Bu binance çok karışık ama yutubda videoları var izleyebilirsin

papara hesabı açarsan tlni çok rahat şekilde çekersin, yüzde 1 komisyon ödersin.

once elindeki kripto parayi satman lazim sonra cuzdandaki parani cekebilirsin

değil hajı esnek ok kullandığın zaman olur o iş

ben de bakıyorum ya ne fake mi diye.

fake değil ilk attığı ok ikinciyi tetikliyor... dikkat edersen ilk ok girerken durdu zorla girdi. o hızla çıkması mümkün değil...

kuyumcuda bozdur bence. kullanmazdım ben.

bir bardak suya birkaç damla çamaşır suyu damlat içine at yarım saat beklet. sonra da yıka tak hiçbir şey olmaz

iflah our gümüş zaten mikrop tutmaz

Hicbirsey olmaz. Kolonya ve kaynatma yeterli. Zika virusu degil bu ev mikrobu alt tarafi.

(bkz: çekirdek)

Macbook pro - 3200 tl - sanirim 3 yil oldu. Ya da 4 yil.

Kindle pw 2 - 119 dolar, gectigimiz yaz.

kindle pw3 - bir buçuk ay oldu, kılıfıyla birlikte 418 tl.

nba league pass

packard bell laptop. beşinci yılı.

huawei ideos x5. taş gibi telefondu o da. ne kenarları soyuldu ne bir şey. 3 yıl kendim kullandıktan sonra aileme bıraktım, en son uzaktan akrabalardan biri kullanıyordu.

xiaomi mi4.

nike bere, 9 senedir kullanıyorum. para vermedim gerçi, lisede yılbaşı çekilişinde almıştı sınıf arkadaşım; en fazla 30 vermiştir.

he bi de 5 sene önce 1600'a kazandığım ilk maaşla dell laptop almıştım, hala kullanıyorum çatır çatır.

pazardan 2.5 liraya aldığım superdry t-shirtler

butikbira.com'dan aldığım bira kiti. şişesi 2 liraya geliyor, ki alkol oranı yüzde 7,5 şişe başına.
elixir gitar tel takımım bir de. 10 yıldır kullanıyorum, yılda bir değiştirmek yetiyor. 45 lira gibi fiyatı var.

kindle

tost makinesi, 350 tl, 2015 kasım

Kindle
Macbook Air

Macbook Pro Retina, 4000 TL. Ben aldıktan birkaç ay sonra 6000 oldu.

İpod Classic-160 GB 2007 yılı 700 lira falandı sanırım, hala sorunsuz çalışıyor.

salomon goret tex ayakkabi. 4 senedir haftada 5 gun olarak giydim(is yerinde) hala saglam. markafoniden 150 liraya almistim.

açık mavi adidas şort, 2009'da aldım. hala giyiyorum. 80-100 tl civarı.

samsung r522

Macbook Air
HP Deskjet 2540 Printer
Salomon Outdoor Bot
Jack Wolfskin Outdoor Mont

Payda biraz yüksekti printer hariç ama pay kısmı o kadar yüksektiki kurtardı..(p/f)

i20 - 30.000 tl
ıphone 5 - 800 tl
asus laptop - 1.250 tl
portakal - 1,küsur

macbook pro retina 13". aralik 2013.
columbia kislik mont. aralik 2013.

Philips traş makinesi, 2011'de, 40 euroya. Aldığım günden beri haftada bir saç traşı oldum, hala taş, bataryası dahil.

2012'de lenovo z570 almıştım 1200 tl'ye..hala kullanırım çok memnunum.

bunun dışında,

10 yıldır ara ara kullandığım cat bot var..meizu mp4 player da f/p oranı yüksek bir üründü.

Yatak+baza+başlık 150 tl

2010 yılında dell inspirion n5010 almıştım 1650 tl'ye. 2015 yazına kadar kullandım taş gibiydi. en sonunda benim hor kullanmam yüzünden bozuldu canım bilgisayarım.

macbook pro- 7 yıl önce okul hediye etti saolsun- biraz ekleme ve düzeltme ile birlikte hala birlikteliğimiz kaldığı yerden devam ediyor, eğer hastalanırsa yine ne yapar eder bu türden devam ederim sanırım..
Skechers spor ayakkabı- 200 civarı almıştım yaklaşık 1 sene önce. İnanılmaz rahat, her kuruşuna helal olsun.

Nexus 5 kesinlikle

zihinden problemler kitabı. 94 yılında babam yaz tatilinde çalışayım diye almıştı. o zaman 40 bin-50 bin gibi bişeydi heralde. (şimdiki 10 tl de)

10 sene once bi ses sistemi almistim. 10 sene kullandim, gecen gun de aldigimdan fazlasina sattim. biraz beklesem daha da fazlasina satardim hani)

uyuşturucu öldürmeyip bilakis ömrü uzatıyor değil mi?

100 93 86 79 72 65 52 39 26 13 0

(100den geriye 7'şer 7'şer sayarken 65'ten sonra 13'er 13'er saydım. beyin jimnastiği.)

uyuşturucu fiziksel ve psikolojik zararlar vererek insanı yaşarken yaşamdan uzaklaştırır.

benim dedem sigara tiryakisiydi. 85 yaşında öldü. son anına kadar dimdik yaşadı.

bağımlılık? diğer uyuşturucuları geç bağımlılığı yok denilen esrar için bile bağımlılığı yok denemez. ulaşabildiğin sürece insan üstü iraden yoksa kullanırsın biliyorsundur. alkolde öyle değil bir içtiğin zaman ertesi gün içme isteğin olmuyor seni bir süre götürüyor sonrasında da çok aramıyorsun ortam oluşursa aklına geliyor almak istiyorsun. bağımlı olanlar da uzun uğraşlar sonucu keyif boyutunu geçip her gün fazlaca içerek bağımlı oluyor, sayılı insan bunu yapıyor onların normaldeki ruh hali de sağlıklı değil genelde zaten.

esrarın zararlarını net bilmiyorum ya da yararlarını ama esrarın insana boşvermişlik hissini fazlasıyla getirdiği bilinen bir şey. boş vermişlik. işe gitmen lazım mesela ama bir boşvermişlikle gitmeyebiliyorsun çok ciddiye almıyorsun o durumu. getirisini götürüsünü farkındasın ama umrunda olmuyor değişik bir ruh hali. insanları tembelleştiriyor diyebiliriz. içip içip belki parmakla sayılacak insan faydasını görüyordur. sanatla uğraşıyordur ilham geliyordur vs istisnalar yani.

sonuç olarak bana sorarsan serbest olmalı :D çok güzel şerefsiz ya.

uyuşturucu beyin jimnatiğine engel. bi de bi kere bile esrar kullanırsan ilerleyen yaşlarında psikotik bir akıl hastalığına yakalanma ihtimalin aşırı artıyor. eroin, kokain, bali, bonzai falan bi kere kullanan bırakamıyor zaten, ayılınca başka bi şey düşünemiyor, annesini bıçaklayan var.

uyuşturucuların, özellikle background uyuşturucular diyebileceğin, mushroom ot ve kokain in üretildiği ülkelere bakarsanız cevabı çıkar hajı, tamamen üçüncü dünya ülkeleri ve mesela ot un serbest hale gelmesi bu ülkeleri cidden zengin eder.
alkolün ottan iyi olması diye bir konu olamaz, alkol kullanımı serbest olan bağımlılık yapıcı maddelerin en tehlikelilerinden. ağrı kesicilere girmiyorum bile bağımlılık ve hayat karartma ihtimallerine baktığında otun kokain in çok çok önündeler.
basitçe adam gibi kontrol edilip üretilen uyuşturucu şu andaki el altından satılan uyuşturucudan sigaradan alkolden ve ağrı kesicilerden güvenlidir.
büyük ilaç şirketleri ot satabiliyor olsa emin ol eczanelerde ottan başka bir bok satılmaz

Zaten bazı uyuşturucular tıbbi olarak kullanılıyor. Tıbbi cannabis ve cannabinoidler, amfetamin tuzları vb. Vergi dahilinde de olsa doktorlar hastalara uyuşturucu saçmıyorlar.

Sigara bence komple yasak olmalı. Sadece kendisini değil etrafını da zehirliyor. Alkolde karaciğerini ve pankreasını mahvetmek için alman gereken miktar diğerleriyle hasarlanmak için gereken miktara göre yüksek.

bence uyuşturucu serbest sigara yasak olmalı. ya bu kadar ziyan bir madde olamaz yemin ederim. ne beyni uyuşturuyor, ne bir rahatlık sağlıyor ne farklı bir deneyim yaşatıyor safi zarar başka bir şey değil. sigara tamamen üretimden kalksa insanlığın hayatında hiçbir şey değişmez.

bağımlılık yapan şeyler yasaklanıyor, yasaklanmalı.

mesela eti cin bağımlılık yapsaydı insanlarda, aşırı şeker tüketiminden kaynaklı bir sürü sorun ortaya çıkacaktı. obezite, beslenme bozukluğu gırla olurdu. devlet "sikerim yemeyin şu boku, sağlıktan harcadığımız paradan belimizi doğrultamıyoruz" der ve yasaklardı. evet bildiğimiz eti cini yasaklardı. mantıklı böyle şeyler, anarşist olmaya lüzum yok. tarım devri geldi anarşizm gitti, bunu kabul etmek lazım.

bir de bağımlılık yapan şeylerin yasaklanmasının diğer sebebi insanın doyumsuzluğu. bazı bağımlılık yapmayan uyuşturucular(?) serbest oldu diyelim, yetmeyecek, daha fazlasını isteyecek. sonu yok yani bunun.

aşırı yasaklarsan da ayrı sorun. orta yolu bulmak lazım :/

Türkiye'de eskiden eroin fabrikaları vardı, birçok ülkede olduğu gibi devlet eliyle eroin üretiliyordu ilaç maksatlı ama Avrupa sonradan baktı ki bu insan sağlığı için ileri derecede risk oluşturuyor, insanlar hızla ölüyor bağımlı oluyor kendilerine ve çevrelerine zarar vermeye başlıyor, bu tür maddelerin legal olarak üretimi yasaklandı. Türkiye zamanında çok direndi bu olaya, eroin fabrikalarını kapatmamak için çok uğraştı ama en nihayetinde dayanamadı kapattı tüm fabrikaları. Yani bu gösteriyor ki, bu tür maddeler "İlaç" olarak üretildiğinde bile oldukça riskli. Evet hala medikal uyuşturucular var ama onlar da sıkı denetim altında; kontrolsüz bir şekilde üretilip kullanılmıyor. Tüm bu verilere bakarsak; uyuşturucu, ilaç maksatlı üretildiğinde bile insan sağlığını ölümcül şekilde tehdit ederken, ülkeler bunun için önlemler almışken bunu legal hale getirmek global bir felakete yol açacaktır diye düşünüyorum. Evet herkes kendi hayatından sorumludur, isteyen istediği gibi yaşayabilmeli fakat uyuşturucunun fiziki/psikolojik etkilerini kullanan kişi kendi yaşarken uyuşturucunun etkisiyle yapılan kontrolsüz davranışları da kullanıcının çevresindeki bireyler yaşıyor. Yani hem bireysel hem de çevresel anlamda risk teşkil ediyor.

Bir de şu şekilde söyleyeyim:

Şimdi devlet uyuşturucuyu serbest bıraktı isteyen istediği gibi kullanıyor. Biz ülke olarak zaten sapık genli bir milletiz, diyanet bakanlığı babaya kızı helaldir falan diyor, yani insanlara zarar vermek için bir maddenin etkisi altına bile girmemize gerek yokken uyuşturucunun etkisiyle "Ya ben bunu sikerim şimdi" şeklinde bir özgüvene ulaşan biri ıssız bir sokakta bizi yatırıp sikerse bunun hesabı verilebilir mi? Bence verilemez. O nedenle bu tür risklere girmeye gerek yok. Ha aynı şeyler illagal uyuşturucu kullanımıyla da olabilir ama konumuz o değil tabii.

Olması gereken ama asla olmayacak şey. Çünkü hiçbir düşünce ya da doğru milyar dolarlardan daha büyük bir etki yaratamaz. Aslında bu türlü şeyler insanın ne kadar aptal-alıcı- ve kötü-satan, izin veren vb.- olduğunun net kanıtı. Bir taraftan zararlarından bahsedeceksin, ürünlerin üzerine dahi "zararlıdır" yazacaksın, diğer taraftan üretilmesine, pazarlanmasına, özendirilmesine, satılmasına ve alınmasına müsade edeceksin.

bence eder.
ama işe de bağlı tabi 1 tıl masabaşında excel ile uğraşmakla mühendislik arge-ürge alanında projelerde aktif rol almak aynı şey değil

bir yılda çalıştığın işten öğrenebileceğin her şeyi öğrendiysen etmez, fakat bunu yeni iş yerine başvururken belirtmende fayda vardır.

yerine göre değişir.

sadece 1 tane bu şekilde 1 yıllık deneyim varsa sorun değil ama birden fazla varsa işte o vakit sıkıntı. kafalarında bir şüphe oluşur.

''fark eder mi'' kısmına gelirsek, yaptığın işe, sektöre göre değişir.
''öğrenebileceğim her şeyi öğrenmiştim, ikinci sene kendimi tekrar edecektim o yüzden daha fazla şey öğrenmek ve yeni fırsatları değerlendirmek istedim'' gayet tatmin edici bir açıklama olacaktır yeni iş arayışındaki mülakatlarda.

bence farketmez. ama iş arayacaksan işi bırakmadan ara. ikinci seneni iş arayarak geçirebilirsin mesela. hem tecrübe devam eder hem de iyi bi iş bulana kadar çalışırsın.

sakın işi bırakıp iş arama.

artık masaüstüler pek tercih edilmiyor. biraz fazla para verip laptop al. hatta rahat edemiyorsan bide monitör al evde falan bağlarsın masaüstü gibi kullanırsın. hemde bir yere gideceğinde çıkarır götürürsün. ama çoğunlukla evde kullanıyorsan masaüstü al hem ucuza gelir hemde laptoptan daha performanslı olur.

iyi bir oyun laptobu almak deli para ister. Masaüstü oyun bilgisayarı daha ucuza toplanır.

