Curry..

Curry.

Curry çoktan tarihin en iyi şutörü kabul edildi zaten

Durant

Durant..

Curry.

metro fenomen pal number1 TRTtürkü TRTsanatmüziği

Radyo Eksen
RS FM
İşe gidiş-dönüş saatlerinde Nihat Sırdar (Show Radyo)

radyo voyage.

İşe gidiş dönüşte Nihat Sırdar dinliyordum ama artık işe giderken dinlemiyorum kendilerini. sabah sabah darlıyor beni. dıptıs bişeyler açıyorum random yada youtube'tan istediğim şarkıyı açıp bluetooth ile arabaya aktarıyorum oh mis :)
dönüşte kesin Nihat Sırdar. sivrisinek ile akşam bayağı iyiler özellikle konuya cevap veren insanları iyi işliyorlar ve gülüyorum sürekli yol boyunca günün stresini attırıyor hafiften.

Joy fm

pal nostalji, kent fm, radyo eksen, joy fm

joy fm / power love / radyo voyage / pal station / radyo fenomen / buraya da bi haber kanalı kaydediyorum

sabahları kent fm.. Metehan'ın programı güzel oluyo

radyo eksen
metal müzik yayını yapan bi bu kaldı sanırım

eksen ve voyage

fg ve eksen

Radyo vizyon - sabah ve akşamları Serkan kızılbayır.

Degil bence.

şişmansın

Önemli olan kilonun ne kadarının kas, ne kadarının yağ olduğu. 185 boyunda olup 85 kilo olan atletik ve kaslı bir arkadaşım var mesela.

Yağ oranını bilmeden kimse bunun cevabını veremez.
Senin boyunda 90 kilo olup gayet fit olabilmek mümkün. Ancak 75 kilo ile de skinny fat olabilmek de mümkün.

Nasıl anlatacağım bunu? Şu yağ kas filan ölçen alatlere gidip ölçülsem anlar mıyım?

Ölçüm yaptır. Ölçüm sonuçlarını, önden yandan ve arkadan çekilmiş boy fotorağflarını yükle buraya o zaman kesin sonuca ulaşılır.

hümanist tabutçu +1

aynı boydayız. 85 kiloyum ve zerre şişman göstermiyorum. önemli olan kas-yağ oranı.. 1.85 ve 90 kilo da olabilirsin ve hiç şişman gözükmeyebilirsin :)

Ben mi yanlış anlattım kendimi zayıf mıyım diye sordum herkes şişman değilsin gibi cevap vermiş :)

+ olarak bu ölçümü nerde yapacağım ?

belini ölç 85 cm altı ise normal. Zayıf olduğunu sanmıyorum normal işte.

Verge,Ripple.

bitcoin cash ve iota

Tron carnado digibyte

Aslında sana tavsiye vermemem lazım ama mahkeme sonrası para lazım olacak sana

Nxt bts ada omg trx icx al yeter. Eth ve monero en fazla 3 kat kazandırır.

millet çok katlama ihtimali var diye market cap'i düşük altcoinlere giriyor ama aylar önde ben aynısını yapıp paramı erittim. (btc olarak kalsaydı 6 katıydı, ha dolar olarak aynı kalmıştı)

mesela şu an verge, digibyte uçuyor. Haziranda ben 500'lerden digibyte almıştım, 2000'e çıkmıştı hodl dediler diye tutuyordum. Daha birkaç hafta önceye kadar 100 satoshilerdeydi bugün McAffee açıklama yaptı diye yükseldi.

O dönemde monero alsaydım daha karlı olurdu. Ben büyük para birimi diye girmiyordum ama kasımda "sikerler, küçük birimlerin allah belasını versin" dedim, her btc yükselişi ve altcoinlerin çakılışında monero, ether gibi büyük düzgün paraları dipten topluyorum. İlk toparlayan bunlar oluyor. (küçük bir bütçeyi daytrade yani günlük iniş çıkışlarda bişeyler yakalamaya ayırabilirsin yine)

Bak mesela geçen 0,016dan monero aldım, 0,30'a değdi 0,25'lerde şimdi. (ilk aldığımda monero 120 dolardı, şimdi 400lere çıktı)

ether düşünce 0,026'ya kadar düştü ben 0,035lerden alabildim, şimdi 0,045.

Monero ve ether alman kesinlikle mantıklı ama ath yani en üst noktalarından alma. Bitcoin azıcık hareketlense altlar dibi boyluyor, işte o zaman elinde btc olan ve millet kaçarken altcoin alan uzun vadede kazanıyor.

aklında bulunsun istedim. klasik not: ytd. :D

not: ben dolar olarak değil satoshi bazından bakıyorum. Çünkü dolar olarak bakarsak, 6000 satoshiden aldığım powr bir ara 3000'lere düştü, ama bitcoin deli gibi arttığı için o bile (yarılandığı halde) dolar olarak aynı gibiydi.

edit: bir de aklıma geldi, ben 2018'de NEO'ya güveniyorum. Çin'in ethereum'u olma yolunda, eğer her şey düzgün giderse. Bir göz at oku, aklına yatarsa alırsın. Eğer wallet'ında ya da Bİnance gibi bir exchange'de tutarsan GAS da veriyor.(faiz gibi düşün, aslıdan transaction fee'lerin minerlara değil cüzdanı olanlara dağıtılması gibi. Neyse.)

ripple ve iota. yatırım tavsiye değildir.

Ltc diyorum. bence hala olması gerek değerin çok altında.

Arm and hammer

Glister

dişlerini zımparalamak istersen arm and hammer alabilirsin. birkaç kullanımdan sonra çöpe bıraktım.

önerim ise splat organic.

parodontax florürsüz olanı.

Parodontax kullandım bir süre diş eti sorununa gerçekten iyi ama kesinlikle beyazlatmıyor. Hatta bir süre sonra çay kahve kullanımından dolayı dişimde leke olmaya başladı macunu değiştirdim geçti. Şu an white glo kullanıyorum ve bundan sonra değiştirmem sanırım çünkü ondan sonra hiç aft çıkmadı.

rocs

makineden değil ekmekten git ekmeğin içini biraz oy öyle koy malzemeleri

yani ekmek dilimleri kayık gibi içleri (birazcık) boş/oyuk olsun

içine koyduğun malzemeyi normal miktardan biraz daha az koy.

arkadaşlar amaç az koymak değil :) amaç çok malzeme ile tost makinesinin doğru çalışıp bunu telafi etmesi

ekmeğin açık kenarları japon yapıştırıcısıyla yapıştırılabilir.

Fantastik kabulse,yuvarlak ekmekle,waffle makinesinde tostistesede tasamaz.

tek günlük turlar var, türk parasıyla 70 falandı sanırım emin değilim, bir sürü yere gidiyor otobüs, kulaklıklı rehber falan, tipik turist otobüsü işte, birkaç farklı firma var, içinde tuna nehri olanı da seç, sabah erkenden binersen tüm şehri rahatça gezebilirsin, tabi yürümek hissi vermez ama neyse. kahramanlar meydanı, opera binası, gellert hill -tüm şehri görürsün- gibi yerleri gezebilirsin. arkadaşlarım szimple kert'i çok önermişti, bir kafe, hem de kaldığım yere yakındı, ama ben gidemedim. ne özelliği var bilmiyorum ama onu da belirteyim. illa ki başka bir sürü yeri vardır ama benim de çok vaktim olmadığı için gezmeye bu kadar anlatabiliyorum. :(

Çok güzel kaplıca otelleri var, 2-3 saat ayırabilirsin. Üstelik de pek ucuz.

O meşhur zincir köprüyü geçip tepeye tırman, yukarıda efsane bir manzara seni bekliyor tüm Budapeşte’yi görebilirsin. Hatta tepeden aşağı inerken çok geniş çimenlik bir alan olacak orada teletabiler gibi yuvarlanabilirsin. Budin Kalesi var yine o civarlarda, geceleri müthiş bir ışıklandırması oluyor muhakkak görmelisin. Alternatif olarak (yanılmıyorsam vörösmarty meydanında) bir asansör salıncağımsı bir şey vardı 20 Euro verip yukarıya doğru yavaş yavaş çıkartıyor, Budapeşte manzarası için ideal.

buda kalesine çık, manzarayı seyret, fotoğraf çektir, menza'da ördek ye, akşam tekne turu.

aşık olmamaya çalış. bir sene yaşadım, tadı hala damağımda...

bazilika'ya git önce. her şey zaten o civarda. christmas market kurulmaya başlamıştır, ona bakarsın. sonra bazilika'nın karşısındaki yoldan düz devam et, chain bridge dedikleri köprüye varırsın. köprüyü yürüyerek geç, karşında buda kalesi olacak. gözün keserse sol yerine sağ taraftan devam ederek gül baba türbesine gidebilirsin ama yolu uzatabilir. sonra kaleden (bazilika'dan baktığın şekilde) sağ tarafa devam edince matthias church'e ve fishermen's bastion'a varırsın. bastion'dan aşağı in, magrid'den tekrar pest tarafına geç, sağında parlemento olacak. parlementodan da kuzeye doğru yardırdın mı hero square çıkar karşına, o yolda da elçilikleri görürsün. bunlardan sonra da artık ister vaci'ye çık ve tükanlara bak, ister tuna boyu güneye yürüyüp tiyatroya ulaş, ister opera'ya bak. sana kalmış. görmen gereken en büyük şeyler bunlar.

Gul Baba Turbesi kapali, "yenileniyor", bosuna gitmeyin. Zaten bir gun varsa gereksiz olurdu bence. Kale bolgesine cikarsaniz Matyas Kilisesi'nin icine de girmemezlik etmeyin, bayagi farkli.

Yap.

hayır boşa gitmiş olmaz, spor asla boşa yapılan bir aktivite değildir. önemli olan hangi saatlerde yemek yediğin değil ne kadar yediğin :) geçen sene 10-11 gibi yemek yiyiyor ama kilo veriyordum. şu saatte yemek yenmez gibi sözler, bunlar hep efsane..

Niye boşa gitmiş olsun ki? yemekten sonrada duşunu alır yatarsın. Ben de öyle yapıyorum.

Bu arada @portakal’a katılmıyorum.
Ne yediğin ve ne zaman yediğin ve ne kadar yediğin önemlidir. Hatta spordan daha önemlidir. 11de yemek yiyor ama kilo almıyor olabilirsiniz ama bu doğru bir davranış değildir.

bağışıklık sistemine bağlı. doğru besleniyorsan, spor yapıyorsan normali 0. aksi takdirde normal diye bir sayı yok, 10 kere de nezle/grip/soğuk algınlığı yaşayabilirsin :)

grip aşısı ile 1'e düşürdüm ben sayıyı. 8 görmüşlüğüm var. normalini bilmem de salya sümük gezmemek için her şeyi yaparım.

Bağışık sistemiyle ilgili +1
Bağışık sistemini güçlendirmek ve hasta olmamak için yapman gereken şeyleri araştıeıp bulabilirsin.
Ayrıca grip aşısı var

Bence 1 agircana, 1 hafifcene normal.

Sonucta biz kendimizi korusak da vucudu bi hafta asiri yormana filan bakar.

www.hepsiburada.com

1000 lirayı çok aşmayan öneri, yanında 32 gb micro sd hafıza kartı da sipariş verin

Gayet iyidir. Annem bir alt modeli 5570'i kullanıyor çok memnun.

Not: vestelde çalışan mühendis.

10 kg yetmezalma sakın ama birincinin de malzemesi kaliteli gelmedi. bana kalsa eve dumbell alma ben aldım 3 kere kullanmadım, git bir salona yazıl bir aylık, bu parayı oraya ver derim. evde motive olup sporda devamlılık sağlayanlarda yüzde 1'i geçmez. o yüzde 1 e hayranım zaten :) bu sporda " devamlılık " 1 numaraları gereklilik.

Decathlon'dan alsana güzel şeyler var. Ben oradan aldım.
Kuma bulaşma kocaman ve dayaniksizlar.

hocam 10 10 döküm setlerden alın. Ama tutacak yeri 2. attığınız örnekteki gibi plastik olmasın. Bozuluyor zamanla.
Şöyle olsun
www.hepsiburada.com

ulaşım ücreti, rafineriye uzaklık.

ulaşım ücreti, rafineriye uzaklık falan değil. tamamen istasyonun fiyat politikası, fırsatçılık, serbest piyasa ekonomisi vs.

ankara'nın göbeğinde konya yolu'nda lpg shell'de 2.64, hemen yanındaki opet'te lpg 2.97. iki istasyonun birbirine uzaklığı 20 metre falan. ulaşım ücreti değil demek ki. izmit'te tüpraş'ın (yani rafinerinin) götünün dibindeki otobanda 3 küsur. rafineriye uzaklık da değil demek ki.

adam başka istasyon bulamaz mecbur alır diye 3'e satıyor otobanda. öteki de tutturabildiğime geçiririm demiş, basmış fiyatı.

euro olarak düşünürseniz pahalı değil bence.
ama tabii 550 lira kasko da çok ucuz. araç ne?

