Yaraticinin varligina inaniyorum, neden aramiyorum.
Dinlere inanasim gelmiyor

Sen Allah'a değil Tanrıya inanıyorsun.

Allah, Tanrı ne farkeder işte bi yaratıcı var. Allah diyesim geldi nedense :)

Allah'a ve peygamberlere inanıyorum.

bir yaratıcı varsa neden ona inanmadığımı anlayabilir. çok dert etmez heralde.

Yaratıcı var.

Daha güzeli ise egosu ve yüksek zekası yüzünden bunu görmeyenler için daha güzel bir son var.

İnsanlar aslında yaratıcıya değil onun koyduğu kurallara ayar oluyor. Bu yüzden de yaratıcıyı inkar ediyor.

Benim için bir sıkıntı yok.
Ölüm en güzel şey. Bütün soruların anahtarı.
Öldüğünüz zaman gözlerinizi umarım hiç de olmak istemeyeceğiniz bir yerde bir bedende açmazsınız.

ben bir üstün gücün olduğuna inanıyorum. ama dinlerin sadece aptal (hakaret olarak değil, gerçekten aklı normalin altında çalışan) insanları yola getirmek için olduğunu düşünüyorum. saçmalamasınlar, abuk subuk hareketler yapmasınlar falan diye yani. bu kutsal oldukları anlamına gelmiyor benim için, gerçek oldukları anlamına da gelmez aynı bağlamda.

yoksa akıllı ve mantık yürütebilen insanların zaten dine ihtiyaç duymadığı/duymayacağı fikrindeyim. sanırım şu anda dünya da böyle işliyor zaten...


not: tartışma başlatsın diye de yazmadım hiçbir şeyi, sadece kişisel fikrimi beyan ediyorum. her dine inanan aptal da demek istemedim bu arada, inanmak isteyen herşeye inanır.

Yaratıcıya inanıyorum çünkü bir yaratıcı olmadan, kaostan böylesine bir düzen ortaya çıkamaz.

bir yaratici ya da ustun guc olduguna inaniyorum. semavi dinlere inanmiyorum. 6 milyar yasindaki dunyada sadece son bir kac bin yilda allahin kitap gondermis olmasi, bunu da 1-2 defa beceremeyip son kitabi yollamasi, bu yazili kitaplarin da hep ayni yerde cikmasi, temelinin o yorede binlerce yil once yasayan uygarliklarin inanclarina cok benzemesi cok sacma geliyor. samanizim, shinto, aztecler, inege tapan hintli daha mantikli geliyor. allah diyorum cunku oyle gelmis kucuklukten, baska yerde dogsam adi x olabilirdi ama bu yetismeyle adi allah. allahin da adini kucuk harfle yazdigim icin gucenip beni varsa cehenneme gonderecegini dusunmuyorum.

Ben bu konuda Freud gibi düşünüyorum şöyle ki: (bu açıklamalar alıntıdır)

''Kısaca anlatmak gerekirse, id ahlaki değerlerle alakası olmayan kişinin en temel istekleri, tutkularıdır. Ego'nun görevi temel güdüler ile gerçeklik arasındaki dengeyi bulmaktır. Süperego ise tutkuları, fantezileri bastırmak ve sosyal açıdan bireyi uyumlu hale getirmeyi amaçlar. Bu yüzden de kısıtlayıcı ve baskılayıcı bir yapıya sahiptir. Önemli nokta ise, süperego'nun Oedipus kompleksi sonucu gelişmesi; çocuğun anneye karşı duyduğu cinsel bağların baskılanması ve babayla özdeşleşme sonucu oluşmasıdır.

Yani süperego, insanın hep daha iyisini hedeflemesidir. Süperego için asla yeterince iyi olamayan insan, bilinçsiz bir suçluluk duygusu hissetmektedir. Bu aşağılanma duygusu ise, Freud'a göre dinlerdeki yeterince iyi olamama ve günahkar hissetme duygularına karşılık gelir.

Daha da derinleştirirsek... Çocuğun anneye olan yakınlığını bastırıp kendisini babayla özdeşleştirdiğini söylemiştik. Daha önceki hislerinden dolayı bir yandan suçluluk duyup, bir yandan da baba figürü ile kendini özdeşleştirmek istediğinden ona hayranlık besleyen çocuk bir ikilemde kalmıştır. Babaya duyulan korku ve eş zamanlı hayranlık ise dinlerin ana çıkış noktasıdır diyor Freud. Çünkü dinlerde de korku ve hayranlık beslenen ve kişilerin kendilerini ona karşı suçlu hissettikleri bir tanrı vardır. Ayrıca, dinleri Oedipus kompleksinin bir çözüm aracı olarak görmüş Freud; çünkü inananların, duydukları bilinçsiz suçluluk duygusundan bu şekilde arınmanın bir yolunu bulduklarını düşünüyor.''

Benim fikrimse,

Ayrıca Allah, Tanrı, Yaratıcı adına ne derseniz deyin onu hayal ederken kimsenin kadın cinsiyetinde hayal ettiğini düşünmüyorum. Evet zaten Allah cinsiyetsizdir daha doğrusu bu tür fiziksel kısıtlamalardan münezzehtir. Sadece mantığını anlatmak için yazdım.

Bir de dinlerin oluşum sürecini araştırıyorum. Eski zamanlarda her şeyin ayrı bir tanrısının olması (Bereket tanrısı, ay tanrısı, su tanrısı, gök tanrısı…), bunların yarı insan yarı tanrı olması vs çok ilginç. Tanrı-korku, ceza-ödül, yer-gök, Şamanizm vs bu konuları araştırınca ve büyük dinlerin kutsal kitaplarını okuyunca pek de inanılmıyor peygamberlere. Ben okudukça daha da uzaklaşıyorum din olgusundan.

herhangi bir şeye inanmam
@mountaincat, düzen dediğin şey kaosun kendisi. uyum sağladığın bir ortam olduğu için düzen var sanıyorsun.

dinlere inanmıyorum. tam olarak şu sebepten: (ekşi'de biri yazmış ve tam anlamıyla benim düşüncelerimi yansıtıyor)

bakın hadi kutsal sayılan kitaplardaki mucize olarak adlandırılan ama olması mümkün olmayan şeyleri geçtim
-bunları burada sıralamayacağın belki araştırırsınız- ortalama 14 milyar yaşındaki evrende ortalama 5 milyar yaşındaki dünyada bu tanrı -anladığım- 14 milyar yıl önce evreni veya oluşumu ortaya koyuyor ama milyarlarca yıl manyak gibi bekliyor meteorlardan gelen bakterilerin de yaşamı ortaya çıkarma ihtimalinin de düşünüldüğü ortalama 5 milyar yaşındaki evrende son 2500 senesinde mi ortaya çıkıyor işte " hey ben varım ortalama 14 milyar yıl önce yaptım birşeyler ve o kadar zaman bekledim ve şimdi size kendimi gösteriyorum bana uyun itaat edin hatta aslında sizden yaklaşık 10000 sene önce de göbeklitepedeydim- bazı ayinlerin, ritüellerin bulunmasına dayanarak diyorum- ama onları siklemedim o yüzden siz iyisiniz bana uyun itaat edin ne bilim dağ başlarına kesik güvercin kafası koyun kesin geri gelecek yada asan yılana dönüşecek yada ay ikiye yarılacak o yüzden bana inanın" falan fişman diyerek mi ortaya çıkıyor. bakın sadece şu tanrı dinler saçmalığına inanmamak için okumak yeter hadi okumuyorsunuz abd bilim akademisin bir yayını var, onu okuyun adamlar bundan bundan dolayı böyle diyor. ayrıca dünya'da ki tüm saygın bilim akademileri tarafından onaylanmış bir şey bu tanrının olmama durumu. ve hede höde değil sebep sonuç şeklinde anlatılıyyor hadi siktiret bilim akademisini falan az tarih bilsen az düşünebilsen falan kutsal sayılan kitapları okuduğun manyakmısınız siz neyin kafasını yaşıyorsunuz demeniz gerekir.

bir "üstün güce" inanmak için ise hiçbir sebebim yok. insanın evrensel olan zihinsel zayıflığının bir ürünü olduğunu düşünüyorum tanrı konseptinin.

bu arada biri caner taslaman videosu vermiş aslfkaslşfkasl o adamın ne kadar "bilimsel" şeyler söylediğini anlamak için sadece kitaplarının ismine bakmanız yeterli.

@arkadakiadam benim bir şey zannettiğim yok. Evrene, gezegenlerin yapısına, atmosfere, canlıların yaşam biçimine, tarihe bakarak bir düzenin var olduğunu söylemek için alim olmaya gerek yok.

ben inanıp inanmadığımı bilmiyrum.inanıyorum da diyemiyorum inanmıyorum da. pek umrumda da değil aslında var olup olmadığı. ama bazı insalar çok şanslı işleri hep yolunda gidiyor. ama bunu bir yaratıcıya bağlamak ne kadar doğru? görünmeyen duyulmayan bilinmeyen bir şeyin varlığını da yokluğunu da ispatlamak çok zor hatta imkansız. Varsa da vardır yani beni etkileyen bir durum yok.

İnanıyorum. İki şeyden ötürü;

Birincisi sevap/günah iliskisi. En basit örnegi, bu dünyada haksız kazanç saglayarak keyif süren, hiçbir sıkıntı cekmeyen birisinin yaptıkları yanına kar kalmamalı. O zaman herkes hırsız olsun, herkes kaçakçı olsun, kimse alnının teriyle para kazanmasın.

İkincisi hayvanları gözlemleyerek inandım bir yaratıcının varlığına. özelliklede yabani hayvanları. İnsan düşünebiliyor ama hayvan düsünemiyor. Yabani bir hayvana verilen annelik duygusu mesela. Onun için avlanmasi, koruması falan. Bunların o hayvana bir güç tarafından verildiği aşikar bence. Diğer bir örnek, benim civcivleim vardı eskiden, hepimiz beslemişizdir. Bi defasında civcivlerimi dışarıya çıkartmıştım ben önde onlar arkada yürüyoruz otlak bir arazide. Ben gövdesi boru gibi olan otlardan düdük yapardım küçükken. Neyse gene düdük yaptım ilk çalmanda benim civcivler pusup kanatlarını açarak kamufle oldular. Sonra gene aynısı oldu... Şimdi yumurtadan çıkalı 3 gün olmuş fabrika civcivinin bile tehlikeyi sezince kendisini koruması için yere pusmasını mutlaka ona bir yaratıcının vermedi lazımdı, çünkü bu kendiliğinden olamazdı. Kimden nereden öğrenecekler? Kimisi buna yasanmislik diyor neden olarak. Ya neyin yasanmisligi allasen? Sacmalik bence.

Bunlar gibi düsünsem cok neden bulurum ama simdilik aklima bunlar geldi.

