Merhaba,

Plan 1 ay askıda kalır. Hangi kurumda askıya çıkıyorsa tapunuzla birlikte o kuruma dilekçe vereceksiniz. İlçe belediyesi ise önce başkanla başkan yardımcısıyla imar komisyonu başkanıyla, hiç olmadı başkanın partisinden bazı meclis üyeleriyle falan görüşmeye çalışın.

- Nerenin maliki olduğunuzu yazın
- parselde daha önce imar planı varsa o planda nasıl planlandığını, şimdiki planda ne olduğunu kısaca belirtin.
- bu planın size ne zararı ne mahsuru olduğunu söyleyin
- plana İTİRAZ ettiğinizi yazın. İtiraz kelimesi yazıda geçsin.
- ne olmasını istediğinizi yazın.

Evet ne kadar çok mal sahibi itiraz ederse o kadar iyi ama hiç olmayacak bişeyse, bini de bir biri de bir.

Plan mülkiyete doğrudan müdahale etmez. Sizin parselinize kimse ortak edilmez. Başka bir parselle birleşerek uygulama yapmanız gerekiyor olabilir. Ayrıntıları dmden atarsanız ben de bir bakayım.

imar planında size verilecek arsa tek hisselik yerlere uygun olmayabilir. şöyle ki, sizin imardan önce 2 dönüm yeriniz var ve yeri de iyi diyelim. imar geçince bu kabaca 1 dönüme düşüyor. kadastro bürosu sizi 10 dönümlük 2-3 emsal konut+ticari yerden 1 dönüm hisse verirse bence fena değil. diğer alternatif, tek başınıza 1 dönüm yer yoksa size 0.30 emsal villa parseli gibi yerlerden 1 parsel verebilirler ki bu bence ilk örneğe göre kötü. sonuç olarak, yerinizde olsam imar planlarını hazırlayan kadastro bürosundan randevu alır ve ne olabilirdi, bu saatten sonra ne yapılabilir bunları bir konuşurum. belki şu an size verdikleri yer alternatifler arasında en iyi yer de olabilir.

kooperatifle birleşmek zorunda değilsiniz ve bence sizin aleyhinize olur. mesela kat karşılığı verilirse tüm kooperatif hissesi oranında 1 hissedar, siz 1 hissedar, diğer hissedarlar da aynı şekilde olur. kadastro bürosuna şunu da sorun, imar planı bu şekilde geçerse, daha sonra ifraz yani bölünme yapılabilir mi öğrenin. bunun koşulları var, mesela 5m2 hissesi olan kişi ana arsadan, 5m2 arsasını bölemez; ama sizin 1.000m2 yeriniz varsa belki bölebilirsiniz. elbette diğer hissedarların onayı da gerekiyor ama sizinle aynı kafada iseler belki ortak paydada buluşabilirsiniz.

Uygulamadan uygulamaya fark etmemesi gerek ama;

Mikrofonu kullanırken ekranı köşeden aşağı indirip (wifi ses ayarlarının falan olduğu ekran) orada mikrofon seçeneklerinden “ses izolasyonunu” seçmeyi bir dene bakalım.

Belki whatsappta ses atarken kulaklığın yanı sıra telefon mikrofonundan da ses almaya devam ediyordur. Bir de ses atarken parmağını fıtıfıtı diye telefon mikrofonuna sürtmeyi dene bakalım oradan ses alıyor muymuş

sizin canınız sağ olsun. gerçekten. yolunuz da açık olsun şimdiden. büyük kısmı anlaşılıyor ama son cümleyi çözemedim açıkçası. derdinizi Türkçe bi söyleyin, ben size yine en basit İngilizce halini vereyim ezber için.

because come back country turkey flight ticket
bu kismi anlasilmiyor.
gerisi yeterli, herkes ingilizce bilmek zorunda degil, bilmemek ayip da degil.

because come back country turkey flight ticket

bu bölümü "(bkz: işten çıkarken adama ingilizce am günü yağ)" gibi

Kahkaha attım ama ne yapayım hocam..
Because orada bence de gereksiz olmuş onu neden yazdım ben de sonradan fark ettim.

İtalya'ya gidip geldin kimse sana bişey sormadı:) Bu sefer de yine pasaportuna damga vurup geçirecekler seni, için rahat olsun.

abi hiç hazırlanma gerek yok. ticket derse dönüş biletini göster. money derse cash ve kart göster. otel derse rezervasyon çıktısı. bitti gitti. ne tipler görüyorum hebele hübele diyip geçiyorlar.

because come back country turkey flight ticket
burada ne demek istiyorsunuz? çünkü because'u çıkarınca da anlaşılmıyor :)

edit: haaa... @cooperr'ın dediğini diyin o zaman.

Geri Türkiye’ye gideceğim biletim var demek istiyorum

i have a return ticket to turkey

google translate'de dilleri indirebiliyorsun, böylece offline'da çalışabiliyor, istediğin şeyi yazıyorsun türkçe, şu dile çevir diyorsun, çeviriyor internet olmadan. pasaport kontrolünde de işe yarar, gezerkende kullanırsın meramını anlatırsın.

Stres yapmak istemiyorsan eğer seyahat planını en basit haliyle telefona not al herhangi bir şey sorulduğunda da göster. Başka bir şey sorarsa eğer cevap verebildiğin kadarıyla ver gerisini o düşünsün. Evrakların tamsa eğer endişe edecek hiçbir şey yok. İngilizce bilmek seyahat koşulu değil, bilmek zorunda değilsin.

Özlediğimiz duyuru yardımlaşması. kırmadan dökmeden eğlenerek yardımcı olma hedesi.

Soruya cevabım yok. Güle güle git güle güle gel yolun açık olsun. yukarıdakilerin de dediği gibi sen kasma bırak onlar kassın.

ben son cümleyi anladım. geri dönüş biletimiz var. demek istemişsin. bence pas polisi de anlar. çok kasmaya gerek yok. çok yeterli dil bilmediğinizi anlayacakları için kullandığınız kelimelerden aanlarlar.

son cümleyi daha kısa olarak we have return tickets desen de olur. güle güle gidin güle güle dönün :)

Haha ne güzel anlatmışsın işte ne var? :)

Adamla oturup muhabbet etmeyeceksin nasılsa, selam ver, pasaportunu ve belgelerini ver (bilet çıktıları otel Rez. Otobüs bileti vs) geç. “Lan bu akıcı İngilizce konuşamıyor alın bunu geri götürün” demeyecek kimse.

İstersen wordde basit bir gezi programı yap
- 10 Haziran Paris zart hotel
- 11 Haziran 09.30 falan turizmle Madrid
- 11-13 Haziran Madrid gudik hotel
- 15 Haziran Pegasus İstanbul
Falan gibi bir şey. Endişe ediyorsan konuşmana gerek de kalmaz.

Mutluluklar dileriz, iyi yolculuklar. Her şey gönlünüzce olsun :)

kagida yazin guzelce onlarin dilinde, kagidi verin. ikinci bi kagida da potansiyel sorulari ve cevaplari yazin. gerekirse ordan yurursunuz. ayni zamanda telefonda cevrimdusi calisan bi ceviri uygulamasi da olsun. son olarak da siradayken dil konusunda yardimci olabilecek birini bulun turkce konusan, onlarin onunde gidin. sikinti olursa yardim isterseniz. en son care, baktiniz olmuyor, strese girdiniz, siraya donup turkce olarak ceviri yardimi isteyin sesli olara, birisi gelir yardimci olur. bunlarin hepsini gordum/yaptim. strese girmeye gerek yok.

sorun sadece konuşmak değil ki, aynı zamanda anlamak da problem. geçen hafta gittik, parise. sizin gibi trenle brüksele geçtik. ordan da Türkiye'ye döndük. bi kere fransadan girerken ufaktan bi niye brüksele geçiyorsunuz diye sorguladılar. tren biletini, brükseldeki konaklama yerini ve belçikadan dönüş uçak biletini çıktı almıştık, onları gösterdik. görevli bi sağa sola baktı vs stres oldum ben açıkçası. hani orada ufaktan bi sorguyu yönetmeniz gerekir.

bir de fransızca garip dil, fransızlar da garip. ağızlarının içinden konuşuyorlar. onların aksanından ne dedikleri de anlaşılmıyor. bakarsan onlar da ingilizce konuşuyor sen de ingilizce konuşuyorsun ama ben anlayamadım mesela çoğu zaman.

şehir içinde gezerken de benzer problemler oluyor. yani dil problemi yaşayacaksınız, buna hazır olun.

ChatGpt yükle telefonuna. Onunla konuş. Kalori ihtiyacını hesaplasın. Porsiyonlarının fotoğrafını çek. Yükle. Yediğini hesaplasın.
Çok güzel de gaz veriyor. Haberin olsun.

Bence gerek yok. 20 30 kilo fazla olmadığı müddetçe kendiniz çözebilirsiniz diye düşünüyorum. Kan değerlerinize hormonlarınıza falan bir baktırın ama

İnsanlar genelde ücreti karşılığında bir hizmet aldıklarında verdikleri para boşa gitmesin diye o hizmetin kurallarına riayet edip başarılı olurlar ama benim diyetisyene giden birçok kişinin sonuçlarına bakma şansım oldu (kendileri kontrol ettirdiler) verilen kilolar çoğunlukla yetersiz beslenme kaynaklı kas kaybı şeklinde oluyordu, yağ kaybı daha geri planda kalıyordu, ben o nedenle diyetisyenleri bu konuda çok başarılı bulmuyorum, yani sana 1000 kalori aldırıp tartı ağırlığını değiştiriyorlar mı değiştiriyorlar ama bu bir başarı mı çok emin değilim.

Benimde 7 8 kg fazlam vardı. Diyetisyene gittim 14 kgya kadar verdim. Yeme tarzım değişti. Öneririn. Normalde önyargım vardı ama motive olmak en önemlisi.

@mikahakkinen istanbul'da mıydı gittiğiniz diyetisyen? Motivasyon açısından ben de diyetisyenin faydası olacağını düşünüyorum.

Ataşehir Fatih Sultan Mehmet Eğitim ve Araştırma Hastanesi'nde dahiliye diyetisyene gönderdi. diyetisyen bir sayfa diyet ve bir kaç öneri verdi.
özeti şeker ve karbonhidratı(hamur işleri, nişastalı gıda vb) kestim. bir tık daha fazla hareket etmeye başladım. 1 ayda 5 kilo verdim.

ben chatgpt işini denedim de uygulayamadım ya. sallamadım onu. ben de 7 kilo vermek istiyorum ve diyetisyene gitmeyi düşünüyorum. bend e anadolu yakasından bakıyorum.

google yorumlarına bakıp arayıp ücret bilgisi istedim. birisinin 4 bin dediğine diğeri 12 bin dedi. bir arkadaşım karşıda 6 binlik buldu gidiyor.

google yorumlarına güvenip ona göre gideceğim. evime yakın olanlardan seçeceğim. size de bunu tavsiye ederim.

Motivasyon açısından çok mantıklı. Ve yağını suyunu kasini ayrı olctugu için hem @kalecinin dediği boşa cikiyor, hem de tartıda gördüğün her artış motivasyonunu kirmamış oluyor. Ve her gidisinde "yuh yemiş yemiş tualete gitmemissin" demesin diye mecburen dikkat ediyorsun. Zamanla da doğru yeme tarzını icsellestiriyorsun zaten.

Denemekten zarar gelmez

@Moonpie istanbulda değildi. Aydında gittim. Özel biri değil sadece motive için herhangi biri.

online olarak çalışacaksanız blogsu.co, irem hanım

normalde bana da saçma geliyordu ama gerçekten parasını verdikten sonra faydasını görmek için zorluyo insan kendini. ben 7 kilo verdim iki ayda. eşim de 10 kilodan fazlasını verdi 3 ayda. bize verdiği beslenme şekli protein ağırlıklıydı. aç kalmadık. yeme düzenimiz değişti. sonrasında dönem dönem bozsak da tekrar kilo almadık henüz.

Chatgpt bende de gereken etkiyi yapmaz gibi geliyor. Belki çok fazla ekonomik açıdan zorlanmamak için @elorelia'nın online önerisini ilk olarak denemek faydalı olabilir. Teşekkürler yanıtlar için :)

Maalesef kişi önerisinde bulanamayacağım ama çok iyi yaparsın. Birisine karşı sorumluluk hissetmek insanı daha bir disipline sokuyor.

Web Tapu’dan hissedar listesine bakın.

Sizin zaten önalım hakkınız var medeni kanuna göre. Payını satan veya satın alan taraf, diğer paydaşlara satışı noter aracılığıyla bildirmek zorunda. Bildirmeyip satarsa eğer devir geçersiz olmuyor bu arada ama sizin dava açma hakkınız doğuyor. Tebligat falan gelmemiş olması gerçekten satış yapılmadığı anlamına gelmez dikkat edin. Bildirim akabinde 3 ay (hak düşürücü süredir bu dikkat edin) ve har halükarda tapuda tescil yapıldıysa bile 2 yıl süreniz var. Durum bu şekildeyse 3 ay/2 yıl süresini kaçırmadan Asliye Hukuk’ta önalım davası açarsınız

İstisna: Satış diğer paydaşa, eşe, altsoy/üstsoya yapılmışsa önalım hakkı çalışmaz + devir, bağış, trampa vs. ortada satış olmadığı için önalım doğmaz. He burada da genelde muvazaalı işlem yoluna gidip çözersin meseleyi bi şekilde.

TKGM’nin Webtapu sistemine hissedarlardan birinin e devlet şifresiyle girip arsanın tapu bilgilerini açınca tüm malikler yazar.

(Arsa için geçerli)

taşınmazın bağlı bulunduğu tapu müdürlüğünden istediğin her bilgiye ulaşabilirsin. gitmeden önce webtapudan randevu almayı unutma, aynı güne veriyorlar çoğu yerde.

not: @vedat yazmış, önalım hakkın mevcut gibi duruyor. kaçırma

web tapuda gözükür arkadaşların dediği gibi ama noterden bildirim yapmak zorunlu bir kural değil, ön alım hakkınız evet saklı olabilir ama tapuda satış bedeli olarak ne gösterildiği önemli orada. işi bilenler çıkacak masrafı göze alıp ederinin üstünde değerler yazdırıyorlar.

bizim böyle bir arsada başımıza geldi, normal ederi arsanın 2 milyon civarıyken satın alan kişi tapuda 4 milyon bedel göstermiş ve noterden de ihbarname çekmişti. isteyen hak sahibi o arkadaşa dava açsa bile işin sonunda arsanın bedeli kişinin tapuda gösterdiği değer üzerinden oluyor. ucuza verilmişse kovalayın.

