yunanistandan al, problem olmaz. ayrıca yunanistan ekonomik krizde bildiğin gibi, nerden para girse kardır mantığı var şu an, seve seve turist kabul ederler.

yunanistan'da özellikle görmek istediğiniz bir yerler yoksa geçin burayı. ben de temmuzun sonuna doğru interraile çıkıyorum. gidiş ve dönüşü uçakla yapacağım. ispanya vizesi alıp ispanya'dan başlayıp hollanda'da bitireceğiz.

ayrıca italya'ya girmeden yunanistan'a giderseniz bi' ihtimal almayabilirler.
kaldı ki trende halihazırda çalışmıyor...

nereden giriş yapacaksınız? oradan alın. italya'dan daha kolay değil ayrıca.

vize işi bizi uğraştırmasın istiyoruz. italya ya da hollanda'dan giriş yapacağız.

vizeyi italya'dan mı daha rahat alırız, hollanda'dan mı? ona göre uçak bileti alacağız.

1- sorun cikmaz. ben 5 kere almanya'dan alip yunanistan'dan trenle giris yaptim birsey olmadi. ama su da aklinizin bir kosesinde bulunsun. Bir ulke size vize vermis dahi olsa, sizi kapidan cevirme hakkina sahip.

2- ben tum schengen vizelerimi almanya'dan aldigim icin bu konuda saglikli yorum yapamayacagim ancak yunanistan'a vize basvurusu yapacaksaniz once iyice arastirin. benim interrail yaptigim donemlerde (2001-2007 fln) yunanistan interrailci adama vize vermiyor diye bir geyik vardi. makbul olani giris yapacaginiz ulkeden almanizdir.

2 yaz önce italya dan alıp yunanistandan girdim hiçbir problem yok hatta eşyalar bile aranmamıştı.

skins uk-us gibidir sanırım. yani tipler farklı, hikayenin genelini bozmayacak şekilde mekanlar farklı vs. ama olaylar aynı.
fiona, kendine baktığı zaman çok tatlı oluyor. seviyoruz kendisini.

ingiliz versiyonu 8 sezon be abi izlenmez.
ben amerikan versiyonuna yeni başladım 4. bölümdeyim gayet eğlenceli bi dizi.
fiona'nın göz altı sürekli mor. yoksa inanılmaz derecede sevimli bir şey.

aynen ben de fionayı nehir aydoğana benzetmiştim izlerken. ben youtubedan izledm dizinin uk versiyonunu-ilk bölümü- ama us daha güzel gibi geldi, oyuncular daha oturmuş karakterlerine us versiyonunda bence

Bilgim 0 diyorsun. Fikirler de über diyorsun dolayısıyla alt yapı tasarım v.s sağlam olmalı. O yüzden sen öğrenene kadar çok süre geçer bence. Başkasıyla çalışman daha mantıklı.

parası neyse verecen yaptıracan. param yok diyorsan ortak bulacan.

ilk önce gidip patentini almalısın.

açıkçası çok geçmiş gün ama 45 dakika civarıydı diye ben de hatırlıyorum.

kaç level'sin?
edit:
random tool'u kullanarak giremezsin bunlara. çünkü randomlar bulunduğun level'a göre değişiyor. şu anda bir çok kişi bu heroiclere level 70 civarında girmeyeceğinden seninde bu levellarda yapman oldukça zor. level 85 olduktan sonra girer tek başına adam edersin bu heroicleri.
(yeniyim dediğin için twink char'ın olduğunu hiç düşünmüyorum bile)

wrath of the lich king paketiyle Normal northrend Dungeon diye sıra alabilirsin 68 olduktan sonra northrend questleri açılır. zeplinle veya Mage yardımıyla dalarana portal açtırıp gidebilirsin

70 level heroic dungeonlara girebilmen için thrallmar gibi yerlerle revered-exalted olmalısın ki anahtar alabilesin.

öyle ama gereksiz şimdilik ve kimse girmez onlara crossrealm. kendin bulman gerekir o da çok uzun exalted olmak kimse yanaşmaz. özet : level almak için lich kingle devam et yola

@epic evet twink charın ne olduğundan bile haberim yok :) @dynamo öyle yapıcam zaten hiç bi hazırlığım yok zaten heroicler için @fiddlerontheroof teşekkürler bilgilendirmen için

bi fıkra vardı cennete otoban yapılması felan o geliyor

yol şeritleri.

tem

(bkz: highway to hell)

ankara-istanbul yolu..

E5

hız

otoban polisi semih ve tuhaf dublajı

ebegümeci.

autoban oradan da autoban mimarlık firması geliyor. (firmayla, mimarlıkla uzaktan yakından alakam yok)

yeşil renk.

autobahn vardı big lebowski'de nihilistlerin müzik grubu.

filmi 80 defa izleyince işte.

need for speed 5 porsche unleashed'daki otoban parkuru. ne yarışlar yapmıştık zamanında orada.

dinlenme tesisi.

sıkıcı olur, yol tat vermez. arabada, otobüste sigara içmediğim için durup, kahve sigara keyfinin vaktinin gelmesini beklediğimden.

kobra takibi

kaş. otoban kaşlı ablalar.

almanlar geliyor otobanın ustaları olduğundan mütevellit

david lynch

haftada bir otobana çıkan biri olarak; çerkezköy civarında her sabah iş tutan kız geliyor, hayvan leşleri geliyor, komik viyadük isimleri ve bir süre sonra ücrete mahsus geçiş yapılacakları geliyor. otoban demek, yalnız ve uzun bir yolculuksa sonunda boyun ağrısı demek geliyor.

araba

yakmayan bir güneş, güneş yönünüde aheste hız, huzurlu bir iç dünya müzik.

mahmutbey. kesin tıkalıdır şimdi.

"reçele ekmek banmak" geliyor.

otomatik ban sistemi.

almancası

autonbahn

fare

otoban ahmet.

Hız. Ben hızlıyım.
Biri kazanır, 41'i kaybeder.
Beceriksizleri, kahvaltı niyetine yerim.
Kahvaltı.
Belki de kahvaltı etmeliydim.
Güzel bir kahvaltı nefis olurdu.|Hayır. Dikkatini topla.

Hız. Hızlıdan hızlı,|süratliden süratliyim.
Ben şimşeğim.
Hey, Şimşek! Hazır mısın?
Şimşek McQueen

(bkz: kayip otoban)- David Lynch

düzey çok önemli ama düzey bi o kadar da önemli.
ben de tumblr.com diyorum.

zaten 3 tane var düzgün. blogspot, wordpress, tumblr.

ayda 500.000 tl de laf mı. sözlük moderasyonları yazar uçurmaktan arta kalan zamanlarında para bastığından ayda 5 trilyon kazanıyor diye tahmin ediyorum ben.

mark zuckerberg?

değildir.

ayrıca ytü metalurji'de istanbul hukuk'tan daha çok para var :/

hee ali ağaoğlu'yla yarışıyorlar.

kazanıyorum dediyse kazanıyodur niye yalan söylesin ? sözlük dışında ne gibi projeleri olduğunu veya birikimlerini nasıl değerlendirdiğini bilemeyiz.

(bkz: bob parsons)

benbugunbunuogrendim.blogspot.com

birisi girip stumbleupon yazacaktı :)

hafif.org
boingboing.net
futuristika.org

fransız kültürün içinde la cigale var, recis işletiyor. fiyatları uygun-atmosfer güzel ama büyük ihtimal geç kaldın.
ben izmirde olsam ve bir de sevgilim olsa alsancakta lavanta var orayı tercih ederdim ama büyük ihtimal oraya da geç kaldın. bence sen geç kaldın. tabi şansını dene o ayrı da bence geç kaldın.