Tanrıya da peygamberlere de dinlere de inanmıyorum.

Big bang ve evrime inanıyorum.

Ek olarak yokluk diye bir şey olmadığını düşünüyorum. Yani klişe "o gaz bulutları nerden geldi peki" muhabbetleri benim için ifade etmiyor. Hiçbir şeyin olmadığı, yokluğun hakim olduğu bir şey tamamen insan zihninin kurgulaması, yokluk diye bir şey olmadığı için de kafamızda şekillendiremiyoruz diye düşünüyorum. dogmatik olabilir ama yokluk ve tanrı ispatlanana kadar ikisi de insan zekasının ürünü olan şeyler.

Allah'a ve peygamberlerine inanıyorum. Şu dünyada insanlara zulmeden adaletsiz yaratıkların öldükten sonra yargılanacağını bilmek içime ekstra ferahlık veriyor. Kuranda zerre kadar hayır işleyenin de zerre kadar şer işleyenin de karşılığını göreceği bildiriliyor kaldı ki bir ödeve günlerce emek verip hocanın burun kıvırması tüm yaşam enerjimizi yitirmemize sebep olurken bu hayır-şer ve ahirette karşılık durumu kulağa hoş geliyor.

yaratıcının olduğuna inanıyorum. yaratıcıya dair kanıtlarım diğer arkadaşlarla aşağı yukarı aynı. evrime de inanıyorum. allah durduk yere çat diye yoktan var etmiyor zaten hiçbir şeyi, bir bahaneyle oluşuyor her şey. evrim de hala devam eden bizi bugünkü halimize getiren bir süreç. ayrıca ben bir yaratıcı olduğuna, buradan sonra yaşamın bir devamı olduğuna inanmak da istiyorum. tam olarak cennet-cehennem mi bilemiyorum ama bir şekilde bir ceza-ödül sistemi olmasını diliyorum. ayrıca sadece bu kadarsa hayat çok amaçsız gözüküyor. ne yani.. illaki altında vardır bir şey gibi geliyor :)
ama dine inanmıyorum. kutsal kitapların allah tarafından mı yoksa peygamberler tarafından mı oluşturulduğunu bilmiyorum ama her halükarda amacının insanları "iyi insan" olmaya yönlendirme ve toplumu düzen içinde tutmak olduğunu düşünüyorum. yani ben de dinlerin kendi kendine iyi olmayı başaramamış insanları yola getirmek için ortaya çıktığını düşünüyorum. loveinaflipbook'un aptal mevzusuna katılıyorum yani. (mezheple zerre inancım yok bu arada)dinlerin amaç değil, iyi insan olma yolunda araç olduğunu düşünüyorum. yani bence insan iyi olsun da neye inanarak veya inanmayarak iyi olursa olsun. bu sebeple mutlak günah ve sevap yok benim kafamda. içinde bulunduğun duruma göre değişir tüm sevap ve günahlar. içki içmenin günah olmadığını düşünüyorum ve rahat rahat içiyorum o yüzden. ama içki içmenin günah olduğunu düşünerek içen insanların gerçekten günah işlediklerini düşünüyorum :) kendimi kayırmak için değil, bence önemli olan niyet. insan inandığı gibi yaşamalı, yoksa mutlu olamaz. benimse şimdiye kadar ki en büyük günahımın tembellik olduğunu düşünüyorum. bir sürü işim varken yatıyorum sürekli. ortalamanın üstünde zekaya sahip olduğumu düşünüyorum ama kullanmadan, insanlığa yararlı hiçbir şey yapmadan, üretmeden yatıyorum. kaynakları verimsiz kullanıyorum yani. günah bence, ve kendimi gerçekten huzursuz hissediyorum bu konuda :/
bu anlamda hıristiyanların 7 ölümcül günahı bence gerçekten günah. kafamdaki iyi insan tanımından uzak şeyler. ama kesinlikle hıristiyan da değilim. ne olduğuma kafa yormuyorum. allah nerede, peygamberler gerçek mi kafama takmıyorum. "iyi insan" mıyım diye kafaya takıyorum. benim de inancım böyle, kafama takılan bir şey yok. rahatım.

su iç.

bu saatte yemek yersen eğer saat 3 e kadar oturman lazım.meyve ye ya da yoğurt en iyisi

Yoğurt ye.

mandalina ye.

salata yap.

sırf şu yazdığınla da beni acıktırdın... sağol.

meyve ye, ne bileyim.

su içtim şimdi iki bardak.
canım sürekli tuzlu şeyler yemek istediğinden bir yaprak marulu tuzlayıp yedim.
soru içinde soru sorayım tekrar. ben neden hep tuzlu şeyler yemek istiyor olabilirim acaba?

dyetteyken tuzdan uzak dur vucudunun tuz tutma kapasitesini arttırır

little ceasar sucuk sucuk

aslında istediğim kilodayım bir süredir. boyum 159 kilom da sabah aç karna tam 48. tuzdan vazgeçemiyorum nedense.

sert bir kahve iç. uykunda açlığında gitsin.

Doktora git bacim sen

Istedigim kilo diye bise mi var allasen!
Olmsn gereken bi kilo vardir yasin boyun cinsiyetin hayat tempon herneyse bunlara gire bi beslenme programin olur

Ne diyeti bu hedef 40 kilo olmak mi

Tuz ihtiyaci da birseye delalettir muhakkak

Marula tux ekip yenir mi, keci misin sen?

Bu saatte de bise yenmez.

@cecilia, aşk olsun kalbimi kırdın :) hedef 48di. yaptım, oldu :) hem spor da yapıyorum. doktora da gidiyorum ayrıca her iki ayda bir kontrolüm var. benexol kullanıyorum bir de tiroidleri çalıştıran hap.
keçi konusunda haklısın tuzu tek başına bile yiyebilirim.
not: maruldan başka bir şey yemedim. valla. kızma.

para tatlı

allah allah bu kadar dert etmeye ne gerek var? orijinal filmin değerini azaltıyor mu amerikan versiyonu? ben tam tersi merakla bekliyorum, bakalım amerikalılar nasıl bir yorum katmışlar diye. kötüyse yönetmenin bok yemesidir, iyiyse zaten zevk alınır. oldboy da zaten mangadan uyarlamaydı. mangacılar diyor mudur acaba, ulan film yaptılar sıçtılar içine diye :)

yönetmen spike lee, işlerini çok da sevdiğim bir adam değil genel olarak. bana göre bi 25.saat vardı güzel filmi. ama yani yönetmen iyi olsa da, zaten çekilmiş bir filmi neden tekrar pişirip yapıyorsun yani?

@juninho77 senin söylediğin olay manga'dan filme uyarlama. mangacılar gözünden bakacaksak, farklı bir çizer kadrosu, aynı isimle aynı konuda farklı bir manga'sını yapsalardı ne hissederlerdi diye düşünmek lazım asıl...

Bazen cok iyi filmler de cikiyor.
Akira Kurosava - Yojimbo ve Sergio Leone - A Fistful of Dollars aynı filmdir mesela.
Ama ikisi de inanilmaz iyidir. Yani bu uyarlamada problem yok ama mal insanlar yapinca ve filmin icine sicinca boyle oluyor.

bu başyapıta iğrenç hollywood mimikleri ve klişelerinin yakışacağını hiç sanmıyorum, önyargıysa önyargı, ne yapayım, sevmiyorum arkadaş. www.renklidolap.com

seviyorum amerikan film sektorunu yapsinlar gari.

asil nefret ettigim turklerin amerikan dizilerini alip uyarlamalari bok gibi bir sekilde desperate housewives the oc gibi

bazi filmler vardir.temelindeki fikir guzel olmasina ragmen gerek butcenin dusuk olmasindan, gerek yonetmenin acemiliginden, gerek oyuncularin tirtligindan ulasabilecegi potansiyele ulasamaz. boyle filmlerin yeniden cekilmesini sonuna kadar desteklerim. ama arkadas, hikayeyse hikaye, oyunculuksa oyunculuk, cekimse cekim, her seyiyle dort dortluk bir filmi yeniden cevirmek nedir???? senin sisko amerikali bacilarin altyazi okumayi sevmiyor diye, guzelim filmi b** etmenin ne manasi var ??

fak yu holivut!

...ne resmi? herhangi bi resim mi?

her türlü olabilir, hoşuma gittikten sonra. pornografik, vahşet, sadece araba,motor vs, tek hayvan odaklı(makrolar hariç), çok romantik olmasın ama.

www.hdwallpapersdj.com

bu pornografi değil mucizedir

makro diyebiliriz buna sanırım:
2.bp.blogspot.com

karanlık yerde durması iyi, ya da kafesin üstüne koyu renkli bir örtü de örtebilirsin haav alabilecek şekilde. en azından sakinleşir.

de ben şeyi merak ettim, emanet kuşun gagasını neden kısalttın?

ben değil sahibi gelip kesti
gagası aşırı uzundu tırnak makasıyla kesti bi sorun yoktu
az önce evde otururken kanı gordum kafeste
özel sebeplerden oturu biraz uzun sureli bi emanet

abi gaga bu ya tırnak mı sandınız kesilir mi gaga ??? yazık hayvana ya sahibine söyle gelip veterinere götürsün inanamıyorum.

kan damarına zarar vermiş, çok fazla kanamıyorsa durur bir müddet sonra ama kuşun sakin kalması şart o yüzden sessiz, ışıksız ve sıcak bir ortama götürün bırakın orada uyusun.
eğer yem yiyorsa sorun olmayacaktır zaten. durmazsa kanayan yere eser miktarda nişasta veya un sürün ama dikkat edin boğmayın hayvanı.

o hayvan yakında mantar kapacak. haberiniz olsun. bunun önlemi alınmazsa mantar olduktan sonra yavaş yavaş tüyleri dökülmeye başlayacak, sessizleşecek falan. umarım ölmez.

Duyuruyu açtıktan sonra daha fazla kanama olmadı
Şu an yemini yiyip kafesin içinde oyun oynayabiliyor
Pembegurba gaga fazla uzadığından kesilmesi gerekiyordu eski haliyle yem yemekte çok zorlanıyordu

ya şimdi adını tam bilmiyorum basit keyword aramalarıyla da ulaşamadım ama.

abi bi iki sene önce aksaray altgeçit'te gördüğüme yemin edebilirim onlardan.

not: benim anladığım kaleydoskop değildi ya, ben şunu anladım:
www.beslenirkibu.com bu mu acaba?

fisher-price viewmaster.
entel oyuncakcilarda cizgi filmlisi, eyup'te arabistanlisi.

