sen ermissin robin

duymamis olabilirsin, ama yuzunu gordun inanmamakta hala israr mi ediyorsun demis??

1 yıldır oturduğum evde böyle bir yazı görsem, bir senedir görmemiş olmam mümkün değil der, geceyi o evde geçirmezdim bile korkumdan. Ev sahibini arar, eski kiracıya falan sordurturdum sen mi yazdın, kız evde korkudan fenalık geçiriyor diye.

"burhan sordum aslıma, aslım bana burhan imiş" diyor

guess who demiş.

işitmediğini söyledin ama görüntüsünü gördün neden inanmıyorsun anlamında... bu ehline malum avama küfür bir söz... allah insanı kendi suretinde yarattı sözünün yansıması... aslında sen hakkın aynasısın. kendinde hakk'I görüyorsun neden varlığına inanmıyorsun anlamında...

o yazıyı yazanı bul ve teşekkür et ya da otur tefekkür et.

öncelikle herkesin dediği beylik laflardan gireyim. köpek beslemek yukarıda saydığın kuş, balık, tavşan bakmaktan çok daha fazla emek ister. zira yukarıdaki hayvanlar genelde ya kafeste, akvaryumda ya da kutusunda bütün gün mutlu mesut yaşayabilen hayvanlar. ancak köpek pek öyle değil. günün pek çok vaktinde ilgi, sevgi ister. dolaşmak ister. eğitilmesi gerekir. yürüyüş yapılması gerekir(cinsine göre bu yürüyüşün süre ve mesafesi, temposu değişir).

ilk aşamadan başlayalım.

1-sen bu köpeği aldıktan sonra ömrünün minimum 12-13 yılını bu köpeğe adamaya, ona bakmaya, sorumluluğunu almaya hazır mısın?
zira köpekler ortalama 13-15 yıl yaşarlar.hatta 20 yıl yaşayanları da var bakım, köpeğin metabolizmasına, bağışıklığna bağlı olarak değişmek kaydıyla.

2- köpeğe evde mi yoksa bahçende mi bakacaksın?
eğer evde bakacaksan genelde küçük boyutlarda(yaş olarak büyüse bile omuz yüksekliğinin ve boyunun çok olmaması) olması tercih edilir. çünkü büyük köpekler genelde daha çok hareket etmeye ihtiyaç duyarlar.
bahçede bakmaya karar verirsen bu sefer de bahçenin boyutu, toprak miktarı, girer işin içine.

3-hangi amaçla bakmak istemektesin? salt bir köpek bakmak amacıyla mı?(ki sanırım bu) yoksa bekçilik, engelli birisine yardımcı mı(görme engelli pek çok kişinin eğitimli köpekleri olduğu biliniyor)
bakma amacında seçeceğin köpeğin cinsini ve türünü belirleyen etmenlerden en önemlilerinden bir tanesi olacaktır.

4-gün boyu yanında birileri olacak mı? yani atıyorum sen işe/okula gittiğinde aileden ya da arkadaşlarından biri genellikle evde olacaksa daha insancıl karakterli cinslere bakılabilecekken, diğer türünde yalnız kalmayı çok dert etmeyen karakterde köpeklere yönelmelisin. ama yine de köpekler yalnız kalmayı pek sevmezler.

5-köpeği seçtin, aldın sıra artık bakım aşamalarına geldi. ilk aşama derhal veterinere gidilmesi olacaktır. burada köpeğine derhal kimliğini çıkarttır, karnesini çıkarttır. ve aşı ve tablet yapıldıkça karneye geçirttirilmesine özen göster. ve de aşı zamanı geldiği zaman sakın geçirme.

6- yavru köpekler genelde annesinden ayrılmasından dolayı ilk 1-2 hafta huysuz olabilirler. ancak zamanla alışacaktır. bir de yavru köpeklerin yeni bir yuvaya alışması daha kolaydır ancak bu köpekle geçireceğin yılları da artıracaktır. köpeğe bakacağın yılları düşünüp yaşlı bir köpeğe bakmayı da seçebilirsin.
yavru köpekler herşeyi merak ederler. aynı çocuk gibidirler sadece konuşamadıkları için "anne bu ne?", "anne şu nee?" türünden bol bol soru sormazlar. bu sorular yerine dişleyip denemeyi seçerler.bu aşamada dişleri yeni çıktığı için bolca kaşınır ve bu yüzden kaşımak adına herşeyi dişlemek isterler. bunu önlemek adına sert bir ses tonuyla "hayır" deyip işaret parmağınla bunu desteklersen eğitim adına ilk adımını da atmış olursun. eğer baştan "hayır" ı öğrenmezse ileride hiç sözünü dinletemezsin bu da sıkıntılar oluşturur. tuvaletini hatalı yere yaparsa ensesinden tutup, tuvaletini yaptığı yere burnunu yaklaştırtıp "hayır" dersen bir kaç gün içerisinde öğrenecektir.(sen yine de internetten başka köpek eğitim yazıları bul)

7-mama seçimi için veterinerine danışabilirsin. köpeğin cinsine o anki sağlık durumuna göre en uygun seçimi o söyleyecektir ama mamayı o veterinerden almayabilirsin. zira veterinerlerdeki mamalar genelde diğer yerlere göre biraz daha pahalı oluyor.

8-veteriner seçimi de önemli. misal köye yakın yerlerdeysen seçeceğin veteriner genelde inek, öküz gibi büyükbaşlarda daha ihtisaslı olabiliyor.(başımıza geldi, kendisi komşumuzdu ama köpeğe aşı yapamıyordu)bu yüzden genelde şehir merkezine yakın olan veterinerleri tercih edebilirsin.

9-eğer bahçede bakıyorsan mutlaka bir kulübesi olmalı ve küçük olmasın. çünkü o köpek büyüdüğünde o kulübeye sığmalı rahatça dönebilmeli.

10-özellikle küçüklüğünde ve sonrasında da büyüdüğünde köpeğini severken kulaklarını çok ellememelisin. zira ters bir dokunuşta kulak kırılır ve kurt köpeği ise o kulak tamamen dikilmez.

11-ev yemeklerini genelde köpekler pek bi severler ancak yemek verirken çiğ olmamasına özen göster, zira çiğ et zamanla köpeği vahşileştirir.
ayrıca yemeğini verme aşamasında sen kendi yemeğini yedikten sonra vermelisin ve sonra onun yemeğini vermelisin ki senin üstünlüğünü kabul etsin. eğer evde bakıyorsan sofradayken etrafında dönerken masadan yemek vermemeye çalış. en son yemeğin bitince artıkları verebilirsin(tatlı yiyecekler olmasın şekerli yiyecekler karaciğer rahatsızlığı ileri aşamasında da körlüğe neden olur).

aklıma gelirse daha editlerim şimdilik aklıma gelenler bunlar.
bunları yazan 14 yıldır köpek besleyen bir suser

öncelikle ellerine sağlık süper yazmışsın hocam, biraz da ben bilgi vereyim;

1- sorumluluk almaya tamamen hazırım
2- evim bahçeli, bahçede bakarım, gerektiğinde içeri de alırım diye düşünüyorum, ne zaman içeri alınması ne zaman dışarıda kalması gerektiğini bilmiyorum, mesela akşamları içeri mi almam doğru olur?
3- köpek bakma amacıyla alacağım, bekçilik de değil, dost amacıyla :)
4- bu madde en kritik yerlerden biri diye düşünüyorum, çünkü ailemle kalıyorum, ve hafta içi saat 08:00-18:00 arası evde kimse olmuyor, bu yüzden bir sıkıntı yaşar mıyım, daha doğrusu köpek bir sıkıntı yaşar mı, yaşayacaksa boyutu nedir? yalnızlığı seven köpek var mıdır önerebileceğin?
5- aşı zamanını veteriner bana söyler diye tahmin ediyorum, çünkü baştada dediğim gibi daha önce köpek beslemedim, kontrolleri olsun aşıları olsun hiç bir fikrim yok ne zaman ne yapılacağı konusunda?
6- çok güzel anlatmışsın, eğer köpek bakarsam mutlaka bunu yapacağım :)
7- mama seçimi konusunda veteriner önerisine uyup dışarıdan almak en iyisi sanırım?
8- yaşadığım yerde evcil hayvan veterinerler mevcut, sorun olmayacagını düşünüyorum
9- tamamdır kulübe işini de hallederim
10- tavsiyeni göz önünde bulunduracağıma emin olabilirsin

sorularına cevap vereyim bunlar tamamen benim kendi edindiğim tecrübe ve zamanında okuduğum araştırdığım bilgiler ama aralarında hatalı olduğum kısımlar olabilir, sonuçta her insan gibi her köpeğin de karakteri farklı ve bu da bakım konusunda farklı uygulamalara gidilmesine sebep olabilir.

sorularına da elimden geldiğince cevap vereyim.

1-bunda sıkıntı yoksa diğerlerini de eminim yapacaksındır.
2-içeri dışarı alma konusunda şunu söyleyeyim köpeğini ya eve ya da dışarı bahçeye alıştırman daha uygun olacaktır. zira köpeğin de düzeni şaşmamalı. merak etme köpeklerin sahip olduğu yağ dokusu ve kürkleri senin giydiğin 5-6 kat giysiden daha sıcak tutar. alacağın köpek küçük cinslerdense ev+bahçe seçeneği düşünülebilir. bahçede bakacaksan bahçenin demir çit-duvar gibi materyallerle dışarıdan kolay erişim olmadığına emin ol. çünkü köpeğin yumuşak huylu olacaksa köpek hırsızlarına davetiye çıkarmış olursun(bu büyük ve küçük cins için de geçerli). eğer bahçende çit, duvar gibi materyaller yoksa evde bakman daha uygun olacaktır. diğer durumlarda bahçede kalmasının sakıncası yoktur. sadece istisna olarak hava normal mevsim ortalamalarının altına indiği aşırı soğuklarda kapının önünde tahta pergule gibi kapalı bir alan varsa buraya ya da direkt olarak eve alabilirsin. onun haricinde pek içeriye almana gerek yok.

bu arada seçeceğin cins köpeğin genel yapısına dikkat et. bazı insanlarda görüyorum; antalyada yaşayıp sibirya kurdu bakan vatandaşlar var. bu resmen köpeğe eziyettir. bu gibi iklim etkilerine de dikkat etmelisin.

4-esasında hiç bir köpek sahibi tarafından yalnız bırakılmasından hoşlanmaz ama zamanla duruma alışacaktır. tek sıkıntı alacağın köpek yavru olacaksa yavruluğunda yalnız kalması senin istemediğin davranışlar geliştirmesine sebep olabilir. yani hatalı davranış gösterdiğinde birisinin onu uyarması gerekli. başka da sıkıntı olduğunu sanmıyorum.

5-bu durum veterinerden veterinere göre değişir. bazı veteriner aşı gününden 1 ya da 2 gün önce arayıp şu gün aşı var diye söylerken bazısını senin takip etmen gerekiyor. bu yüzden senin de takip etmende fayda var. baştan söyleyeyim 1 yaşı dolana kadar çok sık veterinerin kapısını aşındıracaksın. sonrasında senede 2-3 kere uğraman gerekecek.

7-mama konusunda en uygun tavsiye veterinerinden gelecektir. yaşadığın yerdeki fiyatlar değişken olacağından genelde veterinerde daha pahalı olsa da bazen tam tersi olabiliyor. yani mama konusunda tam kesin kaide yok.

ben köpek beslemedim ama köpekler sürü hayvanı ve yalnızlığı pek sevmezler. arkadaşımın köpeği var, evde yalnızken çok ağlıyor mesela.

abi peki bu yalnız kalma sorununu çözmek için ne yapmalı sonuçta hafta içi çalışıyorum nasıl daha çok vakit geçirebilirim ki bunun bir yolu var mı, siz ne yapıyorsunuz bu konuda?

çalışan insan köpek beslemesin lütfen.
kedi için belki sorun olmaz zaten sahibini çok takan bir hayvan değil
ama köpeğe yazık.
siz evden çıkarken arkanızdan mıykk mıyk ağlamasına gönlünüz dayanacak mı?

yok mu bir tane çalışan insanın mutlu olan köpeği?

