morhipo ve trenyol

Trendyol, memnunum.

Çeşitlilik için Trendyol, hızlı olması açısından 1v1y.

adidas ve koton inanılmaz hızlı çalışıyor. bence en yavaşı h&m. beymen de çok hızlı sayılmaz.

shopigo çok ilgili. bilstore iyi. trendyol da gayet hızlı ve iyi.

oxxo

zara, mango, h&m, morhipo, trendyol, 1v1y.

Koton cidden oldukça hızlı, sık sık alıyorum ufak tefek şeyler. Penti, trendyol, mango gayet iyi.

morhipo, gusto, h&m

1v1y, brandroom, shopigo, zara, mango.
trenyol ve morhipo'da teslim tarihine bakmak lazım, bazıları çok ileri tarihte gönderiliyor, benim hevesim kaçıyor açıkçası o kadar bekleyince.

trendyol, mango, zara, shoetek, mecrea, lidyana, ilvi

sevmiyorum. hafif sedefli olsa çok güzel olurdu ama bu haliyle alçıyla sıvanmış gibi geliyor bana tırnaklar.

Çok sık oje sürmüyorum, hatta birkaç aydır sürmedim ama arada kullanıyorum. Golden Rode’un matlarından var bende. Bordo ile laciverti var. Laciverti için çok kullanışlı diyemem, uygun kıyafet denk gelirse sürüyorum. Bordosu daha kullanışlı geliyor. Eğer üstümdeki renkler soğuk renklerse mat ojeyi tercih edebilirim. Üstümde en az bir sıcak renkli giysi varsa, mat one çok uyumsuz kalıyor. Kışın ve soğuk zamanlarda mat oje hava ile de uyumlu oluyor. Yazın güneşinde mat oje garip geliyor.

Surekli olmamakla beraber, kisin seviyorum ben. Essence Matt Top Coat´i kullaniyorum. Ojede cok az markadan alisveris yapiyorum(benecos, sante disinda neredeyse hic almamaya calisiyorum.). Bu markalarin da mat serileri yok. Bu nedenle matt topcoat cok pratik benim icin. Sanirim siyah ve bordo disinda kullanmadim daha.

Oje matlaştırıcı aldım istediğim renkte deniyorum kahverengi ve gride çok hoş duruyor

beyaz mat güzel duruyor bence.

Bir ara bordosunu çok kullanıyordum. Bir de çok sık olmasa da lacivert ve mor da vardı kullandığım. Şimdi 3 senedir falan her gün tınaklarımda oje olmasına rağmen mat oje kullanmadım hiç. Parlak tonlar daha güzel geliyor artık gözüme. Zaten bana mı öyle geliyordu bilmiyorum ama mat ojeler çok çabuk çıkmaya başlıyordu. Parlak ojeler daha kullanışlı gibi.

Kışın mat oje kullanıyorum. Mevsime daha uygun geliyor. Bordo, mor, gri, kırmızı... Flormar kullanıyorum ben. Bi yerde pastel nude serisinden bi açık kahverengi uzerine matlastirici uygulanmış halini görmüştüm mesela, çok hoştu.

bence popcu gibi giyinmeye gerek yok :)

Ben giyinmezdim boyle.

yapmasın böyle şeyler

Puf yelek gayrıciddi, bu mu ciddi?

Yapmasın öyle şeyler +1

Kareli gömlek giysin işte

Evde giymelik.

Yok giyme lütfen

nayır, asla!

gömlek giy hocam bu nedir...

Gömlek-yelek, tişört-gömlek olabilir de bu olmaz bence.

iğrenççç

gömlek ceket

beğenmedim

erkeklerimizin giyim problemi adeta kanayan bir yara:(

sınav neden belirtilmiş, önemli miymiş?
sıcak olmasını istiyorsa kazak giysin, yoksa tek başına gömlek giysin. puf yelekler gayri resmi olabilir ama bu da pijama gibi yani.

ben yırtık kot falan giyiyorum.
bu kadar takılmasın. ne istiyorsa giysin.

eksisozluk.com

Makaleyi kim yazmış, neden yazmış, ne zaman yazmış(belli olgu/olaylardan sonra mı), eleştirin varsa ekleyerek bir bütün halinde sunman bekleniyor.

Aslında belli bir konu üzerine yazılmış mühendislik alanında teknik bir makale bu. Böyle olunca biraz garipsedim açıkcası.

birazcık anladığını gösterip makaleyi özetlemek gibi. çünkü bir sayfaya daha fazlası sığdırılamaz

response paper diye bak.

kızlarsoruyor, memurlar.net, donanımhaber, mynet ve bu tiplerin membağı youtube; trend videolar özellikle.

ha, ben bu insanlara aptal demiyorum ama bahsettiğin tipler orada.

en önemlilerden birini unutmuşum, ekşisözlük *-*

Bazı siyasi parti ve liderle adanmış Facebook sayfaları da zengin bu konuda.

ayin dinlerken aglayan zenci dindarlar neden aptal oluyor?

mega holdings facebook sayfalarına bakıyodum ben bi ara :D

ayin dedim pardon seminer dicektim. orn:

youtu.be

oy zamanı sandığa gel. ne kadar aptal var oy sayarken görüyorsun.

instagram'daki rte ve islam temalı sayfaların yorumlar bölümünden başkasını tanımam. bunun facebook türevleri de var. iq düşürme garantili yalnız, ona göre.

@bruce'nin yazdığı yerlerde gayet zeki insanlar var bakma sen ona. ben de ömer coşkun'un videolarını izlerken senin hissettiğin keyfi hissederdim. böyle insanları göz göre göre salak yerine koyuşu hem sinirimi zıplatır hem de ağzım açık seyrederdim. ömer coşkun videolarına bakabilirsin. adnan oktar videoları da buna benzer ama benim onlara sempatim var sizi bilemem.

youtube'da leş dizilerin yorumları.

Doktora git, çeksin.

Su bazlı olmasında fayda var.

Ben Darphin'in 50 faktör olanını kullanıyorum. Makyaj altında kullanılmasında bir sorun yok.

www.dermoeczanem.com
Ben bunu kullanıyorum yaz kış, makyaj altına uygunmuş ama cilt makyajı yapmadığım için uygulamada sıkıntı oluyor mu bilmiyorum.

uzun uğraşlar sonunda en çok body shop ın skin defence ürününden çok memnun kaldım. su bazlı. onun dışında tüm eczane ürünlerini denedim neredeyse hepsi yüzümde sivilce yaptı. su bazlı denilenler bile bana yağlı geldi. sadece japonyada satılan su bazlı denilen ürünler gerçekten su bazlıydı ve çok çok hafifti malesef o markadalar türkiyede yok tabi.

sebamed'in gunes kremleri iyi bence.

rossmannlarda satılan sun ozon markasının kremleri f/p canavarı. çok ucuz ve rengim gram koyulaşmadı yaz boyu güneş altında kalmama rağmen. kış 30, yaz 50 faktör kullanıyorum pek çeşidi yok zaten sarı ambalajlısı 50 beyazı 30. makyaj altına nasıl olur bilemiyorum sun ozondan aldıklarım hep mekanik etkili kremlerdi yani beyaz beyaz kalıyordu sürünce. ki bence etkisinden tam olarak yararlanabilmek için bu şekilde kalması gerekiyor. ama kimyasal etkili kremler makyaj altına daha uygun olabilir.

Psikiyatr muayene parası ve varsa ilaç ücreti, babanın maaşından kesilecek. Eğer o da kesintinin nedenini merak edip, e-devletten bakarsa, hangi hastanede işlem yapıldığını görebilir.

olabilirler.

baban emekli ise katılım payı maaştan kesilir dolayısıyla döküm alırsa görecektir. çalışansa direk anlayamaz ama girip kontrol eden biriyse yine haberdar olabilir.

Eczaneler de fark ücreti alıyor ve hangi hastanenin hangi bölümüne gidildiğini görebiliyorlar.

www.youtube.com

Sevgili madafaka valla hiç maceracı bir insan da değilimdir halbuki. Sadece bana çok doğal geldi halleri o kadar.

Bir çok yaşlı adam bir tane de genç kadın bahsettiğim kişiler bu arada alakalı mı bilemem ama.

Yani buradan veya arkadaş çevremden kimse böyle bir olaya denk gelmediyse, yüzde yüz doğru olduğuna inanacam.

olmaz olur mu ya. özellikle o ateşi de minik yakıyorlar ki iyice acısın insanlar diye.