Makinayı ararken şöyle birşey buldum işlevi aynı sadece boyutları daha küçük bir şey arıyorum.

en.wikipedia.org

Abi nerden bulmuşlar ve adı ne bilmiyorum ama bizim evde var. O fotoğraflara bakarak Hacı'ya giden aile büyüklerinin getirdiğini söyleyebilirim.

evet, viewmaster adıyla geçiyor kendisi. satılıyordu bir ara, hatta bir arkadaşa hediye almıştık ama unuttum. ama umudunu yitirme yani bulabilme ihtimalin var eğer istanbuldaysan. tabii filmlerinden kolay bulabilir misin bilmiyorum...

aynen hacılar getiriyodu bunu. vay mk millette çizgifilmlisi falan varmış, biz paso kabe, hacı amca falan izliyoduk =)

abi dediğim gibi aksaray altgeçit, eminönü altgeçit, beyazıt falan oralara bakacaksın. bulursan haber ver ben de alacağım valla ^^

Çok sağolun arkadaşlar söylediğiniz mekanlara bakacağım.

(bkz: karı dürbünü)

o öyle bir durum değil ya

120 lira civarıymış.

Ne peki daha dogrusu para edermi asil amacim satmak(bu duyuruyu o amacla acmadim yanlis anlasilmasin)

ballantines çok da iyi bi viski markası değil açıkçası. ama alan olursa sat tabii, neden olmasın.

tr.wikipedia.org'de_yay%C4%B1nlanan_ithal_diziler

1. ben de izlemiştim bunu vaktiyle:
www.imdb.com

kurtköy'de otobüs dıraklarının dibindeki sitelere bakabilirsin. istanbul'a gidiş için kolaylık olur. ama şehir'e sürekli gidiyorsan da bu sefer yollarda yıpranırsın. kartal metrosuna yakın bir yerlerde de bakabilirsen biraz dengelemiş olursun sanırsam o durumu.

İş çıkışı TEM çok kalabalık olacak. Buna kendini hazırla.

Bence de Kurtköy.

Kurtköy'den İstanbul'a toplu taşıma ile ulaşım nasıl acaba? Özellikle TEM tarafında oturduğumuzu düşünürsek...

otobüsler var, ekspress geneli. E ile başlayan seferler oluyor genelde yani. 4. levent'e giden var, kadıköy'e giden var bildiğim kadarıyla. ama belli bir saate kadar galiba, yani gece eğlenmeye gideceğin zaman sıkıntı olabilir.

Söylendiği kadar şehirden kopuk değil anladığım kadarıyla.

sorunun cevabını ben de merak ediyorum. unutmadan ekliyim. Utopia'nın ve Black Mirror'un devam sezonları da gelecek...

Bu diziler zaten genre larındaki ilk diziler diye biliyorum. daha kopyalanmadı yani henüz.

bron/broen var tam olarak o tipte olmasa da güzel dizi, 2. sezonu devam ediyo, ben çok sevdim bi bak istersen.

bi de les revenants var o da güzel. fransız dizisi ama daha şimdi sundance channel de yayınlanıyo.

ha bi de sundance channel demişken rectify da güzel dizi.

hayt deli oglan +1

rectify guzel dizi...

Bunlar gibi başka dizi bence yok. Luther diye bir dizi var, bilim kurgu değil ama derinliği olan, kaliteli bir yapım. Az bölümü var. İngiliz yapımı yine. Bron/Broen, Rectify bu tarz diziler değiller. Les Revenants'ı bilmiyorum.

baba zaten "iyi" dizilerin benzeri ya da ayarında dizi olmuyo genelde. hani öyle bi olay yok. zaten o diziler o yüzden çok iyi. o yüzden bende sana nispeten az bilinen iyilerden önerdim.

yoksa bende 4-5 yıldır lost ayarında şöyle myster'den sürükleycilikten ağzımdan slaya akıtacak dizi arıyorum ama malesef. böyle diziler bi daha gelmiyo.

ayrıca lostu beğenmeyen yok finali bok gibiydi bu nasıl dizi diyende gitsin fıkralarla türkiye izlesin :P

ilk tüyo; annesi bu kadar korumacıyken hayatta bişey yapamaz, biraz birey olmayı öğrensin. kaç yaşında bilmiyorum ama ortağı varsa birey olacak yaşı geçmiştir bile...

ingilizce için; çekinmek en kötü şey. az biliyorsa da pata küte girişsin. en önemlisi bilmediği hiçbir şeye atlamasın, sormaktan çekinmesin. gitmeden kalıplar ezberlesin. en önemlileri bellidir zaten; yardım için, ihtiyaçlar için, alışveriş için olanlar vs.

tripadvisor'u incelesin gitmeden bol bol. gezilecek yerleri not alsın, isimler çok önemli oluyor. ülkenin genel olarak kültrüne göz atsın, durduk yere farkında olmadan hakaret olarak algılayabilecekleri hareketler yapmasın.

Şunu bir erkek arkadaşımın başına geldiği için söylüyorum: "Haydi, bir çay içelim" diyen iyi mesleği olduğunu söyleyen ve güvenilir görülen yerli kimselerle "Yaşasın, ne sıcak insanlar" diye takılmasın.

Sinagapur da biseye dikkat etmesine gerek yok.basina bisey getirmesi icin bayagi ugrasmasi gerekir.sokakta gel bi damatlik takim verelim ya da rolex var vacheron var diyen 3-5 hintli kardesimizden gayri bisi olmaz.

Ama cocugun durumuna guldum.annesi aman olm gitme,sen ya basina bisi gelirse.birakin cocuk bi kendine gelsin bi ozguven kazansin.

Ps: fotograf makinesi kamera ozel bisi icin gelmiyorsa burada biraz pahaliya malolur ona.hong kong daha iyidir.hatta az desince bangkok daha iyidir.

Gidiyor zaten biletini aldı da tamamen benim teşvikimle oldu gibi yoksa ortağı gidecekti. Şimdi iş ortağı ve annesi biraz bana gıcık gibiler. Tee allaam ya. Param ve zamanım olsa ben ayaklarım kıçıma vurarak giderim :) Neyse ben işine yarayacak bir kaç ing. kalıp ezberlettirim , bir de buradaki tüyoları veririm.Zaten Almancası var, en kötü ihtimal onu kullanır. Yolu açık olsun inş.

singapur gayet medeni ve güzel bi yer. daha kalsaydık ya diye ayakları geri geri sürerek döner yurda merak etmeyin.

bunlar hep apelasyon işte,avrupada o kadar türk var bi diasporan yok.megri megri fayfim megri.

hazır sahiplenilmişi var:
(bkz: gyros)

abicim ben de söylüyorum tabi ki osmanlı yemeği diyorum ama heriflerin zihinlere yerleşmeye başlamış artık. bir şey çıkmaz diyorsun ama çıkıyor işte. hadi amerikalıların falan alman yemeği sanmasını anlarım. ama araplar alman yemeği diyor yahu. adamların zihninde alman yemeği olarak yerleşmiş bile. araplar da kebabı sahiplenmeye çalışıyor bu arada.

bütün yemeklerimizi çok beğeniyorlar aslında ama hepsini başka ülke sahipleniyor anasını satayım.

kim iyi yapıyorsa onu yemek/içmek lazım. bunun bir ileri aşaması aşırı milliyetçiliğe bağlanıyor. hem de yeme içme mevzularından. maksat güzel yiyip içip keyif sürmek değil mi? pizzayı amerikalılar çok daha güzel yapıyor mesela, italyanlar bu kadar ayaklanımıyordur bence...

ama kısmen haklılar Alamanyadaki döner bizim damak tadımızdan tamamen farklı, hatta her bölgede farklı.
gerçekten ordaki Türk abiler zamanında oturmuş düşünmüş ne yapsak bu Alamanlar yer ve burda satabiliriz diye.
onun dışında elbette biliyorlar dönerin törkiş olduğunu yahu--kendi yemekleri yok adamların napsınlar, elleşme

Valla almanya' da doneri daha guzel yapiyorlar. Turkler yapiyor ama buradakinden cok farkli. Icine et koyuyor en azindan. Bizimkiler gibi et kokusu spreyi sikip vermiyorlar. Cesitlendirmisler bir de pomm doner olsun, tatzki ne zikkim diyorlarsa cacik koyuyorlar ( yunanlilara selam olsun) hakkini veriyorlar. Tr de adam gibi doner mi var turist bayila bayila yesin. Almanya da kosebasi harika doner yapan donerci dolu.

bırak gitsin dönerse senindir, dönmezse zaten hiç senin olmamıştır.
(mazur görün, yapmam gerekiyordu.)

hepsini sahiplensinler biz de yunanlılar zaten türk'tü deriz. askfjlkjf

Amaaan yillardir bizimdi nooldu
Az biraz da hans oyalansin nolacak

Senin canin saaolsun.

valla en güzel döneri barcelonada, ikinci güzelini de almanyada yedim.
adamların yaptığı dönerle bziimkisi aynı değil.

almanya'da yediğim ortalama bir döner türkiye'de yediğim en iyi dönerden çok daha iyiydi. o yüzden bırak sahiplensinler. hak eden kazansın amk.

alamanyada döner yemedim ama,közde yapılmış bi ankara dönerini geçebileceğini sanmıyorum.

selanikde bir döner yemişim valla süperdi

yukarıda bazı gençlerin buyurduğu "Almanya'da döneri daha iyi yapıyorlar" önermesine kısmen katılabilirim. ancak burada et döner-tavuk döner ayrımına gitmek lazım. elbette közde hakkı verillerek hazırlanmış, yağlıca, suyu içinde kalmış bir et dönerini en güzel Türkiye'de yedim, aynı zirveye ulaşabilen Almanya menşeili bir döner işletmesine rastlamadım, ama rekabet edecek "ben daha iyiyim" diyecek vardır, imkan olsa da gurme edası ile gidip denesem. diğer yandan, tavuk döneri bizim memlekette güzel yapan bir yere de denk gelmedim, onu da iddia eden vardır,imkan olsa da gidip denesem:)

Almanya'da ortalama bir Türk dönercisinde yiyeceğiniz tavuk döneri gerçekten lezzetlidir. kanımca bunun sebebi tavukların genel anlamda daha lezzetli olması ve "zaziki" diye telaffuz edilen, memleketimizde Van Yöresi'nde benzeri bulunan bir koyu cacık türevini üstüne gezdirmeleridir. salatanın da hakkını veriyorlar zaten. ekmek yemem normalde ama, orada döner ekmekleri de lzeetli-susamlı vs. olabiliyor. e Alman'ın da damak tadına hitap ediyor haliyle. kişisel gözlemimdir, sık sık Almanya'da bulunduğum bölgede büyük bir Mc donalds'ın tam karşısında konuşlanan Türk Dönercisi'nde defaatle Almanların kuyruk olduğunu gördükçe garip bir tebessüm oluşmuştur bende.

