Törene gelecek birinci derece akraba adına bilgilerini yazdırdıysa abin alırlar sorun olmaz.

baban türban takarsa kimlik falan sormadan alırlar.

26 yaşındayım bir gün bile kimliği yanımda gezdirmedim ehliyet yeter.

canon 60D

nikon d7000

60d veriyorlarsa o paraya shutter'a dikket edilerek alınabilir, bence 650d 600d daha diri konumda olur gibi geliyor.

Ben 60dyi Sirkeci’de 1750ye sattım. Lensi 18-135ti. Başka bir lens ile alınabilir belki.

Kilit cümle şu: "3.80ken almıştım duruyordu öyle."
İhtiyaç yoksa dokunmak bence akıl karı değil.

ihtiyaç yoksa dursun, lazım diyorsan çek.

Satılabilir. 1-2 ay içinde tekrar 4.1’in altına inerse alırsın tekrar. Zaten gideceği yer 5.

dolar.tlkur.com

Tayyip faiz indireceğiz demese teknik analize göre sat derdim ama şu an merkez bankası baskı altında farlara bakan tavşan gibi.Kıpırdayamıyor.Bence kıpraşmamak lazım

Yıkarım genelde rahat edemiyorum öyle

Ben de yıkıyorum ama aslında doğru olan yıkamamak, macunun oluşturduğu film dişler üzerinde bir süre kalınca daha etkili oluyor.

diş macunu yenmek için değil ki, neden yiyeyim?

Yıkarım, aksini düşünmek bile garip geldi.

ama shameless'da fiona hiç yıkamıyor. tükürüp yoluna devam ediyor. peki buna ne diyceksiniz?

diş fırçalamak, dişte bulunan artıkları çıkartmak demek. o artıkların tekrar ağzın içine yerleşmemesi adına ağız güzel bir biçimde birkaç kez çalkalanmalı ve daha sonra tükürülmelidir.

Yıkanır. Shameless dizisi bildiğim kadarıyla pek hijyene önem veren karakterlere sahip değil.

cok yikardim simdi cok az yikiyorum. ideali yikamamak, onu ogrenince dayanabilecegim kadar az yikamaya karar verdim.

Yıkıyorum.

yıkıyorum ama sonra listerine ile çalkalıyorum.
yalnız şu kısım kafamı kurcalıyor; bu macunlar diş beyazlatma vs. gibi olayları yapacağını söylüyor ya, biz o macunu yıkayınca dişte kalmıyor, kalıyorsa da az kalıyor. 2 dakikalık fırçalamada mı ne fayda sağlayacaksa sağlıyor?
bana sanki macunlu bırakılmalı gibi geliyor bu yüzden, bırakılsın ki artık mineyi mi kuvvetlendirecek, beyazlatacak mı ne yapacaksa yapabilsin.

Filmlerdeki herseye inanma, adamlar ayakkabiyla giriyor eve die biz de girmiyoruz:)

yıkanması gerekiyor. ancak gargara yapıldıktan sonra yıkanmaması lazım.

diş macunu da sonuçta bir deterjan kategorisinde temizleyici. kimyagerler daha doğru bilgi vereceklerdir. o yüzden ağızda kalmasını sağlıklı bulmuyorum. her daim çalkalarım.

dis macunu deterjan kategorisinde bir temizleyici degil. agizda tutulmasi saglikli ve dogru olandir. kesin bilgi yayalim.

Yıkamıyorum, tükürüp devam ediyorum.

ya buna bir diş hekimi cevap verebilir mi? yani hayır yıkamayacaksınız deseler bile ben bir iki çalkalarım yoksa midem bulanır:) ama en azından sorunun doğru cevabı çıksın ortaya.

evet çünkü diş macunum mavi her yerim mavi kalır çalkalamazsam.

Amazon a durumu anlat belki hediye bile ederler

Konuştum refund alırız dediler. Değiştirin bari dedim saatleri 3. Parti satıcılardan alıyoruz değiştiremeyiz dediler. Özürler falan. Canım sıkıldı akşam akşam.

Tissot u bilmem ama amazondan ben başka marka bir saat almıştım sahte değil gibi. Şöyle bir tavsiyem olabilir, amazonda da satıcılar oluyor. Amazon kendi satmıyor yani her şeyi. Neyse Tissot la iletişime geçip amazondaki şu satıcı yetkili satıcınız mı diye sorabilirsiniz. Sizdeki bu durumları da anlatıp bunlar normal midir gibisinden.

evet mantıklı bir deneyim bakalım

Saatin tam olarak mekanizma modeline göre araştır. Aynı kasa, aynı model saatlerin değişik mekanizmaları da olabiliyor.

Ama pahalı bir saatse de gönder. Hoş amazon’um kendi sattığı ürünlerde sahte olacağını pek zannetmiyorum. 3. Parti satıcılardan aldıysanız olabilir ama.

tecrübedir, canınız sıkılmasın. bence de tissot'a ulaşın. video filan çekin, ne olacak bakalım... iç rahatlığı mühim şey. değer bence...

Tissot satan iki saatçiye gösterdim, bakar bakmaz orijinal dediler. İade etmeyeceğim galiba. Bakalım artık hayırlısı.

Kardiyo.

Edit: ayrica beslenme.

Beslenmem çok dengesiz, sabah çok erken çıkıp akşam geç geliyorum. Düzeltebileceğimi düşünmüyorum.

beslenme bu işin %70'i, bunu düzeltmeden bir şey olmaz, sonrasında spor düşünün, ayrıca beslenmenin dengesizliği değil beslenirken ne yediğiniz önemli, dengesiz bir şekilde sağlıklı beslenirseniz yine işe yarar.

Beslenme yoksa sonuç imkansız

doğum sonrası için soruyorsan alt göbek çalışman lazım ama bu işin esas kısmı beslenme. beslenmesiz hiçbir işe yaramaz malesef.

Yani arada çok aç kalıyorum, geçiştirdiğim zamanlar oluyor, bu şekilde de olmaz demiyorlar mı? Ben pek anlamam bu işlerden de ondan böyle soruyorum. Kulaktan dolma bilgim var.

Yok, eşiniz ile eğlenmiyorsanız zaten ömrü çok uzun değildir o evliliğin.

yahudi+1

Genelde erkekler yapıyor bu ayrımı...

Var tabiki. Evlenilecek kadınla eğlenilemeyeceği önyargısına da hemen neden kapılınıyor onu da anlamış değilim. Evlenilecek kadınla eğlenebiliyor olmak da gerekir. Ama temel amaç bu değildir. Çünkü evlilik deyince işin içine aile olmak ve çocuk sahibi olmak da giriyor benim için. Sadece eğlenebildiğim kadınla bu yola asla girmem..

Bu ayrıma karşı çıkan kadınlar, kendilerine acaba 20'li yaşlarımda beraber olduğum her erkekle evlenmeyi düşünür müyüm diye sormalılar.. Senin mantığa oturtmaya çalıştığın karşı cins değerlendirme algoritmasını karşındaki kadın içgüdülerine dayanarak 0,23 saniyede işletiyor, sonra da erkekler böyle bakıyor kadınlara hayvanlar diyor.

oysa hanımefendi için 20'lerinde işsiz serseri ile takılmak çok mantıklı iken 30'larda işsiz adamla evlenen göremiyoruz.

Eğlenemeyeceğim kadınla evlenmem. Cinsellik de dahil.

Var.

Biri vardi mesela. Uzun süreli iliskisinde kiz arkadasini pekcok kisiyle aldattigini biliyordum. Sevgilisinden ayrildiktan sonra denk geldik ama sadece kisa süreligine takilmak icin vakit gecirmistim. Ikimiz de single idik o vakitler. Öyle biriyle uzun süreli bir beraberlik istemezdim mesela.

Onun disinda bu genellemeyi sacma buluyorum. Eglenmeyecegim insanla niye evleniyorum ki zaten. Bütün bir ömür birbirimizin yüzüne bakacagiz, yeri gelecek birbirimizin kahrini cekecegiz, hastalikta elden ayaktan düsünce biribirimizin tek destekcisi olacagiz. Asik olmadigin insan icin bunlari yapamazsin diye düsünüyorum ben.

evleneceğim insanla eğlenmiyorumdur, eğlendiğim insanla da evlenmem gibi bir ayrım saçma bence de. belli tarzdaki insanlarla evlenmezsin diyelim sadece takılırsın, belli kriterdeki insanlarla da evlenmeyi düşünürsün o ayrı. aradaki ayrımda ölçüt neden sadece eğlenmek olsun ki bi sürü faktör var

Çok absürt bir eğlence anlayışım olmadığı için yok.

Benim için eğlenmek: Doğa yürüyüşü yapmak, resim yapmak, seyahat etmek, kitap okumak, yeni müzisyenler keşfetmek, akordeon çalmak vb.

Bunları birlikte yapamayacağım bir eşi napayım ben? Alıp vitrine koyup kafasına dantel mi örteceğim? Birlikte bunları yapmaktan daha da keyif alabileceğim, birlikte eğlenebileceğim bir eş isterim.

var.

ortamların eğlencesi olmuş ile kim evlenir.

o değil millet ne temiz kalpli yorumlara bak :)

"eğlenmek" tabirini parantezle açmak istemiştim ama tekrar açayım. mesela ülkemizdeki erkeklerin çoğu evlenecekleri kadının bakire olmasını istiyor. ama kendisi evlenmeden seks de yapabileceği birileriyle birlikte olmayı tercih ediyor. bu durumda "eğlenme" tanımına seks ya da aklınıza gelebilecek başka "terbiyesizce" hareketler de dahil.
mesela adam kız arkadaşıyla tatile çıkıyor 2 hafta ama evleneceği kadının evlenmeden önce erkeklerle baş başa vakit geçirmesini istemiyor. ya da göbeği açık kıyafetler giyen bir kadınla evlenmeyeceğini söylüyor ama göbeği açık kıyafet giyen kadınlarla sadece sevgili olmaktan hoşlanıyor.

bu kadarı captain obivous'luk tabii ki, benim asıl merak ettiğim @chitosan'ın da bahsettiği tarzda, karşıdaki insanla iyi vakit geçirmek ama bir evlilikten beklenen şartları sağlayamayacağına inanmak gibi durumlar. mesela çok iyi vakit geçirirsiniz ama bir huyu vardır, katlanamazsınız. o huy haftada 1-2 kere olunca sizi sinir etmez ama 20-30 yıl katlanamayacağınızı düşünürsünüz.

ya da mesela mantık evliliği düşünüyorsunuzdur, evlendiğim insan daha temelde anlaşacağım, gerekirse aşkımdan çok da ölüp bitmeyeceğim biri olsun ama flört etmeyi de seviyorum, evlenmeden önce aşktan ölüp bitmeyi de tadayım diyor olabilirsiniz.
bu tarz ayrımlarınız var mı, varsa net mi, nedir onu merak ettim.

bu soru hep erkeklere yonelikmis gibi algilaniyor ama ben kendi cevremde bu ayrimi yapan kadin sayisinin daha fazla oldugunu goruyorum.

yakin zamanda evlenme / aile kurma plani olmayan kadinlar halk arasinda "pic" olarak tabir edilen havai, hizli yasayan, sorumluluktan kacan ama o oranda hayattan eglence cikarmasini bilen kisilerle gonul eglendirmeyi seviyorlar. bu kisilerle hayat birlestirme fikri ise cok uzak geliyor onlara zaten oyle bir amaclari yok.

evlenme / biriyle hayatini birlestirme zamani gelince ise daha "ütülü", stabil, sorumluluk alan ve sorumluluklarini ciddiye alan kisilere yoneliyorlar. Bu kisiler gorece sıkıcı, hayatta fazla hareket alani olmayan kisiler oluyor. tam bir cocuk babasi. Iliskiler konusunda gorece daha tecrubesiz de oluyorlar haliyle. zamani gelince onu ikna ediyorlar, sıkıcılığı bir sekilde sineye cekmeye calisiyorlar. kimisi beceriyor, kimisi beceremiyor. yani eski hoppa hayatlarinin bittigini kabul edebilen oluyor, edemeyen ve daha farkli yollara basvuran oluyor.

ayni sey farkli kriterlerde erkekler icin de gecerli.

ve bence bu cok da dogal bir durum yani. Insan tecrubeyle ogrenen bir hayvan. oyunla ogrenen bir hayvan. Cocukken oyuncaklarimizla neden oynuyorsak, arkadaslarimizla saklambac veya ebe gibi oyunlari neden oynuyorsak yetiskinlige giden yolda da bu oyunlari ayni sebeple oynuyoruz.

hayır yok.

benimle her türlü hayvanlık ve terbiyesizliği yapamayan biriyle evlenemem. aslşkdasf eğlenecek kişi ve evlenilecek kişi tanımım aynı.

