sakın gold üyeliği aklınızdan bile geçirmeyin ve komik olmayın,inanan 1 milyon kişi(sazan var)çok yazık çok, Atatürk sayfasında 450 bin kişi işimiz gücümüz başkasının profilini röntgenlemek,soruna gelince göremezsin en azından benim bildiğim kadarıyla.

gold üyelik nedir? atatürk sayfası başkalarını röntgenlemek için kullanılabilir mi? bunları anlayamadım.

biraz dolmuşum heralde şöyle anlatayim , gold üyelik diye bir saçmalık var herkes buna inanıp üye oluyor maksat grubun üye sayısını çoğaltmak (gold üyelik grup sayısı 1 milyon , Atatürk grubunun sayfası 450 bin ) ne kadar çok sazan var kısacası göremezsiniz.

profilini gizleyen insanların profillerini arkadaş olmadıkça hiçbir şekilde göremezsin.

ayrıca facebook'a üye olmak, olmamak, yok efendim profil görmek bu kadar kastırmayın. herhangi bir site işte. gereksiz manalar yüklemeyin. uyduruk bi adresle bi isimle kaydolun sonra silersiniz çok merak ediyorsanız.

kimsenin profiline süper önemli şeyler yazdığını sanmıyorum. gerek de yok zaten. misal benim ismimi google'da aratırsanız facebook'taki profil sayfamın kaç katı bilgi çıkıyor.

@mea maxima culpa: zaten dediğin gibi yaptım. böyle sitelere üye olmaktan nefret ediyorum zira. yapmacık pozlar, karizmatik olmaya kastırmalar... nefret ederim böyle şeylerden. bu site de tam bunların yuvası. gününün 12 saatini facebook başında geçirip "yolda görse selam vermez facebook ta listesine ekler" adamı değilim asla. fecabook a duruşum mesafeli.

çok merak ediyosan belirteyim. yıllardır platonik aşığı olduğum insanı 3 senedir göremiyorum ve facebook ta profili olduğundan eminim. resmini alıp cep telefonuma atıcam ve her gün 16 saat fotoğrafını seyredicem. ve bu konuda yardımcı olmanızı istiyorum. olay bundan ibaret...

"Facebook ta porfilini gizleyen, arkadaş olmak istediklerini kendi seçen, zenofobik kimseleri görmenin bir yolu var mıdır?"

yoktur.

"yıllardır platonik aşığı olduğum insanı 3 senedir göremiyorum ve facebook ta profili olduğundan eminim. resmini alıp cep telefonuma atıcam ve her gün 16 saat fotoğrafını seyredicem."

tam da bu istediğiniz yüzünden yoktur, kendi isteği dışındakiler kendisine ait özel materyale ulaşamasınlar diye.

sevdiği bir şeyin fan sayfası türünde profil açabilirsin (grup değil bizzat profil) genelde ekliyolar.

ben de bir cinlik önereyim.

söz konusu kişinin arkadaş listesi görünüyor mu, listede olmayan eski bir tanıdığının adına hesap açın, arkadaş isteği gönderin. ancak boş profil de tehlikeli olabilir. boş profili arkadaş olarak eklemeyebilir.

veya aynı şekilde mesaj atın, cevap vereceği bir soru sorun. mesajınıza cevap verdiğinde profilinin bir kısmını görebilirsiniz. o da yaptığı ayarlara göre.

falan filan. fişmekan.

benim de şu dikkatimi çekti. neden kendi cevaplarına tik koyuyorsun ki? soruna cevap bulanları işaretlemen gerekir.

clones yazmış zaten görmedim ama bu da benden olsun:)

kendi cevaplarıma belirginleşmeleri için tik koyuyorum. bazen doyurucu olmayan sorularımı açtığım cevaplar sayesinde tamamlayabiliryorum. yani tek amacım belirgin olmaları...

ben açtığım duyurularda kendi cevaplarım da dahil olmak üzere bütün cevaplara tık koyuyorum.

yazdıklarınızı okudum, başlığı takip ediyorum anlamına.

yoksa yok senin cevabın işe yaradı tık koydum, seninki hoşuma gitmedi koymadım hoş olmuyor bence.

bazen insanlar tartışmalı başlıklarda kendi fikrini doğrulayan zırtaboz cevapları tıklıyor. sen o kadar yazmışsın etmişsin, araştırıp bilgi vermişsin tıklamıyor. bence bu büyük saygısızlık.

@mea maxima culpa: açtığım her duyuruda herkesin cevaplarını onaylarım. bu benim kafamda olan bir şey. cevaplarını onaylayıp onaylamadıklarımı belirtmek için tik denen hedeyi kullanmıyorum. ama kullanmamız gerekiyor diyorsanız duyurudaki anlaşma paydası açısından bundan sonra dediğiniz şekilde kullanacağımı belirtmek isterim.

bu kızın facebook'undan sor, facebookum var ama kapatıcam demişti.

kazağın sponsordan olduğunu sanmam. o değil de, herkesin zamanında kurt cobain kazağı arama deneyimleri olmuştur. bulabilen var mı hiç?

dizinin kostümcüsü varsa ona soracaksın, veya büyük ihtimalle özge kızımızın kendi kazağıdır, ona sor :))

para ver ördür. maallenin kocakarılarına.

Hangi sehir?

istanbul için; boğaziçi üniversitesi'nin havuzu var.

pardon ya yazmamışım. istanbul.

Boğaziçi'nin Hisar kampusunde bir spor salonu var, alt katında da kapalı havuz var ancak fiyatları bayagı pahalı.

uygun fiyat nedir söylersen, ona göre öneri yapılsın.

ayrıca şehir merkezi derken neyi kastediyorsun? onu da yaz. konuyla ilgili benim açtığım başlık vardı. onu kastediyorsun herhalde.

semt belirtilirse hic yoktan civarlari onerilebilir.

misal b.pasa ve z.burnu belediyesine ait yerler var. fiyatlari ucuk degil ama cok da ucuz degil ama bunlar isinize yaramaz muhtemelen :)

İstanbulda "şehir merkezi" demek İstanbulun yarısını kastetmek gibi birşey :)

Bahçelievler , bakırköy , merter taraflarındaysanız Ataköy'de olimpiyat evi var.Biraz kalındır ama mükemmel olimpik havuzu vardır. Parayı bastırırsanız yüzersiniz mis gibin.

Birde ben küçükkene zeytinburnu belediyesinin havuzuna giderdim. Gayet güzeldi.Fiyatıda uygundu.

levent, mecidiyeköy, taksim civarı arıyorum. boğaziçi öğrencisi olmayanlara çok pahalı. diğer söylenenler de uzak kalıyor evet doğru düzgün yazamamışım soruyu.

istanbul teknik üniversitesinin
maslak kampüsünde kapalı olimpik havuz var
fiyatları da öle astronomik değildi ama bir bak istersen

itü'nün misafir günlük ücreti 20 ytl imiş. haftada bir gitsen ayda 80 yapar. ben sınırsız giriş aylık 50-60'a bulunur mu diye sormuştum. baktım olmuyor mecidiyeköy'de enjoysport diye bir yer var, doktor+ beslenme uzmanı destekli havuz artı kardiyo vs bilumum spor var, orası sınırsız 150 civarı, oraya gideceğim artık.

www.sporas.com.tr
ben zeytinburnu'ndakine gittim iki kez, ücretsiz olmasına rağmen fazla kalabalık da değildi..

www.cocukvizyon.com

ben bu siteden baktım ilk, sonra telefon ettim çok ilgilendiler. eğer düşünüyorsanız, birlikte konuşabiliriz. bir arkadaş daha var belki toplu olunca indirim yaparlar.

ya hiç itüden arkadaşın yok mu
itülü birinin kimliğini bulursan eğer saati 1 tl gibi bişi di
ki o kartla gitmişken sporsalonunu da kullanırdın
spor salonu ücretsiz vs
tabi ama uğraşmak lazım

neyse mecdiye köy de iyi bir alternatif

ya o çok gergin bir durum. kimlik kontrolü olur mu sorun çıkar mı göze almaya değmez. teşekkürler yine de.

peki enjoy sports'da havuz nasılmış?

ben essporto'ya gidiyorum, tavsiye ederim. havuz yarı olimpik, ama 1.5 metre derinliği. Uygun fiyat mı bilemicem, bir gelip konuşmakta, fiyat almakta fayda var. sonuçta kriz-mriz belki indirim yapıyorlardır. gel bir konuş derim ben.

levent'te spor yazarları derneğinin tesisleri var. yazmıştım ben. çok güzel tesis ama üyelik zor ve pahalı, üstüne havuz saat 9 da açılıyor, yok akşamları zaten kapalı antrenman için filan.

essporto'da ennn indirimli ve haliyle sınırlı fiyat aylık 180 ytl. hem dediğin gibi havuz da 1.50 lik.

sanırım istanbuldaki her yere baktım :)))

quiksilver mağazası. ama nerde vardır bilmem ankara'yı.

intersport mağazasında bol mayo var, ben geçen gördüm. ankamall'de vardı bunun şubesi. başka bilmiyorum. netten bakarsan mağazaları nerde öğrenebilirsin.

ayrıca adidas, nike mağazalarının da yanından geçersen sor bi. bazen olabiliyor orda.

ankarada ülkealan pasajı var izmir caddesinde spor malzemeleri satar. oraya bakabilirsin.
quiksilver- ankamallde var.
yine ankamall de intersport var oralara da bakabilirsin.

ülkealan pasajında her mevsim mayo bulabilirsin ama daha çok yüzücü mayosu tarzı satılıyor. belki aradığın tarzda da olabilir, denemeye değer.

yakın zamanda panora boyner'de billabong ve quiksilver marka şortlar görmüştüm sanki.

istanbul a nazaran zordur ..bi de bu işler aceleye gelmez soyleyeyim ..

e-5'e çıkın. ya minibüs ya da otobüs'e binin. kozyatağı carrefour'da inin. İçeri doğru ilerleyin. içerde e-5'e paralel bir yol vardır. üsküdar-ataşehir dolmuşları burdan geçiyor. 50 metre kadar içeri yürüdükten sonra o yolun başında ataşehir dolmuşlarının nerede durduğunu sorun. dolmuşlar 5 dakika aralıklarla gelir. ayakta kalabilirsiniz ama en çabuk ulaşım yolu budur. dolmuşa bindikten sonra 10-15 dakika içinde ataşehir'de olursunuz.

Koy kuru mamayı, bekle. İkinci gün büyük ihtimalle seve seve olmasa da bir şekilde yiyecektir.

devamli balik yemek karaciger bi seysi yapiyormus kedide. kuru mama alin, illaki acikinca yiyecektir. bizimki de peynire falan burun kiviriyordu, mecbur kalinca yedi. nabiyim gece yarisi mama mi yaratayim sana esek sipasi dimi?

balık yerine kuru mamayı önüne koyun 10 15 dakka bekleyin yemezse kaldırın(unutmayın sakın kaldırmayı) bir kaç gün böyle tekrar edin sonunda yiyecektir.

ben de köpeğime öyle yapmıştım. mamayı koy kalsın açlıktan yicek nası olsa falan diye. kabındaki mamasını 3 gun falan azar azar yedi onu da avucumla verdim elimden yedi. Bizim anlamadıgımız göremedğimiz bir şeyler var demek ki. sonra başka bir mama aldım özüne döndü deliler gibi yemeye başladı.
gerçi sizinki balık dışında hiçbir şey yemiyor demişsiniz. balıklı kuru mama falan deneyin bence. veya kuru mamanın içine balık tiftikleyin böyle lapa olsun, balığı yerken kuru mamaları da yiyecektir. birkaç seferden sonra sdaece kuru mamayı koyun bakalım belki işe yarar.

bunun bir çözümü var. balığı nasıl veriyorsunuz bilmiyorum ama ya balığı ya da suyunu kuru mama ile karıştıracaksınız. o şekilde kuru mama yemeye alışacak.

başka yolu yok.

kuru mamayı yemeye mecbur bırakmayın kedimin 2 gün bişi yemediğini biliyorum. alıştıra alıştıra vermek mantıklı görünüyor.

"mecbur yer" pek tutmuyor. nazli bir hayvansa sansin yok. bizimki bir hafta ac dolasti, yetmezmis gibi "acim" anlaminda miyav miyav inletti ortaligi.

kediyi yedigi bir seyden vazgecirip digerine alistirmanin en gecerli yolu, sevdigi yiyecekle sevmedigini karistirip sevdiginin dozunu gun be azaltmaktir. burada konu baliksa is daha da kolay cunku suyu da var baligin. kuru mamanin ustune dokun, bir de oyle deneyin.

tek cesit beslenme hicbir canli icin saglikli olmaz...

@bira sisesi kapagi
ahaha kırdın geçirdin duyuruyu! nerden buluyorsun bu lafları bilmiyorum. ilahi.

geri kalan cevaplar için teşekkürler.

Aynı problem benim kedimde de vardı, yavruyken ben alana kadar sadece konserve ton balığı ile beslemişlerdi başka bir şey yemiyordu. 15 gün yemek yemediğini bilirim ton balığı vermiyorum diye. Yazmaya üşendim devamını, sözlüğe yazmıştım zaten (bkz: #11074259)

img161.imageshack.us

burdaki sitelere baktım dostum ama yok hatta bitanesi silah satan bir site o derece alakasız yani varsa baska öneri hemmen alayım.

www.truly-free.org

güzel bir site. bildiğiniz üzere gutenberg 1929 a kadar kapsıyor, bu sitede 1930dan itibaren epey güncel ve kaliteli kitap var. 2 haftada 5 kitap indirilebilir diyor.

kesinlikle www.altkitap.com derim. türkçe, özgün ve nitelikli kitaplar vardır. zaten site başlı başına ücretsiz e-kitap yayımlayan bir e-yayınevidir. kitapları güzeldir.

www.gutenberg.net (İngilizce)

bu saç bandajının ingilizce ismi nedir, onu bul, google görsellerinde arat.