Döner, Alman mutfağına, daha doğrusu fast-food alışkanlığına öyle yerleşmiştir ki, meşhur Duden bile bu kelimeyi almıştır hazinesine -merak edenler Duden'da döneri arattıklarında Döner ile bağlantılı diğer kelimeleri de görebilirler- ama kelimenin kökeninin Türkçe olduğunu belirtmektedirler elbet, bilen biliyor Türklere ait olduğunu azizim.
Almanlar'ın neden bizim mutfağımıza ve özellikle dönerimize düşkün olduklarını bir başka örnek üzerinden kısaca anlatmaya çalışayım. Bir dönemdir İngiltere'deyim, yolu buralara düşen bir Alman genci de bulunduğu süredir farklı mutfakları denediğini ama beğenmediğini söyledi ve Türk yemeklerini de denemek istediğini söyledi. aldım götürdüm bunu normal bir Türk lokantasına -elbette döner de mevcut-. Alman arkadaş et döner aldı -burada genelde %100 kuzu ya da yüksek oranlarda kuzu eti kullanılıyor et dönerlerde Vedat Milor'u çatlatırcasına- yedikten sonra İngiltere'de kaldığı müddetçe en güzel yediği yemeğin bu olduğunu söyledi. bana kalırsa dönerde belli oranda kuzu eti kullanılmasına karşın hazırlanışından kaynaklandığını düşündüğüm birtakım sebeplerle tam puan vermedim, buna karşın çok lezzetli bulunabiliyor yabancılar tarafından.

@candanag

gastenin ekonomi sayfasinda bi haber okuduydum seneler once:

alamanya'daki toplam doner satisi, McDonald's, Burger King ve KFC'nin hepsinin birden, alamanya'daki toplam satislarindan daha fazlaymis...

@darknum_

images.teamsugar.com

piyasayi kasip kavuran bu "Greek Yogurt"un sahibi 40 yasinda bi Turk biliyosunuz.

Bu cumleye itiraz ediyorum:

"Bir kere dünyanın her yerinde bizim bildiğin döneri kebap adıyla satıyorlar."

Doneri gyro ya da shawarma adiyla satiyolar. Shawarma kulaga tanidik geliyo. Neden? Cunku "cevirme" kelimesinin, Arapcalastirilmis hali.

@darknum_

O zaman siz o cumlenizi dunyanin her yerinde yerine Avrupa'da diye degistirin,

ben de cumlemin basina, Amerika'da ibaresini ekleyeyim...

Amerika'da doneri, gyro ya da shawarma diye satiyolar. Gyro da, Yunanca doner demek heralde, jiroskoptan kopya cekiyorum. Shawarma'nin etimolojisi burada anlatiliyo zaten:

en.wikipedia.org

evet, o adam, o sirketi satin alinca, bi dusunmustur heralde. ben bu sirketi Greek yogurt olarak mi devam ettireyim? Yoksa Turkish yogurt olarak diye mi? diye...

Ortalama bi amarigaliya Turkish yogurt deseniz, bel bel bakar suratiniza. Greek yogurt biliyom da, Turkish yogurt bilmiyom, Turkish coffee olmasin sakin o? der.

Bizim uyanik Turk de bu gercegi gordu ve bu sene 1 milyar dolar ciro yapti.

@fayfim

sayin hocam, benim en cok icerledigim nokta ne biliyo musunuz?

Gulluoglu'nun once Brooklyn'de sonra Manhattan'da yer acip, onceleri adam gibi baklavalar satip, baklavanin ne olup ne olmadigini butun New York'a gostermesinin ardindan, simdi isi berbat etmis olmasi.

Baklavalar Istanbul'dan ucakla ve "soklanmis" olarak geliyo ve serbetini New York'ta dokuyolar. Ama o serbetin icinde ne var cok merak ettim bu en son gittigimde.

Istanbul'da, Kanyon'daki Saray'da bi kaymakli ekmek kadayifi ismarlama gafletinde bulunmustum, tek bir catal aldiktan sonra, aynen biraktim. Garson sordu, nooldu diye. Bunun icinde seker yok, ben bunu yemek istemiyorum dedim. Cunku cayir cayir yandi dilim bogazim. Ekmek kadayifi mi yiyon, dayak mi yiyon belli degil.

Manhattan Gulluoglu'na en son aylar once gittim. Bu ne la? dedim. Karakoyle ennn ufak bi alakasi bile yok.

Bize (bkz: insülin direnci/@compadrito) diyon, gendin datlilari löp löp yutuyon diyebileceklere not: Senede bir ya da iki defa yiyorum. Onda da basima bunlar geliyo...

@compadrito

bir tanıdığımın tanık olduğu bir olayı anlatayım. adam dönerciye gidiyor. kendisinin önünde bir alman çocuk döner istiyor. usta döneri hazırlarken arkadaki dükkan sahibi türkçe sesleniyor. bütün eti koyma, çocuk o yiyemez zaten.

bütün bu sıkıntılar da temelde bizimkilerin bu bakışından çıkıyor işte. yarım et koyuyorsan yarım para al o zaman? ama yok işte. çakallık peşinde koşmaktan dolayı aslında kaybediyorlar.

Haci Omer Sabanci ne demis sayin hocam?

"Hilekarlik ahmaklik, gurur essekliktir!"

Gavur da, "Honesty is the best policy" demis. Sark kurnazi geri zekalilar! Herkesi kor, alemi sersem sanirlar...

"Yemeyenin malini yerler, adina keriz derler"

Biz pazarlamayi ve iyi ahlakli ticareti bilmiyosak, elin oglu, alir o ati ve Uskudar'i gecer gider.

Bize de hayiflanmasi kalir iste boyle...

bu mevsimde kiev yalan olur gezmeye değecek bir şey yok.daha fazla vaktin olsaydı 1 hafta falan görülmesi gereken yerleri görürdün. kroşatik diye bir cadde var hepi topu 1 saatte gezilir civarı. şato barda ev yapımı bira içilir.
gene de ilk defa gidiyorsan 7 - 8 saatini geçir.sisli havaya denk gelirsen küfür edersin. ben kiev kışlarını hiç sevmem.

olm kiev karışmış, şimdi okudum, deminden beri senin duyuruyu arıyorum. hiç bulaşma derim.
www.economist.com

www.facebook.com

www.facebook.com
Sözlükçülere indirim de var. Annem de bir dövme yaptırmak istemişti oraya yönlendirmiştim, memnun gayet.

Edit: Baya da sevilmiyormuş lan mekan. İlginç gerçekten.

eksi tatoo dışında herhangi bir dövmeci işinizi görür. ekşi tatoo nun işlerine bakın ve diğer bilindik dövme santcıları ile karsılastırın ne demek istediğimi anlayacaksınız.

benimki daha da alakasız ama tam da dün lifelong'un afişini görmüştüm sokakta.
www.altcine.com

dövmeci olarak da fiyattan önce hijyene dikkat etmek lazım. her yer temiz değil maalesef. Takism'de Ruhsel var, 2 dövmemi o yaptı. Galata Tattoo var, bir sonraki orada olacak sanırsam. Kadıköy'de Danny var, Bahar Yapman var, bildiğim temiz dövme sanatçıları...

edit: ben de ekşitattoo'yu önermeyen birisiyim. kanaatimce tüm ünü sözlükçülere indirim üzerinden edinilmiş bir yer...

bindirimli fiyatlar üzerinden indirim -> eksitattoo

teorik olarak nereden tanımlarsan oradan başlar.

"sizce, bizce" den önce big bang, günümüz evren modelleri ve evrenin geometrisi üzerine okumakta fayda var.

evreni gündelik 3 boyutlu algımızla düşünmek, "içinde herşeyin olduğu bir kocaman bir kutu" gibi hayal etmek yanıltıcı olacaktır, bu durumda zaten o kutuyu bir şeyin içinde koyma ihtiyacı duyacaksınız.

uzay dediğimiz şey bir düzlem. sonu yoktur.

ama evren derseniz büyük patlamanın ışığının ulaştığı her yer, evreni kapsar. ama daha ulaşamamış olduğu yerler ise "bilinmezlik noktasıdır" yani evren genişlemeye devam ediyor.

şimdi, howkingsçiler bingbang'in patladığı yer olarak başlangıç noktasını koyar.

ben ise sicim teorisine kendimi daha yakın gördüğüm için birden çok noktada içinde bulunduğumuz paralelin başlangıç noktaları olabileceğine inanıyorum.

fraktal gibi düşünün, sonsuzdur aslında ama, her desenin bir kırılma noktası vardır. işler bu konuda soyutlaşınca kafa da algılayamıyor tabi.

ha bu arada, yobaz dinciler kadar yobaz fizikçiler de bulunmaktadırlar ve birer manastır keşişi gibi bu konuda konuşmayı "küfür" olarak kabul ederler. dikkat et bu soruları onlara sorma :)

Bence uzay istanbul surlarindan basliyor. Bagcilar'i falan da kara delik gibi dusun. Cok degisik tipler var orda. Yutuyor resmen.

İnancıma göre dünya atmosferinden çıktıgında başlar. Sicimlere inanamıyorum ne yazık ki,beynim yanıyor paralel evrenlerden.

Herkesin uzayı kendinden başlar bence. Bittiği yeri bilim adamları bile bilmiyor henüz, şimdi ben çıkıp söylesem ayıp olur. Ayrıca bu çok güzel soru için de teşekkür ederim.

tam ortasından başlıyor bence hacı. çünkü büyük patlamayla beraber her yana saçılmış ve gittikçe genişliyor.

dunya icin soruyorsaniz
en.wikipedia.org

zaman tekerrürden ibarettir mottosundan cikip evrenin genisleyen sinirlarinin aslinda birbirine yaklastigi ve bir noktada ic ice gecip birbirleriyle bulusup tekrar patlacagini savunan kesime göre de evrenin baslangici bittigi yerdir. genislemenin kesistigi yerdedir. nasil fikir?

tedxalsancak vs. yapıldı türkiye'de, konuşmacıların hepsi türktü haliyle. yeni yeni türkiye'ye açılıyor ted, şimdilik 3-4 adet yapıldı. youtube'da da var konuşmaların hepsi, misal semih saygıner falan müthişti geçen sene.

"Tedx turkey" diye aratirsan gelecek tedx'lere de ulasirsin. Aralikta itu'de olacak en yakin.

Peki bu organizasyona tabi olmadan ,kendi basına ünlü olan var mıdır ?