15 gün yeşil kart sigortası 52,5 EUR teklifi aldım geçen gün. normal bence.

Araç 2012 astra j. 5 senelik kazasizlik var.

Bu fiyatlar turing üzerinden sabittir zaten, size özel değil.
Minimum 15 gün alabilirsiniz onun fiyatı da 52.5 euro'dur.
Bazı sigorta acentaları üzerine fiyat koyup yapmaya da çalışıyor. 60-65 euro gibi.

fiş bişi isteyemez, isteyecek olan şey kullanılan alettir. örneğin 110 V ile çalışan bir tv aldınız, fişinizi istediğiniz yere takarsınız arada 110/220 V - 60/50 Hz dönüştürücü olması şartıyla.

@hosein fişden kastım oo fiş tipine sahip cihaz.

Benim bildiğim voltaja göre farklı oluyor. 110 volt et kalınlığı az 2 dişli, 220 v silindir 2 dişli, 380 volt 4 dişli falan

senin kullandığın terminoloji ile yazıyım: isteyemez. eğer yapan/üreten kişi/firma 110V ile çalışan alete almanya/türkiye standardı bir fiş takmışsa büyük hata/aptallık etmiştir. cihazın etiketinden falan 220V ile çalıştığını doğrulamaya çalış yoksa da çok büyük bir ihtimalle 220V ile çalışıyordur.

+kimya mühendisliğini de seçeceksiniz.

Kimyada alan sınavı var mıydı? Soruyu ona göre cevaplayayım.

@landho tabi Kimyada alan sınavı var.

P121 puanının içinde gygk-eğitim de oluyor, alana da girmişseniz p121 seçmeniz gerekiyor.

2012 modeli var 90-120 aralığında 4.6 larda yakıyorum. Sorunun çözümü konusunda servise götürüp bilgisayar bağlatman faydalı olacaktır. bütün hatalar gözüküyor. facebook grubu vardır mutlak orada sorarsan daha spesifik cevaplar gelecektir.

Kaç km de enjektorler ne alemde

@steward araç 80000 km de

plank. plank haricinde diger karin egzersizlerini pek tavsiye etmezler. mesela mekik cekmek filan artik revacta degil.

tam karin hareketi degil bu ama squat ve deadlift de fena degildir. maksimum verimi aldiginiz hareketlerdir.

aslinda vucudun yuzde 85 fitness i 5-6 temel hareketten olusuyor. squat - deadlift - bench press - row - chin up - overhead press(military press). bunlari adam akilli yapmak gerek en onemlileri bunlar.

plank (çok çeşidi var, ufak bir aramayla bulabilirsin), hanging leg raises

charlotte blanc'a aynen katılıyorum. Sadece şunu eklemek istiyorum, ağırlıkla crunch yapabilirsin. Cable Crunch da yapabilirsin ama doğru formu öğrenmelisin yapmadan önce.

Ek: Yukarıda yazılan temel hareketlerin de Vertical/Horizontal Push/Pull hareketleri olduğunu görebilirsin. Yani hareketler Vertical Push, Vertical Pull, Horizontal Push...

çok hareket var ama karın kaslarımı en çok hissettiğim:

* Curl Up
* Hanging Leg/Knee Raise
* L-Sit Pull Up

Ağırlıksız çalışılan karın hareketleri sporun ilk zamanlarında kullanılınca faydalı olsa da ilerleyen zamanlarda ağırlıksız çalışmalar hipertrofi vermez ve kasları parçalamaz. Ağırlıkla çalışılan şu hareketleri yaparım ve karın kaslarımın parçalı olmasının yegane sebebidir.

1. farm4.static.flickr.com (cable ile yapılıyor)
encrypted-tbn3.gstatic.com

2. temelsafinaz.com
temelsafinaz.com

squat, deadlift, hanging leg raise, decline reverse leg raise, wood chopper, plank

hocam Vestel'de çalışan biri olarak söylüyorum mitsubishi ya da daikin almayacaksan diğerleri arasında çok fark yok. Uygun fiyatlı ise Vestel al geç. Evde var kullanıyoruz, memnunuz :)

vestel klima olayında başarılı.salon ve yatak odasında var.ikisinden de 8 yıldır tek bir sorun çıkmadı.(bakımlarını aksatmadım)

bence mantiksiz degil. vestel kesinlikle kötü degil kalite olarak. bizim millet yerli markaya pek güvenmez, yabanci markayi sever.

vestelin kesinlikle samsung, lg gibi markalardan birim basina ariza oraninda farkli olacagini düsünmüyorum.

ek olarak vesteli bazi ciklamalarindan dolayi sevmesem dahi diger firmalarda farkli sekilde hareket etmiyorlar, sadece daha sessiz yapiyorlar bunu.

Vestelin çok f p tvleri vardı 1 2 sene önce. Mağazaya gidip panelleri inceleyin bence

Vestel almam kesinlikle. Kendi telefonları daha çok satsın diye ithal iphone samsung gibi markalara ekstra ÖTV eklensin diye açıklama yapan markaya para verilir mi allasen?

Ben lg kullanıyorum çok da memnunum. Curved oled tv. Muazzam görüntü veriyor.

Ben lg konusunda tereddütlüyüm mesela, telefonunu televizyonunu kullananların çabuk arıza yaşadığına şahit oldum. Firma Koreli, fiyat ve teknoloji de uygun ama iş üzün ömrüne geldiğinde bilemiyorum.

peki arçelik ve vestelin smart olayını bilen var mı?

Misal Lg'yi yukarda eleştirsem de webos kullanan bi modelini arkadaşım yeni aldı, gerçekten keyifli kullanması.

arçelik alınır, vestel'i bilmiyorum. zaten panel ithal geliyor, burada montajlıyorlar. kardeşim çalışmıştı bir dönem arçelik televizyonların montajında. fiyat avantajı varsa alınır. çevremde kullananlar da var, sıkıntı çıkardığını duymadım.

soft + 1
arçelik alınır vestel alınmaz diye düşünüyorum ben de.

Ben LG aldımda ne oldu? Annem yana yakıla aradı bir gün, televizyon çalışmıyor diye. Eve geldim baktım, anlamadım. Servisi aradık, 4 gün sonra geldi. Neler neler yaptı televizyon çalışmıyor. Sonra müsade istedi, televizyonu tamire götürmek için ertesi gün uğrayacağını söyledi ve gitti.
Derken ben daha dikkatli kurcaladığım fişin takılı olmadığını keşfettim. Meğer Annem temizliğini yaparken fişi prizden değil, panelden sökmüş, sonra bulduğu ilk boşluğa yerleştirmiş, nasılsa tam oturmuş. Hadi kadın anlamadı, ben de anlamadım, servis nasıl anlamaz? Çalışan televizyonu 4 gün izleyemedik, aman kurcalamayalım diye. Servisi bu kadar vasat...

Yerli markalar, özellikle Arçelik servisi başarılı, yazılımları da dünya markalarına yarışır kalitede, çekinmeyin alın.

Vestel kesinlikle alma urunleri son derece tırt..ama arcelik oneririm..ben kullaniyorum memnunum.

biz de arçelik kullanıyoruz hiç sıkıntı çıkarmadı.

Vestel ama diyenler Vestel kullanmamıştır kesin :) Önyargı diyoruz buna..
Vestel TV Arge'de çalışan biri olarak kesinlikle Vestel al diyorum. TV leri kalitelidir. Üzmez seni.Müşteri hizmetleri çağ atladı yeni genel müdürü ile 2-3 senede. Her türlü problemi çözerler. 7000 liralık Samsung almayacaksan 2-3 bin lira bandında Vestel'in diğerlerinden bir farkı yok.

Arçelik TV için diyorum bizde iyi değil, hatta Tayvanlılar bizim argeyi daha çok övüyorlar :)

1 senedir Beko kullanıyorum. İlk aldığımda ölü pixel vardı, daha da arttı. Çok takıntılı bir adam olsam geri iade vs. işlemleri ile uğraşır bir daha da şans verir miydim bilemiyorum.

@st curse; ölü pixel mi kaldı ayıp valla

@portakal; Tayvanlılar dedin beni yakadın, zira onların arçelikle bir ortaklıkları gibi bişeyi vardı öyle hatırlıyorum. Sen biliyorsun bu işi Vestel'i elemiştim bakıyorum tekrar.

Benim 3 günde geldi eve

2 ayda geldi benim. yer izmir

2ay

19 günde geldi benim.
Antalya.

4 mayısta başvurdum, 13 haziranda eve geldi. 1 ay 9 gün yani.

3 günde nasıl geldi ya? telefonuma onaylandı mesajı gelmesinden evime gelmesi sırf 3 günden fazla sürdü benim

edit: izmir

2.5 ay yer: manisa

ümraniye - 85 gün:)

Benim üç günde geldi, aynı gün başvuru yapmamıza rağmen eşimin 2 ay sürdü.
Yer: İstanbul.

Yeni doğanlar<Yeni evli kadınlar<Çocuk/genç<yetişkin kadın<yetişkin erkek

Sanırsam dağıtım ve basım bu sıra ile oluyor, erkekler için de 1,5 ayın altına kolay kolay düşmüyor.

bir doktora gidin. günde 18 saat susuz kalmak pek sağlıklı değil, bünyeniz dayanmıyordur. ona göre oruç tutmayabilirsiniz.

@kurnaz aslında gayet sağlıklıyım, sağlık problemim de yok. geçen sene de aynı problem vardı, sadece ramazan ayında oruç tutarken yaşıyorum bunu.

Sahurda pekmez yiyin 1-2 yemek kaşığı. Açlıktan illa ki oluyor. Bu hafta hava aniden soğudu, vücut hemen alışamıyor. Oruç tutmasak yemek yiyerek dengeliyor vücut ısı farkını. Ben hırkayla geziyorum, haziran gelmişse gelmiş ayıp mı :)

Şekerli gıda tüketme. Kan şekeri seviyen daha az dalgalanır gün içinde.

geçen yaz gittim, güzel yer fakat birkaç saat içinse vize almaya değmez, kotor-budva gibi yerler buna benzer yerler. oraları gez yeterli.

Değmez.

Dubrovnik'i geçtim, herhangi bir ülkede 1-2 saatlik gezi için vize almam.

cevap 9sa anlatayim

9

@pide @nickini degistiren yazar

evet cevap 9 anlatabilir misiniz?

en ağır üçünün ortalaması 13.3. en ağır üçünün her birini 13.3 kabul edelim. en hafif ikisinin ortalaması 7.5. en hafif ikisinin her birini 7.5 kabul edelim. geri kalan 45'i her bir karpuza eşit dağıtmamız lazım, ama her bir karpuzun ağırlığı en ağır üçünün ortalamasından az olsun.

45/2= 22.5 fazla ağır
45/3=15 fazla ağır
45/4=11.25

11.25 en ağır üçünün ortalamasından az. o halde en az 4 tane daha karpuz var.

3+4+2=9

ben de şöyle anlatabilirim, farklı bir bakış açısı olarak;

sketchtoy.com

bu akşam dön asdfasdfasd
saçma sapan orada içecen işte hepsi birbirinin kopyası mekanlar

"kovan bar" var, konsepti çok beğenmiştim ben. hem nickinle de uyumlu :)

aklıma ilk boğaz geldi :)..Pizza locale'de pizza ye :) alsancak camii'ne yakın, kime sorsan gösterir.

waffle seviyorsan wafflecı akının yanında melisa waffle var sırf onun için manisadan gitmişliğimiz var.

midye ye

Olur Bora

basmane metronun orada mavi köşe miydi ne öyle bir yer var. durakların karşısında, taksiciye gitmeden. orada karışık ye. benim yerime de ye :(

"beni inandığı şeye ikna etmek için bir yol gösterecek"

hocam inanç ve ikna bence biraz ters şeyler. burda yazıcak olan arkadaşlar kendi hikayelerini ve gerekçelerini anlatacaklar bence bunlarla ikna olmak yerine şüphelerinin üstüne git yani bunu inanma falan diye söylemiyorum. şüphen olan noktaları titiz bir şekilde araştırmanı öneririm. bunu da inançlı ama ibrahimi dinlere inanmayan biri olarak yazıyorum.