Öncelikle buna hala bir çözüm bulamayan Apple’ın %#$€$>?!?%#

Ayarlarda mesaj ayarlarında bilinmeyen kişilerden gelen mesajların ayrı klasörlennesine yönelik bir ayar var ama ne kadar sağlıklı çalışır bilmiyorum. Bankadan, operatörden, 3D güvenlik falan smslerini ayıklayabilecek mi belirsiz.

Özetle; yok.

Bazı göndericiler için iPhone'un engeli işe yaramıyor. Ben spam sms'ler için Junkman'i, spam aramalar için de Begone'u kullanıyorum. Spam SMS'ler %100 engelleniyor, aramalar da %90 engellendi diyebilirim. Bu uygulamaların geliştiricisi bir Türk, güvenle kullanıyorum.

aramızda amcası teyzesi bir şekilde apple üst yönetimine ulaşabilen olsa keşke.

Kusturucu ilaçlar var onlardan almak mümkün.

İşaret parmağını içe doğru katlayıp ağızdan içeri sokabildiğin kadar sokmak yutkunma işlemini tersine çevirebiliyor.

Benden bu kadar. Çok geçmiş olsun.

İşaret ve orta parmağını birlikte dilin en arkasına kadar sokup, tutarak ileri doğru hafif çekince kusma refleksi gelişir.

boğazına parmak attın çıkmadıysa tuzlu bal ye

Geçmiş olsun.

Ben gerektiğinde klozetin başına geçip kusacağıma inanarak, kustuğumu hayal ederek kusabiliyorum. Önemli olan öğürme refleksini harekete geçirmek.

Bir de vücudun bunu kabullenememesi gibi bir durum var. Sen gırtlağı harekete geçirmek istesen de o kendi düxenini korumak için yutkunarak normale dönmeye falan çalışıyor. Bir anlamda reflekslerin savaşı.


En garanti yol, yazıldığı gibi iki parmağı (önce yıkayıp tertemiz edip) boğaza sokup yumuşak yerleri gıdıklamaktır. Vücut öğürmekle yutkunmak arasında gidebilir. Öğürmeye zorla kendini.

Şunu da deneyebilirsin, kafanı geriye yatırıp boğazını gererek, yutağından biraz aşağı, gövdenden biraz yukarı, muhtemelen yemek boruna isabet eden yere parmaklarınla hızlıca (bastırmadan) pıtıpıtıpıtıpıtı seri şekilde vurmak. Bu da öğürmeni sağlayabilir.

boğazına parmak atacaksın abi. birkaç parmağını ağzına sok, indirebildiğin kadar içeri indir. midede herhangi bir şey varsa hepsini döker. alışık değilsen kolay bir şey değil, vücut kendince tribe girip gerilim yaratıyor ama çekinme, inebildiğin kadar in. tuzlu su, diş fırçası filan hikaye yani kendi kendine yapabileceğin en iyi şey parmaklarını köküne kadar ağzına sokmak.

Yazılanları okurken kusasım geldi. Neyse videolu bir paylaşım yapayım konuyla ilgili.

www.youtube.com

"hiç bana yardım etmiyorsun" gerçekten etmiyorsam kötü hissedip yardım ederdim. ayrıca yemeği erkek de yapabilir. yemek yapamıyorsan o senin sorunun. ha ev hanımıyla evlendiysen bilemem. gerçekten yorulmuştur belki. yemek ve temizlik yaptıysa normal.

Ev hanımı eş ise, ayda yılda bir böyle serzenişleri oluyorsa, gönlünü alırım, o seferlik yardımcı olurum.

Yine ev hanımı eş ise ve bu söylenmeleri süreklilik kazanmışsa, karşıma alır, konuşurum.

Çalışan eş ise yerden göğe haklı zaten.

Bunu yaşamayan erkek var mı? Kardeş bunlar çok normal. Kadınlar ilgi bekliyor alamayınca da bu tarz şeyleri yapıyorlar. Şam babası olmayan erkek varsa elini öpelim. Ananızın babanızın size söyleyemediği, sokakta herhangi birinin size söylediğinde kavga çıkarabilecek her şeyi söyleyen kişiye eş/hanım/karım deriz.

bu aslinda sizin ona hic yardim etmemenize bir tepkidir. anasinin babasinin evine gidip temizligi ve yemegi orada yapmasi da bir tepki. gercekten bunu anlayamiyor musunuz? birazcik "hadi beraber yapalim o zaman," "bana senin kadar guzel yapmayi ogreteceksin ama" falan gibi bir seyler deseymissiniz butun sorunlar cozulurmus. elbette hergun yapmayacaksiniz bunu ama en azindan insan yardimi hissetmek, takdir edilmek ister. hatta esinizin yaptigi yemegi yedikten sonra masadakileri mutfaga goturmeyi gectim, yuzune bakip ictenlikle cok guzel yapmissin, eline saglik demediginize bile eminim, buyuk bir ihtimal masadan kalkip kendi isinize bakiyorsunuz ama ispatlayamam tabii.

edit: bu arada ben sadece kendi dusuncemi belirttim, boyle olmayabilir de ama cevabin bu oldugunu dusunuyorsaniz, sosyal ve duygusal yonunuzu gelistirmeye calisin, ne bileyim bol bol roman okuyun, siir okuyun, tiyatroya gidin falan. cunku bu sorun sadece esinizle olan yemek ve temizlik probleminde degil iliskinizin her alaninda, hatta baskalariyla olan iliskilerinizde de ortaya cikabilir, cikiyordur, ama siz farkinda degilsinizdir, buraya tasidiginiz ornekte oldugu gibi. iste bu yuzden edebiyat ve sanat onemli. hani sozluk'te bir baslik var ya, romanlarin, sanatin hicbir faydasinin olmamasi diye, iste onun faydasini ancak uzun zamanda anlayabiliyorsunuz. insan davranislarini, duygularini daha iyi anlayabiliyorsunuz, tum iliskileriniz baska bir boyut kazaniyor.

bu arada yazdiklarimin cogunu size degil genel olarak yaziyorum. bir de su avrupa yakasi videosunu birakiyorum: www.youtube.com

karımın beni sevmediği, saygı da duymadığı şeklinde yorumlarım. nitekim insanların birlirlerini ne kadar sevdikleri, birbirleri için yapmaya razı oldukları şeyler ile alakalıdır. öte yandan makarna yapıp yeriz tarzı bir düşünce makul olabilir çünkü karnı acıkan bir insanın makarna pişirip yemesinde bir beis yoktur. karınız evinizin geçimini sağlarken size yardım etmiyor. siz çalışıyor, siz ona bakıyorsunuz. kendisi çalışsa bile geçiminize sağladığı katkı sizin kadar yüksek değil. türkiye'de kadınların %60'ı beş dakika bile olsun alnının teri ile çalışarak bir şeyler kazanmanın haklı gururunu yaşamış insanlar değiller. kocalarına saygısız davranmaya hakları yok.

bitanem bugün çok yoruldun ne kadar ince davranıyorsun diyip yaptığı makarnayı önüne koyar kendime iskender söylerim.

Evde her işi eşim yapsa annem gibi hissederim heralde. Tuhaf geliyor bana. Eskilerin yaşantısı da böyle karıları anneleri gibi. Aynı annenin çocuğuna söylendiği gibi söyleniyorlar çoğu zaman. Yaşam tarzları böyle bir hale evrilmiş.

İnsan yaşadığı evi temizler hocam, yardım değil bu. Sizin sorumluluğunuz. Bence böyle. İnsanın nazını anca anası çeker. Yetişkin, koca herifsiniz neticede. Bu kadar nazlanmamak lazım.

Annesinin evine gitti işlerini yaptı demenizden annesinin yaşlandığı için artık zorlanması nedeniyle bunu yaptığını çıkardım, ondan biraz yüklendim. Yoksa onun da evi, normal şartlarda evli insanın sorumluluğu önce kendi evine olmalı.

m.youtube.com
not: kadınlar cevap vermesin dediğiniz için bir erkeğin yaptığı videoyu paylaştım:swh:

Hissetmem. Evinde temizlik yemek angarya işler vs konusunda sorumluluk almayan insanlar zamanla senin duyduğun sözleri duymaya başlarlar.

calisip eve para getiriyorum, sen de yapacaksin demek iliskiyi romantik bir iliski olmaktan ziyade bir ekonomik iliskiye indirgiyor. bence hic cekinmeyin, her yemek ve temizlik sonrasi ucret odeyin kariniza. demek istediginiz o degil mi zaten?

Kadin senin evini temizlemek, yemegini yapmak zorunda degil. Boyle bir beklenti icinde olman sorunlu. Once bunu konusup halledelim, annesinin evinde ne yaptigi sonra konusulur.

zorundayı değili geçtim zaten bu zihniyet uçuk çıkarıyo bende de, herhangi bi işle çok meşgul olup yorgun olduğunu bildiğin karından beklentin ne? zıplayarak kek yapıp burnuna un sürmesi mi

Burasi giderek Muge Anli, Esro Erol karisimi bir yere dogru gidiyor. Eskiden gercekten, altyapisi saglam, bilgili insanlarin cevaplarini okur, bir seyler ogrenirdim. Insanlarin verdigi cevabi begenmeyip sile sile, onlarin hesabini kapata kapata ulkenin kucuk bir protitipi yaptiniz burayi.

Hakikaten o guzel insanlar o guzel atlara binip gittiler ve biz demirin tuncuna kaldik.

Evlilik herkesin görev tanımının baştan belli olduğu bir kurum değil. Eşin belli ki yaşlı anne babasına artık bir hassasiyet gösteriyor, onların daha az yorulmasını belki hasta olmamaları için özen gösteriyor, kaldı ki hastalanırlarsa evde hastanede bir hafta bir ay belirsiz süre onlarla yine eşin ilgilenmek zorunda kalacak

Abi eşlerinizle sohbet etmiyorsunuz hayatı paylaşamıyorsunuz, hayat yazın çıkılan bir haftalık güzel otel tatili değil, hayat asıl bu angarya işler. yemek temizlik market alışverişi tamir tadilat yaşlı bakımı çocuk bakımı, evinize eşinize ilgi ve özen gösterin sorumluluk alın

Eşim temizlik yaptım yorgunum dese önce yemek işini hallederim sonra önüne çayını getiririm 10-15 dk da masaj yaparım bu bile evlilikte fark yaratır, eşinizi yüceltmekten şımartmaktan korkmayın erkekliğinize halel gelmez

duyurudan köylülük akiyor yemin ederim.

Alttan alırdım,ilgi ve yakınlık gösterirdim. Haklısın derdim.
Eve geri geleceğini haber alır
almaz hediyesini hazır ederdim.

Ev hanımlığı, eşe çocuklara
bakmak kariyer yapmanın üstünde
olan marifet.

Kadinlar cevap vermesin demissin ama dayanamadim.

Annem kemoterapi goruyor ve tek cocugum ayni zamanda calisiyorum. Su anki dozunda o kadar zorlanmiyor ama ilk dozlar cok zordu ve yuruyecek hali kalmiyordu ozellikle son dozlarda. Benim de aniden evine gittigim ve kendi evime yemek yapamadigim oldu. Eşim "olsun disardan pizza falan soylerim nolucak" dedi ya da annemden geldigimde "bosver zaten cok yoruldun, 1-2 gun disardan yeriz sen dinlen" dedi. Ayrica yemek ve ütü haric her ev isini de yapar. Evleneli 7 yil olacak bir kere bile bana yardimci olmuyorsun demedim Allah carpar. Hep soyluyorum Allah senden razi olsun, iyi ki boyle birisin diye. Yani demem o ki esinize gercekten yardim etmiyor ve yardimci olmuyorsunuz demek ki. Hayat musterektir. Siz kari koca ve ayni zamanda ayni takimin oyuncularisiniz. Kocam da boyle bir seyi sorun yapip gelip burada duyuru acmadigi icin de şükürler olsun.

bence birlikte yasam, kim evde bir eksiklik aksaklik goruyorsa, yapilmasi gereken ne varsa, cekip cevrilmesi gereken ne ise o evin devam ettirilmesi icin herkesin ucundan tuttugu bir sey ya. grimavi'ye cok katiliyorum, cok ucuk kacik bir yasaminiz yoksa yasamin %75'i zaten bu rutin dedigimiz sey, o anlarda da samimi ve sevgi dolu bir birliktelik yoksa bana cok garip geliyor insanlar evde ne yapiyor? eve gelip, hazir sofraya oturup, koltuga tv izlemeye gecip oradan yatak odasina mi akiyorsunuz?

Anne babasına yardımcı olması iyi bir şey. Evde yapmıyor olmasını ayrı değerlendirmek lazım. Genel olarak evde yemek yapmamakla yorgun olduğu bir zaman yapmaması farklı şeyler.

Teşekkürler

haklısın karıcım anana babana yemekler yaptın temizlik yaptın yorulmuşsundur tabi ki de.

Ulan ne nazlı götü var bu milletin!

Karı kırk yılın başı bayram üstü gitmiş ihtiyarların ihtiyacını görmüş diye paşam mahrumiyet çekip şam babası gibi hissedecek kendini.

Belli ki Şam babasısın. Bok gibi paran yoksa yakında tekmeyi yersin.

Varsa senin için daha kötü.

bu durum bayramlarda tolere edilebilir. Evlilik gerçekleştiği zaman maalesef tarafların evlatlık sorumlulukları, görevleri son bulmuyor.
kadın ve erkek önce kendi evine karşı sorumludur, anne babasının evine karşı değil.
kurban bayramı gibi kelimenin tam anlamıyla baş belası bir zamanda bu tür kaoslar kaçınılmaz ancak bu problem kendini sürekli tekrar ediyorsa çok s.ikko bir durum ve ciddi ciddi oturup konuşulması, izah edilmesi gerekir.
yılda iki sefer gelen bayram zamanlarında bu sıkıntı idare edilebilir. emin olun eşiniz de bayıla bayıla gitmiyordur o eşek yükü işleri yapmaya.
35, erkek, bekar

ev hanımı bile olsa sürekli her ev işini o yapmak zorunda değil. sen çalışıyorsun ama akşam eve gelince mesain bitiyor dinleniyorsun. hafta sonu tatilinde de evde tv karşısında yatıyorsun. bu kadın ne zaman dinlenecek? 7/24 hizmetinde mi olacak? az ye de bir uşak tut. kalk bir gün de yemeği sen hazırla.

