Giriş
(7)

Tez yazanlar evrakçılar için kaydetme uygulaması

muhayyer divan
MerhabaÖncelikle akademisyenler ve üniversite öğrencileri için ve tabii belge güvenliğinin çok önemli olduğu her alan için bilgisayarda yazılan belgenin yanlışlıkla silinmesi halinde o belgeyi başka hedef klasörlerde veya birimlerde en son kaydettiğimiz haliyle bulabilmemizi sağlayan bir program, uy
Merhaba

Öncelikle akademisyenler ve üniversite öğrencileri için ve tabii belge güvenliğinin çok önemli olduğu her alan için bilgisayarda yazılan belgenin yanlışlıkla silinmesi halinde o belgeyi başka hedef klasörlerde veya birimlerde en son kaydettiğimiz haliyle bulabilmemizi sağlayan bir program, uygulama vs bişey var mı? Belge kurtarma bişeysi var ama o nedir bilemiyorum, daha doğrusu tam anlamadım.

Ben diyorum ki, nasıl ki Word'de zamanlamalı otomatik kaydetme ayarı var, aynı bu kafayla, mesela 2 dk'da bir 3 farklı klasöre daha kaydetsin aynı dosyayı. Üstüne yazsın yani, değiştirsin. Neyse işte.

Böyle bir şey yapıldı mı, var mı, varsa nedir nasıl ulaşırım?
0
muhayyer divan
(23.01.22)
Dropbox, OneDrive gibi "cloud storage" servisleriyle yapabilirsiniz.

Kendi adıma tüm belgelerimi Google Drive'da hazırlıyor ve tutuyorum, Word kullanmıyorum. Bu şekilde belgeler için endişelenmiyorum. Online veya offline olarak kullanabilirsiniz. Gerekirse *.docx uzantılı indirebilirsiniz.
0
fotrsapka
(23.01.22)
Şunu kullanıyordum :
www.overleaf.com

Otomatik olarak kaydetme işlemini yapıyordu, dokümanın eski versiyonlarını da saklıyor, kim nerde ne değişiklik yapmış görebiliyorsun. Tabi bizde hocalar latex kullandığı için editör olarak bunu kullanmıştık.

Bunun dışında, yukardakiler +1.
0
sarahkerrigan
(23.01.22)
Ne gerek var abi buluta falan.
Senkronize ederken dosya bozulacak sonra bombos word dosyasina bakacaksin.

Her aksam kendine mail at. Boylece hergun icin 1 versiyonun olur.

2 ayri hesaba mail atarsan daha iyi.
0
divit
(23.01.22)
@divir haklı, ben onedrive'a gayet dolu eklediğim belgelerimi birkaç defadır bomboş buluyorum. Saçmalık. Bulut güvenilir gelmiyor.
0
🌸muhayyer divan
(23.01.22)
github ya da bitbucket private repoya atın.
0
nuisance
(23.01.22)
Mac kullanıyorsanız bütün dosyalar için otomatik versiyonlama yapılıyor. Buna bir bakın isterseniz.
0
kaptankedi
(23.01.22)
O kadar farklı yere kaydedersen tam tersi bir karışıklığa neden olabilir. Flash belleğe ya da mailine bir kopyasını at. Mail en temizi.
0
garylineker
(23.01.22)
(14)

istenmeyen bölümde okumak

dodonene
gece gece yine uyutmadı. bölüm değiştirsem bu sefer 25-26 yaşında mezun olacağım. iki ucu boklu değnek. siz olsanız napardınız veya naptınız ?
gece gece yine uyutmadı. bölüm değiştirsem bu sefer 25-26 yaşında mezun olacağım. iki ucu boklu değnek. siz olsanız napardınız veya naptınız ?
0
dodonene
(23.01.22)
canım ne istiyorsa onu yaparım. kaç yaşında mezun olduğunun bir önemi yok. ama maddi bir kaygın bulunuyorsa önünde iki seçenek bulunuyor:

1-bölümü bitirip çalışmaya başlamak, sonrasında çalışırken istediğin bölümü okumak.
2-maddi kaygıya rağmen okulu bırakıp istediğin bölüme girmek.

ilk üniversitemi 25-26 yaşımda bitirdim. 30 yaşından sonra ikinci üniversitemi okuyorum. bitince üçüncüyü de düşünüyorum. yaş sadece boş bir rakamdan ibaret, takma kafana.
0
lesmiserables
(23.01.22)
22 yaşımda hukuk fakültesini bitirdim (ki Türkiye'nin top 5 üniversitelerinin birinde), aynı sene psikoloji bölümüne başladım. 26 yaşında mezun oldum.

Şimdilerde yüksek lisansım da bitmek üzere, üzerine tecrübeli de sayiliyorum artık iş hayatında.

O dört yılı kafama taksaydim sevmediğim bir mesleği yaparak adliye koridorlarında her gün kendime aciyacaktim büyük ihtimalle.
0
fraise
(23.01.22)
Okuyacağın bölüme göre değişir ne olacağı. Geç mezun olunacaksa sonuç buna değer olmalı.
Bana kalırsa üniversite eğitiminin bazı alanlar dışında çok da değeri kalmadı. Hedefin nedir bilmiyorum ama bu süreçlerde çok zaman harcamak çok mantıklı değil artık.

Eğitimin kalitesi belli. Ezbere dayalı ve hocaların egolarını tatmin ettiği bir sistem var. Boğaziçi, odtü falan da dahil olmak üzere kaliteli iş yapılan okul yok bu ülkede. Lisansı bölüm derecesiyle bitirdim. Şimdiki aklım olsa hiç uğraşmazdım diyorum. İlgi duyduğun konularda okul dışında kendini geliştirebilirsin.

Diplomadan ziyade bir iş yapmayı öğren. Skill kazanmaya bak. Artık tüm dünyada bilgisayar başında oturacak insan yeterince var. Üniversite mezunlarında sanayideki ustanın sahip olduğu beceri yok mesela. Ayrıca vizesi, finali derken bir roman okumaya zaman bulamıyor insan. Ödevdir bilmemnedir derken kültür sanat aktivitelerine zaman da kalmıyor. Yazarken bile darlandım.
0
garylineker
(23.01.22)
25-26 ile 40 arasında 14-15 yıl fark var. Hiç çekinme yap gitsin. Ömür 1 tane.
0
muhayyer divan
(23.01.22)
Cogumuz "istemedigim bolumde okuyorum" donemlerinden gecmisizdir. 25-26 yasinda mezun olmakta bir sikinti yok da: istemedigin bolum ne istedigin bolum ne? Bunlari bize soylemek zorunda degilsin de kendin iyi anladigindan emin olmalisin.

Ikinci olarak, zaten cogumuz -'istedigimiz bolum'de okumus olanlar dahil- istedigimiz veya okudugumuzla alakali isi yapmiyoruz en sonunda. Neyi bulursak o isi yapiyoruz. Istedigin bolum gerecekten de istedigin kariyer icin kapi acan bir sey degilse gene digerleriyle ayni havuza girip rasgele bir is bulana kadar yuzlerce basvuru yapacaksin, aylarca belki yillarca email bekleyeceksin. O yuzden cok buyutme gozunde.

Yap gitsin demek kolay ama kariyer imkanlari olan bir bolumden sirf "istedigim bolum" diye issizler ordusuna katacak bir seye gecersen hayatinin hatasi olur.
0
hot potato
(23.01.22)
istemedigin bir isi yapmak zorunda kalirsan hayatinin geri kalani baya acili gecer. O yuzden yol yakinken degisikligi yap. 25-26 yas mezuniyet icin ideal, 22'de bitirene madalya vermiyorlar.
0
cooperr
(23.01.22)
birinde istemediğin bir işi ömür boyu yapmak var, yıllarını çöpe atarsın.

diğerinde 2-3 seneni çöpe atmış olcan.

ben bölüm değiştirmediğim halde 25 yaşında bitirdim okulu. geç değil.
0
jelly bear
(23.01.22)
30 yaşındayım, her gün “23- 24 yaşında bölüm değiştirmeyen aklıma sıçayım” diyorum. Ne sevdiğini keşfettiysen ya da bi fikrin varsa hiç vakit kaybetme. Ben hala kariyerimi yakıp yeniden okul okuma kafasındayım
0
zimbirik
(23.01.22)
25-26 dediğin benim yaşıtlarım, ya işsizler ya da daha yeni işe başladılar. günümüzde 25 yaşında işe başlanıyor artık. asla geç değil. ayrıca o işi 65 yaşına kadar yapacaksın büyük ihtimalle. sevmediğin işi 40 sene yapmak akıl karı mı?

insan gençken mücadele etmeli ki ilerde hem pişman olmasın hem de rahat etsin.
0
rose parks
(23.01.22)
ben olsam üniversiteyi komple bırakırdım bu durumda.
ya istemediğin bir kariyer edineceksin ya da 4 belki 5 sene daha geç atılacaksın hayata. o 5 sene içinde en absürt bir alanda kendini geliştirsen bile üniversite okumaktan daha çok faydalı olur.
0
etna
(23.01.22)
ben bolumumden 28 yasinda mezun oldum. diyeceklerim bu kadar.
0
nibba
(23.01.22)
26 yaş hiç birşey takılma ona. Ama gerçekten istemediğinden emin ol hatta rehber hoca vs birileriyle otur konuş öyle karar ver, sonra keşke o işi yapsaydım kariyer olanakları daha iyiydi vs vs dememek için.
0
bluewhale
(23.01.22)
25 26 geç değil
Hemen dön o yoldan
0
photo85
(23.01.22)
aynı ikilemde kalıp bölüm ve okul değiştirdim, 26 yaşında mezun oldum.

benimki çok büyük riskti çünkü maddi kaygım fazlaydı. ortalamamı yüksek tutup bulduğum bir iki bursla geçinerek yaşadım. geçmişe dönüp baktığımda iyi ki değiştirmişim diyorum.
0
beatbox yapan metalci
(24.01.22)
(7)

4 ay kalmış tez teslimine...

estranged
literatür okuma dışında bir şey yapmadım desem yeridir. bir prototip ürün çıkaracak şekilde y.lisans tezi yazmayı hedeflemiştim. takvime bir baktım 4 ay kadar kalmış. yavaş yavaş bu iş olmaz moduna giriyorum. ne dersiniz?not: mühendisliknot2: çalıştığım için vaktimin büyük çoğunluğu iş yerinde geçiy
literatür okuma dışında bir şey yapmadım desem yeridir. bir prototip ürün çıkaracak şekilde y.lisans tezi yazmayı hedeflemiştim. takvime bir baktım 4 ay kadar kalmış. yavaş yavaş bu iş olmaz moduna giriyorum. ne dersiniz?

not: mühendislik

not2: çalıştığım için vaktimin büyük çoğunluğu iş yerinde geçiyor.
0
estranged
(21.01.22)
Kafanızda şunu şunu yaparım diyerek planlama yapabiliyorsanız devam edin.
0
dissendium
(21.01.22)
Literatür okuması tamamsa 2 ayda yazılır
0
photo85
(21.01.22)
Kelime sınırı alt limit olarak yoksa 25-30 sayfa yaz geç. Çoğu Avrupa ülkesinde yüksek lisans tezi 3 ayda yazılıyor. Bu sürede nitelikli bir iş yapamazsın ama zaten senden beklenen de bu değil.
0
garylineker
(21.01.22)
@garylineker

Deneysel bir şey ise 3 ayda nasıl yazılsın deney yapmadan ?
0
ceketimi alip cikcam
(21.01.22)
@ceketimi alip cikcam

Konu, yöntem vb ona göre seçilmiş olması lazım. 3 ayda yazılıyor diye ben kişisel görüş belirtmiyorum. Süre bu kadar. Top 20'deki okullarda üstelik. Sütçü İmam'da minimum 3 sene getirip götürürler mesela
0
garylineker
(22.01.22)
Yüksek lisans tezinin abartıldığını düşünüyorum. Çok ekstrem deney vs yoksa her türlü hallolur.
0
mg3929
(22.01.22)
Simülasyon yap bilgisayarda oluyorsa
0
vatanperver
(22.01.22)
(19)

bir telefona 17 bin lira verilir mi?

birmilyonunvarmi
iphone 13 128 gb almayı düşünüyorum. havadan gelen bir param var ama elim gitmiyor. hiç iphone'um olmadı. hatta genelde dandik telefonlarım oldu. bu kez alayım mı verilir mi bu para?
iphone 13 128 gb almayı düşünüyorum. havadan gelen bir param var ama elim gitmiyor. hiç iphone'um olmadı. hatta genelde dandik telefonlarım oldu. bu kez alayım mı verilir mi bu para?
0
birmilyonunvarmi
(21.01.22)
Baştan söyleyeyim ben androidciyim fakat senin durumunda apple almak mantıklı

17 birim paraya apple aldın diyelim beğenmedin 15 birime kolayca elden çıkarırsın ufak zararın olur onu da merakına ve hevesine sayarsın
0
freebird5406_2
(21.01.22)
Telefona ne kadar verdiğiniz değil ne kadar kazandığınız önemli. Ben bir ürün beğendiğim zaman fiyatı hakkında ikileme düşersem almıyorum.
0
hayirsiz
(21.01.22)
Bu soru aslında iPhone yıllarca hasret kalmış ama gerçekte bir androidci olduğunu gösteriyor.

iPhone'u unutarak kendine Redmi note 10 ile beyaz bir sayfa açmalısın.
0
Erva
(21.01.22)
şahsen ben vermem. bilgisayar alırım o fiyata.
0
nothing in my way
(21.01.22)
5-6 sene kullanacaksın maksimum. İyi bir android alsan da bu kadar dayanır. Sorunun cevabı gelire göre değişiyor aslında.
0
garylineker
(21.01.22)
A52 al gec.
Ali koc bile s3 mini kullaniyor
0
divit
(21.01.22)
bir iPhone alınca 5 sene kadar sıkıntısız bir şekilde kullanmanız mümkün. bu arada yavaşlamıyor ve yazılım güncellemesi almaya devam ediyor. 5 sene sonra telefon artık çalışmadığı için değil de, yeni telefonların özellikleri kafanızı çeldiği için yeni telefon alıyorsunuz. bir ihtimalle de telefonda yer kalmıyor, özellikle bol bol video çeken biriyseniz yer kesinlikle kalmıyor.

bunun yarı fiyatına canavar gibi android telefonlar var doğru ancak bu telefonlar 2-3 seneden sonra yavaşlıyor, sonrasında telefonu yine kullanıyorsunuz ama gayet keyifsiz oluyor. bizim şirkette bu Huawei ve xiaomi'lerden alan 4-5 kişi var. bir yerden sonra ölüyor telefon. iPhone gibi 4 sene kafa rahatlığıyla kullanmak için alacağınız android'ler için yine samsung'a dönüp iPhone parası vererek almanız gerekecek.
0
co2s2
(21.01.22)
Iphone'ların kullanım ömrü kitapçığında bile 4 yıl yazar.
5 sene sonra yavaşlamaktan öte güncellemeleri telefonunuza yükleyemez, yeni uygulama kuramaz hale gelebilirsiniz.

Sorunuzun yanıtı, telefonu ortalama ne kadar kullandığınıza, kullanım tercihlerinize, hatta kullanım biçiminize bağlı. android'lere göre fiziksel olarak daha dayanıklı olduğu bir gerçek, her sabah telefonu 1metre düşürerek uyanacak olsam mesela android almayı denemezdim:)

güvenlik vb nedenlerle de iphone tercih edilebilir.

tamamen tercih. 17bin tl ciddi yatırım, 4 sene eskise de kullanırım , yukarıdaki nedenler benim için geçerli, alım gücüme uygun diyorsanız seçim sizin.
0
dreamnesiac
(21.01.22)
eski iphone 5'i yedek telefon olarak kullaniyorum. hala telefon tak diye aciliyor, whatsappta takilmadan isimi goruyor. 10 yil once cikmis bi telefon. barack obama baskan oldugu donemden. kitapcikta 4 yil yaziyor diye 4 yil sonra cope mi atmamiz gerekiyor?

iphone guzel telefon, alinir kullanilir. ama son modelini almaya gerek var mi, bunu kullanim amaci belirler. 13 128gb yerine ikinci el garantili 11-12 de alabilirsiniz mesela. bi de tabi diger ihtiyaclariniz onemli. sirf havadan para geldi diye luks tuketime para verilmez, oncelikli ihtiyaclari gidermek daha dogru olur.

ama para harcanacak bi yer yoksa, telefon mantikli. her gun en az 1-2 saatimizi geciriyoruz telefonla. onun yerini tutacak baska bi ekipman pek yok. televizyon falan bazen acmadigim gunler oluyor ama tuvalette bile telefonda takiliyorum, o yuzden telefonun iyisi yasam kalitesini artiriyor.
0
icim urperiyor
(21.01.22)
Bu soruyu soruyorsan verilmez. O telefonlar hesabindan 17bin kaybolsa farketmeyecek gruptakiler icin.
0
hot potato
(21.01.22)
çok daha ucuza ipad air alıp yanına bir de orta/üst segment android telefon alabilirsiniz.

iphone iyi güzel hoş ama o paraya çok daha mantıklı aletler var kafamda, hepsini dizdikten sonra hala kenarda 15 20 bin telefona kalırsa vermelik gibi geliyor bana hep.

Apple alemine ipad ile dalmak güzel bişey bence, kullanım senaryo ve alışkanlığınıza göre ipad mini de bakabilirsiniz air ile aynı spec'lere sahip. Yalnızca daha ufak.
0
hedep
(21.01.22)
Son model telefon almak bana şu piyasada çok saçma geliyor. Kendi kullandığım 128 gb iphone 11 bence ideal 10bin lira fiyatı.
Kendim yaklaşık 11 senedir iphone kullanıyorum android tarafında da bu seviye vardır hem de çok daha ucuza.
0
cilekli pasta
(21.01.22)
TR'de olsam 3-4 nesil geriden takip ederim...17 verecegine 7-8 harca, kalani btc'ye bas.
0
cooperr
(21.01.22)
Telefonla çok aşırı vakit geçiren, gezen fotoğraflar videolar çeken telefonu harbiden eskiten ve buna verecek parası da olan biri olarak bu sorunun cevabı benim için evet. sadece telefon olarak kullansam gider fiyat performans şampiyona şayomi alırım
0
roket adam
(21.01.22)
ben verdim, ertesi gün 20.000’e sonra da neredeyse 30.000’e çıktı fiyatı. indi herhalde 20.000 küsüre yine dolar inince.

altın gibi meret ama satmaya niyetim yok. rahat 5 sene kullanırım bunu, sonrası allah kerim.
0
avianthem
(21.01.22)
verilir.

laptop olsa vermez misin? bence pek bir farkı yok hatta çok daha kullanışlı bir alet.

15-20 bin lira laptop fiyatlarını normalleştirdiğim için 17 bine iphone da normal geliyor.
0
gabe h coud
(21.01.22)
android fanı ve apple kullanıcısıyım. apple 6s bayağı bildiğiniz 32 gb'lık model. pil seviyem halen %100 ve çizik yok telefonumda. o kadar temiz bakıyorum.

çok kez android kullandım. 6s ilk çıktığında "10 sene sonra android farkı açacak" demiştim. şu an aralarında dağlar kadar fark var ilerleme olarak. 6s halen güzel telefon. kayıyor. fotoğraf çekimi gayet yeterli günlük kullanım için ama insanların dilinde bir 5 yıl sonra kasılır muhabbeti var. bitmiyor. bitmeyecek. sebebi: android'de o temalar, eklentiler gerçekten yapı. inanılmaz güç-donanım gerektiriyor. bildiğiniz cep pc. ios buradan dolayı takılmıyor, stabilitesi dışarıya kapalı olmasından kaynaklı. android son cihazlarda artık 5 sene de geçse takılmıyor. şu an 2 yılın üzerinde cihazlar var elimizde M serisi, ilk günden farksız. bu muhabbet eskidendi.

zaten artık apple'da satamadığı için kendi yavaşlatıyor cihazları.

bu tartışma sabaha kadar sürse sonuç çıkmaz ama konuşmalar hep burada kilitleniyor. 12 mini alma taraftarıydım bende. şayet fiyatlar 8.400'ten 11'in üzerine gelmeseydi. ama 10+k TL bir apple cihaza vereceğime; S serisi bir samsung'a sahip olabiliyorsam mantık denilmesine gerek yok.

Elma logosunun da suçu yok ama tablo böyle. Daha kritik bir detay paylaşayım: 2 tane iphone 13 ile 2021 model sıfır km arazi motosikleti alabiliyorsunuz.
0
baldan kaymak
(22.01.22)
Kasma muhabbetine ben de yorum yapayim.

2010 model android 1.6 telefon evde hala 3. Telefon olarak kullaniliyor.

2014 model note4'u daha bu ay biraktim. Cunku millet fakir misin diye laf etmeye basladi.
Bir de outlook destegi cekti mail'lere bakamaz oldum.

Bu ay aldigim androide daha kutudan cikarir cikarmaz taktim kabloyu.
Yaklasik 30 tane samsung çöpü sildim.
Bixby falan var hatta trendyol,tiktok default yuklu geliyor. Kablo takmadan silemezsin bunlari.
Telefon 3 kere tuglaya donustu ama pes etmedim bastan basladim.

Bunlari silmezsen daha alir almaz telefon %20 dusuk basliyor hayatina.

Ikincisi android'in segmentleri var.
J,M,A var bunlar aslinda anne baba telefonu. 100 tane program yuklersen kasar bunlar.

S ve note alirsan telefonun cercevesi ekrani kirilana kadar kullanirsin.
0
divit
(22.01.22)
uzun yillar android kullananlara pek hitap ettigini soyleyemem ayfonun. sevdiiginizi dusunuyosaniz alinir
0
ala09
(22.01.22)
(18)

Ot gibi yasamayalim derken hayatimizi mi zorlastiriyoruz?

karanlik yanim
Kendi adima konusucam ama belki bana benzeyenler cikacaktir.Hayati ot gibi yasamayayim derken kendimi mutsuzluga itiyorum. Anlamli bir is hayatim olsun diye bilim/teknolojiye yakin bir alanda kariyer sectim. Fakat bu kariyeri tatmin edici seviyelerde sürdürebilmek sürekli yüksek motivasyon, konsantr
Kendi adima konusucam ama belki bana benzeyenler cikacaktir.

Hayati ot gibi yasamayayim derken kendimi mutsuzluga itiyorum. Anlamli bir is hayatim olsun diye bilim/teknolojiye yakin bir alanda kariyer sectim. Fakat bu kariyeri tatmin edici seviyelerde sürdürebilmek sürekli yüksek motivasyon, konsantrasyon ve öz disiplin gerektiriyor. Dolayisiyla enerjimin büyük kismini buraya veriyorum. Fakat ot gibi yasamamaya kararli oldugum icin bunun yaninda bir de sosyal hayatim cok iyi olsun istiyorum, görüstügüm cesit cesit arkadaslarim olsun istiyorum. Dünyada ne olup bitiyor, gündemi hep takip edeyim. Kültür, sanat, müzik, sinema, spor hepsi hakkinda bir fikrim olsun. Sportif olayim, düzenli bir sekilde bir takim sporuna dahil olayim. Sürekli yeni seyler ögreneyim, podcastler dinleyeyim, faydali youtube kanallari takip edeyim. Her ay en az bir kitap bitireyim. Uykum düzenli olsun, her gece 7-8 saat deliksiz uyuyayim. Disardan hizli ve sagliksiz beslenmeyeyim, evde hep saglikli seyler hazirlayayim istiyorum.

Yani böyle listeleyince cok gibi görünebilir ama aslinda cogumuzun istedigi standart seyler. Fakat kendim icin sectigim kariyerle celisiyor gibi geliyor, cünkü isimde mutsuz ve yetersiz hissediyorum kendimi. Yetisemiyorum yapmam gereken islere, ya da hep son dakika. Is arkadaslarim benim gözümde ot gibi yasiyorlar (laf etmek icin söylemiyorum, tespit yapiyoum) ama belki de dogrusunu yapiyorlar. Bu bahsedecegim kisiler islerinde basarililar ve bundan son derece tatmin oluyorlar ve islerinde mutlular. Bunun disinda baska bir seye ihtiyaclari yokmus gibi. Soruyorum mesela dün aksam ne yaptin, hic bir sey, bi bölüm dizi izledim sonra sizmisim. Spor? Yok, ayda 1-2 kosuya ciksam yetiyor. Yemek? Disardan söyledim. Haftasonu ne yaptin? Sosyallik? Iste kiz/erkek arkadasimla takiliyoruz, hep ayni. Ee baska ne yaptin? Iste bugünkü toplantiya hazirlandim, su raporlari okudum, yazdim vs. Toplantida zipkin gibiler, raporlar, sunumlar zehir gibi, basarililar, tatmin oluyolar. Basit bir formülde yasiyorlar yani aslinda. Anlamli bir kariyer secmisler, bundan tatmin oluyorlar ve kolay kolay baska bir seyin bunun önüne gecmesine izin vermiyorlar. Ha sonra gidip en kralindan tatili de yapiyorlar, ama iste gündelik yasamlarini cok basit tutuyorlar. Ben cok karmasik yasiyorum ve hem is yasaminda hem de is disinda kendime cok fazla yük yüklemisim gibi bir halim var. Oturup ise odaklansam hayati kaciriyorum ot gibi oldum diye üzülüyorum. Diger türlü olunca isime öncelik vermem gerekiyor diye gözüm arkada kaliyor, yaptigim is disi aktivitelerden de tatmin olamiyorum. Böyle garip bir kisir döngü. Var mi benzer seyler yasayanlariniz? Caresi ne? Caresi belli aslinda iste ama biraz dert yanayim dedim :)
0
karanlik yanim
(20.01.22)
Yazdıklarınızın hepsini okudum ve ekleyecek bir şey bulamadım. Çok haklısınız.
0
aeroknight
(20.01.22)
Türkiye'de idealizm daima kaybettirir. Süper işler yapacağım diye özel sektöre girenlerin hepsi bitik, erken yaşta kronik hastalıklara yakalanıyorlar ve ölüyorlar. Dediklerinizin maddi karşılığı falan yok. Kimse de size aferin demez. Birilerini zengin ediyorsunuz işte.

zaman>para. eğer yaptığınız işten zamanı satın alacak kadar para kazanmıyorsanız idealizm gereksiz. sizin yemeğinizi ve işlerinizi birinin yapması gerekir. Bunu satın alabilmeniz gerekir.
0
garylineker
(20.01.22)
ay gerçekten zorlamamak lazım.
sizi okurken yoruldum.

arkadaşlarınızın hayatı daha makbul benim için. dizi yerine kitap, sporu da biraz daha sık yapıp düzenli ev yemeği yemek, düzenli yaşam, arada ufak tefek seyahatler ve tiyatro-sinema, bitti gitti. öyle her an çeşit çeşit arkadaşa, aktiviteye zaman ayırırsam kendimle ilgilenemem, evi de ... götürür :) pilim de biter.

sağlığınıza dikkat ediyorsunuzdur umarım.
0
adse
(20.01.22)
aslında bu neye benziyor biliyor musunuz? hem ergen-genç, hem de yetişkin/olgun yaşamı sürmeye çalışmaya benziyor. gençken(üni bitene kadar olan dönem) sosyal olabiliyoruz. çünkü para kazanma kaygısı olmuyor. gez, toz, ye iç, sinemaya tiyatroya git, sevgilinle arkadaşlarınla takıl. vakit bol, sorumluluk yok. ancak iş hayatına başlayınca o dönem yavaş yavaş kapanıyor artık yetişkin oluyorsunuz ve birtakım sorumluluklar da yükleniyor. 8-10 saat gibi çalışma sürelerinden bahsediyoruz. bunun üzerine işe hazırlanma süresini ve yolu da ekleyince bir günün yarısı harcanmış oluyor. 8 saat de normal uyku süresi. ee geriye ne kaldı? yemek pişir, ye, çamaşır yıka, as, bulaşık yıka, yerine koy, banyo yap, ütü yap... sana kalan resmen 1-2 saat. bu sürede de insanın bir şey yapası gelmez zaten.

problem çalışma saatleri aslında. bana hiç insani gelmiyor. en iyi ihtimalle 8 saat çalışıyoruz. günde 14-15 saat bile çalışan da bir sürü insan var. zengin aileden gelmiyorsak hepimiz hergün sabahın köründe eşek gibi uyanıp işe gitmek zorundayız.

bir de bahsettiğiniz arkadaşlarınız bu tarz şeyleri düşünecek tipler değil, biz nedense kafamıza takıyoruz. rahat bir yaşam için böyle şeyleri düşünmeyip sürüye uymak gerekiyor. zaten işle birlikte evlilik ve çocuk kombosu da eklenince insan insanlıktan çıkıp robota dönüşüyor. tek çare; çalışmak zorunda olmayacağınız kadar paranızın olması :)
0
rose parks
(20.01.22)
ben de böyle hissediyorum. çevremdekiler mükemmeliyetçisin, çok kasıyorsun falan diyorlar hep. bir de ''perfect is the enemy of good'' durumu var. o bahsettiğin insanlar iyi/ortalama sonuç ile tatmin olabiliyorlar. biz de her şey mükemmel olsun diye uğraşırken yetişemiyoruz çoğu zaman dediğin gibi.
0
william morris
(20.01.22)
hayati ot gibi yasamamak demek ANLAMLI tecrubeler yasamak demek benim icin. senin tanimin daha cok "hayatini dolu yasadigini dusundugum kisilerin yaptigi seyleri kopyalamak" gibi tinladi bana, kendin icin de anlamli bulmuyorsun yaptiklarini ve tatmin olmuyorsun. bunu da suni olarak devam ettirmek zulum geliyor haliyle.

kendince gercekten anlamli buldugun bir sey yaparsan (isinin yaninda bile olabilir yani is degistir demiyorum) mutlu olursun bence. baya da sadelesmis olur hayatin.
0
robokot
(20.01.22)
"Hayati ot gibi yasamayayim derken"

Birilerinin sana baski yapmasina izin verme, zirada sozkonusu durum o sekilde. Buradaki "ot" standardini kim koymus? Kendi hayatindan kendin sorumlusun. Kitap okumak istiyorsan oku. Ayda 1 degil, 5 kitap okusan bile kimse "ooo ot gibi yasamayan, anlamli yasayan klas insan geciyor" diye parmakla gostermeyecek zaten. Dolayisiyla sonu basi belli olmayan bir hamster kosusu bu. Takilma yani.
0
hot potato
(20.01.22)
seni anlıyorum ve tamamen aynı düşünüyorum

bence iş hayatı ve kariyer peşinde koşmak ömrü heba eden aptalca bir şey.
o unvanlar, karizmatik linkedin profilleri falan kölelik tasması gibi.

ömür geçip gidiyor senin de yazdıgın gibi hiç bir şey yapılmıyor.
0
dafuq
(20.01.22)
Çok haklısınız. Zaman zaman durup yarın ölmeyeceğim ne malum neden ot gibi yaşayıp keyfime bakmıyorum diye ben de düşünüyorum. Ama o ot gibi yaşama olayına girince de mutlu olmam bence. Mutluluk otluk ya da ot olmamakla alakalı değil. Esas nokta bu. Ama katılıyorum size. Ve motive olmakta cok zorlanıyorum +1

Bu şey başlığı işte. Memur olup sıradan bir hayatla ölüp gitmek.

Biraz da kendini kabulle alakalı sanırım. Öz kabul.
0
westblack
(20.01.22)
Dediginiz sey bu zamanin sorunu, hem de alan farki olmadan.