Sadece eğleneceğim bazı kadınlar var. Mesela beni *sadece* tipim veya vücudum için isteyen, benle başka bir bağ hissetmeyen kızlar buraya giriyor.

Hepsiyle her boku yerim ama.

şimdiye kadar sevgili olduğum erkeklerin biri hariç neredeyse tamamı için düşünebilirim bunu herhalde.
Bahsedildiği gibi "piç erkek" mevzusu yüzünden de değil, hiçbiri öyle insanlar değildi neticede. Ama iyi miyi olsalar da, bütün hayat ya da 20-30 sene geçirmek düşüncesi bile içime daral gelmesine sebep oluyor açıkçası.

Mesela çoğu, benim erkeklerde (hatta insanlarda diyeyim) en en en cok sinir olduğum şey olan kendi kendine bakamamak durumundan muzdaripti. Yani adamın önüne yemek koymasa anası, karısı, arkadaşı falan, ya da restoran olmasa etrafta açlıktan ölecek. Kendini doyurmak anlayışı yemek sepetinden pizza söylemekten ibaret. Göbek almış gidiyor. Ya da kirlilerini çıkarıp makinaya atıyor, o kadar eğitilmiş, ama o makinayı siz çalıştırmazsanız çalıştırmıyor. Ya bilmiyor, ya anlamıyor. Gösteriyorsunuz nasıl çalıştırılacağını, her iş yapışı sanki bir tören, bir görsel şölen. Her defasında övgü bekliyor, bir tişört katlaması yirmibeş dakika. Ve bu adamlar bilmem ne şirketinin müdürü, ya da müzisyen, ya da yazar, ya da mühendis. 18 yaşında ergen çocuk değil yani. Bu şekilde yaşayan bir insanla dışarıda sinemaya gitmek iyi hoş, beş yıldızlı otelde tatil yapmak güzel de, aynı evde yaşayıp bir de evlilik gibi o kişinin sorumluluğunu aldığınız bir ortaklığa girmek akıl karı değil.

Bu, erkeklerde var.
Ben böyle bir ayrıma girebileceğim birisini yanımda taşımam.

Var. Bakirelik vs ilgili değil. Hani böyle kimi filmler vardır, diziler vardır, oyunlar vardır açarsın gününü haftanı belki ayını güzelleştirir ama bir ömür boyu taşımanın anlamsız olduğu şeylerdir bunlar. İzlemişsindir, oynamışsındır, okumuşsundur iyidir güzeldir daha fazlasına lüzum yoktur. İnsanlar da böyledir. Arkadaşın vardır bir yerden sonra nerede lan bunun sessize/beklemeye alma tuşu diye döner durursun. Burada da çok görüyoruz aslında arama nasıl mesafe koyarım, böyle arkadaşlık olur mu vs sorularını.

inanmiyorum. adam savasi kazandi. esed bile esad olmusken niye kimyasal kullansin ki.

hayır. über süper özgürlükçü demokrasi cengaverlerinin saldırı bahanesi sadece.

Sureiye ordusu içinde Amerikancı köpekler varsa onlar da yapmış olabilir. FETÖ hesabı. Sonuçta Esad bu emri vermemiştim. Bu kadar salakça bir karar vermiş olamaz. İmkan vermiyorum.

inanıp inanmama meselesi olmaması lazım, kimyasal silah kullandıysa bilimsel olarak çok rahat kanıtlanabilecek bir durum değil mi bu? var mı böyle bir kanıt, açıkçası araştırmadım ama olsa bu soruyu sormazdı insanlar diye düşünüyorum.

sadece soruya cevap verecek olursam, esad'ın kimyasal silah kullanma ihtimali üzerinde durulabilir ama şu şartlar altında niye kullansın ki; inanmıyorum.

İnanmıyorum adamın tarafında millet sahilde nargile keyfi çekiyor,

hayır. inanmak için baya saf olmak gerek.

buna inanmak zaten saçmalığın daniskası. ırakta kimyasal silah kullanıldı bahanesi ile işgalini hatırlıyoruz ve tamamen benzer bir durum.

esad'a saldırılmak için bahane yaratılıyor. kaldı ki kimyasal diye geçen klorin menşeili silahlar şu an duma ve gouta bölgesinde kalan son cihatçı grup olan ceyşül islamin uluslararası müdahaleye zemin oluşturmak için böyle bir senaryo ve eylemi gerçekleştirmiş olma ihtimali yüksektir. bunu daha önce defalarca kez suriye sahasında gördük.

inanmıyorum. tamamen yalan ve uydurmasyon haber. ancak bunu demeye bile korkar oldum:)

@bruce evet inanip inanmama meselesi. Zaten olay ortada kimyasal madde kalintisi var mi yok mu degil, Esad boyle bir sey yapti mi mevzusu. Ki var mi yok mu mevzusu da tartisilir.
Korfez savasini ne cabuk unuttuk? Hic mi yalan yanlis sahte rapor duymadi bu kamuoyu?

Ben inanmıyorum. İnanıyorum diyen insan da net bi biçimde yalan söylüyor.

Ben de inanmıyorum. Ama planlarının tam olarak istediği şekilde gitmemesi tehlikesiyle karşı karşıya kalan güçlerin artık işleri doğrudan eline alabilmesi için bir sebep gerekli. İnsan bari yaratıcı olur diyeceğim de sonra kimyasal bahanesini de aratan şeyler yaparlar diye içimden geçirmeye bile çekiniyorum.

hayır

Arada kalmış durumdayım. Bu adam sadece üç dört yıl önce RTE ile sürekli atışıyordu. Her akşam televizyonda haberlerdeydi. Kaç yıldır bu adamın sesi çıkmıyor. Haberlerde gösterilmiyor bile. Kimyasal saldırı iddiası ortaya atıldığında, Saddam mahkemedeki son anında bile bu olayın komplo olduğunu söylüyordu. Biz onun bu söylemleri sayesinde bu fikri biliyoruz. Peki o zaman Esad neden bu konuda hiçbir şey söylemiyor? Bunlar ABD'nin oyunları dese ve birkaç işe yarar kanıt sunsa, çok ciddi bir şekilde gündem olabilir ve haklı bulunabilir. Diyeceğim o ki, bizim inanıp inanmamız dışında, bu adamlar ölü taklidi yapıyorlar ve kendileri siyasetten uzak duruyorlar.

@Bruce, SANA denilen haber ajansı bizim TRT 1 ile aynı şey. Onlarca kişinin öldüğü bir saldırıda Esad yerine bir haber ajansının açıklama yapması saçma. Benim dediğim, devlet yöneticilerinin neden aktif şekilde direniş göstermediği. Böyle ciddi bir olayda, rejim iddiaları reddediyor gibi kuru bir açıklama yapmak yetersiz. Ortada bir suçlama varsa bunun daha ciddi bir dille reddedilmesi gerekiyor.

onu diyorum işte, esad'ın kimyasal silah kullandığının kanıtı yoksa kullandı diyemeyiz. evet manipülasyon var, bu yüzden insanlar doğruyu kolayca bilemiyor ama biraz araştırıp bakınca ne olduğunu ya da olmadığını anlayabiliyorsun. eğer batı dünyası kimyasal silah kullanıldığını, bunun da esad tarafından yapıldığına dair kanıt bulsaydı çoktan duyurmuştu. mevcut haberlerin hepsi bulgular üzerinden çıkarımlar şeklinde ki ortada bir kimyasal saldırı varsa bile dogumgunundecevrimdisiolanadam'ın da dediği şekilde olmuş olma ihtimali az değil.

@dissendium, reddettiler bu iddiayı.
edition.cnn.com

Saddam'la karıştıranlar var. Saddam'ın Halepçe'de kimyasal silah kullandığı bir gerçek, tartışmaya açık bir şey değil bu. ABD ve Britanya Saddam'ın elinde kimyasal silah var diye girdi, kimyasal silahlı saldırı yaptı diye değil.

Bu saldırıya gelince, bence yapmış olma ihtimali kuvvetli. Yakında bulgular çıkar ortaya, bekleyip görürüz.

@dissendium
Kimsenin olu taklidi fala nyaptigi yok bana sorarsan. TV'de adami gormeyince bu adam cikip konusmuyor diye dusunuyorsun, dusunuyoruz. Nerede cikacak kime nereye aciklama yapacak bu adam? CNN International'a cikartip konusturacak halleri yok. Tum bu suclamalara karsi bir argumani yok mu sizce bu adamin? Medya dedigin nedir, hangi medya kimin medyasi? Yeryuzunde tarafsiz medya diye bir sey var mi? En azindan bu gezegende.
Soyle bir dusunmek lazim ulan bu adam niye hic kendini savunmuyor diye. Mainstream ne derse onu duyuyoruz, baska bir sey duydugumuz yok.
Reddetmesi gerek diyorsun. Hangi medya araci vasitasi ile yapacak bunu? Belki de reddediyordur yanina gidip sorsan. Cok tuhaf gelmiyor mu hicbir aciklama duymaman?

@noluyo
Irak olayi da bilakis benzer. Sozum ona Kuveyt'in isgali, Irak askerlerinin sozum ona coluk cocugu kuvozdeki bebekleri delik desik etmeleri falan da filan..

hayır

Elbette hayır. Pentagon’un işi.

hayır, inanmıyorum. bana kalırsa beyaz miğferliler tarzı tetikçilerin yaptırdığı ve servis ettirdiği bir haber.

ayrıca kullanmış dahi olsa hakkı vardır. devlete baş kaldıranın başı ezilir. suriye Arap cumhuriyeti egemen bir devlettir, hain cihatçı çetelere ne yapsa uygun olur.

Kimyasal silah kullanıldığına inanıyorum. Bunu yapanın Esad olduğuna kesinlikle inanmıyorum. ABD sebep arıyor girebilmek için.

Hacıosman-yenikapı metrosuyla gidebilmek tercih sebebidir

Amazon.de

anadolu yakasında ama optimum'a bi bak derim. 150 liraya falan skechers'lar oluyor, beğendiğiniz model olur mu orada bilemiyorum ama bi bakmakta fayda var derim.

Amazon.de işi eskidendi. Artık skechers ayakkabılar tr'ye gönderilmiyor. Türk milleti olarak onun da bokunu çıkardığımız için gönderimi kapattılar.

@mr.goodcat Amazon'dan buradan ucuza ürün aldık diye gönderimi mi kapattılar anlamadım? Neyin bokunu çıkarttık?

@chicha

Skechers ayakkabılarının fiyatları tr içine göre çok uyguna geliyordu, doğru. bu yüzden herkes saldırdı. ayakkabıyı beğenmeyen ayağına uymayan geri yollamaya kalktı. hatta para iadesi alıp da göndermeyenler de oldu (Amazon müşteri memnuniyeti) sonra devlet baba olaya el attı vergi sınırını 30 euroya düşürdü dolayısıyla ilk önce ayakkabı fiyatları vergiden dolayı yükseldi sonra da amazon zaten gönderimi durdurdu. şuanda bakarsanız anca 3-5 tane dandik ayakkabının türkiyeye gönderildiğini görürsünüz.

Amazon. De

Ayakkabılar gayet Türkiye ye gönderiliyor, bilmeden insanları yanlış yönlendirmeyin. 30-40 euro bandında uygun numara denk gelirse bir çok model alabilirsiniz. Türkiye ye gönderimi kapalı ibaresine bakmayın son aşamaya kadar ilerleyin.

t.me

Buradan takip edebilirsiniz

kentparkın içinde en üst kattaki wafflecı bence en iyisi

7. cadde abbas waffle.

İran caddesi waffle corner

bahcelievler 3. caddedeki liva'nin wafflei ankara'da yedigim en iyi waffledi.

liva demeye gelmistim ben de. taurus liva veya gimat liva da iyi.

Abbas mı :)

Bahçeli'de levent waffle en iyidir. liva'da peşine gelir.

