+1.

ekleyecek bir şey yok.

abi otogardakiler efsane oluyo ya. eskiden para isteyip gidiyolardı, şimdi milletin ayağına falan kapanıyolar. iyi taktik ama, ben ilk gördüğümde "lan oğlum napıyosun" dedim şaşırıp, baktım bırakmıyo lavuk verdim parayı valla. götü istese onu da verirdim orda. karşımda oturan kadın skti ama belalarını, çok ağır konuştu. çocuklar neticede, amaçları ne olursa olsun, başlarında kim olursa olsun, üzülürüm ben, diyemem çocuğa öyle şeyler. normalde para da vermiyom da işte aldı bu sefer ibneler. ben de kullancam artık bu taktiği.

arabadan inenler kesin olarak dilenci mi?

kesin dilenci. fotoğrafı çekmek için biraz geciktim. yoksa yakından ve arabada inerken çekecektim. üstleri başları yırtıktı.

mecidiyeköy full suriyeli dilenci doldu zaten amk, azınlık gibi hissediyorum kendimi

Çoğu meslek grubundan iyi kazanıyorlar. Örneğin asgari ücretle çalışan bir işçi günde ortalama 25-27 tl arası kazanıyor.

geçen bir kırtasiyeye gittim. yeni eleman dediler. suriyeliymiş evet üstü başı başkasının verdiği belli ama ilk başta bulduğu işler ağır inşaat işiymiş ve çalışamamış. kendisi inglizce öğretmeniymiş ayrıca. türkieye gelir gelmez iş bulmuş.

ikinci bir suriyeli daha tanıdım. adam suriyede penye dikip satıyor. türkiyeye gelmiş ve zeytinburnuna yerleşmiş ve şimdi zeytinburnunda bir iki esnaf yalnız bu adama mal veriyormuş. bu da mısıra satıyor. dilenci dilencidir. iş yapacak kişi de iş yapar.

27 senelilk ömrümde 27 tl vermemişimdir zaten

Allahın acımadığına acımaya gerek yok

Birde gurbetçi takılanlar var. Yeni geldim ne param ne gidecek yerim var diyorlar. Ilk seferinde kanmıştım ama sonra akıllandım. Ha bire aynı yerde dolanıyorlar birde hepsi aynıs şekilde yaklaşıyor "pardon bir şey söyleyecem" ya da benzeri nirmişim şeydi şimdi tam hatırlamıyorum ama hep aynı.

@iorveth'in bahsettiği gurbetçi takılanlara bir kez de ben rastladım, başımdan gitsin diye verdim 3 lira kurtuldum. Cebimde 5 lira vardı. Neyse, mühim de değil işin açıkçası; ama onun haricinde dilencilere asla para vermiyorum. Dua falan edenleri de çok ağır terslerim. Senin duan kabul olsa o halde olmazdın zaten derim hiçbir şey diyemiyorsam.

Katlanamıyorum insanlık onurunun bu denli ayaklar altına alınmasına.

yahu bizim evin sokağına bile gelmişler. aptal oldum çıktım iyice. zaten istiklal'de adım başı bir dilenci.

bugün bakkaldayım, bakkaldan içeri bir kadınla çocuk girdi,bildiğin yurdum insanı türkçesi ile bakkala abi suriye'den geldik, çocuğa bir su ver dedi.üzerine benim köpeği sordu, ısırır mı filan feşmekan. suriye'den geldim diyeceksen konuşma bari be kadın.

salı akşamı gezi parkı'nın dibinde yatan bir çocuk vardı battaniyede, tek başına 12-13 yaşında. önümde yürüyen erkek montunu verince kıyamadım, bu akşamlık en azından bir yer yurt bulmalı dedim 155'tır 183'tur arıyorum her yeri. ekip otosu beklerken ayaküstü bir polisle konustum taksımde de, adamın aynen söylediği, inanın o kadar fazla insan geliyor ve şikayet ediyor ki dilencileri, topluyoruz, götürüyoruz, daha biz görev yerimize dönmeden bakıyoruz yine sokaktalar. biz bıktık toplamaktan. hiç üzülme ablacığım çoluk çocuk diye, yatacak yer veriyoruz yiyecek yemek, yemeği bile yemeden sokağa geri dönüyorlar.

bizim mahallede eve 20-25 metre mesafede üst geçit var. üst geçitin bizim ev tarafında kesintisiz 4-5 senedir bir kadın oturuyor. diğer taraf merdivenlerinde de bir kaç kere gördüm birilerini ama bizim taraftaki hep var. kundaktaki bebesi gözümüzün önünde büyüdü. neyse efenim ben uzaktan gördüm ama abim, dayım, annem ve farklı bir zamanda eniştem kadını bir jipin üst geçitin yanına bıraktığını gördüler. jipin sahibi kadını çalıştırıyor.

bir diğer örnek; eniştemin küçük kardeşi biraz minibüs hattı üzerinde işlek bir yolda 20-25 metre kare bir dükkan tuttu ayakkabıcılık yapmaya çalıştı. dükkanın sahibi dilenciydi. istanbul avcılarda sabit bir yerde bekliyordu sürekli. kör bir adam. dükkanın olduğu 3-4 katlı bina onundu. 2 mercedes 303 olmalı eski otobüs 1 minibüsü ve o binanın yakınlarında başka bir apartmanı daha vardı adamın.

başka bir örnek; küçükken sivasta 27 haziran parkının kızılırmak ilkokulunun karşısındaki merdivenlerin dibinde bekleyen bir dilenci vardı. para ister ve vermediğimiz zaman küfür ederdi. ulan 3. 4. sınıfa gidiyoruz kansız herif. 2 defa da arkamızdan ayakkabı fırlatıp bizi kovalamıştı.

ha henüz bir liseli bebeyken de elinde elektrikli testere ile dolaşan dilenciler var. "ağbi vollahiğ şehıre gelmişız çalışah diye. paramuz yohtur." diyen tipler. ulan lise talebesiyim bende ne gezer para. öğrenciyim ben kusura bakma diyip tırsa tırsa geri çevirmiştim.


o gün bu gündür dilencileri görünce görmezden gelir basar giderim. illa yardım yapılacaksa üç beş kuruş onlara vermektense arkabanıza, yeğenlerinize verin.

böyle diyonuz da sonra ikamet ettiğimiz şehir dışında mahsur kalınca üç kuruş yol parası için saatlerce uğraşıyoz, uğraştırıyolar. tabi bu kimin suçu? tek bi suçlu yok, herkes suçlu.

engelleyemeyiz de. parası olan zengin ya da orta halli, monotonluğun, durağanlığın ve yapay-mecburi ilişkilierinin yarattığı sıkıntıdan böyle çıkacak.

o üç kuruş para verecek, onunla kendini "dünyanın en iyi insanı" hissedecek. onun neden dilendiği ya da onlarca yardım bilmemne derneği varken birilerinin neden sürekli yardıma ihtiyacı olduğunu düşünmesine sormasına gerek kalamayacak. bkz. vicdan mastürbasyonu. öteki de yolunu bulacak.

geçen gün bakırköyden sarı dolmuşa bindim akbilimde para kalmamış diye, ben çapa'dan geçer zannediyordum meğerse sahil yolundan direk taksime geçiyormuş, neyse akrasarayda iner ordan otobüse, tramvaya binerim artık diye düşündüm ki inince cebimdeki son 5 lirannın 4 küsür lirasını dolmuşa verdiğimi fark ettiğim, aksaray'da dolmuştan inince de tırım tırım yapı kredi aradım para çekeyim de akbile yükleyim diye, sonuç; bulamadım. param kalmadı 2 lira için yolda kaldım diye de kimseden rica edemedim.
aksaraydan çapa'ya da tıpış tıpış yürüdüm.
bu dilencilik mesleği olmasa ve insanları günlük hayatına bu kadar girmese belki rahat şekilde yol parası veya akbil rica edebilirdim, ama bu durumda istesek de insanlar ne gözle bakıyor diye az çok kendimden biliyorum.

çıkınca iki misli katını verecem

geçenlerde ufaklığın biri, abi kalem alıcam param yok dedi. tesadüf cebimde de kalem vardı, çıkarttım al dedim.

Kesinlikle katiliyorum. Bunun yuzunden okula gidis yolumu degistirdim. Ozellikle metrobus ustgecitlerinde falan o kadar fazlacalar ki... Kucucuk cocuklari merdivenlerin bi basina bi ortasina bi sonuna yerlestirip dilendiriyorlar. Kimisi de yanimiza sirnasip kendi dillerinde biseyler soyleyip ellerini uzatiyorlar. Anlamadigim kendi ulkelerinde de mi bu haldeydiler, buraya gelince mi boyle oldu. Neyse ne, hicbir zaman para vermemisimdir. Evet icim acir ama nedense haksiz bulurum dilenme olayini. Elimde yemek varsa ve cocuk gorursem veririm ama para asla vermem. Kotu kalpli diye yargilanmak da istemiyorum ama, duyuru sahibi bence tamamen hakli bu konuda.

yaşadığım yerde de çok var. gördüklerinde bacaklarıma atıyorlar kendilerini, sarılıp bırakmıyorlar. bir şey de yapamıyorum, kolundan tutup itmeye falan da içim elvermiyor çocuk sonuçta. onun da yaptığı işten haberi yok ki, en kötüsü dilenmenin normal olduğunu düşünerek büyüyecek onca çocuk. eskiden para veriyordum gördüğümde, artık vermek istemiyorum ve yoğun oldukları yerlerden yürümemeye çalışıyorum yolum çok uzasa da. olmadıkları yer yok. nereden geldi bu kadar dilenci insan anlamıyorum. suriyede bulunmuştum, suriyeli çok insanla da tanışmıştım ve sokakları dilenci dolu değildi, insanları bu anlayışta kişiler değillerdi.

özeti verilen her lira, çocukları dilenmeye daha çok teşvik ediyor. vermiyorum.

Ben para vermem

ulan "kendimi yarın kısırlaştırıyorum kendimi çok zalim ve suçlu hissediyorum" okudum dedim noluyor lan. ne yaptı da bu kadar suçluluk duyuyor

:D karnım acıktı şu cuma bitse de gitsek yahu

Zalim hissetmene anlam veremedim çünkü onun kötülüğüne olan bir şey yapmıyorsun ama bende de kısırlaştırıyoruz diye suçluluk duygusu olmuştu. Yanlış yapmıyorsun. Sağlıkları için iyi olanı yapıyorsun. Çiftleşse ayrı dert çiftleşmese ayrı dert. Çiftleşse, doğacak yavrular ne olacak? Dişi kedide çok hamilelik/doğum zaten sağlığı bozuyor, bağışıklığı düşüre düşüre. Erkek kedinin prostat kanseri riski var. Kısırlaştırınca hormon aktivitesi birkaç aya durduğu için hem kedin stressiz yaşayacak hem de hormonal hastalık riskleri çok düşecek.

