sonuncusu; köleler neden paralarını evde(?) saklar?

sagol kayranin kedisi digerleri hakkında fikrin var mı hic? :)

ilki; köle bir kadını asla mutfak işlerinde çalıştırmayın.

şiir her zaman kraliçenin zevklerinin bilgeliği (ya da bilgeliğinin zevki) değildir gibi bir şey oluyor sanırım 3.sü

düzeltme: sapienteyi bilgelik olarak almıştım, sağolsun ermanen dürtükledi, akıl anlamı da varmış. poeta'nın şair olduğunu da ele alıp ermanen'in söyledikleriyle birleştirince şair, kraliçenin aklını her zaman cezbetmez gibi oluyor. ermanen'e 15 puan (harry potter efekti yaratmaya çalıtşım burada:\ sdjklfdskjlf)

sondan ikincisinde de; Lucius Caecilius Iucundus adlı bey -ki kendisi romalı bir banker- parayı oğula(ya da başka birine) gönderiyormuş.

2. Adamlar ormana doğru yürür ve yerlilerle savaşır.

@kayranin kedisi

ilk cumlede emir kipi yok gibi ama. "Köle kadınlar mutfakta asla çalışmaz" olmayacak mı?

ikincisi ingilizce daha kolay olacak, man of the wood walks while the inhabitants are fighting. nasıl bir anlamı var aslında bilmiyorum ama çevirince böyle oluyor:\

4.sü de banker bir adam var Romalı, onunla alakalı olabilir. Ceacilius'un çevirisi yok çünkü:\

edit: oradaki cum direkt and'miş o zaman, ben while olarak almıştım. and olunca daha mantıklı tabii skldfj

düdüt: et and'miş, cum with'miş. special thanks to ermanen=)

küdüt: bankeri de kayranin kedisi yazmış önceden. et ve cum öğretmek dışında bir işlevi kalmadı bu cevabın:\

bu arada ilk cümlede laboratis! şeklinde bi ünlem var, ama birşey değiştirmez diye yazmamıştım ben, değiştirir mi ki?

+

poeta şair demek değil miydi google translate şair diyor. öyle olunca biraz anlam karmaşası oluyor çevirince gerçi

ünlem olması değiştirir. o zaman emir kipidir. poeta şair demekmiş yahu şaşırdım ben de.

-Ancillae, in culina numquam laboratis!

+Maids never work in the kitchen!


-Viri ad silvam ambulant et cum incolis pugnant.

+The men are walking towards the forest and are fighting with the inhabitants.


-Poeta reginam sapientia non semper delectat

+The poet do not always delight the queen with (his) wisdom.


-Cur servi pecuniam in casa celant?

+Why do the slaves hide their money in the house?


-Ceacilius epistulam et pecuniam ad filium mittit

+Ceacilius sends a letter and money to (his) son.


şeklinde son halini verdim gibi.

yardımı dokunan herkese çok teşekkürler.

native değilim ama keep an eye on sb die geçer benim bildiğim.
olmadı look after.

to take care of

taking care?

(bkz: take care of)

We are "keeping an eye on" him/her/it.
We are "taking care of" him/her/it.

Ne anlamda kullandığına bağlı esasında.

Ola ki "We are keeping an eye"?

teşekkürler native'ler, native yolunda hızla ilerleyenler...

sanırım "we keep an eye on"u kullanıcaz. doğru galiba.

"i got your six" bence daha cool :)

keep an eye on derim ben de

kimsenin bir kere bile to look after dememis olmasi aci kaynagi, icime atar yasar giderim

@orcu, uyari icin sagol : ) dusundugunu yaziya farkli sekilde gecirmek nasil bir sey cozemedim.

we are to be eye and ear
.

KAYNAK:
Hasan was a very heavy headed boy. His father was a middle situated man. To make his son read in good schools, he did everything coming from his hand. He took everything to eye. His mother was a house woman. Every job used to come from her hand. In making food, there was no one on top of her. The taste of observations she made could make you eat your fingers. This woman made her hair a broom for her son. When hasan became sick, she cried her two eyes two fountains. When hasan finished lycee he wanted to be a tooth doctor, and he entered to the university exams and won the tootherness school. In the school, he met jale. Hasan was hit to
her in first look, but she wasn't hit to him in the first look. However, her blood boiled to him. A few weeks later, they cooked the job. Jale's father was a money father. He turned the corner many years ago by making dreamy export. But jale wasn't like her father. She was a very low-hearted girl. Her father was wanting to make her marry to his soldierness friend's son abdurrahim. Abdurrahim finished first school and didn't read later. He became a rough uncle. He started to turn dirty jobs when he was a crazy blooded man. He was his mother's eye. He said, "hık" and he fell from his father's nose. So, three under five up he was like his father. When he
saw jale, he put eye to her. His inside went. His mouth got watered. His eyes opened like a fortune stone. To be able to see jale, hasan's inside was eating his inside. Finally, together they went to a park. When they were wrinkling in the park, abdurrahim saw them. First he pulled a deep inside. And then his eyes turned. He couldn't control himself. He wanted to send them to the village with wood, but he collected himself. He decided to leave them head to head. At that moment, the devil poked him. He fit to the devil, pulled his gun and fired. However, a man passing stayed under lead rain and poor man went to who hit. He planted the horseshoes. Then the mirrorless' came. They took all of them under eye. Jale's inside was blood crying. The man died eye seeing seeing. And so, this job finished in the black arm.

@no christ
look after demek istedin herhal.

"look after" daha ilk cevapta denmiş zaten. en çok kullanılanı da o zaten.

google wave, çok başarısız =)

yahoo meme. fail.

shubuo başarısızdı.

quora. fail'e dogru gidiyor. facebook questions gelecek, sanirim o da bitecek.
formspring. win. sad but true.
foursquare. win.

ginger denen hede, iridium telefonlar başarısızlık abidesi. ve hatta concorde da aralarına dahil edilebilir. başarı içinse netbook olabilir. ilk başta tutmaz denilen netbook şimdi deli gibi satıyor.

aklima geldikce ekliyorum, durduramiyorum.

microsoft kin. fail.
windows 7. (msft adina epic win!)
google buzz. fail.
teamviewer. epic win.
dropbox. epic win.

e-book reader. başarısız.
os/2. başarısız.
windows me. başarısız.
pda. başarısız
iridium. başarısız

torrent. başarılı
open office. başarılı
ubuntu. başarılı

gezenzi. baya para harcanmasina karsi surunuyor.

e-book reader başarısız değildir.. kindle olsun nook olsun.. hatta gecen aylarda amazondan satilan e-book'lar, satilan hard-cover kitaplarin sayisini gecmisti..

her yeni kindle, ciktigi ilk birkac gun icerisinde tukeniyorsa bu basarisizlik degildir..

ixir, kororeççi ve kestaneci eski isp : fail.

