Eğer mağazada en boy bilgisi varsa kabaca desimetreküp hesabı yap. kerestenin fiyatları kalite ve malzemeye göre farklılık gösterse de 0.32 tl olarak kabul et. (desimetreküpü) kaba bir hesapla malzeme fiyatını buldun işte. ama işçilik değişir standart bir şey söyleyemeyiz. ve marangoz bunu bir kere yapacak daha pahalıya da gelebilir.

en güzeli bu sevdadan vazgeçmel

Aslında yapılan bir şey yok, gördüklerin işlenmemiş doğal ağaç. Zaten o yüzden pahalılar, daha ucuza mal olacağını sanmam.

Sadece gidip ağaçları alır, bir araya getirir ve bir de minder vs diktirip uğraşırsanız ucuza mal edersiniz. Yani bir marangoza gidip bunu bana yap deseniz 5500 TL yapmaz emin olun.

istanbuldaysan natoyolu caddesine git, modakonun arkasında kalıyor. orada kütükçüler bol. hepsinden fiyat topla piyasayı çözersin aşağı yukarı.

Marangoz daha pahalı der emin olun

marangoz bunu 5500 tl ye yapmaz, ben de atölye sahibi olarak açıkçası o fiyata yapmayabilirim.
dış mekanda kullanılacağı için her ağaç olmaz, yine dış mekanda kullanılacağından her vernik olmaz.
bundan ayrı ağaçlar ham halinde ve gayet serbest haldeler, altında muhtemelen 4 kütük var ayak olarak. ve araları açık. bu da demek oluyor ki kereste ne kadar fırınlanmış da olsa zamanla çalışmayacak dönmeyecek malzeme kullanılmalı.
kaliteli bir ağaçtan yapılacak olsa sırf kerestesi 2-3bin civarı tutabilir. işçilik de eklenince durum ortada. beğendiyseniz bu fiyata alın.

marangoz daha pahalı der +1

mutfağa masa yaptıralım dedik 1200 lira fiyat çekti. dümdüz masa iste 120 cm uzunluğunda 100 cm yüksekliğinde düz masaya 1200 lira istedi şeref yoksunu adam.

Tuzdan dolayı oluyordur hocam, ılık su ile ovala geçer

@lodos1907

işte benim de sorduğum soru, ovalayayim mi yani?

(ovalarsam sanırım o iç camdaki anti-fog özelliği tamamen kaybolacak, ya da bilmiyorum daha da kötü olur mu?)

buharlaşmama özelliği zaten hafiften kaybolmuştu gibi onun gitmesi çok önemli değil de daha kötü bir şey olur mu ovalarsam? merak ettiğim bu

dalış öncesi genel prosedürdür, maske camlarına tükürülür ovalanır sonra bir suya sokulup takılır buharlanmayı önlemesi için. vücut ısısı yüksek kişilerde su 21-22 derece bile olsa bu taktik işe yaramayabiliyor. bu durumlarda;
maske camına diş macunu sürülüp 1-2 gün beklenip yıkanır
veya şampuan-deterjan iyice camına sürülüp durulanır (canavar gibi oluyor benim buhu sıkıntıma tek çare resmen)
veya antifog sürülür dalış öncesinde genellikle tükürmek yerine tercih edilebilir ama tükürmek daha ucuz.
deniz gözlüğünde de aynı prosedür uygulanabilir. muhtemelen şampuan sürüp yıkaman oluşmuş lekeleri de çıkaracak. kullanım talimatlarına uydum demişsin ama yine de hatırlatayım denizde veya havuzda nerede kullanırsan kullan, kullanım sonrası duru sudan mutlaka geçir. gün sonunda değil yalnız, yüzdün çıktın durula 2 saat sonra yine yüzdün çıktın yine durula. tuzlu klorlu kalmasın. her tarafına zarar malzemenin.

Nasıl bir leke anlamadım ama, belki kirlenmiştir bir şekilde.
Benimkinde rimelimi temizlemeyi unutup kullandığım için rimel lekesi olmuştu, su tutarak geçmeyen yapış yapış bir şey. Dalış maskeleri için kullanılan hem temnizleme hem de antifog özelliği sağlayan spreylerden vardı evde. Ondan sıktım biraz bekletip duruladım. Geçmeyince tekrar sıktım, baktım iç yüzeyindeki leke ovalamadan geçmeyecek, mecburen peçete ile ovalayarak lekeyi çıkardım.
Ama ondan sonra eskisi gibi oldu, sorun yaşamadım.

Aldığınız yere de bir danışabilirsiniz.

@nwnd

denizden çıkınca zaten hemen kenarda duş alıyorum, gözlüğü de yıkıyorum ancak şimdi hatırladım arada bir yüzebilen biri bulunca ilerdeki koylara kadar yüzüp orda kıyıya çıkıp oturuyorduk falan o esnada da kafamda oluyordu gözlük.. şampuan ı deneyeceğim ama, teşekkürler..

@peggy

antifog spreyini nereden aldınız ve tavsiye edeceğiniz bir ürün var mı acaba? bir kaç yerde okudum ama gerçek cam olmayan böyle plastik yüzücü gözlüklerinde de işe yarar mı?

Ihlamur kolay diye biliyorum

kayınla gürgen bu ikisi acayip sağlam ağaçlar, maktapla bile zor delersin bunları pas geç.

Balsa ağacına bir bak istersen. Çok kolay işlenir ve hafiftir.

Balsa olmaz. Onunla RC ucak yapiyorum sadece, esya falan olmaz cok zayif kopuk gibi bir sey:) Oyma olmuyor yani.

kullanacağın takıma göre değişir aslında hangi ağacı oyabileceğin.

maraş takımı kullanacaksan ıhlamur da olur ceviz de olur.

ama yok tokmaksız sadece el gücü ile oyacağım diyorsan ıhlamurdan şaşma.

www.tatianka.ru
bu aletler ile sadece el gücü ile ıhlamurda çalışılıyor rahat (tabi ıhlamur da sıkıntısızsa) ben direk elden aldım da posta yoluyla da gönderebiliyorlar aletleri. aklında bulunsun.

maraş takımı için de perşembe pazarı hırdavatçılar çarşısının içinde ufacık bir dükkan var 3. sokaktaydı sanki. iyi diyorlar sattığı takımlara ben denemedim onlar gerçi.

İğde ağacı

stavro dremel falan mı kullanıyorsun? eğer kullanıyorsan bu vesile ile bi kaç şey sormak isterim.

www.hazarahsap.com.tr

@photographer
Dremel var evet. Ama oyma isini komple elle yparim muhtemelen.

permesso di soggiorno size tüm schengen ülkelerinde dolaşım hakkı sağlar. vizeye ihtiyacınız yok. ancak permesso nuz yenilemede ise size verilen ricevuta türküye-italya arası seyahat edebilirsiniz. schengen ulkesine giriş hakkı tanımaz. lakin yeterince totonuza güveniyorsanız kara yolu veya tren ile el kol sallanarak dolaşabilirsiniz. (yaklaşık bi 10 sene önce 1 aya yakın ricevuta ile italya dışında test edilip onaylanmıştır)

ben kesin dönüş sonrası permesso mun süresi dolduktan sonrahiç bir vize işleminde permesso kopyasını koymadım, zaten başvuru formlarında yaşadığınız ülke dışında başka ülkede yaşadınız mı diye alan oluyor o kısı doldurmak yeterli.

merhaba,

hayır değil, çekilmiş hali,
dilbilgisi anlatma özürlüsüyüm, burdan bilen başkası çıkmaz diye düşündüğümden cevapsız kalmaması adına örneklerle anlatayım.


aroğçutyun sağlık
aroğçutyamp sağlıkla

urahutyamp tsez kı hravirenk.. denildiğinde sevinçle sizi davet ederiz

miyutyun birlik
miyutyamp birlikle

khağağutyun huzur
khağağutyamp huzurla

vs

-ութեամբ tam hali ve çekimlerinden biri, şurda tüm liste var.
www.thefullwiki.org

krapardan gelir ama modern ermenicede de kullanılır.

Ben de isim hallerini o kadar aradım. Ama bulamamıştım. Çok makbule geçti!

Շատ շնորհակալ ե՛մ: ( ՛ 'ı nereye koyacağımı bilemedim umarım olmuştur.)

Kerata işte, güzel bir isim.

yarasa.

Pogba

nedense bana master yoda'yı çağrıştırıyor bu köpekler.

@nwnd, askjdh evet ben de ilk görünce öyle dedim ama mutabık kalınamadı yoda üzerinde.

Ben edebi göndermeleri hoş buluyorum evcil hayvan isimlerinde.

Sherlock veya Watson, misal...
Malfoy?

Keti diyin. Kedi gibi geldi bana. Keti.

Sema veya Leyla diyesim var.

Martha olsun.

Edit: Hatta Madame Martha olsun :)

bitter

Juli

havyar

Mac'le ilgili zayıftır ama zamunda'ya bi bak öncelikle. Üyelikle çalışıyor ama kayıtlar açık. Mac için de mac-torrents.com

@1003.. mac torrents e uğradım, az önce denk geldim. ne leş şite öyle açmadığı saçma pop up kalmadı. hayır gelmez dedim kapadım. bir bakayım tekrar.
teşekkürler

Piratebay iyidir ne ararsan var aslında

mac programları için brokenstones, müzik için redacted ve apollo var ama bunlar davetiyeli yerler. ben bunca senedir mac programları üzerine doyurucu bir public tracker a rastlamadım.
Davetiye aramakla kasmayacağım demişsiniz ama bulabilirseniz bu bahsettiğim yerlerin davetiyelerine bakının derim.

Var.

Yok

Vardı. 2.5 yılın sonunda bana asla mesaj atmayacağı kafama girdi şükür ki.

ahah vardı :) mesaj seslerini değiştirince otomatik olarak o duygu gündeme gelmemeye başladı. yok olup gitti hatta olur da mesaj gelince "poff..hayırdır la ne istiyor benden" kıvamına bile geldi.
kesin çözüm duyurulur.

var

vardı, saçma sapan umut beslememek için engelledim.

umut yok olunca diğer duygular da gidiyor zamanla.

herkes mi yaralı?

iyki yok.duyuru resmen mc yaralı stayla :D

-dı... bitti gitti. izi kaldı, ki o kalır hep.

var. genellikle de doğru tahmin etmiş oluyorum zaten ^^

յամի krapar (klasik eski ermenice diyelim kısaca) sene anlamına gelir, günlük dilde kullanımlaz.
sözlükte bulamamış olmanızın sebebi de krapar olması sözcüğün.

krapar kilise dışında pek kullanılmaz ki kilisede de artık daha anlaşılır olması adına güncel lisan ve krapar karışık kullanılır.

web sitesinden: Zeytinburnu Metro / Metrobüs durağı çıkışındaki Zeytinburnu minibüsleri ile hastanemize ulaşabilirsiniz.

Aradığın cevap olmayabilir lakin bilgin olsun. Marmaray ın son durağı hastanenin hemen arkasında.
Ssk geçiyor ama net muayene ücretlerini bilmiyorum her branş için aynı mı ben en son gittiğimde 120 lira vermiştim.

Verinin okunacağı yere bir isim atayıp vlookup formülünde o isimden okuyabilirsin.
Kullanıcının seçtiği tablo numarasına göre de ayrı bir formülle verinin okunacağı tablo doldurulur.

edit : verinin okunacağı tablolara isimler verirsen formülle hangisinin olacağını da tanımlayabilirsin : exceljet.net

Hiç olmadı ben sana custom formül yazayım, onunla bul istediğin değerleri.

deneyeyim hemen, vlook up ile belli bir tablodan almayı becerdim de bu dediğin sanırım iş görecek.

yok becerebedim

sanırım öncelikle hangi amaca hizmet etmesini istiyorsun onu belirtmen lazım..

genel bakım amaçlı sordum. pek bu konularda bilgim de yok aslında.

