tarih okumak iyi geliyordu. ha birde sürekli koşturmak(iş+okul gibi) tüm sıkıntıların çözümü.

sosyel diye bişey icat edilene kadar cevap gelmeyebilir.

Dışarı çıkmalar veya doğum günleri açısından şöyle yaparım; gerçekten istiyorsam giderim. Asosyal görünebilir ama hiçbir dışarı çıkışımı kerhen yapmam. E sonuçta evet asosyal bişey ama olsun, ben mutluysam daha ne?

+ bunun niyesi olmaz bence. neticede tercih meselesidir. siz de tercihlerinizi bu doğrultuda yapın, moral bozukluğundan kurtulun.

@sttc ok

(bkz: aa bu benim lan)

gayet normal bence. diğer insanlar da sıkılıyor ama senin kadar değil. ya da sıkıntılarını dile getirmiyorlar. ben daha beterim mesela.

eğlenmek zorunda değilsin. kendini zorundaymış gibi hissetme. belki de yaşananlar saçma. tahammül edemiyorsan bu senin sorunun değil, sen kendini iyi hissettiğin şeyi yap.

Bunun bilimsel adı badaklıktır. Badaklığın sebebi öğrenilmiş çaresizliktir. Bugüne kadar sosyalleşme adına yaptığın her türlü denemeden olumsuz sonuç aldın, o yüzden sosyalleşmeyi başarısızlıkla, reddedilmeyle, utançla özdeşleştiriyorsun, sosyalleşme fikrini zihninde canlandırdığında tüm bu olumsuz çağrışımlar sana kendini kötü hissettiriyor, ve fiilen artık hiç kalkışmıyorsun.

Aynı denemeler sonucunda 3-5 tane en bıngıldağından karı düşürseydin görürdüm ben seni. Ama Türkiye'de zor.

Kiev'e turistik bir gezi öneriyorum. Terapi amaçlı.

bu olaya asosyallik olarak bakma bence. sen istediğin zaman çıkıp birileri ile konuşup bişeyler yapabiliyorsun değil mi? üslüne üslük bundan da zevk alıyorsun. işte bu sebepten ötürü asosyallik değildir bu durum. çıkıp barlarda eğlenmek, ya da ne bileyim milletin mutluluk sıçtığı bir ortamda senin baygın gözlerle etrafını süzmen biraz da mizacınla alakalı bi durum. alışmadık dötte don durmazmış. belli ki öyle ortamlar sana göre değil. velhasılı; olayı ben asosyalim boyutuna taşıma bence. zevk aldığın gerçekten mutlu olduğun alternatiflere yönel...

falla ben 24 senedir öyle takılıyorum kendimi hiç de asosyal addetmiyorum. aynı anda hem metal hem de zeki müren dinleyebilen bir bünyeye sahibim ondan mütevellit sanırım.

1. Benim deri cekedi yaptırdığım yere git. Adam yılların deri terzisi. Mont da diker. Mekan: Altıyola çıkarken sağdaki Yapı Kredi'den sap. Sol kolda biraz ileride Timaş Deri var. Orası.

@jesterdvine selam, burada 200tl civarına düzgün bir mont yaparlar mı? siz kaça yaptırmıştınız?

200.tl ye deri mont mu varmış vay beeğğ :))

bağdat caddesi nde, göztepe parkını geçince sağda rrm var. çeşitli-ucuz. aynen istediğin gibi.
eski adı ve sözlükteki başlığı mrm.

evet 200 lira civarına bulmak mümkün. bütün kadıköy'ü ve nautilus'u dolaştım, 160 liraya bir tane buldum ama tipsiz bir şey beğenmedim. 230 liraya zara'da vardı ama onun da rengini beğenmedim böyle yeşilimtırak iğrenç bir renk. adliye çarşısında vardı bir tane süper ama ona da 300 çektiler. artık avrupa yakasına bir de şu mrm'ye bakıcam.

@weeping: ben 5 yıl önce 160a yaptırmıştım.

@jesterdvine,
sizin dediğiniz yeri bugün bulamadım, kapanmış galiba.

bugün de rrm'yi gezdim, evet güzel bir mağaza, çok çeşit var ama şöyle bir uyuzluk yaşadım; bir mont beğendim, etiketinde 249 tl yazıyor, nakit indirimi yapacaklarını da söylediler, bu şekilde bana 230'a falan gelecekti. neyse kasaya indik, 300 tl dediler, etiketleri güncellemeyi unutmuşlarmış, nakit indirimi de bu üründe geçerli değil 300 de 300 dediler. ben de sinir olup almadan çıktım.

deri mont macerası devam edecek.. teallam

adliye çarşısındaki yere 300 liraya dikim siparişi verdik bakalım nasıl olacak..

O zaman, seni anca Zune HD paklar :) en.wikipedia.org

ipod touch

kesinlikle ipod touch verdiğiniz paraya değer...

5800 da rahatlıkla iş görür gibime geliyor

daha 2. soruda epey para yaymışlardı. Bitişte kuşa dönmüştür kesin.

biri sarışın diğeri hafif kilolu olan yarışmacılar mı? 25 bin kazandılar.

25 bin kaldıktan sonra program bitti. bu akşam devam edecekler sanırım.

otistik çocuğu olan 2 kadın o kızlardan sonra geldi o kızlar 25 bin lirayı aldılar kadınlar bugüne kaldı

Size denk gelmişler sanırım. Yoksa yıllardır Yurtiçi kullanırım ve hiç bir pürüz hatırlamam.

benim bi ups hoşuma gitmişti oda internetten gps sayesinde an ve an kargo aracinin nerde oldugunu görmek iyi oluyodu yoksa genelde senin dediğin gibiler.

of ya ne biliyim bıktım usandım ben arıyorum sürekli cevap veren bile yok...
ups bu bahsettiğim...
:(

yurtiçi denemeliyim ozaman!

mng yi tavsiye ederim ve aras dan kesinlikle uzak durmalısın...

önceden aras kullanıyordum. genelde alıcı konumundayım bunu da belirteyim. adamlar ankara-izmir arası bir günde getiriyorlar bu çok güzel ama kargoyu şubede bekletip duruyorlar. sabah 10'da şubeye gitseniz kargonuz orada oluyor ama abimler ertesi gün dağıtım yapıyorlar. ben de o yüzden önce arıyordum geldi onayını alıp şubeden alıyordum adresime 10 dakikalık mesafede diye. bir kere hasta olduğum için evden çıkamadım 2 gün oldu kargom gelmedi aradım. dediler geldik yoktunuz. yalan ki en yalan. ben evdeyim ailem evde kapı çalınsa haberimiz olur evde. sonra bıraktım kullanmayı.

şimdi yurtiçi kullanıyorum. onlar da aynı şubede bekletiyorlar. dağıtıma geç çıkıyorlar ama ankara-izmir arası gönderilen paket ertesi gün akşam üstü 6-7 gibi elimde oluyor. hem daha ucuz.

Tercüme işleri. En geç ayın yarısında para elde. Ki Çince biliyorsun doğal olarak. Bu soruyu da arkadaşına sordurmadıysan, Türkçen çoğu Türkten iyi. Daha ne? :)

@divit
Daha çok ürün göndermek için daha çok alıcı bulmalıyım ama bulduklarım kısa sürede okul parasını çıkarmama yetmiyor. Firmada işe girebilmem için okumuyor olmam lazım ve o da kısa süreli çözüm değil.

@jesterdvine
Çince biliyorum ama yazılı tercüme arayan insanları nerden bulabileceğimi bilmiyorum. Sözlü tercümeye gitmek için ise vaktim yok, çünkü ya fabrika gezisi yada turistik gezi amaçlı oluyor.

kısa vadeli ihtiyacın için bir çözüm üretemem ama eğer ürün gönderebiliyorsan belli ürünlerin gönderimi için görüşebiliriz.

hangi şehirdesin?

türkiye'den çini ziyaret eden işadamlarına rehberlik yap ciddi paralar kazanırsın.
bu kişileri guangzudaki canton fair de bulabılırsın ancak!(çinden mal ithal etmek isteyenleri üreticilerle buluşturacaksın )
birde alibaba.com üzerindeki üreticilerle temasa geç hatta onları ziyaret et.
perakende ile uğraşma, ben oraya gelip shenzene veya pekine bu işler için yerleşmeyi düşünmüyorda değilim...

@xio: türkiyedeki çeviri bürolarına online başvur. sana dosyaları mail ile yada msnden göndersinler. işini bitir, geri gönder. belirli aralıkla birikmiş ücretini yatırsınlar. ben çeviri yaparken sistem böyle çalışıyordu.

msj attım

TR veya Avrupadaki firmalara agentlik hizmeti ver almış oldukları ürünlerin istediği kalitede olmalarını temin edebilirsen ürün başına komisyonla çalışabilirsin...

@arakhna
Pekindeyim

bence yapabileceğin en mantıklı iş, eğer akıcı ve düzgün ingilizcen de varsa, beijing tianjin dalian gibi yerlerde yabancı iş adamlarına rehberlik ve tercümanlık yapmak. ingilizcen çok iyiyse yabancı ingilizce öğretmenlerine de çok talep var. ayrıca komşunun çocuğuna falan özel ders verebilirsin mesela. ama bir okulla kursla falan anlaşırsan tabi çalışma izni girer devreye, hatta çinli okul müdürleri yabancı öğretmen kazıklamayı da pek severler. bu nokta dikkat ister yalanlara kanmamak gerekir (ayarlarız ederiz gibi). yazılı tercümeden pek ekmek çıkmaz gibi geliyor bana çünkü buradaki tercüme büroları allahlık. ben soruşturmuştum çince yazılı tercüme çok da fazla gelmiyor demişlerdi hep, belki ben yerine denk gelememişimdir bilemiyorum. öte yandan yine ingilizce seviyene bağlı olarak beijing'deki tercüme bürolarıyla da görüşebilirsin.

kalite kontrol tek başına altından kalkabileceğin bir iş değil çünkü adamlarla başa çıkmak çok zor. sana ürünler paketlendikten sonra bile haber verebilir firma gel bak diye, bu yaşanmıştır. hatta olay mahalindeki çinli adamların bile kifayetsiz kaldığı anlar oldu. bu boktan sistemde böyle sorumluluk alma derim. 88

Önce niyetinin iyi olup olmadığını sorgula, daha sonra tekrar başka platformda bu konuyu tartışabiliriz.

