34. bölüm

30-35 arası arası bir bölümdü. birazdan geliyor.
-gelmiş zaten. :)

rahatsız edici bu ses ama istemsiz olarak çıkıyor. kendini bu konuda eğitebilmiş azınlık kitle ise susup bekliyor aklıne bir şey gelmediği zaman.

best fm'de de var aynısından. sinir bozuyor bir süre sonra.

bir de en acı kısım ise bu eee aaa yı "eğitimli" insanlar yapıyor. herkes ama herkes ama herkes yapıyor bunu. çok acı.

bunun eğitimle alakası yok, tv karşısında yanlış söz söylememek için ne dediğini düşünüyo, kelime arıyor orada. ama sinir ediyo, doğru.

"egitimli" ne alaka yahu, sanki gegiriyor adam ortalik yerde. Daha o kadar anormallasmadi bunu yapmak.
surekli yapiliyorsa sinir bozucu tabi ama her duydugunuzda cinnet geciriyorsaniz pek iyi degil sizin acinizdan. herkes aliskin.

o anda beynin ici bombos oluyor. iiii o dusunme suresini kazandiriyor. ayrica susarsaniz karsinizdaki lafiniz bitti zannedip konuyu degistirebilir.

bizim dilde allahtan o iiii eee seklinde diger bazi dillerde o dildeki ve yani gibi baglaclar kullaniliyor. bizim dilimizde de veeeeeeeeee gibi olsaydi daha da beter olurdu.

beterin beteri var...

eğitimli şu alaka:

köylü mehmet efendi - kurukahveci mahmut efendi ve mahdumları - ayşe teyze, konuşurken "eee" "aaa" "ıııı" demez. normal konuşur anlatır derdini.

bu uuu iii eeee deme hastalığı lise ve üstü okullarda okuyanlarda var.

demiyor ve denmesini hoş karşılamıyorum. çok kullanılması rahatsız eder beni, dikkatimi dağıtır. sunuculuk mesleğini seçmiş olsam, ııııı demeden konuşmayı becerene kadar o işi yapmazdım.

zamanında siyasi parti liderliği yapmış bir insan olan deniz baykal'ın konuşmalarını dinleyince hayata küsersiniz tahminimce. hele bir de sesini düzeltmek için haykırışı(böğürüşü) var, evlere şenlik.

Bu konuda 1 nolu örnek Baykal'dır ama inanın benim o kadar dikkatimi çekmezdi.

Levent Üzümcü:

www.youtube.com

Yılların tiyatrocusu, tüm reklamda adamın sesi var...

ilk 20 saniyede 3-4 kez eee dedi devamını dinlemedim.

ama herkes bu halde. eee demeden konuşan 5 kişi yok.

veya şu:

eee eee eee. konuş be kadın veya sus. neden ee ee ?

bit.ly

ıııı ooo yerine en güzeli: www.youtube.com

şöyle bir beste var: www.youtube.com

ekleme: sözler daha anlaşılır www.youtube.com

Birlikte aç'ta en altta program seç.
Orda önerilenlerde zaten olması lazım. yoksa Gözattan programın klasörünü bulup .exe halini seçmen lazm

çooook teşekkürler ...... :)

normalde 20 lira artardı ama gecen yıl 40 lira arttı. sanırım yine 40 artar. 280 olur.

280 diyolla ama 290 diye de duydum oldu olacak 300 yapsınlar. o tefeler tüfeler yakacak bizi sonradan ama öğrenciyik be abi :PP

280 kesin.

280

Bir arkadaşın arkadaşının, Bakan'dan aldığı bilgiye göre 300lira olacakmış.

Kesin diyenler neye göre kesin dedi acaba?

Bu sene almaya başlayacak olan arkadaşıma kyk'dan söylenen.

www.acayipbilog.com

şöyle bir şey var ; tabi kesin bir kaynak değil. ama çoğu kişi de 280 olduğunu söylüyor.

belli oldu , 260 TL
siyaset.milliyet.com.tr

mesela ben 3 yıldır alıyorum. bana da artacak mı yoksa ilk defa almaya başlayanlara mı artacak? benimki 240 mı kalacak?

for everyone

herkese artıyor.240 tı 260 oldu işte

karaciğere fonksiyonlarına baktırabilirsiniz.

Bende de aynı durum var, alışkanlık olarak bakıyorum. Sağlık sorunu olabileceğini hiç düşünmemiştim.
Saati ne olursa olsun uyumadan bitirdiğim ders yok. o değil 101 masasında yancıyken masada uyumuşluğum var. :)

9999999 de 1 olasılığın var. Hangisini alırsan al.

beyler kesin cevap nedir? biri çözebilir mi uzun uzun? :)
şimdi 9999999 sayı var, bunlardan birine vurma olasılığı tamam da, toplam kaç bilet var? onu da hesaba katmak lazm galiba.

çeyrek-tam-yarıma çıkma olasılığı eşittir ama.

ahaha bir şans oyunları bagımlısı oldugum cıktı ortaya, normalde 6 haneliymiş, yılbası cekilişinde 7. demektir ki 10milyon numara var. 0000000 bileti üretilmiyor falan değilse. çeyrek-tam olasılıkları eşit değil ama şimdi hesaplayamıcam. kabaca çeyrek->4/bilet sayısı, yarım 2/bilet sayısı gibi.

ne kadar ekmek o kadar köfte, mesela ben çeyrek hayal kurmadığım için gidip tam bilet alıcam, çıkarsa 3 ortak olmasın tek başıma götüreyim 40ı, 10 milyon bilet numarası varsa şansın 10 milyonda 1 , gerisi seni ilgilendirmez, kaç çeyrek kaç tam...

şans 10milyonda bir olmaz. bilet sayıları önemli yahu.

Bilet sayısının nesi önemli ki? Çeyrek bilet olduğunda 4 tane tam bilet olduğunda 1 tane bilet olması mı sorun olan. Netice itibari ile sadece 1 sayıya büyük ikramiye çıkıcak ve totalde hadi 0 da var desek 10000000 sayı var.

1 sayıya çıkacak ama o sayıdan 4 tane de olabilir 2 tane de 1 tane de.
gelen numara çeyrek ise ondan 4 tane olacak. onu alma olasılığımız "4/toplam bilet sayısı" olmaz mı?

Milli Piyango Genel Müdürlüğünü aradım, çeyrek bilete vurma olasılığı yüksek değiil sıfır dedi, bu yıl büyük ikramiyeyi yarım bilete vereceklermiş, "şaka mısınız siz hacı, ilkokul terk mi dolu burası, çeyrek alırsa çokmuş şansı..." (şimdi bu arkadaşlar gibi düşünüyorum, nasıl bu kanıya vardılar, tüm bilet numaralarını yazıp bir çuvala atacaklar ,tamları 1 kağıda yazıcaklar yarımları 2 kağıda çeyrekleri de 4 kağıda , heh o zaman sizin dediğiniz olur, ama hiç mi milli piyango çekilişi izlemediniz arkadaş!!!)

@nickini vermek istemeyen uye; Şimdi olasılıkta olayı söyleyiş şeklin çok önemli; "onu alma olasılığımız "4/toplam bilet sayısı" olmaz mı?" bu senin o bileti alma olasılığın, o bilete ikramiye çıkma olasılığı değil! Bilete ikramiye çıkma olasılığı; aldın eline bileti geçtin tv karşısına çekilişi izliyorsun 7 rakamıda bilmen lazım 10milyon ihtimal var. 7 rakamıda bilmen lazım bu kadar basit 10milyonda bir ihitimal sana çıkar.

Farklı bir örnek vereyim sana; 1den 12 e kadar, 12 ihtimalli bilet basalım. Ve bunların 4'ü çeyrek 4'ü yarım 4'ü 4'ü tam olsun. Toplam 28 bilet basılmış oldu. 28 biletide farklı kişilere dağıtıyoruz. Sonra 1 den 12 e kadar olan toplardan bir adet çekiyorum. 12'de 1 olasılığı var her bir biletin. Bu dur, bundan sonrası hayal gücün kendi olasılıkların ve ya olayları geliştirmen. çeyrek alırsan bölüşürsün tam her zaman iyidir. Bir örnek daha ; çeyrek bilete çıkıcağını biliyorsak aldığımız çeyrek bilete çıkma olasılığı 4/çeyrek bilet sayısı mesela.

hacı dalga geçmeyi bırakıp da adam gibi açıklarsan sevinirim. (kafam karıştı lan)
Çeyrek bilet alanların şansı daha çok demiyorum. ikramiyenin bana çıkma olasılığı
9999999de 1 değil diyorum.
şimdi diyelim 1-2-3 numaralı 7 bilet basıldı. (1den 1,2den 2, 3ten 4 tane)
Düşen topun 3 olma olasılığı 3te 1. ama benim kazanma olasılığım 3te 1 değil diye düşünüyorum. en basitinden benim elimdeki biletin 3 olma olasılığı 4/7 olur.
Nası hesaplanır lan bu, biri açıklasın?

düzeltme: bi üst yorum için yazmıştım.

@onakomabunako:
hocam şimdi x nolu bilete ikramiye çıkması 10 milyonda 1 tamam.
ama
bana ikramiye vurma yani x nolu biletin bende olma olasılığı 10milyonda 1 olmaz değil mi?

aynen öyle dostum sendeki x nolu bilete 10 milyonda 1 ihtimal ikramiye çıkar.
x nolu biletin sende olma olasılığı (bileti alma ihtimalin) çeyrekse 4/toplam bilet sayısı; yarımsa 2/toplam bilet sayısı; tamsa 1/toplam bilet sayısı.

Farklı bir açıdan bakarsak x nolu çeyrek bilete ikramiye çıkıcaksa bu bileti alıp kazanma olasılığın; çeyrekleri seçiceğin için 4/çeyrek bilet sayısı

onakomabunako haklıdır

izlemediysen kesinlikle limitless.

36 Quai des Orfèvres
The First Great Train Robbery (1979)biraz eskidir klasik gibi :)

inception yada shutter island'a bak bence...

şu tek yön muhabbeti yüzünden kafam karıştı şimdi.:) 114 nolu gop otobüsleri çok yakınından geçiyor.

413 ve 408 nolu otobüsler dönüşte önünden geçer ama baya dolanmanız lazım.

ben kızılaydan taksiyle gitmiştim. çok bi şey tutmamıştı diye hatırlıyorum.

pertains alakalı, bağlantılı filan demek.
solitude is peculiar to god diyebilirsin.

only god can be alone.


