(bkz: balkan lokantası)

lutfen balkan lokantasına gıtme.

(bkz: beyaz lokanta) imam adnan sokak
(bkz: ehl-i tat lokantası) balo sokak

ehl-i tat balkandan zibilyon kere daha güzel. Müthiş bir yer. 7/24 açık.

Şu ana kadar adı geçen üç mekanın da müşterisiyim. Yorumumu yazayım da birilerinin işine yarar belki.

Balkan Lokantası ve Beyaz Lokanta diğer esnaf lokantalarına nazaran daha bir afili oldukları için gidesim gelmiyor.

Ama Ehl-i Tat şahanedir. Katılıyorum. Onu öne geçiren şeylerden biri de ızgaraları.

Ben de bir tavsiye vereyim hatta; Damak Tadı. Atıf Yılmaz Caddesi'nde.

ya da şu sakızağazcı taksi durağının ordaki kurufasulyeciye gidin. hacı amca var bi tane. 3te yemekleri bitti mi kapatıp dukkanı gıdıyor. cok kıskanıyorum onu. cuma oglenlerı acık degıl ıste bı tek cumaya gıdıyorlar hepbir. sadece kurufasulye yok bu arada, ama kurufasulyesı sahane o ayrı.

Harbiye ye kadar yürürüm dıyorsanız Vatikan konsolosluğu yanında aciktim restaurant var. Anne, kız kardeş ve kızları olmak üzere uç kisi işletiyorlar. Söyle söyleyeyim temiz, çok lezzetli, malzemeleri kaliteli on numara yer. O civarda daha iyisi yok sulu ev yemeği tarzında. Tipik anne yemeği işte

hacı firefox nightly kur. Ayrıcalığın limitlerinde dolaş.

Sözüne güvenip kuruyorum. Vira bismillah.

colonizer, ben backup işini beceremem gibime geliyor sanki. çünkü sözlükte temiz kurulum meselelerinin epey karışık olduğunu gördüm. o kadar da anlamıyorum bilgisayar işlerinden.

eski versiyonu bırak. Nightly iyidir, nightly candır.

o ispiyon geri döner zaten

(bkz: #26175595)

dönmeyebilir de. hatta başlığı okursanız, "yaşam formu" şeklindeki tanımlar gg sebebiyle silinmiş.

çok faşist değil mi yahu? yaşam formu yerine herhangi bir şeyi koyabilirsin aslında. birine maymun demek hakaret midir? bunun insan demekten farkı nedir? kedi demek o zaman neden değil? peki maymun'un kötü anlam çağrıştırmasının sebebi nedir? dünya neden böyle? bu bedeni görüyor musunuz? yok ki... ben bile yokum.. hayaller insan mı, yoksa bizler hayal miyiz?

www.youtube.com

yaşam formu gg sayılıyor diye kalmış aklımda.

Birileri hakkında bir şey yazarken az biraz empati yapsanız çözebilirsiniz bazı şeyleri.

Misal ben sizin için yaşam formu desem kastımın hakaret olduğu hissine kapılmaz mısınız? Çünkü ben pekala insan/kadın/erkek diye de bahsedebilirdim sizden.

Bir insana insan/kisi disinda bir yakistirma yapilmasi TCK'ya gore hakaret oluyor (yasam formu, futbolcumsu, organizma vs). Eger bir sozluk yazarina dediyseniz sadece o yazarin sikayetiyle siliniyor ama (mesela cok samimisinizdir, ibne dersiniz gotveren dersiniz adam sorun etmez, o zaman silinmez)

gammazlanamaz.
o işlere modlar kendileri bakıyor. canları sıkılırsa dedirten diye not alıyorlar, fark etmezlerse kalıyor...

Ispiyonlanabilir elbette, ama hatali diye geri doner. Ama ispiyonu geri ceviren mod eger entry sahiden ettirgen kalibina siginmissa not eder yazarin tarihcesine. Tarihceye bakip caylak da edebilir, ucurabilir de bunun yaninda.

@crown dediğiniz yazar gammazlayan mı gammazlanan mı?

Gammazlanan elbette.

Crown nick'li arkadaşımız belli ki sözlük formatına pek hakim değil. Bakmayın siz ona.

Dedirten entry'lerini ispiyonlamayın. İspiyonlanacak bir şey yok. Zaten ispiyonlayınca da mesaj gidiyor, altına "Şerefsiz orospu çocuğu ispiyoncu için tanım:" yazıyorlar. Bırakınız geçsinler.

depozitosuz daha pahalı. tıpkı efes'in depozitosuz şişeleri gibi, tabii ki tasarımları daha çok benziyor sonuçta. ben de anlamıyorum neden depositosuz alınıyor ama öyle işte.

Enteresandır, benim gördüğüm depozitosuz olanı daha ucuzdu. İçinden çıkamayınca sorayım dedim.

depozitosuz olan ithal olabilir belki?

Hafif bi' tat farkı var.

Tahminime göre:

Depozitolu olanlar genelde anında tüketilecek, rafta pek durmayacak ürün olduğundan daha çabuk ve kazanın daha az sevilen yerinden yapılıyor. Depozitoluyu içen zaten 1-2 tane ile yetinmediğinden çok da ırgalamıyor.

Depozitosuz olan ise raf ömrü uzun olduğundan daha özenli ve kazanın daha iyi yerinden üretiliyor. Zaten depozitosuz içen en fazla 2 tane içtğinden ilk yudumda asıl tada ulaşmak istiyor.

Efes Pisen gazozunda da, Tuborg Gold birasında da durum bu. Türkiye'deki Tuborg Gold İzmir'deki fabrikada üretiliyor. İthal edilmesi gibi bir durum yok.

sucu çocuk?

www.youtube.com

Pera Classics

Nicole Scherzinger - Wet
Wynter Gordon - Dirty Talk

Fakir Bir Kız Sevdim.

Sevgili godo je dosao doğru cevap Fakir Bir Kız Sevdim çok teşekkürler.

akla yatkın kanı?

Misal, "That's a rational conviction." diye bir cümle görsem "Mantıklı bir yaklaşım." diye çevirirdim.

Ama conviction için tonla Türkçe karşılık olduğu için alternatif de çok.

"makul/akla yatar bulduğu için ikna olma" gibi bir şey sanırım.

www.youtube.com

klibi izlerken hangi şarkıyı seslendiriyorlarsa ekranda yazıyor aslında. eğer sormak istediğiniz buysa =))

Süt ve yoğurt yağsız almıyorsan veya yarım yağlı, yağ bulunur. Yiyecekler de ne kadar yağ oluyor? Çayını kahveni ne kadar şekerli içiyorsun? Bir sürü etken var sonuç olarak aldığın kalori yaktığından fazla. Diyetisyene git.

ama çevremde arkadaşlarım hayvan gibi hamburgerler, tostlar yiyorlar ben sütümdeki yağın hesabını yapıyorum. anlamıyorum ki

Metabolizma ve kişisel farklar da var elbette. Kilo almaya elverişli olabilirsiniz, veya hormonlarınızdan dolayı olabilir.

