adium.

pidgin veya adium

karanlık madde dene şeyle aynı şey olmasın?

yok o değil. doğada yokmuş.

onlara baktım ama pek anlamadım.

rijit cisim, internette de dendigi gibi bir "idealizasyon" dur. yani ornegin fizikte makara problemlerindeki makara dogada nasil yoksa (veya nasil varsa) rijit cisimler icin de durum oyledir. bu cisimler akmaz kokmaz, deformasyonu hesaba katilmaz (makaradaki surtunmesizlik gibi) yani o acidan hipotetikler evet. Saniyede 1 milyon km hiz ile birbirine carpan iki rijit cismin nasil davranacagini hesaplayabilirsin mesela, hesaplarken de "vurmanin siddetiye gocer hocam burasi" demezsin.

Ha biri sana "git bana bakkaldan rijit cisim al" derse bir anlami olmaz pek. Rigid sozluk anlami olarak sert ve esnek olmayan demektir, sert herhangi bir sey alirsin o olabilir.

Nasil bir kontekstte kullandiginiza bagli yani.

Bir madde alın, üstüne iki nokta koyun, sonra Allah yarattı demeden kuvvetle ezin. O çizdiğiniz iki nokta arasındaki mesafe illa ki bir kuvvet değerinden sonra değişecektir. Doğadaki tüm malzemeler için bu böyledir. Rijit cisimde o mesafe asla değişmez, öyle bir madde de doğada yoktur.

cismin üzerinde iki tane rastgele nokta al. iki tane daha al, birsürü iki nokta olsun.

sonra bu noktalara isim ver, a,b,c,ahmet falan.

cisme ne yaparsan yap herhangi iki nokta arasındaki uzaklık değişmiyorsa (siksen değişmiyorsa afedersin) o cisme rijit cisim denir.

üzerine basmak, çevirmek, manyetik alana sokmak,... herşey serbest

bu arada, böyle bir cisim bulursanız da haber verin. :)

Mesaj attığınız telefon kapalı olduğunda iletildi raporu gelmez, kişinin telefonu açıldığında rapor gelir. Ama telefon kapalı olsa bile mesaj gönderiliyor yazısından sonra mesaj gönderildi yazar. Tabii bu durum telefonun çekmediği durumlarda da geçerli.

rapor karsi tarafa ulastiktan sonra geliyor. bu her zaman aninda olan bir sey degil. gondermeden once verilen hatalardan farkli yani.

bazen birine bir mesaj atiyorsun, onun telefonu o an cekmiyor oluyor, telefonu tekrar ceker olduktan sonra da mesaj ulasmiyor. veya saatler sonra ulasiyor. oluyor boyle seyler. mesajin icerigine gore, bu onemli bir sey olabiliyor (1 saat gecikecegim diye mesaj atmis oluyorsun mesela ulasti mi ulasmadi mi bilemezsin).

baska bir fonksiyonu da, ulasmak istediginiz kisinin telefonu kapaliysa bir mesaj atiyorsunuz, telefonunu actigi zaman size iletildi raporu geliyor. falan filan.

bazen karşıdakinin telefonu kapalı olmasa bile iletilmiyor bikaç kere göndermedikçe. onu bilmek için kullanıyorum ben

telefon ozelligi disinda bir fark yok. ipod daha ince ve hafif. ayni uygulamalari calistirir ikisi de. ha bir de ipodda gps yok.

öyleyse iphone için neden bu kadar para ödeniyor. çok mantıksız değil mi?

iphone icin "o kadar para" odemiyor millet.
yaninda (zorunlu) aldiklari data+gsm paketlerine para oduyor.

sozlesmesiz satmak istemiyor haliyle career'lar. o yuzden sozlesmesiz alirsan 24 x aylik ucret gibi bir mebladan satiyorlar.

cihazın telefon ozelliği olmayınca yanında tasımak için motivasyon olmuyor, bir kac kere kurcalayınca sıkılıyorsunuz eninde sonunda.

iphone'un (iphone 4 ozellikle, tabi) kamerasi adam gibi + gps'i var. hoparloru (disariya kulakliksiz verdigi ses) daha kaliteli.

ipod touch'in kamerasi (kamera sadece 4g'de var) oldukca kotu kamera icin almayi dusunmeyin. gps'i yok. hoparlorunun daha kotu oldugu soyleniyor.

ipod touch'ta da skype ile görüşme yapabiliyorsun. internet varsa ve vodafoneluysan internetten günde 10 tane bedava sms yazma hakkın da oluyor.
bence iphone'un touch'a göre avantajı sim kartınla da internete girebiliyor olman.

Yapacak bir kaç şey daha var.

ve "got a few more things to do" olmali.

”12 Eylül 2010 Pazar günü yapılacak olan halk oylamasında;

Adıyaman, Ağrı, Artvin, Bingöl, Bitlis, Diyarbakır, Elazığ, Erzincan, Erzurum, Gaziantep, Giresun, Gümüşhane, Hakkari, Kars, Malatya, Kahramanmaraş, Mardin, Muş, Ordu, Rize, Siirt, Sivas, Trabzon, Tunceli, Şanlıurfa, Van, Bayburt, Batman, Şırnak, Ardahan, Iğdır ve Kilis İllerinde oy vermenin başlangıç ve bitiş saatlerinin 07.00 – 16.00 olarak saptanmasına,

Yukarıda adları yazılı illerin dışında kalan diğer illerde oy vermenin başlangıç ve bitiş saatlerinin 08.00 – 17.00 olarak belirlenmesine, oy birliği ile karar verildi.”

Aynı düşünceyle gidip mahallenin bütün pinponlarının arkasında kuyruğa girmişliğim çoktur. Geçen iki seçimdir öğleden sonra gidiyorum, herkes hevesini almış oluyor, rahat rahat reyimi veriyorum.

sansima bombostu 8:30 gibi gittim (istanbul). Beni bekliyorlardi iceride. :)

kestik! kestik ! biyolojik anne faktörünü eleyin olmamış hakkaten onu çıkarın öyle düşünün

- Hayatımın geri kalan kısmını gerçek anne ve babamı arayarak geçireceğim! Serüven başlasın!
- Bunun için mi çağırdınız beni ayağınıza? Basket maçı izliyordum ulan odamda!
- Ben seni ana bildim, ben seni baba bildim, gerisi bana eldir anam, gerisi bana hayındır babam!
- Dzzt bzzt bırızzzt

onlari guzelce dinleyip sonra da soyle derdim;

- monitor almam gerekiyor, para lazim bana.

bence de bundan film çıkmaz hele de çömezlik varsa serde.

"şerefsizim bu benim aklıma gelmişti" derdim.
hissedeceğim şeyse kocaman bi 'hiç'.bu yaşıma gelmişim.annem babam-beni evlatlık alan- hala isterlerse ben aynen hayatıma devam ederim.

-biyolojik annen bla bla...

+tamam.

kimsenin beni isteyebilecegi alabilecegi bir yasta degilim. ancak boyle bir sey duysam acikcasi hic umrumda olmaz, bir degisiklik olmaz. bunca sene iclerinde tutup dertlendikleri icin uzulurum sadece.

Ben olsam kimin daha zengin olduğuna göre tepki verebilirim. Devir maddiyat devri. Sonuçta isteklerini şıp diye gerçekleştirecek kadar zengin biriyse biyolojik anneyi seçmek abes kaçmaz. Eğer değilse de biyolojik anneye "Kusura kalma, benim bunca yıl kahrımı bu aile çekti. Benim yerim onların yanı" denir. Biraz fazla gerçekçiyim belki ama düşüncem bu :)

bi dk şu film bitsin konuşuruz derim

herkes ruyasinda her gece bir yigin sey yasiyor. cok tuhaf bir sey oldugunu snamiyorum.

bunlarin sayiklama olarak ortaya cikmasi ise bir cesit uyku bozuklugunun habercisi ama ne oldugunu bilmiyorum. anneannem gecen sene ayni durumdaydi. birden geceleri sayiklamaya haykirmaya basladi. her gece durmadan uykusunda bagiriyor agliyordu ki guncel travmatik bir olay yoktu ortada. ilac ile kontrole alindi ama ne tip bir ilac kullandigini bilmiyorum. su an iyi.

Bitince zaten sarj edeceksiniz, simdiden etmenizin ne zarari olabilir?

e cevabı sen biliyosun zaten diyerek ukala bir cevap vermeyeceğim.ne haddime !
evet kardeşim , etmene gerek yok ama ben full doldurup öyle kullanmıştım 2 saat filan doldurdum

yok

önce var olan şarjı bitir, sonra 24 saat şarj et... sonraki bir kaç şarjda full doldur full boşalt yaparak pilin optimum performansa gelmesini sağlarsın...

4 numara geçer, bildiğim kadarıyla çok sık kalkıyor kadıköyden. bir de 16 pendik otobüsü geçer.

iett.gov.tr'ye gore:
4, 16, 222, er1, er2 (er2 biraz dolasiyor sanirim daha uzun yol)

birde çift katlı 16d yi ekliyelim. 4 numara haldun tanerin ilerisindeki duraktan kalkıyor. ring yaparak. rıhtımda aramayın

jpeg zaten sıkıştırılmış bir formattir. Kaliteyi iyice bozmadan daha fazla sıkıştırmak cok mumkun degil. Resmin boyutunu (en boy) kucultmek bir yontem tabii ki, ama bu da yine sıkıştırma gerektirecektir (yani yine kalite dususu).

yenme yenilme olasılıgıyla aynıdır 3 ün 1 i yani.

