Sen ölmedin mi lan hala tecavüzcü sapık pis zenci deryip ırksal olarak aşağılardım

-Abi selfie
-Bigidiy bugidiy
-Abi türkçeyi ne ara öğrendin
-Biji Apo serok selahattin
-Abi :(

biliyorsam yolu tarif ederdim.

Bill Cosby'yi tanımıyorum.

tokatı basardım.

böbreklerimi tutar vaziyette eve gidip montla sıçardım.

ahahahahaha, aynı durumdayız :) bunu gülerek söylemek de güzel tabi ki

Temmuz'dan beri ayrı eve çıktık sevgilim ile, kartların limitini ev eşyası doldurdu. Maaş geldiği gibi kredi kartı borçlarına gidiyor, aidat, fatura derken yarısından fazlası ayın ortasını bulmadan eriyor, kalan kısmı da ayın sonlarına denk gelen taksitlerde.

Aç ve açıkta değiliz ama ay sonlarına doğru çantanın deliklerinden içeri kaçan bozukluklar ile pantolon cebi paraları mutlu ediyor insanı yalan yok :)

Mesela ayın 29'unda son ödeme tarihi olan elektrik faturası koymuşlar. Kim ayın sonuna ödemesi olan elektrik faturası koyar?!

ben öğrenciyim ve aynı zamanda çalışıyorum.iyi de maaş alıyorum.bir kaç yerden burs da alıyorum. :d yani gelirim baya var.para da harcıyorum baya.ama dikkat ediyorum yani.hiç bir zaman gereksiz bir şeye fazladan para vermem. böyle şeylerde kazıklanmayı hiç sevmiyorum çünkü.aylık kenara belli bir para koymuyorum. ne gelirse banka da altın hesabım var oraya atıyorum. bu yaz da araba almayı planlıyorum.

edit: her şeyin ince hesabını yapmam. en çok dikkat ettiğim şey gelirimin giderimden fazla olması. eğer giderim fazla olursa ne varsa kısarım. bunun ne olduğu farketmez. çünkü sonra borcu borçla kapatmaya çalışıyorsun. çık işin içinden o zaman.

tam şu an ziraat hesabımı karıştırıyordum. adetim olduğu üzere, batığım. normal şartlarda bile geçinmekte zorlanmam lazım, ben kredi kartı sayesinde olmayan paramı da harcayıp kendimce saltanat yaşıyorum - tabii elimdeki her şey eriyip koltukları kemirmeye başlayıncaya kadar.

şu ara fena sayılmaz ama kredi kartı borcu dışında. kiranın* önemli bir kısmını ve faturaların tamamını ödeyebileceğim bu ay. bahis işi de güzel gidiyor şimdilik, onunla da kart borcunun hiç değilse yarısını kapatabilirim gibi şampiyonlar ligi akşamlarında sapıtmazsam.

* arkadaşımın evinde kaldığım için belli bir kira düzenimiz yok. atıyorum 6 ay kalacaksam ve kira x ise, 6 ay içerisinde toplamda 6X para veriyorum. ne zaman, ne kadar vermek istersem. ben şu an 2 ay önden gidiyorum o yüzden o açıdan rahatım biraz haha.

ya benim bursum vardı, onun çok saçma bir zamanda kesilmesi bütün planlarımı bozdu. büyük kolaylık oluyordu o bana. ben iki ay daha geç kesilecek diye biliyordum, çat diye kesti herifler tam en lazım olan zamanda. bu sene tekrar başvurdum ama vermezler muhtemelen. ilkini de torpille almıştım hehe. o olsa çok rahat olacak. hem de ne rahat. ohooo.

EDİT: harçlık avansı sadece 209 lira delmişim, bu demektir ki ayın 7'sinde hesabıma 121 lira yatacak. AWWW YİSS. ben 121 değil de 50 falan diye düşünüyordum. çok harcamamışım demek ki.

şöyle dans ediyorum şu an,

www.youtube.com

Hanım calısmaya başlayınca her ay 4000 tl kenara atabileceğiz. Şimdi 1500 tl atıyorum kenara.

yaşınızla alakalı olabilir belki?
21 yaşında mezun oldum bizim zamanımızda 2 sene sonra başlayarak ve 2 sene süre içinde tüm KYK kredisi geri ödeniyordu yani 25 yaşında bitirmiştim ödemeyi.
ondan sonra 2 kere kendime ev kurdum onların ödemesini yaptım o zaman daha az kazanıyordum ama mesela önce biriktirip depozito + komisyon + eşyayı öyle ödedim ben (yüksek vs. boyunca durmaksızın çalışan insan modeliyim) param olmadan ev değiştirmedim vb. Yani "ekstra" bişey olursa genelde elimde birikmiş paradan gidiyor, birikimimi aşan bir ekstra şimdiye kadar olmadı, bakalım.
2 ay sonra 32 yaşında olacağım şimdi de ev kredisi ödüyorum, hep bişeyler ödüyor oluyor insan. şimdi hem kredi ödeyip, hem tek başıma yaşayıp hem de herşeyin fiyatı alıp başını giderken birikim yapabilecek miyim bilmiyorum. çok büyük tatil planım vardı beklemede şu anda :D
18 senedir kendi kazanıp ekonomisini kendi yöneten insan olarak benim durumum bu; her zaman birikim yaptım ama kazancıma göre harcayarak, olmayan parayı harcamayarak . bir kredi kartım yok mesela.

Borc oduyorum ama tatile de para cikarabiliyorum oyle ya da boyle. Disarida yemek yiyorum bir de sik sik. Ama son 1-2 aydir cok iyi degil. Birikim de yapamiyorum su ara.

mezun olduktan sonra iş hayatında ilk senemi doldurmak üzereyim, kenara 5,000 dolar civarı para attım. fakat feci asosyalliğim sebep oldu buna. harcayacak yerim yoktu ve birikti. dolu dolu geçseydi bu senem de kenarda hiç param olmasaydı, razıydım.

kyk geri ödemeyi de yapıyorum birkaç ayda bir. gss prim borcu çıkmış ben öğrenciyken de sildirebilecek miyim merak ediyorum, gidemedim bir türlü sgk'ya.

Yıl başında daha iyiydi ama şu an brüt maaşımın nerdeyse yarısını net olarak alıyorum vergi kesintisinden.Önce devlete sonra da vergi kaçıran herkese düz gitmekle meşgulüm.

Para biriktirme konusunda çok gevşeğim bu yüzden kendime çok kızıyorum.Daha iyi birikim yapmam lazımdı.Sırf disiplin olsun diye ihtiyaç olmamasına rağmen eve yazıldım bu yüzden.

Hiç dikkat etmiyorum ne harcadım ne kaldı elde falan, hiç hesap yapmadım. Canım istediği gibi harcıyorum ama gereksiz şeyler almam. Şimdiye kadar tatil planı da yapmadım. Çok şükür kendi yağımda kavruluyorum.

parasızım. evlenmeden babamdan yiyordum şimdi eşimden. +#/£)%½{[//%/+ bi durum. beni de yazın sıkıntılılara.

ev borcu ödemekle meşgulüm. stat yaparken "feda" diyen beşiktaş gibiyim.

tatile çıkacak param yok, şirketin yurtdışındaki toplantısı hızır gibi yetişti de işin üstüne 4 gün amsterdam yapabildim.

2016 eylüle kadar vizem var ama param yok vize bana ben vizeye bakıyorum.

Neden evlenmek istiyorsun? Evlenmek gerek diye dusundugun icin mi? Toplumun geleneklerinin uzerinde baski olusturdugunu mu hissediyorsun?

Belki de evlenmezsen daha mutlu olacaksin. Evlilik tek yol olmayabilir.

25 de evlenip en geç 35 de boşanıyor onlar. bi hukuk bürosunda çalışıyorum, boşanma davalarımızın tamamında durum bu.

başkasını bulamamaktan korktukları için. saçmalık yani.

(bkz: #52973440)

bi de şöyle düşün
belki biz büyütüyoruz? belki evlikik illa ruh ikizinle olmak zorunda değil?
evli olmasan 25-35 arasında bi dolu ilişki yaşayabilirsin -yaşamayabilirsin de tabi
bunlarda mutlu olabilirsin- ama olmama ihtimalin de yüksek
evlenince bir düzenin oluyor işte, istiyorsan çocuk yapma/bakma/onarma şansın yükseliyor
ev alsan bir maaşla kredi ödüyorsun
yalnız uyumuyorsun -çoğu gece en azından
eşin korkunç bir insan değilse yuvarlanıp gidiyorsun
yok çok olmadı 3-5- 10 sene sonra boşanabiliyorsun zaten katolik değiliz -genelde
denemiş onu da yapmış oluyorsun hatta insanlar (31 yaşındayım ben) artık 2.ye dönmeye başladı -o kadar korksalar 2.yi yapmazlardı

"ömür boyunca beraber yasayabileceklerini düsündükleri esleri"

İnan birçoğu bu düşünceyle yaklaşmıyor olaya. Evliliği bir görevmiş ve aradan çıkartılması gereken bi işmiş gibi görüyorlar. Hizmet görmek de var işin içinde açıkçası. Adam bekar hayatında bıkmış ev işiyle uğraşmaktan. Bi arkadaş vardı, "oooh evlilik çok güzel yeaa, ütüm hazır, kahvaltım hazır" diyodu adam. Evlenmeden önce sevgililik döneminde kız hakkında "eah işte gideri var" diyen biri bu.

İnsanlar evleniyor ama gerçekten sevdikleri için değil. Bi taraf hizmet görmek için, diğer taraf da sınıf atlamak için "evcilik" oynuyor. Sonra da ayrılıyor zaten.

Erkek olarak evlilik baskısı da hissetme ayrıca.

Yas 33. bende evli degilim ama evlilik lazim. Dert etme.
evde kalmak diye bir şey yok, nasibinle halen karsilasmama durumu var.

abi evlilik gereksiz falan diyenler(ki ben de 20'lerin başında aynı şeyleri zırvalıyordum) yaşlanınca ne yapmayı planlıyorlar tek başlarına?

evlenmek şart. şart oğlu şart. toplum baskısı falan olduğu için değil. 40'ında 50'inde flört hayatı yaşayamazsın. akşam eve gidince birilerine ihtiyacın olur. ses duymak istersin. ne yapacaksın mahalle kahvesinde mi takılacaksın akşamları?

hazır fizik falan pörsümemişken, sevebileceğin, anlaşambileceğin birini başkası kapmamışken evlenmek yuva kurmak gerek. en acilinden.

yaş 26. erkek. bekar.

@haracina

Belki toplumsal anlamda evlilikle birlikte olmayi birbirine karistiriyorsun. Bir sevgilin olabilir yasin kac olursa olsun. Ama ayni evde yasamak ornegin sevgilinle senin vereceginiz bir karar. "Evlenmek lazim" deyince kisilerin uzerinde baski olusturuyorsunuz.

Bir de kisilerin yasadiklari ortamlar farkli olabilir. Cevremde 40 yas ustu doktorlar falan var. Bazilari bosanmis bazilari hic evlenmemis bazilari sevgili. Flort edebiliyorlar. Tum insanlar senin gibi dusunmuyor.

Ayrica yalnizlik korkusu sanirim seninki. Yaslaninca sana baksinlar diye cocuk da yaparsin degil mi? Hatta bir tanesi kiz olsun da ev islerine yardim etsin. Bilinc altina inince hep kisisel cikarlar beliriyor. Ama herkeste boyle cikarlar pesinde kosmayabilir.

evlilik yaşam tarzı ve olanaklarla ilgili tamamen. sevgilinizle yaşamayı, hatta aynı evde yaşamayıp istediğiniz zamanlarda bir araya gelmeyi tercih eden çiftler olabilmeyi ne bu ülkenin zavallı erkekleri ne de toplumu anlayamıyor. özellikle kadına "ufacık" etiketler yapıştırıyor. ailesinden ayrı yaşamanın tek olanağı evlenmek olan kadın ve erkekler var bu ülkede. yani bir nevi kendi evin olmasının tek yolu evlenmek. tek başına yaşamayı bile deneyimlememiş insanlar çıkıp yalnız yaşamak, yalnız yaşlanmak vs. diye ezberledikleri zırvaları sıralıyorlar.

kendi evinde kimseyle yaşayamayacağını bilen bir kadın olarak evlenmenin toplumsal bir dayatma dışında bir şey olmadığını düşünüyorum. sevgilim de, erkek arkadaşlarım da istedikleri zaman ve ben de kabul ettiğimde evime gelebilir. onlarla vakit geçirmekten aldığım keyif için ömrümüzü birleştirmeye söz vermenin mantıklı bir tarafı yok. 2 gün sonra yaşadıklarınla kendinin nasıl şekilleneceğini bilmeden ömürlük sözlere inana insanların çok sağlam çıkarları olmalı ya da akıllarını kaybetmiş olmalılar.