Olmuyor bu kadar takıntılı değilim bugün yiyemediysem sonra yerim deyip alternatife yönelirim

Davranışsal olarak genelde ben de canımın çektiğini yeme eğilimindeyim ama bir beş dk yemeksepeti’nde kaydırdıktan sonra dolaptan havuç mavuç kemirip iki kaşık yoğurt falan yiyip geçiştiriyorum ben.

Ama bazı anlar oluyor ki… Of çok iyi anlıyorum ya. 20-30 km yarıçapında bir çember çizerim merkeze kendimi koyarak. Kesin bulunur zaten ama bulamazsam da o döneri yaratırım.

bir döner manyağı olarak canım döner istediğinde dönere ulaşamazsam dünyayı yakarım. :D

ama akşam döneri full kalori olacağı için döneri akşam öğünlerinde tercih etmiyorum.
ama bazen bi çiğköfte canım çekiyor veya midye dolma, bunun için akşamları bir yere gidebilirim veya sipariş veririm.

Olmuyor. Oruc tutan bilir, iftar oncesi koca okuzu yerim, kebaplari, baklavalari gomecegim dersin ama bir kase corba ile bile doyuyorsun. Nefsi koreltmek lazim, brazzers'daki hatunlarla birlikte olunca da ayni zevki aliyorsun, 10 uzerinden 5 lik biriyle birlikte olunca da ayni zevki aliyorsun. Gecen yaz 10 uzerinden 10'luk biriyle birlikte oldum, ordan biliyorum:) Su luks arabayi alayim, su pahali telefonu alayim acgozlulugun, zihnin yanilsamasi sadece. Anlik mutluluk, zevkten baska bir sey degil. 2 gun sonra gene tatminsiz olacaksin eger nefsi koreltmezsen.

Hamileyken bile olmadı öyle söyliyim.

Olmaz. Impulsive yemek veya alışveriş alışkanlığım yok. Takıntı da yapmam. Nesneye veya kişiye.

oluyor ve cok belirgin bir yerin yemegi oluyor bi baharat, sos icin bile yasiyorum bunu

Bir şeye takınca takarım ben de.
Canım yemek istiyorsa yiyene kadar içim rahat etmez ama benim isteklerim genelde daha spesifik oluyor döner yemeye bu kadar yükselmem ama atıyorum bir an geliyor dönerci enginde döner yemem lazım diye yükseliyorum. O an olmazsa, sonraki günlerde fırsat bulamazsam bile o benim içimde hep kalıyor ve oraya gitmek için fırsat yaratmaya çalışıyorum.
Oraya gidip söylediğim döneri yerken dünyanın en mutlu insanı oluyorum.

Bu farklı yerlerin farklı ürünleri için dönem dönem oluyor.
Sakarya Tatlıcısında ayva tatlısı,
Limonlu Bahçede tahinli profiterol,
Tutti Fruttide waffle vs. vs.

Arabam yok ama olsa da cikmazdim onun icin. İstedigim seyi bulamayip hic siparis vermedigim oldu ama cikip aramadim cunku olay zaten eve soylemek ciksam elbet bulurum.

Hayır bende en fazla şöyle oluyor;

Trendyol: “döner döner döner döner…”
Getir yemek: “döner döner döner döner…”
Migros yemek: “döner döner döner döner…”
Yemeksepeti: “döner döner döner döner…”

“Hay amk hepinizin dönerci kere!” Diyerek küskün ve öfkeli duvara dönüp yatış.

Markadan markaya değişiyor, - x db diye belirtiliyor, en çok -45db var sanırım şu an ancak emin değilim. Oldukça güzel engelliyor tekrar eden sesleri ancak bildiğiniz gibi dışarıdan gelen çocuk sesi korna sesi gibi şeyleri engellemiyor. Kulaküstü kulaklıklarda pasif gürültü engelleme de olduğu için o kadar engelleme hissi yaratmıyor kulakiçi olanlar.

Ben telefon görüşmesi yapabilmek için 15 gün önce aldım kulakiçi kulaklık, çok kaliteli olmamasına rağmen o bile güzel engelleme yapıyor (Qcy HT08) .

qcy melobuds pro gayet iyi konuda. gayette kaliteli baya kesiyor dış sesleri

Rtings adında bir site var. En ince ayrıntısına kadar güncel tüm kulaklıkların sıralamasını yayınlıyorlar. iyi bir NC ortimizasyonu da iyi yapılmışsa çok iyi ses kesme performansı deneyimletir. Sony wh serisi bu konuda en iyilerindendir.

www.rtings.com

airpods pro gerçekten başarılı

@bugisme'nin dediği rtings'ten bakıp karşılaştırıp kendi bütçeme göre Anker Soundcore Liberty 4 NC modelini aldım.

Gayet memnunum nc özelliği de gayet yeterli bir kulaküstü performansı beklemek haksızlık olur zaten.

2021 yılından kalma airpods pro kulaklığım var ve her ihtiyaç duyduğumda şu gürültü engellemeyi icat edene rahmet okuyorum.

Net model hatırlamıyorum 2021’de hangi pro varsa o.

telefon otomatik google drive yedeği alıyor, kamerayla çektiklerimi taşınabilir harddiskte yedekliyorum şimdilik

Önce bir ön eleme yapıyorum, sonra upload ediyorum. Sonra bir daha eliyorum. Birkaç sene sonra denk gelirsem bir kısmını daha eliyorum. Eleme süreci hiç bitmiş değil.

telefonla çektiğim fotoğrafları model bazlı klasör oluşturup, klasöre telefon model ismini yazıp, hepsini oraya atıyorum. sabit disk içerisine.

Önce cihazda ayıklayıp, sonra bulutta çekildiği yıl ve ay klasörüne yedekliyorum.

Vodafone - 10gb internet, 1000dk, 250sms - 320 tl + haraçlar

HAVA ATMACA HA!
Turkcell Platinium 50. 3000 dk, 1000 sms, 50 gb. Ama 5000 tl küsür her ay, aşıyorum efendim sms limitlerini, yönlendirmeler de var.

500dk 100sms 20gb 320 netgsm

Turkcell 60 gb internet, 1000 dakika 520 lira.

Vodafone’dan Turkcell’e yeni geçtim. Mayıs sonuna kadar kampanya vardı, dahil olma imkanı var mı bilmiyorum;


Turkcell 60 GB + 1000 dk + ??sms / 420 tl (+20 tl de vergi)

Telefonuna şu meşhur sessizlik anında çekirge ses efektini yükle yeri gelince basarsın

youtu.be

Açık açık söylesen olmaz mı, seninle konuşmak istemiyorum diye?

@rocknroll: ilk temas kardeşimin instagram hesabını stalklamasi olunca, ben de engelledikce iyi e hirslanir mantığından ötürü, o seçeneği devreden çıkardım.

Sen kadinsan flört ettiğini sanıyor bile olabilir. Aranızda bir elektriklenme olduğunu, sevgi dilinizin sürekli birbirinize laf sokmak olduğunu düşünüyordur. Var böyle tipler çünkü.

@sekizdokuz: yok erkeğim ben.

medium.com
"Grey rock method"a bir bakın, kurs bitene kadar kısa süreli idare etmeniz gerekiyorsa işinize yarayacaktır.

Sert tepki vermeyin, iştahı açılıp daha da sarabilir. Ufak tefek bozmak (zaten yapmışsınız) ve tepkisiz kalıp ilgi göstermemek (sanırım bunu da yapıyorsunuz) bence yerinde hareketler olur.

birinin instagramına girip tüm fotolarına bakıp beğenme sabrı ben de yok. yapan da normal değildir, bence stalkersa bile bunun bir sınırı var. saçma biri belli uzak dur.

yüksek sesle, iyi bir tersle. bir daha gelmez yanına.

Hahaha okurken güldüm Allah affetsin. Terbiyeli insanın düştüğü zor durumlar işte. Laf dokundurunca utanıp kendine çekidüzen vereceğini düşünüyorsun ama sonuç alamadığını kendin de görüyorsun.

Bir özlü söz de ben seninle paylaşayım; it utansa don giyermiş. Öyle laf çarpmaktan anlayacak “ah ben ne yapıyorum yahu!” Diyecek bir insan olsaydı, zaten böyle aptalca davranmazdı.

Kötü olmaktan çekinme ve açık açık tersle. Ders vermeye nasihat etmeye çalışmadan. İletişimi keser, kurtulursun sen de.

Allah kolaylık versin. İnsanlık ziyanları bunlar.

önceliğim sevgilim olacağı için bu durumda seve seve gocunmadan yapardım, eğlenceli de olurdu :v

bastan soyleyeyim ben asla yapmam. yapana da karismam; ama instagram postundan hareketle direkt ben model olurum cikarimi yapmaniz bence saglikli degil. belki arkaplanda kiz duruma cok uzulmustur, asiri baski yapmistir, baska bisey teklif etmistir vs..o yuzden kabul etmistir.

Evet ne olacak. Kalici bir sey degil ya

Sınav için düşünmeden yapardım

Tabii ki. İkiletmeden.

protez tırnak/nail art eğitimi alan bir kadınla birlikte olmayacağım için sorunun içine pek giremedim ama sınav bittikten sonra hemen çıkan bir şeyse (toplum içine öyle karışmak gerekmiyorsa) yapılır yani.

buradaki olay destek olmak. sevgilim, çocuğum ya da kardeşim olur hiç farketmez. gerekirse etek bile giyerim.

Yok, erkek adamı bozar.

yapmam diyenleri hayretle okudum, saygi duyuyorum. ikiletmeden+1

lafı bile olmaz, direkt kabul ederim.

İş bitince sökülebilen bir şeyse, insan içine pembe kalpli tırnaklarla çıkıp günlerce öyle gezmem gerekmeyecekse hiç problem değil, ikiletmem bile.

Seve seve tabii ki.

kabul etmem o esnada iyilik yapmış olursun ama ilerisi için ağırlığın sorgulanır hale gelir.

@archmeister8

Ne gibi bir ağırlık sorgulanması?

Ederim cok da eğlenirim, tirnak boyatmayla erkekliği bozulanlara da gülerim.

@buenosdias

Sonuçta kabul etmesi önemli.

@kibritsuyu

Gezsen nolur :))

Cevaplari okuyunca

m.youtube.com

- Asla ve kata olmaz. Olmasi teklif dahi edilemez.

veririm ya n'olacak alt tarafı tırnağımı boyayacak kız. onun işi görülsün. güler geçerim, sevgilime spesifik bir etkinlik/amaç doğrultusunda tırnak boyattım diye erkekliğime zeval gelmez. geliyorsa da necip türk milleti affetsin yani sevgilim için bu kadarını yaparım şahsen.

soruyu görünce aklıma lisede yaşadığım bir olay geldi. sınıftan kız arkadaşlarım kirpiklerimi çok beğeniyorlardı. normalde öyle kızlarla çok samimi olabilen, rahat bir adam değilim. ona rağmen resmen yalvarmışlardı mark lütfen bize izin ver bi rimel geçelim, merak etme hemen çıkarırız (yalan), nasıl görünecek merak ediyoruz vs... ikna etmeleri uzun sürmedi tabii, o yaşta hayatımda hiç bu kadar övgü ve ilgiye mazhar olmamışım, tamam lan dedim sürün hadi, diyorum "zaten kirpiklerim uzunmuş, rimel çok değiştirmez, kızlar da boşuna gaza geldikleriyle kalır"...

ulan sonra bi sürdüler aboooov. korkunç bi görüntü. gören gülme krizine giriyor. hayır bi de vücudun yüzde 99.9'u "düz erkek" iken kirpiklerin öyle olması ekstra korkutucu. hani etek giymiş, makyaj yapmış, genel olarak feminen bi tarza sokulmuş olsam o kadar kötü hissetmezdim. en azından şaşkınlık ve komiklik faktörü "karı gibi olmuş" ile sınırlı kalırdı. düşünsene tamamı hormondan ve abazanlıktan oluşan bi LİSELİ ama kirpikler rimel şov.

ha ama sonuçta bak bu bile komik bir anı olarak kaldı, kimse de ertesi gün gelip "birader sen karıymışsın???" demedi. benim içün bu tip şeyler çok mesele değil ama çekinen hemcinslerimi de anlayabiliyorum açıkçası, çünkü her adam aynı olmadığı gibi her kadın veya bu eylemin her "alıcısı" da aynı olmayabiliyor. sen bu yola girersin mesela kadın ellerini ojeli görünce senden soğur trip yapar filan, memlekette manyaktan bol ne var, belli olmaz.

hiç sevmem tırnakla ilgili şeyleri.
ama böyle bir durumda modeli olurdum. normalde her şeye söylenirim ama bu konuda gocunmam da.

Ben bu kadar kabul eden olacağını düşünmemiştim açıkçası, şaşırdım. Artık, geleceğe daha umutla bakıyorum :))

Eski kafalı, Karadenizli (ve öyle abuk subuk tırnaklardan tiksinen) bir erkek olarak cevaplıyorum;

Direkt ben demek aklıma bile gelmez çünkü kadın olması gerektiğini tahmin ederim. Kimseyi bulamadığını/bulamayacağını söylerse üzerine düşünmem, mırın kırın etmem, ikiletmem. Bir süreliğine kalacak bir şey ise bile, bir süre eldivenle gezer yine de gereğini elbette yaparım. Böyle bir sorunun sorulmasını bile çocukça Buluyorum.

İhtiyaç halinde “hayır zinhar” diyecek olan, kendini errrrkek diye pazarlamaya çalışan, eksik, ezik bir tiptir. Açık konuşalım; adam değildir. Bu kadar net.

Sevgilinin nazlanmak için “ışkım sana oje süriiiim miiiiieeee??” Diye sormasıyla bu anlatılan farklı şeylerdir.

İlişkinin arkaplanina bağlı.
Bunu sürekli espri malzemesi yapmaya meyilli biriydiyse, hayır derim. Yok değilse, elbette derim.

ben evet derdim.

