ben önce boxu banyoya götürüyorum kediye çaktırmadan. sonra bir şekilde kedi banyoya giriyor. bi şekilde boşluğuna getirip sokuveriyorum.

işlemi banyoda yapma sebebim evin geri kalanından çok daha ufak bir alan ve karyola - koltuk altı gibi yerlere girip sinme şansı yok.

Kundaklar gibi sarabilirsin, öyle koyarsın.

Ya da kutuyu ağzı yukarı gelecek şekilde dik koyup içine tıkıştır kediyi. Ben benimkine öyle yapıyorum.

kutuyu dik hale getirip koyuyoruz biz de. iki kişi olursanız iş daha kolay olur.

Ödül mamasıyla kandırıyoruz biz.

kutuyu dik tutacaksın.
kediyi de önce arka ayaklarından sokarak kutunun içine atacaksın.
eğer kutuyu görünce anlayıp kaçıyorsa ya da kucağa gelmiyorsa, kutuyu ona göstermeden hazırla.
kedinin de üzerine havlu at, öyle yakalamaya çalış.
kaleci/kar eldiveni de giymen iyi olabilir.
bir de seri hareket edeceksin.

yalnız aklında olsun, o plastik taşıma kutularının kapılarını benimkilerden ikisi resmen yüklene yüklene açıyor.
eğer agresifleşiyorsa kutunun ağzını kapadıktan sonra bantla her ihtimale karşı.

Blatta +100

Kutuyu dik koy, kediyi koltuklatından tutup üstten yerleştir. Kutuyu gösterme tabi koyana kadar.

Benimkilerden biri de plastik kapağı açabiliyor bu arada, metal kapaklı aldık sonradan.

kundak yöntemi iyidir. Başka bir seçenek ön ayakları kavrayıp başını ve ön ayaklarını koyduğunuz zaman çıkma şansı pek olmaz (anatomik yapı nedeniyle-sakin kedilerde işe yarar hırçınlarda denenmesi el sağlığı açısından zararlıdır).

rayban güneş gözlüğü aldım. dükkandan alsam nasıl olacaksa aynı şekilde kutulu ve aksesuarları (kılıfı silme bezi) tam geldi. camının üzerinde etiketi falan vardı. geri iade olmadığı belliydi yani. gözlüğü de daha önce denediğimden bi sıkıntı yaşamadım. hala mis gibi kullanıyorum.

quiksilver, harika

çalışmadığım dönemde ben de kısır kedim için kullandım, dombili halden fit hale geldi ve tüy dökme sorunu ortadan kalktı. kullanmadan önce 2-3 sene kullanmış bir kaç kişiye daha danışmıştım, memnun kalınca devam edeyim dedim ve şu an hala kullanıyorum kedim turp gibi bir sıkıntısı yok maşşalah.( 3 yaşına girecek)

Kedim kısır benimde. Bonacibo'nun kısırlaştırılmış kediler için olan maması da var. Onu kullanıyoruz şu anda memnunuz.

kitty+1, aynen dediği gibi oldu benimkilerde de. tüyler hep parlaktı da normal proplan unlar kısırlaşınca kilo aldırmaya başlamıştı, e kısırlaştırılmış kediler için olan mamalar biraz daha tuzlu oluyor ve bazı sokak kedilerine de bakmaya başlayınca öneriyle bonacibo'nun kısırlaştırılmış kediler için ürettiği mamaya geçtim ben de. iyi de oldu.

yoo gayet iyi, alabilirsiniz, uzun süredir kullanıyorum 5 kedim için

bu mamayla sıkıntı yaşayan tek kişi benim sanırım. 1 sene boyunca mis gibi sorunsuz yedi mamayı ancak bir anda ishal sorununa yol açtı o yüzden bırakmak zorunda kaldık, şimdi proplancıyız. ama çevremdeki kedili arkadaşlarım bonaciboyu hala kullanıyorlar hiçbirinden bir sorun duymadım.

Benimki de kısır erkek kedi. Kısıtlaştırılmış bonacibo ve kuzulu değişmeli yediriyorum. Yoksa ötekini pek lezzetli bulmuyor ama zayıflıyor. Kuzuyla da kilo alıyor. 6 kilonun üzerinde, tosun gibi oldu. İkisi de güzel memnunuz.

gıda boyası, şeker hamuru olmaz ama diğerleri istanbul düğme, beyoğlu düğme veya velioğlunda olabilir. pasta malzemeleri satan dükkanlarda var oralarda sorarsanız şeker hamuru, gıda boyası da bulursunuz. eğer bulamazsanız metro gross markette şeker hamuru ve gıda boyası var.

velioğlu kemeraltında ikinci beyler psajının arka tarafında. zaten sorunca tarif ederler. hatta velioğlu'nun sokağının başında sadece ahşap kutu, boya vb... saten bir yer daha var orayda bakabilirsiniz. adının craft olması lazım.

istanbul ve beyoğlu düğme'de kemeraltı'nda, gelinlikçilerin, kumaşçıların o tarafta, nasıl tarif edilir bilemedim.

tuhafiye işleri için: sırtınızı iskeleye verince kızlarağası hanının en soldaki kapısından girin, dümdüz ilerleyin, caminin kenarına çıkacaksınız. etrafta bir yığın dönerci boncukçu çiçekçi vs var, ortada da lokantaların masaları. oraya çıkınca sapmadan sağdan ilerleyin, dar L şeklinde bir koridordan gelinlikçiler çarşısına geçiyor. istanbul düğme falan da işte orada yanyana hemen. sokaktaki keçelerini görürsünüz. etrafta gül tekstil dal tekstil falan da var kumaş için.

toz gıda boyasını semtteki aktarlarda bulmuştum ben. tabi tariflerdeki gibi jel mel ya da diğer pasta işleri gereçlerini karşıyaka çarşıda bir dükkan var oradan alıyorum.

şu olur mu :)
(git: www.youtube.com

Six feet under'da her bölümün başında bu ölüm tarihlerinden birini bulabilirsin. dizinin akışına göre zaten her bölümün ilk 5 dakikası içinde biri ölüyor.

çok örnek olsun diyorsan spoiler olacak ama final bölümünün sonunu youtube'da izleyebilirsin. www.youtube.com bakın yine diyorum spoiler olabilir.

fotoğraf şeklinde istiyorum video değil. videodan fotoğraf almak uğraştırır.

(git: www.abstractfonts.com )

yıkanacaksan havlu lazım olur tabi, terlik de al mutlaka. banyodan çıkıp ıslak ayakla ayakkabı giymeye çalışmak zorunda kalmazsın.

Terlik olabilir, rahat dolaşmak için.
Havlu gerekir.
Titiz biriysen yastık kılıfı götürebilirsin.

Havlu ve kesinlikle terlik.

terlik yerine sandalet götüreceğim. yastık kılıfı ve havluyu ekledim teşekkürler.

Uykun hafifse, kulak tıkacı olabilir.

yoğun bir hostelse prizler dolu olabilir, priz çoğaltıcı götürebilirsin.

www.selcukkardesler.com

4lü uzatma aldım :)

Bir çok arkadaş dolaşmak için terlik yazmış siz de sandalet götürüyorum demişsiniz. ben de terlik diyeceğim ama banyoda kullanmak için. bazı hostellerin banyo alanları aşırı rezalet oluyor oraya çıplak ayakla basamıyorsunuz, plastik bir terlik çok işinize yarar. tabi dikkat edin kayıp düşmeyin.

Gece ışıklar kapatıldıktan sonra kitap okumak gibi bir niyetin varsa mini bir fener, ya da şu kitap ışıklarından.

havlu alıp boşuna yük etme yanına, hostelden kiralarsın.

yastık kılıfı
peştemal cinsinden havlu
hafif, parmak arası terlik
kaliteli kulak tıkacı
powerbank

hatta temizlikten emin değilseniz, www.ebay.com tavsiye ederim.

Benim kedim dişi ve bu şekilde bir idrar problemi yaşadığında (çok sık tuvalete gitme ama yapamama veya sadece birkaç damla yapabilme, kanlı idrar gibi) veterinerlik fakültesinin polikliniğine götürmüştüm. İdrar yolunda kristalleşme ve enfeksiyon olduğunu söyleyip 1 haftalık serum, antibiyotik ve vitamin tedavisi vermişti hekim. Bu yüzden kediyi 1 hafta polikliniğe taşımıştık günlük 1 saatlik serum tedavisi ve enjeksiyonlar için. Sonradan düzeldi fakat aralıklarla da nüksetti maalesef bir süre. Şu anda herhangi bir problemi yok. Sizinki de böbrek taşı değil de böyle bir şey olabilir mi acaba? Erkek kedilerde daha sık yaşanan bir problem diye biliyorum kristalleşme olayının. Böbrek taşı sanki daha ciddi bazı semptomlar gösterirdi gibi geliyor.

Benim kedimde de aynı sorun vardı, necip'e uygulanan yöntem doğru bir yöntem kristallerin yok olması için, aynısı uygulanmıştı benimkine de.

Fakat aklınızda olsun, bu gibi durumlarda kedilerde kana üre karışma olayı çok oluyor. Ve tekrarlaması kötüye işaret, eğer böbrek yetmezliği gibi bir durum var ise buna karşı önlem alınmalı, aksi halde kana fazla üre karışacağından kedinin ölümüne yol açabilir.

Belirttiğiniz mamalar dışında mama kullanmanız da kristalleşme riskini çoğaltır, hastalık tekrarlar. Bundan sonra malesef kedilerinize bu tip mamalar tercih etmek zorundasınız.

taş olduğu kesin maalesef. gördüm hatta çıkan taşları. :/

öncelikle geçmiş olsun,

geçtiğimiz yıl aynı belirtilerle ben de 5 yaşındaki erkek kedimi veterinere götürdüm ancak onun problemi taş değil kristalleşmeye bağlı idrar yolu tıkanmasıydı. sorunu anlamak için yanlış hatırlamıyorsam idrar örneğini laboratuarında incelemişlerdi.

bir hafta kullanmak üzere antibiyotik vermişlerdi bize de. son 1 senedir hastalığı tekrarlamadı çok şükür. ancak o günden beri sterilized mama kullanıyorum.

