Oz. İzlemişsindir gerçi. Peaky blindersa da güzel diyorlardı

aramıza hoşgeldin. maalesef sıkıntı var.

ancak, the sopranos'un gelmiş geçmiş en iyi dizi olduğunu düşünen biri olarak; true detective'in birinci sezonundan aldığım keyfi hiçbir diziden almadım. o yüzden true detective'e başlamanı öneriyorum.

Ben bu derde çare bulamadım. Soğutup soğutup, 3-4 senede bir tekrar izliyorum Sopranos'u. Aynısı Person of İnterest için de geçerli.

www.youtube.com

Nirvana - nevermind
Daft punk - random access memories
Metallica - black veya kill em all

Tıraş. Albümler en fazla müzik dünyasını değiştirirler, biraz da modayı etkilerler, fazlası olmaz, keşke olsa.

The Beatles - Sgt. Pepper's Lonely Hearts Club Band
Pink Floyd - Dark Side of the Moon
Nirvana - Nevermind

Aklıma gelen ilk üçlü bu şekilde. Bir de dünyayı değiştirmeyen ama bence dünya müzik tarihi için büyük bir olay olan Innuendo var.

@i was made for you +1
Müzikle yatıp kalıyorum, kulaklık adeta bir organım ama şu ana kadar öyle bir şarkı/albümle karşılaşmadım.
Dahası ne olabilir ki? Ne ölçüde değiştirirler sanat dünyasının ve kişinin iç dünyası haricinde? En fazla gaz verir, moral ve güç verir, depresifliğini hırsa dönüştürür; içinde biriktirdiğini ağlatarak ya da neşe saçarak boşaltmanı sağlar. Olmadı, sebepsiz mutluluk/mutsuzluk sebebi olur. Hele ki müzik gibi müzikal ve anlamsal olarak tam anlamıyla göreceli bir sanat dalının dünyayı değiştireceğini sanmıyorum. Öyle olsaydı eğer Ünzile şarkısı ile çocuk yaşta evlilik biter, They Don't Really Care About Us ile ayrımcılık tam olarak sona erer, Take Me To Church ile cinsel özgürlük sağlanırdı. E, bunlar (Ünzile hariç) tam olarak dünyanın dinlediği en anlamlı eserlerdendi. Şimdiki durum ne? Büyük radikal değişiklikler bu eserlerle mi oldu? Hayır. Dolayısıyla en beğenilen albümlere "Dünyayı değiştirdi yea" demek romantizmden ve haddinden fazla yüceltmekten öte gitmiyor.

Nwa - Straight Outta Compton
Pink Floyd - The Dark Side of the Moon
Nirvana - Nevermind
Massive Attack - Blue Lines

Mj - Thriller
Metallica - Kill em All

Dünyayı değiştirdi mi bilmiyorum ama müzik dünyasını tepeden tırnağa sarstıkları kesin.

Beatles dışında üsttekilerin hiçbirine katılmıyorum. Beatles'ın yaptığı devrimdi

Dünyayı değiştirmek işin söylemesi eğlenceli tarafı olsa da (yani abartı ihtiva etse de) dünyanın değişmesi insan kültürünün değişmesidir. "Kültürlü olmak" söz öbeğindeki anlamıyla değil, antropolojik bakış açısıyla, kültür kavramı, insanoğlunun ürettiği her şeyin toplamıdır. Ancak bütüncül bir kavrayışla anlaşılabilir. Franz Boas'tan sonra, antropolojide bütüncül, bütünsel yaklaşım gittikçe kuvvetlenmiş ve neredeyse bilimsel bir standart haline gelmiştir. Dolayısıyla, ekonomi kültür fizik hareketlerinden, fizik bilimi yemek tariflerinden, kitleleri harekete geçiren fikir akımları gündelik fıkralardan o kadar da bağımsız kültürel alanlar değildir. Farzı misal Levi-Strauss'un yapısalcı yaklaşımı sayesinde yemek tariflerinden bir toplumun sosyo-ekonomik organizasyonu, sosyo-kültürel organizasyonu hakkında fikir sahibi olunabilir (bkz: Çiğ ve Pişmiş).

Diğer taraftan, bu tipten değişimler, sıklıkla bir insan hayatı boyunca çok da belirgin olarak gözlenemeyebilir ve yine sıklıkla ileri tarihlerden dönüp geriye bakıldığında etkileri ve anlamları daha net biçimde anlaşılabilir. Diyelim ki sanat, sanat dışındaki kültürel alanları etkilemiyor (tekrar altını çiziyorum günlük kullanımdaki anlamıyla kullanmıyorum kültür kavramını) yalnızca sanatın değişik olması total kültürün değişik olması demektir. Kaldı ki sanat, kültürün geri kalanı üzerinde etkilidir. Özellikle teknolojiyle, fikir akımlarıyla, toplumsal hareketlerle bu kadar yakından ilişkili bir sanat dalı, kültürü baya baya değiştirir.

Son olarak, yalnızca dünyayı değiştiren albümleri değil, insanların özel bir yanı olduğunu düşündükleri albümleri de istediğim için, devrim niteliğinde olmayan albümlerin de yazılmasında bir problem olduğunu düşünmüyorum. Aksine böyle gönderilerde insanlar dinleyecek güzel şeyler bulabilir diye düşünüyorum. Umarım bu gönderilerde daha fazla albüm hakkında bilgi sahibi olma şansını yakalarız. Katkıda bulunan herkese teşekkürler. Müzik hakikaten güzel bir şey :D

never mind the bollocks, here's the sex pistols
kraftwerk - trans-europe express/autobahn
brian eno - discreet music/another green world
the velvet underground and nico
david bowie - the rise and fall of ziggy stardust and the spiders from mars
the smiths - the smiths
the clash - london calling

Bence çizim yapman gereken yerlerin fotokopisini çektir, hatta bunu düşünmüşsündür tabi ama maliyet çok olmayacaksa çalışacağın yerleri çektir. çizemeyeceğim bir kitap fikri bile beni boğuyor.

Onun dışında uzun olmazsa defter tutmak(notun(kitabın) notunu çıkartmak yani) büyüktür post-it'e yazmak. Bunların dışında benim de aklıma gelen bir çözüm yok.

(bkz: not almak)
Azmederseniz dikkatinizin dağılması konusunda da yardımı dokunur.

Foto çek.

Tanıdığım fotokopiciye gidip aynısından yaptırıyorum ben. İstersen tez gibi ciltliyor. İstersen kapağına kadar yapıyor. İstersen spiral

Teoride, müzik dinleyicilerinin ihtiyaçlarını karşılamaya yönelen kulaklıklar, sesi karakterize etmekten çok çekinen cihazlar değiller. Referans kulaklıkları ise kaynaktan gelen sinyali olduğu gibi yansıttıklarını iddia ediyorlar. Ancak kazın ayağı öyle olmuyor, özellikle ciddi fiyatlara çıkmadıkça. Birçok referans kulaklığının da kendi karakteri var ve frekanslara çeşitli yanıtlar veriyorlar. Sinyali olduğu gibi yansıttığını iddia eden farklı referans kulaklıkları farklı sonuçlar veriyor. Yine de referans kulaklığı, yalnızca dinlemeye odaklanmış kulaklıklardan tabi ki daha güvenilir.

Ben akg kulaklık ve m-audio monitörler kullanıyorum. Kayıt, mix, master aşamalarında devamlı ikisi arasında karşılaştırarak gidiyorum. Bu süreçte sık sık sıradan kulaklıklar, telefon hoparlörü, laptop hoparlörü, 2+1 hoparlörler gibi ses kaynaklarını da dahil ederek kontrol ediyorum. Çünkü referans kulaklıkları ve monitörlerinde çok güzel sonuçlar alırken, geri kalan cihazlarda rezalet sonuçlar çıkabiliyor. Dolayısıyla, çareyi elimdeki her türlü ses kaynağından aldığım sonuçları karşılaştırmakta buldum. Kayıtları yalnızca referans cihazlarına sahip olan insanların dinlemeyeceğini göz önüne alarak böyle bir yola başvuruyorum.

şimdi bu musıki denen şey osmanlı zamanında müzik kelimesinin karşılığı idi.

türk musıkisi derler, türk makam müziği derler. türk sanat müziği deme de ne dersen de. türk müziği de derler.

neyse, büyük formda klasik müzik mi dinlersin? yoksa şarkı mı dinlersin? dini müzik mi ne istiyorsun? zibilyon tane besteci var.

hüseyin fahreddin dede'nin acemaşiran mevlevi ayinini dinle.

açık radyo'da musıki arşivi adlı bir program yapılmakta. pazar günleri öğleden sonra saat 3'te başlayıp bir saate yakın devam ediyor. son birkaç aydır evde olursam onu dinliyorum. yetkinliğe sahip olduğum bir konu değil -hemen her konu gibi- ama yapımcısı epey feyizli bir abi gibi duruyor. seçki sunduğu için yeni eser keşfetmek adına ya da kulak aşinalığı yaratmak açısından faydası dokunabilir. orada duyduğum ve hoşuma giden bir-iki eserle sonlandırmak istiyorum cevabımı:

www.youtube.com
www.youtube.com
www.youtube.com

Haci arif bey

Erzurumlu Hasib Dede
Ali Ufki Bey
Tanburi Cemil Bey
Refik Fersan
Sultan Abdülaziz

Ben çok ağır eserlere gelemiyorum ancak bu adamların çok güzel saz semaileri, sirtoları vs mevcut.