@mea maxima culpa:

"headbands"
denedim elbette... ama sonuç yok. hepsi şık görünmek için takmış. dünyada spor yapan kalmamış. :p

imagebank.com
sxc.hu

www.visualphotos.com

Sizin ratio'nuzla değil de indirdiğiniz dosyanın seeder/leecher sayısıyla alakası var. Seeder sayısı düşükse 15K ile indirmeniz normal.

Kullandigin torrent programinda inen dosyanin yaninda seeds sayısı vardır. Dosyanın kac kişide tam olarak bulundugunu gosterıyor. O sayı 10dan filan az ise yavas indirmesi normal. Tabii seederların ozellikleri onemli. Orada tek seeder olur ama 100le upload eder sen sıkıntı yasamazsın. Demonoid icin ratio sorunu yok diye biliyorum. Diğer dosyalarda da normal indiriyosan seeder sayısındandır sorunun.

arkadaşların dediğine ek olarak bittorrent programınızda indirirken seed peer gibi sütunlar göreceksiniz. seed sütunu (2/25) gibi bir rakamsa bu dosya 25 paylaşımcıda tam olarak vardır ama sadece 2 tane şu an paylaşım yapıyordur/online'dır.

olay illa seeder/leecher sayısı ile akalı değil. Tamam bunların sayısı çoksa çabuk iniyor, ama bir de indirdiğiniz dosyanın konumu önemli.

pek düzgün tarif edemeyebilirim, ama bazı dosyalar internet hızınız ne kadar hızlı olursa olsun, seeder/leecher sayısı tatmin edecek şekilde gözükürse gözüksün yavaş iniyor. genelde bu dosyalar biraz eskimiş dosyalar oluyor. dosyalar eskidiğinde bir şekilde daha yavaş server'lara mı aktarılıyor nedir.

www.turkuler.com
www.turkudostlari.net

uc kiz bir ana turkusunun hikayesini cok merak etmistim ben de bir zamanlar.
'turku hikayeleri'

ah bir atas ver cigaramı yakayım ın oykusu de guzeldir.

listedeki pencereden bir taş geldi türküsünün kahramanlarını tanıdıklarını anlatır annem. anlatılan hikaye gerçekten doğruymuş.

Ben bu hayvan işlerinden anlamam, hiç kedim köpeğim olmadı ve olmayacak.
Ancak,

Çocukla beraber köpek olacaksa en uygunu golden retriever diye bir yazı okumuşluğum var. Hatta şöyle bir magazin haberinin devamı niteliğindeki bebek-köpek, çocuk-köpek durumları için uzman görüşü eklentili bir haberdeydi.

Bir ülkede bir ailenin golden retriever köpeği ve küçük bir bebekleri var. Köpek hep bebeğin odasında uyuyor ve genel olarak çocuğa korumacı bir tavır sergiliyor. Bir gece bir sebepten çocuğun solunumu duruyor(bir şey yutuyor galiba bebek), bebek haliyle ağlayamıyor bile. Ama yattığı yerden bebeğin solunum sesini dinleyen golden retriever bu ses kesilince birşeylerin ters gittiğini anlayıp hemen gidip anne-babayı uyandırıyor. Anne baba gelip bebeğin solunumunu tekrar açmayı başarıyor ve köpek bebeğin hayatını kurtarmış oluyor.

İnsanlar bilgi sahibi olmadan fikir sahibi olmayı çok seviyorlar prompter.
Biz de evdeki iki kedimizden ve yakında çocuk sahibi olmayı düşünmemizden ötürü benzer şeyleri yaşıyoruz..
Evinizi bir hayvanla paylaşıyorsanız , bu tip söylenmelere karşı bir bağışıklık geliştirmek zorundasınız. Bu nedenle "çocuk mikrop kapar, nefesi kesilir, tüy yutuluyormuş , ciğerine yapışıyormuş, nah bu kadar kist yapıyormuş, bıdı bıdı" diye sürüp giden söylenmelere lütfen kulak asmayın..Ya da bunları söyleyen insanlara bunları nerden bildiklerini sorun.Ya "bir yerde(?)" okumuşlardır , ya komşularından duymuşlardır , ya da amcalarının eniştesinin cücüğünün oğluna evdeki köpek yüzünden bir şey(?) olmuştur..

Bu tip insanlara ; aşılı , sağlıklı ve gerekli veteriner ziyaretleri yapılan bir köpeğin herhangi bir tehdit içermeyeceğini izah etmeniz lazım.Ya da nasılsa kimse sallamıyor , siz onları boşverin , içinizi rahat tutun gerisini de boşverin.

Bence yapmanız gereken şey, internette kapsamlı bir araştırma yapmak. Sonra da içinizi rahatlatmak adına önce veterinerinize sonra da bir/birkaç çocuk doktoruna danışmak..
Son bulgular , evde bulunan (aşıları yapılan,sağlıklı) bir kedi/köpeğin , çocuk gelişiminde çok olumlu etkileri olduğunu , olayın psikolojik boyutunun yanında bu tip çocukların, hayvansız evlerde büyüyen çocuklara kıyasla çok daha sağlam bünyeli ve alerji geçirmeyen sıhhatli insanlar olduğunu kanıtlıyor.. Evdeki kedilerimize söylenip duran insanların ağzını kapamak adına çekmecemde hazır tuttuğum, bu yönde envai çeşit makale ve doktor görüşü mevcut.Bence şu an sizin de yapmanız gereken şey böyle detaylıca araştırıp , köpek forumlarına göz atıp , doktor görüşlerini okumaktır.

Doğacak çocuğunuzun en yakın arkadaşı köpeğiniz olacaktır , inanın buna... Nişanlınız da köpeğinizi seviyorsa, lütfen köpeğinizden ayrılmayı aklınıza dahi getirmeyin..
Yarın öbür gün çocuk olduğunda, köpeğin aşılarına çok çok dikkat ederseniz , temizliğine her zamankinden fazla özen gösterirseniz ve bebek ilk doğduğunda bağışıklık sistemi kuvvetlenene kadar ilk birkaç hafta/birkaç ay ikisini çok yakın temasta bulundurmazsanız hiçbir sorun yaşamazsınız. Bu şekilde kedisini, köpeğini çocuklarıyla beraber büyüten envai çeşit insan var..Ferah tutun içinizi. Bişiycik olmaz :)

köpeğiniz sosyal ve temel itaat eğitimi almışsa bir sorun olmaz. hatta iyi bile olur. çocuğunuzu yolda gezdirirken ' bak köpek bu ısırır' diye çekiştirip kinofobik yapacağınıza, aslan gibi köpek ile yetiştirip kendisinden farklı bir canlı ile iletişimini güçlendirirsiniz.

köpek yalar eder en fazla suratını o da problem değil. köpeklerin ağız içleri sterildir ve insandan temizdir, sizin öpmenize tercih edin hijyen olarak. valla bak.


en kötü yanı, çocuğunuz evliliğinizin ilk yılı doğar ise yaklaşık 8 veya 9 yaşındayken köpeğiniz büyük ihtimal ölecek. o zaman çocuk için çok yıkıcı olacak. bunu da demiş olayım.

tam tersine bebek için 10 numara bir hareket olur. anne baba haricinde mükemmel duyulara sahip bir bakıcısı daha olmuş olur ;)

bu konuda bir araştırma yapmadım ancak bildiğim kadarıyla hamileliğin ilk döneminde bebeğin düşmesine neden olan bir virüs taşıma riski oluyor köpeklerde. tabi bu hurafe de olabilir. araştırmaya muhtaç bir bilgi. bebek sağlıklı doğduktan sonra herhangi bir sakıncası olmaz.
edit: kedilerde olabilen bir virüsmüş. ismi de toksoplazmosis. bir kaç sitede araştırdım. köpekle ilgili tek risk annenin üzerine atlayıp düşürmesi olarak geçiyor:)

kardesim 4 kedili evde yasiyor ve 5 haftaya bekliyoruz bebegi planlandigi gibi giderse. toksoplazma olayindan gozumuzu cok korkuttu ilk doktoru ama arastirdiktan sonra jinekologlarin bile konuda cahil olmasi bizi uzdu. kediler asiliysa endiselenecek bir sey yok ozetle.
hele soz konusu olan yukardaki satirlarin muhatabi hanimsa, 2 cocugunuz olcak, hepsi bu.
not: gebelik doneminde etraftan bik bik eden cok oluyor, en yorucu donem o zaman olacaktir. kardesim 6 aydan sonra kurtulabildi 'kedileri atin' baskisindan.

ben de olaya başka yönden bakayım.

köpeğiniz de sizin bir çocuğunuz değil mi? onu sokağa veya başka bir yere atma fikri nasıl gelebiliyor aklınıza. vicdanınız sızlamayacak mı? :( o sizinle gözünü açtı, size alıştı. barınağa bırakılan köpekler sahiplerinden ayrıldıkları için resmen intihar eder gibi yemek yemiyorlar, açlıktan ölüyorlar bile bazen.

evlendim, çocuğum oldu diye kedi-köpeğini vermek isteyenlere o kadar kızıyorum ki.

milyonlarca kedi ve köpek çocuklu evlerde yaşıyor. siz niye yaşamayasınız? hem çocuğunuz bol sevgi ile arkadaşla büyüyecek.

ben kedilerimden ayrılmayı düşünemem. bugün moralim çok bozuk, öyle içlerine doğuyor, öyle anlıyorlar ki şaşarsınız. sabahtan beri biri iniyor kucağımdan diğeri çıkıyor. yanımdan ayrılmıyorlar.

evini ve yatağını iki köpekle (ki biri kurt-rottweiler kırması bir dilber, öbürü sokaktan apartma bir yağız) bir aile olarak biz "çocuk da gelsin bir an önce şenlik olsun" diye bekliyoruz hevesle..

ayrıca bağışıklık sistemi canavar olur, hayatta hasta olmaz. tek çocuk bile olsa paylaşmayı öğrenir. çok daha sosyal olur.

yeterli olacagini dusundugu sayida mesaj atildigi icin sildi. nick'i alef, bilgine.
orada yeterince giysi toplanirsa, diger gondermek isteyenleri de erzurum'da bir okula gonderecegiz. tokat'a koliler gitme surecinde oldugu icin, son durumu ondan ogrenebilirsin.

dün pyro clustic flow ile birlikte tüm giysileri ayırdık, paketledik, yaptık ettik. şu anda okula doğru yola çıkmış olması lazım (eğer son anda bir aksilik çıkmadıysa).

valla helal olsun. gözlerim yaşardı ne diyeyim. arkadaşın nikini kaydettim. erzurum'daki okul işi nedir peki? nasıl yardımda bulunacağız?

her halukarda silmeyin duyuruları ama arkadaşlar.

felsefecii'nin ev arkadaslari varmis ilkogretim ve lise ogretmeni. tokat'a yetecek sayida toplanirsa, sonra da iste gonderilcekleri erzurum'a yonlendircez ama iste simdilik alef'e gonderiyor mesajla adres alanlar.
yeni nesillere merhaba zirvesine gelen esyalari da ona gore uygun sehre gondercez.

önümüzdeki hafta çarşamba istanbuldan bir parti gönderiyoruz. (bir kaç kişi ttoplaşıp voltronu oluşturarak göndericez)

istanbul için bilgi istesem? var elimde birkaç tane işe yarayacak güzel giysi. değerlensinler istiyorum.

burdan soruyorum, mesaj da atarım, yani okuyan ve göndermek isteyen olursa diye?

Bu arada yeri gelmişken belirtmek istedim. Alef'e 06 - 15 yaş aralığı için kışlık giysi ve aksesuar gerekiyor. Yetişkin giysileri göndermek, ihtiyacına çok cevap vermeyecek. Tabii illa ki dağıtacak yerler bulacaktır ancak önceliği çevresindekilerde.

Yetişkin giysileri ihtiyacı olan birilerine gitsin niyetiyle, Felsefecii'yle görüştük. o ve öğretmen arkadaşları yetişkin giysilerini, 'Erzurum Çat çok amaçlı lisesi'ndeki ihtiyaç sahibi öğrencilere dağıtacaklar. Bu konuda bilgi isterseniz Felsefecii ya da bana danışabilirsiniz.

Özetle; Çocuk giysilerini Tokat'a
Yetişkin giysilerini Erzurum Çat'a gönderiyoruz.
Bilginize

Bir erkek olarak pet society bağımlısı olmanın utancı içindeyim. Yardım eli bekliyorum : /

applicationlarda notification ayarları var.

application settings-wall seçenekleri şöyle

1) Allow XXX to publish one-line stories automatically, but prompt me for larger stories.
2) Prompt me before publishing any stories from XXX.
3) Never publish any stories from XXX.
4) Allow XXX to publish specific story sizes automatically without prompting.One-line ShortFull

3. seçeneği yani never publish diye seçerseniz, bu application ile ilgili yaptıklarınız görünmez ve kimseye haber verilmez.

ayrıca yine application settings bölümünde profile seçeneği içinde "only me" diye seçenek var. sanırım bunu da işaretleyince kimse bu application'ın sizde olduğunu görmüyor.

Bu ikisini bir hafta önce yapmıştım, bugün baktım all notifications bölümüne

"You sent a notification to bilmemkim:15:40

pouch cotato - cotato's pet, Cengiz, visited your pet in Pet Society, just to give them a massive hug! Click here to see how much fun they had together"

Bisürü var bunlardan. İllet bir durumdayım.

bunu kapatmanın bir yolu yok heralde. en azından ben "premier football" için bulamamıştım:D mea maxima culpa'nın yazdığı ayarlardan hepsini kapatmama rağmen, arkadaşlarımdan birini ilk 11'e alınca ya da mevkisini değiştirince o arkadaşa notification yolluyordu "yazark sizi premier football da ilk 11 e aldı, forvet yaptı, sağ bek oynatıyor, vaz geçti ortanın soluna aldı..." gibi:D işin ilginci pek de samimi olmadığım bir kız arkadaşım "yazark sizi sol kanat olarak seçti" notification nından sonra sildi beni listesinden:D

alkoliklerin alkole sığınma ihtiyacı alkolün kafa dağıtan etkisindendir. yani düşündüğünüzün tam tersi etki yapar. kafanız hepten gitmesin!?

alkol filan bulaşmayın böyle işlere. alkolün böyle bir faydası olmadığı gib tam tersi etki yapar.

konsantrasyonu arttırıcı,hafızayı kuvvetlendirici bitkisel ilaçlar var. (bkz: ginkgo biloba) içeren bitkisel ilaçlar faydalı oluyor diye biliyorum. eczacınıza danışın.

