kamuyla üniler farklı oluyo

ne kamu tatillerinde biz gittik okula. (ytü)

alttaki yorumdan sonra editi: okullarla mı karıştırdım, olabilir. kaale almayın madem

Üniversite çalışanları da birer kamu çalışanı, ve üniversitelerde birer kamu kuruluşu. O yüzden bu tatil üniversiteleri de kapsıyor. Tümm kamu çalışanları cuma günü idari izinli sayılacak. İl milli eğitim ildeki okulları tatil eder ama üniversite öğrencileri hala okula gider bu durum farklıdır. Cuma günü tatil.

peki cuma günü bankalar çalışıyor mu kesin bilgisi olan var mı?

İptal olur. Üniversite olarak biz kapalıyız o gün. Oda TV'ye göre idari değil, resmi tatil. Bu yüzden kapalı üni.ler.

Kültür Üni. Hukuk fakültesinin açıklamasını gördüm sınavlar iptal değil demişler mesela. O tatil olayları üniversiteden üniversiteye değişiklik gösterebiliyor.

an itibariyle bir üniversitede çalışan olarak yazıyorum. cuma tatil. :)

kültür üniversitesi örneği verilmiş de orası özel üniversite, özel sektör gibi yani, devlet üniversiteleri kapanır da özel/vakıf üniversiteler kendi tatil kararlarını kendileri alırlar.

Annene söylet.

'baba, ben evleniyorum, önümüzdeki yıl' böyle söyle.
işini, maaşını beğenmezse, ya da herhangi olumsuz bir tepkisi olsa vaz mı geçeceksin? herkes kirada oturuyor, siz de kira ödeyin. birlikte çalışır, çabalar herşeyinizi yaparsınız. ilk etapta eşyalarınız çok iyi olmaz belki ama zamanla daha iyi olur.

çok çekiniyorsanız birisi üzerinden gitmeniz lazım, mesela önce anneniz babanızla bir konuşsun. aileden aileye değişir tabii ama mesela babaannenizle aranız süperse, ve babanız da en çok babaannenizi dinlerse, onu da devreye sokabilirsiniz.
babanız evlilik niyetinizi öğrendikten sonra konuşmak daha kolay olabilir, bir pazar günü, kahvaltı sonrası kahveler içilirken söyleyin kurtulun, dert etmeyin bu kadar, mutluluğunuzu isteyecektir.

ne bileyim, böyle ciddi bir durum varsa şimdiye kadar annene-babana ufaktan şeyetmeliydin diye düşünüyorum. anladığım kadarıyla hiç haberleri yok?

annemle babamın arası yok onun için annem söyleyemez. halam var ablam gibidir ama o da 1 yıldır hep geyiğine evlen derdi. şimdi evlencem dedim biraz surat yaptı daha erken değil mi ne acele ediyosun ben karışmam dedi. ee amcama söylesem konuşur ama bu kez de halam ben destek olmadım diye beni geçip amcasına gitti diye söylenir diye çekiniyorum.

bu evlilik her türlü olacak tabii ama ailemle sıkıntı yaşamadan olsun istiyorum

yahu daha çocukla baban tanışmamış ki ?
bi tanıştır belki iyi anlaşırlar. erkekler daha çabuk kaynaşır.
hem öyle biz şu zmaan evlenicez gibi oldu bitti yapma, önce tanıştır, sonra istemeye gelsinler ondan sonra tarih düşünürsünüz

@joe dalton ee nasıl tanıştırcam yahu? ne dicem baba bak bu benim sevgilim mi dicem? kalpten gider yahu adam

Direk söyle, babandan da yardım alma. Eşinle birlikte çalışıp kazandığınız ölçüde yaşamaya alış ve çabala. Yoksa eşini de ezdirirsin ileride.

yaw kendin diyosun yaş olmuş 28 diye. baban hala evlenemediğine üzülüyordur asıl. çok büyütüyorsun.

28 yaşındaysan kalpten gitmez bence. bekliyordur zaten.

çok zorlanıyorsanız, erkek tarafından bir aile büyüğü veya erkek arkadaşınız uygun bir dille söylesin. normali budur aslında. geleneksel olarak öyle yapılır yani. erkek olsaydınız, siz ailenize açardınız.

annene söyletme. annen çıtlatsın. tam olayı senden duysun adam..

biz eylülde evlenmek istiyoruz dersen o işin olacağı varsa da olmaz zaten, baban der ki kızım siz kararınızı vermişsiniz planınızı yapmışsınız bana niye söylüyorsun ki ne yaparsan yap. dolayısıyla yapman gereken şey baba benim bi arkadaşım var, seninle tanıştırmak istiyorum demek. kelimeler seni kasıyorsa sevgilim erkek arkadaşım demene de gerek yok arkadaşımla tanıştırmak istiyorum dediğinde baban zaten anlayacak. tanıştıktan sonra aradan bir süre geçince ailesi tanışmaya gelmek istiyor falan dersin ondan sonra süreç kendi kendine işliyor zaten, aileler tanışınca istemeye geleceklerini baban zaten bilir, isteme olduktan sonra da artık düğün tarihi planları falan yapmaya başladığınızı açıklarsın babana. yani "ben evlenme teklifi aldım baba" şeklinde modern bir açıklama yapmana lüzum yok o zaten anlayacak

allahaşkına "acele etme" ne demek, 18 değilsin, 20 değilsin.

merak etme baban da şok geçirmez, hayatın normal akışı bu.

Erken bir yaş değil, şaşırmaz merak etme.

Kulağa klişe de gelse, "baba, bir erkek arkadaşım var ve biz ciddi düşünüyoruz" de. Sen evleneceğin kişiden eminsen, ve bunu da baban hissettikten sonra maaşmış, gelirmiş bunlar sonraki meseleler.

Ama daha sen emin değilsen kesin olarak o kişiyle evlenmek istedğinden, ve bunlar "gelirimiz az olur", "ev alamayız" gibi şeylerle dışa vurursan başka.

Önemli olan karşındaki kişiyi sevmen. Sevmediğin ve yanında mutlu hissetmediğin biri olsa, ama ev alacak durumu olsa daha mı iyi?

Eylül 2015 dediğin o kadar da uzak değil. Şimdiden ailelerle tanıştırma, sonra aileleri birbirleriyle tanıştırma, söz nişan filan derken epey hızlı geçiyor vakit. Doğrudan cümleye 2015 eylül diye girmene gerek yok. O zaten soracaktır diye düşünüyorum "konuştunuz mu tarih? var mı aklınızda bir plan?" diye.

Senin de dediğin gibi, "yaş olmuş 28". daha kararını ve isteğini kendin söylemeyip de birilerine söyletirsen, evliliğe kadar olan süreçte karşına çıkacak bir çok konuyu da mı hep birilerine söyleteceksin?

Bence her baba çocuğunun mutluluğunu düşünür ve elindeki imkanları kullanır. "Madem paranız yok ne evliliği" diyeceğini sanmıyorum durumu çok kötü olmadıkça. Çocuğu için harcamayacaksa ne anladım ben o paradan? Açıkça da sorman gerekir "ne kadar destek olabilirsiniz?" diye. Belki diyecekler ki "bir sene daha bekle, şöyle imkanlar sunabiliriz (daha güzel bir düğün vs.)". sonra karar sizin.

Düğün sonuçta daha çok aileler için yapılan bir şey. Çift için çekirdek olay nikah. Gerisi ailelerin hevesi ve mutluluğu oluyor.

