yarım altın 160 170 lira civarıdır, çeyrek ise 80 90lira civarı...
bence çeyrek yeter.

tek kişi gitsem zaten çeyrek takacaktım da iki kişi olunca hala içime sinmiyor. kişi başı bir çeyrek altın diye yazılı olmayan bir kural vardır sanki ne bileyim?

ya zaten artık altınlar eskisi gibi gelinin ustune takılmıyor, bir başkasının tasıdıgı bir torbaya vs atılıyor. çok samimi değilsen hiç gerek yok boşver.. çeyrek tak.

hmmm bendeki 50 kr. dan biraz küçük. Yarım olduğundan emin gibiydim zaten öye o zaman.

altını bozdurup, ikinizde 50 lira takın o zaman. illa altın mı takmanız gerekiyor.

bozdurun denmıs de, boyle olaylarda altın daha sık olur. para biraz son dakka seysı gibi.

elimdeki yarımmış bu arada

internette bulduğuma göre;
çeyrek: 18mm
yarım: 22mm

kesinlikle çeyrek tak. zaten o yemeğin maliyeti en fazla kişi başı 40 olur. ki liseden beri çok görüşmediğin bir arkadaşın seni yemekli düğüne çağırıyorsa 30 bile diyebiliriz. velhasıl senin yerinde olsam hiç altına bulaşmaz 50 lirayı konduruverirdim.

goldaş ın filan gram atınları var böyle tabaka gibi nazar boncuklu kutulu mutulu bu düğünler vs için özel yapılmış. çeyrekten daha ucuz 40 -50 tl gilan 1 gram altın işte. onu takın , samimi olmayanlar öyle yapıyor. bir de zaten ne taksan hatırlamayacak, rahat ol.

tartışmasız çeyrek takman lazım.

büyük bi ihtimalle kişiye gelecek yarım altın sayısı en fazl 7-8 olur.
(ortalama maddi düzeye sahip bir çevreye sahip ise)

para takılmıyor artık bircok düğünde..aman dikkat.

masraf yapmaya gerek yok bence. liseden beri 5-6 kere gorustuysen siktiret. ben kuzenimle kardes gibi buyudugum icin kendisine dugununde "cay parasi"ni keserek 19 milyon 700 bin takmistim. 15 milyonu ustune takip 4 milyon 700 bin lirayi da cebine koymustum.

sizin boyle bir samimiyetiniz olmadigi icin takin ceyregi gitsin. gitmeden herhangi bir kuyumcudan bozdurabilirsiniz. gecen senenin altinini alirsaniz 1-2 lira da ucuza gelir.

iki kişi yarım altın kuralı eskidendi. altın çok pahalılandı son birkaç yılda. artık çeyrek...

ustune adinizi da yazin altinin.

kafein içeren enerji içecekleri olabilir, en basitinden suda eriyen vitamin olabilir, bir de kafein tableti gibi bir şeyler duymuştum ama Türkiye'de var mı bilmiyorum.

sabahları 15dk lık bir egzersiz işe yarayabilir. dumble falan demiyorum, genç yaştasın, yarardan çok zararı olmasın sonra

kahvaltıdan sonra bı bardak redbulu kafaya dik hızlı bi şekilde siksn uyuklamazsın artık.

kahveyi yeni biraktiysan ayilamama hali normaldir. yakinda gecer.

doğadan active diye bir olay var ben denemedim ama deneyen bi arkadaş memnun kalmıştı

sabah yenilen elma, kahveden daha ayiltici oluyormus.

(bkz: elma )

powerade! kendim denedim, biliyorum. ama bu gibi şeylerin fazla kullanımı zararlıdır.
bu powerade hiç tahmin etmezken bana 4 gün günde 2şer 3er saat uykuyla gün boyu araba kullanmamda fayda etti bu arada.

yerba mate çayı. ama zayıflatıyor da galiba bi taraftan genellikle o amaçla içiyolar.

Labyrinthe'nin verdiği cevabı ben de tekrarlamak istiyorum

(bkz: elma)

trene sogutlucesme'den bin?

kasma söğütlüçeşmeden bin, .rahat rahat otur sigaranı bile içerisin..

diğer durakları geçtim, yürüsen bile en en fazla yarım saatte haydarpaşada olursun.

aman hocam, gideceğin tren ekispiresse bir ihtimal söğütlüeşmede durmayabilir. arkadaşların da dediği gibi, yürüyerek en fazla 20 dakika haydarpaşa. ama treni check et, söğütlüçeşme'de duruyorsa hiç kasma, 5 dakikaya orada olursun:D

23:30'da ankara'ya kalkan tren fatih ekspresi'dir. fatih ekspresi de haydarpaşa'dan sonra söğütlüçeşme'de duruyor.

etcdd.tcdd.gov.tr

yine de işinizi garantiya almak isterseniz kadıköy sahilinden haydarpaşa'ya yürümek 5-10 dakika. staddan sahile yürümek de 15-20 dakika olsa taş çatlasın yarım saate yürüyerek haydarpaşa'ya varırsınız.

Ekspress geyikleri çok kısa sürdü... Metrobüs yüzünden birçok kişi Söğütlüçeşme istasyonunu tercih ediyor. Bindiğim bütün trenler Söğütlüçeşme'de duruyor. (Eskişehir, Başkent, Cumhuriyet, Sakarya).

Rahat olun yani... Stadın yanında istasyon varken koşturmayın boş yere.

abartıyım staddan banliyo trenine bin BOSTANCI da in,orda butun trenler durmak zorunda zaten ordan binersin rahat rahat.

hocasız kendiniz denediniz mi araç kullanmayı? Sürüş eğitiminde süre sizinle alakalıdır. Önemli olan unsur sıkışık trafikte dur kalklarda panik yapmamak, kontrolü elden bırakmaktır.Park olayını sürüş dersinde çok öğrenemezsiniz çünkü araç park etmek kullandıkça kazanılan bir yetenektir. Aracın manevra kabiliyetine alıştıkça rahatça park eder hale gelirsiniz. Ama park konusunda da mutlaka tecrübe edin birkaç kez sonrasında şirketiniz araç verirse onunla alıştırma yapabilirsiniz.
Uzun yol, otoban gibi noktalarda sürüş kabiliyeti çoğunlukla şehir içine nazaran daha az faaliyet gerektirir çünkü sürekli manevra yapmaz, vites değiştirmezsiniz, mutlaka ve mutlaka bayır yukarı araç kaldırma, bayır aşağı durumunda geri gitme gibi noktalara da çalışın. Ani frenleme, geri gelme gibi durumları da deneyin.
belki bir iki saat daha ders almanız sizin içi faydalı olabilir.

ehliyet kursunda ki hocam,5 sene boyunca sürekli araba kullanırsanız bir nebze artık kullanmada başarılı olursunuz demişti. Ben onun yalancısıyım sadece aktarmak istedim :))

annem direksiyon hocası. ama o da hiç park etmeyi öğretmiyor. sizin bu konuda bir talebiniz var mı hocanıza? ayrıca otobana çıkmak sizin için en kolayı olacaktır, otobana çıkartırsa sizi bu sefer de neden buraya çıktım, zaten basitmiş, kazıklanmayayım demeyin:D
sizin için en temizi eğer direksiyona artık alıştım diyorsanız, hocanızdan park dersi talep etmeniz. ama unutmayın ki direksiyon hocaları aslında bir eğitimden geçmiyor. yani size vereceği park bilgisi kendi park bilgisi olabilir ve tatmin edici olmayabilir. bu konuda sizin gözlemleriniz önemli, arabanızla olan deneyiminiz önemli. mesela 2 sene şirket aracı olarak kullandığım ex aracımı giremez denilen yere sokarım, ama başka bir araç olsa çuvallarım. bu konuda mikrofon sizde olacaktır. haydi kızlar park etmeye!

her gece çıkıp kullanacaksınız, bulduğunuz her boşluğa park edip pratik yapacaksınız. başka türlü olmaz.

her gün akan trafiğe çıkıp tek başınıza sürmeye çalışın yokuşlarda durun kalkmaya çalışın tabi manuel vitesli araba kullanıyorsanız, ki asla otomatik araba ile sakın araba öğrenmeye başlamayın. yokuşlarda eğer zorlanmadan kalkıyorsanız araba kullanmayı bi nebze öğrenmişsinizdir demektir eğer yokuşta kalkamıyorsan çok çalışman gerekir, trafikte sakin olun sağ sol aynaları devamlı kullanın bence artık bi direksiyon hocasına gerek kalmadan kendiniz devamlı trafikte kullanarak öğrenebilirsiniz

baslat-run-regedit

regedit degil evet msconfig, sori dude.

programın özellikler ya da ingilizceyse preferences kısmında bilgisayar açıldığında programı otomatik olarak başlat seçenekleri olur bir çoğunda.

dur üzerine ben de bi soru sorim yeri gelmişken. biliyorum bu başlatmama olayını, ama vista da yapınca altta simge çıkıyo, işte vista bazı programları engelledi falan diye. o da çıkmasın istiyorum ben, onu nası yaparız?

o sekmeye tıklayıp çekersen öyle oluyor. yeni pencereye taşımış oluyosun. yani yaptığın şey açık iki sekmeden birine tıklayıp aşşağıya doğru oynatmak.

harika, çok teşekkürler. peki bunun tam tersi de bir yol var mı? yani pencereleri birleştirip ayrı sekmeler haline getirebilir miyim?

tabiki var 2. penceredeki sekmeyi tutup almak istediğiniz sekmelerin yanına getiriyorsunuz. orada zaten işaret çıkıyor. bıraktığınızda tek pencerede toplanmış oluyorlar.

yanlışlıkla ctrl'ye basıp mouseyi herhangi bir link benzerine dıhlarsanız yeni sekmede açılır, şahane olur!

haa ayrıca yanlışlıkla şift'e(shift) basılı tutup yaparsanız da yeni pencerede açılıyormuş, şimdi denedim oldu:D

şehir ve semt belirtirseniz daha kolay olur

o iş zor. ama esbpldeki arkadaşlarla bağlantıya geçerseniz yardımcı olabilirler. calibra mesela.

