bu noktaların hepsine yürüme mesafesi hesaplamasını mı istiyorsun? tam anlamadım ama eğer öyleyse google maps'te yapabilirsin bunları. önce ilk iki noktayı seçip sonra hedef ekle diyerek 10 noktaya kadar ekleme yapabilirsin.

10 noktaya kadar ekliyorum evet ama km göstermiyor. Dakika gösteriyor. Kaç dk olarak hesaplıyor 1 km’yi biliyor musunuz.

wikiloc kullanıyorum rota hesaplamak için.

thor.

Süperstar
Uzaydan gelen fırtına

Thor

THOR

pardon, uzun zamandır bekliyorum da, bağırasım geldi (kötü de olabilir ama loki var, o da olumlu)

yerli yapımlar zaten leş. onları salla.

thor diyorum.

ketenpereye'ye gel :')

thor'a gittim
süperstar'a gitmek isterdim

Scam city belgeseli var

İkincisi için Donnie Brasco, Goodfellas. İlki için Tropa de Elite 1 ve 2.

Scario

The town

(bkz: american gangster)
(bkz: blow)
(bkz: savages)

Aradığınız film: Bound by Honor

Filmler söylenmiş de dizi izlemek istersen The Wire.

1) Sanal Karta limit aktarmadan kullandığınızda, otel rezervasyon için ücretin önceden ödenme şartını koymuşsa zaten rezervasyon gerçekleşmeyecektir. Odada kaldığınızdan sonra ödeme yapılacaksa zaten kalmayacağınız için ödemenize gerek yok. Bu şekilde yapabileceğiniz bir şey mantıken yok yani, ben olsam sikayetvar.com gibi alternatiflere kafa yorardım.

2) Hayır. Öyle olsa her alacaklı, "Kart numarası elimizde şuna ekleyiverin borcu" diye banka kapısına dayanırdı.

Bonusa cevap: Blacklist olabilirsiniz bir ihtimal.

Zaten hatırladığım kadarıyla pini girmeden rezervasyon yapıyorsun. Parayı kesseler bile bankayı arayıp geri yatırın dediğinde yatırmak zorundalar. Yani normal kartını kullanabilirsin.

@hanabi teşekkürler öncelikle. önceden ödeme şartı yok. otelde ödeme var. benim amacım bana biz de boş oda bulunmaz deyip rezervasyonumu hiç yere iptal ettikleri için intikam almak. ha bunu da bir kaç kez yapmayı planlıyorum

Ben teşekkür ederim.

Ben olsam dağa taşa yazar, çizer, şikayet eder, bu şekilde uğraşmazdım. Ödemeyi çekemezlerse kartınızı ve sizi muhtemelen bloklarlar.

bir otele iptal rezervasyonla zarar veremezsiniz, boşuna uğraşmayın
booking'te kötü yorumlar etkiliyor, çok fazla şikayet gelirse booking.com anlaşmayı bozuyor oteli sistemden kaldırıyor!
bütün oteller belli bir yüzde ile fazla rezervasyon alırlar, atıyorum 30 oda varsa 35 rezarvasyon olur, son güne kalana kadar iptaller olur, Booking.com anlaşmasına göre o oda booking'e ayrılmak zorunda, müşteri geri çevrilemez çok net
iptaller gerçekleşmezse artık geç gelen müşteri, acentanın yolladığı müşteri, az gün kalacak olan kişi vs yan rakip otele yönlendirirler aynı ücrete! otelciler böyle çok paslaşır
ama en kötü otel bile bir kaç senede bir isim değiştirir, başa döner milleti kazıklamaya devam eder

modacruz ya da zebramo'da satıyorum.
ptt kargoyla anlaşmaları var zaten. ptt'ye veriyorum.

ben letgo hesabıma bir kız arkadaşımın ayakkabılarını koymuştum hesap açmakla uğraşmasın diye; gelen mesajların istisnasız hepsi(6-7 tane geldikten sonra kapattım) sapık tonda atılan "bir de ayağında görsem" türeviydi. ayağının kokusu hala duruyor mu diyen, yanında başka giydiklerin varsa onları da gönder diyen; rezillik. mesajları umursamam diyorsan koy ama bunlara da hazırlıklı ol.

tırsmakta haklısın
erkek ismi ve fotoğrafıyla hesap açabilirsin, erkek mesaj atan olursa ve tipini, ona yapılan yorumları beğenmezsen görmezden gel
insanlar internetten 2.el elbise almaya pek meraklı değil diye düşünüyorum, fiyat çok uygunsa durum değişebilir tabi

İnsanın kendi sesini duyduğunda hissettiği o şaşkınlıkla karışık iğrenme duygusuyla aynı olsa gerek.

Ben uyurken hatta horlarken arkadaşım çekmişti beni videoya uyandığımda görüntüleri ben de izledim ancak bundan sonra bir uykusuzluk problemi falan olmadı.

bunu diyen bence abartmış, kendi gibi azınlık bir grup için geçerli olabilir bu dediği, uyuyan insan çok gördük hiç öyle kötü gözükmüyorlar

o radyo programını dinlemeyi bırak :D

Ben çok saçma sapan uyuyorum. Yataktan falan düşmüşlüğüm var. Kardeşim fotoğraf çekerdi arada saçlarım da uzundu o ara tam tarkanın gulyabanisi. Ama kardeşim ölü gibi uyur mesela. Adam yattığı gibi kalkar yataktan.
değişiyor herhalde insandan insana.

geçen biri uyurken videomu çekmiş sağolsun, gerçekten kötü görüyor insan kendini. ama uyumaktan soğumadım.

istanbul'daysan pazar günü feriköy antika/bit pazarına git, aradığın şeyi bulacağından eminim.

hacıyatmaz. bulursan bana da haber ver.

Jbl go

satın alamakla surekli mutluluk olmaz. uzun. vadede xararı olur.

kedi

mcdn01.gittigidiyor.net
ben geçen gün bundan aldım acayip mutlu oldum :D

topkapi taraflarinda cikabiliyorsun. guvenlik falan yok, hayatindan sen sorumlusun :D

güvenlik derken beyin üstü düşüp ölme açısından mı dedin yoksa surlarda yaşayan tinerci tayfadan gelebilecek tehlike mi? :D

gunduzleri tinerci pek olmuyor. guvenlik derken beynin dagilmasi :D

merkezefendi civarindan cikmistik biz. tam olarak surasi diyemiyorum :(

Rumeli hisarına da çıkış yasaktı. Yazın gittiğimizde güvenlik görevlisi dedi ki "Surlara çıkmak yasak sadece içerideki topu tüfeği görebilirsiniz"

edit: Zaten Rumeli Hisarı müzeymiş biz de girmeden döndük.

Soruna cevap değil ama yoros kalesi var sevebilirsin belki.

seneler önce Kariye müzesinin oradaki surlara çıkmıştık, çıkışı zor, yüksek ve gerçekten tehlikeliydi de, şimdi ne durumdadır acaba, böyle şeyler aynı kalmaz

godaddy'nin 1 dolarlik kuponlari var. 1 dolara alabiliyorsun.

fiyatlar pek degismesdi, hatta genelde ucuzladi. $10 civari (ilk sene 1 dolar promosyonlarini saymiyorum) duzgun yerlerden. Mesele TL nin deger kaybetmesi. 2008 de dolar 1.1 lira civariydi, 10 dolar 11 lira ediyordu. Bugun 36 lira ediyor ayni para.

namecheap.com'u tavsiye ederim.

aslında hala 10 dolar, Türkiye fakirleşti

horul horul uyutur eğer klasik anneyse.

eyvah klasik anne.