İlişki seviyesi önemsiz. Anı kalırdı. Ha değer mi sorusunun yanıtı yakınlığıma bağlı.

kimse gelmezse ben model olurum, çağırabilirsin swh. Tek şartım bitince herşeyi eski haline düzeltelim swh. Tribüncü adamım .d

Sadece protez tırnakla mı kalacak yani? Cık cık cık.
(bkz: swh)

yaparim abi ben, protez sonucta sok tak.
kendi tirnaklarimi kerpetenle cekmedigi surece sikinti yok.
biz nelere katlandik yaw ohooo bir kulagimizin arkasi kaldi

Abi benim hanım da sarhoş oluncaya kendini dağıtır,yani daha doğrusu bir şey yaptığı yok ama 3. Içkiden sonra garanti kusar, ne yaptığını hatirlamaz.

Bunu ilk başlarda bildiğimiz için benim olmadığım ya da ne bileyim tanıdık akraba ortamı falan olmayan yerde içmez fazla. Ya da kız arkadaşları ile evde değilse falan.

O yüzden dediğini kesinlikle anliyorum ve beni rahatsız etmişti ve hanım da anladı ve anlaştık yani. Maalesef anlasamayacaginiz bir durum bu eğer böyle devam ederse. Çünkü bir insanın blackout olması baya kötü bir şey ve hele bir kadının çok tehlikeli. Ve ilk örneğiniz de yardımcı olmuyor.

Bence yeteri kadar denemissiniz ama olmuyor gibi :/

abi yanlış anlamazsan hayatını böyle mi geçirmeyi planlıyorsun, ben okurken fenalık geldi. alkol içmesi bambaşka bir sorun zaten de bir de seni sallamamasını ekle oraya

Kurtarıcı rolüne girip hayatını başkasını düzeltmeye çalışmaya alttan almaya uğraşma

Bu arada o kişiyi de etiketlemiyorum, hayatını böyle yaşamayı seviyor, eğleniyor ya da rahatlıyor

Konunun ona güvenmenle, sadakatsiz bir şeyler yapmasıyla ilgisi yok, ortada iradesiz ve sorumsuz bir kişilik var.

Tüm bunları yaşayacağını ve sonunda seninle papaz olacağını bile bile niye sarhoş olacak kadar içiyor, bunu bi düşün. İradesizlik harici, kendini sarhoşken iyi hissetmesiyle de ilgisi var muhtemelen. Özgüven problemi mi yaşıyor? Normalde fazla kontrol meraklısı ve anksiyetik ve kendini ancak o sarhoşlukta mı rahat hissediyor?

Ortada ciddi ele alınması gereken bir sorun var, kendisi bunun farkındaysa ciddi çözüm için destek olup atlatmasını sağlayabilirsin.
Durumu ciddi bulmuyorsa kendini daha fazla enayi hissetmemek için ayrılman faydalı olur.

Bruce+1

Eski eşim tanıştığımızda geceleri 1 duble viski içerdi. Yalnız olmak tedirgin ediyor, hem de yorgunluğumu alıyor derdi. Dert etmezdim.
Ben içmeyi çok severim. Ama farkettim ki kendisi sürekli alkole göre plan yapıyor, içtiğini ailesinden gizliyor vb. Ve sürekli içtiği miktar arttı. Bir gün bile bana kötü bir sözü olmadı ya da bir ters davranışı yoktu ama sorumluluklarını ya yerine getirmedi ya da sorumluluk almamaya çalıştı,hep kaçtı.
Akademisyendi, ünvanını kaybetti. Durumuna dayanamadım 10 yıllık beraberlik sonunda boşandık. Ailesi biz boşandıktan sonra öğrendi herşeyi. Beni çok suçladılar ancak alkolik olmadığını kabul etmediği için tedaviyi de kabul etmemişti. Yıllar sonra (15 yıl sonra) beni aradı, haklıydın demek için. Hala sarhoştu. Aradan iki yıl daha geçti öğrendim ki alkol yüzünden işini tümden kaybetmiş.

İçmeyi sevmek başka, alkolik olmak başka.
İyi düşünmenizi tavsiye ederim. Naçizane tavsiyem bitirmemiz yönünde, çevremde de gördüm alkol batağına düşüp de çıkan olmadı henüz. Sizde bir de Kavgalar da cabası... Hayatınız hep diken üstünde geçecek, ne kadar içti, tartışacak mıyız, sapıtacak mı...
Yanımda ol tedavi olayım da sadece yalan. İyileşsin, geldiğinde sizi bulursa devam edersiniz, bulmazsa yapacak bir şey yok. Hayat seçimlerimizin sorumluluğunu üstlenmemizi gerektirir.

Sence de alkole karşı çok zayıf değil mi? Üstelik bu konuda göz göre göre yalan söyleyebilen biri diğer konularda da gayet rahat söyler.

Bence kesinlikle ayrılmalısın ve alkol bağımlısı biriyle birlikte olmamalısın. Bu kadın tam olarak bağımlı, değişim falan bekleme derim.

abi yanlış anlama sırf bir duyuru üzerinden hele de birlikte olduğun birisi hakkında densizce yorumlar yapmak istemem ama (ahmet çakar sesiyle okuyunuz) BURNUMA KÖTÜ KOKULAR GELİYOR.

cinsiyetçilik olarak algılanmasın, bir kadının alkol konusunda sınırını bilmemesini ve alkol problemini yaşamasını erkeğe kıyasla daha tehlikeli buluyorum. hele ki bu arkadaş ortamında, dışarıda bar-gece kulübü tarzı bir ortamda gerçekleşiyorsa. temelde kendisi de maalesef öküz gibi içen, benzer ortamlarda/kişilerle bulunmuş birisi olarak argümanım şudur: erkek genelde haddini hududunu bilmese bile mevcut ilişkisine zarar verebilecek potansiyelde şeyler yapma becerisi kısıtlı bir canlıdır eğer bir KARİZMA BOY değilse. genelde kusmak, altına sçmak, facebook'ta İKİNCİ EL ALIM SATIM GRUBU yöneticisiyle kavga etmek vb. abukluklarla yetinir. kadının ise bu tür ortamlarda erkekten daha "kötü/ahlaksız" olduğu için değil ama daha fazla ilgi göreceği için cozutma ihtimalini yüksek görüyorum şahsen ki bunu yine tecrübeme dayanarak söylüyorum, yaşayıp gördüğüm için. elbet tersi de vardır.

hepsini bir kenara bırakıyorum, en başta zaten diğer her şeyden bağımsız, partnerinin "içip saçmalayacak" noktaya gelmesinin seni rahatsız etmesi, güvenini zedelemesi çok normal... yani bu şahıs en iyi ihtimalde bile bir yerde düşüp bayılabilir, saçma bir hareket yapıp kendine ya da başkasına zarar verebilir, "GECE 2'DE İÇKİ ŞİŞELERİM BÜTÜN MAAŞIMI RULETE BASMAMI EMRETTİĞİNDE BEN" tarzı meme'lerin öznesine dönüşüp ertesi gün hatırlamayacağı bir kredi çekebilir... olur da olur.

velhasıl çok içen insanla belki olur ama sınırını bilemeyen ve çok sarhoş olan insanla olmaz, bu konuda endişelerinde sonuna kadar haklısın. bu kişi istemeyerek de olsa ilişkiye şu ya da bu yönden zarar verme potansiyeli yüksek kişidir. "çok içmiştim" ancak problemlerin yüzde 10-15'i için geçerli bir bahane olabilir zira geri kalan kısmı için insan haklı olarak "içmeseydin ulan o zaman zorla mı içirdiler" der.

şahan'ın şahan olduğu zamanlarda "30 yıllık karısını düştü diye terk etti" skeci vardı, hatırlayan var mıdır bilmem. ilişkimiz sadece arkadaşlık düzeyinde olsa da birkaç kişiden böyle soğumuşluğum vakidir. yani normalde çok düzgün, kaliteli bir insan ama iki bira içtikten sonra saçmalıyor, masanın üstüne çıkıp az daha zorlasa boynunu kıracak şekilde oradan düşmeyi başarıyor, kusuyor, tuvalete gideceğim diye kalkıp başka masayı deviriyor, yanında olup olaya şahitlik etmesen ertesi gün "bunun ağzını burnunu kırmışlar" dersin, sağlam yeri kalmıyor vs... kim böyle biriyle ilişki ister ki? bi şeye basıp düşse kolunu kırsa yerine göre aylarca yanında olup desteğini sunarsın e ama sen iki bira içip düşüyon yaa? yarın alkollü bi sosyal ortamda bulunsak "içmiyorum" diyemeyeceksen ya da sınırını bilemeyeceksen ne yapıcaz?

***

kız arkadaşın ya kontrollü bir ortamda alkol direncini arttırsın (ki bence çok saçma bir "amaç") ya da hiç uğraşma, meramını anlat ve "böyle devam edeceksen ben yokum" de. birbirinizi o kadar seviyorsanız ve o da alkol problemi olduğunu kabul ederse ona göre yeni bir yol çizersiniz belki.

dediğim gibi çok içmek ve "sarhoş saçmalaması" ayrı bir şey, sınırı bilmeyip aşırı içmek ayrı bir şey... dünyanın en iyi ve düzgün insanı olsa da ikincisini SÜREKLİ yaşayan birine güvenilmez. şöyle düşün mesela seni 4 saatliğine aptala çeviren bir hap var, sen bunu haftada en az iki gün ve kamuya açık alanda alıyorsun. partnerin "ya birader manyak mısın sen, seninle mi uğraşıcam" dese yadırgar mısın? normal bi tepki değil mi?

Alkol probleminin kadin/erkek olmakla alakasi yok, kaldi ki partnerizin simdilik oncelikle alkol problemi degil baska sorunlari var bence, Bruce +1. Kadin olsun erkek olsun boyle bir insanla zamaninizi gecirmek istiyor musun soru bu. Ayrica, kadin oldugu icin pek takilinmamis, genellikle kadin alkol aldiginda ilk dert sevgilim/esim baskasiyla sevisir mi oluyor da, her ictiginde sebepsiz terslesen/tartisma cikaran biri fazlasiyla tehlikeli bir durum, genellikle bunu yapan erkekse dikkat cekiyor. Duygusal siddet, istismar ne derseniz diyin, normal degil, demek ki bastirdigi bir sey var. Kahraman olacagim diye hayatinizi mahvetmeyin, insan gibi konusmussunuz olmamis.

Şimdi olayın başında sizi alıp başınızı gitmeye yönelten süreç bu kişinin alkollüyken başka bi adamın koluna gidip kulağına bir şeyler söylemesiymiş anladığım kadarıyla. Bu ve benzeri sebeplerden dolayı alkollüyken sizi aldatma ihtimalinden endişeleniyorsunuz ama alkollü değilken güveniyorsunuz.

Şimdi öncelikle güven tanımı gereği ortası olan bir şey değil. Birisi ya güvenilirdir ya da değildir. Kimse "Biraz güvenilir" olamaz.

İnsan sarhoş olduğunda önemsemediği, detay olayları hatırlamayabilir. Ancak sarhoşluk filmlerdeki gibi bir şey değil. Kişi kritik olayları bal gibi hatırlar. Eğer bu olayı hatırlamadığına samimi olarak inandıysanız cidden önemli bir şey değildir demek ki.

Şimdi bence siz kendinize şunu sorun, burada örnek verdiğiniz bu tek olayda bu kişiyi kıskandığınız için mi o anı hiç unutmadınız yoksa o an cidden içinizi hoplatan kötü bir şüphe mi hissettiniz. Eğer ikincisiyse boşverin gitsin. Eğer ilkiyse, her halükarda bu kişi alkol sorunu yaşamaya devam ediyor, bunla uğraşıp uğraşmamak size kalmış.

Alkollüyken tersleşmesi aynı bir sorun, arkadaşlarına da yapıyor mu bunu? Samimi şekilde evet herkese böyle diyorsanız bilemem, ancak özellikle size böyleyse belki çok da uğraşmamak gerekiyordur. Anlaşamayınca anlaşamıyor insanlar. Ayıkken iyiyiz, sarhoşken kötüyüz demek sosyal mesaj vermeye çalışan filmler dışında çok gerçekçi bir bakış açısı olmaz bence. Sarhoşken ne değişiyor, sizi tersleyen kişi atıyorum hocasına falan da aynı tavrı gösterir mi sarhoşum diye? Göstermez elbette.

Ay okurken once sinirlendim, sonra uzuldum. Bu kadar emek ve zaman kaybina gerek var mi gercekten.

O gun tartistik, bugun tartistik, alkol aldi, gereksiz yere sorun cikardi tartistik. Alkol aldi, gitti ona buna salca oldu.

Ne bu. Iliskiyi bunun icin mi yasiyorsunuz. Kendisine bile saygisi yok boyle bir insanin. Zaman kaybindan baska bir sey degil benim gozumde.

ayrıl coco demeye geldim. aynı insanla ilişkim oldu, yürümezdi yürümedi. her gittiğimiz mekanda olaylık olmuştuk neredeyse. bir keresinde tuvalete gidiyorum diye gitti dönüşte başka masaya oturdu, birinde merdivenlerden düştü falan, birilerine sataşıldı, tartışmalar yaşandı, neler neler.. ertesi gün de hatırlamazdı çoğunu seninki gibi.

yani olmuyor, oldurmaya da çalışma gerçekten olmuyor. alkolden bağımsız kişilik bozukluğu da olabilir arkadaşın.

2. deytte ayni evde miydiniz? her gun icen biriyim, sarhosluga 1 gram tahammulum yok. o kadar sarhos olduklarina inanmiyorum o ayri bi sey, hem dagitmak icin icmek cok low, hem de 2 birayla agzi gozu yamuluyo he. ya kendini toparlasin ya da yoluna bak. ben burda ilgi acligi da goruyorum siz varken o kadar icmiyor da siz yokken abartiyor kendini mi kanitlamaya calisiyor kac yas grubundan bahsediyoruz baska eglencesi mi yok

sen yanındayken, bir erkeğe salça olmuş. kim bilir sen yokken neler yapıyordur düşüncesi geldi aklıma. belli ki alkol aldıktan sonra düzgün pek bir hareketi yok.

o kızla iyi bir birlikteliğin olsun istiyorsan, alkolü bıraktıracaksın. ya da sadece sen varken içecek o da ayarında.

alkol tüketen biriyim ama sarhoşluk hissini o bilinç kaybını sevmem. dozunda içeceksin. sizin ki çok problemli bir durum.

Sen daha o ilk saçma hareketi sineye çekerek kendi gidişatını belirledin. Burada sana kim ne dese nafile.

