14-15 yaşındayken, yaz tatilinde Bağlarbaşı'nda bir kafede komi olarak işe başladım. Başladım ama çok zorlanıyordum. Neredeyse ilk iş tecrübem.
Patron cezaevinde yatmış çıkmış sert ve suratsız bir adamdı. Kardeşi de onun gibi itici ve sevimsizdi, bir de patronun şımarık bir yeğeni vardı, yaşıtım. Garsonlar da yarak kürek adamlardı, velhasıl kadro kötüydü. Ortam boktandı. Eziyet gibiydi işe her sabah gitmek.
iş de zordu, yol ile beraber günde yaklaşık 15-16 saatim dışarıda ve ayakta geçiyordu.
E üstüne milletin ağız kokusu.
10 gün dayanabildim. Sonra birgün patronun karşısına çıktım "abi ben daha fazla çalışmak istemiyorum" dedim, tecrübeli adam "neden" diye sormadı bile ve keyfe keder çalıştığımı anladı. toydum, okuyordum ve bu iş bana göre değildi.
O sevimsiz adam hayatım boyunca kulağıma küpe olacak bir nasihat verdi bana, " yolun açık olsun ama sebat etmeyi öğrenmen lazım" dedi, "neyi ne kadar öğrendiğinin bir önemi yok, sebat etmeyi bilmiyorsan herşey boşuna" dedi.
O kelimenin ne anlama geldiğini eve vardığımda araştırdım öğrendim. "Sabit"le aynı kökten yani bir yerde, bir işte sabitlen, diren, o işi sevmeye çalış, hemen vazgeçme gibi birşey demeye çalışmistı.
Müthiş. Sonraki işlerimde ne zaman bir zorlukla karşılaşsam hep bu sözü hatırladım. direndim, vazgeçmedim sonunda karşılaştığım engeli astım ve genellikle başarılı oldum.
Elbette senin sebat etmekte zorlandığıni meselenin zaten bu olduğunu biliyorum ama elimizde sihirli bir değnek yok direneceksin ve sevmeye çalışacaksın.
Hepimiz bunu yapıyoruz.
Bununla birlikte insanın kendisini tanıması şart.
Önce kendini tanı.
Neyi sevip neyi sevmediğini anlamaya çalış.
Yaptığın veya yapacağın işi sevmiyorsan başarılı olman mümkün değil, orada sebat etmek de fayda etmez.
Kendini ve ne yapmak istediğini neyi istemediğini iyice belle.
Ancak her işte sebat etmenin zorunlu olduğu bir süre var.
Mevlânâ'ya ait olduğu iddia edilen bir söz var, gerçekten ona mı ait bilmiyorum ama kesinlikle muhteşem bir söz. Diyor ki, "Dayanamayacağın noktada sakın pes etme, orası kaderinin değişeceği yerdir."
Defalarca denendi onaylandı.
Sonuç olarak naçizane tavsiyem şudur.
Şapkayı önüne koy kendini tanımaya çalış. Kimsin? Nesin? Neyi seviyorsun? Neyden hoşlanıyorsun? Neyden nefret ediyorsun? Masabaşı mı hoşuna gider yoksa sahada olmak mı?
Kendini yeterince tanirsan hangi işi yapman gerektiğini de bilirsin.
Bundan emin olduktan sonra da geriye kalan iş bulmak ve orada "sebat" etmek.
0