Baban neden evleniyorsundan ziyade yavaştan "neden evlenmiyorsuna" doğru geçiş yapacaktır zaten bir iki sene içerisinde diye düşünüyorum :)

Babasından deli gibi korkan en yakın iki arkadaşım bir cesaret söylediler. Hatta bir tanesi bir seneye yakın stres yaptı önce.

Babaları hayırlı olsun kızım getir tanışalım dedi. Biz de şaşırdık ama babalar sanılanın aksine daha makul. Yaşın da geldiyse bekliyorlar zaten.

Eylül 2015 düşünüyoruz deme ama. Bi tanış, beğenirsen ciddi düşünmek istiyoruz falan de. Tarih babanın onayından sonra belli olsun güya.

olay nasıl söylerim ise:
öncelikle anne baba arasında diyalog olmadığını söyledin. buna göre yapman gereken babanın uygun zamanını kollamak
neşeli keyifli olduğu bir zamanı yakalaman lazım, mümkünse yemek sonrası, adam aç olmasın da delirmesin :) takımının yenildiği akşamda olmaz.
babana açıkça birisi var de, merak etme baban hayatında birisinin olduğunun elbet farkındadır, ama sen gene de söyle bu şekilde. ciddi düşündüğünüzü söyle, muhtemelen bu aşamada baban eleman necidir ne iş yapar, nerelidir falan diye soracaktır, cevaplarını ver uygun şekilde; sonra tanıştırmak istediğini söyle. baban hayır demeyecektir elbet.

sonra sadece sevdiğinle babnı tanıştır, sevdiğini tembihle de ağırbaşlı davransın tabi. sonrası zaten söz, nişan düğün vb olacak.

davetiyeyi gorunce anlar zaten :)

saka tabi, isin asli su ki, kuracaginiz cumleleri onceden kafanizda tasarlayin, oyle bir anlatin ki onu da isin icine katip heyecanlandirin. bunu nasil yapacaginiz size kalmis cunku babanizi en iyi siz taniyorsunuz.

Ben bir bayram yemeğinde söylemiştim, gerçi sevgilim de yanımdaydı o sırada. Önümüz bayram, sen de ayarla böyle bir şey. Yanıtları tam okumadım o yüzden bilmiyorum tanışıyorlar mı, eğer tanışmıyorlarsa en kısa zamanda tanıştır. Diğer türlüsü ayıp olur bence.

babanla baş başa kaldığınız bir an diyorsun baba sana bir şey söylemem gerek, böyle böyle hayatımda biri var, çok iyi anlaşıyoruz. evlenme teklifi etti, ben de olumlu bakıyorum.

o sırada sorular gelecek, ne iş yapıyor, kimdir, nedir, nerelidir diye. sakin sakin cevaplıyorsun.

karşı çıktığı bir nokta olsa da olmasa da, önce tanışmalarını sağlıyorsun.

sonrası nasıl gelir bilmem. ailenize göre değişir. 28 yaşında olduğuna göre baban da böyle bir şey bekliyordur artık senden.

ben 26 yaşındayım, babam benden bekliyor ama daha çok bekleyecek gibi mesela sdgfnk :D:D

birde fazla gerilme derim. genelde kadınlar nasıl tanıştıracağım diye geriliyor, ama erkekler hemen kaynaşıyor. 10. dakikada falan memleketi kurtarıp, futboldan bahsetmeye başlamıştık mesela ben kayınpederle.

Ben evlilik teklifi aldıktan 1 ay sonra filan söylemiştim. İstemeye gelecekleri için, uygun musunuz o gün şeklinde sormuştum. Neden daha önce söylemedin diye sordu, üzüldü. Benim annem de yoktu haber verebileceğim, babam nasıl tepki verecek bilemediğimden söyleyememiştim ama babam öyle deyince üzüldüm. Bence çok fazla düşünmeden bir an önce söyleyin.

Kocaman olmuşsun neyden korkuyorsun, turşunu mu kuracaklar ? Ben şimdi söylesem evlenmeye karar verdim diye evde bayram olur, muhtemelen tüm sülale gözyaşlarına boğulur. Kaldı ki benim babam da çok düşkündür bana, kimseleri beğenmez. Annene anlat önce, o da babana söyler. Gelir sevgilin tanışırlar. Daha 1 yıl varmış düğüne, o zamana kadar da yavaş yavaş halledersiniz alış veriş işlerini. Hayırlı olsun, çok mutlu olun.

söze gülerek "babacığım" diye başla

bacım sen babanla aynı yerde çalışmıyor musun? evlilik teklifi aldığına göre yüzük takıyor olmalısın. takmıyorsan da tak, görür, sonra gün sonunda konuşursun evlilik teklifi aldım vs diye.

tek taşım siyah renk ondan anlamış olamaz teklif aldığımı :/

Bu arada, ben kendimi tam anlatamamışım. Babama babam nasıl tepki verecek bilemediğimden söyleyememiştim ama bunun nedeni babamın muhafazakar olması filan değildi. Tam tersi gayet açık fikirlidir. Zaten ben erkek arkadaşımla yaşıyordum, normalde de tek yaşıyorum. Babamla ilişki mevzularında çok fazla konuşmadığım için nasıl söyleyeceğimi bilemedim. Sürekli erkek arkadaşımı (yani şimdiki nişanlımı) eleştirip duruyordu, onun için bilememiştim nasıl söyleyeceğimi. Evlenme teklif ettiğini öğrendikten, nişanda ailesiyle tanıştıktan sonra bir tek kötü laf etmedi hakkında. Biraz kıskançlık, biraz da koruma güdüsüyle davranıyormuş herhalde. :)

xperia z

xperia z +1

edit: lg g2 alanların malzeme kalitesiyle ilgili yorumlarını okuyun, ona göre karar verin. xperia taş gibi telefon, alın pişman olmazsınız.

Lg g2

Sony Xperia Z +1

samsung note 2.

büyük ekran istersen (bkz: Nokia lumia 1320) 870 TL
performans istersen (bkz: Nokia lumia 925) 830 TL
her halükarda Windows phone tavsiye edilir.

gmd2 888 tl.

lg g2
iphone 4s

Asus zenfone 6 (800 tl)

LG G2nin hala gideri var.

kiyas.la

(bkz: huawei ascend p7)

büyük ihtimalle degil ama doğana benzettim ben

Sanırım gerçek bir kuş değil. Kanatlar ve kafa uyumuzsuz.
Kafa serçe gibi bir kuşa, kanatlarsa yırtıcı bir kuşa ait.

Atmaca sanki.

www.hayvanresimleri.gen.tr

kafası ve boynu doğana, kanatları atmacaya benziyor. kısacası aslına uygun olmadan çizilmiş bir kuş (git: www.mikosanat.com)

resmin bulunduğu sitede bu fotoğrafa ilk rusça yorum : сокол в счастье)

falcon in happiness. falcon: şahin
demek istemiş sanırım.

bence de uydurulmuş, hayal ürünü yani.

kuyruk kısmı bir insanın elini ve parmaklarını andırıyor mesela.

kafa horusa benziyor biraz da

doğan kuşu.
atmaca da olabilir küçük görünmesi nedeniyle.

şahin değil.

amip filan mı kaptın ki?
doktora gitmen lazım kendiliğinden geçmez.

mutlaka doktora git, bol sıvı tüket, şekerli ve yağlı şeyler yeyip içme

reflor

Parazit varsa reflor cozum degil parazit dusurmek icin ilac, antibiyotik vercekler. Gaita testi yapip ona gore veriyorlar

su sıralar ıshal salgını var. bu nedenle en kısa surede bence bır doktora gıdın.

aynı sıkıntı bende de mevcut. sulardan şüpheleniyorum açıkçası. üsküdar'da son birkaç haftadır sularda bariz bir koku değişimi var, tam tesbit edilemeyen bir kirlilik varmış diyorlar. ishal için doktora gitsen bile eğer parazit falan değilse pek bir çözümü yok açıkçası. ilaçla falan hallolmuyor yani. yol açan toksinleri atana kadar devam ediyor. metpamid sıvı içeriğini değiştirmeden peristaltizmi hızlandırdığı için toksinlerin atılımını da hızlandırır ama huzursuzluk gibi leş bir yantesiri var.

