Sahil yolunu tutturup yürüyorsun hocam. 20 dk.

g.co

g1203.hizliresim.com ikiside sahil yolu üzerinde..otogarda ineceksen magirus ya da taksiyle 5 dk mesafede çok rahat ulaşırsın kime sorsan gösterir :)otobüslerin servis arabalarıda gidiyor ama onların kalkışı biraz sıkıntılı gideceğin firmaya göre pek nazlılar hemen yola koyulmuyolar..

dostlar çok sağolun. peki hangi firmayı önerirsiniz ankardan rize'ye.

Son birkaç yıldır yeni bir firma ortaya çıkmamışsa: Ulusoy. O istikametin otobüs rahatlığı şoförüne (otobüsün sahibi) ve hostuna göre değişiklik gösteriyor ama herhalde Ulusoy işini görür.

ben de zaten ulusoy ve metro arasında kaldım. ama şundan eminim, digerken otobüsün soluna gelirken de sağına oturcam ki denizi izleyeyim:)

franz+1 sakın üzerinde rize yazıyo diye 'rize ses seyahat' ya da metro'ya binme en güzeli ulusoy wi-fi li yeni arabaları iyidir..

zaten rize ses seyahat pahalı ve kalitesiz görünüyor. metro ve ulusoy tercihinde de görüşlerinizi dinleyeceğim. çok teşekkürler.

"aziz ve muhterem" Rizeliler mi?! ehiehiehi... :)

(bkz: rizeli)

Sorunun cevabına gelecek olursak; otogarın orda minibüsler olur. Onları kullanmanı öneririm.

foto makinasına benzetemedim ama sanırsam şekli yan tutunca "lumiere kardeşler" okunuyor fransızca.

pek değil, çok zorlarsan filan belki, o kadar zorlayınca çok şey fotoğraf makinasına benzeyebilir.

noajayne.files.wordpress.com

bu tarz makinelerin yandan görünüşü gibi.

eski foto makinalarına benziyo garip olan yer flashı onun hizası deklanşör alt bölümü benzemiyo pek ama..

sırtında yaprak taşıyan legodan bir ata benziyor

evet benim makinanın aynısı.güzel tespit bence.

kim diyorsa sizi fena yemeye çalışıyor. ayık olun :)

resme tersten bakarsan az biraz sanki.

Beni de İtalyan'a benzetirler. Boşver sen.. :)

hayırrr

zenginlik bence cebinde 200'lük banknot olabilmesidir.

nöt: ilk çıktığında 1 kere, onu da televizyonda gördüm.

orta doğu ülkesinin birinde savaş çıktığında sevinen tarafta olmaktır.

zenginlik tavuk doner yerken ilk ayranin bittiginde ikincisini soyleyebilmektir:(:(:(:(

pasaport icin kolay vize alabilmek demektir.

hergün başka ülkede uyanabilmektir.

teras katındaki evinde, sevdiğin kadınla gün batarken rakı balık yapmaktır.

sevdiğinin seni sevmesidir.

behzatç mode on:
@ceymısın, zenginlik her gün sushi yiyebilmekse, zengin olma zaten
behzatç mode off.

3 yaş altı mercedes'ini, kafan boş sürebilmektir.

aga zenginlik çalışma saatlerinin dışında dinlenirken yakaladığın konfordur.. hiç çalışmazsan konforun tadına varamazsın o yüzden bi önce çalışacan çalışma bitince de yapacağın tatil dinlenme her neyse 4 4lük olacak bnce budur..hem çalışma verimli olur hem huzur olur..

karşımdaki insanla bi yere oturduğumda çıkışta bırak ben ödeyim diyebilmektir. anasını satayım zamanında nasıl rezil olduysam içimden çıkmadı lan.

evdeki bütün yiyecek soğan ekmek olmasına rağmen onu başkasıyla paylaşmak isteyecek gönüle sahip olmak demektir.

geceleri rahat uyumaktır. yoksa yemişim öyle zenginliği. herkese benden çay diyebiliyorsan zenginsindir.

Ahırında atlarım olan, kahya mı denir kalfa mı neyse genel işleriyle onların ilgilendiği, istanbul'a yakın, eşi dostu ağırlayabileceğim bir çiftlik sahibi olmak ve sevdiklerimle keyfini çıkarmaktır. Tabii tadını çıkarabilmem için sabahın 6'sında kalkıp işe gitmemem gerek. Çiftliğe bağlı bir iş VEYA çalışmamı gerektirmeyecek kadar para..

Çiftlikteki huzur, zenginlik budur..

edit: çok mu ciddiye almışım acaba soruyu? =))

için rahatsa, aman boşver oluruna bırak diyecek kadar kafan rahatsa asıl zenginlik odur. sokarım parasına, yatına katına. kapıda 70.000 € değerinde araban olsa ne olmasa ne?

suşi yapmayı öğren her gün suşi ye. yapması o kadar da zor değil bu arada...

he zenginlik bence hmmm. ne bileyim, işte araba ev manita falan filan.

karı koca her şey dahil eve aylık 100bin lira girmesidir.

karizmatik duygusal soyut yanıtları bir kenara bıraktım.

süpriz/fantazi iddia kuponuna 1000 misli basabilmektir

tuvalet kağıdının kalınını alabilmektir.

geçen gece baktığın yeni zelanda biletini first class alabilmektir. bi de nikon 14-24mm ile 14mm lens var onu söylemek istemiyorum..

hiç durmadan hareket etmek ve bunu sağlayabilecek paranın bulunmasıdır.
dünyanın etrafında dolaşmaktan bahsediyorum. evde boş odada sürekli sağa sola koşturarak zenginliğe ulaşabileceğini düşünenler varsa sakinleşip biyere çömelin hemen.

güzel bir bisiklet, sağlam bir fotoğraf makinası ve kamp ekipmanıyla kıyı şehirlerinden yardırarak kamp yapabilmektir. paradan bağımsız soyut cevaplar ve saçma mercedes'lerden farklı bir cevap verdim bak.

kafana estiğinde uçağa atlayıp dünyada istediğin yere istediğin sürece gidebilmektir.

istediğin zaman çalışmayı bırakma özgürlüğü.

sağlıklı olmaktır.
3 5km yürüyebilirsin mesela hiç sıkıntı olmaz. dişlerin sağlam olduğu için bayat ekmekleri kemirirsin dert mi? sonra fıtık olmadığın için hamallık yaparsın. gözlerin sağlam olduğu için şoför olursun. beynin de yoksa bir problem okul okursun, sermaye işletirsin, fırsatları koklarsın... tek başına tuvalete gidebildiğin için kimse senden iğrenmez, acımaz. var mı şu hayatta bundan daha büyük zenginlik acaba?

arada bir acile gidin şöyle bi bakının. sonra rastgele bi kata çıkın. feryat figan bağıran birilerini görürseniz de başınızı çevirip hızlı hızlı yürümeyin. bi teselli vermeye çalışın bakalım. neler olacak

her şeyin başı sağlık.

(kocakarı mode on)

kuru fasulyeye ekmek banmamaktır.
ama zengin olsamda ben gene banarım o ayrı,

istediğim bir ev ve istediğim bir arabayı aldığımda ben zenginim...

dışarda yemek yiyip sonradan mali açıdan acısının çıkmayacağını bilmektir :( küçük düşünüyorum evet

ben de her gün makaron yiyebilecek kadar zengin olmak istiyorum :) tanesi 3-4 lira arası değişiyor. bütçemi zorluyor epey.

yok hacı öyle bir şey mi var bizde soldaki resmi görmüyor musun?

Kentsel Tasarım, Kentsel Yenileme ve Koruma, Bölge Planlama gibi derslerin verildigi fakulteler var ama dedigin gibi mezunlari pek ortalarda yok gibi bir durum var..

Bir de artik kriz olmus yerler var.. Cozumu imkansiz.. Kördüğüm..

Bu bölümden mezun olanlar ya istihdam edilmiyor ya da duzene uymak zorunda kaliyorlar maddi endiselerden..

Kangren olmus bolgeler harici yeni gelisen yerlesim yerleri elden cikmadan kurtarilabilir.. Size katiliyorum.. ama vizyon gerektiren, yatirim gerektiren, cesaret gerektiren, oydan vazgecmenizi, populist olmamanizi gerektiren hareketler oldugu icin zor..

soyle ki, avrupa'daki genel sehiri yerlestirme algisi nerde nehir var etrafina sehir kuralim seklinde olmus. bugun neredeyse cogu avrupa sehrinin icinden gecen bir nehir vardir. hemen ilk aklima gelenler ; londra, krakow , prag , warsawa , budapeste , viyana , daha da bussurusu. o nedenle avrupa sehirleri hep duz araziler uzerindedir. bunun bir diger nedeni de avrupa'da cok fazla nehir olmasi. yani adamlarin su ve verimli toprak bakimindan bir derdi yok. ikinci neden de avrupanin deprem bolgesinde olmamasi.

bize gelirsek , dikat edin sehirlerimiz hep tepelik uzerindedir. hemen aklima gelenler; kutahya , izmir , ankara , bursa falan da filan. bunun da nedenleri ulkemizde verimli arazinin nispeten az olmasi , bu arazileri yerlesim yerine tarim icin kullanmak istememiz ayrica ulkemizin nehir bakimindan fakir olmasi ve deprem yuzunden sehirlerin daha saglam olan tepe bolgelere yerlesmesi. benim bildigim eskisehir ve amasya disinda da nehir kenarina kurulmus sehrimiz yok(sadece ben bilmiyorum diger sehirleri olabilir de , urfa falan belki , bi de antik izmir cay kenarindadir)

hal boyle olunca avrupali sehirlerini daha duzenli ayarlayabilecek araziye sahipken tukiye degil.

ha tek sebep elbette bu degil , zihniyet meselesi daha buyuk bir faktor ama bu da bir etmen oldugu icin belirtmek istedim

ne zamandan beri diyecek olursan,net bir bilgi birikimine sahip olmamak ile birlikte sittin senedir derim.keza izmir'de yunan'ı denize döktük vakitlerinde şehrin planını yapan yunan bir amca var kendisi yunanistan'a göçtüğünde aynı planı yunanistan'daki bir şehire uygulamışlar.izmir ve uygulaması yapılan şehir ana hatlar olarak aynı imiş.bunu thy'nin dergisinde okumuştum,bu da böyle bir anımdır.

Soldaki resimdeki "rezil"liği bir açıklar mısın?

harrage cevabi vermis aslinda,cografi sekiller nedeniyle genelde düz degil.
hee öyle olmayan yerde düz degil gerci o farkli.

okuduğum şehir kayseri cetvelle çizilmiş gibi çoğu avrupa şehrinden düzenlidir bu durumda fazla şehir yok biliyorum ama hali hazırdaki şehri yıkıp tekrar düzenlemek çok zor ve çoooook maliyetli olacaktır...

dediğin city desing bildiğim kadarı ile şehir bölge planlama olarak ülkemizde var. Ama bozuk, yapılmış,inşası tamamlanmış yerlerde kullanabilirmisin hayır yeni yerleşim yerlerindeyeni inşaat yapılacak arazilerde faliyet gösterebilirler ki inşaat yapmanın şartlarından biriside bölge planlamasına uygun olmak.

Yani madem site yapacaksın 100 m2 dairesi olan apartman için en az bide 200m2 bahçesi olacak falan filan gibi standartları var.

ışıklar kapandıktan sonra hepsi aynı

farketmez

eder aslında ya. cevahir daha iyi.

Cevahir'in salonlari daha iyi.

cevahir çok kötü. çalşanlar, ortam, büfeler vs. acayip rahatsız edici.

prfolio temiz sinemadır. o tarafa gidecekseniz astoria'yı da düşünün.

astoria +1

Sevişmek için soruyorsan hiçbiri. Sinemada sevişmeyi önermiyoruz uzmanlar olarak.