1.,3. ve 4. sorulara hastalık aynı olmadığı için yorum yapamıyorum.

2. geçtiğimiz sene idrar yolu enfeksiyon tahlili artı antibiyotikler için 150 tl civarı ödemiştim. şehir izmir.

5. o mamaların 15 kiloluğu malesef olmuyor. bu hastalık olduğunda bana da hills c/d prescription mama kullanmamı söylemişlerdi ki onun da 1.5 kilosu 60 tl falandı. şimdi size sunulan mamayı araştırdım ve anladığım kadarıyla birbirinin muadili mamalar. veterinerim c/d mamaların tedavi amaçlı olduğunu ve yalnızca tedavi süresince kullanılması gerektiğini söylemişti. bu sebeple jude(benim kedi)hastalığı atlattıktan sonra ben c/d ile değil sterilize mama ile beslemeye devam ettim.

6. işte necip'e dikkat edeceksiniz, bu süre içerisinde kumunu normalden daha sık temizleyin/değiştirin. çişini ne kadar/ ne sıklıkta ve nereye yapıyor bunları takip edin. bir de tedavi bitiminden sonra kedilerde mantar oluşumu gözlenebiliyor. bir başka hastalık geçiren ve antibiyotik alan diğer kedimin sırtında da mantar türedi. derisine de bakmayı ihmal etmeyin.

7. mamayı değiştirdiğim için eskisinden daha sağlıklı bir kedi oldu. her ay mama masrafımız arttı doğal olarak ancak sağlığı çok daha önemli.

bir çap mezunu olarak fikrim,

çap sonucunda diploma veren bir program olmasına rağmen, çap diploman lisans diplomanla aynı olmuyor. daha bi sertifika gibi düzenlenmiş oluyor.

bir de benim zamanımda çap yaptığın branşı bitirsen de esas lisans branşını bitirmeden diplomanı alamıyordun.

bunlar yüzünden diploma alana kadar sadece esas kazandığın lisansın öğrencisi olduğunu düşünüyorum. yönetmelikler hakkında hiç bilgim yok bunu da belirteyim.

duşakabin yok banyo perdesini arada leğene basıyorum

duşakabin camı dediğin şeyin ne olduğuna bağlı, gerçek cam mı, dümdüz mü, yoksa plastikten mi, leke tutup tutmamasına bağlı

cinsiyet erkek, 3 ayda bir.

evet ayda 1. erkek.

buzlu cam olduğundan kir göstermiyor, dışardan hiç silmedim. Ama her duşta çıkmadan önce iç tarafta sıçrayan köpükleri temizlemek için bi su tutuyorum..

(erkeğim)

hiç silmedim çünkü buzlu cam kiri göstermiyor. ama kabinin iç kısımlarını yani yerleri kenarları falan siliyorum arada. duşa kabine sadece su tutuyorum. erkeğin hası.

duşakabinin altında sürekli su biriktiği için çabuk kir turuyor. 2 haftada bir altını temizlerken camını da temizliyorum. cilitbenk sıkıp, ovalayıp, su tutuyorum. kadın

Erkeğim, Naylon bir küvet perdesi var. Perde açık banyo yaptığım için perdeye bir şey bulaştırmıyorum ama küvete ve fayanslara yapışan kıllarımı mutlaka banyodan sonra duş başlığıyla durulayıp gidere gönderir, oradan da elimle alır klozete atarım. Ev arkadaşlarıma kıllı bir küvet bırakmamak için özen gösteriyorum.

duşakabin cam değil, hayır sadece her duştan sonra küvete duşakabine şöyle bi su tutuyorum, erkek.

su tutmak yeterlidir. cam değil, plastik camlı olandan benim.

hayır, sadece su tutuyorum.
utandım be kendimden, ne pismişim.

kadın

kadın,tek yaşıyorum.

ayda ya da 2 ayda bir duşakabinin camlarını kireçlerden arınsın diye sirke ile siliyorum.

evet siliyorum ayda bir tüm banyoyu ovuyorum onu da arada çıkarıyorum ama tek kalıyorum sadece ben kullanıyorum yani daha fazla olsak her hafta bi kere temizlenir
kadın

e 2 ayda 1

haftada bir banyoyu çamaşır suyu ve cifle elden geçiriyorum bu esnada banyo camınıda siliyorum ve yıkıyorum kadınım ama kafayı temizlikle bozduğumdan beni çok ciddiye alma

hayır zaten duş alırken o da yıkanıyordur umarım.

keyfikahya.com Şunlardan ilk 3ü tek başımayken başımdan geçenler. Belki herecanlandırır diye koyuyorum.

tek başıma da arkadaşlarımla da bir çok ülke, şehir gezdim. gerçeği söylemek gerekirse en çok keyif aldığım gezilerim, sokaklarda tek başıma yürümek zorunda olmadıklarımdı. buradan her allahın günü yanıma birilerini aldığım sonucu çıkmasın, şehirde kaybolmak da güzel ancak 4 5 günün her birinde yalnız olunca sıkılıyorum, en azından bir gün muhabbet edecek birilerinin olması keyifli oluyor.

tek başına gezerken bence en önemli konu kişilik. çekingenlik, sosyal fobi varsa o gezi eh işte güzeldiyle kalıyor. evet gidiyorsun üç beş müze heykel görüyorsun, bir restoranda ya da kafede öğle yemeğini yiyorsun, akşam otele/hostele dönüp yatıyorsun. sonrası da uçağa binip eve geri dönmek işte.

ben çekingen değilim ya da iki bira bitirdim mi açılıyorum insanlarındaysanız (benim dahil olduğum grup bu) işte o zaman dünyanın en keyifli gezisine dönüşüyor. yeni insanlarla tanışıp, onların şehirle ilgili sizin bilmediğiniz hikayelerini dinleme şansınız oluyor. mesela montreal'de hostelde tanıştığım biri yapılmayacaklar listesi tutuşturdu elime. o listeyi hala anı olarak saklıyorum.

yalnız gezmenin bence en büyük dezavantajı güvenlik. eğer otelde kendinize ait odada kalıyorsanız çok sıkıntı yok da yurt odalarında kalıyorsanız geceleri sıkıntılı olabiliyor. new york'ta 50li yaşlarında, yabancı dil bilmeyen bir polonyalı hanımla odaya başka kimse gelmediği için 3 gece geçirmek zorunda kaldım. üzerine hostelin de rezilliği eklenince o gezi gerçekten can sıkıcı bir hal almıştı mesela. her gece bu kadın bana saldırsa kaçma şansım olur mu diye düşünmekten doğru düzgün uyuyamadım. o da benim paranoyaklığım olabilir tabi.

sokakta gezerken de gözlerinizi dört açmakta fayda var.

tabi tek başına olunca da canın ne istiyorsa onu yapmak için daha fazla zamanın oluyor, istersen bütün gününü bir parkta kitap okuyarak geçir kimse sana karışamıyor.

yalnız gezenlere verebileceğim en büyük tavsiye yanlarına selfie stick+bluetooth shutter gibi hayat kurtaran icatlardan almaları. göğsünüzü gere gere cart curt uzatın çekin fotoğrafınızı. amsterdam'dan niagara şelaleleri'ne kadar her yerde gördüm, benim de bu sopadan almam lazım muhabbetlerine kulak misafiri oldum.

gezme eyleminin içine gidilecek şehir, bütçe ve zaman gibi önemli kriterler de giriyor. bunlar hakkında fikir sahibi olmadığımdan sanırım diyeceğim bu kadar.

ben cuma gunu aldim ikea'dan 13 lira verdim ama asiri hafifmis yatakta en ufak bi harekette uzerinden kayip gidiyor. beim aldigim polyester olaniydi elyaf gibi ici

ikea'da satılan yaklaşık 40 küsür çeşit yorgan var maalesef :/ genel olarak pamuklu versiyonları oldukça başarılı..

Kaz tuyunun nasil elde edildigini arastirin lutfen.