(bkz: MP3 Cutter Plus) çok memnunum. bazılarında 1 saniye falan kayma oluyor ya da başlangıcında 1 saniye geç başlıyor. bu poroğram şohane!

merter'de sportix magazası var. onun 50 metre gerisinde adidas outlet var, oradan 15 dakika araba ile gidilen bir olivium outlet center var.

dediğin gibi metroda var.ayrıca adidas için outletlere bak.örneğin güneşlide,212 alışveriş merkezinde adidas outletleri var.

kadıköy'de rıhtım'dan boğaya doğru çıkarken otobüs durakları var ya, arkasında kuru kahfeci falan var ya? işte orada ney sporttu, adını çıkaramadığım bir yer var. 2 katlı. ama 2. katına çıkarken ufacık bir merdivenden çıkıyorsun. işte orada üst katta kısıtlı sayıda ayakkabılar var(ve bir çoğu büyük numara). konvers alacaksam oradan alıyorum. adidas halısaha akkapımı yarı fiyatına, adidas pasketbol akkapımı keza yarı fiyatına, ve tekrar diğer 2 halısaha ve basketbol akkalarımı da yine yarı fiyatına aldıydım oradan. büyük numara giyenler için bulunmaz nimet. ama dediğim gibi, mekanın adını unuttum gitti. 3 tane ayakkapçı var zaten orada. en kahfecinin yanındakine gir, üste çık. senin bir ihtiyacın olmazsa diğer duyuru okuyucularına bir faidemiz dokunsun!

@outlawrider
hocam nerede orasi tam olarak? orada 2 3 dukkan var ama iki katlisi yok diye biliyorum...

bahsedilen yerin adı aktaç spor

e bahsedilen yer aktac spor sa orasi oyle ucuz falan degil yane. piyasadaki bi adidas ne kadarsa orada da o kadar aktac ta fiyatlar.

tamam işte, aktaç spor. ama üst katı benim dediğim. kasanın sağından çık yukarı, cennetti orası:D

Ak-Taç da seri sonu yukardaki mağazaya taşındı caminin ordan boğaya çıkarken genç-tekinin sokağıda indirimli ürünleri orda bulabilirsin onun dışında sezon ürünleri her yerde hemen hemen aynıdır.Artık converse yok sadece adidas ve nike satılıyor.Eğer pazar günü gelirseniz yardımcı olurum:)

ilişiğin kesilince bir yıl tecil imkanın var sanırım.

başvuru süresi geçmediyse öss'ye başvurup açıköğretime girip erteletebilirsiniz 2012ye kadar sanırım.

össye başvurmana gerek yok diye biliyorum. ösymden halledecen ya da açıköğretim merkezinden. şu an hazır okuyorken hemen git, sınavsız kayıt olabiliyorsun. 2 yıllıksa 2 yıllığa, 4 yıllıksa 4 yıllığa kayıt direkt olarak sınavsız. bu fırsatı kaçırmayın!!!

azami öğrenim süresi sonrası kaydolunan aöf askerlik tecil hakkı sağlamaz.

ek sınavlardan kaçtane kaldı ki veremediğin? şu yüzden diyorum: seni aramayacaklar, ama denk gelirlerse alırlar askere. o dönemde bir şekilde 4 yıllık mezunu olmaya bak. ama gireceğin 4 yıllık artık askerliğini tecil ettirmeyecek.

@plainwalker: şubat 2010'da başlıyor öss başvurusu, o zamana kadar tutup götürebilirler belki.

@outlawrider: sınavsız kayıdın başvuru tarihi bu ayın 26'sında başlıyor, başvuru için de halihazırda üni. öğrencisi olman lazım, bu dönem için fakülteden öğrenci olduğuna dair belge istiyorlar. ben de ilişiğim kesileceği için alamayacağım.

@karapolisnas: vaziyet feci, sınavlara giremedim, rapor da kabul edilmedi vs. yani her halükarda kesilecek ilişiğim.

bu arada, daha önce de şu duyuruyu açmıştım: (git: 101732)

sen her ihtimale karşı aöf işletme 2. üniversite olarak kaydını yaptır. sonra çat diye askere alırlarsa çok yanarsın.

www2.warwick.ac.uk

google a "discussion essay sample" yazınca buna benzer şeyler çıktı.

swot analizi diye aratsan?
swot:
strenght, weakness, opportunities, threats

pro's & con's
da işine yarayabilir,
google'da ararsan.

yaramayabilir de
ne bilem ben.

Notadan ziyade tab olur dersen www.911tabs.com

imslp.org

valla ben de böyle birşey yazacaktım, iyi yazmışsınız, ihtiyaç:D

İsmi müzikfakültesi olan bir site var.üye olduktan sonra üyeliği aktifleştirmek için 20 mesaj atıyorsunuz ve sonra nota arşivinden dilediğiniz şekilde yararlanabilirsiniz...

www.jazzpla.net bu sitede baya caz standardı var.
google'dan real book diye aratırsan baya bişey bulabilirsin jazzla ilgili.

- 1 dakikadan sonraki her konuşulan dakikaya 5 kısa mesaj bedava..

- gün içinde atılan 10 kısa mesajdan sonra 5 dakika konuşma bedava..

ha bir de bu bedavalar 1 ay içinde elimizden alınmayacak. öğrenci adama biriktirmenin ne kadar güzel bir şey olduğu tekrar hatırlatılacak..

turkcell'i satin alirsa gecerim ben. o sebeke altyapisini kurmak kolay degil.

özellikle üniversite gençliğine hitap edecekse şöyle bir şey olabilir;
şimdi çoğu öğrencinin kredi kartı yok ama faturaları babaları tarafından ödenen telefonları var.
gsm operatörü firmalarla anlaşıp gençlere taksitle alış veriş yapma imkanı sunacak. ve taksitleride cep telefonu faturalarına aylık yansıtacak
nasıl?
tabi bunun bir çok teferruatı olur ona girmiyorum.

- yaz / kis tatilleri
- partiler
- konserler
- bilimum bedava gadget
- "fish card" tarzi 'hayatinin odulunu' alabilecegin "redbull yarislari" formatinda yarismalar
- calculus'tan AA

al sana yarışma kazandıracak fikir;
belli bir miktara kadar(mesela 100 lira) telefon faturası ödenmeyecek. bu bedel gençlerin hesabına öğrenim kredisi gibi yazılacak. 4 yılın sonunda bu bedel gençlerden fitil fitl alınacak. tabi bu kısım daha yumuşak ve çekici olmalı:D
ayrıca bu bedeli verenler de birbirleriyle bedava konuşacak. haa işi daha da dallandırıp budaklandırırsak; o kişilere birer de kredi kartı edindirip, şahane sanılan indirimler yapılacak. ve yine ayrıca bu krediyi kullanmayı cazip kılmak için cüzi miktarlara dandik yaz kampları düzenlenebilir(mesela istanbul üniversitesi'nin yaz kampı ayarı). böylece gençlerin hem bu tarifeden karlı çıktıkları düşündürülecek, hem de düşünmeseler bile ortam için geçecekler. nasıl?
+rep!

''kontör yüklemezsen hattını kapatırız'' demeyene.

kotasız ve makul fiyartlı internet.

turkcell'in "1200dk konuşma 35tl" gibi olmasa da, ona benzer güzellikte bir kampanya düzenlesinler anında geçerim.

neredeyse beleş konuşturup mesajlaştırsın. gibi gösterip kazığı soksun. mühim olan his yani. gsm şirketini sömürüyor gibi hissedeyim ama o beni sömürsün mühim değil.

Öğrenci milleti beleşçiliğe (ki bu beleş kelimesini de sevmem) bayılır. Onları etkilemenin en güzel yolu yiyip içirmek, giyindirmek, gezdirmek, eline teknolojik alet edevat vermektir. Bunu başaran bir operatör oldu. Sıra iletişim bedellerine geldi. Bence üniversitelerin bedava laptop vermesi gibi her öğrenciye son teknoloji telefonlar ve tarifesi ağır gelmeyen hatlar dağıtılabilir. Böylece bağlılık artar, farklılık azalır. Burada bir şey sorun olabilir:

Şekilcilik ve cinsellik olmazsa olmazlardan. Gençler hep farklılıklarıyla ön planda olmak isterler. Bu farklılıklar büyük oranda arkadaş gruplarında çekişmeye neden olur. Operatörlerin rekabeti gibi. Kapsamı fazla genişletilmediği sürece arkadaşlar arasındaki rekabet ile operatörlerin rekabeti birbirlerinin içine olimpiyat halkaları gibi girebilir. Çok komik şeyler olabilir.

Düşünün mesela bir arkadaşlık sitesine sadece bir operatörün şebekesi aracılığıyla girilebilse neler olur neler :) Küçük bir tekelleşme gibi...

zırt pırt spam atmazsa geçerim. sırf onun için avea'dan turkcell'e geçmeyi düşünüyorum.

rihanna - disturbia

eski ev arkadaşınıza ulaşabileceğiniz kimse yok mu, tanıyan, bilen, adres telefon ne bileyim artık facebookta falan damı yok bu arkadaş.

erika - i don't know gibi geldi bana :D bende bu şarkıyı baya zor bulmuştum :D

www.youtube.com

J. Geils Band - Centerfold ?

pink - so what

maaalesef ulaşamıyorum ulaşsam taktığı kira paralarını da tahsil edicem ama !!!

şarkının bir bolumunde bass sonrası annovyu vaaaa(yazıldığı gibi söyleniyor ) die bir kısım var belki bu yardımcı olur

şunun arka planında çalan mı?
www.youtube.com

ince sese takılmayın arkadaşlar =)

kristin hild - my man
www.myspace.com
benden bu kadar..

biraz mırıldanıp upload etsen...

yahu konser demişin, bilet demişin, ip ucu versene heyhat! eski bir şarkı mıydı acep?

ip ucum olsa bulurdum zaten elimizde olan bu kadar upload kısmına gelınce mırıldanmak gelmemıstı aklıma olabılır ılk fırsatta yapıcam

mariah carey busta rhymes - i know what you want

www.youtube.com

şarkıyı biraz tarif edebilirsin bence. mesela hareketli mi, slow mu?

bildiğimiz hangi şarkılara benziyor?

mfö' den diday diday day olabilir mi?

hush-deep purple???

jenifer lopez tarsında bir sesi vardı sanırım şarkı da onun şarkıları formatındaydı sanırım

mirildanip upload edecektin hani? daha kolay olurdu oyle..

beth orton'un wild world coverı mı yoksa?