öncelikle mevzuyu siyah - beyaz olarak algılama. önündeki yollar toptan inkar ya da tam inanmaktan ibaret değil. yaratıcıya inanmak için semavi dinlere ihtiyacın yok, yaratıcıya inanmak gibi bir zorunluluğun da yok.

bu süreçte kafanı resetleyip senin yaşadığına benzer süreçleri geçiren insanları bul. tavsiye ettikleri kaynakları oku. verilere sabit fikirle, ön yargı ile yaklaşma. bunların ışığında kararını ver. kendisine söylenenleri hiçbir şekilde sorgulamamış, amiyane tabirle bırakıldığı yerde otlamış insanları ciddiye almamaya çalış.

insanlar eski zamanlarda doğa olaylarını yada anlayamadıkları şeyleri doğa üstü güçlerle açıklarlardı, kimileri bu doğaüstü güçlerle insanları yönetti, bu yüzden bilim doğa üstü güçleri açıkladıkça çıkarcı insanlar mitleri inanışları güçlendirdi geliştirdi ve günümüzdeki güncel dinler oluştu

mevcut düm dinler insan uydurmasıdır insanlık en başından beri hep yalnız olmuştur

yol+1

başkalarına sormak yerine kendin üzerine git, bunun ile ilgili bir çok kitap ve kaynak var "oku", sana iyi gelecektir sonra da kararını kendin ver.

sana tavsiyem korkmaman, zaten kendi içerinde değerlendireceğin için bu durumu olabileceğin kadar objektif olmaya bak.

halihazırda üç büyük dinin benzerliklerine bak derim. Ve düşün bu büyük dinlerden önce de dinler vardı, onlar nasıl oluştu, nasıl gelişti ve nasıl kayboldular? benzerlikleri nelerdi şimdikilerle, acaba hepsinin sonu aynı mı olacak dersin?

quran oku

Ben inanan kimseye, inanmamasını tavsiye etmem, savunmam. İnanmanın güveni yok çünkü orda. Şu lanet dünyada "bir büyüğünün" olduğuna inanmak seni her şekilde iyi hissettirir.

Öte taraftan tavsiye, buraya gelme.

benim bu konuda bir görüşüm var. çevremden pek kabul görmesede ben hep bunu söylemeye devam ediyorum.
ne kadar insan varsa o kadarda din vardır.

teknik olarak binladin, uzunadam, adnanhoca, mevlana, bülentersoy, cübbelihoca aynı dine mensuplar.
hepsi aynı şekilde aynı şeye inanıyor olabilirler mi?

yada inanmayanların hepsi aynı ölçüde ve aynı düşünce ile mi inanmıyor?
parmak izi gibi.aynı olma ihtimali yok.sadece benzer fikirde olanlarla gruplaşmaya bir arada durmaya çalışıyorlar.

sen şuan o grubun dışına çıktığın için tedirgin oluyorsun, hepsi bu.ibadet eden dindar adamların da aslında yalnız olduğunu düşünebiliriz.

kimi cenneti kazanmak için, kimi ailesinden gördüğü için kimisi cehennemden korktuğu için orda.

daha çok şey yazılabilir bu konu hakkında ama tartışma doğurmaktan başka bir işe yaramaz kanaatindeyim.

Kuranın mealini oku başka kaynak aramana gerek yok. Sorularla islamiyet diye bir site var bir de ben kafama takılan şeylere oradan bakıyorum mantıklı cevaplar oluyor genelde.

Ben çok fazla din kitabı okumadım ama aşağıdaki linkte yer alan kitabın 30 sayfa kaynakçası var ve güvenilir geldi bu yüzden.
www.huseyinhilmiisik.com

bak senden anladigim, ibadet vs. yapmissin ama bunlara dair itikat ve diger dini konular hakkinda pek/hiç fikrin yok. temelin yok acikcasi. bunlari bilmeden ya da inanmadan ömrün sadece namaz kilmakla da gecse bir anlami olmaz. her şeye bastan basla derim. arkadasinin babasinin bazi konulara cevap vermemesi ya da onun bunlari bilmemesi dinin bu noktada caresiz/yetersiz kaldigi anlamina gelmez. hoca dahi olsa insanin bilmedigi mevzular olabilir. insanlarin cogunda dini konularda anne babadan ne gorduseyse onlar gibi davranma durumu vardir ki bu tehlikelidir. halbuki konuyu kaynaklarindan öğrenme zorunlulugu var. kendi aklimiza göre de hareket edemeyiz ki akıl da yetersiz kaliyor bir çok konuda. o nedenle dinde gayba iman esas oldugundan hiç bir şüphe etmeden aynen emredildigi gibi uymak, kabul etmek gerekir. insan her haliyle imtihandadır. istedigin zaman sormak istedigin seyler varsa mesaj atabilirsin. yardimci olmaya calisirim

serhat ahmet tan
hamza yardımcıoğlu
caner taslaman

bunların videolarını vs takip edebilirsin.

Selam,

Benzer seyler bana da oldu. zaten muhafazakar buyutuluyorsan bu yollardan gecmen normal. aklini kullanip dogru sonucu araman da gayet zaten dogal olan surec.

-oncelikle kuran'i bence de okumalisin. sozluk'te mesela "ayet*" yazip arama yapip en cok hangi ayetler tartisiliyor gorebilirsin. benim icin mesela en igrenci peygamber'in halasinin kizi olan ve ayni zamanda evlatligi olan zeyd'in karisi zeynep'i kendine nikahlamasiydi. bunun icin de allah'in ayet indirmesiydi.(ahzab 37)

-eksi sozluk'te immanuel tolstoyevski'nin hz.muhammed hakkinda entry'leri cok guzel. 3-5 kez okumani oneririm.
-en basitinden ege'nin diger yakasindaki herkesin cehhenneme gitmesi ve orada ebedi olarak 70000 derece ateste yanmasi sence mantikli mi :) ama burada dogan reyislerin hepsi cennete gidiyor :D
-benim icin surec boyle gecti. dine inanmaktan vazgecince, bu sefer yaraticiyi dusunuyorsun. ozgur irade var mi yok mu diye dusunmeye baslarsin muhtemelen. ingilizcen varsa Free Will ve Determenistic charter of the universe vs. diye aratirsin zaten.
-daha sonra insanlarin siyasette de niye muhafazakar ve laik diye ayrildigini goruyorsun. sol'da ulusalcilik ve sosyal demokrat ne demek. bugun can dundar'a hain diyen mesela 70 sene once ayni sekilde sabahattin ali'ye demis. sabahattin ali ulkeden kacmaya kalkarken basini odunla ezerek oldusmusler. nazim hikmet vatan hainligine devam etmis vs. bunlar aslinda hep inanan ve inanmayan insan tartismasi. tartismanin fitili zaten din. alakasiz gelebilir ama cok alakali.
-en son kisisel fikrimi de soruyorsan, din yok bence. ozgur irade de yok. olunce bi yasam olabilir. astral seyahatte olabiliriz. ama net bir sey diyemiyorum. buna da agnostisizm diyorlar zaten.

inancın ya da inançsızlığın ikna edilecek bir tarafı yoktur. her şey zihinde biter. ve inancın ya da inançsızlığı neden birilerine anlatmak zorunda olduğunu da anlamıyorum.

neden inanıyorsun dersen, inanmak istediğim için. bu dünyadaki adaletsizliklerin/adaletsizlerin bunun bedelini ödemesi gerektiğini istiyorum burada olmasa bile mahkeme-i kübra'da.

hz. ali'nin bir olayı var hani. ya varsa diye. bazen de bunu düşünüyorum, ya varsa diyerek.

kuran oku. sonrasında ya dinden çıkarsın ya da imanın pekişir.

agnostik ol en temizi.

Bu vesileyle ben de içimdekileri yazıya dökeyim. Ailem çoğunluğun ailesi gibi müslüman ama dindar değil. Babam ben müslümanım der ama oruç tuttuğunu namaz kıldığını görmedim. Belki değildir ama baskıdan dolayı söyleyemiyordur. Annem babama göre daha dindar. Ramazanda oruç kaçırmaz, her bayram kurban kesmek için ilk hamleyi annem yapar falan fistan ama üst üste geçirdiği hastalıklardan ameliyatlardan sonra o da sorgulamaya başladı fakat inancını kaybetmedi.

Her neyse anlatmaya çalıştığım şey müslüman olarak doğmuş olmam. Kars'ta büyüdüm ve çevremde ben dahil herkes müslümandı ama oruç tutmaktan, namaz kılmaktan ve kurban kesilmesinden, hacca gitmekten hiç haz etmedim. Böyle düşünmemde babam önemli bir etken oldu ve ben de babamın yolundan yürümeye başladım. Zorunlu din dersinden oldum olası haz etmedim ve ilköğretimde 85 altındaki tek notum din kültürüydü (namaz kılamadım diye 65 vermişti dinci). Liseyi izmirde okuyunca çevrem de değişti, agnostik, ateist, apateist ve hıristiyan arkadaşlarım oldu. Ben daha çok sorgulamaya başladım ama kendimi hala müslüman olarak tanımlıyordum.

Üniversiteye geçtiğimde ise artık islamiyetin doğru din olmadığına emin olmuştum. Gerek Arap baharı olayları, IŞİD ve bilimum ortadoğu olayları hiçbir şeyin gerçek islam olmadığı sonucuna varmama birer sebep oldu. Ayrıca sözlükte ve bazı gayrimüslim facebook sayfalarında da tartışılan ayetler üzerinden daha çok sorguladım. Düşündükçe kendi inancımı yarattım kafamda. Sorular sordum kendime. Bana göre tanrı nasıl bir şey? İnanç ve ibadetler nasıl olmalı? Ahlaki kurallar nasıl şekillenmeli gibi sorular sordum kendime. Sonunda kendimi deist olarak tanımlayabileceğim şekilde buldum.

Sonuç olarak çevrendekilerinden inançlarını alma. Görüşlerini al. Kendi mantık çerçevende şekillendir ve kendi inancını yarat. Bir kalıba sığmak istiyorsan bütün inançları tek tek araştır illa bi kitaba gerek yok internette yeterince bilgiler mevcut ama bir kalıba girmek için de mantığından taviz verme. Çünkü bu senin inancın, kimsenin senin inancını sorgulamaya ve yargılamaya hakkı yok.

çok ilginçtir ki ben de benzer süreçlerden geçtim. babamın aşırı dindarlığı yüzünden ben de dindar büyüdüm. daha sonra kendi kendime şüphe duymaya başladım ve artık inanmıyorum dediğim anda bile içimde garip bir his vardı. yani tamamen kopamıyordum. mesela babam üzülmesin diye oruç tutuyor gibi yapıyordum ama gerçekten de tutuyordum. hani o yokken dur şu suyu içeyim demiyordum. çekingenlik vardı.

sonra tekrar inanır gibi oldum ama bir gün 5 vakit namazını kılmaya çalışan bir arkadaşımla konuşurken, "allah'ın kuran'da bu kadar sinirli olması garip geliyor" demesiyle bende yine bir şeyler kopmaya başladı.

yani evrenin büyüklüğünü, ultra büyük varlıklardan nano büyüklükteki varlıklara kadar kompleks yapılarını, bugün teknolojide geldiğimiz noktayı ve eğer bir yaratıcı varsa tüm bunların yaratıcısı olduğundan ve de daha fazlasına hakim olduğundan dolayı; bu yaratıcının karşılıklı rızaya dayalı sekse, ne bileyim bir kadının giyinmesi gereken kıyafete falan sınırlamalar getirmesi, bu kadar şeye hakim olan bir varlığın insanları kendi adına savaşmaya, kan dökmeye davet etmesi falan garip geldi. bu yazdığım paragrafı anlatabilmek ve senin anlayabilmen çok önemli. düşünsene bu evreni yaratan, düşünce tarihimizde geldiğimiz son noktadan daha ileri bir olgunlukta olması gereken bir varlık seni savaşmaya teşvik ediyor, inanmayan bir insanı sonsuz azapla tehdit ediyor. bunları düşündükçe inancımı kaybettim ben de. ve eskisi gibi de değil, bu konuda içimde hiçbir his vs. de kalmadı artık. belki bir yaratıcı olabilir ama herhangi bir semavi dinin doğru olduğunu düşünmüyorum.

Şahsen seni kendi inandığım şeye ikna etmek istemem. Zaten kimse kimseyi ikna falan edemez, kişi kendi isterse ikna olur, inanır. İstemiyorsa olmaz o iş.

Önce insanı, zihni, bilinci ve bilinçaltını tanımanı tavsiye ederim. Bir yandan da Allah'ın insanlara neleri tavsiye ettiğini, insanları neye yönekttiğini ve nelerden vazgeçirmeye çalıştığını görmeye çalış, kendi aklınla.

Düşüncen yetmedikçe sorgula ve oku. Oku ve sorgula. Amacın inanmak veya inanmamak olmasın, amacın doğruluk olsun. Amacın iyilik olsun. Kendine amaçlar edin.

