Ben almam ama markayı ve ürünlerini tanımadığım için, satış sonrası servis desteği konusunu riske etmek istemediğim için almam. Üstüne bir miktar daha koyarak bilindik bir markadan, şahsi tercihim Samsung'dan alırım. Hatta buyrun: www.amazon.com.tr

www.epey.com


Xiqomi redmi note 9'un 64 GB olanı ile arasında 200 lira oynuyor.

sakın alma

Anneme tcl 10l aldım 1 senedir sorunsuz kullanıyor.

Bem tcl 10l kullanıyorum bir buçuk yıldır. Gayet memnunum. Takılma, donma vb olmadı hiç.

@aero Nedenini de söyleseydiniz?

telefoncuyum çünkü o yüzden

Dolar artarsa artar.

Dolar sabitken arttı bu kadar. Dolar artarsa fiyat takla atar heralde

kısa vadede düşebilir. ama uzun vadede artar gibi.

6800 lira iken galaxy a52s'i takip etmeye başladım. 1 ay olmadan 8000 lira oldu. yıl sonu 40.000 olacak galiba. düşeceği falan yok.

A22 kamera olarak bir tık daha iyi gibi gelmişti bana incelemelerde. Yakın zamanda a22 aldık memnunuz kamerasından açıkçası.

türkiyede genel kural fiyatların hiçbir zaman düşmeyeceğidir. beklerseniz fiyatlar yükselecektir. en fazla bir süre sabit kalır ama sonunda yine yükselir.

bugün almadığınız her şey için yarış pişman olacaksınız.

3 ay önce aldığım telefon 6559 tl'den 8134 tl'ye çıkmış. ben bu telefonu 1 senedir takip ediyordum ilk fiyatı 5000 tl civarıydı. kısacası beklersen fiyat yükselir.

Eski bir ekonomi bakanının meşhur bir sözü vardı; "Çok beklersiniz"

Bu ortamda, hele ki Türkiye gibi bir ülkede asla fiyatlar düşmez.

Deri ceket.

Bir ara 200+ squat yapıyordum, en havalı hissettiğim zaman o antrenmanların set aralarıydı.

1-eşarp ve güneş gözlüğü takınca %100 dikkat çekiyorum bunu hem sesli duyuyorum hem kendimi çok iyi hissediyorum tr.pinterest.com

geçen trafikte biri kırmızı ışığa gelene kadar bi şeyler yaptı en son açtım camı "Nova? pardon bir arkadaşım aynı model araç kullanıyor o sandım:)" şekli aşırı tatlı bir gülümseme aldım. aynen nova da benim arabadan kullanıyodur tedavülden kalkmış, eski, hantal arabadan. ulan bari plakasını alsaydım be. yorgundum malesefki. bence burda olay havalılıktı...(evet cok begeniliyosun dewamknk)

2-şapka.
3-yabancı dil konuşurken(arapça)

Fitken ve güzel kombin yapınca.

Latin dansları yapıyorum. Çok yakın arkadaş ortamındayız genelde, insanlar birbirini biliyor. Ama yeni biri dansa geldiğinde, benim dansımı beğenerek izlediğini fark edince özgüven tavan.

Genel olarak; iyi yaptığım bir şey fark edilip takdir edildiğinde.

Yaptığım işi övduklerinde, ya da X'i yapabilir misin dediklerinde çok kolay deyip teslim ettiğim zaman.

direnç antrenmanı yaptıktan ve biraz denizde zaman geçirip yüzdükten sonra hem fiziksel hem de mental olarak iyi/havalı hissediyorum.

Satrançta yendiğim zaman. Bu yüzden özgüvenim düştüğünde hemen bir satranç oynarım. :)

Torbada yumruk çalışırken. Genelde videoya çekip paylaşıyorum.

öncelikle: twitter.com

:))

lacivert ve mavi tonları giyince, bir de berber koltuğunda. bir bakıyorum karşımda bir james bond var. ışıktan herhalde. bazen saçımı kestirmekten vazgeçiyorum.

şoför kapıyı açtıktan sonra kaldırıma ayağımı atarken.

mekanda hesap öderken. bakın abartmıyorum. american express'i sadece bunun için alanlar var.

giyimime kuşamıma parfümüme vs iltifat edildiğinde. :D

Krem rengi kisa bir montum var. Onun fermuarini bogazima kadar kapayip, kupelerimi takip sacimi toplayinca :)))

Eder.

Etmez :)

Ayan beyan paylaşılmış bi şey beni rahatsız etmezdi sanırım. Gizli değil saklı değil yanaktan bir öpücük ve sosyal medyada paylaşılmış. Ha öncesinde ne gibi paylaşımları vardı bilemem ama bu kadar bilgiyle tatlı bi dostluk der geçerim.

kadin oldugum icin etmezdi sanirim ama erkek olsam rahatsiz olurdum :)

Sevgilimin genel durumuna bağlı. Böyle aşşşırı samimili, fiziksel temaslı karşı cins arkileri zaten varsa sorun etmem ( öyle biriyle olmam aslında xd). Yok normalde öyle aşırı cana çyskın diilse garipserim hoşuma gitmez

öpmekten kastın yanağa buse kondurmaksa evet ederdi.

Herif gay değilse eder

Eder. @amanustumegeliyorlar +1

etmez.
genel tavrı öyledir ya da arkadaşlarıyla fazla samimidir etmez ama herkesle mesafeliyken gidip onu öptüğünü atmıştır o zaman garipserim herhalde. böyle deyince de ayrıcalıklı sanmayayım diye önüne geleni öpmesi gerekiyor gibi oldu. öyle de yapmasın tabi(:

Eder tabiki. İgrenç bir görüntü. Sevdigim kadın bunu yapsa külahları değişiriz. Ha ciddi düşünmüyorumdur eglencelik takılıyorumdur o zaman umrumda olmaz

üzülürdüm.

yok artık

Kesinlikle eder.

Eder ya etmemesi de anormal

pristina cok kotu. tiran bi tik ustu ama o da kirikkale'den hallice.

uskup ve saraybosna tabii ki. tarih ve kultur kokuyor her kosesi.

Saraybosna'da 4 gün kaldım tavsiyesi ederim güzel yer.

digerlerini henuz gormedim ama saraybosna'da 1-1.5 gunu rahatlikla doldurabilirsiniz.

hepsini gezmiş bir balkan göçmeni olarak 1 günlük bir seyahat için hiç birine para harcamazdım diye düşünüyorum. 1 gün gideceksen bari Karadağ'a git, en azından denize girersin.

Saraybosna +1

üsküp'te yaşayan biri olarak saraybosna +1 diğerlerini düşünme bile

Bu arada, sgk filan var bir Türkiye kurumu araciligi ile.

Bunun için genel geçer bir kural yok ki. Çalıştığın firmanın kurallarını biz bilemeyiz. Ancak tahminen nerede olduğunun hiçbir önemi olduğunu sanmıyorum. Önemi olsaydı o firmanın Türkiye'de ofis açması gerekirdi.

sözleşmenizde bu durumun belirtilmiş olması gerek. bana teklif edilen sözleşmede belirli bir süre önceden belirtmek kaydıyla şehir değiştirmekte sorun yoktu, aynı çalışma koşullarını sağlayabilmek şartıyla.

Bizim şirkette evden çalışma zamanında il sınırları dışına çıkmayı yasaklamışlardı (en azından kağıt üstünde). Çalıştığınız şirketin İnsan Kaynakları bölümüne sormanızı tavsiye ederim. Muhtemelen sorun olmayacaktır himmet dayı'nın söylediği gibi.

Himmet Dayı'nın dediği gibi bu işyerinle alakalı bir durum, ben 2 senedir başka bi şehirde uzaktan çalışıyorum mesela. Bize kısıtlama koymadılar.

çalıştığın firmanın kontratına bakar. mesela benim sözleşmde en az 2 gün önce haber verin diyor.

Benimkinde de iki gün önceden haber verin diyor

Üzüldüğün şey ne bilmiyorum ama, sağlık sorunu dışında her şey gelip geçici.
aşk acısı geçiyor, maddi sorun düzeliyor.

ölümün olduğu şu 3 günlük dünyada hiçbir şey dert edilmeye değmez.

belki 5 dakika sonra, belki yarın öleceğiz? kalp krizi geçireceğiz, yolda araba çarpacak, kafamıza inşaattan malzeme düşecek?

değer mi?

@rose parks +sonsuz

Evet ama insanin elinde olmuyor benim de bir sey icin cok üzüldügum sabahlara kadar aglayip dua ettigim bir donem olmustu.simdi o zamanlarima cok üzülüyorum cunku ne yaparsan yap kader diye bir sey var kabullenmek ve devam etmek gerekiyor

insana üzülme demek saçma bir faydası da yok, insan üzüle üzüle atlatır böyle şeyleri

Konu abinin eşiyse o kadın normal değil. Psikolojik bir rahatsızlığı var büyük ihtimalle. İletişimi tamamen kesmezseniz sizi de etkiler bu kişiler. Soruya cevap olarak tabii ki çok üzülmemek lazım. Her şeyin bir ölçüsü var.

dissendium: konu o degil ama cevap icin tesekkurler

Ben de aynı durumdayım. Geçen besin zehirlenmesi geçirip, tüm gün kusunca tüm dertlerimi unuttum. Bu üzüntü mideye de vuruyor. Kusma refleksleri gösteriyordum. Bunları düşün ve üzülme.

Tabi ki herkes üzülme diycektir. Üzgünlüğünü yaşa. İştahın yoksa yeme, yataktan çıkmak istemiyorsan çıkma. Bir an gelicek ve dank edicektir. Ama fizyolojik ya da psikolojik olarak içinden çıkılmaz bir hale gireceğini öngördüğün an yardım almaktan çekinme.

Bir şarkıda diyordu: Zaman geçiyor, öyle böyle geçiyor. Her şey anılaşıyor. Zaman geçiyor, öyle böyle geçiyor. Hayat devam ediyor.

Kısa sürede üzüntüyü üstünüzden atıp daha iyi bir şekilde devam etmeniz dileğiyle.

@freebird +1
Birinin üzülme demesiyle acın, derdin geçmiyor ki. Ateş düştüğü yeri yakar her zaman. Bazıları daha rahat atlatıyor, bazılarıysa daha stresli.
İçinizde tutmayın ağlayacaksanız ağlayın, daha çok paylaşmak isterseniz paylaşın.

Umarım kolayca atlatırsınız.

Yemek yiyememe, sürekli düşünme sorunları anksiyete bozukluğundan kaynaklı olabilir.

bu kadar üzüldüğün, uğrunda yemek yemediğin olay ne olursa olsun, bu davranışının neye faydası var? olay/konu bitmiş mi oluyor? hiç yaşanmamış hale mi geliyor yoksa kafanda durdukça/döndükçe seni daha derine mi çekiyor? daha derine çekildikçe ne buluyorsun?

dün bu kadar derinde değildin, ne buldun? bir önceki gün daha az derinde idin, ne vardı orada? 2 ay önce bunların hiç biri yoktu derinde bile değildin ne yapıyordun o sırada?

kimse sana hiç üzülme diyemez, üzüntü de, mutlulukta birer duygudur ve yaşanması hissedilmesi gerekir ancak bu gereklilik geriye kalan öncelikle kendine, sonrasında başkalarına karşı sorumluluklarını bırakman için bahane olamaz.