Alanis Morisette-İronic

hocam dıle benden ne dılersen =)

yeni sürümüyse hiç bir şeyi doğru değil ki çevirip girsin içeri!

benim başıma geldi böyle bir olay,
hiçbir uyarı da vermiyor. direkt kapatıyordu msni.

Aradım taradım sonunda bilgisayarda Nvidia firewall diye bir program buldum. Megersem bu program engelliyormus msni.

Sanırım sende de aynı sıkıntı mevcut. Çalışan başka bir program tarafından engelleniyordur büyük olasılık.

gizlilik ayarlarında var o. mesaj attığın kişi senin profilinin short summary'sini görüyor. yani fotoları falan görüyor, müsterih olunuz!

karışık olmuş valla . ilk okuyuşta anlaşılmıyor.

Hunların Türk olduğuna dair bilim çevrelerinde genel bi kanı var. pek çok bilim adamı Türkçe konuştuklarını ve türk olduklarını kabul ediyo. Ayrıca ordularının önemli bi kısmını süvarilerin oluşturması da Hunlarla Türkleri yakınlaştıran başka bi özellik.

hiç tarkan filmi izlemedin mi be arkadaşım :) hun türkü diye bişey nasıl olur da duymazsın şaşırdım valla.

Türk ki onlar

biz bir çok şeyimizi kaybettik zati:) ama adamların adı zaten hungarya. oradan bile kazanıyorlar:D

türk abi onlar. Hiç mi teoman, mete han, onluk düzen, çin setti vs duymadınız.

teoman, mete han hun değildir hiung-nu'dur, hiung-nu'lar hunlar'ın atası mı kesin değildir, bize ikisini de hun diye öğrettiler zamanında. hun'dan kastınız attila, bleda, muncuk, dengizik falansa evet onlar türk'tür, tarihçilerin çoğu bu konuda mutabıktır.

macaristan'ın adı olan hungary'nin de hun kelimesiyle bir alâkası yoktur, hungary adı on-ogur'dan gelmektedir.

1 ay balkonda beklet. özellikle kışın istediğin sonucu alırsın.

suda da bekletebilirsin ama bu yöntem işe yarar mı bilmiyorum, gayet uydurdum.

korozyona uğraması lâzım. hızlandırmak için; once suya daldırın, sonra ocak alevine tutun. tersini yapmayın, şoklama olmasın. kırılır mırılır. kendi soğusun tekrar ıslayıp aleve tutun. matlaşma olur. (pense filân kullanın bu arada :) )

nemli bezle silip bekletin sonra tekrarlayin bunu, muhtemelen kararmaya baslar.

kükürtlü su iyi gelebilir. simsiyah olabilir.(en azından gümüş siyah oluyor)

Kimyasal yöntemler işe yaramaz ise :

Çok girintili çıkıntılı değilse 1000 grit üstü zımpara kağıdı ile üzerinden birkaç kez geçilebilir. Bir avuç taş toprak ile birlikte ağzı sıkı bir kaba konulduktan sonra çamaşır makinasına atılabilir.

eğer seni işten kovma durumları olsa, "yaa şu hareketten kovduğumuz belli olur" derler mi sence? bana kalırsa açık açık bile söyleyebilirsin iş görüşmen olacağını. iş görüşmesine gitmeni umursuyorlarsa seni de umursarlar. sen bu görüşmeyi en olumlu şekilde kullan derim(oyy bildiğin dünyayı ele geçirme planı kurdum:D)

evliysen çocuk hasta doktora götürceksin

doktor ya da bankada vs bir randevu bahanesi bulun ama açıkça iş görüşmesine gittiğinizi söylemeyin bence. yerinize bir eleman aranmaya başlanır hemen, siz henüz ayrılmadan. hele yeni işiniz kesin değilse hiç yapmayın.
ayrıldığınız zaman da ne düşüneceklerini düşünmeyi bırakın bence. tabii ki ayrılmadan kendinize iş ayarlayacaksınız, bunun için de görüşmelere gideceksiniz. ayrılmadan kendisine iş bulmuş mu diyecekler? deseler ne değişir. tabi ki ayarlayacaksınız.

bu ikilemle ben de karsilastim zamanında. hatta benim bir tam gün izin almam gerekmişti, bir arkadaşımın babasının kaza geçirdiğini söylemiştim. gittim, yeni işimle ilgili görüşmeyi yaptım. daha sonra da eski iş yerimden ayrıldım. adamların anlamasından filan bahsetmişsin. iş dünyası bu, böyle düşüncelere yer yok. ancak ben vicdan azabı çekmiştim başlarda. ancak altı ay sonra eski iş yerim krizden etkilendi, önce eleman çıkarmaya başladılar, sonra kalan elemanların maaşlarında indirime gittiler. bir anda vicdan azabım geçiverdi. herkes kendini düşünüyor. eğer senin için fedakarlık yapacaklarına, kötü bir duruma düştüklerinde senden önce kar paylarından geçeceklerine inanıyorsan, ayıp olacak gibi gelsin ama... yani, dürüst olalım, böyle bir şey yapacakları yok.

doktor bahanesi en iyisi yine sanırım. teşekkürler

1)çeker.(çok dandik bir markaysa garanti etmeyeyim)
2)tamamen tercihinize bağlı.

beton dediğin dikine de aynı yatay da. sadece kat araları biraz daha kalın ve biraz daha demir var. çeker demek istiyorum yani.

çekmesi lazım. ben migros dan gayette dandik görünün bi telsiz telefon almıştım canavar çıkmıştı. 2. kattayız ve annem 2 kat üstteki komşulara gittiğinde de telefon çıkıyor, yan binanın önüne oturmaya çıktığında da çekiyor.

internette var bunlar. ne için aradığğını söylersen belki hazır ödev bile bulma imkanı yakalarsın:D

ödev için aramıyorum, uygulama yapacağım. internette testlerin kendisi yok, yönergeleri, istatistikleri ıvır zıvırı var.

refresh etmeyi dene klasörü yani kopyalama bitnce ileri geri yap ya da copy paste bttkten sora klasörü kapat yeniden aç.

sadece dosya kopyalamalarında değil metin kopyalamalarında da var aynı problem. refresh yapınca düzelmiyor.

inan bana ben 1 gün açık bırakınca farmvilleye bile girmiyor. şebnem ferahın bir şarkısı vardı. yeniden başlamak gerekli falan birşey. işte o yüzden:D

kopyala yapıştır için işletim sistemi clipboard denilen bir yapı kullanıyor windows açık kaldığı sürece torrent uygulaması ya da bilgisayarında açık kalan herhangi bir uygulama clipboard'a abanıyor ve bir süre sonra işletim sisteminin clipboard için ayrılan hafıza alanını işgal ediyor olabilir bu da kendiliğinden bu alanı kullanan tüm özellikleri devre dışı bırakıyordur, örneğin ardı ardına sürekli copy paste yaparsanız explorer bir süre sonra copy yapmıyor mesela.

formasyon alırsın tabi. almak için okulun formasyon programlarını takip et. alese girmen gerekiyor diye biliyorum. elimizde bir tane formasyona girilmişi var. o alese de girdi. ama dil sınavına girmene gerek yok diye biliyorum.

36 numara ayakla footjob yapmakla 39 numara ayakla footjob yapmak arasında karşılaştırma yapabilirim ben. bir de 39 numara ayak daha güzel yalanır parmaklar iricedir tek tek ilgi gösterilebilir. ama 36 numara ufaktır şirindir. benim açımdan pek seksi değildir. (ayak fetişisti olduğumu söylememe gerek yok sanırım)


sizin sorunuza gelince; çok alakasız bi karşılaştırma.

bence ayağı büyük kadının beli ince oluyor, aynı zamanda bunların çoğu aston villa taraftarı oluyor. ayağı küçük olanlar ise tam aksine inter milan taraftarı hep!

bence en şahanesi memeleri büyük kadınlar!

yo dostum yo (silmeyin lan soruya cevap bu)

36 numaralı bayan daha minyon tipli olduğu için sana öyle gelmiştir.

not: 45.5 ayakkabı numaram, selam ederim.

erkekte bunun formülü [ (boy x ayakkabı no) / (kilo x 10) ] şeklindeydi. eskiden isabetli çıkıyordu da şimdi baktım 10.6 santim çıktı. sizin olayınıza gelirsek; minyon bayanlar yatakta daha aktif olurlar, evirip çevirmesi falan kolay olur, ondan öyle gelmiştir.

aklıma geldi bu arada; hagi'nin ayakları 36 numaraydı. buna göre, küçük ayaklı erkekler duran toplara iyi vurur mantığını kurarsak x=y dir.

enlarge your foot!

herkes küçük ayak= minyon mantığından gitmiş ama,
bir de şöyle bir şey var; 1,55 boy-38,39 numara ayak?
şimdi al evir çevir minyon kız ama ayak büyük.

sevişmeyi bilmeyen kadınlarla sevişip suçu ayağa atmayın. ayakla alakası olur mu bu işin yok saç teline de bakın oldu olacak.

bence de burunla alakası var :P

(bkz: umut fakirin ekmeği)

nıtting hill filminde julia roberts isimli insan hugh grant'e buna benzer bişeyi ima ediyordu.

Anna: You know what they say about men with big feet.
William: No, I don't, actually. What's that?
Anna Scott: Big feet...large shoes.

utangaç da biraz.

bir de şöyle birşey var, ilginizi çekebilir;
(bkz: uzun sokakta kısa yatakta)

bence iki gruba ayırdığınız 20-30 denekle deneyi tekrarlayın, daha sağlıklı bir sonuç elde edebilirsiniz.

büyük ayak = yüksek testo = daha fazla libido

bu formül kadınlar için de geçerli.

yüksek libidolu kadınla seks de daha renkli olabilir ama kadın travestiye dönmüşse nabacan? (bkz: çan eğrisi)

halk arasında kıllı kadın azgın olur diye bir geyik vardır onun da bunla kısmen bağlantısı var.

