her ayın 14ündeydi en son.
bilet satış sayfasında yazıyor olmalı.
yalnız mayısta sezon kapanıyor zaten; iyi tarafından bakalım sezon sonlarında sahneler tam dolu olmaz biletler satılsa bile; kapıda bekleyin boş yerlere geçer ya da kapıda bilet bulursunuz.

ibb icin konusursak, biletleri satisa cikacak aydan onceki ayin son 10 gunu icinde internet sitesinden "gelecek ayin biletleri su tarihte satisa cikacaktir." diye ilan ediliyor. biletlerin satisa cikacagi ilan edilen gunde saat 11de giselerden, 12de de internet sitesi uzerinden satisa aciliyor. onu mayis ayi icin ben de bekliyorum henuz ilan edilmemisti dun baktigimda. mayis ayi sezonu kapatirlar diye biliyorum ama sonunda mi kapanacak o henuz belli degil. devlet tiyatrolarinda mayis ayi ortasina kadar oyunlar var belki sehir tiyatrosu da oyle olur.

Her ayın 20-25’i gibi bir sonraki ayın biletleri satışa çıkar. İnstagram kullanıyorsan hesaplarını takip etmen hatırlaman için iyi olabilir. Hem programı yayınlıyorlar hem de bilet satış tarihlerini açıklıyorlar.

Kapıda beklemek +1 mutlaka bir yer bulunur.

Ocak'ta bedelli yaptım, bizim bölükten birisinin çocuğu oldu 2. günde, doğum raporu gelince 10 gün izin verdiler. 10 gün sonra da geldi bizimle birlikte 5 gün askerlik yaptı terhis oldu. Bir şekilde izin veriliyor yani.

Edit: Ben askere giden kişi ve baba olan kişi aynı diye anladım.

Senin eşin doğum yapsaydı %100 izin veriyorlar. Bizim koğuşta bir arkadaş iznini aldı. Ama kardeş çocuğu için vermeyebilirler.

Askerdeyken çocuğu doğan, 10 gün izin alır. Askerliğinden sayılır. 1 hafta falan da askerliğini yapar biter gelir.

İlaveten;
sevk tarihinden belli bir süre önce baba olanlar için 1111 no kanunda yine izin süreleri var. Madde 30’lar 40’larda bir yerlerde olması lazım, hatırlayamadım.

askerlikte doğum izni var. hatta eşin hamileyse askerliğini bile erteletebiliyorsun.

bana ettiler şimdiye kadar üç kere falan.

hayır. çok saatlerimi geçirmişimdir de yani. güzel bir kız olmadığım için olabilir :-)

yanlış hatırlamıyosam 1 kere etmiş olabilirler (karta para yüklerken sorun oluşmuştu)

Oldu birkaç kere, birinde okuldaki starbucksta muhabbetimin olduğu bi baristaydı birinde de akşam geçti, bol filtre kahve vardı ordan vermişti.

bana verdiler. çok şekerler. :p

Siparisi yanlis almadilarsa hic etmediler. Bence oyle bisi varsa o ikrami kendilerine yapiyolardir =D

evet yeni bir kahveyi pek beğenmemiştik onlar bunu telafi için başka kahve ikram etmişlerdi.

%25 civarı bi ikram almışımdır, hatta vakti zamanında iş yerimin dibindeki şube hiç bi şekilde ücret almazdı benden.

edit: aklıma geldi bak, dünya kahve günü mü ne vardı, kendileri kahve bile getirmişti bana :)

Kasalarında bir problem vardı, sadece kart ile ödeme kabul ediyorlardı. Benim de üzerimde sadece nakit vardı, o zaman ikram etmişlerdi. Daha önce de birkaç defa ettikleri olmuştu ama onların nasıl olduğunu hatırlamıyorum.

Ediyorlar yani, birde öyle günde 2 ile falan sınırlı olduğunu sanmıyorum. Zaten aldığınız kahveyi beğenmedim derseniz direk yenisini yaparlar mesela, o yüzden sayı tutmaları pek mümkün değil.

hic denk gelmedi.

bana da birçok kez ettiler starbucks mobilde problem olunca...

(bkz: 10 Aralık 2015 starbucks memnuniyeti)

ettiler, erkegim :p

tam da isten kovulmustum 10dk oncesi, derdo derdo arkadaslari arayacaktim oturup. gunumu guzellestirdi herif.

Yaza özel içecekleri vardı. İlle de dene dediler. Ok dedim ve denedim. Sevdin mi diye sordular. Hayır dedim. Sonra Kahve ikram ettiler.

yep.

Genelde kalabalık saatlerde gittiğim için siparişimi bile zor alıyorlar. Bazen yanlış anlıyorlar, onu neyse ki düzeltiyorlar. Bir keresinde de küçük boy parası verdiğim halde yanlışlıkla büyük boy vermişlerdi, söylediğimde ikramımız olsun demişlerdi. Bunun dışında bir ikram görmedim.

bize de edildi, iki kişiydik ama bir tane de iyiydi.

multinet makinası bozuktu, kredi kartı vardı ondan çekin dedim. gerek yok dediler, ikram ettiler.

japonyada ikram etti türkiyede hiç denk gelmedim

Yerine göre değişiyor. Bizde akıllı telefon serbestti mesela. Ekşide bedelli askerlik başlığı altında gidenelerin tecrübelerini okursan daha detaylı bilgi edinirsin

Kendi hattını götür bir şey olmaz

Kendi hattını götür küçücük şey sakla bir yere, bakmazlar bile. Sorarlarsa da, "yok içeriden askercell alacağım." dersin.
@Goodman nerede yaptınız?

gaziantep'te yaptım

ben olsam telefon falan goturmem gidin kafayi dinleyin ya iste, hava degisimi. mis.

Gittiğin yere göre değişir. Kağıt üstünde akıllı (aslında kayıt yapabilen) telefonlar ve (ayrıca) sivil hat yasak. Tartışmasız.
Gittiğin yerdeki uygulamayı bilmen gerek. Benim birlikte akıllı telefon yasaktı ama sivil hattı bilmezden geliyorlardı. Kimi yerde didik didik tuşlu telefonu açtırıp simine bakanlar olmuş.

Gideceğin yere gitmiş olanlara ulaşarak sorman en sağlıklı cevabı verir sana. Dediğim gibi aslında yasak.

iskenderunda yaptım. zorunlu değildi askercell. hattı ayakkabının içine sakla bişey olmaz :)

Hat yerine ankesör kartı al bence telefon filan uğraşmana gerek yok

önce borç

ama borcu ödemeden o günkü muayene ücretini vererek muayene olabiliyorsunuz sanırım

borcun bile olmasa 90 gün prim ödemiş olman lazım sigortadan yararlanmak için.

1 aylık borcun varsa yararlanırsın. 2 ve üstü yararlanamaz. e devlet üzerinden müstehaklık sorgulama kısmından kontrol edebilirsin.

Sigortalı çalıştığın işte yukarıdaki arkadaşın dediği 90 gün sorunun yoksa herhangi bir sorun olmaz. Benim de baya borcum var, sigortalı çalışan olarak gayet güzel muayene oluyorum senelerdir.

@1213

sorguladığımda "durum: müstehaktır, provizyon alabilir" yazıyor ama aslında 5 aylık borcum var, söylediğine yararlanamamam lazım değil mi yoksa ben mi yanlış anladım?

Müstehaklık sorgulama +1

“Müstehaktır provizyon alabilir” yazıyorsa (normal şartlarda) sorun yaşamaman gerekir.

Halihazırda sigortalı çalışıyorsan tedavi görebilirsin, Abdurrahman haklı.

Cinsel terapiye gitmelisiniz. Cetad sitesinden size yakin uzmanlari bulabilirsiniz.

Cinsel terapi almalısınız, kısa sürede hallolabilen bir mesele.

Hepinize çok teşekkür ederim ilgilendiğiniz için. Düzenli seks hayatımız evliliğin sadece ilk yılında oldu. O zamanlarda erken boşalma sorunum vardı ama düzelir diye çok dert etmiyorduk. Daha sonra eşimin hamileliği boyunca hiç birlikte olmadık. Çocuk oldu zaten o iş de bitti. Kendim çok önyargılı olduğum için "yine, her zamanki gibi erken bosalacagim" gibi düşünceleri aklımdan atamıyorum ve sonuç hüsran. Artık eşimin de cinsel olarak bir talebi yok sanırım onu da soguttum seksten. Ve bu sorun artık benim için gerçekten çözülmesi gereken büyük bir sorun.

bu sorun ara ara bende de boy gösteriyor ancak dönemsel bir sorun belki yorgunluklar, stresler veya sevişmenin görev olarak görülmesi bunun nedenlerinden olabilir. bir de sevişme eni sonu azalıyor ve bitiyor gibi geliyor bana hep.

cinsel birlesme olmadan da partneri yüksek seviyede tatmin etmek mümkün. fantezi soslu bi oral seks ile cozulmeyecek sorun yoktur her iki taraf icin de. bunlara yönel. once sen görevini yap sonra o da yapacaktır zaten belirli bi noktadan sonra. erken bosalma psikolojik genelde. takilmamak lazim. bende de var saniyordum eskiden. simdi seks tanrisi gibiyim. sorun erken bosalman degil yani bence sadece

Bildiğim kadarıyla erken boşalma sorunu çok yüksek ihtimalle psikolojik. Anlattığın kaygılar da sorunun psikolojik olduğunun bir işareti olmalı.

Çözümün önündeki en büyük engel: utanmak. Psikolojik destekle kısa zamanda çözersin. Sıkma canını.

Teşekkür ederim lazor. Doktora gideceğim. Umarım cozerim. Gerçekten evlilikte cinsellik önemli bir durum.

antidepresanlar erken boşalma için de öneriliyor.
mesela çak bi cipralex bak bakıyım boşalıyormusun..tabiki dr versin bunu sana..

Antidepresanı bu iş için kullanmak bence doğru değil. Profesyonel antidepresan kullanıcısıyımdır.

Bence spora başla. Performans odaklı, zevk almadan seviş. Makina gibi. Pornocular gibi. Pozisyonları çok uzatma. Doggy’de yapmayın, sadece boşalmak istediğinde doggy’ye geç. Penisin bittiği nokta var ya. Kılların çıktığı. Göbekle penis arasında kalan 5 santimetrekarelik alan. İşte orayla kadının teni temas etmesin. Orayı ne kadar çok uyarırsan o kadar hızlı boşalırsın.

Kesinlikle cinsel terapi almalısınız. Hangi şehirdesiniz.?

Temin edildi demek, “yayın evine sipariş vermiştik, o bizim elimize ulaştı” demek. Her kitabın sayfasında yaklaşık temin süresi belirtiliyor. 1-2-3 gün falan diyorsa stokta olmayan, yayın evinden sipariş edilecek kitaptır onlar.

- bekliyor
- temin edildi
- sevk için hazırlanıyor
- sevk edildi
Diye gider sipariş durumları. Sevk edildi yazdıktan sonra (muhtemelen ertesi gün) teslim noktasına ulaşır. Aynı günde de ulaştığı olabilir, saate bağlı tabii.

Evet SMS ve maille şifre geliyor. Kitabı almaya gittiğinde o şifreyi veriyorsun.

Benim ta kac sene once aldigimda bile basinc uyarisi var. Gayet memnunum, basliklari eskiyince de kolay bulunuyor.

Daha yeni modelleri cikmistir belki ama bendeki Braun Oral-B Triumph 5000, gayet memnunum.

Edit: Kur farki da henuz uygulanmamis sanirim, cok uygun fiyati Turkiye'de: www.hepsiburada.com

Bizde bundan var: www.hepsiburada.com

Kutudan 2 adet çıkıyor. Dediğiniz gibi basınç sensörü var ve sert bastığınızda uyarı veriyor. Fırçalarken her 30 saniyede bir uyarı vererek başka bir bölgeye geçmenizi söylüyor (bu süreyi arttırıp azaltabiliyorsunuz). Bluetooth ile telefona bağlayarak günlük, haftalık, aylık fırçalama durumunuzu takip edebiliyorsunuz. İsterseniz telefondan sizi uyarıyor "hadi kalk fırçala" diye. Bir de ayna vazifesi var, kutudan çıkan telefon tutucu aparat ile telefonu tam karşınıza kurup ona bakarak fırçalıyorsunuz (pozisyon algılayıcı sayesinde fırçalanmayan bölge bırakmıyor). Gerçi bu son dediğimi ben uygulamıyorum, bana pratik gelmiyor.

Fırça başlıkları 4'er veya 2'şerli kutularda satılıyor. 4'lü kutusu 35-40 lira arası, tek fırça başlığı 3 ay kullanılıyor.

Valla ben aşırı memnunum. Normalde de her gün fırçalayan biriydim ama bu aleti aldığımdan beri takvimde boşluk kalmasın diye özellikle fırçalıyorum. İnsanı teşvik ediyor. Yaklaşık 4 aydır kullanıyorum ve diş rengimin açıldığını fark ettim desem yalan olmaz.

