geçenlerde gazetede okuduğum kadarıyla, henüz yoklar, ama getirmeyi planlıyorlarmış 2010 gibi.

amerika'da fiyatlari baya saglamdi.. burda o kadar olmaz gelirse eger.

marka imajını sarsmamak adına sadece özel dükkanlarda ve yılbaşına yakın migroslarda görebilirsiniz. ayrıca duty free shoplarda 300 gr kadarını 25 euroya almak mümkün :)

yanlış hatırlamıyorsam makromarketlerde var istanbulda

www.hurriyet.com.tr

cevap biraz geç geldi ama :)

siyasi içerikli kitaplar sorun oluyor. gerisine izin var. test kitabı falan direk girer ama roman tarzı ise onay alarak geçiyor.

valla acemi birliğinde jack london'un martin eden kitabi bile sorun olmuştu, hatta komutan kitabı dolapta gördükten sonra. araştırmak için el koymuş,artık kimden öğrendiyse ''kitabın yazarı gomunistmiş lan diip bir daha böyle herifleri okumamam gerektiği kulağıma üflenmiş olup, en ağırı dostoyevski tolstoy okumam yeterli imiş.

siz gene dünya klasiklerinden ya da populer kitaplardan şaşmayın. gönderileceği birliğe göre değişmekle birlikte en mantıklıları bunlardır.

direkt kitap diyemem ama kadıköy'deki sahaflarda işe yarar şeyler bulabilirsiniz belki.

ayrıca kiliselerden de bilgi alabileceğinizi düşünüyorum.

istiklal caddesinde istanbul büyük şehir belediyesinin bir kitapçısı var. orada bulabilirsiniz sanırım.

sakalların pürüzsüz ve temiz olmak zorunda. + abartalı olarak yüzük, zincir vs gibi aksersuarların varsa görüşmede çıkart derim. görüşmeye gireceğin saatten 15 dk önce orada ol, tamamdır bu iş.

bence eğer üniversite öğrencisi iseniz smart casual gidebilirsiniz.

smart casual gelebilirsiniz diye belirttiler zaten ama bu acaba çok hafif sakalı da kapsayacak kadar geniş midir?

herzaman takım elbise,traşlı bir yüz ve sadelik iş yapar..

smart casual sorun olmaz, zaten beklenen odur. kirli sakaldan emin değilim firma nasıl bir firma bilmek lazım,

çok uluslu mu? %100 türk mü? çalışan kadrosu genç mi? nasıldır.. şirket kurumsal demişsiniz sıfır kestirin bence.

uluslararası bir şirket. of bu cümle jilet diye bağırdı sanki.

aslında bence de gelmez ama zaten beni asıl endişelendiren, "lamba gibi parlarken iyi bir ilk izlenim bırakamayabilirim" düşüncesi.

tedirgin olmayın, kendinizden emin olun ama kibirli de olmayın o zaman parlaklığınızın negatif bir etkisini görmezsiniz. keşke saçlarınızı kestirdiğinizde sakalda kestirseydiniz, şimdiye parlaklık kalmazdı

bordo kazak da olmammış bence.

en basıtınden ne kadar onemsedıgınızı gosterır parlak gıyımınız.

klasik her zaman işe yarar: bit.ly

Kahverengi iyi bir seçim değil. Kıyafet seçiminiz de; ilk görüşme için, biraz fazla spor geldi bana. Çok klasik olmasına gerek yok, takım elbise de olmasın yani. Tek ceket ve pantolon; ayrı renklerde olsun. İçine gömlek. Süveter niye? Soğuk nedeniyle mi? Değilse gerek yok. Gömlek düz renk ve çok spor bir şey olmasın.Yakaları düğmeli değil kesinlikle. Fazla göz alıcı olmayan bir kravat da takın bence. İlk görüşmenin hatırına. Renk seçiminizde kahverengi kesinlikle olmasın. Ayakkabı ve kemerde olabilir. Hayırlı ise olsun.

kahverengi bir universite ogrencisi icin cok yasli gosterir daha cok kodaman isi diyebilirim. sakallari kesmek gerek,bundan birsey kaybetmezsin,girince baktin herkes pipisi yumurtasina denk dolasiyor sende salarsin takim taklavati. ayrica kazak giymek te yanlis olur bence. mumkun mertebe lacivert yada koyu mavi tonlarda dolasmaya calis.pantolon olarak grimsi seyler lacivertle iyi kombinasyon olusturur.

cok konustum farkindayim,sadece basarilar dilemek icin yazayim dedim bu hallere geldi. ya ben ne sacmaliyorum.

basarilar :)

ben geçen sene gtimiştim bir denetim şrketinde mülakata bana aynen casual gelebilirsiniz falan demişleridi.ama ben götümden anlayıp bembeyaz parıldayan spor ayakkabılarımda teşrif etmiştim bende başka herkes de aksine devler dairesine gelir gibi giyinmişti.Ama sonuçta 3 ay stajımı paşa paşa yaptım.
Kıssadan hisse :sonuçta öğrencisin ne giydiğin çok önemli değil bence ne dediğin nasıl dediğin önemli.haydi hayırlısı..

eğer akademik beklentiniz yoksa, gelecek sene 3 kardeş birden üniversitede olacak ve aile bütçesini yoracaksınız bence şu anda iş hayatına eğilmek daha mantıklı olabilir.

zira, iş hayatına yeni başlayan biri için hem iş hem yüksek lisans zordur. neden, çünkü birincisi işverenler yüksek lisans derslerine gidecek olan birini işe almak istemezler. ikincisi ise hangi sektörde olursan ol, çalışma hayatının ilk yılları daha zorlu geçiyor. daha fazla iş yapıyorsun, daha çok mesaiye kalıyorsun.

ayrıca, sanırım, biraz iş tecrübesi edindikten sonra yüksek lisans daha mantıklı. mesela ben okul biter bitmez başladım. ama sonra çalıştığım alan çok farklılaştı. yüksek lisans alanıma severek başlamış olmama rağmen, çalıştığım alanı daha çok sevdiğimi fark ettim. eğer şimdiki aklım olsaydı, çalıştığım ve sevdiğim alanda yüksek lisans yapmış olurdum...

kahvegibi ye katılmakla brlikte, diğer yandan işe başladıktan sorna tezli yüksek lisans yapman zor olur. tezli yüksek lisansın dersleri gündüz olur genelde (devlet üniversitelerinde öyle diğerleri de tuzlu malum). çalışırken derselere gidemezsin. ancak tezsiz yapıp akşam derslere gitme şansın olur. ona göçre karar vermek gerekyor.

ama kahvegibinin de dediği gibi akademik beklentin yoksa eğer, tez yazmanın sana vakit ve sağlık (yaşadığın stres ve sıkıntının götürdükleri (kendimden biliyorum)) kaybından başka çok fazla bir getirisi olmayacak. yüksek lisans yapmak olabilir ama tezden uzak dur derim (sıkıntıya gelemem dediğin için böyle diyorum, sıkıntının allahını yaşarsın)

İş bulabiliyorsanız başlamanızı öneririm. 1-2 sene sonra yüksek lisans yapıp yapmayacağınıza, yaparsanız hangi alanı seçeceğinize karar vermeniz kolay olacak, öte yandan öğrenim masraflarınızı kendiniz karşılayabileceksiniz.

Çalışırken okumayı tercih ederseniz buna anlayış gösteren hocalar olacaktır, ama hiç okula uğramadan da olmaz; ödevler-sınavlar derken iş hayatının yorgunluğunu unutup kitaplara-makalelere dalmaya enerjiniz olmalı. Lisansta vasatın biraz üzerinde olan bir öğrencinin yüksek lisansta zorlanacağını sanmam.