İlaç ya da herhangi başka bir dış etkenle uğraşacağınıza meditasyon yapın, çözümü kendi içinizde arayın daha faydalı olur.

Ben karaciğerini eline almaktan kıl payı kurtulmuş biri olarak çok net söyleyebilirim ki: hiçbir sorununuza alkol ile çözüm aramayın.

alkolü zevk için tüketecekseniz tüketin, yoksa bir şartlanma olur ve "eğer alkol almazsam asla ..... yapamam" haline gelir.

aman diyeyim.

ya ben şöyle düşünmüştüm
1 - çekingen pısırık insanları böyle olmaya iten ilişki kurma anında bazıları farkında olmadan kafalarında kurguladıkları şeyler ve hatıralar
2 - alkol bu tip şeylerin kafada kurgulanmasını engelliyor

öyleyse:
bende kons. problemi var.
1 - bendeki kons. probleminin sebebi kafamdaki kurguladığım şeyler hatıralar
2 - ilişki kuramamada işe yarayan alkol burda da iş yarayabilir.

ya bu arada ben acayip pısırık korkak çekingen bi insanım ha. hala içme mi diyosunuz? yakında iş görüşmeleri fln olacak bi iki yudum rahatlatmaz mı görüşmelerden önce? bu yaşıma kadar (25) günah diye içmedim ama şimdi Allah'ın da pek umrunda değilmişim gibime gelmeye başladı.

@pouch potato
ok. ilginç. nasıl meditasyon?

Normal abi, oturuşu zaten bilmeyen yok gibi, sırtını bir yere dayayıp otur, kapat gözlerini, derin iki üç nefes al, sonra da her şeyi aklından çıkar, hiçbir şey düşünmemeye çalış, hatta hiçbir şey düşünmemeye çalıştığını dahi düşünmemeye çalış. İlk başlarda zor gelebilir ama zamanla alışırsın. İnternette bisürü tekniği vardır, biraz ara. Bu konuda takıntılı manyaklar oluyor "yok tütsü olmadan meditasyon olmaz" "yok mantra olmadan mümkün değil yapılmaz" "yok en az yarım saat yapmak gerekir yoksa çalışmaz" falan diye, pek ipleme, önce olayın mantığını anlamaya çalış, rahatlığını bi keşfet sonra eğer istersen ayrıntısına da girersin.

Kafan bi sürü şeyle dolu olduğu zaman dikkatini toplayamaman çok doğal. Materyalistlere saçma gelecek belki ama ölümü düşün, ölüm karşısında biçok günlük derdin ne kadar saçma geldiğini bi gör, "there is probably no god, so stop worrying and enjoy the life" de icabında, sonra biraz da meditasyon yap şöyle sessiz bi yerde, güzelcene, mis gibi ya sonra 'ulan nasıl yaşamışım ben o kazan gibi kafayla' diceksin gör bak.

alkol kafada kurgulanmayı filan engellemiyor. rahatlatıyor, gevşetiyor. rahatlayınca biraz da gerçek dünyadan uzaklaşınca cesaret geliyor.

sizin örneğinizde rahatlamak size fayda değil, zarar verir. hele ki alışık değilsiniz, kafayı vurur yatarsınız.

ayrıca alkol alımı bir miktarı da geçince bu sefer kafa ters çalışmaya başlıyor. kişi ters ters konuşur, şiddete meyil eder, hayali konuşmalar yapar, veya kafasına şüpheler üşüşür filan. kavga çıkartır.

bunları biliyor olmanız lazım.

nickiniz "efexor" bir antidepresan.
eğer bu ilacı kullanıyorsanız "konsantrasyon" diye bir şeye sahip olduğunuzda yatın kalkın dua edin. bu ilaç insanın beynini mahveder.

ok ikna oldum. tşk.

@pouch cotato
medi deniycem
@tabudeviren
efexoru 8 ay kullanmıştım. 4 aydır fln kullanmıyorum

(bkz: #15038908)

her şeye rağmen alkol iyidir :)

merhabalar.
goody diye aratınca böyle bir site çıktı karşıma. 3 sayfa yorum var bir kısmını okudum sadece, domuz var mı yok mu görmedim de pek iyi olmadığı yazılı(ilk sayfada en azından diğer sayfaları okumadım)
Buyrun link: www.havhav.com

kediniz daha önce kelime-i şehadet getirmiş miydi?

Ben de yiyorum da arada ondan. Ayrıca evet kedim çoğundan daha müslümandır. Tövbe tövbe :) Size ne kardeşim, yemesin o iğrenç yağları, 100 lilo olmasın.

bence kopegımıze bıle domuz yaglı urunlerı yedırmemelıyız cunku bu sektoru desteklemıs oluyoruz ben sahsen domuz derısınden ıc astarı yapılan ayakkabıları almamaya ozen gosterıyorum bırı cıkıpta ayakkabı bu gıyıyosun yemıyosunya demesın dusunsun neden tanrı domuzu yarattı ama yenmesını yasakladı

goody'ye alternatif olaraktan; ucuz, kaliteli ve ikisi kolay mama begenmeyen olmak uzre 20 farkli kedinin bayilarak yedigi bir mama onereyim:
www.hepsiburada.com

Domuz eti hayvanlarda hastalık yapıyor. Arkadaşın kaygısı doğru. Yurtdışında domuzun bolluğunda bile hiç bir mamada domuz yok. Bahsettiğiniz mamada var mıdır bilmiyorum. Üzerinde içermediği yazıyorsa içermez herhalde.

(Bu arada domuz düşmanlığı hakikatten doğru. Bizim köyde domuz=günah diye domuz vurmaya giderler. Vurup bırakırlar orda hayvanları.
Yabancıların domuzu kutsal saydığımızdan yemediğimizi sanmaları ayrı komik. Böyle söyleyen olursa ülkede domuz için "shoot on sight" emri var diyorum. Bizim köyde "search and destroy" emri bile var.)

Yani ne kadar alakasız laf varsa söyleyen arkadaşları tebrik ederim, doğru söyleyenlere teşekkür ederim. Haklısını tabi, balık da yemiyorum mesela görünce öldürüp kuyruğundan asasım geliyor :) Allah'tan hepinize akıl fikir diliyorum özellikle want2die kardeşimize.

veteriner benim kedilerime 1 yaşına kadar gelişimlerinin eksiksiz olması için iams kitten'ı önermişti. 1 yaşından sonra daha uygun fiyatlı bir mamaya geçebileceğimizi söylemişti. ayrıca yapılan analizlerde whiskas v.b mamalarda paketin üzerinde yazanlarla içeriğinin farklı olduğunu, belirtilen kadar vitamin ve minerale sahip olmadığını, hatta kedilerin gün içinde kendilerine yetecek protein, karbonhidrat v.b alamadıkları için daha çok acıktıklarını, fazla yemenin de obezite, şeker gibi sorunlara yol açtığını antlattı. market mamaları olarak tabir edilebilecek mamalar arasında en iyisi olarak da goddy'yi tavsiye etti.
şimdiii kişisel gözlemlerime göre (kedilerim 4 yaşında), kedi/ler/niz 1 yaşından küçük ise biraz pahalı olmakla beraber iams kitten alın derim. sonuçta vücut gelişiminin ilk senede tamamlandığını göz önüne alınca, ileride çıkabilecek hastalıkların kedinize ve size acı, cebinize de daha büyük zararlar verebileceğini hatırlatırım.(böbrek yetmezliği,şeker v.b. )kedi/leri/niz 1 yaş üstü ise goddy konusunda içiniz rahat olsun derim. ben kendi kedilerimde whiskas, le cat gibi alternatif bir kaç markayı da denedim. özellikle whiskas yediklerinde normalden daha fazla yiyorlar, (doymuyorlar sanırım), daha çok su tüketiyorlar. buna bağlı olarak da yaptıkları çiş miktarı ve dışkı miktarı da son derece artıyor, üstelik daha kökü kokması da cabası. e bu da beraberinde kum masrafı getiriyor. normalden daha sık sürede değiştirmek zorunda kalıyorsunuz.yani ucuz mama verirken, farketmeden ekstra masraflar yaratmış oluyorsunuz. goddy de bu tip sorunlar yaşanmıyor. en azından ben yaşamadım.
domuz konusuna gelince, türkiye'de üretilen gıda maddelerinde(özellikle domuz mamulü üreten bir kaç yer hariç) kullanılması yasak diye biliyorum.

goody, whiskas vb mamalar "market mamaları" olarak isimlendiriliyor. marketlerde ucuz fiyata satılıyorlar ve ucuz fast food gibi tadları da güzel, kedicikler bol bol yiyor. ancak bu tip mamaların kedilerin sağlığına zararlı olduğu ve ileri yaşlarda özellikle böbrek hastalıkları yaptığı biliniyor.

petshoplarda veya veterinerlerde satılan kaliteli mamalardan (royal canin, iams, proplan, hill's vb) almak gerekiyor kedilere. bunlar pahalı ama kediniz hasta olduğunda ne kadar çok üzüleceğiniz ve de veterinere yüklü paralar ödeyeceğinizi düşünün. inanın bir rahatsızlık için kedinizi her gün veterinere götürmek kadar yorucu şey yok, ve borçlar da öde öde bitmiyor.

kaliteli mamalar ayrıca bazı petshoplarda kilo ile satılıyor. büyük paketlerde alıp kilo ile satıyorlar. normalden epey ucuza ve market mamalarından bir miktar daha pahalı oluyor. lütfen bunları tercih edin.

domuz yağı var mı yok mu düşünüyorsunuz ama kedinize kalitesiz ve onu ilerde hasta edecek market maması yediriyorsunuz. burda bir çelişki yok mu???

bakımı farketmiyor, birbirlerine alışırlar, hiç durma , al : )

ben 3 tane baktım arkadaşım, bakımı fark etmiyor diyemem, ama 2ye bakan 3 e de bakar sanki. ama eziyetli oluyor, üçü birden oyun oynuyorlar, ortalık birbirine giriyor dicem. lakin sen bunlara alışkınsındır. al derim ben, hem böylece nirvanaya bi adım daha yaklaşırsın.:)

yavru olanı eve al, diğer ikisini sokağa koy. hem daha şirin bir kedin olur, hem bakımı kolaylaşır. :P

iki köpek var bizde gül gibi geçiniyorlar; öyle kyamadığım yavru falan görsem ben de alırım herhalde.

birinden duydum işin sırrı kedi sayısı kadar tuvalet, kedi sayısı +1 su kabı imiş.

bakimi farketmez, cok da eglenleceli olur televizyon falan acmaya gerek kalmaz. ama bir kac hafta baslarinda durun, kediler territorial hayvanlardir (soylemeye gerek yok :)). kucuk gorup fiziki olarak hirpalayabilirler. bizim bi tanesi oyleydi. digeri babalik yapmaya baslamisti direkt. bir tek tuvaleti $u buyuk ustu kapakli olandan alin, duacim olursunuz:) su kabini da ofis hayrati seklinde olanlardan bulun, tamamdir...

alin iste yav, iki tane varmis uc olsun, three is a charm :) uhu uhu ben de sadece bi tane var simdi, cok territorial :(

bunu sen mi soruyorsun? hahahaha.

al, al hemen al. hiç durma.

ben dişi kedimi kısırlaştırdım 11 aylıkken. kesinlikle davranışlarında hiçbir değişiklik olmadı, sadece artık veterinere gitmeden önce daha çok parçalıyor beni..
bu "mutlaka bi kere çiftleşsin" olayını ilk kez duydum, tabi benim kedi dişi olduğu için böyle birşey söylenmemiş olabilir bilmiyorum. bir de eğer dişi kedinin sahibi bebek istiyorsa bence kısır kedi aramaya falan gerek yok.. kısır bir dişi kedinin çiftleşmek isteyeceğini hiç sanmıyorum çünkü

böyle birşey ilk kez duyuyorum. veterinerler hemen kısırlaştırın diyorlar. çiftleştirin lafını ilk duydum.

kısırlaştırılmış dişi kedi çiftleşmek istemez. hatta kediniz ona o şekilde yaklaşınca kaçar.

kısırlaştırmadan sonra karakter değişmiyor. bazı kedilerde iştah açılıyor, ama ilk zamanlarda az yemek verirsiniz, bu da düzelir sanırım.

başka birkaç veterinere danışın derim ben.

ben duymuştum daha önce de böyle bir şey.. kedi ilerde idrar yollarında problem yaşayabiliyormuş hiç çiftleşmeden kısırlaştırılırsa..

kısır kedi gösterip vermiyor, tecrübeyle sabit.

Ben erkek kedimi Ankara Üniversitesi Veterinerlik Fakültesi'nde operasyona sokmuştum hiç de öyle bir kere ilişkiye girsin diye bir şey söylemediler. Operasyondan sonra zıpırlığı değişmedi hala oradan oraya atlayıp tepelere çıkıp beni deli ediyor ama daha sokulgan oldu, daha çok okşanmak ve ilgi istiyor...

Erkek kedinizin yaşı, kısırlaştırılması için ideal. Ben de şimdiye kadar hiç bir veterinerden böyle bir şey duymadım. Bence başka bir veterinerde ameliyat ettirin. Cinsel ilişkiye girmesiyle ilgisi yok ama kısırlaştırılan erkek kedilerde ileri yaşlarda böbreklerde ve idrar yollarında sorun yaşanabiliyor. Beslenmesi kontrol edilemeyeceğinden sokakta yaşayan erkek kedilerin kısırlaştırılması önerilmiyor. Öte yandan zaten sokak kedileri çok uzun yaşamıyor :( Ev kedisi içinse düşük proteinli beslenme ve uygun mama seçimiyle bu sorunun üstesinden gelinebiliyor bildiğim kadarıyla. Kısırlaştırılması karakterini çok etkilemiyor.