Tiner.

Kahvaltılıktan ne anladığınıza bağlı :)

Ankara'da çok var bunlardan, tabii ki silkeleme.
Benim asıl merak ettiğim o küçük ateşi nasıl yakıyorlar ve nasıl sönmüyor :/

Zebramo gibi ikinci el satan uygulamalarda da güzel şeyler olabiliyor (ben fincan, tabak sevdiğim için buluyorum en azından).

çukurcuma vardı sanki emin değilim ama.

Pazar günü Maltepe Zümrütevler mahallesinde kuruluyor, dibinde otopark var, 7tl.

Cuma günü Medeniyet Üni yanında kuruluyor, park işi sorunlu.

feriköy bit pazarı var.

nerede olduğunuza, hangi boyutta, nasıl bir kağıda ve ne bastırmak istediğinize göre değişir.

Ozalitçilere bakabilirsiniz.
Office 1 gibi yerler de basıyor. İstediğiniz boyutlarda kalite düşmüyorsa bastırırsınız.

Pilotun görevi son ana kadar uçağın kontrolünü sağlamak, sağlayamıyorsa olabildiğince pürüzsüz şekilde inişi sağlamak. Atlaması gibi bir şey söz konusu değil bence, yolcuların sorumluluğu kendisinde.

Paraşüt için ayrıca bir eğitim gerekiyor. Bunun yanı sıra ani basınç farklılıkları, çarpma gibi nedenlerle yolcuların bilinci de açık olmayabilir. Uçağın kaza yapma ihtimali İstanbul trafiğinde kaza yapma ihtimalinizden düşük.

Uçağın kapısını açamazsın. İçeriden basınçla kapanıyor. Kabin basıncını düşürürsen açılır. O zaman da delikten dışarı vakumlanırsın ve bayılmış olursun muhtemelen.

Teknik olarak mumkun degil.

acemi'nin dedigi olaya kalmaz zaten. Kapinin acilmasi mumkun degil o irtifada. Kapi acilabilir yapilsaydi mukavemeti yeterli olmazdi. Kapiyi actigini varsayarsak zaten roket gibi disari firlarsin, ve 800-900kmh gibi hizlarda bunu yaptigini dusunursen oksijensizlige kalmadan olursun zaten. Bunun disinda da nedenler var. O is mumkun degil kisacasi.

İnsanlar nedense düşme olayını bir kuşun süzülmesi olarak hayal ediyor.

Düşen Malezya uçağının düşme anını gösteren bir simülasyon şöyle.

vimeo.com

Bu konumda bulunan bir cismin içinden bırak paraşütle atlamayı, ayağa bile kalkamazsın.

Bu soru çok soruluyor. Aslında çok mantıklı bir soru değil ama havacılıkla ilgili bilgisi olmayan birinin sorması normal. Bilmeyen birisinin aklında uçak kazası şöyle canlanıyor çünkü: uçak 35 bin feette düz giderken tık diye motorlar duruyor, sonra o irtifadan “aaaaaaaaaaaaaa” diye dakikalarca düşüyor uçak ve yere çakılıyor. Halbuki böyle bir şey yok. Uçak kazalarının çok çok büyük bir kısmı iniş ya da kalkış sırasında gerçekleşiyor. Bu tip kazalarda olay zaten çok ani gelişir, bırak yolcuyu pilotlar bile kaza olacağından son ana kadar emin olamaz. Düz uçuş kısmında gerçekleşen kazalarda bile uçağın düşeceğinden kesin emin olamazsın, kaldı ki o irtifadan çakılmaya başlayan bie uçaktaki herkes g kuvveti nedeniyle bilincini kaybeder.

Uçakta meydana gelebilecek aşağı yukarı hiçbir teknik arıza ölüm fermanı değildir. Uçakta başımıza gelebilecek arızaları düşündüğümüz zaman, kanat kopması, iki motorun birden durması gibi absürt ve trilyonda bir bile rastlanmayan ihtimaller hariç, tek motor arızası, hidrolik arızası hatta yangın falan gibi durumlarda bile uçağı sağ salim indirme ihtimalimiz, hiç eğitimin olmadan uçaktan paraşütle atlayıp sağ çıkma ihtimalinden çok çok daha yüksektir. Bu arızaların hepsi için onlarca prosedür belirlenmiş ve pilotlar hepsi için bir ton eğitimden geçiyor. Uçağı bırakıp paraşütle atlamanın mantıksız olduğunu anlatmaya çalışıyorum yani, sen uçağın düşeceğini anladıysan zaten artık kazaya sahiyeler kalmıştır.

@acemi
Bir degil bir suru ucakta var o ama light sport aircraft sinifindaki kucucuk ucaklarda var o. 1-2 kisilik, kalkis agirligi yarim tona ulasmayan kucuk ucaklar.

Keşke bu gerçek olsa.

youtu.be

www.youtube.com

Doktorasız öğretim görevlisi mi var? (Sanatta yeterlik?)

Uzman kadrosundakiler ders yürütemiyordu, Öğr. Gör. oldularsa artık ders yürütebilecekler, dolayısıyla ders ücreti alabilecekler (diğer kadrolarda nasıldı bilmiyorum). Öğr. Gör. olmak için doktora şartı yoktu zaten. Artık yardımcı doçent diye bir şey olmadığı için bir şey elde etmemiş oluyorsunuz. Doktora sonrası direkt doçentliğe başvurabiliyorduk zaten. Bir kaybınız ya da kazancınız yok bence.

Yanlışınız var. Tasarıda yapılan değişiklik ile mevcut yardımcı doçentler için öğr. gör. dr. yerine "doktor öğretim üyesi" adı benimsendi.

www.tbmm.gov.tr

Biraz kafa karışıklığı var ama yeni ilanlardan anlaşıldığı kadarıyla yapılan sadece isim değişikliği, zira yine doktor öğretim üyesi alımı için kadro ilan edilmesi gerekiyor.

Salya uyurken ağzın açık olduğu için akıyor.
Grip olduğun için muhtemelen kuruluk yaşıyorsun ve bu nedenle salyan akmıyor. Fısfısı rahat bırak. KBB'ye görün.

Oyumu Hatay'dan yana kullanıyorum.

linç edilmeyi göze aralarak belirtiyorum, karadeniz mutfağı anadolu'daki en yavan mutfak bence.

yapılış tarzıyla ilgili sanırsam hiçbir şeyin tadı tuzu tam değil, kuru ve yağlı geliyor bana. bi sütlacını çok övüyolar onu yemediğim için bişey diyemeyeceğim.

hatay diyorum zira zeytinyağlıcı ege/akdeniz mutfağı ile etci doğu/güneydoğu mutfağının birleşim noktasında herifler.

hatay et yemeği ağırlıklı değil mi ? karadeniz mutfağı derken tüm karadenizi mi kast ediyorsunuz yoksa herkes gibi doğu karadenizi mi? düzceden artvine kadar çok fazla yemek çeşidi var. bu halde eşitsiz bir versus olmakla birlikte ben karadeniz diyorum.

tek bir il ile tüm bir bölgenin karşılaştırılması saçma ama yine de hatay tokatlar, hep söylediğim gibi karadeniz mutfağı olmayan bir mutfaktır.

karadeniz mutfağı derken? lkjfsd.

Bir karadenizli olarak tabii ki hatay mutfağı.
Bizde barahat kültürü pek yok. Bu sebeple yemekler yavan oluyor. Elimize geçen her şeyi kavurur yeriz sadece tuz atarız. Ama kimisi de çok leziz oluyor mesela fasülye turşusu kavurması 10 numaradır bana göre.
Yine de hatay mutfağı yemeğiyle tatlısıyla öndedir.

Karadeniz asıllı biri olarak kesinlikle hatay mutfağı. Karadeniz mutfağı türkiyedeki en yavan mutfak. Tarih boyunca da böyle çünkü kaynak az, halkı fakir ve diğer bölgelerle etkileşimi az olmuş. Karadeniz mutfağı diyince sevdiğim 2 3 yemek geliyor aklıma, ki onlar da basit yemekler. Hatay mutfağı havada karada alır.

hatay mutfağı.

karadeniz mutfağı pidesi dışında hiçbir şekilde ilgi alanımda değil.