Ne kadar yüksek performanslı oyun oynuyorsun ona göre değişir bu.
Lol cs falan oynuyorsan çok da yüksek bir sisteme gerek yok bence laptop götürür.

fps oynuyorsan, rts oynuyorsan desktop al, candy crush oynuyorsan laptop al

butce cok muhim sadece kasa icin butce belirtirseniz iyi olur. bi kac gun once duyurudan yardimla masaustu topladik butce uyuyorsa o sistemi gondereyim bi inceleyin.

şimdi bu tartışılır torpil etik midir? uygulanmalı mıdır? bana sorarsan uygulanır gayet. özel sektörde bile torpilin yoksa hiçsin. onu geç staj için bile yahu staj bu, onun için bile torpilin yoksa düzgün bir yerde yapamıyorsun. illa ki idealist kişiler olabilir belki bu yüzden yardım etmiyor olabilir ama bence daha çok görmezden gelme durumu var. bunun da tabii çeşitleri olabilir. söz gelimi adamın şirketteki pozisyonu seni işe almak için yeterli olmayabilir. ihtimallerden bahsediyorum zira dayısı olmayan biriyim. :)

kısa zamanda kendi başına işleri yoluna koymanı diliyorum. :)

kimse sikmeyeceği eşşeğin önüne ot koymaz birader, bugün yardım ettiğin insanlar yarın sen işsiz kalırsan seni aramaz bile hiç kasma kendini iyiliik yapıyorsan kendin bilirsin, ama bu iyilikler sana geri dönecek diye bir şey yok, bugün senin işin gücün yerindeyken canım benim diyen adamlar yarın bir gün sıkıntıya girersen telefonun dahi açmayabilir.
ben en temiz ve güzel kazıkları akrabalardan ve yardım ettiğim insanlardan yedim, dolayısı ile bende olmadı öyle işler

yardım eden oldu ama ben yardım istemeden yardım eden olmadı. sonuçta adamlar nereden bilsin ben neden çalışmıyorum belki bir sınav için işten çıktım. belki tatil yapmak istedim.

valla akraba dedigin zevatın afedersin ne b.k oldugunu 28 yasında ogrendim ben. cogu düşmeni bekler. 40 kat yabancılardan yardım gordugum oldu, iş olmasa bile cv veren durumumu dert eden falan. ben de elimden geldigince, sevmedigim insanlara bile iş konusunda yardım etmişimdir. karakter mevzu

eniştem bizzat okuduğum bölümün mesleğini icra ediyor başka bir ilde. okul başlamadan önce 'şöyle gel, böyle gel, şunu yaparız' derken birinci sınıfın yazında aradığımda ağız eğmeye başladı. kapattım mevzuyu bir daha da açmadım. o da çağırmadı zaten.

1999 da babam sadece lise stajı için bir arkadaşının yanına koydu. Ondan gayri kimse yol yordam göstermedi.

+galandar
İlk başta zaten akraba dediklerimiz bekliyor ayağının takılmasını. En azından bende durum böyle.

yabancılar daha yardımcı olur. akrabalardan uzak dur.

Geçen bayram babam sülale toplansın bir holding kursun başında da douche olsun dedi. Herkes tabii tabii dedi ama hala bir haber bir aksiyon yok :/

Piyasaya bakilirsa herkes tanidik ve network sayesinde is buluyor ya da yukseliyor. Olmasi gereken de boyledir. Bana kalirsa aile baglariniz gevsek.

Benim boyle tanidiklarim yok, ailemde de boyle kimseler yok. Bir suredir is ariyorum ve hakkaten stajla girebilecegim, cv'ye referans olarak yazabilecegim islerle karsilasmiyorum. Boyle islere surekli "deneyimli" eleman ariyorlar. Ayrica boyle islere birinin tavsiyesiyle girmek daha kolay.

Ayrica bir meslek edinmek lazim. Sonra meslek odalari vs yoluyla da network yapilabilir, is bulunabilir.

ilk kurumsal işim için amcam cvmi bir tanıdığına vermişti, o işe de junior olarak girmiştim, o zamandan beri kendi işimi kendim buluyorum ki bence doğrusu da bu. o zaman da kızmıştım benden habersiz cv falan veriyorlar diye.

Yok olmadı, hep kendim buldum. Ama ben başkalarına çok sefer iş ayarladım.

Enerjiyi daha verimli kullanmak adına düşük ayarda sürekli açık olması gerektiği söyleniyor. Hiç bu şekilde denemedim sürekli evde olmadığım için ama gayet mantıklı geliyor kulağa. Çünkü ev bi an önce ısınsın diye kapalı kombiyi bi anda yüksek ayarda açınca, ay sonunda gerçekten fena giriyor.

Peteklerden değil, direkt kombiden açıp kapatacaksınız. Hangi odada hangi peteklerin ısnmasını istiyorsanız onları açıp, diğerlerini kapatın. Atıyorum bizim banyodakiler kapalı mesela, gerek yok ısınmasına. O ayarlamayı yaptıktan sonra petekle işiniz kalmıyor, direkt kombiden aç-kapat yapıyorsunuz.

Basınç 1 ile 2 arasında olmalı tam. Dijitalse 1,5'e ayarlarsınız, analogsa ibre tam 1 ile 2 arasına gelecek şekilde ayarlayın.

Basınç aralığı üzerinde yeşil olarak gösterilir. Bizim kullandıklarımızın hepsinin ortak noktası 1,5tu tümevarım yapabiliriz sanırım.

Peteklerden aç kapa yapma sürekli, eğer bir oda fazla ısınıyorsa onu biraz kıs oynama. Hiç kullanmadığın odalar varsa oraları da kapatabilirsin/kısabilirsin.

Kombiden yapacaksın sıcaklık ayarını. Tasarruf olarak, hiç kapanmadan yanması ama bazen kısıp bazen açman daha tasarruflu. Gece ve dışarı çıkınca kıs, eve gelince aç tarzında. Ama bizim ailede doğalgaz korkusu olduğu için biz gece kapatıyoruz.

hava düzenli olarak soğuk gidiyorsa minimumda çalıştırmakta fayda var, sıfırdan ısıtmaktan çok daha az enerji harcayan bir hal, fakat arada soğuk günler oluyor arada yakılmıyorsa yakmayıp kazakla idare etmekte fayda var.
petekleri açıp kapamanın çok esprisi yok çünkü borularda gene su var ısınan

Aydinlandim su an.peki kac derecede calistiriyorsunuz genelde?

düşük ayarda sürekli açık tut. üşürsen arttır. bu şekilde kullandık. 200 lirayı bir kez geçtik geçemn sene. ev eski ama yalıtımı yeni. bir de kombi yoğuşmalı. 35-40 civarı şu an istanbul için.

Bazı kombilerde su bazılarda oda derecesi yazar. Su derecesi yazdığını varsayıyorum, Rutinin 40 olsun bi önce, sonra zamanla kendi idealini bulursun. 35-40 arası gezinenler çok mesela. Ama biz 50-60, hatta en soğuk zamanlarda 70te yakardık. (Şimdiki kombide oda derecesiyle ayarlanıyo bilmiyorum o yüzden. 5 kademe var su sıcaklığı için de) Tabi bizim bu kadar yüksek yakmamızda gece kapatmamızın etkisi büyük.

70te yakiyormusuz biz :D ve hic kapatmadik 24 saat acikti. petekleri kapatip aciyorduk sadece ev sahibi oyle soyledi.simdi 35e dusurduk ama petekler cok ılık.isinmaz ki boyle :/

Aynen amk evi soğutur üstüne o petekler. İnternette herkes 35-40 yazınca ben de gaza geldim öyle dedim. 50den aşağı yakan fenerli olsun. Isınmıyor lan ev öbür türlü. Üstüne bir de ben odamda elektrikli radyatör yakıyorum.

35-40la yetinen kim varsa da evinde milyon dolarlık yalıtım olduğunu düşünüyorum. Patladım lan sonunda.

Napalim simdi 40 50 civari yakip evden cikarken 30a mi dusurelim mesela ? 12 saat kadar evde olmuyoruz cunku.

30a düşürene kadar hiç açma abi, 30 demek soğuk demek çünkü. geçen sene 2 yöntemi de denedim, evde olduğun zaman yak, sonra kapat yöntemi ve sabit 40'da kalsın, üşüyünce arttır, yatmadan azalt yöntemi. kombiyi kapatınca iyi girmişti o ay, elektrik faturası da etkilendi sadece doğalgaz da değil. o yüzden şimdi sabit 40, üşüyünce 45, misafir gelince 50.

ankara için tabi bunlar, orda o kadar soğuk olmaz tabi :(

eğer mümkünse yapabileceğiniz en mantıklı şey bence tüm peteklere (banyoda falan havlupan varsa onlara gerek yok, onları olabilecek en kısık ayarda tutun ya da mekan çok soğuk olmuyorsa tümden kapatın) termostatik vana almak.

sonrasında kombiyi sabit bir sıcaklıkta sürekli açık tutun. termostatik vanaların her biri termometre gibi çalışır, ayarladığınız oda sıcaklığına ulaşıldığında kendi kendine peteği kapatır/açar/kısar.

eğer her bir peteğe vana taktırmak zor gelirse salona bir oda termostatı takın. bu termostat ortam sıcaklığı ayarlanan dereceye ulaştığında kablolu/kablosuz olarak kombiyi kapatır/açar. tabii kombinin bu termostatı destekliyor olması lazım.

annemlerde kablolu oda termostatı var, haliyle sadece bulunduğu odayı ölçerek kombiye komut veriyor ama evin geneli de ufak farklarla ayarlanan sıcaklığa ulaşıyor. bizde ise her petekte termostatik vana var, çok daha konforlu ve ekonomik.

sıcak bozar, kesinlikle koyma.
RICE kuralı var aklında kalsın,
Rest
Ice
Compression
Elevation

Buz uygularken de kalınca bi kumasın üzerinden uygula 15-20 dakikadan fazla buzda tutma, sonra buzu kaldır, elastik bantla sar. elastik bandı da iki saatten fazla baglı tutma. sonra tekrar buz. Günde 4 kere en az buz koymaya calıs.
Bu süreç boyunca ayağını hep yüksekte tutmaya çalış en azından iki yastık ve üzerine basma.

Şimdi bunlar normalde burkma ise yapman gerekenler ama eğer çok katlandı vs diyorsan git bi baktır, bağları esnettiysen sorun değil de koparmış olabilirsin, o zaman müdahale gerekir. Geçmiş olsun.

bence koyabildiğin kadar buz koy ilk 48 saat buz önemli. 15 dk buz koyup 5 dk çekerek yap.

burkmanın nereye verdiği zarar ciddi şekilde önemlidir her bilek sakatlığında rice çalışmaz, gerçi çok büyük kısmında çalışır fakat gene de dikkat etmek lazım.
rice yapmana rağmen yarın kalktıktan akşama kadar ağrında azalma olmaz veya artarsa haldır huldur doktora gitmeni tavisye ederim.

Kavgalıyız çünkü nişanlıma evinizden acayip sesler geliyor eve erkek alıyorsunuz eve giren çıkan belli değil diye mesaj attı kendisi. Ben de kapısına gittim ne demek eve giren çıkan belli değil, eve giren benim tanı bil hem seni de ilgilendirmez dedim böyle uzadı anlatmak istemiyorum konu bu değil zira.

Kamerayla elinde delil olsun. Yakalayınca da kır kafasını. Eğer şikayette bulunursan görüntülerle direk dava açarım sana diyede korkutursun.Dövmek seni daha fazla rahatlatır emin ol.

direk dal, şikayet ederse ağır tahrik var, gerçi olmasa bile bir şey olmaz :) adam dövmekten bir şey olmaz.

öyle canını yakacak bir ceza almaz bu yüzden.

en etkili yöntem dayak.

arkadasimin evde ozellikle topuklu ayakkabiyla yurudugunu iddia eden manyak histerik alt komsusu vardi, olayi ilerletip bu kiz eskortluk yapiyor fln diye ev sahiine sikayet etti. en son mahkemeye gidilecegini duyunca herkesin icinde ozur diledi. tespit ettikten sonra sizle muhattap olmuyorum, tazminat davasi aciyorum deyin.

2) yakalarsanız işinizi polise adalete bırakmayın, polis güler "bunun için mi geldin diye" adalet sistemi yok zaten memlekette, şikayetçi olup dava sonucu beklemektense elemanı dövün o beklesin.

dövün. dövecekseniz ben de gelebilirim. stres atmaya ihtiyacım var.

sen orada pusuya yatarsan, geldiğini gördüğünde de dalarsan elinde kanıt olmaz. ben geçiyordum, beni dövdü der, vücudunda delili var, senin yok.

kamera koy. güzelce delilin olsun. sonra git evine, dağıt ortalığı.

bu zamana kadar benim karşı komşu 2 kere kapıma geldi, bir kocası bir de kendisi. her defasında "seni çok fena yaparım" bakışı atıyorum, vücut dilimle de belli ediyorum, dalmam için bahane ver! duruşu. kuyruğunu bacaklarının arasına alıp geri kaçıyor.

@eurhka beylikdüzü uyar mı?

sakın dövmeye kalkma. çok tatsız bir olay, haklısın. avukat değilim ama ben olsam savcılığa suç duyurusunda bulunurdum, ya da kanuni yollar neyse onu yapardım. yapabiliyorsam kamera delilleri de sağlardım. bununla birlikte bu noktaya gelmesine keşke izin vermeseydin.

ya da evet döv. sonra kafasını kaldırıma çarpsın, ölsün. sen de hapse gir. biz de haberlerde okuyalım. sonra hayatımıza devam edelim. her işimizi kavga ile halledeceksek mafyaya bir şey demeyeceğiz o zaman. olabilir mi böyle bir şey?