Hayvanı zorla eve hapsedip bir de üstüne hormonlarını yok etmek çok adice geliyor. Bırakayım diyorum ama kıyamıyorum açıkçası ve sokakta yaşayamaz gibi geliyor. Bencillik değil mi bu?

Ne sokağa bırakması ya saçmalama. Almışsın bi kere. Ayrıca kedi bu amk kaplan mı da doğal ortamına bırakasın?

Kendini suçlu hissetme. Evet kendi bedenimiz dışında kalan bedenlere kendi kafamıza göre müdehale etme düşüncesi gerçekten berbat ama bunu yapmadığın zaman doğacak sonuçlar daha vahim olacaksa bu yapılmalı.

Kim billir kaç tane yavrusu olacak ve asıl onlar sokağa atılacaklar. Sokaklarda, barınaklarda bunca sahipsiz ve aç hayvan varken, bunca hayvan sakatken ve sahiplenilmiyorken ve bunca hayvan ilgisizlikten, bilinçsizlikten mahvoluyorken; göz göre göre başka yavruları da böyle bir dünyaya itmek çok daha bencilce.

Nerede yaşadığınla ilgili. Örn. İstanbul'da, trafiğin yoğun olduğu, yeşilliğin az olduğu mahallelerden birinde yaşıyorsan kediyi eve almak çok büyük iyilik. Zaten kedi evcil hayvan. Eve hapsetmek diye bir şey yok, çünkü doğal ortamda yaşama şansı yok zaten, yani dışarısı orman değil. Sokakta aç yaşıyorlar, çöpten yemek arıyorlar. Hayvan sevmeyen bir psikopata denk gelip tekmeleniyor, köpek grupları saldırıyor, arabayla eziliyor vet.e bile götürmüyorlar, başka kediler aralarına kabul etmiyor vb. Dişi kedi için daha da zor. Hamile kalıyor, doğum yapınca yavrularıyla ortada kalıyor, korunmasız bir şekilde.

Eve alıp ömrünü paylaşmak, çocuğun gibi sevip korumak bencillikse böyle bencilliğe can feda. Bizde 3 kedi var. Bir gün bahçeli bir evimiz olsun köpek de alalım istiyorum.

kediler zevk için sevişmiyor. doğal içgüdüleri ile zamanı gelince kızgınlığa giriyor ve üremek için çiftleşiyorlar.

defalarca yazdım bunu duyuruda ve sözlükte. ben sevişemiyorum bari kediler sevişsin ergen mantığını anlamıyorum, anlayamıyorum.

doğal ortam dediğiniz betonlar, asfaltlar arasında 1-2 senelik ortalama ömürleri var. araba altında kalıyorlar, kuyruksuz, bacaksız kalıyorlar. köpekler saldırıyor, hastalıklar, açlık çöp kutularının başında yaşıyorlar. sapıklar tekmeliyor, işkence ediyor. bunları mı yaşasın iki kere "içgüdüsel olarak" sevişsin diye???

yemin ediyorum bu zihniyetiniz nereden geliyor bir türlü anlayamıyorum.

kedilerin sevişmesi, sevişme özgürlüğü, istanbul'un ortasındaki vahiş doğa yaşamları fantazilerini siz nereden yarattınız?

sonra diyorlar sen niye sinirleniyorsun, niye sinirli yazıyorsun?

offffffffffffffff

kendiniz için istemediğiniz bir şeyi başkasına yapmayınız. bu konuda söyleyecek sözleri yok. söz hakları olsa bırak ulan beni sokağa ama pipime dokunma demez miydi? sonuçların vehameti insanı ikilemde bırakmıyor değil. ama kısırlaştırmak da çözüm değil bence.

@kalleşnikof arkadaş sokakta aç bilaç, sakat ve hasta bir şekilde tecavüze uğra ve o yavruları doğuracağım derken öl ve köpekler de yavrularını yesin diye sana güzel dileklerimi gönderiyorum.

kedilerin aldığını ve bunun için yaşadığını tayahhül ettiğin sevişme zevki için ortaya çıkacak yavrulara sen mibakacaksın?

pipinle mutluluklar sana.

@ mea maxima culpa ben iki ucu boklu değnek deyimine işaret ettim. onların ses çıkarmamaları bu yapılandan hoşlandıkları anlamına gelmiyor. kendimi kedinin yerine koydum. evet bahsettiğin şeyler de bolca oluyor malesef. herkes kısırlaştırma konusunda teşvik etmiş zaten. farklı bir görüş olsun dedik. hemen agresifleşme..

Doğanın düzeniyle oynadığın için suçlusun. Kedi ırklarında soyu tükenme tehlikesi başladığında suçlu sen ve senin gibiler

hangi doğadan bahsediliyor burada pardon???

beton binalar, asfalt yollar mı doğal düzen?

kediler çiftlik hayvanı. çiftlikte fare ve haşerat kovalamada insanlara yardım etsinler diye evrimleşmişler.

bunun gerisi doğal değil.

bu saçma sapan hormonlu, kirli, yapay ve beton şehir hayatı, faşist-baskı yönetimi, asgari ücretli köle yaşamı, savaş ortamından yurtlarından kaçan 1 milyon Suriyeli zavallı insan bunların hangisi "DOĞAL" ortam.

işiniz gücünüz internet üzerinde laga luga. şimdi bilgisayar başından kalkıp maç izleyip bira içmeye, kız kesmeye gideceksiniz. bu mu doğal ortam?

tek bildiğiniz dayanaksız, cahil argümanlar.

doğal ortam yok. havanın bu kadar ılık gitmesi bile bozduğumuz iklim sonucu. hava soğuk gitse idi bir sürü kedi hastalanıp ölecekti bu kış.

bir kere kedileri eve alıp da bol bol doğurtup, o doğan yavruları yapay pis mamalarla besleyip ölmelerine mani olup, kedi nüfusunu doğal olmayan yollarla çoğalttığınızın farkında mısınız?????????

hangi doğallıktan söz ediyorsunuz???

kedileri evde besleyip, hesapsız doğum yaptırarak feci çekilde doğayı bozuyorsunuz.

tek bildiğiniz sizin görüşlerinize uygun fikir söyleyenlere çamur atmak zaten.

eylem yok, gerçek hayat yok. internette şarkı dinleyip, oyun oynayın, asosyalliğinizi ona buna çamur atarak-küfür ederek gidermeye çalışın.

uzun uzun açıklayıcı yazdım ama boşuna. sen bunları okumayacaksın, okusan da anlamayacaksın

anlayıp hak versen de geri adım atmamak için 1-2 küfür, aşağılama filan daha savuracaksın. başbakanın örnek olduğu cazgır nesil. haklı olsun olmasın Kasımpaşalı gibi van minit, van minit bağırıp küfredecek. siz küfredince haklı mı göründüğünüzü sanıyorsunuz???

şimdiden teşekkürler.

gorki doğayı sen ve senin gibi saygısız, aç gözlü, insanı sen entellektüelsin bık bık bık diye ayıranlar kirletti.

tanımadığın insanlara internetin anonimliğinden yararlanıp hakaret etme hakkını kim veriyor sana?

sen kimsin? onlar entellektüelse sen cahilin dikalasısın.

Hırdavatçılarda olur o..belki galata taraflarında bulabilirsin. orada yoksa karaköyden tramwaya binip eminönüne git. Orada kesin vardır

Ayaklı, ufak 10 TL'ye satarım. Gassaray'da elden teslim ederim.

basket topu şişireceksen nike'ta vardır ama pahalı mıdır bilmem. baya da iyidir hani.

bi milyonculara bak.

a101 de gördüm az önce, bir bak istersen.

3-5 dolarlık ürün kargoyla değil postayla gelir. Takibi olmaz.

3-5 dolar değil.

purchase history sayfasinda aldigin urunun fiyatinin altinda track yazar, oraya basinca bir kod gosterecek sana.

o kodu, www1.ptt.gov.tr surada aratirsan cikar.

genelde eve ulastiktan sonra nerede oldugu gozukuyor :)

soğuk daha

ankara'nın havası belli olmuyor, açamadım. hafif kilo problemim var.

yok artık temmuzda donla gezecekler herhalde. o kadar sıcak değil. daha ceket havası bence.

Bir gun giydim. 26 derece olmuştu. Kisin da merkete falan gittigim oluyor onlari saymıyorum. Hava sogudu tekrar ama haftaya zamani gelir yine.

Pufur pufur elbise sezonu icin her gun balkonda talim yapiyorum fekat henuz degil.
Ben bu yil cok usudum, insanlar acsa bile ben acamayacakmisim gibi hissediyorum bir vakit daha.

1 mayis tamamdir.simdide giyerim garip garip bakiyolar diye giymiyorum.

Kırmızı kot şortumla açtım <3

yok.

dün mersin'de çok güzel bir yağmur ve oldukça da serin bi hava vardı. kızın biri süper mini şortuyla ve bunun altında çorap morap olmadan fink atıyordu kaldırımlarda.. =)

ohoo ben martta açtım. üstüme uzun kollu giyiyorum ama. bacaklarım üşümüyor nedense. yağ oranım %12.

mart başından beri hava sıcaklığı 17 derece üzerinde olan her gün giydim.
nadiren biraz daha serinken de şortla çıktığım oldu...

şişman ve yağlı değilim :) en az 20-30 kez giydim bu sene...