Genç arkadaşlara sordum Tunalı bestekar sokakta the lox waffle dediler

alternatif cevap: çayyolu belçikalı ya da big mommas waffle house.

Liva tercihinde bulunduk çok teşekkür ediyoruz mest olmuş bir şekilde ayrılıyoruz :D

Ucaga alirken mirin kirim edebiliyorlar, hizli tren en temizi

Hızlı tren

hızlı trende gitar taşımak en mantıklısı. deneyimle sabit.

Hard case varsa otobüsle de gayet rahat oluyor.

Hard case uçakta bagaja vermek için yeterli değil ekstra flight case denilen ebesinin gözü sağlamlığında kılıflar var. Olur da uçağa karar verirsiniz bir şekilde, hard case'e sakın güvenmeyin, insan gibi fırlatmıyorlar zira.

bagaja vermem zaten de, uçakta kabinde yanıma alabilir miyim acaba? ayrıca sırt çantam da olucak çünkü.

Ssd format 5 sene daha götürür

Isınma problemidir, hava çekme ya da hava tutma ile 5 yıllık pislik çıkmaz. Sökün bakın parmak kalınlığında kir yumağı birikmiştir.

Büyük olasılıkla ram'in düşük (4GB?)
HDD yerine SSD taktır 10 kat hızlanır. Yine olmazsa ram'i yükseltirsin, canavar gibi olur..

Eğer çok ısınıyor ve kasıyorsa laptopu sök, fanı temizle. Termal macunu da yenile. Ama macunun dengesini iyi tutturman lazım. Çok sürersen bir faydası olmaz. Bunları yapınca eskisinden daha iyi hale gelecektir. 2 senede bir macunu yenile.

eczacı neden böyle bişey yaptı bilmiyorum ama piyasada bilinen geciktirici şudur;
5.imimg.com

yazz doğum kontrol hapıdır, geciktirici değildir. doğum kontrol hapları nadiren de olsa adeti kesebiliyor ama bu amaçla kullanılmamalı bence.

yerinde olsam gider verdiğim linkteki ilacı alırdım. ben onu kullanmıştım.

Primolut kullanacaksınız adet geciktirici. İstediğiniz zaman kullanabilirsiniz. Bıraktıktan 3 sonra adet oluyorsunuz. Ben bu yaz farklı zamanlarda 2 kez kullandım. Kalanı da başka Zaman değerlendiriyorsunuz :)

Primolut gelmişti benim aklıma da ama kadın buna ısrar etti resmen. Ömür boyu kullanacaksınız diye de ısrar ediyor... gerçekten insanları anlamıyorum:(( geri gidip söveyim bari

Nasil omur boyu kullanacakmissiniz, onu da anlamadim. Prospektuslerinde de yazar, 35 yas ve üstü kullanicilarda doktorla ekstradan gorusmeniz gerekir. Cünkü bu yastaki kadinlara baska dogum kontrol yontemleri onerilir. Yanlis yonlendirilmissiniz gercekten.

Primolut +1
Kullanım sırasında karın ağrısı ve göğüste şişkinlik yapabilir, her bünye de etkisi farklı olabilir şiddet düzeyleri değişebilir.

Primolut kullandım hayatımda iki kez. zaten senede maksimum iki kez kullanılıyor. o dönem ağrıdan geberdim. yazz ne alaka, eczacı kadına bakmayın siz. neden ömür boyunca kullanacakmışsınız yok öyle bir şey.

ya, kadına 20 gün sonra beklenen bir adeti ertelemek istediğinizi izah ettiniz mi? bence sizi anlamamış. primolut alın, beklenen adetimizden birkaç gün önce başlarsınız.

Anlattım, tatile gidicem tam o güne denk geliyor, geciktirici kullanmam lazım dedim. Ozaman size direkt bunu veriyorum Yazz dedi çıkardı raftan, zaten bunu ömür boyu kullanacaksınız balayından sonra dedi. Balayından sonra bi arada olamıycaz, ben sadece tatil için istiyorum 1 hafta geciksin yeter dedim. Bu çok iyidir, ama 20gün öncesinden başla geç kalma sakın dedi.
Primolut vardı dedim, hayır onlar tüylenme yapar bu yan etkisizdir idealdir dedi vs. vs.

"Biz büyüklerimizin yanında bacak bacak üstüne bile atamazdık" geyikleri, yeni bir şey değil. Bence bir şey dememekle iyi yapmışsın zira bir şey desen onların gözündeki ne kadar saygısız, ne kadar utanmaz olduğun fikri sabitlenecek. Bir nevi haklı çıkacaklar. "He" deyip geçmek en mantıklısı bence.

Sahsin cocuklarindan birinin obez digerinin asosyal olmasinindan bagimsiz olarak geri kafalilik iste. Cok zor degil anlamak, ulkenin yarisi boyle zaten. Fazla muhatap olmamak en iyisi, he deyip gecerdim.

He he diyip geçiyoruz

yıllarca babamın yanında uzandım, rakı içtim, gaz çıkardım, şort giydim, donla gezdim. babam bir şey demiyorsa kimsenin dediği umurumda olmaz. değer verdiğin insanlar laf etmiyorsa gerisi fifi. onlar çok nizami oldukları için mi bu ülke bu halde. he de geç.

beyoğluna kravatsız çıkılmadığı yıllardı tabii o zamanlar.

he he de geç

Dedem hayattayken saygıdan bu tiplere laf edemezdim. Artık lafımı esirgemiyorum çatır çatır itin götüne sokuyorum. Yumuşak tarafları nereyse oradan vuruyorum. Acıma yapıştır gitsin

benim uzak kuzenim babasıyla ayrı şehirde yaşıyor, sakal uzattığı dönemlerde sırf bu yüzden ailesini ziyaret etmiyor; babası baya laf eder çünkü. ya sıkılıp kestirdiği zaman gidiyor ya da gitmesi çok gerekiyorsa sakalını kesip gidiyor.

benimki de laf ederdi okurken ama işten dolayı uzatamadığım için uzun süredir bahsi geçmedi.

bahsettiğim insanlar 50'lerde doğmuş insanlar ve o zamanın insanları, en azından benim büyük aile-akraba çevremde, büyük çoğunlukla sakala iyi gözle bakmıyor. böyle görmüşler ve belirli ölçüde anlayabiliyorum niyetlerini. ama böyle gözünün içine bakıp da hakarete varan söylenmeler duymadım hiç, ya anneye söylenir bir ara, anne gelir uyarır ya da tatlı sert laf sokmalar yapılır. mesela 30'larında bir abimiz var, bizim o sakallı kuzeni gördüğü yerde "yüzünü yıka da gel, yataktan kalkmış da gelmiş adamı öpmem" der.

sakaldan hoşnutsuzluk yaşamayı anlayabilirim ama hadsizliği anlayamam, bunu hadsizce belirtene hadsizlik yapmakta beis görmem. usulünce yanıt verilmeli böyle durumlarda, karşı taraf anlamayacak da olsa.

Bu kadar şekilci olmak ne kadar doğru sizce? Demek lazım en fazla. Daha fazlasını enerji israfı olarak görüyorum.

Güldürdünüz ya çok yaşayın. Cidden böyle insanlara susulmayı hak etmiyor bence de.

Takıntılı görünüyorsunuz. "Bu şahsın Çocuklarının biri obez diğeri a sosyal Bu arada liseyi zor bitirdi. Bu arada ben 35 yaşındayım." Konuyla bunun alakası ne? Madem 3 senedir görmüyosunuz he deyin geçin? Asıl sorun bunu kafaya takmanız.

Adam haklı. Sakal gerçekten çok leş bir şey. Ama bunu dile getirme konusunda haksız. Ancak yaşlılar çok sever böyle pat pat konuşmayı, nasılsa kimse yaşına hürmeten ters bir şey söylemez diye rahat olur. Ama uzun sakal gerçekten çok korkunç ve tekinsiz duruyor. Benim kızım olsa öyle at hırsızı gibi heriflere ben de vermem onu.

Ayrıca sana ne adamın çoluğundan çocuğundan. He amca doğru diyosun ama napalım seviyoz işte de geç. En son 3 sene önce gördüğün adamın lafını kafaya takıp bir de duyuru açmışın. Salla ya.

Arkadaş konuşup iletişim kurmak istiyorum takıntılı oldum iyi mi burda ne zaman bişey sorsak takıntılı oluyoruz hiç kimseyle konuşmayalım mı =) adamın çocuklarını örnek verme sebebim şuydu: adam sakala takmış hali hazırda kendi çocuklarının sıkıntıları bundan çok daha büyük. Bunlara eğilmesi gerekirken uğraştığı şey kıl parçası ve başka insanlar. Kimseyi alakadar etmez yani. Sormak istedim herkesin başına geliyor mu diye. Lütfen şu takıntılı olayına girmeyin amk. Ayrıca sakallar çok uzun değil sadece bi kaç haftalık keçi gibi değil yani. Yaşımdan bahsetme sebebim de öyle 18 yaşında yeni yetme falan değilim ama insanlardakş bu hadsizliğe anlam veremiyorum bu ne cüret yani.

@ i m cool with that +1

Sakal gerçekten çoğu erkeğe yakışmıyor. Bakın, sakal kötüdür demiyorum ama çoğu kişiye yakışmıyor gerçekten. Onun dışında, yaşlı oldukları için öyle pek düşünmeden yerli yersiz konuşuyorlar genelde. Hoşuma gitmediyse düzgünce cevap verir, oradan uzaklaşırım.

Fazla takılma böyle şeylere.

Adam çok yaşlı değil 50 ancadır

Tabii ki her geri kafalının çocuğu sıkıntılı değil. Benim söylemek istediğim o kişiler içindi. İnsanlar genelde yanlış beslenme yüzünden obez oluyorlar. Bunu ailenin öğretmesi gerek.diğer Çocuktaki asosyallikte yine aileden kaynaklı bi durum. Bizzat tanıdığım için böyle konuşuyorum. Eğitim ailede filizleniyor

adamına göre... kimine kapak yapmalı, kimine de "yav he he" deyip geçeceksin.

Ağustos sonu side / flora garden

10 gün ayvalık taraflarında sürtmeyi düşünüyorum ama daha önce gitmedim kararsızım.

İstediğimiz gibi olursa: rock im park & rock am ring (Nürnberg), Berlin, Amsterdam, Groningen. İşalla istediğimiz gibi olur, amin.

Bu arada, istediğimiz gibi olmazsa da: Groningen. Hollanda'ya her türlü gidilecek.

Ana hatlarıyla belli.
Önce bir edebiyat festivaline gitmek üç gün için
Sonra deniz, kum, güneş tatili, muhtemelen Antalya
Sonra bir hafta on gün Londra
Oradaki arkadaşlarım Türkiyeye gelmezse iki üç hafta Amerika, gelirlerse iki üç hafta İstanbul
Kısa bir deniz kum güneş tatili daha ucuz bir yerde
İş başı.

7 hafta tatilim var.

dahiliyeden büte kalmazsam(inş kalmam plz iyi dileklerinizi gönderin) 13 haziranda okulum bitiyor, 14 haziranda dünya kupası başlıyor. 15 temmuza kadar yemeden içmeden dünya kupası izleme hayalim var. Ama muhtemelen ailecek yazlığa(Didim'e) gitmek zorunda kalırız ve ben orda çok sıkılırım :/

25 temmuzda interbus kuzey avrupa turuna gidiyorum bi aksilik çıkmazsa. 13 ağustosa kadar turla gezeceğim. Sonra da okulum ağustos sonu eylül başı gibi açılacak, o zamana kadar da evde depresyona girmeyi planlıyorum :(

temmuzda çadırsız, matsız "evsiz tarzı" kamp planım var. ilk etap olarak bozcaada'yı düşünüyorum, ama yatacak yer ayarlama derdi falan olmadığı için değişebilir de son anda. sıkılana kadar orada kalırım, sonra bakarım artık duruma göre. ya eve dönerim ya gökçeada'ya geçerim ya da başka bir istikamet.

bir de ramazan'ı değerlendirme isteği var içimde ama onu daha tam kararlaştırmadım.

son 4 senedir tr de tatil yapmayi biraktim.
yine arabayla yunanistan, halkidiki, thasos falan

Sağa çekerken sinyal yaktı mı? Sola kırarken sinyal yaktı mı? Peki sen sollarken sinyal yaktın mı?

uzman değilim ama suçun çoğunluğu karşıda gibi. sinyalleri kimse ispatlayamaz onun için o yaktı, bu yakmadı şeklinde iddialar değerlendirmeye alınmaz bence.

sağa veya sola kırarken sinyal yakmadı. işin özü aynaya bile bakmadan sola doğru ayrılan yola doğru yöneldi. ben ise ilerden sağa dönecek olduğum için sağ sinyalim açıktı. farlarım da gündüz vakti olmasına rağmen açıktı.