çok çok düşük ihtimal ama yine de doktora gidip salmonella/shigella için ayrıca amibiazis için dışkı analizi yaptırılabilir.

reflor ya da maflor iç olsun bitsin hihi

şarj hızı Amperle orantılı. note2 original aletinin üstünde şu yazar:

OUTPUT 5V 2A

Galaxy s3'te ise şu:
OUTPUT 5A 1A

Çoğu dandik şarj cihazı 0.8A ile 1A arasındadır. Bilgisayar portu da 0.8A civarıdır. Note2 sittin sene şarj olmaz.

iPad şarj aleti 2.1A mesela.

OUTPUT amper değerine bakacaksın. INPUT var bi de 220V yazar, bakma ona. OUTPUT 2A olan şeyler note2'yi vaktili şarj eder.

Kablo önemli değil. Adaptörün amperi önemli.

@harzem, bilgiler için teşekkürler. yalnız şöyle bir şeyi bariz bir şekilde farkettim; aynı adaptörü orjinal ve yine orjinal ama note 2'nin olmayan micro usb kablolalarıyla kullandığımda, note 2'nin orjinal kablosuyla çok açık bir süre farkı kazanılıyor. O yüzden, kablo önemli değil kısmı pek oturmadı kafamda :/

Kablolar arasında uzunluk farkı ne kadar? uzun kablolarda kapasitans sorunu olabilir, verim düşer. Ama bu alternatif akımda bellidir genelde. Adaptörlerde pek değil.

@harzem - usb 2.0 0,7 falan degil 0,5 destekliyor.

telefon amper degerini sinirlayacak sekilde tasarlaniyor artik. o yüzden cok yüksek olmasinin size katkisi olmayacaktir pek. cihazinizin orjinal degerlerine sadik kalmanizi batarya ve cihaz ömrü acisindan siddetle tavsiye ederim.

ha ben senede bir telefon degistiriyorum 30 dklik sarj süre farki benim icin cok önemli derseniz go for it.

ek1:
If you connected the tablet’s charger to the smartphone, nothing would explode or catch fire. The smartphone likely won’t draw the maximum number of amps the charger can provide, but that should be fine. The smartphone may even charge a bit faster.
bit.ly

nette bazi manyaklar ampermetreyle dakika dakika sarj grafikleri cikarmis. kimi cihazlar yüksek outputlu chargerlarla daha iyi is cikarmis. bunun nedeni muhtemelen üreticinin fiyati azicik daha asagi cekebilmek icin chargerdan kisintiya gitmis olmasi olabilir, cihazi daha fazlasini desteklese dahi.

ek2:kablo konusunu arastirdim, bir yerde kablolarin da sinirladigini belirtmisler ama alti bos. desteklememisler bir seylerle. birkac kisi farkli kablo boylariyla test yapmis, ayni marka ayni cihaz ayni sarj aletleriyle, orta boy kablo en optimum degerleri vermis komik bir sekilde. bilmiyorum o kismi.

Note 8.0 tabletlerin orijinal şarj aletinden al. telefonun 1 saatte şarj oluyor.

oysa bilinçaltıma öyle yerleşti ki çıkaramıyorum ki.

figüran filmi olabilir mi 07:30'dan itibaren bi bak

www.youtube.com

@ornitorenk: o da değil maalesef.

kemalettin tuğcu öykülerinden uyarlama olabilir. hatta star'da yayınlamış ta olabilir.

@soylu: üvey baba'yı biliyorum ama o değil istediğim.
mine çayıroğlu oduğuna eminim, çünkü mine çayıroğlu dedikçe hemen o dizi aklıma gelir hem de ürperirdim bu dayak yüzünden.

muhtemelen bir şey olmaz ama gidebileceğiniz en yakın sürede gidin.

bir haftaya kadar bir şey olacağını sanmıyorum çünkü zaten savcılığa gitsen bile her gün ifade almıyor savcılık. savcının kalemine uğrayıp ifade günlerinin hangisi olduğunu, savcının o gün izinli olup olmadığını öğrenmen ve ifade vermeye o gün gitmen gerekecek.sonuçta savcının kalemi işleri gerçekten tam günü gününe takip eden bir kalem bile olsa, sana tebligat yapıldıktan sonra 3 gün içinde başvurmazsan polise, seni zorla getirmeleri için müzekkere yazacak, karakola postalayacak falan derken zaten 1 hafta geçmiş ve sen o arada savcılığa çoktaaan gitmiş olacaksın.

bendeki british shorthair melezi.

tüyü cidden çok az dökülüyor ve kısa , sık tüylü.

taradığında bile az geliyor ama mevsimsel olarak bi dönem dökmüştü o da tarama ile ortadan kaldırılcak bir sorun.

evde tüm gün uyuyor ama 2-3 aylıkken hiç tüm gün yalnız bırakmamıştım.

alıştıra alıştıra yalnız bıraktım şimdi evde olsam da akşam 5-6 ya kadar uyuyor.

british kırması bulabilirsen süper olur, sakın satın alma ben sahiplenmiştim.

tüyleri sık ve kısa , kadife gibi yumuşacık oluyor.

bütün gün evde yalnız kalacaksa bence hiçbir türü tercih etme yazık hayvana sırf sen kedi bakmaktan zevk alacaksın diye bütün gün evde yalnızlığa terk etme

az tüy döken kedi var mı bilmiyorum ama bildiğim kadarıyla bunlar da fena tüy döküyorlar. rusyadaki british shorthair kedim öyleydi en azından.

tüysüz kediler var edinmek istersen, ama tavsiyem kediye para verip ticaretini yapma.

firavun kedisi var, hiç tüyü yok sadece deri. ama çok korkunç tipli :)
uzun süre yalnız kalacaksa alma, bunalıma giriyorlar.

british shorthair var bende. nerdeyse hiç tüy dökmüyor. ama daha 4 aylık. yetişkin olunca değişir mi bilmiyorum.

daha önce pek alakam olmadığı için kedinin karakteri türüyle ne kadar bağlantılı bilmiyorum ama bizim yavru evde kimse yokken çoğunlukla uyuyor sanırım. kapının sesini duyup geliyor hemen karşılamaya. ayağıma yapışıyor. hırlıyor filan. kucağıma alıp seviyorum. bir süre sonra kaçıyor kucağımdan. yani evet bi ilgi bekliyor hayvan ama evdeyken de pek durmuyor yanımda. arada bi gelip bi sırnaşıyor.


ammaaa hayatı boyunca tüm hayvanlardan korkmuş bir zoofobik olarak kedi bakmanın çok güzel bir şey olduğunu söyleyebilirim.

İki tane al yalniz kalacaksa. Her kedi haftada bir alt kurku dahil olacak sekilde taranir ve deri sagligina ozen gosterilirse zaten az tuy doker. Bu isin tembelligine gerek yok. En ustteki duyuruya bak. İki ay sonra iki tane verelim sana

@solem iş tembellikte değil de ev temizliğinde :)

niye sokak kedisi sahiplenmiyorsun?

evde sürekli temizlik yapan insan yok, evin her tarafı tüy olmasın istiyorum. lütfen linç etmeyin kızlar.