@lazor başlıktaki "sinema için" kısmında mecazi bir anlam yoktur :) bildiğin salon sorduk yahu.

spermiyogram basliginda biraz bilgi var konu hakkinda.

yarım saat içinde ulaştırmak kaydıyla evden yapıp getirilebiliyor denmişti.

evet kuru,
sırada bekleyen yoksa (ki olmuyor) süre sınırlaması yok,
kimi yerlerde içeride dergi olurken kimi yerlerde sürekli akıp giden film oluyor, bazı yerlerde ise hiçbişey olmuyor ibiş gibi kalıkalıyorsun.

(hayır defalarca ölçtürmedim :) genel bilgi birikimi bu)

bundan daha önce 2 kere yaptırmış biri olarak:

- ilkinde elime kabı tutuşturan kız "lavabo yukarda" dedi sadece.
- ikincisinde bir hasta bakıcı beni ultrason odasına götürdü. anahtarı bana verdi "hadi kitle içerden takıl rahat rahat"

bu yani. ve bunlar kalburüstü özel polikliniklerdi. öyle "sperm testi odası" gibi bir fasilite varsa direk şanslısın yani.

sabun mabun olmasa daha iyi evet, örnek steril kalmalı. en büyük kaygın elinde o kapla koridorlarda gezerken ne düşüneceğin olsun.

eskişehir askeri hava hastanesinde yaptırmıştım,
boş bir oda, başka bir şey yok,
fanteziden fanzteziye atlayarak o minik, ağzı kapaklı plastik kutuya denk getirmek zor oluyor.
yani helikopterden helikoptere atlarken şarjör değiştirmenin askeri hastane versiyonu.
unutmadan herkese 4 gün perhiz demişler ama binbaşı bana 3 gün demişti.
sabın,su, bilmem ne yasak.

bir tanıdığımın eşi medicana da bu işlemi yaptırmıştı, kadının anlattığına göre eşi girmiş odaya, bir tv ve dvd varmış, rahat bir de koltuk varmış, tv yi açtığı anda gayet sesli bir şekilde film? başlamış :) sesi kısmış falan rahatmış yani, daha ayrıntısını da bilemiyorum.

çapada, küçük bir oda, porno film oluyor ama genelde tv bozuk, ki ben zaten porno sevmem, anlamsız yani elin şeyini izlemek.

ve lavabo ve pisuvar, aynı odada.

Sperm kültürü için, Çapa-Cerrahpaşa arasındaki bir ÖZEL hastanede şahsıma (2007 yılında) şöyle olmuştu;

Gide gele muhabbeti ilerlettiğimiz laboratuvardaki kıza, elimdeki tahlil kağıdını istemsizce uzattım. Verdiği karşılık; "Eyüp aaabiiiiiii" oldu. Eyüp abi elinde iki kapla geldi. Birini verdi "buna idrar örneği vereceksiniz. İdrarın ilk ve son kısmı tuvalete, orta kısmı kaba." dedi. Diğer kabın üzerine S harfi çizdi.. "buna da.. su ve sabun kullanmadan.. sperm örneği vereceksiniz" dedi ve TUVALETİ işaret etti..

Daha önceden sözlükte ve internet camiasında okuduklarıma göre hemen her hastanede süper lüks, tv, dergiler ve kanepenin bulunduğu, geniş ferah bir "31 odası" olmalı idi. Fekat bana tuvaletin yolu işaret edilmişti..

Tuvaleti tarif etmeme bilmem gerek var mı ama yine de bir iki şey söylemem gerekirse;

Ben laboratuvarın kapısında beklerken, ihtiyar bir dayım, ikide bir tuvalete girip çıkıyor, yarım bardak (bildiğimiz plastik bardak) çişi karısına sanki bir çay bardağı tutar gibi bir eda ile veriyor, halam da onu örnek teslim kutusuna koyuyor..

Böyle bir ortamda ben o tuvalete girdim. "Bak arkadaş" dedim, "Anlaşalım. Ömrünün performansını bekliyorum senden. Işık hızı ile olmalı ne olacaksa. Hadi bak senden bir daha ömür boyu böyle bir şey isteyecek değilim" falan dedim ama dinlemedi. Oralı bile olmadı. Sallamadı beni.. "Hadi noolur gözünü seveyim şudur budur.." ı-ıhh..

Tuvalet, 2 metreye 1,5 metre kadar bir alanda, laboratuvarın önündeki kalabalıktan, sadece 2 parmak kalınlığındaki tahta kapı ile ayrılan, dışarının sesini aynen içeri aktaran; üstten geçen merdivenlerin, tavanını yararak geçtiği, tuvalet kağıtlarının çöp kovasının etrafına atıldığı, ilaç, sidik, bok kokan reziillll ve dapdaracık bir yer!

Eee o da haklı! Nasıl olsun o rezil ortamda? Ufak ufak "acaba mı?" derken, tık tık tık kapı tıklaması! Sen içerde "canın"la cebelleşirken amcaların bardaklara işemek üzere kapıda bekliyor olması. Gözde canlanan, amcanın karısıyla "bunlar da naapıyor içerde yaa o-hooo" gibisinden dedikoduları vs..

Bin bir emeğin de 1 saniyede boşa çıkması, insanın erkekliğinden endişe etmesini de beraberinde getirebiliyor o ruh halinde :)

"Hay böyle işin amk" dedim ve kap cebimde tuvaleti terk ettim. Dışarı çıktım bir hava aldım. Cami tuvaletinde denemek bile geçti aklımdan. Sonra çok da bir fark olmayacağını hatta daha da kötü etki edebileceğini düşünüp vazgeçtim. biraz soğukta dolaştım. Kara kara düşündüm.. Neden sonra jetonum düştü. Hastaneye geri döndüm. Laboratuvar tuvaletini (Zemin kattakini) siktiredip, hasta katlarına çıktım. Aman Allaahh!!! (Koridorda) Bir tuvalet buldum ki, tuvalet değil cennet cennett!! 3 metreye 5 metre! Birkaç dakika bekledim, gelen giden kapıyı tıklatan olacak mı diye. Karışan görüşen olmadıııı...

Gel gelelim, işin diğer bir en pis tarafına.. "Su yok, sabun yok, cibicibis marka krem o da firmamızın hediyesii.."

Bir diğeri de o tempoda 1 parmak derinliğinde, 5 cm çapındaki silindir kutuyu nişan alabilmek..

Durum budur. Oda bulursan süresinin derdine düşme derim ben..

tüm moderatörlere ulaşmayı denediniz mi? eğer hiçbirine mesaj fasilitesi ile ulaşamazsanız iletişim arayüzünü deneyin.

şimdi adamın mesaj kutusunda yüklenme olmasın da, ben nuage'a ne zaman mesaj attıysam cevap aldım.

hoş, diğer modlardan/praetorlardan da teati konusunda cevap alamadığım olmadı.

kesin konuşmayayım ama atarlı mesajlara cevap vermiyor olabilirler.

lazor'un cevabı üzerine: ikinci cümlem çok genel olmuş ya. tabii ki her bir modla/praetorla mesajlaşmış değilim. bana denk gelenlerde böyle oldu sadece.

gge dışında "bunda ne varmış da silinmiş amk" dediğim bir şey olmadı. O yüzden sadece praetorlare dair yazıyorum;

gge "bahanesi" ile önüne geleni silen iki praetor var; durham oldies ve nickinne. Bunlardan durham oldies kendini mesajlaşmadan soyutlamış idi. nickinne ise mesajlara cevap vermiyorsa bile nick altına yazıldığı takdirde tane tane, saçma ama kibarca, kendince "açıklama"sını yapıyordu. Yakın zamanda gördük ki nickinne de kendisini mesajlaşmadan soyutlamış.

nickinne'nin nick altına baktığınızda durham oldies'e ait, "mesajlarla uğraşıyor. halbuki ne uğraşıyosun salla gitsin" minvalinde bir entrysini görüyoruz.

Akıllı, mantıklı, az buçuk zeka sahibi insanlar tarafından bu durumun anlaşılması zor..

Neyse, böyle bir durumda kanzuk'a mesaj atmak da mümkün.
Keyfine gelirse cevabınızı alırsınız.

Sözlük mükemmel işleyen bir sistem değil maalesef. Atsızcılar forumunun biraz daha eli yüzü düzgünü işte..

ikiside hapse girmeyecekler orası kesin.

Hapse girmeyecekleri kesin derken? AA tutuklu, BB tutuksuz yargılanıyordu. İlk duruşmaya katılmayınca yakalama kararı çıktı onun da hakkında.

Biraz ezbere mi konuşuyoruz ne?

2 yıl aıtındaki cezalara erteleme verildiği için öyle söyledim.

"aaa sert". AA, 15 defa hırsızlıktan sabıkalı. O da mı yatmayacak?

BBnin sicili temiz idi.

yok kendi evimde,ailemin evinde de vardi da 3-4 sene önce atmistik.

taaa annemler zamaninda almislar gencken büyük kismini,daha magazinsel ansiklopedilerdi,kitmizi kapli filan,digerleri klasik,sabahin kocaman meydan larousseleri vardi,birde milliyetin sanirim junior larousse mi junior britannicasimi ne.

birde ilginc baska bisey cizgili dünya ansiklopedisi mi neydi adi,cizgiromanimsi bir baska set vardi.

öfff olmaz mı ya. babam çocukluğumdan beri topluyor bulabildiklerini. kimi gasteden, kimi kitapçıdan. geçenlerde bir de dünya maketi almış. ev iyice okul kütüphanesine döndü.

Geçen aya kadar annemin evinde Temel Britannica vardı 20 cilt. Taşınırken sordum "bunları napacaksın" diye. "Napıcam internet var artık" dedi.
Zamanını hatırlamıyorum ama çok ödevde yardımı dokunmuştu.
Gazeteden almıştık. Parayla alınıyor muydu ki? :)

ötesini hatırlamıyorum. ama çocukluğum gitti gib hissettim vedalaşırken. fotografını çektim falan...

@serebetan:

www.cizgiliforum.com

tercüman resimli ansiklopedi mi bahsettiğiniz?

(bkz: meydan larousse)
(bkz: junior larousse)
(bkz: ana brittanica)
(bkz: temel brittanica)
(bkz: grolier americana)
(bkz: gelişim ansiklopedisi)
(bkz: hayat ansiklopedisi)
oxford ingilizce ansiklopedisi gibi bir sey

yukaridakiler sabah ve milliyet/hurriyet'in verdiklerinden aklima gelenler, bir de ayrica tercuman gazetesinin verdigi bir suru baska ansiklopediler var.

hepsi tam cilt. cocukken wikipedia olmadigindan sikintidan bunlari okuyarak buyudum, ne ben kiyarim atarim, ne de babam attirir.

koca bi odanin boydan boya duvari bunlarla dolu

Yeni Hayat Ansiklopedisi var bizde edit: Parayla almışız

meydan larousse
temel britanica
meydan larusse gençlik
gelişim hacette

hepsi babamın yoğun emekleri sonucu oluşturulmuş. gazeteden kuponla alınan cinsten.
91 92 basımları sanırım.
ama hala evdeler. babam arada bakıp bakıp dertlenir bilgisayarlar çıktı bunların hökmü galmadı diye.

memo larousse vardı. milliyet'ti sanırım veren, yanlış olmasın.

Ana Britannica yahut Temel Britannica.

20 cilt. Bir gazeteden fasikül fasikül toplamış zamanında anacığım, "yavrularım ilim irfan aşkına gark olurken lazım olur" deyu..