Kolay gelsin.

akademik beklentiniz yoksa bilhassa tezli yüksek lisansa bulaşmayın. ben bulaştım pişman oldum. ancak özellikle sevdiğiniz bir alanla ilgili yüksek yapıyorsanız çok da zevkli olabiliyor, ancak tez her halükarda problem.

anladığım kadarıyla tezli yüksek lisans ile iş hayatı zor. tezsiz yüksek lisans da şu durumda zor gibi görünüyor. akademik hayat da bana göre değil sanırım. önce iş sonra duruma göre lisans önerisi var. biraz daha araştırmak lâzım. nasıl olsa biraz daha zaman var. fikirler için teşekkürler... tek tek dikkate alacağım...

en basit yolu içki. biraz hızlıca 2-3 extra iç. ama yarın yapacağın gece yapmanı tetikler mi onu bilemiyorum.

eczaneler kapanmadan passiflora alabilirsiniz. biraz rahatlatır.

uyumamaya çalış sürekli yediğin haltı düşünmeye zorla kendini veya sevmediğin bir iş yap

pasiflora

doğal yol istersen, süt ürünleri dene. yoğurt, süt vs.

explosions in the sky,mogwai,papatya çayı...

sözleşmede bunun nasıl yapılacağı yazıyordur bir yerde ama eğer yazmıyorsa, durumu satıcıya yazılı olarak bildirin.

bu arada söylemeyi unutmuşum, bilgisayarın mouse'u tanımadığı hallerde hangi mouse'u getirirseniz getirin tanımıyor.

ofisteki bilg de de aynısı oldu da ps2 den bagladık, kimse de anlamadı nedendir. sonra vistaya kufur edip dagıldık.

pazar günü hürriyet gazetesi almıştım. muhtelemen evin bir köşesinde olmalı, bulurum. Avukat ilanları biraz fazlaydı, sanırım onlarla ilgileniyorsun.

iletişim için adresini yazarsan, yardımcı olabilirim.

tesekkurler iletisim icin kahvegibi et gimayil nokta kom'a mail atabilirsen çok sevinirim.

Ben de eve gidince yazıp atayım size. Veya adres verin direkt kargoyla yollayayım? Hangi alan için istediğinizi bilemediğimden o daha çok işinize yarar gibi geldi.

ben yarın yolluyorum kendisine 6 aralık tarihli ik'yı. sağolun arkadaşlar.

6 aralık pazar günkü var bende, yardımcı olayım ?

avukat ilanlarına bakacaktım ama sanırım endless dream gönderecek. bir durum olursa tekrar yazarım size.

Tütsüyü baştan elemişsiniz ama gerçek ve kaliteli tütsüler ağır kokmaz. Ayrıca odayı tütsülemek için önce biraz havalandırır, tütsüyü yakar, tütsüden sonra biraz daha havalandırırsınız. Ama yine de yok ben tütsü istemiyorum derseniz,

bir buhurdanlık alın, altında mum, üstünde ufak kase olan dalgalardan, üzerine aromatik yağ koyun ya da bazıları mum gibi kalıba dökülmüş oluyor. onları yakarak odayı kokulandırabilirsiniz.

ben kimyevi şeyleri sevmediğimden yoğun esans yağı aldım doğalından, eski bi parfüm şiesine su kotdum, içine azcık yağdan kotdum, sıkmadan önce çalkalıyorum sıkıyorum pek de iyi oluyor ama müdahale istemeyen bişi diince pek uymuyor sanırım.

kokulu mum işe yarıyor. bir de şimdi doğal kuru çiçekler satılmaya başlandı torbalarda. onlar da 3 hafta kadar idare ediyor.

Ben bazen limon veya portakal kabuğu koyuyorum pencerenin önüne, 2-3 gün kokutuyor odayı. gerçi siz uzun sürmesini istiyorsunuz.

bir de son olarak bir kaseye çakıl taşları koyup üzerlerine buhurdanlıklar için üretilen esanslı yağlardan dökmenizi önerebilirim. kalıcı oluyor uzun süre.

kabartma tozu

cevahirde meyve şeklinde ve gerçek meyve gibi kokan sabunlar satan bir yer var. Özellikle karpuz, kavun ve prtakallarının kokuları çok güçlü. Ordan yapacağınız bir meyve sepetiyle hem güzel bir görünüm sağlar hem de odanın doğal meyve kokmasını sağlayabilirsiniz.

kuru çiçek diyorum ben de

ben body shoptan ahşap biblo görünümünde bir şey aldım. içine body shopun sıvı esansını dökünce ahşap çubuklar emiyo ve gerçekten inanılmaz kalıcı eve her giren fark ediyodu ve bayılıyodu. esansını da zevkine göre seçersin, hacı yağımsı değiller tavsiye ederim.

portakala karanfil batırıp iple bağlayıp asabilirsiniz:
2.bp.blogspot.com

karanfili ipe dizip asabilirsiniz, arada bir ıslatırsanız kokusu artar.
www.palestine-family.net
(aslında bunun nazar boncuklu ve altınlı kolye biçimi anadolu'da düğünlerde geline takılıyor sanırım)

küçük bir kaseye sıcak su koyup içine bazı bitki ve baharat yağlarından (portakal, nane, karanfil, tarçın, lavanta vs) damlatırsanız oda güzel kokacaktır (hepsini karıştırmayın, birini seçip deneyin). su buharlaştıktan sonra yeniden sıcak su ekleyip tazeleyebilirsiniz.
www.arifoglu.com

bazı mantar türleri (korkmayın size bulaşmaz) kedilerde böyle yer yer dökülmelere yol açabiliyor. eğer mümkünse bir veterinere götürün ama veterinere götürmek için kedisi olan bir arkadaşınızdan taşıma çantası almanız lazım.

leon. sıfır alfa romeo alıp servisten çıkamayan bir arkadaşım var. ayrıca leon ikinci elde çok daha tutuluyor, zarar etmezsiniz.

ben de leonu çok beğeniyorum. alfa romeo biraz böyle üniversiteye yeni başlamış, baba parası yiyen ergen arabası modeli gibi geliyo. ama tabiki önyargı kötü bi'şey.

kahvegibi, yorumuna bayıldım :) alfa cocukluk hayalimdi benim, leon ise son zamanlarda hayalimi süslemeye başlamıştı. iş ciddiye binip almaya gelince kararsız kaldım napacağımıda hiç bilmiyorum ;)

bence de kesinlikle leon! siyah hem de! etkileyici bi araba leon. çok fazla beğenmeyen görmedim. bir tek yedek parça hususunda soru işareti bırakıyor ama alfa romeo da çok farklı diil bu konuda bu yüzden kesinlikle leon derim ben.

Bu arada duyuru numaranız da yakıyor :)

eger daha once kullanmadiysaniz; ikisinin de test surusune katilin. mutlaka biri one cikacaktir. sirf uzaktan bakarak karar vermeyin sakin.

bence alfa.. sırf kafan karışsın diye söylüyorum, herkes leon demiş..
madem çocukluk hayalin alfa, al ve gerçekleştir çocukluk hayalini.. yedek parçaymış, ikinci eldeki değeriymiş, bunlar boş şeyler hocam.. 60 yaşına geldiğinde bunları umursamayacaksın bile, keşke alfa alsaydım diyeceksin.

alfa çocukluk hayalinse onun basit bi modelini al zevkini çıkar, içinde ukte kalmasın derim :) basit modelini al çünkü hepsi birbirine benziyor bence. sonra hevesini alınca sat onu leon al. bu da farklı bi bakış açısı

alfa romeo ile seat karşılaştırılmaz bile.
alfanın da seatın da yedek parçası pahalı olmasına rağmen alfa daha pahalıdır.
uzun yıllar kullanacaksanız,gidin bir alfa alın.satarken değer düşer epey.
kahvegibi gibi bir benzetme gerekirse; bence seat daha üst modellere çıkamamış olanlara hitap eden çakal arabasıdır.( böyle orjinal spor modifiyeli alanlar için enazından).
alfa romeo ise belli bir tarzı olanın arabasıdır.
bmw 1 veya audi a3 gibi de değildir, başkadır.birinden görerek alınan, özenilen araba değildir. siz istediğiniz beğendiğiniz için alırsınız onu.
alın:)

bir alfa kullanın motor sesini duyun sonra bakalım leona bakıyomusunuz. alfa özel bir arabadır. arada kalınıp alınmaz zaten.

yataş al başka markaya bakma bile. ha 2 3 bin euro verebilirim diyosan tempurlara da bakabilirsin.

idas'ın yatakları için çok iyi diyorlar. söyleyenlerin yalancısıyım.