Ve bil ki insanoğlu asla mükemmel değildir, mükemmel olmaya yetenekli değildir ve olamaz. Yapısı müsait değil çünkü. İnsanlar çeşit çeşittir, her insanın her algısı ve yeteneği çok farklılıklar gösterir. Herkesin her şeyi aynı anda anlayamaması gibi. O yüzden herkes tektir ya...

Kendin oku, kendin düşün, kendin hisset. Amaçlarını iyi ve güzel belirle. Kendini tanı. Kendini tanıdıkça ufkun çok çok çok açılır.

Insan ne ile yaşar? Tolstoy bulursan oku.

Eserde Tolstoy bi Rus atasozunu hatirlatiyor:Bir insan ailesiz yaşar ama tanrisiz asla.

Gectigin yoldan zamaninda gecmis bir dinsiz imansiz olarak ufak bir sey dikkatimi cekti.

"ya bu namazlari bosuma kiliyorsak, bosu bosuna oruc tutup ac kaliyorsak" gibi bir mantik yurutulmus. Bu benim biraz tuhafima gitti. Inancsiz biri olarak ibadet ve orucu bir kulfet olarak gormedim hic. Cogu dindar kisi bu ibadetleri "zorunluluktan" mi yapiyor? Inanan biri icin bence ibadet etmek ic rahatlatici bir sey olmali. Yukarida birinin seni gozettigine dair bir inancin var, ibadet ederken direk onunla bir iletisim kurdugunu dusunuyorsun falan, bunun ic rahatlatici bir sey olmasi lazim. En azindan inancli zamanlarimda benim icin oyleydi.

Hala mesela oruc genel olarak cekici gelir bana (tabii insanlarin gunduz ac kalip sonra iftar vakti butun aileyle en sicak ortamlarda en buyuk ziyafet sofralarinda iftar ettikleri oruc degil; en basitinden oruc yoksulun halinden anlamak ise iftarlar da ölçülü ve minimal olmali bence yoksa aksama ziyafet olacagini bilerek yoksulculuk oynamasi kolay; ama neyse o ayri tartisma konusu). Sadece islam dininde pratik edildigi sekilde degil, kendini belli donemlerde belli seylerden bilerek mahrum birakma fikri hosuma gidiyor bu yemek icmek zorunda olmak degil. Insanin kendini tanimasi acisindan hos seyler bence. Zor zamanlarimda tepedeki bir gucun dualarima karsilik verme ihtimali olduguna da inanmak ve bunun icin ibadet edebilmek isterdim; rahatlatici bir sey olurdu ama oyle bir sey olmadigini bildigimden yapabilecegim seyler degil tabii ki.

Bu ibadetleri huzur bulmak ile cehennem korkusuyla yapmak arasinda bir fark var bence. Neyse cok yardimci olmadi eminim sadece inancli veya inancin kiyisinda biri olarak ibadete bakis seklin dikkatimi cekti, belki uzerinde biraz dusunulesi olabilir demek istedim belki de. kolay gelsin.

gergin ve agresif bir dini ortamda büyüyor olmamız hasebiyle kendini şu anda huzursuz hissetmen gayet doğal. ilk başlarda bende de aynısı olmuştu ancak daha fazla okumayla dinden çıktığım ilk zamanlardaki huzursuzluğun yerini rahatlama, özgür hissetme ve sürekli sorgulayan bir zihin aldı.

yazdığın yazının altına imzamı atarım, aynılarını yaşadım.
benim sorularıma da düzgün cevap veren birisini bulamadım.
bu yüzden bende soğudum dinden.

Allah'a inanıyorum ama din bana biraz saçma geliyor.

Merhabalar
Sizi çok iyi anlıyorum. Aynı yollardan geçtim. Uzun bir süre tüm yaptığım ibadetleri bıraktım ve herşeyi sorgulamaya başladım. Ve burada anlatsam da çoğu kişinin inanamayacagi bir durumla karşılaşacak tekrardan namaza başladım daha öncekilerden daha fazla lezzet alarak üstelik. Elhamdülillah şu an içimde onun varlığıyla ilgili tek bir şüphe yok.
Bu süreçte Emre Dorman, Caner Taslaman ve 19 konusundaki fikirlerine katılmasam da sorgulayıcı fikirlerinden dolayı edip yükseli youtube dan izlemenizi tavsiye ederim. Ne yazık ki bir çok safsata ve uydurma hadisler nedeniyle insanlar doğru yanıtlara ulaşamayınca bocalayabiliyor. Dilerim Allah tez zamanda sizi de hidayetine kavuşturur...

bunun tam cevabı yoktur ki; zaten, hemen her insan bu ikilemi yaşıyordur. dünya edebiyatından klasikler okurken hemen tüm kitaplar tanrıya yer vermişler bir şekilde ondan söz ediyorlar. ben diyorum tüm hafızaları meşgul ediyorsa şayet tanrıyı fazla hafife almamak lazım.

mesele inanıp inanmak işte. sana anlatılanlar seni ikna ediyorsa inanırsın. etmiyorsa inanmazsın. illa din değiştireceğim dersen agnostik ol. burası çok güzel.

mustafaozturkarsivi.blogspot.com.tr

İhtiyacın olan cevap bu. Allah sana bana hepimize hidayet versin.

"Aristo insanı mantıklı bir varlık olarak tarif etmiştir. İnsan mantıklı değildir; ve böyle olması da iyi bir şeydir çünkü güzel olan her şey mantıksızlık sayesinde varolmaktadır. Mantık, matematiği doğurur; mantıksızlık ise şiiri. Mantık, bilimi getirir; mantıksızlık ise dini. Mantık ile piyasa, para, pul gelir; mantıksızlık ile de aşk, şarkı,dans. Evet, insanın mantıksız olması iyidir. İnsan mantıksızdır.

Pek çok tanım konmuştur. Ben derim ki insan dedikodu üreten bir hayvandır. Mitler üretir - tüm mitler aslında dedikodudur. İnsan dinler, mitler, varoluş hikayeleri yaratır. İnsanlığın ta en başından beri insanoğlu güzel mitolojiler yaratmaktadır. Tanrı'yı yaratmaktadır. Tanrı'nın dünyayı yarattığı fikrini yaratmıştır; ve güzel mitler yaratmaktadır. Devamlı üretir, durmadan yeni mitler üretir. İnsan mit yaratan bir hayvandır; ve eğer etrafında bir mit olmasa hayat çok sıkıcı olurdu.

Modern hayatın sorunu işte bu: tüm eski mitlerden vazgeçildi. Aptal rasyoneller onların aleyhinde çok fazla konuştu. Mitlerden vazgeçildi çünkü bir mite karşı durursan o savunmasız kalır. Kendini savunamaz. Çok kırılgandır; çok naziktir. Onunla savaşa girersen mutlaka yıkımına yol açarsın, ama onu yok ederek insan kalbinin bir güzelliğini yok etmiş oluyorsun. Önemli olan mit değildir, mit semboliktir sadece - kalpteki kökleri ise derinlere iner. Miti öldürürsen kalbi de öldürürsün.

Şimdi, tüm dünyada, mitleri öldüren o rasyonalistler hayatın anlamsız olduğunu, şiirin artık varolmadığını, mutlu olmak için bir neden kalmadığını, coşkuya yer olmadığını görüyorlar. Bütün neşe yokoldu. Mit olmayınca dünya bir pazar yerine dönüşür; bütün tapınaklar ortadan kalkar. Mit olmayınca tüm ilişkiler birer alışverişten ibaret olur; içlerinde sevgi barınmaz. Mit olmayınca koskoca boşlukta yalnız - kalırsın

Eğer aydınlanmamışsan o şekilde yaşamazsın; kendini anlamsız hissedersin, derin bir umutsuzluğa kapılıp bunalıma girersin. İntihar girişimine başlarsın. Yaşam anlamını yitirmiş olduğundan kendini kaybetmek için mutlaka bir yol bulursun - uyuşturucu, içki, seks - böylece kendini unutabilirsin."

çözüm deizm. bir şekilde kendinizi ikna edebilirseniz bu görüşle ateizme materyalizme göre daha mutlu olursunuz. en kötü agnostisizm

Belki de sorgulamaya basladigin icin sukretmelisin, kendini kotu hissetme, suclama, bu gercek imana ermeden once gecilmasi gereken bir surec, tamamlanmasi gereken bir tuneldir, eger dogru kullanmayi basarabilirsen, bu tunelden nasiplenmeyi istersen.
Peygamberler bile kalplerinin mutmain olmasini isterlerken, neden insan koru korune baglandigini farkina vardiginda bosluga dusmesin ki?

BAKARA-260 için 40 meâl bulundu. Bayraktar Bayraklı (2/BAKARA-260: Hani İbrâhim, “Ey Rabbim! Ölüye nasıl hayat verdiğini bana göster!” demişti. O da, “Yoksa inanmıyor musun?” diye sormuştu. İbrâhim, “Evet, inanıyorum ama kalbim tamamen doyuma ulaşsın” deyince Allah, “Dört kuş al ve onlara sana itaat etmeyi öğret, sonra onları her tepeye ayrı ayrı sal; sonra da onları çağır. Uçarak sana gelecekler. Bil ki Allah, her şeyden üstündür, hikmet sahibidir” dedi.) / Cemal Külünkoğlu (2/BAKARA-260: Hani İbrahim: “Ey Rabbim! Ölüye nasıl hayat verdiğini bana göster!” demişti. (Allah da:) “Ne o, yoksa inanmadın mı?” diye sormuştu. O da: “Hayır (inandım), ama (görmeme izin ver) ki kalbim tamamen yatışsın” dedi. Bunun üzerine Allah buyurdu ki: “Öyleyse dört tane kuş yakala, onları yanına al, sonra (kesip parçala), her dağın başına onlardan bir parça koy. Sonra da onları kendine çağır; koşarak (uçarak) sana gelirler. Muhakkak ki Allah mutlak galiptir, hüküm ve hikmet sahibidir.”)

Hz Ibrahim inanmiyor muydu? Inaniyordu, ama sorularini sormaya devam etti, gormek istedi, kalbinin tatmin olmasini istedi. Senin icin de bu durum gayet normaldir zannediyorum.

Dervisler senelerce imtihandan gecmisler, pismek icin, olgunluga ulasmak icin nice yollar katetmisler, bu yol zordur cunku. Yunus Emre 21 yasindayken acaba ne haldeydi? O da belki aile baskisiyla basini kapatan bir kadin gibi caresiz haldeydi, ama yola ciktiginda pes etmedi, ARAMAYA DEVAM ETTI. 21 yas bence hic bir sey, hatta 90 bile bazen hic bir sey.

Belki ne yaparsan yap kafana oturmaz, cunku bu yolculuk, sorgulama olan akilla cikilan bir yol, ama kalpsiz, hissiz olmuyor. istersen Buddha oku, Dhammapada oku, Kabbalah oku, Incil oku, Kur'an oku, hepsi sana ayni seyi soyleyecek, kalbine iyi bak.
Kalbine her hangi bir kitapla ulasamayabilirsin, kalbine ulasmak icin Eksi Duyuru;dan yardim isteme, ne olur, Allah'tan yardim iste. Beni duyuyorsan, kalbime dokunmak istiyorum, mumkun mu, diye sor, ya da kendi stilin ne ise. Karsina kapilar acacaktir.

Ben senin gecirdigin sureci gecirmistim, hala da bitmedi, bir suru kitap okudum, bir suru hocayla gorustum, ama hic bir sey, dualar kadar yardim etmiyor insana. Istersen sadece denemek icin deney yap, karsina cikanlara sasiracaksin. Ve Kur'an'i ilk okumaya basladigimda, Allah'in bu kadar cok DUSUNUN demesi beni sok etmisti, o da zaten dusunmeni istiyor, sorgulamani, bu ona ulasman icin bir adimdir belki de.

Allah yardimcin olsun, cunku kalpleri en iyi o bilir.