Yeterince su içmezseniz vücut sus tutmaya başlar.

tiroid tahlili yaptır.

ben de mesela hergün yarım kilo fıstıklı dolama ve iki ortaboy pizza yiyorum ama kilo almıyorum.

kiloyu aşırı karbonhidrat tüketimi yapar. pilav, makarna her türlü şekerli yiyecekleri çok tüketiyorsanız kilo alırsınız. ayrıca meyveler de çok fazla şeker içerir. posası, vitamini var diye tüketimini abartmamak gerek. su kesinlikle içmeniz lazım kilo vermek için değil, vücudun dengesi için.

ailenizde obezite sorunu yaşayan var mı?

ayrıca yaş,boy,kilo ve cinsiyet belirtirseniz daha iyi yorum yapabiliriz.

Hiç şüpheniz olmasın. Tam da öyle olur. Kendimden biliyorum.

asktir bak hiç aklıma gelmemişti :o

şu an bulunduğun yaşta çeyrek yaş krizine gir, aynı hesap aga.

geri kalan 3/4 ile de kuruyemiş al.

Psikoloğa gidemem demişsiniz. Gidin. Buradan gelen tavsiyeler günü kurtarır ancak. Hem zaten psikologlar/psikiyatristler derdinizi anlatırken bir şeyleri gizleyeceğinizi bilir.

Gidince anlatamayacaksınız, saklayacaksınız, reddedeceksiniz vs vs. Onlar bunlara alışkın. Gidin, onların dediklerine güvenin. Buralarda çare aramayın.

Biliyorum farkındayım ama gerçekten bunu yapabileceğimi sanmıyorum.Hadi anlat derdini dese hiçbir şey diyemem dilim tutulur gibi geliyor..

godo je dosao +1

Aynısı bende de vardı, başka nedenlerden gitsem de artık görüşmeler sosyal fobi üzerine dönmeye başladi. Bir şekilde o noktaya geldik ve üzerine gittik.

Şimdi görsen, olaylar olaylar!

Nasıl bir götüm kalktıysa, zincirimi koparmış gibi saldırıyorum etrafa şuan. Yolda abuk bi hareket yaptığını gördüğüm elemanla açıktan dalga bile geçiyorum (evet ayarı biraz kaçırmış olabiliriz).

Atlattığın zaman ÇOOOKKKK büyük bir rahatlığa ereceksin. Dünya bambaşka bir yer olacak gözünde. Daha ayrıntıya giremiyorum zira çekmeyen bilemez bu illeti..

Maddi imkanların mani olacak kadar kötü değilse, mutlaka git. Kötüyse de git!

edit: biri (örneğin ben) senin yerine arayıp, bundan muzdarip olduğunu söyleyebilirim mesela =))

E tamam işte. Herkese öyle gelir. Bu insanlar da tam bu dediğinizin eğitimini alıyor. Hatta götümden sallayacağım ama bunun bir süreci de vardı kendilerine okutulup öğretilen. İnkar, yüzleşme, öfke, kabullenme gibi.

Onlar bir şey anlatamayacağınız ihtimalini biliyor. Gidin bir doktora.

Ancak devlet hastanesine gidebilirim..Size ilaç verdiler mi yoksa konuşarak mı hallettiniz?

Psikiyatristler psikologlara kıyasla ilaç vermeye daha yatkın olur. En azından hep öyle söylenir.

Ama bırakın versinler ilaç. Hiçbir doktor zevk için ilaç vermez. Bana ilaç vermişti doktorum. Ben de kullandım. Aspirin bile içmeyen ben, bir bildiği vardır deyip kullandım. Çünkü muhakkak bir bildiği vardı.

Ve ayrıca sadece ilaç verip salmaz kapı önüne hiçbir doktor. Öyle bir endişeniz olmasın.

yaşın ufak. yolun başı. doktora git mutlaka. ne derim diye düşünme, o seni konuşturmanın bir yolunu bulur. adam okulunu okumuş bunun. biraz da sen gitmeden önce nelere değineceğini ana hatlarıyla kafanda tasarlarsın olur biter. sınava gitmiyorsun sonuçta. devlet hastanesinde öyle uzun uzun konuşulmuyor diye biliyorum ayrıca.

bir de tavsiyem, kendine ilgini çeken bir uğraş bul ve o konudaki yeteneklerini geliştir. ne bileyim, müzik olur, spor olur, karikatür olur, fotoğraf olur... her ne yapacaksan da öyle 2-3 ayda bırakayım deme, uzun soluklu yap. özgüvenin artar. mutlu olursun.

paragraf yapmaya baslayin. bir nevi montla sic turevi.

emin olun ise yarayacak, bir baslangic olacak. (ciddiyim)

Hayır ilaç falan almadım. Bir süre sonra "doğru ya laaannn" diye bir aydınlanma oluyor. O zaman her şey değişiyor işte. Ne kadar saçma yaşadığını anlıyorsun..

Beni psikiyatrın kendisi, psikologa yönlendirmişti. Konuşarak hallettik şükür. Yanlış bilmiyorsam, bu durum fiziksel işleyişlere etki ederse ilaca başvurulabilriyor. :)

Not: Ben de 21 yaşındaydım..

yazılı ifade gücün o kadar yüksek ve kendini o kadar iyi ifade etmişsin ki, sen de ilk seferinde, yazarak götürürsün ve derdini o şekilde anlatırsın. hatta şu sorduğun sorunun yazıcıdan çıktısını alsan, o bile olur. ondan sonrası, soru cevap şeklinde çorap söküğü gibi gelir. psikoterapist bu işin profesyoneli. seni o çözemezse kimse çözemez. merak etme. psikoterapiste gitmeni ben de çok destekliyorum. psikiyatrlık bir durumun varmış gibi durmuyor.

laap diye ilaca başlama, önce psikoterapiste devam et. çok şeyler değişecek hayatında. psikoterapistine ve bize duacı olacaksın sonunda.

Merhabalar. Oncelikle salak gibi degilsiniz. Atlatilabilecek bir durum yasiyorsunuz. Ancak benim onerim psikiyatr yerine psikologa gitmeniz. Hatta onermiyorum siddetle ustune bastira bastira soylemek istiyorum.

Inanin cok cesitli psikiyatra gittim. Genellemiyorum bakin ama, oyle, tek yaptiklari hi him, hi him diyip dinleyip numune ilaclardan verip yollamak.

Psikologlar bu isi kokten hallediyorlar hem de konusarak! Ilac kullanmanizi ise ben acikcasi onermiyorum. Psikologunuz da onermeyecektir muhtemelen. Cunku o ilaclar insani aptallastiriyor. Su an sikayet ettiginiz durumdan bile kotu hale gelebiliyorsunuz.