Oral-B Genius Pro 9000 kullanıyorum birkaç aydır. Daha önce de (10 sene olmuştur) Braun'un bir modelini kullanmıştım ama alakası yok Oral-B ile. Nerdeyse diş ipi kullanmış kadar temizliyor. Ön dişlerin arkasındaki lekeleri yok etmek üzere şu an. Diş taşı bile temizliyor diyebilirim (kişiden kişiye değişir elbette). Alışıncaya kadar birkaç gün diş eti kanaması yapabiliyor ama sonrasında alışıyor vücut. Bana kalırsa biraz diş minesini aşındırıyor ama yine de tavsiye ederim.

bununla başlayabilirsin. oral-b pro 790

oral b pro 790 kullanıyorum ben de başlangıç için en uygun fiyatlı ürün sanırım. ben kullanır kullanmaz hastası oldum mesela artık manuel fırça kullanmak eziyet gibi geliyor aynı zamanda da dişlerim asla temizlenmiyor gibi hissediyorum(ki öyle zaten) ama kız arkadaşım nefret etti şimdi gider 500 liralık bir şey alıp da sevmezsen sorun da olabilir.

şimdi ben de 500 liralık falan modelleri merak etsem de çok da bir farkı olduğunu da sanmıyorum açıkçası(umarım yoktur)

www.agizbakimuzmani.com

Cevapları ağzım açık okudum. Çok uygun fiyatlı 700 liralık setlerden, diş fırçalama alışkanlıklarını cep telefonuyla eş zamanlayan diş fırçalarından bahsedilmiş.

Oral B vitality kullanıyorum yaklaşık son beş yıldır. Gayet memnunum. Fiyatı 60-80 lira falan şu an. Eğer sen diş fırçalarken diş fırçanın instagramda hikaye paylaşmasını tweet atmasını falan beklemiyorsan bunu tercih edebilirsin. Kendine uygun bir başlık tipi seçersen sorun yaşayacağını sanmıyorum.

diş doktorum ucuzunu al geç dedi. 4 adet yedek fırça ile makineye 100 lira vermiştim. kullandıktan sonra kontrole gittim ve aynen devam et. işe yaramış dedi.

4,5 kilo için normal

Ben yaklaşık 10 sayfalık bir mahkeme celbini İstanbul içinde 11 liraya yolladım iki gün önce. Kilosuna göre bence de normal.

Ben geçen sene İstanbul'dan Ankara'ya 1 adet A4 kağıdı 16 liraya gönderdiğimi hatırlıyorum. Tam olarak bir adet kağıt. Bununla kıyaslayınca normal geldi bana.

Cok fena zamlandi kargolar. Evden aldirirsan 1 sayfa dokumani 20 liraya goturuyorlar.

Yurtiçi için mobil uygulama indirin %30 indirim var. Aras kargoda da money cluba indirim vardı.

Benzini fulleyebilen birinin kredi kartının olmaması ihtimali bence imkansıza yakın.

bi ifşa yap. sende ne tipi var dürüstçe söyleyelim.

bunlar yeni türedi. moturcu arkadaşlardan istiyorlar daha çok

Yirmi lira demiş olmasın? Yedi lira çok saçma.

Ben de benzer durumlarda para vermem. Hatta kimseye para vermediğimi bile söyleyebilirim :) vermemekle iyi etmişsin. Benzin pompası dediğin gibi istediğin ayarda durur ama yine bir şekilde benzin alıp parası çıkışmayan adam bunu pompacıyla konuşur, müdürle konuşur falan bir şey yapar, yoldan geçen adamdan para istemez mantıken. Kaldı ki istasyonun önünden de geçmiyormuşsun.

Herkes bir diğerinden bir şeyler tırtıklamanın derdinde. Yalanın dolanın bini bir para işte.

Neden sen sorusuna gelince, ben de sürekli bana sorduklarını düşünüyorum. Belki herkes öyle hissediyordur belki de gerçekten tipimizde bir şey vardır. Ben biraz saf göründüğümü kabul ediyorum :)

(Sait Faik’in Dört Zait diye bir hikayesi vardı. İlgini çekerse onu okumanı tavsiye ederim. Kendisi de benzer bir sorunun cevabını arıyordu.)

zengin gösteriyorsundur. swh bir gün mahallenin önde gelen birkaç kişisiyle aynı mekanda otururken adamın biri gelip direkt benden para istedi. arkadaşa, "bak o da zengini görür görmez tanıyor" dedim güldük.

temiz yüzlüsündür. evet bu saf, alırım ben bunun parasını diye düşünüyorlar muhtemelen.

ama akbil isteyenleri reddetmeyin lütfen, hele de elinde bozuk bozuk liraları hazırlamışsa. çok defa kartımı dolduracak fırsatım olmadığından insanlardan isteyeceğime minibüse binmek zorunda kalıyorum.

aklıma şöyle bişey geliyor. bazı şerefsiz benzinlikçiler 5-10 tl'lik benzin vermiyor. mesela adamın cebinde 3 tl vardır. senden 7 tl alıp 10 tl'ye tamamlayacaktı. yapamadı.

arabası olup kredi kartsız gezeni hiç görmedim. hadi onu geçtim. kimliğini rehin isteyip benzin veren benzinliklerde var.

zencefil + limon + karabiber + kekik
+ bal (yoksa şeker)

bunları sıcak suya atıp çay gibi içiyorsun.

valla durum ciddiyse doktora gitmekten başka bir çaren yok, ben tonsilit oldum 2 defa, 2 haftada 15 kilo verdim, artık öleceğime inanmaya başlamıştım ve 7 gün hastanede yattım iyileşemedim, 7 gün daha debelendim iyileşmek için ve 1 ayda toplam 25 kilo verdim.

hastalık var hastalık var, sanırım senin boğazındada enfeksiyon var. hani hafif soğuk algınlığı ise geçer ama öteki türlüyse çok ızdırap çekersin.

gss borcun var ve ondan gitmiyorsan, aile hekimleri ücretsiz gss ödemesen bile muayene edip reçete yazabiliyor. git bi görün derim.

bunun dışında çok sıcak şeyler içme, ıhlamur içebilirsin , çok öksürüğün olursa bi soğanı soy, 4 e böl 1.5 bardak suda 10 dakka kaynat, ılık olunca iç, günde 3 defa içebilirsin ve öksürüğe bundan daha iyi gelen birşey yok.

belki eczaneden antiseptik sprey alabilirsin bademcikler için.

doktora gitmeede sorun yok. zaten arkadaşım kbb doktoru ona danışınca verilecek ilaçları söyledi. ama ben antibiyotik kullanmak istemiyorum. bağırsaklarımı gerçekten çok kötü etkiliyor.

İltihap sarmadıysa, sadece ağrı başlamışsa limonun suyunu sıkarak gargara yapabilirsin. Dondurma ve/veya soğuk süt de bana iyi geliyor.

herhaltibiliyoring tarif iyi geldi şu an. bakalım. sabaha nasıl çıkarız. tenkkuu

Antibiyotiksiz geçmez.

Hibeli mi gidiyorsunuz yoksa hibesiz mi, o kismi tam anlayamadim.

500 Euro hibe ile gidiyorum ancak Vize alabilmem için aylık 820 Euro gerekiyor. 820 - 500 = 320 Euro ettiğinden bu tutarı beyan edebilmem için ailemin garantör olması gerekiyor. Ama soru da bu noktada ortaya çıkıyor. Nasıl olacaklar, ne gerekiyor, gereken belgeler hangi kural altında toplanacak ve nereden toplanacak? Her şey çok muamma.

Eger hibeli gidiyorsaniz zaten bloke hesap acmanizi beklemiyorlar sizden. Sadece sponsor dilekcesi istiyorlar. Internette ornekleri var zaten dilekcenin. Dilekceyi yazdiktan ve sponsor gosterilen kisi imzaladiktan sonra noterde muhurleniyor. Sonra yeminli tercumana cevirtiyorsunuz. Bu belgeyi tekrar noterletmenize gerek yok.

Yani anladığım kadarıyla bunun için belirli bir yasal form yok. Tamamen bir A4 kağıda durumu anlatır, tarihleri belirtir Türkçe bir yazı yazıp onu noterde tasdikledikten sonra yeminli tercümanda Almanca tercümesini kaşelettiriyoruz ve elçilik & konsolosluk bu belgeleri kabul ediyor. Tam olarak böyle olduğunu söylüyorsunuz değil mi?
Umarım bu diyalog bir çok kişiye referans olacaktır. Teşekkür ederim.

@chemical white, sorumluluk almamakla birlikte, evet, en son isler boyleydi.

5-6 sene önce yine Almanya'da Erasmus için, babam notere gidip konuyu anlatmıştı, tarihleri meblağı söylediğinde yazıyı hazırladılar imzalattılar onaylattılar vs.

Sonrasında o belgeyi tercüme ettirdim mi hatırlamıyorum. Vize başvuru formunda "ne yiyip ne içeceksin" diye bir soru vardı, "hibem var, bir de babam sağ olsun" minvalinde bir şey yazmıştım. Okuldan hibe yazısı da eklemiştim sağlam olsun sorun çıkmasın diye.

Erasmusun bürokrasisi fazla kasıcı ama kendisi efsanedir. Bu günlerin acısı çıkacak. Hiiiçç kafanı yorma.

İlaveten; verdiğin belgeleri eksik bulsalar bile "yürü git lan sana vize mize yok" demezler, "şu şu evrakların/bilgilerin eksik, bunları tamamla öyle gel sen" derler. TAHMİNİMCE Erasmus en makul vize sebebidir. Öğrencisin, belli bir ortalamayla okumakta olduğun bir okulun var, belli tarihler için oradaki bir okula gidiyorsun, orada resmi işlemler yapacaksın, AB'den maddi desteğin var, baban da aç açıkta komaz, sana vermeyecek de kime verecek?

hibeli gittiğiniz için çok kasmazlar, ama ailenizin ödeme gücüne ilişkin maaş bodrosu kira vs. sözleşmesi götürürseniz iyi olur

örnek bi fotoğraf koysan fena olmazdı hani. benimki de se ama düzgün çekiyor. götürsen ilgilenirler bence sıkıntı varsa.

Olabilir. Çok büyük değilse ve çektiğin fotoğrafta siyah bir nokta olarak belli olmuyorsa sorun yok.

ilginç cidden ama hep mi böyleydi, resim çekerken etkiliyor mu? etkiler gibi görünüyor, bayağı benek benek çünkü. kendi kendine yapılacak bişi değil bence. garantisi varsa bitmeden göster.

Çok fazla fotoğraf çeken biri değilim, şimdi çektim, fotoğrafta leke göremedim.

Açıkçası benim canımı pis görünüyor olması sıkıyor :/

evet ekran dümdüz siyahken oranın öyle durması can sıkabilir ama apple böyle konularda daha hassas. geri çevirmezler bence. şans denenebilir yani.

bu bazı serilerde üretim hatası olarak geçiyor, garantisi devam ediyorsa yeni telefon almanız bile mümkün.

@zebragibi

O serileri nerede bulabilirim acaba?

Nasılını bilmiyorum ama olabiliyor böyle bir şey. Dikkat etmedikçe fark edilmemekle birlikte, aslında zamanla selfie kalitenin düşmüş olduğunu eski fotoğraflara bakarsan anlarsın.

Ben şahsen garantisiz şeysiz 6S için telefonu açıp temizledim ön kamerayı ama yabancısı isen tavsiye etmiyorum. Bilen birine götürüp temizletmek istediğini söylersen siler süpürür verirler. Yalnız servisler biliyorsun ki geçirebildiğine fena geçirir. Şuna yapacağı şey 5-6 vida açıp kamerayı kulak pamuğu ve alkolle silip tekrar kapatmak. 10 dakika sürer sürmez. Bunu bilip buna göre pazarlık yaparsın.

Garantisi devam eden ürün, yetkili servis dışında bir yere götürmem. Bu kadar genel bir sorun olduğunu düşünmemiştim, servise götüreyim en iyisi.

Ülkücülere aşırı uzak, hatta karşıt diyebileceğimiz birisiyim ama Türk kimliği coğrafyadan ziyade dil ile tayin edilmiştir. Dolayısıyla çok da yadırganacak bir şey değil. Bir de yurtdışında olup muhafazakarlığa meyilli yurdum insanı biraz daha hassaslaşıp tuhaf triplere de girebiliyor tabii.

Aksaray'da saat satan siyahi çocukların, Yozgat'a, Aydın'a, Tokat'a yerleşen Suriyelilerin, bavul ticareti yapan Gürcülerin Rusların Türk milliyetçisi olmalarını makul bulur musun?

Benim gözlemime göre oradaki hayatlarını bırakmak istemiyorlar sonuçta rahatlar ve oturmuş bir düzenleri var ama memleketlerini de seviyorlar ve özlüyorlar. Bu duygularla milliyetçi oluyorlar sanırım.
Böyle çok gurbetçinin evinde duvarda falan bayrak gördüm ben.

gurbetçilerin çoğunlukla muhafazakar ve milliyetçi olmasının sebebi tutunacak bir şey bulamadıkları için kendilerinden olan şeylere daha çok sarılmaları.
akraba ilişkileri, cemaat kültürü vs kat kat daha iyi ve organizedir TR'de yaşayanlardan.

dövmek istedikleri türk düşmanı pis hayinleri rahat bir şekilde dövmek için yurtdışına yerleşiyor bunlar. her dayak için çin'e gitmek masraflı.. o yüzden oraya yerleşip, orada dövüyorlar birilerini..

