eskimolar buzdolabını yiyecekler donmasın diye kullanırlar diye bir söylenti var ama bilemedim.

Çalışmaz. İçindeki gazlar ona göre ayarlanıyor çünkü.

Yarı hermonik kompresörlere yani buzdolabı motorlarına kumanta eden termostatik valf iç sıcaklık limit değerin üzerine çıkarsa eğer devreye girecektir.
-30 derecelik ortam sıcaklığı bulunan ortamda -10 derecede buzdolabı devreye girmeyecektir.
Tabi bu teorik olarak.
Sonuçta insanlar -30 derecede yaşamıyorlar. Daha sıcak oda koşullarındalar ve bu da minimum 10 derecedir.
Buzdolabının kaçaklarını hesaba katarsak belli sürelerde devreye girmesi pratik açıdan muhtemeldir.

normal bizim standart buzdolaplarından koyarsak ısınmaz. -30 derecede kalır ve hiç çalışmaz.

buzdolapları eksi değerlere ayarlanamaz.deep freez ayarlanabilir sadece (portable olarak).fişini çekersekve içi açılmazsa uzun süre iç sıcaklığını muhafaza eder.ancak fişi takıp çalıştırılırsa dış ortam ısısı düşük olduğundan verim alınamaz ve soğutma yapamaz.ancak durumu tersine çevirerek evdeki klimalar gibi,kompresör ün ısısı ortama verilmek yerine freez içine verilirse bir miktar ısı artışı sağlanabilir.ayrıca genelde soğutma için kullanılan freon gazları (ki genellikle r22 r 407 gibi )gazların donma sıcaklıkları -90 larda dır.

evet arkadaşlar açıklamış niye çalışmayacağını. kısaca kompresörün kafası karışacağı için.

bunun dışında inuitler (eskimolar) evlerinde buzdolabı kullanıyorlar çünkü evleri zaten 0 C derecenin üstünde oluyor.

Mesela iglular da bile içernin derecesini 0 derecenin üstüne çıkarabiliyorlar. buz damı mimarisi bile kendi başına bir izolasyon sağlıyor. onun dışında içeriyi karibu derisiyle donatıyorlar ve vücut ısısıyla da ısı artışı sağlıyorlar. kudlik adı verilen özel lambalarla da ısı sağlıyorlarmış. böylece içerde buzdolabının da kullanılabileceği elverişli ortam oluyor. çünkü onlar da yiyeceklerini sadece dondurmak değil, serin tutmak isteyebilirler.

(bkz: #1416697) tarkovski'nin solaris'i. kitabını da okumak lazım =)
gölgesizler

içinde felsefe barındıran edebiyat uyarlaması filmleri yazmaya çalışacağım:

the shawshank redemption
a clockwork orange
ironweed
fight club
children of men
to kill a mockingbird
no country for old men
the mist
there will be blood
the green mile
revolutionary road
blindness
house of sand and fog
forrest gump
v for vendetta
trainspotting
requiem for a dream
one flew over the cuckoo's nest
the boy in the striped pajamas
angela's ashes

ucuz etin yahnısı

Ama bu kullanılıyor olmasın...
www.argeakademi.com

Mesela maliyeti $250 olan I phone lar binlerce dolardan müşteri buluyor.

Aslında kendisi ucuz ama kaliteli... ??

Çelişki..

(bkz: fiyat/performans)

celiski filan degil.
(bkz: #20420518)

pahalı olan kalitelidir de, ucuz olan da her zaman kalitesiz değildir. pahalı ve kaliteli bir ürün indirime girip 250 lirdan 100 liraya düştüğü zaman da satıcısı o ürütnden kâr ediyor. demek ki o ürünün alış fiyatı 100 liradan da düşük. mesela 90 lira. siz normalde 250 liralık yerden alırsanız, evet kaliteli maldır, pahalıdır. ama aynı malı gidip orijinal mağazasından değil de her türü satan mağazadan ucuza alabilirsiniz.

büyük bir yanılgı vardır. tekstil ürünü satan dükkanların muhasebesini yapıp faturalarını gördüğüm için biliyorum. ünlü bir markanın bir alışveriş merkezinde dükkanı var. bi tişörtü 150 liraya satıyorlar. lakin aynı marka ürünlerini sadece alışveriş merkezindeki kendi mağazalrına satmıyor. isteyen tekstilci gidip o firmanın malını koliyle alıp kendi dükkanında da satabiliyor. sattırmayanı da var ama satanı da çoğunlukta. fiyat anlaşması yapılan firmalar 30-40 liraya aldıkları malı anlaşma gereği 150 liraya satıyorlar. lakin fiyat anlaşması falan olmayan koliyle alan adam aynı malı o da 30-40 liraya alıp 60 liraya satıyor. evet, aynı malı. pazarlarda çakmaları da oluyor onlardan bahsetmiyorum ama siz 150 liralık tişörtü no name bir mağazada 60 liraya görünce çakma sanıyorsunuz. hayır değil. aynı ürün. faturalarını gördüğüm için söylüyorum, o no-name mağazaya da satan yer aynı fabrika.

bi tane marka vereyim mi? vereyim. mesela sarar. erkek hazır giyim markası sarar. git herhangi bir alışveriş merkezindeki canti mağazasına, bir gömlek 80-90 liradan aşağı değil. aynı gömleği benim mükellefim de almış. satan yer yine sarar. çakma sarar değil. o kendi canti mağazasına da satan aynı yer. faturası elimde, gömleğin alış fiyatı 25 lira. benim mükellefim %100 kar koysa 50 liraya satıyor. aynı firma, aynı gömlek. ama sen ankara ulus'taki mağazada üstünde sarar etiketli gömleği gördüğün zaman çakma zannedebiliyorsun. oysaki aynı gömlek. çakma falan değil.

tekrarlıyorum. pahalıysa kalitelidir doğru. ama ucuz olan her zaman kalitesiz ya da çakma değildir.

insanlar daha cok "marka" ya yoneliyorlar. bunun bir çok küresel sebebi olduğu gibi, sosyolojik olarak düşünüldüğünde moda olmuş markaların himayesinde olmak, aitlik duygusu hissetmek ve çevrede belirli markalarla özleşmiş olarak bilinme kaygısı olduğunu düşünüyorum. medyanın dayatması da kaçınılmaz. iyi diye bilinen markalar kaliteli olabilecekleri gibi, kaliteli olmaları şart değildir. kendine ait bir tüketici profili oluşturduklarında max kar gütme amacıyla "pahalı" dediğiniz sonuca yönelirler. herkesin pahalıya yönelme amacı sanırım ithal ürün kullanmanın daha iyi olduğu inancından geliyor. ithal ürünler daha pahalı olurdu. bir de gerçekten kullanılan malzemenin,işçiliğin vs iyi olduğu durumlarda oluşan bir pahalılık söz konusudur, bu da normaldir.
herkesin pahaliya yonelmesi cok genelleme yapilmis bir durum bence. alinacak urunun niteligiyle ilgili olarak secimler yapilir.

genelde kaliteli ürün pahalıya mal olduğu için pahalıya satılabilir, tabi fiyat artınca talep azalacağından bunu kurtarmak için fiyatı daha yukarıya çekebilir. ama genelde bilinen markalar isim satarak aynı kalitedeki ürünleri daha yüksek fiyatlara satıyorlar, sezon sonunda bir bakıyoruz yüzde 80 indirim falan oluyor. aynı kalitedeki ürünü daha ucuza satan kendini tanıtmaya çalışan genç firmalarda mevcut her sektörde.

"bir mal yeteri kadar PAHALI ise, mutlaka alıcı bulur" denmis. Cok dogru.

Mesela iTunes'da bir app yayinlanmisti iPhonelar icin. Adi "I'm rich!" (zenginim!) gibi bir seydi. Fiyati 1000 dolardi ve bir aciklamasi yoktu.

Programi alan bir kac andaval, programin hic bir sey yapmadigini fark etti daha sonra. Sadece actiginizda ekranda "I'm rich!" yaziyordu. Sonra program kaldirildi tabii, ancak programi alanlar oldugunu dusunursek kesinlikle dogruluk payi var.

wax/dax
ama bunları da yıkaması dert.

saclarin dokuluyorsa birsey surme bence. herseyin dogali ozune iyidir:) illa sureceksen kuaforlerde satilan sac kopuklerinden deneyebilirsin. marka olarak kerasteseyi onerebilirim.

Dostum ben bioblas kullanıyorum gayet iyi.
Bir de avoxin diye bir ürün var kozmetikçilerde serumlu şampuan o da güzel..

ikisinden de memnun kalırsın.
Ama sakın jöle briantin vb. kullanma...

#sttc wax-dax şaka yapıyosun sanırım
#purkinje köpükte teltel yapıyo hoş görünmüyo
#akta bioblasın şekillendiricisindenmi kullanıyorsun

kesinlikle minoxidil tavsiye ediyorum benim saçlar iyice gidiciydi 4 ayda nerdeyse hepsi geri kaldı kullan pişman olmassın.

ben de saça az zararlı şekil veren ürün sormuştum burda. "loreal studioline" önermişlerdi.

saç dökülmesi için minoxidil tşk.

şekil verebileceğim saç dökmeyen bişilerde tavsiye ederseniz çok şukela olacak

Şampuanı...

tam bilememekle beraber adının minoxidilgb birsey oldugunu düşündüğüm bitkisel bir hap var
hapı kullandığın sürece sacların cıkmakta onu kullan sonra dax vırt zırt kullan...
ilaç adı verdim ama iyce anaştır adı boyle minoxil minoxidilgb birseylerdir.tamamen bitkisel deniyor ama tabiraf omru vırt zırt vardıronun tartısmasına girmeyelim.. hapı bıraktıgındada saclar dokulmeye bslıyromus buda anektot.. uctesi 30 lira civarıymış.