Sıkılacaktır. Erotizm yok pek (var da kesmişler) ama film uzun ve ilgisi olmayan için sıkıcı.

distopyanın ağababası.. tabiki sıkar :) ilk filmi yakın zamanda izlemeyenler de gitmesin zaten

Dizi izleyip sagliksiz seyler yemek

Kahve yapip ders calismak

bütün gün evde oturup maç izleyip bahis yapmak.
her zaman gittiğim meyhanede arkada bir masada oturup rakı içmek.

balık tutmak. bunu babamla da yapmak zevkli. ayaklarımı uzatım belgesel vb. izlemeyi de çok severim

Yemek yapmak hatta daha iyisi pasta tatlı yapıp saatlerce mutfağı birbirine katmak. Aşırı keyif alıyorum, bir de mutfağı arkamdan toplayacak biri olsa hep yaparım.

çarşı pazar avm gezmek
akşam yürüyüşe çıkmak
bi de kulaklıkta son ses saçma sapan müzikler dinlemek

Okul kütüphanesinde çok rahat bir koltuk var orada yayılıp kitap okumak

bisiklet sürmek. özellikle istanbul sınırları dışına çıkmak.

Uyumak

koşmak

Saatlerce makale okumak
Müzik dinlemek
Yemek yemek
Alışveriş yapmak
Kuaföre gitmek
Masaja gitmek

Abur cubur yemek. Başkalarıyla yaparken zevk alamıyorum

bisiklet ve sinema var bende

motosiklete binmek, yürümek, kamp kurmak, film/dizi vs.

Birçok aktiviteyi tek basima yaptigimdan dolayi, hepsini tek basima yapmaktan keyif aliyorum.

Yürümek, gezmek, müzik dinlemek, dizi/film izlemek, mümkünse bisiklete binmek, manzara izlemek. Bu tarz şeyleri tek başıma daha çok seviyorum.
Makale/dergi/kitap okumak

checkcoverage.apple.com

buraya kutunun üstündeki seri numarasını girersen garanti durumunu görürsün. Fatura isteyeceklerini sanmıyorum

Oraya baktım zaten. Cihaz aktive edilmediği için garanti durumu bilinmiyor. Lütfen satınalma tarihinizi doğrulayın uyarısı çıkıyor.

apple müşteri hizmetlerini arayın söylüyorlar

Aradım, bilmiyorlar. Cihaz aktive edilmeden garantisini sorgulayamıyorlar. Zaten onu ben de sorgulayabiliyorum. Faturayı gönderin dediler, çekiliş ürünü deyince bilemediler ne yapacaklarını.

Çekiliş ajanslarından birini arayıp sorun sekreterlerine.

Kazandığım ajansa teslim alırken sormuştum. Biz bir fatura veya teslim belgesi veremiyoruz demişlerdi. Sadece ibraname fotokopisi var, bunda da doğal olarak cihazın seri nosu, imeisi yazmıyor. Ajans sektreteri de garanti durumunu bilmiyordu.

Hangi ajans? Hedef Çekiliş değilse orayı bir arayın.

Hedef Tanıtım idi, şişli'deki ofislerinden elden teslim aldım. Ofis yöneticisi Sibel Hanım ile görüşmüştüm. Teslim belgesi/fatura veremiyoruz dedi.

Allah allah garanti meselesini bilmesi lazımdı halbuki. Önerebileceğim başka bir şey kalmadı maalesef.

ajans aslında o apple ürününü satın alıyor, bir işi tam yapalım da faturayı da talihliye verelim demiyorlar nedense
benim de çekilişten gelen iphonum var, garantisiz kullanıyorum işte

@emeritus: şu adresten seri numarası ile kontrol ettiğinde garanti durumu ne çıkıyor senin iphone'un? normalde aktive edilince garanti başlaması lazım diye biliyorum ama apple tr bu konuda emin olamadı.

checkcoverage.apple.com

iphone7'im için baktım linkten, 2019 tarihine kadar garanti kapsamındadır diyor, bir sorun olduğunda sadece telefonla gitsem olacak mı yani şimdi
başka bedava gelen iphone6s için baktım, onda süresi doldu diyor, kullanmaya başlayalı 2 sene dolmamıştı, ama satın alım tarihini bilmiyorum tabi

Ben de ipad kazandim ayni sorunu yasarmiyim. Son durum ne oldu

@zeybek4646: apple kimliği ile cihaza ilk giriş yapıldığında garanti başlıyor. yukarıda verilen linklerden garanti durumunu sorgulayabiliyorsun.

Kutusunu açmadim satmak istiyorum, fatura malum çekilisle oldugundan yok. Nasil satabilirim

cahil insan iyi olamaz bence. cahillik bir zehir gibidir. zamanı geldiğinde karşındakini öldürür.

başlıği ve içeriğini aynı bağlamda düşününce benim için eder. normalde bilgili insanlara hayranlık duyarım, onlarla sohbet etmek için bile her şeyi yaparım ama alanında süper bilgi birikimi olan bir insanın kötü olmasını, kötü bir karaktere sahip olmasını kabul etmekte zorlanırım.

Uzun zaman eder dedim ama kişisel deneyimlerin sonucunda etmediğini gördüm. Günün sonunda cahil bir şekilde zarar veriyor.

Etmez.

iyi olmak cahilliği tolere etmez.

ama cahillik insanın içindeki iyiliği dejenere edebilir.

zira iyi niyetle yapılmış kötülüklerin hepsinin temeli aynı.

Hangi iyilikten bahsettiğimize bağlı. Bana göre iyilik tanımlarından biri zannetmeyi/sanmayı alışkanlık halinden çıkarmaktır mesela. İnsanları veya olayları samimiyetle öğrenmeye çalışmak bir iyiliktir. Bu da cehaletle savaşacak bir şey olduğu için bu yöndeki iyilik cehaleti zamanla örtecek ve eğitimsizliği azaltacaktır.

Kültürlü bilgili olmak da kötülüğü tolere ediyor sanırım. Bu ne övgü böyle, kimse sanırım cahil olduğunu düşünmüyor. Kabul edilebilirlik nedir? Çocuğunuz kitap okumasa serserilik yapsa, bağımlı olsa evden mi atacaksınız. Kültürlü Suriyeli dilenci bulsanız doktor falan eve mi alacaksınız? Okunan kaç kitap sizi kültürlü yaptı da milleti kabullenme lüksü verdi?

bence burada cahilliğin ne olduğunun ve olmadığının tanımını da yapmak lazım. hepimiz cahil olmadığımızdan o kadar eminiz ki - cahil olanın da başkaları olduğundan - tartıştığımız konu bunun dışındaki şeyler oluyor.

elma ile armut kiyaslanmaz. bir insan cahil olup iyi ya da kötü olabileceği gibi bir insan kulturlu/zeki/bilgili olup da iyi ya da kötü olabilir.


ikisini ayni paydada kiyaslasaydik dolandırıcılara da saygi duymak gerekirdi.

ayrica cahillik kötü degildir. onemli olan insanın o konuda cahil oldugunu kabul edip ogrenmeye girismesi ogrenmek ustemesidr. korkulmasi gereken cehalettir.hicbir sey bilmedigini kabul etmeyenler yanlisi dogruymus gibi kabul edenlerden korkun kacun.

youtube'da çöpçüler işsiz kalmasın diye çöpleri kaldırımlara atan iyilik timsali cahil amca geldi aklıma

eğer bu cahil ananız babanız abiniz vs ise hayatınıza bile eder, sonuçta ağaç yaşken eğilir

@hasmetizm alınmaya gerek yok. senin yıllarca okuduğun ve hatta masterını doktorasını tr dışında yaptığın alanlara dair zerre bilgisi olmayan ve hatta normal bir eğitim bile almamış birisi "gardaş bu işi yapanlar zaten aç galıyo, görüyoz yani, nabacan sen bunu" gibi yorum yaptığında ona cahil diyebilmek senin en doğal hakkındır.

bu ne kibirdir, ne de üstünlük göstergesidir. sadece yalın bir tespittir.
seninle tartışırken "sen hiçbişey öğrenememişin olm" gibi laflar ancak cahil insanlar tarafından söylenir.
ve ben bu sikimsonik kendine güven duygusunu türkiye'de yaşayanlardan başka bi arap toplumlarında gördüm başka da görmedim. nereden geliyor bu koduğumun cahil özgüveni hayret ediyorum.