Siz sağa dönecekken solda, karşı taraf sola dönecekken sağda imiş. Sinyal gibi şeyleri kendiniz beyan etmediyseniz tutanak tutarken, %50 görünüyor suç oranı. Fakat bulunduğunuz yol(ana yol, sok vs.) Dönülen yolların niteliği(yine tali yol, ana yol gibi) durumu etkileyecektir zira yol hakkı kimde bu şekilde bilemiyoruz.

Geçmiş olsun.

suc onda bence, sen yolunda giderken o park ettigi yerden cikmaya calisir gibi olmus, sana vurdugu icin hatali olmasi lazim.

suç onda da polis çağırdınız mı? nasıl çözdünüz meseleyi?

çarpıyorsan suçlusun bu ülkede.

@fasko polis çağırmadık, tutanak tutuldu, sürücü görüşleri kısmına sadece olan biten yazıldı. yakında tutanağı teslim edeceğim.

@sıranbirigibi

ozaman bir sıkıntı çıkacağını sanmam. expertler fotolardan ve yazılanlardan anlıyor zaten önemli olan suçu kabul etmemek.
edit: anlatığın gibiyse zaten %100 suçlu görünüyor. bu durumda senin yapabileceğin hiçbir şey yok çünkü adamın kararsızlığı kazaya sebebiyet vermiş kim olsa senin yaptığını yapardı bu durumda kaza kaçınılmaz oluyor.

Sen haklisin.

hocam hata diğer araçta ancak şöyle düşünmekte fayda var, trafikte diğer araçları deli olarak görüyoruz. onun ne yapacağını anlamadan araya girdiğiniz için kazadan kaçınamamışsınız. suçlu o ama kendiniz için olacak vakit kaybından dolayı yazıyorum bunu. her zaman diğerlerinin hatasını örtmeye çalışarak araç sürmek gerekiyor. geçmiş olsun.

"öndeki hafif sağa yanaşıp yavaşladı ve ben de park edeceğini düşünerek"

Yani öndeki araç aslında hala ona ait olan şeritte, sağa ya da sola yanaşırken şeridini terk etmediyse, ve de siz o araca ait olan şeritte acele ederek aracın soluna girdiyseniz sizde de suç var.

Doğru anladıysam hepimizin yaptığı bir hatayı yapmışsınız, öndeki aracın yapmak istediği manevrayı bitirmeden yanından geçip gitmek.

Adam hatalı

direkt suç onda diyen arkadaşları anlayamadım. ikinizde de hata var, öndeki belki yoldaki bir engelden kaçmaya veya yayaya yol vermeye çalışıyor olabilirdi gibi ihtimaller mümkün, duracağını veya döneceğini belirten bir işaret vermemiş sonuçta, birkaç saniye daha bekleyip hareket etseniz kaza ihtimalini bertaraf etmiş olacaktınız. tabii o da sola dönmeye çalışmadan önce aynalarını kontrol edip sinyallerini kullanmalıydı, onun da önemli kusuru var.
bir de ufak bir ihtimal, yolda şerit var mı, varsa nasıl? kesik şeritlerse sollamaya izin verir, düz şerit ise sollama yasağı vardır.
hüküm verecek kadar mevzuata hakim değilim tabii, farklı bir sonuç da çıkabilir, ancak kazaların bir çoğu sabır ve takip mesafesi ile önlenebiliyor.
geçmiş olsun.

---son durum---

arkadaşlar karşı taraf %100 kusurlu bulundu fakat buraya da yazmak istediğim birkaç ayrıntı var, belki birisine faydası olur.

ben arabamı nerede yaptıracağım nasıl olacak filan diye işi biraz yavaştan alırken, karşı taraf dosyayı açtırmış bile ve inceleme o dosya üzerinden devam etmiş. o dosyada ise sadece tutanak ve kazaya ait 1 fotoğraf vardı.

sigorta şirketleri tutanağa göre kusur oranlarında anlaşamayıp, komisyona iletmiş nihai kararı vermeleri için. ben bunları dün bi bakayım tramer neymiş filan diye bakarken fark ettim, MUTABAKATSIZLIK yazıyordu. hemen harekete geçip bu şekilde sağlıksız bir karar verileceğini, elimdeki videonun da işleme konulması gerektiğini ilettim. birçoğu verimsiz 7-8 telefon görüşmesi yaptım.(sigorta şirketleri,tramer)

en son bu sabah sigorta şirketimden mail olarak dönmüşler, hemen bize videoyu ulaştırın, 5 saat içinde ulaştırmazsanız tramer dosyayı karara bağlayıp kapatacak diye.

neyse ki o mail'i görüp hemen videoyu atabildim vaktinde, yarım saat sonrasında tramer'de durum "MUTABAKAT - ŞİRKETLER ARASI MUTABAKAT (SON DURUM)" olarak güncellendi; komisyondan geri çekildi ve karşı taraf %100 kusurlu bulundu.

bir video kaydı işi 20 dakikada çözdü arkadaşlar. araçlarınıza kamera taktırın, yoksa belki %100 ben suçlu bile çıkabilirdim kim bilir? karşı taraf kusurlu benmişim gibi hemen benim sigortama gidip arabasını yaptırmaya çalışmış dosyayı açtırıp... kaza anında da yalan söylüyordu yok ben öyle yapmadım düz gidiyordum diye...

artik kamera sart oldu yaa..

aynen buradan anladığımız kamera taktırılmalı. sizin kamera tampona mı takılıydı? nasıl bir model var sizde? maliyeti ne kadar?

Demirdöküm Nitromix yoğuşmalı. 2400 TL

demirdöküm nitromix +1
normal kombilerin satışı yasaklandı veya yasaklanacak. kombi bayileri ellerindeki stokları eritmek için normal kombilerin fiyatlarını düşürebilirler. ama yine de yoğuşmalı al.

klimada mitsubishi neyse kombide de viessmann o dur.

doların düşeceğini sanmıyorum.

bu skalada belli bir süre devam edecek. sonrasında düşeceğini pek zannetmiyorum.

not: yatırım tavsiyesi değil, kendi fikirlerim

Boş+Boş araçlar alabilirsiniz

dacia sandero dizel otomatik alabilirsiniz.

opel adam dizel otomatik alabilirsiniz.

otogazlı otomatik araba alabilrsiniz

veya en en en rahatı şu. işe gidiş geliş için ufak bir motorsiklet. son derece dikkatli kullanılacak. trafik derdi yok, benzin derdi yok, otopark derdi yok. son derece de ucuz arabaya kıyasla.

aile var, arkadaşlar var çocuk var vb için de telefonunuza uber aplikasyonunu kuruyorsunuz. taksi ile neerdeyse aynı para. kocaman carevel ile geliyor. onlara binip gezip tozup iş halledip geliyorsunuz.

inanın son çözüm bir araba almaktan kat kat daha ucuza mal olacak. araba ile maliyetiniz bakım servis benzin inanılmaz artacak.

Dolar 3-4 ay içinde 4.25 görecek

11 Nisan da Halkbank ceza kararı var, buna istinaden hatrı sayılır bir yükselme görebiliriz. Aynı zamanda Çin ABD ambargosuna karşılık vererek gümrük ambargosunu ABD ye karşı uyguladı bu da ABD borsalarında %2-3 arası değer kaybına sebep oldu.

Aslında doların pek değer kazandığı yok peruk kafalı sağolsun. Bizim para durduğu yerde eriyor. Dolardaki ivme bizim bu aptal yönetim stratejimiz olduğu sürece mümkün değil aşağı yönlü olmaz. Zaman zaman alım fırsatları yaratılabilir fakat bir düşüş beklemek aptallık olur.

3.58 civarlarında gezerken de 4 seviyelerine gelecek diyordum, kaçınılmaz son bu. Siz sözlükte noldu Dolar 4 lira sevicileri nerede diyenlere bakmayın. Bir ay içerisinde yaptığım siparişlerden ay sonu ekstresi gelmeden 600 TL zarar ediyorum. Direkt 5 liradan euro 4 liradan dolar hesaplarken millet dalga geçiyordu, artık bu hesaplar bile kurtarmaz oldu.

Biraz bekleme şansınız varsa Sony A6300 elimde olucak 3750 TL den verebilirim. Sıfır paket. 18-50 lens ile birlikte.

yahudiyle pazarlık yap, 3500'e a6300'ü kap.

ya da a6000 alıp kit lensin yanına bir de ilgi alanına göre bir tane daha alırsın lens.

edit: yahudi kit lensle beraber veriyormuş, orayı yanlış okumuşum. ikisi beraber sıcak fırsat valla, sen yine pazarlığını yap tabii heheh.

fujifilm x-t20 alabilirsin. şuan fiyatı 3799 lira ama fujifilmshop'lara gittiğinde indirim falan yapıyorlar 3300 - 3500 bandına XC 16- 50 lens ile alabilirsin. yeni nesil x-trans iii sensör ile harikalar yaratıyor. kullanım kolaylığı, ergonomisi falan efsane.

sony'ye bulaşma derim.

(git: www.fujifilmshop.com)

Ben olsam canon 5D mark II (2000-2500 ) arası alır geri kalan bütçe ile lens alırım

@yahudi mesaj atılmıyor hacı, benimle bir şekilde iletişime geçer misin, numaranı falan yolla olmadı.

sony pişmanlıktır.

işbu videoyu izleyiniz:

www.youtube.com

zaten birisi ama o aps-c, ama o 2x sensorlü, ama fullframe değil filan diyorsa ağzına kürekle vurun kürekle. canikon apsc'leri sikindirik yapıyor diye olympusu fuji'yi de skindirik sanıyorlar, neler kaybettiklerinden haberleri yok.

Zara'dan bir çanta almıştım tam bahsettiğin kriterleri sağlıyor ama hiç kullanmadım anladım ki çanta kullanmak bana göre değil :D Akşam resimlerini atayım istersen.

@gozu acik sevisen yahudi geçen gün baktım Zara'ya ama beğendiğim çıkmadı belki gözümden kaçmıştır:) zahmet olmayacaksa yollarsan fikir edinebilirim senin çantandan:)

hotiçten bunu aldım 6 aydır kullanıyorum çok memnunum. istediğin tarza uygun bence.

www.1v1y.com

www.desa.com.tr

Başta müzik olan yer güzeldi tam ekran yaptım arkama yaslandım, konuştuğunuz kısım çok kötü dayanamayıp kapattım.

Mikrofon kalitesi çok kötü öncelikle onu söyleyim oturup vlog izliceksem böyle şeylere tahammülü kalmıyor insanın çünkü artık herkes iyi bir mikrofon ile yapıyor bu işi.

Bir de siz konuşurken içinize içinize konuşmuşsunuz, turkcell hat kısmına kadar dayanabildim. Zamanla belki daha güzel olur.

Mark ii takribi 7 senelik bir makina ve işlemcisi yanılmıyorsam digic 3'tü.E haliyle hem yazılım hem de donanım olarak bu kadar eskimiş bir makina için gayet uygun bir rakam.

Eskide kaldı artık, aynasız makineler yükseliyor.

Madem adama bu kadar bilendin söyle direkt seninle görüşmek istemiyorum diye. Nesi zor bunun anlamadım.

siz naif birisiniz. ama saçma sapan insanlar için kendi hayatınızı zehir etmeyin.

doğrudan "ben senden hiç hoşlanmadım" diyemeyeceğinizi farzederek şunu yapabilirsiniz belki.

siz kendiniz iletişim kurmayın. ne olursa olsun o iletişim kurduğunda hemen yanıtlamayın. odanıza gelirse falan soğuk davranın ve bir şeyler teklif ederse yok canım istemiyor deyin, o sizin odanızda vakit geçirmek isterse uyuyacam falan deyin, ya da hastayım deyin. ama naif bir insansınız siz taviz vermeyin.


aslında en güzeli hocam bizim kafalar uyuşmadı pek kusura bakma seninle takılasım yok demek ama diyemeyeceğinizi tahmin ediyorum.

mesafe koyun, anlamazsa da net bir şekilde gerekçelerinizi sunarsınız.

bu "tip:)"ler inanın sadece üniversite hayatında değil, sonrasında da hep karşınıza çıkacak. hayır demeyi şimdi başarabilirseniz işiniz kolay, yoksa yıpranan siz olursunuz.