Linç etmek istiyorum çünkü bu kadar bencil bir zihniyet uzun zamandır görmemiştim.

hangi cins alirsan al tuy dokecek bi kere. sfenks dahil. onun icin ben anam babam sokak kedisi al derim en azindan hayat kurtarmis olursun. ama tuyu zor gelecekse sana hic sahiplenme cunku dokecek yani kacisin yok.

kedi evde yalniz kalir ayrica yalniz kalmakla ilgili sikinti olmaz ama solem dogru diyor, iki tane sahiplenirsen daha mutlu olurlar.

@esenboga bencillikle alakalı birşey göremiyorum ben. hiç tüy dökmesin demiyorum tabii ki, elbette evi bok götürmüyor, hayvanı kendi haline bırakmayacağım. ama görece daha az dökse daha çok işime gelecek. boşuna atarlanıyorsunuz.

kedinin tüy dökmesi beslenmesine ve hormon dengesine bağlıdır.
bahar dönemlerinde daha çok tüy döker.
sevdiğinde, dokunduğunda mutlaka eline tüy gelir.
en az tüy döken için de, en çok tüy döken için de geçerli bu.
british shorthairlerin az döktüğü söylenir, ama benim pansiyoner olarak baktımlarım da gayet güzel tüy döküyordu.
kısa tüylü kedilerin tüyleri uzun uzun görünmediği için daha az döküldüğü zannedilir genelde.

ama maalesef gerçek şu ki, kedi alırken nispeten az tüy dökmesini istemek, kediyle ilerde sorun yaşayacağınız anlamına gelir.
yeri geldiğinde yemeğinden de tüy çıkabilir, bardağının kenarına da tüy yapışabilir.
bunu göze almalısın.
bunun pislikle ilgisi yok.
bizim de kıllarımız ve saçlarımız dökülüyor, ama onların tüyleri daha hafif olduğu için uçabiliyor sadece.

evini düzenli temizlersen, kedini düzenli fırçalarsan ve iyi beslersen, normal tüy dökme oranına sahip olur.

cins peşinde koşmana gerek yok, sokaktan bulduğun gözüne sevimli gelen, hoşuna giden kediyi kap götür veterinere, kontrollerini ve (yaşına göre) aşılarını yaptır, eve getir.
o kadar.

cins istiyorsan bile, özellikle iran ve chinchilla'dan uzak durmalısın.
tüy yüzünden değil, tüyleri dışında da çok bakım isterler.

dediğim gibi, yapman gereken tek şey kendinden emin olmak.
tüyünden iğrenip iki gün sonra yapamayacaksan alma.
boşuna üzersin hayvanı.
bunda ayıp bir şey yok, bazı insanlar evcil hayvan bakamazlar.
çünkü aldıktan sonra büyük bir sağlık sorunu olmadıkça, 10-20 yıl arası seninle yaşayacak.
bunlar sana yapabileceğin şeyler gibi geliyorsa, dediğim yöntemi uygula, al bir tane.

birine alıştıktan sonra ikinciyi alman söylendiği gibi daha sağlıklı olur.
o da sıkılmaz, sen de rahat edersin.
ama hiç kedi bakmamış olduğun için bir anda iki tane olması gözünü korkutabilir.
o yüzden direkt iki tane tavsiye edemiyorum, yani şart değil.
yine de iki tane olması daha iyi olur tabii, kendini yalnız hissetmez.
zaten 2 kediye bakmak, her zaman bir kediye bakmaktan daha kolaydır.

bir de şu var.
cins kediler ve köpekler maalesef daha sık hastalanırlar.
bünyeleri nispeten daha zayıf oluyor.
sokaktan aldığın kedi, o zamana kadar sokakta var olmayı öğrendiği ve hastalıklara karşı hayatta kalabildiği için her zaman daha kuvvvetli olur.
cins kedinin veteriner masrafı genelde daha fazla olabiliyor yani.
o yüzden 2-3 aylık bir yavruyu kap getir.

Tararsınız tüylerini her gün.
Sokaktan barınaktan alın. Bir sürü kedi var yuva arayan.

Bu arada, kedilerin en az 10 yıl yaşadıklarını biliyorsunuzdur umarım. İlerde çocuğum olacak, eşim istemiyor falan olmasın.

abi bu cinsler az döküyor diye sahiplenmeyi düşünüyordum yoksa cins kedi takıntım falan yok.

yavru bulabilirsem sokaktan alacağım o zaman teşekkür ederim.

Yahu çok istiyorsan cins de al, ama para verme sahiplen. SOnuçta cins kedilerin de hayranları var boşuna vurmaya gerek yok şimdi. Ha ben özellikle tekir ırkına hasta olduğum için hiç sorun yaşamadım sahiplenirken ama aynı benim gibi başka biri british e hasta olabilir, veya başka bir ırka. Bunda kötümsenecek birşey yok.

cinslerin bakımı genel olarak daha zor oluyor.
ama tüy dökme oranları yarı yarıya, gözle görülür şekilde azalmaz.
yani en fazla 3-5 tüy daha az döküyordur.
arada öyle can alıcı bir fark olmuyor.

çok güzel bir yavru kedim var, 11 haftalık erkek, çok sağlıklı, belki sahiplenmek istersiniz.

Her yer yaparız diyecektir ancak mühim olan bütçe ve zanaatkarın yeteneği. Tasarım olacağından beğenmedim deme şansın olmayacak.

Bu sebeple tanıdık kuyumcu (veya kuyumcu tanıdığı olan bir arkadaş) bulmak daha doğru olacaktır.
Gerekirse kuyumcu yönlendirir falanca yerde yaptırın diye.

daha dün inci kolye bulabilmek için kapalıçarşıdaydım. caddede bir kuyumcuda sorduğum inci kolyenin incisini aldıkları dükkanı buldum (bunu kuyumcudan öğrenmedim tabi, o kadar gezince, tamamen rastlantısal incici şuraya biz veriyoruz inciyi dedi). caddedeki adamın 500tl'ye sattığının kapalıçarşıda 120tl olduğunu öğrendim. hadi kuyumcu altın kopça takmış olsun..

soruya gelince, gir çarşıya, beyazıt tramvay durağına arkanı verdiğinde sağ çaprazında kalan kapıdan girince boydan o yol ve bir kaç dalı olduğu gibi kuyumcu. her dükkana sırasıyla gir, çık. ne yaptırmak istediğinin resmini de göster fiyat sor. fiyatını beğendiysen kartlarını iste, arkasına fiyat yaz. nakit verirsen kaça olur, bak yaza düğün var, daha bu takının devamı da gelebilir, bilmemne tüm kozları kullan.
zaten kuyumcuların yarısı hazır alıyor, biz yapmıyoruz şuna sorun onlar ham altından yapıyor filan diyecek,isim vereceklerdir size.

kapalıçarşı'da piramit alyans var çarşının içinde değil de mahmutpaşa tarafına doğru bir çıkışta yer alıyor, çarşının içindekilere oranla daha uyguna satıyorlar ve bildiğim kadarıyla imalatçılık da yapıyorlar, birkaç kişi orayı önermişti bize, ordan aldık alyansları, annemler de kendilerine ordan almıştı hatta. oraya giderseniz en azından kendileri yapmasa da yönlendirebilirler diye düşünüyorum. web sitesi de şuymuş:

piramitalyans.com

Cevaplar için teşekkürler.

Lakin başka bir korkum var. Resmini gösterdiğim yüzüğü düzgün şekilde yapamazsa ne olacak? Baştan "istediğim gibi olmazsa almam" diyebiliyor muyum? Sonuçta en azından ücretin belli bir kısmını alacaklar baştan, hatta çoğusu hepsini almak isteyecektir. Bu konuda tavsiyeleriniz ne olur?