-hazırlık terk.

kalacağın yerden gideceğin yerlere çok rahat ulaşabilirsin. o konuda sıkıntı yok.
1-aşti'de ankaray'a binip tandoğanda veya maltepede inersin. (hangi istasyon daha yakın olur şimdi çıkaramadım ama müsteşarlık arada bi yerde tandoğan daha yakın olur galiba.)
2- gazi eğitim fak. için ankaraya binip beşevlerde inmen lazım. tam yerini bilmiyorum ama sonrasında yürümen lazım. tandoğandan taksiye binersen 10 liradan fazla tutmaz. hiç bilmiyorsan en temizi bu.
3-zaman sıkıntın varsa en kolayı yine ankaray'ı kullanmak olur. ankarayla dikimevine git, ordan dolmuş veya otobüsle mamak'a gidersin, baya işlek bi yer sıkıntın olmaz. (otobüsün tam numarasını bilmiyorum.hatta bu otobüslerden bazıları tandoğan ya da sıhıye tarafından gelir zaten dönüşte bunlara denk gelirsen, kalacağın yerde inersin.) olmadı dikimevinde inip ankaraya geçiş yapabilirsin.
ankarayı kullanırsan (trafiğe de bağlı ama) buraya gidip gelmen bir buçuk saati geçmez.

--tam yerlerini bilmiyorum, gidip gelmedim yanlışım varsa düzeltin.

1. doğrudur, metroyla ulaşımı daha kısa ve kolay oluyor hem.
2. dediğiniz yere gazi üni. kampüsünden de giriş vardı diye hatırlıyorum ama emin değilim. şu kesin ki sabancı yurduna çok yakın. tandoğan'dan yürünebilir bile. garantiye alayım derseniz oradan taksi çok bir şey tutmaz.
3. mebs için ulus'tan 60 evler minibüsüne binmek lazım, bir de 329 numaralı belediye otobüsü var, demirtepe'ye yakın geçiyor gmk bulvarından, güzergahına web.ego.gov.tr adresinden bakabilirsiniz.

koliba var ilk aklıma gelen. karanfil 2de.

sakaryada nil var, tek gitarlı solist hesabı

canlı müzik olmasada bulues var nedjima var. hem dart oynama olanağı mevcut güzel eğlenceli mekanlar. ve bonus olarak soru soruyorum. yıl başı planınız ne

nefes'in sitesine de bir bakınız.

atatürk resimlerini meclislilerden seçerseniz daha iyi olur bence. meclis cumhuriyet falan. :)

:) ödev size mi yoksa çocuğunuza mı verildi?

öncelikle bu konulara yabancı değilim; sandığa oy vermekle ilgili fikriniz güzel. bayram , meclis konularına yoğunlaşabilirsiniz.

çok sofistike birşey yapmayın, çocuğunuzun emeği olmayacağı için sırıtacaktır.

Sandığa gidip milletvekili seçimlerinde oy kullanmamız: cumhuriyet;
Sandığa gidip referandum için oy kullanmamız: demokrasi;

İşin içinden siz çıkarsınız artık.

:D

1- yaş faktörü önemli. ortaokulda filan saç çeker, lisede sütyen askısı çeker ne bileyim.
2- erkeğin aramasını beklemeden arayan kıza alkış!
3- ilişkinin boyutuna bağlı olarak değişir. karşılıksızsa belki asla, belirli bir arkadaş ortamında samimiyet filan varsa belki yarın belki yarından da yakın.

işbu er kişi sana bunları yazdırıyorsa, emin ol senden hoşlanıyor. :)
3- tamamen karşıdakine bağlı. kız bir gün kanka, bir gün yabancı, bir gün sevgili gibi davranıyorsa hayatta açılmam.

1- bunu karşı taraf dile getirmemişse bir yolu yok anlamanın. sadece hissedebilirsin belki.
2- gereksizdir efendim. gidiniz saçını çekiniz.
3- hiç belli olmaz. bende misal, 1gün olduğu da oldu, 2 yıl olduğu da. süreyi siz tayin ediniz.

not: erkekim.

ikinci not: seviyorsan git konuş bence, bekleme.

@nviu bir gün kanka, bir gün yabancı, diğer gün sevgili olma gibi bir durum yok, hep aynı.

2- nolur ilk hareket ille de karsidan gelecek diye beklemeyin lan..
3- bu konuda tahminimce "saglikli bi insan" olmadigimdan kesin bi cevap veremeyecegim..

ülkealanın altında yaparlar heralde. bir de internetten yapan siteler vardı. hangisi ucuza gelir bilmiyorum.

okudugun bolume gore degısır. okul bıtınce akademıde kalacagım demez de hayvan gıbı para kazanmaya baslarsan ve tabı bu kesınse; alınır tabi. neden alınmasın?

ama yok okul bıtınce ne olacagı bellı degılse, ograncı ınsanın araba almak gibi bir sey ıcın kredı altına gırmesı bana bıraz garıp gelıyor.

burs keşke ihtiyacı olan birine çıksaymış.

hocam 10.000 krediyi kendi adına mı çektin? bankalar veriyor mu?
benim de aklımda olan bir şey. diğer türlü para bi boka yaramadan bitiyor. 4 yıl sonra -10bin yerine -10bin +araba ile başlamak çok mantıklı.

@maydogdu, burs değil kedi; düzelttim.
@nickini vermek istemeyen, çekmedim de çekmeyi düşünüyorum, illaki kefil gerekecek, onları bir şekilde halledicem.

Aldıktan sonra benzin ve bakım masraflarının altından kalkabileceksen hiç düşünme al derim.

Krediyi nereden çekeceksin merak ettim. Ben de 15 bin çekmeyi düşünüyorum aylık 1000 ödemek üzere. Gidip banka şubelerinde pazarlık mı yapmak lazım faiz oranları üzerinden.

@licorne, şu anda hepsi tamamen teoride maalesef. tek pratik yanı ocaktan itibaren krediyi alıyor olmam, krediyi almak tek sorun zaten ama eğer birisini kefil gösterirsen ve kefil gösterdiğin kişinin daha önce bankalarda bi sıkıntısı yoksa krediyi veriyorlar diye biliyorum.

bir de bankalarda kredi falan adın geçerse devlet keser mi bu bursu acba? en mantıklısı krediyi aileye çektirmek ama bizimkiler yanaşmıyor.

www.archive.org

işini biraz daha kolaylaştırayım..
www.archive.org

orada polisten aldığın kağıtla konsolosluğa basvur onlar gereken tum belgeleri saglayacaklar sana.hatta once konsolosluğa gidebilirsin.pasaportun duruyorda sadece nufus kagıdıysa birsey yapmana gerek yok cunku islerine yaramayacak atacaklar.buraya geldiğinde gider yenisini çıkarırsın.

çok şükür ki pasaportum duruyor. havaalanında nüfus kağıdını kontrol ediyorlar mı ben mi yanlış hatırlıyorum? türkiye'den çıkartabilirim ancak illa konsolosluğa gitmem lazım mıdır?

pasaport duruyosa çok sorun yok. ülkede çıkartırsan nüfus cüzdanı için kayıp parası öder misin bilemiyorum, belki polis belgesini götürürsen kolaylık sağlarlar. yakınında konsolosluk-elçilik varsa uğra derim.

yabancılar polisine gitmemi önerdiler ordan bi kağıt alıp akabinde konsolosluk dediler ama bu da tüm günümü alacak bir durum. hangisi önemlidir anlamaya çalışıyorum. konsolosluğa yabancılar polisine gitmeden gitmek uygun olabilir mi dersiniz? yarın arayacağım ama yine de sorayım.
bir de ehliyet de kayboldu :(

pasaport duruyorsa,kartlar iptalse hiç kastırma kendini keyfine bak.gelince burada yenilerini çıkarırsın olur biter.girişte sadece pasaportuna bakılıyor.

peki özel bir kağıt alınca konsolosluktan daha kolay nüfus cüzdanı ve ehliyet çıkartıldığı ya da kayıp ücreti ödememek gerektiği doğru mu bilen var mı?

burda yeni kimlik çıkartılırken, çalındığına dair belge isteyeceklerdir. yoksa kaybettin gözüyle bakıp 50lira (2yıl önceydi) cezası var.

yapmayın ya, tamam üşenmeyip illa gideyim ben, o kadar para ödeyemem bu işler için. elin memleketinde o kadar dikkatli olunsa da nasıl çalındı anlamıyorsunuz ki...

önce yabancılar polisi. tutanak tuttur. o tutanakla büyükelçiliğe danış. nüfus kağıdını havalimanında sormazlar pasaport var ise.

cezaevine yollanıyorsunuz hemen bildiğim kadarıyla.

ceza kesinlesmis tutukluluk karari vs. hukmu verilmis ise hastane kontrolunun ardindan cezaevine sevk ediyorlar herhalde.

tutuklanıyosunuz ama hemen cezaevine almıyolar işlemler filan var bekletiyolar biyerde.

neden bilmeden cevap veriyorsunuz? karar kesinleşmeden hapis olmaz zaten tutuklu değilseniz. mahkeme hapis cezası verdi diyelim. Kararı temyiz edersiniz, temyizde de onandı ise tekrar mahkemesine yollar dosyayı, onlarda infaz bölümüne yollarlar. evrak muamele derken hakkınızda yakama emri çıkartılır. ortalama en az 2,5 sene daha var yani

@ground peki pardon...tutukluluk karari verilip "hapis cezasi kesinlesmeyen" bir sahis ceza ve tutuk evi yerine lunaparkta mi geciriyor bu sureye ait vaktini?veya temyiz edeceksiniz diye sizi tutuklamiyor(eger suc suphesi varsa) mu bu mahkemeler? o zaman nobetci hakim vs. de bosuna.

@microfiction sizin tutuklamadan kastiniz nasil bir tutuklama o zaman? herhangi bir sucun suphelisi olarak yakalanmis ve bu yonde kuvvetli deliler mevcut olan biri tutuklanmamali mi diye cikarimlayayim? bosuna konusmadan bilen birileri soyle kanunuyla fikrasiyla filan yazsada sunu biz cahiller bilgilensek peki?

suç nedir? ona göre yorum yapalım. belki hükmün açıklanmasının geri bırakılması kararı çıkar.
tutuklama kararı yoksa hakkınızda eve gidersiniz duruşmadan sonra. sonra temyiz edersiniz kararı. dosya yargıtaydan ne zaman döner, suça bağlı.
karar onanırsa ve aldığınız ceza 3 yıldan az ise size tebligat çıkarırlar, gel 10 gün içinde müracaat et diye. 10 gün içinde müracaat edip teslim olmazsan yakalama kararı çıkar hakkında. aldığın ceza 3 yıldan fazla ise direk yakalama kararı çıkar.
karar ile birlikte tutuklama kararı da verilirse, o gün adliyeden cezaevine götürürler sizi.
yani bana suçunu söyle, sana ne olacağını söyliyim.

aceleniz yoksa pzt. Cevaplayayım sorunuzu. tel den yazıyorum uzun şimdi. mesajla bildirebilirsin.

dizilerde hemen götürüyorlar. :)

hemen anında alıp götürüyorlar. tıkıyorlar içeri mahkeme saatine kadar sevdiklerinizle hasret giderin bence doyasıya öpün koklayın

samsun-kayseriye 2 yazcaktım, oranları görünce tırstım.

ziverbey iyidir, göztepe'de kaleci de veriyorlar. saati 210 mu neydi.

kayseri almış lan harbi, tertemiz 2.40 oran.

temiz bi dayak yemen lazim panpa. ciddiyim.