Haci sen bu unlu olma olayina niye taktin boyle? Turkiye'de boyle seyler icin babalar cocuklarini Acun'a veriyor. Ted'e cikip unlu olunmuyor. Siralama farkli biraz. Once bi is basaril unlu olman lazim. Yine yol Acun'u gosteriyor yani. Www.acunmedya.com

Dediğim salt ünlü olmak değil,örneğin iyi bir konusmacı olmak ve etkileyici hitaplarla etkili şeyler anlatabilmek

ben şimdi anladım seni. ama ün ise konu, ted'i geçeceksin. ted'e çıkanların %90'ı zaten alanlarında bayağı meşhurlar. sen ters taraftan ulaşmaya çalışıyorsun yani.

bir aralar bu adam vardı. belki hala duruyordur.
(bkz: Ahmet Şerif İzgören)
www.youtube.com

sayın başbakanımız recep tayyip erdoğan'ın konuşmalarını dinle.

bikafalar.com

bilgisayarın locale ayarlarıyla programınkiler çakışıyor olabilir. denetim masasından bir kontrol ediniz.

edit: tuşları değil de tarihi girdiğin formatı kabul etmiyor gibi daha çok, o yüzden böyle bir öneriyle geldim.

@loveinaflipbook ve @rain when i die

sizi varya yerim yerim bendeki tarih formatı gg.aa.yy şeklindeymiş onu değiştirdim düzeldi. teşekkürler panpalar

aksine çok yumuşak bence

Peki tat olarak yapılır mı böyle bişey? Kahveden çok anlamam, eleman da soğumasın sonra..

Özetle; bişey diyim mi ben buna hediyeyi verirken?

Türk kahvesi yüksek aromalı (arabica) kahve, kafeini yüksek olanlara robusta deniyor. neferkitty nin de dediği gibi bu sebepten dolayı yumuşak oluyor.

turk kahvesi, yumusak oluyomus galiba dersen o kendi arar bulur ne yapacagini. kiyak hediyeymis bu arada.

aga yumuşak hissinin nedeni biraz da bizim kahve yapış şeklimiz. köpük alacağız diye yeterince kaynatmadan, kahvenin çıkmasına fırsat vermeden servis ediyoruz. ben sobanın üstünde baya bi kaynatıyordum eskiden (20 dakika falan), gayet sağlam çıkıyordu. sert oluyordu yani.

ucwords() denedin mi?

edit: garantiye almak için:
ucwords(strtolower())

belly dance.

Lokum, boşuna Turkish Delight değil.

ayısı, öküzü, hırsızı, soysuzu, hortumcusu

rakı,kebap

ucuz tatil

Findik

Boğaz köprüsünden başka şeyi var mı acaba ? Hiç bir şey yokmuscasına her şeyde boğaz...

bu yazmakla bitmez ki. o kadar çok ünlü şey var ki. ama belli başlı olarak kategoriye ayırmak gerekir. mutfak yemek antik yerler deniz bunlar her ülkede olabilen şeyler zaten. türkiyede ise bunlardan yüzlerce var. bence internetten famous dish/place/beach etc. of turkey diye aratabilirsin. off o kadar çok ki.

ya pamukkaleden peribacalarına kadar çok şey var ama ilk akla gelen boğaz rakı balık türk lokumu baklava.

elma çayı.
3 ömür daha yaşasam asla nasıl olduğunu anlayamayacağım ama öyle.

yoğurt

mercimek çorbası

Kelle paçaaaaa

mercimek köftesi :P

bursa; iskender
hatay; künefe

kuru kayisi. boyle yazinca tuhaf oldu ama marketlerde ambalajlarinin uzerinde 'turkiye kayisisi' yazisini surekli goruyorum.

Havlu, mutlaka turkish towel olacak, mevlevileri, ince bardakta çayı, lokumu,nazar boncuğu

başbakanı, havayolu, tecavüzleri, terörü, antalya'sı, ayasofya'sı

"siktir"

ciddiyim. bu ülkenin en bilinen şeyi "siktir". vietnamlısından tut irlandalısına, çekinden tut kolombiyalısına herkes biliyor.

aynı.

Bilmiyorum baktın mı ama google'a yazınca ilk bu tarif çıkıyor.

www.hurriyetaile.com

Baktim ama daha farkli bir tarif istiyorum ben.aromasi farklı olsun yani.

www.youtube.com

ben böyle yapıyorum, sadece sütlüçikolata ile yaparsan j'adore'daki gibi oluyor, araya biraz bitter karıştırmakta yarar var. (j'adore da taksimde bi çikolatacı bilmiyorsan, ama ünlüdür epey)

bulutagaci.blogspot.com

blogun sahibi değilim bu arada.

1 bardak süt
yarım paket eti karam (%54 kakaolu olan en güzeli oluyor bence) (bardak büyükse 3/4 paket de olabilir.)
3 tatlı kaşığı krema.

sütün içine çikolataları atıp çırpıcıyla sürekli karıştırarak iyice eriyene kadar ısıtıyorsunuz. 3 kaşık krema ekleyip karıştırıp içilecek sıcaklığa gelince içiyorsunuz.
denediğim birsürü tarif arasında sonunda geldiğim ideal oranlar bunlar.

edit: içine muzlu süt yapar gibi blenderdan geçirilmiş muz da deneyebilirsin ama onu henüz denemedim, nasıl olur bilmiyorum.
bir de azıcık tarçı koyuyorum bazen. hatırlarsam.

80gr kadar bitter cikolatayi benmari usulu eritin. 30ml kadar yagli sutu isitip erimis cikolatayi ve bir tatlikasigi sekeri ekleyin. 10ml taze krema ve 1 tatli kasigi sekersiz kakaoyu ekleyin, surekli karistirarak istenilen sicakliga gelince afiyetle icin.

o zaman da imam nikahı kayıtlarına bakarlar? ayrıca imam nikahlı da olsa bir evde 3 kız 5 erkek kalınmaz ki. herkesin kendi kocası/karısı helal birbirine sadece.

tamam canım ben teke tek için sormuştum zaten. imam nikahı kaydı ne hem? öyle bir kayıt mı var? ben gördüm imam nikahı, tutmadılar öyle bir şey?

imam nikahı için resmi nikah gerekiyor diye biliyorum, zamanında buradan biri öyle demişti

müftülüğe soruyolar, müftülük de allaha soruyo. direkt sen sorsan söylemez. teketek durumunda da baş örtüsü, takke (ya da ne bilim badem bıyık) ararlar heralde. günümüz modern birlikte yaşayan insanlarında pek böyle şeyler olacağını sanmıyorum...

uzun lafın kısası, onlar isterse bahane çok...

in vinocum yok öyle bi kayıt zaten. hem imam nikahına kaldıksak erkeğin 4'e kadar hakkı var :P çok kadın için de çözümü hazır.. (bu arada bir evde 4 kızla yaşayan üniversiteli varsa tebrik ederim)
"kim nerden bilecek" kısmında kilit nokta şu: aileler! bazı kızların ailelerinin haberi yok... kim nerden bilecek; aileye haber gider. aile biliyorsa vay aşifte denir en fazla /kadın modern görünümlüyse. aile bilmiyorsa kızın babası kızı vurur olay kapanır.
onun dışında zaten misal sultanbeylideki imam nikahlı çiftleri kimse şikayet etmeyeceği için, sıkıntı yok onlarda.
sanıyorum amaç bu :)

resmi nikah olmadan imam nikahı kıymanın cezası var zaten.

böyle bişeye ceza mı? bu ülkede? kaç rekat?

tek geçerli nikah resmi nikah. imam nikahı geçerli değil. ha bakarsan kızlı erkekli kalmanın da kanuna aykırı bi tarafı yok. yani bu mevzu traş muhabbeti. bi çeşit suni gündem. yokmuş gibi kabul edebilirsin.

bildiğim kadarıyla onlar rfid ile çalışıyor. araştırabilirsiniz.

rfid'yi kırmak zor denilmişti burada. o iş yaş gibi.

Dostum küçük hesapların peşinde koşmamalısın, crack eylemişken kredi kartlarını falan kırmayı denesen?

istanbul kartta nfc kullaniliyor. kartlarin icinde secure element denen bir parca var. bakiye bilgisi burada encrypted olarak saklaniyor. sadece uretici firmanin elinde olan bir key ile buraya yazma islemi gerceklestirilebilir. su anda soyledigini yapmak mumkun degil. ama istanbulkartlarin aletler ile iletisim kurdugu protokolu kirip, nfc telefonlari istanbul kart gibi kullanmak mumkun olabilir.

not: izmirde kentkart ilk cikitginda elemanin teki onu kirmisti yanlis hatirlamiyorsam, haberlere cikmisti. kendisi cakma bir yukleme bayisi acip parayi kaldiriyordu

@anonymice kredi kartlarini hacklayebilmen icin bankanin sunucularini hacklemen lazim, cunku islemin onaylanmasi orada gerceklestiriliyor, kartta herhangi bir bakiye, limit bilgisi saklanmiyor. o sebeple istanbul kart daha mantikli.

doğru arkadaşlar onu atlamış, onda sadece id var benim bildiğim. bilgilerin hepsi merkezde yine.

ama menzil içerisinde çevredeki en yakın kartın id'sini önbelleğine kopyalayan denişik şeyler var. elektronikle alakamıza bağlı bu.

edit: arkadaşlar onu atlamış ne lan. ben atlamışım.

yani yine dediğime geldi; keyi oluşturan sertifika olmadan olmaz. belediyede de bir turktrust olayı yaşansa bu iş tamam...

icq

güzel bir çalışma yapmışlar bunun için.

dead but not forgotten => www.pcworld.idg.com.au

myspace olmedi yasiyor.

icq devam ediyor.

netbul.com vardır türk arama motoru.

winamp

trim, stage6 vardı bi de meşhur.

Www.sosyomat.com

Www.yonja.com

Www.teknolojitelevizyonu.com/forum

yonja vardı facebook yokken yonja vardı.

altavista
irc
bir de king batak oynanan bir yer vardı nereydi orası, duruyor mu bilmiyorum.

shockhaber.com vardı bir zamanlar. tey tey...


edit: işte böyle bişeydi - web.archive.org

kahkaha.com esalak.com mirc zurna.net

kahkaha.com vardı bir aralar. flashberk vardı. bir internet sağlayıcısı olarak ixir vardı.

e-salak.net olmasi lazim

(bkz: kazaa)
(bkz: limewire)

90'lara inelim
zuxxi.com
gameshow.net/mavraboard
lostlibrary.org

napster --- !
kazaa
xing movie player

hi5 vardi. baktim hala duruyor ama olu bence

www.morgue666.com
www.kayyo.com bir ara herkesin kayyo.com uzantılı internet sitesi olmuştu sayelerinde.
msn'in gitmesiyle haliyle msn space, msn plus gibi şeyler de yok artık.
camfrog hala var mı bilmiyorum.

ha www.cehennem.com vardı bir de.

Rotten.com vardı patlamış beyinler falan

@ganyotçu
myspace ve formspring de devam ediyor ona kalırsa.

kolayweb vardı bu arada. shockhaber'i nasıl unutmuşum loveinaflipbook iyi hatırlattı. bir zamanlar en çok girdiğim siteydi. hey gidi.

haa bide shownomercy.com vardı parçalanmış insanları gösteriyordu hala var mı bilmiyorum varsa da girmeyin tankın ezdiği insanlar parçalanmış vücutlar falan baya fenaydı.