1990 basımı idi yanlış hatırlamıyorsam. Evin derinlerinde, kullanılmayan bir kitaplığı köşesinde raf muamelesi görerek yaşamını devam ettirmekte..

-ana britannica var, ilk çıktığı zamanlar alınmış, 80'lerin sonu herhalde.
-bir de 70'li yıllardan babamın cumhuriyet ansiklopedisi var, şu meşhur sarı/kahverengi sırtlı olan.

Bu ikisi kalacak ve atılmayacak.
internet yaygınlaştıkça bir kaç muteber olmayan ansiklopediyi attım.

Yalnız her şeyin de internette bulunduğunu düşünmüyorum. özellikle yerel/bu ülkeye özgü bilgilerin.

edit: @truva: aynen.

@firez:



internette Türkçe hiçbir şey yok ki zaten. herhangi bir osmanlı padişahının "eski" ansiklopedilerde mini mini yazılarla sayfalarca hayatı varken, internetteki bilgi 2-3 paragraftan ibaret o da güvenilmeyecek türden bir bilgi.

hangi soru

[Moderasyon silinme logu]
sectiginiz soru silinsin mi?

-evet.

Soru işareti yok!!

soru eki mi ayrı yazılır.

risk budur!

hangi soru eki ground?

soru sormadiniz, duyuru actiniz sadece.

pek değil

benim için hiç yok hatta tecrübeli olması önemli. tabi sen kendin bakirsen, buna inanıyorsan buna da saygım var ama erkeğin bekaretinin önemli olmayıp kadının olmaması zaten karşındakine saygısızlık. bunu düşünüyorsan zaten hayatını birleştireceğin insan kim olursa olsun onun varlığına baştan değer vermediğini gösterir.

baban sana iphone almış. tamam mı? 4s almış. piyasada daha üstün telefon yok. senin çok mutlu olacağın bir şey falan, her neyse. hediye bu sana şimdi. ama paket yaptırmamış. sana direk vermiş. açmış, denemiş belki. şimdi sen o paketi açamadığın için bu telefonun sana vereceği hazzı, mutluluğu yaşamayacak mısın? kullanmayacak mısın? sadece bir kere olabilecek bir şey değil mi o paket? ee?

not: bunu böyle ifade ettiğim için de duyuru kadınlarından özür dilerim fakat bekaret muhabbeti hiç bitmez, çok sıkar... i ile de olabilir...

KıS daha önce birilerine güvenip, mutlu bir gelecek görüp Vermiştir, pardon birlikte olmuştur. Ama oğlan hayırsız çıkmıştır, genç kıSımızı sallamamıştır vs. KıSımız böyle kötü olaylar yaşamıştır, Sonra ki süreçte bunu atlatıp, dert etmemeyi öğrenip seninle olan birlikteliğinde hayal ürünü yerine daha gerçekçi ve düzgün adımlar atmıştır. >> Hah işte böyle bir kıSla kesinlikle evlenilebilir.
kıS önüne gelene veriyorsa, pardon birlikte oluyorsa>> Asla evlenilmez denir mi ? denmez tabi, belki evlenilir, seninle olduğu süreçte ki yaşantısı önemlidir.
KıS kimseye vermemiş, dırdırcı, vajinası ile sana herşeyini verdiğini düşünen, Iq oranı düşükse >> Hah işte onunla evlenme!

Ütopik olaraktan: Benim için sadece bekaret önemli değil. Ben sevgilimin benden önce birisini sevmiş olmasını da istemem onunla bir şeyler yaşamasını da, kıskanırım :) cinsiyet kesinlikle önemli değil, tam tersi olsa yine aynısı olurdu. Yani tabii o yaşa kadar kimseyi sevmemiş nasıl olsun vs vs o da benim problemim.

ellenlandreth.files.wordpress.com

sen bunu soruyorsun çünkü takılıyorsun.. bu şekil evlenme... kendinide başkasını da için için kemirme..ama benim fikrim senin için önemliyse evlenilir ...erkeklerle evleniliyor ya

ben bakir isem onun da olmasını isterim. değilsem o da değilse sevgiye bakılır

bakireyse evlenmem.

önemserim.

önemserim.
bakire olmamasını,
daha önce sikişmiş olmasını isterim.

Önemserim. Fakat sadece kızlık zarının zarar görüp görmemiş olduğunu değil. Sözlükte muhabbeti çok döndüğü üzere, bu açıdan "bakire" olup da diğer yollardan yapacağından geri durmamış yahut başka bir erkekle sarılıp uyumuş(prrpp yersenn) biriyle de hayatımı birleştirmek, çocuk sahibi olmak istemem. (Şu an böyle düşünüyorum, karşıma başka biri çıkar bir şey olur, büyük konuşmak da istemiyorum)

Haa ama mesela dul kalmış (evlenmiş de kocası ölmüş) bir kadın için de böyle mi düşünürüm? Hayır.

Böyle bakınca, meselenin (en azından benim açımdan) bekaret meselesi değil de ahlaki bir mesele olduğu çıkıyor ortaya. Evlenmeden biriyle birlikte olmuş biri "ahlaksız"dır nazarımda. Yani bekaret, ahlaka işaret etmesi yönüyle önemlidir daha çok.

Kendisiyle birlikte çocuk sahibi olacağım ve bir anne olarak çocuklarımı yetiştirecek insanın (benim normlarıma göre) ahlak sahibi olmasını istemem de gayet normaldir.

İmza: 17sinde kendi bekaretini yitirmiş, yaygın söylemle "milli" olmuş, çifte standartçı, iki yüzlü, ahlaksız bir erkek.

(Benim karşımdaki insandan beklediğimi benden beklemek onun da "hak"kıdır. Bekliyorsa "bakir değilim ama benim olacaksınn niahahhahaa!!" diyecek değiliz nihayetinde. Buradan laf sokmayı deneyecek olan olursa; yahut evlilik dışı ilişkiye bakışımı, kendi sapık fikirleriyle bezeyip, "öyle konuşurlar ama böyle böyle böyle böyle yaparlar" diye fantezi kuracak olanlar zahmet buyurmasınlar. O tarz ezik muhabbetleri sözlükte çok dinliyoruz sağ olsunlar..)

Uckac a kısmen katılıyorum ama şunu söylemeliyim işte ben bu konuda biraz dini ve saygı çerçevesinden bakıyorum.ben evleneceğim kişinin temiz ve sağlam bir kişiliği olması durumunu göz önünde bulundururum.BEn bugün evlilik dışında ilişkiye girmeyeceğimi düşünüyorum çünkü evleneceğim insanın saygı değecek kadar değerli olduğunu ve sorumluluk sahibi olduğumu düşünüyorum yıl istersen 3012 olsun kendini biliosan ve karakterli birisiysen emin ol bu türden düşünceksindir. şunu da söylemeliyim evleneceğim kişiyi ben temiz olarak istiyorsam evleneceğim kişinin de beni temiz olarak görmek istemesi çok doğaldır.bir kaç şeyle bitiriim:
'' Bir Eş isterim cana can oLan, yaraya merhem oLan, canı ben yarası ben oLan, bana MEVLAYI anLatan ve hatırLatan...''
''nasılsanız öyle idare edilirsiniz'' (inancı olmayan okumasın)

Ne yediğine, bir hastalığı olup olmadığına falan bağlıdır en nihayetinde. İnsan ağzı temiz midir diye de bir soru ben ekleyeyim. Hepimizin "ağzı" olduğu için hiçbirimize ağzı pis gelmez ama gidip herhangi birinin ağzını yalasak çok da temiz bulacağını sanmıyorum bunu. Sevgilinin ağzı? O zaman başka.. E hepimiz insanız, benzer şeyler yiyoruz ediyoruz? Bilemedim ben onu.. :)

Dini açıdan soruyorsan köpeğin salyası, dili, ağzı "necis"tir pistir, yaladığı şey mekruh olur yenmez. Ama kedi ağzında salyasında öyle bir sıkıntı yok.

hacı kimi zaman kendi çükünü yalıyorlar çükü pis midir bilmem ama olma ihtimali var.

köpeklerin ağız içleri salgıladıkları tükürükten dolayı bakteri biriktirmez, tükürükleri antiseptiktir. ağız içleri insandan temizdir.

Dünyadaki çoğu yerde mikrop, bakteri vardır. Galahad'ın dediğinin yarısına katılarak; salyayla atıyorsa bu köpek, senin üstüne atıyordur. O salyalar hiç güzel değil öyle. Bundan dolayı kedi en güzel bir hayvandır.

"it kursağı yağ tutmaz" diye bir atasözümüz var bu konuynan alakadarlı..

diskavıri çenıl'da mit bastırs ekibi insanın ağız içi salyası ile köpeğin salyasını labaratuvarda test ettiler. sonuç; köpeğin salyasında daha az bakteri vs var.

@elxa, benim öpüşmeyi tercih ettiğim kişiler genelde benim çükümü yaladıkları için benim için problem yok.

it kendi çükünü yalıyor.

(bkz: wendy's )

tivoli vardı bir de

Nayynnnn naynnnn nayyynnnnn!!! Değill değill değilll... Olsa da yesek keççaplı keççaplı! =((

kotalı internet mağduruyum. malesef.

Bugün 20'de. Gece yayınlananlar eski bölümler. Şuan 15. bölümde falan. Bu akşamı bekle :)

eczaneye gidin.
ilaç alın.
2 tane ilaç olması lazım içinde, birini hemen yutsun birini kaç saat sonra diyorsa o zaman.
bu kadar.

yine de biraz daha dikkatli olmaya çalışın, bu bir doğum kontrol yöntemi değil neticede.

prezervatif şirketine tazminat davası açın, iyi para alırsınız.

@blackmail; tırtırlı prz. ise takılmış kalmıştır. Firmanın ne suçu var =))

bir de şu var; www.safex.com.tr

uşak.

elektrik dağıtımı özelleştirildiği için bence ihaleyi kim almışsa sorumlu odur.

problem altyapi eksikliginden kaynaklaniyor. ihaleyi alan kesintisiz dagitimi saglayamadigi icin, ihaleyi veren kurum da bunun takibini yapip tekrar etmesini engelleyemedigi icin suclu.

elektrik dağıtımı ve dolayısıyla kesintisi ile belediyenin ilgisi olmaz,olmamalı.mesela istanbul anadolu yakası ayedaş denen kurum tarafından dağıtımı yapılıyor.ibb ile ilgisi yok.üretim olayı daha farklı.

sen hangi devirde yaşıyorsun arkadaşım? tedaş'ı duymadın mı hiç? o işler çoktan özelleştirildi. tedaş bakıyor o işlere, ara şikayetini söyle..

@blackmail

Senin devrinden ileride yaşıyorum merak etme.
Tabi ki de TEDAŞ'ı biliyorum. Fakat ben alternatif bi suçlu aradığım için bu soruyu sordum.
Yoksa belediye için 'asıl' suçlu mudur diye sormazdım.

TEDAŞ sürekli aynı muhitte inat olsun diye elektrik kesmiyor herhalde.
Altyapıdan da kendi başına sorumlu olmadığına göre, başka suçlular aramak ve araştırmak gayet doğal.

@kogan

boşuna arama o zaman, çünkü bulamazsın. belki haklısındır ama, manava gidip et istemek gibi bi şey olur o dediğin. zira tedaş bile bazen umursamıyor amk, belediye mi uğraşacak? hea umursamazlarsa eğer telefonda sert konuş, şikayet edicem falan de, çünkü konuşmalar kaydediliyor. bölge müdürlüğünün konuşmayı dinleyebileceği korkusundan, arızayı halletmeselerde en azından mantıklı bi cvp verebilirler sana, böylece merakın gider. hatta o diğer merak ettiğin konularıda sorabilirsin..