25 yaşında bir erkeğim.

Evlenmeyi ve baba olmayı benim kadar isteyen bir erkek daha yoktur burada. Ama evlilik için önümde 7-10 yıl civarı bir süre görüyorum. Evlenmek değil, ayrılmamak, aldatmadan mutlu bir şekilde devam edebilmek önemli. Etrafındaki şuursuzca evlenenlere bakma sen. mutluluklar dile geç.

Eşin olacak kadında olmasını istediğin özellikleri iyi düşün, iyi karar ver. Sonra o özelliklerde biri karşına çıkarsa da ilişkiye başlar, devamına bakarsın.

Kriterleriniz, kriterlerinize uyan kişilerin çevrenizde bulunması ve kriterlerinize uyan çevrenizdeki kişilerin sizden hoşlanması ile alakalı bir şey.

kendi evlilik kriterlerinize göre düşünüp hayret etmeniz çok da sağlıklı bir değerlendirme değil bence.

Adam vardır, kriteri iyi yemek yapan eli yüzü düzgün bir kadınla evlenmektir. Çevresinde böyle olan kadınlar ondan hoşlanmadığı için evlenemez.

Bir başka adam vardır, kriterleri: doktora yapan, peru'ya gitmiş, nick cave'in tüm albümlerine sahip, kumral biri ile evlenmektir. Adamın çevresinde böyle biri vardır, adam da çekici olduğu için kadınla bir şansı olmuştur, evlenmiştir.

edit: yarın 30 oluyorum, 26 yaşından beri evliyim.

ben olsam arayıp senin amuaa gorum haaa tarzı hem samimi hem artık tepkili bi mesaj veririm.
tekrar ederse de arabayla çarpardım.

Sanırım telefon numaranı silmiş, dolayısıyla whatsapp'tan da göremiyorsun.

belli ki seni sallamıyor, uzatma.

8 senelik arkadası nie bole bişi yapsın ki? görmemişde olabilir
whatzapın ibneliğidir

mavi tık kapatılıyor biliyorsunuz değil mi? ben kapalı olarak kullanıyorum böyle okudun okumadın dertleriyle başımı ağrıtamam

abooov sakin ol bacım. 8 yıllık arkadaşlık hatlarla ilgili bir sorun yüzünden biterse ayıp olur. karşındakinin müsait olacağını düşündüğün bi anda arayıp, "nörüyon gıı, wazzup'dan da yazıyom da masimiyon mu yok öldün galdın da mı dönüş yapamadım merak ettim" gibisinden konuş bi tane.

şu anki senaryoda elinde sadece kafanda kurdukların var. öyle adam asılmaz.

Mavi tiki acik. Sadece cevap vermemeye başladığı için mavi tık yok. Yok, aradım zaten görmedim dedi de yalan yani bariz şekilde.
Mesela 10 dakika önce görülmüş. Ama benim yazdiklarimi açmıyor sanırım?

Seni sessize almış olabilir ve bakmıyordur mesajlarına. Böyle durumlarda üstüne gitmemek en iyisi. Kendinizi üzüyorsunuz boş yere.

kız mız girmiştir adamın hayatına, onunla yazıştığı için seni sallamıyordur. araya girip de caz yapma bence.

Kendine meşgale bul.

Asıl 8 yıllık arkadaşına trip atmak doğru mu? Bakar cevap vermek de istemeyebilir. Ne biçim arkadaşsın sen

yav insanlik hali cani sikkindir, arayin yarin halini hatrini bir sorun sonra merak ettim cevap yazmayinca deyin.
insanin binbir turlu hali var, bakmak istemiyor olabilir.

yahu arayıp ona desene lan oğlum online olduğunu görüyorum, nasıl görünmüyor benim mesajlar, sen bana bir mesaj yolla bakıyım gelecek mi falan diye üzerine git bunalt. yalan söyleme lan falan de. merak ettim neticeyi yaz buraya.

ben bazen görüyorum, mesajı da okuyorum adam soru sormuş ama o kadar yoğun çalışıyorum ki o an cevap veremiyorum. sonra da unutuyorum gidiyo. allah affetsin.

o üyeliği devredebiliyorsan devret başkasına. toplu taşıma kullanmadan gidebileceğin bir salon varsa ona yazıl. dediğin gibi çok berbat bir durum bir de spor için uzak yol tepmek.

abi kafayi mi yedin ne zaman duyuruyu acsam kasli erkek duyuruna denk geliyorum. bozma moralini senin de cekic ors ve uzengin var

Fedakarlık çoğu onların kız düşürme derdinde olanları ayırıyorum tabi haftada 4 5 gün en az 2 saatini harcıyor bu insanlar. yemek uyku askeri disiplin de var önerim sen de yap bu fedakarlıkları

bence sen niyeti bozmuşsun abi

hiçbirini rakip olarak görmediğim için kıskanmıyorum. vücudumun çok fit ve düzgün olduğu zamanları da biliyorum, gördüğüm ilgi falan şimdikinden farksızdı. bana ne milletin kasından skinden, beni beğeniyor mu beğenmiyor mu ben onunla ilgilenirim.

Bence kıskanmaktan ziyade hem kadın hem de erkek için konuşuyorum ki hayranlık ve saygı duyulmalı.
Konunun biraz dışına çıkmış gibi gözüksem de (özür dileyerek) işin disiplin kısmına değinmek istiyorum.

Öyle steroid almayıp da ciddi ciddi emek veren insanların öz disiplini gerçekten saygı duyulasıdır. Burada bile denk geliyoruz ''5 aydır kullanmadığım supplement kalmadı hala kas yok '' diye, olmaz çünkü en önemli kısmı beslenme. Bu işi hakkıyla vererek ve yaşam tarzına getirmiş adamlar ağzına tabiri caizse çöp gıda sokmuyor ve bu gerçekten çok zor bir iş.

Hem kadın hem de erkek için konuşuyorum. Victoria secret's meleklerine bakıyorsun fizikleri taş gibi, her gün ağırlık çalışıyorlar da skinny fat olmaktan kurtuluyorlar bizim mankenler ise anca kalori kısıtlaması yapıp jogging yapıyorum diyor. Ama ne yediklerine tam anlamıyla dikkat etmedikleri için arada dünya kadar fark çıkıyor. Erkeklerdeki gelişim de böyle.

Özet: Ben iradesine sahip çıkıp, beslenmesinde bu kadar disiplin gösterebilen kişilere saygı duyuyorum şahsen. (soruyu biraz daha genele çevirip kendimce yorumladım)

çalış senin de olsun kardeş
neden kıskanıyorsun.
kıskanclık aciz bir duygu.

aynı kol gövde sende de mevcut


insanları görünüşlerinden dolayı ulaşılmaz sanmak hayranlık beslemek çok mantıksızca.

demin de birisi diyetle ilgili yazmış
hepsi kapitalizmin bir oyunu kendinize gelin vesselam.

gidin bir şeylerle ilgilenin fazla boşluktan bunlar.

valla benim süper fizikli yakın bir bir arkadaşım var. sırf kas değil boy pos falan da yerinde. instagram'dan kızlar nasıl yazıyor buna görseniz ağzınız açık kalır. eleman sıraya diziyor hepsini. haa kıskanıyor muyum? yok. çünkü fiziğinden de öte muhteşem bir karakteri vardır. yavşak biri olsa kıskanırdım belki

Gipta ediyorum tabi. Haset etmiyorum ama.

Bakıyorum, "helal olsun, sağlam omuz çalışmış" diyorum. Bitiyor. Bende az değilim hani.

valla 10 yıl önce bir kızın "kaslı erkek istiom" dediğine rastlanmazdı. o dönemde sorunca kimse kaslı olsun falan da demezdi.

çağımız tüketim çağı. artık kızlar istiyor, çünkü diğer kızlar da istiyor. istiyor gösteriliyor vb.

neyse; kıskanmıyorum. ama 6 aydır da çalışıyorum. beklentimin altında da olsa düzelme var. daha iyi bir programla ben de iyi duruma gelcem inşallah.

ne gıpta ediyorum ne haset . mala bak la karı gibi dar giyinmek için saatlerce ağırlık indirip kaldırıyor yazık bunlara diyip üzülüyorum. hepsinde kendini birilerine beğendirme çabası .... bunlara gerek yok adam olun lan 2 dakka.

açıkçası instagramda kızların beğelnilerine bir bakınca 1. kediler 2. kaslı erkekler ağır basıyor.

tüketim toplumu olayı ama fiziksel olarak kadınlara gayet çekici geliyorlar.

ha zenginlikte değil olay doğuştan değil çalışarak gelişiyor adamlar. saygı duymak gerek

Kıskanma değil de imrenme var. Ben de azıcık egzersiz yapıyorum, vücudumdaki değişikliği görünce ayna karşısında kasım kasım kasılmaya başladım. :j

kas yapıcam diye zamanının büyük kısmını ve parasını spor salonuna yatıran, sonra da vücudunu bi şekilde sergileyen (spor salonu aynasında selfie çeken, herkes kat kat hırkaylayken kış günü beyaz t shirtle olm çok yakışıklıyım diye kasılarak ortalarda dolaşan vs) tiptense
işinde gücünde, kafası çalışan, elbette kendini çok da salmamış ama kas yığını gibi olmayan adam kesinlikle daha çekicidir.

+annem biscolata reklamını görünce midem bulandı diye kanalı değiştiriyordu. erkeğin kaslı olması herkesin istediği bir şey değil. kadınlarda zayıf olmak günümüzde popüler gözükse de çoğu erkeğin etine dolgun kadınlardan hoşlanması gibi bir durum bu.

yani= bence çok da şey yapma

kaslı değil ama fit olmak güzel bir durum.

Losevsiyle ayrı görüşteyim

bol bol okumak olabilir, okuyup yeni şeyler öğrendikçe ve öğrenilecek daha çok şeyin olduğunun farkına vardıkça egodan da arınılabilir herhalde. ters de tepebilir gibi.

hareket etmeden önce daha çok düşünmek. okumak var olan kişiliğinizi şekillendirir, değiştirmez. egonun çok büyük olduğunu ve insan ilişkilerinde sana zarar verdiğini düşünüyorsam bir aksiyonda bulunmadan önce biraz daha fazla düşün.

egolarının sana yaptırdıklarından yeteri kadar pisman olmak olabilir bence..

bence iyi bir gözlemci olmakla alakalı bu durum.

bir yerde çalışıyorsun diyelim. en alt pozisyondasın ve üstlerin sana kötü davranıyor. yıllar geçiyor, müdür oluyorsun. astlarına nasıl davranacaksın? daha önce sana davranıldığı gibi mi yoksa onların yaptığı kötülüğü görüp iyi bir insan olmaya mı çabalayacaksın?

insanlar böyledir. derin bir kötülüğe maruz kaldığında iki şey öğrenir; o kötülüğü başkasına yapmayı ya da iyilik ve adaleti.

bunların hepsi kendi davranışlarını ve başkalarının tavırlarını analiz edebilme yeteneğine bağlı. bir davranışta bulunurken bunu sana egonun yaptırdığını fark edebilmen lazım. ancak bu şekilde onla savaşabilir ve ondan kurtulabilirsin.

Egolardan bir psikologda tedaviye başlamadan kurtulmak mümkğn değildir. Altını çiziyorum... Tedavi olacaksın.

zamanla egolarından arındırıyorlar insanı

egodan arınma diye bir şey yok, egoyu doğru yönde kullanma var-ki bu da zaten insanın varoluş amacını gerçekleştirmesinin yöntemi olarak bilinir...

dünya üzerinde ve evrende, kendinin aslında bir halt olmadığını anlarsan gerisi geliyor.