6 senede rayına oturmamış ilişki bu zamandan sonra mı yoluna oturacak yahu. bu süreden sonra tek getireceği daha fazla zarar olacaktır bence..

unutma mevzusu imkansız. onunla geçirdiğiniz gün sayısı az olsa da yer yer aklınıza gelecek. "lan lan şimdi ayrılmamış olsak nasıl olurdu?" diyeceksiniz ama mantığınızı dinlemek zorundasınız. unutmanın nefret etme aşaması vardır, o da biraz tehlikeli gerçi. 6 senede geçirdiğiniz tüm boktan olayları düşünün; kaşlarınız kendiliğinden çatılacak, kalbinizden öfke dolu bir his ağzınızdan offfff nidasıyla çıkacak; o kadar şiddetli olacak ki o tek offff yetmeyecek birkaç kez daha ardından of çekeceksiniz rahatlamak için..

kahve bağımlılığı gibi bir durum o. bitir, 1 yıl sonra yaptığın güzelliğin farkına varırsın zaten.

sadece başlığı okudum, kusura bakma.

dön arkanı git.

sizinki artık alışkanlıktan da öte, bağımlılık olmuş! 6 yıldan sonra kangren bileklerine kadar gelmiş olabilir. kesmek en güzelidir. eğer o kolun tamamını kaptırırsan kangrene vay haline. değil mi:) ayrıca unutmak yalan. bir arkadaşım 7 yıllık ilişkisinden sonra 1 yıldır biriyle birlikte. 2 günde bir bana facebook'unda bir değişiklik varmı diyor. ama tabi benim facebook şifremin o arkadaşımda da olması ve hergün bakıyo olması da ayrı bir enstantane. durup dururken kızın blog'unda yazan yazılardan yalçın küçükvari tespitler çıkarıyordu herif:D
söylemeyi unuttum: şimdi yeni kız arkadaşıyla çok mutlu. ona rağmen kontrol ediyor:)

Alıştım sana birtanem
Alıştım hergün görmeye
Bir nefes gibi muhtacım
Sevilmeye sevmeye
Her sabah uyandığımda
Seni buldum yanımda
Yokluğun bir zehir gibi
Dolaşıyor kanımda

Alışmak sevmekten
Daha zor geliyor
Alışmak bir yara
Bağrımda kanıyor
Sen yoksun kollarım
Boşluğu sarıyor
Alıştım birtanem alıştım sana

Alıştım sana birtanem
Yokluğuna dayanamam
İnan sensiz kaderimle
Tekbaşıma savaşamam
Ben seninle varolmuşum
Benim seninle bir sarhoşum
Sen yanımda olmayınca
Gayesizim bomboşum

Alışmak sevmekten
Daha zor geliyor
Alışmak bir yara
Bağrımda kanıyor
Sen yoksun kollarım
Boşluğu sarıyor
Alıştım birtanem alıştım sana

şöyle düşünün, ben bir bağımlılığa yenik düşmeyeceğim. bu ilişkide sevgi saygı kalmadı sırf alışkanlık duygusundan devam ediyorsam bu ne kadar yerinde bi hareket ve ne kadar sağlıklı? belki şu anda başka biriyle çok daha güzel bir ilişki yaşıyor olabilirdiniz. emin olun toparlarsınız. alışkanlıklarınızın yerine yenilerini koyun ve ayrılıp 2 ay sonra kendinizi geri dönmenin eşiğinde yakalarsanız, bunun yanılsama bir duygu olduğunu aklınızdan çıkarmayın.

gerçekten sadece bağımlılıktan deam ettiğinize emniseniz, kendinize ve karşıdakine de bir iyilik yapın, birbirinizi azat edin.

belki özleyecek veya zorlanacaksınız ama inanın kavgasız dertsiz tasasız olacak, omzunuzdan bir yük kalkmış gibi hissedeceksiniz. yeni bir ilişki için de acele etmeyin derim. mutluluklar..

boku çıkmış o işin ayrıl gitsin.

evlenin.

marmara göztepe kampusu diyorsan fikirtepeye bir gözat derim. ama orası da pek rahat yer değildir.

göztepe de zor bulursun, marmara üniversitesinin arkasındaki eğitim mahallesini de ben tavsiye etmem ama tabi siz bilirsiniz. tabi göztepe kampüsü için geçerli bu. haydarpaşadaysan eğer bir yeldeğirmeni mahallesine bak derim.

teşekkür ederim, evet fikirtepe ve eğitim mahallesi gerçekten kira yönünden uygun yerler ama ulaşım ve güvenlik açısından sakat ne yazık ki. uzun yıllar, sahibinden sitesinde emlakçılık adına çok şey öğrendim, gördüm. ev fiyatları hakkında ciddi bir birikimim oldu lakin, umut dünyası işte hani fakirin ekmeği dediklerinden. belki bir gün olacak, anadolu illerindeki gibi 300liraya en kral 3+1 evi tutabileceğiz...

Emekli teyzem, evini paylaşacak bayan kiracı arıyor.
Ev, Kurtuluş Feriköy'de, 2+1, kombili, Osmanbey metrosuna yürüyerek 10 dk. mesafededir.

Müracaat: Bayan Silva
Tel: 0534 2863841

Louis Armstrong - What A Wonderful World

bir kere izledim galiba reklamı, buydu yamulmuyorsam..

kesinlikle o

www.youtube.com
aymem bobross'un dediği gibi.

valla arabadan hiç anlamam ama bir korku filminde (ismi "they"di galiba) hayaletler gelmeden önce kadının arabasının dörtlüleri durduk yere yanmaya başlamıştı.

bizim ilk araba da boyle yapıyordu.babam alarm sistemini degiştirerek cozmuştu işi.
hassaslık ayarları olmalı.belki problem ondadır

sigortalarında arıza olabilir.

bence alarmin buzzeri bozulmus, aslinda o anda alarm caliyor ama napsin hayvancagiz duyuramiyor sizlere. normalde alarm caliyorsa soyleyin de imha edeyim bu yaziyi.

şöyle bir muhabbetin uzantısı olabilir;
bu zımbırtı yeterli şiddeti almayınca sadece 4lüleri yakıp söndürür. alarmın beynindeki olası temassızsızlık bunu sürekli hale getirir. hem aküden yer, hem ömürden. tez elden o beyin elden geçirilmelidir. eğer direksiyonun altında ise, siz de onun kablosunu çıkarıp tekrar takarak işe el atabilirsiniz. yok çözülmezse zaten bozuk diyip geçin:)

zyxel

kadıköy gold'dan airties rt211 aldım 150 kağıda. bir ay kadar oldu. daha bir yamuğunu görmedim.

www.hepsiburada.com

3 yıldır airties kullanırım, makina ısınmayı bırak internetten kendi hatası sebebiyle kopmadı bile.

airties galiba hakikaten kaliteli. 2 senedir rt-205 kullaniyorum, 2 senede herhalde toplam 10 defa falan kapatmisimdir. donem basinda bi aciyorum, 3 ay sonra memlekete giderken kapatiyorum.

gecen gun de eve rt-204 aldim. o da canavar. fiyati da 113 liraydi galiba.

linksys. şiddetle tavsiye ederim. hem çok şıklar.

Netmaster kullanıyorum 1.5 senedir. Bir sorunla karşılaşmadım.

tplink ucuz hemde

yaw fazla anlamam bende ama arkadaş almıştı uno aynı senin gibi oda ehliyeti yeni aldığında 3500 liraya çokta memnun arabadan 1 seneye yakın oldu nerdeyse hiç sorun çıkarmadı araba gerçi bize bakarsan ayağımızı yerden kessin yeter:)

sayın hububrad :) aynı dertten muzdaripim .. uno-tipo işimizi görür .. fiat ı secmenin ndeni yedek parcann uygun olması . aklına baska model gelirse paylasırsan sevinirim

renault fairway- brodwaylar 3-4 civarı. bence iyi iş görürler. hele lpglilerse tadından yinmez.

cinsel tatminsizlik olabilir belki?

tiroid de olabilir, bir tsh,t3 ölçtürebilirsiniz.

bitki çaylarını deneyebilirsin pekala.

Oluyor bu tip şeyler. Belki de arkadaş çevresi nedeniyle gıcık olduğunuz birisinin aptal davranışlarını çekmek durumunda kalıyorsunuz. Arkadaşımın arkadaşı benim de arkadaşım olur hesabı. Bu tip birşey varsa, o kişiden uzak durmanızı tavsiye ederim. Kendi başıma geldiğinden biliyorum. Bunun harici de, uykusuzluk durumu varsa gece uykusuna dikkat edin.

Ayni sorun birkac gundur bende ve bir arkadasimda da var ve nedeni tamamen belirsiz.

her zaman bu gibi soruların en basit cevabı;
spor yap!

Soruna cevap olur mu bilmem ama ben de senin gibi çok sinirliydim.

Benim sinirim öyle 2-3 günlük değil yıllar süren bir asabiyet haliydi.

Merhaba birader diyenlere bile "senin merhabanı alır ta ... :) gibi bir durum söz konusuydu.

Dahiliye uzmanına gittim sonuçta "yüksek tansiyon" hastası olduğum ortaya çıktı.

Tansiyon ilacı kullanmaya başladım şimdi gayet "sinirsizim" :)

yakın zamanda şehir-ülke değiştirmişseniz de olabilir(tatil dönüşü vb). bir süredir alışık olunan düzen değişince, birkaç günlük gereksiz sinirlilik yaşanabiliyor.

et yemeyi dene. tabi en iyisi sevişmektir yine de :P

bi gün senden daha sinirli birisi dişlerini dokup eline verdiğinde sinir minir kalmıyor..bu riskli bekliyemem diyosan melisa çay ı iç.

yeşillikli ortamlarda yürüyüşe çık.

valla günlerdir bekliyoruz. ingilizce bile yok. ilk gününden izleyecektim, diviksplanette yarına biter yazıyordu. ha bitti ha bitecek derken içim geçti, izleyesim kalmadı afedersin >:(

valla dili çok basit aslında dexter'ın. izleyin derim 4. sezon güzel başladı.

www.egekaravan.com
+
istanbulda reşitpaşadan(sarıyer) aşağıya inerken sağ tarafta kiralama yeri var.

bi ara biz de bir yerlere sormuştuk, iki hafta için 4800 lira falan istemişlerdi sanırım.. sonra vazgeçtik.. çadır iyi.. çadır can..