1- Dokuzeylül rektörlük binasının teras katında çook beğendiğim bir mekan vardı. Biz en son ekim ayında gitmiştik canlı müzik eşliğinde , müzik de çok güzeldi. Canlı müzik hala var mı bilmiyorum ama tavsiye ederim. Fiyatlar da çok uygundu.

2- Egepark ta Rosemary isimli bir mekan daha var, fiyat sorun olmayacaksa orayı da şiddetle tavsiye ederim , biraz lükse kaçan bir mekan , ama orada da canlı müzik var ( keman - çello- gitar üçlüsü) ve harika bi ortamdı.İç mekan düzenlemmesi falan çok etkileyici gelmiştir bana..

muhtemelen geç kaldın ama bir tüyo da benden

kordon otel'de maça beşlisi çıkıyordur %99. çok keyifliler. fiyatlar izmir seviyesinin üzerinde ama çok eğlenirsiniz emin ol. bir ara sor derim

şöyle bi yazı var kendim yazmaya üşendiğim için bu açıklayıcı yazıyı paylaşıyorum:

Günümüzde stratejik planlamacının görevi ve tanımı;

* Stratejik planlamacı, algılatacak kadar yaratıcı, sattıracak kadar etkili iletişim faaliyetleri oluşturmak için bilgi üreten ve bu bilgilerle reklam yapım paydaşlarını etkileyen/yönlendiren kişidir.
* Stratejik planlamacı reklamverenlerin markaları için “pazarlama iletişimi stratejileri ve planları” hazırlar. Yaratıcı gruba verilmek üzere “creative brief” hazırlar.
* Stratejik planlamacı bir hedefin nasıl başarılacağını planlayan kişidir: Daha iyi, daha etkili reklam ve tanıtım faaliyetleri. Burada mesele, sadece betimleyici olmak değil, harekete geçirici de olmaktır.
* Stratejik planlamacı, kendi tasarladığı araştırmaları yaptırmayı, araştırma sonuçlarını çözümlemeyi, buralardan fikir üretmeyi bilir.
* Stratejik planlamacı her projenin başlangıcında, reklamın nasıl etkili olacağı üzerine "sil baştan" düşünür. Ön yargılardan arınmış bir şekilde markaya, tüketicilere, rakiplere ve sektöre bakar.
* Stratejik planlamacı stratejiyi uygulatabilmek için de yaratıcı bölümle yakın temas halinde olmalıdır.
* İyi reklam bir bütündür. Doğruyu yakalamak sabır ve ekip çalışmasını gerektirir. Stratejik planlamacının konumu, yaratıcı grup ve müşteri ilişkileri bölümüne göre "bağımsız ama eşit" olmalıdır.
* Stratejik planlamacının görevi önce strateji oluşturmak sonra planlama yapmaktır. Belki de bu yüzden kendisine “Strateji Planlamacı” veya “Stratejist” denmelidir. Rekabet çağında reklamverenlerin ve reklam ajanslarının (sorumlu oldukları markalar için) ihtiyaç duyduğu yegane şey “Strateji”. Onun için de bu işin ve birimin adı “Strateji Planlama” dahi olabilir.


kısaca özetlemek gerekirse örnek olarak yeni makarna üretmeye başlayan bir firma reklam ajansına gelir, stratejik planlama departmanında segmentteki diğer markalar incelenir ve onların kullanmadığı yol ortaya çıkarılmaya çalışılır(şeflerin kullandığı makarna değil de annenin kullanacağı makarna), ortaya çıkan strateji kreatif brife dökülerek yaratıcı ekibe aktarılır.
iş bulma sorusu komik olmuş, her şey kişide bitiyor.

stratejislik dediğin medya planlama sanırım. reklamların önemi git gide arttığından geleceği olan bir meslek. reklam verenler, ajanslar medya planlama uzmanları olmadan bir reklamı yayına sokamıyorlar. ancak medya planlama işi baya sayısal bir iş, hedef kitle rating gibi analizler yapılıyor.

Söylediğin işler "Dur yahu bir de şu işi yapayım." diyebileceğin bayağılıkta ve kolaylıkta işler değil.Sana tavsiyem kendi uzmanlık alanında devam etmendir. Hele ki bu türkçe ile reklam yazarlığı gibi bir konuya hiç "girişme(!)" Benim atacağım el bu kadar daha detaylı sormak istersen, özel mesaj ile ulaşırsın.

söylediğim işlerin bir de bunu deneyeyim bayalığında olmadığını farkındayım.Herkesin reklamcı olabileceğini düşündüğü bir dönemde bu işi yapabilmek için çok çalışmak gerektiğini de farkındayım ve bunun için şu an eğitim almaktayım ve çalışmalarım devam ediyor. Lafı fazla uzatmamak için bu şekilde yazdım. Ki reklam yazarken de bu şekilde bir dil kullanılmayacağını farkındayım bu sadece burada kullandığım bir yazım şekli. Bilgiler için çok teşekkürler. Çok yardımcı oldu.

sentetik kelimesinin doğal olmayan anlamına geldiğini varsayarsak, bir ülkenin büyümesi için belirli bir enflasyon oranına sahip olması gerçeğini de göz önünde bulundurursak: büyümenin gerçekleşeceği enflasyon oranının üzerinde olan herhangi bir enflasyon oranı olarak nitelendirebiliriz sanırım, tam emin olamadım.

www.scribd.com

burada ingilizce bir aciklama var. yukardaki cevaptaki gibi dogal olmayan, yalanci enflasyon gibi birsey herhalde. ayrintili incelemedim. spekulatorler vasitasiyla piyasa sartlarindan farkli olarak yuksek olan enflasyon galiba.

pelit iyidir...
çiçek sade ve hoş olsun... üzerinde parıl parıl sim falan döküyor bazıları döktürme sakın... açık renkli olsun..

böyle gümüş gondol vs gibi bşeye çikolata yaptır. istanbulda pastane bilmiyorum ama pelit iyidir heryerde.

Çiçek de hoş bir sepet içine olabilir aranjman. pastel renkleri terih et.

başka işte yüzükler.. kırmızı kurdele.

iyi fotoğraf çeken birini çağır, kirala. ama nolur herkes japon gibi elinde kamera gezmesin en sinir olduğum şey. bi kişi çeksin diğerleri gülümsesin :) hayırlı olsun. ay heyecanlandım. içinize sinsin.

gümüş nişan tepsisi ya da kayığı da alınır ama hangi taraf alır bilmiyorum. pastanelerde o da satılır yine.

edit: istanbul'daysan godiva var nişantaşında. ordan alabilirsin çikolatayı.

valla ben de heyecanlandım.

çikolata pelit olsun bence de. sunumunu filan da güzel, şekilli yapar onlar.

Neler götürüleceğini annene, yengene vb. aile büyüğü bir kadına sor. Biz burda ne dersek diyelim onun gibi düşünemeyiz. :)

Çikolatada pelit popülerdir ama çikolatası kimsenin umrumda olmayacak zaten, sunumu paketi vs. önemli.

Esasen şunu söylemeye gelmiştim ben; "para mara dert etmiyorum" diyorsun. Bence dert etsen çok iyi olacak. Önünde korkunç masraflar var. Her şeyin en iyisi her şeyin en güzeli diye diye sonunda bir yerde patlayabilirsin ki Allah korusun.

Şimdiden hayırlı olsun, Allah tamamına erdirsin... :)

Vallaha bence çikolatanın kalitesi ve tadı da görüntüsü kadar önemli. Çocuk artı puan almasın mı yani? Bence tat ya da sen kendinde olmassan yanında zevkine güvendiğin birine tattır, klasik madlenin ötesinde bişey dene derim.