Euxinos007 +1
Kendi başarısızlıklarını, hatalarını, eksi yönlerini dile getirebilmeli insan, bunun pratiğini yapabilirsin seni zor duruma sokmayacak şekilde.
"ben" yerine "biz" diyebilmeli insan. en büyük kaybımız zaten bu bence.
"ben aslında şunu yaptım" tarzındaki cümlelerden sakınmaya çalışıyorum zira ben de egolarımdan arınmaya çalışıyorum :)

Oku ama karşıt görüşleri de oku. Yani her türden eseri oku. Bazı yazarları okudukça ne kadar niteliksiz olduğunu fark edersin zaten. Egoyu kesmek için kesin yargılarda bulunmamak gerek. Bunun için de bir çok bakış açısını görebilmeli insan.

üstad ego kazanmaya çalışmaktan daha kolaydır bence. çok da sıkmayın yani canınızı.

Lisans bittikten sonra yuksek lisansa basladim. Yuksek lisansin ilk donemi bittiginde is buldum, mezun olana kadar is okul beraber gitti.

mezun olmadan önceki sene

Mezun oldum staj yaptım 7 hafta kadar, 1 ay sonrasında iş buldum. Hatta ne iş yapacağıma karar vermemle bir hafta sonra iş bulmam bir oldu. Şanslıymışım.

arkamdan atlı kovalıyordu. okulu 4 senede bitirip sonraki celpte askere gittim. 1 yıl askerlikten 1,5 ay sonra işe girdim.

1 ay sonra askere mezuniyetten 2 yıl sonra gittim

Mezun olmadan once basladim. Asker donusu ise 3 ay is aradim.

mezun olmak üzereyken mülakatlara girip teklif almıştım. ekimde başladım. askerlik yok.

mezun olduktan sonra 6ay iş aradım. iş bulamayınca askere gittim. teskere tarihimden 1 gün sonra işe alındım.

22 haziranda staj yaptığım yerde işe girdim temmuz başında mezun oldum. Askerliği ben de düşünüyorum şu aralar nabacam diye

denetim sektörü çok sömürüyor gerçekten. hangi firmada olursan ol.

thy derim ben. thy'nin avantajlarından da faydalanırsın.

THY'ye girersen yakın yerden ev olayı kesin.
maaş, dil tazminatı filan alırsan yılda 4 çift maaşla iyi seviyelere gelir. 2.5 sene sonra çok daha iyi şartlarda gelirin olur.
kariyer açısından bişi söylememe gerek yok.
ortam, devlet işinden hallice. bi çok şey sıkı.
thy'nin ekstra bilet bonusu ve bazı yan hakları var.
vs. vs.
not : thyde çalışmıyorum.

kpmg yeni giren asistana 2000 verir muhtemelen bu sene. arkadaşlık ortamı süperdir, müdürleri de iyidir. hatta bu sene yeni asistanları bodrum'a gönderecekler eğitime.

evet çok çalışırsın, fakat it audit'çiler normal audittekiler kadar çok mesai yapmıyor diye biliyorum.

Thy.

Cevap yazacam silme

thy nin artıları
4 maaş ikramiye
ücretsiz pass bilet hakkı
dil tazminatı alırsan ek %35 maaş
8:30-17:30 servisle çalışma saati
yükselme olasılığın fazla yok zamanla kıdem alır maaşın artar.

diğer şirketi hiç bilmiyorum

Kullanışlı, güzel bir uygulama. Beğenip kullanabilirsiniz. Onun dışında sözlükçü dayanışmasında sizin de tuzunuz oluyor.

gönder bakalım

bana da gönderebilirsiniz.

ben de alırım bir dal ;)

ben de merak ettim

Bir faydamız dokunacaksa çorbada tuzumuz olsun isterim.

Alayım ben de...

Yolla gelsin

göndersene. yardımcı olalım

Bana da yollayabilirsin. Ama nasil bir faydasi oluyor bilmek isterim

yardım lütfen?

atılım, çankaya, gazi falan aklından bile geçirme. boğaziçi, odtü olmayacaksa iibf okuma bence. aileyi ikna et, bir sene sağlam çalış gir. boş yere bir yere yazılma.

hocam bu sene girmem lazım mecburen açıkçası durum sıkıntı imkanlar dahilinde yardımcı olsan :)

sen bu sene tercih yapıp yerleşirsen seneye tercih yaptığında puanın kırılacak. kırık puana rağmen odtü iktisat'a mı yerleşeceksin? bence direkt pas geç seneyi.

hocam 2 ay yataktan kalkmadım ve 60 bin sıralama yaptım. odtü gelir gelmezse de ona göre tercih yaparım.

kpss yönelik istersen gazi iibf iyidir

Bende duydum hocam onu kpss de başarı sıralaması konusunda gazi üstlerdeymiş

haracina+1 gazi iibf liseden bozma gibi bir yer anca test çözersin kpss için atılım Çankaya uzak dur TOBB oluyorsa onu dene en kötü ankara Hacettepe falan da mı olmuyor bence de bu sene yerleşme odtü boün gsü zorla puanın kırılmasın boşuna
yani verdiğin seçeneklerden samimi olarak birine git demek gelmiyor içimden kusura bakma yardımcı olamadık pek ama:(

eğer kendine gerçekten güveniyorsan bi sene daha kasıp odtu'ye girmeye çalış. kesinlikle fark eder. 24-25 yaşında iibf mezunu arkadaşlar var. iyi okulu bitirdiysen hemen işe girersin. dandik okulu bitirdikten sonra zaten iş arayana kadar yaş 25 oluyor.

evet daha avantajı fiyatları var. en son 2 sene önce falan gidip gezmiştim kanyon mac'i, o dediğin sınırlı üyelik 100 dolara geliyordu aylık. şimdi dolar uçtu gitti, fiyatlar hala dövizli midir yoksa ona göre revize mi etmişlerdir bilemicem.

Öğlen daha ucuzdur, pazarlıkla daha da ucuz olur.

vade dolduğunda alacağın faizli parayı alamazsan. anapara kalır elinde sadece.

Hesaba göre değişir, ing turuncu hesapta istediğin her an cekebiliyorsun, kalan paradan vade işlemeye devam ediyor

annem babam geliyor, beraber yemek yiyeceğiz
sonra da sanırım bikaç arkadaş gelecek ps oynayacağız :) gerçi hava muhalefetinden belki gelemezler :D

Tek başıma olacağım. Ya erkenden yatarım ya da geç saatlere kadar kod yazarım.

evde kedimle beraberim.

i.imgur.com

ablam geliyor. önce kayınvalideleri falan ziyaret edeceğiz, sonra kedimizi de alıp anneme gideceğiz. eşim, ben, ablam ve annem tombala oynayacağız. şömine yakıp bir de üşenmez de sıcak şarap yaparsam on numara huzurlu olur.

@fallthepieces, çok güzelmiş.

yeni yıl kutlamıyorum. gerçi neredeyse 1 senedir hiçbir şey kutlamıyorum da öteden beri yeni yıl kutlama kültürüm olmadı.

Erkek arkadaşımın ailesinin evine gidicez, kız kardeşinin arkadaşları, kuzenleri falan gelecek. Sarmayan, sıkıcı ve gürültülü bir ortam ama mecburen gidiyoruz.

üniversiteden arkadaşlarımızla 6 aile olarak kutluyoruz.

Ben noodle yaparak girdim.

Uzakta olan sevgilimle skype'ta

Volkswagen Arena denen yerde sıla konseriyle kutlayacağı çsdfs şaka şaka çalışıyorum orda , kutlama mutlama yok işçilere.

kuzenler, teyzem, annem, cümbür cemaat rakılar, şaraplar, biralar ile. herkes hediyelerini verir, onlar büyük özenle açılır. sonra kafalar kıyak olunca parasına tombala seanslarıyla yıllardır kutladığımız gibi.

bir yere gidesim yok. evde geçirmek için direnicem :)

Anne baba kardeş anneanne dede dayı yenge ve onların 4 aylık ikiz kızları *-* bol yiyip içmeli bir akşam olacak :D

yalnızdım ne güzel ya
şimdi ana baba ve babanne. sonuncu yüzünden kabus dolu bir gece olabilir beklemedeyim

kardeşimle evde oturup tv izlicez. alışverişi yaptık 12 yi bekliyoruz. sonra ders çalışırım heralde.

geçmiş yıllarda yalnız geçirince depresif hallere girerdim de, bu sene işe başladığımdan beri ev yolunu gözler oldum. evde olmak büyük nimet. oh sıcak yatak, erken uyanmayacak olmak. mis. acayip huzurlu hissediyorum.

ev

yalnızım. gone girl indirdim torrentden akşama onu izler uyurum.

ailenin yanında ptt.

sabahın köründe yurtdışına uçağım olduğu için muhtemelen bavulumla takside

Anne baba yurt disindan gelen kardesim ve babanneyle.

amaç ne, kilo vermek mi? ayrıca tabi ki gidilir. spor salonlarının en güzel olduğu zamanlar cumartesi pazar sabahları. kimse yok, koca salon senin, mis.

gidilir. akşamdan çok içme. sabah rahat kalk.

@in vino

ağırlık çalışacağım, indir kaldır.

sabah kalkınca bunu izle.

www.youtube.com

tarzanca ve kağıt kalem yardımıyla. varsa, YouTube ve Gugıl görseller yardımıyla bi de.

Yalardım onu

Mors alfabesi .

Kalem kagit vasitasiyla. Cizerek yani.
Bir de vucut diliyle.
Yapmak zorunda kalmadigim sey de degil hani :)
Yemek icin eli agiza goturmek gibi.
Uyku icin gozleri kapatip eli yanaga koymak gibi.

kendi dilinde basit şeyleri yavaş yavaş öğrete öğrete. hadi dışarı çıkalım dersin, elinle gitme işareti yaparsın. yemek dersin, işaret diliyle desteklersin. iki üç defa kullanınca zaten yemek kelimesini öğrenmiş olur. sen de onun dilinde günlük kullanımda lazım olacak kelimeleri/cümleleri zamanla öğrenirsin. olur biter.

zaten kaçımız oturup arkadaşlarla entelektüel tartışmalar, derin muhabbetler yapıyoruz ki :)

15 sınıfta derse giriyorum, bu sınıflardan 9 tanesine suriyeli öğrenci geldi. onlar türkçe ve ingilizce bilmiyor ben de arapça bilmiyorum. ve ben bu çocuklara ingilizce öğreteceğim. bu çocukları bir sınıfa toplayıp öğret deseler sorun değil, illa ki bir yol bulunur ama yok, illa saçmalayacaklar ya; adamlar tutmuş sınıflara dağıtmış. okul başlayalı 2.5 ay oldu neredeyse. kaçırdıkları konular için telafi dersi yapmak zorundayım zaten de, normal derslerde ne yapacağım ben? sınıftaki 30 öğrenciyi bırakıp onlarla tek tek işaret diliyle anlaşamam. e tek tek ilgilenmezsem bu çocuklar bir şey öğrenemez.

idareye haftada 2 saat yetmez bu çocuklara, hem ingilizce hem türkçe öğrenecek bunlar, ders dışı saatte haftada 4 saat ingilizce saati koyayım, gelip okula anlatayım, bu çocuklar nasıl öğrenecek dedim, kabul etmediler. nasıl öğrenecek bu çocuklar? stresten kaşıntı tuttu yemin ederim.

Türkçe öğrenmeleri sizin sorumluluğunuzda değil. Türkçeyi bir şekilde zaten öğrenecekler.
YouTube'dan ve Gugıl görsellerden faydalanarak İngilizce kelimeler öğreteceksiniz.

Basit komutlarla başlayın.

Otur, Kalk, Gutmornink filan gibi.