Peki köpek milleti tek olunca mı ağlıyor? Yani mesela 2 tane olsalar, bu sefer oturup ikisi beraber mi ağlar? Bir de bunlara eşlikçi iki tane de kedi olsa; bu sefer dördü bir olur evin canına mı okur yoksa oturur hep beraber mi ağlarlar(kedi milleti normalde ağlamaz da, köpekler kedileri de kendine benzetir mi yani) ya da köpekler ağlar, kedilerde onlara bakıp bakıp dalgasını geçer, gidip kuyruklarını falan mı ısırırlar?

ben çalışan insan köpek beslemesin cümlesine kızıyorum bir köpek sahibi olarak. barınakta veya sokakta olması daha mı sağlıklı allah aşkına? öncelikli olan aç kalmaması, sağlıklı ve bire bir ilgileniyor olması gözümde bugünün şartlarında, ki bunlar birkaç saat sıkılmasından daha önemli şahsımca. zaten 2'ye kadar uyuyor, siz ona gereken sevgiyi ve ilgiyi iş saatleriniz haricinde verdikten sonra, haftasonu parklarda onunla koşturup oynadıktan, hele de çevredeki köpeklerle arkadaş olduktan sonra, o hayvan zaten mutlu olacak.

evet yalnızlık büyük köpeklerde daha büyük sıkıntı yaratabiliyor. kapıları kemiren golden bilirim. sahipleneceğiniz köpeğin hayatında önemli ve güzel bir değişiklik yapacağınızı düşünüyorum.
elbette ki köpeğin bütün gün hapis hayatı yaşaması değil tasvip ettiğim, ancak bakabilecekseniz ve ona gereken zamanı ve ilgiyi verebilecekseniz yıllarca, evde siz işteyken yalnız kalması şahsımca sorun teşkil etmemeli. tabi ki evde oynayabileceği başka bir hayvan veya küçük köpekse(kendi cinsinden bir tane daha) olması tavsiye edilir. ama sağlığı,güvenliği ve onunla birebir ilgilecek birinin varlığı her zaman daha önemli gözümde.

Mide bulantısını bastırmak için, nane çayı diyeceğim ama denemişsinizdir muhtemelen. Tuzlu kraker falan atıştırın, yatıştırır biraz.

Hamile olmadığınızdan eminseniz, bi dahiliyeye gidin, o enfeksiyon tahlillerini yapar, enfeksiyon yoksa (tifo vs) sizi gastroenterolojiye yönlendirir.

Ben tifo olduğumda böyle olmuştum. Suyu dahi kusturan bir şeydi.

sizi psikolojik olarak etkileyen bir faktör var mı? Bendede olurdu..psikolojik tarafı düzelttiğimde düzeldi benimki.

dişlerinizi fırçalamadan uyumayın.gün içinde sigara içtiğimde ben de öyle uyanıyorum.
yatmadan evvel meyve yersem de bulanmıyor. tabi bunlar gündelik bilgi, bilimsel değil.

reflü olabilir

www.kemalkutucu.com

Eğer kastettiğiniz bunlarsa;

şekerlemecilerde satılıyor hala.

ikisi de değil :D

elegan gibi yumuşaktı

yoo normal el.

eller normal

çirkin falan değil, bazı insanlar seviyor moral bozmayı. aldırma sen.

Hep fazla parmak çıtlatmaktan

yatmadan vazelin sürüp eldiven tak. sabaha kadar elleşme. çok bir bozukluk yok elinde ama seni rahatsız ediyorsa nemlendirmeyi dene. çok kuru olduğu resimlerden bile belli oluyor. ellerini çok sık yıkıyor musun? yani günde 8-9 kere falan? ya da suda çok durması gereken bir şeyler mi yapıyorsun?

hocam aynı benim ellerim, abartmıyorum birebir aynı, tırnaklar filan bile aynı yani.

ayrıca gayet güzel ellere sahipsin, sen ne bakıyon 2 tane dürzüye, yok ellerin çirkinmiş de bilmemne, alakası yok.

ek olarak o çorapları yatarken yerlerde bırakma sabaha kadar çok kötü kokuyolar layn, ben de yiyom aynı poku.

güzel değil ama normal. evi de bi toplayın allah rızası için =)

elin değil de bileğin çirkin

cildin kuru.benim de öyle.sürekli nemlendirmekle uğraşamıyıcaksan takma.yaşanıyo böyle de.

eller biraz balya atmaktan yıpranmış gibi ama yaşlı eliyle alakası yok.

manikür yaptırabilirsin. erkek adam yaptırır mı deme. fark eder çok. tırnak etlerin çok bariz.manikürle daha iyi olur.

"el işte amk" diyerek konuya yeni bir bakış açısı getirmek istiyorum

yalnız sağ elinle sol elin arasında fark var gibi, 31'i azalt biraz :)

Tırnak dibi etleriniz çekilmiş. Hangi yiyeceklerde biotin varsa, araştırın da ondan yiyin. Tırnaklarınızın bakıma ihtiyacı var. Kuruluk için de yatmadan önce ellerinizi ılık suyla yıkayıp, fazla kurulamadan nemlendirici sürün. Bi eldiven takıp 10-15 dakika bekletin. Ama ilk defa yapmadan önce elinize peeling uygulayın. Bir tatlı kaşığı zeytinyağının içine bir çay kaşığı toz şeker koyup, elinizi sabunluyormuş gibi ovun. Başlarda haftada bir, kuruluk sorunu hafifleyince de 2 haftada bir yapın peelingi.

Ha şekilsel anlamda soruyorsanız, bildiğimiz el işte. Çirkinlik neresindeymiş, anlayamadım.

Yerdeki mavi kapak mı? Bence toplayanlara verin.

El işte standart Türk erkeYi eli.

Bi de yorganla üstünüz uyumlu olmuş. Elinizi kolunuzu değil ayağınızı yorganınıza göre uzatacaktınız. Siz çok yanlış anlamışsınız kardeş.

bi falına bakmadıkları kalmış. normal bildiğin el. ama benimki daha güzel, o ayrı.

içine bakmak gerekir

elinde sorun yok. coraplari sen mi kaldiriyorsun ortadan, onlar kendi mi gidyor?

parmakların ince değil işte ondan. güzel elli erkekler az bulunuyor zaten takma kafanı sen.

eller normal de ev pek pis.

o eve göre o eller, gayet normal.

cok leziz elleriniz var bayim.

ellerin normal. sana onu söyleyen kimse bir daha görüşme. inan hiçbir şey kaybetmeyeceksin. nerden buluyolar insanlar başkalarına böyle şeyler söyleyecek cüreti ya.

ellerini nemlendir biraz. hani törpülemezsiniz belki ama en azından keserken biçimli kısaltmaya çalışın. aynı uzunlukta olsun, yuvarlak olsun falan.
boşver milleti keyfine bak, arada da evine bak :)

şekli değişmez ama nemlendirme, manikür vs... güzelleştirir. bakımlı el her zaman belli olur.

Ulus otobüsüyle geçersiniz Sıhhiye'ye, 188 idi galiba. (Karıştırıyor olabilirim, yanlışsa birisi düzeltsin.) Günün hangi saatinde gittiğinize göre değişir. İşe gidiş-dönüş saatlerinde Turan Güneş'ten çıkabilmek bambaşka bir sevinç kaynağı mesela. :) Turan Güneş'ten önceki güzergah da hiç iç açıcı değil üstelik. Simon Bolivar şahanedir sonra. :) Hoşdere'yi geçmek ayrı bir sınavdır örneğin. :) Hoşdere'den önce de bir Bulvar etabı var ki, taksici ve trafik polisleriyle tam şenlik havası. :)) (bakmayın güldüğüme, çok sinir bozucu)

Ara saatlerde 40-50 dakika yol durumuna göre. İşe gidiş-dönüş saatlerinde ise hiçbir şeyin garantisi yok. Her türlü senaryoya hazırlıklı olun.

Beşevler'e direkt araç olduğunu hiç sanmıyorum, hiç denk gelmedi. Onun için aktarma yapmanız lazım büyük ihtimalle..

Beşevlere direk araç yok,188-135-185'le kızılay'a,oradan da Ankaray'a binip beşevler.

İlk ne zaman çıktığını bilemem ama iyi ki çıkmış. Eğer birisine elden para vermek zorunda kalırsam, mutlaka zarfa koyarım. Parayı karşıdakine öylece uzatmak çok çiğ geliyor bana.

her zaman koyarım.

eskiden maaşlar elden verilirdi. zarfla. maaş zarfı denirdi buna. einstein was here

sanırım o zamandan kalma.

Nereden çıktığını bilmiyorum lakin yazın tatilde ise girmiştim, ramazan bayramı'na girerken çalışanlara o güne kadar çalıştıkları gün kadar maaşları elden zarf içinde verilmişti.

sanayi kapitalizmi öncesi dönemde her tür teşhir (dışarıda bugünkü gibi camekanlı falan yerlerde yemek yemekten ve bugünkü dükkan-mağazlarından tut dükkanlara dek vitrin kültürü olan her yerdeki vb.) ve reklam hem bazı yerlerde yasaktı hem de ayıp kabul ediliyordu. eskiden eve lüks bişy alınınca koyu poşete konurdu mesela falan onun gibi.

ki merkantilist dönemde, protestanlığın ortaya çıkışı bir parça bununla da ilgili. mesela bizim buralarda böyle şeyler sadece ayıptı ama kimseye de bi yasak yaptırım falan yoktu. ama kilise bildiğin böyle şeyleri yasaklıyodu. protestanlık da bu yasakların antiteiz bi nevi sermaye kavgası. tacirler ürünlerinin teşhirini istiyor reklam falan ama kilise izin vermiyor vb.

yani benim tahminim, burdan yola çıktığım için böyle anlatmaya çalıştım kendimce, bu teşhir yasağı ya da ayıbına dahildi bu para meselesi de.

ya da bir çeşit karşılıklı güven simgesi de olabilir. parayı görmüyo alan da veren de ama o an açıp kontrol de etmiyosun. bunu yaptığında doğrudan "sana güvenmiyorum" havası oluşuyo falan.

escortlara verirken ya da düğünlerde falan olur. ya da divitin dediği gibi elden maaş ödenen küçük şirketlerde bu şekilde veriliyordur.

Her zaman koyarım. Bana görgüsüzlük gibi öğretildi elden para vermek. Ailem bayram harçlıklarını bile zarfın içinde veriyor. Onun dışında ne bileyim işte sadece kapıcıya aidat verirken zarfa koymuyoruz galiba.

İsin nedir yazilimcimisin teknik servis misin insan kaynaklarimisin müdürüne git yardimci olabileceğim bisiy var mi de isi öğrenmek adina ufak ufak yapilan eski isleri dokümanlari arastir

Deneme sürecindesiniz ve eğer birinin iş vermesini beklemeye devam ederseniz, süreciniz olumsuz sonlanacak. İşi yoğun olan birisine yardım teklif edin. Etraftaki dosyalara falan göz gezdirin, inceleyin, bir fikriniz oluşsun. Etrfınızdakilere ayak bağı olmayacak şekilde ve asla bunaltmadan uygun zamanlarında bilmediğiniz bir işi size göstermelerini rica edin. Size iş vermiyorlar çünkü sizin ne kadar içsel motivasyona sahip olduğunuzu görmek istiyorlar. İş verilince yapıp, verilmeyince yan gelip yatan bir tip misiniz yoksa bir şeyleri öğrenmeye, bir şeyler yapmaya çalışan, sorumluluk alabilen birisi misiniz; bunu görmeye çalışıyorlar. 1 aydan fazla oldu diyorsunuz, bence daha fazla zaman kaybetmeyin.

o süreç geçiyor merak etme. şu anda vasıflarını bilmedikleri için sana iş vermiyorlar ama 3-4 ay sonra "aga çok çaışıyom bu nedir?" diye duyuru açtırırlar insana.

yazmayı unutmuşum arkadaşlar 3,5 senelik tecrübem var. İşi biliyorum ve çok da iş hallediyorum ama erken bitiyor. Sorumlularda boş oturuyor gibi bir görüş oluşmadı ama benim canım sıkılıyor işleri erken bitirdiğim için.