Bazı durumda insana ne söylersen söyle, düşüp kafası gözü yarılmadıkça aklı başına gelmiyor. Muhtemelen sen de bu konuda onlardansın. En son üzülüp dağılan sen olacaksın. O zaman sana iyi şanslar ve sabırlar dilerim.

ben de 3 kadeh şarap ile sarhoş oluyorum ama hiç böyle şeyler yapmıyorum.

ben sevgi pıtırcığı olup sevdiğime aşkım yavrum seni çok seviyorum galan der öperim. kavga ne alaka?

millete de salça olmam, yavşamam.

alkol bahane gibi geldi bana. alkol korkularını kaşdırmış ve gerçek kişiliği ortaya çıkmış olabilir.

ayrıl coco

hayatta bir sürü sıkıntı var, başıma bile isteye yeni dertler açmak istemeyeceğim için ilişkiyi bitirirdim. şimdi böyleyse ileride neler olacak, yetişkin bir insanın sorumluluğunu almak istiyor musun? madem alkol problemleri var neden alkol almaya devam ediyor ısrarla?

Alkol insanın kişiliğini değiştirmez +1

İçindeki seni dışa vurur, alkollüyken sağa sola yavşayan birisi zaten yavşak birisidir sadece alkolün arkasına sığınarak hareket ediyor, hatırlamıyorum dediğine de inanma bal gibi hatırlıyor senden tepki görmemek için istemsiz yaptım kozunu oynuyor sana. Bunca yıldır her gün alkol tüketirim üç birada birinin koluna girip yavşayıp hatırlamıyorum aşkım diyeni ne duydum ne gördüm. her dışarı adım attığında aklın kalacak, miden bulanacak bir şey yaptımı, yapacakmı hissiyle ömür geçmez. Sonuç olarak ayrıl coco uğraşmaya değmez.

Buradaki yazının konusu benim. Okuduğunuz şey sadece bir kişinin, yaşananların kendi yorumunu taşıdığı tek taraflı bir anlatım.
Alkolle ilgili abartılı ve bağlamından kopuk anlatımların böyle bir kitle önüne getirilmesi beni hem şaşırttı hem de üzdü.
Ben bir insanım. Hatalarım olabilir, tartışmalarımız da oldu. Ama burada çizilmeye çalışılan “sorunlu biri” figürü, ne beni ne de bu ilişkinin gerçeğini yansıtıyor.
Yazıyı yazan kişinin beni böyle anlatmayı seçmesi kendi tercihidir. Ama tanımadığınız, sesini duymadığınız biri hakkında böylesine rahat ve küçümseyici yargılarda bulunmanız asıl mesele.
Oysa bir ilişkinin iç yüzünü, bağlamını, kalbinden geçenleri sadece yaşayan bilir.
Bu hikâyede ben ne manipülatörüm, ne alkolik, ne de “drama düşkünü” biriydim.
Ben sadece seven, açık olmaya çalışan ve sonunda beklemediği bir şekilde sessizlikle yüzleşen biriydim.
Yine de herkes kendi içeriğini dışarı taşır. Buraya yazılanlar da sanırım daha çok bunu anlatıyor.

"senden elektrik alamadım" yazılı stickerler vardı cama yapıştırmalık. voltrun göndermişti bana rfid kartla beraber. şimdilik bu tip çözümler var maalesef

İstediğin şeyle alakasız bir şey ama genel geçer bir şey diyeceğim. Elektrikli alırsan böyle olabilir. Benzin, mazot kullanan araçlar bunlarla uğraşmıyor. Allah sabır versin, önünü düşünmeden alınan elektrikli araçlarda denek olmaya devam.

“Zaten park alanı kısıtlı olan ÜLKEDE bu park alanını şarj istasyonu ilan ettik ve buranın bir elektrikli araç gelip şarja bağlanana kadar boş olması gerekiyor. Uygun park yeri olup olmaması önemli değil, çünkü burası artık park yeri değil. Eskiden öyleydi. Artık değil.” demek gerekiyor.

Ben sözde şarj istasyonlarını hep park alanlarında görüyorum. Araç şarjı için ayrılmış (aslında otopark olmayan) bir yer görmüş değilim.

Edit: bir benzin istasyonu, (şarj istasyonu bulunsun bulunmasın) istasyona araç park ettirmez. Kısa süreliğine (market, wc vb) durmuş biri değilse ve personel “görmedik” ayağına yatıyorsa o işte başka bir iş vardır, istasyon şarj vermek istemiyordur. Muhtemelen araç da işletme sorumlusunundur, özellikle kapatılmıştır.

Valla insan gibi davranan kişilerle muhatap olsak keşke.
Ne yazık ki yapabilecek bir şey yok ya da ben bilmiyorum. İçinden sövüp dayısının evladı, bokunuzda boğulun demekten başka bir şey yok.
elektrikli araç alsan da almasan da bina otoparkında bile seni engelleyen yerine park eden vs insanlar hep var. Mevcut şartlar altında kendi sinirimizi korumakla yetinecegiz

@lazor

Benzinlikte... Sözde şarj istasyonu değil gayet özde, öz hakiki bir elektrikli araç şarj istasyonu Çalışanlara soruyorum görsek uyarırdık vs diyorlar

senin yaşadığın durum aslında iphone’la google drive arasındaki tatlı-sert uyumsuzluğun bir sonucu. fotoğrafları iphone’dan drive’a yedekliyorsun, ama sonra o fotoğrafları drive uygulamasının içinden açtığında ya da oradan indirip galeriye attığında çekildiği tarih görünmüyor; sadece ne zaman yüklendiği ya da indirildiği bilgisi çıkıyor. halbuki sen de fark etmişsin zaten, aynı fotoğrafı safari’den girip indirip sonra dosyalar’dan galeriye kaydedince çekim tarihi yerli yerinde. çünkü o bilgi aslında orada, fotoğrafın içinde gizli ama her uygulama o bilgiyi okuyamıyor ya da doğru şekilde aktaramıyor.

iphone’un galeri uygulaması bir fotoğrafı dışarıdan alırken içindeki “exif” verisine bakarak onu kronolojik olarak doğru yere koyabiliyor. ama drive uygulamasından indirince ios bu veriyi çoğu zaman önemsemiyor, sadece “bu şimdi indirildi, o zaman bugüne ait” diyerek o gün çekilmiş gibi gösteriyor. apple’ın ios tarafı, google drive’ın mobil uygulamasından gelen dosyalara biraz önyargılı davranıyor diyebiliriz. sanki "sen google’sın, sana çok güvenmiyorum" der gibi. safari’den indirince ise bu önyargı ortadan kalkıyor çünkü o zaman sistem fotoğrafı daha “dosya gibi” alıyor ve içindeki bilgiyi ciddiye alıyor.

whatsapp’tan gelen fotoğraflar için durum biraz daha farklı. çünkü whatsapp çoğu zaman fotoğrafı karşı tarafa gönderirken içindeki çekim tarihini, konum bilgilerini ve diğer detayları siliyor. bu da hem gizlilik hem de veri boyutunu düşürmek için yapılıyor. dolayısıyla o fotoğrafları galeriye attığında ios onları sanki o anda çekilmiş gibi gösteriyor çünkü gerçek tarih bilgisi ortada yok.

senin yaşadığın zorluk tamamen sistemler arası iletişim eksikliği diyebiliriz. yani senin hatan değil, becerememekle de hiç ilgisi yok. senin yerinde olan çoğu kişi zaten farkında bile değil neyin neden böyle olduğunun. sen gayet bilinçli şekilde olayı çözmüşsün, sadece sistemin neden böyle dolambaçlı çalıştığını anlamaya çalışıyorsun. bu da bence takdir edilmesi gereken bir şey.

özetle, safari üzerinden indirip dosyalar içinden galeriye kaydetmen en sağlıklı yöntem. başka yollarda çekim tarihinin doğru görünmesi şansa kalıyor. ios ve google drive zamanla daha uyumlu çalışır mı, bilinmez; ama şimdilik bu biraz böyle dolanarak çözülüyor. umarım bu açıklama içini rahatlatır. yalnız değilsin, çoğumuz aynı tuzağa düştük.

@goodz ayrıntılı açıklama için çok teşekkür ederim :)

Gece uyku sersemi fark edemediğim şu olmuş;
- iPhone 12’de safariden indirmek de işe yaramıyor.
- iPhone 6s’te direkt uygulamadan da indirsen doğru tarih görünüyor.
- 6s’ten 12’ye AirDrop’la da atsam yine sorun başa dönüyor ve attığım tarih saat görünüyor (konum bilgisi geldiği halde)

Acaba 12’nin tercihlerinde bir yerde bir sorun olabilir mi?

Bwn google drive gidip tarihini gormek istedigin fotolarin hepsini secip sag tiklayip ondir diyorum zip seklinde tek dosya iniyor inmezse hata verirse tekrar indir de iniyor tek dosya halinde sonra pc de inen resimlere sag tikla ozellikler ve sonra detaylara bas %99 dogru tarihi goreceksin.

Eger bi sikinti yasaesan exif diye programlarla dosyayi acip asiri detaylara bakabilirsin.

Veya irfanview programiyla bilgilerine bakabilirsin

Bende bu aralar vize icin fotolari arsivliyorum boyle yapiyorum umarim isine yarar

Sevdiğim saygı duygudum nötr olduğum çok kişi var.

Sevgi ve saygı duyduklarım var ama yazarsam onlar da hedef alınır. Burası da böyle bir yer kırmızı karga efendi. İşine gelirse hahahah.

Birkaç agresif kadın düşmanı var maalesef. Bunlar dışında çok iyi tavsiyeler verenler var. O yüzden daha çok olumlu enerji bence.

Benim çok sevdiğim kişiler var duyuruda, nick vermeme gerek yok.

Bir de kadın düşmanı, hayvan düşmanı tipler de var, bunlardan da hiç hoşlanmıyorum. Keşke gitseler buradan.

Burada yoğun aktif hemen herkes (ben dahil) bayağı mutsuz, ondan bu negatif elektrik.

Valla ben kimseden nefret etmiyorum nefret cok ağır bir duygu. Ama duyurudaki bazı yazarların zeka seviyesini görünce Amaranta ne işin var burda deyip kendime kızıyor ve ara veriyorum. Sonra birkaç yazarin hatırına sorularım olunca arada bakıyorum.

nefreti anlarım da iftira atıyorlar. kendi eksikliklerini muhatabına yansıtıyorlar.

nefret edilecek bir şey yok aslında.
duyurudaki herkes, dışarıdaki herkes gibi. izole, elit, daha iyiler çoğunluğun gölgesinde kalıyorlar; aynı yaşam gibi.

Amacına göre kullanırsan burası güzel bir yer. Şu ana kadar birçok insandan pek çok konuda gerek duyuru cevaplariyla gerek özelden destek aldım burada, sağolsunlar varolsunlar.

Bu kadar sınırlarını bilen ve kimseyle muhattap olmayan beni bile yer yer zorlayan HIYARlar olmuyor değil tabii duyuruda; mesela bir örnek:

www.eksiduyuru.com

Buna verilen bazi cevaplardan sonra bir daha girmeyeyim dedim ama düşününce internet artık herkesin ulaştığı ve her tipin cirit attığı bir çöplük sonuçta. Düzgün insanların hatırı ağır bastı.

devamlı seksli konuşanlardan hoşlanmıyorum. onun dışında bi şey yok. neyse ki küfür edemiyorlar o da bi şey.

burayı fazla ciddiye almaktan dolayı olabilir.. nefret büyük şeydir, öyle ekran üzerinden inşa edilmiş personalara karşı duyulamaz. sürekli duyuru ve cevap giren bazı aklı eksik tipler var, neyseki bana çok denk gelmiyor. genel olarak buraya sormaktan keyif duyuyorum

Son 6 aydır psikolojisi bozuk bir grup var. Buraları terapi odası gibi kullanıyorlar. Salak saçma başlık açıp milletin zamanını çalıyorlar. Onlarla muattap olmazsan burada gayet iyi bilgiler var.

Çoğunluk seviliyo. Kollektif sevilmeyen birkaç kişi var, sürekli ekranda olduklari için Algida secicilik olmus

Çok uzun zamandır buradayım, isimler geldi ve geçti. Burada garip bir atışma, kaos ortamı hep vardı. Bunun dışında benim tanıştığım/sevdiğim insanlar da var.

Soru soran cevap almayı geç linç yeyip çıkıyor. Bu mel’unların nesini seveceksin?

Şaka bir yana vakit ayırıp yardımcı olan insanlar var ama azınlıktalar. 2018de burada cevap yerine akıl vermeye çalışan askeri doktorla tartışmışlığım bile var.

Burada çok fazla gergin insan var. Yanlış anlamaya hazır. Tetikte bekliyor :) Bunlar bir duyuru altında karşılaşınca seyredin şamatayı.
Düzgün, mantıklı, akıl sağlığı yerinde kişi sayısı %10 bile yoktur.

hayat ayrik otlariyla guzel..

Herkes dük, düşes. Ekşi, Twitter da garabet yerlerdir mesela ama oralarda yine bir alışkanlık, çok seslilik vardır. Burada yıllardır aynı tipler, aynı tripler. Bir yenisemediler. Yazılım öğrendiğimde yapacağım ilk şey bu siteyi uçurmak olacak.

Sevdiğim ve saygı duyduğum kişiler var ama bunların çok azı şu an duyuruda. Ben lise 1’den beri buradayım mesela ve hayatıma dokunan, minnettar olduğum insanlar var. Tanıyıp da nefret ettiğim kimse yok. Birkaç senedir biraz tırt ama napalım, gülü seven dikenine katlanacak.

Sosyal medyanın insana getirdiği garip bir durum var ki bende de birkaç kere oldu. Biraz fazla direkt oluyor insanlar, karşısında bir insan olduğunu unutuyor.
Ben açıkçası belli muhabbetlere girmemek için "bu duyuru kesin olay çıkaracak" dediğim şeylere girmiyorum ve genelde de çok soru sormamaya çalışıyorum çünkü belli mallar/troller var yani yapacak bir şey yok.

Nefret ettiğim kimse yok çünkü nefret edecek kadar hayatıma etkisi olabilecek bir insan yok. Mal olduğunu düşündüğüm insanlar var, bir de mal olmasa da bu sosyal medya ortamını agresif bir şekilde karsindakinin insan olduğunu umursamadan cevap verme şeklinde kullananlar var, bir de baya iyi insanlar da var yani.

