upgrade yok mu ki ? olması lazım.

upgrade göremedim. ya da bulamadım.

apple.com sadece usa ici gonderim yapiyor tabi. bilkom'un da satisa sunmasini bekleyeceksiniz mecburen.

tabi bilkomda amerika fiyatlarini bekleme. eski leopardi 255 lira+kdv ye satiyorlar ordan hesapla...

Bilkom'la konuştum haberler eksik. Eylül ortasında Türkiye'ye giriyormuş ama fiyatı belli değilmiş.

deildir birazcık kasman yeterli olacaktır
bi arkım upper indermeditti 500 üstünde almişti.

o eski sistem degil mı yahu, degismıstı ?

o puani isteyen yer muhtemelen eski sistemin puanlarini koymustur, toefl genel olarak bilgisayar tabanli olarak yapiliyor (toefl ibt), kagit kalemle yapilani kaldi mi bilmiyorum o puan ona ait olsa gerek. toefl ibt 120 uzerinden puanlandiriliyor.

en nihayetinde kitap tavsiyeleriniz nelerdir?

100 olması lazım yenı sisteme gore. max 120 ?

bnm verdiim ornek 4 sene evveldi
puanlar deişsde seviye ayni sonucta intermeditte istedii puani alabilir die düsünüorm bn

TEOFL IBT 120 üzerinden. 30'ar puan 4 bölüm var; okuma, dinleme, konuşma, yazma.

www.ets.org

ibt'den 120 üzerinden 61'e tekabül ediyor. bir-iki toefl denemesi çözüp deneyebilirsiniz kendinizi, bedava denemeler internette gani.

o 500 üstü alman gereken olan itp ile burada bahsedilen yeni sistem arasında dağlar kadar fark var öncelikle onu söyliim.

eski sistemi uygulayan kurumlar hala mevcut ama açık sınav oalrak yapılmamakta. örneğin tobb üniversitesi hazırlık geçme sınavı toefl itp'dir. daha sonra bölüm ingilizce derslerinde ibt'yi dayıyolar.

neyse itp'de gramer reading listening var iken ibt'de reading writing speaking listening var.

esas soruya gelince iki kitap al bitir bi ki ayda yaparsın çok rahat.

500 almak zordur&kolaydır demek zor tabi. Örneğin üniversitede güzel bir hazırlık döneminden kişi bence rahatlıkla bu puanı alacaktır. Puan düzeyini yükseltmek için (yine bence) çok pratik yapmak lazım. ITP sınavı kalmadığı için piyasada kitap az, Longman'ın ITP'ye yönelik kitabından edinebilirsiniz, her soru tipini tek tek anlatıp örnek sorular bulunduruyor içinde.
www.deastore.com
(şunun ITP versiyonu da, bulamadım. Turuncu bir kapağı olması lazım)

print yerine bir matbaaya gitsen anlassan daha guzel hallolur sanirim.

ben tezimi 80 gr kağıda basmıştım sorun olmamıştı, gayet de güzeldi.

kağıt almadan print işini yapacak arkadaşın elinde ki makinenin kabul edeceği en kalın kağıdı öğrenseniz daha iyi olur.
firmamız da xerox docucolor 12 kullanıyoruz 250 gr/m2 den fazlasını kaldırmıyor içinde sıkıştırıyor.

120 gr mat kuşe kullanın derim.

kervan pasaji'nda, onun giri$inde hatta garanti'nin sokaginda bile var. (istanbul'da falan degil bu adresler bu arada)

turan sinemasinin karsisindaki isportaci da satiyor. (burasi da istanbulda degil hadi iyisin)

survivor - eye of the tiger

metallica fuel

Hemen listeye ekledim, şimdi biraz biriksin öyle ekleyeyim bi de bi şey soracağım bu önerilen müziklerin altına embed olarak böyle 10-20 piksel büyüklüğünde bir çubuk gibi sadece müziği koymak mümkün mü istiyorum ki önerilen her müzik anında dinlenebilsin?

imeem'den yapabilirsin onu..

alttaki cevaba edit: anlatayım kısaca. ilk önce hesap alıyorsun. sonra kurcala biraz. şarkı upload edebileceğin yeri bul. şarkıyı upload ettikten sonra imeem'den kabul mail'i gibi bir şey geliyordu. (kabul mü neydi ama bir mail geliyor) sonra gene kurcala ayarları upload ettiğim şarkılar gibi bir şey var. oradan şarkıyı seç html kod verecek, şarkıyı embed etmen için. o html kodun boyut ayarlarıyla oynarsın kafandaki şekle getirirsin. böyle süper bir şey işte. ha tabii çok şarkı= site yüklenmesi için fazla zaman..

her müziğin altına www.fizy.com linki verirsin, anında dinlenir.

hemen imeem nedir ne değildir göz atıyorum, yapabilirsek çok iyi olur. Teşekkürler :-)

Fizy.com'da harika bir şeymiş ama sanırım embed ettirmiyor, embed edebilirsek daha iyi olur düşüncesindeyim. Şimdi imeemle bir kaç deneme yapacağım imeem çok iyi oldu.

Bundan sonra müzik öneren süper insanlar olarak bir de imeem linkini verirseniz daha da süper olursunuz düşüncesindeyim, çünkü her kaydın ses kalitesi aynı değil, önerdiğiniz müziği dinleyenler için daha iyi olacaktır.

Bir de siteye üye olursanız önerdiğiniz müziklerin yanına parantez içerisinde takma adınızı yazmak isterim.

Zaten ben bu yazıyı yayınlarken ekşi duyuruya güvenmiştim, boşa çıkmadı bu güvenim :-))

Ek Soru: dambil bu imeemde müzikleri nasıl download edebiliyoruz, download edip kendi üyeliğimden yayınlamak istiyorum üyelik alıyorum şu anda çünkü olur da bu kayıtlar silinirse kimseyi çalışmayan embed kodla uğraştırmayalım. Yanda downloada basıyorum saçma bir siteye yönlendiriyor beni, mozilla download helperda ise çok karışık adda dosyalar var seçemiyorum hangisi reklam hangisi müzik.

Ek 2: Imeemle embed edilen müzikler 30 saniye dinlenebiliyor, telif hakları açısından buna anlayış göstermek kolay, buna razıyım ama bir de embed sonucu çıkan uygulamanın boyunu çok büyük ve gereksiz bağlantılar barındırıyor, bunları kaldırmak istediğinizde sayfanın arkaplan rengi falan bozuluyor yani temiz bir şekilde kaldırmak güç. Temiz bir şekilde kaldırma ya da istediğim gibi embed yapılabilen site için önerileri bekliyorum. Teşekkürler.

download hedesi olmaması lazım. çünkii illegal olur. şarkılara bir şey olmaz bence. olma ihtimaline karşı not ekleyin alta.

"arkadaşlar, şarkı sağlayıcı şirketimiz arada bizi oyuna getirebiliyor. embed edilmiş hedelerde bir sorun olursa lütfen bana iletin" gibi lskdfsjklf yani suçu karşıya at;)

nine inch nails-getting smaller
rob zombie-living dead girl
infected mushroom-suliman
infected mushroom-becoming insane
white zombie-black sunshine
metallica-suicide&redemption
accept-ball to the walls (özellikle wrestler filminden sonra daha da gaz vermeye başladı:)
airbourne-too much too young too fast
quiet riot-bang your head
quiet riot- i wanna rock
godsmack-vampires
godsmack-time bomb
offspring-pay the man ( bu genelde koşmaya başlarken kullandığım parça hafif tempoda güzel gidiyor sürenin nasıl geçtiğini anlamıyorsun;)sonlara doğru hızlanırken ben de hızlanmış oluyorum zaten )

bu arada tinysong.comu kullanabilirsin

siteye üye oldum ancak maile gelen onayla butonuna bastığımda hata kodu 404 gelmekte ve nothing found yazmakta??

Embed edilmiyor oradan sanırım, şu an istediğim gibi embed edebilecğeim bir site için neler yapıyorum tahmin edemezsin şimdiden 3 siteye üye oldum ama amacıma ulaşamadım.

Liste için de teşekkürler, senin için bir üyelik de açıp mailine yolladım. Şu embed işini çözer çözmez müziklerini ekliyorum, liste güzel oluyor zaten açılış müziğinden belliydi, şu eye of the tiger kadar gaza getirici şarkı az bulunur :-)

Bahsettiğin üyelik sorununu nasıl çözeceğimi bilmiyorum, aslında yapmaması lazımdı, bunun nednei yönetici onayı istemesi olabilir. Şimdi ona da el atıyorum. Umaırm çözebilirim.

Listeler için teşekkürler, birisi daha üye olmayı deneyebilir mi snaırım sorunu çözdüm ve üye olmayı kolaylaştırdım(?)

gaz degil de "zen" bir tadda calisiyorsaniz ambient music janrini toptan koyabilirsiniz.

AC/DC- rock'n roll train , thunderstruck
sistem - la boca del inferno
the offspring - come out and play
the vines - get free
republica- ready to go
janes addiction - been caught stealing
dead kennedy's - california uber alles
block party - helicopter

Kurukafa zen derken ne kastettiğini tam olarak anlayamadım ama istediğim müzikler ağırlıkların canına okumamıza yardımcı olacak türden müzikler olacak yani öyle bir sakin konsantre olma durumu olmayacak.

Bi de toptan müzik eklemeyi zaten pek istemiyorum yani falancayı toptan dinleyin demek yerine okuyuculara olsun kendime olsun nokta atışını tercih ederim zaten müzikleri ilk fırsatta tek tek dinleyeceğim çünkü daha önce dinlemediğim müzikler de önerilmiş şu ana kadar uygun olmayan bir müziğin eklendiğini hiç sanmıyorum ama belki ilerde siteye gelen başka ziyaretçiler olayı yanlış anlayıp kafa dinlendiren müzikler ekleyebilirler, onları kaldırırız listeden.

www.youtube.com
ilk dort videoya acayip kefilim... (3 ve 4 rap sevenler icin daha cok tabi).. altlarda da guzel videolar var.. (video dedigim de sarki zaten direkt)...


bu sarkinin da ayri bir yeri vardir bende (klibi de dahil) :)
bloc party - flux
www.youtube.com

Ermanen vücut geliştirmeye olan ilgini biliyorum, liste için teşekkürler yalnız verdiğin ilk linkte üst sırada 4 video var ve çalan şarkıların adı sanı belli değil :-S

İkinci videonun da klibi ilginçmiş :-) ilk güncellemede ekliyorum

adi sani belli yahu, video ilerlerken gosteriyor hepsini ?

ayrica linkin park'in da eski sarkilari baya gaz sarkilardir.

Demek ki videoları açıp izlemeden konuşmamak gerekiyormuş :-) ben listeleri görünce snadım ki 3-4 şarkının olduğu bir video var.

Senin kefil olduğun şarkıları netleştirir misin onları yazayım?

madem isin adi gaza getirici sarkilar degil de vucut gelistirme muzikleri o halde sabit ritimli sarkilar disinda dinlenecek her muzik sporcuyu normalden daha fazla yoracaktir. kimin ne dinleyecegine elbette karisilmaz ama periyodlar arasinda sporcu ister istemez algisinin acik oldugu tek yer kulaginin beynine beynine gonderdigi sinyallere paralellik gosterecektir. cok gordum eye of the tiger,ayim derken boyun damar kasi yapan vucut gelistirme dostlarini. tavsiyem siz siz olun sIkI antreman cIkarmak istiyorsaniz `kop kop, muzikler yerine daha agir ve ritmi sabit eminem olur, ceza olur, 50 cent, 2pac, run dmc seysileri dinleyin. yok ben isi sadece keyif icin yapiyoru der iseniz

dj armin van burren
dj U.F.U.K
dj paul van dyk
dj tarkan
dj vitaly tarasuk
dj evren ulusoy
dj carl cox
dj felix da house cat
dj trentemoller
dj johan gielen(ki bu abi bambaskadir)
dj john digweed
Ivan van dahl
Woody van eyden
vesaire iyidir.

ilk iki video'daki sarkilari yazabilirsin..

linkin park'tan da sunlar var mesela:
In The End - Linkin Park
Breaking the Habit - Linkin Park
Numb - Linkin Park
Nobodys Listening - Linkin Park
Faint - Linkin Park
Bleed It Out - Linkin Park
Lying From You - Linkin Park

Günlerin köpeği acaba bu önerdiğin dj'lerin parçalarını verebilir misin?

Sana dosyaları yükleyip baglanti adresi gondericem dedim ama, cahillik iste her şeyi söyletiyor insana, bahsettigim dj lerin albümleri genelde set halinde olduğu için 300-400 MB en küçüğü. Sayesinde öğrendim ki internetteki paylasim sitelerine doysa yükleyebilmek için bir dosyanın en fazla 200 MB olması gerekiyormuş. Yine sayesinde öğrendim ki bir dosyayı sıkıştırma denilen şey, yapmaya çalışanın bu konuda hiç bir fikri olmayınca çok zor bir ismiş. Yani isin açıkçası 2 gün ara ara baktım ama yine de bir dosyadan fazlasını doğru bir şekilde ne sıkıştırabildim ne de yükleyebildim. Bir tanesi oldu onu da hemen aşağıdaki bağlantı adresinden indirebilirsin. Onun dışındakiler bahsettiğim dj lerin youtube da en de aratsan bulabileceğin parçaları. Ama ben yine de yaptıkları müzik hakkında az çok fikir edinebileceğin parçalarını koymaya çalıştım. Dinle beğendiğin olursa ayni isimle rahatlıkla daha geniş setlere ulaşabilirsin. Cok MB dosyalar adam gibi nasıl sIkIstIrilir ve 200 MB ustu nasıl yüklenir bilseydim de direk bağlantı adreslerini verseydim. Olmadı.

uploading.com

www.youtube.com ----dj Tarkan

www.youtube.com ---evren ulusoy

www.youtube.com –Carl cox

www.youtube.com –felix da housecat

www.youtube.com - --- trentemoller

www.youtube.com – johan gielen(dünyanın hatri sayılır bir çok dj ini canlı dinleme sansım oldu bu abi gibi delirteni görmedi bu gönül)

www.youtube.com – john digweed

www.youtube.com –woody Van eyden

duyuruda: #85320

Söylediği sözlerin arkasında böylesine duran insanlarla muhatap olmak ne kadar güzel anlatamam :-)

Ben bu emeklerin zayi olmasına müsaade etmeyeceğim yalnız şu an listemin en başında Türkçe yazılmış en iyi squat yazısını yazmak duruyor. Bu arada günlerin köpeği adım gibi biliyorumkine vücut geliştirme konusunda gaza getirici bir yazı yazma potansiyelin var, bi ara yazsan da yayınlasak güzel olmaz mı? Bence olur onun için sana da soruyorum.

denerim, begenirsen yayinlarsin. bir kac gune sana gonderirim, ama nasil gondereyim?

Benim mailime yollaman en iyisi olur aslında ilsadozkan gmail com bi de böyle yazarlar kısmı için sporla olan ilişkini anlattığın bir tanıtım yazısı yazarsan daha da süper olur.