Ben de karadenizli biri olarak kesinlikle hatay diyorum. Yanına yaklaşamaz.

karadeniz mutfağı ne allasen. kara lahana ve benzeri otlar, eywallah arada bir yenir de yani nereye kadar? hamsi, iyi hoş. bunların dışında ne köftesi, ne pilavı ne fasulyesi, ne yağı, ne peynirine, ne pidesine kendine has denemez; pişirme tarzı hep aynı dolayısıyla çeşit olması bir şey değiştirmiyor.
hele hele o laz böreği denen şey kimin fikriymiş merak ediyorum hakikaten.
hatay mutfağından da etleri çıkardın mı çok kan kaybeder ama yine de tercih ederim.

karadeniz mutfağı, hatay mutfağı karşısında diz çöker tövbe eder o kadar net söylüyorum.

karadeniz mutfağı anadolunun en kısır mutfağı, antakya ise zibilyon çeşitle dünya mutfağına girmiş durumda.

etrafında market varsa, arabamız varsa, 40 yıllık ev de iyi durumda ise müstakili tercih ederim.

istanbul bahçelievler soğanlı'da 130.000'e sıfır 1+1 aldım. 40 m2 ama olsun. merkez her zaman daha çok prim yapar.

40 yıllık evin masrafı bitmez.
Academia suit ya da Başak Pakun'dan (Ya da Başak'ın yeni biten İki Kule karşısındaki dairelerinden) 1+1 alırdım. İleride kiraya vermek istersem kiracı sorunu da olmaz.

eskişehir için merkeze 10km biraz uzak sanki, muttalip bile 10km'den yakındır diye tahmin ediyorum. eğer bahçeli ev derdiniz varsa merkezden bi 1+1 alıp kiraya verip onun geliriyle merkezin dışında ev kiralamak daha mantıklı sanki.

2.37 ile 2.09 arasında çok ciddi bir fark olmadığını düşünüyorum yüksek başvuruları açısından. genelde sınır 2.0 veya 2.50 oluyor diye biliyorum.

uzatsan da 2.37 olacaksa en fazla, bence uzatmamak daha mantıklı.

Bir yıl çok uzun bir süre değil. Nasıl geçtiğini dahi anlamazsınız.
Uzatmanız yararınıza görünüyor şimdilik.

pek bir şey değişeceğini sanmam. eli yüzü düzgün yerler 3.00 istiyor genelde.

3.00'e ulaşamayacağınıza göre gereksiz bence.
Belli okullara hiç başvuramayacaksınız çünkü.

Cevaplar için sağ olun, ama bazı dersleri tekrar alarak en azından 2.50'ye çıkarabilirmişim gibi geliyor yine de...

şirkette kullandığımız bi firma var. memnun kalmıştık biz. mesaj olarak gönderiyorum bilgileri. buradan da bikaç kişiye tavsiye ettim daha önce.

ben de gar transfer diye bir firma kullanıyorum, ankara'nın her yerine sabit ücret. 59 ya da 69 tl olması lazım.

Kan dolaşımını yavaşlatan bir şeyin zayıflatma etkisinin olacağını düşünmek biraz fazla iyimser bir yaklaşım değil mi?

Prime 10gb kullaniyorum. Memnunum

Bildiğim kadarıyla Türk Telekom yeni gelen faturalılara 1000 dk + 1000 SMS + 10 GB interneti 29 TL'ye veriyor. Ben yeni olmamama rağmen bana böyle teklifler sunuyor.

Kendi kullandığım ise faturasız olarak 750 dk + 1000 SMS + 3 GB. 23 TL veriyorum ama yeni gelenlere 18 TL (idi) bu da.

600dk+1000sms+10gb internet 45 lira, faturasız.

Vodafone Red15, 15 gb internetli paket.

Vodafone pass müzik ve sosyal var. Sosyal ağlar ve spotify internet kotasından yemiyor.

aveanın internetleri baya bol ve ucuz. ek internet paketleri de baya ucuz. 10 gb gece ya da 10 gb gündüz paketleri 15 lira mesela.sürekli de biryerden hediye internet geliyo 3gb 1 lira vs.. diğer operatörlerin numara taşıma kampanyaşarı bile aveanın normal tariflerinden çok çok daha pahalı. ben eve adsl bağlatmıyorum düşün :D

Vodafone red 10, gayet memnunum

avea bol ve hızlı 5gb + 750 dk + 1000 sms

üzerine 100 dk avrupa pakedi aliyorum 15 tl, avrupayi her yone arayabilmek icin.

toplam 50 tl ye guzel oluyor.

Ben pro'ya kurdurdum, hiç randıman alamadım.

Orijinali de pek farklı olmayabilir. O nedenle ben SPSS işlerini windowslu bir bilgisayarda yapıyorum, Mac'te stabil çalışmıyor.

kaliteli. samsonite'ın altında american tourister var. O da gayet başarılı.

ya aslında kabin valizde o paraya değmeyebilir. sebebi ise sadece kabinde kullanılacak olması. ben de büyük bir samsonite ve kabin olarak da ççs var. ççs'den gayet memnunum. Ama büyük valizde hiçbiri bir samsonite etmez mesela.

Iyi ama o parayi haketmiyor. O kadar para vermeden de gayet saglam valiz alinabilir.

Ben itluggage kullaniyorum 5 yildir. Japonyaya da amerikaya da gitti. (Ornek olarak verdim) trenden indi gemiye bindi,
Oradan otobuse bindi vs. hala tas gibi.

Kendi agirligi da 1.25 kg ustelik.

30€ya almistim. Cok memnunum ben.

kesinlikle tavsiye etmiyorum
iki tane farklı modelini aldık
ikisi de ilk seyahatimizde patlak verdi
birinin tekeri koptu
diğerinin kulpu kırıldı
bahsettiğim bavulların tanesi yaklaşık 1000 lira
geri götürdüm tamir edip verdiler ama sağlam olsun diye 1000 lira verdiğin bavulla yolda kalmak hiç hoş bir deneyim değil.
daha da ne alırım ne aldırırım tanıdıklarıma samsonite.

It luggage en guzeli, en kullanislisi. Hafiflik ve saglamlik acisindan ustune tanimiyorum ben. Ayrica daha ucuz samsonite ile karsilastirilinca. Ben de tavsiye ediyorum.

Ben babamdan çöktüğüm için kullanıyorum, rahat kullanışlı vs ama 1000 küsür verir miydim? Vermezdim. Bazen %50 indirim oluyor mağazada, ancak o zaman alınır.

Kabin bagajı olarak hard case american tourister'ım var, standart bavul olarak da samsonite pro dlx 4 serisi büyük bir şey. İkisi de çok iyi, sık seyahat edip hayvan gibi kullanıyorum tık demiyorlar. Eğer paran varsa ve sık seyahat ediyorsan hiç düşünme.

Bi bavula o kadar para verilir mi dersen de sık seyahat etmiyorsun demektir, o da mantıklı. Zira çok önemli sıkışık bi gün öncesinde bavul paramparça gelince ve eşyalarını poşette taşıyınca önemini anlıyorsun djdjjd

beklentiyle alakalı. çok memnunum diyemem ama memnun değil de değilim. bazen çekmediği oluyor.

genel olarak memnunum, çekmeme sorunu ile karşılaşmadım.

not: istanbul

memnunum, bi sorun yaşamadım. (istanbul)

Ben memnunum, red 10 kullanıyorum

son 1 haftadır hiç memnun değilim. özellikle internet sürünüyor. söve söve kullanıyorum malesef. telekoma geçmeyi düşünüyorum.

çağrı merkezi nasıl çalışıyor onu da yazar mısınız? turkcell kalitesi var mı? aradığım anda yetkin kişiler ile görüşebiliyor muyum? vodafone red cazip geliyor şu an için.

Bir arıza vs. çıkmadığı sürece gayet iyi. Hatta, internet olarak ben başarılı buluyorum. Çekim kalitesi olarak da türk telekom (avea)'dan bir nebze daha iyi.

Ama bir ayardır, özelliktir vs. müşteri hizmetleriyle, servisle falan uğraşmanız gerekirse işte o kısmı sıkıntılı.

Turkcell'den geçtim, tek olumsuz yanı Turkcell Platinumdaki gibi arayınca hemen müşteri temsilcisi insanla görüşememek ama fatura 1/3 geliyor. O nedenle Turkcell'e tekrar kazıklanmayı düşünmem, müşteri temsilcisine işimin düştüğü ayda yılda bir ama faturayı her ay ödüyorum. Red'in kampanyaları falan da iyi, Platinum'daki gibi saçma sapan yat park yeri kiralama hizmetinde indirim yerine sürekli kullanacağım hizmetleri tercih ederim.

double wear nude'u merak etmistim, ama mac face and body'm var bir suru, o yuzden alnim ve burnum parlasa da bitirmeye calisiyorum. bence dw nude'a bir bakiverin.

double wear yüzdeki her şeyi kapatan bu nedenle kusurlu ciltler için önerilen bir fondöten, kalıp gibidir yani ve aradığın özelliklere hiç uymuyor. mac face and body olabilir.