Onun disinda ikeayi bilmiyorum da madame coconun elyaf yorganindan cok memnunuz.

alternatif olarak yataş'ın yorganları mükemmel.

ben geçen kış şu linktekini almıştım (git: www.ikea.com.tr ). terletecek kadar ısıtmıyor ama üşümüyorum da. çok soğuk gecelerde üzerine ince bir battaniye attığım oluyor.

ikea yorganı ile ilgili yapacağım tek negatif yorum bu yorganların farklı bir ebatı var ve ikeada satılan nevresimler dışında hiçbir nevresimi uyduramadım.

ben dünyanın kuzey bi ülkesinde kullandım, çok memnundum. incecik, hafifcecik yorgan. dışarısı -16 derece iken kısa kollu tişörtle yatağa girmemi sağlıyordu <3

edit: kaz tüyü nooo. pamuklu hem daha sağlıklı, hem de kazlara yazık olmaz. ayrıca da kaz tüyleri sürekli çıkıyor oradan buradan. yatarken deli gibi rahatsız eder, her gün mutlaka üstünde 8-9 tüyle uyanırsın. (kazların ahı işte)

sorunların var, fix it. yanılıyorsun.

hakli olabilirsin fakat senin dedigin bu durum erkekler icinde gecerli. Bazen bizde boyle seyleri sizler icin soyluyoruz.

sen ceylan avla, kadın da iki tane elma toplasın karşılıklı oturun yeyin. keşke şu ilkel benliğinizi 2014 yılına getirebilecek bir güç olsaydı.

kişinin durumuyla ilgili. cok playboy'san olabilir, şahsen hoslandıgım kız hoslandıgını belli etse mesela okulda veya gelip açık açık söylese dünyalar benim olur. ama öyle bir dünya yok ve o muhtmelen kendisi aynen bahsettiğin gibi siklemeyen bir tonguç'a gidicek :P hayatın kuralı.

erkeklerin çoğunda böyle herhalde ama bende değil. ben avcumun içinde hissetmeye başladığımda daha çok titrerim üstüne. daha çok ilgilenirim, daha çok severim. çünkü her gün birini avcumun içinde hissetmiyorum yani. benim için değerli ve özel bir durumdur bu, eğer o noktaya gelmişsek.

bir keresinde yavşadığım, böyle olur gibi olduğumuz bi' kız şey demişti bana, "sen beni skip kaçarsın". ben de saf saf, "niye kaçayım hep skerim??" dediydim. çok kızmıştı sonra. ama benim kafa öyle yani. niye elde edince bırakıp kaçayım amk, dışarda PESCADOR BİZE KADINLIĞIMIZI HİSSETTİR <3 <3 diyen milyonlarca kişi mi var sanki? birini sevmişsem, istemişsem onu istiyorumdur yani bu kadar net ve basit. avcumun içinde diye neden değerini kaybetsin. rakı reklamlarındaki kederli abiyim ben. çok sevgili kaybettim böyle. bundan sonra bi tane bulabilirsem eğer, en azından hak ettiği değeri göstercem.

@pescador

bir zamanlarki halim hatırlattın. bir gün o hep seviştiğim hatuna baktığımda anam babam gibi gelmeye başladığını hissettim. yani ağladığında meme verilen, acıktığında önüne yemek getirilen canlıya dönüşüyorsun. ve bunların verilmesi için deli gibi çalışıyorsun.. ne kadar sıkıcı bir hayat.

Yanılıyorsun.

Ya arkadaşım, 20 dakikalık seks için, elini tutup sinemaya gitmek için bir kadının peşinden koşturmayı, nazını kaprisini çekmeyi, onun götünü kaldırmayı hangi aklı başında erkek ister? Cidden şöyle klişe ve ezbere tespitlere şartlanarak yaşamak size de saçma gelmiyor mu? Takvime bakıyorum, yıl valla da billa da 2014, kafalar hala aynı yerde. Yok "erkekler kovalamak ister, kadınlar ilgi ister" yok bilmemne. Aşın bunları kardeşim ya. Bir kadını seviyorsan, onun sana karşılık vermesi ilgini azaltmaz, azaltamaz. Ama bir kadın olacak karşımda, sanki benimle beraber olarak lütufta bulunuyormuş gibi o öylece dururken ben çabalıycam, çırpınıcam, onu elde edicem ve bundan zevk alıcam? Get a life.

kardeşim sen sadece seks kısmını görüyorsun..

ilişki 20 dakikalık seksten ibaret değil. ben sinemaya onun götünü kaldırmak için değil gerçekten film izlemek istersem giderim. sinemaya değil her şeyi kendim için yaparım.. haa bazen onun sevdiğini bildiğim bir konser vs varsa gitmeye çalışırım ama çok umurumda değildir. kovalamak değil bu. kovalamak kızı takip etmeye, onu mutlu etmeye çalışmak gibi biraz daha. pis olmadığı sürece her kadınla sevişebilirim mesela. ayırmam. hoşuma gidip gitmediği umurumda değildir. taa ki sevişme bitip, yollar ayrılana kadar. o saatten sonra seçmeye başlıyor insan. bazılarının yüzünü bir daha görmek istemezken bazılarını yeniden görmek sizi mutlu ediyor. ve mutlu olmak herkesin hakkı.

@comptrol

böyle bir teori olması, fikirlerimi daha ileri noktalara götürmemi sağlayabilir. çok teşekkür ederim. aradığım buydu.

hatta takip edenler için şunu da belirteyim;

kitabın birinde;

"alışveriş ve seks" başlıklı bir yazı okumuştum. alışveriş ve seks bittikten sonra benzer hisleri yaşıyormuş insan. ikisini de kendine yetersiz olduğunu hissettiği için yaparmış. ve sonucunda o kadar kısa bir mutluluk hissetmek pahasına bazen 1 ay boyunca çalışıp kazandığı parayı o anı yaşamak için harcarmış.

düşünün vitrinde 1 ay boyunca izlediğiniz eteği alacağınız ay başını iple çekiyorsunuz. ve o gün geldiğinde koşarak mağazaya gidiyorsunuz. fakat bir bakıyorsunuz, bir kadın almış eteği kasada bekliyor. ve o etek vitrinde sizin 1 ay boyunca bakmaya doyamadığınız etek. bence sinir krizi geçirme ihtimaliniz var. bizi aldatan insanların başkasının kolunda bir kıyafet gibi dolaşmasına benziyor bu. sen bekle bekle sonra başkasının götünde gör. evet başka bir etek de alabilirsiniz ama siz onu 1 ay boyunca beklediniz.

evet yanılıyorsun.

o soğuma olayı başta beklentin fazla olursa oluyor sanırım. saçma, basit, itici yönlerini gördükçe hayranlığın azalıyor.

(bkz: gay olmadan önceki son sözler)

kendine güvenlede ilgili bir sorun olabilir. seni seven sayan bir kadın için içinden "lan bu kız benim neremi seviyorki malım tekiyim aslında demekki benden birşey bekleyecek kadar benden daha mal" diye düşünüp kızı senden daha düşük seviyelerde görebilirsin. olmuyor değil.

The fire of desire, Belk, Ger & Askegaard

www.jstor.org

kendine güven konusunda bir sorunum yok. gerçek manada kendinee güvenen bir insanım. aynı şekilde kadınlar konusunda da kendime güvenirim. beni kabul edecek kişiyi ben kabul etmem gibi bir denyoluğum olmamıştır. beni kabul etmeyecekti de kimi kabul edecekti ki derim hatta :)

daha yeni polonya için başvurdum (pasaportu gidip almadım daha da vermişlerdir herhalde). turist vizesine başvurdum. vfsglobalden randevu alıp istedikleri belgeleri götürdüm. konferansa kabul alma belgesi olarak da yatırdığım konferans ücreti makbuzunu gösterdim.

ben de konferans için gitmiştim de çok hatırlamıyorum ama herhalde bussines demiştim. önce online formları dolduruyoruz. sonra galiba ön değerlendirme sonucunda pasaportu gönder diyorlardı. size gönderdikleri, üzerinde bir numara olan formla birlikte pasaportunuzu gönderiyorsunuz. yalnız galiba ofisler var, elçilik başvuru yapanlara bu ofisleri tavsiye ediyordu. ben direk elçiliğe göndermştim. amerika gibi başvuru merkezlerine gidiş durumu yok bu arada, herşey posta ile.

bu arada eksi kayıtlarıma baktım:
5257'de details of visit to canada bölümüne other deyip konferans katılımı ve tourism diye açıklamışım.

bir de reason of visit denilen bir dilekçe yazmışım, online başvuruda isteniyordu galiba, konferans ismi, gidiş dönüş tarihleri vs.

kanada turist vizesine başvurduğumuzda vfs üzerinden belgeler ankaraya gönderildi. başvuru formu, vize ücretinin dekontu ve diğer belgeler (bordrolar, izin belgeleri vs) kargo aracılığıyla gönderildi. aracı firma telefonda gayet net bir şekilde açıklıyor süreci; hangi hesap numarasına ne kadar yatırılacak, kargo nereye gönderilecek vs. benim esas diyeceğim vize başvurduktan 30 gün sonra elimize ulaştı hatta bazı vizelerde 60 güne kadar uzayabiliyormuş. bu yüzden konferans tarihine göre başvurunuzu yapmayı unutmayın.

2 hafta önce cuma günü onayı aldık, pazartesi günü izmir'den pasaportu aldım.

icime su serptin vallahi niphrodel tesekkur ederim.

izmir'de tek başına yaşayan bekar olarak yazıyorum.

elektrik: 30-40 tl
su: 20-25 tl çok çamaşır yıkadığımda 5 tl daha fazla gibi
doğalgaz: kış aylarında 120-250 tl ancak yine harika ısınmıyor. yaz aylarında 10 tl (kış sezonunu ekim ortası mart başı gibi düşünebilirsin)
internet: geçtiğimiz aya kadar ttnet tarafından ayda 85 lira gibi kazıklanıyordum, kablonete geçtim tv+ sınırsız internet 53 tl

bence normal. ısınma dışında kullanıldığında ben de 8 9 lira bir şey ödüyorum tek başıma. lokasyon izmir.

9 lira mı ? Sadece vergiler 5 tl

valla geçen yaz bana 4 lira gelmişti. hatta dedim insan bu faturayı kesmeye utanır diye :) tek kişi sadece banyo 24 bence çok. yemek yapmışsan daha kabul edilebilir

Çay yapıyorum falan arada.

@gorki bazı aylarda faturalandırmaya gerek duyulmayacak kadar düşük oluyor tüketim. geçen ay falan geldi mi fatura?