Seksenlerde olsa "Pamela'yı görmek yetmez, Sümela'yı da görmek lazım" derdim. Ya da orayı ziyaret eden ünlülerden birini kullanıp "Sizin ondan farkınız ne?" diye sorardım :) Klişe ama aklıma bu geldi :)

visit where the divinity took shelter gibi sumela nın nicin orada kuruldugunu ve neden önemli oldugunu vurgulayacak bir slogan olabilir sanki.

işin cosmicstring'e kaldıysa ufukta yaz okulu görünüyor. bence başka önerileri bekle.

"ölmeden önce görülmesi gereken 100 yerden birisi değil, neden mi? farklılıklarını hissedeceksiniz"...evet yaratıcı değilim şu an:)

aklıma slogan gelmedi son haline sümela manastırındaki fotolardan bakarsanız ne diyeceğinizi siz de bilemezsiniz...çookk vahim durumda isim kazınmış duvarları, resterasyon diye senelerdir gezilemeyen yerleriyle... neyse konuyu dağıtmayayım :)

@cosmicstring, sloganın iyi hoş da bir yıl daha buralar çekilmez valla:))

@mcserci, maalesef hakılısın. diyecek söz yok gerçekten. aslında o yazıları kazıyanlara çok güzel sloganlarım var da götümüze girebilir diye bişey diyemiyorum...

a cultural and divine heritage in the heart of nature

ucuza maledilmiş güzide film

Hiper film.

ben biraz abartıldığını düşünüyorum. yani mesela bu tarz konuları konuştuğum bi arkadaş demişti bak böyle bi film var izle baya güzel diye. izledim ve beklediğim gibi çıktı. yani kötü film değil tabii. ama insanların ufkunu açacak derecede etkileyici bi film değil ki oyunculuklar açısından bakarsak da bence kötü diyebileceğim düzeyde ama zaten pek bi olay olmadığı için ve filmin asıl olayı hikaye olduğu için çok da önemli değil o. ama dediğim gibi yani aksi halde düşünenleri "valla adam doğru söylüyor galiba dur ben bi düşüniyim" gibi düşüncelere itecek kadar etkileyici bi film kesinlikle değil bence. benzer fikirde olanlar da değişik tarzda ve kendi fikirlerine uygun olduğu için seviyorlar ya da çok seviyorlar.

ayrıca bunu sözlüğe kopyalasam mı diye düşündüm şu anda bakalım :)

Çevremde yalnızca ben izlediğimde kendi keşfim olan olağanüstü bir film gibi geliyordu. Sonra herkes izleyince harika bir film kategorisine düştü.

sürükleyici. dramatik.

ilk izleyeceğim zaman bir arkadaşım getirip "birkaç kişi bir odada konuşuyor" demişti bende onu kırmamak için izleyelim demiştim, hiç bir beklentim yoktu. ama sonraki 2 günde birer defa izledim filmi başkalarıyla. çok güzel bir film yani bence.

konu biraz heba edilmis gibi sanki, madem bol diyaloglu film cekeceksin diyaloglar biraz daha zekice kurgulanabilirdi. ikinci kez seyredilmeyecek bir film bence.

severek izlemiştim ben.. "bir odada konuşan insanlar" filmi olup sıkmayan ikinci filmdir herhalde sinema tarihinde (birincisi 12 angry men =))

Ankara viskisi diye birşey yok muydu ?

Sahte içkiler sayılıyor mu ? viski,rakı,şarap...Sorun vergiler ve maliyet olsa gerek, şaraptan daha zahmetli ayrıca "demlenmesi" için senelerce beklemesi gerekiyor. Böyle bir yatırım yapmak için kafadan 4-5 sene sadece yatırım yapmak gerek.

Burgaz, Türk viskisi üretecekmiş. Kaynak:
www.hurriyet.com.tr

@cedric tweedledee

olur mu ya! fin viskisini, japon viskisini duymadın mı hiç?

@cedric tweedledee;
viski arpa ,çavdar ,mısır gibi tahılların oldugu her yerde üretilebilir.dünyanın her yerinde üretimi vardır aslında...
amerikan viskileri (bourbon ve tennesse viskilerinin özelliği %51 mısır ve sherry fıcılarında bekletmelerinden alıyor.
Kanada viskileride çavdar'dan alır özelliğini, iskoçların viskilerine diyecek yok zaten en iyi Blended viskiler oradan çıkar arpa maltlarından elde edilir. methodlarına girmicem zaten...
İrlanda viskileri arpa ve yulaftan yapılır 3 kere distile edilir.
tüm bunların dısında dünyanın bir çok bölgesinde viski üretildiğini biliyorum.

wpi bilir bu mevzuları.

Bence dini gerekceler yuzunden, Anadolu insani bu konularda trakya ve egelilere gore daha tutucu. Trakya ve Ege de de uzum bolca oldugundan sarap raki uretiliyor, arpa dari vs ise anadoluda yogun bi de...

@thefin
ama şarap konusu anadoluda Hititlerle, daha sonra osmanlı ile birlikte yüzyılarca yaşamış! geçmişte anadoluda azınlıklar vardı. Bu yüzdenmi acaba?
Viski neden hiç olmadı anadoluda? anadoluda amatör olarak yapan kimseye rastlamadınızmı hiç?
dini nedenler diyeceksiniz.. ancak ben anadolunun bir çok bölgesinde, Şarap üreten türk köylüleri gördüm. Viski neden yok acaba?

Yuksek alkollu ickilerde her yorenin bir aliskanligi oluyor. Amerika ve Ingiltere'de viski, Fransa'da brendi (konyak), Italya'da grappa, Hollanda'da cin vs... Bizde de raki var. Dolayisiyla onu seviyor, onu iciyoruz. Yani gelenek bastan beri bizde viski olmamasi icin onemli bir sebep.

Baska bir sebep de viski uretiminin gorece zorlugu. Yillanmasi gereken bir icki oldugundan on yatirimi cok fazla. Hem cok para, hem cok zaman istiyor. Sonradan viski isine pek atilan olmamasinin sebeplerinden bir tanesi bu oluyor. Yerli uretime atilinsa bile ithal urunle rekabetin cok zor olacak olmasi da baska bir sebeptir buyuk ihtimalle.

Muslumanlik da onemli bir sebep. Yuzyillardir Osmanli'da sarap ve raki icilmis olsa da icki cok yaygin degil sonucta. Pazar kucuk olunca urun cesidi de az oluyor. Alisilmis raki ve icmesi kolay votka piyasada olunca, tadi ilk basta zor gelen viskiye cok ragbet olmuyor.

Konunun uzmani degilim ama ana hatlari boyle olsa gerek.

altıncı film cannibal holocaust olabilir mi?

www.imdb.com

@ruhibirbanyo

Bu film değil, benzer ortamlarda geçiyor ama jungle daha büyük ağaçlardan oluşuyor. Neredeyse güneş görünmüyordu. Ayrıca bu film de epey korkunçmuş trailer'ından anladığım kadarıyla.

4. film the changeling gibi geldi ilk anda ama. öyle kameralar filan yoktu hatırladığım kadarıyla. şu yerlilerle ilgili şey var mıydı yok muydu tam emin olamadım. benim izlediğim şuydu:

www.imdb.com

sonradan bi de 2008'de çekilmiş belki orda kameralar filan da vardır bilmiyorum.

@tepedeki psychedelic adam:

O film malesef changeling değil. Yaratık gibi şeyler filmde görünmüyor. Daha çok, hayaletler var. Evdeki herkesi öldürmeye yönelik. Uçan cisimler gibi. Eve bir araştırma ekibi getiriliyor ve evdeki paranormal olayları kayıt altına alıyorlar. Fakat filmin sonunda ev havaya uçuyor.

benim dediğimde de yaratık filan yok ve medyum gibi bi kadın gidiyordu eve bu paranormal olaylar için. sonunda havaya uçuyor muydu ev hatırlamıyorum. çok oldu izleyeli. o angelina jolie'nin oynadığından bahsediyorsan onu demiyorum. benim dediğim başka.

2. Ghost in the Machine veya Demon Seed olabilir. Onun dışında "katil asansör" filmi vardı buna benzer. orjinal adı down.

3. "Jeepers Creepers II" filmine benziyor. Orda tek fark bir yaratık tarafından avlanmaları.

4. Haunting in connecticut

5. "Percy Jackson & the Olympians: The Lightning Thief". bu film sanırım.

@ermanen:

Belirttiğiniz filmlerin trailerlarını izledim ve hiçbiri değl malesef.
2- sizin verdiğiniz örnekler değil. Bahsi geçen film bir okulda ya da hastahanede geçiyor. DIşarıyla ilgisi yok. İçeride kapana kısılmış insanlar.

3- dediğiniz gibi, bir yaratık yok. bir grup insan yapıyor eylemleri.

4- söylediğiniz film daha yeni ve farklı. bu filmde ruh çağırma falan yok. eski bir yerli arazisine yapılmış bir ev var. evin bodrumunda ise bir kuyu. kuyuya yerliler idam edecekleri kişileri atıyorlarmış. eve kim yerleştiyse ölmüş. yeni sahipleri de bu hikayeleri bile bile taşınmayı göze almışlar. evin içinde bir takım olaylar oluyor. ancak hepsi ölüyorlar. öyle ki eve yardıma gelen adamın birisi, arabasının bir kamyona çarpması nedeniyle kamyondan dökülen borular ile ölüyor.