Aslında yazacağın yazıyı ben de merakla bekliyorum çünkü ramazandan sonra deli gibi kilo almam lazım, kendi gazımın bittiği yerde yazına bakmam lazım :-)

Bu müzikler hardcore bodybuişlding yerine bodyfitness yazısına daha iyi gider aslında özellikle yabancı djlerin ki. senin de dediğin gibi bunlar eye of the tiger tarzı değil yani temponun düşmediği güzel müzikler ama yüksek ağırlıklar kaldırma arzusu vermiyor gibi gibi.

türkçe olanalrı vücut geliştirme yazısına ekledim diğerlerini de bodyfitness müzikleri yazısına ekleyeceğim.

en yuksek puan=gecerli puan.

tofıl 2 sene geçerlidir. sonucunu belli yerlere gönderme seçeneğinde bavurduğun okulu yazmadıysan yani ellerinde yoksa 65lik olan hiç düşünmene bile gerek yok. aksi takdirde bilemiyorum ben..

ben toefl'da son puan gecerli diye biliyordum hep, bence iyi arastir. cunku sinavin en sonunda bilgisayar "bu sinavi degerlendirmeye almak istiyor musunuz" diye soryor, ona hayir dersen sinavin gecersiz sayiliyor ve ondan onceki puanini kullanabiliyorsun. fakat ona eyvallah dersen artik aldigin son puani kullanabiliyorsun sadece, bu yuzden boyle bir soru var diye biliyorum.

eger cok ozel ve herkesin istedigi bir ismi yoksa bir ise yaramaz.

etmez muhtemelen.

11 nesiller eski yazarlar diye biliyorum. hesabını kapatmış veya bir şekilde hesabı kapatılmış olanlar. bir de yönetim tanıdıkları diye bir söylenti var.

kapatma hesabını.

ben bosuna bekliyorm o zaman. 57binlerde hala. [:

ne zaman adam oluruz;

siraya gore ilerledigimiz zaman.
es, dost sevinsin diye onaylarini öne almadigimiz zaman,
kisaca, hak yemedigimiz zaman.

ben fazla iyi niyetli düşünmüşüm demek ki.yani sanıyordum ki 11. nesil yazarlar süper yazıyorlar, entrylerine kuş konduruyorlar da binlerce kişinin önüne geçebiliyorlar.

yazık.

kimse ülke genelindeki kadrolaşmadan yakınmasın o zaman. yetki sahibi olan, eş-dost gözetiyor her alanda.

11. nesil'e torpilli demek biraz abartılı olur bence. evet ortada bir yanlışlık var ama sözlük kendini düşündüğü için böyle bir uygulama var. yani sırada yazar olmayı bekleyenleri değil de kendisini bilen insanları tercih ediyor. 11. nesil yazarlar eski yazarlar. aralarında 8-9 senelik eski yazrlar da var mesela. yani sözlük formatına oldukça hakim insanlar bunlar. haliyle "eski yazar"ları, "yeni yazar adayları"na tercih ediyolar. öncelik verilmesinin sebebi bu. "aa bu benim arkadaşım bunu da yazar yapaşım" amacıyla yapıldığını zannetmiyorum.

ya şimdi bunu kadrolaşma, adaletsizlik olarak addedemeyiz. sözlük, sahiplerinin inisiyatifinde ve öyle de olması gerekir. burası bir kamu kurumu değil. ticari bir kurum da değil(en azından yazarlar açısından).

isterlerse bütün türkiye'yi yazar yapar adı abdurrahman olanları almaz. senin işine gelmiyordur "adaletsiz!" dersin ama adam zaten "adaleti uygulayacağım" dememiş ki. kıçıyla güler sana.

pekala. ben sadece bir de 11.nesil olarak şansımı denesem mi diye düşünüyordum ama anlaşılan oturup kuzu kuzu sıramı beklemem en mantıklısı.

teşekkürler

sozluk yazarligi vatandaslara devlet tarafindan sunulan bir "hak" degil.

(bkz: oportünizm)
(bkz: anı formatında entry girmek)
(bkz: nick te anagram)
(bkz: sözlüğü iplemiyorum diye 3 sayfa yazı yazmak)
(bkz: teknik konulara girilen keklik entry'ler)
(bkz: bos paradoks yaratma hastası insan)
(bkz: özeleştiri özrü)

etc.

simdi olaya surdan bakin, 1-2dk'ligina "son yazan 2 yazar adina soyluyorum", varsayin ki, suan yazar degilsiniz, ve caylak statusundesiniz. siraniz 57binlerde, bu oyle bir bekleyis ki, 1 ay gecmesine ragmen hala 57bin sularinda geziniyor. 57500 57400 derken ay sonunda 57600 sularinda geziniyorsunuz. sadece dusunun belki hak verirsiniz, kac moder var yazar alimiyla ugrasan, 10 diyelim, herbiri gunde 20 kisiye baksa, 4400 eder (resmi tatilleri cikarttik hadi), 57binden 53bin sularina dusme olmasi gerek. yok boyle bir olay. 1 aydir siram hala 57binlerde. madem 11.nesil eski sozluk yazarlari, onlar siraya girmiyorlar da onaylari icin, bizim siramiz neden birsekilde dusmuyor ?.. sozluk kendi icin sirkulasyonmu yapiyor. buyumek mi istiyor yoksa eski yazarlarini korumak mi?.

sozluk, "isim veriyorum" bazi (author) yazar kisi(lerin)'nin artik cilkini cikarma noktasina gelen entrylerini okurken salye bir kilo olmus moderlerden mi olusuyor acaba.

millet seni konusurken sen icerdeki duzeni kaybettiginin ne zaman farkina varacaksin ey sozluk...

suratina kapatiyorum.

kapattim.

that was just a dream, sozluk moderatorleri yazarlari senin yaptigin gibi yazdiklari seylerin "icerigine gore" yargilayip sozluk icindeki yazarlik durumlarina karar veriyor olsaydi eksi sozluk bugun basinda sira bekledigin bir ortam olmazdi. ve sozlugun buyumek gibi bir kaygisi oldugunu sanmiyorum kisa vadede.

ayrica bir kisinin gunde 20 kisiye bakmasi demek en az 200 entry okumasi demek. Caylaklarin ozenle girdigi entryleri okumanin yaklasik ortalama 1 dakika alacagini varsayarsak bir kisinin gunde 3 saatten fazla entry okumasi anlamina gelir. Dusun bir kisi gunde 3 saat gonullu olarak sozluge calisiyor... 8 moderator var. 60000 tane onay bekleyen caylak. Dedigin insanustu cabayla dahi herkesin alinmasi 1 seneden fazla suruyor. Gercekci bir sekilde bir kisinin gunluk sektirmeden 1 saatten cok daha az vakit ayirabilecegini de dusunursek (diger moderasyon yukleriyle de ugrasiyorlar zira) bu sure 3-4 seneye ve daha fazlasina cikiyor. Sozluge boyle buyuk bir talep varken, moderasyonun insanlarin yazdiklarini kendi dunya goruslerine gore yargilayip elerken bir yandan da sozlugu buyutmek gibi bir caba icinde oldugunu dusunmek biraz tuhaf bence.

Ben su anki onay bekleyen caylaklarin 4 sene bekleyeceklerini dusunmuyorum ancak, sozlugun bir donanim guncellemesi ve caylak onaylama sistemini sozluk tabanina kontrollu bir sekilde dagitmasi ile bir donem hizli bir alim yapilabilecegini dusunuyorum, oyle bir proje oldugunu umuyorum en azindan. Fakat burada senin "x yazar yazarken biz bekliyoruz" modunda olan insanlarin sureci etkilemesini engellemek icin (yani onay veren kisinin sadece sozluk formati ve konsept limitlerini denetlediginden emin olmak icin) bir kac katmanli onlemler alinmasi gerekecektir, yoksa senin gibi biri "bu ne ya author gibi almiyorum bunu" deyip sozlugun dinamik ortamini lusturan temel unsurun icine edebilir. bunlarin hepsini koordine etmek zor istir ama yapilir bir sekilde saniyorum.

yapi farkli, anlaman icin biraz yogusman(iz) gerek. o yuzden yazima karsit dusunce olacak kisilerin son yazimin tepesinde bahsettigim kriterlerde gezinmesi ve o semalardan asagiyi gormesini istemekten ote gitmeyen bir gorus bizimkisi (ayni gorusteki tum caylaklar adina).

yazdiklarima katiliyorsan, icerige gore yazar filtrelemeden de bahsetmedigimi anlamis olman gerekiyor. ben somut ornek verdim. bu boyle (8-10 moder sabah aksam calissin) olsun demedim. ama 57bin kisinin bu kuyruga girmesi, 1,5 - 2 sene ustunde beklemesi de nekadar olagan karsilanir, tartisilir ki tartisiyoruz.

yohtur ayar falan vermiyorum aslinda, gayet net sayisal gerceklerden bahsediyorum. neden klon sozlugun bir tane olmadigini hic dusundun mu? dusunursen neden bahsettigimi anlayacaksin.

just a dream, yazarlari yazdiklarinin icerigi ile yargilayip "o yazarken biz caylagiz nasil kalite bu" karsilastirmasi yapmissin. ben de o yuzden yazdim. ve basit sayilardan bahsettim, 2 sene neden beklediginin cok somut bir aciklamasi var, hesabini kitabini yaptim. normal karsilanir veya karsilanmaz ancak bu durum sayisal olarak boyle.

ve cozum olarak da onay sisteminin tabana yayilabilecegini soyledim. fakat bu durumda da senin yaptigin gibi "ay bu ne bicim seyler yazmis" diyen kisilerin ortamin icine etmemesi icin onlemler alinmasi gerektigini, bunun hepsinin gelistirme yuku oldugunu soyledim, yani vakit verilmesi gerek ve herkesin isi gucu var. ve sozlugun de acil olarak boyle bir ihtiyaci yok. bu caba ancak sozlugu "bir sey yapmaya calismak" sonucu gosterilebilir, ancak zaten sozlugun teknik olarak kaldirabildiginden fazla yazari ve okuyucusu var. yani belirlenebilecek cok lezzetli yeni bir amac yok... eminim yazar olsan iyi bir yazar olursun yoksa fakat biraz gercekci yaklasiyorum.

@yohtur: güzel arkadaşım, ben bu sözlüğün binlerce yazarından biriyim. sözlük benim anamın mı babamın mı? neyi oluyorum ben sözlüğün? "en baba sözlük biziz" demiyor kimse, çünkü sen ben diye birşey yok ortada.

sözlük var, yazarlar var. ve sözlük de yazarlara ait değil. istedikleri zaman beni de uçururlar, yazılarımı da alıp götüme sokarlar.

kapiş?

@kurukafa, sana psikoljik baski yaptigimi dusunuyorsan, hemen kurtul bu dusunceden. suan yazdiklarimiza cevap veren sozluk yazari olarak, ve bu yazilanlari okuyan bircok yazarin temsilciligini yaptigindan (katilmamalarindan belli oluyor) direkt sende cozulmeye calisiyor gibi gorunuyor olay. bizde bazi seylerin farkindayiz. amacimiz sesimiz ciksin. 60bin'e dayanmis bir ordudan bahsediyoruz. hicbirininde sesi cikmiyor. neyse, amacim bazi seylerin zamani gecmeden gereginin yerine getirilmesi. kimse 10 entryle susturulmus (hani dusuncelerinizi aciklayin diyorsunuz (ortaya ithafen) ya) bir cogunlugun icinde olmak istemez.

sadece tartisiyoruz. diger arkadaslarinda sabirli olmasini umuyorum.

yohtur, oyle bir sey demiyorum ki zaten. sadece hic kimse kimseye bir adil sistem garantilememis en basta (zira adil sistem kanun ve gozetim gerektirir, bunlarin da bir masrafi vardir gonulluler tarafindan olusturulan bir ortamda -zaman- biriminden), bu devlet kontrolunde bir hak da degil bundan bahsettim sadece ve yonetimin 60000 kisiyi almadigini degil "alamadigini" vurgulamaya calistim. Daha onceki birikmede 20000 civari caylak otomatik olarak yazar da yapilmisti yoksa, kimsenin kimseyi isteyerek disarida tuttugunu sanmiyorum.

just a dream, oyle bir sey dusunmuyorum, neden benim analizimi yapmaya calisiyorsun ki her mesajda? olay benle ilgili degil, ben sadece sozlukte bir yazarim. ne moderasyonla ne bir seyle herhangi bir bagim yok, haliyle olay bende de kilitlenmiyor. sen "biz de bazi seylerin farkindayiz maksat sesizimiz ciksin" diyerek "yaptigim hesabin kitabin mantiksizliginin farkindayim ses ciksin artik bir seyler yapilsin diye yapiyorum" demis olmuyor musun? somut bir cozum onerisi getirsen de 60000 kisi bundan faydalansa fena olmaz mi?

@that was just a dream, 60 bine dayanan bir ordu var dedin de içerideki 21 bin kişilik yazar ordusundan bahsetmemişsin. moderatorler hem bu 20 bin kişinin entry'leriyle uğraşacak bunları değerlendirecek, sözlüğün sorunlarıyla ilgilenecek hem de çaylakların daha hızlı yazar olmalarını sağlayacaklar? bu bu kadar kolay mı yani.

8 moderator 20 bin kişi ile uğraşıyor bunu da düşünün.

bir de, yazar sayısı çok fazla olduğu için çaylakların yazar yapılma işleminin ağırdan alınması da çok normal bence. yazar sayısı 50 bin olunca sözlüğün kalitesinin artacağını düşünüyorsan o başka tabi.

@kurukafa yazdiklarimdan alinma dedim, senin ustune oynar bi pozisyonum yok suan. hicbirseyin de hesabini yapmiyorum, yaptigim destek vermek. hak aramak. sonucta bu kalabaligin icindeyim. baslik sahibinin dusuncelerini paylasiyorum. aciklik getirmeye calisiyorum.

somut oneri verelim tabi ki,

9. nesile kadar her nesilden 100'er yazar, belli bi entry sayisina ulasmis, (entryleri bkz vb. bos hadiselerden olusmayan) 800 gonullu atanir. bu is 1-2 ayda acikliga kavusur. is eger oneriyle biterse ...

@pragmatist kedi, mevcut 20bin yazarin % kaci aktif acaba.

yil 2008 1.233.137 girilen entry .. isiniz hesap kitapsa. 20bin kisinin 2-3 ayda ulasmasi gereken entry miktari 1 senede girilmis.

neyin pesindesin sen ? diye sormazlar mi ...

edit : 50bin - 20bin catismasi.

şöyle de bişey var, millet yazar olmaya bu kadar hevesli ama yazar olmanın hiçbir anlamı yok. 7. nesildim hesabımı sildim ve mutluyum. artık ssg ve dadaşlarının ekmeğine yağ sürmeyeceğim.

edit: artık sözlükte geyik dışında ne yazılabiliyor? nedir ekşi sözlüğü bu kadar mükemmel kılan, biri anlatsın ya.