şu cevaplara inanamıyorum. herhalde hepiniz liseli gençlersiniz, bilemiyorum belki de ayda yaşıyorum. keşke başka konularda bu kadar fikir birliği içinde olabilsek. şu geldiğimiz hale bak yahu.

Kameraya kayda al. Ayrıca ağzını burnunu kır. Polislik olursa durum önce kapıyı zorladı sonra cama bir şeyler yapıyordu de hırsızlık şüphesi uyandır. Sonra görüntüleri sun.

Ardından iyileşince tekrar döv. Nişanlımın namusuna laf etti de. Ceza falan almazsın muhtemelen.

Gerçi bilemedim son paragrafı yoksyabilirsin. Bir şerefiz için o modlara girmeye gerek yok.

Kameraya al ama nöbet de tut. Yazarken yakalayıp dövmenin tadına doyamazsın.

Tek başına dövemeyeceksen hiç adam bulup dövdürmeye kalkma

birincisi sakın ha dövmeye kalkma, adam seni şikayet ederse çok ciddi uğraşırsın, cezasnı geçtim en az bel altı kere mahkemeye gidip bir sürü avukat parası harcayıp bir de üstüne ceza alırsın muhtemelen.
en iyi taktik olayı belgeleyip, mümkünse kamera ile, sonra çıktısını alıp sağa sola yapıştırıp bu böyle bir şerefsizdir olabilir. ya da görütüler ile polise gidip adamın ağzına sıçıp süründürebilirsin.
aman ha fiziksel şiddete girme o işin sonu bok

arabada bekleyeceksen cik sonra gir. seni izliyor olabilir, buna gore yaziyordur.

kameraya al. peşinen herkes komşu üstüne yürümüş ama platonik takılan mahalledeki piçlerden biri de olabilir.

komşuysa dövme. mahkeme falan için değil. kendi sağlığın için. bu işlerde ne olacağı belli olmaz. adam manyağın tekidir silah taşıyordur çeker vurur. veya çevrede akrabası falan vardır duyan gelir ölesiye döverler seni. yani çok riskli.

komşuysa görüntüyü cd'ye çekip kapısına bırak. bir de not yaz "sen olduğunu biliyorum. bir daha yazarsan bu cd!yi götüne sokarım" diye. ondan sonra devam etmez muhtemelen. ederse de savcılığa git. yapacak bir şey yok.

Sakin tek kisi bekleme. 3-4 kisi arabanda bekle. Uazarken yakalayin. Bir guzel sikistiri. Birkqc kere tokatla. Sakin darp raporu aldirtacak kadar dovmeyin. O korku ona yeter. Kamera falan da yoksa senin piskopat bir manyak oldugunu gisterecek bir alet goster kendisine. Daha da ugrasamaz.

polis uğraşır mı böyle bir şey için bilemem. malum polislerin kafalar belli, eve girip çıkan belli değil, rahatsız oluyorum. uyardım kaç defa hala devam ediyor falan dediği zaman polisin de onun tarafını tutma ihtimali yüksek.
sürekli tekrarlanıyorsa, bir şekilde arabanın içine ufak bi kamera koy ya da gizli bir yerde bekleyip sen kamera ile çek. kavga biraz riskli geldi bana da, adamın nasıl bir manyak olduğunu bilmiyorsun çünkü. silah falan çeker, ya da sen kavgada kendini kaybedip adama zarar verebilirsin. yere falan düşer, kafasını çarpar bir şey olur sonra böyle bir şey için uğraş dur.

arabanın içine bomba koy, nöbet tut tam yazarken patlat. o ne ya dövmek falan.
nasılsa bu kişiyi eğitemezsiniz. şiddete başvurursanız o haklı olur. olayı bu raddelere getirmeden çözmek lazım. bence dialog yolu ile halledilmeli.

kameraya kaydet. araç içi kameralar da var. araca biri yaklaşınca kayda başlıyor. uzatan da kaydedin. direk dava açın. uğraşın sonra kendisiyle. dexter gibi önce suçluyu kesin tespit edin ama
ruhu sizin ruhunuzun önünde diz çöksün tövbe istesin o derece uğraşın

gözün kesiyorsa döv. kafasını kaldırıma çarpıp ölürmüş. çokomik.
polis avukatla uğraşırmışsın. hiç bi bok olmaz. küfür etti üstüme yürüdü ben de kendimi savundum dersin. dava bile açılmaz böyle şeylere takipsizlik verilir.

pencereye pusu kur, arabayı pencere altına gelecek şekilde park et, pusuya yatarken soğuk su bulundur bi kova. baktın eleman geldi yazarken boşalt suyu!. ha araca baktığın camı eleman çıkınca sessizce aç ki çakmasın. o odanın lambası da sönük olsun.

ucuza bilet bulduysan yapıştır 2 gün roma 2 gün barça yap gel derim amacın çok ayrıntılı gezmek ise tümünü romaya ayır

tek başına mı gideceksin bilmiyorum ama roma çok eğlenceli bir yer değil. o yüzden romayı kısa tutup iki yeri görmek daha mantıklı bence. romanın hakkı en fazla üç gün bence.

roma barça nın yanında hıyar gibi bir yer, dolayısı ile barça yı uzatsan daha iyidir derim, ocak olması da süper çok turist olmaz özellikle roma da sıra beklemekten insan tiksiniyor.
dolayısı ile git roma ya sonra barça ya git, ikisini aynı tatie sıkıştırmaya kalkarsan canın çıkar.
barça ya gidince de yemek için ciddi bir bütçe ayır inanılmaz restoranlar var, bir de yeni moda şeflerin kendi evlerinde yemek verme muhabbetleri var onu da becerebilirsen süper olur.

Tamamen ilgi alanlarına göre değişir, bana göre de roma en az 3 gün çünkü :)

Ben senin yerinde olsam herhangi birini Şubat'a sarkıtmaz, iki yeri de Ocak ayında görürdüm (başka seçeneğim yoksa tabii, yoksa havaların daha sıcak olduğu dönemde gitmeyi tercih ederim her ikisine de.). Müze filan gezeceksen kapanış saatleri hayli erken şu anda, gezmeyeceksen sıkıntı yok zaten. Hazır uygun fiyata bilet varken 2 ya da 3 gün roma 3 gün barselona yapabilirsin.

edit: Evet hala kişisel tercihlere bağlı diyorum ama Allah aşkına Floransa ile Roma'yı karşılaştırmasın insanlar bir zahmet yav, Roma nere Floransa nere. Floransa dediğin yer Beşiktaş kadar var ya da yok, inanılmaz abartılmış bir yer. Ben acayip hayal kırıklığına uğramıştım. Roma'da gece takılmak istiyorsan Trastevere senin için bir seçenek olabilir. Barselona'ya gelirsek kesinlikle gece hayatı çok daha fazla olan bir şehir eğer buna önem veriyorsan oraya daha ağırlık verebilirsin programında. Ama genel olarak bana Barselona fazla abartılmış gelmişti, özellikle İspanya'nın güneyine indikçe sıralamada çok gerilere düştü benim için. Şimdilik 8 ülke 30 küsür de şehir gezdim, çok değil evet ama Roma bunların içinde kesinlikle ilk 5'te yer alırken Barselona yer almıyor.

takipteyim, biz de aynı planı roma+barca mı yoksa roma+berlin seklinde mi yapsak diye dusunuyorum.

ancak roma'ya hıyar diyene agır laflar sayarım, roma cok cok cok ötesi asırı guzel biyer

roma ilk defa yurtdışına çıkıyorsanız ilk defa tarihi bir yer görecekseniz çok güzel bir yer. ama barcelona floransa venedik hatta toledo gördüyseniz bu ne lan diyorsunuz. romada gece hayatı da yok bilginiz olsun. öyle barcelona gibi meydana oturayım gece ikiye katar içeyim takılayım yok. mekanlar mayıs ayında saat23.00da kapatıyordu. gerçi metro hatlarının azlığından dolayı gün içinde bol bol yürüyeceksiniz o yüzden gece haliniz kalmayacak. metrosu olup sadece 2 hattı olan bir roma bir ankara var herhalde.

roma, bina gezip omuz omuza mücadele seviyorsan şahane bir yer, bana göre hıyar gibi yer diye herkese göre öyle olacak diye bir şey yok.
italya ya giden adam floransa görmeli derim roma avrupa da görülmesi gereken yerler listemde ilk yirmide bile yok bende.
tabi bu işler perrspektif meselesi

1 gün çalışıp 1 gün dinlendirmen gerek. hergün olmaz.

bu dediğini yaparsan kolların kalınlaşmaz üstat, kas dediğin çalışmada değil dinlenmede geişir ve özellikle dirseğini çok fazla yük bindirmiş olursun girdiğin ağırlıkları ve çalışma mantığını bilemiyorum ama sürekli kol çalışmak biraz sakat bir iş.
hedefin mass mi shredding mi, ne yiyip içiyorsun, ne kadar uyuyorsun bunlar ne çalıştığından daha önemli konular bence

zaten 1 gün çalışma 1 gün dinlenme...benim kastım her antrenman günü kol çalışmak.

evet amaç kütle kazanmak.

her gün çalışmak yerine haftada 1 gün tam motivasyonlu ve tamamen tüketerek çalışmalısın. tamamen ısınıp gücünün sonuna kadar harca. mesela biceps geliştirmek istiyorsan kanat ile bicepsi aynı güne al barfiks çekerken de biceps çalışır.

göğüs çalışırken de aynı şekilde triceps çalışacağı için genelde aynı gün yapılır. diğer günler o kas grubunun dinlenmesi için fırsat verilir. bir kas grubunu her gün çalıştırmak doğru bir şey olsaydı parçalı çalışma diye bir şey olmazdı.

üstat dert kütleyse nasıl beslendiğin ve nasıl dinlendiğin nasıl çalıştığından daha önemli, bir de ağırlık baremin ne mesela biceps curl de kaç kiloya çıkıyorsun bir de boy kilo yağ oranı ne?
yağ oranın yüksekse ve az ağırlıkla çalışıyorsan istediğini yap, sorduğun soru zaten 40cm kolu 43 cm ye çıkartmak içinse başka cevaplanır iki aydır çalışıyorsan başka cevaplanır şimdi.

kafama göre arada bir supradyn all day ya da bemiks c kullandığım oluyor. Doktorun yazması gerekmiyor çünkü bunlar besin takviyesi gibi şeyler. Hani doktorların verdiği b12 iğnesi, d vitamini hapı vb. şeyler farklı, onları kafana göre kullanamıyorsun tabii.

ya benim kullanma amacım, pek düzenli ve sağlıklı beslenmediğim için gerekli vitamin mineralleri "bari bu şekilde alayım" demek. İyi geliyor mu emin değilim, ama işe yarıyordur herhalde yav vücut kullanabildiğini kullanıyordur işte. Özellikle bemiks c'deki vitaminler günlük, birikmiyor, o an vücudun işine gelirse...

valla askerde ne zaman doktora gittiysem c vitaminini dayadi. bu da takviye olsun diye. kimi gorduysem c vitamini yaziyormus adam.

zararli bir sey olsa yazmaz herhalde.

Vize final donemlerinde ya da yogun olacagim baska donemlerde eczaneden pharmaton ya da supradyn aliyorum dinc tutuyor.

uzun süre balık yiyemezsem balık yağı
bi kaç gün et yiyemezsem demir veya b12 hapı

bulursam içerim hacı.

kullanmıyorum eğer bir rahatsızlığınız yok ve düzgün besleniyorsanız gerek te yok. vitamin ne kadar lazımsa o kadar kullanılır fazlası atılır, dolayısı ile bir eksiklik yoksa sadece pahalı ve ağır kokan bir çişe sahip olursunuz, doktor tavsiyesi olmadan ilaç kullanmayınız, vitamin de olsa o hapları bir arada tutmak için bir sürü ekstra kimyasal kullanılıyor

Bu yazacaklarım herhangi bir sağlık problemi olmayan genç yetişkinler için geçerllidir :)

B(B12 hariç) ya da C vitaminlerinin alınmasında (çok çok aşırı olmadığı müddetçe) bir sakınca yok. Hatta faydası olur. Çünkü fazlası atılan, vücutta depolanmayan vitaminler bunlar(Tekrar ediyorum B12 hariç! Çünkü B12nin 3 ay gibi bir depolanma süresi var.).

Tabi en sağlıklısı sebze ve meyvelerden vitamin takviyelerinin gerçekleştirilmesi.

Bunların yanında ülkemiz 26. paralelin üzerinde bulunduğu için açıdan dolayı yeterli güneş ışığına maruz kalmıyoruz toplum olarak. D vitamininin de en önemli kaynağı güneş ışığı. Dolayısıyla toplumumuzda %70-80lere varan D vitamini eksikliği görülüyor. Herhangi bir kronik hastalığınız olmaması(böbrek, karaciğer, mide, bağırsak, pankreas, kemik vs..) gerektiğini tekrar belirterek şu tavsiyeyi yapabilirim.
Özellikle kış aylarına girmeden (Ekim-Kasım gibi) 1 ampul Devit'i ekmeğe kırıp yemenizde fayda vardır. 4-5 ayda bir 1 ampül Devit'i bu şekilde yemek/içmek D vitamini eksikliği gibi bir durum oluşmasını engelleyecektir.
ÖNEMLİ NOT: D vitamininin fazlası vücuda ciddi zararlar verebileceğinden dikkatli ve uzun aralıklarla kullanmak gerekir. Dediğim gibi sağlıklı bir birey için 4-5 ayda bir 1 ampül.

biz de çözemedik kenks. yıllardır böyle. hala deli gibi eleman çıkarıyorlar.

evet öyle. dünya ingiliz sanatçıların yüzü suyu hürmetine dönüyor.

www.telegraph.co.uk

British rock comes out diye devam eden cümle sonrasında mantıklı görünen bir tür açıklama var. Daha fazla kaynağa bakmak lazım ama. Daha derin fikir sahibi olmak için.

havasından, sadece müzikte değil tiyatro ve edebiyatta da başarılılar. Sürekli kapalı yerlerde takılıyorlar, 4/5 kişi bir araya gelip saatlerce geyik yapıp içip sıçıp eğleniyorlar ve üretim kolektif bir zekanın sonucunda oluşuyor. düşünebilecek ve üretebilecek vakitleri ve alanları da var.