Burası bir forum değil, adı üzerinde "duyuru panosu". Soru şeklinde başlıklar açılabilir olması bizim gerçekten bir sorunumuz olduğunu ve yardıma ihtiyacımız gösterir. Tartışmak ve aklınca dinlilerle dalga geçmek istiyorsan yanlış yerdesin.

demek istediğim tam da bu. burada dalga geçecek bir şey olduğunu sanmıyorum, açık yüreklilikle soruyorum ama hemen birileri inciniyor. Bilimsel bir gerçek bir insanı nasıl neden incitir? Bunu dillendirmek niye ayıptır?

Yer çekimi kim gocundurur mesela?

"haddinden fazla anlayış göstermek" derken bile hassasları incittin be levye kardeş. Neticede derler adama "sen kimsin ki haddin sınırını koyuyorsun". ayrıca şahsi görüşüm de, her iki tarafın da bolca anlayış gösterdiğidir.

bak gördün mü, bu cevaba kızgın cevap verirsen beni de kızdırsın ve nolur? kedi köpek gibi didişiriz. İşte bu yüzden din gibi hassas bir konuya karşı yönetim de hassastır.

Zibilyon tane ateist forum var, sözlükte de kur'an'ın bug'ları başlığı var, var oğlu var yani... Burası konsept olarak senin tartışmanı kaldıracak bir yer değil yani. Mevzu bu.

@jesterdvine,

dinli adam dininin doğası gereği herkesin dinli olmasını ister, çünkü mutlak doğru kendi dinidir, o sebepten hoşgörü sınırı da daha düşüktür diye düşünüyorum. Yani tekrar soruma dönecek olursam, tanrının varlığına işaret eden hiçbir bilimsel verinin (=gerçeğin) olmadığı gibi bir gerçeği söylemek neden başkasını incitmek/kızdırmak oluyor?

Bilimsel gerçekleri bile söyleyemeyecek durumda olmamız (örneğin hala evrimi çocuklara biyoloji dersinde 2 satırla, bezelye örneğinden öteye gitmeyecek şekilde öğretiyor olmamız) haddinden fazla anlayış değil midir? Gerçek, neden birilerini incitmemek adına gözardı edilir, gizlenir? devekuşu gibi başını toprağa gömmek değildir de nedir bu?

Çünkü tartışma çıkaracak bir soru olduğu apaçık ortada. Burası tartışma çıkılması istenmeyen bir ortam.

"Tanrı var mı" veya "Tanrı'ya inanıyor musunuz" şeklinde objektif sorsanız daha mantıklı olur. Mesela insanların neden öyle düşündüğünü düzgün bir dille açıklamasını da isteyebilirsiniz.

Bu sorular da daha önceden soruldu zaten.

@Phoebe
mükemmel açıklamışsınız ayrıca. aynı düşünceleri paylaşıyorum.

sizin açınızdan bilimsel gerçek olan bir olgu, başkası için kutsal anlamlar içeren bir olgu olabilir. muhtemelen sorma şeklinizle alakalı olarak silindi duyurunuz. konusu gereği silineceğine ihtimal vermiyorum pek. direkt olarak " hayali bir varlığa inanıyor musunuz ? " diye sormak yerine, " inandığınız varlığın hayali olma ihtimali hakkında ne düşünüyorsunuz " tarzında sorsaydınız daha az provakatif algılanırdı.

toplumda dengeyi sağlayan en önemli etkenlerden biri bence hoşgörü ve empati. benim dini inancım yok ama oruç tutan arkadaşlarıma büyük bir keyife iftar hazırlar ve onların bu ritüelini paylaşırım. keza onlarda kendileri oruçlu olduğu halde, sahurda sevdiğim bir şey yapmışlarsa bana ayırıp getirirler gün içinde yiyeyim diye.

insanları bu kadar keskin hatlarla kategorize ederek ötekileştiriyoruz. sonra bu tarz öteki kitleler gördüğümüzde de vay nasıl süper örgütlenmişler diyoruz. ilginç tabi.

@levye: İnsanların fabrika çıkışında taşıdıkları bir özellikten gelir bu aslında. Allah, din, takım, siyaset vb hepsi temel itibariyle bağlanma objesidir. Ve bağlanılan şeye karşı sarf edilen sözler de normalden daha yıkıcı sonuçlar uyandırır. Misal, fanatik bir GS'liye FB'liye "ters" konuşamazsın takımı hakkında..Ha bireysel farklılıklar da vardır. Ben, inanan bir bilim insanı olarak ateist görüşlere hurraa saldırmıyorsam, ben'den gelir. Ama bir başkası ana avrat düz gidiyorsa, o da onun kendisindendir.

Hakaret algısı ve yönetimin sansürü hep bu yüzdendir.

@Phoebe

ben sahurda yemek yapmak gibi inceliklerden daha çok temel meselelerden bahsediyorum. Eğitim gibi, biyoloji dersi gibi, sunni islamın zorunlu olarak okullarda okutulması, zihinlere kazınması, diyanet işleri diye bir kurumun devletin de facto dini sunni islamı standart kabul etmesi vs gibi. Mesele kişisel hayattan örneklere gelecekse sorun değil, onlar bende de mevcut. Ama dinli adamın gerçeklerle yüzleşme sorunu olduğu yadsınamaz.
Gerçekleri söylemek neden suçtur, hakarettir, ben bunu soruyorum.

bence sorunu rahatça sorabilmen lazım ancak soruş şeklin önemli. ermanen'in de dediği gibi objektif bir şekilde soru sormak hem sonuca daha kolay götürür hem de konu, kavga çıkmadan tartışılabilir.

mesela tanrıya inanan bir kişiye "var olmayan bir şeye inanıyorsun" demek bence saygısızca. senin için olmayan şey, onun için var ve hatta tartışılamayacak kadar da önemli, kutsal. objektif olduğumu anlaman için söylüyorum ben de dinlere inanmıyorum ama gidip müslüman bir kişiye "inandığın din çok saçma, olmayan bir şeye inanıyorsun" demiyorum. ha karşıdaki kişi gelip benim düşündüğüm şeyin saçma olduğunu söyleyerek saygısızlık yaparsa, kısacası beni kışkırtırsa ben de onu rahatsız etmek, kışkırtmak için dini kullanırım, onun kutsalına saygı göstermem istediğim gibi konuşurum. doğal olarak bu da kimsenin birbirini dinlemediği, saçma sapan bir tartışma olur.

sonuç olarak burda soru sorarken ya da tartışırken dikkat edilecek şey samimi olmak, objektif olmak ki gördüğüm kadarıyla senin soruş şeklin de biraz kışkırtmaya yönelik, çok samimi değil.

çünkü soruyu sorarken en başta, o varligin hayali olduguna "inanmış" (hadi bilimsel kanaat getirmis diyelim) ve bu hayali varliga nasil olur da inanırsiniz diye sormussunuz. biraz retorik bileydiniz, meraminizi cok baska bir soru ile daha dogru düzgün dile getirebilirdiniz. bu durumda en basta sizin olusturdugunuz söylem (discourse) kendinizi hakim/üstün/ayricalikli konuma yerlestiriyor ve digerlerine benim bulundugum noktada gördügüm "bilimsel" gercekleri nasil olur da göremezsiniz diye soruyorsunuz. acik söyleyeyim, her cevabinizda vurgu yaptiginiz bilim/bilimsel gercekler/aydinlanmaci akilcilik falan s.kimde degil (kendini aciklamak zorunda kalmak cok feci ama akp zihniyeti ampülleri yanmadan önce söyleyeyim - muhtemelen cok gec bile kaldim- bunu bir agnostik olarak söylüyorum) ve batı dışı uygarliklara mensup milyarlarca insan gibi ben de batıcı (occidental) bilimtaparligina ve akilciligina gıcık kapiyorum. bilimin herseyi aciklamasi gerekmiyor, insanlar inanmak istiyorlarsa, ihtiyac duyuyorlarsa, öyle yasamak istiyorlarsa birakin inansinlar, size giren cikan nedir yani (siz derken sizi kastetmiyorum elbette)? aşk gibi degil mi bu? öyle algiliyorsa öyledir, bunun bilimsel izahini yapma endisesi, telasi nedir? bilim insanin varolusuna dair hangi derdini cözmüs ki din meselesini cözmüs olsun? burada simdiye kadar varligi mutlak yüce allaha niye inanmiyorsunz, niye imana gelmiyorsunuz, ramazan geldi oruc tutunsaniza lan kafirler diye bir duyuru görmediysek simdiye kadar (ben hatirlamiyorum en azindan) niye inaniyorsunuz temali sorular görmek de istemiyorum sahsen. din kadar kisisel bir meseleyi nicin baskasina ispatlamak zorunda kalsin ki insanlar? öyle degil mi güzel kardesim?

suç olup olmaması veya böyle algılanması ayrıca tartışılabilir, evet doğrudur.

lakin gözden kaçırdığınız veya bence bu ülkede ki pek çok kişinin görmezden geldiği bir gerçek var. bu ülke kağıt üstünde de olsa %90 üstü müslüman olduğu varsayılan bir ülke. ve evet her ne kadar aksi iddia edilse de biz batı kökenli bir toplum değiliz. nerelisiniz veya nerde, nasıl bir aile ortamında büyüdünüz bilmiyorum ama ben memlekete gittiğimde sokakta sarık ve cübbeyle gezen insanların arasında yürüyorum, komşularımızdan herhangi bir cemaat veya tarikata mensup olmayan nerdeyse yok gibi. pek çok iç anadolu kentinin böyle veya benzeri olduğuna da bizzat şahidim.

bu kadar yaygın bir inanç sistemini, herhangi bir konudan bahsediyor gibi rahat ve açıkça tartışabileceğimiz bir platform henüz ülkemizde yok ve olmasını beklemeniz de bence hayalci bir yaklaşım. kaldı ki bunun sadece islamiyetle alakası yok, herhangi bir katolik hıristiyanla bu konuyu bu üslupla tartışmaya/konuşmaya çalışın, emin olun benzer bir reaksiyonla karşılaşacaksınız.

evet ben de nüfus dairesinde kimliğimde ki din hanesini boş bıraktırmaya çalışmak için tartışmaktan mutlu ve mesut değilim. veyahut zorunlu din dersi olmasını anlamlı ve gerekli bulmuyorum. ama içinde yaşadığınız toplumsal gerçekleri yok saymanızı ve düşüncelerinizi " dinli adam " gibi tırmalayan bir ifadeyle dile getirmenizi de anlayamıyorum.

ayrıca kendi gerçeğinizi onlara bu şekilde dayatmanızı veya yüzleşmek zorunda olduklarına olan kuvvetli inancınızı, almanya'da büyürken alman sınıfında olmama rağmen, türkiye'den getirilen özel öğretmenlerle bana din kültürü ve ahlak bilgisi dersi verilmesinden çok ta farklı bulmuyorum...derim naçizane...

yemişim hassaslığını, çok gereksiz bir konu. sana ne, veya inanmayan biri olaarak, bana ne?