Ben de tecrubelerimi paylasmak istedim. Yaslarimiz denk sayilir. Bir arkadas ararsan, mesaj atman yeterli :)

bir dönem bununla uğraşmış biri olarak şunları söyleyebilirim:

1-sosyal fobi insanın diğer insanların yanında kendini rahatsız hissetme durumudur.bu bazen içsel sıkıntı ya da bunun fizyolojik tepkileri şeklinde olabilir (karın ağrısı,mide bulantısı,yüzde kızarıklık vs.) fobinin çaresi de gayet basittir; üzerine gitmek.

2-ne kadar zor olsa da hayatta olağan olan şeylerin olağan olduğunu kabul etmelisin.bunu zihnen değil tüm benliğinle kabul et.

3-benim tavsiyem karşı cins bir uzmandan tavsiye almak olacaktır.psikolog ya da psikiyatrist orasını bilemem.neden karşı cinsten olacak?sosyal fobinin üzerine gitmek için.yanında kendini çok rahat hissettiğin bir uzmanla maça 1-0 yenik başların.benim dediğim gibi olursa ilk 10 dakikada 2 golü atar,rahatlarsın. (tekrar ediyorum,sadece şahsi tecrübedir,diğer yol denenmemiştir)

4-@youkoso hitori bocchi +1.ilgini çeken bir uğraş çok önemli ama aynı anda okuldaki başarını da üst sıralara taşıman şimdi olmasa da yakın zamanda sana büyük fayda sağlayacaktır.dersleri sakın ihmal etme.

5-imkanın varsa (zamanın var zaten,belli), part time bir iş bak.bunun da bir kaç faydası olacak.öncelikle insanlarla zorunlu olarak iletişime gireceksin ve böylece sosyal fobinin üzerine gideceksin.ilk zamanlar zor olsa da o insanlara alışacak ve tanıştığın yeni insanlar üzerinde pratik yapmaya başlayacaksın.hatta direkt satış danışmanı gibi her gün başka müşterilerle iletişim kurabileceğin bir iş bulursan o daha da iyi olacaktır.işler iyi giderse kendine olan güvenin gelir.yok, çok zorlanırsan yine çarenin de bu olduğunu unutma.hayata ve insanların arasına katılmak ve arada kaybolmak zorundayız.

6-problemsiz, ilerisini çok da kafaya takmayacağın duygusal bir ilişki de faydalı olabilir.böyle bir imkan yoksa yine bulduğun yerde karşı cinsle iletişime geç,arkadaş olarak geçirilen zamanların da çok faydası olur.

7- evde geçirdiğin zamana da bir kısıtlama getirirsen olay bitmiştir.

başardığında şunu göreceksin:aslında hayatımızda ve çoğu ilişkimizde birden fazla seçenek mevcut ve o seçenekler, karşımızdaki insanla olan diyaloğumuzun çeşitlenmesi sonucu ortaya çıkıyor.sosyal fobi olayını halledip kontrolü tamamen ele geçirdiğinde, bir çok test yapmak isteyeceksin,kendinin ve başkalarının sınırlarını bilinçli olarak ve meraktan dolayı zorlayacaksın.sırf bunun için bile bu mücadeleye değer.o noktada zaten bırak sosyal fobiyi,normal bir insanın bile bir adım ilerisinde olacaksın.çoğu insanın bilmediği bir olumsuzluğu kendi açından avantaja çevirmek gibisi yok bu hayatta :)

geçmiş olsun :)

bildiğim kadarıyla sistemi daha az yoruyor

Bu mu yani? Winamp de yormuyordu halbuki.

ikisi de yüklü bilgisayarımda ama ben hala winamp'ı açıyorum. alışkanlıktan kopamıyor insan. aimp'in de birkaç kullanım kolaylığının olması dışında öyle ekstra bir özelliğini göremedim. ha kötü program demiyorum. ama dediğim gibi, 10 yıldır winamp kullanan bünye başka şeye kolay geçemiyor. ses kalitesi olarak belirgin bir şey de fark etmedim. zaten 128k, 312k vs.. şarkı dinliyoruz amk. o dosyaları ne kadar mükemmel hale getirebilir ki bir oynatıcı. sistemi yorma meselesini de geçiniz efendim. mesela şu an 18mb bellek yiyor benim winamp. kaldı mı sana 2gb :S

(bkz: #25646442)

Arada dağlar kadar fark yok yani. Teşekkür ederim.

winamp'taki auto-tag özelliği yok mesela aimp'de. bu bile aimp'in artılarını görmezden gelmeme sebep oluyor.

Winamp akar. Ikisini de kullandim ama uc mb ram icin playerimi degistiremem.

aimp tırt da, asıl keramet foobar2000'de.

aimp3 çıktı onu kullan.

winamp'tan aimp'e terfi etmemin tek sebebi: bir şarkıya çift tıkladığım zamanki bekleme süresi. eğer winamp arka planda açık değilse en az 5 saniye bekletiyor. aimp saniyesinde açılıyor ve çalmaya başlıyor. ayrıca bana göre aimp'in arayüzü daha kullanışlı. ayrıyetten arka planda müzik çalarken sağ alt köşeye kullanışlı bir mini bar koymasına da bayılıyorum.

aralarında dağlar kadar bir fark yok hakikaten. tamamen tercih meselesi yani.

ip var.

Buyrun; www.youtube.com

Yöntem aşağı yukarı bu şekilde.

godo je dosao'nun dedigi videodaki gibi aynen..

hatta 2.40-2.50 arasinda dikkat edersen zaten belli oluyor elinin hareketlerinden camin hareket ettigi..

yabancı filmlerde gördükleriniz metro değil banliyo treni. trenlerde geçiş var metrolarda yok.

banliyölerde de yok aslında. Normal trenlerde geçebilirsiniz. Şimdi zaten yeni metrolarda körüklü oluyor vagonlar.

ankara banliyösünde vardı. o sayede bilet almadan seyahat etme imkanı oluyo :)
metro da kısa mesafe genelde, geçip napıcan diye merak etmedim değil :)

@njtbcrn soruyu bildiğim için cevabı da yazdım son satıra :D

bunun en büyük nedeni güvenlik tabii ki. metro sistemlerinde güvenlik kuralları daha sıkı. ama artık yeni sistemlerde vagonlar birleşik oluyor. toronto'ya yeni metro trenleri geldi mesela, tamamen birleşik.

new york'ta da 2005'ten beri vagonlar arasından geçmek yasakmış sanırım ama insanlar hala kuralları ihlal ediyormuş. dediğin gibi insanlar araya geçip işiyormuş falan mesela, bu normal mi yani :) herkes adam gibi kullanmayabiliyor ve riski de var tabii ki. acil durumlarda kullanılabileceği yazıyor genelde. tamamen kapatmak da kötü çünkü acil durumda ulaşılabilir olması da önemli.

normal trenlerde genişlik ve alan fazla olduğu için geçiş kısımları daha güvenli yapılabiliyor ve daha geçilebilir oluyor. metro sistemlerinde alan dar ve daha tehlikeli.

edit: Bu arada ben Türkiye'ye göre konuşmadım tabii, genel yorum yaptım...