Dawkins'in Yer Yüzündeki En Büyük Gösteri adlı kitabında yapay seçilimle ilgili kısımlar olduğunu hatırlıyorum. Yalnızca insanın diğer türlere etkisi de değil, böceklerin bitkilerin evrimine, aynı türün dişisinin erkeğin evrimine etkileri vs Dawkins'in değindiği konular arasında.

Jlpcb.com
Siz İstanbul’da bir yere sipariş bile verseniz muhtemelen bunlara bastırıp teslim edecekler. 2 usd ye 10 adet dhl kargo İle kapı teslim yapıyorlar daha ne olsun.

Eyvallah haber harika. Ama sayfa açılmıyor :D

pardon ya geç gördüm.
jlcpcb.com olacaktı.

kaynağı buldum ama şarkıyı bulamadım. www.youtube.com cbs'in spotify listesi var 1400 küsür şarkı var orda, oraya göz atabilirsiniz.

Eyvallah, umudu kesmiştim :D Listeyi playaşabilir misiniz?

kime göre? neye göre? Dışarıdan gelen herkesin yaka silktiği bir yer benim için ömrümün en güzel yıllarının geçtiği yer oldu. Yani bu kişiden kişiye değişir.

sen. öznel bir yargı dediğin gibi. şehir tartışmasına gerek yok, herkesin cevabı başka olacaktır.

@basond +1000

arkadaşın cahil ve at gözlüklü.
sen haklısın.

Arkadaş orada asgari ücretle 3-5 ay çalışıp kararını yeniden düşünmeli.

Kesinlikle öznel.

izmir neden bu kadar üstün tutuluyor anlayabilmiş değilim.
sen haklısın. izmir, istanbul vs benlik şehirler değil mesela.

Tabii ki öznel bir yargı, belki Havası sıcak geliyor bana, belki bazı mahalleleri varoş geliyor ya da pahalı geliyor.

Aslında "yaşanılabilirlik" bazı kriterlere göre değerlendirilebilen bir şey. Bazı organizasyonlar dünyadaki şehirleri yaşanılabilirliklerine göre sıralıyorlar zaten. Bunda kriterler genelde ; kültür, çevre, eğitim, alt yapı, politik ekonomik stabilite, güvenlik, hijyen, ulaşım vs. oluyor.

Eğer arkadaşınla muhabbetinde bu tarz nesnel bir çerçevede değerlendirme yapıyorsanız, tabii ki bir şehir daha yaşanılası çıkabilir. Ha İzmir bu listenin başında mı bilmiyorum ?

Yoksa "kaynak bir yerlerim" diyerek konuşuyorsanız boş boş muhabbet etmiş olursunuz..

Türkiye'nin her yerinde az da olsa yaşamamış birinin cümlesiyse asla ciddiye almam.
Böyle yargılardan hiç hoşlanmıyorum.

Kuzenim de bir gün bir kitabını överken benim kitaplığımdaki kitapların hepsinden daha kaliteli olduğunu söylemiş. Kitaplığımdaki kitapların yarısını bile okumadığını bildiğim için dikkate almadım cevap dahi vermedim.

Böyle insanlarla tartışmak yersiz. Bırak boşver.

Bu arada gayet haklısın.

Bende 30 yıl boyunca İstanbul'un dünyanın en güzel ve yaşanır yeri diyordum. ne zaman ki Antalya'nın bir
ilçesine yerleştim simdi s... İstanbul'u diyorum.sen haklısın

Arkadasin "bende" demis o yuzden cok da buyutulecek bir yani yok. Bence sen haksizsin bu yuzden :D

Bence ile başlayan cümleye 'bir başkasına göre' ile karşılık verdiğin için haksızsın.

Yaşanabilirlik ölçülebilen bir olgu. Çok kişiselleştirmek mantıksız. Genele yayıldığında daha makul bir tartışma olabilir.

Hallo führer desen?

arbeit macht frei de. arbayt maht fıray. artık doğru mu okudum bilmiyorum. çalışmak özgürleştirir. bu yazıyı çalıştırma kampına asmışlar. auswitz çalıtırma kampı.

go fuck urself fucking nazi

@helena O her şeyi sonlandırıcı bir şey. Polise şikayet etse bile cezası var diye biliyorum.

@charlotte @hosein sanırım bu da ona dahil.

ya hayret bir şey! yaşım 29, bizi uğraştırdıkları şeylere bak. işimiz gücümüz bitti çocuk gibi adamlara cevap yetiştiriyoruz. şu bile zoruma gidiyor.

yanıtlar için teşekkürler.

Gözlerini kısıp, "BERT" diyebilirsin. Dedikten sonra da hiç ilgilenme ama. "Bert" de geç.

yahudi değilse arbeit macht frei'dan neden rahatsız olsun adam.

tekrar ederse hallo arschloch diye cevap ver sen de.

yaş 29 ise sizin bunu böyle dert etmeniz çok garip geldi. bırakın desin eğlensin kendince ne farkeder.

@brakgn abi durum öyle değil ki. eleman profesörün yanında bile bunu yapıyor. kendini açıklamak zorunda hissediyorsun. akademisyen olsa yine yapar.

böyle ırkçı esprilere bir süre sonra dayanamıyorsunuz. legal yolda sistematik bir taciz var. benim de tek bildiğim dummkopf :)

bence insanlara isim koymak hos degil, elemanla iletisimini sürdürmek zorunda misin? Konusma.

"Zee German" de ipneye, İngilizler böyle dalga geçiyor, İngilizcesi iyi olmayanlar the sesini kendi dillerine göre zee diye okuyorlar İngilizce konuşurken.
www.youtube.com

@brakgn Abi adam ırkçılığa maruz kaldığından şüphelendiğini söylüyor, 29 yaşında bunu niye dert ettin diyorsunuz? Laf mı bu şimdi?

Habibi'ye karşılık gelecek laf ya führer ya nazi bence de.

Of. Güldüm ya. Bir kere sahiden ırkçilıktan mı yapıyor yoksa iyi bir anlama geldiğini düsünerek mi söyluyor? Arapça diye sen rahatsız oluyorsan sende de araplara karşı negatif bir şey var demek ki. Yani hangi dilde olduğunun ne onemi var, sana sen değer verilen bir seysin diyor. Düsün ki italyanca dedi, ırkçı mı olacaktı o zaman da? Bence dilden ziyada ona "habibi erkek sevgili" demek de. Homofobik falansa demeyi bırakabilir. Ben olsam arapça dua okumaya başlardım. Şok gecirsin.

“Hallochen” dedigimde iki arkadasim “sadece sen derken buna katlanabiliyorum cunku bes yasindaki kiz cocugu gibi diyorsun” demisti ayri vakitlerde. Eger sevmiyorsa “hallochen”i deneyebilirsiniz bence ^^

Ama bu yaptigi irkcilik. Ben olsam bundan hoslanmadigimi acikca soylerim - cocuk gibi intikam almak yerine.

Aa bir de “unwort des jahres” listelerine bakabilirsiniz. Gerci istediginiz seye karsilik degil ama okumasi zevkli oluyor ^^

Oha adamın yaptığına ırkçılık falan demişsiniz, yuh. Cahillik falan deseniz anlayacağım.

Gül geç olm sen de, naber lan amına kodumunun de türkçe. 30 yaşına gelmişsiniz dert ettiğin şeye bak.

Hallo piefke de.

avusturya'da almanlara takilan isim gibi bisey, almanlar hakkinda dalga gecerken filan soylerler.

"habibi" arapça'da sevilen kişi demek, kötü anlamı yok. bence sizin cevap da kısasa kısas ilkesiyle "hallo mijn beste" olabilir. uupsi dupsi, almancayla (alm. deutsch) flemenkçeyi (ing. dutch) karıştırmışım dersiniz.

adamin yaptigi irkcilik net bir sekilde. tüm asyalilara koniciwa demek gibi.

bu arada elemana "bu yaptigin irkcilik" dersen süper tirsar muhtemelen, almanlarin en korktugu seylerden biri.

@velvet Almanya'da Arap sığınmacılarının yoğunluğunun farkında ve bunu bu yıl demeye başladı. ben Türküm. yine Türkçe bir şeyler söylediğinde rahatsız olmuyorum. Fince söyleseydi de rahatsız olabilirdim. ayrıca bu durum, gelinen bu noktanın karşılığı değil.

hoşlanmamak ayrı, tiye alıp uyarılara rağmen aynı şeyi tekrarlamak ayrı.

@hophop en çok gördüğüm kişilerden birisi.

alman eleman maalesef haklı, ülkenin arap türkiye olduğuna dair kimsenın şüphesi yok artık sanırım.


senden daha çok sinirlenirim bu duruma ama söyleyene değil, söyletene.. bu hale düşürünere kızmalıyız.

sieg heil !

@kleider almanya babalarının hayrına almadı, iş gücü sağlıyorlar.

durumun bizimle de ilgisi yok. arap değilim, onları da ben getirmedim, gitsin merkel'e söylesin.

