vodka ya bi şey olmaz.

kapağını açmaz ve oda sıcaklığında (nemsiz, güneş görmeyen bölge) saklarsan hiç birşey olmaz..aksi halde heterojenliği kaybolur ve bozulur...

o votkayı saklamak içmekten daha mı güzel ciddi soruyorum?

madem o kadar saklanmış bırak dursun.

@dorian greyfurt

E abi adı üzerinde koleksiyon :) Yıllardır biriktirdiğim içkileri görsen vereceğin tepkiyi merak ettim şimdi :)

sanırım o fiyata her şeyi alabilirsin ekran hariç.

tomshardware tr nın listeleri oluyor ay sonlarına yakın oralara bak bi.

grafik özelliklerini düşürmeden, yani high quality'de;

assassin’s creed, battlefield 3 falan oynayabilmek istiyorum.

bana tam, şu bilgisayarı al diyecek olan ya da bilgisayar satan?

%2.26 faizi vardı sanırım. yani 2 lira faiz ödeyeceksin fazladan o kadar.

90 lira olan borcum sadece 92 lira mı olacak yani bir dahaki ay?

evet. bi arkadaşından borç istesen 2 lira da fazla ödeyeceğim desen bi saat mırın kırın eder. banka candır ya.

gelecek ay içinde harcamalarin veya taksitli tutarların üzerine ödemediğin tutarda eklenecek.

yani senin gelecek ay 100 lira taksitin var diyelim, 90 ve faizide gelecek ay ki hesap ekstrenin üzerine eklenecek.

easy easy de al ingiltereyi kısa bitirme (short) durumunu seç. hemen bitirirsin. hem bıkmadın mı türklerden katoliklerde papa faktörü var işler iyice kızışıyor. işkoçyayı alıp brave heart gibi gezinmekte var.

googledan arat medieval 2 türklerle oynama yaz tonla şey çıkıyor.

dur ben yardım etcem sana şimdi. 5 dakika bekle, üşendim.

edit:

önce şuraya git;

C:\Program Files (x86)\SEGA\Medieval II Total War\data\world\maps\campaign\imperial_campaign

descr_strat.txt diye bir şey olacak. ilk önce bunun yedeğini al. sonra onu aç. eğer tanımlanmamışsa dosya "not defteri" ile aç.

daha ikinci satırda campain diye bir şey yazıyor. onun altına copy paste yapabilirsin;

playable
england
france
hre
spain
venice
sicily
milan
scotland
byzantium
russia
moors
turks
egypt
denmark
portugal
poland
hungary
end
unlockable

end
nonplayable
papal_states
aztecs
mongols
timurids
slave
end

-yada direkt turks'u nonplayable'dan sil, playable'a yaz.

ayrıca dosya değişimi niye olmasın olur, benim de orjinal.

@hayley williams ile evlenecek genc

bu yöntemle papal_states
aztecs
mongols
timurids
slave gibi milletler ile oynayabilir miyiz peki?

hayır onlarla oynamak için bu yöntem yeterli değil diye biliyorum ancak çok küçük bir mod vasıtasıyla olabilir. bulup gelicem.

hep papa ile oynamak istemişimdir.

www.twcenter.net

yalnız bu mod için kingdoms'a sahip olman gerekiyor. papalık, rebel, aztekler, timur ve moğollar açık.

modu yüklemek için indirdiğin dosyayı çalıştırman yeterli. kendisi masaüstüne kısayol atayacak.

eğer indirersen oynamak için de iki yol var;

single player - grand campaign: burada papa ve rebel açık.

single player - custom campaigns - alternate grand campaign: tüm ülkeler açık, timür ve moğolları seçsen bile o kadar ordusu yok tabi.

merhaba beyler, yeni bakma fırsatı buldum da;

@ hayley williams ile evlenecek genc

bu dediğin yöntemi ben korsanını indirdiğimde denemiştim, orda olmuştu ama işte kırk yılın başında "orjinal alayım" dedim, onda da dosya içeriğini değiştirmeme izin vermiyor diye playable olarak değiştiremiyorum malesef, ve soru da burda patlak verdi zaten.

@ nedendir bilinmez

moğol-timur gelmeden oyundan zevk alamadığımı farkettim ya, kutsal romayla oynayayım bi dedim bitirmek için geçenlerde, içimi sıktı o kadar da kargaşa çıkarmıştım halbuki orta avrupada.

bak şöyle olabilir. şimdi dosyayı copy paste diyip masaüstüne at. orada dediğim değişiklikleri yapıp tekrar eski yerine yapıştır.

evet şimdi oldu, atlı okçular gözümde tütüyormuş meğersem, sağolun.

www.medicines.org.uk

Alcohol
Alcohol can interact with certain medicines.

In the case of Cefixime:

there are no known interactions between alcohol and Cefixime

ögp: yarasın, afiyet olsun.

olmaz.

psikolojik olabilir, depresyon modunda mısınız?

bunun dışında eğer sık idrara gidiyorsanız idrar yollarındaki sorun ve üşüme karışınca böyle şeyler olabiliyor.

bol su için ve kafanıza takmamaya çalışın.

aynı sorun bende de var. sık idrara çıkma da var. bi de benim ayaklarım da çok üşüyor. İyi bir hastaneye gidip her yeri baktırmak lazım galiba.

@fatih baker

sistit olmuş olabilirsiniz...sistit işte böyle tehlikeli bir hastalık değildir ama hayat kalitesini düşürür. iyi bir üroloğa görünün.

kalın giyin.

@suleyman kargi

teşekkürler. sık idrara çıkma var ama yanma acı hiçbir şey yok. Yinede en kısa zamanda üroloğa görüneceğim.

ateş kayda değer şekilde yükseldiğinde, bunu alnına dokunarak değil, içinden gelen şiddetli bir üşüme ve titreme hissiyle (hatta zangır zangır titreyerek) anlarsın...
yaz ortası olsa bile, 3 kat yorgan altında titrerken bulursun kendini. öyle bir üşüme hissi yani.

anlamaman imkansız :)

ateşin üşüme ve titreme hissiyle birlikte gelmesi şart değil. üşüme-titremeyle gelen ateş, bakteriyemi ya da viremiye delalet etmesi açısından önemli bir bulgudur ama bunlar olmadan da ateş yükselebilir.

bonus: www.ehow.com

www.ehow.com

kalk git al bir derece nasıl olsa lazım olur her zaman.

siktiri cek, vur kapiyi cik git. baslamisim stajina, okurken benim canim sIkIldi amk. oradan bi hayir gelmez sana.

yuh, kapıyı vurup çıkmadan bir kaç tanesini indir.

maalesef pek cok yer stajyerlere boyle davraniyor.

(bkz: cemil ipekçi/@la traviata)

gecen seneki pek cok ogrencim bu sene stajyer ve cogu bunu yasiyor. dilekce ile staj yerinin degismesi icin basvurabilirsin. köle degilsin bunu unutma, sagligin daha onemli stajdan ondan bundan.

çalışma ve sosyal güvenlik bakanlığı'na şikayet et. her türlü soru, eleştiri, ihbar, şikayet ve öneriler için: alo 170.

iş verildiğine tamam de ama yapma. sana patlamaz bence.

la ben mühendis oldum aynı şartlarda çalışıyorum. staj da iş hayatına alışma ise bir nevi çok doğru bir staj yeri seçmişsin.

öyle yerde durulmaz hacı.
bi ters çek izaya gelmezlerse,
terse devam.
stajı yakma biraz daha dayan başka çare yok.
arkadaşın dediği gibi işleri yapma,
olay sana patlamaz bencede asıl sormlusu kimse ona girer.

-"su an bir seyle ilgileniyorum"

çayları müsshil damlası ile sabote et , bilgisayarlara virus sok yada hdd üstünde , çevresinde kuvvetli mıknatıs dolaştır.zarar ver zarar.

çekilmez, benim işim değil kapı,bulaşık de. artislik yaparlarsa, atarını yapıp öyle git. bak sinirlendim sabah sabah.

Şunlar sana ağır geliyosa şimdiden çalışma zaten sen, patronu olabileceğin bi iş bulmaya bak. Te allaam ya, staj böyle bişey ayrıl mayrıl atar yap deyip durmayın, kapıya bakmak ağır mı geliyor size?

bulaşık yıkamak biraz enteresan olmuş. bunları sadece sen yapıyorsan ve diğer stajyerler yapmıyorsa biraz da sorunu kendinde araman lazım.

ben şu an çalıştığım şirkete stajyer olarak girdim. kurumsal bir yapı olduğundan hiç bulaşık yıkamadım, çayı da bir kere şaka olsun diye getirttiler. elinde hıyar olana tuzla koştum ve ben de "oha abi heriflerin yaptığı işi şu halimle yapıyorum iyiymiş" diyordum. şimdi 1 sene part-time olmak üzere (ki üniversite devam ederken haftada 4 gün geliyordum işe) ikinci senem doldu. gelen gideni çok olan bir departmanda çalıştığım için şu an müdürümden bile daha uzun süreli bir çalışanım ve görüyorum ki stajyerken sahip olduğum yetkinlikler ile şu anki halim arasında bayağı fark var. daha 7-8 ay önce "tamam ya ben oldum müdür yapın beni" ayaklarındayken şimdi farkediyorum ki hala daha çok çok fazla gidilecek yol, yenilecek ekmek var. burada şunu unutmamak lazım, sen tüm şirketteki elemanlardan çok daha zeki olabilirsin ama iş hayatını bir atletizm mücadelesine benzetirsek 10 yaşındaki usain bolt'tan bir farkın yok.

bu sebeple eğer bütün gün dizimag'dan bihter-behlül izliyorsan, ekşi sözlük'te fink atıyorsan sana kapı açtırmaları çok normal. ama gerçekten copy-paste olsa bile bir işin ucundan tutmaya çalışıyorsan ve insanlar seni kendi çalıştıkları saatler de yanlarında istiyorlarsa bu noktada o şirkette çalışmaya devam edip etmeyeceğine bakmanı öneririm. kalmayacaksan salla tabii. şu an başka bir şeyle uğraşıyorum de geç. ama ortamı sevdiysen, işi beğendiysen saat 19.00'da çıkmak, yeri gelince cumartesi çalışmak çok çok normal bir durum.

