insanlar onca sene dirsek çürüttükten sonra günde 10 saat karın tokluğuna çalışmak istemiyorlar, hele ki diğer insanların nasıl yaşadığını çok daha rahat bir şekilde görebildikleri böyle bir devirde. bunun adı da "şımarıklık" oluyor, "nankörlük" oluyor. bu zihniyetteki adamların yatacak yeri yok. yattığı yerden para kazanmak isteyen birinin intihar ettiğini zaten görmezsiniz. o fakir diye beğenmediğiniz, iş beğenmediğini söylediğiniz insanların çoğu türlü türlü aşağılamalara, terbiyesizliğe maruz kalarak sırf karnını doyurabilmek için türlü türlü işte çalışıyor genelde. onca sene eğitim aldıktan, belli bir alanda kendilerini geliştirdikten sonra insanca simit satabilmekten fazlasını yapmak istemeleri tuhaf mı?
bugün 4 bin lira maaş alan şanslı sayıyor kendini. bu parayla ne yapabiliyorsun sen mesela? ömür boyu çalış. ev mi alacaksın? araba mı? sabah akşam peynir ekmek yersen belki 45-50 sene sonra yaparsın işte. insanların psikolojisi bozuluyor. kimse yatmak ya da saraylar sahibi olmak derdinde değil. sadece şunu soruyor insanlar: başkaları refah içinde yüzerken ben niye bunca uğraşıma rağmen hep mücadele etmek zorunda kalıyorum? etsem ne olacak, ömrümü sırf aç kalmamak için çabalamakla mı geçireceğim?
buna diğer sorunları da ekle, dağ gibi büyüyor işte. psikolojin bozuluyor. çalışkan, mücadeleci, yırtık insanlar yerine göre günde 16 saat çalışır, gardırobun içinde uyur, tuvalette yatar vs... onlara helal olsun tamam ama bu "norm" değildir. insanlık onuruna, gururuna yakışan bir şey değildir. insanların bunu normalleştirmesi, insanlardan bunun beklenmesi şerefsizliktir. hele ki okula gitmiş, eğitim almış, 22-23 yaşına kadar dirsek çürütmüş insanların yarına çıkıp çıkamayacağını düşünmek zorunda kalması devletin ve düzenin ayıbıdır. hiçbir kimse insanca yaşayabilmek için "katma değer üretmek" zorunda olmamalı; komünizmi mabadından anlayan arkadaşlar gibi "doktorla işçinin maaşı aynı olsun" falan demiyorum ama insanlar iş bulabilmeli ve günde 8 saat çalışan her insan belli standartlara kavuşabilmelidir. oyuncak değil bu, insan. haftada 40-45 saat çalışan insanlar bir parça et yiyemiyorsa, yırtık ayakkabısını yaptıramıyorsa bunun sorumlusu o insanlar değildir. devletin görevi de bu insanlara sahip çıkmak, insanlara iş ve yaşam konusunda destek olmaktır.
robot değiliz hiçbirimiz. sen yıllarca uğraşıp bir ev yapsan, ben de seninle dalga geçer gibi gelip dinamitle patlatsam "neyse yenisini yaparım" deyip gidecek misin? hiç üzülmeyecek misin? bu ülkenin başına ne geldiyse bu garibanlığı normal bulan, hak arayana "nankör" diyen, vasatlığı ve varoşluğu yücelten anlayıştan geldi. bunu üniversite mezunu olup da iş bulamadığı için intihar eden insanlar yerine gidip patronlara anlatsanıza. onlara sorsanıza bakalım çalışanları tembel miymiş?
ulan benim annem 50 yaşında sabah akşam, gece gündüz demeden çalışıyor. bir ara temizliğe giderdi, ben masaj yapmasam ertesi gün yerinden kalkamıyordu kadın. şu kadıncağız 200 lira fazla istese "tembel" olacak, "nankör" olacak; iyi yaşayamadığı, çocuklarına gelecek sağlayamadığı için psikolojisi bozulup da intihar etse "niye simit satmamış" olacak öyle mi?
şu kapitalizmi, patronları, girişimcileri sevdiğiniz kadar sadece insanca yaşamayı arzulayan ve bunun için halihazırda haftanın 40-45 saatinden vazgeçmeyi göze almış insanları sevseniz ya lan, çok mu zor?
0