Vichy normaderm 3 in 1 kullanıyorum maske için haftada bir tavsiye ederim ama cilt tipine göre sen kullanıp değerlendirebilirsin ancak.

yalnızlık kötü arkadaştan iyidir. ama tabi sürekli olarak düşünmek yerine aç bir kitabı oku, bir uğraş içerisinde ol en azından.

evde yalnız yaşamakla ilgiliydi aslında sorum. düzeltme yapıyorum hemen

1 aydir yalniz yasiyorum farkli bir sehirde.isten eve gelip tv karsisinda yatiyorum ordan da yataga geciyorum.aksam yemedigim sabah kahvalti etmedigim cok oluyor.b.k gibi bir durum

Baba agir olacak ama yalnizliga alisilmaz.

3 senedir yalnız yaşıyorum. Taşındığım saniye alıştım, zaten illallah etmiştim ev arkadaşlığı mefhumundan. Kendi evim, kafam rahat, misafir bile gelsin istemiyorum o derece memnunum yalnız yaşamaktan. Ha bazen moralim bozuk olduğunda birini arıyorum yanımda ama sadece böyle arada gelen olası üzgünlük durumları için de biriyle yaşamaya değmez. Valla dünyanın en rahat şeyi.

4 yıldır yalnız yaşıyorum. alışmam gerekmedi, hiç bir sorun yaşamadım. seviyorum yalnız yaşamayı.
aklıma rahatlık ve özgürlük geliyor. işten eve döndüğümde pijamalarımı giyip, kendime koltuğa atıp boş boş televizyona bakmayı çok seviyorum.

9 sene farkli bir ulkede yalniz yasadim, pek guzeldi bazen de kotuydu.. Ama totale bakildiginda mis gibiydi..

7 yildir yalniz yasiyorum. Ondan once de kisa araliklarla yalniz yasadigim oldu.

Ben halimden memnunum ama isim olmadigi icin, sadece ogrencilik yaptigim icin ogunlerde filan sacmalik oluyor

yani 4 yıldır aileden uzaktayım. ev arkadaşım var ama yok gibi. yurtdışı olmak zor ya,

Zorluk konusunda sorun olmuyo, hatta alistiktan sonra bi daha bi baskasiyla ayni evi bile paylasmak istemeyebilirsin. Evde herseyden haberin oluyo, keyfin nasil isterse oyle hareket ediyosun zorluk degilde sikintili tarafi duz bi adam haline donusuyosun, yani kimseyle fikir alisverisinde bulunamiyosun. Bunuda disaridaki arkadaslarinla cozebilirsen tadindan yenmez bi hal aliyor. Bence harika bi durum. 2 sene oldu ve hic keske bibaskasi olsa deyip arkama bakmadim.

6 ay, başlarda çok güzel geliyorda sonradan insanın üstüne bir yalnızlık çöküyor, hayatı sorgulamaya başlıyorsun. abi yalnız yaşamak sırtını keselicek birinin olmaması resmen ya. boğazına bişey kaçsa hıknadank ölücen şuan bu moddayım :F

Yılın bir kısmını ailemle bir kısmını yalnız yaşıyorum. İkisinden birini yaşarken diğer yaşam şeklimi özlüyorum. Velhasıl alışılıyor ama kolay değil konuşmak istiyorsun evde kimse yok.

7 sene yalnız yaşadım, araya 2 sene birliktelik girdi, şimdiyse 1.5 senedir yine yalnız yaşıyorum. Yalnızlık iyidir, sakinliktir, özgürlüktür, huzurdur.

uzun süre yalnız yaşadım. yalnızlık iyidir hoştur ve hayatından hiç eksilmemesi gerekendir. çünkü yalnız kaldığım zaman beslendiğimi hissediyordum fakat bu duruma alışmamak lazım.
yalnızlığın kötü yanları da var. mesela alışkanlık gibi. yalnızken yaptığınız şeylere alıştığınız zaman onları biriyle birlikte olduğunuz zaman yapamayacaksınız ve büyük sorun yaşayacaksınız.
buradan doğan sonuç; "hiçbir şeye alışmamak" tır elbette ama yine de yalnızken ulaşılan zevkler o işin doruk noktası olduğu için o tadı elde edip 'hiç gitmeyecekmiş' gibi de görmemeniz lazım.

daha başka şeyler de var ama bu en önemlisin. umarım anlatabildim. şu an biraz kafam iyi.

uzun bir aradan sonra gene yalnız yaşıyorum, o kadar özlemişim ki evde benim kontrolüm dışında tek bir kıpırtı olmaması, evde hiçbir eşyanın benim kontrolüm dışında yer değiştirmemesi, istediğim zaman hesapsız kitapsız girip çıkabilmek, istediğim yerde uyuyup istediğim yerde uyanmak, duş, wc sırası beklememek, dolapta bıraktığın yiyecek içeceğin sen dokunmadığın sürece yerinde kalması, istediğin arkadaşını istediğin zaman çağırabilmek, ağırlayabilmek. istediğini istediğin zaman izlemek, dinlemek, komşulara ızdırap olmayacak kadar sesi açabilmek...

ilk gün ağzımda kocaman bir gülümsemeyle uyudum, bir kaç günde alıştım, alışamadığım tek şey panjurun dışındaki çamaşır teli demirlerine konan şerefsiz güvercinlerin sesi, ilk bir kaç gün gece tırstım sonra alıştım.

Kötü yanı bütün faturalar, kira sana giriyor, daha da başka kötü yanı yok.

6 sene tek kaldım evimde alışmak sorun değil hemen alışırsın.hasta olduğum zamanlar kötüydü sadece ilaç yemek vs.genelde dışarıdan sipariş verirdim.hasta olunca yiyemiyordum.yoksa gayet huzurlu.bi kere evdeki herşey sana ait sen istemediğin sürece dağınık kalabilir kirli kalabilir istediğin gibi kendine zaman ayırabilir hobilerini arttırabilir ve misafir ağırlayabilirsin.ama alıştırma insanları sonra düzenine karışıyorlar

uçak otobüs vapur?
hangisi?
dün seyahat ettim aynı idi.
nereden nereye bide yurtdışı mı içi mi?

uçak billetleri ya ? Yurtdısı uçak biletler.

sebebi dolardaki belirsizlik ve tabi ki ülkedeki belirsizlik olayları bence.
artış yüzde kaç oranında bilmiyorum ancak bana en mantıklı gelen bu.

Bu gözler Avrupa'dan tek yön Turkiye'ye dönüs 830 Euro ekonomi koltugu bilet gördü. Diger havayolu sirketleri iptal ediyor ucuslari. THY tek alternatif kalinca para kazanmak icin beyinleri yandi :(

Gectigimiz gunlerde yasananlardan dolayi bir cok ucus iptal edildi.. Bundan dolayi da bileti olan insanlara ya parasini iade edecekler ya da yeni bir ucusa yonlendirecekler, ucuslar doluysa ek sefer koymak zorunda kalacaklar yok dolu degildiyse mevcut ucuslarda yer ayarlayacaklar.. Bir yandan talep de devam etmekte.. Normal zamanda bile talep arttikca fiyat artar boyle bir durumda yukselmesi cok normal.. Ucus iptallerinden dolayi olusan zararlarini da yansitiyorlardir yogunlugun yanisira..
Hepsine ek olarak dora euro kurlarindaki dengesizlik de var.

"kaç kaç kaç" insanları hiç az değil çünkü. imkanı olan rahat yerlere gidiyor.

Yeni tip ehliyetler kullanılabiliyor. eski ehliyetler geçerli değil.

www.isvecgundemi.com

Turist olarak araba kiralamak için kullanabiliyorsun.

Fransa ve Yunanistan'da kiralık araçlarda kullandım. Sıkıntı yok.

Ilk 6 ay kullanabiliyorsun. Almanyaya geldikten sonra ilk 6 ay tr ehliyetlerimizi kullandik. Sonra buradan aldik.

www.adac.de

Kullanirsin problem yok. Benim eski ehliyet nerdeyse paramparcaydi, Almanya, Fransa, Hollanda, İtalya her yerde araba kiraladim, polise de gosterdim, hicbir sikinti olmuyor.

Simdi yeni ehliyetlerden aldim gerci, ab uyumlu olanlardan.

6 ay türkiyedeki eski/yeni ehliyet kullanilir, 6 aydan uzun kalinirsa ab ülkelerinden ehliyet almalisin.

Turist olarak evet, araba kiralaniyor.
Kendi arabanla sinir gececeksen evet ama ustune uluslararasi ehliyet.
Eger oturma iznin varsa ilk 6 ay evet, sonra o ulkenin ehliyetine cevirmek zorundasin

Buarada bilgisayarim da mac.

android file transfer uygulamasını kur mac'e. samsung kies vs kurulu olmasın ama çakışıyorlar.

(bkz: airdroid)

www.akillirobot.com

telefona pc ye kablo ile bağlayacaksin.
sifre ile acildigindan, bagli iken, sifreni girip ana ekrana gireceksin telefondan.
ondan sonra pc de usb disk gibi gorunecek.
DCIM klasöründen erişebilirsin fotolara.

daha bir ton kablosuz,yedekleme vs. var ama onlara hiç girmiyorum.
mac de aynıdır diye tahmin ediyorum

Gitmeden önce haritada şehri gez. İşini görürsün öyle.

son güncellemelerle değişmediyse google'da offline gezemiyorsun. o yüzden telefonuna offline bir gps map indirmen gerekiyor. ben sygic ile gezdim. çok başarılı. gideceğin şehirin haritasını indirmen yeterli. benzinciye kadar gösteriyor.

O ülkenin ofline haritasını indirebilir ya da wifi ile kontrol edebilirsin.

Here maps senin ihtiyacını görür. Gideceğin ülkenin çevrimdışı haritasını yükle internetsiz çalışır.

heremaps, yandex navigasyon, maps me

google maps de istediğin bölgenin haritasını offline olarak kaydediyorsun (kusura bakma buranın offline haritası yok dediği yerlerde bile bir şekilde kullanabildim)
sonrasında garanti olsun diye data kapalı kullandım haritayı bayağı gps üzerinden yerimi yurdumu gösteriyordu net bir şekilde. offline haritada internet yokken arama ve navigasyon özelliklerini kullanamıyorsun. onun için internet olan bir ortamda gitmek istediğin yerleri haritaya pinlemen iyi olur.

Ulmon city maps var offline, tripadvisor var...

Here Maps / Seçenekler / Use Offline

adim adim;
1. google maps uygulamasini aciyorsun
2. gidecegin alani kapsayacak sekilde ekranda ilgili lokasyonu aciyorsun
3. arama kismina "ok maps" yaziyorsun
4. google senin icin alani cevrimdisi olarak kaydediyor
5. gittigin yerde veri erisimini kapatip, google maps uygulamasini kullanabiliyorsun.

kolay gelsin

google offline harita download etmek pek iyi gibi gelmedi bana, aksattigi yerler oldu denedigimde.

maps me pro version kullaniyorum ben, yerimi bulmasi icin sadece operatore bagli olmam yeterli oluyor yani roaming'de -ki o da parali bi durum degil zaten. bazen gerek bile kalmiyor ama daha keskin sonuclar elde ediyorum boyle.
telefonum iphone bu arada. bir kac orta duzey android telefonda gozlemledigime gore wifi yada internet baglantisi olmadan bulmayabiliyor ilginc sekilde. ama sony'de denemistik benzer sekilde cok iyi calismisti gereksinim duymadan.

city maps2to ve here maps var ikisinin de offline desteği var. gideceğin yerin haritasını download edince rahat rahat kullanabiliyorsun. ben o şekilde kullandım gayet işe yarıyor.

Ben de evliliğe karşıyım. Sevgilim var aslında ama ikimiz de geleneksel olarak evliliğe karşıyız. Bizim gibi düşünen birçok arkadaşımız da var.