3 tane sonuç olduğuna göre evet 0,33'tür berabere bitme ihtimali. şimdi ama maç iptal olur belki ya da yarıda kalır gibi argümanlarla ortaya çıkanlara aldırma zaten burada bahsedilen zaten maçın bittikten sonraki ihtimalleri.

evet 0-0 bitme ihtimali daha yüksektir ama istatistikler böyle söylemiyor çünkü çoğu zaman gol oluyor maçlarda. e amaç da gol atmak olunca zaten ister istemez gol oluyor.

bunda ancak istatistikler dogru cevabi verebilir, macin berabere baslamasiyla birlikte taraflarin gorece ustunlukleri, saha sartlari vs. vs. bir suru faktor isin icine girer. bu olasiligin 1/3 oldugunu soylemek, piyango alinca cikma sansinin 1/2 oldugunu soylemek gibidir: ya cikar, ya cikmaz.

soruya boyle yaklasmak mumkun degil. dendigi gibi takimlara ve bir cok parametreye bagli.

en basitinden, sence bir hali saha macinin 0-0 bitme olasiligi daha mi fazladir?

herhangi bir futbol maçının bitiş skoru üzerinde çeşitli modelleme çalışmaları yapılıyor olsa da, ancak istatiksel hesaplamalara bakılarak fikir yürütülebilir, bu olasılık matematiksel olarak hesaplanamaz.

maç 0-0 başladığı için 0-0 bitme olasılığının 1/3'ten fazla olduğunu düşünmek oldukça komik olmuş. zira basket maçları da 0-0 başlıyor?

3 tane sonuç var maçta o yüzden 0,33 demek daha da komik, yorum yapamayacağım.

google'dan aratarak çeşitli modelleme ve istatistik çalışmalarını inceleyebilirsin. ancak o şekilde bir milyon maçta kaç tanesi 0-0 bitmiş görebilir ve fikir yürütebilirsin.

elde daha fazla veri yoksa 1/3tür. Ama yok gol olma olasılığı şudur, maçın iptal olasılığı budur gibi veriler olursa değişebilir.

niye %33 oluyor ki? beraber bitme olasılığı deseniz tamam da, 0-0 bitme olasılığı %50 değil midir? ya gol olur ya gol olmaz?

milesh sen yaptın baba:) her şeyin ya olur ya olmaz o zaman her şeyin ihtimali yüzde 50. zar atıldığında tek bir rakam söyledin diyelim. tutturma ihtimalin yüzde 50 midir sence? zar hileli değilse 1 bölü 6'dır.

aga ayrıca nasıl oluyor da hala ya kar yağarsa, yıldırım düşerse gibi ihtimalleri katıyorsunuz? ya sorunun içerisinde maçın bitme ihtimali deniyor siz hala başka parametre diyorsunuz. 90 dakikalık bir maç sonunda ev sahibinin kazanması- berabere bitmesi ve deplasman takımının kazanması dışında bir sonuç gören oldu mu hayatında?

gene ayrıca istatistik başkadır ihtimal başkadır. bir maçın berabere bitme ihtimal yüzde 33,3'tür.

aynı şey değil. sizin hesaba göre bu maçın 6-4, 3-3, 1-5, 4-3 ve 0-0 bitme ihtimalleri aynı ve hepsi %33. benim söylediğim şu, bir maçın 0-0 bitmesi için o maçta gol olmaması gerekiyor. gol olmama ihtimali de hesaba dahil bir etkenimiz olmadığı için %50.

@baldur, ben beraberlik ihtimalinden değil de 0-0 ihtimalinden bahsediyorum. yani bir maçta gol olmama ihtimali.

evet milesh o zaman dediğin doğru ya gol olur ya gol olmaz maç bittiğinde:) ayrıca adam beraberik olasılığı için yüzde 33 demiş sıfır-sıfır biter yüzde 0,33 müdür diye sormamış ki.

"maç 0-0 başladığı için 0-0 bitme olasılığının 1/3'ten fazla olduğunu düşünmek oldukça komik olmuş." gibi bir cümle var cevaplarda. diyen var yani. dayanak istatistikler. dünya üzerinde bugüne kadar oynanan tüm maçlarda 0-0'ın diğer skorlarla aynı veya düşük orana sahip olması 0-0 olasılığının diğerlerinden daha güçlü olduğu gerçeğini etkilemez.

0-0 olasiligi nasil digerlerinden daha guclu oluyor yahu anlatin da biz de bilelim ogrenelim.

ben de dere tepe duz mantik gideyim madem, yazi-tura atarken tura tarafi uste bakacak sekilde atinca bir yuzeyin %50 olasiligi degisiyor mu? nasil mantik arkadas bu?

bir hisse senedi de gune X bir fiyatla basliyor, bu gunun sonunda X fiyatla kapanir olasiligi daha fazla mi demek yani? simdi cikacak biri "borsa'da alim satim var haci yeaaa" diyecek tam olacak evet..

değişiyor evet, attığınız paranın havada takla atma ihtimalini, futbol maçında gol olma ihtimaliyle bir tutun. aynı şekilde borsadaki dalgalanmaları ve işlemleri de bir tutun. olursa değişir, olmazsa değişmez olmadı mı?

bize anlat o zaman aradaki ihtimal farklarini da ogrenelim:) kanitla, goster bize 0-0 bitme olasiliginin digerlerinden fazla olamasini aydinlat hepimizi, seviniriz..

onun ihtimali sununla bir tutalim olayi degil hala neler diyorsunuz te allam.

değil evet, verdiğiniz örneklerin mantıklı bir eşleşme görülebilmesi için bir tutmalıyız. 0-0'ın tek sağları varken, gollü skorlar iki sağlarlı bir iş. yeterli değilse olaya rakamları sokmak için takımları da sokmalıyız ki bu da gayet saçma.

soruna cevap değil ama olasılığa farklı bi bakış...

her şeyin olasılığı %50'dir.
matematikte permütasyon/kombinasyon vardır. olasılık, permütasyon/kombinasyon değerlerinin çarpmaya göre tersinin alınmasından ibaret olan bir çeşit zihinsel illüzyondur. her ne kadar probability theory ile olasılığın matematiksel olarak tam anlamı ortaya konmaya çalışılsa da benim görüşüm bu.

iki ayrı torba olsun, birinde 99 beyaz 1 siyah, diğerinde 99 siyah 1 beyaz top olsun.
beyaz top seçerseniz hayatınızın bağışlanacağını, siyah top seçerseniz öldürüleceğinizi varsayın. zihniniz size ilk torbadan seçim yapmanızı söyler. çünkü ilk torbada daha çok beyaz top vardır ve beyaz top seçme olasılığınızın %99 olduğu yanılgısına kapılırsınız. ama beyaz top seçme olasılığınız her iki torba için de %50'dir. ya seçersiniz ya da seçmezsiniz. o kadar.

burada matematiğin size anlattığı şey, ilk torbada en geç ikinci seferde beyaz bir top seçecek olmanızdır. daha fazlası değil. ilk seferde ne seçeceğinize dair hiçbir şey yoktur elinizde.

ancak işi istatistiğe dökecek olursanız, yüzlerce, binlerce gözlem neticesinde seçimini birinci torbadan yapanların hayatta kalma oranlarının daha fazla olduğunu görürsünüz. ama bu yine de ilk torbadan seçim yaptığınızda sizin beyaz bir top seçeceğiniz anlamına gelmez.

kimle oynandığına bağlı bence hacı

hacı parametre arıyosanız bol, çim uzunluğundan, kanada'da kanat çırpan kelebeği bile parametre yapabilirsin yani.

(bkz: godaddy)

namecheap kullaniyorum ben.
almadan once internette kullanacagin servis ve coupon diye ara indirim kuponu bulursun kesin.

"fena değil" seviyesinde alınabilir. bir yıl hazırlık okuyup geçmiş birininin rahat alması lazım. ~kpds 70 denebilir.

toefl ibt de 4 bolum var. her biri 30 puan. alinabilecek en yuksek puan 120.
cat pat ingilizce bilen biri alabilir yani. akademik dili olmayan bir kitabi sorunsuz okuyabiliyorsan problem yoktur. tabii sinavda konusma bolumu falan da var.

liseyi yurtdisinda ingilizce okuduysaniz toefl ibt'den 79'u yata yata alirsiniz.

bazı yerler her bir bölüm için 20 puan sınırı koyuyor. yani toplamda 80'i geçsen bile bir bölümden aldığın puan 20'nin altındaysa sıkıntı yaşayabilirsin. 80 puan almak çokta zor değil açıkcası.

toefl a falan bulaşmayın. en kolayı üds bu tablodaki sınavlardan.istediği puan da çok yüksek değil.

ups?

