[]

Kedi Besleme Merakı?

Merhabalar, ekşiduyuru'da yer alan pek çok ilanda, -genellikle- öğrenci arkadaşlarda yaygın şekilde kedi besleme, saklama (her nasıl adlandırılıyorsa) alışkanlığı olduğunu gördüm. Sırf meraktan soruyorum; bir öğrenci için kedi beslemek maliyetli bir şey değil mi, hem de kısıtlı bütçeyle? Hem okulu, dersi olan arkadaşlar nasıl ilgileniyorlar bakımıyla, ayrıca maması, aşısı vs. tuzlu olmuyor mu?




 
Sırf bu saydıkların yüzünden kedim benimle değil şuan, evde ailemle sefa sürüyor.


  • shangrilla  (18.12.08 23:00:38) 
Sırf bu saydıkların yüzünden evimde kedi besleyemiyorum. Mamasını veririm o sorun değil. Hayvan dediğin ilgi ister. İlgilenmemek karşılığında 1 kutu konserve açıp hayvanın önüne koymak hayvan beslemek değildir. Zaten kısırlaştırma olayına şiddetle karşıyım, e çiftleştirsen de problem... Evden uzun süre ayrılmak durumunda kalırsam zorluk çekerim, hastalığında masraflarını karşılayamam... Bunlara çözüm bulmadığım sürece kedi*köpek beslemeyeceğim sanırım. Sadece sokaktakileri seviyor ve yemek veriyorum o kadar...


  • trista  (18.12.08 23:04:09) 
yalnızlıktan, gerçekten hayvan sevgisine sahip olduğundan, özenti gibi sebepler olabilir bence. aynı evde 3 arkadaş yaşanmasına rağmen insanlar yemek ya da ödemeler gibi durumlar dışında konuşmuyor, biraraya gelmiyor. herkese kendi odasına çekilip keyfine bakıyor. kedi burda yalnızlıktan kurtarabiliyor. kimisi gerçekten bir sorumluluk sahibi ve hayvanına bakabiliyor. gerektiğinde kendi maddiyatını hayvanın bakımı için kullanabiliyor. özenti olan da vardır. mesela kardeşim kendisi kedi istiyorken balık almaya ikna etmiştim. küçük bir cam fanus içinde bir tane japon balığı almıştı. suyu değiştirmeyi unuttuğu için balık ölmüş. bir de böyleleri var.

edit: özenti durumu kardeşim gibi maymun iştahlı, ne yaptığını bilmezler için geçerlidir. gerçek hayvan ve de kediseverlere, onu bir aile ferdi gibi görenlere saygımız sonsuzdur. şaka da olsa bir an acaba yanlış mı anlattım psikolojisine girdim.
  • phonex  (18.12.08 23:12:26 ~ 19.12.08 01:57:41) 
ahan da o garip insanlardan birisi olarak cevap veriyorum. kedilerimiz hayvanat değildir, birer can yoldaşı, ailenin üyesidir. durum böyleyken onlar için gerekli her türlü şeyi yaparım, yapmak için çırpınırım. zaten laf olsun diye evde saklanmaz bunlar. en azından 10-15 sene bakacaksın.

çok ultra bütçeler gerekmiyor. aşı dediğin senede 3-4 tane aşı, bir de 2 ayda bir parazit aşısı. tanesi ortalama 20 lira. e sevdiğin varlığın ve senin sağlığın için buk kadar bir para ayır.

lüzumsuz yere harcanan o kadar çok para var ki bir kedinin boğazı ve aşısı mı bizi fakirleştirecek???
  • mea maxima culpa  (18.12.08 23:34:33) 
kedi beslemeye özenti diyenlere bu lafı iade ediyorum. o zaman siz de hiç anlamadığınız kedi besleme ile ilgili başlıklara bir özenti sonucu cevap yazıyorsunuz. oldu mu?