Bu aynen, ABD'ye göçeden ailelerin çocukları gibi. Burada göçmen sayısı fazla olduğu için özel sınıfları oluyo ama olmayan yerler de mutlaka vardır. Merak etmeyin, çocuk beyni 6 ayda çözer bütün mevzuu. 6 Ay sonra hayret edersiniz gördüğünüz gelişmeye.

universite hazirlikta sinifimizda tacik, kirgiz, kazak, suriyeli, irakli, irakli, urdunlu... ogrenciler vardi ve hicbiri turkce ve ingilizce bilmiyorlardi. hocamiz derste zaten hic turkce konusmazdi onlar da bir yerden sonra adapte oldular. ders aralarinda rusca, farsca ve arapca konustuklari icin ogrenmeleri biraz yavaslamis olabilir ama gene de durumu kurtardilar. hoca da mufredat neyse o sekilde ilerledi ve her zaman hepimizi derse dahil etti. kitaplardaki gorselleri kullandigini hatirliyorum bazen de yaninda ek kagitlar getirirdi.

bence onlari bir araya toplamayi dusunme ayri siniflara koyarak mantikli bir sey yapmislar orada diger cocuklarla kaynasip turkce ve hatta zorunluluktan ingilizce ogrenebilirler, obur turlu kendi aralarinda arapca konusup dururlar.

bugün birkaçıyla tanıştım çocukların, çok ürkeklerdi. açıkçası kendimi çaresiz hissetmiştim daha önce durumdan haberdar edilmeden çat diye öğrencilerle karşı karşıya gelince. bir de böyle bir tecrübem yok. ilk defa karşılaşınca panikledim. sanırım çok tedirgin olmama gerek yok. ilgilenen herkese teşekkür ederim.

vur kısırın dibine boşver :)

isteksiz, moralsiz, yorgun gününe denk gelmiştir. o kadar çabuk silip atma. insan insana muhtaçtır. ne komşular var, aynı apartmanda yıllardır yaşayıp karşılaşınca selam bile vermezler. halbuki yarın evde başına bir şey gelse ilk yardıma koşacaklar komşuların olacak.

onlar sana geldikçe sen gitmezsin. Onlar evine çağırdıkça mazeret bulursun gitmezsin. Bir süre sonra çağırmazlar... Bence minimuma indir ama görüşmeyi sonlandırma... İnsanoğluna ne zaman ne olacağı belli olmuyor. bir gün muhtaç olursun...

Evet ara ara goruseyim kendime cok bulastirmadan.
Haklisiniz,evde yanliz oturup vakit gecirmek cok sikilinca aliskin oldugum kisileri gormek daha iyi geliyor bana,bu saatten sonra kimseyle kanka derecesinde
Yakin olmak istemiyorum.bugun onlarin tavrini davranisini gorunce korktum :)

arkadaşların türk halkının önemli bir kısmı gibi kafayı kadınla, cinsellikle ve seksle bozmuş. muhtemelen sabahtan akşama kadar başka bir şey düşünmüyorlar. bu tuhaf fikirler hep bu 7/24 düşünmenin tezahürü. kendileri her gördükleri karşı cinse "seks odaklı" baktıkları için, başkalarını da kendileri gibi zannedip böyle tuhaf yargılara varıyorlar.

kaç ordan kaç kaç

@cigerdelen benim de kafama takılan yer orası ben de gitsin insanlar herkesin dudağına yapışsın demiyorum. Dedin ya sarılacağım kişi var yanağından öpeceğim kişi var onu kişi kendi seçiyor kafası o kadar çalışıyordur. Arada şu da olabilir erkek ya da kadın arkadaşının farketmediğini düşündüğü kötü niyetli mi diyim tam bilemedim biri hakkında uyarabilir bu da karşılıklı konuşulur anlaşılır. Ama tüm kadınlardan ya da erkeklerden bu şekilde korumaya çalışması bana yanlış geliyor

Ben arkadaslarimi yanagindan operim bu normaldir, kadini cinsel meta olarak goren sig bir insanla zaten arkadaslik etmem

Bunun doğrusunun, yanlışlarının sınırları olduğunu sanmıyorum, daha doğrusu doğru-yanlış sınırı nerede çekilebilir, bilemiyorum. Benim için de yanaktan öpme ve sarılma değil ama dudaktan öpme ile başlıyor o sınır örneğin. Herkesin çevresine, kişiliğine, yaşadıklarına göre belirlenir bu sınır. Bana yanaktan öpüldüğünde yaygara koparmak anlamsız geliyor örneğin. Çünkü anneyi de, kardeşi de, arkadaşı da yanaktan öperim. Bu bir insanı sevdiğinin göstergesidir benim için, cinsellikle yakından uzaktan alakası yoktur. Hatta mutlu olduğumda ya da güzel bir haber aldığımda yanımda yakınım biri varsa, "muoooh" diye yanağını öpüveririm. Arkadaşlarımın babaları ve anneleri ile yanaktan öpüşürüm. Dokunmatik insanım, her kişiyle temas benim için önemli. Bu bazıları ile tokalaşma olur, bazılarında mıncırma olur, bazılarında kol tutma olur, bazılarında sallama olur, bazılarında sarılma olur.

Geçen gün burada dudaktan öpme ile ilgili bir şey sorulmuştu, erkek arkadaşı bir akraba veya yakını ile dudaktan öpüşüyorlardı. Bazıları "Yok artık" derken, bazıları "Annem de, babam da beni dudağımdan öpüyor, ne var" diye tepki vermişti. Yerli filmlerde el ele olma sahnelerinde birileri aldatma muamelesi yapıyor, yabancı filmlerde de dudaktan öpüşüldüğünde "It was just a kiss" diyerek "Ne alaka kıskandın" tadında bir savunma yapılabiliyor. Bunun sınırları sanırım öğrendiklerimiz ve yaşadıklarımız ile kafamızda oluşan bir şey.

Ekleme: Kültür konusuna girmişken, ülkelerin selamlama ritüelleri de farklı. Bazı ülkeler selamlaşmak için dudaktan öpüşüyor, bazıları üç kere yanaktan öpüşüyor. Hollanda'da öyleydi, üç yanaktı; ben de iki yanağa alışkınım. Dolayısıyla da üçüncüyü hep ıskalıyordum. İspanya'da ilginç bir şey vardı örneğin. Orada kadın-kadın veya kadın-erkek tanışmalarında veya karşılaşmalarında yanaktan iki öpmek teamül. İşin içinde kadın varsa yanak var yani. İki erkek karşılaştığında veya tanıştığında sadece tokalaşılıyor.

Bizde de batı-doğu kültürleri arasında sıkışıp kaldığımızdan her türlü ucun olması normal. Bir kısmı elini tutamazken, kalanı dudaktan öpebilir. Bana el tutmamak iyice garip geliyor ama doğru? Böyle diyebilir miyim ki?

Ben 8. katta oturuyorum, geçen gün asansörde inerken 5. katta durdu ve bir adam karısı ve çocuğu ile vedalaşarak asansöre bindi. Bana teşekkür etti onu asansöre aldığım için. Nedenini sordum, "Geçen gün yine böyle beklerken, içinden iki kadın çıktı. Beni görünce "Ay, erkek" deyip paniklediler ve apar topar kapıyı kapadılar. Ben aile babasıyım; karım orada, çocuğum orada. Kendi halimde insanım. Çok üzüldüm bana sapık muamelesi yaptılar diye. Akşama kadar 'Bunu neden yaptılar' diye düşündüm" dedi. Ben de "Bekar olsaydınız, aile babası değil olmasaydınız, yine de sapık muamelesi yapmazdım ki. Erkek diye sapık olmak zorunda mı" dedim. O gün üç farklı sınır çatıştı bir asansörde. Hepimizin sınırı var bir şekilde, kah eğri kah doğru.

merhabalaşırken ve vedalaşılırken yanaktan öpmede hiçbir sorun yok da, bunun dışında niye yanaktan öpsün ki? merhabalaşma ve vedalaşma dışında da kız kardeşi gibi yakın gördüğü birini yanaktan öperse sorun yok, onun dışında "bence" saçma. saçma demekle yanaktan öpmenin "cinsel bir davranış" olduğunu kast etmiyorum tabi. sadece gereksiz görüyorum.

aldatmayı cinsel ilişkiyle sınırlaman da tuhaf doğrusu. öpüşmek, oynaşmak, dokunmak sorun değil demiş oluyorsun.

@aychovsky doğru diyorsun galiba ben anlatmak istedeğim(kadının özellikle dış ortamdan korunmak zorunda olduğu ve diğer insanların sapık olarak görülmesinin yanlış olduğu) şeyi anlatmaya çalışırken başka hassasiyetlere dokundum. Hala kendi düşüncemi doğru buluyorum ama tüm insanlar için bir sınır koyulamaz. Ama bu kafanın yanlış olduğunu savunmak gerektiğini düşünüyorum.

O noktada varolan bir kafanın değişmesi imkansıza yakın bence. Düşün ki biri seni ne kadar değiştirebilir, hadi seni "Sınır dudaktadır"a ikna edebilir ama yanağa asla getiremez. Aynı şekilde, ben de birinin sınırlarını yükseltmeye ikna edemem.

Yanak veya tokalaşmaya, "Benim için yanlış" diyemem ama "Bana ters" diyebilirim. Yanlış bulduğum nokta, ancak, tokalaşmayı bile ters bulan birinin yanak için bana orospu demesi olabilir. Bunu anlamasını beklemem ama buna saldırmamasını beklerim. Ya da bunu norm haline getirmeye çalışmasını yanlış bulabilirim ve ona karşı koyabilirim. Zorlarlarsa koyarım da, kan çıkar.

Illusory truth effect diye bir şey var. Atasözü olarak "Bir şeyi 40 kere söylersen olur" olarak geçebilir. Buradaki olma'nın anlamı yoktan var etme değil; bir şeyi 40 kere duyarsan artık o kulağına, gözüne, beynine normal gelmeye başlar gibi. Bu etki de diyor ki bir şey sürekli tekrar edilirse, artık onun uygun/uygunsuz olduğunu düşünerek doğru kabul edersin.

Bir de Asch deneyi var, bu deney de diyor ki bir şeyin doğruluğundan/yanlışlığından bağımsız olarak çevrede senin düşündüğünün tersini söyleyen insanlar olursa kendi düşüncenden şüpheye düşersin ve düşündüğünü belirtmekten çekinirsin. Aynı deney demeye devam ediyor ki eğer bir kişi bile senin düşünceni paylaşırsa o gruptan ve bunu söylerse, insan bundan cesaret bulup düşüncesine sarılır ve savunabilir düşüncesini. "Sorugulamaya girdim" demişsin ya, bunları da o açıdan söyledim. Sorgulamaya gidilecek bir şey yok kesinlikle, sadece çok fazla insandan bunu kendine güvenli ve vurgulu bir şekilde duymuşsun. Buna maruz kalmışsın o kadar.

güzel bir nokta. bu kafanın yanlış olduğunu savunmak gerek, hararetle de savunmak gerek; fakat kişinin uygulaması kendine kalmış.

kaldı ki cinsel hissiyatla öpülmüş olsun, bunu bilemeyiz zaten; ayrıca bu, kişiyi alakadar eden bir şey. eşlerin, sevgililerin bu konuda ortak karar almasını da saçma buluyorum ben. kişiler kendi başlarına da akla, muhakeme yeteneğine, iradeye sahip varlıklar. kişiyi kısıtlamak kimsenin haddi değil eşi, sevgilisi olsa bile.

böyle bir şey olup da buna kısıt konulması medeniyetsizlik. muhafazakarlar öpmenin medeniliğini tartışabilir ama kısıt koymak medeni değil ve sözde karşı tarafı kötü hissiyatla suçlarken, bu hareketiyle kişi kendisinin nasıl bir pislik düşünceye sahip olduğunu gösteriyor ayrıca. kişi kendi kız arkadaşını öptürmüyor, ama senin kız arkadaşınla öpüşüyor, pekala sapık damgası yapıştırabiliriz kişiye o zaman, kim bilir ne niyetle öptü diye.

"karşı taraf ne düşünür" diye sürekli irdelersek, toplumun pisliğinin altında kalırız. iyi niyete ve yabancı olmayan, entegre evrensel(hala ne kadar subjektif olarak bakılsa da) değerlere göre hareket edersek rahat ederiz. tabii ki asıl toplumun pisliğine göre hareket edersek rahat ederiz; fakat içimizin rahat etmesi için kendi değerlerimizle hareket etmeliyiz.

sorun ne, o kadar neyi tartıştınız anlamadım ben pek.

bir kadınla samimi değilsen zaten yanaktan öpüşmezsin ki? tokalaşırsın sadece. hatta erkek erkeğe de böyledir. ne zaman karşı cinsle yanaktan öpüşürsün? çok samimiysen. e kadının bir erkekle samimiyet kurmasını kıskanmadıysan yanaktan öpüşmesini de zaten dert etmezsin. o adamdan zarar gelmez diye düşünmüzsün belli ki kız arkadaşının o adamla samimiyetini dert etmiyorsun.