benim tavsiyem orada samimi bulduğun, beraber çalıştığın bir çalışana derdini anlat. çay getirmekten, bulaşık yıkamaktan hoşlanmadığını söyle. eğer gerçekten senin bu işleri yapmaktan daha değerli işler yaptığını düşünüyorlarsa zaten onlar bunu engelleyecektirler. haa dersen ki ben en iyi üniversitede okudum, benim ailem şöyle böyle siz kimsiniz oğlum atara atar gidere gider, en basitinden "peki" derler bütün gün sandalyenin tepesinde oturtup 1 ay sonra staj defterine yazdıklarından yapmadığını gördükleri hiçbir şeye de imza atmazlar. referans olarak da ne diyeceklerini tahmin edersin sanırım.

kısacası 100 metreyi 10 saniyenin altında koşacak teknik ve güce ulaşmadan bunu sana öğretebilecek kim ve ne varsa yapmaktan kaçmamak lazım. kapıyı vurup çıkarsan emin ol senin gibi 10 tane daha bulması 10 saniyesini almayacaktır ama senin orası gibi bir yeri bulman 10 seneni alabilir.

ya sanki ömür boyu çalışıcan yap stajını sonra zaten durmazsın.boşboşuna stajını yakacaksın.hiç dayanacak gücün yoksa şefemi müdüremi ne biliyim bir üst düzey yöneticisine git şikayet et.stajer olabilirim ama ben kimsenin kölesi deilim de ne biliyim işte anlat derdini.sen şimdiden iş hayatında derdini anlatamazsan sıçtın söyliyim.

saiko güzel demiş ayrıca. adamlar ne yapsın şirketin 5 senelik stratejisini mi yaptırsın sana yoksa yüz bin dolarlık projenin teklifini mi hazırlatsın. gerçekten işin varsa veya bir işi yapabileceğini düşünüyorsan zaten bulaşığı yıkamak veya çay getirip götürmek için zamanının olmaması lazım ve bunları yapamadığında da sana hiç kimse bir şey diyemez. sana iş vermiyorlarsa da en kötü efendi bir şekilde bunları yapmak istemediğini, daha başka konularda daha verimli olabileceğini düşündüğünü söyle. söyle arkadaşım öldürmezler ya seni. haa sırf youtube'da sabah akşam video izleyen elemandan çay istendi diye gelip bilgisayarları bozarsa kan grubunu belirlerler orada.

meslek lisesi mi üniversite mi? ne kadar sürecek?

bi kere sana, asgari ücretin üçte biri mi neydi, para ödemek zorundalar bildiğim kadarıyla.

önce üst düzey yöneticilerden biriyle görüş. eğer aynı şekilde devam ederse screamshot'in dediği gibi şikayet et.

okuluna danış. çalışma koşullarını anlat. belki yol gösterirler.

"orası gibi bir yer bulmak 10 seneni alır" demiş birisi de. tamam lafın gelişi demişsin de ne 10 senesi ya? adam para almadan bedava çalışıyor. öyle bir iş kariyerine de bi bok eklemez. 7 kişinin çaliştigi dandik bi yer. ne deneyim kazandım diyeceksin çay getirdim kapı açtım kapadım deneyimi mi? düzgün bir iş yeri olsa zaten o tarz işleri yapacak birisini işe alırlar. madem çayı çorbayı götlerini kaldırıp kendileri alamıyorlar. ben de küçük yerlerde çalıştım ve oralarda da hep stajer oldu. patron dahil kimse stajerden çay istemezdi. gider efendi efendi kendi çayını kendin alırsın.

10 seneni "alabilir" dedim. nerede çalıştığını bilemiyoruz tabii. bana kalırsa da milletin bulaşık yıkattığı yerde çalışma tabii de genel anlamda bu staj işlerine bakmak gerekirse ayı gibi bir hukuk bürosunda çalışıyorsa da hakkaten 10 senesini yakmaz ama 10 sene boyunca yanar tek bir kötü referans ile.

bir restaurantın bulaşıkhanesinde staj yapmıyorsan bence de ayrıl.

siz ne saçmalıyorsunuz arkadaşlar, bu kadar mı kapitalizm kölesi oldunuz? Arkadaş orada "staj" yapıyor. Yalandan da olsa iş yapıyor olması işin ucundan tutması gerek. Bulaşık, kapı ve bunun gibi işler için bir "ofisboy" almaları gerekir. Bedavaya çalıştırdıkları stajyerin görevi kesinlikle bu değildir.

Dostum ne okuyorsun? Sektörümle alakalı bir bölümse yardımcı olmaya çalışırım. Şu zorunlu staj olayını getiren sistemin de allah belasını versin.

Çıksan bile yaptığın gün kadarını saydırabilirsin. Bence derhal başka bi yerlere bak ve ordan hemen uza

eger staj oncesinde sozleşme imazaladıysan orda yazar stajyer 8 saatten fazla calıstırılamaz diye bunu soylersin şefine vs elinde bi kozun olur en azından

Efemdim hiç de staj "böle bişey" değildir.

Kimse stajyer diye her söyleneni yapmak, sinir hastası edilmek durumunda değildir.

abi sen hasta mısın? Çay getir bulaşıkları yıkana ne?? atarı yap, tek tek suratlarına tükür öyle git. senin ruh sağlığından ve ezilen büzülen egondan daha mı önemli?

eğer ölüm kalım meselesiyse buradan stajını alman atar yap ve tehdit et bir şekilde.

@saiko, aile şirketlerinin leşliğini de kurumsal şirketin güzelliğini gördüm. Okulda saçımı ağarttım, henüz mezun değildim ama diplomalı elektrik elektronik mühendisine ve mezun olmak üzere olan bana bahçe temizletmeye, köpeğin boklarını temizletmeye çalışan bir patronum vardı. "Beni temizlik listesine yazmayın" dedim müdüre ve bahçe temizliği yapmadım. diplomalı olan mühendis paşa paşa yaptı temizliği, o sırada durumu çok sıkışıktı. 1 ay sonra atıldım ama en azından bu amına koduklarıma tamah etmedim.

Bu heriflere boyun eğmeye meyilli adamlar oldukça daha çok sikerler çalışanları.

Hadi çay getirilir, kapıya bakmak zaten gayet normal eyvallah da bulaşık ne lan ? O kadar pislik iş yaptırasın varsa git çaycı al, temizlikçi al.

stajını gerekirse yak, sokarım böyle adalete.

staj kesinlikle böyle bir şey olmamalı! bence ilk olarak pozisyonunuzu belirleyin mesela mühendisseniz mühendislerden iş öğrenmeye, onların yaptıklarını gözlemlemeye ve illa birilerinin işlerini yapacaksanız onlarınkini yapmaya çalışın. tabiki çay getir gibi kişisel işleri değil ufak tefek evrak ya da bilgisayardaki işlemleri yani iş hayatında kullanabileceğiniz işlerden bahsediyorum. ikinci olarak 'kapı çalıyor duymuyor musunuz?' dediklerinde başkaları da varken neden üstüne alınıyorsunuz ki? eğer 'ibomiu kapıyı aç' şeklinde emir geliyorsa sürekli o zaman bi bahane uydurun ya da açıkça tek stajyer olmadığınızı söyleyin. cumartesi çalışmaya gelince kaç iş günü çalışacağınız belli değil mi? mesela benim yaz stajımda 20 iş günü çalışmam gerekiyordu cumartesileri gitmedim. illa gel deselerdi 20 gün meselesini anlatırdım. mutlaka bu şekilde bir gün-saat sınırlaması vardır okulunuzdan öğrenin. unutmayın siz köle değilsiniz, ayak işlerini yapmak zorunda değilsiniz. işi öğrenmek için ordasınız. birşey öğrenmiyorsanız zaten orda staj yapmanızın manası yok. şimdiden kolay gelsin..

sanirim stajyerlikle alakali mevzuatlardan falan kimsenin haberi yok burada : ) tam kahve muhabbetine donmus.

"gercek hayat zaten boyle, dogru yerde staj yapiyorsun" diyenler mi ararsin, neler neler diyenler var icinizde.

egitimle baglantili konusularda ne olursunuz biraz dikkat edin.

ne korkak adamsın sen yanarsa yansın stajın ben kaç kere yaktım stajlarımı. hayatta dik duracaksın uysal koyun olmayacaksın. en az 3...

tamamen senin hatan! askerlikte de ezerler böylelerini... üzgünüm mesele stajyer olma meselesi değil karakter meselesi... büyüklerimiz bu hikayeyi dinlese daha çok bulaşık yıkar o derlerdi... neyse sorunun çözümü siktir git çayını kendin al demek madıfakır demen... gülme... şimdi diyemezsen yarın gerçek işlerde hiç diyemezsin... gençsin daha çok uzun bi yol var önünde... nasıl başlarsan öyle gidersin... kolay gele... adam bulaşık yıkamış ya... neyse kızdım çok, ben gider...

kapı mı çalıyor, arka odalardan birine doğru yol al. çay mı istediler; geç getir, onların işlerini mi yap dediler; arada hata yap;) yani hem eğlen hem de öğren.

Sanırım zorunlu staj yapıyorsun. Okulunla konuş, kaç saat çalışacağın ve c.tesileri çalışma zorunluluğunun olup olmadığı konusunda sana yol gösterirler. Zorunlu staj öğrenci işi yaşayarak öğrensin diye yapılır, iş haricindeki herhangi bir görevlendirme staj tanımı dışına çıkar.

Çay getirmek görevin değil, bulaşık yıkamak ta öyle. Bunu sana bir daha söylerlerse direkt reddedebilirsin. Kapı konusunda diğer herkes kadar iş düşer sana. Onun haricinde işe ne kadar sokarlarsa seni o kadar iyi aslında. Ama istemediğin halde okulca belirlenmiiş saatler dışında kmse seni çalıştıramaz. Aksi takdirde okulundan yardım iste, sana başka staj yeri bulsunlar.