@trista, sana soylenecek laf cokta, susmayi tercih edip erdemli yönümü görmeni istiyorum. [:

e tamam benim de onerim o degil miydi zaten, onay sistemi tabana yayilsin dedim. fakat bunun icin alinmasi gereken onlemler var, yine dedigim gibi yani biri senin yazdigin entrylerinden dunya gorusunu begenmeyip ucur dugmesine basabilir ornegin bunlarin onunu kesmek icin katmanli, bir yazari birden fazla kisinin oylayabildigi falan bir sistem yaratmak gerek, bunun icin gerekli yazilimin yazilmasi gerek ki kolay bir is degildir. ayrica bu sistem ve hizla artacak yeni yazar sayisi icin yeni server vs. gerek muhakkak. ben boyle bir proje oldugunu dusunuyorum, bir roportajinda acik olarak olmasa da ssg nin bir server upgrade ile gelecek ozellikerden bahsettigini duymustum. yani bu da gonullu cabasiyla belirli bir hizda ilerleyebilen bir sey sonucta. su anda yasamakta olan sozluk tarafindan "aciliyetinin" olmadigi da goz onune alinirsa gercekci bir tablo ortaya cikiyor. yazar sayisi arttikca moderasyon yuku, teknik yuk ve bir yandan da sozlugun yasal danismanligini yapan kisilerin yuku artiyor, ve olayin basindaki kisilerin sozluge ayirmasi gereken vakit artiyor. bu kaynak sorunlarinin da yavas yavas cozulecegini dusunuyorum. yani su anda sirasi 50000 olan kisinin 3-4 sene boyunca bekleyecegine dair bir inancim yok pek.

tamam oylamaya sunulsun o zaman her entry, ve her entryinin 3 oy hakki olsun havuzu olusturan caylak onaylayicilarda okuyup onay yada red versinler. o zaman hasar orani %20'lere felan gelir.

hakkaten, sözlükte bi bok yok. amacınız bilgi paylaşımıysa, yazmak istediğiniz herşey çoktan yazılmış oluyor zaten. bütün bakış açıları da tek tek dizilmiş oluyor sıraya. yazacak pek şey kalmıyor.

klon bir sözlükte yazmak daha keyifli. bunu rahatlıkla söyleyebilirim.

cevap varsa söyle gerçekten that was just a dream, ne anlamı var ekşi sözlüğü yazarlığının şu sıralarda?

suan bir anlami yok temizleme baslayana kadar, ama hep planlarimizi gelecek icin yapmaz miyiz ? sen hevesini almis olabilirsin yada yazacak birseyin kalmamis olabilir. benim gibi hayatinin anlami kalmamista olabilir olsun yani en azindan birsey icin ugras vermekte guzel. birakin yazalim..

50binlerden 20bine kadar bikmadan bekleyen arkadaslarimizda var. benim ki destek vermekten ote gitmez siramin geldigini gormeyecegim icin. (acitasyon degil tamamen gelecegi gorme).

just a dream, evet guzel bir fikir bence de. bunun yazilimin yazilmasi, ve bahsettigim teknik donanim, yasal destek (zira sozluk cok goz onunde tek ir kisinin yazdigi tek kisi sozlugun basini belaya sokabiliyor, ki dikkatsiz davranip bunu yapan eski nesil yazarlar da var her zaman) ihtiyaclarinin karsilanmasi durumunda ben de boyle bir sey yapilabilecegini dusunuyorum.

trista, eskiden ne anlami vardi ki? aklina bir sey geliyor yaziyorsun, binlerce kisi okuyor baska da bir olayi yoktu hic bir zaman benim icin yazarligin. ne beklentim olabilir ki baska?

olay heves meselesi değil. yazar olunca şikayet ediyorsun, olamayınca şikayet ediyorsun. ben sözlüğü yıllardır okurum. legal şeyler olduğu sürece temizlenecek bir şey olmaz. sözlükte bakın bakalım, eskiden nasıldı şimdi nasıldı? yeniler geldi sözlüğü sıçıp batırdı demiyorum. ortada zaten entry yoğunlaşması mevcut. bilgi içeriği zaten genellikle girilmiş ve hepsi de birbirinin benzeri olduğundan, yazılacak tek şey gündem, futbol, geyik ve trollüktür. ha kimsenin yazmadığı şeyleri yazmak gibi planınız vardır ama o da biter. dediğim gibi sadece bu hususlar için, yazar olamıyorum neden ilerlemiyoruz demek anlamsız. ben sadece bu kadar hevesli olmamanızı tavsiye ediyorum.

ha bir de evet, her yıl "daha ne yazılabilir ki" deniyor ama ben sözlüğün kalite olarak ömrünün tükendiğini iddia ediyorum. gerek yönetim, gerek yazarların birbirine karşı sergilediği tutumlar olsun. sözlükte şu an yazar ve okur olacak kişi sadece üç beş papel daha kazandıracaktır yönetime. açıkçası ben bu kadar düşmüş bir sitenin bunu hakettiğini düşünmüyorum.

bunlar benim düşüncelerimdir, herkes katılmak zorunda değil ama gerçekten şu sıralarda yazarlığın kendinize bir katkı veya uğraş olacağını sanmam.

amaca ulaşıp yazar olduktan, hevesini aldıktan sonra "ne anlamı var bu sözlükte yazmanın" demek kolay tabi. zibilyon tane başlıktan isteyen istediğine yazar. nerden baktığınıza bağlı. troll başlıklarını okuyup "sözlük de çöplüğe döndü be" diyebilirsiniz. ancak merak ettiğim en ufak şey için ekşi sözlük benim birincil başvuru kaynağımsa, sadece geyik amaçlı yazmayan bir çok insan da var demektir.

ha, ben demiyorum ki çok acaip birikimim var, sözlük ve kullanıcıları beni yazar yapmayarak çok şey kaybediyor. merak ettiğim tek şey, yeri geldiğinde bir sürü kuralı önümüze süren sözlüğün, konu yazar alımı olduğunda neden bildiğini okur bir tavra büründüğü. evet 60bin çaylağı bir seferde yazar yapmak imkansız ama en azından belirlenen kurallar dahilinde yapılamaz mı bu iş?

@p.f.g bunu tartisiyoruz zaten basina yakin bir mesafeden beri. [:

ben heves konusunu açıkladım sanıyorum. bak işte sorun şurda, adamların bütün gerekli donanımları var ve bir sürü insana ümit vererek bekletiyorlar acımasızca. sizce bu bekleyişe değecek mi? bunu hak ediyor mu ekşi sözlük? yazar olduktan sonra, en ufak hatanızda gözünüzün yaşına bakmayıp hesabınızı uçurduktan sonra, bütün bu bekleyişe değecek mi? bu soruların her zaman cevapsız kalacağını düşünüyorum. kimse kimseyi zorla üye yapmaz ama 1 haftalığına açık tutsalardı yazarlığı, kimse boş yere ümit bağlanmış gibi hissetmeyecekti. zannedersem hala yazar alımı var, yani 10 entry girip sıraya girebiliyorsunuz.

ben hevesimi alsaydım hesabım açık olur ama yazmazdım. ben artık ekşi sözlüğün kullanıcıyı hak etmediğini düşündüğümden hesabımı sildim. işte böyle.

(bkz: ya ne koyaydım)

ambulanslar mavi ısıgı kullanır.
itfaiye kırmızıyı,

trafik lambaları kırmızı sarı ve yeşilden oluşur, renk körleri için sorun teşkil eder.

halbuki kırmızı acil durumu temsil etmesi bakımından beynelminel ken renk körleri goremez, halbuki maviyi gorebilirler , yani lambalardan biri normal insanlar digeri renk korleri icindir demiyorum :)
sadece bu renkler internasyonel kullanildigi icin saniyorum bizde de uygulama bulmus olsa gerek ?

www.frmtr.com

florida otoyol devriyesi uyarı ışıkları araştırmasına göre;
gündüzleri kırmızının, geceleri de mavinin fark edilirliği yüksekmiş. ayrıca insan gözü, geceleri uzaktaki mavi ışığı kendisine yaklaşıyormuş gibi, kırmızı ışığı da kendisinden uzaklaşıyormuş gibi algılama eğilimi gösteriyormuş. ayrıca sisli puslu havalarda kırmızı ışığın etkisi maviye göre daha kuvvetliymiş. ikisinin birlikte kullanımının sebepleri bunlar olabilir.
genel olarak dünyada hastane mavi, polis mavi-kırmızı, itfaiye kırmızı, inşaat/yol-yapım turuncu uyarı ışığını kullanıyormuş.
www.theiacp.org
en.wikipedia.org

havadaki partikullerle alakasi var tabii ki. lazer cok kuvverli oldugundan parcaciklari cok kuvvetli aydinlatiyor, ve gorunebilir oluyorlar. ayrica boyle sovlarin oldugu yerlerde ortaliga bu partikulleri sacan makinalar bulunur. kesildigi yer de toz yogunlugunun az oldugu yerler. az ilerde yogunda ordan devam eder.

kurukafa dogru diyor.

buna ak olarak bir aydinlatmada ben yapayim.

teoride isik dumduz gitmez dalgalar seklinde yayilarak ilerler.

hem parcacik hem dalga ozellikleri gosteriyor, ufak bir ek yapmak gerekirse. oyle yivis yivis bisey.

buyerson: acayip sallamissin dostum, isigin "dumduz" gitmedigi konusunu bence git bi daha oku.

dur bari sana keyword onereyim. wave-particle duality kavramini bir arastir.

@osuruklu
cok gec cevap veriyorum ama o zmn kuantum teorisiyle tanismani umut ediyorum...

sozlukteki arnold sıvardzeneger bilir boyle seyleri ona bi msg at.

@bryan: biliyorum da cok kafasini sisirdim, protein tozu suydu buydu derken, ondan buraya yazdim :)

-"spor salonumun cok yardimci oldugunu soyleyemem, kisacasi kendime bir pogram olusturmam lazim"
*bence spor salonunu değiştirmelisin. ben fitness'a gidiyorum ve cidden yardımı oluyor bana spor hocalarının. elime bir program verip takip bile ediyorlar (tabi ki despotça değil :) ayrıca günlük hayatta neler yapmam gerektiğini de söylüyorlar. hocaların dediklerini yaptım ve gerçekten tahmin ettiğimininde ötesinde gelişme oldu.

kendin tırmalayacağına iyi hocaların bulunduğu bir spor merkezine gitmek bence en mantıklısı.

@roadrunner: dedigin dogru da yazildim bi kere, parayi bagladim vs vs... spor salonu uyeleri kisisel programlara uye olsunlar diye bu tarz bir tutum izliyor. memnun oldugum bir durum degil tabii ki...

bookmarklarindan eksik etmemen gereken yer burasidir:
www.exrx.net

forumlarda falan gozlerini curutme. bilen biri programini yapsin yeter.

15 dakika koşu
barfiks
bench press
dumbell fly www.exrx.net
dumbell press www.exrx.net
dumbell curl www.exrx.net
triceps www.exrx.net
mekik ve bacak diye gider.

sallıyor olabilirim ama çalışma sırası şunun gibi: barfiks, gögüs, omuz, ön kol. arka kol, mide, bacaklar. genelde bacak çalışılmaz veya başka gün çalışılır.
sen gene de salonda birilere sor. hareketi doğru yapmak önmeli.

bu arada bodyforumtr'ye döndü bura :D

baslangic icin kas gruplarini ayirman gerekmez. hiko seijuro nickli arkadas da bana cok yardimci olmustu. full-body training ile split training arasindaki farklari anlatmisti. burdan da kendisine tekrardan tesekkur edeyim :)

ben butun vucudu bir gunde calistirmayi uygun gormustum.

mesela boyle bir program uygun olabilir baslangic icin. arada iki tane bir, bir tane de iki gun bosluk birakabilirsin. pzt, cars, cuma gibi yani.

tinyurl.com

ikonun hareket etmemesıne aldırma. sifreyi yazıyor o yıne de.

yok hayir, yazmiyo iste.

yani sen sifreyi yazsan da ekranda ir sey degismez, guvenlik amacli, sifrenin kac karakter oldugunun gozukmemesi icin public ortamlarda. dogru sifreyi yazip enter'a basarsan calisacaktir.

Kazanıyor dikkat ederseniz tam bittiğinde creditsin de sonuna geliyor.

999. levele gelince bitiyormus. o levele geliyor ve bitiyor. "grand master" oluyor iste.

yeniliyor gibi. çünkü görünmez bölüm belli bir puana kadar devam edecek olsa mantıken en son hareketi bir satır devirmek olmalı. ama dediğin gibi çubuk geldiğinde bitiyor.

çocuk zaten credits akmaya başladığında grand master olmuştu kanımca.

gorunmez bolume kadar normal oyun bitiyor ve master oluyorsun. gorunmez bolumu bitirmek icin de credits bitene kadar yukariyi tasirmamak gerekiyor ve bunu da basariyor, ve grand master oluyor. amac da insan olmadigini kanitlamak heralde.

sonunda da "becerdin afferim" diye yaziyor zaten ekranda...

yok uçurulmadınız. sadece geç kayıt olduğunuz için beklemek zorundasınız sıranızı. tahminen 2-3 yıl bekleyeceksiniz, toplu alım olmazsa. o gördüğünüz 11. nesillerin çoğu eski yazar (rearkarne oldular)

2-3 yılmı:)ölürmüyüm kalırmıyım acaba 3 yıla?Neden bu kadar yavaş gözden geçiriliyor çaylak entryleri anlamıyorum...topu topu 10 entry okuncak her çaylağın en baba 6 aya bitsin günde 15 dk dan...

2-3 yıl mı? :))) bence en az 10 yıl..

ben 9. nesil çaylak görünüyorum. 2 yıl önce 10 entry girip beklemeye başlamıştım. o zaman 5060'larda idi sıram şimdi 4800 küsür.. tabi 1,5 yıldır falan bakmıyorum bile durum nedir diye.. sadece reklamlar görünmesin diye kullanıyorum üyeliği..

kısacası optimum hıza erişirse 10 yıla falan yazarsın ;)

Ümidi kestim o zaman:)torpil morpil işine girersek anca girerizgibi gözüküyor...

jpsartre, hesabin feci derecede yanlis.
her moderator (8 kisi) her gun aksatmadan gunde 15 dakika caylak entrysi okursa (15 dakikada 5 kisiyi okuduklarini varsayalim) caylak listesinin erimesi 4-4.5 sene aliyor (sana gelmesi 4 sene), 6 ay degil. Bu arada yeni caylaklar eklenmeye devam edilecek tabii...

kurukafa,biraz atmasyondu hesabım ama çaylak sayısı onay bekleyen çaylak sayısı değişmiyor fazla,tamam yeniler geliyor ama modlar biraz daha fazla mesai harcayamazmı?Ayrıca 8 mod çok az neden böyle...?Bide kurukafa bir 2-3 yıl bir 10 yıl diyor ben 53.000 lerdeym ne zman yazar olabilirim sence?En azından sen ne kadar bekledin?

ya bu sıra muhabbeti başlayalı bir kaç ay oluyor ne 2 yılı ne yaptınız yuh.
insanlar bir yandan da sürekli çaylak olmaya devam ettiğinden önünüze geçiyor olabilir.. sabredin bekleyin.. bir toplu alım olur ilerde gene..

scugnizzi ne zaman toplu alım oldu?Ben 6 aya yakındır burda onay bekleyen çaylak durumundayım.Yazar laımı olduğundan nasıl haberdar olabiliriz veya alım sırasında yazar olmak için ne yapmak gerekir?

tamam ben de atmasyon bir hesaptan sonuca vardigini belirtmek icin yazdim zaten. :) "Neden bu kadar yavaş gözden geçiriliyor çaylak entryleri anlamıyorum...topu topu 10 entry okuncak her çaylağın en baba 6 aya bitsin günde 15 dk dan..." demistin ondan. bir suru kisinin haril haril gonullu olduklari bir is basinda fazla mesai yapmamalarinin sebebi de muhtemelen sozlugun yazar sayisi konusunda sikinti icinde olmamasidir diye dusunuyorum.

manfool, toplu alim veya sistemde bir degisiklik olmazsa diye gercekci sure tahminleri yapiyoruz sadece.