5- bahsettiğiniz film daha yeni ve büyük bütçeli. benim söylediğim bir komedi ve eski bir film. düşük bütçeli. efektler yok hatta.

2. eagle eye olabilir mi?

@kibritsuyu

Hayır malesef.İzledim eagle eye'ı. Kapalı bir ortamda geçmiyor.

2- mangler 2?
3- severance?
5- Hercules in New York?

Kozmopolit?

@cosmicstring Anlam olarak olur ama, benim aradığım atıyorum Miskovari,Kiskovarvari o tarz bi kelime

"multikültürel" ve "interkültürel" kavramları var ama bunlar değil heralde aradığınız

"miscegenation" diye bir kavram var evlilikle ilgili, o da değildir

@ermanen değil maalesef

intercultural relation

cultural interactions

felsefi açıdan; doğadaki her şey düzensizliğe doğru gittiği için, en azından denetleyebileceklerimizi denetleyelim düzeni koruyalım.

yukarıdaki söylediğimle alakasız olarak, belki ilginizi çeker (bkz: panoptikon)

çünkü herkesin etrafında en az bir aptal vardır

kontrolsüz güç, güç değildir.

edit: audit olarak :) pwc de görüşmem var da bu soru gelirse ne diyim diye

neden denetim derken, neden tax değil eksenli düşünün. bir de big four için konuşursak şu tüyoyu da vereyim; orda görüşmeye giren kişinin senden edinmeye çalışacağı izlenim şu olacak: ayda 1500 liraya eşek gibi çalışır mısın? onunçün ne eksiğine oyna ne fazlasına;) kolay gelsin

bu yarışmaya katılmak diyebilirsin.

çok klişe oldu galiba be

benim başardığım ve çoğu kişiye çılgınca gelebilecek şeyler var. mesela başka bir yerde yeni bir hayata başlamak. sizin de akla çılgınca, cesursa, esktrem gelebilecek yaptığınız birşey yok mu, hatırladığınız? ne yarışması ayrıca, bu kısmı sallasak olmuyor mu?

yok valla adamlar soruyor ... ya böyle söyleyincede insanın aklına gelmiyor. ne yani otostop çekipgüneye gittim mi desem, kışın çıplak yüzdüm falan. illa maceracı birşey mi olması gerekiyor. imama arkadam hareket çektim falan mı demeyliyim:D anlamadım ki

güneye otostop ile gittim bence yazılabilir türden bir çılgınlık. onlar öyle değerlendiriyor çünkü.

motorsikletle güney doğu anadolu turu yaptım.
bilinmesi gerekenler : motor bilgisi, gap bilgisi
yalan söylesen yakalanma ihtimalin : hem motorcu hem doğuyu bilen hem de böyle soru soracak az insan vardır sallama serbest.

telefonumu satip bodrum'a gittim, param bitti ekmek arasi domates yedim, parkta yatmaktan tirstigim icin ayni gunun gecesi dondum diyebilirsin.

"bu yarışmaya başvurmak" klişesini yazıp çağrılmış olduğum çokça bilinen bir yarışma var =) sorun olmuyor yani klişe olması eheh..

hepiniz yazarsanız çok fena kapışırım ama söyleyim!:D

aa buymuş hakikaten yaa.. o kadar emindim ki yani enrique iglesias olduğuna, buna bakmamıştım bile =) teşekkürler.

sizin dediğinize cevap verilmiş ama enrique düeti istiyorsanız, şunu tavsiye ediyoruz:

Enrique Iglesias feat Nicole Scherzinger - Heartbeat

onu ben de enrique sanıyordum vay vay

girişim deseni?

moire pattern

doktor dediğiniz dermatolog mu?

bu arada deri dışında metabolizmayla ilgili bir hastalık da olabilir.

tahtakurusu da olabilir. yatağınızı iyice havalandırın, sonra sağını solunu eletrik süpürgesi ile temizleyin. (tahtaların aralarını, altını falan.)

halılar kirli ise veya evde hayvan besliyorsanız toz piresi olabilir evde.

Şaman müziği sayılır mı bilmem ama şu "throat singing" olayını bir araştırın isterseniz.

yat-kha ve huun-huur-tu grupları iyi yapar bu işi.

en.wikipedia.org

"shamanic music" ile ilgili araştırmalarınızı youtube ve fizy gibi sitelerde müzik olarak bulabilirsiniz.

ör: fizy.com

belki gelir açıklar derdini. sonuçta provokatif bir duyuru değil. bence kalmasının bir sakıncası yok.

Ekşi Duyuru'ya uygunsuz içerik nedeni var. "Başlık içerikle alakasız" ve "ilan içeriksiz". Ayrıca başka sorular da sormuş ondan sonra. O kadar kişi uyardığı halde o duyurusunu sallamadı.

Herkes yardıma ihtiyacım var diye duyuru açsın gitsin o zaman...

Benim de derdim yok buna taktım :)

bence de silinmeli

silinmiş, ne vardı merak ettim bak.

Tüm dünyada Amerikan elçiliklerine giden ve oradan gelen "gizli" iletişimleri nasıl yaptıysa ele geçirdi ve kamuya açtı.

pampa burada var 2 sayfa, madde madde sıralamışlar.

www.ntvmsnbc.com

indirilen dosyaların şifreleri hala açıklanmadı mı?

friendfeed.com

Ozet gec diyorsan gecelim, turkce konu ba$liklari icin;

Wikileaks Belgelerinin Turkce Konu ba$liklari

Bozmaz.

aşırı yerseniz zaten alerji olur, kollarda falan etkileri görülür. o ana kadar afiyet olsun.

yaa her gün bir yumurta da neyin nesi. arada bir ye ki keyfi çıksın :)

yumurta dediğin 40 ila 60 gram arası birşey. içerdiği protein miktarı yaklaşık 10 gram. sağlığı bozmayı geçtim gün içerisinde yeterli protein almıyorsanız ve spor yapıyorsanız yumurta yemek güzel birşey.

1 yumurtanın hiç bir zararı olmaz ama düzenli olarak 2 den fazla yememek lazım. protein olarak bir zararı yok ama bir yumurta sarısı yaklaşık 220 mg kolestrol içeriyor ve normal bir insanın günlük alması gereken kolestrol miktarı 300mg. yani 2 den fazla yersen kalanların sarısını yememende fayda var.

Ağırlıklı olarak yumurta beyazı yerseniz sorun olmaz. Spor yapanlar, kas çalışanlar günlük 30 yumurta beyazına kadar çıkıyorlar. Protein candır.

spor yaparken günde 5-10 arası yedim. 5 yumurtanın beyazı ve bir yumuartanın sarısı şeklinde oranla. esas sorun sarısında onu çok yeme. başka birşey olmaz. yani normal şartlarda olmaz. alerjin vardır, sana dokunur felan onu bilemem. önce bir iki tane ye. baktın sorunsuz aban!

birazdan wikileaks'te aciklanacakmis sebebi.

eşine sarıl oku bi sübaneke uyu:) aydınlıkta görmediğin hiç bişey karanlıkta da yoktur

sizin telefonunuzda var mı arama kaydı? rüya olmasın?

uyku sersemliğiyle öyle sanmışsındır, belki telefonun pili bitiyordur o anda, ondan ötmüştür. ben de uyku sersemliğiyle ekranda snooze kelimesini görüp, telefon neden hollandaca olmuş lan diye bir süre düşünmüştüm, olur öyle.

nasıl yapıldığını bilmiyorum ama farklı bir numara seni arıyormuş gibi göstermek mümkün.
misal, a seni arıyor, sen b'sin ama telefonunda a'nın numarası değil, başka herhangi bir numara yazıyor.
nasıl olduğunu öğrenirseniz beni de haberdar edin.

benim eski telefonum arayani yanlis gosteriyordu bazen; mesajlari gonderenleri karistiriyordu, kendi kendine zil sesi degisiyordu. oldukca paranormal bir teknolojiye sahipti kendisi. korkmayin bence pek.

yok yahu telefon caldi. esimde uyandi hatta. telefonda da duruyor cevapsiz cagri arama kaydi.

arama görüntülü aramaydi. kamera logosu da var cevapsiz cagrinin yaninda.
Facetime ile gece vakti birseyler görme amacli trolling calismasi diyecegim ama bende uyumlu telefon oldugunu, esimin numarasini falan nereden bilecekler?

ismini hatırlamıyorum ama, böyle programlar var. asıl amaç ucuza görüşmek ama bizim topraklarımızda milleti işletmek için kullanılıyor. programın ismini öğrenince yazarım.

arama kaydı yok diyorsunuz, şimdi var diyorsunuz. yoksa şu an rüyada mısınız?

telefonunuz iphone4 ise buyrun cevabini:

friendfeed.com

artik bana yemek ismarlarsin, gotunu kurtardim nasil olsa.

@bipot, cok tesekkürler. Artik gönül rahatligiyla uyuyabilirim :)

ufak bir ihtmal ile bazı telefonlar benzeşen numaraları aynı insan gibi gösterebiliyor.

mesela eşinizin numarası 0532 555 25 55 olsun ama siz onu sadece 555 25 55 olarak kaydettiyseniz ve arayan numara diyelimki 0542 555 25 55 ise eşinizin numarası olarak çıkabilir.

ayrıca elektronik sistemlerde arada bir saçma hatalar olabilir. işletim sistemli telefonlar bazen sapıtabilir yazılımsal bir bug olabilir.

Eyvah Eyvah'ı seyrettiniz mi? Güzeldi bence.

