Giriş
(24)

Yurtdisinda hayal kirikligina ugradiginiz sehir/ulkeler?

durgunfoton
Sahsen Seul'u hic begenmedim. yemekleri guzeldi o haric. Kan uyusmazligi mi oldu bilmiyorum. Cok rahatsiz oldum ama neden rahatsiz oldugumu bile tam ifade edemiyorum. Is icin gitmistim. bitse de gitsem diye gunleri saydim.Selanik, bu kadar kotu apartmanlasma Turkiye'de bile yok. Ataturk'un memleketi
Sahsen Seul'u hic begenmedim. yemekleri guzeldi o haric. Kan uyusmazligi mi oldu bilmiyorum. Cok rahatsiz oldum ama neden rahatsiz oldugumu bile tam ifade edemiyorum. Is icin gitmistim. bitse de gitsem diye gunleri saydim.

Selanik, bu kadar kotu apartmanlasma Turkiye'de bile yok. Ataturk'un memleketine yazik etmisler.

Insanlari olarak italya. Bunlar kendini hep sempatik italyan olarak dunyaya pazarliyorlar ama benim tecrubelerime gore hic oyle degiller.
0
durgunfoton
(02.05.24)
"hadi be ne kadar kötü bir ülke/şehir" dediğim, beklentilerimi karşılayamayan bir ülke/şehir olmadı. ama yeterince gezemediğim için hayal kırıklığına uğradığım ülkeler oldu. (sektör nedeniyle doğrudan operasyon merkezine gidip, sağa sola bulaşmadan gittiğim geldiğim çok gezi oldu)

örneğin danimarka, İsveç, norveç, fas, yemen, Arabistan.
0
co2s2
(02.05.24)
amerika'ya ilk gidisimden bu yana 20 sene gecmis. gittigim butun amerikan sehirleri cok buyuk hayal kirikligiydi ilk 5-6 sene. artik degil cunku beklentilerim dusuk. yine de bir iki istisna haricinde hicbiri turist olarak gidilecek yerler degil.

onun disinda oslo/norvec bana isvec ve finlandiya'nin tadini vermedi.
0
hot potato
(02.05.24)
Selanik için ben de aynısını düşündüm, çok güzel bir şehir mahvetmişler.
Seattle; doğasi çok güzel ama şehir pislik içinde.
0
wishmaythşngs
(02.05.24)
NewYork'a ilk gidisim buyuk hayal kirikligiydi, Agustos'da gittik inanilmaz kalabalikti, heryer cop yiginiydi, her yerde sira vardi. Ustune bir de neredeyse kafamiza biri dustu, bir sokak ilerde birisi 10. kattan atladi, ona da sahit olduk. 5 gece kalacaktik, 3 gece sonunda kacarak ayrildik. Sonra ilkbaharda gittim bir arkadasin dugunu icin inanilmaz guzeldi..

Bir yere ne zaman gidecegini bilmek lazim, cok farkediyor.
0
cooperr
(02.05.24)
Singapur. Aslında çok da beklentim yoktu zaten ama inanılmaz yapay ve bomboş bir şehir gibi geldi bana. Biraz da mental olarak çok kötü bir dönemde gitmiş olmam etkilemiş olabilir ama başka bir şehirle/ülkeyle birleştirip gezmedikçe buradan kalkıp Singapur’a gitmek çok anlamlı değil bence.

Kuzey Avrupa’da ilk kez Stockholm’e gitmiştim ve ne arıyordum bilmiyorum ama şehri beğenmeme rağmen biraz beklediğimi bulamamıştım. Nordik ülkeleri Avrupa’nın genelinden çok farklı hayal ediyordum ama çok da bir farkı yoktu. Sonra Kopenhag’a daha beklentisiz gidip orayı daha çok beğendim mesela.

Marsilya ise şok etkisi yaratmıştı bende. Avrupa’da onlarca yere gitmişimdir ama insanları bu kadar tuhaf ve sokakta yürürken bu kadar güvensiz hissettiren başka bir yer görmedim.
0
ms brownstone
(02.05.24)
Aksine selaniğin ruhuna bayıldım ben. Geceleri hareketli, insanları gülen yüzlü. Yapı stoğu eski ama balkonlar harikulade.

Benim beğenemediğim yer sanırım malmö oldu. Bu ne ya diyip geri döndüm.
0
wild honey suckle
(02.05.24)
berlin, oslo, brüksel
0
duyurukullanıcısı
(02.05.24)
Milona çok sıradan bir Avrupa şehriydi.
0
HellKeePer
(02.05.24)
Üsküp.

İlk defa yanımda biriyle gittim. Tek gitmiş olsaydım bayardı cidden.
0
put it in your appropriate place
(02.05.24)
Belgrad
0
Amaranta ursula
(02.05.24)
Bahamalar ve Küba tam bir sefalet içindeler videolardaki gibi asla değil. Rabat ve Marakeş hatta genel olarak Fas tam bir turist trap ülke. İzlanda da bence çok abartılıyor araba kiralayıp 3 günde koca ülkeyi gezmiştik ama doğası hariç hiçbir özelliği yok o kadar yola ve masrafa değmez.
0
iwasbornonamountainside
(02.05.24)
Amerika'nın iç bölgelerinde downtownlar evsiz doludur ve ortam çok salaştır. O an Türkiye zenginmiş falan diye düşünüyor insan
0
ferenc
(02.05.24)
beklentinle alakalı biraz. yani üsküp'ü pek beğenmedim. tam tersi olarak batum'u berbat bekliyordum ama iyiydi. mesela milano'dan beklentin yüksekse hayal kırıklığı yaşarsın
0
paintov
(02.05.24)
Viyana.
Millet nesini övüyor anlamış değilim, herhangi bir Avrupa başkentinde olmayıp burada olan hiçbişi yok. Şehrin bi özelliği yok yani.
Avrupa'nın Ankarası.
0
Bruce
(02.05.24)
Ben her yeri olduğu gibi kabul ederim fakat beni rahatsız eden bazıları için

Paris: Kötü kokular fareler evsizler yerlerin pis olması

Bakü: Yeme içme imkanları sınırlı normal yemek yenebilecek yerler fahiş fiyatlı ucuz yerler ise çok pis hiçbir standardı yok bazı bölgeler hariç otellerde dolandırıcılık var.

ABD'nin çeşitli şehirleri: Uyuşturucu bağımlıları, evsizler, güvenlik sorunu, pislik

Napoli: Seyyar satıcılar, sigara isteyenler, tacizciler, hırsızlık, güvenlik sorunu
0
doharkoman
(02.05.24)
çok büyük beklentiyle gitmedim zaten ama brüksel aşırı tırt gelmişti ilk gittiğimde. sonraları iş için vs defalarca gittim ama hala benim için berbat bir şehir.
0
scudman1
(02.05.24)
dallas. dumduz banliyo sehir.
paris, bruksel. paris'i ben anlamamis da olabilirim icine giremedigim yonleri olabilir. yine de londra ve berlin'e kiyasla hayal kirikligiydi.
0
antikadimag
(02.05.24)
Londra tabii ki, 3. dunyadan ne kadar gereksiz varsa gelmis.

Ek olarak baslik sahibine katiliyorum, en hazetmedigim millet Avrupa'nin kekolari Italyanlar. Bagira bagira konusmalar, edep adap bilmemeleri, erkeklerinin macolugu uzar gider. Adamlarin profesoru ders anlatirken cumlesini yarida birakip mendiline var gucuyle sesli sumkuruyordu, hicbir sey olmamis gibi devam ediyordu
0
freedonia
(02.05.24)
Yunanistan, severim aslında sadece hayal kırıklığımın sebebi, 90larda it dalaşı falan olurdu ben de Türkiye gibi bir ülke imajı vardı. Çirkin, kötü değil ama fakir, düzensiz.

Paris’te havaalanından merkeze giden otobüs bir mahalleden geçti, bildigin açık kasap vardı, keçiyi de asmışlar sarkmış falan. Dolap dışında. Şok geçirmiştim.
0
spherical
(02.05.24)
Avrupada gezdiğim şehirlerde hiç beklentimi karşılamayan olmadı sanırım. Çünkü şehre gitmeden önce hepsiyle ilgili iyi kötü bilgim vardı ve ne bulacağımı biliyordum. Görece az beğendiklerim veya bayıldığım şehirler tabii ki var ama beklentim altında kalan şehir yok. Beklentimin üstüne çıkan Budapeşte vardı mesela, güzel şehir bekliyodum ama büyülenmiştim ilk görünce.

Burda yazılanların da çoğu bana tuhaf geldi. Bir İzmirli olarak, Selanik İzmir'in daha iyi yapılanmış, ufak ve sevimli hâli gibiydi mesela. İtalya halkından tanıştığım herkes çok tatlıydı, Brüksel genel olarak çok sövülen bir şehir ama abartıldığı kadar kötü değil diye düşünüyorum, Paris klasik lümpen Paris halkını saymazsak olağanüstü bir şehir. Yani biraz beğenmemek için beğenilmemiş gibi geldi bazı yerler burada yazılan :)

Beklentimi karşılasa da pek beğenmediklerim;

Oslo, yani yaşamak için müthiş de turist olarak mehh

Minsk, beklentim yoktu ama insanları biraz sinir bozucuydu, bi de bomboştu şehir kocaman caddelerde insan yoktu

Göteborg, bak bu gerçekten en beğenmediğim şehir olabilir ama buraya dair de beklentim yoktu. Yol üstünde geçerken 2-3 saatliğine uğramıştık. Sadece hayatımda gördüğüm en çirkin Poseidon heykelini hatırlıyorum :D bi de sokak başı nargile kafe vardı

Sofya, buraya da kısa süreliğine uğramıştık ve çok beklentim yoktu ama pek keyif vermemişti

Avrupa dışındaki kıtalara gitmedim o yüzden bilmiyorum ama Avrupa'daki klasik şehir yapılanmasını seven biri için hayal kırıklığına uğramak zor yani. Tüm şehirler üç aşağı beş yukarı benziyo işte birini seven hepsini sever :d
0
nundu
(03.05.24)
new york ve singapur. para verip gitmeye degmez.
0
The_Lollok
(03.05.24)
Bu konuda yabancilarin agiz birligi edip de yazdigi sehir Paris'dir. Adamlar nasil pazarliyorsa herkesde oyle bir beklenti oluyor ki karsilamalari mumkun olmuyor.
0
turkuaz
(03.05.24)
Sofya. Terkedilmis gibiydi zaten, karanlik cokunce hepten bosaldi, sehir multeci ve cingenelere kalmis.

Cenova da cok garipti, ara sokaklarda bolca Afrikali multeci, g.amerikali fahiseler, u.saticilari falan. Polis icin cantada keklik iste. Sokaktan topla gorut hepsini temizle, meden musaade ediyorsun? 10 sene once de boyleydi. hala ayni old town'daki ara sokaklar.

Italyanlar+1. Istisnasiz her tren yolculugumda bagira bagira tum vagonu inleten biri cikiyor.
0
speedy
(03.05.24)
cok yer gördügümü düsünmüyorum ama gördüklerim arasindan: danimarka

yemekleri, baliklar haric, cok kötü. ekmegin üzerine bir seyler koyup yiyorlar. öyle yemek mi olur kgjhf
herkes sahane görüyor. ince, uzun, sarisin, iskandinav tarzi giyim vücutlarina cok yakisiyor. gel gelelim ki cok da cimriler ama. icki disinda bir seye para harcamak istemiyorlar. bir tane adam yanimda firinciyla 3-5 kron icin kavga etmisti ve saygisiz da davranmisti.
0
robert bosch
(03.05.24)
(6)

Ne okuyayım (AÖF veya YL)

nundu
2020'de tıp fakültesini bitirdikten sonra hep içimde kalan ve hem entelektüel ilgimin olduğu hem de belki ileride işime yarar diye düşündüğüm uluslararası ilişkiler bölümüne kayıt olmuştum anadolu üniversitesi aöf'te. Bu güz döneminde onu da bitirdim ve 28 senelik hayatımın öğrenci olmadığım en uzun
2020'de tıp fakültesini bitirdikten sonra hep içimde kalan ve hem entelektüel ilgimin olduğu hem de belki ileride işime yarar diye düşündüğüm uluslararası ilişkiler bölümüne kayıt olmuştum anadolu üniversitesi aöf'te. Bu güz döneminde onu da bitirdim ve 28 senelik hayatımın öğrenci olmadığım en uzun dönemini geçiriyorum ve elim ayağım titriyor öğrenimsizlikten :d

Düz bi klinik hekimlik yapılan bir bölümde değilim, akademi başta olmak üzere, sağlık bakanlığında ya da ilaç şirketleri gibi özel şirketlerde çalışmanın en olası kariyer senaryoları olduğu bir bölümde asistanlık yapıyorum. O yüzden hem kendimi eğleyecek hem de bi ihtimal özel sektörde ya da bürokraside ufak da olsa işe yarayabilecek bir bölüm olabilir. Ama kariyer dışında tamamen ilgi alanlarıma göre bir bölüm okumak da bir ihtimal tabii ki.

Mesela siyaset bilimi var ama uluslararası ilişkilerle çok ortak dersi olan bir bölüm ve aöf'te ortak ders saydırma olmuyor sanırım, bi de ekstradan 4 sene (hadi üstten ders falan alırım 3 sene olsun) buna zaman ayırmak mantıklı mı bilemedim. Siyasetle ilgilenmeyi çok seviyorum ve ileride siyasete atılma planlarım yok değil ama bunun için okumak mantıklı mı?

Anadolu aöf değil de İstanbul aöfte gazetecilik bölümü gözüme çarpmıştı. Oturup gazetecilik yapacak değilim ama gazetecilik lisans diplomasına sahip olma fikri ilgi çekici ve bölümdeki dersler de genelde çok keyifli duruyor. Tamamen hobi olarak okunabilir gibi.

onun dışında sağlık yöneticiliği lisans bölümü var yine anadolu aöf'te ama okuyan arkadaşlarım vardı daha önceden ve çok sıkıcı bir bölüm gibi geliyor bana. Onu okuyacağıma tezsiz yl yapabilirim benzer bir bölümde (tezli yl yapamıyorum şu an tıpta uzmanlık yaptığım için). Şu an bizim bölümdeki bir arkadaş o şekilde yl yapıyor sağlık/ilaç ekonomisiyle ilgili bir alanda.

Bu da bir seçenek ki özel sektörde de çok faydası olabilir. Ama ders yükü aöf'e göre daha ağır olur tabii. Aöf'te hiç çalışmayıp üç gün çıkmış bakarak 6-8 ders verebiliyodum da yl yapan arkadaşı görüyorum durmadan ders çalışıyor, sunum hazırlıyor. Gerçi keyif aldığım bir konu olursa yaparım tabii, boş zamanla ilgili çok sıkıntım yok. Aslında sağlık ekonomisinden ziyade sağlık politikaları gibi bir alan çok daha fazla ilgimi çekiyor, yurtdışında çok güzel doktora programları var health policy alanında ama Türkiye'de pek göremedim, olanlar da yine aöf'teki sağlık yönetimi lisans bölümü tadındaydı.

Son olarak tarih/sosyoloji/felsefe/görsel iletişim tasarımı gibi tamamen genel kültür ya da işletme/iktisat gibi bir tık daha kariyer bölümler de okuyabilirim ama şu aşamada pek ilgimi çekmiyorlar, belki ileride okurum :d

biraz uzun bir soru oldu, okuyan ve cevap verenlere teşekkür ederim.
0
nundu
(02.05.24)
merhaba,

aöf yerine mesela gerçek insanlarla tanışabileceğiniz, sohbet de edebileceğiniz hem de network kurabileceğiniz program, atölye, sertifika programı gibi şeyleri düşünmek nasıl olur? diyelim felsefeye ilgilisiniz, bulunduğunuz şehirdeki stk, dernek, vakıf ya d bireysel kurs, sertifika progrmı olbilir.
0
kullanıcı adı
(02.05.24)
@kullanıcı adı

Mesleğimle ilgili sertifika programlarına katılıyorum bazen online ya da kongre gibi farklı şehirlerde yüz yüze etkinliklere ama felsefe, tarih vs gibi "hobi" denebilecek bi alanda düzenli olarak gidip katılacağım etkinlikler pek benlik değil. Hobi için düzenli evden çıkıp ders dinlemeye bi yere gitmem muhtemelen :)
0
🌸nundu
(02.05.24)
@dissendium

MBA olabilir belki özel şirket için; akademide organik kimya kısmı bizi pek ilgilendirmiyor ya. Biz işin daha deney ya da klinik araştırma kısmındayız. Yani atıyorum hücre kültüründe ya da deney hayvanlarında yeni bir model öğrenmek ya da faz 1 klinik çalışma nasıl yapılır onu öğrenmek daha önemli, kimyasal kısmına çok girmiyoruz. İngilizcem de yeterli seviyede, iki sene önce ielts'te 8 almıştım 9 üzerinden. Hobi olarak başka bir dil öğrenilebilir belki.

@geveze yazar

Ben öğrencilik hissini seviyorum o açıdan hobi olarak bölüm okumaya hevesim var ama sosyalleşmek için ya da aktivite olsun diye hobi kursuna gitmek benlik değil ki zaten kendi var olan hobilerimle mutluyum. Bir de ellerin işlediği aktiviteler yapmaktan nefret ediyorum ya, beni rahatlatmaktan ziyade sinir stres sahibi yapar dikiş nakış falan :d
0
🌸nundu
(02.05.24)
yüksek lisans. örgün.
0
deartheodosia
(02.05.24)
Tıp fakültesi mezunu olduğunu yazan birisinin ''Ne okuyayım'' şeklide bir soru sorması tuhafıma gitti her neyse madem kendinizi geliştirmek istiyorsunuz benim size tavsiyem yabancı dil ve yazılım. Batı dili biliyorsanız (İngilizce yeterli) bir de doğu dili (Arapça, Rusça, Çince) öğrenin. Yazılım olarak Java'yı tavsiye ederim.
0
doharkoman
(02.05.24)
Lisans dersleri bile insanı bir noktadan sonra tatmin etmiyor zihinsel olarak, pek çok şey çok yüzeysel kalıyor. AÖF daha da meh bence. Zaten demişsiniz ki "üç gün çıkmış bakarak 6-8 ders verebiliyodum". Bu tip bir bilgi pek tatmin edici olmuyor. AÖf deneyimine benzer şekilde, yıllar önce bir ara ben kpss için birkaç hafta ders çalışmıştım ve o kadar sığ ve bağlamdan koparılmış bilgiler vardı ki, açıkcası gücüme gitmişti bu tip yüzeysel bilgilerle uğraşıyor olmak, sonra da bıraktım zaten.

Yüksek lisans dersleri zihinsel olarak daha doyurucu olur ama tezsiz programlar yine biraz mehh olabilir. Sizin yerinizde olsam kendi ilgimi çeken alanlarda okumalar yaparım derinlemesine, illa diploma şart değilse. Ki doktor olduktan sonra ilaç şirketine falan girecekseniz de kimsenin sizin diğer diplomalarınıza pek bakacağını düşünmüyorum (bu kesin bilgi değil ama educated guess diyelim). Formal bir eğitim belli bir yaştan sonra zaman kaybı öğrenmeyi öğrenmiş biri için. Kendiniz çok daha verimli şekilde sadece ilginizi çeken alanlara yönelebilirsiniz. Ama tabi amacınız öğrenmekse. Siyasete ilginiz vardı diye biliyorum, siyaset bilimi ile ilgili bu konuda yabancı kaynaklardan bir okuma listesi hazırlayarak çok güzel ilerleyebilirsiniz mesela. Yabancı iyi üni'lerin lisansüstü programlarındaki derslerin ders planına bakarak pek çok kaynak bulabilirsiniz.
0
playing star again
(04.05.24)
(11)

Özgeçmiş Hobi Kısmına Şunları Yazmak Saçma Mı?

depresif çocuk
1) parfüm koleksiyonerliği2) ikinci dünya savaşı tarihibunlar takıntı seviyesinde meraklı olduğum konular. Ama biraz saçma durur gibi geldi.
1) parfüm koleksiyonerliği
2) ikinci dünya savaşı tarihi

bunlar takıntı seviyesinde meraklı olduğum konular. Ama biraz saçma durur gibi geldi.
0
depresif çocuk
(01.05.24)
artı veya eksi etkisi olmaz.
0
gabe h coud
(01.05.24)
artı veya eksi olabilir.

artı: aaa ben de bu konuları seviyorum diyebilecek hr, patron

eksi: saçma bunu niye yazmış ki diyebilecek hr, patron.
0
buenosdias
(01.05.24)
Eksi etkisi olur herhalde. Kurumsal is kulturunden uzak oldugun dusunulebilir. Bilmemne korosunda tenorum gibi somut veya yazlari akdeniz sahillerini temizleyen gonullu grubunu organize ediyorum gibi begeni uyandiracak seyler de degil yazdiklarin.
0
hot potato
(01.05.24)
"İkinci Dünya Savaşı Tarihi"
demeseniz de mesela "Churchill Doktrini" filan deseniz güzel olur. Tabii bu anlamda bilginiz varsa (bilmiyorsanız uçmayın sakın).

"Parfüm Koleksiyonerliği" yerine de, "Parfüm ve Duygular" deseniz, açıklarken de Şarap Kolleksiyoncusu gibidir deseniz mesela.

Günümüzde ilgi çekmek ve popülizm önemli. Detaylar ise önemsiz.
0
alfired
(01.05.24)
Hot potato +1

Bir de cok ergence buldum ben. Stajyer yazsa hos olabilir anca.
0
Kittie
(01.05.24)
hobi kısmı olmasın cv'de +1
0
kurbanlik koyun
(01.05.24)
hangi iş ve meslek yazılmamış ancak ikinci dünya savaşı geek bir izlenim veriyor bence. alakalı bir meslek değilse yazmamak daha doğru olur.
parfüm koleksiyonerliği iyi olabilir. özellikle satış pazarlama falansa dış görünüşüne önem gösteren, kokudan anlayan birisi diye düşünülebilir.
0
abelardo
(02.05.24)
Abi şimdi herkesten farklı bakacağım ben cv'de hobileri görmeyi seviyorum ve özellikle hayatında farklı şeyler olanlar ilgimi çekiyor. Yani parfüm koleksiyonu diyorsun, misal 20 tane varsa farklı ama bana basenotes'ta hednic var. Bu herif gibiysen o zaman bu gerçekten bir hobi.
Tarih konusunda da misal sana soru geldiğinde buna olan ilginin gösteriyorsan gene güzel.

Hobiler aslında kişiler hakkında ise alan kişiye bilgi verebilir. Misal bak ben fitness hobi derim ama bazı kişiye göre fitness yürümek, koşmak, iki hareket yapmak. Benim için 230 kg deadlift yapmak, 50 kg çantayı alıp taşımak, 20 kg yelek ile dağda yürümek, kitaplarını okumak, arastirmalara bakmak.

Yani aslında sen hobi diyince biz bundan ne anlamayiliz buna bakmak lazım. Sen ikinci dünya savaşı diyince bu konuda elinde 30 kitap varsa, misal Avrupa'da bu alanlarin gezmissen vs bu bize senin hakkında bilgi verir aslında.

Neyse yani benim kendi muhattap olduğum sirketler ve roller seviyesinde ben hobi kismini severim. Yöneticiler falan kendi tanitimlarini yaparken hobilerini de koyuyorlar o PowerPointlere ve gerçekten aklımda kalan şeyle hep hobileri, nerede calismislar, nerede okumuslar umrumda değil. Adamın hobisi misal hobi trenleri falandi. Çok ilgimi çekmişti.

Neyse çok konuştum :)
0
logisticsmanager
(02.05.24)
1 belki kurtarır da 2 saçma.
0
hrskrs
(02.05.24)
yazmak istiyorsan yaz, saçma olsun ne olacak. benim ilgimi çekerdi mesela. ama insanlar o kadar düz ki komik ve salakça algılayacak kişiler olacaktır tabii.
0
deartheodosia
(02.05.24)
Genellemeler kötüdür kabul ediyorum ama mesleği bu olmadığı halde ikinci dünya savaşına takık biri 15 yaşında bir ergen değilse çok olumlu düşünmem. Gavurların red flag dediği zımbırtı yani benim için bu ikinci dünya savaşı takıntısı. Ha bu red flag iş vermeye engel olmaz benim için ama çok da muhabbet etmeyi tercih etmem kendisiyle lol
0
nundu
(02.05.24)
(5)

playstation plus sorusu

kibritsuyu
geçen sene ps5 alınca playstation plus extra paketine de üye olmuştum 1 yıllık. para verdik diye birkaç oyun aldım, aylık oyunlar da traş traş şeyler çıktı hep. birkaç oyun indirmiştim, sonra oyunlar plus paketinden çıkarıldı asdasdasf (git: 1566051). plus'tan yararlanıp indirdiğim tek adam gibi oyu
geçen sene ps5 alınca playstation plus extra paketine de üye olmuştum 1 yıllık. para verdik diye birkaç oyun aldım, aylık oyunlar da traş traş şeyler çıktı hep. birkaç oyun indirmiştim, sonra oyunlar plus paketinden çıkarıldı asdasdasf (git: 1566051). plus'tan yararlanıp indirdiğim tek adam gibi oyun uncharted. onun dışında pek kullandığım söylenemez. benim üyelik bi halta yaramadı yani anlayacağınız.

15 nisan civarı üyeliğim sona erdi. üyelik de biliyorsunuz 2000 küsur lira oldu. yeniden üye olmayı düşünmüyorum. sistemde sanal kart tanımlı olduğu için bir sefer üyelik ücretini çekmeyi denedi başarısız oldu. mail geldi ödemeniz başarısız falan diye. ben de üstünde durmadım.

ne tekrar para çekmeyi denedi, ne üyeliği iptal etti, üyelik hala duruyor.

süre falan mı tanıdı acaba, benim bir şey yapmam lazım mı, çekmeyi deneyip deneyip kendi mi vazgeçsin, girip iptal falan mı etmeliyim?
0
kibritsuyu
(01.05.24)
Bence çok iyi oyunlar var içinde, siz genelde ne tarz seviyosunuz bilmiyorum ama ps5 klasiklerinin çoğu var.

Ama illa iptal edecekseniz de, ben ps plus'ı iptal etmedim ama pc'de oyun oynarken abone olduğum xbox game pass'i iptal etmiştim. Onda da tarihi dolmuş kredi kartım duruyodu, bi iki ay sonra üyelik iptal oldu. Yani anladığım kadarıyla bir sorun olmuştur vs diyip bir müddet tanıyorlar bu konuda. Tam süreden emin değilim ama 1 ay gibi sanki
0
nundu
(01.05.24)
Mobildeyim de, bu arada ilk attığınız duyuruyu da okumuştum; kütüphanedeki oyunların silinmesi nadir olan ve geçici olduğu belli oyunlarda olan bir durum. Mesela stray şu an var diye hatırlıyorum ps plusta. Uncharted falan kalkmaz zaten sony'nin kendi oyunu. Yani atıyorum god of war'u şimdi indirseniz 3 senede de bitirebilirsiniz. Netflixte falan da arada dizi kalkıyor ama kütüphanesinin çoğu sabit duruyor ya onun gibi işte, sürekli sirkülasyon yok yani
0
nundu
(01.05.24)
stray kalktıktan sonra yılbaşında baktım indirimde, para verip satın aldım. tekrar koydularsa iyice adamla dalga geçiyorlar demektir.

üyelik sonlanınca uncharted da kilitlenecek, ya üyeliğe devam edeceğim, ya uncharted'ı da satın alacağım. zira bu ara oynamaya hiç vaktim olmuyor.

ben genellikle oynamıyorum zaten, oğlan oynuyor. o da fifa oynuyor, gta5 oynuyor, plus'lık oyunlar oynamıyor.

hala da iki kişi online olmadan oynayabileceğimiz split screen bir araba yarışı bulamadım.
0
🌸kibritsuyu
(01.05.24)
Hesap ayarlarında subscription ayarları içinde otomatik yenilemeyi kapatmanız lazım.

Bu arada ps+ kütüphanesinde baya güzel bir sürü oyun var ama tabi 2000 lira da çok para bir yıl için.
0
chavezding
(01.05.24)
Plus 1 hatta içinde kapanır
0
kaptan memo
(01.05.24)
(13)

türkiye'de hiç bir şeyin yetmemesi

avatar is back
yani gerçekten illallah ettirdi. yürüyüşe parka çıkıyorum her yer insan, pikniğe gidiyorum yer yok, arkadaşlarla akşamları sakin cafe aramak için çokça cafe geziyoruz, bi yemeğe gidelim desek güzel mekanın önünde 10 dk sigara içip bekliyoruz, bayrama memlekete uçak bileti bakıyorum şimdiden haftanın
yani gerçekten illallah ettirdi. yürüyüşe parka çıkıyorum her yer insan, pikniğe gidiyorum yer yok, arkadaşlarla akşamları sakin cafe aramak için çokça cafe geziyoruz, bi yemeğe gidelim desek güzel mekanın önünde 10 dk sigara içip bekliyoruz, bayrama memlekete uçak bileti bakıyorum şimdiden haftanın 2-3 günü dolmuş kalanlarda da az yer var fiyatlar uçmuş, otellere baktım ailemi götürsem mi dedim, oteller tıklım tıklım. bunları geçtim, konut yetersiz araç yetersiz neye baksam ya yetersiz ya da çok talep görüyor.

abi bu nedir ya? gerçekten ülke nüfusu 2010'da 30 milyondu da biz mi bilmiyorduk yoksa şimdi 150 milyon mu? bir arkadaşla tartıştık bu konuyu, ben biz türklerin çok ciddi tüketim düşkünü olduğumuzu ve aşırı sosyalliğe bağladım o ise, yüksek istihdam ve yüksek maaşlara bağladı, köyden kalkıp gelen hastanelerde sağlıkçı okullarda öğretmen kamuda memur, öyle ya da böyle 1500$ maaş alıyor herkes neredeyse.

cidden nedir bu ya?
0
avatar is back
(30.04.24)
Boş şeylere vaktimiz çok.
Bu bir gerçek.
Kütüphanelerin boş olduğu bir toplumda sorun da çoktur.
0
diyecevaplandı
(30.04.24)
istanbulda?
0
abuzer
(30.04.24)
bence türkiyenin en büyük problemi ve her şeyin sebebi kalabalık olması. bu yazdıklarının sebebi de kalabalık olması. hindistan, bangladeş olma yolunda ilerliyoruz
0
abelardo
(30.04.24)
İstanbul için nüfus yoğunluğu problem
0
jülsezar
(30.04.24)
Doğru cevap, tüketimin artması.