Filmlerde gördükçe ben de merak ederdim. Ama araya geçip işemek fikri hiç aklıma gelmemişti.

Açıkçası bizim yetkili abilerin güvenlik meselesine kafa yorduğuna pek ihtimal vermiyorum. Bu işemeli sıçmalı hadiseleri duymamış bile olsalar muhtemelen "Ya aga kilitli kalsın bunlar, bozulur mozulur." deyip geçmiş bile olabilirler.

Diger bati ulkelerini bilmiyorum ama yasadigim ulkenin metrosunda böyle bir sey yok. sanirim guvenlik nedeni ile ilgili olabilir. Birde kapi kenarina oturup valiz, canta, bebek arabasida konuldugu icin zaten kimse istede de bir diger tarafa gecemez.

büyük ihtimalle onaylanmamışsınız.

Sıra size gelmiş, entry'leriniz okunmuş ve sözlüğe kabul edilmemişsiniz. Size gönderilecek olan yazmış olduğunuz entry'ler.

sıranız kaçtı?

bi hafta öncesinde daha 5 binlerde bile değildim.

en.wikipedia.org

mustafa adlı devlet adamı dedin. bu ülkeye malolmuş ulu öndere saygı göstermedin ki, aynı saygıyı modlardan bekleyesin. kısaca niyet önemli. modlar en iyisini yaptı.

www.eksiduyuru.com

duyurunuzu görmedim ama tartışma başlatıcı içerik gerekçesiyle silinmiş olabilir.

Troll gibi tartışma başlatma amaçlı icerik siliniyor. Konudan bağımsız.

idrak sıkıntısı yaşıyor olması muhtemel sevgili kardeşim. moderasyonun niyet okuma gibi bir yetki ve sorumluluğu mu var?

allah belanı versin t.c diye başlık açılabiliyor. o silinmiyor ama?

büyük ihtimalle tartışma başlatıcı olması. yani böyle hafif söz dokundurmalar ve karşıt görüşler oluşmaya başladı mı o duyuru çığrından çıkmaya başlayabiliyor. forum olayına girmek istenmiyor burda. bir de cevap birden fazla kez ispiyonlanmış olabilir.

@drip 7-8 senedir sözlükte ve epeydir duyurudayım, trollük hiç huyum değildir. paylaşılan bir resimde neler görüldüğü sorulmuş. ben de o resimde asık suratlı bürokrasiyi görüyorum. konuyla aşırı bağlantılı. övmek mecburiyeti taşımıyorum paylaşılan fotoyu. ilk yorumum tamamen ve tartışmasız bir resim yorumudur. "kemalist damarımız kabardı sildik" yazılması tercihimdir açıklama olarak.

@der meister: sözlükte açılmış o başlık. duyuruyla ne alakası var?

@ermanen yani atatürk'ün bir fotoğrafı paylaşıldığı zaman sadece "kahraman komutan" mı yazabiliyoruz? çünkü atatürk'ü övmediğiniz zaman tartışma başlar türkiye'de.

övmek zorunda değilsin ama saygı göstermek zorundasın. saygı göstermek=övmek değildir!! çarpıtmayalım konuyu...

@dehri

Duyuruyu gördüm, ben ispiyonlamadim ama hoşuma da gitmedi. Kalsa benim için sorun olmazdı. Genel olarak rahatsızlık duyulup ispiyonlandiysa silinmistir.

Evet troll olduğunu düşündüm.

@bilmemkacincinick hukuki manada saygı gösterme zorunluluğu olmaz. hakaret etme yasağı olur. hakaret etmeyecek kadar da aklım ve ahlakım var zaten.

@dehri

ben objektif bir yanıt verdim. sorduğunuz soru benle alakalı değil...

'Mustafa adlı devlet adamı' nedir allasen? halk karşısında aşağılık göstermeye yönelik bir hareket. halbuki Atatürk desen, saygı duysan, biz de sana saygı duyacaktık. beğenmeseniz de; Atatürk'e özel koruma yasası var.

@ermanen ben de şahsınıza saydırmıyorum. "tartışma başlatıcı" gibi subjektif bir tanımlamaya yaslanırsak burada içinde "kürt, alevi, atatürk, sosyalizm" keywordleri geçen her şeyin silinmesi gerekir diyorum. kategorinin anlamsızlığına dikkat çekiyorum.

yahu şu fikir özgürlüğü isyanının moderasyonlara yapılmasına da hayranım. bu memleket böyle arkadaş. atatürk, islam, peygamber, kitap... bunları istediğin gibi göklere çıkarabilirsin. ama negatif eleştiri yaptığında her zaman bir tartışma çıkar.

duyuru yönetiminin tek amacı burada bir yere varmayacak tartışmaları önlemek, duyuruyu foruma çevirmemek. yoksa burada her gün yeni bir "turkishmusic.org'daki sezen aksu tartışması" çıkardı.

ben şimdiye kadar fikir ayrılığı yüzünden herhangi bir eleştirinin silindiğini görmedim. "atatürk'ü neden rahatça eleştiremiyoruz?" diyeceksek bunun muhatabı internet sitesi moderatörleri değil.

neyse bak uzar işte bu...

mesela benim yazdığım burdaki cevapların bazıları forum ağzı oldu.. ispiyonlanıp silinmesi yerinde olur.. :)

sevgli @dehri. bazı şeyler halka, millete malolmuştur ve saygı duymak zorundayız onlara. bakma ekşide Allah, kitap, peygamber küfredildiğine.. Bayrağa saygı duymak zorundasın. istersen duyma, çiğne bakalım. hukuki yaptırımı ne oluyor.. Mustafa Kemal Atatürk de bu millete mal olmuş bir kavramdır artık ve saygı duymak zorundayız. bilmem anlatabildim mi..

@jangara sevgili kardeşim, ergen değilim isyanımı moderasyona kusayım. çok teknik bir eleştiri getiriyorum.

soru: "şu resimde ne görüyorsunuz?"
cevap: "asık suratlı devlet adamları görüyorum" (ilk silinen yorum yaklaşık bu, gerisi sonrakiler).

bu tamamen soruya cevap. sataşma yok. hakaret yok. adam fikir sormuş, herkes başka bir şey görüp söyleyecek. bunun engellenmesi temel duyuru/soru - cevap ikiliğine aykırı.

Adına hassasiyet dedikleri garip bir alınganlık var herkeste. Sonuçları da bunlar oluyor işte.

Kemalistler "Mustafa adında bir adam" lafına, dindarlar/islamcılar "Muhammed adında bir adam" laflarına alınıyorlar, hemen saygı duy kartını gösteriyorlar. Bu tip sözler saygısızlık değil. Kaldı ki kimse kimseye saygı duymak zorunda bile değil.

Ne var ki, sadece hakaretin yaptırıma uğraması gerekirken, söyleyeceğiniz en alakasız şeyin bile hakaret içerdiği yorumunu yapabiliyorlar.