şaka bir yana tabii ancak ismira007 sonuna dek haklı. tamamen özlem duygusuyla harekettir bu.

Pkk sevici bir şerefsiz olmaktan daha iyidir

en uygunu aç kalmalarıdır çünkü erkeklik askerlikte açlık öğrencilikte öğrenilir.

şaka bi yana, fırın varsa fırına koy tavukları pattizi salçalı suyu dök soğan moğan da tabii minimum bulaşık ve emek ile maksimum nefaset.

tavanı al içine havuc kabak brokoli falan ne bulursan at yağda öldür istersen az da soya sosu at sonra tavukları da ekle iyice bişir yine tek tavada pişmiş az bulasıklı bol vitaminli yemek.

Tavuk yemekleri. Pişirmesi kolay ve ucuz.

Mercimek çorbası.

Patates kızartması ve diğer patates yemekleri

yumurtadan yapılabilen herşey
tost çeşitleri
patates
makarna

cornflakes :(

Her türlü vejetaryen gıda bu sınıfa girer. Baklagillerin pişmiş halleri var konserve mesela, pişirmene bile gerek yok, tertemiz protein kaynağı. Heinz kidney beans, black beans, kuru fasulye falan. Ki heinz'dan ucuz olanları da var. Baktım migros'ta 4-5 lira 2 porsiyon çıkar ondan. Makarnaya topping yaparsın ketçapla, yanına da brokoli haşlarsın mikrodalgada, on numara beş yıldız sağlıklı beslenme. Hazırlamak max 15 dk.

sebze yemekleri. temel şeyleri bir defa para verip alın yağ salça soğan, sonrasında bütün yemekler kolay, bir tencere pişirip 2-3 gün yersiniz. tavuk da uygun, kızartın, kavurun, haşlayın.. bulgur pilavı da olabilir, hem besleyici hem doyurucu hem yapması kolay.

Ton balıklı bilimum, sandviç salata makarna
Bim-Şok-A101 konserve barbunya pilaki
Hazır çiğköfte dürüm
Menemen (sabah öğle akşam ye mis gibi)
Şinitzel, nugget bol sosla ketçapla vb.

Balık.
Bazı balıkçılar var, pişirip veriyor.
10-15 liraya bir kilo hamsi tava yaptırıp 3 kişi doyarsınız.
Hem de balık iyidir.

Soğan kavurup, domates biber doğradıktan sonra içine ne koyup suyla kaynatsan yemek oluyor zaten. Patates ve mantar olabilir, ekonomik olur. Arada bir tavuk veya kuşbaşı da olabilir mantar yerine.

Zeytinyağlı fasulye belki de ilk sırada olmalı. Hem pişirmesi kolay hem ısıtma derdi yok hem dayanıklı.

faacebook'ta türk postcrossing gruplarına sormanızı tavsiye ederim.

Onlara sordum ama cevap veren olmadı.

Onlar da ne pahalıymış öyle. Eski basım ya vintage diye fiyat koymuşlar.

Eğer kısa zamanda dönüş olmazsa;
Kurumsal olmayan birkaç kırtasiyeye kartpostal sorarak da bulabilirsin. Sadece bu görsellerin kartpostalları lazımsa, Van'dan gelmesi şart değilse Van'da aratmana gerek yok. "Türkiye'nin kültür mirası" tarzı seriler halinde basılıyor kartpostallar. Alakasız olduğunu düşündüğün bir kırtasiyeden çıkar.

Kemanı bilmiyorum ama kemençe yayına öyle olduğu gibi fıtıfıtıfıtı sürüyorduk herhangi bir işlem yapmadan. Yeni yayla ilk seferde iyice uğraşmak gerekiyor. Gözle görünen bir fark olmasa da ses fark ediyor. Yayın kılları aslında kendiliğinden pürüzlü olduğundan, küçücük küçücük yontuyor reçineyi.

Formları farklı olsa da yay yaydır diye düşünerek yazdım.

Hiç alakaları yok :/ Emrah Serbes gibi boş beleş bir yazar ile camus?! Sırf sisifos bile yeter :/

Sonlarında S var sonuçta. En azından yazılırken.

türlü türlü psikolojik rahatsızlık var. ne olduğuna bağlı.

Birlikte oldugumuz zamanlarda normal davranirdim. Ufak tefek arizayi pek sorun etmezdim ancak olayin boyutu normal olcutleri epey asiyorsa yapacak pek birsey kalmayabilir.

ne tür psikolojik rahatsızlık olduğuyla da ilgili biraz bence.
herhangi gelişen olumsuz bir durumda nasıl davranmam gerektiğini bilmeyebilirim ve bu beni tedirgin edebilir.
ama geri zekalı muamelesi yapacağımı sanmıyorum.

gerçeklik algısını kaybettiği bir durumsa muhtemeleen uzaklaşırdım ama böyle bir durum yoksa sorun yok benim için.

En yakın arkadaşıma daha dün rapor çıkardı psikiyatristi. Zaten narkotik ilaç kullanıyordu birkaç aydır. Çok ciddi ya da çevresini etkileyecek kadar büyük bir rahatsızlığı yok aslında ama kendisine üzülmek dışında hiçbir şey hissetmedim ya da düşünmedim açıkçası.

Herkesin başına gelebilir, öyle şeyler yaşar ki insan her şeyi değişir.
Trafik kazasından farkı yoktur, her an herkesin başına gelebilir.

Eski erkek arkadasimin bu tarz sorunlari vardi, eski olmasinin nedeni bu degil. Baltali katil, seri katil, pedofil, vb olmadigi surece kimseden uzaklasacagimi sanmiyorum.

Gerizekali muamelesi nedir? Zeka ile ne ilgisi var bunun.

En kinadigimiz kisiye donusmekten anlik uzakliktayiz. Herhangi bir insanin yargilayacak durumda olduguna inanmiyorum.

Rahatsızlık var rahatsızlık var. Uzun süren depresyonu, bunalımı olmuşsa/varsa başkaaaaaaa, sürekli yalanlar uydurup kendi de inanıyorsa başka, çocuk tecavüzcüsü olma eğilimi varsa bambaşka.

Sapıklığı, sadistliği, sahtekarlığı vb. bir durum yoksa, "psikolojik rahatsızlık" sebebiyle bir arkadaşımdan niçin uzaklaşayım? Her hareketini değil ama dikkat çekecek kadar anormal bir hareketini görürsem "belki hastalığıyla alakalıdır" diye düşünürdüm mutlaka.

Zekanın bununla bir alakası yok. Geri zekalı diye düşünmez/öyle muamele etmezdim.

yaklaşıma bak. sana ne muamelesi yapılmalı şu anda?
soruya cevap, bu yükün altına girmeye değecekse girersin.

Psikolojik rahatsızlık ne? Depresyon mu mesela? Depresyona girmeyen kaldı mı bu devirde hayatı boyunca :)

neden öyle bi şey yapayım ya?! neden yani, sebep ne? yaşayabilir, insana gerizekalı muamelesi yapmak nedir ya da deli muamelesi? çok öküzce şeyler bunlar. sevdiğim bi insansa elimden geleni yaparım, aram yoksa da ek bi uzaklaşma çabasına girmem.

Yoo, ben de psikolojik deli olduğum için sorun yok.

(bkz: yaya yolundaki arabaların üzerinden geçen adam)

www.egm.gov.tr veya fotoğraf çekip emniyete eposta at. ceza veriliyor. (plaka gözüksün)

sabah çıkarken 10 yumurta koy ceplerine, her birinin camına bi tane.

Ya bir arkadaşım böyle trafik magandalarini ifşa eden bir site yaptı. Öğrenip adresini dönerim. Duyuruyu silmezsen.

@lesemajeste
Sabah bunu yapacağım çok teşekkürler. Peki bir emsal bilgin var mı, ne gibi cezalar veriliyor? Umarım caydırıcıdır, pek umutlu değilim ama. Çoluk çocuk bile sürekli ana yoldan gitmek zorunda kalıyor bunların yüzünden sabah karanlığında, bi gün gerçekten bi sakatlık olacak

online ihbarla ceza verilmiyor bildiğim kadarıyla. 155'i arayınca gelip ceza yazıp çekmeleri lazım normal şartlar altında ama hem hangi birine yetişeceksin işin gücün arasında hem de işi gücü bırakıp beklesen bile polis keyfi olursa geliyor zaten.

şu sticker işini yaygınlaştırmak lazım aslında direk ön cama, şoför koltuğunun hizasına sağlamca yapışacak şekilde. im.gazetevatan.com

polisi ara.

ben de düzenli olarak ön arka silecekleri kaldırıyorum, sürücü yüzsüz değilse işe yarıyor, bu hakkı nereden aldın diyenlere bakma, devlet hukuku sağlayamaz ise ben kendi hukukumu işletirim.

Boşuna fotoğraf çekip atmayın emniyet fotoğraf ile ceza kesemiyor. Arayıp şikayet ederseniz belki gelir çekerler. Ya da trafik vakfını arayın onlar çekiciyle gelsinler.

Silecek kaldırmak o an aracının başında olmayan sürücüye bırakılan bir uyarı niteliği taşır. Kimse kimseye bu hakkı vermez. Bu bir vatandaş tarafından da yapılabilir, bir güvenlik görevlisi tarafından da yapılabilir. Anlayışlı şoförler de bunun neden yapıldığını bilir ve ona göre davranır. Bu artık yazılı olmayan toplum kuralı haline gelmiş bir davranış oldu. Ne kadar saçma bir şey sanki silecek kırmış, arabayı çizmiş, lastiği patlatmış gibi görülmesi.

Her seferinde aynı hatayı yapan şoföre yapılabilecek tek şey ceza yedirmek olur. Ben bisikletle bisiklet yolundan giderken göz göre göre bisiklet yoluna karşımdan girip aracını park eden adama, kendisi gözüme baka baka aracının kapılarını kilitlerken gerekli uyarı ve hatırlatmaları yaptım fakat 5 dakikaya çıkacağım bahanesiyle geçiştirmek istedi. Polisi aramak durumunda olduğumu söylediğimde ise paşa paşa binip gitti. Siz şoförleri göremiyorsunuz anladığım kadarıyla. Emniyete fotoğraflı başvuru yerinde olur. Siz yine o arada silecekleri kaldırmaya devam edin. Belki neden yapıldığını sorgular birkaçı :)

Polisler araba çekmeyi çok severler. 155'i arayıp plakaları ver ve yoluna devam et. Her gün üşenmeden yap bunu. Olmadı her gün 2-3 plaka ver ama ver.

online ihbara başvurdum, tam yeri söyledim, uyardıklarını ve ceza verdiklerini söyleyen bir mail aldım EGM'den. şimdi de kaldırıma parka karşı direkler koymuşlar.

Karşı taraf öder, gönder gitsin

öyle söylemesinin sebebi anlaşmalı olduğu için daha az para ödeyecek olması.
başka bir kargo firmasıyla da gönderirsen almak zorunda kanuna göre.

Cayma hakkında kargoyu satıcı ödeyecek ama konu bu olmasa bile "anlaşmamız var şu firmayla gönder" denmesinden ben karşı taraf ödemeli olarak gönderileceğini anlamını çıkarırım.

"Şu firma daha yakın", "şunun buradaki şubesi daha iyi" falan demiş olsa neyse de ben ödeyeceksem bana ne senin anlaşmandan? Ben ödedikten sonra anlaşmanın sana da bana da faydası yok. Gereksiz bilgi olur ve lise geometri derslerinden biliyoruz ki gereksiz bilgi verilmez :)

Benim anladığım, kimliğini ispat edecek başka bir fotoğraflı belge (pasaport varsa o halleder), yeni kimlik kartını altı ay içinde almadıysan (sistemdeki fotoğrafın eskidiyse) biyometrik fotoğraf ve kimlik kartı bedeliyle gitmen gerekiyor.

Gözlüğün bir sorun yarattığını hiç duymadım ne kimlikte ne pasaportta ne vizede vb ama garantiye almak istiyorsan, olası diğer tüm sorularınla beraber, 199'u arayıp sorabilirsin.

ekimlikrandevu.nvi.gov.tr

KİMLİK KARTININ BEDELİ NE KADARDIR?
2016 yılı kimlik kartı bedeli; kanunî bildirim süresi dışında doğum nedeniyle düzenlenen kimlik kartı için 18,5 TL, değiştirme nedeniyle düzenlenen kimlik kartı için 18,5 TL ve kayıp nedeniyle düzenlenen kimlik kartı için 37 TL’dir. Kimlik kartı bedeli başvuru sırasında tahsil edilir.

KAYIP VEYA DEĞİŞTİRME NEDENİYLE KİMLİK KARTI NASIL DÜZENLENİR?
Kimlik kartının kaybolması veya değiştirilmesi durumunda sistemdeki fotoğraf altı ay öncesine ait değil ise ilgiliden son altı ay içerisinde çekilmiş bir adet fotoğraf istenir ve biyometrik doğrulaması yapılarak kimlik kartı başvurusu alınır.