Ben evde giyiyorum henuz disarisi sorta hazir degil daha iki gun once okuz gibi yagmur yagiyordu hatirlatirim

Bu arada hasta oldum :)

erken şortluların piyasaya çıkmasına az kaldı. 15-20 gün kadar.

usps ile mi yolluyor?
çok emin olmamakla birlikte, elektronik kayıt hafta sonu da oluşturulabiliyor ama fiziki teslimat hafta içi gerçekleşiyor diye biliyorum.

airmail yazıyordu gönderim şeklinde..

armani'nin var benzer modelleri

seiko'nun var

direkt link vereyim;

www.saatinadresi.com


www.citizenwatch.com

www.citizenwatch.com

www.citizenwatch.com

www.saatinadresi.com

www.hediyesaati.com

www.saatinadresi.com

@sealth, büyüksün :)

Yediğim şeyler için verdiğim paraya asla acımam. Bir de ayakkabı mühim, ayağım rahat olacak.

sağlık, spor, ayakkabı, elektronik...

ben neye olursa olsun, para harcadıktan sonra çok pişman oluyorum.

sevgilime
aileme
kedilerime
ayakkabıya
takım elbiseye
şampuana
kaliteli meyveye

sağlık ve yemek

kitaba ve sinemaya para harcarken hiç acımıyorum.
şu sıralarsa malum yaz geliyor, güzel tasarıma sahip bir tişört gördüğümde acımıyorum paraya.

yemeğe harcadığım paraya bir ben acıyorum sanırım.

bakım ürünleri ve ayakkabıya acımıyorum ama.

yemeğe harcadığım paraya acırım. kitaba ve kıyafete verdiğim paraya acımam

Vergi, küfür etmem ama bunu öderken küfür ediyorum
Mazota verdiğim paraya acıyorum.
Arabanın sikindirik avuç kadar malzemesine 200 lira verirken acıyorum.
İşletme nedir bilmez mekanların önümüze koyduğu iki tabak yemeğe 50 lira vermeye acıyorum

Ama sevdiceğin boğazına, yararına birşey se acımıyorum nedense :)

seyahat.

yemeğe acımam ama gene de sınırlarımı aşmak istemem..
ablama bir şey alırken asla acımam..
rahat ettiğim kıyafete acımam..
sütyen alırken acımam.. 300 desinler bana oluyorsa alırım.. lan olsun yeter amk..

İyi et.

gerçekten değeri eden, karşılığını veren hiçbir şeye para verirken acımam.
bir de faydasına bakarım. getirileri tatmin ediciyse fiyatına takılmam.

milletin para harcadığında üzülmediği durumlar varmış gerçekten. ben resmen inzivaya çekilmişim :))))

Kendim için olan herşey de acımam..ama karıya kıza bişey alınca acıyorum.ayrılınca kötü oluyor

Kendim, ailem ve sevdiğim dostlar için.
Mantık çerçevesinde herşey dahil buna.

tv almistim hic kullanmiyorum ne yazik ki, ona cok acirim hala.

acimadigim ise ailem icin yaptigim harcamalar. disarida tek basima yemek yesem, cay bile icsem acirim.

Eğitim ve kitap

valla borç ödeme dışında harcayacağım her şeye acımayacağım

yemek ve kitap.

Spor salonu, supplement ve güvenlik ekipmanları.

Dışarıdan alıp evde pişirip yediğim hiç bir şeye acımam ama dışarıda yediğim ete, balığa acırım.

kıyafet,leylaya mama,leylaya oyuncak,internet faturam,ayakkabı,kitap,çizim defterlerim,kardeşime hediye.

Güzel yemeklere, kitaba

40bindoları bana versen ben 7 sülaleni sırtımda Everest'e çıkartırdım

kıyafet ve elektroniğe harcadığım paraya acımam.

ulan düşündüm de ben sadece içkiye acımıyorum lan

içkiye sigaraya amk

dedemin bir lafı vardı; yediğinle giydiğin senindir diye. yemeğe verdiğim paraya hiç acımam. burda çocuklar kulüplere gidebilmek için 1 ay makarna patates yiyorlar mesela. hayatta bunu tercih etmem. eti de meyveyi de bol bol alırım. elektronikte de almışken en iyisini almak mantığı var.

yemek,saat,giyim,ailem ve hayvanlar için harcadığım paraya acımıyorum,elektronik cihazalara vereceğim para gözümde büyüyor.

Sevdigim bir insana hediye alirken hic acimiyorum

yemeğe harcarken ben de acıyorum. en sevdiğim şeye, kitaba harcarken bile oluyor. yine de alıyorum.

bir tek sevgilime ve sevdiklerime alırken harcadığıma acımam.

diş'e harcarken acımam.

bizim yönetmeliklerde -ankara üni- bu durumun çözümü birinden birinin sınavına mazerete girmek.

telafi yok diyorsun. hangi üni mesela?

ayrıyeten yönetmeliğe bakmanı öneririm.

ona dikkat ediyorlar genelde. ama telafi de yoksa öğrenci işlerine dilekçe ver düzenlerler

o ne kadar sacma bir sey la ? fakulte yonetiminin sinav tarihlerini belirlerken ayarlamasi lazim onu. eger ayarlamadiysa mazeretle ikinci bir sinav yapmalari lazim. sinavdan once git yetkili biriyle konus.

zaten buna göre sınav takvimini düzenliyor. hani bölüm dışı bir dersten de bahsetmiyorsun, bu bakımdan çakışma ihtimali çok daha düşük. sorun çıkmaz merak etme. en kötü ihtimalle sekreterlik ile konuşursun hallolur.

Bölüm dışı ders

finaller çakıştığında mazeret sınavı olur.. hocalarla ya da bölümle konuş.. yönetmelikte bunlara dair maddeler var.. incele..

hocayla konus

kestirdikten sonra zam mı geldi, daha önce şu kadardı diye sorabilirdin

Buna ilk gidişimdi..bir daha gitmem de zaten

ankarada tarife cetveli asılı oluyor berberlerde. yıkamalı kesim 14.50

15 mahalle berberi icin cok.

olmaz sorun.

saciniz kisaysa makina makas alip kendiniz kesin bir iki seferden sonra alisiyorsunuz cok guzel oluyor cebe de katkisi cok. makine parasini 6 ayda falan cikartiyor. Uzatana kadar bir kac senedir kendim kesiyordum gayet guzel oluyor

0.7 ye düştü şuan

melih gelirse yakarım ankarayı yeter ulan.

gökçek ankara yanmadığı sürece gitmez, mansur az önce galibiyetini ilan etti ama kime göre neye göre bilmiyorum.

@katushka ankarayı yakarsan gidebilir bak yukarda yazdığım gibi aksdklsşa

yakmaya ben de gelirim, zippo gazı ve sinematik bir şekilde benzinin üzerine atılacak zippolar(TM) benden

Gönül ister ki Mansur alsın fakat çıkıp zaferini ilan eder gibi açıklama yapması,beni biraz düşündürdü.

Katusha melih ankarayı alırsa ankarayı yakmaya ben de geliyorum. Hayatta en çok istediğim şeylerden biri şu ankaranın i. Melihten kurtulması

Mansur yavas = fenerbahce miydi maci kazandigini sanip sevinen, iste o.

Yaptigi aciklama cok sacmaydi cidden.

Ama gonul ister ki mansur alsin

yavaş çok sağlam bir rakipti, o yüzden alma ihtimali yüksek görülüyordu. yoksa o koltuğa kök salmış melih'i indirmek kimse için kolay değil. sadece, alma ihtimali olan bir adaydı mansur dayıt.

çıkıp açıklama da yaptı ama ben anlam veremedim açıkçası. daha %20'si bile açılmamışken sandıkların, neye göre konuştu bilmiyorum. kazansın ama.

i. melih soğuk terler döküyo neden acabaa

sıfat..isimden önce çünkü

Zarf. Zaman bildiriyor. Oradaki asker idik, artik fiili oluyor cumlenin.

zarf.. askerdik fiil..
asker isminden fiil yapılmış..
ne zaman askerdik?
bir zamanlar
fiilin zamanını belirttiği için zaman zarfı..

sen beni dinle dediğim doğru..

Zarftır.

iyi de hacılar "asker" söcüğü isim. idik ek fiil. ek fiiller yapım eki değildir ki isimleri fiil yapsın? çekim ekidir. askerdik de isim olur böylece?

öğe olarak zarf tümleci de, "tür" olarak lazım bana. sanırım yanlış anlaşıldı. aklımda birkaç ihtimal var da, gerekçesiyle açıklama lazım.

@ya ben lan neyse; peki cümlenin fiili ne? hani cümle olması için fiil lazım ya? zarf tümleci evet ama sen öge olarak değil tür olarak soruyorsun, anladım sanırım demek istediğini.

söylediğim şeyden eminim ben..
bu bir isim cümlesidir..
isim cümlesi de isimden fiil yapılarak oluşturulmuş demektir ya da var-yok gibi şeylerle oluşturulurlar..
onun her şeyini yazamam şimdi neyse..
-i isimden fiil yapım ekidir..
-di zaman
-k kişi ekidir..

ayrıca bu bir tam cümle, eksiltili cümle değil yani bir fiili olmak zorunda..

"bir zamanlar" tek başına sözcük türü olarak sıfat tamlaması.

"bir zamanlar"ın cümledeki işlevi zarf tümleci (zarf diyen arkadaşlar bu açıdan düşünmüş) çünkü fiile sorulan "ne zaman" sorusuna yanıt veriyor. "askerdik" sözcüğü cümlenin yüklemi, bir kelimenin isim olması onun yüklem olarak kullanılamayacağı (yani cümledeki eylemi - durumu belirtemeyeceği) anlamına gelmiyor, bunun için illa yapım eki alması da gerekmiyor. ayrıca siz neyi soruyorsunuz emin olamadım ben? "bir zamanlar" ifadesinin sözcük türünü soruyorsunuz gibi görünüyor duyuruda ama son cevapta cümlenin yüklemini sorgulamışsınız.

bu bir isim cümlesi zaten. bir zamanlar da zaman zarfı olmalı. ne zaman sorusuna cevap verdiği için?

yükleme zaman sorup cevabını alıyoruz.

bir zamanlar zarf tümleci bir sıfat zamanlar isim askerdik yüklem -dik ekeylem.

popüler.

moda, daha doğrusu bi ara öyledi şimdi halen devam ediyor mu bilmiyorum. ama ben en ciks döneminde colins ten 40 lira neyim almıştım. fena da değildi.

want2die + 1

@want2die, bişey sormak istiyorum. kot kumaşların arasında kalite farkı var dimi? yoksa çok fazla yok mu?

kaynak yaptım soruya ama kusura bakmayın.

want2 para gözdür bakmayın ona...
En son ne zaman birinde kot gömlek gördünüz? Geçici moda işte yokluktan. Bizde moda geçici de sanırsam avrupa ve diğerlerinde azcık moda olabilir. Tanita tikaram style. o ayak. Ama 80e de kot gömlek çokmuş ya.

3 senedir indirime girse de kaliteli markadan bi tane kapçıklasam diye bekliyorum anasını satem. :(

Girmiyo indirime. Cok populer.

Levistan 159a aldım 59 sanarak ekstrede farkettim amk.

işin ilginç tarafı kot ceketten bile pahalı

@barbi
iyi de kim giyiyor bukadar kot gömleği? Ben hiç görmüyorum?!!!

@gorki +1, harbi niye bu kadar pahali?? Kot ceket farkli mi yani?

kot gomlek alacagima, kot ceket alirim en azindan kalin en azindan ceket(fakirim nabiyim). Ya da fistik gibi elbise alirim daha iyi be.