@haracina Öyle demişsin de herkes aynı düşünmüyor işte. Senin "Tabii ki de böyle böyle yaparsın" dediğin şey, yukarıdaki yorumların bazılarına göre liberal, bazılarına göre tutucu. Biz de tam olarak "Burada tartışılacak bir şey yok ki" dediğin durumun bir standardının olmayışını tartışıyoruz.

esenyurt köyiçi


nesiller geçmesi lazım iflah olması için

bağcılar meydan

Viyana - Donauturm

normal bir insan için "en değişik" olmayabilir ama beni etkileyen kısmı şu; yükseklik korkusunun en babasına sahip biri olarak 252 metreden insanların 1.5 dakika aralıklarla bungee jumping için aşağı uçmalarını izledim, rengim attı, tansiyonum düştü, cidden etkilendim yani.

Bir de Alp Dağları, dünyanın en huzurlu en harika yeriydi.

gata psikiyatri kliniği

doğma büyüme elazığlı biri olarak kendimi amsterdam gay pride'da bulmuştum bi defa.

hayatımda bana yavşayan erkek sayısının kız sayısını geçmesi sağlayan bi geceydi. homofobik de değilim ama alışkın değildim diye bi an "noluyor lan" moduna girmiştim.

ameliyathane. kanlı, bıçaklı, kılıçlı (bildiğin kılıç he) bir ortam. hatta bi tane de tam adını bilmediğim pide fırınlarında pideyi ikiye bölmek için kullanılan kavisli palaya benzeyen bi alet daha vardı.

ayrıca esenyurt köyiçinde oturuyorum. arkadaşa katılıyorum.

metrobüs körüğü

kodiak

Akp mitingi.

Miting yapılan meydan gt kadar olduğundan içinden geçmek zorunda kaldığım için bulunmuş sayıyorum kendimi. Resmen maruz kaldım o hitaba. Tam gaza gelip hülooğ çekecektim yol bitti.

esenler otogarinin alt kati

Rusya - ladoga gölü
Edinburgh - gizli geçitler ve arthur s seat

çok az yer gezen biri olarak paris'e bayılmıştım. gidenler de aynısını söylüyor, hakikaten başka bir havası var.

bir de doğma büyüme istanbul'luyum, geçenlerde gece vakti kadıköy-eminönü vapuruna bindim, etrafa bakarken kendimden geçtim. abi yok böyle bir şey. hakikaten mükemmel gözüküyordu o saatte o vapurun geçtiği boğaz hattı. istanbul onca yıla rağmen beni büyülemeyi başardı. hani kalabalığız falan ama ben her şeye rağmen hayatımın sonuna kadar bu şehirde yaşamaya devam etmek istiyorum diye düşündüm.

Amsterdam'da "live porn show" olan yer. Bilmiyordum oyle birsey o zamana kadar.

Floransa var bide, cok samimi ve sicak gelmisti bana sehir. İlk kez gittigim yabanci biryerde sokaklari dolasmaya bayilirim ama o sokaklarda dolasmak daha bir baska gelmisti.

Budapeste'de ucsuz bucaksiz manzarayi karsisina almis bir otel restorani vardi, anini hatirlamiyorum, o da etkilemisti beni.

Avusturya'daki ucak imal etmeye calistiklari nazi kampi. Dolasirken herseyi gozumde canladirarak etkilenmistim epey.

Nevsehir'deki derin kuyu.

Askerlik yaptigim yer var bir de. Gercek bir katille karslikli konustuguma inanamiyorum hala. Gercek bir katil, orada yuzyuze onunla konusuyorken bize 10 yil once isledigi "gercek" bir cinayeti anlatiyordu ayrintilariyla birlikte. Bende guzel guzel dinledim. Film izlemeye benzemiyordu ama, adam gercek bir katildi ve gercek bir cinayeti anlatiyordu bize. Ilk defa bir katile bu kadar yaklasmistim. Adam bizimle yatip kalkiyordu otesi var mi? Onun disinda hirsizliktdan dosyasi ansiklopedi olmuslar falan da vardi. Vay be, gercekti hepsi.

Van çevresinde adını hatırlayamadığım dağlardan birine skorsky ile bırakıldıktan sonra karşılaştığım manzara... çorak arazide ben buradayım diye bağıran bir dünya güzeli bitki ve altımda bulutlar.

b

B

B

%99 B şıkkı.

b - özel sektörde asla peşin vermezler.

garanti bankası peşin veriyor diyorlar ??

b. hiç peşin veren duymadım, görmedim.

özel sektörde çalıştıktan sonra yatırılır fakat kuveyttürk'te ilk çalışma gününde maaşların yatırıldığını öğrendim geçenlerde.

benimki girdikten sonraki ilk maaş ödeme gününde 1 tam maaş veriyor. ben 20'sinde girdim, maaş günü 25'i, beş gün sonra tam maaş aldım.

genelde b

boyum.

hiç yok.ağlıyorum.

Bacak boyum. Boyum kisa olmasina ragmen bacaklarim uzun oldugu icin boyum da uzunmus gibi gozukuyor. Gerci bazen isyan ettigim de oluyor bu duruma da neyse.

Ellerim bir de. Hos guzeller falan oyle yani.

Bir de zayif olusum.

Kalcam bir de.

vücut hatlarım çok düzgün. spor yapıyor olsam yunan heykeli gibi bi' şey olurum. şimdi diyebilirsiniz ki spor yapsa herkes zaten heykel gibi olur... olmaz işte. spor yapan çoğu kişi fit olur, sıkı olur falan. heykel olmaz. heykel için vicud hatlarının da çok düzgün olması lazım. ama göbek daha iyi sktir et.

Bir hastalık falan olmazsa eğer saçlarım hiçbir zaman dökülmeyecek.

1. gamzeler. bi tek gözümde çıkmamışlar :p
2. kıvrımlı viicut. anama minnettarım, mucx.
3. kolay kaslanabilmem. 5 sene spor yapmasam göbeğim çıkmaz. karnımdaki, kolumdaki, sırtımdaki kaslar kaybolmaz. işte buna bayılıyorum.

Ha, bunların hepsini sıfırlayan bişey var, boyum :( 5 cm daha uzun, şöyle 1.70 olsam başka bişey istemezdim.

beynimdeki gri hücreler :)

boyum
saçlarım kıvırcık ben seviyorum.
burnum düzgün.
dudaklarım da çok seksi, kızlar beğeniyor.

Aklıma gelen yerleri her yazasım geldiğinde "oğlum sen narsist misin" diyesim geldi :D

gözlerimi severim ya, kocaman eşşek gözlüyüm. bir de tenim güzeldir.

burnum kemikli olmayaydı iyiydi.

göz

normalde ben de boyum(1,91) derdim ama türkiye'de insanlar alışkın olmadıkları için uzun boyu yadırgıyor. ''boya bak, boyun kaç'' en çok duyduğum cümleler. küçük çocuklar da bazen ''abi senin boyun niye bu kadar uzun'' diye soruyorlar. ne diyeceksin ki?

onun dışında berberim saçlarımı çok beğenir. böyle sık, değişik sarıya çalan bir rengi var. küçükken kuran kursunda hoca sen saçlarını mı boyatıyorsun diye sormuştu sfşsdlşfsşd.

bi de efsane zayıftım ben küçükken. sporla adama benzedim. o yüzden ''genetik dezavantaj yoktur, az spor yapmak vardır'' diyerek sosyal mesajımı da vermiş olayım sdsşfkşldsşfs

Saçlarım. Bonus kafaliyim.
Dudaklarim.
Ellerim.
Ince el ve ayak bileklerim.
Popom bi de boyle disa cikik biraz kilo alip bi de sporla desteklesem mikemmel olcak.

mea maxima farkettirmeden dövmüş millet hala yazıyor

öyle bir yerim yok maalesef,
belki geniş omuzlarım diyebilirim ama daha bir avantajını göremedim.

@air, dövmelik bi durum yok, herkes beyniyle övünmek zorunda değil. kaldı ki aslında fiziksel olarak dışarıdan görülebilen özellikleri sormuştum ben de zaten :)

heryerim sağlıklı memnunum genlerimden maşallah.

(bkz: bu da benim sikim hüsnü). çok kalın çok da güçlü ve güzel, estetik.

bacaklarım ve saçlarım bi de. saatlerce çok yüksek hızda koşabilirim, en ufak bir yorulma hali olmaz, halı saha maçlarında joker adamım, ileride golü atıp, kendi forvetine uzun oynayan karşı defansın topunu koşarak yakaladığım çok oluyor. saçlarım da fırça gibi.

genel olarak iyiyim. herşey düzgün aslında. düzenli spor yapabilsem çok daha iyi görünürüm.

omuzlarım geniş, belden yukarısı vücut yapmaya elverişli ve güzel duruyor.

ellerim ayaklarım çok güzel. çoğu kızdan güzeldir hatta :D

bi de dudaklarım kalın kızlar seviyor :)))

1- omuz
2- kol
3- küçük solem

Millet kendine aşıkmış meğerse :)

Burnum, dudaklarım ve ellerimle aşk yaşıyorum ben de. Onlar da bana karşı boş değiller.

göğüslerim ve ince el ayak bileklerim.

yok her yerim standart.

boyum, boynum, ellerim.

sırt nahiyesi, kol, sarı saç-kara kaş-kızıl sakal kombosu.

melezliğin iyi tarafları.

ha bi de, mizaç olarak biraz otistiklik var. bu olumsuzmuş gibi görünen karakter halinin getirisi de çok.

unutmuşum, özür dilerim dudaklarım. siz en birinci gelmeliydiniz :P kalın seksi dudaklarım puahahahadsfdjh

eller, ayaklar, tırnaklar. arkadaşlarımın ayakları 70 yaşında nine ayağı gibi :))

Burnumu cok begenirler.

Ve uzun boylu olusum olsa gerek.

Bütün ömrüm ekran karşısında geçti gözlerimde en ufak kusur yok.
Bi de kilo alsam da vücuda eşit dağılıyor. Göbek çıkmıyor pek

1 kadina gore fazlasiyla uzun olan (186) boyum ve yine 3 insan kafasi barindiran saçlarim...

burnum
dudaklarım..

boyum
omuzlarım(kendiliğinden kemik yapısı olarak geniş)
ellerim
çıkık elmacık kemiklerim
uzun parmaklarım
dudaklarım kalın(erkekte iyi duruyor mu bilmiyorum)

tabi bunlar şanslı olduklarım, kötü olanlara da girsek bir bu kadar da onlar çıkar.

beynim :P

Hım. Soğuk bakması dışında komple yüzüm ve üstünde konuşlanan organlarım hususunda ayrıyeten elhamdülillah. İyi yani. Kafamın içindeki de babamgillere çekmediği için şükür. Çalış inekle bir halt anlamıyorlar yazık ya.

Kalın ve gelişmiş uyluk bölgesiyle bisikletle terör estirmem.
Kadın olsaydım düzgün bacaklarım.
Uzun boynum.
Düzgün burun.
Geniş omuzlar.
Düzenli kegel egzersizi yapılan organ grubu.
Anne tarafına çekmiş, 3 dil konuşturan beyin.

boyum uzun. tipim ilgi çekici.

ama bir eksi var ki çok dertlendiriyor beni. saçlarım dökülüyor!

Belimin çok ince olması.
Erkek arkadaşım iki eliyle boşluk kalmadan kavrayabiliyordu.
Onun dışında hiç bi yerimi beğenmiyorum.

bence sözlükte kimse fak badi aramasın, burda kendini öven "bayanlar" anlattıklarının yarısına bile sahipse orayı yıktırma kapasitesine sahipler.

canlarım benim ne kadar da alçakgönüllüler, tek kusurları mükemmel olmaları herhald..

Beğenilen şeyler sorulduğu için bunların sayılması normal. Beğenilmeyen şeyler sorunsa aynı insanlar yine bir yığın şey sayabilir heralde.

saçım abi. bazen dünyada daha iyisi yok diyorum.

Kuvvetim sanırım. Sportif adaptasyonum da çok yüksek. Soğuğa, hastalığa dayanıklılığım da.