Mesela bakın, 2020’de kişi başı harcama 8.5k dolar iken 22 de 10.5k dolar olmuş.
data.worldbank.org

Bunun sebebi para basılması, bunun sonucu enflasyonun artması, enflasyon artmasına rağmen faizlerin düşük tutulması.

Türkiye’yi yokuşa süren 3 olay bu. Para basmak deyince fiziki parayı düşünmeyin sadece. Seçimden önce, toplamda 1000 dolar tutarında kredi çektiğinizi düşünün, enflasyondan dolayı geri ödediğiniz miktar 600 dolar olsun mesela. Aradaki 400 dolar para basılarak karşılandı.

Son yıllarda para basılmasının sebebi, millete para dağıtmak. Bayağı bayağı para dağıltıdı kredi ile. Sebebi ise, seçimi kazanmak. Belliki başarılı oldular.

Bu grafikte dağıtılan paranın büyüklüğünü gösteriyor mesela, kredi genişlemesini: eksisozluk.com
0
substituent
(30.04.24)
Türkiye'de yüksek istihdam ve yüksek maaş mı varmış?

İstanbul nüfusu 16 milyon, anlık insan sayısı minimum 20 milyondur öğrencisiyle göçmeniyle turistiyle, bunun %1'i dışarda olsa 200 bin insan ediyor. 200 bin insan da İstanbul'da her türlü mekanı doldurur zaten. Bu kadar basit matematiği yok sayıp "Madem ekonomik kriz var, niye her yer dolu" diye konuşmak çok tuhaf geliyor bana
0
nundu
(30.04.24)
Sen de bu kalabalıkta +1 sin. Farkında olman seni o kalabalıktan ayırt etmiyor. Gel taşraya bu kalabalık yok
0
olaylar olaylar
(30.04.24)
Bu işin çözümü cem uzan'ın dediği gibi doğu illerine kumarhane açıp hem istihdam yaratıp hem de para getirisi sağlamaktır.
0
ferenc
(30.04.24)
Arz asil problem.
0
aloha snackbar 3
(30.04.24)
birinci sebep kalabalık ve nüfusun şehirlere dengesiz dağılımı. ikincisi ise insanların boş vakit geçirmekten tek anladığı şeyin kafeye restorana gitmek olması. biz türkler para harcamadan eğlendiğimizi anlamıyoruz. illa bir şeylere para ödenmeli, hizmet alınmalı, şımartılmalı, o tatmin duygusu yaşanmalı. insanlara da hak veriyorum, büyük şehirlerde yapacak bir şey yok. doğru düzgün doğa yok, doğa olsa ulaşım yok, ulaşım olsa her yer tesisleşmiş, vs. vs.
0
sir gawain
(30.04.24)
Vallaha paris'e gittiğimde ben de kalabalık diyorum, bunun gibi bir de lyon dedim onun dışında demedim. Oralarda da her yer dolu. Bunun sebebi nüfus yani. İstanbul'a bakan birinin herhangi bir şekilde araştırma yapmasına gerek yok, gereksiz kalabalık yer. Yaşanacak bir tarafı yok.

Bu sebepten buraya yigilmamaliydi ama hükümetler bu yolu seçti. Her şey oraya yigdi malum inşaat. Yoksa İstanbul'daki hayat biraz başka şehirlere yayilsa bu sorun olmayacakti.

Ha bu arada Türkiye gibi enflasyon tavan ülkelerde harcamanin artmasi da normal. Bugün 100 liraya yediğini 2 ay sonra 150 liraya yiyeceksin. E zaten ne araba ne ev alinabiliyor, hobi desen para, yurtdışı gezmek para. Yani insanlar ya eve tikilacak ya elinde olup bir şeye yetmeyen parayi harcayacak.

Türkiye'de çok para var diyen kendi çevresine bakıp bunu söyler. Yüksek istidham ve yüksek maaş. Maşallah sanırsın almanya. Şu an devlet para alıyor o kadar.
0
logisticsmanager
(30.04.24)
turkiye kaldirabileceginden cok nufusa sahip. sehirler korkunc. allah askina ankara kalesine cikip etrafa bir bakmanizi tavsiye ederim. manzara hindistan'in aynisi.

cayyolu'na guya varliklilar gitti tasindi. gidin google maps'ten bir uydu goruntusune bakin. parsel parsel arsa ceviren site dikmis, hicbir mantigi olmayan butunluksuz cirkin yapilasmalar olusmus. bunun fakirlikle alakasi yok. 1930'da turkiye alman sehir planlamacilarina sehir tasarlatiyordu. simdi ise kolay ve hizli rant kapisi aralandi. mafyalasma her yerde. ulke en son bir plana gore yonetildiginde 2002 sonrasi kemal dervis planlari takip ediliyordu.

biz 10-15 sene once universitede bunlari tartisirdik ve kalbim sikisirdi uzuntuden. korkarak anlattigimiz her sey oldu.

ileride ne olur? turkiye ayni iran, pakistan gibi devletin guclu oldugu ama halkin fakirlikten agzinin koktugu bir yer haline gelecek. kendini devlete hizalayan guclenecek, alip yuruyecek. memurluk ve mafyalik ulke gencligine sunulan opsiyonlar olacak.
0
antikadimag
(01.05.24)
Genelde büyükşehirlerde bu şekilde sebeplerini yorumlamak haddim değil fakat gözlemlerim ve tecrübelerime göre Türkiye'de insanların ekonomik durumu iyi yemeyi içmeyi ehli keyfi lüksü ve gösterişi seviyorlar insanlarda gereksiz bir araba sevdası var kadınlar estetik ve para düşkünü ve sokaklarda çıplak gezerek bedenlerini teşhir ediyorlar yazdıklarım gözüme batanlar genel gözlemler istisnalar kaideyi bozmaz. Benim tahminime göre Türk halkı sosyal medyadan, dizilerden , sosyal platformlardan kontrolsüz bir şekilde etkileniyor bunların hepsi pr'ın etkileri. Bu durum aynı zamanda istatistiki bir veri olmasa da Türk ekonomisinin ne kadar canlı olduğunun bir göstergesi olarak kabul edilebilir. İstanbul yaşanacak bir yer değil Bu arada köyden kente göç 90'lı yıllarda bitti.
0
doharkoman
(01.05.24)
(9)

Bir plaza çalışanının bir günü nasıl geçiyor?

nundu
Şimdi bu sorunun benzerini bir iki yıl önce yine sormuştum ama yeterli detay vermediğim için yanlış anlaşılıp biraz tepki almıştım. O yüzden elimden geldiğince açıklayıp soracağım;Ben, ailem, akrabalarım, arkadaş çevrem ve hatta yakın arkadaşlarımın ailelerini kapsayan geniş küme çevremde herkes ya
Şimdi bu sorunun benzerini bir iki yıl önce yine sormuştum ama yeterli detay vermediğim için yanlış anlaşılıp biraz tepki almıştım. O yüzden elimden geldiğince açıklayıp soracağım;

Ben, ailem, akrabalarım, arkadaş çevrem ve hatta yakın arkadaşlarımın ailelerini kapsayan geniş küme çevremde herkes ya memur ya da söylendiği zaman ne yaptığı az çok kafada canlanan işlerde çalışıyor. Ben doktorum, arkadaş çevremin zaten %90'ı doktor, doktor olmayanlardan bi iki avukat, birkaç tane mühendis var ama mühendisler de akademide şu an; annem hemşire babam öğretmen, arkadaşlarımın aileleri yine doktor, öğretmen, asker vs diye gidiyor.

Kısacası hayatımda hiç satın almacı, pazarlamacı, ne bileyim satış müdürü tarzı görevlerde çalışan beyaz yakalı kimseyle tanışmadım. Bu ve bu tarz diğer titre'a sahip insanların işte bir günü nasıl geçer diyince aklıma

Excel
Mail
Toplantı

üçlüsü dışında bir şey gelmiyor ama mesela excel'de ne yapıyorlar ya da gün boyu kiminle ne mailleşiyorlar konusunda da bilgim yok.

Bunları küçümsemek için kesinlikle söylemiyorum yanlış anlamayın, gerçekten saf bir merakla soruyorum. Misalen, bir satın almacının ortalama bir günü nasıl geçiyor? Yarın bir gün bu tarz pozisyonda çalışan biriyle tanışırsam saf saf sorular sormamak için buraya yazıyorum.

Cevaplar için şimdiden teşekkürler
0
nundu
(30.04.24)
Misal ben tedarik zincirindeyim (satin alma yaptım önceden, simdi yoneticiyim);
- satin almacilarin portfolyosuna bakip garip bir şey var mi diye göz gezdiriyorum.
- siparis gecikmesi sebebiyle ay sonunda fatura edilemeyecek siparis var mi ona bakıyorum (ki hep var), varsa satın almaci ile konuşuyorum.
- ay basiysa geçen ayın on time to request/promise, stock fill rate, non stock on time to request/promise, tedarikçi on time to request gibi kpilari hesaplayip corporate sistemine giriyorum.
- musteriler tarafindan escalate (Türkçesi yok bunun :/ edilmis seylere bakiyorum.
- ay sonunda ayın stock, intransit, days on hand gibi stok verilerini corporate sistemine giriyorum. Ay başında o ayin tahmini verilerini veriyorum.

Satin almaciyken yaptiklarim;
- sabah mrp tarafından yaratılan siparişleri tedarikcilere yollamak (edi denilen sistem varsa direkt sap üstünden yoksa pdf)
- onaylanmamis po'lara bakip tedarikcilerden yola cikarma günü onayini istemek
- gec onaylananlarda erkene almaya calismak, mrp'nin istemediklerini ertelemeye calismak.
- sistemde takılı kalan tedarikçi faturalarina bakmak
- idoc denilen sap sistemindeki mesajlarin sikintilarina bakmak
- tedarikçi ile aylık talep tahmini performansi ve tedarikçi performansi görüşmesi yapmak
- tedarikciyr 24 aylık talep tahmini yollamak
- gün içinde tedarikçilerden, musterilerden gelen maillera cevap vermek.
- hazir olan mallarin yola çıkması. Misal benim organizasyonun aylık x anda 70 konteyneri var. Haftada 4 kamyon, ufak tefek de hava kargo.

Toplanti deme ya çok var lanet olasilar. Misal bugünkü toplantilarimi yaziyorum;
Yeni çıkacak ürün grubu için cin'deki fabrika ile üretim kapasitesi, malzeme yeterliliği vs görüşüyoruz çünkü proje kötü geçti fabrika yetisemiyor siparislere.

Sonra başka bir ürün grubunun müdürü ile konusup benchmarking yapacağım.

Sonra emea bölgesinde aylık konteyner ihtiyacı tahmini toplantisi

Bir satin almaci ile 1to1

Amerika'daki ic tedarikci ile onlarin asya'daki tedarikcilerinden drop ship nasıl yapariz konusmasi

Bir adet lanet olasi musterinin escalation toplantisi
0
logisticsmanager
(30.04.24)
plaza çalışanı değilim ama ucundan sayılabilirim belki. sizi anlayabiliyorum :) benim arkadaş çevremde de mühendis ve doktor çok var, onlar da aynı şeyi merak ediyor :)

bir doktor, mühendis, marangoz gibi meslek sahibi olmayan çalışanlar hem yaptıkları iş açısından hem de hiyerarşik açıdan çok çeşitli malum. yani bunun satın almacısı olduğu gibi satın alma müdürü de var. o yüzden yaptıkları iş elbette aynı değil ama çok genel hatlarıyla birkaç şey karalayayım.

satın almacı dediğiniz için onun üstünden gideyim. adı üstünde zaten; işletmenin ihtiyaç duyduğu mal ve hizmet alımlarını yapar basitçe. bunu yaparken gün boyu tedarikçilerle görüşür/konuşur/yazışır, alternatifler arar, fiyat alır, bu verileri saklar, karşılaştırır, yetkisi dahilinde karar verir ya da amirine danışır ve nihayetinde satın alımı gerçekleştirir.

her işletmenin günlük bir rutini vardır. örneğin her gün üretim birimiyle görüşüp ihtiyaç kontrolü yapılabilir ya da önceden her bir malzeme için alım takvimi oluşturulmuştur, o takip edilir, aksaklıklara müdahale edilir, vesaire.

excel, mail ve toplantı demişsiniz ya, aslında doğru bir özet olmuş. yukarıda saydıklarım ve benzeri ve işler temelde kayıt altına alma (excel vb.), haber verme/alma (mail) ve istişare (toplantı) ile yürütülüyor. yani böyle bir çalışanın günü ağırlıklı olarak monitör karşısında veri girip o verileri analiz ederek, sürekli telefonla ya da mail ile haberleşerek geçiyor.

örnekler çok çeşitli ama bence hangi işkolunu merak ediyorsanız önce kafanızda o işin tanımını canlandırın, sonra nasıl yapılabileceğini az çok çıkarırsınız. oradan hareketle de o kişinin günü nasıl geçiyor tahmin edebilirsiniz.
0
orient blue
(30.04.24)
Ofise gittiğim dönemlerde ve pandemi öncesi şu şekilde, alan yazılım:

Ekibin %90'ı sigara içiyor. Yemek öncesi sigara, yemek sonrası sigara, toplantı sonrası sigara. Saatlik sigara molası 10-15 dk civarı. Yemek 1 saat yaklaşık. Yani 8 saatlik mesainin 5 saatinde çalışılıyor. Burda da günlük 1 saat minimum toplantı var kaçamadığın. Dün mesela 3 saat toplantıydı benim.

Mail çok kullanılmıyor, slack gibi araçlar yaygınlaşmaya başladı şirket içi işlerde. Bizde şu şekilde:

Kodlama/Tasarım
Toplantı
Sigara -içmiyorum ama ekip içince sen de içmiş sayılıyorsun :D
0
sarahkerrigan
(30.04.24)
Bir tanıdığım raporlamada çalışıyor

Şirketlerin söz konusu dönemlerde ve yıl içinde yaptığı bütün datayı okunur hale getirip bilanço, gelir tablosu, nakit akış tablosu gibi şeyleri üretiyorlar. Bunların da belli detaylı ulusal ve uluslararası standartları var tabi, ayrıca vergilendirme ve muhasebeyle alakalı belli bir takım ek faktörler oluyor. Aynı zamanda bu süreçte irili ufaklı birçok problem ortaya çıkıyor. Örneğin günümüzde enflasyon düzeltmeleri gibi sorunları oluyor, gibi.

Ama ne iş yapıldığıyla ilgili bir konuda "beyaz yaka" çok geniş bir çerçeve olmuş. Bu yüzden çeşitli alanlardaki insanlar ne diyebileceğini şaşırıp soğuk yanıtlar vermiş olabilir. Sonuçta farmakoloji uzmanları, halk sağlığı uzmanları ve genel cerrahlar temelde doktor olsalar da çok farklı çalışma hayatlarına sahipler değil mi? Birisi size bir doktor ne iş yapıyor diye sorsa buna genel kullanılan anlamda doktoru tanımlamanın ötesinde, sağlık sektöründe çalışan bir eleman olarak mesleğin her yönünü kapsayıcı bir cevap vermeye çalıştığınızda çok yüzeysel kalır. Sizin sorunuzdan anladığım kadarıyla, sizin merakınızı giderecek cevaplar aslında baya detay istiyor. Bu yüzden beyaz yaka diye genellediğinizde çok tatmin edici yanıtlar almanız zor olsa gerek. Önceki soruda öyle bir problem yaşamanızın sebebi bu olsa gerek.
0
akhenaten
(30.04.24)
meseleye plaza çalışanı olarak değil de, büyük şirket çalışanı olarak bakmak lazım. (büyük derken ciro olarak değil, organizasyon olarak) çünkü excel-mail-toplantı şeklinde özetlediğimiz şey, kişilerin/departmanların yaptığı işlerin üstlere ve şirketin geri kalanına raporlanması amacıyla oluyo çoğunlukla. yani şöyle ki, normalde bir kişi 100 birim iş yapabilecekken, 2 kişi toplamda 190 birim iş yapıyor çünkü zamanlarının belli bir bölümünü de, birbirlerinin ne iş yaptığını konuşmakla harcıyorlar.
0
co2s2
(30.04.24)
@edmond honda

İlk sorduğumda küçümsüyormuşum gibi anlaşılmıştı, "Siz de excel mail dışında bir şey yapmıyorsunuz" demişim gibi tepkiler gelmişti. Ben de öyle bir anlaşılmaya neden olmamak için belirteyim dedim ama yine böyle anlaşılmaktan kurtulamadım gördüğüm üzere :)

Diğer bölümler tıp fakültesine uzak konumlandığı için pek diger bölümlerle sosyalleşme imkanı olmuyor. Ayrıca bence asıl sizin doktorlara karşı önyargınız var ama gereksiz sert bir üslupla yazmışsınız o yüzden konuyu uzatmak istemiyorum.

"Öğrenmek isteyen öğrenirdi" öğrenmek istiyorum işte buraya sordum, bu sitenin amaçlarından biri de insanların merak ettiklerini öğrenebileceği bir platform olması değil mi?
0
🌸nundu
(30.04.24)
10 senelik beyaz yaka bilgisayar mühendisiyim.
sabah gidip masama otururum çay kahve yan masadakilerle sohbet filan. sonra ufaktan işlere başlarım. işlerim zaten jirada task olarak bellidir. sırayla çözerim. yapabildiğim kadarını yaparım, acilse zorlarım acil değilse yaya yaya yaparım. öğlen çevrede arkadaşlarla yemek yemeye gideriz. o da ayrı bir sosyallik oluyor her gün yeni yer seçiyorsun filan. sonra kahve alırız bir kahveciden, ofise döneriz.
benim işim yazılım yani genel olarak. iş analisti bana ne iş verirse o işi yaparım. ama genelde ne kadar sürede, ne tempoda çalışacağıma kendim karar veriyorum. 3 gün evden 2 gün ofisten çalışıyorum.

merakını da anlıyorum, abim de doktor/cerrah o da hep ofiste napıyorsunuz ki yani bilgisayar başında tüm gün napılır diye sorup durur.
0
yenibirgüzelnick
(30.04.24)
E-ticaret alanında çalışan, ekip yöneten bir beyaz yakalı olarak ortalama bir günümü yazayım. Haftanın 1 günü sadece ofise gidiyorum. Evde olduğum günlerden örnek vericem.

-Sabah mesaiden 10 dk önce kalkıyorum, teams'te ekibe ve ekip gruplarına bir göz atıyorum.
-Ardından mailleri kontrol ediyorum.
-Günün toplantılarına göz atıp varsa hazırlık, onları yapıyorum.
-Ekipten beklediğim konular varsa, deadline gelmişse onları yokluyorum.
-Kendi iş planımda yapacaklarım var mıydı takvime bakıp onları ilerletiyorum.
-Saat 9-10 itibariyle toplantılar başlıyor onlara giriyorum.
-Toplantılar sonrası/esnası ordan burdan bir şey geldiyse o konulara bakıyorum. Gerekliyse devreye gidiyorum, değilse eskale ediyorum ekibe.
-Aylık ve haftalık sunum datalarını değiştiriyorum bu aralar. Formatta oynamalar yapıyorum.
-Bizim işte operasyon da çok olduğu için operasyonel konulara bakıyorum, satıcıların aksiyonlarını takip ediyorum.
-Kullandığımız tool'u ve ortaktaki dokümanları bol bol inceliyorum.
-It geliştirme yapmış olabiliyor veya ongoing bir proje olabiliyor aynı esnada, UAT testleri yapıyoruz development ortamında.
-Kendi yöneticim veya yönettiğim ekiple kısa catch up'lar yapıyorum uzaktan çalıştığımız için anca öyle bir araya gelebiliyoruz.
0
mor oje
(30.04.24)
Yazılım danışmanlığı yapıyorum.

Mevcutta yaptığım işte uluslararası bir şirketin merkezinin ve tüm ülkelerdeki şubelerinin kullandığı bir yazılım sistemleri bütününün içerisinde çalışıyorum.

Bu tüm sistemler bütünü bir ürün ama arkadasında birçok teknoloji ve ekip var. 2,5 ayda 1 herkes bir araya gelip 3 gün boyunca sonraki 10 haftada neler yapılacak, neler öncelikli, kimin yapacağı şey kiminkinin ön şartı şu bu gibi şeyler konuşuluyor ve her ekip kendi 2,5 ayını elindeki kaynaklar (insanlar, onların bu ekip için çalışacakları zaman vs) gözetilirek planlar. Ayrıca son 10 haftalık dönemde neler yapıldı, ne eksikti, ne iyiydi, ne sorunlar vardı vs konuşulur.

Sonra da bu 10 haftayı 2 haftalara bölerek, her 2 haftanın başında o 2 hafta ayrıntılı planlanır. Ne yapılacak, kim kimden ne bekliyor. Kim test edecek. Testin kapsamı ne olacak. vs vs.

Buraya kadarki işlerin olduğu ekibe proje ekibi deniyor. Bir de destek ekibi var. Orada da 3 iş yapılıyor:

1-Artık belirli bi şablona bağladığımız, çok uzun uzun tartışmadan mevcut yapıya eklemleyerek devreye alabileceğimiz projeler oluyor. Mesela X ülkesindeki şube de bu ürüne dahil olmak istiyor. Onlarla ön toplantılar organize edip ürünü, onlardan ne beklediğimizi, projenin nasıl olacağını vs anlatıyoruz. Sonra onlara doldurmaları gereken şablonları veriyoruz. Onlar doldurunca bi toplantı daha yapıp üzerinden geçiyoruz. Anlamadıkları veya onların ülkesine özel farklı yönetilen şeyler vs varsa onları konuşuyoruz. Onlarla ilgili kararları veriyoruz. Her şey netleştiğinde çalışmaya başlıyoruz. Çalışma bitince testçiler test ediyor. Hatalar düzeltilince test sonuçları ürünü kullanacak ilgili kişilere sunuluyor ve ok devreye alalım denirse devreye alma planlanıyor ve yapılıyor.

2-Üründe çeşitli hatalar, bazı ek talepler, ufak projecikler, bazı bilgilerin güncellenmesi vs gibi rutin destek işleri oluyor. Kimisi doğrudan kullanıcıdan geliyor kimisine biz kendimiz karar veriyoruz.

3-Ürünün amacına göre yapılması gereken bazı şeyler var. Mesela bizim üründe müşteriler tırların ve otobüslerin üzerinde bulunan çeşitli donanım ve yazılımlarla farklı hizmetler alıyorlar. Bu hizmetlerin aboneliği, faturalanması şu bu yapılmalı. Müşteri app'ten kendi abone oluyor. Faturalama vs'yi merkezden tüm ülkeler için biz yapıyoruz. Bu süreçte çıkan hatalar olabiliyor. Ay başlarında ay sonlarında yapılması gereken işler oluyor. Yapılan işlerin takibi, sistemler arası senkronizasyon, mutabakat vs için de bir şeyler yapılması gerekiyor. O tip şeyleri yapıyoruz.

Böyle uzun uzun anlattım ki temelde ne yaptığımız biraz kafanızda canlansın.

Sıradan bir günde ne yapıyorum:
-proje sorumluluklarımdan planlanmış bir işim varsa onu yapıyorum. Gerekirse ilgili takım arkadaşlarımla veya diğer takımlardan insanlarla iletişime geçiyorum.

-destekte yaptığımız projelerle ilgili bir işim varsa onları yapıyorum. Bazen 2 veya 3 kişi beraber çalışabiliyoruz.

-Acil hata varsa onlarla ilgileniyorum. Çözmek için bir sürü değişik ekiple görüşmem gerekebiliyor.

-Rutin işler varsa onlar önceden planlanmış oluyor. Mesela tüm ülkelerin ön ödemeli aboneliklerin faturalanması, fatura pdflerinin ilgili sistemlere yüklenmesi ve müşterilere gönderilmesi, e-fatura süreci olan ülkelerde devlet portaline e-faturaların yüklenmesi, faturaların ve ertelenmiş gelir kayıtlarının muhasebeleştirilmesi, holding merkezi ile şubeler arası masraf kayıtlarının muhasebeleştirilmesi gibi şeyleri cuma günleri yapıyoruz. Cuma sabahı önce faturalanacak her şeyi kontrol ediyorum. Hata, eksik gedik var mı diye bakıyorum sonra gerekli işleri yapıyorum.

Tüm bu işleri yönetmek için ara ara ekip içi toplantılar yapıyoruz. Mesela X projeler grubu için 2 günde bi 15-20 dk, Y projeler grubu için haftada 1 holdingdeki bir ekibin de dahil olduğu bir toplantı, genel rutin destek işleri için her gün 15 dk napıyoruz ne ediyoruz problem birinden bi ihtiyaç var mı toplantıları vs vs.

Toplantılar dışında aramızdaki iletişim için mail, teams kullanıyoruz.

Yaptığımız işleri dokümante etmek için sharepoint, confluence vs gibi şeyleri kullanıp güncelliyoruz.

İş takibi, planlar, kimde ne iş var vs vs için Microsoft Azure DevOps'u kullanıyoruz.

Tabi bir de yaptığımız iş gereği şirket içi veya ürünler teknolojilerle ilgili okuma araştırma yapmamız gerekiyor.

Excel'i de bi şeyi analiz ederken filan kullanıyoruz. Ya da mesela ülkelere şablon verirken excel olarak veriyoruz filan filan.
0
perferil
(30.04.24)
(9)

Yaşlı, bilge insanlar?

justhuman
Gerçek hayatta bilge ruhlu, anlamlı konuşmalar yapan insanlarla hiç karşılaştınız mı? Ben hayatım boyunca hiç karşılaşmadım. Sanki herkes aynı şeyleri konuşuyormuş gibi geliyor. Bu durum canımı çok sıkıyor. Bu arada ben de öyle biriyim. Hayatla ilgili anlamlı şeylerden bahseden instagram, youtube, t
Gerçek hayatta bilge ruhlu, anlamlı konuşmalar yapan insanlarla hiç karşılaştınız mı? Ben hayatım boyunca hiç karşılaşmadım. Sanki herkes aynı şeyleri konuşuyormuş gibi geliyor. Bu durum canımı çok sıkıyor. Bu arada ben de öyle biriyim. Hayatla ilgili anlamlı şeylerden bahseden instagram, youtube, twitter hesapları vs. varsa önerirseniz çok mutlu olurum.
0
justhuman
(29.04.24)
buenosdias
(29.04.24)
Yalın Alpay'ı duydunuz mu?

Kendisi yasli degil ama bence tam aradiginiz kisi. Ben cok seviyorum, size de cok iyi gelebilir.
0
ahm1
(29.04.24)
Benim böyle "Hiç söylenmeyeni söylemek" amaçlı konuşan insanlara önyargım var. Tabii ki herkes hep aynı şeyleri söylemesin ama toplumda "farklı" konuşanların çoğu uzaktan bakınca vay be denecek ama üzerine düşününce zırva olduğu fark edilecek şeyler söylüyor. O yüzden yaştan bağımsız, "bilge" konuşan kişileri büyük bir önyargıyla direkt sessize alıyorum beynimde. 100 kişiden biri gerçekten bilgeyse de 99 tane zırva dinlememiş oluyorum.
0
nundu
(29.04.24)
var tabi ama öyle insanlara instagram reelsde denk gelemezsin.

arkadaşımın patronları var mesela. ikisi de 80 yaşını geçmiş enteresan hayat hikayesine sahip, uzun yıllar yurtdışında üst düzey devlet görevlerinde bulunmuş şimdi türkiyede çok büyük bir kurumsal firmanın sahipleri.

engin geçtan pskiyatr, gündüz vassaf var. engin geçtanın kitaplarını okuyabilirsin ayrıca bir yerlerde açık radyoda geçmişte yaptığı program kayıtları vardı. gündüz vassaf'ın da kitapları ayrıca youtube kayıtları var.
0
orpheus
(29.04.24)
barış özcan tarzından mı bahsediyorsun yoksa geekyapar tarzı konuşmalı muhabbetin bilgece versiyonu mu?
evrim ağacı
kafa tv de ilber ve metin akpınarın konuşmaları oluyor
pınar sabancının zorlu perf. söyleşileri güzel
0
eja
(29.04.24)
Önereceğim sosyal medya hesabı yok ama sorunuza istinaden: evet karşılaştım. Ve yaşlı da değillerdi 40 yaş üstüydüler ama. Ortak özellikleri entelektüel olarak çok besleniyorlar ve sorgulayan insanlardı ve diğer bir özellikleri psikiyatrist ve psikolog olmalarıydı.

İnsan psikolojisine ciddi anlamda hakim ve çok ama çok hasta gördüler. Şimdilerde 50li yaşlardalar. Hal böyle olunca; entelektüel olarak da ekonomi, siyaset, teknoloji, doğa, uzay, edebiyat, müzik ve sanatın birçok dalının üzerine konuşup; insan psikolojisindeki yerini de tatlı bir şekilde açıklayınca 'vauw!' oluyodum. Çok birikimli olup, bunu da küstahlık yapmadan paylaşınca birisi, hele bir de dşnlemeyi ve irite etmeden anlatmayı da seviyorsa acayip şanslı hissediyorsunuz kendinizi.
0
gadlemler
(29.04.24)
Ben varım ama yaşlı değilim.
0
prole
(29.04.24)
Spora ilginiz varsa dan john kesinlikle böyle birisi. Ben hayatımda strength coach olup böyle olan birini görmedim (normalde ortam toksiktir). Sürekli podcastini dinliyorum, kitaplarini da aldım.
0
logisticsmanager
(29.04.24)
serdar iyidir:

youtu.be

orhan'i da severim:

youtu.be
0
cooperr
(29.04.24)
(13)

Ne versen yiyecek misafir ve itibar konusu

beyfendi
Misafirin "yemek için zahmete girme çok, ne varsa onu yeriz" diyeni sizin gözünüzde profili küçük, genel konularda da zahmete girmeye değmez biri konumunda biri midir?Sorudaki maksadı, aradaki samimiyetin durumu vs. gibi konuları uzun uzun yazıp daha net bir şey sorayım istedim ama gelecek cevabı ma
Misafirin "yemek için zahmete girme çok, ne varsa onu yeriz" diyeni sizin gözünüzde profili küçük, genel konularda da zahmete girmeye değmez biri konumunda biri midir?