Disiplinler arası bir yaklaşım olabilir hatta bu durumda ilgili bölümlerden 1'er tane danışmanınız olur, bu şekilde tez yazan arkadaşlarımız var ama kendi bölümünüz ile tamamen alakasız bir tez konusunu kabul etmeyeceklerdir, zaten çok da mantıklı değil. İleride tamamen işletme tarafına yönelirim diyorsanız şu anki bölümünüzde değil de işletme, ekonomi ya da finans alanında yüksek lisans yapsanız çok daha iyi olurdu.

tamamen danışmanına bağlı.
mühendislikte okurken salt işletme konusunda tez yazamazsın tabi ki ama ikisini bir araya getiren karma bir konu seçebilirsin. varsa tabi öyle bi konu.danışmanına daha sonra işletmede doktora yapacağını söylersen anlayacaktır, hocasına göre de değişir tabi. cins biriyse "git yükseği de orda yap ozman" diyebilir.
enstitü danışmanın onay verdiği bir konuyu reddedemez. ama yönetmelik de varsa, tez önerisi verildikten sonra konunu, neden o konuyu seçtiğini tez izleme komitesinde savunman gerekir. orada seni bayağı sıkıştıracaklardır. ve tez savunman da bayağı dişli olacaktır.

İlk başta mühendislikte master yapıyorum demişsiniz sonra da endüstri mühendisliği demişsiniz, işletme değil tabii ki am endüstri mühendisliği de bir mühendislik dalıdır önce bunu hatırlatayım.

Siz bize üniversitenizi, bölümünüzü ve ilgi alanlarınızı yazayım ben bu konularla alakalı olabilecek IE konuları, tez başlıkları vereyim...

@selimse , elektronik müh. haberleşme üzerine dersler aldım,telekom sektoru teknoloji ve bilişim ile ilgili başlıklı konular ilgi alanım,
mesela şu aşağıdaki konu başlıkları uyar mı? veya nasıl bir baglantı kurabilirim hem elektronik hem de işletmeyi kapsayaak sekilde daha cok araştırma çalışma inceleme şeklinde olsun istiyorum.
-Strategic Approaches to Science and Technology in Development
-The Wired Village: Building Communities and Improving Government Services Through Advanced Telecommunications and Information Networks
-the information adoption process within turkish small and medium enterprises.

"doktorayı muhendislikte değil de işletmede yapmak istiyorum" demişsin. bu mümkün değil bildiğim kadarıyla çünkü mühendislik fen bilimleri enstitüsü, işletme sosyal bilimler enstitüsü dahilindedir. yüksekten sonra doktorayı ancak aynı enstitüye bağlı kalarak yapabiliyorsun.

geçenlerde tez savunmasına gittim. o sırada bir öğrenci danışmanı aradı. danışman dedi ki, sen idare hukukunda master yapıyor olduğundan (evet bizim okulda bölüm bölüm yapılıyor, bazılarında kamu ve özel diye ikiye ayırıyorlarmış sadece) senin tezini değiştirmemiz lazım dedi. sonra telefonu kapatınca konuştuk. Normalde tezinin konusu Hukuki Yargılama Usulleri ve bunu idare hukuku masterına uygun bulmadı kurul gibi birşeyler söyledi. Bu noktada sadece işletme alanında yapmanı kabul etmeyebilirler ama işletme ile mühendisliği bağlayacak bir şey bulursan, danışmanın da kurulu ikna ederse olabilir sanırım.

ufak tefek bir telefon, mesaj falan yazmak illa ki zordur.
ayrıca böyle markaların menüleri de genelde saçma sapan oluyor, yani kullanmak bence zordur. zaten ekranı da hem küçük hem de yuvarlak.
ama 2. telefon olarak kullanacaksan, sadece arama yapacaksan kullanılabilir.
almadan önce mutlaka sar değerini de araştır derim, beynini pişirme.
çok kurcalamazsan yolda bırakmaz, ama 1-2 kere düşürürsen de hemen bozulur gibime geliyor, gerçi 2 yıl garantisi var, bozulursa tamiriyle falan uğraşmazlar yenisini verirler herhalde, ne de çin malı ucuz bir telefon.

çift sim kartlı telefon alacaksan samsungdan ötesi yalan general'i bile geçeceksin.sar değerleri çok yüksek çin mallarının boş yere beynini pişirme.

sar değerini filan bilmiyorum ama ben general mobile dst200 müydü neydi ondan kullandım.
t9 yoktu. efendime söyleyim telefon rehberinde bile garip bug mı desem mallık mı desem yani adamlar bazı şeyleri eksik yapmışlardı. olmuyodu. konuşan kişinin sesi az geliyordu ikinci hatta, insanlar beni duyamıyordu vs.

tek hata indim. kurtuldum yeminlen.

genç kız rüyası diye aratın

Bir banana split varyasyonudur bahsettigin sey. Cok da eski, bayat bir espridir bu arada.

bir de şunu eklemek istedim ben:

#9219148

bilgi üniversitesi yayınlarının böyle bir kitabı var. kitap kalınca ama içinde ufak ufak öyküler var.

kitap ismi veremem ama yakınlarında oturuyorsan yada zamanın varsa cağaloğlundan sirkeciye doğru inerken bi tok kitapçı var onlara bka derim. birde beyazıta git sahaflar çarşısına aradığını bulursun eminim...

eğer ileri derecede biliyosan edgar allan poe nun kısa hikayeleri var. en iyileri tales of mystery and imagination adlı kitapta. en uzun hikayesi 30 sayfa genelde beş altı sayfalık hikayeler. ona bi bak istersen

kahvegibi'nin dedigi kitabin ismi: short fiction in english

sarah emily miano'dan encyclopedia of snow
elena laplin'den foreign brides

hikayecikler gibi ama roman, ama mest eden:

jostein gaarder'den the solitaire mystery

bi de w. somerset maugham diye ünlü bi yazar var. onun da kısa hikayeleri güzeldir.

Benim bir arkadaşım solak olduğu halde Öss ye sağlaklar için olan sandalyede girmek zorunda kalmıştı. ÖSYM bu konuda itiraz kabul etmiyor sanırım...

ben öss'ye o şekilde girdim. bırakın kitapçığı, cevap kağıdı bile sığmıyordu tam olarak.

ben de öys'ye o şekilde girdim, hatta üniversiteyi kazandığım sınav da odur. boş cevap kağıdını soru kitapçığının altına koyup cevapları soru kitapçığına işledim, sonra da cevap kağıdını çıkarıp tek tek işaretlerdim kaydırma yapmamaya dikkat ederek.

hatta bazı öğrenciler kontraplak kestirmiş alanı genişletmek için ama onları da almadılar içeriye.

the marmaranın spor salonunu çok övüyorlardı. çok ilgiliymiş görevlileri ve kalabalık değilmiş...

@ kahvegibi: adam öğrenci işi diyor senin dediğine bak :))

cihangir'de firıuzağa meydanında cihangir spor salonu var. ben çok memnundum ki, şimdi bilgi üniversitesi'nin spor salonundan gerçekten çok ucuza yararlanmaya başladım.

ha bilgi üniversitesi dolapdere'de. istersen oraya da bekleriz... (yıllığı bilgi mensubu olmayanlara 600 tl. biraz kalabalık oluyor ama lakin)

şirket adını yazmazsan bir şey olmaz sanırım.

amacım direkt şirket başlığının altına yazmak. internet işleriyle uğraştıkları için ekşisözlük'te yazılanlar önemli sayılır.

bu arada o sözleşmenin hukuki hiç bir dayanağı yok(bana göre). o sözleşme ile mahkemeye gidemezler. sadece çalışanları sindirmek için imzalatıyorlardır(yada imzalatmaya çalışıyorlardır).

- iş sözleşmelerinde cezai şart tek taraflı ise geçerli değildir. seni çıkarttıklarında onlar da sana 20.000 vereceklerse sen de çıkarken onlara 20.000 ödemek zorunda kalırsın. ama eğer tek taraflı ise hüküm ifade etmez.

- senet imzalamayın. çünkü senet soyut borçtur, sebepten mücerrettir. ya ben o senedi işe gircem diye imzalamıştım, benim borcum filan yoktu deseniz de, bunu ispat edene kadar .ötünüzden kan gelir

- çalışma ve sosyal güvenlik bakanlığına bi şikayet edin. iş müfettişleri bi inceleme başlatsınlar. o zaman gözleri korkar.

benim anladığım arkadaş bakanlıkla suç duyurusu ile uğraşmak yerine direk ekşi sözlüğe yazarak firma itibarını doğrudan elden düşürmek istiyor.

aslında hal i hazırda senet imzalamadığı için arkadaşımı işten çıkarttılar. calışma bakanlığı ne kadar iyi çalışır bilemiyorum ama sanıyorum bu şirketin hükümete hafiften bi yakınlığı var. biraz iş işten geçti gibi.

benim sorum iş hukukundan ziyade bu sözleşmeyi yayınladıktan sonra benim durumumun ne olacağı ile alakalı.

bu sözleşmeyi sözlüğe yazmanın herhangi bir hukuki sorun çıkartabileceğini düşünüyor musunuz?

erkek olarak onaylıyorum.seksi bişeye benziyor.bütün bayanlar gönül rahatlığıyla takabilir.tabi bokunu çıkarmamak suretiyle.

bu akşamki aşk-ı memnu'da elif'in arkadaşının kafasında vardı bundan.