@a d s z p, kardeş tepkin neye anlamadim? Burda kendimizde beğendiğimiz yerler sorulmuş? Beğenmediğimiz yerler sorulsa yine ona da cevap verirdik. Mesela ben uzun boyuma ragmen büyük olan ayaklarımı beğenmiyorum. Ne öyle erkek ayakları gibi kocaman. Kapiş naptığımızı anladığını sanıyorum.

eylul +1, kötü olanlar için başlık açın yazalım madem.

açıyorum ulan!

sol ayak serçe parmağım.

Saclarim. Bildigin hali gibi saclarim var. Dibini gormek mumkun degil.
Ama cok zor sekil aliyor, isyan ettiriyor yahu..

@eyl; Tamam bu çok normal, ama cevaplara bakıyorum da c6-7 omuru dışında heryerini yazmış eleman. Mesele olayından sapıp "ben dönyanın en güzel garısıyam" moduna evrilmiş.

Kimseyi çekemediğim yok, herkes güzel olsun, biz de yediğimiz önde yemediğimiz arkada makro hugh heffner'lar olarak yaşayalım hatta. Ama 2 gün önce "sırtım çok kıllı yea" diyen kızın burada kendini viktorya'nın meleği olarak lanse etmeye çalışması çok absürd geliyor.

dudaklarımın dolgun ve şekilli olması, bir de beyaz tenli olmam. istediğim ruju sürebiliyorum. bir de avantaj mıdır bilemem ama simsiyah gözlü olmak, beyaz tenle birleştiğinde orijinal duruyor.

kol, omuz, sırt. bi de bel.

armani

armanide her sey var ama.. tamam baksırda uretio ama. ic camasırcı değil

cristiano ronaldo'nun kendi adını taşıyan iç çamaşırı markası var. hiç denemedim ama iyidir herhal. adam koskoca cristiano. dandik olacak değil ya cristiano ronaldo donları.

christian andrew

calvin klein. marty mcfly'dan sevgilerle.

David beckham donu var.

tabi ki www.aussiebum.com

marks & spencer guzel aslinda ama yikamaya bagli olarak cabuk deforme olabiliyor. onun haricinde cok rahatlar.

Dagi miydi neydi, denk gelip aldıydım. Çok rahat. İyi marka mıdır bilmem ama.

çay, su arada kola

soda, maden suyu. en sevdigim icecek. hatta avrupalilarin ictigi gazli su en guzeli ama burda bulunmuyor pek.

cappuccino
limonlu madensuyu (bimdeki fevkalade)
soda + meyvesuyu + limon + meyve parçacıkları ile yapılmış alkolsüz punch.

Acılı/acısız şalgam suyu ama sadece yemeklerin yanında. Diğer türlü biraz sert(!) geliyor. Sanırım en sağlıklı içeceklerden birisi de bu katkı maddesi v.b. açısından.

Bira, rakı.

Kahve, sekersiz olan her turu, nerdeyse her vakit
cay, benim demledigim cay , disarda icmem
maden suyu, arasira
Yemekle birlikte ayran

arada çay ve çikolatalı kahve

yemeğin yanında ayran veya su.
kahvaltıda çay.
kahve, soda içmek aklıma bile gelmez.

şıra, icetea, eskiye nazaran daha nadir olmak üzere maden suyu

+

alkolü unutmuşum; bira,şarap, nadiren votka, rakı

ot.

su (her gün en az 2 litre)
maden suyu (günde en az 2 en çok 3 tane)
yeşil çay (sabah kalkınca hiit antrenmanı öncesi, iyi yağ yaktırsın diye. 1 bardak)
çay (akşamları nadiren, şekersiz, 1 bardak)
kahve (filtre kahve)

bu ara domates suyuna fena dadandım.
içine biraz limon sıkıp, biraz karabiber ekleyip içiyorum.
normalde çiğ domates yiyemeyen ben, kana kana içiyorum bundan.
ferah ve lezzetli.

Her zaman olmasa da yılda bir veya iki defa sübye içiyorum. Kavun çekirdeklerinin özünden yapılıyor. Bu yüzden evde kavunların çekirdeklerini biriktiriyorum. Oh.

çay ve dibek kahvesi

kahve
ayran
süt
su
meyve suyu

ben bulabilirsem şıra içmeyi çok seviyorum.

boza da alternatiftir

bu sıralar gazlı içecek çok içemiyorum aşırı şekerli geliyor. kahve içeceksem espresso (hava çok sıcaksa espresso frappicino oluyor o), taze sıkma meyve suyu satan yerlerde yapıyorlarsa karışık yapmıyorlarsa portakal-nar içiyorum genelde. ara ara da alkol

eksisozluk.com

ayran iciyorum bol bol. cay da oyle. turk kahvesi, filtre kahve ve espressoyu da ihmal etmiyorum. spordan once iyi oluyor ozellikle kahve.

gündüz ayran sabah portakal suyu veya süt. kolayı bıraktım yeni baya kilo yapıyodu. he bide denk gelirsem ıce tea alıp içiyorum.

Yorum yapmadan duramıyacağım herkeste çok sağlıklı şeyler içiyomuş

Disarida yine siradan seyler ic fazla para verme. Farkli tatlar kotani evde kendin hazirlayacagin iceceklerle doldur.

Mesela cok farkli degil ama ben sekersiz limonata icine 3 dilim misket limonu koyuyorum 15 dk dolapta bekletip severek iciyorum icecek bitince de yine misket limonlarini emmek suretiyle yiyorum. Gecmisten asina oldugum bi tat olmadigini icin hosuma gidiyo. Tavsiye ederim en azindan 1 kere dene.

büyük bir sürahide maden suyu, su, buz ve limon dilimleri, karışımı gün içinde bitiriyorum.

Ice tea iciyorum. Bazen sikma meyve suyu. Bazende buzlu soguk carlsberg.

yönetmeliğe göre o dersleri alamıyor olman gerekiyorsa danışman sistem eklemene izin vermiş diye, dikkatsizlikten vs. onaylasa dahi bir yerden döner. o bakımdan bence durumu danışmana sor.

onaylamayabilir. bizde kapatılan dersler oluyordu, hoca hemen haber veriyordu değiştirin diye.

danışman yönetmeliğe çok hakim olmayabilir. gözden kaçırma ihtimali yüksek. fakat fakülte sekreterliği daha sonra tekrar kontrol edebilir. işte o kontrolde yakalarlar. ama bir şansını dene.

hangi okuldasın? her okulun kendine has kayıtlarda "öğrenciyi çileden çıkartma ekolü" oluyor, ona göre bilen daha güzel cevap verir.
otomasyon senin üstten de ders alabileceğini düşünerek dersleri sana göstermiş, normal şartlarda sınıfta kaldıysan 1. sınıf derslerinin hepsini alman lazım. hepsi görünmediğine göre bir problem olmalı. problemi de fark edecek kişi danışman, o yüzden onaylamayacaktır tabii ki. okula git, öğrenci işlerine gir, durumu ilet. olmadı ders kayıt sisteminden danışmana ulaş, iletişim kısmı vardır.

2. Yilin yani 4. Yariyilin sonunda ortalaman 1.80in altindaysa kalip ust siniftan ders alamiyorsun cogu okulda. 1. Sinifta kaldiysan 1den kaldigin dersleri alirsin 2den de alabildigini alirsin bi problem olmamali.

sınır olduğunu düşünmüyorum ama body iğrenç bişey. vücut geliştireceğim derken dozu kaçırıyorlar kafaları bile baklava dilimi oluyor.

@secilmis uye: bilmem kaç kere dünya şampiyonu olmuş -mr. olympia- jay cutler 1.74'tür.

@rock n roll: çok bodyci gördün sanırım yakından? body salonuna yazılanların yüzde 95 i o dediğinden olamıyor. istese de olamıyor yani.

şu klişe yorumlardan gözüm kanadı artık.

cinsiyetin muhtemelen kız ve her spor salonuna gidenin Arnold olduğunu falan sanıyorsun. bu dediğin şeyin dışardan "aaa body'e mi gidiyorsun sen" denecek aşamada ufaktan belli olması bile aylar sürüyor. bu şekilde düzenli gidip şişenlerin oranı da max. %5'tir.

ha kısa boylular boy kompleksini aşmak için işin bokunu çıkartırlarsa berbat gözüküyor ama oranında tadında kalmayı bilirsen(boydan bağımsız olarak) gayet sağlıklı ve iyi görünümlü olabilirsin.

1.80

boy sınırı yok da kısalarda bulk görünüm iyi durmuyor. define kaslıysa her türlü iyidir.

1.75 üstüdür bence, aklıma türkiye basketbol milli takimi reklami geldi, ender aslanın calimladigi bodyci abi ne berbatti oyle.

160 boyla hafiften yapan tanıyorum. Göbekli dolaşmasındansa geniş omuzla dolaşması daha güzel bişi bence. Sporsuz kısa boy erkeği olduğundan çok yaşlı gösteriyor hantallaşınca. Kısayım diye sporu bırakmayın

boy sınırından önemlisi torsonun büyüklüğü

bir bayan olarak soyleyebilirim ki, defined bir vucut erkekte bulk bir vucuttan cok daha cekici.

yani eger cekici gorunmek icin yapiyorsaniz, muscle definition ustune gidin derim. ama yok, o tur bulk gorunum ozel ilgi alaninizsa, orasini bilemeyecegim.

Doğru çalışırsa iyi görünür. Kendini bulking yalanına inandırıp, vücudu su manyağı yaparsa komik durur.

Merhaba eğer belli bir yaştan sonra ailenizle yaşamak zorunda kalıyorsanız normal bence böyle olması. Eğer aynı evdeyseniz, maddi imkan varsa ayrı eve çıkmanızı tavsiye ediyorum

love, bunun bi geçmişi olmalı?
durduk yere böyle değildir sanırım?

çok uzun zamandır ayrıyım. ama ne zaman yanyana gelsem aile bireylerinden biriyle darallar basıyor. önceden sıkıntı yaşamışlığım var direkt olmasa da dolaylı olarak. ama onlarla alakalandırdığımı sanmıyorum. sanırsam birtakım şeyler yitmiş içimde...

bir şey durduk yere yitmez, bi şekilde onlarla alakalandırmışsın ki bitmiş diyorum ben nacizane.

var, ben varım. annem hariç diyeyim.

soruları ile mi, muhabbetleri ile mi bunaltıyorlar acaba? çok mu farklı bakıyorsunuz hayata? bu yüzlerden olabilir sanırım.
genel olarak akraba ortamlarından hiç hoşlanmıyorum ben de. mecburen görüşüldüğünde de yapmacık bir hale bürünüyorum aynen. kendimi de sevmiyorum o zaman, o yapmacık halimle. kötü bir durum.

Bende tam tersi durum söz konusu, her zaman sevmişimdir ailemi ama son zamanlarda daha bir düşkün oldum. Eskiden çok düşmezdim üstlerine, yani normal bir ilişkimiz vardı, şimdi içtikleri suyun soğukluğunu bile kontrol ediyorum.

Önemli olan onları kaybettikten sonra pişmanlık duymamak. keşke yapmasaydım falan dersen sıkıntı.