Bir kediyi kısırlaştırmak, veterinerler ne derse desin biyolojik olarak hayvanın yapısına ve yaşamsal içgüdülerine tamamen ters bir durumdur. Kedinizi, bir hayvan değil, size yakın bir dost olarak görüyorsanız gerçekten onun yaşamında çiftleşme ve bir dişiye ilgi duyma, karşılık alma evrelerinin çok önemli olduğunu kabul etmeniz gerekir.

Ayrıca, çiftleşme bir kedinin senede 3 aylık zamanını meşgul edecek kadar ciddi bir içgüdüdür, bu içgüdüyü onun hayatından kesin olarak çıkarmaya karar verdiyseniz sonuçlarına katlanmanız, sağlığına daha fazla dikkat etmeniz gerekir. Genç kısır kedilerde sorunu tam olarak gözlemleyemeseniz de yaşlı kısır kedilerde kilo, miskinlik ve benzeri sağlık problemleri çok daha sık görülmektedir, normaldir, hayvanın doğasından bir parçayı koparmanın bedeli vardır. İyi düşünüp kararı kendiniz için değil onun için vermenizi öneriririm.

şu kedi kısırlaştırma olayını duyunca moralim bozuluyor. arkadaşımın kedisi manen çökmüştü. aptal gibi dolaşıyordu hayvan. lütfen yapmayın bunu.

her daim evinde karınca kolonisi bulundurmak gibi bir zorluğu vardır muhtemelen. yani.

tehlikeli hayvanlar onlar.

www.evilscience.co.uk

şuna da ben link vereyim başkası vermeden :)

ayemonthen.com

daha once besleyenler olmus, onlara danis istersen:
picsyard.com
hubpages.com

ama dogada kalmalari onlar ve senin icin daha iyi..

hayvanlardan insanlara bulaşabilecek bir çok mikroorganizma mevcut. bilmiyorum ama karıncayiyen gibi pek görmediğimiz bir hayvanda simbiyotik yaşayıp da insanda ciddi infeksiyonlara sebep olacak bir mikroorganizmanın ilk kurbanı olabilirsiniz. bi araştırın edin bu tip şeyleri de.

@henry gale
kim demiş tehlikeli diye? Gayet de süper ve kibar hayvanlar kendileri.

img184.imageshack.us
img126.imageshack.us

hayvan haklarına filan gelmeden, bazı hayvanların evde beslenmesi kanunla yasaklanmış durumdadır. cezası vardır.

araştırmak lazım bunları

yasal olmaması durumu var tabi ama sonuçta bunun kontrolünün sıkı tutulduğu bi ülkede yaşamıyoruz, göze aldıysanız sizin bileceğiniz iş. şöyle bir sorununuz olur; bilinmeyen egzotik bi hayvan olduğu için tamamen körü körüne hareket etmek zorunda kalıcaksınız. yani onun bi hastalığını, bi durumunu bilecek veteriner bulamazsınız. hastalansa ya da yaralansa napıcanızı bilemezsiniz. benim aklıma ilk olarak bu tip zorlukları geliyor. arkadaşımın maymunu vardı, ona bile bakacak veteriner bulamıyordu. kuş, kedi, köpek dışında bişeyden haberi yok çoğu veterinerin. değişik hayvanların bakımı için gerekli olabilecek malzemeler de kolay bulunmaz.

@ohm o liste yalan gibi geldi yahu, turkiyede en cok verilen erkek ismi ardaymis. yok artik

@sanio belki o liste popülerlik olarak veriyordur. $imdi çocuğa arda ismi koymak acayip popüler oldu. o liste de onu belirtiyodur.

@nictiret evet mantikli

verilen link wikipedia. bilimselliği tartışılır.

listeye baktım, ve türkiye için verilen linki tıkladım. nüfus ve vatandaşlık işleri genel müdürlüğü sayfasından o link kaldırılmış.

ayrıca bir wikipedist olarak şu an istediğiniz ismi yazayım oraya. isterseniz arda yerine hüsamettin yazılsın :))

Kanada'yi bilemiorum fakat tanistigim Sirp arkadaslarim Sirbistan'da neredeyse her 3 kizdan 1'inin isminin Jelena oldugundan bahsetmislerdi.

7. nesilim ve toplam 681 entry'm var. Her basliga ziplayip yazmak istemiyorum. Bir de tirsiyorum.

herkes yazmak zorunda değil. kaldı ki sabırtaşı yazarlar alınmasaydı bile ilk dört-beş nesilden belli kişiler hariç çok fazla sözlüğe yazan olacağını sanmıyorum. onlar için sözlük miadını doldurmuştur sanırım. hepsi koca koca insan olmuş, evlenmiş barklanmış vs. diğer nesillerde de var tabii ki bu insanlardan. binlerce yazar var, hepsinden sürekli olarak aynı ilgiyi bekleyemezsin.

yazılan şeyin okunmaması, arada kaynaması durumu da var.

onca yıldır yazar modundayım asla aman hergün birşey yazayım aman şu yazılmış aman hemen atlayayım demedim. canım isteyince yazdım ki bu aralar sözlükte birşey yazmak da canım istemiyor gerçi o kadar aktif de bir kullanıcı değilim çoğunlukla okumaktayım. ancak her yeni nesilin gelişinde yaşanan aman herşeye birşeyler yazayım mantalitesi yüzünden soğuyorum uzunca bir süre yeni nesil üyeleri doğal seleksiyon ile azalana kadar bekliyorum zannımca çoğu yazar da bu şekilde davranmakta

ben de bir senelik, 7. nesil yazarım. 409 entry yazmışım. hiçbir zaman ortamlara akmayı deli gibi yazmayı düşünmedim. dikkatli davrandım. aman şunu bir bilene sorayım, moderatöre sorayım derdindeydim.

afacan acar arkadaşların bu deli gibi yazması, bu anket merakı anlaşılmaz.

bir de iki günde sözlüğü hatmetmişler akılları sıra. bir arkadaşı referansla 11. nesil yazar yapmışlar. ona yüklenip duruyorlar utanmadan. sözlük kurulduğundan beri referansla yazar alımı var, ssg'nin ve moderatörlerin keyfi bilir. bunu da yazmışlar zaten. ama bu arkadaşlar 1 ayda onu bunu azarlama hakkı bile bulmuşlar. yok kız oldukları için yazar olmuşlar filan. şaka yaptıklarını da sanmıyorum. yuh artık.

aslinda hala her gun yazilarini yaziyorlar. fakat yogunluktan, sol frame nin ferrari hizinda akmasindan ve sevgili sabirtasi yazarlarimiz her basliga birseyler karaladiklarindan dolayi eski yazarlarin yazilarini okuyamiyoruz. o yuzden badinize ekleyiniz bir kac kaliteli eski yazar, o zaman farki gorursunuz.

içimden bir cevep veresim geldi ama neyse....nerde olacaklar sözlükte....

zaten ilk günlerde sözlüğe pek giremedik yavaşlıktan, girdiğimizde de abuk entryler. küfür ve beddua ettik.

mesajlaşıyoruz valla. arada bir-iki şey yazıyoruz.

nesli tükenen yazarlardan olmakla birlikte yıkılmadım ayaktayım karde$.

robinbook - be$inci nesil gammaz.

entry sayım 5.000'i geçti bile.

İn$allah sizlerde 5.000 ler gibi entry sayılarına gelirsiniz de kafanızda, yazacak bir$eyin pek kalmadığını anlarsınız. Fantezilerimize kadar yazdık, artık ne yapalım.

Bundan sonrası ağır ağır olur.

Orhan Baba'dan bir $arkıyla selam ederim.

(bkz: yalnız değilsiniz)

ben butonundan eski nesil olduğunu bildiğin yazarları aratabilirsin. ışık hızındaki sol frame de yakalamak imkansız oluyor o nedenle görünmüyorlar ama yazıyorlar eskisinden az da olsa.

yazmamak zor. çabalasan da engel olamıyorsun filan.

img86.imageshack.us

o kadar kalabalıksınız ki :) bizim yazdıklarımız sizinkiler arasında kayboluyor... bi de yenilerde bir heyecan olur sürekli yazma isteği duyuyorlar (çoğu boş oluyor bu entry'lerin ama) eskiler daha bi doymuş halde tabi...

3. nesil olarak 804 entry'mle uzaktan izliyorum karambolu.

ne listeymiş arkadaş.
sizden önce kayıt yapmış kişiler 10 entrysini tamamlayıp sıraya girmişlerdir.
31 entry'i de 10'a düşürmenizi tavsiye ederim.

Alt nesillerden birilerinin çaylak statüsüne düşürülmesine delalettir.

araya kaynak yapan var : )))

moderatörler her yerde çalylaklık için sadece 10 tane entry girin, başka yazmayın diye bangır bangır bağırıyor. siz niye habire çaylak entrysi yazıyorsunuz onu anlamıyorum.

bu nasıl bir yazarlık hevesidir. hayret yani.

şimdiye kadar duymadıysanız biz söyleyelim. çok entry yazınca yazarlığınız çabuk onaylanmıyor, tam tersi gerilere atılıyorsunuz. 10'a indirin onların sayısını.

durduramıyoruz efenim çığ gibi büyüyorlar....tıraşlaya tıraşlaya dün otuzbire indirdim bugün on dörde indi...ona da inmek üzere,heyecan yapmışım anlaşılan....ekşi sözlüğü bir yıldır okuyor kafamızdan yazıyorduk,yazar olalım dedik...ne zor işmiş
şu anda çaylak onay listesinde 35433. sıradasınız.

bu entryleri çöptende silsem miki

gerek yok çöpten silmeye.

yırtık dondan düşen soru: "kenar" yapılan entryler de gözden geçiriliyor mu? (merak ettim)

ayrıca çaylak entryleriniz tanım olsun. açın sözlükten birşeyler yazın. onu istiyorlar.

ayrıca nasıl bir yazarlık hevesidir bu? madem yazma hırsınız var bi klon sözlüğe üye olun orda yazın :)

evet 1 haftadır falan bende de var aynı problem. tahminen ie'de de vardır. (git: 52406)

bence ilginç olan unutma süresinin değişkenliği...
gün yarına dönerken kısalıyo netekim.

oh iyi geldi düzgün bir cevap. bilerek yapılıyor sanmıştım da kızıyordum ben de. :p

verilen reklamları görelim diye sürekli log out yapıyor diye bir düşünce gelmişti benim aklıma:)

bence ssg ayarları değiştirmiş, sözlük hızlansın diye. login olan insan sayısı az olunca sözlük hızlanıyor hesabı

süper tatlı bir kediymiş. devirme olayı ise son derece normal gibi. :)

tesekkür ederim öncelikle:)

belirtmeyi unuttuğum 2 şey, birincisi kedimiz dişi, ikincisi de kısırlaştırmadık; robin cruose kısırlaştırmamış olmamızın etkisi olabileceğinden bahsetti diye ekleyeyim dedim.


ayrıca bağırmak çözüm olmadı hiç=)

Masaya çıkmasını engellemenin en işe yarar yolu elxa'nın dediği gibi bağırmak evet. Gerçi değişiyor hepsi başka türlü algılıyor. Misal iyice inat edip masadan inmeyen kedimiz de oldu, bildiğin küsüp arkasını dönerek oturup gözlerini kısarak bakan kedimiz de.

Misal bir şey dökerse tabaktan, bardaktan, dökülen yeri gösterip koklatıp kızın, küsün. Olmadı dövün.

Şaka tabii dövmeyin de şöyle bir kafasına "pıt" yapıverin. Böyle bir hüzünlenir, napmışım ben meğer der.

Meğersem kedi hasreti çekermişim ben de onu anladım şimdi.

teşekkürler öncelikle:)


limon kolonyası tavsiyelerini duymuştum ama uygulamamıştım hiç, ona bakacağım

ancak üzerine su sıkmak işe yaramıyor, çünkü hayvan suyu seviyor:), yani suratına sıkmadığım sürece (ki sıkmayı da tercih etmem açıkçası pek) suyla arası oldukça iyi


en son kahveyi döktükten sonra poposuna vurdum hafifçe, bağırdım da biraz, bir de ilgi göstermedim hayvana hiç, 2 gündür kahveyi döktüğü yere gidip oranın üstüne yatıyor dönüp duruyor. ancak eşyaları devirmeye de devam:)

kediniz renk olarak russian blue denilen cinse benziyor ancak sizinkinin tüyleri uzun.

kediler çok eğitilmez ama sınırlarını herşeyi domuz gibi bilir ve anlarlar. o yüzden biraz sınır ve tavır koydunuz mu değişebilir. misal laf anlamayan kedim annem geldiğinde salonun kapısı açık olmasına rağmen adımını bile atamıyor.

arada balkona koymak filan gibi ceza verebilirsiniz, ama abartmamak koşulu ile fazla kötü davranırsanız depresyona girer.

niye kısırlaştırmadınız? hayvanın acı çekmesi ve garip davranışlarda bulunması hoşunuza mı gidiyor?