Arkadaşlar nerden çıktı "inanmıyosan saygı göstereceksin!" kafası yahu? Ekşi sözlüğü biraz da bu tarz kalıplara karşı olduğumuz için sevmiyor muyuz? Ekşi duyuru da ekşi sözlüğün kültüründen beslenen bir platform, divxplanet forumu muamelesi yapmayalım rica ediyorum. Sınırlarımız eğer yasalarsa şu durumda silinmesini gerektiren bir şey yok. Ortamın cıvımasının engellemek istiyorsunuz anlıyorum ama keyfi uygulamalar can sıkıyor.
Modlog gibi bir modül buraya gelene kadar bu tartışmalar devam eder, öyle bir çözüme doğru evrilsek en azından her konu silindiğinde buradan sorgulamaya gerek kalmaz direkt silen kişiye ulaşılır ve bir standart gelmiş olur.

Hayır. Her türlü telif meselesindeki gibi o da götümüze giriyor.

sadece kanalın sitesinden(yerli diziler için) ya da o şirketin resmi youtube hesabı olup(ezel gibi) oraya video yüklemişse o videolara link vermesi legal olur. onun haricinde bir iki dakikalık görüntüler (ufak bir sahne vs.) için youtube videolarına link vermenin sorun teşkil edeceğini sanmıyorum.

torrent olarak bulunabilir

Google amcaya "f1 2012 australia highlights" diye sorarsanız tatmin edici bir cevap verecektir diye tahmin ediyorum.

www.turkiyef1.com

everest gibi bir program yükle, ismine bak.

internetten " isim + driver" yazarak driver ını bulmaya çalış.

(bkz: drivermax)

(git: 383028)

acer destek sitesinden, chipset driver yada varsa ethernet driver'ını indirip kurduğunda problem ortdan kalkacaktır.

sorun sümükse bugün yarın birer tylol-hot için geçer. tıkanıklık namına birşey kalmaz içtiğiniz sürece.

Aynısı başıma gelmişti yıllar önce. Hastalığı çok ağır geçirdiğim için midir bilmiyorum bahsettiğiniz sorun uzun sürdü bende. Moralinizi bozmamak için ne kadar sürdüğünü söylemeyeyim ama meraklanmayın, illa ki geçecek.

bol su tüketin.

@cro magnon: abi hic sumuk yok ya. hasta degil gibiyim. ama iste koku alirken zorlaniyorum.

@godo: abi soyleme evet ya, bir gun gececekse ama sorun yok. tesekkur ederim.

farenjitten sonra bana da sigara mide bulandırıcı geliyor, yemeklerden sonra keyifle içerken şimdi kokusuna bile tahammül edemiyorum. başka kokularda sıkıntı olmadı ama

kapi girislerine oraya buraya sikilan kopuk spreyler var, karincalari uzak tutuyor. marketlerde bulabilirsiniz.

Eczaneden karınca zehri alın, karıncaların çokça görüldüğü yerlere koyun. Karınca kardeşler bu tozu yuvalarına taşıyorlar ve orada imha oluyorlar.

Acımasız bir yöntem biliyorum ama en etkilisi bu.

www.eksiduyuru.com

(bkz: spartacus)
(bkz: dr who)
(bkz: lost room)

komedi olarak

the it crowd ve misfits de güzel vakit geçirtir bence

Sherlock
Lost Room
Fringe
Californication (Shameless sevdiğin için bonus)

dexter
house md
the big bang theory
chuck

nerden aldın bilmiyorum ama büyük bir marketse iade edebilirsin sonuçta kurumuş peynir demek ki ambalajında sorun olmuş.

Bizim bakkaldan aldım. Götürsem o da geri alır ama tahmin ediyorum boş boş bakar yüzüme meseleyi anlatınca. Zaten parasında pulunda değilim. Meseleyi anlamaya çalışıyorum sadece. Son kullanma tarihine yaklaşınca hep olan bir şey midir bu diye.

Eğer cinsi kuru olmasını gerektirmiyorsa, ki tam yağlı beyaz diyorsunuz, tarihinden önce bu hale geldiği için tam tersine söz söyleme hakkınız var.Markete götürüp iade edebilirsiniz veya yenisi ile değiştirebilirsiniz.Pınar'ı aradığınızda da mutlaka ilgileneceklerdir.Ambalajında telefon numarası olması gerek bu durumlar için.

1-) peynirde muhtemelen problem yoktur... suyunun içinde ise...
2-) peynir muhtemelen kültürlü bir peynir 1 aydan fazla rafta beklediğinde bu tarz problemler olabilir kültürlü peynirlerde...
3-)muhtemelen bakkal amca saklama koşullarına dikkat etmedi... bütün peynirler 4 derece üzeri sıcaklıklarda su salar ve sertleşir zamanla...
4-) Bakkal amca ürünü değiştirecektir hemen çünkü pınar ürününün arkasında duran bir firma ve bakkal amca'ya sıkıntı yaratmayacaktır...

bakkaldan şişe içecekler dışında bir gıda maddesi almamaya özen gösteriyorum. küçük esnaf da kazansın isterim ama 21.yy geldik, 10 ay önce alıp depoladıkları şeyleri satmaya çalışıyorlar.

basit. yayınlamak diye bir kelime yoktur, yayımlamak diye vardır.

Yayınlamak diye bir kelime yok.

***

yayın

a. 1. Basılıp satışa çıkarılan kitap, gazete vb., neşriyat. 2. Radyo ve televizyon aracılığıyla halka sunulan, duyurulan, iletilen eser, program, neşriyat.
Güncel Türkçe Sözlük

***

yayımlamak

(nsz) 1. Kitap, gazete, dergi vb. şeyleri basmak ve dağıtmak, neşretmek: Türk Dil Kurumunun yeni yayımladığı kitapları gördüm. 2. (-i) Dinlenilecek, görülecek şeyleri radyo ve televizyonla sunmak, bildirmek, duyurmak. 3. Resmen bildirmek, açıklamak, ilan etmek: Kararname yayımlamak.
Güncel Türkçe Sözlük

Buradan bakabilirsiniz.


tdkterim.gov.tr

www.eksisozluk.com

Söylenenlerin tamamı doğrudur. Katılıyorum.

Ben TDK ile arası pek de hoş olmayanlardanım, Dil Derneği'ne bakarım genelde, onlar da bu konuda hemfikir.