Yalnız yaşamaya, hayatınızla ilgili sorular sorulmamasına alıştıysanız da onlarla geçirdiğiniz her dakika sizi boğuyor olabilir. Yine yukarda söylendiği gibi bakış açılarınız çok farklıysa muhabbetlerine katlanamıyor da olabilirsiniz.

hiç ortak noktamız yok sanırım ailemle (tabii ki zorlasam çıkar 5-10 tane). kız kardeşim ile zaten hiç görüşmüyorum, ömür boyu da görüşmeyi düşünmüyorum, yaptığı birtakım hadsizlikler/kalleşliklerden dolayı. ailemden iyice kopmam da yakın zamanlara denk düşüyor sanırım (önceden de can-ciğer kuzu sarması olmadık hiç).

kız kardeşim ölse üzülmem sanırım, bana göre kendisi oksijen israfı zaten. annem-babam ölse de şu an hissettiklerimden pişman olabileceğim bir durumda değilim. içimden bişeyler gelmiyor diye neden pişman olayım?

her ne kadar kızsan da ailen. allah göstermesin başına birşey geldiğinde ilk yardımına koşacak olan onlar.

beraberken daral gelmesi farklı onları sevmemen çok farklı, hayatta en çok acı çektiğim anlardan biri babamla süper markete girmektir adamı deli eder her şeyin fiyatına 50 defa bakar pintilikten değil yine gider en kalitelisini alır ama 2 kere gitmesem 3'te aklım kalıyor lan diyorum ölümlü dünya git zaman geçir annenle babanla olabildiğinden fazla. zamanla o işkence veren market alışverişi bile zevk vermeye başlıyor yeter ki içinde sevgi olsun.

ama belli ki bir sürü sorunlar olmuş sizin aile ile aranızda. o yüzden bu kopukluk. silmişsiniz defterden gibi.
yine de bu durumdan "hiç" rahatsız olmasanız bu soruyu sormazdınız bence.

ben mesela rahatsızım. "oldukları gibi niye kabullenemiyorum" diyorum. "zaten kırk yılda bir görüşüyorum, ne olur yani 2 sevmediğim muhabbete katlansam." diyorum. "niye bir bağ hissedemiyorum" diyorum.
insanlar kuzenleriyle şahane vakitler geçirdiğinde, ne bileyim, akrabaların düğünlerine koşa koşa gittiğinde falan, sorguluyorum kendi durumumu. daha tahammüllü olmaya çalışıyorum vs.

sizin de saklı bir memnuniyetsizliğiniz varsa ve bir ihtimal çözülebilecek konularsa, belki konuşulmamış bir şeyler kalmıştır (atıyorum tamamen) anne-babaya yeniden şans vermeye her zaman değer derim.

@komando kani var bende, ben o "ama onlar senin ailen!" mantığına pek inanmıyorum açıkçası. bu zamana kadar başıma birçok şey geldi, bir kısmı ve bazı en kritikleri de kendileri yüzünden. yardımıma koşmaları gibi bir durum söz konusu olmadı o zaman. ayrıca bu söylediğin de bencil bir tavır, yardım etsinler diye onları etrafımda bulundurmak hiç istemem. zaten bazı konularda vicdan yapıp sürekli üstüme düşme çabaları iyice bunaltıyor, belki bir sebebi de budur...

@icemint, aslında ben sadece diğer insanlardan da böyle hissedenler var mı diye merak ettiğim için sormuştum :) konu benim durumumu analize geldi biraz :D

görüşme eğer kendini kötü hissediyorsan. açıkçası ölse üzülmem zaten oksijen israfı diyebilecek haldeysen görüşme. mesela ben çok düşkünümdür anneme, ablama. ölseler ben de ölürdüm gibi hissediyorum.

var. cok da güzel.
ilk zamanlarda pek bir arayip konuşma isteği duyarlardi ama artik o da yok.
telefonlarim da rahat, ben de...

kendi hayatinin patronu kendin oluyorsun.

anne-baba değil de abimle ilişkimiz berbat. yani kavga falan durumları yok, muhabbetimiz sıfır. nadiren konuşuruz. üstelik aynı evde yaşamamıza rağmen. geçen ev yolunda otobüste karşılaştık. yanıma geldi oturdu, soğuk bir selamlaşma, sonra o kitabını açtı ben telefon. otobüsten indikten sonra biraz hızlı yürüdü beni beklemedi, apartmana o başka yoldan gitti ben başka. üzüldüm o gün bayağı o halimize. düzelme ihtimali de yok gibi bunca seneden sonra. evlenip gitse de evde karşıma çıkmasa diye bekliyorum artık.

yaş kaç? bunu hepimiz dönem dönem yaşadık veya yaşıyoruz halen.

bir abla, bir abi kaybettim. en büyük ablam ile en küçük olan ben kaldık. kendisi biz almanya'a yaşarken tarikat işlerine girdiği için cenazeler hariç hiç iletişim kurmuyoruz. babam vefat etti yıllar önce. annem 78 yaşında, okuması yazması yok, hacı, orta anadoluda küçük bir ilde bilindik bir hayatı var, ki bunların hiç biri onu suçlu veya hatalı yapmaz, farklı yapar sadece. ortak hiç bir noktamız yok maalesef ve sağlık durumu iyi değil. akrabalarla hiç iletişimimim yok annemin hastalığı falan olmadığı sürece.

"kimsesiz" olmakla, özgür olmak arasında ki o belirsiz alan/kara delik emin ol düşündüğün kadar zevkli ve/veya huzurlu değil. hayatıma dair verdiğim bütün önemli kararlarıma şerh koyan bir durum. her türlü saçmalıklarına veya hatalarına sırf kan bağı var diye katlanın demiyorum elbet ama, orta bir yol bulmayı deneyin, çözüm odaklı olmaya çalışın, onları oldukları gibi kabul etmeyi deneyin. köprüleri yakmak, iletişimi kesmek, minimuma indirmek, onlardan sürekli bunalmak çözüm değil, yapmayın bunu kendinize.

lise bittiği andan bu yana evden ayrıyım,belirtme gereği duydum.

Ben de yaşıyorum. Ailemi çok seviyorum fakat uzaktan seviyorum. Aynı evde yaşamak çok zor. Bir an önce gitmeye uğraşıyorum. Bence önemli olan bu durumu onları kırmadan halletmek. Uzakta olmak da tek çözümü gibi. İster istemez daha az görüşüp daha az konuşmuş oluyorsunuz zaten.

anne baba için böyle diyemem, dünyada beni en çok düşünen ve en çok sevdiğim 2 insan. ama genel olarak bu durum haricinde aynı şeyleri yaşıyorum.
ikinci dereceden akrabaların çoğuna karşı bu durumdayım. bir kısmıyla hiç görüşmeyiz, ortada bi dargınlık falan da yok da işte anlattığın gibi bir bağ yok.

şarkıda geçiyor ya 'kardeşin duymaz, el oğlu duyar..' diye. çoğu zaman kardeşten çok çok öte arkadaşlarım oldu. kardeşimin hiç de ilgilenmediği durumlarda arkadaşlarımla dertleştim, onlarla paylaştım. benden 7 yaş küçük henüz olgunlaşmadı normaldir, zamane gençliği falan diye çok üzerinde durmuyorum. ama sağolsun ben yan odada çok üzüldüğüm bir konu için ağlama krizlerine girmişken 'abla üzülme be kıyamam' demesini geçtim, odama bile girmeyip,kapıyı çekip gitmişliği vardır evden. ben en ufak sıkıntı çekmesin, üzülmesin diye uğraşır dururum. ama kardeş işte atsan atılmaz satsan satılmaz :)

çok içinin ısınmadığı insanlarla mümkün mertebe mesafeli olmak iyidir. sadece aileden/akrabadan diye herkesi sevmek, yüzüne gülmek, beraber vakit geçirmek durumunda değiliz. için rahat olsun :)
o kişiyle ilgili tatlı anıları akla getirmeye çalışıp,(çocukluktan falan) yine de hiçbir şekilde içinde bir ısınma olmuyorsa ya da öyle bir anı hiç olmadıysa üzerinde çok da durmamak lazım;)

İşte ben de tam bu sebepten evlenemiyorum.biri olsa evlensem mecburen onu da bu durumun içine sokucam,utanıcam,mutsuz edicem diye.kimseye anlatamıyprum da sebebin bu olduğunu.bulunduğum ortamda mutlu olacaksam da despot babam aklıma geliyor.onun küsmeleri,surat asmaları,en ufak şeye kızıp günlerce kaşlarıyla konuşmasını.çocukken korkardık.şimdi nefreti var.cevap verince hakkını arayınca assssla tartışmaz kabul etmez.sen çok konuşmak istiyosun galiba der.midem kaldırmıyor onun sesini duymayı.hadi görüşmem de benim hayatımla oynuyor.evlenmeme en büyük engel.haberi yok.lanet olsun.
Yalnız değilsin.içimi döktüm ben de.hep sormak paylaşmak bir çare bulmak istiyordum ama nerden başlasam ne anlatsam bilemiyordum.offf

trainspotting
this is england (2008 yapımı olan)
Filth
c.r.a.z.y
dancer in the dark

iç açıcı ve dancer in the dark. aman tanrııııııııııımmm :)

De helaasheid der dingen. şiddetle tavsiye.

little miss sunshine

@haracina Yaaani müzikal diye dedim :)

Edit: ''IN THE LOOP'' aaa cogzel bence bunu izle.

İzlememiş olduklarımı izleyeceğim arkadaşlar. Çok teşekkürler. Watchlist oluşturmuştum ama içinde bu tarz filmin az olması nedeniyle sıkılmaya başladığımı farkettim. Önerdiğiniz filmler iyi gelecek umarım.

buffalo 66

(bkz: the fall)

everything is illuminated
zavet

izlemişsindir bence ama bilemedim?

Short term 12 (bunalım yerleri de var ama genelinde keyifli gibi)
Eskilerden de: clerks
Az eskiden de: interstate 60

izlemediğiniz bir wes anderson filmi. ilk filmlerinden belki?

-The secret life of walter mitty

dom hemingway

bu kadar olmasada buna yakın bir durumdayım. evet böyle geçme ihtimali var, her ne kadar duyması kötü olsada. artık piyasa tonla yakısıklı agzı laf yapan adamlarla dolu, bizim gibilere asla kimse bakmaz eğer değişmezsen. ki bu yaştan sonra bilmiyorum olur mu.

bu söyleyeceğimi hemen küçümseme ama madem olmuyor kendi kendine o zaman anne, teyze, halaya durumunu çıtlat bir kız bulsunlar iki takılın sonra evlenirsiniz. işin gücün varmış üstelik devlette çalışıyorsun, eğitimin de güzel. iyi, mütevazı aile kızlarının isteyebileceği bir damat adayısın. bardan, kafeden bulacağın kızı napacan. anca para yedirirsin.

Haracina +11111111

Yalnız icini iyi döktün he :)

Asla yapamam dedigin seylerin listesini cikar. Ne kadar asla yapamicagina gore sirala sonra kendine hedef koy bu hafta ucunu yapicam diye. Gece kulubune gidip birilerine icki ismarlamaya calismak mesela. Sadece ornek ama boyle boyle asabilirsin belki

özgüven eksikliğini yenmen lazım. bunun için psikologlara falan danışabilirsin.

ya da senin gibi bir kaç kişi daha bul ve birlikte takılarak kendinizi geliştirin. birbirinize yardımcı olun. wingmanlik yapın vs.

@fransızkalanadam kendime benzeyen birini görmek güzel.

@haracina ne teyze var ne hala :) sanırım anneye kalacak o iş. ayrıca para yedirecek kadın bile bulamıyorum.

@dafuq bu yazdıklarım sadece bir özet.

@m murphy wingmanlık diye bir terim kattın hayatıma sağol. ama benim gibi birinilerini bile bulabileceğimden şüpheliyim. psikolog şart sanırım.

hmm bende de vardı bu olay bi ara.
kimseyle konuşamıyordum, utanıyordum, devamlı acaba karşımdaki şuan ne düşünüyordur diye sorup duruyordum kendime, bak hatta işin uç noktasını söyliyeyim, minibüste müsait bir yerde diyemediğim için birisinin demesini bekleyip öyle iniyordum, hiç istediğim yerde inemiyordum o derece mallıktı.
sonra bir gün noluyoz lan dedim kendi kendime, noluyoz amk. sikerim derdini dedim ve bir anda maksimum özgüven geldi hiç tanımadığım kişilerle diyalog kurmaya başladım birden. denizde birden kendini soğuk suya atarsın ya öyle yapacaksın, düşünme abi düz iletişime geç, en fazla nolacak ki yicekler mi.
yani artık iett'de bile butona bastığım halde durmazsa şoför niye durmadın lan diye bağırıyorum, eskiden olsa o buton çalışmadığı için salak gibi son durağa kadar beklerdim :D
hacı kesinlikle özgüven mevzusu ve girişkenlik kısacası.

Herkesin çok sosyal, ağzı laf yapan insan olması gerektiğine inanılan bir sistem dayatması var artık ve bu yüzden aslında normal insanlar kendilerinde ciddi sorunların olduğunu düşünmeye zorlanıyorlar. Herkes çok sosyal olmak zorunda değil. Bazı insanlar çekingendir, sosyalleşme konusunda da zorluk çekebilir, bu bir hastalık değildir, bu o insanın yapısıdır.