KİMLİK KARTI TESLİM EDİLİNCEYE KADAR KİMLİĞİ İSPATLAMAYA YARAYACAK HANGİ BELGE KULLANILIR?
Doğum, kayıp, mevcut kimlik kartının geçerlilik süresinin sona ermesi veya tahrifat sebebiyle kullanılamayacak durumda olması nedeniyle yapılan kimlik kartı başvurusunda yeni kart düzenleninceye kadar kişinin talebi hâlinde, herhangi bir nüfus müdürlüğünce kimliğini ispata yarayacak geçici kimlik belgesi düzenlenir.

KİMLİK KARTININ KAYBEDİLMESİ HALİNDE NE YAPILIR?
Kimlik kartının kaybedilmesi veya çalınması durumunda çağrı merkezi veya nüfus müdürlüğüne bildirilmesi gerekmektedir. Kayıp ve çalıntı bildirimi yapıldıktan sonra kimlik kartı iptal edilecektir.

1- annem ile babam gitmişlerdi ikisi de bu yaş aralığında, çok eğlenmişlerdi ki zaten tura katılan insanlar arasında aynı yaş aralığında çok kişi vardı. gidilecek yerlere çoğunlukla otobüsle, otobüsün gidemediği yerlere de minibüsle gitmişler, o yüzden fiziksel olarak bir sorun yaşamazlar.

1- Orta yaş üstü, şehirli, yorgun insanlar o yeşilliğe bayılır. Kesinlikle uygundur, iyi düşünmüşsün.

Tur firmaları bana hiç güven telkin etmiyor. Firmayı çok ince eleyip sık dokuyarak belirlemek gerek.

kurban bayramında 9 gün tatil olacağı ve ağustos ayına denk geldiği için inanılmaz kalabalık olur her yer. sorularınızın cevapları değil ama yaşlı insanlar için bence çok uygun olmaz. daha sakin zamanlarda bir tatil planlamak bence daha sağlıklı olur.

@ocanal, @lazor, @spirit crusher öncelikle hızlı geri dönüşleriniz için çok teşekkürler.
@ocaal içime su serptiniz çok sağolun. Sizinkiler hangi firmayı tercih etmişti?
@lazor emekli olup hala çocuklarını düşünen insanlar oldukları için bir şeyler yapmak istedik kendimizce işte. Biz de tur değil kendimiz planlamak isterdik ama hem iş, güç hem de bu sefer yalnız olmadığımız için, oraları da bilmediğimiz için bir bilenle yola devam edelim dedik.
@spirit crusher çok haklısınız ama maalesef maaile olarak gezmek istediğimizden, izin durumları göz önünde bulundurulunca başka bir zamanda plan yapmak biraz zor gözüküyor.

@pochina

konya'da yaşıyorlar, ondan olayı yerel bir tur firmasıyla gitmişlerdi.
www.farmatur.com.tr

Merhaba,
Adı şu an aklıma gelmiyor, ama bugün doğukaradeniz turundan bir arkadaşım geliyor ve bilindik bir firmayla gitmişti, bana mesaj atarsanız gün içerisinde öğrenip yazarım size.

Mobil ağ ayarlarından erişim noktası ayarlarını silin.

lunatic1 +1

Alternatif olarak, operatörden hücreseli iptal ettirmek de bir çözüm.

Ama bence en güzeli, hattı uygun fiyatlı bol internetli bir pakete geçirmek. Kadıncağız sürekli evde mi oturacak? Belki bir gün bir parka, kafeye, bağa bahçeye, birine misafirliğe gidecek. Elaleme internet şifresi sormasın isterdim ben olsam. HD film izlemeyecek nasılsa.

hurda altın diye bir şey çıkartmışlar. özellikle suriye üzerinden gelenlerde bolca çıkıyor diyorlar. bildiğim kadarıyla çeyrek değil daha çok takıda oluyor o iş ama.

esnafın dükkanı nerede açtığından çok zihniyeti sorunlu.

Alip ciksaydin ne uzuyosun kendini. Sanki baska yer yok o da akillanirdi.

tipik esnaf +1. ya biraz da onların açısından bakmaya çalışıyorum olaya. aslında haklı gibiler. neticede içeri giren insanda ilk gördükleri şey doğal olarak kıyafet ve tip. ee her esnaf da kazıklana kazıklana gidiyor bu yolda. tabi usta esnaf daha dükkana girmeden profilini çıkarır koyar masaya. acemi bir tipmiş herhalde.

niye bunu yapmasına göz yumdun ki. çıkıp gitseydin, o da kıyafetine tuhaf tuhaf bakmadığı müşterileriyle mutlu olmaya devam etsin.

adam haklı eşofman ve şişme montla gezen tiplere güvenmem.

Insallah bir 150 yil sonra giydigimize gore yargilanmadigim gunleri goruruz.

madem bu kadar rahatsız oldun, niye pısırıksın? adam senin müdürün değil, baban değil, maaşını ödemiyor; o halde ne diye "ne bakıyorsun?" diyemiyorsun? burada yakınmaktan daha etkili olmaz mıydı sence?

Hayırdır bi sıkıntı mı var diyemedin mi?

Benim sürekli alışveriş yaptığım kuyumcu da bir keresinde bir çeyrek altından şüphelendi mi ne olduysa o da cama attı birkaç defa altını. Ayrıca yazı-tura atar gibi fırlatınca çıkan sesi de fikir verebiliyor anladığım kadarıyla.

Ya imajın alışık olduğu gibi olmadığından altınını incelemiştir yahut altınında onun ilgisini çeken (tezgaha atmasını gerektiren) bir şeyler olduğu için "bunda çakallık yapacak göz var mı" diye bakmış da olabilir. Bence kafana takmanı gerektiren bir şey yok.

Söylediğin gibi bir kere ben de süzülmüştüm ama. Bir haftasonu sabahı, sabahın kör saati, kardeşim yataktan kaldırmış "beni falan yere götür" diye. Ben de götürüp geri gelir yatarım diye pijamalarımı bile çıkarmamış, üstüme paltomu almış gitmiştim. Eve dönerken arabanın yetkili servisinin açık olduğunu gördüm. Yakın zamanda akü değiştirdiğim için teyp kod istiyordu ve bilmiyordum. Onu öğrenmek için o halde servise girdim. Selamımı boka bakar gibi ve aynı öyle tepeden tırnağa süzerek zoraki aldı. "Yataktan kalkıp geldiğim çok belli oluyor herhalde" dedim. Konuyu söyledim, "ruhsatın varsa buluruz" dedi üstten üstten, artist artist. Artık sinirime nasıl dokunduysa, açıktan bir şey söylemediğim halde, ondan öyle daha üstten daha artist artist konuştum ki çaycıyı görünce "çay içer misin abi?" diye sordu en son :)
Evet gerçekten de "ne giyiyor olduğumdan sana ne" fikri haklı ama ne yazık ki gerçek hayatta karşılığı yok.
Keşke sen de onu aynı şekilde süzüp altınlarını geri alsaydın. Yahut verdiği parayı ışığa falan tutmuş olsaydın. Ama olmuş artık. İnsanın basireti bağlanıyor işte bazen. Düşünme.

Mahalle kuyumcusuna gitsen neyse de, akmerkezde eşofmanla gezen adama bu muamele normal ya. Bunu İngilterede amerikada zenciler yapar, etrafta beckham gibi oğlanlar manken gibi kızlar vardır, bizim zenci yataktan kalktığı eşofmanla, hatta kapüşonu da kapatıp gezer en kral mekanlarda, sanırsın yanlışlıkla ışınlanmış oraya

25/2'de ahlak ve iyi niyetten dolayı olan çıkarımlarsa uyarı ve savunma şartı aranmıyor. ama gerçekten haksız bir durum yoksa bu kadar koly olmamalı. sadece yazarın bunu taşıyabilmesi için gerçekten mazereten 25/2'nin kullanıldığına yönelik kanıt vs. lazım. şimdi başlığı açıp üstüne kalma ihtimali de var sonuçta.


Edit: Bu işler avukatsız olmaz. Kesinlikle dişli bi avukat tutun, parasını onlar öder nasılsa en sonunda.

rezalet başlığı giib boş şeylerle uğraşmayın. avukatsız sanırım sürecü yürüttünüz. derhan avukat tutun ve istinaf kısmına geçin yani karara itiraz edin. bunu da avukatsıs yapmayın

borusan holding'in bünyesinde muhasebe, insan kaynakları vs. bir çok tanıdığım çalışıyor. haksız bir çıkarım olmaz borusan'da. hele hele 25/2 ile borusan olmasa bile sıkar çıkartmak. rezalet başlığı açmak yerine kendinize bir bakmanızı öneririm. küçük büyük fark etmez şirketler çalışanları aynı kabahati birden fazla kez işlemedikleri sürece 25/2 ile işten çıkartmaz! siz çıkartılma gerekçenizi açık açık yazın ki gereksiz zaman ve para kaybının önlenmesi için size yol gösterelim.

bence de buradan birinin sözlükte başlık açıp size yardımcı olmak istemesi için işin detaylarını, sebebi şu şuydu falan diye yazmanız lazım. yazmanız lazım ki biri size inanıp sizin söylediklerinizi dile getirmek istesin. yani inisiyatif meselesi tamamen.

Bir şekilde mahkemeye gitmiş meselenin davasını bile kazanmış olan firmaya karşı rezalet başlığı ne işe yarayacak?

@lcha +1 sağlam bir avukatla görüşüp, ilerleyen süreçlerde topu çevirmeye çalışacaksın.

Geçmiş olsun.

yerel mahkeme reddetti. 15 gün içinde itiraz edebilirsin dedi. Bu noktadan sonra avukat tutmamın ne kadar faydası olur ve param yok. "kazanırsan %10 senin olsun" diye bi çalışma şekli var mı?

faydası var. iistinaf var daha, dava değerine göre de yargıtay var.

avukatlarla görüşmeden bilemezsiniz ? duyuruda da avukat arkadaşlar var, yardımcı olurlar

gerekçeli karar hala tebliğ edilmedi bana 2 ay geçti mahkeme davayı reddedeli. kaç ayda gelir acaba bilen var mı

kimlik icin;
randevu alarak nufus idaresine gidiyorsunuz.
giderken de yaninizda biyometrik resim (1 tane istiyorlar ama bir kac tane olsun yaninizda)
kimliginiz asli
isteniyor.
randevu saatinizde sizi aliyorlar ve kimliginizdeki bilgileri kontrol ediyorlar.
her sey dogruysa, bir kac belge imzalamanizi istiyorlar.
parmak izi ve avuc izi aliyorlar
bunlarin ardindan da size bazi belgeleri veriyorlar.
kimligin nerede ve kim tarafindan alinacagini soruyorlar.
bir de 18,5 tl sanirim kimlik icin para aliyorlar.

ehliyet icin maalesef bilgi veremeyecegim.

Ayıp be. Derli toplu bilgi yokmuş. "Bakmaya üşendim siz yazın" desene

kimlik; ekimlikrandevu.nvi.gov.tr
ehliyet; surucurandevu.egm.gov.tr

İkisi için de o sitelerden randevu alacaksın aynı zamanda.

Usulen böyle işliyor genellikle, kirasını aksatmadıysa ortalığı bulandırma bence.
Eşyaların durumuna göre de gerekirse ek ödeme konusunu görüşürsünüz.

düzenli kirasını ödeyen birinden kiracı bulana kadar kira istemeniz etik değil bence

ev eşyalarına zarar konusuna gelirsek bir gün ziyarete gidip anlaşabilirsiniz sanıyorum

Kiracıyı Allah korumuş. Evle, demir başlarla, kirayla, ödemeyle ilgili bir sorun olsaymış bu ev sahibi neler yaparmış adamcağıza. Tertemiz gidiyor da kurtuluyor neyse ki. Ama belli ki kurtulamayacak. Ev sahibi o depozitonun üzerine yatmak için her türlü taklayı atacak.

1- Böyle yaygın bir alışkanlık var. Kiracı evi kullanımına güveniyorsa son ayın kirasını ödemez, depozitoya sayar. Kaldı ki bu zavallının ev sahibi "2-3 kira" almış.

2- Evi teslim aldığında evin durumuna bakar kiracıyla konuşur, varsa elden geçirilecek bir şey, onu keser depozitosunun kalanını ödersin. Mutlaka bir şey bulacaksın öyle görünüyor.

Kiramı öde demen mantıksız.
1 ay sonra kontrat süresi biten adamdan "kiracı bulana kadar ya da kontrat bitene kadar isteyebilirim" diye son bir ayın kirasını da "koparmaya" çalışmak daha da mantıksız.

İşte kimisine insanlık yaramıyor. Allah ellerine düşürmesin. Öyle insanların evleri barkları boş kalsın. Diyorum diyorum ama öyle yamyamların da kısmeti mi açık oluyor yoksa deveye diken mi yaranıyor her neyse anında buluyorlar yenisini. Ben henüz hikmetini çözebilmiş değilim.

Not: ev sahibi.

aga ev sahibi dediğin depozitonun üstüne yatar. ben bu zamana kadar hiç depozito aldığımı hatırlamıyorum. o yüzden ilk kez bu ay sonunda çıkacağım evin son kirasından depozitoyu düşerek para gönderdim. kılıç kuşananındır.

@lazor, hukuksal olarak isteme hakkım var, ben olayın diğer yanını düşünerek soruyorum.