Kişisel fikrim ise yayınlamak kelimesinin -galat-ı meşhur kontenjanından girse de- çok da kötü bir kullanım şekli olmadığı yönünde.

yukarıda bütün yazılanlara ek olarak godo je dosao'ya da bir konuda katıldığımı söyleyeyim. 1980'den sonra tdk kadrosu dağıtıldı. yerine atatürk kültür dil ve tarih yüksek kurumu altında yeni bir tdk oluşturuldu. bunun da zilyon tane tutarsız, önceki uygulamaları reddeden, dil mantığına aykırı uygulamaları oldu ve olmaya devam ediyor. ben üniversiteye başlamamla birlikte gördüm ki günümüz tdk'sı artık dikkate alınmamakta. konuyla ilgili pek çok örnek de verebilirim ama açıkçası üşeniyorum. yalnız bir tespitim var ki internetin yaygınlaşması ve evinde kitaplık bile olmayan milletimizin fertlerinin evlerinden bir yazım kılavuzuna bakmak yerine tdk'nın internet sayfasına baktıklarını görüyorum. bu da tdk'nın yanlış uygulamalarını yaygınlaştırıyor. gerçi kompresörcüyü tübitak bilim kurulu üyesi yaptıkları bir memlekette zaten tdk'dan ne bekleyebilirdik ki? bu iyi günlerimiz sayılır. şu anki iktidar henüz dile el atmış değil.

Spoof mevcut bir yapımın, mesela bir filmin, parodisi oluyor. Yani yapılmış bir şey var ve siz bununla kafa buluyorsunuz, dalganızı geçiyorsunuz, adı spoof oluyor. Kelime anlamı da işte, makaraya almak, dalga geçmek falan.

Başına neden ısrarla cheeky koyduklarını çözemedim. Cüretkar, arsız, yüzsüz anlamına geldiğini düşününce... Bahsi geçen dalga geçme işinin ziyadesiyle cüretkarca yapıldığı vurgulanıyor olabilir.

Yazdığınız cümleye de baktım; Cthulhu Saves The World diye bir oyundan bahsediyor bulduğum yazıda. Sanırım oyun incelemesi. Oyunlardan hiç anlamadığım için ve yazı da epey uzun olduğu için okumadım. Ama ilgili cümlenin önüne arkasında bakınca H. P. Lovecraft'ın yarattığı Cthulhu karakteri güzelce bir tiye alınıyor diye anladım.

Dediğim gibi oyun hakkında en ufak bir bilgim yok. H. P. Lovecraft da ilgi alanıma giren biri değil; okuduklarımdan bu kadarını çıkarabildim. Faydası olduysa ne mutlu.

1. Burada laflar üst üste binmiş, kimi sorduğunuzu anlayamadığım için es geçiyorum.
2. A times değil, at times demiş. "Bazen"
3. - I don't have vodka flavored gummy bears yet.
- You're Russian. You already have enough vodka in your system.
4. Big boned. (Kemiklerin iri demiş resmen.)
5. Oh believe me you would know.
6. I don't give a fuck.

Bu arada, çok eğlenceli bir muhabbetmiş. Sharapova'nın bu kadar matrak bir abla olduğunu bilmezdim. Teşekkürler.

1-) We'll have to get <?him my parent's size?>. (sharapova)
2-) at times = sometimes = bazen
3-) You're Russian. You already have vodka in your system.
4-) Big boned = kalın kemikli.
5-) Oh beleive me you would know.
6-) Çıkaramadım bunu.

biz büyük balıkları derin dondurucuya atıp aylar sonra yediğimiz oluyordu aynı şey küçük balıklar için de geçerlidir diye düşünüyorum ama derin dondurucu olması lazım.

Derin dondurucu dediğimiz şey, şu no-frost buzdolaplarının şeysi olan mı, yoksa başlı başına dondurucu olan zımbırtılardan mı?

Bende buzdolabı var sadece?

deepfreeze'i olan herhangi bir buzdolabı. Yani genelde üstkatı bu şekilde kullanılıyor çoğunun. Bizde de çok balık alındığında dipfirzde duruyor. İki aya kadar saklamışlığımız var. Bence 2 ayda 12 kilo biter bile.Olur olur.

Hay yaşayın. Bana kalsa her gün yer, 10 günde de tüketirim ama suyunu çıkarmamak lazım. 2 ay diyorsanız çok iyi.

Olur bence bizim buzluktan (No frost) ara sıra yili belirsiz karides kalamar çıkar.Bir kere 2-3 yıllık kurban eti çıktı o derece.

valla derecesi yüksek bir derin dondurucuda 1 yıl ya da daha fazla bile durabilir yeterki arada çözüp tekrar geri dondurmayın.

ama her dolabın üstü derin dondurucu olmayabiliyor. ona dikkat et.

E yani haftada bir kez bile yense 3 ayda tükenmiş oluyor ve diyorsunuz ki sorun olmaz.

Teşekkür ederim.

Buzdolabın cok eski değilse buzluk bölümünde kapağın icinde yiyeceklerin ne kadar dayanabilecegi yazar. Gıdaların resmi ve altlarında kaç ay saklanabilecegi sayısı yer alabillir. Ona da bakabilirsin.

panpa balığı 3 aydan fazla bekletme no frost a da attık derin dondurucu var ona da attık, 3 aydan sonra yavaş yavaş ezik gibi oluyor balık

Aşağıdaki başlıkta yazanlar belki fikir verir size.

içmeden önce rakı bardağını masaya vurmak

masada olması istenen fakat olmayanların kulaklarını çınlatmak içindir genelde. ben o yüzden yaparım, diğerleri niye yapar bilmem. ayrıca her zaman masaya bir adet fazladan boş bardak da koyarım.

Asıl amacı kalabalık bir masadayken tüm kadehleri tokuşturamadığınızda masadaki herkesin şerefine olduğunu göstermek için yapılan bir harakettir, hiç olmazsa ben bu amaçla yapıyorum :).

masaya saygı falan da diyolar, anlam veremiyorum.

haahaha masaya saygı :D bardağa saygı yok mu ya kırılırsa

masada olanlar masada kalır demek olduğunu biliyorum ben de..

balık tutmayı öğreteyim sana.

subtitle explorer'ı indir, altyazıyı o program ile aç, sol taraftan fps'sini 29'a çevir, kaydet. voila.

peki ya 29 da değilse ?

teşekkürler bu arada.

Filmin dosya adını tam olarak yazarsanız fikir verebiliriz.

Mesela: Maverick.1994.720p.BDRip.XviD.AC3-VoXHD

Maverick.1994.720p.BDRip.XviD.AC3-VoXHD

tam da senin yazdığın gibi.

Filminiz 23.98 fps görünüyor. Ona uygun altyazıları deneyin derim. Yine olmazsa mesaj atın, diğer ihtimalleri deneyelim.

yalıtımlı kulaklık işte. dışa ses vermediği gibi dışarıdan sesi de zor alıyor. özel bir durum değil pek çok kulaklıkta bulunur.

(bkz: active noise control)

Coca cola muhtemelen buzdolabı da vermiştir mekana. Ve eğer yanlış bilmiyorsam o tip dolaplarda sıcaklık ayarlanabiliyor. Rica edip bakın bakalım kaç dereceymiş.

uzaktan kumanda gibi çalışan termometreler var. hızlıca kullanırsınız.

bildiğim kadarıyla o dolaplar 4.7c derecede çalışıyor.