Yani kaç sene diyorsun kurukafa benim için:)

Anladigim kadariyla sozluk'un varligini tehdit eden furyalar toplu alimlara neden oluyor. Facebook'un insanlarin dikkatini bir anda kendine yoneltmesiyle ıssız kalan eksisozluk'u canlandirma maksatli bir girisimdi sabirtasi alimlari. Eger internet aleminde tekrar boyle bir furya ortaya cikar, sozluk eski civiltisini kaybederse toplu alimlarin uygulanmasi muhtemeldir. Onun haricinde pek bir hareketlenme olacagini zannetmiyorum. 50 kusur bin'e gelecek sirayi ise hic beklemeyiniz. Cunku sozluk'ten su anda caylak edilecek insanlar bile sizin onunuze gececektir buyuk ihtimalle.

@kurukafa

weierstrass 2 yıl önce sıram 5060larda idi yazmış.. ona ithafen yazmıştım.

@manfool

bikaç ay olur mu yav... ben neredeyse 10 entry yazıp beklemeye başladığımdan beri sıra bekliyorum.. 5000'lerde azalıp artıyordu sürekli.. şimdi 4800'lerde geziyor ama eminim yine artacak..

sözlüğün reytingi düştüğünden kayıtlı okurlar çaylak edildi ki millet hepten kaçmasın.. ben şu an sadece okur olarak giriyorum.. son zamanlarda torpilsiz yazar olan görmedim.. siz de okur olarak devam edin bence.. en azından sözlükteki kirlenme dayanılmaz hale gelene kadar ;)

@weierstrass 10.01.2009da başladı çaylaklara sırasının açıklanması.
(bkz: #14976792)

son flight simulator x iyidir. kendi ogrenme dokumanlari kurslari falan baya goturur.

Flight Simulator X candir;

www.bilgisozluk.com

Ayrica sifirdan ba$lamaniz icin de iyi bir egitim almaniz icap eder, $uraya kayit olarak bu egitimi de en duzgun $ekilde alabilirsiniz;

www.birgenairva.com

Detayli egitim almak isterseniz bana mesaj yolu ile ula$in, musait zamanlarimda size kimi bilgiler verebilirim ucu$ hakkinda.

eclipse?

artılarını eksilerini yazarsan daha iyi olur, isim aramıyorum çünkü.

su anda en iyisi komodo IDE bence. cok detayli yazmaya vaktim yok ama stackoverflow.com dan da inceleyebilirsin detayli bi inceleme topigi. (stackoverflow.com)

bi de tabi bahsetmeden gecemen ben onumuzdeki aylarda kendi gelistirdigim python IDE sini piyasaya surucem. windows uzerindeysen hosuna gidebilir. cok istersen ses ver beta surecine dahil edeyim.

eskiden spe vardı stani's python editor. benim her ihtiyacımı karşılıyordu, mesela code completion.

@pascal borland: gelişmeleri duyurursanız sevinirim.

pythonun kendi guisi derken idle dan bahsediyorsun herhalde? tatlı bir shell bence :)

boa constructor zaten ide değil tam olarak, dragndrop gui programlama için mantıklı anca, çok şey beklememek gerek.

bunun dışında bence netbeansi çok küçümseme, python için gayet tatmin edici. aptana studio da deneyebilirsin o da hoş.

ağır debug işleri yapacaksan ve bunlar derman olmuyor dersen güzel standalone debuggerlar var python için. (bilhassa bi tane süper vardı da aklıma gelince ekleyeyim)

bundun dışında cpythondan çıkıp, ironpythonla mesela visual studioda, jythonla da herhangi bir java idesinde takılabilirsin. bilhassa ironpython visual studio nimetlerini güzel kullanıyordu lakin ciddi stabilite problemleri vardı en son denediğimde (2-3 sene önce?)

ama genel amaç için netbeans veya aptana dediğim gibi fevkalade. (gerçi onlarda da py shell yok bildiğim kadarıyla.)

@marido: henuz bi maillist bile olusturmadim ama [email protected] 'a bos mesaj atman yeter, maillist kurunca eklerim.

@lhun: aklina gelmeyen buyuk ihtimal winpdb.

hay yaşa

akşam gel bizden al?

cevabına kurban darknum.

bi yer var böyle fotokopici kıvamında; ancak orası bayağı pahalı hatta çok çok pahalı. kahve dünyasına giderken sağda kalan bir yer.

doğuş üniversitesinin orada çıktı alabileceğiniz yerler var. oralar daha uygun. mavi boncuk kafeye gelmeden sol tarafta mezarlığın karşısında bir yer var. orayı tavsiye ederim. ama flash diskinize kesin virüs bulaşacak =)

darknum sagol abi yarin sabah lazim.

tulkas, tesekkurler cok. oralar oldukca uygun, virus sorun degil windows kullanmiyorum. :)

Mcdonald's ın hemen yukarısında Nokta Kırtasiye var orayı bir dene

istanbul için randevu filan hiçbir manası yok. online olayında faydası yok. sabah erkenden gidiyorsunuz emniyete. bir kaç işlem var. işte parmak izi filan gibi. onları yapıyorsunuz parayı yatırıyorsunuz bi de işte bir form dolduruyorsunuz. ertesi gün alıyorsunuz pasaportu. bu kadar.

he bir de seyi sorayim...
hatta 2 sey daha geldi aklima.
para nereye yatiyor ? banka mi yoksa emniyette oluyor mu ?
birde ne kadar para yatiracam ben 1 sene icin ?
sitede bi 163.8 lira yazisi var ama o yeni passport icin mi yoksa yenileme icin mi ?

yeni pasaport 164 ytl iken yenileme nasil 300 lira oluyor ? ))

160 lira falan. yenilemede.

edit: resmi bilgi için. www.iem.gov.tr

vakıfbankasına da yatıyor. hatta sanırım enmiyette yatacak yerde var. ama ikincisinden emin değilim.

1 yıllık ücret pasaport uzatma ücreti. ilk alırken bunun üzerine cüzdan parası gibi bişiy ödeniyor. o yıldan bağımsız sabit ve uzatmalarda ödenmeyen bir para.

o formu kolaylik olsun diye doldurdun, print etmezsen orda verecekler elle dolduracaksin.

wings of fury var ama tek kişilikti. bir de after burner var bildiğim.

ne guzel oyundu o yahu ucaklari yandan goruyorduk di mi... taklalar maklalar.

Carrier Air Wing

wings of fury de degil carrier air wing de, bu oyun platform oyunu gibi degildi, sabit ekranda 2 tane uçak, aynı bu iki oyundaki gibi dikey eksende 2 boyutlu olarak savasırdı. kurukafa da dogru hatırladı sanırım, surekli takla felan atardınız oyunda ama gazı ve açıyı dogru ayarlamasanız stall felan bile oluyordu. yok mudur baska tahmin ?

art of flying felan gibi bi adı vardı diye bişeyler var aklımda ama duzgun bir sonuc cıkmıyor

buldum sonunda, oyunun adı triplane www.homeoftheunderdogs.net birileri oturup yenilemiş oyunu o da dogfight www.homeoftheunderdogs.net ikisi de freeware oyunlar

unkapanı olur gibi.

100 liraya satılan gitar 45-50 liraya satılanlardan daha iyi olmaz. iyi gitarın, beklenti ve enstrümanistin düzeyine göre gayet esnek bir tanımı var amma ve lakin öyle yüz-yüz elli lira çemberi içerisinde satılan "öğrenci gitarı" tabir edilen klasik gitarların hiçbiri diğerlerinden baskın şekilde daha iyi değildir.

durum böyle olunca 50ye 100e bakmadan tipini rengini beğendiğiniz, telleri klavyesinden çok yüksekte olmayan, tiz perdelere basınca sesi cızlamayan bir gitar almanız makuldür.

@blackdog'a katılıyorum. 50 ila 100 milyonluk gitarlar arasında pek bir fark yok. bu öğrenci gitarı adı altında satılanların tümüde balondur benim kanaatimce. hevesiniz kaçar o derece sesleri var kendilerinin. öylesine bir heves ise bu.. alın öğrenmeye çalışın ama çıkardığı sesten memnun kalıcağınızı hiç sanmam. onun yerine temiz bir 2.el kaliteli gitar alınması daha iyidir.

son bir not: yeni başlayana klasik al derler. alakası yoktur. akustik ilede gayet güzel gitar öğrenilir..

ucuz gitari calmasi nispeten daha zordur, dovusursun gitarla, akorduyla, perdeleriyle. enstrumandan sogutur. sen yine bi 300-400 lira ayir bence paran cope gitmesin. ben diyeyim de...

olayın aslı ciddi ciddi öğrenmek istemem mi yoksa anlık bir heves mi bilemiyorum. onun muhakemesini dahi verebilcek bi durum değil yani şu an ki durum. açıkçası kime sorsam pek değişik bişey söledikleri söylenemez. '' soğursun abi boşver 100 liran cebinde kalsın '' yada '' temiz 2. el bul. '' gibi şeyler fazlalıkta. hadi 0 ı geçtim 2. el satın almak istesem peki satan bir müzik market var mı? başka türlü elden satılanları zaten hiç anlamıyorum birinin gelip '' hacı benim gitar süper 100 liraya da senin için fit olurum bari napıyım '' demeleri ayrı bir düşündürücek. hani bari 2. el alabilceğim dükkan tarzı bi yerler varsa. kısacası almak istiyorum ama öğrenmek mi yoksa hah aldım tamam koy köşeye dursun mu onuda bilmiyorum ama öyle böyle bi tane alıcam galiba. ilgilere tekrardan teşekkürler.

aslında ben katılmıyorum 50 ile 100 liralık gitarların hepsinin dandik olduğuna. amacın öğrenmekse admira alabilirsin. yani abartmana lüzum yok. ben 80 e almıştım 6 yıl önce falan ve bütün hocalarım artı eline alan bütün gitardan anlayan adamlar hayran kaldı gitara. yani bilen birisiyle çıkıp bakarsan gayet güzel gitar bulabilirsin. mesela bana seçen arkddaşım direk tellerle klavye arasındaki mesafenin uzaklığına bakmıştı. o gitar şuan yanımda değil yani tam ölçüsünü veremicem ama yaklaşık 5mm falan arası. buna dayanarak aldırmıştı o gitarı bana. hala da durur gitar taş gibi.

edit: yanlış olmuş, hepsi dandiktir dememişler. neyse silmiyim belki işine yarar.

@ qranta
özellikle bulunduğum durum için marka önerisi ve kriter sunman benim için yararlı olucaktır. teşekkürler ilgine unutmamaya çalışıcam markayı ve tavsiyeni.

qranta, admira guzel gitardir ancak bugun o fiyata var midir bilmiyorum. 300 lira civari gitarlardan bahsederken minimum bir admiradan bahsediyordum aslinda. belki guncel fiyatlari degismistir bilemiyorum tabi.

fn + asagi ok/yukari ok
home icin command yukari ok, end icin command asagi ok

outlook kur tekrar geri gelir.

*.pst dosyalarını arat eğer bulamıyorsa bilgisayarda geçmiş olsun.

windows yükseltmek derken? format attıysa mailler silinmiştir. sadece windows yükseltip format atmadıysa, bir ihtimal pst dosyası hala duruyordur.

c:'de bir arama yapın, *.pst aratın. c'de users (ya da documents) klasörünün içinde kullanıcı adınız olan klasörün içinde appdata klasörü var. oradaki local isimli klasörünün içinde microsoft klasörü var, onun da içinde outlook klasörü var. orada bir pst dosyası olacak. adı da outlook.pst olur. eğer bu dosyayı bulabilirseniz mailler geri gelir.

outlook.pst dosyasını buldum. yaklaşık 420 mb. bu dosyayı nereye kopyalamam gerekiyor.

co2s2'ye ek olarak, o dosyayı recover edebileceğiniz bir sürü 3rd yazılım var. google'layınız.

herhangi bir path'den Archive dosyasi olarak tanitip, outlook'da Archive olarak tanimlamalisiniz.

Bu arada sorunu kimin yasadigini anlamadim =), hevipeyra sordu, mariboca devam ettirdi himm.

tamam, yerini de buldum ve kopyaladım. sorun yok şimdi. çok teşekkürler ilginiz için.

hevipeyra abim olur, "bizim birader" diye başladığı da ben. sorunu ben yaşamıştım, sayenizde hallettik. tekrar sağolun.

valla hic kullanmadim ama verdigin adresin alakasi olmamai lazim, internete nerden ciktigin onemli ki o da kabak gibi gozukuyor.

misal 7 tane telefonun var bu telefonların herhangi biri çaldığında google voice hepsini çaldırıp, hepsi üzerinden konuşma yapmanızı sağlayabiliyor. size bırakılan sesli mesajları txt e çevirip sms atabiliyo vs.

kimseden cevap gelmemiş ama öğrendim başkasına lazım olur belki.

uzantısını değiştirmek istediğimiz resmin ismini değiştirir gibi sonuna .jpg yazıyomuşuz yaaa asdksdhkjs.
windosda da öyleydi galiba.

Preview isimli sistemde birlikte gelen yazılımla açarsanız (ki varsayılan olarak çift tıkladığınızda Preview açar) Save As komutuyla popüler pekçok formatta kaydedebilirsiniz. Daha fazla seçenek için Graphic Converter gibi shareware yazılımları deneyebilirsiniz.

sadece uzantisini degistirmekle olmaz, bu dosyalarin formatlari farkli, bazi programlar dosyanin aslinda ne dosyasi oldugunu anlar ona gore acar bazi programlar da acmaz. arche'nin dedigi gibi, dosyayi preview ile ac (zaten bir sey yuklemediysen cift tiklayinca preview acar) save as de, istedigin formati sec.

kurukafa: dediğin gibi hepsinde olmuyormuş evet. ama bu sefer oldu. bundan sonra prewiew ile yapıcam o değişikliği.

ya bir de benim bir sorunum daha var, bir başık daha açmıyayım;
bir usb'nin system dosyasını bi şekilde masaüstüne atmışım. şimdi silemiyorum onu hiçbir şekilde deli olucam. ne denediysem olmadı. onu nasıl silebilirim ya?

Dosya kilitli olabilir. Çöpe attıktan sonra Alt (option) tuşuna basılı tutarak Empty Trash komutunu verin. Sorgusuz sualsiz silecektir.

sonuna jpg yazınca eksibition da anasayfada cıkmıyor mesela. windozda da cok kere xyz.jpg.png oldugu olur. save as yapmak gerek.