Wild Target

www.imdb.com

hangover kesinlikle

will smith'in oynadığı hitch olabilir özellikle erkekseniz. :)

hababam sınıfı, 1000 defa izlesen de iyidir.

sadece komedi filmi tavsiyesi mi bekliyorsun yoksa genel anlamda tavsiyeler de mi olur?

hangover'i izledim hababam sınıfı serilerini ezbere biliyorum. Eyvah Eyvah olabilir dostum diğer filmleri de inceleyeceğim komedi filmi öncelikli tercihim.

Tenacious D in the pick of destiny, jack black efsanevi pena peşinden koşması şeytanla gitar kapışması vs. güzeldir, eğlencelidir, izlenir. beğenmezsen bende bi daha izlemicem.

yes man

Şurda yazmış bir kaçını:
www.norway.org.tr

"StatoilHydro, Statkraft, Jotun, BarWil, Borregaard, Det Norske Veritas, Euro-Center, Fjord Martin and North Cape Minerals."

Şu pdf'yi de inceleyebilirsiniz:
org.ntnu.no

Varsa, Norvec Ticaret Ateseligi ile irtibata gecin.

gerçek değil. rüya zamanı ile gerçek hayattaki zaman aynı gidiyor. bir gece uykumuzda ortalama 15 dakika rüya görüyormuşuz. bu farklı farklı olayların birleşmesi de olabilirmiş.

edit: bazen %100 aynı olmasa bile yaklaşık olarak aynı da diyebiliriz.

(bkz: inception)

sorduğunuz soru iki farklı şekilde algılanabilir, dilim döndüğünce buna açıklık getirmeye çalışacağım.

birincisi, uykumuzun ne kadarını rüya geçirerek gördüğümüz meselesi. dolayısıyla rüya görerek geçirdiğimiz zaman uyku evrelerinden özellikle rem devresinde gerçekleştiği için ve kesintisiz bir uykudaki rem evresi aşağı yukarı her periyotta 15-20 dakika süredüğü için, rüyaları da bu zaman aralığında görüyoruz kabaca. kabaca diyorum çünkü sıklıkla olmasa da rem dışında rüyaların görüldüğü de öne sürülüyor. yine sağlıklı bir uykuda toplam rem evresi 90-120 dakika arasında değiştiği için esas olarak bu zaman aralıklarında rüya görmüş oluyoruz.

işin ikinci kısmı ise zaman algısı. şimdi bu daha çetrefilli bir konu çünkü rüyaların zaman algısı ile sizin günlük hayatta yaşamınızı idame ettirdiğiniz zaman algısı arasında her zaman bir parallellik ya da örtüşme olmayabilir. örneğin, sıkıcı derslerde "zaman ne kadar yavaş geçiyor" dediğinizde aslında yavaşlayan zaman falan değil, sizin etrafınızla ilgili olan etkileşimlerinizdeki algı farklılığıdır. rüyada illa ki böyle bir değişim görme, algılama, hissetme mecburiyetinde değilsiniz (dolayısıyla inception'da anlatılan rüya zamanı hikayesi her daim gerçek değil, kişiden kişiye, yaşanan deneyimden deneyime, içinde bulunulan koşuldan koşula vs. değişiyor). o yüzden yukarıda anlattığım rüya görme aralıklarıyla sizin rüyanızda geçirmiş olduğunuz zaman arasında illa ki bir benzerlik, yakınlık ya da zıtlaşma olacak diye bir şey yok - bu tamamıyla o andaki koşullara (bu koşullar illa ki dışsal koşullar değil, sizin içsel koşullarınıza da) bağlı.

kısacası böyle formüle edilebilecek bir yapısı yok rüyaların (ya da henüz bulunamadı).

yanlis bilmiyorsam freud'a gore bilincin tamamen acik olmadigi ruyalar sirasinda zaman algisi oldukca zayif. o yuzden zaman daha da genisliyor demek yanlis, ama ruya sirasinda zaman algisi cok zayif oldugu icin ruya sirasinda bize cok farkli geliyor.

ayrica, ruyalar uykunun rem fazinda goruluyor bu biliniyor, ancak ruyanin REM safhasinin neresinde baslayip bittigini hala daha tam olarak soyleyemiyoruz.

burda kastedilen sanırım uyuyan kişinin rüya görürken hareketlenen beyin dalgalarını ölçme işlemi. evet siz rüyayı bir yıl görseniz de gerçek zamanda 6-7 saniye en fazla.

ip man
ip man 2
wo hu cang long
tangshan dadizhen
zhantai

Ip Man

Sophie's Revenge çok güzel filmdir.

www.imdb.com

Ben en son bu filmi izlemiştim. Gerçi Çin değil Hong Kong filimi ana yakın sayılırlar. Fena değildi.

ba wang bie ji

mandarince:

ba wang bie ji (farewell my concubine) - mükemmel
da hong deng long gao gao gua (raise the red lantern)
feng yue (temptress moon)
he ni zai yi qi (together)
man cheng jin dai huang jin jia (curse of the golden flower)
kong zi (confucius)
huozhe (to live)
se, jie (lust, caution)
yin shi nan nu (eat drink man woman) - bu tayvan yapımı
wo de fuqin muqin (the road home)
yao yao yao dao waipo qiao (shanghai triad)

kantonca (hong kong):

sien nui yau wan (a chinese ghost story)
city on fire
fa yeung nin wa (in the mood for love)
zong heng si hai (once a thief)
ying hung boon sik (a better tomorrow)
yin ji kau (rouge)

kendi izlediklerimin listesinden sevdiklerimi seçerek yazdım. bunları beğeneceğinizi düşünüyorum.

nasıl unuttum ya: the last emperor

Sevgili / amerikan ama çini anlatıyor. gerçek bir hayat hikayesinden.

ibanez.

www.forvo.com

steve vai aybaneyz diyor mesela

Capon firmasıymış, gayetle "ibanez" denir bence.

mtv'de "aybenez" diye duydum.

aybanez diye okunuyormuş; ama ben arkadaşların yanında ibanez, başbaşa kalınca iboşum diyorum. şu videonun 10. saniyesinde muhammed suiçmez aybanez diyor:

www.youtube.com

adına gitar yapmış markayı doğru telafuz ettiğini varsayıyorum.

ölür

felç olur

yaşar.

çabuk ölür

sürünür.

Göğüs ağrısı çeker, nefesi daralır daha devam ederse felç olabilir. Hatta ölebilir bile. eğer bu genç sensen ya benim gibi günde 3 tane iç yada bırak gitsin.

kötü örnek olmak istemiyorum kesinlikle.. astım hastasıyım kendimi bildim bileli. 10 senedir de sigara içiyorum arada nefes darlığı oluyor özellikle mevsim geçişlerinde. Balgam inanılmaz rahatsız ediyor ama fiziksel aktiviteden yana pek sıkıntı yaşamıyorumç Abartıldığı kadar değil

bende var astım. sigara da içiyorum. domuz gibiyim maşallahım var.

seboreik dermatit başlığına bir bakabilirsiniz. bir süre ilaçlı şampuan kullanmak işinize yarayabilir.

la roche posay kerium serisi
ya da ducray

kulağına eğildim ve fısıldıyorum
ketoral

ketoral her bunyede etki etmiyor bana cok ters tepti. prozinc deneyebilirsiniz

kobrettiğin dediği gibi biraz da prozinc de güzel, besleyici, benim kuru görünümlü saçlarımı güçlendirip canlandırdı fakat kepek sorununu ortadan kaldırmamıştı, hatta şakaklarımı daha beter yapmıştı

teşekkürler, yalnız bu soru böyle değildi, çocukların ve gençlerin gelişimini etkileyecek yada provakasyon yaratacak bir soru sormuş olmalıyım ki değişti.

daha geçen gün aynı soruyu cevaplamıştım ama soru silinmiş sanırım. neyse bir daha geliyor:

1. sıcak tutma
2. zararlı UV ışınlarına karşı koruma
3. darbeye karşı kalkan görevi

4. "Fisherian Runaway" modeline göre olan "cinsel seçim"de de saçımız rol oynuyor.

bizler bu kadar "kafaya takalım" diye var bence.

@ermanen cevapları okumadan cevap yazıyor belli ki:)

hic bisey anlamadim, neye cevap gerekiyor, soru ne? "kaderim citasi asti" ne demek?

bir ornek olsaydi keske.

Şimdi daha anlaşılır oldu sanırım :)

Beyaz'la birlikte saclar da gitti

teknolojik:

Beyaz'dan ayrildiktan sonra bunalima giren Tanem, yeni aldigi 32gb hafizali sac kesme makinasiyla saclarini 3'e vurdu.

politik + erotik + fantastik + komik:

Beyaz'dan ayrildiktan sonra onu kiskandirmak icin Necati ile olan Tanem, mhp'nin 40. yili kutlamalarinda Necati'ye kucak dansi yaparken saclari bir anda spagettiye donustu, bunu goren devlet bahceli pastafaryan oldu.