1) kutuyla olan daha korunaklı leğene göre.
2) dört köşesine taş koyabilirsin.
3) koyman mümkünse daha iyi olur. kediler yumuşak zeminde yatmayı çok severler.
4) mamayı da dışarı koyabilirsin. içeriye sığan kedi sayısı az olacağından mama kavgası olabilir dışarı daha az sıkıntılı. ama kedilerini takip et biraz, bazı kediler mama ve suyun yanyana olmasını istemez. (avcılık içgüdüsü hep, avcılıklarını mıncırdıklarım)

bana kalırsa leğen en doğrusu. karton içeri su alırsa çabuk parçalanır. bir de kedilerin patisi durmaz tırmık falan atarlar kartona, strafora.

ben leğen diyorum.

aslında karton ya da leğen yerine elin yatkınsa şöyle de yapabilirsin, yeni yaptım ben de gayet güzel oldu: civarda böyle yıkıntı evler çöplükleştirilmiş boş arsalar varsa oralarda ya da marngozların artıkları arasında plaka veya çubuk şeklinde tahta parçaları bulabilirsin.

işte onları birbirine çakarak güzel bir şey çıkar ortaya, ardından zeminine de eski havlu battaniye pamuklu şeyler falan koyarsın, dış kısmı da sünger benzeri bişeyle yalıtım. geçen haftasonu yapmıştım gayet güzel oldu bence, eski yatak ve dinlence yerlerini bırakıp hemen oraya yerleşti bizimkiler.

çevrede hiç boş arazi yok, ama marangozhane var. akşam eve giderken oraya sorabilirim. daha da olmazsa koçtaş'tan sunta gibi bir şeyler de alabilirim. hem de daha dayanıklı olur bak, hoşuma gitti bu fikir. elim de yatkın öyle işlere, becerebilirim bence.

benimkisinin üç tarafı çevrili, üstü açık, altında strafor ve straforun üzerinde de eski bi koltuğun içindeki pamuksüngerimsi şeylerin ve eski parçalanmış bir battaniyenin parçaları var, üstünü de kartonla kapatmıştım da sığmıyolar kuyrukları havada yürüdükleri için vb. sebeplerle hemen ertesi güne çatıyı yok ettiler zaten , bence yaparken üstünü kapatacaksan ölçüyü de bu tip şeylere göre ayarlamak daha iyi olur.

heh! evet, merak ettiğim şeylerden biri de bu ölçü meselesiydi. eni boyu ne kadar olsa yeterli olur diye soracaktım. bahçede demirbaş 3 tane kedi var, bazen 4. geliyor. bunların hepsine yetecek salon salamanje bir şey olsun diyorum. kendimden pay biçiyorum ben daracık yerde sıkılırım, onlar da bunalmasınlar :)

www.youtube.com

leğenle yapılan kedi evlerini ben bu sene gördüm, geçtiğimiz yıllarda kedi evlerini yaparken karton kutuları strafor kaplayıp, yağmurla karla bozulmasınlar diye de çöp torbası ile sarıyordum. Kutudan yapılan evler için zamanında şöyle bir şey okumuştum, kapılarını kutunun tam ortasına açmak yerine ya sağa ya da sol kenarına açın, böylece kediler daha fazla kuytu alan yaratabilirsiniz. kolaylar gelsin.

mama almayı unutmuşum, bir de yerden yükseltecek bir şey koymayı. ama temel olarak becerebildim sanırım: i.imgur.com

Kala" diye bir isim buldum ya.

Hem asil hem de gralicaymış.

en.wikipedia.org
phantombunburyist.freedomforceforever.com

Bak bi de "Namora" varmış
en.wikipedia.org

Son olarak "Zabu" var bulabildiğim. Bu da kaplanmış.
www.supermegamonkey.net

Kişisel önerim direk kuzey mitolojisinin tanrıçası Freyja. Ne de olsa Loki de kuzey mitolojisinden.

bence buzdolabı,çamaşır makinesi olmazsa olmaz.tv ilk planda şart değil. mobilya olarak ilk etapta çekyat,baza tarzında birşeyler alırsan iyi olur.güne iyi başlamak için yatağını iyi seçmeni öneririm.internetle çok uğraşıyorsan onu da bağlatırsın,tv'yi bir müddet bilgisayardan izleyebilirsin.

eve çıktığımda eksikliğini hissettiğim ve parça parça almak zorunda kaldıklarımı listeledim.

mutfak: kettle, tost makinesi opsiyonel olarak ızgarası olan mikrodalga fırın,
şişe açacağı, çöp kovası, çatal kaşık tahta spatula, kevgir etc.

banyo: ayna, el ve banyo havluları, diş fırçalık(bir kupaya da konulabilir tabi), çöp kovası ve tuvalet fırçası(tuvalet fırçasının olmaması gerçekten insanı yıpratabilen bir durum) gereksizmiş gibi dursa da banyo paspası. kışın o soğukta taşa basmak üzücü olabiliyor.

yatak odası: komidin ve masa üstü lambası, evde dolap yoksa fermuarlı ya da mobilya olarak dolap, bol bol askı ve benim hayatımı kurtaran ikea dolap içi düzenleyicileri.

oturma odası veya salon: yine evin durumunu bilmemekle beraber kış için elektrikli soba, yaz için vantilatör, sehpa, halı ya da kilim, bolca uzatma kablosu ve üçlü priz.

koridor/antre: ayakkabılık, opsiyonel olarak boy aynası

diğer: çamaşır kurutma askısı, ütü masası, ütü, elektrikli süpürge.

şimdilik aklıma gelenler bunlar. ama dediğim gibi genelde bir şey yapmaya kalkışıp da aa evde yok gideyim alayım şeklinde tamamlanıyor bu eşyalar. kolay gelsin.

sehpa çok önemli. vallahi çok önemli. aylardır servsleri sandalye üzerinde yapıyorum. hayır bi de sandayle düz değil, ne çaylar telef oldu sehpasızlıktan...
mutfak için tepsi. kahvaltı takımı olup tepsisi olmayan bir insan olarak çok mutsuzum. :( fırın da lazım, hani olmadan yaşanıyor ama masrafın artıyor yemek yapmaya üzenmekten. oysa fırına her şeyi zahmetsizce atabiliyorsun.
ÜÇLÜ PRİZ. yokluğu ölüm.

mutfak: iyi bir bulaşık fırçası (süngeri demiyorum bak fırçası, ikea favorim bu konuda), mutfak eldiveni.

mobilyaları yavaştan al. özellikle koltuk takımı fln alma ilk planda.

boy aynası+1, 3. yılım ve hala bir boy aynam yok. sürekli ev arkadaşlarımdan ayna otlanıyorum.

sağlam bir vileda kovası ve ucu.

pil lazım. florasan ampul bi de.

nacizane tavsiyelerim: (kendim hepsinin eksikliğini hissettim ondan söylüyorum)

saat al. duvar saati. öyle kol saatimle idare ederim, telefon var falan deme. saati karşında görürsen bütün günün daha planlı ilerler. ama saati görmezsen her şeyi unutursun gider. bu şimdi öncelikli değil gibi geliyor ama çalışan insan için en önemlisi saat arkadaş. mutfağa tava al, biri büyük ve daha derin, diğeri yumurta, omlet pişirmelik olsun. tava feci önemli bi şey. teflon alırsan tavaları, sakın metal bi şey sürme ziyan olur gider yazık, tahta spatula, maşa vs al. yine aynı çerçevede mutlaka plastik kaseler al değişik boylarda. içine abur cubur, cips mips açarsın. yumurta çırparsın. bulaşık yıkamak için bulaşık leğeni al. çamaşır askılığı al çamaşırları kurutmak için. mandala gerek yok ama çamaşır sepeti al. elektrikli tost makinesi yerine ocağa konan tost makinelerini tavsiye ederim. hem başka şeyler de kızartırsın, hem temizlemesi kolay olur. kahvaltı yapan biriysen dolaba zeytin peynir koymak için küçük cam saklama kaplarından 2-3 tane alabilirsin. işini çok kolaylaştırır. tuzluk biberlik almalısın bence bi de :) tabure al, yeterli sayıda sandalyen olmayabilir. bi de tabure her işe yarayan bi şey, ne bileyim sehpa olur, tepesine çıkıp perde asarsın vs. terlik al, banyo terliği, ev terliği. ucuz zaten bunlar. bez al. bez çok lazım. bu sana temizlik manyaklığı gibi görünmesin cidden lazım bi şey bez. çaydanlık al, ya da çay makinesi. çaysız olmaz. bi tencere iyi olur, makarna haşlarsın, hazır çorba falan yaparsın aç kalınca. bardak al. aklıma şimdilik bunlar geldi. ama devamı olursa eklerim.

en azından bir elektrikli ocak. tost yapmayı seversen www.stoktangelsin.com şundan al. (googleda 'tost aleti' diye arattım utanıyorum.) ben bu alete kefilim üstelik.

tayin çıktı dediğine göre ütü şart. o gömlekler pantolonlar ütülenecek. eğer ütü alamazsan da çamaşırlarını askıya asarak kurut. kırışıklıkları açılıyor.

ev terliğin olsun.

vileda ama şu uç kısmı dikdörtgen viledalardan. international.vileda.com

yemek masası. yemek masası derken böyle kocaman falan değil tabi, sana yetecek kadar. yemek hazırlayıp yiyecek yer olmayınca insan çok üzülüyor.

yatağı bana kalırsa mutlaka bazalı al. altı epey işe yarıyor.

aklıma geldikçe yazacağım.

banyoya bornoz asmak için askı. montunu ceketini asmak için ayrı askı.

duşun içine sabun koymak için bir sabunluk

aynısını media mark'ta yaptırdım. çıkması bir 10 günü bulmuştu ama, uğraştırdılar bayağı. denemekte fayda var.

aldığınız günü ve ürünün incik cıncığına kadar modelini biliyorsanız eğer teknosalarda bulunan teknoasist bankosundan alabiliyorsunuz. faturayı vermiyorlar ama fatura bilgilerini içeren tüm detayları bilgisayar çıktısı olarak veriyorlar.

ekmek,su falan verilebilir,ama tedirgin de olabilir belki.