Belediyenin uzak yakın ilgisi olmaz. illa şikayet mercii arıyorsanız epdk'ya (enerji piyasası düzenleme kurumuna) şikayet edin. gerçi ne yapabilirler ki onu da bilmiyorum.

Asıl suçlu fizik kanunlarıdır. Elektrik, kesilebilir bir şey olmasaydı, ortada bir suçlu da olmayacaktı!

polis telsizi dinlemek bildiğim kadarıyla suç teşkil ediyor. o yüzden yasak.

bende yasak değil diye biliyorum.git bi polise sor en iyisi.bütün haberciler nasıl buluyor o kadar haberi.nasıl hemen olay yerine gidiyor.dinliyorlar tabi.

sanırım bazı telsizler varmış, her frekansı dinleyen, bende yasak diye biliyorum ama onlarda piyasa da satılıyor. ama kim satıyor?

scanner denilen cihazlardan alman lazım.

İstanbul'a yolun düşerse Eminönü, Sirkeci, Tahtakale'de sordur. Mutlaka vardır aleti.

Behzat Ç'de her olay yerine onlardan önce damlayan bir gasteci vardı, amirim bunu her seferinde azarlıyordu "dinleme la!" diye.

Veya biz kampüs çevresindeki ralliyi yürütürken kısa menzilli telsizlerimiz oraların (beytepe) jandarmasına karışıyordu, en sonunda koydular anonsu, tüm ekip frekansımızı değiştirdik.

Demem odur ki bu işler çok gizli çok zor değil (özellikle şifreli falan değilse) siz de bunu yapabilirsiniz.

www.turkeyforum.com


burada bayağı bir tartışılmış konu

her ne olursanız olun, elinizde bir telsizle polis dinlerken yakalanırsanız tem şubede sorgulanır,terörist muamelesi görürsünüz çünkü bu yasal bir suçtur.
zaten dinleseniz bile hiçbişi anlamazsınız çünkü polis muhaberesinde asla detay adres ve olaya dair bilgi vermezler.
örn:
8920 merkez 89205, çiçek sokakta 795 konusu.
89205 merkez 8920 yakınız geçiyoruz efenim.


bu kadar.

ne anladınız burda? hangi çiçek sokak? 795 ne?
siz anlayıp,adresi bulup gidinceye kadar polis çoktan şahısları almış olur emniyete...

Polis telsizinin basın kuruluşu tarafından dinelnilebilmesi için emniyetten özel izin alınması, dinleme yapacağınız telsiz cihazınızın marka-model seri numarasının da ilgili kuruma bildirilmesi gerekiyor. Öyle her önüne gelen kafasına göre dinleme yapamaz, izinler alınmaksızın dinleme yapılıp yakalanma durumunda ciddi bir sorunla karşılaşırsınız benden söylemesi. Bu işi yolu yordamıyla, gereken tüm başvuruları yaparak halledin derim ben.

bu çekicilerde de var telsiz dinleme olayı..
kaza yaptıktan sonra trafik polisini aradığınızda onlardan önce geliyorlar akbaba gibi..

bize çocukken yurtdışından telsiz almıştı amcam, oyuncak babında. ona polis telsizi karışıyordu arada.

var

bende varım

ben de. Besliyordum yani.

ben de bi ara besledim.

ben de

tuzak soru. tabii ki var.

6 ay kadar bizim evde yaşadı.

misal bir araba kazasında öldün öteki dünyayı boyladın. mahşer vakti geldiğinde, gözlerini bir açıyorsun sana bir araba çarpmış hayata dönmüşsün. öyle kaldığın yerden devam ediyosun. inception gibi değil de onun gibi bir şey.

www.zaman.com.tr hadis bu arada ayet değil abi.

kac yillik muslumanim ilk defa duyuyorum boyle birseyi.vay anasini (herhangi bir ironi yoktur)

aslı şöyle ;

'' nasıl yaşarsanız öyle ölürsünüz. nasıl ölürseniz öyle haşrolursunuz (dirilirsiniz)''

ordaki söz kaldığın yerden devam etme değil günahkar-dindar manasında büyük ihtimal.

evet var oyle bir soz ama bu soz kuran ayeti degil diye biliyorum peygamberimiz s.a.v soylemisti yani hadis-i serif diye biliyorum olay soyle.Peygamberimiz s.a.v. Musluman olan bir kisinin kabirde nasil olucagini yani halinin ne olucagini Cebrail a.s sorunca,Cebrail a.s'da Peygamber efendimizi mezarliga goturuyor ve Musluman olarak olmus birisinin kabrine yaklasarak Sag kanadini mezara vurarak Allahin izni ile kalk diyor o kiside mezardan dirilerek cikiyor ve nur yuzlu birisi.Adam mezardan cikar cikmaz La ilahe illah Muhammedin resulullah diyor ve mezarina tekrar donduruluyor.Sonrada cebrail a.s Musluman olmayan birisinin mezarinin basina gelerek sol kanadini mezara vurarak Allahin adiyla diril diye emir veriyor ve mezardaki kisi dirilerek vay benim halime,yaziklar olsun banaki musluman olamadim ve o adam siyah yuzlu vucudi irin icinde olan birisi.Resulullah s.a.v. gordugu bu olay karsisinda eshabi kirama anlatirken bu olayi bu sozleri soyluyor.Soz soyle idi sanirim.Nasil yasarsaniz oyle olursunuz,Nasil olurseniz oyle dirileceksiniz.Umarim aydinlatici olmustur yazdiklarim.Selametle

hımm, bir de incil'de ona benzer bi söz var:

"isa'yla birlikte olanlardan biri, ani bir hareketle kılıcını çekti, başkâhinin kölesine vurup kulağını uçurdu. O zaman İsa ona, “Kılıcını yerine koy!” dedi. “Kılıç çekenlerin hepsi kılıçla ölecek.”

esasen, kim olarak ölürseniz o olarak doğacaksınız, anlamına gelir. bugün ne iseniz o gün diriltildiğinizde de o olacaksınız. yani günahınızla, sevabınızla bir mümin yahut bir kafir; açgözlü yahut tokgözlü; kibirli yahut mutevazı. yaptığınız hiç birşey değişmeden, tahrif olmadan, kaybolmadan; eğrisiyle doğrusuyla.

nasıl yaşarsanız öyle ölürsünüz diye biliyorum ben de onu. yani nasıl bir yaşam stili eda ettinse o şekilde ölürsün, bok yolunda isen bok yoluna gidersin gibi bişey anlıyorum.
misal ahlaksız bi hayat sürdün ahlaksızlık içinde ölüceksin gibi.

"Nasıl öldürüldüyseniz" değil, "nasıl öldüyseniz" o :)

Bildiğim kadarı ile; nasıl bir yaşam tarzın varsa, ölümünün de öyle olacağı, öldüğün şekilde de diriltileceğinden bahsediliyor.

Yani -bildiğim kadarı ile- kafana kurşun girdi öldün, kafana kurşun girdi dirildin gibi bir şey değil.

Dünya'da saygın, muteber, dindar bir hayat süren adamın, temiz, güzel, yüz kızartmayacak bir şekilde ölüp; itibar, merhamet görerek diriltileceği gibi bir şeyi ifade ediyor -bildiğim duyduğum kadarı ile-.

Mesela bir kaç yıl önce, haberlerde bir adamın porno gösteren sinemada kalp krizinden öldüğünü görmüştüm. Bu şekilde bir ölümü kimse istemez öyle değil mi?

Bu hadis de insanların yaşam biçimini düzenlemesine işaret ediyor olabilir.

Kafana saksı düştü öl, kafana saksı düştü kalk yok :)

Bu arada ilk kısmı da gözden kaçmasın; "nasıl yaşarsanız öyle ölürsünüz".

@overdose @lazor tecavüz edilip öldürülen çocuklar nasıl yaşamış çok merak ettim şimdi!

@r_u_h kastettiğin gibi bir şey olmadığını anlatmaya çalıştım zaten. 1e 1 bir durum yok tabii ki. Saçma sapan yorumlarınızı kuvvetlendirmek için iğrenç duygu sömürülerine ne gerek var?

Kast ettiğin gibi net bir şey olması için, "her kasap kıyma çekerken, her şoför direksiyon başında ölür" gibi bir şey dememiz lazımdı..

Cehalete eyvallah da salaklık/artniyetliliğe ı-ıhh arkadaş.

edit: ben zamanında göremedim yazdığını. Görsem ve cevabını o zaman verseydim tahmin ediyorum; önce N.Ç'ye, oradan da Hüseyin Üzmez'e bağlayıp, suçu İslam'a atacaktın.. Yanılıyor da olabilirim tabi. Önyargı iyi bir şey değildir, sahip olmak istemem..

Orada kemik yok, öyle cok kanayacak büyüklükte damar bile yok ama jilet kesiği fena kanar. sürekli pamukla bas cekmeden en sonunda pıhtılaşır.

gazete parçası basınca duruyormuş kanama diye duydum.

kanamaya gazete parçası filan basılmaz. mikrop dolu şeyi basıp kanı pıhtılaştırıcam derken enfeksiyondan gidersiniz.

Eskiler "tütün bas" derler. Sağlığa zararlıdır. Karar senin. :)

önce koloyonya dök, bir güzel mikrobunu kırısn. sonra da pamuk bas.

Eppek

sigara içiyosan sakın içme bu halde. ekmek yoksa püskevit falan da olur.

Çay tok karnına içilmesi gereken bir şey midir? Salaklık bunun neresindedir?

Eppek yemek, maden suyu veya ılık süt içmek iyidir derler mide huysuzluklarında. Ama çaydan mide bulanmaz. Sen iyisi mi bir kus da rahatla.

süt içmeni tavsiye etmem.. gastritin olabilir.. ekmek içi yiyebilirsin ya da haşlanmış patates yiyebilirsin.. muz da olur.. miden boş kalmasın.. bir de bol su iç..

valla aç karnına içince oldu. o yüzden salaklık dedim.sigara içmiyorum.

dostum, bir adet limonu ikiye kesip sulu sulu ye. mide bulantını şıppadanak kesecektir. eğer etkili olmazsa sana bir çay kaşığı türk kahvesini diri diri yemeni öneririm. o daha kesin sonuç verir.

Aç karnına çay içince benim de midem bulanır. Hastalık falan değil yani, bazı insanlarda olabiliyor.

yok bildiğim kadarı ile. en azından genel kurul salonunda. o nedenle silahla vekil vuruluyor, o yüzden yumruklaşmalar oluyor. ancak her durumda koruyan çıkar (vekillerden yani)

oha meclis'te silahla vekil mi vuruldu? kim?

ayrıca bugünkü meclis'te mesela bağımsız blok adayları yoktu. biri çıkıp da "apo'yu ben çok sefiyom" deseydi, muhtemelen kimse korumazdı.

benimde bildiğim kadarıyla yok kolluk kuvveti meclis içinde

partinden adamlar korur seni anca.

orda su getiren yazı yazan adamlar var,meclis bünyesinde çalışan insanlar ayırır genelde,olay büyürse gerek asker gerek polis girer bence

şu an hatırlamıyorum (googleda bulamadım) ama 3-5-10 yıl önce biri vuruldu. adını da hatırlamıyorum. biraz araştırıverin. çıkar bi yerden.

Meclis içinde sivil güvenlik görevlileri olması gerek. Haberlerde görmüştüm bir kaç ay önce güvenliklerin bir adamı genel kurul salonu mu her ne deniyorsa oradan karga tulumba çıkardıklarını. Evet eminim vekil değillerdi. Güvenlikten sorumlu insanlar idi. Ama statülerini bilemiyorum.