çikolatada bind'i de öneririm.
çiçek olarak buket değil kesinlik aranjman yaptırmalısın.
çikolatanın tepsisi için ayrıca paşabahçe gibi yerlerden koleksiyon ürünlerden seçersen (tepsi, kase ya da dekoratif tabaklar olabilir) daha sonra evinizde hatıra olarak salonda muhafaza edebilirsiniz.

söylenebilecek her şey söylenmiş, sadece çok heyecanlanmaya gerek yok her şey çok hızlı olup bitiyor zaten. şimdiden hayırlısı olsun. :)

çikolata için vakko, istinye parkta var.(enfessss, ulan ağzım sulandı)

çikolata için bulka da iyidir...

Cikolata icin pasabahceden Ozel seriden bir parca almalisin cikolatasida taksim gezi kesinlikle. Cok pahali el yapimidir mukemmeldir. Ama butceni sarsabilir. Cicek vazo arajmani lilyum ve beyaz gullerden olucabilir ama kesinlikle beyaz olmali bence

gideceğin aile ve çevresine (kültürüne, yani mesela benim gibi izmirli bi aile ile benim eşim gibi arap bi ailede ufak farklar olabilir.) göre değişiklikler olabilir. kız arkadaşına da sor. o ailesine sorsun. bu yanlış bişey değil. kız tarafının maddi imkanları çok iyi değilse kocaman manyak ve gümüş gondollar pelit divan gibi çikolatalar "geldim ve sizi eziyorum nıhaıhaıha" gibi algılanabilir. çiçek de öyle. online alma. gir bir çiçekçiye elden şunu koy şunu koyma de. kokulu olmasına gerek yok. ama bazı çiçekler pis kokabilir güzel olsa da. ona dikkat et :) bunun boyutu da tamamen çikolata gondol gibi. bunlar dışında bazı yerlerde (şehirlerde) kız hemen verilecek ise (bu bilinir!) tatlı da götürülür ve "tatlısı yenir" bu da verdik kutlaması gibi bişey. yine aile uygun ise şarap bile gidebilir ki bu adet değil aman ha. yanlış anlamayın. ancak benim kızıma gelen olsa elinde güzel bi şarap olsa mutlu olurdum sanırım.

pelit'in, godiva'nın çikolataları tabii ki gayet kalitelidir ama daha özel birşey olmasını istiyorsan sana tavsiyem vakko çikolatasıdır.

www.vakko.com.tr

tamam heyecanlısın falan ama tikleseydin iyiydi.

pasabahce'den guzel bir tabak aldim, bilmemne kolleksiyonu falan filan olanlardan. uzerine pelit'ten cikolata koydurdum. acikcasi bekledigimin iki katina falan patladi. buradaki vakko vs onerilerini okuyamadim ama nisantasi ya da istinye'ye gidemezdim hafta ici, hem evim hem isyerim kartal tarafinda. benim icin cok ters olacakti.

cicek konusunda ise istanbul'da birsey yapmam mumkun degil cunku canakkale'ye gidiyoruz kizi almaya. buradan oraya cikolata gider ama cicek goturmek cok zor olacak.

@manhita: uzun zamandir eksi duyuru'ya girmedim ve ayarlarda olmasina ragmen sozluk'ten mesaj olarak gelmedi buraya gelen cevaplar. ancak gorebildim

Canın sağolsun, Paşabahçe özel seri ürünler pahalı oluyor, ama bence değer. Sonra saklarlar, ayyy ne güzel şey seçmiş derler arkandan bak demedi deme :)) Çiçeği de Çanakkalede yaptıracaksan başında dur. Onu koy bunu koyma de. Adama bırakma. Bence Lilyum, Casablanca koydurabilirsin, dediğim gibi kırmızıdan falan kaçın, pembe beyaz mor iyi bir kombinasyondur.. Eğer Çanakkalede alternatif bulamazsan böyle bi site bulsdum bunlarla irtibata geç yerlerini öğren. fikir almak için de resimlere bak. Ne çok küçük ne çok büyük olsun çiçek. Ama biraz gösterişi de olsun. çok çeşide girme.Karmançorman olmasın. Çiçekçiyi değil kendi estetik anlayışını dinle derim.
Ahanda site.www.canakkalecicekevi.com

alışveriş yapmadım sitelerinden ama dükkanlarından yaptım, şahane bir yerdir.

gerekli şeyler iyidir.

iletişim fakültesi olarak bahçeşehir çok iyi. ama özellikle sinemasını bilemiyorum. yine de ismi var en azından.

lodz film okulu ve vgik dünya da en iyiler bunlar. türkiye de bilemedim dokuz eylül film tasarımı iyi olabilir belki mimar sinan da iyidir herhalde.

öhm. beykent son senelerde baya piiiik yaptı bildiğim kadarıyla yüksekte.

ama onlar özel diye zor yaw, burs filan vermiyorlardır..

marmara, mimar sinan'dan daha iyi diyorlar doğru mu peki?

www.youtube.com

donlu fotoğraf garip tabii, mayoluya bir şey demem sanırım.

şortlu fotoğrafını bile kaldırttım.

zurnayla

mayolu olur tabi de donlu ne ya.

erkek arkadaşımın nasıl bir vücudu olduğuna bağlı. kıllı ve göbekli haliyle mayolu foto paylaşıyorsa, ya kendisi borat tarzı bir özgüvene sahiptir, ya da herhangi bir sosyal kaygı taşımıyordur. ama estetik bir vücudu varsa, gözü rahatsız etmiyorsa ve foto da erotik bir tarzda değilse olabilir.

donlu olur tabi de mayolu ne ya.

mayo slipse olabilir tabi.

döverdim.
kıyafet olmayacak aga.

mavi donlu olmazsa kaldırtırım.

ben bilmem cemil ipekçi bilir

karışmam, ne isterse yapsın.

nedenini sorgulayabilirim ama. nedeni kompleks, ego, eziklik vs gibi şeylerse kafama dank eder kendisinden ayrılırdım. çok beğenmiştir fotoyu ya da bir espirisi vardır cart, curt normal bulurum. duruma göre yani ama koyduysa koymuştur. yapcak bi şey yok.

haşema giyerse sorun değil ama donlu mayolu ise ak parti'den istifasını isteyip ayrılırım.

kaç hatun o fotoya bakıp ... devam edemiycem
kesin ayrılırdım

donlu fotoğraf derken slip mayo falansa ağız burun dalardım ama yoksa ıslak olmayan şortuyla sahilde verilen bir pozun sakıncası yok. Kızlar da bakarsa baksın. olsun o kadarcık.

www.aijparis.com
diger yerlerden daha ucuzdur. temizdir, merkezidir. tavsiye ederim

(bkz: plug-inn)

@mamu plug-inn de ne yazık ki istediğim tarihlerde yer yok.
@chavez ben de merkezi, ulaşımı kolay bi yer arıyorum. ama tecrübe ettiyseniz biraz daha bilgi verirseniz sevinirim.

woodstock istasyona çok yakın

eğer arkadaşın bahsettiği woodstock montmarte-anvers tarafındakiyse ben de orada kalmıştım, fena değildi.

hostelworld'de binlerce yorum var. fiyata ve oylara göre sıralatıp inceleyebilirsin.

peace & love hostel.. idare eder diyelim.

senin gibi bir arkadaşım var çok imreniyorum ona, ben günde bir kez o 3 kez. kahvaltıyı yapıyor, hadi ben bi sıçayım geleyim diyor, öğlen-akşam yemeklerinden sonrada aynı. çok imreniyorum şerefsizim.

aynen senin gibiyim her öğünümü 2 saat içinde atarım bu da günde min. 3 kere tuvalete çıkmak demek. hatta saatleri bellidir şaşmaz pek, bence bizim durum normal bağırsakların çalıştığını gösterir

kahvaltidan sonra sicmak adettendir zaten, sabah ilk yedigin seyler bagirsaklarini calistirir.

sonra gun icinde bir defa da normal sicsan tamam, ama bir de zevkine montla ya da islak sicilabilir.