Şimdi sitelerine baktım o da 100 TL civarı bir fiyat çıkarıyor.

ekim-aralik doneminde oyel bir kampanyalari oluyor okul basvurulari icin ama bu ara yok saniyorum.
bazi subeler ekstra indirimli yolluyor bildigim kadariyla ama, mesela rumelihisarustunde (bogazicinin oradaki) neredeyse yari yariya yolluyormusmus diye duydumdu, tabii istanbul icin.
su var: www.eksisozluk.com

basvurum.com bir de buraya bakin. kendim kullanmadim ama cok kisiden duydum.

bu kıyağımı unutma,

dhl'den aydın beyi ara 0212 4781310
şöyle söyle, benim bir gönderim var, bundan sonra düzenli olarakda yollayabilirim, ups ile konuştum bana indirimli 50 tl dediler ancak dhl bana daha çok güven veren bir firma, fiyatta bir indirim yapma şansınız varsa çok sevinirim. telefonunuzu sık sık aracılığınızla gönderi yapan birinden aldım.

bu adam iyi indirimler yapıyor.

ups'den de ayşegül hanımı iste onada aynısını söyle hangisi en iyi teklifi verirse onunla yollarsın. ikiside gelip adresten teslim alıyorlar.

edit: fedex beş kuruş etmez, mng kargo işte, hem pahalı hem telefonda başka mng ye gittiğinizde başka fiyat veriyorlar, uğraşmaya bile değmez. adam olup memlekete şube bile açmıyor dallamasyonlar

Eğer aciliyeti yoksa ptt bir hafta gibi bi sürede ulaştiriyo ben çek cumhuriyetine 16 liraya yollamiştim.

kargoyla yollamak enayilik.. iade taahütlü ptt ile yollayın. isveç'e kargoyla aynı sürede gitmişti.. ücreti de çok makül ve güvenilir.(5 lira civarıydı benimki)

kadıköyde esnafa sorun size söylerler.

bissuru yerde var sorsaniz soylerler gercekten. rexx'e yakin bir yerde oldugunu biliyorum.

kadıköy i$ merkezinin son tarafında bir anahtarcı var. Akmar'ın alt giri$inin solunda kalıyor. ganyan bayii falan var oradadır.

"ogrenme" ve "bilincalti" arasinda bir alaka yok ondan.

Sıkıntı şu ki o kafa arttıkça, algı kapıların kapanıyor. Algının kapıları da beynin kapısı gibi. Tüm veri girişi onlar yoluyla olur. Veri girmezse öğrenilecek ham bilgi girmez, beyin de müsait zamanda onları işleyemez.

Ha diyorsan ki bilgiyi enjekte etmenin yolu var, o zaman susarım :)

checkdisk sırasında hdd nın yazma/okuma performansı dusuyor.

sorunuz tam olarak anlaşılmamakla birlikte, gittiğiniz yol tiryakiliğe giden yoldur. bir noktadan sonra kafa filan da yapmayacak evet...

muratti piyasada ki en agir tutunu olan sigaralardandir. zaten

uzun süredir içiyorum ama dediğim gibi bişte bildiğin kafa yapıyor. yapmasın istiyorum. bende mi problem var? çevremdeki sigara içen insanlarda yok böyle bi problem.

ne güzel işte. daha ne istiyosun

o kafa olma durumu tiryakilerde ancak güzel bir yemek sonrası 2-3 dakika kadar hissedilebiliyor, bir zevkli de oluyor hiç sorma.

olm saçmalama genceciksin ne işin var sigarayla falan

@want2die ya aslında soruyu net sormamışım bu sigaranın kafa yapma durumunu garipsedim o yüzden şeyaptım. neyse böyle devam edeyim ben zaten yapacak bişey yok pek.

@xenophobe ya ergenlik filan işte alıştım bikere ama ailemin yanından taşınayım bırakırım heralde. bende sevmiyorum pek kokusunu filan.

İlk seneler çok normal olur. Hele ki burnundan falan duman çıkartmayı seviyorsan öfff diyorum leyla olursun.

14 sene içtim, 6-7 aydır temizim... oh beee dünya varmış diyorum. Eskisi gibi koşup coşabiliyorum :D

abi millet oruç tutuyo sırf senin dediğin olsun diye :) şaka bi yana sigarayı 80 90 sene öncesinin devlet adamları presidentleri gibi içmeye çalış böyle rahat ve sigara sanki bi aksesuarmış gibi, sakin sakin yavaş ve kısa nefesler :)

duzenli icmekten katin gunde 20 dal ise tuhaf bir durum, ancak tiryakisin.
gunde 1 falansa tamamen normal zaten.

@kurukafa o kadar değil de 2 günde 1,5 paket bitiyo işte. o yüzden oluyo olabilir daha fazla içmeye başlıyım :). şaka bi yana cidden düşününce iyiymiş bu durum. kucalamayayım.

keyfimize kalmis ama siz umut etmeyin demek. accountu kapattiginda o isim gidiyor ozetle.

manyak insan çok ondan. kadınlarda mesela sıcak havada askılı giyip klimayı açtırmayan tipler falan çoktur. aynı ortamda çalışan erkekler uzun kollu gömlek ve kravat giymek zorundadır ama hiç iplemezler klimayı açarsan cinayet çıkar. klima kanallarını falan bantla kapatıp havayı ordan çıkartmayarak binanın bildiğin havalandırma dağılımını bozup kimi yerleri aşırı sıcak kimi yerleri aşırı soğuk yaparlar. plazalarda karşılaşmak istemediğim tiplerdir.

el bebek gül bebek büyütülmekle alakası yok. küçükken bana da kapının önünde durma şeytan çarpar derlerdi. şimdi kapının önünde durmayı bırak 1 metre yakınında da ayakta duramıyorum. (sabit olarak tabi) haa neden dersen bilmem. durunca böyle istemsizce ordan uzaklaşıyorum. o işyerindeki bayana da soğuk su içme ceyran da kalma ölürsün geberirsin gibilerinden bir şey söylemişlerdir 2-3 yaşlarında şimdi takıntı olmuştur. keşke çocuk yapmadan önce 2 yıllık bir eğitime tabi tutulsa ebevenyler.

el bebek gul bebek buyutulmekle alakasi yok, ama yetisilen cevre ile alakasi var.

bahsettigin durum bir "fobi" degil. soft sound sensitivity syndrome (ssss) olarak geciyor. bu kisiler gurultulu ortamlarda bulunmaya alismis kisilerin duymadigi yumusak sesleri rahatsiz edici bulurlar ve yaptiklari ise konsantre olamazlar. kaldirimdaki cizgilere basmaktan rahatisz olmak gibi bir sey (yani ocd tadinda). bunun fiziksel bir rahatsizlik veren versiyonu var ki ona da hyperacusis deniyor.

(bu arada fobiler de tanimlari geregi "tuhaf" olurlar. rasyonel olmayan korku anlamina gelir. ornegin ben her turlu haserattan cekinirim. tuhaftir cunku bana bir zararlari olamaz, yine de ayni odada bulunmak istemem. kimisi karanliktan korkar kimisi baliktan. bunlarin da bir cok sebebi olabilir.)

"çocukluk" mevzuuna katılıyorum. ortaokulda psikopat bir öğretmenimiz vardı habire korku filmi anlatırdı derste, küvetten fırlayan cesetler falan.

kaç sene geçmiş aradan, kırk yaşında koca kadınım, hala, duşa kabini/duş perdesini açmadan tuvaleti kullamıyorum.

Lütfen Dikkatlice Okuyunuz...

şimdi bu obsesyon kompulsiyon hakkında bir noktayı aydınlatmak istiyorum. nedense herkes çok meraklı bu iki hastalığa. lisede üniversitede morali bozulan kız ortamında hava atmak!! isteyen gençler hemen "bende obsesif-kompulsif var" deyiveriyorlar. anlamak mümkün değil nasıl bir psikolojiyle söylendiğini.

efendim obsesyon ve kompulsiyon temel olarak takıntı demektir. genellikle emin olamama, kontrol etme ritüelleri ve bunlara eşlik eden bir anksiyete (kaygı) ile ortaya çıkar. kişi bu tarz kontrol etme olumsuz fikirler geldiğinde kendisini çoğu zaman engelleyemez. ocağı konrol etme. ev geri gelip ütüyü kontrol etme vb...

ancak obs-komp bozukluk kendiliğinden oluşan bir rahatsızlık değil. işte işin özü bu. çok uzun süre depresyondan çıkamamış kişiler, afet deprem mağdurları, travmatik bozukluk geçirmiş kişilerde bu hastalıklar geçtiğinde ya da iyileşme sürecinde görülür bu tarz takıntılar, yani gerçekten obs-komp bozukluğu olan kişiler gerçekten yardıma ihtiyacı olan kişilerdir.

kişi o anki davranışlarını bu tarz yerlere kanalize ederek aslında kendini sıkıntıdan kurtarmaya çalışır. kontrol etme takıntısı olan kişiler aslında kontrol ettiği şeyden ziyade asıl sorunlarıyla meşgul olmamaya çalışıyor demektir. ağır ekonomik bunalım geçiren kişilerde de ortaya çıkan takıntılar vardır.

umarım anlaşılmıştır. burayı ergenler de okusun. bundan sonra umarım bu obs-komp olayıyla kendilerine sosyal statü edinmeye çalışmazlar.

öyle birşey olsaydı sünnetlilerin ki kokardı.

gunluk hijyene ekstradan dikkat edilmezse koku ve kotu goruntuler ortaya cikabilir evet.
(bkz: smegma)

ksura bakma bakma yazının ilk cümlesinde beni kaybettin. sana şöyle diyeyim internetten hangi psikolojik rahatsızlığı okusam bende hepsi var. o yüzden bir doktora git.

klasik ocd gibi gozukuyor.
hepsinin altinda gelecekte ne olacagini bilebiliyormussun gibi bir batil inanc var halbuki oyle bir seyin imkani yok. "dogaustu" yeteneklere inaniyor musun bilmiyorum ama inanmamanin bir yolunu bulursan (okumak arastirmak falan) belki yardimci olur.

ama hic ocd tadinda bir durumum olmadi, seni anlamam imkansiz olabilir. psikolog da degilim hic bir sekilde. dediklerim anlamsiz geliyorsa yok varsayabilirsin guvenle.

anksiyete bozukluğu gibi geldi bana. bununda çözümü/tedavisi var. bir psikologtan yardım alman yeterli olacak kurtulman için.