@ppp gerçekten de tam aradıklarım ama türkiye de mağazaları yok
@bordeaux :)) evet ben de demin gördüm ve ilk buraya sormak aklıma geldi. İnternette www.pasaj.com var ama ben görüp deneyerek almak istiyorum

aynısı, kanyondaki little soho'da var. hatta binbir çeşidi ile birlikte.

edit: binbir demeyelim de 10 çeşit filan var :)

bağdat caddesine düştü ne yazık ki,belirteyim dedim:)

yargıcı

cağaloğlu yokuşu'nda var bir-iki dükkan. bir de istiklâl caddesi'nde, odakule'nin karşı sırasında olacaktı bir yer.

(bkz: cağaloğlu) kırtasiye/matbaa merkeziydi istanbul un bir kaç sene önce. değişmiş olacağını da sanmıyorum.

yazılmış. öyle bir bağlantım var ki, telefon açıp söylesem daha hızlı olurdu.

istiklalde kaplan kırtasiye var retro51 bile getirmişler.

www.kalemkutusu.com u deneyebilirsiniz.

kalemkutusu.com un asil dukkani sirkeci tramvay duragindan yukari cikarken sagdakaliyor. caminda kalemkutu yaziyor zaten. bu is internetten olmaz. gider eller koklar dokunur yazarsin... sirkeci'ye bir git sen.

istiklal'de mektup kırtasiye (galatasaray lisesi'nin sokağı'nda) ve nişantaşı'nda karum'a (akkavak sokak) da bakılabilir ama cağaloğlu'nda daha hesaplıdır sanırım fiyatlar. eğer dolmakaleminize isim yazdırmak/kazıttırmak isterseniz cağaloğlu'ndakiler yapıyor/yaptırıyor. özellikle hediye olacaksa isim yazdırtmak şık duruyor.

Sirkeci Yeni Zaman Kırtasiye (Cağaloğluna çıkan yokuşta)
Kadıköy Güven Sanat Kırtasiye (Nezih'in karşısında)
(Bu ikisine beni "Bana Sıkça Yaz" gönderdi derseniz indirim alırsınız)

Bir de netten www.markakalem.com fiyatları kalemkutusu'na göre daha ucuzdur.

Once muzu at blendera. Sonra uzerine cok az sut dok. Calistirinca muzlar takiliyor, ezilmiyorsa biraz daha sut ekle. Muzlar minimum miktar sut ile kivama gelince kalan sutu ekleyip cok kisa tekrar calistirabilirsin blenderi. Ya da bu asamada kasikla karistirmayi deneyebilirsin.

blender'ın devri çok fazla olduğundan köpükleniyor. wpi'ın dediği gibi önce muzla sütü biraz sıvı kıvamına getirip, sonrasında sütü eklerken elle çırparsan köpüklenmez.

not: bu arada köpüğü çok güzeldir ya hu

icine bir -miktara gore daha fazla- kasik vanilyali dondurma atin, kopukte azalma olmayacaktir ama tadinda orgazmik seviyede artis yasanacaktir.

afiyet olsun.

çok kez ameliyat olduysan kan alıp verdiysen ve bu işleri 0 rh- olarak yapıp ölmeyip öldürmediysen git o kan gurubuna bakanların ağzını burnunu kır derim ben. siz nasıl bir öküzsünüz diye eklemeyide unutma girişirken...
ayrıca sana bir kart vermişlerdir diye tahmin ediyorum o kart ile birlikte mahkemeye ver hepsini.
bu arada sen negatif biliyordunda acep geçmişte olan tüm işlemler pozitif kan ile mi olmuştur. varmıdır öyle bir ihtimal...? yok diyorsan ağzını burnunu kır hepsinin :)

direkt sorunuza cevap değil ancak kan grubu gibi bir hususta hata yapılması müthiş riskler içerir, eğer bu hatayı yapan son yer ise en azından sağlık bakanlığında bu konuyu şikayet edebileceğiniz bir yer bulup iletin bu konuyu, belki bir kaç kişinin hayatını kurtarmış olursunuz, bu hayvanlarda biraz daha dikkatli ve titz yaparlar işlerini.

emin değilim ki belki de eskiden yanlış baktılar çünkü 0 kan grubu her gruba verebiliyor zaten ama sadece kendsiinden alabiliyor yani baskaları için sakıncası olmaz ama benim için olur. simdi doğru olan hangisi bunu öğrenmem gerek + mı - mi bildiniz güvenilir sağlam bi yer soruyorum

aynısı benim de başıma geldi. askerde test yaptılar 0 (-) çıktı künyeye islediler hatta ihtiyaç oldu kan bile verdim. sonra askerden gelince kızılaya kan bağışladım test yaptılar (+) çıktı. 5 kere deftere işlenmiş kan vermişliğim var (+) olarak bir sorn olsa ararlardı sanırım. farklı kızılay şubelerine gidip durumu anlatırsan test yaparlar sanıyorum. bir dene istersen.

özel bi hastanede de baktırıcam orda da + çıkarsa ikna olucam ama - çıkarsa hangisinin kafasını kırmak gerek işte burda naparım bilmiyorum

Benzer durum bende de var. Çocukken geçirdiğim bir rahatsızlık nedeniyle acil kan lazım olur diye test yapılmış, 0 + çıkmıştı. Daha sonra 18-19'da kan vermek için gittiğimde 0 - çıktı. Bu kadar mı zor kan grubunu belirlemek anlamadım.

duyuruyu ve alta yazılan cevapları okudum da... hahah! sizin durum yine iyi. kan grubuma ilk baktıklarında AB+ demişlerdi ama ben fena işkillenmiştim çünkü annem B+, babam 0+. benim AB olmam biraz kuşkulu bi durum hani, hastanede mi karıştım vs. :) ama sonra daha güvenilir bi yerde tekrar test yaptırdım ve 0+ çıktı. tezata gel! AB+ nere, 0+ nere? ben de az küfretmemiştim zamanında. sen sağlam bi yerde daha test yaptır da iyice emin ol. gidip onların ağzını burnunu kırman konusunda yorum yapmayayım :)

bak sen daha önce kan grubunu bilmeseydin ve bu adamların söylediklerine güvendiğin için sağlığın tehlikeye girseydi allah korusun ölseydin ne olacaktı? iyisimi şöyle yap önce taminat davası aç (avukatlar canlarını okur zaten) kazanırsan sorun yok kazanamazsan yalnız yakaladığın bir yerde ağızlarını burunlarını kır :) kalabalıkta girişme adamlara ama yoksa onlar sana dava açar :D

aynı şeyi yaşayan bir tanıdığımız var. görülme sıklığı çok az da olsa, kan grubu değişebilen insanlar varmış...

Kızılay'ınki en doğrudur.

outletim.com
kullanıcı feedbacki iyi olmak kaydıyla gittigidiyor

gittigidiyor.com
markafoni.com

- Kol düğmesi olabilir.
- 13 farklı gömlek ve farklı kravat alabiliyorsanız, o da olur. Beymen'den gömlek+kravat o fiyata alınır (geçen ay almıştık).
- Kazak, süveter tarzı şeyler olabilir (LC Waikiki'de bayağı indirim vardı).
- Seçimi zor olur ama belki parfüm de düşünülebilir (fiyatlarından hiç haberim yok).

Aklıma gelirse eklerim.

çalışan işi gücü olan adamlarsa cross tükenmez kalem alınabilir. yıllarca kullkanılabilecek devamlı el altında oaln bir armağan olur.
link:
www.kalemkutusu.com

Fikirler için teşekkür ederim ama sanırım biraz daha farklı bir hediye olmalı. Öyle her zaman verilmeyecek bir şey ama aynı zamanda iş ilişkisi çerçevesinde. Şimdiden teşekkürler.

Benim işyerimde aldığım iki hediye hoşuma gitmişti:

- Mesai arkadaşımdan kırmızı minyatür bir tospağa (çok sevdiğimi bilirdi kırmızı tospağayı) [Bu tarz kişiye özel şeyler 13 kişi için zor bulunur ama belki çağrışım yapar diye yazdım.]