Gidip de Nazi ayarında bir şeyler söylemeyin. Rahatsız olduğunuzu açıkça bir kez daha dile getirin. Belli ki karşı taraf bunu hissetmemiş yoksa devam ettirmezdi ya da iflah olmaz bir ergen ruhlu. spass ist wann alle lacht gibi bir şey vardı. sonra da yüzüne bakın ve gülmediğinizi gösterin. bu kadar. Yaptığı sizi rahatsız etmiş ve bunu dile getirin ama naziyi karıştırarak değil, ciddi sorun yaşarsınız. Ayrıca sizden önce yaşadığı tecrübeleri ya da tanıştığı kişileri bilmiyorsunuz. Kapıyı açıp allahuakbar deyip el bombası atma hareketi yapan bir sürü gencimizin olduğu bir ortamda bulunmuşsa (ve evet burada da bizim meslek liselerimiz gibi arıza okullar var) habibi demesi normal. Benim komşum bana sürekli "Hallo, Erdogan" diyordu. Bir değil iki değil. Meğer benden önceki komşusuyla sürekli siyaset konusunda atışıyorlarmış ve bizimki Ben Erdoğan'ım demiş. Komşu da bu olaydansonra her zaman merhaba Erdoğan diye seslenmiş ve karşı taraf da gayet mutlu olunca böyle devam etmiş. Adam sevimlilik olsun diye diyormuş meğer. Yani bilemediğiniz birçok neden olabilir, kaldı ki Almanya'dan bahsediyoruz. Türkiye'den daha çok Türk'ün olduğu bir yer diyorum ben bazen buraya ve sokakta, okulda, iş yerlerinde gördükleri örnekler her zaman iyi olmuyor. Genellemeler elbette yanlış ancak iyi örnek sayıca az olunca bir yerden sonra karşıya da hak vermeye başlıyor insan.

Hophophopa hakli. İrkcilik ve bu bir suc de. Arkadasligimiza devam edelim ve sen bunu soylemekten vazgec, de. Sonra gel bi kahve ismarliyim sana falan diyerek yumusakca konuyu kapat. Bir daha yaparsa profun yaninda falan sikayet edicem artik uyarmistim seni de. Fuhrer muhrer diyip koz verme eline.

O adamin yaptigi net irkcilik, illa seni firinda yakmasi gerekmiyor bunun icin.
Sen epey bir uyarmissin, bir dahakine direkt bagli oldugun bir üst kisiye, artik yönetici mi prof. mu bilmiyorum, direkt söyle.

Sakin Nazi, Führer falan deyip eline koz verme. Herhangi birisine bu sekilde bir hitapta bulunmak suc Almanya'da, cezasi falan var. Ikinci Dünya Savasi'yla ilgili konulari da cok yakin olmadikca konusma kimseyle; bu konu tabu zaten.

Eger tipi Alman'dan cok Ruslara ya da Dogu blogu ülkelerinden olan kimselere benziyorsa Rusca birseyler söyleyebilirsin. Bazi insanlarin ailesi o taraftan göctügü icin biraz eziklik hisleri var. Eger böyleyse Rusca konus. "Priviyet, kaktila!" (Merhaba, nasilsin) falan de. Sonra "Ya ben senin Alman oldugunu bilmiyordum, sen Rus degil misin?" :D dersin. Baktin tepki veriyor "Valla ben Türkiye'den geliyorum, bana hepiniz ayni gözüküyorsunuz, ayirt edemiyorum bazen!" der kendini temize cikarirsin. Mesaji alir belki. :D

Ben seni cok iyi anliyorum. 1.5 senedir Almanya'da yasiyorum. Almanlarin yobazi gercekten bambaska oluyor. Resmen modunu düsüremesinler diye psikoljik savas veriyorsun.

Hello racist de bence direkt. Almancasi neyse o da olur. Bir cesit irkcilik yaptigi ve hos degil.

Gitarı başka bir amfi ve kabloyla, amfiyi başka bir enstrumanla deneyerek emin olabilirsin. En azından sağlam olduğuna emin olduğun bi kabloyu amfiye girip diğer ucuna parmağını dokundurdugunda dazzt duzztt şeklinde ses çıkarması sinyalin gittiğine, amfide sorun olmadığına (en azından sinyal gidişinde) delalettir.

maalesef deneyebileceğim başka gitar ve amfi yok. evet o cızırtı sesini denedim ev ses geliyor. amfi sorunsuz sanırım. gitarın jack girişindeki kablolar bozuktu lehimledim. başka nerede olabilir? şu an sağlam orası. jack kablosu da yeni. manyetik kabloları mı kopuk diye düşündüm açıp baktım o da sorunsuz gibi.

evin elektrik tesisatıyla ilgili bir problem olabilir. özellikle topraklama konusunda. başka bir prizde, odada deneyebilir misin?

Arkadaşların yazdıkları olabilir. Fakat böyle durumlarda genelde doğru lehimlenmemiş oluyor. Oynatınca bazen ses gelip gelmemesi de ona işaret olabilir.

windowsguvenliduvari +1 lehimde ya da inputta sıkıntı olabilir.

ulakbim.tubitak.gov.tr

dergipark.gov.tr

tez.yok.gov.tr

eksisozluk.com

scholar.google.com.tr

Çeşitli kurumların açık arşivlerine bakmayı da unutma.

Abicim selamlar. Şu linkteki görsele bir göz at. www.teachguitar.com

Adım adım öğrenip idrak etmen gerekenlerin teorik kısmı bunlar. Pratikte ise bunları uygulamanın yanında - özellikle elektonik enstrumanlar için - tuşe, sound, ton, amplifikasyon, efektörler vs. derya deniz bir dünya var.

İngilizce varsa, tek başına, internet üzerinden bu işi kavrayabilirsin. Ha dertli olur mertli olur ama mümkün yani. Diğer seçenek de ders almak. İyice düşün taşın. Ders için de, şahsi çalışma konusunda materyal, video, danışma vs mahiyetinde de yardımcı oluruz. Ancak şunu unutma, bu dertli bir yol, sonu olmayan bir yol. Kararlılığı bırakmadığın, azmettiğin, "neden hala bok gibi sesler çıkarıyorum, neden gitarsitlerinkine benzemiyor" gibi hayıflanmalara her kapıldığında devam etmek için kendini motive edebildiğin ölçüde ilerleyebildiğin bir yol. Aksi halde gitarlar çilek genç odası dekoru olmaya terkediliyor zaten.

hocam ben seneler önce sadece am/c/d/e/em/g/f bilgilerimle akdeniz akşamları filan çalabilecek seviyedeyken guitar pro ile tanıştıktan sonra bir chuck schuldiner gibi olmasam da bayaa elektro gitar çalmaya başladım. death'in o komplike rifflerini filan cayır cayır çalıyorum şu an. ( sololar biraz zor tabi ) guitar pro bu konuda iyidir. ezbercidir ama amacın üretmek değil de mevcut şarkıları çalmak ise guitar pro kullanabilirsin. kısa sürede adapte olursun.

@spirit crusher guitar pro dosyası olmayan şarkılar kıvrandırır o zaman :D Guitar pro'yu çok severim ama. Nimet hakkaten. Yine de bağımlılık gibi düşün, guitar pro olmadı mı napacaksın? Kanımca destekleyici olarak kullanılmalı.

@joker hakki,

hocam guitar pro ile tab olayını çözdükten sonrası kolay. dosyası olmasa da çoğu şarkının tabı internette var.

Penayı adam gibi tutmayı öğrenirsen gerisini de öğrenirsin kendi kendine, en temel şey o.

beşiktaş tarafında vardı iyi bir kulüp ama adını hatırlayamadım. ünlü biri vardı başında.

@vedat Nafiz Başaran mı hocam? İyi şeyler duymuyorum adam hakkında ama zan altında bırakmak da istemem.

sanırım orasıydı ya ama benim önerim fenerbahçe olur direkt. nafiz başaran eski milli takım antrenörü olduğu için prim yapıyor, illa beşiktaş'ta olsun diyorsan oraya git bence. aradığın niteliklere istinaden biraz pahalı olmasında fayda var bu arada gideceğin salonun.

Saka cok guzel ama beslemesi yasaktir.

@baldur2 beslemesi değil avlaması, yakalaması yasak. Kafes ortamında üretilmiş bilezikli saka beslemek yasak değil.

Hangi üniversiteler? bu önemli.

Çok iyi özel okullar olmasına rağmen, özel okul evvela ticarethanedir, malesef. Hangi okulda, ne yapıldığı kadar, paydaşların da çok önemli. Bunu göz önünde bulundurmakta fayda var.

Ayrıca, evet, @ekaterina +1.

bölümlerim maltepe ve yeditepede mevcut. ancak maltepe daha ekonomik.

Şahsi fikrim Yeditepe'nin hocalar bakımından daha sağlam olduğu yönünde. Ancak benim bildiğim bölümler üzerinden oluşan intiba bu. İyi araştırmalısın. Diğer taraftan, iki okulun da öğrenci kitlesi oldukça sıkıntılı. Gerçekten hocaların, okulun kadar paydaşların da çok önemli. İyi düşün, iyi araştır. Nihayetinde an gelecek, eğitimini satın alan insanlarla aynı kefede değerlendirileceksin.

bilkent, koç veya sabancı'da olacaksa mantıklı hatta odtü veya boğaziçi'nde yapmaktan daha iyi.

Bölümünüz ne acaba?

Nein. Yapmayın. Yurtdışına gidin. Akademik dunya yurtdışı doktora istiyor.

paraya kıyıp kapan koyun. bir de uyarı levhası yaptırın matbaanın birinden bastırıp metal levhaya. belediye koymuş sanırlar yanaşmazlar.

bizzat denendi ve çalışıyor.

biraz daha ısrar edersen, suçlu çıkarır ve bedel ödetirler sana bir şekilde. yeni türkiye'de hak aramanın ve hakkını savunmanın yolu hukuk değil artık farkında değil misin?