Küçük bi kabın içine su koyup biraz da ekmek ufalarsa olur gibi.

komşusu demiş ki, 'açlıktan ölmez bakar başının çaresine sen elleme' annem de zavallım ikilemde kalmış koysun mu koymasın mı, o yüzden sorayım dedim, koy diyorum o zaman, teşekkürler

bu güvercin değil kumru, muhtemelen hasta ya da yumurtlayacak olabilir. tabi ki koysun su ve ekmek ya da bulgur koysun(varsa buğday da olabilir)..

kendi haline bıraksın bence kuş ölmeyi bekliyo gibi.

Kumruya benziyor, ben pirinç pilavı veriyordum seviyorlar. Hiç olmazsa bir kaşık önüne koyuversin annen. Yazık hayvancağıza.

bulgur koyacaksanız az koyun, kuş su içince bulgurun şişip kuşların çatladığını okumuştum.

o yüzdendir sayın sherlock holmes. :) hepimizin başına geldi bunlar.

işemeleri için bayaaaa bi kum olması gerekiyo yani öyle diyosunuz:D

evde alaturka tuvalet varsa ona alıştırın, tertemiz oluyor.

alafrangası bile yapılabiliyor.

www.youtube.com

kumu temiz değilse, kokuyorsa, örtmeye yetecek kum yoksa ya da örneğin kapı kapalı kaldığı için ulaşamıyorsa, abimin kedisi de mesela yığın halinde duran kirli kıyafetlerin üstüne yapıyor. kumunu temiz tutarsanız bir daha yapmaz bence.
benim kedim dişi mesela, 2 gün boyunca çişini tutar yine yapmaz, kedinin karakterine bağlı, çiş yaptığı yorganı tamamen temizleyin hatta bir süre o yorganın bulunduğu odaya sokmayın da alışkanlık yapıp alternatif çiş yeri haline getirmesin bence:)

hahaha çok cevap olmayacak ama bizimki de bi kere kumsuz kalıp kurutmaya çalıştığımız tarhanaya işemişti. kum işi baya önemli

6-8 cm derinliğinde kum olması gerekiyor kabında. ayrıca kediye tuvalete yapmaya öğretme bana anlamsız geliyor. yavrucaklar yine kum atmaya benzer hareketler yapıyorlar. doğalarına aykırı gibi yani. bence gerek yok. nedir yani kum dediğin. kaç lira ki. kürekle alıp atması da 2 dakiaka.

sia_ breathe me

çakmak gazıyla denedim. bağırıyor.

pazar günü biz de denedik istemeyerek. ocakta unuttuğumuz çaydanlık taşınca bas bas bağırdı, gazı kesti falan. çalışıyor yani.

parfüm sıkarım cihaz bağırır. Kolonya dökerim cihaz bağırır. İptal ettim sonunda dayanamayıp :/ Ama evimizin yapısında çok gerekli değildi. Kombi dışarda boru da evde bir karış yerden geçiyor sadece. O da cihazdan çok uzakta...

ise yariyor +3

kapagi kapiyor musun ?
fise takili mi ?
biraz bekledin mi ?
sular kesik mi ?
www.youtube.com

hepsi tamam.

çalışmıyor u açınız
ışığı yanmıyor?
programı başlatmıyor?
bi de marka model geçerseniz talimatına bakarız.

makinanın alabileceğinden daha çok çamaşır koymuş olabilirsin

bildiğin çalışmıyor hocam işte ses falan gelmiyor o şey dönmüyor.ışık yanmıyor :S

arçelik 3650M

fişi ters çevirip takmayı dene. açma kapama düğmesine bas. en soldaki tuşmuş. su geldiğinden, varsa vananın açık olduğundan emin ol.

netten fotosuna baktim.

Devir: 600

sıcaklik: 40

Başlatma leveli: B

deterjani koyma gözü: 2 (1 önyikamadir. 2 normal yikama)

Fise tak son olarak.

tamam beyler çok saolun kapak tam oturmamış :))

peki o pembe deterjanı ne zaman koyayim ?

alaçatı kipa hipermarketinin karşısında durak var. oradan çeşme seyahat otobüs bileti alıp izmir otogarına gidebilirsiniz. ücreti yanlış bilmiyorsam 14 TL, seyahat süresi de maksimum 1 saat 40 dakika.

bu gece herkesin kedili problemleri var herhalde. geçmiş olsun. www.eksiduyuru.com

sagol lucy in the sky, seninkini hemen bunu yazmadan önce okumuştum. üzüldüm, umarım kısa zamanda hallolur. sana da geçmiş olsun.

bizim de benzer bi durumla aynı evde yaşamak zorunda kalan iki kedimiz var. biri 10 yaşında dişi diğeri 2 yaşında erkek. ilk başlarda belki alışır dedik ama malesef alışamıyorlar. ayrı odalarda bakmaya devam ediyoruz bir araya geldiklerinde ful kavga malesef...

anlıyorum. sizin durumunuz da zormuş. umarım bi şekilde alışırlar. gündüzleri yalnız yazık ıkısıne de, hem arkadaş olurlar dedim ama daha o günlere var gibi...

bizim iki kedi de küçükken bir araya geldiler. başta kan revan kavga gürültü (cidden kanlı kavgalar) derken kısa bir süre sonra sevişirlerken yakaladım. sonra da arada oyun amaçlı kovalamacadan başka bir olaylarını görmedim. beraber uyurlar, beraber yerler...

içimi rahatlattın, biz de bugun tüm kapıları açtık. başta aynı kavga ama bir 2 saat karşılıklı uyudular, bakalım nasıl olcak akşam.

3 yaşında kısırlaştırılmış dişi kedimizin yanına dün itibariyle yaklaşık iki aylık bir erkek yavru getirdik. dişi kedimiz geceden beri sadece bir kez ufaklığı başka odaya kapattığımızda yanımıza geldi ve çok ürkekti. ufaklıkta hiç sıkıntı yok az evvel dün geceden beri büyüğün gizlendiği karyolanın altına girdi ve büyüğün tıslamalarına aldırmadan karşısına kıvrıldı. büyük kedi çok şükür tıslama dışında hiç saldırma girişiminde bulunmadı ama küçüğe hiç yaklaşmıyor koklamak için falan hatta resmen ondan korkup kaçıyor görünce, sizce büyük alışacak mı?

d-smart'ta. smart spor.

ben de bulamadım RTL candır dedim...

ben de bulamadım sopcast'ten izledim.

ben kendi kedimi izmir büyükşehir belediyesine ait fuardaki veterinerde kısırlaştırdım. erkekten 70 aldılar geçen mayısta. girmemizle çıkmamız arasında 1 saat var. hiçbir sorunu da olmadı kısırlaştırma işleminde.

ki mayısta onlarca sokak kedisi de orada kısırlaştırılıyordu. sokak kedilerini 3 gün önceden kliniğe bırakıyorsunuz ilk önce aşıları yapılıyor sonra kısırlaştırma. sanırım ertesi gün alabiliyorsunuz sokak kedilerini.

izmir bel. veterinerliği ile ilgili çok bilgi veren bi sitesi var bu arada bi ara bakmanızı tavsie ederim.

kolay gelsin.

www.youtube.com bu mudur?

@niphrodel,yihhu demek istiyorum.. çok ama çok sağolasın..

işe girişte neden hepatit testi istiyorlar ki? ne iş yapacaksınız siz alla'sen?

yönetici asistanlığı diyeceğim ama lütfen hayal gücünüzü zorlamayın hahahahahah.

dışarı cıkın topraga bassın bi elektirgi gitsin (: olmaz bu iş böyle.

(bkz: electrostatic discharge )

Kediden değil de sanırım bizim giydiklerimizden kaynaklı bu durum. Yazık arada kedimi severken kulaklarının ucundan çarpılıyor çat çut :))

evdeki diğer kediyle şiddetli geçimsizlik böyle bir duruma sebep olur mu peki? çok ilginç ya gerçekten :)

havanın kuru olması ile alaklı bi durum. yakında geçer.

neden paylaşalım ki?

"guzel olmasini istiyorsan, yemegi pisirirken sende onunla beraber piseceksin"
her is oyle degil mi? yaptigin ise yabancilasma, emege...
otomasyon sisteminde cikan basit bir masa ve marangozun yaptigi bir masa; hangisi daha kalitelidir?
bu arada yukaridaki alinti 74 yasinda tokatli kirvemin hanimina aittir. oyle zen'den uzakdogu felsefesinden filan anlamaz, ama saglam kufur eder.

@memleket nere: güzel bir bakış açısı bu gerçekten de.
@etna: paylaşmak istemeyenlerin kafasına silah dayamayı düşünen birini görmüyorum etrafta.

karakterine göre değişir bunu kimse bilemez ki ama kucağa oturma alışkanlıgı genelde yavruluktan gelen alışkanlktır.

genel olarak kedi, sahibini değil, yaşadığı yeri sever. her bir kedinin huyu suyu ayrıdır. aynen parmak izi gibi, huyları birbirine benzemez. kucağına zıplayan da olur, bi saniye oturmayan da. munis mi, gıcık mı olduğu yavruyken belli olur. tür olarak yumuşak huylu olanları, kucak kedisi olanları var tabii. İran kedisi böyle diye biliyorum.

seni sevecek hayvan istiyosan kopek besle.

Yok kedılere ayrı bır ılgım var. Peki yavru kediler evde 3 4 saat yalnız bırakılabilir mi okula gidiyorum da.

yanılma payı dahil olmak üzere gördüğüm çoğu uzun tüylü kedi kucak kedisiyken kısa tüylü olanlar zıpır oluyor. bahçede doğan 5 yavru ve sahibi olduğum 2 kedi üzerinden en azından böyle bir sonuç çıkarımım var. kediler evlerini sever ama sahiplerini de severler ya. senden daha iyi bakacak biri yoksa etrafta seni sever, gece ayakucunda yatar en azından şanslıysan yastık yerine kullanırsın.

ben bıraktım hep yaptım genelde yavru kediler bir süre koşuşturup az ortalıgı dagıttıktan sonra uyuyacaktır. mesela benim kedim bneimle birlikte uyurdu gece ben geç uyursam gözleri uykulu uykulu bana bakardı. denildigi gibi tamamen karakter. ama durur 3-4 saat çok deigl bir yavru için uyuyacaktır zaten biraz koşuşturduktan sonra.