@nawres yok be hafız mesele dövmek ya da dayak yemek değil o içten içe cesaretsizlik hissi. fizyolojik bişey o anasını satayım. yoksa dayak da yedik yani zamanında.

hocam bunda garip bir şey yok.
1'e 5. Bu tarz tepkiler çok normal, tabi hadouken çekmek gibi yetenekleriniz falan yoksa. Bence o ilk baştaki "gazdan" gelen atar bile oldukça cesaret göstergesi.

adrenalin etkisi değil mi o?

@toshiro bilimsel bi abiye benziyosun herhalde sadece bende olmuyordur bu olay ne olduğunu bilirsek üstüne gideriz diye düşünüyorum.

@leman vazgeçmem gereken özellikler derken usta?

ben de kavgadan sonraki o titremeyi filan geçiremiyorum, neden ?

normal bişey, heyecan adrenalin. vücudun seni ahanda bak kötü bişeyler oluyo sanki, ver kontrolü bana ver ver ver diyo. kavga başladığı an kesilir de zaten.

tamamen gitmesi için herhalde önüne gelenle kavga etmen lazım. ne gerek var ama böyle bişeye.

panpa ortaokulda, lisede anlatılan şey bu. çok ta bilimsel değil yani :) bünye bu tip olaylara maruz kaldığında adrenalin hormonu salgılıyor. tehlike, aşırı heyecan durumunda topuğu göte çarptırarak adamın depar atmasını sağlayan bu hormondur. hormon salgılandıktan sonra o dediğin etkiler gözüküyor. seni köpek te kovalamış olsa bünye yine aynı tepkiyi verecekti..

valla aynısı bende de oluyor bu titreme sanki korku filan değilde kavgaya başlamadan önceki düşünceler.. acaba bu çocuğu döversem ne olacak gibi acaba sülalesini toplar mı. kavga ettikten sonra da oluyor tekme tokat girişiyorsun sonra "nasılda dövdüm he!" duygusuyla besleniyorsun birden :D

adrenalin abi o

tecrübe hocam. benzer olayı bir daha yaşa, titreme olmayacak.
o ilk anda kendini kontrol etmek önemli ama. dediğin gibi 3sn. sonra insanın aklı başına geliyor.

anlattığın olay pek inandırıcı gelmedi ama, o duygu kavgaya uzak olduğun için oluyor. yani bi kaç defa kavga et, alışırsın..

adrenalindendir. kuyruk sokumunda da bir atma veya titreme hissettin mi?

seni mekancıyla alakalı birisi de sanmış olabilirler.

kavga gibi meselelerle uğraşmazsan asla bu tür cesaretsizlik meseleleriyle de uğraşmazsın.

monkey island, simon the sorcerer serileri.

worms

leisure suit larry vardı zamanında, komikti.

monkey island serisi var onun gibi. the curse of monkey island özellikle.

grim fandango var bir de. advanture tarzı oyunlar böyle oluyor genelde.

zombili olarak dead rising 2 var.

bir de şu top 10 video'ya bakabilirsin:
www.youtube.com

bir de oyunları multiplayer oynayınca komedi özelliği artabilir tabii:

counter strike komik bir oyun olmamasına rağmen, online oynayınca kahkaha attırabiliyor mesela.

onun dışında seks teması olan oyunlar da komik olabilir.

editlemeden duramıyorum :)
bir de ateri oyunları olabilir tabii:

metal slug serisi!

worms +1, özellikle arkadaşlarla beraber oynayınca tam bir şamata oluyor..

neighbours from hell de güldürebilir

@dwyn evet, onun ilk serisini oynadığımı hatırlıyorum güzel oyundu :D

sağlam adamlarla haxball. (tabi eski tadı kaldı mı bilmiyorum.)

grim fandango

(bkz: zork the grand inquisitor)

(git: 218534)

-2-3 yıl önce babam yılbaşı çekilişinden saat kazanmıştı. hiç ses çıkmadı.
-19 yıl önce gima'dan araba çıkmış bizimkilere. sağolsun getirip koydular evin önüne. (adımız boşuna uğur değil yani.)

@lord esseginziki yazık be hocam adamı sorduğuna pişman etmişler :D biri de 900 bin liralık araba kazandı falan yazmış

muhtemelen daha çoğunuz doğmamış iken solo 1 yıllık ihtiyacınız diye çekiliş yapmıştı. kazanmıştık. kocaman bir koli gelmişti. tuvalet kağıdı kağıt havlu vs vs bi sürü şey vardı.

@ben smyrna valla o da güzel tuvalet kağınada para gidiyo çok.ger gün sıçıyoruz çünkü.

2009 eylülünde hangi maçtı hatırlamıyorum bir milli maç sırasında çıkan "maçın yıldızını doğru seç, ermenistan maçına bedava biilet kazan" diye bir kampanyadan maç bileti kazanmıştım her 5000. kişiye veriyorlardı galiba. lakin maç bursa'daydı ve gidemedim.

geçen sene tivibudan aradılar, 2 kişilik amerika seyahati kazandınız dediler. inanmadım:) valla doğru filan diye ikna etti hatta beni. haberim bile yok meğer film kiralayanlar arasında çekiliş yapmışlar bana çıkmış :) karımı aldım gittik. 1 hafta her şey dahil. var öyle şeyler. ama kimin yaptığına bağlı tabi. dolandırıcılığa da pek müsait bi alan.

80'li yılların sonunda gazetelerin kupon furyasında vestel 37 ekran tv kazanmıştım. çekilişle. gazetede benden bahsedildi. asil listede hem de

renkli lensi bilmem de, bu belirtiler klasik lenste iki şeyin habercisi

1- lensin içini dışına takıyorsunuz, bu çok feci batar
2- göz kuruluğu başlamış, bu da çok can yakmasa da sürekli rahatsız eder

eski lensinizin markası neydi bilmem ama markadan da olabilir.
ilk başlarda en uygununu bulmak için çok marka değiştirmiştim, şunu anladım: sıfır lens ilk günden sıkıntı yapıyorsa sorun sende değil ondadır.

bazen gözlerin renkli lenslere alışması uzun sürebiliyor. sabırlıysanız bulanıklık (lensin göze tam olarak oturamaması ve kayması yüzünden gerçekleşiyor bu) geçecektir. bir de freshlook'un rezalet bir marka olduğunu söylemişti benim doktorum. göz kuruluğu sorunu yaşamıştım o renkli lens yüzünden.

ama 9 sene lens kullanmış biri olarak size tavsiyem, renkli lensi atın çöpe, şeffafa devam edin. gözleriniz daha rahat nefes alsın, yazıktır. estetik uğruna harcamayın gözlerinizi. gitti mi bir daha dönüşü yok. hatta gidip gözlerinizi kontrol ettirin, kornea kalınlığınız uygunsa ve maddi durumunuz elveriyorsa, lazer ameliyatı olun. nasıl bir rahatlık inanamazsınız.

yeni bi kelime üretiyorsan yapım eki. diğer ekler çekim eki.

ek-i, hala ek. demekki çekim.
eklenti, ek'ten farklı bi kelime, demekki yapım.

o bir bakışta çözme yeteneği kitap okumakla gelişir. uzun bir süreç gerektirir. ha deyince yapılacak birşey değil.

sınav için yeterli bir birikim için bol pratik lazım. alın güzel bir kitap ( güzel bir çeviri de olabilir ama en iyisi yerli bir yazarımızın kitabıdır ) yapım eklerine çekim eklerine okudukça çalışın.

yalnış değil mesela yanlış. yanılmaktan yan(ı)lış.
yapım eki.

oturup konu çalışmaktan çok diğer konulara çalışırken dikkat edersen daha iyi olur. en basitinden paragraf sorularında kelimelerin üstünde durursun. tek tek düşünürsün.
hatırladığım kadarıyla dil bilgisi çok ağırlıklı çıkmıyordu. okuduğun şeylerde biraz kafa yorarsan hız kazanırsın.

www.edebiyatsorulari.com sitesi üzerinden veya www.facebook.com linkinden ulaşabileceğin Türkçe hocası bu tarz konularda takıldığın soruları istediğin zaman açıklayarak çözüyor. İster sorunun resmini çek mail at, ister soruyu yaz gönder. Bu tarz sorular, yani dilbilgisiyle ilgili olanlar bol bol, bıkana kadar soru çözmeden öğrenilmez. Sürekli konu çalışarak dilbilgisinde hiçbir yere varılmaz. Kendi tecrübem dilbilgisi soruyla öğrenilir.

bu şartlarda zor aslında kültürün suçu yok. herkes patlayacak bomba gibi. hatta gecenlerde kuzenımle otobuste 3-5 gulduk diye ne tur bakıslara maruz kaldık ne anlar ya bunlar kronik bi mutsuzluk halidir gidiyor:)

kuzeye kaçmalı

benimde dikkatimi cekti bu gecenlerde.insanlar mutsuz hayatlarindan,baskalarinin hayatlarini,umutlarini,mutluluklarini,isteklerini yasiyorlar normal bu.

kimse istedigi gibi bir hayat yasamiyor,hep baskalarini sucluyorlar böyle olunca da.

vizyonsuzluk biraz.

ingilizce ögrenemez,sistemi suclar,
okula giremez,sistem sucludur
ülkede sorun olur,amerika sucludur
basarisiz olur,aile bireyleri
dersten kalir,sevgilisi
promotion alamaz,is arkadaslari
is bulamaz,torpili yoktur der
okumaz,ögrenmez,zamani yoktur

yok böyle bir sey,tabii ki herkesin zaman zaman problemleri olur,sorunlari olur,depresyona girerler ama insanlar su andaki dünyada dedigim gibi mutsuzlar,hayallerini yasayamiyorlar.sorun o.

ne zamandır yazıcam bişeyler üşeniyorum.
diğer insanlar neyse de ailemde veya kardeşim dediğim insanlarda bunları görmek üzüyor beni.. kafayı yemek üzereyim. birileriyle dertleşmeyi düşünüyorm onu da bulamadım, doktora gidesim var. bakalım ne çıkacak buradan.

jack of shades +1

ver elini kuzey

hiç öyle dedikoduyu sevmeyen iyi kalpli birkaç insan anıyorum ama tabi her insanın yaşadığı yer ve konum farklı.

pirinç işe yaradığı gibi uzaktan fön makineside tutabilirsin.

peki sabah baya erken saatte düşmüştü bu saate kadar bişey yapmadım, eve dönmeme de 2 saat var, hala işe yarar mı? bi ümit.. :))

ben w810 umu bir gün boyunca kalorifer üstünde tutmuştum sonrasında tıkır tıkır çalıştı.

zamanında nokia 2300ım düşmüştü. kvk ya götürdüm, yapamadık diye geri verdiler. sokak aralarındaki telefoncuları gezdim; abinin biri 20liraya halletti. (sadece blutut düzelmedi) sırrını bilmiyorum ama umudunu kesmeden böyle yerlere bi göster derim.

eve dönünce sirkeye yatır telefonu biraz beklettikten sonra sıcak ortamda kurumaya bırak. hem dezenfekte olur hem de ilk günki kadar yeni :)

Pirinç doğru fön sakın kullanma.

ben en çok limanlı bahçeyi seviyorum bahçeli 3. cadde eski on sinemasının orada. kızılay'da apaçi dolu oluyor. kadınlı erkekli bir grup için limanlı bahçe süper.