şu www.google.com.tr kitabı al oku

confessions of an adman +1

içinde bulunduğum durum çok normal.
şöyle düşün, günlerce zifiri karanlıktasın ve bir anda gözüne ışık tutmuşlar. gözlerinin kamaşması normal. her yer aydınlık ama hiçbir şey göremiyorsun. gözün ışığa alıştığında gerçekleri net olarak göreceksin. biraz zamana ihtiyacın var. bir dine inanmak çok kolaydır. başına gelmiş ve gelebilecek tüm her şeyi yaratıcıya havale etmek, hesabının sorulacağına inanmak filan insanı rahatlatır, güvende hissettirir. şimdi bu güven ortamın sarsılmış. o kadar da güvende olmama ihtimalin gün yüzüne çıkmış. haliyle bilincin bunu reddediyor. tekrar o güvenli, konforlu, rahat alana dönmek istiyor. bu nedenle "yeniden" inanma yolunda çabalıyorsun. bir de tam tersini yap. inanmayanlar neden inanmıyor onları araştır. ateist forumlarını oku, dindar insanlarla değil bir de inanmayanlarla sohbet et. belki de yaratıcının olmaması o kadar korkulacak bir şey değildir. belki de uçan insanlar, balığın içinde yaşayanlar, uçan atlar, bir asa darbesiyle yarılan denizler bizim dünyamıza değil harry potter evrenine aittir. belki bunları görürsen gerçekten kendi evreninde, gerçekliğin içinde yaşamaya başlayacaksındır. korkma! ilk emri uygula! oku! ama, korkmadan oku! "ya yoksa!" veya "ya varsa!" korkusuyla değil, anlamak, öğrenmek için oku!
sadece din değil, hayattaki her şey hakkında yazılmış bu kitabı oku. mesela www.dr.com.tr

gerçekten ahlaklı olmayı iyi olmayı aklı ve mantığı merkeze koyuyorsun sonra -bence- dolaylı olarak kuran'ın eksik ve anlaşılmaz olduğunu iddia eden tefsirleri mealleri ve hacı hoca yorumlarını falan hayatından siliyorsun, mezhepleri falan da unutup hadislerin tümünü de sahih mahih demeden kenara koyuyorsun ve sadece kuran okuyorsun.

bence tekrar inanmak için bunları yapman lazım, hala daha olmuyorsa bilemiyorum altan.

Yapacak tek şey, bilinçli inanacaksınız ya da bu şüphe sizi imansız biri yapacak.

İslamın bir felsefesi var. Kur'an mealini ön yargısız baştan sona okuyun ve kararınızı verin. Kişiler eksik bilgilerle kafanızı daha çok karıştırabilir.


.

sorun nedir burada tam olarak? hiç bir neden olmaksızın kendine karşı ya da topluma karşı iyi, ahlaklı olmak çok mu zor veya ahlaksız olmak içip yanıp tutuşuyosun da inançlı olmak mı seni durduruyo? birileri çıkıp hayır bak sadece kuran oku dese ve ikna olsan ne olacak? ya da hepsinin insan ürünü olduğunu öğrensen inanarak geçirdiğin yılların telafisini yaşamının geri kalanında hiç kural tanımadan mı kapatmak mı isteyeceksin?

içinde yaşadığın toplumda bir şekilde etkileşimde bulunduğun insanların hayatına, haklarına saygılı olmak için, içinde Allah kelamı olduğu iddia edilen laflardan birinde erkeklere cennette göğüsleri yeni tomurcuklanmış kızların vaad edildiği bir kitabın hakikat olup olmamasına emin mi olman gerekiyor?

çağımızda artık tarih boyunca yaşanmış toplumsal olayların sonuçları yada yaşanmışlıkların insan hayatına getirdiği fayda zararların ne olduğunun bu zamana kadar kollektif biçimde toplandığı güncel medeni bilgiler neyi söylüyorsa ve medeni olmak neyi gerektiriyorsa onu yapmak ve onun yolunda olmaktan başka arayışın sebebi nedir? üzerinde binlerce muhalefet olan bilgilerin peşinden gitmek nedir??

bu sözde ikileme sebep olan ne varsa önümüzdeki yüzyılda ya da daha kısa bir süre içerisinde dünyadaki enformasyon kanalları şimdiki gibi kalırsa sadece sen değil dünya tarafından herkes tarafından anlaşılmış olacak.. sadece bu geçiş umarım mümkün olduğunca az acı ile ya da hiç bi insanın canı yanmadan olur.

demem o ki her ne yaparsan yap bu eylemlerinle bir başkasına bir zarar üzüntü vermediğin, hakkına girmediğin sürece kati suretle sen günahsızsındır. iman edilecek en büyük ve yeter öğreti de budur.

kinoa'yı haşlamadan yiyebilecek misin? ben olsam onun yerine yulaf ezmesi yaparım. üzerine süt dök, at mikrodalgaya iki dakika. üzerine de çilek, muz, bal, tarçın falan... on numara olur.

Süt, sindirim sistemini yoran bisey. Ayrıca kinoa ile bile birleşince toplamda 5 gr protein ancak vardır o karışımda. Ben olsam böyle başlamam güne.

Bana göre yetersiz. 5 gr protein ile güne başlamak çok zayıf kalır.

sorun kinoa'nın az oluşu mudur? kinoa miktarını mı çoğaltmalıyım? yapıcı öneriler bekliyorum :)

laktozsuz temiz sutu once mikrodalgada 600w-1dk isitip sonra icine keyfe keder yulaf koyup 30+30 sn mikrodalgada tutuyoruz, mis gibi kahvalti.

ustune biraz meyve-findikfistik, diyet yoksa bal recel, sahane cabuk kahvalti.

ben sadece kahve sigara ile gune baslardim. bi ameliyat sonrasi kahveyi iptal etmem ve kahvalti yapmayi ogrenmem gerekti. al sana en bomba kahvalti;
soya sutu ve protein musli (www.nutrishop.com.tr aynisi migroslarda satiliyor)
oglen acikmazsan kizmak yok.

Hayvan sömürüsüz ve zulumsüz bitkisel sütlerolabilir mesela.

Kinao çok fazla protein içermez. Besin değerlerine bakmadım ama 100 gramında 10 gram protein ya vardır ya yoktur, süt de esasında anabolik bir gıdadır ama sindirim olayları baya sıkıntılı laktoz nedeniyle. Problem yaratmayacaksa kullanabilirsin. Totalde çok besin değeri var mı dersen çok var diyemem ama poğaçadan nutellalı ekmekten her şekilde iyidir.

@redlinetheturk 'un tavsiyesi baya aklıma yattı. protein müsli hakkında düşünceleri olan var mı? ya da böylesi başka bir pratik kahvaltı öneren? smoothielere gireyim mi misal? soylent adlı bir icat da varmış son günlerde.

4-5 yumurtayı 1 bardak yulaf ile blenderda karıştır.(miktarları azaltabilir ya da ihtiyaca göre arttırabilirsin) üzerine az biraz tarçın. tavaya dök, üzerini ört. 5 dk bir taraf 2 dk arka tarafı pişir. soğusun önce sonra buzdolabına koy, yanına biraz peynir ekle. sabah sıcak çay ile ye. kral kahvaltı sana :) hem de proteini bol. haa ben soğuk sevmem dersen sabah yap dediklerimi 10 dk hazır olur zaten..

Kinoa'nın 15 dakikalık bir pişme süresi var. Puf kinoa bilmiyorum, belki vardır, amaranthın öyle bir versiyonu var mesela. Pişmemiş kinoa yenmez sonuç olarak. Eğer direkt karıştırıp tüketeyim diyorsanız chia var. Chia puding de oldukça popüler, bir ton tarif bulabilirsiniz.

izmir'deki için yazıyorum, evet yeniden numara alıyorsun. 1 gibi orda ol yoksa çok arkalara düşüyorsun epey bekletiyorlar. özetle senin gibi 1'de randevusu olan çok kişi var.

2014 corolla dizel
Bilgisayar verisi 6,6 litre.
Ama ne ekonomik kullanıyorum ne devirli sürüyorum ne de klima kapatıyorum.

şirket aracım: focus, dizel, manuel. 6lt/100km
kendi aracım: c4 picasso, dizel, otomatik yaklaşık 7lt

2008 corolla 7.9 şehiriçi ağırlıklı olmak üzere karma tüketim. azıcık abanırım gaza

2009 doblo dizel
6-7 lt arası oynuyor efendi sürerim. Abimin elinde 8.2 falan oluyor.

2001 clio. lpg'li ama ben lpg taktırmadan önceki benzinli halini söyleyeyim, 8,8 litre/100km. 40 litre benzin ile 450 km. yapar idim.

hyundai elantra dizel otomatik
7,7 litre/100 km
çoğu şehir içinde kullanıldı, şehirlerarası iyi gidiyor yarım depoyla 500 km gittim.

Ford Kuga Benzinli Otomatik
Şehir içi 13-14
Şehir dışı 9

2015 hyundai i10 1.2 otomatik, yol bilgisayarı en son 8.7 lt / 100 km gösteriyordu. çoğunlukla şehir içi kullanım.

2012 opel astra 1.3 dizel: 6.3 litre civarı. (izmir)

Bence burada hangi şehir olduğu da çok önemli onu belirtmemiş herkes.
Bir araba iç anadolunun dümdüz şehirlerinde az yakarken, trafiği bol istanbul ve dağ bayırı bol izmir gibi şehirlerde çok yakar.

2005 model peugeot 307 1,6 turbo dizel izmir şartları 6,0-6,5 civarı sakın kullanım ıle

Twingo 1.2 benzinli 2002

5.9

2013 polo 1.4 benzinli.
şehir içi:6.5,
şehir dışı:5,
uzun yolda 4.2 görmüşlüğüm var. (sakin kullanıyorum, arada klima açtığım doğrudur)

8.3 otomatik

wr250r yamaha
4.5 - 5lt.

2015 mercedes a180 benzin otomatik ortalama 8 civarı. eğer trafik sıkışıksa 9-10 oluyor

Dizel, şehir içinde bol tepe in çıklı yolda 4.6. Çevreyolunda havalimanına ise giderken geçen 3.5 ile gittim.

2011 punto evo 1.3 dizel. genelde devirli ve 130+ kullanırım, klima her daim açıktır. ortalama sarfiyat 6 lt/100 km

focus 2.0
13lt lpg tüketiyor.

weknowmemes.com

Tam her sey bitti derken yanimda huzurla uyuyan ogluma bakiyorum. Yasa be biraz daha gul biraz daha diyorum.

umudumuzu yitirmediğimizi nerden biliyorsun? umutlar yitebilir, yenisini yeşertebildiğin sürece bu bir döngü. dünya değişiyor, insanlar değişiyor, hayat değişiyor. ama kötüyü tatmadan iyinin değeri de bilinmiyor, bu da bir gerçek.

Çünkü siz kolaya kaçıyorsunuz. Direkt şahsınız için söylemiyorum ama ortalıkta böyle sürekli umudum yok, enerjim tükendi, her şeyim ters gidiyor, hayatın anlamı yok vesaire diyenlerin hikayelerini biraz dinlediğimde bu mağdur edebiyatıyla kendi tembelliklerini, amaçsızlıklarını, başarısızlıklarını örtmeye çalıştıklarını görüyorum. Tamamı böyle demiyorum elbette, ciddi travmalar yaşayan, gerçekten elinde olmadan şanssızlıkların ortasında kalmış bir sürü insan var ama çoğunluk benim gözlemlediğim şekilde kendi hayatlarına sahip çıkamayan, seçim ve kararlarının arkasında duramayan tipler. hayat gerçekten zorlayıcı ve yıpratıcı dönem dönem. Ama anlamsız mı, hayır asla. Kimsenin hayatı facebook veya dizilerde ki gibi mükemmel ve sorunsuz değil. İçeriği ve ölçeği farklı yığınla şeyle mücadele ediyor herkes. Çok klişe biliyorum ama yarısı dolu bardağın hangi tarafına tutunduğunuzla ilgili bu. Pollyana olmaya da gerek yok (bu da dengeli değil) , biraz sağlam durmak, rasyonel olmak, bütün çevresel faktörleri kontrol edemeyeceğini kabullenmek, sürekli ipekli kumaşlar peşinde koşmak yerine önce elinde ki kumaşla en iyi yaşam elbisesini nasıl yapacağına odaklanmak ve o elbiseyi giydikten sonra yeni kumaş elde etmeye çalışmak, yaşama dokunmak/hissetmek yeterli. Bu kadar idealize edilmemeli hayat, ilişkiler, başarı vesaire...

Eğer Allah'a inanıyorsan ama öyle herkes gibi değil gerçekten yürekten varlığına inanıyorsan, umutsuzluk diye birşey yaşamazsın. En zor anında bile elinden tutacak biri vardır çünkü. Seni sürekli koruyan,gözeten,seven.

Büyük resme bakıyorum, küçük mü deseydim acaba :)
(bkz: soluk mavi nokta)
(bkz: baraka)
(bkz: lıfe in a day)
(bkz: hayvanlardan tanrılara sapiens)
doğa tarihi müzeleri... seç beğen al, yardımcı araç o kadar çok ki.

Bilimsel, teknolojik gelişmeleri izliyorum. Çok heyecan verici şeyler oluyor, öyle böyle değil çok kallavi değişimlere gebeyiz. Bu konulardaki yorumları takip ediyorum. Hem aklımı politik yalanlarla, saçmalıklarla boğmayıp gerçeklere açmış oluyorum, hem en azından mental olarak geleceğe hazırlanma olanağı buluyorum. Öyle bir zaman yaşıyoruz ki gelecek nesiller bu zaman için "dönüm noktası" diyecekler, eminim. Kaçar mı?