@Phoebe


Herşeyi bilen ve mutlak doğru olduğunu iddia eden bir inanç/düşünce sistemini en iddialı ve sert şekilde eleştirebilme hakkımızın olduğunu düşünüyorum. Dediğim gibi, kişisel örneklerden değinmeye gerek yok, katolik bir din adamıyla uzun aylar boyunca bu konuları rahatlıkla konuşmuşluğum var, zaten herhangi bir dinli ile bireysel düzlemde bir sıkıntı olacağını da düşünmüyorum -uç örnekler hariç olmak kaydıyla.

dinli adam gibi bir ifadeyi de bilerek ve isteyerek kullandım, "dinsiz"in karşıtı olduğu için ve dinlilerce rahatlıkla kullanılabildiği için.

Dayatmak ayrı bir konu. Ama dinliler kendi dinlerini istedikleri gibi istedikleri şekilde yayabiliyorlar ve farklı dinlerden bu eylemi gerçekleştirmeye çalışanlara tehditler savuruyorlar, izin vermiyorlarsa benim de kesinlikle dinsizliğimi yayma hakkım vardır, bunun güvencesi yoksa da sağlanmalıdır. Biraz militanca bir tavır olabilir, ama militan atesit olmakta da yanlış ya da uygunsuz bir yan yoktur.

kime göre hayali? tanrının yokluğunu kanıtlayabiliyor musun?

haddinden fazla hassasiyet nedir yani bu haddi sen mi belirliyorsun ya da kimin hal ve hareketlerine bakarak bütün dinlilere( nasıl bi ifade lan ) anlayış göstermiyorsun.

evrim teorisini kabul etmeyen birinin siz maymundan mı geldiniz demesinden hiç bi fark yok.

sanırım ben yeterince altını çizemedim. temelde belirtmek istediğim üslubunuzdaki sıkıntı ki cidden sıkıntı var burdan bakıldığında. yoksa eleştirmeniz,sorgulamanız veya tartışmaya açmanızda ben bir yanlışlık görmüyorum. tabii daha gerçekçi bir tutumla toplumu ele almanızı, tavsiye çok iddialı bir kelime olacak, önerebilirim diyelim.

gerçekler, olmasını istediğiniz ve göründüğü gibi olan şeyler değil her zaman. tamam bilimsel gerçek de var, onun yanında olgusal gerçek de var, kendi gerçeklerin de olabilir. (ayrıca gerçeklik konusunu bilimsel, dünya görüşü ve felsefik yönlerden incelemenizi de tavsiye ederim.)

öyle ki, bilim ve din (tartışma konuları hep bu ikisine varıyor zaten) yanında, saygı, hoşgörü, empati ve fikir özgürlüğünü insanların fikirlerine saygı duyarak yaşatabilme konularına da değindi arkadaşlar. herşey çok güzel açıklandı burda.

bu durumları kötüye kullanan bir dine mensup biri de olabilir bir dine mensup olmayan biri de. konu sadece din olmuyor yani, insanların niyetleri ve düşünce yapısı da var. dinde (burda İslam da diyebiliriz) dayatma diye birşey de yok zaten.

burda biz insani değerleri ve iyi niyeti savunuyoruz anlayacağın.

hala denilenleri haklı bulmuyorsanız daha ne denilir bilmiyorum. biz ne dersek diyelim kendi bildiğinizi okuyacaksınız sanırım.

kesinlikle yasak olmamalı ekşi mantalitesine aykırı bi kere

Hocan pok yesin, yuva olsa neden remove etsinler? Bildiğin mayından bahsediyor.

sen haklısın.

mine'nin mayın olduğunu sözlükten bakmak niye yeterli olmadı?

tureng.com

eh, siz haklısınız tabii ki.

www.youtube.com

gerizekalı bi hocanız varmış, haklı olan sizsiniz

ben ingilizce bilmenin ötesinde deniz biyoloğuyum. Yunuslar amerikan ordusu tarafından mayın taramalarında ve bazı casus kayıtlarda kullanılmak üzere eğitilmekte. Mines gayet mayın anlamına geliyor. Deniz Biyolojisinde mines yuva anlmında kullanılmaz. Hatching area; yumurtlama alanı, habitat ( yaşam alanı), biotop (yaşam alanı) falan kullanılır. yunuslar beyaz kumul alanlarda kumun altına kendini saklayan balıkları bulup çıkartırlar, Ona da mine denmiyor zaten. Ayrıca yuva bulmak için yapıyor olsalar bile son cümlede neden yunuslar uzaklaştırıldıktan sonra güvenli bir şekilde orası imha edilir yazsın ki?

Etkileyici dalış yetenekleri ve sensor kapasitelerinden ötürü yunuslar sualtı mayınlarının yerini tespit etmekte kullanılmaktadır. Onlar, biyolojik sonarlarını kullanarak mayınları tararlar. Yunus mayının yerini tespit ettiğinde,bu, eğitmeni uyarır. Yunus arama alanından uzaklaştırıldıktan sonra mayınlar güvenle imha edilebilmektedir.

şüphesiz nano 6gen. alırdım zira hasta oldum kendisine.

creative zen x-fi 2, bir önceki modelinden o kadar da iyi olmasa da; apple fanboylarına bakmak yerine incelemelere, v.s.lara bak sen.
www.reviewgist.com

çubuklar ne kadar yüksekse o kadar iyi.


ama bana sorarsan, şu yukarıdaki modeller arasında en iyisi x-fi 2'dir o ayrı. Ha bana sormazsan; derim ki Cowon D2 yada IRiver Clix 2 al. Sana kalmış.

chase daha birebir takip gibi, kıpır kıpır, hareketli. follow da daha mesafeli, sakin, cool bir eylem :)

chase daha çok kovalamak, yakalamaya çalışmak gibi. follow da nereye gitse arkasından gitmek, kıçının dibinden ayrılmamak.
sözlükten daha açık oldu mu bilmiyorum ama.

Chase peşine takılıp kovalamak anlamına daha çok gelir kanımca. Pek bi street language'm var ondan tam açıklayamadım.

şöyle o zaman, ajansak da adamın peşine düştüysek, sokakta hareketli sahneler yaşıyorsak 'chase'
eski sevgiliyi twitter'da filan gizli gizli izliyorsak, o 'follow'
?

chase kovalamak, follow takip etmek.

ayrica, mesela gundemi, bi websitesini takip etmek follow, arabayla birini takip etmek chase.

android telefonlarda karekod okuyucu var, okutup direkt linke yonlenebiliyorsun.

edit: yfrog.com

yancı olayım, android aletler program vasıtasıyla barkod da okuyabiliyor! denemek için bir iki şey okuttum, şak diye verdi bilgileri :)

symbian'da da okuyucu var. günlük hayatta fazla kullanım alanı yok ama şimdilik.

(bkz: qr code)

symbian için upcode adlı bir yazılım var. canavar gibi karekod tarayıp taradığı adrese anında bağlanıyor. şuan bi işime yaramıyor sadece eğlendiriyor. elimiz alışsın :)
(5800 için testedilmiştir)

ipod touch/iphone icin de programlar mevcut eksik kalmasin.

(bkz: true crime)

www.imdb.com

(bkz: the green mile)

edit bonus: zorlarsak biraz (bkz: the passion of the christ)

dancer in the dark

oh ne güzel filmlerdeki kahramanların sonunu da öğrendik.

law abiding citizen
filmin kahramanı değil ama yanlış kişi iğne ile idam ediliyor. Hem de ne idam

david gale's life mı ne ?

tam aradığınız film: the life of david gale

aslında bu sorunun cevabı da spoiler oluyor ama neyse :)

Zaten sonlarını bilerek izlemem gerekiyor. Çok sevdiğim ama klipsiz bir şarkıya klip hazırlayacağım da. Kafamda kurgusu hazır işte, sıkıntı o kurguya uyan görüntüler bulmak :)

gerizekalı, adam ondan bahsetmiyor. biz ögrendik bunların sonunu belki izlemek istesek bütün sinema keyfinin içine ettin diyor.

Chillout vardı. Cüzdan falan da sormuyorlar. Fiyatları da uçuk değildi.

www.chillouthostelcafe.com

prices kısmına gir gör fiyatları :)

sahibinden.com da günlük evler var kiralık çok güzel küçük daireler var bir bak istersen

cevap için tşkr. ettim. hostel pek düşünmüyoruz üstadım çünkü ortak paylaşım alanları vb istemiyoruz. hani kendi banyosu olsun falan. gecelik 120 tl ye kadar ödeyebiliriz sanki. daha aşağı olursa şukela olur o başka.

üstad günlük evler de kendimi rahat ve güvende hissedemiyorum. tşkrler.

İstiklal Caddesi üzerinde 5. veya 6. sokaktı galiba Sadri Alışık sokağı içinde Hotel Residance var. 3 yıldızlı temiz bir otel. Odaları biraz küçük ama gerçekten temiz ve personel çok kaliteli. İstanbul ziyaretimiz sırasında nişanlımla orda 3 gece geçirdik ve çok memnun kalarak ayrıldık.

balık pazarının sonundan sag yap karsına bı otel cıkacak ıyıdr hostur ucuzdur memnun kalırsın ;)

Adını unuttum sorry..

ben o sahibinden.comdaki küçük evciklere falan hiç güvenmiyorum ya. ticari kaygısı olan bi yer olmak zorunda... kamera mamera koyar lan o kiralıkçılar.

aynen bende güvenmiyorum. kesin kamera vardır oralarda....

evet doğru sınava girecek adayların ihtiyaçlarını ösym karşılıyor. kalem, silgi getirmene gerek yok.