Neyse böyle devam edelim, yanımda çalışanların hepsi de ilerde çok yoğun olacaksın bu zamanları arayacaksın diyorlar zaten.

@basond genel olarak teknik servis diyelim ama yönetim birimindeyim.

Şirkette eksik gördüğün iyileştirme yapılabilecek kisimlar varsa onlarla ilgili bir sunum hazirla angarya isleri azaltan isleri hizlandiran çözümler varsa bunlara sunum yap

bence bir yıkama makinası alın. temizlik ihtiyaç oldukça kendiniz kullanabilirsiniz.

kopmle haliysa zaten surekli olarak halilari temizleme derdiyle ugrasacaksiniz. en mantikli cozum hali yikama makinasi almaniz. ya da temizlik sirketi yerine sadece hali yikama isleri yapanlar var. onlarla gorusun. bilmem kac ayda bir temizlik yapilacak diyerek daha uygun fiyatlibir anlasma da yapabilirsiniz.

@ykyt

halı değil, halıfleks. atma gibi bir şansım yok o yüzden. ev sahibi zemini parke yapmaya yanaşmıyor, böyle kalacak. seve seve temizlenecek yani.

@divit,

atamıyorum. evin tamamı halıfleks. altında ne var bilmiyorum belki kara beton var... evin zeminini baştan yaptırmıyor ev sahibi, ben de yaptıramam. sorum temizlikle ilgili, en az maliyetle en etkili temizliği nasıl yaparım'ı soruyorum.

eyvah eyvahh. bir de onlar dışarı çıkarıp bol suyla da yıkanamazlar. bence de çare halı yıkama makinası.

Halı yıkama makinesi zaten en makul alternatif de, ben temizleme sonrası için öneride bulunacağım. Cam sil şişesine zefiranı koyun, üstüne su ekleyin. Tüm halıflekslere püskürtün, değmedik yerini bırakmayın ve tamamen kuruyuncaya kadar da evin içine eşya sokmayın. Kuruyana kadar da evi bol bol havalandırın.

Bahar temizliği, yaz temizliği, kış temizliği artık ne sıklıkta yapıyorsanız yani büyük temizliği, o zamanlarda da tekrarlayın bu uygulamayı. Zefiran çok güçlü bir antiseptiktir yalnız(hastane temizliğinde kullanılır). Evinizde evcil hayvan varsa, zemin tamamen kuruyana kadar başka odada kapalı tutun evcil hayvanınızı. Sonra da o odaya uygularsınız.

Edit: Zefiranı eczanelerden alabilirsiniz.

Allah kolaylik versin o kullanilmis haliflekslerle. Bence paraya kiyip temizlik sirketi cagirin, diger cozumlerde kendinizi kandirmis olursunuz.

piyano

davul, hastasıyım
zurnaya karşı da boş olduğum söylenemez
lâkin gerek mahalle baskısı, gerekse burjuva yaşantım, davul ve zurnaya olan arzularımı bastırmama neden oldu, derin bir burukluk var göynümde.
anlatamam, anlayamazsınız.

akustik gitar. zaman ayıramayacağımı bildiğimden hiç elleşmiyorum. yoksa beyoğlu-tünel 2dklık yol :(

Obua ve keman.

Sesleri inanilmaz güzel, ama öğrenmesi, ustalaşması ve devam ettirmesi çok zor.

metalik, o obua dediğin alet neymiş öyle ya. cahillik valla şimdi gugıldan bakayım dedim, bildiğin "klarnet ver2.0" biraz metalik biraz düğme eklemişler obua olmuş gibin. cahilce bakış açım tabii bu, sanata hakaret diye kızmayın.

piyano ve keman

kemanla song from a secret garden i calsam yeter :(

pardon hem piyanoyla hem kemanla.. keske ayni anda yapabilsem la.. kendi kendime calar calar aglarim

cello
ed: piyano zaten caliyorum ve cok skci oldugunu dusunuyorum.

theremin

Klavye herhalde. Klavye. Keyboard olan.

Yan flüt, çello

benim gibi kendini über yeteneksiz gören biri dahi şuan çaldığı enstrümanı kursa gitmeden öğrendiyse olay tamamen vakit ayırıp kafa yormakta bence.

tam liseli işi olacak ama elektro gitar :(

trompet

4 senedir bağlama kursuna gideyim diyorum daha nasip olmadı.

piyano +1

klarnet ve bateri.

piyano +1

bir de enstrümanla alakasız ama söylemek için; fransızca.

çalmak değil de üflemek diyorlar neye gittim bir kez ama üflemeye fırsatım olmadı

kursu olduğunu sanmıyorum ama ukulele. gerçi basit bir çalgı olduğu için kendin-pişir-kendin-ye taktiği ile de öğrenebiliyormuşsun deyolla. bilmiyorum ama.

davul ve klavye.

davul hem kendinin hem dersinin pahalı olması, ha deyince çalınamaması, ortam olmaması gibi nedenlerden. klavyeyi nerden nasıl öğrenebileceğim konusunda hiçbir fikrim yok açıkçası, pek araştırmadım bile. işte synthesizer falan lazım, yani nasıl desem, enstrümanın mantığını bile anlayamıyorum. benim isteğim şöyle bi' şarkı yapabilmek son birkaç yıldır: www.youtube.com

duyurudan konuyla ilgili yardımcı olanlar olmuştu sağolsunlar lakin tek başıma anlayamıyorum ben. sık kullanılanlarda elektronik müzikle ilgili 100 tane rehber var mesela, okuyorum okuyorum bi zik anlamıyorum affedersin.

piyano, klavye. tuşlu herhangi bir çalgı. ama en çok klavye.

3 tane telli enstrüman çalıyorum, çalıyorum dediğim de hepsinde orta seviyelerdeyim. maymun iştahlılık yapıp bir de klavye almayayım dediğim için başlayamıyorum.

kemençe.

sanırım dns geçersiz oluyor bu durumda.

şöyle bir örnek var; www.youtube.com
misal bu video dns olsa bile açılmıyor. ancak proxy kullanılırsa açılabiliyor.

Youtube için DNS problemi yok, sayfanın en altında ülke seçimini değiştirince izlenebiliyor videolar.

kedilerin yatak odalarını değil kendi yatak odanızın kapısını kapatın, kedilere yeterli yer verin koşturmaları için. gece aç kalmasınlar, mamaları olsun hep. alışırlar.

gençken çok koşarlar yaşlandıkça azalır bu durum(biz seviniyoruz koştuğunu görünce 16 yaşında kedi). kapı mevsuzuna da eninde sonunda alışırlar da onların değil sizin kapı olması doğru. dayanabiliyorsanız dayanın derim ben :)

zaten kendi odalarımızı kapatıp evin her yerini açıyoruz :) yine de bizim kapılarımızda miyavlıyorlar. Tuvalete girince bile kapısında miyavlıyor hatta bir tanesi :)

yaptıkları çok normal. kediler kapalı yerleri görünce deliriyorlar süreki her yere girebilmeyi istiyorlar(çekmece dolap vs.). yeterince süre kapalı tutarsanız alışırlar da olabildiğince çok alanı onlara ayırmanızı öneririm. :)

-Kaç aylıklar ve ne kadar süredir sizinleler? (Eğer bebeklerse ve size de geleli fazla olmamışsa, henüz bildiklerini okumaları çok doğal.)

-Yatma kalkma saatleriniz düzenli mi, ne zaman denk gelirse mi? (Bunu aşağıda geniş açıkladım.)

-Gündüz ya da akşam yeterince oyun oynuyor musunuz yoksa nasıl olsa sürekli birbirleriyle oynuyorlar diye nispeten daha mı az ilgilisiniz oyun oynama konusunda? (Yeterince yorulmuyor olabilirler.)

-Sık sık sesinizi yükseltmek, sürekli engeller koymak gibi (kediler için)rahatsız edici kurallar koyuyor musunuz? (Pekala intikam alıyor olabilirler eğer bu durum varsa. Benim oğlum bana kızsa da göbeğini açıp sevdiriyordu ama sonra ya gidip tuvaletindeki kumu yere boşaltıyordu ya da sabaha kadar kucağımda huysuzluk yapıp uyutmuyordu.)

Yatma kalkma saatleriniz düzensizse düzene koyun(eğer rahat etmek istiyorsanız). Rutin kediler için önemlidir. Ben 23.30 - 00.00 gibi yatıyordum ve sabah 5.30'da kalkıyordum mesela ve bir müddet sonra kedilerimin de saat 23.30 civarı yanıma yöreme kıvrılmaya başladıklarını gördüm. Gece 4 sabah 5.30 arası bi koşturuyorlar, 5.30'da da beni uyandırıp yatıyorlardı.

benim kedim gece benle yatıyor bensiz asla bir odada durmaz.
kedileriniz de sizinle aynı odada durmak istiyor olabilir bence odanızın kapısını acın benim ki de 10-15 dakika tepinip uyuyor, sabaha kadar tepinmezler bir süre sonra yatak ucunda uyurlar.

baktınız olmuyor kedileri uzak tutan koku spreyler var oda kpısına ondan sıkarsınız ama bence ilkini bir deneyin.

iki yol var. ya yatmadan evvel biraz oynayıp boğuşacaksınız beraber, kuduracak enerji atacak sonra uyuyacaklar sizinle. ya da kapıyı kapatacaksınız. bir hafta miyavlayacak sonra susacak ve alışacaklar.

Biri 2 buçuk yaşında (Zorro) biri de 7 aylık(Frida). Büyük olan bebekliğinden beri, küçük olan 2-3 aydır bizle. Zorro tek başınayken çok mutsuz ve sıkıntılıydı ben de başıma bunların geleceğini bile bile :) Frida'yı getirdim eve. Frida gelince Zorro da oynamayı ve yorulmayı hatırladı. Evde sürekli koşuşturma halindeler ama geceleri özellikle çok kuduyorlar. İkisi de kısırlar bu arada.

Kapıyı kapatmıyorum birlikte uyuyoruz ama sabahın 4ünde yatağa tırnaklarını takıp bir ucundan öbür ucuna tar tar tar gitmelerinden dolapların üzerine atlarken eşya düşümelerine kadar her türlü şeyi yapıp uyandırıyorlar =) ben de gürültü yaptıklarında onları odadan dışarı yollayıp kapatıyorum. Bu sefer de kapımda miyavlıyorlar.

@istinyede bekle, düzenli yatıyorum kalkıyorum aslında ama onları yormak pek mümkün olmuyor. Akşamları işten gelince oynuyorum biraz ama ben yoruluyorum 7 aylık olan hiç yorulmuyor.

limon pazarı mıydı neydi orda kesin vardır.

Meşrutiyet caddesindeki Gratis'e bakın.

Türkçe dil bilgisi açısından doğru değil. Ancak kullanımı çok sevimli. :) Ben de çok kullanıyorum. Ha, şiirlerdeki her şey de dil bilgisine göre değil zaten. Türkçe de iki nokta da yok(yan yana) ama Özdemir Asaf eserlerinde bolca görebilirsiniz.

Olur da sınavda gelirse, yanlış ya da anlatım bozukluğu vs. Yani sorunun gelişine göre artık. :)

Tabii ki doğru değil. Bana da çok itici geliyor valla :) Yerel kullanımlar sanıyorum.

Doğru ayol. "baktındı" doğru değil, "baktıydın" olursa doğru.

tr.wikipedia.org

Yani kağıt üzerinde o kadar doğru değilse bile ben yanlış kullanım demem. :P

izmir caddesindeki özsüt hep sakin oluyor.

aynen, özsüt güzel tavsiye. sakarya'daki zeynel çilli de gayet sakin olur, ama orada pasta var miydi hatırlamıyorum. bi de necatibey caddesinin başında bi kahveci var. adını unuttum ama caddenin başındaki üst geçidin az ilerisinde yer alıyor. orası sakin olabilir, pastaları fena değildi. selanik caddesinin meşrutiyet caddesine yakın kısmında da yine bi kahve dünyası var.

Konur sokak, Bourbon Island Cafe. İstediğini sakinlikte mi bilmem ama pastaları güzel :)

Bir de Karanfil 2'de Filiz pastanesinin pastaları çok güzel. Köşedeki simit sarayının hemen yanı. Konum itibariyle yine sakinlikten bahsedemem ama pastalar güzel.

