lezzetine göre amerika'da papa john's vardı ananaslı pizzası vardı o muhteşemdi.
türkiye'de ise little ceasers fena değil gibiydi lezzet olarak ama burada domino's var hep domino's yemek zorundayım.

Lezzet olarak little ceasers. Az malzemeli fakat bol peynirli bir susamlı nefis kenar iyi gider. Domino'sun da italiano'su iyiydi, var mı hala bilmiyorum.

ankaradaysan new york pizza delivery.

new york pizza delivery - ankara
papa john's pizza, pizza bulls - istanbul

istanbul anadolu adam's pizza.

miss pizza

papa jhons, pizza bulls, pizza towers, little cheaser, dominos

ne yersen yede pizzabulls yeme

film değil de görseli ve eğlencesi benzerdi bence.
pushing daisies dizisi vardı, ilgini çekerse bakabilirsin.

Delarue+1+aynı yönetmenin the royal tenenbaums'u=5

tüm wes anderson filmleri

the fall

Madem the fall dendi, yönetmenin ilk filmi the cell de unutulmasın fakat eğlenceli değil gerilim.

Diğer Wes Anderson filmlerinden Life Aquatic'i tavsiye edeyim ben de.

evet, ilkokuldayken.

ali baba ve bir oda dolusu harami yi okudun mu peki?

evet.

tabi ki

Ilkokuldayken

evet.

tabi ki

Ilkokuldayken

www.youtube.com

carpi +1
tek cizik atinca kabugu acmasi zor olabiliyor

Tavada pişince de kabuğu kolay çıkar. Çizik kestaneleri tavaya güzelce dizip orta ateşte yağsız pişirin. Kısık ateşte kurur, yüksek ateşte pişmeden yanar, çiğ kalır. Kontrollü gidin.

ben önce yıkıyorum kestaneyi. çizik de tek çizik atıyorum; kıç tarafına yakın, enine büyük bir çizik, hatta kestanenin tüm enini çizecek şekilde. meyvenin içine girecek kadar fazla derin çizmeyin, sadece kabuğu çizin, bir iki yapınca anlarsınız zaten. fırın olsaydı ısınmış fırına verince kabuğu çabucak açılıyor. tavada yapmak için de orta ateşin biraz üstündeki sıcaklıkta yakmadan pişirin, yanacak olursa orta ateşe düşürün vs. vs.

en önemli püf noktası iç kabuğun da iyice kesilmesidir. dış kabuğu çizip bırakmayacaksın. yarısınıi enine tamamen iç kabuğunu da keserek çizeceksin.

çiğ ye bence en güzeli öyle oluyor

çiğ yemeyi sevmiyorum.. baya bir faydası oldu yazdıklarınızın. teşekkürler.

Haşlama yeme tavada yap hatta biraz yansin öyle güzel oluyor kiiii benim için de ye. Afiyet olsun.

di

ece'nin tam karşısında hoş biyer vardı, şaraplı maraplı.

Asmalı'da antiochia var, tavsiye ederim. Olur da giderseniz, zero-şalgam içen arkadaşın selamı var deyin. :)


www.antiochiaconcept.com

Naif güzel.

digitürk varsa showmax'a bakın. orada eski diziler oluyor, tam yemeklik.

ben o ses türkiye'yi izliyorum, hangi bölümde kalmıştım derdi falan da yok, aç rastgele bir bölüm izle, tam yemek yerken izlemelik

tam istediğiniz özelliklerde değil ama event horizon var. çeşit olarak burada bulunsun.

interstelları'ı izlemedim ama;

(bkz: mr nobody)
(bkz: the signal)

Stargate serileri.

contact hem güzel filmdir hem de bilimsel manada gerçekçi sayılırmış. en azından neil degrasse tyson'ın beğendiği bi film.

bi de danny boyle'un sunshine'ı var ama gerçekçi değil.

ben 4-5 yldır şekersiz içiyorum çayı. 1 hafta da alıştım ama çayın yanında arada şekerli bişiler yiyince güzel oluyo. bisküvi filan. bide öle dene. yaş 28_m_ist

Bunun bi taktiği yok, şeker kullanmayı bırakıyorsunuz öyle devam ediyorsunuz. Şimdi bal katın falan diyenler olur ama o da bildiğiniz şeker. Böyle devam.

biraz daha açık için. zira şekersiz olunca daha da acı geliyor tadı.

beynın alıskanlıkları degıstırmesı bırazcık zaman alıyor 28 gunde duzeltecektır. ha gayret.

Azatarak birakabildigim tek sey sekerdir. Bi kere cayin tadi boktan onu kabul edeceksin tadi icin icmiyoruz biz onu. Acik icersen daha kolay olur

alış bak güzel olacak. ha sonra tek şekere bile tahammül edemeyeceksin.

doğrudur.

bizim arkadaş da bir gün tuttu ben şekersiz içeceğim diye.
sonra da hep şekersiz içti.
1 tane atınca bile çok şekerli oluyor diyordu.

bu yaştan sonra kasma bence, tadını nasıl alıyorsan öyle iç.

ben 21 yaşındayım kendimi biledim bileli çayı şekersiz içerim, ıyy bu çay şekersiz, ıyy bu bunun tadı ne biçim dediğim de olmadı hiç, içgüdüsel bir şey bu sanırım.

1-2 hafta daha dayan. sonra ağzına şekerli bir şey girince direkt miden bulanıyor.

şekeri gittiği için kötü demlenmiş ya da bayatlamış çayları tespitte ustalaşmışsın abi.

çok doğru karar! tebrikler! alışırsınız merak etmeyin.

bence alışkanlık meselesi ya çaykolik biriyim ve geçen seneden beri çayı şekersiz içiyorum ama hiç de denilen gibi alış bir daha şekerli içemeyeceksin vs olmadı uzuun zamandır ilk defa geçen gün 1 küp şeker attım çaya tadı enfes geldi nasıl özlemişim o halini anlatamam.

ben yıllardır şekersiz içerim açık çay iç daha güzel oluyor demli olunca zehir gibi oluyor.

Biraz daha dayan sonra tek şekerli içince bile şerbet içiyormuşsun gibi olacak.

aromalı çaylar içmeyi deneyebilirsiniz, bergamot, earl grey, kusmi tea gibi. ya da, demliğe 1 adet karanfil atmayı deneyebilirsiniz. aroma olunca çayın acılığı kayboluyor.

Şeker attığın zaman içtiğin şey çay olmuyor ki. Şeker tadı geliyor. Şeker çok baskın, düz besin, zararlı, gereksiz enerji, gereksiz kalori. Şekerin tadı da güzel değil. Bak düşün mesela çikolata tadı düşün, bir de düz şekerin tadını düşün. Aklını tamamen boşalt ve şekeri özümse. Şekerin fiziksel özelliklerini, kimyasal özelliklerini, yapım sürecini, içindeki "DÜZ ENERJİ, DÜZ BENZİN, 0 FAYDA" ruhunu hisset. Aslında ne kadar dandik bir şey değil mi? Yağ bile daha iyi şekerden. Bu anlamda kaliteden bahseden bir insan asla şeker kullanamaz. Takım elbise giyip altına naylon acliclas yazan ayakkabı giymek gibi birşey çaya şeker atmak.

Bunu bana anlatma dostum. Maksimum 2 sene öncesine kadar ince belli bardağa 6; kupaya ise minimum 8 şeker atıyordum.

Kusma işleminiz bittiyse devam edelim.

1 senedir tamamen şekersiz içiyorum. Bunu şekeri önce 6'ya, sonra 4'e, sonra 3'e, sonra 2'ye ve 1'e indirerek ve çayın rengini de biraz açarak başardım. Çok ciddi söylüyorum, şu an tek bir şeker atsam bile çok iğrenç geliyor. Şehir efsanesi değilmiş yani, bizzat gerçeğin ta kendisi.

Yavaşça azaltmayı dene; çayının rengini de birazcık açıver. Kolay gelsin.

Ben de 3 ay şekersiz içmeye uğraştım; çayın tadını alamadığım gibi, aldığım tattan nefret edip komple çayı bıraktım bir ara. Böyle işkence olamaz. Şimdi sadece kahvaltıda bir bardak ve şekerli içiyorum. Gavurların "sweettooth" dedikleri cinstenim, bana saleple gelin.

Şeker koymamak istersem de çaya süt ve çubuk tarçın ekliyorum. İngiliz asilzadesi gibi küçük parmağımı kaldıra kaldıra içiyorum. Öyle daha zevkli oluyor. Arada "Alfonso! Charlotte kahvaltıya inecekti, merdivenlerde Bay General alıkoymuş olsa gerek. Ona bir şeri hazırla!" falan diyorum.

Birden başlama. Ben neredeyse aylara yaymıştım. Her defasında azıcık eksiltiyor ve bir sure boyle içiyordum. Niye o kadar kararlı davranmışım sahi? Neyse boyle boyle bıraktım şekeri tamamen.
Çay faydalı bir sıcak içecek, iyi demlendi mi lezzetine de doyum olmaz. O haliyle içmeye değer. Daha az içmeye başlarsan da bir şey kaybetmezsin fazlası da zarar zaten.

ben yıllardır şekersiz içiyorum ki görseldeki bardakta 2 şekerli içerdim, taviz vermezdim. şimdi şekerliyi çook nadir içiyorum, canım istemiyor. zamanla alışacaksın. zaman tanı kendine. bırakamıycam gibi düşünürsen zaten bırakamazsın, psikolojik biraz da.

Bir sınav daha olacak bildiğim kadarıyla onun da sonucunu beklemek lazım.

Herhangi bir fen lisesinden kastettiğine özeller de dahilse girilir illa birine, bir sürü var.

Haklısınız elbette de bi ön değerlendirme olarak sordum. Devlet okullarını kastetmiştim bu arada.

Sınavın zorlugu kolayligi da cok onemli.

şimdiden bir şey söylemek zor, belki nisan'daki sınavdan sonra belli olur bir şeyler.

Ben montun iç Cebi varsa iç cebine yoksa aşağıdaki ceplere koyuyorum

telefonlar sağ cebe ipod sol arka cebe.

kışın ipod montta bulunan ipod cebine alınıyor

telefon: sol on cep.

bu biraz solak olmamla da alakali olabilir. bakiyorum mesela insanlar cuzdani telefonu falan hep sag taraftaki ceplerine koyuyorlar.

telefonu sessiz kullandigim icin titresimleri baska turlu duymanin mumkunati yok.

aynen want2die gibi; pantolonun sol cebi. o cebe başka bi şey koymam.

sol ön, başka bir şey koymam +1

montun ic cebine koyarım, kulaklık düzgün görünür. yazın arka cebime koyarım, kulaklık düzgün, ben serseri gibi görünürüm

bende zenfone 5 var. biraz büyüt boyutlu olmasından ve çabuk yamulma sorunundan dolayı (yamulan çok zenfone 5 var, yeni kullanıcılar dikkat) arka cebime koyuyorum. o da mecbur kaldığımda. ön cebe sığmıyor telefon.

Ilk smartphone aldigimda kisa bir sure cantada tasidim ama fazla dayanamadim, cantayi ac-kapa zor oluyordu.
Pantolonun sag cebine koyuyorum. Telefon epey ince oldugu icin sorun olmuyor.

Edit: Ben de solagim. Sol cebe para koyuyorum ufak miktarlarda.

pantolonun sol cebi, telefondan başka bir şey olmaz.

solağım, <3 solaklık.

genellikle pantolonun sol ön cebi. o olmazsa sağ cep.

Sol cep telefona tahsis edilmis durumda. Sag cep bozukluk ve anahtarlarla mesgul. O degilde pantolonun arka cebine bir sey koydugumu hic ama hic hatirlamiyirum. Asiri rahatsiz geliyor.

Montlar fonsiyonel her yeri cep rahat oluyor mont varken ipod su bu vs vs. Bir de sweatshirtlerin onunde kanguru kesesi gibi ceplere kitap sozluk hatta abartip koca ciltli kitaplar koyuo gezmisligim var. Dersten derse gecerken vakit mi var canta toplamaya suna buna.

havale de mi kabul etmiyo site?

Yok, öyle bir seçenek yok ortada.

Sanal kartta da aynı durum mu var? Başka bir bankanın kredi kartını kullanan arkaşınızın kartını kullanın bence.