Evlilik Türkiye'de aşırı abartılı bir konu. Alman olsaydın hiç de böyle dertlerin olmayacaktı.

Bir de işin iyi tarafını gör. Orta sınıf, evli ve çocuklu aileler sana hizmet etmek için çalışacaklar. Zaten 3 çocuk yaparlarsa hepsi devlet okuluna, yaz tatilinde McDonalds'ta çalışmaya gidecekler.

yaşanır. ama evlilikten neden bu kadar kaçınılıyor anlamıyorum. altıüstü bir imza ne gerek var diyorsunuz da altıüstü bir imza işte atıverin nolcak.

Yaşanır neden yaşanmasın. Bizim toplumda biraz tuhaf bakarlar ama hıyarlar.

Çocuk için evlenilebilinir aslinda

"zengin" seçenekte araya giren tek şey "miras" konusu. zaten evliliğin de çıkış noktası miras.

evlenmeden yaşanır çok net ama hayatın sonuna kadar ilişki olmadan yaşanır mı bilemiyorum. (şu anda test aşamasında aksilik olmazsa bi 20-25 sene sonra bu konuda da fikir beyan edebilir kıvama gelirim muhtemelen)

bir sürü insan artık evlenmeden birlikte yaşıyor. bu yolu tercih edip çocuk sahibi olan birçok insan da var.

ben katılmıyorum şahsen, ama siz ve sevgiliniz öyle istedikten sonra bal gibi de olur.

ben evlendim bi defasında. gerçekten bomboq bir müessese. meşru üremeye kafayı takmadınsa bulaşma.

evlenmeden yaşama taraftarıyım. evlilik altıüstü bir imza değildir. işin içine anne-babalar, yengeler, görümceler falan giriyor. çeyrek altını, pırlantası giriyor. bellona oturma grubu giriyor. yani aslında her şey size giriyor.

tek çocuğum biran önce evlenmem lazım diye düşünüyorum.

ben yaşarım. hatta ben sevgilisiz de yaşarım. tek başına kafam daha rahat oluyor. istediğim zaman evdeyim, istediğim zaman geziyorum. kimseye eyvallahım yok. bu rahatlığımı da bozmam açıkçası. sevgili için kesin konuşmayayım yine ama evlilik benden uzakta dursun...

35 ten sonra yalnızlık olabilir gibi geliyor bana. Bana göre erkek için max 38 e kadar yolu var. Ama iyi bir eş adayı çıkarsa neden düşünülmesin

evliliğe karşı değilim ama düğün denen boktan müessese yüzünden evliliktan kaçıyorum şu an. zaten aday da yok. bu gidişle bulmak da zor yolun yarısına kalmış 4 sene. bekar, bekar ölür giderim heralde :)

Eskiden, (29 yaşındayım bu arada) evlilik kurumunu manasız bulurdum, aşkı serbestçe yaşayabilmek için atılan bir imza olduğunu düşünürdüm. Üniversitede, evlilik kurumunun tarafları ve çocuğu koruyan tarafını görünce evliliğin iyi bir seçenek olduğunu düşünmeye başladım.
Ama her daim olsa da olur, olmasa da olurdu nazarımda. Şu an sevgilimle birlikte yaşıyoruz, yalan yok babam gönül koydu bu duruma. Bir iki ağır laf edip yüzünü düşürmüşlüğü var.
Ben çocuğu evlenmeden de doğurur, on numara da yetiştiririm. Yetiştiririz. Benim için evlilik hem ana babanın gönlü olsun, hem de zaten birlikte yaşıyoruz, çocuk yapacağım adam da bu, o zaman neden evlenmeyelim ki düşüncesinin adı.

yalnız isen kendin gibi düşünen bir hayat arkadaşı bulursan; aileler işin içine karışmadığı için daha güzel olur bence.

ama kendin gibi birisini bulamazsan belli bir yaştan sonra yalnızlık ağır basabilir, çoğu kişi de bu korkudan evleniyor bence. (istisnalar meclis dışı)

Yaşanılan şehir de önemli. Anadolu da küçük bir Şehirde yaşıyorsan mecbur evleneceksin. Gelir düzeyi bir diğer etmen. Memursan ve büyük Şehirde yaşıyorsan ev arkadaşlığı Müessesesi ile nereye kadar yaşayacaksın. Evlenen insanların çoğu bu nedenlerden dolayı evleniyor.

ciddi anlamda ben bu kişiyle evlenebilirim diyene kadar yaşayabilirim.

ama evleneceğim kişi olduğunu düşündüğümde de evlenirim. evlenmeden beraber yaşamak sanki bir şey var ve sonuca ulaşmıyor gibi hissettirir.

bir de çocuk işi var. evlenmeden çocuk yapmam. kendi benliğime karşı etik değil bir kere.

evlenmedim.
henüz ölmedim.

evliliğe karşıyım, evlenmeyi düşünmüyorum ama mecbur evleneceğim. ben introvert bir kişilik olsam kesinlikle evlenmezdim fakat şimdi belirli bir yaştan sonra çevrendeki herkes evlenince, çevremde kimse kalmayacak. o zaman ya 50 yaşına gelince barlarda 20'li yaşlardaki kızlara yürüyüp, sahillerde gençlere musallat olacağım ya da evlenip hem evde hem de diğer evli arkadaşlar ile sosyal hayata devam edeceğim.

çevremdekiler evlenmeseydi, 50'lerde de evlenmemiş bir çevrem olacak olsa evlenmem :D

Arkadaş sanırım evlenmeden birlikte yaşamaktan değil, evlenmeyip yalnız yaşamaktan bahsediyor. Genellikle yanlış anlaşılmış.

Soruya cevap olarak: Ben de evlilik düşünmüyorum. Hatta açıkçası korkutuyor da, bir de üstüne evlilikten soğutan bazı meseleler var. Yani aşk vs. tamam ama büyük sorumluluk. Açıkçası böyle tek tabanca yaşayabileceğimi düşünüyorum.

yalnız yaşamayı anlarım da aynı evde yaşıyon karı koca gibi takılıyon. evlilik dediğin bi imza bi defter zaten. madem önemsiz madem de berabersiniz neden karşısınız. yani mantığı anlamıyorum. ciddi ciddi soruyorum.

farklı farklı insanlarla sevişmek istesen yine anlarım ya da hep yalnız kalmak istesen.

zaten aynı evde kalıp aynı yatakta yatıp iş bi tek imzaya gelince bunlar düşünülüyorsa bence iki kişi de birbirine samimi değil.

evlilik olayı saçma salak dense de bi etkinliği var demek ki hala. yani o kadar da saçma değil. evli gibi yaşayıp evlenilmek istenmiyorsa o yaşananlar da samimi değildir o zaman.

bi gün evi bırakıp gitmek sevgiliyken daha kolay. ya da bi gün başka biriyle yatmak. ama o evlilik evrağı olaya bambaşka bi anlam katıyor işte.

aslınd bi anlamda dediğim gibi yaşayıp evlilik şöyle böyle diyenler evlilik kurumunun gerekliliğini ve önemini aynı zamanda da etkinliğini kanıtlıyor.

Evlilik değil düğün saçma. Ben de ana babanın gönlü olsun diye ancak düğünsüz evleneceklerdenim.

evlilik düğün bacanak kayınço tv seti salon salamanje nesep hukuku miras kanunu çeyiz kırmızı kuşak duvak damatlık aynaya sarılı havlu allahın emri peygamberin kavli gondol hamamda sabun kaydırmak vs vs. bunların arasında mantıklı tek bir şey yok.

gerçekçi olmak gerekirse hukuksal açıdan bir sürü fayda, ahlaki kodlara uyum ve manevi tatmin sağlıyor evlilik. önem sırası baştan sona doğru. mesela çocuk hayalin varsa evlenmeden zor zira evlilik dışı çocuğa bakış belli. hep kötü olarak algılanıyor demiyorum, toplumda bilinmesi halinde illa ki dikkat çeker ve bundan rahatsız olmama ihtimaliniz yok.

en basitinden mirasla ilgili bambaşka durumlar ortaya çıkıyor evlenince, bu hukuksal fayda kısmının çok küçük bir bölümü. daha bir sürü var.

bunun dışında insanlar kalan ömürlerini beraber geçireceğine dair sözleşme imzalayıp ''aile'' olunca manevi olarak tatmin oluyor. en ufak bir övgüyle bile mutlu olabilen bir tür için bu da gayet normal.

evlenmeden yaşanır tabi. evlenirken de hesabı kitabı iyi yapmak lazım evlenirken. getirisi de var götürüsü de.

o kimle evlendigine ve karakterine bagli. bence evlilik biraz esnek olabilmeli, yani olmuyorsa bitirebilmeli insanlar. diger turlu zindan oluyor.

ote yandan daha bu aksam bebek sevmeden geldim, inanilmaz bisiy yaaa sirf bunun icin evlenilir

Şu an bana çook uzak bir ihtimal gibi geliyor ama biriyle birlikte hayatımı geçirmeye karar verirsem evlenirim. Hem de konsoloslukta, düğünsüz derneksiz.

İşten ayrılınca derken? Sen ayrılırsan hiçbirini alamazsın.
Eğer işveren çıkartıyorsa ve sana iş bulman için 8 hafta süre tanımıyorsa 8 haftalık ihbar tazminatını alabilirsin. 56 gün yani.

Kıdem tazminatında da yine işveren çıkartırsa, Çalıştığın yıl x brüt ücret alabilirsin.

İhbar tazminatı da brütten hesaplanıyor ancak gelir vergisi kesiliyor.

ihbar tazminatı işten ayrılmak için gereken ihbar süresinin beklenmemesi durumunda ödenir.
mesela;
çalışan olarak; istifa edersin, kıdemine göre istifadan sonra çalışman gereken bir süre vardır, o süre kadar çalışmazsan o süre kadar ücretin üzerinden ödeme yaparsın.
işveren olarak; işten çıkardığın işçinin ihbar süresini beklemeden hemen ayrılmasını istersen işçinin çalıştığı ücret üzerinden ihbar tazminatını ödersin.

ihbar süreleri:
www.alomaliye.com

kıdem tazminatı ile ilgili:
www.alomaliye.com

istifa mi?
3 ün biri panpa:)

haklı nedenle istifa edersen kıdem tazminatına hak kazanırsın, ihbar tazminatı alamazsın.

1999 senesi öncesinde sigorta girişin ve 15 yıl çalışmışlığın varsa kendin ayrılsan bile kıdem tazminatı almaya hakkın var.

six packsiz'e bir ekleme yapayım:

Kıdem tazminatında da yine işveren çıkartırsa, Çalıştığın yıl x brüt ücret alabilirsin.

bunun da üst limiti var. 2015 için ne kadar bilmiyorum ama 3.400 TL civarıydı en son. Yani atıyorum 5000TL net maaş ile çalışıyorsun, brütü 8000 civarı da olsa, 3.400 x 5 olarak alırsın kıdemini.

gerekli şeyleri yapmışsın gibi, ama lütfen bırakma işin peşini. "sen durdun" demek nedir, nasıl bir gerizekalılıktır.

ahaha gerizekalıya bak hem takip mesafesini korumuyor, hem de sen durdun diyor ahaha iyiymis. gerekenleri yapmissinz gibi.

sende durmasaydın.. hiç frene basılır mı yolda.

şaka bir yana da kaçmış olması halinde savcılığa şikayetiniz doğrultusuda adli soruşturma dahi açtırabilirsiniz kişi hakkında. geçmiş olsun, daha büyük kazalar görmemeniz dileğiyle.