Hatta peçete ve şekerleme de vereceklermiş. Ciddiyim!

normal saatle alıyorlarmı hocam? elektronik değil analog?

Bak burada detaylıca anlatmış.

arama.hurriyet.com.tr

yenilenen eğitim bilimleri sınavında öyle oldu zaten.su erikli.3 adet olips okaliptuslu şeker.iki adet fatih kurşun kalem.kalemlere sarılmış bir adet adi peçete.plastik kalemtıraş.ne marka olduğu belli olmayan adi mi adi bir silgi.

Tutabilir. Fakat o kadar uyarıcı aldıktan sonra, eğer sınava doğru başka bir şeyler de eklersen tam ajite girersin, başın kıçın ayrı oynar.

arada ben de kullanıyordum bu ilacı.vize, final öncesi.geçenlerde yine sabah 8 gibi aldım bi tane.gün içinde kahveler falan.. saat 17 gibi çarpıntı oldu.direk acile gittim.tansiyonum 20'ye 11di.nabzımda 120 olmuştu(120 çok yüksek deil ama taşikardi sonuçta).bi daha kesinlikle kullanmam.
zaten bi süre sonra uyumuyorsun ama mallaşıyorsun.uyumak istediğinde bile uyuyamıyorsun.performansın düşüyor yani..

yuha 2 tane aynı anda mı?
Belli bir süre sonra etki etmemeye başlıyor.

True Blood klasik vampir inanışına daha sadıktır. Twilight ve türevleri gibi çakma kokmaz, hadi ordan dedirtmez. O açıdan True Blood derim.

vampir dayirileri gerçekten çok kötü bir dizi. ben de vampirli mampirli diye bir izliyim dedim. hayattan baydım.

para kazanmak için neler yapabilirim? << neler yapabilirsin para kazanmak için?

mesleki kursalara yazılmanı tavsiye ederim.

Çağrı merkezlerinde çalışabilirsin. Kurumsal olmasına dikkat et.

şöförlük yapabilirsin firmalarda. hele referansın varsa bir belediyenin şöförü bile olabilirsin. ki o zaman yan gel yat osman :)

hicbirinizden bekledigim cevabi alamadim

Olabiliyor arada.

Öğrenimine devam et bence. Okurken çalış, satış üzerine olsun.

ne bekliyosun ki çat diye masabaşı iş mi?

çok uluslu bir şirkette ceo olabilirsin. iyi maaş var. sigorta da tam yatar.
beklediğin gibi oldu mu?

avcıları bilemeyeceğim de, kadıköydeyim ve bende ondan var. Çılgın gibi torrent gidiyorum, sezon sezon diziler, xbox oyunları, pc oyunları, bol bol film derken her ay en aşağı 60 - 70 gb indiriyorumdur. Ama hız hiç düşmedi :) Tek sıkıntı şu, herhalde mahalledeki alt yapıdan kaynaklı; özellikle yoğun kullanılan saatlerde ben de kullanınca net kopuyor. Ha geri gelmesine geliyor da, online oyun oynayanlar bunun ızdırabını iyi bilir :)

Bu kopmalar eskiden 2mbit sınırsız varken ayda yılda bir olurdu.

avcılarda yaşamasamda, kopma gibi bi sıkıntı yaşamadım ama limiti aştımmı anında kesiyolar hızı. bazılarının kesmiyolarmış, biraz şans işi galiba.

native değilim ama keep an eye on sb die geçer benim bildiğim.
olmadı look after.

to take care of

taking care?

(bkz: take care of)

We are "keeping an eye on" him/her/it.
We are "taking care of" him/her/it.

Ne anlamda kullandığına bağlı esasında.

Ola ki "We are keeping an eye"?

teşekkürler native'ler, native yolunda hızla ilerleyenler...

sanırım "we keep an eye on"u kullanıcaz. doğru galiba.

"i got your six" bence daha cool :)

keep an eye on derim ben de

kimsenin bir kere bile to look after dememis olmasi aci kaynagi, icime atar yasar giderim

@orcu, uyari icin sagol : ) dusundugunu yaziya farkli sekilde gecirmek nasil bir sey cozemedim.

we are to be eye and ear
.

KAYNAK:
Hasan was a very heavy headed boy. His father was a middle situated man. To make his son read in good schools, he did everything coming from his hand. He took everything to eye. His mother was a house woman. Every job used to come from her hand. In making food, there was no one on top of her. The taste of observations she made could make you eat your fingers. This woman made her hair a broom for her son. When hasan became sick, she cried her two eyes two fountains. When hasan finished lycee he wanted to be a tooth doctor, and he entered to the university exams and won the tootherness school. In the school, he met jale. Hasan was hit to
her in first look, but she wasn't hit to him in the first look. However, her blood boiled to him. A few weeks later, they cooked the job. Jale's father was a money father. He turned the corner many years ago by making dreamy export. But jale wasn't like her father. She was a very low-hearted girl. Her father was wanting to make her marry to his soldierness friend's son abdurrahim. Abdurrahim finished first school and didn't read later. He became a rough uncle. He started to turn dirty jobs when he was a crazy blooded man. He was his mother's eye. He said, "hık" and he fell from his father's nose. So, three under five up he was like his father. When he
saw jale, he put eye to her. His inside went. His mouth got watered. His eyes opened like a fortune stone. To be able to see jale, hasan's inside was eating his inside. Finally, together they went to a park. When they were wrinkling in the park, abdurrahim saw them. First he pulled a deep inside. And then his eyes turned. He couldn't control himself. He wanted to send them to the village with wood, but he collected himself. He decided to leave them head to head. At that moment, the devil poked him. He fit to the devil, pulled his gun and fired. However, a man passing stayed under lead rain and poor man went to who hit. He planted the horseshoes. Then the mirrorless' came. They took all of them under eye. Jale's inside was blood crying. The man died eye seeing seeing. And so, this job finished in the black arm.

@no christ
look after demek istedin herhal.

"look after" daha ilk cevapta denmiş zaten. en çok kullanılanı da o zaten.

kadıköyde her taraf saatçi 10 liradan fazla vermem ben olsam

Kadıköy çarşı içinde yürü, 2. göbeğe gelirken sağda bir pasaj var. Hemen girişinde de aşağı merdivenler. Neyse, sen o pasajdan gir, ileride sağda bir saatçi amca var. 3tl'ye de 7tl'ye de pil takıyordu :) Fark? Kalite.

-du derken, bir kaç ay öncesi bu.

site olayını bilemem ama bu cihaz çok başarılıdır.

siteden alisveris yapan arkadaslarim var.. samsung'larin hdd'leri konusunda bi fikrim yok, ama hdd icin western digital, o olmazsa seagate derim ben..

samsung'larin hdd'leri konusunda bi fikrim yok, ama hdd icin western digital, o olmazsa seagate derim ben..

Samsung, normal hdd'de 1tb klasında ünlü Western Digital Caviar Black'ten bile daha yüksek puanlar alan hdd'nin (Spinpoint F3) firması. Taşınabilirleri de ondan aşağı olmasa gerek.

daha önce çalıştığım bir işte bu site ile işbirliği yapmıştık.. gayet güvenilirdir..hiç sorun çıkmaz.çıkarsa bana msj at hatta burdan yardımcı olmaya çalışırım..ama wd tercih et derim harddisk de..

çok ciddiyim; pilates.

+1

yoga da çok iyi gelir.

topların üstünde zıplamaya başlamadan veya garip gurup şekillere girmeden evvel, çabucak bir FTR hastanesine götür anneyi! Misal, Anadolu yakasında Erenköy Fizik Tedavi hastanesi vardır. Hatta al şuna bak www.istanbulsaglik.gov.tr

fizik tedavi egzersizleri = pilates = yoga

@anlam: ilk önce bir ftr uzmanına görünmesi, o ='ler için temel ön koşul olacaktır. Ne olursa olsun, o uzmanlar önersin bunları; biz değil.

@jesterdvine

elbette haklısın. kendimden yola çıkıp cevapladım zaten. önce fizik tedavi gördüm sonra pilatese başladım çünkü egzersizler aynı. elbette ki önce doktora gidilecek o zaten üstüne konusmanın bile gereksiz olduğu kısım.

Çok teşekkür ederim arkadaşlar. Sorumun cevabını aldım sayenizde. Sağolun çok.

Sırf şu duyuru yüzünden tekrar muhaf hale gelebileceğinizi biliyor muydunuz?

aslında seni muaf ettiklerinde "sen işimize yaramazsın" diyorlar. muafiyetin varsa askere alınman biraz zor. "askerlik yapamaz" raporun var senin, artık kimse seni alıp başını belaya sokmak istemez.

askerlik anlatıldığı gibi değildir arkadaşım. nasıl bir şey olduğunu tecrübe etmek istiyorsan, 1 saat boyunca kıpırdamadan ayakta dur evde. bunu askerdeyken, günde bir kaç kere yaparsın. 2 saat boyunca otobüs beklediğini düşün, kesinlikle durakta oturamadığını, bir yere yaslanamadığını düşün.

"hem de para" derken asteğmenliği mi kastediyorsun? askere gidince kesin asteğmen olursun diye bir şey yok, doktor yada mühendis değilsen biraz zor.

askere gitmeden 1 hafta önce bel fıtığı başlangıcı teşhisi konuldu. raporlarımı alıp gittim. orada kendimi hastaneye sevk ettirdim işte spor istirahati alayım, istirahat alayın falan diye. benden gören bir devrem de "ben de tüberküloz geçirdim iyileştim, ben de spor istirahati alırım belki" diye o da kendini hastaneye sevk ettirdi. ben spor istirahati aldım, çocuğu hastaneye yatırdılar. tetkik metkik derken askerliğinin bitmesine 2-3 ay kala çürük raporunu eline verip yolladılar. adam ne kadar "yarısını yaptım, bari bitirip terhis olayım" dediyse de olmadı. çürük raporunu aldı gitti.