Sanal kart çıkaramıyorum. Çünkü banka şifrenin yanında annemin kızlık soyadının birtakım harflerini soruyor. O harflerden biri de Ö olduğu için ve banka Türkçe karakterleri veya O'yu kabul etmediği için internet bankacılığını kullanamıyorum. O nedenle sanal kart çıkartamıyorum.

Muhtemelen arkadaşa para verip ondan isteyeceğim.

sitelerin cvv2/cvc2 bilgisini tutmaları pci/dss'e aykırı. fakat bu bilgiyi ellerinde tutmaksızın alıp kullanabilirler, buna mani bi durum yok. anladığım kadarıyla, söz konusu web sitesi, ancak sisteme kart eklemek ve sistemlerine eklenmiş kart bilgilerini kullanmak suretiyle alışveriş yapılan bir yer. bu durumda sitenin sistemini değiştirmesini beklemek çok gerçekçi olmaz. banka da bu güvenlik önleminden feragat etmez. son tahlilde, bu siteden, bu bankanın kartıyla alışveriş yapılamaz diyorum.

deli misin yahu? git iste iznini. manyak değillerdir o kadar.

360 gününü dolduracaksan aralıkta, mutlaka kullan iznini yeni yıla girmeden. yeni yılda bi daha izin kullanırsın. ayrıca o zaten senin hakkın, kimse bişey diyemez.

Önümüzdeki hafta 3 gün izin almak istiyorum ailemi görmek için. Onları bir yıldır görmüyorum.

bunu amirinize söyleyin.

Yazılı olarak iste izni. Ama senin derdini çözecek şey de bu değil, sen de biliyorsun.

tabii ki hakkın. herkes neler uydurup izin alıyor, senin canına kastın mı var? yıllık izin hakkın olmalı, istiyormuş gibi değil de yıllık iznimi şu şekilde kullanmayı düşünüyorum da diyebilirsin.

yıllık izni mutlaka kullanacağınız için memnun bile olurlar. yani hastalık izni gibi hesapta olmayan bir şey değil bu. gidin, söyleyin, "şu şu günler izin kullanacağım da müsait mi" diye sorun, sebebini bile sormazlar.

sağlık yönünden problemlerin olduğu zamanlar geldiğini görüyorlardır elbet. çekinme söyle böyle böyle diye. dana değiller ya verirler izin.

hem tamamen sana bağlı bir iş olsa ne olacak yahu. robot musun sen?

ileri bir dönem için izin iste. haftaya izin almak istediğinde vermezler ama şimdiden 2 ay sonrası için izin iste. outlook vs kullanıyorsan bu zamanlar için out of office yaz. senin için içini yiyordur belki ama adamlar farkına bile varmamıştır izin almadığının.

@douchebag; niye haftaya için izin vermesinler, saçma değil mi?

Sensiz yürümeyecek bir iş yokmuş. Pozisyon kritik değil demek ki. Verirler o zaman.

uzun süre için istesen hemen vermezler izni ama 3 gün için kasma, amirinle konuş, sorun çıkartmaz bence.

Kardeş deli misin? 6 ayını doldurduktan sonra 1 haftalık izin hakkı kazanırsın. Bunu sana kullandırmak işvereninin insiyatifindedir (kullandırmazsa bişey diyemezsin) ama o 1 hafta senin hakkındır. O 1 haftayı kullandıktan sonra 1 senen dolmadan o işten çıkarsan, son ödemeni 1 hafta eksik yaparlar. Buna da avans izin denir.

Yani, iznini 3 günlük değil 1 haftalık iste! Go get it champion!!!

Bonus: www.youtube.com

senin kol kendi kendine iyileşmemiş miydi?

cevap: psikiyatrik rapor al. 1 ay falan verirler hem.

insanların hakkı olmadan yüzsüzlük yaptıkları yaşam ve çalışma alanlarında hakkı olup da sessiz kalanların artık bildiğin aptal olduğunu düşünmeye başladım.

işlerin ortasında haftaya izin istiyorum dersen vermezler tabii. ben de olsam vermem. bizde backup sistemi var, birisi gidince onun işlerini bu sürede yapacak başkası oluyor. buna rağmen çok kısa süre ilerisi için izin istendiğini ne gördüm ne duydum.

iş yerinde iyi anlaştığın biri varsa onu devreye koy.. yardımcı olacaktır...

1 yılın dolduğu için kanunen izinlerine hak kazanmışsın. Bu hakkını işleri aksatmayacak biçimde kullanmana hiçbir engel yok.

Amirinin yanına gidicen vaktin olduğunda, "Şu tarih aralıklarında ailemi görmeye gideceğim, işlerimi ona göre ayarladım, bir aksama yaşanmayacak. Uygun mudur?" diye sorucan. Hepsi bu kadar.

Gideceğin yere varman kaç saatini alacak bilmiyorum ama bizde haftasonu çalışması yoktu ve mesela cuma öğleden sonra çıkardık, sadece yarım gün izin yapmış olurduk. Hafta sonuyla birleştirirdik. Tüm cuma gideceğine, yarım cuma giderdi.

6 ayını doldurduktan sonra 1 hafta izin kazanmak diye bir şey yok bu arada. Kanunen 1 yıl. Ben ilk yılımda da izin yapmıştım borçlanarak, izin hakkımı kazanınca izinlerimi düşüyorduk.

sahibinden.com'da da oluyor öyle şeyler.

online olmak zorunda mı? oto sanayi sitelerinde, yedek parça ve aksesuarcılarda da bulabilirsin.

gönderdiğin çok dandik durmuyor ama araba üzerinde bakmak gerek.

assembly must be airtight ?

to/not to şeklinde olabilir. bu örnekte "(tightly/strongly/perfectly) as not to leak air" kullanılabilir gibime geliyor.

the installation ot the components must be performed in such a way that they are airtight.

air-tightly assembled

"the way" ile bu anlam verilemez mi?

"the installation should be done the way it doesn't lead a leak."

gibi?

@gogu delen adam
in a way olsa daha mı iyi sanki?

www.accessdata.fda.gov

ilk sayfada, description of device paragrafında, sondan 3. cümleyi okuyun.

"i got" diyeceksiniz. "i got your hi" gibi bir kullanım var mı emin değilim ama.

selamını aldım diye bir şey yok. sen de ona hi diyeceksin. bu kadar.

birisi aracılığı ile ilettiyse "[bilmemkim] told me you said hi" diyebilirsin ama devamını bir yere bağlaman lazım yoksa tek başına kullanılınca çok anlamsız.

"hey, X told me you said hi. 'hi' back, how are you?" falan tarzında bir giriş yapabilirsin belki.

şu kişiyle görüşmüşsünüz bahsetti falan diye girebilirsin bence, selam alma olayı değil de.

X told me your greetings, thank you. I appreciate. derdim

inception :P

Ahahaha robin williams vardi sanirim filmde tam hatirlamasam da :D

www.imdb.com

Tesekkur ederiim

ümraniye çarşı (vatan mağazasının olduğu yer) durağından sabiha gökçen'e giden belediye otobüsünün geçtiğini gördüm. kaç dakikada gidiyor bilmiyorum ama.

çarşıdan dolmuşla tamirhaneye in, oradan yenisahradaki havaş durağından havaşa binebilirsin. 30 dakika (yoğun saatlerdeyse 40) yenisahra, 45 dakika da havaşla sabihadasın. 1.5, 2 saat denebilir.

tepebaşı ne ya, tepeüstü ile karıştırdınız heralde. tepeüstü'nden e-3 ile 45 dakikaya gidersiniz.

ya da santral'den 14es/14b ile göztepe köprüsüne inip, oradan e11 ile geçersiniz. 1 bucuk saati bulur.

bi de e-18 koydular yeni, sık geçmiyor pekk. ona binerseniz 1 saat.

tepeüstünden e-3 geçiyor. saatte bir 4. leventten kalkıyor galiba. geçen gün soğukta 40 dakika bekledikten sonra hasta olmaya değmez deyip taksiye bindim.

(bkz: oha)

pedofili hastalık , eşcinsellik bir yönelim. Bu kadar

Sen iki konuyu çok yanlış anlamışsın kardeşim. Eşcinsellik heteroseksüellik gibi bir cinsel yönelim; pedefoli ise çok farklı bir şey: Hastalık. Mazur görme konusuna gelirsek evet, herhangi bir kanser hastasını nasıl dışlamıyorsak pedefoli bir bireyi de dışlamaya hakkımız yok. Konu "Ya aynısını senin çoluğuna çocuğuna yapsalar nasıl olurdu" noktasına gelmeden izah edeyim dedim.

@isadora eşcinselliği yönelim, pedofiliyi ise hastalık yapan faktör nedir?

konunun taşınacağı başka bi nokta yok. benim kahverengi saçlılar zoofili hakkında ne düşünüyo? tamam insanlar saç renklerini doğuştan seçemez ama diye bıkbıklamama benzer. trollsen çok kötü, değilsen daha kötü. konu kilit.

İki yetişkin verdikleri kararların sonuçlarının farkında olan birilerinin yaşadığı ilişkiyi olan bitenin farkında olmayan bir çocuğunkiyle kıyaslayamayız. Pedofili suçtur, karşıt cins olsa dahi istemeden birliktelik suçtur, olayın farkında olmayan birinin ( engelli, çocuk, hayvan) ya da bir canlının bu şekilde bir harekete maruz kalması istismardır, suçtur.

@snape Hiçbir çocukla ilişki yaşamamış, bunun gerçekten adice bir davranış olduğunu bildiği halde; içgüdülerine hakim olamayan ancak içgüdülerini pratikte uygulamayı ahlaki sebeplerle reddetmiş pedofiller, pedofil olmayı ne zaman seçmiş acaba öğrenebilir miyim?

pedofili de bazı erkeklerde doğuştan geliyor.Hatta araştırmalar vardı, şu kadar kişide pedofilik düşünceler var diye. düşüncede kaldığı sürece sorun yok, neler düşünmüyoruz ki. KEndi çocuğuysa da sorun yok.

Doğada hayvanlarda ensest pedofili eşcnisellik tecavüz vs hepsi var. İnsanlarda da var, bilinçaltlarımızda bbastırılmış dürtü olarak pedofili var. Bİlincimiz, yasalar, öğretilmiş şeylerle bastırılmış.

benim konuya bakışımda, eşcinselliğin doğal yönelim ya da tercih olmasının hiçbir önemi yoktur. dolayısıyla ben konuya reşit olan insanların kendi aralarındaki bazı sevişmeleri olarak bakarım. bu noktadan olarak pedofili ile mukayese etmem söz konusu dahi olamaz.

"Hiçbir çocukla ilişki yaşamamış, bunun gerçekten adice bir davranış olduğunu bildiği halde; içgüdülerine hakim olamayan ancak içgüdülerini pratikte uygulamamayı (uygulamayı demek istiyorsunuz sanırım) ahlaki sebeplerle reddetmiş pedofillere bakış açınız nedir" kısmına gelince; hukuk bizim kim olduğumuza bakmaz, ne yaptığımıza bakar.

Hic bu acidan bakmamistim. Bu acidan seni takdir ettim. Sorunun anlasilmadan cevaplanmasindan asla kurtulamayacaksinbu uzucu.

Hastalik/yonelim ayrimi konusunda ben de anahtar faktoru merak ediyorum.

Cevap: cevabim yok, bu konuyu daha once dusunmedim, birseyler ogrenmem lazim, sonra dusunmem lazim. Simdilik buradaki crvaplarla idare edyim ben.

are all men pedophiles? diye film de vardı belgesel tadında. Çok araştırmalar var, çok filmler yapıldı bunla ilgili. Leon The professional mesela. Adam da seviyordu, belki babanın kızını sevgisi gibiydi, belki aşıktı bilemiyorum ama kendini tuttu ve yapmadı. Yapsa dagözümde pek bir şey değişmezdi karakter olarak. Kız evet karar veremiyor da aralarıdnaki bağ farklıydı.

Abdde filan 14 yaşında zaten ilişkiye giriyorlar ve sevgilileri 16 18 22ye kadar çıkıyor yaşları. Bu da bir bakıma pedofili ama o yaşta demek sorumluluğunu alabilecek kadar bilince sahip ve de yaşları yakın diye daha iyi hissediyordur.

Bu pedofili meselesi Leon filmi vs benim de aklımı çok kurcayalan bir şeydi, hala kurcalar. Bir kişiylet anışmıştım, küçük yaşta kendi isteğiyle üstte dediğim gibi 22 yaşında birislye ilk ililşkisine girmişti, aşktı. Pişmandı. Yine olsa yaparım diyordu.