*Erkekler kırmızı giyen kadınları tercih ediyor

Teknolojik: Bilim adamları Kırmızı rengin erkekler tarafından daha davetkar olarak alılandığını keşfetti.
*Politik: ABD Eski Başkanı Bill Clinton'ın eşini monica lewinsky ile aldatmasının kırmızı renk olduğu öğrenildi.
*Erotik: Kırmızı renk prezervatifleri kocasından ilgi bekleyen kadınlar alıyor:
*Fantastik: Erkekler kırmızı aşkını abarttı. Kırmızı gezegen mars'a gitmek isteyen astronot sayısı akıl almaz derecede.
*Komik: 90'lık ninenin kırmızı renk sevdası

*Erkekler kırmızı giyen kadınları tercih ediyor

teknolojik ve erotik:

Bir araştırmaya göre erkekler, kırmızı renkli laptop kullanan kadınları daha seksi ve yatakta daha vahşi buluyor.

fantastik ve komik:

Kırmızı giyen kadınların, diğer renkte giyinen kadınlara göre, Mars'ta erkek bulma olasılığının daha fazla olduğu açıklandı.

politik erotik komik fantastik:

Erkekler, kırmızı dantelli iç çamaşırı giyen kadınların partisine oy yağdırdı.

ses muhendisleri nasil yetistiriliyor

teknolojik: ses muhendisleri, yansimanin hic olmadigi, sesin oda icindeki tum noktalarda ayni oldugu siniflarda egitim goruyor.

politik: akp'nin kendine muhalif olanlari gizlice dinlemek icin 3 ses muhendisiyle anlastigi ortaya cikti.

erotik: isvicreli ses muhendislerinin yaptigi arastirmaya gore, kalin erkek sesinin kadinlari dokunulmaktan daha fazla tahrik ediyor.

fantastik: itu ses muhendisligi ogrencileri, seslerin carpistirilmasiyla zaman kirilmasi olusturup paralel evrene gecilebilecigini iddaa ettiler.

komik: mhp'nin 40. yili kutlamalarinda, ulkucu bir ses muhendisi devlet bahcelinin sesini taklit ederek komiklik yapti. ccc


not: ne sikim biseymis, kendimden nefret ettim bunlari yazarken

*Ses mühendisleri nasıl yetiştiriliyor

teknolojik ve fantastik:

Ses mühendisleri, artık ses geçirmez akustik mimarilere sahip özel ses mabetlerinde yetiştiriliyor.

erotik teknolojik ve komik:

Ses mühendisleri, seks esnasında kadının hangi sesleri çıkardığında zevk aldığını anlamak için özel bir frekans sistemi geliştirdi.

politik:

Ses mühendislerinin daha iyi yetiştirilmeleri konusunda ıslah çalışmaları içeren yönerge meclisin gündemine oy birliğiyle alındı.

İkisi aynı şey. Monem terimini fransız dilbilimci Martinet kullanıyormuş. Artık kullanılmıyor heralde. Morfem dildeki en küçük anlamlı birim.

Dilbilim dersini nerde ve hangi dilde alıyorsunuz acaba?

André Martinet ve Prag Ekolü günümüzde pek sallanmıyor onu biliyorum. Geçtiğimiz yüz yılın aksine Amerika dilbilim çalışmalarında, özellikle yapısalcılıkta daha aktif.

www.bookrags.com

"The minimal linguistic forms that are meaningful are monemes, corresponding roughly to what American linguists call morphemes, which Martinet further analyzes as units of grammatical meaning (morphemes) and units of lexical meaning (lexemes). Thus, the word books is composed of two monemes: a lexeme book and a morpheme -s denoting plurality. Moneme has both an expression and content and consists in the association between a signifier (vocal expression) and a signified (semantic content)."

Burada moneme'in lexeme ve morpheme'i kapsadığını ima etmiş, Hacettepe İngiliz Dilbilimi'nde aynı olduğunu öğretmişlerdi. Bilimde kıtadan kıtaya fark olmaz, derslerde hala böyle kafa karıştırmaları da garipmiş.

Klasik bir adama klasik bir hediye: Kravat. İlginçleşmeyin bence.

bebeğe hediye alın o zaman?

Kravat son tercihim zaten. Eğer uygun birşey bulamazsam onu alacağım, teşekkürler.
Bebeğe hediye almak daha mantıklı gelmişti başta ama sonra bebek doğduğunda birşey almayacağımı düşünmez mi ? hem hediye ona olmalı sanki bebek yerine. Bilemedim ki.

Bebeğin cinsiyeti erkek ise eğer bir küçük şirin kravatta ona alın olsun bitsin.

Evet bebek de erkek. Bu güzel bir fikir olabilir, bakacağım. Teşekkürler.

baba olmakla ilgili bir kitap alabilirsiniz sanki

galatasaraylıysa, 2010'daki tüm gs dergisi sayılarını paket olarak alabilirsin.
başka takımlıysa hiç hediye almayın bence.

Şu sıralar bebeğin doğumu yakın olduğu için, ona birşey alındığında da çok sevinir diye düşündüm ama sadece bebeğe değil tabi, mesela kitap gibi hem ona hem bebeğe olan bir hediye güzel olabilir teşekkür ederim.
Ofiste uzun zaman geçiriyor masası için de ürünler bakmaya başladım şimdiden fikir için teşekkürler.
Ayrıca Beşiktaş takımını tutuyor hem de fanatik. Ama hediye almama lüksüm yok maalesef.

depresyon

yeni bir mont alın ve bir iki gün üzerinizden hiç çıkarmayın

1408
the mist
the descent

the crazies
the game

oldboy
orphan
donnie darko

david lynch filmleri de uyar sanki. lost highway, mulholland dr., blue velvet filan.

O zaman Prestij filmi tam sana göre tr.wikipedia.org

hemen dizeyim.

bir bakıma battle royale (capon olan)
the cube
the 13th floor
dark city
existenz
oldboy
batman hariç bütün nolan filmleri.

silvia saint lover briana banks
jenna jemeson lover silvia saint

sonra tümü jenna jemeson

yemişim david lync david cameron :D

usual suspects

Ayrıntıları tam bilmiyorum ama hepsi o verdiğiniz sitede yazıyor zaten. İsterseniz bir avukattan da yardım alabilirsiniz.

www.cic.gc.ca

1- Is deneyimi konusu kafa karistirici gercekten. En guzeli kabul edilen mesleklerin is tanimi kismindaki bilgilerden birseyler derleyip calisilan yerden ona gore bir mektup almak. Bir de ssk maas bordrosunu isteyebilirler. Ancak bunlarin hepsi basvuru yapip dosya numarasi alindiktan sonra da halledilebilecek seyler.

2 - Denklige gerek yok.

3 - Turkiye'den basvurular uzun suruyor diye biliyorum 2-3 yil. Ancak tum belgeler hazir ve gerektigi sekilde olursa kisa surebilir. Kabul edilince doktor muayenesi gerekiyor. Muayene evraklarini doktor ilgili makamlara yolluyor. Bir sure sonra pasaport istiyorlar gocmen vizesi basmak icin. O vize alininca 1 ay icinde kanada'ya giris yapmak gerekiyor.

4 - Senden zaten banka hesabinda 10000 dolar gibi bir para gostermeni isterler. Ilk 6 ay kendine yetebilmen lazim. Buyuk bir sehre gidip ne is olsa yaparim dersen, iyi bir is bulana kadar hayatini surdurebilirsin. Duzgun bir is bulmak kolay degil ancak imkansiz da degil. Kisa sureli meslek edinme kurslari var. Universite mezunlari dahi onlara gidiyor.

minimum puani saglamak yeterli. puanin kacoldugunun pek onemi yok. en onemsedikleri sey universite mezunu olup kabul edilen bir alanda 1 yildan fazla is tecrubesi sahibi olmak.

"generates for the world" daha bir slogan vari olmaz mı?

Produce for the world -> dünya için üretiyoruz

uretilecek urun nedir? uretmenin bir cok farkli karsiligi var ingilizcede.

producing for the world
the best in Turkey

producing to the world

the best of Turkey

(bkz: paint it black) miydi?

the rolling stones - paint it black

imiş

hayır. ama "sorularıma cevap geldiğinde cevabı" "sözlükten mesaj olarak gönder" ve "mail olarak gönder" seçenekleri var. internet kullanıcıları için sadece ikincisi geçerli olsa gerek.

Olmuyor ve böyle birşeyin olması çok mantıksız ve saçma olurdu.

Takip etmek istedikleriniz "favorilerim"e ekleyebilirsiniz.

Duyurularima cevap verildiginde bana email yolla $eysi cali$miyor sanirim zira baan halen bir adet bile mail gelmi$ degil. Belki pop3 mail kullandigim icindir, net bilemedim $imdi.

upupupup..

çıktı mı yukarı, bence çıkmadı.

denedik, gördük, onayladık

beyaz

siyah her zaman iyidir..

beyaz çok böyle 90ların motorcu serserisi havası veriyor kötü
siyah iyi

beyaz kıro gibi durabilir. siyah key

beyaz atlet süper sexy. kaslı vücudunu ortaya çıkarıyor ooyyy yirim titreyerek :P

ortayı bulalım. gri olsun. siyah daha karizmatik tabi...

siyah. .

siyah.

Ömrümüzü yedin Karahan, canın hangisini çekiyorsa onu giy. Bence siyah deri ceket olmamış. Deri cekette kahvenin tonları güzel duruyor bence. Siyah deri ceket fazla radikal bir tercih. Seni tanımadığım için, bilemiyorum. Belki senin için doğru tercih, siyah deri cekettir.

siyah

"corrected vision" aslında "corrected visual acuity"

yani "düzeltilmiş göz keskinliği"

"best corrected vision" veya "worst corrected vision" olarak da geçebilir

20/50 gibi değerler olur

anadolu yakası'nda bir yer seçin bence. bağdat caddesi olabilir. ordan boğaza kayarsınız.