@humin zararlisi

egekaravan.com sanki kiralamaktan çok üretiyorlarmış gibi duruyor sitelerinden ama bir arayalım yarın teşekkürler

@p shadow

çadır da güzel de işte gezmek istiyoruz biraz da sabit kalmamak için karavan yoksa yanımıza çadır alacağız yine:)

@elxa

evet onu gördük fakat o otobüs:) biraz fazla olmuş:) zaten şöförlü de şöförün mantığını hala anlamadım gerçi ya neyse

hocam, 6-7 manyak olarak karavana hanım atmanız zor. hatta karavanda kalırsanız belki tercihlerinizi bile gözden geçirmeniz gerekebilir. ama benim tavsiyem, karavana dünyanın parasını vereceğinize bi vosvogen tıransportır ya da mersedes vito kiralayarak gezmeniz. hem yakıttan tasarruf olur, hem çadır kullanabilirsiniz. ah keşkem katılabilsem size bile derim yani, öyle de güzel bir tatil geçirirsiniz. ayrıca ege ve akdenizde geceliği 15-20 liralık pansyonlar mevcut.
kiralık aracın diğer artısı da şu olur; 2 haftalık yerine 1 aylık kiralar, memlekete dönünce de ortamlara akarsınız:) ve süre uzadıkça kiraları da baya azalıyor. şöyle 1250 civarına transporter kiralayamazsanız -1400 rep ver bana:D

karavan icin ehliyet turu degiskenlik gosteriyordu sanirim. normal araba ehliyeti yetmeyebilir.

outlawrider ın söylediği mantıklı. zaten 6,7 kişi karavanda nasıl uyuyabilirsiniz ki? o kadar büyük bir karavan olduğunu, olsa bile uygun bir fiyata kiralanabileceğini sanmıyorum.(referans: breaking bad) ha zaten biz çadırda/pansiyonda yatcaz da işte karavanın şekli güzel, havası hoş derseniz, doğrudur. orası öyle, ama karavana kız atmak nihayi amaçsa, o da karavana olur sanıyorum:]

Let's Go Camper karavan kiralama şirketini deneyebilirsiniz.
İstanbul ve Antalya çıkışlı 2-6 kişilik 2013 ve 2014 yapımı yeni motokaravanlar ile karavan kiralama hizmeti veriyorlar. Detaylı bilgi için;
www.letsgocamper.com
www.facebook.com/LetsGoCamper

sozlukten bir arkadas o isle mesgul bildigim kadariyla. kendisini eksiteker'den taniyorum. nickini bilmiyorum ama istersen haber ver bir mesaj atip sorayim.
bir de felisky'a sorabilirsin. o da eksi'den.

ağzını öpeyim senin.takmayın kafanıza bukadar.serbest bırak kızları.ben bugun bunu anladım.ve cok geçtı.

bu hep böyle gider diyeyim ben sana; geri adım atsan senin içinde yara olacak, söylesen o bildiğinden vazgeçmeyip sebeplerini/bahanelerini kendine göre sana açıklayacak. Bu tip durumlar peşpeşe gelmeye başladıkça ve sen geri adım atmaya devam ettikçe içindeki yaran daha da büyüyecek ve her geçen gün daha çok kırılacaksın. Bu kırgınlıkların sebebiyle sen de ona karşı cephe almaya başlayacaksın ve bu durum katlanarak devam edecek. Ta ki o son konuşmanıza kadar...

Bunlar benim neredeyse 6 yıllık ilişkimin 5 gün önce bitişine dek süren olayların kısa bir özeti diyebilirim. Bunların senin de başına geleceği söylenemez tabi ki, sen içinden nasıl geliyorsa o şekilde davran, hesap-kitap işine girmeye başlayınca işler hiç de düşündüğün gibi gitmeyebiliyor sonuçta.

valla yerinde olsam geri adım atmazdım gibime geliyor. mesajlaşmalarınızdan kızda bir umursamazlık olduğunu çıkarıyorum. belki de ilişkinizin geçmişinden gelen bir güvendir bilemem de.

geri adım falan atma yani, kavga ede ede bir sonuca varırsınız sonunda.

diabolus79 haklı değiştirmessin bunu.pek güvenme.dik dur.herkesin 5+ yıllık ilişkisi bitiyo buara dayı ne iş anlamadım.geberecem yanlızlıktan laan.

Merhaba. Yaşınızı bilmiyorum ama bu cevap verme süresi ile ilgili zamanlama sorununun temelinde güvensizlik olduğunu düşünüyorum. Bu problemi, birbirinize saygı ve özveri çerçevesinde çözmeniz gerekiyor.

Onunla aranızdaki saygı sorununu, cevap yazma yazmama ayrıntısına indirgemeden, ikinizin de sakin ve mutlu olduğu bir zaman dilinimde, huzursuzluğa sebep olmayacak bir anlatım diliyle etraflıca konuşmanız; saygının, sevgi ve güvenle alakalı bir duygu olduğu konusunda mütabakata varmanız gerekiyor.

Herşey yoluna girdiği zaman örneklemelere başvurabilir, uzun süre cevap yazmadığınız zaman mutlaka bunu engelleyecek biçimde namüsait olduğunuzu, cevap yazmamanın sorumsuzluğunuzla alakası olmadığını irdelemeniz gerekiyor.

Cevap gelmemesi durumunun öneminin sidik yarışı değil, uzun süre sevdicekten haber alamamanın verdiği merak olduğunu ifade etmeniz gerekiyor.

Haber veremeyen kişinin ilk fırsatta iletişim kurması gerektiği sorumluluğunu yerine getireceği konusunda anlaşmanız gerekiyor.

Bu konunun çözümü için 15-20 dakikadan çok daha fazla zaman ayırmanız gerekebilir. Sakın onun yaptıklarına, onun yaptıklarının aynısıyla karşılık vermeye çalışmayın.

Buraya kadar üşenmeden okuduysanız meselenin "geri adım atma" ile alakası olmadığını, olmaması gerektiğini anlamış olduğunuzu varsayarak ilişkinizde mutluluklar diliyorum.

:)

geri adım atmak olarak değil de güvenmek olarak tanımlasak şu işi. mesela benim bu durumda yapacağım tek şey var: söz konusu kişinin, bu şekilde davranışlarını görmezden gelirim. kendisinin bana uyguladığı baskıyı, ona karşı uygulamam. güvenirim. uzun bir süre de böyle yaparım. -ki böyle yapınca da hiç bir şeyim eksilmez, dert etmem. bi süre sonra aradaki farkı görecek ve o da dert etmeyecektir.

zaten siz yapmazsanız, karşı taraf da yapmazsa böyle ufak tefek şeyler birikerek, büyük kavgalara neden olacaktır. çok basit gibi görünür ama öyledir.

Okuduğunuz için sağolun öncelikle. Aslında mesele güvenmekle falan ilgili değil, en azından benim durumumda değil. Tabi o benim ne işler karıştırıyor olma ihitmalimden dolayı böyle davranıyor olabilir:) Ama ben aslında sadece ondan haber alamadığım ve biraz da ben aynısını yaptığımda karşılaştığım tavır yüzünden böyle davranıyorum açıkçası. Kin tutan ilişkide hesap yapan birisi değilimdir. Yalnızca aynı durumda benim nasıl hissettiğimi anlaması için ona onun bana davrandığı gibi davranmak istedim.

Aslında mesele sadece haber alamamakla ilgili de değil. Yaptığım birşeyden dolayı bana kızdığında onu ikna etmek beni uğraştırıyor. Çok dil döküyorum, bilmiyorum hata yapıyorumdur belki. Ama böyle yapmasam ayrılacağız, ayrılığın eşiğinden döndük anlamında söylemiyorum bunu. Duygusal bi yapım var, sevdicekle kırgın kalmak istemediğim için bir an önce kendimi affettirmek istiyorum :) Ama aynı tavrı onda görememek beni üzüyor. O bir hata yaptığında ve ben söylediğimde, tamam özür dilerim diyor. Ama insan özür diler dilemez affedemiyor ki karşısındakini. Ben de onun dil dökmesini istiyorum biraz galiba, hemen affedemiyorum. Ama bu durumda konu hemen "özür diledim daha ne yapayım" a dönüyor. Aynı durumda gösterdiğim ilgiyi bu kadar yoğun olarak göremiyorum. Bunun nedeni de onun beni daha az sevmesi falan değil. Onun gözünde benim yaptığım şey büyük bi hata gibi görünürken, aynısını kendi yaptığında bunu önemsiz görüyor ve ne kadar kızdığımı anlayamıyor galiba.

Sen bu kızı fazla şımartmışsın dostum.

Yukarda okuduklarını unut.

O kızın seninle aynı hisleri paylaşıp paylaşmadığına karar ver. Sonra aranızdaki özveri farkını dolaylı yollardan dile getir. Senin ona ne kadar değer verdiğinle, onun sana ne kadar değer verdiğini kıyasla.

İlişkinin gidişatını, niteliğini bilemiyorum. Uzun sürekli bir ilişki istiyorsan öncelikle çözmen gereken konuların başında duygularınızın denkliği geliyor. Ama yok takılıyoruz, gelecek beklentim yok diyorsan zaten takma kafana...

Allah gönlüne göre versin...