Sorudaki maksadı, aradaki samimiyetin durumu vs. gibi konuları uzun uzun yazıp daha net bir şey sorayım istedim ama gelecek cevabı manipüle etmemek adına en yalın haliyle ilk akla geldiği şekliyle soruyorum.

ek: çok samimi olmadığınız, yeni yeni tanıştığınız biri olduğunu varsayın.
0
beyfendi
(29.04.24)
aksine profili yüksek, can dostum, tam güvendiğim kişi/kişiler demektir.
0
yazar yazmaz yazan yazar
(29.04.24)
El üstünde tutulması gereken, profili en yüksek kişidir.
0
rock n roll
(29.04.24)
Hocam gelen misafir "Ben bi biftek alayım" dese daha mı hayırlı misafir olacak anlamadım. Ben ki çok yemek seçen biriyim, gittiğim evde ne yemek varsa onu yerim, olması gereken budur yani
0
nundu
(29.04.24)
Ben çok şaşırdım böyle bir soruya. Hayır değildir tabi ki, hiç böyle bir şeyin düşünülebileceğini bile bilmiyordum.

Yani zahmet etmeyin diyen insanın bunu söylerkenki niyeti değişebilir. Kimi laf olsun diye söyleyip aksinin yapılmasını bekler, kimi gerçekten samimi şekilde söyler. Ancak "ben misafir gittiğim yerde iyi yemek beklerim" diyen birisiyle hiç karşılaşmamış olsam da, böyle birini görsem çok şaşırır ve hakkında olumsuz düşünürdüm.

Yani aslında cidden şaşırdığım için ne desem bilemedim. Ben yemeği özensiz buldum, daha iyi olmalıydı diyen biriyle karşılaşacağımı hiç sanmıyorum.

Sizin nereden aklınıza düştü ki bu? merak ettim.
0
akhenaten
(29.04.24)
Nundu +1
Akhenaten +1
0
jülsezar
(29.04.24)
Profili düşük? Aklıma bile gelmez.
0
unabomber
(29.04.24)
Yemek daveti gerçek bir durum değil sadece örnekti aslında. Gelecek misafirin yemek için özel siparişinin olması kulağa abes şekilde nasıl küstah geliyorsa, benim örnekte de nezaket kör göze parmak olmuş. Asıl kastettiğim aslında nezaketin, iyi niyetin yanlış anlaşılıp, insanın kendine ne kadar değer veriyorsa başkalarının da ona sadece o kadar değer vermesiyle ilgiliydi. Aşağılık kompleksi olan, öz değeri düşük birinden de benzer durumlarda benzer şeyler söylemesi beklenir ya hani, bunun ayrımını bizi çok da iyi tanımayan insanlar yapabiliyor mu acaba onu merak ediyorum.

"ne versen yiyecek misafir" deyimini geçen haftalarda fatih altaylı'nın yayınlarından birinde duymuştum. o başka bir bağlamda kullanmıştı bunu ama aklıma bunu getirmişti.
0
🌸beyfendi
(29.04.24)
Misafir ağırlayacaksam ve yemekli olacaksa güzel bir ana yemek ve meze, tatlı vs olur masada. Eğer birisi ben et, tavuk, balık yemem derse mezelerle bile idare edebilir. Hele ki en baştan "zahmet etmeyin" dedilerse gerekirse dışardan istediği bir yemeği söylerim, eşim evdeki mevcut malzemelerden bir şeyler ayarlar.

Eğer evime çağıracak kadar değer veriyorsam en iyi şekilde ağırlamaya çalışırım, hiç kimse için "zahmete değmez" demem.

Çok samimi bir arkadaşım geliyordur, o zaman duruma göre gerekirse dışardan pizza söylesem de sıkıntı olmaz. (hatta pizza daha pahalıya geliyor sdfgsdf)
0
kimlanbu
(29.04.24)
@beyefendi, anladım. Eh tabi, insanın kendine verdiği değer nasıl muamele gördüğünü de etkiliyor ister istemez. Ancak örnek biraz zorlayıcı olmuş gerçekten. Yemek konusundaki tavırlar genelde kültürel kodlarla sıkı sıkıya sınırları çizilmiş şeyler.

Örnek bir açıdan da iyi olmuş, çünkü "insanın kendine verdiği değer" talepkarlıkla ilişkili değil her zaman. Şımarıklık ve bencillik gibi kavramlar da var. Eğer kendine saygı konusu yanlış anlaşıldıysa belli bir zihinsel çıta aşılıp bu olumsuz sınırların içine de ilerlemek olası.

İnsan hakkını koruyabimeli, gerektiğinde mesafe koyabilmeli bu daha çok karakterle alakalı bir durum. Kendine saygısı olan insan şunları şunları yapar demek çok güç. Birçok konuda bu geçerli, davranışlar ortamın kokusuna göre anlam kazanır. Kendine saygısı olan ve olmayan insanlar arasındaki fark da onlar istese de istemese de kendisini bu sebeple hissettirir zaten.

Çevrenizdeki insanlar da haliyle farkında olsunlar ya da olmasınlar bunu algılayacak ve ona göre davranacaklardır.
0
akhenaten
(29.04.24)
Empati, nezaket, tevazunun eziklik olarak algılandığı bir toplumda, evet “düşük profil.” Ben düşük profilliyim mesela bu bakış açısına göre. Ama bencil, kaba ve kibirli olacağıma ezik olayım daha iyi.
0
auroraaurora
(29.04.24)
Bence öylesine söylenen, otomatik bir laftır. Hiçbir anlam ifade etmez.
0
michael_knight
(29.04.24)
Ben de gittiğim yerlerde bunu. söylerim ama öylesine değil, samimiyetle. Asıl maksat görüşmek konuşmak ne de olsa.
Düşük profilli biri olma meselesi değil bu bana göre.
Arkadaşlarının yanına hal hatır sorma kılıfı altında sadece midesi için gidenlerden ben de hoşlanam.
0
diyecevaplandı
(29.04.24)
enteresan bir soru, hic dediginiz gibi bakmamistim.
soyle yazmissiniz; iyi niyetin yanlış anlaşılıp, insanın kendine ne kadar değer veriyorsa başkalarının da ona sadece o kadar değer vermesiyle ilgiliydi. Aşağılık kompleksi olan, öz değeri düşük birinden de benzer durumlarda benzer şeyler söylemesi beklenir ya hani, bunun ayrımını bizi çok da iyi tanımayan insanlar yapabiliyor mu acaba onu merak ediyorum.

buna istinaden sanirim ben soyle dusunuyorum, ben degerliyim, benim degerim bana hazirlanan sofra ile belirlenmedigi gibi sofrayi hazirlayan kisi tarafindan da belirlenmiyor. ama kendi degerimi bildigim icin bana ozen gosteren insanlarla birlikte olmayi seciyorum (ve ben de ozen gosteriyorum). yeni tanistigim birinin hazirladigi/hazirlamadigi sofra benim degerimden cok onun ozeni/ozensizligi/zamani olup olmadigi/aliskanliklari/kulturu ile ilgilidir. dolayisiyla bu konuya deger uzerinden degil bu cercevede yaklasirim. zamani olmamis olabilir, ya da ozensiz biri olabilir. eger yakin arkadaslarim davet ediyorsa zaten ne varsa onu yeriz evet, bazen de yemeyiz, mukellef sofra hazirlarlar.

son olarak, beni yemege davet eden birine hic dediginiz gibi bir sey deme ihtiyaci duymadim acikcasi, beni yemege davet ettiyse ztn ne pisirip pisirmeyecegini dusunmustur, o onun sorumlulugunda olan alandir, boyle bir yorum yapma ihtiyaci duymam, tesekkur ederim, gidip gidemeyecegimi soylerim ve bir sey getireyim mi derim, hele hele de yeni tanistigim biriyse.

yakinimsa zaten usulunu bildigim icin kendini misafir agirlamak icin paralayan biriyse soylerim boyle bir sey sanirim. dediginiz yorumu genellikle kendim birine gitmeyi teklif ettiysem soylerim, yani 'ayse sana geleyim aksam ama lutfen bir sey hazirlama vs.' gibisinden.
0
kassiopeia
(29.04.24)
(1)

akciğerdeki tümörler

monicapp
akciğerdeki ve nefes yollarındaki tümörlere ilaçlar ya da supplementler neden nefes yoluyla verilmiyor? (örneğin astım ilacı için kullanılan cihaz) kemoterapi olsun , immunoterapi olsun her ilaç için kullanılabilir. sonuçta ciğerlere etki edecek en etkin yol nefes almak...1-2 makale gördüm, hayvanla
akciğerdeki ve nefes yollarındaki tümörlere ilaçlar ya da supplementler neden nefes yoluyla verilmiyor? (örneğin astım ilacı için kullanılan cihaz) kemoterapi olsun , immunoterapi olsun her ilaç için kullanılabilir. sonuçta ciğerlere etki edecek en etkin yol nefes almak...1-2 makale gördüm, hayvanlarda da başarılı olduğunu gördüm ancak bunun insanda denendiğini görmedim.
0
monicapp
(28.04.24)
Şimdi spesifik olarak buna bakmadım ama tahmin ediyorum;

İlaçlar alveollerden emilime uygun değildir, ilaçların solunum yolunda irritasyon yapma ihtimali vardır, farmakokinetik ve farmakodinMik olarak uygun şartlar sağlanmıyordur, akciğer zaten çok kanlanan bir organ olduğu için ekstra maliyete gerek yoktur gibi ihtimaller var.

Mesela diyabet hastalarının kullandığı insülinin enjeksiyon yerine solunum yoluyla verilmesi uygun olabiliyor hatta daha verimli bile denebilir. Bunu 10 küsür sene önce denediler ve bir cihaz çıkardılar ama diyabet hastalarının "Dur ben bi insülin yapayım" diyip bong gibi bir cihazdan nefes almaları hem basit bir yöntem değil hem de gerçekten bonga benzer şekilde ürettikleri için toplumda tuhaf bakışlara maruz kalmışlardı. Şimdi yeni yeni tekrar daha ufak ve bonga benzemeyen mekanizmalar üzerinde çalışıyorlar, belki kullanıma geçmiş de olabilir.

Bir de kemoterapi ilaçları sıkı kontrollerle verilen ilaçlar. Oral yol ya da enjeksiyon yoluyla bunu dozlamak daha kolay, solunum yolunda hele bi de hastalığın ileri aşamalarıysa hastanın buna koopere olması zorlaşabilir.

Dediğim gibi spesifik olarak hiç bakmadım bu konuya, belki 10-15 sene sonra sizin gördüğünüz makaleler sonucu bu tarz kullanım yolu olan ilaçlar da piyasada olur, sonuçta ilaç tasarımından piyasaya sürülmesi süreci çok uzun bir zaman alıyor. Ama aklıma gelen ihtimaller bunlar
0
nundu
(29.04.24)
(10)

Ekşi duyuru hakkında

Mirket
Sorulan sorulara bazan çok güzel cevaplar veriliyor.Soruyu soran cevapları thickliyor, bu kısmı tamam ama verilen cevaplardan bazıları gerçekten çok doyurucu oluyor. Bu tip cevapları diğer üyeler de beğenebiliyor olsalar ve beğeni sayısı da cevabın yanında görünüyor olsa çok güzel olmaz mı?Mesela dü
Sorulan sorulara bazan çok güzel cevaplar veriliyor.

Soruyu soran cevapları thickliyor, bu kısmı tamam ama verilen cevaplardan bazıları gerçekten çok doyurucu oluyor. Bu tip cevapları diğer üyeler de beğenebiliyor olsalar ve beğeni sayısı da cevabın yanında görünüyor olsa çok güzel olmaz mı?

Mesela dün sorulan 1929 kriziyle ilgili soruya @nundu'nun verdiği cevap çok güzeldi ve ben bu cevabı oylamak isterdim.
0
Mirket
(28.04.24)
Evet güzel olurdu.
0
rock n roll
(28.04.24)
çok saçma olurdu. duyuru başına onlarca cevap gelse filtrelemek adına biraz mantığı olurdu. bari burda "beğeni" işi olmasın. cevabı beğenen beğenir zaten.
0
numlock
(28.04.24)
buraya uygun bir sistem olurdu. çünkü burası bir soru cevap ve yardımlaşma platformu. diğer mecralar gibi sosyal medya paylaşım platformu değil. duyuruda bir film sorulmuş bu ne diye mesela, 2 kişi farklı yazmış ama biri doğruysa girip onu oylamam "evet bu cevaba katılıyorum" demem gerekir yazmadan. ya da adam laptop önermiş 4-5 cevap var, birinin fp önerisi çok iyi ona like atıp o cevabı öne çıkarmam gerekir
0
avatar is back
(28.04.24)
Teşekkür ederim öncelikle güzel düşünceleriniz için :D

Bence burası sözlük ya da twitter gibi daha fazla like almak için insanları saçmalamaya itecek bir platform değil, o yüzden like sistemi mantıklı olabilir. Mesela çok sık iki çanta/saat/tişört vs arasında seçim sorusu soruluyor. Teker teker cevap yazmak yerine halihazırda yazılan cevaplardan biri likelanabilir
0
nundu
(28.04.24)
Bence güzel olmazdı. Oy almak için soruya cevap olmayan garip cevaplar verilirdi.
Çok beğendiğiniz cevaplarda mesaj atıp teşekkür edin bence.
0
michael_knight
(28.04.24)
Bence de güzel olurdu. Artık bazı geliştirmelerin yapılması lazım.
0
pispinti
(28.04.24)
guzel olabilir bence ama daha tik koymayi bilmiyor cogu insan. ugrasip cevap yaziyosun, duyuruyu acan gordu mu, gordu de begenmedi mi belli degil. moderasyon "tesekkur ederim" mesajlarini bile silmeye ant icmisken sitenin ozelligi olan tik koymayi es gecmeyi pek umursamiyor.
0
supergirl
(28.04.24)
Yillardir istenen bir ozellik. Sorulara cevaplara + - gelmesi cok iyi olurdu. Stackexchange sitesi gibi. Eksi duyuru isteklerinde de en ust sirada.

Compu'ya kalmis. Kafasina eserse yapar ama burayi oluruna birakmis gibi yillardir. Yapay zekaya yaptirabilir :)
0
ermanen
(28.04.24)
şöyle bir ekstra ile donanımhabere dönmesinin önüne geçilebilir.

yoruma verilen "like" ya da adı her neyse, herkes tarafından değil sadece duyuru sahibi ve yorum sahibi tarafından görünür olur. böylece hem duyuru sahibine "bu cevap daha doğru" demiş olunur, hem de yorum sahibine takdir/teşekkür edilmiş olur. üçüncü kişiler için akış ve görünüm eskisi gibi doğal haliyle kalır.
0
robin crusoe
(29.04.24)
Duyurunun domain ücreti otomatik ödemede olmasaydı eğer büyük ihtimal erişimi kesilir birkaç ay fark edilmezdi bile :D Duyurunun şusu olsa ne iyi olurdu demeyi 2016-17 yıllarında bıraktım ben şahsen. Hakkı teslim edilecek bir şey varsa el yordamıyla en kötü +1 bile yapılabilir
0
beyfendi
(29.04.24)
(5)

güney afarikadan çıkan beyaz tenli/sarışın insanlar

Unde bach canim
bunlar oraya yerleşmiş avrupa kökenli insanlar mı?mesela elon musk, charlize theron ya da birçok sarışın native ingilizceye sahip insanlar.
bunlar oraya yerleşmiş avrupa kökenli insanlar mı?

mesela elon musk, charlize theron ya da birçok sarışın native ingilizceye sahip insanlar.
0
Unde bach canim
(27.04.24)
Sömürgeci soyları.
0
prole
(27.04.24)
Kırma
0
the sound and the fury
(27.04.24)
@the sound kırma olsa melez renkte olması gerekmiyor mu?
0
🌸Unde bach canim
(27.04.24)
Hollandalı ya da ingiliz yerleşimcilerin torunları
0
nundu
(27.04.24)
Hollandalıların 1600'lerde kurduğu koloniden orada kalanların soyları. Yüzlerce yılda bir sürü olay oluyor tabi. Haliyle bunlar bölgenin yerleşik bir parçası artık. Birçoğu kendilerini Avrupalı olarak bile görmüyor zaten.

Afrikaans diye bir dil konuşuyorlar, zaman içinde Hollandacadan ayrılan bir dil.
0
akhenaten
(27.04.24)
(5)

Hastane de yaşanılan süreçler normal mi?

dedeminhirkasi
5 Nisanda mide kanamasıyla acile gidildi. Acilde tomografi kan tahlilleri derken ertesi gün endoskopi yapıldı ve kanamanın durmuş olduğu fakat Midede bir kitle olduğu daha detaylı bakılması gerekikdigi bildirildi. Yatış verildi ve bayram olması ve kanama ihtimaline binaen 3-4 gün hastanede kalındı.
5 Nisanda mide kanamasıyla acile gidildi. Acilde tomografi kan tahlilleri derken ertesi gün endoskopi yapıldı ve kanamanın durmuş olduğu fakat Midede bir kitle olduğu daha detaylı bakılması gerekikdigi bildirildi. Yatış verildi ve bayram olması ve kanama ihtimaline binaen 3-4 gün hastanede kalındı.
Taburcu olurken de bir kaç gün sonra tekrar gelmek üzere tekrar endoskopi ve biyopsi alınacağı bildirildi.
Endoskopi de kitlenin ne olduğuna karar veremediler ve sağlıklı parça alınmadığını ultrasonlu endoskopi olunması gerekilsigini hocalara danisilacagini ve ayrıca ilaçlı tüm vücut tomografi çekileceğini söylediler.
Bir kaç gün sonra ilaçlı tomografi çekildi. Sonrasında taburcu edilirken ultrasonlu endoskopi için aranacaksiniz denildi.
Arandik ve bu sefer de dosyanız kurulda görüşüldü ortak karar olarak ultrasonu endosmopiye gerek olmadığını her halükarda o kitlenin alınacağını fakat öncelikle pet çekilmesi gerekildigi pet sonucuna göre tedavi planlanacagi söylendi.

Şimdi elimizde gist yani midede 10 cmlik bir kitle olduğu belli ve bu basamadayiz
Bugün ayın 27'si. İşlemler Ankara'daki devlet hastanesinde oluyor. Tedavi için Geç kalıyor muyuz diye bir şüphe aklımı kurcalıyor. İşi bilen birileri varsa bu tetkikler vs zaman kaybetmiş miyiz yoksa olması gereken titizlikte bakılıyor mu? Zira Bi öyle bir böyle yapacağız gibi bir izlenim uyandı biraz da olsa.
0
dedeminhirkasi
(27.04.24)
Sağlıkçı değilim ama hem kendim hem de ananem için gittiğimde süreçler böyle işliyor, dediği gibi kuruldaki doktorların kararına göre ya da sizin doktor meslekte daha kıdemli bir hocasına danışıp karar değiştirebiliyor
0
grimavi
(27.04.24)
Valla yazdıklarını okurken, işini bu kadar ciddiyetle ve organize yapan bir sağlık kuruluşu kaldı mı hala Türkiye'de diye şaşırarak okudum.

Hastaneye saygı duydum. Hasta olsam kendimi gönül rahatlığıyla emanet ederim.

Hastamıza geçmiş olsun. Acil şifalar dilerim.
0
Mirket
(27.04.24)
Gayet iyi işlemiş süreç. Bir sıkıntı göremedim. Zaten çok acil ameliyatlık bir durum olduğu düşünülmemiş, net bir teşhis ve tedavi planı yapılmış.
0
nundu
(27.04.24)
20 gunde bunlarin hepsinin olmasi gayet iyi. Surec guzel gitmis bence, pet ile kanser mi degil mi diye bakacaklardir ona gore yol cizecekler.kurulda tum hocalar ortak dusunup karar veriyorlar, iciniz rahat olsun.
0
oscar
(28.04.24)
Geçmiş olsun. Bence zaten tedavisi geç kalmasın diye ultrasonlu endoskopi yapmayalım direkt alalım demişler. GIST çoğunlukla agresif seyreden bir tümör değil, onkolojide çalıştığım zamanlarda ameliyat sonrası yıllarca takip edilen hastalarla karşılaştım. Umarım sizin yakınınızda onlardan olur, ameliyat ve ilaç tedavisi ile sağlıklı günlerine geri döner inşallah.
0
curukturpkokusu
(28.04.24)
(4)

Ön ve arka plakası kapalı ve görevli yazan araç?

chicha_v2
https://soz.lk/i/bz6v7ub7Plastik kelepçe ile önüne arkasına görevli yazmışlar.Polis bile olsa bi plakası olması gerekmez mi ne ayak bu minibüs?
soz.lk

Plastik kelepçe ile önüne arkasına görevli yazmışlar.

Polis bile olsa bi plakası olması gerekmez mi ne ayak bu minibüs?
0
chicha_v2
(26.04.24)
Olmaması gereken bir şey.
Mevki belirtsen, Ekşisözlük'den biri el atsa konu aydınlanırdı.
0
Mirket
(26.04.24)
Mevki belli, Levent'te gördüm.

Ekşi'de daha detaylı yazıp başlık açayım madem.
0
🌸chicha_v2
(26.04.24)
Teknik olarak bu kırmızı ay yıldızlı plaka kenarı da yasak. Yanlış bilmiyorsam genelde belli bir siyasi parti seçmenleri yapıyor bunu "vatansever"liklerini göstermek için
0
nundu
(26.04.24)
kırmızı ay yıldızlı plaka kenarınA son değişiklikle izin verildi. eskiden muayeneden geçmiyordu, artık geçiyor.

bu bildiğin plakasına evleniyoruz yazan düşün arabası gibi. keko işi görev. öyle resmi görevli falan olduğunu sanmıyorum. ibrikçi tarzı bir görev verilmiştir, bu da hem plakayı kapatayım, hem havamı basayım hesabı takmıştır onları.
0
kibritsuyu
(26.04.24)
(3)

WhatsApp Çıkartma

rock n roll
Selamlar, WhatsApp'dan gönderilen çıkartmalar silinemiyor mu? Bir tanıdığım hiç tarzım olmayan çıkartmalar yolluyor arada bir. Ayıp olmasın diye bir şey diyemiyorum ve engellersem ya da sessize alırsam anlarsa kırılır diye bunları yapamıyorum. Bu çıkartmalar telefonu doldurup, yavaşlatır mı? Silineb
Selamlar, WhatsApp'dan gönderilen çıkartmalar silinemiyor mu? Bir tanıdığım hiç tarzım olmayan çıkartmalar yolluyor arada bir. Ayıp olmasın diye bir şey diyemiyorum ve engellersem ya da sessize alırsam anlarsa kırılır diye bunları yapamıyorum. Bu çıkartmalar telefonu doldurup, yavaşlatır mı? Silinebiliyorsa yolu nedir?
0
rock n roll
(26.04.24)
whatsapp'da sticker nasil kaldirilir bilmem; ama ayip olmasin kafasini birakin. ilgimi cekmiyor gondermeyin diyin. sizin icin de miat olsun. hayat baskalarininin dusuncesizligini dert edecek kadar uzun degil.
0
dokunmakalbime
(26.04.24)
dokunmakalbime, o kadar haklısın ki. Senin gibi düşünüyorum ama çok eski yıllardan beri tanıdığımız birisi. O yüzden ben ilgimi çekmiyor atma diyemiyorum. Cevap vermiyorum anlasın diye ama anlamıyor. Arada bir atıyor ama attığında da abartılı atıyor.
0
🌸rock n roll
(26.04.24)
Sen göndermediysen yani karşı taraf gönderdiyse ve sen de klavyene eklemediysen sohbeti temizlersen silinir diye biliyorum. Ya da teker teker stickerları sil sohbetten.

Benim de halam saçma sapan Instagram videoları gönderiyodu WhatsAppten, hiçbirini izlemeyip yorum yapmadığım halde durmuyodu. Ben de halamı engelledim yani olur böyle şeyler eski tanıdık falan demeyin, engellemeseniz de en azından iş yerinde patron gördü geçen zor durumda kaldım vs gibi bi yalan uydurun atmasın bi daha :D
0
nundu
(26.04.24)
(14)

Muayene sırasında hemşirenin odada bulunması

bluewhale
Hemşirelere bir garezim yok ama, psikiyatri kliniğinde de özel bir durumu anlatırken hemşire olması bilemiyorum yani, en basit tabirle cahillik. Erkek hasta olarak bir çok hastanın rahatsiz olacağını düşünüyorum odanın içinde doktordan başka bir kişi olmasından.Ürolojiye henüz gitmedim ama orada da
Hemşirelere bir garezim yok ama, psikiyatri kliniğinde de özel bir durumu anlatırken hemşire olması bilemiyorum yani, en basit tabirle cahillik. Erkek hasta olarak bir çok hastanın rahatsiz olacağını düşünüyorum odanın içinde doktordan başka bir kişi olmasından.Ürolojiye henüz gitmedim ama orada da varsa şaşırmam. Siz ne düşünüyorsunuz ?
0
bluewhale
(25.04.24)
hasta beni taciz etti iftirasına karşı bi önem olarak yapıldığını okumuştum. muayenelerde normal karşılıyorum açıkçası.

psikiyatride olması biraz saçma olmuş ama yine aynı sebepten olabilir.
0
elorelia
(25.04.24)
doktor ile aynı şey bence.
0
duyurukullanıcısı
(25.04.24)
Haklisiniz. Zamaninda cok kavga ettim. "Doktor-hasta mahremiyeti" konsepti var kagit uzerinde. Guzel bir dille buna vurgu yapilirsa anlarlar saniyorum. Ben biraz sert anlattigim icin belki tartismislardi saniyorum. Yoksa doktor hasta mahremiyetini bilmiyor degiller.
0
WithWorth
(25.04.24)
Olması gereken bir durum. Spesifik olarak kaç kere "Hasta muayenesinde (özellikle kadın hastaysa) muayene odasında bir hemşire bulundurun" diye hocalar belirtti hatırlamıyorum bile. Hasta mahremiyeti olması ile odada hemşire olması birbiriyle çelişen durumlar değil, hemşire de hastaya bakım ile görevlendirilmiş biri, aynı mahremiyet onunla da var.

Bu olay hem hastayı rahatlatmak hem de doktorlara karşı gelebilecek taciz iddialarına karşı bir koruma. Psikoyatride de "Bana uygunsuz sorular sordu" diyebilecek pek çok kişi var. Hemşirenin olması bana tuhaf gelmedi
0
nundu
(25.04.24)
Psikiyatri servisinde terapi yapılmıyor, malum. Terapi odası değil yani orası. Hemşire de psikyatri hemşiresi oldugundan sorun değil gibi geldi bana. Sebebi yukarıda aciklanmks zaten.

Ayrıca devlet hastanesi ise psikologa gittiğinizde de yanında stajyerlerin olması çok muhtemel.
0
fraise
(25.04.24)
testis, alt bolge ultrasonuna girdim, radyolog(sonograf mi deniyor yoksa) da hemsire de kadindi.
NOT: y.disi
0
tantamount_to_equivalent
(25.04.24)
bilmiyorum niye ama tıp sektörüne inanılmaz bir düşkünlüğüm var. dışarıda beni kesseler utancımdan yapmayacağım şeyleri hastanede seve seve yapıyorum. siz de öyle olun bence. odadan çıktıktan 1 dakika sonra sizi kimse hatırlamayacak emin olun. tıbba güvenin :)
0
numlock
(25.04.24)
tibbi islerde ayip olmaz, benim kadin/erkek/marsli umrumda olmuyor.
0
cooperr
(25.04.24)
Nundu +1
Hasta mahremiyeti ile hemşirenin odada bulunması çelişen durumlar değil

Ortalık taciz iftirasında bulunan hastalarla dolu, birkaç ay ince Muğla'da bir çocuk doktoru bu sebeple kısa bir süre hapse girdi hatta
0
mey17
(25.04.24)
"Hemşirelerin Hasta Mahremiyetini Gözetme Durumlarının İncelenmesi"
"Namlı (2012)’nın mahremiyet ihlallerine ilişkin yaptığı çalışmada, katılımcıların %63’ü kendinin, %73’ü başkalarının mahremiyet hakkının korunmadığını ve %80’i mahremiyetleri ihlal edildiğinde haklarını arayamadıklarını belirtmiştir [14]."

dergipark.org.tr

Başka çalışmalar da var, çıkıyor.
0
WithWorth
(25.04.24)
taciz olaylarinin, iddialarinin önüne gecmek icin asil üroloji, jinekolojide olmasi lazim bence.
tr'deki ve su an almanya'daki jinekologum ikisi de erkek. tr'de hep hemsire beklerdi, almanya'da öyle degil ama doktorla bas basasin.

psikiyatri bana da gereksiz geldi. doktorla konusabilirsin aslinda bu durumu.
0
robert bosch
(25.04.24)
12 senedir devlette psikiyatri doktoru goruyorum sadece bir defa yaninda baska birisi vardi oda egitim goren biri oldugu belliydi
0
Zetnikov
(26.04.24)
Bu yuzden trip atmadim
0
Zetnikov
(26.04.24)
hemşireden rahatsız olmam. iğne vursun diye götümü açtığım profesyonel birisinden niçin rahatsız olayım? doktordan hiç bir farkı yok benim için. doktora yardımcı olmak için orada bulunuyor sonuçta.
ürolojiye gidiyorum ve kadın hemşire de oluyor ve rahatsız olmuyorum.
ancak geçenlerde bir doktor ziyaretinin orta yerinde odaya başka bir doktor girdi. benim doktor ona hocam hoşgeldiniz dedi, diğer doktor da geçti doktorun arkasında bir şeyler ile uğraşmaya başladı. benim işimin bitmesini bekler gibiydi. bu beni rahatsız etti mesela. ki tam o sırada doktora özel bir şey soracaktım. doktora yardım etmek için orada olan bir hemşire olsa rahatsız olmazdım ama alakasız başka bir doktor sırf muhabbet etmek için dan diye odaya girdi. ilgilenmiyor gibi davrandı ama tam da özel bir şey soracağım sırada oldugu için rahatsız ediciydi.
0
abelardo
(26.04.24)
(9)

Aşırı zenginler hangi ürünleri kullanıyor?

michael_knight
Jeff Bezos, Ali Koç kadar varlıklı zenginlerden bahsediyorum, hangi günlük ürünleri kullanıyorlar?Diş macunu Colgate, el sabunu Dove değil herhalde Ali Koç'un.Bizim asla adını duymadığımız çok özel markalar var mı bu insanlar için yoksa Macro Center'da satılan en iyi ürün neyse onu mu kullanıyorlar?
Jeff Bezos, Ali Koç kadar varlıklı zenginlerden bahsediyorum, hangi günlük ürünleri kullanıyorlar?
Diş macunu Colgate, el sabunu Dove değil herhalde Ali Koç'un.