@ruprect valla ben her yerde goruyorum. Bedava mi dagitiliyo diye merak ediyorum ama dagitilmiyo ustelik pahali da :(

@want2die

piyasadaki hangi firma fiyatına göre uzun ömürlü kotlar satıyor şuanda? sizin müşterileriniz olduğundan bilirsin sanırım?

mr.goodcat +1 @ want2die, aynısını soracaktım. bi de taşlanmış kot zaten sevmiyorum da anlamıyorum kotlar arasında kalite farkını. çalıştığınız marka/firmalardan bize ipucu versen ne güzel olur.

kalite farkı dediğin şeyi Lc waikiki ile wranglerin kotunu karşılaştırınca anlıyorsun zaten.Kaliteli kot daha yumuşak ve daha pamuk oranı yüksek gibi oluyor.

en kalitelisi de wrangler ve levis bana göre.

Kot gomlek <3 ben. Ben cok giyiyorum valla gecen seneden beri. Kot ceketi de hic sevmem ustelik, hatta bir kot ceketim yok :)

@want2die;pepe ve 5units e veriyor musunuz mal, nasil bilirsin? :)

Sosyete pazarında marka olanları vardı 30 liraya gördüm almadım salla bence her yerde var gına geldi.

Multitasking olayı normal şartlarda odaklanma için çok zararlı kabul edilir. Sende biraz daha farklı imiş :) ancak illa ki müzik veya oyalanacak birşeyler istiyorsan arka planda, zihnini daha az dağıtma ihtimali olan şeyler olsa daha iyi gibi. Klasik müzik gibi, enstrumantal albümler gibi.

Ben de öyleyim. Bu alışkanlığı da yurtta kaldığım dönemden kazandım. YUrttaki oda arkadaşım televizyon getirmişti ve kattaki tek televizyondu. Çok eski bir tarih değil ama internet yoktu yurtta. Dolayısı ile oda gece gündüz dolu olurdu. O şekilde gürültü olmadan uyuyamama ve çalışamama gibi şeyler geliştirdim.
Bir de her gün aynı şeyi çalışıyorsan, sevdiğin bir şey olsa bile, o zaman da ortamın gerginliğini dağıtmak için müzik gerekiyor. Müzik olmadan birçok şeye konsantre olmakta zorlanıyorum. Verimliliğim delice artıyor müzik dinlerken veya daha önce çok izlediğim ve ekrana bakmamı gerektirmeyecek bir dizi veya film dinlerken.

öğrenme bozukluğu değil, hafif dikkat dağınıklığı

Sınavdayken durup 5 dakika etrafa bakınıp sıkıntıdan poflayıp sonra kağıda gömülmeyi anlayamazsınız :(

iğrenç.

bedava verseler, üstüne para verir iade ederim.

8-9-10 ve 4 guzel.
desigual iyi marka ama ayakkabilari hakkinda bir fikrim yok.

5. giyilirmiş gibi.

@truman sağlam gibi duruyorlar

3'un gideri var. Digerleri kostum gibi gorunuyor.

Berbatov. Abi ciddi misin bunlar ne?

Akademik devam etme gibi düşüncen var ise yüksek lisansa başvururken havan ve deneyimin olur. Millet onu doktorada kasarak yayınlatıyorken, lisansta bunu yapmak: Respect!

İş hayatında çok bir işe yaramaz gibi.

lisans sonrası eğitim için yurtdışında iyi bir üniversiteye kabul şansını arttırır.

makale isteyen bir ünide yüksek lisans yapacaksa yüksek lisanstan mezun olma şartı bir makale yayımlatmış olmaktır kimi yerlerde.

lisansta 2 makale yayınlamak yeterli midir peki ?

Lisansta iki makale yeterlidir, genelde pek kimse yayınlamaz zaten.

edit: Ben ciddi ciddi "oha" derim.

uluslararası hakemli bir dergide yayınlıyorsa bu makaleyi helal olsun valla. 1 tanesi bile çok büyük başarıyken 4 yıllık eğitim hayatında 2 tane makale yayınlayacak öğrenci en azından türkiye'de pek yoktur sanırım.

ha bu dediklerimin hepsi uluslararası hakemli dergiler için tabi.

makaleyi yayınladığın journal'ın kalitesine ve beraber çalıştığın kişilerin alandaki yerlerine de bağlı olaraktan, akademik süksen olur. deneyimin, etiketin olur.

evet ama telefonla müşteri temsilcisine bağlanman lazım. onlar kredi kartı hesabına yatırıyorlar parayı, hesap kesim zamananında da otomatik olarak ödenmiş oluyor.

Ben de öyle yapıyorum, internetten kredi kartıyla birşey almak zorunda kalırsam hemen arayıp ödüyorum.

Pekiii hiç bankaya gitmeden telefonla bankamatik kartımdan aktarabilir miyim ?

zaten ben telefonla yatırabilirsiniz demiştim.
yani arıyorsunuz bankayı, müşteri temsilcisine bağlanıyorsunuz ve ona aynen böyle anlatıyorsunuz. ve o da hesabınızdan kredi kartınıza ödeme yapıyor.

Son bir soru daha bu işlem extrede görünür mü ? Yani 100 lira çekilmiş sonra yatırılmış yazar mı ?

internet bankacılığından da yapılabilir.

evet ekstrede her şey görünür her giriş ve çıkış.

Kartınızın online işlemlere açık olması gerekiyor.

abi açık ama visa diye onaylamıyor amk kartı.. maestronun limiti dolu diye ekleyemiyorum.

airmail diye bir şirket yoksa ve ptt'yle falan gelecekse yani bildiğim gibiyse, ptt'nin sana en yakın merkezinde 1 hafta bekliyor, sonra geri dönüyor.

airmail yazıyor ama alışveriş yaptığım yerde

Laptop'in sarji bittigi icin arastiramadim ama zaten yurtdisindan gelen posta/kargolarin hepsi hava tasimaciligiyla geldigi icin sirket ne olursa olsun airmail stickeri oluyor ustunde. bana almanyadan dhl'le gonderilenler turkiyeye girdiginde ptt'ye aktarildi hep ve hepsinde kargo da olsa mektup da olsa airmail stickeri vardi.

Edit: dolayisiyla sitede oyle yazmasi da shipping mi havayolu mu oldugunu belirtmek icin yazilmis olabilir.

hangi siteden ne sekilde aldigini söylersen daha iyi yardım edebiliriz

ebaydan

%100 biliyorum sana ptt ile gelecek posta, bizim postacı beni tanıyor ben evde yoksam bakkala yada muhtara bırakıyor. ama normalde en yakın ptt şubesinde bekler herhalde.

Pttkargo musteri hizmetlerini ara. Ayrica : eksisozluk.com

erkek saati gibi biraz. öyle olmasa bile güzel değil bence.

fena değil. 25 yaş için biraz kara geldi bana, gerçi tarzıyla da alakalı. çalışıyor ve formal giyiniyorsa metal kayış al. casual takılıyorsa daha neşeli bir renk bak bence, en azından beyaz olsun bari.

erkek gibi duruyor.

çok erkeksi. kendi adıma öyle kronometreli filan saatleri sevmiyorum. guess'in ona benzer şöyle bir modeli var:

www.saatvesaat.com.tr

ben pembesinin linkini koydum ama 6-7 farklı rengi var. o kordon da gayet kaliteli, problem yok.

.erkek saatine benziyor baska model bakmalisin.

Buyuk saatleri seviyor verdigin linkteki saat kucuk sanki biraz.

fena değil..
deri saatleri daha şık bulan biriyim, bana uymaz, kız arkadaşın da benim gibiyse sevmez..

o paraya asla guess saat almaya degmez, biraz daha verip tissot vb bakabilirsiniz en azindan.

o paraya çok hoş swatch'lar var. en azından "saat markası"

her haltı satmaya çalışan markalar bana güven vermiyor hiç

Çok kötü.

Bence hoş.

www.n11.com
dış tarafındaki beyaz çizgiler olmayan hali benimki. bir de kampanya falanı bekleyip de almıştım neredeyse yarı fiyatına denk gelmişti gerçi. bilemedim ama kordonu metal olsun daha iyi olabilir, plastik basit de gösterebilir. tabi yine sen bilirsin zevkini falan.

guess marka alacağına hiç alma.üzerine 50 tl koysan seikonun güzel modellerinden alırısın ki o fiyata bile seiko kadın saati var.

plastik alma bence. gerçi giyim tarzı nedir bilmiyorum ama metal kordon her şekilde uyum sağlar. bende şöyle bişi var yarı fiyatına kadıköy'de bulup almıştım. www.konseptsaat.com

Cokk güzel kesinlikle al

benim bir arkadaşım yusufpaşa'da 4 kişilik odalarda 600'e kalıyor. yemek olmuyormuş. ama yazın kaydolmuştu o şimdi daha pahalıdır diye tahmin ediyorum. bir arkadaşım da eminönüne daha yakın bir tarafta 500'e kalıyor 6 kişilik odalar yemek yine yok terasa çıkınca galatayı görüomuş ama:p bu yazdıklarım erkekti, bi tane de kız arkadaşım 600'e 3 kişilik odada kalıyor, apart tarzıymış ama bırak yemeği hiçbişi yokmuş. lalelide. yazarken içim acıdı ulan. düşünsene bi odaya 2400 tl para ödüyosunuz 4 tane hemcins.

edit: semt söylersen daha ii olur yani. avcılar filansa direk 1+1 çık.
ha bi de 1 senelik taahütü dayıyolarmış haberin olsun.

her türlü çok pahalı

tam yeri bilmiyorum ama itü makine fak.'e yakın bir yerde arkadaşım 900'a kalıyor 2kişilik odada. yemek yok.

tek kişilik 1000 liradan aşağı hayatta bulamazsın, yemek falan da olmuyor.

semt olarak bahçelievler,bakırköy merter taraflari

eve çık daha iyi. yurtta kalmış ve dayanamayıp kaçmış biri olarak söylüyorum. oralarda kiralar da uygundur, yurttan daha rahat ve hakim olursun.

Avusturya Sen Jorj Hastanesi

Devlet hastanesi için sabah erken saate randevu da alabilirsin MHRSden. İlla ozele gitmeniz gerekmez.

özel değil mi o avusturya hastahanesi ?