Dogrusu Vista pek bi fail gibi duruyor.

geocities. epic fail :(
ms vista. epic fail.
ms xp den önceki millenium mu ne inanılmaz facia fail :)
xbox 360'ın 3k hatası başarısızlık olamaz adamlar önlediler bunu ayrıca xbox 360 başarısız yazman lazım ki ps3 e 3 milyon adet takmış bir konsol pek başarısız olamaz. aynı şekilde nintendo ds bence başarısız ama hayvani satıyor sattı bunu nasıl açıklayalım..
google apps mesela incelensin çok başarılı bir girişim ama google ın başarısız da tonla icadı mevcut.

resim gözükmüyo?

img294.imageshack.us

resim bu, yumruk büyüklüğünde bir meyve

Hıı.. sütü iyi geliyo derler... Zehirli ama tabi o ayrı...

eğer fotoğraftan yanlış anlamadıysam bu, Türkiye'de süs bitkisi olarak, vatanı Güney Amerika'da ise sarı boya eldesinde kullanılmak üzere yetiştirilen, yurdumuzda yalancı portakal olarak bilinse de yendiği takdirde insan kişisini zehirleyen bir bitkinin henüz olgunlaşmamış meyvası olsa gerek. benim bildiğim kadarıyla bir tedavi değeri yok, 3 yıl önce ilk karşılaştığımda İ.Ü. Eczacılık Fakültesi'nin farmasötik botanik kürsüsüne sormuştum, onlar da yok demişti.

ağacını görmüştüm bunun. keskin ama inanılmaz güzel bir kokusu var. hakkında başka bişey bilmiyorum

(bkz: osage orange)

Nasıl ya süs bitkisi? Koooca ağaç oluyo o elenika!

ama şöyle olur mesela:
www.google.com.tr

gözlük camımı sildim az önce.

bu soruya cevap veriyorum.

dış ticaret ile ilgili araştırmalar içerisindeyim

tez konumu netlestirmeye calisiyorum. makale okuyorum kutuphanede.

kahvaltı yapıyorum.

sevişmek için enerji depoluyorum anlayacağın.

onlarca kalem ürüne barkod yapıştırmakla meşgulüm :S

bu duyuruya cevap yazıyorum

makale yazacağım, araştırma yapıyorum. biliyorum ki dışarılarda bir yerlerde insanlar gezip eğleniyor :(

kılıcımı parlatıyorum bi taraftan
edit: ayna gibi oldu

günde 1 paket yerine 1 tane sigara içmeye verdiğim kararı o sigara ile kutluyorum.

ne dinlesem diye düşünürken transformice oynuyorum.

düdüt: plastiscines'te karar kıldım.

Hiç.

kahvaltıdan önceki 3. çayımı içiyorum.

kakam geldi, sicarken ne okusam diye dusunuyorum

altta bi kahve duyurusu gordum, kalktim kendime bi kahve yaptim, simdi afiyetle iciyorum.

ken block videosu

kahve yapıcam canım çekti ulan

Kedimin miyavlamalarını dinliyorum, bi taraftan da beni çekiştiriyor, acıkmış, hemen gidip mama vereyim.

akşam manita arkadaslarıyla cıkıyormuş, beni de çagırdı.mangiz yok naapcamı düşünüyorum kara kara.

türk kahvesi içiyoru.orta

dü$ünüyorum.

ders calisiyorum ama yarin bu siralar sevisiyor olacagim.

seviştim, sigaramı içiyorum.

31 çekiyorum sonrada banyoya dalacam zaaaaaaaaaaaaaaa Xd Xd

pc başına uzanmış aylak aylak ekşi d. bakıyom. sık sık çişim geliyo bu meretin başında :)
edit: @emilianozıbarta iy denk getirmiş dakkayı

gd kütüphanesine bakıyorum ne menem bir şeymiş diye.

Caylak okuyorum

(bkz: true lies)

(bkz: from dusk till dawn)

Zor Ölüm 4 çok abartı geldi bana. Hackerların olayını geçtim, abimizin savaş uçağının üzerine atlayıp surf yapması cidden abartıydı.

Valla çok abartı aksiyon filmi izlemişliğim yok ama Wanted'de "siktirin gidin laaaaan!" diye bağırmışlığım var.

transporter serisi de iyidir bu konuda

Matrix reloaded'da iyi aksiyon sahneleri vardı.

(bkz: planet terror)
www.youtube.com

ninjanın intikamı

kung fu hustle
hot fuzz
shaun of the dead

The Expendables bokunu çıkarmış evet

azumi !

(bkz: the a team)

machete

jet li - legend of the red dragon

kumar oynama.

ermanen: las vegas'ta sadece 20 dolar harcadim kumara, kibris'ta da kendime hakim olurum sanirim..

baska?

ben 5 yıldır kıbrıstayım, henüz gitmedim ama gece klübüne git derim. başka da bi şey yapılmaz. tavsiye istersen özelden mesaj at.

taksi girne'ye 50lira fiyat çeker. pazarlık yap 40a bağlarsan iyidir. olmadı havaş kullan 15 felandı galiba. gece hayatı dışında çok fazla bişe yok, kale'yi felan gezersin, liman felan derken geçer günler. ben sadece girne için konuştum.

kumara ve gece klüblerine gitmeyeceksen ekim sonunda ne işin var oralarda derler adama... lefkoşa'daysan sarı bıyık var taksici... onu bul beraber gezin işte... ilginç olacak inan bana... gez dedim bak gör bunlar da varmış de çık oradan...

ercandan shuttlelar kalkıyor artık şehirlere,
* bellapais manastırna git, orda güzel konserler oluyor. olmasa bile orada vakit geçir
* bence altın kuma gitmelisin
* güzel meyhanelerinde ,güzel mezeler yiyip ada müzikleri dinlemelisin
* kumar oynamalısın
* niyazis in seftali kebabı flaan güzel limandaki deneyebilirsin
* girnede limana inen merdivenlerin orada cok güzel bir jazz var, canli jazz dinlemelisin orda.
*kathedralleri gezebilirsin ilgiliysen.. girne kalesini vb düzenlemişler, belki ilgini çekebilir bu tarihi atraksiyonlar.
*bitmediyse bu aralar tiyatro festivali var , ona da bi uğra derim .

gidebiliyorsan git bence!

tehlikeli bir dönem 27 yaş :)
(bkz: 27 yaş krizi)

bu yaştan sonra denmeni pek anlamadım, geç değil ki.
tabii ki git.

en çok şuna üzülüyorum.
dünyanın yüzdesel orana vurulunca bu bakımdan en genç en dinamik nüfusuna sahibiz ama onların hepsi mutsuz.

bunca çocuk ışıl ışıl parlamaya hazır ve yırtmak için yer arıyor ve hepsi sıkıştırılmışlar köşeye.

akp feryatlarını da sikeyim benzer başka şeyleri de.
yıllardır sürüyor.
yıllarca sürecek.
saçmasapanız.

direk git... hiç bi yol bulamazsan gemi adamı kurslarına git, gene git...

sen kimsin? nesin? n'apabilirsin? neler yapabilirsin? seni ikna edemem ama sen kendini ikna edebilir misin? 79 lardaki bir insan gibi; "dünyayı değiştereceğim" diyebilir misin???

gitmek için cok önemli bi nedenim olmalı. çünkü şahsımın beş kuruşu yok. gidecek olursam da ailemden dilenicem,

Eğer hala ruh sağlığını bozmadıysan :) şu an ki ruh durumun bir bilemedin iki gün sürer. Periyodu atlatmaya bak. Uyu gez eğlen falan fistan.
Ha uzun süredir bu ruh halinde isen
a) bu ilk kez bu kadar uzun sürdüyse( 2 - 3 hafta),
-ipin ucu kaçmadan psikolog psikiatriste görün, gerçekten eğer ipin ucu kaçarsa 2-3 yıl sonra ulen 27 yaşımda neden bunun önelimini almadım oldu yaşım 30 diyebilirsin.
b) daha öncede benzer durumlar yaşadın ve çook daha kötü günler gördün. Dibe battın çıktın.
-ise o günleri hatırla.Nasıl çıktığını. Tekrar et.

Şu an düzgün karar verebilecek bir ruh durumunda değilsin.Bir ülkede yabancı olmak çok zor bir deneyimdir. Farklı kökenli insanlar bile doğdukları, büyüdükleri ülkede zorluklar çekiyorlar.