Zamaninda bir cok pahali markayi deneyip delirmis para sacmis biri olarak hala tek sabit kullandigim ve herkesin sordugu fondotenim yves rocher'in "kusursuz ten likit fondoten"i. Sungeri hafif islattiktan sonra yuzune uyguladiginda kusursuz oluyor. Bence yanina sungerini al ve yves'e gidip bir dene.

Lancome'un Miracle Air de Teint fondotenini çok başarılı buluyorum ve ben de T bölgesinde yağlanma sorunu olan biri olarak uzun süredir rahatsız olmadan kullandım.

Mac face and body parlak bitişli bir fondoten olduğu için beklentilerini karşılayacağını sanmıyorum. Karma ciltli biri bu fondoteni transparan pudra geçmeden kullanamaz.

Lancome'u (bir üstte bahsi geçen) annem kullanıyor ve ben de başarılı buldum, güzel bir aydınlık veriyor ancak pahalı. Ben Estee Lauder cushion stick kullanıyorum, morhipo'da indirimde şu an (kullandığım Mac fondotenden ucuz). Yüzünde bariz bir sorun yoksa, sadece daha canlı ve eşit dursun istiyorsan bunu deneyebilirsin. Kendi süngeriyle uygulandığı için maske olayı hiç olmuyor, süngeri çıkarıp yıkayabiliyorsun.

Irreversible olabilir mi?

sırpski film mi?

salo o le 120 giornate di sodoma da olabilir. olur öyle.

freaks'i hatırlıyorum ben öyle. hatta film yasaklanmış ve büyük bir kısmı da kesilmiş.

edit: filmin adını yanlış yazmışım, freak show değil, freaks. 1932 yapımı olan filmden bahsediyordum.

edit 2: trivia

In the United States, this film was banned in a number of states and cities. Although no longer enforced, some of the laws were never officially repealed. Therefore, it is still technically illegal for this film to be shown some areas of the USA.

The film was rejected for UK cinema showing in 1932 and again in 1952. It was finally passed for cinema with an uncut X rating in May 1963, making it one of the longest bans in UK film history.

A woman who attended a 1932 test screening for the film claimed later that she suffered a miscarriage resulting from the film's shocking nature, and threatened to sue MGM.

edit 3: aa sapkınlık demişsin, ben onu farketmedimdi.

freaks değildir o zaman. yukarıdaki üçünden biri muhtemelen.

Nhmphomynaic

sırpski filmdi aradığım, çok teşekkürler.

yakın arkadaşım burun estetiği oldu yakın zamanda. ameliyattan çıktıktan sonra ben bile ağladım kaç saat onu o halde görünce. çok kötüydü. bir hafta boyunca da ağrıdan uyuyamadı. ama ağrı, sızı bittikten sonra tekrar olur muydun ameliyat diye sordum. olurdum, dayanılmayacak bir şey değildi dedi.

yine başka bir arkadaşım olmuştu geçen yıl. sanki ufak bi yara almış da pansuman yapmışlar gibiydi. inanılmaz rahattı. sanki ameliyat olmamış gibi. kişiye göre değişiyor galiba.

artık silikon tamponlar var, eskiden abartıldığı kadar acı falan yok tampon olayında. çoğu ameliyattan sonra hastalar hastanede yapılanın haricinde ağrı kesici bile almıyormuş. atlatılmayacak bir acı olduğunu sanmıyorum, sadece şişlik ve morluk olabiliyor; ona da buz kompresi yapıyorsunuz. ben de akademik dönem bitince yaptıracağım hem nefes alamamam dolayısıyla uyku kalitemin düşmesi hem de estetik müdahale için. doktor içinize siniyorsa 1 hafta dediğin gelip geçen bir süreç. benim hiçbir korkum ve çekincem yok mesela şu an ama bu kararı almam yıllar aldı ve artık hiçbir sabah yataktan dinlenmiş kalkmamak hayatımı çok olumsuz etkiliyor.

estetik değil de deviasyon ameliyatı olmuştum. öyle uyutmayacak kadar bir ağrı olmadı. (normalde alçak yastık ile yüzükoyun yatarım, ameliyat yüzünden yüksek yastık ile sırt üstü yatmam gerekti.) tamponlar iki gün kadar durdu yanlış hatırmıyorsam, tamponlar çıkarılırken canım yanmıştı biraz.

günlük niyetine sözlüğe yazmıştım : (bkz: #20384284)

ben oldum üç sene filan oldu ama hiç beklediğim gibi zor olmadı, kulak burun boğaz doktoruna oldum. hem sağlık açısından hem de daha önce burnumu çarpmış olduğumdan dolayı hafif bir eğrilik de vardı, onu düzeltti. (olmadan önce estetiğim ben diye bağırmasın burnum diye belirttim) bir arkadaş tavsiyesiyle(o baya estetik amaçlı oldu ve cok güzel olmuştu burnu) ameliyat için ankara'dan gittim istanbul'a o doktor için. tampon vs de kullanılmadı. sonrasında acı ve ağrı olmadı bile.

Sınav yönergesine uyduğun sürece alacağın bir risk olduğunu düşünmüyorum. Bugüne kadar bir çok ÖSYM sınavında görev aldım. Hiç bir sorunla karşılaşmadım.

ya herkes yapıyo nolacak, dikkatli ol ve insiyatif kullanma, kurallar belli zaten.

yoo, her şey verdikleri yönergede dakika dakika yazıyor zaten, onu takip ederseniz sorunsuz geçer sınavlar, çok kolay bir iş.

Hayır degil.

Söylendiği gibi insiyatif almayın. Salon başkanı iseniz gozetmene kulak asmayın. Ne yazıyorsa yönergede onu yapın.

söylenmediği gibi inisiyatif almayın.

aöf daha kolay ama hepsi sorumluluk tabi.
ilk sınav lgs, tus falansa sıkıntı tabi :)

Yüzlerce kez oturum başkanlığı yaptım, öncesinde gözetmenlik de yapmıştım. Sınava gitmeden yönergeyi okursan sorunsuz halledersin.

Benim girdiğim sınavların sadece birkaçında sorun çıktı; biri yabancılar için olan TUS, sınıfın yarısı birbirini tanıyordu ve sınav süresi bitmiş ve uyarmış olmama rağmen çözmeye devam etti içlerinden biri. Diğer arkadaşları da onu korudu. Neyse ki kamera vardı ve başta sınav bittikten sonra ek süre verilmeyeceğini okumuştum. Kağıdını hemen vermezsen sınavını iptal edeceğim dedim ve bu doğrultuda tutanak tuttum.

Başka bir sınavda çocuğun teki kocaman saatle gelmişti, gömleğin içinde olduğu için ben farketmedim ama tam ÖSYM denetçisi sınıfı kontrole geldiğinde gömleğin kolunu sıyırdı ve adam saati gördü ve bana gerekeni yapın dedi (zaten saatle sınava gelmemesi gerekiyordu çocuğun), öyle olunca mecburen onun sınavını da iptal etmek zorunda kaldım.

Bir diğer vakada özellikle pasaportların son kullanma tarihine bakması gerektiğini gözetmenime söylemiş olmama rağmen yalan yanlış baktığı için öğrenciyi sınav başladıktan sonra çıkarmak zorunda kaldık.

Hiçbir kritik durumda öğretmen olan gözetmenler sorumluluk almadı, hatta görmüş olduğu olayda bile "Gördüm ama ben bu vebale girmem, tutanakta görmedim diyeceğim" diyen oldu. Maalesef epey gamsız bir tavır sergiliyorlar görev konusunda, o nedenle gözetmene güvenerek iş yapmamak gerekiyor.

Ben de çok kez gözetmenlik yaptım. Ösym ve aöf sınavlarında. Sınıfta kimlik kontrolü ve yer gösterimi dışında bir şey yapmadım. Gerisi zaten oturum Başkanı görevi. Adayların dikkati dağılmasın diye de çok aralarda gezmemek gerekiyor. Sıkıntılı bir durumu da zaten başkana, o da bina sınav sorumlusuna aktarıyor.