@kimlanbu ???? evet bulaşık konusunu ben de ekstrem buldum ama bi kapı açmaya çay getirmeye, başkasının işlerini yapmaya da insanlar sesini çıkarırsa ohooooo işimiz var yani, her şeye de atar yapılırsa bi bok öğrenip bi yere de gelinmez tamam patronun götünü yalayın demiyorum ama, bi çay getirmeyle de ofisboy olunmuyor. cumartesi eğer zorunlu staj olayının içindeyse gün olarak sayılıyorsa gelinecek o kadar net, sayılmıyorsa zaten gelmessin.

ha onun dışında arkadaşlar siz stajyer olarak ne yapmak isterdiniz ? çay getirmek kapı açmak dışında, benim bilgisayar konusunda ilgim vardı, şirket dışarıdan gelen bilgisayarcıları zırt pırt çağırma olayını bıraktı. benim stajım zorunlu da değil, ki zorunlularını da yaptım, ayrı mesele.

bazen şirketin sahibi adam geliyor al şu excel dosyalarındaki değerleri topla hallet vs diyor yapıyoruz, yapacağız yani. konşimentoda hazırladım, bilmem neyi de yaptım.

ama siz daha burda çay getirmem kapı açmam derseniz olmaz bu işler, iş hayatına ısınma turları bunlar malesef, daha neleri ile karşılaşacaksınız kim bilir, para kolay mı kazanılıyor ?

direk atar yap çık diyenleri de merak ediyorum, hepsi böyle kurumsalın allahı her şeyin tanımlı olduğu vıcık vıcık bi iş ortamında mı çalışıyolar ?

hasan yılmaz

oğuz saygın

mümin sekman

daha mahalle havasında bir örnek Günnur Meriçboyu
gunnur.org

melik duyar

mümin sekman +1

mehmet öner

armateknik.

evrenin sizi sınama şekli.. sabır diyip geçiceksin.

Haksızsın.

öküzün birine denk gelmişsiniz. tamam koltuğunu yatırabilir ama arkadan rica geldiyse en azından birazcık düzeltebilirdi. genel hal tavırdan da yüzsüz bir şey olduğu anlaşılıyor.

sinir bozucu bir durum evet ama para verilen koltuğun bütün nimetlerinden yararlanmak kişinin hakkıdır. arka koltukta yaşlılar olduğu için koltuğunuzu yatırmamak sizin tercihinizdir. aynı şekilde öndekilerin koltuklarını yatırmaları da kendi tercihleri.
koltuğunuzu yatırmadığınız ve yatırılan koltuktan rahatsızlık duymanız sizin sorununuz oluyor maalesef ki :/

şayet servis/ikram sırasında aynı tutumu sergileselerdi siz haklı konuma geçerdiniz.

aynısı bana ankaraya giderken olmuştu. 1. kez uyardım iplemedi. 2. kez uyardım iplemedi. en sonunda seni 3. kez uyarmıcam dedim koltuğu kaldırdı. tehdit etseydiniz işe yarardı.

Haklısınız. Öndekilerin öküzlüğü. O koltuğun o kadar yatırılabilecek biçimde üretilmiş olması demek saygısızca davranabilecekleri anlamına gelmiyor. Öndeki para verdiyse arkadaki de verdi. Öndeki para verdi diye bir başka yolcunun hakkına tecavüz edebileceği anlamına gelmez.

Bu arada ona bakılırsa bir otomobilin gidebileceği azami hız da şehiriçi sınırlarının çok çok üstünde. Millet şimdi "Bu otomobil bu hızda gidebiliyorsa, ben de giderim arkadaş!" mı diyecek yani? Öndekilerin terbiyesizliği, muavinin basiretsizliği. Sinir bozucu bir durum.

otobüsü yapan mühendis suçlu..

Aslında o koltuk aralıkları standartlara uymuyor ama muavinin patronları standartlara uymayan koltukları herkes yarım yatıracak kimse rahatsız olmayacak der mi? demez. Çünkü standartlara uymayan bi hizmet vermek marka imajını zedeler:)

haksızsın. ben olsam ikram servisini bekleyip koltuğu mecbur kaldırmalarını beklerdim. sonra 2 taktik var ya içeceğini koyup içmeden bekleyeceksin ya da dizi dayayacaksın öne yatıramayacak koltuğu.

özet: öndeki haklı

---boş vakti olanlar için benzer bi hikayeyle ilgili anı---

aynısı başıma geldi. ama senin yerinde değil, öndeki eleman yerindeydim.
aynen inatlaşma oldu arkamda oturan 100 kiloluk kadınla. atar yaptı kadın. ben de ters yapmasına kızıp daha beter atar yaptım. bi süre arkadan dizleriyle sırtımı tepeledi taciz olarak. sonra söylene söylene söylene kalkıp gitti, arkalarda boş bi yere oturdu...

gece otoban kenarında arıza yaptı otobüs. elektrik sistemi kitlenmiş. 20 dakka durduk. sonra (karanlık ya) bi patlama sesiyle savaş alanına döndü içersi. hepimiz yerlere savrulduk. dumanlar bastı ortamı. çığlıklar...
otobüse arkadan kamyon girmiş meğer. uyudu heralde kamyon şöförü yolda... zaten sabaha karşıydı. zaten de bi süre çok kötü can çekişip, sanırım sonra sıkıştığı kabinde öldü inleyerek o kamyon şöförü.
arkaya giden kadın yaralandı sanırım. çok emin değilim.

ben de hıyarım gerçekten di mi?

bi de benden dinle;
o otobüse bindiğimde, hayat memat meselesi diyebileceğim bir proje yüzünden yaklaşık 6 gündür (evet hiçbir abartı yok, tamı tamına 6 gün!) uykusuzdum. uykusuzluktan ölmek diye bişey varsa, işte o başıma gelmek üzereydi.
aslında işin bitmesine 1 günlük süre vardı. ama o akşam, geceye doğru bir telefon aldım. telefondaki ses annemdi. hastaneye kaldırıldığını ve sabah ameliyat olması gerektiğini söyledi. acil bi durum işte, ona da doktorlar söylemiş.

tek çocuğum ben. bizimkiler ayrı. üstelik teyzem, dayım, bişeyim de yok.
bir komşu gitmiş refakate o gece için. annemin benden başka kimsesi yok gerçekten...
velhasıl otobüse bindiğimde, 6 gündür uykusuzdum, annem sabah ciddi ve riskli bir ameliyat olmak üzere hastaneye kaldırılmıştı, ve benim tüm gün hastane/ameliyat prosedürlerine koşturabilmek için -en azından- birkaç saat boyunca (mümkün olan en rahat pozisyonda) uyumam gerekiyordu...

böyle şeyler her zaman olmaz. ama bazen oluyor işte.
her biri parmağım kalınlığında, kocaman altın bileziklerini, kolyelerini şıkırdatarak, çene altındaki yağlı gıdıyı tavuk gibi şişirip şişirip bırakarak, üstten üstten, buyruk verircesine konuşan bu arkamdaki kadına çok uyuz olmuştum. (o anda onu böyle görüyordum)

belki de çok iyi biriydi, bilemem... bilemiyoruz...

---boş vakti olanlar için benzer bi hikayeyle ilgili anı---

bildiğim tek şey şu ki; o koltuğun o kadar yatış payı varsa, arkadakinin bir miktar kıyak alan talep etmesi için birazcık kibar ve tatlı dille ricacı olması lazım...

@mrtksn, olayı mümkün olduğunca kısa anlatmaya çalıştım. yerime ilk geçerken zaten normal bir şekilde rica ettim, iplemediler. sonra da normal bir ses tonuyla koltuğunu kaldırır mısın dedim elemanlara. ben başka bir şey demeden adam bana direk başka koltuğa geç diyor. muhabbet uzayınca zaten arkada yaşlı çift var, ben de onların üzerine mi yatırayım koltuğu falan dedim muavin gelmeden, ister yatır ister yatırma dedi bebeler.

burda muavinin de suçu var sanırım, istese orta yol bulurdu direk kestirip attı. ilk defa başka bir firmayı tercih ettim onda da böyle bir durumla karşılaştım.

@delfina, senin yine gerekçen varmış. adamların ki tamamamen keyfi, zaten 2. uyarımdan sonra bi daha uyumadılar, yol boyunca ayakları öndeki koltukta tv izlediler. önümdeki eleman 1,60 civarı bir boydaydı düşünün artık.

ha bi de şöyle bir şey var, başka bir koltuğa geçmiş olsaydım herhangi bir kaza durumunda sigorta kapsamı dışında olacaktım..

tatilden böyle bi zamanda döndüğün için haksızsın hacım millet unu eledi eleği astı okullar başladı , sen yeni tatilden dönüyon

@delfina, kadinin sisman ve altin takiyor olmasi nasil bir etkendi? yani manken gibi ve sade giyimli, hos bir kadin olsa yapmayacak miydin?

bence herkesin koltugu istedigi kadar indirme hakkı var. ama konuya saygı ve rica gibi durumlar da giriyor tabi. bos koltuk varsa oraya gecilebilir bir de.

konu kisilerin nasıl biri oldugu degil illa yani. delfina'nın hikayesi de dogruluyor.

ben olsam ben de koltugumu indirirdim veya bos bir yere gecerdim. arkadaki yasli cifte de söylerdim durumu, onların da indirmesini söyleyebilirdin.

Firma hangisi merak ettim?

bence de ondeki hakli. en dogru davranis otobuste "ananizi skiim otobus muhendisleriiii" diye haykirmaktir.

öndeki iki tip teknik olarak haklı. ama ben onların aldığı eğitimi ve terbiyeyi ailelerinin ve öğretmenlerinin bir tarafına sokayım. nasıl insanlar lan bunlar.

@zekicalik, metroydu..

@anorexic,
insan psikolojisi işte. x, y, z sebeplerden tahammülsüzsen o anda, ne olursa olsun sana itici gelecek bi yan buluyosun şu durumda...

yani tip etken değildi. ruh halimi anlatmak için verdim o örneği... arka koltuktan atar yapan o teyze değil de, manken gibi, hoş, güzel bi kadın olsaydı, o anda "çiroz, sosyetik" olarak görecektim muhtemelen.

olayı anlatırken "o anda onu böyle görüyordum" dememin sebebi bu zaten. normalde insanlara asla böyle etiketler yapıştırmam, yapıştırılmasını tasvip etmem...

ama bak işte, durum ne hale getirmiş yani beni :)

@toshiro, haklısın. bu açıdan hiç düşünmemiştim. sigorta konusu yani...

yillardir otobusle seyahat ederim, bu sorunun cevabi "sagduyu ve hosgoru" olmasi gerekiyor.

seneler once benzer bir durum benim basima gelmisti. ondeki gerizekali adam (75-80 yaslarinda her zaman hakli oldugunu zanneden amcalardan), muavin ikramlari dagitirken koltugunu okuz gibi yatirmis, benim ikramlari onumdeki koltugun arkasindaki tepsiye/masaya koymami imkansiz hale getirmisti. koltugu diklestirmesini istedigim de, "bu koltuklarin yatma ozelligi olduguna gore istedigim kadar yatiririm" demisti. muavini cagirdim, o da en azindan ikram suresince diklestirmesini istedi ama adam kabul etmedi. muavin de bana yerimi degistirebilecegimi soyledi, sansa bakin ki amcanin hemen onundeki koltuk bostu. o koltuga oturdum ve tum gucumle koltugu olabildigine hizli geriye yatirdim. gerizekali amcanin yeni oturdugum koltugun arkasindaki masada/tepside yer alan sicak cayi uzerine dokuldu. sinirlendi ve bana bagirmaya basladi. ben de sakin bir sekilde koltuklarin yatma ozelligi oldugu icin istedigim kadar yatirabilecegimi soyledim. muavin geldi, "kaza olmus" falan dedi gitti, hic ilgilenmedi. muavin daha sonra mola yerinde sigara icerken yanima geldi, "abi iyi ki yaptin, bende gicik oluyorum bu tiplere" dedi.