Yaptırmak istediğim yüzük çok komplike olmasa da eğer parmağa uymazsa elde kalır geri dönüşü yok kesinlikle.

bir ara herkesi arıyorlardı böyle, scam benzeri bişiydi yanlış hatırlamıyorsam. Telefon numarasını bir arattırın sözlükte ya da google'da derim.

Onlara para kaptırmayın siz kendinizde alabilirsiniz.

Yapmanız gereken bankanızdan son 10 yılın dökümlerini isteyerek ilçe kaymakamlığında tüketici hakem heyetine gitmek

+1 colorwithnotexist


kendiniz de başvurarak alabilirsiniz ancak bankalar genellikle bu ücretleri kendilerinden iade alan müşterilerinin kredi kartlarını iptal ediyorlar, o bankayla çalışmak zorundayım diyorsanız bu ihtimal de aklınızda bulunsun.

mybilet'in makineleri olmasa da orada bir görevli, internetten satın alınmış olan tüm biletleri basmış oluyor bir masada bekliyor, gidip ondan biletini teslim alabiliyorsun. en azından küçük sahne'de bu şekildeydi.

eğer makina yok ise orada bulunan mybilet görevlisi ya da bilet görevlisi tüm biletleri basmış oluyor. adını söyleyip imza karşılığı alıyorsun bileti

netten adam toplamıştır mesela. hani inci yapıyor ya bu tip şeyler bazen. onun gibi olabilir. aklıma bu geldi.

nickler yakın birbirine netten adam toplasa farklı nickler olur sanki..

ilk önce 10 tane hesap oluşturmuştur, sonra da 1 dk içinde hızla log-in sign-out olup oylamıştır arka arkaya belki

ya bu tek kullanımlık mail adreslerini bile kullansa 1dk içinde yapamaz bunu..makro kullanma ihtimali yüksek..rastgele harfler ile mail hesabı ve oylama..var mı bizi aydınlacak olan?

edit. adam bunu sürekli yapıyor yani bi 10 tane yapayım sonra 10 tane daha hazırlayıp yapayım değil..makine gibi işte..

-120 yazıyor adam pis kinlenmis sana

o ben değilim o olsam bu kadar sakin olmam :)

Meyve suyu, muz.

ameliyattan sonra, hapşırmaması için antihistaminik verirler. arkadaşınızın çiçeğe alerjisi yoksa, bir şey olmaz.

sushi gotur

parfüm alsanız?

şaka şaka, meyve sepeti idealdir

www.bonnyfood.com

1.si koku alamıyor olacak, keza burnundan nefes alamayacak zaten, nefes alamayacağı için hapşurtmaz diye düşünüyorum ama belli olmaz riske atma. çiçeği hastaneye göndereceksen zaten artık birçok hastane canlı çiçek kabul etmiyor odaya, boşuna kapı önünde oturur öyle çiçeğin. sert yiyecekleri de ameliyat sonrası ısıramıyor olacak o nedenle bence onu da alma. eğer ki büyük bir ameliyatsa örneğin birkaç gün evden çıkamayacaksa onu oyalayacak film gibi bir şey daha güzel olur. onun dışında pipetli termos gibi bardaklar oluyor öyle bir şey gönderebilirsen ameliyatlıyken çok kullanışlı olur kendisi için

Burun ameliyatı olmuş hastanın odasında bekletilmez muhtemelen o çiçekler. Ama hatun kişisiyse o çiçekler onu epeyce mutlu edecektir. Çiçek muadili bir hediye de yok bence.

asıl hediyen farklı olsun.
çiçek götürmek istiyorsan da tek bir tane götür demet değil.

Hos bir el aynasi al, malum amelyat sonrasi alisana kadar bol bol burnuna bakmak isteyecek.

1. sınıfta okutulan hukuka giriş kitapları var. yardımı olabilir.

yasaları okusanız da zaten doğru yorumlamanız için kitap da okumanız gerekiyor.

hukuki olayları yorumlayabilmen için hukuk fakültesi okuman gerek ya da kalın kalın yasaları okuman gerek, hukuk kurallarını bilmeden uygulamanın hukuka uygun olup olmadığını yorumlayamazsın anca mantık yürütürsün. onun dışında temel ilkeleri öğrenebilmen için hukuka giriş (hukuk başlangıcı), ceza hukuku ve insan hakları kitapları alabilirsin. hukuka giriş kitabında hukuk kurallarının yapılışında dayanılan temel kurallar, ceza hukuku kitabında cezai anlamda uygulamalarda ve kanunların yapılışında dikkat edilen temel hususlar, insan hakları kitabında da genel anlamda ve anayasa ile uluslararası hukukla korunan insan temel hak ve özgürlüklerini öğrenebilirsin.

hangi hukuk olayları? hangi olayı, hangi hukuka göre yorumlayacaksınız? yolsuzluk soruşturmasını ceza hukukuna göre mi yorumlayacaksınız, idare hukukuna göre mi, yoksa usul hukukuna göre mi? önce tam olarak neye ilgi duyduğunuzu bulmaya çalışın.

hukuka giriş kitapları, "ya bu hukuk dedikleri şey varmış, ney o?" diyenler için işe yaramaz. çok kabaca özetleyecek olursak, o kitaplar hukuk denen kavramın tarih boyunca nelerden etkilenerek şu anki haline evrildiğini filan anlatır. daha da özetle, teorik kitaplardır (en azından benim rastladıklarım öyleydi). "hukuk ilkelerini öğrenebileceğim." yazmışsınız, o açıdan biraz yardımcı olabilirler ama hans kelsen, rousseau falan filan diyerek iyice bayabilirler de.

ben daha ziyade kpss veya açıköğretime yönelik hukuk kitaplarını önerebilirim. kısa oluyorlar, rahat okunuyorlar.

Dedigini yapmak icin insanlar fakulte okuyorlar zaten o yuzden oyle bir kisayol yok. Ama simdi guncelligini kaybetmis de olsa de olsa Bilge Umar'in Hukuk Baslangici kitabini okursan temel ilkeler hakkinda saglikli bir fikir sahibi olman mumkun.

Yürütmenin durdurulması, hukuka aykırı idari işlemelerin iptaline kadar geçecek sürede ortaya çıkabilecek telafisi güç veya imkansız zararların önlenmesi için İdari Yargılama Usul Kanunu’nun 27. Maddesi ile düzenlenmiştir. Yürütmenin durdurulması kararı verilebilmesi için idari işlemin uygulanması halinde telafisi güç veya imkansız zararların doğması ve idari işlemin açıkça hukuka aykırı olması şartlarının bir arada bulunması gerekmektedir
kaynak: kulacoglu.av.tr

Şu an ilke vs. yok. Pek çok hukukçu, şu an davalarda ne olacağını, ne karar çıkacağını bilemiyor. Hükümet, siyasiler, mafya çeteleri, rüşvet çeteleri ne derse, o oluyor.

Dolayısıyla ilkeleri bilmenizin size entellektüel birikim haricinde bir faydası olmaz.


.

bataryada olduğu kesin ama sorunun nedeni donanımsal da olabilir yazılımsal da ona baktırın.

bende de note 2 var ve aynı sorunları ben de yaşadım şarj aletimi değiştirince düzeldi belki telefonunun şarj aleti girişinde bir sıkıntı vardır. telefonunun bataryasını başka bir telefona takıp şarj etmeyi dene onda da şarj olmuyorsa bataryayı değiştir, başka telefonda şarj olup da kendi telefonunda olmuyorsa şarj girişinde sorun vardır.