(bkz: source code)

(bkz: butterfly effect)

(bkz: the one)

(bkz: sliding doors)

(bkz: another earth)

oğlum matrix böyle bi film değil miydi lan, niye kimse önermiyo?

(bkz: lola rennt)

(bkz: next)

przypadek ; sliding doors ve lola rennt'in atası.

frequency ; butterfly effect'in atası.

Pararel evren deniyorsa burada ben devreye giriyorum ve Leyal ile Mecnun'un efsane 52. bölümünü öneriyorum. Ben çok beğenmiştim ama sen diziye hakim değilsen beğenmeyebilirsin.

Aslında buraya Butterfly Effect ve Sliding Doors'u önermeye gelmiştim ama geç kalmışım. Ve tabi ki Frequency de bir nevi bu tarz bir film.

Film değil ama, anime serisi var ''Steins Gate' diye zaman makinası ve paralel evrenler konulu baya güzel.

ahaha bi filmin adını aradım yazayım diye, sliding doors çıktı o da.

tabii bir de interstate 60 ile donnie darko.

50+

20 falan

ne işe yarıyor bu.. geçen birkaç ay içinde yine yaptılardı..

22

22

29

ondokz

18

29

24

28

20

30

40

26

21

20

13

23

zgrydn e kadar 23.9 etti ortalama

ganyotçuğum ve kendi yaşımı düzelterek ekledim bu arada

edit: bu sorular iyi oluyor -28 eledim sizi aşklarım

31

@glori,

"not everything revolves around you"

:)

26

@douchebag: duyuru is enough for me :(

19

31

30

gloriciğm, daha 18 yaşında 28-'leri eliyorsan görüşelim. ben sana keriz buliyim, sen de hazine avcılığı yap, parayı kırışalım he? o ışığı gördüm sende.

22

33

Glorinin 18 olduguna inanmam en az 25tir
Ben 18-19

29

26

28.

bir ankete daha katılmanın huzuru içerisindeyim.

glori'nin gerçek yaşı 32. hepinizi kandırıyor.

26 male Artvin. you?

23 kanka

21

seeekkkkizzz

29

35

22

20 yıl 5 ay

30

long time no see.

edit: daha formal istiyorsan: "we have not seen each other for a while."

it's been a long time since we last met

it's been a while since we last saw each other

it's been a long time since the last time we met

edit: letheavendangered'e teşekkürler, gece gece ancak bu kadar :)

It's been a while since we've seen each other.

@loveinaflipbook'un ilk cümlesinin ikinci kısmı "since we last met" olacak. since'ten sonra simple past gelir, present perfect değil.

edit: aynısı @deliverance için de geçerli.

@letheavendangered
bu kadar kesin bir ayrım olduğunu bilmiyordum, cümle gayet doğal geldi aslında bu haliyle.

@deliverance, konuşurken çıkıyor öyle ama doğru bir kullanım değil.

<present perfect'li cümle> SINCE <simple past'lı cümle>

simple past yerine direkt net bir zaman zarfı da gelebilir, 2001, last month, January, my childhood vs gibi. simple past'la kurulmuş herhangi bir cümlecik de net bir zamandan bahsettiği için öyle oluyor zaten.

letheavendangered haklı. since'ten sonra present perfect kullanılmaz. yani günlük dilde belki duyarsınız ama pek değil.

fakat zaten bu kadar karmaşaya gerek yok :) cümlenin tam çevirisi "we haven't seen each other for a long time"

we haven't seen each other for a long time+1

IT Crowd

it crowd. sezon 2 bölüm 2

mantık hatası var mı diye düşününce var gibi geliyor ama bir kitapta cümlede görünce yanlışlık var burada diye de düşünmem açıkçası.

çırılçıplak üstünde hiçbirşey kalmamasını anlatıyor. soyunmak, sadece üstündeki kıyafeti çıkarmak olabilir. iç çamaşırları üstünde kalarak da bir insan soyunabilir.

çıplaklık bir durum soyunmak ise eylemdir. neden mantık hatası olsun?

"işten gelince soyunup yatağa girdi" dendiği zaman mesela, çırılçıplak kalıp yatağa girdiği değil, üzerindeki iş kıyafetlerini çıkardığı, belki pijamalarını giydiği sonucu çıkar. loveinaflipbook'un dediği doğru yani. Soyunmak tam çıplaklık belirtmiyor tek başına.

çıplaklık bir durum da, çırılçıplak olmak demek zaten soyunmuş olmak anlamına gelmiyor mu.


şey gibi oluyor sanki geri iade etmek gibi.

soyunmanın tam çıplaklığı ifade etmedği senaryoda hatasız gibi duruyor doğru.

o cümlede "çırılçıplak" zarf olarak kullanılıyor yalnız. soyunmayı betimliyor...

sorunuz sanırım çırılçıplak'ın tek başına yeterli olması. Ama değil. Çırılçıplak kaldı diyebilirsiniz ama önceki cümlede yine soyunmayı kullanırsınız. Ya da başka destek fiiller kullanırsınız, mesela üzerindeki her şeyi atarak/yırtarak/fırlatarak çırılçıplak kaldı gibi. Ama bunlar da soyunmakla aynı anlamı taşımaz. Soyunmak bir eylemdir, çırılçıplak kalmak da sonuçlarından biridir.

''çırılçıplak kalacak şekilde soyunmak''olması gerekiyormuş gibi geliyor bana.

yoo tam tersine,çırılçıplağın tekbaşına kullanılmasının anlam bütünlüğünü bozup bozmadığına dair sorum aslında.yukardaki gibi araya bi kelime istiyor sanki.

Yarı çıplak da soyunulabilir pekala.

soyunmak çırılçıplaklığı ifade etmiyor.ancak çıplak, soyunmuş olma durumunu ifade ediyor.çırılçıplak soyunmakta hata var gibi durumu pekiştiren bir fiil daha gelmesi gerekiyor sanki.

mesela anadan üryan soyunmak oluyor.

ifade eksikliği bence şurda:

çıplaklığı ifade etmesi için kurulan bi cümlenin içinde çıplaklık kelimesinin kendisinin bulunması.

soyundu. nasıl soyundu? çırılçıplak.

çırılçıplak üzerinde hiç bir şey olmamasını, soyunması ise yaptığı eylemi tarif ediyor.

edit: yani doğru.

"çırılçıplak soyunmak" ile "çırılçıplak kalmak" arasında bir fark var değil mi? o farkı fiiller belirtiyor. "Soyunmak" fiilinin koyulması gerek bence.

nasıl soyundunun cevabının sadece çırılçıplak olmaması lazım bence.

ekleme:heh işte bana çırılçıplak kalınırmış gibi geliyor,çırılçıplak soyunulmaz gibi geliyor kulağımı tırmalıyor.

nasıl değil ne kadar ın cevabı zaten çırılçıplak, belki çırılçıplak kalana kadar soyunmak olarak kullanılsa daha normal gelebilir tabi

arkadaş nasıl dediği için öyle yazdım,aynen sana katılıyorum sirena.

toptan cevap : şimdilik ikinci el temiz bi xbox 360 al. ps4'ün de slimi çıkınca duruma göre onu alırsın..

- oyunluk bilgisayar toplaman eski nesil bir konsoldan cok daha maliyetli olacak.

- gta 5 için xbox ya da ps3 alman farketmez.

- dahili hafıza (500 gb ya da 250 gb) neden gerekli?

- bence şu an yeni nesil konsol almak mantıklı değil (hem fiyat hem de sorunlu olması yönünden)

PS4'ün iyileştirilmeleri tamamlanmadan almaya kalma derimi. şu an için PS3 seni daha bayağı götürür. fiyatının çok düşmesini bekleme ama, çünkü hala piyasası aynı kalacak bence. PS4 için şu an piyasaya çıkmış oyun sayısı bir elin parmak sayısını geçmiyor çünkü gerçekten de (max 5), daha onun olgunlaşmasına var bayağı.

xbox-ps seçiminde de ps derim çünkü exclusive title'lar çok daha fazla ve çok daha kaliteli.

samsung'un çamaşır makineleri gayet kaliteli. bizzat da kullandım. tavsiye ederim.

siemens tavsiye ederim. istanbul'daysanız eminönü'nde fabrika satış mağazası var, fiyatlar fark ediyor epey. servisinden getirmesine kadar 10 numara.

samsung elmas kazanlı modelleri

Toşbikleri alıyorlar. Geriye sadece calippo kalıyor. O da işemeye yarıyor zaten.

Ama düşününce kalkmasının toşbiklerle alakalı olması çok mantıksız ya

büllükleri kesiyolar.kalkıp kalkmaması dert değil o kadar,hatun kişinin gebe kalmaması asıl işin altında yatan.

hahah susam sokağında anlatır gibi anlatmış herkes anasını satayım, bu ne ya? :)

ek bilgi olarak ben de aynı şekilde ilerliyim: komple kesseler bile bahçe hortumunu kısaltıyolar sadece, bahçenin içinde kalan kısmından çıkar sular.

(olmadı benimki :\ )

bonibon, toşbik, calippo, büllük.

çok garip bir duyuru olmuş yahu bu.

amaç gebe bırakmamak diye biliyorum, ama tabi pompanın da önüne geçiliyodur. kalkıyor mu kalkmıyor mu bilemiyorum.

takım komple gidiyor benim bildiğim.

ayrı ayrı yöntemler var diye biliyorum.

penisin ucundan bişi sokulup yapılanı var, komplesi kesileni var, testisleri ezmek sureti ile yapılanı var...

bizim haremlerde küsküyü kesme geleneği yok.kesildiğinde idrar yoluna çıbık falan koyuluyormuş yukarda dendiği gibi.

Sandalı veya Tamamen Tıraşlı: Organlar tek bir harekette, keskin bir bıçak yardımıyla tamamen kesilir. Teneke ve ahşap bir tüp üret raya sokulur. Yaraya kaynar yağ dökülür ve hasta taze tezek yığınına yatırılır. Yiyecek olarak süt verilir. Eğer hadım edilen kişi genç birisi ise cogu kez yaşar.

Penisi Kesilen Hadım: Cinsel ilişki ve döl verme yeteneği yerindedir, fakat penisi yoktur.

Hadım: Testisleri kesilmiş veya ezilmiş, burulmuş olan klasik Thlibias ve Semivir.