Beatles için zamaninda hükümet desteginden cok faydalandiklarini okumuştum.
Ekside böyle baslik açmak gerekir mi? :
Beatlesin aslinda şişirilmiş bir balon olması
:)

bu iş tohumlama meselesi.
birincisi adamlarda grupların çıkıp çalabileceği mekan sayısı çok, üstüne bu grupları izlemeyi seven yeni müzik arayan bir seyirci kitlesi de var, orta halli bir müzik grubu olarak hayatını kazanabileceğin bir ekonomik ortam var, e daha ne olsun.
bizde haftada 3 gün canlı çalan gruplar gündüz işleri olmazsa açlıktan ölür, onlarda öyle değil dolayısı ile iş gene döner dolaşır ekonomiye dayanır.
diper arkadaşın dediği gibi edebiyat, dans ve tiyatroda onlarda daha iyi sebebi gene aynı, hem para kazanabiliyor, hem de performans sergileyebilecekleri alan da daha çok seyirici de.

yağ miktarını çok az yükseltip bi kaşık da yoğurt eklemeyi deneyebilirsin

Tarifi buna göre modifiye et. Önce yumurta ile şekeri çırp. Yağ katı ise onu da önce çırp.

www.ardaninmutfagi.com

Hepsini bir kere de pişirme.

Malzemeler oda sıcaklığında olsun.

Un+k tozu+ canlıya karışımını eleyerek koy.

180 derecede ısıt fırını.

Kapağını açma ilk yarım saat.

Son olarak fırında da sorun olabilir.

köpük haline gelene kadar çırpman lazım. bir de oda sıcaklığında olacak süt vs. dolaptan çıkardığın gibi keke girişme, öncesinde biraz beklet.

Yumurtayla sekeri once cirpip digerlerini ekleyeceksin

ilk önce şekerle yumurtayı karıştırıp köpürene kadar çırpmak gerekiyormuş. bir de unla kabartma tozunu birlikte eklemek gerekiyormuş.

once yumurta ve sekeri mixer ile kopuk ya da krema gibi olana kadar yaklasik 5-7 dk cirpiyorsun. bu arada ekleyecegin kadar un kenarda bir tabakta kabartma tozu karismis bir sekilde en az 10 dk dinlenecek.

krem sekline gelen yumurta seker olayina yagi ekleyip 1-2 dk daha karistirdiktan sonra, diger malzemeleri ekleyebilirsin unutma en son unu ekleyeceksin. unu ekledikten sonra en fazla 1-2 dk daha karistiriyorsun. burada unun homojen dagildigindan emin ol.

olusan karsimi en az 15 dk dinlendirmen lazim firina koymadan once. firini 160 dereceye getiriyorsun. karisimi firina koydugunda derecenin 160 oldugundan emin ol. yani kesinlikle 160 olmadan koyma.

en onemli kisim: kesinlikle firinin kapagi acarak kontrol etmiyorsun. kesinlikle kapagi acma. 40-50 dk arasi pismis hayvanlar gibin kabarmis olur.

kabartma tozunun ıslanmaması lazım, unun içine gizlemelisin onu.

sıvılar ayrı kuruları ayrı ekleyin. sıvılar çok iyi çırpılmalı kurular sonradan eklenmeli ve eklendiği anda kesinlikle çırpılmamalı, spatula ile hafifce yuvarlak hareketlerle karıştırılmalı. ne kadar iyi çırparsan çırp kuruları ekledikten sonra çok karıştırırsan havası kaçar asla kabarmaz.

patiska nın dediğini yap her türlü kabarır

fırın kapağını hiç açma. 50 dk sonra falan almadan önce kontrol etmek için aç sadece.

kabarmasi icin, eger karbonat kullandiysan (k.tozunda farketmiyor olabilir), kapagi acmaman gerektigini biliyorum. bir de 150 cok dusuk geldi bana. sanki genelde 175 derecede pisiyor kekler ve 35-40 dk.

neil degrasse tyson ile startalk

www.startalkradio.net

kirli12 ye bi bak derim

joe rogan ın podcast i var, çok ilginç konulara giriyor
joe rogan experience diye aratırsan çıkar

No

Hepsine karışırım.

Karışmam, gavatım.

eski sevgilimle görüşeceğim derse karışmam, ayrılırım.

@jangling evet ben de çok zor durumda kalmadıkça eski sevgiliyle görüşülmesini istemem

Karışmam, gavatım +1

Ben yanındayken dışarda dilerse (cesaret edebilirse) çıplak bile gezebilir. Ben yokken de kendini magandalardan, sapıklardan fiziksel olarak savunabilecek ölçüde giyinsin. Zaten buna kendisi karar verebilir.

İstediği arkadaşıyla görüşür, takılır, yer içer gezer taksisine atlar eve gelir. Bu kadar.

Karismam gavatim benim mottom lan size noluyor.

Karismam evet gavatim.

Evet her şeyine karışırım. Şimdiye kadar karışmam ya gerekmedi ya da 1-2 kez gerekti.

Arkadas cevresine hep bok atiyorum. Cok gebes yavsak varotik tipler var cevresinde azaltti gorusmeyi de allahtan. Giyimine de karismam cok ama don uzunlugunda etek falan giyerse bi höst yer ki ole bisey gelmedi basima. Seviyorum ben bu kizi yea <3

Fikir beyan ederim. Bunu karışmak veya kısıtlamak olarak algılamıyorum. Biriyle birlikteysem hayatında tabi ki bir etkim de olacaktır. Kendisi beyin özürlü ya da 18 yaş altında biri değilse kendi kararını kendisi her şekilde verebilir. Kararı bana uygun düşmüyor ise (tek seferlik örnekten bahsetmiyorum, süreçten, örneklerden bahsediyorum) ilişkiyi sorgularım. Olmuyorsa bitiririm.

hayir

karışırım

karışırım. bazı adamlar saf oluyor, "bak bu kız sana yürüyor" diye silkelemedikçe kendine gelmiyor. bana da böyle bir şekilde karışılmasını isterim.

Ters gördüğüm yerde karışırım. Kadın dediğin söz dinleyecek, inat etmeyecek. Öyle karşı cinsle baş başa alkol almaları özgürlük sanmayacak.

Genelde karismami gerektiren bir durum olmuyor ama o benim her seyime karisiyorsa ben de ona karisirim.

Challenge accepted :p

Saka bir yana hic karismayan ve umursamayan bir insan olmasindansa biraz karismasi hosuma gidiyor. Belki anormal belki normal bilemem ama ben seviyorum.

bilmiyorum

karışmam, fikir beyan ederim. :)

Karışmam. "Karışarak" bir ilişkiyi sağlıklı tutamayız diye düşünüyorum. Tehlike sezdiğim konularda fikrimi beyan ederim. Gerekirse konuşulur, tartışılır ve mantıklı argümanları ağır basan tarafın fikri kabul olur. Göz göre göre sana yanlış gelen şeyleri üst üste yapan, burnunun devamlı dikine giden birisiyse zaten o kişinin sana uygun olmadığını anlar, ayrılırsın.

buff +1, kelimesi kelimesine.

Karışmam.

Bundan yıllar önce öğrenciyken bir sevgilim olmuştu. Okuldan bir eleman mütemadiyen asılıyordu. Bir gün bana gelip yılışık biçimde "Yea hocağm, senin kıza fazla yakın oluyösam söyle" dedi. Ben de yanıtladım. "Benim sevgilim gerektiğinde sana xtir çekmeyi bilir, gerek yok sen istediğin gibi davran" dedim.

Hem kendine hem de sevgilisine güvenen bir insan bunu yapmaz zaten. Yok efendim ben sana güveniyorum ama dışarıdaki insanlar bla bla diyorsa burada bir güvensizlik vardır.

Karışmam.

karışmam.

karışmam, birisini hayatıma olduğu gibi beğenip kabul ediyorsam onu değiştirmeye çalışmak aptalca geliyor.
gidip mini etekli bir kız beğenip sonra giyme onu diye olay çıkaran mal değneklerini de anlamıyorum hiç bir şekilde.

fikrimi söylerim, karışırım. o da bana karışır. ortak bir yerde buluşuruz. ayıp demekle halt etmişsin.

karışırım, kavga bile çıkarırım.

kadınların ilişkideki standartları erkeklerle uymuyor genelde.
mesela bir erkeğe göre kısa olan bir elbise, bir kadına göre kısa olmayabiliyor. ya da ne bileyim, eski sevgilinin kardeşiyle görüşmek bir erkeğe göre sakıncalıyken, bir kadına göre olmayabiliyor.

o yüzden, en azından orta yolu bulmak üzere, fikir beyan edilebilir, orta yol bulunmazsa kavga çıkarılabilir.

bi mahsur görmüyorum.

pandispanya + 1
%100 her şeyin ortak olması imkansız zaten. İnsanın kaldırabileceği şeyler vardır, kaldıramayacağı şeyler olur. Bu noktalar ikimiz için de birbirine yakınsa ve geri kalan noktalar da o rahatsız edici seviyede değilse sevgili olunur zaten. Giyim kuşam ve görüşmeye hayatta karışmam zaten. Güven ya da güvenmeme meselesi değil benim için, yetişkin bir insanın peşinden bunları yapmak komik geliyor. Eğer karışılmak zorunda kalınıyorsa, zaten kaldırılabilirler-kaldırılamazlar dengede değil ve beklentiler farklı demektir; bu durumda sevgili olmaya gerek yok demektir.

Yine de tavsiye verilsin ve ben de vereyim isterim. Örneğin, geçen gün oda arkadaşımın eşi patronuna kızmış. Oda arkadaşım da kocasına kelimesi kelimesine "Adamla gidip konuş bence, alınmıştır" dedi. Bazı kişilere göre bu hayata müdahale, "Sen benim patronumla ne konuşacağıma nasıl karar verirsin" diyebilen kişiler de var; halam enişteme böyle dese, eniştem evi yakar örneğin. "Haklısın, hiç bu açıdan bakmamıştım" diyebileni de var. İnsan kendi içinde olduğu durumu rahat göremiyor, bu nedenle durumumu dışarıdan değerlendirebilsin ve ben de ona değerlendirme yapabileyim isterim ama her türlü kararına saygı duyarım ve kötü sonuçlanırsa destek olmak isterim. Kabak gibi bir hata yapıyorsam, söylenmesini isterim. Sonra hatayı yaparsam bilincimle yapayım, yapmazsam da onun sayesinde yapmayayım, o ayrı konu.

Bacaklarını kırarım.

Arni şiddete hayır

@limoncello çok zor durumda kalmadıkça diye bi şey yok bence. eski sevgili sonuçta. çocuğun velayetini mi konuşacaklar? nedır yani, nasıl bi durum ki eski sevgilisiyle görüşmesi gereksin. valla 22li 23lü yaşların başında bu konuda daha açık görüşlüydüm de baktım o olay öyle deilmiş. olay modern olacağız kadına birey olarak değer veriyoruz diye gavatlığa doğru gidiyordu. artık dümdüz düşünüyorum, twitterda takip bile edemez. eder ama ayrılırım. bunu bilipte yapar.

Tüm gezi ağları kontrol edildikten sonra Tripadvisor'dan yerlilere mesaj atmak?

Tripadvisor, foursquare

hanıma bırakıyorum o hallediyor. google maps'ten noktaları işaretliyorum sonra :D

Wikipedia, wikitravel, gittiğim şehirdeki turizm ofisnde bedavaya dağıtılan harita

konu hakkında bloglar üzerinden yürüyorum, kafama göre bir kaç blogger var gayet uyuyor tasiyeleri, bir veya iki günü de öyle mal gibi dolanmaya ve kendim bir yerler keşfetmeye harcıyorum, genelde bombok yerler çıkıyor ama bir iki tane iyi çıkıyor o da deyiyor

wikitravel ve bloglar. bir de "interrail türkiye".

rough guide ya da blue planetin mutlaka o sehırlerle ılgılı guidebooku vardırç ınternetten ulasımı da kolaydır.

virtualtourist.com'a bakıyorum.

reddit'te /r/travel ve şehrin kendi subreddit'ine takılıyorum(şehir küçük bir ülkeninse direk ülkenin subreddit'ine takılıyorum tabi). Daha önce gidenlere soruyorum. İlk gece girdiğim barda barmene soruyorum. Wikitravel'a bakıyorum.

100 ulke, asagi yukari 120 sehir gezdim, sorulari alayim. (Ciddiyim)

ek olarak couchsurfing yaptigimiz icin oranın yerli halkindan da fikir alma sansımız oluyor. hicbir site ya da rehber kitabin veremeyecegi onerileri oluyor.

dedigin gibi uygun dille konuş.
gerilime gerek yok. (kardesin için) korkma falan olarak görme bunu. İşin gereği bu .

sert dille konuşursan aynı çeteyi senin başına da sarabilir, tatlı dille konuş mutlaka. tatlı dilden gayrısı yok bu işin.

dinsizin hakkindan imansiz gelir. yok mu biraz cebine para koyup sarap falan alip onlarin basina saracak birileri?

deki 2 aylık tiner bali paranız benden. hem kardeşimi rahat bırakın hem de o yosmaya musallat olun :)))

bu tarz mevzularda pek fazla alternatif yok. iki türlü yaklaşım olacak, bir grup sakinlik diğer grup saldırı önerecek. yaklaşım tarzı hani kimseye lafım yok.
alttan aldıkça bu yavşakların götü kalkacak yarın bir gün yine sarma ihtimalleri olacak. onun için başka pisliklere söyleyip durumu izleyeceksin. ya da kendin odunu eline alıp üç beş arkadaşınla pusuda bunları bekleyeceksin baktın kardeşine sataşıyorlar çıkacaksın odunu bunlardan bi tanesinin kafasında kıracaksın ama böyle çaaaaaattt diye ses gelecek korkma bir şey olmaz. bunlar dayağa şerbetlidir. hepsini dövmene gerek yok. psikopat mıyım? -hayır. ama böyle ibnelere tamam yapmayın etmeyin diye diye bu hale geldim. şimdi; odunu ben kırıyorum, onlar düşünüyor. dayak cennetten çıkmıştır lafı gerçektir. herkese anladığı dilden konuşmak lazım.