Normal yatırmaya kimse bir şey diyemez ama sizin sorununuzdaki şey bir hıyar ve yatırırken kullanılan bölge onun olduğu kadar sizin de bölgeniz. Hatta onun koltuğunun arkası da sizin her şeyiyle. Sonuna kadar kullanıp yatırdığına bin pişman edebilirsiniz. Bacak dayayıp sallamak, tutamaçları çekip çekip bırakmak, ekran varsa düğmelere ayı gibi basmak, öndekini zıplatmak, gazeteyi kafasına değdirmek. Hepsi tarafımdan denenmiş, hıyarları doğru yola sevketmiştir.

ben de önce kişiden rica ediyorum, azıcık indirse neyse ama 180 derece kucağımda sırf keyfinden elin adamının yatması ayrı bir şey, ki ben romatizmalı, vb. teyzelerin ayağı kucağımda yol gittiğimi bilirim, hastalık neticesinde.

otobüsten otobüse değişiyor bu olay da. mesela a firmasında muavin benim yapacağım bir şey yok diyorsa, tüm yol zamanımı öndekini taciz etmekle geçiriyorum (koltuğa alttan vurma, dizlerle arkadan dayanma, çoğunda böyle tutunmalık bir yer oluyor onu tutup sallama, perdesini kendinime alıp onu güneşte bırakma vb.)

ama b firmasında muavin öndeki yolcuyu uyarmıştı. öküz de, e bu bu kadar yatabiliyorsa yatırırım ben de demişti. muavin de beyefendi (adam mcbur beyefendi demek zorunda kalıyor büyükbaşa) eğer arkanızda hiç kimse yok ise bu derece yatırabilirsiniz, ama arkanızda bir yolcu var ise şu kadar indirebilirsiniz falan demişti. öküze ben de arkadan çemkirince mecburen kaldırmak zorunda kalmıştı. sonra da firmaya teşekkür maili yollamıştım, şu şu muavininizin tavrından dolayı, onlar da bana teşekkür ettiklerini ama zaten muavinin yapması gerekinin bu olduğunu, başka yolculuklarınızda başınıza gelirse bu şekilde isteğimi yinelemekte haklı olduğumu yazmışlardı.

koltuğunu yatıran haklı.
benzer bir durumda ışığını açıp gece kitabını okuyan da haklı.
adamın aldığı bilet yatan koltuk bileti. "arkada oturanın kalbi kırılmayacaksa yatırılabilir koltuklu seyahat" değil.

Sırasıyla:
1-Muavin haksız,
2-Öndekiler de haksız.
3-Burada "öndeki maalesef haklı" diyenler de haksız.
4- Metro turizm de haksız.
kim haklı:
siz haklısınız. (konuşma üslubunuzun öndekiler tarafından nasıl algılanmış olabileceğine bağlı olmak koşuluyla.

@delfina anladim, ben de de oluyor bu :p

Haklısınız. Öndekiler haksız. En haksız olan da yatabilen koltuk diye bişey yapan mühendis. Şezlong mu bu allasen?

Yıllardır sürekli otobüsle yolculuk yaparım. Daha bir kez keyfimden koltuğumu yatırmış değilim. Bir iki yolculukta böbrek rahatsızlığımdan kaynaklanan aşırı bir sancım vardı biraz dinmesi için dönüp arkamdaki kişiden izin isteyerek sadece bir iki derece yatırdım koltuğu.

Hadi önümde oturan kişiden belki o kadar hassas olmasını bekleyemem. Belki hastadır, yaşlıdır, hamiledir yani cidden sorunu vardır. Yatırabildiği kadar yatırsın, helali hoş olsun. Ama dönsün en azında bak yatırıyorum diye haber versin. Biraz eğilmiş kitap okuyorum, küt diye birşey iniyor kafama. Bilgisayar kullanıyorum ekrana öldürücü darbe iniyor.

Default turk erkegi
O degilde kamilkoc ise muavin hakkinda direk tutanak tutturabilirdin.

Sorduğum sorunun cevabının Metro olduğunu tahmin etmiştim Metro turizim dedikten sonra başka bir şey demeye gerek bile yok...

içilir.

içilir tabi

içilmez nolur bana yolla:/

aylarca içilir.

biri pes diyecek biri fifa :))) ben pes diyorum...

sanırım pes in kontrolleri daha detaylı ve zormuş, football 101 diye düşünün, kolay olsun, bir anda bu kadar tuşa nası basacam ulan ben diyip sövüp bırakmayayım oyunu diye sordum

fifa, o kadarrr

tanım: fifa 98*99 sonrasında pes&winning kardeşliği ile devam eden ben fifa10 ile yeniden fifaya dönmüş 11 ile devam etmiş bir insanım :) 12 için ise deneyip göreceğiz diyorum.

Başlangıç olarak hangisiyle başlarsan başla ikisi de zor gelecektir :)Tuş kombinasyonları bakımından bana kalırsa fifa daha zordur tabi hangi hareketleri yapacağına bağlı olarak bu değişir :)

oyun konsolundan oynayacaksaniz, herkes pes oynadigindan, arkadaslarla falan oynamak icin pes derim...
yok eger pc'den oynayacaksaniz oyle kendi basiniza vakit oldurmek icin, farketmez derim. fifa 98-99 dahi oynayabilirsiniz...

pes

pes 5 ile başla.

sites.eksiduyuru.com

Pes popülerdir, çok bok atılır ama eğlencelidir, kısa sürede kontrollere alışırsın.

şut, pas, orta, ara pas, hızlı koşma, ver kaç, çalım, pres, topu ayağından açma'yı kaptın mı kısa sürede kontrollere alışır eğlenceli maçlar çıkarırsın. Özel kombinasyonlara da bakarsın oyun menüsünden ama saydıklarım standart oyuncularla oynamak için yeterli.

Pes 2012 demosunu beğenmiştim, henüz tam sürümünü denemedim ama gene de Pes 2012 diyorum.

Fifa 12.

fifa diyeni hiç anlamıyorum. pes oynadıktan sonra fifa oynamak attan inip eşeğe binmek gibi.

Ya arkadaş, iki oyunu da oynayın ondan sonra konuşun.

spor yapmadan 1 saat önce içilen "şekersiz" türk kahvesi metabolizmayı hızlandırır ve yağ yakımını kolaylaştırır diye biliyorum.

doğru olabilir, bu sebeple fazla kahve içen hanım kızlarımız selülitten geçilmiyor.

gecen bir arkadas bir bardak Turk kahvesi vucuttan iki bucuk kati su atilmasina sebep olur dedi, atiyor mu acaba....

kahvenin yanında su ikram edilmesinin bi yanıtı olabilir bence..

kahvenin yanında su verilmesinin nedeni "ağızda telve kalmaması için" olabilir mi acaba:D

böyle bilgiler genelde doğruluk payı olup akla yatkın gelen sallamasyon bilgilerdir. en az 2 ayrı bağımsız kurum tarafından geniş ölçekli denekler ile çalışma yapılması gerekir ki böyle bilgi verirken mesnet oluştursun.

iki buçuk katı konusunda bişey diyemem ama kahve diüretiktir. hatta laksatif etkisi de bulunur. yani kahve içince çişiniz gelir / kakanız gelir. dolayısıyla vücuttan su atılmasına neden olur / yardımcı olur.

selülit kafeinden oluşuyo bildiğim kadaryıla. yani kahveyi abartmadan içip günlük su miktarınızı da iyi ayarlarsanız selülit bir sorun teşkil etmez.

kahvenin yanıdna su verilmesinin nedeni ise kahveyi içmeden ağzı temizleyip kahvenin tadını daha iyi almaktır. su önce içilir, genelde.
tabi bu bahsettiklerim işlenmiş kahve için değil türk kahvesi için geçerli.

arkadaslarin hakli. cizik icin kaskoya bulasma.

bazı sigortalarda mini hasar bilmemnesi var, hasarsızlığı bozmadan ufak durumları telafi ediyor.

Arayıp sorun en iyisi, bilgi almanız demek yaptıracağınız anlamına gelmiyor

süre geçmiş olması önemli değil.. karşı tarafın kaskosu ödeseydi?

ya da sigorta acentalarının "mini hasar" adı altında bi uygulaması oluyor.. eğer hasar; eğilme göçme olmadan sadece boya çiziğiyse senden para talep etmeden, acentanın anlaşmalı olduğu bi tamircide,kaskonu da bozdurmadan tamir ediyolar.. tabi sigortanda var mı böyle bilemem bi poliçeyi fln oku derim..

eğer kusur %100 karşı taraftaysa karşı tarafın trafik sigortası öder. ama siz kasko yaptırdığınız şirkete de yaptırabilirsiniz. karşı şirkete rücu ederler. kaskonuz bozulmaz. acentenizi bir arayın. bir de tramerden sorgulatın bakalım sonuçlanmıştır 20 gün olduysa...

arkadan çarptıysa, çarpan kişinin trafik sigortası öder. senin kaskon bozulmaz. "evrak doldurduk" demişsin... herhalde kaza tutanağından bahsediyorsun. bununla birlikte sana çarpan kişinin ruhsat ve ehliyet fotokopisini de alman lazımdı.

karşı tarafın sigortası ödesin. kendi kaskonuza dokunmayın.

eğer çarpan arabanın boyasıysa çizik, bi yıkamacıya götür. bi cila vursun çıkar o. 5-10 bişey tutar.

zamanında biz sana 0 alma demiştik ama dinlemedin ki bizi.

kasko ile ilgili dert etmeniz gereken konu, aracın kaza geçmişinin oluşmasıdır. satarken olası bir değer kaybını engellemek üzere, aracın onarım öncesi fotoğraflarını çekin. sonra gidip kaskodan gönül rahatlığı ile yaptırın. kasko %100 oranında karşı tarafın trafik sigortasına rücu eder.