"cahillik kime göre neye göre" cileri pek ciddiye almayacağım, kusura bakmasınlar.

@a man alone, kafanda bir kavram var önce bunu ortaya açmadan, bir tespitte bulunuyorsun, insanlar da kendi kafalarındaki kavrama göre cevap veriyorlar, seninkiyle örtüşmediği zaman neye göre kime görecileri ciddiye almıyorum diyorsun

mesela hasmetizm 2046' ya verdiğin cevapta az çok kafandaki tanımı belli etmişsin, bunu başta belirtseydin ona göre cevaplar alabilirdin

cahillik kader değil.

Ciddiye almıyormuşsun ama hasmetizm + 1'e yakın.

Yani "Kültürlülük kötülüğü tolere etmiyor" kısmı değil de, "Neye göre karar verdik cahilliğe ve iyiliğe" kısmı. Belki cahil diyebileceğiniz profesör dolu ortalık. Bir de son 40-50 yılda yozlaşmış olabilir ama asla yanımdan eksik etmeyeceğim, ne atasözleri üretmiş, kaç bin yıllık Anadolu birikimi var. Ben hayatı ilkokul mezunu nenem kadar bilmem mesela.

@aychovsky bahsettiğim cehaletin altında sadece eğitimsizlik vardır demiyorum, diyemem de. Ama eğer ki böyle durumdaysan karşı taraf kimdir, nedir onu dikkate alırsın.
Diploma almayı cehaletle karşılaştırmıyorum.
Ama senin nenen gibi insanlar kültürlerinden gelen birikim sayesinde önce karşısındaki insanı tartar, ölçer ve ona nasıl davranılması gerekeceğini tespit eder.
Hayatının bir döneminde eğitim alamamış insanların pek azı böyle sağduyulu ve yılların verdiği deneyime sahip.
Anadolu coğrafyasında böyle insanlar çokça mevcut. Mesela "Köylü Ekrem" diye biri vardı. Bir ara videosu vardı, hala da vardır. O adamı yüzlerce Prof. A değişmem. Ama bu tarz insanlar istisna.
Bundan dolayı konuyu diplomalı ve diplomasız üzerinden tartışmak çok sığ ve gereksiz olurdu.
@hasmet e yazdığım mesajdaki sözleri şu an Türkiye'de birçok üniversite hocası da söylüyor eminim.

nadir.

çok iyi bir arkadaşım var, inanılmaz cahil ve koyu akp'li. buna rağmen uzaklaşmadım. siyasete girmeden arkadaşlığımıza devam ettim ama genelleme yaparsak tolere etmez.

oyveotesi.org

oy ve ötesi şu anda böyle bir çalışma yürütüyor.

arkadaşın kaç senedir o evde yaşıyor? Tahminime göre önceki kiracı taşındıktan sonra ikametgahını değiştirmemiştir.

benim de seçmen kağıdım eski evime gitti bir türlü ikametgahı değiştiremediğim için. gidip o tarafta kullanacağım bende.

Olmaz

Olabilirlerse bile olmasinlar. Adam da tedavi gorsun mumkunse. Isabet etse olecekti kadin.

kadın salaksa evet

bazı insanların ofke kontrolu cok zayıf bunların tedavi gormeleri gerek hastalar olarak gormeliyiz. birlikte yasama olayına gelince, bu tamamen kadına bağlı...

bana ateş eden birini ben affetmem, kendisi bundan sonra kötü biri olarak kalacaktır demiyorum, iyileştirsin kendini başkasına gitsin, benimle işi bitmiştir, manyak mıyım ben mutluluğu bulmak için hayatımı ortaya koyarak risk alayım ikinci defa.

adam gerekirse ellerini kesmeye razı, bir daha tekrarlanması söz konusu değil.

adamın şikayet edilip öncelikle mesleğinin elinden alınması, sonrasında da adam öldürmeye teşebbüsten yargılanması lazım. gerisi fasa fiso.

ilerde bir gün ben bu polisle tartışsam, sinirlerimiz gerilse. çekip beni vurmayacağı ne malum. adam deli gibi aşık karısında çekip sıkabiliyorsa benim beynime şarjörü boşaltır muhtemelen.

o olay kadının bilincine öyle bir yerleşir ki bir süre eve kocasının sinirli geleceği korkusuyla yaşar ; her tartışmada öldürülme korkusu yaşar ; o anı her gece rüyasında görür.

en iyi yapılacak şey yalnızca kadın tarafı için değil , erkek tarafı için de iyi olacak şekilde ayrılmaları , kendilerine farklı bir hayat kurmaları ve erkeğin öfke kontrolü açısından tedavi görmesi.

bugün belki isabet ettiremedi ama bir sonrakinde büyük ihtimalle o kurşun kadına denk gelir. çünkü bir sonraki tartışmada erkeğin kendine hakim olabileceğinin garantisi yok.

erkeğin sevgisini mevgisini geçtim o kadını gerçekten seven bir ailesi veya kardeşi vardır bu hayatta. işte erkeğin o sevgiyi yok etme hakkı yoktur.

M murphy +1
Iskalamasaydı ne olacaktı? Allah korumuş. Korumuş ve o kadına bir şans daha vermiş. Kadın salaklık yapmayıp ayrılsın o evden. Kocasının onu ne kadar sevdiği ya da ne kadar pişman olduğunun hiçbir önemi yok.

böyle devam ederse birbirleri için ölecekler gerçekten

birbirleri için ölüyorlarmış gerçekten? adam öfke kontrolü tedavisi görsün, bu sırada kadınla görüşmesin. kadın canını sokakta mı buldu?

edit: m murphy +1

Böyle sevgi olmaz. Polis olması evde silah çekebilecek karakterde biri olmasını meşrulaştırmaz.
Haklı olmak için çıldıran, yanıp tutuşan bir insan modeli bu.
Beşer şaşar deyip geçiştirilecek bir şey değil bu.
Kalan ömürlerinde bir kez bu davranışı gösteren adam bu sınırı daha sonra da geçer ve kesinlikle (umarım) ayrılırlar, aksi halde ikisinden biri ölür.

Kadın ortalama zekaya sahipse bile bu adamla ilişkisini kesmeli.
Eğer kesmediyse bundan sonra olacakların sorumlusu o kadındır. Bu unutulabilir bir şey değil. Travmatik bir deneyim.

Not: Polisin tedavi görmesi şart. Bu bir meslek, dışarıda bırakılmalı evde de polis değildir kimse, orada karısına öfkelenen silahlı bir adam bu, polis olması hiçbir şeyi değiştirmiyor.
Evde de bu kimliğe ihtiyaç duyuyorsa bu adam, yazık, bazı şeyler yanlış inançlar üzerine kurulmuş bu kişilikte.

bir insanın normalde yapmayacağı bir şeyi kızgınken, sarhoşken vs yapacağına inanmıyorum. bunlar kişinin bahaneleri.
böyle bir şey nasıl unutulur? ıskalamasa vuracakmış kadını. deli gibi aşık olduğu kadına insan nasıl ateş eder. kadın bırakıp kaçsın o adamı. bunda ıskalamış, peki ya diğerinde. tekrar olmayacağını kim garanti edebilir.

yeni versiyon yukarıda

polisten sonrasını okumadım.

terlersin üst değiştirmekle olmaz kokarsın, çıkışta eve yürü.