Daha önce yazdığım yanıtı tekrar ediyorum:

Dr. Oğuz Tan (Bu konuda "Takıntılar" adlı kitabı da var, www.uzmantv.com ve www.psikoyorum.com adresinde birkaç konuşması var OKB konusunda önemli uzmanlardan sanırım)
Prof. Dr. Ahmet Ertan Tezcan

Bunları televizyonda izliyorum bazen. Adamları dinlemek bile kafayı belirli ölçüde düzeltiyor. Durum rahatsız edicek boyuttaysa gidip görmek iyi olabilir. Başka doktorlar da vardır eminim.

biraz monk izle. gerçekten eğlenirsin. o senden daha beter ki ne beter. bir de olasılıksız adlı kitapta bir deney yapıyorlardı. deneyin yan etkileri arasında senin dediğin gibi kelime setleri sarfetmek ve sonuna anlamsız kafiyeler koymak deneyin kötü belirtileriydi. bunu neden söyledim bilmiyorum ama önce bi doktora gitmeyi düşün. sonra bir de monk izle.

dövmenin kurumasına kesinlikle izin verme, alkollü ıslak mendil kullanma silerken. Devamlı nemli kalsın ama vıcık vıcık da olmasın.

Kendi dövmemde bepanthen merhem kullandım, bepanthene krem oldukça vahim sonuçlara sebep oluyormuş.

Yatarken dövmenin üzerine yatma, yastığa yorgana yapışması an meselesi. Gece uyanırsan refleks olarak nemini kontrol etmeye çalış. 2 hafta sonra bütün sıkıntısı bitiyor neredeyse.

Duşa girdiğinde özellikle ilk hafta su değdirme. Bu yaz denize ve havuza girmeyi de unut ayrıca.

hayırlı olsun son olarak :)

Nası ya 4 eylulde tatile gidicem :D Bide dovmeci usta ozellıkle plus al merhem degil bak krem dedi :D

Yakın zamanda dövme yaptıran bir tanıdığıma söylenen üzere kesinlikle krem değil merhem olmalıymış. Yapan ustanın yalancısıyım..!

tatile gitmeden once dovme yapayim sekil olsun demissin sanirim ama yazik etmissin. 2-3 hafta kesinlikle oyle denize havuza gireyim deme. sonrasi icin risk alacagim dersen al ama havuza girmeni tavsiye etmem. sagligini dusunuyorsan denizde de cok bulunma bence.

tam guvenli olmasi icin derinin tamamen yenilenmesi ve iyilesmesi gerek ki bu 3-4 ay alir.

zaten özellikle ilk yapıldığı dönemde dövmenizi güneşten korumanız gerekiyor, hele ki renkli mürekkep de kullanıldıysa. yoksa renklerde solma olabiliyor.(bir arkadaşım dövmesine 3 kere rötuş yaptırmak zorunda kaldı, renlerdeki solma yüzünden)
ben dövme yaptıralı iki sene oldu, hala dövmelerimin üzerine normalde kullandığım güneş kreminden daha yüksek faktörlü bir krem sürüyor, mümkün olduğunca da güneşlenirken üzerini örtmeye çalışıyorum.
dövmeyi yapan çok yakın bir arkadaşımdı, bakımı zordur ancak üşenmeyip dikkat edersen uzun yıllar canlılığını korur dedi.
ve evet, normalde danıştığım diğer dövmeciler 3 gün suya temas ettirme ya da vazelinle üzerini kapat yıka v.b dese de(çünkü müşteriye çok zahmetli bir işmiş imajını vermek istemiyorlar) arkadaşım 1 haftadan önce suyla teması yasakladığı için ben o süre boyunca duş alamayıp kendimi ıslak havlularla silerek temizlemiştim.
bu sıcakta ve kalabalıkta yeni yapılmış bir dövme ile suya girmenizi tavsiye etmem. sağlam adamlar bile hasta oluyor (kulak iltihabı, sistit v.b), sağlığın şakası olmuyor çünkü.

Hacı kaç para verdin....bide ebatları nedir...kıyaslama yapaceyim...

her zaman rengini koruması için Taksim Benetton pasajında Dragon Tatto'da bir krem satılıyor. onu alıp sürebilirisin. zira yıllar boyu rengi de solmuyor böylelikle.

@ozer 13harf 2 cumle (sessiz sinema gibi oldu) 14cm sanirsam renkli..


160 lira verdim tanidikdi... ist.da oturmuyorum...

asio driverlarla ilgili bir sorun olması gerek. ya da asio olmadığından dolayı oluyor. sen bi asio'yu araştır, indir yükle. düzeleceğini sanıyorum.

yerse: (bkz: asio4all)

Tecrübelere dayanarak: Asio aynı anda 2 programın çalışmasına izin vermiyor, ilk açılan program öncelikli olup geri kalanlardan ses alamıyorsunuz. Ses kartınızdan veya driverdan kaynaklanıyor olabilir. Detaylı bilgi verirseniz araştırabilirim. Saygılar.

guitar pro ben en son kullandigimda sadece sistem midi seslerini kullanabiliyordu. asio kullaniyorsa su an, ayni anda iki program asio kullanamaz evet.

organların en hızlı bir biçimde alınması gerekiyor bu yüzden hastane gibi bir ortamı düşünebilirsin. ne biliyim boş şırıngayla oksijen vermek gibi damara falan.

Organlara zarar vermemek için en temizi kendini asmak. House'un bir bölümünde vardı böyle bir muhabbet. Hatta adam, sanırım kanı sulandırmak için aspirin alıyordu öncesinde.

Ama yani... Yapmayın böyle şeyler.

bence boğularak ölüm organlara zarar verir. çünkü boğulma aşamasında metabolizma hâlâ çalışıyor ama hücreler yeterli oksijeni alamıyor olacak. beyne giren bir kurşun daha sağlam bırakır diğer organları diye düşünüyorum. beyin nakli yapmayacaklarına onun zayi olması sıkıntı olmaz.

kan kaybı da fena fikir olmayabilir. hastanede bile bir şah damarınızı keserseniz kutulma ihtimaliniz zayıf. ama mevcut kan organlar alınana kadar idare edebilir.

tahmin bunlar, doktor değilim.

şu kan depolanan şeylerden bir 10 tane falan alıp onları doldurmak da fena olmaz, hem kan da kullanılır ziyan olmasın.

seven pounds filmini izle, konusu direkt bu.

beyin olumu gerceklesmis sekilde hastanede buluvermen lazim kendini. yani asmakla falan olmaz kalbin durdugu andan itibaren organlar geri getirilemeyecek sekilde heba olmaya baslarlar.

geride kalan mirasçılarının onayı gerekiyor. tek başına istemen yetmez. hatta üzerinde noter onaylı imzan bulunan belge bile olsa yetmez. sen öldükten sonra cesedin artık mirasçilarının tasarrufunda bulunan bir eşya sadece. önce onlarla konuş. hata onlara de ki size tek vasiyetim organlarımın tümünü bağışlayın hakkımı helal etmem sonra de.

usb flash disk yardımıyla da windows xp kurulabiliyor diye biliyorum.

google'da arattığımda karşıma çıkanlardan biri şuydu mesela;

www.cozumpark.com

eski usul 98 sistem disketi bulunup ona aynı komut girilir. sorun çözülür.

windows xp kurmak istemiyorum bilgisayarı alan kişi ne istiyorsa onu kursun.

nereden bulayım abi 98 sistem disketini? format komutu çalışıyor /s parametresi değişmiş. /? koyup baktım ama ne yazarsam sistemi de aktarır bilemedim.

google ile windows 3.1 disketi bile bulursun.

www.inndir.com/Win98_Boot_Disk-8744p.html
www.bootdisk.com
www.bootdisk.com/bootdisk.htm

buldum. pek güzel. lakin bu sistem disketinde format.com yok. xp'yi açarken f5 yapınca gelen menüde "sadece komut istemi aç" gibi bir seçenek yok. windows'u açıp içinden komut istemi çalıştırınca format atmıyor, "üstünde işletim sistemi çalışıyor lan bunun, atmam" diyor.

eski usul yav, bilgisayar windows yokmuş gibi c:\> diye açılsın, ben de format c: /s yazayım. diskete açıyorum, ama içinde format.com olmadığı için bozuk komut bilmemne diyor.

edit: hay aq. rar'layıp öyle komuşlar ne gerek varsa.

bi daha edit: geçmişini skeyim böyle işin. lan içindeki harddisk ntfs olduğu için olmuyor bu sefer de. fat olmadığı için tanıyamıyor diski. formatlayamıyor da. bana 98 değil xp sistem diski falan lazım galiba.

xp ile uğraşmayı bırak dos desteği xp'de kaldırıldı. "/s" yok. illa istersen sadece wondows'a girince dos açabiliyorsun. dos ayrı bir işletim sistemi aslında türünden yakınmalarını dinlemez. "/s" yazarsan "boot diski mi o ney" der. dos'la açma desteği yok edildi dolayısıyla neden boot diski oluştursun ki...

rar için 7-zip programını indirebilirsin. diğer programların uyumsuzluk çıkarttığı rar türlerini de açabilir.

EDIT: boot DISKETiyle açıp format atabilirsin. windows üzerine format atmana izin vermez bu normal. disket sürücü yoksa usb bellek için de boot diskleri var. disket sürücüyü bir bilgisayardan diğerine taşımak zor değil.

disket sürücü var.