  • mea maxima culpa  (18.12.08 23:35:39) 
mea maxima culpa, kedinle ilgilenebiliyorsan ne kadar güzel. önemli olan bunu bilmek zaten. ha aşı mama bir masraf değil. daha geçen gün biri burada kedisi hastalandığı için 400 ytl masraf yapmak zorunda kaldığını söylemişti. tabii gittiği veterinerin kazığı mevcut bu konuda ama düşünsene kedin hastalanacak ve senin elinden birşey gelmeyecek. bütün bunları gözden geçirip emin olup vs. bence kedi-köpek veya diğer evcil hayvanlara bakılmalı. süs için mıncıklamak için kedi alıp sıkılanlar çok. sokağa atanlar, naparsa yapsın diyenler o kadar çok ki. onlar oyuncak alsınlar daha iyi gerçekten. özenti derken arkadaş bundan bahsetmiş olabilir.


  • trista  (18.12.08 23:43:10) 
"Yalnızlıktan, gerçekten hayvan sevgisine sahip olduğundan, özenti gibi sebepler olabilir bence." Cümlesinden her kedi besleyen özentidir anlamı nasıl çıkıyor merak ettim. Türkçe konuşuyoruz hepimiz değil mi? :)


  • dumur  (18.12.08 23:44:35) 
canım arada biz de şakayla karışık birşeyler yazabiliriz.

efendim iki kedim var. birisi hasta, düzelmiyor. hemen her gün veterinerdeyiz. hatta bugünlerde antibiyotik tedavisindeyiz her gün iğne oluyoruz :((

veterinere feci borçluyum. her ay taksit taksit ödüyorum. ne yapabiirim? gözümün önünde mantar kapıyor acılar çekiyor yavrum. :((
  • mea maxima culpa  (18.12.08 23:58:32) 
benim de anlamadığım bir şey var. neden insanlar hiçbir şekilde evcilleşmeyen bir hayvanı illa alıp evinde beslemeye çalışır ki? neden doğaya bu kadar müdahale etmeyi seviyoruz. (evde kedi beslemenin doğayla ne ilgisi var diye düşünenler olacak ama bu sadece bir örnek.) sonra da yok aşı olması lazım, yok kısırlaştırılması lazım ama öyle de olmaz, çiftleştirsen de olmaz yok ilgi ister. abicim rahat bırakalım hayvanı. niye eve alıyoruz. bırakalım gitsin kendine bir eş bulsun. çoluk çocuk sahibi olsun. mutlu mesut yasasın. hem müdahale ediyoruz hem de şikayet ediyoruz.
hele bir keresinde burada bir duyuruya rastlamıştım ki bu kadar şaşırdığımı hatırlamıyorum. arkadaşın biri yağmurlu bir günde hamile bir sokak kedisini evine almış. sonra kedi doğurmuş. ama arkadaş hala kediyi evinde tutuyor. ve sonra da yavruları birilerine vermek için buraya duyuru açmış. valla çok ilginç geldi bana tamamen vahşi bir hayat yaşayan bir hayvanın yavrularını insanlara dağıtmak. sanki annesi yavrulara bakamayacakmış gibi. iyi de hayvanın doğası bu. yani o kedi yavrusuna her koşulda bakabilecek. neden bu müdahale??

  • henry gale  (19.12.08 01:22:04) 
kedi, köpek vb hayvanlar "evcil hayvanlardır". vahşi ve doğada yaşayan hayvanlar değildirler. insanlar tarafından bekçilik etmeleri ve fare yakalamaları için "evcilleştirilmişlerdir".

hal böyleyken evcilleşemeyen hayvan, doğal yaşam gibi olgulardan bahsetmek bence komik.