Valla bir sürü tarife baktım ben de kedi dili / lady finger bisküvi var hepsinde
Bence büyük pastaneler sıfırdan yapıyordur. Bisküvisi de dahil ama asıl kremadan bahsediyor olabilir.
Hazır krema ile el yapımı tazesi başka sonuç olarak.

labne peynirinden bahsediliyor. orijinalinde labne yok tabii ki.

maskarpon rulez. rom kullanmıyorlar bizde malesef.

Fransız usulu tramisuda bisküvi vs. olmaz. Keki yumurtanin beyazi ile kapartilir. Gerçekten çok hafiftir.

sen kötü, yağlı, tuzlu şeyler yersen ne olursa ona da aynısı olur.

böbrek, ciğer hastalıkları doğurur. şeker hastası olabilir. sürekli kusar veya yemek istemediği için aç kalır. sürekli miyavlar, mutsuz olur vs. vs.

İlk etkileri tüylede de görülebilir; tüylerde dökülme, sertleşme, kepeklenme ve egzama mamanın dokunduğunu gösterir. İç organ hasarı belirtileri daha geç çıkar ama onda dageri dönüşü daha zor olur maaelesef.

böbrek, bağırsak, karaciğer, kalp, cilt, deri hastalıkları ortaya çıkar. sonuç olarak hasta mutsuz bir kedicik ve çok daha pahalı kaliteli mama alma zorunluluğuyla baş başa kalırız.

İyi mamanın kilosu 20-25 lira (çok alırsan ucuza geliyor), kötü mama 10-15 lira.

Kedi hastalanınca veteriner masrafı 1200 lira oldu bana. Bir de 3-4 ay özel mama yemesi gerekti. O çok daha pahalıydı :))

Aradaki fark ikinizin çekeceği maddi manevi eziyete değmez.

Sen sürekli fast food yersen ne olursa o olur.

taa iphone 5 zamanı geçtim. pişman değilim. stabilite falan problemi de göremedim. android bence o meseleleri aştı ama flagship bir telefon alın. 1 gb ram, 8gb diskli android telefonlar kanser eder.

iphone x kimsede yok diye rahatsızlık niye duyuyorsun? :) geçmek istiyorsan geç. istemiyorsan geçme. alt tarafı telefon ve başka bir işletim sistemi. bu kadar sorgu suale gerek yok. gönlünden hangisi geçiyorsa onu yap, onu kullan.

valla hayat şartları ve telefonun fiyatını göz önünde bulundurunca, neden pek kimsenin geçemediği gün gibi ortada.

ben o paraya macbookpro alırım mesela ayfon neymiş?

sony'nin yeni çıkardığı telefon dehşet xz1 ama buna bu parayı verene kadar da gider dslr alırım kendime, çok fakirim lan, hayal bile kuramıyorum.

Samsung Note 8 güzel görünüyor.
ben de yeni iphone'u bekliyordum telefonu yenilemek için ama beklentilerimi karşılamadı. Yakın zamanda da iphone'dan ciddi bir yenilik beklemiyorum. O nedenle Samsung alacak gibiyim.

android telefon çok kapsayıcı. ios dışında her marka bunu kullanıyor neredeyse birkaç istisna dışında. iphone un eşdeğeri olabilecek bir şeye geçilebilir pek tabii. Samsung Galaxy Note 5 kullanıyorum gayet memnunum.

iphone'dan s7 ye geçyim. çok memnunum.

Nokia 8 diyorum. Saglam kasa, Carl Zeiss lensler, fiyati abarti degil, Snapdragon 835 zaten flagshiplerin hepsinde neredeyse bu islemci var.

www.tripod-stand.com
www.aso.com.tr

karton stand

ürünün içeriği fark etmeksizin yapılan reklam ve tanıtımların önemi firma tarafından dikkate alınması gereken unsurlardır. görsel anlamda yapılan reklamlar ise akılda kalıcılık olarak etkili konumdadır. renk ve şekiller vasıtasıyla anlatılmak isteneni hedefe koyan tanıtımlar ile hedef kitle cezbedilmektedir.

modüler yapı ve kullanım önemli

müşteri ile birebir temasta kalan ürünleri tercih etmekte ve devamlılık arz eden reklamlara itibar etmektedir. hızlı tüketim ürünleri başta olmak üzere, diğer tüketim malları da bu tanıtımda olmalıdır. örnek olarak bir markete gittiğimizde sırasıyla muntazam bir şekilde dizilmiş ürünlerle karşılaşırız. bu düzen bizi etkileyen en önemli faktördür. rengarenk ve sırayla reyonda duran ürünler tercih aşamasında ilk sıradadır. az maliyetli ve hafif yapısıyla tercih edilen karton standürünleri ile ürünlerinizi sergileyebilirsiniz. karton standlar, mekan fark etmeksizin tüm firmalar tarafından kullanılan ürünlerdir. pahalı standlar ve sergi alanları kurmak elbette görsel olarak tamamlayıcılık sağlayacaktır; fakat günümüzde maliyetlerin önemi de tartışılamaz.

tasarımdan üretime

ürünün şekline göre karton stand üretimi yapılabilmektedir. büyük boy maket şeklinde tasarlanabilen standın rafları da dizayn edildiğinde şık bir görünüme sahip olacaktır. pop display olarak bilinen görüntülü reklam biçimine en uygun örnek olan karton stadlar ile ürün sloganını ön plana çıkarabilirsiniz. ürüne göre stand tasarımı, konumunun seçimi, kurulumu gibi aşamaları firma ile birlikte planlıyor ve sonuca ulaştırıyoruz. tasarımın sonrasında karton stand imalatı da firmamız garantisi altında olduğu için memnuniyet sonuçlu hizmetinizdeyiz.

ürüne özel hizmet

her ürünün hedef kitlesi ve kullanım alanı farklıdır. bu özelliklerine uygun bir biçimde stand seçimi ve yönlendirmesi yapılması daha mantıklı olacaktır. yetişkinlere özel bir ürünün standı için kullanılan renkler ve şekiller yaşa hitap etmelidir. faydaları ve belirgin özellikleri tasarımda belirtilmelidir. çocuklar için ise tasarım tamamen etkileyici durumdadır. kullanılan renkler, şekiller ve sloganlar ilgi çekici olduğunda çocukların dikkatini çekecek ve ürüne yaklaştıracaktır. sempati yaratabilmek en önemli unsur olan marka bilinirliği ön plana çıkarılmalıdır. her daim basılı reklamlar ile müşterinin aklında kalan ürünler satışlarında ciddi derecede yükselme hissedeceklerdir. önemli olan ise tanıtımın şekli olacaktır.

www.standfabrikasi.com

(bkz: periodontoloji)

Ayri oluyor.

Ayrıdır. Geçmiş olsun sıkıntılı süreçlerdir.

İsteyebilirsin, muhtemelen kitap haline getireceği için kapatmıştır.

erişime kapamak çalışmaları korumayı sağlar, malumunuz ülkede herkes hırsızlık peşinde çalışmaları yayına dönüşmeden kimseye göndereceğini sanmıyorum.

iyi ihtimalle verebilir, yayın falan çıktıysa yollayabilir yayını.

bizim okulda tezler kütüphaneye konuluyordu vakti zamanında, oraya şeettirseniz?

açık alan
panayır

Serbest kürsü

kara delik

boş ders

Samanyolu dışındaki bir sistemin adını verebilirsiniz.

fuaye

- Harici
- Değil(-i/-imiz/vb)
- Diğer
- Alternatif
- Seçmeli
- Kıraathane
- Köşe başı
- Serbest kürsü (+1)

diğer

evlenene kadar söylemem ama bi şekilde haberleri oluyor, ayrıca saklamıyorum. ailemle bu tip konuları konuşmayı sevmiyorum.

Annem çok kolay ayıkip kendisi soruyor. Başta yok mok diyorum da sonra itiraf ediyorum. Bak sonra üzülme falan diyor. Yaş 31=

önce bi o kişiden emin olmaya çalıştığımdan 3-4 ay bahsetmem ama zaten sürekli görüştüğüm için ailem anlar sonra ya onlar sorar ya da ben söylerim.

"Benim bir sevgilim var..." şeklinde söze girmem, hafta sonu buluşmalara gitmelerime, mesajlaşmalarıma, telefonla konuşmalarıma, süsüme püsüme bakarak kısa vadede anlar annem. Anamdan gizlemem ama diğer aile bireylerine pek çaktırmam.