98 disketiyle açınca, harddisk ntfs diye izin vermiyor. fat olarak formatla diyorum, yoki terminated diyor.
xp disketinde format.com yok yine, bad command or file name diyor.
xp açıkken içinden attırtmıyor.

son bir şey kaldı denemediğim. o da olmazsa kaldırıp camdan atıcam kodumun bilgisayarını.

zaten tek parça, o da ntfs olan disk bölümünü, yine sistem disketinde gördüğüm fdisk ile uçurdum. yeniden partition tanımladım. ntfs'likten kurtuldu. sonra da formatladım. bu sefer oldu galiba.

ikinci cümlede "...which cannot be imagined by anyone" olması gerek. ikinci cümle birinci cümlenin edilgen hali. aynı sayılabilir.

ilki dogru.
ikincisi ayni anlamda olmasi icin: a storm which can't be imagined by anyone olmali. su halyle gramer olarak yanlis. yani is cannot degil can not be.

peki ikinci cümlede can kalıbı olmasa, geniş zamanda edilgen yapmak istesek ;
a storm which is imagined by ...

böyle mi olur?

gayet mümkün dilbilgisine uygun ancak anlam olarak "can be imagined" kalıbındaki kadar vurgulu olmaz

netteki flash videolari yalniz flash plugin ile izleyebilirsin adam gibi.

bazi siteler ise html5 video tag'ini kullaniyorlar yani flashsiz video sunuyorlar ancak burada da codec savaslari var. Firefox sadece theora codeci ile encode edilmis videolari oynatirken web H.264 codecine dogru yol almakta. Bunun yayginlasmasi ve flash videonun ortadan daha hizli kalkmasi icin senin hemen sonuc getirecek bir sey yapmanin mumkunu yok.

bağlı bulunduğun askerlik şubesinden alabilirsin. İşlem çok kısa ama oradaki yoğunluğa göre 10 dakikada da alabilirsin 3 saat de bekleyebilirsin

Belgeleri tam hatırlamıyorum ama diploma fotokopisi (2-3 tane olabilir), fotoğraf falan götürmen gerekiyor. Tahminen uzatmak istiyorsun. Ayrıca seni bir de muayeneye sokacaklar. Belgelerin tamsa sabahın erkeninde gidersen ve şanslıysan öğlen olmadan çıkarsın. Bir de kendi şuben olması lazım sanırım yoksa sıkıntılı.

1. Şubeye gidin, hemen verirler.
2. Okula bu tecil işlerinde sakın tam olarak güvenmeyin, kendiniz de senede bir filan şubeye telefon edip durumunuzu sorun. Atlarlarsa uğraşır durursunuz.

cosmicstring, jesters cap'ın dediği gibi belge götürmem icap ediyor mu ?

en az 8 fotoğraf götürün bi yerde yazıyordu bunun bilgileri asal ın sitesine falan bakın

Evet, gerekebilir. Üniversiteyi bitirdikten sonra ilk defa gidecekseniz tam olarak jesters'in dediklerini yapacaksınız.

universiteyi bitirdikten sonra hic gitmediysen (o sene icinde gitmen lazim zaten yoksa yoklama kacagisindir), 5 fotograf, 2 diyolar ama 3 kimliklik fotokopisi, 4-5 tane diploma (veya mezuniyet belgesi) fotokopisi ile gidiyorsun (mezuniyet belgenin aslini da istiyorlar ve fotokopiler onaysiz olmak zorunda yani okuldan "asli gibidir" diye onay alsan bile gidip bir daha cektiriyorlar fotokopi cunku kendileri onaylayacakmis okuldan onlara neymis neyse...).

Sonra bir muayene oluyorsun iste donla kalip falna filan. ortalama bir kalabalikta 3-4 saatte cikarsin.

eger yoklama kacagiysan bir de bahane formu dolduruyorsun su yuzden gelmedim bu yuzden gelmedim diye. icine ne yazarsan yaz problem olmuyor sanirim.

is basvurusu icin sinav icin falan filan aliyorsan sana verdikleri kagitta su tarihe kadar tecillidir askerlik durumu bakimindan ise girmesinde sakinca yoktur falan gibi bi sey yazar sadece. Diger cevaplardan bazilari okuldan sonra askere nasil gidilir i anlatiyor sana. Foto falan gerek yok.

Benim bu belgeyi istememin sebebi, üniversiteye kayıt yaptıracak olmam. Önceki bölümüme 17 yaşında kayıt olduğumda belge neyim gelmemişti ve istememişlerdi. Şimdi yaş itibariyle kayıt esnasında bu belgeyi istiyorlar.
Şubeye gitmeden alınamayacağı konusunda anlaştık en azından :)
gidip geldiğimde amme hizmeti babında yazarım buraya prosedürü.

thefin okul bittikten sonra "son yoklama" denilen islemi yaptirmadiysa, o belgeyi almak icin once bunlari yaptirmasi gerekiyor.

okuldan "ek: C2" belgesi aldıktan sonra 10 dk içerisinde verildi istenen belge. Yoklama kaçağı olmama rağmen sorun çıkarmadan verdiler.

nedir o belge? keske 3 gun once bilseydim. :)

wavosaur un işinizi görme ihtimali var, açık kaynak kodlu ses işleme programıdır. çeşitli sesleri silme konusunda vocal i kaldırma vs gibi bir çok işlemi destekliyor. menüleri biraz kurcalarsanız tools, effect , process menüleri altında işinize yarayacak birşeyler bulma ihtimaliniz oldukça yüksek.

istedigin sey dogalve net olarak elde edebilecek matematiksel bir metod henuz kesfedilmedi. kotu olsa bile otomatik yapabilecek bir metod da yok.

Filtreleme yolu ile (ozellikle su sesi statik ise, yani cok gidip gelmiyorsa, background noise gibi ise), oldukca yol katedilebilir ama (kus sesini de etkileyerek tabii ama belki sonuclar yeterli olur senin icin). Bir parca ornek koyarsan olurunu soyleyebilirim.

@callejee wavosaur tam istediğim gibiymiş ama ben çat çut kesince sanki olmadı gibi.
yine de daha iyisini yapamazsam en azından aradaki gereksiz sesi kesebildim sayesinde.
teşekkür ederim.

ok ses oldukca statik, biraz temizleyebildim. upload ediyorum su an.
(bu arada su sesinden cok circir bocegi sesi var)

edit: mesaj attim linki 10 indirme hakki var cunku. indirdikten sonra koyarsin buraya istersen.

@kurukafa ellerine sağlık. tam istediğim gibi oldu. çırcır böceği habitatın sesinden olduğundan çok rahatsız etmedi beni.
arkaplandaki uğultu sesi yükseltince ötüşü boğuyordu. şimdi böyle bir sorun kalmadı.
teşekkür ederim.

bu kadar duygusallığa gerek yok. bu onların gerçekliği ve olması gerekeni.

doğa kanunu

yemeyenin malini yerler.

doğada yavruların çoğu ölür. bu basit bir kanun. bu yazın başında evimizin bulunduğu cadde üzerinde her gün gidip baktığımız, kolladığımız 7 yavru kedi vardı. hepsi gözümüzün önünde teker teker gitti. ya diğer büyük kediler öldürdü, ya hastalıklı doğanlara annesi bakmadı, ya duvardan düştüler, ya da üşüttüler. hepsi bir şekilde teker teker öldü. bir tanesi bile hayatta kalmadı. kabullenmek gerekiyor.

karga da belki kendi yavrusuna bakiyor.
bu isler boyle.

sizi rahatlatmak isterdim ama malesef ben de daha önce benzer bi durum yaşadığım için güvercinlerimi hatırladım ve üzüldüm:((((üstelik pencereye sıçrattıkları kakalarını bile itinayla silerdim:((

aa resim açılmıyo.

If you're seeing this page via a web browser, it means you've setup Tomcat successfully. Congratulations!
As you may have guessed by now, this is the default Tomcat home page. It can be found on the local filesystem at:

$CATALINA_HOME/webapps/ROOT/index.jsp

where "$CATALINA_HOME" is the root of the Tomcat installation directory. If you're seeing this page, and you don't think you should be, then either you're either a user who has arrived at new installation of Tomcat, or you're an administrator who hasn't got his/her setup quite right. Providing the latter is the case, please refer to the Tomcat Documentation for more detailed setup and administration information than is found in the INSTALL file.

NOTE: For security reasons, using the administration webapp is restricted to users with role "admin". The manager webapp is restricted to users with role "manager". Users are defined in $CATALINA_HOME/conf/tomcat-users.xml.

Included with this release are a host of sample Servlets and JSPs (with associated source code), extensive documentation (including the Servlet 2.4 and JSP 2.0 API JavaDoc), and an introductory guide to developing web applications.

Tomcat mailing lists are available at the Jakarta project web site:

[email protected] for general questions related to configuring and using Tomcat
[email protected] for developers working on Tomcat
Thanks for using Tomcat!

girmeye çalışınca böyle bir uyarı alıyorum.

ben girebiliyorum.

bende de bi sıkıntı yok

e bu ne la?

bir virus falan hosts yardimi ile formspring'i kendi sitesine yonlendirmis olabilir (bkz: phishing) ancak o site calismiyordur. (bkz: fail)

Ne kaydetmek amacin? Farkli amaclar icin farkli ideal yollar var.

ya bende böyle birşey sormak istiyordum, araya kaynak yapayım,

1) ben gitarımı prosesöre, onu da creative sound blaster ses kartına bağlayarak 1-2 farklı program aracılığıyla kayıt alıyordum bugüne kadar. efektleri bilgisayardan almadığım için gecikme sorunu filan yaşamıyordum, lakin şöyle bir değişiklik oldu, bir fender ile kayıt almaya çalıştığımda prosesördeki hiçbir ton gitarı direkt amfiye taktığımdaki pamuk gibi tonu vermedi, prosesörü kullanmayınca da 2+1 speakerdan çok çirkin bir ses geliyor,
çok uzattım ama durumu anlatmak içindi, şimdi sorum şudur ki, gitarı(ve bir tane o.d. pedalını)bilgisayara takınca amfiden aldığım sesi duymamı ve duyduğuma en yakın kaydı almamı ne sağlar?