Yurtdışından beklentiniz nedir bilmiyorum ama çok iyi bir CV'niz yoksa daha iyi standartlar beklemeyin (hatta çok daha kötüsünü bekleyin).

Son çırpınış da neymiş? Millet kırkından sonra boşanıp üniversiteye yeniden başlıyor, siz daha 27 yaşındasınız. İş hayatı dayısı olmayan herkes için aynı, aşk hayatı iyi giden insan yok denecek kadar az.

Paranız varsa dil kursuna gidin tabii, gidince belki yüksek lisans filan da ayarlarsınız.

the road

(git: 144069)
(bkz: yol filmi)

tam onlara benzemeyebilir belki bilemedim tam şimdi ama şunu da seversin;
(bkz: easy rider)

"into the wild"ı baz alarak söylüyorum : "grizzly man".

medeniyetten uzak olmayı tercih edip, ayıları gözlemleyerek ve bazen onlarla beraber yaşayan bir adamın hikayesi. film, gerçek görüntülerden oluşuyor ve çarpıcı!

benim cevap niye piç gibi kalmış :)

oha başkalarının başlıklar da coşmuş.

çok eğleniyolar dün geceden beri

evet sadece bu ikisi de değil, başkaları da var. neyse eğlensinler bakalım :)

atmak lazım bu ikisini de duyuru'dan ya, bu ne laubalilik!!!!!11!!111

biz burda cevap vermek için bi yerimizi yırtıyoruz!! :)

1. bombeli güverte, dalgalı ve fırtınalı havalarda deniz yüzeyinde yükselip indikçe çarmpa şiddetini azaltıyor, bizim de güverte de daha rahat olmamızı sağlıyor, güverteye suyun dolmasını engelliyor ve daha kuru zemin sağlıyor. geminin veya vapurun hidrodinamik dizaynına uygun yapılıyor genelde.

@esreföldü,

2. böle konteynr falan taşıyan gemiler mil başına ne kadar yakar nerden öğreniriz? veya kaç litre hangi yakıtla ne kadar yol yapar? gemi modeli vererk lütfen..

132 metre tam boylu, 8350 mt dwt bi konteyner gemisinin hiz basina yakitlari asagida var:

ana makina: Wartsila 9l38 5940kw-1997-600rpm

abt 17,00 knots on abt 26,0 T IFO 180 CST (WOG)

abt 16,50 knots on abt 23,5 T IFO 180 CST (WOG)

abt 16,00 knots on abt 20,0 T IFO 180 CST (WOG)

abt 15,50 knots on abt 17,5 T IFO 180 CST (WOG)

abt 15,00 knots on abt 15,0 T IFO 180 CST (WOG)

stajyer arkadaştan gelen cevap:

1. mukavemet sağlamak için main deck bombeli yapılır. ana güvertenin üzerine inşaa edilen diğer güvertelerde ana güverteye bağlı olarak yapıldığı için bombeli olur. Tüm gemilerde bu olay söz konusudur.

2. gemilerin yaktığı yakıtlara gelir isek geminin tonajına veya istenilen service speed'ine göre fark eder. buna göre ana makine şeçilir. örneğin konteynır gemileri maksimum servis speed'ine sahip gemiler olduğu için ana makineleride büyüktür ve bu sebeptendir ki. konteyner gemileri daha fazla yakıt yakan gemilerdir. ortalama bi geminin yaktığı yakıt. (3250 kw lık bi gemi için) (ana makinesi: man b&w 5l35mc 5 silindir. 210 rpm) (şaft jeneratörü hariç.) fuel oil (yani ağır yakıt yakan bir gemi) saatte 470 kg yakıt sarfiyatına sahiptir. Şaft jenaratörü kullanımı çekilen kwata göre ortalama 10 ila 20 kg arasında fark ettirmektedir. bu örnekler tanker gemisi için geçerlidir.

kitap oku bol bol

ökfesiz sakin gittiğimde karşıdaki insan bana terslik yaptığında da aynı şey oluyor, tamamen haklıyken kan beynime sıçrıyor

spor spor spor

Karşınızdakinin kocaman bir gezegende minicik bir nokta olduğunu düşünebilirsiniz.

Ben bunu ufak sorunlarda işe yarar buluyorum.

Büyük sorunlarda ise tartışacağım kişinin yanına mutlaka bir not defteri ve kalemle gidiyorum. Oraya karalamalar, küfürler, vs'ler yapıp karşımdakinin suratına mel mel bakıyorum. Durumun komikliği ve ironikliği keyfimi yerine getiriyor, ve biraz sakinleşiyorum. (özellikle patronla yaptığım görüşmeler için ayrı bir not defteri bile aldım, scan edip eklesem beni polise ihbar edersiniz)

sorunun farkında olmak güzel bir şey.
psikologa giderdim benzer bir problemim olsaydı.

(bkz: psikodrama)

9 haneli

ilk hane harf
diğerleri rakam

ilk harften sonra (genelde U oluyor heralde) 3 tane sıfır var

türk pasaportlarında "book number" diye birşey yok. ama öyle birşey soruluyorsa pasaport numaran ile aynıdır. bazı ülkelerin pasaportlarında barkodların altında farklı numara olabiliyormuş ve book number diye geçiyor.

lokman

baharatçı

otacı

(bkz: nebatat)

çerçi

aktar'ın tam olarak eşanlamlısı sayılmaz ama, "herbalist"?

kökçü
herbalist
nebatatçı
ıtırcı
attar

Tokyo. Sende benim soruma cevap verebilir misin lütfen? :S

Las Vegas, o ışıl ışıl görüntüsüyle akla geliyor ama büyük şehirler de var Tokyo cevabı gibi. Kaynak verebilecek var mı?

i saw the devil

Bence komedi izleyin.
Gülün,eğlenin ve kalkın masadan.
Gerilim izleyip iyice gerilmeyin :)
Çok iyi komedi filmleri var,
IMDB den bakarsın be hacı..

Hayatımda izlediğim gerilim filmlerinin sayısı toplasan 2 bilemedin 3 falandır.

rec

hangover!

bence 'goodfellas'ta da acayip geyik döner. hem film 2,5 saat sürüyo. uzun olması muhabbet ortamlarında avantaj olabilir.

*korku değil, belki gerilim diyebiliriz. ama dram aslında. komedi hiç değil.

tropic thunder tabii ki.

"şiddetle tavsiye"den "ortama uyar"a doğru:
1- (bkz: lock stock and two smoking barrels)
2- (bkz: top secret)
3- (bkz: shaun of dead)
4- (bkz: kick-ass)
5- (bkz: machete)
6- (bkz: soul kitchen)

korku arıyorsanız eskilerden evil dead biçilmiş kaftandır. acayip geyik yaptırır ortama.

ne idi o.

Kadınlar ne anlar, erkekler ne der
olsa gerek.

Süper komikti..

The Ugly Truth(kesin bunu izlemelisiniz) ayrıca hangower+1(bunu şimdiye kadar çoktan izlememiş olduğunuzu varsayaraktan ilk tercih olarak yazmadım)

@kahkaha: The Ugly Truth
Tam da hatırlamaya çalıştığım filmdir. Süper komikti...

çoğusu hayatı kendisi sanır çünkü.

Doğrudan iletişim hatası olmasa da Türkiye'yi İstanbul'dan ibaret sanmak sıklıkla yapılan bir hata. "Bu akşam çıkmak istiyoruz. En iyi lahmacun nerede yenir?" doğru bir soru değil mesela.