Yeni Sorgu
Yazdır

Plaka No
34dg3606
Marka
BMW
Model Yılı
2010
Ruhsat Tarihi
10/07/2012
Tescil Birimi
BAYRAMPAŞA
Cinsi
Arazi Taşıtı
Renk 1
BEYAZ
Renk 2

Çalıntı mı?
HAYIR
Hak Mahrumiyeti
VAR

Hak Mahrumiyeti Detayları Hak Mahrumiyeti Makam / Kurum Tarih Dosya No
REHİNLİ (R) YAPI KREDİ BANKASI A.Ş.- BAYRAMPAŞA ŞUBESİ 11/07/2012 202808787161
HACİZLİ(H) 034241 RAMİ Vergi Dairesi 22/01/2015 20150122645020000056

öyle bir sığır da geçen hafta üstünde çizik dahi olmayan aracıma vurdu yoluna devam etti. Sonra bastım gaza zor yetişip çektirdim sağa. Aynı seninki gibi "ama sen de birden durdun" dedi mal. aslında bir hasar yok çizik var ama sırf kıllığına mobil tutanak tuttum. Ayrıca şu an senin hasarsızlığın bozulacak çünkü anlaşmalı tutanak yok.

aynı şey başıma geldi. taksi geçirdi arkadan, tutanak falan uğraşamam deyip bağrışıp çağrışıp stres atıp gitmiştik.

Eksper raporuna gore trafikten aracin hasardan dolayi olusan deger kaybini talep edebiliyor musum, proseduru yapan var mi?

Bu arada tutanakta gelen polisler karsi tarafi kactigi icin de tamamiyle suclu tuttu.. Tutanagi henuz almadim, polis tutanaginda karsi taraf suclu olsa bile benim kasko bozulacak mi simdi?

@nwnd yine ben; kaskon bozulmayacak karşı taraftan rücu edilecek. ama bir plaka sorgusunda kazalı olduğu görünecek arabanın.

ikincisi mahkemeye dava açıp değer kaybını talep edebiliyorsun.

karşı tarafın sigortası varsa kaskon bozulmaz, sigortası yoksa
bozulabilir (kadınlar ilgilenen başkası yoksa sigorta-bakım-vergi vb.
takipleri genelde yapmıyorlar)

Yalnız araç hem rehinli hem hacizli gözüküyor. Karşı tarafın sigortası yoksa kaskonuz şahıstan tutarı tahsil etmekte zorlanabilir, bu durum da sizin kaskonuza yansıyabilir.

Tavsiyem peşini bırakmayın, bir avukatla görüşüp olabilcek tüm maddi-manevi tazminatları açın(özellikle değer kaybı). Her türlü kazanırsınız.

ilginç ama türkiye'de vadeli çek diye bir ödeme aracı var. vadeli çekle ödeyebilirsin.

ikinci olarak, sözleşmene şu tarih ve numaralı şu tutarlı senetler kira alacağı karşılığı verilmiştir, her ayın kirası ödendiğinde senetler geçersiz kalır gibi bir ifade yazabilirsin.

@douchebag vadeli çekin vadesini çeki verdiğin kişinin keyfidir. çek bankaya ibraz edildiği an banka öder. o yüzden çek olmaz. evi kiraya veren zaten puşt. ama dediğin gibi senetler sözleşmeye konabilir. ama ne kadar geçerli olur hukuken?

kirayı banka üzerinden yatırıp senedi her ay sonunda emlakçıdan makbuzu gösterip alırsan neden sorun olsun ki? adam da kendini güvenceye almaya çalışıyor ve muhtemelen borcuna sadık birisi bunu dert etmez diye düşünüyordur. ya da evsahibi senedi bankaya versin, kirayı ödeyince bankadan senedi almış olursun.

Vadesi gelmemis ceki banka ancak vade oncesinde kirar, ceki yazanin hesabindan vadesi geldiginde duser. Vadesi gelmeyen cek kirdirildiginda banka bunun ustunden komisyon alir.
Kendini ve karsi tarafi guvenceye almak icin her ay basina kira bedeli kadar cek yazabilirsin lakin ben acikcasi bilmedigim adamdan cek almak istemem ustelik sahis cekiyse. Karsiliksiz cikan cekle ugrasmak da ciddi prosesur..
Karsiliksiz cek denilen sey de ciddi sikinti..

Kiranın senetle ödendiğine ilişkin bir makbuz düzenleyebilirsin. Bu durumda iki ödeme talep edemez gibi sanki!?

@pacoquinha ev sahibi paraya çok sıkıştığında senetleri satabilir.
@nwnd banka çeki gördüğünde parayı öder. tarihin banka için bir anlamı yok. çek kırılmaz. senet kırılır. benzer şekilde ben de tanımadığım bir adama senet vermem. ertesi gün mafyaya senedimi satmayacağını nereden bileceğim?
@pheno kira sözleşmesine yazılan bu madde ne kadar geçerli olur? ev sahibinin senedi satmasını ne engeller?

aklıma gelen yöntem, kalitesi pek yüksek olmayabilir ama, klasik selobant yöntemini kullan. koyu renk bir mürekkebi eline hafif bulaştırıp böyle parlak pürüzsüz yüzeye parmak bas. selobantla bu izin üstünü kapat, banta hapsolacak görüntü.
kuvvetli bir led ve bir mercek arasına bu bandı koyduğunda iyi denecek bir kontrast yakalarsın sanıyorum. mercek kısmında tam bir şey söyleyemiyorum gerçi.

bir yerde parmak izinin makrosunu alıyorlardı. lumia 1020 ya da bir makina tanıtımında olabilir. sen de iyi bir iz, iyi bir makro ve biraz oynamayla a4 boyutunda bir sonuç alabilirsin belki.

Parmagina murekkep sur beyaz bir kagida bas birkac tane parmak izini daha sonra yuksek cozunurlukte tarayip bilgisayara at gerisi photoshop ve illustrator becerine bakiyor. Boy boy bastirirsin.

tahta bu, illa ki bel verecektir raflar.. hazır mobilyaların çoğu ha mdf üstü kaplama ya da sunta üstü kaplama. benim tavsiyem eğer modüler bir şey aramıyorsanız doğrudan bir marangoza yaptırmanız. raf uzunlukları düzgün ayarlanır ve kaliteli malzeme kullanılırsa kolay kolay raflar bel vermez çökme yapmaz. üstelik direk mekanın ölçülerine uygun bir mobilyanız olur.

ikea malm komidin

Koltuk takımı aldım. İnegöl'den. İdol Mobilya.

Sanırım 1 sene olmuş olmalı, şu 3lü girdi en son eve

Loda mobilyadan yatak odası takımı( model veremiyorum çünkü farklı farklı parçaları birleştirdim, kaplamalarını değiştirdim)

Kendi çizdiğim bi konsol (marangoz)

İkea ismini hatırlamadığım surf tahtası misali altı hasırlı bir orta sehpa var ondan

ikea malm şifonyer

La-Z-Boy yatar-sallanır, kumaş TV koltuğu aldım. Alalı 1 sene olacak yakında.

ikea malm sehpa, pöang koltuk ve tabure.

kitaplık ikea

bebek odası. beşik, dolap, alt açma ünitesi, 8li açık kitaplık. hepsi ikea.

Kitaplık yaptırdım birkaç önce, daha bitmedi ama parasının bir kısmını verdim. Almış sayılırım.

kendin yapçıyım. en son v8e şimdiye dek sadece) uyku tulumu aldım kendime. nu da ev dışında kullanıyorum.
dükkana 700 tlye bi L şeklinde masa yaptırdım. bar tezgahı gibi kullanılabiliyor.
azim mobilya mı ne.. azim mobilya elazığ merkezde, üniversite mahallesinde.

ikea tamrjöstap lambader

1) Laledan restaurant.
2) La Vogue Beşiktaş
3) Sur Balık

Aklıma geldikçe editlerim.

Et çeşidi ve kebap vs için yeniköy kaşıbeyaZ. Rezervasyon yapın yer zor bulunuyor. Mekan manzara yemekler vs başarılı.

Rakı balık için öyle şık bir yer bilmiyorum/tercih etmiyorum.
Ama eli yüzü düzgün kireçbırnu melisa restoranı önerebilirim. Tatlar gayet yerindedir.

Ha nasıl unuturum set balık var ama sadece nakit çalışır orası haberiniz olsun. Gayet başarılıdır.

set balık+1

Hiç olmamış. Lacivert üstü beyaz tonlu gömlek giy. Ayakkabı da benzer tonlarda olsun. kızla buluşmucaksak siktiret.

üst giyimi açık renk yap, kahverengi kıyafet-ayakkabı kullananlara karşı değilim ama tercih etmem, siyah ayakkabı olmaz diyenleri fazla takma, bal gibi olur, tercih senin sonuçta.

Doğru lacivert tonu ile doğru kahve tonu birleştiğinde mükemmel uyuma ulaşır. Baştan aşağı lacivert yapma, çok yüksek ihtimal lacivertlerin tonu da tutmayacaktır zaten.
Lacivert ile siyah olur ama pantolon ayakkabı olarak dip dibe daha risklidir çok az kombinasyonda tutturulur.

tuhafiyelerde bulunur diye tahmin ediyorum. duğme vs de satan kapsamlı olanlarında.

iyi bir gömlekçiye gidip isterseniz ücretsiz verirler.

aslında birisi açıklasa da öğrensek: bu kişi tekrar işe girdiğinde zaten 2. girdiği yerde kaçsene çalıştıysa ona göre kıdem mi alıyor? SGKdan tekrar aynı yazıyı mı alıyor? (bu 15 sene/3600 şartı bir kere sağlandıktan sonra hep sağlanıyor malum:)
öte yandan 15 yıl 3600 güne göre emekli olabilmek için bile ( bu şartı yeni sağlamış birisi için) 60 yaşından önce emekli olamamak gibi bir durum var. 21 yaşında işe girdi 36 yaşında doldurdu gününü
ne yapsın ki bu insan 25 sene çalışmasın mı? sizin dediğiniz duruma göre çalışmasın evde otursun. -ki SGKdan birinden yararlanabilenler çalışmıyor zaten ya da kaçak çalışıyor prim yatırmıyor.

hukukçu olmayarak kendi bildiğim: Yargıtayın bu konuda farklı farklı içtihatları var. önceden tekrar işe girdiğinde kıdem iadesi kararı çıkıyormuş: artık çalışma hakkı diye kıdem iadesi kararı çıkmıyor. ancak bildiğim, işçinin kötü niyetli olduğu tespiti yapılırsa, kıdem iptal edilebiliyor.
bi adam 2- 3 kere aynı haktan yararlanmaya kalksa herhalde kötü niyet kararı çıkar.