@all: açık konuşmak gerekirse, ben psikoloğum ve tanıdığım hiç bir psikolog kısa dönem yapmadı. hepsi uzun ve PDR birimlerinde masa başı geçirdi zamanını. bu açıdan bakınca, herhangi bir sakınca görmüyorum askerlikte. ha ben şu anda çalışıyorum ve yarın beni tutsan götürsen, tüm düzenimin içine edilir. fakat iş güç olmasaydı?

@harmoni: "tekrar muhaf hale gelmek" derken?

soruya dönersek; muaf olan biri daha sonra muaflığı GATA onayıyla(veya herhangi bir onay olmadan) iptal ettirip de askerlik yapabilir mi?

sana çok samimi bir tavsiyem, gidip gata'da bunu yetkili birine danışman, bu konuyla ilgilenen tabip albayla görüşmek istiyorum de, mutlaka yardımcı olurlar. askeri hekim personel bu konularda çok ilgilidir sana her ihtimal için oluşacak senaryoyu anlatacaklardır uzun uzun. hem psikologlar kesinlikle uzun dönem yatarak geçiriyorlar hiç merak etme (meslektaş tavsiyesi)...

olmazsa en yakın askerlik şubesindeki, şube başkanına sor, asteğmen filan olmasın ama bildiğin şube başkanı subay'a sor, o da bir çay eşliğinde gerekli bütün bilgileri sağlayacaktır sana.

hem para kazanırsın asteğmen maaşı iyidir ;)

Bunu gata'da bir meslekdaş bulup konuşman daha doğru olabilir. Bir ihtimalle muafiyet gerektirecek durumun ortadan kalktığına ve an itibari ile askerliğe elverişli olduğunu gösterir bir rapor alabiri ve başvurabilirsin.

uzun süre ayakta duruyo musun ya da ayakta durmayı gerektiricek bi meslek falan. benim vardı kendisinden bu sorun öyle çözüldü. hemen herkeste olur bacak kasların zayıf kendin de halledebilirsin.

1. bence kendi başınıza bir şeyler denemeyin, bir uzmana danışarak hareket edin. daha kötüye gidebilir.

2. bu tür durumlar eklem rahatsızlıklarına, yıpranmalarına neden olabileceği için ileride sorun teşkil edebilir.

3. ortopedi veya fizik tedavi doktoruna görünmelisiniz.

ben doktor değilim, sadece fikir verebilirim, ama düşüncem skolyoz yönünde. bence ihmal etmeden en kısa zamanda bir doktora görünmenizde fayda var.

blogyorum.com

Bir ihtimal de bacak boyların azcık farklıdır. Anlamak için ölçemeyeceksen de, giy bi kumaş yada kot ve bir bacağını diğerinin üstüne at ve paçasının bileğinin neresinde kaldığına bak. Diğerini de öyle yap ve giydiğinin paçasının bileğinin neresinde kaldığını gözle.

Ha farklıysa eğer, yapacak bişey yok. Kendimden biliyorum ;)

heyy ben de orada kalmıştım 4 yıl boyunca :) ve yöntemimiz tunnel programlarıydı. şimdi isimlerini hatırlamıyorum ama epey de iyi oluyordu, söyliyim ;)

hatta bir arkadaş, yakın oldugu bir asistanın odasından bi şekilde "kaçak çekmişti" odaya..ama o benim çok ötemde bir konuydu bilemem.

ultra surf dene önce...
olmadıysa ultra vpn dene... :)

flaşa benziyor. olay yeri inceleme havası aldım ben.

Macro Close-up icin flash

zaten sahne, Dexter dizinden bir sahne. Adamımız "kan sıçrama analisti". Olay yeri incelemenin bir kolu.

gözlerimin önünde hsbc binasının uçmasıyla metroya her seferinde tedirgin binmem...

Bence sağlam bir deprem her şeyi bitirir İstanbulda. Sadece hayal et, köprülerin ulaşılamaz olduğu bir İstanbul ne hale gelir?

galeyana-gaza gelmiş-getirilmiş akılsız insanın arasında kalmak. yıllar öncesinde yaşanan bir olay ama rus salatasının adını bile bir gecede değiştirebiliyorsa vay halimize. işin güzel yanı olayın öncülerinden olduğu söylenen turgut özal yıllar sonra kurtarıcı olarak sunuldu siyasi arenaya.

tr.wikipedia.org

Bende onun 82 ekranı var ve diyim ki sana ucuz etin yahnisi yavan oluyor ne yazık ki. Asla bir Samsung yada LG falan gibi görüntü bekleme. Pixellence olayı da kontrastla brightnessla yapılan birkaç oynama alt tarafı. İsme kanmasın baba bey.

simdi, bizde digiturk var.
digiturk boyle bir kampanya yapsa ne yapardim?

1) oncelikle lcd tv alcaksam (ki 1-2 ay once lg 32lh3000 aldim) bunun samsung, lg gibi markalarin bazi modellerini secerdim.
neye bakardim bunu alirken?

full hd olmasina, kontrast oranina, usb'den altyazili film oynatip oynatmamasina (usb si olmasina tabi basta), ps3 ile uyumuna, goruntu kalitesine.

vestel alir miydim? asla almazdim.

2) 24 x 90 neredeyse 2200 tl eder. bu paranin yarisini veya biraz fazlasini pesin vererek cok daha guzel televizyonlari alabilirdim. hadi karta taksit veya yarisi pesin yarisi 5 taksit falan olsun, yine bu paraya gelmez, gelse de gecmezdi.

3) derseniz ki, o paraya sadece tv'yi degil, dsmartin hd kanallari da var. ben de o zaman derdim ki, digiturk'un de dsmart'in da cani cehenneme (evde 2 digiturk sahibi olarak soyluyorum), alirdim bir dreambox.

fiyatı hiç ucuz değil piyasa da iyi bir araştırma ile çok uyguna güzel televizonlar bulunuyor. iki örnek:
www.hepsisony.com
www.teknosa.com

Arkadaşlar çok çok teşekkür ederim. Zaten ben de az çok böyle düşünüyordum ama fikirlerim netleşti. Gitti gidecek özellikle LG önerin için ayrıca teşekkür ederim.

vestele bulaşmamalı.
d-smart kullanmadım ama sözlükteki yorumlarıokuyunca riske girmeye gerek yok.

arçelik ve vestel tarak yapsa almayacaksın.
hele lcd aman diyim.
pahalı zaten...

Birinci sorunuz: hemen çıkıyor zaten en fazla ekstra 3-4 dk. daha neden bekleyemeyeceksiniz ki????

En son 3 yıl önce aldıydım, hiç öyle hemen değil, sabah başvur öğleden sonra al şeklindeydi.

birinci soru istanbul beyefendisi'nin dediği gibi anında veriliyor artık. 5 lira da ücreti var bizim burda

Onaylıyorum. :)
Kuyruk yoksa (ki öğrenci kayıt işleri bitti neredeyse rahattır oralar)
5 dakika da hallolur maksimum. 5 tl de ücret verirsiniz.

Devlet yapmıyor da, sivil toplum kuruluşları az çok bir şeyler yapmaya çalışıyor: www.gea.org.tr

www.youcanrescue.yildiz.edu.tr

devletin de yaptığı şeyler var. bazı hastaneler okullar vs güçlendiriliyor. deprem anında daha iyi müdahale edebilmek için işte afet merkezleri bilmem neler. he yeterli değil alınan önlemler.

ordunun zaten yapabileek çok bir şeyi yok. deprem anında bölgeye yardım sevkinden başka bir de arama kurtarma dışında. ki bence akut gibi örgütler o aram kurtarmayı daha sağlıklı yapabilirler.

bunlar dışında depremin önüne geçemeyiz. olacak. yapacak çok bir şey yok. önlem almaktan başka, ki devlet önlem almaya çalışıyor ama yetersiz deniyor. durum nedir çok bilemiyorum.

bunun dışında sizin bir vatandaş olarak alabileceğiniz önlemler var. apartmanın kontrolü, zayıfsa kuvvetlendirilmesi, bir kuruluşa yazılıp deprem anında yardım için gönüllü olma vs.

öncelikle depreme değil sonrasına hazırlandık.
bana göre dpreme karşı alınacak en güzel önlemlerden biri devletin imar politikasını değiştirmesi. türkiye gibi geniş arazileri olan ülkelerde neden apartmanlarda oturuyoruz anlamış değilim, neden müstakil evlerimiz yok, sonra niye yıkılıyor bunlar?

herneyse ali ağaoğlunda sıra.
dedikleri haklı olabilir ama adamın spekülasyon çıkarmaktan başka bir şey yaptığı yok. sanki şimdi yaptığı evler sağlam mı? bilemeyiz. ama adamın bu lafları söyleyerek yapmak istediği şu, yeni ev alacaklar benim yeni yaptığım evleri alsınlar, başkasınınkini değil. o lafları ederek yapmak istediği halkı bilinçlendirmek değil evlerini satmak. talebi yeni evlere çekmek. eski, merkeze yakın olan yerleşim birimlerinin fiyatını düşürüp ucuza almak gibi şeyler.

devlet depreme hazırlanıyor, dikkatli gözler yıllardır devlet kurumlarının tadilatını ya da yeniden yapıldığını görebilir.bu ara kullandıığm yol üzerinde 2 okulun güçlendirme çalışmaları devam ediyor.en son mecidiyeköydeki viyadük uzunca bir süre tadilat gördü mesela.gözardı edilmiş yerler mutlaka vardır ama hiçbirşey yapılmıyor değil...bunlar kişisel gözlemlerimdir

benim bildiğim istanbulda 400 kadar okul depreme karşı güçlendirildi yada yıkılıp yendiden inşaa edildi ayrıca kamu binalarıda yapılıyor ama halk olarak çok umrumuzda değil mesala yan binamız 40 yıllık bina ve durumuda kötü komple aynı aileden insanlar paraları var maddi durumları iyi ama bir türlü yanaşmadılar hiç bişi yaptırılmasına