Bence genellemek daha mantıklı çünkü özelleştirince insanlar size karşı gereksiz yorumlara kalkışabiliyorlar. Ayrıca genel halde sorulabilecek soruları kendi hayatlarına entegre edip özelleştirerek soranlar da gereksiz özendirme çabalarıyla marjinallik taslamaya çalışıyorlar. :)

Her zaman böyle değil tabi ki, genellememek lazım :)

hepimiz kendimizi ortalamanın üstünde gördüğümüz için, başımıza gelen olayları ya da fikirlerimizi genel kabul görmüş olgular olarak değerlendiririz (bak bu da genelleme oldu). ama bu duruma iletişim hatası dememiz açıklayıcı olmaz.

@akalmor

bence sorudan biraz uzaklasmışsın gibi. genellemekten bahsetmişsin salt olarak. arkadaş soruları sorarken nasıl soruyorsunuz ve bu bir iletişim hatası mı demiş? Öyle ki soruyu kendi adıma değil de herkes adına sormamın gelişmişlikle alakası nerde göremedim. İnsanları kalıba sokup genellemekten bahsetmiyoruz ki burda, soruyu herkesin adına sorabilecek hale getiriyoruz sadece.

moral verici film izle.
müzik dinle.
spor yap.
dışarı çıkıp dolaş.
arkadaşlarınla dertleş.

askere git.

www.youtube.com

İyi fikir hollowlife da, cinsiyetim tutmuyor.

Haftasonuna daha zamanınız var. Çalışıyor veya okuyor musunuz bilmiyorum. Ama feragat edebiliyorsanız tam haftasonundan önce veya boşsanız şimdiden başlayarak şunları yapın sırasıyla

Gerekenler
* iyi ısıtılan bir ev
* güzel bir film (komedi veya sevimli diye kategorilendirilen filmler mesela)
* kaliteli bir sütlü tatlı veya pasta (çok önemli)
* temiz pijamalar
* temiz çarşaflar
* temiz ev
* hazırlanmış ısıtılmayı bekleyen yemekler
* bir yatak
* oyalanacak şeyler (internet/kitap/müzik/hobi)
opsiyonel: süper matrak arkadaş

* Önceki günü 9 10 gibi yattığınız 8 saat veya 9 saat süren bir uykudan sonra uyanın
* Sıcak bir şey için (kahve içiyorsanız sütlü yapın ya da sıcak kakao)
* Hafif bir kahvaltı yapın
* Uzun uzun duşunuzu alın.
* Pijamalarınızı giyip oyalanın biraz, o hafiflikle bir şeyler yapmanın tadını çıkarın.
* Öğleni boş boş veya yatakta oyalanarak geçirebilirsiniz. saat 16 00 gibi filminizi başlatın ve tatlınızı yanınıza alın. (Perdeleri çekip sinema havası yakalanabilir)
* Film bitince yanınızda opsiyoneliniz varsa zaten 2-3 saat uzar onun kritiği.
* Yemeğinizi yerken dışardaki insanları izleyin şayet görülüyor veya dışarda insan varsa.

Yatağınıza girene kadar yapacaklarınız tamamen hayal gücünüze kalmış. Madde madde yazdığıma bakmayın. Aslında en önemli olan şey yakın bir arkadaş burda. Ama yoksa da, ne demek istediğimi anladınız yukarda yazdıklarımdan sanıyorum ki.

Nesin sen iki kollu adam falan mi, ne harika öneriler. Sağolasın çok.

"Hayırsız insanlar?" varsa hayatında, uzak dur.

insanın başına neler neler geliyor, senin başına gelen ne kadar önemlidir bilemiyorum.
Başka şeylere yogunlaş, yurtdışına çık.

ben 1 haftadır yurtdışındayım, önümüzdeki 1 2 hafta da öyle olucam.
başka ülke, başka dil, başka insanlar iyi geliyorlar

Cevap veren herkese teşekkür ederim. Sağolun çok.

son zamanlarda çay ile:) şeker yerine bal mis gibi

Canim istedigi zamanlarda ve ortamda bal bulundugu durumlarda ekmege surme marifetiyle yiyorum.

ılık sütle, yoksa erimiyor. canım istediğinde, kahvaltıda.

bogazimi etkileyecek sekilde hasta oldugumda tuketiyorum. sicak su+bal+limon ya da bitki cayi+limon seklinde.

Kahvaltı.

sütle, yoğurtla güzel gidio.

kahvaltıda bal gaymak

cevizi balla karıştırıyorum :)

çambalı içinde tereyağını eziyorsun ve yiyorsun süper oluyor. bunu arada yiyorsun. ha bir de kestane balı var. onu anlatmaya kelimeler yetmez. onu paran olduğunda yiyorsun.

kestane balı
hemen hemen her sabah
bir kaç tatlı kaşığı
genellikle tatlı kaşığını daldırıp bazen de kızarmış ekmeğin üzerine yağ ile birlikte.

boğaz ağrısı çektiğim zaman, direk sıcak süte bir kaşık bal atıp içerim, tadı da enfes oluyor.

ekmeğe kaymak sürüp üstüne bal sürerek mükemmel bir kombinasyon yapabiliyoruz. sabah kahvaltısında genelde böyle yiyorum.

onun dışında boğazım ağırdığında ılık süte bal karıştırarak içiyorum.

doğadan'ın ayvalı ıhlamur'una şeker niyetine bir kaşık bal katıp içiyorum sabahları.
salatalıkları boydan 4'e bölüp bala batırarak yiyorum.
yoğurdun üstüne bal döküp yiyorum.

Arada bir kahvaltıda, yağ ile yemeyi sevmiyorum Pınar Beyaz türü bir peynir sürüp üstüne bal sürüyorum.

kahvaltida; kucuk bir tabaga ince bal dokup, uzerine de badem taneleri koyarak,
hasta olcak gibi olunca karabiberle

aynı hatayı defalarca tekrarla geçer, bir saatten sonra folloş olur duygular zaten.

itiraf etmek. yüzleşmek.

Kesinlikle yüzleş. Ya da özür dile. Açıkça konuş ve kendini ifade et. Ruhun ancak o zaman rahatlar.

montla sıç :D saka lan saka sakın gidip anlatma siktir etmeyi öğren yemişim vicdanını git akşam bir rus bul sabaha bişin kalmaz

yüzleşip yaptığın hatayı özümsemez ve bir yas sürecine girmezsen, yani olayı bir yolla unutmayı ve bastırmayı tercih edersen ölene kadar zaman zaman sürekli olarak bunu hatırlar ve sıkıntıya girebilirsin, diyordu okuduğum kitaplardan bazıları.

vicdan azabı çekilen duruma göre değişir. durum itiraf edilip, üstüne gidilemeyecek bir sebep olabilir. örneğin kazaylada olsa birinin ölümüne sebep olmak. profesyonel bir yardım almanız sizi bu durumdan kurtarmasada, bir çıkış yolu için mücadele etmenizi sağlayabilir.

ne yaptığı söylesen daha mantıklı olur.

4 tane S var ya hani, işte o "4S" anladınız siz onu.

bunun efendilik-piçlikle bir alakası yok..
ayda 4-5 bin civarı kazanan, altında bmw olan, akıllı, zeki, yakışıklı, karizmatik, sempatik vs. ve efendi adam; piç adam uğruna kolay kolay satılmaz.
mesele piçlik-efendilik değil, mutlu edip edememekle alakalı bir durum bu.
"kendilerini çok seven, kapısında köle olan, her istediğini yapan, sadece onun iyiliğini düşünen bla bla" bir kız karşına çıksa, ama çirkin olsa-aptal olsa, muhabbeti baysa vs. sen ne yapardın?

daha çok gençsin diye teşhisi koymak isterim. yaş kemale erdikçe (25'inden sonra), bu zırtapozlarla işin kalmaz. enerjin varken sürün, seviş, yiyiş. yaşlandığında içinde kalmasın.