Erkekler olarak düşünelim, 10-12-13 yaşında 18 yaşında bir komşu kız kendini tatmin için bize bazı şeyler yapıyor. Ruhsal dünyada bazı şeylere sebep olacaktı şüphesiz. Ama burda aşk yok işte. O yaştaki biri aşık olabilir mi, olursa ne değişir filan, çok kurcalayan şeyler.

@molkoid insanoğlunun cinsel, içgüdüsel tüm yönelimleri doğuştan gelir. İşin tercih kısmı yalnızca bu yönelimleri pratiğe dökmektir. Yetişkin bir insanın, bir çocuğa tecavüz etmesi gibi. Bunun da eşcinsellerin birlikteliğiyle kıyaslanmayacak kadar kötü bir davranış olduğunu yukarıda açıklamıştım zaten.
Mesela toplumda eşcinselliği hastalık olarak gören büyük bir kesim var. Sizin onlara yaptığınız açıklamayı gayet tabi herşeyi kendi içinde yaşayan bir pedofil de size yapabilir. Ben de bu yüzden diyorum ki burada bir tezat var. Eğer pedofili hastalıksa, eşcinsellik de hastalık; eğer değilse, ikisi de değil. Burada doğuştan gelen içgüdü ve dürtülerden söz ediyoruz çünkü.

"For a mental or psychiatric condition to be considered a psychiatric disorder, it must either regularly cause subjective distress, or regularly be associated with some generalized impairment in social effectiveness or functioning. With the exception of homosexuality (and perhaps some of the other sexual deviations when in mild form, such as voyeurism), all of the other mental disorders in DSM-1 fulfill either of these two criteria. (While one may argue that the personality disorders are an exception, on reflection it is clear that it is inappropriate to make a diagnosis of a personality disorder merely because of the presence of certain typical personality traits which cause no subjective distress or impairment in social functioning. Clearly homosexuality, per se, does not meet the requirements for a psychiatric disorder since, as noted above, many homosexuals are quite satisfied with their sexual orientation and demonstrate no generalized impairment in social effectiveness or functioning.

The only way that homosexuality could therefore be considered a psychiatric disorder would be the criteria of failure to function heterosexually, which is considered optimal in our society and by many members of our profession. However, if failure to function optimally in some important area of life as judged by either society or the profession is sufficient to indicate the presence of a psychiatric disorder, then we will have to add to our nomenclature the following conditions: celibacy (failure to function optimally sexually), revolutionary behavior (irrational defiance of social norms), religious fanaticism (dogmatic and rigid adherence to religious doctrine), racism (irrational hatred of certain groups), vegetarianism (unnatural avoidance of carnivorous behavior), and male chauvinism (irrational belief in the inferiority of women)."

pedofili bir rahatsızlıktır ve bildiğim kadarıyla tedavisinde amaçlanan tek şey bu bireylerin topluma zarar vermeden bu durumu kabullenmesi, bununla yaşamayı öğrenmesi ve topluma kazanılması esastır. yani bunun yanlış olduğunun bilincinde olup ahlaki olmadığını kabul eden ve o sebepten herhangi bir eylemde bulunmayan, dürtülerini kontrol eden birey tabi ki de topluma kazanılmalı, dışlanmamalı.

dışlanma daha büyük sorunlar doğurur.

eşcinsellikle kıyaslayarak biraz şunu sorguluyorsun gibi geldi: zamanında eşcinsellik de hastalık olarak görülüyordu toplumlarda ve şu an genel olarak bunun bir tercih olduğunu kabul etmeye başladı dünya. ileride aynı şey pedofili için olur mu? olmaz. çünkü pedofiliyi hastalık yapan cinsel ilgi duyduğu kişi cinsel gelişimini tamamlamamış, psikolojik, fizyolojik ve sosyal açıdan belli bir olgunlukta olmayan kişi. bu da kültürle, zamanla değişecek bir durum değil.

@patiska @molkoid Eşcinsel hukukçular, toplum önderleri, bilim insanları vs lobi yaparak bir şekilde "eşcinselliği" normalleştirmiş ve topluma kabul ettirmiş olabilirler. Bunun sebebi de toplumda eşcinsellerin, pedofillere göre sayıca üstünlüğü ve pedofilinin eşcinselliğe göre daha kabul edilemez ölçütte sapkınlık içermesidir büyük ihtimalle. Bu yüzden wikipedia'da ve ya makalelerde birinin normal, diğerinin düzeltilmesi gereken bir hastalık olarak adlandırılmasının sosyolojik sebepleri var. Tanrının ve ya doğanın gözünde aralarında fark olduğu anlamına gelmez bu.

@for day to break merak etme burada hemen herkes sadece başlığı okumuş gibi cevap veriyor zaten.

arkadaşım sene 2014. ya açacaksın iki satır okuyacaksın, "doğa kanunu olarak görüyolar, doğuştan diye hastalık demiyolar" diye kendince uydurmayacaksın; ya da buna yok kardeşim onun kriteri doğuştan gelmek falan değil, bak dsm kriterleri bunlar, bu kriterlere göre biri hastalık kategorisinde yer alırken diğeri yer almıyor diyene "lobiler var ondan öyle" diye zekanı parlatmayacaksın.

nooldu kendi uydurduğun kriter olunca şakıyordun "o öyleyse bu böyledir" diye mantığını konuşturuyordun. adamlar kriterler bunlar demiş, bilim dünyası bunun üzerinde hemfikir olmuş. madem lobi, madem kriterler hatalı otur kriterin niye hatalı olduğunu açıkla. he sosyolojik sebepleri var he. ağladı bilim.

@molkoid tıp doktorusun da uzmanlığın ne? İnsan ruhunun derinlikleriyle ilgili bir durum bu. Hani psikoloji alanında bir uzman olsan neyse de. Tıp doktoru olman tanrının yasalarını değiştirebileceğin ve ya yeniden tanımlayabileceğin anlamına gelmez.

aynı cinsen hoşlanma tıpkı karşı cinsten hoşlanma gibi bir yönelim.

normalliik anormallik ise toplumun geneline göre varılan yargılardır. mesela %90'ı eşcinsel olan bir toplumda heteroseksüellik anormal olur, gibi.

günümüz koşullarında evet, eşcinseller azınlıkta oldukları için anormal sayılıyorlar.

hastalık bambaşka bir şey.

eşcinselliği doğal bulanların pedofilileri mazur bulup bulmamasına gelirsek, benim kendi adıma açıklamam şöyle: 2 kadının, 2 erkeğin sevişmesi fikrinden hiçbir şekilde rahatsız olmuyorum çünkü ortada kimseye verilen bir zarar yok. "toplumun değer yargılarına zarar veriliyor" argümanı dışında bir argüman üretilemez bu söylediğime.

pedofilide ise (kişi içgüdülerini pratikte uygulamayı reddetmiş olsa da) yetişkin birinin ufak bir çocuktan cinsel manada tahrik olması fikri beni rahatsız ediyor çünkü birincisi burada çocuğun farkında olmadığı gizli bir niyet var, ikincisi çocuk kolay kandırılabilen kolay suistimal edilebilen savunmasız bir varlık ve bu yüzden ben pedofiliye hoşgörüyle bakamam. hastalık evet ama psikopatlık da hastalık ve psikopatlara nasıl içgüdülerine hakim oluyorlar diye sempati duymuyorsam aynı şekilde pedofililere de duymuyorum. beni esas rahatsız eden zaten onların sahip oldukları içgüdüler ve o içgüdüler üzerinde kontrol sahibi olamadıkları için "hasta" onlar. eğer kontrol edebiliyor olsalardı zaten ortada iyileştirilmeyi gerektiren bir durum da olmazdı. kısacası ancak ve ancak baskılayabilirler içgüdülerini, kontrol edemezler. bir gün bir yerde bir patlak verir doğanın kanunu gereği.

benim fikrim böyle.

@meltem eşcinsellik seni rahatsız etmiyor diye güdü olmaktan çıkıyor mu? :)

Hayır güdü olduğu halde beni rahatsız etmiyor çünkü orada kurban yok. Anlamamışsın.

Heteroseksellik ve biseksüellikte de kurban yok. Kurban olmadığı sürece rahatsız olmuyorum, sakıncalı bulmuyorum.

Benim yazdıklarımda esas eleştirmeni beklediğim nokta güdüler üzerindeki kontrol iddiana yaklaşımımdı ama yazdıklarımın tamamını okuyup da "eşcinsellik güdü olmuyor mu" diye sorman açıkçası tuhaf.

Homofobik biri pedofili olabiliyor mu acaba? Araştırayım.

daha dünyadan haberi olmayan çocuğa tecavüz edilmesi ile 18 yaşından büyük erkeklerin özgür iradeleri ile istediklerini yapmasını bir tutan o içi saman dolu kafalarınızı Allah bildiği gibi yapsın.

şurada çok kötü beddualar ediyorum içimden.

hee 14 yaşında ilişkiye giriyor çocuklar. bu da sana onlara tecavüz hakkı veriyor. bravo.

öncelikle açın ansiklopedide pedofili ve eşcinsellik tanımlarına bakın. tecavüze uğrayan küçük çocukların yaşadıklarını okuyun, empati kurmaya çalışın sonra gelip trollük yapın.

@molkoid ben psikoloji biliminden bahsediyorum, bu kadar ezberci olma. Biraz zihin jimnastiği yapalım diye sorduğumuz soruları "karın ağrısı" olarak nitelemen, başında beri sabit fikirli ve saldırgan tutumunu açıklıyor doğrusu.

@meltem biz de iki güdü arasındaki farkı soruyoruz işte. Eşcinsel politikacılarla, toplum önderlerinin çabaları sonucu oluşturdukları algı farkını değil.

@molkoid arkadaşım doktorum diye yazmışsın.

bu ortamda mesleğinle ilgili bildiğin bilimsel gerçekleri anlatıyorsun ama kimsenin umurunda olmaz. hee ne biliyorsun, ama bak neler var, biraz daha tartışalım hele derler.

her şeyi senden iyi bilir bu arkadaşlar. sen boşuna tıp okudun.

@mea maxima culpa Ben de Iq seviyeniz neden bana kıyasla bu kadar düşük, onu sorgulamadan edemiyorum.

Ben açıkladım ve senin ciddi empati sorunların olduğunu düşünüyorum çünkü belli ki empati kuramıyorsun pedofili olaylarında kurbanla. Bunun yerine hasta ile empati kurman senin de hasta olduğunu düşündürüyor.

İyi olmuş böyle bir soru sorman. Kimin ne olduğunu anlıyoruz.

eheh zihin cimnastiği yapıyormuş. olmayan bir gerekçe öne sürüp onun üstünden kendi savını desteklemeye çalışırken öyle bir gerekçe yok denince "tanrının kuralları"na bağlayan biri de çok güzel zihin cimnastiği yapar hakkaten.

evet evet ben de tarih doktorası yapıyorum. geçen Osmanlı tarihi ile ilgili sorulan bir soruda bilimsel gerçekleri anlatınca aynısı olmuştu.

sizin gibi arkadaşları çok iyi tanıyoruz.

bilgi yok, saygı yok, gereksiz laf çok.

haklısın benim iq çok düşük. yerlerde sürünüyor.

aynen geçen gün de tarihle ilgili soruda ben de yine aynı konuda uzman bir arkadaşın söylediklerinin üzerine boş verin onu ya, konuşalım, zihin cimnastiği, akıl fırtınası yapalım gibi pişkin cevap gelmişti.

hep aynı ziniyet. aynı hikaye.

"17 Mayıs 1990 tarihinde Dünya Sağlık Örgütü (WHO), eşcinselliği hastalıklar listesinden çıkardı."

Bravo.. WHO sayesinde insanın bütün ruhsal gizemlerini çözmüş olduk.

Ben tartışmadan çekiliyorum. Diğer aklı başında arkadaşlara da aynını tavsiye ederim.

Tartışmadaki şu sabit fikirli, saldırgan tutumunuzun ne ölçütlerde olduğunu kavrayabilmeniz için bir cuma namazı camide, eşcinselliğin hastalık olmadığını savunun derim.

aha balatalar.
selametle kardeşim. tümdengelimli mantık yürütmeden tanrı kurallarına oradan da ruhun gizemlerine dalacağın bol zihin egzersizli cuma sohbetleri dilerim sana.