1- Teşekkürler

2- Sokulan lafı görmezden gelerek cevap vereyim, çiftleştirme fikri aklımızda olduğu için kısırlaştırmadık.

kediler kestirilemiyor. gazete kağıtları ve bantla bir sopa yaptım arada ceza vermek için. hem canları yanmaz hem yaptığı eşekliği anlarlar diye. ama 3 gün geçti akşam eve geldim yaptığım şeyle oynuyorlardı deli gibi. bağırmak falan da tınlamama ihtimali olan şeyler. o yüzden onlar yaramazlık yapacak siz de sabrınız elverdiği sürece seviceksiniz karşılıksız :) çok güzelmiş bu arada kediniz.

ehehe, artık ben de kıdemli kedi sahipliğine geçtiğim için kedi sorusu cevaplayabilirim :)

öncelikle güzel kedi, maşallahı var (adettendir)

kendisi, bizim british short hair kızımızın yüz ve renk ikizi gibi ancak tüyler uzun, sankim britih shorthair ile iran kırması gibi.

kedinin bir şeyleri devirmesini garipsedim, çünkü gördüğüm kedilerde, hep kalabalık bir masanın üzerine, hiç birşeye basmadan çıktıkları için hayranlık duyuyorum.

masaya ve tezgaha çıkması konusunda, snowflake'in dediklerini uygulayabilirsiniz. ayrıca elxa'nın bağırma metoduna ek olarak kediyi sabit durmaya zorlayın. yani masaya çıktığı zaman bağırın masadan indirip yere koyun ve yerdeyen üzerine bastırın (hayır kedinin bağırsakları çıkacak şekilde değil, hareket edemeyecek şekilde) ayrıca bağırırken hep aynı şeyi söyleyin. hayır diyorsanız hayır diye bağırın her seferinde.

su ile ıslatma metodunda da, ıslatma hareketini kabahati yaptığı yerde gerçekleştirmeniz lazım. örneğin bir kupayı devirip kaçtıysa (ki hemen kaçıyor eşşek sıpaları olay mahallinden) yakalayın, kupayı devirdiği yere getirin, hatta burnunu kabahate yaklaştırın ve suyu öyle sıkın.

ben bizim evde küsme metodu uyguluyorum. işe yarar gibi görünüyor. istemediğim birşey yaptıysa hayır diye bağırıp odadan dışarı çıkartıyorum. 10-15 dakika yanıma almıyorum. döndüğünde hareketleri düzelmiş oluyor.

yaptığı bir kabahatte ben kedimin yüzüne üflüyorum ya da elektrikli süpürgeden çok korkuyor onun gibi ses çıkarıyorum ve bir daha yapmıyor. tabi kediden kediye bu durum değişir.
ayrıca kısırlaştırmadığınız içinde huysuzluk yapıyor olabilir, sonuçta yaşı da gelmiş.şimdi kırıp döküyor diyorsunuz ileriki safhalarda çiş yapma koku bırakmaya başlayabilir o zaman hiç söz dinlemez, bir an önce ya çiftleştirin ya da kısırlaştırın derim, tabi bu durumdan sonra biraz daha sakinleşebilir diye düşünüyorum. benim kedim kısırlaştırıldıktan sonra daha sakinleşti ve söz dinlemeye başladı.
allah kolaylık versin ne diyim, sorun çıkarsa da kedişlerin yüzünü görünce bütün sinir minir gidiyor zaten :))

Oldukça az da olsa gebelik ihtimali mevcut, 3-4 ytl'ye bir gebelik testi satın alınız.

olabilir ama olma ihtimali oldukça az gibi.

içi içini yediğinden dolayı gecikiyor olabilir.

Yanlış hesaplamıyorsam ve eğer genel olarak adet döngüsü de düzenliyse, kendisinin ovülasyon (yumurtlama) tarihi 21 aralık gibi. Bunun 3-4 gün artı eksisini de düşünmek lazım ki, bu da sizin ilişkide olduğunuz dönemlere denk geliyor. Yani özetle eğer uçan kaçan bir şey olduysa hamile kalmış olabilir, ama hap da kullanıyor demişsiniz, kondom demişsiniz, zor göründü gözüme.

2 gün ararda almamış doğum kontrol hapını, o iki günden birinde de ilişkiye girdik, digerinde girmedik, ama kondom kullandım ve kullanmadıgım zaman da asla içeri boşalma olmadı, geri çekme yöntemi kullandım sürekli. Gebelik testi de kullanmaktan korkuyor ya hamile çıkarsam diye. Neyse 1-2 gün daha bekleyelim bakalım.

doktor-eczacı filan değilim, bütün doğum kontrol haplarının özelliklerini bilmiyorum, ama bugün 5 ocak, 2 ocak ile arasında 3 gün var. benim bildiğim ilacı almayı bıraktıktan sonra en az 5-6 gün, hatta bir hafta geçmesi lazım ki adet görsün. öncelikle ilacın prospektüsünü okuyun, sonra olmadı eczacıya danışın.

arada ilaç almayı unutmuş olması çok tehlikeli. ilacı unuttuğundan birkaç gün korunmak lazım.

elbette ki hamile kalmış olabilir. bu hemen test yapınca belli olur mu onu bilemicem, eczacıya danışarak hamilelik testi alın.

yazdıklarınızı okurken ben bayılayazdım. hem hamile kalmaktan korkuyor, hem bu kadar vurdum duymaz davranıyor.

doğum kontrol hapı kullanmaya başlamadan önce prospektüsünü okumamış mı hanımefendi???

ilaç almayı unutursanız sadece ilacı almadığınız gün değil bir kaç gün daha ayrıca korunmanız gerekli. bunlar prospektüste belirtilmiştir.

gebelik testinden korkmasına gerek yok eğer gebeyse test yapmasa da bunu öğreneceksiniz emin olun. ayrıca eczaneden alıp evde yapacağınız gebelik testinden emin olabilmek için reglin en az 8-10 gün gecikmiş olması gerekir. hemen emin olmak istiyorsanız kanda beta-hcg baktırmanız lazım.

"ben böyle bir şeyin olamayacağını söyledim ama buraya da bir sorayım dedim"!!! sen neye dayanarak boyle soyledin anlamadım.Siz hamile kalmak için gereken herşeyi yapmışsınız ondan sonra bişey olmaz diyorsunuz.Bu dışarı çekme,içinde tutma gibi metodlar kesinlikle güvensizdir.Condom bile %100 güvenli değil.

hamile olup olmadığını kesin olarak öğrenmeniz ve buna göre davranmanız için bir hastaneye yada laboratuara gidip "kanda gebelik testi" yaptırın.
ayrıca bir bayanın hamile kalabilmesi için gerekli olan spermler "boşalma" olarak tabir edilen andan önce de açığa çıkabilmektedir.yani siz istediğiniz kadar geri çekilin spermler çoktan gitmiş olabilir!
ayrıca bu tür durumlarda "ertesi gün hapı" kullanıp bir nebze olsun hamilelik olayından kurtulabilirsiniz!"ertesi gün hapları"nın etkili olabilmesi için 72 saatlik bir zamanınız var.ancak ne kadar erken alırsanız o kadar iyi.ancak "ertesi gün hapları" kesinlikle bir doğum kontrol yöntemi değildir ve kesinlikle bu amaç doğrultusunda kullanılmamalıdır!"ertesi gün hapları" daha çok insanları hamileliğin istenmeyen bir durum veya kaza,vb. olarak nitelendirilebileceği durumlarda kullanılmalıdır!

Boşu boşuna kafanızı yormayın. Bu tip şeyler, her 10 sevişkenden 9'unun başına gelmiştir. Hamile kalma riski tabii ki var ama çok çok az.. Regl gecikmesi olur öyle arada. Fazla takma kafanı.

Kuşkuları yok etmen için de en büyük görev sana düşüyor. Partnerine biraz moral, biraz da gaz ver, gidin alın bir hamilelik testi.

kız arkadaşınla yeni çıkmaya başladıysan, ya da henüz tam tanımıyorsan numara yapıyordur,

onu da göz önünde bulundur.

sevgi testi, para koparmak, zevk için vs vs kadın milleti işte.

öncelikle ilaç kullanmayı bıraktıkatan sonra 4-5 gün içerisinde regl olunur
bazı bünyelerde daha erken de olabilir ama henüz geç kalmış denemez

daha önce verilen cevaplara katılıyorum
geri çekilme vs bir koruma yöntemi sayılamaz

bir de bir günlük unutma o kadar önemsenmeyebilir ama
daha fazla unutmalar için risk almamak ve diğer koruma yöntemlerini de kullanmak gerekir o nedenle geciktiğinden emin olduktan sonra test yapın mutlaka

ilaçlar düzenli kullanılmaya başlandıktan bir hafta sonra koruyuculuk kazanılır
ama unutmasın reglin en büyük geciktiricilerinden biri de yoğun strestir
kız arkadaşınızı biraz rahatlatmaya çalışın her şekilde ben yanındayım korkma diyin
şu kadarını söyliyim össden sonra 8 ay regl olamadım ve hiç bir şey çıkmadı
tek sorun stresti

stres yaptığı için mi olamıyor yoksa olamadığı için mi stres yaşıyor
regl olamamak stres yaratır zaten domino etkisi yaratır bu da

bahsedilen konu pek de "aman boşver canım ne olacak ki" türünden bir konu olarak görülmemesi gerekli.on kişiden dokuzuna birşey olmamış olabilir ama sen geriye kalan kişi de olabilirsin!böyle konuşup yanlış örenk olmayalım,bahsedilen durum yanlış bir durum.
ayrıca en iyisi gidin bahsettiğim gibi en kesin sonuç "kanda gebelik testi"!sabah giderseniz hastane veya laboratuara aynı günün akşamı veya en kötü ertesi gün alırsınız sonuçları.

yaşı küçük kendisinin, ben 22 o 17, ondan çok korkuyor. Zaten ya dün ya da bugun regl olmam gerekti hala olmadım diyor ama reglin tüm belirtileri var kendisinde. Öyle fazla bi gecikme yok yani. Bir de hamile oldugunu görmüş rüyasında. Ne kadar stresli olduğunu anlayabiliyorum. Neyse bir iki gün daha geçsin bakalım, yoksa bir şekilde ikna edip bir gebelik testi alıcaz artık.

@snowflake

kelimesi kelimesine haklısın valla, diyecek bir şeyim yok..

ilişkinize saygı duyarım, ama reşit olmamış bir kızla cinsel ilişkiye girmenin çok çok ağır sonuçları olabiliyor. kız arkadaşınız hem genç, hem de heyecanlı birisi olduğundan söylüyorum, olası bi ayrılma durumunda, bir sinir anında, bir arkadaşının ateşlemesiyle, bir şekilde tecavüz - ırza geçme şikayetiyle mahkemeye giderse yanan kesinlikle siz olursunuz. kurtulma imkanınız çok az. böyle olur demiyorum, ama en kötü ihtimal. yaşanmış bir olay, tekrar yaşanmaması için bir sebep yok. en azından dikkatli olmanızı öneririm.

hamilelik riski tabi ki var ama bence korktuğu ve stres yaptığı için gecikme oluyor. ben de yaşadım böyle bişeyi sürekli hamileyim galiba die düşünürse hamilelik belirtileri bile gösterebilir. arkadaşlarımın söylediği gibi onunla konuşun ve rahatlatın kafasını takmasın fazla herşeyin düzeldiğini görecektir. tabi ki hamile değilse

ne oldu hamilemiymiş arkadaşın?

haziran ayının başında kötü bir deneyim yaşadım (kürtaj) 27 yaşındayım ve hala aklıma geldikçe partnerimden tiksiniyorum ve kendi cahilliğimden kafamı duvara vurasım geliyor.
yaş 17 yapmayın gözünüzü sevim ben doğru düzgün bir doktor bulana kadar işimi halledene kadar gecelerce ağladım siz ne yaparsınız böyle bir durumda en az 500 tl başlıyo kürtaj fiyatı ruhsal bozukluğu saymıyorum bile 17 yaşında doğum kontrol hapına başlayan bir bünye.
madem bişeyler yaşıyorsunuz çok iyi önlemlerinizi alın yazıktır.

Bugun başlamış regl. Neyse bu da bana ders oldu bundan sonra kendi ellerimle içiricem ertesi gün hapını. Yardımlarınız için teşekkürler.

elinle içirmek yerine kendin daha düzgün bir şekilde korunabilirsin eminim daha faydalı olur.Çünkü o hapların kız arkadaşına zarar verme riski var uzun vadede.Sonuçta düzenli olarak herhangi bir hapı (hasta olmadığınız sürece) kullanmak doğru değil.

siz hiç içtiniz mi ertesi gün hapı? nasıl etkileri var biliyor musunuz? böyle cahil cahil konuşmayın rica edicem ya rahat bırakın şu kızı allahaşkına, daha 17 yaşında ne aceleniz var ben bi anlayabilsem!

ertesi gün hapından önce düzgün bir doğum kontrol yöntemi daha uygun olacaktır. bence ellerinizle ertesi gün hapını değil, doğum kontrol hapını içirmeniz, içinde bulunduğunuz durum için daha doğru olur diye düşünüyorum.

not: yanlış anlaşılmasın. madem beraber olmaktan vazgeçilemiyor bir şekilde korunulması lazım...

edit: eskiden ertesi gün hapını, tecavüz olaylarında istenmeyen gebelikleri önlemesi açısından mağdura verirlerdi. psikolojik olarak bünyede hasar da yaratır bu hap. çok zor durumda kalmadıkça kullanmaktan kaçınınız derim(de nasıl denir).

Bakın bir konuda daha yardımcı oldunuz, bilmiyordum ertesi gün hapının yan etkilerini, teşekkürler, bundan sonra daha bilinçli olucam.

17 yaşındaki bir kız ile defalarca ilişkiye girme cesaretiniz varsa sonuçlarınada katlanma cesaretiniz olmalı. Libido almış başı gidiyor tabi.
Çocuk daha kendisi. Yapmayın etmeyin arkadaşım yetmedi mi şu süredeki yusuf yusuflarınız? Eliyle hap içirecekmişsin; o kadar da babacanım diyosun yani?

zannetmiyorum 1 bardaktan birşey olacağını. sigara içiyor musunuz sigara?

sigara içmiyorum, günde 1 bardak kola var sadece. ama dediğim gibi her gün içiyorum.

kola diş minesini aşındırdığı için sarartıcı etkisi olmaz. aksine beyazlatır. bence çay ve kahveden şüphelenmelisiniz.

kahve hiç içmem. çay da sadece kahvaltılarda, yani günde bir defa o da. kolanın böyle bir özelliği yok yani, gönül rahatlığıyla içebilir miyim nedir?

zararı yok demedim. diş minesini aşındırıyor sonuçta. benim söylediğim sararması üzerine olan etkisiydi.

