 50-75 gr falan alarak denemeniz. Sevdiğiniz 1-2 türü de karıştırabilirsiniz daha sonrasında size kalmış.

geçen hafta starbuckstan sumatra dark roast alıp çektirdim french press için
çok leziz, tavsiye ederim

Şu an Starbucks- sumatra yaptım evde içiyorum. Dark istersen bence tercih etmelisin.

urban coffee
e-gurme
coffeenutz
kahvefabrikası
baristasepeti

tchibonun guatemala dışında güzel kahvesi yok

arkadaslar cevaplariniz icin cok tesekkurler. Peki bunlardan en kremamsi ve kopuklu olani hangisi ola ki?

yıllardır kahve içerim hiç kremamsı ve köpüklü kahve kahve görmedim, o ne demek ki?

Kıvam olarak daha yoğun ve köpük tabakası var üstünde. Yani espressoya benzer nitelikte. Yani özkütlesi daha yüksek de diyebilirim. Görmemiş olabilirsiniz fakat anlamamanıza şaşırdım gayet basit bir türkçe ile yazdım açıkçası :) izmirde %100 rest coffee & more da böyle geliyor filtre kahve, açıkçası çok beğeniyorum. Bir de sanırım chemex ile yapılan filtre kahvelerde ama emin değilim. Emin olsam alcam :)

@proletarier aller lander vereinigt euch

Butonlara çubuklara birşey diyemem ama, excel'de hazırlayın formülleri kutuları sonra buradan geçirin:
codebeautify.org

Excel to HTML diye de aratabilirsiniz..

javascript ile kodlanmış
jquery kütüphanesi kullanılmış: www.solarbaba.com

Kumaşa baskı yapan yerler var. Çıktıyı daha iyisi deseni dijital ortamda götürüyorsunuz onlar baskıyı yapıyorlar.

Selam, şal için bilemem şalda çizilen şeyin dağılması gerekiyorsa özellikle bir logo filan değilse ve kenarda bir yerde olmayacaksa, ama tişört için baskı yapan bir çok yer var. Çizdiğin şeyi iyi bir çözünürlükte, istediğin ölçülerde kaydedip götürmen yeterli.

Olcu derken mesela hangi boyutta yapmalıyım? Sayfanın hepsini kaplayacak sekilde mi olmali? Cunku logo falan olsa evet bi kenara yaparım ama komple tamaminda olmasıni istediğim bise icin nasil yapmayi onerirsiniz?

Yakınlarınızda bu tür baskı yapan yer yok ise; transfer tekniği de uygulayabilirsiniz. Onun için de kaliteli renkli çıktı almanız gerek.

Transfer tekniği; bir çözücü yardımı ile kağıttaki boyanın kumaşa/tahtaya vb geçirilmesi demek. Daha çok ahşap boyama malzemeleri satan kırtasiyecilerde transfer malzemeleri bulabilirsiniz.

Dijital ortam daha mi kolay acaba? O transfer isi karisik geldi birazcik.

ölçüden kastım çizimin boyutları bi tişört alırsın onun neresinde ne kadar boyutlarda olsun kısmı, boyut olarak 300 dpi iyidir derler ama yaptığın çizimin renklerine göre değişir, en iyisi çiziminle gitmen ve konuşman olacaktır, çünkü onlar görseldeki renklere göre ve makinalarına göre yönlendirme yaparlar.

peki bu isi yapan ist/avrupa'da bildigi yerler olan var mi?

ben istanbul avrupadayım, iş yerim cağaloğlunda hemen dibimizde metin copy center var, cağaloğlunda iran konsolosluğunun yanı. üstelik fiyatları uygun ve ilgililer. sen yine başka yerler de araştır istersen, benim de yaptırmak istediğim şeyler var, ekstra bir yer bulursam özelden msj atarım.

transfer tekniği karışık biraz tabii. Yurdun hangi köşesinden yazdığınızı bilmediğim için alternatifi yazdım. Dijital ortam en kolayı ve garantilisi.

geçen gün iş yerine giderken gördüm bağcılar'da birçok tekstil fabrikası var
üzerinde hep "emprime baskı" yazıyor
bir araştır istersen

Son zamanlarda free proxy falan kullandiysan eger ondandir diye dusunuyorum cache meche ne varsa silbi de oyle dene

bilgisayarın saati düzgün mü?