ohaa. ben 3 günde 1 yapıyorum. sizinki bağırsaklar sağlam çalışıyormuş. dışarda falan ne yapıyorsunuz_? ben mesela dışarda kesinlikle yapamam.

haftada bir, biriktirip "bödöff" diye sıçıyorum.
şaka bir yana benim de günde 1 gibi. hatta bazen mesela cuma gecesi sıçtıysam c.tesi atlayıp pazar sabahı sıçtığım da oluyor.

benim de bi ara günde 3-4 e çıkmıştı. baya vakit kaybettiğimden interaktif faaliyetlerin bir kısmını sıçarken yapıyordum. ya da kitap okumak vs. neyse sonra öğrenci evidir makarnadır hazır yiyecektir derken 1günde1 1.5günde1 oldu.

abi yazılanları okudum ama hiç şakaya benzer bir yanı yok, ben genelde 3 hadi bilemedin 4 günde bir sıçarım. gerçi yemek saatlerim çok düzensiz günde 1-2 öğün'le geçiriyorum ve 90 kiloyum ama hayatımda hiç iki günde bir sıçtığımı hatırlamıyorum, hep 3-4 günde bir. mesela bugün yediğimi salı günü falan sıçıcam.

En normali günde 1 keredir tabi ki bünyeden bünyeye değişir mesela ben 2 günde bir çıkarım herhangi bir rahatsızlıkta duymam ama mesela arada bir tutmak güzel bir histir tavsiye ederim...

biz ailecek oyleyiz. anam emekli oldugundan beri abartti, 4'e falan cikartti. hele salata yediyse iki saatte hooop. rahmetli babam da minimum iki, ben de babaya cekmisim. kardesim var o da oyle. biz hep cift banyolu ev arardik o sebepten :) irsi herhalde dedim. kisaca bi yamuk yok arkadasim rahat olsun hehe.

not: yemin ediyorum lafi yetti tey allaam...

galatasaray lisesinin yanındaki sokaktan in aşağı doğru sağ tarafta görüceksin.(berberi görene kadar durma)

benetton sokağına gir, tekelin köşeden dön başak-2 ocakbaşının karşısı

curb your enthusiasm kesinlikle.

himym izlemişsindir kesin. modern family de güzel.

malcolm in the middle da olabilir sanki.

the big bang theory,how i met your mother,dexter,House,the mentalist. Ailedenmiş gibi hissedermisin bilmiyorum ancak izlerken kendini kaptırıcağına eminim.

everybody loves raymond. gayet başarılı bir dizidir.

family guy

cheers'sa spin off'u frasier o zaman izlemediysen.
bi de her yere aynı şeyi yazıyorum ama gilmore girls :)

how i met your mother iyidir.

scrubs. gelmiş geçmiş en iyi dizi bence.

x files ve 24 derim

the IT Crowd...

kesinlikle fringe derim ben, 1 sezon bittikten sonra bir iki gün izleme özlüyorsun adamları

cheers izlemişsin, spinoffu olarak Frasier izleyebilirsin.

Community var bir de, en underrated dizilerden birisi. 2. sezonun ortalarında daha, çok da güzel gidiyor.

curb your enthusiasm ilk aklıma gelendi, ilk gelen cevap da o olmuş ilginç bir biçimde

coloribus

www.adsoftheworld.com işleri görmek için ama hangi yarışmalar var diyorsan öyle bi liste direk olmayabilir, gunn report'a falan bak.

coupling

scrubs olabilir mi? hüzünlendiren tarafları var bana göre.

Biraz daha detay verirseniz güzel olur. Ben siz yazdığınız zaman araştırmaya başlıyorum o diziyi ama sizin bir cümle fazla yorumunuz çok faydalı oluyor.

The big bang theory falan dicem ama komedi de sanırım kimse bir demet tiyatro kaygısızların yerini tutamaz. Bizim kültürümüz olduğu için daha neşeli geliyor bana. Eğer koemdi aksiyon romantizim tarzı bir şey arıyorsun chuck'da iyidir.

daha geniş konulu seinfeld var ama zerre hüzün yok. paso boş beleş muhabbet.

scrubs+1

black books var ama full komedi

himym neymiş be, friends tabi ki.

-Scrubs'u öven çok fazla insan gördüm, ona başlayabilirim. Tam bunu yazarken diğer arkadaşlar da yazdığına göre ilk hedef Scrubs.

-The Big Bang Theory arada sırada bakardım Cnbc-e'den ama sanki o dizi biraz soğuk bir diziymiş gibi geldi bana. HIMYM'deki sıcaklık yokmuş gibi. Tabii HIMYM'a sıcak demeyenler olabilir.

-Chuck'ı Cnbc-e'de birkaç bölüm izledim. Güzel dizi ama aradığımla alakası yok.

-Seinfeld konusunda birkaç yorum okudum ama çok absürt bir dizi diyorlar. Beğenen kişi sayısı da epey az. Belki daha sonraya erteleyebilirim o diziye başlamayı.

-Friends'i övmeyen duymadım. O yüzden ona daha sonra başlamayı düşünüyorum. Çünkü diğer dizilerden tat almayı engelleyebiliyormuş.

friends ve coupling'i goruyor ve artiyorum.

huzunlu kismini gecip sadece gulmek isterseniz two and a half men derim. erkekseniz kesinlikle ilk tercih.

couplinge rest

onu seyretmeyene ingilterede kız vermiyollamış..

Tavsiyeleriniz için teşekkürler arkadaşlar.

Scrubs ve Coupling'e başlamaya karar verdim.

-Bu arada Two and a Half Men'i birkaç bölüm izlemiştim, pek beğenmedim. Sırf yatak muhabbeti vardı sanki.

Seinfeld'i beğenen kişi sayısı nerde az onu anlayamadım, mükemmel bir dizidir ama aradığınız tarzda olmayabilir. Friends'in diğer dizilerden tat almayı engellemesi diye bir şey de yok, öyle olsa himym felan zevksiz gelirdi ama öyle değil.

benim önerim spaced.

it's always sunny in philadelphia. bar sahibi 4 arkadaş ve 1 baba(danny devito)'nın başından geçen maceralar. ayrıca, seinfeld, curb your enthusiasm, friends.

kimse yazmamış, the office'in amerika versiyonu, tam bir absürd komedi.

Başladım arkadaşlar Scrubs ve Coupling'e. Coupling'in 2 bölümünü izledim şu ana kadar. 2. bölümün yarısını kahkahalarla geçirdim, çok iyiydi. Ayrıca tabii ki de İngiliz aksanı. :)

Scrubs'u da çok beğendim. Karakterler çok iyi. Şimdilik 4 bölüm izledim ondan da. Öneriler için tekrar teşekkürler.