üzüldüğün için yatakta değilsin, üzüldüğün için sorumluluklarından kaçıyorsun sadece.

Çocuğun olsa idi, onu böyle yataktan çıkmayarak onu damı aç bırakacaktın? ya da kedini?

Bu tür durumlardaki davranışın 3-4 gün sonraki karakterini belirler, durumu ve davranışını beynin en derinlere kodlar ve gün gelir benzer şeyleri yaşadığında aynı davranışı sergilemene neden olur, sen acı çekerken etrafında sana ihtiyacı olanları yarı yolda bırakırsın.

depresyon bir bencillik halidir. narsizm kokar ve sadece ben dersin. ben üzülüyorum, ben acı çekiyorum, benim duygularım dersin, etrafındaki insanlara ne kadar zarar verdiğinin farkına varamazsın. sen bencil birimisin? sen sana ihtiyacı olanları yarı yolda bırakan biri misin? kendine bunları yakıştırabiliyor musun?

Üzülmeni gerektirmeyen bir durum olsa üzülmezdin. Bence kendine üzülmek için bir süre belirle ve o sürede üzülmemeye çalışma. Ama mutlaka o sürenin sonunda kendine verdiğin sözü tut ve ufak ufak normal hayatına dönmek içşn değilikliklere başla. Belki işe yarar.

A grubu yani kariyer memur alımları her sene yapılır. Mesela gelir uzman yardımcısı olmak istiyorsanız 2023'teki puanla olabilirsiniz. B grubu yani düz memur diye bilinen grup için ise sadece çift yıllardaki puanla alım yapılır. Bilgisayar işletmeni olmak isteyen için bu geçerlidir mesela. A grubu da B grubu da lisans mezunu olarak örnek verdim.

Sen her sene giremiyorsun iibf ve hukuk mezunları kariyer memurluğu için KPSS a sınavına girerler, sen çift sene gireceksin

Artık zam bu ülkenin realitesi. Ekonomide doğrudan vergi - dolaylı vergi diye kavramlar vardır. Devlet, aldığı vergilerle ayakta durur. Doğrudan vergi dediğimiz şey gelir vergisidir. Yani herkes kazandığına göre vergi öder. Çok kazanan çok öder, az kazanan az öder. Dolaylı vergi dediğimiz şey ise zengin-fakir ayrımı olmaksızın devletin herkesten eşit şekilde aldığı vergidir. Örneğin en zengin de makarnaya, ete yada başka bir şeye aynı oranda vergi ödüyor, en fakir de. KDV, ÖTV vb. vergiler dolaylı vergilerdir.

Ekonomik gelişmişlik konusunda vergi türleri önemli bir kıstastır. Gelişmiş ülkelerde doğrudan vergi tahsilatı çok daha fazladır. Az gelişmiş ülkelerde ise dolaylı vergiler daha fazladır. Devletin derdi gelir adaletsizliğini azaltmak olmuyor. "Ne koparırsam kardır" mantığıyla bakıyor az gelişmiş ülkelerde.

Zam olayına gelecek olursak eğer, her şeye zam gelmeye devam edecek. Gelişmiş ülkeler en basitinden Rusya-Ukrayna savaşı nedeniyle artan akaryakıt fiyatlarını engellemek için vergi indirimine gidiyor ama bizimkiler tam tersi olarak arttıracak. Nihai tüketim mallarının çoğu ithal ediliyor artık Türkiye'de. Tarımsal ürünler bile ithal ediliyor artık. Artan akaryakıt fiyatları, döviz artışı yatırım maliyetini de arttırıyor.

Kısacası zamlar devam edecek. Çünkü TL değer kaybettikçe, enflasyon arttıkça zamlar kaçınılmaz. İthal ettiğin malları, hizmetleri döviz karşılığı alıyorsun. Adamlar senin Türk Liranı neden kabul etsin ki?

@yankeejumping Allah razı olsun genel kültür oldu ama daha çok gelecek hafta asgari ücrete gelecek veya gelmeyecek zama bağlı elektronik ürünlerde ani zam olur mu diye sordum

Bu bir gelenektir abi gereksiz evham yapıyorsun. Ha çok rahatsız olursan bi yere bağışla birilerinin karnını doyur kedilere mama al geç.

bu tür şeyler bir sonraki jenerasyona ödenir yani 15 yıl sonra başka askere gidene de sen vereceksin.

İhtiyacın olduğu için verilmiyor ayrıca sen talep etmedin adetten bu, ye gitsin düşünme.

Askerde gofret falan alacaksin, memlekete gelip gideceksin hep para lazim.

Bana vermemisti kimse, 1 ay sonra parasiz kalmistim o zaman anladim ne ise yaradigini.

Senden ziyade anne babanın hatrınadır bu. Yakın akrabanı arkadaşını çok seversin. Çocuğu askere okula vs giderken harçlık verirsin

Düğünde takılan takılar gibi düşün.
Sen de onların çocuklarına vereceksin askere giderken.
Böylece sürüp gidecek.
İşin maddi yanı değil önemli olan, sevildiğini, değer verildiğini hissetmek.

İhtiyacın yoksa eğer, askerdeyken ihtiyacı olan çok adam tanıyacaksın, onlara bir şey ısmarlarsın.

Adettendir askere harçlık vermek +1

Adetten yapılan bir şey, fazla düşünüyorsunuz +1

İnsanın para alma huyu olup olmamasıyla alakası yok ki bunun. İnsanlar verilmesi gerektiğini düşündüğü için veriyor o kadar. Bunu geri ödemeye kalkmak saygısızca görülebilir tavsiye etmem. Misafirliğe yemeğe gidip yapılan yemeğe burun kıvırmak gibi bir şey olur, ya da düğünde size takı takılacakken kabul etmeyip geri çevirmek gibi. Yapsanız yapılır, ama gereksiz bir atraksiyon.

Askerde gariban çok, gelen üç kuruş maaşı köyüne ailesine gönderen onlarca kişi tanıdım orda onlara abilik yapar bi şeyler ısmarlarsın.

yarar yaramasına da çok yakın mesafeden sıkman lazım. karşındaki eline vurup düşürebilir seri davranmazsan. rüzgar karşıdan esiyorsa sen de etkilenirsin. öyle bir riski de var. her şey yolunda gitse bile karşı taraf can havliyle son bir saldırıya da geçebilir. altına alıp seni boğabilir bile.

Nasıl kullandığınız ve kime karşı kullandığınıza bağlı olarak değişir.

valla bir kere yakın mesafeden polisten, bu el tipi biber gazı yiyip dünyası şaşmış biri olarak bence işe yarar diyorum.

Yok hocam kanser eder. İkinci el thinkpad alınabilir, x270 ya da t470 gelebilir 4 bin civarına.

kanser eder+1

min i5 + 8gb ram ve ssdli bir makina lazım. veya dengi ryzen işlemci de olur. işletim sistemleri ve chrome artık eskisi kadar hafifi değil.

Chromebook diye de bir alternatif var ama onun da arayüzü değişiktir kullanımı zordur diye düşünmedim

Windows 10 veya 11 yûklerseniz iş görür. Sadece oyun oynarken daralırsınız. Bu devirde boşa para gömmeyin.

Dediğin işler için yeterli olur. Muhakkak SSD olsun ama.

O bütçelere 2. el sizi üzmeyecek ancak Mac Mini 2014 bulabilirsiniz sanırım.
Onun da 8 Ram'lisine bakmanız lazım. Temiz yakalarsanız 1-2 yıl daha koşar kanaatimce.

Ben bi tanesini çift monitor ile günlük tüm işlerimi yürütmek için kullanıyorum.

Yasal olarak bir sorunu yoktu, lobi gucuyle bitti. Su an taksiler uber yapiyor.

Geri gelmesi imkansiz bence.
Kendi arabamla dolasirken bile kenara cekiliyorum e5 ortasinda.
Kimliklere bakiyorlar ubercilik mi yapiyorum diye, ayni arabayla 2 kere havalimanina git ucuncude dayak yersin mutlaka.

Belki elon musk tarzi bir adam gelip tum plakalari satin alir lobiyi bitirirse ancak o zaman serbest olur.

@divit şu an yasal olarak bir sorun yoksa polis kenara çekince neyin sorgusunu yapıyor veya cezasını kesiyor? Uber tarzı sistem korsan olarak değerlendirilmiyor mu?

Ben uber tekrardan geri döndü diye biliyorum. Kendi uygulamasında siyah minibüs çağırabiliyorsun.

Uygulama içinden sadece sarı taksi ve lüks taksi (siyah minibus) çağırılabiliyor. Bunlar bildiğin taksici işte. Über'in orijinal versiyonu bu değil.

Uber yok hala, siyah minibusler tarifesi yuksek taksi. ubere rakip olsun diye cikarmisti belediye.

Korsan taksi uydurma bir kavram, normalde senin arabandaki birine kim karisabilir.

Arabayi sariya boyayip taksicilik yapanlara korsan deniyordu 90'larda.
Sonra bu magduriyetten yuz bulunca herkese karismaya basladilar.
Denizden,havadan tasima yayilsin bir sekilde onu da yasaklarlar.
Bi ara marti scooter'a da karistilar ama arkasi siyasiye dayandigi icin ugrasamadilar.

Plaka sahipleri her partide oldugundan sorun cozulmuyor.

Ozel arabama istedigimi alir istedigim gibi tasirim, bunun mali yonu de maliyeyi ilgilendirir.
Merdiven alti bir kiralama firmasi kursan kimse umursamiyor, sofor olarak rastgele her yerde calsiabiliyorsun ama ikisini birlestirince ooov diyorlar.

SSD takıp, macunları yenilenebilir.

Ssd alın sadece yeterli olur diye tahmin ediyorum. Özellikleri vermemişsiniz ama önce bi ssd taktırın sonra duruma göre farklı eklemeler yapabilirsiniz.

Bir de sistemin özelliklerini sıralayabilseniz anlatmaya çalışırız.
11 yıllık kavramı yeterli değil :)

@erva yenilemek derken problemleri halletmek anlamında demiştim o yüzden gerek duymadım. Hakkında kısmını aynen yazıyorum:

ACER
İşlemci: AMD A10-4600 M APU with Radeon(tm) HD Graphics 2.30 Ghz

RAM: 6GB

64 bit işletim sistemi.

Windows 10 yükledim en son.

@amanda @mg3929 ssd alırken bir özelliğe bakacak mıyım yani hepsi uyumlu olur mu?

Sadece SSD yeter. Termal macun değişimi ve fan temizliği de yaptırman iyi olabilir.

Ssd şart + ısınma problemi olduğu için termal macun ve fan temizliği şart. ancak ssd alıp bunlarıda yapsanız işlemciler 6-7 seneden sonra donma, takılma gibi problemler çıkarabilirler.

Tabi çıkarmayadabilirler. benim 9 yıllık bilgisayarm düzenli temizlik + ssd ile halen canavar gibi.

Çıktıktan sonra yarım maaş ödeme yapılır mı anlamında soruyorum.