Terlersiniz tabii ki. Hele de benim gibi hizli yuruyorsaniz. Ama yavas yuruseniz de terlersiniz. Hele de hazirandan itibaren.

akli basinda adamin yapacagi is degil.

yürünmez.

iyi terlersin hatta.

Bisiklet deneseniz?

İşyerinde duş yoksa büyük sıkıntı. Gömlekler için de, ofiste gömlek zulalayabilirsiniz.

valla benim evle iş arası 15 dakka sabahları yürüyorum, kışın hadi yağmurda falan arabayla gidiyodum da.uykumu da açıyo, parkların içinden yürüyüp gidiyorum. Ama kaç km bilmiyorum açıkçası çok terlemiceksen dönüşte yürü geze geze

iş ev arası yürüyerek yarım saat(3.5km) sabah toplu taşıma kullnaıyorum akşam yürüyorum hava sıcak terliyorum, 7 km de yanında çalışan iş arkadaşlarına yazık.

engebe yoksa velespit +1

7 km çok değil mi ya? ne kadar sürer o yol yürüyerek. işe giderken hiç yokuş çıkmayacaksan bisiklet kullanabilirsin.

Günlük 5-10 km yürüyen biri olarak tavsiye etmeyeceğim bir şey. Genelde etrafı izleyerek gittiğim için vakit çabuk geçiyor fakat yine de 1.5 saat kadar falan sürüyor. Bunun yanında çok yürüdüğüm için sporcu hastalığı diye bilinen bir bacak ağrısına sahibim. İmkanınız varsa bisiklet güzel olur.

bisiklet deneyin bence

95 yapımı filmin remastered versiyonu var 2.0 diye onu da izleyebilirsin. sesler falan daha bi düzeltilmiş.

sonra innosence diye 2. filmi var onu da izle.

stand alone complexi falan boşver.

filmleri ve dizisi var, isimlerine göre tarihini kontrol et
ben çok severim

Gazetecilik okuyorum olursa hemen geleyim :P

stajyerlerden beklentiniz neler peki? kişiler işi gücü bırakıp asosyal bir şekilde çalışacaksa bu özellikler yetmeyebilir. evlerinde oturduklarında da temel giderleri karşılanıyor bir şekilde nasılsa. yani bütün yaz diyorsunuz ya, aday olabilecek kimseler mayışlı iş de bulur bütün yaz çalışabilecek misal.

Yok öyle değil. Daha çok haftalık görevler üzerine çalışmayı düşünüyorum. Yani ne iş yapacağı kişinin anladığı konuya bağlı olacak tabii o yüzden net bir örnek veremiyorum ama "senden şu güne kadar şu işi bekliyorum" denir mesela. Yaz okulu vardır, arkadaşlarıyla çıkacaktır istediğini yapar. Bu işte mesai yok, proje var malum.
Ama ben çekiniyorum yani "ohoo bi' karnımızı doyuracak köle arıyor" demesin insanlar. Evin kendisi güzel, denize yakın. Araba da var, kullanabilirler. Niyetim güzel bi' sinerji yakalamak evde. Fikir aklımda bayadır, düşünüyorum da tam tahayyül edemedim sonuçlarını. O yüzden soruyorum. Çok kişiye maaş verecek bütçe yok fakat ben yine de bir sinerji oluşturmak istiyorum çünkü. 2-3 kişi oturup 55bin işle uğraşınca bıkıyor insan bir süre sonra.

bence çok iyi fırsat, kabul eden çok olur

herkesin bi sirkette iyi kotu tanidigi var kagit ustunde baska yerde staj yapar gercekte seninle takilir cozulemeyecek mevzu degil.

Fikir nefis ama gel gör ki hayatta kalmak zorundayız hocam.
Alıp yetiştiririz dersen bir derece olabilir tabi ama sen otur banner yap akşama kadar dersen sanmıyorum kimse kabul etsin.
Nihayetinde bir para yok ortada, staj yeri olarak görünmeyecek falan.
Ama fikir süper.

ben sizi anliyorum. güzel bir fikir gercekten, ama Giovanni'nin de dedigi gibi hayat sartlari maalesef..

diyemezler, takip numarası bunun için var

pttnin iki ayri sistemi var yalniz. birisi yut icindeyken gosteriyor, yurt disina cikinca diger sistemden girerek ilgili ulkenin yerel takip sistemine bakmak lazim. siz ikisine de baktiniz degil mi?


edit:
yurt icindeyken takip icin: www.turkiye.gov.tr

yurt disina ciktan sonrasi icin: www1.ptt.gov.tr

takip numarasını o ülkenin posta servisine arattın mı

Yukarıdaki entryde söylendiği üzere, varsa Kolombiya PTT'si sitesinde arama yapacaksın takip numaranla.

ladri di biciclette

safety last (izlemedim gerçi)

şu ikisi bu konuda en eski ve ünlüleridir

Eisenstein - Grev - 1925

Metropolis - 1927

Bürokrasi için ise 1985 yapımı Brazil var, dediğin konuya uymasa da bu filmi izlemeni tavsiye ediyorum.

bronenosets potyomkin

ayrıca bisiklet hırsızları + 10

vahşi hikayelerin 4. hikayesi de bir sistem eleştirisi. fakat senin aradığın türden değil.
v for vendietta var bir de.

tam istediğin bişiymi bilemedim ama they live ve easy rider var. eskiler ama siyah beyaz değiller.

teşekkürler arkadaşlar :D

Aga olay polise intikal etti mi?

senlik bir durum yok ki….haberim yok benim değil deyip geçeceksin ki zaten adam polise gitmeyecekmiş.

yok hacı daha 1 saat önce öğrendim. polise söylemedim.

Olayı kurcalama, bişey olmaz merak etme. bi daha da tanımadığın kimseleri evine alma.

sen ibağlayan durum ne ben obu anlamadım?

esrar çıkmışsa çıkmış, kimin nereye ne koyduğunu siz nerden bilesiniz?

:D abi saçmalama, ne olacak, sakin ol. Adam çöpe de atmış bitmiş gitmiş işte.

Hiçbir yere gitme sakin ol. Evde buldukları bir torba tütünü bile esrar sanmış olabilirler. (ne kadar eminim derse desin.) Esrarı alacak hatta zulalayacak bir insanın öyle evde bırakıp gideceğini sanmıyorum. Ayrıca seni alakadar edecek bir durum yok. Senin artık oturmadığın bir evden çıkıyor. Hatta çıktığı iddia ediliyor.
Beni "taşındığın eve horoyin bulduk" diye arasalar "eee n'olmuş?" derdim. Bana ne ben taşınmışım evden. Boşuna panik olmayın. Memleketlere de bu kadar takılmayın.
Ayrıca lafını da çok etmeyin çünkü Erzurum'un insanı genel olarak yobazdır. Bunu söyleyebilecek kadar erzurumlu ile muhatap oldum. (annem babam erzurumlu onlar hariç diyeyim aşsdkaşd) Dedikodu çıkar hakkınızda örtmen anarşikmiş horoyin içiyormuş diye. Kapatın konuyu gitsin.

sakin ol, sen evde kalırken adamın içtiğini de mi anlamadım kokusunu da mı almadın :) bu kadar olaylardan uzaksan zaten polis de bilir senlik bişey olmadığını ya, önemli olan ne kadar esrar? bi dal bişeyse adam içiyorum der geçer ona bile bişey yapmıyor polis -olay intikal ederse tabi ki. adam ticaretini yapmadıktan sonra onu kim arasın ki kim bulsun, senin endişelenmen gereken tek şey o hakkarili arkkadaşın başka işler karıştırmaması yoksa evinde esrar içene bişey olduğu yok

adanalinin bence.

ben de odana esrar koyup ihbarda bulundular falan sandım abi ne yaygara yapmışsın. ha herifin yaptığı hoş değil tamam, zan altında kalma fikri de seni rahatsız etmiş olabilir ama adam zaten atmış çöpe unutmanın derdinde, hiçbir şekilde işlem yapmak istemiyor. onun gözünde keş olsan ne olur, o kim yani? ki anlamıştır senin kullanmadığını.

ayrıca polise gidip "ben esrar içiyom??" desen sktir git nerden çıktın der, umrunda bile olmaz muhtemelen. uğraşmazlar.