Yalan yok; burada ne zaman olay olsa popcornlu maykil jeksin gibi takılıyorum dağımda.

geçmişte tanıştığım veya soruduğum sorulara verdikleri kritik cevaplarla minnettar olduğum kişiler var. belki halen buradadırlar belki de yokturlar.

bunun birden fazla sebebi olabilir ama en bariz olanı şu: uzun süre kapalı bir ortama tıkılmış, birbirini çok fazla tanımış insanlar bir noktadan sonra ya çok yakın arkadaş olur ya da yavaş yavaş birbirinden soğur. yani olay sadece "kötü enerji" değil, sosyal yorgunluk, iç dinamikler, kırgınlıklar, belki geçmişte yaşanmış pasif agresif atışmaların birikmiş tortusu.

yeni gelen biri olarak bu atmosferin sana böyle görünmesi çok normal. sen henüz kimsenin ‘eski sevgiliyle takipleşip takipleşmediğini’, whatsapp grubundan kimlerin sessizce çıktığını, kimin kime selam verip kime vermediğini bilmiyorsun. ama içeridekiler yıllardır aynı döngünün içinde, dolayısıyla ilişkiler artık "merhaba" ve "günaydın" seviyesini çoktan geçmiş. iş cümle altı çatmalar, toplantıdaki sessiz sabotajlar, kahve molasında göz devirmeler gibi incelikli savaşlara dönüşmüş olabilir.

ama herkes kötü mü? tabii ki hayır. muhtemelen bu ortamda da birkaç tane gerçekten iyi, düzgün, sessiz sedasız işini yapan insanlar vardır ama onlar genelde bu tür "enerji çatışmalarında" görünmez kalırlar. çünkü dikkat çeken hep yüksek sesliler, kavgacılar ya da pasif agresifler olur.

bir de şu var: insanlar genelde sevdikleri kişileri değil, sevmediklerini daha çok konuşur. bu yüzden ortam sana tamamen karanlık gelmiş olabilir. sevgi sessizdir ama nefret yüksek seslidir.

sonuç olarak, bu hissin çok doğal. ama ortamın tamamını bu ilk izlenimle etiketlemek biraz haksızlık olabilir. zamanla gri tonları fark edersin. belki de sen o küçük ama sağlam insan grubuna katılırsın.

son not: insanlar da ortamlar gibi değişir. birini sevmemek bazen kalıcı olur ama bazen de sadece kötü bir güne denk gelmektir. kendine ve insanlara biraz zaman tanımakta fayda var.

Btw kızıl karga sen ve ben dahil, burada en çok kavga eden grup bile yeni nikli eski kullanicilar. O yüzden eskiden ne güzeldi beee yorumları yersiz :) sadece nikler değişti ve o arada toplumsal infilak yaraticak bı olay yaşanınca biraz hareketlendi duyuru. Yoksa değişen bir şey yok

Herkesin birilerine yardım etmek için ya da birilerinin kendisine yardım edeceğini bildiği için girdiği bir yerde nasıl olur da herkes birbirinden nefret eder? Nefret ettiği insana kim neden yardım etsin?

Son derece gıcık tipler de çıkabiliyor tabii. Bilgi istediğin soruya saçma sapan (ve herkesin aklına gelecek basitlikteki) tahminini yazanlar, Ahmet Mümtaz taylan triplerindeki hımhımhım kasıntı moruklar, ukala geri zrkalılar falan çıkıyor ama görmezden gelliniyor. Çünkü duyuru’yu oluşturan kitle aslında bunlar değil.

@sonsuz diye biri var. kimsenin sevdiğini sanmıyorum.

Eskiden daha iyiydi ama son zamanlarda tolerans seviyesi çok düştü. Burası günlük hayatın her noktasından soruların sorulduğu ve insanların kendi perspektiflerinden cevaplar verdiği bir yer. Farklı görüşler olmak zorunda. Bu farklılıklara tahammül yeterince olmadığında da toksikleşme kaçınılmaz oluyor.

@koela

@but that

+1

Sen zaten tüm eksi ve artıları yazmışsın. Butun bunlara göre karar vermek sana düşer

Bahçeşehir'de yaşarken Ispartakule gişelerdeki trafik beni çıldırtmıştı. Şu an nasıldır bilmiyorum pek o tarafa geçmiyorum, en son trafik bir sıkıştığında kilit hale geliyordu. Ispartakule de çok yeni site inşa edildi ve o yollar bu yoğunluğu kaldıramıyor diye düşünmüştüm. Siz daha iyi bilirsiniz gerçi anneniz orada yaşıyormuş. İstanbul un merkezine sık geçmeme gerek yok, o bölge dahilinde her işimi hallederim diyorsanız çok da sorun yok açıkçası.

Ispartakule’nin iki gidiş iki geliş uyduruk yollarının yanında dağ bayır çayır dere tepe HALA DAHA hayvan gibi bir hızla yspılaşıyor. Hala koca koca siteler dikiliyor. Yakında şimdiki halinden çok daha rezil vaziyete gelecek ve metronun ne zaman ulaşacağı belli bile değil.

Çocuğu aileye bırakmak çok iyi olabilir ama her gün aynı iş yerine gidiyorsan ve her gidiş ve gelişte hem basın ekspresin hem altınşehirin rezaletini çekeceksen hesabını çok iyi yap derim. Allah yardımcın olsun.

ataköy'den kentsel dönüşüme girecek evi alıp, kentsel dönüşüme girince kar etseniz? ev kentsel dönüşümdeyken de biraz ananeye yakın kirada durursunuz? bebek de biraz büyüyünce iyi bir muhitte büyümüş olur.

www.sporthink.com.tr

geçen kış bunu aldım, sivasta yaşıyorum ama antalyada gibi takılıyorum :D

Para dert değilse Canada Goose. Çok çakması var ama dikkatli olmak lazım

north face. üşümüyorum, kışın motor bile kullanıyorum.

canada goose

norveç, finlandiya taraflarında millet bunu giyiyor. -10, -20 derecede giymelik gibi seçenekleri varmış.

Sibirya soğuğunda üşütmeyecek mont yok. Çok düşük sıcaklıklarda doğru malzemelerden yapılmış kıyafetleri doğru katmanlar halinde giyerek sıcak kalmak mümkün oluyor.

Amaç aşırı sıcak tutması ise çok pahalı markalara gitmek zorunlu değil. Decathlon'da uygun parka/kaban alternatifleri oluyor. En pahalısı 200 - 250 Euro civarında.

“Jack Wolfskin Troposphere Erkek Outdoor Mont”
2020’de almışım hala giyiyorum. Daha da giyerim ben bunu.

Sibirya’yı bilmiyorum ama o tarihten bu yana İstanbul’da üst yanım HİÇ üşümedi. Dışarıyla hiçbir alakam olmadı. Sanki altım, elim, yüzüm başka bir yerde gövdem başka.

Kaz tüyü mont alacaksın. %80 gıdık tüyü olmasına dikkat edeceksin.
Yalnız, kaz tüyü malzeme ıslanmaya gelmez. Islak kalırsa ve ıslandığında anında kurutulamazsa koku yapar.
Bu yüzden de montun dış yüzünün su geçirmez olduğuna dikkat edeceksin.

Völkl tavsiye ederim. Hem Sibirya’da hem belarusta hem de Kazakistan da kullandım. Bana mısın demedi.

volkl.com

6-7 sene önce adidas'in kaz tuyu bir montunu almıştım. Vala hava 6-7 derece ve altına düşmeden giyemiyorum felaket terletiyor tisortle bile.

Su geçirmiyor ve gizlenmiş başlığı da var, valla çok memnunum.

Muhtemelen burada verilenlerden de daha ucuzdur :)

disi goretex veya pertex, ici 700+ olan herhangi bir kaz tuyu mont isini gorur. onerim rab markasi.

Bana tanıdık geldi ama bilmiyorum

fakat Chatgpt'e sordum Eşkiya diye cevap verdi.

Elveda Rumeli olabilir

Eşkiya 2015’te başlamış. Ben net olarak 17 Kasım 2008’de yazmışım bunu.

Elveda Rumeli’nin geçtiği zamanlarda T cetveli cümle içinde kullanılabilir mi bilemiyorum :)

Hic izlemedim ama tarihten yakaladigim kadariyla sallıyorum:

Oyle bir gecer zaman ki

2008'de Sarp leventoğlunun oynadığı gece gündüz dizisi vardı. kısa sürd tutmadı.

Poyraz Karayel olabilir belki.

Ben genelde lafı geçirmiyorum, kendi içimde de patlamıyor. Çünkü hem böyle durumlarda hararetli taraf etkisiz duruma düşüyor hem de eğer şahit varsa insanlardan kredi kaybediyor. Ayrıca bir sonuca varmayacak duygusal tepkiler vermemek olayın gidişini kendi lehinize çeviren en etkili şeylerden birisi.

C tipi yani.

@akhenaten

hocam insanlarda arlanmma, utanma, çekinme kalmamış millet yüzsüz olmuş. adamın suratına tükürüyorum yarabbi şükür diyor. bende hardcore lafı sokuyorum ve bunu özellikle 3. sahısların yanında yapıyorum daha da bi tatlı oluyor. LAf anlamayan adam zor durumda kalmadıkca kendine çeki düzen vermez. onlar patronun kim oldugunu gösteriyorum ve hazza ulasıyorum. yoksa sürekli beni aşagı cekerler. kafaya takarım tımarhanelik olurum. herkese tavsiye ediyorum geçirin arkadaşlar.

Keskin sirke küpüne zarar.
Ben hep sakin kalırım. “The best revenge is a life well lived.”

Kimsenin seni kendi seviyesine çekmesine izin verme.

@geveze yazar

normalde cok efendi kimseye karısmayan biriydim. ozellikle son 1 sene ıcerısınde cılgınlar gibi haykırmaya basladım "salın beni, salın beni" diye.
sosyal ilişkilerim cinsel ilişkiler gibi oldu. zevk aldıktan sonra yol verme şeklinde.
ve inanmayacagın bısey soyleyeyım. insanlar karsısındakı ınsanın onu domine etmesinden extra zevk alıyor. aşagılanmayı vs seviyorlar. bu zamana kadar bosuna efendi takılmısım.
gercekten cok mutluyum arkadaslar.

Üstünden, bunu yazacak ve cevap bekleyecek kadar zaman geçtiyse içine at, içinde patlasın. Çünkü üzerinden bu kadar zaman geçtikten sonra bir şey dediğinde sen laf soktuğunu sanıyorken, o(nlar) arkandan dalga geçecek. Anlık olarak ver cevabını vereceksen ama Ekşi Sözlük'te troll başlıklara koşan ekşici gibi komik duruma düşmeden, hakkıyla çarp.

@gabe h coud

hocam öyle diyorsun da sürekli kullanılmak yada sürekli haksızlıga ugramakta bı sure sonra insanı kucuk dusuruyor.
banka da kuyruktayım mesela davarın bırı gelıp en one gecıyor adamı uyarıyorum sırada 15 kısı var bı kısıde demez mı dogru soyluyorsun kardesım falan destek olmaz mı?
once kaynakcıya gecırıyorum sonra donuyorum sıra bagırarak "essek olursanız semer vuran cok olur" kımse cevap veremıyor. hazza ulasıldı arz ederim.

@nawar
dürüst cevap veriyorum yazdıklarından hiç birşey anlamadım. özet geçersen belki yardım etmek isterim

Mobildeyim. "A tipi mi B tipi mi olmak daha iyi sizce herzaman." bunu görmemiştim. Bir olay yaşandı da onun üzerine dedin sandım. Yani X kişisi sana bir şey dedi. Sen de gelip "buna cevap vereyim mi, yoksa vermeyeyim de içimde mi patlasın?" dedin sandım. Bağlam orada kopmuş.

Bunun "her zaman" olan hali yok. Genel itibarıyla karşındakilerin seni üzmesine izin vermemeli ve yoksaymalısın. Bunu yapamadığın zamanlarda ise tutman gereken ya da tutmak zorunda olduğun yerlerde tut, içinde patlasın. Geri kalan yerlerde lafı geçir. Tabii ki lafı geçirirken sonda dediğim gibi "Troll'e laf soktuğunu sanan Ekşici" gibi yapma.

Bunu da açayım. Ekşi Sözlük'te bazı tipler etkileşip kovalamak için bazı başlıklar açıyor ya da eski başlıklara entryler giriyor. Baya kalabalık bir grup da koşa koşa cevap verdiğini/laf soktuğunu sanarak aynı şeyleri yazıp duruyor. Oysa ki o başlığı açanın ya da eski başlığı güncelleyenin umurunda değil o yazılanlar. O, etkileşimine bakıp yoluna devam ediyor. Arada bazen göz atıyor, saçmalayan ya da tetiklenen varsa ona tekrar laf sokup yine kenara çekiliyor. Böyle olma. Cidden güzel bir şekilde lafını koy, içine otursun karşıdakinin.

@nawar

artık cok gec beni cok uzduler onları affetmeyecegim. yetime acımayacagım.

geçirmek bir menfaat sağlıyorsa

ay bu tamamen karşımdakinin benim neyim olduğuna göre değişir. sevmediğim biriyse direkt sokarım. sevdiğim biriyse de rahatlıkla sokarım. akrabama bile sokuyorum. sanırım yeterli cevap olmuştur :P

Kötü kişi olmaktan kaçınmamak gerek. İçinde patlamasının hiçbir hayrı yok, zararı çok. Bırak bombayı, diğeri düşünsün.

Kişisel gelişim c seçeneğinin de varlığını fark ettirir

hes kodu kalktı da karantina kalkmadı, daha önceden hes kodunu eşleştirdiyseniz uyarı verecektir.

Hes kodu yok edildiği için, hes koduna tanımlı karantina bilgisi sorgulanamaz. Haliyle uyarı da vermez.

Kamu spotu: karantinayı ihlal etmek tehlikeli ve yasaktır.

Tat koku herkeste gitmiyor. Gidenlerde de eşit derecede gitmiyor.

Bende olan şuydu: Kolonyayı burnunun dibine getirip koklayınca sadece burnun yanıyor alkolden. Tat gidince de gözü yesen kapalı elma ile soğanı ayırt edemezsin.

Bende sadece koku gitti iki gün sonra geldi.
Evet burnumun içine kolonya vs soksam da koku yoktu ama sanki burnumun içi bir maddeyle kaplı diye koku alamıyordum bunu hissediyordum.
Tat alabiliyordum %40 dolaylarında.
İkinci günün sonunda geri geldiler. Beni bırakamamışlar, özür dilediler. Bende sorun etmedim, buyur ettim. Henüz bir sorun yaşamadık.