Yıllık izne hak kazanmazsın, çünkü kanunen 1 yıl dolmamış oluyor. yarım maaşın ne olduğunu anlamadım.

@kojonotsuki eğer içeride kullanılmamış iki hafta yıllık izinin varsa, işten çıktığında onu da yatırmaları gerekiyor.

3 mayısta çık. hatta garanti olsun diye 4 mayısta çık öyle olur.

İhbar süresi kullandıracaklarsa o süre de çalışmışlıktan sayıldığı için evet kazanırsın. Son çalışma gününe bakılıyor yani.

pozitiflik yoksa karantina da yok.

@jellybear demek istediğim mesela ben pozitif çıksam ve annem de hatırlatma dozunu 4 ay önce olduysa o da karantinaya giriyor o gazete yazısına göre.

zamana bakılmıyor sanırım yine de. 3 aşısı varsa temaslı sayılmıyormuş. bizde öyle oldu.

Konum İstanbul bu arada.

Cevahir AVM Cinemaximum olabilir mesela

Kendi büfesinde kesin yok ama en son mesela istinyeparkta böyle dondurmalı bir şeyler satan bir dükkan vardı sanki yani farklı şeyler satan yeri olabilir. Bence yoktur pasta ama.

Yanınızda mum ve çakmak götürün, alaska frigo alın üstüne dikin bitti gitti :)

internet tekrar gelmişti, ailesi erişimin olduğu yerlere gidebilir aslında. telefonla da mı ulaşamıyor?

Hiçbir şey yokmuş şu an.

numarasını bildiği bir sabit hattı aramayı denemiştir diye varsayıyorum. twitter vb. yerlerde şehir/mahalle adını aratarak ilgili yerden twit atabilenleri tespit etmek ve onlardan bölgenin durumu hakkında bilgi almaya çalışmak denenebilir.

C vitamini serumunun akşam kullanıldığını hiç görmedim sabah için daha uygun. Sabah c vitamini gece düşük doz retinol herkes için kafi bi bakım.

Temizleyici ve exfoliater önermedi mi? Cildiniz kuru ise hyaluronic nem verir, cildiniz daha saglikli görünür. c vitamini cilde ışıltı katar, uzun vadede de antioksidanlara (sigara, kirli hava gibi) karşı korur. Gündüz kullanılması önerilir, sonrasinda güneş koruyucu surmek gerekli, ben gece kullanıyorum. Gunduz icin Güneş koruyucu krem önerdi mi?

@yavolna hayır sadece bunlar

Pardon c vitamini sabahmış, ben yanlış yazdım.

olur, ben o urunleri kullaniyorum.
sabah c vit + gunes kremi aksam temizleme ve b5 serum. C viti aksam da kullanabilirsiniz isterseniz, uzerine de b5 serum. ya da c vit_ b5 + gunes kremi sabah seklinde. b5 nem ve dolgunluk icin c vit, isilti, canlilik ve ton esitligi icin.
b5 olani hafif nemli cildinize uygulayin daha rahat emiliyor. unutmamak gereken sey cildinize ilk degmesi gereken sey (tonik haric) c vit. 10 dk falan bekleyin cilt iyice emsin sonrasinda nem yeterli gelmiyorsa uzerine b5 surebilirsiniz.
b5 biraz yapiskanlik hissi verebilir o zaman elleriniz hafif islatip yuzunuze pat pat yapabilirsiniz. ikisi icin de 1'er damla yeterli.

Var. Muscent satıyor.

instagramda kutusuz ama orijinal parfum satan bir hesaptan aldim ben de 100€luk parfumu alamayinca.
yasmin_parfume hesap bu

@ dissendium buldum umarım yakındır. yeşil şişe farkını merak ettim

yamulmuyorsam bargello 567

bu parfümü çok seviyorum ve yıllardır kullanıyorum. orijinal alamıyorum artık :( tutaste alıyorum bir süredir. ozelparfum.com kokusu en yakın çakma bu sanırım.

www.eksiduyuru.com

eğer yalnızca kendi vicdanınızla düşünseydiniz sonunda kaldırma seçeneği vardı, fakat şu an taciz ediliyorsunuz, artık yorumu kaldırmak bu tacize boyun eğmek anlamına gelir.

Ben olsam saticiyi polise sikayet ederim. Tam bir rezalet.

beni 2 defa arasalardı taciz edercesine kesinlikle silmezdim. insan gibi özür dileyip geri gönderin size ücretinizi iade edelim deseler, iade srüecinden sonra da "rica etsek kaldırma şansınız olur mu yorumu ne de olsa iade edildi" deseler bence silerdin. bu haliyle silme derim

Şimdi iade/değişim süreci başlatmış adamlar çamur yapmış olsa yüzde yüz haklı olacaksınız ama yapmamışsınız. Aradıklarında böyle bir teklif olmadı mı?

Satıcı da tabi ki böyle bir taciz yaptığı için hatalı. Belki ki iş bilmez kimseler. Zorbalıkla imaj düzelmesi mümkünmüş gibi...

Kaldırma, hatta git edit yap ve yorumdan dolayı yaşadığın şeyleri de yaz.

Ne yüzsüzler var. Ben olsam kaldırmam. Hatta bir daha ararsa polise gideceğimi söylerim. Kargoda kırıldı demek ne demek. O zaman televizyon da kargoda kırılabilir. İnternetten hiçbir şey almayalım o zaman.

ver savcılığa gitsin, böylelerinin yanına kar bırakmayacaksın hiç bişeyi.

Değer kaybı kadar geri ödeme yapsınlar ya da aynı ürünle değiştirsinler ya da gönlü kazanmak için üstüne bir şeyler göndersinler ya da parayı iade etsinler.
Ancak bunlardan birini yaptılar ise yorumunuzu kaldırın.

2 defa arayıp taciz ettiklerini de yaz +1

silme +1

Iş polislik/savcılık olmuş gibi.

Ben olsam kaldırırdım çünkü çok korkarım manyak insanlardan. Adresiniz falan da var satıcıda. Altı üstü bir küpe bir yorum için manyak insanlara enerjimi harcamak istemezdim.

trendyol'a da her kanaldan tekrar tekrar şikayet edin. tüm durumu özetleyin.
bir işe yaramıyorsa da trendyol için ayrı bir başlık açıp orada toplanırız :)

şu olayı biraz allayıp pullayıp sözlüğe rezalet başlığı olarak açsan en az 2000 fav alır.

Saticilarin musteriyle iletisime gecmesi sozlesme feshini gerektirir.

Musteri lehine olsa bile kurallar boyle.

işini çözeceklerse kaldır yorumu. yoksa kalsın.

j r r tolkien hayrani + 1

yorumu tekrar düzenleyebiliyorsan, yaşadığın süreci de anlat.
çözüm odaklı olsalar böylesi rahatsız edici bir yaklaşımları olmazdı.
yorumu silerseniz;
- trendyol komisyonunu almış,
- satıcı parasını almış, alıcıya giden kırık küpe için de hiç bir şey yapmamış,
- siz de cebinizden para çıkmış ve elinize de kırık bir küpe geçmiş olarak kalacaksınız.

yarın bi başkası aynı sorunu yaşarsa; bu sefer onun emeğine haksızlık olacak.

satıcı küpeyi sorunsuz paketlemişse dahi en azından kargolama ile ilgili bazı önlemler alması gerekiyor gibi.
yorumunuzu silmeyin.

yorumu düzenleme şansı varsa ek yapıp "silmem için sürekli arıyorlar" yazardım.

güncelleme: trendyol bayağı ilgilendi ve ekran görüntülerini istediler. inceledikten sonra aradılar ve bir daha olmayacağını belirttiler. ertesi gün de ücret iadesi yapıldı.

yorumu güncellemedim ama silmedim de, o şekilde duruyor bu arada.

Bu arada bahsettiğim KPSS lisans GY-GK.

Temmuz ortası erken bence. Ağustosun ilk haftası olabilir.

Şınavla kas gelişimi olarak çok fazla yol alamayacağın için ikisi de uyar, illa bi seçenek istiyorsan her gün tabii. Şınav çok fazla stres yüklemeyeceği için her gün yapılabilir.

Her gün.

Bunun yerine evde cimnastik tabanlı olan calisthenics üzerine çalışın ağırlıksız olacaksa
encrypted-tbn0.gstatic.com

5-10 farklı çeşiti set olarak yap. Bol bol karın da ekle, zırh giymiş gibi olur göğsün.

önceden bb yapıyordum. yurtdışına gittim ve 2 ay boyunca hergün 10 dk ısınma-100 şınav-100mekik çektim hiçbir faydasını görmedim. youtube da 30 günde değişim gibi videolar var tamamen yalan. kaslara yük bindirmeden maalesef gelişme çok yavaş oluyor.

maalesef teknik olarak mümkün olmayan bir şey istiyorsunuz. zira telefonun çok iyi foto ve video çekebilmesi için sadece kamerasının iyi olması yetmiyor, işlemcisinin ve buna paralel ram'inin de iyi olması lazım (android için konuşuyorum). fotoğraf ve video kalitesini arttıran şeyler kameranın neyi yakaladığı kadar yakalanan verinin ne kadar iyi işlendiği ile de alakalı.

Bütçe dostu derken, 15 binlik telefonların olduğu bu devirde bence parasına göre (özellikle videoda) çok iyi performans veren iphone se’yi tavsiye ederim.

@shadowfollower a katılmakla birlikte, şuan iş görür telefonlar 3ten başlıyor zaten. Biraz da kamerası iyi olsun dersen 4ten başlayacak.

Şu listeden kamera performanslarına ve fiyatlarına ulaşabilirsin. Performansı büyükten küçüğe sıralayıp en ucuz olana baktığımda xiaomi mi 11 lite var gibi geldi o da 4k zaten.

www.dxomark.com

ben oppo reno 4 pro 5g yi kullaniyorum, kamerasindan epey memnunum, bakin butcenize dostsa deneyebilirsiniz...

Ufak bir hata yaptım muhtemelen. Önemli olan ön kamerası arka kameradan ziyade.

Yıllar öncesinden bel fıtığım da mevcut. O da pek sıkıntı yaratmıyor.

Boyun sağlıklı hissettiğinde önemini hiç fark etmediğin ama en ufak problemde önemini anladığın bir bölge. Kesinlikle etkiler, bench presste bile. Hemen her harekette boynumuzdan güç alıyoruz.

Boyun fıtığıyım (orta derece ve her iki taraftan). Her hareketi yapıyorum. Tek kaçınmanız gereken şey kendinizi aşacak kiloları kullanmamanız. Özellikle triceps bağları boyuna kadar uzanıyor ve omuz kasları boyuna bağlı, trapezler hakeza. Bench press aynı zamanda bir triceps hareketi olduğu için boyun omurunu etkiliyor. Deadlift gibi trapez çalıştıran hareketler de hakeza.

Bu işin püf noktası kontrollü çalışma ve güçlenmeden ağır kiloya geçmeme.

3 yıldır boyun fıtığımın ağrısını bile hissetmedim. Kilomun üstünde ağırlıklara girmeme rağmen…

Edit: triceps yazacağıma biceps yazmışım bir yerde. Düzelttim.