@levpontryagin; evet, maalesef, sorunum tam da o. Açık ve net söyleyememek. o yüzden dediğinizi uygulayıp iletişim kurmayacağım.
az önce yazdı bile, yarın playstation oynamaya gidelim falan demiş, ödevi yetiştirmeliyim, gelemem yarın dedim. böyle mesajı vermeye çalışacağım artık, umarım anlarsa.

bir yerden sonra okumayı bıraktım, benzer örnekler devam ediyordu ve şikayet bitmemişti. nasıl olsa hayatınızdan çıktığı vakit önemsemeyeceğiniz, türkiye'ye döndüğünüzde görüşmeyeceğiniz birine neden hayır diyemeyesiniz? erasmus zamanınız kısıtlı, böyle aptal saptal tiplerle uğraşmayın, en baştan hayır diyin. diyemiyorum yazmışsınız, diyememeniz, asla demeyecek olmanıza engel değil. bir ilki başarmış olursunuz hem. dönüm noktası, ne güzel.

tamamını okuyamadım ama anladığım kadarıyla sizi fena darlamış bu şahıs. direk söyle bilader sarmıyor beni de çık işin içinden.

yoksa bırakmaz bu seni haberin olsun.

Bence çok soğuk davranın ve Erasmusta Türklerle takılmak istemiyorum, yabancı dilimi geliştirmek istiyorum diyin. Bu kadar sinirlenmeyin ya. Zaten kaç aylığına ordasınız ki. O kısa süresinizi böylesine gereksiz birine harcamayın.

virgin vs chad meme'i gibi olmuş. Direk sil engelle.

Valla hiç mızırdanma şimdi suç tamamen sende. Baktın gördün yavşak o saniye topuklayacaktın. Niye bu kibarlık? Kimden çekiniyorsun ki? Bozulursa bozulsun karşındaki, alınırsa alınsın, hakkında da ne düşünürse düşünsün. Çok da fifi. İpleme bu kadar insanları, nazikçe laftan anlamıyorsa kaba ol. Engeli bas geç, odana gelirse de müsait değilim kız arkadaşım gelecek de yolla.

Ayrıca, Tanrı Daima Tebdil-i Kıyafet Gezer kitabını bul bir yerden oku.

bende pek bir şey olmaz böyle zamanlarda ama yakın bir arkadaşımın vücudunda alerji çıktı. boğazında falan sıkıntılar var mevsim geçişinden dolayı. doğrudur yani.

Aynen,saçlarım inanılmaz dökülmeye başladı.Bir hastalığım var sandım ama sanırım mevsim geçisinden dolayı.

Benimkiler taş

made in uk
ondan pahali.

Biraz bekle bence. Nb cok indirim yapiyor, olmadi viaport’a filan bak eger istanbul’daysan. Belki orada indirime girer.

İstanbul'daysan optimum outlet'de çok indirimli satılıyor

Çinli işçinin maliyeti vs uk işçi maliyeti

Ama güzelmiş cidden.

Yok.

bakaya bi arkadaşım 2 gün önce gidip mayıs için kaydını (ya da teknik adı neyse) yaptırdı, bi ara sor askerlik şubesini yine sen bence.

40 tane 500€ banknot yaptır.

havaleciler var. sana komisyon rate veriyorlar ya parani tr den elden teslim aliyorsun. temiz is.

sen orada bunlarin subesine veriyorsun parayi. sana bir tr telefon no veriyorlar ve kod veriyorlar. tr deki adami ariyorsun. kodunu, ismini kimligini ve miktari soylyorsun sana parayi veriyor.

degisik havalecilerde degisik komisyon rate olabilir. ama bir sektor standardi var. 0. bilmem kac. ben de cok kullaniyorum.

2015 yılında limit kaldırıldı.
sadece gümrükte kırmızı hata girip form dolduracaksın miktar belirtip. başka bir şey yok.

eksisozluk.com

Medeni Bilgiler - Mustafa Kemal Atatürk

cek gitsin haci. borcu olmayan insan mi var sanki ulkede.

Motor al o paraya, araba almayla bitmiyor masrafı çok

alma.

ekonominin basindaki adam, mehmet simsek, borclanmayin diyor. (git: www.sozcu.com.tr)

ben de simsek'e katiliyorum. mumkun oldugunca borclardan kacmakta fayda var. hayati derecede onem teskil etmedikce borclanma derim.

motor +1 diyorum ben de. arabasi olan biri olarak. vergisi az, bakimi az, trafik yok vizir vizir gidip geliyorsun, benzini az, otoparka para vermiyorsun, nereye park edicem derdi yok.

geri kalan hersey icin, 10 kisi tasima, alkollu gece sonrasi eve donme, yagmurlu havalar vb icin de uber diyorum.

olay bitmistir.

bize ders anlatmaya gelen acil tıp profesörü, motosiklet sahibi birine verebileceğim en iyi tavsiye motorunu satmasıdır demişti. Yine siz bilirsiniz tabi.

alma.araba lazım olunca zipcar ile saatlik kiralarsın.ödeyeceğin faiz ile araba kiralamış olursun.

bırak borçla araba sahip olmayı, 2 araba param olsa alırken 100000 defa düşünürüm. araba almak çocuk bakmakla eş değer bir olaydır ciddidir yani. her benzinliğe girdiğinde "ne güzel vergimi ödüyorum" hissiyatı. zorunlu sigorta yaptırırken faiş rakamlar. sigortayı yaptırdık kaskoda yaptıralım madem. isparki özel otoparkı.

ya ben yazarken strese giriyorum. Çok şart ise özel ulaşım 250'lik bir scooter

20 binlik araba al, kenara para at aylık düzenli olarak. borçlanmadan para biriktirmek iyidir. Biriktirince alırsın

@the lollok 20 bine araba yok moruk..

@pasaklı pepe

var moruk bende 10000 lik var hemde 130 basıyor

Bir bilen ile birlikte toplayın tecrübe her zaman iyidir

sorun hangi parçaları almalıyımsa donanımhaber forumunda sistem tavsiyeleri bölümüne gir. hatta bütçen neyse oraya yaz yardımcı olurlar.

amaç parçaları nasıl birleşitireceğin ise onun için de youtube da zibilyon tane video var. zaten zor bir şey değil. bir iki video ile halledersin.

Bende ikinci eli 2000 etmez laptop var ben bile oynuyorum, oyun ilk çıktığında optimizasyon problemi vardı çözdüler artık.

imkanın yetmiyorsa o kadar yüksek sistem kasmaya gerek yok bence. ekran ayarlarından kısılır gene oynanır. oyun oynamaktan keyif alan kitle için sıkıntı yaratmaz.

Ben anlamıyorum bu mevzuyu, 3 senelik bilgisayarımda çatır çatır oynuyorum. Eklediğim tek aygıt 128 gb ssd. İnsanlar abartıyor ya da marketing seline kapılıp gidiyor bence.

Bence de abartılıyor. Kardeşimin ahım şahım olmayan laptopu bile oynatıyor. Millet ultradan aşşağı oynayamıyor herhalde.

benim gt 840m ekran kartlı ve ssd'siz laptop'um en düşük ayarlarda makul bir oyun oynatıyor bana. 3.5 sene önce 1700 liraya almıştım.

shooter ve online olunca biliyorsunuz akıcılık çok önemli, o sistemler belki full grafik 30 fps değil de medium'da 60 fps almak içindir.

herkes steamden mi indiriyor acaba yoksa kaçak göcek yerler var mı_? kıpss lütfen

abi millet 60 fps den aşağı oynamaya oyun oynamak demiyor çünkü. ultra ayarlarda min 60fps alamıyorsan takımlara bile almıyorlar. hayatım boyunca hiç bir oyunca aa'yı bile açamamış olan ben bu durumu anlamıyorum tabi. onun yerinde rules of survival var, aynı oyunun ücretsiz ve daha hafif olanı^^

Hasta beşiktaşlı olarak penaltıyla ilgisi yok diyorum. Cenkin düştükten sonraki vücut dili de değil diyor

Penaltı değil, kimse vermez ama bence penaltı olmalı bunlar. Emenike de GS maçında önü bomboş giderken defans oyuncusu ayağını Emenike'nin önüne koyup çekmişti, adam da yere yuvarlandı. Temas yok ama oyuncunun dengesini topla alakasız bir şekilde bozuyorsun.

Vücut dilini salla sen olsan düşer misin düşmez misin o pozisyonda? Ayağına temas var mı yok mu?

Şl'de penaltı mıdır bu pozisyon?

Hiçbir yerde penaltı değil. Çekme takmıyor. Bu temasla da düşülmez.

ben hakem olsam çalmam bu pozisyonu. ekstra bir şarj yok, oyuncunun dengesini bozacak kadar sert bir hamle değil, cenk burada düşmeyi daha adam gelirken kafasına koymuş. eğer geçmek için hamle yapsaydı oyuncu da düşürmek için hamle yapsaydı kendini öne alabilseydi en küçük bir şarjda penaltı olurdu.

Penaltı yok

penalti degil bu. atiyor iste.

ceza sahasi disinda faulsa ceza sahasi icinde de fauldur. hep bu sacma yorum farki sorunlara yol aciyor zaten.

pen6 ile alakası yok. klasik bjk topçusu işte.

penaltı falan değil de bu nasıl Beşiktaş nefretidir anasını satayım kaç ay olmuş adam gideli.

Atıyor bildiğin.

N11’den alabilirsiniz. Kupon, indirim filan derken baya uygun fiyata gelebiliyor. Eurasia garantili olmasına bakın, GTA 5 ve FIFA dışında oynanmaz diyorsanız 500 GB Slim modeli işinizi görür. 2 kollu model var onlara bakın bir de, ikinci kol ekstra alırsanız pahalıya gelir.

Ben de alma planları içindeyim, araştırdığım kadarıyla... kafam çok karışık..

4k tv'in varsa ps4 değil ps4 pro almamız lazımmış. Ama bir diğer görüş, ps4 pro'nun para tuzağı olduğu, bizim gibi amatör oyuncular için pek bir farkının olmadı.

ithalatçı garantili olunca 200-300 lira daha ucuz oluyor, zaten canavar gibi makine, ne gerek var fazla para vermeye. Ama bir diğer görüş, ithalatçı garantili olunca arkasında duran olmuyor 200 lira fazla ver başın ağrımasın.

ben donanımhaber'in ps4 fırsatlar başlığını takip ediyorum. ithalatçı garantili 1050 liraya kadar düştüğünü gördüm. 500 gb modeli. sony garantili 1499 lira sanırım fixlendi bu fiyata.

sahibinden bakabilirsin garantisi devam eden 800-900 arası bir şey..

god of war, tomb raider, far cry, resident evil, the last of us, diablo, bioshock gibi oyunları da unutmamak lazım..

Ps4 gurusu olarak geldim aranıza.

Ps4 Slim 500 modelini alıyorsunuz kafa rahat. 2.el alın 18 ay garantili bir dünya satan adam var, yok ben kıl adamım diyorsan 1050 liraya 100 lira da bonus veren bir alışveriş sitesinden çekin gitsin hemen. Pro'ya gerek yok.

ps4 1 tb tek kol ve fifa18 ile duruyor, sony garantili almistsim (bimeksten) ama garantisi doldu, satmayi dusunuyorum pek oynamyamadim icin (zamandan dolayi)

yer ankara (anlasabilirsek uygun fiyattan ilgilenen arkadaslara buradan satabilirim, donanimhaber uyeligimde mevcut referanslarima bakmak isterseniz)

ps4 slim ile pro arasındaki fiyat farkı giderek açılıyor, slim geri pro ileri gidiyor sürekli. 2020 yılında ps5 çıkınca elindekini satacağını düşün, belki de sadece 4k oyun çıkacak olan ps5'le 2 yıl daha ortak oyun oynatabilecek pro'yu mu daha kolay ve nispeten az fiyat düşüşüyle satarsın yoksa ağzıyla kuş tutsa upscale dışında 4k oynatamayacak olan slim'i mi?

kendi tarayıcısı üstünden 4k film izleme olaylarına falan hiç girmiyorum.

yani fifa ve gta dışında oyun oynamıyoruz biz de zaten.
zaten başka oyun yok ki.
hiç.
abi o ne demek ya?

oyun konusunda yardımcı oluruz. siz tarzınızı belirtin.