@niphrodel yanılma payın benden.

not kediler evini sever olayı şöle.. bunlar yanlız avcılar.. yaşadıkalrı alanı tanımak hakim olmak son derece önemli. yaşadıkalrı yerden ayrı kalınca tedirginlik yaşıyorlar. tamamen evrimsel, avlanma ile ilgili.. kedi daireler halinde yaaşdığı alanı tanıyarak gittikçe genişletir.. belli bir alanada takılır..bilemmen tam analatabildim mi

dilinden anlayıp sevgini tam anlamıyla hissettirdiğin zaman en gıcık kedi bile seni sevecek, sevgisini de kendi karakterine göre belli edecektir. 3 kedim oldu ikisi hala benimle. biri iran olmasına rağmen kucaktan sıcak temastan nefret eder, ona rağmen istediği yamuk duruşu sağlayabildiğim zaman yarım saat boyunca kucağımda uyuyabilirdi.
benimle olanlardan siyah oğlum tam derviştir, köpek karakterlidir. deli gibi açken bile mama kabına gitmek yerine kucağıma çıkmayı tercih eder, kafasıyla tos atarak sürekli ilgi ister, asla tırnak çıkarmaz, sinirlenmez. istemediği zamanlar sarılıp sıksam bile sadece iç çekip kaderine razı olur, kucağımdayken genelde gözümün içine bakar, sürekli yoğurur. kızımsa tam bir deli amazondur, perişan haldeyken bulup iyileştirmeme rağmen minnetsizdir aksine lütfeder bir hali vardır. sürekli homurdanır, kendi kendine takılır bazen saatlerce ortaya çıkmaz, genelde "bana bulaşmayın" şeklinde bir duruşu vardır ama gün içinde koltuğa oturduğum an ya kucağıma gelip ya yanıma iyice sokulup bebek gibi uyur, eve geldiğim zaman kendini yere atar, göbeğini okşayana kadar şebekleşir, ara ara oğlandan kıskanır kucağımdan kovmaya çalışır.
yani her kedi bir şekilde mutlaka sevgisini belli eder ama tıpkı insanlar gibi, bu konuda standart davranışları yoktur. beraber yaşamaya başlayıp iyice tanıdığın, karakterini çözdüğün zaman zaten sevgisini de dilini de çok net anlarsın.

Ben buldum, bulduğun zaman anlıyorsun zaten..

olay doğayla böcükle bitse keşke, o kadar çok parametre var ki. imkansız bence.

kısmen buldum kanka. hepsi olmuyor bazıları uysa yeter.

Buldum...öyle ki tanıdıkça hayalimdekinden de öte olduğunu gördüm...Gördükçe daha da heyecanlandım, mutlu oldum...ve sonra söyledim, onun benim için "O" olduğunu...Ama..

2 haftadır içim kanıyor...Senelerce bekliyorsun, arıyorsun...Ama...

no

bulduk severek ayrıldık o evli mutlu çocuklu ben yalnızım :)

yok öyle bir şey.

buldum ve tarafından terk edildim...

buldum

hep bulduğumu sandım

çıktı. 3 sene oldu.

iskandinav diyarlarında ingilizce eğitim daha iyi değil mi?

iskandinav diyarlarında okurken çalışabilme olanağı varsa gerçekten düşünülebilir. çünkü avusturya'da öyle bir sıkıntı var malesef.

isveç kesinlikle kabul etmiyor çalışmayı. finlandiya'da oluyor ama. orada da iş azmış.

malesef finlandiya üniversiteleri karşılamadı aradığımı. evet viyana ve sorularıma cevap aramaktayım hala...

20 lik disinse 1 hafta kadar cok sicak ve cok soguk yememelisin :)

2 sene önce azı dişini çektirmiş olarak diyorum ki, o dişin olduğu yerdeki yara bir süre açık kalıyor, hani biraz kanırtsan çene kemiğine dokunabilirsin öyle düşün. 4-5 gün sonra anca anca kapanmaya başlıyor. o yüzden en az 1 haftası var gibi. geçmiş olsun.

24 saat

oyna benimle, sosyalleşelim biraz hacı diyor tam manasıyla.

ısırmalı oyun ama ?

valla kendisine bakılmadığı sürece işemeyen/sıçmayan bir kedim var. diğeri ısırdığında da mamasını falan beğenmemiş oluyor. kedinin yaşı ufaksa ama oyun istiyordur.

"bir eksiğim yok ama beni kısırlaştırdınız" diyordur belki. Isırması da ihtimali kuvvetlendiriyor.

yavruysa dişleri çıkıyor. kaşımaya çalışıyor.

nerdenyse 1 yaşında

Kumu kirliyse yapar, musluktan su içmeyi seviyorsa yapar (hadi bana musluk aç modu), özlediyse yapar, mamasını beğenmediyse yapar, suyu kirliyse yapar.

Oyun isterse gelip bacaklarına dolanmaz, yanına gelip kaçar, sağı solu tırmalar, tüylerini kabartıp deli danalar gibi koşturur. Bir "hayvani ihtiyacı" eksik ama artık yemi mi, maması mı, suyu mu bilemedim.

bazı kısır kediler içgüdüsel olarak kızgınlık dönemlerinde sevgi arsızı olabilirler.
mesela benim 3 yaşında hiç çiftleşmemiş hırçın kızım, bu dönemlerde kucak kedisi olur, sonra özüne döner.

mavi iyidir, levis iyidir, ltb en son çok ucuz ve dandikti ama asıl sorun şu,

Mesela benim giydiğim tüm kotlar Mavidir, mavideki W L ölçülerim üç aşağı beş yukarı aynıdır kalıplarına uyarım.

Levis giymek isterim ama kalıpları bana uygun değildir, ya büyük ya da küçük.

Markalarla ilgili azca bilgi verdim zaten ama asıl olay dediğim gibi kalıp

levi's eskidikçe güzelleşebilen pantolonlar yapıyor. wrangler bir kere aldım, aynı özelliğe haiz değildi ama yine de dayanıklıydı. bu ikisinden daha sağlam bir marka yok bana göre, tommy falan tırt.

wrangler'ın texas slim fit mi ne öyle bir modeli var likralı, inanılmaz rahat. pijama giymiş gibi. kot giydiğini farketmiyosun bile. esnek falan. salla levis ı 2 ayda yırtılıyo.

levis eğer doğru ölçüyü bulursan rahattır. ben 10 yıldır giyiyorum. fiyatlarını hakediyorlar.

Diesel al.

levi's diyorum. maviden ne kadar kot aldıysam ya ağzı burnu yamuldu ya da pantolonu çıkarttığımda 3 gün şirinler gibi gezdim. mavi, boya konusunda hakkaten marka adının hakkını veriyor.

lcw'nin kotları da kalitelidir.

mavi fiyatını kesinlikle haketmiyor. ben lee'yi beğeniyorum çok rahat.

senelerdir kotlarımı mavi'den alırım. hepsi taş gibi çıktı, yıkana yıkana giyile giyile bir hal oldular ama ne renkleri soldu ne de formları bozuldu.

levis.
levis çok dayanıklı, mavi'den aldığım kotlar 6 ayı bulmadan diz yapıyor ve kendini salıyor. levis'tan aldığım kotları yıllarca giyiyorum. zaten levis ve mavi hemen hemen aynı fiyattalar.

komşunuza değilde bir veterinere götürseniz daha net bir cevap alabilirsiniz diye düşünüyorum.

ben şehir dışındayım kedi ailemle şu an onlar da yazlık mekanda olduğu için veteriner biraz zor. işin aslı tahlillerle olabilir anca farkındayım sadece alternatifleri nedir onu merak ettim.

bir fatura dönemi gecikse bile kesilmez heralde.

valla tanıdığın varsa bile faturalar biriktikçe sana sıkıntı olur benim 6 ay oldu yatırmayalı idare ettiler laki bu ay tedaşa çalışacaz artık bazen de 1 ay sonra kesiyolar taktir tedaşa kalmış

10 gun icinde kesseler bile muhru kirip kendiniz acabilirsiniz. cok suistimal etmeden yatirirsaniz pek bisey demiyolar.

elektriğinizi kesmeleri bu işi yapan görevlilerin kafasına kalmış bence. (aynı ev için konuşuyorum) bazısı dakikasında keserken bazısı diğer fatura elime geçtikten sonra bile umursamıyordu. ancak 1 ayı geçirdiklerini görmedim. ayrıca size tavsiyem faturayı yatırın cidden açtırmak için bir de elektrikçi aramanız gerekebilir bazı sayaçlardaki mühür hakkaten komplike olabiliyor. canınızdan olmayın.

zaten bir uyarı kağıdı koyuyorlar kapıya: "son ödeme geçti. şu tarihe kadar yatırmazsan keseriz diye." çat diye kesmezler.

teb hakkında bir fikrim yok ama garanti'yi de bir araştırabilirsin.

şunu söyleyebilirim. 4 yıldır advantage kullanıyorum, son 2 ayda kullandığım denizbank bonus ondan çok bonus kazandırdı.