2)m-audio nun harici ses kartları var mesela, bahsettiğim şeylerin çözümü müdür bu?

3)duyum konusunun çözümü stüdyo monitörleri mi yoksa o olay bambaşka birşey mi ?

4)amfiyi speaker olarak bilgisayara bağlamak saçmamı olur?

aslında gel moruk sen tane tane sor sorularını ben cevap veririm sana diyecek biri olsa çok iyi olurdu, neyse umarım saptırmamışımdır esas soruyu.

öncelikle her türlü kayıt için gerekli olacak bir mikrofona ihtiyacın olacak. ne kaydedersen et mikrofonun iyi olmalı. condenser mikrofonları bu konuda ev kayıt için çok iyi, ortam seslerini elimine edebiliyorsun.

mikrofonu da bi yere takman lazım ki kayıt edebilesin tabi ki... bu da genelde bir mixer olur. condenser mikrofon kullanacağın için mixer'de phantom power özelliğinin bulunması can alıcı! yoksa o condenser mikrofon bi işe yaramaz. tabi mikserden de bilgisyara giriş yapman gerekecek. bunun için de usb çıkışı olan bir mixer en ideali.
ikinci (ve daha makul) seçenek olarak mikrofonu direkt bilgisayara da girebilirsin, tabi bunun için usb mikrofonlardan alman gerekir, son zamanlarda baya bi moda oldular. "condenser usb mic" diye aratırsan bulabilirsin çeşitli türlerini...

sonra da kayıt için aldığın bilgiyi bir ses işleme programında işlemen lazım. envai çeşit program var piyasada amatöründen profesyoneline. nasıl bi kayıt düşünüyosan ona göre seçmelisin.

bir de ben ses kayıt dediğin için akustik kayıt olarak algıladım ve bu şekilde anlatmaya çalıştım.

isteiğin gbi bişi olmadıysa tam detay vermen gerek karşılığında daha detaylı bilgi alabilmek için:)


EDIT: ev stüdyosu çok dallı budaklı iş, setupları düzgün kurmak çok önemli.
@bcdhms: senin olayın preamp bence, processorun'de preamp olayları varsa onları bi kurcala. hoparlör olayına da gelince bilemiyorum açıkçası, bende de 2.1 hoparlör var ama son ses açsam da cızırtı gelmiyor, gitarın manyetiklerinde belki sorun vardır diyerek atma hakkımı kullanmak istiyorum:) ya da processorun eskidiyse fln bi bakımı gelmiştir belki...

Ne kaydedeceğinizi söylemediğiniz için genel bir cevap vericem.

Akustik kayıtlar yapacaksanız güzel bir mikrofona, preampa ve ses kartına ihtiyacınız var. Bunun için condencer denilen tarzda mikrofonlar kullanabilirsiniz, bu mikrofonlar duyumu kulaklarımıza en yakın olan mikrofonlardandır. Fakat condenser mikrofon kullanırken bazı hususlara dikkat etmek gerekir. Bu cihazlar çok hassastır, elinizle dokunamazsınız pıt pıt diye sesler çıkar, ya da direkt karşısına geçip şarkı söyleyemezsiniz puff pufff diye nefes sesiniz çıkar. Bunun için mikrofon standına takılan shockmount ve pop filter denen zımbırtılar kullanılır. Ayrıca condenser mikrofonlarla kayıt yaptığınınz ortamın akustiği de önemli. Bilgisayarın yanına koyarsanız fan gürültüsünü kaydededr vs. Eğer akustik düzenlemeniz yoksa ya da üzerinde belli filtreler olan bir condencer mikrofonunuz yoksa pek temiz sonuçlar alamayabilirsiniz.

Bir alternatif de dinamik mikrofon. Bu tip mikrofonlar bildiğimiz en klasik mikrofonlardır işte. Vokal kaydı yaparken mikrofon standına bile ihtiyaç duymayabilirsiniz. Hatta shure sm 57 ya da 58 gibi ucuz çözümlerle rahatça hem vokal hem de enstruman kaydedebilirsiniz.

Diğer bir ihtiyaç da preamp. Preamp mikrofondan gelen mikrofon seviyesindeki sinyali line seviyesine yükseltir. Bu iş için mixer değil preamp kullanılır. Tek kanal kayıt yapmak için mixere hiç ihtiyaç yoktur. Ayrıca mixeriniz çok iyi değilse kanallardaki preamplar da genelde güzel olmaz.

Bir de tabi ses kartı çok önemli. Ses kartı gelen analog ses sinyalini en az kayıplar digital sinyale çevirir. Onboard ses kartıları da bunu yapar ama onboard ses kartları bu iş için çok yetersizdir bu nedenle ses kartı olmazsa olmazlardandır. Hatta üzerinde preampı olan ses kartlarınadan alırsanız ayrıca preampa da gerek kalmaz.Bu tip preamplı bir ses kartı alacaksanız dikkat etmeniz gereken, condencer için 48 volt phantom power özelliği olması ya da direkt gitar kaydetmek istiyorsanız hi-z girişi olması gerekir.

@bcdhms
onboard ses kartı ve 2-1 ses sistemiyle amfiden aldığınız sesi almanız imkansız. Çok sıkıştırılmış bir ses duyarsınız bunlarla.
Hi-z girişli ve canlı çalmak için direkt monitoring özelliği olan bir ses kartı ve güzel bir çift monitör sizin probleminizi çözer.

Ses kartı olarak e-bay'den M-Audio Fasttrack pro al, işini görür.

esit degil, birinde 8 saat elektrik kullanıyorsun digerinde 4 saat daha once yapılan sarjı da eklersen 6 saat.

bir cok parametreye bagli disaridan gelisiguzel bir sey soylemek guc. Bildiklerimi aktarayim:

Bazi laptoplar adaptor takildiginda pili tamamen devreden cikarirlar. Bazi laptoplar ise pilin adaptorle kullanim icin ayrilmis cellerini surekli sarj ederler ve laptop onlari kullanir.

Bil bos oldugu zaman yapilan sarj olayinda da degisiklik yaklasimlar var. Ornegin li-ion pilli bazi laptoplarda, ornegin 2 saatte pill tamamen doluyorsa yarim saatte pilin %80'ini "burst modda" sarj edip kalan %20'si icin 1.5 saat ihtiyac olabiliyor. Yani lineer bir dolum soz konusu degil ve bu bir kac asamali olabilir, her asamanin guc tuketim verimlilikleri farkli olabilir.

Yani buyuk olcude makinanin pil teknolojisinin ona has detaylarina bagli bu durum.

sorunun hedefi şuydu aslında: laptop'un pilini kullanıp bitmeye yakın şarka taktığımı ve hep böyle kullandığımı düşünün. ya da asla şarja takmıyorum, sanki pili hiç yokmuş gibi hep fiş takılı kullanıyorum. elektrik tüketimi açısından bir farkı olur mu?

cevap yine degismiyor, yani laptopun enerjiyi nasil yonlendirdigine bagli.
enerjiyi pile hic dokunmadan direk makinaya veriyorsa adaptorle kullanmak en verimlisi olur. Ancak enerjiyi pilden gecirip pille besliyorsa makineyi bir fark olmaz.

li-ion pilleri ne kadar bitirirsen pilin omrunu o kadar azaltirsin, mumkun oldukca bitirmemeye bakacaksin bir de. omurleri charge cycle uzerinden hesaplanir genelde, diyelim ki pilin 1000 cycle omru var. pili bir kere bitirip sarj edersen 1 cycle gider. 5 kere %20 bitirip her seferinde %80 kalinca sarj edersen bu 5 sarj sonunda 1 cycle gider.

bir de elektrik tuketimi acisindan farki derken buradaki sebebi bilmiyorum ama elektrik faturasi ile falan ilgili bir sey ise en iyi ve en kotu ihtimal arasindaki fark 2 lira oynamaz faturada (laptop gibi bir cihazin tuketimi goz onune alindiginda) diye tahmin ediyorum.

ismi "Dhol" enstrumanin. Hint kokenli.

Dunyada bile uzerinde uygulama gelistirmeye degecek miktarda kullanici sayisina sahip degil.

Oysaki adamlar avrupa'nin en iyi telefonu vs. odulleri aliyorlar. Yurtdisinda bile artik gelistirilen uygulamalarda android'den sonra 3. sirayi aldi bu telefonlar diye biliyordum.

bikez gittiydim açıktı. ama normal bir saatte git 10 gibi falan.

Acik oluyor ama erken kapatabilirler. oglen 10 12 arasi orada ol. gitmeden once neden aramiyorsun ayrica? rehber.bilgi.edu.tr

tesekkurler arayacagim ama kapaliysa kesin, bugun ona gore uyuyayim diyorum. yoksa bri cok isi haftaya atacagim.

aradim bugun sabah, yazo ldugu icin kapaliymis ctesi.

her genç gibi odama ses yalıtımı yapıp bangır bangır müzik dinliycem havasındasın. gerçek bir yalıtım için duvarların içlerinden başlayarak duvarın boyası ve dış kaplamasına kadar binbir olayı var +kapı ve pencereler. yapacağın yumurta kabı yalıtım da öyle süper bi yalıtım olmayacak. boşver o sebeple kısık dinle :/

guzel bir ses sistemin varsa yalitim cidden insaat isidir (oda icine oda insa edilir). maliyetli olur oldukca.

astarından pahalıya gelir. 10m2 bir oda bile olsa, ses yalıtımı en az 800-1.000 lira arası harcama ister. onun yerine 400-500 lira bayılıp üst model bir kablosuz kulaklık alsanız daha fazla randıman alırsınız.