Sigara keyif işi... puro içerim ben de ara sıra... bağımlılık psikolojik biraz da bence. Tok karna sigara içerim mesela ben sadece gibi gibi

En hafif puro sürekli içilemeyecek kadar ağır zaten.

Sigara ise katılmıyorum ciddi bir bağımlılık hem fizyolojik hem de psikolojik olarak.

yemekten sonra da dürtüyor ama içmemem gerektiğini bildiğim için içmiyorum. çok gün üst üste içicek durum oluşmuşsa ara veriyorum, ucunu kaçırmayınca çok büyük bağımlılık gelişmiyor. gerçi benim 2 sene günde 4-5 tane içip bırakmışlığım da var.

Şu "Çok gün üst üste içecek durum oluşmuşsa ara veriyorum" nasıl oluyor? 10 gündür sigara içmiyorsun ama 10 günün sonunda bir paket sigara içiyorsun mesela? Böyle insanlardan bahsediyorum.

10 günün sonunda 1 paket içmiyorum, uzun saatli alkollü eğlenceli bir ortamsa günde 6-7 tane oluyor ama o da sürekli olmuyor, 2-3 haftada 1 diyelim. bazen 3-4 gün üst üste içiyorsun, sonra bi ortam daha oluşuyor, içmiyorsun. ya da 2 haftadır hiç içmemişsem güzel bir yemekten sonra içiyorum. kendimce bir denge işte, içmeyeceğim dedikten sonra çok zor olmuyor.

@want2die Evet aradığım böyle bir cevaptı. Bu bağımlılık neye göre oluşuyor acaba, öğrenmek lazım

nerdeyse 2 aydır kendi üzerimde deney yapıyorum, sonuçlarını paylaşiyim burdan.

öncelikle bi kere 10 ay boyunca sigara içmedim. her an aklımdaydı.

geçenlerde sigarayı bırakim dedim ama benim için ızdırap olacağının da farkındaydım. şöle bi yol izliyim dedim kendi kendime. güzel bi yemekten sonra ya da alkolün yanında sigara serbest dedim. 3 hafta boyunca sadece cuma cumartesileri alkol ile içtim sigarayı. 4-5 taneyi geçmedi. 4. hafta fire vermeye başladım. hafta sonu kahvaltısından dur bi tane içeyim, öğlen çayla beraber dur bi tane daha yakayım derken ipin ucu kaçtı tabi. şu hafta içi gün içinde içmiyorum ( salı günü bi tane içtim işyerinde ) akşam eve gidince ise yemek sonrası, çay sonrası yatmadan vs 3-4 tane içiyorum. nihai amacım senin de belirttiğin gibi canım istediğinde 3-4 tane içip sonra günlerce hiç içmemek. bakalım nolacak.

Sigaraya bağımlı olmayan bir yapıları var işte. Öyle senden benden müthiş yüksek iradeye sahipler de karşı koyuyorlar gibi bir durum değil. Ben sigarayı bıraktığımda 2. gün etrafımdaki insanların da huzurunu kaçırmaya başlıyorum.

Her insanda aynı derece bağımlılık yaptığını sanan insanlar varmış o da ilginç bir kafa.

Ben de ne kadar içsem içkiye bağımlı olmuyorum, bir dönem sık içsem bile devamında aramıyorum.

günde en az 1 sigara içmen gerekiyor tıbbi olarak bağımlı kabul edilmen için.

ben alkolle bi oturuşta bi paket içiyorum bazen ama sonra 1 ay içmiyorum veya 2 gün sonra yine alkolün yanına içiyorum. ama sigarayı aramıyorum. ortamda olduğu için içiyorum sadece.

bağımlılık öyle kolay gelişmiyor yani.

canım istediğinde içiyorum. ayda bir, iki ayda bir, üç ayda bir birkaç kez, belki altı ay. hiçbir düzeni veya parametresi yok.

ben öyle içiyorum. bağımlılık yapmıyor, nedenini bilmiyorum. nikotine bağışıklığım var galiba :D

hatta deney de yaptım. bir ara 2 hafta falan her gün paket alıp içmeye başladım, canım çektiği için değil de bağımlı olacak mıyım diye, baktım olmadı bıraktım gene. artık dışarı çıktıkça barda falan içiyorum ayda 1-2 gün falan o da.

önceden sigara dumanını ciğerime çekemezdim. gözlerimden yaşlar gelirdi öksürürken. askerde en düşük nikotinli sigarayla başladım denemeye. biraz azmettim ve sonunda sigaraya alıştım. paket almayıp sağdan soldan otlanan tiplerdendim. çünkü kendi kendime şunu diyordum: paket almaya başlarsam ipin ucu kaçar! sigarayı arkadaş ortamlarında özellikle alkolle filan tüketiyordum. daha sonra evlendim ve arkadaşlardan biraz koptuğum için can sıkıntısından paket almaya başladım. ama öyle sadece x sigarasından içerim triplerinde değildim. işteyken filan içmiyordum, paketler sadece evde duruyordu ve akşamları 2-3 tane içiyordum. baktım iş boka sarıyor içmemeye karar verdim ve kendimce önlem olarak tövbe ettim. yaklaşık 1buçuk senedir içmiyorum. canım çekmiyor. hatta tiksindim. bence biraz irade biraz da bünye meselesi..

ben.

hafif sigaralardan içiyorum. bundan daha sık içtiğim dönemler de oldu ama fırsat olmayınca bi hafta içmeyip eski düzene döndüğüm de... nasıl oluyor bilmiyorum.

ben akşam vakti olunca yorgunluk üzerine bir veya iki adet sarma sigara içerim her gün. bazen çok yorgun olurum, uyurum, canım istemez içmem. paket sigara illetini bırakıp sarma sigaraya geçin derim.

Standart olarak 3 günde bir paket içerim o da sadece işyerinde. Dışarıda pek içmem. Hatta yıllık izinde ağzıma sürmem. Aramıyorum. Keyif için içiyorum normal günlerde.
Dışarıda alkollü bir ortamda ise 2 3 saatte bir paketi öldürürüm.
Değişik bir yapım var sanırım.

Alkollü bir akşama çıkarsak 1 paket gider, sonraki alkollü akşama kadar 1 tane dahi içmem kokusu beni irrite ediyor :D

Benim eşim bu. Aklına gelirse djarum içer. Onun dışında sigara aramaz.

Benden bahsediyorsun. Hiç paket almadım.

Prensip şu: Bir dal içtiğim zaman o gün bir daha içmiyorum. Ne olursa olsun.

18750 ye hunday getz bulmuştum sanırım 2005 ti. daha önce babamın vardı aynı araçtan. güzeldi memnunduk. hunday getz bulursanız ki bulursunuz, alırsanız ben vay keriz demem. iyi araç.

kaç senesinde buldunuz?

yeni ya. şimdi baktım. benim bulduğum yok şuan ama mesela şu fena değil: www.sahibinden.com

ama söyleyim ben motor kaydı hasar kaydı boyası bilmemnesinden anlamam. arabaya kefil olurum ama. hyundai getz iyidir. ergenken köyde az kaçırmadım bu arabayı.

yeni derken bu dediğim araca baktığım 10 gün olmamıştır anlamında.

pejo-citroen grubunda temiz değil ama iş görecek araçlar bulunabilir.

Yıl tutmuyor ama güzel bir Vos Vos alınır o paraya :D

nice alinmasin, yaptir ekspertizini icine sinerse al.

ben 15.000 liraya dacia solenza almayi dusunuyorum :))

Reno Modüs var tanıdığımda, dizel.
İlgilenirseniz...

1.5 dci sembol al az yakar iyi kaçar

Her bip aynı değil cihazın tepesinde bir seviye göstergesi var. Telefon bu göstergeyi yukarı çekiyor sanırım.

hiçbir zaman yan tarafa koymuyorum. bi kaç yer haricinde kimse durdurmadı. ben telefonun ötmesi değilde telefonu bozduğunu duymuştum yanlışta hatırlıyor olabilirim.

telefonu masaya koymadan yandan geçiren arkadaşım var. kontrolden geçerken sol eliyle telefonu yandan öne doğru uzatıp sağ eliyle alıyor.

az bıçak sokmadım öyle telefon kılıfında avmlere: D

Hikaye ya. Ben çoğundan öttüre öttüre geçiyorum.

philips'in makineleri fena değil. Şarjlı al, kolaylık olur.

Philips OneBlade Pro, Trimmen, Stylen, Rasieren / Präzisionskamm für 14 Längen QP6520/30 www.amazon.de

Bizim arkadaş bundan aldı saç sakal kullanıyorum diyor.

moser

marka takıntınız yoksa tahtakale de çok uyguna bulabilirsiniz. 4 sene önce powertec diye makine aldım 50 liraya hala canavar gibi.

yılların keli olarak önerim sarjlı basit bir şey almanız
çok para vermeye kesinlikle gerek yok
sinbo,arzum yeterli gayet

ömürlük bişey lazımsa moser bordo renkli.

moser 1400.

Moser bordo renkli.
Yillar önce bir arkadasim almisti sevgilisinin saclarini kesmek icin.
Evlendiler, hala kullaniyorlar.

moser alabilirsin fonex kozmetik Türkiyedeki distribütörü orjinal alırsın

moser bordo demiştim ya, hesap ettim 99 dan beri aktif olarak kullanıyorum, ne bıçağını bilettim, ne bişeye ihtiyaç duydum, sadece yılda 1 defa tarağını çıkartıp temizler, kullanmadan önce de bir iki damla singer makina yağı ile yağlarım.

Satıcı diye bahsettiğiniz kim? 3. Taraf satıcı ise her şey onun kuralları dahilinde olacak dersek daha doğru olur, eğer kargo seçimi ekranında AmazonGlobal Shipping yoksa, gümrük vergisini siz, ürün TR'ye girerken ödeyeceksiniz mesela. İade satıcının kurallarına bağlı.

Eğer Amazon yolluyorsa hangisi ucuzsa oradan alın.

Satıcı Amazon değilse uzak durun.

Satıcı Amazon ise tüm prosedür aynı.

2 ihtimali var, birisi iç enerjilerinden bu motivasyonu sağlıyorlar. 2.si ise önce zorla yapmaya başlıyorlar sonra seviyorlar.

Bi' kız tanıyorum, sevmediği bi' erkekle birlikteydi sonra çocuğa aşık oldu evlendiler.(god damn it) misal...

Ben de dota2'yi sevmiyordum ama deli gibi oynuyorum(gerçi hala sevmiyorum, bu örnek sayılmaz)

Instagram.

Instagramı hayatlarından çıkartın çoğu kişi yaptığı aktivitenin yanından bile geçmez. Herkes başkasına hava peşinde.

Msn döneminde kimse böyle değildi. Millet evde çay sigara takılıp arabesk müzik dinliyordu.

Hiçbir şey amaçsız hedefsiz ve zorla olduğu halde 'hevesle' olamaz.

Eğer kişinin inandığı bir amacı ve hedefi varsa geri kalan her şey teferruata dönüşüyor ve önemsiz oluyor. Kişi o hedefe giden her yolu ne kadar zor olsa da veya hatta etik dışı olsa da göze alabiliyor.

Motivasyon dedikleri de kendiliğinden olmuyor işte, hedefler kişiyi güdülüyor. 'İç enerji' dediği 'itki', insanın doğasından gelen bazı arzularından kaynaklanıyor. 'Başarma arzusu', 'kendini gerçekleştirme arzusu', 'takdir görme arzusu', 'hayatta kalma arzusu' gibi çeşitli düzeylerde genelleyebiliriz.

'Zorla başlayıp sonra sevme' diye de bir açıklama yok, yine hedefler yoksa kişi güdülenemez. Zorla başlama meselesi alışık olunmayan bir eylemi alışkanlığa çevirme sürecinden ibaret.