5 ay önce covid oldum karabiberi çay kaşığıyla ağzıma attığımda sanki toprak yiyormuşum gibi oluyordu.

kolonya kokusu alamıyorsan pozitifsin. iki kez covid geçirdim.

Kolonyayı burnumun dibine de getirsem sadece alkolden yanma hissi oluyordu ama hiç koku yoktu. Limon kolonyası mı tütün kolonyası mı ayırt edemezdim.

Tada gelince, diline kondom takmışsın gibi bir his. Ağzında bir şey var, şeklini şemalini ayırt edebiliyorsun ama tadı tanımsız, boş, yok, boşluk.

Bende de sifir koku, sifir tat alma olmustu. Hic bir belirtim yoktu. Yogun kahve yapmisti arkadas icince sanki su iciyormusim gibi gelmişti. Bunun ustune Test yapinca pozitif cikmistim. Kokular ve tatlar sirasiyla gelmisti. En son gelen tat et tadiydi mesela. Kolulardan da tiner kokusunu hepsinden sonra almaya baslamistim.

tat geri geldiğinde eah nasıl olsa yakmıyor diyerek kuru fasülyeye pul biber basmıştım. tabağın ortalarında geri bi geldi; abouv, yandım. koku da geldi aynı anda, limon aşığı olarak gidip tinerci gibi kolonya kokladım dakikalarca. (4-5 gün içinde geri geldiler).

yıllarca tat-koku almayıp bir anda alanlar da var ama. şu videonun ortalarındaki efsane olacak o kadar karakteri kendini anlatmış mesela;

www.youtube.com

pompa attiktan sonra daha basmayin diceksiniz. 508 den 520 ye tamamlamasi da cok normal. pompa attiktan sonra 3-4 litreye kadar ekleyebilir.

Benim bildiğim, sürüş tecrübesi az olan biri olarak, pompa tam yüzde 100de atmıyor. Diyelim 99da atıyor, ona araba full diyor, ama pompacı ağzına kadar dolduruyor.
Yanlış olabilir benim bildiğim.
Hava basıyorlar bana saçma geldi bu arada.

hava ile ilgisi yok. pompa bir tasma emniyeti ile atiyor. pompacı da o payi elle tamamliyor. bu arada eskiden olsa 510 tamamlardı ama 508'den 520'ye 1 lt etmez herhalde.

Depodan fışkırana kadar dolduracaklar illa. Ceplerine komisyon falan da girmiyor anlamıyorum bu tavrı.

Bir de yakıt depolarında genleşme tankı denilen bir hazne oluyor. Amacı sıcakta falan buharlaşan yakıt oraya gitsin depoyu sıkıştırmasın ama bizim pompacılar oraya da girecek şekilde koyuyor diye duydum. Ama yakıt pompası farklı yerde mi oraya koyulan benzine ulaşılabiliyor mu onu da bilmiyorum.

Ben istisnasız her dolduracağım zaman söylüyorum artık pompa attıktan sonra eklemeyin diye. Siz de öyle yapın.

Bundan 9-10 sene önce uzun yola çıkmadan önce arabayı fullettim. Benzinci de aynı bu şekilde manuel ekledi benzini sonunda. Ama adam ne kadar koyduysa arabanın bi yerlerinden içine taşırmış. İstanbul-ankara arasını benzin kokusuyla gittik, o gün bugündür her seferinde atınca bırak derim. Söylememe rağmen %60ı koymaya devam ediyor orası ayrı :)

genleşme tankına da alacak şekilde dolduruyorlar. üç beş sene önce sıcak bir ayda fulletmiştim. sonra biraz gidince lastik patlaması gibi gümleme sesi duyup panikle sağa çekmiştim. görünürde bir şey yoktu. sonra araştırınca öğrenmiştim. anlayan birisi demişti tam dolu depo ise ondandır diye.

Fulle dediğiniz için fullüyor. Tutarı da 10’un katlarına yuvarlıyor. Hem ödemesi para üstü kolay oluyor hem de akşam hasılatı kasaya teslim ederken hesaplaması.

Babanızın hava basmaktan kastı, yakıt koymadan sayacı boşa yükseltmektir. Kendisinin gençliğinde eski tip pompalarda belki öyle bir şey mümkündür ama bugünün akaryakıt istasyonlarında bu biraz gereksiz bir endişe.

Bunları dert etmeyin, “tabancanın attığı yerde bırak” deyin.

Pompalarda hız ayarı oluyor. Em hızlı ayarda fullediklerinde yakıt içerde köpürdüğü için tam fullenmeden pompa kendini atabiliyor. Sonrasında üstüne ekleme manuel yapılabilir. Pompa attıktan sonra 50 60 liraya kadar eklendiği oldu denk geldim.

Ticaretten başı ağrımasın diye. Güveniyorsanız sorun yok. Gönderir ürünü. Vergi kaçırıyor. Sorun yok ne demekse benim yazdığımda. Neyse işte öyle.

Biz bir dönem her ne kadar oraya “al lan aç köpek”, “delikanlı adamsın lazım olur” falan diye yazıp kendi aramızda eğlensek de sağdan soldan okuduklarımdan, o açıklamanın hatırlatma/kendine not falan filan değil, gönderinin ne olduğunu bağlayıcı bir şekilde ifade eden bir bilgi olduğunu anladım.

Şu şu şu ürünün ödemesi, falanca ayın kirası, filanca araba için kapora, borç, şu tarihli borç geri ödemesi, nafaka, hasar bedeli, rezervasyon ücreti vs diye açık açık yazmak gerekiyor.

Borçlu kişjnin açıklamada borç yazmadığı için borçtan kaçınmaya çalıştığı, yahut eski kocası gıcıklık olsun diye nafaka yerine sadaka yazdığı için kadının nafasının ödenmediğini iddia edip tekrar ödeme almasıyla sonuçlanan davayı ve benzerlerini okudukça iyi anlıyor insan.

Burada bu satıcı birilerine saplamak derdinde. Ya sana ya devlete. Ya malını (vermesi gerektiği şekilde) vermeyecek ve hak iddia edememeni istiyor yahut vergi vermeyecek, ticaret yaptığı kayda geçmesin istiyor.

Güvenilirse sorun yok, özellikle dükkanı olan telefoncular bilgisayarcılar yazılmamasını tercih ediyor çünkü beyan etme işi var hele ikinci el üründen para kazanırken onun için fatura mı kesecek? Güven falan önemli ama ben de geçen yıl bireysel olarak yüksek hacimli al sat yaparken alıcılara açıklama alanını boş bırakmasını tercih ettiğimi isterse satış sözleşmesi yapabileceğimizi belirtiyordum, sözleşme yaptığım da oldu bana uyan da yok abi ben yazayım diyen de, ben sadece rica ettim yazana da karşı çıkmadım genel olarak insanlar bana uydu zaten 2-3tanesi ile sürekli alışverişe dönmüştüm sonradan.

Yani evet alıcı için orası bi teminat sayılır doğru ama güven mevzusu asıl mesele.

Böyle sorunlarda sırasıyla bazı adımları deneyebilirsiniz;
- telefonu kapatıp açmak
- uygulamayı kaldırıp tekrar yüklemek
- bildirim ayarlarını kapatıp açmak
- her şeyi yedekledikten sonra telefonu sıfırlayıp tekrar yedekten kurmak.

Gmail için hangi uygulamayı kullanıyorsun? iOS'un Mail uygulaması mı Gmail'in Workspace'i mi?

Instagram'da şöyle bir saçmalık var. DM geldiğinde telefondan açıp bakmazsan bildirimler ekrandan silinmiyor. Örneğin ben arada PC'nin tarayıcısından bakıyorum. Mesaj gelmeye devam ettikçe sanki hiç bakmıyormuşum gibi bildirim gelmeye devam ediyor.

Bir de atıyorum 3 mesaj geldi, 3 bildirim düştü ekrana. Sen birine tıklayıp uygulamayı açıp mesajı okuyunca ana ekrandan sadece o bildirim gidiyor. Bildirim merkezini aşağı indirip bildirimleri aşağıdan yukarı çekince 'geçmiş bildirimler' çıkıyor ekrana ve instagram'a ait tıklamadığın o 2 bildirim orada duruyor. Bunları sağ üstteki bildirim silme simgesi ile silmezsen ya da üzerine tek tek tıklayıp açmazsan gitmiyor.

Gmail’i mail üzerinden kullanmakta bu sorun hep vardı. Anlık düşmüyor, elle yenilemedikçe en sık 15 dkda bir falan yeniliyordu. Gmail uygulamasını kullanıyorum bu yüzden.

İnstagramsa uyulamayla ilgili bir sorun sanırım. 6s’te ben de yaşamıştım. Uzun zaman sonra bir güncelleme sonrası düzelmişti.

yakın zamana kadar çoğu postane önünde vardı, hala varlar bazı noktalarda. ama çoğunda kaldırılma nedeni insanların posta yerine içine çöp atması. yani sözün kısası hala varlar ama eskisi kadar yoğun değil. büyük (ilçe) postanelerinin önüne bakabilirsiniz.

Merhaba, İstanbul’daysanız nerelerde gördüğünüzü yazabilir misiniz?

kaldırıldı mı duruyor mu bilmiyorum ama en son beyazıt şubesinin önünde ufak bir rane vardı. birkaç sene önce görmüştüm herhalde.

Sultanahmet meydanda vardı,muzekart satılan yerin yanında, hala var mı bilmem.

ben de bunlara atılan zarflara ne kadar pul yapıştırılması gerektiğini nereden biliyor insanlar bunu merak ettim. garanti olsun diye fazla fazla yapıştırmak gerekir.

@dadasalon bu yıla kadar websitesi üzerinden öğrenilebiliyordu. Bu yıl (yurtdışı için) sabit tarifeden vazgeçildi ve günlük SDR kuruna göre ücretlendirilmeye başlandı.

İlaveten yıllar önce bir yönetmelikte “ücreti eksikse de kutuya atılan posta iletilir” diye bir şey okuduğumu hatırlıyorum. Yine de düşük ücretli pullarla takviye edip garantiye almak mantıklı görünüyor.

Vatan Caddesi çok keskin bir sınırdır. Kuzeyi (Fatih tarafı) malum, cübbeli’nin mekanı. Güneyi (Fındıkzade tarafı) daha sakin daha kendi halinde insanların olduğu yerlerdir, arka sokaklara girilmedikçe. Millet caddesi üzerinde bir yer bence uygun olur ama binalar eskidir, kiralar yüksektir.

Daha nezih bir yer gerekiyorsa Marmaray avantajıyla Yeşilköy/Yeşilyurt civarı yeterince sterildir. Bakırköy Ataköy de bir seçenek olabilir.

Eski ehliyetten yeniye geçerken kayıp cezası ödenmiyordu. Saklamak isteyen herkes “kayıp” dedi geçti. Soran eden olmadı.

İzinsiz ses kaydı delil olmaz, bi şey çıkmaz yani.

Şimdi, hakaret suç, o konuda şüphe yok. Cezası da TCK da yazıyor. En kötü alt sınırdan ceza alır, o da HAGB ile ertelenir. (Daha önce sabıkası yoksa)

AMA

Bu delili nasıl elde ettin ve bu delil hukuka uygun mu?

"Sistematik ve planlı bir şekilde delil üretmek amacıyla gizlice/habersizce kaydedilen, bu nedenle hukuka aykırı bir şekilde elde edildiği kabul edilen ses, görüntü veya video kayıtları bir vakıanın ispatı için hukuk veya ceza mahkemelerinde delil olarak kullanılamaz."

Ayrıca;
TCK 133 der ki; "Kişiler arasındaki aleni olmayan konuşmaları, taraflardan herhangi birinin rızası olmaksızın bir aletle dinleyen veya bunları bir ses alma cihazı ile kaydeden kişi, iki yıldan beş yıla kadar hapis cezası ile cezalandırılır."

@infernalcadre

iyi de ben başkasının konuşmasını kaydetmiyorum ki, iki kişinin telefon konuşması. kaydı almadan nasıl kanıtlayacağım?

O ses kaydını delil olarak kullanamazsın.

Ben zaten yazdıklarımda başkasının konuşmasını kaydediyorsun demedim ki.

Daha anlaşılır yazalım hemen;

"Tabudeviren ile hakaret eden arasındaki aleni olmayan konuşmaları, hakaret edenin rızası olmaksızın bir aletle dinleyen veya bunları bir ses alma cihazı ile kaydeden tabudeviren, iki yıldan beş yıla kadar hapis cezası ile cezalandırılır."

Bruce dediği gibi yap o zaman.

Bak aklıma ne geldi. Madem ki sen bu yola baş koydun, görüşme olurken hoparlörü açtığını ve yanında bulunan iki kişinin de bu hakaretleri duyduğunu söyle. İki kişiyide bulursun sanırım. Ama dikkat et yanında olmadıkları anlaşılırsa yalan tanıklık ile suçlanabilirler

Bu yuzden cagri merkezleri gorusmemiz kalite standartlari geregi kaydediliyor diyor.

Radar cezasinda bile radar uyarisi ariyor devlet, diger turlu adama tuzak kurmus oluyorsun.

üstüne ses kaydını izinsiz yaptığın için başın ağrıyabilir.

ses kaydını tanıdığınız bir iki kişiye dinletin, onlar da konuşma anında hoparlörden dinlediklerini söyleyerek şahitlik yapsınlar. Ses kaydı aldım deme ve asla ses kaydını delil olarak gösterme.

Kayıtların geçerli sayılabilmesi için kanıt yerine geçecek cümleden önce görüşmeyi kaydediyor olduğuna dair açık bilgilendirme yaptığını da kanıtlaman gerekiyor.

Ancak bu şu durumda geçerli değil, örneğin sen hoparlörde telefonla konuşuyorsundur o sırada da ev arkadaşın ailesiyle görüntülü görüşüyordur, ev arkadaşının ailesiyle görüntülü görüşmesini kaydediyordur ve senin uğradığın hakaret de bu kayda yansımıştır. Bu durumda farklı işliyor süreç.

Nerede okuduğumu hatırlamıyorum ama Yargıtay böyle bir durumdaki ses kaydını “suçun ispatlanmasının başka bir yolu olmaması” GİBİ bir sebeple delil olarak kabul etmişti. Araştırıp öyle bir örnek karar bulursan işine yarar.