Evet düzgün tarih de saat de :/

program ekle/kaldır kısmından en son kurulan(son birkaç günde) programlarda böyle ismini bilmediğin saçma salak programları kaldır


benim tahminim şu vidyodaki arkadaşın yaptığı ile düzelecek olması:
www.youtube.com

bir de şöyle bişi var: uzmanim.net

Bahsettiğiniz işlemin adı OCR.
internette aratırsanız bir çok uygulama mevcut. Beleş olanlardan birini deneyin, hiç birini denemediğim için direk şunu deneyin diyemiyorum.

abby pdf reader var başarılıdır bu konuda
ücretli bir program ama korsanlardan yardım isteyebilirsiniz :)

bir de online tool'lar var
"online pdf to word" yazarak aratınca birçok site çıkıyor, bunları deneyip imajı text yapıyor mu diye kontrol etmen lazım

Nuh peygamberden kalma, daktilo ile yazılmış ve yamuk taranmış 60-70 sayfalık bir dokümanı texte çevirmek için crackli ABBYY Fine Reader kulanmmıştım. Kayseri belediyesi bişesiydi döküman. Über şahane performans aldım.

bende doğuştan var olan; damarlar belli olacak şekilde kanlı görünüyor
doktor ameliyatla halledilir istersen ama sağlık açısından bir sıkıntısı yok demişti

genelde yorgunluktan veya az uyumaktan gözler kanlanabilir..

3 tanesi 25 lira; c&a.
tanesi 15-20 lira Loft.

daha uygun ve rahat varsa ben de merak ediyorum cevabı.

lcw

bim'den alıyorum galiba.
gayet de iyiler. :)

ucuz değil ama inanılmaz rahat: blackspade.

ismin gevurca olmasına bakma. aslında kötü tabi öyle olması da. izmirli bu marka ve çok iyi.

@mermize
nerlerde var? kaç kuruş?

ykm'lerde var, boyner'de de. kendi sitelerinden alım mevcut.

boxer'ları genelde 17-25 tl arası.
trunk'ları: 25-30 arası değişiyor. trunk her zaman favorimdir. modal kumaş, inanılmaz rahat hissetiriyor.

geçenlerde fark ettim
şunlardan: www.bjornborg.com
2 tanesi 9.99
bahçelievler btm'de

şunlar da iyi
urun.gittigidiyor.com

H&M

H&M'de ucuz.

hm güzel rengarenk şeyler var. jack & jones da güzel ama fiyat olarak biraz yüksek h&m'ye göre

izmir'deki kipalarda F&F diye bir marka var. onun boxerlarını alıyorum.

4.levent pazarı harika donlar var

ben sırf nereden alındığını bilmediğim için ayrılmak istediğim kişiden ayrılamamıştım zamanında. Sonra internetten random almaya başladım.

Pernod Absinthe - absinthe ilk üreten firmaymış
%68 alkol oranı var

ben pragda içmiştim %85lik oranda, elimde 68liği var, içsem mi içmek isteyene mi sağlasam bilemedim

çek cumhuriyetinde içtim, Türkiye'de 3 4 yıl önce bir arkadaş yeni nesil olanlardan getirmişti (wormwood içermeyen). Hediye gelse koyar bir köşeye unuturum şimdi, para verip almam.

Yurtdışında da içtim. Türkiye'de de içtim. Karakteristik'in dediği gibi abartılan bir içecek bence. Tadı da kötü değil. Yani ben şeker filan yakmıştım. Yüzde 80 alkol oranı vardı.

Türkiyede içtim sahteydi galiba herhangibi kafa yaşamadım şekersiz daha güzeldi sanki tadı

hocam ben denemek isterim, bana sağlayabilirsiniz :)

absinthe iyidir hostur guzeldir ve piyasadaki absinthe'lerde halusinatif etkiyi saglayan etken madde sinirlanmistir.

guzel hazirlanirsa icimi de keyiflidir kafasi da.

benim ictigim en yuksek thujone iceren absinthe sudur:
www.drinks24.com

denedim. %85 alkollüydü sanırım. hiçbir tad alamadım. 50 cl'ye 150tl bayıldık, kafa da yapmadı. üstüne bira almak zorunda kaldık. gece de kustum.

izlemediysen 3 idiot'u izle.

olmadı diyorsan good will hunting'i isle derim.

o da olmadı başkan dersen arka pencereyi izle

3 idiot 3 mühendisli filmse izlemiştim başını pek sarmamıştı. Daha boş bir film arıyorum ben good wiil hunting olmasın hangover olsun mesela.

www.youtube.com fim değil ama kafayı cilalar

we're the millers
horrible bosses

wreck it ralph

eski ama güzel bir film:
www.imdb.com

this is the end!

Powerline

internet hızlıysa ve aksiyon seviyorsan
asphalt indir
play.google.com

crossy road

eksisozluk.com

özellikle hangisi dersen badland.

simcity buldit

kingdom rush, tower defense seversen

dışarıdan public erişim için dmz açılıyor diye biliyorum
ama erişecek sınırlı bir ip aralığı var ise buna firewall yetkisi verilirse db sunucunun çıkış ip'sinden erişilir

@probiyotik
bir şey anlamadım