USB den mi şarj ediyorsun direk prizden mi ?

USB yavaş şarj eder.

priz

pil kalibrasyonu yapmışmıydın?

o ne oluyor?

aynı sorun nişanlımda da var. eskiden normal sürede şarj oluyordu, birkaç aydır aynen yazdığınız problemi yaşıyor o da. benim eski telefonum olan note 2'nin bataryası ve şarjıyla da denedik (bende böyle bir sorun yoktu) problem çözülmedi. üretim hatası olabilir gibime geliyor.

aynı sorunu S3 marka telefonumda ve Note 2 de ben de yaşadım şarj aletini değiştirin düzelecektir.

sabit kablosu olmayıp, usb ara kablonun takıldığı şarj aletlerinden kullanıyorsanız ve değiştirdiğiniz şey sadece kablosu olmayan şarj aleti kısmıysa bir de o usb ara kablosunu değiştirmeyi deneyin.

dehşetle gözlemliyorum, kimse o sikik kablodan şüphelenmiyor çünkü.

Yalnızca 1'erden 2 kişi imza atıyor geri kalan öylesine bulunabiliyor diye biliyorum

Ben 17 şahitli bi nikah gordum..kac kisi imza atti bilmiyorum ama.hepsinatmammistir")

Benim gördüğüm rekor 7 ama nikah masası daha çok birçok adamdan oluşan sıra gecesi gibi görünüyordu. İmza için arkadaşı arayıp soruyorum hemen, editleyeyim.

Edit: Sıkış tepiş imza atıyorlarmış. Ünvanı en büyük kimse saygıdan ona çok yer ayırıyorlarmış. Defterin aşağısı, kenarı, artık nereyi bulurlarsa.

şahit 2'den fazla olabiliyor. 4 şahitli gördüm ben ama kötü duruyor ya. o kadar adama oturacak yer bile bulunmuyor. deftere imzaları atılıyordur tabi oraya çıktıklarına göre.

asıl kişi sayısı 2. fakat 3 kişinin imza attığını da bizzat gördüm.

normaldir, akustik gitar, klasik gitara göre biraz daha fazla fiziksel efor gerektiren bir enstrümandır. telleri sert, perdeleri dardır. bi de teller sert olduğundan parmağınızı keser, o yüzden bütün gücünü vererek basıyormuş gibi hissedersiniz.

akustiğin telleri çelik; zorlanman daha doğrusu canının daha çok yanması normal.
yalnız asıl olay iyi klavyeye sahip gitar bulmakta. kimisi var yağ gibi kayıyor kimisi var kazık gibi(bknz crafter). bu gitarı veya verdiği sesi kötü yapmaz. sadece konforla ilgili bir durum.
ayrıca ayar elbette yapılabilir; teller klavyeye yaklaştıkça yani alçaldıkça daha rahat basarsın. ha ama bu ayarı iyi bilen birine yaptırmak gerek ki komaya sebep olmasın. (bunun için gitarının da uygun olması lazım yani optimum kaliteyi o yükseklikte veriyordur belki.. alçaltınca bir yerlerden komaya sebep oluyordur.)

gitarınla ilgisi yok benimki de aynı şekilde, akustik gitar olmasıyla ilgili bir şey. kasik gitarı yumuşacık çalarken elektro akustiği çalarken parmaklarımda teller yer ediyor.

@jimjim aynen dediğin gibi kazık zaten parmaklar büyük :D yok arada akustikte çalayım diyorum yok yani acayip rahatsız ediyor demek benim gitardan kaynaklı değilmiş.

bayadır açık.

bu kartal adliyesi falan hep oraya mı taşındı peki?

Anadolu yakasındaki tüm adliyeler taşındı hatta sanırım

beykoz adliyesi ve bir de sanırım şile taşınmadı

metro ile çok kolay gidebilirsin . kadıköy -kartal metrosuna bindiğinde hastane-adliye durağı var.bahçesinden çıkıyorsun metrodan

ya hani şu, avukat odalarının arası bilmem kaç dakka olduğu için, avukatların bacak kası yaptığı mı?
açıldı sanırım..

açık açık. metro durağı var ama ünalan istasyonu gibi bayağı yürüyorsun.

taksi 45tl civarı tutar.mudanyadaki budo iskelesidir, ido iskelesi mudanyaya bağlı güzelyalı'da. güzelyalı limandan emek otobüsüne binip, son durakta (emek metro durağında) inersin, metroya geçersin, acemler durağında inersen 5-10tl taksi parası verirsin diye düşünüyorum

teşekkürler ornitorenk :)

ne demek rica ederim yalnız ben Bursalı değilim ama sık gidiyorum, daha iyi bilen birine danış yine de:)

toz zencefil + limon + bal veya bal + limon + karabiber veya keten tohumu + bal + toz zencefil karıştırıp yesin tabi bunlardan birine alerjisi yoksa. toz zencefil yerine küçük küçük doğranmış taze zencefil de olabilir. ayrıca kuru zencefil varsa kaynatıp dinlendirdikten sonra bal ve limon karıştırıp da içebilir. bir de limonla tuzu karıştırıp yenmesini tavsiye edeni de duydum.

soğanı soyup bütün halinde bi cezvede kaynat, suyunu bardağa al. bir dikişte içebileceği scaklığa gelince ver içsin. her gün yaparsanız öksürüğe iyi geliyor, yani en azından bana iyi gelmişti.

Geçmiş olsun ılık su içsin bol bol, yarın da mutlaka doktora götür bence.

crime girl, teşekkür ederim, götüreceğim.

Boğazdan öksürüyorsa ornitorenkin tarifi,
ciğeri üşüttüyse; sırta gögüse, ayak altına viks sürüp sarıp sarmalayıp terletiyoruz.

o tip kumbaranın adı toprak kumbara. yolüstü bi yerden almıştık biz. normalde kırmadığın sürece açılamaz ki açılacak bir mekanizması falanda yok. ha ben küçükken neyapardım? flat tornavida+çekiçle parayı attığım yerin ağzını genişletir ordan alırdım kırmadan hehe :)
www.herseytopraktan.com
cheers

dx.com da var

çok teşekkür ederim ismini bilmiyordum, toprak kumbara yazınca çok daha fazla sonuç çıktı Google'da karşıma

en.wikipedia.org

bana doktorum tamamen bitkilerden yapılmış bir hap vermişti yani reçeteyle satılmasına ihtiyaç duyulmayan, bitkisel bir takviye olan ancak eczanelerde de bulunabilen bir şeydi ve onu reçeteye yazmıştı, ben de gidip reçeteyle almıştım eczaneden. gerçi her gün bir ilaçla ilgili prosedür değişikliği oluyor dolayısıyla değiştirmiş olabilirler ama yazabilme ihtimali söz konusu olabilir diye düşünüyorum.

gidip aile hekiminden rapor yazdırabilirsiniz.

3-5 yıl önce eminönünde çay bahçeleri vardı yenicaminin arkasında. orada adamlar seyyar olarak satıyorlardı bunlardan. şimdi o çay bahçeleri yıkıldı. oturacak yer bulamıyoruz. sen de giyilebilir dövme bulamıyorsun. herkese yarıyordu orası.