Keşke bütün kiracılar über süper insanlar olsa ki siz daha yapmadığım bir eylemden dolayı neler demişsiniz. O 1. madde yazdığınız küçük yerlerde olabilir ama baktığınızda işin doğasına aykırı değil mi? O zaman sözleşmeye son ay kira yatırmaz yazılırdı. Kaldı ki 3 kira değil 2 kira yazdım, e sizin mantıgınızda son ay kira ödemedi, evdeki masraflar, faturalar v.b. bir kiradan fazla olunca ev sahibine mi kalacak? Kiracının peşinde mi koşacak? Evin durumuna bakar dediğin ben adama sıfır ev verdi bunu okumadınız sanırım.

Herkesin kiracısı sizin gibi değil demek :)

Not: Bir kiracısından 100.000 TL kazık yemiş mal sahibi.

adam çıkacağını söylemiş, gitmeden eve uğrarsın, evin durumuna içindeki eşyalara bakarsın. varsa bi sıkıntı depozitodan düşersin. eğer yoksa depozitoyu kiracıya vermek zorundasın. kiracının da sana kirayı vermesi gerekiyor. hesabınızı yaparsınız kimin kime vereceği varsa halledersiniz.

depozito demek eşyaların için güvence bedelidir. Sıfır ev verdim, her şey sıfırdı, 2 yıl bu eşyaları kullandı eskimiştir, depozitoyu vermeyeyim diye düşünmüyorsun umarım. Sonuçta büyük bi zararı yoksa bundan sonraki kiracında kullanacak o eşyaları.

bir de sormak istediğim kiracıdan nasıl 100.000 TL kazık yeniyor? evi mi yaktı naptı merak ettim?

"Hukuksal olarak" kiracının da aylarca kira ödemeyip, evden de çıkmayıp, seni mahkemelerde süründürme imkanı var ama kiracı adam gibi kirasını ödemiş.

Kiracı değil ev sahibi tarafıyım konunun, sanırım sen de bunu okumadın.

Sıfır daire denen şeyleri biz de biliyoruz. Uyduruktan bir hazır mutfak, en ucuzundan birer kapı, klozet, oldu sıfır daire. Ha teknik olarak sıfır mı, evet sıfır. Her şeyi kağıt üzerinde düşünen bir adam ("o zaman son ay ödenmez yazılırdı" gibi) en ucuzundan döşenmiş eve, eşyalar henüz kullanılmadı diye "sıfır daire" deyip 2 kira depozitoyu hak görür tabii.

"son ay kira ödemedi, evdeki masraflar, faturalar v.b. bir kiradan fazla olunca ev sahibine mi kalacak" plastik, robotik bakınca böyle oluyor. Hayır kalmayacak. Fazladan bir kira daha var elinde zaten. Olası masraflarda onu kullanacak, fazlasını istemeden kiracıya ödeyeceksin. Masraflar depozitodan fazlaysa söyleyecek onu isteyeceksin.

Kiracıdan kazık yediğin için mi tıkır tıkır kira ödeyen adamdan "sen şimdi çıkıyorsun ama ben kiracı bulana kadarki sürecin kirasını da öde" demek iştahını kabartıyor? :)

@lazor, sütten agzı yanan yogurdu üfleyerek yermiş, bu yüzden bu sefer kiracım devlette çalışan birisi bu yüzden daha çok kira verenler yerine bu kişiyi seçtim, evet seçtim çünkü kiralamak isteyen çoktu.
Sonradan kiracıdan neden istemek zorunda kalayım? Adamın kira süresi gelmiş ve ödemiyor sebebi de çıkacağını, peki ya çıkamazsa? bir ay öyle geçecek sonra da nasılsa bu ay kesin çıkıyorum diyip yine kira ödemedi.
Sizin kiracı/larınız süpermiş :)

Faturaları size bırakamaz zaten, taşınırken kendi adına açtırdığı abonelikleri aynı şekilde kapatması gerekiyor.

Abi burada herkes ev sahibi düşmanı buraya soru sorulur mu :D

Günü gününe zaten bu adam kirayı yatırmak zorunda yani adam sana bir şey lütfetmiyor. Bu hükümet yol yaptı baraj yaptı demeye benziyor, ulan zaten bunları yapmak zorunda. O yüzden son ay da 15 gün ise 15 günlük kiranızı hesaplayıp talep edin, yokuşa sürerse sözleşmenin geri kalan kısmındaki kirayı talep edersiniz. Depozito konusunda ise beraber bakın, kullanıma bağlı eskime ve deformasyon illaki olacaktır aşırı bir durum yoksa iade edersiniz.

Kirayı günü gününe yatırmak penceresi bakışı çok yanlış, sen de adama kış ortasında çık demedin hiç o zaman kiracı da sana gider ayak iki kira fazla versin? Böyle mantıksız şeylerle uğraşmayın, sözleşme ve kurallar ortada imzalar atılmış edilmiş, konuşun gereğini yapın.

burdaki herkes ruh hastası bile olsa kiracı tarafında +1
Soketleri vs söküp götürenler hep ev sahibi zaten, değil mi? Evin durumuna bakmadan bişey deme, önceki haline göre karşılaştırırsın.
Ama şunu unutma, bi imza attı sözleşmeye diye evin içine sıçıp hadi eyvallah 2 sene sonra mahkeme sonucuna göre bakarız belki diyen manyaklardan değilse çok da şeyyapma :))

Garson boş şeyi almazsa azar yer şeften. Bir şeyler kalmışsa devam ediyorum diyorum bir daha çağırana kadar yeltenmez zaten.

tabağımda son lokmayı daha almamışken eli tabağıma gidiyorsa rahatsız olurum
ama çatal bıçağı tabağa koyduysam, yemek bitmiştir, o zaman rahatsız olmam. aksine bir an önce alınsın isterim.

hayır irite etmiyor. doğrusunu yapıyor adam. bitmiş tabak neden önünde dursun ki.

etmiyor. en temel isi masalardaki boslari toplamak cunku.

ayrica evet azar isitir. ya da goze batar. onu orda biraksa ustu de garson bos bos dikilirken gorurse, is yapmiyo muamelesi gorur.

boslarin onunuzde durmasiyla ilgili ozel talebiniz varsa soyleyin, almasinlar.

Evet hoşlanmıyorum. Ama çoğu yerde "Devam edecek misiniz?" sorusu geliyor, yemek istemiyorsam veya bitirdiysem tabii ki diyor, teşekkür ediyorum.

Öteki türlü belki ben bitirdim arkadaşın tabağından çorlanacağım, belki iki lokma kaldı ama sindire sindire keyiflice yemek istiyorum. Eleman gelip alıyor tabağı göt gibi kalıyorsun, hiç hoş değil.

Doğrusunu yapıyor. Hazır kendisi boşken bir sonraki müşteri için masa hazır olmuş oluyor. Başka bir iş yaptığında o masanın düzeniyle ilgilenemezse bir sonraki gelecek olan müşterinin aklında mekan hakkında olumsuz düşünceler oluşması söz konusu.

o degil de henuz cayi bitirmemisken, bardagin %20-30u cayla doluyken bardagi aldiklarinda uyuz oluyorum.

garson icin refleks oluyor masayı toplamak
kalsin denirse problem yok.

Hayır. Hoşuma gidiyor. Zira doğrusu bu. Yalvarıp yakarmadan masana bakmaya tenezzül etmeyen, sen sanki hiç orada değilmişsin gibi takılan, ardını arkasını sorman gerekmeden siparişini getirmeyen dingillerin çalıştığı uyduruk bir yer değildir orası.

Başka anlamlara çekmeye çalışacaklar için uyarı; çatal bıçak tabağın içine bırakılmış ise müşterinin o tabakla işi bitmiştir. Boş tabağın masada durmasıdır asıl yanlış olan.

Hayır.
Eğer tabakta bir şeyler kaldıysa soruyor zaten devam ediyor musunuz diye hayır diyorum alıp gidiyor.
Beni sadece ukalalar ve lafa çok karışanlar irite eder.

Pek hosuma gitmiyor ama cok da onemli degil. Adamin is o, ustleri boyle yapmasini soyluyor.

Meyhane haricinde, ben çatal bıçağı tabağa bırakmadan gelip alıyorsa acayip sinir oluyorum. İçimden söverim hatta.

Meyhanede ise arada tabağın temiziyle değiştirilmesi adaptandır. Orada sıkıntı yok.

"devam ediyor musunuz?" ya da "alabilir miyim?" demeden bardak/tabak almıyorum masadan. öyle müşteri var ki, abartısız, bir saattir önünde duran ve dibinde bir parmak kalmış olan bir çay bardağını dahi vermiyor.

gittiğim mekanlarda çok oturmayı sevmiyorum. hiç, rahatsız olacağım bir şeyle de karşılaşmadım, boşları alma konusunda.

masa, yemek yendikten sonra ne kadar hızlı boşaltılır ve temizlenirse, o kadar iyi.

dikilip durmaktan sikiliyordurlar belki. geliyorlar; yolluyorum.

2- Evet yeni ehliyetler yeterli. (Edit: turing işlerinin kalkmış olmasını kastetmiştim. Arabayla ilgili prosedürü gözden kaçırdım)
4- Evet Yunan'dan gireceğin için Yunan Schengen'ine başvuracaksın.
5- Herkes booking'den iptal edilebilir rezervasyon gösteriyor.

1,3,6- Şurada yazanlardan ben "evet" anlamı çıkarıyorum; www.mfa.gov.tr
www.mfa.gov.tr

1. ekstra bir sey yok onlar rahat rahat gecer.
2. araba icin biri iki islem var. onlara bakin google'dan. ehliyet gecerli.
3. gecer.
4. 5 ve 6. icin ortal cevap. schengen'i daha once almadigini dusunerek. eger sadece yunanistan dersen tek girislik ve kisa süreli bir vize vermeleri muhtemel. tek girislik olunca schengenden bir sefer cikarsano vize ile tekrar giremezsin. normal'de sınır gecisinde pasaport kontrolü olmuyor ama olabilirde. bu sebeple tatil planin kaba bir taslagi ile multi giris verebilecekleri ve süresi seyahatine yetecek sekilde vizeye basvur. bu is icin seyahat planini (otel rezervasyonu - kolpa'da olur) ve masraflarini nasil karsilayacagini gosteren belge (bordro gibi) isteyeceklerdir.

3-evet
4-evet
5- yunanistan'a 15 günlük(ya da siz ne kadar belirlediyseniz süreyi) turist vizesine başvurun, booking'den fason bir 15 gunluk rezervasyon, yine aynı şekilde fason uçak bileti(rez olarak yani) ile hallolur bu iş.
6-evet, schengen üyesi bütün ülkelere giriş çıkış yapabilirsiniz.

araba için yeşil sigorta yaptıracaksınız.

Evet

evet. hatta bu bilgiler ile adama ulaşıp şikayetini geri alması için baskı bile yapmışlığım var.

Gizlesen bile bizim polisimiz gizlemiyor maalesef.

Eşim bilgilerim,kimligim gizli kalsın diyerek suç duyurusunda bulundu bütün hepsi ne x kişi senin adına suç duyurusunda bulundu demişler.

Savcıdan o kişiye gidecek tebligatta şikayet eden kişinin adı ve açık adresi açık açık yazar. Belki istisnai durumları vardır ama yazar.

eksisozluk.com

burada meramımı dile getirdim.

Türkiye Cumhuriyeti anayasası;
MADDE 3. – ...
Millî marşı “İstiklal Marşı”dır.
Başkenti Ankara’dır.
...
MADDE 4. – Anayasanın 1 inci maddesindeki Devletin şeklinin Cumhuriyet olduğu hakkındaki hüküm ile, 2 nci maddesindeki Cumhuriyetin nitelikleri ve 3 üncü maddesi hükümleri değiştirilemez ve değiştirilmesi teklif edilemez.
www.tbmm.gov.tr

Diyeceğim şu ki sözlerin değişmesini anayasa engelliyor. Beste için bir yasak söz konusu değil. 1924'te ilk olarak farklı bir beste kabul ediliyor. 1930'da ise bugün kullandığımız yeni beste ile çalınıp okunmaya başlanıyor.
Beste serbestliği, şöyle çalışmaları da mümkün kılıyor; www.youtube.com (çok mu gerekli? Kötü bir şey gibi gelmiyor bana ama ulusal marşı şarkı türkü okur gibi kayıtsız el kol hareketleri ile okunması çok çirkin. Kendi eyyorlamam.)

Bence gerek "larda yüzen al sancak" gibi kısımları, gerek herkes tarafından okunmaya müsait olmaması (ismini bilmiyorum, herkesin sesinin inemeyeceği ince seslere iniyoruz arada) nedeniyle değiştirilmesinde sakınca yok ama ÇOK büyük bir sorumluluk olduğunu ve çok çok büyük titizlikle hazırlanması gerektiğini düşünüyorum. Bu çapta bir müzisyenimiz var mı, popüler isimlerin olmadığı kesin ama benim gibi sıradan vatandaşın bilmediği cevherler varsa neden olmasın? Ama gönlümden geçen; bu seçimin siyasetçilere veya siyasetçileri seçen halka bırakılmaması, önemli sanatçılardan oluşan "seçkin" bir grubun karar vermesidir. Açıkçası ben sanatçılara da sanatçıları seçecek olanlara da siyasetçilere de halka da kendime de güvenmem marş seçimi konusunda.
- O yüzden hiç kurcalanmaması çok daha iyi.