Cektigin fotograflari bir cd'ye aktar; adresi, tarihi, saati, plakayi not alip bulundugun yerdeki trafige git. Trafik kurali ihlal tespit tutanagini 61-1/c kaldirima park etmekten yapsinlar, gecirsinler cezayi.

vallahi içimdeki ses diyor al balyozu tek tek indir camlarını. sonrada çağır polisi ne olacaksa olsun ama düşününce üç beş ciğeri beş para etmez için böyle bir şey değer mi.bulunduğum bölgede istisnasız tüm otobüs durakları araçlarla dolu. engelli rampaları hep kapalı. polis çağırıyorsun azarlıyor gelmiyor. adaletini .....

+ arabanin modeli ve rengini de not aliyorsun. Tutanakta doldurulmasi zorunlu. Bloknot kagitlara tek tek yaz sirayla.

normalde polisin gelip işlem yapması gerekmez mi? yada internetten paylaşamaz mıyız? benim işim gücüm var emniyette bürokrasiyle kim uğraşır ki?

mesele işgüzarlık değil. park yeri var. ama kaldırıma bisiklet yoluna araç park ediyor. saçmaladığınızın farkında değilsiniz sanırım.

kimseye rahatsızlık verip vermemesi değil mesele. kaldırım yürüme yeri park değil. sanırım siz de kaldırıma park ediyorsunuz :)

Bizim sokakta her gece silahlar patlıyor, uyuşturucu alım-satımı, kullanımı mevcut. Telefon yoluyla, sms yoluyla, online ihbar formu yoluyla defalarca ihbarda bulunuyoruz. Polis oralı olmuyor. Polisi nereye ihbar edeceğiz?

Twitterdan beyaz masaya yazin iyi calisiyolar.

Yakınlarda bir kahvehane falan varsa oraya bakın, polisler büyük bir ihtimalle okey oynuyordur; rica edin, oyun bitince bi beş dakika uğrasınlar.

Herhangi bir daw'da midi klavye kullanabilirsiniz. Klavyenizi midi klavye olarak kullanıp, tuşlara istediğiniz sesleri atayabilirsiniz.

dinleme çalışmaları yaptırabilirsin?

Türkçe müzik ve edebiyat. Ama yeni dalga Kadıköy grupları müziği ya da Tuna Kiremitçi edebiyatı değil tabi ki. Bir kültür, dil zenginliği arkaplanına sahip eserler her dilin öğreniminde önemli yer tutuyor.

Nesneler uzerinden konusma pratigi yapilir. Buna realia deniyor, bir arastirin. Bir kulturel nesne uzerinden konusmaya baslayin mesela cay bardagi, turk kulturundeki farkli kullanimlarini anlatin. O kendi kulturunden ornekler versin. Konusma kendiliginden akar.

Edebiyat fakültesi kimlik kartıyla ana kampüse girmek bile sıkıntı olabiliyor. Fakültelere bir şekilde girebilsen bile, mutlaka hocalardan izin almanı tavsiye ediyorum. Hangisinin kabul edeceği de şahsi tercihlerine kalmış.

sineklerin tanrisi ve yabanci

mahir ünsal eriş'ten dünya bu kadar yerine olduğu kadar güzeldik kitabını seçebiliyorsan o

ikincisi de çavdar tarlasında çocuklar

sineklerin tanrısı +1

genç werther'in acıları diyorum ikincisine de.

Dönüşüm
Anayurt oteli

Satraç'ı Can dan al.

Diğer ikisi:
Dönüşüm
Yabancı

@freebird onu okudum

kitap listen gayet iyi. Hangi ikisini okuduğun çok önemli değil bence.
İllaki istersen de, dönüşüm ve yabancı derim.

yabancı ve genç werther'in acıları.

erje ayden - ayrılık acısı

yabancı ve aylak adam. satrancı bende can yayınlarından okumanı öneririm.

Dönüşüm - Ahmet Cemal çevirisi mutlaka

Emrah Serbes hariç hangisini alırsan al güzel olur bence. Bir sonrakine kalanlardan alırsın.

Hemen sabunlu suyla yıka. Sonra batikon dök. 5 doz tamamlasaydın bile iki doz ek olman lazımdı. O yüzden aşı şemasına başla.

184'ü arayabilirsin. İlgileniyorlar.

Sabunlu suyla ve vodka ile yıkadım. Aşı şemasına başla demek git aşını ol mu demek? :D Yarın olabilir miyim?

184'ten de biz bilmeyiz hastaneye sor dediler. :D Alkol de almış bulunmaktayım, bildiğim kadarıyla aşıyla birlikte önerilmiyor. Yarın yapsam bu işi olmuyor mu?

24 saatin geçmemesi gerekiyor, köpek kuduzlu ise.. Kuduz işi şakaya gelmez, geri dönüşü olmayan bir hastalık zamanı geçtikten sonra..

Aynen 5 dozluk olana başlayacaksın. Şimdi başlayacaksın.

lim5+1

Kapali.
Metro pendike kadar gitmeye basladi, en hizli o olur sanirim.

@red g Harika bir haber. Pendik'in neresinde yeryüzüne çıkıyoruz biliyor musunuz?

bugün sefere açmaya çalışsalar, 2020'den önce açılmaz. öyle söyleyim durumu.

bu arada metro, pendik-ankara treninin tam orada.

kullandığın markanın web sayfasından kullandığın modelin sürücülerini bulup en güncellerini yüklemeyi dene. sürücüleri yükledikten sonra bilgisayarını yeniden başlatmayı unutma.

@joker nvidia'nın sitesinden aradım, buldum da. ama yükleme aşamasında yukarda koyduğum resimdeki, hatayı veriyor. intel r sürücüsünü istiyor. bunu nerden nasıl indirebilirim ?

sadece sürücüyü yüklemen yetmez, zaten standart VGA diyor ekran kartın için, ekran kartının tam modelini öğrenip ilgili yazılımı indir nvidiadan.

teamviewer id pw mesaj atarsan hemen halledelim

10 - 15 gün alışma evresi var sonra geçer.

uzun vadede çaresi ped kullanmak. direk kök nedene yönelik.

bir diğer çaresi, sıcak su bulunan bir kaba oturabilirsin, küvet olur, leğen olur, bir süre rahatlatır.

bu çift başlı ortası boşluklu seleler var yurt dışında. testis ve kasık bölgesinin uzun süre oturmaktan koruyor. google da araştır.

rutin cevapları veriyorum;
-sürdükçe geçecek.
-pedli, jelli tayt, sele kılıfı daha katlanılabilir kılıyor.
-daha konforlu selelere geçiş yapabilirsin.
-sele yükseklik, açı ayarlarını kontrol etmek isteyebilirsin.

Hocam kiyi mi tekne mi sahil mi kayalik mi belirtmen lazim.

Sahil olacak.

Sahilse büyük ihtimalle surf olta işinizi görecektir.

Ürün/marka/model önerebilir misiniz rica etsem?

Olta derken, sadece olta makinası mı oluyor bu? Kamış da ayrıca mı almak lazım?

valla sana marka model versem kafadan bi en az 500 tl tutar, yani şimdi senin aalcağın olta sanıyorum ki gene bi100 üstüne çıkar ama çin malı makarası falan dandik olur, kamışı geçtim zaten onda pek hile hurda olmuyor kulalnıldığı malzemeler neticesinde de makara önemli.

şunu tavsiye ederim, av bayiine git, sor böyle böyle bak çok dandik bişey almak istemiyorum varsa fiyat performans önereceğin atıyorum ben palamuta kadar atıcam diye , o memnun kaldığını söyler, ama kazıklayabilirde tabi seni.

ayrıca 400 500 de veririm ben dersen bakalım baban kaç kere gidicek, buda bi ihtimal. kenara atabilirde yani. çünkü meraklı olan çok oluyo olmayanda hiç olmuyo ben değilim mesela

hani eşim dostum çok meraklı giderim balığa onlarla biramı içer mangalımı yapar oltaya elimi sürmem.

honda cbr 250, ekipman için 3 bin lira ayırmayı unutma.

yamaha ve kawa hem dertli hem de tahmin ettiğinden güçlü motorlar 250cc gibi düşünme. pulsar olabilir ama benim görüşüm o parayı etmez. 8-9 bine temiz bi cbr250 iyi olur.

16000'e çıkıyorsan bana göre Yamaha MT-25 bu sezonun en başı çeken modeli. Bayılıyorum bu motora. İlk motosiklet olarak tercih edilmesi tartışılabilir. Alınmaz binilmez diye bir şey yok; kendine hakim olabilen bir insansan, gündelik hayatın transı içerisinde manyaklaşılan yollarda çok işin olmuyorsa, ufak ufak alışırsın. Diğer yandan risk büyük. Çok iyi düşün.

Fiyatı ve başlangıç için uygunluğu daha uygun diğer bir seçenek de Suzuki İnazuma GW250. Bu da japon 250'ler içinde en konforlusu sanırım. Hız iddiası olan bir motor değil. Sağlam, rahat sürüş, sürücü ve artçı konforu, yeteri kadar tork üzerine bir motor.

Bence bütçen diğerlerine yetiyorsa pulsar alma. Ama ona da binilmez diye bir şey yok :D

Altın Elbiseli Adam'ın 250 cc motor karşılaştırmaları yaptıkları birkaç videosu var. Henüz izlemediysen tavsiye ederim.

Hadi kazasız belasız

İstanbul'da kentsel dönüşüm, mutenalaştırma, toplumsal ayrışma gibi konuları kabaca "mekan ve konut üzerinden" ele alan çeşitli çalışmalar var.