Tekrar: Kendine inanabileceğin bir hedef ve amaç bul. Çevrene faydalı olmak istiyorsun diyelim. Sana en basit gelen bir konuda ihtiyacı olan birine yardımcı olsan bile olur. Bu yardım maddi olmasa daha iyi, çünkü aslında birine yardım ederken kendine yardım edeceğinden zihnen bu yardım sürecini yaşaman lazım. Birine zorlandığı bir konuda(en basit karşıdan karşıya geçmek isteyen bir yaşlı, sakat, yardıma muhtaç biri dahi olabilir, matematik, yabancı dil de olabilir) yardım edebilirsin mesela.

Sosyal bir hedef veya amaç seni şu anda olduğundan bir kademe yukarı taşıyacaktır. Bu davranışları alışkanlık haline getirirsen de uzun vadede pozitif biri olabilirsin, bir çok kişiyle tanışabilirsin... Önce kendini geliştirme gibi kişisel amaçlar yerine sosyal amaçlar bulmanda bu yüzden fayda var. Daha sonra bireysel bir düzeye geçersin.

insan faktoru burada onemli. ve isine nasil bir bakis acisiyla baktigin, yani anlam, motivasyon devamliligi icin oldukca onemli bir etken.

insan faktoru, varligimizi ve sagligimizi diger insanlarin varligina borclu oldugumuz icin onemli. yaptigin is de diger insanlarin hayatina nasil bir etki yarattigi ve nasil bir pozitif etki yaratacagi isine olan sevginin en temel dayanagi. neden? cunku biz insanlar birbirimizle variz. bu sebeple benim isim- her ne ise artik- diger insanlarin hayatina katacagi degisim ve farki ve kolayligi dusunmek, sahsen beni ayakta tutan yegane seydir. ben para ile motive olamiyorum, sohret ile de. anlam ile motive oluyorum. beni ayakta tutan sey bu.

bu sebeple bence yaptiklari seyi hevesle yapan insanlar islerinin anlamini cozmus kimseler.

Kafamda tam idexo'nun yazdiklarinin tersi vardi. Tam tersi degil de, bayagi bayagi ters.

Isini hevesle yapan sansli insanlardan biriyim. Neden bana maas verildigini on kusur yildir anlayamiyorum, param olsa "Ne olur bunu yapayim mi ben, lutfeeen" diye para veririm. Amac, hedef, degerlendirme, yarisma, kiyaslama gibi kavramlarin tam tersine heves ve tutkuyu baltaladigini, hatta oldurdugunu dusunuyorum. Tutkulu oldugun ya da yapmayi sevdigin icin degil de, bir seyleri basarmak icin yola koyuldugunda ulasip ulasilmayacagi belli olmayan bir hedefin insani yozlastirdigina ve tutkudan, hevesten ziyade hirsa yol actigina inaniyorum. Otesinde, basarili olma fikrinin anksiyete yarattigini ve bunun da performansi kotu etkiledigini dusunuyorum. GIdilecek yol ya da gecilmesi gerek bir esik oldugunda, o nokta insana yuk olabiliyor.

Tutku ve heves tam tersine basaridan tamamen bagimsiz geliyor bana. Tutkuyla bagli oldugun bir is ya da hobi, bos zamanini onunla doldurmak istedigin, kimsenin haberi olmasa bile ilgilenmek istedigin, issiz adaya dussen yapmak isteyecegin, hatta yarin olecegini bilirken zamanini o sekilde gecirsen pisman hissetmeyecegin is ve hobidir bana gore. Basarisiz olsan ya da bir ton kotu geri bildirim alsan bile vazgecmek istemeyecegin istir.

Burada bagimlilikla tutkuyu ayirmak gerekebilir. Burada birkac ayrim birden yapilabilir. Kanada'da bir universitedeydi sanirim, orada bir arastirma bunu iki sekilde ayiriyor. Ilki tutku ile yaptigin bir aktivite istenildigi zaman yapilabilir ama bagimlilik kontrol edilemez. Ornegin, "Benim canim bugun Duyuru'ya girmek istemiyor" deyip girmiyorsan ama Duyuru'yu cok seviyorsan; o bir tutku olarak tanimlaniyor ama "Lanet olsun, bugun Duyuru'ya girmeyecektim. Yine on saat burada kaldim" diyorsan, o bagimlilik oluyor. Ikinci fark da ciktilari uzerinden. Bir aktivitenin sana olumlu getirisi olacaksa bu tutku olarak tanimlaniyor ama getirisi olumsuz olacaksa bagimlilik olarak tanimlaniyor. Ornegin, kumar tutkusu tutku olarak degil, bagimlilik olarak tanimlaniyor. Iskoliklikte de calisarak kendi isteginle sagligina zarar vermek olarak goruluyor. Ornegin. Japonlarin karoshi denilen bir kelimesi var ve "cok calismaktan olmek" anlamina geliyor ve Japonya'da siklikla olmasa da diger ulkelere gore daha cok karsilasilasilan bir kavram oldugu soyleniyor ama Japonlarinki is bagimliligi sayilmiyor. Ne kadar kendi istekleri ile orada olsalar da, bunun altinda kultur ve mahalle baskisi yatiyor ve Japonlar baska seceneklerinin olmadigini dusunuyorlar. Ayni sekilde, "Ya atarlarsa" ya da "Yarina kadar muhlet verdiler bu is icin" diye kendini zorlamak da bagimlilik sayilmiyor, cunku kendi isteginle degil. Diyelim ki zaten basarilisin ve seni kovalayan yok ama yine de calisirken kendine zarar verecek hale geliyorsun; o sartlar altinda canini cikaracak kadar calismak iskoliklik olarak tanimlaniyor. Cok sevilen bir iste ya da hobide tutku ve bagimlilik sinirlarda yuruyebiliyor.

Birkac ornek vereyim bu konuda, isimlerini vermeyeyim. Ilki Turkiye'nin en buyuk stratejik yonetim uzmanlarindan ve kendi adina cikardigi yontemleri ve patentleri var. 1000'den fazla kurum ve kurulusa danismanlik yapmis, meclise kadar danismanlik yapmis ve yurtdisinda isler almis. Adamin evinde usaklari var. Bu adamla birkac kisi konusma sansimiz oldu ve tam da yilbasi zamaniydi. Insanlar piyango biletine para cikarsa ne yapacaklarini hayal ediyorlardi. Bu adam uc tane stratejist adi soyledi kendisi gibi ama yabanci, onlarla bir calistay yapardim. Cok eglenceli olurdu, butun gunumu oyle gecirebilirim" dedi.

Diger bir ornek yine basarili bir kisi. Bir arkadasimin esi Turkiye'de cok unlu diyemem ama kendi capinda unu olan bir asci. Kendi lokantasini acti ve Eksi Sozluk'te lokantasini gectim, kendi adina da birkac entry var, ki kac kisi bilir gittigi lokantanin sefinin adini. Bu kiz bir gun lokantasini devretti ve bir hotelde baska bir sef ascinin iki kati altinda calismaya basladi. Maas dort kat falan dustu sanirim, 6-7 yildir entry'yi giren yok. Lokanta batti. Nedenini sordugumuzda "Muhtasarlik vergisi gibi kavramlarla tutkumun kirlenmesine daha fazla seyirci kalamadim. Simdi emir aliyorum ama en azindan sadece sevdigim seyi yapiyorum" dedi. Demek istedigim, bazen tutku basarinin ve hedefin onune gecebiliyor. Bu noktada "Hobini isin yapma" da diyebiliriz ama her zaman araya muhtasar vergisi zorunda degil tabii. Bazen gulu seven dikenine katlanabiliyor.

Ucuncusu ise abimin kiz arkadasi. Ikisi birlikte birkac yil once okculuga basladilar. Abim birazcik basarili ama kiz arkadasi basariyi gectim, bayagi kotu bir okcu. Yine de her firsatta "Hadi, ok atmaya" diyor, "Savasci olcam ben" diye kendi ile dalga geciyor ama her firsatinda ok atmaya gidiyor. Kac yuz, kac bin ok atmistir bilmiyorum ama kizin yetenegi o konuda degil. Yine de her seferinde "Ok atmaya gidelim" diye ilk gunku heyecanini koruyor. Bundan para kazanmaya calissa fakir kalabilirdi ama hobi olarak cok mutlu ve cok seviyor.

Gorev gibi, "Sevecegim" diye kendini zorladigin is zamanla aliskanliga da donusebilir, iskenceye de. Bunlarin disinda, olabildigince cok sey deneyerek tutkunun nerede yattigini aramak olabilir ama her seyi kisacik deneyerek degil de, bir "Bakalim oluyor mu" diye biraz zaman taniyarak. Bircok sey ilk basta zor veya anlasilmaz olabilir, biraz o aktiviteyi tanimaya zaman vererek degerlendirilebilir.

@aychovski'nin anlatmak istediği benim söylediklerimle aslında çelişmiyor. Zira güdüler her zaman tatmin edilemiyor veya çoğu zaman eksik tatmin ediliyor.

Doyurulamadığı zaman, mesela başarılı olunmazsa, bu arzu 'tutku'ya da dönüşebiliyor. Öte yandan doyurulan güdüler daha sonra tekrar ortaya çıkabiliyor, şiddeti artabiliyor... Dolayısıyla benim söylediklerimin başka bir boyutu gibi görülebilir.

Kısa kısa fikir vereyim:

Alışkanlık, Duyarsızlaşma durumları tekrardan gelen bazı sonuçlar. Kişi davranışı değiştirdiğinde bunu sürekli hale getirince duyarlılığı azalır, daha yüksek uyaranlara maruz kalmadıkça uyarılmaz(olumlu veya olumsuz)

Alışkanlıksa kişinin bazı davranışları reflekse dönüştürmesi diyebiliriz. Yani düşünmeye gerek kalmadan daha önce deneyimlenmiş bir davranışı tekrar ettirme. Bu bağlamda bağımlılık sandığımız çoğu şey alışkanlık.

Bağımlılık bambaşka bir durum.

Tükenme diye de bir şey var. Kişi daha üst bir amaç ve hedef bulmakta zorlanıyorsa veya hedefler çok yüksek, uzun vadeliyse aşması gereken engeller kısa vadede bir tatmin vermeyeceğinden kişi 'tükenmeye' başlayabilir. Çoğumuz etkin hedef koymayı bilmediğimizden tükeniveriyoruz. Amatörlüğü veya intermediate platosunu aşamıyoruz. Dolayısıyla hiçbir şeye başlarken hedefsiz değiliz, bir şekilde bir hayalimiz var. Ama bazen işi elimize alır almaz hayalleri yıkılıyor, bazen de uzun süre sonra. Bilinç düzeyinde olmayan, hayaller de hedeflerdir.

Durumlar, kişiler, çevre, sonuçları ve sebepleri etkiliyor. Algı düzeyi, kendini kontrol yeteneği davranışlarımızı etkiliyor.

Sonra 'hevesli' olmaksa deneyimsizlikten gelir. Hevesli profesyonel yoktur. Onun yerine disiplinli profesyonel vardır. Bir şekilde amatör ruhu korumayı başarırlarsa aynı zamanda heyecanlarını da koruyabilirler fakat emin ol her profesyonel de zaman zaman zorsunduğu problemler karşısında yılmanın eşiğine dahi gelir. Onlar öyle bir durumda kendi kendilerini mantıklı veya mantıksız sebeplerden motive edip durumu aşarlar. Çünkü profesyonellik maddi ve manevi olarak bunu gerektirir. Amatör yarım bırakabilirken, profesyonel bırakamaz.

Bütün bunların dereceleri, nereden nasıl kaynaklandığı da kişiden kişiye değişir. Hem aynı güdü çeşitli kimselerde başka türlü eyleme dönüşebilir, hem de aynı davranışın altında çeşitli kişilerin başka güdüleri ortaya çıkabilir...

Yukarıda vermek istediğim daha ziyade pratik önerilerdi. Tutku gibi bu işin çok kişisel boyutlarına girmek istemedim ve zaten şu aşamada pek de bir faydası olmaz.

Japonları da uzun uzun tartışmak istiyorum ama yukarıdakileri bile açacak pek vaktim yok. Hızlı hızlı yazdım.