Gönüllü çalışmalara katkıda bulunuyorum. İçine girmeden görmek zor biliyorum, ben de bu sonuçları bekleyerek girmedim çünkü. Gönüllü çalışmak meğer sadece vermek değilmiş, almak ve vermekmiş. Fiziksel ve ruhsal sağlığıma olumlu etkilerini hissediyordum, biraz da araştırınca gördüm ki iyilik yapmak serotonin üretimini arttırıyormuş. Hani şu mutluluk hormonu dediğimiz, psikiyatrlislerin depresyon gibi olgularda geri dönüşüm inhibitörlerini dayadığı hormon. Üstelik sadece kendimiz değil, çevremiz de olumlu etkileniyor. iyilik yapan ve durumu gören herkes aynı şekilde etkileniyor. Olumlu etki göle atılan taş gibi halka halka çoğalıyor. Müthiş bişey bu.

Olumsuz hiç bir şeyi içselleştirmiyorum. Bir konu canımı sıkıyorsa, bana ters geliyorsa "ah vah" etmiyorum, çözüm bekleyen problem onlar benim için. Çözebileceklerimi çözüyorum, çözüm yoluna gidenlere katkıda bulunmaya çalışıyorum, hemen çözülemeyecek olanları zamana bırakıyorum, hiç çözülmeyecek gibi olanları olduğu gibi kabul etmeye çalışıyorum. Büyük olasılık ben göremesem ileride çözülecek onlar da diyorum.
Şimdi biz fazlaca olumsuz habere, paylaşıma maruz kalıyoruz. İçinden sağlam çıkmak zor gerçekten. Kendini kaptırma olsılığı çok fazla. Kaptırmıycan. Algı yönetimi deniyor çoğunluğu kasti yapılıyor.
Geriye dönüp bakarsak görüyoruz aslında. Ben kendi deneyimlerimi yazayım. Bir zamanlar organ mafyası haberlerinden, fw larından geçilmiyordu. kimseden bişey almayın, yemeyin, güvenmeyin, aman dikkat, şöyle olmuş böyle olmuş haberleri doluydu. İnternete her girişimde bu yönde pekçok enformasyon alıyordum. kalıntıları hala böbrek.avi şeklinde var.
sonra gıda ve kanser konusu başladı. gdo, katkı maddeleri, kansorejen kimyasalların hayatımızın her noktasına girdiği... doldu taştı. bir gün yemek yapıyorum, biberi kestim çekirdeklerini ayıklayacağım, biberde bir tane bile çekirdek yok. elimdekileri bıraktığım gibi salona kaçtım. yemek yapmak istemedim. "ben çocuklarıma ne yediriyorum, beslensinler derken onları zehirliyor olabilir miyim" endişesi yıktı geçti. geçmedi aslında, sonra hastalandım.
çaresiz kalmak nasıl bişe o yıllarda bir kez daha yaşadım. kime güvenebilirdim ki. köylü desen bilinçli değil, ilacı basacak, her önüne gelen alabiliyor o ilaçları neticede. firmalar desen, ohoo, para için her şeyi yapabilirler. çaresiz evde sandık, kazan, saksı ne varsa terasa çıkardım, onlarca torba toprak taşıdım, günlerce bu iş nasıl yapılır araştırdım, doğal tohumlar bulup kendim yetiştirmeye başladım. terasta bu iş çok zor. arı yok bikere, nasıl verim alcan. arı çeken bitkiler bile ektim. her şeyi de ekemem, hani bunun buğdayı, mercimeği, şekeri, çayı.. sadece domates biber patlıcan yemiyoruz ki. böylece o işi de "yaşanmış bir macera olarak anılar hanesine yazıldı, öğrendiklerim yanıma kar kaldı" diyerek kapattım.

Sonra hastalandım demiştim ya; işte o hastalık benim için dönüm noktası gibi bişey oldu. aklımı başıma getirdi. çünkü bağışıklık sistemimizi öğrenmeme neden oldu. vücudumuz müthiş bir kimya fabrikası, sen ona zarar vermezsen o işini gayet güzel görüyor. yeter ki benim yaptığım gibi olumsuz düşüncelere gark olmak gibi aptal aptal işlerle dengesini kaçırma.
Hastalığım kanserdi, genetik olarak en üst düzeydeyiz, annem, babam ve birçok yakın akrabamı alan bir hastalık ve pataloji tümörümü "yüksek derece"yle onurlandırmış. 10 nımara 5 yıldız aday olarak ölümün kapısında buldum kendimi.
Beş yılı geçti, en tehlikeli dönemi atlattım. Tıbba göre riskim hala var, bana göre yok. Çünkü nasıl düşünmem gerektiğini öğrendim.

Maruz kaldığım olumsuz enformasyonlardan biri de Özgecan deyince hemen anlayacağınız tecavüz ve kadına şiddet. Üç kız annesi bir kadın olarak günlük yaşamdaki kararlarıma etki eden, yaşam kalitemi düşüren bir olgu bu. Biliyorum daha çok olumsuzluk var, trans kadının yakılması, adına iş kazaları denilen cinayetler, savaşlar, yalanlar dolanlar... say say bitmez. Çoğaldılar bir de. İstatistiki olarak çoğaldılar sadece kasti yapılan olumsuz algı operasyonu diyeceğimiz olgular değiller yani.
Öte yandan şu da bir gerçek; ben varsam benim gibiler de var ve biz hala çoğunluğuz. Hem de ezici şekilde çoğunluğuz. Artışın olması demek hepten öyle olduk demek değil.
Çünkü bizim defoult sistemimiz türkçesiyle fabrika ayarlarımız iyi. Bozmazsak, bozulmasına izin vermezsek yaşam enerjimizle gül gibi yaşar, hayatın, hiç bir şekilde geri döndüremeyeceğimiz en değerli şeyimizin zamanımızın kıymetini biliriz.
Mesela amigdala bizi korumak kollamak için orada. E sen bunu sürekli endişeye, korkuya umutsuzluğa maruz bırakırsan amigdala şiştikçe şişer. Sonra gelsin depresyonlar, bkb ları, şizofreniler bilmem neler. Ne gerek var?

Herkes haddini bilsin, vazifesini yapsın. Amigdala da öyle, hormonlar da öyle, duygular da öyle, algımızla bilip bilmeden oynayanlar da öyle, biz de öyle.
Şu minicik bedenimizle evrende bir toz tanesi bile değilken tüm yanlşların olmazların yükünü kaldırmaya çalışmak ne haddimize. O kadar kibirli olmayalım, kibir kötü bişe.

yazı uzun oldu, site serverinden de epeyce yer aldım. bu vesileyle site kurucusu ve emeği geçenlen herkese teşekkür etmek istiyorum. malum serotonin muadili işlevi çok büyük hizmet.
reklamları bu site için açık bırakın anacım.
bol iyiliklerle dolu günler hepimizle olsun.

Ben umutsuz yaşıyorum öyle daha güzel oluyor. Bir şeylerin olması için umut ettiğimde olmayınca hayal kırıklığına uğrayıp üzülüyorum çünkü. Şu an neredeyse hiçbir beklenti taşımıyorum. Böyle kafam daha rahat, yaşayıp gidiyorum işte.

ben yavaş yavaş kaybediyorum açıkçası, çok az vaktim kaldı gibi

Benim de inan oldu böyle bi dönemim. Yasama isteğim yok olmuştu tam manasıyla. Kendimi öldüremiyordum ama ölmek için yaşıyordum amacsizdim.anlamsız geliyordu dünya. Bi kitap almıştım hatta kemal sayar, "her şeyin bir anlamı var"Dı kitabın ismi.okumadım bile, sırf belki bu yarama ilaç olur diye aldım.. Zevk almıyordum hayattan. Ama inan geçici bi süreç bu. Bende 1,5 yıla yakın sÜrdü. 1,5 yılın sonunda mucize olmadı her şey tam manasıyla yoluna girmedi ama geçti bitti dağıldı o karabulutlar, dönem dönem iç huzursuzluğum oluyor. Ama biz insanız. Bunlar dönemsel şeyler. Hedefler koy kendine. Önce sallapati oluyor ama zamanla sen de alışıyorsun o fikirlere benimsiyorsun, başarmak istiyorsun. Kendin için yaşa, denize gir yüz, toprakla uğraş,kedilerin başını okşa. Zaman zaman yine sıkıntıların olaçak, mükemmel hayat yok ama inan her şey daha güzel olacak.

kablon kötüdür veya miadı dolmuştur. diğer bir ihtimal de güç (voltaj vs. her neyse) farkı olabilir.

@nrmnm kablo yeni hocam, ondan şüphelenip yenisini aldım gecenin bir yarısında.

şarj etmedi derken şarj etmez zaten sizin arabanız diğer arabanın aküsüyle çalışır araba çalıştıktan sonra akü şarj olmaya başlar. kabloyu bağladıktan sonra marşa bastınız mı ?

@gilbeys evet marş basmadı.

@portakal
ne olursa olsun çalışması lazımdı bilemedim şuan. çok araba çalıştırdım öyle, yolda tanımadığım birini görüp çalıştırdığımda çok oldu :) hiç rastlamadım öyle bir şeye mutlaka yanlış bir şey var.

@acemi yanlış kelime kullanmış olabilirim de yanlış anladığım yok hocam. taktık işte kontağı çevirdik marş basmadı. olay bu. iki farklı kablo denedik, neden çalışmadı bunu sorguluyorum. yol yardımın getirdiği çanta boyutundaki alet ile marş bastı.

kablo dandiktir. kalin kaliteli kablo lazim takviye icin.piyasada dandik mal cok. benzeri benim de basima gelmisti kablo iade etmistim hatta.

2001 honda civic bos aku
Eski bi lada samara ile takviye yapmistik olmustu
Lakin oyle degildir
Takviyeyi yaptik
Ladayi calistirdik gazladik baya 1-2 dk sonra marsa bastik almadi fiy fiy yapti

Bekledik gaz veriyoruz bu arada

5-10 dk zarfinda 2-3 sefer tekrar tekrar bekleyip denedim en son aldi
Hemen baglantiyida kesmedik biraz bekledik sonra araci stop etmeden 1-2 saat yol aldik.
Guvenemeyip akuyu yine degistirdik yine yolda kalmamak icin

reserved aynısını ben sorcaktım

evet gerekli. transit vize alacaksın

e tabii ki, "makedonya'ya geçicem" deyip yunanistan'ı gezmeyeceğinin garantisi mi var?

@cekilmis gayfe transit vize ücreti nedir? Nasıl başvurulur? Kapıda alınır mı? Bilginiz var mı?

aynı şengen alır gibi alacaksın vizeyi. fiyat da 60 eur olmalı. ama kesin bilgi için konsolosluğu arayabilirsiniz. transit vizede 48 saat ülkede bulunma hakkın var. yoksa çıkışta ceza uyguluyorlar.

yolla bakalım yardımcı olmaya çalışırım

@alaman cikolatasi
@giggs
@cokponcik

elinize sağlık teşekkürler :)

firefox'un hızlanması için onun da 64 bit olması lazım: wiki.mozilla-x86-64.com

yazılımlarında 64 bit olması gerekiyor sanırım. windows hızında bir değişme olur mu? write,read vs hızlarda.

olabilir, daha çok, yüksek işlem kapasitesine ihtiyaç duyulduğunda (video işleme gibi) hissedilir.

bi de 4 gb durumu var, aslında 32-bit sistemde kullanılabilir: en.wikipedia.org

firefox'un hiç 3gb ram kullandığını gördün mü ki 4gb kullanabileceği zaman hızlanacağını düşünüyorsun ?

ram öyle bişey değil abi. yeterli veya yetersizdir. hepsi bu.

senın ıcın degısen bişi olmaz panpa, 6g-8g ramle kullanacak olsan olurdu da. 3le 4 un arasında bi fark yok.