Öncelikle onun olaylara senin gibi tepki vermesini senin gibi davranması beklemen yanlış , onu değiştirmeye çalışma zaten onu o haliyle sevmişsin herkesin olaylara tepkisi özür dileyişi ağlayışı gülüşü farklı olur , eğer bir sorun olduğunu düşünüyorsan ki anlattıklarından varmış gibi duruyor onunla konuş anlatmıyorsa hareketlerini tepkilerini izle. Anlattığın kadarı ile ve tabii ki bana göre arkadaşının bir sorunu var herhangi bir sorun olabilir bu , bu sorundan uzaklaşmak için en yakınına yani sana farklı olaylarda farklı şekillerde yükleniyor , tepkilerini ölçüyor ona verdiğin değeri anlamaya çalışıyor olabilir. Gençlik yıllarındaki yoğun yaşanan aşklarda insan sorunlarının bütün çözümlerini sevdiğinde arar ve tabii ki bulamaz , bulamadığından yaşadığı hayal kırıklığı yanlış tavırlara hareketlere yöneltir bu da sevgilisini yorar/bunaltır , bence tek yapman gereken derdini öğrenmen ailevi olabilir okul/iş olabilir seninle ilgili bir şey olabilir. Eğer seviyorsan eleştirmek tavır takınmak yerine yanında ol , sakın ufak olaylardaki tepkileri ile kendi tepkilerini kıyaslama insanlar olayları farklı yaşar.

hocam, şimdi şöyle bir paylaşım yapayım;
benim de halen devam eden 4,5 yıllık bir ilişkim var. ve ilişkimiz haddinden fazla hard-core başladı ve başladığı gibi devam etti. abartı kıskandık, abartı aradık, abartı görüştük, sonunda da abartı kavgalar başlamıştı. geç cevap vermek güvensizlikle ilgili değil demek yanlış olur. çünkü sonuçta ilişkinize verdiği değeri sorgulamanız da bir güven sorunudur. böyle başladıysa böyle gider demek de yanlış, çünkü kendimdeki değişiklikleri biliyorum.
bunlar işin hikayesi. yukarıda da belirtildiği gibi, bir SWOT analizi yapın ve ilişkinizin sizi nereye getirdiğini sorgulayın. eğer verdiğiniz tavizler kişiliğinizi etkileyecek boyutlara geldiyse artık bir birey değilsinizdir. birey olmak için de kangren olan organı kesmek yayılmasından iyidir.
bu konularda çok dertliyim, eğer geleceğe dair planlarınız eskisinden 180 derece ters ise o ilişkiyi de bitirmeniz gerekir.
haa her türlü mutluyum derseniz de şunu belirteyim;
iki taraftan birinin kazandığı ilişki kaybetmiş ilişkidir.

sorun yaratır mı bilemem ama şahane olur:)

barda yaratabilir. lucas amcayla uğraşmayın bence. burnundan getirir adamın valla.
afiş falan yapmadan olabilir bence. kim bilecek...

umuma açık yerlerde gösterilmesi yasaktır.
ha ama peşine düşer mi türkiye'de haklarını elinde bulunduranlar bilemem.

sorun yaratabilir tam bilmiyorum ama şahane olmaz clone wars bölümleri. clone wars pratikte çocuklara yönelik, ilk on küsür bölümünü seyredip sonra sıkılıp bırakmıştım. 13- 18 de yaş arasında tutulmuş, 25 yaş üstü reytingler inanılmaz düşmüş tüm fanları kaybetmişlerdi. yapımcılar buna çare arıyorlardı. devamını seyretmedim ilgilenmedim belki düzeltmişlerdir. ne de olsa 1-2 bölümlük kendi içinde hikayesi olan seri, internette iyice aratıp varsa fanların sevdiği bölümleri yayınlayın sorun yaratmayacaksa da.

kefille olmaz. teminat isterler, çalışmanız gerekli bir de. öğrenci olarak kredi alamazsınız. iş ciddiyse bir kredi kartı edinip altın alıp bozdurma yöntemiyle nakit para edinebilirsiniz. tabi kazık olur ama kredide de aynı durum geçerli.

bu arada o iş o işse, uzak durun.

hatta eminim o iş olduğuna da, neyse.

ya geçen senelerde böyle bir kart vardı; "yok interraile gidin, çekinmeyin, yok konsere gidin, babanızın parası gibi harcayın deyyu size 2500 lira veriyoruz" gibi bir de sloganı vardı. yamulmadığımdan eminim, ama banka neydi bilemem.

direkt kredi şeklinde değil ama, öğrencilere verilen kredi kartlarından alıp limitine göre içindeki parayı çekebilirsiniz. öğrencilerin kredi kartı limiti hakkı 800-1000 lira civarı diye biliyorum ben. bende bi maximum (400 limit) bi de hsbc campus (500 limit) var. eh aynı anda ikisini de çekseniz 900 eder. iki kişi olsanız 1800. tabi işin ödeme ve faiz kısımları biraz can sıkıcı ama ödeyebileceğinizden eminseniz deneyebilirsiniz :)

daha önce bankalarda işlemlerin oldu mu? kredi puanını sorgulattır, yeni sisteme göre 1200'ün üstü olduğu zaman kredi çıkıyor galiba. Ayrıca biraz sabredersen, şöyle sağlam bir firmada asgari ücretle dahi olsa 3 ay falan çalış çıkar kredi. ben askere gitmeme 10 gün kala çekmiştim, hemde maaşımın 4 katını falan, hala ödüyorum tabi. Krediden daha mantıklısı kredi kartıyla alışveriş yapıp, onu nakite çevirmek diye düşünüyorum.

günlük yüz kadar saç telinin dökülmesi normal. ama bir avuç dolusu saç muhtemelen en az yüz vardır. gün içinde dökülenleri de katarsak saçların dökülmeye başlamış diyebiliriz. birden fazla nedeni olabilir. bakımını yapmamak bunlardan biridir ama bakımını yapıyorum demişsin o yüzden bunu atlayabiliriz. çözüme gelirsek, organicum adlı şampuan dökülmeyi tamamen kesiyor, sebebi ne olursa olsun benim gözlemlediğim kdarıyla. bıraktığın zaman devam ediyor, ama kullanmaya düzenli olarak devam edersen problemi çözüyor.

bir de uzun saç önemli bir faktördür. dökülmenin önünü alamazsan kestir derim.

tabii sayıyı tahmin ettim sadece, senin hemen bunalıma girmene gerek yok :). şöyle bir bak sınırı aşıyorsa o zaman endişelenebilirsin.

topluyorsan çabuk kopar dökülür. bir de dedikleri gibi uzun saç fazla gibi görünür. yediklerine dikkat et. her gün şampuan kullanma derim ben. çok gürse zaten çok dökülmesi de normaldir.

eğer hergün duş alıyorsan o dökülme miktarı biraz fazla. evet uzun saçla normal dökülmede bile çok dökülüyomuş gibi hissedersin ama aynı zamanda uzun saç seyrekleşmeyi de göstermez. bir bilene kontrol ettir seyrekleşme var mı diye

benim bir arkadaşımda senin gibi saçlarının çok dökülmesinden şikayetçiydi.doktorlara gitti ilaçlar kullandı ama bi türlü önüne geçemedi son olarak internette okumuş doğal bir yöntem her gün bir diş sarımsağı(ufaklrından) yutarak(gece yatmadan önce olursa daha iyi olurmuş)1 hafta kullanacakmşsın daha sonra 1 hafta mola verip bir sonraki hafta tekrar taki saç dökülmen bitene kadar...umarım sendede işe yarar..

saçlarımı her gün yıkamıyorum haftada 2 yetiyor,bazen 3 de oluyor.normalde saç dökülmesi zaten oluyordu ama son zamanlarda biraz fazla oluyor gibi.ilk başlarda saçlarım gür ve sık olduğundan bu saç dökülmesinin pek üstünde durmamıştım ama yakında bir dermatoloğa giderim gibi gözüküyor,olmadı kestircez artık :(

uzun saçtır, dökülür. benimki eskiden belime geliyordu, gergün zevk için avuç avuç(abartıya gel) saç koparıyordum. sonra kestim, daha dökülen birşey yok.

babanıza bakarak işin ciddiyetini kavrayabilirsiniz.bu konuda genetik biliminin sözü daha fazla geçiyor.kısa vadede çözüm için şampuanınıza az miktarda çam terebenti katmanınızı öneririm.bizzat işe yaradığını hemde askerdeyken gözlemledim.

normal.
www.eksiduyuru.com

şehit onlar.

mantık arıyorsanız, yok.

7.4 yetmedi mi? ne kadar çirkin ve haksızsa
iftara yetişenleri tren "biçmiş" demek de bu söylemle yarışacak nitelikte.

gibi gibiyim.

en fazla şöyle denilebilir; "niyetleri bozukmuş".
ama birisi eğer 7.4 yetmedi mi derse ve siz onlara onlar gibi cevap vermek isterseniz bence yine de vermeyin.

dayı da çakalmış ama;
www.celilsezer.com

(bkz: when harry met sally)
(bkz: groundhog day)
hatta;
(bkz: romantik komedi)

@outlawrider: cevabınız için teşekkür ederim.

ama bu filmlerdeki abiler ablalar biraz yaşlıcalar. daha gençlerinin oynadığı filmler var mıdır acaba?(bu arada groundhog day'i seyretmiştim herkese tavsiye ederim)

(bkz: jeux d'enfants)

yalnız sözlük linki hata veriyor galiba..

@kalim: cevabınız için teşekkür ederim ama bunu da seyrettim:( (ama bu filmi herkese tavsiye ederim.)

şunu da ilave edeyim, the o.c tadında bir film olabilir mesela.

(bkz: cap ou pas cap )
bunu da izledim derseniz valla darılırım:)

@outlawrider: onu da izledim dermişim:P. bir yanlışlık olmasın bu isimde bir film bulamadım ben. ama jeux d'enfants filmini kastettiyseniz onu kalim önermişti 2 önceki cevapta.

Before sunset'i izledin mi? tavsiye ederim..
www.imdb.com

bir de Love Actually var.. o da çok güzeldir..

ama before sunsetten önce before sunrise ı izlemen gerekiyor..
www.imdb.com
bir de 2 days in Paris, if you, Once, P.S i love you, holiday, definetly maybe, Closer, Levottomat(garip bir finlandiya filmi), Lost in translation (biraz durağan ama bence oldukça etkileyici), im Juli deyip bir nefes alayım ben :)) ama biraz garip bir film izleyim dersen 11:14 ü şiddetle tavsiye ederim.. Vicky Christina Barcelonayı da izledin kabul ediyorum..

@gaea: tavsiyeleriniz için çok teşekkür ederim. ikisini de izlemiştim. bu filmleri ben de tavsiye ederim izlemeyenlere. aslında derdimi tam olarak anlatamamış olabilirim. tam olarak romantik komedi gibi değil, genç oyuncuların oynadığı tutkulu bir aşk filmi diyelim.