Ornegin akademide interdisipliner calismalisiniz. Bir tarihci bir ton alandan bilgiye sahip olmali. Hem alaninda cok ilerleyeceksin, hem de bircok alanin bilgisine hakim olacaksin. Böyle bir sey olabilir mi? Bunun korkusu altinda ezilip kalan cok.

Modern insan da oyle. Spor yapmali, kendini buldugu ve ileriye goturdugu bir hobisi olmali, iyi beslenmeli; iyi bir sosyal cevresi olmali; isinde ilerlemeli vs. vs...

Bu isin bir dogrusu yok. Kimin nereden tatmin olduguna bakip, karsilastirma yapma cok saglikli degil. Siz onlardan ustun degilsiniz. Onlar da sizden ustun degil.

Ne yapmak istiyorsunuz? Cok dolu bir gun sizi tatmin ediyor mu? Etmiyorsa, sadece bu "yarista" one gecmek icin mi acaba bu kadar cok sey yapma telasindasiniz?

Isim bittiginde, bana zevk vermeyen yerde yokum. Her yerde olamam. Siz de olamazsiniz. Eskiden ates icinde yatarken sosyallesmeye calisiyordum, etkinlik kacsin istemiyordum. Bunun telasini sanirim 20lerin ortasinda biraktim. Caresi telas halinden cikmaniz. Zorlamayin. Size recete ile verilmis seyleri yapmak yerine, size haz veren seylerin pesinden kosun. Yemek yapmak hobiniz ise o alanda derinlesin. Ama buna vakit harcarken, ayni zamanda 3 spor dalinda ilerleyemeyebilirsiniz. Bircok alanda ortalama olmayi da kabul edin.
0
buf-e kür
(20.01.22)
"sosyal hayatim cok iyi olsun istiyorum, görüstügüm cesit cesit arkadaslarim olsun istiyorum. Dünyada ne olup bitiyor, gündemi hep takip edeyim. Kültür, sanat, müzik, sinema, spor hepsi hakkinda bir fikrim olsun. Sportif olayim, düzenli bir sekilde bir takim sporuna dahil olayim. Sürekli yeni seyler ögreneyim, podcastler dinleyeyim, faydali youtube kanallari takip edeyim. Her ay en az bir kitap bitireyim. Uykum düzenli olsun, her gece 7-8 saat deliksiz uyuyayim. Disardan hizli ve sagliksiz beslenmeyeyim, evde hep saglikli seyler hazirlayayim istiyorum."

bunları yapmak kısa vadede de keyifli değil mi? sağlık, beslenme bir de sosyalleşme dışındaki şeyleri keyif vermediği için bırakırsanız ot gibi yaşıyor olmazsınız.
0
curious mind
(20.01.22)
mukemmel olmaya calisiyosunuz ve korktugunuz profil olmamak icin biraz zorluyosunuz. ben de cok boyle davrandim biraz isle tatmin olmamaktan da kaynaklaniyor bence. ben isten sonra yorgunluktan ölurken bi seyler de yapmaya calisinca cok daha yoruluykrum zorlama olunca. ama ayda yilda bir yapinca dinlenmis, stres atmis hissediyorum. kisisel bakim disinda arada gundemden uzak kalmak, sosyal olmamak o kadar iyi geldi ki. kendime daha alakasiz bi gundem yapip tek basina takilmak daha guzel hissettirdi. mutfakla arasi olan biri degilim durduk yere butun izin gunumu mutfakta tatli yaparak gecirince guzel oluyor. ne saat kaygim ne yapilacaklae listesi var tek 1 is. veya bi besteyi calmaya calisiyorum butun gun tek amacim bu belki aksam yuruyus market vs. naptin denince evdeyim diyorum hicbi sey yapmiyomus gibi ama saate bakmadan gunu bitirmek, listesiz o kadar guzel ki. vizyonsuzluk hissine kapilmadikca, sıkıştırılmış hizli hayata mola vermek iyi

zaman obsesifligi diyebilir miyiz cok sey yapma istegi? umarim ornekle saptirmamisimdir konuyu.
0
ala09
(20.01.22)
Hayatınız güzel böyle bakılınca. Ben bahsettiklerinizin çoğunu yap(a)mayan, ve işyüküne de anca yetişebilen versiyonuyum :)
O gün dinlenmiş uyanıp, kendime bir-iki kahve yapıp, sevdiğim temel şeyleri yerine getirince mutlu sayıyorum kendimi.
Netflix falan zaten muhteşem şeyler :)

Bence güzel ve biraz "lüks" bir "kısırdöngü", seçenekleri optimize etmek tamamen size bağlı, tadını çıkarın :)
0
dreamnesiac
(21.01.22)
yaşamak sancılı bir süreç; dünya bok gibi bir yer, insan olmak bok gibi bir deneyim. Onca koşuşturma, hedef, tatmin sağlama araçları; hepsi bu bok gibiliği kapatmak için çırpınışlarımız. Bunun farkına vardıkça daha çok çırpınmaya başlıyorsun. O kocaman boşluğu, anlamsızlığı doldurmak için çabalıyorsun ve hiçbir zaman yeterli olmuyor.

Bununla baş edemezsin. Bazı insanlar gözlerini buna kapatıp, belirli şeylere konsantrasyon sağlayıp önlerine bakabiliyor. Bazıları ise durup nefes aldıkları anda o boktanlıkla yüz gelip dehşete kapılıyor, sonrasında ise bundan kaçmak için bir şeylere tutunmaya çalışıyor.

Bunun kurtuluşu yok, ne yaparsan yap huzura eremeyecek, kendi küçük dünyanda kalmakta başarılı olamayacaksın. Bunun tek yolu kendini kandırmayı başarmak, bir şeyleri fark etmemeye, etsen de görmezden gelmeye çalışmak. Şu anda hayatının bu noktasında değilsin, olabilir misin onu da bilemem.

Çaresi var ama reçetesi yok, şunu yap böyle bak şöyle düşün ile olacak iş değil. Belki de ilk adım bunları kabullenmek midir diye düşünüyorum; belki, bir umut..
0
Bruce
(21.01.22)
bu insanların ot gibi yaşadığına nereden kanaat getirdiniz? insanlar andan zevk alıyor olabilir. bir bölüm dizi izler sızar ama huzuru vardur, mutludur, stres yoktur.

sizin ot gibi yaşamayayım diye verdiğiniz çaba sizi diğerlerinden üstün kılmıyor aksine yoruyor.
0
Hallegadola
(21.01.22)
tamamen benim ideal bulduğum yaşam biçimini anlatmışsınız ve işin kötüsü bunların hepsini düşünüp hiçbir şey yapamamak, sonunda yetersiz hissedip hiçbirini isteyemez hale gelmek ile sonuçlandı benim serüvenim. bu sabah bunları düşünürken aklıma Turgut Uyar'ın Terziler Geldiler şiiri geldi: her şeyi düzeltmeye kalkışmanın yok ettiği...

Madem bunların hepsini yapmak beni hepsinde başarısız kılıyor sadece hayati olanlara odaklanayım dedim sonunda. Yapmam gereken iş ve vücudumun ihtiyacı olan kadar hareket.

Diğer konularda da ben beceremedim ama izlediğim onlarca zaman yönetimi vb. videolarından ve okuduğum kitaplardan çıkardığım sonuç: alışkanlıklar işleri kolaylaştırır. bunun üzerine cumartesi akşamlarını film akşamı olarak belirledim. Haftada bir film izlemek yılda 52 film izlemek demek oluyor. Bu kadar kültür bana yeter. Haftada 2 günü boş zamanlarımı sadece kitap okumaya vererek bu konuda da bir kademe atlayabilirim. tik... Aralara da sosyal aktivite atarsam fena olmaz. Şimdilik bu plan emekleme aşamasında ama şu ruh halimi atlatabilirsem düzene koyabileceğime inanıyorum. Tek bir gün içerisinde her şeye yetişmeye çalışmak beni hepsinde başarısız yapıyor, tek cephede savaşmak gerek.

Şu an düzeninden memnun olduğum tek bir şey var: sağlıklı beslenme. Bu konuda gerçek bir guruyumdur, içlerinde en kolayı bu bence. Buharda haşlanmış sebze ve fırında pişirilmiş tavuk/balık ile besleniyorum sadece. Bir de salata. Bunların hepsi de çok kısa zaman alıyor. Eti al fırın poşetine koy ya da direkt kağıda koyup fırınla, kendi kendine pişsin. Haşlanmış sebze de öyle, yıka ve buharın üstüne bırak, kapağını kapatınca karıştırmaya bile gerek olmuyor. Tik... Bunların yanına bazen salata bazen bulgur pilavı yapıyorum bunlar da yarım saatlik basit yemekler.
0
Mossy
(21.01.22)
Hocam işini hobin haline getirirsen hobine vakit kalmaz. Yani en azından TR koşullarında bu böyle. Ama bence şöyle olması makul. işe yeni giren biri her halukarda adaptasyon sorunu yaşıyor. 3 sene filan dişini sıkarsa, sonra iyi seviyeye geldiğinde hem işinde iyi olur hem de sosyalleşebilir. şimdi burada risk şu: 3 sene dişini sıkan o durumu normalleştiriyor ve ot gibi hayatı sadece iş olan birine dönüşebiliyor. Bu noktada dikkat etmek gerek.
0
lcha
(21.01.22)
bence çok doğru yoldasın, koç burcu falansın heralde. bana sorsan şu an hayalim bu anlattığın hayatı yaşamak fakat tek farkla, yaşarken yaptığım her aktivitede bu beni mutlu etti mi etmedi mi diye sorgulayıp kendime o anda yok ya bunu yapmayayım deme hakkı vererek.

nitekim senin yaşadığının tam tersi bir deneyim yaşadım ve artık hayatta sevmediğim şeyleri yapmayı bırakıyorum dedim, işi bıraktım, arkadaslarımın coguyla gorusmeyı bıraktıgım, sevmedıgım mekanlara gıtmeyı bıraktım. gunun sonunda gittikçe asosyallasan bır hayatım oldu bır senede şu anlattıklarının yarısına enerjim yok gibi hissediyorum ama bir yandan eskisinden mutluyum.

kısacası ne benimki ne seninki dengede olan. ben sevdigim seyleri bulup tek tek eklemeye calısmalıyım, sen de sevmediklerini tek tek çıkarmayı orta yerde buluşuruz
0
kurcalamabozarsin
(22.01.22)
(6)

Bazı kişilerin tezleri neden YÖK tez taramada yer almıyor?

gijilti
Örneğin:Asiye Mevhibe Coşar adlı kişinin "AHMET HAMDİ TANPINAR'IN BEŞ ŞEHİR ADLI ESERİNDEKİ CÜMLELERDE UNSUR DİZİLİŞİ VE KURULUŞ İLİŞKİSİ"başlıklı tezi taramada yok. İndirilmesi kısıtlı tezler vardır, biliyorum. Bu öyle değil. Başlık olarak da çıkmıyor.Tezin ismi şu linkte geçiyor: https://avesis.kt
Örneğin:

Asiye Mevhibe Coşar adlı kişinin

"AHMET HAMDİ TANPINAR'IN BEŞ ŞEHİR ADLI ESERİNDEKİ CÜMLELERDE UNSUR DİZİLİŞİ VE KURULUŞ İLİŞKİSİ"

başlıklı tezi taramada yok. İndirilmesi kısıtlı tezler vardır, biliyorum. Bu öyle değil. Başlık olarak da çıkmıyor.

Tezin ismi şu linkte geçiyor: avesis.ktu.edu.tr

Tez anladığım kadarıyla İstanbul Üni.de yapılmış.
0
gijilti
(20.01.22)
her yerde "yayımlanmamış doktora tezi" olarak geçiyor.

katalog.istanbul.edu.tr
şurada çıkıyor. gidip fiziksel olarak bakmak lazım.
0
allineed
(20.01.22)
Sanırım şöyle ki tezler belli bir seneden itibaren bilgisayarda yazılıp, sadece basılı olarak teslim edilmeyip aynı zamanda PDF olarak YÖK sistemine de yüklenmeye başlandı. Yani sisteme yüklemenin bir tarihi var. Bu nedenle belli bir tarihten önceki tezlere ancak ilgili okul kütüphanesinin tez arşivinden erişilebilir.
0
prole
(20.01.22)
Bahsettiğiniz tez 1997'de yayınlanmış, ve yamulmuyorsam YökTez 2006 sonrası yayınları online erişime açıyor.
0
kaptankedi
(20.01.22)
Eski tarihli tezler önceden sadece çıktı olarak teslim ediliyordu. O yüzden sistemde değiller. Sistemde olmayan tezleri üniversite kütüphanesi aracılığıyla istetip kullandıktan sonra iade edebiliyorsunuz
0
BuddyGuy
(20.01.22)
Yüksek lisans tezim 1999 tarihli ve yök tez üzerinde erişime açık. Sadece bir bilgi için ifade ettim bunu.
Ancak bizim zamanımızda yöke tez iletmek bugünkü kadar katı kural değildi. O kapsamda adı geçen tezini vermemiş olabilir. Kendisinden doğrudan isteyebilirsiniz veya kitap olarak çıkmışsa satın alabilirsiniz.
0
fempusay
(20.01.22)
Soyad değişikliği olabilir. Kadın olduğu için evlilikten ötürü.

Bazı yüksek lisans tezlerini bilerek kapatıyorlar kötü olduğu için. Yüksek lisans olsa öyle olabilir derdim ama doktorada böyle bir olasılık yok.
0
garylineker
(20.01.22)
(11)

barınma sorununa dünya'da getirilen çözüm önerileri neler?

avatar is back
başta avrupa falan olmak üzere son zamanlarda ülkemizde de var bu meret. özellikle bizde çok yüksek bir oran ev sahipliği ama hala uygun ve kaliteli ev sorun bir çok yerde. avrupa'da daha sıkıntılı sanırım. özellikle hem eski binalar hem de pahalılık var.peki dünya'da buna çözüm olarak ne gösteriliy
başta avrupa falan olmak üzere son zamanlarda ülkemizde de var bu meret. özellikle bizde çok yüksek bir oran ev sahipliği ama hala uygun ve kaliteli ev sorun bir çok yerde. avrupa'da daha sıkıntılı sanırım. özellikle hem eski binalar hem de pahalılık var.

peki dünya'da buna çözüm olarak ne gösteriliyor? ne öneriliyor? bir aralar fast installation house dalgası vardı. hatta kuzey ülkelerin bazılarında baya 3-4 katlı 70-80m2 evler falan yapılmıştı ama sonra depremdi yangındı sağlamlıktı derken yattı o mesela.

binlerce yıldır süre gelen bu barınma problemi böyle devam edecek mi? gıdayı beslenmeyi ulaşımı giyinmeyi çok kolaylaştırdık ve neredeyse beleşe yapar olduk tarihe bakınca. ama barınmada geride kaldık gibi. nedir çözüm önerileri? özellikle teknoloji şirketlerinin falan bazen oluyordu önerileri falan
0
avatar is back
(18.01.22)
Büyük oranda bireysel seçimlerin sonucunda ortaya çıkan bir sorun bu. Örneğin İstanbul'da sadece yaşamış olmak için yaşıyor millet. Aynı gelirle başka bir şehirde çok daha kaliteli yaşanabilir. 1950'lerin İstanbul'unda değiliz. O dönemdeki yaşam kalitesini başka yerde aramak gerek.

Ayrıca devletler nufus planması politikaları izlemeli. 3-4 çocuk günümüz için çok fazla. Bu doğan çocuklar birçok şeyden mahrum kalacaklar.
0
antropolog
(18.01.22)
@antropolog; planlamadan ve diğer durumlardan ziyade teknik çözümleri merak ediyorum aslında.
0
🌸avatar is back
(18.01.22)
Çin, Hong Kong bu soruna şöyle çözüm bulmuş.

www.boredpanda.com

Benim gözlemim eski insanlar daha insanca bir dünya hayal etmiş, tasarlamış. Her eve güneş girsin deyip bir sürü cam yapmışlar, balkon yapmışlar. Herkesin kendi bahçesi olsun deyip her eve bahçe koymuşlar. Bir de bahçesini ağaçlandırmışlar.

İnsanca olmayan şey ise insanları güneş görmeyen, bahçesi olmayan, ağaç bile olmayan yerlere tıkmak. Buna ne kadar çözüm denir, orası tartışmaya açık.
0
dissendium
(18.01.22)
Ev yaparak çözmeye kalksan bu sefer göç durmadan devam eder. Bu sefer de trafik sorunu başlar. Tarihi doku varsa yok olur gider. Her taraf beton olur.

Barınma sorunu dünyanın her yerinde yok bunu kabul etmek gerek. Bazı bölgelerde çok masraflı.
0
antropolog
(18.01.22)
Avrupa'daki sorun daha ziyade yogun conservation kaynakli. Yani teknik cozumluk, innovasyonluk bir yani yok zira sorun para olmamasi kaynakli degil. Sehirlerin disa dogru yayilmasini, doga ve tarim alanlarinin azalmasini istemiyorlar. Gene halihazirdaki sehir merkezlerinde de eski binalarin yikilip daha cok katli yeni kulelerin dikilmesinin onunde engeller var, sehrin atmosferini ve kimligini korumak adina.
0
hot potato
(18.01.22)
"Çözüm" gerçekten aranıyor mu, ya da bu bir problem olarak görülüyor mu? Mesela Birleşik Krallık, Londra daha fazla büyüsün istemiyor. Ülkenin diğer şehirlerine bakarak orantısızca fazla nüfusu var, bu yüzden farklı büyük şehirlerin nüfus/iş çekmek için teşvik programları var. Yine Fransa'da Paris daha fazla büyüsün istenmiyor.

Almanya görece nüfusunu homojen dağıtabilmiş bir yer, en çok Berlin'de barınma sıkıntısı görülüyor. Emin olmamakla birlikte, orada da nüfus artsın istenmiyor diye hatırlıyorum.

Silikon vadisi civarında barınma korkunç bir sorun olduğundan, bazı şirketler barınmanın sorun olmadığı eyaletlere doğru akın ediyorlar.

20 -30 milyonluk metropolleri sanıyorum sadece Çin benimsedi, yine bu başlık altında gösterildiği gibi distopik toplu konutlar yapıyorlar ama hava kirliliği gibi çözülemeyen bazı problemleri var.

Bu şartlar altında sorunuzu yeniden alabilir miyim? :)
0
kaptankedi
(18.01.22)
sosyalizm.

Bunu ilk dile getirenlerden biri de bizzat Engels. Konut Sorunu adlı kitabı var 1872 İngiltere'sindeki konut sorununu anlatan. Bunu okursanız 1872'den 2022'ye hiçbir şeyin değişmediğini, çıldırtıcı derecede aynı olduğunu görebilirsiniz.

Bugün vikipedi'ye göre sovyetlerin üzerinden 30-32 yıl geçmesine rağmen en yüksek ev sahipliği oranları listesinde eski sovyet ülkeleri hep tepelerde. tr.wikipedia.org
0
patronaj1
(18.01.22)
Sabaha herkes şehir merkezinde yaşamasıncılar gelir ama sosyal konut kavramını araştırabilirsiniz.
0
gmzo
(19.01.22)
Bu söyleyeceğim bir veri ya da verilere dayanmıyor ancak bu istihdam, çalışma alanları ile olduğu kadar medyanin oluşturduğu algılar ile de ilgili diye düşünüyorum.

Mesela akşam haberlerini açın. Kanal farketmeksizin İstanbul + meclis/siyaset tahakkümü var. Yani İstanbul da yasiyormus kadar İstanbul'da olan biteni de sorunlarını da biliyor gibi hissediyorum. Sanki ülke oradan ibaret. Yerel, bölgesel kanallara geçtiğinizde de o bölgedeki merkezler domine ediyor. Mesela yaşadığım yer olan İzmir'deki her şey, bütün kayda değer olaylar sanki Alsancak konak civarında oluyor gibi. Halbuki haber yaptıkları şeylerin benzerleri (mademki haber değeri var) diğer ilçelerde de oluyor. ​


Yani bana kalırsa bu "merkez orası" algısını percinliyor ve hem para harcamaya gidilecek yerler (mal veya hizmet alımı olan her şeyi dahil edebilirsiniz) hem de yatırım yapılacak yer orasidir şeklinde bir onyargi oluşturuyor.

Sonucunda da birçok insanın sebepsizce oraya yerleşmek ya da orada olmayı istemesi geliyor doğal olarak.

İş seçeneği daha fazla olması vb. durumlar da var. Ya da kasaba algısı ve baskısından yılmak ve çıkmak/kaçmak istemek.

Neyse sözün özü, benim çözüm önerim haber ajanslarinin yarattığı bu algıya bir sekilde müdahale edilmesi. Artık şube mi açarlar naparlar Afyon'a Giresun'a da yer versinler. Aynı şekilde mesela İzmir için Alsancak kadar menemen e de deginilsin.

Bu kadarı sorunuza cevap olmuş mudur emin değilim, ancak postfordizm ve fordizm ile mimari ilişkisine dair de okuyabilirsiniz derim bulduklarinizi, bu anahtar kelimeleri kullanarak.
0
encokbenisevinnolur
(19.01.22)
barinma problemi kotuleserek artacak, metropollerde tutunmak git gide zorlasacak.

devlet buyuk binalar satin aliyor ya da yaptiriyor. sonra daireleri ihtiyac sahiplerine uygun fiyata kiraliyor. sen basvurup listeye adini yazdiriyorsun, boyle bir formu arkadas icin doldurdum. banka hesap dokumlerinden arabanin markasina kadar veriyorsun. kac cocugun var, cocuklar nerede okuyor vs. Sonra sana gore bir yer buluyorlar ama bulmalari birkac sene surebiliyor. normalde o sehirde 2 oda bir daire $1200'e kiralaniyorsa sen 500-600 verip oturuyorsun. binalar le$ tabii cogunlukla soylemeye gerek yok.
0
cooperr
(19.01.22)
encokbenisevinnolur +1

Türkiye sanki istanbul'dan ibaret gibi. Oysa ki yaşam kalitesi yerlerde. Kasaba baskısı istanbul varoşlarında taşradan daha çok mesela. Gelen rahat etmek için geliyor ama başını sokacak yer bulamıyor. Her imkan istanbul'da deniliyor ama her şey paraya dayalı. 8-10 bin lira kazanan biri ancak her şeye uzaktan bakar, o imkanları izleyip sinir stres olur.
0
garylineker
(19.01.22)
(14)

Doktor maaşı zabıta maaşı olayı doğru mu?

avatar is back
Döner vs ile doktor çok daha fazlasını kazanmıyor mu? Zabıta maaşı öğretmeni mühendisi herkesi tokatlamış o ayrı zaten de.. Ne kadarı doğru ne kadarı yanlış?
Döner vs ile doktor çok daha fazlasını kazanmıyor mu? Zabıta maaşı öğretmeni mühendisi herkesi tokatlamış o ayrı zaten de..

Ne kadarı doğru ne kadarı yanlış?
0
avatar is back
(17.01.22)
Doktor maaşı doğru. Daha fazla değil cidden. Herkes 20-30 yıl öncesinde yaşadığımızı, doktorların düzgün para kazandığını zannediyor. Bu günlere geleceğimizi bilsem tıp okumazdım asla. Bizim buradaki yan dal yapan uzmanlar 9-10bin alıyordu. Yandal uzmanı ya yandal! 6 yıl tıp, 4 yıl uzmanlık, 2 yıl zorunlu, 2 yıl da yandal eğitimi...
0
helena
(17.01.22)
Benim doğu Anadoluda şu an uzmanlık eğitimini tamamlamaya çalışan arkadaşlarım minimum 12-13 civarı alıyorlar ben inanmıyorum doktor maaşlarının doğruluğuna
0
mg3929
(17.01.22)
devlet hastanesindeki memur çıplak maaşı öyle. döner çok değişken. dönerden 20 de alan var, 5 de.

edit: doktorların, hakimlerin, savcıların açık çekle maaş alması gerektiğini düşünüyorum. maaşlarının ne olacağına kendileri karar versinler. canını, adaleti emanet ettiğin insanlara güvenmek gerekiyor. aynı zamanda mezuniyeti, uzman doktorluğu, hakimliğe ve savcılığa geçişi çok daha zorlaştırmalılar. üniversite sayısı azaltılmalı. ilk 20 binin üstü bu görevlere gelmemeli. parayla tıp okunmamalı.
0
gabe h coud
(17.01.22)
ciplak maasi soyluyorlar genelde. doner ve ek odemeler soylenmiyor. donerden cok az alanlar da var tabi bu arada.
0
antikadimag
(17.01.22)
tus çalışıp bir alanda uzmanlaşmazsanız doktorluğun hiçbir getirisi yok.
0
rose parks
(17.01.22)
Kendini zabıta ile karşılaştıran bir doktor tweet'i vardı. Onun doğru olmadığına yemin ederim ama ispatlayamam. 21 yıllık doktor, doçent nasıl 10 bin lira maaş alsın. O doktorun para basması lazım. Sadece bir yerden aldığı maaş olabilir belki.
0
dissendium
(17.01.22)
doğru, devlet hastanesinde uzmanlığı olmayan doktor dört senedir çalışıyor. en son yatan maaşı 7500₺.
başka bir arkadaşım geçen sene mezun oldu. altı ay önce işe girdi, x bir firmada operasyon sorumlusu, aldığı maaş 7500₺.

doktorlar hak ettikleri paraları kazanmıyor, çoğu alternatif yollar arıyor. bir çoğunun alternatif yolu da ya yurt dışı, ya işte botoks motoks öyle şeyler artık. zabıtaya hiç şaşırmadım.
0
evde liyakat kalmamis
(17.01.22)
Degil, muhtemelen docentlik gelirini paylasmis.

Maas = yillik gelir/12

Bunun disinda paylasimlar gercegi yansitmaz.
Ben de bu ay komik bir maas aldim paylassam gulerler ama gercek gelirim bu degil.
0
divit
(17.01.22)
Bahsettikleri ana maas, bir de döner falan var.
Yalnız döner benim bildiğim değişken bir para ve emeklilige katilmiyor.

Kısacası şirkette size 10 bin lira verilirken asgariden sigortaniz yatinca nasil şirketi ıfsa edesiniz geliyorsa aynisini buraya da uygulayin.

Ki döner denilen olay değişken, garanti değil. Herkes ayni parayı almiyor.

Bence insanlar böyle "yok ya yalan çok iyi aliyorlar" falan dedikçe birkaç yil sonra devlette doktor bulamayınca da umarım doktorlarin iyi maas aldığını düşünürler ve O zaman doktor bulmak için maas artirilirsa da karsi çıkarlar. Özele giden adama dokunmaz zaten onlar rahat.
0
logisticsmanager
(17.01.22)
denizlide uzman doktor, döner ile birlikte toplam 10bin alıyor. şimdi yurtdışını araştırıyor, zabıta maaşını bilmiyorum
0
yemrem
(17.01.22)
İlgili gonderiyi tweetter'da yollayan Erhan hoca ile uzun süredir takiplesiyoruz. Kendisini yakından takip ediyorum.Erhan hoca gibi birinin ABD'de alacagı para yıllık 400-450K USD'dır. Yok 10 bin paylasmıs bir de doner odeme falan varmıs aslında 15-20 bın TL imis vs. bunlar cok ayıp geliyor bana. Boyle bir kardiyologun duz zabıtayla aynı maası alması Turkiye'nin ayıbıdır.
0
turkuaz
(17.01.22)
ABD'de doktor olmak Türkiye'ye göre daha zor, eğitim süreci, elenme süreci vb şeyler daha zor. Eğitim süresi daha uzun. ABD ile kıyaslamak mantıksız çünkü TÜrkiye'de yaşıyor ve burada doktor olmuş. Ona bakarsan Afrika ülkelerinde olanlar ne yapsın.

Esas mesele şu, ekonomik kriz nedeniyle alım gücü düştü. Doktor artık araba, ev falan alamıyor. Marka giyinemiyor. Çoğunun doktor olma motivasyonu para olduğu için de böyle ağlamalar başladı.

Uzman doktor 12-13 civarı alıyor diye biliyorum. Özelde çalışanlar daha fazla alıyorlar. Bundan kaç sene öncesinde özel bir hastanede çalışan beyin cerrahı bir tanıdık aylık 60 bin tl'den fazla maaş alıyordu. Şimdi 100 bin tl'yi bulmuştur. Ameliyat yapan bir göz doktoru aylık 300 bin tl'ye çıkabiliyor. Bu paraları kazanabilmen için özelde çalışacaksın, ameliyat falan yapacaksın. Masa başında oturan dermatologa bu paraları kimse vermez.

Zabıtanın işi doktora göre çok da kolay değil. Bir sürü sorunlu tiple uğraşıyorlar. Dilenci vb tiplerle 10 dk muhatap olan sinir krizi geçirir. Bu adamların işi bunlarla uğraşmak. Esnafı denetlemek vb. Bu tip işlerde muhatap olunan kitle cahil ve sorunlu insanlar. Çelik gibi sinir lazım.
0
garylineker
(17.01.22)
mezun sayısı arttıkça daha da doğru olacak
cerrahi branşları ayrı tutarsak
girmek için zeka sonrası için ezber gerekiyor
0
bir soru sorcam
(17.01.22)
ABD'de doktor olmak hem zor hem pahalı, 250-500.000 arası borçla mezun oluyorsunuz.

türkiyede ise maaşlar çok yüksek değil maalesef. eski maaşlar yalan oldu. özele geçenler iyi kazanıyor. o yüzden devlette adamakıllı inan kalmadı
0
KaraSakall
(17.01.22)
(12)

Kirayı elden almakta ısrarcı ev sahibi

psmstc
Küçük bir anadolu şehri. Başka ev şansımız yok. Ev sahibinden yıl sonu karşılıklı alacak verecek yok diye imzasını alsak, ileride ödememi almadım vb ihtimaline karşı hukuki delil olur mu?Edit: Konuştuk. Banka hesap numarasını yolladı :) Teşekkürler tüm yazanlara
Küçük bir anadolu şehri. Başka ev şansımız yok. Ev sahibinden yıl sonu karşılıklı alacak verecek yok diye imzasını alsak, ileride ödememi almadım vb ihtimaline karşı hukuki delil olur mu?

Edit: Konuştuk. Banka hesap numarasını yolladı :) Teşekkürler tüm yazanlara
0
psmstc
(14.01.22)
her elden ödemede, bir çizelge yapıp imza alabilirsiniz.
0
erty_ksk
(14.01.22)
Bence hem çizelge yapın, hem de her ay kendi el yazısı ile

"Ocak 2022 dönemi için xxx adresindeki konutun tüm kira bedeli olan 1.000 TL'yi aaa bbb isimli kişiden 20.01.2022 tarihinde elden aldım."

yazsın ve imza atsın.