Mahalle Afet Gönüllüleri'ni takip et.
www.magvakfi.org.tr

Ayrıca bir arkadaşım çalışıyor bünyelerinde, İPBK cidden çok iyi kadrosuyla süper projeler gerçekleştiriyor. En son Dünya Bankasından 600küsür milyon euro kaynakla yapılan aşırı kapsamlı bir afet projeleri vardı. bkz. saklı su ve asadas

www.ipkb.gov.tr

günayyddııınnn...
11 sene geçti be hocam...yine yumurta kapıya gelince hareketlendik...
köprüleri daha yeni güçlendirdik son 1.5senede...
devlet bu konuda halen gevşek davranıyor. Afet ve Acil Durum Yönetimi Başkanlığı diye teşkilat kurduk ama geçen sene ODTÜ yuvarlak masa toplantısında kurumun başkanı dahi ne yapacaklarını bilmediklerinden falan bahsetti. sitesine bi bak www.afetacil.gov.tr
Sivil Savunma G.Müd. lağvedildi, bu kuruma bağlandı ee...
ülkede halen itfaiye,yangın,afet durumlarına dair "tam ve kapsamlı" bir kanun yok...
olmayınca da sivil savunma vhf'den haberleşir kendi içinde 112 vhf'den itfaiye polis uhf'den..
afet anında en büyük sorun devlet haberleşemeyecek kendi içinde "yine"...
yoksa çuvalla arama kurtarma ekibi var.. insanlar az azda olsa bilinçlenmeye başladı ama çok az daha... en azından deprem olduğunda ciddi bir kısmı balkondan atlanmayacağını, çömelip kapanıp tutunacağını biliyor.
birçok sosyal sorumluluk projesi yürütüyor STK'lar ve devletin bir kısmından kısmi destek alıyorlar.
lakin biz bu işi en temele yani taaa ilkokula ders olarak sokamadığımız, prime time denilen zamanlarda televizyonlarda 1-2dk'lık videolar halinde izlettiremediğimiz sürece ve hepsinden önemlisi bir kanun yapıp bu kanunu uygulatıp denetleyemediğimiz sürece yapılan tüm girişimler yarım ve eksik olacaktır.
üzgünüm ama kral çıplak..

ha bu arada bazı kurumların ve yüce halkımın ecnebi memleketlerdeki felaketlere gösterdiği hassasiyeti kendi toprağında yaşayanlara, kendi yaşamsal süreçlerine göstermemesi de beni hayretler içinde bırakan bir durumdur.

türkiye'de ancak deprem olursa deprem güçlendirme geliyor akla. arkadaşım deprem güçlendirme ofislerinden birinde çalışıyor, gelen projeleri duysanız içiniz acır. yarım yamalak yapılmış binaları güçlendir diye getirdiklerinde aslında ne kadar güçlendirseler de yeterince olamıyor. ki kriz srasında neredeyse hiç iş yapmadı bu ofisler. güçlendirilmeye çalışılan binaların, köprülerin çoğu hatalı yapılmış zaten. ve dediklerine göre artık depremden sonraki istanbul'u planlıyorlar sıfırdan, göze alınmış bile çoktan.

istanbul depremi olursa sırf yıkıntıların temizlenmesi bile yıllar alabilir diyorlar. milyonlarca insanın ölmesinin yanında ekonomi çökecek, iş gücü yok olacak, eğitimli insanların ölümü sadece kişisel olarak değil ülkenin geleceği açısından da acı verici.

devleti, mevleti geçtim. size basit bir öneri;
herkes yaşadığı binadaki dairelerde kimler yaşıyor, biliyor mu? çok katlı ve daireli apartmansa şayet alt kat,üst kat ve karşı komşu en azından. niye?
bina çöktüğünde kurtarma süresi içerisinde bu bilgi çok değerli diye...
lütfen, en azından bunu dikkate alalım.

Mecidiyeköy'ün ortasında, yani oratalama bir istanbullunun sürekli geçtiği bir viyadük, baştan başa onarıldı güçlendirildi.
İstanbulun dört bir yanındaki yüzlerce okul ve onlarca hastane güçlendirildi, ya da yıkılıp yeniden yapıldı.
Bunları gerçekten görmüyor musunuz? Görmemek mümkün değil çünkü. Onu geçtim il özel idaresi de reklamını yapıyor sürekli bunun zaten sağda solda.
Evet, çok ağır ilerliyor. Evet yetersiz.
Yetersizlik ne konuda? Öncelikli kamu binaları tamamlanmak üzere. Sorun, özel mülkiyetlerde, konutlarda neredeyse hiç bir çalışmanın yapılmıyor oluşu. Kentsel dönüşümlerin yasa ve mevcut mevzuat gereği uygulanmasının zorluğu.
Eğer bir bina yıkılması gerekiyorsa tüm kat malikleri ok diyecek. E kat sayısını azaltmanız gerekiyorsa ne olacak. orada hırgür başlıyor. Hatta diyorlar ki 5 katlıysa bina 6 kata çıksın o yeni iki daire parası da bölüştürülsün. millet depremden korunuyorum peşinde değil, rant peşinde burada bile.

akut ile ortak bir proje yaptik. yerel yonetimler cok yardimci oldu, binlerce ilkogretim ogrencisine depremi ve deprem aninda neler yapmalari gerektigini anlattik. (www.hayatadevamturkiye.com)

99 depremi oncesinde de deprem egitimi verdigimiz pek cok ogrencinin velisinden depremden sonra tesekkur mektubu aldik. egitim sonrasinda kucuk cocuklarinin depremde kendilerini yonlendirdigine dair.

deprem simulatoru istanbullular icin sisli belediyesi bilim merkezinde (fulya) 7-14 yas grubu ogrencilere egitim vermeyi surduruyoruz.

büyük bir depredem sonra muhtemelen yağmalar, hırsızlıklar, tecavüzler başlayacak.

avcılarda, depremin üstünden on dakika geçmeden tecavüzler olmuştu.

ona karşı çözüm düşünen-üreten var mı?

doğanın hışmından kurtulsak dahi, türdaşlarımızın hışmından nasıl korunacağız?

cedilla senin dediğin durum için ordu devreye giriyor işte.

biraz canınızı sıkayım.
mesleğim (jeodinamik) gereği bu konunun içinde yer alıyorum. deprem ne yazık ki olacak bunu önlemenin önlemeyi de geçtim olacağı zamanı bilmenin de çaresi yok. sorun istanbulun zemiminden kaynaklanıyor. tarihi yarımada (sur içi) olarak bilinen bölgede sağlam olarak nitelecek bir zemin yok. istanbulun ilk yerleşiminin kadıköyde olması boşuna değil. kentteki tüm kamu yapılarının ardından istinyeden kilyosa kadar uzanan hattın güneyinde kalan bölgedeki yerleşim yerlerinin ve son olarakta anadolu yakasındaki zayıf bölgelerdeki konutların sağlamlaştırılması gerekiyor ve bu da 15-20 yıl sürecek bir iş. peki yapıldı mı? hayır. tam aksine bu konudaki bilgisine başvurulabilecek en yetkin kurum olan deprem konseyi lağvedildi. bir kaç devlet kurumundaki inisiyatif kullanan yetkililer çeşitli çalışmalar yaptılar ama o çalışmalarda sorunu çözebilecek değil. hele bazılarının yaptıklarını anlamakta mümkün değil. bunlardan bir tanesi zemini kayan bir bölgedeki ağır hasarlı binada güçlendirme çalışması yaptı.
1. adamakıllı hazırlık yapan tek kurum ordu. onlarda sadece yetki alanlarında (yani askeri kurumlarda) çalışma yapabiliyorlar. bununda tahmin ettiğin gibi herhangi bir haber değeri yok.
2.istanbulun altyapısı mı var?
aslında burada yapılacak şey yine vatandaşın kendinde. ev alırken/kiralarken odasına parkesine değilde nerede ve nasıl yapıldığına (bir jeoloji mühendisi ve inşaat mühendisine danışarak) bakmak. ev varsa yine bir inşaat mühendisine danışarak gerekiyorsa güçlendirme yaptırması gerek.
durum gerçekten çok can sıkıcı ama çözüm tek tek bireyleri aşıyor. belki bununla ilgili bir stk bir şeyler yapabilir.

işin uzmanları açıkça söylüyor, deprem değil bina öldürür diye.bu kadar basit.birinin ölmesi kimsenin umrunda olmuyor.1999'dan sonra yapılan binaların yeni yönetmeliğe uygun olduğu söyleniyor, ancak yönetmelik nedir,ne kadar yararlıdır,ne kadar buna uyulmaktaadır,orasını bir mimara veya inşaat mühendisine sormak gerek.büyük şirketlerin (site yapan firmalardan bahsediyorum, xyapı şeklinde) çok sağlam yaptıkları belli, çünkü bir yıkımda çok ciddi prestij ve müşteri kaybı olur.ucuz evlerin durumları ne belli değil.devlet "hiç değilse" depremden sonraki arama kurtarma ve iyileştirme hizmetlerine verdiği para ile şimdiden her binayı tek tek kontrol ettirebilir.en azından parası olan kendi evini kendisi iyileştirir.parası olmayan öyle kalsın demiyorum ama hiç değilse kontrolü yapsınlar haberimiz olsun.önlem alınabilsin.

yok özellikle 99 sonrasında istanbulda denetimi çok sıkı tutuyolar. aslında birazcık belediyeden belediyeye göre de değişiyor bu. şimdi denetim neleri kapsıyor falan burda anlatmanın bir anlamı yok. ama bir bina yapılmadan önce zemin etüdü yapılıp hem jeolog hem de jeofizikçiler tarafından raporlanıyor sonra da bu raporlar bildiğim kadarıyla jeoloji ve jeofizik odalarınca incelenip onaylanıyor. bu raporlarda zemin kalitesinden ne bileyim tavsiyelere kadar bir çok şey var (ya da ben böyle hatırlıyorum uzun zamandır ilgilenemiyorum) inşaatçı arkadaşlar daha iyi biliyorlardır ama her halde inşaat sırasında da bir denetim vardır. hem kullanılacak malzeme hem de yapılacak temel, ne bileyim kolonların yapısı vs.

fakat istanbulda gecekondu hızla devam ediyor. en çok kayıp tahminime göre bu gecekondularda olucak. ne adam gibi denetim var ne adam gibi temel var 4 kat çıkmışlar.

ben hala bundan sorna yapılacaklar konusunda devleti çok suçlayamıyorum. bu güne kadar yapılanlar yüzünden bu haldeyiz.bundan sonra yapılabilecek çok bir şey yok. istanbul altyapısı çok kötü yapılmış ve öyle de gelişmiş bir şehir.

google nexus one da cok iyidir. android'in etinden sutunden en fazla yararlanabilecegin telefondur.

i4

Nexus One alacaksan boşver, HTC Desire al. Eğer bu üst seviye telefon - pda kırması aletleri biliyorsan asla pişman olmazsın.