Sokarsan alırlar elinden..Bence acemiliğe götürme..Usta birliğine geç oradan komutanlarının durumuna göre kargolatırsın ;) Yoksa adi uzman çavuşlar el koyup kullanıyorlar..El koymaları önlemek için bol bol çıkmayan mürekkeple ismini yaz üzerine şişelerin :)

sokuluyor. ama garantisi yok elbette, adamına göre değişiyor herşey.

Vitamini içeriye soktuktan sonra bölük komutanınıza çıkın, tekmilden sonra durumunuzu anlatın. O izin verdikten sonra bir kağıda bölük komutanının izni vardır yazıp kutunun üstüne yapıştırabilirsiniz. Böylelikle bölükteki aramada yakalansa bile bir şey olmaz.

Aslında vitaminler ilaç değil, ilaç olsa sokamazsınız kullanamazsınız (resmen olmaz yani kullansanız da)

Ben kullanmıştım bir ara askerde vitamin, aramada bulup almışlar, gidip üsteğmenimin odasından geri almıştım, arada bi atıyorum iyi geliyo komutanım demiştim.

Bu ilac kullanamamanin olayi nedir? Benim her sabah almam gereken bir ilacim var ne olacak?

Revire çıkacaksınız, revirden hastahaneye sevk edileceksiniz muhtemelen, ardından hastanede muayene edecekler sizi ve aynı ilacı ya da muadilini size yazacaklar siz de o ilacı birliğinizin revirinden alacaksınız. Yok ben muadil istemem derseniz hastaheneden dödnükten sonra bölük komutanınıza tekmil verip durumu izah edeceksiniz, izin verirse eski ilacınızı kullanacaksınız ama askeri hastahaneden muayene şart diye biliyorum yani onu yapmadan kimseye tekmil vermeyin.

@kurukafa: Bölüğün ilaç kutusu oluyor. günde 3 defa kullanacaksın mesela, 3 öğün yemekten sonra birer tane alıp içiyorsun. ya sen doktor gözetiminde verilen ilaçların hepsini içip de intihar etmeye kalkarsan :/ herkese bu gözle bakıyorlar işte. herkes gerizekalı, herkes intihara meyilli, herkes her gün intihar etmek istiyor. ama kesinlikle insanların neden bu hale geldiğini sorgulayan yok.

www.myfonts.com

yaptığın çalışma legal mi bir bilene sormak lazım.

bir de yaptığın tanımların ne anlama geldiği nerede yazıyor göremedim.

hmm ilginç bişeye benziyor. uğraşılmış baya. neye gore seçildi bunlar? favoriler marjinaller trendistler?

not:aa nicklere bak.

butun nickleri listelemek bir guvenlik problemi olusturuyor. ayrica 5 milyondan fazla entryi kendi bilgisayarindan isletemiyorsan, binlerce kisiye hizmet veren bir servera da yuk getirecegini dusunme ngerekir herhalde?

bunun disinda emege saygi rep.

legal olup olmadığını hiç düşünmemiştim. daha doğrusu illegal olabileceği hiç aklıma gelmemişti. ama yine de preator lere sormak lazım. tanımların açıklamalarını eklerim birazdan linklere.

hayir legalligi kanuni acidan degil sozluk yonetimi acisindan idi. butun nickleri cikarmak listelemek vesaire ciddi bri guvenlik problemi olusturuyor (millet nicklere sifre deniyor falan). bu yuzden bunlari iceriden bir yazar hesabiyla aliyorsan toptan ucurulabilirsin bile, bence siteyi simdilik kapat ve bir sor.

"ekşi sözlük" markası konusunda çok hassaslar, oradan sorun çıkabilir. onu "mayhoş istatistik" falan gibi saçma bir şeye çevir bence..

terimlerin açıklamalarını girdim, linklerin üstüne gelince çıkıyor.

server a yük olayına gelince; bunu düşünüp sırf bu yüzden sözlüğün boş olduğu saatlerde bağlanıp bilgileri güncellettiriyorum. 24 saat sürekli olarak veri çekilmiyor. geceleri boş olduğu saatlerde. bunu nerden biliyorsun dersen, sözlükteki istatistikler kısmında var giriş yapılan saatler, onu baz aldım.

nick leri listelemenin güvenlik problemi oluşturecağını sanmıyorum. çünkü sözlüğe girilirken ya mail adresi yada kullanıcı adı giriliyor. ki kullanıcı adı da nick ile aynı olamayacağından ötürü bir güvenlik problemi oluşacağını sanmam.

adını mayhoş vs koysam da bariz bir şekilde belli sonuçta ekşi ile ilgili olduğu. öyle ayak oyunları yapamam. sorun oluşturursa kapatırım olur biter :(

açıklamalarda mesaj yerine entry yazarsan daha iyi olur gibi.

düşündüm ama bokunu çıkarmıyayım dedim :)

guzel olmus, elinize saglik. severim boyle seyleri, sozlukteki istatistikler az geliyordu :) istatistik istegi yapilabilecek bir kisim eklerseniz iyi olabilir, gerci sistemden cekilebilecek bilgilerin cogu var zaten.

evet nick ile girisi kullanici adi ile degistirdiklerini unutmusum, eskiden boyleydi bu, sonra bu sebeple degistirdilerdi.

@turtle

düzelttim hocam.

@emcedeltate

not:aa nicklere bak.

daha yeni anladım walla :))))

@lykos

istatistik isteği alamıyorum hocam. yakında silahlanıcam :)

net bir şekilde tebrik ederim. valla bravo..

ben de tebrik ederim, saglam parse edilmis ve belli emek harcanmis.
keske izinsiz olmasaydi. server'a bindirdigi anormal yuk dusunulurse ip'nin banlanmasi cok dogal.

yaw o kadar entry i bir günde işlemedi sonuçta. 3 haftadan fazla sürdü. bu kadarcık bandwith ve cpu rate koskoca ekşi engine dokunmaz bile. ama saldırı yapanlarda aynı yolu izliyor ise beni de öyle zannettiler heralde.

bu arada kimse yönetime felan sordu mu? mahkemelik olmayalım durduk yere :) askeri mahkeme ile uğraşmıyayım şimdi. gerçi kanun değişti artık sivil mahkeme de yargılanırım ?)

hehe güzel güzel. ben de çok ve boş'lara girmişim üst sıralardan.

ilginc olmus, daha fazla istatistik gormek isteriz.

eline sağlık güzel olmuş. yalnız nesilleri, entry sayıları ve karmalarına göre sıralayabilirsek de güzel olur. istek oldu ama idare et artık :)

harika :) tebrik ederim.

öncelikle yorum yazmış herkese teşekkürler.

@maniac and my pretty prozac

hocam çaylak olduğum için normal mesaj fasilitesini bilem kullanamıyorum. ssg ye nasıl ulaşayım.

@bykush

rekortmenlere ve favorilere şimdi bak bi de.

@scugnizzi

en çok entry girilen 10 başlığın gösterilmesi sözlükte olan birşey benim scriptte yok o. ona göre ayar çekilebilir tabii ileride.

sözlükte hakkında en çok entry girilen yazarların listesinden çok; başlıkları gruplandırıp entry sayılarına göre sıralatmayı düşünmüştüm. örneğin yazarlar, spor takımları, şarkıcılar,... ama askerlik işte naparsın vatan borcu. eğer askerde unutmazsam php yi, gelince olabilir bu.

her nesilde, en çok entry giren yazarlar listesi yerine rekortmenler sayfasına nesil seçimini koydum.

@istanbul beyefendisi

kıymet bilen yok hocam, harcanıp gidiyoruz :))

tebrik ederim. pek basarili. hemen pivot table yapasim geldi ^^

Hocam ellerine sağlık. Bu emeğin karşılığında ben olsam dakikasında seni sıralamada öne geçirir ve entrylerini incelerdim. Uygunsa da anında yazar yapardım, şaka yapmıyorum. Sabırtaşı çaylak mısın?

Bu arada başlığın hala açılmamış:) Kafa iznim bitiyor 2-3 güne, o zamana hala boşsa ben açacağım. Takdire şayan bir iş çıkarmışsın.

@mat couthon

pivot table ne demek yaw

@o s c a r

sağolasın hocam. sabırtaşı değil onbirinci nesil çaylağım. sabırtaşı olan hesap banlandı işte. bir yerde şöyle bir şey okumuştum "banlandıktan sonra tekrar tekrar üyelik alabilirsiniz, ta ki sözlük konseptini kavrayıncaya kadar". şimdi yeni hesapta banlanmasın durduk yere :)

eline sağlık bilader, gayet işe yarar bi site..

başlığını da açtım, turtle kardeşim ukte vermiş ;)

sağolasın kardeş. yönetimden birileri birşey (iyi/kötü) yazar umarım. sonra papaz olmayalım :)

ekşistats türlü yanlışlarla dolu ve hala bu devam ediyor.
ekşi üzerinden mesajlaşmayı iptal eden arkadaş bu işe nasıl el atacak diye bekliyoruz !

Default playback format dedigin sey, ses kartinin calistigi sampling rate sanirim. Bunun "format" ile alakasi yok, ve bu sampling rate ve dahi bitrate kullandigin ses kartinin surucusu tarafindan ayarlanir. Cunku bu hardware clock ses kartinin icindedir ve her ses kartinin dizayni ve isletim sistemiyle iletisim bicimi farklidir (gerci bu is icin standardize edilmis bir iletisim de mevcuttur modern isletim sistemlerinde). Bu yuzden isletim sisteminin "default" bir ayar vermesi yerine bu islevi ses kartlarinin suruculerinin kontrol panelleri ustlenir genelde.

Yani lafin ozu, kullandigin ses kartinin kontrol paneli varsa ona bak, fakat cogu consumer ses karti (yani yari profesyonel veya profesyonel bir ses karti kullanmiyorsan) hardware olarak tek clock speed desteklerler ki bu da CD standardi olan 44.1kHz veya bazi creative ses kartlarinda 48kHz'dir. Butun diger bitrateleri software resampling ile calarlar yani bunu hardware duzeyinde degistirmek mumkun degildir. Ornegin 8kHzlik bir wav dosyasi calacak olursan ses kartinin surucusu calarken onu 44.1kHz'e resample eder software icinde ve oyle dinlersin. O yuzden boyle bir ses kartin yoksa default bir hardware clock speed ayarlayabilecegin bir yer bulamaman olasi.

Bence bu hareketlere isimlerin gelisi ille bulan kisinin adi ile degil "meshur eden" kisinin ismi ile aniliyor olabilir, yani bir nevi dogal secilim yolu. Meshur etmenin yolu da bir sporcu olarak ornek gosterilecek unlu biri olmak herhalde.

@kurukafa nin da dedigi gibi, hareketin adinla anilmasini istiyorsan hareket ya da formul buldugun seyin camiasinda hem bir ilke hem de hatri sayilir basarilara imza atmis olman gerekir gibi. matematik, fizik, vucut gelistirme. Hareketi de merak ettim, ozellikle hem yeni hem de serbest agirlikla olmasi pek bi meraklandiridihsindaderegende...

Size hak veriyorum, bi anlık coşkunluğuma veriyorum yukarıdaki mesajımı. Bu isteğim güzel ama öyle her şey hemen olmuyor. Kaldı ki keşfettiğimi sandığım hareketin ikinci kısmı gerçekten yenilik sayılabilir ama özünde bir abduksiyonu tamamlayıp yere dik olarak adduksiyona (bu da aslında yere dik adduksiyon diye değil de başka bir özel adla anılıyor da hatırlayamadım) geçmek, hareketin yarısıysa şimdi farkediyorum ki bilinen bir hareketin ufak bir değişiklik yapılmış hali.

İlginiz için çok teşekkürler ama gün gelecek harbiden yeni bir harket keşfedeceğim, ve birileri hakkımı verip benim adımla anacak kadar enfes bir şey olacak. Tabii bu zamana kadar da bu çevrelerde tanınmak gerekiyor artık orasını da halleder miyiz bilemiyorum :-) Bu paragraf kendime gaz verme paragrafı oldu.

serdar aktolga ile tanış hareketi anlat. ona yaptırıp bir yabancı dergide görülmesini sağlarsan hareketin adı belki serdar press olabilir. ama senin adınla anılması zor görünüyor.

ha bu arada aklıma şu geldi.
crossfit komüniteleri var. orada biraz tanınmayı becerirsen. hareketi bir video ile sitelerine upload edersin. adınla anılır hareket. oradan da vücut geliştirme ve fitness camiasına yayılabilir.

Evet önerilerin çok akla yatkın ve işe yarar, ya bi Türk olsun da Serdar olsun, İlşad olmasın bu beni hiç rahatsız etmez. Serdar Aktolga da IFBB Pro oldu zaten, çok ilerledi, inşallah daha da ilerler.

Video konusunda bu sene olmaz ama seneye iyi bir kamerayla hareketleri anlatarak uyguladığım kısa videolar ve çeşitli antrenmanlar koyacağım.

Dün keşfettiğim hareketinse pek sıradışı olmadığını ve ilgi görmeyeceğini bu başlıktaki 2. mesajımda yazmıştım. Daha iyi bir hareket bulmalıyım, aslında bende bu hareket keşfetme isteği eskiden beri vardı. 4-5 sene önce her hareketi bilmediğim için bazen bir hareket bulur bunu yenilik sanardım çünkü bu hareketi yapanları görmemiştim. Ama insanın görgüsü bilgisi arttıkça yeni bir hareket bulmanın -yüzlerce hareket olduğu için- ne kadar zor olduğu görülüyor.

Ama gerçekten ses getirebilecek bir hareket bulabileceğime inanıyorum, önemli olan bu düşünceyi taşımak ve çalışmak. Ne düşünceyi bıraktım ne çalışmayı, umarım başarırım. Hiç bir şey bulamazsam HIIT idmanlar konusunda tanınacak kadar çok sayıda ve etkili idman hazırlayabilirim.

sindirim konusunu bilemem ama aldığın maden suyunda nitrit ve/veya nitrat oranının 0 (yazıyla sıfır) olmasına dikkat etmek gerekir. örnek olarak kızılay maden suyunda sıfırdır bu miktar

karizmaya büyük zararı var bence

bizdeki maden sularına CO2 basıyorlar. yeraltından o derece asitli çıkmasına imkan yok. asit de sindirime yardımcı olsa da boğazı tahriş edicidir diye düşünüyorum. meret sanki koladan daha asitli.

ben de bu kadar olmasa da baya maden suyu tüketiyorum, nil ablamız fena kafaladı bizi vallahi, beynimiz döndü..

o deil de maden suyu+taze sıkılmış limon işbirliği en iyi gazoz kola vesaireden daha iyi bence, şekeri kalorisi az hemide..

ecnebilerin su yerine maden suyu tükettiğini duymuştum bi yerlerde, kaynak popomdur ama..

böbrek taşı yapıyor diye duymuştum bir de her gazlı içecek gibi mideyi genişleyiyor çok yemeye sebebiyet veriyor.

aman tansiyonu olanlar içmesin mümkünse. hele sodyumu yüksek olanlar çok fenaymış. bence o nil abla'nın reklamında bu uyarının da geçmesi lazım.

polonya ve çek cumh. de normal su pek yok, su ile soda arasında bi tür soda var ve sürekli onu tüketiyorlar. zararı olsaydı onlara olurdu sanıyorum ki.
tabii türkiye'deki sodaların (arkadaşların da dediği gibi) bir şeyleriyle oynanıyor ya da bir şeyleri fazla yüksekse (asit, co2 vs.) bunlar bünyenize zarar verebilir.