Çok teşekkür ederim. Bahçeli daha iyi bir alternatif olacak galiba.

bahçeliyi önceden araştır ve mümkünse rezervasyon yaptır. eskisi kadar iyi mekanlar yok artık. olsa bile kalabalık oluyor derbi zamanlarında, milli maçlarda vs.

tunalı taraflarında da güzel yerler var.
parkın hemen altında golden,
bestekarın sonunda (benzinliğin orda) balcon tavsiye ederim.

Çarşambaya kadar vaktim var, söylediğiniz yerleri ve o civardaki mekanları sorup soruşturup birinde karar kılacağım artık. Teşekkür ederim.

distribütör garantisi yoksa alma ki anladığım kadarıyla da yok.

"garantisi benim kardeş"

koşarak uzaklaş bence.

3 kuruş için sakat mal almayın.
ucuz mal alacak kadar zengin olmayın. :P

ne gerek var.

adam bana faturalı satış yapacak. yani yasal olarak satın alıcam telefonu. kaşeli burdan aldım gibisinden.. ama garanti olayını öğrenemez miyim?

cihaz hangi distribütörün ithalatı ise tabii ki onun sitesinden imei ile garanti sorgulaması yapabilirsin.

Garanti için faturaya gerek yok ancak paralel ithalat ise ki muhtemelen öyle tel. Bozulursa çok uğraşırsın garantisini kim veriyor net emin olmadan alma bir de model fiyat söylersen belki biri yardımcı olur. Yorum yapılır.

htc wildfire s, fiyat 390 dedi. ama işi güzel telefonu elimdeki vodafone 945i 230 sayacak. yani bana çok uygun

Fiyat iyi. Muhtemelen vodafone'dan alınma imeiden garantisine bakalım dersin. Bu arada cnzdmr'e de katılmamak da elde değil o kadar yakın ki birbirine özellik olarak o farka deger mı

bu tükan nası bir yerde? öyle kıyıda köşede kalmış bir yerse hiç bulaşma. daha geçen gün ankara ulusta arkadaşın babasına kitlemişler "bilekberi tac" ı.

onun dışında faturalı satış olacaksa sıkıntı olacağını sanmıyorum.

ne oldu ya herkes nereye gitti??

cumartesi f.d konseri var. daha uygun bi ortam olamaz bence.

iyide sen neden açılıyosun onu anlamadım. yani bu işleri erkekler yapar diye bir kaide mi var hanı kadın erkek eşitti. bu kadınlar hani her yerde bas bas bağırıyorlardı kadın erkek eşit diye. sana böyle bi görevi kim verdi?
böyle bir görevin olduğunu nerden çıkardın. bekle o açılsın böyle bi hata yapma.

etkinliği boşver hacı, sana romantik ortam lazım..

yok ya konser çok geç bir de kız sevmez heralde.
komutanlogar ne güzel diyorsun ama olmuyor o işler öyle be abi.
yok mu güzel bir mekan, yemek filan yemelik, bir şeyler içmelik??

herkes aldı sevdiğini odasına çekildi. (sen onlara hitap etmiyo muydun?)

evet romantik ortam olcak, ama çok tuzlu da olmasın yaw.. mesela sinema nasıl olur veya tiyatro ve akabinde bir yemek filan.. kısacası iyi vakit geçirmemiz lazım ben açılamasam da o anlasın olayı ve sonra eğer karşılğı varsa o artık bir adım atmak zorunda kalsın. iş iyice kızışsın,mercimek fırına verilsin diyorum yani..

james cook var tunalı da. gayet düzgün ve kaliteli mekan. ne bangır bangır müzik var ne de çok sessiz. yemekler biraz pahalı 15 lira civarı kişi başı. bira da 7-8 bişi. sessiz mekana ben de katılıyorum. öyle konserde falan olmaz. belki sinema olur ama friendzone yediysen sinema da kurtarmaz. açık açık konuşmalık lazım o yüzden james cook. rixos'un köşesinde olduğu sokağa giriyorsun midas hotel'in karşısında.

ya böyle içki filan olmasın. böyle öğrenci mekanı gibi ama orjinal, romantik biyer yok mu. cafe tarzı, atıştırmalık şeyler olan. tutup da alinazik iskender filan yemeyelim kızla. hafiften de müzik fena olmaz aslında canlı-slow tarzı..

bak dostum ben şöyle bişey yapmıştım ama çok değişik bişey oldu.
öncelikle etkinliği filan boşver.
gittim bi kargo şirketi ile anlaştım kızın kapısının önüne kadar kargocuyla gidiyosun o seni bi güzel kapının önünde paketleyip zile basıyor sonra kargonuz vardı filan adamla birlikte seni içeriye görütürorlar ardından kız heycanla kutuyu açarken elinde çiçekle sırıtarak sen çıkıyosun. kız reddetmişti beni.. ben böyle yapmıştım kız gülmekten öldü. sonra kabul etti tabi.

off abi sen kocaman bir çılgınsın ozaman! :)) valla aslında kızın nabzını ciddi bir şekilde ölçmek için ben böyle birşey düşünüyorum. güzel vakit geçirelim, o zaten benim bakışlarımdan, halimden anlayacak diye düşünüyorum. sonra biraz karşılık verirse de olaylar gelişecek işte.. ama ambianslı bi mekan olsun, sinema tiyatro o yüzden dedim..

çok açık ara:

botanik park. ortam süper her yere yakın sessiz vs vs vs.

edit: ne çok ıssız ne çok kalabalık su falan da var.

botanik park çok iyiymiş de oraya baharın gidilir sanki.. kış kış ne parkın ne de ortamın bi anlamı olmaz gibi geliyor..

botanik hayat kurtarır:)

bahçelievlerde (7.) starbucks'ın yanında slow müzik çalan biyer var. ben sbx'a giderim ama müziğide oradan dinlerim. çok ta iyi olur. swh

ya peki bu botanikte sadece bişeyler içecek manzaralı mekan var mı? yani kızı böyle bir yer varmış güzelmiş gidelim diyebiliceğim bir yer mi? çünkü kız ankarayı pek bilmiyor, gezilecek görülecek yer diyebilir miyim?

botanık'ın dıbınde atakule var, orda yenır ıcılır 300 metre altı da tunalı. ama kendısı alene yesıllık bır dev park. ankara'daki en güzel yer bence.

boşver başkasını oraya götür. böyle bir şey için BİÇİLMİŞ KARTON.

bit.ly

edit: bence açık ara ankara'daki en güzel yer hele böyle bir iş için süper.

20 metrekare üzerine konan 2 tane saksıdan bahsetmiyorum. sen bir git gör de...

hocam eyvallah da kış kış donmaz mıyız orda onu diyorum? yoksa güzel mekan Allahı var. gidip de titreye titreye konuşmanın ne anlamı var?

istemeyene hiçbir şey değişmeyecek deniliyor her yerde.

torrentte, mp3e, pornoya ceza var mıdır? ona göre bu akşamdan arşiv yapalım.

1 ya$ıma daha gireceğim.

ben de küçükken giderdim, bazen kalırdım, sorardım bu para nereden geliyor diye, bazen bölgenin paralı tipleri kahvaltıya gelirdi, onlar yardım ediyor diyorlardı, burs falan veriyorlardı evlerin masraflarını karşılıyorlardı, yani hizmet mantığı var, bir yerde bir şeyler kurulacaksa oradaki cemaate yakın kişilerin maddi yardımlarıyla yapılıyor bu işler, yani öyle banka hesabı falan yok.

Bizim apartmanın alt girişinde var bu abilerden.Gözlemlerime dayanaraktan söylüyorum, sürekli bir çocuk giriş çıkışı var eve,ev değil özel dershane adeta. onun dışında Teyzelerden pasta börek çörek ya da eniştelerden artık bilemiyorum sürekli bir yardım var.

Tek çözemediğim nokta yüksek kirayı nasıl ödedikleri. Acaba aileden mi geliyor yoksa teyze&enişşte&cemaatten mi yoksa yoksa özel dersten mi bilemiyorum.

bir arkadaşım anlatmıştı, amcası oldukça zenginmiş eskişehir'de. cemaate dahilmiş. karısı haftasonları diğer hanım arkadaşlarıyla bu öğrenci evlerine gider temizlik yapar, yemekleri falan yaparmış. malzeme alır götürürlermiş. falan filan, böyle bir şeyler işte.

esnaf kurumu abi kurumunu destekler, abi kurumu şakirdi yetiştirir, şakird esnaf olur abiyi destekler. sistem tıkırında.

yoksul ailelerin çocukları. eğitime yetecek paraları yok, hizmet denen organizasyonda görev aldıklarında bu organizasyonu destekleyenler abileri de desteklemiş oluyor. mesela bir ev tutuluyor, 3-4 abi kalıyor bu evde. kirasını, faturasını hizmete hizmet ederek hayır işleyenler ödüyor. yiyeceğini, içeceğini yine bağış yapma heveslisi esnaf karşılıyor. cep harçlıklarını veriyor. bu abiler denen şahıslar da organizasyonun çizdiği doğrultuda yaşıyorlar. onlara çok koyduğunu sanmıyorum çünkü çoğu dindar ve muhafazakar ailelerden geliyor. ayrıca dersaneden gelen çocuklarla ilgilenmek, derslerine yardım etmek, abi evi ortamını tattırmak da abilerin görevlerinden.

ben hasbelkader 1-2 kere gittim bunların evine ortaokuldayken ama o kadar sıkıcı, bayık bir ortamdı ki sikseler üçüncü defa götüremezlerdi beni. bi daha da ilgim olmadı zaten. bi muhammet abi vardı, adam peygamber gibi bi şeydi ama çok safça bi arkadaştı, beni nerde görse hala selam verir, "ailene selam söyle" demeyi de eksik etmez.