Ya onlardan daha belalısını başlarına saracan.

Ya da okul - semt Değişikliği

Yaşı küçük ve belalı kitleyle asla uzlaşamazsın. Yaşları 18 den küçükse seni bıçaklasa ona bişey olmaz sana olur. Sen onu dövsen suçlu sen olursun. Bence Kardeşini bir şekilde uzak tut. Burada klavye başında vur kır demeye benzemiyor hayat. Höyt desen al sana göt der klavyeciler.

Kucuk zilli kaltagi ara tatli dille konus.

tatlı dil her zaman çözümdür, aksine hiç bulaşma bile çünkü işler daha da sarpa sarabilir.

ha bana kalsa en mantıklısı okul semt değişikliği.

zilliyi gandır

benzeri başıma geldi kız kardeşim değil ama sevdiğim bir abinin kızına oldu, aynı şekilde zilliyi tanıyorduk gittik efendi gibi konuştuk halledelim dedik, konuşurken efendi kız sonra bizimkini sıkışıtırmaya devam edince gidip o serseri tayfasının başındaki malı eşşek sudan gelene kadar döverek işi çözdüm ben, tabi bu bir on sene önceydi şimdi serseri tayfası daha bir pislik sanki bilemiyorum.

tatlı dille konuş tabi ki millete bakma hersey olabılır

tatlı dılle konus ama kız kardesını mumkun oldugu ılk vakıt okuldan al.

orospu cocukları bır dahakı sefer baska sey yaparsa pısman olursunuz, ozgurce semtınde dolasmasından daha onemlısı uzerıne sıgara atan piçlerden korumak

Uc bes adam bul o lavuklari komaya sok yanlarina kalnasin. O kucuk kaltagi ise.. Neyse

tatlı dil tek çözüm.yaptığı davranışın ne kadar çocukça olduğunu anlat, biz de şimdi gelip seninle mi kavga edelim,bunun bi sonu var mı gibi de .yani tamamen alttan alırsan iyice üste çıkma durumu da olabilir çünkü.

Tatli dille ama gozdagi vererek kizla konus, bir daha boyle bir sey olursa polise sikayet edecegini, bunun da siciline islenecegini ve boylelikle sabikali olacagini soyle ve mevzuyu kapat. Tehdit gibi illegal tesebbuslere bulasirsan yine senin basin yanar.

1) o cocuklari tehdit ettin dovdun diyelim, bunlarin arkasindaki abilerinin ortaya cikip senin ve kizkardesinin caninizi daha fazla yakmayacagini ...

2) bu dovdugun/tehdit ettigin cocuklarin bugun yarin size zarar vermeyecegini ...

3) bunlarin polise gidip, bu tehdit/dayak yuzunden polise sikayette bulunmayacagini ...

Nereden bileceksin?

Ayrica ilk gorusmeyi whatsapp dan yap, sonra telefonla yap ve bunu yaparken de sesini kaydet. Her seyi anlattir ve oldu ki kiz uyarini ciddiye almadigi icin gercekten sikayet etmek istedin, bunlari delil olarak kullanirsin:



www.hukuki.net


Ve tekrar ediyorum, yasal yollarin disina cikma.

once tatli dil. baktin olmuyor sopa. oyle de cozulmezse okul degisikligi.

ölümüne dövdür hocam. zaten uğraşamayız diyen polisler sayesinde olaylar bu noktaya geliyor

hukukcular varsa dogrulasın benım bıldıgım whatsapp ve ses kayıdı delil olarak kullanılamıyor?

kızın korkusu yok belli ki, diğerlerinin zaten korkusu yok Allaha emanet yaşıyorlar. bunu tatlı dille bi yere kadar çözersin, ondan sonra yüz verdik astarını isteme moduna girerler. atıyorum bi kalem aldın konuşma için bi kalem aldı bunun devamı da gelir her seferinde kardeşine sarar. konuşmanın çözüm olacağını sanmıyorum. daha belalısı lazım. ya da o çeteden birinin sevdiği bayıldığı bi abi bulacaksın. abi höt diyecek bunlar ses edemeyecekler. semt okul değişikliği de sallantılı, kız direkt gidip müdüre nereye nakil oldu diyip öğrenebilir ya da bi şekilde öğrenir. çeteye söyledi mi yine peşinde olur.

uzak dursun diyeceğim gözünün üstünde kaş var diyip yine arızaya bağlayacak.

buna benzer bişeyi yaşadım ben sınıfta üstüme yürüdüler falan okulumun çevresinde torbacı çoktu. banabişey olmadı da. bizim müdür deliydi ağzına sıçıyordu okulun kimse bi bok yapamıyordu.

benim diyeceğim bu. reşit olmadıkları için polis hiç bişey yapamaz.

sert konuşma ortamı kızdırır sidik yarışına döner.


sahi kardeşine savunma sporu eğitimi aldırsana?

acını paylaşıyorum hocam

ifşa yap da tipini görelim. yoksa annen sana yakışıklı oğlum dediği için kendini brad pitt sanan bir dolu adam var.

ne ifşa yapcam lan. yakışıklıyım işte. tevazu olsun diye değilim mi diyeyim.

@zoghurt: lan yok. vücutçu sansınlar diye öyle dedim. boy doğru.

bütün yakın arkadaşları annem babam abime yakışıklısın diyor, aynaya öyle bakıyor, görmesek inanıcaz öyle diyim.

@zoghurt: git lan ne kısası. boya geliyor o zaman kızlar he mi?

1,76 boyla bana bile yapmıyorlarsa illa kıvanç tatlıtuğ mu olmak gerekiyor? diyorsan kızlar senin aşırı kendini beğenmişliğinden kaçıyordur. 1.75 boyunda, 60 kilo kızlara bakıp beni sevmiyorlar diyorsun. muhtemelen bu kadar yüzeysel boş olmasan seni de seven vardır.

eskiden bana asılıyorlardı açıkçası. baya baya yol kesmeye omuz atmaya kadar ilerliyodu bazen.

@alice: arkadaşım illa tanış olmak mı gerekiyor taltif almak için? ilk görüşteki komplimandan bahsediyorum ben. tanış olduktan sonra sevmezler zaten onu ben de biliyorum.

ha samimi oldum size kendimi açtım diye kendimi beğenmiş oldum bir de...

kullandığın kelimeleri sıralıyorum bak şimdi;

''kız' milleti, asılmak, kıvanç tatlıtuğ, zengin ya da piç mi olalım, mal kız milleti, orospu, yakışıklıyım'

bi hemcinsin olarak benim kafamda çizdiğin profil yoğun caddelerde sağı solu kese kese elinde cüzdan,telefon,anahtar üçlemesiyle 'piyasa' yapan alelade biri.

böyle birisin kesin etiketledim koydum seni demiyorum, mantalite bunu gösteriyo ama.

bu kafayla da ergenlikten çıkmayı başarmış ortalama denebilecek bi kadın sana bakmaz, insan kalabalığı der geçer.

insan insana asılmak zorunda değil bişeyler yaşamak ya da en basitinden beğendiğini belli etmek için, kendine yönelip azıcık perspektifini geliştirmeyi başarabilirsen anlarsın ne demek istediğimi anca.

@kyekon: tamam kardeş. kendini beğenmişim, kızları et yığını olarak görüyorum, ibnenin biriyim...

ilk görüşten bahsediyorum ben. ilk görüşte beğenme, çarpılma durumu olur ya.

ilk görüşte çarpılınmak istiyorsan botunu 15 cm uzat, spora git, kendine yakışanı giymek konusunda yardım al. sonra da 1.70 boyunda göbekli bu tip neden benim çektiğimden fazla ilgi çekiyor diye ağla. not:beyin.

@alice: haaa o zaman da ben istemiyom amk. vücut yapayım sonra kezban mıknatısı olayım.

yok mu şöyle fularlı, kemik çerçeveli gözlüklü, entel kızları çekecek bir şey?

ayrıca saçlarım, ellerim ve dişlerim iyi. hani kızlar dişlere ve ellere bakardı? ona da gelmiyorlar?

Ben bir kadın olarak çok samimi bi şey söyleyeyim mi? 176 kısa abi.

Salt fiziki özellikleri göz önüne alarak değerlendirme yapıyorum bak şu anda, ben 180 altı adamlara bakmıyorum bile. 3 seneye yaklaşacak düzenli ilişkim yok, yaşım yaşın geçiyor artık denebilecek bir yaş, ona rağmen bakmıyorum. Sorry.

@buff: 175-179 olan adam zaten ben 180'im diyor hacı. ayakkabıyla ben de 180'im.

180in altına bakmayan teyzelerimize dönüp bakan oluyor mu çok merak ediyorum lan :(. genelde 150 falan oluyo bu tipler

yok mu şöyle fularlı, kemik çerçeveli gözlüklü, entel kızları çekecek bir şey?
bu kız milleti bana bile asılmıyorsa kime asılıyor lan? o kadar mı şeyler yani? hiç mi karşı cinse kompliman yapan kız yok memlekette? bana bile yapmıyorlarsa illa kıvanç tatlıtuğ mu olmak gerekiyor? ya da zengin olduğu 1000 metreden belli olmak ya da piç olmak...

ne mal lan şu kız milleti? illa orospu olsunlar demiyoruz. ama kompliman da sanattır bir yerde. ince çizgidir. şu kafadakilere asılmıyorlar. fularım kemik çerçeveli gözlüğüm akademik kariyerim ve bütün entelliğimle yazıyorum. senin kafada birine ıy abaza deyip geçiyoruz. sorry.

164 boyumla bana bile asiliyorsa sorun sende.

kykeon+1
alice+1

boyun da kısa. evet.

Bana da yapmıyorlar kanka. Hayat ne acı.

Beşiktaş'ım da ne yaptı ne etti 3. oldu zaten.

hocu olay su biraz:

9gag.com

@alice: ya alice ikide bir mantalitemden bahsediyorsun ya delirtmeyin adamı. ben ilk görüşte diyorum. ulan ilk görüşte ne tez anlıyorsunuz adamın huyunu suyunu? ya gelsin asılsın sonra ziktirsin gitsin beni görünce midesi bulansın, benden nefret etsin, benim yüzümden erkeklerden soğusun.

ben "İLK" görüşten, o vurulmadan, etkilenmeden bahsediyorum.

ha cevabın 195 boy, jay cutler vücut, beyaz dar gömlekse tamam aldım cevabı... ama onu da demiyorsun ki. tamaam anladık, ben ibneyim, kızlara mal muamelesi yapıyorum, sen soruma cevap ver.

Bak hemen laf çarpmış bana bi minik.

@ya ben lan neyse 185 diyelim o zaman canısı. O boyun 180in altında olduğunu biz anlayabiliyoruz, bizim de gözümüz var merak etme. Kim 175 olduğu halde 180im diyor, kim kilosunu 10 kilo az söylüyor bunları en iyi biz biliriz.

hacı seni yıllardır burada görüyorum. yazdıklarınla, kullandığın kelimelerle mahallemizin delikanlısı gibisinden bir görüntü veriyorsun. ben sana diyeyim, o bahsettiğin kızlar sana bakmaz. zamanı geldiyse annene söyle köyden mahalleden tanıdıklardan uygun bir kısmet bulsun. hadi eyv.

abi kasma, yakışıklı değilsin demek ki. ortalama tipin var ya da giyimin saçın başın kötü demek. annenin yakışıklı demesi ile motive olman konusuna +1 derim. "bana bile" de iyiymiş fşlaksflş

boy konusuna da girmeyelim. 189 boyum var. bu bilgiye verdikten sonra mesaj kutum yarına kadar dolsun istiyorum o zaman şflkasşlfk. hayır iltifat almıyor değilim ama bence 189'un -hadi ya ben lan neyse'nin hesabıyla 190- bundan daha fazla olması lazım bu hesapla :D

@i ve been mistreated: duygulandım lan.

elllo.org

senin de vardır alıcın da sen beğenmiyorsundur, farkında bile değilsindir belki.

arkadaşım yakışıklıyım işte. bırak annemi, yolda tanımadığım insanlar durdurup söylüyor.

samimi oldum, doğruyu söyledim diye fırlama oldum. öyleyim lan. üstelik aşırı mütevazı biri olarak söylüyorum bunu. yakışıklıyım işte amk. mantalite olarak hornspu çocuğuyum belki ama ilk görüşte bakıldığımda çok ya-kı-şık-lı-yım

mc yakışıklı yeah!

alkislarlayasiyorum.com

bin tane sebebi olur bunun hajı,
- fazla kendine güvenin vardır bununla konuşulmaz der gelmez
- sümsük imajın vardır gelmez
- fakir imajın vardır gelmez
- zengin imajın vardır gelmez
- çok yakışıklısındır gelmez
- çok çirkinsindir gelmez
böyle gider bu, bir konuda çoksan yavşamaz abi kızlar.

konunun boyla hiç alakası olduğunu sanmıyorum, benim boy ortalamanın çok üstünde, zamanında spor yaparken de oldukça sağlam bir vucuda sahiptim, fakat kızların en çok yavşadığı dönem işlerin iyi gidip paranın boka bağladığı dönem oldu. bunun da kendine güven ve içindeki huzurun dışa yayılmasına bağlı olduğunu düşünüyorum.

yorumları okumadım ama erkekler o kadar çok yavşıyor ki sıra onların yavşamasına gelmiyordur.

bi de sosyeteyim diye geçinen çoğu hatun kezban ötesi. asılmayı bile beceremiyo ki. muhalefet yapıp oradan yürümeye çalışıyo ama yanlış taktik. öyle hatunlarla hiç işim olmaz. adam gibi yaz ne yazacaksan.

sen kimsin

Sadakatsiz'e gatılıyorum.

sorunu buldum lan erzurum da yaşıyorum ondan oluyor.

bir de inanmayacaksınız, sanırım aseksüelim.

yorumsuz bu tam seni yaşatıyor.

alkislarlayasiyorum.com

arkadaşlar yarı ciddi yarı şakaydı duyuru. hatta şaka kısmı ağırdı.

beni tanıyanlar da varmış; zaten onlar bilir böyle duyurular açmadığımı.

bir kere de biz troll olak.

bugün en çok güldüğüm gif le uğurluyorum hepinizi:

9gag.com

Bana diyecek bir şey bırakmamışsınız la ahahahaha. Azıcık da ben ezseydim.