Bakırköy'de Stoned'da görmüştüm birkaç tane eldiven şeklinde olanı ama hala var mıdır emin değilim, gitmeden bir ara sor derim. Adresleri şu şekildeymiş:

Merkez STONED : Cevizlik mah. EbuZiya Cad. Sakızlı yalı sokak no:3/1 Bakırköy/İstanbul Şube FAME : Zeytinlik mah. Türkçü sokak Acar iş merkezi 14/B Bakırköy/İstanbul

settlers of catan

jenga, scrabble, domino, mikado

Klişe mode on: tavla

abalone, tabu, mikado x2

mangala

ertesi güne geçer. duşu bilmiyorum

aslında hemen su değdirmesen iyi olur ya.. bedenini ayrı yıka, başını da kulağını koruyarak yıka.. istersen girmeden duşa, krem sür.. suyun hemen içine girmesine engel olur..

en azından ilk gün duş almazsan iyi olur. ağrı da kulak memesini deldirdiysen en fazla 2-3 gün sürer

bilgili ağbilerimize ablalarımıza bir soru daha.
herkes tabancaya çok kaka demiş. hep iltihap oluyor demiş. kötü kötü şeyler söylemiş. biz bir gaz gidip tabancayla deldirdik ama, sonra kötü mü oluruz?
ağliycam şimdi ya zaten kulağım gümüşten bile alerji kapıp iltihaplanan bir manyak.

ilk 3 gün su değmemesi gerekiyor, yara olmaması için belli aralıklarla küpeyi hareket ettirebilirsin.
ağrı fazla uzun sürmez, gerçi ben kıkırdağın acısını 6 ay çektim o ayrı bir şey.

bunun dışında bepanthen krem ya da oksijenli su kullanmanı tavsiye ederim.

duş alma, öyle çok zor iyileşiyor, iltihaplanıyor falan. benim kulağımdaki 5 delik de tabancayla delindi. 2'sini zaten bebekken deldikleri için hatırlamıyorum da geriye kalan 3'ünden 1'i kıkırdakta 2'si kulak memesinde. kulak memesindeki delikler çok daha zor iyileşiyor ve benim de senin gibi gümüşten alerji kapıyor, biraz sıkıntı verebilir yani, daha çabuk tıkanıyor falan. kıkırdaktaki delik ise hemen iyileşiyor ve bir daha yara olmuyor, tıkanmıyor vs, çok memnunum. ağrın da 2-3 güne geçmeli iltihap kapmazsa ve düzenli krem kullanırsan.

metrobusle avcilar yapin, oradan minibusle -zamaniniz varsa yuruyerek- sahile dogru inin.

soyle bir link vereyim
www.adalarvapursaatleri.com

Cnr'dan metroya binip yenibosna durağında inin. Metrobüse yürüyüp oradan da Avcılar'da inin, gidiş yönünüze göre solda kalan caminin yanından girip dümdüz aşağıya yürüyün ya da minibüs bulun sahile giden, oradan da vapura binebilirsiniz ama bununla uğraşmak yerine Kabataş pratik olur en azından yürüme vs. yok CNR'dan metroya binin Zeytinburnu'nda da tramvaya geçip Kabataş'ta direkt iskelede inin toplamda 1 saati bulur gibi.

avcılardan cumartesi bitek 13.15temi varmış
sanırım gene kabataşa gidilecek
saolun

açıkçası tam bilmiyorum. konu şu, sigorta için yunanistan'da karışılan kaza tutanağının türkçe'ye çevrilmesi. gerekiyor mudur yemin?

Aksaray'da Kenbil Tercüme var Mc Donald's'ın üstünde, 1,5 sene önce Fransızca çevirinin sayfasını 50TL'ye yapıyorlardı noterli ve yeminli tercüme. Başka bir yerde tercüme yaptırmadığım için uygun mu değil mi bilemiyorum tabi. Adres için link de bu:

www.haber34.com

eyvallah ben o konuyu bir netleştireyim haber ederim

hametan ve anestol karışımı sürebilirsin.

bepanten olur mu?

fenistil

bepanthen +1

birkaç saatte bir alana uygulayın, hatta sizi mutlu etsin diye sürmeden önce dolapta saklayın. (oyşhh soğuk soğuk) ama arada hava almasını da sağlayın. sürüp sonra sargıyla boğmayın.

Silverdin var yanıklar için

bahsettiğin güneş yanığı ise, bepanten de dahil reçeteli reçetesiz 500 çeşit krem yağ vs. kullandım ama hiçbir sonuç alamadım. 2 yıl oldu yanıklarım iyice kronikleşti derken, tüm ilaçları bıraktım ve garnier 50 faktör güneş kremi aldım. bir hafta bile olmadan gitti bütün yanıklarım.

1 hafta bekledikten sonra bi şey sürsen de sürmesen de gider zaten. şu aşamada en iyi bepanhten

bepanthen + bepanthol losyon. ben de aynı şeyleri yaşıyorum, bepanthol çok rahatlatıyor ve yeniliyor cildi.

herkese tesekkurler. evet gunes yanigi, yanik tam olarak gecmese bile biraz azalsa, acisini alsa yeter.

Burnuna hafifçe vurup hayır diyebilirsiniz. Belli bir kelimeye alıştırırsanız sonrasında rahat edersiniz ve evet, ısırma gibi alışkanlıkları küçükken yok etmeniz iyi olur. Önemli olan yaptığı anda tepki vermeniz. Bir şey yaptıktan 10 dk sonra azarlarsanız anlamaz neden azarlandığını, sinirli olur.

Oyun istediği müddetçe ısıracaktır ya da istediği olmadığı müddetçe. Bu kedinin huyuyla ilgili bir şey ve kediler, köpekler gibi değildir yani her komutuna uymazlar. Çok daha keyiflerine düşkündürler. Köpekler sahiplerinin siz olduğunu, kediler ise size sahip olduklarını düşünürlermiş. Dolayısıyla her ne kadar sizi anlıyor olsa da çoğu kez zaten istediğinize uymayabilir. Yemeğe zıplamamasını istiyorsanız kesinlikle kendi yemeğinizden kıyamadığınız için bile olsa ona yemek vermeyin, yere yemek atıp vs. beslemeyin. Acıktıysa gidin kendi kabına mamasını koyun ama siz yemek yerken masanın altında dolaşarak sofradan atılanları yeme gibi bir huy edindirmeyin yani. İlk başta eğlenceli gelebiliyor ama biraz daha büyüyüp çok daha yükseklere atlamayı öğrendiğinde sofrada tabağın ortasında bir kedi görmeniz mümkün olur aksi halde.

Elinizi ısırdığında ise burnuna hafif vurup sesinizi bir ton yükselterek hep aynı kelimeyi söyleyin: hayır! ya da yapma! gibi. Sonrasındaysa elinizi hafifçe önünden uzaklaştırın, elinizi unutmasını sağlayın. Siz hayır dedikten sonra önünde hareket eden onu tutmaya çalışan ondan kaçan hareketli bir el görürse daha da saldırganlaşır yakalamak için uğraşır.

Öncelikle, bebişinizi güle güle büyütün, uzun sağlıklı bir hayatı olsun inşallah...