Hayır. Antistatik ayakkabı giymeniz gerekiyor. Statik elektrik zaten vücutta statik olarak bulunuyor. Bunun topraklanması için ya bir ESD istasyonuna dokunmanız gerekir ya da statik elektriği vücuttan atabileceğiniz (topraklayacak) özel bir ayakkabı olmalı.

@himmetdayi diğer bütün ayakkabılarım sıkıntısız ama sadece bunda problem var. Bunun farkı nedir yani diğerlerinden?

Acaba ayakkabı tabanına iğne deliği gibi delik açıp orayı iletken bir malzemeyle doldursam sorun çözülür mü? Fizikçi olsa süper olurdu şimdi :)

tam tersi yalıtkan olduğu için arttırır. durduk yere statik elektrik birikmez. genelde giyilen sentetik bir kumaş kaynaklı olur bazen de oturduğun koltuğun malzemesi buna sebep olabilir.

Şimdi başka bir fikir geldi aklıma. Demir raptiyelerden bir iki tane ayakkabının altına taksak bu ayakkabı ve vücuttaki elektriğin birikmesini önleyip yere aktarmaz mı?

Raptiyelerin ucu ayağının içine girecekse olabilir. Statik elektrik ayakkabıda değil, vücudunda birikiyor.

Bu tarz demişim linki unuttum:

i.hizliresim.com/6cnl1y0.jpg

Link tıklanmıyor :/

www.network.com.tr

ty.gl

evde kalmıyor tabii ki. kontrole de gelemez normalde siz kalırken.

Tüm apartman yazmışım yanlışlıkla. Tüm daire olacak o apartman dairesi.

@jelly o zaman 2 kişi diye kiralayıp 6 kişi de kalabiliriz mesela

@havadakarada

2 kisilik havlu birakir, 2 kisilik yatagi yapar. Zaten kaydinizi yaparken kimliklerinizi alacak…
Komsu sikayet eder, temizlige gelebilirler, orada gorur…
Boyle bir sey yaparsaniz dolandiricilk yapmis olursunuz, kendinize yediriyorsaniz ok tabi.

Neyse farkedilirse kapi onune konursunuz. Mesela en son kaldigim airbnbde kapida (kapi disi) kamera vardi.

@kuehles tabii burada yatılı kalmaktan bahsettiniz değil mi? Gündüz misafirler gelir oturur gider o değil yani.

türk'ten o sıcaklığı aldıysan sorabilirsin.
emea sorumlusu sanırım. hassas bir durum. eğer empati yeteneği kuvvetliyse iyi geçer. değilse sıkıntı olur. çünkü bu pozisyonda bir insan muhtemelen vizyoner, öngörülü olur. yani sana sorduğu 1. soru ile 10. soru hatta 3. soruya verdiğin cevaptan bile bir sürü çıkarım, korelasyon yapabilir. olabildiğince doğal, kibar ve rahat ol. ve kapasiteni bil. durman, cevap veremeyeceğin yerleri bilmen önemli.

Çok tavsiye veremeyeceğim ama bu adam da tuvalete gidip çok afedersiniz kol gibi bırakan, köpek görünce yolunu değiştiren, iş yerinde çok saygı görse de sokakta kimsenin umrunda olmadığı bir adam yani, kasmaya gerek yok. Rahat rahat kendinizi ifade edip mülakatta başarılı olursunuz umarım.

Kendini görüşeceğin kişinin yerine koy, bir adaydan ve o görüşmeden tam olarak ne beklerdin onları düşün, onlara hazırlan. Genelde böyle üst seviye yöneticiler çok detaya girmezler, high level olarak nasıl biri olduğunla ilgili muhabbet edelrer, bir nevi tanışma toplantısı gibi olur yani. O yüzden öncekilerden çok farklı olacağını sanmıyorum. Yabancı biriyle görüşmen daha da iyi, çünkü hiç bir adayı tanıması mümkün değil, %100 önyargısız ve torpilsiz olarak seninle görüşecek, ne güzel işte :)

Tecrübeye dayanarak 2 tavsiye vereyim. Görüşmeyi zoom gibi bişeyde yaparsınız diye tahmin ediyorum. Öncelikle üst kademede olduğundan kişi çok detay istemez, vereceğin cevapları kısa öz tutarsan iyidir ve hayatından örnek verebilirsin. Bir diğer tavsiye çok hızlı konuşma ve konuşurken kameraya bakmaya çalış (göz teması oluyor gibi gözüküyor öyle) internet hızına bağlı olarak anlaşılmazlıklar olabilir tane tane konuş vakit problem olmaz. Bonus olarak sevilen bir soru var, başarılı aday profiliniz nasıl, görüşmelerde başarılı olmama engel bişey farkettiniz mi gibi sorarsan senden kralı olmaz.

1 gün aralıklı yapmak daha iyi. çünkü diğer tarafta kas kütlesi olarak düşünürsek split bir programda araya 1 hafta değil 2 hafta giriyor. bu durumda kas kütlesi yapmaktan ziyade kütleyi korumak daha gerçekçi bir hedef olur. uzun vadede hacim gelir ama o kadar uzun vade içine siner mi onu değerlendirmek lazım.

öte yandan hafta-hafta yapmanın ezberi bozmak, rutini kırmak, vücudu şaşırtmak, anti plato gibi artıları da var.

@onemoremile gün gün olunca hem kas kazanımı hem yağ yakımı için etkili olur mu?

haftalığa göre daha etkili olacağı kesin. beslenme çok önemli burada. kardiyo anında kas kaybetmemek için. çünkü kardiyoyu yardımcı veya ısınma amaçlı değil, o güne özel ana antrenman olarak kullanacaksın. bu durumda kardiyoyu crossfit olarak yaparsan bir gün crossfit bir gün ağırlık antrenmanı ile çok egzotik bir form da yakalanabilir.

Sadece isimlerini duymakla birlikte Yakın Doğu Üniversitesi daha iyidir diye düşünüyorum.

Kıbrıs'ta 10 sene kadar yaşadım. Üniyi de ukü de okudum. Bölüm belirtirseniz daha iyi yardımcı olurum.

Final bildiğin bina üniversitesi zaten yeni açıldı çok bir bilgim yok.
Lefke avrupa adanın öbür ucunda ulaşım falan büyük sıkıntı akademik olarak ne durumda bilmem.

Yakındoğu kampüs olarak çok güzel. En karagözü de budur. Sahibinin oğlu başa geçince radikal saçmalıklar yaptı. İyi hocaları çok para istiyorlar diye göndermek gibi :)

Ukü kampüsü idare zaten büyüyor. Akademik olarak çok sağlam hocaları var. Tabii ben mezun oldum şu an da ne durum da bilmiyorum. Avrupa ve Türkiye'den uçan hocalar sık sık gelirdi. Evrak işi için allah yardim etsin. Klasik kıbrıslı işi baştan savması en çok bu ünide bence. Bana göre bu okul kurumsallaşamamış. Çok saçma sapan olaylar yaşadım ancak ailem orada olduğu ve hocaları falan sevdiğim için kaldım. Yoksa pek de çekilecek bir yer değil.

Bunların arasında tabii ki en iyisi doğuakdeniz'dir. Hem yarı devlet olması hem daha köklü olması 1 adım öne geçiriyor. Kampüsü tam türkiye ünisi gibi.

Dediğim gibi bölüm söylerseniz hepsinde okumuş arkadaşım var yardımcı olurum.

doğu akdeniz 1
yakın doğu 2

illa bunları tercih etmek durumunda kalsaydın bu ikisini bu sıralama ile seçerdim. diğerlerini bilmiyorum zaten yeni kurulmuş olmalılar bu ikisine göre.

kıbrıs olacaksa eğer öncelik odtü kıbrıs niye değil?

Hukuğa gitceksen uluslararası kıbrısa git, doğu akdeniz’de çok zorluyorlarmış.

Çok dolgu yaptırdım ama hiç duymadım. Dolgudan sonra kenarları puturcuklu olmaması için cila gibi bir şey yapıyorlar onu mu diyor acaba? Eğer oysa burada ücretsiz zaten, bir şey sıkıp makineyi dişte gezdiriyor.

Evet istenirse yapılır temizlik. Şu sıralar diş tedavisi oluyorum.
Türkiye'de yaptırırsanız daha iyi olur aslında. Yakın zamanda 20lik diş çektirdim ve oldukça uzun sürdü.
Fiyat 75tl.

en son 5 ay once 400 tlye yaptirdim ortalama bir semtte, ozel klinikti. dolgu da 500du. yani dolgudan az olmasi gerekiyor gibi duruyor fiyat.
sizde 350 dolar dolgu, temizlik 500.
bir de dolgular planliysa once temizlik yapip oyle geciyorlar aslinda dolguya.

Diş taşı temizliği ise yanlış hatırlamıyorsam 250 TL'ye yaptırdım geçenlerde.

TR'de çok daha ucuzdur. gelecekseniz burada yaptırın. genelde de dolgu vs yaptırdığınızda bedavaya yaparlar.

"keşke öyle yapmasaydiniz" vs deyip sakinlesmesini sağlamaya calisabilirdim adamin durumuna göre (not:kadınım). At hirsizi gibiyse hiç karismazdin. Polisi arasan napicaklar ki? Hicbisi.

Fotoğrafları çekmek aklıma gelmeyebilirdi. İyi dusunmussun.

Yapilabilecek her şeyi yapmissin bence, aklında kalmasin. Burası yan baktın diye bicaklanan insanlar ulkesi :)) adama ters yapsan daha çok sinirlenip kaputu iyice gocertebilirdi de

Adam polise şikayette bulunsa polis o muhittekilere, garajı kullananlara vs sorardı muhtemelen. O zaman da soylenirdi motoru olan bir adam diye. Bu şekilde arkadaşınızın evi olduğu için direkt şikayet mala zarar konusu için belki de iyi olmayabilir. Kişiye kalmış yani can sıkmaya gerek yok.

medeni bir ulkede: foto cekerim, polise sikayet ederim, arabaya da not birakirim.

ortadogu coplugunde: hic bir sey yapmam, canimi sokakta bulmadim. arkadasimin da basini belaya sokmak istemem.

ben sadece baska bir acidan bakacagim olaya, bazi evlerin onundeki otoparki goz gore kapatanlar var; babamin evinden biliyorum. onune gelen araclarin giris-cikisini engelleyecek sekilde birakip gidiyorlar, cogunda telefon kapi no vb yok, gunun her saati yasayabiliyorsunuz. acil veya normal bir isiniz oldugunda bazen cikamiyorsunuz bile, kac kez cekici filan cagrildi ama ne gelen oluyor ne de giden; acil bir isiniz olsa taksi filan kullaniyorsunuz ya da baskasini cagiriyorsunuz. istediginiz kadar not yazin, uyarin farketmiyor.

o yuzden bu tip yerlerde oturan insanlar bu park edenlerden dolayi bezmis ve bikmis durumdalar, yaptigi kesinlikle dogru degil bence de

motorun plakasını bir kağıda yazıp arabanın üzerinde bırakırdım. uğraşsınlar.
cevap verenler çoğunlukla kendini arkadaşınla empati kurarak vermişler ama araba sahibi de olabilirlerdi. Yazıktır.

Adama sonuna kadar hak veriyorum. İyi olmuş der geçerdim.