Friends var. himym'dan daha sıcak, 10 sezon sürdü zaten. diziye başlarken 20'li yaşlarının ortasındaki bu insanlar dizi bittiğinde 30lu yaşlarının ortalarına geliyorlar; ellerinizde büyüyorlar =). sadece ilişkiden fazlası kesinlikle var. hüzünle ilgili kısmı pek doyurmaz.
Üsküdar'a giderken var, yine fazlaca sıcak bir dizi, yerli dizi. youtubedan bütün bölümlerini izleyebiliyosunuz.13 bölüm kadar zaten.biz geçen yaz sabahtan başlayıp 13 bölümünü arka arkaya izlemiştik =).
Leyla ile mecnun var. Yer yer hüzünü de veriyor. Absürtlüklere kafayı takmam güler geçerim diyosanız muhteşemdir. ben çok gülüyorum.

modern family, pişman etmez

life is a miracle

emir kusturica filmi olmayacak ama

gadjo dilo

fatih akın filmleri olabilir. im juli, solino, soul kitchen filan. diğerleri de bir miktar.

tony gatlif filmlerine bakabilirsin.

gadjo dilo yazacaktım ki yazılmış... kesinlikle istediğiniz film bu :)

wristcutters

Aslında öncelikle ilgilendiğin bir konu söylesen daha kolay olurdu. Madem belirtmedin hemen herkesin sevdiği animelerin başında olan Death Note başlangıç için iyidir.

death note beni çok uyutmuştu, hala izleyememişimdir. Ninja scrolls gibi beginner tadından başlarsan iyi olabilir.

uzun boylu bir kızla, kısa boylu çocuğun aşkını anlatan vardı bitane, çok komik ,güzel, ama adını unuttum.
aklıma gelince yazıcam, bilen varsa da yazsın please.

edit: "lovely complex"

death note pokemon sailor moon sıkılmadan izleyeceğiniz türde animelerdir. ha bir de kesinlikle ama kesinlikle Elfen Lied.

hayao miyazaki ve oğlunun filmlerini de unutmamak gerekir.

death note mutlaka izle. sonra dövüş başlangıcı için basilisk izle(24 bölüm sanırım) eğer animeyle aranızda bir bağ oluşursa narutoyu tavsiye ederim çok çok iyi bana göre. bunlar bitince bi de ruroini kenshin sıkıştırırsın sonra zaten kendin aranmaya başlarsın etrafta.

encyclopediadramatica.com

kesinlikle elfen lied

para derdi yoksa ekonomik destek varsa hiç düşünme y.lisans yap. yok ekonomik kaygıların da varsa aynı anda ikisini de sürüklemeye balış

zaten akademisyen olmak istiyorsan başlaman gereken kariyer y.lisanstan geçiyor fakat asistan olamayacaksan, sadece y.lisans öğrencisi olacaksan, o zaman şirketle konuşup ders saatlerinde tolerans göstermek koşuluyla kabul edebilirsin işi.

yüksek yap. yanına yabancı dili sağlamlaştır.

akademisyen olmak istiyorum ve ekonomik desteğim yok, olsa zaten hiç düşünmezdim... endüstri mühendisiyim ve part-time iş olanakları bizim için pek yok.

seçim şu:

yukarıda bahsettiğim olanakları olan ve master için bir miktar para biriktirebileceğim bir iş VS yükseklisans(hayallerin olduğu bölüm)+(bulacağımın hiç bir garantisi olmadığı)part-time iş..

içinden çıkamadığım bu. :(

yüksekle beraber yürütebileceğine inanıyorsan öyle yap mutlaka. şartlar ikisini bir arada sürdürmeye müsait değilse mutlaka iş derim. (aslında öyle düşünmüyorum ancak ülke gerçekleri açısından böyle konuşuyorum) mutlaka deneyim isteniyor/soruluyor çünkü daha sonraki dönemde. örneğin okulun bitmiş halde, askerliğini de yaptın ve ciddi bir iş bakıyorsun. gireceğin mülakattaki ilk soru: deneyimin var mı? utanmasalar diğer başka özelliklerine bile bakmayacaklar. kaç yabancı dil / programlama bildiğin ya da atıyorum sana göre üstün olan özelliklerin bile ikinci planda geliyor hep. en azından benim gözlemim o yönde. o nedenle önce iş diyorum. ama dersen ki ciddi ciddi üzerinde çok düşündüm ve akademisyenliği istiyorum, kafaya koydum, işte o zaman sana helal olsun derim ve başarılar dilerim. çünkü bence doğru olan, ancak bu ülkede bir boka yaramayan seçenek bu. zira akademik hayat binbir zorlukla dolu, uzunca bir süreç fakat ideallerin peşinde koşup kovalayan insanlar bu hayatta gerçek başarıya sahip olanlardır. maddi kazanç her zaman iyi bir güdüleyici değildir. maneviyat, severek çalışmak, istediğin işi yapmak ve bundan haz almak tarifi zor bambaşka bir şeydir. yani iyi düşün, en doğru kararı yine kendi durumunu gözden geçirerek verecek olan sensin.

ekonomik açıdan bakıldığında 1 sene para biriktirip yüksek lisansa başlaman çok daha mantıklı. çok güzel bir bölümmüş o hem, biraz erteleyip başlamanın akademiye zararı olmaz.

odtü'de yüksek lisans yapıp bir yandan çalışan da bir zombi olarak konuşuyorum: hayat çok zor.

madem akademik kariyer düşünüyorsun yükseğe başla sonra arş. gör. kadrolarını takip et ar. görevlisi olarak başlayabilirsen alacağın para yeter bence .

çok teşekkür ederim dostlar, var olun değerli görüşleriniz için...

Bir yıl çalışıp bir yıl çalışmadan yüksek lisans yapn biri olarak diyebilirim ki:
Bir yıl aldığım bursla geçinmeye çalıştım ama kafam hep hesap kitapta olduğu için çok verimli bir yıl olmadı. Ancak işe girip bir yıl çalıştım ve para biriktirdim, şimdi o parayla bir yıldır geçiniyorum, okul da bitiyor. İyi ki çalışmışım diyorum. Bence iş hayatında atıl, para biriktir, sonra hem yüksek lisans yaparsın,o arada da part time iş falan çıkar, bir şey olur yani, hem kafan rahat olduğu için başarılı olursun. Sonra tez zamanı gelir, tekrar işe girersin. Hadi bakalım, yolun açık olsun :)

(bkz: bu iş çok zor yonca)

(bkz: oyuna devam)

ben şöyle bir şey saklıyorum kıyıda köşede, belki sana da faydası dokunur.
img508.imageshack.us

şimdi istediğiniz miktar sütü biraz buzla blender a atın, içine de hare likör, karıştırın, koyun bardaklarınıza için, çok şey karıştırmaya gerek yok bence. afiyet olsun.

fiddlerontheroof, onu görmüştüm, bende de şu var :
img708.imageshack.us

az biraz tarçın ,kakao ve süt ile sanırım çok az da koyulaşsın diye mısır nişastası mi ne koyup harika sıcak çikolata.belki vanilin uygun kaçabilir bir bilen solesin kıvam icin ne iyi olabilir.

gold kahve ve hare ile mucizeler zaten mumkun.sutlu kahve yapıp basın hareyi.

fındık ile yapılan bir kahve var ogutup bir sey yapıyorlardı ama hatırlayamıyorum netten bir arasaniz onu cok duymuslugum var.

kahve makinasi var ise turk kahvesi ile esprossa yapabilirsiniz bir de sutu blendirdan mi ne gecirip emin degilim kopuk yapiyorlar aslinda esprossa makinanisinin bir aparati var buhar basiyor icine ve sut kopuk gibi oluyor.zorluyorum anca boyle.

once blendera 4 yemek kaşıgı vanilyalı dondurma,yarım yemek kaşıgı nescafe, istenildigi kadar süt, aynı şekilde istenildigi kadar hare konulup aklınıza gelen olay yani düğmeye basılıyor. ardından lezzetli bi ice coffeemiz oluyo afiyetle iciyoruz. ardından tatlı olarakta redbull icilebilir tabi..

baxter

taxi driver tek geçerim

Michael Douglas'ın oynadığı Game diye bir film vardı. Aklıma gelince tüylerim diken diken olur. Kesinlikle seyretmelisin.

www.imdb.com

(bkz: c.r.a.z.y.)
(bkz: neşeli günler)

game süperdir gerçekten ama ne tarz bir film. ben sana bir sürü ağlak film yazarım şimdi buraya.
million dollar baby
forrest gump
changeling
revolutionary road
schindler's list
life is beautiful
cold mountain
ağlak olmasa da:
kill bill'i çok severim. mona lisa smile çok iyiydi. tarz meselesi yani.

pulp fiction
the big lebowski
groundhog day

prince of persia

fall
clockwork orange
big lebowski
network

en iyi kısmını sallayalım da,

The Fall

mutlaka izlemelisin derim.