"İkiside hastalık" mış. Eşcinselliğin hastalık olmadığı onlarca yıldır tıp literatüründe belirtilir. Hiçbirimizin kişisel görüşü de bu gerçeği değiştirmiyor.

Şimdi; hastalık olmayan bir cinsel yönelim ile, pedofiliyi kıyaslamak zaten absürd. Bir de işin içine "tanrının yasaları" girince tam bir komedi oluyor. onu söyleyeyim.

@senialanaglasinalsinsikinicaliyabaglasin_yine dostum biz toplumda eşcinsellerin pedofililer kadar zararlı olduğunu söylemiyoruz. Ya da pedofillerin bu kabul edilemez cinsel sapkınlığının, eşcinsellerle aynı olduğunu...
Bunlar işin ahlaki, sosyal ve hukuki boyutu. Ve bu noktalarda eşcinsellik ve pedofilinin arasında büyük farklar var. Bunda hemfikiriz. Benim aynı kefeye koyduğum nokta güdüsel, duygusal. İlk yorumumda bunu yeterince açıklayıcı biçimde anlatabildiğimi düşünüyordum.

hahah tanrının yasalarını değiştiremezsin falan dediğin için derdin gayet ortaya düştü ama yine de ciddiye alıp cevap veriyorum.

Milyonlarca defa söylenmiş ama anlamak istemediğin için teğet geçmişsin; Bu tarz şeyler mental disorder diye listelenir çünkü bi zarar verme eğilimi vardır. Buna karşı da ''ama düşünüyosa sadece yapmıyosa??'' diyorsun ama, arkadaşım bak bu bi şeyi değiştirmiyor. Sonuçta bunu yapma potansiyeli var, her an yapabilir. Dolayısıyla hasta. Kendinden zayıf herhangi bi canlıya zarar verme eğilimi bir hastalıktır. Onu cinsel haz almak için kullanmasıyla öldürüp yola atması arasında herhangi bi fark yok çünkü pedofili mağduru cocuklar hayatları boyunca bunun etkisiyle yaşıyorlar, dolayısıyla yaşantıları, akıl sağlıkları zarar görüyor. Yani birine zarar vermiş oluyorsun, olay seks değil kapito?

Eşcinseller ise aşık oluyor ve kendi şuurları çerçevesinde birlikte oluyorlar. Heterolar gibi. Birbirlerine herhangi bir zarar vermiyorlar.

Dolayısıyla kimin kimi düdüklediği kendi bilinçleriyle idame ettirdikleri sürece bi disorder sayılmıyor.

Şu an tutup 95 yaşındaki bir nineyle 20 yaşındaki oğlanın anlaşıp sevişmesine nasıl bi seksüel bozukluk olarak bakmıyorsak, eşcinselliğe de bakamayız; Çünkü her ikisi de kendi şuuru çerçevesinde seçim yapabilecek durumdalar.

oha, karsilastirmaya bak. ciddi oldugunu dusunup ciddi cevap veriyorum; escinsellik cinsel egilim iken pedofili ise ruhsal rahatsizlik.

escinseller gayette hayatina diger siradan insalar gibi yasamina digerlerine zarar vermeden devam eder ama pedofili olan biri her zaman birini madur edecektir. cunku onunkisi cinsel durtu degil, siddet durtusu.

@senialanaglasin bak bu ilginç bir nokta. Böyle yüksek IQ'lu cevaplar verseniz hiç kavga çıkmayacak halbuki. Ben insan güdü, duygu ve bilincinin tamamıyla doğuştan gelen ve sonradan karar verilemez şeyler olduğunu düşündüğüm için, bu duruma ancak paradoks diyebilirim.

valla dini açıdan bakarsak pedofili de eşcinsellik de günah-haram-yanlış şeyler.

bilimsel açıdan bakarsak gene yanlış şöyle ki:

evrim açısından sadece memeliler değil bitkiler dahil tüm eşeyli canlılarda cinsellik tek bir şeye hizmet eder: üremek. memelilerde ise durum özetle dişinin en kaliteli tohumu seçmesi-erkeğin ise kendi genetik mirasını mümkün olan en çok dişiyi dölleyerek sonraki nesle aktarmasıdır.

pedofilide henüz cinsel erginliğe ulaşmamış yani yavru ya da tohum veremeyecek bireylere yönelim mevcuttur. eşcinsellikte ise çoğalmak mümkün değildir. bu yüzden her iki durumda evrimsel birer sapmadan ibarettir. tıpkı normal bir ağaçta binlerce normal meyveden iki tanesinin biçimsiz ya da tohumsuz çıkması gibi.

Elitist, önce pedofilinin tanımını öğrenmelisin. Pedofili ergenliğe girmemiş çocuklara duyulan cinsel ilgidir, on sekiz yaşının altındakilere değil. O yüzden başka ülkelerin yasalarını gösterip de onlar sübyancı mı demek saçmalıktan başka bir şey değil. Bana kalırsa 18 geç bir yaş, Amerika'nın bazı eyaletlerinde ya da İngiltere'de olduğu gibi 16 olabilir.

16 yaşında birinin 19 yaşında ya da 20 yaşında biriyle seks yapması pedofili değildir. Doğru mudur yanlış mıdır ahlaki açıdan tartışılabilir ama pedofili değildir.

@elitist

17 yaş artık çocuk değil, kendi kararlarını doğru ya da yanlış alabilecek kapasitede. Ancak bunu 3 ya da 10 yaşındaki biri için söyleyemeyiz dimi? Şimdi tutup 17 yaşındaki bi kızla rızasıyla birlikte olan adamla 4 yaşında bi cocugu şekerle kandırıp tecavüz eden adama aynı anda pedofili diyemeyiz.

Bazı toplumlarda bunun normalize ya da anormalize edilmesi bu gerçeği değiştirmiyor. Mesela genelde pedofili diye baktığımız ve cocuk evliliklerinin meşrulaştığı toplumlarda bile kız çocuklarının regl olması bekleniyor cinsel birliktelik için. Regl olmaları, onların artık cocuk olmadıgı, doğurganlığı olduğu dolayısıyla artık üremeleri gerektiğini düşündürüyor.

Her ne olursa olsun işin sosyolojik boyutunun bilimsel boyutuyla ve bunun hastalık olarak kategorileştirilmesine herhangi bi etkisi yok. Ha sen ''cocukluk ve erişkinlik dönemi neye göre karar veriliyor, topluma göre değişir bu'' diyorsan; Bu da bilimsel açıdan tamamen zihin gelişimleriyle ilgili birşeydir çünkü 30 yaşında bedenen gelişmiş olup zihinsel engelli birine tecavüz etmek nasıl bi disorder'sa, aynı sebepten.

Bence kavramlara fazla takılmayın. Boka bazen kaka, bazen de dışkı deniyor sonuçta.

@senialanağlasınskiniçalıyabağlasın_yine

yazdığın şey doğru görünüyor ama eşcinsel bireylerin sıklıkla başvurduğu "doğada da var devekuşları-geyikler vs." savunmaları boşa çıkıyor.

şöyle izah edeyim: cinsellik zevklidir çünkü gereklidir.doğada iki erkek goril çiftleşebilir ve bundan zevk de alabilir ancak bu evrimsel sürece ters bir eylem olduğundan genel populasyon içerisinde yüzdesi çok düşüktür. 7 milyar dünyalıdan toplasan 700 milyon eşcinsel çıkmaz. ben şahsen sağlıklı bir sayımın mümkün olmadığına inanmakla beraber sayılsa dahi gezegendeki eşcinsel birey sayısının %5 i bulmayacağına inanıyorum.

muhafazakar anlayışların eşcinselliği kıyamet alameti ya da insanlığa tehdit olarak görmesi ne kadar boş ve anlamsızsa liberal-modernist-özgürlükçü yaklaşımların da eşcinsellere evlat edinme-evlenme gibi heteroseksüel gelenekleri kazanılması gereken haklarmış gibi göstermesi de o kadar saçmadır.

özet:herkes neşesine baksın aga!

@hatasızcoololmaz,

Eşcinsellerin evlenme hakkı olması ya da evlat edinme hakkı edinmesi seni niye rahatsız ediyor? Evlenmelerinin sana ne gibi bir zararı var? Eğer eşcinseller evlat edinmese gidip sen evlat edinecek misin kimsesiz çocukları?

Eşcinseller tarafından (lezbiyen ya da gey) çocukların normal çocuklardan hiçbir şekilde hiçbir farkı olmuyor yapılan araştırmalara göre. Ne cinsel açıdan ne sosyal açıdan.

Eğer kimsesiz olsam sıradan ve heteroseksüel bir ailenin çocuğu olmak yerine Elton John'un çocuğu olmayı tercih ederdim her türlü.

Homoseksüalite ile pedofiliyi kıyaslama kısmını cevap vermeye tenezzül etmeyecek kadar akıldışı bulduğum için 'Eşcinseller tedavi edilince düzcinsel olabiliyorlarmış'kısmına katkıda bulunmak istiyorum. Aynı 'tedavi' kadına ya da erkeğe de yapılsa, mesela testesteron basıp, memelerini alıp, bi de penis dikerek bir kadını kadınlıktan kurtarabilirsiniz.
ya da heteroseksüel bir erkeği östrojen ve biraz da silikon yardımıyla erkeklikten azad edebilirsiniz aynı mantıkla. Azıcık da psikolojik baskıyla işlem tamamdır.
Haa ayrıca pedofili de çoğunlukla ve özellikle bizimki gibi 'çocukgelin' toplumlarında 'ata-erkil' beslemeli bir sapkın davranıştır. Hatta ürkütmeyeceksek abartalım 'bakiregelin' arayışı da bir tür pedofilidir.

merhaba,

Konu hakkında yazılmış pek çok makale mevcut. Bilimsel olarak pedofilinin de Homoseksüelliğin de tanımı, çerçevesi gayet açık. Zihin jimnastiği, var olan bilimsel gerçekleri referans alarak yapılır. Aksi taktirde bunun adı fikir jimsnastiği değil kıraathane geyiği olur. Örneğin dünyanın düz olduğunu iddia eden dayı da, maymundan geldiysek neden hala maymunlar var diyen adam da kendince fikir jimnastiği yaptığını düşünerek çok acayip bir nokta yakaladığını sanıyor. Ama ne oluyor? Taşşak geçiliyor, ciddiye alınmıyor.

Konumuza dönecek olursak; fikir jimnastiği yapacaksak, referanslarımızı götümüzden uydurduğumuz fikirlere değil, bilimsel gerçekliklere dayandırarak yapmalıyız. " E ne bu ameke, iki bilim adamı öyle söyledi, iki makale yazıldı diye gerçek o mu oldu? " dediğinizde adama; "aksi fikirlerini bir makaleye dönüştürüp bilim insanlarının hakemlik yaptığı bir dergide neden yayınlayıp o muhteşem fikirlerinle nobel almıyorsun yarro? "derler. fikirlerinize bu kadar güveniyorsanız, mevcut kriterleri götü boklu iki bilim adamının söyledikleri olarak nitelendiriyorsanız neden bu muhteşem fikirlerinizle sosyoloji, psikoloji bilimlerin gelişmesinden esirgiyorsunuz?

Özetle;

Konu bilim insanları tarafından kilit canımın içi. Kilidi açacak yeni bir fikrin varsa meydan senin. Yaz makaleni geç tarihe. Yoksa senin fikirlerini kim naapsın. Merak ediyorsan yazılı makalaleri oku, beyin jimnastiği yapmak istiyorsan sen sudokudan başla, terli terli soğuk su içme, karşıdan karşıya geçerken önce sağa sonra sola sonra tekrar sağa bak e mi?

konu almış başını gitmiş ama dikkatimi çeken bir nokta var
doğuştan oluyor demek, bir şeyin hastalık olduğunu değiştirmez. down sendromu da doğuştan, şizofreni de doğuştan (genetik yatkınlık), kolesterol yüksekliği de doğuştan. bunların hepsi hastalık. bazıları tedavi edilebilir, bazıları edilemez.

eşcinselliği destekleyen biri olarak pedofiliyi normal bir durum olarak kabul etmiyorum. eşcinsellikle iki yetişkinden bahsederken pedofilide taraflardan biri rasyonel kararlar alamayan biri, diğeri ise manipülatör.

ha ergen çocuklar cinsel ilişki kurmuyor mu? her iki tarafında yaşlarının birbirine benzer olduğu durumda manipülasyondan söz etmek zor olabilir.

benim kişisel pedofili tanımım ise <15 yaş. 50 yaşındaki adamla 25 yaşındaki kadının ilişkisini pedofili kabul etmem elbette ama 12 yaşında kız-erkek çocuğu ile 25 yaşında erkek ilişkisi pedofilidir gözümde

@i was made u

eşcinsellerin evlenmesi ya da evlat edinmesinden rahatsız değilim neden olayım? ancak bunu felsefi- psikolojik-antropolojik-sosyolojik ve matematiksel açıdan saçma daha yumuşak bir ifadeyle anlamsız buluyorum. dostlarım! evlilik-aile gibi kurumlar toplumların tarihsel süreçte ürettiği, geleneksel kurumlardır. sen toplumun çok büyük bir kısmının onaylamadığı bir ilişki yaşayabilirsin buna itirazım yok ancak bu ilişkiyi yaşayan insanlara geleneksel kurumları bir hedef olarak gösteremezsin bu saçma olur.