28 K

Gizli tutmayı çok istiyorum ama mesajlarını okurken pişmiş kelle gibi sırıtmak olsun, süslenip püslenip dışarı çıkmalar olsun hemen anlaşılıyor. Sonra ver elini evlilik baskısı.

29K

kendi ayakları üzerinde durmak, topluma yararı dokunmak

manyaklık ya, hele türkiye'de doktor olmak akıllı adam işi değil. benim o durumda ailem olsa ne tıp kasar, ne okur ne de doktorluk yaparım. mesleki tatmin falan yıpranmanın karşılığı değil. moda bloggerlığı, dj'lik falan güzel işler :)

e abisi de kendi ayakları üstünde durmuyor mu? topluma yararı dokunma şekli başka türlü de olabilirdi. yani hekim olarak o an sadece baktığı hastaya yararı dokunurken o parayı doğru yönetirse daha fazla insana etki edebilir.

sadece sağlam bir sermayesi olan birinin eğitim olarak maaşlı bir şekilde para kazanacağı bir alana yönelmesi çok garip.

Her şey para mı?
Kızın zaten böyle bir açlığı yok. Demek ki başarıyla, mesleki tatminle, insanlara faydalı olmakla mutlu olan biri. Keşke tüm zengin çocukları böyle olsa.

Sadece doktor olmak istemiştir? Hayallerin peşinden gitmekteki hayal illa sizin istediğiniz gibi olmak zorunda değil.

tabii ki başka türlü de olabilirmiş ama bu şekilde de olabilir neden olmasın. doktor olan herkes ac olduğundan mı oluyor? inanmak güç olabilir ama işini sevmek diye bi şey var :) belki kız antikapitalist, sermayeyle ilgilenmiyor. belki ailesiyle arası kötü, belki içinde bulunduğu yaşam tarzı midesini bulandırmış. pek çok neden üretilebilir, ben o kadar şaşılacak bi şey görmedim

para kesinlikle değil bence motivasyonu. başarı olabilir ama bu durumda bilemiyorum çok daha etkili olacağı yollar var. bu biraz ali sabancı'nın oğlunun pilot olup pegasus'ta maaşlı çalışmasına benziyor.

Kız sadece potansiyelinin farkında ve bunu en etkili şekilde kullanmak istemiş. HÜTF bana göre ülkedeki en iyi bölüm.

abi ben eğitim almasın demedim ki. ne bileyim gitsin işletme okusun, mba yapsın abisi gibi. tıp okuyabilir tabii ama sonunda hekimlik yapması garip geliyor. şu an tecrübe kazanmak için yaptığını sanıyorum. hayatına böyle devam etmez sanırım.

mesela uzmanlığı kazanmış ama bu da garip geliyor. bir dermatoloğun kazanacağı paraya ihtiyacı yok zaten. bu kız zaten o çuvalla kazanacağı paraya fazlasıyla sahip. ailenin ödediği vergiler bile en çok kazanan doktorun hayatı boyunca kazanacağı paradan fazladır. ailenin özel hastanesi de varmış zaten.

ailesi milyon dolarlar kazanan biri akademisyen olup da katkı sağlayabilir bilime. ya da başka işlere girer insanlara daha ucuz sağlık hizmeti sunabileceği bir şeyler yapmaya çalışır.

Yahu devlet hastanesinde çalışacak hâli yok gider özel hastanesinde ya da muayenehanesinde günde 10 hasta bakar. Kız belli ki tıbbı çok seviyor, aynı zamanda da hırslı biri, o ortalamanın başka açıklaması yok. Mark Zuckerberg'in eşi de doktor ve çalışıyor, onun hiç işi olmaması lazım sana kalırsa, 270 milyonu cebinden düşürse farkına varmayacak durumda çünkü. Mehmet Öz'ün babası da zengindi, o da gidip doktor oldu, sonra da TV yıldızı oldu o ayrı.

Bir de bazı şeyleri parayla satın alamazsın. Kadın doktor olmuş, bunun paradan bağımsız bir prestiji, sağladığı ego tatmini var. Ayrıca ben bu kadının doğuda falan yapacağını sanmıyorum zorunlu hizmeti, o aileye sahipken bir telefona bakar bu işler.

Ali Koç örneği doğru değil bence, adam koca şirket yönetiyor/yönetecek, seve seve okuması lazımdı yani çocuk oyuncağı değil bu işler. Ama ona da şunu diyebiliriz: Adam koskoca Ali Koç ve mafya Aziz Yıldırım ile atışıp Fener'e başkan olmaya çalışıyor. Niye? O da ayrı bir tatmin işte.

hocam sorun şu siz bu kararı bi sebebe bağlayıp onun doğruluğunu baştan kabul ediyorsunuz. mesela kızın derdi bilime katkı sağlamak olmayabilir. zaten bilime katkı sağlamaksa hedefi, şu an yaptığı şeyden başka ne yapacak? tıpta uzmanlık diğer bölümlerdeki doktora seviyesinde bi çalışma. akademik kariyere devam etmek için zorunluluk.

bilim ve akademik kariyerin başka motivasyonlar gerektirdiğini biliyoruz. ancak bu vaka için elimizde bu şekilde yorumlamaya yeter veri yok.

aile şirketi olan kurumsal yapılara baktığımızda, profesyonel yönetim için ikinci yahut üçüncü kuşakta eğitimleri sonrasında şirket dışı bir çalışma tecrübesi olduğu görülür. bu şirket içi kayırmalara veya gayriresmi rahatlık ve kolaylığa alışmadan iş yapmasını öğrenmek için bir zaruret sanıyorum. devam eden yıllarda aile işletmesine katıldığını okuyoruz genellikle. dışarıda başkasına çalışacağını gel bizimle çalış mantığı. belli bir tecrübe sonrasın hastane yöneticisi olmayacağı ne malum.

konyada kimya sanayinde hatrı sayılır bir ailesi olan arkadaşımız vardı. ergen kafasıyla niye okuyorsun sen diye sorarlardı üniversite başlangıç yıllarında. tatmin edici bir cevap verdiği hatırlamıyorum. sanırım doğru cevaba en yakın düşünce, tüm şirket değerlerinin kaybolduğu bir felaket senaryosu karşısında, dünyanın her yerinde geçerli olabilecek bir meslek edinmek sosyoekonomik seviyeden bağımsız bir gereklilik kanımca.

yoldaki çizgiler bende de var oyun gibi yapıyorum ama basarsam mayın patlayacakmış gibi bir hissim olmuyor.

bunun dışında arabadan indikten sonra mutlaka en az 2 defa kapılar kilitlimi kontrol ediyorum.

sofradan kalkınca kendi tabağımı çatalımı vb alır yıkar yerine koyarım oldum olası.

bisiklete binerken yanımda acemi veya benden daha düşük performanslı biri varsa ondan daha yavaş giderim. yanımda daha yüksek performanslı biri bugüne kadar olmadı sufahdsf

tuvalete girerken her şart ve koşul altında kesinlikle terlik giyerim, aksi mümkün değil.

3 uçlu bir çatal ile kesinlikle yemek yemem (sheldon cooper'a selam olsun)

gece yatarken veya banyoya girerken evdeki tüm kapı ve pencereleri tamamen kapattığımdan emin olurum. bulunduğum yeri mümkün mertebe güvenli tutmaya çalışırım.

başkasına ait bir aracı hiç bir şekilde kullanmam, kiralık araba dahi kullanmıyorum.

bilgisayarda bir şekilde masaüstüne geçersem durmadan "sağ tık - yenile" işlemi yaparım.

daha çok var...

herkesin dokundugu tutacaklara, kapı kollarına vb dokunmamaya çalışıyorum.

umumi tuvaletlerde mutlaka ıslak mendil kullanıyorum + herhaltbiliyoring beni yalnız bırakmamış.

Duşa girmeden biraz sıcak su akıtıp buharla duşu ısıtıyorum ve fayanslara da sıcak su tutuyorum girmeden.

Kırmızı ışıkta herkesten önce kalkma yarışı yapıyorum kendi kendime.

Pilavla sulu yemeği aynı anda bitirmeye çalışıyorum.

Yoldaki çizgilere basmama (her zaman yapmıyorum)

Çizginin diğer tarafına sağ ayağımla girdiysem solla çıkarım ya da merdivene sağ ayağımla başladıysam solla bitiririm (bunlar her zaman olmuyor belli zamanlarda tekken yaptığımı farkettim ama ne zaman yapıyorum bilmiyorum)

Su içtiysem o bardağı bir daha kullanamıyorum uzun süre açıkta kalmamalı ya da bir şeyle üstünü kapatıyorum yoksa o bardağın pislendiğini düşünüp (toz vs girdi diye) içemiyorum.

birisi solumda yürürse rahatsız oluyorum, sağıma geç diyorum.