kibar feyzo
fight club

the fountain

the green mile

gladiator

the godfather
being there
one flew over the cuckoo's nest

Seyrettiğim en iyi film hangisi bilmiyorum. Sana katkısı olur mu bilmem ama şu ana kadar fikrini söyleyenlerin film bilgisi iyi değil.

black bir hint filmi,jeux d'enfants,patch adams ve time traveler's wife tavsiye ederim...

oldboy
shawshank redemption
I'm a cyborg but that's ok
Adams aebler
mr. nobody
okuribito
little miss sunshine
black
trois couleurs bleu
what dreams may come

(içlerinden birini seçemedim =))

esaretin bedeli
her şey çok güzel olacak
milyoner

game zaten yazilmis .onun disinda psikolojik gerilim sevenler icin 1408 .dun trt de wardi 4 yil oldu izleyeli sonunu blerek tekrar izledm .
dip not : bi kere izledgm flmi izleyemem.

yeme içme konusunda istanbuldan pahalı bir şehir daha yok. ankaraya gidince yemeğe ne kadar çok para ödüyormuşum diyorum. kiralar istanbula göre uygun izmirde.

mesela bornovada 600-650 ye ortalama ev cok rahat bulursun. 1500 gayet yeterli bence.

karşıyaka'da 500'e falan üç artı bir fıstık gibi evler bulursun. araban varsa ulaşım çok rahat zaten her yere. on beş dakikada alsancak'tasın. izmir çok ucuzdur, 1500'e geçinilir yalnızsan.

arkadaşım ben 700 euroya viyanada yaşıyorum 1400 liraya yani. uçak biletlerimi falanda katsan işin içine 750 euro oluyor aylık masrafım, ki biletler en ucuz 200 euro civarı oluyor. izmirde 1500 lira ne demek farkında mısın?

çok güzel geçinilir. istanbuldan çok daha ucuz.

bence geçinemezsin ama bu kadar insan geçinebilirsin diyorsa vardır bir bildikleri.

kabaca hesabım elektrik-su-internet-aidat-kira birlikte 850-900 lira olsa geriye kaldı 600. 600'den 400tllik eğlence masrafını çıkarsan kaldı geriye 200. 200tl ile ay boyunca hem yemek yiyip hem de yollara düşmen gerekiyor. bilmiyorum bana mantıklı gelmedi.

eğer ev kirasına 600 lira falan bayılmak zoruna gidecekse evka 2 taraflarında 1+1 300 e de ev var. yalnız işte eğlenceye düşkünsen biraz uzak kalıyor evka2. araban varsa hiç sorun değil. her yer yakınlaşıyor o zaman. benim evde herşey elektrikli bana yazın 40 falan geliyordu. şimdi de 100 falan olsun hadi. su 15 i geçmez. internet faturalar falan kasarsan 500 e ev masraflarını kitleyebilirsin benim gibi. 1500 le burda kralsın ben söliyim sana borcun harcın yoksa.

geçinmen senin giderinde yapabileceğin kısıtlamalara bağlı.
araban varsa geçinmen zor, çünkü aylık 400-500 TL civarı arabaya vereceksin. Benziniydi, vergisiydi, bakımıydı ortalama olarak..
500'de kiraya - 250 faturalara ödesen
sana yiyecek içecek giyim masrafların hariç 250 TL kalıyor.
ayda bi kaç 100 TL de kenara atmak lazım, arada ekstra masraflar çıkabiliyor çünkü. sağlık problemi, arabanın arızalanması, evden beklenmeyen tadilat, vs vs
yeme içme konusunda izmir daha ucuzdur. özellikle bornova, buca gibi öğrencilerin yoğunlukta olduğu semtlere konuşlanırsan bu konuda çok sıkıntı çekmezsin.

hem olabilir hem olamaz. bulacağın eve göre değişir. bazı insanlar o kadar şanslı ki kral bir ev sahibine denk geliyor.200 Tl kira yeter diyor. Bir arkadaşıma ev sahibi bizim dairelere bak yeter kira almayayım demişti. o zaman da araban olsa bile babalar gibi yaşarsın. ama 500 ve üstü bir kira için 1500 lira ile yaşaman zor. odundu kömürdü ya da doğalgazdı falanı filanı hesaba katılınca çok şeyler çıkıyor.

izmirde tek kişi yaşayan biri olarak:

500 lira kira (göztepe: alsancağa 15 dk)
yazın 30 40, kışın elektrikli soba kullanımına bağlı olarak 80 100 elektrik
5 8 lira arası su
30 da internet
dışarıda yeme içme yol dahil 500 lira

yani 1.100 tl gibi bişi ile gayet güzel yaşanıyor efendim.

araban olursa heryere ulaşım kolay denmiş ama, abi zaten heryerden, heryere ulaşım neredeyse var ya! minübüs, vapur, metro, otobüs olmak üzere 4 farklı ulaşım imkanı var hacı daha ne olsun.

Candice Swanepoel

candice swanepoel.

oyle cevaplanmayacak bir soru degil. demek ki kimsenin umurunda olmamis sorunuz. imbde ye sorsaydiniz keske bir de. the player ipucunu vereyim ben siz oradan gerisini getirirsiniz.

(bkz: the truman show)

ufak çaplı da olsa içersinde film, belgesel gibi şeylerin çekildiği aklıma gelen filmler

be kind rewind
elephant man (film gibi röportaj var)
truman show
the station agent (konunun film çekmekle alakası yok ama kamerayla bir şeylerin çekildiği bir sahne vardı)

o zaman da yazmıştım, gene yazayım: living in oblivion

Fellini'nin 8½ , Roma ve Intervista
David Lynch: Inland Empire ve hatta mulholland dr.

lars von trier-epidemic.

'sex is comedy' www.imdb.com

mulholland drive ı nasıl unutmuşuz

benim de aklıma ilk livinig in oblivion gelmişti. türk sinemasından söylenmemiş.

şerif gören'in gizli duygular filmini örnek verebilirim.

Be Kind Rewind nasıl unutulmuş...
Ups editi: ssyumusakg unutmamış.

Zack and Miri Make a Porno.

İnanılmaz keyifli Kevin Smith filmdir.

Bowfinger. Süper de bir film.

Ed Wood

(bkz: blair witch project)

aşk her yerde
Love Actually
porno film çekiliodu içinde. oluyo mu?

ayneh

(bkz: 2 süper film birden)

mayhoş diye bi application çektim ben, yazamıyorsun ama işini görüyor.

denemedim ama denesem 2 numaraya öncelik verirdim daha sonra'da 6.

Tarif 4 iyidir.

2 yi denedim canavar oldu.

benim favorim 1. olan içiniz içtiriniz dünyanın en güzel içecegi olur.
en dandik şarapla bile yapsanız karanfil onu dünyanın en güzel içecegi yapıyor.

bende de aynı sorun var son facebook un son güncellemesinden sonra oldu sanırım programda hata var

uygulamayı silip bir daha yükleyince düzeliyor.