(git: 174224)
(bkz: hatunların efendi adam yerine piç tercihi)

hayatınızı yaşayın ya, öyle genel geçerli bir cevabı yok bunun...

Her ne kadar bilimsel olanına üşense de insanoğlu araştırmayı, bulmayı sever.

Efendi adam olması gerektiği gibidir, sürprizi yoktur, siz güzelsiniz, dünyadaki en değerli varlıksınız, o bakıyor, değer veriyor, aa tamam.

Diğeri doğal değildir. Bir kere siz çok güzelsiniz, ne yapması lazım? Size bakması lazım. Niye bakmıyor? Off niye bakmıyooor? Günlerce bunu düşüne düşüne adamdan başka bir şey düşünemez hale gelirsiniz.

piç insanlar 20'li yaşlardan sonra seçilmez söyleyeyim de. bu arada "işte bu erkek cinsinin götüne tekmeyi koyarken (evet ben)" çok güldüm buraya. biraz daha büyüyüp ergenliği üzerinizden atınız efendim.

bu hikayede bir piç daha var yalnız.(evet sen)
eminim kendisini çok sevdiğin, kapısında köle olduğun, her istediğini yaptığın, sadece onun iyiliğini düşündüğün bla bla erkek cinsi götüne tekmeyi koyduğunda "ühühü piç" derdin.
"hatunların piç tercihi"nden ziyade "layığını bulmak" diyoruz bu durumda.

ayni sorunun cevabini ben de istiyorum. neden gidiyoruz da elalemin adamina takilip kaliyoruz mesela?

bence bu cocukluk donemindeki semalarimizla ilgili ama, neyse, bilimsel olmayip, kamu oyunun dusuncelerini de alalim.

@101101001 ergenlikle ilgisi yok. erkekseniz kadinlarin bu durumunu anlamayabilirsiniz.

ama evet, bizler, ya da bizlerden bazilarimiz, her yasta, evli de olsak bekar da, üst duzey kariyere de sahip olsak, egitimsiz de, gidiyoruz kendimize uygun olmayan adami istiyoruz. olmayinca da daha cok baglaniyoruz. aci cekip duruyoruz. neden aramiyor, ben her seyi de yapiyorum oysa ki, sıkmıyorum da onu, ühüüü gibi.

20'li yaşları devirmiş bir kadının piç erkek tercihi kendi kalitesini ortaya koymaktan başka birşey değildir.
Acı çekmek doğamızda mı var yoksa ulaşılamayanı mı arzular gönül bilmiyorum ama gerçek aşk zaten ulaşılamayan olandır. Yani seninledir yanındadır ama doyamassın. Bu da ulaşamamaktır neticesinde...

fıroyd'a sormak lazım. eğitim bilimleri görmüş biri açıklma yapsın. lisede gördük ama hatırlamıyorum. nedir bu sado-mazoşist'lik. ha ha?

Şimdi şöyle bişey var. Memnun etme olayı. Efendi adam sizi sever, sevdiğinden emin olursunuz ve gerisi teferruattır. İnsan kendisinin sevildiğinden emin olmak ister. Bu kızlar, genç, kanları kaynayan, sinirliyim yazmayın modunda olan kızlarımız piç erkeğin kendilerini sevmesini bekler ve ister. Piç erkek işini bilen erkektir, gelir, sevişir, gider. Kız "aa ama yaa" der. İki gün sonra erkek gelir sevişir yine gider. Kız hala "beni sev" olarak dolaşır ortalıkta.

Ama bi süre sonra anlar ki, sevdirmek değil, sevilmek birlikte sevişmek önemlidir. muc.

özetle; dişiler, kendilerine sahip çıkacak, okşayıp sevecek, koruyacak, eve ekmek getirecek, çocuk yaptıracak, çocuklarına da babalık yapacak erkek ararlar. bunlar soyun devamı, ve ailenin oluşturulup korunması için elzem ihtiyaçlardır. gerisi nüanslardan, sapkınlıklardan, kendini arayan (!) bireylerin tecrübelerinden ve istisnalardan ibarettir. bu genellemelerle beraber her ilişki de çiftlere özeldir genellemelerden muaftır (artık nasıl oluyorsa, anladınız siz...)

buldum lan cevabını. çoğ mantıklı bir açıklama:
"insanoğlu bencildir ve nankördür..hayatı sadece kendi etrafında dönüyor sanmaktadır..empati yeteneği herkeste gelişmemiş olup, benmerkezcilik çekim alanında dönüp dururlar..dolayısı ile tüm bu enfes özellikle sarılı olmuş olan insanoğlu, daima hırslarının ve egosunun kurbanı olmaya mahkumdur..sevdiği bir insanın kendisini sevmemesi neticesi kendisini siktir etmek yerine, uyuz ve arsız bir histeri ile peşinde koşması sevgisinden değil, kaybetmiş olmanın egosuna verdiği zararı onarma isteğinden kaynaklanır..aynı şekilde bu saçma ego gözünü kör ettiğinden de seven insanı görmez, görse de beğenmez, beğense de işini görüp mevzuyu bitirmek ister.."

sonuç: ego tatmini.
(bkz: #15491430)

Konudan bağımsız olarak @leylak sarabi bu kadar kısa, bu kadar güzel cevap valla tebrikler.

tam bir heyecan bağımlısı olan p erkeği aslında hiç doğal değildir ama doğalmış gibi görünmesini ve bu yolla kadınları kendine bağlamasını çok iyi bilir. onun bütün hayatı kadınları tavlamak üzerine kuruludur. atıyorum, müzisyense bunu sırf kadınların hoşuna gidiyor diye yapıyordur. kadınların hoşuna gidiyor diye x tarzda giyiniyor, onların hoşuna gidecek numaraları iyi biliyordur. zaten p erkek tipinin talibi çok olduğundan onlar bu numaraları iyiden iyiye ezberlemiş, tecrübe etmişlerdir. pek çok beğeneni olan p erkek türü,( adamın işi kendini beğendirmek olduğu için.) gözüne kestirdiği kadın üzerinde bütün tavlama numaralarını uyguladıktan sonra, başka numara kalmadıgından bir başka fan adayı olan kurbanına doğru koşacaktır. işte o vakit p tipi erkeğimiz kadının gözünde evrim geçirerek artık piç adını almıştır.piç erkek vasat tecrübe sahibi bir kadında elektroşok etkisi yaratabilir. birden gelir ama etkisi çabuk söner.

@overdose:
burda denilen pic erkek senin dusundugun gibi olmayabilir ama, yani bahsedilen kisi behlul tarzi bir erkek olmak zorunda degil.

atiyorum, seni cok seven, sana surekli ilgi-sefkat gosteren, okumus, calisan, yasi yasina fizigi fizigine uygun, dusunceli, anlayisli, hayata bakisi sana gore cok guzel, durustluk gibi iyi vasiflara sahip bir sevgilin oluyor. ama sen sonra gidip ya okumamis, ya maddi durumu kotu, ya durust olmayan, ya da tipsiz! (illa yakisikli olmak zorunda da degil!) birini bulup takilip gidiyorsun pesinden. bu pic erkek dedigimiz tiplerin tek ortak yani, ilk anda cekici gelmesi bence. sonra seni rezil de etse, pesinden aglayip duruyorsun.

bu olay boyle birsey.

maalesef.

bir efendi adam olarak ben de anlamıyorum şunu :)

sözlük kızlarına selam ederim :p

aşk eski bir yalan, ademle havvadan kalan.

fizy.com

şimdi zeki müren'den dinliyorum hemen fikir değiştirdim ben de:

yollarımız ayrı ayrı, kalplerimiz bir olsa da.

fizy.com

Daha iyilerine layiksin.bye.