Öncelikle idare amirleri o da olmadı meclis başkanı gerekli gördüğü hallerde güvenlik görevlilerini genel kurula alabilir.

genel kurulda yok da. seyircilerin bulunduğu locada seyirci, davetli vs.den çok güvenlik vardır.

silahla değil de, yumruk sonucu bir milletvekili öldü. kavga çıkınca kavaslar falan ayırıyor olabilir.

"Kabul edilen, “TBMM Güvenlik Yönetmeliği”ne göre, TBMM’nin iç bölgeler ve giriş kapılarının güvenliği tümüyle Koruma Daire Başkanlığı’na verilirken, Muhafız ve Tören Tabur Komutanlığı’nın sorumluluk alanı sadece “dış güvenlik”le sınırlandırıldı.
Böylece TBMM’ye giriş kapılarında tüm güvenlik kontrolü polislerce gerçekleştirilecek. Ancak askeri araç ve personelle ilgili kontrolü askerler yapabilecek.

Polislerin askeri araç ve personel üzerinde sorgulama yetkisi olmayacak."

www.gazete5.com

"ayrıca tbmm iç tüzükte şöyle birşey buldum:

ONDÖRDÜNCÜ KISIM

Kolluk İşleri

Kolluk tedbirleri

MADDE 164– Başkan, Türkiye Büyük Millet Meclisine ait bina, bahçe ve arsaların iç ve dış güvenliğiyle ilgili tertip ve tedbirleri almakla yükümlüdür.

Muhafız taburu ile güvenlik kuvveti, ancak Başkanın emri altındadır.

Silah taşıma yasağı

MADDE 165– Türkiye Büyük Millet Meclisi bina, bahçe, arsa ve eklerine silahla girmek yasaktır. Muhafız taburu ile emniyet kuvvetlerindeki görevlilerle Başkanın istemi üzerine çağırılan silahlı kuvvetler ve güvenlik kuvvetleri mensupları hakkında bu hüküm uygulanmaz."

www.tbmm.gov.tr

1- özellikle ingiltere için www.icep.com.tr kendim kullanmadım ama gidip memnun kalan arkadaşlarım var. yalnız çok da ucuz değil, onu belirtmek gerek. yine de çeşit ve güvenilirlik açısından avantajlı bir yer.

1- ben atlas danışmanlıkla gittim, memnun kaldım.
2- kalacak yer hariç harcamalar kişiden kişiye ve kalacağın yere göre değişkenlik gösterir.
3- pas
4- ingiltere
5- 42den kasıt nedir anlamadım.

1- A.T.E.C. (www.atec.com.tr 2007'de bunlar aracılığıyla gittim, bu yıl yine gidiyorum. yakın bir arkadaşım her yıl yine bu şirket aracılığıyla gidiyor. işlemlerini takip ediyorlar. orada bir sorun olursa arıyorsun ilgileniyorlar vs. öyle yollayana kadar peşinde koşanlardan değiller.)

2- 4000-5000 gbp gerekebilir. tabii söylendiği gibi gere göre değişmek üzere.

3- -

4- -

5- 61!

eğer ciddi ise polise bildirin kendiniz aramak yerine?

118 servislerini denediniz mi?

@puro ciddi ama ailemin içinde bulunduğum durumdan heberdar değil.neler olabileceğini de kestiremiyorum dogrusu.

@oblitus bılgıleri gizli oldgu için söylemiyorlar.

dayiniz bulabilir bir sekilde ama ona da sorarlar sonucta normal bir polis memurundan bahsediyoruz. eger onemliyse bence polise gidin derim aileniz sizin hakli oldugunuz bir konuda bir sey demese gerek;/ ayrica;
www.ozeldedektif.org

pardon da ciddiyse olay bulunca ne yapacaksınız? polisiye bir olay ise yine polis girecek araya. dayınızın kanuni olarak, hakkında o yönde bir karar olmayan kişinin bilgilerine ulaşma yetkisi olacağını, olsa bile size iletme hakkının olduğunu sanmıyorum. madem ailede polis var, olayı anlatın kanun çerçevesinde ne yapılacaksa yapmak için size yardımcı olsun.

+1 -> cinna monster

Liseli tavsiyesi gibi olacak ama belki iş görür;

Erkekse belki bir kadınla kandırılabilir. hakkında başka ufak tefek şeyler de biliyosan, sağlam bir senaryo da yazabilirsen, ufak yalan ayrıntılarıyla süsleyebilir BELKİ buluşmaya falan ikna edilebilir. Tabi belalı bi tipse kolay kolay oltaya gelmeyecektir.

Küçük bir şehirdeyse daha kolay olabilir.

Mesleğini biliyosan belki o şekilde bi temas sağlanabilir. İş konuşma bahanesiyle vb.

Başkaaaaa, belki de çok gerizekalı bi tiptir, "ben emniyet amiri falanca, çabuk adresini söyle" gibi bişe diyince oltaya da gelebilir. Ya da ben çok film izliyorum :)

Aslında dayın adresini bulabilir sanırım. Askerliği jandarma olarak yapan bi arkadaşım "hepinizin gbtsine baktım" demişti. İsim soyisim memleket doğum yılı vs. yeterli sanırım. Dayının da böyle bi imkanı olabilir. (Ha suç mu ayıp mı? Evet. Tavsiye ediyor muyuz? Hayır!)* Ama diğerleri de ayıp zaten. Belli ki ortada daha büyük bi ayıp var.

Dayını "kız arkadaşımı rahatsız eden bi tip var ciddi bişe değil de biraz korkutayım istiyorum" vs. diyerek ikna etmen de olası, bu suçu işlemek için :)

Aklıma gelenler bundan ibaret şimdilik. Final jürisine proje yetiştiriyorum da =)) "Reserved" olsun bu cevap da burda. Aklıma gelen olursa geri döner yazarım. Bol şans. Dikkatli ol. ;)

polise söyle o da bilgisayarına yazıcak ad soyad şehir 1 dksini almaz çünkü bilgileri gizli diyosun 118den fln öğrenememişsin anca polis bilir. kim la bu mafya mı bende merak ettim şimdi

Evet iki yaka farklı alan kodlarına sahip. Dolayısıyla şehir dışı ücretlendirmeye tabi. Ücretlerini bilmiyorum. Turk Telekom da gsm şirketleri gibi değişik değişik tarifeler çıkardı. Takip etmedim.

Şu link yardımcı olacaktır ücret ve tarifeler konusunda;
www.turktelekom.com.tr

Tabi bunlar sabir hattan sabit hatta yapılan aramalar için geçerli.

edit: Yıllardır karşıyı aramanın şehirler arası arama sayıldığını sanıyordum. Şimdi bana müsaade. Yıllardır iki lafın belini kıramadığım eş dostla biraz işim var... :)

iki yaka da farklı koda sahip olmasına rağmen, birinden diğerini aradığınızda şehir içi telefon görüşmesi ücretinden hesaplanır.

"Evet iki yaka farklı alan kodlarına sahip. Dolayısıyla şehir dışı ücretlendirmeye tabi."

bu ifade yanlış purkinje'nin de belirttiği gibi. farklı kodlara sahip olmasına rağmen, şehir içi ücretlendirilir.

daha bu yakanın farklı kodları tanımladığı zaman "karşıyı" aramanın şehir içi olarak tanımlanmış olduğu duyurulmuştu. o zaman herkes aaa şehir dışı mı arayacağız demişti. ama değil. (evet yaşlıyım)

elbette şehir içi olarak ücretlendiriliyor. hatta bunu şöyle test edebilirsiniz; 0'a (şehirler arası aramaya) kapalı telefonlardan da diğer yakayı arayabiliyorsun.

500 $ - 1000 $ eğer işinde iyiysen.

edit: İşi önceden konuşmanda fayda var,eğer kurumsal kimlik çalışacaksın ki bunun içine her şey giriyor o zaman 2000$ dan başlar sonu yoktur.Adamın satıcağı ürün,onun ondan kazancağı miktar,senin işinin kalitesi vs. belirleyici olur.Ama sadece sana logo ve ambalaj tasarlatacaksa o kadar yüksek parayı kimse vermez ne yazık ki.

edit2: Ürün adı tasarlayacağım derken?O ilginç geldi biraz,bir müsait olduğunda açıklayabilirmisin merak ettim çok.

Bol şans,kolay gelsin.

100bin yuro azdir.

Edit: i$in icinde olmadigim icin fazla soledim galiba ama ne bilim adam ondan milyon $ kazanmiyacak mi yani, Bence benim dedigim olabilir yani

Konuya hakim değilim ama sanıyorum ki; coca cola'nın tasarımını yapan adam $3000-5000 alsaydı bugün neler hissederdi onu da göz önünde bulundurmak gerek.

yok yaa öyle çok büyük bi müşteri değil, yurt dışından ürün getirip, burada kendisi paketleyip dağıtımını yapacak filan...

zaten bir sonraki aşamada o kartvizitler filan da tasarlanır.... haklısınız, fiyatı düşük tutmamak da fayda var... zaten piyasada 500e kurumsal kimlik yapan adam dolu, ucuz olsun istiyolarsa onlara gitsinler...

isim, logo, ambalaj tasarımının her biri ayrı hizmet

kullanılacak alanlar, ulaşacağı kitle, firma gibi birçok şeye göre değişir freelance grafikerler için fiyat listesi olması gerek. ama bunları öyle bir oturuşta yapmak olmaz yani olur da çok bir kıymeti olmaz. mesela logo için min 1.000 lira istemelisiniz. 5000den açın kapıyı.

5000 tl denir panpa ya.
isim,logo,ambalaj daha fazla ister aslında ama,müşteri büyük değilmiş.sağlık olsun...

zamanında arçelik'in logosunu italyan tasarımcı 1 milyon dolar'a yapmıştı. bunu referans alırsan sıçarsın.

marka yaratıcam deyince, altyapısı hazır değilse ki öyle görünüyor sadece, logo ,ambalaj olarak bakma,
tüm konsepti sen yaratacaksan az isteme.

saç kremi tabii ki :) saçın kuru olduğu için yağlandığında daha hoş gözükmesinin sebebini zaten kendin söylemişsin.

ama saç kremiyle saçlarım çok düzleşip yapışıyo. normal şampuandan daha iyi ama tam çözüm değil :(

zeytinyağı sabunu diye bir olay var. işte o olay senin olayın.

yapışmaması için normal sampuanını kullan ama uçlarına kremli ürün kullan babam yanlışla bir şampuan almıştı durunun morlu beyazlı inci bilmemneylimiydi neydi onunla saç uçlarıma gelen kısımları yıkıyorum muhteşem oluyor dene istersen

"Acep sebep";

Yıkadığında mısır püskülü gibi, kirlendiğinde yağlandığında daha canlı olacak tabii. O yağ vücudun tarafından saç korunsun beslensin vs. diye salgılanan bişey. Vücut bütün iyi niyetiyle bişeyler yapmaya çalışıyor. Biz ona ıykk pis pis muamelesi yaptığımızdan, kafanın normal dengesine şampuanlarla müdahale edip, o yağı yok ediyoruz. Terrtemizz miss gibi kokan, mısır püskülü gibi saçlara kavuşuyoruz.

edt: başka bir bilgim yok. er kişiyim. dişi cepheden daha işine yarar cevaplar alacaksındır. ben sadece bildiğim kadarıyla sebebini açıkladım. yani o senin bileceğin bir şey. Afbuyrun kulak kiri de kulağın kendi kendini temizlemesi aslında. ama kulak pamuğu diye bir şey de var.

lazor bişey biliyosan paylaş pispis de dolaşılmaz ya. ilk yıkandığı vakit çok kötü oluyoo. başka yağ sürelim o zaman. vücuttaki yağın yerini tutma mı??