Zaten seninle ilgisi olmayan bir sey cope gitmis. Olayin ustu kapanmis, bitmis gitmis. Yeniden olayi kasisan hic ilgin olmayan sey gelip senin basina patlayacak. Olay yokken, basina olay saracaksin. Kimin gozunde kendini aklayacaksin ki? Kendini kanitlaman gereken kimse yok ortada. Yeni kiraci da memurmus zaten, adamin da basini yakma. Polse "Benim evde esrar cikti' desen, adam cope attigi icin basi belaya girecek, esrarin kaynagi belli degil sen de zan altinda kalacaksin. Ustelik suc isledigi yere geri donen katil gibi sen de dayanamayip suc itiraf etmis gibi olacaksin. Esrar coplukte, kafa rahat.

ne kadar çıkmış önemli olan o, 5-10 gram için tatava yapmaya gerek yok, yok eğer yarım kilo bi kilo falansa o zaman yap tabii. ama memuriyetide yakmana gerek yok. zaten saç kılından test yapıyorlar geçmişe dönük her şeyi çıkartıyorlar 5 seneye kadar mı ne galiba saç kılından tespit edebiliyorlar her bişiyi.

ya ne gerek var otur oturduğun yerde ya

Abi kendini aklamak istiyorsan,vicdanım rahat olsun diyorsan,kimden şüpheleniyorsan,mesela o hakkarili elemandan diyelim,ara konuş böyle böyle de,itiraf ettir,hani getir ev sahibiyle yüzleştir diyeceğim de olanaklar dahilinde görünmüyor pek,olmadı telefon etsin abi benim suçumdu başkasının başına iş açılmasın falan desin.

senden baska bu ne is diye sorgulayan yok, kapanmis mevzu, vanli pratik yoldan cozmus. Yani vanli " evden ceset cikti copee attim" dese sorumlusu sen mi olacaktin.

Tıp fak. Acile git.uyuşturucu paneli çalıştır :)

ortada bi olay yok ki, en kötü ihtimal çöpe giden miktar fazlaysa sahibi verin benim pakedimi diye ortaya çıkar, o kadar kolay çöpe gittiğine göre sanmam onu da, unutun gitsin kime karşı aklanacaksınız onu anlamadım..

uykunu kaçıran şey nedir. neye stres yaptın anlamadım ki. kimse polise gitmiyor gitse de senin değil

Umutsuzluk!

kar zarar hesabı yapıp her zararda oldugunu görmek
umutsuzluk +1

intiharı düşünmedim ama bence intihar şekilleri arasında anlam var.
uyuşturucu kullanan birinin altın vuruş yapması, askerin tabancayı şakağına dayaması gibi şeyler tesadüf olmamalı.

düzenleme: anlatım bozukluğu

iki alttaki mesaja cevap olarak:
daha acısız bir yöntemle intihar etmek varken kendini yakarak öldüren birisini düşünürseniz demek istediğim daha iyi anlaşılır.

tabii ki intihar etmeyin oğlum manyak mısınız :)

intihar şekillerine anlam yüklemek insanları intihara özendirir. bir insanın kendini öldürmesinde iyi manada hiç bir zaman anlam yoktur.hepsi acı durumlardır.intihar etme şekli ancak kişinin mesleği ile ilgilidir.asker silaha, sağlık calışanı yada raporlu ilac kullanan ilaca, madde bağımlısı maddeye kolay ulaşır.bunun dışında intihar şekillerine derin anlam yüklemek yanlış.

aslında bazen umut çığlığı olması için daha az riskli intihar şekli seçilirkenbazıları gerçekten ölümcül olanı uyguluyor.
bir de cinsiyet farklılığı var, kadınlar daha fazla girişimde bulunurken erkekler daha fazla intihar ediyor. yani kadınlar daha çok hap alma gibi kurtulma ihtimali olan yollar seçerken erkekler daha ölümcül yolları uyguluyor. kadınlar girişimde bulunuyor, erkekler intihar ediyor.
intihar sebebine gelince vaka konferansına katılmıştım bir süre psikiyatri kliniğinde. aklıma gelen sebepleri sayayım farklı hastalardan:
- babamla kavga ediyoruz, bana hiç değer vermiyorlar yaşamasam daha iyi.
- yaşamak anlamsız geliyor. bağımlıyım zaten. ölmek istiyorum.
yani değersizlik ve anlamsızlık. bir de şu boyutu var. sanrılarla intihar etme oranı da azımsanmayacak kadar çok bence.
- bir ses duydum, ölmen gerekiyor diyordu.
- biri bıçağı karnıma saplamamı söyledi.
..

şekiller konusunda her intihar için olmasa da anlamlar vardır. mesela her türlü intihar materyalinden uzak biri gider binadan atlar, hap alır vs. ama arkadaşın dediği gibi altın vuruş, silah örnekleri yaşamlarında yer edinen şeyleri kullanma ve bunlara yüklenen anlamlar da şekil konusunda etkili olabilir. yani inanç, verilen değerle alakalı bu da benim açımdan.

geri dönülemez bir hata yapmak
umudunu kaybetmek
amacını kaybetmek

ben bunun kıyısında gezmiştim bir 6 ay kadar. benim için en özel dönemdi sanırım hayatımda, cidden başka bir boyut gibiydi yani. algılarım malgılarım komple değişmişti. o dönemde benim için sebep acıyı dindirmekti. film sahnesi gibi, bi' kere yağmurda yürürken gökyüzüne bakıp gülümsemiştim, "yakında hepsi bitecek" diye. yani intihar etme motivasyonum buydu. hissetmeyecektim daha fazla, acımayacaktı. umutsuzluktan değildi pek. ha sonunda intihar edemedim zaten.

ttnet'ten lcd tv kazanmıştım.
ondan önceki sene radyo d'den matkap takımı kazandım.
o yılbaşı kral tv'den cep telefonu kazanmıştım.

eşim 2 ipad kazandı

3bin tane magnum yiyip lamborghini kazanan biri vardi. 3bin sms yollama azmine hayran olmustum.

Bana en fazla scorpions bileti, chill out bileti filan cikti :D

mercedes c180 coupe amg kazandı kuzen geçen sene

Türk Telekomdan Fenerbahçe - Antalya maçı bileti (gerçi çekiliş sayılmaz, ilk arayan kazanıyordu)
Adidastan 2006 dünya kupası şapkası.
ixir internetten 25 tl Hepsiburada hediye çeki.


Bir de sprite saat başı psp dağıtıyordu bir ara, DH forumlarında epey kazanan olmuştu.

benim bir arkadaşım var. kendisi de annesi de hep bir şeyler kazanıyor.

bense boş yok'lu promosyon ürünlerinden bile bir şey kazanamıyorum. kazansam da gelmiyor, ulaşmıyor zaten.

mcdonalds'ın bilmem ne alana bilmem hediyeli boş yok kampanyası vardı. bir değil iki değil üç veya dört kez aldığım halde bile çıkmamıştı.

operatörlerle anlaşmaları var belli ki, çekilişlerde bir şeyler veriyorlardır eminim ancak katılım yüksek olduğu için pek şans olmuyor. yemeksepetinde bile verilen siparişler akabinde çekilişe katılanların ne kadar yüksek olduğunu görebiliyorsun. oradan pay biç.

koca bir SIFIR.