Sorunuza gelecek olursak; şu an hiçbir şey yapmanıza gerek yok. O daha bir bebek. Sizinle oyunlar oynaması, elinizi tırmalaması ısırması (dişi kaşınıyo) çok normal. Ama zamanla tüm bu alışkanlıklarından vazgeçecektir. İlerde yine elinizi ağzına alabilir, ama asla bastırmayacaktır, en fazla şöyle bir ağzına alıp yalar bırakır. Veya oyun oynarken yine patilerini kullanacaktır ancak asla tırnaklarını çıkartmayacaktır. Yani bunlar zamanla yerine oturacak şeyler. Sabırlı olursanız, minik dostunuzun nasıl da büyüyüp olgunlaştığını ve olgunlaştıkça sakinleştiğini göreceksiniz. Kolay gelsin...

ornitorenk+1

ilave olarak, ısırmaya başladığı zaman oyunu bitirin. o hareketinin oyunu bitirdiğini anlasın. fırçanızı atın, burnuna iki parmakla pıt, sonra arkanızı dönün. yalnız 15 dakika sonra barışmayı unutmayın :)

yemek konusunda da, yemeğimi mutfakta yerken kapalı tuttum hep, ev yemeği de vermedim hiç 1 sene. şimdi ben yemek yerken dönüp bakmıyor bile.

hangi şehir ? bu çok şeyi değiştirir. büyükşehir olduğunu varsayarsak 4-5 ayı bulabilir.. ortalama 3 diyelim.

e-devlet şifreni ptt'den 1TL'ye alabilirsin kimliğinle giderek. savcılığa şikayet edildiysen 1-2 ayda da bir ihtimal de olsa haberin olabilir ifadeni almak için çağrı kağıdı gönderirler zaten. adres olarak da büyük ihtimal ikametgahın neresiyse oraya gönderirler devlet kayıtlarında geçen adresinin neresi olduğuna bağlı o yüzden eski mahallelerinden birinin muhtarına falan bile bırakabilirler. hangi adliyeye şikayette bulunabileceklerine dair bir fikrin varsa o adliyelere gidip "savcılık kaydı sorgulama" kısmını bul, TC kimliğinden çıkar kaydın varsa.

vatandas.uyap.gov.tr

ben şunun camelını aldım, bayılarak giyiyorum. koyu renkte çok hoş görünmüyor ama camel öneririm.

www.flo.com.tr

ne olur alma, süet görünüm ve altın sarısı birleşimi. olmamalı.

bence de alma. gerçekte görmediysen yalnızca fotoğrafını gördüysen zaten mağazada görünce sen de vazgeçeceksin. fotoğrafta öyle şık ve kaliteli duruyor oluşuna aldanma.

çok yüksek duruyo

normal güzellikte,alınabilir.

Çapa'dan tramvay ya da otobüsle Cevizlibağ'a git, oradan metrobüse bin Halıcıoğlu durağında in. yüzünü Mecidiyeköy'e doğru dön yolun sol kısmına geç, Sütlüce tarafına doğru yürüyerek in, yolu takip et, ışıkları geçince sağa doğru kıvrıl askeriye gibi bir yer geçeceksin sonra da Haliç Kongre Merkezi'ne ulaşacaksın 5dk kadar yürüyüp. metrobüsten oraya minibüs de varmış sanırım.

direkt 75M'ye binip de halıcıoğlu'na gidebilirsin.

Karışık hashtag baskılar yaptırabilirsiniz üçer beşer, yani atıyorum 5-10 tane hashtag seçip onları bastırırsınız, insanların üzerinde farklı hashtag'ler olur.
Amerikalılar anlamayacak olsa bile "Everyday I'm Çapuling" çok hoşuma gidiyor :)
Chemical Tayyip olabilir, biraz saldırgan olur gerçi.

turkish national drink: tear gas.

everyday i'm çapuling

çapuling dünyada yayılmaya başladı, anlayanlar çıkar. www.ibtimes.com

ben de "everyday i'm çapuling"i tek geçerim :)#occupygezi de olabilir

ben genelde çok sıcak olduğunda kabus görürüm hasta olduğumda ateşlenirsem falan, serin tut yattaığın yeri benim tavsiyem

yemeği fazla kaçırıp üstüne uyuma,
susuzluğa sebebiyet verecek şeyler yedikten sonra uyuma ya da bol su iç,
kısacası seni fizyolojik olarak rahatsız edecek uyanmaya zorlayacak konulara dikkat et hacı. tabi psikolojide önemli.

çorapla yatma :)

ben genellikle sırt üstü uyuduğum zaman kabus görürüm,normalde yana dönük uyurum çünkü. sen de o şekilde uyumaya alışıksan sırt üstü yatınca rahatsız uyuyup kabus görüyor olabilirsin. bir de bir şeyleri çok yoğun şekilde düşünürken uyumamaya çalış ilk önce zihnini rahatlat sonra uyu.

ben alkolsüz olduğum zamanlar kabus görüyorum.

cevab: alkol al.

uyku saatine yakin yemek yenirse, ozellikle tatli yenirse, bir de gun icinde yeterince su icilmemisse kabus goruluyor, en azindan ben de cogunlukla bi sebepten oluyor. yemekle uyku arasinda en azindan iki saat gecerse, yatmadan da bir bardak su icerseniz, aksam yemeginiz de agir olmazsa birakin kabus gormeyi, ruyanizi hatirlamazsiniz.

buyrun efenim %100 garantili şifalı çözüm : efendim.xyz

fırat budacı'yı çok severim ben, kendimi durduracak değilim.
karikatürde de ersin karabulut derim.
ama istediğin cevap bu değildi sanırım :) yazı kitabını al o vakit.

Karikatürlerle gerçekten içli dışlı biriyse ve Umut Sarıkaya'yı da seviyorsa İşimdeyim Gücümdeyim olabilir ama karikatür bilgisi internette paylaşılanlarla sınırlıysa Benim de Söyleyeceklerim Var daha yerinde bir hediye olur gibi. Umut'u seven biriyse ve karikatürleriyle düz yazılarına eşit uzaklıktaysa yine Benim de Söyleyeceklerim Var'ı alman daha iyi olur derim. Çünkü hediye niteliği taşıma açısından düz yazı tarzı bir kitap daha ağırlığı olan bir hediye olur karikatür kitabına kıyasla. Hem karikatürlerini zaten oradan buradan muhakkak görüyordur, düz yazıları daha ilginç gelecektir hem de çok çabuk tüketebileceği bir kitap olmaz daha uzun sürer okuması doya doya.

düşen tek damla nasil reprise isaretine donuyo bilmiyorum lakin okuyunca bile izlemek istedim deli gibi. bulunca bana da haber verin bari

bende istiyorum bu videoyu bulun buldurun.

kolayı var. gitar çalan ve reklama ihtiyacı olan bir şarkıcıyla anlaşın, durumu da anlatın. o şarkıcı aynen böyle bir klip çeksin. çok büyük bir ihtimalle gazeteler, televizyon kanalları vs. "taklitçi x", "bilmemkimin şu klibinden apartmış senaryoyu" diyerekten klibi bulacaktır. ha bulamazlarsa şarkıcının şahane bir klibi olur.

1. bu video bulundu mu? çok iyiymiş merak ettim.
2. kibritsuyu sen medyamızı yanlış tanımışsın. ayna'nın in flames'ten birebir kopyaladığı klibi hiç gördün mü türk tvlerinde?

ne yazık ki hala bulamadım. youtube da devamlı farklı anahtar kelimelerle arıyorum ama daha denk gelemedim.

bildiğin manowar klibi konusu olmuş bu,
o zaman benzerlerine bakıcaz..
kız metal gruplarından da olabilir bence

ainothia sagolsun beni bu duyurudan haberdar etti, ben de ek$i sozluge filmlere yazmi$tim, cunku bunun bir film oldugundan kesinlikle eminim. notalar ise jimi hendrix'e aitti. bunlar ipuclari ama bulamadim bir turlu...

karaktersiz'in verdigi bilgiler sayesinde strange frequency 2'de yer alan bir hikaye oldugunu buldum.

bir kismi surada:
www.youtube.com

ya şimdi bunu görünce ben de çok merak ettim canlandırayım soruyu dedim. bilen, duyan var mıdır acaba?

aa duyuruyu ilk açtığımda sonraki cevaplar çıkmamıştı, ben soru sorunca tüm cevaplar sıralandı, varmış videosu :)