şöyle düşün insanlar neden evlenir? çünkü çocukluğumuz bir anne-babadan oluşan aile ortamında geçmiştir ve bir çocuk için en sağlıklı ortamın aile ortamı olduğuna inanırız. eşcinsel arkadaşlarım oldu ve hepsinde genel kanı çocuk büyütmek için en doğru ortamın aile ortamı olduğuydu.

medeni ülkelerde bu iş nasıl olmalıdır?-birazdan yazacaklarım sana faşistçe gelebilir- çocuk sahibi olmak isteyen çiftler bu niyetlerini devlete bildirirler. devlet de ilgili kurumları üzerinden çifti psikolojik-maddi vs yönlerden değerlendirir ve uygun gördüğü çiftlere ana-baba olma ehliyeti verir.

@isadora,

pedofili bir hastalık değil sapkınlıktır.

O zaman 'Şaşkınlık' duygusuna yönelim, 'Duyarsızlık' duygusuna da hastalık diyelim.

bu tarz konularda işin içine duyguları, kültürleri, sosyal öğretileri, hukuk sistemini, dini vs. katmadan sadece mantığınızla ve biyolojik temelle düşünebilirseniz doğru sonuca ulaşmak için önünüzde bir engel kalmıyor.

doğru sonuç dedim, zira tek bir sorunun tek bir cevabı vardır. doğduktan sonra kazandığınız kültürel ve ahlaki yetilerin bu cevapta yeri yok.

cevap şu, eşcinsellik bir hatadır. çok basit bir hata, hesap makinesindeki hatalı bir kod gibi düşünün, zaman zaman hatalı sonuç verebiliyor. doğadaki tüm canlıların tek bir ortak amacı vardır, her şeyden üstün tuttukları tek bir gaye, o da çoğalmak, genlerini gelecek nesillere aktarmak. temel içgüdü budur, zaten bu olmasaydı bugün içinde yaşadığımız hayat da var olmazdı. oluşan ilk canlı organizmaların bir kısmı üremeye başladı, diğerleri üremediler, sadece yaşayıp öldüler. ve üreyen canlılar sayesinde bugün hayat var, o üreyen canlılar sayesinde bugün bütün canlılar ürüyor.

fakat üremenin gerçekleşebilmesi için üremeyle ilgili fonksiyonların düzgün olması gerek. işte hata da burada karşımıza çıkıyor, canlılığın tek gayesi üremek olmasına rağmen pek çok türde üreyemeyecek şekilde dünyaya gelen pek çok canlı var. bunun olması son derece doğal, hayat mükemmel değil, her şey kusursuz bir makineden çıkmışçasına fonksiyonel değil. nasıl ki insan yavrusu ciddi hastalıklarla doğabiliyorsa seksüel bozukluklarla da doğabilir. tüm canlılarda da aynı.

ama mesela bireyler üreyemeyecek durumda olmalarına rağmen üreme içgüdüleri olabilir, hatta zaman zaman bu içgüdü ağır basabilir, çiftleşemeyen bir penguen bir başka penguenin yavrusunu çalabilir mesela, ya da eşcinsel bir canlı bir yavrunun annesini öldürüp onu kendi yavrusu gibi büyütebilir. ya da eşcinsel insanlar taşıyıcı anne ile veya sperm bankası ile veya evlat edinerek yavru sahibi olabilirler.

buraya kadar anlattığım şeylerden çıkacak özet, eşcinsellik doğuştan gelen bir "saplantı" veya "yönelim" falan değildir, evrende bulunan sayısız kusurda, sayısız hatadan biridir. bir bireyin eşcinsel olarak doğması ile bir çocuğun kalp kapakçığı delik olarak doğması arasında bir fark yoktur. bunlar tüm o muhteşem dna sarmallarına, milyonlarca yıldır devam eden ve zayıfların devamlı elendiği evrim sistemine rağmen hala var olan hatalardır.

pedofiliye gelirsek, zaten eşcinsellere "hata" dediğim için bana kin kusacak bir sürü insan var ama gerçek neyse onu söylemek gerek, evet pedofili de tıpkı eşcinsellik gibi veya yukarıda yazdığım hatalı doğum örnekleri gibi bir hatadır. eşcinseller eşcinsel olmayı kendileri seçmedikleri gibi pedofililer de bunu kendileri seçmezler. ayrıca pedofili kendini kontrol edebiliyorsa, düşüncelerini gerçekleştirmiyorsa toplum için bir sorun yok deniyor genel görüş olarak, fakat unutulan nokta bunu söylemenin bazı hristiyanların benimsediği "eşcinsellere eşcinsel oldukları için kızmıyoruz, eşcinsel ilişkiye girmelerini sapıklık olarak görüyoruz, buna kızıyoruz. ilişkiye girmezlerse bizim için hiç bir sorun yok" görüşünü savunmakla aynı olacağı gerçeği. pedofilinin duyduğu arzu sıradan bir insanın duyduğu yeme, içme, üreme arzularından farksız. pedofililer yetişkin karşı cinslerine ilgi duymuyorlar, tahrik olmuyorlar. onların cinsel açlıklarını giderecek tek şey çocuklar. ve bu onların suçu değil. üreme insanın en temel içgüdüsü olduğuna göre, bu içgüdü günümüz insanında kendisini üremeden ziyade seks olarak gösterdiğine göre, ha bir kaplanın önüne et atıp onu yememesini, sadece onun hakkında düşünmesini istemişsiniz, ha normal bir insana seksi yasaklayıp sadece mastürbasyon yapabilirsin demişsiniz, ha bir pedofiliye arzularını gerçekleştirmeyi yasaklayıp sadece düşün, eyleme geçirme demişsiniz. fark yok. ha pedofili kendi hislerini bilinçaltına itebilir, eyleme geçmemek için büyük çaba sarf edebilir ve bunu başarabilir. ama bu dediğim gibi, misal libidosu çok yüksek bir erkeğin kendi kendine seksi yasaklaması, bunu bilinçaltına itmesi gibidir. aşırı zor bir şeydir ve bence bunu gerçekleştiremeyen bir pedofiliye de kimsenin neden kendine hakim olamıyorsun deme gibi bir hakkı yok.

bunlar herkesten duyamayacağınız acı gerçekler, ama gerçekler. içinde yaşadığımız dünya böyle bir yer.

@senialanaglasinalsinsikinicaliyabaglasin sizin buradaki püf noktayı yakalamanız için bence duygu ve içgüdü'nün ne olduğunu tam anlamıyla kavramanız lazım.

@hatasızcoololmaz,

"eşcinsellere evlat edinme-evlenme gibi heteroseksüel gelenekleri kazanılması gereken haklarmış gibi göstermesi de o kadar saçmadır."

Bu cümlenden dolayı karşı olduğunu düşündüm. Bir çocuğun aile ortamında yetişmesi tabii ki güzel bir şey. Ama "aile" dediğimiz şeyin illa kadın ve erkekten oluşması gerektiğini kim söylemiş?

Evlenmiş iki kadın ve bir çocuk aile oluşturamazlar mı? Niye oluşturamasınlar, aile dediğimiz şeyin çocuk üzerinde iki etkisi vardır. Onun temel ihtiyaçlarını karşılamak ve ona gereken sevgiyi vermek. Bunu eşcinsel bir çift de rahatlıkla yapabilir. Peki ya tüm heteroseksüel çiftler çocuklarına güzel bir aile hayatı sağlayabiliyor mu? Hayır, son derece kepaze aileler var.

Ayrıca evet dediğin şey son derece faşistçe geldi bana, devletin insanların hayatına burnunu sokmak gibi bir hakkı yok, şu an bile olması gereken çok daha fazla sokuyor. Ha biri çıkıp imkanı olmadığı hâlde çocuk yapıp devlet baksın derse ona da hasiktir derim tabii ki.

Bir de evliliğin tek sebebi çocuk yapmak değildir, evli olup çocuk yapmayan çiftler de var. İki kişinin birbirlerine olan bağlılıklarını resmiyete dökme isteğidir evlilik ve bunu eşcinsel bir çift de isteyebilir.

@loser blueser daha iyi anlatılamazdı dostum, bravo...

mountaincat teşekkürler. burada herhangi birinden destek beklemiyordum doğrusu, şaşırdım :D pek okumamıştım yazılanları şöyle bir bakmıştım sadece, şimdi senin yazdıklarına baktım birbirine paralel şeyler söylüyormuşuz.

ayrıca işin "ruhsal" boyutuyla ilgili de bir şeyler söylemek istiyorum, pedofilinin ruhsal bir hastalık olduğu gibi bir düşünce de var pek çok insanda. bir kere ruhsal hastalık diye bir şey yok, olamaz. illa ki olduracağım diyorsanız o beyinsel bir hastalık olur. psikolojinin "ruh bilimi" olarak adlandırıldığı, kişinin "ruh" halinin var olduğunun düşünüldüğü bir dünyada elbette insanların zararsız eşcinselliği yönelim, eğilim vb. kelimelerle tanımlaması ama zarar veren pedofiliyi ruhsal bozukluk, hastalık olarak tanımlaması anormal değil. ama şunu hatırlamak kimsenin işine gelmiyor, pedofililerin zarar verme amaçları yoktur, eylemlerini zarar vermek için yapmazlar. içgüdüleri o kadar dayanılmazdır ki artık o zararı göze almak zorunda kalırlar. bugün eşcinselliğin çok özgürce olmasa da yaşanabildiği bir dünya düzenimiz var, ama bunun tersi olsaydı, eşcinsellerin sayısı çok az olsaydı ve toplumun tamamı tarafından dışlanıyor olsalardı heteroseksüel insanlara tecavüz eden eşcinsel haberlerini devamlı duyuyor olacaktık. çünkü bazı bireylerde içgüdüler o kadar güçlü olacaktı ki arzularını giderebilmek için riskleri göze alacaklardı. bu durum doğada zaten yaşanıyor, insanlarda olduğu gibi hayvanlarda da eşcinsel bireyler birbirlerini bulup birbirleriyle eşleşiyor değiller, takdir edersiniz ki doğada gay barlar tarzı tanışma ortamları yok. haliyle içgüdüleri ağır basan eşcinsel bir hayvan artık dayanamayacak noktaya geldiğinde önüne çıkan ilk hemcinsine tecavüz edebilir.

son olarak, eşcinsellik, pedofili ve diğer tür cinsel kimlikler yeni şeyler değil, insanlık tarihi boyunca hep varlardı, doğada, özellikle memeli hayvanlar arasında da hep varlardı ve hep var olacaklar. geçmişte belli başlı toplumlar dışında eşcinsellik bir sorun olarak görülmüyordu, çünkü eşcinsel sayısı fazla değildi ve toplumların çoğunun eşcinselleri dışlamak için bir motivasyon kaynakları, dini dayanakları vs. yoktu. fakat insan nüfusu arttıkça üremedeki hatalar da haliyle arttı ve bugüne ulaştık. dini motivasyonlar olmasa bugün de kimseni eşcinsellikle bir alıp veremediği olmayacak.

mea maxima culpa, şu 'geçen bi osmanlı sorusunda da başıma aynısı gelmişti' derken benim açtığım duyurudan mı bahsediyorsun?

uyumu kötüdür , uyumu iyi protez öyle hemen çıkmaz. yapıştırma ile çok alakası yok iyi bir protez geçici yapıştırıcı ile bile uzun süre kalabilir ağızda.
protezin iyi olması= sızdırmazlık= yapıştırıcının çözünmemesi

özelde yeniden yaptır yoksa dişin alttan çürüyüp çekime gider.

yalnız altta çok az diş kaldı zaten zor tutunuyor kaplama. iki dişi birden tıraşlayıp tek parça halinde taktılar kaplamayı. o zaman ya böyle ayda bi kere düşecek ya da dişleri çektirmem mi gerekecek

damağınızda kalan kısım çok küçükse yapışan yüzey de küçüldüğü için kolay çıkabiliyor. bundan kaynaklanıyor ise, gerekirse damaktaki kısma bir vida eklenerek çözülebilir.

not: hasta görüşüdür

çok az diş kaldıysa ve kökü sağlamsa kanal içine vida (post) atılarak kurtarabilirler ve buna da yeni kaplama gerekir.ama devlette torpil/tanıdık yoksa uğraşmazlar.

dişinizi kurtarmak istiyorsanız özele gidin ya da devlette tanıdık bir doktor bulunç

ya ben fatura dökümünü istemiştim. sgk'ya 510 lira fatura etmişler benden para almadılar tabii. ne bilim şimdi sgk'ya 510 lira kesilen protezi vidalıya çevirirler mi bilemedim ama yarın doktora söylerim en azından

Çok mu paran var? Çok parası olanlara böyle davranıyorlar genelde.

sene sonu geliyor, hedefini tutturmak isteyen bankacı olarak görebilirsin.