Selanik'te Akman'ın cheesecake'leri güzeldir, diğerleri de fena değil ama diğerlerini daha iyi yapan yerler var.

Edit: Nasıl unuttum; Güvenpark'ın karşısında Tattaze'nin pastaları çok güzel :) Üst katı varsa sakindir, ben mekanda hiç otumadım, hep alıp çıktım.

Kızılay'da önerebileceklerim bunlar. Eğer Kızılay'dan uzaklaşmayı düşünürseniz başka yerler de önerebilirim. Ben biraz seviyorum da pasta yemeyi :)

isimler nerde?

bunlar isim değil ki.

şeyime diye isim var hakkaten diğerlerini bilmiyorum

pürlent

Neylan hariç diğerlerinin isme benzer hali yok ki?

Neylan isminde tanıdığım olmasına rağmen hiçbiri kulağa hoş gelmiyor..

(bkz: abiş hatun)

ed: entry yazdırdın. yine sinirim bozuldu.

ahmet

ermaaaaan bunlar çok kötü. üfff.
içim bulandı bea.


hiçbiri isim olmasın çok rica edicem ama yok ille biri olacak, olmuş, hangisiymiş dersen leylüfer. meeööh yani.

gümgüme

adule

şeyime

bunlar hangi kültüre ait isimler hocam ? belki orada bişeyler ifade ediyordur ama ben olsam hiçbirini seçmezdim herhalde çünkü çoğu dalga geçilmeye müsait isimler maalesef .

Renginar bence...

çükübik

www.ismididikle.com

sanki burada bir eleştiri söz konusu.

aduket

Neylan ismi ile birkaç kere karşılaştım. Bir tanesi Scarlet Johansona benziyor hatta

renginar

bence çocuk doğmadan öldürün gitsin, bu isimlerle yaşayamaz fazla :(

hepsi birbirinden guzel

renginar favorim bir de aduket pardon aduleymis

bu duyuruyu silme favorilere ekledim :)

aduket.

Sıhhiye köprüsünün üstünden. Aslında İnkılap Sokakta Abidinpaşa'ya taksi dolmuşlar var ama Nata Vega'ya kadar gidiyorlar mı; bilmiyorum.

Edit: Sıhhiye köprüsünün üstünden binerseniz dolmuşlara İkea'ya gidiyor mu diye sorun, bazıları gitmiyor çünkü Nato Yolu dolmuşlarının. Bir de halk otobüsü/EGO tercih ederseniz Atatürk Bulvarı'ndan Ege Mahallesi otobüsleri var. 340 ya da 341 idi sanırım.

sıhhiye köprüsü üzerinden 339 Özel Halk Otobüsüne bindin mi en son durak Nata Vega

Otomatik mama kabı diye aratabilirsiniz ancak ucuz değiller. Ayrıca süre ne kadar bilmiyorum ama o kadar insansız kalmamaları açısından birine anahtar verme şansınız varsa onu değerlerndirin derim, günaşırı gelse bile yeter. Hem kumu da temizler.

www.petafrika.com

var öyle kaplar, tüm sitelerde bulabilirsin fakat kediyi 1 geceden fazla yalnız bırakmanı tavsiye etmem. birkaç kedi söz konusuysa belki 2 gece filan ama umarım daha uzun değildir.

Aslında şöyle bir şey var; dökseler de acıkınca döktükleri yerden yiyor serseriler. Ama şimdi halının kılını tüyünü yutmasınlar tabii. Pet shoplarda satılıyor istediğiniz tarzda şeyler. Ankara'da iseniz, Selanik'teki Selanik pet shop'ta var mesela. ha ama su için bahsettiğiniz kaba da güvenmeyin derim. O kabı devirmeyeceklerinin de güvenecesi yok çünkü. Mama mesele değil, yere dökerlerse en kötü yerden yerler ama su sakat.

ben şöyle çözüm üretmiştim; mutfak ve banyo lavabolarına lavabonun içine sığacak boyutta leğenler koyup, leğenlerin içini suyla doldurdum. Yerdeki, kaptaki suyu falan dökebilirler ama lavabonun içine oturttuğunuz su leğenini devirme şansları yok, susuz kalma riskleri ortadan kalmış olur.

Çok pahalı bir şeye gerek yok. Bu linkteki zamazingo işini görecektir.
www.petafrika.com

kedilerin yalnız kalmasında ne sakınca var ki? köpek olsa tamam da bunlar eve insan gelince dönüp selam bile vermeyen eşşoleşekler. mesela babam marmaristeki evde kedileri 1 hafta bırakıp tura çıkıyor ama tabi sistem kuruyo kediler sokağa çıkabiliyo falan.
simdi evde 1 yaşında anne ve 2 yavrusu var. anahtar verecek kimse de yok etrafta. yalnız kalsalar olacak en fena şey kumları dolunca etrafa yapmaları değil midir? moralleri falan mı bozulur ki? 9 günlük izin var yani 9 gün bakamicaz.

9 gün çok uzun bir süre. Ben sadece bir kere mecbur kalıp 4 gün yalnız bıraktım. 4 gün boyunca huzursuz oldum. Mutsuz olurlar zaten de, mutsuz olmalarından da öte bir durum var; Kedi milleti bu, ne zaman, neden hasta olacağı belli olmuyor. Ola ki o 9 gün içinde hasta olsa ne olacak?

4 günden sonra eve döndüğümde ikisinin de sağlam olduğunu görünce, hayatımda aldığım en derin soluğu almıştım ben. Siz 9 gün nasıl dayanacaksınız, bilemedim.

o kısmı henüz düşünmedik açkçası.
arabasız ormanlık yerde yaşıyoruz aslında sokakta yaşamaları evde olmalarından çok daha iyi ama mamayı oraya koyamayız düşman kediler var

ya mamaymis, yalniz kalmaymis vs bunlar neyse de, 9 gun icinde susuzluktan kurur bu hayvanlar. 9 gune yetecek kadar su ortada biraksan da, dokulur, zart olur zurt olur hayvani oldurursun. apartmanda yangin cikar, ne bileyim, dogalgaz sizar, bir seyler olur uzulursunuz. anahtar birakacak biri yoksa da yakinda pet hotel vs ya da bakacak birileri yok mu? onlara biraksaniz daha iyi olur. kucuk yavrunuz da varmis hem, oyle 2-3 gun olsa birakilir da 9 cok.

intirnyede bekle'nin çözümü bana akıllıca geldi lavabonun içine leğen oturtabilirim ya da direkt lavaboya tıpa takarım ztn bunlar her fırsatta klozetten de su içiyorlar
yani sokakta milyon tane hayvan yaşıyo bunlar tek başına niye yapamasın işte anaları var başlarında
belki birine anahtar bırakabiliriz ama onun da en fazla yapacağı şey mamalarını suyunu kontrol etmek yani başlarında oturup oyun oynamaz ki

Mamasını suyunu kontrol etmesi birinin çok önemli ama. Madem anahtar bırakabileceğiniz biri var, bırakın. Hem girip çıktıkça hasta olup olmadıklarını gözlemleyebilir.

-Lavaboya tıpa takmayın, bir şekilde açarlar onu, kedi bu.
-Evden çıkmadan önce doğalgaz/tüpün kapalı olduğundan emin olun.
-Dondurucu da bozulacak bir şey varsa, mutfağın şalterini açık bırakıp, diğer odaların şalterlerini indirin. Ola ki kablo kemirmeye kalkarsa bebeler, elektrik akımına kapılmasınlar.
-Banyonun havalandırma penceresini açık bırakın ama o pencereye çıkmalarını sağlayacak her şeyi pencerenin yakınından uzaklaştırın.
-Lavaboda oynarken sıvı sabunu devirip, üstüne basıp, patilerine bulaşan sabunu yalamaya falan kalkabiliyo bu şapşikler, ortalıkta sıvı sabun, şampuan vs. kimyasal bırakmayın, banyo dolabına kapatın.
-Sehpa vs yerlerin üzerinde kırılacak biblo, vazo vs, aksesuar varsa kaldırın. can sıkıntısından çok saçmalayacaklar muhtemelen. Düşürüp kırıp da patilerini yaralama ihtimalini riske etmeyin.
-Tek bir tuvalet bırakmayın, gidin bi nayloncuya orta boy naylon leğen alıp, onların içine de kum koyun.

Ben bunların hepsini yapmıştım o 4 günlük yolculuk öncesi.
Aklıma başka şeyler de gelirse editlerim.

mesajları yetkili kişilere gösterin efendim. böyle hasta ruhlu insanlar varsa okullarımızda, uzaklaştırılmalı.

1- savcılığa versin arkadaşın. rezil olur en azından, taşınmak zorunda kalır. mimlenir.

2- elinizde kanıtlarla birlikte aile büyüklerinize gösterin. adam tutup eşek sudan gelene dek dövdürsünler.

hiç kusura bakmasın kimse, tacizcilere karşı hoşgörüm sıfır. gebersinler.

ben denk gelmedim ama çok var. geçen sene bi öğretmen öğrencisini kaçırmıştı mesela. lisede bi beden hocamızın bi arkadaşımla msn'de canımlı senli benli konuştuğunu görmüştüm. bu bile insanın aklına şüphe düşürüyor.

ayrıca yerinizde olsam okul yönetimini, velileri uyarırdım. bişeyler yapardım en azından.

böyle insanlar için yapacağınız şey, emniyete gidip tutanak tutturmak ve şikayette bulunmaktır. sessiz kalınması bu kişilerin arsızlığının daha da artmasına sebebiyet verebilir.

Yemeğe götüren, memur odasında yiyişen, arabayla evine bırakan vs. hepsi gerçekleşti çevremde fakat kızlar memnundu hallerinden.

35 yaşında adamın 20 yaşındaki kıza mesaj atmasında ne varmış anlamadım. rahatsızsa rahatsızlığını açıkça ifade etsin, adam ona rağmen devam ederse şikayette bulunursunuz.

@386dx

35 yaşında "evli" bir adamın "şu an" 20 yaşında olan kıza mesaj atmasından bahsediyorum ben yalnız. düzenli olarak geliyor bu mesajlar. yeni başlayan bir şey değil.

bu arada ben şikayet etmiştim beni taciz eden adamı, şehir ve okul değiştirip devam etti. genelde bi bok çıkmıyor böyle şeylerden. ben lisedeyken çocuğundan daha küçük benim alt dönemim olan bir kızı kaçırmıştı bir hoca, adam şu an öğretmenliğe devam ediyor. arkadaşım da uğraşmak istemedi, engelledi numara değiştirdi geçti son mesajdan sonra.

rahatsızlığını liseye geçtiğimiz yıl ben tacize uğradığımda belirtmişti zaten. o zamandan sonra birkaç kez daha söyledi uzun zaman aralıklarıyla. ama burası türkiye, hayır diyen kadın naz yapıyor sayılıyor.

duyuruca toplaşalım, kapısını çalalım, o naif beyaz atletini yırtalım derim ben.

MEB'de öğretmenlik yaptığım dönemde ilk okul 2.sınıf öğrencilerini (-ler evet) taciz eden öğretmen hakkında işlem yaptırana kadar, sadece idari boyutta bırakmayıp adli boyuta taşıtana kadar canım çıktı.

İnsanlar çocuklarını okula gönderirken tedirgin olmasın diye(bu kendi deyişleri), ha bana sorarsanız sistemin çürümüşlüğü, rezilliği ortaya çıkmasın, kepazelikleri ayyuka çıkmasın diye, bu tip durumları olabildiğince ört bas etme, ört bas edilemiyorsa şikayetçiye sus payı verme (şikayet edilen kişiyi başka okula başka şehre gönderme) gibi yollar tercih ediliyor.

Olayı idari soruşturmayla bırakmayıp adli soruşturmaya da dökeceğim diye uğraşırken kaç kişi karşıma dikilip "haddini bil hocam!" dedi bir bilseniz...