çözüm şu:
saçını şampuanladıktan sonra durulanmayan bir saç kremi kullan ama durula. Böylece birkaç saat içinde saçların nemine kavuşuyor, mısır püskülü gibi olmuyor ve yağlı görünmüyor.

Tik şart değil tabi ama bir teşekkür, en basitinden bir tepki vermiş olması gerek.

O benim yazdığımı önemsemiyorsa, ben onun yazdığını neden önemseyeyim?

abi yanlış anlama ama bunu soran 35. kişisin :)
evet şimdiye kadar niklerini hatırlamadığım kişiler-insanlar senin sorunun aynısı sorularda "evet cevap vermemezlik yapıyorum bazen" cevabını verdiğini gördüm. uzuun oldu

tik atılmasını önemsiyorum. bazen ben - ve belki başka bir sürü kişi - yanıt vermiş oluyoruz adamda tık (tik) yok. sorunun üzerinden biraz zaman geçmesini bekliyorum, bazen bir iki gün sürebiliyor tik veya herhangi bir tepki gelmesi. gelmezse ve okuyan başka kişiler için yararını artık umursamadığım bir yanıtsa kimi zaman siliyorum yazdığım yanıtı. ha bazen de dursun yanıtım, başkası okur falan diyorum.

abi tamam boş vaktim var takılıyorum buralarda ama o kadar abartmadım işi henüz:)
bunu yapmak için fena takıntılı olmak gerekir sanıyorum.adamın eski duyurularına bakacağım,aaa bu tik atmamış buna cevap vermeyim diyeceğim falan.saçma.

ayrıca 'tik' ile ilgili konuların incelendiği,çeşitli tartışmaların yaşandığı döneme tanık olmak için (git: 218815)

ben bir gün süre veriyorum verdiğim cevaplara. hala tik atılmamış, sağol denmemişse siliyorum. ama kim tik atmış kim atmamış aklımda kalmıyor.

sağol diyince silmiyor mu modlar?

sağol diyince siliyorlar da ben gördüysem bana yetiyor. görmediysem dememiş diye düşünüyorum :D

önemsemiyorum ama tik atmazsa uyuz oluyorum.

önemsemiyorum, yazar geçerim.

"yardımım dokunsun" diye, kendi işini- eğlencesini bırakıp araştırma yapan, kaynak bulan güzel insanlar var burda. bir tik çok görülmemeli.

Tik, verilen cevaba teşekkür anlamına geliyor benim için.
Atmayana uyuz oluyorum.
Ama kim tik atıyor, kim atmıyor diye liste tutmuyorum tabi.
Yardımcı olmaya devam :)

Ben de cevapladığım duyurulara bakıyorum, neler olmuş tepki, yeni birşey var mı diye. Tik yoksa uyuz oluyorum ama nickler aklımda kalmıyor tabi.

tik atmıyorum diye cevap yazmayacaksa hiç yazmasın daha iyi benim için. mantık olarak duyuru'nun mantığına ters. burada karşılıksız bir yardımcı olma duygusu söz konusuyken bunu anlamsız bir onaylanma isteği ile karşılıklı hale getirmek işin özüne hiç uymuyor.

oyle keyfe olmuyor:)

pasaportu gectikten sonra ucaga binmezsen o ucak bastan asagi kontrol ediliyor bir aksilik yoksa yola cikiyor gidecegi yere varana kadar bekliyorsun,guvenlik sorusturmasi geciriyorsun,bunu bir kez yapabilirsin,ikinci de oldun kamil.gecerli bir sebeb one surmen gerekiyor bunu kanitlamani isteyebilirler.

bence olması lazım ya. çocuğun okulda kafasını yere vurmuş olsa mesela gitmicen mecbur.ikinci sefer de neden annanen kalp krizi geçirmiş olmasın.mimleyeceklerini sanmıyorum.ama arkadaşın dediği gibi kanıtlamanı isterler tabi.

niye kanıtlayayayım canım vazgeçtim, uçağa binmekten korktum belki? uçağa gidene kadar oralarda bi yerde sızdım kaldım?

hem sadece free shop için geçtim. ayıp mı?

bunu makedonyada yapan türk'ler varmış. bir arkadaş bizzat kendi anlatmıştı. bir iş için gitmişler 1.5 yıl kalmışlar ve sınıra bir yerde oturuyorlarmış. canları alkol istediğinde sınırdan çıkıp free shopa gidip geri dönüyorlarmış. ama türkiyede bir olayı vardır zannediyorum. şu atatürk havaalanındaki freeshopun sitesini incelemiştim bir ara. yanlış hatırlamıyorsam aldıklarını pasaportuna kaydediyorlar. ama bir yere gitmeden çıkarsan ne gibi bir yaptırımı var bilemeyeceğim.

aynı gün için gidiş-dönüş bileti alırsın. sabah gider öğleden sonra ya da akşam dönersin. hem hava değişimi olur hem de alışverişini yaparsın. öbür türlü zor.

DutyFree kismi gumruksuz bolgede yer aldigi icin pasaport [KKTC icin kimlik] kontrolunden sonra ulasabiliyorsunuz. Normal sartlar altinda ucusunuzdan vazgecmek tabii ki hakkiniz. Bu kosulda yine pasaport kontrolunde ulkeden cikis iptali yaptirmaniz gerekir.

Ancak her ne kadar uygulama da pek onemsenmese de uluslararsi kurallar geregi "cikis" ile "giris" bolgesinin ayri kurallari vardir. Mesela bir ulkede satilmasi yasak olan bir urunu o ulkenin DutyFree magazasindan sadece cikarken teminedebilirsiniz. Bu da isin icine eklenince polis ve gumruk memurlari size pek sicak bakmayacaktir. > yer mi anadolu cocugu

anlaşılan en iyisi gidip dönmekmiş.

teşekkürler cevaplar için. uzun zamandır kafamda problemdi.

uçağa binemem meselesinde haklısınız , mutlaka arayıp soracaklardır. bir iki defa yediririz de , havaalanında tanınmış sima oluruz sanırım sonrasında.

bunu havaalaninda degil de kara sinirinda yapabiliyorsun zannedersem. araba bozuldu diyip geri donebiliyorsun ama cikis yaparken adam vizeye bakiyor. en iyisi gumrukte tanidigin olmasi.

Asma kilitse, bi çekiç ya da keser bulabilirsen; kanca diyim oynayabilen parçaya, kancanın sabit ucundan değil de ucu açık olacak tarafından, hemen önündeki kısma sert bir darbe vurduğunda kilit kırılır.

Anlatma özürlü olduğumdan fotoğraf üzerinde göstereyim istedim. Fotoğrafa göre en sağ kısıma vurmalısın.

www.incicaps.info

teşekkürler resim için ama maalesef asma kilit değil.

panpa bence de ağır değil ve çabuk bitiyor.bi de filtresinin erimesi yok mu,sinir ediyor beni...

djarum menthol'den çok şey beklemiştim sanırım,uzun bir araştırma sonucu bulabildim ama memnun kalmadım nedense.şu an canım mentollü sigara çekse,ya salem alırım ya da marlboro menthol.djarumu düşünmem bile.

eyyormlamam bu kadar.

1- degil. hatta icine tutun koymayi unutmuslar bence veya karanfilden yer kalmamis.

2- hayir, tam tersi bence de.

3- bilmiyorum. mentollu seviyorsan kisa salem dene. kisa yoldan cigerlerini super bicimde zehirlesin. (mentol akcigerdeki damarlari genisletiyormus, o yuzden zararli maddeler kana daha cok karisiyormus)

yasal uyari: sigara sagliga zararlidir. djarumdan baska icmediysen bulasma digerlerine, oyle arada takilmak icin iyidir djarum. zaten tirkayisi olunup butun gun icilecek bir sigara degil bence.

leci +1

1- ağırlığı yok. kütlesi ihmal edilir.

2- evet. hem dal hem paket olarak daha uzun. hayvani içicilik olasılığı bir değerlendirilmeli.

3 hakkında fikrim yok.

not: djarum da çaktırmadan sinsi sinsi vücudunun geri kalanını sikecektir. sen bu yorumu dikkate al, siktiri çek şimdiden.

kesinlikle normal sigaralardan 3 4 dk uzun srüyor içmesi tab orjinalinde. sahte djarumdan aldığım tad hem kötü hem süresi kısa hem de patlamıyor güzelcene. ben bir tek bunu içiyorum günde 8 10 tane. her çeşidini denedim ama tek gecelikler gibiydiler desem yeridir,iyiymiş lan bu içim dedim sabah bu ne amk dedim ve sonra karanfille mutlu mesur yaşadılar:)

istanbulda isen beyoğlunda atatürk kitaplığında epey bi eskiye kadar gidebiliyorsun.

yakın zamana dair bişeyler istiyorsan gazetelerin kendi sitelerinin arşivlerinde olması gerek.

üniversitelerin kütüphanelerinde de bulunuyor olması lazım. İstanbul Üniversitesi Merkez Kütüphane'de bulunuyor diye biliyorum.

ankara, milli kütüphane.

bir çoğunda o istemediğin ibare olacaktır, üstelik netten bulduklarında boyut problemi de yaşabilirsin. en mantıklı çözüm gazetelerin arşivleri olacaktır.

burada hiç bir ibare yok sayfaların üstünde bayağı geniş bir arşiv üstelik. bir bak bakalım;

www.nuveforum.net

yok

maalesef. ancak yenilik sözkonusuysa (ileti, avatar vs) onlardan öğrenebilirsin. sadece login bilgisini görmek mümkün değil bildiğim kadarıyla.

msn plus vardı, o oturum açanın logunu tutuyordu. ama tabi senin oturumun açık olacak ve kişi ç.dışı takılmayacak.

mac icin adium var.. sen onlaynken x kisisinin en son ne zaman onlayn oldugunu gorebiliyorsun..

hüzünlü mü olsun neşeli mi?

ben doğum günlerimde çok hüzünlü olurum, o yüzden bu hüznün için: ufizy.com!/

bu da neşeliysen eğer.
ufizy.com!/

edit: şarap demişsin, pink martini dinlesene? çok iyi gider. ufizy.com!/

nice senelere!

www.youtube.com

chumbawamba - I get no doubt

mutlu yıllar...
www.youtube.com

www.youtube.com

nice yıllara...

mutlu yıllar;

yayayasasasa.blogspot.com

çok klasik olacak ama bence bu şarkı başlangıçların, değişimlerin şarkısı:

www.youtube.com

nice yıllara =)

mutlu yıllar...

(git: www.youtube.com

benim de bugun dogum gunum. tek basima evde ice tea iciyorum. seftali.

www.youtube.com

tiyatro oyunu olarak Dnrda "Hastasıyız" oyununun dvdsi var..

ancak hastasıyız kötü bir oyun. tavsiye etmem. ama tiyatro mu tiyatro diyorsanız n.p.

bana bir şeyhler oluyor'un da dvd'si var.

(bkz: devekuşu kabare)

Merkez Efendi'de sanırım orası? Zeytinburnu-Kabataş tramvayı Merkez Efendi'den geçiyor.

kabataş-tramvay ve aaa oda nesi?

merkezefendi sayılır, eski topkapı otogarının olduğu yerde

otobüs veya yürüyerek kabataş'a.
ordan tramvaya binerek topkapı durağında inersiniz.

28T topkapı-beşiktaş ile topkapı son durak. surlardan dışarı çıkıp bi 5-10 dk yürürsün.