ikinci olarak ise kedi ve köpeğin evcilletirildikleri tarım toplumu ve çiftlik-tarla ortamları çoklukla ortadan kalktı. endüstrileşme ve çevre kirliliği gibi gelişmeler sonucu kediler beton ve asfalttan oluşan şehirlerin ortasında kaldılar. insanlar çiftliklerden ve bahçeli evlerden apartman katlarına taşındı. bir yandan da bu uygunsuz kentleşmenin getirdiği çöplükler sonucu kedi köpekler beslendiler ve gereksiz nüfusları büyüdü.

hal böyleyken eskiden sınırlı sayılarda çiftlikte bekçi ve fare avcısı olan hayvancıklar şehirin ortasında evsiz-yurtsuz istenmeyen bir şekilde bir de hastalık taşıma riski ile ortada kaldılar.

durumun özeti budur. yorumlarımızı bunun üstünden yapalım.

bu durumda evimize aldığımız ve olabildiğince sokaktaki hayvanları tabii ki aşılatacağız, tabii ki kısırlaştıracağız. niye zavallı hayvanlar araba altında kalıp sakat kalıyor, kör oluyor, hastalıktan ölüyor.

onlar isteyerek mi geldiler bu duruma? yoksa insanlar tarafından evcilleştirilerek insanlara bağımlı hale mi getirildiler. lütfen bunların ayrımını yapalım.
  • mea maxima culpa  (19.12.08 02:05:05) 
sevgili arkadaşlar,
öncelikle şunu söylemek istiyorum hiçbir hayvan insarlarla yaşadığı için evcil olmaz. yani şehirde yaşayan bir hayvan, evcil olduğu için değil insanların onlara sağladığı yiyecek bulma imkanı için şehirde yaşıyordur. çünkü doğaya oranla şehirde daha kolay yiyecek bulur. şehirler de atmacalar şahinler de yaşıyor. amerikada rakunlar ingilterede kırmızı tilkiler geceleri şehre iniyorlar. hatta birçok kez televizyonda şehri basan ayılar (gerçek ayılar :)) gördük. bu onları evcil yapmaz.
ikincisi hiçbir kedi tam olarak evcilleştirilemez. her kedi içgüdüsel olarak avlanma ihtiyacı duyar. kedi besleyenler zaten birçok kez kedilerinin evde böcek yakaladıklarına şahit olmuşlardır.
neyse konu fazla uzadı. benim demek istediğim şu, zaten içine ettiğimiz doğal hayatı ve hayvanları bu şekilde ne kadar düzeltebiliriz ki? ya da acaba havyanları, onların bize ihitiyacı olduğu için mi alıp evde besliyoruz yoksa bizim onlara ihtiyacımız olduğu için mi? bu beyhude bir çaba değil mi?
  • henry gale  (19.12.08 02:58:13 ~ 03:01:51) 
kediler evcilleştirilmiş hayvanlardır. ama köpeklerden daha geç. burada doğadan bahsetmemiz için öncelikle şehir yaşantısının olmaması gerekir. hangi kedi avlanıyor şehirlerde? kedi fare gördüğü zaman avlamayı bile bilmediği için onunla oynamayı tercih ediyor. kediler şehirlerde yaşadıkları sürece onların insanlar tarafından bakılmaya ihtiyacı var. bu yüzden "kedileri doğalarında bırakın" gibi birşey söz konusu değil. ha sen köyde yaşıyor olsaydın zaten kediler muhtemelen sana yaklaşmayacaktı, yabani olacaktı ve avlanıyor olacaktı. şu an kedilerin şehirlerdeki tek doğası çiftleşebilmek. üremek. bu kedilerin, köpeklerin bakıma ihtiyacı vardır tekrar söylüyorum....
kimse doğadan bir hayvanı alıp koparmıyor. böyle birşey olsaydı çok zalimce olurdu zaten!