- Bize hizmet veren firmanın sahibinden bir gravür (çok beğenmiştim) [Baktım da , gittigidiyor'da 20-150 TL arası birşeyler var.]

şık bir ajanda ve yanında kalem süper gider bence.klas olur.

Sigara içenlere Zippo, diğerlerine de tuttukları takımların formaları. 70 tl ye halledersiniz ikisini de. beğenmeyecek erkek zor. çok da sevinirler.

meslekleri ile ilgili olarak antik eserlerin imitasyonlarından alabilirsiniz. mesela ben hukukçu bi arkadaşıma mısır adalet neterusu maat'ın bir reprodüksiyonunu almıştım. herkes çok beğenmişti.

13 erkege ayrı ayrı hediye almak çok zordur.aynı hediyeyi almakta risklidir mutlaka hoşlanamyan yada beğenmeyen çıkacaktır.
onun yerine boyner veya o tarz bir mağazadan istediğiniz ölçüde hediye kartı satın alın istediklerini alsınlar.

ben eşime www.hediyeleradasi.com' dan çok güzel kol düğmesi, kravat seti falan aldım. Çok güzel ürünler var. Bence bir bakın derim.

öyle hemen içip ilişkiye gireyim tarzı bir ilacı ben bilmiyorum. eğer doğum kontrol hapı kullanacaksanız bir kaç ay düzenli kullanmanız lazım etki etmesi için.

arkadaşın dediği gibi doğum kontrol hapı en az bir ay önceden kullanılmaya başlanmalı. çok kısa vadeli bir çözüm olarak ertesi gün hapı var ama onuda çok uzun süre kullanamazsın sadece kazaları önlemek içindir kendisi. 1 ay kadar hap kullanın erkek olduğunu varsayarak sende içeri boşalma bu sürede sonra rahat rahat devam edersin...

bir doktora görünseniz daha faydalı olmaz mı?
kafaya göre hap almak kimi zaman sıkıntılı ve geri dönüşü olmayan durumları ortaya çıkarabiliyor.
devletin aile planlaması merkezleri var, istanbul'daysanız belediyenin kadin sağlığı merkezleri var. Buralara gidip danışabilirsiniz.
tabi bu konunun bu kadar aciliyet içermesi de ayrı tabi.

evet aciliyeti ilginc..herkesin dedigi gibi en az 1 aylik duzenli kullanim gerektiriyor bu ilaclar.genellikle butun saglik ocaklari ve hastanelerin aile planlamasi servislerinden kolayca alinabiliyor bu ilaclar ucretsiz olarak.isim istiyorsaniz microgynon 21 adli ilaci onerebilirim yan etkisini kullanan hicbir arkada$imdan da duymadim..genellikle bu ilaci veriyorlar hastanelerde de.ama surekli ve duzenli kullanim $arttir tekrar hatirlatirim.

Çok teşekkürler en mantıklısı kondom sanırsam şimdilik.

(bkz: spiral)

balonlu naylon ya da patpat diyordu ustalar.

yapı market

yok yok bu değil.. palet streçmiş galiba.. tamam teşekkürler

markette 20'li paketlerde lavaş ekmekleri satılıyor
ondan alıp kullnabilirsiniz.

milföy hamuru?

un su tuz üçlemesi işe yarayabilir.

Eger bulabilirsen "phyllo dough" bizim yufkanin aynisi.

şehir ve semt belirtirseniz daha kolay olur

o iş zor. ama esbpldeki arkadaşlarla bağlantıya geçerseniz yardımcı olabilirler. calibra mesela.

a la folie... pas du tout diye bir filmi vardı audrey tautou'nun.

-----spoiler--------------------

o filmde bunu bir akıl hastanesine yatırıyorlardı. ilaçlar filan veriyorlardı. sonra iyileşip çıktığında odayı temizlemek için biri geliyor. bi bakıyorlar ki, kendisine verilen ilaçlarla adamın resmini yapmış

----------------------------------------


bi de house m.d.'de dr. house'un vicodin bağımlılığı var.

robert de niro'nun awakenings'i var. yıllar boyu dış uyarıcılara tepki vermeyen kişiler, bir ilaçla(L-Dopa) düzeliyordu falan.

---spoiler------
requiem for a dream de yaslı kadının kullandıgı ilaclar, constant gardener da insanlar üzerinde ilac deneylerinin kanunsuz yollardan yapılması, die hard serisinde john mcclean ın sürekli aspirin araması bas ağrıları yüzünden
-------spoiler----

(bkz: prozac nation)

leon'da gary oldman'ın oynadığı stansfield karakteri mevzuya girmeden önce (mevzu?) bi hap atıyodu sanırım. böle boynunu falan kıtlatıyodu omuna kodumun çocuu. ben bilmiyom ama merak da ediyom aslında, ne hapıdır o, ne işe yarar?

lorenzo's oil

(bkz: jacob's ladder)

totally baked-esrarın tıbbi kullanımının propogandasını yapıyor çok iyi bir film.
burda yazılanlar dışında aklıma bir de yıllar önce televizyonda karşıma çıkmış bir film geldi, bir grup aids hastası B52 diye kurgusal bi ilaç kullanıyolardı, filmin adını bilmiyorum ama ilaç konusu çok merkezi bir yere sahipti filmde.

"Limitless" filmi var. Filmde başarısız bir yazar "NZT" adındaki bir hapı alarak IQ'sunu 4 haneli rakamlara çıkarabiliyordu.

viagra ve ilaç sektörü ile ilgili bi aşk filmi var
love and other drugs
bi de the constant gardener var afrikada test edilen ilaçlarla ilgili.

yaa yün verin işte ip yani oynasın mahlukçuk

çözüm yok. tırnaklarını kesiyorlar kedinin onu da yapan insan olamaz.

tırmalama oyuncağı falan var da pahalı onlar. sen böyle halat gibi bişey al kalın ip mi kendir mi adı her neyse. onu evdeki bi yere sarmala, biz gazeteliğe yaptık mesela. nalburda falan bulursun heralde. sardığın şeyin ağır olmasına dikkat et de tırmalarken mobil ev eşyasına dönüşmesin.
aha üşenmedim gittim salonda fotoğrafını çektim:
i35.tinypic.com

efenim bir yavru kedinin tırmalamasindan daha doğal ne olabilir :) kedi sahibi iseniz lütfen tırmalanmaya alıskın olun. tırmalama, tırmanma, oyun vs icin çeşitli bloklar satılıyor hatta kasarsan kendin bile yapabilirsin. kediler poşet, pinpon topu, bozuk para, anahtarlık, kibrit kutusu vs gibi şeylerle oynamayi cok severler. ayrica kedinin tırnaklarini kesmek kötü birşey değildir usulune uygun kesince.

bizimki de 3-4 aylıkken insan vücudunun farkına varamıyordu. sürekli çiziyordu, tırmalıyordu. kızdık bağırdık anca öyle oldu da öğrendi. iyi bi yöntem değil ama öğrenci evi işte. herkes ayrı telden..

sürekli evde yaşayan bir kedinin tırnaklarının kesilmesi gerekir. çekilmesi demiyorum, kesilmesi. nasıl kendi tırnağınızı kesiyorsanız kedininkini de, diplerine (pembe kısımlara) gelmeden ucundan kesiceksiniz. buna özel makaslar da var.

ama asıl önemli olan, sizin elinizi oyun aracı olarak görmemesi. kedi oltaları satılıyor. onlardan alın. bir süre o şekilde uzaktan oynatın ki kediler acayip seviyor oltayı.

ayrıca bu kedinin sizinle 15 sene yaşayacağını düşünürsek kedi bu tırmalar canım demek pek olası değil. büyüdükçe inanılmaz derin tırmalıyorlar çünkü.

benim kedim de yavruyken elimize saldırıp tırmalıyordu, ıssırıyordu. ıssırdığı ya da tırmaladığı anda oyun oymayayı kesin. ellerini kavuşturup koltuğunuzun altına sokun ve küsmüş gibi davranın. eğer kediniz tırmalama konusunda çok ısrarcıysa en güzeli bir hareket belirleyip sürekli onu yapmaktır. örneğin biz elimizi birbirine vurarak hayır diyoruz küçüklüğnden beri ve şimdi gayet işe yarıyor. mesela bi baktınız mutfak tezgahının üzerinde yaptığınız yemeği dilliyor. el çırpıp hayır diye kızıyorsunuz. ilk başta anlamaz ama tezgahtan alıp indirin. tekrar çıktığında aynı tepkiyi verin ve yine indirin. bir süre sonra anlamaya başlayacak.