"Bir bardak kola bile diş düşmanı
Araştırmayı, İngiliz Diş Hekimleri Birliği yaptı. Genç yaşlarda meydana gelen diş çürümelerinin en önemli nedeni, tüketilen kola ve türevi içeceklerden kaynaklanıyor. Bir bardak kola bile riski artırıyor.

İngiliz Diş Hekimleri Birliği tarafından yapılan araştırmaya göre genç yaşlarda meydana gelen diş çürümelerinin en önemli nedenlerinden biri yaygın olarak tüketilen kola ve türevi içecekler...

Günde dört bardak gazlı içecek tüketmenin dişlerdeki bozulma riskini 12 yaş grubunda yüzde 252 oranında artırdığını da belirten Diş Hekimleri Birliği uzmanları, bu oranın 14 yaş grubundaysa yüzde 513'lük artış olarak ortaya çıktığını bildirdi. Yaklaşık 1000 çocuk üzerinde yapılan araştırmanın, 12 yaş grubundakilerin üçte ikisinin, 14 yaş grubundakilerinse yüzde 92'sinin gazlı içecek tükettiğini gösterdiğini bildirdi.

Her iki yaş grubundaki çocukların yüzde 40'ından fazlısının günde üç veya daha fazla bardak gazlı içecek tükettiğini gösteren araştırma, bu alışkanlığın sürmesi halinde toplumun "sağlıksız ağızlı bireylerden oluşmasının kaçınılmaz" olduğunu ortaya koyuyor.

Uzmanlar, günde bir bardak gazlı içeceğin bile diş çürümesi riskini ciddi biçimde artırdığını vurguladı."
kaynak :(bkz: http://www.uzunhayat.com/saglik/bir-bardak-kola-bile-dis-dusmani.html)

ayrıca (bkz: http://news.softpedia.com/news/Cola-Destroys-Your-Teeth-50000.shtml)

kola zararlıdır, tamam, ama bir bardakla zararı olacağını sanmam.

acaba başka bir rahatsızlık olabilir mi?

peki dişlerinizi fırçalayınca değişiyor mu? koladan sonra dişlerinizi bi iyice fırçalayın bakalım.

@gerda verdiğin linkleri olduğu gibi kopyala. bkz. verdiğin için sözlüğe gidiyor ve açılmıyor.

pipet çok mu bozar kola zevkini mesela? öyle olunca dişlere değmiyo; zarar da vermiyo dolayısıyla. ama ben ağzımda fıtı fıtı döndürüyim kolayı yoksa tadını almam, alamam.. diyosan olmaz tabi.

Kolayı pipetle iç direk miden zarar görsün.

www.faturaodemeyeri.com

şöyle bir şey buldum ama tam olaydan emin değilim..

Genel cevap veremem, ama ben Yapi Kredi'den odeyebildim.

türk telekomun sitesinde kredi kartıyla komisyonsuz ödemenin sadece kendi müdürlüklerinden yapıbileceği gibi bişiy yazıyordu.
bunun dışında anlaşmalı mekanlarda nakit ile gecikmiş ödemeleri yatırabiliyorsunuz.

iski'nin sitesinden ödeyebildim ben. kuruma göre değişir yani.

türk telekom dan ödeyebilirsin ama şubelerden değil. direkt türk telekom a gitmen lazım. küçük küçük dükkanlar var ya her yerde pıtrak gibi, onlara değil yani.

bir süredir ödemedim ama büyük yerlerde, telefon başmüdürlüklerinin olduğu yerlerde kredi kartı ile ödeme mümkündü. nerelerde var bunlar? benim bildiğim ve ödediğim istanbul için fatih vardı bir zamanlar, evime yakın olduğu için gittiğim gayrettepe vardı. böyle birkaç merkezde idi. şimdi durum değişmiş midir bilemiyorum.

Günü geçmiş faturaları bankalar almıyor diye biliyorum gidip kendi veznelerinden ödemek gerkli sanırım.

eklemeyi unuttum telekom netten de alıyor günü geçmiş geçmemiş faturaları.

(bkz: this is england) tarihi degilse de ingiltere, ırkçılık ile ilgili.

the other boleyn girl
elizabeth
elizabeth the golden age

(bkz: barry lyndon)

a man for all seasons
the name of the rose
shakespeare in love

(bkz: elizabeth)
(bkz: elizabeth the golden age)

tudor hanedaniyla ilgili the tudors dizisi vardi. bölümler de kisa sürüyor bi oturusta bi sezonu izlemistim , tavsiye ederim.

film değil ama bbc prime'da çok güzel diziler ve programlar oluyor. tarihi olanları da var. bence otursun bbc prime izlesin, daha faydalı olur.

nasıl yazılmadı anlamadım ama eksik kalmasın;

(bkz: braveheart)

ed radtke'den (bkz: dreamcatcher) çok çok depresif bir yol hikayesi

geçen gün böyle bir soru sorulmuş ve feci depresif filmler yazılmıştı cevap olarak.

(bkz: goya's ghosts)

kesin izlemişsinizdir ama (bkz: barda)

seven poundsu izlemeni tavsiye ederim. tabi şu an kordan dvdripleri var piyasada. orjinali kadar kaliteli görüntüsü bulabilirsen kaçırma izle. amerikan yapımı ama :)

requiem for a dream

öldürür..

(bkz: Irréversible )

Off çok mu ağır oldu yahu? :S

(bkz: le feu follet)

(bkz: The Diving Bell and The Butterfly )

funny games

(bkz: stay)

anayurt oteli

eğer bankamatik kartıysa taksit yapamazsın. o kartla yaptığın alışverişlerde hesabındaki parayı senin bankamatikten çekmen gibi bir durum var, mağazada aynı mantıkla parayı çekiyor. yani eğer hesabında para yoksa alışveriş yapamazsın, hesabındaki para kadar harcayabilirsin. taksit yapmak içinde kredi kartı olması gerekir ki senin kartın anlattığım gibi kredi kartı mantığıyla çalışmıyor, tak çekim şeklinde çalışıyor. ama bazı mağazalar kart bilgisini alarak her ay taksit miktarı kadar çekerek işlem yapıyorlar, bilmiyorum senin kartın için öyle bir şey yapabilirler mi ve güvenilir mi?

peki bildiğiniz böle düşük faizli limiti 300-500 felan uygun bi kredi kartı hangi bankanın var ki ? her istediğime sallayıp yaptırabilir miym.bu kredi kartı olayına yeni alışıyorumda

neredeyse her büyük bankanın üniversiteliler için özel kartları var. garanti ve akbank bence biraz sorunlu kart çıkartmakta ama finansbank'tan çok kolay almıştım ben. ilk limit 400'dü sonra harcadığım için 750 yaptılar. şimdi de ''go'' diye bir kart çıkarmışlar üniversiteliler için oda sanırım onu vermeye çalışıyor.

Elindeki sey bankamatik karti mi, kredi karti mi, once ona karar ver. Ikisi farkli seyler.

maksimum iş'te üniversiteli.
200 ytl limitli ama artırımla 300 olabiliyor.

elimdeki bankamatik kartı..taksitli alışveriş yapmak istiyorum da o yüzden kredi karti önerilerinizi duymak istedim..yapanlara da teşekkürler

kredi kartı ile alışverişte ne yazık ki istediğiniz taksit sayısında taksitli alışveriş yapılamıyor. alışveriş yaptığınız işyerinin banka ile anlaşmasına göre belirlenmiş taksit sayısına göre yapabiliyorsunuz.

eskiden taksit sayıları yüksekti, özellikle bonus kartta, ancak bu sıralarda taksit sayıları iyice azaldı. genelde peşin fiyatına 3-4 taksit yapılıyor. (benim kullandığım axess ve bonus kartlar diğerleri için konuşmuş olmayayım)

bazen de üzerine vade farkı eklenerek 12 ye kadar taksit yapılıyor. veya alışverişi bir seferde yapıyorsunuz, sonra telefonla (akbank bunu yapan) üzerine vade farkı koydurarak 12 taksit yaptırabiliyorsunuz.

benimkini (ayni model;)) ameliyat ettirdikten 2-3 gün sonra saklandigi dolaptan cikti. Yemegini ve suyunu yavas yavas icmeye basladi. Hormonlarinin altüst olmasiyla ilgili bisiyler olabilir. Daha cok psikolojik bi sorunmus gibi geldi..

yazık ya yapmayın böyle şeyler hayvanlara..

yazık da; annesi bunu doğurduğunda 1 yaşından küçüktü. doğumdan 2 hafta sonra emzirirken öldü. veteriner: 'bünyesi dayanmamış' dedi. bu da aynı annesi gibi minyon bişey. evim de zemin katta ve mart yaklaşıyo malum. kaçınılmazdı yani.

kazak emme sebebi odur, yani annesinin az emzirmis olmasi. kediniz omru boyunca kazak corap yumusak ve tuylu ne bulursa emecek :)
ameliyati atlatir, canavar gibi olur yakinda

narkoz etkisi ile garip davranabilir kedi ama bu geçer. iyi yapmışsınız çünkü kediler fıkralardaki gibi sadece mart ayında kızgınlığa girip çiftleşmez, 2-3 ayda bir kızgınlığa girerler ve her dönem yavruları olabilir.

sabırtaşları ile sabrımız sınanıyor.

akşam saatleri çok abanıyor millet, yavaşlıyor doğal olarak. düzelecek inşallah bir gün.

şu sabırtaşları yazar olarak alındıktan beri sözlükten feci soğudum. acayip yavaşladı, o yavaşlığın içinde bir şeyler okumak için tıklayıp bekliyorsunuz, ne yazık ki bekledikten sonra karşınıza gelen yavan yavan, boş laflar. hay senin de yazacağın entrynin de diyorsunuz.

bir de durmadan deli gibi yazıyorlar. bu nasıl bir kendine güven anlamadım. biz yeni yazar olduğumuzda çekinerek korkarak yazardık.

algida secicilik derler buna eksi literatürde. cok calismak yaraticiligi köreltmez aksine tetikler.
ayrica ne alaka, nedir bu tutuculuk nedir bu ayrimcilik ?
artik eski günler yok. kabul etceksiniz sabirtaslarini.calisin sizinde olsun.20 bin kusur yazardan yarisi sabirtasi. her sabirtasi trol degil ki. yazilsin guzel entriler ,ciksin aradan.siyrilip gelsin..
devrimler tabandan iktidara olmali,iktidardan tabana degil.
bizleri dislayarak bölmeyin sözlügü...

aynı sorun bende de var. ben de kullanıcı bilgilerimi hatırla seçeneğini işaretlememe rağmen. sık sık logout oluyorum. dün hatta entry yazarken bile oldu. entry yazarken nasıl sözlükten çıkılır onu hiç anlamadım.

eskiden hiç böyle olmazdı. ayarlarda bir değişiklik mi yapıldı acaba?

ben de aynı dertten muzdaripim...

daha önce sormuştu birileri daha. yoğunluktan dolayı böyle bir önlem alındı denmişti. ama bulamadım hangi başlıktaydı.

sanırım sözlüğü yavaşlatmamak için server tarafında bir şeyler oluyor. session'ları kapatıyorlar falan belki?

reklamları herkesin görmesi açısından da yapıyor olabilirler.

1- evet
2- hayir

not: hicbir dogum kontrol yontemi 100% garantili degildir. yukaridaki cevaplar bu aralik dahilinde degerlendirilmelidir.

1) Birinci aydan sonra hapın etkisi başlar.
2) O dönemde de etkilidir, bu aralıkta zaten kendisi regl olacak.

P.S. Doğum kontrol hapının riskleri (kiloyu falan geçiyorum, bazı kanser türlerini riskini arttırmasından bahsediyorum) konusunda bilgi sahibisinizdir diye umut ediyorum.

sadece korunmak amacıyla kullanmıyor hapı sevgilim tedavi amaçlı kullanıyor. bende bu arada kondom kullanmayı bırakmak istiyorum. ama korkuyorum hamile alırsa diye

sevgiliniz ilk adet gününden itibaren almaya başlamışsa onu ilk ayda gebelikten korur.

yasmin kullaniyorsa allah size kolaylik versin ayrica...

yazdıklarıma kızabilirsiniz ama yazıyorum:

1) bu soruların cevaplarını doktor verebilir. neden bu soruları doktorunuza sormuyorsunuz? yok eğer sorduysanız doktora inanmıyor musunuz? veya doktorun cevapları sizi tatmin etmedi mi? hal böyleyse doktora tekrar sormayı veya ikinci bir doktora gitmeyi düşünmediniz mi?

2) ayrıca yine bu soruların cevapları ilacın prospektüsünde yazar. neden kullandığınız ilacın prospektüsünü okumuyorsunuz? yoksa prospektüste yazılanlara mı inanmıyorsunuz? ilacı üreten firma veya onaylayan sağlık bakanlığına mı güvenmiyorsunuz?

3) ilaçların nasıl kullanılacağı ve etkileri ile ilgili eczacılar bilgilidir. eczacıya da mı sormadınız? onlara da mı güvenmiyorsunuz?

4) doktor, ilaç prospektüsü veya eczacıdan alamadığını bu çok önemli bilgileri neden ekşi duyuru gibi ciddi olmayan bir yerden almaya çalışıyorsunuz ben asıl onu anlamadım.

örneğin doğum kontrol hapının riskleri olduğunu yazar "çok bilgili" arkadaş bu bilgileri nerden almış? doğum kontrol hapları kilo aldırıyorsa biz niye almadık buna da cevabı var mı kendisinin? yoksa birkaç ay içinde ölecek miyim ben?

çok bilgili diyorum çünkü doğum kontrol hapı alınmadığı bir hafta boyunca regl olunduğunu yazıyor. kendisi çok bilgili ama şu bilgiyi vereyim.hap alınmadığı 1 haftada regl olunmaz, o bir hafta geçtikten sonra regl olunur. regl başladığında 1. gün yeni kutu hap alınmaya başlanır. çok bilgili arkadaşın kanser gibi önemli şeylerden bahsederken hapların nasıl kullanıldığını bilmemesi beni çok şaşırttı. sanırım kanserle uğraşırken bu küçük ayrıntıları öğrenmemiş.