Acibadem atakent. SGK ile anlaşması da var ama bi arastir yine de.

mağaza ürünü deriler çok kaliteli olmamakla birlikte derimod'da spor-klasik tarz deri ceketler indirim zamanı 300-400 civarı oluyor, ki o fiyat aralığından fazlasını haketmiyorlar bence. outlet'i de var istanbul'da bakırköy civarı bir yerdeydi yanlış hatırlamıyorsam.

viaport'ta guard marka deri satan bir yer var. fiyat olarak derimod'un bir tık aşağısı diyebilirim. derimod'daki hiçbir ceketi beğenmeyip, orada iki üç modeli çok beğenmiştim ben.

deri ceket mi, mont mu? deri ceket, bir tek behzat amirime yakışıyor.

zeytinburnu ya da yenibosnadaki dericilerden al.ben 2 ay önce bir dericiden aldım memnunum baya

mevsimlik birsey ariyorum o yüzden ceket mi mont mu bilemedim.
su havalarda giyilebilen birsey iste. mont da olabilir cok abarti klasik olmamak sartiyla.

bu alttaki linklere bakınız efendim, sonra karar verin ne alacağınıza. güle güle giyin.

1- www.bunugiyin.com
2- www.bunugiyin.com
3- www.bunugiyin.com

Valla bebekken aldığınız bir kedi köşe yastığı gibi de olabilir panter gibi de. Hepsinin ayrı karakteri var, üzerine sizin büyütme tarzınız da etkili. Ama büyüdükçe ne hale gelirse gelsin "ben sevmedim bunun karakterini, gitsin" demiyor insan.
O kadar para dediğiniz 100-150 lira falan erkekse, o da bir kez. Hasta olursa yüzlerce lira dökmeniz gerekebilir. Ama hiç hasta olmayabilir de. Çok para değiller ama aşıları da var. Maması da var ki ucuzuna alıştırmanız böbrek vs sorunu yapabilir. Hani düz bakınca kedi bakmak çok da zor bir şey değil ama evhamlıysanız (ki öyle anladım) kolay da değil, biblo değil sonuçta.

kablo kemirme eşyalara zarar verme vb. durumlar nadir de olsa olabiliyormuş.bunlar endişelendiriyor beni

üzgünüm, ama bakabilecek gibi görünmüyorsunuz.

kısırlaştırma dediğiniz şey whoosie'nin dediği gibi 100-200 lira.
onu veremeyecekseniz, zaten hayvana bakamazsınız.
benim kedilerimden biri 10 yıl hiç masraf çıkarmadı, ocak ayında 2-3 bin lira masraf etmek zorunda kaldım.

bunu 2 yaşındayken de yapmanız gerekebilir.

huyunu bilemezsiniz, eşyalarınıza zarar da verebilir.
isteyerek yapmaz da, gider en sevdiğiniz koltuğun üzerine kusar mesela.

yanlış anlamayın, bu çok tipik bir örnektir o yüzden söyleyeceğim.
eşyasına zarar gelmesinden endişe eden insan zaten evcil hayvan beslememeli/besleyemiyor.

çünkü bu çocuk yapmak gibi bir şey.
istediğiniz için yaparsınız.
ileride doktor da olabilir, uyuşturucu bağımlısı da.
bunları düşünmezsiniz bile, o an "istemek"tir önemli olan.
evcil hayvan da insanın çocuğu gibi oluyor.
teknik olarak benzer şeyler.

yani en sevdiğiniz koltuğa kustuğunda, "neden kustu acaba?" diye endişe etmeniz lazım.
ya da diken üstünde, "ay oraya bir şey yapmasın, buraya bir şey yapmasın" diyerek yaşayamazsınız.

o yüzden belki bir süre sonra tekrar düşünmelisiniz.

doğrudur, dediğim gibi kediden kediye değişir. Ben 2 kedi büyüttüm, hiç kablo kemirmedi ikisi de, biri koltuk kenarlarını parçaladı, biri ona da hiç dokunmadı ama ufak tefek çok şey kırdı.

edit: ayrıca blatta hiberna haklı, boğazlamak isteyeceğiniz kadar sinirlendirebilir de ama gerçekten çocuğunuz gibi, 10 dakika sonra kucağınıza kıvrılıp guruldar, hiçbir şey olmamış gibi devam edersiniz.

British Shorthair alirsan, (ozellikle tek renk olanlarindan) bu arkadaslar bildigin sisman birer yastik oluyor. Bizimki 3 renkli, yine hareketli biraz ama arkadas bir kere de bilerek tirmalamadi, picligine isirsa bile acitmiyor hayvan. Ha, senin bosta biraktigin kabloyu kemirmesi, seker kavanozunu devirmesi vs bunlar olacak tabii ki. Bir de veterinere para veremem filan demissin, bu hafta 3. kez yaziyorum galiba: abi hayvan bakmak ucuz bir sey degil. Maddi ve manevi olarak altindan kalkamayacaksan girisme.

kedi almak yerine bir süre barınaklara gitsen? hem bakıp bakamayacağına dair de fikrin olur. ayrıca orada hazır kısırlaştırılmışını da bulabilirsin.

kediyle ilgili sorulara yeni bir tavsiye vermeye karar verdim. almaya karar verirseniz öncesinde alerji testi yaptırın, ailenizdeki alerji hikayelerine göz atın. günün birinde alerji yüzünden ayrılmak zorunda kalırsanız sizin için büyük bir yıkım olabilir.

kediler durup dururken agresif ve saldırgan olmazlar, kötü bir şeyler yaşamışlarsa öyle olurlar. eğer huyunu suyunu bildiğiniz, sokakta sevdiğiniz beslediğiniz bir kedi almayacaksanız bebek kedi alın çünkü o zaman kedi büyürken size alışır ve sizden korkup agresiflik yapmaz.

kablo kemirme girişimlerini "hayır" diyerek, kızarak engelleyebiliyorsunuz. onu yapmamayı öğreniyorlar. ancak koltuk kenarlarında tırnak bileme tüm kedilerde var olan bir alışkanlık. mobilyalarınızı gözden çıkartamıyorsanız kedi almayın.

kısırlaştırma işlemini belediyeler ücretsiz yapıyor diye biliyorum ama güvenilirliklerinden emin olmadığım için ben şahsen kısırlaştırmanın belediyelerde yaptırılmasını tavsiye etmem.

kısırlaştırma 300 tl'yi bulabiliyor ama kedinin aşıları, kumu ve maması zaten başlı başına masraf demek. ucuz, kalitesiz mama ile beslenen kedi hastalanır ve iyi beslenen bir kedi kadar uzun yaşamaz. kedi bir süre sonra arkadaşınız, çocuğunuz, aileden biri gibi olacağı için böyle bir durumda siz de üzülürsünüz.

şu anki şartlarınız kedi bakmak için elverişli değil gibi geliyor bana. kendinizden emin olana kadar bekleyin bence.

düşünürseniz dişi, 6 aylık bir kedi var verebileceğim.sokak kedisi ama. hatta istanbul içinde ve anadolu yakasında iseniz, birkaç günlüğüne teslim edebilirim, böylelikle bakıp bakamayacağınızı anlarsınız.

huyu güzel, öyle acıkınca fılan aglamaz, ilgi delisi degıl ama yabanı de degıl. bir oyuncagı olsun baska bir sey istemıyor. bir de akvaryum delisi.

ama evde kuş varsa tavsiye etmiyorum, eve uğradıgı nadır zamanlarda bizimkini yemeye kararlı zibidi.

ama tabii çocuk oyuncağı değil bu işler, huy açısından beğenirsiniz belki diye böyle bir seçenek sundum. sonradan olmuyor bakamıyorum deyip de bir kediye yazık olmaması için.

ileriye dönük olarak 10küsür yıl kediye bakabileceğini düşünüyor musun, hayatında olabilecek tüm değişimleri gözden geçirerek? hayır ise, bakma - geçici yuvalık yap kedilere.

Şu duyuruda cevaplamıştım benzer bir soruyu: www.eksiduyuru.com

Bence bu tip şeyleri düşünüyorsanız kesinlikle almayın. Benim 3 kedim var, ikisi kardeş. Kardeş olanlardan biri dünyanın en miskin hayvanı. Koşmaz, oynamaz, yatar uyur, gelip arada kendini sevdirir ama huysuzdur öyle sıkıştırılmaya gelemez, ısırır tırmalar. Diğeri dişi olan, illa oynamak istiyor, çok iyi huylu tırmalamaz ısırmaz ama yaramaz. Sürekli bir şeyler anlatır. İki kardeş birbirinin tam zıttı. Biri ne kadar cimcimeyse öbürü o kadar efe.

Üçüncü kedim ise bambaşka bir alem, çok ama çok yaramaz. Her şeyle ve herkesle oynamak istiyor. Kağıt, kitap, kablo ne bulursa dişliyor. Hatta laptop'ın şarj aletinin kablosunu parçalamışlığı var ama oyun sanıyor onu. Kimseye zarar vermez, saldırmaz. Yaramaz sadece.

Diyeceğim şey şu, kediyi almadan ve kedi büyümeden huyunu suyunu bilemezsiniz. Süs olsun diye alıp sokağa atan çok insan var. Siz böyle olacaksınız demiyorum tabii ki ama hayvan bakmak öyle kolay bir iş değil. Oldukça masraflı bir iş ve çok emek istiyor. Tatile gitmek ayrı sıkıntı, ev taşımak ayrı sıkıntı, güvenilir veteriner bulmak ayrı sıkıntı. İşin maddi kısmına daha hiç girmedim farkındaysanız. Alırsanız tüm gece koşturacak çünkü kedi gece hayvanıdır. Uyutmayabilir, haftasonu sabahın köründe uyandırabilir vs.

Cidden büyük sorumluluk. Ben kedilerimi hiçbir şeye değişmem ama alırken 8786528756 kere düşünmek gerekiyor. Çünkü hayvanlar size, siz hayvanlara çok bağlanıyorsunuz. Bizim sıpa 2 gün veterinerde kaldı işte, geldiği akşam nasıl sarılıyor küçücük patileriyle. Mecburiyetten gitti veterinere ama insan sebebi ne olursa olsun hayvanın o sevgisine ve korkusuna dayanamıyor. Öbürü de ayağı sakat olmasına rağmen, ben veterinerde onu ziyaret edince bana gelebilmek için canı yana yana yürümeye çalışıyor. Alırsanız kediyi, siz o hayvanın her şeyi olacaksınız. Onun sizden başka kimsesi olmayacak. Bırakma imkanınız olmayacak.

Almayın demiyorum ama bu sorumluluğu kaldırmaya hazır mısınız onu iyi tartın.

bence normal. ısınma dışında kullanıldığında ben de 8 9 lira bir şey ödüyorum tek başıma. lokasyon izmir.