en son yöntem ise ufak bir sprey şişesine su koyup püskürtmektir. mesela siz kediyle oynarken kedi sizi tırmalayama başlarsa bir arkadaşınız sıksın suyu. gerçekten çok işe yarayan bir yöntemdir. ama önce diğer yöntemleri deneyin. neticede bu kediyi biraz rahatsız ediyor. gerçi sonunda pamuk da oluyorlar ama :)

son olarak tekrar söylüyorum. sakın ha, kedidir yapar demeyin. 5 kiloluk bir canavar olduğunda o pençeler ağzınıza sıçacak. ayrıca 15 sene bu dile kolay. çocuğunuz olacak, evinize başka insanlar gelecek vs. o yüzden küçükken eğitin.

ha bu arada unutmadan iyi bir şey yaptığında da ödüllendirmeyi unutmayın. whiskas temptation gibi ödül mamalarıyla ya da vitamin tabletleriyle ödüllendirin.

oyun oynadığını sanarak pati atan kedi tırnak çıkarmaz. böyle tırnaksız pat pat diye vurur patiyi. pek sevimli olur yumuşak yumuşak hiç acıtmaz. hala bir tedirginliği var bence. elinize kolunuza alışamamış. biraz daha kucağınıza alın sevin okşayın. iyice alışsın.

oyun olsun diye elinizi yere sürttüğünüzde popsuu titreterek atlıyorsa ve o sırada tırmalıyorsa siz ne kadar oyun oynadığınızı sansanız da o hayvan düşmana saldırır gibi saldırdığı için tırmalıyor. eski bir deri eldiven, ya da şu bahçıvanların falan eldivenlerinden alın giyin elinize, arada kediyi kızdırıp saldırttırın, doyasıya ısırıp tırmalasın, fittin fittin yapsın. deşarj olsun.

eklemek istedim. tabiki yavrucak bir kedi olduğu için bir şeyleri de tırmalaması gerekiyor. mutlaka muhtelif boy ve ebatlarda tırmalama tahtaları alın eve. dikey ve yatay. hatta elinizden geliyorsa bir suntanın etrafına halat sarmak suretiyle siz de yapabilirsiniz.

tırmalama tahtasını öğretmek için, başına geçin ve tırmalamaya başlayın. sonra kediyi üzerine koyun. bu arada patilerini tutup tırmalatmayın. siz gene tırmalar gibi yapın. kendisi tırmalamaya başladığında ise ödül verin. biz bu şekilde iki kedinin de tırmalama sorununu hallettik.

tr.wikipedia.org

bazı kaynakları görmek isterdik.

evet orjinal kaynakta böyle bir bilgi yok.

en.wikipedia.org

svastika çok eski bir sembol ve ingilizceden de eski olduğunu düşünürsek, love life bilmemne diye gitmesi mümkün değil.

cık abi, şehir efsanesi bile sayılmaz.

degil! gamali hac cok oncelerden beri olum ve yeniden dogusu simgeliyor...

svastika aslında aslında 3 l bir f harfinden oluşur ve light-life-love ve tahmin ettiğiniz kelimeyi temsil eder diye de devam edebilirdi:)

www.youtube.com

linkini verdiğim filmde, 1:06 'da Hitlerin bu sembolü bir kitapdan alıp uyarladığı gözüküyor. 5:17 'de de Hitler anlamını açıklıyor: "unconquerable" , fethedilemez demekmiş. Bayrağa bakınca fethedilemeyeceği açık ve net, çünkü bayrakta fethedilecek bi nokta yok:D

* patron kişisinin istifanızı kabul etmemesi gibi bir olasılık yok. 1 madde ile ilgili kıllık çıkartır en fazla.

diger tarafla sozlesmenı ımzalayabilirsin buna engel olan bi durum yok.

sigortayı fln farklı yatırıyorsa calımsa bakalıgına sikayet edeiblirsin, cok nefis tazminat alırsın ustune patronun da ceza yer. sana kalmıs bi olay.

1. iş akdinizde yazan ihbar önelinize uyun. zira onlar sizi işten çıkartsalardı onlar da size o önel kadar maaş vermek zorunda kalacaklardı. eğer 1 aydan önce geçmek istiyorsanız ve onlar da hayır 1 ay çalışacaksın derlerse, kendilerini çalışma ve sosyal güvenlik bakanlığına şikayet etmekle tehdit edin. işe yarayacaktır.

2. istifanın kabul edilmemesi gibi bir durum olamaz. fesih beyanı karşı tarafa ulaştığı andan itibaren sonuçlarını doğurur.

3. arkadaşınız sizi satarsa yapabileceğiniz bir şey yok. iş sözleşmenizi imzalarsanız o takdirde bir yaptırım şansınız olur.

küçükken cilt daha hassas olduğundan özellikle sıcak iklimlerde pişik, isilik v.s olmasın bacaklar ve apış araları hava alsın diye olabilir %100 atıyorum. büyüyünce de uzun pantolona geçilmiyor aslında giyen giyiyor yine.

bence çocuk büyüyüp de adam yerine konana kadar onun bunun eskilerini giyiyor, özellikle de o dönemlerde ne denli yokluk olduğunu düşünürseniz. bu nedenle de, kendisine kısa gelen düdük gibi şeyleri de giyiyor. ancak adam yerine konmaya başladığı zaman ve sanırım artık büyümesi durduğunda gidip pantolon diktiriyorlar. yoksa, 3 -4 ayda bir yeni pantolon almaları gerekecek.

uzunu nereden gelmişse kısası da oradan gelmiştir. :)

yav esas garip olan büyüyünce neden artık kısa pantolon giyilmiyor? hava soğuksa uzun giyersin, sıcaksa kısa.

kahvegibi, olabilir bu dediğin ama büyümesi durduğunda almıyorlar uzun pantolonu, bir nevi büyüme göstergesi.
mccormick, işin ilginci anglosaksonlarda var bu, angela'nın külleri filminde vardı, o yağmur çamurda, o soğukta kısa pantolon...
karga tdi, ilginç bi yaklaşım :)

atatürk bulvarından sıhhiyeye doğru giderken yenişehirdeki üstgeçidi geçtikten sonra ilerden sağa dönün, 50 metre ileride merdivenler ve merdivenlerin yanında bir pasaj var. orada bolca sahaf bulunuyor. diğer bir tarifle, yüksek seçim kurulunun tam karşısındaki pasaj. fakat sizi tatmin edecek parayı verecek sahaf bulabilir misiniz bilemem.

tunalı pasajı'nın alt katında var (mı hala?)

bedava verirseniz belki olur. level chip cnbce falan hele bedava verseniz bile alan çıkmaz.national vs olsa bi derece. en iyisi ayrı bi torba yapıp çöpe koymak, ki kağıt toplayan insanlar alıp para kazanabilsin.

gittigidiyorda satsanıza, ederini bulur. 200 küsur penguen uykusuz 20 liraya hem de binbir zahmetle komik bi fiyata gitmiş çünkü daha önce

çok yerlere ilan vermiştik de ne hikmetse alan çıkmamıştı.. neyse, teşekkürler herkese.

yanlış hatırlamıyorsam zafer çarşının yanındaki bir pasajda bi dolu sahaf vardı.

dergiler için değil ama kitaplar için tanıdık bi sahafım var. tunalıda ertuğ pasajının alt katında kendisi. eğer okunabilir (non-ders) kitaplarsa alabilir kendisi.