Valla bilader, BANA bile bakmıyorlar, canını sıkma. Ben uğraşmasam elim boş kalırım. Yani beni görsen var ya, uff. Aynada kendime bakarken bir hoş oluyorum o derece. Ama kadın milleti işte. Naaparsın.

benim boy 1.83, ben kendime uzun demiyorum.

ortamlarda ben cok-ya-ki-şik-li-yim ozguveniyle dolasan adama degil vurulmak genelde ikinci kez donup bakmam bile.

kisiligini demiyorum, demek istedigini anladim. ama o ilk izlenim, yarattigin asiri ozguvenli, ego patlamalari yasayan erkek imaji cekici olmaktan cok itici oluyor, kadinlar onu anlar zaten, cok zor degil. ha bi de kimse sana vurulmak zorunda da degil. yolda durdurup yakisiklisin diyorlarmis iste daha napilmasini bekliyorsun ki?

yani kisacasi, mevzu boy filan degil tam olarak sisik egolu tavirdir bence. kisalarin da alicisi var ayrica, uzulmeyin o kadar, bunlari da takmayin kafaya. itici olmayin yeter.

Ya ben de şunu yazcam, duramıyorum. Özür dileyerekten:

Bu sayfada ki yazıların hepsini okudum ve ya ben lan sen haksızsın ibne. Seni kınıyorum ve sana laflar hazırladım.

İyi geceler bebikler.

tamam lan dağılın. geç kaldınız. ayarlar kuşağı bitti. adamın faul diyor.

yakışıklılık değil birader mesele, erkeklere anlatması lazım birilerinin bunu artık. şekil şemal kadınlar için yüzde 70-80 gibi işe yararsa erkeklerde yüzde 20-30 filan.. "ay çok yakışıklı.." dedikleri adama bakarsan yakışıklılıktan başka şeylere diyordur onu aslında

şu "yakışıklıyım" personasından kurtul bir kere, kadınlarda işe yarıyor diye erkeklerin kendilerinde de işe yarayacağını sanma yanılgısı çok acı verici gerçekten. kimse sana yanaşmayacak salt yakışıklısın diye, belli bir duruş sahibi olursan yaklaşma ihtimalleri var, ama yine kesin değil. çok istiyorsan sen yaklaşacaksın arkadaşım, kadın psikolojisini anla önce.

yaklaş gel cevap burda;

kesinlikle "cool değilsin."

brad pitt bile sümsük olsa kimse bakmaz mesela, öyle düşün.

kanımca ince zevk, hem yazım hem de konuşmada türkçe'yi düzgün ve etkili bir biçimde kullanma, bu ikisini de biraz -nasıl demeli- cool'lukla da satabildiğin takdirde neden asılmasınlar?

internette herkesin zengin ve ultra yakışıklı olduğunu unutmuş gibisin.

ba yı lı rım.
böyle portakal gibi soyduktan sonra üzerine bi de tuz...
muhteşem bişi.

kasıkla yi

Ben. Allahımmm ölürüm greyfurta. sagittal'in dediği gibi tuzlar tuzlar yerim, dünyanın en güzel meyvelerinden.

Suyu cinle çok güzel oluyor bi de.

keramet tuzda o zaman.

nefret

sade, tuzlu, şekerli her türlüsünü severim. hatan portakal gibi yemende içindeki zarıda soyacaksın. ben üşendiğimden kaşıkla yiyorum.

ben. son iki enedir acayip seviyorum ve portakal gibi soyup yiyorum. eksimsi buruk tadi cok guzel. kabuklari da cok guel kokuyor

nefret ederim.

@exlibris; kabukları meyvesinden daha güzel bence. Soyarken bile yumuşak huyluluğunu gösteriyor, mis gibi kokuyor. Ama içinden canavar çıkacağını hiç tahmin edememiştim.

Tuz falan kullanmadan portakal Nasıl kabuğu soyulup yeniyorsa yerim, pek de severim, o sert tadın hastasıyım.

ben. sagittal ya da buff gibi tuz denemedim hiç. kendisini normal portakal sistemi ile yerim. portakal da zaten en sevdiğim meyve.

bu arada greyfurt'un suyu süper bir şey. kendi hali ya da suyu ile de alkole can katar.

Çok severim. Beyaz zarımsı kısmını komple soyup öyle yerim. Diğer türlü keyifli olmuyor.

gayet severim tatlı bi meyve ile katık eder yerim bi ondan bi ondan.

Igrenc aci bir tadi var. Bir de parayla satiyorlar bunu...

Soymasını sevmem, yemeye bayılırım.

oral seks amaçlı kullanınız çok faydasını görürsünüz

Ortamına göre değişir. Biraz daha bilgi vermelisin.

@mandalina kokusu üniversite ve üniversite cafesi.

Tek yakalayabiliyorsan masasına/yanına otur. Boş mu diye sor. Madem kafede görüyorsun, onu kafede gördüğünü, dikkatini çektiğini ve tanışmak istediğini söyle. İsmini ver, elini uzat. Biraz kendine güven. Sonuçta sanırım olay tam olarak da benim yukarıda yazdığım gibi gelişmiş. Yalan yok, abartma yok.

Taktik tuktukla uğraşmayın ya. Olduğu gibi yapın, gitsin. Emin olun sonuçlarına şaşıracaksınız.

Bir bahane bulunup konu hakkinda konusulur, sonra laf uzatilarak muhabbete donusturulur. GUler yuzlu olunur tabi konusurken. Civik olmamakla birlikte ufak tefek espriler de yapilir.

Happn indir o da indirsin simdi o modaymis. Ordan yurursunuz

çikolata ikram et

git merhaba adım şu de otur konuş, niyeti varsa ne desen olur yoksa ne desen olmaz, en azından kafandan çıkmış olur

ilk başta yapar bir ay sonra bir daha havasını alın

kendi kendine hava yapmıyor aslında. bir defada tüm havayı alamadığınız için oluyor. zamanla azalacaktır.

"Onlarca tanık" oldukça önemli. eşim avukat, tanıklarla ispat edebildikleri çoğu şeyi kazanıyorlar. tanıkların güvenilir mi? seni satmayacak iki üç tane çıksa yeter. mahkeme diyince tanıklar korkuyor genelde, ama yasal olarak tanıklık yapmak şarttır, yani mahkemeye ismini verdiğiniz kişi gelip "ben bilmem" dese bile gelmek zorunda. gelince de doğru tanıklık yaparlar genelde.

üstat şansını dene, belge olmadı mı pek hukuki şansın yok ama korkutma öyntemi ile alabilirsin belki, korkutma derken mahkemeden korkutma, yoksa git adamların kapısına dayan demiyorum.
bu arada şirketin durumuna da bir bak önce şirket battıysa ben buna bu kadar ortağım diye ortaya çıkarsan şirketin borçları sana da kitlenebilir

İşim gerçekten zor, farkındayım ne yazık ki. Tanıklarımın biri öğretmen, biri milli voleybolcu, biri banka müdürü, biri bölge idare hakimi ve biri de akademisyen. Bu insanların sahip olduğu mevkiler vs etkili olur mu sizce?

Aynen dostum şansımı deneyeceğim. Babaları oldukça zengin. Dükkanı bile 1 milyon TL nakit para ile satın aldı, kızı kira ödemesin diye. Batma, iflas gibi bir durum olacağını sanmam. Veledine bile 8 bin TL'ye çocuk arabası aldı. Bu kadar zengin insanlar benim 20 bine çökünce hukuka ve adalete sığınası geliyor insanın.

Yanilmiyorsam 2500 lira ustundeki miktarlar icin senetle ispat zorunlulugu var. Bir sey cikmaz buyuk ihtimal ama korkutmayi deneyin.

parayı teslim ettiğin kişi ya da yakınlarının o tarihlerdeki banka hesaplarına inceleme isteyin. eğer parayı direkt yatırdılarsa hesaplarına. devlet bu para nerden geldi diye sorabilir. şahit varsa durum önemli. her dolandırıcılık makbuz karşılığı yapılmıyor. para da az değil.

Selamlar,

İşletmeye ortak oldum derken, bir şirket hisselerini satın mı aldınız? Yani noter kanalı ile üzerinize şirket hissesi geçişi mi oldu?

Eğer öyle olduysa, bi 20.000 daha verin, alsınlar o hisseleri geri. Anlaşma yoluyla iade etmeye bakın hisseleri. Yoksa azınlık hissesi sahibi olarak yetki sizde olmadan sorumluluk altındasınız.

Mahkemeye giderseniz, para karşılığı hisse devri sözzü verdiklerini kabul edip şirket hisselerinin devrini yapıp devam edebilirler. Sonuçta borç olarak vermemiş, hisse satın almışsınız.

eksi sozluk e bir daha geldim +1

Resmi olarak ortak mısınız şirkete?

Resmi olarak hiçbir şey yok. Naylon torbaya sarılı halde götürüp parayı elden teslim ettim ve işletmeden çıktım. Sonuçta eşimin ailesi diye güvendim onlara. Bana yalnızca sözlü olarak %33,5 ortaksın dediler. İlk ay sonunda "bu ay zarar ettik, 1000 TL vermen gerekiyor." dediler ve ben de verdim saf gibi 1000 TL daha. İşimden arda kalan zamanlarda dükkanda gidip çalıştım yani satış yaptım. Sözde ortak olduğum günden yaklaşık iki veya üç ay sonra da bir tartışma sonucu oradan ayrılmak zorunda kaldım, daha doğrusu postaladılar beni.

Arkana bakmadan kaç.

Dava açarsan, kötü senaryoda,

Diyeceksin ki ben bu şirkete ortak olmak için bu parayı verdim.

Onlar da diyecekler ki, evet bu arkadaş haklı, hemen %bilmemkaç hisse devrini yapalım.

Azınlık hissesi olduğunuz için hiçbir şey yapamayacaksınız. Genel müdür atayıp piyasaya pırasa gibi fatura doğrayacaklar.

Sonra maliye sana şirket ortağı olduğun için şirketin tüm vergi borcu ile gelecek.

Ne kadar olabileceğini hayal bile edemezsin. Adın kara listeye düşecek, bilmemne. u rakamların yanında 21.000 zararı mumla ararsın.

Cevap veren arkadaşlar borç vermişsin gibi düşünmüş. Ama sen bir şirkete ortak olmuşsun.

Fotoğraflara biri tag eklemiş fark ettiniz mi?

fark etmemiştim. Teşekkür ederim. Birileri eğlendiğini zannediyor sanırım.

fotoğraflar gözükmüyor

Şuan mobildeyim. Eve gidince yeni fotolar ekleyeceğim.

sen sağolasın,o teyzenin insafını sikeyim, erkek mi dişi mi? ona göre bizim gruplarda bir dağıtalım belki biri çıkar

@kurrem dişi. İnşallah bir isteyen çıkar.

Isis... daes diyeydin kanka.

Bir iliskileri oldugunu dusunuyorum, destek verdiklerini. Fakat petrol ticareti ne sekilde yuruyor bilemedim. Bu adam gemiciklere nereden aliyor mazotu orasi arastirilirsa cikar belki.

Eger yaptilarsa da bir sey cok degismez zaten sen bir ulkeye karsi bir teror orgutunu destekleyip ic savasta rol almissin daha ne yapsan fark etmez, suclusun.

Suclusun diyorum ama bu yoneticiler bugun olse yarin yine turkiye cumhuriyetinin adi kirli kalacak. Bunun hesabini sorariz umarim.

Dusuncene de katilmiyorum. Herkes got diye gotlugun luzumu yok. Olan masum insanlara oluyor.

İşte sorun şuradaki onlar hakkında bunu konuşsak da çıkıp görüntülerle falan pisliklerini ortaya döktüğümüz yok, bir de genelde biz onlara bağımlıyız, yani gidip bugün bir şeyler üretebilen, bunlara satan bir ülke olabilsek hayhay, ama olmuyor.

Saman, buğday, ayçiçeği, hayvan ithal ederken adamlardan biz ne yapacağız? Fındık vermeyip nutella üretimine mani olabiliriz galiba, yani temel gıda da dahi yetmiyoruz kendimize sanırım.

Nutella uretimini etkileyemeyiz, en buyuk findik tesisini aldi ferro turkiyedeki.

türkiye pis işler çevirmeye çalışıp çeviremiyor sorun orda zaten.

petrol aldığımızı zannetmiyorum açıkçası çünkü varil fiyatının bu kadar düşük olduğu bir zamanda gidip terör destekçisi konumuna düşmek herhalde en gerizekalı insanın yapmayacağı iş.

haa kaçakçılar vasıtasıyla türkiyeye petrol girişi kesinlikle olmuştur ancak devlet eliyle mümkün değil. ülke o kadar vahim durumda değil.

putin batı medyasına oynuyor bu petrol olayı ile. ama türkiye'yi genel olarak gözden çıkardığının da göstergesi. adam sınırımıza s400'leri şak diye getirdi ya lan.

devlet suriye'de teröristleri desteklemiştir desteklememiştir bilemem ama suriye'de terörist kavramı da çok karışık. rusya tüm ayaklananlara terörist diyo, abd az daha el nusra'yı terör listesinden çıkarıyordu. antep'de işıd ofisleri var. birinin terörist dediğine diğer demiyor.