39F

°C = (°F – 32) / 1.8 çevriminden
(39-32)/1.8=3.88c

kesinlikle o sıcaklıkta suyun tadı bile farklı, şimdi burda 4.7 yazınca aklıma geldi, o içtiğim enfes sıcaklıktaki suyun dolabı da sıcaklığı 4 ya da 5 derece idi.
suyun hacminin en fazla olduğu derece bu. belki bunla alakalı bir özellik olabilir.

(bkz: kulunç) sırtını çiğnetebilirsin

Bengay yahut kamfolin isimli merhemlerden birini kullanın.

Spor yapin
Masaja gidin

bu arada damar damar üstüne gelmesi diye bir şey halk arasındaki bir boşinandan başka bir şey değilmiş. doktorlar, bir damar, diğer damar üstüne binmez diyor. sorunuzun yanıtı değil ama en azından fazladan bir malumat olsun.

microfiction önemli bir konuya değinmiş. damar damar üstüne binmez. damarlar vücudun içinde kablo misali sallanmazlar; dolayısıyla üst üste de binmezler. b bu şekilde oluştuğuna inanılan ağrıların sebebi genellikle kas kaynaklıdır.

baya kötü

Alınmayın lütfen ama çok kötü bir liste olmuş.

alinmak gucenmek soz konusu degil, her kullanici feedback'ine ihtiyacimiz var. yanitlarinizda baya kotu olmus, cok kotu olmus yaninda bunun nedenini belirten birkac satir yazabilirseniz bu eksikleri gidermenin yollarini arayabiliriz.

bir de ilk entry'nin bkz olmasi ile ilgili, eksistats icinde yapilan bir yorum vardi.

bahsedilen entry, starma'si yuksek bir yazarin en begenilenler listesinde 1. siraya oturmustu.

ornek olarak, 1000 entry yazmis kisinin 900 entry'si begenildiyse ve hafta icinde yazdigi entry'lerden biri bu 900 arasinda 1. siraya yukseldiyse, bu entry, bkz da olsa listenin ust siralarinda yer alir.

su sekilde bir cozum olabilir; isteyen yazarlara, belirli karakter sayisindan az entry'leri listeden cikarma opsyonu verilir. bunun icin bir calisma yapiliyor.

farklı ve güzel. ama kafa karıştırıcı. alternatif geçen haftanın en beğenilen entry'lerinde olayı açıklayan entry'leri okudum ama misal başlık/#entry no kombinasyonunun yanındaki "[2302 kr]" ya da entry yazarının hemen sağında yazan "125.36 / 2" gibi ibareleri çözemedim. en sondaki 2 yazarın en beğenilenler listesinde kaçıncı sırada olduğunu gösteriyor sanırım ama "[2302 kr]" ve "125.36" tam bir muamma benim için.

millennium olabilir mi cnbce de?

söyle de bi introsu wardi.uzun versiyonunu bulabildim.
www.youtube.com

Lie To Me olabilir mi?

Gerçi ben iki diziyi de izlemedim ama çok benzediklerini işitmiştim.

heroes değil mi yav o.

pushing daisies vardı ana karakter cinayete kurban gidenleri bir dakikalığına canlandırıyordu, ama trt'de yayınlanmadı sanırım.

aradığınız dizi çocuklar duymasın

dur dur biliyorum ben onu. ama hatırlamıyor hatırlıyor gibi yapıyor. aslında sahte medyum. sadece sağda solda gördüğü ayrıntıları kullanıyor. 1 sezonunu izledim onun ben. bi ara hatırlarım yazarım.

@ben smyrna

senin dediğin dizi mentalist

Kurtlar vadisi terör, maalesef 2 yayından sonra kalktı.

seracik dogru cevabı vermiş

büdüt sonra silmiş: the dead zone

mentalistmiş evet.

encase

EasyRecovery denen programın tavsiye edildiğini işittim.

Siz hangi programı kullanırsanız kullanın, bilgisayarınıza yeni programlar kurmayın kurtarma öncesinde.

çünkü sözlüğün sana ihtiyacı var.

"Neden ekşi sözlük yazarı olmamalısın?" diye sorayım. Sen de "Çünkü olmak için bir nedenim yok." de.

zirveler falan.

ekşi artık inci.ye dönmeye başladı. neredeyse herşey tanımlandı şimdi durumlar tanımlanıyor. artık herkes görüşlerini yazıyor ama bir kutsallığı kalmadı. üç kelimeden gaydırı guppak bir tanım yapıyor sonra döküyor döktürüyor saçma sapan şeylerle. gerçekten iyi yazarları tenzih ederim ama troller aldı başını gidiyor.

ama yazmak insana çok şey kazandırır. ister ekşi olsun ister itü veya başka birşey. yazmak insana gerçekten birşeyler kazandırır. ifade yeteneğini geliştirir mesela.

her şeye bok atıp cool görünüm kazanmak için

çünkü sözlükte kızlar teklif ediyo.

@spirit crusher
sıramızı ileri aldırabilmek için bişeyler yapabiliyoz mu? :)

Ekşi Sözlük 21 aralık 2012 tarihinden itibaren yazılabilir değil, salt okunur bir ortama dönüşecek. O yüzden siktir edin gitsin.

sevişmek isteyen kız çok mesela.

bişi yok ya sözlükte.
formatlı foruma döndü vala. bilgi kaynaklığı da kalmadı adam akıllı. hangi başlığa girsen herkes konu ile ilgili sikko sikko hikayesini veya fikrini(sevip sevmediği oluyor genelde) belirtmiş. hepsi de birbirinin aynı amk. tam bir bilgi kirliliği. aradığını bilgiyi bulmak zor ilk 10 entryde yoksa. Bu yazdıklarım da yeni bir şey değil ama bura duyuru, kusayım dedim sdfgjgf.

nedeni yok. çok da gerekli değil açıkçası. ama olması da iyi yani. ortam falan yaparım diyorsan yapabilirsin. ben denemedim şahsen ekşi'de ortam yapmayı. neyse ya saçma konuşuyorum. bir bok kazandırmaz yazmak. okumak daha çok kazandırır.

due date olabilir mi?

hee seyrettim ben bunu... (bu kadarla bıraksam modlar siler, o yüzden şu linki göndereyim de sailemesinler...)

wondersphere.blogspot.com

@edaydin yok ya due date değil tabii ki.
@anonimyususer oradaki filmlerin arasında yok sanki. ben daha önce imdb'den aratmıştım architect filmleri arasından yine bulamamıştım ya. enteresan.

living in peril,
www.imdb.com

Living in Peril evet. Şunu bulmuştum ben de tam; movies.tvguide.com

dikkat edersen sürekli içerde x ile göründü şöyle yaptı böyle yaptı demekteler. bence içeriyi de gayet iyi biliyorlar. sadece klişeyi tamamlıyorlar.