Kart odemesi yapana kadar bir sey indiremiyorum ki. itunusdaki backuptan kursam olur mu?

daha almadım ama şunu düşünüyorum.
urun.gittigidiyor.com

(bkz: le diner de cons)
diyim, genelde bu yeni kuşak seth rogen tayfası gayet komik oluyor özellikle (bkz: superbad)'i izlemediysen öneririm. Daha aklıma gelince editlerim mesajı, iyi seyirler

ne tarz mizah seversin? absurt? ultra absurt?

arabesk?
tosun pasa?
saban oglu saban?

dunyayi kurtaran adam?

snatch / lock stock and two smoking barrels?

the invention of lying?

arog?

cok genis bir yelpazeyi kapsar komedi genre'i.

doğallık arıyorsanız, candida diye pek bilinmeyen ama gülmekten kramp geçirten bi filmi söyleyeyim...

valla ne bileyim. şaban dünyayı kurtaran adam değil de.. komik çok komik bir film. en son ekşi sözlükten baktım izlenmesi gereken 50 komedi diye. ordan 40 yıllık bakir diye bir film seçtim izledim..bir kere bile gülmedim.

superbad hiçbir sitede açmıyor. candida yı ise bulamadım. :(

the party - peter sellers

groundhog day tabii ki

valla bu cok soruldu ve kisinin mizah anlayisina gore degisiyor ama yine de birbirinden farkli komedi unsurlari olan birkac film yazayim:

Office Space
Monty Python and the Holy Grail
The Big Lebowski
Airplane
A Fish Called Wanda
The Hangover
Kick-Ass
Shaun of Dead
Clerks

eğer İngilizceniz varsa Borat derim. Ama altyazılı veya dublajlı izleyecekseniz boşa vakit kaybetmeyin.

-eyvah eyvah

to be or not to be - mel brooks , hala gülerim kefil de olurum
banker bilo - best of the beast hesaabı
yılanların öcü (1985-şefir gören) -ilki de komiktir ama burda ihsan babaya ve erdal özyağcılara hususiyetle tikkat !

diana'nın minisi çıkmış hem 35 mm hem baya küçük gördüğüm kadarıyla. Benim aklım kaldı, sen de bir bak belki senin de kalır.(Hem lc-a'm hem de diana'm mevcut)

actionsampler'im vardi. birkac film bitirdim ama düsündügümden cok daha kötü sonuclar elde ettim. Sonra alet bir sekilde cantamin icinden 4. kattan düstügü icin hasat oldu. fisheye lmayi düsünüyorum bu aralar.
www.adorama.com'a bir bak. güvenilir sitedir ve de genelde amerika icin en ucuz fiyatlari bulabilirsin.

kampüsün bulunduğu lokasyon o kadar önemli ki işle beraber yürütemediği için masterını yarım bırakan insanların en önemli sebeplerinden biri. ingilice eğitim ingilizceyi geliştiriyor da değil, sadece eğitimi zorlaştırıyor.

ege tezsiz işletme ile ilgili bilgiye de ihtiyacım var bu arada. ikinci öğretim şeklinde mi? harç ücreti ne kadar? şartlar neler?

deü tınaz'da eğitim zor, devamsızlığa pek tahammülleri yok, kampüs yeri uzak, okul soyguncu vs. vs. ege'de yapın bence... bu arada ben de deü'de türkçe işletme y.l. yapıyorum, ocak'ta ders aşaması bitiyor inşallah...

kesinlikle ege. dokuz eylüle hiç bulaşma.

dokuz eylülün maddi açıdan daha talepkar olduğu açıktır fakat ingilizce eğitimin yabana atılır bir durum olmadığına inanıyorum. neticede etiket zamanlarındayız. egenin kampüsünün dokuz eylüle fark atacağı ise tartışılmaz tabi.

Ege tezsiz işletme ikinci öğretim. Zaten bütün tezsizler ikinci öğretim diye biliyorum. Harç ücreti bu sene 2,640 TL. Ayrıcana ales üds fln 60 üzeri istiyolar sanırım. Tam sayıya dikkat etmedim okul ortalamasıda benim 67 'di girdim. Biraz da mülakata önem veriyolar ordan yırtıyosun.

www.hotelanba.com

blancahotel.com var. fiyatta anlaşırsınız sanırım.

metroyla 15-20 dk ordan da 15 dk falan dolmuş diyorum ama tam bilemiyorum.

metro ile 4.levent'e gelir oradanda otobüs veya minibüs ile okula gelirseniz 25 30dk.
eğer maslak itü çıkışına gelirseniz 20dk civarı olur.
veya 41at'ye binerek direk 40dk'da gelebilirsiniz.
bide ayazağa yakın gibi gelsede köydür ennihayetinde mümkün olduğunca burada ev tutalım abi fikirlerinden uzak durun.

100-99.3 ile alfayı bulursun. alfa bölü 2 yaparsın ve z tablosundan o değere bakarsın. Yani böyle olması lazım.

öyle yapınca yakın değerler çıkıyor ama olmuyor.
şöyle vereyim soruları ben i25.tinypic.com ikisi de d çıkacak

1-a lafı kafamı karıştırmış demek sağ ol galadnikov.
peki burda i26.tinypic.com diğer bilgileri öylesine mi vermiş?
cevap c

ben de aranmıştım sonra şans eseri şöyle bir durum gerçekleşti: Elimde windows bazlı kopya bir fm cdsi vardı. Meğerse bu cd hem mac hem windows cdsiymiş. Kurdum oynadım, geçmiş zaman tam hatırlayamıyorum bir ayrıca bir crack falan çekmek zorunda kalmış olabilirim- olmaya da bilirim ama oynadım.

wow gbi bi oyun ancak 2 boyutlu ve evet çok gzel bi oyun başına oturdummu kalkamazsın sabahlarsın genelde o derece bi oyun. youtube dan oyun videolarına da ulaşabilirsin. tek başına da oynayabilirsin online da ben tek oynuyodum çok keyifliydi yıllar önce.

Hey dostum, şaka yapmıyorsun değil mi :)

Diablo2 multiplayer da oynanabilen bir oyundur. uo ile alakası yok. Homm 4'le ise zerre alakası yok. Hım Sacred falan biliyorsundur heralde, ona benzer işte. Daha doğrusu sacred diablo'ya benzer.

Güzel değil. Başına oturunca saatlerce, günlerce, haftalarca kalkamazsın çünkü. Sosyal hayatını bitirir. Zamanında öyleydi en azından.

şu an geç kalınmış bir oyundur. şunu söylemeliyim ki, eğer internete ulaşılamayacak yaklaşık 1 aylık bir süre varsa kesinlikle yapılabilicek en güzel şey bunu oynamak olacaktır. single play gayet de sağlamdır ve sürükleyicidir.

hayır geç kalmadın baal'ı kesmeyen bir türk genci, gencliğini hiç yaşayamamıştır.

yanlış olmuş diabloyu kesmeyen türk genci gençliğini yaşayamamıştır. baal ın koy götüne. sonradan geldi ayar oluyorum ipneye. diablo candır.

valla gene ruslarla kaynasmak niyetindeyseniz , oasis bildigim kadari ile su an bile tiklim tiklim. ama plaj bildiginiz gibi , igrenc. (gecen yaza bile nazaran daha kotu plaj). yok gene rus olsun , pahali olmasin diyorsaniz alanya / oba tarafinda ananas otel var.

oasis gerçekten dehsetti.yani inanilmayacak derecede kotu. denize bir kere girmeyi denemistim. havuza ise iki kez girebildim. ama eylulde gittigim icin turk neredeyse hiç yoktu. bu tarihlerde turk orani nasildir fikriniz var mi?

miranda del mar da aynen soylediginiz gibi mirada del mar :)

yerli turist yok denecek kadar az su an. oasis e 2 hafta once falan gitmistim , hep rus gene ))
bu sene boya badana yapmislar ama hala cok kotu.
ananas hem yer olarak , hem tesis olarak cok daha iyi oasis ten.

www.sheratonantalya.com

la mer kemer. fiyatı da uygun

bir kaç sene evvel alanyada seaport hotel'de kalmıştım. O zaman biraz pazarlıkla 60dan kalmıştım, şimdi ne kadar olduğuna dair en ufak bir fikrim yok ama güzel bir oteldi, gayet de merkeziydi. Bir bakın isterseniz google'da çıkar.

karşıyaka'da körfez dershanesi sahil şubesinin olduğu sokakta fen dershanesinin karşısındaki berbere gir. ali traş etsin seni çağkan'ın da selamı var dersin.
uzun aramalarım sonucunda en beğendiğim kuaför o alidir. kendisi gerçek bir sanatkardır.
sonucu buraya yazarsan sevinirim.