Garanti ile ben de çalışıyorum yalnız maaşım oraya yattığı için. onun dışında sevmem kendileri.
Denizbank'ın internet sayfasını begenmiyorum çok flash var.
HSBC nin Bireysel bankacılık ekranı ödül aldı gayet sade ve anlaşılır.
Koç değişiminden sonra YKB bozdu ben beğenmiyorum. World için de çok para alıyorlar.
İş bankasından vadesiz hesap açtırtsanız bile Maximus gönderiyorlar. Onlar başvuru formlarını birleştirmişler öğrendiğim kadarıyla.

ama KK bonus olan bir firmayla çalışmakta fayda var derim. Yani onu gözlemledim.

yaklaşık 4 senedir exi26 (akbank) ve finansbankın go cart ına sahibim. öğrenci kartı olduğu için limitler belli ikisinde de ama akbank'ı daha başarılı buluyorum.

yok be düzelir üzülme sen. mantıken asıl ortak eve çıkınca sorun çıkar diye düşünmüştüm ama sizde tam tersi olmuş.

artık en ufak bi tartışmada ben sana gereken değeri veremiyorumla girip klişeler girdabında boğuluyoruz. biraz sağlıkla ilgili sorunları var ve elimden geldiğince yardımcı olmaya çalışıyorum ona ilgileniyorum. bunlar olmasaydı her şey daha başka olurdu diyor.şimdi ara verme geyiğindeyiz de ikimiz de bunun bir alıştırma süreci olduğunu biliyoruz. of içim yanıyor.

cacık olmaz.

korkma oyle şeyler olmaz ama gidip uğraşıcaksın birsuru. gazete ilanı falan. bir de 2. kez kaybettiğin takdirde epey yuklu bir miktar para ödüyorsun. başvurduğunda kaybettim deme. çalındı de.

çalındı derse de ifade vermek zorunda kalabilir.Tam olarak nerelerde düşürmüş olabilirsin diye soruyorlar hangi karakolun ilgilendiğini bilmek için.Formalite içabı işleri yapıyorsun yeterli.Gazete ilanı da zorunlu değil bildiğim kadarıylı

artık ceza kesiyorlar diye biliyorum ben. ama tabi 60 günü geçersenmiş.

çalınmışsa polis raporu mu ne polisten çalındığına dair bi belge lazım.
kaybettim diye gidersen 50-60 lira civarı bi cezası var.

benim bir arkadaş da kaybetmişti, polise gidene kadar birkaç bankadan kredi kartı alıp limitlerinin doruğuna çıkmışlar. mahkemelere gidip geliyordu en son. elini çabuk tut bence. pek su serpmiş gibi olmadım ama en azından olasılık hesaplarına yeni bir boyut getirmişimdir.

tamam o zaman şu kısma geçelim. dersem işte 12sinde kaybettim. o günden bu güne kadar olan sürede yapılmış herhangi bir şeyin sorumluluğunu almamak için yapabileceğim bir şey var mı? mesela gazeteye 12.08.11de çalınmıştır ilanı versem bi geçerliliği olur mu?

gazete ilanı önemli değil. karakoldan belge alman lazım kayboldu diye. orda tarihi halledebilirsin büyük ihtimalle. sonra da onu muhtara götürceksin. (yanlış hatırlamıyorsam.)
üzerinde "kayıp" yazan yeni kimliğin olduğu sürece bi sik olmaz. banka fln takma kafana.
cezası 50 veya 60 liraydı.
-çalındı dersen, güzel bir hikaye uydurman lazım. ifade alırlar çünkü.

bunu yapamazsın / kabul ettiremezsin bence. bir hafta önce yasadışı bir işe karıştın diyelim, sonra da kendini temize çıkarabilmek için polise geçen hafta nüfus cüzdanım çalınmıştı desen sence dikkate alırlar mı?

işte ben de bunu düşünüyorum zaten..neyse bakalım artık ne olacak.

Maliyeye gidip bildirin diye yazilar dolasiyordu bir ara ortalikta.

muhtara git.nüfus kağıdı yenileme belgesi çıkar. daha sonra nüfus dairesine gidip yenilet. mal müdürlüğüne 50 TL cezasını öde. başka bir şeye gerek yok.
kaybettiğin ve yenilediğin ortada. gazeteye de gerek yok. kredi kartı değil bu iki dakkada kredi çeksinler. imzan yok bir kere.

bir doktora danışarak hafif bir sakinleştirici alabilirsiniz.

uyku saatlerini değiştir.

@bubezleeb gece 1 sabah 9 gibi bi uyku düzenim var aslında...

ben yıllardır böyleyim her gece bi sinir her gece bi stres.. oktorum kaygı düzeyimin yüksekliğiyle ilgili olduğunu söyledi..

dan balan - chica bomb olabilir mi?

harikasınız başka bir şey demiyorum

hava alanından izban-üçyol-üçkuyular zamandan daha tasarrufmuş gibi geldi ama bana

202 numaralı otobüs havalimanından her saat başı kalkıyormuş. o yüzden 20.00'de kalkan otobüse bineceksin. otobüs çevre yolunu kullanıyormuş. o yüzden çok sürmez bence. en fazla yarım saat. yani yetişirsin.

8 otobüsüne yetişirsen o otobüse yetişirsin. ama uçak rötar yaparsa sıkıntı olur. havaalanından 15 dakka sürüyor üçkuyular.

Peki 9'daki dolmuşa yetişememe durumunda bari Foça'ya gideyim ben dersem, hiç bir yerden rezervasyon da yaptırmamışsam orada nerede kalabilirim ? Tavsiye edebileceğiniz bir yer var mı ?
Internette tavsiye edilen bir kaç yeri aramıştım önceden, yer bulamamıştım, o yüzden belki daha az bilinen ama güzel bir pansiyon vardır diye soruyorum.

202yi kullanın izban seçeneği çok daha uzun sürer.

kocaeli üniversitesinde bir grup öğrenci bu konuda dava filan açmayı düşünüyordu. yaklaşık 2 hafta önce.

bugün boğaziçi üniversitenden bir hocayla da tesadüfen bu konuyu konuştum. azami sürelerini henüz tamamlamamış öğrenciler için bile tek ders sınav hakkı veya ortalama yükseltme sınavı hakkı verilip verilmeyeceği muallak dedi.

Öncelikle konuyu iyi biliyorum, yani açıklama değil de, sizin ne düşündüğünüzü öğrenmek için soruyorum:

7+1 sınavlarının neye dayanarak yapılmasını istiyorsunuz? Neden kaldırıldığında mağdur olduğunuzu düşünüyorsunuz?

7+1 sınavları, azami hakkınız dolunca, deyim yerindeyse öğrenciye 'son bir şans' vermek için yapılıyordu ve bu sınavlarda kalan derslerini belli bir sayının altına düşüremeyen öğrenci okuldan atılıyordu. Sonuçta bu sınavlara giren herkesin başarılı olmadığını tahmin edebiliyorsunuzdur. Ders sayısını beşin altına düşürmesi gerekirken, 7'de kaldı diye okuldan atılan bir sürü kişi oluyordu mesela.

Torba yasa ile okuldan atılma olayı tamamen kalktı (iyi mi kötü mü tartışmıyorum), bu durumda atılma olmadığına göre, öğrenciye son bir şans vermenin mantığı nedir? Yani o madde artık neye dayanacaktır? Kaldı ki, eğer 7+1 sınavlarında okulda kalacağınızın garantisi yokken, bu şekilde okuldan atılmayacağınız garanti olmuyor mu? Daha avantajlı bir durum değil mi sizce?

Bu tarz yasa, yönetmelik vb. şeylerde yoruma açık yerler bırakılması kadar yanlış bir şey yok, o yüzden bir üniversite 'dur bakalım bu yıl da yapalım da seneye kaldırırız' diye düşünürken, bir diğeri 'nasılsa azami süre ortadan kalktı, o zaman bu sınavlar işlevini yitirdi' diye düşünebiliyor. Ama gözden kaçırmamanız gereken şey şu: Diyelim ki bu yıl 7+1 sınavlarına girdiniz ve ders sayınız 12'de kaldı. Normalde atılmanız gerekirken, Torba Yasa sayesinde atılmayıp o 12 dersi almaya devam edeceksiniz. Bu da haksız bir avantaj getirecek, sanırım bu sınavları kaldıran üniversitelerin dayanağı burası. Ortada okuldan atılma olmadığı için de, bir mağduriyetten bahsedilemez diye düşünüyorum. Öte yandan, bu durumda olsam şansımı mahkemede denemez miydim, kesinlikle denerdim, burası Türkiye ve mahkemelerin hangi konuda nasıl karar verebilecekleri tamamen sürpriz olabiliyor. Özellikle öğrenciler sözkonusu olduğunda, genellikle öğrenci lehine karar verdikleri bilinen bir gerçek.

@darknum, belirtmeyi unuttum sorumda. Senin de bildiğin gibi Kocaeli Üniversitesi öğrencisiyim.

@kakam gelmis olamaz mi, benzer şekilde tek ders sınav hakkının da kaldırılması düşünülüyor, doğrudur.

@opucuk baligi,
- 7+1 sınavlarının neye dayanarak yapılmasını istiyorsunuz? Neden kaldırıldığında mağdur olduğunuzu düşünüyorsunuz?
+ Bize verilen bir hak olduğunu düşündüğümden ve bildiğimden hakkım olanı almak için çaba sarf ediyorum. Hakkım olduğunun altını çiziyorum. Zira ben üniversiteye girdiğimde tâbi olduğum yönetmelikte bu hakkım vardı. Gelen bu yasayla sekteye uğradı. Unutulmamalıdır ki; kanun hükümleri kişi lehine uygulanır. Artı olarak bu durumun makabline şamil olduğunu düşünmüyorum. Kaldırıldığında mağdur olmamın sebebi hayatımı büyük oranda etkileyecek yapılmış bir anlaşmadır. Bu herhangi bir özel neden de olabilirdi tabi. Bu sınavlarla 2 ay sonra mezun olacakken şimdi belirsiz bir tarihe ötelendi.