"günaydın napıyosunuz"

Hoşçakal

ben de yaşamıştım zamanında ve " Hoşçakal " gerçekten cok koymustu bayan arkadasa. kendisine de selam olsun

siz önce detay verin neler oluyor, ona göre söyleyelim biz de. hala şu çinli meselesi mi yoksa?

Kendine iyi bak

hoşçakal
olacaklar sensiz olsun
daha durmam boşluklarında ben
unutuyorum...

'' yanlız güneş şahitti ''

@3 nick'i; oldu görüşürüz.

kibs cicişim.

eğer ciddiyse sebep "horrrroossssspppppp......"

-berkcan arkadaş kalalım. (iç ses: berkcan olur da sevişcek başkasını bulamazsam arada birbirimizin ihtiyacını görürüz dimi?)

elveda

son söz cok zor son sözler oluyo ve bitmiyo

Melodika

Melodika

Melodika :)

melodika (flood mu kasıyoruz?)

melodika ;)

melodika

melodika olabilir

en.wikipedia.org

didgeridoo

melodika

edit: tüh geç kaldım.

olsa olsa melodikadır!

(bkz: her gece 12'den sonra duyuru'da dönen garip geyik)

bu arada googleladım; melodika diye bir şeyle karşılaştım o olabilir.

Üzüm var mı gençler!?

(bkz: melodika)

melodika gibi geldi bana...

MALODIKAĞ!!

melodika

melodika

melodika!

aylar sonra gelen cevap:

melodika.

@ermanen, katilmiyorum, cevap melodika olacak. haydi el birligiyle duyuru hortlatmaya.

alemdağ
sultanbeyli
merter

kanlıca'da mihrabad korusuna cık. cıkmadan aşağıdan kahve al. git koruya orda bi bank var tam uçta. muhtesemdir.

dudullu
bağcılar
tarlabaşı

birbirinden farklı 3 alternatif:

(bkz: çamlıca tepesi)
(bkz: türkbalon)
(bkz: 360 istanbul)

çamlıca tepesi , yada büyükada

Aydos tepesi,
İstanbul'un en yüksek noktalarından biri harika bir manzarası adalar falan,
kücük bir kasaba havasi
hele de bu mevsimde kimsesizligi ile harika

gdduman@ oheyyyy nasıl cıksın oraya yaw :D bir kere cıktım arkadaşlarla anamız ağladı ama manzarası süperdir :D

kavacık tema vakfı

asadas1999;
bence deger, bi cirpida da cikilmak zorunda degil
arada arkaya dönüp bakilir, durur dinlenir tadi cikarilir

bu aydos tepesine nasil cikiliyor? cok merak ettim.

miami güzel bir ortam. tavsiye ederim ama cebinizin biraz dolu olması lazım yoksa sıradan bir tatil kasabasından farksız olur. yalnız temmuz miaminin mevsimi değil sanırım (bolca fırtına oluyor galiba o tarihlerde, yanılıyor da olabilirim)

Araba kiralarsınız diye varsayıyorum. her türlü ulaşımdan çok daha ucuz olur. o yüzden boston'a da uğrayın, cheers'da bira için. güzel bir şehir, bir gün geçirilebilir, newyork'a çok uzak değil nasılsa.

bunlar dışında, vermont, maine, new hampshire gibi sakin, ormanlık ve güzel eyaletler var yukarıda. New Hampshire laconia'ya günü birlik gidip küçük bir tatil kasabası havası soluyabilirsiniz.


bir de; bence 20 gün süreniz varsa sadece haftasonu için bile olsa lasvegas'a gidin. abd içi çok ucuza uçak bileti bulunabiliyor. revü izleyin, müzikal izleyin, kumarhaneleri gezin, açık büfelerde takılın, evlenin, çılgın atın.

Boston'a gidebilirsiniz. Boston Common diye bir park var mesela görülesi ve Museum of Science. Miami'yi de görmüş olun bence.

new york city, philadelphia, boston, atlantic city kesin git hepsine.

roadrunnerr'dan kopyayla:

New York: Söze gerek yok. Bizdeki İstanbul.
Philadelphia: Tarihe meraklıysanız müzeleri güzel. Bursa veya Eskişehir.
Washington DC: Tam anlamıyla Ankara. Müzeler bedava, konaklama pahalı.
Atlantic City: Outlet ve kumar cenneti. Tüm sahil halka açık ve bedava. Okyanusa girersiniz. Bizde karşılığı yok :)

Gelmişken Miami'ye gidin bence.

sometimes i feel like screaming
www.youtube.com

prozac

it doesn't matter for us, for me.

in the tabela@@

we have some big possibilities some big chances, some big okazyon

it's the football, that's the football.

Sometimes the best way to figure out who you are is to get to that place where you don't have to be anything else.

3.bp.blogspot.com

10 hagi

uyanmayi deneyebilirsin

montla

(bkz: everything is something happened) bunu bi düşün! happens, happening or is something?

masaüstümde klasör yok. şimdi fark ettim ben de.

Baktım, normal "müzik", "fotoğraf" filan var.
Bir de "e-kitaplar" diye bir klasör oluşturmuştum çoğalınca.
Ayrıca torrentle indirdiklerim gittiği klasöre "torrent arrival" demişim artiz gibi.

Açıp içine bakarlarsa ne olacak peki?

tel rehberi

benim masaüstünde yeni klasör var, içi boş silicem birazdan. bir de yeni klasör (2) var, format attığımda arkadasında ağlamayacağım şeyler var içinde.

yeni klasör :S

crm var bende bir tane

bilgisayarım
belgelerim

benim masaüstümde "programlar" ve "gerekli gereksiz" klasörleri var, gerisi hep kısayollar.

con

temporary and download

kendinizi güzel rüyalar görmeye telkin edin. onun dışında mutlu mesut filmler de izleyebilirsiniz. görsel hafızanızda kalan şeylerin rüyanıza girme olasılığı yüksek olabiliyor.

eğer rüyada olduğunuzu farkedebilirseniz korktuğunuz şeylere küfür edin, açın kıçınızı falan gösterin böyle. bende de vardı aynı şey. ben böyle kurtuldum. mesela izlediğim filmlerden etkilenip rüyama giren salak saçma karakterlerle önce taşak geçtim, sonra arkadaş oldum ve beraber cinayet bile işledik. bazen yine geliyordu ara sıra böyle huzursuz rüyalar ama ben rüyanın beni korkutmasından önce kendimi korkutarak (genelde şeytani kahkahalar atarak) rüyayı "yenmiş" olarak uyanıp tekrar uykuya dalabiliyordum. ama işin sırrı rüyada olduğunu farkedip kontrol edebilmekte tabi. uçun kaçın, atom bombası falan patlatın durduk yere. ben yapıyorsam siz de yapabilirsiniz.

not: "öyle şeylerden korkma yaşı"nı geçtikten sonra yaşadım anlattıklarımı.

evet the fazla. "i m sorry" yeter

nasıl hoca o ya? "i am the sir" demiş olabilir mi?