Sadece imzaya göre ilave olarak el yazısı ile beyan riski azaltır gibi geliyor. (Hukukçu değilim)

Kirayı verdiğiniz tarih de olsun ki sonra geç ödedi vs diyemesin.
0
la lykia
(14.01.22)
elden almaktaki ısrarının ileride elden aldığı kiraları almadım diyerek size borç çıkartmak olduğunu sanmıyorum. bazı ev sahipleri kira vergisi ödememek için, alınan kiranın banka hesabı üzerinden resmiyete dökülmesini istemiyor. ben de bir arkadaşımdan biliyorum diyeyim.
0
coldegezenkutupayisi
(14.01.22)
ev sahibinin kendisi için daha büyük dert aslında elden almak. üstünüze olan faturalar, konu komşunun şahitliği vs her türlü sizi destekliyor çünkü. bir anlaşmazlıkta siz şikayet etseniz ev sahibinin zararı daha çok olur vergi kaçırmaktan. yine de basit bir şekilde aldım verdim diye yazılı bir evrak olması kafanızı rahatlatır.
0
hadsafhada
(14.01.22)
senet yapsanız olmaz mı? ben öyle yapmıştım eski ev sahibiyle. hatta bir kere kirayı almaya gelirken senedi getirmeyi unutmuştu, gidip getirin yoksa vermem kirayı demiştim koşa koşa gidip alıp gelmişti :D
0
golgi aygıtı
(14.01.22)
Tablo çizin. Karşısına imza atsın. Ben daha önce yaptım öyle bir sıkıntı olmadı. Vergi için yapıyorlar.
0
ceketimi alip cikcam
(14.01.22)
bankadan öderim öderken kira diye seçmem dersin.
0
liberal
(14.01.22)
Kiranız 500 liradan az değilse elden almak hukuki hakkı değil. Banka ya da PTT aracılığıyla ödemeniz gerekiyor. Bir şey olursa ceza ödeyecek taraf ev sahibi tabii, dendiği gibi el yazısı + imza işinizi görür herhalde.

www.gib.gov.tr
- Konutlarda, her bir konut için aylık 500 YTL ve üzerinde kira geliri elde edenlerin,

- İşyerlerinde, işyerini kiraya verenler ile kiracıların

kiraya ilişkin tahsilat ve ödemelerinin 1/11/2008 tarihinden itibaren banka veya Posta ve Telgraf Teşkilatı Genel Müdürlüğü tarafından düzenlenen belgelerle tevsik edilmesi zorunluluğu getirilmiştir.
0
kobuzchu kiz
(14.01.22)
yıllar önce, 3-4 sene bankadan kira ödemesi yaptığım ev sahibi vergisel sorunları olduğunu ve kirayı elden almak istediğini söyledi. ok dedim, 6 ay elden aldı. elimde hiç bir belge yok, sadece whatsapp mesajları var. sonra vergi işini çözdüm bankadan gönderebilirsin dedi. öyle devam ettim. 1 sene sonra 6 aylık kirayı ödemedim diye icraya verdi adam. avukata danıştım, mahkemede hayatın akışına aykırı, senelerdir bankadan ödemişsin sonra 6 ay elden ödemişsin ama belgesi yok, daha sonra yine bir sene bankadan ödemişsin, o altı aylık almadığını iddia ettiği dönem için daha önceden hiç bir iddiası olmamış, sanki borcun yokmuş gibi davranmış, diye savunuruz ama büyük ihtimal kaybedersin, elinde bir belgen yok dedi. ev sahibi telefonlarımı açmıyor, ev sahibinin avukatına gittim, ne yapmaya çalışıyorsunuz dedim, tahliye etmeni istiyor dediler. yoksa hem tahliye eder hem de 6 aylık kirayı alır. tahliye ettim, üstüne bir de avukatın parasını ödedim. dava da açmamış ama açıktan para istedi avukat. dava açarım, kazanırım, yine ödersin, uğraştırma parayı ver diyor. verdim mecburen. yapabileceğim tek şeyi yaptım. ev sahibi esnaf. neredeyse tüm mahallede herkese bana yaptığını söyledim. içimde kaldı ama olur da bir şekilde ileride karşıma çıkarsa adam, game of thrones finali gibi yaparım, o kadar diyeyim :)

dikkat et. ben de adama çok güvenirdim. önlemini al.
0
gabe h coud
(14.01.22)
Kırtasiyelerdeki hazır kira kontratlarının arkasında bununla ilgili tablo vardır, tarih-kirayı alan- imza vs gibi.

Böyle bir kontrat ise arkasında her ay kendi yazısıyla yazdırıp imzalatın, böyle bir kontrat değilse çıktı alıp sözleşmeye ekletin ve daha önceki aldıkları dahil her ayı ayrı ayrı imzalatın.
0
John Bloor
(14.01.22)
Elden ödeme durumunda bir ay kendi alır başka bir ay farklı birini gönderir falan.. imza olsa da böyle durumlarda bir sorun çıkabilir. Böyle üçün beşin hesabını yapan kişiden korkmak lazım. Bu kişi parayı seviyor belli ki.

@liberal +1 diyorum.

Bir de evden kira ödemek çok berbat bir durum. Sürekli kapınıza gelecek falan. Büyük dert yani.
0
garylineker
(14.01.22)
Evi tutacaksanız çıkarken, tutmayacaksanız da direkt alo maliye'ye şikayet edin bari en fazla birkaç bin lira vermemek için kaç katı cezayı ödesin de aklı başına gelsin lavuğun. Biz enayi onlar akıllı çünkü.

Neyse içimi döktükten sonra cevaba geleyim. @gabe'nin başına gelenin başınıza gelmemesi için her ay ödediğinize dair imzalı bir kayıt olmalı elinizde. Bu kadar paragöz adamdan her şey beklenir, hiç güvenmeyin.
0
chicha_v2
(14.01.22)
(13)

Bu insanlar nasıl tanışıp evleniyor?

deveyidiken
Bazen "Aşkı için 3000 km yol tepti ve Şırnak'a gelin gitti" gibi haberler çıkıyor. Bir Hollandalı kadın, ülkemizdeki bir beyefendiye evleniyor vs. Evet Tinder gibi bir uygulama var ama bu tarz evlilik yapanlar bu uygulamaları kullanmıyor sanırım. Bir de bu insanların yabancı dili de pek olmuyor. Bu
Bazen "Aşkı için 3000 km yol tepti ve Şırnak'a gelin gitti" gibi haberler çıkıyor. Bir Hollandalı kadın, ülkemizdeki bir beyefendiye evleniyor vs. Evet Tinder gibi bir uygulama var ama bu tarz evlilik yapanlar bu uygulamaları kullanmıyor sanırım. Bir de bu insanların yabancı dili de pek olmuyor.

Bu tip bir evlilik yapmayı nasıl başarıyor bu insanlar? Hadi bir şekilde tanışıldı diyelim, nasıl yürütüyorlar?
0
deveyidiken
(13.01.22)
güneyde tatil yerinde tanışmış olmaları muhtemel.
0
amour fou
(13.01.22)
Bazi insanlar yalniz kalmaktansa kiminle olursa olsun evleneyim kafasinda
0
baldur2
(13.01.22)
90% Antalya'da denk geliyorlar. Yani ne kadar gördüysem hepsi öyleydi. Kimi Fethiye'de otelde çalışırken müşteri olarak denk gelmiş kimi Antalya'da su sporları yaparken vs. Güneydoğu'dan Antalya'ya çalışmaya giden Kürt kardeşlerimiz affetmiyor.

Alt orta segment otellerde dikkat edin çalışanların ezici çoğunluğu doğu kökenlidir.
0
uvbray
(13.01.22)
cogunlukla tatile gelen azicik orta yasli yabanci ablalar ve yurt disina kapagi bi atsam beklentisindeki yurdum gencleri arasinda oluyor bahsettiginiz evlilikler. bizim gencler cogunlukla barda ya da otelde garsonluk, komilik yaparken bu ablalara ekstra ozen gosterince onlarin da gonlu kayiveriyor. bizimkiler de oradan alip yuruyor. ablalar cogunlukla oturum vs. islemlerini hallediyor zaten o arada da birkac kez daha geliyorlar turkiye'ye ve sevgililerini yanlarina getirtiyorlar. yuzyuze degilken de internetten gorusuyorlar iste. gunumuzde cok zor degil bu sistem.
0
in vino veritas
(13.01.22)
Cem Yılmaz'ın Are you Cola esprisini duymuşsundur. Millet hatalı konuşmamak için İngilizce konuşmaktan kaçarken bu adamlar A0,5 İngilizce ile cesaret gösterip konuşuyorlar.
0
dissendium
(13.01.22)
20 yıl önce Tinder yoktu ama o zamanda bu kadınlar gelip, bu şekilde evleniyordu. Ben de anlamıyorum. Norveçli ev arkadaşım vardı. Annesi sarışın, mavi gözlü manken gibi bir kadınmış, resmini göstermişti. Babası turlarda çalışıyormuş, annesi Norveçten gelip Türkiye'ye yerleşmiş. Sonra babası şiddet göstermeye başlamış. Annesi kendini ve kızını zor kurtarmış.

Annesinden sonra bir de Rus bulmuş, ona da aynısını yapmış. Babası işi olmayan, alkolik bir adam bu arada. Tipi de yok. Kadınlar neden bunu kendilerini yapıyor ben de anlamıyorum.

Başka bir arkadaşım da google translate aracılığıyla iletişim kuruyordu.
0
barguzhale
(13.01.22)
Nesil değişti ve insanlar Sarah ile Musa'yı unuttu tabii artık :(
www.milliyet.com.tr
www.hurriyet.com.tr
(Tırt haber sitesi galerisi linkleri için özür diliyorum.)

Yalnız ne acayip olaydı ya. Soruyu görünce beynimin diplerinden çıktı geldi. Güneyde tanışıyorlar. Benim bildiğim ve yürüyen evlilikler genellikle ikisi de okumuş etmiş insanlar arasında oluyor. Mesela Rus ama eğitimli, işi gücü olan kadın eğitimli ve işi gücü olan adamla evlenip Türkçe öğreniyor, burada iş buluyor ya da sosyal hayata katılabiliyor.
0
kobuzchu kiz
(13.01.22)
Eski 3-4 komşumuz Facebook ile tanışmıştı. Hatta bir tanesi Afrikadan bir kadın getirmişti. Tek ingilizce bilen bendim kadıncağız benimle konuşabiliyordu sadece.

Mürsel vardı yakın zamanda. Google translate ile konuşuyordu. O da facebook gruplarından tanışmış.youtu.be bam bam yürüyorlar valla.
0
jazzabel
(13.01.22)
Turkıyede yasayan yabancılarla cok calıstım, tamamına yakını turkle evliydi.
Yabancı kadın-Turk erkek evliliklerinde erkeklerin neredeyse hepsi tatilde tanıstıkları garsonlardı. Cogu okula gitmemis, guney bolgelerinde otel ve restoranlarda calısmaya baslamıslar. Kadınlar da genelde bes on yas daha buyuktu.
Yabancı erkek - Turk kadın evliliklerınde kadınlarda aynı profil yoktu, isi gucu egitimi adama benzer olan cok vardı. Ogretmen- ogretmen evliliği gibi. Ama kadınlar cogunda bayagı genctı erkeklere gore.

Tespitlerim bunlardır.
0
sopiro
(14.01.22)
Tatile gelen ruslarla tanışıyorlar. Aralarında sosyoekonomik bir uçurum olmuyor. Aslında mantıksızlık da yok. Evlilik bir amaca yönelik olmalı. Kadın eş buluyor, adam da bir şekilde başka ülkeye kapak atmaya falan çalışıyor. İki taraf için de evlilik motivasyonu oluyor. Hiçbir anormallik yok bence.

Bir de genel olarak evlilik durumunda erkek avantajlı. Evlilik nerede nasıl olursa olsun erkeğin istemesiyle olan bir şey. Date yapmak, sevgililik gibi değil mevzu. Bir kadının 100 erkek peşinden koşuyorsa gerçekten evlenmek isteyen 1-2 tanedir.
0
garylineker
(14.01.22)
Benim gordugum genelde iki taraf da bitik, beklentileri sinirli, kaybedecek pek birsey yok. Hatun genelde orta yasin ustunde, kocasi vefat etmis ya da bosanmis olabilir, buyuk ihtimal orta direk bile degil (turkiye'ye pek zengin turist gelmez). Kendine hayatinin sonbaharinda bir vurucu tim ariyor. Erkek yagiz delikanli, mavi yaka, 30 yas alti. Lise terk, gelecek pek parlak degil. Ulkeden bir sekilde cikmanin yollarini ariyor.

Ortada bir win-win durumu var. Agdali bir yabanci dile gerek yok. Hatunun da bizim delikanlinin da ne istedigi belli.
0
cooperr
(14.01.22)
uvbray o kadar hakli ki, Fethiye'de ki sef garsonlarin cogu kürttür ve esleri de ingilizdir.
ben de cözemedim ama en büyük etken ilgi, el üstünde tutulmalari galiba. yabanci arkadasim, okutmanlik yapiyor burada, bizi biliyor yani o sey demisti, siz evleniyorsunuz takilmiyorsunuz demisti belki bu konuyu actigimda, olabilir.
0
durgunfoton
(14.01.22)
Tatil deyip geçmemek gerekiyormuş demek ki.. :)
0
🌸deveyidiken
(14.01.22)
(10)

İstanbul'daki en sevdiğiniz etkinlikler

hsktr
ne yapıyorsunuz? nelerden keyif alıyorsunuz? arkadaş gruplarınız nasıl? sahiden eğleniyor musunuz?
ne yapıyorsunuz? nelerden keyif alıyorsunuz? arkadaş gruplarınız nasıl? sahiden eğleniyor musunuz?
0
hsktr
(10.01.22)
En cok sahili seviyorum bisiklet, yuruyus. neresi cok sakinse orada olmaktan mutlu oluyorum adalarin sakin donemleri gibi yerler. bunun disinda ist bence tiyatro cenneti. uc dort ayda bir taksimden alisveris yapmak cok avantajli oluyor.

arkadaslarimin hemen hepsi buradan ayrildi kalanlarin evleri bana cok uzak. ise gittigim zamanlarda kisitli vakitte de olsa gorusuyorum delirmiyoruz ama evet egleniyorum
0
ala09
(10.01.22)
Sakin ve kaliteli bir yerde zaman geçirmek. En sevdiğim etkinlik bu. Belli bir yaş üstü için arkadaş grubu falan olmuyor.
0
garylineker
(10.01.22)
Kalabalik ve hareketlilikten keyif alırım. İstanbul'da da var bu.
0
stavro
(10.01.22)
www.youtube.com

ormana gidiyorum. belgrad ormanı benim bebeğim.

"awe walk" deniyor. hayatta en sevdiğim şey.

www.linkedin.com

panaromik cam tavan araç var. çok keyifli. hava da açıksa, istanbul kazan ben kepçe, gezerim.

roket adam'la aynı şeyleri yapıyormuşuz.
0
gabe h coud
(10.01.22)
caddebostan sahile iniş, yürüyüş bisiklet, scooter vs
bağdat caddesinde turlamaç
sevdiğimiz birkaç restoran var her türden, oralarda yemek yemece
şile'ye gidiş, ormanlık alanda yollarda kayboluş, balık ekmek yemece
kilyos tarafında deniz kenarında gezmece
ara ara yeni çıkan yerlere gitmece (geçen galataporta gittik hoşuma gitti mesela)
0
roket adam
(10.01.22)
Sahil yürüyüşü
Kendimi date e çıkarma. (ayda bir yaparım)
Sultanahmet de pek bilinmeyen genelde boş olan bir teras biliyorum oraya gidip kitap okurum.
Birbirinden farklı çok arkadaş grubum var onlarla genelde ev, yeme, içme şeklinde geçiyor.
0
jazzabel
(11.01.22)
eskiden barlara konserlere gitmeyi severdim artık hem pandemi hem de yaşlandım galiba
0
high hopes of the sozluk
(11.01.22)
Burgazada'ya gidip yürüyüş, belli noktalarda termosta getirdiğim sıcak suyla çekirdek öğütüp taze kahve, sessiz sakin ortamda ya kendi başıma müzik açıp dinlenmek ya da arkadaşlarla gitmişsem sohbet muhabbet.

Beşiktaş-baltalimanı arası yürüyüş. Kadıköy iskeleden moda turuyla kalamışa yürüyüş. Şişhane-karaköy-eminönü yürüyüş. Tüm bu güzergahlarda aynı zamanda fotoğraf çekiyorum. Yine güzergah üzerinde yeme içmeyi sevdiğim noktalara uğruyorum.

Beyoğlu ve Kadıköy sinemalarında film, sonrasında ya da öncesinde civarda denemek istediğim yeme içme noktalarını ziyaret etmek.

Ben İstanbulun keyfini yalnız çıkarmayı seviyorum çünkü arkadaş gruplarım ya İstanbul ve kalabalığı sevmediği için sokak şeylerini sevmiyorlar ya da bu kadar çok aylak vakitleri olmuyor. Onlarla evde ya da belirli mekanlarda takılıyoruz.
0
Bruce
(11.01.22)
ben de müze gezmeyi, onlarin kafesinde oturmayi seviyorum.
0
Coma
(11.01.22)
haftasonları 1-2 koşu rotam var, oralarda koşmak, her pazar 21 km koşmak - bunu özellikle atlamamaya çalışıyorum-
craft bira mekanlarına gitmek, menüdeki tüm biraları denemek.
0
kumandanim
(11.01.22)
(24)

bir aya kadar iş için izmir'den esenyurt'a taşınmam lazım.

duygudilan99
esenyurt'tan hiç iyi bahsetmemişler. kız başıma zorlanır mıyım?https://www.emlakyorum.com/yazi-detay/6292439
esenyurt'tan hiç iyi bahsetmemişler. kız başıma zorlanır mıyım?

www.emlakyorum.com
0
duygudilan99
(09.01.22)
işime yakın, o yüzden.
0
🌸duygudilan99
(09.01.22)
bayağı sert bir geçiş olmuş ama toplu ulaşıma yakın, merkezi, nezih bir apartman-dairede kalırsan sorun yaşamazsın diye düşünüyorum. Bir de neden esenyurt'a taşınman lazım ki? Başka bir semt olmuyor mu?
0
prole
(09.01.22)
Esenyurt'ta yaşayacak olsam İstanbul'a gelmezdim hayatta. En kötü yerlerden biri diyebilirim.
0
garylineker
(09.01.22)
Ben olsam İzmir'den esenyurt'a gitmezdim. Zorlanırsın.
0
çih
(09.01.22)
@prole yol parası olmadan yürüyerek gidebileceğim mesafede olması lazım.
0
🌸duygudilan99
(09.01.22)
Beylikdüzü tarafına tasinsaniz? Aradan bir cadde geçiyor ama resmen popülasyon değişiyor. Beylikdüzü'nde sorun yaşamazsınız.
0
fraise
(09.01.22)
iyi bir siteye taşınıp, yürürken kapşon bere ne varsa geçirmem gerekecek sanırım.
0
🌸duygudilan99
(09.01.22)
Kiptaşlara bak. En azından site içinde olursun. Dışarısı bayağı kötü. Araban olsa çok iyi olur bir de. Dolmuşlar çok bunaltıcı ve kalabalık oluyor Esenyurtta.
0
westblack
(10.01.22)
orta doğu'nun tamamı anlaşıp buraya göçmüş gibi. iran, ırak, suriye, kırgızistan, kazakistan, tataristan, afganistan vb. ülkelerin vatandaşlarının hepsini bir arada görebileceğiniz tek ilçe olabilir. izmir'den buraya gelmek hayatınızın en kötü kararı olabilir. gerekirse günde 30-40 dk yol çekin ama buraya taşınmayın bence. en iyi ihtimal iş yeri e5'e yakınsa metrobüs dibi bir yer olabilir ama burda da çok uçuk kiralar verirsiniz sanırım.
0
golgi aygıtı
(10.01.22)
eger yol parasinin bile hesabini yapmak zorunda kalacagin sartlarda calismaya esenyurta tasinacaksan izmirden, hayatinin hatasi olur. evet is piyasasi zor, is bulmak zor ama o kadar da degildir bence. tabii sartlarini bilmiyorum ama "ya bu is ya da sokakta kalacagim" gibi bir durum degilse olmaz yani.
0
robokot
(10.01.22)
Berbat bir yer. ist da kimse isine yakin oturmuyor, yani esenyurta tasinmayin
0
oscar
(10.01.22)
İstanbul'da bir ilçenin mahalleleri arasında bile bayağı büyük farklar olabilir. O yüzden ilçeyi değil, mahalleleri araştırın. Fırsatınız varsa komşu ilçelere taşınmayı deneyin. Örnek olarak Başakşehir, Arnavutköy daha iyi olabilir. Ev iyiyse zorluk azalabilir. Bunları düşünmeniz gerek.
0
dissendium
(10.01.22)
Ne Başakşehir'i, ne Arnavutköy'ü hocam ne alaka oralar? 10 dakika mesafede Beylikdüzü var. Adnan kahveci mahallesi gibi bir yer dururken Arnavutköy gibi çomar yuvasında ne işi var? Ayrıca Başakşehir'den kaç saatte gidilir Esenyurt'a haberin var mı? Ulaşım açısından aşırı ters yerler.

Esenyurt'un oturulabilecek tek yeri Marmara Park'ın bulunduğu hat. Yani E-5'in bi arka Caddesi üzerindeki site gibi binalar. Yine de oradan çok daha iyisi yolun karşı tarafı. Beylikduzu adnan kahveci ve cumhuriyet mahalleleri gayet iyidir.
0
himmet dayi
(10.01.22)
Izmir'in neresinden tasinacaksin? Bu soru Esenyurt'a tasiniyorum kadar onemli bir veri.

Izmir'de Konak Ege mahallesinde, Buca Mehtap mahallesinde ya da kadifekale'de yasiyorsan Esenyurt senden korksun aksjdhakjhds
0
darkrocq
(10.01.22)
Twitter'da TT olmuş bi bak istersen az fikir edinirsin
0
olaylar olaylar
(10.01.22)
esenyurt değil de beylikdüzü tarafına taşınmanı öneririm.
0
vadrigar
(10.01.22)
yasin daha genc diye tahmin ediyorum, bu kotulugu kendine yapma.
0
der meister
(10.01.22)
Esenyurt olarak geçse de bazı yerler yaşanır, çalışılır durumda. Tam yeri anlamak onemli
0
tum haklari saklidir
(10.01.22)
Yani izmir'deki rahatlığınızıla esenyurtta yaşamaya kalkmayın. Hava kararmadan dönün eve:)

Şöyle diyeyim, istanbul'un her ilçesinde eskiden sorunlu bölgeler mahalleler vardı. ARtan emlak fiyatları yüzünden buralarda yaşayanlar yavaş yavaş şehrin dışına gittiler. Çoğu da esenyurt civarına yerleşti.

Göçmenler, mülteciler de buraya dolunca istanbul'un gül gibi bir gettosu oldu.
0
anten
(10.01.22)
herkes kotu yorum yapmis ama sanirim olan olmus. moralini duzelteyim biraz. istanbulda yasayanlar asiri onyargili bazi semtlere karsi. diger ornegi ise bagcilar. o kadar cok espriye konu oldu ki, bagcilar denince hic gitmeyen biri bile dalga gecebiliyor. halbu ki bagcilar epey gelisti. ayni sey simdi esenyurt icin yapiliyor. hic gitmeyen biri bile hakkinda kotu yorum yapabiliyor. ha merkeze biraz uzak ama hayatinizi o semtte kuracaksaniz merkezde isiniz olmaz. kalkip kadikoyden esenturta tasinsan yapma derdim. ama izmirin neresindesin nasil bir hayatin var bilmiyoruz.
0
buenosdias
(10.01.22)
Bence de abartiliyor.
istanbul'da araban yoksa zaten artik guvenligin yok.

Bagcilar ve esenyurt geyigi bitmedi.
hele belediyecilikte ve guvenlikte bagcilar kadikoyu tokatlar.
Adamlar ters yonden girme diye her sokaga lastik patlatan tuzak koyuyor. En ufak sikayetini cozuyor.
Ben kadikoy belediyesine istek acinca cozum bulabildigim sikayetim sifir.

Daha bu ay kadikoy'de sokaga iseyeni uyardi diye dayak yedi adam.

Esenyurt'da duzgun bir sitede kaliyorsan sikinti olmaz.
Ama araban olacak cunku istanbul guvemli degil.
Artik izmir'in de guvenli oldugunu sanmiyorum.
0
divit
(10.01.22)
esenyurt'ta tam olarak nerde bilmiyorum ama ben beylikdüzü tarafına bakmanızı tavsiye ederim.
0
bay b
(10.01.22)
ahahah güldüm yukarıda yazılalara ama bazı kısımlara hak verdim ben esenyurtta yaşıyorum öncelikle esenyurtun neresi diye sormalıyım iş nerede tutacağın ev nerede bunlara göre cevaplar şekil alır.
0
basond
(10.01.22)
esenyurt'un bana göre en yaşanacak yerinde yaşıyorum. çok güzel süper öyle lüks vb olarak anlaşılmasın tabi (ben ekonomik bir sitede oturuyorum, buranın sakinleri yüksek oranda emniyet ve belediye personeli onun dışında normal düşük gelirli halk) esenyurt'ta bile lüks sayılabilecek siteler de var bu arada.

mesela otobüslere bindiğimiz durakta genelde oturarak gidebiliyorsunuz. 1 durak sonra ayakta gidiliyor, 2 durak sonra hiç binilmiyor, aynı şey inerken de geçerli

site içinde oturuyorum, dışardan elini kolunu sallayanı sokmuyolar, sitenin güvenliği oldukça iyi, her tarafta güvenlik kameraları var ama çocuk gürültüsü çok oluyor, sitede suriyeliler de var az da olsalar..

etrafında ilköğretim okulu, sağlık ocağı, a101, bim, şok, tekel bayii, yerel market, eczane ve biraz yukarısında avm var.

beylikdüzü vb gibi yerlere göre sanıyorum ki kirası ciddi şekilde fark yapar.

şimdi bu civarın dışında özellikle gece pek ara sokaklara girmedim, girdiğim yeler gayet normal mahalle arasıydı ha birbirini kılıçla kovalayan suriyeliler de varmış esenyurtta haberlerde görmüştüm.

yenikentten belediye kadar çok gittiğim oldu, son derece işlek, neredeyse bakırköy meydanı ayarında bi yer, onun alt sokaklarına da çok girdim çok derinlere girmemek kaydıyla orada da bişey görmedim ama sanıyorum ki bu hep haberlere çıkan kavgalar dövüşler olaylar falan olan da bir yeri vardır.

zaten ben kalkıp da gezmeye esenyurta çıkmam, cafe mafe ararsan heryerde var da onun dışında yapılacak bişey yok esenyurtta, istanbul uzak haliyle tabi, taksime tek otobüs var 1.5 saat çeker.

sabah saat 6 da bile yol kenarlarında, otobüs duraklarında işe gitmek için bekleyen çok sayıda insan görüyorum. öyle çok tekinsiz diyemem bu civar için ama genel olarak türkiye zaten tekinsiz.

aracınız olmadığını ve işinizin yakın olduğunu ekonomik şartlarda kimse karışmasın etmesin işe ev yapayım diye düşünürseniz evet ihtiyacınızı karşılar ama burasını istanbul olarak düşünmeyin istanbula en az 1 saat otobüs mesafesinde. öyle çok gezip tozabileceğiniz bi yer değil :) ev iş, işte ara sıra hafta sonları kaçamak genelde evcimen bi yaşam istiyorsanız size uyar.

hani istanbulu gezeyim tozayım derseniz bence işe değil gezmek istediğiniz yerlere yakın olsun veya en azından metrobüs hattına yakın olsun.

size mesaj attım, eğer bilgi almak isterseniz yazın.

burada yaşamayan arkadaşların yazdığı cevapları da abes buluyorum şaka maka 4 senedir buradayım.
0
killerbee
(10.01.22)
(21)

her konunun yurtdışına bağlanması sizi de çok bunaltmıyor mu?

der meister
en baştan belirteyim çocuk yaştan beri yurtdışında yaşamayı istemiş biriyim, imkanım olsa arkama bakmam.yalnız sosyal medyada istisnasız her ama her şeyin fakirliğe ve yurtdışına bağlanması acayip sinirime dokunmaya başladı. "okuma o zaman" diyeceksiniz ki aslında haklısınız, sosyal medyada vakit ge
en baştan belirteyim çocuk yaştan beri yurtdışında yaşamayı istemiş biriyim, imkanım olsa arkama bakmam.

yalnız sosyal medyada istisnasız her ama her şeyin fakirliğe ve yurtdışına bağlanması acayip sinirime dokunmaya başladı. "okuma o zaman" diyeceksiniz ki aslında haklısınız, sosyal medyada vakit geçirmek çok lüzumsuz ama insan ucundan kıyısından da olsa baksa görüyor bunları hep.

ya atıyorum bir maç var. başlığına giriyorum ekşi'de. "tribünde herkes birasını içiyor, ne güzel, biz burda fakiriz, bok gibi ülkede yaşıyoruz" temalı entry'ler hemen... her allahın günü bugün olduğu gibi "doktorluğu bırakıp isviçre'de kebapçı olan adam" tarzı hikayeler...

abi bu kafayla nasıl manyak olmuyor bu insanlar? b*k gibi yaşıyoruz eyvallah hiç itirazım yok da imkanım neye el veriyorsa onunla iyi hissetmeye çalışıyorum bazen. daha iyisini istiyor, bunun için mücadele ediyor ama bir yandan bugünümde de kendimi iyi hissedebilmek istiyorum şahsen.

bi insan maç izlerken tribünde bira gördü diye konuyu nasıl ülkenin boktanlığına bağlayabilir ya bir değil iki değil herkes aynı şeyi yazıp duruyor sürekli. hal böyleyken insan şu durumda mutlu olabileceği varsa bile yine olamıyor arkadaş, bir saniye aklımızdan çıkartmıyorlar dandik yaşadığımız gerçeğini.

bu durum sizi de etkiliyor mu mental olarak ya da kızıyor musunuz, üzülüyor musunuz? yauv arkadaş bak akşam oturmuşsun, maç izliyorsun, ne güzel. iki saat kafanı dinle, keyifli vakit geçir... yok. konu bi şekilde türkiye'ye bağlanıyor. lan böyle hayat mı yaşanır? ben mi abartıyorum, sizin görüşleriniz nedir?

hayır bu duruma ses çıkarsak ne olacak abi, sokağa çıksak hapisteyiz zaten. ben mesela, beni az çok tanıyorsunuzdur çoğunuz, allah aşkına ben mücadele edip kendimi geliştirsem ne olur? yılbaşı videosundaki dayı gibi, "şu adamın tipine bak allah aşkna bu nasıl yeni yıla girecek" hesabı, yani neyi kovalıyoruz bu kadar gerçekten anlamıyorum. neden hepimiz sanki €3000 maaş varmış da bize verilmiyormuş zihniyetiyle yaşayıp sinir hastası oluyoruz ki?
0
der meister
(08.01.22)
Evet, ben bu olaydan coktan biktim. Her gun "burada durulmaz ya" tipleri goruyorum. Ben muthis bir yer burasi demiyorum ama hepimiz bu ulkedeyiz, hepimiz bu ulkenin durumunu goruyoruz, biliyoruz, birebir yasiyoruz zaten. Daha neyi kime bininci defa anlatiyorsun? Herkes her seyin farkinda. Bildigimiz seyleri bininci defa duyunca mutlu olmuyoruz, anlayin artik. Hep sikayet, hep sikayet.
0
hlot
(08.01.22)
gören bilen insan ister istemez kıyaslıyor aslında üzüldüğünden ama o an için toksiklik oluyor biraz evet.

ama pek bilmeyen sallamayan insanlar zaten bunu yapmıyor. trde mutlu onlar. "başka ülkede yaşayamam" kafası.

emin ol onlarla da sen anlaşamazsın.

bilmenin laneti.
0
AlsterWasser
(08.01.22)
şöyle söyleyeyim. otuzlu yaşlarında işinde iyi yerlerde olan çiftiz. yaşıtlarımızın avrupa'daki yaşam standartlarını biliyoruz. her birimizin maaşı 1000 usd etmiyor şu an. hangi ülkede iyi üniversite mezunu, alanında iyi eğitim almış kalifiye gençler 1000 usd altında para alıyor? benim 2 dilim var, ikimiz de ingilizce biliyoruz. şu an avrupa'da hizmet sektöründe part time çalışan adamın maaşını alıyoruz. araba alamıyoruz, tatile çıkarken kırk kere düşünüyoruz. bu şartlar altında nasıl kıyaslama yapmayabiliriz ki?

daha yeni arkadaşımız almanya'ya gitti çalışmaya. burada karı koca it gibi çalışarak kazandıklarının iki katını sadece bir kişi çalışarak kazanıyorlar. bu reva mı bu gençliğe?
0
wild honey suckle
(08.01.22)
Güzel başlık olmuş. Gidebilen ya da gitmeyi tercih eden gidiyor zaten.