Yok yahu zengin falan değilim bütün maaşımı alıp kart borçlarına yatırıyorum falan :/ 45000 çektiğim bi kredim var zaten öldürseler bana kredi vermezler ki bankalar :) o zaman çok saçma birisini bulmuş.

direkt isminle hitap etmiş
mesaj atmış ://
sonunda bi de iki parantezli gülücük koymuş

sana doğru bi ilerleme var kesinlikle. cevap atma. niyetini reddetmek için belli etmeye çalışsan bile 'bana mesaj attı^^' diyebilir bence. hiç mesaj atma.

ekaterina'nın çok parası yok ama bildiğin bence yazmış. tehlikeli

şube çalışanlarında, art niyet olmaksızın, hanım, bey bölgesinden çıkma eğilimi var. işim gereği banka şubelerine sık sık gitmeye başladığım son birkaç ayda bunu müşahede ettim.
(aslında sadece bunu söylemeye geldim ama soruyu da cevapsız bırakmamak kabilinden belirtmek isterim ki) işin wazap kısmı biraz tuhaf. evet, cevap vermemek iyi bir çözüm olabilir.

o son mesaja kadar iyiydi de, son mesaj olmamış. diyecektim ki, "bazıları böyle yılışıkla karışık müşteri diyalogu seviyor" falan. şimdi de kesin demeyeyim yaftalamayayım ama bu aralar popüler terim olan "makul şüphe" oluşmuş.

eğer rahatsız olduysan bunu açıkça belirt bence, bi anormallik yok. bildiğin yazıyorsa bile hiç cevap vermemekten daha medeni bi yaklaşım olur.

Oda arkadaşım illa yaz diyor yaaa :// çok arada kaldım. Neymiş öğrenelim sen evli değil misin diye ileri atak yaparız diyor ama ben o bankayı seviyorum evime çok yakın başka banka mı arayayım :(

gerek yok abi başka banka aramaya falan. etki tepki. eleman bi harekette bulunuyor, bunun sonucunda da cevabını alır susar hayatınıza devam edersiniz. eğer onun amacı avcılık ise, başka av aramaya devam eder.

yürümüş, cevap olarak "bok" yazsan bile bir ümide kapılabilir. banka işleri, prim, yıl sonu için yapmış olsaydı "hanım"ı ihmal etmezdi, o attığı mesaj da cabası. hiç cevap yazmayınca ümidi kesiyorlar. rahatsız olduysan ararsa falan da açma, gerek yok, bankayla direkt halledersin işlerini. whatsapp'tan da bloklayabiliyorsun, bloklandığını görünce anlar zaten bence mal değilse.

geçenlerde bi pizza kuryesi mesaj atmıştı böyle, aynı olay bence. Adam evli de olsa size yazıyor bariz. Hiç cevap atmayın. Bankaya giderseniz de soğuk-resmi davranın.

yaşını başını almış iş güç sahibi insanlarsınız bence. ileri atak yapmak nedir. heyecana gerek yok. hiç mesaj atma. evliysem evliyim boşver şimdi derse ne diyceksin. sen çizgini bozma. bankada karşılaşırsan da x bey diyerek konuş kendisiyle.

Her sektör de kullanilir ya " isin o... olmus" diye, tam o tabirin sözlük karsiligi adam.
Böyle kisilerden hep uzak durmusumdur.

sakın cevap yazma, oda arkadaşın çok atraksiyon istiyosa kendi telefonundan konuşsun. gelme gaza. herşey denmiş zaten, adam sana bariz yazıyor. bu hafta ikinci kez edicem bu bedduayı; o yüzüğü inşallah yanlışlıkla yutar da bi tarafını acıtarak çıkar sıçarken. amin.

Bence de yaa, engelledim whatsapptan hiçbir şey demedim.

yavşağa bak... cevap verme artı engel at direkt.. göt oğlanı pezevenk... yavşamış işte..

resmen yürümüş, yükselmiş.

Yürümemiş, resmi geçit yapmış.

bankaya da şikayet edebilirsiniz. (şubeye değil, çağrı merkezine veya internet sitesi üzerinden.)

ne olursa olsun densizmiş yani. uzak dur, cvp verme.

@inheritance, hiç uğraşmak istemiyorum öyle umurumda değil, ben engelledim gitti.

vadeli hesap üzerinden iskonto yapmadan taksitli nakit avans cekerek yurumus.

yazık adama, siz hiç imkansız aşık olmadınız mı? :)

bence adamı gidip şubeye şikayet et, sonra o bankayla çalışmaya devam et.

İstemiyorsan telefonu niye kaydettin ki? Gerek yok falan diye kestirip atsaydın keşke. Cevap falan verme, boş yere sohbet uzamasın. Ölü taklidi.

@bagdf telefonunu alma sebebim limit artışıyla ilgili bir şey konuştuk, diğer kartımı kapatırsam bunun limiti artar mı dedim, kapatınca beni ara işlem başlatalım burdan dedi öyle verdi numarasını ayrıca daha kaydetmeden kendisi mesaj atmıştı ofise gelip telefonumu açtığımda, kaydetmedim yani. Cevap vermedim bu arada engelledim zaten.

Ben öyle emrivaki yapıp kaydettirdi sandım da okurken, ondan öyle dedim. Engelleyince anlamıştır artık herhalde.

neden haddini bildirmeden engelledin ki?
cevap botu yuzde yuz haklı bır cevap vermıs. adamın cüreti iyi bir paylanmayı hakediyor.

Alsyra +1768

Minareyi çalan kılıfını hazırlar demişler, o adam elinde eşşek kadar alyansla bu haltı yiyorsa sıyrılmanın da yolunu biliyordur, çirkefle çirkef olunmaz. Sen zararlı çıkarsın, en güzelini yaptın geçmiş olsun.

arkadaşlar tabii ki evlisin ya ayıptır dıye dalmayacak.
"gerektiğinde sizi arayacagımı söylememe ragmen bu sekılde mesaj atmanız hiç yakışık almıyor."

(bkz: inanma sikecek)

Söz konusu bir genç kız ve lokasyon Türkiye olmasa çok katılıyorum size, gerçekten yapılması gereken sizin dediğiniz. Böyle bir tepkide zararlı olanın ekaterina olmasından korkarım

alysra, o zaman da sız banka gorevlısısınız ben musterıyım cıddıyetten uzak, cıvık mesajlar atmayın dıyecek. yanı adam bır kurumsal sırketın gorevlısı ve bu tavırları zaten laftan anlamayacagının kanıtı fakat bu kız bankaya yenıden gıttıgınde yenıden bır 50 dk ve gormezden gelerek cozemeyız bazı seylerı. engelledı ama 7 ay sonra da gitse adamın sorusu şu olacak: "neden engelledin??"

emirkulu, valla haklısın da ne diyeyim... yıne de hıc degılse bankaya bıldırılmesı taraftarıyım. bu adamların rahatlıkları sınır edıyor ınsanı.

işini iyi yapan, sınırlarını zorlayan bir bankacı o kadar, sen uzaklaştıktan sonra gelen ilk kadın müşteriye de aynısını yapıyor şüphen olmasın.

Konuş ne olacak ki. Fazla cevap vermezsin, yerini mesafesini bilir. Hoşlandıysan o ayrı tabi. BElki vefat eden eşinin alyansı filandır.

Bilemiyorum ama çoğunlukla aynı görüşteyim ben de, bi daha da oraya gitmeyi düşünmüyorum zaten. Napalım.

iki turnike arasındaki bölümle ikinci turnikeden sonraki bölümün yetkisini ayrıştırmak için yapmışlardır. (tabii bunun mantıklı olabilmesi için iki turnike arasında çalışan ya da ziyaretçi olarak beklemek durumunda kalan birilerinin olması lazım)

siz aynı kartla geçiyorsunuzdur ama ilk turnikeden geçip ikinci turnikeden geçemeyen kartlar da olabilir. olabilir mi?

turnikelerden biri daha onceden var miydi? eger varsa, kaldirmaya usenmislerdir ama cok sacma geldi bana da:)

@nereye bu gidis, ilk turnikeden sonra resepsiyon var galiba. çok dikkatli bakmadım, akşama dikkat ederim. mantıklı bir fikir aslında.

@co2s2, eski turnikeyi tamamen söküp yeni turnike taktılar.

nereye bu gidis +1

Kartların yetkileri birbirlerinden farklı oluyor. Örneğin eskiden çalıştığım yerde geçilmesi gereken bir bahçe kapısı ve bir de ayrıca bina kapısı vardı yani o da çift turnike sayılır. Benim kartım hem bahçe kapısını hem bina kapısını açarken, bazılarınınki sadece bina kapısını açıyorlardı. Bu yüzden mecburen güvenlik tarafından giriş çıkış yaptırılan resmi bahçe kapısına kadar yürümek zorunda kalıyorlardı. Ya da benim peşime takılıyorlardı ve farklı yerdeki bir bahçe kapısından beraber çıkıyorduk :) Bazı daha üst düzey insanların kartı farklı farklı bina kapılarını da açıyordu ama benim kartım sadece benim binamın kapısını ve yetkili olduğum bölümün kapısını açıyordu. falan filan işte böyle...

kimse yazmayınca yazayım dedim. biraz tarzanca oldu, saçmalamış da olabilirim ama çözebildiğim kadarıyla:

"öğrencilerin, doğru veya uygun olarak tamamlanmış bir içerik aktarılıp aktarılmadığı açısından değerlendirilebilir bir çıktı meydana getirmeyi amaçlayarak yürütmelerini gerektiren bir iş planı"

bir çalışma planı yollanmış, bu çalışma planı öğrenenlerin doğru ya da doğruya uygun teklif planına göre değerlendirilen bir sonuca ulaşabilmek için pragmatik biçimde işlem yapmasını gerektiriyormuş.

öğrenicilerin bir sonuca ulaşmak için eğitici bir şekilde ilerlemelerini gerektiren
bir çalışma planı doğru ya da uygun "önerme" içeriğin aktarılıp aktarılmadığına göre değerlendirilebilir.

*propositional kelimesini tama olarak oturtamadım. Metnin tamamına bakıldığında daha anlamlı bir şekilde düzeltebilirsin.

bu estetik ve kompakt olarak güzelmiş fakat bebek ayaklandığında -ki siz o devrenin yoğunluğundan bu gelişimi göz önünde bulunduramayabilirsiniz- yatağın kenarına abanıp devirme riski oluyor. onun için park yatak ideal. çünkü yatağı geniş ve bu sebeple bebeğin abanıp devirmesini engelleyecek kadar bir ağırlığa sahip oluyor aksi tarafta. bunun gibi bi şey alacaksanız da mümkün olduğunca bebeğin abandığında düşüremeyeceği şekilde dizayn edilmiş bir şey tercih etmenizi tavsiye ederim.