9 lira mı ? Sadece vergiler 5 tl

valla geçen yaz bana 4 lira gelmişti. hatta dedim insan bu faturayı kesmeye utanır diye :) tek kişi sadece banyo 24 bence çok. yemek yapmışsan daha kabul edilebilir

Çay yapıyorum falan arada.

@gorki bazı aylarda faturalandırmaya gerek duyulmayacak kadar düşük oluyor tüketim. geçen ay falan geldi mi fatura?

var 110 mesela. metrobüste gece çalışıyor yanılmıyorsam beylikdüzü söğütlüçeşme arası yanlış olabilir.

89c

Tüm otobüsler mi sadece bazıları mı ?

www.istanbulotobus.com.tr

Yavrum telden giriyom.bakabilsem sormam zaten.

130a kadıköyden tuzlaya geceleri saatte bir defa.

Bakırköy bahçelievler arası var mı

bakırköy-bahçelievler arası otobüs bulmakta sıkıntı çekmezsin meydanın orda duraklar var zaten bahçelievler-yenibosna falan çoğu geçiyor e5'ten gidenlerin geç saatlere kadar. otobüs olmadı metrobüs var 1 durak.

CRM demonuzu kullanmadan isim koyamam. Önce hissetmem lazım.

Böyle suratına bakıp bundan mahmut olur demem lazım, hissetmem lazım.

Homeros olsun

Burgazada

burgazada
büyükada'yı aklından bile geçirme inziva diyorsan

kişisel erişim noktasını açacan. usb ile bağlayacan.

Internet tethering'i acarsaniz WiFi gibi de paylastirabilirsiniz.

İnternet tethetingi nasıl açıyoruz ?

yaptım.teşekkürler

orjinalliğini buradaki bilgiler yardımıyla anlarsın

zippom.com

Gümrüğe takılması, takılmaması hangi kargo şirketiyle gönderildiğine, ne kadar bedel biçildiğine ve ne olarak bildirildiğine bağlı. Mesela standart posta ile, 15 dolar değer biçilip commercial sample tarzı deklare edilip gönderilirse %99 takılmaz ama UPS ile gönderilip fiyat + shipping ücreti ile Commercial Product olarak deklare edilirse takılma ihtimali baya bir artar.

ben 2 kere aldim takilmadi, 1 kere de hic gelmedi. takipsiz kargo olursa ptt de calisan orospu cocuklari caliyo.

soğuk davran arayıp sormazlar zaten

aramın bozulmasını istemiyorum ki, sevmediğim insanlar değil. ama bi süre herkesten uzak kalmak istiyorum. onlar görüşmek filan istediğinde de zorlaşıyo bu.

Aranin bozulmasini istemedigin insanlara "bi sure yalniz kalmak istiyorum" tadinda bi aciklama yap. Artik ne anlarlar, neye yorarlar bilmem. Diger insanlarla da deyim yerindeyse selami sabahi kes. İnsanlarla iletisimi kesmek gayet kolay. Zor olan o bagi kurabilmek.

bu ara bazi ailesel durumlar var bana pek bulasmayin tarzi bir aciklama yapip sonra biraz soguk davranirsan anlayis gosterir heralde herkes.

yeni bir hat al, iş yerine o numarayı ver, diğerini kapat. kimse arasa da ulaşamaz.

dalıp dalıp git, sordukları şeye inanmayacakları cevaplar ver. ilgi azalacak. %100 çalışıyor.

Derse gec gidin, en kolay oturabileceginiz yere oturun. Dersin bitmesine 1-2 dakika kala cikin salondan. Suratsiz olmazsaniz, hafif bir gulumseme selamla ayrilirsaniz, insanlar sonradan mesajla arayarak vs rahatsiz etmezler.
Elinizde bir kitapla gezin, su aralar fazla okuyorum rahatsiz edilmek istemiyorum izlenimi verir. Hatta cantanizi da kitapla doldurun.
Daha sade giyinin, suratsiz olmayiama yuzunuzde guller acmasin yururken, bir sey satin alirken ya da bir arkadasinizla kahve icerken,
Kucuk, sessiz adimlarla yuruyun.
Taki takmayi vs seviyorsaniz da azaltin. Giyim tarzinizi az biraz degistirmek bile daha dingin ve kendi basina bir hayat yasamak istediginiz izlenimini verir.
Onlara firsat vermeden siz arayn sorun bir sure arkadaslarinizi, boylelikle iletism sikliginizi siz belirlemis olursunuz.
Kulaklikla gezin, muzik dinlemiyorsaniz da podcast felan dinleyin, boylece vaktinizi daha akilli kullanmayi tercih ettiginiz mesajini alir insanlar.

Bunun gibi seyler iste

ilk önce o 'akıllı telefon'u bi indir, bi tane nokia edin kendine, hattını değiştir sadece iletişimde kalmak istediğin insanlara numaranı ver.

facebook,twitter vb., benim 'retarder' deyü adlandırdığım bu sosyal gudi gudileri sil, yok et.

güzelinden bir tane sony mp3 çalar edin, ama o yeni nesil dandik olanlardan değil, nasıl yaparsın bilemiyorum, evin kapısından çıktığın andan itibaren hiç çıkarma kulaklıkları.

eğer etrafında tabiri caizse laçka, salça insanlar varsa bir adet rottweiler veyahut benzeri bir yakın koruma köpeği edin, evine gelip giden herkesi o an çözmüş olursun, hem de çok sağlam bir dost edinmiş olursun kendine, çoğu insandan daha iyi sosyalleşme ihtiyacını giderebiliyor köpekler, hatta bence çoğu insandan daha faydalı ve zekiler orası ayrı.

bunları uyguladıktan sonra her şeyin rayına oturması için biraz zaman tanı, bir süre sonra tekrar özgürlüğü hissedeceksin.

başarılar.

dont feed the troll.

kilo alamıyorum o yüzden soruyorum.

3 poğaçadan sonrasını okumadım.

amına bile koyuyorsun kardeşim

kilo almakla yağ bağlamayı aynı şey sanıyorsunuz ya ne diyeyim. uğraş sen uğraş, 1 sene sonra nasıl istediğimi yiyerek kilo veririm diye gezceksin.

kilo alma derdi nedir la 50 kilo falan değilsen ne kasıyon

Yeterli aliyorsun ama metabolizman nasil bilemeyiz ki.

3 pogaca herkes icin o kadar korkulacak bir sey degil. Ister inan ister inanma ama hersaba ortalama bir kahvalti, ustune 6 pogaca goturuyordum bundan 5-6 sene once ve 1,73 boy, 64kg vucudumda bir degisiklik olmadi. Evet yanlis okumadin, normal kahvalti + 6 pogaca. Ogle ve aksam yemekleri de seninki gibi, + aksam saat 9-10 gibi bir ogun daha.

Hala da o civarlardayim, istedigimi yiyorum:)

kurt varsa ve düşürürsen yemeğini düşürdüğün gün kısmanı tavsiye ederim.

ben orta boy aldım, nargile kafelerde bulunandan bir boy küçüğü, orta boy yani. idare ediyor, yeterli gibi ama şimdi alacak olsam büyük boy alırım.

marka kalite vs. farkediyor mu ?

tütünü al fakher al.

markasına bakıp da almamıştım.heryerde görülen,klasik nargile. şöyle;
www.tanyanargile.com
döküm nargile olarak geçiyor. birde çin malı olanları var.onlar da şöyle :
images.gittigidiyor.com

nargilede marka olayi yok. bakir dokum al. demirden alirsan borusu paslanir zamanla. lulesi topraktan olsun, seramik gibi olanlardan degil. marpuc'u plastik degil deri olsun. yaklasik 60tl'ye alabilirsin bu sekilde bir nargileyi. ole garip sekillilerden alma. onlar da kotu oluyor genelde. nargilecide gordugun standart sekillilerden al. alt parca ile ust parca arasindaki baglantinin vidali olanlarindan bulabilirsen daha iyi. ben bayadir gormuyorum o sekilde olan.

tutun al-fakher olacak evet. ama tr'de orjinal bulmak cok zor. genelde cakma al-fakher oluyor.

ben 25 liraya küçüklerinden aldım. 1.5 saat kadar içebiliyorsun. bence idare eder.

döküm nargile alman lazım. bakır olmalı.
marpucunun hortum tarafı deri olandan almalısın.
ortalama olara 80-100 tl arası tutar ortalamanın üstünde bir nargile.

hastaneye bağlı sgk ile anlaşması nasılsa ona göre fiyat verir.
Hangi hastaneye gitmeyi düşünüyorsun belki önceden gitmişizdir.

hangi hastahaneye gideceğime karar vermedim de fiyat olarak çok farketmez diye düşünüyorum

Örneğin amerikan hastanesi sadece özel sigortaları kabul ediyor sgk ile anlaşması yok sgklıları muayne etmiyordu ya özel sigorta ile yada kendi cebinden ödeyerek muayne oluyordun en son.
Direk bi muaynede 200 Tl gibi fiyatlardı.

dersaneye giderken emin olmamak aptallik olurdu sanirim? farkindaysaniz sinavlari dedim, yos kaldirildi fakat her universite kendi yos'unu uyguluyor. tek sinava degil bircok sinava giriliyor kisaca.

önce konu sonra soru.

hiç sevmem kendilerini ama teknofem'den bir dinle, yaparsın ya pek bi şey yok.

villa doluca neo

öküzgözü üzümü sizlik gibi gözüküyor. kavaklıdere'nin ancyra öküzgözü şarabı fiyatı o kadar düşük olmasına rağmen gayet tatmin eden bir şarap bence.

villa doluca neo'yu sevemedim ben.