önceki cevapları okumadan yazıyorum. yani yazılmış olabilir. adam başına bu tür harcamalar için para verilir bu abilere-ablalara. hayır falan tırt yani. bizim bi arkadaş alıyordu çünkü. "olm bi yemek de bize ısmarla" derdik, "olmaz, o çocuklara verilen para. abur cubur alacağım" derdi.

kendileri de verebiliyor, esnaflardan da alabiliyorlar, ödenek gibi para da alıyorlar.

kiraları filan kendileri veriyor. ama her evin bir esnaf abisi var. o yiyecek içecek fatura gibi giderleri karşılar.

o esnaf abilerin mütevelli gibi bir sistemi var her bölgenin destek çıkan abisi o evin reçelinden mobilyasına kadar kendisi karşılıyor ya da topluyor. evlerde kalanlar evin tüm masrafları için -burslu değillerse- belli bir para ödüyor. masraf toplananı geçerse üstünü abi tamamlıyor fazla gelirse bir havuza atılıyor(türkiyedeki her şehir yurtdışındaki okullar için kardeş şehir mantığıyla para toplamış oluyor) abiler çocukları pikniğe geziye götürdüğünde ya da evde ikram yaptıgında aldığı şeyleri de hizmet bütçesinden karşılıyor.

@rookie

üniversiteyi kazanan kardeşimi telefonunu nasıl buldularsa arayıp "gelin kalın bedavaya" dediler. gözümün önünde oldu bu. şartlar hep aynı değil. bu fetullah yapılanması tek elden yönetilip "strict" kurallara bağlanmış bir örgüt değil. keyfi, bölgesel, geleneksel faktörler de işin içine girebiliyor.

yiyecek konusundan bahsedersek, o evlere cemaate yakin gerek lokantalardan, gerek kasaplardan, marketlerden vs.. surekli erzak yagiyor.

baya lonca gibi çalıştıklarından da epey para dönüyor. yani kendi içlerinden alış veriş gibi olaylar çok. yani mesela kasapsın, müslüman adamdır diye sana yönlendiriyor, helal ettir diyor. ya da cemaat içinde oteli restoranı olan senden alıyor etini. büyük alımlar yani, ki evlik ihtiyaç için alsalar bile sadece bişeydir. sen de bakkal alışverişini yine tanıdıktan yapıyorsun. birbirlerini zengin etmiş oluyorlar ve haliyle kaz gelicek yerden tavuk esirgenmez. ayrıca bağış toplamaktalar epey. bi yakınımız 600 lira kurban bağışı yapmış mesela. kurbanı görmedi. o tarz.

o kadar da kompleks bir sistem yok yahu. ne kadar gizemli yaptınız olayı. neredeyse işi çek-senete dökmüşsünüz. naptınız yahu dizilerdeki gibi sakallı "büyük abi" elinde makromarket poşetiyle gelip bişeyler dağıtmıyor. bırakın esnaf abisini, çoğu abi evinden haberiniz bile olmaz.

bunlar zaten bi sürü yerden burs alıyorlar. onla da kendi evlerinin geçimini sağlıyorlar. bildiğin öğrenci evi. gelen öğrenci yatılı değilse zaten pek masrafı olmaz; yatılı gelirse ailesi evin alışverişine falan katkı sağlar.

ümit sayın - ben iyiyim ?

yok dostum bu değil maalesef.
başka bir abla söylüyordu.

çoğuna 2 sayfa okuyup giriyorum

sınav zamanı çalışıyorum, en iyi öğrenme sınavda öğrenmedir, kısa süreli oluyor ama olsun :)

evet

geçen sene şahsen hiç bir vizeye çalışmadım, bir kelime bile. bölüm turizm işletmeciliği 2. sınıf idim.

çoğuna 1 gece önceden hatta öğleden sonra (2.öğretimim) çalıştığım kadarıyla giriyorum.

son gece çalışıyorum hepsine. şu an da dahil, çalışıyorum dediğimde böyle çalışmamak için elimden geleni yapıyorum duyuru falan.

yüksek okuldayken sevmediğim derslere çalışmazdım, onun yerine kopya çekerdim zira kopyada kendime güvenirim. illüzyona biraz meraklı olduğum için, bizde takma parmaklar falan var, öyle kolay kolay kopya kağıdı yakalatmam yani. hani ipek mendil yok etme falan varya işte o hesap;) ama sevdiğim derslere çalışırdım yalan yok. şimdi aöf'den devam durumu olunca mecbur çalışıyoruz, hangi birini kağıda yazim arkadaş..

Vize değil de 3 haftada 1 sınav oluyoruz ve 1 hafta öncesinden çalışmaya başlıyorum ne yalan söyleyim. Anca yetişiyor zaten 3 haftada 500 sayfa not biriktiği oluyor çoğu zaman.

dersini dinleyip de anladıklarıma çalışmıyorum.
kredisizlere çalışmıyorum.
"30 alsan geçersin"lere çalışmıyorum.

kısaca bu dönem sadece diferansiyel çalışıyorum. :)

hayır çalışmıyoruz.

vakti zamanında 15 gün öncesinde çalışmaya çalışırdım ama üniversite hayatım boyunca bu kararımda bir türlü muvaffak olamadım.genelde max 1 hafta önceden çalışırdım o da alttan dersim ise. diğer türlü genellikle son iki üç gün ama hiççalışmadığm vizem yoktu heralde.hepsine bir bakarım önceden

calısmamak için bahane arıyorum ama essek gibi calıscam yine.

sınav öncesi okula gidip kulisleri yoklamak daha mantıklı hacı bu kesin çıkacak gibi tüyolardan en az 2 soru çıkıyor.

kısmet o işler.

kopya çekilebilir sınavlara çalışmıyorum.

cumartesi matematik sınavım var pazartesinden beri yavaş yavaş çalışıyorum işte.

mesela cuma günüde türkçe sınavım var ama perşembe gecesi biraz bakarım.

biyo sınavına çalışıcam dersini hiç dinlemedim.

programlamayada sürekli çalışıyorum.

ortalama kasmaya çalışıyorum bakalım..

Çalışıyorum. Sözel olanlara çalışmayı mümkün olduğunca erteliyorum ama yumurta kapıya dayanınca mecburen çalışıyorum (sözel derslere girmiyorum genelde çünkü sıkıntıdan baygınlık geçirdiğimden)

Calculuslara çalışmamıştım ama o zaman 1. sınıftım, Advanced Calculuslara çok az çalıştım ama o zaman 2. sınıftım aklım başıma gelmemişti henüz. 3. sınıftan itibaren en az iki hafta öncesinden vizelere çalışmaya başladım. Son sınıfım şu an, son iki dönem ortalamam: 3.02 ve 3.87. Eşek gibi çalışıyorum kısacası.

hayır.

aynen. çok samimiyetsiz geliyor.

diyene bağlı.

bana olmuyor kanka. ne diyelim peki? dude bro falan mı?

aynen. 2 gün çıktıktan sonra birbirlerine canım&hayatım diyen çiftlere bile sinir olurum hatta. arkadaşım kullandığın kelimenin anlamını bi araştırda sonra kullan. hayatım dediğin adam bir ay sonra hayatından çıkıp gidebiliyor nihayetinde..

ismiyle hitap edin. abi naber deyin. kanka ne amk?

sikesim geliyo benim!

olmuyor. sana ne şekilde hitap edilmesini istersin, isim haricinde?

eskiden yoktu bu laflar. son birkaç yılda türedi. herkesin ağzında bi kanka lafı almış başını gidiyor. ben on yıllık dostuma bile kardeşim gibi yavşakça bir ifadeyle hitap etmiyorum.

Hacı veya müdür ile cevapla

aynen. hele yeni tanıştığım adamlar kardeşim falan demiyor mu uyuz oluyorum.

yeni tanıştığın adama ismiyle hitap edersin. sonra samimiyete göre "hacı" olur, çok yakın arkadaşlarımla da zaten "nabıyon la" ile başlar "la olum" ve "amk" ile devam ederiz. tabi nezih ortamlarda da ismimizle hitap ederiz. hitap ederiz de ne fenaymış.

hakkaten ne tuhafsınız arkadaş. tatlı dil, kibarlık, nezaket, sevgi insanları ne zamandır uyuz etmeye başladı bilmiyorum...

@niki vermek istemeyen

bunlarda anlam aramak değil olay. yeni tanıştık ne zaman kardeşin oldum diyerek de eleştirmiyorum. samimiyeti falan da geçtim. insanların bunu söyleyiş tarzı bile itici geliyor bana. böyle olabildiğince piç ifadesi takınıp "karrşşim" diyorlar ya. çok acayip şeyler düşünüyorum o an içimden.

kanka dediğin türeyeli nasıl birkaç yıl oluyor anlamadım. 15 senedir var. hiç uyuz etmiyor beni.

tabii ki vardı eskiden. ama kesinlikle bu kadar yaygın değildi. sokakta yürürken bile milletin konuşmalarından duyuyorum kanka dediklerini.

böyle ufak detaylara takılma derim.

bana oluyor.

ağzını yüzünü kırasım gelmiyor ama hoşlanmıyorum ben de.

edit: bu arada çoğu kişi kanka'nın kan kardeşin kısaltması olduğunu sanır. doğrusu, kanka çingenece konkadan gelmektedir. onun da yakın arkadaş, dost, kan kardeş gibi bir anlamı vardır. (bkz: türkçenin büyük argo sözlüğü) (bkz: hulki aktunç)

kanka kelimesini sevmiyorum, tanıştıktan 5 dakika sonra kanka diyen adama ayrı kıl oluyorum. müdür, hacı, moruk, aga, ortak, bacanak, sağdıç kankaya göre daha sempatik geliyor. panpa hakkındaki duygularımı ise tam çözemedim..

Ankaralı olarak ikisine de alışık değildim. İzmire gelince kardeşim kelimesinden acayip tiksindim ama şu an ben de kullanır oldum. Çok acayip birşey hemen alışıyorsun.

en güzeli ajan. Ajan deseler kabulüm.

sürekli kullanılmıyorsa karşı değilim ben. ama ağza yapışmışsa o ağza bir de benim yapıştırasım geliyor

bilader var bi de. kafa atma isteği uyandırıyor

bilader bence sende asabilik var, kafa atmak için yer arıyorsun. bu dediğimi dikkate al.

ben "bro" ya gıcığımm. Kanka diyen varoş, bro diyen de kendini elit sana beyni varoş tipler gibi geliyor.

a<0 ise
IaI=-a
a-b<0 olur Ia-bI=b-a
a+b<0 olur Ia+bI=-a-b
sonuç da:-a+b-a+a+b=2b-a

a=-2 olsun b=-1

mutlak a = **** -a ****
mutlak a-b = (-2-(-1)=-1 olduğundan pozitif çıkması gerek bunun için - ile çarpılır =*** -a+b ****
mutlak a+b = (-2-1=-3 olduğundan, yukardaki gibi ) ****-a-b****

(-a)+(-a+b)-(-a-b)=-a-a+b+a+b= 2b-a cevap olur.