(git: 22962)

(git: 168962)

illa yapmak istersen:
boya kazınacak. sonra burası istegine kalmıs, ister 1 cm kalınlık, ister 5 cm. cam yunu kaplayacaksın. sakın stropor deneme. sonuc kotu.
sonra bir panel ve duvar kagıdı mesela.
işin kotu tarafı, bunu tam yapmak istersen her yere yapman lazım. tavan tabana da, ama yapmasan da olur yani, yapsan senin icin daha iyi olur, ama yapmasan da olur.
ama yapsan daha iyi olur.

psikolojik ayak: hayal görme kısmı standart biçimde şizofreni ibarelerini işaret ediyor.

tıbbi ayak: baş göz el ayak uyuşmasıyla ilgili hiç fikrim yok. orayı bağlayamıyorum.

metafizik ayak: hiç kimsenin içine başka biri giremez. unut bunu.

düzeltiyorum: içinizde bunu yaşayan biri var mı kısmını "içinizde yaşayan biri" olarak okuma salaklığında bulunmuşum. geri alıyorum hemen.

@agy,
içine başkası girme kısmını anlayamadım, o yönde bir şey mi söyledim gibi görünüyor?
teşekkür ederim bu arada.

yasi kac? ozellikle ergenlikte dikkat cekmek icin de yapan var.

yaş yirmi küsürlerdeyse şizofreni başlangıcı olabilir ama daha geç yaşlarda çıkıyor esasında. en iyisi doktora gidip bunları kontrol ettirmek. psikoz mu sanrı mı bazen major depresyon bile yol açabiliyormuş hayal görmeye. gidin bir doktora. devlet hastaneleri bile artık iyi durumda. maddi durumu iyiyse tabi iyi birine gitsin. kurukafaya katılıyorum bazen insanlar dikkat çekmek için bile yapabiliyor bunları.

yaşı 19. ilgi çekmeye ihtiyacı olan bir insan değil. ailesiyle arası kötü sadece, aşırı büyük stresi yok. ben onun yalancısıyım.

çok yakın bir arkadaşımda vardı. doktora gidiyor. antidepresan kullanıyor. hastalığın adı da işte bilmemneli (hatırlamıyorum) psikoz. yalnız iyi bi doktora gitsin arkadaşların dediği gibi muhtemelen anti depresan vereceklerdir, kontrolleri takibe alacak ilgili bir doktor olsun mümkünse....

aynı özelliklerde farklı hastalıklar olabiliyor kişiden kişiye değişir. bunu ancak doktor bilir. gerçi hastalar tedaviyi kabul etmez hasta olduğunuda.

farkında durumunun ve hoşnut deği tabi ki. gidecek yani doktora.
teşekkür ederim herkese

şöyle bişi var ama o paraya değermi bilmem.

www.thinkgeek.com

en azından yarı profesyonel bir ses kartına ihityacınız var ki kendileri 500 liradan başlar, azcık ta yazılım bilmeniz lazımdır elbet.

bahsedilen kablo 3.5 to 3.5 erkek stereo kablo, bahsedilen program en basiti wavepad olur kıllılarından cubase olur, ama dediğim gibi sen realtek yada creative ses kartına haşırt diye giriş yaparsan ve denoise gibi işlemleri bilmez isen alacağın sonuç vereceğin emeği* kurtarmaz,adam akıllı bir ses karıyla 16bitlik kayıt yaparsan ve sinyali biraz kurcalarsan dinleyebileceğin kayıtların olur. (emek= kasetten play e basıp pc den rec e basıp beklemek.)

şöyle uygulasan daha kolay olmamı?
www.pcnet.com.tr
-kasetten cd ye kayıt
-kasetten cd ye kayıt yapabilen bir dijital teyp vardı vestel marka.modelini hatırlamıyorum ama şu olabilir z-777
ve bunun gibi aynı özellikleri taşıyan müzik setleri de mevcut.
kolay gelsin.

guzel bir kasetcalar ve guzel bir AD converter'a ihtiyacin var.
kayitlar internetten bulunabiliyorsa vaktine ve emegine degmez.

kasetin kalitesi kötüdür bu arada profesyonel bi ses kartına gerek olacağını sanmıyorum

dediğinz gibi emek harcamamak için aradım epeyce.. Ama bulamadığım kasetler var... Mesela Ayşegül (Güzelleme serisi,Güz) albümlerini bulamadım... Elimde olan bu gibi birkaç albüm için arıyorum...

mesela alex'in resmi sitesi de alex10.com şeklinde. futbolcular genelde öyle zaten ya q7, r9, semih23 falan diye anıyorlar kendilerini. bir nevi markalaştırıp, kendilerini tanımlayan bir kavram yaratıyorlar.

bence o isimlerin zaten alınmış olma durumu da var. gülben ergen gerçekten twitter'a gelene kadar onun adına bi sürü sahte hesap alınmış olabilir. o yüzden o nickler dolu olabilir.

evet. twitterda seneler once uydurdugum hic bir anlami olmayan ve hic kimsede gormedigim bir ismin bile kullanicisi var idi kayit olmak istedigimde hem de varyasyonlari ile beraber. acayip.

sanirim gunubirlik gitmiyorsan vize almak zorundasin. bunun icin de muhtemelen pasaportunun en az 6 aylik olmasi lazim. yani pasaportunu uzatip vize alman gerekiyor olmali.

konu hakkında pek bir bilgim yok ama elbet developer hesabı olan şirketler vardır yakınlarda. Onlarla iletişime geçip belki hayrına, belki komisyonuna koydurabilirsiniz.

app store'a program gondermek icin developer programa uye olmaniz gerekiyor. bunun ucreti yillik 99$. bunu, bir kisiden degil dogrudan apple'dan aliyorsunuz.
developer.apple.com

eger 99$ veremiyorsaniz, eksi duyurudan developer account'u olan birini bulmaya calisin. belirli bir komisyon karsiligi programlarinizi app store'da listeletsin. eger yazdiginiz programlar satilirsa kendi developer hesabinizi alabilirsiniz.

xcodeda kendi iphoneuna yukleyebiliyorsun

iphone odunc/satin alsan?

hatta ipod touch odunc al, cizik ilk jenerasyonlari 100-150 liraya bulursun sanirim

iphone var elimizde denemek icin o yonden bir sikinti yok; cench'in dedigi gibi duydum ben de 100$ civarinda diye-- belki bir sirket bulup(bahsettiginiz gibi) gostermek iyi bir fikir olabilir. Ben profesyonel olarak ilk basamakta dusunmedigim icin acaba bir trial account ya da oyle bi opsiyon var mi diye merak etmistim ama anladigim kadariyla yok oyle bir sey.

tesekkurler herkese yorumlar ve oneriler icin.

jailbreak varsa telefonunda developer account olmadan in device development ve debugging yapabilirsin. ingilizcen var ise google dostundur. :)

time machine'den bahsediyorsun. Onun icin harddiskinle ayni boyutta ayri bir harddiske ihtiyacin var. Onu bagladiktan sonra time machine'i calistir o seni yonlendirir.

hayır hard diskinle aynı boyutta olması şart değil, hatta mümkünse daha büyük olsun yedek disk.

harici bir hard disk al, onun en azından 500g'ını falan mac os x journaled formatında formatla, geri kalanını ne istiyorsan yap. sonra onu takınca sorar zaten time machine, bunu kullanabilir miyim diye, evet dersen gerisini o halleder.

ayrıca karmaşık değil... her şey windowstakine kıyasla fazla bile net

ilk başlarda ben de bir windows kullanıcısı olarak biraz zorlanmıştım. ama sonra windows'ta amelelik yapıyormuşum diyeceksin, mac os'in rahatlığını fark edince.

simdi uzun uzun yazamiycam. yeni okula kayit yaptiracaksan eskisinden al kaydini oburune yaptir, hic bir sey olmaz.
(tek emin olmadigim sey: yeni universitenden normal zamanda mezun olma yasin 29'dan buyuk olacaksa bir ihtimal sorun olabilir, o konuyu bilmiyorum)

hızlı yaşa, genç öl. :D
not: ayıp ama emeğe saygı, ben de tick isterim.

:D beğenmedim başka varmı

Aşık ol.. (kısa ve öz) daha güzel bi hayat felsefesi mi var ..:)

just breathe.

başka varmı

kesmece karpuz var verem mi?

"...sizi vatan için ölmeye çağırmıyorum; vatan için yaşamaya çağırıyorum. Vatan için yaşamak, onun için ölmekten korkmamaktır. Korkudan kurtulmanın yolu; Yaradana inanç ve vatanı sevmektir. Yaradana kulluk, vatana hizmet etmektir. Bu işle meşgul birinin korkmaya zamanı kalmaz."

Hayat fesefesi edinme. "Boşta" durumu gayet iyi.

arkadaslarim camdan atlasin, ben de atlayayim.

Türkçe bilenlerden saygı görmek istiyorsanız Türkçe yazmayı öğrenin. Felsefe oluşturmak için doğru düşünmek gerekir, doğru yazamayan doğru düşünemez.

kalbinde nasılsa, öyledir

(bkz: sözlük yazarlarının hayat felsefeleri)

live and let live . uzerine tanimam.

seize the day

karma

hangi takim (marka vs) teli (elektrik bas teli) kullandigini sorun (veya hangisini istedigini). Fiyatina gore 1 veya 2 set alin.

mp3 çaları yoksa 150 liraya gayet güzel bir mp3 çalar alınabilir. eğer varsa, şahsen ben çok güzel bir sennheiser kulaklık isterdim.

guitar hero alın?

şehir dışını kazandıysa bence spor bir bavul alın. bana öyle yapmışlardı hala kullanıyorum, kullandıkça da anıyorum.

nike'da adidas'da falan oluyor onları diyorum.