Hey gidi hey... Biz de bu park beşikleri beğenmemiştik. Eşim yapı marketlerden tahta aldı. Bildiğiniz iki tane X. Sonra bunların açık kollarını alttan ve üstten ikişer tahta ile sabitledi. (Üst tarafı 4 tahta, yani tam bir dikdörtgen olacak şekilde. Ayaklarına tekerlek koyduk. O dikdörtgen dediğim yere de salıncak kurar gibi kumaş geçirdik. Tabii kumaş en kalın canvas tipi pamuklu kumaş. Sağlam kot dikişi. İçine yorgancıdan pamuklu yorgan. Ve sonar satenler, tüller ile süsledik. Tam anlatabildim mi bilemiyorum. Anlattığıma en benzeyen resmi koyuyorum. Bunu daha ucuza gelsin diye yapmadık, hakikaten rahat etti iki kızımız da.
www.captivatist.com

(git: img-avansas.mncdn.com )

@mrvengeance sağol.

ptt ile bir görüş, bankan ile de bir görüş. dönem ekstresine falan bak.hiç bir yerde görünmüyor ise sıkıntı 2500 lira kadar büyüktür. üzgünüz :(

ptt ödemeyle ilgili bir mail göndermiyor dimi? Ya da keşke e-dekontu kaydetseydiniz internet bankacılığından(ya da screenshot). İnsan bilemiyor tabii ama bu ülkede her şeyi garantiye almak lazım işte. :/ Bankayla bi görüşün.

eğer oldu da bu ödeme gidip herhangi bir sebeple geri döndü ise, bu işlemler mutlaka loglanmıştır. bankaya başvurmanızda fayda var.

Herkese teşekkürler, araştırıyorum. Yarın gerekli yerlere gidicem, telefonla olmuyor. Gelişmeleri anlatırım bilgilendirme adına

Hayır baştan ödemek zorunda değilsin. Ordaki yazan miktar ödemediğin kısım + faizler. eğer yapılandırma yapmazsan onu ödersin diyor yani. Orada yapılandırmayı seçip onaylayınca miktar düşecektir. ne kadar düşeceğini bilemiyorsun ama süpriz oluyor.

biz yapılandırma yaptık, daha evvel yapılandırılmış olanın kalan taksitlerini de ona dahil etti.

ödediğim kısmını da borca dahil gösteriyor şu anda.

katarakt?

büyük ihtimal katarakt

yok katarakt değil, daha ufak bir rahatsızlık, tam perde değil de perde gibi rahatsız ediyormuş gözü, halk arasında fazla bilinen bir şey değildir belki de

floaters denen bi nane var. şu an gözümün önünde uçuşuyorlar hatta.

ameliyatla alınıyorsa; katarakt veya floaters

ameliyatla alınmayıp iğne ve/veya ışın tedavisiyle ilerlemesi engelleniyorsa; sarı nokta

donerci ali usta

bostancı sahilde altın bişey(adını hatırlamıyorum) onu çok övüyorlar, gitmedim.

benim favorim ise maltepe çınaraltı. minibüsyolunda idealtepe köprüsünün altında. mezeler eşliğinde çok iyi adana yersiniz.

rentts müşteri ile yemeğe gidecekler o yüzden pek uygun olmayabilir

@hatunun biri; benim dediğim de olmaz o zaman. ben kebabı kaliteli sandım. bu dediğim yerler müşteri için doğru olmaz. ama dönerci ali usta olabilir. bi kaç katlı bir yer orası.

donerci ali usta ya her turlu gidilir. musteriyle de sevgiliyle de aileyle de.
adamlarin gozeri isildar emin ol.

tamam önerinizi sunacağım.

çok teşekkürlerr

Kartal Kolcuoglu
Kordonboyu Mah. Kartal Sahil Yolu No:5 Kartal
216 536 01 01

www.yenidostlaristanbul.com

şenol kolcuoğlu

Adres : Küçükyalı Sahil yolu Çınar Mah. Turgut Özal Bulvarı No:75 Küçükyalı Maltepe\İSTANBUL

Telefon : 0216 489 3434

kolcuoğlu iyidir, kumluk var ocakbaşı tarzı istersen.
dönerci ali usta uzun oturulabilecek bir yer değil, keyifli sohbet ortamı için kumluk veya kolcuoğlu.

kebabçı değilde köfteci var, ankara köftecisi diye geçiyo, bostancı köprüsünden aşağıya inerken sağda.

çok riskli soru, ne desek patlama ihtimali var ama benim kanaatim e-5 en yanlış seçim olur. şile yolundan sancaktepe yanyola ordan da kartala inilebilir ama inilemeyebilir de sıkıntı orda..

şile yolu, sancaktepe, samandıra üzerinden giderim ben olsam.

şile yolunda da ümraniye sapağı ile tepeüstü arasında trafik olur, sonrası rahat.

ben olsam ne yaparım, bulgurludan bir yerlerden dalar aşağı dereye iner ve şenol güneş bulvarından tem yan yola kadar gider imesin oralardan bir yerden baraj yoluna ya da direkt tem yan yoldan devam ederim.

aslında iyi fikir ha, bulgurludan aşağı in tem bağlantısına gir, oradan çamlıca gişeler ve kartala kadar bas git.

tabi ki ogs ya da hgs gerekli.

ne demişler, bildiğin yol en yakın yoldur :p

şile yolundan ankara sağdan sağdan gidince çok trafik olmuyor. fakat ankara istikametinden sonra e-5'e değil, paralı yoldan doğrudan kartal'a inmek daha makul.

hızlıdan başka hangi seçenekler var cihazda? hızlı demek, daha az trafik olan dolambaçlı yollardan götürmek demek olabilir onun için.
pardon kolay ve kısa varmış görmemişim.
sizin seçmeniz gereken "kolay" bence.

hızlıyı o şekilde algılıyor olabileceğini düşünmemiştim, doğru söylüyorsunuz.

akıllı telefonun varsa kesinlikle ama kesinlikle yandex navigasyon indir.

hayatımda kullandığım en yararlı navigasyon. para isteseler veririm o derece. ben de yol konusunda çok zayıfım. yandex kullandığımdan beri 1 kere kaybolmadım ya.

kesinlikle tavsiye ediyorum.

not: bazen direkt olarak açık adres bulamayabiliyor. bu durumda da açık adrese en yakın "ünlü" bişeyi gir, ordan kendin bulursun zaten. atıyorum gideceğin yerin yakınında firmalar vardır, belediye vardır vs., onu gir navigasyona

Ben de hızlı seçeneğini kullanıyorum fakat navigasyonu başlatmadan evvel mutlaka kuşbakışı bakarak rotanın değerlendirmesini yapıyorum. Mümkün mertebe de bildiğim kadarıyla navigasyonsuz gidip, yolun bilmediğim kısmını navigasyonla gitmeye bakıyorum.

sanmam.

birkaç hafta önce giyerken sıkmayan ayakkabı bugün sıkmaya başladı. sebebini de havanın soğumasına bağladım ama emin değilim açıkçası.

soğukta ayak da küçüldüğü için çok fark etmiyor. aksine çok soğuk havada bollaşma dahi olabiliyor.

Karmaşık=girift=complicated

Karmaşık complex'in Türkçesi.

Tlf'dayım. Yani çözmesi zor demek.
Halbuse karışık, zor olmak zorunda diil.
Düzensiz olabilü.

Öncelikle kuzu değil, dana derisi almak gerekiyor. Hem estetik hem dayanıklılık için. Dana derisi mont da 500'den başlar tahminimce. Üzeri fiyatlar da modele, tasarıma, işçiliğe ve markaya göre değişir.

Dana derisi ağır olur, dana derisi bulamazsınız. Deri pahalı olduğundan o fiyatlar normal. Dikkat edilecek bişey yok deri deridir. Koyun tercih edin. (Ayakkabı tasarımcısıyım sektördenim yani, kesin bilgi.)

massimo dutti. maksimum 500'e çok şık bir ceketle çıkarsın.

massimo dutti'de deri ceketler 550 tl'den basliyor. max 500 olmasi mumkun degil -indirime bile kalmiyorlar artik.

Uydu alıcısı olan, smart olup klavye ile browser kullanılabilen, usb'den film oynatırken altyazı sorunu yaşatmayan bir televizyon tercih ederdim kendi adıma.

samsungu tercihlerden çıkar at, yerine philips ekle öyle karşılaştır lg ve sony ile.

oyun oynanacaksa sony w serisi.

bi de görerek alın. hareketli sahnelere dikkat edin.

3 sene

1 sene

Ofis işiyse 3, sahadaysan 5 sene..

Bu süre geçmeden her halinle çömezsin çiko

3 sene falan oldu.
hala hatalarım falan oluyor ama hakimim diyebilirim artık.

5-6 sene

ilk 6 aydan sonra yaptıklarım hep birbirinin tekrarı oldu. yazılımcıyım ama kod bile yazmıyorum zamanında herşeyden 1 tane yazmışım yapıştırıp geçiyorum.

nasıl üç sene ya, ben 5. ayımdan sonra gayet yaptığım işin her detayını öğrenmiş tıkır tıkır yapıyordum. şu an 1. senem dolmadan ayrılacağım ve departman can çekişiyor ben gideceğim için, hayvan gibi iş yükü üstlendim çünkü bu sürede. belki de bizim iş yeterince zor değildir, bilemiyorum.

Tam hakimeyete takıldım ben, 14 senedir aynı sektördeyim, hala tam hakim görmüyorum kendimi, ki yani kendimi övmeyeyim sektörle alakalı beni bilip de olumsuz bi' şey diyecek insan yok - valla yanlış anlamayın paşalar-

Bence Kendi görevini öğrenmek 2-3 ay,
Görevini hakim olarak yapmak 6 ay - 1 yıl,
Yöneticisine vizyonel destek verecek ve karar alma sürecinde bulunacak kadar öğrenmek 3 yıl,
Kendi yetki ve sorumluluğu alacak şekilde işine hakim olmak 5 yıl.

Tabii ki öğrenmenin de sonu yok. Her gün aynı işi yapan adam yerinde sayıyordur. İşe hakim olma kıstasına bile girmez bence. :)

Ustalık, 10 bin saat. O da 7 sene ediyor.

seviyorum seni
ekmeği tuza banıp
banıp yer gibi
geceleyin ateşler içinde uyanarak
ağzımı dayayıp musluğa su içer gibi
?

Toygar Işıklı - Hayat gibi ?

www.youtube.com

Budur arkadaşlar....Aramaya inanın...

(bkz: kütüb-i sitte)

bilimsel bir kanıt aramıyorum. bu devirde insanların yaşadığı dinin ne kadarlık bir kısmı uydurma onu öğrenmeye çalışıyorum.

edit: bilimsel kanıt bulamazsın diyen bir arkadaş vardı, silmiş.

şimdi nifak sokmak gibi olmasın diye baştan kafirim diyeyim, üstümden o yük kalksın. ekleme yapıyorum soruya. hadis yazan adamlara saygı boyutu o kadar yüceltilmiş ki bu hadis aktarıcıların bir satır hadisi kaleme almadan evvel defalarca abdest alıp tövbe etmeleri gibi ön hazırlıklar yaptıklarını, aralarından ebu hureyre gibi olanların istisnasız akıllarına gelen her şeyi peygambere sorduklarını bu hadis külliyatının böyle aşk ile yapıldığını söylüyorlar.

bu vesileyle en lüzumsuz gelebilecek şeyleri hadisleştirdiklerini, bazısının da, bu ebu zerr mesela, bazı hadisleri "sentezlediğini" ima edenler, bu kadar hadisin peygamberin sahabeyle geçen zamanlarında ortaya çıkabilmesinin olağandışı olduğunu hesaplayanlar..

hadis müslümanların hiçbir fikir birliği gösteremediği konulardan biri. hadise teveccüh etmek kuranın eksikliği gibi, hadisi aşağılamak peygamberin. zor mesele.

bunların hepsi de uydurma olabilir. neticede hz. muhammed'in söylediğini ispat eden bir şey yok ortada. o ondan duymuş, o da ondan duymuş falan filan. çok uzatmak istemiyorum meseleyi, "özgürlüğü bidir" diyerek kapatayım cevabımı.

ben de kafirim zaten. hangisini dikkate alayım değil soru, her ikise dikkate değer değil benim için sadece merak. hani insanlar "islamda şöyledir böyledir" diyor ve ona göre yaşıyor ancak ne kadarı doğru, ne kadarı kuran'da yazıyor onu öğrenme peşindeyim. biraz kurcaladıktan sonra fark ettim ki müslümanların günlük hayatta islam'a atıfta bulundukları ve ona göre davrandığı çoğu şey hadis adı altında hurafe.

mesela kurcalayınca buldum, kandil diye bir şey yok. ama müslümanlara sorsan, en önemli en kutsal günler kandiller.

peygamberin hüküm koyma yetkisi yoktur. o yüzden "şu günahtır", "şu şu kadar sevaptır" gibi ifadeler varsa bir hadiste o hadis peygambere ait değildir.
benim yorumlamam bu kadar.

ayrıca hadislerle de hüküm konulabileceğine inanan insanlar bu hadislerin kutsi hadisler olduğunu savunurlar. yani kuranda yazmayan ayetler gibi bişey. peygamber "allah bana dedi ki" diye lafa girince bunlar kutsi hadis oluyormuş. yavrucum peygamber "allah dedi ki" diye bi lafa giriyosa ayet söyleyecek demektir. demek ki ne peygamber de ne sahabe bu garipliği farkedememişler zamanında.