(bkz: keny arkana) la rage

eminem in the way i am'i de harikadır bence

pink'in funhouse albümünde de vardı öyle şarkılar

rap değil tabii ki ama nefret kusmak deyince akla ilk gelen isim bence godsmack'tir.

fizy.com (i fucking hate you)
fizy.com (awake)

metal midir artık nedir içimi bayıyo kayranın kedisi. olmadı o :/

voltaire: ex lover's lover
nefret, coşku, aşk ne ararsan var gibi.

rage against the machine - killing in the name of

sabaton-in the name of god:
www.youtube.com

Hız ne demek gerçeten görmek istiyorsan geç derim. TTNET 50mbpsye kadar der(onda 1ini görürsen dua edersin) Superonline Fiber 50 MBPS der. Ya 50 yi ya da ona çok yakın bi değeri alırsın. Başkalarından etkilenmezsin ve çok çok nadir sorun yaşarsın.

bir de gerçek sınırsız diye bir şey çıkarmışlardı yalnız.

adil kullanım sınırı zımbırtısı var sanırım o limitsizde: goo.gl

hakkaten sınırsız olanı 399 liraymış. goo.gl

adil kullanım uygulanırsa 10 mbps sınırsıza geçersiniz, ttnet'ten yine çok daha iyi. gayet mantıklı superonline, arada sinir edebiliyor ama 1.2 mB(10 mbpsde)la indirmenin değerini bilmek lazım.

Hangi tarifeye geçmek mantıklı o zaman?

Bu "adil kullanım sınırı" olayı tamamen mantıksız mı yapıyor şimdi?

adil kullanım bana uygulanmadı hiç, 6 aydır falan kullanıyorum.

ya fena değilmiş aslında adil kullanımın sınırları. 10mbit için 50gb, 20mbit için 100gb. diğerlerini öğrenemedim maalesef.

ya açıkçası, şuan hangi tarifeyi kullandığını bilsek iyi karşılaştırma yapabilirdik. Ama kendi ihtiyaçlarına göre karar versen daha iyi olur. Ben aylık 49 tl ye 8 mbps ye kadar limitsiz internet kullanıyorum. yeri geldiğinde 50-100 gb arası download yapıyorum aylık. ve gayet de hızlı.

ben de evde superonline fiberoptik kullanıyorum... 10mbit sınırsız ve 50yetale... burada hız her zaman 10mbit olmuyor suphesiz ama 1MB ile download yapıyorum cogunlukla... butun apartman aynı anda download yapınca sanıyorum hız bir miktar dusuyor.. ama ttneti de yeterince uzun zaman kullanmıs birisi olarak hemen gec derim... mode ucreti de vermedim sanıyorum hala aynı kampanya vardır..

onun dısında ayda bir de kapıya gelip memnun musunuz var mı bi sorun diye soruyorlar sagolsunlar...

Hobaa. Süper olmuş bu. Ellerine sağlık. Gerçekten çok güzel oldu.

peki neden sadece sözlük yazarları için yapıldı? sözlük yazarları çok sorumlu kişiler de internet kullanıcıları istismarcı vs. mi?

mükemmel olmuş.

lemmiwinks neler cektigimizi bilemezsin.

@compumaster: evet bilemem. benim için yeterli cevap.

ben sadece bende var sanmıştım bi an için. şit!

peki kendi duyurularımızda cevap silme özelliği de olacak mı doktor?

@hia, ispiyonlarsın işte hatalı bir cevap geldiğinde. kendi duyurularda cevap silme özelliğinin suistimal edilme olasılığı çok yüksek. ben yapılmaması taraftarıyım.

Çok yerinde olmuş. Hep hayal ettiğim gibi. Eline sağlık.

Bariz yanlış cevap tiklenmiş, soruyu açanın kendi alakasız cevabını tiklediği veya hiç tiklenmemiş soruları da uyarabilir miyiz?

Yoksa aşırıya mı kaçmış oluruz? Moderasyonun tiklerle oynaması abes kaçacaksa belki kişiyi de uyarabilir.

@ermanen bence abartmamak gerek. belki adamın gerçekten işine yaramadı? onu biz bilemeyebiliriz.

küfür-argo derken? mesela duyuruya cevap verdik ama günlük ağızla "amına koyayim" dedik mesela? o da ispiyonlanıyor mu?
aynı duyuru sürekli girilmiş derken? kaç mesela sayı sınırı? var mı?

@baldur

bariz durumlardan bahsediyorum tabi. her duyuruya bu gözle bakılmayacak. Moderasyonu uyaracağız sadece, muhakemesini kendi yapacak sonuçta.

İlla yapılsın demiyorum tabi, bu haliyle bile çok iyi.

@baldur, yok günlük ağızla söylenenler değil de "siktir git başka yerde sor" tarzında filan şeyler daha çok. yazılı bir kuralı yok çok girilmenin, anasayfada 2 tane varsa çok mesela bence:D

tick'lere dokunmuyoruz pek:\

@tamamtamambuldum
yukarıdaki karşılıklı konuşmalar daha çok duyurudaki içerik ile ilgili olduğundan(cevapların devamı, ek soru falan gibi) sorun olmaz. baba naber, nasıl gidiyor tarzı konuyla alakasız ikili diyaloglar ispiyonlanabiliyordur.

duyurunun gammazlandigindan haberimiz olacak mi peki? senin duyuruyu su su sebepten gammazlamislar gibi bir moderasyon tarihcesi olacak mi? kimin yaptigi önemli degil ama en azindan yamuk yaparsak haberimiz olsun.

atmacaged, simdilik hayir.

daha önce yazılmış zaten bu da olsun. atıyorum eleman cevap olarak "sözlük" yazmış, alttaki gelip "sözlük +1" yazmış. hiç hoş değil bence, adam vermiş işte cevabı zorlamanın ne manası var?

Elinize sağlık. Yazım kurallarını hiçe sayanları sileceksek buradak pek yazı kalmaz. Bence bu işi "Choq swyorooom" tarzı yazılarla sınırlı tutalım.

@rodeocu kişisel fikir sorulan duyurularda ne kadar kötü dursada faydalı bu tarz bence.

Benim şimdiden canım sıkılmaya başladı, baksanıza herkeste bir despotluk eğilimi. şunu da ispiyonlayalım, bunu da ispiyonlayalım halleri.
ekşi duyuru'da özgür hissediyorum kendimi, bir duyuru yazıcaz diye kılı kırk yarmaya lüzum yok. hiç gerek yok diyorum.

kural, ispiyon, moderasyon kelimeleri korkutucu olsa ve herhangi bir iktidar gibi buradaki iktidarın da cürümesi ihtimali olsa da, eksiduyuru benim ve eminim bircok baska insanin yardim aldigi, birbirine yardim ettigi bir ortam oldu. ve ne yazik ki her kalabaliklasan ortam gibi bir süre sonra burada da "yardim edinsenize lan" diye bagiran, işi bilerek sulandiran, terbiyesizlik yapan insanlar türemeye başladi. keske, herkes edep, adap bilse de böyle moderasyona gerek kalmasa. ama anarşi teoride gönül oksayan ama pratikte cok uzaktan el sallayan bir ruh birligi halidir.

daha önce yazılmış bu nedeniyle silinmesi isteği çok saçma. adam diyelim bir ayakkabı modeli nasıl diye sordu, 1 kişinin "kullandım kaliteli" demesiyle 10 kişinin "kullandım kaliteli" demesi arasında dağlar kadar fark var soruyu soran kişi açısından.

@baldur, öncelikle anket tarzı sorulara kimsenin bişey diyeceği yok. benim bahsettiğim cevabı sırf bilgi ya da net olan sorular.

örneğin adam resimdeki kim diye sordu.
cevaplar:
1.stoya
2.stoya bu yaa
3.stoya +1

şimdi 1 kişiyle 3 kişinin yazması arasında bir fark var mı yok mu?,

soruyu soran, sadece birinci kişinin cevabını kontrol ettiğinde doğruysa tickleyecek, yanlışsa "yok o değilmiş" diyecek.

hatta geçenlerde bununla ilgili bir vatandaş, "ne oluyor abi, sözlükte, duyuruda herkes birbirinin aynı şeyleri yazıyor, nedendir, birbirlerinin yazdıklarını görmüyorlar filan demişti.

baldur +1

@rodeocu misal bilgi istenen bir başka soruyu ele alalım.

- zuhuratbaba caddesi nerede?
+ obsesion mahallesi'nde.
+ obsesion mahallesi +1

ikinci cevap benim işime yarar, daha emin olurum. Bilgi içerikli bir soruya gelen cevabı anında kontrol edebilirim ama sorusuna göre edemeyebilirim de. Bu İnternete ne kadar hakim olduğuma göre değişir. Kamu yararını gözeterek soruyu soranın 89 yaşında bir nine olduğunu ve torununun ekşi duyuruyu açıp onu evde bıraktığını düşünmeliyiz.(öyle yapmalıyız evet) Yani bilgiyi teyit eden yeni cevaplar da iyidir, bazen saçma gözükseler bile...

@hewit, tamam haklısın, kontrol edilebilecekler, edilemeyecekler var ama ikinci kişinin aynı şeyi yazıp yazmaması bazen sana bişey kazandırmaz, bahsettiğim olay o, mesela senin sorunun cevapları şöyle de olabilirdi.

- zuhuratbaba caddesi nerede?
1.obsesion mahallesinde
2.obsesion mahallesi +1
3.manic mahallesinde abi ben gittim.
4.manic mahallesi +1

burada 2. cevapla 4. cevabın faydasını görebiliyor musun?

neyse, hepsi için değil, sadece bazen döyzb cevapların kötü göründüğünü, bunların ispiyonlanabilmesinin gerektiğini düşünüyorum özetle. tabii bu sefer de "eh madem böyle bi seçenek var önümüze geleni ispiyonlayalım" olayına girecek bir sürü kullancı da vardır -ki bunu sözlüğün modlogunda görüyoruz-. e bu da moderasyonu gereksiz meşgul edebilir, aslında uygulanayabileceğine karşıt görüş bu olurdu diye düşünmüştüm. ama göründüğü kadarıyla aynı cevabı bir çok kez duymak(ki bunun olayı gerçeklemeye yetmeyebileceği halde) daha tatmin edici görünüyor. saygı duyuyorum. söylemek istediğimi anlatamamış olabilirim.


ahan da sana taptaze bir örnek; az önce vuku bulmuş. (git: 196378)

en son verdigin örnekte ilk 4 cevap ayni dakika icinde yazilmis, yani birbirinden habersiz sekilde yazilmis. gönder deyince senden önce davrananlar oldugunu görüyorsun. yapacak birsey de olmuyor silmekten başka.