925 diye yazı var mı üstünde?

içinde bi'şiler yazıyor mu? 3 basamaklı bir rakam mesela?

3 basamaklı bi rakam yazıyor ama tam okunmayacak kadar ufak. 626 gibi okudum ama emin değilim. duvara bastırırsam gri iz bırakıyo ama hafif sürtünce iz bırakmıyor.

3 basamaklı rakam yok ama yaa :/ içinde bi sayı yazıyosa dediğiniz gibi 3 basamaklı büyük ihtimal gümüştür o.

tamam işte gümüş

bronz diye geçti içimden. bilemicem

Ankara'da şu şekilde yaptırmıştık, doğalgaz projesi çiziliyor ekip gelip yapıyor. başkent doğalgaz sitesinden numarasını almıştık bu ekibin. sonra verdikleri kağıdın fotokopisini (kağıt olmasa bile numarası yetiyor) kimlik fotokopisi ve tapu fotokopisi (kiracı isen kira sözleşmesi fotokopisi) ile doğalgaz bayiine gidiyorsun orada veznelerin yanında abonelik denen bi kısım var orada işini hallediyorlar kendileri. 1 gündede sayacını getirip takıyorlar. 200 lira gibi bi ücret alıyorlar sayaç için. yanlışım olabilir uzun zaman geçti.

esgaza tapu yada iskan ve nüfüs kağıdı fotokopisi ile gidip önce ön abonelik yapmanız gerekiyor.

arveles
ornisid

bunları içersen ölebilirsin. yaşım 11 ona göre.

başı ağrırsa-dönerse, midesi bulanırsa, görmede bozukluk-çift görme olursa hastaneye yetiştirin. arkadaşınız birkaç saat uyumasın, sizinle konuşsun. konuşmasında bir bozukluk hissederseniz (peltekleşme vb) yine hastaneye yetiştirin.

ayrıca yapmışsınızdır muhtemelen ama kafasına buz torbası koyun.

yok yok acimiyosa kirik yoktur :P

kafa bu sonucta sakaya gelmez ama ,bisey yoktur muhtemelen.kafa kazalarinda ,fonksyonlarda sorun olup olmadigini anlayacak bazi yöntemler var.nette bakinin biraz.

buz..

24 saat gözlem altında tutup uyutmayın. uyursa da arada kontrol edin.

anladığım kadarıyla normal harcını yatıracaksın, hatta daha önce yatırdıklarından daha az bile yatırabilirsin belki

stajların da belli bir kredisi var sanırım. bizim sanayi stajı 8 kredilik gösterilmiş mesela.

@freebird... bana da öyle geldi ama bankaya gidince şok yaşamak istemiyorum.

@artikbenimde... ilk defa ogu'de olmama sevindim burada stajların kredisi yok :)

Kredinin önemi yok. kredi başı değil dönem başı harç yatırırsın.

hiçbiyerde stajın kredisi yoktur ki

@nedendir... açıklanan normal harç miktarı 252tl. bu durumda ne kadar yatırmam lazım?

danışman onaylamaz öyle birşeyi. zorunlu alacağın dersler zaten belli bi krediyi bulur. bu da sana artı 400 500 lira eder. (3.kere aldıgını tahmin ederek)

x2 ödersin. x3 olmuyor zaten bildiğim kadarıyla. X1.5 x2 daha sonra artmıyor diye biliyorum.

normalde kredi 0 evet, ama bu ücretleri hesaplayacaklrı akts avrupa kredi transfer sistemi dedikleri şey'e 8 yazıyordu.

çözüm medieval

Böyle bir efsaneye saygsızlık yapmadan bırakın.

İzlerken sıkmayan, aksine eğlendiren hoş film: The School of Rock.
Çok derin anlamlar beklemeden izlenmesi lazım sadece.

(bkz: vantage point)

buz devri I-II-III

yaşlı kurtlar yeni arabalar
www.sinemalar.com

incir reçeli

meet the parents
meet the fockers
meet the fockers jr

flipped

zombieland

(bkz: be kind rewind )

goodbye lenin

www.imdb.com
www.imdb.com

tüm borçlar bitmeden kapatmazlar.

tüketici kanununa göre kartı kapatsanız bile banka sizden ödemeleri tek seferde isteyemez. kartı kapatmanız banka ile yazılı anlaşmanız gereği müşteri olmanızı engellemiyor. sadece kartı kullanmıyorsunuz o dönemde. ben 2 kartımı dediğiniz şekilde kapattırdım ve ödemelerimi yaptım. çağrı merkezindeki andaval muhtemelen size hepsini ödemeniz gerekecek falan diyecektir ama BDDK ya şikayet ederim falan dersiniz. kolay gele.

misal garanti kapatıyor kartı ödeme planı oluşturuyor. 12 taksitee ödüyorsun.

Evet.

taksitli borcu bulunan kredi kartı, borcun taksitlerini yeniden yapılandırarak veya normal taksit ödemeleri ile kapattırılabilir. ben yaptım oldu.

HSBC ve Akbank da ödemelerin normal seyrini devam ettirerek kartı kullanıma kapatabiliyor. Borcunuz sıfırlanana kadar ekstre gelmeye devam ediyor.

minik spreyleme sistemi içinde kalan suyu dondurmadan nasıl yapacaksın?

buzluk ortamından etkilenmeyecek minik bi depo olabilir bu. yalıtımlı ya da nebliim ayrı bi enerjiyle sıcaklığı korunan. sadece buz kabı için değil aynı zamanda meşrubat ve alkol şişelerine de spreyleyerek dışarı çıkardığımızda uzun süre soğuk kalmalarını sağlayabilir diye düşündüm. tabi şişe patlatma aşamasına gelmeden alınmalı :D

buz poşetlerini hiç kullanmadım aslında. yani buzu içinden çıkarırken hep problem yaratıyormuş gibi geliyor bana :) yapışır, yırtman gerekir falan. ayriyetten ellerinle daha fazla temasa geçiyorsun, buz kabına oranla..

bahsettiğin ayrı deponun, dolabın dışında olması lazım. sıcaklığını korusan bile buzluğun ısısını yükseltmeye başlayacak. bunu gören termostat buzluktaki ısıyı korumak için motora çalış emri verecek. normalden daha fazla çalışan dolap fazla elektrik harcamaya başlayacak.

dökülme problemine çözüm olarak kapaklı kalıplar var mesela ama ben yine zihni sinir işlerini severim :)

antifirizli su içilebilir mi lan diye ayrı bi soru açıcam şimdi heee!! ya tamam lanet olsun istemiyorum böyle bi özellik.. :D poşetçi arkadaşım o poşete su koymayı unutursan ne poh yiyecen?? aynı zamanda otomatik olucaktı lan :( neyse...bu macera da burda kapanır :D

antifrizli su içilmezmiş. ayrıca antifriz eklenen su -37C'ye kadar donmadan durabiliyormuş. evdeki soğutucular en fazla -20, -22C'ye kadar dondurabildiğinden, antifrizli su içilse bile normal soğutucularda donması pek mümkün değil :)
en.wikipedia.org

evet bir cozum ama bence cokta efektif degil niye diye sorarsan, insanlar boyle bir ozellik icin ekstradan ucret odemeyei kabul etmezler. kaldi ki alirim en buyuk boyundan bir siringa dolaptayken icine enjekte ederim suyu olur biter. hic su kaybetmemiste olurum bu sekilde.

tamam donma olayı sorun değil. son çıkan dolaplardaki gibi buzluk altta,dolap üstte versiyon olucak. su deposu dolabın içinde olucak sprey kısmı buzluğun tavanında.
ben bu işin manuel gerçekleşmesini istemiyorum arkadaşım :D otomatik spreylesin...şırıngayla deney yapar gibi su dolduracağıma açar musluğu doldururum :D

abicim yapıldı bu. dediğin gibi spreyle otomatik falan değil ama götürüp koyarken dökme diye böyle buz kabını koyduğun raylı kısmın üstünde su deposu var, ucu da biberon gibi. alta buz kabını boş koyuyorsun. sonra o depoyu çıkarıp suyla dolduruyorsun. depoyu dolaptaki yerine takınca biberın gibi kısım karşı tarafa bastırınca oradaki deliğin önü açılıyor, depodaki su aşağı akıp kaplıplara doluyor. hala var mı buzdolaplarında bilmiyorum. annemlerin seneler önce aldığı arçelik'te vardı. deponun hacmi de kalıpların hacmiyle eşit. kalıplar dolunca su da bitiyor. taşmıyor.

benim buzdolabım istediğimde soğuk su istediğimde envai şekillerden oluşmuş buzu otomatik verebiliyor zaten.

buz poşetleri varken gereksiz

o sokaklar sokak olmayabilir. evet her gün yüzlerce sokak görüyoruz ama bunları kaçı gerçekten sokak. bazı sokaklar sahipleri uzun zaman önce almanya gibi uzak diyarlara göçmüş insanların arazilerinden geçebiliyor. sen yıllarca orayı sokak sanıyorsun sonra bir bakıyorsun etrafı çitlerle örülmüş. çok sık rastlanan vak'alardandır.

Bunun dışında o sokaklar tek yön olabilir. Yani "d" nin o girişinden başka sokağa çıkış yoktur ama başka sokaklardan "d"ye giriş vardır. biz buna tek taraflı çıkmaz sokak adının veriyoruz literatürde. buna rağmen işaret yanlış. girilmez işareti olmalıydı.

evet eğer illa ki çıkıyorsa orası çıkmaz sokak değildir. tek yön gibi bir durumda en fazla girilmez olmalıydı.

çıkmaz sokak dediğin, sokak gider gider ve biter. karşına ya duvar gelir, ya bina gelir. çıkmak için aynı yoklan geri dönersin.

"o istikamette giderek b yoluna bağlanabilirim sanıp da girmeyin, b'ye bağlanmaz." manasında... bi nevi çıkmaz. yoksa hiç biryola çıkmaz denemez... her yola girdiğiniz yerden geri çıkabilirsiniz. bu da çıkmaz tanımını bozar.

(bkz: mafia)

prince of persia serisi kesinlikle aradığınız oyunlar.

metro 2033

(bkz: fahrenheit)

senin aradığın assasins creed.

bioshocklar var. dead space var. dead space silent hill kadar korkutucu olmasa da survival oyunu olduğu için korku unsurları bol.

assassin's creed serisi ve mass effect serisi.