@ zombikanı: karizmaya niye zararı olsun yahu? :)

günde 5 öğün kebap yiyen adamları anımsatan bi içki.nerde koli koli soda alan adam görsem ne yedin de sindiremiyosun be adam koş zıpla bi şey yap sindir derim ben.ama sana afiyet olsun.

aslında sindirim sorunu çektiğim için değil de, terle kaybedilen mineraller, ekstra serinleme gibi sebeplerden içiyorum ama tabi öyle de görünebiliyordur. :)

maden suyu bobrek tasi yapmak bir yana, eger normal calisan bir bobreginiz varsa onun daha saglikli olmasina yardimci olur. yetiskinlerin su yerine maden suyu icmesi oldukca tavsiye edilen bir harekettir, simdi usendim ama guzel kaynaklar bulabilirim cok istersen.

icinde asit falan yoktur, o dilimize kola gibi aci gelen sey karbondiyoksittir. sindirim tembelligi ile de dolayisiyla alakasi yoktur, sindirime herhangi bir sividan fazla yardimci olmaz, bu sebeple tembellikle falan alakasi yoktur.

mide genislemesi olayi zaten hurafedir.

ancak ictigin maden suyuna dikkat edeceksin, denildigi cok iciyorsan gibi nitriti mumkunse sifir olacak. ayrica maden suyu diye aldigin seyin "soda" olmamasina da dikkat etmek gerek, turkiyede ozellikle soda ve maden suyu ayni anlamda kullaniliyor, fakat ecnebilerde soda malum sekerli gazli icecek, maden suyuyla alakasi yok haliyle.

iciniz iciriniz, saglikli bir insan icin su yerine kullanmakta bir sakinca yoktur, faydasi vardir. ictigi seyle karizma yapmaya calisacak kadar problemli kisileri de gormezden geleceksin haliyle...

ilerde ciddi mide sorunlari yasarsin o kadar cok icilmez.
bunlarin labaratuvar tetkiklerine de pek tamah etmeyin.
en iyisi beypazaridir.
amma koladan iyidir su ile karistirarak icmen daha iyi olur.

Su tüketiminizi azaltırsanız taş oluşmasına sebebiyet verirsiniz. Soda içtiğinizden daha fazla su tüketmelisiniz ki taş oluşmasın. suyu buz gibi ve içine bir dilim limon atarak içmeyi deneyin. belki işe yarar.

soda içip mide sorunu yasayan bi insan evladı bulun getirin yahu. ne kadar acayip hurafeler var. yok mıdeyı genısletırmıs fln fln. plastık heralde mıdenız ?

kurukafa cok nefis anlatmıs tek tek. tas olayı da gayet yalan. mınerallerin fazlası kemıklerde depolanır o da olmuyorsa direk idrarla atılır. budur baska da bi yerde birikmez. yedigini ictigini temız tuket tas için.

@kurukafa
@bryan fury

"icinde asit falan yoktur, o dilimize kola gibi aci gelen sey karbondiyoksittir."

demişsin güzel arkadaşım da, CO2 nin yani senin tabirinle karbondiyoksitin asidik özellikte bir gaz olduğunu suda çözündüğünde iyonlaştığını ve PH skalasında suyu asit tarafına doğru kaydırdığını bilmen gerekirdi.

koladaki asit de CO2 dir, maden suyundaki de hatta biradaki de. hepsine sonradan basılır ve boğaz-yemek borusu için tahriş edicidir.

eyke, ciklama icin tesekkurler. asit denilince genelde insanlarin "hidroklorik asit" falan gibi hardcore asitleri "her seyi eritip bitiriyor hocam" tadinda gozunde canlandirmasina binaen dedim "asit falan degil" olayini. belli ki isin kimyasal kismini benden iyi biliyorsun yoksa, tesekkur ediyorum.

dogal maden suyu zararli degil ama su da icsen daha iyi olur, bir de soda adiyla satilmayan yapay maden sulari da var sanirim, ona da dikkat etmek lazim.

bu arada yalan borcu varsa boynuna, istanbul tip fakultesi hidroklimatoloji bolum baskani prof. dr. zeki karagulle'den alintiliyorum:

"Burada büyük bir kavram kargaşası yaşanıyor. Türkiye'ye maden suları ilk geldiğinde yani 80 sene önce, bunlar Amerikan menşei olduğu için soda diye adlandırılmış. Soda yapay bir Amerikan içeceğidir. Çeşme suyuna bikarbonat atılarak yapılan bir çeşit sudur. Türkiye'de de soda var ama maden sularının çoğunu da biz yanlışlıkla soda diye biliyoruz. Maden suyu son derece yararlıdır ama soda bu kadar yararlı değildir. Amerika'daki araştırmalar sonucunda, sodanın kalp hastaları için zararlı olduğu açıklanıyor. Türkçe`ye öyle çevrilip açıklamalar yapılıyor. Maden suları da zararlı damgası yiyor. Halbuki maden suları kalp hastaları için ilaç gibidir, çok yararlıdır. Hipertansiyon hastalarına soda kısıtlaması getiriliyor ama maden suyu tüketimi öneriliyor. Maden suyu, yüksek tansiyona yararlıdır. Benim önerim; her öğün bir şişe maden suyu içmenizdir. Sabah, öğle ve akşam bir şişe maden suyu içme alışkanlığı edinin. Günde 2 litre sıvı tüketeceksek bunun en az bir litresi maden suyundan olmalıdır. Mineralli suyu bu miktarlarda içtiğimizde, sağlıklı bir böbrek fonksiyonunuz varsa bize hiçbir zararı olmaz. Tam tersine yararı vardır. Eğer taş sorununuz varsa, maden suyu bunun çözülmesini sağlar. Sanılanın aksine taş oluşumuna yol açmaz. Maden suyunun içindeki kalsiyum en az süt kadar yararlıdır. Öyle ki; bir gram kalsiyum tabletinden tam 3 kat daha yararlı olduğunu söyleyebiliriz."

peki dostlar hangi markalar candır, hangi markalar rerörerödür?

kızılay ve sırma nın tadı guzeldi.

prof. dr sıddık ülgen ise maden suyu ve hipertansiyon için şöyle söylemiş: www.habervitrini.com

alkolun ne gibi ektileri olabilir bilmiyorum ama aşırı alkol alırsan disinden yayılan kokuyla kusman olası...

Dis hekimine alkollu gidilmez :)

Hatta gitmeden onceki gun bile icmek dogru degil. Kanda alkol bulundugu surece dis hekiminin uyusturma islemi zorlasir, kanal tedavisini iliklerinize kadar hissedersiniz.

alkollü gitmeyin, hekim de insan ve sarhos bir kişiyle ugrasmak zorunda değil acıkcası.devlet hastanesinde günde 50 hasta ya da fazla kişiye bakıyordur üstüne bir de alkollü birinin olması tuz biber eker:)
hastanelerde sterilizasyona dikkat edilir temizdir o aletler, her hastada yeni takım alırlar zaten.siz de dikkat edin, süpheniz varsa sorun.ama dedğim gibi sarhos gitmeyin adamların basına iş cıkarmayın

jetokain! sıkıntı yapar,
normal bildiğin dişçiler sanki sıfır alet mi kullanıyorlar? bulaşık suyunda yıkayıp etüve atıyorlar, paketleme kısmında çok sıkıntı oluyor asıl mikrop oradan kapılır. ama devlet hastanesi sağlamdır. 1 saniyede steril diye bir şey yok zaten, paketleme sistemleri de iyidir. dişçiden temizdir merak etme.
geçmiş olsun bu arada.

doktor uyuşturuyor ki zaten. alkol uyuşmanızı engeller bence.
hem o aletleri alkolde falan bekletiyorlar, paniklemeyin.

ben paniklemeye çoktan başladım.operasyon esnasındaki acıyı geçtim sonrasını düşünmeye başladım.hepatite geçtim.ayrıca öyle beklettiklerini de sanmam nası bi bekletmeyse 10 sn bekletince her şey mis gibi mi oluyor.nerde bekletiyolar ben görmedim o aletleri o sıvıları yarın sorcam

sıvıda bekletilmesine gerek yok aletlerin.otoklav denen aletler var sterilizasyonu bunlarda sağlarlar.devlet hastanesi ise zaten bunları görmezsiniz, hemşirelerin oldugu bölmede olur bu aletler, hemşireler mekanik temizlik yapıp aletleri otoklava atarlar.hekim temiz alet alır, sterilizasyona verdiği aletin cıkmasını beklemesine gerek yok yani.alet tek hastaya yetecek kadar yok ki fazla fazla var.

bi şey gördüm 3 tane herkesin ağzına girdiğinden eminim bi yere bağlıydılar ve ordan çıkartılıp temizlenmesi için zaman gerekli gibi geldi bana ama 3 dkda bir hasta alıyolar nası iş bu.

aeratördür o.uclarındaki frezleri değiştirilir.evet en sağlıklısı her hastada o aletlerin değiştirilmesi ve sterilizasyona atılması ama devlet hastanesinde o iş hayal ki en iyi diş kliniğinde bile rastlanmaz.
dezenfektan sıkılır hastalar arasında bu da hbv ve hıv i inaktive ediyor zaten

çok sağol keah içim rahatladı en azından bi şeyler sıkıyor olmaları bile huzur verici:)

o aeratör denen aletler oldukca hassas aletler, her hastadan snra sterilize etmek hele ki devlet hastanesinde tam hayal:)aeratör kaynaklı olarak hıv ve hbv bulasması ile alakalı olarak bir yayına rastlamadım ben şimdiye kadar, içiniz rahat olsun.dediğim gibi dezenfektan yeterli oluyor.tekrar söylüyorum alkollü gitmeyin:)geçmiş olsun

bi de dişim sallanıyo (tutup sallayabiliyorum bayaa) ama doktor yaşın genç çekmeyelim 4-5 yıl idare edersin ,sinirlerin açılırsa özele gitmen gerekebilir dedi bana.ne demek şimdi bu sinirlerim nasıl açılıcak açık açık başka doktora mı gidicem anlamadım ki?

muayene yapacaksak ücret talep ederim:P
saka bir yana doktorun anlatmak istediği dişine dolgu yapayım derken eğer pulpa acılırsa dişinin kanal tedavisine ihtiyac duyabileceğidir. ama kanal tedavisini de devlet hastanesinde yapmaları lazım, doktorun niye böyle birşey dediğini anlamadım acıkcası.

icip git bence karizmatik olursun baya.

sarhoş olmadan gidin. çakırkeyf falan. hekime de yazık yani. ben olsam sarhoş adama tedavi uygulamazdım. ama sizi rahatlatacaksa 2 tek atın. yeter ki sarhoş olmayın. yani en azından ben öyle yaptıydım. yoksa o koltuğa oturamayabilirdim. hatta net söylüyorum;oturmazdım. her türlü ameliyatı oldum ama ağız bambaşka bir olay.

acaba alkol kanamayı arttırır mı ki?

ben de 1-2 sene öncesine kadar aynen sizin gibiydim. hayatımda benden başka hiç kimsenin varlığına tahammülüm ve ihtiyacım yoktu. ve bu durumdan gayet memnun olduğum için hiç değiştirmek için çaba da sarf etmemiştim. 1-2 senedir ise çok sosyal bir insan oldum. hatta bazı özel dönemler ve zamanlar dışında yalnızlığa gelemiyor ve birileriyle görüşmek istiyorum. belki sizin durum da benzer bir şekilde zamanla geçer diye yazdım bunu. sevgiler.

ehehh valla ben de ozlemiyorum:) Ozlemedigim icin de arayip sormuyorum kimseyi. Beni arayan olursa gorusuyoruz.

Cok sorgulamisimdir "Ulan ben odun muyum acaba" diye :) Hele ki "canimm cok ozledim seni minnosum" tepkileri veren insanlari gordukce. Tabi yarin obur gun baba olursam ozlerim belki evladimi.

Bir de kaybettigim yakinimi ozluyorum. Hayatta olan kimseyi ozlemem diyim :)

ben de özlemiyorum. küçükken annemi özlerdim, o kadar. bi daha kimseyi özlemedim. insanlarla ilgisi yok. sevdiğim insanları da özlemiyorum.

hiç kimseyi özlemiyorum demek için bu duyguyu hissedebileceğiniz kişilerin teker teker hepsinden yeterince uzak kalmış olmanız gerek, bunu yapmamış olabilme ihtimalinizi tamamen çıkış noktası alarak belki özlersiniz diyorum.

bence ileride bazı sorunlara yol açabilir bu durum yani herkes birileriyle birlikteyken takılırken falan sen tek olursun ve neden diye sorduğunda kendine geç kalmış olabilirsin oyüzden bu soruyu şimdi sorman güzel :) sonuçta özlediğin kadar özlenirsin bu bri gerçek

ailemi ozluyorum, cunku cok uzagim.. onun disinda pek kimseyi ozlemiyorum, arkadaslarim zaman zaman aklima gelir tabi, ama bu ozlem midir bilmiyorum. Ozlemek onlara ihtiyac mi duymak yoksa onlari dusunmek mi, hicbiri degil sanki, ozlemek sanki onlar olmadan bu hayatta yalniz kalacagini hissetmek sanirim... agir bir duygu, araya mesafe ve zaman girmesi gerekiyor...

bence kendini biraz zorlasan iyi olur daha sonra birikiyor b.ka sarıyor kafa falan kalmıyor..

Özlem duyamama durumunun tembellikten ve hatta vakitsizlikten kaynaklı olduğunu düşünmekteyim ciddi ciddi, bende de aynı sıkıntılı ve bir o kadar absürd hissiyat mevcut...

Insan doğası gereği, kişiler daha fazla üstüne düşmeye başlıyor sonra. (her ilişkide güç daima az umursayan tarafta olduğundan)...