@gaea: yardımlarınız için teşekürler, sayenizde bir yerlere vardım: once tarzı bir film olsun diyeyim şimdi. daha önceden söylediklerimle tam örtüşmüyor ama siz söyleyince aklıma geldi; once tarzı olursa yalnız gecede romantizm ihtiyacımı gideririm:)

ps: Lafı açılmışken söyleyeyim romantik film sevenlere/seyretmek isteyenlere Once'ı tavsiye ederim, Hollywood'un kokuşmuş romantik filmlerine benzemez, gerçekten romantiktir.

evet o filmmiş, affediniz beni:( ne diyeyim, şişti içim valla!

rica ederim.. tam karşılar mı bilmiyorum ama yine de aklınızda olsun if you'nun linki..özellikle Jennifer Love Hewit severseniz
www.imdb.com
Great Expectations da gayet güzel bir filmdi..
www.imdb.com
bir de Joe Wright ın ağır romantik filmi Pride and Prejudice var ama bilmem.. ben baya sıkılmıştım ama hayranları çoook...
iyi seyirler :)
Ps : Once tarzı film kolay bulunmaz.. Soundtracki de çok güzeldir..

" My Blueberry Nights " Kar Wai Wong un filmi on numara film.. bence once dan güzel..

" Harold and Maude " hepsinden güzeldir.. www.imdb.com

" Paris, Texas " afedersiniz çakar.. www.imdb.com

" Chasing Amy " alayına giderr!!! www.imdb.com

" Nae meorisokui jiwoogae " über kore filmi.. www.imdb.com

" Paris, je t'aime " eyidir, gülümsetir.. www.imdb.com

şimdilik bunları bakın, beğenirseniz devamını isterseniz ben devam edip film yazıyore..

(bkz: garden state)

grease (haha)

it doesn't rain all the time diye biri laf etmiş güzel de sölemiş hayat herzaman dediğin kadar boktan gitmez elbet bir zaman düzelir. o bmw ile gördüğün delikanlının bile birton sorunu vardır senin kadar taktığı siti et.

hayat varsa umut vardır. bu halinle mutlu olmaya çabala.

her yokuşun bir inişi vardır diyeceğim ben de..
kardeşim eminim bir gün sen de düze çıkacaksın.
her şey geçer hayat kalır.

nolur sen bu geçen günlerde ruh sağlığına ve beden sağlığına dikkat et.
gerisinin koy götüne gitsin.
dediğim gibi bir gün hiç ummadığın bir anda hayatın yoluna girecek , geçen sene anlattıklarının belki 10 katı kötü durumdaydım ama 2009 bana öyle yaradı ki anlatamam.
allah bozmasın diyim ama ben yine de..

artılar: araban var. ailen sağ. laptop ın var. işin var.
bence yapman gerekenler; arabayı sat, motor al, motor derneklerinden birine üye ol, ara sıra çık gez dolaş hem manita hem iş konusunda yardımı dokunur.

inşallah bu anlattıklarınız kronik değildir. insanların kaçma sebebi işte bunlar derim. yani aslında siz de bir fırsatını buluursanız durmayın kaçın. bu kadar sorun üstüste, çözmeye kalksanız yaş kemale erer. kaçmak iyidir bazen:)

üstüme hiç vazife değil ama fikrimi söylemek isterim. sağlığınızla ilgili problemler ruh sağlığınıza ve bakış açınıza bağlı. emin olun ki bu hislerden, eksikliklerden kurtulduğunuzda kendinizi daha zinde, daha canlı hissedersiniz.
kimbilir sizden hoşlanan kaç kız oldu da hiçbirini fark etmediniz, bu bir.
beni de arayan soran yok ama bir gün sosyal fobi sahibi olduğumu düşünmedim. sosyal becerilerim bir nebze kısıtlı ama bunlara dikkat ettiğimde sorun yaşamadım. kimseyle görüşmediğim zamanlar pek eksikliğini çektiğim de söylenemez. görüştüklerim bana yeter.
kendinize verdiğiniz değer ölçüsünde yaşarsınız. kendinize verdiğiniz değer kadar bir işte çalışırsınız. (olanaklarınız tamsa tabi)
bu hislerinizin temeline inmenizi, kendinize dürüst ve objektif bir şekilde yaklaşmanızı öneririm. ailenize açılmanızı, onlarla konuşup fikirlerini almanızı öneririm. nihayetinde sizi yetiştirenler onlardır. sizin geçirdiğiniz tüm evrimin en yakın şahidi ancak onlar olabilir. belki de size kendinizle ilgili bilmediğiniz çok şeyi gösterirler. belki de bakış açıları çok yanlıştır, bu da olabilir. ama elinizde bir kerteriz olur. kendi düşüncenizden farklı bir nokta bulursunuz. biliyorsunuz ki bir koordinata ancak iki kerterizle ulaşabilirsiniz.
ben hayatımda çok noktada tıkanıyorum. sizi çok derinden anlayabiliyorum. ama bu tıkanıklıklardan beni kurtaran hep şu olmuştur. eksiklere değil var olanlara odaklanmak. o yok, bu yok, bu şöyle, bu budur diye taşlarınızı eksiltmek bence yanlış bir tutum. insanı çözümden uzaklaştıran subjektif ve bencilce bir bakış açısı. tam tersine sıfırdan başladığınızda, olay çok farklı oluyor. ben öyle bir düşünce belirledim. ne zaman tıkansam başlıyorum taşlarımı tek tek saymaya. sağlığım, gençliğim var. bir sakatlığım yok. kıyafetim, evim şuyum buyum var. aklım başım yerinde. vs vs.
ilk işlemde elinizde hiç taş kalmazken bu son şekille bir sürü taş biriktiriyorsunuz ve bunlara ekleme yapma şevki hissediyorsunuz.
bizim okulda bir hoca böyleydi. sınavlarda cevaplara not vermezdi, hatalardan not kırardı. bir gün öyle saçma bir durum oldu ki tüm sınıfa sıfır vermek zorunda kaldı ama tabi salak sistemi yüzünden sınavı 50 üzerinden değerlendirdi.

neyse diyeceğim o ki, bence profesyonel yardım alın. (psikiyatrdan değil de bir psikologdan veya psikoterapistten.) güzel bir check up yaptırın. basit bir şey. kan tahlilleriniz (genel tahliller ve kanser şüphenizle ilgili olanlar), belki bir iki ultrason filan.

çook uzun yazmışım. kimse kusura bakmasın. nlpci gibi oldum beyav. sevgiler.

iş problemleri yaşadım iki iş değiştirdim arka arkaya, okulla çok problemim oldu, aile ile problemler desen sürekli, her şeyi kafama takıyorum, hayatımdan nefret ediyorum, şanssızım, şu an ne mi oldu, adetim gecikti, sonra böbreklerimde sorun çıktı, bağışıklık sistemimde ciddi bir sorun yaşıyorum. Hepsinin sinirsel olduğuna emin doktor. Ne yapmışsın kızım kendine, değer miydi sağlığını bozmaya dedi. Şu an çektiğim böbrek ağrısını düşününce, değmezmiş evet. Koy götüne işin arabanın. Doğru düzgün bir iş ara önce, doğru düzgün bi hobi edin. Ben yapabiliyor muyun, hayır, o kadar çok sağlık sorunum var ve ruhsal olarak o kadar kötüyüm ki, ama düzelicem. Sen de düzelirsin. Bazen dünyanın en şanssız insanı olduğunu düşündüğüm olur, ama artık bu yaşımda bunca sağlık sorunundan sonra koy götüne diyorum. Öneririm. Bir de spor öneririm, inanılmaz rahatlatıyor, sağlığım bi düzelsin, spora başlamak istiyorum.

Aslında gayet de iyisin. en önemlisi sağlığın yerinde. kimseye muhtaç deilsin. iki gözün var iki kulağın iki elin iki bacağın :) Allah eksikliğini göstermesin. bir de organları tam olmayanları düşün?? yani halin vaktin ii. aç deilsin, açıkta deilsin. kimseye muhtaç deilsin. bu da güzel. yukarıdakilerin dediği gibi önce sağlığına önem ver. sonra bi hobi dalı ya da sporla ilgilen. hayatta herkesin böyle anları vardır. kara bulutlar çökse de güneş elbet bi gün gösterir kendini ;)

Böyle daral durumlarında bizim kapıcının eşini düşünüyorum hep ;

Hep sefalet içinde büyümüş uzak köylerin birinde.gram değer verilmemiş.ordan oraya savrulmuş.kaza yapmış sol gözünü ve kulaklarını kaybetmiş.kazada anne babası ölmüş.bunu almışlar apar topar gencecikken hanzo ve kara cahil olan bizim kapıcıyla evlendirmişler.çok geçmeden 4 tane çocucuğu olmuş.hem onlara bakıyor hemde hergün 5 binanın merdivenlerini siliyor.geçen ay duyduğuma göre rahim kanseri olmuş.ameliyat olacakmış.para ? yok tabii ki..

bu kadın böyle bir hayat mı istemişdi ? hayat böyle ama..

dediğiniz gibi eldekilerin kıymetini iyi bilmek küçük şeylerle mutlu olmak lazım.

senin sorunlarını seni en iyi tanıyan çözer. bu kişide sensin. çorap söküğü gibi düzelmesede zamanla düzelecek sorunlar bunlar. nefes alıyorsan yaşıyorsun demektir. yaşadıkçada sorunlarına zaman ayır. mesela yarın ilk iş olarak doktora git. gerçeklerle yüzleşmeyi bil. kendini eleştir. kurslara yazıl dil kursu olabilir mesela sonuçta kendine yatırım yapmış olacaksın buda seni büyük ölçüde mutlu eder. derneklerde faaliyetlerde bulun. hem iş bulma konusunda hemde sosyallik konusunda sana faydalı olacaktır. 50tl düşürmüşsün bununda en büyük sebeplerinden biri sorunlarına esir olman.ailede olur böyle durumlar. sonuçta sen onların evladısın gün gelir ballı şekerli olursunuz gün gelir kös kös oturursunuz.

diyeceğim şu ki takma. gerçekten takma. sokakta aç yatan insanın sorunu olduğu kadar o bmw ile giden çocuğunda sorunları vardır. sorunların değil çözümlerin parçası olmaya bak. ve en güzel günleri geçirmeye bak.