@niye ama, 15 yıl ve 3600 gün şartı 1999 senesi öncesinde sigortaya ilk girişi yapılanlar için. onlar zaten yaş olarak da erken emekli olacaklar 60ı beklemeleri gerekmiyor. giriş yılına göre sene ve gün fark ediyor.
muhasebecimin dediği aynen dediğin gibi sonraki girdiği işte kaç sene çalıştıysa o kadar senelik tazminat alıyor. aynı şekilde ilk tazminatı aldığı firmada da kaç sene çalıştıysa o kadar tazminat alıyor. 15 yıl bir fiil aynı firma olmak zorunda değil farklı firmalarda çalışarak da 15 yılını doldurmuş olabilir.
tabi ki çalışsın niye evde otursun. zaten emekli maaşı vs bağlanmayacak, ama sistemde bir gariplik var. sensini gününü dolduran kafasına göre işten çıkıp her seferinde tazminat alması garip gibi. tazminatını aldıktan sonra tekrar sigortalı çalışabiliyor.

söylediklerinizin hepsini (1 kere kıdemi aldıktan sonra tekrar çalışabilme, farklı işyerlerinde bu sayıları tamamlayabilme, 99 öncesi girişlilerde yaşın daha az olması vs biliyorum. ancak benim tadığım 99 öncesi girişli ve benim yaş grubum arkdaşların hemen hepsi meslek liseli çıkışlı insanlar 15-16-17 yaşında olmuş sigorta girişi yani 15 sene dolmuş taşmış çoktan (35 yaş civarında 20 senedir çalışıyor) fakat yaş dolmasına daha 20 sene var :)

neyse soruyu ilgilendirnen kısımda kendi kendimi güncelliyorum:
bununla ilgili bir karar okudum geçenlerde; bu haktan en fazla 2 kere yararlanılıyormuş bu yönde Yargıtay içtihadı varmış her seferinde diye bişey yokmuş.bilginize.

kötü.

renkli dövme seviyorsan olabilir. aksi halde pek estetik değiller. çok daha iyi çalışmalar var. bunlar sanki "biraz bilen" elinden çıkmış gibi. kanat figürü fena değil, kabaca bi google'larsan çok daha estetik figürler var, onları baz alarak yaptırsan daha iyi olur sanki.

dovme-meister degilim tabi ama ise yeni baslamis bi dovmecinin isleri gibi

gayet basit. bir numaraları yok

haksızlık etmek istemem ama hepsi çok başarısız görünüyor.
işçilik kötü, estetik yok, renk eh

cezaevi dövmesi direkt.

kim yapmışsa 4 - 5 yıl sonra güzel dövmeler yapmaya başlayabilir. şu an için vasat.

model olarak kötü
işçilik olarak renkliler bir nebze daha iyi ama ben renkli dövme tercih etmem. 4-5 sene sonra boka dönüyor o renkler.
son fotodaki yazılar çok kötü parkinsonlu biri yazmış gibi.

anlamam ama estetik olarak hoş değil.

insanlar bunları bedenlerine işletiyor... zevksiz. hepsi.

insanlar bunları bedenlerine işletiyor... zevksiz. hepsi.

basit

kötü

tamamiyle mantıklı bir sallama yapıyorum konuyla ilgili net bir bilgim yok,
trafikte adım başı seyyar satıcı var, bir sürü şey satıyorlar ayak üstü, bunlara karşı zabıta duruyor olabilir.

Seyyar satıcılar köprü trafiğini olumsuz yönde etkiliyor, hatta daha fazla ürün satabilmek için kasten trafiği tıkadıkları oluyormuş (bir şeride araç çekip bozulmuş görüntüsü verilerek), bununla alakalı olabilir.

işyerinden bi arkadaşım öyle, ana farklı baba farklı konuşuyo çocukla. çocuk 3,5 yaşında ve hala konuşmayı öğrenemedi. belki psikolojik başka sebebi de vardır ama daha konuşmaya yeni başlayan bi çocuğa çift dil öğretmeye kalkmak bence doğru değil.

@animalman peki anne ve baba farkli anadile mi sahip? yoksa baba turk ama ingilizce konusuyor, anne turk ve turkce konusuyor gibi mi?

farklı anadile sahipler. anne boşnakça konuşuyor, baba bildiğin adanalı :D

edit : anne çok iyi türkçe bilmesine rağmen çocuk boşnakça öğrensin die çocukla konuşurken çok türkçe kullanmıyor. kocasıyla genelde aralarında türkçe konuşuyorlar ama.

çift anadil ile çocuk büyütmedim ama çift anadil ile büyüdüm. konuşmayı geç sökmüş değilim.

iki dil birbirine harmanlanıyor,(özellikle bu iki dili konuşan bir çevrede yetişilmiş ise) farkına varmadan x dilindeki dilbilgisi kuralını y dilinde kullanabiliyorsunuz. veya değimler, söyleyişler birbirne geçebiliyor. bazen söylediğinize sadece o iki dili bilen biri anlam verebiliyor. ama zamanla beyin bunu da birbirinden ayırıyor, sadece x dilini bilen ile ne şekilde konuşacağınızı kavrıyorsunuz. (neye anlam verip neye vermeyecekleri zamnala oturuyor.

ilerde farklı bir dil öğrenirken avantajları var kesinlikle.

bulunulan bölgede dillerden biri geçerli değil ise istediğiniz yerde istediğiniz şekilde diğer dilde konuşup anlaşabiliyorsunuz yanınızdakiyle. yaz tatillerinde arada turist ayağına yatıp eğlenmişliğimiz var mesela. :)

başlıca şu anda aklıma gelen bunlar.

son 10 yılda bir sürü gazetede röportajlar araştırmalar falan çıktı bu konuda. kimileri ana dili değilse yapmayın çocuğun ayarlarını bozmayın diyorlar. biraz araştırırsanız baya bi şeyler bulursunuz.
(bkz: google)

almanyada bu anne babalar arasinda cok tartisilan bir konu. En ideal cözüm olarak da anne baba ile türkce, aileden cok görüsülen bir yakin, abi, abla ile almanca konusarak asilmaya calisiliyor. Bazi ailelerde anneyle sirf almanca, baba ile sirf türkce konusuldugu oluyor, ama bunda cocuk anne-baba arasindaki konusmayi duydugu icin bazen kafasi karisabiliyor.

Insan beyni kelime secimini ve düsünce yapisinin bir dilden diger dile gecisini karsisinda konustugu kisi ve ortama göre otamatik yapiyor. Yani cift ana dilli cocuklar kimle konusuyorsa o kisiyle daha önceden konustugu deneyimlere göre o dilde düsünmeye basliyor. Mesela anne ile hep bu zamana kadar türkce konustuysa ane ile konusurken türkce düsünürken, abi ile bu zamana kadar almanca konustuysa abi ile konusurken almanca düsünüyor. Aslinda bunu tek dil ile konusurken biz de yapiyoruz, isyerinde konusurken farkli kelimeler ile konusup farkli kelimeler ile düsünürken, aile ile farkli kelimeler ile düsünüyoruz. Mesela egeli biri köyde yasayan babasiyla konusurken farkinda olmadan ege sivesine geciyor, istanbulda arkadasiyla konusurken farketmeden istanbul sivesi ile konusuyor. Bunun farkinda olmadan yapilmasi isin anahtari, bu aliskanlik da sadece o kisiyle tek bir dil/düsünce yapisi üzerinden konusulmasi ile oluyor.

Iki dilli cocuklarin gec konusmasi kimi zaman gordugumuz bir durumdur. Ancak kesin degildir. Tek dilli cocuklarin da akranlarina gore gec konustuklari gorulmektedir. Ancak "cocuklarin ayarinin bozulmasi" mahalli endiselerdir ve oyle bir durum soz konusu degildir. Avrupa'da milyonlarca cocuk cift dilli olarak buyumektedir, Isvicre'de ornegin ve Isvicrelilerin zihinsel bir sorunlari olduguna dair bir olgu bulunmamaktadir. Daha fazla bilgi icin Noam Chomsky'nin Universal Grammar ve dil edinim kitaplarini okuyabilirsiniz.

çift anadille yetişmek sayılır mı bilmem ama. ben 6 yaşına kadar kürtçe konuştum, türkçe bilmiyordum. okula başlayınca türkçe öğrendim. sayılır mı?

ben ingilizce hazırlık okurken azeri arkadaşım vardı öyle. evde sadece azerice konuşmuşlar televizyonda da hep ingilizce izletmişler. Çocuk televizyondan ingilizce öğrenmiş aksanına felan hayrandık tvden dil mi öğrenilir diye çok şaşırmıştık. benim de hep aklımdadır bu durum.
her ne olursa olsun eğer X kişisi o çocukla başka dilde konuşuyorsa örneğin ingilizce olsun X hep ingilizce konuşmak zorunda onunla ki çocuk farkı ayırt edebilsin. Diğer türlü çocuğun da kafası karışıyor iki dili de öğrenemiyor.

@cilekli

Iki dili de ogrenemiyor diye bir durum olmaz. Kaynak gosterebilecek misin? Cocugun zeka seviyesinde anormali yoksa dili istemsizce edinir. Biri zayif kalir o ayri. Ama dil ogrenemiyor kadar sacma bir yorum duymamistim.

Soruyu sormaktaki amacim aslinda cocugun kafasi karisir mi, karismaz mi, ogrenir mi ogrenmez mi gibi kaygilardan ziyade cocugun genel yapisi, ne bileyim cift anadilli olmanin gunluk hayatina etkileri, daha girisken - daha cekingen ya da daha pratik zekali - durgun gibi etkileri olup olmadigini deneyimlemis kisilerden ogrenmekti. Bu konuda pek cok yazi okudum ve okduklarima gore cift ya da daha cok anadilli olmanin bu tur etkileri olmadigi bilgisini edindim ancak yine de bu konuda deneyim ya da bilgisi olanlar varsa bilgi almak istedim. Bunun yaninda elbette gec-erken konusma, konusmadaki akicilik vs. konulari da merak ediyorum, dogrudan sahit olmus kisilerden ogrenmek istedim. Biz cocugumuzu cift anadilli yetistiriyoruz, henuz birkac kelime disinda konusmuyor ufaklik ancak her iki dilde de her seyi anliyor, nasil bir netice alacagimizi acayip merak ediyorum.

kuzenim almanya' da yaşıyor, 2 yaşında çocuğu var çocukla hep türkçe konuştuklarını, kreşe başlayınca orada zaten almanca konuşulacağı için çocuğun yanında almanca konuşmadıklarını söyledi. peki herkes bu şekilde mi yapıyor? diye sordum, genelde bu şekilde yapıldığını söyledi.

@çilekli pasta, dediğin gibi bir durum geçerli değil. ailede çevremde kim varsa doğduğum günden beri ermenice ve türkçe karışık konuştular.
evin içinde ağırlıklı ermenice konuşuluyordu ama dışarıda türkçe. yani x kişisi sadece y diliyle konuşmalı gibi bir durum kesinlikle yok.

(hani tek başıma olsam eyvallah ama çevremdeki yüzlerce kişi de aynı şekilde bu dilleri öğrenmiş kişiler.)

@nwnd arastirmalarima gore x kisisi illa y dilini konusacak diye bir sey olmasa da, eger anne ve baba cocukla konusurken sadece kendi dilini konusuyor ise bu durum cocugun hem daha hizli hem de aksansiz ogrenmesini sagliyor. Belki ustteki cevapta bu kastedilmistir.

@kartonpiyer, birebir sadece 2 anadil ile büyümüş olamamla bağdaştırdığım herhangi bir özelliğim yok. benim açımdan dil ve kültürel zenginlik ayrıca üstüne öğrendiğim dilleri kategorize etmemi kolaylaştırdı. lakin çift anadil ile büyüyüp yabancı dil konusunda pek de başarılı olmayan insanlar tanıdım. şöyle bir çevreme baktığımda çift anadilden gelen ortak karakteristik bir özellik göremiyorum.
şöyle bir durum olabilir 2. anadili dünyada daha geçerli bir dil ise erken yaşta bunu öğrenmesi ve ancak doğru yerlerde kullanıp araştırma yönünü geliştirmesi bilgi ile birlikte kendine güven olarak geri dönüş yapabilir.

Michael Erard'ın babel no more kitabına göz atabilirsin o da genel olarak ortak bir sonuca varamıyor dil konusunda.

@kartonpiyer, ne yaparsan yap başta aksan oluyor. çünkü öğrendiğin kişiler de aksanlı konuşuyor. lise çağında ermeni okulundan çıkıp türk öğrenci çoğunlukta bir liseye gidene kadar türkçem aksanlıydı. sonra düzeldi. evde genellikle ermenice konuşulmasından ve onların da türkçesinin aksanlı olmasındandı bu. ama dediğim gibi annem olsun babam olsun ikisi de iki dilde de konuşurdular konuşuyorlar. bir zaman sonra dil ayrımı kalmıyor zaten. farkına varmadan otomatik gelişiyor ve o iki dili bir dilmiş gibi hissedebiliyorsun. yani annene 2 dk evel türkçe seslenirken birden bire ermenice konuşmaya başlayabiliyorsun ve bunu otomatik bir şekilde fark etmeden yapıyorsun. gibi gibi.

asıl mantık hangi dili daha az duyacaksa çevresinde onu evin içinde daha çok kullanmak. türkiyede yaşayan biri 7/24 türkçe her taraftan duyacağı için ev içinde 2.anadili konuşup türkçe ile dengelemek en mantıklı çözüm.

kafama dank eden bir fark var, ben çift anadilli ailede çiftanadilli büyüdüm. sizin durumda 2.öğretilen dil birinizden birinin ana dili mi? yoksa ikinizin de yabancı dili çocuğa anadil olarak mı öğretiliyor?