-------------
a=1 b=2 c=3
mutlak a-b = (1-2=-1) pozitif olması için - ile çarp. -a+b
mutlak a-2c= (1-2.3=-5) -a+2c
mutlak b-2c= (2-2.3=-4) -b+2c

(-a+b)-(-a+2c)+(-b+2c)= -a+b+a-2c-b+2c= 0

değer ver ona göre bak kısaca :)

1. -a-a+b+a+b = 2b-a

2. -a+b+a-2c-b+2c = 0

mutlak değerin içindeki ifade negatif değer döndürüyorsa içerdeki ifadenin toplamaya göre tersi çıkar. pozitifse aynen çıkar. çıktıklarında üstteki gibi oluyorlar.

tek tek mutlak değerlerin içerisine bakacaksın, parantez içi işlem gibi düşün, o işlemi yap (hangisi büyük, hangisi küçük karıştırıyorsan değer ver) işlem sonucunda mutlak değer içi pozitif ise içindeki ifadeyi aynen yaz, eğer değer negatif ise, mutlak değer içindeki her şeyi eksiyle çarp ve yine çıkar yaz. sonrası sadeleştirme zaten.

örneğin şu soruda şöylemi arkadaşlar

0<a<b
Ia+bI-Ia-bI+Ia+1I

a:1
b:2 diyelim..

(1+2)-(1-2)+(1+1)
3-(-1)+2
buda şu demek mi?
a+b - (-a+b) + (a+1)

yoksa ben tamamen saçmalıyo da olabilirim.

son çözümün doğru 3a+1oluyo

@niye ama, kanka o sorunun cevabı a-2b+1 buldum ben. nerde hata yaptım.

son yazdığında saçmalamıyorsun gayet de doğru çözmüşsün, yalnız o şekilde bırakma, a'ları b'leri topla, eşitlikte özet geç, altına imzanı at :)

buraya kadar gemişsin zaten
a+b - (-a+b) + (a+1)
parantez dışına çıkarttık herşeyi
a+b +a-b +a+1
b ler gider 3a +1 kalır

ististist gozlerimle gormedim. suphelerim vardi, webcamle kayit yaptim. ben o sirada orada degildim.

ustume vazife degil, kari koca arasina seytan bile giremez ama kesin eminsen ve babanin bi delilik yapmayacagini dusunuryorsan(allah korusun, cinnet gecirmek vs. gibi) babana soylemelisin. o annense oburu de baban. goz gore gore birinin aldatilmasina seyirci kalamazsin.(kalmamalisin) birak, dostca ayrilsinlar.

annene durumun farkında olduğunu bir şekilde belli et bence... nasıl yaparsın bilmiyorum, annenin yapısıyla ilgili, ister konuş, ister yakala...

ruhibirbanyo, tavir almam gerekmez mi soylersem?

bence babanla bir ara başbaşa kal. ne bileyim dışarı çıkın. sonra konuyu evliliğe, annene getir. babanı bir yokla. sakince de anlat bildiklerini. böyle birşey gizlenemez. babana yazık.

anneni çek kenara konuş. babanın gururuyla oynamasın. insanlar bu yüzden cinayet işliyor maalesef türkiye gerçeği. boşanmalılar bana kalırsa. madem ki annen de çalışıyor, ayakları üzerinde durabilen bir kadın demek ki. sen eğer 3 maymunu oynarsan bu böyle sürüp gider ve elbet bir yerde patlak verir. inan ilerde vicdan azabı çekersin neden sustum, konuşmadım diye. medenice ayırsınlar yollarını. gerçi tam detay vermemişsin, ailenizin ekonomik, sosyolojik yapısını bilmiyoruz ve bir noktadan sonra da bize bok yemek düşer. ama en nihayetinde bizimkisi de bir fikir. annene söyle durumdan haberdar olduğunu. boşansınlar(bence)

Bence annenizle durumu konuşun. Bundan rahatsız olduğunuzu açıkça belirtin. Sonuçta yetişkin insanlar. Direk babanızla konuşmanız yapıcı olmayacaktır.

bence anneni karşına alıp konuş. bu tip durumlarda çat diye gerçeği söylemek çok büyük yıkımlara neden olabilir. belki annen yaptığının ne kadar kötü olduğunun farkına varıp bahsi geçen adamla ilişkisini kesebilir, her şey yeniden normale dönebilir baba üzülmeden, haberdar olmadan. ya da belki anne karar vermesi gerektiğinin farkına varır ve durumu babayla konuşur, güzelce ayrılırlar.

ben böyle bir durum yaşasaydım annemle konuşur ve babama da ona göre davranırdım. yani en iyi çözüm işi anneyle konuşup babayı haberdar etmeden halletmek, iş ciddiyse iki tarafın da bilgisine sunup(yine anneyle konuşarak) olabilecek tatsızlıkları engellemeye çalışmak.

arkadaşım sakin ol,ne karar alırsan al bi kaç kez düşün. ne kendi duygularınla hareket et nede buradaki yorumlarla mantık oluşturmaya çalış.Git bir aile danışmanına yada aile psikolğumudur adı herneyse işte yardım al.Yanlış bir hareketinle ileride hep bununla yaşamak zorunda kalabileceğin sonuçlar doğurabilecek bir durum.Herşeyden önce

önce anneyle konuşmak fikrine kesinlikle katılıyorum.

ikisinin de kendi meslekler ve mesleklerinden dolayi isyerleri var. parasal sikintimiz yok ama cok zengin filan da degiliz.

e peki nasil derim anneme ben babami aldattigini biliyorum diye? (cogunluk annenle konus dedigi icin soruyorum bunu)

son yorumdaki aile danışmanı,bilmem nesi mantıklı geldi. benzer bi durum arkadaşımın başına gelmişti; onun durumunu-çaresizliğini bildiğimden konunun ciddiyetinin farkındayım. burda bizden değil de samimi olduğun bi aile büyüğü ya da ne biliyim samimi olduğun güvendiğin o yaşlarda birinden yardım alsan daha iyi olur.
-annenle ya da böyle birisiyle konuşmadan babanla konuşma derim.

"webkamerasından izledim" yerine anlayabileceginiz veya acık verdiği bir başka konudan yola cıkarak söyleyebilirsiniz. yani burdaki aldatmanın gercek bir insanla gerce bir hayatta varolmus bir ilişki oldugunu farzedelim, internette biriyle chat yapmak vs değil yani. bir yerde başkasıyla gördüğünüzü vs soyleyip zarf atabilirsiniz. ya da zaten süphelendiğinizi soylemişsiniz, o ipucları neyse ondan bahsedebilirsiniz. direkt annenizin karşısına cıkıp "sen babamı aldatıyosun, bunu biliyorum, git ayrıl babamdan cabuk" gibi bir şey demeye hakkınız yok, sonucta bu bir noktada onların ilişkisi. babanız annenizi affetmeyi secebilir, ilişkilerine devam etmeye karar verebilirler vs. annenizi yüceltin yaptıgından oturu demiyorum ama cok da yaralayıcı olmamaya calısın iki tarafa da bence, zira birinin anneniz birinin de babanız oldugu gerceği onların arasındaki ilişki ne boyuta gelirse gelsin değişmeyecek.

Gerçekten zor bir durum, Allah yardımcınız olsun.
Bana kalırsa gidip babanıza söylemeyin. Çünkü ortalama bir Türk erkeğinin böyle bir durum karşısında alacağı tavır çok da rasyonel sınırlar içinde olmayabilir. Yani ileride hiç toparlayamayacağı dertler açabilir başına yahut hiç kurtulamayacağı bir psikolojiye girebilir.

Annem için canımı veririm, güvenirim. Böyle bir şey öğrenirsem sanırım anneme kafa göz girer adamı da keserim.

Tepkimi gördün, böyle bir aile faciası yaşanabilir, kararını buna göre ver.

bence babanın da adını koyamadığı şüpheleri vardır...

annen birşeylerden memnun olamadığı ya da tatmin olamadığı için başka yerlerde bunu arıyor olabilir.

annene ona güvendiğini annenin kendin için iyi şeyler düşündüğünü bildiğini ona hissettir.aile yapınıza uygun bir aktiviteye zorla onları.mesela bi piknik-mangal sefası hiç fena olmaz.hem mis gibi et yersiniz.mangal başında duran erkek bazı kadınlar üstünde afrodizyak etki yaratır.yani onların ilişkilerinin hem iletişim babında hem de cinsel manada canlanmasına neden olacak bazı şeyler tasarla.ya da burada sorunu var eden kişi annen olduğu için ona onu değerli hissettirecek bir hediye onun mutlu olmasını sağlayacak birşeyler yapabilirsin.bi yenilenme lazım ve sen annene bu yenilenmenin içerde de var olabileceğini hissettirmen lazım.bunu başarırsan o herif yalan olur gider.biraz ilişkilerini tazelemelerine neden olacak şeyler yap.unutma sen onların aşklarının meyvesisin:)meyve tat verirse yeni bir şeye ihtiyaç yoktur.

benim tavsiyem kimseye birşey belli etme.sadece farklı ve güzel şeyler yapmaya çalış.çalışan insanlar belli ki pek sosyal hayatları yok.biraz durgun suyun dibini deş bakalım.

ya da şunu dene.yatmadan önce git annene sarıl.yalandan bi hikaye uydur.şöyle bişey olabilir.hikayenin temasını yazıyorum daha duygusal hale getirmek sana kalmış:bizim okulda bi çocuk var ailesi problemli eve gitmek istemiyor resmen.kitabın başına oturuyor ama ailevi sorunları olduğu için hiç kendini derslere veremiyor.ona bakınca empati kurmadan edemiyorum.kendi hayatıma dönünce rahatlıyorum.bana güven veren bir aileye sahip olmanın ne kadar değerli olduğunu her o çocuğa baktığımda daha çok anlıyorum.böyle birşey.

ya da küçük şımarıklıklar yap.birazcık anneni kızdır komik duruma düşür.tatlı komikliklerden bahsediyorum.ya da sahteden babana karşı anneni koru.şakacıktan.
yatmadan önce anneni baban etrafta yokken samimi içten bi şekilde öp ve iyi geceleeerrr annneee diye hafif yüksek sesle bunu ona söyle.

gerçek mutluluk yürümekten keyif almaktır mesela.ya da nefes almaktan.normal şeylerden ne kadar mutluluk damıtabilirsen o kadar anneni geri kazanırsın...

annene diyeceksin böyle böyle, durumdan haberdarım anne. bi fırsat yarat, baş başa çıkın bi yerlere gidin. güzel, yapıcı bir şekilde konuş annenle. "babamın bu durumu bilmeye hakkı var ve bunu senden duymalı anne" diyeceksin annene. annen de artık kendini ayarlayacak, edecek, 2 yetişkin konuşacak.

sopiro kamerayi ben koydum zaten, gercek bir insanla yasanan bir seyleri gordum. babama soylememem gerektigini de biliyorum. ne tepki verir belli olmaz.

burda ne güzel filmlerde gördüğümüz repliklerden yazıyoruz annenle konuş falan diye... baksana o adamı vur diyen bile var.
siktiret bunları, kimse aile yapını annenle babanla ilişkini bilmiyor. burdan atıp tutmak kolay o yüzden. ya dertleşebileceğin bi aile büyüğü-dostu bul ya da (çok zor olacak biliyorum) bişe yapma.

nickini vermek istemeyen uye, merak etmeyin ne ben siddet uygularim ne de babamin siddet uygulamasi ihtimalini gozardi ederim.

dusunuyorum kac gundur, daha once bilgisayar konusunda filan yardimci olundugu icin bu konuda da fikir alayim dedim.

bir sey yapmamak cok mu yanlis peki? bana ne desem olmaz mi?

annene bildiğini söyle. gerisi gelir zaten.