Bazı konularda "benchmark" gibi belirleyip kıyaslamak doğru olabilir gösterge açısından, atıyorum ülkelerin insani gelişmişlik endeksleri ya da gayri safi yurtiçi hasılalarını bu yeri gelen bir konuda genel fikir vermesi açısından kullanılabilir. Bazı konuların bizi zorladığı, hayat kalitemizin de düştüğü doğru çeşitli nedenlerle. Ama bunu sürekli "yurtdışı da şöyle süper, insanlar şöyle geziyor, şöyle partiliyor, şu kadar euro kazanıyor, herkes hep musmutlu, hayat da tozpembe" gibi argümanlarla savunmak bana da yüzeysel, amiyane tabirle de "goygoy" geliyor.
0
dreamnesiac
(08.01.22)
valla ben de biktim,
bizim sorunlarimiz var ama bunu cok dile getiren cevremdeki tipler, almanya'da falan sosyal yardim parasiyla gecinmeyi hayal ediyorlarmis gibi.

ya da bir doktorun burada durulmaz demesini anliyorum, hak veriyorum ama benim mal kuzenim almanya'ya gidecem ben de diyor, daha uyduruk özel üniversitesini bitirememis, kendine faydasi yok.
0
Coma
(08.01.22)
etkilemiyor. gençliğin verdiği çiğlikle konuştuklarını düşünüyorum.

23-24 yaşlarında ben de ülkede her şeyin berbat olduğunu düşünüyordum. türkiye'de asla mutlu olunamaz havalarındaydım. ya siyah ya beyazdı her şey. rigid karakter de diyormuş buna psikiyatrlar, olumsuz manada tabii. yaşlandıkça o sivri köşeler yumuşuyor.

türkiye gayet sorunlu bir ülke ama güneşli bir güne uyanmak ülkelerin sınırlarından bağımsız güzel. ya da dediğiniz gibi bira eşliğinde maç keyfi. ufak tefek anların kıymetini bilmek de yaş almakla gelişebilen bir özellik galiba.
0
adse
(08.01.22)
arkadaşlar bazılarınız beni yanlış anlıyorsunuz. kıyaslamayalım, iyisini istemeyelim demiyorum. inanın bu konuda en çok üzülen, bunu en çok kafasına takan insanlardan biri benimdir. sevgilim yabancıydı, en yakın arkadaşım yabancı, yani sürekli görüyorum bunları; üstelik türkiye'de de durumum iyi filan değil, belki mental olarak bundan en çok etkilenen gençlerden biriyimdir.

benim bahsettiğim şey bunun SÜREKLİ ön planda tutulması. oturup çay içerken bile konunun yabancı ülkeye gelmesi. benim anlamadığım kısım burası. la insan su içerken bile "isviçre dağlarından gelen suyu içiyor olabilirdik" der mi mesela? 7/24 buna maruz kalmak zorunda mıyız? ben bundan bahsediyorum. yoksa türkiye'de yaşayıp durumuna üzülmeyen gencin aklına şaşarım, orası ayrı mesele.
0
🌸der meister
(08.01.22)
Valla beni bunaltmiyor cunku haklilar. Hani mesele surekli bir kiyaslama meselesi degil sadece, ister istemez kafa ona gidebiliyor bazen.

'bi insan maç izlerken tribünde bira gördü diye konuyu nasıl ülkenin boktanlığına bağlayabilir '

Demissin mesela. Ben soyleyeyim, ulkede surekli olarak biraya/alkole zam geliyor. Bir kutu bira bile artik oldukca luks kategorisine girmis gibi. Hal boyle olunca yani neredeyse devamli alkole zam haberlerini duyunca ister istemez algida secicilik devreye girebiliyor bazen. Adam belki o kareye kadar mutlu mutlu maci izliyordu ancak o kareyi gordukten sonra istemsizce akli yine biraya, fiyatlara, vergilere, zamlara gidip en son o cumleyi kurar hale gelmistir.

Bir de o tur mesaji yazanlarin 7/24 sanki sikayetcilermis de hic zevk almiyorlarmis gibi yasadiklari sonucuna nasil vardin onu da anlamadim. Dedigim gibi adam da her seye ragmen oturup keyif almak icin maci izlemeye baslayip en son ister istemez o mesaji yazmis olabilir. Sirf o mesaji yazdi diye hemen sanki surekli ayni tutumu takiniyorlar gibi dusunmen yuzunden bence abartiyorsun.

Hatta sende de algida secicilik yine devreye girmis gibi. Sen de surekli olumsuz yorumlara odaklaniyor gibisin.
0
j r r tolkien hayrani
(08.01.22)
kesinlikle aynı fikirdeyim.

gavur okulu diye tabir edilen liselerden birinden mezunum.
yani "bilmeyen"lerden değilim kesinlikle.
birçok arkadaşım ülke bu hale gelmeden eğitim için yurt dışında okudu, bazısı kaldı, bazısı döndü.

"türkiye bir mühendis kaybetti, abd bir pizza delivery guy kazandı" temalı şeyleri gördükçe içime fenalık geliyor artık.
gitmek isteyen elbette gider ama her giden de bilmem kaç bin dolar maaşla, x şirketinde iş bularak gitmiyor.
diğer yandan, herkes gidip x bir ülkede servis şoförü ya da delivery guy olmak istemeyebilir, bunun bilmemekle alakası yok.

esg biraz eğitimli, ekonomik olarak orta ama sosyal-kültürel anlamda orta-üst sınıfta olan insanların yurt dışına akademisyen olarak bile gitse göçmen olduğunu ve bunun da çok tercih edilesi bir şey olmadığını söylediğinde linç yemişti, ki kendisini bazen antipatik buluyorum ama bu konuda haklı bence de.

belki yaşım gereği bazı şeyleri daha sakin karşılıyor da olabilirim ama hayat boyu bir ülkede göçmen olarak yaşamak o kadar da "muhteşem" bir şey değil.

lüzumsuz bir karşılaştırma trendi ve "yurt dışına gitmek lazım abi yea" havası var.

çocuğunun adını bile yurt dışına yollamak üzere türkçe karakterli koymamak falan...
sanki dünya şimdiye kadar türk adı görmemiş, kimse yurt dışıyla veya yurt dışında iş yapmamış gibi.

hayatımızın sonuna kadar bu şekilde yaşayacağız ve buna mahkumuz diye düşünmek genelde bu dönemde doğmuş ve/veya büyümüş insanlarda var.

afganistan gibi aşırı örnekler dışında, elbet her dönem geçer, yerine yenisi gelir.
ki afganistan için bile bu bir dönem, elbet bazı şeyler onlar için bile değişecektir.

biraz da soğukkanlı olabilmek lazım.
bunların anlamı yok, bunlar kendileriyle birlikte insanları aşağı çekmekten başka bir işe yaramıyor.

haklılar mı, evet?
ben de araba istiyorum, alamıyorum.
ama bu ülkede her ekonomik kriz çıktığında yurt dışına gitmeye kalksak, benim bu üçüncü olacaktı mesela.
bu sene alamazsın, iki yıl sonra alırsın.
bu durumu düzeltmek için toplum olarak doğru seçimler yapmak, sağlam durup psikolojiyi çok yıpratmadan sabırlı olmak dışında yapılacak bir şey yok şu anda.
çünkü bu işlerin toparlandığı bir dönem de gelecek, o zaman ne olacak?
"yaşasın, canım ülkem!" mi olacak?
bugünden şikâyet etmek güzel de, biraz da yarını düşünerek konuşmak lazım bence.
yani ülke yönetimiyle ülkenin kendisini karıştırmamak gerekiyor.
0
blatta hiberna
(08.01.22)
Haklı oldukları için onlara sonuna kadar katılıyorum. Sadece fakirlik de değil ülkenin sorunu. En kılcal damarına kadar kötülükle, insanların mutluluğuna karşı bi zihniyetle dolmuş durumda.

Ya en basiti, kaldırımda yürüyorsunuz biri gelip bıçaklayabilir. Ya da bir partinin gençlik kolları başkan yardımcısının arkadaşı size arabayla çarpar, ölürsünüz kendisi hiçbir sorun yaşamaz. Böyle boktan bir ülkede kim neden yaşamak istesin allah aşkına doğru değil mi bunlar?

Yurtdışına gitmemiş olmamın tek sebebi zaten haber falan izlemesem süper imkanlarımın olması ve şimdiki işimde kendimi geliştirme özgürlüğümün yüksek olması. Şimdi gitsem alacağım €60000 falan, seneye bir üst pozisyonda gidip çok daha fazla alırım diye bekliyorum.
0
aguen
(08.01.22)
Psikokulturel olarak asiri ice donuk, kendi toplumunu dunyanin merkezinde gorme egiliminde bir toplum olarak, iyi veya kotu her seyin sadece Turkiye'de oldugu sanrisi var. Surekli soyle seyler okuyorum:
- Ev fiyatlari cok yuksek. Bir ev almak icin 10 yil kredi altina girmen gerekiyor. Turkiye iste ah...
- Yurtdisinda doktorlar hic kaba degil, bir tek bizim doktorlarimiz boyle.
- Ulkenin esnafi sahtekar. Duzgun black friday indirimi yok. Once fiyarlari arttirip sonra dusuruyorlar, aslinda indirim falan degil.
- [Bunu direkt kopyaladim] bizim ticaret kültüründe gerekirse çöpe atılır mal. ama son kullanma tarihinden önce sikseler indirim yapmayı düşünmezler.
- [bu da direkt alinti] arkadaslar turkiye'de cevreniz kadar adamsiniz malesef

Dedigim gibi cok ice donuklukten ve/veya dunyanin geri kalanina asina olmamaktan olsa gerek her seyin en iyisi (ornek: yemekler. yemek kulturu bir tek Turkiye'de var) ve en kotusu Turkiye'de. halbuki ne alakasi var, yukarida yazdigim her sey tum ulkelerde yasanan seyler, ki bazilarinda Turkiye dunya ortalamasindan iyi bile olabilir. Yukaridaki cevaplarin bazilarinda da gene ahlaksizlik, sahtekarlik, yozlasmislik sanki bir tek turkiyedeymis gibi konusulmus.
0
hot potato
(08.01.22)
bunaltıyor da kendim gidemediğim için ve gitmek için daha çok çaba harcamam gerektiğini hatırlattığı için bunaltıyor. bir de sosyal medyada şöyle bir durum var, olumlu şeyler daha az yazılıyor bence. insanlar çevresindekilere sürekli şikayet edemeyeceğinden sosyal medyada yazıp rahatlıyorlar. benim hesabım öyle günlük hayatta sürekli bunu konuşmadığım halde. kısaca, onlar da haklı sen de haklısın.
0
curious mind
(08.01.22)
Bunaltıyor. Genelde bunları yazanlar Z kuşağı. Her şeyi kendilerinin bildiklerini sanıyorlar. Bilgiye tamamen kapalılar. En çok da doktorların yurtdışı muhabbetinden bıktım diyebilirim. Sanki dünyada ülke kalmadı da Almanya Türkiye'den gelmek isteyen bütün doktorları alacak. Başka Avrupa ülkelerinden tut Çin ve Hindistan'a kadar herkes en iyiyi istiyor.

Bir de gidebilen kişi zaten gider. Konuşmuş olmak için konuştuklarından bunaltıyorlar açıkçası.
0
garylineker
(08.01.22)
bunaltıyor. ek olarak ''x ülkesi yeni bir su ürünleri mühendisi kazandı'' muhabbeti de çok bunaltıyor.

15 sene kadar önce bir arkadaş grubuyla birlikte yurtdışına taşındık, aramızdan ara sıra türkiye'ye geri dönenler oldu ama memnun olmalarına rağmen resmen peer pressure yüzünden yurtdışına geri döndüler.''yurtdışından taşındım'' dediğinde bahsettiğin ülkeye 2 gün kahve içmeye gelmiş insanlar sana hayatının hatasını yapmışsın gibi davranıyorlar çünkü.

ve bu yorumlar insanları kötü etkiliyor, sadece türkiye'de yaşadıkları için mesleklerinde asla başarılı olamayacağını düşünen insanlar görüyorum. aynı şey herhangi bir uğraş, hobi, hayata dair bir hedef için geçerli.

son olarak bu tarz siyah-beyaz ayrım yapan insanların kafasında yurtdışı neresi onu da anlayamıyorum. sydney ve cagliari'deki hayatı aynı görecek kadar yüzeysel bakmak maalesef bu şehirlerden de zevk alamamakla sonuçlanır diye düşünüyorum.
0
william morris
(08.01.22)
Kesinlikle katılıyorum ben aşırı sıkıldım ve böyle düşündüğüm için kendimi tuhaf hissediyordum. Ancak burada aynı fikirde olanları görünce bir nebze rahatladım.

Genelde her konuyu yurtdışına bağlayan kişilerin yurtdışında uzun süreli hiç yaşamamış insanlar olduğunu farkettim. Yurtdışında ekonomik refah, düşünce özgürlüğü vs muhakkak daha fazla. Yurtdışında yaşamak kötü demeyeceğim gurbetçiler gibi. Ancak uzun süreli yaşamayan insanlar home sick olmanın, başka bir ülkede ne kadar oralı gibi olursan ol yabancı olmanın ne demek olduğunu tatmamışlar. Bu yüzdendir ki gözlerinde çok büyütüyorlar.

Bir de sürekli Avrupa'dan bahsedip kendini o standarda çekememiş insanlar var ki benim en ciddiye alamadığım kesim. Tribünde bira içmek istiyor fakat çöpünü muhtemelen yere atacak. Turist olarak gittiği yerde bile kendini belli ediyor ancak yurtdışında yaşamak istiyor. Önce burada faydalı olamamış ki yurtdışında olsun.
0
mysticriver
(08.01.22)
bazısının sıkıntıları var. konusu bile açılmadan, sana öfkelenerek, zaten ülkeden gideceğim diyenler var muayenehanede.

bazısı çoluk çocuk

ateşi ilk yakanlar da gazeteci/siyasetçi yanında çalışan çömezler heralde.
nihayetinde 3 kenar internet gazetesi aynı konuyu manşete çekti mi, o konu gündem de yer ediyor. bu yol su yemek olarak geri dönüyor muhakkak.
0
comp
(09.01.22)
dostum kesinlikle haklısın, bence bunun sebebi şu: eskiden insanlar yurtdışına çok daha kolay gidebiliyordu. yurtdışına öğrenci olarak, turist olarak vs gitmek çok daha kolaydı. giden insanlar, orada da insanların bir takım sıkıntılar çektiğini, oranın da kendine göre zorlukları olduğunu görüyor, tecrübe ediyordu, dolayısıyla evet burası zor ama orası da beni altın kaşıkla beklemiyor, orada da farklı bir zorluk var şeklinde bir tecrübe ediniyordu. şu anda insanlar gidemiyor, turist olarak bile tecrübe edemiyorlar. instagram'dan, youtube'dan edinilmiş bir yurtdışı tecrübesi var, içerik üreticileri de, paylaşım yapanlar da takipçi kasmak için her şeyin inanılmaz güzel olduğu bir hayali satıyor. yurtdışının zorlukları, kötü yanlarını gösteren bir video, genel narrative'a aykırı olduğu için izlenmiyor bile, arada kaybolup gidiyor. bir de yurtdışını gidip de bu ülkeden nefret eden insanlardan öğreniyorlar, ya adam gitmiş, burayla derdi bitmiyor. sal abi şu ülkeyi. evet burası bok gibi bir yer, sen de müthiş bir hayat yaşıyorsun. allah daha iyi etsin de sal kardeş şurayı.

tabii ki kıyaslanacak, tabii ki daha iyisi istenecek. tabii ki ülke olarak geliştirmek zorunda olduğumuz çok şey var. ama şu kuru kuruya "gidicem lan ben de gidecem, aslında siktir olup gitmek lazım abi" muhabbetinden ben de sıkıldım. burada akademisyen olacağıma orada dönerci olurum. ol kardeşim. ya ol ya da muhabbetini etme artık, yeter bıktık yani. bunlar kişisel tercihler, ülkem için giden tecrübe kazanan da iyi, gitmeyen kalan da iyi. ama bu kadar çok anlam yüklemek gerçekten bıktırdı.

bak mesela bir örnek vereyim; arkadaşlarla konuşuyoruz abi senin araba burada 500 bin tl orada 20 bin euro. evet kardeşim doğru. burada 3 sene kredi ödüyorsun aracının değeri döviz bazında bile benzer rakamlarda kalabiliyor. almanya'da 20 bin euroluk araç 3 sene sonra 5 bin euroya düşüyor. bu aracı sürmek için yılda 5 bin euro çöpe atar mısın? cevap, aa öyle miymiş. e işte diyorum ya, kolay olana inanmak dışında bir olayımız yok tc millleti olarak.

almanyaya göç etmeyi hayal ediyor adam. tamam çok güzel. yahu iki kelime almanca öğrenmemiş. lan internetten aç okursun, iki adım atarsın hayalin için di mi. yok abi. hasbelkader giderse de yerel halktan bağımsız bi getto kurmaya çalışıyor kendince. gittiğinde bile gittiği ülkeden izole kalmayı başabilen bir milletten ne bekliyorsun?

neyse yani insanlar özetle mutsuz. mutsuz olmakta haklı sebepleri var. bu sebeplerin bir kısmı ülke ve ülkenin yönetimiyle alakalı bu da %100 doğru. ancak bir kısmı da kişinin kendisiyle alakalı. insanların çoğu da suçu karşı tarafa atıp kendileri bir şeyleri iyiye götürmek için bir çaba göstermiyor. 20 ülkeden fazla gezmişimdir, mesela ben sokakta rastgele biri tarafından bıçaklanabileceğimi gerçekten kafaya taksam, anında psikoloğa giderim. bunun burası ile alakası yok, kendinde bir psikolojik problem var bunu çözmen lazım. ya da maddi olanaklar evet kısıtlı, daha çok kazanmak için ne yapabilirim? yabancı dilin var mı? yaptığın işin önü açık mı? kariyerin daha nereye gidebilir? bunları konuşmaktansa abi dönerci olacaksın var ya mustang'e bineceksin geyiği yapmak daha kolay oluyor, acı ama gerçek.
0
roket adam
(09.01.22)
Bu sinir bozucu olsa da normal bir davranış. Bugün 20'li hatta 30'lu yaşlarında olan insanlar kendilerinden önceki jenerasyonlardan farklılar. Türkiye'nin 2000'ler öncesi yaşadıkları ekonomik ve siyasi çalkantılarda, o dönemin gençleri şimdiki kadar imkana sahip değildiler, dertlerini çekerken Almanya'da, Amerika'da vb. nasıl hayatlar yaşandığını, akranlarının nasıl fırsatlara sahip olduğunu an be an görme imkanları yoktu.

Bugün ise haberlerle, sosyal medyayla, arkadaşları vasıtasıyla vb. dünyadan haberdar olmayan 35 yaş altı kimse kalmadı. Üstelik bu insanların tamamı 10-15 yıllık ekonomik büyüme dönemini, görece stabil döviz kuru zamanlarını yaşamış; bu sayede belki sosyal seviye atlamış, kariyer yapmış, yurtdışı görmüş hiçbiri olmasa yine evinde, cebinde interneti olan insanlar. Bir ekonomik ya da siyasi kriz yaşandığında kendi bilgileri dahilinde yurtdışındaki insanlara bakmaları, onlara öykünmeleri normal. Burada tabi ki bazı çıkarımlar çok yüzeysel ve "Yurtdışı" hiçbir sorunu olmayan, her şeyin mükemmel olduğu adeta mitolojik bir noktaya da çıkartılıyor ama insanların "Demek ki kaderimiz bu" demektense "Ulan millet ne güzel yaşıyor, bizim neyimiz eksik" demesi daha iyi, belki hemen olmasa da orta-uzun vadede bir şeyleri değiştirir.

Tabi diğer bir etken de insanların yorgunluğu. Bugün sokak röportajlarına bakarsanız 8 yaşında çocuklar bile dolar kurundan, faiz oranından falan bahsediyor. Bu gündem çok yorucu ve insanların olmayan umutlarını daha da tüketiyor. Bu noktada insanlara suç bulamıyorum çünkü bu yönetimsel bir tercih. Bugün güdülen siyaset partilerin kitlelerinin politize olması üzerine. İktidar istiyor ki tüm seçmen kitlesi konsolide olsun, her an her politikasını savunsun. Ha keza muhalefet de insanların tepkilerinin canlı kalmasını istiyor... Bu durumda her konunun siyasete çıkması, o tartışmaların da bir noktada "Ulan yurtdışına bak adamların kafası ne kadar rahat" seviyesine gelmesi bence normal. Ülke sadece ekonomik ve siyasi değil, mental açıdan da zor zamanlardan geçiyor.
0
salihdt
(09.01.22)
Ben de gitmeyi düşünüyorum ama başka çarem olmadığı için. Yazılımcı olmuş olsam, doktor olmuş olsam gitmeyi düşünmezdim. Uzman doktorun maaşına yakın bir para kazanabilmem mümkün değil mesela.

Dil bilmeyip falan gideceğim diyen tipler de var. Bunlarla muhabbet insanın modunu düşürüyor açıkçası. Evlenmiş, çocuk yapmış buna rağmen kafasında gitme hayalleri falan. Yapılmaz değil yapılır ama çok zor iş gerçekten.

Anadolu'da okumuş hiçbir dersi ingilizce almamış bir doktorun gittiği ülkenin dilini ana dili gibi konuşabilmesi lazım. Ayrıca gidilecek ülkede en azından bir diploma almış olmak çok önemli. Bu işleri araştırmış biri olarak söylüyorum bunları.
0
antropolog
(09.01.22)
Ben de imkanım neye el veriyorsa onunla iyi hissetmeye çalışırım hep ama sorun şurada imkanlar günden güne daralıyor, kendimizi birazcık iyi hissetmek için yapacağımız şeyler yine ülkenin durumu kaynaklı bir yerlere tosluyor.

Ben kendi adıma yurtdışında hiç yaşamadım, 1-2 haftalık tatiller dışında herhangi bir ülkeyi tecrübe etme şansım olmadı ama ben de ister istemez şöyle bir kıyaslama yapıyorum, 10 sene önce 20 sene önce son derece rahat yapabildiğim şeylere bugün ulaşamıyorum, sadece maddi anlamda da değil, zihniyet değişti, çevre değişti ve günden güne kendimi bu yeni insanların bulunduğu yere ait hissetmez oldum, sürekli bu durumla yüzleşmemek için hayatımı daraltmak durumunda kaldım, bu tutumun da bir maliyeti oluyor ve insan bunalıyor, bunalınca da içinden atmak istiyosun.

O nedenle bu tarz yazılara denk geldiğimde çok da bunalmıyorum ve anlıyorum yazan kişinin duygularını, zaman zaman olumsuzluk duymaktan sıkılsam da, ortada hiç sorun yokmuş gibi yaşayanlar, bir nevi mış gibi yapanlar beni daha çok bunaltıyor, ha gerçekten aşmış olanlara bir dediğim yok onlara ancak imrenirim ama ‘hep olumlu olmalıyız’ durumu da beni boğuyor.
0
(09.01.22)
Yani insanlar tükendiği ve inanılmaz mutsuz olduğu için anlayışla karşılıyorum, ama kendimi uzak tutmaya da çalışıyorum bu sohbetlerden.
Beni daha çok sinir eden şey bilmedikleri konularda yurtdışı guzellemeleri yapmaları insanların. “Ya zaten avrupada herkes X” “devlet Y yapıyor” falan gibi olmayan artık nerden de duyuldugu belli olmayan garip idealler yaratıyorlar. Bu memleketlerde taciz, tecavüz, ırkçılık, dolandırıcılık, suç, saçma politikacılar, cinsiyetçilik yokmuş gibi. Ha bizdekinden iyidir kötüdür bakın bununla ilgili bir şey demiyorum. Kastettiğim buraların masalsı harikalar diyarı olarak yansıtılması. Yani Amerikadan guzellikler diyarı diye bahseden birine “hmm, tabii orda da ırkçılık var” falan deseniz “ya bırakıcaksın ırkçılığı” diyorlar mesela. E bu nasıl bir arguman? Ne demek ki bu?

Konuyu değiştirmek gibi olmasın ama ben bu spektrumun diğer ucundayım. İki sene kadar önce Turkiyeden tasındım. Ustumdeki tek baskı “hayatın tadını cıkarma” konusunda. Herkes surekli “sen neyse ki kurtardın kendini” diyorlar, hep bir refah ve mutluluk baskısı. Türkiyedeki insanlarla olan iletisim dönüp dolaşıp “bizi de aldırsana ehuıehueh” şakalarına geliyor. “Bizim çocuk da biraz buyusun yanına gonderelim” gibi garip soylemler. Erkek arkadasım da bazen “beni de kurtar burdan ya” falan diyor yarı ciddi. Yahu evlenmeden oturma izni olmuyor yaşadıgım ülkede, insanların karısına kocasına bile vize çıkmadı iki senedir, e hadi getirdim buraya ne iş yapılacak? Vs derken birden kendinizi sırf yurtdışına gittiğiniz için hazır değilken evlenip çok da tanımadığınız iki çocuğun sorumluluğunu alma ihtimalini düşünürken buluyorsunuz. Olacak iş değil de, bahsettiğiniz sohbetin diğer yönünü anlatmak için soyledim. Kimse de fikrimi sormamıştı gerçi, sorry.
0
sopiro
(09.01.22)
(5)

Dolar düşecek (düşürülecek) iddiası?

senbensennedenbenlen
Bugün iş yerinde 2-3 kişi bu olaydan bahsetti, sizce yeni bir müdahale gelir mi?
Bugün iş yerinde 2-3 kişi bu olaydan bahsetti, sizce yeni bir müdahale gelir mi?
0
senbensennedenbenlen
(06.01.22)
Bunu bilen parayı vurur zaten. Ama kişisel yorum olarak müdahale yapmak için kaynak gerekli diye düşünüyorum.
0
garylineker
(06.01.22)
Abi agzi olan konusuyor iste. Sorun da o. Bana esnaf bi arkadas anlatti biri geldi 20sinde dolar dusecek dedi diye ama ben bu lafi farkli tarihler icin 50 kisiden duydugum icin yav he he deyip gectim simdi agliyorum dedi.
0
floydian
(06.01.22)
Kaynaksız düşürmek de mümkün, ne kadar istendiğine bağlı, erdoğan yarın bir konuşmasında ekonomi konusunda merkez bankası bağımsızlığı üzerine ve onun kullanacağı enstrümanlar üzerine ılımlı bir konuşma yaparsa düşer, ekonomi konuşurken faiz konuşmazsa düşer, ne kadar düşer? çok değil ama aşağı çeker bu konuşmalar.
Bunun dışında ppk toplantılarından faiz sabit tutma çıkarsa sabit kalma düşme olabilir, artırırlarsa ne olacağını zaten biliyoruz.

Benim beklentim önümüzdeki 3 ay boyunca ppk toplantılarından birinde sabit tutma ikisinde artırım geleceği yönünde, tabiki yatırım tavsiyesi değildir. Bu süreçte erdoğan bu konularla ilgili olumsuz konuşmalar yapmazsa güzel bir düşüş görebiliriz ama ben 10 lira altında umutlu olmazdım ki şu saatten sonra Türkiye içinde düşük kur iyi olmayabilir, benim beklentim bu yıl 11-12 lira, 13 altında stabil tutulmaya çalışılması olur. Bunların hepsi hükümetin politikalarına bağlı, yani her şey olabilir maalesef, bu dediklerim, normal koşullarda olabilecek şeyler.
0
atom karincanin torunu
(06.01.22)
6-7 liradan toplayanlar 18den sattı 10-11 liradan geri aldılar. bunların tekrar kar edebilmeleri için 20lira üstüne çıkması lazım. müdahale gelecekse aksine tekrar yükseltme yönünde olacaktır diye düşünüyorum. ayrıca tamamen ihracata bel bağladık ne kadar yüksek dolar o kadar kar ihracatçı için.
0
astronom bey
(06.01.22)
uzun vadede bakarsak bu ekonomi yönetimiyle zor ama kısa vadeli anlık düşürecek bir sürü araç var ellerinde. misal geçen viop'ta para yakarak normalde %10 olan taban marjını son dakika kararıyla %80'e çekerek yaptılar.

altın rezervleri var deniyor. gider bir de onları yakarlar. en azından seçim için yalandan da olsa bir bahar havası yaşanması gerekiyor.
0
lazpalle
(06.01.22)
(5)

Hollanda'da oturum almak icin parasiyla yuksek lisans / egitim

stanley5m
Bir cok okul var, giris sartlari var, kontenjanlari var, basvurmak hazirlanmak secilmek lazim vs. vs.Ama burada esas mesele egitim degil oturum almak diyelim. O yuzden bastir parayi gir tadinda veya giris sartlari pek cetrefilli olmayan bildiginiz egitim opsiyonlari var mi?
Bir cok okul var, giris sartlari var, kontenjanlari var, basvurmak hazirlanmak secilmek lazim vs. vs.