Baba turk, anne amerikan ama avusturya'da (almanca) yasayan tanidigim bir aile var.
cocuklar mukemmel derecede ingilizce ve almanca biliyorlar. Anne ingilizce, baba turkce konusuyor. Ama baba doktor oldugu icin nobetler vs cok daha az goruyor cocuklari. O yuzden cocuklar turkce anliyorlar ama cok az konusabiliyorlar.

Ikisi de cok girisken, arkadas canlisi cocuklar ama cift dillilikten ziyade cocugu oyle yetistirmeyle alakasi var diye dusunuyorum. Bir de biraz tembellik oluyor mesela, turkce konusmak istemediklerinde hemen ingilizce ya da almancaya donuyorlar filan.

Anne Fransız, baba Alman olan arkadaşım vardı, annesi doğumundan itibaren sadece Fransızca konuşmuş ve hala Fransızca konuşuyor sadece kendi eşiyle Almanca konuşuyor onun dışında çocuklarla sürekli Fransızca konuşuyor,çocuklar da anneyle Fransızca konuşuyor babayla Almanca :D Baba sadece Almanca konuşuyor. Bilungaller tam tersine daha zeki oluyor ve öğrenmeye yatkın oluyorlar, kendisi ana dili gibi Fransızca ve Almanca biliyordu bir de İngilizcesi vardı, pazartesi gel başla cinsinden.

@nwnd ben cocukla anadilim olan Turkce konusuyorum, esim kendi anadili olan Rusca konusuyor. Esim Turkce biliyor, ben Rusca biliyorum ancak daha rahat anlastigimiz icin bastan beri birbirimizle Ingilizce konusuyoruz. Ikimizin de anadilinde aksan olmadigi icin cocugun aksansizca iki dili de konusmasini umuyoruz ki, okudugum kaynaklar da bu yonde, zaten aksan konusunda yorum yapan diger arkadaslar da benzer yorumlar yapmislar. Aradan acaba Ingilizceyi de kapacak mi diye de merak ediyorum aslinda. Bakalim netice nasil olacak:)

Sizin anne-babanizin Turkcesinde aksan oldugu icin muhtemelen sizde de aksan olmustur bir sure, sonra anadili Turkce olanlarla iletisiminiz arttikca kaybolmus anlasilan. Bizim ufaklik, Turkceyi benden, ailemden ve televizyondan duydugu icin aksani olmayacak saniyorum. Hakkaten sonucu merakla bekliyorum

@neferkitty tam da bizim cabaladigimiz seyi becermisler onlar.

Kartonpiyer aksan konusu aynen dediğiniz gibi, ben ama anne ile tek bir dil baba ile tek bir dil konuşması gerekir yoksa kafası karışır bakış açısına katılmıyorum.. Yeri geldiğinde siz de çocukla rusça beya annesi türkçe konuşabilir veya siz aranızda bu dillerden ikisiyle konuşmanız çocukta karmaşa yaratmaz.
İngilizceyi de sizlerin aksanı ile mutlaka kapacaktır ama eğer arada onla da ingilizce konuşursanız kalıcı olur. Annem ile teyzem aralarında fransızca konuşurlardı arada ama bizle hiç konuşmadılar. Kulak aşinalık kazandı küçükken ama ben bizzat oturup öğrenene kadar fransızcayla olan bağ sadece kulak aşinalığıydı.
Bence çocukla da ingilizce konuşun arada çünkü türkçe ve rusçayı söktükten sonra ingilizceyi devreye sokarsanız çocuk kolaya kaçıp size türkçe veya rusça yanıt verecektir.
Belli bir süre diller arası kafası ufak da olsa karışaın veya dilbilgisi hataları olsun onları büyüdüğünde okudukça yazdıkça vs zaten kapatacak.

biz 3 dili yetiştiriyoruz şimdi ama 2.5 aylık bebe. sonuçları bikaç seneye yazarım :D

bi yakınımızın bebesi de 3 dilli büyüdü. anne polonyalı baba türk. anne lehçe konuştu baba ingilizce, etraftan da türkçeyi öğrendi. 4 yaşında 3 dilde de sıkıntısı yok süper konuşuyo

bu tarz yetiştirilen çocuklar geç konuşmaya başlıyor, onu biliyoruz. aynı zamanda 4 yaşa kadar öğrenilen dillerin beynin "ana dil" kısmında öğrenildiğini, "yabancı dil" kısmının ise farklı olduğunu da biliyoruz.

Arka planda açık olabilir veya başkaları ile konuşuluyordur lakin bizzat sizin mesajı açmadığı için görülmedi şeklinde kalıyordur.

mesajı açıp bakmama +1

bazen mesaj geliyor, notifikasyon alanından okuyorum ben, cevap vermeyeceksem açıp messenger'dan tekrar okumuyorum. dolayısıyla "okundu" bilgisi de gitmiyordur...

Geceden beri, uyumadan online olma gibi bise olabilir mi?

uykusu yoksa, ya da harıl harıl bişeyle uğraşıyorsa, birileriyle konuşyorsa neden olmasın?

Şunu sorayim arka planda çalışırken bunlar, messengerda offline mi görünür, online mi?

tazelikten oluyor.

ayrıca; zarıyla beraber soyduğun için yapışıyor. zarını almadan soymaya çalış.

Tazelikten. İçin rahat olsun. ^_^

taze olduğundan. haşlamadan önce suyun içine bir çay kaşığı tuz at. daha rahat soyulur.

sebebini ben de bilmiyordum.. haşlanmış yumurtayı 3-5 saniye soğuk suya tutmak ayıklanmasını kolaylaştırıyor

soruya direk cevap degil ama boyle soyarsaniz yapismadan soyuluyor.

www.youtube.com

tuz da yalan, tazelik te yalan, o video da yalan. piştikten sonra suda yeterince bekletirsen kabuğundan kolayca sıyrılır. Sıcak iken yapışıyor.

tazelik/bayatlık değil de haşlanma derecesiyle alakalı o. az pişmişler soyulurken yarısı gidiyor kabukla.
videodaki gibi soymak mantıklı kavonaza koyup çalkalıyorum tertemiz oluyor.

yıllık 1000 tl tutanaksız ufak tefek şeyler içindir. kaza yapılsa tutanak olacağından sigorta şirketi öder.

ömrünüzde araba kullanmadınız ama şirket araba veriyor, korkarım istanbuldasınız. lütfen arabaya doğru dürüst alışmadıkça yoğun trafiğe çıkmayın tenha yollarda yanınızda bir bilen ile bol bol pratik yapın.

istanbul trafiğinin içine edilmesinin sebeplerinden biri de bu şirketlerin ehliyeti olan elemanı default olarak araba kullanmasını biliyor deyip altına araba vermesi.

Bir öneri, gidip tek taraflı olarak kaza yapar iseniz yani gidip direğe çarparsanız, yol kenarına çıkarsanız vs. mutlaka trafik polisi raporu tutturun.

Kazalarda filo kiralama araçlarının hasar bedellerini kaskodan ödüyorlar, karşı tarafa vereceğiniz hasar ise trafik sigortasından. Yukarıda bahsettiğim durumlarda da kasko polis raporuyla ödüyor aksi takdirde rapor yoksa ve miktar büyük ise cepten ödetebiliyor

Kiralama şirketiyle yapılan sözleşme önemli. Bizde yılda üç defaya olmak üzere tek taraflı hasarı sigorta ödüyordu. Ben polis raporu hiç tutmadım. Beyan verdim sadece.

Ampüller standart olması lazım. Ampülün üzerinde kodu yazar. E14, E27, GU5, G4 vs. Herhangi bir elektrikçiden bulabilirsin.

bende var ikea ampulü kullanmıyorum

Yoo, ikea'dan gece lambası ve sarkıt aldım birkaç ay evvel, hepsine de normal elektrikçiden aldığım ampulleri taktım. Özetle; olur.

tabi ki kullanambilirsin? bildiğim kadarıyla ikea aydınlatma ürünlerinde kendine has oluşturduğu bir duy sistemi yok. madem ben anlamıyorum diyorsun bozuk ampulü al eline bir yapı markete git orda yardımcı olurlar. ince - kalın duy olma durumları var. bir de kullandığın ampül atıyorum 40 watt ise 100 wattlık alma, fazla ısınma yapabilir lambada kullanılan malzemenin kalitesine göre de fazla ısınmadan bakalit kokusuyla dolabilir oda.

lambanın ve önerilen ampulün modelini bilmiyorum ama duyu uyduğu sürece istediğin ampülü kullanabilirsin.

nasıl bir gece lambası? adı falan var mı ya da?

Bugüne kadar boşuna milyon dolarlar harcadım demek :(((((((((

sutlu nescafe, biri böyle: www.ikea.com.tr

diğeri şöyle: www.ikea.com.tr

yazıldığı gibi duy tipine göre istediğiniz ampulü alabilirsiniz. sadece lambanın üstünde yazan "max. 45 watts" benzeri uyarılara dikkat edin, aşırı sıcaktan erimesin sağı solu.

aynısından var bende. e14 led ampul öneririm. az yakıyor hesaplı.

lampan e14 dediğine göre ince duylu tüm ampuller olur.
diğerinin ampulü değiştirilemez diyor zaten.

www.bimeks.com.tr bu olur mesela.

Farklı markalar denediniz mi? Benim bi marka öyle oluyordu değiştirdim düzeldi.

lens takarken geriliyor olabilir misin? ben hala geriliyorum mesela, gerilince de göz kırpma olsun, el titremesi ya da göz sulanması olsun bir şekilde tepki veriyor vücut. e bu tepki de işlerin ters gitmesine yol açıyor kimi zaman.

@meyve parcacikli kadin, Başladığımdan beri Oasys'ten devam ediyorum en kaliteli marka olduğu için. Bi kere değiştirdim o hiç olmadı zaten.

@devilred, takarken hiç bi gerilme falan yok hocam. Nedendir çözemedim aksine gayet rahatım gözüme kaçınca falan sakince çıkarıyorum.

Bence sorun ya markadan ya da solüsyondan.

Lensler markalarına modellerine göre farklı çap ve bombelikte olabiliyorlar. Oasys gözünüzün yapısına uymuyor gibi geldi bu dediklerinizden dolayı.

Ben on yıldir falan kullanıyorum temizligine dikkat etmeme rağmen yuzde 99 taktiktan sonra battigi icin cikarip yikayip tekrar takmam gerekiyo. Toz yapismis oluyo genelde.

farklı çaptan kaynaklanan bir sorun bence de.

jbl iyidir ya. teskocuların tercih ettiği bir marka.

iyidir jbl.

gayet iyidir.

3 kere soylenmis ben de diyeyim jbl hakkaten iyidir. Gozun kapali guvenebilirsun 20 yilda bir zarar gelmemisse. Su andaki uretiminden bile iyi olabilir eski aletler tas gibi oluyorlar.

Alla alla kimse dememis jbl cok babadir. Bende de 10 yillik portatif bir hoparloru var daha pahaliya satilan dev hoparlorler kadar ses veriyor ozellikle baslari harika.

vay be :D

kullanmadim ama nette çok kaliteli oldugu yönünde yorumlar okumuştum zamaninda.

e ben de eksik kalmayayim bari iyidir haci jbl. istemiyosan bana ver.