Uzun süredir var, bilal'in gemilerinin suriye limanlarına gidip geldiğini falan gösteren şeyler var. Şimdi putin resmi dilden açıklayınca gündem oldu.

Burnumuzun dibinde işid bunca zaman varken, hatta ankarada falan bomba patlatmışken (akp'nin işine gelecek şekilde yaptı zaten) adamlara en ufak operasyon yapmamış olmamız da ya acizliğimizi ya da ortak iş çevirdiğimizi gösteriyor. Ikisi de birbirinden kötü ihtimal.

@harzem haci bir googlea suriye bölgeler kontrol yaz bakalım. ışid nerde deniz nerde petrol yatakları nerde.

acizliğimiz desteğimiz vs onlar başka konular ama gemi ile getiremezsin mümkün değil.

o almıyor bu almıyor biz de almıyorsak madem ışid kime satıyor bu petrolü?
bence varil 40 dolarsa, uzun 20 dolardan falan alıp aradaki farkı tokatlıyor olabilir.

organizasyon yapmakla, organizasyonun parçası olmak arasında çok büyük fark vardır üstat. önce ışid ın oluşma şekline bak, benim ikna olduğum görüş, alevi suriye yönetimini devirip sünni bir yönetim yaratmak için ırak ordusuna amerika ile savaşmamak karşılığı verilen hareket rahatlığı ile kurulmuş bir örgüt. silahlarının neredeyse tümü amerikan malı, sonradan oluşutrulmaya çalışılan ırak ordusunun tüm silahları ellerinde, eski silahlarla beraber.
tabiki petrol satacak adamlar çünkü amerika sadece silah hediye etmiyor satıyorda bir yandan orada. e bu petrolü kim alıyor, onun için de petrol nasıl satılıra bakman lazım, petrol ekmek gibi gidip markete aldığın bir ürün değildir, bu işin çok büyük brokerları var, onlar alır dağıtımı yapar, sen gidip türk hükümeti olarak al para ver petrol yapamazsın karşında bir devlet yapısı yok.
amerika izin verir, amerikalı broker gider işi bağlar sen de brokerdan alırsın, hem deçok acaip, piyasa fiyatına alırsın, hani insan bu kadar karışıklık var ucuza alabiliyor olmam gerekir diye düşünür, fakat broker ucuza alır sen gider piyasa fiyatına alırsın.
cumhur ve baş bakanlara gelince, abi güldürme yahu, adamların diplomasi de izinsiz nefes aldığını görmedim ben, rusya gibi ülkeye de kafaya göre posta koyabilecek bir ekonomik, diplomatik, askeri gücümüz maalesef yok. ve bu posta belki bugün değil ama uzun vadede kesin götümüze patlayacak. amerika ile beraber iş yapıp ta çok mutlu mesut olmuş ülke yok. adamlar tecevüzcü coşkun gibi, gittikleri zaman geride çok fazla bir şey bırakmıyorlar.

pis işi batı profesyonel yönden çeviriyor. isis denen adamlar katliamda yeni metodlar geliştiriyor ülkende cirit atıyor. illa bu pis işi yapıcaksan önce kendi vatandaşının güvenliğini sağlarsın. ayrıca batıda senin tabirinle pis işi çevirenlerin başında nası bi yönetici var senin başında nası bi yönetici var. çok sevdiğim bi laf var: türk millet gariptir. her lafı kaldırmaz. ibne dersin kızar da skersin aldırmaz.

her ülkenin kirli işleri var bizim de var. herkes herkesinkini biliyor zaten. bizimkiler de petrol alıyor. israile satıyor bi kısmını sanırsam. ruslar işi abartırsa bizimkiler de bi kaç şey açıklayacaktır.

Coğrafyayı bilen ve teknik bilgisi olan uzmanların ne dediğine bakmak gerek. Merkez medya bile görmedi olayı korkudan. Tam da bakamadım ama Rusya'nın açıkladığı "kanıt"lar irdelenmeli. Sputnik'in haberi üzerine Facebook'ta şunu yazmıştım:

[Benim anlamadığım şeyler var. Rusların haritada gösterdiği üç rotadan birincisi Mardin'den geçiyor, yâni Suriye'nin kuzeyinde YPG'nin hâkim olduğu bölgeden Türkiye'ye giriliyor. İkincisi Irak-Suriye sınırı civarında gâliba Barzanî ile IŞİD'in çatıştığı bölge üzerinde. Üçüncüsü YPG'nin kontrolündeki Afrin'e teğet geçecek yeşilde iki yanından Reyhanlı ve Kilis'in karşısındaki ÖSO veya IŞİD ağırlıklı bölgeyi işâret ediyor.
Hadi Türkiye'nin IŞİD'den aldığı petrol yüklü tankerler onca kıyâmet arasında koca Suriye arazisinde Rakka'dan çıkıp Osmâniye'ye kadar kaçak petrol taşıyor. Hadi bir şekilde Barzanî de Tayyip'le arası iyi diye, zâten Kuzey Irak'taki petrolü de birlikte pazarlıyorlar diye eyvallah etti, Telafer üzerinden de tamam. Ama Mardin'den nasıl geçiyor bu tankerler? Tâ Deyrizor'dan çıkıp kuzeye doğru YPG'lilerin elindeki "Cizire Kantonu" dedikleri bölgeden geçerken kimse fark etmiyor mu? Bu nasıl iş. Salak mı bu PKK/YPG'li teröristler?]

Haber: tr.sputniknews.com

Resim: cdn1.img.tr.sputniknews.com

herkes alıyor kimse masum değil. türkiye'de alıyor batıdaki birçok devlet de alıyor.

skayas truck simulator görüntülerini izlemiş sanırım youtubeda. rusların yayınladığı videolarda petrol yataklarından yola çıkan tırların türkiyeye 3 farklı noktaya nasıl getirildiği anlatılıyor.

fatih akın - soul kitchen?

patch adams :)

feel good'dan ziyade izlerken kafamı dağıtan filmleri yazayım:

Monty Python and the Holy Grail
life of brian
Shaun of the Dead
this is the end
superbad
hot fuzz
clerks
zombieland
interstate 60
scott pilgrim
dogma
the boat that rocked
the rocky horror picture show
cashback
le nom des gens
galaxy quest
anchorman
tenacious d
i love you, man
faq about time travel
hot tub time machine
easy a
pineapple express
frank
big nothing
horrible bosses
shoot 'em up
death becomes her


dizi olarak mutlaka: the it crowd, workaholics, come fly with me, it's always sunny in philadelphia

bunlardan sahneler, bölümler açarım. :D

İlk 3 önerinin hepsini izledim:( derken kocaman bir liste gelmiş!

take him to the greek
lock stock and two smoking barrels

Ne etigi be dostum topluluk baskanisin alti ustu takma bu kadar kafaya gelisine vur.

Yarın ya da perşembe bir dürt gene whatsapp'tan, instagram'dan falan takip edip 1-2 fotoğrafını beğen, sonra cumartesiden itibaren samimiyeti artırarak devam et. Etiği falan salla.

sok etiğe gotiğe, git seni merak ediyorum ben gel muhabbet edelim de otur konuş, atla deve iş değil

yemişim etiği +1 diyorum, bende böyle etik metik dedim götümde patladı

recovering sex addicts grubu degilse etikle nasıl bir bagı olabilir ki? ya da birine not falan mı veriyorsunuz?

cumartesiye kadar yazma, cumartesi birebir muhabbeti artır. ısık gorursen wazzaptan tekrar yaz. sonra top onda.

madem bir de topluluk başkanısın çok daha iyi, ağırbaşlı ol daha etkileyici olur. bence bir şey de yazma ctesine kadar.

Facebook'tan, instagram'dan ekleşin cumartesiye kadar. Cumartesi de diğer insanlarla nasil muhabbet ediyorsaniz onunla da öyle olun. Cts'den sonra birebirde yardirabilirsiniz.

Eyyorlamam bu kadar.

Buluşma sonrası beraber bir şeyler içmeye davet et. Whatsapp'ta geyik yapma.

Whatsapp, facebook bayıyor bir süre sonra muhabbet tıkanır en güzeli buluştuğunuzda konuşmak ikinizde de bir şeyler varsa muhabbet gelişir gider zaten bence çok kasma.

giderini temizlemeyi denedin mi hiç üstat?

bulaşık makinesi temizleyicisi var onu kullan

ne deterjanı kullanıyorsun pril kullanmaya başladım önceden dandik bi markaydı baya farketti.

pril kullanan arkadaş pril de dandik deterjan sınıfında. Finish dışında iyi temizleyen yok, bir tık altı fairy. Pril ise rezil çıkarıyor. Deterjan çok fark ediyor.

@kurremkamerruk gideri metal delikli filtrenin olduğu yer mi? Onu temizliyorum ama içine bişey dökerek temizleyebiliyosak temizleyeyim.


@naturelist sirkeyle boş çalıştırıyorum, yarın gidip temizleyici alayım.


@cenkertem.afc finish kullanıyorum, yarısı sarı jel yarısı toz, plastiği soymadan atılanlardan.

Tuzu bitmiştir onun. Bulaşık makineleri su, elektrik gibi aynı zamanda tuzla çalışıyor. Tabii yemek tuzu değil, deterjan reyonlarında satılan özel bir şey.

Bunu bilmiyordun di mi? :D

Tuza ihtiyacı olduğunu biliyodum da temizlik sorununun bundan kaynaklandığını düşünmemiştim? Bi kontrol edeyim.

ben pril kullanıyorum hiç de suya muya tutmadan ekonomi modunda CİLLOP gibi partlatıyor temizliyor.

tuz da çok gerekli değil. temizlemeye katkısı da pek olmaz.

üzdün :(

Altlı üstlü pervaneleri çıkar üfle borusuna. Tıkanmıştır borusu.

üstat o delikli yeri söküp içini temizlemek gerekiyro olabilir

senin sorunun pervane tıkanması, pervaneleri iğneyle temizle. bulaşık makinasına partiküllü şeylerin girmemesine özen göster.

çatalla sıyırıp koyman yeterli.

Hesap numarani gonder de dogru duzgun bi sey al kendine :(

Şu nasıl
www.sahibinden.com

fueleconomydb.com

Ayrıca max hızın etkilendiğini (ve doğal olarak hepsinin) düşünüyorum çünkü çoğu yerde "max speed on lpg" gibi şeyler görüyorum.

lpg hem beygiri hem maksimum hızı etkiler, en az 15 yakar daha yükseği mümkün altı pek değil

porsche'nin o kasada kronik motor problemi var. dikkat et.

yan flüt, jethro tull

Ben de sizin bildiğiniz gibi biliyorum açıkçası. Aynı miktarda dışkılamaması lazım.

Ne kadar az dışkı o kadar faydalı mama demektir. kokması sorun değil.

mamanın distribütörünün veterineri ile görüştüm. yeni mama ile sindirimin düzene girmesi 5-10 gün arası değişebilir dedi. bu süre içinde sorun devam ederse mamayı değiştirmemi tavsiye etti.

mamayı direkt değiştirdiyseniz mesele yaşamanız doğal, bir hafta on gün sonra normalleşir, dışkı miktarı mamadaki dolgu malzemesi ile doğru orantılıdır, ne akdar çok bok o kadar çok dolgu malzemesi demek oluyor basitçe.
benimkiler normalde dana gibi sıçarken barfa geçince koyun gibi mini mini sıçmaya başladılar.

köpeğim çok yanlış beslenmiş önceden. ekmek, makarna delisi. kuru mamaya geçişini kabonhidrat oranı yüksek mamayla yaptık. birkaç yüksek proteinli mama denedik. yemedi hiçbirini. en son acana'ya geçtim. gerçekte yeme problemli olduğu için direkt geçiş yaptımk. (karıştırınca içinden sevdiği mamaları seçip diğerlerini etrafa tükürüyor) %60 protein olan mamada bu kadar çok kaka görünce şaşırdım zaten.

abi o zaman alışkın olmamasındandır, acana en az dolgu malzemesi olan mamalardan, benim taktik fiyat performans temizmama.com ürünlerini kullanıp sakat at ile beslemek şeklinde

tüm gelirleri aynı hesapaba yatır, tüm ödemeleri de oradan yap, ay sonunda paran kalırsa artıdasın demektir, standart esnaf taktiği

(bkz: beni tanıdılar siz kaçın)
Aynı durumda olan biri olarak yaptığım iilk iş fazlalık kredi kartlarını kapatıp ardından son kalan kartın limitini düşürdüm.
Sonra birikimleri aybaşında hemen ayarlıyorum borsa,altın,döviz ne olursa kenara üç- beş bir şeyler atıyorum.

kredi kartı kullanmazsan nereye ne harcadığını kuruşu kuruşuna bilirsin. her şey kafanda olur.

harcama ile ilgili app ler var akıllı telefonlarda. birini indir her harcamanı yaz. kategoriler de oluşturabiliyorsun, yemek, ulaşım v.s. ay sonunda da rapor alabilirsin.