Eğer Erkek isen;

git anneni döv,babana söyle boşansın. ve aldattığı erkeğinde kafasını gözünü dehşet bir derecede patlat.ama öldürme lakin bir iz bırakabilirsin.

Eğer bayan isen;

annen ile konuş, babana söyle boşansınlar.

yok öpecekmişte gerçek mutluğu bulacakmış yok mangalın afrodizyak etkisi yok yok meyvenin afrodikyat yetkisi.. puahahaha...

sorupgitsem, 3 maymunu pekala oynayabilirsin. ama ilerde babanın bu durumdan haberi olduğunda tatsız olayların yaşanmayacağının garantisini kimse veremez. her şeyi geçtim, vicdan azabı da çekebilirsin. evet şu anda omuzlarına büyük bir yük binmiş durumda. ya profesyonel yardım alacaksın ya da önce annenle konuşacaksın. çünkü ilerde baban kendi imkanlarıyla bu mevzuyu öğrenirse ve istenmeyen şeyler yaşanırsa inan 3 maymunu oynadığın için daha mutsuz olacaksın şu halinden...

bilmemkacincinick bir de bu var degil mi? o zaman ben gidip annemle nasil konusurum konusunu dusuneyim bir iki gun daha.

hepinize cok tesekkur ederim.

iyi geceler.

Bence güvendiğin ve hepinizi tanıyan birine açıkla durumu. O karar versin.Çünkü annenin yada sevgilisinin senin bildiğini öğrendikten sonra sana zarar vermeyeceklerini garanti ediyor musun?

konuyu kapatman belki suça ortak olman anlamına da geliyor olabilir. (hani bir şey yapmasam ne olur demişsin ya ondan diyorum, amacım seni yönlendirmek değil.)

anayasal bilgilerle donanımlı biri falan asla değilim ama en basitinden "evlilik" devletle yapılan yazılı bir "sözleşme" olduğu için ve bu durum da bu sözleşmeye aykırı olduğundan bir şeyler yapmanızın daha etik bulunacağı anlamı taşıyabilir.

sonhakan, tam gidecektim. bir de bu soru cikti karsima. haydi, ne yapcam ben?

annemle nasıl konuşacağımı düşüniyim dedin ya son olarak. bence sessiz kalmayı da düşün.
anladığım kadarıyla annen de baban da cahil insanlar değil, elbet bi şekilde bu sorunu çözeceklerdir.

bu konuda bencil ol derim. annen-baban ya da kimseyi düşünme.

senin için de sessiz kalmak daha iyi olur bence.

karışma. onların arasındaki mesele seni ilgilendirmez.

annenle konuş durumu. siktir et mangalı güler yüzü. açıkca söyleyim benim annem yapsa öldürürüm kesin.

öncelikle webcam'le yaptığınız o kayıt özel hayatın ihlalinin ta kendisi. çocukları olmanız bu gerçeği değiştirmez.

asıl konuya gelecek olursak bazı insanlar evlilik anlamında evlilikleri bitmiş olsa da başka bazı nedenlerden aynı evde yaşamaya devam edebilirler. Bu süreçte de ortak verdikleri bir kararla kendi hayatlarını yaşamayı seçebilirler. Anne-babanız da olsa kimin arasındaki ilişkinin nasıl olduğunu siz dışardan bilemezsiniz. sizin ruhunuz bile duymadan böyle bir karar alabilirler.

Bu durumda yapılacak en mantıklı şey annenize şüphelerinizi açıkça söylemek ve onun vereceği cevabı duyduktan sonra kendisine durumdan rahatsız olduğunuzu ifade etmektir.

hepinize tesekkur ederim yazdiklariniz icin.

Pukay yok artık!
snowflake babamin biliyor olacagini sanmiyorum :S
kedili madam ben o suc olma kismini da dusunmustum zaten. ama benden baskasi gormeyecegi icin sorun olmaz sanirim.

bir kac gun bekleyip annemle konusacagim sanirim. ne diycegimi bilmiyorum ama olsun. bulurum o zamana kadar.

tesekkurler.

annen babana asrın boynuzunu takmış sende gel burada bize anlat.
git babana söyle babanın şerefini kurtar.
daha neyin peşindesin sen yeğeenim.

Annenle konuşunca ne olmasını bekliyorsun.Tamam bir daha yapmayacağım demesini mi? Bu durumda için rahatlayacak mı ? Yada ne derse işler yoluna girecek ? Babana karşı sorumluluğun ne olacak ?

Son mesajından sonra olayı kafanda yazdığını düşünmeye başladım.Sanırım herkesde yedi.Ama eğer öyleyse anneni alet etmen inanılır gibi değil.Umarım değildir.

ya bırak ne özel hayatın ihlali ya. bunu diyen adam boynuz takıp yakalanmış beceriksizdir. özel hayatın ihlali falan değil kardeşim sıkma canını.

ayrıca senin bir baban var sakın unutma ve annen onu elin adamıyla aldatıyor boynuzluyor. bunu babanın bilmesi gerekli kesinlikle. uygun bir dille babana anlat bu durumu. nereye kadar böyle gidicek? sen söyliceksin daha sonra annen kontrol edicek webcam açık mı vs. diyerekten herşeyi kontrol edip tekrar adamı yatağa alacak.

tek basına gayet keyıf alabilirsin bence. erkek arkadasım ısvıcredeki sonisphere'a gitti tek basına :) ayrıca yanınızda tam anlamıyla sizin gibi keyif alacak biri bulamıyorsanız tek gıtmek her zaman daha keyifli olur. bence tabi.

edit: konser nerde ne zaman bu arada :D

tek başına gidersen, tek başına giden başkaları da olur ise, belki tak başınıza dönmezsiniz. küçük ihtimal ama ihtimal işte.

denildigi gibi yalniz eglenebiliyorsan bal gibi pekmez gibi tadi olur o konserin. hem de sonuna kadar caizdir tek basina fd dinlemek. oradaki kimse tanimiycak seni, bagira bagira söyle sarkilari mesela, negsel :) ayrica söyle düsün, eline böyle güzel bi firsat gecmis, belki bir daha canli dinleme sansin olmayacak. gecen ay erkan ogur konserine tek basima giderken böleböle motive ettim kendimi ve iyi ki gitmisim. ayrica imrendim sana simdi, fd buraya gelse de gitsem. senin yerinde olsam cok düsünmeden bileti alirim hemen :)

Bu arada konser tarihi 26 kasım ve Ankara'da.

Bakalım, rahat eder miyim bilmiyorum; biraz daha gaz verin yoksa yanıma bulcam birini.

ben air optix kullanıyorum. çok memnunum. genelde bu önerilir zaten.

air optix kullanıyorum, kime önerdiysem çok memnun oldular.

johnson & johnson acuvue kullanıyorum. miyop (9 civarı)+ asigmat (1) var.

uzun zamandır kullandığım marka, memnunum.

2 yıldır acuvue oasys kullanıyorum. gayet memnunum.

purevision favorimdir. şimdi purevision 2 çıkmış.

genelde hangi marka diye bir şey yok. önce doktora gitmeli ve ona göre gözünün bc curve radius değerini öğrenmeli, ayrıca gözü lense uygun mu onu da öğrenmeli.
ondan sonra tavsiyede bulunabiliriz. çünkü her markanın her göze uygun çeşidi yok. gözü 8,9'sa mesela o değerde lensi olan markaları tercih etmeli

en rahat lens normalde genele göre acuvue oasys ancak arkadaşınızın astigmatı da varsa ve yumuşak lens kullanacaksa o zaman başka lenslere bakmalı.

ben en çok air optix aqua da rahat etim.

elif şafak'ı hiç sevmem. piyasa yazarıdır bana göre. ama benim gibi hiç sevmeyenler bile aşk'ı okumamı öneriyor. çok güzelmiş.

şems'le ilgili başka bir kitap da okuyabilirsin tabi, aşkın gözyaşları mı ne var şu an marketlerde bile satılan. şems modası geldi çok fena herkes şems ile ilgili yazıyor.

iskender, aşk, baba ve piç'ini okudum gayet başarılı. tavsiye ederim.

aşk ile aşkın gözyaşlarını karşılaştırmak da saçma olur yahu yapmayın.

elif safak iyidir.

tum kitaplari bir yana mahrem... sirf bu kitaptan oturu omrumun sonuna kadar okurum elif safak'i.

eski elif şafak kitapları iyidir, bit palas'ı tavsiye ederim.

henüz blog yoksa ortada, domain + hosting almanız gerekiyor, sonra wordpress kurarak kafanıza göre takılabilirsiniz,

özelden yardımcı olabilirim.