Astoria AVM çekilişinden uçak kazanan tanıdığım var.

siz yazdıkça ne kadar şanssız olduğumu hissettim :D
ben de küçükken televizyon da bir program vardı ilk arayana hediye gönderiyorlardı, aradım adım ekranda çıktı v.s. 1 hafta sonra gönderdiler.
Erkek için bir şey kalmadığından dolayı kız çocuğu elbisesi :D
mahalleden birine vermişti bizimkiler bu kadar şanssızım anlayacağınız :D

ntvspor-maradona posteri

curve televizyon alan kiracıma iphone 6 çıktı.

geçen hafta mercedes'ten her yörenin meşhur bir ürünü olan gıda paketi geldi.

geçen cuma powertürk'ten hayal kahvesinde jehan barbur konser bileti kazandım. 2 sene önce de duman konser bileti kazanmıştım.

yıllar önce de power fm'den anneler gününde cem ceminay'dan beko vantilatör kazandım hala kullanıyoruz.

turkcell'den h2000 giriş ve scorpion ile tanışma kazanmıştım.


nivea'dan bir koli ürün gelmişti, bir koli de eti tutku gelmişti. bir sürü sinema bilet ve ufak tefek şeyler. şanslıyım biraz :)

alttaki arkadaş yazınca aklıma geldi bir kaç sene önce de kayahan'ın konuk olduğu bir radyo programından imzalı albümünü kazanmıştım :D

zamanında 200 milyon lira alışveriş kuponu kazanmıştık,şimdinin 1500 lirası gibi bir şeydi. vermemek için bir sürü abuk sabuk prosedür çıkardılar ama yılmadık tabi :)

Tchibo'dan I-pad mini kazanmıştık.

arkadaş bir tek ben mi kazanamıyorum :))

@six packsiz

abi benim yazdığımı okumadın mı, boş yok'lar bile boş çıkıyor bana, swh. var mı daha ötesi :/

@dahinnotha dostum aynı durumdayız o yüzden "tik" attım :D
ama bir gün yakalarsak bir şeyler şanssızlığımız kırılır bence :D

Çok uzun yıllar evvel bir avm çekilişinden Levis kot kazanmıştım.

komik gelecek ama ben ortaokul sıralarında iken walkmann de radyo dinliyordum kasetten sıkılıp genelde dinlediğim super fm di. o sıralar orkid milli voleybol takımına sponsordu. radyoda sordular işte o zamanın takım kaptanı kim diye.
özlem özçelik ti SMS attım :) aa bi bakmışım kazanmışım ahaha. bi yıllık orkid yollamışlardı anneme yaradı tabi:D

ah bu küçüklüğüm.
şimdi öyle çok yarışma kovalamıyorum.
ha bak geçenlerde garnier den yüz temizleme şeysi kazandım.

ha bak hatırladım o gönül dostu fisün varya! kandırdı beni pis. ha dinleyeceğimden değil ama kazandığım halde göndermemişti.
banu zorlu nun imzalı albümünü

UFak tefek şeyler kazanmışlığım var, genelde yemek yarışmasından ya da katılımdan kazandıklarım. Milli piyango gibi şeylere inanmadığımdan katılıp kazanmışlığım yok, etrafımda da yok.

2006-2007 civarı ülker, ambalajlarından çıkan şifreyi internetten yazıp gönderene ipod mu ne veriyordu. (oha araba falan da varmış).

hah buldum şu kampanya: benkazandim.blogspot.com.tr

eşimin kardeşi arkadaşlarıyla azmettiler. toptancılardan gidip yüzlerce, koli koli coco star aldılar (en ucuzu coco star çünkü). biri ambalajları açtı, biri ambalajdaki şifreleri notepad'e yazdı. biri notepad'den copy paste yapa yapa şifreleri girdi. bir veya iki tane ipod kazanıp sattılar. bizim de coco star yemekten içimiz dışımıza çıktı.

böyle manyaklar varken bize pek bir şey çıkmaması normal.

@kibritsuyu bu nasıl bir psikopatlık arkadaş :D

hepinize benden tik.

buydu galiba, gazozdan çıkmıştı.

1.bp.blogspot.com

ben zamanında ideefixe yarışmalarından cep telefonu dahil baya b ir şey kazanmıştım. Ama doğrudan çekiliş değildi, kitap alıntı yarışması mıydı ne, öyle bir şeyler. çok zaman geçti üzerinden hatırlayamadım. üst üste ilk 3e girmiştim vs.

"tik" neden atılmadı orasındayım ben.

geçen sene alem fm'de nihat ve sivrisinekten mercedes bakımı kazanmıştım, esenyurtta bir mercedes servisi idi, adını anımsayamadım.

çekmeköyden kalkıp esenyurta gittim bakım zamanı gelince, ilk defa beleş bir şey kazanmıştım çünkü.

gerçi değil esenyurt, ankara'da olsa yine giderdim. 900-950 yuroluk bir bakım ücreti lan boru değil :)

@teknikekip seni mi kıracağım :) genelde aynı durumda olduklarıma attım hocam

bir kaç çekiliş kovalıyorum ama umudum yok :)

8 yıl önce falan lisedeyken coca cola'nın kampanyası vardı şifre gönderene laptop hediye ediyordu. Yaşım tutmadığı için annemin adına göndermiştik (3 tane) sonra bizim haberimiz olmadan bi tanıdık aradı gazetede annemin adını görmüş ödül kazananlar arasında varmış! :D Baya sevinmiştik hiç beklemediğimiz bişey, sonra mektup geldi biz kapağı mektupla gönderdik derken Hp laptop eve geldi :) Hala da kullanılabilecek durumda dualcore işlemcili falan fena değil basit işleri görür.

firma büyükse gerçekten gönderiyorlar, 2 ipad kazandım internette yarışmalardan, ufak tefek hediyeleri saymıyorum, yaptıkları tanıtıma ciddiyete bakınca güvenilir olup olmadığı anlaşılıyor.

bilimsel bir şey ariyorsan

www.6nokta.org.tr

evet aradığım tam olarak bu. ama kendi evimde tercih ederim.

manuel terapi diyorum ben de

gram altın, ya da iki kişi birleşip çeyrek.

Issizler icin de yorum yapin da aradan ciksin bari.

samimi arkadaşınız değil ise birim/bölüm birleşip bir hediye takılabilir.(3-4 kişi)

minimum 50 lira.

50 ver ötesini düşünme, fazla bile bu durumda

evet.

yapılmasa daha iyi ama yapıyoruz :)

hayır.

ya allah askina neden olmayacakmissin ki? cenabetken namaz kilinmaz, boy abdest +namaz abdest alinana kadar. gerisini salla, Kuran'da ne yaziyorsa o iste o kadar.
Allah'in haram kilmadigi seyleri yasaklamayin diye ayet var yahu! Allah bir seyi Kuranda yasak etmemisse onu hangi soz hangi kaynak yasak edebilir?

Yok öyle bir şey ya.. Element uydurmayın. Benim genel Hayatım bu şekilde zaten. Nasıl bi Müslümanım aq abdest mabdest hak getire... Allah sonumuzu hayır etsin.

ben yurttayken demislerdi, kil kesilmez, koparilmaz, tirnak kesilmez diye. o gunden beri her ne kadar tam olarak muslumanim diyemesem de yapamiyorum bu isleri.