Cizgilere basmamak cocukken vardi, sonra gecti kendiliginden. Yalniz ben yerde var olan cizgilere ek yolun sagi ile solunda birbirini goren cisimler arasin hayali bir dogru cizip onlara da basmadan geciyordum. Yolda basacak yer kalmiyordu:)

Puruzlu yuzeyleri sevmem, duzeltme ihtiyaci hissederim. Puruzluden kastim, normalde purussuz olmasi gereken ama kismen puruzlu olan yuzeyler. Ornegin duvarda sivasi atan kismi alcilarken puruz birakir ve usutune de o vaziyette boya atarsan deli olurum. O yuzeyin kesinlikle zimparalanip duzlenmesi gerek. Ayni sekilde cukurluk varsa da doldurup duzlemem gerek.

Cop kutusuna bir sey firlatilip da kutu tutturulamaz firlatilan cisim yere duserse cok rahatsiz olurum. O cismin aninda cop kovasina girmesi gerek. Tahammul edemem.

Youtube'da herhangi bir ingilizce videoda konusmaci Hintli ise kesinlikle tahammul edemem, aninda kapatirim. Icerigi asiri derecede ilgimi cekse dahi o videoyu izlemem, o aksana tahammul edemem. Ayni konudan bahseden baska videolar ararim, Hintli olmayani bulamazsam ogrenmek istedigim seyi ogrenememe pahasina videodan mahrum kalirim. Hintli olmasa da baskin aksanli ingilizceden rahatsiz olurum genelde ama en cok rahatsiz oldugum Hint aksani.

Kamciya benzer ip gibi bir cizim gordugumde elime alip kamci gibi saga sola vurma ihtiyaci hissederim feci sekilde. Etrafta kimse yoksa yaparim da.

Kapsonlu mont, sweat giymis olup kapsonu acik olanlarin kapsonun kafasina gecirme durtum var. Samimi oldugum kisilere yapiyorum bunu.

Aklima gelenler bunlar.

- asansör varsa, çağırıyorum. Binip binmemem önemli değil.

Hahaha komikmiş bu, avm'de gezerken tak tak tak asansör mü çağırıyorsun?

Ben de yazayım bir tane, metroda asla tutunmam. Tutunanlara da anlam veremiyorum, düşmek mümkün değil doğru durunca.

Alarmı her zaman küsuratlı şekilde, 8.13-7.21 gibi kurarım. Yattıktan sonra aklıma ufacık bi sey bile takılsa halletmeden uyumaya devam edemiyorum. Uyuyana kadar birkac kez kalktigim oluyor o yüzden. Yatmadan mutlaka su içerim gece susarsam diye. Evde yalniz da olsam banyoda her zaman kapiyi kilitlerim. Gece evde bir yerden ses duyup korktuysam asla gidip oraya bakamam. Arabada arkada oturacaksam mecbur olmadikca sürücü arkasına degil diger tarafa otururum.

Alarmı ben de küsüratlı kuruyorum ya.

Ve solumda biri yürüyünce dengem şaşıyor. İlla sağımda yürümeli.

@i was made for you; asansörün yanından geçiyorsam çağırıyorum ama zaten genelde biri çağırmış bekliyor olduğu için sorun olmuyor :)

Tek manyak ben değilmişim, sevindim :))

yolda yürürken biri beni geçerse, delleniyorum, hızlanıp kendisini geçerim. normalde hızlı yürüyen bi insanım.
atm ile işlem yaparken serçe parmağımı kullanıyorum. işaret parmağı sonuçta göze falan da dokunuyor diye.

cüzdanımdaki paraları büyükten küçüğe, resimli tarafları üst üste gelecek şekilde dizerim.

-topluca oturup konuşuyorsak birisi ayakta kafamda dikilince dayanamıyorum.
-bir şey yaparken izlenmeyi sevmem, yazı yazarken falan dikkatim dağılıyor.
-çizgi basmama olayı eskiden vardı da artık o kadar kafam dağınık aklıma bile gelmiyor.

Araç plakalarındaki xx ff yyzz yy+zz toplamı100 ediyorsa haz duyuyorum.
Alarm kuracaksam özellikle küsüratlı yaparım saati, şimdiye kadar hiçbir zaman xx:00 yapmadım.

kettle'ı fişte bırakamıyorum. ne zaman evde birisi kullansa fişte bıraktığı için gider çekerim. başka hiç bir şeyin fişi ile böyle bir sıkıntım yok ama kettle'a takığım :)

Masada bıçak varsa, o bicaga biri takılır diye masanın ortasına koyuyorum.

Araba plakalarinin harflerinden kelime yapıyorum. Slm= Selam, Salim gibi.

Aklıma gelenler bunlar.

Hayat ne garipmis benim hiç yok.

Var aslında bir 5-6 tane de, şimdi sorunca aklıma gelmiyor. Aklıma gelen çalışmaya başlamadan önce masayı toplamak, diş macunu ortadan sıkılınca yüreğime inmesi ve bayat ekmek bitmeden tazesine başlanınca ya da genel olarak bir şeyin eskisi bitmeden yenisine başlanınca dünyanın çivisi çıkmış gibi hissetmek var.

Merdiven sayarım. 9/8 kombinasyonu olursa gülümserim.
Karabiber ağacının yanından geçerken mutlaka bir iki yaprak alır kokusu gidene kadar koklarım. Limon selvi başta diğer selviler ve kokulu bitkilerden de bi yaprak alıyorum durum uygunsa. Almadan geçersem aklım kalıyor.
Herşey yerine konsun isterim, kütüphaneci gibiyim. Aradığımı bulamazsam huzursuzlanıyorum.
Yürüyen merdivenler kalabalıksa merdiven kullanıyorum, çıkarken de yürüyen merdivenden birisini hiza alıp hangimiz önce çıkacak bakalım diye kendimce yarış yapıyorum.
Daha vardır da aklıma gelenler bunlar.

edi: En fenasını unutmuşum. Sofrada karnım doduysa hemen kalkmak istiyorum. Yemeğe devam eden varsa hint fakiri gibi diken üstünde oturuyorum. Beklerken çatal tabak topamaya başlıyorum. Kendime engel olamıyorum. Benim yüzümden evde ağız tadıyla sofra keyfi yapılamıyor. Bunu bırakabilmeyi çok isterdim.

Ben de solumda(sağ da olabilir, unuttum şu an) biri yürürken rahat edemem mutlaka diğer tarafa geçerim.
Evden çıkarken, yatarken ve genelde de odamın kapısını kapatırım.
Alarmı küsuratlı ve genelde tek sayılarda kurarım, bi yere saatli gideceksem evden çıkma saatinde de alarm kurarım.
Nerede yatarsam yatayım sokak kapısının anahtarını yan yaparım.
Biri izlerken resim, makyaj, iş, yemek vs yapamam, yani yaparım da rahatsız hissederim o yüzden de yaptığımı beğenmem.
Haftanın planını kafamda yaparım, boş oturacağım zamanı bile. planım bozulursa ruh halime göre sinir olurum.
Biri bişey söylicem deyip vazgeçerse söyletene kadar kafasını şişiririm, mutlak söylemeli yoksa küserim, bin yıl geçse unutmam sorarım.

dahası var da hatırladıklarım bunlar.

Takıntı olacak bir şeyim yok herhalde ama alışkanlık olarak saymak diyebilirim. Bir şeyleri saymak yani.
Markette kaç market arabası var, binaların kaç penceresi var, duvarda kaç çizgi var vs...

4. kata kadar, eğer asansör katta değilse merdivenleri kullanırım. Bir kat aşağıda bile olsa çağırmam.

Hahaha,
Bazıları bende de var. Farklı olanı söyleyeyim. Elime tava almışsam birinin suratına geçirme hissi ile doluyorum. Elimde değil. Ama şimdiye kadar kimseyi tavayla dövmedim. Ama bence döküm tava bir cinayet silahı olabilir.
Hahah, yine gülesim geldi...

Hafif çatal ve kaşıktan nefret ediyorum kendi çatalımı taşıyorum

Bir de kitaplardaki thg yazan etiketleri sökmek istiyorum

"mesele" kelimesini kullanınca cümle sonuna "yeğen" koymak isteğini bastırmakta zorlanıyorum. arada kaçtığı da oluyor.