Baban 90 larda paraya kiymis,arabaya saglam tesisat dosemis,genelde sandiktan pioneer 6985 cikar ama bu jbl ler iyiymis,selam sole babana

bu arada kimse söylememiş, jbl iyidir gerçekten.

babana güven,

efsanedir. ciddi ciddi bozulduguna en cok uzuldugum ses sistemi oydu.

(bkz: #16946720)
(bkz: #16946721)
(bkz: #16946722)
(bkz: #16946725)

mahallenindelisi yapmıştı

Bu degildi. Bu en son 2009'da guncellenmis bir liste. Daha yeni bir entry idi. Yine de tesekkur ederim.

edit: listeyi cikaran mahallenindelisi'ne mesaj atayim dedim 4 yil once intihar etmis :( ne garip bir dunya.

beraber öğrenmeye çalıştığımda hepsi birbirine giriyor bende. ayrı ayrı daha iyi.

Bir dile odaklanmak daha verimli öğrenmeyi sağlar. Üç taneyi becerebiliyorsan bravo. Dil öğrenmek o kadar kolay bir şey değil ama.

önce ingilizce advanced olmalı. sonra istediğiniz kadar dili çok benzer olmadıkları sürece aynı anda öğrenebilirsiniz.

bir dili, diğerleriyle karıştırmayacak kadar iyi seviyeye getirin. ondan sonra diğer ikisi daha rahat olur. ingilizce en kolay olanı. önce bir sene falan ona yoğunlaşın. güzelce öğrenin. ondan sonra diğerleri. giriş seviyesindeki üç dili aynı anda öğrenmek bence imkansıza yakın, çok ciddi bir dil yatkınlığınız ve zekanız yoksa.

bir de tabii "dil öğrenmek"ten kastınız nedir, o da önemli. lisede yabancı dil bölümünde okudum, neredeyse 10-11 yıldır ingilizceyle yatıp kalkıyorum ama hala okuduğum herhangi bir metinde 8-10 tane bilmediğim kelime çıkıyor. çıkacak da, imkanı yok çünkü her şeyi öğrenmenin.

siz ne kadarıyla tatmin olacaksınız, hangi seviyede "tamam bu bana yeter" diyeceksiniz ona göre şeyaparsınız ama üçü aynı anda çok zor. hele ki rusça ve almanca... oha.

İngilizce ve Almanca benzer diller, birbirine karışabilir, ama birini seçip yanında Rusça... Neden olmasın? Bence olur.

Ben bu konuda egitimli ve deneyimliyim. Cok iyi bir fikir. Yalnizca ket vurma durumuyla karsilasabilirsin. Onu arastir ama o da birden fazla dili ne zaman ogrensen karsina cikabilir. 3 tane de 5 tane de ogrenebilirsin. Sen bizim dil ozurlu insanlarin dedigine bakma. Gelismis ulkelerde insanlar birden fazla dili ayni anda ogreniyor.

hali hazırda iyi derecede bildiğin 2. bir dil var mı? varsa zaten dil öğrenmenin gerekliliklerini biliyorsundur aynı anda birkaç dili idare edersin. ama 2. bir dilin yoksa önce farklı bir dilde düşünmek o dilin içine girmek nasıl bir şey onu tecrübe et. bu en kolay ingilizce ile olur çünkü film dizi müzik çok fazla maruz kalıyoruz. kafanda türkçe tercüme yapmadan dilin düşünme sisteminin içine girdikten sonra diller karışmaz. o an hangisini çalışıyorsan beyin ona göre programlayacak kendini. bunu becerdikten sonra benzer dilleri bir arada öğrenmek aslında işi hızlandırabiliyor bile. farkına varmadan birbirini ilerletiyor.

türkçesi basıldı mı bilmiyorum ama Michael Erard'ın Babel no More kitabına göz at bir ara derim ben.

bence önce ingilizceyi halledip diğer iki dili de ingilizce kaynaklardan çalışmak biraz daha akla yatkın sanki. ayrıca üç dil aynı anda pek mantıklı değil, insanlar daha çok "iki dil aynı anda öğrenilebilir mi acaba" diye sorgularken senin direkt üç dille başlaman garip olur. en azından ingilizce bilseydin düşünülebilirdi tabii. dolayısıyla önce ingilizce, daha sonra almanca-rusça aynı anda diyorum ben. almanca-rusça birbirine karışmaz da hem herhalde. iki dil aynı anda öğrenilebilir yani, eğer ki birbirine çok yakın diller değilse. ama direkt üç dil, bilemedim.

bu arada nwnd'nin söylediği de önemli. yabancı bir dilde düşünmek, yabancı bir dili öğrenme alışkınlığı kazanmak için en kolay dilden başlamak faydalı olacaktır, senin motivasyonun açısından da. bu konuda çok sayıda insan esperanto'yu öneriyor aslında. ölü bir dil diyebiliriz, hiç de işine yaramayacak günlük hayatta fakat söylendiğine göre! oldukça basit ve farklı dillerle de benzerlikleri olmasından dolayı ilk yabancı dil olarak bu dil öneriliyor. ben denemedim hiç esperanto'yu. hiç kullanmayacağım bir dili öğrenmek için kendimi motive edemedim pek, lakin kişisel olarak faydaları olduğu söyleniyor işte, özellikle cermen ve roman dillerine girişte öneriliyor, gerisini bilemeyeceğim. aslında düşündüğünde fazla konuşulmayan bu dilde kendini daha rahat ifade de edebilirsin. yani diğer esperanto öğrenen insanlarla yazışmaya başlamak, skype'ta görüşmek...vs anadilin dışında kendini ifade edebilme güvenine sahip olmanı sağlayabilir. internette çok sayıda insan var bu şekilde olan ve hiçbirinde "rezil olurum" korkusu yok doğal olarak. bu sayede yabancı dili çekinmeden kullanabilme refleksine sahip oluyorsun. bu da diğer öğreneceğin dilleri kullanma biçimine de etki edebilir. düşündüğünde mantıklı geliyor aslında şöyle birkaç ayı esperanto'ya ayırmak.
türkçe kaynaklar var bu arada: tr.lernu.net www.kurso.com.br

yatak+müzik ve beraberinde gelen uyku. temiz çözüm.

Türkçe klavye kullanma denemelerine başla.

kelimelik indir.

söylediğin durumlarda benim kurtarıcım.

kadıköy'de rind'de vardır büyük ihtimalle. sarraf ali sokakta.

besiktas'ta kartal'ın arka sokaklarında filan bi yerlerde siyah beyaz tekel var. orada vardı.

Beşiktaş taksim dolmuşlarının orda iki tane büfemsi bişey var yan yana, daha genişçe olanında djarum black bulunabiliyor. Kadıköy yel değirmeninin orda pasaj içinde bir tütüncüde de bulmuştum(poliklinik mi sağlık ocağı mı ne vardı yakınlarında) bir de bahariyede boğa tarafından gelirken sol kolda yine sibinde tütüncü olan bir pasajda da bulmuştum. Bostancı otobüs duraklarının orda sahile yakın balıkcı restoran vs olan bölgede arkadaş derme çatma bir tekele sokmuştu orda da vardı.
Senin verdiğin semtlerden ayrı levent metro city karşısı çarşıya giren sokakta venüs'ün sırasında bir tekelde bankonum üstünde sıra sıra her çeşidi var.

Acuvue Oasys. Yıllardır kullanıyorum. Öncesinde 5-6 farklı marka kullandım onlarda bulamadğım rahatlığı Oasys'te buldum.

acuvue oasys +1

Acuvue Oasys 2 gündür gözümde gerisini sen düşün. Başka marka alma sakın.

Soft lens 59'du sanırım onla başladım arada yırtılma fln oluyordu birkaç gün gözümden çıkarmadığım olduğunda sadece sabahları kuruluk oluyordu.
Acuvue oasys e geçtim yine benzer kullanımda sabahları gözümü açmam zaman alıyordu toric lensi sıkça batma yapıyordu ki ben kötü lens kullanırım hafta çıkarmadığım olur gözümden oasysin toric lensi ile batma neymiş gördüm bir de 15 günlük oasys.
Softlens hiç batma yapmazdı. 1 aya yakın oldu pure vision hd ye geçtim çok memnunum. 2 haftaya yakındır gözümde ne batma var ne sabahları kuruluk.
Sen benim kullandığım gibi kullanma da pure vision hd güzel lens, geceleri farların ışıkları rahatsız ederdi araba kullanırken veya güneşe karşı hassasiyet vardı hepsi azaldı.

Bir de şu var lens olayı göreceli birine çok rahat gelen diğerin aşırı rahatsız edebilir, deneyip göreceksin.

Acuvue Oasys kullanıyorum ben de son bir kaç yıldır, ondan öncekileri hatırlamıyorum ama şöyle bir şey var: eğer gözünde kuruluk vs varsa kesinlikle lens kullanma, ona hiçbir lensin çaresi yok, bildiğin hastalık. hani "Acuvue Oasys klimalı ortamlar için, bilgisayar başında çalışanlar için çok iyidir, su oranı yüksektir, oksijen geçirgenliği yüksektir." vıdı vıdı bik bik edecek çok optik mağazası çalışanı var, var da, kuruluk olayı ilaç kullanmadan geçmeyen bir şey cidden -ya da uzun süre ne klima, ne bilgisayar ne de lens olayına gireceksin- ben son 3 senedir doğru düzgün lens kullanamıyorum, en iyi lensin Acuvue Oasys olduğunu söylemelerine rağmen -ki doktorum bile dedi bunu- kadın bana "günde 6 saatten fazla kullanmayacaksın, makyaj yapmayacaksın" falan diye azarı kaydı :( tabi soruna tam cevap olmadı, ama en iyisi olsa bile dikkatli kullan ve nwnd'nin dediği gibi, herkesin bünyesinde farklı etki yaratabileceğini unutma, derim naçizane. çalışma ortamını ve koşullarını da hesaba kat yani.

Bausch&lomb pure vision kullanmak zorunda kalmistim ilk basta numaralarimdan oturu, hic memnun degildim. Varligini hep hissettirirdi, batardi.
Sonra airoptixe gectim, yok boyle rahatlik. Gozum neredeyse hic kurumuyor, takmasi cok kolay, gorusu cok iyi...
Bi ara benimkinin numarasi stokta yok ve acil ihtiyac diye acuvue oasys aldim, takmasi ve cikarmasi tam bir iskence, saniyelerle yaptigim is dakikalar almaya basladi ve 2.haftadan sonra goruntu ve lens bildigin yamuldu yani. Hic memnun kalmadim.

Benim tavsiyem optikten ya da goz hastanesi vb birer cift deneme lensi satin al. Biraz tuzlu olabilir ama en uygununu bulmus olursun. Lens kisiden kisiye degisiyor.

Bausch&lomb pure vision bile takarim zorunlu kalirsam ama acuvue oasys asla ama ondan cok memnun kalan da var gordugun gibi :)

8 senedir bausch lomb purevision kullanıyorum,memnunumda,iyidir yani,göz çapınlada alakalı bu lens işi,markaların çapları farklı oluyor,o marka kaliteli,çok iyi deyip te onu alamıyorsun...

Oasys.

Karsindaki kisiyi bu kDar ugrastirana kadar niye normal turist gibi bir haftalik ucretsiz iptal edilebilen otel rezervasyonu gosterip vizeni oyle almiyorsun?

Karsindakine yazik, bankaya gidecek ve sonra muhtemelen daha polise filan da gidicek vs.

Evet aslında çok doğru ama yenı mezun oldum ve çalışmıyorum. Öğrencıyken vakıt olmadı başvurmaya, şimdi de çalışmayınca zorluk olur mu dıye düşündüm verirlerken. Hani belki davetıyeyle daha garantı olur dedım ama bu kadar zorsa otel rezervasyonunu denerım. Yanı saça düşünmüş de olabilirim, bilemedim.