"i am the sorry one" demenin, "one" olmadan kısaltılmış hali gibi. "Ben üzgün/zavallı/acınacka halde olanım." demek.

pekiştirme, vurgulama amaçlı olmayacak yerlere the konduğuna dair birşey duymuştum öyle bir durum olabilir. unforgiven II'de şu var mesela,

if you can understand the me
then i can understand the you

@:/ the sir demedi ya. iki defa söyledi üstelik. i am the sory dedi. hoca demeye bin şahit lazım, zaten dersin sonunda gittim yanına dedim bu slayttaki fotoğrafları gugıldada bulurum 4. defa gelmessem derse nolur? kalırsın dedi. bilmiyordu benim nezdimde kendisi kalmıştı.
cevaplar için teşekürler.

cro magnon, o sadece lirik uysun diye soylenmis oyle bir kullanim yok. yeniden sevedebilirim gibi birsey.

ceo, para veriyor musun bu adama? vermesen de uzaklas versen de uzaklas.

sory diye bir sözcük yok zaten. sorry o. onu da yanlış yazdıysa iki defa hatalı.

senin hocayı hangi camiden atadılar acep:D

@erich, ingilizce öğretmiyo bu hoca, muhtelif bir dersin hocası. para vermiyorum kendisi bir devlet üniversitesinde hoca
@saykodeli, yök atıyomuş bunları :)

no

nein

nema

bazen evet. ama bu durum gizli.

istisnai durumlar hariç hayır.
istisnai durumlardan biri de isim soyisim şeklinde alınan nickler değiştirilebiliyordu mesela.

нет

çaylaklar değiştirebilir mi? yani onlar için bir kolaylık var mı?

hayır yok.

ben bile değiştiremiyorum çaylaklar nasıl değiştirsin.

hangi sözlükte?

çünkü gelişmiş havalandırma sistemlerine sahiplerdir.

gökdelenin dışında reklam kaplaması varsa adamın burnundan açık bir pencere fırlayabilemesin diye.

o kadar yüksekte rüzgar sert eser bi de ondandır belki. gerçi yazın açıcaksın öğlende, mis gibi, dışarısı 42 derece, püfür püfür esicek. güzel olurdu.

gökdelenler, derebeylik dönemindeki lordların, derebeylerinin saraylarının, şatolarının, içinde kölelerinin çalıştığı, askerlerinin barındığı düşmanlarına korku salan kalelerinin günümüzdeki karşılığıdır.

her gökdelen, büyük bir iş adamının, bir derebeyinin kalesi gibidir.

ve elbette bu kalelerde, köleler çalıştırılır. lakin o köleler bazen bunalıma girer çünkü borçlandırılarak, hadi aslanım sen yaparsın süpersin diye gazlanarak, daha çok çocuk yapması teşvik edilip daha ağır sorumlulukların altına sokulup sisteme nanik çekmesi engellenerek sanal zincirlerle o gökdelendeki şirketlere, patronlarının onlara verdiği ü öğün yemeğe, üç kuruş maaşa muhtaç hale getirilir.

bu kocaman, dev gökdelenlerde öyle insanlar çalışır ki, işyerinde verilen yemekten bir öğün fazla yiyerek yemek-yiyecek masrafından tasarruf edebilmek için fazla mesaiye kaldıkları görülür.

işte bu çaresiz insanlar bazen bunalıma girer, hayatı sorgular, içine düştükleri tuzağın farkına varır ve hiçbir çıkış yolu bulamayıp intihar etmek ister. ki en kolay yolu aşağı atlamaktır.

ABD'nin ilk gökdelenlerinde sık sık yaşanan bu intihar olayları yüzünden, sonraki gökdelenlerde camların açılmadığı mimari tasarımlar kullanılmıştır.

ve daha acıklı bir bilgi vereyim size. bu camları, içerideki insanların aşağıya atlayıp ölmemesi için değil atlayan insanların aşağıdan geçenlerin kafasına düşüp onları öldürmemeleri için tasarlamışlardır.

yani, bu yavşaklardan biri tam da patron binaya girip çıkarken atlamaya kalkabilir ve üstüne düşerek adamı öldürebilir.

gerenk yok. içerde kısılsın kalsın oronspu çocukları.

Git evinde adam gibi ilacını iç geber, amcık. sayın patronumuzu neden tehlikeye atıyorsun, neden onun değerli kalesinin adını çıkarıyorsun, imajını zedeliyorsun. puşt.

aşağı atlayıpta, aşağıdan geçen birine zarar vermesinler diye ehe

Gökdelenlerde belli bir hava sirkülasyonu oluyor ve içerdeki hava basıncını ve sıcaklığını koruyor. Eğer camlar açılırsa hava akımı ve hava sıcaklıklarında sorunlar çıkmaya başlar. BAzı gökdelenlerde dikey aralıklarla açma yapılabiliyor ama belli katlardan sonra yasak da getirebiliyorlar.

uçarsın uçar

aynen aktarıyorum hava istanbul'da 43 derece TürkTelekom gayrettepe binasındaım 16.kat enerji soğutma sistemleri bina havalandırmalı olduğu için kapı cam açan yok bina buz gibi yangın merdiveni kapısını açtım dışarda bi sigara tüttüreyim diye ağustos ayında yerde rüzgar yok iken 0racıkta sadece 6 nefes çekebildim sigara bitti :)

Bazi cephe kaplama sistemler cam acmaya musait olmaz.

viagra?

katarin?

benical cold

asprin?

www.haberturk.com

eğer sorunun cevabı evet olsaydı; paralel iki aynanın ortasına mum koyduğunda ortaya sonsuz bir ışık kaynağının çıkması gerekirdi. yani cevap hayır.

aydınlatır. ancak bu nereyi aydınlattığına bağlı. bir mum çevresini 360 derece aydınlatır. ayna koyduğunda ise onun aydınlattığı 180 derecelik alanı ön tarafa vermiş olursun, sana bakan tarafı iki mum kadar aydınlatmış olursun. Ama bir mumun verdiği toplam ışığı artırmış olmazsın. 3 tane yaptığında ise aydınlattığın toplam açıyı herhalde optimum 120 dereceye indiriyorsun.

aslında bu yamulmuyorsam edisonun annesi hasta iken odayı daha çok ışıkla doldurmak için keşfettiği birşeydi.

aynadaki yansımayı görebileceğin yerdeysen daha aydınlık görürsün. eğer aynayı göremeyecek bir yerdeysen daha karanlık görürsün. ışık burda artmıyor aslında, sadece ters tarafa dağılan ışık direkt sana geliyor. nerdeyse 2 mumluk aydınlık olur ama tamamen değil.

o protein tozu dedigin, peynir alti suyu tozu

ingilizce'de whey powder diye gecer

beyaz beyaz olmasi normal

ya bu beyazlıklar daha önce gördüğüm çikolata aromalı protein tozlarında yoktu ama...

beyler ben de araya sıkıştırayım. bende de bu herbalife ın protein tozları ve shake karışımları var. bunlarla kas yapabiliyor muyuz?