Bizim asla adını duymadığımız çok özel markalar var mı bu insanlar için yoksa Macro Center'da satılan en iyi ürün neyse onu mu kullanıyorlar?

Diş macunu, tuvalet kağıdı, sabun, gazoz, parfüm, şampuan, deodorant ve bunun gibi aklıma gelmeyen ürünler.
0
michael_knight
(24.04.24)
gizemli urunler kullandıklarını sanmıyorum. ya marketteki ürünlerden yada channel, gucci gibi pahalı ama bilinen şeyleri kullanıyorlardır. zira bu ürünleri aramak, keşfetmek ciddi emek ve zaman gerektirir. dünya kadar işlerinin arasında bunları araştıracaklarını sanmıyorum.
0
buenosdias
(24.04.24)
www.vice.com

bunu ornek olarak verdim, bu tarz bir suru baska butik, luks urun/marka var. adini bile duymadigimiz daha da luks urunler elbette ki vardir. colgate de kullanan zengin vardir illa ki ama cogunlugu luks marka kullaniyordur diye dusunuyorum. bu urunleri aramak, kesfetmek icin ciddi zaman harcamalik bir durum yok cunku sadece zenginleri hedef alan pazarlamacilar var onlara ulasan.
0
hot potato
(24.04.24)
Ozel kozmetikciler var kisiye gore urun uretiyor
0
duyurukullanıcısı
(24.04.24)
foucauldian
(25.04.24)
Bill gates casio saat kullanıp mcdonals'tan yiyor.
0
ferenc
(25.04.24)
yani bezos kadar olmasa da çok çok zengin genç ve yaşlı sanayici tanıdıklarım var. normal senin benim kullandığımız ürünleri kullanıyorlar. sadece şimdi sen sorunca fark ettiğim parfüm konusunda daha farklı şeyler kullanıyorlar. ama öyle binlerce dolarlık parfümler değil, bulmuş kendine yakışan kokuyu sadece onu kullanıyor. hepsinin yadigarlık lüks saatleri var ama günlük yaşamda takmazlar pek.
0
numlock
(25.04.24)
Birbirlerinden görerek markalar yayılıyor zaman harcamaya gerek yokx
Ali Koç’u bilemem de Rebul’un sıvı sabunu 700 lira mesela. Vakti zamanında bir çevrede iken sabun kolonya oda için koku çubukları vs hep aynı kokudan kullanırdım. Benim evdeki sabun Rebul ise onların bizim hiç bilmediğimiz markalardan seçimleri olabilir veya Dove alıp geçebilirler tabii hepsi aynı halt diye :)
0
cilekli pasta
(25.04.24)
Aşırı zenginleri, dünya ile bağlarını koparmış, günde 20 saat çalışan uhrevi kişiler gibi görenler var. Ben de birkaç yıl önce aynı şeyi cep telefonu olarak merak edip sormuştum yani dünyadaki milyarderler, bizim beyaz yakalının borç harçla aldığı son model akıllı telefonlarla aynı şeyi mi kullanıyor diye; o zaman da yok zenginler çok takmıyor, tuşlu telefon kullanıyorlar vs diyen vardı. Yani böyle takılan zenginler de vardır da gösteriş hastası petrol zenginleri falan da var bu dünyada. Bence kesin altın kaplama klozet tadında gereksiz lüks tüketim günlük eşyaları vardır.

Bi ara ekşide Beymen'deki metal bir kürdanla ilgili başlık açılmıştı, tek kürdan bilmem kaç liraydı. Yani onun gibi şov amaçlı eşyalar vardır zenginlerde, hepsi tibet keşişi gibi maddi yüklerden arınmış sadece çalışarak yaşamıyor sonuçta :)
0
nundu
(25.04.24)
Ben Ali Koç ile aynı tuvalet kağıdını kullandığıma inanmıyorum. (Selpak)
0
🌸michael_knight
(25.04.24)
(7)

Instagram Story’lerinizde Neler Var?

mor oje
Hadi gün ortası biraz muhabbet edelim, kafa dağıtalım! Sorum basit;1-ne sıklıkla story koyuyorsunuz?2-storylerinizde neler oluyor?3-hangi storyler daha çok ilginizi çekiyor?Ben başlıyorum o zaman;1-haftada 1-22-kedim, doğa biraz, arkadaşlar, rakı bazen, konserdeysem kısa video, ordan burdan repost (
Hadi gün ortası biraz muhabbet edelim, kafa dağıtalım! Sorum basit;

1-ne sıklıkla story koyuyorsunuz?
2-storylerinizde neler oluyor?
3-hangi storyler daha çok ilginizi çekiyor?

Ben başlıyorum o zaman;

1-haftada 1-2
2-kedim, doğa biraz, arkadaşlar, rakı bazen, konserdeysem kısa video, ordan burdan repost (önemli haber, caps filan)
3-benimkiler gibi storyler. Ama sürekli kendini koyan tiplere ifrit oluyorum. Ikea katalogu gibi sürekli kendini koymanın mantığını anlamıyorum
0
mor oje
(24.04.24)
Genelde kendimi koyarım haftada 1 story. ilgimi çekengenelde kişinin özeli değil daha resmi storyler
İfrit olduğum yeme içme araba storyleri, haber caps atanları da sessize alıyorum
0
olaylar olaylar
(24.04.24)
1 - çok değişiyor. bazen 2 hafta hiçbir şey, bazen her gün. biraz gündeme göre.

2 - doğa fotoğrafları, gezi fotoğrafları, gündem ile ilgili haberler, caps'ler, karikatürler, bazı ilginç haberlere kendi yorumumu ekleyebiliyorum. konserlerden kısa videolar, kırk yılda bir değişik bir içki içiyorsam o. yemek koymam, koymam için çok ilginç bir şey olması lazım. bir de yol (araba değil, sadece yolun kendisi) videosu koymayı da izlemeyi de seviyorum ama genelde itici bulunduğu için koymamaya çalışıyorum.

3 - benimkiler gibi olanlar. ilginç bilgiler, haberler. sürekli selfie koyanları veya sürekli kocası, arkadaşı vb. ile fotoğraf koyup başka hiçbir şey koymayanları, sıradan yemek fotosu koyanları sessiz'e alıyorum. doğa, gezi fotoğrafları ve yol videolarına tekrar tekrar bakıyorum.
0
la lykia
(24.04.24)
1- hergün koymuyorum. haftalık 1 ile 10 arası olabiliyor.
2- iş, yolculuk, kedi, araba, spor.
3- benimki gibi olanlar. bir de bazen komik reelsler.
0
false pretension
(24.04.24)
1- Son iki yılda 10 tane atmamışımdır. Öncesinde bir tık daha sık atıyordum belki
2- Arkadaşlarla buluşmalarda çekilen toplu fotoğraflara beni etiketlediklerinde onları koyuyorum bazen, onun dışında çok nadir 23 nisan gibi resmi bayramlarla ilgili bir kutlama.
3- Ben takip ettiğim herkesin her storysine bakıyorum gün içinde. En gıcık olduğumla ilgili bir kıstas düşünmemiştim hiç şu ana kadar ama uzun video koyanlara sinir oluyorum çünkü storylerde ileri geri git olmadığı için bir kısmını kaçırınca baştan dinlemekle uğraşıyorum. Bi de dediğim gibi takıntılıyım tüm storyleri izliyorum günde bi kez girip :d Haber ya da komik(!) paylaşımların repost edilmesi de çok hoşuma gitmiyor, biraz anne/baba işi gibi o ya, gençlere (kendi yaş grubum yani 40 yaş altı diyelim) yakıştıramıyorum.

Sevdiğim tarz storyleri de düşünmedim ama insanların kendileriyle ilgili kısa va öz storyleri daha keyifli. Uzaktaki bir arkadaşın hayatına anlık dahil olma hissi güzel. İnsanlar bunu kendilerini promote etmek için kullanıyor farkındayım ama ben yine de seviyorum story işini
0
nundu
(24.04.24)
1-2)tatilde günlük 4-5 story.
normalde degisik bir sey gördüysem belki o.
haftasonu kahve pasta yemeye ciktiysam onu paylasirim.
arkadaslarim beni koyduysa onu kesin repost.
arkadaslarimla olan fotomu da koyuyorum. mesela gecen gün lunaparka gittik, onu koydum cünkü degisik bir olay.

bazen siyasi olaylar siyasetcilere atar/laf sokma ya da onla ilgili komik seyler.
yoksa görüp kendi cektigim degisik bir sey de olabilir.

3) yakin arkadaslariminki ya da takip ettigim ünlüler/influencerlar. ayiptir söylemesi benim storyime 200-300 kisi falan bakiyor. benim baktigim profil sayisi ünlüler dahil 20 falandir.
ben seviyorum ya insanlarin kendini koymasini da.
0
robert bosch
(24.04.24)
şehir şehir ülke ülke geziler ve arada gitar çalıp söylüyorum onlar var.
0
ananiyimioguz
(24.04.24)
1. Bazen bir iki ay koymadığım oluyor. Ayda max 3 tanedir ama.
2. Kendimi tek atmam, arkadaşlarımla atarım, üniversite topluluğunun duyuru ve etkinlik sonrası fotolarımızı atarım, eskiden çektiğim güzel fotoğrafları atardım iki yıldır falan atmadım.
3. Esprili şeyler ilgimi çekiyor genelde, tanıdıklar buluştuysa onlara kalp atarım.
0
black holes in the sky
(24.04.24)
(2)

linkler niye uygulamada açılıyor?

kibritsuyu
telefonumda ekşi sözlük uygulaması yüklü. ama ben ekşi sözlük'ü chrome üzerinden açıp kullanmayı tercih ediyorum, uygulamaya çok fazla ısınamadım. ama silmek de istemiyorum.ekşi duyuru'da verilen sözlük linkleri olsun, ekşi duyuru'ya login olmak için tıkladığımız "ekşi sözlük kullanıcısı iseniz bası
telefonumda ekşi sözlük uygulaması yüklü. ama ben ekşi sözlük'ü chrome üzerinden açıp kullanmayı tercih ediyorum, uygulamaya çok fazla ısınamadım. ama silmek de istemiyorum.

ekşi duyuru'da verilen sözlük linkleri olsun, ekşi duyuru'ya login olmak için tıkladığımız "ekşi sözlük kullanıcısı iseniz basın" butonu olsun, sözlükte girilen entry'lerde paylaşılan görsel linkleri olsun, hangisine tıklarsam tıklayayım, chrome'da açılmak yerine ekşi sözlük uygulamasında açılıyor. daha doğrusu açılamıyor. çünkü login olmak isteyince sub-etha sayfasının açılması lazım, ama uygulamada sub-etha yok. entry'deki görsel linkine tıklıyorum, chrome'da yeni sekme açacağına uygulamayı açıyor. basılı tutup "yeni sekmede aç" demem gerekiyor.

yav açma işte uygulamayı. hiç uygulama yokmuş gibi neye tıklarsam tıklayayım chrome'da açılsın. olmuyor mu öyle?

uygulamayı kaldırmak dışında çözümü var mı?

edit: android
0
kibritsuyu
(22.04.24)
Android mi ios mu?

Androidde uygulama ayarladında şu linklerde uygulama açılsın gibi bir ayar oluyor, linkleri kaldırırsanız çözülür gibi
0
nundu
(22.04.24)
Benim browserdaki cozumum su:

Linke basmak yerine linke uzun basip 'yan sekmede aç' diyorum. Boylece fotolar vs yine o browserda açilmis oluyor.
0
Yourcousinmarvinberry
(23.04.24)
(7)

Köpek için gps

avatar is back
Kaybolma kaçırılma durumlarına karşı önlem olarak gps ile takip etmek istiyoruz. Çözümler nelerdir? İlk akla gelen gps’li tasmalar. Önerir misiniz? Bir de deriye vücuda falan var mı gps vs? (Bu kısmı hiç bilmiyorum öyle akla geldiğinden mütevellit sordum)
Kaybolma kaçırılma durumlarına karşı önlem olarak gps ile takip etmek istiyoruz. Çözümler nelerdir? İlk akla gelen gps’li tasmalar. Önerir misiniz? Bir de deriye vücuda falan var mı gps vs? (Bu kısmı hiç bilmiyorum öyle akla geldiğinden mütevellit sordum)
0
avatar is back
(22.04.24)
GPS mutlaka pil gerektirir. Bu yüzden 2-3 günde bir şarj etmeniz şart. Benim bulduğum, kullandığım ve memnun kaldığım tek ürün Alcatel Move Tracker oldu. Türkiye'de Alcatel Bag Tracker ismiyle cihazı ve Dog Collar kılıf olarak tasmaya takılması için olan deri zımbırtıyı satıyorlar.

Ben çok memnun kaldım (yıllardır). Pili en az 2-3 gün gidiyor. Yani köpek kaybolsa bile ertesi gün arayabilirsiniz. Harita üzerinde yerini de cep telefonunuzdan takip edebiliyorsunuz.

Kötü tarafı: Köpeği değil, ama cihazı çalabilirler. Tasmayı çıkarmaları yeterli olur. Benim için köpeğin maddi değeri değil, kendisi önemli. Bu yüzden kullandım ve çok memnun kaldım.
l
0
alfired
(22.04.24)
onun yerine apple airtag daha mantıklı o zaman. 1 yıl giden şarj + yarısından daha ucuza. neyi kaçırıyorum?
0
🌸avatar is back
(22.04.24)
airtag gps değil, etrafta iphone varsa onun lokasyonunu kullanıyor. Uydudan almıyor yani veriyi.
0
nundu
(22.04.24)
@nundu, yine de çözüm olabilir o zaman. kaybolma yeri dağ başı değil de, şehir içi veya kaçırılma durumuna karşı önlem. her iki durumda da yakınlarda bir apple ile temasa geçerek sinyal göndereceğini ve yerini tespit edeceğimizi düşündük. bu şekilde bakınca mantıksız değil gibi duruyor. ev köpeği değil de, bir kaç kulübe köpeği var. evde olsa zaten işler değişirdi, kaçırılma riskleri var, yıllar önce köpeklerden bir tanesi kaçırıldı mesela. köpeğin anlık gps takibine ihtiyacımız yok, bulamadığımızda bir kaç gün içinde fark edildiğinde sinyal ile son yeri, nerede olduğunu görebilelim yeter mantığındayız
0
🌸avatar is back
(22.04.24)
Köpeği çalan insan tasmasında bir cihaz olduğunu farkettiği anda tasmayı çıkarır.. Kötü niyetli insana karşı işe yarayacak bir yöntem değil bence hem de hem pahalı (cihaz fiyatı dışında aylık ödemesi var) hem fazla büyük hem de suya karşı dayanıklı olmayabilir. (su dayanıklılığını bilmiyorum)

Evde yaşayan ve birkaç haftada bir orman gezisine gittiğimiz köpeğim için AirTag kullanıyorum. Onu bir buzdolabı poşetine koyup ağzını sıkıca bağladım sonra güçlü bir bantla tasmasına bağladım. Su geçirmiyor, kopması imkansız (tasmasını koparma huyu olan bir köpek koparabilir)

Kötü niyetli insana çözüm olacak bir şey bence yok.
Pek detaylıca düşünmedim ama belki köpeğin karnına (veya tüysüz bir yerine) cep telefonu numaranızı dövme yaptırmak işe yarayabilir.
0
michael_knight
(22.04.24)
Airtag kullanırsanız kesin yerini bulamazsınız. Mesela Airtag olursa, köpek Beşitaştadır. Ama GPS detekli bir cihaz olursa, nokta atışlı yerini görürsünüz, mesela Beşitaş'taki heykelin 1m sağında gibi.
0
alfired
(22.04.24)
@alfired daha önce AirTag kullanmadınız sanırım.
"Beşiktaş" kadar genel bir bölge vermiyor. En son AirTag ile iletişim kuran iPhone'un tam konumunu veriyor.
Sizin verdiğiniz örnekte AirTag heykelin 1-2 metre yakınından sinyal verecektir çünkü heykelin etrafında çok iPhone var.

Belgrad ormanında olsaydı ormanda en son yanından geçen iPhone neredeyse oradan sinyal verecekti.
GPS kadar mükemmel çalışmıyor, sinyalin geç geldiği zamanlar da oluyor ama gösterdiği konum düşündüğünüz kadar geniş değil.
0
michael_knight
(22.04.24)
(3)

kan grubu karti

aydonno
slm. uc sene once turkiyede bi hastaneden aldigim bi kan grubu kartim var. su an almanyada yasiyorum cu karti da cuzdanimda kimlik.koyulan gorunur yere koyuyorum. neden cunku kaza gecirip hastaneye kaldirilirsam kan grubumu tespit etmekle vakit kaybetmesinler ben de o arada kan kaybindan olmiyim. am
slm. uc sene once turkiyede bi hastaneden aldigim bi kan grubu kartim var. su an almanyada yasiyorum cu karti da cuzdanimda kimlik.koyulan gorunur yere koyuyorum. neden cunku kaza gecirip hastaneye kaldirilirsam kan grubumu tespit etmekle vakit kaybetmesinler ben de o arada kan kaybindan olmiyim. ama sanirim karta guvenip kan vermezler burda. o yuzden artik tasimiyim bence. trde olsa tasirdim ama orda guvenebilirlerdi. siz ne dersiniz. safe hisettiriyor bu kart sanirim bana yoksa almanyada asla hee kan grubu bu muymus ok verin o zaman demezler cunku ya yanlissa.

yanlis kan grubu verilirse nolur?
0
aydonno
(21.04.24)
cok gereksiz. telefonunuz iPhone'sa orada saglik bilgilerinizde yazin.
ehliyette yazar, ehliyet yoksa kimlige yazdirin.

kan grubuna bakmak 1 dakikalik is. Almanya'da kan grubunuza bakmadan kan vereceklerini veya isteyeceklerini sanmam.
0
supergirl
(21.04.24)
hiçbir yerde cüzdanındaki karta falan bakılmaz kan vermek için. kan grubunu belirlemek dünyanın en kolay şeylerinden biri zaten. ihtiyaç anında direkt bakılır.
0
kanatlı kontun müşfik öpücüğü
(21.04.24)
Cüzdanında kan grubu kartı var mıdır bi bakalım diyene kadar üç defa kan grubu kontrolü yapılır çok basit bir işlem. Türkiye'de de kimse bakmaz o karta. Motorcular bi ara motora sticker yapıştırıyodu kan gruplarını, o da gereksiz. Yani "Kan grubum ne öğrenene kadar zaman kaybetmesinler" denecek bir durum yok çünkü aşırı basit bir işlem kontrol etmek ve alnına dövme de yaptırsan hiçbir doktor bi kez daha kontrol edelim demeden kan vermez
0
nundu
(21.04.24)
(3)

Android - Bildirim kaydedilicelere ne oldu?

ananiyimioguz
Denediklerimin hiç biri sağlıklı çalışmıyor. Normalde app bazlı history tutardı ben de silinen mesajları veya yanlışlıkla beğenenleri falan görürdüm.Yeni bir android update ile güvenlik açığı diye kapatıldı mı ne oldu bilen var mı?Aslında tüm gerekli izinleri de veriyordum halbuki. tabi her bildirim
Denediklerimin hiç biri sağlıklı çalışmıyor. Normalde app bazlı history tutardı ben de silinen mesajları veya yanlışlıkla beğenenleri falan görürdüm.

Yeni bir android update ile güvenlik açığı diye kapatıldı mı ne oldu bilen var mı?

Aslında tüm gerekli izinleri de veriyordum halbuki. tabi her bildirimi okuması ne kadar güvenli orası tartışılır ama yine de ben seviyordum.

Çalışan bir yöntem bileniniz var mı?
0
ananiyimioguz
(20.04.24)
Bildirim geçmişi var ayarlarda telefonun kendisinin. Çok geçmişe kadar kaydediyor mu bilmiyorum ama gün içinde gelen bildirimleri oradan kontrol edebiliyosun.
0
nundu
(21.04.24)
aa öyle bişey gelmiş onla mı çakışıyor acaba. o kısa ama son birkaç tane gösteriyor
0
🌸ananiyimioguz
(21.04.24)
Samsung için Good Lock diye bir uygulama var. Bir şekilde ya Samsung'un bizzat kendi geliştirdiği ya da desteklediği bir uygulamaydı bu detaylarını hatırlamıyorum şu an. Galaxy Store'dan indiriyorsunuz.

Microsoft Powertoys mantığında çalışıyor. Uygulamanın 2 bölümü var bir kısmı NovaLauncher gibi tema uygulamalarında yaptığınız şeyleri yapmak için, diğer kısmı da daha çok powertoys mantığıyla çalışan bildirim geçmişi, titreme geçmişi, geliştirilmiş ekran görüntüsü alma, dokunmatik özelliklerini geliştirme, özel çoklu dokunma, kamera asistanı gibi şeyler için.

Sizin aradığınız şey bu uygulamadaki NotiStar özelliği. Belirlediğiniz aralığa göre 1 yıla kadar bildirim geçmişini tutuyor. Uygulamalara göre eleme, ekleme ve gruplandırma falan yapabiliyorsunuz.

youtu.be
0
akhenaten
(21.04.24)
(7)

sözlük bu yavaşlatma işini bilerek mi yapıyor

anon1m
Uygulamayı indirmeyi öneriyor ya sürekli?
Uygulamayı indirmeyi öneriyor ya sürekli?
0
anon1m
(19.04.24)
Açılışta şu anda cloudflare devreye giriyor sanırım. Muhtemelen sözlüğe ddos saldırısı yapılıyordur veya çok ziyaretçi geldiği için aşırı yüklenme vardır. İhtimaller bunlardır diye düşünüyorum, bilerek niye yavaşlatsınlar? :)
0
hayirsiz
(20.04.24)
Pc'de bu yavaşlama olayına denk gelmedim bugün, sadece mobilde tarayıcıdan açınca gördüm. Pc'de de varsa bilemiyorum ama sadece mobildeyse bence de uygulamayı indirtmek için yapıyorlar.
0
nundu
(20.04.24)
PC'de de yavaşlama var. Bence ddos saldırısı oldu. Çünkü gündemde öyle çok önemli bir başlık yoktu ve çok fazla ziyaretçi gelmesi için bir sebep yok.
0
marsli gocmen
(20.04.24)
Tam da bugün bununla ilgili soru soracaktim ki sen önce davranmissin.

Kesinlikle kasitli yapiliyor çünkü mobil browser'da zirt pirt çikan videolu reklamlar yok o yüzden mobile geçirtmeye çalisiyorlar akillari sira. Sark kurnazlari.
0
Yourcousinmarvinberry
(20.04.24)
hayatınızda bir defa bir şeye destek olun, bir faydanız olsun ya reklam istemiyor musun çok komik bir paraya 1 sene görmüyorsun reklam zaten. çorbaya düşen sineği çıkarıp çorbayı içmeye devam etmeniz yetmiyormuş gibi sineğe bulaşan çorba damlalarınıda hüpletmeyin. gerçekten kendinizi bir bireymiş gibi hissedeceksiniz, güzel bir duygu faydalı olabilmek.
0
dakota sequoyah
(20.04.24)
@dakota

Ekşi reklamsız üyeliğim var ama mobilde tarayıcıda kullanmayı, uygulamaya göre daha çok seviyorum. Geçen bununla ilgili duyuru da açtım hatta. O yüzden tepki verebilirim diye düşünüyorum
0
nundu
(20.04.24)
Bana da öyle geliyor. Uygulamaya gitmemizi istedikleri belli.
@dakota; neye faydamiz olsun anlamadim? Ekşi sözlük mü bir şey sunuyor yoksa içindeki kişiler mi?
Sanirsin çağdaş yaşamı destekleme derneği konuşuyoruz burada. Kız arkadaşını çaylak listelerinde öne geçiren adamlara faydamız olsun evet.
Faydaniz olacaksa wikipedia'ya olsun. Milletin ana avrat birbirine küfür etmekten başka bir şey yapmadığı yere değil.
0
logisticsmanager
(20.04.24)
(8)

Siz Olsanız Hangi Saati Alırdınız? (Casio Retro Serisi)

halitkin
Ya bu: https://shopcasio.ersasaat.com.tr/casio-standart-a100wegg-1a2df-kol-saati-d2Ya da bu: https://shopcasio.ersasaat.com.tr/casio-standart-a100wegg-1adf-kol-saati-d2Gönlüm bir tık ilkinden yana ancak ikincisinin kontrastlı kadranı hoşuma gitti. Siz hangisini tercih ederdiniz? Bir de bunlar resin
Ya bu: shopcasio.ersasaat.com.tr

Ya da bu: shopcasio.ersasaat.com.tr

Gönlüm bir tık ilkinden yana ancak ikincisinin kontrastlı kadranı hoşuma gitti. Siz hangisini tercih ederdiniz? Bir de bunlar resin şeklinde bir kaplamayla geldiği için çizilmeye ve boya atmasına müsait diye biliyorum, uzun ömürlü olması için bir öneriniz olur mu?
0
halitkin
(19.04.24)
alttaki.
0
vss
(19.04.24)
Tarzınıza bağlı. Ikincisi daha spor. Birincisi daha casual resmi.
0
prole
(19.04.24)
ilki
0
co2s2
(19.04.24)
robert bosch
(19.04.24)
numero 2.
0
cooperr
(19.04.24)
İkincisi tüplü televizyon kumandası gibi durmuş. Üstteki.
0
nawar
(19.04.24)
Casio aşığı biri olarak ikisi de çok hoş ama 1 demek istiyorum.
0
Amaranta ursula
(19.04.24)
İkincisini beğendim baya. İlk daha klasik tabii o da güzel de alttaki diyorum ben
0
nundu
(20.04.24)
(8)

Başkası adına utanmak?

Piukh
Dün tek kişilik bir tiyatro oyununa gittik, ilk kısımları biraz garipti ve ''umarım beğenilir ya'' gibi bir kaygı hissetmeye başladım. Bu arada sorun doğrudan benimle ya da gittiğim kişilerle alakalı değil. O kadar kişi gelmişiz herkes bön bön bakıyor, oyuncu rezil olacakmış gibi geliyor ve bu beni
Dün tek kişilik bir tiyatro oyununa gittik, ilk kısımları biraz garipti ve ''umarım beğenilir ya'' gibi bir kaygı hissetmeye başladım. Bu arada sorun doğrudan benimle ya da gittiğim kişilerle alakalı değil. O kadar kişi gelmişiz herkes bön bön bakıyor, oyuncu rezil olacakmış gibi geliyor ve bu beni rahatsız ediyor.

Halbuki burada bir sıkıntı yok, rezil de olunur vezir de. Mevzu benim rezillik hassasiyetim ile alakalı sanırım. Bu size de oluyor mu? Herkeste bir ölçüde var mı yoksa şahsi bir yamukluk mu merak ediyorum.
0
Piukh
(19.04.24)
İnanılmaz var. Sokak röportajı bile izleyemem ben ordaki kişiler adına utanmaktan. Ya da böyle komik video diye geçen videolarda da hep rahatsız olurum.

Ayrıca yıllar önce burda sorup kısmen hak görüp kısmen linç edildiğim bir konu vardı. Ben tiyatro izlerken bu hissi oyun ve oyuncu ne kadar iyi olursa olsun hissediyorum. Arkadaşlarımla çok iyi oyuncuların oyunlarına da gittim ama hep "Koskoca adam şurda 10 metre önümüzde alanen rol yapıyor, ne kadar saçma" hissinden kurtulamadım. O yüzden de tiyatroyu sevemedim yani bu şekilde kabullendim kendimi. Hele kötü tiyatrolarda zaten ben yerin dibine girmek istiyorum aşırı kötü hissediyorum.

Yüksek empati duygusuyla ilişkilendiriliyordu bu başkası adına çok utanma hissi ama bilemiyorum yani bazılarında çok oluyor bazılarında neredeyse hiç olmuyor. Bana gülerek komik sokak röportajı videoları atan bi arkadaşa sormuştum rahatsız olmuyo musun bu insanların kendilerini rezil etmelerini izlerken diye de yooo niye olayım demişti :(
0
nundu
(19.04.24)
Sempatiye düşmek deniyor buna. Mevcudiyetin oyunda değil de kendine olmadığı için gerçekleşiyor. Kendi utançların ile karşılaştırma yapıyorsun büyük ihtimalle. Tahminen genel olarak utanç hisseden ve farkında olmayan birisin.
0
hasmetizm 2046
(19.04.24)
Not. Empati ile sempati çok karışır birbirine. Empati tam olarak mevcudiyet ile var olma, dikkat verme, konsantre olma halidir. Sempati odağın kendi içimize kaydığı, karşı tarafın duygularını ve bu duyguların sorumluluğunu üstlendiğimiz durumdur.
0
hasmetizm 2046
(19.04.24)
isilmek
eksisozluk.com

uzun zamandir bana olmuyor sanirim hatirlayamadim.
0
robert bosch
(19.04.24)
cringe bunu deniyor işte. benzeri bi duygu. bende de oluyor.bi kere bi açık hava tiyatrosuna gitmiştim 5-10 kişi izliyordu sadece. üzülmüştüm oynayanlar adına.
0
jelly bear
(19.04.24)
aaa evet bende de sıklıkla oluyor bu duygu durumu.
öyle şeylere denk gelmemeyi tercih ediyorum hatta. fazla empati yeteneğimizden bence. ya da başka bir problemimiz var :( psikologlar göreve!
0
Kediyi üzdün
(19.04.24)
Gecen wow'layan bi milyoner yarismacisi vardi. Varmis, internetten gorup izledim. Her zamanki gibi utana sikila hic gulemeden izledim :)
Sadece tv sovlari da degil, ofiste toplantida sacma sapan konusan kisiler adina da acayip utaniyorum sanki konusan benmisim gibi hem de. Ben daha ust seviyeyim galiba bu rahatsizlikta : D
0
Kittie
(19.04.24)
@nundu'nun ilk paragrafı +1
Başkası adına utanma hissi yüzünden reality show, müge anlı falan izleyemiyorum ben de.
0
kobuzchu kiz
(19.04.24)
(12)

Ne Sıklıkta Kıyafet Alışverişi Yapıyorsunuz?

rock n roll
Bir de sadece ihtiyaç halinde mi kıyafet alıyorsunuz yoksa sadece beğendiğiniz için de aldığınız oluyor mu?
Bir de sadece ihtiyaç halinde mi kıyafet alıyorsunuz yoksa sadece beğendiğiniz için de aldığınız oluyor mu?
0
rock n roll
(18.04.24)
Giymiyeceğim bir kıyafeti almam. Aldığım yeni bir kıyafeti de ilk fırsatta giyerim hiç öyle bekletemem. Geçen anabilim dalı başkanı hocamızla konuşuyodum, ceketiniz güzelmiş hocam dedim, 5 sene önce almıştım etiketini sabah giyerken kestim dedi. Kendisi de her gün ceket giyen bir kadın yani fırsat olmamıştır durumu da değil. Bana çok değişik geliyor almak için kıyafet almak ve yıllarca giymemek.