Basit bir örnek verecek olursak, annen seni haftada 2 gün aramasa tuhaf karşılarsın, bir sorun olup olmadığını anlamak için ona ulaşmak zorunda hissedersin kendini... Fakat bu rutin bir hal aldığı için, özleme fırsatın kalmıyor, buna pay bırakılmıyor. Ikili ilişkilerde de bu böyle, genel bir örnekti yalnızca.

bunu ben de hep merak etmisimdir, bir rahatsizlik oldugunu dusunmuyorum, bir kisilik ozelligi bence. genelle (veya genelin goruldugu haliyle) benzesmedigi icin korkutucu gozukebiliyor sadece. sevdigim, cok sevdigim kisilerden uzak (kimisinden ebedi) kaldim ama ne bileyim hic "simdi 1 dakkacik bile olsa gorsem ne super olur" dedigim bir an olmadi, biraz fazla kabullenici ve biraz rasyonel olmayla alakasi olabilir (yani gorebilecek olsam zaten gorurdum, goremiyorsam demek ki mumkun degil, kafayi bunla mesgul etmenin alemi yok demek gibi). yani evet uzaktaki sevdigim birini gorsem guzel olur, ama goremeyecegime gore oturup onu dert edinmenin anlami yok falan gibi... tabi bu otomatik bir proses yani boyle yapayim diye dusunmuyorum.

sevdigim kisilerle beraber olunca cok mutlu oluyorum evet ama olmadiklari zaman da pek dert olmuyor aklima gelmiyor. insanin kafasini surekli mesgul eden ilgi alanlari olmasi ile alakali olabilir demisler, bende de var ondan o yuzden alakali olabilir, dusunmemistim hic onu.

ailemi özlüyorum uzakta olduğumda ,hatta 2 ay kadar görmessem gün sayıyorum dönüş tarihi için, birkaç arkadaş dışında kimseyi özlemiyorum.sevdiklerimi değil sadece çok sevdiklerimi daha doğrusu bende alışkanlık yaratmış insanları özlüyorum .akrabaları görmesem aklıma gelmez. alışkın olduğunuz insanlardan uzak kaldığınızda özlersiniz siz de, öyle abartılıcak özlemde değil aslında bu bir iki saat görmek bile yetiyor.altında farklı nedenler aramayın bence , etrafınızdakilerin çocuğunun değersiz olduğunu düşünmek yeterli nedeni teşlik ediyor.

ben de ozlemiyorum. anlar ve duygular baska tabii, ama onlar da daha cok insanlarla degil, insanlarin o anki halleri ile ilgili ve kimse ozlendigi andaki halini korumuyor.. relativity.

özlem alışkın olduğun bir şeyden yoksun olmakla oluyor. her şeye kolaylıkla adapte olabiliyorsan hiçbir şeyin eksikliğini hissetmezsin, özlemezsin..

ben de yalnızlığımı çok severim yalnız şöyle oluyor mesela biriyle ilgili bişey geliyor gülümsemesi, karekteristik bi sözü falan o anda özlem gibi bişey hissediyorum ama yanında olmak istemiyorum ille de o kişinin. bazı insanlar böyle bişey hissettikleri zaman o insanın yanında olmak istiyorlar. erken çocuklukla, nesne ilişkileriyle, bağlanma biçimleriyle falan ilgili bişey olsa gerek.

ama insanın yaşı ilerledikçe özlem de başka biçimler alıyo sanırım. mesela geçen hafta uzun süredir görüşmediğim lise arkadaşlarımla tatile gittim, onlarla vakit geçirirken beni uzun yıllardır tanıyan, kendimi anlatmak zorunda olmadığım insanlarla olmayı özlediğimi fark ettim. yani insanları değil, onların yanındayken olduğun kişiyi de özleyebiliyorsun ki sanırım bu benim için daha baskın bir özlem.

tüm hücrelerim adına konuşuyorum:
insanları özlemiyoruz çünkü insanlar yani çoğu insan adilikleriyle ibnelikleriyle hatırımızda

uzak kaldigimiz donemlerde kiz arkadasimi ve izmir'deki arkadasim tolga abi disinda ben de hic kimseyi ozlemiyorum. hele hele bolumdeki arkadaslari gormek dahi istemiyorum. yaz tatili boyunca bi hal hatir sorulmak icin aranmayip ilk sinav doneminde "oo naber ya, su senin notlari alsam" muamelesi gordugum icin olsa gerek. ibneler.

belki insanları sevmiyorsundur, insan sevdiği şeyleri özler. ben askerdeyken ne annemi ne babamı özlemiştim. ama misal yiğenlerimi hatırlayıp ağlayasım gelirdi. bir de çiğ köfteyi özlemiştim.

birşeyleri özlememek iyidir bence, kafan bulanmaz en azından.

bence bu bir huy, yani ozleyen cok seviyor, ozlemeyen okuz gibi bir sey yok. ben sevdiklerime karsi gayet pitircik birisiyim ama o insani gormezsem de aklima gelmez pek. yani hatirlarim, bir sey gorurum aklima gelir o insan anlik olarak ama oyle bir ozlem duygum peydah olmaz. yillardir ailemden uzaktayim ama ozlemem onlari. ozlediklerim var ama,
mesela oldukten sonra babami ozlemeye basladim. bir de asik oldugum insani ozlerim ama hemen oyle kisa surede degil, biraz zaman gecmesi lazim. bu bir mizac, karakter, kisilik ozelligi gibi geliyor bana. goz rengimiz gibi bir sey, kimi insan ozlemiyor ya da baskalarina gore daha az ozluyor. unutkanlik da var bende, simdi dusundum de ondan da olabilir. belki ozlemeyi unutuyoruzdur :s

su iç, sakız çiğne..

sakız sevmiyorum, su da şişiriyor bir yerden sonra.
başka?

aktara gidin, tarçın, karabaş otu, melissa, karanfil karıştırmasını söyleyin. sıkılınca ağzınıza bir kaşık atın, yavaşça çiğneyin. hem sağlıklı, hem mis gibi kokar hem de sigara bırakma sırasındaki gerginliği alır. memnun kalırsınız.

su
soda
su
meyve suyu
su
grissini (galeta da denir)
su
salatalık
su
karpuz
su

fatih terim bırakma çabalarından birinde lolipop yiyordu sürekli. yedek klübesinde filan ağzında lolipopla duruyordu. sdkfljdsk

kizilay maden suyu candir. icilmesi gereken bisey. yaninda da pastaneden kitir kitir biseyler... hadi hayirli isler.

kavrulmamış kaju fıstığıyla kuru üzüm yiyin. hem sağlıklı, hem lezzetli.

yemek içmek deilde ben dişlerimi firçalıyordum cnm sigara içmek istedikce ya da meyve suyu ıciodm

sürekli maden suyu içilmez. ama sıralı olarak dene bence. maden suyu iç, icea tea iç. sonra git karpuz ye. bence çekirdek de olabilir. çok iyi vakit geçirtir.

şu hatunların yediği etiform modunda olan diyet şeylerini de deneyebilirsin atıştırmak için.

karpuzu galetayı ve diş fırçalamayı yürürken yapamayacağım için listeme alamıyorum.
az önce yürürken soda denedim, burnumdan geliyordu. fıstık kuru üzüm deniycem bu akşam, akşam olduğu için yanına bira tercihim tabi.
yarın öğlen de meyve suyu denerim artık.

soda mideyi genişletiyor diye biliyorum az yiyin zamanla mideniz küçülür açlık-proof bir insan olursunuz

şekersiz limonata içilesi

soda hakkında ne cok antin kuntin inanıs varmıs. ne garezi var mılletın sodaya anlamıs degilim. yok mu bi doktor arkadas cıksın acıklasın sunları.

meyve bence. kuruyemiş ve çekirdek çok yağlı, çok yerseniz kilo yapar diye biliyorum. sağlıklı şeyler yerseniz daha iyi, kuru kayısı, kuru üzüm gibi. ya da pestil falan. bir de benim dayım plastikten sigara gibi bi şey tutuyordu ağzında sürekli sigarayı bırakırken. satılıyor sanırım, mentollü bi tadı var. çektikçe mentol geliyor, sigaradaki ağız alışkanlığına iyi geldiğini söylemişti.

yürüyüşe çıkmadan önce tantum gargara yaparsanız, yürüyüş sırasındaki bu yemek yeme bişiyle ağzı oyalama ihtiyacını en aza indirebilirsiniz

içinde bir leğim sorunlu olunca oluyor 15 liraya tamir ettirdim. Kırmızı renkleri veremiyordu benim monitör.

sorun monitor kablonda veya kablonun monitore girdigi yerde, temassizlik sonucu oluyor. kabloyla az oyna gecer veya daha kotu olur. yapmak(acip lehimlemek)/yaptirmak gerek.

hafifçe vurmayı dene (ciddiyim) eğer düzeliyorsa tv tamircilerine sor 10-15 milyona yaparlar banada olmuştu.pixel bilmemnesi bozuluyormuş.

eski oyunlari dosboxta falan oynaman hayrina olur. soyledigi sey "memoryi dusur" degil, "bilgisayarinizin memory yukunu dusurun" olmakta, yani oyun bilgisayarda yeterli hafiza olmamasindan yakinmakta. modern isletim sistemlerinde eski oyunlari calistirmaya calisirken sik rastlanan bir sorun, bu sebeple dosbox gibi emulatorler uzerinden oynaniyor bunlar genelde.

senin yaptigin sey virtual memoryi dusurmek, yeterli ramin yoksa bilgisayarin performansini dusurecektir, bununla alakasi yok yaptigin seyin yani.

hayatımda hiç donut görmedim ama filmlerde izleye izleye aklımda yer etti. ilk gördüğüm yerde tadına bakıcam. bu soruna cevap olabilir mi acaba?

aynen belki de 10yıl sonra o bizim için bi zorunluluk gibi gelecek bugün bir kahve içmek gibi 10yıl önce kim kahveye bu kadar önem verirdi. 10yıl sonra bugün beğenmediğimiz donut u afiyetle yiyecez atıyorum tekine 5 lira verecez yerli markalara dandik diyecez ama zevkler beyinsel değil midir nasıl oluyo da oluyo canlar?

ben afrikada su olarak allahın yagmur suyunu içen bi millet gordum ve burda coca colanın reklami ve ürünleri vardi adamlar cola icio ama su için işlenmemiş, arıtırılmamısın allahın suyunu ıcıolar siz ne diosunuz a dostlr ama bnm tahmının reklamların urun pazarlama strajesi fln filan

e bu olayda da beyin disi bisey yok ki. goruyorsun, beynin de buna gore tepki veriyor. yoksa kurukahveci mehmet efendide karamel macchiato vardi da biz mi icmedik... ki nerde kaldi yerli donut.

bizim millet özentidir.

özentilik diyecem ama bu kadar saf olunamaz gibime geliyo benim daha derin birşey olmalı(inşallah öyledir)

kapitalizmi lokalleştirdiğin için böyle hissediyorsun.halbu ki adamlar sermayenin global dolaşımı üstüne kuruyorlar herşeyi.kolayı türklerin bulması işin ahlaki ve yozlaştırıcı tarafını etkilemez.

@dairofo, bravo; öyle derin ve muhteşem tesbiti ömrü hayatımda görmedim.
@poseidon; bütün mcdonalds'larda var aşağı yukarı, başarısız biraz ama olsun...
öncelikle şöyle söyleyeyim; tüketim alışkanlıkları ekonomiyle direk ilintili. örneğin göçebe toplumların hepsinde bir çeşit kuru et olması mesela. dünyanın ekonomisi de kapitalizm ile direk entegre olunca, hızlı yaşam tarzına uygun hızlı, bol enerjili ve lezzetli besinler kültüre hakim oluyor.
türk kahvesinin yapılma ve içilme süresi ile amerikan kahvesinin süresi aynı mı? türk kahvesi uzun uzadıya bir keyif içeceği; kahvenin amerikan kültüründeki yeri ise uyanma ve enerji alma aracı.
ağız tadımıza müdahele edecek bir teknoloji henüz yaratılmadı, sadece ürün tercihlerimizi manipule edebilirler şimdilik...

(bkz: pierre bourdieu) (bkz: distinctions)

#9249349

çok ayrıntılı anlatamıycam ama şöyle düşünün.
sabah kalktığınız anda etrafınızdaki eşyalardan başlıyarak, gazeteler, tv programları, yoldaki insanların giyim şekilleri , yemek anlayışı(lahmacundan- pizzaya fast food'a)
çalışma ortamınız bilinçli veya bilinçsiz şekilde özentilik ile çevrelenmiş durumda
bunun için baya araştırmanız gerekir. bilinçaltı mesaj yani psikolojık yöntem ile heryerımızdeler.

normaldır bir kahveye 7 lira verilmesi çünkü ordan gelıyor özendiriyor, özenıyorsun.
eğer özendirdikleri olay namaz olsaydı, şuanda herkes namaz kılardı.

dusun ki adamin teki kahve icmeye bayiliyor. adamin evde espresso makinesi yok ya da ugrasacak zamani yok hepsini gectim adam evde degil. ne yapsin bu adam, bi duble espressoyu cok mu gordunuz ?

ciddi misin sen?

kapitalizmden önce küreselleşmin bi getirisi bu. nasıl türkiyede kahve yetişmiyo ama türk kahvesi denen bi olay varsa bu da basit bi küreslleşme örneği. aynı şekilde starbucks ta öyle ama adamlar üretimden tut da pazarlama kadar sistemli şekilde dayatabiliyorlar mallarını. artık ürünler sadece gemilerle değil medya aracılığıyla geliyor önüne seçmekte sana kalıyor. andre gunder frank abimizin bağımlılık teoririsi biraz açıklıyo aslında bu durumu. olayı sadece filmde gördüm özendim o ozaman almayım mantığına indirgemek basite kaçar. herhangi bir ürüne isteyen istediği parayı verebilir bunda kimsenin diyebileceği birşey yok. daha doğrusu özentilik vs açısından 0.25 kuruşluk nescafe 3 bir aradayla 7 liralık starbucks arasında kapitalizmin işleyişi arasında hiçbir fark yok bence. o zaman büyük türk içiçeği ayran ve hoşaf suyumuz harici hiç birşey mantıklı gelmiyor.

burda tarif ettiğin olayın kapitalizmle alakası yok.

en.wikipedia.org

tr.wikipedia.org

bunun adı kültürel emperyalizmdir.

en.wikipedia.org

tr.wikipedia.org

en.wikipedia.org
tr.wikipedia.org
öncelikler terimleri ve tanımları doğru öğrenelim. oturtalım. tartışmayı sonra yaparız.

(bkz: manufacturing consent)
(bkz: antonio gramsci )

bu soruya bir türkçü farklı yanıt verir, atıyorum bir komunist farklı yanıt verir. varmaya çalıştığınız noktayı anlayamadım sanırım.

ha, bana soracak olursan, hoşuma gitmez. o adama kıt akıllı muamelesi yaparım.

Atatürk ve devrimleri konusunda pek fikri olmadığını düşünürüm.

"Beni görmek demek, mutlaka yüzümü görmek demek değildir. Benim fikirlerimi, benim duygularımı anlıyorsanız ve hissediyorsanız, bu kafidir (yeterlidir)." mustafa kemal atatürk

o dövmeyi yaptırmak bu lafı eden bir liderin hatırasına saygısızlıktır kanımca. isteyen istediği dövmeyi yaptırsın ona lafımız yok tabi ki. ama niyet vücudu süslemek değil; atatürk'e olan saygıyı ifade etmekse bunun yolu yukarıdaki ikinci cümlede bizzat kendisi tarafından belirtilmiştir. okuyun, öğrenin, anlayın, hatırlayın, savunun.

bir arkadaşım var ülkücü onda görmüştüm, bilmiyorum çok karizmatik buluyorum diye yaptırdım demişti. bir de solcu bir kız tanıyorum harbi harbi solcu, en büyük devrimcilerden biri olduğu için demişti ondan yaptırdım demişti.

şekilci derim.