Erdoğan'ın açıklaması, bestenin değişeceğine işaret falan değil. İstiklal Marşı'nın kabulünün yıl dönümü sebebiyle yaptığı açıklamaya eklediği, konuyla ilgili söylenmiş sözler sadece. Birkaç gün önce Kadınlar Günü'nde de saçma sapan açıklamalar yapan hocalara veryansın etmişti.

Benim bir beklentim yok. Değişiklik falan da olmayacak. Bu konuşmadan sonra olarak tek şey; Erdoğan terörle mücadele ve 15 temmuz hakkında marşların olmamasından yakınmış olduğundan, şehitlerimiz ve 15 temmuz hakkında şiirler yazılıp yayınlanacak bir süre.

akp adına bir şeyler ters gidiyor. anket yasaklamalar boşuna değil. ekonomi,savaş falan hepsi çok kötü. suni gündem yaratma çabaları bunlar.

tekrar aynı yerden metroya biniyorsunuz. emniyet fatih durağında iniyorsunuz. çok rahat bir ulaşım.

@carabelli peki yenikapı'da taksim'e giden metro da varmış sanırım. onunla karıştırma olur mu?

yok yok yazıyor zaten. çok fazla güvenlik de var orda. sorarsınız. karışma ihtimali bence sıfır.

Metronun önünde durduğu "Emniyet-Fatih" durağında İstanbul Emniyet Müdürlüğü var.

Eğer Fatih İlçe Emniyet Müdürlüğü'ne gideceksen o Cağaloğlu'nda, valiliğin yanında.
- Marmaray'dan Sirkeci'de iner Valilik (veya yazmıyorsa) Cağaloğlu çıkışından çıkarsın. Sağa sola baktığında valiliği görürsün zaten. Hemen yani Fatih ilçe emniyet.

KVKda hapis cezası bile var aslında da sen eğer bunun üzerine başka iş çevirmediysen iyi niyetten yırtarsın muhtemelen.

Adama bir mesaj gitmiştir bir şey olmuştur, huylanmıştır, vakti de vardır, gidip savcılığa vermiştir. Dolandırıcı olduğun şüphesini uyandıracak herhangi bir işlem yoksa "bu nedir ya bunla mı uğraşcam" deyip başından savar muhtemelen savcı. Dünya kadar işi var savcının, alışveriş sitesine uydurduğun telefon numarasının peşinde koşacak hali yok. Polisteki ifadende ne dedin?

Alternatif olarak numara sahibini arayıp konuyu basit ve samimi bir şekilde anlatıp şikayetini geri almasını isteyebilirsin. Yahut "benim eski numaram onun 536'lı olanıydı yanlışlıkla 546 yazmışım" falan deyip, basit bir yanlışlık olduğunu, kendisini bir zarara falan uğratmadığını, ağır şartlarda çalıştığını, savcılıktı mahkemeydi işten güçten olacağını da anlatabilirsin. Ama bence gerek yok. Savcı bulur uygun bir açıklama, verir takipsizliği geçer.

Ben savcının/polisin yerinde olsam en başından vazgeçirmeye uğraşırdım ama belki problem biridir, uzatmamak için işleme almışlardır şikayetini.

geçer geçer.

elini sürme, dokunma bile. iz orda olduğunu unutsun resmen. zamanla sönüyor. 1 2 ay alabilir belli belirsiz hale gelmesi ciltle alakalı olarak.

O siyahlikların üstüne üzüm çekirdeği yağı sürebilirsiniz. Benim omuzumdakileri geçirmişti.

Elma sirkesi, limon, gulsuyu (ya da normal su) bunu yap.


Elma sirkesi, yoğurt, karbonat bunu yap ama abla sozu dinle 3 dk ile başla. Cok hassas bir bolge varsa yuzunde oraya surme hatta. Haftada bir yap. Zamanla 10 dkya çıkart. Bunun tarifi için kozmikbakim diye bir site var google da bul ordan yap.

2 ay icinde %100 geçer. Ayrıntılı tariflerini google da ara. Heryerde yazıyor ordan yap.

Sirke falan surme yuzune sakin, en son care suyla seyreltmen falan gerekiyor. Yakarsin asitle yuzunu valla. Oynama dokunma hic geciyor.

Ya hu 3-4 şey için bu kadar tantana yapılır mı, zamanla geçer hepsi. Yok illa bir şey süreceğim dersen o bölgeye geceleri azar azar medicassol sürebilirsin. Ama sürmesen de geçecek.

Geçer zamanla. Gece yatmadan üzerlerine kalınca bir silverdin tabakası sür.

Avea Avrupa'da 1 gb interneti 15 liraya veriyor. Telefon görüşmesini de Skype ya da WhatsApp ile yaparsanız başka masraf olmuyor. Bir göz atın derim.

edit: mr.goodcat uyardı, 15 değil 25 lira imiş. bireysel.turktelekom.com.tr ben başka bir paket ile karıştırmışım.

avea'nın 1 gb ve 2 gb paketleri çok avantajlıymış. vodafone taahhütüm devam ediyor. gitmeden önce taahhütsüz avea hat alıp dönünce iptal ettirmeyi seçsem aylık kullanım ücreti+vergi+ ydışı paket ücreti toplamını hesaba katmalıyım sanırım. bugün gidip bayiyle görüşebilirim.

lyca ve lebara kullananlardan da yorum bekliyorum.

@babilbaligi

15 tl değil, 25 tl.

türktelekom için web sitesine baktım haftalık 35 tl diyor.
gittiğiniz yerde yerel bir hat almak her zaman mantıklıdır. biraz araştıracaksınız.
çok ülke gezecekseniz her hat her yerde çalışmayabilir ama yine de sormak lazım avrupa'da roaming hakkı vermeye başladılar. genelde vodafone tercih edin her ülkede güçlü avrupa'da.
rotanız çok karışık toplam kaç günde gezeceksiniz? eğer tren falan kullanacaksanız restoran, otel, cafe wifisiyle 1 hafta çekilebilir. ama 15-20 gün gezecekseniz araştırmak lazım.

edit: vodafone'a sordum 2017 ağustos'ta avrupa'da roaming olayı kalkmış. ek ücret olmadan kullandırıyorlar. bunun için web sitelerini kontrol etmeniz lazım.
www.vodafone.co.uk
alacağınız ülkenin sitesinden bakmanız lazım elbette. ben uk-france için baktım ek ücret alınmaz yazıyordu.

gezi süresi 1 hafta

Ben 2011 senesinde BK'de Lyca kullanmıştım, çekmeme gibi bir sorun yaşamamıştım. Çok da uygundu, hatta en uygunu da oydu diye hatırlıyorum ama söylediğin yerlerde nasıl çalışır bilemiyorum.

Günlük 15 lirayı gereksiz görüyorsun, anladığım kadarıyla telefonu elinden düşmeyen biri değilsin. Belki ucuz bir Lyca simi alıp deneyebilirsin. Çekmeyip mağdur ederse kendi vodafone hattına geçer onu kullanırsın çok lazım olursa. Turkcell'in paketsiz fiyatlandırması da çok saçma sapan değil mesela. Vodafone'un da farklı değildir diye tahmin ediyorum. Madem 1-2 dakika konuşacaksın, ararsın kendi hattından, ne olacak. Vodafone'un sitesine bir bak, mutlaka ücretler yazıyordur, müşteri hizmetlerini de arayabilirsin. Öyle 2 dakika konuşmaya 15 lira falan yazmazlar bence. İnternetle ilgili olarak, transfer edilen veriyi takip/tahmin etmek zor olduğundan, belki o sorun yaratabilir ama onda da hem uyarı mesajı gelir hem de belki yurtdışı internet pakedi satın alabilirsin Vodafone'dan. İnternet pakedi alırsan, aramalarını da whatsapptan yaparsın hem.

Avea denmiş ama eğer Avrupa'da bizim buradaki ismi TurkTelekom olan eski Avea'dan bağımsız başka bir marka olan Avea yok ise aman aman diyeyim uzak dur! Hele ki interneti için! Aman! (bkz: türktelekom'un 350 mb için 3800tl geçirmesi)
Aynısı daha geçen yaz Kıbrıs'ta bir yakınımın başına geldi. Belki Kıbrıs'ta geçerli ücretlerin yüksekliği gibi bir durumdur ama uyarı mesajlarının iş işten geçtikten, fatura fezaya vurduktan sonra pıtpıtpıtpıt diye peşpeşe gelmesi insanda HİÇ güven uyandırmıyor. Ayrıca akıl mantık sahibi herhangi bir insan, dünyalar kadar parası da olsa bu ücretlerden internet kullanmaz. Bunu herkesin bilmesine tahmin edebilmesine rağmen hattın internet erişiminin kesilmemesi, müşteriye ulaşıp "hacı sen hayırdır?" diye sorulmaması, üstelik sonrasında ödemeyle ilgili hiçbir şey yapılmaması bana hiç iyi niyetli bir yaklaşım gibi gelmiyor. Kıbrıs'ta bunu yapan firma, Avrupa'da centilmen olur mu? Bilemiyorum.

Çok uzattım. Özet geçiyorum;
Kafan rahat olsun istiyorsan, kendi hattının yurtdışı kullanım ücretlerini öğren. Alabiliyorsan, varsa MAKUL bir yurtdışı internet paketi onu al. Ayrıca gittiğin yerde Lyca alabilirsin. Aramalarını onunla yapabilirsin. Aklında duracağına cebinde dursun derim ben. TürkTelekom'un aveasındansa yurtdışında kesinlikle uzak dur.

Lyca deyince Cambridge günlerime gittim. Ne güzel günlerdi. Peşinden Erasmus. Ah ki ahh... Beni de götürsen ya? Olmaz mı? İnternetimi paylaşırım :)

@lazor, gel gel :))

nolur nolmaz 30 dk=25 tl konuşma paketi alıp, ihtiyaç duyarsam orda hat almak mantıklı gelmeye başladı.

Türkiye operatöründen hak alıp dışarda kullanmaya kalkmayın. Lebara alın geçin tertemiz.

herkeese sık sık olur

Evet çok oluyor, hatta yakın zamanda ben de sormak istiyordum. Bizim fark edemediğimiz bir şey bize o görüntüyü hatırlatıyor diye düşünüyorum. Benim genelde çok küçükken gördüğüm, bulunduğum ortamlar geliyor gözümün önüne. İlginç gerçekten.

Yav sana gene anı geliyormuş, ben bilmem kaç sene önce gördüğüm rüyalardan sahneler hatırlıyorum böyle alakasız bir anda. Kim bilir niye oluyor.

çağrışım denen şey tam olarak bu. illa köpek resmi görünce o köpek gelmiyor aklına, beyin bu kadar basit değil. bilinçaltının derinliklerinde senin farkında olmadığın bir çok veri birçok başka veriyi çağrıştırabiliyor.

"akla geliyor bazen rakıyla ankara"

bu sürekli olur bana. çok detaycı olabiliriz biz.

Evet elbette oluyor. Gözümüzün önüne gelen şey, farkında olmadığımız bir ayrıntı ile zihnimize kazınmış olabilir. Yine hatırlamanın gerçekleştiği an farkında olmadığımız bir ayrıntı o eski ayrıntıyla örtüşüp birden kafada böyle bir şimşek çakıyor olabilir. Mesel küçükken o balkonda boyama kitabını boyuyorken, o esnada yolda biri diğerine "Çevre Tiyatrosu neresi" diye sormuş olabilir, sorulan da "aha orası, önünde duruyo ne soruyosun" demiş olabilir. O diyalog o esnada dikkatini çekmiştir, kafanı kaldırıp tiyatroya bakmışsındır ve beyin fotoğrafı çekip bu verilerle birlikte depolamıştır. Şimdi fotoşokta renk seçerken küçük bir ayrıntı birden bu dosyayı açmış olabilir.

Beyin çok acayip çalışan bir mekanizma. Belki de bununla hiç alakası yoktur durumun. Sen işini yaparken beynin arka planda başka uygulamalarda geziyordur. Birden Facebook gibi "Bunu hatırlamak isteyebileceğini düşündük" diye çıkarıp önüne koymuş da olabilir.

Bana çok sık olur ama sıkıntılı olduğum, çaresiz hissettiğim zamanlarda ÇOK DAHA fazla olur. Belki beyin onları güzel/sakin/dingin/mutlu günler olarak görüyordur, özlem duyduğu veya umuda ihtiyacı olduğu için öyle anlarda daha çok ortaya çıkarıyordur.