İçeride olup biteni biliyorlar. Kendi adamları içeriden bilgi veriyor. Ama gizli kamera olayı etik bir davranış olmadığı için pek bulaşmıyorlar.

o site niye açılmıyor bilmiyorum ama, alternatif olsun derseniz omgpop.com'da oynuyordum ben =)

edit: denedim, açıldı, oynadım.

g+'ın game sayfasında da var.

Teşekkür ederim ilginize. Peki sizde açıldı mı yazdığım site?

Beni engellediler diye düşünmeye başlayacağım ama ne diye öyle bir şey yapsınlar, di mi ama?

site açılıyor. cache'leri temizle bi tekrar dene istersen.

site açılıyor ama bir alternatif de ben vereyim. (bkz: gamezer)

Cache, cookie bildiğim ne varsa temizledim açılmıyor. Firefox kullanıyordum, Chrome ve Internet Explorer denedim, yine açılmıyor. Pes ettim.

Replay Media Catcher programı ile.

iyi bakmıyorsundur. yoksa var hindi eti büyük yerlerde hep.

Teşekkür ederim. Sorun şu ki bizim buralarda büyük marketlerden yok. En kısa zamanda büyük marketlere yolculuk etmek gerekecek demek ki.

beyoğlu ve çevresi hakkında hiçbir fikrim yok ama her yerde tavuk döneri hakkıyla yapan yer bulabilirsin. 1.50 lira ve üzerine satanlar genelde daha temiz diye düşünüyorum ben. ha binbir türlü şey karıştırıp 3 liraya satanı da vardır belki, bilemeyeceğim.

hazır tavuk döner sık sık tükettiğim bir şey. tavuk dönercinin tavuk dönerine hiç benzemez tat olarak ama yine de çok güzel. margarin eritip üzerine karabiber, pulbiber, kekik falan serpip onun üzerine bu döneri ekliyor, öyle pişiriyordum ben. o zaman daha güzel.

2. Hayır..

MM Migros (100.Yıl/ANKARA) da yanlışlıkla tavuk sote yapmak için hindi eti almıştım, o kadar çok var yani.

İstanbul'da real hipermarket var mı bilmiyorum ama yılın her günü real'de hindi satılır. Üstelik göğüsten bonfileye, buttan kalçaya kadar çeşit çeşit.

Tavuk döner adına Wienerwald pahalı da olsa sağlıklı ve lezzetli bir seçim olarak durmakta.

tavuk döner dediğin şey 5 lira olmaz. 2, 2.5, 3 olur en fazla. bunundan ucuzu martı etidir. pahalısı da gereksizdir.
beşiktaş çarşıda bi tane çarşı büfe var. orada bayağı iyi döner ve 2.5 lira.
onun solundan yukarı çıkarken pilav dünyası diye bi yer var, orada da 2 lira oranın döneri da gayet iyi.
hele eminönünde 1.5 liraya satan bi yer var ki, oradaki martıysa artık martı döner de satılmalı.

abi ne martısı ya? ulan sanki martı çiftliklerde yetiştiriliyor, öyle kolayca yakalanıyor da, bir şehir efsanesidir gidiyor. neymiş ucuzsa martı etiymiş. tavuktan daha ucuz ve yetiştirmesi kolay başka hangi hayvan var? yumurtası 25 kuruş lan. ne bekliyorsunuz yani, sikik tavuk dönerin 10 tl olmasını mı?

italyada yarım ekmeği 10 euroya satan bi dönerci varmış. tavuğun etinin en güzel kısmından yapıyorlarmış döneri, tavsiye ederim.

neyden yapıldığına dair en ufak bir fikrim yok ama sirkeci tren garının önündeki büfede yemiştik güzeldi bayağı.

eksi++ kurun. sonrasında da sol alt köşede beliren kutucukta 'neler dönmüş serhat?'a tıklayın.

o gün içinde en fazla entry barındıran başlıkları listelemiş olursunuz.

hayvan ara kısmından tarih seçip gudik şeklinde aratırsan gün içerisinde en çok entry girilen başlıkları görebilirsin.

Beşiktaş'tan Gümüşsuyu'na ulaşmanın en kolay yolu Beşiktaş-Taksim dolmuşları. 5-10 dakika sürer.

beşiktaştan taksime en rahatı helikopter ama sen yinede otobüse bin taksim meydanda in.itü ye dogru yururken goreceksin.ya da dolmuşa bin durak vakıfların onunde.

Taksim Meydanı'ndan stada doğru yürürken sagda kalıyor. Meydana cok yakın, hatta the Marmara otelinin sınırları altında gibi hatırlıyorum.

o kodumun etiketleri kalsa, o koyulanlar bir hata yapmış sen kaş yapayım derken göz çıkarmasan?

edit: koduğumun ismi lazım olmayan kitapçıları!

bir çakmak al. etikete çok yakın bir mesafede bir süre yak. etiket kararır gibi olunca ateşi kes. sonra etiketi kaldır ve kolonyayla sil.

adamın suçu ne?
kimse kitaplığında ön kapağında koskocaman fiyat etiketi yapıştırılı olan bir kitabı saklamak istemez herhalde.

hocam biri değil hepsi aynı bunların. sanki nidirimli satınca babalarının hayrına bedavaya verdiklerini sanıyorlar. hepside kabak gibi ön kapağın ortasına yapıştırıyor.

O yapış yapış kısmı kolonya ve pamuk ikilisi ile yok edebilirsiniz.

o yapış yapış kısmı silgiyle silerek de halledebilirsiniz.

teşekkür ederim. bunları deneyeceğim.

Rocinante var Beyoğlu'nda. Erkekleri almadıkları gibi eşcinsel erkekleri bile almıyorlar neredeyse. Gerçi bu da cinsel ayrımcılık ama aksi durumlarda türlü tacizlerin yaşandığını anlatmışlardı.

Her neyse. Keyifli bir yerdir.

bilimsel olarak bir açıklamam yok ama tecrübelerimle sabit doğrudur, çoğalıyor. saçımda 1 kere çektim o bölgede bildiğin çoğaldı ama asıl vurgun sakalımda oldu, çektim beyaz bi sakalı, şimdi o bölge komple beyaz çıkıyo, bi günde beyazlar mı sakal? beyazlarmış, bunu öğrendim. bilimsel olarak biri açıklarsa şukela olur.

Tecrübeleriniz için teşekkürler ama mesele kıl köküyle alakalı diye biliyorum. E ama o zaman birini koparmak diğerlerini nasıl etkiliyor? Garip.

gerçekten çok garip ben oha demiştim çünkü kendi halinde köşede duran bir beyaz sakal tanesiydi. koparmamın ertesi gün normalde siyah olan sakalında beyaz olduğunu farkettim. hatta gidip başkalarına sordum siyahtı demi diye, psikolojik olarak beynimin beyaz gördüğünü bile düşündüm. o derece oha dedim yani.

kişisel tecrübem;

özellikle beyaz saç kopartmadım ama beyazlanmış tellerden dökülen oldu. sonrasında beyaz saç artışı gözlemlemedim.