Ben de adama hak veriyorum, polisi falan arayıp çektiremiyorsun maalesef öyle bir dünya yok. Misafir olması vs olayı hafifletmiyor, göz göre göre garaj girişine park eden adam aracına hasar verilmesini hak etmektedir.

1 - zarar vereceğini anladığımda, abi yapma etme falan derdim. boşver adam bir hata yapmış, gel başka bir çözüm bulmaya çalışalım falan derdim. ne bileyim, motoru kaldıralım arabadan aşıralım gibisinden adamın gazını almaya çalışırdım. tamam motorcu haklı ama ayna vs kırmak da yazık..

2 - apartmanın kapıcısını ayağa kaldırırdım, balkondakiler haricinde sorabileceğim birileri varsa onlara sorardım. benzer bir olayda , (arkadaşın evindeyiz, bir kaç gün dışarı çıkmadık, aşağıda bakkal var, benim arabada bakkalın tam önünde, garajı falan kapatmıyor aslında. araba da aslında ablamın ama şehir dışında olduğu için o anda bende.) bakkal arabaya bakıyor, ona buna soruyor, en son plakalıkta ismi olan yetkili servisi arıyor, bu plaka kimin diyor, onlar da hayırdır diyor, böyle böyle diyor, servis de ablama haber veriyor, ablam da beni arıyor falan.. indim aşağı , bakkala sen hayırdır dedim)

abi kafayı mı yediniz? devlet diye bir şey var. herkes kendi adaletini sağlayamaz. adaleti sağlama imkanını devlette devrettik 2 bin yıl önce. bu yarın bir gün sizin başınıza da gelir. araç sahibiyle empati yapın. her ne kadar haklı da olsa vahşice zarar veremez. yapmanız gerekeni yapmamışsınız. adamı durdurma imkanınız yoksa bile durumu polise veya araç sahibine bildirmeliydiniz

mağazadan alınan ürünleri mağaza iade almak zorunda değil ama şansınızı deneyebilirsiniz

Ben çok etik olduğunu düşünmüyorum. Ama eski işyerimde bir vardı. Kıyafetleri alıp, etiketlerini çıkarmadan birer gün giyip iade veya değişim yapıyordu. Sırf çeşit çeşit giyinebilmek için yapıyordu bunu. Bu olaya bakınca sizinki daha masum.

Giydiğinizi anlarlarsa ve kusur yoksa iade almak zorunda değiller.

Hiç giymedim diyerek götürüp, beğenmediğim için iade etmek istiyorum derseniz iade almaları lazım ama bu durumda yalan söylemiş ve etik kuralları çiğnemiş olursunuz. Sonuç olarak size 80 tl kazandırır.

Ayrıca eğer diz izi yaptıysa almazlar sanırım.

aynı pantolonu satın al ve giyilmemiş pantolonu ilk faturayla iade et?
giyilmiş ürün iade edilmez!

Etik değil, kullandığınız pantolonu başkasına satacaklar.
Iyy yapmayın şöyle şeyler ya almadan önce araştırın, sizden sonra indirme girdiyse de kısmet deyip geçin.

Ya olur öyle şeyler. Siz kullanılmış ürün almak ister miydiniz? 200 edecek bir şeymiş vermişsiniz, üzülmeyin. en çok deattheodosia’nin dediği gibi olur..

deartheodosia+1

şansını dene belki alırlar. pantolonu iade etmediğin için kimse sana onur madalyası takmayacak. aldığımız ürünleri yıkayıp öyle kullanıyoruz zaten. kim takar etiği hangi ülkede yaşıyoruz ya...

1 - mağazaların iade alma zorunluluğu yok. hatta beden değiştirme zorunluluğu bile yok. bir mağazadan kıyafet aldığım zaman, sırf bu sebeple hediye kartı alıyorum, beden meden değiştirmem gerekir diye.

2 - internetten bile olsa, geri iade sadece KULLANILMAMIŞ ve tekrar satılabilir durumda olan ürünler için geçerli. giydiğiniz ürünü geri vermek zaten mümkün değil.

3 - işin mantığında, aldığınız ürünü eve gidip denediğinizde daha önce görmediğiniz bir şeyi görmeniz, ya da beden problemi olması var. etiketlerinin üzerinde olması lazım, giyilmemiş olması lazım. ürünü bir gün giyip , sırf daha ucuzu var diye iade etmek hiç etik değil.

İnternetten ürün alınca barkod kodu uyusmayacağı için o şekilde yapamadım. İade de etmedim, kazıklanmış oldum.

Neticelenmiş ama yine de cevap yazayım. İade edilmez bu bir.
İkincisi o para sizden çıkacakmış öyle ya da böyle, şükredin böyle çıkmış. Pantolondan kurtardığınız miktar yolda düşüp masrafa girerek yine çıkabilirdi. Dolayısıyla kazıklandım diye bakmak yerine böyle çıktı demek diye düşünmek daha iyi.

Ayrıca iade ettiğinizde, onu alan kişi ya da satıcı giyildiğini anlayıp beddua ederse yine başına dert gelecekti. Sonra da nerden buldu bu dertler sorunu çıkardı. Bu da giyip giyip iade edilir diye düşüneceklere de genel cevap olsun, kullanılmış ürün iade edilmez.

Kullanıldığı için etik değil :(

Büyük ihtimalle Olmuş olabilirsin. Olmaya da bilirsin.
Ama şunu kendimden biliyorum. Asla eskisi gibi olmayacak o bölge. Ve sürekli karşına çıkacak.

spora ilk başladığım zamanlar omuz aletınde aynı şeyi yaşamıştım, hatta yürürken bile omuriliğim acıyordu, 10 gün kadar geçmedi ben de korktum hep böyle mi kalacak diye ama doktora gidene kadar geçti.

uzun süre spor yapmayınca ani hareket yapınca boyun öyle ağrıyabiliyor. 4-5 günde geçmişti benimkisi.

@alperz Omuz yana açış.

fitik olmak degil de, kaslar vucudunu uzun vadede korumak icin, yani daha fazla bu baskiyi oraya yapma diye tutuluyor. kendini koruma mekanizmasi. 7-10 gune gecer muhtemelen. bu surede orayi zorlayacak hicbir sey yapmaman lazim. yatip kalkarken bile elinle destekle boynunu.

Kredi kartını kapatın yeni kart açın

reportaproblem.apple.com

buradan da deneyin.

bir de şunu deneyin:
getsupport.apple.com

Bence öncelikle kredi kartı limitibi ayarlayabiliyorsunız ayarlayın olmazsa geçici olarak kullanım dışı yapabilirsiniz belki müşteri hizmetleri yoluyla. Bu şekilde zaman problemi ortadan kalkar. Sonra da iptal etmenin yolunu ararsınız.

12 yok. Azami 10 puan.

Hedefi 12'den vurunca 10 puan alıyorsun işte :D

Bence abartı değil hizmete önem verildiğini gösterir. Kargoda zarar görme ihtimalini en aza indirir balonlu naylon. Şart değil ama olması iyi yani.

Demek ki kitabın zarar görme ihtimaline karşın alınan bir önlem olarak bakıyorum ben olaya. Farzedelim kargo taşınırken çok sivri bir şeyin darbesine maruz bırakıldı ister istemez ve kapak zedelendi. Bunu teslim alan tüketici de bıdıbıdı yaptı haliyle böyle bir karar almış olabilirler.

Ben o sekilde gonderen firmalari cok seviyorum. <3

Fıytfıyt +1
Özellikle kütüphanelik kitapların zarar görmesi çok koyuyor. Okumalıkları zaten e-kitap ediniyorum, fiziksel alıyorsam ya hardcover ya özel basım ya da baskısı değerli diye alıyorum; bunların kozmetiği de edinme sebebim yüzünden önemli.
Hatta ideal olan pıtpıt değil karton koruma ile gelmesi de, yapan yok gibi bişey.

O yillarda Rusya bu kadar guclu degildi ve henuz Slav birlikleri gibiydi. Kievan Rus adinda kucuk bir ulkeydi. Carlik Rusya'si 1600'lere dogru basladi.

Kaynak: en.wikipedia.org

Rusya diye bir devlet olmadigi icin kolay olurdu.
Rusya timur rakiplerini eleyince bu kadar yukseldi.

O dönem o tarafa doğru fetih yapsak fena olmazmış o zaman.

Rusya yoktu ki o zamanlar. Altın ordu haraca bağlamıştı rus prensliklerini. Altın ordu yıkılınca altın orduya bağlı hanlıkları ve Türk şehirlerini teker teker yuttu Ruslar.

osmanlı iyi dönemlerinde viyana'yı da alamadı mesela. önemli olan düzenli ve disiplinli bir ordu ile iyi yetişmiş uzman kadro.

bu denklemi sağladığınız zaman subutay gibi küçük ordular ile herkesi de yenebilirsin.

Osmanlı'nın yükselme dönemi "iyi" bir dönem değil ki. O dönemdeki politikalar yüzünden Anadolu'da Celali isyanları çıktı, ondan sonra da Anadolu'da kontrolü kaybetti zaten Osmanlı. Duraklama dönemi gökten inmedi yani.

Yani savaşsa ve işgal etse bile elinde tutabilecek araçlara sahip değildi. Daha 1500'lerde bile Umman'ı kaybediyor, 1-2 geri alsa da en son elinde tutamayıp terkediyor. Kaldı ki bu önemli ticaret limanlarından birisi, para etmeyen Ukrayna yaylalarını napsın.

Ki zaten 1571'de Moskova'ya giriyorlar, ama yağmalayıp çıkıyorlar. O kadar uzaktaki toprağı kontrol edebilecek durumları yok.

Benim bildiğim şey usulsüz bir para harcama olup olmadığına dair bir kontrol. Paran kalınca hadi ver değil. Mesela teyzen 500lirayı cukkaladı (yakıştırma için kusura bakma) bunu resmî bir şey ibraz etmezse ve açıklayamazsa bu para kesilir

vasiler o paradan yaptıkları harcamaları kayıt etmek zorunda diye bir şey var da, pratikte kimse bunları sizin emekli maaşı alan dayınız için incelemez.

Şimdi süreç nasıl işliyor tam olarak anlamadım.

merhaba. e-nabız üzerinden girdiğinizde siz görebiliyorsanız diğer doktorlar da görebilir. fakat sanırım izin veriyor olmanız gerekiyor, e-nabız ayarlardan o izinleri (kim görebilir/erişebilir) ayarlayabiliyorsunuz.

E nabızda görünüyor. Doktorum görsün izni vermeniz yeterli

Enabızda görünmüyor.

Tahliller veya röntgenler sekmesine düşmesi lazımdı.

Ziyaretlerim/ gittiğiniz hastane/ işlemlere bir bakın orada görünüyordur kesin.

Görünmüyor.

32 yaşında para kazanan bir adamın ailesiyle yaşaması normal değil, gerçekler için üzgünüm. Kadınları da soğutuyor olabilir. Ben kadın olsam sogurum çünkü beni annesi yerine koyacak diyecek.