İyi marka bir sırt çantası
artı
www.ykykultur.com.tr

Girdiği bölümle ilgili bişey olabilir belki?

starcraft 2 olabilir ya da çok sevdiği bir grubun orijinal albümü ya da dvd albümü.

kol saati alın.

kocaman bi tane thesaurus alın bence.

starcraft 2. ankara'da 100 liraya var, diğer şehirlerde 140 lira. ingiltere'den de 100'e getirtebilirsiniz.

edit: ingiltere'den olmaz tabi bu akşam gidecekseniz.

güzel bir kol saati.

parayı adresinize gönderirler.

verdik derken kaç kişi ;

hesap numaranızı vermeyi unutmuşsunuz, onu da gönderin de bir an önce para geçsin hesabınıza.

merhaba, ben nijerya devlet başkanı goodluck ebele jonathan. kredi kartınızın arkasındaki 3 haneli güvenlik kodunu yazmayı unutmuşsunuz.
yours truly,
dr goodluck

bişey olmaz korkma. bütün verdiğin bilgi bu kadar dimi? bidaha da öyle parayı buldum diye sevinip sağa sola verme kişisel bilgilerini :)

küsuratlı söylemişler ki salladıkları belli olmasın.

verdigin bilgiler dediklerinden ibaretse bir sey olmaz.
normal prosedurde parayi sana havale edebilmeleri icin gereken masraflari falan isteyecekler. ardi arkasi gelmeyecek sunun icin 1000$ bunun icin 2000$ lazim falan diye diye koparabildikleri kadar koparacaklar.

internete hosgeldin.

dede? sen misin?

cep numaranı başına +90 koyarak yazmadıysan havayı alırsın. adamlar en ufak özensizlikten kıllanıyorlar. başka bir mailden farklı biriymiş gibi tekrar gönder

size bir hesap numarası vericem. bu hesaba 100 tl yatırırsanız nasıl kurtulacağınızı söylerim.

ben 50 tl'ye de söylerim.

kimsesiz cocuklara 5 tl bağışladığına dair dekontu taratıp buraya koyarsan, bir şey olur mu olmaz mı söylerim.

(git: 166799)

istanbul dan tekirdağa gidenler var hergün ama zengin olman lazım. 12 lira öğrenci. günlük 24 liran gideck yolda. mantuklu değil.
yalnız grafik bölümlerini yazmışsın son olarak bu tercih nereden çıktı böyle?

Bu seneyi es gec, kabullen. Yapmak istedigin sey ne ise onun icin bir hatta bir kac seneni vermekten cekinme.

Konu ile alakasını anlayamadım Gazi Üniversitesi'nin. :S

Peki gelecek sene puanım düşmesin diye (kazanıp da gitmezsem puanım düşüyor)kaydımı dondursam daha mantıklı değil mi? Puanım düşmez böylece?

Grafiği de sanırım küçük bir puan kaybı ile kaybetmişim. :(

kazanıp gitmezsen değil sanırım kaydını yaptırıp gitmezsen puanın düşüyor. Bence de bir sene bekle, güzelce hazırlan bu sefer derim

kazanırsan bir yeri, kayıt yaptırsan da yaptırmasan da puanın düşer.

BİR YERİ KAZANDIYSAN EĞER Bİ DAHAKİ SENEYE PUAN OTOMATİK OLARAK DÜŞER.
İSTER KAYIT YAPTIR İSTER YAPTIRMA.
KAYIT DONDURMA OLAYINDA DA YİNE 1 SENE KAYBIN VAR HER HALUKARDA.

Bulumik olabilir, 1.maddede anlattıklarının ışığında bu aklıma geliyor.

ben uzman degilim ama psikolojik destek alinabilir.

yani ilk planda, kizi doktora goturmeden once bir kac doktora bu belirtileri sorarsiniz, doktor derse ki "bu tur seyler olur" sorun yoktur, ama mutlaka getirin sizofreni belirtisidir, x belirtisidir, y belirtisidir derse goturursunuz.

kendi yaptığı bişeyden pişmanlık duyuyor olabilir mi?
tuvalette ağlamak. ama sanmıyorum anlardınız çoktan.
bide insanlardan uzaklaşma isteği olabilir.
edit: bir doktora danışmak en iyisi tabi

adaşım, bu olasılığı da değerlendirdim ama zannetmiyorum, normal yiyor (hani bulimikler sık yiyip kusar, sık acıkır ya), hem mevsim yaz mayoyla bikiniyle görüyorum, karnının şişlik oranı değişmiyor. Ayrıca yemekten sonraya hiç denk gelmedi girişleri, gözlemledim.

2'yi bilmiyorum. 1 ve varyasyonlari oldukca sık gorulen seyler.

1. bu durum gayet normal. uzun uzun açıklaması var ama gereksiz. endişe edecek birşey yok.
2. emin değilim ama ilgi çekme maksatlı olabilir. bulunduğu yaş oldukça hassas. kimlik bulma çabasında. birilerine birşeyler ispatlamak istiyor olabilir. ve en ağır basanı ilgi çekme çabası.

genel olarak endişe edilecek bir durum yok.

Sanki biraz şizofreni sezdim, biraz da bipolar.
Ergen psikiyatrisi konusunda uzman bir psikiyatristten yardım alın derim.

apc, yapmayın kardeşim korkutmayın insanı. Değildir di mi yav:(

Psikoloji ile yakından uzaktan alakam yoktur. Fakat size söyleyebileceğim büyük ihtimal okulda veye halka açık bir yerde tuvaletini yaparken gazla birlikte gürültülü çıktı ve bulunduğu ortamda gülüşmeler oldu. O yüzden de tuvalet yakınlarında kimse duymasın diye kimseyi istemiyordur.

veya

16 yaş ilk cinsel deneyimlerin yaşandığı yaşlardır ve yaşayıp hoşuna gitmişse ve arkadaşlarından da mastürbasyon veya benzeri tatmin yöntemleri duymuşsa onları uyguluyor olabilir. (konsantrasyon bozulmasın, yukarı kimse gelmesin)

2. konu ise 1. ile bağlantılı olup anne dindar falan ise veya ne biliyim ölmüş ise onu izlediğini düşünüp bundan utanç duyduğu için özür diliyor olabilir.

Not: Uyuşturucu içmiyordur. İçecek adamın evde içmesi g.t ister. Hele ki kendi evi değilse...

2. durum bende de oluyordu. "Yer yarılsa da içine girsem" olayları aklıma geldiği zaman alakasız kelimeler çıkıyordu ağzımdan. Çok gururlu olduğum zamanlardı. Bir süre sonra geçti ya da kendi kendimi kontrol etmeyi öğrendim. Birinci durumun da utanç ve gururla ilgili olduğunu düşünüyorum.

pilav üstü az kuru seziyor sanki, şizofreni sezmişmiş. :)

insanlar kafalarında başkalarıyla konuşabilirler, buna ihtiyaç duyabilirler. psikotik bir şey olsa bile bunun bir sürü türü var, öyle pat diye şizofreniden korkmaya başlamayın yani. sosyal diyorsunuz, dışa dönük diyorsunuz.. bunlar önemli. yine de görüştürün bir psikiyatristle tabii. öyle ilaca boğacak bilmem ne diye bir şey yok. önemsiz bir şeyse konuşup gönderir zaten.

Çıt çıkmasın diye sessize aldığı telefonu da yanında oluyor mu? Belki kimsenin bilmesini istemediği bir sevgilisi vardır? Bir de bulumiklik konusunda hala ısrarcıyım, normal yeme alışkanlıklarını misafir olduğu bir evde sürdüremiyordur belki, normal de yese kusuyordur ama yemek sonrasi girmiyor demişsin (koku izi de sürmüşsün, kusuyor olsa hissederdin aslında)zaten birincisine tonla açıklama bulunabilir ve çok ciddi bir şey olmayabilir, ben ikincisinde takılıyorum.

1) boyle bir kiz tanimistim, bu kadar abarti olmasa da, umumi tuvaletlerde bile herhangi biri varken asla tuvaletini yapamiyordu, bizi de disarida bekletiyordu. hicbir bozuklugu yoktu kizin, hala da yok; takintili olabilir.
2)bu da bende var, doink hakli, utanmayla alakali bisey, ama ben reflekslerimi bastirabildigim icin, insanlar pek duymuyorlar, ozellikle boyle kelimeleri yalnizken sesli soyledigimi farkediyorum. ama deli oldugumu dusunmuyorum, aksine ben de son derece sosyalimdir, ve de 25 yasindayim, sadece biraz daha "takintili" olabilirim. bazi olaylar kafamda tekrar tekrar yasaniyor, onun yansimasi bence.

1 bir çok insan tuvalet konusunda böyle davranır, etraflarında kimse olsun istemez.bende dahil. bu tarz uyuşturucu yada başka bişey izi arıyormuş gibi durumlara girip birde ona fark ettirirseniz, bence ona zarar vermiş, güvenini sarsmış olursunuz ki gereksiz bir haraket bence.zamanında sigara falan içmiyorken ne zaman tuvalete banyoya girsem ben çıktıktan sonra bizimkiler girer sigara dumanı varmı diye bakarlardı, akıllarınca hiç belli etmezlerdi ama bana güvenmiyolar diye içten içe çok kızardım.

2 kendi kendine konuşmuyor, sizin göremediğiniz arkadaşları var *-*
3 uykuda boğar sizi zaman varken kaçıp kurtarın kendinizi :)

vay anasını azcık daha sıksam korku filmi senaryosu yazıcakmışım :P

tamam şaka yaptım :P