Yani ihtiyacım yokken beğendiğim bi tişört vs olursa da alırım ama zaten muhtemelen benim kıyafet sayım ortalama bir insana göre azdır o yüzden arada kaynamıyor aldığım kıyafetler

Sıklığıyla ilgili yorum yapamam çünkü haftada 4-5 parça aldığım da oluyor aylarca alamadığım da, çok değişken
0
nundu
(18.04.24)
bir sebepten ihtiyaç doğduğunda alıyorum.

- iş yeri/düğün/okul vbg. konularda kıyafet yönetmeliği
- kilo değişiklikleri
- kıyafetlerin eskiyip renklerinin solması
- kıyafetlerin eskiyip hasarlı hale gelmesi

kıyafet alışverişi yaparken midem bulanıyor. Aşırı sıkıcı bir süreç. Keşke tek tip şu uzay zamanı kıyafetlerine geçsek.
0
nawar
(18.04.24)
Nadiren begendigim icin aliyorum. Aldiklarim hep ihtiyac. Ihtiyac derken mont falan gibiler cogunlukta ama mesela bi yere gidicem o ortam icin giysiyi de ihtiyac kategorisine sokuyorum. Ama hep bir amaca yonelik oluyor alisverislerim. Zengin degilim ama kaliteli urunler alirim hep. Uzun zaman giyerim aldiklarimi da o yuzden oyle pek sik alisveris yapmiyorum. Bu yil mont aldim mesela ama en son 5 yil once almistim bi mont.
0
Kittie
(18.04.24)
sadece ihtiyac halinde. begenmek icin bakmak lazim. bakmiyorum bile. cok az para harciyorum üste basa.
0
robert bosch
(18.04.24)
her fırsatta sevdiğim markaları hızlıca gezer yeni ne varmış bakarım. online olarak da beğendiğim kıyafetleri alır, evde dener, olmazsa iade ederim.

her sene en az 4-5 takım elbise alıyorum. 20'den fazla gömlek alıyorum. 3-4 kot, 10-15 tişört. 5-10 ayakkabı.

her zaman jilet gibiyimdir. spor yaptığım için kıyafetler üzerimde iyi duruyor.
0
gabe h coud
(19.04.24)
ihtiyacım olursa alırım. dolapta daha yeni alınmış, az kullanılmış giysiler varken sırf beğendim diye almam.
3 tane kot varsa ancak bir şey olursa,aşınırsa falan yenisini alırım. mümkün oldukça gider aynısından alırım.
veya çok çok indirimli bulursam yedek olarak alır saklarım.

öyle çok beğendiğim-hoşuma giden bir şey görürsem mağazada görüp doğrudan hiç bir zaman almam. dener, bedenine bakar, internetten araştırırım. bir indirim veya kupon bulursam anca öyle alırım.
0
my fault
(19.04.24)
nawar +1
0
hrskrs
(19.04.24)
Elbise sevdiğim için görüp beğendikçe alırım. Kot,kazak vs ihtiyaç olunca alıyorum.
0
asteriks
(19.04.24)
beğenmek için önce bakmak araştırmak gerekiyor. ölümüne ihtiyacım yoksa kıyafet almam. sevmiyorum alışveriş yapmakla uğraşmakla.
0
co2s2
(19.04.24)
ben sık alırım. beyaz tişörtün, gömleğin fazlası olmaz. giyiyorum da.
0
oyokbuyoknevar
(19.04.24)
devamlı kilo verip durduğum için bu ara sık sık alma ihtiyacım oluyor ama normalde kendime kıyafette pek alışveriş yapmam, bayağı keskin kurallarım var giyimde. çantaya, ayakkabıya vs. para harcarım. beğendiğim bir şey çıkarsa da parayı düşünmem alırım, çok bir şey bulamıyorum çünkü tasarım olarak hoşuma giden ve kumaşı ve dikişi kaliteli olan şeyler.
0
deartheodosia
(19.04.24)
is ve disarisi icin bluz, elbise adl, ipekyol, mavi her sezon bakarim, cok begendigimi alirim, indirim beklerim.

dusununce pantolon mesela pandemiden beri almadim, tisort vs lazim oldukca aliyormusum.
0
durgunfoton
(20.04.24)
(15)

Doğum günü ritüelleriniz var mı?

fraise
Ben büyük partiler vs yapıp doğum günü kutlamam fakat doğum günüm gelince yine fark ettim ki küçük ritüellerim varmış, her sene bunları yapmayı da seviyorum.Öncelikle her doğum günümde kendime tek başıma bahve ismarlarim. Sabah uyandığımda sevdiğim 4-5 şarkıyı dinlerim, evden çıkmayacak bile olsam g
Ben büyük partiler vs yapıp doğum günü kutlamam fakat doğum günüm gelince yine fark ettim ki küçük ritüellerim varmış, her sene bunları yapmayı da seviyorum.

Öncelikle her doğum günümde kendime tek başıma bahve ismarlarim. Sabah uyandığımda sevdiğim 4-5 şarkıyı dinlerim, evden çıkmayacak bile olsam güzelce giyinir, kendime çeki düzen veririm ( Corona döneminde sokağa çıkma yasağı olduğu halde sabah uyanıp süslenip puslenmis, öyle oturmustum). Bir de her sene kendime pahalı ama almayı çok istediğim bir kitap varsa onu alırım.

Eşim ve kardeşim ise tam tersidir; doğum günlerinde pasta bile alsak hoşlanmazlar.


Sizin nasıl? Sadece kendinize özel yaptığınız şeyler var mı?
0
fraise
(17.04.24)
yaş pasta ve kola djfjdfdk. doğum günümde özellikle yaptığım bi şey yok ama küçük de olsa pasta ve kola isterim. kimse almıyorsa kendim alırım. pastasız ve gulasız doğum günü düşünülemez. anca "iki yudum kola içersen öleceksin" filan denmesi lazım. diğer 364 gün içmesem bile (ki içerim) doğum gününde pastayla kola şartı var. yoksa yeni yaşıma girmiş saymam kendimi.
0
mark greg sputnik
(17.04.24)
Mark Greg Sputnik, ay evet. Pasta önemli, ben de kimse bana almazsa yine gider alırım ve yerim o pastayı.

Kolayı da küçükken doğum gününden doğum gününe alırdı annem eve, sanırım bende de kola-pasta çağrışımı var bu yüzden.
0
🌸fraise
(17.04.24)
Sabah kalkar guzel bir muzik acarim, mumlarimi yakarim.
Ya kahve alirim ya kahve yaparim.
Genelde disarda oluyorum dogum gunumde ama evde de 1 kadeh raki veya 1 bira icerim.
Kendime kucuk ya da buyuk mutlaka bir hediye alirim.
0
mor oje
(17.04.24)
Yediğime ve içtiğime hep dikkat ederim ama doğum günümde salıyorum :)) Bir de sabah kalkar kalkmaz süslenmeye başlıyorum. Doğum günüme de az kalmış, soruyu görünce aklıma geldi :)
0
rock n roll
(17.04.24)
Doğum günü yaklaşan herkesin şimdiden doğum günü kutlu olsuun! Benimki de yarın. Bu soru da oradan aklıma geldi zaten :)
0
🌸fraise
(17.04.24)
her sene annem arayıp kutlamasa yemin ederim unutuyorum :) pasta kesmeyi oldum olası sevmem. sanırım kutlamayı 11-12 yaşlarında bırakmıştım. o zamandan beri hep toplum dayatması gibi geliyor :)
0
e mice
(17.04.24)
Hiç yok. Ama bu sene 30 olduğum için ve özel bir yaş olduğunu düşündüğüm için kutlamayı istemiştim. Yaptırmak istediğim bir pasta vardı ama gecesinde bir arkadaşıma hastanede refakat ettiğim için yapamamıştim. Doğum günümde ise yeni tanıştığım bir arkadaşla baklavaya mum dikerek kutladım.
0
Amaranta ursula
(17.04.24)
Benim de bu pazar :)

Ben doğumgünümü çok seviyorum ya. Çocukken ocak ayı gelince doğumgünüm yaklaştı diye heyecanlanırdım, büyükler dalga geçerdi; koca adam oldum hâlâ ocak ayını görür görmez nisana az kaldı :))) oluyorum ahdhdhd

Direkt bir rituelim var mı emin değilim ama ailemin, arkadaşlarımın hatırlaması ve kutlaması hoşuma gidiyor mutlu oluyorum yani çocukça belki ama 15 senelik arkadaşımın yazdığı dgko mesajı bile beni mutlu ediyor ahahah

Pasta şart değil benim için ama gün içinde şapşal şapşal dolaşıp mutlu oluyorum takvime falan bakıp, öyle geçiyor yani doğumgünüm :)
0
nundu
(17.04.24)
Mobildeyim kusura bakmayın, sizin ve dissendium'un doğumgününü kutlarım ayrıca ^^
0
nundu
(17.04.24)
Şimdiden doğum günün kutlu olsun Nundu! Ay ne kadar çok bahar çocuğu varmış duyuru'da :)
0
🌸fraise
(17.04.24)
çok hatırlayanım ve kutlayanım olur. şirketime ve evime çiçekler gelir. o gün jilet gibiyimdir ve enerjik olurum. bir kaç yerde doğum günü pastası kesilir. sadece bir çatal alırım. ben yemem, millet şişkot olsun :P

kendime mutlaka hediyeler alırım. genelde koşu ve müzik konularında olur. airpods max, nike alphafly next gibi. mutlaka kıyafet de alırım. annem altın verir :P

doğum günü için yıl başı gibi resolutions yazarım.
0
gabe h coud
(17.04.24)
Her doğum günümde ben de özeniyorum giyimime. Muhakkak dışarı çıkıyorum sadece kahve içmek yemek yemek için olsa bile. Yıllardır yalnız kutluyorum. Pek kabullenemesem de hep bi beklentim oluyor, ama gerçekleşemedi yıllardır. Özel bi jest bi sürpriz bi şey.. neyse eve dönerken küçük bi pasta alıp bir mum dikiyorum, ailemle video call yapıp üflüyorum. Aslında üzüyor bu kısım, artık yapmak istemiyorum. Umarım yalnız kutladığım son doğum günümdür geçenki.

Edit: doğum gününüz kutlu olsun :)
0
nic cage
(17.04.24)
Hayır hatta geçen sene doğum günüm olduğu aklıma gelmedi hanım söyleyince hatirladim =d benim umursadigim bir şeyler yaptığım haniminki. Misal ritueli ailesinin ve ikizinin yaninda olmak o yüzden her sene o dönem tatil + çilekli turta.
0
logisticsmanager
(18.04.24)
Doğum günün kutlu olsun @fraise. Sağlıklı,mutlu, huzurlu yıllar sevdiklerinle birlikte. Bugün doğum günün olduğunu dün yazmıştın duyuruna gördüm ama bilerek kutlamadım gününde kutlamak için :)
0
rock n roll
(18.04.24)
Mutlu yıllar :)

Ben doğum günümü arkadaşlarımla ve sevgilimle o gün kutlamıyorum. Kendimi gezmeye çıkartıyorum. Sabah kahvaltısından akşam yemeğine ve tatlısına kadar yiyip İstanbulda belirlediğim bir turu yapıyorum. Pastamı da pera otel altındaki cafede yerim.

Sevdiklerimle olan kutlama da gece çıkma, pasta üfleme değil (sevmem) daha cok beraber vakit geçirelim modunda oluyor.
0
jazzabel
(18.04.24)
(19)

Hayatınızdaki en mutlu anların kaçı sporla ilgili?

nundu
Öyle çok aşırı fanatik, futbol/basketbol vs ile yatıp kalkan holigan biri değilim, ama şimdi hayatımdaki en mutlu 10 an listesi yapsam aklıma gelen örneklerden minimum 3-4 tanesi spor dünyasından olaylar. Yani öyle mutsuz bir hayatım da yok ya da çok boş beleş de yaşamadım şimdiye kadar neyse ki ama
Öyle çok aşırı fanatik, futbol/basketbol vs ile yatıp kalkan holigan biri değilim, ama şimdi hayatımdaki en mutlu 10 an listesi yapsam aklıma gelen örneklerden minimum 3-4 tanesi spor dünyasından olaylar. Yani öyle mutsuz bir hayatım da yok ya da çok boş beleş de yaşamadım şimdiye kadar neyse ki ama hayatta yaşadığımız olaylar anlık mutluluktan ziyade süreç gibi olduğu için "en mutlu an" kategorisine girecek spesifik olayların sayısı o kadar fazla değil gibi.

Bununla ilgili meşhur bir alıntı da vardı, Nick Hornby diye aklımda kalmış ama futbol kitapları yazan başka birine de ait olabilir, işimde gücümde çocuk sahibi adamım ama hayatımın en mutlu anlarının çoğunda futbol var gibi bir sözdü.

O yüzden mesela futbol vs takip etmeyen, spor dünyasına uzak kişiler için bunun yerini dolduracak bir şey var mı diye merak ediyorum bi yandan da. Messi'nin 2022 dünya kupası şampiyonluğu mesela hayatta en çok mutlu hissettiğim iki üç andan biri net olarak benim. Hele bi Arjantinli için falan tahayyül edemiyorum. O yılların birikmişliğini atan anlık mutluluk hali biraz zor yakalanacak bi şey gibi geliyor ki zaten futbolu futbol yapan da bu tabii.
0
nundu
(16.04.24)
Sayılır mı bilmiyorum ama yoga yapıyorum, burgularda çok iyiymişim hocam söyledi. Çok iyi düzeyde esneğim. Hatta bunu geliştirmeye çalışıyorum.
0
rock n roll
(16.04.24)
Futbolseverlik ayrı bir olay. Bence ayrıca incelenmesi gereken bir olgu. Başlığı spor ve mutluluk üzerine açmışsın. 14 yaşımda Tae Kwon-Do yla başladım spora, hayatımın hiçbir evresi sporsuz geçmedi ve bana aşırı mutluluk vermiştir.

Sen spor severlik deyip Arjantini de işin içine katıp milli duygularla bezemişsin ama iki tane Tae Kwon-Do cu ya da halterci Dünya Şampiyonu kızımızın ismini say desem sayamayacağını tahmin ediyorum.

Dediğim gibi Futbol seyri severlik ayrı bir olgu. Futbol hakemlik eğitimim de var, lisans almadım gerçi. Ayrıca Beşiktaşlıyım derim de şu an kalecisi kim bilmem. 20 yaşımdan sonra Hiçbir maçın 90 dakikasını baştan sona seyretmedim. Asla da hayatımda bir mutsuzluk ya da eksiklik hissetmedim.
0
Mirket
(16.04.24)
eğer sporu kendim yapmıyorsam, hayatımdaki en mutlu anlarım listesine almak aklıma bile gelmez.
0
co2s2
(16.04.24)
başlığı spor diye açmamın nedeni, oraya futbol yazarsam basketbol, tenis, voleybol sevenleri dışlama durumu. Mesela geçen yaz voleybol avrupa şampiyonluğumuz da benim top 50'ye girer. Nadal'ın kazandığı son Avustralya açık yine girer, basketbolda 2010 dünya şampiyonası sırbistan maçını da yazarım. Bunlar beni inanılmaz mutlu eden anlardı. Olimpiyatları her sene düzenli takip ederim ama olimpiyatlarda aldığım keyif, bu anlık mutluluk peakleri gibi değil. O kadar benimsediğim olimpik sporcu hatırlamıyorum.

Ezberden birkaç tekvandocu sayabilirim, dünya şampiyonu halterci kızımızı haberlerde gördüm ama ismi aklımda değil ama bunun soruyla ne alakası var çözemedim. İkisi de aşırı ilgili olduğum sporlar değil, ben tüm sporlarla çok ilgiliyim iddiasında bulunmadım. Ama mesela 1988 olimpiyatlarında hayatta olsam belki naim'in şampiyonluğuna da bu kadar sevinecektim ya da muhammed ali'nin dövüşlerine yaşım yetse o da bu listeye girecekti.
0
🌸nundu
(16.04.24)
Mutlu hissettiğim anlarin hepsinde olaylarin oznesi benim, aktif bir roldeyim ve ekran karsisinda degilim.

Herhangi bir sey izledigim herhangi bir an benim icin cok mutlu kategorisine kolay kolay giremez. Mac izlemek gibi aslinda benim bir sey yapmadigim, sadece izleyicisi oldugum bir an bana o tatmini saglamaz, saglamiyor. Benim hayatta daha buyuk mutluluklarim tatminlerim var.

Hayatinda futbol olmayanlar senin yasadigin bu hissin yerine bir sey koyma geregi duymuyor olabilir. Cunku bir seyi izlerken olaylara gostedigin pasif sevinc aslinda insan hayatinda cok buyuk bir yere sahip degil, izledigin bi filmi sevmek gibi.
Kendimle alakali mutlu oldugum onca sey var. Izledigim bir seyden mutlu olmak bunlarin en kucugu. Spor yapmak bunlardan biri. Ama izlemek degil.
0
zimbirik
(16.04.24)
ne kadar mutluluğum varsa hepsinde galatasaray’m var.
0
baldan kaymak
(16.04.24)
iki ama ikisini de cocukluguma bagliyorum, bugun olsa etkilemez yani.

1- raikkonen'in f1 sampiyonlugu, sandalyeden araba vites tabaktan direksiyonla tum sezon her yaris 70 tur beraber suruyordum. 12 yas.

2- ilhan mansiz'in altin golu, 7 yas.
0
gule gule
(16.04.24)
2008 ya da 2009'da sanirim 3-2 biten efsanevi türkiye cek cumhuriyeti futbol maci haric hicbiri :) o da 14 yasinda falan oldugum icin o zaman.

linki buldum
www.youtube.com

insanin fatih terim fonuna giresi geliyor. cidden güzel macmis. 3-2 öne gectigimizde volkan in rakibi ittirip kirmizi kart almasi ise tam bizlik olmus.
0
robert bosch
(16.04.24)
%70'i. galatasaray ve milli takim.
0
buenosdias
(16.04.24)
Amator olarak Muaythai ve boks kasiyordum. Bi gun bi uyusturucu saticisi bana saldirdi ve adami dovmustum. Arkasina bakmadan kacmisti o gun insanlar beni tebrik etmisti fena mutlu oldum
0
Zetnikov
(16.04.24)
10' da 3-4 fln vardır heralde - ki ben anlık mutluluklardansa biraz daha sürekliliği olan huzurlu olma duygudurumunu daha çok tercih ediyorum.

Fenerbahçe Euroleague şampiyonluğu ilk aklıma gelen.


Sporla ilgili en mutlu olduğum anların da çoğunda Fenerbahçe basketbol takımı var.
0
kumandanim
(16.04.24)
neredeyse hepsi.

ben spor aşığı bir adamım ama fanatik değilim, kültürel açıdan çok kıymetli bulduğum bir olgu spor. aynen senin dediğin gibi, arjantin şampiyon olduğunda yaşanan o mutluluk bambaşka bir şey. yahut şampiyonlar ligi maçlarının olduğu günün sabahında uyanmak ve milyonlarca insanla o aynı kıpırtıyı hissetmek, dünya kupası'na üç gün kalmışken nijerya'dan tut polonya'ya kadar onlarca ülkede çocukların aynı heyecanı yaşadığını bilmek... bu çok ucuz (hatta ücretsiz) ama yine de inanılmaz güzel bir deneyim.

benim için çocukken de böyleydi bu. babam pek eve uğramazdı, star tv'de sabri ugan'ın sesiyle şampiyonlar ligi maçlarını anamın dizinin dibinde, battaniyeye sarınıp izlerdim. saf mutluluktu resmen. lech poznan'ın şov yaptığı dönem, 2011-12 olması lazım, kar altında oynanan bi maç vardı, sanırım salzburg maçıydı. o zaman polonyalı bi kız arkadaşım vardı poznanlı, ben FM'deki kariyerlerimden dolayı lech'i zaten çok seviyordum. o maçın oynandığı akşam bizim orada da kar yağıyordu. totomu sobaya verip bilgisayardan izlemiştim.

keza altı yıl kadar önce çok alakasız bi şekilde pazar günü öğleden sonra izlediğim bi holstein kiel maçı vardı almanya 2. liginde. patates kızartması ve sosis almıştım marketten. saat öğleden sonra 2-3 gibi. keyfim yerinde. kiel'in stadyumu kutu gibi minicik çok sevimli zaten, izlerken bile huzur doluyor insan. böyle hani her şey tam denk gelir de çok iyi hissedersin ya, transa geçmiş gibi keyifli ve saf bi 90 dakikaydı benim için.

yani anlayacağın işin içinde illa "kazanma" olmasına bile gerek yok ya. f1'de 2021 sezonunun son turu olsun, arjantin'in dünya kupası şampiyonluğu olsun, kura çekimleri olsun, akşamüstü dışarıda tatlı tatlı hafif bi esinti varken oturup dünya kupası maçı izlemek olsun... kendi hayatıma, hayatımdaki insanlara, şahsi başarılarıma yönelik beş tane mutluluğa karşılık sporla ilişkili 55 tane vardır herhalde.

artık tabii pek imkan olmuyor ama nhl play-off'larında gece boyu buz hokeyi izleyip sabah 6'da periyot arasında doğan güneşi izleyip cuvaret içmek, maç bitiminde yatağa uykulu ve mutlu girip AYU GİBİ uyumak...

ben spor tutkum olmasa yüzde yüz balici filan olur ve çok erken ölürdüm ya.
0
mark greg sputnik
(16.04.24)
Sıfır (0). Takım tutmuyorum, hiçbir sporu özellikle takip etmiyorum. Kendim de spor namına fitness ve yürüyüş/koşu yapıyorum, yaparken iyi hissediyorum ama sıralamaya girmez :D
0
akhenaten
(16.04.24)
Kendimi desteklemek için bir cevap daha yazmak istemezdim ama şimdi aklıma geldi,

Hayatımızda bir mutluluk ölçüm cihazı olmadığı için iki an arasındaki mutluluk kıyasını yapmak zor ama biri sana en mutlu olduğun 10 anı sorarsa aklına çok spesifik şeyler gelir üniversite sınavı kazanmak, sevdiğin kişiyle önemli bir an, çocuk sahibi olmak vs vs. Ama bunlarla beraber izlediğin bir maç ya da bir yarış da gelir çünkü paylaşılmış bir mutluluk o durum. Yani üniversite sınavını kazanman bireysel, hadi en fazla 15 kişiyle paylaşabileceğin bir mutluluk ama takımının şampiyon olmasını milyonlarca kişiyle paylaşıyosun. Yani ailemle, arkadaşlarımla, sevgilimle geçirdigim ve çok mutlu olduğum günler var, eğitim hayatımda ya da iş hayatımda başarılı olup mutlu olduğum zamanlar var ama çok spesifik olanlar hariç bunlar genel hayat mutluluğuna katkısı var ama 10 sene önceki bir arkadaş buluşmasında da çok mutluydum be demek zor yani. Ama Beşiktaş'ın 2021 şampiyonluğunda Göztepe maçında Ghezzal'ın attığı penaltı golü, 2002'de İlhan Mansız'ın altın golü gibi anlar beynimde capcanlı duruyor. O an yaşadığım mutluluklar minimum bir senelik bekleyişin anlık coşkusu olduğu için de çok etkili hisler oluşturuyor.

Mesela Bayer Leverkusen taraftarlarına sorsan hayatındaki en mutlu gün ne diye, futbolla yatıp kalkmayan standart bir taraftar bile dünkü şampiyonluklarını ilk 5'e koyar. Ömürlük bir bekleyiş ve muhteşem bir şampiyonluk kazandılar, bunun "Pehh futbol işte" diye küçümsenmesi yanlış geliyor.
0
🌸nundu
(16.04.24)
yazdığını görünce yine yanıtlayayım istedim.

kesinlikle katılıyorum. futbol peh işte diyen kimse uzaklaşıyorum. golfle ilgilensen ilgisini çeker çünkü. futbolu basit buluyor. ben onunla deşarj oluyorsam benim için o dur. küçümseyenlerin yüzüne laf etmiyordum önceden, artık öyle bir laf ediyorum ki bir daha karşılaşmayalım bile.

ayrıca biz kimiz ki yüzyıllardır milletlerce uluslarası branşta kabul gören bir spor türünü yargılayacağız bakışı yok. voleybolu da ben sevmiyorum ama pehh voli demiyorum. karşısındakine saygı duymayan insan, düşmanımın çöpüne bile layık değil.

benim için önemliler:
11.12.13 juventus galibiyeti
12.05.12 şükrü saraçoğlu şampiyonluğu
mauro icardi’nin takıma katılması
bayern münih ile süper 3 lü kupa yılı

üzüntülerde de var:
ulu johan elmander in çok geç transferi
0
baldan kaymak
(16.04.24)
Verilen cevapların benim yazdıklarımla ilgisi var galiba şeklinde bir alınma oldu bende. Onun için cevap vereyim dedim.

Ben sporseverlik deyince akla 'futbol seyretme severliği'nin gelmesi konusuna takıldım ve onu dile getirdim sadece.
Daha önceki cevabımda da söylediğim gibi ben kendimi bir sporsever olarak nitelendiriyorum ama yönetmek ya da yönetimine katkıda bulunmak zorunda kaldığım birkaç maç dışında hiçbir maçı 90 dakika boyunca seyretmedim.

Bana küçük ya da kötü gelmiyor. Ben bu olaydan bir zevk almıyorum. Zevk alana da söyleyebileceğim olumsuz bir söz yok. Haddim değil.

İlaveten golf de oynadım ve zevk aldığımı söyleyemem. Onu da sevmem yani. Tenis desen seyretmeyi severim bak. Ama o da baştan sona değil.

Yani sporseverliğin ayrı, Futbol seyretme severliğin ayrı şeyler olduğunu düşünüyorum. Bu benim düşüncem. Herkes istediğini düşünebilir ve hiçbirini küçümsemem. Hepsine saygım sonsuz.
0
Mirket
(16.04.24)
Hayatımın en mutlu hissettiğim günü; 17 Mayıs 2000.

İleride çocuğum olursa sadece onun hissi geçebilir.
0
jonas
(16.04.24)
Resmen şaşkınlıkla okudum bu duyuruyu.

Ömrüm boyunca oturup düşünsem insanların spordan dolayı mutlu olabileceği aklımın ucundan geçmezdi. Hele ki ilk sıralara eklenmesi filan. Olayların öznesi bile değilken sadece dışarıdan izlerken hem de.

Bir süre buna şaşırmaya devam edeceğim. Nası ya nasıııı?
0
Gradient_tabanlı_mor
(16.04.24)
@gradient ‘e bir yanıt yazacağım :)

toplumun gerçek anlamda parçası olmak demek bence ait olduğun yada iz bulduğun parçayı taşıyan yada temsil eden bir başkasının başarısıyla mutlu olmaktan geçiyor.

ben merkezcilikten uzak birlikte bir paydada keyif alıyorsun.

şöyle düşünelim şampiyonlar ligi final yada dünya kupası final maçı. 11-11 toplam 22 oyuncu olacak sahada.

hiç konuşulmasa izlenmese herkes evinde maçtan bir haber. ama konuşuyoruz buluşuyoruz kafeye gidiyoruz. 22 kişi kadar sporcu değiliz ama bir şekilde parçası olup sohbet aracı haline getiriyoruz. kaybedene takılıyoruz falan.

ee dalga geçme seviyen ve yüzünü güldürme seviyesi de yüksek ise al sana anı :)

ilk sıralara gelme olayına gelince daha mutlu olaylar yaşanmadığı içindir. şahsen çocuğum olsa onu birinci sıraya koyardı gönlüm.

bu bence daha çok seni sen yapan, keyif aldığın şeylerin etkisi ile ilgili. eğlenceli bir noktaya güzel bir bakış açısıydı, yazmak istedim. konuşurum bile bu konuyu. çok değişik şeyler çıkabilir bence içerisinden. :)
0
baldan kaymak
(18.04.24)
(3)

Burnundan konuşan çizgi film karakteri

3 kere 3 etti mi sana 9
Selam,90'lar ya da 2000'lere sarkan dönemde izlediğim ve burnundan konuşan bir `kız çocuğu` karakteri vardı.Daha çok agresif yönüyle ön plana çıkıyordu.Enteresan bir şekilde arkadaşlardan biri onun sesini çıkarttı ve herkes hatırladı fakat bulamadık.Aklına gelen var mıdır?
Selam,

90'lar ya da 2000'lere sarkan dönemde izlediğim ve burnundan konuşan bir kız çocuğu karakteri vardı.

Daha çok agresif yönüyle ön plana çıkıyordu.

Enteresan bir şekilde arkadaşlardan biri onun sesini çıkarttı ve herkes hatırladı fakat bulamadık.

Aklına gelen var mıdır?
0
3 kere 3 etti mi sana 9
(15.04.24)
Yaqari olabilir mi?
0
etna
(16.04.24)
Ne yazık ki değil.