Ama burada esas mesele egitim degil oturum almak diyelim. O yuzden bastir parayi gir tadinda veya giris sartlari pek cetrefilli olmayan bildiginiz egitim opsiyonlari var mi?
0
stanley5m
(04.01.22)
Deneyin hepsini. Parayla yapacaksanız zaten alırlar.
0
garylineker
(04.01.22)
+1. Bircok Avrupa ulkesinde AB/EEA disindan gelenlere senelik 15+ bin euro/pound fiyat bictikleri icin bu ogrenciler, universiteler icin cok onemli bir gelir kaynagi ve bunlar icin ayri kontenjan var. Haliyle ayni programa Turkiye'den kabul almak bir hollandalinin kabul almasindan cok daha kolay. Orta seviye universitelere rahat kabul alirsiniz. Ingiltere de oyle.
0
hot potato
(04.01.22)
Almanya’da eğitim ücretsiz. Orası daha iyi bir seçenek olur bu yol için. Ancak vizede mülakat yapılıyor, sahiden eğitim için gidip gitmediğiniz araştırılıyor vs. Hollanda’da temel kriterleri sağlıyorsanız kabul almak pek mesele değil. Research masterlar biraz daha rekabetçi olur.
0
but that was just a dream
(04.01.22)
Para problemi yoksa gocmenlik icin cok sik uygulanan bir yontem, yuksege git, diplomani al, is bul ve kal. Bir tek bildigim Isvicre'de yemiyor, okul bittikten 1 sene sonra tasini taragini topla ve ikile seklinde bir mektup gelir ve olaylar gelisir. Kesin ise yaramadigi baska iskandinav ulkeleri falan da vardir. Kalma opsiyonunun oldugunu kesinlestirmeden gitmeyin.
0
cooperr
(04.01.22)
En son tilburg'a girmeyeni dovuyorlardi.
0
hayley williams ile evlenecek genc
(04.01.22)
(20)

Sosyal medya gizliliğini çok mu abartıyorum?

ceann deas
Kendimi bildim bileli sosyal medyada gerçek adımı kullanmıyorum, fotoğraflarımı paylaşmıyorum. Bir ara üniversitenin verdiği gazla kendi adım ile Instagram hesabı açıp bir kaç fotoğraf koydum, arkadaşlarımı falan ekledim, kendi fotoğraflarım ile storyler attım ama o gaz bitince hepsini sildim. Arkad
Kendimi bildim bileli sosyal medyada gerçek adımı kullanmıyorum, fotoğraflarımı paylaşmıyorum. Bir ara üniversitenin verdiği gazla kendi adım ile Instagram hesabı açıp bir kaç fotoğraf koydum, arkadaşlarımı falan ekledim, kendi fotoğraflarım ile storyler attım ama o gaz bitince hepsini sildim. Arkadaşlarım toplu fotoğraflarımızı paylaştığında bile geriliyorum kim bilir nasıl tiplerle takipleşiyor ya başıma bela olursa korkusu basıyor.

Dediğim gibi kendimi bildim bileli böyleydim ama bi kızın sosyal medya fotoğraflarının alınıp başka birinin bedenine shoplandığı ve kızın hayatının karardığı konulu gerçek hayattan uyarlanmış bir film izlediğimden beri daha da arttı sanki. Belki ego diyeceksiniz kendini o kadar önemseme diyeceksiniz ama televizyonda ayda 2-3 tane reddedildiği için öldürülen kadın haberi çıkıyor hangi takıntılı psikopatın hayatımı kaydıracağını bilemiyorum. Evimi, odamdaki eşyaları paylaşırken bile geriliyorum.

Sizde çok mu abartıyorum yoksa korkularımda haklı mıyım?
0
ceann deas
(04.01.22)
Instagram’ı gizli yapabilirsin. Tanımadığın kimseyi eklemez, mesaj kabul etmezsin. Senin tercihin tabii ama sanki biraz abartıyorsun.
0
gabe h coud
(04.01.22)
Psikopatın hayatını kaydıracağı alan sosyal medya olmadığı için evet, abartıyorsun. Başka sebeplerden kullanmamayı anlarım ama takıntılı psikopat fotonu beğenip de peşine mi düşücek ki.

Ki öyleyse sokağa çıkmaman, işe okula gitmemen lazım. Yolda kafana saksı düşüp ölme ihtimalin bahsettiğin ihtimalden daha fazla.
0
Bruce
(04.01.22)
Çok kelimesi az olmuş. Çok çok abartılı. Açıkçası biraz da garip.
0
dissendium
(04.01.22)
internete gercek ismimizi ve fotolarimizi vermezdik zaten.
2007'ye kadar boyle gitti sonra facebook isim vermeye zorladi.

Bu ama paranoyadan degildi, niye verelim kafasiydi.
Benim hala oyle mesela.
Ne foto yuklerim ne ismim var dogru duzgun.

O dedigin manyakligi sen bir yere uye olmasan da yapabilir zaten.
0
divit
(04.01.22)
Instagram'ı gizli yapsan bile bazı uygulamalar ile hesap içeriğini görebiliyorsun. Bilmiyorum sosyal medya inanılmaz korkutucu bir yer gibi geliyor.
0
🌸ceann deas
(04.01.22)
korkularında haklısın ancak korunma yöntemin çok işe yarayacak bir yöntem değil. siparişini getiren de manyak olabilir marketteki görevlide. tehlike her yerde ve her an var. eğer vaktin ve enerjin varsa savunma sanatları ile ilgilen bu daha etkili bir yöntem olur.
0
selam
(04.01.22)
instagramı gizli yapar da, instagramdaki arkadaşın seni yanındaki arkadaşına gösteriyor, birlikte tartıyorlar senin profilini o nasıl olacak

ayrıca evet evinin cephesini, sokağını, konum içeren fotoğraflarını atarsan, sapık olmasa da hırsızın biri dadanabilir.
0
comp
(04.01.22)
Abartmıyorsun ülkenin manyağı çok, yani evet sokakta başına bir şey de gelebilir bu ülkede, ona da bir şey yapamazsın, sen sadece olasılıklardan birine karşı önlem almışsın, bir de başına sosyal medya sorunu çıkmasın diyerek
0
freebird5406_2
(04.01.22)
Olması gereken bu aslında. En basitinden her gittiğiniz yeri herkese açık şekilde paylaşırsanız bir nevi izlenmiş oluyorsunuz. Sizi sevmeyen ve hakkınızda bilgi edinmek isteyen insanlara da bu fırsatı vermiş oluyorsnuz.

Yaptığınız %100 doğru.
0
garylineker
(04.01.22)
Kendinizi onemsemeyip de kimi onemseyeceksiniz ki? Tabii ki koruma ihtiyacı hissetmeniz cok normal.

Ben de neredeyse hic kendi fotografımı paylasmadan kullanıyorum sosyal medyayı. Sadece Instagramda hesabım var, onda da bir sekilde iliskim olmayan insanları eklemiyorum.
Biz okulda cocukları bu tarz konularda egitmek icin o kadar cok korkutucu vaka duyuyoruz ki her turlu onlem mantıklı gelıyor. Isminizi, calıstıgınız yerı ve evinizi net sekilde belli olmayacak sekilde paylasımlar yapmanız onemli. Bazı insanlar garip bir sekilde kapısının onunde poz veriyor “atasehir doga sitesi” diye de lokasyon ekliyor, aklım almıyor.

Ben Istanbulda yasarken soyle bir olay basıma geldi: ben bir performans aktivitesine katıldım. Bu aktivitede biri ufak bir video cekip story atmıs. Bu kısıyı tanımıyorum, seyircilerden biri. Storyde de olumlu birsey soylemis, atıyorum “haha bu kız komik” falan gibi. Bu tanımadıgım kisinin tanımadıgım bir arkadası bu storyı gorup ilgilenip bana mesajlar attı, tanısmak istedi. Ilgilenmedigimi soyledim, bu biraz surdu. Bir gun evime yakın oldugu icin hep gittiğim kafede yanıma yaklasıp merhaba dedi biri. O adam! Cunku bakın, zamanında postlarımda kafeyi etiketlemisim, etiketlemesem de bardakta falan adı yazıyor. Sonra kafeden “evime yakın oldugu icin sık sık okuma yapmak icin geldiğimi” vs soylemisim. Semti belli.

Siz bir kadınsanız eger durum biraz daha hassas bariz guvenlik sebepleriyle. Paranoyak olmaya gerek yok da tedbirli olmaya gerek var.
0
sopiro
(04.01.22)
Tedbir güzel paranoya normal değil. Bu mevzu biraz tedbiri de aşmış paranoyaya ilerlemiş.
Bununla birlikte, malesef günümüzde sosyal medya çoğu arkadaşla iletişim kurma platformu oldu. Uzak durunca bağ da kopuyor. Bu endişe bir diğer yandan seni yalnızlaştırabilir - ki fotoğraf koymaktan endişe ediyorsan sokakta yürürken ne kadar rahatsın?Belki profesyonel bir destek yardımcı olabilir.
0
lcha
(04.01.22)
Sokakta yürürken de başıma bir şey tabiki gelebilir ama insanlar artık sokaktan daha çok sosyal medyada. Ayrıca sokakta tipinden kıllandığın insandan uzaklaşabiliyorsun fakat sosyal medyada öyle bir şansın yok engellesen bile seni buluyor.
0
🌸ceann deas
(04.01.22)
Yaşadığınız durum sıradan değil. Sosyal medya kullanmamayı seçmek ile bundan bu derece korkmak farklı şeyler.
Sokakta birinden uzaklaşıp sosyal medyada uzaklaşamayacağınızı söylüyorsunuz. Yani tehditleri artık normal değerlendiremiyorsunuz belli ki. Yüksek bir kaygı duyuyorsunuz öyle anlaşılıyor. Destek almakta fayda var.
0
kullanıcıadımbuolsun
(04.01.22)
Gereksiz ve aşırı evham. Bence de destek almalısınız.
0
himmet dayi
(04.01.22)
Yani evet biraz abarti da geriliyorsan icin rahat etmiyorsa kullanma zaten kendini niye sikintiya sokasin? Cok elzem bir şey değil sosyal medya, kullanmasan veya ismini esgalini vermesen bir sey kaybetmezsin.

Ama korkun gereksiz herhangi bir sapigin manyagin sana ulasmasi icin senle iletisime gecmesi lazim, fitograftaki suratina bakarak adresini tespit edemezler.
0
stavro
(04.01.22)
Paranoyaklık ile gerçeklik arasında müthiş bir yerdesiniz bence; o yüzden net bir cevabı yok. Abartıyor mu acaba dedim ama kesinlikle abartmıyorsunuz. Saçma sapan tipler, her olasılığa açık saçma toplum üyelerimiz.. Yapınız bunları görmezden gelmenize izin veriyor mu vermiyor mu?
0
lüzumsuz adam
(04.01.22)
Çok abartıyorsunız. Neden diye soracak olursanız herkesin günlük yaşamında yer etmiş bir konuyla alakalı kaygı oranınız çok yüksek.

Gerçekten birisi sizin fotoğraflarınızla bir şeyler yapmaya çalışabilir mi? Evet. Teknik olarak imkanlı ve mümkün bir şey bu.

Ancak yolda yürürken kılıçla öldürülebilmeniz de mümkün, bunu gördük değil mi? Peki ne yapalım, evden dışarı çıkmayalım mı? Eğlenmek için öylesine gittiğiniz bir cafe'de kredi kartınız kopyalanabilir mesela, ne olacak?

Kişisel bilgilerimizi ortalığa yaymamız kötü bir şey çünkü firmalar bu bilgilerle bizim üstümüzden kar elde ediyor. Ama hayatım altüst olacak düşüncesi sadece size zarar. Hiç sosyal medyada bulunma amacı hissetmiyor olsanız aman da illa kullan demem, ama cafe örneği gibi; eğer orada fotoğraf paylaşmak sizi eğlendiriyorsa ve bundan sırf başıma iş gelir korkusuyla uzak duruyorsanız bu normal değil.
0
akhenaten
(04.01.22)
sosyal medyada pek aktif olmayan, fotoğraf paylaşmayan biriyim ama kendi adımı kullanıyorum.
bunun nedeni tamamen mahremiyet ve önüme gelen yemeği yemeden önce fotoğrafını çekmeyi akıl edemiyor oluşum.

yani instagram'ı, sürekli öz çekim yapmayı falan sağlıklı bulmuyorum.
diğer yandan da, ayak uyduramıyorum gerçekten.
ama arkadaşlarımla falan paylaşımlar yapıyorum yeri gelince.

fakat sizin bahsettiğiniz tamamen ayrı bir şey.
fotoğrafların farklı şekilde kullanılmasından korkmak, kendi adını kullanmamak, eşya paylaşırken bile gerilmek falan.

evet internet tehlikeli olabilecek bir ortam ama diğer yandan da, kimse sizin peşinizde koşmuyor, kimse varlığınızın farkında değil genel olarak.
hesap gizliliği ayarlarınızı ona göre düzenleyip en azından arkadaşlarınızla belli şeyleri paylaşmak gayet normal bir şey.

ne tür bir korku olursa olsun, sürekli korkularla, olabilecek kötü senaryolarla yaşamak ve bunları düşünerek hayatı düzenlemek psikolojik destek almayı gerektiren bir şey.
0
blatta hiberna
(04.01.22)
Bence de abartı geldi. belki destek alman gerekebilir. kullanmamak ayrı korkmak evham yapmak apayrı şeyler
0
all girls dream
(04.01.22)
Abartiyorsun net
0
lost aci soyler
(06.01.22)
(19)

londra, paris, berlin

antikadimag
yasama firsatiniz olsa hangisinde yasardiniz? neden?
yasama firsatiniz olsa hangisinde yasardiniz? neden?
0
antikadimag
(03.01.22)
1- paris. içlerinde tahminime göre en iyi mutfak pariste.
2- berlin. harika bi gece hayatı var, kültürel açıdan apayrı bi yer.
3- londra. pahalı diye sona attım.
0
barankovan
(03.01.22)
Ben berlin seçiyorum, gece hayatı ve ortamlarından dolayı. Yaşım biraz daha geçerse londra seçerim param varsa.
0
mg3929
(03.01.22)
Londra cunku ingilizce biliyorum. Is olanaklarim ve sosyal cevrem daha genis olur.
0
hot potato
(03.01.22)
londra. çünkü diğerlerine göre daha kozmopolit. Ayrıca çok kültürlülü çok dilli bir yapısı var.
0
emininsel
(03.01.22)
Para sorun ddgilse londra
0
dedim ben sana
(03.01.22)
Londra.

Dilini biliyorum +1
0
himmet dayi
(03.01.22)
1. londra
2. londra
3. paris
0
erenderk
(03.01.22)
londra tabi ki. çünkü ingilizce.
0
nothing in my way
(03.01.22)
Berlin - Almanca bilmiyorum ama artık o kadar çok Türk var ki sanki memleketten hiç ayrılmamış gibi hissediyorum :-P

Londra
Paris son tercih olurdu benim için sanırım
0
euteamo
(03.01.22)
Para sorun değil beybisi dersek;
Londra/paris kapisir çünkü ben zaten Fransızca konuşuyorum. Ama konusmasam londra.

Paris'te parasi olan için güzel hayat var. Her yer sanat, tarih dolu.
Misal vincennes bölgesinde yasarsan, toplu taşıma ile hayatini harcamiyorsan yaşarım.
0
logisticsmanager
(03.01.22)
Londra imkanları dahilinde diğer herhangi bir şehirle mukayese edilemeyecek kadar büyük, Avrupa'daki California diyebiliriz.
Berlin'de yaşıyorum, gece hayatına hakimim, koca bir şehirde yaşamak için ayda yılda bir gideceğin rave'in temel karşılaştırma unsuru olamayacağını her aklı selim insanın bilmesi gerek, önünde daha çok başka kriterler var.
Paris leş bi yer listeye bile giremez. (Tabi bu üçü içerisinde tutupda İstanbulla karşılaştırırsak ayrı)
0
wiekannich
(03.01.22)
berlin.

alman muhipleri cemiyeti üyesiyim. bu üç şehir de kozmopolit yapısı dolayısıyla esasen bulunduğu ülkenin kültürünü çok yansıtmıyor ama içlerinde en sevimlisi bence yine berlin. hem kendi tarihiyle hem göçmenlerin getirdikleriyle ben orada daha iyi ve mutlu hissedebileceğimi düşünüyorum. londra ve paris kadar "elit" değil mesela en başta; koskoca almanya'nın başkenti, istediğim her şeyi bulurum muhtemelen ama bu saydığım şehirler kadar göz korkutucu gelmiyor insana. şehrin dışında, tren yahut piskiletle merkeze yarım saat 45 dakikada gidebileceğim bir muhitte yaşasam (param olsa bile böyle yapmak isterim sanırım, şehir merkezi kalabalığını çekemem) güzel olurdu. her hafta sonu berghain'e girmeye çalışırdım.
0
der meister
(03.01.22)
Berlin'i bilmiyorum ama Londra Paris arasında kesinlikle Londra.

1- Dilini biliyorum.
2- Kozmopolit (ve dilini bilmesen de trip yemezsin)
3- Kültür-sanat-eğlence ortamları (bence) daha iyi. (-ki dili bildiğim için daha çok hitap ediyor olabilir)
4- Daha güvenli.
5- Entegre olamamış göçmen daha az.
0
kaptankedi
(03.01.22)
Londra kesinlikle. Daha kozmopolit, avrupaya kıyasla daha az ırkçı, dilini biliyorum, yabancı olarak iş hayatında önüme daha az engel çıkacağını tahmin ederim.
0
chavezding
(03.01.22)
Paris
Londra
Berlin


Yasadigim sehirler, Istanbul, Cordoba(es), Buenos Aires, Paris.

Paris cunku sosyal ve politik dinamizmi etkileyici... bende bu ilizyon(romantizm de diyebiliriz yer yer) olmasa Londra ve Paris kafa kafaya olabilirdi benim icin, Berlin'e her zaman 1 senelik gitmek istedim ama daha uzun sure sanmiyorum. Paris'te kendime ve topluma potansiye faydam daha yuksek olabilirmis gibi geliyor. Berlin ile ilgili tek derdim yuksek turk/kurt nufusu. Paris bile bana cok geliyor berlin'i hayal edemiyorum.

Ama muthis farklar oldugunu sanmiyorum bunlarin arasinda, hepsi buyuk avrupa sehirleri.

Ote yandan buyuk sehir olmalari acisindan ulkenin geri kalaniyla ve kulturuyle cok alakalari yok tabi. Mesela ilk yazan arkadas mutfaktan bahsetmis, 2022 yilinda boyle avrupa metropollerinde tum dunya mutfagi bulunuyor zaten. Koyde yasasak ok de Paris sana londra ne veriyorsa verir asagi yukari...
0
hewit
(03.01.22)
Kısa süreli yaşam dışında hiçbirini tercih etmezdim. Paris ve Londra'da kiralar uçuk. Para sorun olmasaydı

-Paris
-Londra
-Berlin

derdim. Ama gerçekte hiçbirinde yaşamak istemem. Bu tip metropollerde yaşam kalitesi çok düşük. İnsanın potansiyelini ortaya koyabilmesi zor. Hobilerine, kendine vakit ayırman zor. ALım gücü düşük.
0
garylineker
(03.01.22)
paris çünkü paris'in etrafı londra'nın etrafından daha güzel. diğer birçok konuda birbirlerine üstünlükleri olsa da ayırt edici şey lokasyon bence. avrupa'da yaşıyor olmanın keyfi kıta avrupasında çıkar. ispanya'ya git belçikaya git cote dazure yap...

paris zamanıda aldığı payeler sonrası overrated olmuş, sonrasında ise overgömülmüş bir şehir. paris'e bok atmanın moda olduğu zamanlarda olduğumuz için "paris memleket mi len" modası var biraz. halbuki istanbul'da yaşamaya alışmış insanları avrupa'da "küçük şehre düşmüş" hissettirmeyecek 2 şehirden biri. diğeri de londra. ama lokasyonu kötü.
berlin neresi, balkan kenti mi?
0
Bruce
(03.01.22)
Ben Londra tercih ederdim (İngiltere'de 1 yıl yaşadım da) ama iyi bir maaşım varsa tabii.

Gece hayatı sevenler veya belli bi sanat çevresi olanlar Berlin diyor sanırım.

Her ülkenin ayrı kuralları var mesela bir arkadaşım Paris'te yaşayamıyor şu an, ev sahipleri kira için sigorta yaptırıyormuş ve kira çarpı 3 maaş görmek istiyorlarmış bu sebepten ev vermiyorlar. Hiç ummadığın şeyler çıkabiliyor yani. Eğer hepsinden iş bulduysan onu düşünüyorsan böyle şeyleri de düşün :D
0
nhk ni youkosu
(03.01.22)
londra'yi sectim, mutluyum. berlin'de daha cok arkadasim var orasi da iyi olabilirdi.
0
fakyoras
(03.01.22)
(6)

Akıllı saat önerisi

nundu
şu an akıllı bileklik olarak xiaomi miband 5 kullanıyorum. Ama akıllı saate geçme düşüncem var. Telefonum Samsung marka ve yıllardır samsung ürünleri kullandığım için saatte de Samsunga sıcak bakıyorum şu an.Çok hakim değilim akıllı saat modellerine falan. Çok klasik duran bi şey istemiyorum. Onun d
şu an akıllı bileklik olarak xiaomi miband 5 kullanıyorum. Ama akıllı saate geçme düşüncem var. Telefonum Samsung marka ve yıllardır samsung ürünleri kullandığım için saatte de Samsunga sıcak bakıyorum şu an.

Çok hakim değilim akıllı saat modellerine falan. Çok klasik duran bi şey istemiyorum. Onun dışında bu reklam görünümlerinde saatler hep analog duruyor ama bunların dijital saat ayarı var di mi, analog saat okuyamıyorum ben :d ayrıca saniye göstergesi de varsa çok sevinirim. Bilekliklerde saniye göstermiyor.

Onun dışında işte klasik bildirim gelince titreme, mesaja cevap verme (bilekliklerde bu yok ama saatlerde var diye biliyorum) vs özellikleri olsun.

Cinsiyet fark ediyo mu bilmiyorum ama Erkeğim
0
nundu
(02.01.22)
Aktif olarak spor yapıyorsanız (koşu, yüzme, bisiklet vs) Garmin. Değilse Huawei.
0
kaptankedi
(02.01.22)
Iwatch ya da garmin.
0
garylineker
(02.01.22)
Spor için kullanmayacaksan Garmin alma. Garmin'in fiyatındaki Samsung modelleri günlük kullanımda Samsung'un altında kalır. Ayrıca mesajlara cevap verme özelliği alt skaladaki Garmin'lerde yok. (fakat bildirimler geliyor) Ama koşu, bisiklet, yürüyüş, hiking vb. yaparım ve ana amacım spordur diyorsan Garmin alabilirsin. veya bütçen 10bin liralara yakınsa Garmin'in üst modellerini de alabilirsin, ama onda da yine spor yapmıyorsan kullanmayacağın ve boşa para vermiş olacağın türlü özellik olacak.

Dijital saat yüzlerinde saniye göstergesi olan da var, olmayan da var. İstediğini yükler kullanırsın. Hatta Samsung'larda var mı bilmiyorum ama büyük ihtimalle vardır; Garmin'de yüklediğin saat yüzlerini kişiselleştirebiliyorsun, saniye olsun, rengi şu olsun vb.
0
malheiros
(02.01.22)
Sporla aram çook az maalesef. Bilekliğimde adım sayar vardı, 6000 adım olunca titreyip tebrik ediyodu yani tek kullandığım işlevi bu :d adım sayar dışında arada nabız falan da kullanıyorum da çok da gerçekçi gelmiyor.

Samsung active'e bakayım o zaman teşekkürler
0
🌸nundu
(02.01.22)
bütçenizi bilmiyorum ama garmin alt seviye bir şeyler bakmanızı tavsiye ederim. 2014'te aldığım garmin halen ilk günkü gibi bataryasını koruyor, herhangi bir sorun da yaşamadım. değiştirmek istesem biraz kasıp şu ikisinden birini alırdım :) alttaki analog & dijital birlikte.

www.baytekin.com.tr

www.baytekin.com.tr
0
posthuman
(03.01.22)
Samsung active watch 2 siparişi verdim amazon prime'dan. Fiyatı da diğer sitelere göre daha uygundu.
Tüm cevaplar için teşekkürler :)
0
🌸nundu
(03.01.22)
(9)

Laptop için hangi RAM seti?

tey tey
Merhaba, Windows 10 işletim sistemli bilgisayarımın 4 GB belleği mevcut ama sanırım artık yetmiyor. Arkadaşım 2 GB verdi onu taksam mı emin değilim.Sorum şu, 4 GB 1600 MHz frekanslı DDR3L belleğin yanına 2 GB 1333 MHz frekanslı DDR3 bellek eklenirse performans azalır mı artar mı?İkinci olarak da, ye
Merhaba,

Windows 10 işletim sistemli bilgisayarımın 4 GB belleği mevcut ama sanırım artık yetmiyor. Arkadaşım 2 GB verdi onu taksam mı emin değilim.

Sorum şu, 4 GB 1600 MHz frekanslı DDR3L belleğin yanına 2 GB 1333 MHz frekanslı DDR3 bellek eklenirse performans azalır mı artar mı?

İkinci olarak da, yeni RAM alırsam 4 GB 1600 MHz yeterli olur mu, 8 GB 1600 MHz alıp 16 GB'a mı çıkartayım?
0
tey tey
(30.12.21)
4+4 tek 8'den daha iyi performans verir. Ama 16 yapmak için tekrar 2 adet 8 alman lazım. İmkan varsa 8+8 yap
0
garylineker
(30.12.21)
@garylineker, maalesef imkanım yok. Belki çok zorlarsam bir adet 8 GB 1600 alabilirim sanıyorum.

Bu arada benim RAM DDR3L imiş, internette halihazırda DDR3L kullanan anakartlarda ikinci slota DDR3 takılırsa fazla voltajın uzun vadede bazı sistemlerde işlemci için sorun yaratabildiğini okudum. Bir bilginiz var mı?
0
🌸tey tey
(30.12.21)
dual olarak daha iyi çalışır (8v8 veya 4v4) gibi ancak takılman gereken nokta bu değil. ram ler tam uyum isteyen bileşenlerdir, birlikte çalışabilmeleri için mimari ve modellerini geçtim bazen markalarının bile aynı olması gerekir.
0
makarnavodka
(30.12.21)
@makarnavodka, peki 4 GB 1600 MHz DDR3L Hynix marka RAM takılı anakarta,

aşağıda linkini attığım RAM uygun olur mu? yoksa başka parametreler de var mı gözden kaçırmamam gereken? bir de dual demişsiniz, 4v8 olsa 4v4'ten kötü performans mı gösterir?

www.n11.com
0
🌸tey tey
(30.12.21)
bi de gecikme parametresi var. cas latency. (çok farketmez ama)
şuradaki cpuz programını windowsa indirip memory kısmından sendeki ramin cas latencysine bak bakalım bu attığın linktekiyle uyuşuyor mu
son linktekinin cas latency cl'si 11.
www.cpuid.com
0
comp
(30.12.21)
@comp, evet bendeki de 11.0 clock çıktı. sanırım bütün parametreler tutuyor. ben alayım bunu en iyisi.
0
🌸tey tey
(30.12.21)
dual channel çalışan ram ler oyunlar da biraz daha fazla fps değeri verir ama günümüzde kapasite anlamında 8 gb da artık yetersiz bir hale geldi. o nedenle 4v8 iş görür, uyumlarına dikkat et. mimari, frekans ve gecikme değerinin aynı olması zorunludur, yoksa mavi ekran.
0
makarnavodka
(30.12.21)
Satın aldım.
Takılı olan 4 GB Hynix, satın aldığım 8 GB Ramtech.

- İkisi de SO-DIMM, DDR3L, 1600 MHz,
- İki RAM'in clock latencyleri 11.0 tick
- Ve anakartım 16 GB'a kadar destekliyormuş.

Sanırım sorun yok, öyle değil mi?
0
🌸tey tey
(30.12.21)
hayırlı olsun evet uyumlu görünüyor. 16 destekliyorsa ileride 4 ü çıkarıp 8v8 yaparsın daha iyi olur dual çalışırlar, bi de eski bir pc ye sahip olduğun için ssd takmanı da tavsiye ederim. 120 lik ler ucuz zaten bütçeyi de sarsmaz.
0
makarnavodka
(30.12.21)
(6)

Atandım ama yüksek lisans

ddenizz
Devlet üniversitesinde yüksek lisansımı dondurmuştum bu sene devam edecektim ama atandım. Üniversite ve atandigim şehir birbirine çok uzak. Devam zorunluluğu olan dersler var. Bu konuda yapılabilecek bir şey var mıdır?
Devlet üniversitesinde yüksek lisansımı dondurmuştum bu sene devam edecektim ama atandım. Üniversite ve atandigim şehir birbirine çok uzak. Devam zorunluluğu olan dersler var. Bu konuda yapılabilecek bir şey var mıdır?
0
ddenizz
(30.12.21)
Hedef yoksa bırak. Yüksek lisansın amacı akademiye devam etmektir aslında. Ne sektörde ne de kamuda bir işe yaramaz.
0
garylineker
(30.12.21)
Zor kabul alınan bir programa alınmıştım bırakmak istemiyorum alanımda yüksek lisans önemli malesef
0
🌸ddenizz
(30.12.21)
Hocalara durumu açıklayıp devam zorunluluğuna uymasam olur mu de. Hatta her hafta bir gün gelip gözüksem olur mu da diyebilirsin.
0
dissendium
(30.12.21)
Sifir detay verildigi icin net yorum yapamiyorum ama program koordinatoruyle konusmayi dene. Cok dersin kalmadiysa belki idare ederler. Alan ne okul ne bilmiyoruz tabii ama neticede isi secmeyecek halin yok sanirim.
0
hot potato
(30.12.21)
Atandığınız ildeki bir üniversitede aldığınız dersleri saydırıp yatay geçiş yapmayı da düşünebilirsiniz
0
bbb_1
(30.12.21)
burada tek çıkış noktası ana bilim dalı başkanıyla konuşmak. bu pandemide bazı dersler uzaktan oluyorsa olabilir, yoklama almıyorlarsa olabilir, yoklamadan bırakmayız derlerse olabilir.

kağıt üstünde geçerli sebep olmadan sağlık vb. gibi dondurmazlar.
0
passion rules the game
(30.12.21)
(1)

epson L3110 vs L3210

bu da mı gol değil lan
Merhaba;Fiyat farkını gerektirecek özellik farkı var mıdır? ben göremedim. konunun uzmanları hangisini tavsiye eder. teşekkürlerhttps://www.vatanbilgisayar.com/epson-ecotank-l3210-fotokopi-tarayici-murekkep-tankli-yazici-c11cj68401.htmlhttps://www.vatanbilgisayar.com/epson-l3110-ecotank-fotokopi-tar
Merhaba;

Fiyat farkını gerektirecek özellik farkı var mıdır? ben göremedim. konunun uzmanları hangisini tavsiye eder.

teşekkürler

www.vatanbilgisayar.com

www.vatanbilgisayar.com
0
bu da mı gol değil lan
(29.12.21)
L3210 baskı hızı fazla. Sürekli çok fazla çıktı almıyorsan etkilemez. L3060 ta düşünebilirsin.
0
garylineker
(30.12.21)
(13)

Bazı şeyler çalışarak olmuyor değil mi..

kostüm çok güzel prenses misiniz
Selamlar,Kafa dağıtmak için twitche girdim, yanda gelecekbilimde diye bir kanal çıktı baktım 3 kişi kuantum biyolojisi konuşuyor. Bambaşka bir dil gibi geldi dinledikçe sonra konuşmacılara bir bakayım dedim. Biri Technische Universität Berlin'de, biri Innsbruck'ta, diğeri de Koç'ta akademisyen. Gerç
Selamlar,

Kafa dağıtmak için twitche girdim, yanda gelecekbilimde diye bir kanal çıktı baktım 3 kişi kuantum biyolojisi konuşuyor. Bambaşka bir dil gibi geldi dinledikçe sonra konuşmacılara bir bakayım dedim. Biri Technische Universität Berlin'de, biri Innsbruck'ta, diğeri de Koç'ta akademisyen. Gerçekten zeki insan gerçeğiyle yüzleştim gece gece. Bu insanların beyni farklı işliyor çalışmak falan değil bu. Buna katılıyor musunuz?