Muscletech kullanmadigim için bilemiyorum ama nitrotechim icinde bir dolu bileşen var.

promosyon gibi

eşantiyon

(bkz: promosyon malzemesi)
(bkz: below the line advertising)
(bkz: çizgi altı pazarlama)
(bkz: çizgi altı reklamcılık)

şükretmek.

kıskanmak çok esnek bir eylem yani cevap da çok esnektir. sorduğun soru üzerinden gidersek ise cevap şu:

daha iyisini görünce kıskanıyorsan (ah be ben de öyle olsam diyorsan)
daha kötüsünü görünce acırsın (ulan ya ne kötü durum)

cevap acımak yani. şükretmek, acımaktan sonra yapılan bişeydir. daha iyiyi görünce kıskandıktan sonra isyan etmenin zıttı olur anca.

böbürlenmek ise iyiyi görüp kıskanıp ezilmek'in zıttıdır. kötüyü görüp havalanıp böbürlenilebilir.

gıptanın ise konuyla hiç alakası yok :)

cevap: acımak*

*bence

gıpta tam tersi sorulan şeyin. bu şekilde kıskanmanın adı haset etmektir. aslında ingilizcedeki karşılığı bence compassion, merhametle karışık bir acıma durumu yani ama sanırım türkçede bir karşılığı yok.

compassion: the humane quality of understanding the suffering of others and wanting to do something about it a deep awareness of and sympathy for another's suffering.

sevgili kıskanılır, ferrarisi olan adam kıskanılır. fakir adama acınır ama sevgiliye ne yapılır. (geniş mezhep konu dışıdır :) )

kıskanmak ve haset etmek arasında fark var yalnız. senden daha iyi birini gördüğünde daha çok haset edersin, sevgiline ilgi gösteren karşı cins görürsen kıskanırsın. birinde aslında sahip olduğun bir şey, diğerinde sahip olamadığın bir şey söz konusu. bu yüzden haset etmenin zıttı merhametle karışık acımayken sevgiliyle olan durumda aynı şey geçerli değil.

kıskanmak içsel bir eylemken, haset dışa dönük bir eylemdir. acımak da dışa dönük olduğu için hasetin karşıtı acımak olabilir ama kıskanmanın karşıtı sanırım türkçede yok. rikkat diye bir kelimeye rastladım ama yeterli olur mu bilmem “Onun hummalar içinde yatan güzel yüzünü görünce hüzün ve rikkatinden yanaklarına akan bir iki damla yaşı tutamadı.” -A. H. Çelebi.

bu durumda en azından şu an için günlük dile yerleşmiş bir karşılığı yok denebilir. sonuçta rikkat kelimesi de türkçe kökenli bir kelime değil ve sokaktaki insana pek bir şey ifade etmiyor 2010 yılında.

kayra compassion için türkçemizde bir karşılık elbette var: şefkat.

compersion

türkçe'de karşılığı yok sanırım.

biraz ekstremi, schadenfreude

caja negra (kara kutu), ispanya'da bir bar ismiydi, hoşuma gitmişti.

oylamayı beraber de yapabiliriz, gelen önerilere ilişkin yorumları da beklerim...

ee ambiyansından, menüden ve yıldız kaleminizden bahsedin de bişeyler çıkaralım ortaya.

melanore

Biraz klasik olcak ama Bon appetit

ambians ve mutfak olarak şöyle bir örneğe benzetebilirim, wonderland hisarüstü.

klasik öneriler de olabilir, şöyle bir noktayı da belirteyim, olympos, mitoloji vs. ile de ilişkili olabilir, farklı bir şey de.

Kadramel
O'cean mouné
intave R. (enternasyonel avenue)

bir tane de ben atayım ortaya.

veni vidi

aspava

mitolojiden gidersek, olabilecek isimler:
ambrosia : yunan miyolojisinde tanrıların besin maddesi
inari : japon mitolojisinde pirinç ve yemek tanrısı

benim salladığım isimler:

sanza
ruoka
vitto
comida

afiyette (afiyet) diye okunur.

arkadaşlar gerçekten çok teşekkür ederim ama biraz daha devam edebiliriz zannedersem.

Marco Polo

astorias

82 kere gelir para vermem baştan diim.

il mondo

makara bişey olsun isterseniz lombelikadelmondo - dünyanın göbek deliği demek idi yanlış hatırlamıyorsam - hem de öğrenciler arasında makara olur " adını söyleyemiyoz lan gidip orda yemek mi yicez aq apkodapokdapdkoapdkoad " gibi
:)

16.

16. yüzyılın sonları. Venedik ve Türkiye arasındaki savaş zamanlarında.

tr.wikipedia.org şeykspir bunu 17. yüzyılda yazmış, ama olay 16. yüzyılda geçiyormuş. kafa karıştırmak için birebir.

dostum felaket demişsin ama süper kafa dinlenir be.

bir de şu var ki aslında birileri işletemezse çoğu şey çalışmazmış.
www.history.com

I am Legend
The Road
28 days later
Testament
The book of Eli

gibi filmler fikir veriyor biraz...

turkiyeyi dusunecek olursak,
toplam nufus 7000, istanbulda ise 1500 olacak demek. bu sartlarda var olan alt yapiyi kullanmak imkansiz. hemen hemen herseyin bakima ihtiyaci var ve yeterli sayida insan olmadan bunlar calisamaz. tahminen kalan insanlar sehrin merkezinde toplanir ve is bolumu yapilir. en temel gereksinimler yemek ve su bunlar saglandiktan sonra guvenligin halledilmesi lazim. ondan sonra ise hayatta kalmanin bir numarali kurali olan ureme devreye girer, yeniden milyarlarca kisi oluruz ve bu boylece devam eder.

cok eglenceli bi soru olmus bu. turkiye'de de 7000 kisi kaldik demektir. hep birlikte guzel bi sehirde toplanirdik herhalde once. basimiza birini secerdik/ sonra yeni dunyanin guc dengesinde onemli bir yere sahip olmak icin politikalar gelisrtirirdik. sectigimiz baskan en az bes cocuk diye aciklama yapardi. yine eski zamanlarda oldugu gibi kadinlar cocuk dogurmaktan basini kaldiramaz, dunyanin islerinden elini etegini cekmek zorunda kalirdi.

yine bi yerleri almak için 7000 kişi yola çıkardık. avrupaya doğru. bu arada çinden gelen ordudan da kaçmış olurduk. onlar 100,000 kişi çünkü.

Peki görüyor ve arttırıyorum. Nüfus azalması sonucu 6 milyar tane reaktör yok olunca kısa vadede bir buz çağı başlar mı? O zaman en mantıklı yer ekvator civarı mı? :)

www.youtube.com

def

piyano

piyano

keman.

darbuka.

piyano!

solo çalındığında sıkılmadan en uzun süre dinlenebilecek şey de piyanodur!

nasıl yani yan flüt tabii ki :)

en güzelden kasıt kulağı yormayan ise klasik gitar veya piyano liderliği alır. ancak tonları iyi ayarlanmış bir elektro gitar veya çello ya da mızıkanın da sesi çok güzeldir.

ancak en güzeli için:

www.youtube.com

keman

ney?

hah sonunda biri demiş. İnsan sesine de en yakın ve sesi en güzel alet NEY?

nilüfer'in ses telleri.

(bkz: #9803700)

herkesinki farklidir tabii...
fender rhodes ve bas klarinet derim ben.

insan sesine en yakın müzik aleti diye bir $ey yok. insan sesiyle insan sesi bile birbirine benzemiyor; sanki insandan tek tip ses çıkıyormu$çasına 'insan sesine en yakın ses osuruktur' gibi yorumlar çok saçma bence. öptüm t$k bye.

çello.

klasik kemençe.

bas gitar tabi ki...
olgun ve dolgun...

genelde üflemeli çalgılar.

özelde tabi ki ney

yaylı tambur
kontrbas
ney
santur
şeklinde sıralamam.

klasik kemençe

zamanında konuşmayı bilen kadın :)

kanun

kesinlikle keman.

aklıma arp geldi çok enteresan..

o kadar çok var ki...
(git: 125794)
(git: 171745)
(git: 89943)
(git: 48010)
(git: 171442)
(git: 177094)

www.eksiduyuru.com
www.eksiduyuru.com

oscar.
sylvester stallone nin oynadığı 1991 (1992 de olabilir tarihini tam hatırlamıyorum) yapımı iyi bir film.

ne tarz komedi den hoşlanıyorsun

hot tub time machine

vimeo.com