@serafettin birkaç gün önce 1 gb ram ve xp işletim sistemli bilgisayarımı 3 gb ram'e yükselttim. pdf dosyaları ve outlook vs gibi programlarda inanılmaz kasılmalar yaşarken şimdi problemsiz kullanıyorum.

e demek ki 1gb yetmiyormuş abi. :) şimdi 100gb'a çıkart. aynı işlemleri yaparken hiçbir şey değişmeyecek diyorum ben.

excele data olarak import et. delimited'ı seç, sonra space karakterine göre kolonla.. ilk iki kolonu sil. al sana mis gibi liste.

open office kullanıyorum ve kolonlamak nedir anlamadım. biraz açıklar mısın? find and replace ile daha kolay olur diye düşünüyordum?

notepad++ ile aç. shift+alt tuşlarına basılıyken aşağı ve sağ ok ile ya da fare ile başlangıç bitiş noktasını seçerek silebilirsin.

openoffice calc'a yapıştır. şimdi menüden Veri>Metinden Sütunlarayı takip et. açılan pencereden sabit genişliği seç. aşağıdaki cetvelden ayırma noktasını seç (50 first dates in başlangıcı) ve tamam de. ta taaaa.

tikleri eksik etmeyelim emeğe saygı.

dokuz eylül
ege
ekonomi
yaşar

ps: dokuz eylül iyidir ama çok kastırırlar tez aşamasında (tezsiz bile olsa proje adı altında tez hazırlarsın)

ekonomiyi tavsiye ederim

bunların hepsinde ikinci öğretim var mı?

farklı zamanlarda hepsinde oldu
son durumu bilmiyorum
tezsiz bölümlerin çoğu 2. öğretim olur zaten
ayrıca executive mba bölümleri olanlara da bakabilirsin

orjinal mi korsan mı?

xbox 360 derim, hem joysticklerinin rahatlığına alıştınmı zaten ps3'ünkü cücük gibi gelir. Kinect falan da düşünürsen ileride daha başarılı ps3 move'dan.

PS3 al, xboxun orjinal oyunları TR de yok

orjinal alacağım mediamarkt'tan. oyun fiyatları,grafikler ve kinect,move karşılaştırması açısından hangisi daha iyi?

@Kreuzberg Arkadaşım hiç mediamarkt'a gittin mi? Ya da Electroworld'e ? TR'de yok derken sanırım elektronik mağazalarını yok sayıyorsun. Üstelik "orijinal" oyun dışında bazı "yöntemlerle" torrent sayesinde arşiv yapılabilir. Lütfen bilmeden etmeden konuşmayalım "sadece yazmış olmak için" !

xbox uygundur. internet sonsuzdur.

@miown Bizim halkta bilip bilmeden konuşmak neden bu kadar moda ? Ben gerçekten anlamıyorum. "Deneyimlemeden" bir şeyi, sadece "denenmiş" olan ve "aşina" olunan ile yapılan çıkarımlar her zaman doğru olmuyor ne yazık ki!
Xbox Kinect Oyunları;
www.chip.com.tr
Xbox Kinect Star Wars;
www.youtube.com
Xbox Kinect çıkmış ve çıkacak oyunlar;
www.youtube.com

Not: Çocuklar ve kızlar ! için ideal Xbox Kinect Oyunu,
www.frmtr.com

Neymiş "öylesine" konuşmamak lazımmış.

xbox alırsan oyunları internetten indirip oynayabiliyorsun. ps3 oyunlarını orjinal almak durumdasın

@miown Duyuruyu "foruma" çevirmemek maksadıyla şahsım adına "son" açıklama;
Şimdi "bilip bilmeden konuşmak" ve "öylesine" konuşmamak lazım demenin ki sizin araştırmalarınızdan! sonra çıkmış oyunların olduğunu, yani elektronik mağazalarında ve bir kaç yerde daha xbox kinect görüp yorum yaptığınızı kabul ediyorsunuz. Bu bağlamda "edepten" "saygısızlıktan" bahsetmek saçma. Eleştiriye kapalı olmamak lazım. Siz "kardeşim boşver move kinect falan, eğer kız veya çocuk değilsen o oyunları zaten oynamazsın, ps3 al" gibi bir yorumu ne kadar, sizin tabirinizle "saldırgan" yapabiliyorsanız, ben de öyle yapıyorum yorumumu. Üstelik eğer "doğru ve güncel" bilgi içeriyorsa yazılanlar öyle olma "hakkı" da vardır.

xbox 360

kış dönemi her zaman iyidir. günler kısa olduğu için hele doğudaysan 4 ten sonra kararır hava iş güç biter. ot yolma derdi olmaz

kasım-aralık iyidir.
serin serin askerlik yaparsın.
yazın çok kavruluyor insan.

böyle bir hesap formül yok.ne çıkacağı belli olmaz.dedikodu olarak duyduğumuz,

nisan>ağustos>aralık olarak astek çıkma şansı sıralanıyor.

astek şansının en az olduğu dönem kış dönemidir. aynı zamanda popom buz tutsun dersen de tercih meselesi.

kış dönemi günlerin kısalığı vs. nedeniyle ağustos celbine göre daha avantajlı. havaın erken kararmasının etkisi büyük. ama benim gibi yozgat'ta yaparsan oranın olağanüstü soğuğu canından bezdirir. gece nöbetleri bir saate düşmesine rağmen daha onuncu dakikada donuyorum diye düşünmeye başlarsın. tamamen şans. benim arkadaşım aynı dönemde izmir'e gitti. haliyle soğuk faktörü etkili olmadı onda.

tabi ki aralık celbi. ısrarla aralık diyenlere üşüdükçe söveceksin ama iyi ki de aralıkta gitmişim diyeceksin bitince. sıcakta gitme içtimalarda yalan olursun. eğitimden, sıcaktan sürünürsün. aralıkta git hacım laf dinle. hem günler de kısa.

her ürünü göndermezler. normal posta kargosu ile 3 haftayı buluyor. dhl ile falan isterseniz 2 günde gelir. gümrüğe takılmazsa. ama o zamanda 200$ gözlüğe 50$ dhl kargosu ödersiniz (tahmini)
adresim kayıtlı olduğundan denedim:
Order Summary
Items: $209.95
Shipping & Handling: $39.99
Total Before Tax: $249.94
Estimated Tax To Be Collected:* $0.00
Order Total: $249.94

gönderen firmayı değiştirme gibi bir şansımız var mı?

ses kartının bu iş icin kendi yazılımı olması gerek. benim kullandıklarımda hep vardı

sitesinde böyle bir yazılım yok sanırım

Sesi kontrol edebilmeniz için Realtek HD Audio Yöneticisini kurcalayın, driver ile birlikte kuruluyordu yamulmuyorsam.

kaset calar mı var arabada cd calar mı?

cd çalar varsa arabada elektrikçiler, cihazın arka kısmında ek bir kablo çıkarıp mp3 çalar bağlanmasını sağlayabiliyorlar. yok kaset çalar varsa teknosa'da fln mp3 player takmak için kasetler var.10-20 tl arasında. kaseti takıyorsunuz, kasetten uzanan kabloyu da mp3 çalara takıyorsunuz, sorunsuz bir şekilde müziğinizi dinliyorsunuz.

cd çalar var...

Olmadı FM Transmitter var, çakmak gözüne takın, radyodan dinleyin:
www.teknosa.com

izmir'de yaşıyorum büyük şehirlerde pek performans alamayacağım söyleniyor doğru mu ayrıca ses kalitesi nasıl olur?

yapılabilir ama tecrüben yoksa kendin uğraşmak yerine hazır kitlerden al. Şehrin göbeğinde boş bant bulamazsın, gidip bir kanalın bandını işgal edersen de suç. Şikayet olursa seni neredeyse elleriyle koymuşlar kadar rahat bulurlar.

En temizi halk bandında çalışan bir fm verici kiti al.

izmir'de oturuyorum. amacım transmitter kavramının ve rf sinyallerinin kafamda daha net oturması. başka bir projeye mi yönlenmeliyim bilemiyorum.

açıkcası rf sinyallerin ve transmitter olaylarının pratik anlamda oturması için verici-alıcı yapmanın çok faydalı olacağını düşünmüyorum.
Fm verici devrenin misal internette devresini bulsak içinde bir sürü transistör, bilmem kaç tane R-L-C falan görürüz. Hangisi ne iş yapıyor, görevi ne tarzı bir devre analizi yapılması bence güç. Onları akışına bırakmak gerekiyor kanaatimce :)

Ama ne olur, pcb basma, devreyi proteus'dan veya başka programlardan çizme gibi pratik şeylerde tecrübe kazanırsın ki hoş olur.

Tam bilgim yok ancak MATLAB bu konuda yardımcı olabilir mi acaba? Help'i bir karıştırsan belki simülasyonlu receiver/transmitter'in input-output vs tarzı dalga biçimlerini gösteren programcıklar olabilir. Çok gayri-ihtiyari konuşuyorum ama "füze güdümü" olayını Help'e koyan adam muhtemelen yapmıştır onu da :)

İyi çalışmalar, kolay gelsin..

kafana göre fm bandında yayın yapamazsın. radyonun birine ya da başka bir data gönderilen frekansa enterfere yaparsın, yayının sarkar, BTK'nın kestirme araçları yerini koordinat bazında tespit eder ciddi uğraşırsın.
Bunun yerine madem RF'e meraklısın o vakit amatör telsizcilerle görüşmen, bu konudaki hobin veya kafandaki projeni icra etmende faydalı olur.
hem RF konusunda da ciddi deneyimli insanlarla tanışmış olmak işini kolaylaştırır.
ama şunu da sölemeden geçmiim, süper telsizin olabilir, 100W basacak transreciever'ın olur ama iyi anten yoksa tüm gücün sıfırdır.
süper antenin olur, dandik bir transreciever dahi olsa uzaklara sesini duyurabilir, uzakların sesini alabilirsin.
herşey antende bitiyor aslında ;)

izmir'de kurabileceğin kontaklar: ta3km (izmir trac şubesi)
İZMİR
Serdar GÜMÜŞ
İzmir İl Sivil Savunma Müdürlüğü Binası 1440 Sk. No:5 Doğanlar Mah.Bornova-İZMİR PK.68 35251 Konak-İZMİR
0532 3244363

ayrıca
www.ta3km.org

adresi de işini görebilir.

eheh. ikinci dünya savaşı'ndan sonra kendini iyiden iyiye belli eden amerikan hegemonyasına karşı bir duruşumuz olsun diyen ülkeler tercih etti bunu. sovyet rusya malum zaten, fransa da natonun askeri kanadından ayrılıp "biz de büyük ülkeyiz ama batı doğu anlamam, beni kategorize etme" deyip secam standardını seçti.

..diye biliyorum.

peki neden secam'da görüntü kötüdür?

ilk olarak secam ntsc'den daha kaliteli görüntü vermektedir. ikinci olarak ise böyle bir görsel farkı kimse söyleyemiyorken siz nasıl secam daha kötü görüntü veriyo diyebildiniz aklım almadı :S

secam, pal uyumlu tv'de kötü görüntü verir. yoksa normalde görüntü farkını gözle ayırt edemezsiniz. diye biliyorum...

(bkz: iriver) (bkz: cowon) (bkz: ipod touch)daha önce iriver kullandım çok memnundum.şu an i touch kullanıyorum.ses azlığı gibi bir sorun yok.aslında nano'da da olacağını sanmıyorum fakat apple ın kendinde gelen kulaklıkları çok rezil şeyler.istersen bir sennheiser kulaklık al.sorun ortadan kalkar sanırım

aynı hayal kırıklığını hepsinde yaşayacaksın.muhtemelen kulaklıkla ilgili bir problem yaşıyorsun.ohm'si yüksek ve driveri iyi her kulaklığın mp3 playerlardaki performansı rezalet olur. bide kulaklık amfisiyle dene..

ipod touch 3. nesil satıyım. 1 buçuk aydır kullanıyorum. 280 tl

iriver ne yazık ki satmıyor. cowon da yoktur. sony var sony'nin ses kalitesi nasıldır???

ben sennheiser kulak içi kulaklıkla son sese bile alamıyorum, çok ilginç...

sony alacagına gittigidiyordan yada sahibinden den bi ipod touch al ve sennheiser gibisinden bi kulaklık edin.ama nanoya taksan bile ii gider bence onceliğin elindeki player'ı değil kulaklığı değiştirmek olsun.boşuna para ezme.

Sorduğum Vodafone bayisi, piyasaya 5 ay sonra falan gireceğini ve kontratla aldığında 2500 TL civarı bir şeye gelebileceğini söyledi. Ama ayaküstü ve ciddi alıcı modu dışında yapılmış bir konuşmaydı. Sadece genel bir fikir verebilir. Umarım yardımcı olabimlişimdir...

bende 1900 tl civarı duymuştum. 2500 çok gerçekten.

mesaj girisi degil de mesaj cikisina imza ekleme ozelligi var, aslinda benzer bir ozellik. imza menusunden bakabilirsiniz

belirli bir bekleme suresi vardir (hatirladigim kadariyla 5 sn, cift tiklama ile alakali degil diye tahmin ediyorum. sag tarafta okurken 5 sn beklerseniz okundu gorunur. bu 5 sn'lik sureyi kisaltma sansiniz var menulerde.

1- signatures kısmından yapılıyor o.

2- ayarlarda vardı.