Kendimi süper zekasız hissettiğim bir geceden herkese selam olsun
0
kostüm çok güzel prenses misiniz
(29.12.21)
hayır katılmıyorum. teknik olarak katılmıyorum. kafaları farklı çalışıyor kısmı doğru da bu doğuştan gelen bir durum ya da kader değil. şans faktörü ise doğuştan yanlarında olabiliyor. mesela iyi bir aile ya da iyi bir çevre sayesinde çocukluktan itibaren kafası çok farklı çalışmaya, hep faydalı işlerle geleceğine fayda sağlayabilecek işlerle muhattap olduğu için algıları da hep o yönde oluyor. bu ise onları o alana daha rahat itiyor. mesela iyi bir aile ya da çevrede büyümemiş kişiler bunun farkında olduklarında kendilerini feda edilen, feda edilmesi gereken nesil olarak görerek çocuklarının iyi eğitim (sadece okul değil) alabilmesi için kendilerini feda edebiliyorlar. bir arkadaşımla konuşurken kendisi de bana "abi öyle kişiler için en az 2 nesil gerekiyor. biz gördük ama istesekte onu yaşayamayız ancak çocuklarımıza o imkanları sağlayabiliriz" demişti.

mesela bir arkadaşım vardı mahalleden çok acayip bir çocuktu. daha biz ortaokuldayken o yurtdışında üniversite ortamlarını farklarını falan anlatırdı çünkü 2-3 kuzeni amerika'da master phd aşamalarındaydı. kendisi de üniversite 3'teyken kanadaya it stajına gitti. tr'de diplomayı alır almazda aynı şirkette iş başı için tekrar gitti. yurtdışına taşınmak iş bulmak ve hayat kurmak bir çok insanda 25-30 yaşında düşünülen şeyler iken bazısında 10 yaşında kafaya girdiği için kıyaslaması bakınca tabiki de kendimizden çok uzakta görüyoruz. mesela olumsuz bir örnekte vereyim, geçenlerde daha 13-14 yaşında ufak bir kız çocuğuyla konuşurken kendisi bana ileride hemşire olacağını hayalinin bu olduğunu falan söyledi. ben de "aa ne güzel" falan derken araya girip takip ettiğim x tiktok fenomeni de hemşirelik 1.sınıfta çok cool falan diye ekledi. bu ufaklık çekirdek ailesi dahil kültürel olarak çok alt seviyede bir aileden çıkma mesela. ailede görülen bir rol model olmadığı için sağda solda kendi keşfettiği hayatlar hikayelerle sınırlı olan ufku onu buna itiyor.

özet : evet kafaları çok çalışıyor ancak bu şans değil. kimisi o kafayı o modu bizden 10-15 sene öncesinde kaptıkları için o seviyede oluyorlar. mesela muhtemelen aynı kafaya 40 yaşında biri gelebilir ama hem enerji hem yaş hem sosyal hayat insanlara o tecrübeleri yaşattırmıyor.
0
avatar is back
(29.12.21)
Çoğu zaman sadece bahane. Bu bahsettiğiniz akademisyenler yıllarca aynı alanda uzmanlaşmış kişiler. Biz konunun cahili olarak dinleyince bu kadar şeyi nasıl biliyorlar diye etkileniyoruz.
Öğrenme hızı insandan insana değişir ama uzun vadede etkisi bence çok azdır.
0
potsdamer
(29.12.21)
Kanallari bilmiyorum da zeki insanlar genelde akademide olmuyor. Hatta genelde hayattan dislanmis oluyorlar.
Daha ortalama zekalar akademisyen oluyor.

Tanidigim en zeki insan odtu mezunu bir bilgisayar muhendisi(eski mezunlardan), herifin maasi mezuniyette 5bin dolarmis. 6 maasa ev ediyordu o zamanlar.

Su an mesela bu herif ise giremiyor, zekasi yuzunden sirkette istenmeyen adam oluyor.
3 ay analiz edilen projeyi 1 cumleyle mahvedip cope atiyor.

O oyle olmazz cunku bundan dolayi diyor. Herkes sok icinde kaliyor.

Herifin sirf sirkette oyun oynayabilmek icin yazdigi bir program vardi. Proje diye al gotur 300bine sat oyle bisey.
0
divit
(29.12.21)
Katılmıyorum hiç. Koç dediğiniz okul özel okul. Zengin olsaydım Koç'ta okuyabilirdim diye düşünüyorum. Hele Almanya'yı hiç saymıyorum. Bir Türkün euro bu durumdayken Bulgaristan'a gitmesi bile bir başarıdır. O insanların o konumda olmasının en büyük sağlayıcılarından biri paradır. Bu net. Şimdi ben zengin olsam, ABD'de ortalama bir şirkette işe girsem dışarıdan ABD'de çalışan biri olarak gözükeceğim. Ama Türkiye'de kafası benden daha çok çalışan birini ABD'ye götür, o da çalışır. Burada mesele ABD'ye gidebilmekte. Bu da biliyoruz ki yine paraya dayanıyor. Bu durumda ben sırf ABD'ye gidebildiğim için Türkiye'deki kafası benden daha çok çalışan birine göre daha iyi konumdaymış gibi görünüyorum. Bunun bir illüzyon olduğunu düşünüyorum.

Şu an yeterli param olsa Almanya'da yüksek lisans yapmamam için hiçbir sebep yok. Ama üniversitede benden daha kötü durumda olan biri sırf parası var diye Almanya'da yüksek lisans yapabilir. Benden iyi durumdaymış gibi görünebilir.

Bak bu Erasmus için bile böyledir. Adam gider Yunanistan'da Erasmus yapar. Bütçesi ona yeter. Diğeri gider Fransa'da yapar. CV'ye Fransa'daki okulu yazmakla Yunanistan'daki okulu yazmak arasında uçurum olur.

Kendini o kadar zekâsız hissetme kısaca. Bazıları sırf daha iyi imkânlara sahip olduğu için o durumda.
0
dissendium
(29.12.21)
Peder Technische Universität Berlin mezunu. Ufak bir ofisi vardi yaninda 2-3 kisi calisiyordu. Bunlardan biri getir gotur isleri yapan ortaokul terk bir cocuktu.

Cocuk isten cikti, geri donusum isine girmis. Isleri buyutmus sirket acmis, su anda 30-40 calisani var. Holdinglesti eleman. Bu arada peder 3 kisi ile devam ettirdigi firmayi is yok diye kapatti, emekli oldu.

Zeka eger dogru yonde ve sekilde kullanamiyorsan pek de bir ise yaramiyor..Hayatin bir frekansi var diyelim, senin zekanin da bir frekansi var. Olay bu ikisini denk getirmekte. Gelmeyince frekanslar sonumleniyor, sonuc duz cizgi..
0
cooperr
(29.12.21)
zekayla alakası yok. tam aksine, çalışarak oluyor. akademisyen diyorsun, en azından 10-15 sene belli bir odakta çalışma yapmış, okumuş. hayatı bu. bırak da konuşsun. konu kuantum biyolojisi olunca, yani farklı gelince, kendini eksik görmüşsün. aynı şekilde akademisyen matematik olsun, sanat tarihi olsun, bu kadar emek, çalışma ile benzer şekilde tartışabilirler.

2 ablam var, birisi latince, ingilizce, urdu dili biliyor. sanat tarihinden, arkeolojiden bahsettiğinde, hayretler içinde kalıyorsun. diğeri arapça, farsça biliyor, ikisi de doçent. yanlarına gittiğimde bir anda kendimi ilber ortaylı ile konuşuyor gibi mahçup hissediyorum. halbuki eskiden bu vatandaşlar tarih ödevlerini bana yaptırırlardı, sınavlara ben çalıştırırdım :)) şimdi onların asistanı olamam. canlarım benim.
0
gabe h coud
(29.12.21)
cooperr +1

doğru yerde olman önemli. ben buna şans faktörü derim.
0
garylineker
(29.12.21)
Katılmıyorum.
Çünkü zekanin farklı şekillerde olduğunu düşünüyorum. Misal bir iş arkadaşım odtu dereceli bitirmis, ford İngiltere'de calismis.
Sonuç? Malesef sosyal zekasi çok kötü, su an 45 yaşında hala planlama yapiyor.

Ha gene kendisi gibi odtu mezunu var, o 30 yaşında tedarik Zinciri muduruydu. Tedarik zincirinde o kadar kafayi kirdi ki yeni formuller falan yapiyordu vs.
Simdi bu ikinci adam kuantumdan anlamaz belki okumadığı icin ama bu adama sen bir ürün hakkında bilgi ver, sana ne kadar stok tutmak gerektiği, hangi noktada siparis etmek gerektigi, tedarikteki sapmalara göre yapılması gereken ayarlamalar vs hepsini hesaplar. Sosyal zekasi da iyi olduğu icin birincisinden daha iyi yerde.

Neyse, farklı şekilde gene misal rahmetli norm macdonald var. Adam matematik konusunda cok zekiymis ama hayatinda bu zekiligi kullandığı tek yer kumarhanede kart saymak :) ama onun dışında komedi zekasi cok ama cok üst düzey. Şimdi bu adam kuantum anlamiyor (bilmiyorum tabi ama rus edebiyati konusunda baya bilgiliydi) diye normal zekali değil. Sadece zekasi farkli bir alanda.

Yani bir konuda iyi olmak ya da olmamak çok acayip zeki biri olduğunu düşündürmuyor bana. Çünkü zekanin farkli türleri var.

Ama evet; bazi insanlar tabiki çok zeki doğuyor. Bunu paraya donusturup donusturmemesi onemsiz. Her şey para değil. Hayir cern'de çalışan adama "abi sen gidip kendine bir dükkan açıp ticaret yapsan daha çok para kazanirdin" demek komik olurdu, aynisi kendini akademiye vs veren insanlar için de. Ben de aksine ne akademisyenler tanidim bir is yerine girse parayı götürür ama adam istemiyor.

Alin bir örnek;
John urschel. Emekli nfl futbolcusu. Hepimizden çok para kazanmistir.
Ama ayni zamanda mit'den phd almis matematisyen. Antrenmana nissan versa ile gidiyordu.
Kısacası çok zeki bir insan için para yapip yapmamak önemli bir kistas değil bence.

Gene zeki ama zekasini kullanamamis kişi düşünürken aklima terrence andrew davis geldi, kendi oturup templeOS yazmış ama yaşadığı ruhsal rahatsızlıklardan evsiz öldü.

Bu arada bazi şeyler calisarak bence olmuyor. Yani bazi insanın içinden gelen şeyler var. Good will huntingteki gibi, bunu sanat, matematik, mühendislik her şeye uygulayabilir kişi. Ama bu demek değil ki kuantum konuşan akademisyen acayip zeki asla onun gibi olamayiz :)
0
logisticsmanager
(30.12.21)
Koç'ta akademisyen olmayı fazla büyütme derim. Hocalarının makaleleri az ve dandik. Kötünün iyisi denilir ancak.
0
garylineker
(30.12.21)
zeka ne ki. öğrenme kabiliyeti mi. iq kuramını gerçek kabul edersek, ortalama iqlu birisi her işi öğrenebilir.
bi konuda uzman olmak zeki olmayı gerektirmiyor.

hastalığı/zeka geriliği olmayan sıradan insanlar arasında, zeki/zeki değil ayrımı yapmak da eskilerin bir hatası. onlar meseleye isim verme kolaylığına kaçmış. yani bu kelimeyi ortaya ilk atanlar, aynı zamanda zeka fenomenini başlatanlardır. hatalı bir kavramlaştırma. çok takılmamak lazım.

zeka önemli değil de, her konuda muhakemeye açık olmak daha önemli, bence. kuantum biyolojisi konuşan çocuklar, tivitırda ne saçmalıklar yumurtluyordur. bunları hep gördük.

en zekimiz en tüccar olanımız, yine bence. en az zahmetle en çok konfor ve memnuniyet. haliyle akademisyenler pek de en zekilerimiz değil. en çok söz dinleyenlerimiz onlar.

progresif türkücü +1. outliers kitabı istatistikten bahsediyor heralde.
sen elindeki daracık örnek havuzunu alıp, bir hükme varıyorsun. bias diyor buna ingiliz.

evet bazı şeyler çalışarak olmuyor.
para parayı, network daha çok networku çağırıyor.
nasip diyoruz biz de buna.
ama buradan hareketle battık bittik vaziyeti almak, anlamsız.
0
comp
(30.12.21)
zeka değil imkan gözüyle bakıyorum ben. bir de düşnüyorum. ne oks'de ne de ygs-lys'de doğru düzgün çalıştım. bazı çocuklar genç yaşta ders çalışma bilincine sahip oluyor ve sadece ders çalışıyor. düşünüyorum şimdiki aklım olsa ben de full ders çalışırdım. biraz karakterle alakalı.

bu arada hemen hemen her gün odtüdeyim. daha karşıdan karşıya nasıl geçilir bilmeyen bir sürü genç var odtü içinde. kapıyı dan diye üzerine kapatan, selam sabah vermeyen sosyal zekası düşük bir sürü insan oturup ders çalışıyor buralara giriyor. genelleme yapmıyorum ama sinir krizi geçirmek elde değil bazen.

bir de pazarcı amca ya da imkanlardan dolayı okuyamayan otobüste yanında oturan teyze bu saydıklarınızdan hepsinden daha zeki olabilir. hayat şartları biraz da.
0
Hallegadola
(30.12.21)
akademide bilinen ve 100 yıldır zaten işlenen, üzerine kitaplar yazılan, didiklenmedik tarafı kalmamış konuları ezberlemek için aşırı zeki olmana gerek yok. günde 10 saat bunlarla uğraşacak kadar inek olman gerekiyor.

bence - beyni farklı çalışan insanlar: yaratıcı iş yapanlar. yani normal literatürün üstüne bir şey katabildiysen, farklı bir bakış açısından bakıp kimsenin görmediği bir şey yapabildiysen evet bu gerçekten zekadır, bu gerçekten beynin farklı çalışıyor demektir.
0
roket adam
(30.12.21)
Her zaman ben de bunu söylüyorum. Ben de zeki biri değilim kendimi bildim bileli zor anlarım. Tabi bu da iş hayatında çok fazla vakit kaybına yol açıyor.Bazı adama bir iş aktarıyorum ,benim 3 günde yaptığımı 1 günde çıkarıyor.
0
bbb_1
(30.12.21)
(5)

Zara haftaya indirime girer mi?

damba
Arkadaşlar her şey pahalı, Zara her sene girdiği indirimine girer mi senenin ilk haftası? Bir şey beğendim ona göre bekleyeceğim almak için. Teşekkürler (uçan dolar emojisi)
Arkadaşlar her şey pahalı,

Zara her sene girdiği indirimine girer mi senenin ilk haftası? Bir şey beğendim ona göre bekleyeceğim almak için.

Teşekkürler (uçan dolar emojisi)
0
damba
(29.12.21)
Tam tersi artabilir bence. Asgari ücret artışından ötürü
0
garylineker
(29.12.21)
Inditex’in her sene indirim dönemleri 3 gün aşağı 5 gün yukarı aynı oluyor. Çalışanlardan birini darlayın, biliyo onlar. Söyleme fln filan diyolar da azcık darlama çekince söyler. Ocakta bi tane indirim kesin yani, ama önce bindirip sonra indirirlerse kur, asgari vs. muhabbetinden bilemicem.
0
Deathrow
(29.12.21)
Zarayla çalışıyoruz, global kapanmalardan ötürü indirim dönemini erkene çekmeye çalışıyorlar. Ama Ocakta kesin +1
0
Bruce
(29.12.21)
5 ocakta olmuyor mu? olacak, zamlı fiyatlar zaten yaklaşık doların 12 olması üzerinden güncellendi sanırım, indirim rahatlıkla olur, gelecek sezon ürünleri pahalı olur biraz daha muhtemelen
0
atom karincanin torunu
(29.12.21)
Girer ama ben olsam şimdi alırım. İndirimde gerçekten indirim olursa ve stok bulursanız bir tane daha alıp bunu iade edersiniz.
Mango'ya indirimde bile zam geldi. Şu anda indirimde olan bazı ürünler sezondakinden pahalı.
0
marla is in my head
(30.12.21)
(7)

çatalca mı silivri mi?

birmilyonunvarmi
günübirlik gidip gezmek için hangisi daha iyi? mesela geçen pazar şile ve ağva'yı gezmiştik. gayet güzeldi. bu ikisine de hiç gitmedim. görmeye değer bir şeyler var mı buralarda? gerçi en kötü yemek yer döneriz yine de bi sorayım dedim.
günübirlik gidip gezmek için hangisi daha iyi? mesela geçen pazar şile ve ağva'yı gezmiştik. gayet güzeldi. bu ikisine de hiç gitmedim. görmeye değer bir şeyler var mı buralarda? gerçi en kötü yemek yer döneriz yine de bi sorayım dedim.
0
birmilyonunvarmi
(29.12.21)
İkisi de pek bir seye benzemiyor.
0
stavro
(29.12.21)
İkisi de kötü.
0
garylineker
(29.12.21)
beylikdüzünün az ilersi silivri. hiç bi numarası olmayan biyer.
0
killerbee
(29.12.21)
valla bence ikisi de çöp ama çatalca'da en azından şehirden uzaklaşabilirsiniz. çiftlik tarzı attır eşektir hayvanlar bulunan, yemek kahvaltı vs. yapabileceğini mekanlar var. gezme demeyelim de onlardan birini seçip gidip kahvaltı türü veya et türü yiyecekler yiyip hava alıp gelinebilir.
0
syozkn
(29.12.21)
Silivri de 10 yıl yaşadım, Çatalca ya defalarca gittim. Al birini vur ötekine :) 1 saat daha uzaklaşıp Tekirdağ a gitmek çok daha iyi.
0
you shall not pass
(29.12.21)
ben de tekirdağ'da 3 sene oturdum ondan sonra çorluya geçtim, tekirdağ'da da güzel hiç bişey yok.

anca uçmakdere'ye falan gidersen.

bu işin sonu edirneye varacak gibi.(edirneli'yim), onda da haftasonu gidilmez bulgarlardan adım atılmıyor.
0
killerbee
(29.12.21)
İkiside aynı edirneye kadar gitmişken geç selanik yap gel
0
basond
(30.12.21)
(20)

"Ben evlenmeyeceğim" netliğinde olanlar var mı aramızda?

norules
30'lu yaşlarında bir erkeğim. Şahsen evlilik hadisesine sıcak bakan biri hiçbir zaman olamadım, evlenmek gibi bir yaşam hedefim ve hevesim de hiç yok ama eş dost akrabadan dönem dönem "Hayat hep böyle gitmez, yaşlanınca kalırsın bir başına bak" psikolojik baskısını yiyince de bir huzursuzluk çöküyor
30'lu yaşlarında bir erkeğim. Şahsen evlilik hadisesine sıcak bakan biri hiçbir zaman olamadım, evlenmek gibi bir yaşam hedefim ve hevesim de hiç yok ama eş dost akrabadan dönem dönem "Hayat hep böyle gitmez, yaşlanınca kalırsın bir başına bak" psikolojik baskısını yiyince de bir huzursuzluk çöküyor yani.

"Ben evlenmeyeceğim" netliğinde olanlar var mı aramızda? Yaşlanınca işlerin nasıl yürüyeceği konusunda bir endişeniz var mı, o dönemleriniz için motivasyonunuz ne şekilde?
0
norules
(29.12.21)
Ben öyleydim. Daha doğrusu ergenliğimde ve genç yetişkinliğimde öyleydim, sonrasında o kadar katı değildim (bu katılığı açacağım) ama evlilik hedefim de olmadı. Sonra evlendim çünkü hayata aynı baktığım, evlilik konusundaki çekincelerimi (ortalama Türk erkeği toksik cinsiyetçiliği) bünyesinde neredeyse hiç barındırmayan bir adama aşık oldum. 30'ların ortasında/ikinci yarısında evlendik.

O kadar katı olmak orta yaşlara gelmiş insanlar için biraz saçma geliyor bana, ergen inadı gibi geliyor. (Ha evlenmeden de çocuk yapabileceğiniz, devletin sizi çift olarak kabul ettiği, partnerinizle birbirinizin sağlığı, resmi işleri vs konusunda aile saydığı bir ülkede yaşıyorsanız o ayrı.) Evliliği ulaşılması gereken bir hedef sayıp önünüze çıkan ilk kadınla evlenin, sizi evlendirmek isteyen akrabalar temiz aile kızlarıyla tanıştırsınlar demiyorum. Fakat "olsa da olur olmasa da olur, bir gün bir sevgilimle evlenmek istersem bakarız" yaklaşımı daha sağlıklı sanki.

Ha bir de, evlenince yaşlılığınızın eşinizle huzur içinde geçeceğinin garantisi yok. Gayet huzurla evliyken eşi erken ölünce 40'larında, 50'lerinde yalnız kalan çok insan var. Ne yapmak lazım o zaman, yalnız kalmamak için hemen yeni birini bulup evlenecekler mi?
0
kobuzchu kiz
(29.12.21)
30 yaşındayım. Hayatımı birlikte geçirme niyetimin olduğu kadınla ilişkim geçen sene sonlandı. Uzun bir ilişkiydi. Bu da bana uzun vadeli plan yapmamın pek de anlamı olmadığını öğretti. Etrafımda evlenen çoğu insan da zaten bunu hedef edindiğinden değil öyle süregeldiği için evlendiler. O yüzden en fazla 8-9 gün sonrasını düşünüyorum galiba artık :)
Yalnızca kendi kontrolümüzde olmayan planların hayalkırıklığı hoş olmuyor.
0
lüzumsuz adam
(29.12.21)
bu baskının varlığı yalnızlığınızdan/düzenli bir ilişkinizin olmayışından mı yoksa bekar oluşunuzdan mı kaynaklanıyor?

@kobuzchu kiz+1

yakınlarınız hayat tek başına tatsız, birini sevince daha güzel demek istiyor da olabilir. yoksa tabiiki evlenmek bir hedef olmamalı, öyle olması saçma zaten.
çok küçük yaşlardan beri kendi kendine yetebilen biriyim, birey olmayı erken öğrenmiş biriyim. dolayısıyla "aile" ye aşırı anlam yükleyip ihtiyaç duymadığım gibi, aile olmak için evliliğe gerek olduğunu da düşünmüyorum. insanın tüm sosyal çevresi geleceğini şekillendiriyor aslında. sırf partneriz değil. motivasyonum bu konularda attığım, atacağım doğru adımlar. ancak yine de @kobuzchu kiz+1111
0
jimjim
(29.12.21)
20li yaşlarımda evlilik için aile ve toplumun da etkisiyle belki diyordum, okul biter evlenir çocuk sahibi olur aile kurarım klasik düşüncesi vardı.

30 lu yaşlarıma gelince evlenmeyi gerçekten istemediğimi fark ettim, bunda 18 yaşımdan itibaren aileden ayrı, kendi başıma yaşamaya başlayıp kendi istediklerimi yapma özgürlüğünün ve kendimi tanımanın da etkisi oldu. aklımda tek soru biyolojik saatim işlemeye başladığında çocuk istersem ne olur acabaydı. yine şanslıydım ki bu da bende olmadı. çocuklara aşık bir insanım, birlikte vakit geçirmeye bayılıyorum ama kendi çocuğumun olması düşüncesi beni çok rahatsız etti. bu arada ablam da evlenip çocuk yapınca ailenin evlen baskısı da yok oldu, ben de çocuk sevgimi bu şekilde giderebilir hale geldim.

40a yeni girmiş bir insan olarak evlenme ve çocuk yapma konusunda almış olduğum kararlardan asla pişman olmadım. hatta tersi bir durumda olsam ülkenin de malum durumu yüzünden anksiyete krizleri geçirirdim, şu an kararlarımı tek başıma alıyorum, hayatımı nasıl sürdüreceğime, ne yapmak istediğime tek başıma karar veriyorum.

yaşlanınca ne olacağını açıkçası pek umursamıyorum, son 2-3 yıldır yaşanılanlardan sonra anladım ki önümüzdeki ay bile ne olacağı belli değil. bu konudaki mottom "tanrı'yı güldürmek istiyorsan ona planlarından bahset" sanırım.

evlenip aile kurup çok mutlu olan insanlar da var, yalnız yaşayıp ileriki yaşlarda bu durumdan pişman olmayanlar var, çocuklarının bakmadığı yaşlılar var. emekli maaşını verip huzurevinde yaşamak, ya da elden ayaktan düşene kadar kendi başının çaresine bakıp, gerekirse bakıcı ile son zamanları yaşamak bana rahatsız edici gelmiyor. yaşayıp göreceğiz modundayım.
0
hypathia
(29.12.21)
Kritere bağlı olarak benim kriterlerime uyan biri olmadığında öyleyim.
0
garylineker
(29.12.21)
kobuzchu kiz +1

Hayatımın hiçbir döneminde evlenmeyi düşünmedim. Evlenmek, çocuk sahibi olmak hiç istemediğim şeylerdi. Ergenlik zamanında bu konuda çok keskin söylemlerim vardı ama insanların "aa öyle mi, peki" demek yerine sürekli seni ikna etmeye çalışmaları bi noktada o kadar bunaltıyor ki pes ediyorsun.

Son yıllarda "yoo düşünmüyorum" demekle yetiniyorum uzarsa da "bakalım hayat bu belli olmaz" diyorum.
33 oldum hala aynı fikirdeyim.

Yalnız kalma konusunda yine kobuzchu kiz +1 diyeceğim.
0
mutekebbir
(29.12.21)
Evlenmek ya da evlenmemek konusunda katı olmak gerektiğini düşünmüyorum. Bu kadar anlam yüklenecek bir şey değil evlilik. 34 yaşında bekarım, olursa evlenirim olmazsa meh dedim.. Hala da öyle diyorum. Evlenmem diye ciddi ciddi konuşanlar çocuk yapıyor şu an.
0
lcha
(29.12.21)
Evlenmeyeceğim değil ama çocuk doğurmayacağım netliğindeyim şahsen. Hoş, hayat bana "evlenemicen sen" netliği göstermeye başladı ama... bakalım.
0
muhayyer divan
(29.12.21)
hypathia +1

34 yasında, kadınım ne evlilik ne de cocuk isteğim var. buna katılık değil de soru baslıgındaki gibi "netlik" demek daha doğru. istemiyorsan istemiyorsundur, biri fikrimi değiştirirse evlenirim diyorsan ılımlısındır, istiyorsan da istiyorsundur. hiçbir zaman evlenmeyi dusunmedim ve istemedim.
0
suyin
(29.12.21)
34 yaşındayım, son ilişkimi “benimle gelecek yok” cümlesi yüzünden bitirmek durumunda kaldım. evlenme niyetinde değildim, ama birlikte yaşamak da dahil hiçbir gelecek düşünememek de geri kalan kısımları yolunda giden bir ilişkiyi bitirmeme yetti. evlenmek istememeye sonuna kadar saygı duyuyor ve hak veriyorum. ama 30+ yaşında olan birinin en basit ilişkiye başlarken bile bunu karşısındakine söylemesi gerektiğini düşünüyorum. zira mevzu sadece imza atmak değil. şu yaşımda hayatımda biri varsa hafta sonumu kimle geçireceğim, tatile kimle gideceğim vs. düşünmeme gerek kalmamalı. “birlikte” olmak karşılıklı sorumluluk alabilmek istiyorum. imza olması ya da olmaması bu durumu değiştirmiyor. belli bir yaşta insanların bunu önceden konuşup üstünde anlaştıkları takdirde ilişkiye başlamaları gerektiğini düşünüyorum. + yaşlanınca yalnız kalma durumundan korkuyorum ama korkunun da ecele faydası yok. yalnız kalmayacağım diye de evlenilmez ya da birlikte kalınmaz olmadım biriyle.
özetle: kısmet.
0
inanna
(29.12.21)
hypathia +1
0
olimpia
(29.12.21)
25 yaşındayım, biraz daha gençken "aman ya ne evlenicem" kafasındaydım ama şu an oturup düşününce çevrenizde her ne kadar arkadaş, aile, sevgili vs. olsa da bir yaştan sonra yalnız kalmak ve bu durumun üzmesi kaçınılmaz. o yüzden şu an daha sıcağım, asla evlenmem demiyorum illa da evleneyim de demiyorum. kısacası uygun birisi olursa neden olmasın kafasındayım.

ama çocuk konusunda kendimi bildim bileli istemiyorum. hamile kalmak, doğurmak, bir çocuğun sorumluluğunu üstlenmek bana aşırı korkutucu ve zor geliyor.
0
candide
(29.12.21)
Asla evlenmiş olmak için evlenilmemeli düşüncesinde biriyim. İnsanlar gerçekten birlikte yaşamayı ve aile kurmayı çok istediklerinde evlenmeliler bence. Yalnız kalmamak için yapılan evlilikler hep boşanmayla ve yalnız kalmayla sonuçlanıyor zaten.

Ek olarak 30 yaşına merdiven dayamış bir kadın olarak her zaman evliliği saçma bulmuştum. Şimdi sevdiğim insanla birlikte yaşamayı çok isteyen bir ruh haline büründüm.

Yani zaman ne gösterir bilinmez. Büyük büyük konuşmamak lazım hayatta.
0
alaimisema
(29.12.21)
%99: evlenmeyeceğim + %1: belki = kısmet ve olasılıklar.
0
neynep
(29.12.21)
Kesin ve net olarak evlenmeyeceğim(büyük çaplı bir felaket olmazsa), biriyle birlikte yaşayabilirim ama evlenmeyi düşünmüyorum. Yaşlanınca evli ve çocuklu olduğu halde eşi ve çocuklarının bakmadığı bir çok kişi biliyorum, üstelik bu kişiler çalışma hayatlarının tamamını eşi ve çocukları istediği gibi yaşayabilsin diye uğraşarak geçirdiler. Yaşlanınca eşiniz veya çocuğunuzun size bakacağının garantisi yok ama onlara harcayacağınız paraları kendinize ayırırsanız çok sağlam bir birikiminiz olabilir.
0
bartholomew87
(29.12.21)
ben varım. 28 yaşında adamım. yaşıtlarımın çoğu evlendi, çocuğu oldu. hiçbirine özenmedim, aklımdan bile geçmedi evlilik. bana çok sıkıcı ve sıradan geliyor evlilik. en sevdiğim insanla bile evlenmeyi kırk kere düşünürüm. belki ilerde evlenirim ama büyük ihtimalle boşanacağımı biliyorum:) yaşlılıkta yalnızlıktan ise hiç korkmuyorum.
0
nothing in my way
(29.12.21)
Yas ilerdeikce bir cok konuda kafa yapımının degistigini gordukce artik hemen hemen hicbir konuda o kadar kesin konusmuyorum kendimle ilgili. Yarın ne olacagi belli olmaz. Dolasiyla hiçbir zaman evlenme heveslisi biri olmamakla birlikte kesinlikle asla evlennem diye bir iddaam yok.
0
stavro
(29.12.21)
33 erkek kişisi.

Zaman zaman sevdiğim biriyle evlensem, kendi halimizde tatlı bir aile olsak, kızım olsa diye düşündüğüm oluyor ve zaman zaman gerçekten de istediğim olur ama işin içinde çocuğun sorumluluklarını da düşününce bir ürpeme geliyor. Evlilik zaten başlı başına bir zor süreç, çocuk apayrı bir süreç. İlla evleneyim diye tabii ki bir düşüncem yok. Bazen iyiyim ya böyle dediğim de oluyor.

Öbür taraftan sanki hiç evlenecekmişim gibi geliyor. Ben seviyorum sevmesine ama tek taraflı kalıyor. Bir karşılık alamıyorum. Dediğim gibi illa evleneyim diye bir düşüncem yok.