FPS: COD: modern warfare

RPG: Fallout 3, Mass Effect 2, TES IV Oblivion

Action: Max Payne 2,

splinter cell serisi. epey de oyun var, konusu ve oynanış da güzel..

Chevrolet cruze var ama fiyatı biraz daha ciddi.

1 ile 2, 3ile 4 çelişiyor.
fiyat/performans için arabayı kullanma amacın, kullanma alışkanlıkların gibi sorulara cevap vermen gerek? ayda bir istanbul trabzon yol yapan adam ile bartın şehir merkezinde kullanan adama aynı araba önerilmez.

fiyat,3.madde ve 4.madde bir arada biraz zor. yani fiyatı çıkarırsak fiesta, 308, clio tüm isteklerinizi karşılayacak arabalar ama 30-35den başlıyor maalesef.

Dizel olsun diyorsan hem de sıfır aklıma Dacia nın sanderoları geldi. Sağlam mı bilmiyorum ama parçaları çok pahalı değildir diye düşünüyorum. İkinci el piyasası olmayabilir. En azından sıfır araba olur.

ps. Cruze'un dizel seçeneği yok diye biliyorum.

istanbul içi kullanıcam.çok uzun yol olmayacak.hani seçeneklere yakın olsun.dizel ve sıfır olması öncelikli diğeride yakın olsun.dördü kesin olucak bir araba icat edin demiyorum :) saolun arkadaşlar yeni arabalar bekliyorum.nedenlerinide yazarsanız çok sevinirim.

dizel ve sıfır ancak dacia sandero/logan olur. 24-25 lira bu araçlar. onun dışında sıfır demezsen çok eski olmayan güzel araçlar bulabilirsin. ama şimdi fiyatlar yüksek tüm markalar için.

tamam arkadaşlar seçenekleri düşürüyorum fazla seçenek göremedim.

1- dizel ve sıfır olsun 27.000 nakit.

1-2-3-4 hepsini karşılayan tek araba palio'dur bence

www.fiat.com.tr

0 demissiniz ama bence 2. el 2007 ford focus ghia almaniz satarken deger kaybetmemesi icin daha iyi olur.

fiat ın kampanya devam ediyorsa benzinli fiyatına dizel verıyrdu. o arabanın benzinlisine binilmz de, dizeli normald.

@Lim5 palio mu sağlam?

@kim milton nielsen
palio'yu öneren benim paşa.
27000 tl'ye daha sağlam sıfır araba bul. ben senden 30bine alacam.

hyundai i20 de olabilir.

kia rio dizel..

www.kia.com.tr
www.hyundai.com.tr

bilip bilmeden yazmayın şuralara

fabia olabilir ama 2. eli zayıf biraz.

Uzun yol yapmayacaksan dizelden vazgeç. Dizel arabalar az km'de zarar ettirir. Böylece hem fiyat hem onarım masrafları düşer.

2-3 sene sonra satmayı düşünüyorsan 2009-2010 model ikinci el bir araba al. böylece 27.000 nakit fiyata güzel bir araba bulabilirsin. sıfır aldığın anda satarken zarardasındır. Ama ben 5 yıl rahat kullanırım diyorsan 0 alabilirsin.

Birde illa nakit almak yerine kredi de çekebilirsin gelirine göre. 5-10 bin arası çekeceğin bir kredi ile istediğin arabayı alırsın.

çimento standardı yok, kat sınırlaması rüşvete dayalı, imar izni planı adamına göre, adam gibi inceleme yok, zemin etüdü zart zurt hep kağıt üzerinde hallediliyor..

şimdi gel de müteahhiti suçla.

devleti mi hapse atsaydık?
hükümeti mi?
belediyeyi mi?

"ama o izni bizden önceki dönemin başkanı çıkartmış"

desinler diye.

mevzuatta açıklar vardı diyelim de, bu kadar büyük bir olaydan sonra hiç mi bunun sorumlularına bir şey olmadı yahu? vay anasını.

"Yapım hatalarından çöken binaların müteahhitleri ve teknik sorumlularına 2 bin 100 dava açıldı. Bu davalardan 1800-ü rahşan affı olarak bilinen Cezaların ertelenmesi ve şartlar salıverme yasası ile cezasız sonuçlandı. geriye kalan 300 davanın birçoğunda sanıklara verilen cezalar ertelendi. Diğer davalar iste 16 şubat 2007 tarihinde 7,5 yıllık zamanaşımı süresi dolduğu için düştü" şeklinde gazetede okumuştum

boşver burası türkiye de ve valizini toplamaya başla.

veli göçer serbest bırakılmadı silivri açık cezaevinde yatıyor şu an. önce serbest bırakıldı sonra yeniden tutuklandı.

olay sadece veli göçer değil ki, sözlükte de yazdığı gibi 17 bin insanın öldüğü bir felaket sonucu tek sorumlu bu insan mıdır? kaldı ki sözlükte 168 kişinin ölümünden sorumlu olduğu söyleniyor. geriye kalan insanlardan kim sorumluydu diye düşündüm ama clones sağolsun cevap vermiş aydınlandım.

eğer bir bölgedeki tüm binalar yıkılırsa bir suçlu aranmaz deprem doğal bir afettir.

Bunu hukuk nasıl işlemiş sorusuna teorik bir cevap olarak verdim. yoksa 17 ağustos bambaşka bir olay.

size daha ilginç bir şey söyleyeyim;
veli göçer müteahhit değil sadece ve sadece bir pazarlamacı. yani evleri o yapmadı, planını çizmedi tek suçu müteahhitten yetkiyi alıp malı satmak :) bana göre o adam masumdur. burda adamın yıllarca sesini duyurmayan basının da suçu var. dahası o veli göçerin sattığı evlerin planını çizen, denetlemeyen -yani asıl suçlu- kadını çok iyi tanıyorum 10 yıl kaçtı şimdi çınarcıkta dolanıyor :)

imza: veli göçerin ve sattığı evlerin müteahhitini yakından tanıyan çınarcıklı.

link bilmiyorum da yiğit özgür'ündü diye hatırlıyorum. belki aramalarda yardımcı olur.

Karikatürün yerini bilmiyorum ancak yanlış anımsamıyorsam Yiğit Özgür'ün karikatürüydü o.

ben de yiğit özgür diye hatırlıyordum uludağ'da erdil yaşaroğlu yazmışlar ondan şüpheye düştüm, arama çalışmalarımı sekteye uğrattı. :)

t1.gstatic.com
bu değil sanırım.

jean christopher grange'ın herhangi bir kitabı olabilir. son kitabı ölü ruhlar ormanı. okumadıysan kesinlikle oku pişman olmazsın.

www.kitapyurdu.com
güzel kitap sevmiştim ben.
birde jack higgins var şeytanın payını okumuştum çok güzel
www.idefix.com

ankara'da soğuk gece - korkut aldemir
fantastik+polisiye

ferdinand von schirach'ın suç kitabı oldukça iyi diyorlar, şu an bestseller zaten. gerçek hikayeler, bir savunma avukatının anlattığı olaylar.

bunların büyükçe bir kısmını okudum aslında ama not ediyorum okumadıklarımı. başka önerisi olan varsa sevinirim :)

gerçek bir olay: ankara cinayeti - ihsan tombuş (bilgi yayınevi)

fiyat/kalite karşılaştırması yaparsan cingöz recai çok iyi bir romandır. ben çok severim.
tr.wikipedia.org

son hafriyat
her temas iz bırakır

Benim babam da kolu kirildiginda sopiro'nun bahsettigi et suyu vs. corbasini tuketmisti bol bol ki sanirim 45 yasinda olmasina ragmen kolu cabucak kaynadigina gore bir faydasi olmus olmali. kaslar icin su anda yapabileceginiz bir sey yok sanirim. yine o donem babam fizik tedaviye, termal havuzlara falan gitmis bir zaman. o sayede kisa surede topladi, kolu da uc yerinden kirikti ustelik.

O kaslar eriyecek. Fizik tedavi görmen gerek eski haline bir anda dönemezsin. zart diye toparlanmaz.

proteine aban bence doğuda bir gelenek var doğum yapan kadınalra hayvan kesilir eksiklik tamamlansın gibisinden o mantıktan yola çık et suyuna çorba paça çorbası falan ne bulduysan

alçıdan çıktıktan sonra zorlanmanız normaldir. ama yavaş yavaş eski gücünüze kavuşursunuz.
bol bol kemik suyuna pişirilmiş çorba tüketin. bir de komik gelecek belki ama kırıklar için "jelibon" tüketenlerin olduğunu biliyorum. sanırım içeriğindeki sığır jelatininden dolayı. yine de oldukça katkı maddesi ile imal edildiğini düşününce, canınız abur cubur istedikçe tüketin. abanmayın, abartmayın!
geçmiş olsun.

qwerty klavyeli herhangi bi telefon alabilirsin amacın sadece not almak ise.

www.htc.com

(bkz: swype)

Bence HTC Flyer'a bak, tablet ama yanında gelen özel kalemi ile not tutmak çok rahat olur diye düşünüyorum.

bence not defterine yazmaya devam et çook daha güzel, teknoloji itici .

samsung galaxy de işini görebilir.

dokunmatik ekran zor hacı ayrıca htcden uzak dur batarya ömrü çok az

borçla borç kapatılmaz bence, kötü bi durum elden çıkarma yap değerli bir eşyan varsa

borç yapılandırması yapıyor bankalar. sonuçta sen ödemezsen senden o parayı nah alırlar ki bunu onlarda biliyor. o yüzden ödeyemiyorsan git konuş bence.

ay için 30, yıl için 360'la hesaplanır, standardı budur diye biliyorum.

brut maasın/30

30 gun, aylik ortalama 225 saat diye tahmin ediyorum.

aylık alıyorsanız bir ay 31 gün de çekse 28 günde gelse aylık maaşın sabittir.

Eğer günlük ödeme yapılıyorsa iş günleri toplanıp verilebilinir.

30

nurse jackie.
bir kaç bölüm izledim güzeldi.

russian institute

yok. mezun ya da mezun olma durumda olarak girmen gerekiyor.

mezun olma durumu son sene için mi geçerli

evet.

senden istedikleri şu, kadro için tercih yaparken ya da kurum mülakatına girerken mezun olmuş olman. yani 1 sene önce girmen mantıklı. 2 sene önce girersen mezun olana kadar zaten kpss puanının bir geçerliliği kalmaz.