Bir de bunun kısa vadeli olanlarını anlatayım. Arada bir telefona oyalanmalık yeni oyun yüklerim. O oyunu ilk oynadığımda etrafta kimin hangi cümlesini duyarsam duyayım beynimde mermer bloklara kazınır o cümleler. Sonraki her oynayışımda, üzerinden zaman bile geçmiş olsa, o cümleler kulaklarımda çınlar durur. Film repliği de olur, sepet sarkıtmış mahallenin bakkalına sipariş veren bir komşu da olur, fark etmez. Bak 2002 senesinde ben ortaokul ikinci sınıftayım, "iş teknik/eğitimi" adındaki o... derste hoca kilim dokuma ödevi vermiş. Biliyorsundur, çıtalardan bi tezgah yapılır, karşılıklı uçlar arasına çivi çakılıp aralarından ip geçirilir o iplere yün benzeri iplikler bağlanır halı yapılır. İşte ben o çok gerekli minyatür halımı yaparken, arkada Yedi Numara açıkmış. Vahit Emmi ile Zeliha Yenge yine çocuklarının olmamasından yakınıyordu. Yanlış hatırlamıyorsam bir an Zeliha Yenge hamile diye ümitleniyorlar ama boş çıkıyor. O konuşma esnasında Vahit Emmi hayallerini anlatırken, "daamat adaylaruna dünyaaayu dar ederdüm!" diyor sesini incelte incelte. Sene 2018, üzerinden 16 yıl geçmiş, ama benim aklımdan hala çıkmadı bu. Soruyu okuyunca da direkt bunu hatırladım :)

et yemezsen bir şey olmaz. bir sorun yaşamazsın. mesela filler cok güçlüdür ancak etçil degiller. kiloları da gayet yerinde.

edit: biz insanlar biyoloji'de hayvanlar gurubundayız. bu sebeple fil ornegini verdim.

salak olursun. örneklerini görüyoruz uzağa bakmaya gerek yok.

proteini başka şeylerden alırsan sorun yok :) ama güç açısından bilemicem. Dingin biri olursun ama sakin olursun.

@tomcruise, sen fil misin?

@tomcruise: akıl tutulması cidden, bitkiler de et yemiyor ama bayağı sağlıklılar hatta teknoloji olarak da bizden öndeler adamlar güneş enerjisi kullanıyor.

Hatta uzaya yolladığımız uydular da et yemiyor ve uzaya çıkıyorlar, hanginiz uzaya çıktı et yiyip de? Vay anasını ya.

adramelekh akajahabahahjahahahahahahahahha hayvan gibi kahkaha attım

bence eti çok tüketmemeliyiz ama almalıyız. hakkaten kaliteli bir enerji kaynağı. yoksa ölmezsin ya da sağlık sorunu yaşamazsın ama enerji anlamında fark eder. profesyoneller konuşsa güzel olur aslında. tamamen yorumum bu bilgim değil

Cok fazla arkadasim vegan ya da vejetaryen. Senden benden daha sagliklilar ;)

proteini başka şeylerden alamazsın. hayvansal ve bitkisel protein farklıdır. hayvansal gıdalarla beslenmediğin için b12 takviyesi yapman gerekir.

şu "bi arkadaşım vegan, çok sağlıklı" muhabbetini geçelim artık. ekşi'de sabah akşam veganizm propagandası yapan biri vardı, kadın gitti tiroid kanseri oldu. doktoru bi posta azarlamıştı nasıl et yemezsin diye.

İnekler de hep ot yiyor ama çok şişmanlar. Yani sürekli sebze meyve yiyerek kilo da alabilirsin bu hesapla :)

hayvansal proteinlerde tum temel aminoasitler bulunur ve biyoyararlanimi daha yuksektir. bitksel kaynaktan alinmak isteniyorsa bu aminoasitler birkac bitkisel besini kombinlemeniz gerekiyor. mesela sadece mercimek yemek yerine mercimekle bulguru bir arada tuketebilirsiniz. bu sayede tum temel aminoasitleri alabilirsiniz yine. biyoyararlanimi da daha dusuk oldugu icin biraz daha fazla tuketmeniz gerekiyor hayvansal bir besine gore.

amydix.com

Aynen köy tavuğu ile tanışarak 5 sene önce tavuğu bıraktım. Eti arada yiyorum. Balık da fırında yiyorum. Zeki çevik ve ahlaklıyım. Şuan günümüzdeki et ve tavuktaki protein maalesef onca hormon arasında kayboluyor bence. Baya sentetik bir şey kalıyor. Onun yerine bakliyat çok daha temiz protein bence. Go go go

Bişey olmaz heralde. Başka gıdalardan veya takviyelerden alırsın, aynı olur olmaz bilemem ama bence azaltmak lazım et tüketimini özellikle büyükbaş. Ekolojik olarak sürdürülebilirliği yok, nereye kadar et yetiştirecez.. tavuk balık falan yiyerek kapatılabilir fark. Keşke herkes kendi tavuğunu yetiştirse, yiyeceği zaman falan balık tutsa sıkıntı olmaz. Ben böyle mi yaşıyorum? Hayır ama ideal bir dünya böyle olurdu heralde. Danayı da kuzuyu da arkama bakmadan gömüyorum.

Bitkilerde, hayvansal etten alınabilecek her şey var (b12 topraktan geliyor, bir bakteri, ette doğal yok zaten.)

Dünyada 1 milyara yakın et yemeyen insan var. Binlerce yıldır devam eden inanışlar var böyle. Süt ürünleri kullanmayan kabileler var ve kalsiyum vs tüm değerlerini koruyabilen.

Düzgün beslenildiğinde veganlığın daha sağlıklı ve daha uzun yaşattığı görülmüş, bir sürü kaynmaklar ve araştırmalar var böyle www.independent.co.uk


b12 sıkıntı olabiliyor, topraktan gelen sebzeleri hayvanlar gibi direk yemediğimiz için veya b12 katkı maddeli yiyecekler yemediğimiz için. Ama bu sorunu yaşamayanlar da var.


örnek beslenme düzenleri için

vegandiyetisyen.com

Öğle yemeği:

Sebzeli çorba

Kurubakliyat yemeği

Bulgur pilavı

Yeşillik salatası

Akşam yemeği:

Mercimek çorbası

Kabak yemeği

Fırında makarna

yediğine içtiğine dikkat edersen bi halt olmaz. et yemiycem diye makarnaya abanırsan sıkıntı olur.

Fosforlu cevriye +1

bitkilerde, hayvanlardan alınabilecek her şey varmış he? oha artık, bu cahilliğin apayrı bir boyutu. :D

pekihaftada bir balık yesem yine b12 açısından eksik kalır mıyım? vegan veya vejetaryen olmayacağım zaten, sadece dandik et yemek istemiyorum

Ben de et (kırmızı et, tavuk, balık) yemiyorum son üç aydır falan. Hayvansal gıdaları tamamen bırakamadım, yoğurt özellikle bırakmayı düşünemediğim bir şey hatta.
Spor da yapıyorum, günlük hayat performansım da gayet yerinde.
Daha çok acıkıyorum ama, sanırım proteinin o tok tutucu etkisi olmadığından. (Ben neredeyse hep ve sadece sebze yiyorum ama nadiren bulgur pirinç vs ile desteklenmiş oluyor, bu da çok iyi değil herhalde.)

What the Health? gibi belgeselleri falan izlerseniz, zaten bayağı yönlendirici oluyorlar neden tüketmelisiniz, neden tüketmemelisiniz konusunda. Gerisi kişisel tercih.

Bitkilerde her sey var, hayvansal gidaya ihtiyacınız yok argumanlarini geciniz oncelikle.
Vegan olmak isteyen vegan olur, veganligi tesvik etmek isteyen de eder ama bunu yaparken gercekci argumanlarla yapin. Vegansan vegansindir, neden bunu her acidan mantiga oturtmaya calisilirsin ki?
Gayet erdemli bir dusunce zaten, buna lafimiz yok. Neden gercek olmayan uydurma bilgilerle bunu desteklemeye calisiyorsunuz?
Gercekleri kabul edin ve nasil beslenmeyi tercih ediyorsaniz da oyle devam edin. Insanlari kandirmayin.

Bitkilerde olmayan ne?

buraya göre beş adet şey var bitkilerde olmayan

www.businessinsider.com

b12 , d, creatin, carnosin, dha.


kan testelrime baktım, d3 hariç sıkıntı yok hiçbirinde. güneşten 10 yıl boyu kaçmam sonucu d düşük.

- b12 bir bakteri tarafından üretiliyor kobalamin. toprakta var mesela, yıkamadan bitkileri yersek alabiliyoruz. Tofu gibi bazı şeylerde de olduğu söyleniyor Hap kullanmayan çok vegan var, doğal alan.

- dha için perilla oil adına bir şeyin dha i arttırdığı görülmüş
www.ncbi.nlm.nih.gov

böyle çok şey vardır incelense.

- d3 ün güneş ışığında belirli koşullarda üretildiği söyleniyor
www.countrylifevitamins.com

- creatin sanırım bitkilerde yok. İnsan vücudunda üretiliyor. Zorunlu bir şey de değil. hiçbir hap kullanmadığım halde 0,5-1 arasııyken limitler, benim 0.75 düzeyinde kan testi sonucumda.


Bunlar dışında da bitkilerde olmayan bir şey varsa bilmek öğrenmek isterim.

Bu sayılanların hepsinin de labratuar vegan versiyonu var.

6-7 eylülde zaten bütün beyoğlu'nun ağzına sıçıldı. İstiklal caddesinin yayalaştırılmasıyla o bölge kültürel bir merkez olabildi ama tarlabaşı bulvarıyla koparılmış bölgenin öyle bir şansı yok.

Hep bana da ilginç gelmiştir bu konu. Şehrin göbeğine her türlü it kopuk yerleşmiş. Kiralar ucuz ve evler dökük oluyor oralarda. Belki bundan olabilir. Bir de merkezi olduğu için fuhuşun da merkezi. O kadar travesti, hayat kadını olan yerde düzgün aile yaşamıyor. Bu da bir neden olabilir. Bunun haricinde özbekistan, suriye ve afrika ülkelerinden çalışmaya gelenler genellikle merkezi bölgelerde işportacılık yaptığı için oralarda oturuyorlar. Bu da bir etmen olabilir.

Harbi istanbul’a gittiğimde benim de dikkatimi çekmişti.

Öncelikle Beyoğlu veya Taksim/İstiklal İstanbul'un merkezi değildir, hiçbir zaman olmamıştır.

Beyoğlu ve yakın çevresi, gayrimüslimlerin, ağırlıklı olarak Rum ve Ermenilerin yaşadığı, ticari kimliği yüksek bir bölge idi. Göçlerle bölge boşaldı, özellikle de Beyoğlu "eğlence sektörü"nün (pavyonları kastediyor) kalbinin attığı yer haline gelince, bölgede yaşam kalitesi düştü. "Kravatsız çıkılmayan" Beyoğlu, yeni şehirli taze zenginlerin görgüsüzlüğüne hizmet edecek kalitesizlikle mekanlar işleten mafyatik grupların eline geçti. Haliyle güzelim Rum evlerine kriminal tipler yerleşmeye başladı. Uyuşturucu ticareti, fuhuş vb işler, böyle hareketli bir bölgede iş yapan bir "sektör" oldu tabii.

Bugün metruk olan o evler, kent kimliğinin bir parçası. Öte yandan kentsel dönüşümle "temizlenen" mahalledeki kriminal insanlar rehabilite edilip, eğitim almaları sağlanıp beyaz/mavi yakalı olarak iş güç sahibi yapılmadı. Örneğin 10-15 sene öncesine kadar hem eğlence hem uyuşturu hem fuhuş hem de tabii ki her türlü yasadışı işle meşhur olan Sulukule''nin tamamı yıkıldı, bugün bölge villa tipi evlerle dolu ama o işleri yapan insanlar oradan yalnızca sürüldü, hatta süpürüldü. Yasal olarak hak iddia edebilenlere toplu konutlarda yer gösterildi. Geri kalanı salındı çayıra. Bu insanlar hala varlar, lokasyonları dışında hiçbir şey değişmedi. Eskiden yapanlar, imkanları ölçüsünde gettolaşmaya, uyuşturucu ve kadın pazarlamaya, ev soymaya devam ediyorlar.

Kiz bence

kız.

bizzat tanıdığım var.

Kız ismi gibi ama erkek çıksa da çok şaşırmazdım.

erkek tanıdığım var.

dişi.

unisex bir isim ama -su'lu isimler daha feminen duruyor.

Kız ismi gibi.

kız

unisex

Kız

kız

kız

Bence de kız, ama esimin abisinin oglunun adı göksu, anne-babasında ırmağın bir anısı varmış.

kız gibi ama erkek de olabilir :)

Kız.

Göksu Alhas var futbolcu. Ordan aklıma erkek olarak yerleşti.

Aynı şekilde nehir isimleri bana erkeği çağrıştırır. Göksu Nehri

isterse yere değen sakalı pala bıyıkları olsun hayatı iyi günler göksu hanımla mı görüşüyorum diyen telefonlarla geçecek.

Kıza daha yakin

tabii ki kız

kız.

erkek tanıdığım var

Göksu erkek görmedim, hatun epey tanıdığım var.

Göksu kıza daha uygun bir isim gibi geliyor kulağa, "su" eklemesinden dolayı.

Gökçe isminde iki arkadaşım var, biri kız biri erkek.