Kent Çalışmaları adı altında anabileceğimiz bu çalışmalar; temel ilgi alanı mimari olan çalışmalar değiller, hatta yer yer mimarinin çok geri planda kaldığını da söyleyebiliriz. Ancak mekan, kimlik, toplum gibi ögelerin birbirlerine bağımlı değişkenler olmasından ve değişimi ayrı ayrı değil iç içe yaşamalarından dolayı mimariden çok uzakta değerlendirilebileceklerini sanmıyorum.

Aklıma gelen birkaç eseri sizinle paylaşayım.

Örneğin Amy Mills'in "Hafızanın Sokakları: İstanbul'da Peysaj, Hoşgörü ve Ulusal Kimlik" adlı eserinde ağırlıklı olarak komşuluk ilişkileri, mahalle pratikleri, kimlik gibi konular üzerinde durulsa da mutenalaştırma, restorasyon, mekansal değişimlere de değinilmektedir.

Hatice Kurtuluş'un "İstanbul'da Kentsel Ayrışma: Mekansal Dönüşümde Farklı Boyutlar" adlı eserinde ise İstanbul'daki kapalı yerleşmeler, güvenlikli siteler gibi oluşumlar ele alınmaktadır. Beykoz Konakları gibi dışarıya kapalı siteler hakkında tartışmalar yürüten eserde de sözde "neo-osmanlı mimarisi" olarak tanıtılmaya çalışılan yapıların arkasında ne gibi ekonomi-politik, kurgusal, mekansal ve toplumsal süreçlerin yaşandığından bahsetmektedir. Tabi ki çok daha fazlasından bahsetmektedir ancak benim aklımda kalanlarla, senin bahsettiğin konular arasında böyle ortaklıklar kurabiliyorum.

Türkiye'de güvenlikli sitelerin ortaya çıkışıyla ilgili bir diğer eser de Jean-François Perouse'un "İstanbul'la Yüzleşme Denemeleri: Çeperler, Hareketlilik ve Kentsel Bellek."

Türkiye'de kent çalışmaları diyince akla gelen bir diğer olgu da gecekondu. Fakat gecekondu çalışmaları ve tartışmaları sanki biraz geride kalmış gibiler. Benim ilgisizliğim de olabilir.

Chicago Okulu, Ekolojistler, Çağdaş Kent Kuramları bunlara da bakabilirsin. Aklıma ilk gelen isimler Lefebvre, Castells, Simmell, McKenzie, Burgess, Park, Wirth...

Belki ihtiyacın olan fikri bulmanda yardımcı olur. Başarılar.

hazır oradayken cumhuriyet döneminde Türkiye'ye gelen Alman mimarlar ve onların tasarladığı yapıların kent silüetine ya da iç mekanlara getirdiği yeni yorum açısından bir inceleme yapabilirsin belki, kim bilir.

bruno taut'u inceleyen bir tez yaz.eserlerinde renkleri kullanımıyla ilgili. türkiye'ye gelen alman mimarlar denince çağrışım yaptı...
www.tautes-heim.de

Kardeş, google scholar ve online dergi veri tabanlari varken kütüphane mi kalmış? 10 yıl önceki yl tezimi bunlar ile yazdim.

@pazardan'in dediği gibi bisey olabilir. Hatta ulusal mimarlık akımı cephe öncelikli yaklaşımıyla bilinir. O nesil ülkemizdeki alman mimarlarin olaya nasıl baktığı, cephenin iç mekana yansimamasinin sorunları falan tartışılabilir.

gece gözüme uyku girmiyo o dereceyim. dün gece tüm enerjimi veritabanlarına ulaşmaya verdim. uzaktan veri tabanlarına ulaşmak iyi fikir dediğiniz gibi. bir de bir başlangıç noktam olursa devamı çorap söküğü gibi gelecek biliyorum. şu anda veritabanlarına ulaşmaya çalışıyorum çünkü itü'nün veritabanı için itü öğrencisi, yıldız için yıldız'ın öğrencisi vs olmak gerekiyor. bu süre içersinde de google schoolar a falan bakıyorum...

nasıl yani yök'ün sitesine giriş yapınca örneğin İTÜ'nün veritabanlarına da giriş yapabiliyo muyum? yök'ün sitesindeki tezleri giriş yapmadan da indirebiliyorum?

YOK'un sitesindeki tezlerden yazarlarin izin verdiklerine erisebilirsin, tum ogrencilerin tezlerini oraya yuklemesi zorunlu ama tam metne izin vermeyebilir. En azindan ozetleri oluyor, kendinle ilgili olanlara mail atip tam metnini isteyebilirsin.

Scholar'dan arastirma yapip tam metnine erisemediklerini sci-hub.bz'den ucretsiz indirebilirsin. Istedigin kitaplari da Libgen sitesinden ucretsiz indirebilirsin. Buralardan erisemediklerini sozlukte makale araniyor duyurulari basligina yazarsin, erisimi olanlar gonderir.

Hicbirisi olmuyorsa bunlarin, Mimar Sinan'in kutuphanesinden talep formu doldurarak, yurtici ve yurtdisi kutuphanelerdeki kitaplari isteyebilirsin.

Burada bir şeyler var gibi ama yeterli degil sanirim:
www.writingforums.org

Buna benzer olarak tasavvufta da nefsin mertebeleri vardır. ona bakabilirsin.

Jung onları biraz degistirip, shadow, self, persona yapiyor.

Lacan ise Freudyen kurama baya mantıklı bir ayar çekiyor.

Benim tavsiyem kuramları birbirlerine alternatif olarak görmek yerine hangi konuda kim ne demiş gibi bir hakimiyete erişmek adına okumalar yapmaktır. Çünkü kuramlar birbirlerinin alternatifi degildir.

Benzer konularda, rüştü ispatlanmış mevcut perspektifler neler düşünüyor, onları takip edenler neler düşünüyor, bu kuramlar aralarında nasıl konuşuyorlar, nasıl tartışmalar yürütülmüş, güncel tartışmalar nelerdir... Hakkıyla anlayabilmek için bu çeşit, istikrarlı bir takibi gerçekleştirmek gerekiyor.

Yoksa Freud un bir kitabını okuyup, idin, egonun, süperegonun, bilinçdışının mahiyetini anlamak nasıl akla uygun degilse, tek başına Freud da Freud u anlamak için yeterli olmayacaktır. Freud Jung la, Jung Freud la daha anlamlıdır. Otto Rank ı yanlarına koyuverdin miydi iş başka olur. Adler i var, Lacan ı var, Reich i var, var oğlu var.

Velhasıl, psikanaliz ya da degil alan farketmez, kuram ilgin varsa mevcut perspektifleri, geçmişte kalan ve güncel olan tartışmaları takip etmek gerekiyor.

Bunları yazmamın sebebi, kaynak kullanımı ekşisözlükle sınırlı aydınların döneminde ve memleketinde yaşıyor olmamız. Azıcık fikir sahibi olmanın herhangi bir konuda kanaat oluşturmak için yeterli görüldüğü bir zamanda, işi hakkıyla yapmanın değeri de, tadı da bir başka oluyor.

Siz kaynaklara dayalı düşünme alışkanlığıyla, karşılaştırmalı bir yöntemi uygulayarak okumalar yapıyor olabilirsiniz. Öyleyse lütfen üstünüze alınmayın. Bunları dile getirmek istedim. İyi günler.

kayıt hakkı olan bir pasaport satın alman gerek

kullanamazsınız. telefona bir şey olmaz, pasaportu ne zaman bulursanız o zaman kaydeder kullanmaya devam edersiniz. yani sistemden telefonun sonsuza dek bloklanması gibi bir durum yok. sadece kayıt yaptırılana kadar kullanılamaz hale geçer türkiye'de.

Telefona sim kartı takıldığından itibaren 120 gün gibi şeyler okuduk. Yakın zamanda giriş yapmış pasaportla çözebiliyor muyuz arkadaşlar?

Teşekkür ederiz.

çözersiniz, telefon kaydedilince açılır.

1 sene sonra pasaport bulsan bile kaydettirirsin.

Yemek kulübü gayet iyidir. Ama kapısında sıra olabilir.

Yemek kulübü eskiden fena değildi de en son gittiğimde servis/yemeklerin tatları filan rezildi :(

Istiklal Midpoint. Bogaz manzarasi var.

yemek kulübü 30 edecek bi yer değil. midpointe gidin

Zincir olmayan öneri yok mu hiç? Vejeteryan olsam zencelif'e giderdim mesela.
Neyse ya midpoint de candır :D

helvetia da iyi. ucuz. sağlıklı. yer az oluyor ama.

midpoint te bahşiş olarak 30tl verirsin evet :)
karakolun karşısında bi tane pideci var. çorbası pideleri çok güzel amaç yemekten zevk almak ise burası da iyidir bak.

pizza seviyorsanız La Fontana di Trevi diye bir pizzacı var, galatasaray hanı geçtikten sonra ilk sağda.
ingiliz konsolosluğunun sokağında mano burger var.
ara cafe, bi buçuk, cafe crepen aklıma gelenler

Pizza: 49 Çukurcuma / Pizzeria Pidos / Miss Pizza
Hatay mutfağı: Varka
Meze vs.: Fıccın

bereket döner (istanbulun en iyi döneri bence)
şimşek pide (istiklal in girişinde o da bence istanbulun en iyi pidecisi)
bi buçuk (çok güzel ferah mekan, güzel ortam, lezzetli, içki de var)
borsa lokantası (sıradan çok lezzetli değil ama mekan geniş araplar çok yok)

Ehlitat Lokantası.
Eskiden adambaşı 10ar lira verip masayı donatmak için giderdik. Şimdi fiyatlar biraz arttı ama yine de makul.

acile gidip dert anlatın, dozun zamanlaması böyle oldu, napıcaz, kudurmayayım şimdi, bir kolaylık gösterin filan diyin, yanlız bunu yaparken çevrede resusitasyon, gereksiz yere bağırıp doktoru darlayan insanlar, kafa göz yarmış işte genel olarak acil müdahale gerektiren durumlar olmasın. anlayış gösterirler.