Testis
Penis

Diger kullanimlariniz itici.

küsküyü değil de bonibonları iki taş arasında ezmek suretiyle işlevsiz hale getirdiklerini de okumuştum bir yerde. ancak küskü eskisi gibi çılgınca şahlanabiliyormuş. ben değil, bir harem ağası dedi.

sonuçta bu adamların hareme girebilmeleri için erkekliklerinin de olmaması gerekir. sadece kısır olmanın padişahın içini rahatlatacağını sanmıyorum :P

hadım etme işlemi sırasında kölenin erkekliği yok edilirdi. hadım işlemi sırasında kölelerin testisleri alındıktan sonra, erkeklik organı kesilir ve yerine idrarını çıkarabilmesi için kurşun bir çubuk takılırdı. ancak çoğunlukla kölelerin sadece testisleri alınırdı ve bunlara hasi, yani hayaları alınmış denirdi. bazende kölelerin yumurtalıkları ezilirdi. erkekliğin yok edilmesi sırasında ölenler de olurdu. bu işlem sadece islam ülkelerine mahsus olmayıp, avrupa'da da beyaz köleler ispanya'da yahudiler tarafından iğdiş edilip satılırdı. mezopotamya'da antik yunanistan, roma, bizans ve iran saraylarında hadımlar istihdam edilirlerdi. bizans'ta aileler çocuklarını kilisede görev yapsın diye hadım ettirirlerdi.

osmanlı yönetimi kara ağa sayısını mısır valisine bildirirlerdi. kara hadım ağalar, doğu afrika'da habeşistan, sudan, nijerya, mali, çad ve nijer tarafından, sennar vee darfur'dan gelen köle kervanlarıyla mısır'a getirilirdi. mısır valisi, merkezin talep ettiği miktarda köleyi, mısır'a gelenler arasından seçerek istanbul'a gönderirdi. 8 ile 11 yaşları arasındaki zenci köleler istanbul'a gelmeden önce ülkelerinde ya da mısır'da hadım edilirdi.

haremde görev yapanlar, iğdiş edilmelerine rağmen tamamen erkeklik duyguları ölmezdi. bu yüzden emev, halifesi muaviye'nin eşi fahite, sarayda sadece yaşlı hadımları istihdam ettirmişti. hadımlar, erkeklikleri ellerinden alındığı için özellikle erkeklere kin beslerlerdi. osmanlı sarayına hadım alınırken, tamamen iğdiş edilmiş ve çirkin olanlar alınırdı. hadımlar, çocuk ruhlu olup, kuşlarla ve diğer hayvanlarla oynarlar ve çok yemek yiyip bol bol dedikodu yaparlardı.

kaynak: sorularla osmanlı imparatorluğu - erhan afyoncu.
copy-paste değil alın teri

baska dert mi kalmadi yaw =)

olay hamileligi engellemek özellikle siyahi cocuklari.. düsünsenize padisahin gözdesi bi hanimdan siyah cocuk cikiyor.. o sebeple siyahi agalarin ponponlar gidiyor.

peki hadım olunca adamın canı çekmiyor mu yani? etrafında da bi sürü hatun var. işin garibi hatunların da mı canı çekmiyormuş? yani onca ağa varken bu hatunlar kendilerini nasıl sadece 1 padişaha saklamışlar :P ay çok dertler varmış be.

kara aga seçilmesinin nedeni kadınların nefsine hitap etmemesi için zaten.sen siyahi bi adamı tercih eder misin beyaz varken.ayrıca çirkin oluyolar özellikle.

Kadında ki istek gücü elde etme duygusu sanırım. O yüzden birsürü ağa ile birlikte olmak yerine bir padişahla birlikte olma fikri daha çekici geliyordu sanırım

Neiracığım sana bilimden Bi yolla anlatacağım herkese yapmam.

şimdi pipinin kalkmasını sağlayan ana etken testosteron ve bu hormon oldukça yeri geldiğinde pipi ayaklanıyor. Testosteronu yumurtalıklar salgılıyor bu yüzden Osmanlıyı bilmesem de eski uygarlıklarda yumurtalıkları ezince/kullanılamaz hale getirince doğal olarak salgılamıyor hormon falan ve adam ibneye dönüyor affedersin. Olay bu anlayacağın

hadım olunca seks hormonu üretimi yok oluyor.

eğer ergenlikten önce yapıldıysa, daha çok kız gibi özellikleri oluyor. ama boyu da normalden uzun olabiliyormuş. çünkü ergenlikteki seks hormonları uzun kemik büyümesini durdururmuş normalde. e durmayınca boyu daha uzun oluyor işte.

uzun boylulara selam burdan :D

@gibson
böbrek üstü bezleride testesteron salgılar.testesteron seviyesi normal bi insan da ereksiyon problemi yaşayabilir.

@ganyotçu, siyah varken beyazı neden tercih edeyim ki? adamların inik hali bizim kalkıklara 5 basıyor.

@ganyotçu vücudun bir çok organında bir çok farklı hormon salgılanıyor. ama testosteronun %95e yakın bir bölümü testislerden salgılanır. diğer organlardan çıkan %5 ile ancak lan diyip kaşlarını çatar hadımımız

gibson tam olarak merak ettiğim şeyi açıklamış gibi. tıştış olmayınca arzu da olmuyomuş he. vay anasını. bu, kısır kedilerin neden mart ayınca bağırmadıklarını da açıklıyor. gizem çözüldüğüne göre ben yeni sorular bulayım.

@neira ereksiyon olmamış penisle anca böyle;

inciswf.com

bi klip çekersin

@ganyotçu'nun böyle swfler bulması.. bilemiyorum yorum sizin sdjashdkjashd

GENÇ OSMAN LAF SOKTUUUU OBAAAAAA

@gibson

@'in anlamını öğren üzgün kaslı

ben de aynı sorundan mustaribim. bütün gün eve gidince "bunları şunları yapıcam" diye kuruyorum kuruyorum, eve gidince fıss.. bi bakmışım hiçbir şey yapamadan yatağa giriyorum.

Duyurudaki favori konum ^^

Ben işten çıktıktan sonra, metroda seyahat ettiğim süre boyunca evde yapmam gereken günlük işler üzerine bir 10 dakika kadar kafa yoruyorum, aklıma gelenleri reminder'a ekliyorum. Geri kalan süreyi de kitap okuyarak geçiriyorum.

Bunun dışında her pazar akşamı bir sonraki haftanın işlerin planını programını yapıyorum. Bunun için MS Project kullanıyorum. (İşteki program için de aynı programı kullanıyorum) Saat saat programlama yapmak iyi bir yaklaşım değil. Saati kaçırınca hevesin kaçıyor. Onun yerine yapılacak işi 1-2 günlük periyotlara programlarsan ilerleme kaydedersin diye düşünüyorum.

eve dönerken yapacaklarımı kafamda sıralıyorum. (aynı şekilde işe giderken de o gün yapacaklarımı aciliyet sırasına göre kafamda listeliyorum.) sonra eve gidince ilk olarak yapacaklarımı yapıyorum. (duş-ütü-makale okuma-dosya düzenleme-k.k.ekstre kontrolü vs.- sonra kalan vaktimde internet ve yatmadan birkaç sayfa da olsa kitap okuması. zaten saat 2-3-4 falan oluyor bunları yapınca. :)

işi hayatının bir parçası olmayanların en büyük problemi bu. Daha geç değilse hayatını iş hayat ayrımı olmayan bir iş ile idame ettirmeye çalış. Yok bunu yapmaya imkan yoksa koy g.tüne akşam dizi falan izle işte.

@orhan tv

işi hayatının bir parçası olmayı biraz açabilir misin nasıl oluyor o?

@yue çalışma saatleri çok yoğun olan kişilerden bahsediyor sanırım. sabah 8 akşam 8 gibi.

ben bunu dert ede ede memur oldum. 5.15'de evde oluyorum. "zorunda" olduklarımı yapıyorum, kalan zamana da keyfime göre bakıyorum.

hedefim hiç çalışmamak.

@orhan tv ben de anlamadım valla, iyi anlamda mı söyledin, yoksa kötü anlamda mı? işten ötürü özel hayat kalmamasını mı kastettin? yoksa işi iş gibi görmemeyi mi? valla anlamadım.

bence evden çalışanları kastetmiş. evle iş ayrımı olmasın diye.

işin iş olarak görülmemesinden bahsettim. Mesela eve gelip tahta işleri yapıyorsan , bundan zevk alıyorsan marangoz olmalısın ya da akşam eve gelince bonsai ile uğraşıyosan bunu iş edinmek gibi.

İş - meslek ayrımı vardır. Sevdiğin şeyi meslek edinmekten bahsettim. Sevmediğin işi yapıyorsan ve düzeltemiyorsan bu hayat ta böyle geçecekmiş demek ki diye umursamaz olmak lazım.

fırın torbası diye bir şey var. ondan al. eve gel fırını aç. sevdiği baharatları biraz yağ ile karıştır, tavukla beraber torbanın içine koy. karıştır iyice. torbanın ağzını bağla sağa sola 3-5 delik aç. koy tepsiye ver fırına. yarım saate falan pişer tahminim.

afiyet olsun.

babacım en basit yol asm'nin dediği gibi fırın torbası al direk daya içine. hatta daha kolayı var direk knorr'un fırınlı baharatlı paketleri var onlardan al gayet güzel.

ama bana sorarsan hindi gibi içini kestaneli iç pilavıyla doldurup üstüne tereyağ,paprika,tabasco,winchester shire ve kekikten oluşan gibson sosu ile nar gibi kızarmasını sağlayabilirsin..

knorr un baharatlı paketlerini ben de tavsiye ediyorum, yakınlarda bi migros varsa bi koşu git al.
içinden torba daçıkıyor. içine varsa patates, havuç falan da koyarsın.. mis.

Knorr poşedi fikrini tuttum, bunu yapiyim ben iyisi mi.