Şikayet edin. Peşini de bırakmayın. Belki benim günlerimden bugünlere bir şeyler değişmiştir. Değişmediyse size de birkaç kişi çıkar "haddini bil" der.

level atladınız. ulan bu kadar emek verecem madem, çocuk yapıyım bari demenize az kaldı...

:))))) güldüm ama kusura bakmayın. :)

komşunuza anahtarı verip kaçın derim.

(sadece anlattığına dayanarak söylüyorum bunu, sonuçta tanımıyorum seni) çocuğunu aşırı ilgiden boğan ebeveynler gibisin, hani şu küçüklüğünde titizliklerinden aman hasta olur aman birileri üzer zarar verir düşüncesinden hem sosyal hem madden çocuğuna izole bir hayat yaşatıp, sonra bıraktığında çocuğun sudan çıkmış balığa dönmesine sebep olanlar var ya, onlardan.

bırak ne halleri varsa görsünler çok aşırı bişey olmadığı sürece, geçenlerde benimkisi kusuyodu mesela benim benzer durumda kullandığım bi hapı ezip verdim şırıngayla, iyileşti, param olsaydı yine aynı durumda veterinere götürürdüm. böyle durumlarda yani.

akne kremi nedir ya kediye. böyle böyle hayvanlar doğasından uzaklaşıyo. ben bile kullanmadım bi insan olarak öyle bişey.

Bir kedi bakmak kolay da dört kedi bakmanin kolay olduğunu soyleyen kimmis

@compaditro onu köpek söyletti şimdiden. evet dört kedinin yanında bir de köpek var. deli sikti çünkü beni. :/

@kaymaksızsüt komşu olmaz da hepsini kargoyla birilerine itelemeyi düşünüyorum. olmadı çöpe atıcam.

@dafaiss kedide sürekli tekrarlayan akne aşırı inatçı ve acı veren bir şey. ergen demem tamamen geyik. o akne kendi kendine geçmiyor ve ciddi acı veriyor hayvana. insandaki gibi değil yani.
ayrıca kedinin kusması durumunda şanslıymışsın. kedinin her kusması ciddi değildir tabi ki ama benim kedim bundan birkaç ay önce kusmaya başladı, bir hafta sonra az kalsın kaybediyorduk. toparladık allahtan, ilaç kullanarak tabi.

ohooo ben büyük kedimin sağlık sorunlarını atlatsam, veterinerdeki hesabımızı yazsam bitmez.

bunlar canlı, biblo değiller naparsınız. :(

hatırlatmak istemem ama yavrular gelince ne yapacaksınız, malum anne kedi evde terör estirecek?! sabır çekin, olmadı daha kuvvetli ilaçlara( dolayısıyla tesiri daha çabuk olacaklara) geçin ve devam edin.

@mea maxima culpa bu büyük kedilerde bir sıkıntı var galiba. benim büyük de çok fena. bana "kedi ağbi yeaaa ne masrafı olacak" dedilerdi de hayvan eve bir geldi toparlayana kadar bir ayda 5000 lira para bulut oldu. o zamanları anmak bile istemiyom artık.

@kaymaksızsüt :((( valla kara kara düşünüyom ne olacak o doğum yapınca.

veteriner hekim de her zaman çözüm değil, yani param olsa bile gözümün önünde acıdan kıvranmadığı sürece götürmem artık aşı vs dışında.
birinin ölüm sebebi bir baytardı çünkü, aynı bu kusan kedim gibi başlamıştı o da.

www.eksiduyuru.com

demek istediğim çok ilgilenince ya da üzerine titreyince, tabiri caizse obsesifleştikçe bişeyler buluyosun illa ki seni çıldırtacak. yani tek bir tavır üzerinden teşhis falan koymaya çalışıyo değilim, bunun patolojik bişey olduğunu da iddia etmiyorum ama üzerinde bir düşün bence. obsesif kompülsifler de benzer tavırlar gösteriyolar mesela temizlik konusunda, en küçük şeyi bile kocaman büyütmek.

kedilerinin her ayrıntısının gözüne batmasını engelleyecek bişeylerle meşgul ol ya da bi süre birilerine emanet etmeli belki de. yazdıklarım saldırganca algılanıyosa özür dilerim, yani okuduklarımdan anladığım bu sadece, yanlış da olabilir pekala.

@dafaiss güvenilir veteriner şart yalnız. ben en az iki üç veterinere götürürdüm kedilerimi teşhise ikna olana kadar, şimdiki veteirnerime güveniyorum allahtan.

bu arada kedilerime karşı takıntım var evet. daha önce yazmıştım hatta:
eksiduyu.ru

ama uzak kalınca emanet edince falan da geçen bir şey değil bu. üç ay ayrı kaldım her gün hop oturup hop kalktım ki çok güvendiğim insanlarlaydı.
gerçi şu an emanet edecek kimsem de yok, zaten kedilerin ikisi benim değil emanet :)

bir ara benzer bi tavır içindeydim kedilerime karşı, yani bunu bişey ima etmek için falan demiyorum, öyle anlaşılıyosa özür dilerim, sonuçta sseni tanımıyorum; muzır bi büyüğüm sana bi sevgili lazım demişti, sonra haklı da çıktı diyebilirim sözüne riayet edince. yani bunu insanlarla ilgilenmek olarak de genişletebiliriz bir anlamda:)

doğumdan sonra, tekrar kapıdan bacadan kaçmadan önce(kedim geçen sene nisan 14'ünde doğurup, arada derede hamile kalıp ağustos sonunda tekrar doğurmuştu)kısırlaştırın bari muhakkak.(sakın ha düşünmeyin daha emziriyor diye, süt kesilmiyor, ben kıyamadım daha emiyorlar diye,o ara gitti yine kıstırdı erkekler bunu) eğer daha birkaç günlük gebelikse düşük yaptırıcı iğneler var veterinerde(seçenek olarak sundum,taraftarı değilim, yapmadım)

@kaymaksızsüt yok o sıkıntı olmaz muhtemelen evden çıkmıyor zaten hiç. evdeki azgın boğa giderse tabi. :/

hasta olan tek bir kediye bile bakmak bazen zorken 4 kedi bakmak cidden problem olmalı. lakin sağlıklı "bir" kediye bakmak pek de zahmetli değil.

@xin zhao ya bana mı böyle.denk geldi bilmiyorum ama bendekiler hiç sağlıklı olmadı ya. sürekli bi sorunları mutlaka var. hep oldu, oluyor.

olm sizin kedileriniz çok mu sağlıklı lan?

bi evin bi kedisi valla insan üstüne titriyor :D. şimdilik pek bi sağlık sorunu yok. ha ilerde olabilir belki de, tek kedi olduğu için başedilebilir diye düşünüyorum. sayı artınca problem oluyor.

Evdeki o iki emanetin sahibi olarak; nasıl öderim hakkını diyorum, başka da bir şey diyemiyorum.

@istinyede bekle
sen düşünme kızım bunları şimdi. bakma bana söyleniyorum. ANAYIM BEN.

Benim iki kedim var, hayatımız çok kolay. 4 kedi tabii zordur. Bir de şimdi hamile olan doğuracak evde en az 7 kedi olacak değil mi? Vah vah kolay gelsin.

ben de 5 ay kadar önce yerleştim.
bar takılmacasını seven biri değilim. alkolü de çok sevmem. ankara'da tanıştığım herkes neredeyse sürekli alkol tüketiyor. alışmakta sıkıntı çekiyorum o yüzden şahsen.
şu aşağıdakileri keşfettim, henüz adres verecek kadar bilmiyorum. arayıp bulabilirsin isimlerinden:
- ardıç kitabevi. kızılay'da, yüksel caddesi'nde sanırım. sahlepi güzel.
- babel. yemekleri güzel. alkolle takılmak için fena mekan değil.
- zula. burada vejetaryen sebze dürümü yediydim. süperdi. alkol için filan da güzel mekan. bolca regi çalıyordu, epey hoşuma gitmişti benim. 2-3 kere gidebildim en fazla.
- tayfa kitap kafe. güzel etkinlikler, söyleşiler, toplanmalar vs oluyor. epey sevdim ben burayı. takip etmekte yarar var.
- bi tane de ismini hatırlamadığım bir yere gittim. bulursam editler eklerim. pek bi şey yok aslında bende.

ekleme: hatırlayamadığım mekanın ismi acme idi. alttaki yorumlardan birinde olunca hatırladım. gayet güzel yer acme, tavsiye ederim. ilk gittiğimde barda oturan üç göbekli keltoşun bugs bunny filan izlediğine şahit oldum. keyifliydi.

ulus'a pavyona git.

edit: niye bana tik vermedin? pavyon sevmiyorum diye belirtmemişsinki. ben şöyleyim ben böyleyim de dememişsin. bende sevmiyorum ama ankara'nın pavyonu meşhurdur. alın bütün tikler sizin olsun.

@blodeuwedd çavo ne ki?

@moskof nasıl bir yer istediğini söylersen ona göre yönlendirilmen daha kolay olur. ucuzluk-pahalılık kriterini de yazsan daha da kolaylaşır.

madem spesifik bir istekte bulunmamışım, o zaman şöyle diyeyim. chill-out, klasik rock, blues, caz tarzı müzik yayını yapan, balık istifi olmayan, kasıntı olmayan ve maddi açıdan öğrenciyi çok çok zorlamayacak yerler harika olur. ve elbette insan profili açısından da yerlerde sürünmemesi önemli.

tunus'ta retrox, gaga manjero, bestekarda bomonti, puhu, corvus, bench , italic

kite baya iyi

@blodeuwedd'in hatırlayamadığı, sürekli isim değiştiren yer sanırım Soul pub. Gerçekten güzel mekandır.

Tunalı'da Lo&Loud'u da seviyorum ben. Kuğulu parkın hemen karşısında.

yardır dostum hepsinden ye ama abartmadan ye.

onları çıkarıp yerine ne koydun? doğru düzgün spor var mı? ben bıraktığımdan beri 1000 kat daha mutluyum. 6 aydır ağzıma şeker koymadım, şu an hissettiğim zindeliği ve vücudumun almaya başladığı şekli dünyadaki hiçbir lezzete değişmem. bazen oturuyoruz arkadaşlarla, ağzında iğrenç çikolatalı supangile mi ne öyle bi şey götürürken "yaa bunları yemiyceksen niye yaşıyosun ki yaaa" falan diyo, gülesim geliyo amk, 35 yaşını geçtiğimizde göbeklerinden kendi penisini göremiycek bu adamlar, ben hala genç ve fit olucam. bunun lezzeti hiçbir gıdada yok bana sorarsan.

Ekmeği kesme olayına karşıyım. Hem ekmek mide salgılarını dengelediği için (bunun bilimsel açıklamasını yapmıştı diyetisyen arkadaşıma) hem de içerdiği mayadan ötürü bağışıklık sistemi için kıymetli bir besin. Bağışıklığınız zayıfladığı zaman sık hasta olursunuz, normaldir.

Bir de bunları bıraktınız, iyi güzel de yerine ne koydunuz? Spor? Az haşlanmış taze yeşil sebzeler her öğününüzde var mıydı? Meyveye ne kadar özen gösterdiniz? Meyve sebzeleri sadece mevsiminde mi yediniz, mevsimli mevsimsiz yeyip aldınız mı hormonu bünyeye? Tahıllar ve baklagiller öğünlerinizde ne kadar dengeli yer aldı? Beyaz et, kırmızı et konusunda ne durumdasınız?

Yok öyle ekmek, tuz, şeker yok demek. Dikkat edecek çok şey var, çooook :)

tost ye, her tost kötü değil. masum tostlar da var bence. eheh.

Kilo vermeye ve sağlıklı olmaya engel başka şeyler yiyosundur ya da farkında olmadığın bir hastalığın vardır, demir eksikliği, tiroid bozuklukları kilo verme zorluğuna ve yorgunluğa sebep olabilir. Şöyle düşünmek lazım 1 yıl boyunca kestiğin yiyeceklerin zararlarını almadın. Ekmeği tamamen kesmenin gereksiz ve yanlış oluşuna katılıyorum.

Çıkardıkların kadar yerine koydukların da önemli. Düşük karbonhidratlı beslenme bağışıklık sistemini kuvvetlendiriyor normalde.

dün, yengen. kaşar+sucuk+domates+turşu.