Sınavın geçerlilik süresi içinde mezun olacaksanız girebilirsiniz.

teşekkürler arkadaşlar o zaman 4 te kasmak lazım mezun olur olmaz atanmak için :)

istediğin zaman girebilirsin puanın 2 yıl geçerli sayılır. diplomayı alamazsan tercih yapamazsın sadece.

hayat sigortası zorunlu olarak gösterilerek yapılan bir işlem. Kendinize ait hayat sigortanız varsa, biraz pisleşerek bu masraftan sıyrılabilirsiniz.

Dosya masrafı olmayan krediler için de ilgili tutarın faiz'den karşılandığını düşünebilirsiniz. Yani aslında o miktar bir şekilde tahsil edilecektir.

Benim önerim detay parametrelere çok takılmayıp, aylık ayırabileceğiniz ödemeyi kafanızda belirleyip bankalar ile görüşmeniz. Eğer bu parametrelerle kafanızı bulandırırlarsa direk örnek ödeme planı isteyip farklı bankaların planlarını karşılaştırabilirsiniz.

aylik odemesi az olanin toplam miktarinin cok olmasinin sebebi, vadenin uzamasi ve bu arada dogal olarak faizin islemeye devam etmesi. bence durumun kotu degilse mumkun oldugunca kisa vadeli cekmeye calis. oderken bir sure zorlanirsin ama omur boyu odemekten iyidir. :)

faizi düşük masrafı yüksek krediler olabiliyor. Bu sıralar faizler biraz yükseldi.

Sana ne uygun tam bilemeyiz. Gelirin ne için kullanacaksın parayı bunları düşünüp öyle çekebilirsin.

kredileri karşılaştırırken yıllık maliyet oranı'na göre karşılaitırın. tüm bankalar yasal olarak bu oranı belirtmek zorunda.

fiyattan çok olası config ve kullanım amacı verseniz daha iyi olma mı? mesela ben yeni laptop aldım 899 liraya iyi özelliklerde ve her ihtiyacımı karşılıyor. şimdi bu bütçeye düşük kaçacagı için önermeyeyim mi?

Asus k52j i5, n serisi i5
acer 5742g i5

i5 al ram en az3gb olsun ekran kartlarını karşılaştır en iyisi hangisiyse al.

dell n5010
i5 480m işlemcili olanı. hatta ben bunun aluminyum kasa olanını kullanıyorum çok iyidir.

evet örneklere cevap yazabilirim heralde:

LG A515
i5 işlemci 2410 yeni seri
4 gb tek slot DDR3 RAM
500 gb hdd
GT520 gpu

Saturn'de kampanyadan 899'a aldım 10 gün önce. bu süre esnasında markanın LG olmasının bir yamugunu görmedim. eski bir Sony ve Dell fanıydım.

elektrik.

inşaat

ben olsam inşaati elerdim.neden dersen bence inşaat işlerinde genelde aile şirketleri revaçta.ha ailen o işle uğraşıyorsa bilemem

kendim elektrik-elektronik ögrencisiyim.aldıgım kontrol derslerine dayanarak soyluyorum cok zevkli iş.ama kontrolu seçmek için biraz idealist olmak gerekir ne de olsa cok yaygın bir meslek değil.

Burdan çıkan sonuçla ömrünüz boyunca yapacağınız mesleği belirlemeyeceksinizdir umarım.

hayır:) bu bir anket değil.

yeni mezun bir inşaat mühendisi olarak, ingilizce çğretim verilen bir inşaat mühendisliğini tercih et derim. diğerleri de gayet güzel bölümler ama, birbirinden farklı bölümler, yani biraz da senin ilgine bağlı bu iş.

inşaat mühendisi olarak. Eğer ailede inşaat mühendisi, şirket vb. bir durum yoksa Bilader deli misin git ne yapacaksın inşaatı diyebilirim. Elektrik nasıl onu bilmem.

elektrik

www.universitelianlatsin.com a da bak.

eğer elektrikten kastettiğin elektrik elektronikse kontrole yönelme şansın var ama kontrol seçtikten sonra elektroniğin başka bir alanına yönelmen daha zor diye tahmin ediyorum. henüz hazırlığı bu sene bitirmiş bi elektronik öğrencisi olduğumu da göz önüne alabilirsin yorumumu değelendirirken. :d

Elektrik daha fazla sektörde iş bulma imkanı var. Şartları beğenmezsen sektör değiştirmen daha rahat olur.

carnot içten yanmalılarda geçerli değil mi?

Elektrik motorunu faraday buldu.

içten yanmalı da ottoydu sanırım.

doğru akım motorları için Faraday yasası.yasa der ki : sabit bir manyetik alan içersindeki bir iletkene elektrik akımı uygulanırsa iletken hareket eder.

faraday indüksiyon yasası bastiçe elektromotor kuvvetle manyetik akı değişimini ilişkilendir ki, bu da ilkesel düzeyde elektromanyetik mekanik enerji dönüşümünün temelidir. (not: enerji dönüşümü de motorların yapım amacıdır zaten)

ancak şunu da unutmamak lazım, bir elektrik motorunda elektromanyetik yasalarının da ve elbette fizik yasalarının da tamamı geçerli. sistemin alt bileşenlerinde birçok farklı fiziksel ilkeden faydalanılır.

esas olarak faraday yasasini alir, ancak ampere yasasi da faraday yasasi kadar onemli yere sahip. faraday yasasi manyetik akinin (flux) degisim oranina (turevine) oranli bir emf uretildigini soyler. motordaki akimin manyetik alana donusumu de ampere's law ile aciklaniyor.

bu durum dogru akimda da, alternatif akimda da boyledir.

@tom
emf üretilme durumu makinenin jenerator olması anlamına gelir.motorda emf harcanır.

manifeste, haklisin ama ben motorda emf uretildiginden bahsetmemistim. yazdigim sekliyle faraday yasasi, olusturulan emf'in manyetik akinin turevine esit oldugunu ifade ediyordu (generator). bu esitlik ters taraftan da ayni sekilde gecerlidir, yani emf de integrali kadar bir manyetik aki olusturur. bu da motordaki durum.

Başka sözlüklere gir olmadı sözlük aç.

uludagsozluk itusozluk bunlar güzel klonlar. eksi den kacip oralarda yazan bir sürü eski yazar da var bildigim kadari ile. oralari takip edin bence.

Ben de benzer bir kişisel blog planlıyorum "nitelikli" entrylerim için ama henüz karar veremedim nasıl olacağına.

Bir de, çok farklı konularda iş yapabilecek şeyler yazıyorum, hani akp'den bahsettiğim bi yazıyla, htc'nin bilmemne teknolojisinden, bilmemnerenin enerji politikasından bahsettiğim bi yazıyla eski sevgilimden bahsettiğim bi yazının aynı yerde yayınlanması çok saçma olacak, buna çözüm bulamadım.

Klon sözlük fikrine çok sıcak bakmıyorum açıkçası. Daha farklı bir şeyler arıyorum sanki. Öneriler konusunda çekingen olmayın ama.

Bu arada blog fikrine tekil olarak sıcak bakmasam da çok yazarlı bloglara bakılabilir gibi geliyor bana. Farklı konularda yazılar olması çok sorun değil bence. Hatta daha iyi bile olabilir. Ama işte nerede olacak?

www.libersite.com

aynı nedenlerle ben de yazmıyorum artık sözlüğe.

şu an için alternatif bir mekan yok ama ekşi bu son 2-3 yıldır girdiği haliyle kendini bir pop kültür ögesi haline getirdi. böylece tüketim zincirine girip sonunu hazırlamış oldu. facebook darbesi gibi yeni bir akım çıktığında muhtemelen ekşi ivmesini temelli olarak yitirecektir. emek veren yazarlar da bu yozlaşma sürecinde siteye yabancılaştığı için ekşi yakın zamanda hoş hatıralardan ibaret bir internet nostaljisi olarak yerini alacaktır.

dolayısıyla biraz sabretmek lazım, doğru düzgün bir kitlenin bir araya geldiği sözlük formatından apayrı yeni bir günlük sosyalleşme-paylaşım mekanı er ya da geç doğacaktır, ihtiyaç çünkü.

Ekşi'nin gücünü yitireceğini sanmıyorum. Diğer yandan sözlükler artık oturup emek vermeye değer gelmiyor bana. Hakkaten hiç bir getirisi yok, üstüne çok vakit alıyor ve yazdıkların "okunmuyor" bile. Onun yerine blog açıp, yazıyı hem sözlükte hem blogda paylaşırım daha mantıklı geliyor bu.

iş gitgide bireyselliğe yöneliyor. önce forumlar vardı, müthiş popülerdi, şimdi 1-2 tanesi hariç hemen hepsi kepenk kapattı. sözlüklerde aynı yoldan geçiyor bence. özellikle ekşisözlük popüleritesininde etkisiyle gitgide kalitesizleşmeye başladı ve ciddi emek verenler, verdikleri emeğin boşa gittiğini farkedip bıraktılar.

artık devir blogger ve twitter devri. ama sabır istiyor. eğer popüler değilseniz, daha doğrusu sanal alemde çevreniz yoksa istediğiniz kadar iyi yazın takip edilmeniz zaman alacaktır. benimde blogum vardı, bir süre yazdım. ama sabırsız adamım, sıkıldım kapadım. twitterda da birşeyleri takip etmenin zorluğu ve karakter sınırı asabımı bozduğu için bir türlü alışamadım. zaten sosyal değilim, nette de dikiş tutturamadım, herşeyi içime atıyorum. bakalım nereye kadar atıcaz :)

Anladigim kadariyla yanliz degilim bu konuda. Yeni bir akimin gelecegini ben de dusunuyorum. Ama internet aleminde neyin ne zaman gelecegi belli olmaz. Bu yuzden alternatiflerlazim.

Ote yandan libersite gibi olusumlarda sevmedim bir ozellik var. Yazarlarinin cogu, kose yazari havasina girip ekstra ciddiyete burunuyorlar ve usluplari cok didaktik oluyor. Ustelik yazilara aldiginiz tepkiler "yorum" olarak adlandirilirken ortada bir esitsizlik de olacaktir.
Bir de bloga yazma mecburiyeti hissetmek de hos degil...