Peki bu HTC Desire bildiğim kadarıyla Türkiye'de satışa çıkmadı. Gidip spot mu almak gerekiyo bu durumda Doğubank'tan falan? Garanti vs sorun olmasın?

Bu arada iphone alırsam 3gs alırım sanırım ya, 4 yerine Galaxy S daha mantıklı olmaz mı?

Bu arada demeyi unutmuşum, internetten dizitr ye falan girip dizi/film izlemek elzem bir ihtiyaç benim için:) bu telefonların hepsiyle yapabilir miyim bunu? Ha bir de divx falan da oynatsın

tam yerine geldin!

desire ile dizi sitelerinden dizi izleyip divx filmleri/dizileri herhangi bir convert islemine tabii tutmadan, usb diske dosya atar gibi telefonuna atip izleyebilirsin.

ip4 tabii ki guzel alet ancak flash destegi ile ilgili durumu zaten biliyorsunuzdur. divx konusu icin ise bildigim kadari ile vlc sadece ipad icin cikti iphone icin ise yolda diyorlar. (ipad'de problem yasayanlar varmis bu arada.) yani divx'leri convert etmen gerekecek ip4'te izlemen icin.

desire diyorum.

tabi iphone ama 4 henüz kullanmadım, nasıldır bilmiyorum

dış görünüşlerinde bir anormalik yoktur hatta gayet düzgün tipleri bile var. örnek olarak annemin yaptığı yemeği amcama götürmesi amcamın anneme siz beni zehirlemeye calışıyorsunuz demesi örnek gibidir ama sizofreniye benzer ama o kadar ağır değildir öle işte :D

derin sular bunlar. menzil çok geniş. ama bir kesit: paranoyak düşünceler görülebilir. florasan ampulü, ona gidip musluğu açmasını söyleyebilir. veya kişiye göre mutfakta sürekli onun hakkında konuşulabilir. Bunlar olmadı mesela gerçekle bağın kopması da sayılabilir.

dış görünüşte ise herhangi bir farklılaşma ol(a)maz eğer halihazırda psikiyatrik bir ilaç kullanmıyorsa

Şizofreniyle karıştırılması çok muhtemeldir ama şizofreni değildir. Dış görünüşü kendine özgüdür diyebiliriz. Alışılmadık bir dış görünüşe sahip olabilirler. Ya da yüz ifadelerinden anlaşılabilir. O da alışılmadık ve acayiptir. İçinde bulunduğu duygu durumuyla alakasızdır. İluzyonlar sıkça görülür. Arkadaşı veya dostu neredeyse yok gibidir. İlgiler azdır. Doğaüstü, medyumculuk, falcılık vs. gibi şeylerle yoğun şekilde ilgilenir. vs.

onun eşşek kadar olmasının nedeni içerdiği veri. yani daha iyi grafikler falan filan. cevabın da evet, download etmek zorundasın :)

benim hiç kesilmiyor. yer:istanbul.

bende hiçbişey yok. yer;sakarya.

benim geçen hafta sık sık kesiliyordu. yer: istanbul, kadıköy

bende de gidip gidip geliyor
yer : istanbul/yeniköy

kuzenimde hiç kesilmiyor

yer : benim bi alt kat

///*** initializing..

durum OK : Kocaeli.

superonline fibernet
kocaeli
geceleri bazen gidiyor bağlantı

ttnet bende de gelip gidiyor. istanbuldayım

özellikle gece geç saatte gidiyor ve sabahtan önce gelmiyor. ist. üsküdar.

işyerinde paso gidip geliyor, iki sokak arkada evim var sapasağlam...
ttnet izmir.

hızları arttıracaklar ya, dslamleri değiştiriyorlar, ayarları kurcalıyorlar... yapıyorlar da yapıyorlar...

kafana tavayla vur

ilaç al ne biliyim.

öğlen sıcakta 2-3 tane bira iç sonra sızarsın muhtemelen. akşam uyanırsın ve gece erken uyuyamazsın. böylece düzenin amına koymuş olursun.

elleşme aynen devam et, ne güzel işte fazladan 8-10 saat her hafta.

combofix kur kafana silsin herseyi.

@minel: Evet sevdiğim şeyler kısmı doğru ama 3'te de yatsam 4'te de yatsam yine 7 - 8 gibi ayağa dikiliyorum. Uyumak ve uyumsuz olmamak istiyorum. Millet fosur fosur uyuken cin gibi sağa sola bakan kişi olmak istemiyorum :)

2 asıl uyandığında.

"ogrenme" ve "bilincalti" arasinda bir alaka yok ondan.

Sıkıntı şu ki o kafa arttıkça, algı kapıların kapanıyor. Algının kapıları da beynin kapısı gibi. Tüm veri girişi onlar yoluyla olur. Veri girmezse öğrenilecek ham bilgi girmez, beyin de müsait zamanda onları işleyemez.

Ha diyorsan ki bilgiyi enjekte etmenin yolu var, o zaman susarım :)

checkdisk sırasında hdd nın yazma/okuma performansı dusuyor.

Genel gerçektir, tezsiz programlar çalışanlara yönelik ve genelde akşamdır. Tezliler ise genelde daha çok vakti olan ve / veya akademik kariyer hedefleyen yeni mezunlara yöneliktir. Tezsiz programların ücreti bariz derecede farklıdır, tezlilere göre çok daha yüksektir. Çünkü onların dersi akşamdır.

Örn: Marmara Üni'de normalde dönem başına 200 - 300 tutan bir program, tezsiz olunca 2,5 - 3 gibi bi rakama çıkmıştı

virüs ya da program tarafından kolayca kesilebilir. Hattınızda problem olmadığına eminseniz bir de başka bir arkadaşınızı çağırın kontrol etmeye.

splitter dan önceki bağlantıdan ethernet kartına girene kadar tek tek kontrol edin. Belki kablonuzda kırık vardır.

wireless kullanıyorsanız kanal değiştirmeyi deneyin ayarlardan.

aynı sorun şuanda birçok ttnet kullanıcısında bulunmakta(ben dahil).

markası ne acaba modemin? çünkü bazı modemlerde "nailed-up" bağlantının seçilmesi gerekiyor settingsten. öbür türlü en ufak işlemsizlikte bağlantıyı kesebiliyor. bi bakın bence.

bağlantı hızım 8 mbit ise düşür ya da düşürt. aynısı bende de oluyordu.

@onurtc modem airties rt 102, üç dört yıldır kullanıyorum ayarlarında sorun yoktu.
@outlawrider ewet hız 8 mbit ama ne farkeder ki?

o nod32 yi kaldır.

Modemimi bilgisayara wireless bağlarkan bana da zırt pırt oluyordu. Sonra kabloyla bağladım ve bir anda tüm o kopmalar gitti! Sen de kabloyla bağlantıyı denedin mi?

8 mbit'i kaldıramıyor sanırım hat. gerçi ilk zamanlarında kopma yoktu, aradım şikayet ettim, ertesi gün aradılar, bağlantı hızınızı 4mbite düşürüyoruz dediler. bu sayede şimdi hiç sorunsuz bir internet yaşantım var. daha öncesinde ekşisözlük ve duyuruda da düşürüp kurtulan insanlar görmüştüm:)

yazdığın notlarda ne tür şeyler yazdığın da önemli.

İntihar durumunda ailesi dava açmışsa araştırma yapılır ve yolladığınız metinler / telefon kayıtları bulununca soruşturma kapsamında direkt kapınızı çalarlar. Sonra da başarıya ulaşırlarsa ki ulaşırlar, azmettirmeden tesislerde misafir ederler. İçerideki bıyıklıları azmettirirsiniz artık.

töre cinayetlerinde oluyor. öldürüp bir de hapis yapmamak için kıza intihar etmesi için yapmadığını bırakmıyorlar. soruşturma oluyor ama sonrası nasıl bilmiyorum.

o konuşmalara şahitlik edecek birini bulurlarsa, gönderdiğiniz metinler ellerine geçerse çok sağlam ceza alırsınız hacı. shit i öyle bir yersinizki hemde avuçlan yani. aman diyim.

intihar bombacısı mı yetiştiriyorsunuz ?

TCK MADDE 84. - (1) Başkasını intihara azmettiren, teşvik eden, başkasının intihar kararını kuvvetlendiren ya da başkasının intiharına herhangi bir şekilde yardım eden kişi, iki yıldan beş yıla kadar hapis cezası ile cezalandırılır.
(2) İntiharın gerçekleşmesi durumunda, kişi dört yıldan on yıla kadar hapis cezası ile cezalandırılır.
(3) Başkalarını intihara alenen teşvik eden kişi, üç yıldan sekiz yıla kadar hapis cezası ile cezalandırılır. Bu fiilin basın ve yayın yolu ile işlenmesi halinde, kişi dört yıldan on yıla kadar hapis cezası ile cezalandırılır.
(4) İşlediği fiilin anlam ve sonuçlarını algılama yeteneği gelişmemiş olan veya ortadan kaldırılan kişileri intihara sevk edenlerle cebir veya tehdit kullanmak suretiyle kişileri intihara mecbur edenler, kasten öldürme suçundan sorumlu tutulurlar.

MADDE 84. - (1) Başkasını intihara azmettiren, teşvik eden, başkasının intihar kararını kuvvetlendiren ya da başkasının intiharına herhangi bir şekilde yardım eden kişi, iki yıldan beş yıla kadar hapis cezası ile cezalandırılır.

(2) İntiharın gerçekleşmesi durumunda, kişi dört yıldan on yıla kadar hapis cezası ile cezalandırılır.

(3) Başkalarını intihara alenen teşvik eden kişi, üç yıldan sekiz yıla kadar hapis cezası ile cezalandırılır. Bu fiilin basın ve yayın yolu ile işlenmesi hâlinde, kişi dört yıldan on yıla kadar hapis cezası ile cezalandırılır.