4-5 hafta öncesinde bir çarşamba günü, kaşarlı.

sabah, beyaz peynirli kepekli ekmekte

dün akşam çavdarlı hindili tost yedim

en az iki yıl oldu. en son etiler marmaris'ten süper ayvalık tostu yemişimdir.

Dün. Salça+beyaz peynir

yaklaşık 6 hafta önce kavurma-kaşar.

gerızekalı gıbı anı bır kararla ekmegı bıraktıgımdan berı yemıyorum. yaklasık 1 yıl.

daha bugünkü akşam yemeğimdi. bol kaşarlı.

her sabah kaşarlı birkaç tost yerim kahvaltıda.

Bu sabah

Kaşar + mantar + yeşil biber + kırmızı biber + domates

Ben kaşar hariç malzemeleri önce tost makinesinde hafif ızgaralıyorum, sonra ekmeğe koyup, kaşarı ekliyorum.

6 ocakta kasarli tost yemistim.

2 gün önce kaşar + domates.

3 gün önce kaşarlı

borekten artan pismis kiyma vardi baya efsane maydanozlu falan onu serpistirdim ekmegin arasina ustune de kasar dilimleyim attim baya efsane tost oldu.

kaşarlı, geçen hafta.

Bugün, Kaşarlı acılı kekik pul biber baharat karışımı serpilmiş yarım ekmeğe .

2 ay önce beyaz peynir, domates, kekik ve zeytinyağlı yedim.

bugün öğlen leyla(muz+çikolata(nutella))

dün, kepek ekmeğe beyaz peynir ve domatesli.

geçen sene 1-2 kez yemişimdir. 2014'te henüz yemedim :( fakirliğin gözü kör olsun.

2 hafta önce jumbo tost ekmeği arası x4 kaşar + x4 jambon + acı sos + mayonez. evde kendim yapıyorum.

Silika kum vermiş sanırım. İdrari temizlemeyeceksiniz. Sadece büyük parçaları atıp kumu karıştıracaksınız. Kum iyice sarardığı zaman da komple yenisini koyacaksınız.

@onexey peki o sertleşenlerin bi adı türü cinsi var mıdır?

Topaklaşan kedi kumu. Ben Akkum marka kullanıyordum.

@onexey teşekkürler :)

Bentonit kum sizin sorduğunuz, topaklanan kum diye sorarsınız.

Silika da kullanmayın hem zaten, zararlı.

benim kedim canı yanmadığı takdirde asla sesini çıkarmaz ya da ben geldiğimde eve sevinçten mırlar.

oyun oynamanın dışında oraya buraya zıplamaz benimki de uslu şansıma.

teyzemin bir kedisi var, düşman başına. çok güzel bir hayvan ama dokunmayı bırak yanından geçmek imkansız yiyorsun patiyi pençeyi. bir de bir kere gıcık olunca unutmuyor hayvan, sesini duysa hırlamaya başlıyor.

tıslama ve çok sinirlenince/kızışınca bağırma haricinde kediler birbirlerine karşı ses çıkarmazlarmış diyolla. miyav da sadece insanlar içinmiş :)

valla evdeki sözleşmeli kediler çıkartıyo ses boğuşurken. :/

benimki de öyle. bu arada @kül haber.gazetevatan.com

evi iyice araştırdın mı?
bir kuytu/köşeyi kendilerine dağıtma mabedi yapmış olabilirler =)

yok, kesin bilgi, gerçekten uslular galiba :D aha yine boğuşuyolar bak, uyuyan itin nefes alıp verme sesi bunlardan daha fazla :D

www.youtube.com

:)))

Ama yani merak etmeyecek gibi değiller. Benim sıpalar (ki bir süredir görüyorsun) boğuşurken gayet ses çıkarıyorlar yani. Bir de bir yerde boğuşup bırakmak kesmiyor, evin içinde koşturup yakaladıkları yerde tekrar boğuşmaya devam ediyorlar.

Mutevazi'nin kedileri yerde boğuşuyor, zerre ses yok. Hareket de yok ama yanı sıra. Yani şurda iki boğuşup ayrılıyorlar, o kadar.Hani kovalayayım, yakaladığım yerde yerde yuvarlanalım falan da yok.

Ben böyle boğuşma görmedim hayatımda. Karda yürüyüp izini belli etmiyo sıpalar :))

KPSS'ye giriş amacınız ne?

1. sınıfsınız, dolayısıyla lisans puanının geçerlilik süresi içinde atanmanız mümkün değil, çünkü 2 sene geçerli puan. Şu an sizin için Lisans KPSS'ye girmek, deneme sınavı olur yani.

Ha hem okuyup hem çalışacağım diyorsanız da, lise KPSS'ye girmeniz lazım.

mühendislere özel sınav yok. iki yılda bir yapılan sınavlara gireceksiniz. o puanınızda 2 sene geçerli. ama 3. sınıfta başvurulabiliyor lisanstan diye biliyorum. bu sene girerseniz lise mezunu olarak kabul edilirsiniz, ona göre tercih yapabilirsiniz.

Merhaba, şu an londradayım martın sonuna kadar da burada kalacağım. Gizli müşterinin tam olarak ne olduğunu anlayamadım ama fayda sağlayacak birşeyse bulunmak isterim.

Var yonlendirelim hemen

@1njected; Bana da geldi bu mail. Gizli müşteri kendisine verilen para ile, belirtilen mağaza, vs.'ye gidip, alışveriş yaptıktan sonra ilgili yer hakkındaki değerlendirmelerini, belirli kriterlere göre raporlayan bir kişi diyebiliriz özetle. Detyları sisteme katılırken öğrenirsiniz zaten.

Sizin sisteme dahil olmanızı sağlayan kişiye de yaptığınız her değerlendirme için 5 Euro ödeniyor.

Kızılay'dan taksi en rahatı evet. Metrodan inince önünüze çıkacak olan duraklardan kalkan tüm Kuğulu, Altınpark araçları da geçer Kavaklıdere'den ama o kadarcık mesafe için tıklım tıkış otobüs çilesine hiç gerek yok.

tahlil, film ücreti falan da alırlar.

Hastaneden hastaneye değişiyor ücretler. En doğrusu gideceğiniz hastaneyi arayıp muayene fark ücretinin ne kadar olduğunu ve tahlil, röntgen gibi işlemler için fark ödemesi yapmak gerekip gerekmediğini sormak.

öyle bir şey yok. nerden çıkardın bunu? kişinin sağlık durumuna göre değişir o.

Ananem bugün itibari ile komada 30. gününde. KVC yoğun bakımda yatıyor. Aynı yerde 1-2 haftada çıkan da var, ama 6. ayında hala komada olan da var.

Dolayısıyla hiç bilemeyiz böyle bir şeyi.

Edit: Ananemi ilk hastaneye kaldırdıkları gece, sabaha çıkamaz ama olur da çıkarsa, çocuklarına söyleyin gelip görsünler son kez, akşamı göremez demişler.

iyileşebilir. benim babam yoğun bakımda yatarken, yanımıza bir kadın geldi, aylarca bilinçsiz yattıktan sonra iyileşmiş. umudunu kesme. bir de lütfen hastanı hep motive edecek şekilde konuş, güzel şeyler söyle, kötü durumları anlatma. seni duyuyor devamlı konuş onunla. geçmiş olsun.

Geçmiş olsun ,inş kendine gelir,

yoğun bakımda olan kuzenim için doktorlar umudu kesin demişlerdi. çocuk şu an koşuşturuyor canım benim.
umudunu kesme bu konuda tamamen, iyi düşün. inanıyorsan dua et.
umarım uyanır.

ihtimal az-cok diye dusunme. uyanma ihtimali var nasil olsa, uyanacagina odaklan

nası ilginç bi çiftmişiniz.
evine pamuk şeker makinası alanı görmedim. görürseniz göstertin de görek.

www.sehirfirsati.com

böyle bir ürün var ama ne kadar iş görür bilemem

Eğlenceli bir çiftsiniz, ne güzel. :) Çok da iyi bir fikir, parkta pamuk şekerci kovalayacak kadar seviyorsanız neden olmasın :))

www.indirdik.com

Şöyle bir şey var ama ne kadar sizin isteğinize uygun, ona da siz karar verirsiniz artık.

Yegenım için almıştık bz sanırım tschiboydu. Ama cok uzun sürüyor ıkı gıdım pamuk yapmak, hıcbır tat alamıyosunuz, boşuna para vermeyin derin

bu az yapma olayı neye göre değişiyor yani internette 3-4 farklı ürün buldum sadece. elden alabileceğim neresi olabilir bu ürünü ankara'da fikri olan var mı ?

en uygun fiyata şunu buldum en geniş olan da bu sanırım zaten.

urun.gittigidiyor.com

bir de bir şey daha sorayım bu alet bildiğimiz toz şeker ile de yapıyor di mi ?

farkli bir noktadan aydinlatmayi deneyeyim.

bende 3 katli ev tipi güzel bir cikolata selalaesi vardi. bir gün heves ettim iste. sonrasinda bir sürü milka alpenmilk alip marine edip kattim. iyi hostu ama o kadar yogundu ki damlayana kadar donuyordu sonra tek tek kaziyip temizleyip cikolataya krema katip civik bir ganaj elde etmeyi denedim. ancak sicakliktan dolayi da süt kesildi. gene de yedim ama selale degil hüsrandi resmen. sonra kuvertür aldim onu birebir tarife uydurdum, sonuc? hayvan gibi yag var disarda yediklerinizde. baska türlü de akmiyor zaten. bir de cikolata gibi degil o selalerdeki. resmen parliyor. ne kadar yag kondugunu ögrendim ögreneli ne evde denedim bir daha ne de disarda yiyebildim.

bir arkadasimda sanayi tipi (ehe ehe) patlamis misir yapma aleti (?) vardi. onda da yag cok mühimmis. biz denedigimizde tatsiz tutsuz oluyordu. ama özel yagi varmis kanola miydi her ne haltsa. tadi veren oymus o hafif tatli tadi. sonra e iyi madem dedi o da vazgecti.

son olarak ufacik bir pamuk seker makinasi olan arkadas vardi ama onda da 15 dk cubuk gezdirdikce ancak ve ancak bir lokmalik sey cikiyordu. bir de uygun sekeri iri olacakmis. ufaklar tam erimeden kacabiliyormus icerdeki dönen kisimdan öyle olunca da sac sac degil ipe dizili inciler gibi arada tanecikler kaliyormus.

demem odur ki; sanayi tipi alip cogu sarti yerine getirmeyecekseniz bosverin. ha yok yapicam illa derseniz profesyonel seylere bakin. mutfakta adam gibi (dondurma, pamuk seker, misir(kismen yapilabilse de), macun (bu olyuor da cok zahmetli olabiliyor. sekerleniyor sonradan) yapilamiyor bence.

tefalin vardı böyle bir makinesi şimdi var mı bilmiyorum.

Buradan alabilirsiniz...

www.bulabilirim.com

Benim evimde var :/ neden böyle büyük bi tepki verdiniz ki:/

Seriye başlayınca güzel olabiliyor. Ama bir iki tane yapmak için hiç almayın. Bi de sırf şeker yani kullandıkça zarar :)

Bi de gerçek pamuk şekerci amcanın yaptığı gibi süper ve kabarık olmuyor.

Bırakalım pamuk şeker, bulduğumuzda hep çok sevindiğimiz bir lüks olarak kalsın :)

bunu doktorlar bile görmeden ya da biyopsi almadan cevaplayamaz biliyosunuzdur umarım.

ne yapayıma cevap; yarın ilk iş doktora gidin.

Bir KBB bir de gastroenteroloji randevusuna bakar kafanızı rahatlatmanız. Reflü de -eğer diyetine uymuyorsanız- boğaz yakınlamalarına neden oluyor. Ya da direkt boğazınızda bir sıkıntı vardır, onu da KBB doktoru söyler zaten varsa. Zaten şimdi neredeyse tüm hastanelerde rutin muayene kapsamında boğazınıza minik bir kamera yardımıyla bakıp, size naklen anlatıyorlar boğazlardaki son durumu. :)

Geçmiş olsun.

Şehir?