5) son soru. diyeceksiniz ki ilacı ben değil de kız arkadaşım kullanıyor doktorla eczacı ile ben muhatab değilim diyeceksiniz, peki o zaman son sorum bu soruları neden onunla konuşmuyorsunuz?

korunmamayı seçenler bunla hiç ilgilenmediler vefakat sonra "vay beee...tüh" dediler:

(bkz: hpv)

1)eğer regli sırasında hapa başladıysa evet.
2)burada iki soru var. ilki evet, ikincisi hayır.

@trimpot : yasmin kullanmıyo ama yan etkisi daha azmış die ona geçmeyi düşünüyo şimdi böyle söyledin korktum neden öyle söyledin ki benden saklama gerçekleri :)

Ben simdi bir sey söylerim ama kiz arkadasinda bu sekilde olmaz. Cünkü ilacin etkileri bünyeye göre degisiklikler gösteriyormus.

Sevdicegim Yasmin'e geceli 3-4 ay oldu. 6 aylik süre bitsin de ben de rahatlayayim diye bekliyorum serefsizim. Fazla gergin ve olaylari abartmasinda önayak oldu bu meret :)

@mea maxima culpa:

Bu haplara karşı bu derin sevginiz nereden geliyor bilemiyorum ama (çünkü ilk karşılaşışım değil),

www.pubmed.adresine giriniz (ki burası tıp alanında yazılmış çizilmiş neredeyse tüm makaleleri listeleyen bir sitedir ve araştırmacı doktorlar tarafından kullanılır), aramaya "oral contraceptives", "oral contraception", "risk", "cancer" vb gibi anahtar kelimeler giriniz, yaklaşık 10-15000 makale bulursunuz, ilginizi çekenleri okuyunuz.

Sonra bilahare tartışırız.

Sayın soru sahibi, siz de sorunuzu "adam gibi" bir doktora da danışınız. Ama her doktorun adam gibi olmadığını da unutmayınız.

@sui haplara karşı derin sevgi duyduğumu nerden çıkarttınız anlamadım? kaç maddelik cevap yazdım, bunu mu çıkarttınız ordan.

ayrıca sizin kanser argümanınızın dışında başka şeyler de yazmıştım, ona cevap vermenizi beklerdim.

nassı yani?

kafam karıştı.

moderatörün bir entry silmesi için ispiyon olması gerekmiyor. kafasına göre silebilir. devlet dairesi mi burası?

onu demedim ki siler tabi.
ispiyon yaptığımız entry'yi moderatörün o ispiyonu gördükten sonra kendisinin direk olarak silme durumu olur mu? bizim ispiyonu hiç görmemiş gibi yani.

ben de hiçbir şey anlamadım, türkçe işkencesi gibi olmuş, anlatmak istediğini anlatamamışsın dostum...

ühü yatıcam ben uykum var. :(

yani sen ispiyon yapınca sistem otomatik olarak bu ispiyon yaptı sonra moderatör de sildi gibi bişey demiyor sonuçta. ispiyon moderatörün geliyor o da değerlendiriyor yani senin ispiyonun görmemiş gibi yapmasının ne anlamı var? ben de anlamadım da yazdım böyle anladığım kadarıyla.

ispyion yanlışsa da reddetmemek için entry silebilriler diye yazdıysan en üstteki soruda da ispiyonu niye reddetmesin ki. boşu boşuna entry'i mi silsin ispiyonu reddetmemek için.

peki galadnikov. meselaispiyon yaptık. sen ispiyon havuzundan çekip alarak değil de başlığı kontrol etmeye gittiğinde sildin diyelim. bize gelen mesaj "ispiyonladığınız şu entry silinmiştir. teşekkür eder gözünüzden öperiz" mi, "zaten silindi bu entry, bir seher vakti tarihe karıştı" mı? sanırım sanal uyku da bunu sormak istiyor. ispiyonladık ama bizim ispiyonumuzdan değil de kendiliğinden siliyor mu, siliyorsa bizim ispiyon bade mi oluyor (hani istatistik falan olayı)?

@galadnikov: hatalı sayılmasa bile toplam ispiyon sayısına yansıyorsa -mantıken- istatistiği düşürmesi gerekmiyor mu? yani neticede istatistik (kabul edilen ispiyon)/(toplam ispiyon) ise toplam ispiyon sayısı arttığında istatistiğin düşmesini beklerim ben.

gelmezsin.
yemeden önce pişirmeyi unutma.

normal dolap katinda cozunmus tavugu o an pisirip yemek en sagliklisi, ama dolap katinda cozunmus tavuk, buzluga tekrar koyulup ilerde yine cozunurse daha sagliksiz oluyor, tabi bir de disarda cozunmus tavugu buzluga tekrar koymak en kotusu, bu durumda hic yenmez.

çözülmüş şey yeniden dondurulup yenmez evet ama bunun bir nedeni yok mu ya? kendimi bildim bileli korkarım yeniden dondurup yemekten ama ya bir şey olmazsa?

tavuk eti diger etlere gore hassastir cok daha cabuk bozulur ve cok kotu zehirler. ben bi kez yaptim bu hatayi pisirdigimde igrenc bi kokusu vardi direkt cope attim. illaki tavuk ziyan olmasin diyorsaniz islemden gecirip oyle buzluga koyun, pisirin yemek haline getirip oyle koyun (ki bunu da onermiyorlar).

arkadaşlar, bozulan gıdalar kendini apaçık belli eder. kokusundan, görünüşünden ve tadından kolaylıkla anlaşılabilir.

taklaya gelirsin sakın deneme,davuk bu zehirlenirsin.

tavuk bu konularda en şakaya gelmeyen yiyecektir onu da belirtmek lazım...

sen yap yeriz biz, boşver buzluğa koymayı :P

bozulması bir yana, tavuğun kendisi bozulur, rengi değişir, tadı değişir. tavsiye etmiyoruz.

valla ben öyle tavuk sote yapmıştım, yanında bir sürü de malzeme ve emek harcamıştım, muazzam bir grüntüsü ve kokusu vardı ama tadına baktığımda tavuk malamat olmuştu.
evlat acısı gibi oturdu, hiç uğraşma at çöpe.

ha buzu çözündükten sonra buzdolabının aşağı kısmına koyduysan fazla bekletmemek şartıyla bir şansı olabilir.

hazır buzluktan çıkarmışken pişir ondan sonra buzluğa koy hiç bi zıkkım olmaz.

Taklanın kralına gelirsin.

Tavuğu çözdürdükten sonra tekrar dondurmak gibi bir opsiyon yok. Pişirip bekleteceksin ya da böl-parçala-yok et. (mahallede kedi mi yok?)

100'er 100'er gidiyolar sanırım.

200 civarı, büyük çoğu sabırtaşıdır herhalde.

ilk on saatte 200 sabırtaşı çaylağa çevrildi diye duyduydum.

2 gündür 200 civarı diye baktım ben, öncesini bilmiyorum ama şuradan kıyaslama yapılabilir az çok: (bkz: #14645260)

(bkz: sabırtaşı yazar/#14654533)

şu an 10.251 adet gammaz var diyor istatistikler. valla sabırtaşları aldıkları nefese dikkat etsinler.

toplamda 1000 e yakin sanirim. dünden bugüne 200 yazar daha ucmus.

oh ohh uçsunlar uçsunlar

ufak çapta bir istatistik araştırmasına girdim zaten bu konuda :D
dün 54 tane onuncu nesil yazar uçmuş.

su katılmamış daş gibi anne yoğurdu yemeye alışkınsanız normal. kendi meyveli yoğurdunuzu kendiniz yapın bence. biraz meyve ve azıcık şekerle kendi beğendiğiniz kıvamı oluşturup süper meyveli yoğurtlar yapabilirsiniz.

kendi evinizde "bir tatlı kaşığı" pudingi bile yutmadan peçeteye çıkarıyorsanız ve damak tadından bahsediyorsanız çok fazla yemekteyiz seyrediyor olabilirsiniz.

yemekteyiz in etkisindesiniz. bir hafta izlemezseniz geçecektir.

madrigalciğim ilk günden reklam yapmaya başladın bu çok ayıp bişi ağza alınan lokma yutulur :) bozulmuştur belki yoğurt olamaz mı??

rokfor peynirin böyle bir etkisi olamaz. hem olsa bile ufacık bir peynir parçasının 1 hafta süren ağır bir etkisi nasıl olabilir ki?

Yapmaz.

bence bağlamasan.

yani ben de sürekli tüketiyorum ancak hiç böyle bir sorunla karşılaşmadım. şimdi sürekli tüketen ailemden bireylere ve bir arkadaşa da sordum senin yazını görünce. onlarda da olmamış..

sadece seni de etkilemiş olabilir tabi yapı meselesi dersek.

kısacası ben dahil tüketen 6 kişiye sorulmuş oldu uyku sorunu gözlenmedi. bilimsel araştırmamızdaki denekleri artırırsak sonuca daha kolay ulaşabiliriz diye düşünüyorum *

aslında dediğinle direk alakası olmasa da yorgunluk yapan bir hastalık var peynir süt gibi gıdalardan bulaşan.Brucella:
kaynamamış ve hijyenik olmadan üretilen peynir ve süt gibi ürünlerden bulaşıp özellikle ateşlenme olarak belli ediyor kendini.
sözlükte hakkında detaylı bilgi bulamadım ama bir göz at.

www.draligus.com

ithal rokfor peyniri kaynatılmamış sütten mi yapılmış yani?

rüyamda görsem inanmam :))

brucella bambaşka bir şey konuyla alakası yok bence

ayrıca uykunun sebebide bu değildir bence
kedirdir kedi

@disease teşekkürler bilgin için. Bir daha rokfor alırsam ucuz olsun yerli olsun diyordum. Aman hiç bulaşmayayım.

@everybody annem teşhisi koydu. grip :| Saolun

Konuyla ilgili hala tartışmalar var, okulu bitirmesine az kalmış bir gıda mühendisi adayı olarak bir şeyler ekleyeyim.

Peynirin çiğ sütten yapılması tehlike arz eder. Fakat rokfor gibi özel, küflü bir peynirden bruselloz hastalığının bulaşması pek olası değildir. Brucella, bruselloz hastalığının etmeni olan mikroorganizma cinsidir fakat rokforda bulunan Penicillium roquefortii küflerinin geliştiği bir ortamda üreyemezler.

Bu arada, hiçbir peynir kaynatılmış sütten yapılmaz. Peynire işlenecek sütün gördüğü sıcaklık en fazla 60-75 derecedir.

@paranormal bilgiler için teşekkürler.

kaynatılmamış değil de iyi kaynatılmamış süt olmalı sanırım. belki de pastorize edilmemiş süt.

grip olmadım.

bi başlıktan 3 entry ispikledim. 2si silindi mesajı geldi. 3. sü silinmedi ve legal olduğunu anladım saçma da olsa.
yani "yanlış ispiyonladın sen" diye gelmiyor sanırım hatta eminim.

bana geldi öyle bir mesaj:

x ba$ligindaki y no'lu entry'yi "tanım, tanım devamı, örnek, alıntı ya da bkz değil" diye ispiyonladiniz ama bu entry legal bulundu. aksini du$unuyorsaniz durumu moderatorle teati ediniz.

allah belanı versin diye yanıt gelmesine ek olarak, ayağını denk al hatalı ispiyon yapma oturduğun gammazlık sandalyesini altından çekeriz diye de uyarı geliyor.

bilemedim ühüh

aşağıdaki uyarı da geliyor fakat eski'nin duyurusundan sonra dambil'in dediği gibi değişti mi bilmiyorum?

-moderator- "x" ba$ligindaki ispiyonladiginiz #00000000 numarali entry belirttiginiz uzere "y" sebebiyle hatali degildir. lutfen ispiyonlarken gerekceyi dogru secmeye ozen gosteriniz.

iki çeşit ispiyon reddi var: biri hatalı ispiyon. ispiyonlanan entryde sorun yoksa dambıl'a gelen mesaj gibi bir mesaj geliyor. öbürü de hatalı gerekçe. entry başka sebepten dolayı hatalıysa hemen yukarıdaki mesaj gelir.

dambil'in ve mahallenindelisi'nin dediğine ek olarak bazen de şöyle olur:

x basligindan ispiyonladiginiz y sahsina ait z numarali entry silindiginden ispiyon isteginiz iptal oldu kendi kendine bir seher vakti

bazen de hiç mesaj gelmez.

aşk değil bu mantıkta değil..
saygıdır bu.
seviyosan, evleneceksen ilk önce saygı duyacaksın. başını örtmesine de örtmemesinede saygı duyacaksın.

evet kesinlike saygi bu, o basini orter sen saygi duyarsin, sen icki icersin yemekte o da buna saygi duyar ama mesela icki bulunan ortamda bulunmak istemez o zaman sorun olabilir.

evet içkili ortamlarda bulunmak istemez.
bu da ne kadar tolore edilebilir bilemiyorum.

Kendi kapanmak isteseydi imkanı olduğu için bence babaevinde zaten kapanırdı. Bundan sonra kapanması belki 45 yaşından sonra olabilir.
Kendi aranıza çok büyük problemler yaşamazsınız yani sırf türban kaynaklı (saygı sevgi olduktan sonra :) ) ama çok büyük bir pskiolojik baskı olacaktır sizde de.İş çevreniz, arkadaşlarınız, aileniz ... Hem ileride çocuğunuz olduğunda onunla iletişiminiz problemli olabilir.
Bunları göze alabiliyorsanız bence devam edin.

@elxa
teorik olarak çok güzel düşünce, örneğin danimarkada yaşıyor olsaydım şu an hiç içim içimi yemezdi.
ama malesef bulunduğumuz ve yaşadaığımız kültür belli.
böyle bir tercih ilkdefa'nın da dediği gibi ikimizin de tüm yaşamını etkiler, sosyal çevre vs gibi.