Zamanında ben de uğraşmıştım ve şöyle bir kaynağı kaydetmişim. Güncelliği var mıdır bilmem ama: wolkan.ca

hosting'e gerek yok domain'e alın daha sonra domain sağlayıcısından dns ayarlarını yapın. bogger da ayarlar mevcut. godaddy ya da name.com u kullanabilirsiniz domain için.

starbucks falan bilmem de 7.cadde girişinde bi simitçi var, mekanın adını bilmiyorum, kahvaltı için iyidir.

valla gözleme yapan bir yer vardı ama adını hatırlamıyorum. simit de satıyor.

academie diye bir mekan vardı caddenin sonunda hobby cafenin yanı oranın kahvaltısı iyiydi. onun dışında seda pastanesi var iyidir.

starbucks da 7.30'da açılıyor

kahvaltı için 7. cadde de illaki bir yer bulursn...starbucks yanlış hatırlmyrsm açık olurdu..ben livayı öneririm 7 den uzak ama kahvaltısı çok ıyıdır

Kütüphane açılmadan yani 7 buçuk 8'de açık oluyor mu bu dedikleriniz? Umarım öyledirler :)

tea house

ankara -> yoğun biçimde sömürüyorum diyebilirim, hızda bir değişiklik fark etmedim

istanbul > takır takır düşürüyorlar. ağlıyorsun açmıyorlar hatta. (ulus bölgesi)

istanbul > kadıköy: burada adil kullanım sınırı 1tb

ankara - her ay 25'i mutlaka geçiyorum ama bugüne kadar hiç düşürmediler.

kayseri-talas sömürüyorum panpa, bence yoğunluk olmayan yerlerde ilişmiyorlar

izmitteyim, 8mbps diye bağlattım, o hız 4ün üzerine hiç çıkmadı zaten. ama 4ün altına da hiç düşmedi, hep aynı.

istanbul - kartal : adil kullanım kotası yok, çünkü port tanımlaması yapılmamış. Hızı düşmeyen hiçbir abonenin port tanımlaması yapılmamış. Neden yapılmıyor; ttnet'in satış stratejisi.

ankara-> hiç artmıyor ki düşsün.

kocaeli - geçen ay 770 gb çektim önceki ay 280 gb şuan 16mbite kadar'a geçtim daha da coşucam sanırım.

izmir - 3 aydır falan kullanıyorum, muhakkak geçiyorum 15 gün dolmadan, henüz bir yansıması olmadı.

bak alt ve üst karın ayrı çalış bana mesaj anlatayım

mekikle göbek eritmek degil belki tam olarak aslinda. bende sana benzer bir durumdaydim,bende yeni yeni büyüyen bi göbek vardi bende sorun büyümeden hallediyim dedim,spora basladim.

mekik belki eritmiyor ilk basta ama 2-3 hafta icinde karin kaslari güclendikce göbek kendini topluyor,belki göbek gitmiyor tam olarak ,yaglar dursada,göbek toplaniyor,bu siradada diyetlerle 3-6 ay arasinda eritirsin düsüncesindeyim.
tabii ki göbege bagli bu.ama gercekten biseyler yapmak istersen acilen diyet+ spora basla,bunun yaninda vitamin ve protein tozu gibi takviyeleri de bir bilen esliginde kullan.

kolay gelsin.

yukardan almayı bırakmadıkça aşşadan veremezsin. altın kural budur. aldığın kalori yaktığından az olcak. 50 mekikle de kalori falan yakılmaz. kardiyo yapman lazım. çok gzel bi örnek şu entry de var
www.eksisozluk.com

bel ve göbek bölgesinde yağlanmalar benim bildiğim ikiye ayrılıyor. eğer uzun süredir bu durumdan şikayetçiyseniz mekik harici kardiyo da yapmanız lazım. anca öyle eritebilirsiniz bu yağları. diğer hallerde mekik ve çakı hareketleri faydalı olur. bi de mekiği tam çekmeyin, yarım mekik daha sağlıklı.

benim gördüğüm, duyduğum mekikle olmaz. benim gittiğim salonlarda göbek eritmek için koşu,bisiklet tarzı hareketler veriyorlardı.

"mekikle göbek eritilir" demek düz mantık geldi bana. karnımı sıkıştırıyım, erisin bence doğru değil.

edit: siz sporcular nasil diyor ben bilmiyor.

@nickini vermek istemeyen uye
"koşu,bisiklet tarzı hareketler" e biz kardiyo egzersizleri diyoruz.

Sadece mekik çekersen eğer, o göbeğin altındaki kas kitlesi artar sadece. Göbeği eritmek için terlemen lazım bol bol, denilmiş zaten kardiyo hareketleri yapman lazım. Çenenden aşağı şıpır şıpır ter damlaması lazım yani.

(bkz: tae bo) şuna bi bak. Eskişehirde yaşadığını hatırlıyorum, bunu yaptıran çok güzel bir gym biliyorum eskişehirde.

senelerdir abdest almamis biri olarak hic bir sey fark etmedigini soyleyebilirim.

etse sacma olurdu zaten.

Boy abdesti ezan okunup namaz vakti gelene kadar farz bile değildir. Namaz farz olunca otomatikman abdest de farz olur.

Abdesti bırak böyle kavramları sallamayan; yani ateist olup da gayet mutlu mesut yaşayan bir ton tanıdığım var. Abdestsizler şanssızlıklara uğrasalardı bu adamların başlarına yıldırım düşmesi gerekirdi :-)

Kafayı hurafelerden arındıralım.

Hiçbir şey olacağı yok. İlla dini açıdan rahatlama istiyorsanız ise, neticede duş alıp banyo yapıyorsunuzdur? E boy abdesti de aynı şey değil mi?

www.uzmantv.com

inanmayan için hurafe gereksiz vs.dir muhakkak, fakat inananlar için iç sıkıntısı huzursuzluktur.

ilk zamanlar ben de aynı şeyi hissetmiştim ama zamanla geçti hatta o şekilde camide bile bulunduğum oldu(mecburi sebeplerden). (yaklaşık 3 seneden beri abdest almıyorum)abdestli dönemlerimde de abdestsiz dönemlerimde de şans açısından ya da hayatımın işleyişi açısından bir fark olmadı, yani cenabetlik diye bi şey yok.
aynı şey ilk domuz eti yediğimde de olmuştu, yıllardan beri domuz eti haram günah diye o ete karşı tiksiti olmuş, ilk denediğimde etin tadı kötü olmamasına rağmen midem ağrımıştı sonradan ona alıştım. şimdi yine gönül rahatlığıyla yerim.

özet; zamanla alışırsın.

eğer dini bir cevap istiyorsan da söyliyeyim allahın rahman ve rahim sıfatları vardır bu sıfatlara göre allah ona inanan ya da inanmayan herkese rızık verir rızık vermesi için inanan olması şart değildir ateiste de müslümana da hristayana da huzur da verir bereket de verir.

İşimiz abdestlere kaldıysa ohoo.

ne abdestmiş arkadaş. ben boy abdesti denilen şeyi "yıkanmak" bilirdim. burda bahsettiğiniz nedir? sağa sola attırdıktan sonra bıcı bıcı yapmıyor musunuz? vay amınakoyim yıllardır cenabet miyim yani?

müslüman ol panpa hatta dinci ol. Abdest almasan şanssızlık falan gelmez, ama ki ortam-durum müsaitse almaya bak, hepsinde hikmetler var.

ben aslında pek bakamıyorum ama bloglar yapıları itibarıyla güncel ve sıkıcı olmayan içeriklere sahipler. hem dünyadan haberiniz oluyor, hem de arkadaşlarınız olabiliyor. mesela benim sevdiğim bir blog şu: garajimdakiejder.blogspot.com

gerçekten ben de merak ediyorum. niçin blog okuyorsunuz?
bana saçma geliyor blog takip etmek. belki takip edilecek denk gelmemiştir. dizüstü edebiyat kitaplarını büyük bir zevkle okudum ama yazarların bloglarında 5dk. dayanamadım. aynı şey sözlük yazarları için de geçerli...

ben olsam kendi blogumu okumazdım. o yüzden yazmıyorum da. daha doğrusu başlıyorum, 3-4 yazı sonra bırakıyorum.
ben de merak ettim niçin okuyorsunuz?

ben ekonomiyle ilgileniyorum. duzenli takip ettigim yabanci agirlikli olmak uzere 25-30 kadar saglam, bana bir seyler katan blog var. bilgi aldigim icin, pozitif bir bilimle alakali oldugu icin takip ediyorum yani. normal, senin benim gibi birinin yazdigi takip ettigim blog yok.

ben hiç birini takip etmem sayılır ama bi blog buldum mu oturur bi gecede bütün yazıları okurum :)
bi de bu istatistik neye göre yapılmış o da önemli
mesela türkiyede haber siteleri wordpress, kişisel siteler wordpress, her şey wordpress. sen gidip bunları da blogdan yazarsan değil 4., 1. olmamız lazımdı

blog okunmuyor takip ediliyor, resimlerine bakilip cikiliyor.

ben hiç blog okumuyorum. istatige katkım yok yani.

bir blog yazarı olarak cevaplıyorum:
facebook, twitter vb sosyal mecralarda geçirdiğim zamanın haddi hesabı yok. oralarda bilgiye direk ulaşamıyorum. oysa blog adresleri belli temalar çerçevesinde bilgi sızdırabiliyor. gerek doğru gerekse yanlış. bol alternatif olduğu için neye inanacağını seçebiliyorsun. ve tutulan kişisel blog adreslerine karşı bir sempatim var. özellikle kalemi eğlenceli arkadaşlar acaba ne yazmış diye merak edebilip okuyabilirsiniz.

mesela benim blog adresimi normal biri sadece bir kere bakar, okur ve gider. çünkü bir bilimselliğe ışık tuttuğu yok. oldukça kişiselleştirilmiştir.

(git: www.yazaratar.blogspot.com)

ilgimi çeken şeyleri öğrenmek için, gündemi takip etmek için..

Her blog yazarın iç dünyasına bir kapıdır. Bu yüzden. Farklı tarzı farklı fikirleri vardır. Sebepleniriz diye. Şahsen

değillerdir.
belki de değildir, kafam karıştı şimdi.

oyumu değildirler'e kullanıyorum.

ikiside doğru.

oyumu değildir'e kullanıyorum. lere gerek yok diyorum.

değildir olması gerek sanırım, değil çoğul almıyordu diye hatırlıyorum
eğer yanlış hatırlıyorsam değildirler olur, çünkü önce zaman sonra kişi eki gelir.

guvenli modda tarat.

güvenli modda da farketmiyor.

o halde bi combofix yap sonra dene.

boot cd'si olan bir antivirus/antimalware indirin. cd'ye yazin. makinayi cd'den boot edin.

format at

en yakın diyorsun, vermese ne olur... cevabı yazında gizli

Kendi ödeyemeyeceğinden fazlasını çekme. Ben ne kadar kazık yersem bana koymaz buna karar ver. Aylık şu kadar taksit ödesem beni zorlamaz kararı. Arkadaşına da banka bu kadarı onayladı dersin. Öderse senindir ödemezse zaten hiç senin olmamıştır. Kredi/borç mevzuu arkadaşlıklarda ve aile içinde bile olsa (kardeşler arasında da yani) ilişkileri ister istemez zedeliyor.

kendisi neden çekmiyor acaba? ya da ben mi yanlış anladım olayı?

arkadaşlığın paranın peşinde koşarken biteceğine vermediğin için bitsin bitecekse.

Hadi bir kaç bin tl tamam da oha 20bin tl, ev döşenir o parayla.

çekme derim. kazık olur sonra adı benden demesi..