çok kıro bir şey bence. hani mümkün olsa müslümanın birinin koluna hazreti muhammed ile ilgili bi şey yaptırmasından farklı gözükmüyor benim gözüme.

insanlar ne der kaygısıyla dövme yaptırılmaz zaten. görsek ne düşünürüz, bence bi önemi yok. içinden geliyorsa bırakın yaptırsın. bence dövme, kişinin kendisi görmek için yaptırması gereken bişeydir. kolunda onu görmekten hoşlanacaksa yaptırsın. atatürk görseydi ne düşünürdü, onun da bi önemi yok. yaptıranan kendisine güzel bişey ifade ediyosa doğrudur. onun anladığı önemlidir.
ne biliyim, bi dikenli tel, bi kurukafa dövmesinin benim için bir anlamı varsa, bütün dünya mal mısın desin, yine yaptırırım sonuçta.
ha zaten insanlar görüp şöyle şöyle düşünsün diye yaptıracaksa dövme yaptırması toptan hatadır.

bazi dovmeciler* bedavaya yapiyorlar bunu.

sirf sekilcilik gibi geliyor bana. obama'ya sinek oldurdugu icin peta'nin verdigi tepki gibi cig, zorlama geliyor. o dovmeyi yaptirana kadar nutuk'u tekrar okumayi tercih ederim sahsen.

(söylenmiş ama)bedava yaptırdığını düşünürüm.
bir ara haberlere bile çıktı, adam bedava yapıyormuş atatürk imzası şeklindeki dövmeyi.
ha bir de, sürekli metal gruplarının tişörtlerini giyip sokakta gitar çalıyormuş gibi yapıp yürüyen yavuşak metalcilerden farkı olmaz gözümde.

(bkz: atatürk'ün imzasından dövme yaptırmak)

bence normal birşey. bana göre atatürk ün imzası ciddi karizma, çok şekilli. bunun illa bir anlam ifade etmesi gerekmiyor. krolukla veya görgüsüzlükle de alakası yok.

ben önceki yazılmış olanların dışında bir şey düşündüm nedense. bir yandan tabii ki "atatürk sevgisi bunu ne kadar kaldırır" meselesi var, yok değil, ama diğer yandan da şu: sen atatürk'ü bu kadar seviyorsun sayıyorsun çok güzel, ama atatürk seni görseydi üstüne imzanı atar mıydı? ya da sen bunu düşünüyorsan kendini ne kadar önemsiyorsun? bir yandan kendini metalaştırma diğer yandan ise yanlış bir yönde aşırı önemseme. ben bunu görürüm atatürk imzası dövmesinde.

'cereal killer' düşündüklerimin aynısnı yazmış,bence kardeşinize burada yazanları bile okutmanın anlamı yok,içinden geldigi ve istediği gibi hareket etsin.

Selamı sabahı keserim, meraba meraba o kadar.

niye bit dovme olarak Ataturk e olan saygini digerlenine gostermek isteyesin ki? eger illa Ataturk u hatirlatacak birseyler takmak istiyorsan imzali kol saatleri var cok guzel. ben oyle yapiyorum.

yarın öbür gün karakola düşerseniz 5. kattan atlayıp intihar etti diye gazetelere çıkmanızı önleyebilir. bu açıdan faydalı bence.

kardeş demişsiniz, daha genç olduğunu varsayarak ideolojilerin yaşla beraber değişebileceğini düşünüyorum. çocuk yarın bir gün dinci/liberal/komünist olacak ama kolundaki yüzünden kendisiyle çatışmaya girecek. yapmasın bence. ya da geçici falan yapsın nebleyim.

manyak derim çok kısa olarak.

atatürk dirilip görse sopayla döver çatçat diye..
mesela neden türk bayrağı değil, atatürk büstü ya da minimalist bir resmi böyle sırf gölgelerden oluşan filan, niye böyle şeyler değil de imza? başka türlü bakış açıları herhalde.
absurd olsa da ben de şu hapishane dövmelerinden dirsekteki örümcek ağları olayını çok beğeniyorum ama yaptıracağımı sanmam :)

insanın ideolojik yönelimi 40'lı yaşlarında hatta daha sonrasında bile değişebiliyor. eminim kardeşin oldukça gençtir, hiç o kadar emin olmasın hayatının sonuna kadar o dövmeyi gururla taşıyacağına.
lakin dövme de güzel bişey, estetik bulduğu ya da daha kişisel bir anlamı olan bir şekil yaptırsın bence. pişman olma ihtimali azalır.
bir dövme sanatçısının röportajını okumuştum, ideolojik veya dini simgelerin dövmesini kesinlikle yapmadığını söylemişti mantıklı bence de.

Bu kadar manyak falan demenize gerek yok o kadar garip bir durum değil bence çünkü gidip atıyorum aslan orumcek vs. yaptıracağına Atatürk'ün imzasını yaptırır burdada kımsenın ona manyak deme hakkı yoktur.

buldum hulen
burada aciklamislar guzel guzel

www.cyberciti.biz

find dan daha hizli olarak dosyalari indeksledigi veri tabanindan okuyan locate komutunu da arastirabilirsin. guncel dosyalari bulmaz (eger hemen oncesinde updatedb yapmazsan) ancak oldukca hizlidir (indeksledigi veritabanindan okudugu icin).

eğer dosya sayısı 1024 ü geçerse patlar o yüzden benim kullandığım yöntemi veriyim.

find path *.extension -exec rm "{}" \;

ama bu direk siler öyle onaylıyarak siliyim dersen küçük bir script ile halledilir.

vallahi benim geçen sene aramızdan ayrılan (yanlış anlaşılmasın, doğal sebeplerle öldü) sevgili kedimin bir numaralı eğlencesi yarasalardı. nerden buluyorsa haftada 2-3 yarasa yakalayıp saatlerce oynuyordu. öyle çok korkulacak bir şey yok bence.

yarın veterinere danışırsınız.

yarasalarda kuduz cok nadir gozukse de (%1'in altinda), orantilarsak, kuduz ve diger patojenler icin bir tarla mahiyetinde hayvanlardir. kedinin asilari tam ise sorun olacagini sanmiyorum fakat yarasa ile siz kontaga girmeseydiniz keske, cok bilgim yok boyle bir bulasma olup olmayacagi ile ilgili, yine de bir hekimden hem kediniz hem de kendinizle ilgili bir destek almaniz yerinde olacaktir. su an icin yapilabilecek bir sey oldugunu sanmiyorum.

hayvanat halının altında devam ediyorsa belki bir eklembacaklıdır? çıyan belki? ama bu fotoğrafa bakıp söylemek zor cidden.

yengeç dicem ama...

halıyı kaldırın. üzerinize atlayıp yemez sizi merak etmeyin. yapabileceği en fazla şey koşarak kaçmak olacaktır. o yüzden elinizde bir terlik gazete falan hazır tutun, halıyı kaldırdığınız gibi çakın kafasına bi tane. sonra resmini çekin, biz inceleriz :)

öldürme. bir bardakla hapsetmeye çalış, sonra düzgün bir fotoğrafını çek. buradan hiçbir şey anlaşılmıyor.

tekrar ediyorum: öldürme.

iyide arkadaşım madem o kadar korkuyosun nasıl yaşamayı başardın birkaç gün onla hayret. üstteki cevaplarda güzel taktikler verilmiş üstüne basmayı göze alamıyosan al bi böcek ilaca en etkilsinden sık anasını satayım bitene kadar kapını iyice kapa uyu. diğer gün ölü olarak ele geçirebilirsin yaratığı.

sivi nitrojen sik uzerine

o evde dip köse temizlikte yapilmaz simdi...

böcek öldürmek icin sprayler oluyor ya, böcege hic yaklasmadan ondan kurtulabildigin.. onlardan alip sikabilirsin.

süpürgeylen çekin en temizi sanırım.

Eklem bacaklılardan nefret eden biri olarak, ver adresi kafasına kafasına vurayım anne terliğini. Hiç acıma geçir suratının ortasına.

Not: 2 sene önce ayağıma karafatma tırmandı, önceleri bir gıcıklığım yoktu göttenbacaklılara

bence bu en az 1 metre boyunda bisey. fotograftaki kisim da buzdaginin gorunen kismi.

o bacaklar karadul bacaklarina benziyor, altinda da kirmizi kum saati figuru varsa cok zehirli bir orumcekle karsi karsiyasiniz demektir...

haliyi tam kaldirip bir foto cekseydiniz de siz de biz de ogrenseydik tam olarak.. elinize bir edevat alin her ihtimale karsi..

onu biraz daha orda birakirsan asil, yarin bakacaksin orda yok.... ugras dur, ara ki bulasin. napacaksan yap cabuk yap. :)

abicim bir şey yap artık ya ama.

çıyan dedikleri mahluk bu.

az önce ben de odamda öldürdüm bir tane.fena ısırıyor diye biliyorum.mutlaka öldür.öldürdükten sonra üzerine benzin döküp yak.

bu kesin çıyan.. ben olsam bütün halıyı yakmıştım şimdi. iğrenç bi yaratık. evet böcek fobim var.

ben de çıyan diyorum. abi teaser tribi yaptın, göster artık şu mahlukatı :)

visual studio'da project->properties'e tikladiginda acilan pencerede publish sekmesi var. orda publish now'a tiklarsan set-up'ini olusturur programin, baskalarina da kurabilirsin.

visual studio'da, compile edilen kodun .exe dosyası proje klasörünün içindeki "debug" ın içinde oluşturuluyor. örneğin, projenin ismi murtaza ise exe dosyası X:\......\murtaza\debug'ın içinde durur. tabii "build" ettikten sonra.

@milistroke:

onu biliyorum. benim sorduğum başka bişey.

anladigim kadariyla sordugun baska bir sey degil.

Programi baskasinin da kullanmasini istiyorsan: Compilerin olusturdugu exe dosyasini ona yollayacaksin. Eger programin her sistemde bulunmayacak kutuphaneler kullaniyorsa, onlarin (genelde dll dosyalari olur) bulundugu bir paketi kullaniciya yollayacaksin. VS kullanmiyorum ancak feedback'in dedigine gore bunlari ootmatik halleden bir setup olusturma olayi varmis onu kullanacaksin.

Baska yolu yok. Kodu baskasina verip calistirmasini istiyorsan, onun da compiler'a sahip olmasi gerekir. yani "txt'te yazsam mesela kodu" demissin, buradan ne anlam cikaracagimi bilemedim, baskasina kodu yollarsan onu calistirmak icin compile etmesi gerekir, compile etmesi icin de visual studio (veya baska bir compiler) makinasinda bulunmali. Boyle bir seyi yapmana ne gerek olabilir diye dusundum icinden cikamadim ama.

evet o txt'de yazıyım kısmı saçma olmuş. aslında orda da başka bişey sormaya çalışmıştım da şimdi bile kafamda toparlayamıyorum soruyu. neyse.

ama direk oluşan exe dosyasını göndersek de sonuçta o compiler'ı istemyor mu? istememesi lazım gibi ama sanki başka yerde sadece exe dosyası varken çalıştırmayı denedğimde çalışmamıştı. bir de mesela şimdi eclipse'e baktım o exe dosyasyını nerde oluşturuyor? class'ların, kodun olduğu yerde yok. .project diye bi dosya var. mesela en basitinden ben eclipse'te c: de bi txt dosya oluşturması için kod yazdım compile ettim filan oluyor. sonra bunu tamamen alakasız brine nasıl göndermeliyim ki bir dosyaya çift tıkladığında o txt dosyası oluşsun?

visual studio'da aşağıdaki adreste yazılanları yaparak oluşturabilirsiniz. bu şekilde yalnızca setup dosyasını göndererek karşı tarafta çalışmasını sağlayabilirsiniz. tabi gönderdiğiniz bilgisayarın, sizin programı yazdığınız framework sürümüyle uyumlu olması gerekiyor. değilse de internetten indirme adresine yönlendiriyor, onu yükledikten sonra çalışıyor.

www.bilgininadresi.net

www.google.com

Accounts'a oturum açıp "düzenle" diyeceksin.

kapattiktan sonra ayni ismi baskasinin alamayacagindan emin ol guvenligin icin. Sifre hatirlatma servisleri ile falan sifrelerini ele gecirmesinler, google da prosedur nedir bilmiyorum ama (yani kapatilan hesap ismini baskasina veriyor mu vs diye)

mail.google.com

Gmail hesabımı nasıl iptal edebilirim?

Artık Gmail hesabınıza ihtiyacınız olmadığına karar verirseniz ve kullanıcı adınızı gelecekte kullanmak istemeyeceğinizden eminseniz, hesabınızı kapatmanız yeterlidir. Bunu şu şekilde yapabilirsiniz:

1. Herhangi bir Gmail sayfasının üstündeki Ayarlar'a tıklayın.
2. Hesaplar sekmesini açın.
3. Google Hesap ayarları'na tıklayın.
4. Sağ tarafta Yararlandığım hizmetler seçeneğinin yanındaki Değiştir'ye tıklayın.
5. Gmail Hizmetini Sil'e tıklayın.

Gmail hesabınızı kapattıktan sonra tekrar etkinleştiremez ve bir daha hiçbir ileti alamazsınız

bazi dillerde string tipi dilin native bir tipidir, bu sebeple uzerindeki fonksiyonlar da genellikle bir kutuphane icinde olmaz, dil tarafindan direk desteklenirler. dilin fabrika cikisi desteklemedigi tipler ve fonksiyonaliteler icin kutuphaneler olur, onlari kullanirsin

bir de lenght degil length. :) sonra error arar durursun.

kısmen. ama daha çok bir programlama dilinin core kısmında olan komutlar değilde, sonradan programcı tarafından yazılıp programa dahil edilen kısımlar için kullanılır kütüphane deyimi. PHP nin pear kütüphanesi gibi.

"length()" metodu String class'ının bir metodudur Java'da. Sen başta mesela String s = "dogs" dedin. Yani string sınıfından bir s nesnesi yaratmış oldun. Daha sonra s.length() dersen String sınıfında türettiğin s nesnesinin, yine String sınıfında bulunan length() metodu ile, uzunluğunu öğrenebiliyorsun.

Onun harici birçok hazır veri yapısı vs kütüphanelerde önceden tanımlanmıştır. Derya deniz adeta hazır liste yapıları, tree yapıları, dosya işleme sınıfları vs. onlarca şey. Örneğin; dosya işlemi yapmak istiyorsun: " import java.io.* " demelisin ki, o kütüphanedeki dosya okuma, dosyaya metin girişi yapma, metin işleme için gerekli sınıfların method'larını hazır biçimde kullanabilesin.. Kısaca programımıza başlamadan "import java.*.*" (* yerine uygun isimler) import edersek programımızda o sınıfları ve sınıf içindeki metodları, o sınıflardan nesneler türeterek kullanabiliriz.

1- Çakma Çin mallarının garantileri yoktur.
2- Teknik desteği yoktur.
3- Çabuk arızalanırlar.
4- Kaçak getirilirler, imei'leri koplayanır; bu yüzden bir süre sonra kullanıma kapatılır.
5- Üzerinde vaadedilen özellikler ya yoktur ya da verimli değildir.
6- Orjinal ürünle uzaktan yakından alakaları yoktur.

Başka soru?

en onemlisi uzerinde iphoneos calismiyor, cakma bir yazilim var, dunyada bulabilecegin en dandik yazilimlardan oluyorlar genelde. iphone ile hic bir uyumluluklari yok, sadece dis gorunusu benziyor.