Şımarık ve kısmen kötücül bir karakterdi.
0
🌸3 kere 3 etti mi sana 9
(16.04.24)
402 nolu sınıf Polly?
0
nundu
(16.04.24)
(7)

"sınıfsal" ne demek?

kibritsuyu
Sosyal medyada çokça görür oldum. Mesela büfe hamburgeri resmi koymuşlar, biri de "sınıfsal" yazmış. Altında sayfalarca tartışma, sınıfsaldır, değildir, yok asıl sınıfsal budur, sınıfsalı şunlar bilir. Okudum bir halt anlamadım. Ne demek lan sınıfsal? "Bu hamburgeri üst/alt sınıfa mensup insanlar ye
Sosyal medyada çokça görür oldum. Mesela büfe hamburgeri resmi koymuşlar, biri de "sınıfsal" yazmış. Altında sayfalarca tartışma, sınıfsaldır, değildir, yok asıl sınıfsal budur, sınıfsalı şunlar bilir. Okudum bir halt anlamadım. Ne demek lan sınıfsal? "Bu hamburgeri üst/alt sınıfa mensup insanlar yer/yemez" falan mı demek istiyorlar?
0
kibritsuyu
(14.04.24)
Durum düşündüğünüze benziyor.

Vol. 2 olarakta salça sürülmüş
ekmek görselinin altına
"alt sınıf" yazabilirler.

Bu sadece yeme ile sınırlı da kalamaz.
değerler, hobiler, kültürel seviye, yapılan düğünün genel temasına kadar uzanır.
0
diyecevaplandı
(14.04.24)
Evet, öyle. Yani sınıf farkı göndermesi yapıyorlar. O tweet'teki ilgili konu sadece o sınıfın derdi/zevki anlamında. Başka sınıf buna erişemiyor ya da daha iyileri ile yaşadığı için tenezzül etmiyor diye. AŞIRI BOŞ bir tartışma konusu çünkü fakirliğin alt sınırı, zenginliğin üst sınırı yok. Her konuyu "sınıfsal" diye sulandırabiliyorsun. O yüzden onunla dalga geçmek için gerek kelime oyunları gerek alakasız şeyler üzerinden atılan tweetleri beğeniyorum.
0
nawar
(14.04.24)
"Sınıf ile ilgili" diyebiliriz belki. Türkçe'de -sal -sel ekleri olmadığı için kullanımı dil bilgisi açısından yanlış. o sebeple bu ucube sözcük havada kalıyor. Dar bir çerçevede çarpık materyalist bakış açısıyla türlü materyale uygulanabilir görünürde.

Nasırlı ellerimi çekip koysam altına "sınıf ile ilgili" yazsam kimse yüzüne bakmayacakken. tayt görseli paylaşıp altına "sınıfsal" yazınca bu boş ama anlaşılması güç illüzyon daha fazla ilgi çekiyor çünkü kimsenin aslında tam olarak ne olduğuyla ilgili bilgisi yok dolayısıyla da fikir yürütmek için sonsuz boş bir uzay var.
0
Jazz
(14.04.24)
toplumlarda sınıflar vardır, şunu yapanlar üst sınıftır, zengindir, şanslıdır demeye getiriyor. özellikle vasat kişiler, başarısızlıklarını son zamanlarda bu söylem ile aklayıp "aslında çok akıllıyım ama bişeyleri başaramadıysam iyi bir aileden, iyi bir ortamdan yetişemediğim için öyle oldu yoksa ben mütüş biriyim" demek amaçlı söyleniyor. 2-3 sene önce bir an da patladı herkesin dilindeydi ama aşırı uzun sürmedi popüleritesi, şimdi ise tekrar daha geniş kapsamda gündem oldu.

gül geç. vasattan nasihat, analiz dinlemeye gerek yok
0
avatar is back
(14.04.24)
insanların özellikle gençlerin ekonomik durumu kötü, bir şekilde mizah olsun başka şey olsun günü geçirmeye çalışıyor. eğlence amaçlı kullanılıyor yoksa kimsenin gidip felsefe/derin analiz konuştuğu yok.

soruya gelecek olursak evet bu hamburgeri bir sınıf yer bir sınıf yiyemez şeklinde.
0
gule gule
(14.04.24)
patronaj1
(15.04.24)
O tweette bahsedilen olay hamburger değil, denizden çıkıp hamburger yeme aktivitesi. Bu hamburgeri görünce direkt plaj işletmesi hamburgeri geliyor herkesin aklına çünkü 90larda ve 2000lerin başında özellikle kamu kurumlarının ve bazı fabrikaların böyle plaj tesisleri vardı çalışanların gidebildiği, orada ucuza tatil yapan memur/işçilerin çocukları bu hamburgeri görünce direkt hatırlar. Sınıfsaldır yazan tweetin alıntıladığı tweette de bu denizden çıkıp büfe hamburgeri yeme aktivitesinden bahsedilmiş ki bu sınıfsal bir olay değil çünkü 90larda dediğim gibi işçi çocukları da bu hakka sahipti. Ama tabii ki bunu da yapamayan milyonlarca çocuk vardır, ama bu fakirlik kıyası değil, sınıfsal olması ayrı bir durum. Monako'ya gidip ıstakoz yemek sınıfsaldır ama plaj büfesinde ucuz burger yemek sınıfsal değildir
0
nundu
(15.04.24)
(9)

iPhone yıllık maliyet

michael_knight
iPhone'lar arasında seçim yapmaya çalışıyorum. Anneme alacağız. Bir iPhone'un çıkışından itibaren 7 yıl kullanılacağını ve bozulmayacağını/kırılmayacağını varsayarak şöyle bir hesap yaptım.- iPhone 12 64GB 26000 TL (2020) 3 yıl 8666 TL/yıllık- iPhone 13 128GB 370000 TL (2021) 4 yıl 9250 TL/yıllık- i
iPhone'lar arasında seçim yapmaya çalışıyorum. Anneme alacağız.
Bir iPhone'un çıkışından itibaren 7 yıl kullanılacağını ve bozulmayacağını/kırılmayacağını varsayarak şöyle bir hesap yaptım.

- iPhone 12 64GB 26000 TL (2020) 3 yıl 8666 TL/yıllık
- iPhone 13 128GB 370000 TL (2021) 4 yıl 9250 TL/yıllık
- iPhone 14 128GB 44000 TL (2022) 5 yıl 8800 TL/yıllık
- iPhone 14 Plus 50000 TL (2022) 5 yıl 10000 TL/yıllık
- iPhone 15 128GB 52000 TL (2023) 6 yıl 8666 TL/yıllık
- iPhone 15 Plus 57000 TL (2023) 6 yıl 9500 TL/yıllık


Yukarıdaki tabloya bakınca iPhone 15 almak en mantıklı göründü bana.
Gözümden kaçan detay, sizin önereceğiniz başka bir düşünme/hesaplama şekli var mı?
0
michael_knight
(14.04.24)
En mantıklısı bence 13 bu tabloda çünkü 12’ye göre bariz daha iyi kamera var. Yani 12 serisi artık bence alınmaz. 13-14-15 arasında (hatta buna 12 de dahil edilebilir) kullanıcı deneyimi açısından anlamlı fark yok. Yazılım desteği açısından elbette 15 en doğrusu fakat onun da fiyatı malum. Yine 13-14-15’in kameraları da birbirine yakın, hepsi memnun eder.

O yüzden en mantıklısı fiyat/fayda açısından 13.
0
orient blue
(14.04.24)
@orient ama 13'ün yıllık maliyeti 9250 TL. 15'in ise 8666 TL. Hem de 15 alınca yeni telefon almak sebebiyle gelen bir keyif de var.
Neden 13'ün sizin açınızdan öne çıktığını anlayamadım.

Ben fiyatlara yıllık maliyet olarak bakıyorum, bir kerelik yüksek-düşük fiyat olarak bakmıyorum.
0
🌸michael_knight
(14.04.24)
yanıt vermek için giriş yaptım.

bende böyle bakarak android fancılığımı kenara bırakıp s20 fe den bu cihaza geçtim. kalite evet. ve yine evet ki bu mantıklıydı. son taksidi bu ay ödeyeceğim. yıllık maliyet yüksek görünse de 1 yıl sonra dahi bu fiyatın çok üstüne satabileceğimi düşünüyorum. öyle olmasa dahi yeni bir iphone kullanıcı oluyorsun. bence son seriden devam. yeni modelin çıkmasına yarım yıl var.
0
baldan kaymak
(14.04.24)
@dissendium
Anneme en üst iPhone alma sebebim yıllık maliyet olarak onun en ucuzu olması.
Annem telefonunu güzel kullanır, kırılmaz, çizilmez, bozulmaz. Ondaki telefon kullanım ömrü boyunca yaşar genelde. Yıllık maliyetinin daha ucuz olmasına ek olarak en yeni iPhone'u almanın keyfi de olacak. Kamerası annem için çok önemli değil, o kadar özenli fotoğraflar çekmez.

Daha savurgan olduğum için değil daha tutumlu olduğum için pahalı olanı tercih ettim.

@baldankaymak iPhone alma konusunda bir tereddüt yok. Anneme daha ucuz diye android aldık. 2 yıl olmadan saçmalamaya başladı. Sonunda hem daha kalitesiz hem de daha pahalıya geldi o iş. Youtube izlerken telefon çalamıyor vs.


Ek: Çok yanlış bir düşünme şeklim mi var ki orient ve dissendium'a 15 seçme sebebimi doğru aktaramadım?
0
🌸michael_knight
(14.04.24)
ben s serisinden memnundum.

ama fiyatı iphone 11 ile aynıydı. sonrasında ne mi oldu iphone 11 2 katı fiyatına çıktı. s serisi cihazım yerinde kaldı. donma kasma yaşamadım.

s serisi bakabilirsin fp arıyorsan. ama yine de iphone değer kaybı az.
0
baldan kaymak
(14.04.24)
ben sizi anladım fakat 13 ile 15 arasında ne tasarım, ne performans, ne de kullanım deneyimi açısından anlamlı fark var. iki cihazı sadece ekranlarını görebileceğiniz şekilde önünüze koysalar farkı anlamazsınız (aynı anda test edip 15’in daha hızlı olduğunu görmezseniz). o yüzden pahalısını almanın bir anlamı yok. aradaki hız farkı da gündelik hayatta anlamı olmayacak kadar az.

yıllık maliyet hesabı da finansal açıdan yanlış. önemli olan toplam cebinizden çıkan para. gerçi enflasyonu dahil edip ona göre hesaplamak lazım ama çok büyük farklar yaratmaz bu miktarlarda. o yüzden cebinizden çıkan toplama bakın. birine 37 bin, diğerine 52 bin veriyorsunuz ve ikisi de pratikte aynı telefon. en yeni telefonu kullanma keyfi de pek anlamlı değil zira 5 ay sonra yenisi çıkacak.

siz bilirsiniz tabii.
0
orient blue
(14.04.24)
yıllık maliyet hesabı finansal açıdan doğru.

size iki anlaşma önerseler:
1) 6 yıl sabit tutar
2) 3 yıl sabit tutar sonra değerleme

böyle bir ortamda hangisini tercih ederdiniz?

sadece yenisini alırım yanıtınız var ise 2.tercih edilir. siz uzun vadede üzmeyecek bir çözüm arıyorsunuz annenize. her halükarda mantıklı çözüm 1 yani iphone 15 olurdu.
0
baldan kaymak
(16.04.24)
ucuz olsun diye dandik android alıp 2 sene sonra bozuldu diyip, 7 sene kullansın diye iphone 15 düşünmek çok mantıklı değil. Geçen senenin samsung amiral gemileri gayet hesaplı şu an. Onları da minimum 5 sene kullanırsınız. Telefonu ikinci elde satma planınız da olmadığına göre sizin için daha kârlı olur.

Bence iphone almanın androide göre tek mantıklı yanı ikinci el fiyatı. Ben hayatımda hiçbir telefonu ikinci el alıp satmadım, böyle bir niyetim olsa istemeye istemeye iphone alabilirdim belki. Onun dışında annenizi minimum 5 sene sorunsuz götürecek telefon olarak galaxy s23 serisine bakabilirsiniz.

İlla iphone olsun derseniz de anneniz iphone 13'ü niye 5 sene kullanamıyor onu da anlamadım. 4 sene dolunca telefon kendini imha mı edecek? Güncelleme almayı kesse bile minimum 2 sene daha kullanılıyor iphonelar gibi gözlemledim hep. Ama sizin 15 alasınız var gibi, o zaman onu alın içiniz rahat etsin
0
nundu
(16.04.24)
@nundu Android-iOS konusunda kararımızı verdik. Tüm dünyada tarafların tartıştığı, biraz da takım tutma haline gelmiş bir konu. O konuda sizin de benim de fikrimiz aynı kalacak.

13'ü belki 5 sene de kullanabilir ama ben hesaplama yapmak için toplam ömrü çıkışından itibaren 7 sene olarak hesapladım. Hesaplama yapabilmek için bir kullanım yılı tahmin etmem gerekiyordu, o şekilde tahmin ettim.

Bütün bu hesaplamayı yaptıktan sonra farkettim ki iPhone 12 ile iPhone 13'ün işlemcileri aynıymış. Tüm hesabım şaştı, kafam karıştı.
0
🌸michael_knight
(16.04.24)
(4)

sözlük - debe

gule gule
neye göre belirleniyor?her sabah bakıyorum çok alakasız entryler debe'de oluyor. 5-10 favorili birbirine laf sokmalı entry'ler dolduruyor sürekli.https://eksisozluk.com/entry/163401136?debe=trueyukarıdaki linkte favori bile gözükmüyor bende, nedir bu debe'nin mantığı?
neye göre belirleniyor?

her sabah bakıyorum çok alakasız entryler debe'de oluyor. 5-10 favorili birbirine laf sokmalı entry'ler dolduruyor sürekli.

eksisozluk.com

yukarıdaki linkte favori bile gözükmüyor bende, nedir bu debe'nin mantığı?
0
gule gule
(14.04.24)
Moderasyonun keyfine göre.
0
Yourcousinmarvinberry
(14.04.24)
moderasyon arada müdahale ediyor olabilir de sizce bilgi iceren entry'ler mi daha cok sukela aliyordur yoksa fanatik laf sokmali mi?

ben burada bir gariplik goremiyorum. sozlugu okuyanlarin cogu salak artik. eskisi gibi degil.
0
bohr atom modeli
(14.04.24)
Favorilerle oylamanin/begenmenin alakasi oldugunu sanmiyorum. Favorilerin amaci entry'yi daha sonra okumak icin kaydetmek (internet tarayicisindaki favorilere eklemekle ayni mantik).

Like - Dislike (ya da begenme - begenmeme), entry'yi puanlama olayi ise "Sukela" ve "Cok kotu" butonlari ile yapiliyor entry altindaki yukari ok ve asagi ok ikonlari tiklanarak.

Yani bir entry hic favorilere kaydedilmese de cok begeni aldiysa listeye girebilir.
0
sertac akin
(14.04.24)
Eskiden en çok şükela alan entrylerdi ama çok laf sokma entrysi girmeye başladı diye değiştirip yarı yarıya gibi bi sisteme geçtiler bi kısmını moderasyon seçiyor bi kısmı en çok alan gibi. Ama her gün debede aleni ırkçı, kadın düşmanı, lgbt düşmanı vs entryler görüyorum. Woke woke diye ağlayan tipler var ama asıl tam tersi bir alt right çöplüğü oldu sözlük maalesef
0
nundu
(14.04.24)
(15)

başka bir dilde yazılan tabelalardan neden rahatsız olunur?

ezkaza
hayatım boyunca bunu anlayamadım. kategorik olarak ingilizce, arapça, rusça veya türkçe tabelalara karşı nötr durumdayım. bir önyargım yok. ancak tabela tarafında tıpkı menülerde olduğu gibi belirli bir standardizasyon getirilmesini destekleyebilirim. örneğin türkçe anadilimiz olduğu için türkçe ola
hayatım boyunca bunu anlayamadım. kategorik olarak ingilizce, arapça, rusça veya türkçe tabelalara karşı nötr durumdayım. bir önyargım yok. ancak tabela tarafında tıpkı menülerde olduğu gibi belirli bir standardizasyon getirilmesini destekleyebilirim. örneğin türkçe anadilimiz olduğu için türkçe olarak ne olduğu belirtilmek koşuluyla diğer başka dillerde de isteyenler tabelasını asabilmeli bence. sonuçta ticari bir işletme bu. ve işletmeci kendi kararını verebilmeli. biraz yeni doğan bebeğe isim koymak gibi düşünüyorum. isteyen istediği ismi koyar. isteyen istediği dilde tabelasını yazar.

diğer yandan özellikle arapça tabelalar konusunda ekstra bir hassasiyet söz konusu iken ingilizce, rusça veya başka dillerdeki tabelalar için bu hassasiyet yok gibi. kendimi bir arapsevici olarak nitelendiremeyeceğim gibi arapça karşıtı olarak da nitelendiremem. bu konuda oldukça şeffafım.
sonuçta türkçe tarih boyunca farklı alfabeler kullanmış bir dil. bugün malesef latin alfabeleriyle yazılan her şey türkçe gibi algılanıyor.

eğer amaç türkçe dilini korumak ise en başta ingilizce tabelalarla mücadele etmek gerekmez mi?
patisseri olmayan pastane veya rent a car olmayan araba kiralama şirketi kalmadı artık çünkü.
ama ingilizce global dil vs diye normalleştirmeyin lütfen. 2 yıl sırbistan'da yaşadım. starbucks tabelası latin harfleriyle yazılmanın dışında kendi dillerindeki okunuşuna göre ve kendi alfabeleriyle de yazılıydı. ingilizce sırbistan'da global değil mi yani şimdi koskoca şirket global markasını tek başına kullanamıyor.
0
ezkaza
(14.04.24)
ingilizce bilmek ve bir şeyleri ingilizce yapmak daha cool geliyor çünkü birçok insana. anadolu'da açılmasa hiçbir şey değişmeyecek üniversitelerde okuyup biosuna bölümünü üniversitesini ingilizce yazanları düşünün mesela. tabela mevzusuyla aynı kökten geliyor.

arapçada ise alfabe latin değil. ayrıca arapça tabeleların birçoğunluğu suriyeli dükkanlarında var. bazı yerlerde kendi mahallelerini kurdukları için neredeyse antipatik geliyor tabi ki tabelaları.

bir de ingilizce bilen ya da ingilizce marka kullanan kişi de yüzde doksan dokuz türk. neyin mücadelesini vereceksin ki? arapça tabelada öyle bir durum yok. mülteci muhabbeti olmasa yabancı tabela indirmenin ben bu kadar yaygın olacağını da düşünmem açıkçası.

benim şahsi fikrim kesinlikle başka alfabe kullanılmaması ve mümkün mertebe hepsinin türkçe olması yönünde.
0
black holes in the sky
(14.04.24)
ingilizce tabelalara dahi sınırlama gelmesi lazım..bunun x sevicilik x düşmanlığıyla alakası yok, tamamen kendimizle alakalı bir durum. tabii halkta bilinç olmadığı gibi bir de buna izin veren yönetici şaklabanlar olduktan sonra hiç umudum yok.
0
gule gule
(14.04.24)
kültür erozyonu dediğimiz durum bu. buradan bana sadece tabela değil, dilin doğru kullanılmaması da geliyor. buradaki amaç kendi kültürünü koruyup kollamak. bunun iktisadi durum için turist için kabul edebilirsiniz. ancak ülkesinde savaş olup maddiyatı sayesinde burada ikamet eden insanlardan böyle bir talep gelirse de verilecek cevap bellidir. "misafir umduğunu değil bulduğunu okumalıdır."
0
phonex
(14.04.24)
aslında olmamak lazım dediğiniz gibi yanında bir yerinde türkçesi de varsa. esnafın bölge şartlarından veya yaptığı işten kaynaklı hedef kitlesi olarak belirlediği bir millet varsa onların diline özgü tabela yapması gayet doğal. ancak şöyle bir şey var bir bölgede farklı dilden tabelaların olması o bölgede o dili kullanan milletten epey bir kişi olduğunun göstergesi. yani rahatsız olunan görünürde tabela gibi ama özünde bu durum oluyor esasında.

hayat tarzı, ideoloji gibi sebeplerden ötürü kendi şehrinde rusların yaşaması rahatsız etmeyip arapların yaşaması edebilir bir kesmi bu da gayet kendi içinde mantığı olan bir durum normal yani. tam tersi araplardan rahatsız olmayıp ruslardan olan bolca insan da var. bunlar kişiye göre değişir ve hepsinin kendine göre sebepleri var. amaç dili korumak değil yani o yüzden ingilizce de global dil olduğundan normal. ayrıca dili korumak da enteresan bir kavram dil canlı ve gelişen bir varlık işte bugün 100 yıl önce kullanılan dil ne kadar farklı geliyorsa bize 100 yıl sonraki türkçe de bugüne göre farklı gelecek muhtemelen beyhude bir çaba.
0
semaforo de medianoche
(14.04.24)
Beni rahatsız etmiyor. Türkçesi belirtildikten sonra isterse Elfçe yazsın. Kültürün böyle şekilci şeylerle korunacak bir şey olduğunu düşünmüyorum, daha kompleks bir olay
0
nundu
(14.04.24)
Bu tip sorular beni çok güldürüyor. Ya dışarıdan aşırı izolesiniz ya da gerçekleri umursamıyorsunuz.
0
sevilen progressive türkücü
(14.04.24)
Eğer ingilizler ülkeye gelip kendi mahallelerini falan yaratmaya baslasaydi belki de dediğiniz daha önemli olurdu.
Ama ben izmir'e geldiğim zaman bazı geçtiğim yerler resmen orta doğu olmuş. Bir sürü arapça tabela falan.
Eğer Türkiye'de arap mahalleleri yaratıyorsak o zaman sorun yok ama amaç bu değilse o zaman sorun var.
Misal al bak şunun aciklanabilir yanı var mi?
www.aykiri.com.tr

Ben de türkücüye katılıyorum yani. Ben iki üç haftalık tatilde bile Türkiye'nin geldiği hali görüyorum ve sonunda birilerinin buna karşı savaş baslatmasi güzel.
Örnek veriyorum Fransa'da da orta doğu, asya vs restoranları var ama isimleri iki isimli oluyor, tabelalar zaten Fransızca. Ben dil koruma konusunda fransiz gibi olmamizi tercih ederim. Misal sizin tepkinizde katıldığım örneklerden biri tobacco shop. Türkiye'de her yer tobacco shop olmuş, kim neresinden uydurduysa. Bunun da duzenlenmesi lazım.
0
logisticsmanager
(14.04.24)
Managerın bahsettiği gibi fransızların tek özendiğim yanı dillerini koruma konusundaki tutumlarıdır. Bizim ülkenin milliyetçisi bile nedense lütfedip diline önem vermez. Sadece dili korumak kültürü korumaya yetmez ama dili korumadan da kültür olmaz.
0
asteriks
(14.04.24)
Çok uzun yazacaktım da üşendim.
@sevilen progressive türkücü +1
demekle yetineyim.
0
Mirket
(14.04.24)
ben hicbiri olmasin istiyorum, o kadar ulke gezdim museum, city centre diye gosteren ingilizce tabela bile yok.
arapca da ise daha fazlasi var.
0
durgunfoton
(14.04.24)
Sevilen progressive turkucu +1
0
Kittie
(14.04.24)
sevilen progressive türkücü +1000
0
ercu cozer
(14.04.24)
İki önerme ile başlıyorum.
* Dil iletişim içindir.
* Tabelalar ticaridir.

Kusura bakmayın, tüccar kime ulaşmak derdinde ise onun dilinde yazar. Oyuncakçının şirin fontlu tabelası çocuğa nasıl hitap ediyorsa araç kiralama şirketi de turiste öyle hitap eder. Fırıncılar fırındır. Bakery değildir. İnadına yazanı göremezsiniz. Ancak pastacılık bize ithal gelmiştir. Haliyle patiseriden Éclair (ekler) almak da tabiidir.

En büyük derdimiz bu olsun. İyi pazarlar.
0
Etanglement
(14.04.24)
Başka dildeki tabelalar kültür istilası çünkü. Turistik bölgelerdeki tabelalar bile bilgilendirici olarak İngilizce alt metinli yapılabilir ama Türkçe olmalı. Bu arada marka adı ile tabela arasındaki ayrımı da yapmak lazım. Marka adlarını da hep yabancı yapmak ezik bir yabancı özentiliği ama verdiğin örnekteki gibi "patisserie" detayı gibi şeylere müdahale edilmeli bence. Yine aynı paragraftaki notunda olduğu gibi yabancı markalar da latin harfleri ile yazılmalı tabii ki.

Marka isimlerine Türkçe dayatamazsın tabii ki ama arapça seçmek isteyen "El Shaarawy Kafe" yazsın. Başka alfabe ile değil. Marka isimlerinde de Türkçe seçenlere teşvik ya da yabancı seçeceklere ekstra yük gelsin. Artık hangisi X'i o dönem daha mutlu edecekse.
0
nawar
(14.04.24)
yanıtlar için teşekkür ederim arkadaşlar,

@sevilen progressive türkücü
ne dışarıdan aşırı izoleyim ne de gerçekleri önemsemeyen bir tipim.
tabelaların hangi dilde olduğu konusuyla ilgilenmek benim dünya görüşümde oldukça gereksiz bir ayrıntı ve salt bu konu üzerinden milletçilik taslamak bana oldukça gülünç geliyor. çünkü milliyetçilik böyle şekilci uygulamalarla değil bu memeleket için katma değer üretmekle veya işini iyi yapmakla ülkeni milletini iyi temsil etmekle çok daha ilgili bir mesele.

tabelalar fransızca olunca ben frankofon bir kültüre sempati duymuyorum. fransızcaya bir hayranlık veya düşmanlık da beslemiyorum. diğer diller için de aynı. bu oldukça gereksiz ve keyfi bir durum çünkü. her dil ve kültür kendi temsilcisi için özeldir. eşimin kardeşinin londra'da bir restoranı var ve ismi türkçe. müşterileri büyük çoğunlukla türkler ve araplar.

tacir hangi kitleye hitap etmek istiyorsa veya bundan da bağımsız hangi alfabeyle hangi dille tabela yazmak istiyorsa yazsın bundan kime ne? gerekli standardizasyonu sağladıktan sonra yazılan dile tepki göstermek bana gerçekten çok gülünç geliyor.

arapça veya başka bir dilde yazılan tabeladan niçin rahatsız olayım ki? arapça tabela asılınca benim türklüğüm niye zarar görsün? ingilizce zaten dilimizi tarumar etmiş maksadın dil ve kültür hassasiyeti olmadığı gayet net burada.

bir süredir alanya'da yaşıyorum burada neredeyse her iş kolunda her yerde rusça tabela görmek mümkün. yani mağazadan restorana ve hatta avukatlık ofisleri bile. ben bundan rahatsız olmuyorum çünkü insanların hedef kitlesi belli. demografi belli. hatta belki mülk sahibi yabancı kendi dilinde tabela asıyor ve burada bir yatırım yapmış oluyor.
bundan bir insan niçin rahatsızlık duyar?
0
🌸ezkaza
(15.04.24)
(11)

avrupadaki et dönerler hk

avatar is back
bunlar neden böyle ya? videosunu da görünce aklıma geldi, bir kaç yerde yedim etler böyleydi, tavuklar yine bilindik idi. özellikle uk'de böyle. https://x.com/Parrobot7/status/1777641733842510108videoda sağdaki kesiklere bakınca anlarsınız sanki yaprak dilimli ama fazla tavada kalıp yanmış gibiler.
bunlar neden böyle ya? videosunu da görünce aklıma geldi, bir kaç yerde yedim etler böyleydi, tavuklar yine bilindik idi. özellikle uk'de böyle.

x.com

videoda sağdaki kesiklere bakınca anlarsınız sanki yaprak dilimli ama fazla tavada kalıp yanmış gibiler. tadları ise leş. kıymamı ne bunlar? yani bizimkilerle alakası bile yok. hatta ilk yediğimde domuz mu bu falan demiştim. hatta direkt german doner'den fotoda atayım ; media.timeout.com birebir böyle.

bu başka bir et mi? yapısı mı farklı ne bu
0
avatar is back
(11.04.24)
Çok büyük çoğunluğu kıyma, ne bulurlarsa atıyorlar içine.
0
but that was just a dream
(12.04.24)
bol baharatli kofte harci.
bir boka yaramaz seyler iste, le$..
0
cooperr
(12.04.24)
ben de dediğiniz gibi tahmin ettim ama çoğu yerde yediğim diğer et ürünleri baya iyidiler ama döner neden böyle peki? ayrıca çoğu yer mi böyle ya? ben 3-4 yerde yedim hepsi o kadar kötüydü ki başka yerde yemeyi cesareti geçtim düşünmedim bile.
0
🌸avatar is back
(12.04.24)
Alman dönerlerinin çok lezzetli olduğunu söylüyorlar tam aksine. Hatta Almanlar bile hastası olmuş
0
ferenc
(12.04.24)
@avatar

yurtdisinda adamlarin et donerden anladigi bu, kuzey amerika'da da boyle.
yenecek sey degil, ustune bir de bol ketcap, mayonez falan sikarlar.

bizim duzgun etli donerimizi tatmis olan yabancilar zaten buna doner demeyi birakiyor..
0
cooperr
(12.04.24)
Türkiye'de gerçekten kaliteli et döner yapan 100 civarı mekan kalmış olabilir ya. O yüzden artık bizim ülkede de istesen de kaliteli et döner yiyemiyosun istediğin zaman. Almanya'da en azından bi standart var et kalitesinde, döner gramajında falan. O yüzden Almanya'da ortalama bir et döner, Türkiye'de ortalama et dönerden daha iyi diye düşünüyorum. Ha tabii Türkiye'de iyi et dönerlerle kapışamaz Almanya'dakiler
0
nundu
(12.04.24)
Hayatımda yediğim en iyi durum döneri viyana'da yemiştim. Fransa'da yediklerim de oldukça iyi.

Benim döner konusunda Türkiye vs bati avrupa yorumum su;
Türkiye'ye seviye 0 ile 100 arasında
Batı Avrupa'da 50 ile 80.

Benim gördüğüm eksik lüks yer yok. Hatta lüks ya da en azından normal türk restorani zor bulunuyor. Haliyle misal Türkiye'de 400 lira verdigin tarz restoran bulamiyorsun. Ama Türkiye'de tanımadığım yerden kolayca et yemem ama Batı Avrupa'da daha rahatim.
0
logisticsmanager
(12.04.24)
Son cevap yazanlar ya duyuruyu okumadı ve fotoğraflara bakmadı ya da başlığa göre sadece cevap yazıp geçiyorlar. Zira bahsettiğim durumun tat ile alakası yok. Elma ile armut kıyası yapmışsınız. Türkiyede kötü et döneri “tadı tuzu yok, eti güzel değil, eti sinirle dolu” diye 40 şekilde eleştirilir ama benim bahsettiğim ile bunun alakası yok. Çünkü buna et demeye bile şahit ister.