Ben aklimi kullanarak karar vermeye calisiyorum. Aklima yatmayan "hadisi" umursamam. Kimse de umursamak zorundasin diyemez zira hicbirinin uydurma olup olmadigi bilinemez. Kertenkele gordugumde onu tek vurusta oldurmeye calismam mesela.

İnsanlar düşünme yetisinden aciz olduğu için düşünmez ve hemen öyleymiş gibi kabullenir. Mantıklı insan ise önce düşünür tartar sonra karar verir. Şu ülkede ak saray gibi bir yapının gerekli olduğunu düşünen, zeytin ağaçlarının haram olduğunu düşünen canlılar var. Bu kadar şaşırma.

çoğu müslüman bırakıyorlar hadisleri kaynak olarak görmeyi artık.
eskiden nasıl inanıyormusum kendime hayret ediyorum.

burada akıl kavramı önemli. sor kendi kendine, 'resim yapmak günah mı?' diye. resim yapmanın günah olduğu son elçiye indirilen kitapta yazmıyor. keza heykelde de aynı durum sabit. sadece şairlikle ilgili bir ayet olsa da ('biz o elçiye şiir öğretmedik. zaten şiir okumak ona yakışmazdı. indirdiğimiz ancak bir öğüt ve apaçık bir kur’an olup yaşayan dirileri uyarmak için indi' (yasin 69-70)), buradaki şair kullanımı ile günümüzdeki şairler kastedilmiyor. cahiliye devrindeki yöneticileri, hükümdarları öven, geçimini bundan sağlayan lafbazlar, dalkavuklardan dem vuruluyor.

hadislerin büyük bir bölümü uydurmadır, buna kimse karşı çıkamaz. inanan biri kur'an'ı gösterecektir kaynak olarak. dediğim gibi insanın kendine sorması lazım: resim günah mı? bence değil. şu anda yalan söylemeyim, içki içiyorum hocam. bu günah mı? e bildirilmiş kitapta; günah. bak buna karşı çıkmam, çıkamam. ama efendimizin 'şu günahtır, bu sevaptır' demeye hakkı yoktu. o sadece tanrının son elçisşydi, bu anlaşılmalı önce. tanrının neyin günah, neyin günah olmadığını iletmekle yükümlüydü.

hadisleri 'farz' belleyenler, kaynağı belli olmayan hadisleri 'ayet' kabul edenler yanlıştadır. sorduğun son soru ise gerçekleşecek bir kavram olmasa da, umarım söylediğim şeylerle biraz açıklayıcı olabilmişimdir.

BB kısmı best before olabilir ki son kullanma tarihi demektir.

Best before end kısaltması yani evet son kullanma tarihi olmakta özellikle yiyeceklerde böyle yazılıyor.

spoiler olmasın da öyle korkutucu bir şey yok. böyle sinyal geliyor işte, sonra o sinyallerden olaylar gelişiyor.

Hiç korkunç değil ya, izleyebilirsin. Ha ben pek sevmedim filmi o ayrı.

superdir ya izlemelisin.

Korkutucu bir olay yok filmde. Tarihin en iyi bilim kurguladından biridir, izle kesin.

nasıl korkutucu değil? şu soruyu duyduğunuzda tırsmıyor musunuz?

"uzayda yalnız olma ihtimalimiz mi daha korkunç başka birilerinin olması ihtimali mi?"

bu film en hakiki gerilimdir.

en.wikipedia.org/wiki/Category:American_political_comedy_films

link olarak yapıştırınca yabışmadı da bu şekilde kopyalayıp browser'a yapıştırıp devam edebilirsiniz.

yes minister (emret bakanım diye geçer)

veep

The Campaign

var: the thick of it

kesin izle!

bir de filmi var: in the loop

bayağı kara mizah. o kadar kara ki espri yapıldığı belli değil.

veep de bunun kötü bir uyarlaması.

(bkz: in the loop) çok beğenmiştim. bir de (bkz: dave) var. gerçi tam olarak "politik" denemez ama çok hoş bir komediydi.

ilk ay her şey bedava gibi bi şey olabilir. bende olmuştu.

Herhalde alttan giriş yapmışlar.

bu alet tezgaha gömülüyor. yani tezgahta bunun biraz küçüğü dikdörtgen bir boşluk açılarak oraya yerleştiriliyor. aletin altında, fotoğrafta görülmeyen kısımlar, tezgahın altında kalıyor böylece. gaz girişi de alttan veriliyor, dışarıdan görülmüyor.

şurada daha net görünyor: goo.gl

Aynisindan var bende. Arkada, altta girişi var. Dedikleri gibi tezgahı kesip görmüyorlar. Ayrıca takmaya gelen adamlar tezgah kesik değilse takmadan dönüyorlar. O yüzden gelecek adamlara söyle kesmemiz lazım diye.

Not: Güzel ocak.

elbette yapılabilir. birkaç püf noktası olan ve kolay öğrenilebilen bir zanaattir. aşırı fiziksel güç gerektirmese de yorucu ve bıktırıcı bir iş fakat. "ben yılmam" diyorsanız yaparsınız.

Acemi biri ilkin bir boyacının yanında çırak olarak başlayabilir. Yavaş yavaş işlere gidip gelir boyacılığı öğrenirsin. Sonra da kendin usta olarak çalışmaya başlarsın.
Çok ağır bir iş değil, ben mesela kadın halimle koskoca bir evi boyadım, gayet de güzel oldu. Ha normal bir boyacının yapacağı sürenin iki katında boyadım ama olsun. Lakin pis bir iş. Sürekli toz, boya kokusu vs.
Yine de hazırda iş var, parası da kafama yattı diyorsan dene. Benim de imkanım olsa akademiyi bırakıp boyacılık yapmayı seçerdim.

abi alışık değilsen başta çok yorabilir. aşırı fiziksel güç gerektirmiyor denmiş ama aşırı olmasa da bayağı gerektirir yani. kendi evini boyamaya benzemez. meslek olarak her gün tonla duvar, ev boyayacaksın. sabah kalkıp boya yapacaksın mesela. akşam gelip yatacaksın ertesi gün hop yine boya aq. vur allah vur sabah akşam. bissürü pis tiner kokusunu içine çekeceksin falan.

kısa süreli olarak deneyebileceğin, istemiyorum dediğinde bırakabileceğin bir işse başla derim. gücün kuvvetin yerindeyse yine zorlanırsın ama çok sarsmaz öyle. değilse de zamanla alışırsın diye tahmin ediyorum. parası güzelse dene bi oralarda şimdi lazım para aç kalma açıkta kalma. çek astarı yap badanayı karşim yapıştır kangurulara.

benim dedem 80 yaşında hala boya badana işi duyunca topukları gte vura vura koşar yapmak için. ben de çocukken sayısız yer boyadım onunla. teyze evi olsun bizim evler olsun onun çalıştığı yerler olsun. yorar bayağı. ama yanında birisi olursa keyiflidir. en azından denenebilecek bir iş. ya "bu ne ya" dersin sevmezsin ya da belki çok eğlenirsin.

İşin sırrı köşeleri boyamakta geri kalan yerleri iki kat aynı doğrultuda boya yeter. Birde eski binaları boyamak gerekirse eskiyi kaldırıp algılayıp boyaman lazım orda sicarsin

kol, boyun ve sirt agrisi yasayabilirsin.
tiner genzini ve gozunu yakar.
boyayi dalgalandirmadan surmek gerekir.
duvar ve boya arasinda hava kalirsa kabarcik boya kuruyunca duvardan kalkar/boya kabuk atar. bunun olmamasi icin boyayi ruloya/fircaya iyice yedirip, surdugun yuzeyin iyice cekmesini saglamalisin.
esyali ev boyanacaksa dikkat maksimumda olmali.
yagli boya su bazlilara gore daha agir bir istir. uygulama acisindan su bazli boyama cok daha kolaydir. kokusu yoktur. dalgalanma vs pek yasanmaz.
su bazlilarda kendini gelistirip sonra yagli boyaya gecmeni tavsiye ederim.

süper iş. biraz çevrem olsa yapacağım bir iş olurdu. ilerletip sanayi tipi işlere girersen ciğerlerin gider ama, önlemlerini en baştan sıkı almalısın.
bizim epoksi boya işlerini yapan abi iki karısına ve epey bi çocuğuna rahatça bakıyordu. iki karı derken, biri ayıldığı değil, mevcutta iki tane.
sen zaten ev boyamayla kalmaz satene ya da tabancalı havalı işlere de geçersin. bu daha başlangıç.

"yeni gizli pencere" seçeneği ile açarsanız geçmişi saklamaz. ingilizcesi de "incognito mode" sanırım.

ctrl+shift+n ile açın sayfayı kapattığınızda tarih olsun
mobilde de gizli sekme ile açın tabii. gizli diyince ekstra bir şey yok sadece geçmişe kaydetmiyor.

bu eklenti işinize yarar sanıyorum: click&clean chrome.google.com

ama yinede firefox kullanmanızı tavsiye ederim.

göz açan, farkındalık sağlayan gibi...

İdrak etmek, fark etmek...

dikkat çeken

eksisozluk.com

işinize yarar mı bilmem ama sözlükte baya konuşulmuş.

mouth watering'in kardeşi

göz bebee

illuminati

TED.com

Steve Jobs

Böyle aydınlanma nirvanaya ulaşma tarzı bir şeyler.

+1

+1

@vedat chili peppers :) tuzlalı mısınız?

(bkz: sebebi neydi ki)

Kenzo dete güzel parfümdür bu arada

Maltepenin sağından sefgiler

+1 gibi bişey.

Kombo :) egeliyim,maltepedeyim

Dogdugumdan beri, yani 37 senedir Maltepe'deyim.

ege +1

+1

egesizim, maltepe'deyim.

Maltepe +1+

maltepe ve ötesi derken doğudan batıya doğru mu batıdan doğuya doğru mu?

ben güneyden kuzeye doğru, çekmeköy'deyim :)

sebebi neydi ki hakket?

+1

Marina var sahilde , orda vakit geçirebilirsin.

evde oturuluyor en fazla burada. ben öyle yapıyorum yani.

Neomarin e git

gazi burma'da tatlı yiyin, marina'da kahve için.

Haksızlık etmeyin ya, kocaman çarşısı var Pendik'in. Çok elit süper fildişi kulelerde yaşayan biri değilseniz çarşıda vakit geçer?! Marina da fena değil de gezecek yer pek yok.

Neomarin e sakın gitme hiçbişi yok orda. Boşnak mahallesine gidip oradaki yemekleri tadabilirsin. Çok pAhalı deildir hem. Ardından da marina ya hidip dolaşıp kahve içerisn en azından güzel manzarra

Bu arada gazi burma ya bencede mutlaka git. Güllüoğlundan bile 1 adım ötede

Pendikliler, pendikte yaşayanlar kusura bakmasın ama bu kadar hanzo ile nasıl yaşıyorsunuz? Ne pis insanı var arkadaş ya. Marinadayım, güzelmiş burası da iç kısım fena ya.

marina candır demeye geldim ama çoktan denmiş ve çoktan gidilmiş bile :)

inşallah allah belamı vermiştir, demek istemiş vatandaş herhalde.

en kötü günümüz böyle olsun.

edit: ama bu iyi günde değil kötü günde söyleneni.

daha beter olmam inşallah demek.

"daha kötüsünü kaldıramam" demek gibi sanki.

www.youtube.com

aklıma gayda deyince bagpipes from baghdad geliyor nedense. tabi ki en iyi falan değil.

kaf, dal, ra

peki gösterebileceğiniz bir örnek var mıdır? arapçadan zerre anlamıyorum