(bkz: money lover )

ben olsam ben de vermezdim. dükkan batsa borç adama kalacak onunla mı uğraşsın. babasının oğlu musun niye sana kredi çeksin?
bir de arabayı 1 sene sonra al ne olacak demişin, komiksin hakkaten :)

bence a ve b haklı sen haksızsın. kimse başkası için kredi çekmek zorunda değil.

abi sen yurtdışında yaşıyorsan zaten tuzun kuru, iş batsa a ve b banka borçlarıyla uğraşacaklar, ki türkiyede 30-40 bin krediyi ben anam, babam ve kardeşlerim dışında kimse için çekmem. ona 30-40 bin kredi çekmedim diye arkadaşlığımın bozulacağı arkadaşım varsa, ucuz atlatmışım diye düşünür şükrederdim. hele bir de yurtdışında yaşıyorsa, beni enayi yerine koyduğunu düşünür ekstradan laflar söylerdim.

a ve b yüzde bir milyon haklı. senin haklı bir yönünü göremedim.

doğruya doğru.

kredi çekmezdim ben de, +1

istediğiniz kadar samimi olun, az buz para değil ki bu miktarlar. insanların kendi ihtiyaçları, hayatları var, nasıl kolayca riske girsinler?

Bu konular zor konular. Benim çok yakınım da aynı şekilde çok uzun süredir tanıdığı ve güvendiği birisine 150 bin lira verdi, adam dükkanını kurtardı onun sayesinde. Ama borcun üzerinden yıllar geçti hala "ödeyeceğim" deyip geçiştiriyor. Ve şimdi borç kayıtlarının bilgisayardan silindiğini filan söylüyor. Ee nolcak şimdi onlar da yakın arkadaşlardı. Tamam arkadaşlık dostluk ama yarın ne olacağını kim bilir ki? Yani az buz bir para da değil 40 bin lira çekecek sırf sen araba al diye koca bir sorumluluğun altına girecek ve Ödeyemeyecek olursan bir sıkıntı çıkacak olursa ki dunyanın binbir turlu hali var yarın kime ne olacağı belli olmaz, uğraşacak olan yine o olur.

"ama ben ticaretin böyle bir sey olmadigini elimden geldigince anlatmaya calistim o anda."
işte ticaret aslında senin düşündüğün gibi bir şey değil, adam haklı. acı ama gerçek. a ve b haklı.

Dükkan battigi an zarari benim cebimden cikan paraya olacakti, ben onlardan sadece depozito ve alinacak mallar icin para istedim, yani dükkani kapatinca depozitomu alacak mallari iade edecek, paralarini iade edecektim, bunu onlara anlattim. Ki o dükkandan bagimsiz kendi isim var ve cektikleri krediyi su an o dükkan acilmasa dahi ödeyebilecek durumdayim. Ben borcu kimsenin üzerine birakmazdim yani, siz bilmiyorsunuzdur, böyle dostluklardan haberiniz yoktur o ayri ama böyle baska arkadaslara sahibim yani.

Bu arada araba alacak olan sen değilsin ok yanlış yazmışım editleyemiyorum şuan.

a ve b akıllı adamlarmış, hani işini kurarsın arada 2-3 ay bi sıkıntın olur çek çük işleri falan vardır utana sıkıla istersin de daha işi kurmak için parası olmayan adama kredi çekip borç verecek insan ben tanımıyorum, öyle enayi bulursan bana da haber ver

@cekilmis gayfe'nin dediği gibi, batarsan beceremezsen döndüremezsen kim ödeyecek krediyi?

edit: zaten işinin olduğunu krediyi bu yeni dükkan açılmasa da ödeyebileceğini yazmışsın, şimdi gördüm.
abi o zaman arkadaşına "arabayı 1 sene ertele" aklını verirken utanmıyor musun? madem o krediyi her türlü ödeyebilecek durumdasın işini 1 sene ertele paranı biriktir öyle kalkış bu işe.

evet gerçekten çok başka arkadaşların varmış anladık bunu.

Hanimlar beyler yoldan gecen adamdan istemiyorum ben bu parayi, biraz empati kurun öyle düsünün istiyorum sadece. Hakikaten böyle bir cercevde iliskileriniz yok mu yani, babam istese cekmem diyen adama degil ayrica zaten sorum. Babam istese ben cekerim, ödeyemezse de cani sag olsun. Ama isin icinde cakallik ve sinsilik olmadigini bilirim. Yani o arkadaslarim isteseler ceker ve kendim ödeyecekmis gibi hesap ederdim ben bugün. 40 bin lira dediginiz en fazla 3-4 senede ödenecek bir para, ki bu adamlar asgari ücrete falan calismiyorlar gayet ortalama üstü maaslari var ve dedigim gibi arkadasligimizin seviyesi güvenilmeyecek bir düzeyde degil. Ayrica Bu dükkan o gün acilacakti, o mevkii de o kosullarda bir ay sonra dahi dükkan bulamazdik, o yüzden aceleci davrandik. Ki bu moral bozukluguyla baslarim dükkanina dedim biraktim olayi.

sen seneye bekle seneye ac isini? cok yuzsuzce gorundu bana bu yaklasim.

girişimci sensin riski başkası alıyor? mantıklı mı? böyle konularda hassas isen bu muhabbeti ta en başında açmaman gerekirdi.

Hocam haklısın alınmakla gücenmekle ama o adamlar da haklı. Sen borcuna sağdık birisi olabilirsin, güvenilir de olabilirsin ama söz konusu ticaret ve para az biz para değil. Adamlar ülkeye, ekonomiye güvenmiyor olabilir

Allah benim belami versin valla. Biriniz de, sen haksizsin ama onlar da arkadasligin hatrina söyle deseymis böyle deseymis demedi. Dostluk arkadaslik niye var o zaman beyler, ne farki var yani yoldan gecen adamin sizin dostlarinizdan? aman neyse ya, onlar haklilardir belki ama sizin su söyledikleriniz kadar manasizca savunulmayi hak ettiklerini düsünmüyorum.

adamların vermemesi çok normal, anormal olan senin nolcak olm arabayı seneye alırsın gibi salakça bir bahaneyle tekrar para istemeye calisman olmus. ben olsam ben de cekmezdim en yakin arkadasima bile kredi.

nakit param olur kenarda onu verebilirim belki ama kredi cekmem.

o arkadaşların vermemekte haklı bence.
ama cevap verme biçimlerinin çirkin olmasında da sen haklısın.

yüzelli yıldır arkadaşız, süper insanlarız diyorsunuz ama daha insan gibi açıkça konuşamıyorsunuz.

a da b de sana "çekemem bro, sorry" demeliydi.

ilk arkadaşının telefonlarına çıkmıyor oluşu ayıp aslında geri kalanında sorun yok, o kadar büyük miktar para kolay kazanılmıyor ki.

işin içine para girince tek kriter arkadaşlık olmuyor.

1- adamın daha önce bu konulardan ağzı yanmış olabilir. bir daha babama bile güvenmem diyordur. (başıma geldi)

2- eşi/sevgilisi varsa o mani olmuştur. yani siz 20 senelik arkadaşsınız ama adamın karısı arkadaşlık falan dinlemez.

3- daha önce (geri ödeseniz bile) çok borç istemişsinizdir. bundan sıkılmış olabilir arkadaşınız.

Borç isteyen arkadaşım-ne kadar yakın olursa olsun, babam bile olsa- "ne olacak arabayı seneye al" dese telefonu o an kapatır bir daha yüzüne de bakmam. Kimsenin bütçesini veya borç ilişkisi sebebiyle başına gelenleri bilemezsiniz, para vermediği için yargılayamazsınız. Son derece haksızsınız kanaatimce.

Not: 20 yıldan fazladır dosttan ötesi olduğum arkadaşım var. Samimi arkadaşlığı bilmiyor değilim.

çok akıllıca olmadığı söylenmiş. ben de aynı kanaatteyim. bu iş akıl işi değil gönül işidir zira.

yaklaşık 10 yıl önce ev için yüklü miktarda kredi çekmesi gerekiyordu çok sevdiğim bir insanın. ben memurdum o vakitler. benden kefil olmamı rica etti. gözümü kararttım kefil oldum. uzun vadede borç bitecekti. ona güvenmiştim. ama batacaksam da batışım senin yüzünden olsun be dedim. içimden dedim tabii bunu. badireli bir dönemden sonra borcunu aksatmadan, bana zarar vermeden ödedi. yıllar sonra, hiç aklımda yokken kredi çekelim senin şu işin olsun dedi. şu iş dediği benim için hayati bir şeydi neredeyse. ben de nasıl olacak ki işim yok gücüm yok, hem boşver ya olmayıversin dedim. olur mu dedi, ben çekerim, sen nasılsa ödersin dedi. bana bir heyecan ve cesaret geldi. yani normal şartlar altında, benim kredi çekme imkânım olsaydı bile hayatta girmeyeceğim, cesaret edemeyeceğim bir işti bu. sürüncemede bırakmayayım diye konuştuğumuz gün şartları falan hepsini araştırmış, krediyi çekmek için atladı geldi ta uzak bir şehirden. krediyi birlikte çektik. 6 yıl ödemesi sürecekti. ilk sene sorunsuz bir şekilde geçti. sonra bir fırsat doğdu, krediyi tamamen kapatma şansı elime geçti. işsiz olduğum hâlde, düzenli gelirim olmadığı hâlde hemen kapattım bütün borcu. tam anlamıyla allah'ın lütfuydu bu. sevdiğin bir insan için inisiyatif alma erdemi. cesareti. fedakârlığı. adına ne dersen de, buna karşılık tarif edilmez bir manevi haz. mutluluk hissi. bana, lütfen sonra ödeyemem falan diye panik yapıp da ceza ödemek zorunda kalma dedi defalarca. ben de kendimi böyle daha rahat hissedeceğim dedim. ve erken hesap kapatma cezası vs umursamadan bitirdim borcu. kuş gibi hafifledim. ama hepsinden de önemlisi güvenmenin tadını, lezzetini dibine kadar yaşadım. her iki olayda da birbirimize karşı mahcup olmadık. adım kadar eminim, benim ona söylemediğimi o da bana söylememişti: "ödeyemezse de canı sağ olsun." zaten bunu diyemiyorsan baban da olsa, eşin de olsa, çocuğun da olsa kim olursa olsun o borcun altına giremezsin. girmemelisin de.

neden insanların senin için kredi çekmesi gerektiğine inandırdın kendini?

kimse kimse için banka ile muhattap olmak zorunda değil.
istersen annen baban olsun.
kendin neden çekmeyip sağdan soldan istiyorsun bu da ilginç hani.

ben de borcuma sadık biriyim. yakınıma ve borcuna sadık olacağına güvendiğim kişiye de borç veririm. ama ne kadar borç veririm? kazanmamın ayları bulmadığı miktarda. araba alamamış bir adamdan 40 bin lira kredi çekmesini istemem. araba almamın zor olduğu( 40 bin çekince 1 yıl gibi bir süre uzayabileceği) bir durumum varsa ve çok sevdiğim biri benden senin istediğin şekilde kredi çekmemi isterse arkadaşlığımı bitiririm. çünkü kendi hayatını benim hayatımdan daha değerli görüyor. benim ekonomik olarak nerede durduğuma bakma ihtiyacı bile duymuyor. üstüne zor zanaat yapabildiğim şeyi sırf kendi istediğini yapabilsin diye duraksamadan 1 sene ertele diyecek kadar da yüzsüz ve empati yoksunu. yani senin için kredi çekebilirdi ama çekmemesi onu hiçbir şekilde haksız yapmaz. senin arkadaşından kredi çekmesini istemen de seni haksız yapmaz. ama isteme şeklin, durumu iyi olmamasına rağmen ısrarın ve onun hayatı hakkında onun adına karar verme isteğin arkadaşlık bitirir.

Bu şekilde para isteme ancak ölüm-kalım meselesi varsa, ne bileyim acil ameliyat olman lazımdır ama beş kuruşun yoktur vs. meşrudur.

İş kuracağım diye arkadaşlarından kredi çekmesini istemen bence çok kötü bir davranış.

Borcunu ödeyeceğin garanti olsa bile kimse bunun stresini yaşamak zorunda değil.
Bunu bu sene akrabalarına 16-17 milyar borç veren biri olarak söylüyorum.İstemeyin abicim borç para. Alırken herkes süper.En kısa sürede vereceğim vs. vs. Sonra da ölü numarası

bir adet arkadaşıma yardım etmeye kalkmıştım ben zamanında bir restoran almak istiyordu fakat alamıyordu benim durumum uygundu, abi al ben senden iki ay sonra devralırım dedi, ulan dedim kaç senelik arkadaşım, yardım edeyim, zaten dükkanı alıyoruz bir şey olursa dükkan bizde kalır, bir şekilde işletiriz, oğlanda restoran tecrübesi de var tabi, en azından ben gene kendi işimle uğraşırken o da işini yapar, çoluğu çocuğu rahat eder.

neyse biz dükkanı aldık, oğlan ertesi hafta ortadan kayboldu, sıfır restoran tecrübesi ve devam eden aşırı yoğun işim ile birlikte bir yılda iki yüz bin dolar battım. zar zor kapattım.

bunlar olurken, etrafımda olan sürekli para aldı verdi ilişkilerim olan insanların nasıl benden uzaklaştığını, şunu yapalım edelim diye arayanlardan susmayan telefonumun nasıl sessizleştiğini gördüm.

dolayısı ile arkadaş dediğini para mevzuna sokmayacaksın, para mevzu yüzünden arkadaşını kaybetmek aşırı standart bir durumdur.

bu olayda da a ve b haklı, senin ya dünyanın nasıl işlediğinden haberin yok, ya da aşırı derecede rahat bir insansın. sözünün eri olmanın da hiç önemi yok, işin içine bin lira para gidi mi on sene boyunca sözünü tutan adamların nasıl bir anda fırıldak osmana bağladığını çok iyi biliyorum. aklı olan başkası adına kredi çekmez, adamın cebindeki parayı istemiyorsun bir de üstüne, gitsin bankaya borç yapıp sana versin istiyorsun, ayıptır yahu.

kardeş şöyle bir laf var. para verip kötü olacağına para vermeden kötü olayım. arkadaşların mantıklı olan şıkkı tercih etmişler.

abi ben babam için kredi çekmem, o da benim için çekmez. bu istediklerini kimse yapmaz ki zaten milyonlarla oynamıyorsa?