Belirtmeyi unutmuşum

Şehir: İstanbul

Bana da lazım ıstanbul icin

Amerikan'ı eledik.. Peki neresi güvenilir, iyi? Toefl seviyesine kasmayacağım şu an için.. Banka sınavlarında başarılı olayım yeter...

Yağ çözücü vb evdeki bilumum sert kimyasalı deneyin. Çıkmıyorsa çöp olmuştur.

iyice yakarsanız belki büzüşüp büzüşüp dökülür.

1- Normal. Kedilerin ter bezleri sadece patilerindedir. Bu da yeterli gelmediği için, dili dışarıda soluyarak, vücut ısı dengesini ayarlayabiliyor.
2- Kızgınlık kapıda. Hayırlı olsun efenim.
3- 6 aylık bir oğluş sahibi olarak ben de bunu henüz netleştirebilmiş değilim. Kimi hekim 1 yaştan önce yapmayın, böbrek ve idrar yolu sorunlarına neden olur diyor, kimi hekim de cinsel olgunluğa eriştikten sonra mesele yok diyor.

1- kedin nefes almıyor, öksürüyor muhtemelen. astımı olabilir, ev tozluysa ondan olabilir, tüy kusacak olabilir vs.
2- normal normal, kızgınlığı yaklaşmış gerçi ama henüz korkacak bir şey yok.
3- kedimi kısırlaştırdım, hareketsizleşmedi hala koştururken hızını alamayıp duvarlara tosluyor, doğru diyetle beslerseniz ve enerjisini atmasını sağlarsanız obez olmuyor ki benimki çok yediği halde olmadı. mutlaka kısırlaştırın, kızıştıkça hem.o acı çeker hem siz acı çekersiniz. ben miyavlaması yüzünden evden atılacaktım dışarı çıkmak için deli gibi çaba harcıyorlar kızışınca. özetle, kestirip rahatladık.

kısırlaştırma şart gibi yoksa evin her yerine işaret bırakır. 1 yaş uygun kısırlaştırma için ama 6 ay biraz erken geldi bana. en azından hormon iğneleri ile bir süre daha idare eder işaretleme başladıktan sonra. kedilerimde öyle yaptım, yapıyorum.

kısırlaştırma vakti için, bir yaşı beklemenin gerekliliğini düşünen veterinerler var, ben 11 aylıkken kısırlaştırdım, geç kızışmıştı benim oğlan rahattım o yüzden. erkek kedide bence risk almayıp beklemek en uygunu, zaten erkeklerde idrar yolu sıkıntıları çok fazla, kısırlaştırmanın bunu artırdığına dair bilimsel bir veri olmasa da "ya artırırsa" şeklinde bir düşünce var bende.

o fritözler çok pis leş şeylere dönüşüyorlar. bence fritöz almak yerine kızartmadan vazgeç:)

kızartmadan vazgeçmem gerçekten söz konusu değil, aç kalırım :)

www.hepsiburada.com

Bu diyorum. Daha ucuzlarında kızartma haznesi ayrılıp yıkanamıyor ve o hazneler yıkanmadığında, bir süre sonra iğrenç ve sağlık tehdit edici bir hal alıyor. Bunu almasanız bile, iç haznesinin çıkarılabilir olup olmadığına çok dikkat edin.

Edit: urun.gittigidiyor.com mesela bu ucuz da. Bunu düşünebilirsiniz.

mehtap gerçekten güzel görünüyor güç olarak falan da en yükseği o sanırım gördüğüm kadarıyla o fiyat aralığında. diğeri pahalı kaçıyor ne yazık ki, çok teşekkürler.

o hazneler çıksa da yağ kenara sıçrıyor, kapağına sıçrıyor, makine temizlemiyor, elde yıkaması da iğrenç! benimkini geçen aylarda çöpe attım dayanamayıp, bence hiç başlama..

sinbo

biraz pahalı, ama actifry öneririm. kızartma mevhumu da gayet güzel.

actifry hiç öğrenci evine girer mi yahu. fiyatına değinmek bile istemiyorum.

Ben yaklaşık 1 yıldır evde yoğurt yapıyorum. Derece falan hiç ölçmedim. Klasik anne yöntemini kullanıyorum. Küçük parmağımı sokuyorum 8 yada 9' a kadar sayıyorum. Eğer parmağım yanmadan içinde duruyorsa mayalamak için ideal sıcaklığa gelmiştir. Sende öyle deneyebilirsin bence.

E nasıl yapacaksın peki onu, sanayide pastorizasyon işleminde, ısıyı yükseltip aniden düşürebiliyorlar. Ev şartlarında nasıl olacak bu iş? Valla bir çözüm bulursan bana da söyle çünkü bu şekilde besin değeri kaybolmuyor. Ama ben de klasik anne yöntemi en az 5 dakika kaynatıyorum.

1. anne yönteminden şaşma.

2. evet. serçe parmağını sokup 8-9 saniye tutabildiğin sıcaklık iyidir, eğer dereceniz yoksa.

arkadaşlar, linki okuyun lütfen, buna benzer 3-4 ayrı doküman okudum biri üniversite yayını olmak üzere. 71.6 derecede 30 saniye tutun ve sonra soğutun diyor. Ben tencereyi içine buz attığım lavaboya koyuyorum.

Süt içmek için bu kadar eziyet çekilir mi :/ Ben bunlarla uğraşmaya kalksam, sütten soğur, içmeyi bırakırım. Doğal, sağlıklı, hormonsuz olacak diye telef oluyoruz, yazık bize.

Sütünü aldığınız ineklere antibiyotik içirilmediğinden eminsinizdir inşallah? Diğer türlü bütün emekleriniz çöpe gidiyor zaten :(

Bu konulara vakıf olduğunu düşündüğüm birisine sordum, şöyle bir cevap verdi
"71 derecede pastörize işini doğru yapıyorsunuz. Fakat yoğurt yapmak için kaynatmanızı ve 45 dereceye gelince mayalamanızı öneririm. Sebebi protein zincirlerinin kırılmasını sağlamak ve yoğurdun ki bu bir lkatik telemedir, daha iyi olmasını sağlamak. Yani yoğurt için kaynatın -hanımın dediği gibi, ve içmek için yaptığınız gibi pastörize edin."

@istinyede bekle
Hiçbir şeyden emin değiliz ama sütün kaynağını biliyoruz en azından ve tadı güzel. Markette satılan sütün tadı hiç iyi değil. Ben süt tüketmiyorum arada yoğurt yiyorum.

rani varsa yakınlarda
pastorize keçi sütleri çok güzel yoğurt oluyor.

ege'de şöyle de denir: yetti gari!

eşeğin amına suyu kaçırdın.

Ebesinin ami

ebenin örekesi

canimdan bezdim

omrumu yedin

usandim artik

boguluyor gibiyim

afakanlar basıyor artik

Cizgiyi astin

siniri astin

cizgiyi gectin

Haddini astin

daral gelmek
ufunet basmak

bi yardım ya zor durumdayım

Yarın yanında gerekli evraklarla banka şubesine gidip yetkili birisiyle görüş ve detayları al.
Baktın konu üsteleniyor, bankadan savcılığa başvurmak için gerekli evrakları al en yakın adliyeden savcılığa başvuru yap.

Ben olsam ya emniyete ya da savcılığa giderdim. Onlar bir şekilde yönlendirirler zaten. Sonuçta kredi kartı başvurusu için Nüfus cüzdanı, imza falan gerekiyor. Dolayısıyla da sizin TC kimlik numarası üzerinden kredi kartı çıkarılması sahteciliğe, dolandırıcılığa falan girer gibi bir yürütmeyle yazdım tabii bu seçeneği. Hem sizin imzanız olmadan, sizin kimlik numaranız üzerinden kredi kartı çıkarılması bankanın da canını fena yakar zannımca.

Kartın borçlarını takip et, borcu ödendiği an kartı iptal ettir, bankaya bu durumla ilgili dilekçe yaz.

1991 senesinde tc kimlik olayları yoktu, belki de isim benzerliğinden vs olmuştur. Bu saatten sonra tc kimlik nosu olmadan kredi kartı vermezler. Aynı tc kimlik nosunu kullanma ihtimaliniz düşük olduğuna göre bir daha sizin hesabınıza bağlı kredi kartı çıkartamazlar

edit: yukardaki mesajlar da baya mantıklıymış

teşekkür ederim. bankaya manevi tazminat davası gibi bişe açmak istiyorum aslında. bayağı gerildim şu bikaç günde.

nesine.

iddaa oynatan sitelerin bazılarında var.

bilyoner, nesine vs.

www.nimetabla.com

Yok, ve sıkıntısını çekiyorum. Yani 24 saat bilim, sanat ve felsefe üzerine sohbet etmek istemiyorum aslında. Yine %90 geyik muhabbeti olsun, ama arada ciddi, elle tutulur bir şeyler de konuşalım istiyorum. Olmuyor.

iki soruna da kocaman bir "yooo" çekiyorum.

Ben şanslıyım galiba. Çevremde televizyon izleyen pek yok, maç konuşan da pek yok. Ben de konuşmuyorum zaten. Geçen gün arkadaşın biri televizyondaki bir şeyle ilgili bir espri yapmış, çoğumuz anlamadık. Saatlerce saçmasapan konuşabiliyoruz. Çoğunlukla saçmasapan konuşuyoruz zaten.

1 kişiyle tanıştım bu şekilde. ama genel olarak aynı problemi yaşıyorum.

pek yok. sıkıntısını çekmiyorum ama olunca hoşuma gidiyor bu tarz insanlar. genelde internetten, özellikle sözlüklerden bu tarz insanlar bulunabiliyor. mümkün olduğunca mesaj yoluyla muhabbeti kurduğum için yüz yüze görüşmeden de bu tarz ihtiyaçlarımı karşılayabiliyorum ama yetmeyenler için tematik zirveler düzenleniyor, isteyen oradan yüz yüze tanışabilir.

var etrafımda böyle insanlar. felsefeden falan anladığımız da yok ama kendi aramızda tartışırız daha bu sabah en son güzellikten konuşuyorduk.

Bunları yapabildiğim 3-4 arkadaşım var uzun uzun sıkılmadan muhabbet ederiz ama o arkadaşlarımla pek sık görüşemediğim için konuşabilecek insan bulmakta sıkıntı yaşıyorum. mesela okulumdaki kişileri o arkadaşlarımdan daha sık görmeme rağmen onlarla konuşurken genellikle sıkılıyorum. Çoğu kendine basit bir hayat yaratmış verileni olduğu gibi alıyor verilen üstünde düşünmüyor; sorgulamaktan, düşünmekten hayli uzak. Ancak bazen bu pek çok şeyden habersiz hallederine imreniyorum dünya öyle daha güzel olmalı.

var ama yakınımda değiller, olmadıklarında eksikliklerini hissediyorum.

biri ile en son bir araya geldiğimizde 12 saati bulduk daldan dala giderek.

noktası virgülüne aychovsky +1.
ne tv var, ne futbol muhabbeti. hep derim, futbol oynanırsa güzel. diğer türlü kıraathane muhabbetine pezevenk.

ben buradan birkaç kişiyle de dediğin şekilde muhabbet edebiliyorum ayrıca. (sadece yüz yüze olması gerekmiyor anlayacağın)


ek: tüm metalseverlere;
www.youtube.com

Çevrem genel olarak böyle insanlardan oluşuyor. Nadiren televizyon izleyen bir insan olarak, kendim gibileri bulabildiğim için çok şanslıyım.(Bunu neden kriter olarak söyledim? Çünkü televizyona saran insanlar bir müddet sonra kaptırıyor ne hikmetse. Tartışma programı, dizi, maç vs. Ne izliyorsa sürekli onları anlatmaya başlıyor. Televizyonun böyle kötü bir etkisi var bana göre) İstemezdim şahsen dizi anlatan arkadaş. Yok da çok şükür. Etrafında olup biteni gören, sorgulayan, tartışan insanlar hep arkadaşlarım. Tabii ki tüm sohbetler bu şekilde gitmiyor, oturup sürekli bilim-sanat-felsefe-siyaset konuşmuyoruz ama konu geldiğinde de lafı nasıl çevireceğini şaşıran kimse yok.