Burada hiç bir şeyi kurallara göre yapmak konusunda eli bıçaklı bekçiler gibi davranmıyoruz. Amacımız burada yazılanları 1 ay sonra okuduğunuzda anlamlı ve sizi bilgilendiren bir içerik bulmanız. İyi zaman geçirmeniz de önemli ama 1 ay sonra okuduğunuzda amma geyik muhabbeti çevirmişler be dedirmemeniz lazım. Bu sınılarda ben bir soruya 4 cevap verildiğinde bunlardan 2sinin aynı olmasında bir sorun görmüyorum (denildiği gibi 2 kişinin evet bu iyi demesi 1 kişinin demesinden daha değerli, ama belki +1 yerine evet bende kullanıyorum hatta şöyle bir özelliği var şükela demek daha iyi).

Mesela duyuruya çok yararı dokunan birisinin ara sıra saçmalamasına hiç bir şey demiyoruz, ama sürekli geyik muhabbetine girenleri uçuruyoruz. Gammazlamak da böyle olmalı. Sözlükle Duyurunun farkı var. Relaaaax maaaaaaaan....

bence çok isabetli bir karar.moderasyon çalışıyor arkadaş.

internet kullanicilarinin bu ozellikten ve bu ozelligin sozluk yazarlarina has olmasindan haberleri var mi?

yok, boyle bir seyin farkinda olduklarini bile zannetmiyordum, mesela acmadan once 2 hafta boyunca bu ozellik sadece moderatorlere acikti (test amacli) siz farkinda oldunuz mu? :)

Bence haberleri olmasa iyi olur, niye bize yok diye taleplerle ugrasmamiz acisindan, ama haberleri olursa da cok onemli degil (sadece gormezden geliriz).

bence bundan da haberleri olmali, moderasyon ya da site sahibi tarafindan pek umursanmadiklarindan da.

ama sadece 'bence', o yuzden bu oneri ile de ugrasmayabilirsiniz ya da sadece gormezden gelebilirsiniz bu oneriyi.

hah iyi oldu bitane reklamcı var ayar etti beni..

duyuru bölümünde arama var mı? ben bulamadım da?

@erol, www.webpagescreenshot.info

okumadım ama istatistiklere de bununla ilgili bölüm eklenebilir.

curling gibi geldi ama değil galiba o

Yok o değil.

bowls
pétanque
bocce

bunlardan biri gibi

bowls olsa gerek.

Fotoğraflara bakarak bowls diyorum. Fakat vidyo olarak bir kaynak bulamadım.

Edit: www.youtube.com

bowls o kesin . geçenlerde scottish bilmemne vardı eurosport'ta

bocce olabilir mi?

"Umut insanın gönlünde sonsuzdur; İnsan asla kutsanmaz, ama hep kutsanması beklenir. Huzursuz ve evinden ayrı bırakılmış ruh; dinlenir ve geleceği hayata genişlenir."

Oldu sanırım..

Kısıtlı ingilizcemle, ...things (that) we bought for (our) home...

teşekkürler g man ama onda "evimiz için aldığımız" anlamı var. tam manayı karşılayacak bir şey arıyorum.

things that we got to our house. olabilir belki to yerine for da olabilir.

things that we take into our house

"...that we bring home" en güzeli galiba. yok mu artıran?

cümleye ve anlatılmak istenene göre değişir aslında

evimize için satın aldığımız eşyalar mı
evimize dışardan getirdiğimiz eşyalar mı

almak, koymak, getirmek, satın almak..

"things we bring home" dersen "eve getirdiğimiz eşyalar" olur

"bring" her türlü eve almayı karşılıyor gibi. nasıl türkçede "eve aldığımız" derken spesifik bir almadan bahsetmiyorsak (satın alma, bir yerden alıp getirme gibi) burda da aynı manayı elde edebiliyoruz gibi geldi bana.

spesifik birşeyden bahsetmiyorsan:

"get, take, bring" hepsi olur o zaman

baldur'un dediği "get" daha genel bence..

51. bölge diye arama yap. Biraz x-files izle, Hiç bir uzay medeniyeti yüksek hızlarda hareket eden nesneyi yuvarlak yapmaz. (biz bile yapmıyoruz sen düşün)

akrabanın ailesine söyle, fazla cartoon tv izletmesin.cidden beyni yıkanıyor çocukların orada...

Uzaylı var mıdır ?
-Kişisel görüşüm evet vardır .

Ama gezegenler arası seyahat ederler mi bir şey söylemek zor ...

samanyolunda yaklaşık 4 x 10^8 yıldız var. Bunlarında neredeyse 300-500 ünün yaşamaya uygun olduğu düşünürsek uzaylı bulmak biraz zor. Fakat burada yşayacak olan canlıların bizler gibi insana benzyeceğini hiç sanmıyorum.... yer çekimi,atmosferdeki gazlar falan yapıyı çok etkiler,


bir de en yakın yaşanılacak gezegene sanırım 200 ışık yılı uzaklıktayız. Kısaca oradan buraya veya burada oraya gitmek yaklaşık 4-5 nesil sürer. Bu da bu kadar nesilin dünyadan ayrı 200 yıl yaşaması demektir...

Solucan deliği veya benzeri olgular işin içine girerse o zaman durum başka bir durum alır... bu da apayrı konular...

sonuç:

uzaylı vardır
gemisi yuvarlak değildir,
insana benzemez( çok küçük bir ihtimal belki benzeyebilir)
kaçırılan çocuğun ailesine oturup bir gün boyunca izlediği çizgi filmleri izlemesini tavsiye edin.

psikiyatrik bir sorun da olabilir pek tabii.

bkz: Drake denklemi

kimse kesin bilmiyor. inanıp inanmamak kişiye kalmış.

bu kadar büyük bir evrende bizden başka gelişmiş uzaylıların olması mantıklı geliyor çoğu kişiye...

carl sagan "karanlık bir dünyada bilimin mum ışığı" kitabında ufolar tarafından kaçırıldığını iddia eden insanları uzun uzadıya irdeler. özellikle işte beni ufolar kaçırdı, vücudumda ve hatta genital uzuvlarımda testler yaptılar iddialarını tüm benlikleriyle savunan bazı insanların aslında cinsel taciz mağduru olabildiklerini anlatır. çok da açık yazmamışsınız ama çocuk bunu çok ciddi iddia ediyorsa bir uzmana gösterilmesinde fayda var. ha illa taciz söz konusu olmak zorunda değil tabii başka bir rahatsızlık da olabilir. hayal dünyasında da olabilir. benim sadece aklıma geldi bu mesele.

ufo var mıdır sorusu için de yine aynı kitabı tavsiye ederim son derece anlaşılır, gündelik bir dille anlatılıyor her şey.

www.ted.com

05.04'den sonra Stephen Hawking senin sorduğun soruya cevap veriyor.. bence bütün videoyu izle, istemezsen sadace 05.04den sonraki bölümü izle, çok az sürüyor zaten senin sorunun cevabı..

sinematurk'ten baktim da ismi yazmiyo, belki resimlerden cikartirsin.

www.sinematurk.com

Karakterin tam ismi mi Burci$?

gamze topuz

elma salyangozu beslenebiliyo :) balıkların yanında şeyediyodum ben zamanında :)

şurada yeterince bilgi var sanırsam:

www.akvaryum.com

(git: 155138)

dediginiz harita:

flourish.org

daha fazlasi icin:
flourish.org

yok öyle bi şey. ekvatöre göre ters olan haritaların hepsi dünya çapında "upside down map" olarak geçer.

Avustralya'da kullanmıyorlar bunu. Bizim bildiğimiz şekilde kullanıyorlar, derslerde, atlaslarda falan. Sadece hediyelik eşya olarak satıyorlar böyle başaşağı haritaları.

Tersini düzünü kim belirliyor?

dünyadaki kara parçalarının çoğu kuzey yarımkürede olduğundan bu şekilde kullanılagelmiş, mantıklı da yani.
dünyanın bütününün keşfedilmesinden önce genel kabul edilen bir şey yok tabi, bir sürü çin/mısır/arap haritası bulabilirsiniz tersine.

+çoluğun çocuğun gözü önünde ve zevk alarak

Bence olayın kendisi, adı bile vahşi: Yahu sığındığınız, "sevgi dinidir" dediğiniz dinin tanrısı sizden, kendisine saygı göstergesi olarak, başka bir canlıyı doğrayıp öldürmenizi emrediyor? Doğru mu anlıyorum?

+etrafa kanlar fışkırtarak ve yeterince temizlemiyorlar bile..

bugün apartmanın girişinden otoparka kadar kan gördüm.. damlatmışlar heryere falan filan..

kesme demiyorum düzgün bir şekilde, uygun yerlerde kes, paketle, dağıt...

+gecen yıl hıyarın tekinin yaptığı gibi,koşamasın diye boğanın ayaklarını baltayla parçalayıp sonra da işkenceye devam ederek kesmek.yazarken bile bi tuhaf oluyorum.yoksa kimsenin dinin gerekliliklerine bi şey dediği yok ya da var ama her seyin bi usulü vardır yani.o hayvana işkence yaparak kesmek kime ne fayda sağlicak o tartışılır.

ayrıca lucy in the sky with diamonds +1 bunu anlayamıyorum.