Tıraş olmadan ya da tırnak kesmeden önce normal abdest almanın sünnet olduğunu duymuştum teaaa küçükken. Din kültürü hocamız demişti. Ama kaynak araştırmadım.

yahu ne alakası var? oluyorum tabii ki traşımı, tırnaklarımı da kesiyorum. 30 yaşındayım, kendimi bildim bileli inanıyorum. ama ilk defa duydum bunu.

İmam ı Gazali (k.s) nin bunla ilgili görüşü var. kesilmemesi gerektiğini belirtiyor.

bedeninden herhangi bir parçanın ayrılmasına sebep olmaman gerektiği sorurlarlaislamiyet adlı internet sitesinde belirtiliyor mü'min kardeşim.
www.sorularlaislamiyet.com

valla dinin kaynağını yurttaki hocalar olarak alıyorsanız onların dediklerini yapabilirsiniz (no offense :) ) ama dinin kaynağını allah'ın sözü olduğuna benim inandığım ve sizin de inandığınız kuran olarak alıyorsanız maide suresi'nin 6. ve nisa suresi'nin 43. ayetlerinden ve kuran'ın genelinden benim çıkarttığım sonuç cinsel ilişki sonrası gusül gerektiren tek durumun namaz olduğu. eğer aklınızda "ama?" diye bir soru işareti varsa, allah, kuran'da hiçbir şeyi unutmadığını söylüyor (6:38)...
selam.

edit yapıp bir ayeti ekledim, özür dilerim.

kültür yapmayın diyor.. siz ona hadisler, din alimleri vs diyebilirsiniz...

@sensible soccer,
www.sorularlaislamiyet.com
bak bu linkte hadis-i şeriflerden bahsediyor. Diyor ki: "Hz. Peygamber (a.s.m)'in iki temel görevi vardır. Bunlardan biri Kur’an’ın metnini tebliğ etmek, onu olduğu gibi insanlara ulaştırmaktır. Diğeri ise, Kur’an’ın manasını, hükümlerini, ihtiva ettiği mesajları detaylandırarak insanlara açıklamaktır."
Selamlar.

abi akıl yürütün, cenabetken tıraş olmanın ne gibi bir yanlışı olabilir? tamam din dediğimiz şey doktrinler bütünü, kabul ediyorum. ama bazı konularda da bu kadar 'başkası ne demiş bakalım?' kafasına girilmemeli. başkasından kastım, imam gazali kimdir? yetke kişi mi yani?

sakalını kesmenin sana ne zararı olabilir? yapmayın, millet alıp yürüdü. biz hala sakalla, tırnakla uğraşıyoruz...

Kuran'da geçmiyorsa koyun amına kesin gitsin amk gerçekliği olan bişey olsa allah kuranda açık açık belirtirdi. öyle imam bilmemkimin falan laflarına inanıp nasıl müslüman oluyonuz anlamıyorum. allah kitap göndermiş peygamber göndermiş onu siklemeyip elin adamını dinlemek nedir allasen ya :D

net söylüyorum beybiler babam seyyid, dolayısıyla bende seyyidim. bi sik olmaz amk olursa öte tarafta beni bulursunuz. kesin tırnağı saçı sakalı falan. gazalinin sözü geçerliyse benimki de geçer.

ay pardon ya duyulmasi gerektigi kadar... kuzenim yazmış :/

tamam ustacığım. bende 1500 senedir peygamberin kanından geliyorum, bana mı inanıyon imama mı? Peygamberin ağzından böyle bir kelime döküldüğüne dair bilgi yok, Kuran'da yazmıyor. imam gazali tasavvufla islam bilimiyle ilgilenen biridir diye her dediğine inanacaksanız geçmiş olsun :) öpüyorum.

tamam kardeş, sen bizden daha üstün ol. ama milleti de gelip burada yargılama şöyleyken şöyle diye. kendinle çelişiyorsun böyle yaptıkça.

Aynı peygamber, allah tarafından bu ümmete birşeyler öğretilsin diye gönderildi bir kitap ve bir inançla. Onun söylemediği ama imam gazalinin söylediği şeylere inanıp benimserken de düşünseydiniz keşke bunu. Ayrıca cidden koskoca Hz. Muhammed (sav) dururken, Allah kelamı Kur'an dururken, imam gazali kim yea? Kim ona bu yetkiyi vermişte ümmeti muhammede sakalını cünupken kesme diyebiliyor? O öyle yorumlamış olabilir, kendi fikridir eyvallah. Ama böyle mürit toplamak nedir birader, siz neye inandığınızı bi sorgulayın. İslam (recreated by imam gazali) mi yoksa İslam (words of god) mı :))))) der giderim. Benim için tartışma bitmiştir. Arkamdan yav he he diyebilirsiniz, pek tatlısınız çünkü. Ben müslüman değilim buda böyle bir not olsun burada. Liseli tartışmasına çevirdiniz amk duyuruyu

arkadaşlar görüşlerini belirtenlere teşekkürler.

tartışma çıkmasın diye bşlıkta "müslümanlara" dedim. tek amacım buydu.

olay tartışmaya döndü. ben de bir şeyler eklemek istiyorum.

öncelikle cünüpken sakal-tırnak kesmek günah değil. o yüzden "müslümanlar hala sakal tırnakla uğraşıyor" basitliğine kaçmamak lazım. zira dinde böyle bir dayatma mevcut değil sakalla ilgili.

bu sadece "kesmezsen daha güzel olur." dan öteye gitmeyen bir şey. ayrıca inanç meselesi. o yüzden "saçma" demek en kolayı.

böyle ayrıntılar kuran da yazmaz. ayakkabıyı çömelerek giymek yahut önce sağ ayağı giymek dinde "yapılmazsa günahtır." kabilinden şeyler değildir. kuranda da yazmaz. zaten böyle ayrıntılar yazılsa kuran 7836873647364 sayfa olurdu. bu ayrıntıları kuran ı anlatmakla mükellef olan kişiden biliyoruz. o "ayakkabıyı sağ ayakla giyin yoksa yanarsınız." demediği halde aradaki sevgiden kaynaklı taklittir bu yalnızca. farz değildir asla. hatta vacip de değildir. fakat dindeki her ayrıntıyı kuran'a dayatmak da mümkündür. belki "önce sağ ayağınızı giyinin" diye ayet yoktur ama "Peygambere uyun ki kurtuluşa eresiniz." diye ayet vardır ve o ayrıntıya dayanak olarak bu ayet gösterilebilir. -gösterilmiştir demiyorum bu benim yorumum.-

işte bu tip durumlarda da bu işleri islam alimleri yapar -ki imam gazali onlardan biridir.- zaten hiçbir alim kafasına göre hüküm vermez. yaptığı yorumlar kuran'a uygun olmak zorundadır. uygun olmazsa başka alimlerden reddiyeler gelir. yahut müslüman kendisi bu durumun farkına varır. zaten ben de müslüman olarak -madem ki Allah'a inanıyoruz- bu dinin kıyamete kadar korunacağına inandığım için imam gazali gibi alimlerin de küçümsenebileceğini asla düşünmüyorum hakeza buhari gibi bir kitapta yazan sahih bir hadis olan "Benden sonra nebi gelmeyecek, alimler gelecek, halifeler gelecek, onlara tabi olan bana tâbî olur, onlara asi olan bana asi olur." hadisi de imam gazali gibilerin önemine dikkat çekiyor. o yüzden ben kesinlikle alimlerin Allah tarafından görevlendirildiğine inanıyorum.

son olarak: dinde ayrıntı olarak genelden özele -kuran, hadis,.....alim görüşleri." diye hireyarşik bir sıralama olduğunu düşünmekteyiM. en alttakinin kendinden üsttekilere mutlak uygun olması şartı elbette var.

soruyu sorma maksadımı açıklığa kavuşturmak adına yazıyorum bunları da. kaldı ki şu ayet dahi "tırnak-sakal aşalım ya" sitemini müslümanlar açısından geçersiz kılıyor. "O halde sizin dininiz size, benim dinim bana."

bunlar kesinlikle ŞAHSİ görüşlerimdir. çalakalem oldu. anlaşılmadıysa affola.