Trenin doluluk boşluk durumunu kontrol edip mümkün olan en boş vagondan alın biletinizi. Muhtemelen miyavlarlarsa of pof eden teyze ve amcalarla dolu olacak tren, sallamayın, her seferinde çocuk ağlaması gürültüsü oluyor, bir kez de kedi miyavlasın. Etrafı görmezlerse daha sakin oluyorlar benimkiler, kutuların üzerine birşeyler örtebilirsiniz, daha kolay uyurlar. Bir de boxların altına hasta bezi serin bir kaza yaşanması ihtimaline karşı. İyi yolculuklar.

@hipopotamus Bileti aldım boşluğa dikkat ettim ancak her yer dolacak gibi görünüyor. Teşekkür ederim tavsiyeniz için:)

Sanırım artık evcil hayvanlara da bilet alınıyor. Onu kontrol etmeyi unutmayın.

veteriner sakinlestirici yapabiliyor eger huysuzlanacagini dusunuyorsaniz.
benimkinin kabındaki pencere koridor tarafinda kalmis, gelen geceni patiliyordu. biraz agresifleşebiliyorlar.

bir kaşık passiflora şurup ver kedilere
ben izmir den istanbul a kucağımda kedi ile otobüs yolculuğu yapmıştım bir kaç defa.
kediciğimi bagajların olduğu yere koymak istememiştim veteriner önermişti.
passiflora içirdim yolculuktan 2 saat önce
uslu sessiz oturdu kucağımda

@marla, trende masalı dörtlü koltuğu aldım. camdan dışarıyı da görebilsinler diye. Aslında düşündüğüm de biraz 4 saat o kutu içinde nasıl rahat edecekleri.

@devilone passiflora şurubu çok mantıklıymış aslında.

Teşekkür ederim :)

reklamlardan edindiğim bilgiye göre max factor!

belki de sırrı maybelline!

Daha kullanıcı deneyimli ve daha net bilgi istiyorum ne yazık ki.

Rimeli bilemedim ama kirpik kıvırıcı da kullanılmış gibi.

www.google.com.tr

yds, e-yds.

www.memurlar.net

hepsiburada'da sevgililer gününe özel %10 indirim bulunmakta. Değerlendirebilirsiniz.

www.hepsiburada.com

1v1y

Markanin kendi sitesinden.

www.edipsaat.com
www.saatvesaat.com.tr

modasaat

Apranax Fort.

Apranax fortla farkı ne bilmiyorum ama Bana apranax plus yazmışlardı. Regl dönemlerimde de kullanmaya başladım. Diyebileceğim tek şey: müttthişş! Başka ilaç kullanıyorsanız etkileşiyor mu dikkat edin.
Apranax için belirtmem gerek. uyuşturucu bir etken madde var sanırım içinde. Uzun süreli kullanımı bağımlılık yapabilirmiş. Kısa süreli kullanımda ise mide koruyucuyla kullanın demişlerdi internette. Ben tek başına kullandım ve midem deliniyo sandım öyle kötü yapıyordu. Regl döneminde sadece bir gün alıyorum ve mide sorunu da olmuyor. Öyle bir kullanımsa öneririm.

özellikle diş için ağrı kesici olmaz yani yok. ben diş hekimiyim hic duymadim:) böyle bir ağrı kesme mekanizması yok zaten.

mide probleminiz yok ise apranax fort ve plusi, cataflam, arveles, etol bunlar benim en sık reçete ettiklerim.

Arveles.

Dolorex

arveles kesin çözüm.

neredesin bilmiyorum ama tişört giyme başkan ayazda hasta olursun, hava çok fena ankarada. Ben fotoğrafı görünce üşüdüm.

açık renkli pantolon(resim düzken sağda olan)

siyahi yapistir

Siyah

Siyah ya da gri.

kış olmasa gri derdim ama kış olduğu için siyaj

Geyiğine yapmıştır?

Sanmıyorum açıkçası yani çok doğal bir şekilde hep öyle diyormuş gibi söyledi.

Baks, tartışması yok bunun, arkadaşın İngiltere köylüsü olabilir. Şaka tabii ki öyle demek hoşuna gidiyordur, başka bir açıklaması yok.

Aklıma şey geldi biz hep Türkçe konuştuk/konuşmaya çabaladık acaba Türkçe'de buks diye okunuyor şeklinde mi düşündü, bilemedim.

Aksan?

edit: aksandan dolayı o şekilde söylüyor olabilir o zaman. (bkz: ingiliz aksanı )

@rahip janick aksanı bildiğimiz ingiliz aksanı. Bir sonraki buluşmada mertçe soracağım:d

aksanı öyledir +1

Sen Türkçe düşündüğün için öyle 'u'yu 'u' şeklinde okuyorsun ama alışkanlık gereği sürekli ingilizle konuşurken konuştuğu gibi yazmıştır.

iyi dusunuyorum

Biraz zayif bulmama ragmen gayet seksi biri.

Kendisini sadece blurred lines klibinden hatirliyorum. Guzel bir kadin. Guzel bir kadin oldugunu dusunuyorum. Acaba o benim hakkimda ne dusunuyor? Canim benim.

mis

18+, NSFW

(git: vimeo.com )

böyle salak seksileri genelde seksi bulmam ama blurred lines klibini ilk izlediğimde vışşş olmuştum. memeleri birazcık daha küçük olsa iyiymiş.

Bayılıyorum. Muhalif olması daha da çekici yapıyor.

gone girl'de de oynamıştı,güzel kadın.

Motor

you the hottest bitch in this place...

Memeleri ve dudakları güzel.
Dolayısıyla toplam skor olarak da güzel ancak güzel kadın dendiğinde akla gelecek ilk isim değil.

yüz iyi değil vücut süper

Gone Girl'de salak metresi oynuyordu hatırladığım kadarıyla. Bayağı seksiydi filmde.

Merak etme kardeşim senin 50 lirana bişey olmaz. Ayrıca artık belli bir miktara kadar devlet güvencesinde

türkiyede bütün bankalar batık zaten, hükümet güvencesinde hepsi ondan bişey olmaz hiçbi bankaya

100000 liraya kadar güvence var diye biliyorum, birikiminiz daha çok değilse endişeye gerek yok. teb %14 hoşgeldin faizi veriyordu en son, oraya geçirebilirsiniz belki içiniz rahat etmeyecekse.

Batmaz

halkbank batmaz çünkü arkasında devlet var.
ama devlet batabilir bak.

Focus
Cls
Audi a7

Qayşkayı

116

mercedes a geliyor
opel astra k'ya facelift bekleyebiliriz 2019'da. hem minik minik sorunları da düzelmiş olur.

Bmw 1 serisi makyajlandı

Jettanın yeni kasası tanıtıldı, ama tr de yeni kasası ne zaman piyasaya çıkar bilmiyorum.

mercedes b serisi de 2019'da yenilenecekmiş
bir ara nissan micra da yenilenecek diyordu geliyor mu bu sene bilemem. fiesta da öyle olması gerekiyor.
bmw 8 serisi geliyor 2018'de.

Honda civic iğrenç bi kasa yapmış onu çok görüyorum bu aralar.

fiesta var yeni kasa b sinifi olaram.

Polo büyümüş, arkası değişmiş

Kendi orkidemi çiçekleri dökülünce binadaki çöpün oraya bıraktım, alıp çoşturan varsa alsın yoksa da benden çıktı iş diye.

hayır.

is, dogumgunu icin gelen ciceklerin hepsini kurutmayi basarmis biri olarak maalesef evet :/
hep bu sefer buna cok iyi bakicam diyorum ama ..

hiç orkidem olmadı başka evlerde ya da ofislerde de görmedim.
bence meraklısı alıp ilgilenmeli her özel günde hediye edilecek bir çiçek değil

L-Carnitine yağ yakımını hızlandırmaz, hatta hiçbir etkisi yoktur. Yok illa alacaksan en ucuzunu al.

Spordan yarım saat önce sade türk kahvesi ya da espresso vb içmek de aynı etkiyi yaratıyormuş. Ben de daha önce kullandım GNC'den alıyordum ve sanırım placebo, öyle gözle görülür bir fark yaşamıyorsunuz.

ben net şekilde tavsiye ediyorum. aynı spor ve beslenme programıyla bir ayda, carnitinsiz 3 kilo verdim, diğer ay carnitin ile 5 kilo.

www.instagram.com

www.instagram.com

ömer faik sağun