(4) İşlediği fiilin anlam ve sonuçlarını algılama yeteneği gelişmemiş olan veya ortadan kaldırılan kişileri intihara sevk edenlerle cebir veya tehdit kullanmak suretiyle kişileri intihara mecbur edenler, kasten öldürme suçundan sorumlu tutulurlar.

***


tck der ki..

tck 84 öper, vazgeçin :)

o kadar işe başvurmuşumdur bir tane bile danışmanlık firması aramadı beni. çoğu zaman cv ele geçirmek amaçlı böyle ilanlar açtıklarını düşünüyorum.

adecco iyidir, ama gercekten sans işi bazen cok kısa surede bazen uzun vadede bişeyler çıkıyor.

Öyle iki şirkette çalışan iki arkadaşım var ve öğrendiğim kadarıyla muazzam bir yığılma ve uygun olmayan başvuru silsilesiyle uğraşıyorlarmış ki doğru düzgün iş yapmak için fazla zaman kalmıyormuş.

Beni son 6 aydır arıyor bazı danışmanlık şirketleri bazılarına göz kırptım falan ama hiç düzgün bir şey çıkmadı. cv sattıklarını düşünüyorum. bir tanesi var hele çok komik farklı ilanlar için 3-4 kere mail attı belki hala hatırlamıyor kim olduğumu cv falan istiyor. yığılma çok olsa gerek :)

firma danışmanlık şirketine başvurur. bana 15 tene şu şu kıstaslarda mühendis gönder ben de aralarından seçim yapayım der. aradığı adamı bulamazsa bi 15 tane daha ister. firma her 15 için danışmanlık firmasına para öder.
eğer danışmanlık şirketi 15 kişiyi bulamadıysa götü tutuşur ve seni arar şöyle der: "....com'daki CV'nizden ulaştık size şöyle bir pozisyon var düşünür müsünüz" bu görüşmenin amacı işi alman için bir çaba değil sadece kotayı dolduracak bir adam bulmaktır. evet IK'cılar da en az bankacılar kadar insan harcarlar.

ilanlarında nokta atışı özellik belirtmeyen danışmanlık ilanları hariç, danışmanlık firmalarının ilanlarına başvurmanızı tavsiye etmiyorum.

Danışmanlık firması olayı yaş biraz diğer arkadaşlara katılıyorum. Bana en çabuk geri dönülen siteler secretcv.com ve elemanonline.com oldu. Aklında olan, çalışmak istediğin belli işletmeler mevcut ise onların kendi sitelerine girip insan kaynakları na cv ni mail atmalısın. Fakat biraz iddaalı olmalı kendisi.

Babaya uygar biçimde laf anlatamayacağına göre, kız tez vakitte artık tüpçüyle mi sütçüyle mi artık önüne ilk kim gelirse evlenip kaçacak evden.

ne yaparsan yap aralarına girme.

www.ingilizanahtari.com

burada anlatılanı yapacaksın, operatörünün APN ayarlarını gireceksin.

telefnu nerden edındın mudur tr de ?

settings > wireless controls > mobile networks > acces point names kısmında new apn deyip

nam: turkcell
apn: internet

acces point'ini eklemek yeterli.

android'e can feda :)

onlar değil de sırtta araba çöp toplayan gençler alır götürür onu.

belediye almaz ama çingeneler alırdı. ben şu ana kadar çöpün yanına ne koysam (dolap suntaları, yatak, sehpa, kıyafet, monitör, vs.) bir iki saat içinde alındı. kara delik gibi. kendini koy seni bile alırlar.

alınır niye alınmasın. hatta burada ilan açıp hayrına ihtiyacı olana da verebilirsiniz, öğrencilere vs.

0830. ama o saatte iş için gidersen tüm lanetler üstünde olur :) 9'a doğru orada ol sen.

En güzeli oynayarak öğrenirsin. İlk başlarda hep zayıf karakter verilebilir sorun etme. Çok meraklı olma, çok önden gitme :D oyun akarken çok iyi dinle. millet ne yapıyor bak. zaten bir süre sonra kaptırırsın kendini. Oyundaki karakter gibi konuşmaya başlarsın.

Diem'e gerekmediği sürece bir şey sorma, biriyle konuşman gerektiği zaman diem'e falanca soru soruyorum falan deme. direk sor. diem'in görevi sizi izlemek zaten.

Tam sana göre wizardsofistanbul.com

Ayda bir toplanıyorlar. Sen de katıl, başla.

4-5 eylül'de frpnet convention var, ona katıl.

kitapları indirirek diyarlar, kurallar, büyüler, yaratıklar, ırklar hakkında bilgi sahibi olabilirsin ve sanırsam sharebus.com da mevcut bazı kitaplar. en iyi öğrenme biçimi seyretmektir ama bunun içinde biraz çevre edinmen gerekli.

stajyer iken maasın 2000- 2100 filan diye biliyorum. toplam aldığın tabi bu. çıplak maas değil. 1 - 1 bucuk sene sonra stajyer donemin bitince baya artıyor maasın. 2500 -3000 arası oluyor. kulede, sahada filan çalısıyorsun. o ilana ben de basvurmayı düsünüyorum. kesin değil gerçi.. iyi meslektir. full dikkat gerektirir. arkadasım calısıyor. memnun..

gerçekten zor iş, control'ü de tower'ı da, approach'u da ayrı bir aksiyon, ama çok zevk aldıklarını söylüyor atc tanıdıklarım.

İstersen hafiften bir göz at nasılmış diye, al sana kulenin gerçek zamanlı telsiz muhabbeti :)

www.iststatus.com

www.ucuyorum.com

anadolu üniversitesi havacılık okulu'nda hava trafik kontrolörlüğü bölümü var. sanırım sadece o bölümden mezun olanları işe alıyorlar. çünkü ben anadolu üniversitesi'ne mülakata gitmiştim de geçememiştim. deli torpil dönüyordu o dönem.

ara ara çek kırdırdığımız (çek kırdırmak) oluyordu o tip eski usul tefeciden. Ama tavsiyem, hayat memat meselesi değilse bulaşma. Hem faizleri bunaltıcıdır, hem de olur da geri ödeyemezsen / kırdırdığın çek karşılıksız çıkarsa kapını çalarlar ;)

kendinle ilgili rapor hazırlamana gerek yok kendinle ilgili söylediğin şeyler anlamlı olmaz. doğru düzgün terapiye gidersen terapist gerekli her şeyi çözer.

Sen sana tanı koyamazsın, çünkü sen seni bir uzmanın göreceği biçimde göremezsin. Uzman soracağı sorularla açığa çıkaracaktır ne var ne yok, tabii dürüst cevap vereceğini varsayarsak. Esenboga güzel demiş, bir psikoloğa git ki çözüme başla.

"alice miller"ın yazdığı kitapları öneririm.

yazın inşaat yazağı olduğunu duymadım ve hiç sanmıyorum. pazar günleri yasaklama olması lazım

bildigim kadariyla insaat sektoru zaten yazin is yapar, kisin durma noktasina gelir, is yapamazlar.

yazlık beldelere özgü bir durum o galiba. bodrum falan gibi yerlerde.

www.e-boyaci.com'da_yaz_boyu_insaat_yasagi_
varmış arkadaşlar ama antalya için ayrı bi durum sanırım bu.

bu sıcakta hiç çekilmio dan dan dan kafamın içinde ses. hadi gün içinde neyse de sabah 7 gibi o gürültüyle uyanıosun.

evet yazlık beldelerde yazın inşaat-tadilat yasağı olur. sağlam da cezası olur.ama ankara'da istanbul'da falan olmaz. niye? çünkü kışın yağmurda çamurda zaten inşaat-tadilat olmaz.

Varsa bile belki turistik yörelerle alakalı bir düzenleme vardır. Yoksa inşaatın zamanı yazdır. Kışın işler durur.

inşaat yaşağı var ancak yazlık yerlerde, şehir içindeyse ona ses etmezler. kıyı şeridinde tatilci bölgedeyse (öeh o neyse) şikayet edebilirsin.

antalya oteller için duymustum insaat yasagı da o da otel işletme halindeyken olan biseydı.

onun dısında insaat asıl olarak yaz donemınde yapılır zaten.

apartmanın yanındaki insaat hakkında yapacak biseyınız yok, gece 12 den sonra gurultu varsa onun olcumu yapılarak ceza uygulatılaiblir de onun dısında legal.

geri giderlerken çok fazla yakıt sarfiyatı yapıyorlar diye biliyorum.

valla bu hadise lost sayesinde gündeme geldi bir ara. bildiğimiz anlamda bir geri vites yok ama thrust reverser adında bir özellik var. bu sayede geri gidebiliyorlar galiba.

www.eksisozluk.com

Aslında çoğu uçağın geri geri gitmesini sağlayan powerback diye bir özelliği vardır. Ancak böyle bir durumda motordan kaynaklanacak olan güçlü hava akımı çevredeki objelere zarar verebileceği için çok tercih edilmez. Genelde Avrupa'da sadece pervaneli uçaklarda izin verilir bu durumda. Ancak ABD'de daha büyük uçaklarda da kullanılabiliyor bu powerback zımbırtısı.

Sonuç itibariyle uçakların böyle bir özelliği olsa da çoğu havaalanında uçakların geri geri gitmesini sağlamak için pushback işlemi uygulanır. Bu da uçakların geri geri gitmesi için başka bir araç tarafından önden itilmesi manasına gelir.

Edit: Özelliğin adı powerback değil tabi ki, reverse thrust. Bu özelliğin uygulanarak geri geri gitme işleminin adı powerback.

O yüzden kendileri değil, altlarında dolaşan çekici araçları yapıyor o işi.

Yahu natura horror vacui kısmen açıklamış ancak uçaklar geri giderken fren yaptıklarında bir destek olmadığı için kuyruk kısmının yere çarpması çok kolay (Bir uçak resmine bakınca anlarsınız). Bu yüzden acil durumlar hariç reverse thrust yapılmaz.

reverse thrust da zaten uçak geri gitsin diye değil, uçak ileri giderken daha kolay yavaşlayabilsin diye konmuş bir özelliktir.

Ayrıca TSK envanterinde bulunan fighter serisi uçaklarda(F-4, F-5, F-16) reverse thrust özelliği bulunmamaktadır. Çekici kullanılır gereken durumlarda.