Çözüm ne? Git iyi bir eve çık. Istediğinde ailenin evine de git elbette. Arkadaşlarını çağır, yemek yap onlara, onlar yapsın, maç izleyin, film izleyin. Biraz arkadaş çevren olur. Belki bir kızla da tanisirsin.

ailesiyle aynı evde yaşıyor diye bir erkekten soğuyacak herhangi biriyle sevgili olamadığınız için üzülmeyin. ben de 31 yaşındayım, işim var, sosyal hayatım var, ekstra gidip oturabileceğim bir evim var ama ailemle birlikte yaşıyorum. hayatıma bariz bir kötü etkisi yok. istediğim saatte eve gelemiyorum konusu biraz şüpheye düşürdü beni. aileniz mi baskı yapıyor yoksa siz şık olmaz diye mi geç gitmiyorsunuz eve? söz konusu maaşla eğer büyük bir şehirde yaşıyorsanız istediğiniz eve çıkmanız zaten pek mümkün değil. hayat kaliteniz düşer

çalışılan yerde ezilmek ve hor görülmek konusunda maalesef yapabileceğiniz bir şey yok. özellikle devlet kurumlarında zaten liyakat hak getire. yol yordam bilmeyen insanlar kolayca üst makamlarda görev alıyor. siz daha iyi bilirsiniz yaşadığınız için.

kendinize bence bir hobi edinin. çok daraldığınızda hafta sonları en kötü piknik yapmaya gidin, kafa dağıtın. her şey arkadaş çevresi ve sosyal ortam değil buna takılmayın. insan kendi kendiyle de kaliteli vakit geçirebilir. bence bir noktada bunu yapmaya çalışın. evde muhtemelen kendinizi rahat hissetmiyorsunuz, kendinizi rahat hissedeceğiniz ortamlara kaçın.

ayrıca 32 yaş yeni bir iş öğrenmek için çok geç değil. hele ki sizin şartlarınızda yaşayan biri bir iki sene dişini sıkar ve ailesinden de destek görebilirse herhangi bir alanda freelance çalışabileceği bir iş öğrenebilir. orası sizin isteğinize ve ilginize baktığı için iş öneremiyorum ama çok geniş bir yelpazede yeni işler denenebilir.

Öncelikle kendini kötü hissetme. TR Y kuşağının %90'ı böyle zaten, yalnız değilsin. Sadece genelde o yaşlarda evlenip kaçanlar var, onun dışında geneli böyle.

Bunun dışında aile ile yaşamak bir boyunduruktur, yani sadece aynı evde bulunmak değil, 32 yaşında birinin kararlarına saygı duymayıp engellemek de aile ile yaşamaya dahil. Bu yüzden ben de diğer arkadaşlar gibi bir an önce o konuda özgürlüğe kavuşmanı önereceğim. Ondan sonrası doğal yöntemlerle ilerleyecek, çünkü konfor alanından çıkmış olacaksın. Eve çıkamıyorsan da kendine araç alabiliyorsan al. Rahat et, istediğin yere git, istediğin saatte gelebilecek bir kıvama getir hayatını.

Yani aslında farkındalığınız yüksek, neyi istediğinizi de biliyorsunuz bence ama cesaretsizsiniz. Yanlış karar veririm, reddedilirim, yenilgiye uğrarım diye adım atmaya çekiniyorsunuz. Yapamam, edemem diyerek kendinizi frenliyorsunuz, hatta belki yaşadığınız bazı olumsuzlukları da yapamayacağınızın kanıtı olarak görüyorsunuz. Bence asıl yenilgi isteklerden kaçınarak istemediğimiz hayata kendimizi hapsetmek, hayatı kaçırmak. Yaşamak bu değil bana kalırsa. Yaşamak sonucu iyi veya kötü, kendi seçimlerinin sorumluluğunu alabilmek. İnsanın başına ne geliyorsa biraz da kusursuz davranmaya çalışmaktan geliyor bence. Rezil olun, utanın, reddedilin ama açılın bir kadına, biraz bunları yaşadıkça insanın cesareti artıyor. Evden ayrılmak size daha iyi gelecekse yapın mesela. İstediğiniz hayatı yaşama sorumluluğundan kaçabilirsiniz ancak bu size stres, kaygı olarak döner.

Yoksa bir yerde bir şey olacak ve her şey değişecek mi? demişsiniz. Zaman akıp gidiyor, değişme sorumluluğu yalnızca sizin elinizde. Yapamam, edemem diyerek kaçıngan kişiliğe bürünmektense, kötü de olsa deneyim kazanmak bence daha iyi. Üstte bir arkadaşın yazdığı gibi mesele konfor alanından çıkmaya bakıyor, isteklerinizden kaçmayıp üzerine gitmeniz lazım. Bunları uygulamak yazıldığı kadar kolay değil elbette, bir uzmandan yardım almak uygulamayı kolaylaştırabilir.

yasitiz. bizim kusakta cok var boyle.
evi mevi birak reis. kendi basina evlenebilen yok dogru duzgun.

ya anasindan babasindan ev kalmistir ya dugun icin anasindan babasindan yardim alir.


ulkenin hali cogunlukla kotu tek sen degilsin yani. ha bence durumun berbat da degil. ulkeye gore ortalamadasin.
soyledigin seyler de oyle hallolmayacak seyler degil.

bence en onemlisi sagligina dikkat et.
ya biraz da beklentiler onemli. lisedeyken eve gec gelmeyi bir sey zannerdim... simdi eve 12 den sonra geldigimi hatirlamiyorum. ne isim var gecenin korunde sokakta ugursuzu sarhosu berdusu. diyorum ya beklenti ve uzaktakinin guzel gelmesi.

bazi cocukluk arkadaslarim var durumlari iyi, babasi universiteyi bitirdi diye yasi 31 taycan aldi. herifin zaten spider'i vardi. zerre gulumseme sevinme yok. tesekkur ederim dedi kapatti mevzuyu. adam her seyi gormus tatmis.

omur dedigin biraz da boyle. maddi seylere cok bel baglamamak lazim. cunku bos anlamsiz geliyor insan sorguluyor. bunun icin mi geldik dunyaya dersin yoksa.

Geri kalan noktalarda yorum yapamayacağım. Daha doğrusu üşeniyorum.

Sadece şunu söyleyeyim 30 yaşında olup sizden çok daha düşük maaşa çalışan milyonlarca insan var bu ülkede.

Özel bir yeteneğiniz, şansınız ve de çok iyi bir eğitiminiz olmadığı sürece özel sektörde muhtemelen anca 25-26 yaşınızda yeni yeni asgari ücretten fazla almaya başlayacaktınız ve muhtemelen şu anki ücretinizle aynı parayı alıyor olacaktınız.

12 yıldır bu durumu değiştirmek adına bir aksiyon almamanız, bence özel sektörde müdür, bölge müdürü vs olamayacağınızın bir kanıtı.

Bu sebepten dolayı kendinize yüklenmeyi bırakın.

Mutsuzluktan kaynaklı fevri adımlar planlamak yerine, önce kendinizle yaşamayı öğrenin. Önce bir kendi evinize çıkın, kendi başınıza yaşamayı öğrenin, araba istiyorsanız onu alabilecek cesaret kazanmayı öğrenin.

Sonra özel sektörde bölge müdürü olursunuz.

tayin iste ve orada yaptığın özgüvensiz hareketleri yeni yerinde yapma. uyuz oldum o amire ama senin duruşun ona bu hareketi yapmasına izin vermiştir.

Hangi şehirdesiniz bilmiyorum ama ayrı eve çıkmak hakikaten masraflı. Maaşının yarısı gider. Araba almak daha mantıklı. Odana kanepe tv vs. Almak belki iyi olabilir. Ama yaşadığın şehire göre eşyalı bir eve çıkmak belki de çok tutmaz bilemedim. Aynı yaştayız. Bekar olan çoğu kişi benzer, evli olanlar da başka türlü sorunlarla yaşayıyoruz. Kitap, müzik, spor vs. İle oyalanıp gidiyoruz.

Arkadaş edinebilirsin erkeklerle takıl sosyalleşmeyi öğrenmek için

Memur olduğun için kovulman çok zor haksızlığa uğradığında sesini çıkarmalısın
Ama bunu ani kararlarla ve kendini haksız duruma düşürmeden

2. Araba çok mantıklı deil
Ayda bir uzak yerlere git mevcutla

Eksikliğini gördüğün şeyleri 6 ayda çözersin
Sadece tecrüben yok ve geç kalmışsın

Hayatına doğru kişi çıkarsa evlenip çözebilirsin
Kötü biri çıkarsa sömürülürsün
Buna dikkat et

Dini konuları da ihmal etme
Yardım faliyetleri

Josephine+1

burda bence tek sorun cesaret. dogdugunuzdan beri ayni duzende yasadiginiz icin hareket etmesi cok zor oluyor biliyorum ben de 27 yildir aile evinde yasiyorum nisbeten rahat olsalar da bir odada yasamak zor. ama sizinki zincirleme bi kendini kapatma durumu. su an elestirdiginiz hosuna gitmeyen seyler birbiriyle alakali gibi.

yerinizde olsam kesinlikle atama isterim. ayni sehirde ayri eve cikmaniz icin aileyle puuu cok savas vermen lazim arabaya bile masraf etme diyorlarsa. Kesinlikle atan ve mecburen eve cikinca her seyin yolu acilir. yeni hayat icin sans ver ve memurlugu avantaja donustur

Hocam nacizane görüşlerim:

-Spora başlayın.
-2022 KPSS'ye hemen yoğun olarak çalışmaya başlayın.
-Hobi edinin. Sosyal ortamı beraberinde getiren bir hobi daha iyi olur.
-Hayatın anlamını ve nasıl bir insan olarak yaşamak istediğinizi sorgulayın. Sonra da hemen o belirlediğiniz kişi olun.
-Rahat olun.

Elinde 10 kilo yağ var ve 80 kilosun, senin amacın bu 10 kilo yağ bir şekilde yok olsun yerine kilo al-ver yapmadan 10 kilo kas gelsin. Senin söylediğini biraz deforme edersek hemen hemen bu anlama geliyor, böyle deyince de kulağa saçma geliyor haliyle. Olmaz yani o iş. Amacın 80 kiloda kaslı kuvvetli biri olmaksa bunun için geliştirilmiş doğruluğu ispatlanmış 50-60 senedir kullanılan yöntemler var onları dene.

Olmaz şeklinde görüş bildirilse bile durumun ne şekilde gelişeceği hakkında da fikir olsa iyi olur. Sonuçta iyi bir beslenme ve spor ile aynı vücut tipinde kalmayacağı aşikar.

cok tartisilan bir konu "body recomp" diye ararsan tonlarca video var youtube'da konuyla ilgili. olacagini iddia eden de cok aksini iddia eden de. bence en mantiklisi kisa sureli bulk-cut yapmak atiyorum 4 hafta bulk 1 hafta cut gibi ya da isine ne gelirse onla ilgili de tonla fikir/program var. ama bu body recomp bana cok olasi gelmiyor, ote yandan reddit'te falan yaptim diyen de cok adam var.