Kız.

lisede üst dönemden özge diye biri vardı (erkek)

annemin muzaffer diye halası vardı. liseden bir kızın ilk ismi necdet'ti. cihan adında kız arkadaşım vardı. ilkokulda en iyi arkadaşımın annesinin ismi fikret'ti.

en ummayacağın isimlerin karşı cinslerde karşılıkları çıkabiliyor. bana da göksü erkek gibi geldi mesela. maksat anketse, ben erkek diyorum :)

erkek de kız da tanıdığım oldu ama bence net kız ismi.

Kız

Kız

Kız

temat tk 501 kayıyor resmen kağıt üzerinde, 0.7 ve 1 uçları da var.

Tükenmez yerine roller tavsiye ederim. Ben Cross roller edge kullanıyorum ÇOK güzel yazıyor. Biraz tombik bir kalem ama kullanıcının eline oturup oturmayacağını bilemem, denemek lazım.

Lamy'nin roller ve tükenmezlerini çok sevmiyorum ama Lamy swift diye bir roller model var, o da Cross edge'le kafa kafayadır. Tasarımını ÇOK daha fazla seviyorum ama. Bu ince de ayrıca.

Sürekli kalem kullanan birinin özen göstermesini hoş buluyorum. Bu iki kalem de en son hatırladığım 150 lira civarında idi ama gerçekten değer. Kullanıp atmıyorsun da zaten, "refill"ini alıyorsun, içindekini atıp onu takıp devam ediyorsun. Her ikisi de kağıdın üzerinde dans eden, tasarımları (ve renk seçenekleri) güzel, karizmatik ve markaları sağlam kalemlerdir.

Jel tükenmez kalemler en rahat yazanı gibi geliyor. Yeni jel tükenmezler yazarken akıp gidyor, hem de eskti tip jeller gibi yayılmıyor. Elim pamuktaymış gbi hissediyorum yazarken.

Papermate Inkjoy serisi ile Pilot Hi-techpoint’leri çok sevitprum. İkisinin de 0.7’si var. Zebra Sarasa bulabiliyorsanız, 0.5’leri çok güzel. Pilot Hi-techpoint’lerin tipi de şık.

Faber castell 1 numara ucu olanın mavileri çok güzel yazıyor. Siyahı da güzel ama çok kaygan niyeyse onla yazınca yazım bozuluyor.

Bahsettiğim kalem faber castell speedx 10'muş.

uygulamayi kaldir yeniden kur. ilk acitigingas gelecek "instagram size bildirimlker gondermek istiyor" diye.

Maalesef hala gelmiyor denedim

Hem Ayarlar - Bildirimler'e bak hem de İnstagram'ın içinden "seçenekler"den (profilinde "profili düzenle"nin yanındaki tekerleğimsi buton) "anında ilet bildirimi ayarları"na bak.

Ss attığın ekranda da bildirim seçeneğinin görünmesi lazım normalde ama belki kapalı diye çıkmıyordur o seçenek.

maalesef hiç biri ile mümkün olmuyor zaten son sürüm olmasına rağmen video öne çıkarmada yok iphone 7 plus telefon ama 3310 a bağladı.

Akseptör?

türkçe olarak sormuştum. akseptör tdk'da gözükmüyor.

edit: ama medikalde kullanılıyormuş bir kaç dökümanda ve internette adı geçiyor. teşekkürler

Hastanede rutinde "hasta" kullanılıyor ancak teorik bir bahis sırasında "alıcı" deniyor. Donör için de "verici" veya "bağışçı" kullanılabiliyor hem kan veya kan ürünü hem de organ nakli söz konusu olduğunda.

Kaç kez kan verdim hep "hasta" diye kullanıldı. Benim için "donör"/"bağışçı" denen kağıtlarda bile "hasta ismi" kısmı vardı.

yemeksepeti'yle alakası yok bunun.

şimdi lahmacun diye arattım yemeksepeti'nde bulunduğum bölgede 3.5 liraya lahmacun satan dahi var.

13 liraya kuşbaşılı kaşarlı pide var vs vs.

daha önce sipariş verdiğim ve muhteşem olmasa da gayet güzel restoranlara ait bunlar.

yemeksepeti'nden yemeyebilir mesela. mutfak diye bi' şey var, süpermarket falan da var gidip gıda ürünleri falan alabiliyorsun. tavsiye ederim.

Konunun yemeksepeti'yle alakası yok, restoran kendi uyguladığı fiyatı belirtmek zorunda yemeksepeti'nde de.

Mesele her şeyin çok saçma bir şekilde pahalanmasıyla alakalı. Hem restoranın kullandığı malzeme pahalanıyor hem de çevredeki tek bir uyanık birkaç lira yüksek satınca "herkes öyle satıyor" diye fiyatları şişirdikçe şişiriyorlar.

Bu millet ne yiyecek? Ne isterse, ne bulursa onu yiyecek. Zehirli şekerli gıdalar yiyecek, çürük çarık, makajlı at eşi eşek eti kedi eti yiyecek.

Memlekette ekonomi kötüye gidiyor...
HErşey pahalı... ÜStüne vergi, üstüne zam...
Eee, Yemeksepeti'de bu memleketin evladı değil mi?
Haliyle o da pahalı!
Dandik, kalitesiz şeyler yiyecek bu millet.

Kimse söylememiş ama konunun yemek sepetiyle alakası yok.
140journos un cig koftw videosunu izlerseniz yemek sepeti hakkinda carpici aciklamalar var. Ayrica yemek sepwti ofis videosu da var bir goz atin derim.

atıyorum ama uber uygulaması varsa elinde çevredeki uberleri görüyor olabilir.

Vito marka arac, onde soforden baska kimse yok arkada iki yolcu var. Gerci baska bi senaryo da oilabilir bu tarz ama bilemiyorum.

Uygulamadan yolculu uberlerin diger kyullanicilara gorunmesinin mantigini cozemiyorum. Ama eger oyle bir sey varsa baska secenege gerek kalmiyor

gördüğü vitoya saldırıyordur ayırt etmeden.

Öğrendikleri plakaları birbirleriyle paylaşıyorlar diye duymuştum. Trafikte giderken yanında gördüğü araç için uygulamadan bakıp kontrolünü yapması da mümkün.

Öte yandan, senin kadar ince düşündüğünü, "bu uber değil de başka bir şey olabilir mi" diye sorgulama ihtiyacı hissedeceğini hiç zannetmiyorum. Uber sanıp sıradan kiralık bir araca da dalabilir bu kafadaki adam.

çağırıyorlar diye biliyorum. app ile uber çağırıyor.

şehir girişlerinde vs. durduruyorlar. normal arabaları dahi durduruyorlar tuhaf olan nedir?

Dogu illerinde sıklıkla yapıldığını duymuştum. Kendım bir kez denk geldim. İzmir-Antalya otobüsünde, Antalya sınırını geçtikten sonra durduruldu otobüsüm.Ama sanırım jandarma tarafından.

sürekli. 15 temmuzdan beri nerdeyse her büyük şehir girişinde polis kontrolü var, bazen daha sıkı yapıyorlar bazen pas geçiyorlar.

hatta bir kere narkotik köpeği ile aramaya bile denk geldim. her zamanki gibi gbt diye kimliği çıkardım, elimde bekliyorum. önde de baya otobüs sırası vardı. beklerken gözlerimi kapatmışım, parmaklarımdaki ıslak ve sıcak temasla irkilmemle kocaman bir alman kurduyla göz göze gelmem bir oldu. bu da böyle bir anımdır.

durduruyor. özellikle 15 temmuzdan sonra. ankara göksunun orda bi yer var mesela, devamlı ekip bekliyor ve ne zaman geçsem her türlü aracı durdurmuş oluyolar.

yıllardır pek çok defa ülkenin pek çok yerinde denk geldim. normal.

Oluyor bazen.

Evet her seferinde

manisa izmir arasında sabuncubelini geçtikten sonra kesin kontrol oluyor. arabaları pek durdurmuyorlar da otobüsler allahın emri. iki sene önce 15 temmuzdan da önce bursa girişinde hasanağa organize bölgesi sonrasında da polis kontrolü olurdu da bindiğim otobüsleri pek durdurmamışlardı diye hatırlıyorum.

15 temmuzdan sonra iki kez otobüs yolculuğu yaptım, onlarda durdurulmadık. eskiden daha sık yapıyordum, onlarda da hiç hatırlamıyorum.

"normalde böyle bir şey olmaz diye biliyorum" öyle bilmiyorsundur, hiç duymadığın için öyle zannediyorsundur. Yoksa niye olmaz olsun?

Trabzon'dan Ankara'ya giderken daha Trabzon içindeki küçük bir terminalde polis kontrolüne denk geldik. İhbar varmış, yarım saatten fazla sürdü arama. Muğla'da bir yerde de hem otobüsle girerken hem arabayla girerken 2-3 sene öncesine kadar hep arama oluyordu. Son zamanlarda denk gelmedim nedense. Muğla'daki jandarmaydı ama.

Esenboğadan aştiye giden belkolar bile durdurulup kontrol yapılıyor

www.avrasyaseyahat.com.tr

havalümanının dibinde dünya ticaret merkezinin otoparkı. sizi havalimanına bırakıyorlar, 5 dk zaten. kesinlikle tavsiye ederim

Havaalanına giderken sağ tarafta küçük bir "ispark p+r" tabelası var. Dünya ticaret merkezinin orada bir yere veriyor. 24 saati 8 lira olması lazım yanlış hatırlamıyorsam. 15 dk.da bir de terminallere ring çalışıyor imiş.

imessage'ı bilmiyorum ama whatsapp'in mavi tikini ve son görülmenizi kapatabilirsiniz. sms'te böyle bir durum zaten olmadığından problem yok.

Do not disturb modu.

Turkcell için 7585'e yönlendir telefonunu. Arayan kişilere "kapalı" diyecek, sana da anlık (belki 1 dk kadar gecikmeli) olarak SMS'le haber verecek "şu seni aradı" diye. Hattın Turkcell değilse operatörünü arayıp bunu nasıl yapacağını sor.

Whatsapp için son görülmeyi "hiç kimse" yap, "okundu bilgisi gönder"i kapalı yap.

imessage için yine ayarlardan "okundu bilgisi gönderme"yi seç.

Yalnız her ikisinde de mesajın gönderildiği, yani telefonuna ulaştığı anlaşılıyor, okunduğu anlaşılamasa da. Bu kadar ayrıntılara dikkat eden insanlarla iletişiyorsan sorun yaşama ihtimalin var. En olmadı zorda kalırsan "ya telefon kafayı yedi ne oldu anlamadım" der geçersin soran olursa.

SMS'ten yana zaten sıkıntı yok. Whatsapp'ta da fazla çevrimiçi kalmamaya çalış, onun çaresi yok şimdilik.

Arayan soran olursa telefon bozuldu diyorum. Arayan numaralar gösterilmiyor bana diyorum. Telefonu kapatıyorum ben istemediğim kişi veya kişiler arayınca 10 dakikalığına. Batarya bozuk ve telefon kendi kendini kapatıyor gibi bahaneler üretiyorum.

tr'ye girdikten sonra 120 gün süresi var.

nrmnm soruyu yanlış anlamış zannetmiştim ama ben de kontrol ettim, pasaport için süre 120 günmüş. Eskiden bir aydı diye hatırlıyorum;

tuketici.btk.gov.tr

7. soru;

- Kayıt işlemi öncesinde dikkat edilmesi gereken hususlar nelerdir?

- IMEI kaydı için kişiye ait yurda giriş yapılan belgenin son iki yıl içerisinde herhangi bir cihaz kayıt işleminde kullanılmamış ve kişinin Türkiye’ye giriş yaptığı tarih üzerinden 120 günlük hak düşürücü sürenin geçmemiş olması gerekmektedir.


Hasılı, nrmnm +1 :)

Bana sorarsan 850 lira değil, 5 lira kaybettin. 850 lira kazanmanın keyfini yaşadın 5 lira karşılığında. Sonra da kazandığını geri verdin, bitti gitti. Eğer arada sinir krizleri, öfke nöbetleri geçirmediysen, 850 lira şu dönemde sana ilaç gibi gelecek bir para değilse, tadını çıkardığını düşün ve sevin.

Yine de kumar oynamayın. Ocağınızı söndürür. Aman diyim. Milyonerseniz oynayın yine. Kontrolünüzü kaybetmeden.

bunu bir bağımlılık haline getirme, 170 kat para kazanıp belli bir miktarı cebine koymalıydın çünkü kar cebe yakışır.

bence artık oynama. çünkü biliyorum şu an "olm 850 lirayı tekrar kazanabilirim ben" kafasındasınç o iş öyle olmuyor.

"kumarda kazanmanın tek yolu kumar oynamamaktır."

5 lirayla 850 kazandiysan bi dahakine 5000le girsen demek ki voleyi vurmaman icten bile de sjjfdjdjjdjd şaka tabi ki, kumarin azı çoğu olmaz, kumar yozlastirir, kötüdür kakadir(sosyal mesaj has sent)

Uzulme, lazor +1

kazaninca zevke gelip hirsinin kurbani olmussun. her kazanmada kasani beslemelisin. paran 170 katina cikmis ama kasayi bosaltmissin.

uzulme, bir dahakine daha dikkatli ol ve kendini kaptirmdan oyna.

cevaplarınızı yazdığınız gün okumuştum ama tikleri yeni atıyorum kusura bakmayın. hepinize çok teşekkürler.