@aychovski bu kadar içinden gelerek 10 yıldır ne iş yapıyorsun? İşini hevesle yapmanın sebebi karşında sürekli yeni konu, kişi veya durumlar olması mı? Sürekli bir yenilik ve keşif mi var? Seni güdüleyen nedir?

beklentileri küçük. sürekli eğlenmeseler de oluyor. kendilerini sürece bırakabiliyorlar.

Sahibinden.com'a koy, fiyatı da hemen satılacak gibi uygun yap. Bilardo salonu işletenler alırlar.

yer ankara ise ben alırım.

sahibinden e koy
ucuza verirsen hemen alırlar
biz sattık

yer istanbul :(

istanbuldayım ve çok isterim ama şu an koycak yerim yok :(((

letgoya koy

Hiç bilardo oynamamama rağmen çöpü boylayacak kısmında gözüm kararmış düşüp bayılmışım, hastaneden yazıyorum.

Uygun fiyata her türlü satılır +1

Satılır her türlü ben Ankara olsa alırdım

Ben alırım, neresindesiniz İstanbul'un?

Kardeşimi falan evden atıp masayı almayı düşünüyorum.

dr.com.tr ve idefix.com ve kitapyurdu'nda liste yapıp karşılaştırıyorum

eganba'ya da baktım, listemin en pahalı olduğu site oldu :(

Eganba

Cogunlukla d&r dan aliyorum. İdefix ve babil e de bakiyorum fiyat karsilastirmasi icin.

En ucuz fiyata sahip olandan.

Dr, babil, kitapyurdu, idefix, arkadas.com.tr filan bakıyorum hangisinde ucyzsa sepete atıp alıyorum

Kitapyurdu

Face satış gruplarına bakmalısın ucuzluk için. bazı sahafların mezatları oluyor gün içinde.

idefix

chat.whatsapp.com

Fazla samimi bir grup Overwatch oynuyoruz genelde.

derse gireceğim

edit: ne düz adammışım ya

Meyve yiyip vatanım sensin izlemeyi planlıyorum, sarmazsa uyuyacağım.

bir düz adam cevabı da benden gelsin.

19:00 işten çıkış zaten emenike
bisikletle eve gidiş
yemek
kelime oyunu (tv)
çocukla hanımla sohbet, çocuğun dersleri falan
çay+sigara (evet maalesef sigara emenike)
istiklal marşı ve kapanış

İyi değilim. Modlar duyuruları haksız yere silip duruyor. Bu işi @compumaster çözecek sanırım.
Akşama ise biraz yürüyüş, kandil gecesini kutlamak..

uyumak istiyorum

Tango dersi var bu akşam

Hanıma kuzenin nişanı için elbise bakcaz

Izinliydim. Bi arkadasla takilacaktik bugun ve gece. Izin iptal oldu, ise gidiyorum simdi. Aksam da kosturmaca sabaha kadar...

aslında moralim kötü şu aralar
ama sağolsun bir arkadaşım notre dame de paris müzikaline bilet ayarladı zorluda
oraya gideceğiz.

yemek yeme - yarına yemek yapma - bulaşık yıkama - sosyal medyada gezinme - kapanış

Iyiyiz sen nasilsin?
Aksam kursa gidicem sonra da birine kahve sozum var.
Sen ne yapacaksin?

Cs go oynuyorum. Aksama biraz yuruyus eve gelince kandil simidi + cay + youtube guldur guldur.

bok gibiyim.
akşam psikologa gidicem, muhtemelen bu sefer ilaç diyecek.
oradan belki eve geçerim, belki kahvecide otururum.

Ders calismam lazim. Eger calisamaz ya da calismazsam ucak maketime devam edecegim.

hiçbir şey

@acemi milliyeçilik değil

Aileni onu bunu hicbir seyi sevmiyorsun sanirim . Iradeyi falan bosver, altindaki psikolojik etkene kafa yor analiz yap tavsiyem. Sorumluluktan kacan bir yapin mi var? Fedakarlik sana gore ne ifade ediyor?

Eger ben iradem disi secmediğim hicbir seyi sevmem diyorsan orada durmalisin. Bunun arkasinda ya kibir vardir ya baska bir sey.

kendi iradenle seçmediğin bir hayatı yaşıyorsun ama

Besleme, senin beslediğin ülke seni kabul ediyor mu bakalım.

Leş gibi ergen kokuyor başlık.

Bana göre lazım değildir. İsteyen milliyetçi olur, istemeyen olmaz bunda darılacak bozulacak bir şey yok. Ben milliyetçi değilim diye vergi mi kaçıracağım veya suç mu işleyeceğim?

Devlet sistemi karşılıklıdır. Sen devlete vergi verirsin, temsil ettiği ülke sınırları içinde çalışırsın, katma değer yaratırsın. Buna mukabil devlet sana asayiş, barış, huzur, eğitim, sağlık hizmetleri vs sunar.

Beğenmezsen bunu, beğeneceğin bir ülkeye gidersin orada bu karşılıklı anlaşmaya dahil olursun. Bazısında sıkı bir ilişki vardır(sosyal devlet yüksek vergi vs), bazısında gevşek(abd bazı eyaletler), bazı ilişkiler de Türkiye'deki gibi tek taraflı işler. Devlet hep alır hiç vermez, sonra da milliyetçilik propagandası yapar.

Milliyetçilik de din gibi bir duygu sömürüsünden ibarettir.

Kuresellesmemis dunyada ailen, sevdiklerin, arkadaslarin senin milletini oluşturduğu için onlari koruma ve yanlarinda bulunmak icindir bence.

o zaman onun icinde de yasamayacaksin. sececegin ulkelerin seni benimseyeceginden emin ol bu arada.

lazım değildir.

adı milliyetçilik ya da yurtseverlik veya vatanseverlik olur lazımdır. ama genelde "vatanseverlik, alçakların son sığınağıdır" ki bence bazen(?) ilk sığınağı da oluyor pekala. alçakların "son sığınağı" olduğunu ise yaşıyoruz zaten.

bilemiyorum altan... son yıllarda giderek dini ve milli duygularım zayıfladı (sanırım?).

politikacılar için lazımdır. din gibi.
sayesinde kaos, öfke, korku oluşur. bu da işlerine gelir.

adamın büyük babası yunanistanda kalsa şimdi türklere küfredecek kişi, dede sınırı geçtiği için rum düşmanı.
ya da anası vaktiyle bi ingilizle evlense ve ingiltereye taşınsa; şu an avrupadaki türklerden şikayet edebilecek kimse, muhtemelen kanında türklükten daha çok arap kanı varken; orta asyayı övüp arap coğrafyasına sövebiliyor.

Bence kavramlar da biraz karisiyor. Hayatlarimiz ve kisiliklerimiz icinde yasadigimiz topluma gore sekilleniyor. Bu acidan insanin yasadigi ulkeyi, o ulkenin kulturunu falan sevmesi; her ne kadar en basta bunlari secmemis olsa da normal. Ancak buradan hareketle sevmemesi de normal.

Elbette cok olagan disi durumlar vardir, mesela kurtulus savasi bunlardan biridir, ancak bu gibi zamanlar disinda milliyet bir etkilesim aglari butunu, devlet de biz rahat, guvende, huzurlu yasayalim diye olusturulmus profesyonel bir orgut. Insanlarin milliyetlerini kisiliklerinin, daha da kotusu basklarinin kisiliklerinin onune koyduklari noktada isler sacmalasiyor.

lazım değil. kimse seni de milliyetçi ol diye zorlamıyor.

Lazim falan degildir, bir iluzyondur, beyin yikamadir. Insanlarin kafasinda boyle kuvvetli bir "vatan" olgusu yaratmak pek cok ise yarayabilir liderler adina. O yuzden bu duygulari koruklerler.
Milliyetcilik bir secimdir. Milliyetci olmayan vatan haini falan da degildir. Hem vatan haini nedir?
Ulus kavrami cok uc noktalara tasinmis zihnimizde. Toplim icinde yasayan organizmalar icin kollektif dusunmek mantikli bir yonelim ama o kadar kollektif dusunuyoruz ki kafada yarattigimiz kavram uzerinden savas cikaracak noktaya geliyoruz.
Yukaridaki yorumlarin da bazilari resmen neden kendim secmedigim ulkeye duygu besleyeyim argumanina ofkelenerek yazilmis hatta. Cok guclu duygu milliyetcilik. Aslinda yazmaya useniyorum daha fazla.
"O zaman icinde yasama bu ulkenin" tarzi argumanlar zaten ergencedir. Hatta ergenlik deryasi yukarisi komple.

Gittigin ulke seni kabullenecek mi...
Oncelikle neden baska yere gidesin? Duygu beslemedigin toprak murdar mi oluyor, yasamak haram falan mi oluyor? Guclu duygular beslemedigin olusumdan nefret etmis mi oluyor ya da otomatik olarak? Calisanlariyla sicak iliskilerin olmadigi icin calistigin firmaya istifani basiyor musun, guclu duygular beslemeyince tiksiniyor musun ya da o insanlardan?
Gittin diyelim.
Ulkenin seni benimseyip benimsemesi neden soz konusu? Milliyetcilik duygusu besledigin ulus olgusu bir taraf mi? Karslikli benimseme ve kabullenme durumu mu var? Milliyetcilik duygusuyla yanip tutustugun Turkiye de senin icin yanip tutusuyor mu ya da?

Aslinda soruyu sorarken olayi da ozetlemissin, kendi iradenle secmedigin toprag/millete/ulusa/devlete/topluluga adini sen yok kollektif yapiya neden duygusal olarak baglanasin?
Daha anlatacagim da sikildim bunlari konusmaktan. Milliyetci olan olsun, vatam millet sakarya diye yansin tutussun, mehteri versin falan sikinti yok. Ama milliyetci degilim diyince insana hain, orospu cocugu gozuyle falan bakilmasin, ucmaya gerek yok duygularda.

iyi muhabbet döner etrafında;

cdn1.n11.com.tr

Playstation, playlink oyunları

eşcinseller

lenovo p2 var 5000 mah olan. ama diğer özelliklerini bilmiyorum.

lg q6.

Xiaomi mi max2

mi max

zenfone 4 max (1500 lira). pili çok gidiyor, ekranı büyük, kamerası vasat şeklinde özetleyebilirim.

yarın a101 de xiamo red satıalcak 900 tl . iyidir

Teşekkürler ama sebeplerini de belirtirseniz sevinirim.

yeni çıkmadı önceden de böyleydi zaten. korsan taksi olarak işlem yapıyorlar, korsan taksilerde hem şoföre hem yolcuya ceza kesiliyor.

kanun çıktı kısmını ya yanlış anlamışlardır ya da izledikleri/dinledikleri haberde sallamışlardır.

Ubere makbuzu yollayın paranızı ödüyor

Peki bir aracın uber aracı olduğunu, icindekinin de yolcu olduğunu nasıl anliyorlar? Arkadaşımla gidiyoruz dese şoför ne.olacak? ( hayatında hiç uber kullanmamış birisi olarak soruyorum, burada über yok zaten)

@sfteses Yolcu arkadaysa "insan arkadaşının arabasında niye arkada otursun" mantığı ile kesebiliyorlar.

@sfteses ubere kayıtlı araçların plakaları varmış ellerinde güüüyyaa

ortada bi para cezası olduğunu bilmiyordum. ee polisler uber çağırıp çağırıp ceza kesemezler mi o zaman?

mozaikler bu şekilde ve renkte değil. fotoğraftaki renklerle oynanmış photosop.ta.. geçen hafta Anıtkabir'deydim, böyle bir durum söz konusu değil..

Bu ne böyle cami halısı gibi

Xiaomi ne satıyorsa al

tek bir şeyler sınırlı kalmayın hocam. araştırın binlerce çeşitte ürünler var. mesela kurmalı saat olabilir, akıllı bileklik olabilir, outdoor kol saati olabilir, buff bandana olabilir. giyim ürünleri olabilir, takı ve aksesuar olabilir, elektronik ürünler olabilir. o kategorileri bir inceleyin. ilginizi çekici bir şeyler bulabilirsiniz elbet.

ugreen marka usb kablo

Gearbest'te yıldönümü indirimi var, alisxpress'e özel bir çekin falan yoksa orayı da yokla, belki daha kârlı çıkarsın.