ama carrefour'un içindeki kuaföre de gidebilirsin orası da iyidir.

tesekkurler

alsancakta reyhan pastanesinin karşı sokağında barbershop cihan var.
alsancak tommy hilfiger'in yan sokağında(tekin acarın karşısı) hurşit var.

www.etsy.com

burda böyle çok değişik fikirler falan yok ama çok estetik şeyler var.

benim en son gördüğüm ve hoşuma giden davetiye şöyle

üzerine bir damat, bir de gelin resmi basmışlar ama dikine iki çizgi çek iki resmin ortasından, sadece sol taraflarını koy. daha sonra bu yarım resimleri çizgilerden kesip sağ tarafa katlamışlar. böylelikle resim tamamlanmış. bir de aynı teknikle kalp koymuşlar.

geçen sene önerdiydik birilerine, orda da yazıyor olmalı; konser bileti şeklinde davetiye demekteyim.

bir arkadaşım gazete kupürü şeklinde yapmıştı. davetiyenin en üstünde hürriyet gazetesi temasında mürüvvet yazıyor gazete ismi hesabı. altında manşet "x ve y evleniyor" şeklinde. mnşetin altında yine büyük punto bir yazı, birlikteliğin kısa özeti tadında bir cümlelik. altında çiftin fotoğrafı ve fotoğraf yanında da haber metni. artık ne yazarsanız.

ilaç kutusu şeklinde yapan vardı.

Biraz fikir verir belki:
images.google.co.uk

kendi fotoflarından oluşan (yüzlerce küçük küçük fotolar) bir davetiye yapmasınlar, ben yapıcam onu. film şeridi gibi bir davetiye de yapmasınlar. onu da ben yapıcam.

grafik tasarımcı bir arkadaşım comic book/süper kahramanlar gibi bir davetiye yapmıştı - işte küçük bir dergi gibi, kapakta kendi ve eşinin süperkahraman çizimleri, uçuyolar filan, kapağı açınca içinde yepyeni maceralara açılıyoruz gibi bişi yazmışlardı. benim çok hoşuma gitmişti, ama 11 yıl önce olduğundan tam hatırlayamadım yuh bana.

www.vatanbilgisayar.com

macbook?

vaio z serisi. müthiş.

bizim gm toshiba kullanıyor. tam 2 kiloluk 13.3 inçlik bir alet.

ben şunu kulanıyorum toshiba 13.3 kilosunu bilmiyorum ama baya hafif, çok memnunum hatta şu ; www.hepsiburada.com

sony sr39vn/s ile çözdüm durumu.

la sera güzeldir.rezervasyon isterler..

(bkz: topçu)

la sera guzeldir lakin kazikciligi ile unludur ya da unluydu. dikkat derim.

cumhuriyet meydani'na dogru giderken - equador var.. (o sirada bir iki mekan daha var - hepsinin menu/fiyat listesi mevcut)

venezia falan diycem ama sanirim o tarz bir yer aramiyorsunuz (limitiniz icin uygundur).

verdiginiz limitler dahilinde la sera ve equador'un menulerini bi kontrol edin.

bir de hafta sonu nedeniyle bu mekanlarin cogu eller havaya moduna gecebilir heran... onu da gozonunde bulundurun.

en olmadi tarihi asansore gidin. tadilati bitmis. restoran kismini bilmiyorum ama sahane bi manzara ve soguk bira (carlsberg/tuborg)esliginde gayet romantik olabilir bahce kismi.

la cigale(rezervasyon ister), konak pier mezzeluna(rez. istemez).

alsancakda kıbrıs şehitlerinde alins var orayı tavsiye ederim...

karşıyaka/ bostanlı da la vie diye bir yer var. yemekleri falan güzeldir, çıkışta yanında miss cake diye butik bir pastane var madem romantik ordan da güzel bir pasta yaptırabilirsiniz tatlı niyetine :) rezervasyona gerek olmaz ama kalabalık olabilir istediğiniz yer olmayabilir, önceden konuşsanız iyi olur sanki...
asansör iyidir birde ama fiyatları konusunda fikrim yok.
aklıma gelen yerler bunlar, ama konsept nedir? hani evlilik teklifi için gelecekseniz unutun dediklerimi. ama sevgilizi görmeye geliyorsanız iyidir bu yerler. nelerden hoşlanır? ulaşım sorunu varmıdır? bunlar da detay sorular iyi plan yapabilmek için ;)

gayet güzeldir. blanca alsancak merkeze 5 dk yürüme mesafesinde. Geç dönüleceği zaman garanti olması açısından taksiye binilirse insanın aklında hiç soru işareti de kalmaz.

balçovadan narlıdereye giderken 9 eylül hastanesinin karşısında kalan prenses otel var. orman, deniz manzarası alayı var. termal var.. bence uygun fiyatını sormak lazım

izmir alsancakta mövenpick otel var, sanırım daha nezihini bulamazsınız. 2 kişilik odada kişi başı fiyatı 45 avro. 2 kişilik odada tek kalacaksınız 90 avro. www.moevenpick-hotels.com


bir de kıbrıs şehitleri caddesinde (ki kendisi merkezin ta kendisi olur), hotel yaman var. bir öğretmen topluluğunu orada ağırlamak durumunda kalmıştık. çok çok nezihti. oldukça temizdi. kahvaltıları da zengindi. fiyat olarak 2 kişilik odalarda kişi başı 50 ytl verilmişti. (bahsettiğim 2008 ağustos ayı) www.hotelyaman.com

200 liraya çıkabilirsen -yamulmuyorsam 200 civarına odalar vardı hilton'da- direk hilton'da kal.

kordon'a nazir izmir palas var. tavsiye de ederim. balkona bi sandalye attin mi bitti... : )

Single: 115YTL deniz tarafi / 100YTL cadde
Dbl: 160 YTL deniz tarafi / 140 YTL cadde

kaya otel var. bok gibi. bi de fahiş. gitme oraya.
çankaya da yumukoğlu diye bi otel var. 3 yıldız ama güzel temiz. şehir merkezinde tam. amaç sadece uyumak, başını sokacak bir yer ve klasik otel ihtiyaçları ise oraya git.

blanca otel basmanenin üst tarafında, nezih gibi dursa da gece yayan döneceksen dikkat et, hemen yanı başı tenekeli mahalle çünkü. hoş izmir de istanbul kadar olay çıkmıyor geceleri ama olsun.
onun dışında anba otel var. 3 yıldız dı galiba. yeri muhteşem. pasaportta ve en son bir fiyat indirimi vardı yamulmuyorsam. çok lüks aramıyorsan ekonomik ve rahat bir tercih. her yere de yakın.

direk şu iki gruba bakmak lazım:

(bkz: the clash)
(bkz: sex pistols)

bunlar da bu grupların ilk aklıma gelen şarkıları tabi çok daha fazlası dinlenebilir.

(bkz: london calling)
(bkz: anarchy in the u.k.)

bir de post punk olayı vardır ki o daha iyidir bence. onun için şu gruplara bakabilirsin: joy division, the cure, echo and the bunnymen, siouxsie and the banshees

en.wikipedia.org

(bkz: ska-p )

Kitap olarak "Tek Akorlu Muciziler: Punk Rock'ın Anlamı ve Gücü-David Laing(altıkırkbeş yayınları)bir de;

(bkz: the ramones)
(bkz: the stooges)
(bkz: new york dolls)

başlangıç için fena değil:
www.punk77.co.uk

(bkz: sham 69), (bkz: cockney rejects) mutlaka dinle.

punk dediğimizde en önemli isimlerden birisi avril lavigne'dir.

şu kitabı da edin istersen. www.b-a-s.info

@co2s2

(bkz: şakaysa hiç komik değil, ciddiyse çok komik)