- gerek duymadım
- zararlı bir şey olduğunu biliyorum
- hiç elime geçmedi, imkanım olmadı

- Gerek duymadım
- Kimyasala karşıyım

pahalı

ÇEvremde hiç kullanan yok. Ya da kullandığını bildiğim kimse yok. Nasıl kullanılır, neler hissettirir bilmiyorum.

edit: wishes'ın cevabı da cevap, hepimizin cevabının tiklenip de bir tek onunkinin tiklenmemesini protesto ediyorum.

Psikologların doktorların ona buna hatta kendilerine yazdığı ilaçlar bile insanın altını üstüne getiriyorken kim bilir ne yapar diyorum, zaten ilaç kullanmak hoşuma gitmiyor bu da onun gibi bişey

kova varken ? lütfen arkadasım.

beyin hücrelerimi o derece sikmek istemiyorum henüz.

Kokain kullanmıyorum, eksikliğini hissetmiyorum :)

çok bahallı evimize kökain götüremiyoruz devlet bize yardım etsin.

daha yumuşak maddeler kullanan insanlar "kimyasal" ve "fiziksel bağımlılık yapıcı" olduğu için kullanmazlar.
başka sebepler ;
* Pahalı
* Burun bölgesine baya zarar veriyor
* fiziksel bağımlılığının dışında psikolojik bağımlılığı da var , madde "diğer insanlardan üstün/uyanık/zinde olma hissiyatı" yarattığı için vazgeçilmez olabiliyor .
* Korkunç bir "düşüşü" olduğunu söylerler her zaman (yine yukardaki maddeyle bağıntılıdır diye düşünüyorum )

Neden kullanılır ?
* 1'e 1 deneyimlediğim bir spastiğin yorumu "kokain (kokeyn) çok cool (kuğğl) bir drug (draaaag)"
* Başkalarına havalı , lux , zengin gözükmek için . Hatta , güzide gece kluplerimizde , sırf bu havayı yaratmak için "koğkeeeyn" kullanmadığı halde , burun silmek , burun çekmek , hafif kısık gözlerle gezmek gibi hareketler yapan , ya da kullandığını bu hareketlerle reklam etmeye çalışan kişileri gözlemleyebilirsiniz .
* Daha yumuşak şeylerden , daha sert şeylere geçme kararı alınmış olabilir ?
* Farklı uyuşturucuların , alkolün , bilmemnenin etkisini tersine çevirmek için olabilir? (uyarıcı olması itibariyle )
* Uyanık kalmak için .
* Çok iyi seks yapıldığına dair dedikoduların gerçeklik payını araştırmak için .
----
Kaynakça ;
www.google.com
everything2.com
Neden? ;
Kokain kullanımını tehlikeli bir boyutta sürdürdüğünden kıllandığım bir arkadaşımın psikolojisini anlamaya yönelik yaptığım bir çalışma sayesinde/yüzünden bu bilgileri edindim , doğru mudur bilemem ?

www.hayleyfuller.co.uk

daha bir suru uyusturucu/uyarici madde var, niye kokaine takildin sen?

tarkan'i bile goturduler merkeze bundan oturu. deniz seki hapiste yatti. yaa.

bu tarz uyarıcılara ( ki sigara, alkol v.b. de dahil )hiç ihtiyaç duymadan eğlenebildiğim, dertlenebildiğim, sevişebildiğim, konuşabildiğim ve hayatla başa çıkabildiğim için kullanmıyorum.

tobe tobe. kullanmaya gerek olmadigi icin, kendi kendimize yetebildigimiz icin, mutlu olmak icin ek kimyasallara ihtiyac duymadigimiz icin, kaybolmus bi ruh olmadigimiz icin, bi de kisisel olarak kafam calistigi icin.

sigara alkol esrar hepsi bir yere kadar hep daha fazlasini denemek istiyorsun

rockstar olmadığım için kullanmıyorum henüz.

düşüşü çok kötü olduğu için.

- mal değilim.
- ilgiye muhtaç değilim.
- sorunlu değilim.
- vücudumu seviyorum
- sağlığımı seviyorum
- söylemiş miydim mal değilim

neden kullanayım ki?

günah.

pahalı.
daha makul ve ulaşılabilir alternatifler var.

park halinde carpmıslar yaz gec aga. dusunme bu kadar.

kasko eksperi ağaca çarpıldığını anlayabilir dedikleri için o ihtimali elemiştim ben. ihtimal olması bile can sıkıcı netekim.

irade dışında aracın böyle bir cisme çarpması dendiği için girmez tabii ki.

ama servise gidin,olayı sorgulamadan yaparlar büyük ihtimal.ben gittiğimde kaskodan mı yaptıralım kendiniz mi ödeyeceksiniz diye sormuşlardı...

hocam peki alkol raporu gibisinden servise gitme dışında iş çıkarıcak şeyler istemiş miydiler? ona göre yarın ilk hastaneye uğramam gerekebilir bilgilendirebilirseniz sevinirim.

Ben İstanbul'da, ömrümde tek bir defa içine girme fırsatı bulabildiğim marka bir otelin bahçesinde arabayı direğe vurmuştum.

Sulh hukuk mahkemesine bir dilekçeyle başvuruyosun, bilirkişi hasar tespiti yapıyo, sonucu kargo şirketine veriyosun, tamirini yapıyo/masrafını karşılıyo.

Ama benim arabada direğin izi çıkmıştı tampondan bagaja. O yüzden kıvırma şansım kalmadı. Sadece tamponsa uğraşman gerekmeyebilir.

alkol falan muhabbeti yok. merakımdan soruyorum ama alkol var mıydı =))

hiçbir şey istemediler benden.gittim servisin kaporta-boya bölümüne.elemanın biri gelip hasar tespiti yaptı.900 lira civarında bir fatura çıkarttı ve onayımı aldıktan sonra direkt onarıma başladılar.olay otokoç-ankara'da gerçekleşti bu arada.faydası olur belki...

900 lira kimden çıktı asıl soru bu. :)

@lazor: hocam şöyle. alkol yok ama aptallık var biraz. olaydan sonra şoku atlatmak için oturdum odamda. pizza yaptım yanına da şarap koydum. 2. yudumda lan lan lan lan diye elimden attığımı hatırlıyorum. böyle de tripler yani anlayacağın. :)

yalnız mahkemeydi filan uğraşmayalım şimdi ya. o işler uzun işler. yanarım o işlere girersem.

kaskodan çıkmasını istemedim çünkü kasko bozulsa zararım daha büyük olacaktı(hatta bunu oturdu kaskoyu yapan kişi kendisi hesapladı).dolayısıyla ben ödedim ama kaskodan alınmasını talep etsem direkt ödeyeceklerdi.

olayın mahkemeye gitmesi imkansız.lazorun olayındaki gibi kamu malına zarar verecek bir kaza yapsanız tamam da,ağaca çarptığınız için kimse davalı olmaz sizden.

arabayı bir kere park halinde başka arbaya, bir kere kaldırıma vurdum.

servise götürdüm, polis raporu yoktu, dilekçe yaz dediler sigortaya. ilkinde çarpıp kaçmışlar yazdım, ikincisinde de öyle bir şeyler galiba. kasko ödedi hepsini. servise bırakıp dilekçeyi yazdıktan sonra hiç bir işe karışmadım.

o değil de ilk sene kaskoya verdiğim dört katı para ödettim galiba. ahaha.

Yanlış anlamayı düzelteyim; kamu malına zarar vermedim, bana karşı herhangi bir şikayet vs. de yok ortada.

Olay yerine zabıt için polis çağırdım (2007 yılı), polis direğe çarptığım için (otelin bayrak direği), kaza tutanağı tutamayacağını söyleyerek sulh hukuka başvurmamı önerdi.

Aracın servisine gittim. Bu çok bariz çarpma dediler. "Bunu kaskonun ödemesi için, sulh hukuktan hasar tespiti yaptırmanız gerek" dediler. Pek uzun sürmedi 1 gün içinde tamamlandı "tespit".

dogru servise gidersen, onlar ekspresi cagirip kaskodan karsilamanı sagliyorlar. cok bariz bir dolandiricilik yoksa ortada, olay tamir servisi ile eksperin arasindaki iliskiye bakiyor. bir servis bul, o gerisini halleder.

ben evin otoparkından çıkarken otoparkın girişindeki çöp konteynerine çarpmıştım. sağ kapıda güzel bir hasar oluşmuştu. arabayı servise götürüp, sigorta şirketine olayı anlatan dilekçe yazmıştım. hiç problem olmamıştı. hasar kasko tarafından ödenmişti yani. bence doğruyu söyleyin. bir kere de karıştığım bir trafik kazasında karşı taraf yüzünden yalan beyan verdiğim için nitelikli dolandırıcılık suçuyla karşı karşıya kalmıştım. sonuçta bir şey olmadı ama riske gerek yok.

evet benim de kafamda bu tip paranoyalar oluştu yok eksper bulursa her türlü patlar, bi de dolandırıcılık filan derler hepten uğraş dur. ortada bi karşı taraf olmaması sevindirici şayet kasko karşılayacaksa veya kasko bozdurmaya deymeyecek bi fiyat çıkarırlarsa. en güzeli dediğiniz gibi doğrudan servise gidip olayı olduğu gibi anlatmak. teşekkürler dostlar yardımlarınız için. allah herkesi kazadan beladan korusun. :)

yav yok bişi olmuyor, bu kadar endise etme. kazasızlık ındırımı bozuluyor sadece. onun dısında hic duymadım herangi bi experin sorun cıkardıgını.

Piyasada görmüştüm. Para istememekte biraz ısrar ederseniz vermez bence.

kaç para veriyosan ver de o parayı bana yolla en azından bi öğrencinin 1 aylık okula ulaşım parasını karşılamış olursun.

para almayı düşünmüyorum cagkan düşünseydim olabilirdi belki.

sanırım siz kopyaları arkadaşınıza vermek istemiyorsunuz. bunun için mi bi bahane bulalım ?
yoksa yok abi para ne demek al senin olsun istediğin gibi kopyala desen kimse yok yok olmaz ben para vercem diye ısrar etmez gibi düşünüyorum.
hiç olmadı abi bi yemeğe götür, bi sinema yapalım dersin öyle de olabilir arkadsının da gönlü rahat eder. baska da aklıma bişe gelmedi.
bu arada ne yalan söyliyeyim böyle bi arkadaşım olsa bende isterdim.

öncelikle: avrupa yakası hakkında değil bu soru

madem bu kadar detaya girilmiş, cılkını çıkarın derim ben. hiçbir telif hakkınız yok, ancak o veriyi indirip cd'ye veya hdd'ye yazarken bir emek ve enerji harcadınız. artı, kullanacağınız HDD veya cd yazıcının bir amortisman bedeli var.

bütün bunları hesaba katıp bir fiyat teklifi hazırlayın bence.

biz böyle durumlarda, bi bira ısmarla o zaman durumuna giriyoruz. gidin 3-5 bişeyler için ödesin, genelde böyle olur

ya " getir dvd'yi - diski atayım nolcak panpa " demelisin ya da kendinde olan kopyaları da silmelisin bence.

internetten indirdiğine göre başkasından bir şey alırken gocunmuyorsan. verirken de gocunmucan mademse.

Soruyu anlattığın hikaye içinden arayıp bulmakta zorlanan benim gibi gerizekalılar da olduğundan bi edit geçsen iyi olur :)

Sen de aslında para istiyorsun da almaya mı utanıyorsun? Öyle tahmin ettim :)

yok hayır para istemiyorum isteyemem zaten mantıken. ama açıkçası arşivimi de öyle paylaşmak istemiyorum. çünkü bi kere böyle paylaşınca kulaktan kulağa yayılıyor bu tarz işler, sonra uğraşmak istemiyorum. derdim para değil ama vermek istemiyorum da diyemiyorum. bu hikayedeki mal benim yani =)

para isteme içki iste. 70'lik jack alsın oturun beraber için.