Evin şarabı deneyin

şişede boğazkere yazanların hiç birini alma

Angora Kırmızı'nın içimi, diğerlerine nazaran bana daha yumuşak geliyor.

merlot uzumunden yapilmis bir sarap denemeni oneriyorum. genelde fiyat dustukce yuzun eksir ama.

trio rose.
kirmiziyi bosver

pamukkale senfoni sek kırmızı şarap a bakın bir de.

diren cadde (kırmızı) 12tl

yavaslatırmı bilmiyorum ama sogan kabugunu kaynatıp saca surunce beyazlıklar gidiyor-mus.

sallamasyon o

taze corek otu yagi diye duymustum.

alınabilir.

bence çoğu şeyle giyilemeyecek bir t-shirt. en basitinden içine sokulmadığında bir şeyin kim bilir nasıl duracak. uzunluğu, etek bolluğu ne hiçbiri belli değil. ayrıca böyle şeyler de öyle her şeyin içine sokulmaz. bir de 100 liradan 30 liraya düşürdük olaylarını da genelde über dandik markalar yapıyor yine de özendiyseniz bence bir şey kaybetmezsiniz 30 lira çok bi şey değil.

alınmaz

bir de dudaklarını büzerek duck face yaparsın bu tişört üstündeyken en az 20 beğeni alır instagramda :)))))
yani alınır, hoş.

bir erkek olarak bu tişörtü giyen kızın çok "kafa" olduğunu düşünürdüm mesela, bence güzel, alınır.

mandabatmazda kahve için

tünel in ordaki Mevlevihane'ye götürebilirsin.

ailenize ıslak hamburger ve sonrasında waffle yedirtecekseniz alman hastanesinin adresini de not ediverin.

cihangire de gidin.

fransız sokaaaaaa

hazzo pulo paşajı

Diğer cevaplara ek olarak öncelikle Pera tarihi ile ilgili birkaç şey okuyun. Çünkü İstiklal Caddesi bugün anılarıyla gezilmesi gereken bir yer oldu artık. Ağırlıklı olarak:

Önce:
-Gezi Parkı...

Sonra:
- Onlara Taksim adının nerden geldiğini anlatın ve maksemin yerini gösterin.
- Eski bir Taksim fotografı bulup Maksim Gazinosu'nun yerini gösterin.
- Mısır Apartmanı ve tünel meydanında Narmanlı Han'ın tarihsel değerini anlatın.
- Rum mimarisinin etkin olarak görüldüğü binaları gösterin. Sonra Türk mimarisiyle farkını gösterin.
- Sn. Antonio ya da Santa Maria kiliselerinden en az bir tanesine gidin.
- Beyoğlu Öğretmenevi'nin en üst katındaki restoranda muhteşem Haliç manzarasına karşı hesaplı bir yemek yiyin.
- Galata Kulesi'ne çıkın. Çevresinde eskiden surlar olduğundan bahsedin.
- Yürüyerek Karaköy'e inin.

Yeterince yorulmuş olursunuz zaten.

Ayrıca:
- Galatasaray'dan aşağı inip Fransız Sokağı'nı gösterip eskiden adının Cezayir Sokağı olduğunu ama ne hikmetse Fransız Sokağı haline geldiğini söyleyebilirsiniz belki ama bu güzergaha göre sapa kalır. Çok elzem değil zaten.

Planınız güzel, arkadaşlar da çok güzel tavsiyeler vermiş lakin başka bir tavsiye de benden: ıslak hamburger'i kızılkayalar'da yedirmeyin. Barışım büfe iyidir, ya da yanındakilerden herhangi biri.

Gidebilirseniz Galata Kulesi'ne de çıkın; bayılırlar! Yalnızziyaret saatlerine internetten bakın gitmeden.

İyi eğlenceler :)

Sürekli otobüse binen insanlarda bir yerden sonra onarılmaz ruhsal sıkıntılar olması kaçınılmaz İstanbul'da. Bir deliye denk gelmişiniz, boşverin, sıkmayın canınızı.

taciz'den kastı sanıyorum ki "personal bubble" denen alan oluyor ki, toplu taşımada bunu diyene "zoruna mı gitti gardaş" denmeli bence, çaresizlikten onu yapmışsınız sonuçta, kimse ona bayılıp da ellemiyor.

toplu taşıma araçlarında bu tip manyaklara denk gelmek ihtimal dahilindedir ama bu manyaklara çıkıp da "ne yapıyorsun sen" diyecek kişilere rastlamak zordur. kimse ciddi bir şey olmadığı sürece böyleleriyle uğraşmak istemez. kimsenin çıkıp "bu kız nereye tutunsun" dememesinin sebebi, haksız olduğunuzu düşünmeleri değildir. o yüzden canınızı sıkmayın. yaptığınız ne ayıp ne de yanlış.

istanbul gibi yerde toplu taşıma sıkıntılı olmak zorunda ne yazık ki. he deyip geçmek lazım.

@sanal hayvan, sanırım haklısın evet ben de kişisel alanıma fazlaca girilmesinden hoşlanmam ama söz konusu otobüs olunca, böyle bir lüksümüz olmuyor.

Ben de bir dahakine daha ihtiyatlı olayım. Değmeyim, değdirmeyeyim :)

kadının çıngar çıkarası varmış, sana denk gelmiş. ruh sağlığı yerinde olan biri değildir çok çok büyük ihtimalle. böyle bir tepki vermenin başka açıklamasını bulamıyorum çünkü.

divit güzel özetlemiş. Kapalı camı kapatmaya çalışan orta yaş biraz üstü amca da gördüm. Boşver, amlama(siklemee xx version) böyle şeyleri.

benim testislerimi elledi kadını biri.hemde 15-20 dk boyunca.metrobüste. o tacizse bu ne acaba.

bu gibi durumları çok düşündüm ben. çünkü herkes yaşıyor. fakat çoğumuz bir terslik olmasın, gerginlik çıkmasın diye pek tepki vermiyoruz. saygılıyız amk ne yazık ki. ben de aynıyım, yüzlerce örnek yaşadım. sonrasında da durumu değerlendirip keşke şunu deseydim amk! dedim. vardığım karar:

bizim genel insanımız mal. katıksız mal ve yapılması gereken oracıkta agresif bir şekilde ona çıkışmak. sıçacaksın ağzına, bön bön bakacak sonra. bu insanlar hiçbir şekilde saygıyı hakeden insanlar olmadığı için şart bunlara.

Ciddi anlamda insanlardan hoşlanmayan ve mecburi olarak her gün toplu taşıma kullanan bir kadın olarak ben de özellikle kadınların, "ben de kadınım bu da kadın o zaman yayılabilirim, kollarımız yapışık gidebiliriz, popolarımız değebilir" tavrına sinir oluyorum, başka seçenekleri de varken. Bu çocukta da kadında da erkekte de böyle, başka insanların değmesinden rahatsız oluyorum arkadaş, kadınsın diye aa tamam mı demeliyim?
Ama sizin durumunuz farklı, tutunmuşsunuz oraya bu durumda çıkıp da çemkirmesi doğru değil, arkadaşların da dediği gibi onun da kötü bir zamanıymış bence ama siz bozmayın moralinizi.

Tam rahatsızın tekiymiş o! :) Salla gitsin. Nokta.

Toplu taşımayı senelerdir kullanmıyorum ama otobüslerde orta yaşlı manyak kadın tipi klasiktir.

birkaç ay önce sabah kalabalık bir otobüse bindiğimde, yaşlıca bir amcanın 12-13 yaşlarında bir kız çocuğunu, bakın yazarken yine sinirlerim zıplıyor, kalabalıktan faydalanıp kaçamayacağı bir noktaya nasıl sıkıştırdığına bizzat şahit oldum. adamın gözleri kapalı sürtünüyor bildiğin. çocukla gözgöze bir geldik, gözleri dolmuş boncuk boncuk, hareket bile edemiyor. hemen yanımda ki kadında durumu farketti ve biz beyefendi çekil ordan deyip çocuğu çektik aramıza. çocuk nasıl titriyordu tarif edemem şu anda. amca zaten durağa gelinmesini fırsat bilip biz söylenirken indi otobüsten ve koşarak uzaklaştı. bu tarz şeyleri o kadar sık yaşıyor ki kadınlar ( erkekler yaşamıyor anlamında söylemiyorum, örnek kadın olduğu için böyle ifade ediyorum ), bu bazen aşırı reaksiyona sebebiyet veriyor, tepkiler kastını aşıyor. kadın haksız davranmış ve üslubunda sıkıntı var, sizde ne güzel tepkinizi göstermişsiniz ve iyi yapmışsınız. tabii ki herkese tecavüzcü coşkun muamelesi etmeye gerek yok ama bence anlamaya da çalışın böyle durumlarda. kaldı ki bende ohhh bu da kadın nasılsa rahatlığından hoşlanmıyorum.

İntra

ekinoks

Satır Sonu

cerpetiem.

Betik

Derp

komikli isim

once gireceginiz sinavin ismini ogrenin efenim oss kalkali seneler oldu yav.

onun disinda bunyeye gore degisir ben mesela geceleri calisirim gunduz gunes varken isik varken cok verimli calisamam oturamam dersin basina. ona gore sabahlayip sabah yatip oglen kalkabilirsiniz. vitamin destegi falan alin duzgun beslenin.. yalniz uykuyu cok azaltirsaniz bu sefer gozunuz acik uyumaktan yine calisamazsiniz. ha bunlarin hic biri onemli degil azim varsa gunde 16 saat calisan insan da yok degil.
onun disinda su sadece salaklar 8 saat uyur kitabindaki sistemi uygulayabilirsiniz uykuyu gunde bir kac bolume ayirabilirsiniz yani her 4 saatte bir yarim saat 45 dk gibi.. (salladim sayilari) ama alismak uzun surebilir, herkese gore de degil

dersane okul yok diye tahmin ettim.

son 1 ay sabah akşam çalışılmaz.günde 2 deneme çözsen birazda tekrar yapsan yeter.en fazla 5 saatini alır.

nope.

edit. inci.ca

edit2. urun.gittigidiyor.com

edit3. www.istanbulbilisim.com.tr

quartz saate o kadar para vereceğine 100 lira ucuzuna otomatik saat al. pil derdin olmaz.

orient seiko urunu.
icindeki makine de ayni.

ben de seiko otomatik veya eco drive tavsiye ederim.

dalga mı geçiyorsun sen ya.50 günde derece yapacakmış

olaya önce sınavların isimlerini öğrenmekle başla. güncellen.

kalifiye biriyim diyorsun. 50 gun gunde 3 saat saati 10 liradan calissan zaten 6 aylik oda parani cikartiyorsun.

Uğraşma bence

özel üniversitelerin yüksek lisans programlarına başvur, 1000 küsür lira burs ve yurt veriyor çoğu. tekrar üniv. sınavına çalışmaktan daha mantıklı. bu arada ales'ten çalışmadan 90 almak bir şey ifade etmiyor çünkü zaten basit bir sınav. ales'ten 90 almak öss (ya da adı artık her neyse) derecesini garantilemiyor.

ales öyle ahım şahım bir sınav değil zaten. biraz dikkat ve lanet olası pis mantık soruları için çizilecek şekillerle halloluyor. arkadaşın dediği gibi sınav isimlerini öğren. hatta bana da söyle. :)sonra birkaç deneme çöz kendini bir gör. össyi yine halledersin de yds için biraz kan alırlar. çok iyi değilim diyorsun bir de. onların sınav sistemini kapana kadar 60 gün geçer gider.