Avrupa yakasindaysaniz Haseki hastanesine basvurun. Daha once gece yarisi bile gitmisligim var zaten icinde ozel bir bolumu var oraya yonlendirirler sizi.

Haseki en mantıklısı

Acil'de hallettiler arkadaşlar. Hiçbir sorun da çıkmadı. Belki ilerde birilerine lazım olur, yazayım dedim. Sağolunuz.

Almamasi lazim ama anasiyim babasiyim kardesiyim diyince veriyolar.

Alır.

ben tanımadığım yan komşunun almıştım.adam niye alıyon bile demedi.akşam verdim ama cebe indirmedim.

alır kapıcı bile alır

evet ama rahat al sonucta imza attirip teslim ediyorlar.

ben almayacağım bana kargo gelecekte. o sırada evde olmazsam diye dedim. teşekkürler

pc de wireless olmadığını varsayarak cevap veriyorum, usb driverları modem olarak kullanılacak şekilde tamamen kurulu ise bağladıktan sonra bağlantılar menusunde usb tethering olması lazım.

Pc'de wireless var. Nexus 7'den hotspot açarak interneti kablosuz olarak paylaşamıyorum. Tablette o özellik yok.

cihazın rootlu mu? rootlamayı düşünür müsün? çıkan sonuçlar hep after root

türlerin kökeni

Başlangıç için Kör Saatçi.

büssürü. gen bencildir, kör saatçi, rastlantı ve zorunluluk, ataların hikayesi, olağandışı yaşamlar konuya odaklı kitaplar.
asimov ve sagan popüler bilim tarzı, makalelerini derledikleri kitaplarında mutlaka evrimle ilgili birkaç bölüm ayırır. oralardan da çok değişik bilgiler çıkar.

Neredeyse Bir Balina

Yeryüzündeki En Büyük Gösteri

yeni başladıysan nerdeyse bütün belgeselleri seslendiren bi adam vardı, onun evrimle ilgili bi belgeseli var buldum David Attenborough bu adam bu da belgeseli, çok açıklayıcı yen başlayanlar için izle geç,, www.imdb.com

Gidip de Türlerin Kökeni'ni okuma sakın.

www.dr.com.tr

Bunu tavsiye ederim. Sadece evrim değil hipotez teori kanun farkıyla başlıyor, sonra abiyogenezi anlatıyor, ardından evrime geçiyor, anlatımı falan da Kör Saatçi'den çok daha sade, onu daha sonra okursun.

Neredeyse Bir Balina +1

hepsini not aldim tesekkurler. aslinda bilale anlatir gibi anlatmasina gerek yok. meslek olarak yapmasam da kimya okudugum icin az cok asinayim pozitif bilimlere ve canlilarin biyokimyasina. aksam ilk isim dr'ye ugramak olacak

Erkeğim. Ter fabrikasıyım. Senelerdir Amway marka roll-on kullanıyorum. Amwaycilere kıl olsam da -ki annemi bile boğasım geliyor- roll-on'dan çok memnunum. Hafif, tatlı bir kokusu var.

Sevgilim ve arkadaşlarım bu kadar terlemeye nasıl oluyor da kokmuyorum diye kafa yoruyorlar, püf noktası bu roll-on olabilir.

nivea'nın bu modeli değil de "cool" modeli vardı bi ara kullanıyordum. İyi diye hatırlıyorum. Sonra axe dark temptation'ı buldum deodoranta geçtim hem parfüm gibi de. Ozon'u da sevmiyorum evet.

www.amazon.com

bulabilirsen bundan al. nerde satiliyor bilmiyorum . hatun almis bana. bayaa iyi.

hangi parfümü kullanıyorsun? kullandığın parfümün roll-on'unu al. hem de aynı koku olmuş olur.

@bugunku antremanda goz dolduran futbolcu,

Parfüm Lacoste. Ama Lacoste'un roll on'u var mı bilmiyorum bile. Ama araştıracağım.

genelde parfümlerin kendi deodorantları oluyor aynı kokuda. parfümünün adı + deo stick diye arat çıkar google'da.

Nivea black and white ve cool kick kullaniyorum. Eskiden cok etkiliydi ama simdi oyle degil nivea.

Çadırın varsa köyde çadır kurabilirsin. Çok da mutlu olurlar. Hangi tarihlerde köyde olacaksınız? Çok yoğun değilse ve kısa süreliyse köydeki çadırlarda kalma ihtimaliniz de olabilir.

16-19 Temmuz köydeyiz. Bilim ve Marksizm Sempozyumuna katılacağız. İki kişiyiz. Çadırımız var. Ancak Matematik Köyü'nde çadırla kişi başı günlük 65 tl, bu bizi aşacak. Dereli Camping'te bu fiyata iki kişi kalınabiliyor.

Köydeki çadırlarda konaklama fiyatları onlar. Yani görevli kimse önceden haber vermek koşuluyla sempozyumdan bir kaç gün önce gidip kendi çadırını kurarsan para isteyeceklerini sanmıyorum. Ama köy Şirinceye bir kilometre uzaklığında. Sıcakta yürümek işkence oluyor.

Ben 5 yıldır gidiyorum ama her gittiğimde köydeki çadırlarda kaldığımdan çevredeki kamplar hakkında pek bilgim yok ne yazık ki.

Selamlar.
Köye sürekli giden biriyim. Kendi çadırınızı götürürseniz sorun etmezler.Köyü arayıp durumu haber verin muhakkak bir kolaylık sağlarlar.

E hocam kimse böyle bir bilgilendirme yapmadı bize, kendi çadırımızla gidiyoruz 4 gün için 260 tl yatırdık. Biz bu paranın 4 öğün yemek, su, çay, banyo manyo hizmetleri için olduğunu biliyoruz. Bi yanlışlık mı var?

Siteye baktım. Çadırı sizin getirmeniz söylenmemiş. Yani sizin ödediğinizde çadır dahil. Bu parayı konaklama+4 öğün yemek için veriyorsunuz.

Yani kamp alanlarında da çadırla günlük fiyat veriyorlar ama çadırınızı kendiniz götürüyorsunuz. Böyle bir ayrıntının belirtilmesi gerektiğini düşünüyorum.

Kendi çadırınızla gittiğinizde günlük ne kadarlık bir ödeme oluyor acaba?

Herhangi bir değişiklik yok. Çadırınız varsa getirmenizi rica ediyor köy sadece. Çadırın varsa hem rahat ediyorsun, hem de çadırı olmayıp köye gelemeyen birisi için yer açmış oluyorsun.

"Köy'de bol bol çadır kuracak yer vardır. Kısıtlı sayıda çadırımız vardır, çadırınız varsa yanınızda getirmenizi rica ediyoruz."

Tamam şimdi açıklığa kavuştu :D Teşekkür ederim arkadaşlar ilgilendiğiniz için.

Bizim etkinliğin açıklamaları için matematik köyünün sitesi sempozyumun sitesine yönlendiriyordu. Orda da böyle bir açıklama bulamamıştık. Şimdi aynı açıklamayı başk etkinliklerin sayfalarında ben de buldum. Tekrar teşekkür ederim. Kampçılık ile ilgili tavsiyelerinizi hala bekliyorum :)

agar.io deneyebilirsiniz, sardı mı sarıyor.

kantır

town of salem. bildiğimiz köylü vampir oyununun bilgisayardan oynananı, tabi üç tane bilgisayar olduğunu varsayıyorum. yanlış varsayıyor olma ihtimalim hiç de az değil gibi ama.

evet 3 tane var. akşama eğlenelim değişik bişeyler yapalım dedik de

curve fever çok eğlenceli bir oyun bence.

neredeyse 2 senedir kullanıyorum, gayet memnunum artıları istediğin şarkıları tek tıkla bütün eşitlediğin cihazlara indiriyor uğraşmıyorsun tek tek, shazam'dan şarkı tagladın sonra hemen spotify çalma listene ekleyebiliyorsun, türkçe arşivinde eksik var biraz çok türkçe dinliyorsan sıkıntı yaratabilir. yeni özellik çıkardı mesela running diye sen koşarken senin tempona göre şarkı açıyor falan.

milyon tane listeden liste seçip telefona kaydedebiliyor ve istediğin zaman dinleyebiliyorsun.

Spotify'ı çok severim. Yoğun şekilde kullandığım için parayı basıp premium olmuştum. Sonra, geçenlerde bi baktım 6-7 aydır spotify kullanmıyorum, iptal ettirdim. Yani tamamen ne derece kullandığınla ilgili bence. Şu an premiumsuz hiç bir eksikliğini hissetmiyorum.

Artılarına gelince; listeleri çevrimdışı oynatabiliyorsun falan, artıları burası yerine spotify'a sorsan daha iyi edersin.

lmgtfy.com

Ayrıca ilk bir ay premiumu ücretsiz deneyebiliyordun sanırım.

telefondan çok dinliyorsan evet sadece bilgisayarda takılıyorsan hayır.

gereksiz bence. spotify neyse de apple ve google in da birseyler yapmaya calismasi falan komik geldi.