O yüzden "bende ne sorun var?" diye kafa yormaktan ve bu nedenle kendini aşağılamaktan vazgeç öncelikle. Sorun sende değil, toplumda ve yerleşik insan profili anlayışında.

Sosyal ortamlarda insanlarla tanışmaya çekiniyorsan, interneti kullan, deniz derya gibi kaynak siteler var yeni insanlarla tanışmak için.

İŞ konusunda da, eğer ki çalıştığın kurumdan memnun değilsen başka alternatifleri zorla. Hayatta hiçbir zaman -özellikle de iş konusunda- tek alternatif yoktur. Mutlaka vardır başka yollar, onları düşün, bulmaya çalış.

bazı üniversitelerde her iki yarıyılda da ayrı ayrı tek ders sınavları açılıyor, normalde 2. dönemin dersi için bir sonraki yılın 1. döneminde mezun olacaksan tek ders açarlar. fakat bizde mesela güz yarıyılı döneminde mezun olmak diye bir olay dahi yok tüm dersleri vermiş olsan bile. o yüzden tek dersi sadece bahar yarıyılı sonunda açıyorlar. sizin okulun yönetmeliği ve öğrenci işleri sana yol gösterecektir.

Girebilirsin. Beklemene gerek yok.

Çirkeflikten ziyade bölücülük yapıyor ülkenin başbakanı. Bölücülükten besleniyor, prim yaptığını düşünüyor (yapıyor da).

Berkin'in annesini yuhalattıktan sonra bu adamın her söylediğine "yav he he" deme kararı aldım yoksa mantık ve vicdan çerçevesine oturtucam diye kafayı sıyırıcam.

bence o şahsın cezai ehliyeti yok. çevresindeki danışmanlar, bakanlar, yandaşlar da dizginleyemiyor adamı. ciddi bir buhran geçiriyor.

cemaat ile ilgili söylediklerini solcu bir lider söylese "ne kadar doğru söylüyor" demez miydiniz?

hep böyleydi, yeni mi anladınız?

cematlle ile ilgili söylediklerini chp ya da mhp lideri söylese helal olsun derdim ama sen yıllarca beraber ortalığı bok et sonra çıkıp cemaat oyun bozuyor oldu canım.

oyle zaten.. dusunsene obama cikip bestbuy a gitmeyin diyor. merkel cikip h&m e gitmeyin diyor ahahhah

www.funnyordie.com

bir de bu var :)

merhaba. bence en güzel cevabı yine kendisi vermiş. "sesinin yüksek çıkması suçluluk psikolojisindendir". uzak ve huzurlu diyar davos.

Sarıgül'de 4. Kişiyi yumrukladı seçim çalışmalarında, Topbaş aynısını yapsaydı ortalık yıkılırdı.

başbakan filan değil bu adam, ötesinde bir şey.

kabile reisi gibi düşünülebilir, ya da din önderi.

garipsemeyiniz, kendi kitlesinin anladığı dilden konuşuyor yoksa bulunduğu mevkinin ağırlığı ve davranması gereken haller inanın hiç kimsenin sikinde değil, bu ülkede ne demokrasi ne adalet ne de insanlık var.

hukuk demeyin, gülerim.

gezi olaylarında siz değil miydiniz boy boy şirket isimlerini sıralayıp boykot çağrısı yapan? ıslak hamburgerciyi bile haftalarca kepenk kapattırdınız lan, ne anlatıyorsunuz neye şaşırıyorsunuz şimdi?

Bölümde staj zorunluluğu olmasa bile fakülteye başvurup sigorta çıkartabiliyorsun. Çoğu okulda yapıyorlar bunu. Sekreterliğe gidip durumu aynen izah et.

bence dünyaya meteor çarpsın

Ben memnunum, ölmeyi hiç düşünmedim. Düşündürtmez hayat inşallah.

kendimi inanılmaz yalnız hissetmek dışında her şey yolunda sayılır.

değilim. yalnızım amk geberip gideyim daha iyi. bitceğine inanmıyorum bu işkencenin.

amen inşallah.

bu arada ölmeyi hiç düşünmemiş insana da ilk defa rastlıyorum ha.

değilim. geberip gitsem umrumda olmaz ama ölmek için özel bir isteğim yok.

tam şu an çarpabilir.

Hayatim iç açıcı degil. Bazen uçak çarpsin diyorum bazen de ölümden ödüm kopuyor.

bana da çarpabilir

valla az önce komagene'den bi çığ köfte (etsiz) söyledim, hayata bakışım değişti, bildiğiniz gibi değil, hepinize tavsiye ederim.

asik olunca hayat cok guzel, tavsiye ederim.

memnun olmama şansın yok olacaksın, olamıyorsan da olacağın hale getireceksin. memnun değilim ay bi ölsem diyerek seneler geçiyor, zaman boşa akıyor manası yok.

memnun değilim, o kadar canım sıkılıyor ki ara tatilde olmamıza rağmen ikinci dönemin derslerine çalışmaya başladım. ki okulu uzatmış, geçen seneye kadar hiçbir finale son gece harici çalışmamış, 25 yaşına birkaç ay sonra girecek biri olarak yapıyorum bunu. durum o kadar vahim anlayacağın. mezun olayım ki, kasımda askere gidebileyim. şu an tek derdim bu. herkesin burun kıvırdığı askerlik sanki bana çok iyi gelecekmiş gibi bir his var içimde.

az önce hakiki mantı yaptım yedim insan karnına güzel yemek gidince mutlu oluyor. en azından bende böyle durumlar.

değilim ya çok affedersin hayatımı sikiyim. DEVAMLILIK. İRADE. MOTİVASYON. KARARLILIK. şunu verin bana. bıktım her şeyi yarım bırakmaktan, ertelemekten. "GÜN BUGÜNDÜR KOÇERO" deyip kalkıyorum ayağa, 3 gün sonra yine eski hal.

çok şükür çözülemeyecek, karşısında çaresiz kaldığım efsanevi bir problemim yok. ama kendi kendime çözemiyom sahip olduklarımı da. psikoloğa gidicektik güya para çıkaramıyoruz. arkadaşım dalga geçiyo maaşım az diye. bi şey deyince insanlar "genç adamsın, git çalış" diyor. "e zaten çalışıyorum aq, iki işte çalışırken nasıl okuyayım?" deyip egomu tatmin ediyom ama yetmiyo yani.

aşk meşk olaylarında kafam rahat ama. hiçbi şey yok yani ne sıkırtı ne tıkırtı. bi arkadaş var çok özledim, "öpiyim seni, yanağından öpcem sadece" diyorum sapık gibi, kabul etmiyo, ona üzüldüm biraz.

hayatım şahane aslında da ben çok boktanım, yaşamaya üşeniyom.

dünyada herkes ölecek bir sen kalacaksın deseler hay hay derim kanka o derece.

yaşamayı, sevmeyi -sevilmeyi değil-, eğlenmeyi, yalnız kalmayı, yazmayı, çizmeyi, okumayı, yaratmayı, yapmayı vs. seviyorum. ve "evrifakindey" en azından bunlardan birini yaşıyorum. mutlu muyum? bilmiyorum. ama mutsuz değilim. bunu biliyorum.

"yaşamaya üşeniyom" son 25 dakikadır buna gülüyorum.

Buraya yazannarın hepsi şanslı azınlık. Mutsuzum diyenner de şükürsüz.


1500 şükür!

@ at diye okunduğundan kullanılıyor, geleneğimsi. Yani "at inugard" inugard'a manasına geliyor. Yoksa özellikten falan değil yanlış hatırlamıyorsam twitterdan önce de kullanılıyordu. Ama yanlış hatırlıyor da olabilirim yani.

yaramiyor. insanlarin forumlardan alisik oldugu bir kullanim sadece.

twitter'dan gelen bir alışkanlık bu. eskiden twitter'da da bildirim falan gitmiyordu. sonradan eklediler o özelliği. burada da kullanılabilir. zor bir şey midir bilemem. hatta özel mesaj atınca dahi bildirim gitmiyor burda yahu. onu da şey etsin bi moderatörler.

cevap verdiğiniz bir duyurunun altına cevap yazıldığında sağ taraftaki "bildirimler"de gözüküyor. ayrıca bir bildirim gelmiyor ilk yazana.

bu internet camiasındabirine cevap verilirken yazılır, bazen birden fazla cevap gelince ayrı ayrı cevap vermen gerekebilir..

tabii ki iş. hatta cumartesi de çalışılan bir iş olsa daha iyi olur. hem kariyer yaparsın, hem yalnız olduğun aklına bile gelmez. win-win

Hayat felsefen haline getiriyorsun, mis gibi oluyor.

örnek olarak ben kendimi yalnız yaşayacağım gerçeğine alıştırıyorum, arada bir apse verse bile, temelde hoş oluyor.

Hobi

One night
One night
Spor
Spor
One night
One night
Spor
Spor ...... Sporu daha sik aralara koyabilirsin :))))

spor diyen arkadaşlar dalga mı geçiyor? günde taş çatlassa 2 saat spor yaparsın. e geri kalan vakit?

erkek olarak gözlemim, taş diye tabir edilen kızlar genelde 2 gibi olanlarla birlikte.

2

parası olan tabii ki.

2

bence 1 lan.
çelimsiz erkeklerden hoşlanma gibi bir bug var bende.

hocam sormayın böyle sorular ya karpuz mu seçiyoruz? genel olarak 2 tercih edilecektir herhalde, benim içinse zayıf olması sıkıntı olmadığına göre yerine göre 1 de olabilir :)

bu soruyu soruyorsan kadınların ne istediğine dair en ufak bir fkrin yok demektir. biraz gözlem yap bakalım, çevrendeki çiftlere bak. tip-fizik ne kadar önemliymiş bu konularda gör.

Daha zengin olan tabii ki +1

2

fizik "ayyyyyyy naguseldımıı"'cı güruhu ilgilendirir, tipse tipten kastın nedir? görüşünüş mü, karakter mi? senin en çirkin bulduğun tip birinin en beğenisi sınıfına girebilir. bu mevzu da bir kategorizeleştirme konusuna girer.. zaten hayat böyle.. kategoriden şansına ne çıkarsa, öyle yaşıyorsun.. her konuda.

not: erkeğiz!D elbet kadın gözüyle değerlendirdik kardeşim.

2.

Bir.

Ben de aynıyım.
Kendime yetebiliyorum farklı olarak, aile arkadaş olmasa da bir şekilde idare ederim.

Hastalık olduğunu düşünmüyorum, bir ayrıcalık bana kalırsa.

kendine göre çok alakasız insanlarla sevgili oldun o yüzden böyle düşünüyor olabilirsin. anlattıklarına göre sürekli ilgi bekleyen, özgüveni düşük birileri olmuş hayatında. böyle bir şey yok. yani olgun insanların göstereceği bir tavır değil. duygusal, düşünsel ve cinsel bir şeyler paylaşırsın. budur sevgili. tavsiyem kendini bu kadar kapatma sorunu kendinde arama, ortak paydada buluşacağın bir sürü insan vardır. onları bulmaya çalış.

Bak işte bizim bunu yapabilmemiz için kadına ihtiyacımız yok , zaten adam da ihtiyaç duymuyorum olsa da olmasa da olur diyor.

Vallaha, sevgilisiz ben de yaparım. Aramam da yani. Yalnız, arkadaş şart hacı. İlla ki birileri gelicek, laflayacaksın yarım saat, bi saat. Ne haber hacı diyecek. Ama dediğim gibi sevgili benim içun de şart değil.

psikolog imdada yetişiyoor. mantık ya da duygu dediğiniz şeylerin en altında olması gereken şeyler eksik şehvet gibi. evrimsel psikolojiye göre rahatsızlık, bana göre değil. yani bu mantığın da duygu,aşk dediğimiz şeylerin de altında şehvet yatar der onlar. şahsi yorumumsa biraz empati ihtiyacınız var sanki. günümüzün kapitalist modernite ve liboş yaşamı sizi olumsuz etkilemiş olabilir.

gillette cool wave gel

i2-store.walmart.ca

iz birakmiyor ve cok etkili. kokusu da cok guzel

yukarıdaki öneriye ek olarak,
kılları kesinlikle temizle
duştan sonra da bebek pudrası kullanabilirsin.

www.big-german-grocery.com bundan daha iyisini gormedim

ek: sadece kokuyu degil, teri de onluyor. ismi dry impact zaten :)