Hocam aynı kiloda sabit olarak nasıl kalacaksın buna nasıl bir açıklama getirelim elinde 10 kilo yağ var ve oraya sıfırdan 10 kilo kas, yani 10 kilo saf et koyacaksın. Sen hayatında hiç 10 kilo kas inşa eden birini gördün mü etrafında var mı bilmiyorum ama hayvan gibi çalışıp beslensen dinlensen ve genetiğin de süper olsa her ay inşa edeceğin kas miktarı 200 gram falan, o da en iyi ihtimalle. Hadi 300 de. Aynı şeyi yağ yakmak için yapsan bir ayda 2 kilo falan verirsin hatta 3 kilo. Tabii bunu yaparken kas da kaybedeceksin miktar, anla yani birbirini tolere edebilen bir şey değil bu.

Yeni başlayan birinde bire bir aynı kiloda kalmak tutturması imkansız olsa da beklentine yakın sonuçlar mümkün. Seviye ilerledikçe dediğin zorlaşır.

Mesela birkaç yıl turizmde çalışan lisan mezunu biri turizm konusunda ders verebiliyor. Veya Türk Dili ve Edebiyatı mezunu Türkçe dersi verebiliyor.

Üniversitede ders veren insanlar öğretmen değil, akademisyen. Ücretli öğretmenlik de değil yani. Öğretmenlik mezunları zaten standart olarak üniversitede ders vermiyor.

Sorduğunuz şey "ders saat ücretli öğretim görevlisi." Akademik kadro sahibi olmak gerekmiyor, ilgili sektörde bilmemkaç yıllık tecrübeli biri üniversitede o alanda ders verebiliyor.
akademikadro.net

Üniversitede öğretmenlik diye bir şey yok, dolayısıyla formasyon da yok. Okutman, öğretim elemanı, öğretim görevlisi olur üniversitelerde. Bunlara başvurması için de formasyon gerekmez.

Alınmanızı istemem ama gelir uzmanlığı a grubu sayılmaz açıkçası. Dhmi'deki memurluğun da herhangi bir memurluktan daha iyi konumda olduğu aşikar.

Ben olsam gözü kapalı geçerim.

Aslında soru geçilmesinde bir problem çıkarabilirler mi şeklindeydi. Bagli bulunduğun kurum izin vermeyebiliyor çünkü. Ben memur değilim ayrıca.

Tamamen kurumun tutumuna bağlı. Zira kurumlar arası geçişte muvafakat yani kurum amirlerinin onayı gerekiyor. B'den B'ye geçişe bile bir arkadaşıma izin verilmemişti. Çünkü kurum nihayetinde bir memur kaybediyor. Onay veren amir de sonra yeni memur istediğinde "madem memur lazımdı, elindekini tutsaydın" deniliyor. Mümkünse kurumlar arası geçiş için dilekçe vermeden önce kurumda bu onayı hangi amirler veriyorsa tek tek görüşüp ikna etmek, işi baştan sağlama almak gerekir. Yapan zaten böyle yapıyor. Öteki türlü direkt red yersiniz ve alınmış bir kararı değiştirmek çok daha zor. Eskiden B'den A'ya geçişte bile muvafakat vermeyen kurumlar vardı. Üst kadroya geçişte kamu yararı kararı olduğu için Mahkemelerden o kadar çok tokat yediler ki, vazgeçmek zorunda kaldılar. Sizin örneğinizde eğer Mahkemeler maaş arttığı için kişisel yararı da dikkate alırsa belki red halinde böyle bir yol da olabilir.

Sporunuzu yaptıktan sonra iş tamamen yeme düzeninize kalır. Ayda 2-3 kilo verirseniz sağlıklı olur bence.

Gerçek cevap en son.
Bölgesel zayıflama/yağ kaybı diye bir şey yoktur. Komple zayıflama vardır. Onun da ana yolu kalori kısıtlamasından geçer. Cardio vs. bunlar yan eklemeler vücud platoya girdiği zaman. Günlük tahmini harcadığınız kalori miktarını kcal cinsinden dürüst olarak internetten hesaplayın. Pek çok site mevcut, ondan -500 çıkarın, yediğiniz her şeyi günlük olarak ve dürüst olarak kaydeddin. Seri kilo verirsiniz. Makro kasmaya gerek yok her şeyden ortalama ölçekte yiyebilirisniz. Kesin şart olmamakla birlikte mümkün mertebe komplex karbonhidratlar tüketmeye daha özen gösterin sizi daha tok tutacaklardır. Spor bu noktada eğer fiziksel bir hedefiniz yoksa, örneğin daha kaslı olmak istiyorum, 5km yi 20 dakika altı koşmak istiyorum , squat /deadlift hedefleri vs. gibi çok bir anlamı yok. sporun genel yaşam kalitenize etkisi olacaksa da (2 gün yapılan çok değil) yağ yakımına sandığınız kadar etkisi olmayacak. 2 hafta dediğimi yapın tartı değişecektir. vs.vs. Yağ yakımınıza en fazla etki edecek şey sabah aç karnına 45-1 saat kalb atışınızı çok hızlandırmayan yürüyüş/bisiklet/stair master v.s ama bundan en iyi verimi de diyet tıkandığı zaman alırsınız. Bir anda her şeyle saldırırsanız vücud tepki verir. Silahları adım adım kullanmak gerek.


Özel olarak kol yağınızdan kurtulmak istiyorsanız pek çok estetisyen hekim yardımcı olabilir sanırım. Tıp pek çok açıdan ilerledi.

Ben faydalı olduğunu düşünüyorum. Normalde gün içerisinde sürekli hapşıran bir insanım. Evimi normalde 2-3 günde bir süpürüyordum. Her hafta sonu da detaylı temizlik yapıyordum ama ona rağmen toz oluyordu evdeki bazı eşyaların üstü.
Duyurudan gelen tavsiyeler üzerine roborock s5 max aldım. Her gün çalıştırıyorum, her gün toz haznesi dolmuş oluyor.
Süpürgeyi aldığımdan beri hapşırmam fark edilecek şekilde azaldı.
Yalnız almadan önce şunu düşünmekte fayda var. Evdeki çoğu eşyanın altına girebilecek mi? Mesela mobilyalarınızın yüksekliği 8 cm olsun, süpürge altına giremeyecek ancak o alanlar toz tutmaya devam edecek. O zaman işlevsiz kalır bence.

Hocam onu bilmem de ben bu videoyu izleyip aynı spreyden yaptım, fena bir şeye benzemiyor. Haftada bir filan halılara yatağa vs sıkıyorum. Belki bir denersiniz.

youtu.be

alerjik rinitim var, toz ve akardan çok etkileniyorum, bir de mevsim geçişlerinde.

geçen yıl mayıs ayında roborock s5 max aldım. o kadar memnunum ki..ayda en az 3-4 gün çalışamaz duruma gelen ben, 1 yılda 3 kere krize girmemişimdir.

evdeki eşyaları minimuma indirdik (eşyalar toz tutuyor) sadece salonda 1 halı var onun dışında halı kullanmıyoruz, koltuklar yüksek, evin heryerini çok rahatça gezebiliyor.

çok öneriyorum. eminim fark edecektir.

ev alerjisi muhtemelen akar alerjisidir.
akar kumaş yüzeylerde yaşayan 0,3 mm boyutunda bir böcek.
evi süpürmenin %5 faydası bile olmaz.
akar diye aratırsanız yapılması tavsiye edilen 10 madde varsa en az 8'ini yapmalısınız.

o dediğiniz iş için bir ürün var. air purifier

Bu konuda sanirim soz hakkim olabilir. :') Alerji nedeniyle iki kere ameliyat olmus ve kullanmadigi antihistaminik kalmamis birisi olarak, kedili ve tamamiyla hali kapli bir evde yasiyorum.

Halili eve tasindiktan sonra dogrudan roborock aldik ve sayesinde rahatladim. Hemen hemen her gun oturdugumuz yeri, cogunlukla iki gunde bir ise yatak odasini (aslinda tam tersini yapmamiz lazim alerjiyi goz onunde bulundurarak ama oturma kismi daha tozlu oluyor diye sanirim boyle alistik) supuruyoruz ve cikan tozu gordukce hayretler icinde kaliyoruz. Biliyorum ki supurge olmasaydi ev tozdan gecilmezdi ve cok ciddi hapsirirdim toz nedeniyle. Sizin de esinizin alerjisini tetikleyen sey tozsa kesinlikle tavsiye ederim.

Toz (daha dogrusu toz bocegi boku -turkcesi nedir bilmiyorum-) alerijisi ise yapilacak seyler

Halilari kaldirma, esyalari azaltma, hava temizleyici. Yatak icin antialerjik alez kullanma ve hatta ben yatak ve yastik icin ozel bi supurge almistim o…

Bir de durum ciddiyse doktora gidip alerji icin degisik tedavi yontemleri hakkinda bilgi alabilirsiniz. Desensibilizasyon terapisi gibi.

Kusura bakma hocam 8-5 işi kim kaybetmişte sen bulucan. Bulursan babada haber ver. Kpss girip kazanırsan memur olursan ancak o şekilde çalışabilirsin.
Özel sektör maalesef böyle adamın iliğini kemiğini kurutur.
Özel sektörde en azından başlangıçta rahat iş yok.

İsterseniz memur olursunuz, isterseniz bir dükkan açarsınız. Kafanıza göre özel sektörde bir yer bulabilirsiniz. Yetenek geliştirip farklı sektörlerde iş kovalayabilirsiniz. Serbest zamanlı takilabilirsiniz. Köye gidip çiftçilik hayvancılık yapabilirsiniz. Yurtdışında iş kovalayabilirsiniz. İnsanlar çöpten karton topluyor onların da sizden bizden farkı yok aynı değerdeler. İntihar filan nereden çıktı Hocam kurmayın böyle cümleler.

Üniversite dönemimde ben de kullandım. Ritalin içerikli bir ilaç. Sürekli sinir sistemini uyarıyor diye biliyorum ve neye odaklanıyorsa yoğunlaşman artıyor.

Öyle ki bir gün kütüphanede soru çözerken kızın suyu tüm masaya dökülmüş, herkesin defteri kitabı ıslanmış hepsi ayağa kalkmış silmeye çalışıyorlar. Bana kadar gelmemiş ama yuvarlak masanın çoğu ayaklanmış. Ben nasıl daldıysam herşey bitip tekrar otururlarken fark ettim. Demişlerdir ne duyarsız çocuk :(

Sınava da içip girdim, az soru çözmüştüm çok zordu matematik, mantık ağırlıklıydı. İmkanı yok diyordum mühendislik falan. 0 yanlış gelmesi lazım. Ulan 0 yanlış yapmışım gerçekten sdfjsg bende baya bir işe yaradı anlayacağın. Masa başı çalışırken veya bir dersi dinlerken. Kullanmadığım zamanar aklıma bin türlü şey geliyordu olaydan olaya, kelimeden kelimeye atlıyordum. Kullandığım zamanlar geçti. Yolda yürürken bile sürekli hareket etme, durmama hissi oluşturuyordu.

Arada kafamda flaş çakar gibi oluyordu kullanmadığım zamanlar ama geçti sonra.

Bir yan etkisi olduğunu zannetmiyorum. Kritik dönemlerimi geçtikten sonra bıraktım ama. İşte çalışırken filtre kahvelerle yine dinç durup ilerletme çalışıyorum, daha sağlıklıdır diye umuyorum ama belki de bir farkı yoktur.