Gibson panpa winchestershire nerden bulucam akşam akşam Amerika mı burası? :D Makroda olsa oraya kim gider şimdi, damak tadını sevdim ama :)

Pilicin üzerine tuz, bal ve tereyağı sürün. Fırında güzelce kızarsın. Yanına da patates cipsi.

pilici koyduğun fırın torbasına biber patates havuç falanda ekle sosla karıştır. sosu da sulandırılmış salça içerisinde karabiber tuz ve pul biber ekleyerek yapabilirsin, tam bekar erkek işi oldu bu ama sen öyle yap :D

kulak içi zararlı ya. kulak üstü kullan. urbanears plattan kullanıyorum ben

kulak üstü için üstün kaliteli bişey arıyorsan; sennheiser, harman kardon, akg ya da jvc'nin de fena olmayan modelleri de var.

ve evet, kulak içi uzun süreli kullanımda zararlı olabilir.

dışarda kullanmak içinse bunu bulabilirsen bunu al, hem dışarı ses vermiyor, hem katlayıp kendi kutusuna koyabiliyorsun, hem sesi şahane.

en-us.sennheiser.com

iphone kullanıyorsan px200ii tavsiye ederim. px100 de tavsiye edebilirim. ikisi de sennheiser tabi.

psikoloğa gitmen lazım.

psikolog ile hiçbir ilgisi yok. öyle bir durum yok. eğer bu durum ruh sağlığımı etkilese yada psikologdan başka bir çarem olmadığını düşünseydim zaten giderdim. daha önce zaten gitmiştim, hiçbir boka yaramıyor.

bir amaç edinmek olabilir belki. ufak ya da büyük farketmez, yaşamını anlamlı ve keyifli kılacak bir amaç.

aslında var... amaç var. müzik var. ama artık müzik bile o kadar olağan ki. o bile sıradan geliyor artık. default birşey gibi geliyor, onun da bir zevki kalmadı, bir anlamı kalmadı.

yeni birşeyler gerekiyor.

mesela bir arkadaş mesajla "koşu yap" dedi. mantıklı geldi. sanırım bu yapılabilir.

sağolun beyler, başka önerisi olan varsa yazabilir.

duyurunda yazdıklarına göre psikiyatriste bile gitmen gerekebilir,ilaç kullanman gerekebilir.hayalde yaşıyor gibiyim,hiçbir şeye dikkatimi veremiyorum,yaşadığım yer gerçek değil gibi diyosun.dikkat dağınıklığı,düşünemiyorum,karar veremiyorum,beynim uyuşuk diyosun.mutlaka uzmana görünmen lazım.işe yaramıyor diye bir şey yok.

psikologla ilgili haklı olabilirsin ama eğer bi ilaç kullandığın için bunlar olmuyosa kendi başına halledemeyebilirsin.
bana da geçen yıl çok sık oluyodu bu his. noldu da düzeldi bilmiyorum ama border-line testi yapmıştım laf olsun diye, orda bu bahsettiklerin ve benim yaşadığımda border-line da olanlar olarak yazıyordu. tabii bi tek bunlar değil çok ayrıntılıydı. sen de rasgele bi oku bakalım diğer şeyler de var mı.
mesela çevre etkenler, eleştirilme, küçümsenme, kıyaslanma tarzı şeylerin sebep olduğu gibi şeyler yazıyodu. yani sonuçta internettir, ben de çok üstüne düşüp psikoloğa gitmedim ama border-line diye de bi şey var. pek çok etkeni var. üstünkörü bi oku derim.

amaç edinmek bence de iyi gelebilir, bi şeylerle yoğun olarak ilgilenmek, belki biraz okumak beynini sürekli aktif tutacağından bu hislerden zamanla kurtulmanı sağlayabilir.

daha önce gittim. psikiyatriste de, psikoloğa da. bunların bana yaramayacağını biliyorum. derdim ruh sağlığı, beyin sağlığı ile ilgili değil. hiçbir şey yapamamak. uyuyup uyanmak, hiçbir şey yapmadan geri uyumak. aynı şeyleri tekrar tekrar yaşamaktan artık hayalde yaşadığını zannetmek.

bir film vardı, adamın biri her uyuduğunda aynı güne uyanıyordu. ona benzer birşey ama tam olarak aynı şey değil. harekete geçmek için birşeyler gerekiyor sadece. dediğim gibi koşu gibi, yada başka birşey. koşu bugüne kadar aklıma gelmemişti. tam olarak böyle birşey.

evet işe yaramıyor çünkü ne aylarca kullanılan ilaçlar ne de defalarca girilen seanslar bir sonuç vermedi.

Animal pak iç. Düzeleceksin. Hangi vitamin, mineral, yağ asidi, amino asit veya performans takviyesi eksikliğin varsa giderip yerine koyar, bu tip sorunların kalmaz.

+ bol su.

dostum köpek falan al besleyebileceksen program yap gün içinde sabah kalkınca kafanda sırala yapacaklarını. kız arkadaşın yoksa bul bir hatun takılın falan

meditasyon deneyebilirsin mesela. hem kafa berraklığı sağlar, hem konsantrasyonunu arttırmana yardımcı olur. araştır biraz.

somut bir şey üretip ortaya koyman, yaparken odaklanacağın, bitince de bunu ben yaptım diyebileceğin elle tutulur bir şey gerekiyor. resim olur, heykel olur, fotoğraf olur, maket olur, puzzle olur, öyle bir şeyler.

agiz tutun ve kagit dumanini ayristirmiyordur. hepsi gidiyor iceriye maalesef

yılların geyiği der ki; işte bu sigara kağıdında jet yakıtı varmış, böylece sigarayı yaktıktan sonra içmesen bile sonuna kadar yanıp bitebiliyor, kendi kendine sönmüyor. yani düz kağıttan bile zararlıymışmış. (lise geyiği)

tütünün zararları bitti de bi kağıda mı takıldın? :D

olmaz bişey korkma. o kadar takıyorsan kafana, bong yapıver tütünü.

Tütün + www.amazon.com bundan al.

Logitech F710

logitech kullanıyorum tavsiye ederim.

Anket gibi konu oldu ama f710'a karar verdim. Sağolun :)

2x HDMI girişi seni kesecekse bence alınır.

alınır tabi
mesela ben de 47la660s alıcam

öncelikle 2 değil 3hdmi bağlantısı var. Bir tane yan kısımda 2 tane arka kısımda. smart menüsü çok hızlı. ama ps3'teki hızlı görüntülerde takılma falan olur mu bilmiyorum. onu bir teknoloji markette deniyerek alırsan daha iyi olur. Genel olarak güzel bir model alınır bence.

Bana 4 tane HDMI bile yetmiyor, 3 çok az.

1.) Kablo TV receiver
2.) Dreambox
3.) PC
4.) XBOX

mesela Boxee BOx alacam ama HDMI eksikliği yüzünden erteliyorum.

bana 2 bile yeter bi laptop bi de ps3 bağlanacak

Ben bu 3d led tv yi tavsiye ederim..
www.hepsiburada.com

3d alinmaz gereksiz. 1600un ustunde verme 42 inc televizyona

(git: www.eksiduyuru.com)
LG 32LA620S modeli dün akşam aldım. 1199 TL'ye. Bence yeterli.
LG 42LA620S alabilirsin. Aradaki özellik farkını bilmiyorum ama 200 lira kar edersin. Aradaki özellik farkının da sorun yaratacağını düşünmüyorum.
Gançlik nalet olsun, televizyon piyasası ne olmuş böyle? Bilgisayar, Cep telefonu gibi. Araştırmadan alamıyorsun!!!

620 serisini bırak 640ın aşağısına inme
2 sene önceki modeli alıp ne yapacaksın? 3D olmayan alabiliyorsan öyle al tabi o ayrı mezvu

bunda ps3 ile multiplayer oynarken dual screen mı bir olayı var. ekranı bölmek yerine herkes kendi gözlüğü ile tam ekran oynuyor.

ne farkedecek ki? birileri http trafiginizi sniff edip banka hesaplarinizi mi bosaltacak duyuru uzerinden?

yok özel hayatı korumak adına sadece, işyerinde sniff ediliyor çünkü herşey. eminim başka işyerlerinde de vardır aynı durum.

güzel olur, otellerde cafelerde sniff yapan tanıdıklarım var.

bana gore,

otellerde kafelerde zaten kullanimda cekinceniz, sikintiniz varsa burasinin https olmasi da fark yaratmaz. herhangi bir poisoning yontemi ile mitm yaparlarsa https'in de anlami kalmaz.

eger cekince buysa tabii..

Google'a sökmez. Sniff'in daniskasını google denen onun bunun çocuğu yapıyor zaten. Parolalarınızı kaydedip kişilik profilinizi çıkartıyor. Bu site de google tool'ları kullanıyor. Bastığınız her tuş (sam amca için de) kaydediliyor. Ben filtreye takılıp takibe de alındım. Açıktan yokladılar. Bilginize.

bir sey olmaz

Kafeinin yarı ömrü 8 saat. Öğleden sonra içtiğin kahvelerden en az birinin içerdiği kafein gece yattığında hala bünyede aktif olacak. Erken saatlerde bitir kahveyle işini.

çok.

uykudan ziyade damar sertliği konusunda sıkıntı çekebilirsin ileride. uyku durumunu içtiğin saatle ayarlayabilirsin ama fazlası damar sertliği yapıyor diye biliyorum, yanlışım varsa biri düzeltsin.

Ben 2tane içsem çarpıntı yapıyor. Evet çok.

Yakın zamanda da, kahvesiz uyanamamaya alışacaksın (geri dönüşü yok), sonra sürekli o miktar kahveyi tüketmek zorunda kalacaksın, tüketmezken de yorgun olmasan da sürekli uyurgezer kalacaksın. Şimdiden geçmiş olsun, afiyet olsun, dilediğince içebilirsin.

ben de affedemiyorum, çıkış noktam da şu; ben yapmıyorsam bu bir, ikincisi de dün bunu yaptı, yarın başka birşey, sonra bir başkası... o kişiye güven sıfırlanıyor yani. Annem de olsa, eşim de olsa aynı.Hani bir laf var çok seviyorum; I'm not heartless, I learn to use my heart less''. Hani 30'dan sonra da değişemem herhalde. Bir arkadaşım şunu demişti bana; herkese bir çekmece yapmışsın, biriktirip çıkarıp çıkarıp bakıyorsun sanki.
bir de astrolojiye inanıyor musunuz bilmiyorum ama ben Akrep'im mesela :)

biraz kindarsın galiba. affetmeyi ve unutmayı öğrenmen lazım, sonradan öğrenilebilir şeyler bunlar.

Maalesef affedemiyorum. Sevmediğim insanları affedebiliyorum biraz ama çok sevdiklerimin bana hata yapmasını kabul edemiyorum maalesef. "Bana lan, bana nasıl yapar, hiç mi tanımadı/anlamadı beni?!" oluyorum :)

Herkes için bi çetelem var, istemeden tuttuğum; muhakkak günün birinde kendimce ödeştiğim. Diğer türlü uyku tutmaz :)

Çok iğrenç bir huy, törpülemeye çalışıyorum. Böylesini de tavsiye etmiyorum. Affedebilmek bir erdemdir.

hatadan kast ne ki? kazık mı attı? pilavı lapa mı yaptı? biri ile buluşacakken canı istemedi de ekti mi?

kindafr gibi duruyorsunuz buradan. ondan affetmiyorsunuzdur.

ben bir iki şey dışında affediyorum, hatta pek umurumda olmuyor.

kindarlık gibi değil, istemiyorum işte. yapmasınlar. hele ki baştan uyardığım bir şeyle neden karşılaştığımı anlayamıyorum ve deliye dönüyorum. ben dikkat ediyorum, özen gösteriyorum. neden bazen öyle saçma, çirkin hatalar ve savurganlıklar yapıyorlar anlamıyorum. istemiyorum bunu.