Kısaca bilmiyorum.
0
put it in your appropriate place
(29.12.21)
Benim evlenmem ülkemizde yasal değil. Açıkçası hayatım boyunca da bu durumun değişeceğini düşünmüyorum. Biraz da bu yüzden evlilik hiç gündemimde olmadı. Yanlızlığımı seviyorum, ama belki de tersini hiç yaşamadığım içindir onu bilemem. Yukarıdakilerin de dediği gibi hayatın ne getireceği bilinmez. Göreceğiz. Çocuk kesinlikle istemiyorum ama. Bu konuda kararımı asla değiştirmeyeceğimden adım gibi eminim.
0
peki madem
(29.12.21)
Erkek bakis acisindan bu evlilige direnme mevzusu da solculuk gibi, birisi parayi bulana kadar suruyor, oburu de dogru zamanda dogru hatunu.

Evlenmeyecegim kafasinda olan birsuru arkadas evlendi. Hemen evlenmeliyim diyenler evlenemedi hala bekliyor. Kimisi evlendi coktan bosandi, ikinciye evlendi. Hayat zaten cogunlukla sizin istediginiz kulvardan ilerlemiyor.

Ortada korkulacak birsey yok, uzerinde asiri dusunulup kafa yorulacak birsey degil. Herkes evlenmek zorunda da degil. Hayatin akisina birakin kendinizi, olursa olur, olmazsa olmaz.
0
cooperr
(29.12.21)
(5)

Beyaz eşyaları nasıl hızlı satabilirim?

goodman
Beyaz eşyalarım var depoda duruyor. Bir kaç ay kullanıldı. Bunları spotçular hemen alır mı?
Beyaz eşyalarım var depoda duruyor. Bir kaç ay kullanıldı. Bunları spotçular hemen alır mı?
0
goodman
(28.12.21)
az para verirler ama alırlar. her yere ilan ver. hangisi tutarsa
0
garylineker
(28.12.21)
1 ay bekle. Öğretmen atamaları baslayacak toplu satarsin uygun fiyattan. Spotcuya verirsen ucuza alırlar.
0
westblack
(28.12.21)
Letgoya koy, gün içinde teklifler gelmeye başlar.
0
roket adam
(28.12.21)
letgo?
bulunduğunuz il/ilçenin facebookta grupları varsa oralara da yazabilirsiniz.
fenerbahçe gönüllüleri, datça sakinler vs gibi.
0
rewlack
(28.12.21)
buraya koy bakalım, illa bir şeyler çıkıyor
0
babafingo
(29.12.21)
(15)

Arttırılmadan Ödenmiş Kira - Ev Sahibinin Farkı Sonradan Talep Etmesi

pantepember
Selamlar,Birkaç yıldır kiramı arttırmadan ödüyorum. Ev sahibi bu süre içinde hiçbir talep ya da uyarıda bulunmadı, ben de durumdan rahatsız olmadığını düşündüm.Kısa süre önce evime icra belgesi geldi. Tüm farkları faiziyle talep ediyor.Bunu yapmaya hukuki olarak hakkı olup olmadığını merak ediyorum.
Selamlar,

Birkaç yıldır kiramı arttırmadan ödüyorum. Ev sahibi bu süre içinde hiçbir talep ya da uyarıda bulunmadı, ben de durumdan rahatsız olmadığını düşündüm.

Kısa süre önce evime icra belgesi geldi. Tüm farkları faiziyle talep ediyor.

Bunu yapmaya hukuki olarak hakkı olup olmadığını merak ediyorum.

Not: Kira sözleşmesinde "TÜFE oranında arttırılır" ifadesi var.

Bilgi alabileceğim bir site, forum vb. de çok makbule geçer. Benim yararlandığım sadece hukuki.net var.

Güncelleme: Bu farkı ödememem gerekecek gibi görünüyor. En az kayıpla kapamak için bir öneriniz olur mu?

Teşekkürler.
0
pantepember
(28.12.21)
sanırım burada önemli olan kira sözleşmenizde zam oranına dair ne yazdığı. Örneğin her yıl üfe tüfe oranında arttırılır gibi bir ibare varsa hakkı var diye düşünüyorum.
0
huzurlarinizda huzursuzluk
(28.12.21)
hukukçu değilim ama sözleşmede ikinizde imzasi var ve siz ve siz tufe oranında artırmaya onay vermiş ve arttırmamissiniz
0
all girls dream
(28.12.21)
Bu farkı ödememem gerekecek gibi görünüyor. En az kayıpla kapamak için bir öneriniz olur mu?
0
🌸pantepember
(28.12.21)
Yargıtayın kararları vardı çok önceden aynı durumu okumuştum. Hatta belki burada bile olabilir.
Yani ev sahibinin her sene hadi zam yapalım demesi gerekmiyordu. Sözleşmede yazanı yapmakla yükümlü idiniz. Farkı istemesi yasaldı. Yani sizden alır o parayı.

En az kaybın yolu ev sahibiyle anlaşmanız, yarısını vereyim ya da şu kadar vereyim vs gibi. Yasal bir yolunuz yok başka.
0
artci sarsinti
(28.12.21)
Ödememe ihtimaliniz yok dosya parasıyla birliktke baya yük olur size o.
0
aeroknight
(28.12.21)
@artci sarsinti Aradan avukat, icra, mahkeme vb masraflarını çıkarmak için mi, yoksa kira farkını azaltmak için mi ev sahibiyle konuşayım?

Yani, avukat, icra, mahkeme vb. masraflardan kaçınmanın bir yolu var mı?
0
🌸pantepember
(28.12.21)
Belki kendisine ulaşıp, pandemi kriz vs. yardımcı olduğunuzu düşünmüştüm özür dilerim diyip alttan alabilir ve pazarlık edebilirsiniz. Mesela faizden vazgeçmesini rica edebilirsiniz.

Neticede karşı tarafın elinde kapı gibi sözleşme olduğunu unutmayın. Geçmiş olsun.
0
kaptankedi
(28.12.21)
pazarlık yapılabilir ev sahibiyle
0
all girls dream
(28.12.21)
Sözleşmede yazan ifade zaten yasal oranı belirtiyor.

Sözleşme bitiminde taraflar aksini iddia etmediği sürece sözleşme yasal zamla birlikte yenilenir.

Siz sözleşme bitiminden 1 ay önce, ev sahibi 3 ay önce yazılı olarak sözleşmenin yenilenmeyeceğini bildirmediğiniz için sözleşmeniz yasal zamla birlikte (son 12 ayın TÜFE ortalaması) yenilenmiş.

Yasal olarak ev sahibinin bu farkı isteme hakkı var. Dava nasıl sonuçlanır bunu bilemem (hukukçu değilim), ama burada ev sahibi haklı görünüyor. Tek sıkıntı iletişim problemi gibi görünüyor. Ev sahibinizle iletişim kurup orta yol bulmaya çalışın.
0
Abdurrahman
(28.12.21)
Hesap yaptım, talep edilen fark normal görünüyor. Yani bununla ilgili bir sorunum yok. Öderim. Yasal faiz de %9. Hiçbir şey değil.

Avukatlık ücreti (ve varsa diğer masraflar) ne kadar tutacak diye merak ediyorum. Mümkünse bunlardan olabildiğince kurtulmak isterim.
0
🌸pantepember
(28.12.21)
pazarlik dene de, arada avukat varsa, alabilecegini alacaktir.
0
camussar
(28.12.21)
uyap vatandaştan dosyaya giderek dosya hesabı bölümünde tüm masraflarla birlikte toplam borç miktarını görebilirsiniz.
0
karsiyakaliyiz
(28.12.21)
Sadece sunu yazmaya geldim; bu saçma sapan bir olay değil mi ya? Mantıklı olan sana "hesapladim ve ödemen gereken x lira" demesi ne kadar güzel olurdu?

Abi gavur falan der bizim insanlar da ev sahibim zam zamanı hesaplayip "bu aydan itibaren yasal zamma göre şu kadar oldu" diyor. Resmen su an kusuratli para atiyorum çünkü yasal zam ile 830.30 euro mu ne oldu.
Üstüne aidat bedellerini hesaplayip sizden fazla aidat alındı hesabiniza 35 euro yolladim diyor.
Vallaha ne bicim ev sahibiymis bir mesaj bile yollamadan icraya gitmiş.

Çok kolay gelsin size. Isiniz var böyle insanla.
0
logisticsmanager
(29.12.21)
Faiziyle talep etmek için yapmıştır. Uzlaşacak kişi zaten böyle bir şey yapmaz. Teklif edin yine de.
0
garylineker
(29.12.21)
Anlaşmaya vardık. Dava masrafları kadar bir tutar indirim yapıldı. Aramız da düzelmiş oldu. İki tarafın da memnun kaldığı bir anlaşmaya varılması hoş oldu.
0
🌸pantepember
(29.01.22)
(17)

işimi kurdum, düzenimi kurdum artık evleneyim çoluğum çocuğum olsun.

karayel
çoğu insan bu cümleye harfiyen riayet ediyor. örnek; devlet kurumunda çalışıyorum buradaki insanlar kadroya geçer geçmez hemen evlendiler. böyle çok örnek var.mesela işini kurup, düzenini kurduktan sonra evlilik harici başka bir şey yapılamıyor mu?neden herkes bu kafada. ben hiçbir zaman böyle bir ş
çoğu insan bu cümleye harfiyen riayet ediyor. örnek; devlet kurumunda çalışıyorum buradaki insanlar kadroya geçer geçmez hemen evlendiler. böyle çok örnek var.

mesela işini kurup, düzenini kurduktan sonra evlilik harici başka bir şey yapılamıyor mu?

neden herkes bu kafada. ben hiçbir zaman böyle bir şey düşünmedim, tabi ki çok aşık olduğum bir insan olursa evlenirim ama kadroya geçip düzenim kuruldu hadi evleneyim falan diye düşünmedim, bana saçma geliyor.

kısaca insan hayatında zirve evlilik mi yani?

siz ne düşünüyorsunuz?

edit: yorum yazan arkadaşlar sanırım sadece başlığa göre yazıyor, dolayısıyla konunun özünü anlamayan çok insan olduğunu düşünüyorum.

evlilik kötü/kaka demiyorum, aşık olursam bende evlenirim hatta en çok ben evlenirim diyebilirim. ama bu şekilde evlenen insanlar sevdiği için değil o cümledeki sıra geldi diye herhangi birini bulup evleniyor. ortak bir işletme gibi bundan bahsediyorum.
0
karayel
(27.12.21)
İşimi düzenimi kurdum, düşünmüyorum.
0
ruhen hastayim ben
(27.12.21)
çünkü insanların çoğu düşünüp sorgulamaz, sürüye uyar.
0
candide
(27.12.21)
Duzeni kursam da kurmasam da birine onunla evlenecek kadar guvenmem cok zor
0
stavro
(27.12.21)
çünkü çoğu insan için evlenmek liseden üniversiteye geçmek, üniversiteden sonra askere gitmek, askerden gelip işe başlamak gibi bir hayat basamağı... kadroya geçince de garantilemiş oluyorlar bir şeyleri...
0
tabudeviren
(27.12.21)
Herkesin hayatına kimse karışamaz. Belki de gerçekten evlenmek istedikleri için evleniyorlardır. Herkes böyle yapmak zorunda değil tabii ki. Kafa yapısıyla alakalı.

Bana mesela 1 milyon dolar da versen sapıtacak bir adam değilim. Finalde yine evlenmek isterim.

He bir de kadro olayı biraz farklı. Üniversiteler aynı soyadlı onlarca çift ile dolu. Sorsan torpil yapmadık derler. Bir çeşit kapak atma operasyonu da olabilir.
0
dissendium
(27.12.21)
evlilik zorla olan bi şey değil (genelde). isteyen evleniyor, istemeyen evlenmiyor. evlenenler için evlilik basamak da olabilir zirve de dip de anlamsız bi formalite de zevk de hobi de iş de gereklilik de. her şey olabilir yani. bazılarının bu kafada olmalarının bu kafada olmayanlara nihayetinde bir zararı yok. sözde bu basamakları uygulamak istemeyince büyük resmi görmüş, olayı çözmüş, saçmalamış veya mamış da olmuyor kimse. asıl bu kadar karşı olanlar/her fırsatta evliliği kötüleyenler evliliği çok büyütüyor gibi geliyor bana da.

kısaca bazı insanların hayatında zirve evlilik olabilir, bazılarında olmayabilir. biri diğerinden yeğ değildir.
0
erenderk
(27.12.21)
cocuk yaparsam yaslanip elden ayaktan dustugumde bana bakar, arada hatrimi sorar diye dusunuyorlar.
0
hot potato
(27.12.21)
Biraz yaşam tarzı ile alakalı. Ben aslında toplumun insana dayattığı gibi göründüğü ; üniversiteyi bitir ,iş bul ,evlen, çocuk sahibi ol döngüsünün yanlış olduğunu düşünmüyorum. Aksine kendime çok uygun buluyorum. Yaşım çok ilerlemeden çocuk sahibi olmak istiyorum. Benim anne-babam geç çocuk sahibi olmuşlar bu nedenle babamla öyle top oynamışlığım vs çok yoktur. Bu nedenle yaşım çok ilerlemeden çocuk sahibi olup, çocuğumla eşimle uzun uzun vakit geçirmek istiyorum
0
bbb_1
(27.12.21)
Evlilik doğru kişiyle olursa gayet güzel bir şey. Daha güvenli bir yaşam ve ekonomik açıdan da daha rahat oluyorsun.

Ben özgür insanım, evlenmem diyenlerin zorlama evlilik yapma ihtimali daha yüksek. Birini tanıdın hoşlandın, ekonomik durumlarınız ve entelektüel seviyeniz de denk diyelim. Evlilik bu durumda gayet mantıklı
0
garylineker
(27.12.21)
Benim düşünceme göre evlilik, insanların doğup büyüdükleri ve beraber yaşadıkları aile hayatından sıyrılıp, kendi düzenlerini kurmalarında bir basamak. Belli bir yaştan sonra anne baba ile anlaşamıyor insan, e evlenip kendi evine geçmek hatta deyim yerinde ise kaçmak güzel bir seçenek oluyor. Tabi belli yaştan sonra yapılan evlilik baskısı da var. Ancak siz zaten kendi ayrı evinizde, kendi düzeninizdeyseniz evlilik düşüncesine ısınmak daha da zorlaşıyor. Açıkçası ben tam olarak bu durumdayım. Direniyorum hâlâ bakalım, ben genel kanıdan farklı düşünüyorum şimdilik; yalnızlıktan ölmeyeceksem, evlilik şart değil.
0
huzurlarinizda huzursuzluk
(27.12.21)
çünkü daha iç rahatlatıcı. "doğru yapıyorum" hissi uyandırıyor insanda. hatta toplumun bazı kesimlerinde evlilik, askerlik, çocuk yapmak için uygun görülen yaşı geçtiğinizde bile kınanırsınız.

evlilik zirve değil ama çok önemli bir köşe taşı. evlilikten sonra gurur duyacağınız çocuklar yapmanız gerekiyor. sonra onların da hayatlarını sizin gibi toplumun standardına ve normlarına uygun bir şekilde yaşamaya zorlamanız gerekiyor.

bir de çok dışa dönük bir insan değilseniz evlenmeyip n'apacaksınız? :P insanın yaşı ilerledikçe partner bulması zorlaşıyor, bu yüzden yaş ilerlemeden hallediliyor sanırım bu işler.
0
rahip janick
(27.12.21)
yapacak bir şey kalmayınca evleneyim bari diyor olabilirler.
0
respect
(27.12.21)
İki sebebi var. Birincisi insanlar çocuk yapmak istiyor. Bunun için mevcut toplum normlarında evlenmeleri gerektiğini düşünüyorlar.

İkincisi de insanlar yaşlandıklarında yalnız kalacak olmaktan korkuyorlar. Uzun dönemli karşılıklı bir bakım anlaşması olarak görüyorlar evliliği.
0
pispinti
(27.12.21)
30 yas ustu bekarsan etrafinda kac tane adam kaliyor bir bak o zaman soruna cevap bulursun.

Ben soyleyim 1 tane bile kalmiyor.
Evlenen evine kapaniyor seninle gorusmuyor.

Kariyla kizla da arkadaslik bir yere kadar.
Normal cevrenden oyle kiz da bulamazsin.

Cogu insan mecburen evleniyor.
Yoksa 40 years old virgin filmindeki gibi evde maket boyuyorsun.
0
divit
(28.12.21)
Bunlardan bir kısmı zaten evlenebilmek için düzenini kurmayı bekliyor. Eğer evlenme hayaliniz yoksa bir dolu şey var tabii hayatta. Kadınlar için doğurganlık dönemi maalesef kısa, ama erkekler öyle değil.
0
SiyamkedisiZorro
(28.12.21)
Başka yapacak bir şey olmadığı için galiba. Bunu birlikte olduğu biri olmadığı halde bu şekilde dile getirenler bile var. Sanırım siz de onları kastediyordunuz sorarken. 4-5 yıl önce evliliği kötüleyen, saçmalığına dair vaaz veren arkadaslarimdan bile o cümleyi su aralar duyuyorum, 30'a yaklasildigi ya da geçildiği sıralar yani şu ara derken.
0
encokbenisevinnolur
(28.12.21)
(19)

Para Durumları

the man with no name
Arkadaşlar bu dolar mevzuları sonrası Ekşi Sözlük'te neredeyse herkesin belli bir birikimi olduğunu gözlemledim. Cumartesi akşamları evde oturmayıp, bu kadar sosyal olan sözlükçüler nasıl bu kadar birikime sahip?ben on yıllık çalışanım ama kazandığım hep bir şeylere gidiyor, hiç müsrif biri olmamama
Arkadaşlar bu dolar mevzuları sonrası Ekşi Sözlük'te neredeyse herkesin belli bir birikimi olduğunu gözlemledim. Cumartesi akşamları evde oturmayıp, bu kadar sosyal olan sözlükçüler nasıl bu kadar birikime sahip?

ben on yıllık çalışanım ama kazandığım hep bir şeylere gidiyor, hiç müsrif biri olmamama rağmen tek birikimim arabam.

ya herkes evli ve çift maaş giriyor eve, ya da kimse yalnız yaşamıyor. benim tek çıkarımım bu. ya da birçoğu yalan. kafamı kurcalıyordu, bende mi sorun var acaba diye düşünüyorum kaçtır. ya da ekşi sözlük hiç çevremi yansıtmıyor :)
0
the man with no name
(24.12.21)
hocam araban var daha ne olsun. benim şu an hesabımda 5k var. 17 liradan dolar alacaktım az kalsın, iyi ki almamışım.
0
sec guard
(24.12.21)
herkesin birikimi yok, sadece birikimi olanlar bundan bahsettikleri icin oyle bir izlenim olusuyor sende.
0
hot potato
(24.12.21)
hocam sayısını bilmiyorum da binlerce yazar var ekşi'de. başlıkta doğal olarak birikimi olanlar yazınca sanki geneli yansıtıyor gibi görünüyor.
0
lazpalle
(24.12.21)
@halk, mutsuz değilim elbette, sadece gözlemimi paylaşıp fikir almak istedim.
0
🌸the man with no name
(24.12.21)
Para konulu başlıklara parası ve yaptığı işlemler üzerinden beklentileri olanlar yazıyor zaten.
Başlık altındaki entry sahiplerini, aynı meslek koluna mensup kimselerin aynı işyerinde bulunması gibi düşün.
Ekonomik yönlü olumsuz bir durumda da herkesin maddi kayıp konusunda söyleyeceği olduğundan aniden bir araya gelmeleri başlık altında toplanmaları zor olmuyor.

İnsan psikolojisi böyledir herkes kendi gibi hisseden düşünen birilerine yakındır.
Hastayı en iyi anlayan yine hasta olan diğer kişidir.
0
Erva
(24.12.21)
yani bu birazda eldeki nakiti nasıl değerlendirdiğinle ilgili, bende nakit sende araba var, sendeki araba belki kartal şahin, bendeki nakit belki 3 bin tl.

o başlıklarda milyon doları olanda yazıyor 4 bin lirası olanda kimde ne var bilemeyiz, bilmemeliyiz.

tabii birde benzer durumda olanların bir araya gelmesi de var bir nevi dayanışma grubu gibi.

erva +1
0
selam
(24.12.21)
Niyeyse internet ortaminda zengin gorunce insanlar bunu inkar etmek istiyor.
Sadece turkiye'de degil reddit'de de aynisi var.
Birisi zengin oldugunu ima ederse once yalanlaniyor sonra linc ediliyor.
Ekside rolex basligina bak cogu kisi bu saate sahip mesela.
Adam 300-500 bini koluna takip dolasabiliyor.
Ben duyuruda rolex sorusu sordugumda da babalar gununde babasina hediye alan vs 3-5 tane rolexi olan kisiler cikmisti.

Yani etrafimizda bol bol zengin var.
Sokaktaki siradan bir bakkalin bankada en az 2 milyon lirasi var.

Ki senin bahsettiklerin zengin de degil. Sadece maas birikimini kenara atmis adamlar, sen 1 araba almissin o da 1 araba almis 1 araba da bankaya koymus.

Direkt net ornek vereyim.
10 senedir calisan arkadasim var.
Maasi 2binle basladi, senelerce 3bin aldi. su an en fazla 9 aliyordur.

1 istanbul evi, 1 yazligi, 1 otomatik fiestasi var.
Sadece yazligin kredisini oduyor digerlerinin borcunu bitirdi.
Bu arada 10 senedir evli ve cocuklu.
Karisi da ortalama maas aliyor.
0
divit
(24.12.21)
valla ben de anlamıyorum. ben 9 seneye kadar çift maaşlıydım, hiç bir zaman kenara para koyamadım hep bir borcum vardı. ya bu insanlar çok zengin ya da hiç bir şey yapmayıp para biriktiriyorlar.
0
mikahakkinen
(24.12.21)
@divit işte benim de kafamı kurcalayan şey bu, bu maaşlarla nasıl bu birikimleri yapabiliyorlar... şaşırtıcı benim için bu durum.
0
🌸the man with no name
(24.12.21)
Masraf yapmıyorum, dışarıda kahve veya yemek işlerine bulaşmıyorum. Ailemle yaşıyorum. Maaşım vardı biriktirdim, kendi işim var biriktiriyorum. Borsaya yatırım yapıyorum yıllardır. Mouse bozuldu tamir ettirdim. Taksi kullanmıyorum. Yürüyorum, minibüs-otobüs-metro vs kullanıyorum. Böyle böyle artıyor. Asıl kenarda parası olmayanları anlamıyorum. Sürekli harcıyorlar, sigara, kahve bilmem ne derken milletin parası dikkatlerini çekiyor. Asıl düşünülmesi gereken bence ben nasıl yapabilirim demek olmalı.
0
Amory Lorch
(24.12.21)
adse +1

2000'li yıllarda borsadan batan çok insan olmuştu. Hatta tiyatro oyunu bile var. Bana Bir Şeyhler Oluyor.

Bugün aynı olay coin'e döndü. Parasını batırıp intihar eden çok insan var.

Aslında o yatırım yatırım diyenlerin hiçbiri zengin değil. 5 bin lirası olan da yatırım yapıyor, 10 milyon lirası olan da.

Bu kişilerin çoğunun yatırım dediği 100 bin lirayı geçmez.

Gerçekten durumu iyi olan insanın Ekşi'de işi olmaz. Sitede zaman harcamaz. Ben ucuza patates almak için kamyonla il değiştiren market sahibi biliyorum. Bunu düşünen adam Ekşi'de bir saat dolar entry'si yazıp sonuna ytd ekler mi.
0
dissendium
(24.12.21)
@the man with no name

Kendi adima konusayim netflix 54 oldu galiba gecen ay.
Bastim iptal ettim.
Zaten actigim yoktu yeni icerik eklemiyordu.

Senede 650 lira ediyor.
2 tane uyelik iptal etsen 1300 tl.
Youtube vanced reklamsiz zaten.

Iphone istesem en iyisini alirim, ortalama bir android isimi goruyor.
Hoop en az 10bin kardasin.

Qled tv 13bin, normal led alsan 6bin.
Bu sene 2 kere tv almam gerekti.

Bu ay 2 tane izeltas anahtar aldim. Bir musluk degisimi, avize degisimi derken 300 tl kar.

Bak suradaki hesapla 1 tane tofas sahin aldim bile.
0
divit
(24.12.21)
sadece parası olanlar para hakkında yazıp çizdiği için geriye kalan binlercesinin sayısı hakkında fikriniz olmuyor. ama asıl çoğunluk bizler gibi 5 kuruşsuzlar :) sizde sorun yok ülkede ekonomi kötü :) netflixe 54 tl vermek lüks olmamalı. hiç kimse okumak istediği kitabı almaktan vazgeçerek birikim yapmak zorunda bırakılmamalı. yılda bir kez adam gibi tatil, zeytinyağlı etli sebzeli düzgün yemekler, ısınan kombisi yanan bir ev, adam gibi üst baş, hobilere kitaplara spora ayrılabilecek insanca bir bütçe lüks olmamalı ve tüm bunlardan kısarak birikim yapmak zorunda kalınıyorsa sorun emin olun sizde değil asla.

oturduğum muhitte en ucuz kira 4500 tl. eski püskü dökük evler için. 1000 tl yakıt. yoksulluk sınırı seviyesinde beslenecek olsak 4 kişi için 4000 tl mutfak gideri olur. 500 de faturalar gelsin. etti mi 10.000 TL

yahu bu ülkede kaç milyon kişi ayda 10.000 kazanıyor da bunun neresinden birikim yapacak?
0
photo85
(24.12.21)
Amerikanlara tasarruf dediğinde ilk akıllarına gelen kablolu tv’yi iptal etmek oluyor. Onun için netflix’e para vermemek çok akıllıca. Ben başkasının hesabını kullanıyorum, o da olmasa para vermem. Maçlara Ülker link ile giriyorum ama tenis dersine ayda 2–3 bin lira veririm. Eğitim için yılda 30-40 bin harcarım.

Zenginler kendilerine gelir ya da beceri getirecek şeylere para verir. Araba almaz, araba verecek şirkette çalışır ya da arabasını şirketine gider yazar.

10 bin liralarla tabii ciddi birikim yapılmaz. Çalışanların çoğu asgari ücret ama bak bakalım kaç kişi C level, kaç kişi kendi işinden para kazanıyor. Benim sitede biriyle tanıştım, danışmanlık yapıyor kendi şirketi var, en kötü ay 80-100 bin kazanıyor. Doktorlara 8-10 bin kazanıyor diye atar yapanlar, işini bilen doktorun ayda bir kaç yüz bin kazandığını aklına bile getirmiyor. Big4 şirketlerinin her birinin yüzün üzerinde partner’ı var, yılda milyon dolar kazanıyorlar. Bunlar sözlükte yazmaz mı, emin olun yazar.
0
gabe h coud
(24.12.21)
öncelikle "bu sitede yazılanların hiçbiri doğru değildir".

kendi açımdan ise ailemizin bir evi vardı onu satıp altın hesabında koymuştuk 2 yıl önce. iyi bir semtte istediğim özellikte ev denk gelirse yeni bir konut almayı düşünüyordum. kasım ayının sonlarında başlayan dolar artışıyla birlikte takip ettiğim evler de her gün yükselmeye başladı. şu an takibimdeki evler kasım ayındaki fiyatından %30 zamlı şekilde satışa devam ediyor. dolar 16-17ye çıktığında o evleri alabiliyordum ama elimdeki para %30 düşmesine rağmen evler hala aynı fiyatta.
0
jepa
(24.12.21)
2014 yılında 2.700tl maaşla çalışırken 1 yılda 20.000tl biriktirmiştim. Haftada birkaç kere dışarıda yiyordum. Kiram 300tl idi. Tek yaşıyordum.
2014 yılı için asgari ücret 1.071tl imiş.
Günün koşullarına bakarak konuşmak lazım. Asgari ücretten fazla alan biri istese kenara para atar diyorum. Ama İstanbul'da kirada oturuyorsa atamayabilir.
0
ganbatte
(24.12.21)
çoğu troll. doğru olsa bile hava atmak için yazıyor hepsi. ekşide böyle tiplerden çok var. en ufak fırsatta kazandığı parayla, okuduğu okulla, fiziksel özellikleriyle hava atan tipler.
0
nothing in my way
(24.12.21)
istanbul'da yaşamayanlar daha kolay birikim yapıyorlar. ayrıca sosyallikten de ödün vermelerine gerek olmuyor.

Aileden zengin olanlar da var. Türkiye'de sıfırdan zengin sayısı azdır. Bunun dışında torpille bir yere gelenler de oluyor.

Bir de evlenen kişiler daha kolay birikim yapıyorlar.
0
garylineker
(24.12.21)
burda da çok var, çoğu kesinlikle yalan, bildiğin hastalık hatta.

adam maaş karşılaştırması yapıyor 16500 vs 19bin artı bilmem ne diye, yalan

geçen birisi bi duyuru açmıştı 10 bin lira pasif gelirim var koinden, bilmem neyden, gene de iş bulup çalışayım mı diye sormuş, hemen gelmişler 10 bin lirayı boklamışlar 10 bin lira ile geçinilir mi, yok 10 bin lira çok azmış, öyle gelir olur muymuş, ağzım açık okudum.

ya ciddi bir ruhsal sıkıntı ya da yüzde 1 zengin kısım sürekli bizi buluyor. adam 10 bin liraya üstelik evden kazanılan bir para bu, yetmez diyor, aklımı kaçırıcam.
0
sanguine
(24.12.21)
(19)

"Cocuk dusunmuyor musunuz?" Sorusunu bir ben mi tuhaf buluyorum?

fraise
Evet, bu bir iç dökme duyurusu oldugundan sonrasında kendini imha edebilir.Yaklaşık 3 aydır evliyim, ondan önce de 9.5 yıldir devam eden bir ilişkimiz var. Evlendiğimin birinci ayından itibaren çalıştığım kurumlardaki yemek yapan ablalardan, öğretmenlere, uzaktan tanıdıklardan, arkadaş grubuna kadar
Evet, bu bir iç dökme duyurusu oldugundan sonrasında kendini imha edebilir.

Yaklaşık 3 aydır evliyim, ondan önce de 9.5 yıldir devam eden bir ilişkimiz var. Evlendiğimin birinci ayından itibaren çalıştığım kurumlardaki yemek yapan ablalardan, öğretmenlere, uzaktan tanıdıklardan, arkadaş grubuna kadar herkesin dilinde bu soru; yıldım cidden.

Güzellikle cevap vermeye çalışıyorum ama cevap vermek zorunda da değilim esasında. Baktığınız zaman karşıdaki insanın sinirlarini ihlal etmek gibi geliyor bana bu tarz sorular ve çok garip karşılıyorum. Şimdiye kadar kimseye de böyle bir soru yoneltmemisimdir fakat bakıyorum insanlar gayet doğal bir şekilde soruyor bu soruyu, sahiden bir tek bana mı tuhaf geliyor? Hayır, bir de belki benim çocuğum olmuyor; nereden biliyorsunuz? empatik yaklaşmaya çalışıyorum ama yok, hala kavrayabildigim bir konu değil.