Almanyaya gidip gemüse’de de yedim bizim döner gibi zaten çok daha güzeli. Ama türk usulü işte ben onu kastetmiyorum. problem tadı olsa x ülkesinde dönerin güzeli nerde olur diye sorardım. Tekrar video ve fotoğrafa bakarsanız anlarsınız, hollanda ve kanadada yaşayan arkadaşlar beni anlamış zaten. 40 yıl tr’de dönercilik yaptıktan sonra eu’da dönerci açan adamın dönerini sorgulamıyorum
0
🌸avatar is back
(12.04.24)
Videoya ve fotoya bakıp bi farklılık algılayamadım çünkü. Türkiye'de de et dönerler böyle görünüyor bazı mekanlarda. Görünüşe göre "Bu et değil, şuna bak" denecek bi şey algılamadım ben.
0
nundu
(12.04.24)
Ilk video kiyma döner gibi ama ikinci foto bence alakası yok. Normal kalite döner gibi. Belki tadı kötü çıkmıştır bir şey diyemem.

Avrupa'da farkli karisimlar oluyor. Dana, yavru dana (veal) gibi. Bu sebepten tadı ya da görüntüsü farklı olabiliyor.

Ama ikinci fotoda kesinlikle bu et değillik bir şey yok.
0
logisticsmanager
(12.04.24)
BahSettiğim durumun tatla alakası yok diye cevap vermişsiniz ama duyuruda “tadı leş” diyerek yola çıkmışsınız. Ben aksi kanaatteyim, muhafazakar olmaya gerek yok, asla aklıma gelmezdi mor lahanalı yoğurtlu döneri sevebileceğim ama sevdim. İyi ya da kötü olmasındansa “at eti yemiyorum” “sağlıksız bir şey yemiyorumdur” hissini hiçbir telkin aşamaz. Daha yeni türkiye’deki baskınlarda 3 tırnaklı eti yapan işletmeler olduğu tespit edildi…
Ha diyorsanız ki ben lezzete veya kaliteye bakmam, bana et ve yağ gelenesel usul dizilmiş döner lazım. Onu bilemem
0
her giriste sifresini unutan adam
(13.04.24)
(4)

Söke'den Milas'a giderken sağda görünen dev direkler

chicha_v2
Didim ayrımının oradan bakınca gördüm çok çok uzun bir iki direk var sağda Didim tarafında.Anten mi bunlar? Kaç metre, hiç sallanmıyor mu o kadar yüksek ve ince olduğu için?
Didim ayrımının oradan bakınca gördüm çok çok uzun bir iki direk var sağda Didim tarafında.

Anten mi bunlar? Kaç metre, hiç sallanmıyor mu o kadar yüksek ve ince olduğu için?
0
chicha_v2
(11.04.24)
en.wikipedia.org

VLF Askeri anten istasyon komutanlığı.

edit: türkiye sınırları içindeki en yüksek yapıymış bunlar. 2. sırada çamlıca kulesi geliyor, öyle hesap edin.
0
kent sakini
(11.04.24)
Didimde deniz kuvvetlerinin radyo alıcıları falan var onlar olabilir belki bilemiyorum
0
nundu
(11.04.24)
@kent sakini çok teşekkürler evet bunlardı gördüklerim.

Us navy diyor ama başka kaynaklarda da Turkish navy yazıyor bizim mi bu antenler?
0
🌸chicha_v2
(11.04.24)
onu bilmiyorum da ben de aydın söke arası metal borular ne işe yarıyor onu sorayım dedim oralarda fabrikalar da var onlarla mı ilgili ama yukarı aşağı zikzak çiziyorlar belli aralıklarla anlamadım o yüzden
0
ananiyimioguz
(11.04.24)
(8)

Eskişehir'de otel tavsiye edebilir misiniz?

birşeylersoracağım
Ankara'dan 1 gece konaklamalı, hanımla birlikte Eskişehir'e gezmeye gideceğiz. Çok konfor aramıyoruz ama düzgün, temiz olursa iyi olur. Tavsiye edebileceğiniz bir otel var mı? Araç var ama şehir merkezinden de çok uzaklaşmak istemeyiz.
Ankara'dan 1 gece konaklamalı, hanımla birlikte Eskişehir'e gezmeye gideceğiz. Çok konfor aramıyoruz ama düzgün, temiz olursa iyi olur. Tavsiye edebileceğiniz bir otel var mı? Araç var ama şehir merkezinden de çok uzaklaşmak istemeyiz.
0
birşeylersoracağım
(10.04.24)
ibis
0
superb
(10.04.24)
Osmangazi üniversitesinin karşısında nova vista var güzel, oraya yakın dedeman da iyi. Buralar şehrin en merkezine tramvayla da arabayla da 10-15 dk uzaklıkta yerler. Daha merkezde ibis var ama kalmadım orda. Tymbris diye bir otelde kalmıştım 4 sene önce ama var mı hâlâ, ne durumda bilmiyorum.
0
nundu
(10.04.24)
Vendome otel. Merkezde, güzel bir pub ı var.
0
thesomberlain
(10.04.24)
Vendom'a gitme
İbis nispeten pahalı
İbis otelin karşısında arus otel var, tavsiye ederim. Ayda 2 gece orafa kalırım uzun yıllardır
0
etna
(11.04.24)
Osmangazi üniversitesi konukevi. Temiz nezih kahvaltı kötü ama.
0
jackyr
(11.04.24)
Ben her gitmemde The Breeze Hotel'de kalıyorum, emniyet müdürlüğünün direkt karşısı.
Hem Odunpazarı'na hem merkez tarafına çok yakın.
Gayet temiz düzgün bir yer.
0
mutekebbir
(11.04.24)
Demek istediğim esogü otelmiş. Konukevi farklı yerdeymiş. Kusura bakmayın.
0
jackyr
(11.04.24)
Bir başkasına lazım olur diye yazıyorum. Grande Arte Hotel'de kaldık. Çok iyiydi. Sadece otopark sorunu var.
0
🌸birşeylersoracağım
(01.05.24)
(6)

Şarkı sözlerine özen ve önem sadece Türklerde mi var

funl
Yabancı şarkı sözlerine bakıyorum, adam normal sıradan bir gününü anlatıyor, armoni desen tartışılır. Ama yerli şarkılarda şarkı sözleri daha "anlamlı" geliyor. Ben mi yabancı şarkılarda geçen "derin" duyguları anlayamadığım için bana öyle geliyor ? Ayrıca dinleyicilerin şarkı sözlerinden alıntılama
Yabancı şarkı sözlerine bakıyorum, adam normal sıradan bir gününü anlatıyor, armoni desen tartışılır. Ama yerli şarkılarda şarkı sözleri daha "anlamlı" geliyor. Ben mi yabancı şarkılarda geçen "derin" duyguları anlayamadığım için bana öyle geliyor ?

Ayrıca dinleyicilerin şarkı sözlerinden alıntılamalar yapması, bi de üstüne hikayesi şöyleymiş filan diye daha da derinleştirmesi sadece bizde mi ?
0
funl
(09.04.24)
Tam tersi bence Türkçede gerçekten edebi yazılmış şarkı sözü neredeyse yok, İngilizcede hemen her şarkıda mecazlar, dolaylı anlatımlar, bir şey anlatıp arkada başka anlam ifade etmeler var. Gayet ana akım gruplarda bile çok değişik söz sanatları kullanıyorlar, İngilizcesi gayet iyi olan biri olarak burda ne demişler diye araştırmam gerekiyor. Türkçede belli başlı kişiler hariç dümdüz aşk, ayrılık vs anlatıp geçiyorlar. Bu kadar katılmadığım bir tespit hiç görmemiştim
0
nundu
(09.04.24)
Güncel şarkı sözleri yerli yabancı öyle

90lar yabancı singer songwriter tarzı şarkı sözleri güzeldir, bir hikaye anlatır, bir karakter anlatır, çok güzel imgeler kullanılır, bir atmosfer yaratır, edebi değeri olan çok fazla şarkı sözü var

Bir örnek bırakayım
youtu.be
0
grimavi
(09.04.24)
Sadece bizde değil. Türkçe şarkılar fantastik sarkilar değil. Sen Türkçeyi ana dilin konuştuğun için böyle geliyor. Ben de şu an ingilizce ve Fransızca anlasam da asla Türkçe şarkı etkisini veremiyor ve vermeyecek. Tam tersi olarak da eşime de asla bir Fransızca etkisini veremiyor.

O yüzden ben de en ufak sekilde katılmıyorum.
0
logisticsmanager
(09.04.24)
Muhtemelen ana dilimiz olduğu için bize öyle geliyor. İngilizceyi pek de iyi bilmediğim zamanlarda internetteki kötü çevirileri okurdum ve haliyle derinliği yakalayamazdım. Şimdi kendim doğrudan okuyunca daha anlamlı geliyor.

Pop şarkılarında değişen bir şey olduğunu düşünmüyorum, iki tarafta da anlamsızı bol. Anlamı güzel olanlar da var tabi.

Hikaye mevzusu ise ne kadar uyduruluyor bilmiyorum. Fakat genius lyrics müthiş bir site. Şarkıcının şarkı ile ilgili anlattığı şeyler varsa onları sözlerle birlikte yayımlıyorlar, başka şarkılara gönderme varsa onları belirtiyorlar, mecazları vs. açıklıyorlar.

Sevilir sevilmez bilmem ama Taylor Swift gerçekten iyi bir hikaye anlatıcısı. Folklore ve evermore albümleri ile bunda zirveye ulaştı bence. Sadece Champagne Problems bile üç dört dakikalık bir şarkıda gönderme, mecaz ve benzetmelerle güzel bir ayrılık ve problemli kız hikayesi anlatıyor. Hozier'in sözleri de hikaye anlatması bakımından kayda değerdir. Take Me To Church ve Cherry Wine gibi.

Konsept albüm olayının patladığı yer zaten Batı. Sadece müzikal olarak değil anlam derinliği olarak da tek bir anlatıda düğümlenen farklı şeyleri birbirine müthiş bağlıyor adamlar. Sadece Pink Floyd'un albümleri bile yeter. Al sözlerini oku müziksiz o bile etkiliyor.
0
black holes in the sky
(09.04.24)
playlistimden bir kesit: Asagidakilerin cogu Inanilmaz anlamli kimisi ise sozleri cok basit olmasina ragmen inanilmaz bir duygu aksettirebiliyor dinleyiciye The Doors - People Are Strange mesela ya da Sia - Cheap Thrills sozleri cheap gibi gelse de inanilmaz anlamli degil mi aslinda. Rachid Taha - Ya Rayah gocmenligi inanilmaz anlatmis adam, keza klibi de. striptizci single motheri anlatan Clean Bandit - Rockabye mesela dil bilmeyen biri ucuz, cerezlik pop sarkisi der gecer ama asli oyle mi?
Livin On A Prayer - Bon Jovi
Passenger - Let Her Go
Rod Stewart - Sailing
Masked Wolf - Astronaut In The Ocean
The Cranberries - Animal Instinct
Adele somone like you
Stromae - papaoutai'si mesela, klibinden tut her lirigine kadar asmis, Stromae gerci tek tek incelnirse her sarkisi saheser.

Sozlerin derin olmadigi bu tarz sarkilar da var dinlenebilitesi yuksek:
youtu.be
www.youtube.com
www.youtube.com

Keza Turkce sarkilarda da ayni durum soz konusu. Genellemek yanlis.
0
speedy
(09.04.24)
Katılmıyorum, Türkçe şarkılarda aşk meşk işleri harici bir şey bukmak çok mümkün değil, şöyle uzun bir cümle yedirilmiş şarkı bile duymadım ben yerlilerde:

"Repugnant is a creature who would squander the ability to lift an eye to heaven conscious of its fleeting time here"

Tool'un Right in Two parçasından bir pasaj, meleklerin gözünden insanlığı ankatan bir şarkı, "vurur yüze ifadesi" nere bu nere.
0
diabolus79
(10.04.24)
(8)

tek yasayanlar yemegi nasil hallediyorsunuz

aloneinthedark
kendiniz yemek pisiriyor musnuz neler pisiyorsunuz tek kisi icin yoksa hep disardan mi yiyorsunuz
kendiniz yemek pisiriyor musnuz neler pisiyorsunuz tek kisi icin yoksa hep disardan mi yiyorsunuz
0
aloneinthedark
(09.04.24)
Hiç dışardan yemem. Hep kendim yapıyorum. Bilmemne Ablanın ev yemekleri nefasetinde ve çeşitliliğinde değilse de idare eder durumdayım.

Ağır spor yaptığım dönemlerin alışkanlığıyla tavuğa ve pilava abanma adetim devam ediyor.
Yalnız yaşayanlar için airfryer, elektrikli tencere, buharlı pişirici üçlüsünün hayat kurtarıcı olduğunu düşünüyorum.

Hatta ben işi biraz abartmış durumdayım. Ekmek yapma makinem de var. Ekmeğimi, yoğurdumu kendim yapıyorum.(Market uzak, kim gidecek ekmek almaya :)
0
Mirket
(09.04.24)
Eve geç geleceksem dışarıda yediğim oluyor. Yılbaşından beri çok nadiren eve yemek söyledim. Fiyatlar arttı, sipariş sitelerinin limitleri fazla oluyor yakın yerler haricinde. Hem eski tadı, kalitesi yok. Yedikten sonra rahatsız oluyorum bazen.

Markete çıktıkça köfte ve bonfile alıyorum birkaç paket. Hepsini porsiyonladıktan sonra buzluğa kaldırıyorum. Haftada birkaç kere onları yiyorum.

Düdüklü kullanamadığım için nohut, barbunya gibi bakliyatları konserveyle hallediyorum. Çiğ paketine göre pahalıya denk geliyor ama basınçlı pişirici alana kadar böyle devam :)

Airfryer aldığımdan beri tencere yemeği pek yapmadım. Köfteyi airfryerda yapıyorum. Bonfileyi ve kuşbaşını tavada. Baget yine airfryer.

Sebze yemeği pek sevmediğim için özellikle şubattan beri salata yemeye daha çok özen veriyorum. Kahvaltı yapmadığım ya da okulda geçiştirdiğim için genelde akşamı sadece evde yiyorum ve mutlaka salata yapıyorum. Turşu ve mısır da katıyorum kafama göre.

Buzlukta mutlaka Superfresh'in hazır ürünlerinden bulunduruyorum. Üç harfli marketlerin de hazır gıdalarını denedim aradaki fiyat farkına değmez bence.
0
black holes in the sky
(09.04.24)
Dışardan çok söylüyorum maalesef. Onun dışında migrosta falan satılan gurmepack diye bi marka var, onun yemeklerini alıp mikrodalgaya atıyorum son zamanlarda. Bi de hazır tavuk, köfte vs alıp airfryerda pişiriyorum. Yemek yapmak gözümde çok büyüyen bir olay, olabildiğince pratik şekilde geçirmeye çalışıyorum
0
nundu
(09.04.24)
Disaridan arada bir soylerim. Genelde kendim yaparim. Bakliyatlari ve yesillikleri hazir bulundururum ki canim bisi yapmak istemszse bi salata yapiveririm.
Buzlukta hep simitteb ete bir seyler tutarim, bazen lahmacun bile olur. Cikarip hemen yapivermek icin. Et, sebze, bakliyat seklinde ogunlerim. Etle ugrasmak istemezsem hindi fileto veya ton baligi konserveyi bi atesten gecirip soslayip salataya koyarim. Boyle basit cozumler yapabilirsiniz aslinda.
Pratik olsun diye et, tavuk alip porsiyonlu olarak buzluga atabilirsiniz. Bakliyatlari onden haslayip dondurabilirsiniz. Fazla yemek yapip konserveleyebilirsiniz.
0
mor oje
(09.04.24)
dışardan yemeyi sevmiyorum. kendim de mutfakta zaman geçirmeyi de severim. bazen canımın çektiği şeyleri liste yaparım ona göre malzeme alır yemeği yaparım. bazen de gelişigüzel. dün mercimekli köfte yapıp yedim. ondan önceki gün kendim hamburger yaptım. ondan önceki gün ali nazik. yarın yüksük çorbası yapmayı planlıyorum.
0
dedim ben sana
(09.04.24)
Bakliyat, kolay sebze yemeklerini filan yapıyorum. Et, balık dışarıda yerim. İş, ev çevresinde beğendiğim birkaç yer var, sipariş verdiğim de oluyor.
0
asteriks
(09.04.24)
Ben biraz daha detay vereyim.
Buzlukta sürekli pizza bulundururdum. Bi gün baktım etten pahalı. Gidip bir kilo kuzu külbastı ile dana antrikot aldım. Terbiye edip birer parça buzdolabı poşetine koyup donduruycuya attım. Bir miktar da ikeadan donmuş somon, metrodan donmuş sebze ve parmak patates, süperfresh bezelye, kendi haşladığım nohut, buzdolabı poşetine konmuş 100 er gram kıyma, ya da kuşbaşı, 200 er gr kuşbaşı doğranmış tavuk göğsü, 2 şer adet kemiksiz tavuk but. Her an buzlukta.

Buharlı pişiricide biraz donmuş sebze haşla, biraz pilav pişir, airfryerde bir somon veya külbaştı veya antikot kızart yanına. Tamam. 3 dakika uğraşırsın. 40 dakikada pişer. Hepsi saatli alarmlı, pişti mi pişiyor mu derdin yok. Kafan dinç.
0
Mirket
(09.04.24)
kizartma vs veya alengirli olmayan yemeklerden gidiyorum. hafta sonundan düdüklüdekileri hallediyorum. çorbayı da öyle, buhar pişiricisi en büyük yardımcılarımdan biri. salata yapmak da kolay. bilmiyorum ya da bana yük olarak gelmiyor. fırını da kullanmak + olarak.
0
evimin paspasi
(10.04.24)
(3)

Win 11'de şu tuş yok mu?

dogredsector
win 10da en çok kullandığım tuştu ancak 11de çıkmadı elim de sık sık oraya gidiyor. bahsettiğim sag alttaki masaüstüne çıkış tuşu
win 10da en çok kullandığım tuştu ancak 11de çıkmadı elim de sık sık oraya gidiyor. bahsettiğim sag alttaki masaüstüne çıkış tuşu
0
dogredsector
(09.04.24)
windows + m kombinasyonunu da kullanabilirsin.
0
spirit crusher
(09.04.24)
Windows 11 ilk çıktığında vardı ama bi iki ay önce gelen bir güncellemeyle gitti bende de, @high hopes'un yöntemiyle getirdim. Benim de en çok kullandığım tuş o
0
nundu
(09.04.24)
geri gelmis 2 gozumun cicegi :)
0
🌸dogredsector
(07.09.24)
(12)

Köpek Isırdı

the man with no name
Arkadaşlar, biraz önce idealtepe parkı'nda yürürken dosdoğru üstüme koşarak bir köpek saldırdı, sakinliğimi korudum kaçmadım ama fena halde ısırdı. karşıdan köpeğini gezdiren biri de geliyordu, onun yardımıyla kurtuldum.köpeğin kulağında aşılama kartı vardı, kuduz aşısı olmam gerekir mi? o kişi aynı
Arkadaşlar, biraz önce idealtepe parkı'nda yürürken dosdoğru üstüme koşarak bir köpek saldırdı, sakinliğimi korudum kaçmadım ama fena halde ısırdı. karşıdan köpeğini gezdiren biri de geliyordu, onun yardımıyla kurtuldum.

köpeğin kulağında aşılama kartı vardı, kuduz aşısı olmam gerekir mi? o kişi aynı köpek beni de ısırdı sorun olmadı dedi.

imgyukle.com
0
the man with no name
(07.04.24)
Foto açılmadı ama kuduz riske atılmaz ayrıca ısırığın tipine göre tetanoz da gerekebilir. Gidin acile
0
nundu
(07.04.24)
Vakit geçirmeden acile git. Aşılama kartını falan salla. Belediyeler akraba istihdam yeri. Kimse aşıyla falan uğraşmaz.
0
ferenc
(07.04.24)
Teşekkürler, yorumlar sonrası yakındaki özele gittim. Aşılar Kartal Araştırma’da dediler. Oraya gidiyorum şimdi.
0
🌸the man with no name
(07.04.24)
Tetenoz daha önemli
0
sonhakan
(07.04.24)
mutlaka ol
0
malheiros
(07.04.24)
Isırık kötü. Gidin çünkü enfeksiyon riski fazla köpeklerin ağzında çok fazla bakteri var.
0
logisticsmanager
(07.04.24)
tedbir için hem kuduz hem de tetanoz aşısı yaptırın. geçmiş olsun.
0
false pretension
(07.04.24)
çok teşekkürler öneriler için. süreç hakkında bilgi vereyim, belki faydalanan olur.

doktor görür görmez kuduz ve tetenoz aşısı olmamı sağladı. kuduz aşısı dört dozmuş, tetenoz tek. üç kere daha gideceğim. bir de bol sabunla yıka dedi, yıkadım.

dümdüz ellerim cebimde yürüyordum, aralarda havlıyordu köpekler ama bu defaki kadar kararlı şekilde üstüme gelen olmamıştı. anladım ki kimse güvende değil. bir de çocukların yoğun olduğu bir park. yardım eden adam olmasaydı daha fena olabilirdi. herkes dikkatli olsun.
0
🌸the man with no name
(07.04.24)
Çok geçmiş olsun.

Bu başıboş köpek işi tatsız bir noktaya doğru gidiyor hadi hayırlısı.
0
kukuleta
(07.04.24)
Çok geçmiş olsun. Maalesef sokaklar serengeti düzlüklerine döndü.
0
kolaygelsin
(07.04.24)
Geçmiş olsun. Ben de ısırıldım, belediye veterinerini de tanıyordum, bana bir kere aşılarını yapıp kısırlastırıp küpeliyoruz ama rutin olması gereken aşılar bir daha olmuyor demişti. Isırıldığım zaman belediyeye haber vermiştim, normalde olması gereken o sokak köpeğinin o bölgeden alınıp gözlem altında tutulup kuduz yoksa tekrar salınmasıymış. Ancak kendileri bunu yapmaya cesaret edemedikleri için ben her gün beni ısıran köpeği kontrol ediyordum bir gariplik var mı diye.
0
jazzabel
(08.04.24)
çok geçmiş olsun. aşıyı olmanız iyi olmuş, özellikle kuduzdan daha geçtiğimiz aylarda birilerinin öldüğünü düşünülünce.

@jazzabel hahaha
0
euteamo
(08.04.24)
(3)

Futbolcular neden çoraplarını yırtıyorlar?

chicha_v2
Real Madrid'te oynayan da yapıyor bizim ligde de görüyorum baldır kısmından çorapları kesmişler çirkin de gözüküyor.Çoraplar eskiden daha dandikti sıkıyorsa vs. o futbolcular da rahatsız olmuyor muydu?Hayvan gibi arge, inanılmaz teknik kumaşlar vs. varken garip geldi bu durum.
Real Madrid'te oynayan da yapıyor bizim ligde de görüyorum baldır kısmından çorapları kesmişler çirkin de gözüküyor.

Çoraplar eskiden daha dandikti sıkıyorsa vs. o futbolcular da rahatsız olmuyor muydu?

Hayvan gibi arge, inanılmaz teknik kumaşlar vs. varken garip geldi bu durum.
0
chicha_v2
(05.04.24)
sıkıyor. eski çoraplarla kıyasınıza hak vermekle birlikte bugünün sporcuları eskilere göre daha kaslı.
0
brakgn
(05.04.24)
youtube.com

Şöyle açıklamışlar
0
nundu
(05.04.24)
prole
(05.04.24)
(7)

ekşi sözlük mobil uygulaması

nundu
ekşi sözlük mobil uygulamasını kullanıyor musunuz? Ben bu uygulamayı hiç kullanışlı bulmadığım için hâlâ ekşiye telefondan gireceğim zaman tarayıcıdan açıp giriyorum. hem ilgimi çeken şeyleri yeni sekmede açıp o anki sayfayı okumaya devam edebilmek hem de başlıkta bir sözcüğü arayıp, çıkan sonuçlar
ekşi sözlük mobil uygulamasını kullanıyor musunuz? Ben bu uygulamayı hiç kullanışlı bulmadığım için hâlâ ekşiye telefondan gireceğim zaman tarayıcıdan açıp giriyorum. hem ilgimi çeken şeyleri yeni sekmede açıp o anki sayfayı okumaya devam edebilmek hem de başlıkta bir sözcüğü arayıp, çıkan sonuçlar arasında ctrl+f yapıp hızlıca dolaşmak için tarayıcı çok daha pratik geliyor. Uygulamayı sadece mesajlaşmak daha pratik olduğu için tutuyorum telefonda.
0
nundu
(04.04.24)
ben de öyle. mesajda da çok hantal aslında. bildirimler için kullanıyorum genelde.
0
jelly bear
(04.04.24)
sözlüğün kendi uygulaması hem kötü hem de tonla reklam var. eskiden ekşicep kullanıyordum mobilde, güzel uygulama. ama artık sadece mobilden işim düştüğünde.
0
gule gule
(04.04.24)
ekşicep'i ben de kullanıyodum evet belirtmeyi unutmuşum. Çok daha işlevseldi ama yine de tarayıcıda kullanmak daha pratik geliyor artık
0
🌸nundu
(04.04.24)
uygulamadan memnunum, açıkçası sözlük reklamsız üyeliği alınmadan kullanılacak bir şey değil, tarayıcıda da uygulamada da.
uygulamada bir sorun başlık arama kullanışlı değil, diğeri ise aslında sözlüğün kendisinde eksik, bir tarihteki entrylere veya sayfaya gidilebilmeli
0
atom karincanin torunu
(04.04.24)
kullanıyorum. Eskiden şükela reader daha güzeldi ancak son zamanlarda tasarım olarak ekşi uygulaması daha iyi. Mobil tarayıcıdan kullanma işini de sevmiyorum. uygulama daha kullanışlı
0
nuevo
(04.04.24)
ekşin kullanıyorum ben, sözlüğün orijinal uygulaması değil sanırım ama çok kullanışlı geliyor bana. ama tabi 10 yıldır yazmıyorum, sadece okuyorum. dolayısıyla yazma veya mesajlaşma konusunda ne kadar kullanışlıdır bilemiyorum.
0
hrskrs
(04.04.24)
Mesela mobilde günün çaylak entry'lerini görmek olanaksizken, browser'da sadece o gün girilenlere erisebiliyorsun.

Keza mobildeki mesajlasma çogu zaman cozutuyor, biri mesaj attiginda bildirimi yarim saat sonra düsüyor falan.
0
Yourcousinmarvinberry
(04.04.24)
(4)

tyrion lannister ile çaycı hüseyin nasıl bu kadar çok benziyorlar?

skr1292
sizce de garip bir durum değil mi ? bilimsel açıklaması var mı bunun?
sizce de garip bir durum değil mi ? bilimsel açıklaması var mı bunun?
0
skr1292
(03.04.24)
Bazi cücelerin gögüsten üstünün normal bir insandan farki olmuyor zaten. Sakal vs de isin içine girince benziyorlar iste.
0
Yourcousinmarvinberry
(04.04.24)
fotograflara bakarken farketmistim. bence kucuk boylularin yuzleri anatomik olarak tarif edilemeyecek bir benzerlik gosteriyor. biraz ondandir. cuce birinin fotosunu alip vucudunu kesin sadece kafasini gosterin birine muhtemelen bu cucedir diyecektir. tabi bu tamamen benim fikrim.
0
buenosdias
(04.04.24)
Cücelik sebebi olarak akondroplazi hastalığı var ikisinde de, o yüzden yüzleri de kısmen benzer anatomik özellikler içeriyor

@buenosdias'ın dediği olay da kısmen doğru bu yüzden. Bazı hastalıkların belli yüz hatları olması durumu bunda da var.

Ama böyle aşırı denecek kadar da benzemiyorlar ya. Yani tamam burunda vs bazı ortak hatlar var dediğim gibi ama öyle nasıl da bu kadar benziyorlar demezdim ikisi için
0
nundu
(04.04.24)
iki tıbbi durumu karşılaştırmak doğru olmayabilir ama down sendromlu bireylerin yüz hatları da kolaylıkla birbirlerine benzetilebilecek karakterde, özellikle bu durumlarla çok karşılaşmayan "normal" insanlar için, algımız o kadar açık olmadığı için bazı farklar varsa bile iyice anlaşılamaz oluyor.

titanic kemancısı'nın paylaştığı wikipedi sayfasının altında 1644'te yapılmış bir yb tablo var. "The Dwarf Don Sebastián de Morra". soruda bahsettiğiniz iki kişinin tam bir karışımı bence.
0
engelbert humperdinck
(04.04.24)
(15)

Neden muhtar olmaya çalışıyor insanlar?

michael_knight
İnsanlar neden muhtar olmaya çalışıyor?Muhtarlar rüşvet mi alabiliyor ne yapabiliyor? Özellikle şehirler için soruyorum ama köylerdeki sebebini de merak ediyorum.
İnsanlar neden muhtar olmaya çalışıyor?
Muhtarlar rüşvet mi alabiliyor ne yapabiliyor? Özellikle şehirler için soruyorum ama köylerdeki sebebini de merak ediyorum.
0
michael_knight
(03.04.24)
Muhtar Maaşları ve Ortalama Maaş Bilgileri - Kariyer.net www.kariyer.net
0
but that was just a dream
(03.04.24)
bedavadan maaş, silah taşıma ruhsatı, arada bir reisle yemek :) köylerde az biraz forsu da oluyor muhtarın
0
mustafakesekci
(03.04.24)
Muhtarlar 17.002 TL alıyor diye biliyorum. Maaş dışında başka bir gelirleri mi var?
0
🌸michael_knight
(03.04.24)
köydeki adam bağ bahçe hayvanla uğraşıyor parasını kazanma peşinde oluyor zaten. evi var arabası var traktörü var. ee bir de muhtar oldu mu yılda kılçıksız +200k tl para havadan. çok cazip onlara. şehirdekiler de öyle aslında. ek gelir kafasıyla bakıyorlar. bizim mahalledeki muhtar teyze eşiyle esnaf oysa. havadan 17k az mı hojam sen söyle
0
avatar is back
(03.04.24)
gule gule
(03.04.24)
Emekli insanlar için meşgale, mahalleliyle sosyalleşme, ufak da olsa hizmet sağlayabiliyosun, sağladığın en ufak hizmette hürmet görüyosun vs yani emekli olsam siyasete girmek için keyifli bi yol bence.