(bkz: an error occurred please try again later)

dns ayarlarını değiştirin. ilk entryde açıkça yazıyor. sonra hem ares limeware gibi programlardan yararlanın hem yutubunuzu izleyin!

(bkz: opendns)

hosts dosyası ve youtube şeklinde aratın googleda.. açıklamalar var hostsu C:\WINDOWS\system32\drivers\etc içine atıosun çözülüo sorun

her sahurda yemekten sonra dişleri fırçalamak işe yarar.

çok yakınında bulunmadığın sürece sana bir rahatsızlığı olmaz. bence sen onlardan bir adım uzakta dur.
haa diş doktoru önerebilirsin eğer dişlerinde problem varsa. ya da ağızı mininun seviyede kokutan yemeklerle sahur verebilirsin onlara. alışkanlık yapar ve onlar da aynı şeyi yer sahurda.

ben açıkçası 3-4 yıldır evden çıkmadan dişimi fırçalıyorum. Kimileri günah diyor, bazıları da birşey olmaz ben de fırçalıyorum diyor. Kendi adıma bunun orucu bozmayacağına inanıyorum, yine de macunu az kullanıp su yutmamaya çalışmakta fayda var.

ya aslında bu insanlar temizliklerine de dikkat ediyorlar ancak bir doktor arkadaşımın dediği genetik bir hastalık varmış nefes kokusu üzerine. tam bilmiyorum da hani hem oruç tutup hem de nefes kokusunu giderici bir şey almaları falan da mümkün değildir sanırım. ne bileyim ya bunun bi çözümü olmalı. gidip de nefesiniz rahatsız edici diyemiyorum sonuçta. off ya ne bileyim...

sahurda 4-5 tane freshies yutsunlar. ağız ve diş bakımıyla ilgili problemleri yoksa ve sigara içmiyorlarsa açlıktan oluşan koku engellenir gibi geliyor.

suyu yutmadan gün içinde aralıklarla ağızlarını çalkalayabilirler.

diş fırçalamak bence bozmaz. sonuça yorumlayabildiğimiz bir şey. düşünelim her beraber,

oruç tutmanın amacı ne? açın duygularını anlamak. ama bunu anlarken çevredeki insanları rahatsız etme gibi bir durum yaşanıyorsa diş fırçalansın o zaman. kendi terbiyeniz neden başkasına işkence olsun ki? fırçalamak yanlış değil bence..

Oruç tutanlara saygılı ol ve BERBAT bir koku diye tanımladığın kokuyu duymak istemiyorsan Oruçluların etraflarında gezinerek onları rahatsız etme !... (Acaba bunu anlayabilecek kapasitede misin merak ettim bak şimdi)

oruç tutarken ağız kokusunun en büyük nedeni sıvı kaybı nedeniyle tükrük üretiminin azalması ve ağızdaki bakterilerin yoğunluğunun artıp kokutmasıdır.

çözüm @ugandareisicumburu'nun dediği gibi bol bol ağız çalkalamak.

benim babam oruç tutar, dişlerini de fırçalar gün içinde, sonucta niyeti biraz macun yiyip doymak değil, ağız sağlığını korumak. ben de tutsam aynen öyle yapardım.
yok ağız kokusu tebrik sebebiymiş de cennetin kokusuymuş...oldu. soğudum valla herşeyden.

ben dişleri fırçalıyorum valla.
açlıktan ölecek olsam macunla doymazdım gibi bir düz mantıkla çıktığım yolda, yıllardır fırçalamaktayım. gerçi şimdi elmalı çilekli macunlar çıktı. benim dediğim colgate klasik:p
saçmalama ulan,macunla doymazmış diye gülenlere daha sağlam dayanakları olan dini bir açıklama da yapabileceğimi belirteyim.

2 gün öncemi neydi işte, kanalların birinin ana haber bülteninde söylendi, diş fırçalanmasının orucu bozduğu.. şahsen bu ramazana kadar bende hep fırçalardım. ama şimdi durup düşünür oldum.

Açlıktan nefesi kokmak denen bi olay var, naparsa yapsın insan oruç tutarken ağzı kokar.

Tam çözüm diil ama:

(bkz: misfak)

fotoğraf gözükmüyor sanki :) o da gelsin bakalım bi. ancak makina benim evdekine çok benziyor sadece program ayarlama düğmesi farklı. G modunda 30-40 derece arasında yıkayabilirsiniz. sadece sağdaki ayar düğmesini g' ye sıcaklığı da 30 dereceye ayarlayın gerisini o ayarlasın. deterjanı ortadakine koyacaksınız bu programda sadece.45 dk sürüyordu en son.

edit: fotoğraf gelmiş tamam ama G yazan olduğuna inanıyorum ben halen sizinkinde g'nin üzerine garip bir işaret koymuş olsa da :)

bir de sayet kullanma kilavuzu varsa orada o harflerin ne manaya geldigi yaziyor. ben zamani vaktiyle oradaki harflerin manalarina baka baka yikiyordum camasirlari. niyeyse hic aklimda kalmamis, gercekten erkeklere yonelik camasir makinesi yapilmasi gerek.

g rulez! bir erkek olarak bildiğim "c" var uzun program, hiç bulaşılmaması gereken, bir de "g" var ki, senin benim dostumuz. o herşeyi bilendir.
ayrıca bu tür durumlarda ben duşa girdiğimde aradan 3er 5ewr çıkartırım baksırı tişörtü. hele bir de onları şampuanla yıkayıp, sanki bir ırmakta çamaşır yıkarcasına, ayağımla dövdüğüm kısım en sevdiğim:) tavsiye ederim.

hiçbir şey olmuyor merak etmeyin.
benim de ödediğim park cezası sonradan eve geldi yine.
ama ödemiş olduğum için takmadım.
siz ödeseniz de ödemeseniz de geliyor o bir prosedür gibi.

takmayın.

en son aracimi cektiklerinde park yerinde ucreti odedim ve eve herhangi bir sey gelmedi. takmayin yerine daha once park yerinde odediginiz cezalar duruyorsa gidip bir sorun, bu ne doktor diye.

sizin ödemeniz gereken meblağlar; aracın çekim ücreti, park cezası ve otopark ücreti. bunların üçünü de ödediyseniz afiyetler sallayabilirsiniz. ama yok emin değilseniz bırakınız ödemeyiniz:) 5 yıl sonra ödersiniz. en temizi. ben öyle yapıyorum. emniyet kemeri ve emniyet şeridi borçlarım var, salladım gitti:D

yahu ben geçen senelerde kafayı taktıydım, dünya kadar farklı versiyonum var. demek ki hala indirmem gereken those were the days'larım varmış:)

bu mükemmel ama bi bulsak!

eyvallah rin tin tin:)) yüreğine sağlık...:)

amacın uygulamalara geçmekse sağ sol tuşlarını kullanabilirsin.

yeni mezun oldum, yönetici adayı olarak işe başlamak istiyorum. cv'mi nereye yollayayım?

4. sezon başlamadı ki altyazısı nasıl olsun?

internette başladı. torrentler kaynıyo.

vay be hemen indireyim ama dedikleri gibi altyazı 3-4 güne anca çıkar. teşekkürler ayrıca

allah bee! bırak alt yazıyı, bu bölümü bi izleyelim de, alt yazısı sonra hallolur.
duyuru için teşekkür ederim:D

SD kart uyumlu değil. başka markalar da üretti mi o modelleri bilmiyorum ama sanırım sadece sony'nin kendi kartları var. dezavantajı, lazım olduğunda sony'e bağımlı kalman, bir yere girip kart alma imkanın daha kısıtlı. avantajı ne bilmiyorum.
pil de aynı şekilde, sony'nin kendi pilleri oluyor sadece.

sony ve sandisk olması lazım memory stick alternatifleri olarak.

www.hepsiburada.com
sandisk ve sony varmış. team diye bir markanın da micro sd'den memory stick pro duo'ya dönüştüren adaptörü varmış.

sandisk'in 4 gb lısı sony'nin 2gb lısıyla aynı para. vay kazıkçı sony vay.
ikinize de teşekkürler.

dostum en güzeli paraya kıyıp 70 liraya sundisk 8 gb alman. ayrıca bu aldığınız arkadaşın psp'si varsa bu kartları orada da kullanabiliyor:)
sdlerin 4 gbsi 30 lira, o da çok ucuz kalmıyor aslında 8 gb memo pro duo yanında.

restart atın bilgisayara.

klavyeye bir şey dökülmüş olabilir mi?

bilgisayarı actım, kapadım önceden ama düzelme yok.birşey dökülmedi.ters cevirip epey bir silkeledim yine sonuc yok

o klavye gitmiş boşuna uğraşma, düzelmez aynı sebepten 3 klavye değiştirdim. ve 3ünde de üstüne çay,su vb. şeyler dökülmüştü. onun üstüne kesin birşey döküldü. istediğin kadar kurula düzelmez.

hocam tez elden bir saatçi tornavidası ile klavyenin arkasındaki vidaları açınız. sonrasında içerideki vakumları temizleyiniz ve ayrıca içerdeki diğer şeffaf devreyi - ki klavyenin töz'ü olur kendileri- kaydıysa yerine oturtunuz. klavyenin tuşlarını tornavida yardımıyla kıskaçlarından kurtararak klavyenin su geçirmez kesimini tertemiz eyleyiniz. ayrıca klavyeden tuşları çıkartmadan evvel bir foto çekiniz, kroki çiziniz ki unutmayasınız. tuşları da bir tas vasıtasıyla bir bir yıkadıktan sonra arkalarına üfleyerek ya da saç kurutma makinası vasıtasıyla kurutarak yerine takınız.
yeni klavyeniz hayırlı olsun.
peşin edit; 1- saatçi tornavidası yoksa ince bir yıldız tornavida da iş görebilir.
2- zor gibi görünse de çok basit ve zevkli bir iştir, 1 saate en geç klavyeniz kullanıma hazır olur!

İştee öyle bir şeeey

www.eksiduyuru.com