çok üst düzey okullar haricinde, çok rahat kabul olursunuz, tabi iyi bir gmat ve toefl la.

faildeli bilgiler'in dedigi gibi ivy league ve top 25 listesindeki okullari direk unut. en iyi 25-100 okul arasi sansin olur ama bayagi iyi bir ortalama, saglam refereanslar ve iyi bir gmat puani ile (650 ve ustu). 100-200 arasi bir yere kuvvetle ihtimal girersin (gmat'ten 600 almak gerek yine, 600'un ustune ciktikca siralamada 100'lere yaklasirsin). 550-600 de sokar seni bir yerlere ama kalite azalir dogal olarak. 550'nin altinda bir yere girmesen iyi edersin. tatmin etmez seni kuvvetle muhtemel. cogu kalburustu okul zaten minimum 550 sarti kosar.

cok ortalama tabi bu soylediklerim. efendim gmat'in biraz dusuk olur ama baska bir kriterden kurtarirsin. veya o sene kontenjanda yer vardir, butun requirementlari saglamasan da alirlar etc. "benim durumum soyle soyle, bu okulu da cok istiyorum, sansim ne kadar?" diye mail atip okullarini agzini arayabilirsin. bir cogu cevap vermeyecektir ama denemekten bir zarar gelmez. bazilari ozellikleriniz pozitif basvurmanizi tavsiye ederiz diyolarki, bu demektir ki kritelerini asagi yukari saglamissin. okullarin requirements sayfalaarina gir, ordaki gerekliliklerin cogunu yerini getiriyosan basvur gitsin. ben de senin durumundaydim fena sayilmayacak bir yere attim kapagi. bol sans.

genel anlamda söylüyorum, az da olsa iş tecrübesi olan birinin mba'dan aldığı ile hiç iş tecrübesi olmayan birinin mba'dan aldığı şey çok farklı ve takdir edersiniz ki, birincisinin aldığı daha fazla.

adı üzerinde iş idaresi. biraz işin içine girip daha sonra yapmakta fayda var.

mantığı aşağı yukarı şöyle izah edilebilir.
masum birinin hapse girmesindense, suçlu 10 kişinin dışarıda gezmesi daha iyidir. bu yüzde ceza yargısı şüpheyi sanık lehine yorumlar.

buna ek şöyle düşünmekteyim:
suçlu insan, zaten hukuk normu karşısında avantajsız ve normale göre savunma silahlarından cüzi de olsa yoksundur. bu nedenle sanırım bir denge hali kurulmaya çabalanmış da olabilir.

bunların dışında bir de, kanunun devleti sınırlaması durumu var, yani ceza kanunlarının amacı devleti suçlunun karşısında kısıtlamaktır...(kanunun tek amacı bu demek istemedim, kanunun amaçlarından biri de budur)
eğer ceza kanunları olmasaydı, devlet (halim-savcı-kadı vs.) kafasına göre adamı suçlar, işkence yapılmasına veya idamına karar verilebilirdi.. ama ceza kanunlarımız sayesinde bunlar olmuyor, ve kişiye kanunda yazılan ceza veriliyor, kanun değişirse, kişinin lehine olan madde uygulanıyor, kanunda yazmayan eylemler için ceza verilemediği gibi, kanunda yazmayan cezalara da hükmedilemiyor vs.

(bkz: suçsuzluk karinesi)

Kanunda yazmayan maddelerdende insanlar yargılanabiliyor, Uluslararası hukuk normlarına uymayan yasalar ilede insanları yargılamadan ceza vermek mümkün
bakınız www.cekmagdurlari.com suçta ve cezada kanunsuzluk ilkesi;)

civil servant..

civil servant diye kullanıyoruz biz genelde.

(bkz: yok böyle bişii)

government official da kullaniliyor.

bence uno gibi küçük arabaları tercih edin . heçbeg araçlar. bana sorarsan o paraya tank gibi ford taunus alırım , tabiki de kız işi değil .

eğer bütçenizi arttırabilirseniz 10-12 bin civarına çıkın. daha temiz ve daha yeni araba alın.

daha yeni araba, daha kolay sürüş demektir.

golf 2 kasa. hundai accent 8 liraya falan var o da olur.

ford ka belki?

uno o kadar da rahat bir araba değil... o paraya tipo alsanız daha iyi olur

eğer düzgün bulabilirseniz eski kasa nissan micra çok uygun olur, hem direksiyonu hidrolik, hem az benzin yakıyo, hem küçük, hem atak, hem de içi çok rahat, uno'dan bin kat daha iyi.

uno çok yakar, zaten fiat tan uzak durun ford ka tavsiyemdir.

renault twingo.

kesinlikle ford ka diyorum. ühüüüeaaa arabacım seni çok özledimmm :.(

7.000 liraya araba almayın. adamı yolda bırakır. üstüne biraz daha koyun daha iyi bişi alın. çünkü zaten bikaç ay içinde aynı fiyat farkını masraflara verirsiniz.

tata nano

şarküterilerde, carrefour ve metro gibi büyük marketlerde bulabilirsiniz.

(bkz: rokfor)
(bkz: gravyer) ve hatta (bkz: kars gravyeri)
(bkz: mozzarella)
(bkz: gouda)
(bkz: gorgonzola)
(bkz: emmental)
ilk aklıma gelenler

peynirin dışında da ikramlar yapılabilir; (git: 94703)

@mahallenindelisi

valla linke tıklayınca boş bir sayfa çıkıyor:)

dışarıya kapalı çünkü

güney amerika şaraplarını tavsiye edebilirim..max 20 tl civarında çok iyi şaraplar var..ama şarap zevki kişilerin damak zevkine göre çok değişir.Bence riski en az olan MERLOT cinsini dene..
Peynirlerden de parmasan,emmantel,gravyer ve rokfor şarapla iyi gider.
Yanında üzüm,kuru incir kayısı..
Yine soğuk füme etler..mesela karabiberli füme et..migrosta var..
Afiyet olsun

öküzgüzü ve eski kasar

kars gravyeri almalısın bence ve isli peynir.
şaraplarla sorun yaşarsan beyazı gazozlayabilirsin. kırmızıyı sangria ya ya da sıcak şaraba çevireblirsin. kızlara dömisek al bence.
hayyam da çok ucuz ama güzel bir şarap.

@huseyinali; pardon dikkat etmemişim. peynirin yanında üzerine türk kahvesi serpiştirilmiş ve ince dilimlenmiş elma (özellikle sıcak şarabın yanına), mandalina ve türevleri de iyi gidebilir...

Camambert peynirini söyleyen olmamış. Cheddar da olur. Yeni kaşar da olabilir. Epey peynir söylemiş arkadaşlar. Hangilerini bulursun bilemem. Ben peynirlerimi(özel toplantılar için illaki) genelde Büyük Klübün yakınındaki bir şarküteriden alıyorum. Sabah, öğle ve akşam masada peynir tabağı vardır. Bunların tümünü ve fazlasını bulabilirsiniz. Bütçenizi ve kaç kişi olduğunuzu da bilmiyorum. O yüzden marka değil de, şarap cinsi olarak ben de merlot diyorum. Zevkinizi bilemem. Aslında değişik şaraplar ve peynirlerle tadım partisi gibi yapın. Peynirler sert ve tuzlu olmasın. Cipsler de az tuzlu olsun. Şarabın tadını örtmesin. Veya çareniz yoksa, tuzluysa peynirleriniz, araya meyva alın. Dengelensin tatlar. Ben şarabın yanında fondü de severim. Kar yağdığında özellikle. Merakınız var sanırım. Şarap tadımı organizasyonlarını takip edin.

iyi bir kırmızı şarap + teflon tavada zeytinyağ ile kekik eşliğinde kızartılmış keçi peyniri. tanrısal lezzet!

büyük marketlerde içinde 6 çeşit ufak peynir olan bir set satılıyor. sanırım 3 lira filan. o peynirlerden alabilirsin ya da onun içindeki peynirlerden kilo usulü tarttırıp alabilirsin.

şekerli cins şarap + sarı peynir...

bildiğim en iyi ucuz şarap (hatta neden ucuz anlayamıyorum, bence o kadar iyi) dia'da satılan avanos vadisi'nin iki çeşidinden üzerinde kale resmi olanı. sanırım öküzgözü, ama emin değilim. çünkü biris öküzgözü ile bişeyin karşımı, diğeri sadece öküzgözü olan. sen üstünde kale resmi olanı al :) fiyatı da 7 lira.

tabi içimi yumuşak şarap sevenler için. afiyet olsun..

hocam klasik üzüm şarabı dışında vişne şarabı tavsiye edebilirim

şarap-peynir olayı yapılıyorsa meyve şarabı abes kaçar :)

eğer pek sosyetik bir gece düzenlemeyecekseniz büyükçe bir marketin şarküteri reyonundan yerel peynirler alarak güzel ve değişik bir sofra kurabilirsiniz, ben son tansaş'ın reyonundan almıştım memmnun kaldım.

anadolu yakasını bilmiyorum ama avrupa yakasında osmanbey taraflarına bakarsanız toptan uygun fiyatlı alabilirsiniz gibi geliyor. bence karşıya geçmeye değebilir.

nautilus carrefour'da zaman zaman sepetlere doldurdukları çocuk eşyalarını ciddi ucuza satıyorlar.

metro olabilir, toptan satışta. müşteri hizmetleriyle konuşup bir yardım/sponsorluk yaısı yazarsanız hatta mis olur, onlar da eklerler aldıklarınıza.