Davetiye mektubu bu, ben aileme gönderirken finans bilgilerini boş bırakıyordum. Kuzenim için yolladığımda sadece hesabımın detaylarını mektuba yazmıştım bir sıkıntı olmamıştı.
Teminat mektubunu da direk bankadan alır, direk hesabındaki parayı gösterebilir belirlenmiş minimum yok sanırım ama düşün ki öğrenciler için senelik istesikleri teminat 5500 euro civarı ve bloke olmuyor. 1 hafta kalacaksan 500-1000 arası bol bol. Ama en temizi direk hesabında şu miktar vardır yazısı. Dediğim gibi ben sırf banka detaylarını yazdım.

Ama bir konu daha var, davetiye mektubu ile birlikte sana oturma izninin önlü arkalı fotokopisini ve pasaportun kimlik bilgilerini içeren sayfasının fotokopisini de yollamalı.

Davetiye gönderenin polise gitmesi gerekmiyor ıslak imzalı doldurulmuş halini sana yollaması yeterli.

Davet mektubunu gönderecek kişi italyan zaten yani pasaport vs değil de kimlik fotokopisi gönderecek diye bakmıştım ama bir daha bulayım o kısmı. Bir de o zaman dediğinden yola çıkarak 500 diyeyim miktar olarak. Çok teşekkürler ve umarım uğraştırmaz oradakılerı.

durumunu anladim.
Eger ailen seni destekliyorsa onlarin seni destekledigini yzan bir dilekce ve onlarin banka hesaplariyla da basvurabilirsin.
Davetiye de vize almani garantilemiuor sonucta. Ben avusturyada polisle konusurken turkiyedeki konsoloslugun davetiyeleri %60 oraninda reddettigini ama davetiyesiz vizelerde cok daha yilsek bi oranla kabul ettigini soylemisti.

Soyle dusun, yeni mezunsun, issizsin veeeee italyada yanina gidebilecegin bi tanidigin var! Bu tanidikla anlasmali evlilik icin ya d kacak calismak icin gidiyorsun belk? Kesin donus yapacagin belli degil? Genelde boyle dusunebiliyolar.

Eger davetiyeyle gidersen de durumu kendin acikladigin italyanca (biliyosan) yoksa ingilizce bi dilekce yaz, imzala. Okuyolar cunku ve formda ifade edemediklerini konsolosluk calisanlarina iletmen icin tek sans cunku arada senle konustugu seyi konsolosluga aktaramayacak bi araci kurum var.

@nwnd
Her ulkenin uygulamasi farkli, avusturyada polise gitmek zorundasin.

İtalyanların uygulaması gereken prosedür farklı olabilir, sorumluluk kabul etmiyorum :) miltarı bence konsolosluğa telefon açıp öğren.

Kuehles blomdes soruda italya için sorulmuş ben de italya için cevapladım.

Ben de italyayi bilmedigim icin bildigimi soyledim, o ikinci yazdigim tersleme vb amaci tasimiyordu :)

Davetiyeyi yollayacak kisi icin degisik prosedurler cikabilir, burokrasi yorucu olabilir vb babinda

@kuehles blondes
Bu fikirleri almam iyi oldu. Arkadaşımın annesi yollayacak zaten, şimdi sordum teminatı da alırız dedi. Eğer becerebilirsek davetıye yolunu deneyeceğim, şansımı biraz daha artırsa bile iyi. Daha önce schengen vizelerim uzun süreli de oldu hep ama öğrenciydim ve şu an işsiz olunca vermezler mi acaba diye düşünmedim değil açıkçası. Ama dediklerine de dikkat edeceğim, belki yazarım öyle bir dilekçe. Kaldı ki alt tarafı 1 hafta aslında. Neyse. Çok teşekkür ederim.

@nwnd
Davetiyeyle ilgili detaylar için çok teşekkürler. Umarım başka bir sorum olmaz da rahatsız etmem:) tekrar teşekkürler.

Bol sans! :)

pasaportun 6 ayı varsa çıkarsın. vize bitimine 3-4 gün kala çıkıp son gün dönmüşlüğüm var.

vize bitimine 4 gün kala giriş yapıp bittiği gün çıktığım oldu. bişi olmaz.

15i gecesi tr'ye giriş yaptım hiçbir sorun olmadı
blg.

birkaç yıl evde durup sağa sola sataşmaya başladı, sonra her gün ağrım sızım var diye ortalıkta dolanmaya başladı. en sonunda iş buldu çalışıyor, herkes mutlu şimdi.

ben sıkılmasın diye bilgisayarda tavla oynamayı öğretmiştim, sonra haber sitelerine girmeye başladı, zamanla kendi kendine arama yapmayı öğrendi, şimdi facebook ve twitter açtı gece gündüz bilgisayar başında.

sende bunu deneyebilirsin, bilgisayarda basit bir oyun öğret okey falan da olur, zamanla yeni yeni şeyler öğrenerek eğlenir işte.

eskiden resim çizerdi. şimdi rutine bağladı:

sabah kalkış
kahvaltı
yürüyüş
alışveriş
öğle uykusu
dünden kalan yemeği yemek
balkonda uzaklara bakmak
yemek yapmak
yemek pişerken chp'nin grup toplantısını dinlemek ya da halk tv izlemek
balkonda uyuklamak
akşam yemeği
halk tv
diziler
uyku

tüm gün evde oturuyor ghiçbişi yapmıyor. arada tv falan izliyor genelde uyuyor. eskiden dışarı çıkardı 2 ay önce kasık ameliyatı oldu o zamandan beri çıkmıyor. 79 yaşında bu arada baya uzun zamandır emekli kendisi

yabancı dil biliyorsa bi halk merkezinde filan küçük çocuklara dil öğretebilir. ya da matematik filan.

tekne.

metres de olabilir.

İnternet'ten bilgisayardan anlamıyorsa anlatın :)
Bizimki de emekli, freecell ve sudoku konusunda uzman.
Facebook'u da söktü son 1 senedir. Zaman geçiriyor bir şekilde.

birkaç yıl ücretli öğretmenlik yaptı, etüd merkezinde çalıştı. şimdi bahçe ile ilgileniyor, kitap okuyup bulmaca çözüyor, yazın denize gidiyor. bilgisayarda freecell, hearts falan oynuyor, haberleri okuyor.

teoride 15 senedir emekli de pratikte bir fiil aynı işinde çalışıyor. 56 yaşında, çalışmayı bırakmayı da düşünmüyor henüz.

oldu ki çalışmadı kendisini diy ile gayet güzel eğlendirir. alet edevatı+belgesel kanalları+düzenli gezme tozma diye gider.

tamir olayına meraklıysa bir tane tezgah alın önce ordan burdan topladığı tahtalarla bişeyler yapsın sonrasında kedi-köpek kulübesi oyuncak maket ev vs diye model işine versin sürüyle vaktini yer. montajı zımparası boyası verniği derken el tutar. sonra da koy internette sat bir sonraki projesine kaynak olsun.
proje oluştur ona.

Günde 6 7 mi sen dişi bırak dahiliye ye git mide falan pert olmuş.

En basiti tava var vur kafaya temiz!

Ayrıca günde 6 7 tane ben bile içmedim. O kadar fazla ağrım olmasına rağmen. Dişçi ye git. Bu yaptığını da söyle ona göre ilaç versin

Mideyi mahvediyor ben en çok onu hissettim kullanırken. Migren için doktor bana sabah arveles akşam da apranax içmemi söylemişti ama 3. günden sonra baş ağrısına dayanılmaz bir de mide ağrısı eklenince ilaç içmeyi tamamen bırakmıştım.

Ağrı kesicileri ne kadar sık kullanırsan o kadar etkileri azalıyor bu arada, hele ki günde 6-7 kez çok çok fazla. Dişçiye git +1

Son gittigim dahiliye uzmani alveres kesinlikle kullanma her gun acilde en az 2 alveres mide kanamasi vakasi var dedi. Parasetamol iceren agri kesicileri kullan sadece dedi.
Karar senin.

Dişçiye git arkadaşım

Glomerülonefrit olmus olabilirsin bu arada.

yorumlara bakın. yorum sayısı ve/veya ratingi yüksek olanlar seçilebilir. hatta biraz zaman ayırıp random olarak yorumları da okursanız size bilgi verir.

Roma'da Kolezyum'a yakın bir yerde kalmıştık. Birkaç kez gitmek istediğimiz yer uzak olduğu için otobüs kullandık, ama nereye gittik otobüsle hiç hatırlamıyorum. Venedik ve Floransa küçük şehirler, her yer yürüyerek geziliyor, o yüzden çok fark etmez sanki. Yine de merkezden çok uzaklaşmamak lazım. Floransa ve Venedik'te tren garlarına yakın yerlerde kalmıştık, tren saatlerimiz sabah çok erkendi çünkü.

30lt çanta küçük ya, varsa 40 yapın bence.

Hostel düşünürseniz romada alessandro downtown u öneririm terminiye çok yakın. Floransada tabili hostel 7 santi.

venedik için bence tren istasyonuna yakın olması otelin çok daha mantıklı, vaporetto pahalıdır en son 6,5 euro idi tek kullanım.. normalde yürüyebileceğiniz yerleri sırf elde sırtta çanta var diye ağustos kalabalığında vaporetto kuyruğunda vakit kaybetmeyin.
bavulla yürünmez mi yürünür ama yollar dar sürekli karşınıza bir köprü çıkacak, o et pazarının içinde hiç gereği yok. tren istasyonuna yakın bir yerde oteli ayarlayın atın çantaları sonra venedik sizin. mestre'de de kalmayın mesela venediğin tadına varmazsınız tam.

kursun kalem kullanmıyorum.
kullandığım yıllarda çöpe atıyordum.

pilot kalem kapağı tak arkasına. biraz daha uzar.

Tahtasını bölüp içinden ucu çıkarıyorum tabi eğer beğendiğim istediğim gibi yazan çizen bir kurşun kalemse. Sonra çıkardığım uçları kalın uç takılabilen mekanik kalemlerle kullanıyorum.

Ben başka bir kurşun kalemin arkasına japon yapıştırıcısı ile yapıştırıp devam ediyordum vakti zamanında.

çocukken kırtasiyelerde uzatma için plastik bişi satılıyordu onu kullanıyorduk biz, ama artık pek kurşun kalem kullanmıyorum

Permatikin jilet kısmını kırar sapına takardık eskiden.

eksisozluk.com

birileri bunları yapmış:
www.google.com.tr

2013 45bin kusur km corsa'ya daha bugun 28-32 bin arasin fiyat verdiler. 2 sene once 2. El alindiginda 30bin di fiyati. Enflasyonu saymazsak pek deger kaybeden bir arac degil gibi.
Sadece sehir ici kullanildi. Sehirlerarasi yol yapmak icin tercih etmiyoruz. Ufak tefek oldugundan sehir icinde park edecek delik daha rahat bulunuyor ama surus olarak beni tatmin eden bir arac degil.
Uzun yol yapmayacaksan sadece sehir icinde kullanirim dersen is gorur corsa pek aile arabasi buyuklugunde olmasa da.

citröen ds3 veya c-elyesse.

ds3 gayet güzel, küçük ve spor araba. güçlü, atak. diğeri de bildiğin sedan araba. bu iki araba da kendi klasmanlarında iyi arabalar olmasına rağmen henüz piyasada fark edilmediler ve fiyatları gayet makul. alacaksanız öneririm.

chevrolet aveo 1.4 benzin lpg olanlara bakabilirsin. 30 bine rahat 40-50 bin km'de bulabilirsin. LTZ olmasına dikkat et. Şu anda piyasada bulabileceğin en iyi fiyat/performans araçtır. Ben dizelini kullanıyorum 35'e almıştım.

i.ytimg.com

konyalife.com.tr

encrypted-tbn1.gstatic.com

renk seçenekleri de mevcut

galeri4.uludagsozluk.com

birken clogs bu iş için bence cuk :) çorapla da giyilir çorapsız da.

www.birkenstockusa.com