- 7+1 sınavları, azami hakkınız dolunca, deyim yerindeyse öğrenciye 'son bir şans' vermek için yapılıyordu ve bu sınavlarda kalan derslerini belli bir sayının altına düşüremeyen öğrenci okuldan atılıyordu. Sonuçta bu sınavlara giren herkesin başarılı olmadığını tahmin edebiliyorsunuzdur. Ders sayısını beşin altına düşürmesi gerekirken, 7'de kaldı diye okuldan atılan bir sürü kişi oluyordu mesela.
+ Elbette bu konuda ve o durumda olanlar hakkında söylenecek pek bir şey yok sonuçta. Herkesin fayda göreceği bir sistem imkansız ve hayat adil değil.

- Torba yasa ile okuldan atılma olayı tamamen kalktı (iyi mi kötü mü tartışmıyorum), bu durumda atılma olmadığına göre, öğrenciye son bir şans vermenin mantığı nedir? Yani o madde artık neye dayanacaktır? Kaldı ki, eğer 7+1 sınavlarında okulda kalacağınızın garantisi yokken, bu şekilde okuldan atılmayacağınız garanti olmuyor mu? Daha avantajlı bir durum değil mi sizce?
+ Daha da açmak gerekirse biz "eski kanun daha iyiydi ya onu istiyoruz yok mudur bi yolu" diye mızmızlanmıyoruz. :) Çıkan bu Torba Yasa eğer bu konuda kesin hükümler getirseydi hem şu an bunu tartışıyor olmazdık, hem de muallakta geçen bunca süremi geleceğime yönelik şekillendirirdim. Yine ve yine, ben bizzat kendimin avantaj sahibi olması için uğraşıyorum. Benden sonra gelecekler ve hatta gelenler elbet yeni yasaya tâbi olacaktır ve ben onlar için bir şey yapacak değilim. Pelerinim yok ve amnat süpumen heh

- Affınıza sığınarak uzatmamak için kopyalamıyorum :)
+ Haksız avantaj dediğinizi tekrar gözden geçirmenizi rica edecem. Çünkü her gün her yerde rastlanabilecek bir şey verdiğiniz bu hayali örnek. Kaldı ki bizler o durumda değiliz ve mağduriyetimiz hala devam ediyor. Mahkeme sürecimiz ise başladı ve sürmekte. Fakat mahkeme harici bilinen ve gösterilebilicek her yol için ekşi duyuru süper bir yer olduğundan buradan yardım istedim.

Bir de sanki bu cevap (kusura bakmayın) fake hesabıma özet çektirtiyormuş gibi oldu. Değildir efenim, konuyla ilgili yanlışa düşmüşsem ve bildiğiniz bir şey varsa yazmaktan lütfen çekinmeyin.

istanbul universitesi herhangi bir problem yasatmadan ek sinavli devam ettiriyor. en azindan ben devam ediyorum (7+1'im).

ek sinavin iyi bir halt oldugunu da dusunmuyorum. ayni sinava giriyorum, tek derdim finalden iyi not almak. yilicim yok ama benim yilicimin cok iyi oldugu derslerden de olabiliyor bu durum. ayrica herkesle ayni sinava girdigim icin not skalasina gore harf notu aliyorum. ornegin bagil nota girsem daha onceki vizem 60, finalim 45 iken en asagi cc veya bc gelecekken simdi dd geliyor.

benim ortalamada gozum olmadigi icin cok problem degil ama ek sinav hakkinin cok ama cok iyi bir sey oldugunu dusunmuyorum.

buna ragmen bi noktada haklisiniz. biz girdigimizde yonetmelikte boyleydi. simdi kafalarina gore tamam degistirdik bunu deyip daha kotu hale sokamazsiniz. yasalar yonetmelikler insanlari zor durumda birakmak icin cikarilmaz. insanlara hizmet etme amaciyla cikarilir.

izmir ekonomi üniversitesi senatosu vakıf üniversitesi olduğundan ağustosta yapılan tek ders sınavını 22 23 haziran tarihlerine çekti. ağustosa kadar yökten karar gelir, öğrenciler mağdur olmasın diye. malumunuz tek bir dersin 3.000 lira olması gibi bi gerçek var ortada.

@hikaye mesture, gözünüz aydın, yapılacakmış sizin sınavlar, kesinleşmiş bugün.

Teşekkürler opucuk baligi :) Darısı ve hayırlısı diğer kalanların başına.

yanınıza giriş için gerekli belgeler dışında su ve kağıt para alabiliyorsunuz sadece. kalemi, silgiyi, mendili falan onlar veriyor. kentkart da arka cebe sokulur ya, farketmezler, farketseler de bir şey deme ihtimalleri düşük.

Pet şişede su götürürseniz etiketini yırtın, etiketle almıyorlar.

Bir paket içinde: 2 kurşun kalem, 1 silgi, 1 peçete, 1 şeker vermişlerdi geçen sınavda.

En saf ve çıplak halinle sınav merkezine girip, öyle çıkmanı istiyorlar.. kent kartı almazlarsa yuh derim ama.

Neyi ne kadar yapman gerektiğini kitapçığa yazmışlar, ne neyle çarpılıyor falan hepsi yazıyor, ilk başta vakit veriyorlar zaten onu oku diye.

kentkart yüzünden üdsde sorun yaşayan bi tanıdık var. 3lük kart alınacak artık...

katsayı vs de buyrun

www.osym.gov.tr

cüzdan yasak mı harbiden? kalem silgi almıyıp ta orda kalakalmıyak şimdi?

Cüzdan yasak, hatta olabilecek en az seviyede giyinip geline denk gelen bir cümle var, sınava giriş kartınızın arkasında okuyabileceğiniz metinde.

Kentkart, akbil falan taşınması lazım, hani en kötü ihtimalle pantolonun içine, çorabın arasına, ayakkabı altına falan sıkıştırılır ama gerek duyulmaması lazım ona da.

Peki sınav giriş belgesi çıktısını renkli mi almamız gerekiyor? siyah-beyaz da alabiliyor muyuz?

sinav giris belgesi'nin altinda yer alan onemli uyarilar'dan ikincisine bakar misin?

pardon , tamam yA :)

geçerli cevaplara tik atmayanları sınava almıyorlarmış diye duydum ben

kedi daha önce çiftleşti mi?

maalesef hayir ama yapacak bir sey yok, her yere isiyor, canimiz cikiyor..

hayvanı bir başkalarıyla çiftleştir de öyle kısırlaştır. mevsimi geldi zaten. azcık sabret. bi tatsın onu hayvancağız. çocuğu falan olsun. yazık cidden.

elxa aynştaynmış. onu dinle.
benim mantığıma göre yanlış. karar senin tabi.
ayrıca burası herkesin fikrini söylediği bir ortam. hatırlatmakta fayda var. benim düşünceme göre kediyi çiftleştirmeden kısırlaştırmak çok yanlış. niye bu batıyor onu anlayamadım.

merhabalar,

erkek kedilerin kısırlaştırılma süreci daha kolay oluyor.
ortalama iki günde atlatıyorlar, bir endişeniz olmasın.
belediyeye gidip orada yaptırırsanız mutlaka ameliyathanenin temizliğine bakın ve ameliyat süresince orada bekleyin.
elxa zaten yeterince bilgi vermş bu konuda.

kendimi tutamayarak ben de bir şey söylemek istiyorum.
hayvanların istediği gibi çiftleşip üreyebildiği bir dünyada yaşayabilecek olmak çok güzel olurdu, ama kısırlaştırma işlemi uzun vadede genel olarak hayvanların iyiliği içindir. çünkü ev arayan ve zor durumda olan yüz binlerce kedi ve köpek var. bu maalesef ülkemizde var olan bir sorun. elbette çiftleştirebilecek olmak çok güzel olurdu, ama olan o yavrulara ya da başkalarına oluyor.
günde en az 40-50 tane muhtaç yavru kedi ilanı görüyorum.
şu durumda onlardan birine yardımcı olmak, yenilerinin dünyaya gelmesine aracı olmaktan hem toplumsal olarak, hem de hayvanları olabildiğinde koruyup kollamak adına daha mantıklı ve doğru olacaktır.

sevgiler.

ya bu kedi ve köpekler zaten sokakta yani doğada yaşayan hayvanlar değil mi? sen evine duygusal mastürbasyon için kedi, köpek vs. al. ondan sonra sıkıl sokağa bırak. hazıra alışan hayvan da sokaklarda yaşayamasın, yardıma muhtaç olsun.
fakat yeni doğan bir kedi sokakta yaşamayı öğrenir gibime geliyor. bunlar uyum sağlayabilen hayvanlar. sen eve al, süt ver büyüyünce de sokağa sal tabi ölür. ayrıca kediler ve köpekler sokakta da beslenebiliyor. bizim binada 30 küsür kedi ve bir o kadar da köpek besleyenler var sokakta. hiçbiri de ölmüyor hayvanların. he tabi kedi ve köpek sahipleri benim mantığımı yanlış bulurlar büyük ihtimal. onlar da haklı.
yine de ''amaan nasıl olsa yavrusu olsa ölecek. yardıma muhtaç da çok kedi var. biz bunu kısırlaştıralım'' diye düşünmek yanlış geliyor işte. doğanın kanununa aykırı.

lorenzen sen daha önce sokakta beslediğin kedinin araba altında kalışına şahit olmamışsın.

çok teşekkürler arkadaşlar cevaplarınız için. lorenzen, herkes burada her şeyi söyleyebilir, ama söylediği şeyin içeriğine ve söyleme şekline göre de muamele görür. benim sorduğum soruyla alakasız cevap verdiğiniz ve sen diye hitap ettiğiniz için size de teşekkürler.

elxa: maalesef o kediyi uyutmuşlar... size haber verecektim ama içim el vermedi.
fiyatları da öğrenince haberdar ederim sizi.