Telefondan kullanıyorsan al kesinlikle. Bilgisayardan kullanıyorsan da al gerçi, akk yemeye gerek yok durduk yere.

glamdr1ng +1

glamdr1ng +1

Ayda 10 TL böyle bir hizmet için para bile değil. Hatta enpara ile 5 TL'ye geliyor.

Okula 1 saat uzaktaki evde yaşamak.

ev gibisi yok yau. yol sıkıntı olmayacaksa ev tabii. arabayla 20-30 dakika diyorsun, araban da mı var? öyleyse düşünme bile. toplu taşımayla da hadi 40 dakika olsun. gidilir. ben giderim yani. kitap okursun müzik dinlersin geçiyor bir şekilde yol.

uzak evi tercih ederim.

yurt+10

ev uzakta dahi olsa düşündüğünüz masrafların üzerinde olacakken birde araba masrafları ekenomik gidişatı iyi olmayan ülkemde aile ekonominizi epey sarsacaktır.

maddi olarak ayarlayabileceksen uzak da olsa ev.

1 ay fazla bile. kolay okunuyor nispeten.

sevip sevmeme kismini bilemiyorum. naif oldugu dogru.

Tatava yapma oku geç. Ortamlarda Yerdeniz okumadım demezsin.

soruna tam cevap değil ama bence zaman çarkı oku, tek eksisi önümüzdeki 1 seneni falan alır

50 yaşında okusan da seversin.

yerdeniz goygoy bir fantastik seri değil, gayet derin mesajları var.
oku.

internetten yatır makbuz falan götürmene gerek yoktur.

intvd.gib.gov.tr

İnternet vergi dairesinden ödeyince hemen gözüküyor satın alımda noterde halletmiştik ordan biliyorum. Banka aracılığıyla ödeyince geç düşüyormuş ama ne kadar geç bilmiyorum.

Yatırılıyor muyuz?

Telefondan yazıyorum, yazım hataları için kusuruma bakmayın.

Şimdi internetten hallettim, randevuyu da aldım. Cevaplar için teşekkürler.

elde bulaşık yıkadığınız için fatura çok geliyordur. zira elde yıkamak ciddi su israfına sebep olmakta.

Ev eski ise duvar icinden bir yerlerden kacak olabilir. Elde yikamak da israfli ama bu kadar etmemesi gerek.

saati kontrol edin belli başlı işlemlerin ardından neyde ne kadar metreküp harcadığınıza göre bir fikir edinirsiniz

Muslukları sonuna kadar açtığınızda şarıl şarıl akıyorsa ana vanadan bir miktar kısabilirsiniz. Aslında suyla ilgili işlerinizi çok daha az suyla yapabildiğinizi göreceksiniz.

Öğrenci evinde ne kader bulaşık yıkanıyo olabilir arkadaşlar allah aşkına bulaşık su harcıyodur demeyin:')) bize de fix 60-65 geliyor 3 kişiyiz bulaşığı sizden çok yıkıyoruzdur çamaşır yıkamadığımız bir gün yok diyeyim. Bi sıkıntı vardır.

vanayı kısın +1

bi de mahalleden mahalleye fark ediyomuş metreküp başına su fiyatları. mesela fikirtepe osmanağa mahalleleri arasında dünya kadar fark varmış diye duydum.

muslukları tamamen kapatın ve sayacı kontrol edin. sayaç dönüyorsa, duvarların içinde bi yerlerde kaçak vardır.

Klozet rezervuarı su kaçırıyor olabilir. Bir de metreküp başına alınan ücreti kontrol edin. konut için 3 tl işyeri için 8 tl gibi bir ücret idi.

ateyizler? evrim bunu acıklayamaz. hadi eyvallah.

edit: bunu ve bunun gibi yüzlerce şeyi...

Kendi cahil oldugu icin atayizler bunu aciklayamaz diyor. Kendisinin aciklamasi da allah yapmis olmus. Niye ye yine cevabi yok. Oruncek beyinli angut

Bunu psikoloji/psikanaliz okumaları yaparak öğrenebilirsin. Bir sürü farklı teori var(kültürel, içgüdüsel şeklinde iki ana başlıkta toplanarak). Sadece şunu söyleyeyim, dil kullanabilme kapasitesine sahip bir canlının güncel davranışlarını evrimsel kökenlerde araştırmak, kolaya kaçmak olur. Daha kültürel ve yapısal noktalara bakılmalı.

edit: evrimsel kökenleri bu konuda kötüledik ama asıl mitsel hikayelerle hiç anılmaması lazım. Bazı Türkiyelilere bu hatırlatmayı her defasında yapmak gerekiyor da. Bulunan her modernizm eleştirisini mite geri dönüş gibi algılama hastalığı söz konusu.

www.evrimagaci.org

Bu sorduklarinizi sadece evrim ile aciklamaya calisarak bir yere varamazsiniz bence. Tek basina evrim konuya doyurucu bir aciklama getiremeyebilir. Ozellikle 2. soruda sorduklariniz icin soyluyorum, evrimin cozecegi is degil, farkli disiplere ihtiyaciniz var konuya kismen de olsa aciklik getirmesi icin.

ilk soprduğun sorudaki özellikler insanlara özel değil primatların ortak özelliği. memelilerin diğer türlerinde de yoğun şekilde görülüyor.

ikinci soruda sorduğun acıma öfke merhamet aşk sevgi vesaire üst temporal bölge ve hormon salgılarının karışımı. hayvanlarda olduğunu biliyorsan yanlış biliyorsun.

genel olarak bu kadar prim verebileceğim şimdilik, google gerekli araştırma ve deneyleri zaten buluyor.

ikinci soruyu görmemişim: www.evrimagaci.org
angutlar da okusun lütfen

evrim dediğin şey sadece x'in y'ye dönüşmesi değil.

cinsel birliktelikten zevk almayan canlılar daha az üremiş ve zamanla yok olmuş. bizim gibi bu işten zevk alanlara kalmış dünya. kutuplarda yaşayıp da beyaz olmayan ayılar da ölmüş, geriye sadece beyazlar kalmış vs.

cinsellikten sadece yunus ve birkaç maymun türü değil, aslanı kaplanı kurdu kuşu geyiği tüm canlılar zevk alıyor.

Soruna tam olarak cevap veremeyecek olsam da çok da ayrı bir telden çalmayacağım. Öncelikle cinsel birleşmeden zevk almak ve zevk için cinsel birliktelik kurmak başka şeyler. İnsan dışındaki canlılarda çiftleşmenin hazzını yaşıyorlar. Çiftleşirken inleyen kaplumbağaların videolarını bulabilirsin.

Evrimin doğal seçilim gibi bir çok mekanizması vardır. Bunlardan biri de seksüel seçilim. Bu konuyla ilgili en popüler örnekse tavus kuşları.

Uygun olanın hayatta kaldığı bir süreçte dikkat çekici, saklanmayı zorlaştırıcı rengarenk kuyrukları ve uçmayı, kaçmayı zorlaştıran kuyruk uzunluklarıyla kolayca av olabilen bu hayvanlar nasıl oluyor da var olmaya devam edebiliyorlar? Cevap dişi tavuskuşlarının erkeklerdeki bu "dezavantaja" ilgi duyması tabiri caizse aradaki cinsel çekim. Erkek tavuşkuşunun kuyruğuyla dişisine "av olmam bu kadar kolay olduğu halde çiftleşecek kadar olgunlaştım ve bu canlı renkleri veren proteinleri üretecek kadar sağlıklıyım" mesajı vermesi bu dezavantajın bir avantaj olduğunu gösteriyor. Bir nevi güçlü olanın ya da hızlı olanın değil seksi olanın genlerini aktarabilmesi durumu yaşanıyor.

İnsanın yaşantısı ise çok daha karmaşık. Bizim yaşantımız biyolojik temellerin üzerine kurulmuş kültürel bir program. Diğer canlıların gerektiği kadar gerçekleştirdiği eylemlerde aşırıya kaçan bir tabiatımız var. Yani üremek değil zevk için seks yapmakla doymak için değil zevk için yemek yemek aynı şey. Bunların nedeni şudur diyerek seni rahatlatmayı çok isterdim ama cevabı ben de bilmiyorum. Benim görüşüme göre insanın arsız ve haddini aşan bir yaratık olmasıyla ilgili.

İnsan hayatına dair neden sonuç ilişkilerini açıklamak için kültürel cevaplara ihtiyaç duyuyoruz. Bu da bizi toplumsal bir yaratık olduğumuz gerçeğine getiriyor.

Yaşantısını topluluk halinde devam ettiren bir canlı türüyüz. Bu kadar şeyi iş bölümü yapmaya aklımız erdiği için gerçekleştirebiliyoruz. Tek başımıza o kadar da işlevsel değiliz. Öfke çok daha ilkel bir itki. Yeryüzünde insanın öncülü yaratıklar görülmeye başlamadan önce öfke hisseden yaratıklar vardı. Ancak acıma, merhamet, sevgi, fedakarlık daha gelişmiş zihinlerin ortaya çıkardıkları olgular. Topluluğun devamlılığını sağlayan olgular.