Evet vejetaryenim ve ateistim...

Evet vahşet olarak görüyorum...

Kurban bayramında mı saygı gösteriliyor? Dalga mı geçiyorsunuz siz? Binbir türlü işkencelere maruz kalıyor zavallı hayvancıklar. Hatırlıyor musunuz geçen yıl kaçmasın diye ayakları kesilen zavallı hayvanı? Benim hiç aklımdan çıkmıyor o görüntü...

Birileri boğazlanıyor öldürülüyor, birileri de bundan zevk alıyor ve bunu bayram olarak kutluyor. Ne kadar canice, barbarca bir düşünce...

sevgili arkadaşım sen nerde yaşıyor ve yaşatılıyorsun? kurban kesimi ile ilgili böyle fantastik fikirlere nerden sahip oldun çok merak ettim. yeminle.

kurban bayramında kesilen kurbanlar nasıl ve hangi yollarla sakinleştiriliyormuş? 40 yaşına geldim. çok kurban kesilişini gördüm, çok okudum ama hiç böyle birşey görmedim.

ayrıca et kesim tesislerinde nasıl işkence çekiyormuş bu hayvanlar? o da başka bir muamma? hem de toplu olarak? ben hayvanlar teker teker kesiliyor zannediyordum?

şimdi şöyle bir şey var kurban kesenlerin çoğunluğu birkaç saatliğine usta kasap kesilirler ve profesyonel bir kasaba para vermemek veya saatlerce sıra beklememek veya erkekliğe toz kondurmamak için kendileri kesmek isterler. bunu yaparken de hem hayvana hem de kendilerine zarar verme olasılıkları çok fazladır. hastaneler kurban bayramlarında kendilerini yaralayan acemi kasaplarla dolup taşar.

bu acemi kasapların çoğu hijyen filan nedir bilmezler, umursamazlar da. hayvanların istenmeyen parçalarını çöpe bile atmazlar, kanlar içinde ortalğa atar giderler. halbuki kanların toprağa gömülmesi, mümkünse etrafın yıkanması gerekir. hayvanın derisine de epey zarar verirler. derisi de işe yaramaz.

ne yazık ki şehirlerimizin orta halli mahallelerinde ve varoşlarında yaşayan halkımızın çoğu böyle yapıyor.

kurban kesilmesine karşı değiliz, olamayız da. inançları ne gerektiriyorsa onu yapacaklar. ama bunu hijyene ve yasalara uygun olarak yapmaları gerekir.

naçizane kurban kesecek kadar varidatı olan insanlar zaten yeterince et yiyebilen insanlardır, ayrıca kurban bayramında kesip kargaşa yaratmalarına gerek yok. eğer et yemek istiyorlarsa kasaptan et alıp kavurma yapsınlar, kurban parasını da sosyal hizmetler, darülaceze gibi kurumlara bağışlasınlar diyorum. bu kurumlar yardıma ihtiyacı olanlar için kurbanı kesip onlara dağıtıyorlar.

bir de ne kadar çok inançlara saygısı olmayan var gençler arasında çok şaşıyorum. yumurtadan çıkmış da yumurtayı beğenmiyorlar. pardon da hergün yediğiniz etler için canlılar doğranmıyor mu? doğranıyor. burda önemli olan dayanışmadır. o kurbanın üçte biri akrabalara, üçte biri muhtaçlara gidiyor. bayramın amacı budur.

kurban ritüelleri pagan dönemden itibaren her dönemde ve her dinde vardır. en kötü dönemlerde insan kurban ediliyordu. bilmem bunu biliyor musunuz? işte artık hala insan kurban edilmemesi için o inanmadığınız tanrı insan değil koyun kurban edin demiştir.

dindar bir insan değilim. ama ülkemdeki insanların gerçeğini ve bu insanların yüzde 99 unun insandığı dinin gerçeklerini biliyorum ve bunları yadsıyamam, yok sayamam ve kendimi onlardan farklı görüp de onları yargılayamam. nerde yaşadığını ve nerden geldiğini birdenbire unutup şöyle yapan tanrı, böyle yapan tanrı gibi konuşma yapanlar beni fazlası ile rahatsız ediyor. yollarda kurban kesip artıklarını temizlemeyip her yeri kan içinde bırakanlar nasıl rahatsız ediyorsa, ay bu sizin tanrınız nasıl tanrı ayol diyenler de o kadar rahatsız ediyor.

mea maxima culpa: "işte artık hala insan kurban edilmemesi için o inanmadığınız tanrı insan değil koyun kurban edin demiştir."

vay be jest yapmış haa

@mea maxima culpa: hayvanlarin toplu olarak iskence gormesi= kapasitelerinin cok ustunde kilo aldirmak, oyle ki kesilmesine yakin hayvanin yuruyemez hale gelmesi, eti kart olmasin diye canli canli kaynar suya sokulmasi, tavuklar cok yeyip de sismesin diye canli canli gagalarinin kesilmesi, sabit dursun diye ayaklarinin kesilmesi.... efsane degil bunlar, cogu mezbahada tablo bu ve kim bilir daha neler... her seyden once dokunup temas edip kesilmesi bile hayvan icin rahatlamadir. yuruyen bir banda binip birden kafasinin kopmasina benzemez.

ve kasaptan alinca gormuyoruz, ondan icimiz rahat diyenlerin mantigini da anlamadim, gormeyince enfes, gorunce mi vahset?

galiba verdigim cevaplardan bastaki 'anlamak icin soruyorum' hissinin kactigini dusunuyorsunuz. hayir, oyle olmadi, sorun su: hepsini okudum, hala anlamiyorum.

sanirim bir cogunuz icin sorun su: her yerin kan olmasi ve acikta kesilmesi vahset, ama kurban degil. o zaman butun kurbanlar ozel kesim yerinde kesilecek olsa, vahset gibi gormeyeceksiniz mi? yani tek sorun bu mu

sırtına binip de sırat köprüsünden geçmek düşüncesi, bir zamanlarki dünya öküzün boynuzu üzerinde duruyor düşüncesinden pek bi farklı gelmiyor bana.

vejeteryan değilim, vahşet olarak görmesem de pek sıcak bakmıyorum açıkcası.

savunma şeklin yetersiz bir kere, tek sorun olarak bahsedilmedi burda dediklerin...

kendi dediklerimi ayrıntıladıracak olursam:

adam otoparkta kesiyor ve herkesin geçtiği yere kan akıtıyor bir de üstüne üstlük taşırken her yere kan damlatıyor.. etikten bahsediyoruz burda.. ordan geçen küçücük çocuk da görebilir bu yaptıklarını, doğru mu yani...

burda illa mezbahanın yaptığı yöntemleri savunmuyoruz, tabi ki kesimhanelerde de hayvanlar kötü muamele görüyor olabilir, burası da ayrı bir konu, ama sonuçta inek ve koyun gibi hayvanların etinden ve sütünden faydalanmak için oldukları aşikar..

belki vejeteryan bir insan için de bu hayvanların kesilmesi tamamen yanlış.. herkesin fikrine saygı duymak lazım...

sonuçta ben et yiyen biri olduğum için, benim savunduğum da işini doğru yapan ve hayvanı uygun yöntemlerle kesen bir kesimhanenin yapması, kurban bayramı'nda da bunu düzgün bir yerde yaptıramıyorsan gidip ihtiyacı olana parayla yardım et daha iyi...

@emanen ben ortalıkta kesilmesini savunmuyorum ve ben de kesimhanede kesilmesinden yanayım. benim sorum kurbanın neden vahşet olarak algılandığıydı. sadece uluorta kesim yüzünden mi, yoksa başka nedenlerden mi. Görünen o ki, çoğu insanın bunu vahşet olarak görmesinin nedeni uluorta kesilmesi.

İhtiyacı olana para ile de yardım etmek gerekir ki, zaten bunun dinen teşviki zekat iledir. Ancak yardım için gönderilen et de önemsiz değil. Kurban'da verilen etleri buzluğa stoklayıp aylarca tüketen insanlar tanıyorum.

@snowflake ben zaten amerika'da yaşıyorum ve anlattıklarım buradaki kesim tesislerindeki durumdu. türkiye'de helal kesim denetlemesi sayesinde umuyorum ki durum daha iyidir.

dikkat edersen sorum "neden kurbanın sokakta kesilmesini vahşet olarak görüyorsunuz" DEĞİL, "kurbanı neden vahşet olarak görüyorsunuz?" idi.

yani, ben de, artık kaçıncı tekrarım, kurbanın sokakta kesilmesine karşıyım, AMA kurbana karşı değilim. ve cevaplardan öğrendim ki, çoğunluk da böyle.

bir defa daha açıklamam gerekirse, kurban'dan vahşet olarak bahseden insanların nedenlerini merak ettim sadece.

kesim tesislerindeki işkenceden bahsetme nedenim bir argüman üretmek değildi. o kesim tesislerinden çıkan eti hiç vicdan yapmadan yiyen bir insanın, tutup da dikkatle ve iyi niyetle kesilmiş kurban etine tepki göstermesi çelişkisi bana bu soruyu sorduran nedendi. ki işin bu kısmına pek de açıklama gelmedi. geçen sene bi gerizekalının hayvanın bacaklarını kestiği istisnai durumdan bahseden olmuş bi, bi de kesim tesislerinde hayvanların pamuklara sarılarak neşe ile öldürüldüğünü savunan biri vardı. o kadar.