Öte yandan, ne yazık ki alıp hapse atmıyorlar sinirimizi bozanı.

@lazor

şöyle bir sayfa buldum.

avukatcerenyanik.com

mesele hapis cezası alması değil. uğraştırmak. bu sırada küçük bir ceza alsa, herhangi bir şekilde siciline işlense bile yeterli.

sözleşme yapmayı alıcı ister genelde. çünkü satan kişi sonrasında çalıntı ihbarı yapabiliyor. karşı taraf isterse yapın bir şey olmaz.

bunun dışında kamera, hoparlör, arama, wifinin falan çalıştığını kontrol ettirin sonra bıdı bıdı yapmasın.

El yazınla yazdığın Ad Soyad da imza sayılır uyandırayım.

Öncelikle; antikor testinde üşenecek bir şey yok aslında. Kayıt açtırıp bir tüp kan veriyorsun, 10 dakikada işin bitiyor.

Şahsi fikrim, biontech’in daha koruyucu olması, ilk dozdan koruyuculuğunun başlaması nedeniyle biontech olmanın daha iyi bir seçim olabileceği.

Belki bana bir şey yapmadığı için böyle düşünüyor olabilirim ama yan etkiden sersefil olmalar, psikolojik nedenlerden kaynaklanıyormuş gibi geliyor bana. Şahsen her türlü, virüsün etkisindense aşının düşük olasılıklı yan etkisini tercih ederdim.

delta varyantının baskın tür olacağını düşünürsek sinovac yaptırmak artık anlamsız. biontech, moderna ve j&j şu an için en yüksek korumaya sahip 3 aşı. biontech diyeceğim fakat onun da tek dozu delta için tam koruyucu değil.

covid ustune biontech oldum. bir gun grip gibi yattım. yan etkilerde abartacak bir şey yok.

Evet aynen öyle yarım saat falan sürüyor sanırım. Bağcılar kirazlı yönüne giden metroya binmeniz gerekiyor. Aslında Şirinevler yönü de olur. Her ikisi de otogardan geçiyor.

Evet M1A veya M1B (Atatürk Havalimanı veya Kirazlı) metrosu. 7 durak var, 15 dk falan sürer metroya binip hareket ettikten sonra.

Unutacaksın. Numarasını sil.

Başka kizlara yazacaksin

Yaz ve pişman olacaksan ol.

İçinde kalırsa kalır sonra. Denemediğine pişman olmak daha kötü. Kanatıp kirini pisliğini akıtmak en iyisi.

Fellik fellik aşılayacak insan aranırken kimseye “bacım senin tarihin geçmiş, artık el aç Allah’a dua et” demezler.

İçin rahat etsin istiyorsan; alo 182

plug.dj vardı bir ara youtube videoları için ama bir dört senedir girmedim, son hali nedir ne değildir bilmem.

Zoom iş görür. Bir kişi ekranını yansıtıp videoyu açar.

www.kastapp.co

Dezenfektan sıkıp bi sure bekletiyorum. Ileride zarari nolucak bilinmez (:

çeşmenin altında direkt yıkıyorum telefonu. kılıfını ise sabunla.
dışarı çıkmışsam hiç sekmez, yıkarım.

s9

sabunla yıkıyorum. iphone 8. pandemiden önce de ara ara yıkardım.

epandemiden once de her disaridan geldigimde peceteye kolonya dokup siliyorum, sadece elefon degil uzaktan kumandalari da ayni sekilde kolonyali peceteyle siliyorum

hunharca kolonyalı mendılle siliyorum

Tiner ile siliyorum ben

tiner +1

Yüzey dezenfektanı aldım. İki parça ağıt havluya dezenfektanı sıkıp telefonun üstüne ve altına bu kağıt havluyu koyup birkaç dakika bekliyorum. Sonra suyla ıslattığım peçete ile tekrar siliyorum.

Ama genellikle dışarı çıkarken telefonu streçfilme sarıyorum. Eve gelince de çıkarıp atıyorum.

Evet. Sprey şişeli kolonya sıkıp, bir bez veya kağıt havluyla siliyorum.

dün üç kişi iki kilo viski içtik. eve dönünce gözüm döndü oturdum karpuz peynir yedim. böyle mallıklar yapmayacaksan damıtılmış içkiler kalorisizdir.

Alkol vücuttaki glikoz dolaşımını ve insülin metabolizmasını olumsuz etkiliyor diye biliyorum. Kilo vermeyi de bu şekilde engelliyor. Belki kendine güzel kilometre taşları oluşturabilirsin, haftada bir iki bira, iki haftada bir 2 duble rakı, ayda bir viski gibi. Attım yani anladın sen.

düzenli spor yapıyorum, ondan düzenli alkol alıyorum. alkol ile kilonun ilişkisini görmedim.

Şey yapsan olmaz mı, artık ne kadar içeceksen onun kalorisini hesaplayıp o kadar kaloriyi önceki bir haftadan itibaren günlere bölerek kessen? Hem böylece bir günde radikal bir şekilde aç kalmak zorunda kalmazsın ve hafta genelinde yine kalori açığı yaratmış olursun. Ben cheat yapacağım zaman öyle yapıyorum.

Olur. Atla deve değil. Herhangi bir şey için “onu bir daha ilelebet ağzıma sürmiycem!” diyerek yaptığın diyet kalıcı olmaz zaten, bir yerde bozulur ve aslında bir esnetmeden ibaret olan mevzu, gözünde başarısızlık halini alıp, pes etmene neden olabilir.

Diyette alışkanlıklarını değiştiriyorsun. Önceden yediğin şeyler, miktar, sıklık ve vakitler doğru değilmiş ki diyet yapman gerekmiş. Zaman zaman dalgalanmalar, abartılar, nefsine yenilmeler olur. Bu oruç değil, rekor denemesi değil, evet-hayır oyunu değil. Bozulmaz, kaybedilmez, mağlup olunmaz, başarısız olunmaz; yaşayıp, beslendiğin sürece, süreç devam eder. Bir gün gereğinden fazla kalori alırsan, takip eden günlerde daha az kalori alır yahut daha çok harcar, telafi edersin.

Votka, tekila falan da diyette biraya, rakıya defalarca kez tercih edilir. Senin canın neyse ki diyet açısından masum olanını çekmiş :)

gömülü 20'lik dişiniz var mı, çıkmamış ama çıkmaya niyetli? damakta gömülü dişler buna sebep olabilir, en azından ben de öyle olmuştu.

Diştaşı da dişetinde kaşıntıya sebep olur.

Diş hekimine gidip diş taşı ve plak temizliği(detertraj) yaptırmanız gerekiyor. Muhtemelen plağa bağlı gingivitisiniz var. Plağı kaldıramadığınız sürece kanamaya, kaşınmaya devam edecek. Hekime gözükmeden kendiniz derinlemesine temizlemeniz zor

rina o tarzdaydi.

Rina doğallıktan biraz fazla uzaktı ama izlemiştim. Teşekkür ederim.

"mandıra filozofu" (muhtemelen izlemişsinizdir.)

iftarlık gazoz?

yilmaz erdogan'in filmleri de oyle oluyor.

Dondurmam gaymak

azıcık daha farklı olarak biz böyleyiz'i tavsiye ederim pişman etmez.

edit: birazcık daha yorucudur.

Bir eylül meselesi.

Entelköy Efeköye Karşı, çok güzel ve kaliteli bir filmdir.

Hayır. Şirket iflas açıklayıp borç ödemese bile şirketin başında duran adamın kendi malına hiçbir şey olmaz.

Şahıs şirketi değilse, sirketi üçüncü bir kişi olarak düşünebilirsiniz.

vergi kaçırma, bilerek dolandırıcılık, şirketten para kaçırma, borsada manüpulasyon gibi yasadışı işler yoksa hayır.

imza yetkilisi kimse o göte gelir. öyle bir şey olsaydı türkiyede ticaret döner miydi?

O listenin neye göre sıralandığı, modern dünyanın en büyük gizemi.

Bir ara gerçekten oluyordu ama son zamanlarda herkesin yeri sabit, aynı şekilde sıralanıyor liste.

Ahmet ilk gören olup 10. Sıradaki yerini alırken Mehmet en son görüp, her zamanki gibi 1. Sıraya yerleşebilir.

lazor +1
Algoritması her neyse bilinmiyor ama daha çok etkileşimde olduğunuz insanlar daha yukarılarda çıkıyor tecrübeme göre. Son zamanlarda tekrar yazışmaya başladığım eski arkadaşlarım daha yukarıda gözükmeye başladı.

Ben o listeyi bakma sırasına göre sıralanıyo zannediyodum. Yani ilk gören ilk sırada ondan sonra gören bi sonraki sırada falan diye düşünüyodum. O iş öyle değilmiymiş. Gerçi insanların hikayeme yorum atma vakitleri de bakma saatleriyle uyumlu olıyo ama bilemedim.
Bence ilk baktığı sırada yer alır. Çünkü o sıralama saat geçtikçe dwğişmiyo

Kitapyurdun'dan almıştım bir hafta on gün arası sürdü gelmesi.

amazon'dan aldım 3 günde geldi.

kidega'dan aldım 5-6 günde geldi.
hep kidega kullanıyorum, kitapların stok durumuna göre değişiyor gelme süresi. daha kısa zamanda geldiği de oldu daha uzun sürdüğü de...

Kitapyurdu'ndan Ertesi Gün Teslimat seçeneğiyle aldım. Siparişleri sınırlandırmışlar bu yüzden gece on ikiden sonra sipariş verebildim. Kitaplar tedarik sürelerinden önce tedarik edildi ve kargoya verildi mesajından sonraki gün geldi. Her zamanki gibiydi bir sıkıntı yaşamadım.

amazon ve dr o kadar hızlı ki ertesi gün geldiği oldu bazı siparişlerimin.

Gecikmiyor , hiç gelmiyor, 15 gün ıdefıxte kitap hazırlanmasını bekledim sonra sıparısı ıptal ettım

Özellikle şu günlerde Amazon’dan (satıcısı Amazon olanı) bulursam alıyorum. Erken getirdiği oldu geç kaldığı olmadı. İstanbul’da Kolay Gelsin’le çalışıyor. Normal kargolara vermesi gereken yerler varsa durum ne olur bilmiyorum.

Dün akşam amazondan sip verdim bugün dağıtıma çıkmış, bu kadar hızlı beklemiyordum (kolay gelsinle çalışıyor).
2 hafta önce kitapyurdundan sip vermiştim 5 gün sonra falan geldi.

Trafik tabelasının ispark tabelasına üstünlüğü olduğu aşikar. Çekici de çekmecen önce aracın ve “park yapılmaz” tabelasının fotoğrafını çekmiştir. Haliyle itirazdan bir şey elde edilmesi pek olası görünmüyor.

Ceza için değil ama park yasağı olan yerde ispark çalıştırılması hakkında cimere şikayet bildirilebilir.

Park yasağı ve ispark’ın tabelalarında saat belirtilmediğinden emin miyiz?

20:00'de falan cik. Is cikis saatini gecmen gerekiyor.

E-80—>O3—> Fatih

En kısa güzergah bu. 03 dediğim yol, bağlantı yolu diye geçiyor. Kanal d binası ile edirnekapı şehitliği arasındaki.

Arayollarda hızlı giderim deyip telef olunabilir :)
Stavro+1

Yakın zamanda Fatih’ten Bahçeşehir’e taşınmış biri olarak yazayım;

O iş çıkış trafiği Bahçeşehir-Fatih istikametinde o kadar da fazla olmuyor. Ters yön açık oto pazarı gibiyken, 40-45 dakikada varabiliyorum 4-6 arası çıktığımda.

Bir aksilik olmazsa 20’de çıksan rahat varırsın. Yine de yandexten anlık olarak kontrol edersen, yanyola falan verebilir, biraz daha kazançlı olabilirsin.

Neden böyle bir şey yapıyorlar valla hiç anlamadım, çünkü ilk defa sizden duyuyorum.

Adamlar kağıt ve baskı parasını alırlar o kadar.

fırsattan istifade ediyolar, bizim burdaki de yapıyor aynısını. eskiden internet kullandığınız kadar para yakıyodu ordan kalma bir adet.

O nasıl bir açlıktır yahu? İmkanınız varsa böyle yerleri tercih etmemeye çalışın ki anlasınlar bir yerde bir saçmalık yaptıklarını.

çakal esnaf işte, sana gene iyisi denk gelmiş,sadece usbden çıktı alıyorum diyorum, bana internet kullanmış muamelesi de çekiyor, masa açma parasını ekliyor bilmemne, bunlarla muhattap olmamak için yazıcı aldım, senede 2-3 kez uçak bileti çıktısı dışında kullanmışlığım yoktur ama kafalar rahat

(bkz: ergenlik)

“Sevmek zamanı”

Hayret, kimse dememiş şimdiye kadar.

(bkz: yokluk)

Kerimcan Durmaz gibi konuşması.

pbs.twimg.com

Toplumsal cinsiyet vs diye dusununce utaniyorum ama trip atmak ve küsmek geldi hemen aklia

Cildinin fazla bebeksi, pamuk gibi ve pembiş pembiş olması.

ayol demesi ayol

Paçası kısa babet çoraplı bileği gözüken pantolon giymesi. Ben de erkeğim. Çok irrite edici.

Bacağa tamamen yapışık ve bilekte biten pantolon, aşırı düşük yaka t-shirt benzeri giysiler, neredeyse ön kolu yarılayan bir sürü bileklik.

Tayt giymesi, ona pantolon diyemicem kusura bakmasınlar. doğal alınmamış kaşlar, ortasını aldırsın yeter, Kaş almak nedir yahu. En batan bunlar sanırım.

Bildiği şeyleri yine de duymak istemesi.

Kendimden biliyorum.

mızmızlanması ve çözüm odaklı olmaması.

kadınsı bir özellik olmasa da erkeğe de ait olmadığı kesin.

ben de kendimden biliyorum hahhahahah

Olmazdı. Evlerden ırak.

(Bkz: hipermobilite)

haahaha ne yapacaksınız eşiniz dostunuz böyle esnek olunca ?
ayağınızla yemek yiyememek mi sorun ? yoksa ayağınızla kulağınıza dokunamamak mı ?
evde böyle bir ortam oldugunu düşünsenize herkes açmış germiş seçim konularını tartışıyor hahaha
ayrıca şurda bahsedilmiş sistem. www.youtube.com