A bu arada bariz yan etkisi iştahsızlık. Kilo da vermek istiyorsanız çok işe yarıyor. Zaman zaman da çarpıntı yapıyor ama kronik bir rahatsızlığınız yoksa öldürmez bence.

Ben de doktora ilk gittiğimde sıkıntılarımı anlattığımda şunu bir deneyelim bakalım işe yarar gibi olursa devam eder, dozajını artırırız dedi. Ama hiç etkisi olmaza başka bir şey düşünürüz dedi. 24mg ile mi ne başlamıştım sonra 36 ile devam ettim sanırım tam hatırlamıyorum. İlk başladığımda etkisini 1 hafta sonra hissetmeye başlamıştım. Sonrasında ara verip kullansam da anlık etki etmeye başlamıştım. Sabahtan 1 kere içiyorsun 12 saat etki ediyor.

valla bana da ortaokulda ritalin verdiler, üniden itibaren aralıklı olarak doktora bitene kadar concerta kullandım. artık kullanmıyorum.

ben de her şeyi sond dakika yapıyorum, o kişilik özelliği bence, ilaç çare olmaz yani :D bu tip şeyler bende de var artık bunlarla barışığım :D

Bu arada ben de bir kitabı bitiremez, tekrarlı olan şeylerin devamını getiremez, bir şeye uzun bir süre odaklı kalamazdım. Bunlar öyle az rastlanır bir şey değil. Çoğumuzda var kendini rahatsız gibi hissetmene gerek yok.

İlacı bir dene. Benimkini de 25e kadar devlet karşılamıştı evet geçenlerde alayım dedim yeni eğitimlere çalışırken ama maaşlı bir işte çalışmama rağmen bi an çok geldi 125. Hani başta bedava alıştırmasalar rahat verirdim de :D Neyse aldım yine de duruyor 1 senedir acil durumlar için.

Eğer sende de işe yarıyorsa, şu dönemleri atlattıktan sonra dönüp baktığında kesin değdi diyeceksin. Tabi bu arada biraz istemek ve azim de önemli. İlacın tek başına kurtarıcı olduğunu da düşünmüyorum.

Hocam doktor verdiyse üzerine yorum yapmak çok doğru olur mu bilmiyorum, tavsiye değil ama kendi fikrimi söyleyeyim. Bu şikayet ettiğiniz şeylerin içsel motivasyonunu analiz edin ve nasıl davranmanız gerektiğini yazın kağıda. Ya artık iyi performans sergileyeceğim ya da bu hapı kullanmak zorunda kalacağım deyin kendinize. Belki de size gereken o hapı kullanmak değil, kullanacak duruma gelmiş olmaktır. Kendi kendinize halledersiniz.

tabii ki doktor reçete ettiği için üzerinde yorum yapmak ne kadar doğru bilmiyorum.
ama bunu verme süresi, karar verme süreci falan düşünüldüğünde yoruma açık buluyorum.

bu saydıklarınızın hepsi bende de var.
sürekli olmasa da, bazıları arada bir oluyor, bazıları eş zamanlı oluyor, bazen de hiç olmuyor.

öncelikle, herkes disiplinli olacak diye bir kural yok.
bazıları da disiplinli değildir, olamazlar.
hayatınızı sürdürmenizi zorlaştıracak kadar ileri seviyedeyse, müdahale etmek istemeniz normal.
ama ilk müdahaleniz bu mu olmalı ondan emin değilim.

ne bileyim, meditasyon yapmayı denediniz mi?
sosyal medya hesaplarınızı kapatmayı denediniz mi?
telefonu konuşma dışında elinizde bulundurma sürenizi azaltmayı denediniz mi?
fiziksel aktiviteyi azaltmayı denediniz mi?
alışkanlıkların yerini değiştirmek gibi mind tricklerle yeni alışkanlıklar yaratmayı denediniz mi?
şekeri kesmeyi denediniz mi?
fiziksel kontrollerinizi, tahlillerinizi yaptırdınız mı?
terapiye gittiniz mi?

bu söylediğiniz psikolojik bir nedene de dayanıyor olabilir, bağırsak geçirgenliğinden de olabilir.
yani neden olabileceğine dair araştırma yapmakla birlikte, size iyi gelen şeyleri ufak tefek keşfederek ilerleyip, bu saydıklarımı ve benzerlerini birkaç hafta ya da ay boyunca yaptıktan sonra hâlâ memnun değilseniz, gelişim gösteremediyseniz ilaca başlamayı deneyebilirsiniz.

evet bunlar için de özdisiplin lazım ama mesela ben de asla her sabah belli saatte kalkıp asker gibi bir şey yapmaktansa, o şeyi canım istediğinde yapmanın bana uzun vadede daha fazla başarı getirdiğini fark ettim.
yani yürüyüşünüzü illa sabah 7'de yapmanız şart değil.
gece 12'de de olur.

kendinizden fazla beklentiniz mi var, ailenizden bu yönde bir baskı mı geliyor?
bence bunlar biraz "kafayı dağıtmakla" ilgili şeyler.
mesela mükemmeliyetçilikle ilgisi olabilir.
"zaten devam ettiremeyeceğim, zaten yapsam da istediğim gibi olmayacak" gibi şeylerle ya da ilerleme korkusuyla, başarılı olma korkusuyla ilintili olabilir.

kendinizi biraz çözümlemeye çalışıp beklentinizi düşürün, peşinizden atlı kovalamıyor.
"strive for progress, not perfection" yani.

edit:
bu arada atlamışım.
6 seansta terapiyle hiçbir yol kat edilmez.
daha derdinizin ne olduğu ancak anlaşılır.

@blatta hiberba ve @Acream öncelikle çok haklısınız mükemmelliyetçilik konusunda, terapistimin istediği testlerde de tam olarak bu çıktı. Yüksek standartlar %90. Bence feci bir oran. Ve evet tamamen ailemin çocukluktan beri baskıladığı bir şey. Kendime karşı da böyleyim insan ilişkilerimde bile böyleyim. Zaten sorunu ortaya çıkaran şey sanırım şu, özdisiplin sorunu ve yüksek beklentiler birbiriyle çatışıyor ortaya procrastination çıkıyor. Ama hedeflediğim şey önümdeki tezi iyi kötü sadece bitirmek. Bunu kabullendim. Bu sorunların hepsinin farkındayım, terapiye de farkında olarak başladım. Ama parmağımı bile kıpırdatmak gelmiyor içimden yine de. Bu isteksizliğimin nedenini anlayamıyorum ve içinden çıkamıyorum.

@blatta hiberna söylediğiniz şeylerin çoğuna başladım ama devamını getiremedim. bir yerlerde bırakıyorum, yeniden başlıyorum yeniden bırakıyorum... böyle bir sarmalda geçiyor zaman. Evet belki de "zaten..." önkabulüm vardır.

Ama bağırsak geçirgenliği konusunu ilk kez duyuyorum, bunu araştıracağım.

Teşekkür ederim hepinize. Çok iyi geldi cevaplarınız.

demek ki doğru yoldasınız, o zaman terapiye devam etmelisiniz.
bu kadar erken sonuç alamazsınız zaten.

başlayıp bırakmak sorun değil, tekrar başlayıp tekrar bırakın.

mesela ben eskiden başladığım her filmi muhakkak bitirirdim.
sonra bir gün dedim ki, "yahu sıkılıyorum! yani neden hayatımın 2 saatini sıkıldığım ve bence kötü olan bir filme harcayayım ki? kime neyi ispatlıyorum?"
artık beğenmediğim filmleri, sarmayan dizileri falan şak diye bırakıyorum.
eskiden sanki bağlılık yemini etmiş gibi sonunu getirirdim.

bu düşünüldüğü kadar cool olan ya da en azından bir tür marifet değil.
kitap okuyamıyorsanız sesli kitap dinleyin, olmuyorsa kitap okumayın o dönem.
cahil kalmazsınız.
sosyal medyaya bir süre ara verin, arkadaşsız kalmasınız.

sabah kalktıktan sonra akşam yatana kadar tavana bakmadığınıza göre bir şey yapıyorsunuz demektir.
yani yaptığınız bir şeyler var elbet.
bunlara yönelin, yapabildiğiniz şeyleri güçlendirin, yapamadıklarınız için kendinizi zorlamayın.
bu sefer başarısızlık hissi biniyor insanın üzerine.

terapiye devam edin.
dediğim gibi, işlenmiş şeker falan gibi şeyleri mümkün mertebe hayatınızdan çıkartın.
şeker tüketmemek zihindeki berraklığı hissedilir şekilde arttırıyor.
arada cheat ederseniz de "olur öyle" deyin geçin.
sonuçta ömür boyu yemeyecek değilsiniz, arada yersiniz ama genel olarak en azından bir süre kesebildiğiniz kadar dahi olsa kesin.

ailenizle sorunlarınızı çözünce zaten bunlar düzelir.
aslında işin özü bu.
sadece bu süreçte kendinizi motive etmeye daha uygun ve daha yatkın olduğunuz şeylere yönelin, hırslı davranmayın.

ben de dikkat eksikliği şikayetiyle gittiğimde doktorum ısrarla sizde yok
dikkat eksikliği çok daha farklı bi olay dedi

sizi tabii bilemem de dediğiniz şeyler bende de var
belki farklı bir hekime danışıp içinizi rahat ettirebilirsiniz*

Bana tablo dikkat eksikliği gibi gelmedi.

Borderline’da da benzeri olgular gelişiyor.
Depresyon tablosu da mevcut sanki.

@Lir Psikoloji neden Borderline gibi geldi size? Neden dikkat eksikliği gibi gelmedi?

@Mossy

-akla gelecek her şeyi ertelemek (çocukluğumdan beri böyle)
-her yere geç kalmak (çocukluğumdan beri...)
-özdisiplin sağlayamamak (hiçbir konuda ki bu da çocukluğumdan...)
-kitapları alıp alıp yığmak, okumak istesem de başlayamamak
-hobileri devam ettirememek (hep böyleydi)
-telefon ıvır zıvır bağımlılıkları
-dürtüsellik
-bir şeylere başlayıp başlayıp bırakma ya da hiçç başlayamama şeklinde gidiyor.

Maddeler halinde irdeleyelim.

Dürtüsel davranmak çok bariz bir baş çekicidir tabloda.
Border tablosunda genellememek kuralını unutmadan çok faz geçişleri olur.
İşleri yarım bırakma, düşünsel ve dini uçlara inip çıkma (bir inanç, bir yadsıma) çok fazla risk alma gibi durumlar olabilir.
Genel sahip olduğu ideaya yönelik tutum olgunlaştırıp geliştirememe; örneğin hobiye yönelik kararlılık olamadığından bırakmak, farklı bir şeye geçiş yapmak gibi.

DEHB’de genellikle yaşam hızlıdır. Aksiyon ve adrenalin ön planda olur. Akademik gelişmelerde olgunlaşma zor olur.
Temeli genellikle biyolojiktir.
Eğer DEHB’de HB yok ise yine DB tek başına akademik zorluk yaratır.
Öykünüzü dinlemesi gerekiyordu psikyatristin.

Gerçi siz şu an tedaviden sonra tanının doğru ve yanlış olduğunu daha net söyleyebilirsiniz.