Ygs lys adi da, basvuru filan yaptiniz mi bari? Basvuru tarihleri gecti cunku.

yaptım başvuruyu tam 40 lira bayıldım :)

Herkes gibi. Yaptiginiz ne kadar mantikli bilmiyorum, onu goz ardi edersek her gun duzenli deneme cozseniz yapabilirsiniz bence. Sonucta bilgilerim iyi diyosunuz.

Edit:derece kismini gormemisim, onu yapamayabilirsiniz, bilemedim.

hevesini kirmak istemem ama derece zor is.
f_d +1 diyorum ben.

kac sene hazirlanip da derece kasan ogrenciler bosuna heba etmisler kendilerini. :)

Keske 60 gunde öss'de türkiye derecesi (garantili) kazandirilir diye kurs verseydin, yurt paran cikardi. Neyse gece gece iğrenc bi sekilde laf yetistirmeyi bi kenara birakirsak, derece yapma işi çok zor.

öss kalmadı öncelikle.

bir de derece yapmak öyle kolay bir şey değil. yılların birikimi var bu işte. ha bak şimdi başlasan 40k olabilir. o da senin çok üstün bir çalışma göstermene bağlı.

efenim okul puanı denen bir şey çıkarmışlar size nasıl etki eder bilemiyorum fakat insanları geri geri atıverebiliyormuş bu, yani full bile yapsanız 3000. başlayabilirsiniz sınava onu bir araştırmanız lazım.
çıkmış sınav kitapları olsa gerek onlardan alıp çözebilirsiniz.
he derece yapamayıp yine de iyi bir sonuç yaparsanız ders saydırabileceğiniz bir bölüm seçip dondurun derim kafanıza eser 1 2 yılda 1 diploma daha alırsınız belki.tabi bunu da yapabilmek için mezun olmanız gerekiyor bu sene.

metroyla bakırköy istasyonunda inebilirsin. oradan sonrasını bilmiyorum.

esenler otogardan metroya bin,bakırköy durağında in. Metrodan indikten sonra sorarak bulursun rahatlıkla.zuhuratbaba metro durağına yürüme mesafesinde zaten

B.köyde in metrodan çık minibüslere bin önünden geçiyor.

valla fiziksel bir yolu olduğunu sanmıyorum. En fazla eğer kafaysa apartman yöneticisine bunu söylemek, işbirliği yapıp onun hakkında küfür falan edip sonra yöneticiye gidecek mi diye beklemek.
Ya da yine bu kuşkunuzu yüksek sesle belirtin ev içinde, belki utanırlar yapıyorlarsa.
Ayrıca çalıştığını bilirler, yaşlılar duvar dinlemese bile apartman deliğini sıkça kullanırlar kim geldi gitti diye.

evin içinde onlara küfür edin. yan evdekiler orospu çocuguymuş karısını satıyormuş falan deyin.Size kötü davranırlarsa demek ki dinliyorlar.

yine sizi dinlediklerinden şüphelendiğinizde güzelce sövün.

şuan bizi dinleyenin anasını avradını vs...
veya kadının korkacağı birşeyler söyleyin... neyden korkuyorsa...

Al çekici koy duvara bir tane.

gorki yardı ya..... ahahhaha yan evdekiler orospu çocuğuymuş, öyle duyduk. ahhaha krize girdim......

televizyon vs bitişik duvara yaklaştırabilirsiniz.

evde ailen yokken porno dinletisi yap.

bilmiyorum ama sizinki biraz paranoya gibime geldi. karşı komsumuz evde mi değil mi hiç bir çaba göstermesemde anlıyorum çünkü ortak duvar var. yandan elektirk süpürgesi sesi geliyor, tv sesi geliyor ne bileyim mutlaka bir ses geliyor. tabi benim sesimde onlara gidiyor.
çalışma mevzusuna gelince sabah erken saatte evden ses geliyorsur sonra ses kesiliyordur veya bir kaç kez bir şekilde annenizi işe giderken görmüştür.

İlahi aç sürekli bi süre sonra dinlemezler

nöbetleşe duvara poponuzu dayayarak osurun. birinden biri mutlaka denk gelecektir.karşı taraftan bardak sesi ya da kahkaha gelirse bilin ki dinliyorlar.

Evde gizli işler çevirmiyoruz tabi ama dinlenmekten de hoşnut olacağımız anlamına gelmiyor. Cevaplar için teşekkürler.

bu karşıkı komşuları kesip altınlarını alalım paralarını alalım, yarın börek yapıp içine ilaç atalım bunlar bayılıncada keselim falan gibi şeyler diyin, manyaa bağlasınlar

Otobüste bagaja koyuyorum. Bir kez bu şekilde yolculuk yaptım gerçi. Her molada da bagaja gidip baktım, oynattım çocuğu. Eminim çok insan salaga bak lan demiştir içinden..

otobüslerde ve uçaklarda bagaj kısmına koyuyorlar kedilerle köpekleri.
onun için de kafes gerekiyor.
ama gürültüden ve soğuktan/sıcaktan çok etkileniyorlar.
maalesef ölenler de oluyor.

yani çok akıllıca bir şey değil, ama mecbursanız koyarsınız elbette.
ancak (maksimum) 2-3 saatlik otobüs yolculuğunun falan zararı olmaz herhalde.
daha uzun yolculuklar için veterinerden sakinleştirici temin edebilirsiniz.

pet nakil araçları var.
siz gideceğiniz yere istediğiniz gibi gidip, onu nakil aracıyla oraya getirtebilirsiniz.
ama güvenilirini bulmak lazım.

bunun dışında pansiyonlar var.

ben de evi pansiyon olarak kullanıyorum bazen.
yani evlerini pansiyon yapanlar da oluyor, illa kafeste kalmasına gerek yok.
bulabilirsiniz öyle yerler.

bir de, eğer kediniz varsa 2-3 gün için yalnız da kalabilir evde.
yolculuğa nazaran daha az travma yaşayacaktır.

edit:
evet, uçaklarda küçük köpekleri ve kedileri kutularıyla içeri almanıza izin veriyorlar eğer uçakta boş yer varsa ya da tenhaysa vs.

Edit: çocuk=kedi. Otobüste yanimiza alamiyoruz ama uçakta alabiliyorduk sanirim nazi durumlarda.

bagaja koyulmaz ya.7-8 saat sürecek yolculukta hayvan ölür.

7-8 saatlik yolculuk biraz piyango, evet.
yani ölmüş olarak da teslim alabilirsiniz.
maalesef oluyor öyle şeyler.

eğer bir yere yerleşme/taşınma vs gibi bir kerelik yolculuk olmayacaksa en mantıklısı pansiyon.

Veterinerler var pansiyon hizmeti veren, bizim veterinerimiz de veriyor, onlara bırakıyoruz. Yolculukta kedilerimizi de beraberimizde götürmemiz gerekirse, bagaja koymaya karşı olduğumuzdan yanımıza alırız. Sakinleştirici iğne gibi bir şey yapıyorlar, taşıma kutusuyla yanınıza alıyorsunuz uçakta. Tabi sakinleştirici iğne yapılması da çok sağlıklı değil, o yüzden çok uzun bir seyahat olmadıkça veterinere bırakırız. Henüz 5 günden uzun seyahata çıkmadık kedilerimizi göz önüne alarak.

Alacaatli'da Liva'nin arkasinda bir veteriner var orada mutluydu benimki, diger kopeklerle oynuyordu. Bir de Terapi Veteriner var Yasamkent'te, yeni yerlerini bilmiyorum nasil ama gorulebilir. Siz hangi semttesiniz belki ona gore cevap verebiliriz?

Ben her uçak yolculuğu yaptığımda kucağımda kafeste götürdüm kedimi. Belli bir ücret alınıyor (30 TL filandı sanırım), önceden rezervasyon yaptırılıyor, bir de sağlık karnesi gerekiyor. Bagajlar çok riskli.

ne olmalıydı peki? senden hoşlandığını söyledi diye arkadaşça gittiğiniz her yerde senin masrafını mı üstlenmeliydi? flört desen bi nebze de abartmışsın durumu.

parayı sen uzatmışsın, burda soruyosun :)
bunlar küçük mevzulardır.

en doğrusunu yapmış. günümüzde hesabı erkek öder durumu yok. en azıdan çağdaş ülkelerde böyle bişey yok erkek çok çok zengin değilse.

bu aralar böyle sorular çok geliyor nedense.sevgilin olsa bile ödemek zorunda değil ki.sonuçta hesap ödetmek için sevgili olmuyorsun.adam her dışarı çıktığına bişey ısmarlasa evin yolunu bulamaz.

Adın da Mira'ymış, Medcezir'deki kız gibisin hakikaten. Senin yediğini içtiğini ödemek zorunda mı? 6 senelik ilişkim var hiç sorun olmadı bunlar aramızda. Neden o ödesin sürekli, onunki para da benimki değil mi?

erkekler bankamatik değil çok isabetli olmuş. ilk buluşmada erkek arkadaşıma zamanında kahvesini ben ısmarlamıştım. arada da o bana ısmarlar olur biter. eli sıkışıksa ve biliyorsam ona belli etmeden yemek ya da sohbet ortasında bile ödediğim hesaplar oldu. adam normal olanı yapmış. kadınsın diye elin cebine gitmeyecek mi sanıyorsun? erken yaşta öğren bunları. herkes bir ananın evladı, herkesin geliri hayatı belli, hayat müşterek.

o kadarda öküz değildir sanırım ha.Elimdeki parayı alıpta hesabı ödemesi.Lütfen bana bi şans ver diyip duruyor.Nah veririm ben ona bu şansı

ilişki belli bir seviyeye geldikten sonra bunlar dengeye oturur, fakat lakindir ki ilk bulusmada erkegin ödemesi lazımdır. sonucta flörtleşmenin ilk aşamaları ve meger hoslandıgını söyleyip davet etti, onun ısmarlaması lazım o zaman.

not: erkeğim.

@mftf

senin gibi düşünen erkekler yüzünden hemcinslerim abuk mantıklarla büyüyor yapma... ödese olur ama ödemese de bir şey olmaz?

ayıp etmiş, ortada o derece samimiyet yok. sonuçta o davet etmiştir kesin. şimdiden nezaket göstermeyen ileride samimi olunca neler neler yapar...

adam iyi yapmış.senin ne kadar karaktersiz biri olduğunda ortaya çıkmış böylece.parayı ağzından mı alacaktı ?? senin gibilere döktüğümüz paralarla neler yapmazdık.artık kimse enayi değil.ilk buluşmada ödememek erkeğin bir taktiğidir artık,şahsen ben öyle yaparım.daha sonra görüşmek isterse 2 kat hesap öderim.