2. sorunu hallettim fakat 1. sorunda dedğiniz gibi mesajın başına ekleme yapamıyorum.ancak sonuna oluyor. mesaj başına sabit merhaba ekleyemiyor muyuz?

hehe, signature'dan sonra yazmaya başlarsanız signature başta sabitlenir :D

dediğiniz gibi olmuyor çünkü imza için başta bir boşluk bırakıyor. hem "merhaba" hem "görüşmek üzere" yazmak imkansızlaşıyor. böyle bir şeyin outlook gibi bir programda olmaması ilginç doğrusu...

the bat de var o dedigin template hazırlayabiliyorsun.

sanal kart, adı üstünde sanaldır. günlük limit belirlenir ve başka bir gün o kart kullanılmaz. sanal kartın harcamaları da üzerinden yaratıldığı esas kart tarafından karşılanır.

diye biliyorum.

esas kartta sanal kartın borcu gözükmüyor.

Garanti bankasının sanal kartını kullanıyorum bende. Sanal kart, esas kredi kartına bağlı. Harcama yapacağın zaman esas kartın limitinden düşüyor. Esas kredi kartının borcunu ödediğinde sanal kartınkini de ödemiş oluyorsun. Ayrıca bişey ödemedim şimdiye kadar. Bankaların uygulamalarının farklı olacağını pek düşünmesem de müşteri ilişkileri şeysini bi ara derim, kesin olsun..

şu an herkes farklı bir cevap vereceğim bende normal karta yatırırım yeterli olur diye düşünmüştüm ama ,sanal kartın bağlı olduğu esas karta bir dünya para yatırmama rağmen tutup müşteri hizmetlerinden arandım ve sanal kartınızın asgari ücretini ödememişsiniz dediler,sanal kart numaranı öğrenip borcunu bankamatik kartsız işlemlerden o numaraya yatırmalısın.Bu arada benim bankam cardfinans.

linki düzgün kopyalayamamışsın. movado satan neresi var bilmiyorum ama muhtemel mekanlar :

1) Forum bornova. Ünlü markaları satan bir yer var
2) Ata durağı'nda büyük bir saatçi var
3) Kıbrıs şehitlerinin tam ortasında ünlü markaları satan bir saatçi var
4) Bu sonradan aklıma geldi, konak piyer'de de olabilir.

www.movadoblog.com

konyalı saat satıyor. En azından mersin forum şubesi. bahsi geçen saati bende görmüştüm...

www.konyalisaat.com.tr

kız arkadaşım ve kendim için bakmıştım

www.konyalisaat.com.tr
www.konyalisaat.com.tr

oncelikle i-phone diye birsey yok, varsa da cin malidir o. ayrica ne amacla aldigini yazmamissin oyun mu oynayacaksin, sadece alo diyip mesaj mi yazacaksin, internete mi gireceksin vs.

asgari ücretin neredeyse üç kati

yazlışı çok mu önemli bilmiyorum ama apple iphone'u kasdetmiştim. oyun falan oynamıyacağım ama mp3player olarak da kullanmak istiyorum. nete falan girmek istiyorum...

iphone fotoğraf çekemiyor ve ön tarafında kamera yokmuş sanırım. bunlar kötü özellikleri diye duymuştum.

bır kere, ınternet paketı almazsanız iphone kullanmak sacma olur. eh, dagın basında bıle ınternet kullanmak hos oluyor. baglantını laptobuna aktarıp ınternete gırmek de guzel bısı. pek cok acıdan kolaylık saglıyor. herkesın dusuncesı farklı ama iphone var, bı de dıgerlerı.

ben de yeni telefon almak üzereyim. en büyük kıstasım maillerime efendi gibi ulaşıp yönetebilmemdi. külüstür blackberry'm öldü.

iphone mu blackberry mi savaşını iphone kazandı.

insanlara çok basit gelebilir belki ama, uygulamalarından birisi yer-yurt tespit ediyor, kocamda da var iphone ve ben zırt fırt kaybolan (yaya, taksiyle, herhangi bir semtte) bir insanım..o da, bana (ya da taksi şoförüne) uzaktan müdahale edebileceğini gördü--denedik hatta. dengeleri neredeyse kendi başına bu uygulama değiştirdi. mutlaka birilerine komik gelebilir--ama bir gün benle kaybolun bakalım nasıl oluyor. neyse--umarım faydam dokunmuştur.

"biri hata yapsın da hemen ezelim" diye geziyor insanlar resmen, amaç sanki soru cevaplamak değil. sanki neyi kastettiği anlaşılmıyor ya da dünyanın en büyük hatasını yapmış da hemen ukala ukala laf çarpıtmalar, neyse.

iphone'u gördüğüm kadarıyla muadillerinden ayıran çok başarılı olan dokunmatik ekranı. telefonla hemen bütünleşiliyor. önceden kullandığım lg prada'dan sonra iphone'un dokunmatik ekranı müthiş gelmişti bana.

bunun dışında estetik, arayüz çok güzel. piyasada daha iyi özelliklerde pek çok telefon eminim ki vardır ama bunun kullanım rahatlığına erişirler mi bilmem.

hava atmak için alınan bir telefon olduğuna katılmıyorum, ciddi ciddi şu an neredeyse herkesin elinde iphone var, yani hiçbir seçkinliği yok. ama insan kullanırken keyif alıyor, her şey nesnel özellikler ya da kağıt üzerindeki veriler değil kullanırken keyif alınan bir ürün olması çok önemli.

fotoğraf çekiyor ama çok iyi değil. 3mp'lik flaşsız vasat bir kamerası var.

cedilla, haklısın. navigasyon/harita özelliği mükemmel bişi. gideceğin yerı bılmıyorsan muthıs yardımcı.

geçen gün teknosa'ya gittim satıcı kadın (bilmiyorum kendi ürünü olduğundan mıdır) samsung'un yeni çıkardığı ürünün wave sanırım iphone'dan daha ii olduğunu iddia etti. samsungları genel olarak şarjı az giden ve ses çıkışları rezalet olan bir ürün olarak biliyorum ama?

içinde android işletim sistemi bulunduran telefonların markaları neler?? ii modeller hangileri ???

bütçe sıkıntın yoksa hiç düşünme iphone al.

direk HTC al iphone bile altyapisini bunlardan çaldı.

www.htc.com

ben daha yeni android lg gw620 aldım teknosadan. ne derece doğru bilmiyorum ama türkiyede android markete izin verilen tek telefon buymuş dediklerine göre.
onun haricinde turkcellin android samsung kampanyası vardı. orda da gerçekten yazıyordu, android markete trde izin verilmemektedir bu bizimle ilgili değildir vs diye. ama sanırım yine de bi şekilde giriliyor.

bir de türkiyede satılmayan ama gittigidiyor, dogubank vb yerlerde bulunabilecek htc nexus one ve motorola milestone var benim bunu almadan önce almaya karar verdiğim telefonlar olarak.

ben riske atmak istemedim, gittim teknosadan garantili marantili, turkcelle de bel bağlamadan bunu aldım. daha çok yeni ama kullandıgım kadarıyla memnunum.

android market'e kimileri izin veriliyor diyor nette bilen bir arkadaş varsa buraya olayın doğrusu yazarsa sevinirim...

Öğrenci misin?

hayır.

garanti bonus bende bun kullanıyorum. alternatifler
kartfinans
akses

maximum kart nasıl?birçok firma fazla tksit yapıyor diye duymuştum...

ters cevap ama:

şart diyilse almanızı önermem. o kartların avantajı müşteriye diyil bankaya, öyle olmasa satmak için kapı kapı, telefon telefon uğraşmazlardı.

bu sistemde kredi kartı kullanmak daha mantıklı. eğer sistemi komple değiştirmeyecekseniz kullanınız. yok ben protesto ediyorum efendim! derseniz de o size kalmış. zorluklarına katlanıp, gruplaşmakta özgürsünüz. bence bonus iyi.

bonus güzeldir ama garanti'yle uğraşması zor. yapı kredi worldcard diyorum.

elimde cardfinans üniversite kartı var. yıllık ücret falan almıyordu. ama nereye gitsem yok o karta sadece 3 taksit falan diyorlar bende sinirlendim ve yeni bir kredi kartı almaya kadar verdim. öyle bir talimatı sözleşmeye koydurabilir miyim???

worldcard ta taksit (en az 6) yapmayan yer görmedim şu ahir ömrümde. evet...

konuş :)
kaydet dinle.
kendine bir konu belirle. mesela hayvanlar alemi. başlat anlatmaya, şu hayvandan korkarım, bu hayvanı severim. bilebildiğin en detaylı sözleri kullan. mesela deniz canlılarından yunusu severim çünkü memelidir onlar balık değil. bak mesela bu lafta bile bi sürü kelime ve bağlaç var. önceden bi hazırlık yapmadan böyle konuşmalar yap, bunları kaydet imkanın varsa. sonra da aç dinle. o gün neler yaptığını anlat, ne yediğini anlat. konu basit olsun, anlatım detaylı. :) ingilizce düzeyini, mülakatın içeriğini de yazarsan daha detaylı cevaplar gelebilir.

bu kadar kısa sürede herhalde en yüksek fayda tell me more ve 1 adet mikrofon ile sağlanır.

o mulakata girmis birisini bulabilirsen sugar olur.

bulmazsan, sana sorulabilecek sorulari tahmin etmeye calis. bunlara verecegin cevaplari kagida yaz. ingilizcesine guvendigin birisine goster ve bi hata olmamasina dikkat et.

mesela mulakatta su soru cok beyliktir: bize kendinizden bahseder misiniz biraz?

bunu bi kere en ufak gak guk demeden sular seller gibi anlatabilmen lazim. bu da, onceden yazip tekrar ederek olur. ezberle demiyorum cunku ezberlemis oldugun da anlasilir. ama boyle beylik bir soruda buyuk bir gramer veya kelime hatasi yapmamalisin.

mulakati yapacak kisi Amerikali ya da Ingiliz mi? Yoksa Turk mu? Bu niye onemli? Cunku Turkse muhtemelen onun Ingilizcesini anlama problemin olmayacak. Ama diyelim karsina bi Iskoc adam geldi, aksan sana yabanci. O zaman zorlanabilirsin. Dolayisiyla, eger mulakati yapacak kisi yabanciysa, speaking'den baska bi de listening comprehension'a da calisman lazim. Bunu da YouTube'dan bol bol gavurca seyler seyrederek yapabilirsin.

Sonra pratik yapmak cok onemli. Eger sana boyle bir iyilik yapabilecek birisini bulabilirsen tam super olur. Yani iyi Ingilizce bilen bir tanidigin seni alacak karsisina ve Can you tell me about yourself? den baslayacak sormaya. Sen orada canli olarak, nerelerde sicma ihtimalin oldugunu goreceksin. Aynen karatahta basinda ogrenmek gibi yani. O tanidigina yanlis yapa yapa, yanlis yapmamayi veya ufak tefek yanlislari hemen toparlayabilme becerisini ogreneceksin. Bu provalar muhim. Seni mulakata asil bunlar hazirlar. Yani kendi sesini kaydedip dinlemek iyi guzel de, sen yapmakta oldugun yanlisin farkinda degilsen ne olacak? Kendi kendini banttan dinleyip, "O oyle denmez evladim" mi diyeceksin?
Yalniz kaldiginda da ayna karsisinda da calis, sesli kitap da oku. Duyuruda buralarda bi yerde film izlemeyle ilgili soru vardi. Vaktin olursa iNGiLiZCE alt yazili iNGiLiZCE konusmali film izle DVD'den. Insanlar nasil cumleler kuruyorlar. Neyi nasil soyluyorlar, bunlara dikkat et.

Bi de, korkma!

Yapabilirsin. Hic kimse anasinin karninda ogrenmedi.

mülakatı yapacak kişi italyan. dinlemede sorunum yok zaten yüzde yüz ingilizce olan bir bölümden mezunum. ve senelerdir dizidir, filmdir seyrediyorum. tek sorun speaking :(

italyansa hiç korkmayın hocam, büyük ihtimal daha kötüdür ingilizcesi sizden :) yalnız konuşmasını anlayabilmek için italyan aksanına aşinalık kazanmak gerekebilir. tabii ki karşıdakinin de ana dili olunca düzgün telaffuz ve vurgudan çok anlaşılır ve tane tane konuşmak önem kazanıyor. kasıcı kelimeler kullanmadan basit ve sade kelimelerle derdinizi anlatmanız önemli. başvurduğunuz işin amerika, ingiltere ile temas gerektiren yurtdışı temsilcilik gibi bir iş olmadığını var sayarak yazıyorum.

bol bol akademik speaking kayıdı dinle, bol bol ingilizce kitap makale oku bir de şunu aklından çıkarma, konuşurkene sakın türkçe düşünüp ingilizceye çevirmeye kalkma.