Ama tabi bloglardan daha iyi bir alternatif de yok gibi gorunuyor simdilik...

haziran'da savcılıkla ilgili skandalın ardından yazmayı bırakanlardan biri de benim. hesabını kapatıp giden onlarca yazardan haberim var. ama hesabını açık tutup aylardır entry girmeyenlerden bi ben varım sanıyodum. zira bu şekilde hesabını açık bırakarak artık yazmıyorum diyenlerin hepsi lafından döndü açıkçası.
duyuru'daki bu başlığa denk geldim, jaaaccckkk ve serseri marti'nin sözlük'ten kimdir nedir'lerine baktım, yüzümde bi gülücük oluştu: "en son entry girişi: 5 ay önce" :)

hepinizin değindiği malum nedenlerden sözlük'e kısa vadede yazmayacağım kesin. uzun vadede, olur da sözlük düzelirse (zor ama) geri dönerim. tabii bunun için önce yönetimin kendine çeki düzen vermesi lazım; ki imkansız gibi.

şimdi sormak istediğim, jaaaccckkk'in de anlattığı gibi sözlük'ün yerine geçecek, kullanıcı katkılı ve okuyucusu bol olan (yani kendi çalıp kendi oynama durumunun olmadığı), blog, twitter ve facebook harici bi mecra bulabildiniz mi?

deli gibi alışveriş yapar ve borcunu da zamanında ödersen (en azından asgari ödemesini) banka şöyle düşünür.
"kek bulundu.limit artırılsın".

edüt:zamanında bilgisayar parçası sürekli aldığımız için kredi kartı limitimiz sanırım en son 18.000 tl olmuştu.

sanırım ödemeleri düzenli yapmanıza bakıyorlar.hsbc üni öğrencisinin kartını 500 tl den 1500 tl ye kadar çıkartmıştı.yasa falan çıktıysa ondan haberim yok.

öğrenci kartına kefilsiz koşulsuz limit arttırarak 4000TL limit veren bankalar var. bak öğrenci diyorum 0 gelir 0 kefil.

Çok basit ve net: güvenmemişler.

yahu güvenmemişler filan demişsinizde abicim babamın maşallahı var birinde gün eksimez ödemelerin. banka puanımı ne skimse o baya yüksek ne kadar kredi istesek veriyorlar.. güvenden olacağını sanmıyorum ama kadın özellikle bir kanundan bahsetti merak konusu oldu bende de..

iki sayı var biri diğerinden 24 fazla.
yani a + a + 24 = 78
küçük olan buradan 27 çıkar.
büyük de 27 + 24 = 51
şeklinde anlar belki.

Bu tip sorular için farkı toıplayıp 2ye bölerse büyük sayı çıkartıp ikiye bölerse küçük sayı bulunur. ardaşık 3 sayı ya da 5 sayı fark etmez toplanırsa ya da şu kadar eder tipi sorular çözsün kafa basar o zaman

sen anlatma üzerinde düşünmesini söyle. kendi kendine mantık kurmaya çalışması daha iyi olur bence. olur da tıkanırsa yardım et ama tamamen çözümü önüne koyma düşünmeye alışsın.

askere gitmeden ıkıncıyı okuyamıyorsun panpa. hayalerını sıktım belki ama hakikat bu

yüksek yap makineden olmaz mı? ortalaman kaç

@1 mastera kaydımı yaptıracagım. askerlik sorununu düşünmüştüm zaten.
@2 etiket için değil, gerçekten öğrenmek derdim. master da bişey öğrenilmediğine inanıyorum bilmem ne düşünürsünüz

yurt disinda master yaparsan ogrenirsin.

* master yapmani tavsiye ediyorum ben de.

* masterda bir sey ogrenilmedigini nereden cikardin bilemiyorum. Ama bu cikarimi askerden kacmak icin master yapiyomus gibi gorunen insanlara bakarak yaptiysan, yanlis dusunuyorsun. Eger hakkini vererek master yaparsan yeni saglam bilgilerle beraber arastirma kulturu edinir, ve hatta bilim ve teknolojiye katkilar yapmaya baslayabilirsin.

* Iyi master yurticinde de yapilabiliyor. Master arastirirken universite reklamina degil, beraber calisacagin hocaya bakilir. Universitelerin ilgili departmanlarindaki hocalarin arastirma alanlarini incele ve ne kadar aktif olduklarini belirle. Sonra kendileri ile iletisime gec ve ne kadar istekli oldugunu anlat.

selam

buyrun. özelden msn adresimi verebilirim.

selam.

bu gece cidden güzel bir şeyler yaşayan oldu mu?

yani neden olmasın. ben evimde oturuyorum birkaç saattir, ama keyfim yerinde.

güzel bir şeyler derken sohbet ibneliğe kaçıcak gibi hissediyorum. ben yokum!

günün iğrenç esprisini yapmış bulunmaktayım.

neyse çok boktanmış muhabbetim tiksindim kendimden liseli gibi hissettim.

şaka bi yana benim için bu aralar her halt kötü. tayfur reyiz, serdal reyiz ve ahmet reyiz ceza evinde suçsuz yere tutuluyor.

:D yok canım. ibnelik yok. hatta konuşacak kişi mümkünse cinsiyetini söylemesin.

epeydir boş boş duruyorum da, biri yaşadığı güzel birşeyi söylesin, ben de deneyeyim dedim.

şu futboldan zerre anlamam, hazetmem.

ama bu şike olayı ilgimi çekti. sanki işin içinde başka şeyler var. ama hakeden cezasını çeksin diyorum.

bence bu başlığı silerler hacı demedi deme. forum mu len burası hamua oturttuklarım diye çıkışır birisi şimdi.

asl?

işin içinde şike var haksız kazanç var n'olacak. bok gibi para dönen bi sektörün temiz olma ihtimali var mı sanki.

pekala, teklifimi sundum. canı sıkılan biriyim. konuşmak isteyen mesaj atabilir.

iyi geceler

bugün yaşadığım güzel bir şey aç olmamam

Ben de yalnızıııım ve sıkıntıdan Game of Thrones 9. bölüme kadar geldim bugün. Sohbet etmek isteyenleri beklerim :P

selam. yalnızlar zirvesi falan yapalım messengerda ya :) daha eğlenceli olmaz mı

@tok oldugumuz halde yaftalar yiyoruz: biz konuşuyoruz pampa gel buyur.

adres verebilirseniz gelicem :)

ben de gelsem? :|

ne dönüyor burada? gizli oturumlar hmmm??

bak adres ve telefon numarası ile seni bir yere gönderiyim.

binbir geceyi bir gecede yaşarsın nedersin ?

la yazayım şuraya tamam. msn adresim: nickimin arasına boşluk yerine nokta koyun efem. hatmeyl.

ben ekledim.çok sapıkça gibi:)

ben de ekledim ama accept eden olmadı. hıh.

Hallo,alles goed?

abi bi grup yapsanız öyle daha iyi olmaz mı? ben de katılmak isterim de grup yaparsanız katılırım yani. grup önemli, evet =P

grup mu yaptınız lan?

ayıp.

vicdani değil resmi olarak

Resmen yok. Gayri resmi kayıtlar olabilir.

işe girerken imzaladığın sözleşmeye bağlı. bazı firmalar "ilk 1 yıl içinde ayrılırsan katıldığın eğitimlerin vs bedelini tahsil ederiz" gibi maddeler koyabiliyor. o şekilde seni zora sokacak bi madde yoksa bişey olmaz. arkandan iş akdini feshederler, o kadar.

1- etik değil,
2- ileride o firmanın referansına ihtiyacın olabilir,
3- alacağın varsa ihbar tazminatını maaşından kesebilirler.

ağrır. ordan resmi olarak çıkışın yapılmdan başka bir yerde çalışmaya başlayamazsın. referansınnı olumsuz verirler. "habewr vermeden kaçtı gittié derlerse de hiç bi firma seninle çalışmak istemez.

peeee 15 güne gelmez o

3-5 gun arasi

geçen diyarbakır'dan zonguldak'a 2 günde getirmişlerdi sana daha erken bile ulaşabilir. cumartesi günleri de çalışıyor bu arada.

evet yarın elinde olur. verilen günün ertesi gününde elde oluyor.

Kendiniz bir printer alsaniz daha mi uygun olur acep?

manisa kavşağında dominos pizzanın yanındaki sokakta senkop var. en ucuza o yapar.aydın çocuğun adı. benim tezi filan çok ucuza basmıştı.

www.facebook.com

freekopi.com

İzmir Alsancak
Can Dijital
Şehitler Cad. No:121/A
Telefon : 232 464 38 48
E-Posta : [email protected]
Web : www.canfotokopi.com.tr

1700 sayfaysa matbaalardan da fiyat alın derim.

söyledikleriniz 7 kuruştan 10 kuruştan falan bahsediyor.

xray cihazı ötmez heralde de.. elle üst araması yapıyorlar.. yanlış mı hatırlıyorum :S

elle üst araması yapmazlar. makinede öterse başka dedektör gezdiriyorlar üstünüzde.

seviyorsan git sevdiğin birine ver. yazık hayvana

elektronikçiden

ONu sana kim soyledi LED diye?
Bu isi yapan firmalar led kullanmiyor onu soyleyeyim floransana benziyo ama egilip bakmadim neymis bu diye

rengi mor olsun, en olmadı kırmızı. beyaz/sarı ışıktan daha yararlı olur. asla yeşil değil.

çok çeşit lamba kullanılıyor, florasan en yaygını, ama benim aradığım led. renk olarak da mavi ve kırmızı alacağım.
istanbulda nerede bulabilirim?

hacı o led değil solaryumlarda kullanılan lambalardan işte. ledi yoktur be onun.

öncelikle bitkiler için olan ampüllerin spectrogramına bakmalısın. yani hangi dalgaboyunda ne seviyede ışık üretiyor. yanılmıyosam ultraviyole yoğunluklu geniş bi spectrumda ışık veriyorladı.

bitkiler için en yaygın kullanılan ürün sylvania grulux serisidir.
www.goodmart.com

görünüşe göre fotosentezin en etkin olduğu dalgaboyları 450 nm ve 675 nm.

benzeri seviyede ışık üretebilecek tek led ya da led gruplarından bunu üretebilirsin. led ürünkeri satan oldukça çok firma var ancak sana direkt olarak yardımcı olamazlar çünkü bu konuda bilgileri oldukça sınırlı. bunun yerine sen ellerindeki ledlerin datasheetlerini inceleyerek seçmelisin.

ayrıca şöyle birşey buldum:
en.wikipedia.org

tarif olarak "the proportion of twelve red 660 nm LEDs, plus six orange 612 nm LEDs and one blue 470 nm LED was optimal" diyor.

led ile de yapılabilir ama uygun dalga ve sayıda mavi kırmızı led kullanacaksın. orpheus yazmış epey. belli dalga veren led kolay bulunmuyo, satanlar pek bilmiyo, hazırını görmedim.