Bu olgular bizi bir arada tuttukları için hayattayız. Bir arada olduğumuz için grubun devamlılığını sağlayan düzenler oluşturuyoruz. Düzenin ayakta tutulması lazım. Bu ekonomik bir olay. Para ekonomisinden bahsetmiyorum, soyut ve somut kaynakların yönetiminden bahsediyorum. yiyecek, su gibi kaynaklar gibi grubun liderinin de ekonomiye bir etkisi var sosyal kuvvet de bir kaynak. Cinsel haz da öyle. İnsanların yaşayış yöntemlerinde-ki bu kültür oluyor- seks gibi bir haz kaynağının üzerine bir yapı inşa edilmiş. Bu yapı sayesinde yorgun bir savaşçı bütün gün cephede savaştıktan sonra bir kadının kollarında bir nebze avuntu bularak ertesi gün yeniden savaşma motivasyonunu yitirmiyor. Bence bu tam olarak hazzın ekonomisidir.

Seksi sadece üremek için yapmayan bir tür de Bonobolar. Ama onlarda bu ekonomik yapının daha farklı kurulduğunu görüyoruz. Tam kavga esnasında sekse başlayıp işi tatlıya bağlamak gibi eylemleri var. Sevişmeleri kısa sürüyor, gün içinde bir çok birleşme yaşayabiliyorlar. Bizdeki sarılmak, tokalaşmak yerine iki sokup çıkarıyorlar mesela. Orda da seks üreme amacından sapmış ama bizdekinden daha farklı misyonlar üstlenmiş.

Toparlamaya çalışacağım. Evrim sürecinde kültür yaratabilme yeteneğini ve zeka geliştikçe biyolojik etmenler kadar kültürel ve soyut etmenler de söz sahibi oluyor.

Seksten zevk almak hep vardı zevkli diye seks yapmak kültürel süreçlerin ortaya çıkardığı bir tutum.

Acıma, merhamet, sevgi, paylaşma itkisi gibi hissiyatlar grubun devamlılığını sağlıyor. Tek başımıza çok işe yaramıyoruz.

Okşamaktan zevk alma meselesine gelirsek, tavuskuşunun dişisini renkli kuyruk nasıl azdırıyorsa insanın da bir şeyleri çekici bulmaya bir şeylerden zevk almaya yönlendiren bir itkisi var ve bu neden sonuç ilişkilerinde biyolojik olanlar kadar soyut ve kültürel olguların da etkisi var.

Fazla yazdım sanırım, dönüp baştan okumayacağım. Bir hatam olduysa affola.

Türünün devamı için en uygun kişiyi arıyorsun; bu güdüsel ama tabii ki artık kadında büyük meme erkekte geniş omuz kadar ilkel değil bakış açımız çünkü dayha sağlıklı üremeyi sağlayacak faktörler bu olmaktan öte...

Tarihine girersek, insanlık tarihinde erkeklerin büyük meme seçimini anlatmışlardı

Bebekler çok az yaşıyor, ömür çok kısa ve asıl amaç insan ömrünü uzatmak. Bunun da bol emzirmekle ilgili olcağı düşünülüyor. Aslında bir bağlantısı olmamasına karşın erkekler bol süt getireceğini düşündükleri büyük memelere yöneliyor.

Günümüzde ise bu işler değişmiş. Sperm bankasından gebe kalan kadınlarla ilgili bir belgesel izlemiştim. Alacakları spermlerin sahiplerini bilmiyorlar ama haklarındaki bilgileri okuyorlar bu kadınlar; en çok tercih edilen sperm sahipleri ise merhametli, duygusal, yardımsever olduğunu belirten erkekler oluyor.

Yani kadın kaslı bir erkektense, merhametli bir erkeğin soyunu devam ettirmeyi tercih ediyor.

Kimi çekici bulduğumuz sosyo ekonomik durum, kültür ve pek çok faktöre göre değişiklik göstebilir ama kiminle sevişmek istediğimi çok güdüsel bir şey aslında.

wall'dakiler var siyah bayraklı logolu

İrili ufaklı 400 kadar hanedan var. Bunların içinde büyük hanedanlar bu büyük hanedanların yancısı hanedanlar, ufak hanedanlar, adı sadece laf arasında geçen hanedanlar, dağılmış hanedanlar vs var.

Sur bir hanedan değil bir kurum.

7 krallık olayı vaktinde Targaryenlerin gelip Starkları, Lannisterları, Baratheonları, Arrynleri, Demiradalıları, Tyrelleri, Dorne'u tek bir krala bağlamasıyla oluşuyor ve bu hanedanlar Kral Toprakları'na(King's Landing) dahil oluyor. Bir süre böyle takılıyorlar.

Sonra Robert isyanı gerçekleşiyor ve bütün bu hanedanlara hükmeden krallık makamı Baratheonlara geçiyor. Dizide ve kitapta şahit olduğumuz olaylara bir nevi temel hazırlayan bu düzen değişikliği oluyor.

en acilinden olmasa ben haziranda tüm ev esyalarımı satıp buralardan gidiyorum hatta evi öylece bırakıp

Malesef en acilinden ya. Bi odayı kiraya veriyorum evin eksiklerini gidermem lazım.

Güzel ev :)

Eyvalllah.

bu resimlerle gitmez bu oda.
daha güzel çekmeli :)

Haritaya bakınca ev galatada değil de kasımpaşada sanki. Çok değil mi 1200?

@hsmbnl yeni fotograflar cekip ilanı yenileyecegim.

@cornellius Ev Refik Saydam Caddesine 3 saniye uzaklıkta. Refik Saydam caddesi Galata kulesine maksimum 1 dk uzaklıkta. Erasmuslular Tepebaşı'nı anlamıyorlar ne diyeydim Kasımpaşa Stadının orda gençler mi diyeydim? Fiyat kiranın ve ortalama faturaların tam yarısı. Bu kadar "insanların açıklarını arayan" ortalama internet kullanıcısı profili çizilmesi çok değil mi? Yukarda Erasmus yazıyo diye illa adam sikiyoruzdur degil mi?

@joker hakki
sakin ol şampiyon. ben sadece haritaya bakınca Galata'ya benzemiyor dedim. açığını falan aramıyorum. istersen Cihangir yaz.
Erasmus öğrencisi Tepebaşını bilmiyorsa "in Galata/Beyoğlu" yerine "near" yazabilirsin. sonuçta tutacak adam eve gelip kendi gözüyle görür konumunu.
"adam sikme" konusuna gelince o eve toplamda aylık 2400 veriyorsan, o eylemi ev sahibin yapıyor demektir.

corneillus :)

bence öyle bir şey yapacaksanız en az 3 senelik filan bi sözleşme imzalayın ki yaptığınız masrafa değsin.

Ortak kullanım alanı ile ilgili kat maliklerinin tümünün onayı gerekiyor.

Pek masraf yapmayacağız. Tadilat, izolasyon, akustik düzenleme vs işleri için para ödemeyeceğiz.

su anda copluk oldugu icin kimse ilgilenmeyecek alin kullanin diyecek muhtemelen. siz orayi duzenledikten sonra birden kiymete binecek herkes orayla ilgili plan yapacak. O yuzden hic temizlik islerine vs girmeden resmi bir sozlesme yapin. ucret odeyecekseniz ucret miktarini, yillik zam oranini, uzret odemeyecekseniz ucretsiz oldugunu vs belirtin ve uzun sureli anlasma yapin. ne amacla kullanacaginizi da yazin. sonra gurultu oluyor diye dava acmaya kalkmasinlar.

apartmana kira vermiş olucaksınız. böyle uygulamalar var.

İşin bi de hukuk boyutunu sorun da sonra sıkıntı yaşamayın. Tapu falan alabilecek misiniz. Apartman bodrumları sığınak olarak geçer. kiralayacaksanız bile ikamet etmek için kira sözleşmesi lazım birinin mülk sahibi olması lazım onun için de bi tapu lazım mantıken. Oralardan bi pürüz yaşamayın. ayrıca buraya doğalgaz su ve elektrik aboneliği alacaksınız bunlar için de yine o belgeler gerekli.

önce anlaş

kurgu işi varsa, macbook alman daha faydalı olur

ekran karti cok kasmaz issen ultrabook alabilirsin. macbooklara guzel bir alternatif ve bircok laptoptan iyi ozelligi olanlar var. kendim acer aspire s7 kullaniyorum. ekran karti intel olmasina ragmen cs: global offensive falan rhat aciyor.

model siralaman su sekilde olsun:
lenovo
asus
acer
sony
hp

paranın yettiği lenovoyu al.

biraz evvel duyuru açtım bunu alıyyımmı diye .
www.mediamarkt.com.tr

Lenovo İdeaped y510p çift ekran kartlı konfigürasyonu gayet yeride bi alet. Bana da buradan arkadaşlar tavsiye etmişti, 2600'e aldım, çok memnunum. Bir bak istersen.

Diğer adı muskat. Bazı yemeklere, salatalara ve tatlılara rendelenerek ya da toz halinde ilave edilir. Sıcak şaraba ve bazı kokteyllere de rende-toz halinde yahut çatlatılarak bütün halinde konulur. Beli bir miktarın üzerinde alınırsa kafa yapar ancak yan etkileri nedeniyle uyuşturucu olarak kullanımı yaygın eğildir.

Bu bilgilerin hepsi ve daha fazlası google'a danışılarak rahatlıkla edinilebilir.

nutmeg

şeftali gibi bir meyve/sebze var. onun iç çekirdeği.

rendelenerek kullanılır. genelde bir tutam kadar konuryemeğe. yani bir ceviz bile evde uzun süre (8-10 yemek) bitmez.