ürünü getiren kargo görevlisinin yanında mı açtınız? eğer öyleyse tutanak tutun. olası bir sorunda çok işinize yarar. parayı iade etmezlerse tüketici hakem heyetine başvurabilirsiniz.

pratikev.com

şansımı deniyorum

(bkz: bongo bong)

(bkz: Clandestino) ?

yok bunlar değil arkadaşlar ; youtube dan arattım deliler gibi orda yok sanırım...

Sidi H' Bibi ?

www.youtube.com

(bkz: me gustas tu) ?

welcome to tijuana? machine gun?

naftalin kokusu makinede yıkayınca çıkıyor. özel bir şey yapmaya gerek yok sanırım.

paltoyu da balkona asın 2 gün hava alsın. geçmezse kuru temizlemeye verirsiniz ama geçer diye tahmin ediyorum.

öncelikle paltonuzu askıya asıp balkonda biraz havalandırın. sonra da evin için de bekletin biraz. üzerine bir iki fıs fıs parfüm sıktınız mı hula hop

bir gün bir gün gezmeyi tavsiye etmem, her şehirde epeyce görülecek mekan müze vs var çünkü. o yüzden klasik bir şehir güzelliği için münchen'ı ya da daha modern bir bakış için berlin'i tercih edebilirsiniz. diğer noktada köln daha güzel bence, hem de hızlı trenlerin ana durağı, frankfurt daha metropol kalıyor yanında biraz. bunun dışında daha değişik bir deneyim için Hamburg'u tavsiye ederim, yakınında Lübeck var, güzel bir yer ve badem ezmesi (marzipan) çok meşhur:) ayrıca bremen ya da heidelberg de bir seçenek olabilir, kısaca neredeyse her şehir sizin içn 2-3 günlük güzel bir gezinti ve kültürel doyum sağlayacaktır.

anneniz bisiklet kullanmayı biliyorsa fattyres'dan bisiklet turu alın. 4 saatte berlinde görülecek pek çok yeri gezdiriyorlar. hangi müzede ne kadar vakit geçireceğiniz hakkında da bilgi veriyorlar. yani şurası bir saatte gezilir. buraya bir yarım gün ayırın gibi.

fattyres'in yeri aleksanderplatz'de televizyon kulesinin ayağında kime sorsanız gösterir.

ha bir de, 100 no'lu otobüse binerseniz tek biletle sightseeing yapmış oluyorsunuz.

benim yerime de bira için. afiyet olsun.

tapuda aile konutu olarak şerh edilen gayrımenkullerin eşten izinsiz olarak satılması mümkün değil. diğerleri için böyle bir kısıtlama yok diye biliyorum

evlendikten sonra edinilen gayrımenkuller ortak oluyor.

evlendikten sonra edinilen gayrimenkullerin ortak olması için evliliğin 2002'den sonra yapılmış olması lazım.

ürünün orjinal olup olmadığını bilmiyorum ama satıcı şimdiye kadar 11 işlem yapmış. 6 feedback almış. feedback verenlerin 4'ü bir ya da iki işlemi olan kullanıcılar. büyük ihtimalle o işlemleri kendi yapıp feedback vermiştir. bu yüzden daha çok işlemi ve feedbacki olan bir satıcıya baksanız daha iyi olabilir diye düşündüm ben.

Satıcı ürünün orijinal olduğunu iddia etmiş. Her yerde belirtmiş. Bana kalırsa satın alın, ürün geldiğinde orijinal değilse "Tamamen farklı bir ürün geldi, hile rapor ediyorum." dersiniz ve ürünün orijinal olduğu iddia edildiği halde olmadığını belirtirseniz ürünü iade eder ve paranızı geri alırsınız.

BU ÜRÜNÜN SAHTESİ, TAKLİDİ YADA BENZERİ YOKTUR DOLAYISIYLA ORJİNAL ÜRÜNDÜR.
ZATEN ÜRÜN ELİNİZE ULAŞTIĞINDA SİZDE ÜRÜNÜN ORJİNAL KALİTESİNİ GÖRECEKSİNİZ.


demis, lakin www.dealextreme.com 'da bir güzel sahtesi var birebir ayni yapmis adamlar ses kalitesi hariç. bence almadan önce tekrar düsün

ürün yurtdı$ından yollandığı için olası bir durumda iade etmekte sıkıntı ya$arsınız. paranızla rezil olursunuz.

Elektronik cihazları görmeden almayın derim.

amaç kedi rahat etsin düşüncesi ise kesilmez. kendi kendine orada burada törpüler, tırnağın dışından bir tabakayı kabuk gibi atar. kedi tırmalama zımbtrıları vardır. istemezseniz evde bulunacak en güzel alternatifleri de karton koli veya bildiğiniz çalı süpürgesidir.

amaç elimizi kolumuzu tırmalamasın ise kesilir ama ta dibinden kesilmez. dibinde damarları vardır çünkü zarar verirsiniz. ama ucunun sivrisini alabilirsiniz. veterinerler de yapar.

Çok fazla olmamak şartıyla ucundan kesilir, kestikten sonra törpülemesi daha rahat olacaktır.

İkisi de mümkün, fazla tırmalıyorsa kesilebilir. Her kedi kolay izin vermez, iki kişi olmak gerekebilir. Ama hızlı uzar, sık sık kesilmesi gerekir.

Evet, önemli olan tırnakların köküne zarar vermemek. Ucundaki sivri kısım alınabilir sadece, aman dikkat.

Kesilir. Ama kestiğiniz tırnak kısmının sadece "tırnak" içermesine dikkat ediniz. Biraz derine inerseniz dokusunu kesersiniz. Çok canı acır, kanar filan.

normalde dışarıda yaşayan kediler ağaçları tırmalama tahtası olarak kullanır. hatta tırmalama işlemini yaparken koku da bıraktıkları için o bölgeyi de işaretlemiş olurlar. bu yüzden dışarıdaki bir kedinin tırnağını kesmek gerekmez.

ama sadece evde baktığınız bir kediniz varsa tırnakları bir müddet sonra hem onun için, hem de sizin için rahatsızlık verici olmaya başlar. bu nedenle, duruma göre 3 haftada ya da 4 haftada bir kedinizin tırnağını kesmeniz gerekir. bu hem oyun oynarken ellerinizin çizik içinde kalmamasını hem de evdeki eşyalarınızın tırmalanmaktan korursunuz.

kedilerin tırnaklarını keserken dikkat etmeniz gereken nokta tırnağın pembe kısmına dalmamaktadır. aksi halde tırnaklar kanayabilir ve kedi için çok acı verici olur.

ayrıca evde mutlaka bir kaç tane tırmalama tahtası bulundurun. kedi o tahtayı kullandığı zaman da ödüllendirin. bir de bizimkilerden biri hasır çamaşır sepetine de bayılıyor. onu da öyle kabul ettik.

disari cikmayan bir kediyse kesilir. soylenmis, ama tekrar etmek istiyorum.

aman sakin ola ki o yay gibi tirnagin sadece ucundan 1 mm'lik kismindan fazlasini kesmeyin. fazla giderse etini de kesersiniz.

kendi kendine torpulenmesi zaten beklenemez; kedinin kanepenin kenarlarina, agac govdelerine yaptigi tirmalama hareketi, tirnagi sivrilestirmek icindir. tirnaklarini keserseniz gorursunuz, tirnaklarinin kenarlarindan tabaka tabaka tirnak seklinde pullar dokulur. onlar dokuldukce tirnaklari sivrilir.

posteradam.com sitesinde birşeyler vardı

yukarıda sorusu da olan allposters.com

mudo conceptlerde var istediğin şeylerden.

hepsi güzel siteler ancak aradıklarım daha farklı, mesela odanın bir arkadaşımda kapı girişine konulan free zone tabelasını gördüm, o da arkadaşından almış, ona benzer şeyler arıyorum.

not : mudo concept'ler tabii ki daha ykaın aradıklarıma.

free zone benzeri hikayeler liman adlı dükkanda satılıyor. taksim'de halep pasajinin en sonunda ve kadikoy'de reks'in yanindaki sokaktan asagi dogru inerken sagda kalan iki adet dukkanlari var.
metal plaka v.s. seyler surda var: www.portobellotr.com