şu an faci şekilde grip, ağzım burnum ve kulaklarım tıkalı olarak yatıyorum. keşke senin gibi basit bir can sıkıntısı olsaydı derdim. teselli oldu mu bilmem. ama şu an vasiyetimi filan yazmayı düşünüyorum. kedilerime kim bakıcak?

Aynı şekilde ben de grip olmuş kolumu kaldıramaz vaziyette, üstelik alışık olmadığım bir şekilde bu hastalık döneminde, evde yapayalnızım. Üstelik caanım oyunum da oynamıyor.

Bi Karadeniz Türküsü vardır;

Denizun dibi mildur
Beni soyleten dildur
Bi sen soyle bi da ben
Bakalum dertli kimdur


Geçmiş olsun.

3 gündür yatıyordum, dün akşam orta halliydim. bugün neler neler yapma planlarım vardı :(

gece kötü oldum. yapamadım onları da.

Annem babam ülke dışında, ablam başka bi şehirde. Perşembeden beri kafamı yastıktan kaldırmak istemiyorum ama bir sürü iş yapmak zorundaydım. Ancak pazar günü yatabildim, bir daha da kalkamadım zaten. 3 saat önce okulda olmam gerekiyordu zira yoklaması sıkı sıkıya kontrol edilen 5 kredilik dersim o saatte başlıyor idi.

Hastayım, yorgunum, açım. Bir çorba kaynatanım, bir portakal soyanım, hepsini geçtim bir nasıl oldun diye soranım yok. Şuracıkta ölsem, havalar da soğuk, konu komşu kokumdan öldüğümü anlayana kadar en az 1 hafta geçer.

Onun dışında aşığım, karşılık bulamıyorum. Külüstür arabamın arıza lambası yanıyo, tamire verecek param yok. Akşama dans dersim var, katılmazsam gruptan atılcam. Bırak dansı, tuvalete gitmeye takatim yok. Kumandaya uzanamadığımdan şuan akasya durağı izlemek zorundayım. Kirliler, bulaşıklar dağ gibi oldu. Mutfak büyük bir çöp depolama tesisi gibi...

geçmiş olsun lazor, komşular öldüğünü anlamasa bile belki biz anlarız :))

şimdi eczaneden antibiyotik aldım. benim durumum da senden parlak değil. şükür bişi olsa 5 dakika ötede kardeşim var ama yalnızım.

kaç gündür kalkmadan yattığım siyah saten nevresim takımım (normalde bu takım takılı iken kedileri içeri almam) 4 gündür kedilerimle kucak kucağa yatmamdan dolayı beyaz renge yaklaştı kedi tüyünden.

ben de istanbul modernde 1 saat önce seminere başlıcaktım, bugün ilk günü gidemedim. çok gitmek istiyordum kaçırdım :(

evin temizlik durumuna gelince kedilerimden biri rahatsız olduğu için ayrı ayrı yemek veriyorum. bir tanesine yatak odasında yaş mama veriyorum. şu an 3 tane mama kasesi yan yana duruyor gözümün önünde. yani anlayacağın 3 gündür mama kaplarını kaldırmadım odada.

www.youtube.com

@hewit teşekkürler. evet, iyi taraftan bakmak lazımmış. her an kapı çalabiliyor ve apartman yöneticisi olduğunuzdan mütevellit asansöre bakım yapmaya gelen asansörcülerle ilginç diyaloglara girmek gerekebiliyormuş. bu arada zil sesinden ürken kediler evin değişik yerlerine dağılabiliyor ve öbürünün mamasından yememesi gereken kediyi tekrar odaya getirene kadar akla kara seçilebiliyormuş.

(bkz: kadınlarda güce tapma)

valla erkeğim ve bunu yapan kızlara götümle gülüyorum. yani çıkabilir, parası için onunla sevgili olabilir falan ama bununla hava atarsa çok ezik oluyorlar.

düşünecek bir şey yok kızın sevgilisinin hakkında konuşulabilecek bir tek parası varsa ne denebilir ki?:) senin arkadaşın da bunu matah bir şey sanıyor işte yazık valla..

bunu yapan kızlara kalbimle acıyıp götümle gülüyorum.
sizin arkadaşınızın da havasını attığı şeyler gerçekten ulaşılması çok zor şeylermiş! uçakla yolculuk yapmak, taksiye binmek, ankara çankaya'da yemek yiyebilmek her babayiğidin harcı değil!

edit: ayrcıca arkadaşınız için demem o dur ki "kezban detected"

bu rahatsızlığınızı arkadaşınıza söylemediyseniz burada gelip anlatmanızın anlamı yok, diye düşünüyorum.

emin ol erkekler o kadar parayı bayanlara boşuna yedirmez.
yazık o kızlara yazık.

gerçekten arkadaşınız bunların havasını atarak mı anlattı yoksa siz mi öyle algıladınız? yani "ay benim erkek arkadaşım şöyle paralı, çankaya'da bir restoranda yer ayırtmış, uçakla gelmiş inanabiliyor musun?" biçiminde mi anlattı yoksa siz mi kuruntu yaptınız? yani laf olsun torba dolsun diye anlattıysa sizde bir çekememezlik vardır, yok sevgilisinin paralı olmasının (uçakla, taksiyle yolculuk etmek, iyi bir restoranda yer ayırtmak öyle abartılacak şeyler de değil aslında) çok önemli bir şey olduğunu düşünüp bununla övünüyorsa o arkadaşınızda bir sorun var demektir.

böyle insanlar ne erkekler ne de kızlar tarafından sevilmez zaten.

pyro clustic flow; suratına söyleyemezdim, kıskandığımı düşünebilirdi

microfiction; uçak, taksi, çankaya onun için gerçekten statü(!) olduğu için belirtti.

istanbul ankara ucak bileti 79 tl
esenboga ankara merkez taksi ucreti 60 tl
ismi lazim olmayan restaurantta yemek 200 tl
ankarali kezban priceless.

Böyle bir sektör olduğunu biliyorsunuz değil mi? Bunu meslek edinmiş insanlar var.

Not: Pipiliyim. "Fakir piç" de sayılmam.

15 yaş sendromu.

erkek ve yalnızsan biraz fazla parayla git. sonra orada bankamatik peşinde koşmak var.

510 euro günde 34 euro ediyor. Ne tür yerlere gideceğinize bağlı; karnınızı doyurmaya yeter, coffee shop/bar/konser vs. ortamlarına gidecekseniz yetmez bana göre. Ama çok nakitle gezmek de iyi değil. Ben olsam yanıma 500 euro ve kredi kartı alıp olabildiğince kartımı kullanırdım.

Ayrıca fazla parayla gitmenin erkek olmakla alakasını anlamış değilim.

yeter aslında ama biraz daha fazlası daha iyi olabilir..

Amsterdam demek vondelparkta dumanlanmak demek, magic mushroom demek, red light district demek, demek oğlu demek... Para hesabı yapmamak demek! Paranız yoksa ne diye kendinize iş arıyorsunuz Allah aşkına?!

Gunaydin
Tabikide boyle bir sey yok, bahsettigi sey Whey protein olabilir, tok tutar, yag yakar dogrudur ancak oturdugunuz yerde yag yakma soz konusu olmaz, bir aktivite esiginde vucudun yag yakmasina yardimci bir supplement tir. Gunde 3 ogun kullanilmaz, tek basina da hic bir ise yaramaz, yag yakimi sureci icin kisaca
- SAGLIKLI BESLENILMELI
-SPOR YAPILMALI
baska bir alternatif te bu kornflakes turu zimbirtilar var, ama ne olursa olsun gunde 3 ogun ayni sey yenirse vucut hastaliklara davetiye gondermish olur, kilo verilmek isteniyorsa bol meyve su, sebze ve bol protein tuketilmelidir, dogal beslenilmelidir, bahsettigimiz supplementler bu sureci hizlandirabilir ama her vucut farkli yemeklere farkli tepkiler verir o yuzden bir diyetisyene gorunmeden konusmak yanlish olur. Saygilar ...

birde böyle bir şey var.

urunler.herbalife.com.tr

aman diyim, tek tip beslenme kadar tehlikeli birşey yok. diyetisyene gitmesini söyleyin. Ne protein ne de karbonhidrat hiç biri tek başına alınmamalı. Ben sırf protein diyeti yapıyordum ve hastalanmama sebep oldu.

inatçıdır biraz canım babacım, eve geldiğinde bakacağım ne olduğuna, ona göre sorar soruştururum, bilmeden böyle şeyler kullanılır mı yahu te allam. çok bi kilo problemi yok zaten, kollar, bacaklar ipince, arkadan bakılınca gayet fit delikanlı gibi kendisi ama bira göbeği var. onu eritecekmiş bi de sadece!

o zaman ekmeği kesecek , karbonhidratı azaltacak.

Bira göbeği varsa, bira içmeyi bırakması gerekmez mi? Muhabbet arasında bu gibi (herbalife idi konu) ürünlerin bahsini açtığım doktorlar "aman sakın!" buyuruyorlar idi.

birayı kesmektense böyle bilmediği şeyler kullanıp sağlığıyla oynama gibi bir bug var kendisinde, laf anlatamıyoruz.

Şu otellerde falan takılan plastik bilekliklerdense, esneterek çıkarabilirsin. Caps verirsen daha iyi olacak. Kilit yerinden.

+359 numaralara dikkat et! paralı bulgar hatları

yok, hepsi 0090532, 0090554 vs. şeklinde türk cep numaralarıydı

sanmam virüs falan girsin
daha çok aramanızı sağlayıp dolandırmaya yönelik şeylerdir
o derece teknik detaya hükmedebilen dolandırıcılar eminim böyle şeylere bakmaz

ha benim başıma bir benzeri şöyle gelmişti

bir internet sitesine cep telefonu numaramı kız numarası olaraktan vermiş ipnenin birisi.
arayıp duruyorlardı. sonra hallettirmiştim.

internetten arat arayan tuhaf numaraları. çoğu googleda çıkıyor zaten.

Beni en çok şaşırtan ise direk rehberde kayıtlı arkadaşımın arıyor gözükmesi oldu.

türk numarasıysa aç bir tanesini dertleri neymiş öğren. çok yazmaz. kesmezse not al numaraları türksele bildir onlar bir şeyler yaparlar sanırım. sonra yaz buraya tabi bende merak ettim.

rehberdeki arkadaşının arıyor gibi gözükmesi falan bildiğin korku filmi gibi. gece gece sıçtım burda. sana önerim hiç bi numarayı acmaman. kendine prensip edin. ulaşmak isteyen "ben hakan" diye mesaj atar zaten sen açmayınca.

@karmarulez iki tanesini aradım, biri açtı haberim yok böyle bir şeyden dedi, ikincisi açmadı, ertesi gün "kimsiniz?" diye mesaj atmış belli ki onun da haberi yok. Durum tekrarlarsa kesin türkselden yardım talep ederim.

@nezareten taharet, önce ben de tırstım noluyoruz lan diye, sonra bir arkadaş forumlardan falan indirilen mp3 dosyalarında böyle prank işler yapan bazı virüsümsü yılanmsı faremsi :) şeyler olabileceğini, telefona tüm data transferlerini kablo yerine bluetoothle yapmak gerektiğini falan söyledi.

bir arkadaşın şaka yapıyor sanırım sana :)
www.nonoh.net gibi sitelerden voip hesabı alınıyor. söz konusu sitenin bir de telefonu telefona bağlama olayı var. önce senin numaran sonrasında da ortak arkadaşlarınızdan birinin numarası yazılır. ve ara tuşuna basılır sen telefonu açınca karşı tarafın da telefonu çalmaya başlar vs.