Mesela bizim ilçe belediye başkanının programını izliyodum yerel bi tv kanalında seçim öncesi. Muhtarlar çok önemli, bizim yapacağımız projelerin çoğu onlardan gelen taleplerle oluyor demişti. Muhtarlar işe yarıyormuş demek ki, belki de biz halk olarak mahalle ile ilgili taleplerimizi muhtarlara iletmeye başlamalıyız :D
0
nundu
(03.04.24)
bizim köyün muhtarı var kazanmak için uçakla seçmen getirtiyor, köyü ele geçirmiş şehirden gelen minibüsü kaldırıp kendi fahiş fiyata taksicilik yapıyor. köydeki adam için asgari maaş aşııırııı çok bir para.
0
eja
(03.04.24)
Muhtar dediğin adam ger partinin ilçe başkanını, kaymakamı, belediye başkanını aracısız görebilen, bunlarla samimi olabilen biri. Bu sayede her işini görebileceği gibi işi olanlara aracı da olabilir. Ciddi bir gelir kapısı olabilir yerine göre.
0
dre mithatoğlu
(03.04.24)
zaten bir dolu sebep yazılmış ama asıl başka bir sebep var. köylerde ve şehirlerin kırsal bölgelerinde (örnek İstanbul Beykoz Karlıtepe) birileri gelip gelip devlet arazisine çöker. bu dağıtımı muhtar yapar.
0
co2s2
(03.04.24)
statü her şeydir
0
benarrivo
(03.04.24)
statu +1. sonucta insanlar sirf mahallelerinde/koylerindeki insanlara gosteris yapmak icin sacma sapan arabalar aliyorlar guclerinin otesinde. muhtarlik da oyle, hatta daha ucuz.
0
hot potato
(03.04.24)
Köylerde maalesef genel olarak daha çok inat, hırs ön plandadır ve akraba yakınları miras dışında birbirine düşürebilecek şeylerden biri varsa muhtarlık seçimleridir.

Yıllar önce köyde kalan biriyle konuşuyordum seçimler öncesi.sanırım 4-5 aday varmış. Adaylardan birbirine akraba olanlar da var.

+ en azından hangisinin elinden bir iş gelir ? dedim.

- hiç birisi bilmez.

Durum bu.

Bu seçimlerde de bir köyden tanıdıklarımla konuştum. Biri eski muhtar olmak üzere iki aday arasında büyük çekişme söz konusu. evlere ziyaretler, ikna çabaları da var.
Yaklaşık 1 ay önceden adaylardan biri seçim faaliyetlerine başlıyor.
Misafir karşılamalar, ikramlar derken seçime kadar bir çok tanıdığın söylediğine göre harcamalar 700.000 TLyi aşıyor.

Burada mesele belli ki, devletin sağladığı imkanlar, maaş, statü vs haricinde tamamen "inada" biniyor.

Sonuçta ise bu harcamaları yapan aday, (geçersiz oylar hariç) yaklaşık 10 oy fark ile kaybediyor.

Yine kumarda kaybetmek yerine böyle bir mücadele için para harcamak bana göre daha anlamlı.
0
diyecevaplandı
(03.04.24)
Annemin babamın kırk yıllık çocukluktan tanıdıkları muhtar işlem başına para alırdı. Hiç utanmadan.
Neyse ki artık muhtara işimiz düşmüyor.
0
pro9it9is9
(03.04.24)
@pro9it9is9 muhtar tüm mahalleyi tanır ki. O zaman kimden para alacak?
0
🌸michael_knight
(03.04.24)
Köyden yabancı biri arsa alır muhtarı görür. Kaçak yapı yapar muhtarı görür. Muhtarı görmeden ev bile alamazsın. Ama rıza ama başka formul.
0
hunharca ben
(07.04.24)
(12)

Seçim sonuçlarını nasıl yorumlayalım? Neden böyle oldu?

mikahakkinen
Bu sonucu kimse tahmin edemedi. Hatta Chp genel merkezi bile bu kadar başarı çıkacağını tahmin edemedi. Kendi özelimden örnek verirsem Nazilli de Chp adayı 3 5 kere değişti Akp adayından en az 20 bin fark yer deniyordu. Hatta Chp adayı seçimi alacağını falan düşünmüyordu. 14 bine yakın fark attı.Ema
Bu sonucu kimse tahmin edemedi. Hatta Chp genel merkezi bile bu kadar başarı çıkacağını tahmin edemedi. Kendi özelimden örnek verirsem Nazilli de Chp adayı 3 5 kere değişti Akp adayından en az 20 bin fark yer deniyordu. Hatta Chp adayı seçimi alacağını falan düşünmüyordu. 14 bine yakın fark attı.

Emanet oy deniyor, 89 da Özala da aynısı oldu deniyor. Yani gidip Akp seçmeni Chpye oy verdi ki bu sonuç oluştu. Fbye yapılan haksızlık, emeklilere verilmeyen zam genel olarak bu sonucu neyle açıklarsınız?
0
mikahakkinen
(03.04.24)
akpden chpye geçen az olmuştur. çoğu yeniden refaha geçti. asıl sebep o.
bi de bu seçimde partiye değil de isime oy verildi genelde. akpli olup mansur yavaşa oy veren çok mesela. ama gidip tayyibe de oy vermişlerdir.
0
jelly bear
(03.04.24)
chp oyunu arttırdı mı çok değil, akpliler sandığa gitmedi ya da yeniden refah'a oyları kaydı. ben emeklilerden kaynaklandığını düşünüyorum büyük ölçüde. geçim sıkıntısı iyice kendini gösterdi, e akp de o kuşaktan ağırlıklı olarak oyunu alıyor. ölüm döşeğinde olsalar bile sandığa giden seçmenlerinin bir kısmı oy kullanmadı. direkt reyizlerine yönelik bir seçim olsa evet yine de ona oy verirlerdi ama zaten belediye, ve en kötü ihtimalde chpnin mevcut adayı göreve devam edecek diye düşünüyorlardır özellikle büyükşehirlerde tekrar aday olan chp adayları için.
0
pide
(03.04.24)
kimsenin tahmin edememesi, anketlerden farkli cikmasi, kimsenin sallamadigi refah'in basarisi onemli detaylar. bu detaylara dayanarak 3 seye bagliyorum.

1. cubbeli'nin oy vermeyen gunahkardir diye sirk kosmasi.
2. hemen akabinde rte'nin ufakligi da yanina alip ismailaga'nin ayagina gidip din'i alet etmesi.
3. akp trabzon baskaninin fb'yi hedef gostermesi, fb'nin futbol siyasetine tepkisi.
0
buenosdias
(03.04.24)
Isimlerden dolayi oldugunu dusunuyorum. Ekreme akpli de vermis olabilir. Mansura da oyle. Kucuk sehirlerde tanimadigimiz isimlerde de ayni durum olmus olabilir. Yoksa yok emekliler intikam aldi, yok millet uyandi, yok oyle bir sey. Hep ayni seyler konusuluyor ama yok oyle bi sey. Chp de ozgurle oy falan arttirmadi oyle fark yaratacak. Siyasetten anlamiyorum bunlar benim hissettiklerim, dusuncelerim.
Genel secim yapilsa adam yine kazanir. Zaten saglik sorunlari artik yas itibsriyle el vermeyecegi icin birakacak koltugunu sonunda. Baska turlusu imkansiz. Emekli akplilee bundan bin beter olsalar da soylenir moylenir yine akp derler pusulada
0
Kittie
(03.04.24)
Evet akp'de sandığa gitmeyen ya da yrp'ye oy veren önemli bir seçmen var ama sadece akp oy kaybetti demek haksızlık olur, 2019 yerel seçimlerine göre chp'nin oyu 4 milyon arttı ki 2019'da iyi parti ile ittifak vardı, hdp aday çıkarmamıştı çoğu yerde. CHP hem 2019'daki ittifakı tabanda taşımayı başardı hem de özellikle İstanbul ve Ankara'daki başarılı belediyeciliklerin ödülünü ülke çapında aldı.

Mesela demin Ozan Gündoğdu'nun podcastini dinliyordum. AKP yönetiminde ekonomik güven indeksi 90'ın altında girilen üç seçim olmuş. 2015 haziran, 2019 yerel seçimi ve bu yerel seçim. Üçü de akp için başarısız seçimlerdi. Bu seçimde ekstradan 80'in de altına inmiş güven indeksi. Yani akp seçmeni ki çoğunluğu aslında emekli yaş grubundaki seçmenler, ekonomiye yönelik tepkisini gerçekten göstermiş. Ayrıca "Ekonomi kötü olsa da akp'ye veriyorlar" tezi de yanlışmış bunu anladım ben. Geçen seneki seçimde zaten akp'ye çok oy vermeyen orta sınıf beyaz yakalı sıkıntı çekerken türkiye geneli hane halklarında o kadar kötü durum yokmuş tüik verisine bakılınca. Bu seçimde 80'in altına düşmesiyle beraber halk tepkisini gösterdi.

Fenerbahçe, cemaatler vs totalde %2-3'lük bir fark belki oluşturmuştur bilemiyorum
0
nundu
(03.04.24)
pide +1 benim yazacaklarımın aynısını yazmış
0
basond
(03.04.24)
Bence 5 sebep var.
1. Emekliler
2. Tarikatlar
3. YRP'nin iyi siyaseti
4. İyi Partinin çöküşü
5. Mevcut CHP'li Belediye Başkanlarının başarılı belediyeciliği

Mevcut ekonomik çöküntünün altta kalanının Emekliler olması, Akpartili ve MP'li emeklilerin bir kısmının sandığa gitmemesine, bir kısmının YRP'ye yönelmesine neden oldu. Mevcut yönetimlerce ötelenen tarikatlar de bu davranışı sergiledi. YRP iyi örgütlenip iyi hazırlandı. Mevcut yönetimin Gazze'ye karşı tutumu ve İsraille ilişkileri konusundaki söylem ve eylem farkını çok iyi kullandı.
MHP'den kopmuş olan İyi partinin, muhalif oyları aldığını unutup, MHP'nin yerini almak maksatlı olsa gerek muhalefetle didişmeye girmesi, kısaca şaşkınlığı dağılmasına neden oldu. Bu oylar CHP'ye yaradı.
Mevcut CHP'li başkanlar gerçekten başarılı, Akparti'li Başkanlar gerçekten başarısız belediyecilik yaptılar ve oyların bir kısmı, partiden bağımsız olarak. kişilere gitti.

Sonuç olarak bu seçim Akpartinin başarısızlığıdır ama CHP'nin başarısı değildir. Ama CHP bu sonuçları iyi değerlendirebilir ve çok iyi belediyecilik yaparsa bir erken seçimde tarih yazabilir.

Ve artık bu Anayasa değişmez. Bu seçimin en güzel tarafı da daha olumsuz daha Ortadoğulu bir Anayasa görme ihtimalimizin ortadan kalkması.
0
Mirket
(03.04.24)
Ustekilere ek olarak Altinok Beyligi'ni halkin ogrenmesi de etken. AKp siyasetcisi=Altinok gibiler denkleminin halkin zihninde uyanmaya, yer edinmeye baslamasi. Adam bir mal varligi acikladi. Millet error verdi. Adamin daha zenginligini idrak edemiyorken, 87'den beri hic mal, mulk edinmemis haliymis bu. Sakladiklari cabasi. Ustune arabasi yokmus, banka hesabi bile yokmus adamin, gizledi falan da degil adam banka kullanmiyormus:) Cok buyuk skandal, oyle boyle degil.
0
freedonia
(03.04.24)
kesinlikle ekonominin yansıması. eğer geçen sene kılışdar yerine İmamoğlu ya da yavaş aday olsaydı, başka bir ülkede yaşıyor olabilirdik.
0
co2s2
(03.04.24)
kılıçdaroğlunun gitmesi. akp yaşlısının ona oy vermeye eli gitmedi hiç bir zaman. halbuki chpli belediye başkanlarına oy veriyor, kendine yakın hissediyor.

ekonomide bozulma bu sene emekliler ve alt kesim tarafından çok daha fazla hissedildi. önceki senelerde yalnızca beyaz yaka hissediyordu. hatta beyaz yakanın şımarıklığı olarak görülüyordu alt gelir grubu tarafından.

bir de benim görüşüm şu ki, türk insanı güçlü ve kazanan taraftan yana oluyor. chp 2019da büyük belediyeleri aldı ve iyi yönetti. bu başarı chpli belediyelerin artmasına yol açtı. başarı başarıyı getiriyor. yine kılıçdaroğlu faktörü burada önemli :) kaybedecek adam imajı verdiği için oy vermez ona anadolu insanı. imamoğlu ve yavaş kazanma rüzgarını arkasına aldı. bu çok önemli.

fb ne alaka
0
benarrivo
(03.04.24)
Ekonomik nedenli olduğunu düşünüyorum.
Ama bu tercihlerin istikrarlı olacağını da hiç sanmıyorum.
0
pro9it9is9
(03.04.24)
en büyük sebep emekli maaşları. bir emekliyi ve az gelirden etkilenen çekirdek ailesini düşünürsek milyonlarca insan akp'den umudu keserek başka taraflara yöneldi. son güne kadar emekli maaşına zam geleceğini düşünüyorlardı ama olmadı. rte eytlilere değil de emeklilere yanlasaydı gene güçlü çıkabilirdi son seçimden. temiz belediyeciliğin de etkisi vardır tabii ama böyle şeyleri takdir eden insanlar zaten genel olarak o belediyecilere oy veren kişiler, dışındakilerin oyun değiştirecek denli güç katacaklarını düşünmüyorum.
0
suyin
(03.04.24)
(1)

izmir korfezi kapanmayacak mi?

antikadimag
gediz deltasi aluvyonlari korfezi dolduruyor. bizim yasamimizda olacak degil ama sonucta birkac asir icinde cigli ile narlidere bulusacak ve izmir ayni milet gibi priene gibi kiyi sehri olma ozelligini kaybedecek gibi duruyor. bu konuda yapilan calismalar var mi? bu konuya iliskin bir yazi, bilgi vs
gediz deltasi aluvyonlari korfezi dolduruyor. bizim yasamimizda olacak degil ama sonucta birkac asir icinde cigli ile narlidere bulusacak ve izmir ayni milet gibi priene gibi kiyi sehri olma ozelligini kaybedecek gibi duruyor.

bu konuda yapilan calismalar var mi? bu konuya iliskin bir yazi, bilgi vs ariyorum.
0
antikadimag
(03.04.24)
Tarihte şöyle bi olay var

twitter.com

Yani bi şekilde kontrol altına alınır diye düşünüyorum benzer durumda
0
nundu
(03.04.24)
(8)

Belediye meclisi

sanguine
Sayılara çok bakmadim şu haberde de görüldüğü üzere CHP bazı illerde başkanlığı aldığı halde mecliste çok geride kalmış. Hatta yüzde 50 bsk yüzde 25 meclis oyu bile var.Açık konusacagim bizim halkımız daha oy verdiği insanların ismini (Ekrem veba, erdogan imam) dahi doğru düzgün bilmiyor, hatta cins
Sayılara çok bakmadim şu haberde de görüldüğü üzere CHP bazı illerde başkanlığı aldığı halde mecliste çok geride kalmış. Hatta yüzde 50 bsk yüzde 25 meclis oyu bile var.

Açık konusacagim bizim halkımız daha oy verdiği insanların ismini (Ekrem veba, erdogan imam) dahi doğru düzgün bilmiyor, hatta cinsiyetlerini (en sevdiğiniz kadın siyasetçi kim; Tayyip Erdoğan) bile karıştırıyor bazen

Bu farklı seçimler CHP ve iyip arasında olsa anlarım

Ama normalde akp secmeni olan yuzbinlerce insanın başkanlık seçiminde CHP'ye verip mecliste AKP'ye vermeyi "başarması" bana çok absürt geliyor.

Bu kesim şimdi o koca oy pusulalarinda her pusulada farklı bir partiye oy vererek nasil "strateji" yapabildi benim aklım almıyor. Mesela en büyükşehirlerde böyle bir durum yok, İstanbul ve Ankara'da meclis oyu ile başkan oyu doğru orantılı.

Bakın yüzde 3-5 fark olsa anlarım, ama aralarda bazı illerde fark yüzde 25e kadar çıkıyor. Adama aynı insanların yarısı başkan olsun diye oy verirken meclis için çeyreği o partiye oy vermiş.
0
sanguine
(02.04.24)
Haber linki koymamışsınız ama baktığım büyükşehirlerde genelde mecliste de çoğunluk oyu almış ama tabii ki mecliste birinci parti çıksa da meclis çoğunluğunu alamayabilir tek başına o ayrı.

Ayrıca dediğiniz şeyi yapan çok kişi var ya, adayın ismini bilmesine gerek yok ki. İmaro'ya vericem ama mecliste akp basayım demiş olabilir, ne bileyim Bursa'da Ali Nur Aktaş'tan sıkıldık Bozbey'e vereyim ama meclis akp'de kalsın diyeibilir. Olur yani bunlar zor işler değil, halkı hafife almayın :D

Edit: hatta spesifik olarak baktım şimdi, chp'nin aldığı tüm büyükşehirlerde meclis oylamasında da chp önde, hatta alamadığı Hatay'da da önde. Ama eğer büyükşehir olmayan iller için konuşuyorsanız oralarda chp merkez ilçeyi aldığı için haritada kırmızı görünüyor ama il genel meclisinde diğer ilçeler de etkili olduğu için çok fark ediyor. Yani kütahya, afyon, adıyaman gibi yerler için diyosanız orda büyükşehir meclisi gibi çalışmıyor sistem ve chp zaten tüm ilin başkanlığını değil sadece merkez ilçenin başkanlığını almış oluyor

editin editi: kırsalda aday çok daha önemli bi de. Mesela şimdi daha da spesifik olarak kütahya'ya baktım. Chp merkez ilçe ve üç perifer ilçe almış. İl genel meclisi oylamasında iki tanesi yine chp'ye oy vermiş ama merkez ve bir ilçede az farkla akp fazla oy almış. Yani aday için başkanlıkta chp'ye meclis için kendi partilerine veren %3-4 olmuş ki gayet olası
0
nundu
(02.04.24)
eğer kastettiğiniz büyükşehir olmayan iller ise, yerel seçim haritaları bu illerin merkez ilçelerine göre renklendiriliyor. ayrıca buralardaki ilçe belediyesi seçimlerinde köyler oy kullanamıyor. il genel meclisinde ise bütün ilçeler köyleri dahil olmak üzere pay sahibi.
0
inveniam viam
(02.04.24)
Pardon aslında anaakim bir yerde görmustum haberi ama aynısını bulamadım

www.turkiyegazetesi.com.tr
0
🌸sanguine
(02.04.24)
Algıda seçicilik, büyük bir çoğunluğun oy tercihini bilinçli yapmasına şaşırıyorsunuz, bu tezi seçecekleri adamın ismini bilmeyen veya sorulan soruyu anlamayan insanların varlığı ile desteklemeye çalışıyorsunuz ama milyonlarca insanın olduğunu ve aslında gayet de ortalama insanın neye oy verdiğinin bilincinde olması normaldir bence, belediye başkanının ismini söyleyemeyen adam dikkat çeker çünkü çeker yani, 2+2yi 1000 kişiye sorsa 1 kişi 5 dese onun dikkat çekmesi gibi.
0
atom karincanin torunu
(02.04.24)
çok büyük bir insan kitlesine bunu nasıl başarabilirler noktasından bakmak büyük bir kibir. ayrıca, aynı kitlenin büyük bir çoğunluğunun sizi sulu dereye götürüp susuz geri götürebileceğine bahse varım. bu millet 2010 model arabayla 2015 model arabayı birleştirip yürütebilen ve satabilen bir millet. düşünce tarzınınız çok enteresan.
0
retiredcolonel
(02.04.24)
Küçük yerlerde aday çok önemli. Belediye başkanı Ahmet olsun ama başka partiden aday olan arkadaşım Mahmut belediye meclisi üyesi olsun diyip bu şekilde iki farklı partiye oy kullanan çok olur. Zor bir şey değil. Ayrıca o yanlış isim soyleyen insanlarin çoğunda dil sürçmesi var. Sokak ortasında çat diye sorunca herkesin dili sürçüp saçma cevap verebilir. Salak olduklarını düşünmüyorum
0
benarrivo
(02.04.24)
örnek vereyim, nevşehir'de iyi parti adayı kazandı. normalde ak parti nevşehir'de %60'larda seyreder. iyi parti adayı da geçen dönem ak partiden seçilen ve bir süre sonra istifa eden (ya ettirilen) adam. Hem vatandaşın sevgisini kazandığı hem de mağdur göründüğü için %54 gibi bir oy aldı. İl genel meclisinde Ak Parti yine birinci.
Birbiriyle kısmen bağlantılı olsa da iki seçim arasında ciddi farklılıklar olabiliyor. Yerel seçimler özellikle küçük şehirlerde parti kadar isim odaklı da.
0
mustafakesekci
(02.04.24)
bahsettiğiniz kitle, oy vereceği adayın 7 ceddine kadar sayıp üzerine yarım saat icraatlerini anlatabilecek bi kitle.

muhtemelen sizden daha fazla bilgi sahibiler konu hakkında.

nitekim geçen seçim meclisi akp'ye veren seçmen bu seçim chp'ye verdi. istedi mi veriyor yani, pusula isterse 7 metre olsun.
0
brkylmz
(02.04.24)
(4)

izmir takimlarinin taraftar profili

antikadimag
ornegin ankara'da ankaragucu taraftari serseri olmasiyla, sorun cikarmasiyla; genclerbirligi taraftari da gorece daha nezih, okumus olmasiyla bilinir.karsiyaka, altay, goztepe taraftarlarinin profilleri nasil?
ornegin ankara'da ankaragucu taraftari serseri olmasiyla, sorun cikarmasiyla; genclerbirligi taraftari da gorece daha nezih, okumus olmasiyla bilinir.

karsiyaka, altay, goztepe taraftarlarinin profilleri nasil?
0
antikadimag
(02.04.24)
Karsiyaka zengin, okumuş, elististtir. 35.5 olarak tanımlar kendini. Karşıkayakı semt olarak Türkiye ortalamasının baya bir üstünde olarak düşünebilirsin. İnsani gelişmişliği yüksek. Taraftarlarının holigansı yönleri var. Belki de ben göztepeli olduğum için öyle geliyor olabilir.

Göztepe daha bir halktandır. Bir bucaspor gibi denilemez ama. Bucaspor iyice serseri.
0
ferenc
(02.04.24)
Karşıyaka: Fenerbahçe
Altay: Beşiktaş
Göztepe: Galatasaray
0
etna
(02.04.24)
İzmir'de üç takımı destekleyen her sosyokültürel grupta taraftar var ama genel olarak karşıyaka taraftarı bir tık daha seviyeli gibi. Bi de son yıllarda futboldan ziyade basketbolda başarılılar ve genel olarak basketbol taraftarı daha elit olur futbola göre mantığı da işliyor burda bence.

Göztepe semti de Alsancak da sosyokültürel olarak yüksek yerler ama iki takımın da taraftarının olduğu daha varoşlar diyebileceğimiz mahalleler var. O yüzden biraz karışık popülasyon. Göztepe bir tık daha holigan gibi ama.

Bucaspor zaten semtinden de dolayı en serseri diyebileceğimiz takım
0
nundu
(02.04.24)
karşıyaka altay ve göztepenin taraf profili genel olarak benzer. ayak takımı önde bağıran kesim hariç gayette ekonomik seviyesi iyi olan insanlardan oluşur. yani Ksk kendini biraz ayırdığı ve semtin zengin bölgesinin büyümesinden dolayı daha Kadıköy gibi. Göztepe sahil bölümü hariç daha anadolu insanının desteklediği bir takım. Altayda arada kalmış bir takımdır. Kurucuları musevi rum azınlıklar olsa da şu anda kalmadıkları için daha ortada bir takımdır. Ankaradaki gibi bir ankaragücü taraftarı yok İzmirde. Dışarıda gayet rakı masasında yiyip içen zengin insanlar göztepe ksk maçında düşman olurlar. okumuş kesim hepsinde gayet çok. buca daha anadolu tipi taraftara sahiptir.

Ksk özelinde basketbol taraftarı gayet elit zengin okumuştur. ama maç saati herkes küfredebilir.
0
mikahakkinen
(02.04.24)
(1)

izmir'de marina yok mu

antikadimag
google maps'ten baktigimda goremedim. sehir merkezinde, merkeze yakin bir yerde marina yok mu?
google maps'ten baktigimda goremedim. sehir merkezinde, merkeze yakin bir yerde marina yok mu?
0
antikadimag
(30.03.24)
www.instagram.com

İnciraltında var Balçova tarafında. Şehir merkezine en yakın bu. Yani alsancakta falan yok da burdan alsancak'a toplu taşımayla 20 dakikada falan gidilir zaten
0
nundu
(30.03.24)
(2)

anadolu selçuklu devleti nasıl kuruldu ?

WithWorth
büyük selçuklu devleti vardı.malazgirt meydan muharebesini de onlar yaptı.sonra anadoluya doğru ilerliyorlardı.sonra süleyman şah'ın anadolu selçukluyu bir anda kurması, büyük selçuklu için bir isyan hareketi değil miydi ?aralarında savaş çıkmadı mı ?hatta "büyük selçukluya bağlı olarak anadolu selç
büyük selçuklu devleti vardı.
malazgirt meydan muharebesini de onlar yaptı.
sonra anadoluya doğru ilerliyorlardı.

sonra süleyman şah'ın anadolu selçukluyu bir anda kurması, büyük selçuklu için bir isyan hareketi değil miydi ?

aralarında savaş çıkmadı mı ?

hatta "büyük selçukluya bağlı olarak anadolu selçuklu devleti kuruldu." deniyor.
yani öyle "bağlı olarak" ayrı devlet kurmak nasıl oluyor ?

büyük selçuklu demedi mi "tek hükümdar benim" ?
0
WithWorth
(28.03.24)
Üniter devlet kurmak o dönemlerde çok kolay değil. Atıyorum merkezi İranda olan bi devletin Anadolu'yu yönetmek için orada kendine bağlı ayrı devlet bulundurması çok mantıklı. Avrupa'da da dükler baronlar krallar prensler vs boşuna yok yani. Her şeyi olabildiğince yerelden merkeze ayarlamışlar.

Biraz crusader kings oynayın anlarsınız konsepti
0
nundu
(28.03.24)
selcuklular arasında taht kavgası vardı. süleyman şah kendine yurt aradı ve onun soyundan gelenler anadoluda devlet kurdular. büyük selçuklu devleti bu devletin bağımsızlıgını tanımadı, kendine bağlı oldugunu iddia etti. aslında anadolu selçukluları bunu kabul etmemiştir, pek üzerinde de durmamıştır.
timur da osmanlı döneminde anadolu için aynı iddiada bulunmuştur.

"yani öyle "bağlı olarak" ayrı devlet kurmak nasıl oluyor ?"
eflak, boğdan, kırım ve pek çok devlet aynı şekilde osmanlıya bağlı devletlerdir.
imparatorluk böyle bir şeydir. bu devletlere vassal denir.
tarih okuyarak anlayabilirsiniz.
crusader kings oyunu da bu konsepti çok iyi şekilde anlatır.
günümüzde de benzer statüde devletler var tam aynı şey olmasa da.
0
benarrivo
(28.03.24)
(3)

He is going the distance- Cake

Amaranta ursula
Arkadaşlar selamlar,Öncelikle sizi şöyle alalım:https://youtu.be/F_HoMkkRHv8?si=jNb-G02AXgne5m8tBu parçada John abi he is going the distance derken ne demek istiyor? Tam olarak çeviri değil sorduğum ama bağlamda ne demek istiyor?Cevaplar için çok teşekkür ederim şimdiden.
Arkadaşlar selamlar,

Öncelikle sizi şöyle alalım:
youtu.be

Bu parçada John abi he is going the distance derken ne demek istiyor? Tam olarak çeviri değil sorduğum ama bağlamda ne demek istiyor?

Cevaplar için çok teşekkür ederim şimdiden.
0
Amaranta ursula
(28.03.24)
çaba göstermek anlamına geliyor ama şarkıda sanırım adam çabayı başka kadın için gösteriyor.
0
kurbanlik koyun
(28.03.24)
Ben ilk dinlediğimde bir araba yarışçısından bahsediyor ve going the distance da uzun uzun yarışıyor anlamında düşünmüştüm ama redditte bayaa farklı incelemişler şarkıyı..
www.reddit.com
0
kaptan memo
(28.03.24)
genius.com

genius'ta böyle açıklamışlar ama teyit gerekir gibi de belirtmişler bilemiyorum o yüzden
0
nundu
(28.03.24)
buraya yazılanların hakları Sir Anthony Hopkins'e aittir.
yazan eden compumaster, ilgilenen eden fader
modere edenler basond, compumaster, fraise, kibritsuyu, rakicandir
bu sitede yazılanların hiçbiri doğru değildir. site içeriği küçükler için sakıncalı olabilir. yazılardan yazarları sorumludur. kaynak göstermeden alıntılanamaz. devlet tarafından atanmış bir kurumun internet üzerinde kimin hangi bilgiye ulaşıp ulaşamayacağına karar vermesi insan haklarına aykırıdır. web siteleri kullanıcıların istekleri doğrultusunda bağlandıkları yerlerdir. kullanıcılar isterlerse bir web sitesine bağlanmayabilirler. bu güçleri ve imkanları mevcuttur. bir kullanıcı bir siteye bağlanmak istiyorsa bu onun tercihi ve hakkıdır. bağlanmak istemiyorsa bu yine onun tercihi ve hakkıdır. halkın kendisine hizmet etmesi için görevlendirdiği kurumlar hadlerini aşıp halka neye ulaşıp ulaşmayacağını bilmeyen cahil cühela muamelesi edemezler. ebeveynlerin çocuklarını sakıncalı içeriklerden koruması için çok sayıda bedava ve ücretli yazılım mevcuttur. bu yazılımlar bir web tarayıcısını kullanmaktan daha karmaşık teknik bilgi gerektirmemektedir. devletin milletini küçük düşürmesi ve ebleh yerine koyması yasaktır.