tarih sahnesinden silinmediler tabii ki, onlardan önce anadolu'da yaşayan kavimlerin silinmediği gibi. hititler kendilerine neşa diyorlardı, kendilerinden daha önce anadolu'da yaşayan hatti'lerin kurduğu hattuşaş'a yerleşip imparatorluk haline burada geldiklerinden hititler olarak anılmaya başladılar. hint- avrupa kökenli bir halklardı ve dilleri olan hititçe de doğal olarak indo-cermen ailesindendi. kökenleri tam olarak bilinmiyor, anadolu'ya kafkaslar ya da balkanlar üzerinden gelmiş olabilecekleri düşünülüyor. genelde kafkas kökenli oldukları düşünülse de mesela gök ve fırtına tanrılarının adı teşup ve gerek karakter gerek isim olarak yunan/balkan kökenli zeus'a benziyor bu tanrı.
sümerler, frigler gibi hititler de kaybolmayıp zamanla asimile oldu. zaten hititler de türkler gibi savaşçı ve göçebe bir kavimdi ve geldiklerinde savaşçı olmayan tarımla uğraşan mülayim insanlardan oluşan anadolu kavimlerini azınlık olmalarına rağmen kolayca tahakkümleri altına aldılar, onlara dillerini ve egemenliklerini kabul ettirdiler. türklerin anadolu'da hakim oluşuna çok benzer bu süreç. imparatorluğun yok oluşuna gelince, önce küçük beyliklere ayrıldılar (bkz:
geç hitit beylikleri), akabinde de asurlar, frigler gibi diğer milletlerin egemenliği altına girdiler. sonra hellenizm dönemi, roma egemenliği, arap akınları, bizans vs derken sıra geldi türkiye cumhuriyeti'ne.
(to be continued)