  • trista  (19.12.08 11:18:08 ~ 11:20:10) 
-ikincisi hiçbir kedi tam olarak evcilleştirilemez. her kedi içgüdüsel olarak avlanma ihtiyacı duyar. kedi besleyenler zaten birçok kez kedilerinin evde böcek yakaladıklarına şahit olmuşlardır.-

sevgili henry gale; bu biraz düşünülmeden ve kulaktan dolma bilgilerle yazılmış bir cümle gibi duruyor, veya askıda kalmış. aynı ev içinde 1 kedi ve 40 kiloluk bir alman çoban köpeğine bakıyorum ve ikisi de gayet mesut mutlu hayat sürüyorlar. üstelik köpekte bulunan kedi fobisi ( ki korku agresyonu ile neticeleniyordu ve agresyonuna izin vermediğim için baskılanan bu davranış işeme ile geri dönüyordu) gene canlı bir kedi ile rehabilite edildi. halbuki içgüdüsel olarak birinin köpeği gördüğü zaman tıslaması, diğerinin ise dişlerini kürdanla kaşıması gerekirdi. içgüdüsel olaylar baskılanabilir, insanoğlu bununla oynayabilir. zaten bunun için seçici üretim süreçleri olmuştur.

yani afrika' nın bağrından kopan gelen kaplanı, gider sirk hayvanatı olarak koyarsan yapacağı ilk iş zebrayı yemek olacaktır. ancak şehir ortamında yetişmiş bir kedi, kötü kedi şerafettin olmadığı sürece ortama uyum sağlamak isteyecektir.
  • galahad  (19.12.08 12:15:21) 
kedinin böcek avlaması, böcek peşinde koşması onun vahşi hayvan olduğunu göstermez. böceği her zaman avlar sonuçta evcil de olsa "hayvan"dır.

ancak hiçbir zaman bir vahşi hayvan, misal bir ayı, bir kaplan insanın yanına gelip de kendini sevdirmeye çalışmaz. ama kedi ve köpeklerin çoğunluğu içgüdüsel olarak insanların yanına gelir ve şirinlik yapar, kendini sevdirmeye çalışır. kucağınıza atlar, bakarsınız açık pencereden eve girmiş koltuğa yerleşmiş.
  • mea maxima culpa  (19.12.08 18:36:53) 
1
buraya yazılanların hakları Sir Anthony Hopkins'e aittir.
yazan eden compumaster, ilgilenen eden fader
modere edenler angelus, Artibir, aychovsky, baba jo, basond, compumaster, deckard, duyulmasi gerektigi kadar, fader, fraise, groove salad, kahvegibi, kaymaktutmayansicaksut, kibritsuyu, monstro, pandispanya, robin, ron dennis
bu sitede yazılanların hiçbiri doğru değildir. site içeriği küçükler için sakıncalı olabilir. yazılardan yazarları sorumludur. kaynak göstermeden alıntılanamaz. devlet tarafından atanmış bir kurumun internet üzerinde kimin hangi bilgiye ulaşıp ulaşamayacağına karar vermesi insan haklarına aykırıdır. web siteleri kullanıcıların istekleri doğrultusunda bağlandıkları yerlerdir. kullanıcılar isterlerse bir web sitesine bağlanmayabilirler. bu güçleri ve imkanları mevcuttur. bir kullanıcı bir siteye bağlanmak istiyorsa bu onun tercihi ve hakkıdır. bağlanmak istemiyorsa bu yine onun tercihi ve hakkıdır. halkın kendisine hizmet etmesi için görevlendirdiği kurumlar hadlerini aşıp halka neye ulaşıp ulaşmayacağını bilmeyen cahil cühela muamelesi edemezler. ebeveynlerin çocuklarını sakıncalı içeriklerden koruması için çok sayıda bedava ve ücretli yazılım mevcuttur. bu yazılımlar bir web tarayıcısını kullanmaktan daha karmaşık teknik bilgi gerektirmemektedir. devletin milletini küçük düşürmesi ve ebleh yerine koyması yasaktır. Skimlinks ile linkler üzerinden yönlendirme payı alınmaktadır.