Uzunca bir süre hatta belki de hiçbir zaman çocuk dusunmeyecek benim için bu sorudan kurtulmanın bir yolu var mı sevgili tecrübeli arkadaşlar?
0
fraise
(20.12.21)
Ülkedeki hadsizliğin en yüksek çıtası belki de bu olay. Bu sorundan kurtulmak imkansız ya, en mürekkep yalamışı bile soruyor maalesef. Bence takmamayı öğrenin.
0
olaylar olaylar
(20.12.21)
6.5 yillik evliyiz, bu soru bitmedi. dusunmuyoruz desen de gelmeye devam eden bir soru. kisiriz dersen o zaman vazgecerler sormaktan ama bu sefer de acimaya baslarlar, kesin bunu da bir sekilde belli ederler, yine sinir ederler. kurtulus yok yani.
0
lemmiwinks
(20.12.21)
Bence çocuk düşünüyor musunuz sorusuyla çocuk düşünmüyor musunuz farklı anlamlara sahip. Samimiyet varsa çocuk düşünüyor musunuz bence çok anormal değil. Çocuk düşünmek deyince akla hemen cinsellik geliyor ama bu soru daha genel anlamda çocuk sahibi olmak anlamını taşıyor. Bu normal bir şey. İnsanlar fikir sorabilir. Çocuk düşünmüyor musunuz ise bence anormal. Evlendiniz, bu kadar zaman geçti, çocuk düşünmüyor musunuz anlamını taşıyor biraz. Ona sınırı geçmek diyebilirim duruma göre.
0
dissendium
(20.12.21)
Çevreyi değiştirin. Böyle özel konuları soran kırsal kafada insanlardan uzaklaşın. İnsanları tanımak için bir fırsat olmuş .
0
garylineker
(20.12.21)
Garly lineker, bu soruyu soranlarin büyük kısmı yüksek lisanslı, egitimli, entelektüel seviyesi görece yüksek kişiler. Diğer grup da iş yerlerinde denk geldiklerim. Velhasıl her kesimden biri bu soruyu illa ki soruyor; bir gruba has değil maalesef.
0
🌸fraise
(20.12.21)
Gülerek, nazikçe sana ne deyin.
0
boray eris
(20.12.21)
Kesinlikle çok tuhaf. En yakın arkadaşlarıma bile sormam, zaten paylaşmak isterlerse kendileri paylaşırlar. Bu soru o kadar özel alana giriyor ki. Çocuk olmuyor olabilir, tedavi görüyor olabilirler (ki duyduğuma göre hem madden hem manen çok yorucu bir süreç), bunun ötesinde maddi olarak kendilerine güvenemiyor olabilirler, ailelerinden de yeterli destek gelmiyor olabilir, evliliklerinde sıkıntı yaşadıkları için henüz emin olamamış olabilirler, çocukluk travmalarından dolayı düşünmüyor olabilirler. Daha da sayarım yani. Gerçekten hadsizliğin son noktası.

Benim kullandığım cevaplar:
"Henüz hazır değiliz, çift olarak deneyim biriktirmek istiyoruz." (Genel olarak makul olup yine de bu soruyu soranlara)
"Senin oğlanı bekliyoruz Fatma Teyze, o yapsın biz de yaparız."(Annemlerin hadsiz komşusuna)
"Kısmet bakalım inşallah." (Tecrübeme göre bu cevap konuyu kapatıyor.)
0
gmzo
(20.12.21)
bu sorudan kurtulamazsınız. herkes bu soruyu evirir çevirir gerekirse yüklemi başa özneyi sona getirir, bir başka dil öğrenir ama ille sorar. tavsiyem şu ki bu soruya bu kadar mana yüklemeyin. çünkü yakın aile dışında kimse mana yükleyerek sormuyor genelde muhabbet olsun diye soruluyor. düşünmüyoruz diyin geçin, anlayacaklarını düşünüyorsanız bu sorunun neden uygunsuz olabileceğiyle ilgili konuşun.

örneğin ben yakın aile dostlarımıza tatlı dille diyelim ki bir sorun var, deniyoruz ama olmuyor çok üzücü olmaz mı böyle sormanız, kimseye sormayın nolur dediğimden beri kimse ağzını açıp bir şey sormadı.
0
evde liyakat kalmamis
(20.12.21)
Bu tip soruların sonu gelmiyor, evlenmeyecek misiniz, neden evlenmiyorsunuz, çocuk düşünmüyor musunuz, ikinci çocuk ne zaman? Çok kafaya takmamak lazım, 9,5 yıl boyunca ne zaman evleneceksiniz sorusuna defalarca maruz kalmış olmalısınız. İnsanlar herkes aynı yaşamı, aynı sırayla yaşasın istiyor, kimse kendi haline bırakılmıyor, benim de hiç hoşuma gitmeyen bir durum açıkçası.
0
(20.12.21)
hayatımın hiç bir döneminde çocuk düşünmemiş bi insan olarak bu soruyu densizlik, hadsizlik olarak görüyorum. bir de evlenmeyi de hiç düşünmediğim için yıllardır boğuştuğum neden evlenmiyosun versiyonu var aynı etkiyi yaratıyor. insanları da kırmak istemediğim için geçiştiriyorum bir şekilde ama özellikle belli yaşın üzerindeki insanlar bunları sormaktan asla yorulmuyor.

bugüne kadar bir şekilde gülerek geçiştirdiğim bu sorulara sanırım ülkenin de (maalesef) hali ortadayken , bundan sonra sorulsa, delirdiniz heralde ne çocuğu, ne evlenmesi? derim. soruyu sormalarını engelleyemezesiniz ama belki mevcut durumda bu sorular biraz azalır.
0
hypathia
(20.12.21)
Ne zaman evleneceksiniz
çocuk düşünmüyor musunuz
kardeş düşünmüyor musunuz


bunlar kacamayacagimiz hadsiz sorulardan bazıları

okul ne zaman bitiyor
is bulamadın mi vs
0
all girls dream
(20.12.21)
Ben tuhaf bulmuyorum, aksine bunu sorup cevaben şu anda düşünmüyoruz ya da çocuk istemiyoruz diyene "niye evlendiniz o zaman?" diye soruyorum. Çocuk yapmayacaksan evlenmek saçma geliyor çünkü bana.

Sana ne diyen olmadı ama diyen olursa da aynı şeyi derim, "evlendiniz ya, o yüzden sordum; çocuk yapmayacaksan evlenmek gereksiz bir şey" diye cümlemi tamamlayıp biramdan bir yudum alırım.

Soru tuhaf değil ama kime sorduğuna göre hadsizlik olabildiğine katılıyorum. Sadece, "some men just want to watch the world burn"
0
Bruce
(20.12.21)
Oha Bruce ağzın bal yesin karsim. Her şeyi de o kadar abartmaya gerek yok. Muhabbet ediyo işte insanlar. Her konuda bu denli hassas olmanin manası yok. Yok dusunmuom de geç. O zaman neden evlendin +9 çocuğa mantikli sebep bulamiyorsan evlilige hiç bulamazsin yani.

Çocuk sahibi olamamayi belki sizin kadar buyutmuyor ve utanilacak bir şey olarak gormuyorlardir ayrıca.

Kime/kimin sorduguna bagli olarak bir tık hadsizlik vsvsvs +4
0
abuzer
(20.12.21)
hadsizlik ve gelişmemişlik artı cahillik. eğitim seviyesi fark etmez. bu soruyu soran bir insanın nazik olma, “eğitimli” olma olasılığı yok.
0
deartheodosia
(20.12.21)
Çocuk yapmayacaksam bende evlenmeyi manasız bulanlardanım.

İnsanlar sohbet etmeye çalışıyor. Çok rahatsızsanız, "düşünmüyoruz" diyip geçilebilir. Tabi sürekli aynı kişilerse "havalar da çok soğudu" derdim anlardı.
0
baldan kaymak
(20.12.21)
Abuzer ve Bruce, buradaki kritik nokta bugün aynı soruya 6 kere maruz kalmam mesela; hem de 'yok şu an için dusunmuyoruz' dedikten sonra 'aa ama neden? Erkenden yapin sonra çok zorlanirsiniz' vs vs gibi ikna çabalarının devam etmesi aslinda. Bir de çok tanımadığım insanlarla hayatım ile ilgili konuları bu kadar derinlemesine konuşmak istemiyorum.

Ve çocuk sahibi olmamayi/ olamamayi utanılacak bir şey olarak görmüyorum tabii ki ama çok yakın iki arkadaşım çocuk sahibi olurken bayağı zorlu sureclerden geçtiler. O dönem onları en çok zorlayan şey de bu sorulardi, her sorulduğunda kendilerini çok kötü hissedip uzulurlerdi. Ben özellikle bu nedenden hiç kimseye sormamayi yeğlerim, karşımdaki kişiyi uzup üzmeyecegimi bilemiyorum çünkü. Mesleğim gereği de bazı insanların anlık olarak yaptığı/ sorduğu şeylerin karşıdaki insanlarda ne kadar uzun süre etki bıraktığını iyi bilen biriyim.

Çocuk yapilmayacaksa evliliğin gereksiz olduğunu düşünmek farklı bir mesele, herkesin bakış açısı farklı; ben bu soruyu soran çoğu kişinin bu sebeple sorduğunu da düşünmüyorum açıkçası.
0
🌸fraise
(20.12.21)
cevap: tuhaf bence de, ama Türkiye'de herkesin her şeyine karışılması çok normal karşılanıyor. Ben yakın olduğum biri sorsa "merak etme çatır çatır sevişiyoruz ama korunuyoruz istemiyoruz" derim mesela :D o utansın bana ne. Bana kalırsa bu sorudan kurtulmanın yolu kibar olmamak olabilir :D ama herkes yapamaz.

bu arada Bruce'un dediği normalde çok mantıklı ama ben şartlardan dolayı tam olarak onu yapıcam :D "Çocuk istemeden evlenmek"

Çünkü ailesiyle yaşayan (ekonomik şartlar ve üniversitede de o şehirde olmak vs.) kız ve erkek şu Türkiye'de birlikte yaşayamıyor. Aynı evde yaşamak için bile evlenmen gerekebiliyor. Üstüne biz yurtdışına gitmeyi planlıyoruz ve evlenmek orada da işe yarıyor. (diğer türlü birlikte yaşadığını kanıtlaman gerekiyor ama onu zaten yapamıyoruz işte)
0
nhk ni youkosu
(20.12.21)
Hocam insanlar günlük konuşmada söyleyecek bir şey bulamadığında bazen böyle kasik sorulara yöneliyor. Ben küçükken derslerin nasıl diyenlere hep sinirlenirdimi. Şimdi bir arkadaşımın, kuzenimin vs çocuğu ile konuşurken laf olsundan derslerin nasıl diyorum
0
bbb_1
(20.12.21)
Eski eşimle 10 sene evli kaldık. Sadece benim ofiste 17 memur vardı, kurumda tüm personel 5000 kişi. Aynı ofiste olmasak da aynı kurumda çalıştığımız için evli olduğumuzu bilen onlarca insan... Düşünün bu sadece işyeri sayısı. Bu soruya binlerce kere maruz kaldım. Tecrübeyle diyorum ki hafif heyecanlı bir tonda "ayyy inşallah" diyorsunuz. Ortalama 1 yılın sonunda hala çocuğunuz olmayınca utanıp bir daha soramıyorlar :D istemiyoruz, düşünmüyoruz, soru fazla mahrem gibi cevaplar verirseniz ömür boyu bitmiyor o konuşmalar.
0
balik kraker
(20.12.21)
(1)

4500 TL'ye kadar laptop önerisi

notinhere
Selamlar,laptop alacağım, gündelik kullanım için olacak, web gezintisi, netflix vs. 4500'e kadar olan en optimum modeller 4gb ram 128gb ssd gibi bulabildim. Önerebileceğiniz bir model var mıdır?
Selamlar,

laptop alacağım, gündelik kullanım için olacak, web gezintisi, netflix vs. 4500'e kadar olan en optimum modeller 4gb ram 128gb ssd gibi bulabildim. Önerebileceğiniz bir model var mıdır?
0
notinhere
(19.12.21)
Casper Nirvana serisine bak.
0
garylineker
(19.12.21)
(1)

İspanya’da master durumları nasıl?

damba
Merhabalar, Gördüğüm kadarıyla İtalya’da okul ücretini ödememek için kolayca burs alınıyor, İspanya’da durumlar nasıl? Orda da burs almak kolay mı?Eşim oraya gidecek, ben de biraz araştırayım diyorum ama nereden başlayacağımı bilmiyorum. İtalya’da kolayca gözüme kestirdiğim üniversite programlarında
Merhabalar,

Gördüğüm kadarıyla İtalya’da okul ücretini ödememek için kolayca burs alınıyor, İspanya’da durumlar nasıl? Orda da burs almak kolay mı?

Eşim oraya gidecek, ben de biraz araştırayım diyorum ama nereden başlayacağımı bilmiyorum. İtalya’da kolayca gözüme kestirdiğim üniversite programlarında bir sürü Türk buldum burs alan, neden bu şekilde anlamadım ama…
0
damba
(18.12.21)
italya'da eğitim ücreti miktarı uygun fiyatlı olduğu için tercih ediliyordu. ama euro bu kadar artmışken önceki cazipliğini yitirmiştir.
0
garylineker
(18.12.21)
(11)

İltica eder miydiniz?

Unde bach canim
Nitelikli olarak gitmenin zor olduğu bir ülkeye gitmek isteseydiniz iltica eder miydiniz? Ülkenize bir daha dönemeyebilirsiniz, bir şekilde dönseniz bile vatandaşlığınız elinizden alınabilir ya da iltica için yaptığınız şey yüzünden türk vatandaşlığından çıkarılabilirsiniz.Bu durumları göze alır mıy
Nitelikli olarak gitmenin zor olduğu bir ülkeye gitmek isteseydiniz iltica eder miydiniz? Ülkenize bir daha dönemeyebilirsiniz, bir şekilde dönseniz bile vatandaşlığınız elinizden alınabilir ya da iltica için yaptığınız şey yüzünden türk vatandaşlığından çıkarılabilirsiniz.

Bu durumları göze alır mıydınız? Unutmayın, nitelikli iş gücü olarak gideniyorsunuz.
0
Unde bach canim
(17.12.21)
Türkiye'deki niteliğe göre değişir bu sorunun cevabı. Kaybedecek önemli bir şey yoksa gidilir.
0
garylineker
(17.12.21)
Kesinlikle hayır.
0
hayirsiz
(17.12.21)
Ben gitmezdim. Ailem, akrabalarım vs bırakamam. Ayrıca türkiye burada yaşamayana gayet güzel bi ülke.

Ben olsam nitelikli gidebileceğim bi ülkeye giderdim ilk aşamada, sonrasında asıl gitmek istediğim yere gitmek için araştırma yapardım.
0
zimbirik
(17.12.21)
Kısa bir süre yaşadığım Amerika'da Türk'ler arasında konuşulan hikayeler olurdu. Gemiden atlayıp yüzerek kıyıya ulaşanlar, sonra çok çalışıp büyük yatırım sahibi olanlar vb. Hatta benim çalıştığım benzin istasyonu da böyle bir Türk'e aitti. Adamın 10'dan fazla istasyonu vardı ve detaylarını hatırlamasam da benzer bir hikayeye sahipti.

Burada önemli olan şu: Ne kadar gözü kara bir yapınız var. Fazla ehil/eğitimli insanların bu zor şartlarda yıllarını geçirmesi pek kolay değil. Nitelikli iş gücü olarak orada bulunmakla vasıfsız işlerde, soğukta, karda, insan yerine koyulmadan yaşamak, hele ki belli bir yaştan sonra pek kolay değil.
0
msb
(17.12.21)
Net ve kesin bir şekilde hayır.
0
roket adam
(17.12.21)
Henüz o kadar umutsuz durumda değilim. Şimdiki halimle iltica etmem diyorum (gitmek ayrı, iltica ayrı kaydıyla cevap veriyorum).
0
SiyamkedisiZorro
(17.12.21)
iltica etmem için bir sebep yok.
0
erenderk
(17.12.21)
Şu şartlarda kesinlikle hayır. Asayiş bozulursa da son çare olarak belki.
0
chavezding
(17.12.21)
illa gideceksem nitelik kazanmaya çalışır, öyle giderdim.

ilticanın -zaten olması gereken tek sebebi- çeşitli gerekçelerle hayati tehlike olmalı. politik, cinsiyet, sağlık vb sebeplerden ölümcül bir sebep yoksa olmamalı diye düşünüyorum. aksi durumunu mantıklı da bulmuyorum.
0
rewlack
(17.12.21)
Eksi duyuru icin sacmaladi, su alttaki cevabi yaziyorum ve iki kisi arasi dialog diye siliniyor.

turkiye'deki kaybedeceklerine bagli. malvarligin varsa devlet el koymaz sanirim, hatta bence hapis de yatmazsin, devleti epey bir karalaman gerek bence, fetocuyum falan dersen turkiye'yi unut ama escinselim dersen turkiye'ye donersin sonra.
0
baldur2
(17.12.21)
iltica cok cok sikinti bir surece donusebiliyor, ben cok kayis kopartan gordum. Seni biktirmak icin 5 sene, 10 sene beklettikleri olabiliyor. Tanidigim, cocuklarin 8-9 seneden beri gormeyen insanlar var.

kimseye tavsiye etmem, insan zaten ortalama 70 sene yasiyor, hicbir ulkenin vatandasligi bunun 10-15 senesini yakmaya degmez.
0
cooperr
(18.12.21)
(4)

Doktora öğrenim kredisi alınır mı?

psmstc
Şuan Çalışmıyorum. Aile desteği var. Her ay altın dolar yapıp kenara atayım diyorum. Mantıklı olur mu?
Şuan Çalışmıyorum. Aile desteği var. Her ay altın dolar yapıp kenara atayım diyorum. Mantıklı olur mu?
0
psmstc
(14.12.21)
Bence olmaz.
0
j r r tolkien hayrani
(14.12.21)
ben bunun yüksek lisans versiyonunu alıp her ay kenara altın dolar olarak alarak yapıyorum.

bana eklenecek faiz yaklaşık yüzde 20 olacak ama dolar altın her yıl yüzde 50 artıyor. ödeme zamanı geldiğinde bakacağım artık.
0
belkider
(15.12.21)
Terste kalırsan ne yapacaksın? Bir bakmışsın 1 lira düşmüş.
0
garylineker
(15.12.21)
@garylineker ben doların ya da altının artmasına düşmesine bakmıyorum bu krediyi alırken harcamamk üzere almaya karar vermiştim. aldığım gün kur ne olursa olsun parayı dolar ya da altın yapıyorum. kurun düşmesine çıkmasına bakmıyorum kaldı ki son krediyi alacağım gün elimdeki paraları bozdurup. kredinin tamamını ödesem bile elimde para kalacağına o kadar eminimki anlatamam.
0
belkider
(16.12.21)
(8)

Akademik yazılarda anlam bütünlüğü

ir mania
Tez okuyorum adam her paragrafta atıf yapmış ama sanarsın roman okuyorum ama adam öylesine atıf koymuş. Açıp bakmadım tabi verdiği kaynaklara. Demem o ki o kadar farklı kaynağa atıf yapılıp nasıl anlam bütünlüğü sağlanabiliyor. Hepsi sırayla bahsedecek değil yani. Bu olayı bi türlü anlayamadım. Tama
Tez okuyorum adam her paragrafta atıf yapmış ama sanarsın roman okuyorum ama adam öylesine atıf koymuş. Açıp bakmadım tabi verdiği kaynaklara. Demem o ki o kadar farklı kaynağa atıf yapılıp nasıl anlam bütünlüğü sağlanabiliyor. Hepsi sırayla bahsedecek değil yani. Bu olayı bi türlü anlayamadım. Tamam kaynakları okuyoruz kullanacağımız yerleri çıkardık diyelim bunları nasıl anlamlı şekilde atıflayacağız. Aynı kaynaktan arka arkaya atıf yapmak da olmuyor.
0
ir mania
(13.12.21)
Bkz: kurgu
Kafanda zaten bur kurgu oluyor her bölüm için. Alıntıları da bölüm bölüm tasnif etmen ediyorsun.
Çok kafan karışacak gibi olursa küçük küçük (informel) gizki başlıklar koyarak ilerliyorsun.
0
fempusay
(13.12.21)
Hocam akademisyenlerin genel sıkıntısı bunu yapamamaktır. Beğendiğiniz örneği merak ettim nasıl yapmış acaba belki bakarak bir fikir yürütebilirim.
0
adukyuedines
(13.12.21)
@aduk beğenmekten ziyade şaşırdım sanki romanın her paragrafında sahte atıf var gibi geldi. Yöktezde.
0
🌸ir mania
(13.12.21)
belki ters dusunuyorsun biraz, yani kaynaklardan atfedecegin seyleri alip tutarli bir butun cikarmak istiyorsun ki o zor haklisin.

onun yerine konuyu literatur taramasinda ogrendikten sonra ne soylemek istedigine karar ver. soylemek istedigin her cumleyi aslinda bir yerden ogrendin degil mi? nereden ogrendin? onlari atiflayacaksin.

yani kaynaklardan kes -> degistir -> yapistirip tutarli hale getirmeye calis degil de

kaynaktan ogren -> bildigini / demek istedigini tutarli bir sekilde kendin yaz -> bu bilgilerin kaynagini goster

kafandan atmadigin surece soylemek istedigin hemen her seyin bir kaynagi vardir sonucta. kendi cumlelerinle anlam butunlugu olan bir sey yazdiktan sonra onlari atfetmesi nispeten kolay. obur turlu zor.
0
robokot
(14.12.21)
Bahsettiğiniz bu şey=yüksek lisans. Yüksek lisans tam da bu nedenle yapılıyor, kaynak nasıl bulunur, tarama nasıl yapılır, makale/tez nasıl yazılır vs. Ülkemizde ise yüksek lisans sertifika sahibi olmak gibi anlaşılıyor. Her önüne gelen de tez yazdım diyor.

Her cümleye atıf yapmak başarılı bir tezi ifade etmez bu arada, isterse Dostayevski olsun. Tez denen şey özgün bir fikri taşımalı, her cümleni bir kaynaktan alırsan o şey tez olmaz, derleme olur, hepsi bu.
0
her giriste sifresini unutan adam
(14.12.21)
Herkesçe bilinen şeyler dışında ne yazılıyorsa atıf yapılmalıdır. Kendi düşünceni yazarsan bilim değil felsefe yapmış olursun -ki felsefe tezlerinde bile kendi düşüncen yazılmaz.

Konuyla ilgili çok okuma yapmak gerekir.
0
garylineker
(14.12.21)
Mesele zaten bu.
Makale yazarken en çok zorlanılan kısım literatüre atıf yapilan giriş kısmıdır.
Orada yapılan kurgu makaleyi değerlendirecek hakemler için çok önemli.
0
emcekare olmadi einstein olsun bari
(14.12.21)
@robokot kendi yazdığım şeye atıf bence olacak bi şey değil. Zaten o kadar çok kaynak okuyunca yazarken hangisi olduğunu şaşırırsın. Bu sadece her konuda bir kaynaktan arka arkaya atıflarla o da doğru karşılanmıyor diye biliyorum ama yapanlar var.
0
🌸ir mania
(15.12.21)
(3)

Ücretli dating app üyeliği almakla ilgili ne düşünüyorsunuz?

jonas
OkCupid, Bumble gibi mecralarda standart üyelikte sunulan imkanlar oldukça kısıtlanmaya başladı ve sistem seni adım adım Premium üyeliklere zorlamaya başlıyor artık, normal bir üyelikle çok verim alınamamaya başlanıyor.Ben şimdiye dek hiç online dating işleri için ücretli bir üyelik almadım ve açıkç
OkCupid, Bumble gibi mecralarda standart üyelikte sunulan imkanlar oldukça kısıtlanmaya başladı ve sistem seni adım adım Premium üyeliklere zorlamaya başlıyor artık, normal bir üyelikle çok verim alınamamaya başlanıyor.

Ben şimdiye dek hiç online dating işleri için ücretli bir üyelik almadım ve açıkçası bu biraz parayı çöpe atmak olarak gelmiştir bana hep. Şöyle ki; Türkiye'de zaten dating app kültürü çok oturmadı halen. Gerçek bir arayıştan ziyade, duygusunu tatmin için kullanan da çok. Bir anda gayet güzelce konuşurken sebepsizce unmatch yiyebildiğin bir ortama maddi bedel yatırmak, suya yazı yazmak gibi geliyor bana. Ben bu şekilde düşünüyorum şahsen.

Bu tür app'leri ücretli üyeliklerle kullananlar var mı aramızda peki? Verdiğiniz paranın karşılığını gördüğünüzü düşünüyor musunuz, tavsiye eder misiniz?
0
jonas
(13.12.21)
2020 Aralık - 2021 Şubat arası 2 ay kadar paralı üyeliğini kullandım. Bumble'da top üniversitelerden mezun, kariyerli, yurtdışında yüksek yapmış, çalışmış insanlar var. Erkek tarafının mesaj atamaması çok hoş. Ben öyle mesaj falan atamam zaten.

Paralı Tinder kullandım. Lokasyon Ukrayna ve Rusya seçince 1 haftada 1000 üzerinde match aldım. Türkiye'de kadın olmak nedir daha yakından anladım. Kimseye mesaj bile atmadım o zaman. Hangi birine atacaksın.

Bumble'dan tanıştığım kişiyle yakında nişanlanıyoruz. Verdiğim paraya değdiğini düşünüyorum.
0
gabe h coud
(13.12.21)
Ben bir kere tinder almıştım farklı ülkelerde benim tipime olan talebi görebilmek için.

Ufkumu genişletmesinin yanısıra uygulamaya para ödeyince "hizmet süresi bitene kadar" orada kalmak istediğimi farkettim.

Eğer uzun süreli bir birliktelik arayışındaysanız bunu baltalayıcı yönde etkisi olabiliyor bu açıdan.
0
akhenaten
(13.12.21)
Bir süredir hepsi bitik bence. Matchlerde sosyoekonomik durum önemli rol oynuyor. Özellikle Bumble için böyle. Sıradan bir date beklentisi yok Bumble'da.
0
garylineker
(13.12.21)
(10)

Akilli saat tavsiyesi

KidLazer
3 soru1. Oppo watch 46, nasi bilirsinzi?2. Samsung galaxy serisinden hangisini tavsiye edersiniz?3. Sarj suresi benim icin onemli. Buna gore tavsiyeniz var mi?
3 soru

1. Oppo watch 46, nasi bilirsinzi?

2. Samsung galaxy serisinden hangisini tavsiye edersiniz?

3. Sarj suresi benim icin onemli. Buna gore tavsiyeniz var mi?
0
KidLazer
(12.12.21)
www.casio-intl.com
www.casio-intl.com

Bu iki modeli düşün derim.
0
garylineker
(12.12.21)
Şarj süresi önemli dediğiniz için: Garmin modellerine de bakabilirsiniz.
0
kaptankedi
(12.12.21)
Oppo'nun bir modelini kullanıyorum alet gayet güzel fakat yazılım inanılmaz kötü, kötü ötesi tamamen hindistan pazarına dönmüş vaziyetteler ve orada olan özelliklerin yarısı yok buradaki app'ta yazılım bakımından yerlerde sürünüyor tavsiye etmiyorum.

En azından düşündüğünüz modeli kullanan biriyle app mevzusunu konuşun ne vaziyette. benim modelde güncelleme ile yekün app çalışmaması ve onu düzeltirken bildirimleri bozmalar bu esnada eski versiyon apk arayıp bulup onu kurmam haftalarca düzelmemesi falan gibi kabul olmaz hatalardan bahsediyorum eksik özelliklerin yanı sıra.
0
hedep
(12.12.21)
Opponun kare cerceveli olmasi ve bir iki iyi yorum almasindan oturu akilda tuttugumu soyleyebilirim. Ote yandan samsung modelleri aklimi celiyor bayadir telefonda da galaxy kullanip memnun oldugum icin. Onun disinda casio veya garmin pek estetik gelmiyor bana
0
🌸KidLazer
(12.12.21)
Casiolardan uzak durun. Kolda Çocuk saati gibi duruyor. Xiaomi mi watch kullanıyorum. Gayet iyi 15 gün şarj gidiyor. Fiyat performans ürünü
0
limonlu eksi
(12.12.21)
Oppo önermem.

Tabi ki Samsung Galaxy Watch 4.

Ama "o kadar da para vermeyeyim" dersen, ben geçende eşime alırken çok araştırdım, fiyat performans ürünlerinde en başarılı olanı Amazfit. Şarj süresi çok iyi. Yazılımında da sorun yok. Amoled ekran günlük kullanımda çok işlevsel. Aldığım model de GTS 2 mini idi. 1. nesil önerilmiyor. Şu an GTS (kare ekran) ve GTR (yuvarlak ekran) var. 2. nesil (GTR 2 ve GTS 2) oldukça iyi. 3 konusunda fikrim yok.

Ayrıca bir de Garmin'e mi baksan? Gerçi çok fazla outdoor aktivitesi yapmıyorsan gereksiz diye ekleyeyim.
0
prole
(12.12.21)
Ben geçen yıl araştırırken sanki Galaxy'lerin pil ömrünü 1-2 gün diye okumuştum. Telefon gibi de her gün şarja mı takıcam diyip Huawei'ye yönelmiştim.


Huawei modellerini inceleyebilirsiniz, ben çok memnunum. Hem şarjı da tüm bildrimler açık şekilde 2 haftayı çıkarıyor.
0
invictae
(12.12.21)
Geçen gün mediamarktta dolaşırken Amazfit Trex Pro dikkatimi çekti. Modeli ve menüleri iyiydi

www.mediamarkt.com.tr
0
Northern Mariner
(13.12.21)
Kullanım amacınız da önemli. Mesela amaç uyku takibi mi, antreman mı, telefon ekranından uzaklaşmak mı.

Spor odaklıysanız Garmin ve üstteki Casio modelleri iyidir.
0
garylineker
(13.12.21)
Baslica amacim mail gibi is aktivitelerimi telefona bakmak zorunda kalmadan takip etmek ve uyku takibi yapmak. Spor yapan biri degilim o yuzden sarji iyi dayansin bildirimlerde ozellikle karakter kaybi olmasin yeter. Garmin abimde var tarz olarak bana pek uymuyor bu arada.
0
🌸KidLazer
(13.12.21)
buraya yazılanların hakları Sir Anthony Hopkins'e aittir.
yazan eden compumaster, ilgilenen eden fader
modere edenler basond, compumaster, fraise, kibritsuyu, rakicandir
bu sitede yazılanların hiçbiri doğru değildir. site içeriği küçükler için sakıncalı olabilir. yazılardan yazarları sorumludur. kaynak göstermeden alıntılanamaz. devlet tarafından atanmış bir kurumun internet üzerinde kimin hangi bilgiye ulaşıp ulaşamayacağına karar vermesi insan haklarına aykırıdır. web siteleri kullanıcıların istekleri doğrultusunda bağlandıkları yerlerdir. kullanıcılar isterlerse bir web sitesine bağlanmayabilirler. bu güçleri ve imkanları mevcuttur. bir kullanıcı bir siteye bağlanmak istiyorsa bu onun tercihi ve hakkıdır. bağlanmak istemiyorsa bu yine onun tercihi ve hakkıdır. halkın kendisine hizmet etmesi için görevlendirdiği kurumlar hadlerini aşıp halka neye ulaşıp ulaşmayacağını bilmeyen cahil cühela muamelesi edemezler. ebeveynlerin çocuklarını sakıncalı içeriklerden koruması için çok sayıda bedava ve ücretli yazılım mevcuttur. bu yazılımlar bir web tarayıcısını kullanmaktan daha karmaşık teknik bilgi gerektirmemektedir. devletin milletini küçük düşürmesi ve ebleh yerine koyması yasaktır.