Yalnız şu var ki; beraber saçmalayabilmek de tartışabilmek kadar kıymetli. Benimkiler de biraz fazla rasyonel kaçabiliyor kimi zaman ve saçmalayacak insan eksikliği yaşıyorum ara sıra. Tamam Avustralya'da yaşayan bilmem ne türü mavi örümcek benim de ilgimi çeker, ne bileyim buz heykellerinin nasıl yapıldığı da merak uyandırıcı elbette ama sürekli belgesel tadında sohbet de yorabiliyor.

Neyse ki kızlar var. Kız kıza sohbetler imdadıma yetişiyor böyle durumlarda. Kız arkadaş candır. Erkeklere kalsa yanmıştık. Biri led ışıkların tarihçesini falan anlatır, biri belgesel manyağı, öbürü savunma sanatları delisi, bir başkası kafayı yabancı dillerle bozmuş. Bir tanesi evrimi çözeyim derken, evrimin kayıp halkasına dönmek üzere; haberi yok.

Bi ayarını tutturmak lazım.

herşey para değil bence başla ama o işle yetinme.çevre ve tecrübe kazanmak için araç olarak kullan.

Aradığınız, "Evet bu iş işte!" diyeceğiniz işi buluncaya kadar çalışın bence. İşsizlik, psikolojik sınırı aşınca çok hırpalıyor insanı. Acizlik olarak da değil, tecrübe biriktirmek olarak görün. (Ben olsam öyle yapardım, ondan böyle diyorum.)

Ingilizcen super degil, 2. Dilin yok, iktisat gibi yilda bir ton insan mezun eden bir bolumden mezunsun. Yerinde olsam vakit kaybetmeden baslarim. Maasa takilma, bankanin baslangici gisedir. Kafan calisiyorsa yukselirsin.

şube müdürleri bile gişeden başlamış oluyor veya müşteri temsilciliğinden.
en teknik it ci bile, kasa sökerek başlamıştır işe.
banka eğer dil tazminatı veriyorsa onu kesin al.

bi de unutmadan iş işte bulunur.
çalışacaksın ki networking in kuvvetlenecek.

Bilan haklı. Eğer gelecek vaad eden, network yapabileceğin bi ortamsa gir başla.

bilan +1

şöyle ki; iktisat mezunu bir arkadaşım 30 yaşına dek mütemadiyen satış, pazarlama, muhasebe, kalite kontrol vesaire işlerde çalıştı, 30 olduğu vakit baktı ki sık sık iş değiştiriyor, hala yerinde sayıyor ve alanından çooook uzaklarda çalışıyor, 20li yaşlardayken kanalize olup istikrar göstereceği ve yükselebileceği işe adım atmadığından büyük pişmanlık duyarak 31 yaşında iken bir bankada 750 liraya (o zamanın asgari ücreti) callcenterda başladı.
terfi alabileceğim bir işe girmem gerek diye kendini paraladı anlayacağın.

ileride ne yapmak istersin bilemiyorum lakin 1000 tlye burun kıvırmadan tecrübe edinmeli, işine sebat ederek şahane terfiler kovalamalısın.

Aynı derdi komşumuz da yaşıyor. Başkasına devrederseniz, cayma bedeli ödemezsiniz demiş superonline. Dün kapı kapı komşuları dolaşıyordu devralmak isteyen çıkar mı diye.

Bu seçenek de -eğer bilmiyorsanız- aklınızda bulunsun.

taşınma sebebiyle ayrılıp da superonline ADSL'e geçince sorun olmuyordu diye hatırlıyorum ben (3 yıl önceki tecrübemden)

çocuk bezi eski adet olmamakla beraber yeni yeni yayılıyor, yeni doğana en çok gereken şey sanırım o. Daha şık olsun isterseniz bez pastaları falan var. Ne alacağınızı bilmiyorsanız çeyrek altın da iyidir.

Bebek bezi azıcık riskli olabilir çünkü sizin kaliteli diye cüzdanı boşalttığınız bez alerji yapabiliyor. Eğer bez alınacaksa, en azından hangi markayı kullandıklarını öğrenip ona göre almak lazım.

kesinlikle çocuk bezi al. zaten herkes giyecek getirecek. kimse bezi düşünmeyecek. elbise alsan bebek ilk birkaç ay giyecek, sonra üstüne olmayacak. boşuna alıyorlar o kadar çok elbiseyi.

bir paket alma ayrıca. şöyle en büyüğünden iki tane, üç tane falan. emin ol mutlu olacaklardır.

doğu toplumlarında çeyrek altın flan takarlar çengelli iğneyle hatta bunla beraber nazar boncuğu da ilave takılabilir

Altin takildigini bende biliyom param yok amk

bez +1000

www.akakce.com

bez, gram altın, çeyrek artık maddi durumunuza göre.

(bkz: krem sera)

ocam butceniz kisitliysa şu olabilir: www.joker.com.tr
emin olun bayaa islerini gorecek biseydir.

Markadan çok yapıldığı maddeye ve kumaşın dikişlerine, yapısına falan bakıyorum. Onları sağlıyorsa marka çok da önemli değil.

güzel olanı alırım marka diye özellikle üstüne düşmem.

benim sevdiğim tarzda üreten bazı markalar var. onları seviyorum, onlarda alışveriş yapıyorum arada, kalitesinden eminim, o yüzden çok didklemeden alıp çıkıyorum. onun dışında da gezerken hoşuma giden bişey oluyorsa kalitesini anlayabildiğim kadar kontrol edip alırım. yani aslında zevk ön planda tamamen.

Araba yada elektronik eşya yada iş için kullanılacak dayanıklı bir ürün hariç markaya bakmam.

Dikim Tekniği kalitesi işçiliği dizaynı önemli eyvallah, ama sırf marka bilinirlindiğinden dolayı insan gibi sikmeyen firmalara paramı kaptırmak istemem. hepi topu kumaş lan, tekstil ürünü amk. ne kadar üstün olabilirsin ki?

Ezcümle, önce fiyat etiketine bakarım. sonra giyer denerim. ha o adam siken markalarında outletlerine yada indirimlerine denk geldiysem girip bakarım tabi ön yargılı olmam.

Kesimi ve vücut yapısına uygunluğu önemli olduğu için, elbisede Adil Işık, Zara, Fabrika ve Park Bravo.

Diğer giysilerde hiç önemli değil.

Alisveris yapip tukandan cikarken kafami cevirip tabelaya bakarim -nereydi bura- diye

bakıyorum.

boynere gidiyorum tüm kazak tişört kot ne alackasam hepsini tek tek elliyorum buruşturuyorum dokunuşu hoşuma gitmişse fiyatına bakıp çok abartmamışlarsa alıyorum. bu yaz hiç markasına bakmama ma rağmen 2 tane colins almışım.

Her zaman markaya bakarım

kesinlikle

Asla ama kalite önemli, aradığım kalite ve tarzı sunan markalardan alışveriş yaparım.

pazardan, özellikle çakma oldukları anlaşılan nike adidas v.s. ürünlerini alıp giymeyi çok seviyorum.

benimki bir nevi tepki.

evet ayriyetten fakirim de.

Götürün veterinere, enfeksiyon gelişmiş, üstelik gözüne çok yakın. Hatta sol gözüne doğru yayılmış görünüyor.

mantar olmuş olmasın?

veterinere götürmekte fayda var.

@neferkitty, neden olabilir ki mantar? sadece deri dokuntusu var.

gerçi mama ile de alakalı galiba:

www.mihav.com

forum.petarkadas.com

sirt kisminda var bu arada sirf. derisi de az daha kuru ve pul pul. kolay yalayip da nemlendirebilecegi yerler de degil. ustelik tuy de masallah.

yani acik mamaya gecisle paralellik gosteriyor olunca mamadan mi dedik. ayni mamanin acigi ama ne ilginc.

yine de ihmal etmeyin götürün pankreatitten kepeklenme sorunu yaşayıp hastalanan kediler de varmış orda yazdığına göre.

dogru. yarin bi veteriner ziyareti yapacagiz anlasilan.

benim kedimde de oluyo zaman zaman. neye bagli bilmiyorum ama telas yapilicak bisey degil bence. ben hic bisi yapmiyorum mesela. mamadandir buyuk ihtimalle.

Mama değişikliğindendir. Benim zıbıdılarda RC'den Acana'ya geçince bile olmuştu. İyiden kötüye, kötüden iyiye, açıktan kapalıya, kapalıdan açığa fark etmiyor. Mama değişikliği kepek yapıyor bu eşek sıpalarında. Sonra biz de böyle deli divane olup felaket senaryoları yazıyoruz tırnaklarımızı yiyerek.

bişey olmazsın kuduz mu kaldı ya.

Kuduz kaldı daa yani kedi de kuduz etkenını yenı kaptıysa semptomları yoktur henuz.bı acıle gıtsen dırekt asılarını yaparlar zaten..ama %99 olmazsın kuduz ama %1 için aşı yaptırılır mı..orası sana kalmıs.tetenoz da yapılıyor hem gıttıgınde bıldıgım kadarıyla.kuduz olmasan da tetenaz da olmak ıstemezsın gıbı. :)

İnsanlara çok sırnaşıyor diyorsunuz. Muhtemelen iyiyle kötüyü ayırt edemeyip, birinden kötü muamele görmüştür, ondan dolayı agresifliği üzerindedir. Hastalık göstergesi bir karakter değişimi gibi durmuyor. Ama içiniz rahat etsin istiyorsanız, bir doktora danışın yine de.

kuduz tedavisi olmayan bir hastalık, riski almaya değer mi diye bakmak lazım

bu arada kuduz kaldı mı diyen arkadaşı gözlerinden öpüyorum, ondan bize sürekli kuduz hayvan ısırıkları listesi geliyor, herhalde listeyi yazan hayalgücü yüksek bir arkadaş

kiminiz olma gerek yok diyor kiminiz ol ne olur ne olmaz diyor, ben yine de yarın acile gitmeyi düşünüyorum.

kediden kuduz geçme ihtimali çok düşük, zira kuduzu bulaştıracak safhaya gelemeden topu dikiyorlar, hatta genel de kuduz vakası olduğunda tüm koloni topu dikiyor o bölgedeki, sonra gene tırmıktan kuduz geçme ihtimali daha da düşük zira geçiş olması için daha hem kuduz olması hem de daha yeni tırnağını yalamış olması lazım vs. ama riske girmeye hiç değmez, son 50 senede kuduza yakalanıp kurtulan insan sayısı 6 kişi mi ne toplam ölen sayısı da 10 milyon gibi bişi olması lazım, bunlardan sadece biri beyin hasarı almadan kurtulmuş. aşı hem bedava hem de eski kudurtma ihtimali olan aşılar değil gayet iyisinden ithal aşı vuruyorlar, 5 dklık bişi korkulu rüya gördüğüne değmez.

Gıt ıste yarın acıle ya olmaz olmaz deme olmaz olmaz :)) cok felsefık oldu tabı :D

Tüm AVM'lerin içinde ayakkabı tamir noktaları var.

Ülkealan pasajında en üst kat, merdivenlerden çıkınca sağdaki küçük dükkan. Olmayacak ayakkabılarımı hayata döndürdü.
Elle vb firmaların tamir işlerini yapıyor.

kizilaya gidip oradan dolmusla gidebilirsin. Kimliksiz almiyorlar sanirim.

Milli kütüphanenin oradan bir sürü ODTÜ dolmuşu geçiyor. Kimliksiz giremezsiniz. Kapıya kimliğinizi bırakıp, ziyaretçi kartı almanız lazım.

dolmuş konya yolundan da geçiyor da dolu olur. en sağlamı kızılay.
sabah çok sıra olur dolmuşta, onu düşünerek çık evinden.

kızılaya gitmesinin sebebi:
1- konya yolunda saatte dolmuş hayvan gibi dolu olur sığmama ihtimali var
2- dolmuşçularımız kafalarına göre durur ya da durmaz

eyvallah hacılar, duruma göre değerlendirecem. taksiyle ne kadar tutar peki, bahçelievler metrosunun oradan?

maps.google.com

Aşağı yukarı 15 tl
www.taksiucreti.com