Bu konu tamamen sizi, sevgilinizi, sonraki hayatınızı ve olacak çocuklarınızı ilgilendiren bir konu. Ya oturup onunla etraflıca tüm çekincelerinizi konuşmalısınız ya da kendiniz gelecekte neyi ne kadar tolere edebileceğinizi düşüneceksiniz. Ben/biz ne desek boş. herkesin kabulleri, inançları, hayat görüşleri farklı. siz olsanız ne yapardınız demişsiniz, ben bu kadar inançlı biriyle hayat görüşlerimiz tamamıyla zıt olduğundan kelli beraber olmazdım.

Kız arkadaşınızla ne kadardır birliktesiniz ? Eğer daha yeni yeni başlıyorsa bir şeyler bence uygun birisi değil. Buna karar vermek haddime değil, sadece kendimi sizin yerinize koydum.

Ömrünüzü geçireceğiniz insanla paylaşamayacağınız şeyler olacak, en önemlilerinden birisi eğlence ! Şimdi bencil diyebilirsiniz ama sizi kısıtlamaya çalışma ihtimali var ilerde. Alkol tüketmek için çıktığınızda problem olacak mı, alkol tükettiğinizde problem olacak mı. Mekana gittiğinizde dönüş saatiniz problem olacak mı ? birlikte olsanız problem olmayacaktı ama şu durumda büyük ihtimalle problem olacak.

Olası senaryolarda tepkisinin ne olcağını açık açık konuştuktan sonra uzlaşabiliyorsanız ne mutlu size.

başını kapatmak insana saygı duyarsınız eyvallah, ancak @karmakarışık tesettürlü bir eş istiyor mu acaba? sadece onu değil ailesini, hatta iş ve arkadaş çevresini de etkiler bu. tesettürlü olup da çağdaş olan insanlar var ama.

@karmakarışık otur düşün bence, tesettürlü bir eş ister misin? belki bir ihtimal ailende, arkadaş çevrende rahatsızlık yaratacak. iş ortamını bile etkileyebilir. sen ve kız arkadaşın ve aileleriniz bunları kaldıracak olgunlukta ve "çağdaş"lıkta mı acaba? otur enine boyuna düşün.

evlilik düşünüyorsan sevdiğin birisi ile düşüneceksin evlenmeyi ama mantık çerçevesien oturtacaksın. aileler çok önemli. evlilik sosyal bir kurum çünkü. sadece iki kişi olmuyorsunuz.

şimdi belki kız arkadaşına olan sevgin olayları göz ardı etmeni, tesettürü şirin görmeni sağlayabilir ancak ilerde bunlar sorun yaratabilir. (haşa. tesettürlüleri filan yermiyorum burda. kimse yanlış anlamasın. ancak herkes sosyal ve kültürel olarak kendine ve ailesine denk birileri ile evlenmeli diye düşünüyorum.)

@want2die
yaşamayan bilmez demişsiniz, siz ya da bir yakınınız böyle bir deneyim mi yaşadı?
öyleyse dinlemek isterim.

birlikte eve cikin, bakin anlasabiliyor musunuz bir sure. anlasiyorsaniz devam edin, olmuyorsa ayrilin.

@comptrol
muhafazakar aile ve biraz muhafazakar kız :)
@want2die
üzgünüm mesjının yanında tek kutu var, yoksa beş on tik daha atardım.
yazdıkların için teşekkürler.
seninki biraz daha esnek davranabilmiş ne mutlu sana. bizimki ile açıkça konuşacağım elbet ama ne yalan söyleyeyim geri adım atmasını beklemiyorum. yoksa ben bayram gezmesine kurbanına da razıyım.

evet bu durumu ben de yaşıorum ama bizde muahafazakar olan erkek, şimdilik kılığıma kıyafetime yaşayışıma pek ses etmiyor ama olay ciddi bi boyut kazanırsa düşündürücü. ben de düşünüyorum düşünüyorum ama işin içinden çıkamıyorum:(

allah kolaylık versin hepimize...

@yazbitmesinsipidikterlikdolabagirmesin
işin içinden bir türlü çıkmak gerekiyor. ne karşı tarafı ne de kendinizi daha çok üzmememek için. evet snowflake'in dediği gibi aşk çok güzel, ki en ufak derdim yok şu anki durumumla ilgili. çünkü hayatlarımız biz istediğimiz zamanlarda kesişiyor.
ama evliklik işin içine girerse bu kesişim sürekli olacak.
elbet evlilik için çılgın atmıyorum şu an ama tek eşlilik insan doğasına aykırıdırcı da değilim. bir yıl üç yıl neyse sonuçta geleceğimiz nokta bu olacak.
kesin bir karar verip bu sürenin her iki taraf açısından da boşa harcanmamasını sağlamak lazım.
tavsiye mi veriyorum tavsiye mi alıyorum bilemedim ben de.

noter yeminli bir tercüman iyi olur.

ben de öyle düşündüm de
önce yeminli tercümana tercüme ettirip
sonra noterden "true copy" damgası basmak mı gerekir? yoksa noter veya tercüman her ikisini de yapar mı?
bir de bu diploma için bir şablon filan var mıdır yoksa düz a4 müdür?

tercüman çevircek, sonra noterde onaylanacak bu, noterde altına imza atıcak filan. genelde tercüme bürolarında ilanlar olur noter yeminki tercüman diye, oraya başvurmak lazım.

aslında ben de noter yeminli tercümanım ama :))

yeminli tercümana noterden onaylı olarak istediğiniz belirtin çünkü her yeminli tercümanın bir noterle anlaşması var yani siz gidip x yeminli tercümanından çeviri yaptırıp z noterinden onay alamassınız. bu yüzden tercümana noterdende onaylı laması gerektiğini söylerseniz hem çevirinizi yapacaktır hemde gidip anlaşmalı olduğu notere onayını yaptıracaktır.

İki alternatifiniz var:

1- Noterden yeminli tercümana çevirtip sonra da kaymakamlıktan apostil alacaksınız.
2- Belgeyi bir şekilde çevirtip o ülkenin Türkiye'deki konsolosluğuna giderek noter onayı alacaksınız.

Hangisinin daha zahmetsiz ve masrafsız olduğu dilden dile, ülkeden ülkeye değişiyor.

Olurdu. Hem de daha beterleri olurdu. Bu yine iyi hali.

4 kasım 2007 klonların saldırısı bundan hiç farklı değildi. herkes "bittik aman gittik aman" diye söylenmişti. sonra yavaş yavaş rayına oturdu ve hatta eskisinden daha iyi oldu. bunda da öyle olacaktır muhtemelen. doğal seleksiyon zaten kötü yazanları ayıracak bir süre sonra.

yavanlaşma olsa bir tek derdimiz. sözlük açılmıyor iki gündür. iki mesaja cevap vermek eziyet oldu. resmen soğudum sözlük ortamından

Altıncı neslin gelişi daha korkunçtu. Ayrıyetten bana mı öyle geliyor bilemiyorum ama onlarda sözlük formatından bihaberlik orantısal olarak daha da fazlaydı. Ben o zaman çok sinirlenmiş, çok üzülmüş, Hülya Koçyiğit edasıyla koşarak kendimi yatağa atmış ağlamıştım. Beyhudeymiş, çünkü 2-3 ay içinde kötüler sourlinesdan uçuş kartlarını çoktan almış oluyorlar. O yüzden fazla takmamak lazım.

pek okuyamıyorum ki yavaşlıktan, çok formata aykırılık yok belki ama kimse alınmasın, amma havalardasın demesin, çok yavanlık var. :(
yazılanlı okuyorum. hiç orjinal bir laf yok. boş laf salatası. bir de hani yazar olmuşuz biz de yazmış olalım hesabı yazılmış şeyler.

kediler hakkında çok bilgim yok ama karakteristik olarak böyle bir sebepten depresyonun mümkün olmadığını sanıyorum. veterinere falan götürdünüz mü? belki bir hastalığı vardır ya da kızışma dönemine girecektir. ya da o da aynı saldırıya maruz kalmıştır, o yüzden depresyondadır.
cat nip diye bir hadise var onu deneyin isterseniz, belki keyiflenince yemek yer.

kediler deprosyana girer mi bilmiyorum.Belki hasta falandır.
Antidepresan al eczaneden=)

bir azgınlık durumu söz konusu ise anlayabilirsin, görünce seni poposunu döner, sana sürünür, kuyruğu hep dik durur indirince de yampiri durur.

Eğer yaşanan olayın hemen sonrasında böyle davranmaya başladıysa dediğin gibi depresyona girmiş olabilir. değişikliği sevmiyorlar hele ki kardeşinin ortalıkta görünmemesi depresyon sebebi bence. Fazla bunaltmadan ilgi göstermek, mümkün olduğunca yanlız bırakmamak gerek sanırım. Bunun dışında aklıma bir şey gelmedi.

myriamonde veteriner ya da hayvan uzmani degilim; ama benim kedimin de yavrulari kopekler tarafindan boguldugunda 3-4 gun boyunca yavrularinin boguldugu yeri balkondan izlemis ve hicbir sey yememisti. 2004 yilinda oldu bu, sonralari duzeldi, simdi hala hayatta. :)
Eklemek istiyorum yeniden, belki patolojik bir durumdur, istersen veterinere gotur ama inanilmaz bir tepkileri var bu olum olayina gercekten de kedigillerin. Amerika'da hayvan psikologlari oldugunu ve hatta bir komsunun hayvanina depresyon tanisi koyup bir seyler verdigini hatirliyorum(niye depresyonda bilmiyorum, ekonomik krizden olabilir) ama bu Turkiye'de var mi onu bilmemekteyim.
Cok gecmis olsun..

öncelikle cevaplayan herkese teşekkürler.

tekrardan ikinci bir kedi edinmeyi düşündüm aslında ama sonra territory kavgasıyla iyice saçma ortamlar olur diye vazgeçtim.. veterinere gidicez işalla haftaiçi, o vakte kadar bir bilen çıkar mı umuduyla şeyetmiştim zaten buraya da.

kediler depresyona girer, alıştıkları şeyler değişirse, ev değiştirirlerse vs.

kediniz hem depresyona girmiş olabilir, hem de henüz kısırlaştırılmadıysa kızgınlığa girmiş olabilir. öncelikle veterinere danışın. kızgınlığa girmiş kedi poposunu illa bişi yapmaz. huzursuzlaşır, bağırır, falan.

ve önerim yanına yine bir erkek kedi arkadaş alın.

arkadaşı gittiği için depresyondadır gercekten. cunku onunla yasamaya alısıyor, biz kedilerden birini yaramazlık yaptıgı icin odaya kapattıgımızda bile diğeri üzülüyor bi köşeye çekilip ooyle oturuyor. kokluyor mıyklıyor demişsiniz, arkadaşını arıyordur. kısacası evet olabilir, üzülmüştür ve o yuzden yemek yemiyordur.

çok guzel üç aylık bir kedicik var eger isterseniz yeni bir kedi almak. tuylu pofuduk ve rengarenk kendisi, adı da beyaz pati, patisinin yarısı beyaz yarısı renkli ve altlarının da yarısı pembe yarısı siyah boyle değişik mis gibi bi hayvan. düşünürsen hemen haber ver resmini yollayayım:)

1.Evet güzel olur öyle yaparsan !
2. Ben "He/she donates voluntarily to charities" falan derdim sanırım.

edit: Ahahah feci yanlış anlamışım durumu sanırım. Ben zannettim ki haberdar ediyosun fikrinden :) Onu da şöyle derdim "I want to graduate with highly average and go to England."

edit2: Evet yardım derneği anlamına geliyor.

@saldiray abi ilk cümleyi de çevirir misin lütfen... bu arada charities yardım kuruluşları mı demek. teşekkürler.

burda birileri birilerine şaka yapmış ama kim onu anlamadım.

how can i go to the sultanahmet?

yapacaklardır bişeyler tabi ki. geçen sene de böyle olmuştu, yine böyle oldu. düzelecektir. bi süre beklemek lazım sadece.

aynı sıkıntıyı biz de çekiyoruz. coderlar bir güzellik yaparlar umuyorum

bok vardı o kadarı çaylağı yazar yaptılar önce altyapıyı kursanıza kardeşim

böyle bir günde moderatör ekşi duyuruda ise anlayın yani durumlarını :))

olay çok insanın üye olması değil bence, üye olanların deli misali bişiler yapması. ne demek bu kadar kısa sürede bu kadar çok entry girmeleri bunların.

acaba gerçekten bir günlük yazar olacaklarını mı sandılar? bir günde ne yapsak kardır hesabı?

yeni kurallar katılsa aslında? böyle atıyorum 1 hafta anket engellense, sadece bkz. varmek yasaklansa. yapanlar uçurulsa? gereksiz entry girişi durur bence böyle.

@mrtskn abi sozlugun birden fazla sunucusu var ya, ben eksik mi biliyorum? bence sorun yeni gelen yazar arkada$larin hucuma kalkmalari sebebi ile :) sozluk bitince napcaklar bakalim :p

sözlüğün tek sunucusu var. 4 adet 2.8ghz intel xeon hyper-threading i$lemcili bir sunucu. yetmiyor ama. :p

bilmem kaç tarihinden önceki başlık ve entryleri başka sunucuya bilmem ne tarihinden sonraki başlık ve entryleri yeni sunucuya atsınlar

ekşi sözlüğü birebir kopyalayan bir site vardı. entry yazmak içi değil de takip etmek için kullanılabilir belki, belki de kullanılamaz yani öyle şeettim. aklına gelen varsa yazıversin bi zahmet ben unuttum.

çözüm getirilmiş herhalde.sözlük gayet hızlı şu anda.

load balancerli saglam bir cluster vaktidir derim. suphesiz ki vendorlar daha iyi bilir tabi

kullanıcı sayısını kaldıramıyor..

sana girsin bi günde 9100 yazar. sen de yavaşlarsın..

sabırtaşları sözlüğün ebesiyle iştigal halinde galiba.

sabırtaşı nedir abi?