@empty man:
rahman suresi'ne bak. kuran'ı kimin öğrettiğini oradan bul lütfen.
6:19, 6:38 ve 6:114 ayetlerini dikkatle incele.

@ya ben lan neyse:
hocam kuran'da elçiye uyun der. elçinin görevi tebliğdir (29:18) ve ona bizi uyarması kuran verilmiştir (6:19); buhari'nin, müslim'in kitapları falan değil.

selam.

@sensible soccer, ben ilk yorumumda sünnetten bahsettim. Sen direkt Kuran'dan alınması gerektiğini, Kuran'ın eksiksiz olduğunu söyledin. Amenna. Ama sünnet ile alakalı şu linkteki yazıyı okumanı tavsiye ederim. www.sorularlaislamiyet.com
Selamlar.

@empty man:
dostum bu duyuruda daha fazla tartışmayacağım seninle. dilersen özelden tartışırız. 6:57 ayeti seni ifşa ediyor.

Kuranı Kerim, Allah tarafından indirilmiş kutsal bir kitap mıdır?
Sahihi Buhari Allah tarafından indirilmiş kutsal bir kitap mıdır?

Sevgili Peygamberimiz (s.a.v) hangi kitabı tebliğ etmiştir?
Kuranı Kerimde yazan sözler ile, Sahihi Buharide yazan sözler kıyaslanabilir mi?
Allahın Kitabındaki bilgiler ile Buharinin kitabındaki bilgiler doğruluk ve yol göstericilik bakımından karşılaştırılabilir mi?

Bu tip sorular hiç aklımıza geliyor mu? Yoksa böyle sorular sormaktan çekiniyor muyuz inanan kardeşlerim? Çekiniyorsak kimden çekiniyoruz? Kimden daha çok çekinmemiz gerekir?

Allaha hesap verdiğimiz gün, Allah bizi hangi kitaptan sorguya çekecek sizce?

ben hiç uğramadım daha resmiyete dökülmesin diye. asla ödemem. davaysa dava açarım. hukuksuz bir şey.

o para seni sarsmaz, gelir testi yaptırsan bile 50 liraya anca düşer, daha da düşmez, bence primin iyi.

aynen ben de izlemiştim böyle bi film kaslı abiler vardı ama ismini hiç hatırlamiyore

universal soldier'ı hatırlattı bana biraz ama?

@ucan spagetticanavari +1
dediğin film universal soldier bence de
www.imdb.com
www.youtube.com

m.imdb.com

Kurt russel oynuyor. soldier.

van damme'ın da vardı böyle bi filmi

kapı numaran yazıyorsa sana gelir

Ulaşır en fazla gönderene telefon açarak teslim alıcak kişinin ismini sorarlar ama her halukarda ulaşır

alıcı adı yazmıyor diye geri dönen postam oldu.

yaw hocam Allah aşkına takip kodum var ama !!! deseniz size okadar sağlam yardımcı olacağiz ki bilemezsiniz. şuan şu durumda o kitabı unutun mevkuf olur iade bile olmaz gönderene, o kitap direk açık arttırmaya gider :))

Abebooks' tan yollamışlar, takip kodu yok. İçinde eşek kadar adresim yazılı. PTT'yi aradım, "Eve getirilir o kişi bulunamazsa geri döner", dendi.
Peki neden buraya yazıyorum? Çünkü posta dağıtımı burada kurallara göre yapılmıyor. Mesela hiçbir postam doğrudan elden teslim edilmedi bana. Güvenliğe atıp gidiyorlar.
Demek istediğim binanın önüne kadar gelirse sorun yok.

"normal posta" için Adres olması yeterlidir. isim veya gönderenin adresi zorunlu değil.

Kitap gelmedi millet haberiniz olsun.

digiturkplay.com olabilir.

Digiturkplay'e alternatif olarak www.hdtvler.net adresinden de izleyebilirsin..

tivibuya para bayılıyorum ben, internetten cok tv izliyorum da

yurtidisindayim star tv den guzel izleniyor. herhangi bir proxy yada vpn yok.

ameliyat zaten son çaredir. egzersizleri yılmadan yapmaya devam edin, belinizi sıcak tutmaya özen gösterin. ters hareketler yapmayın. eğilirken falan mutlaka dizinizi kırıp öyle eğilin. yüzme beli kuvvetlendirme de iş görür niteliktedir.

geçmiş olsun. çok fenadır

Manuel Terapi, Kayropraktik falan araştırabilirsin, yakında Türkiye'de yaygınlaşacak

devleti uyandırmak istememek? eğer devletin alacağı varsa o seni uykulardan uyandırır zaten güzel karşim.

25 yaşını geçen erkek gss primi yatırmak zorunda. öğrenci olsun veya olmasın.

borç görünmüyosa senin duruma daha uyanmamışlar demek ki. ama uyandıkları andan itibaren geçmişe dönük olarak da bu borcu çıkarırlar. ödemeyeceksen şu an gelir testti yaptırma yani. çoğu kişi bilerek ödemiyor şu an.

doldurali ne kadar oldu?

ikamet ettigin yere en yakin sosyal yardimlasma zimbirtisina gidip gelir testi icin basvuracaksin. ona gore borc cikaracaklar. test yaptirmazsan en yuksek seviyeden hesapliyorlar primini. onunde sonunda da uyaniyorlar. vakit gecirmeden yarim veya bi gununu ayirip hallet.

BELKİ bir senen daha vardır

dolduralı 2 ayı geçti,

artık katlamasına değil baklavasına uzatan baklava alıyo karaköy güllüoğlundan ama karaköydekinden yani kesin olan bu

Deu yatırılan harç lari iade edecekmiş

evet kaldırıldı

ertelendi.
benim bildiğim kaldırılmadı. bir iki dönem sonra yeniden uygulamaya konabilir.

3 kere alırsan %x, 4 kere alırsan %y olayı kaldırıldı. dersi kaç kere aldığına bakılmaksızın, uzattığın dönem için %50 fazlasını ödeyecen ders ücretlerinin. bunu da seçimler için ertelediler. önümüzdeki sene başlarlar almaya.

telefon tutucu çantalar var onlardan al

www.dx.com

bluetoothlu kadans saatleri var onlardan bak hem km saati olarakta kullanılıyor.

www.wiggle.co.uk

km saati almana gerek yok telefonlardaki uygulamalardan gps üzerinde takip etme özelliği hem hız kalori takip etme var

ön arka led aydınlatma reflektör falan getirt cinden.

suluk al ama 2 saat ve bineceksen çantalı olanlarına bak.

Kask önemli, biraz fazla para ver hem estetik açıdan hem de dayanıklılık açısından seni tatmin etsin. Uzun süre kullanacaksın zaten kaza vesaire olmazsa ki umarım hiç olmaz. İnternetten uygun bulabilirsin ama hangi kask sana uygun olur bilmen gerek.

Jel dolgulu eldivenler darbeyi emici olacağı için iyi olacaktır. Ülkedeki yollar kötü durumda, çok sarsılmaya ve titreşime maruz kalıyorsun.

Aydınlatma. Akşam kullanımı için ön/arka/kask aydınlatmaları, fosforlu jant kaplamaları kullanabilirsin. İyice görünür olduğundan emin ol karanlıkta. Bunlarda da orta-üst kalite ürünlerden alırsan iyi olur.

Kullanırken trafik kurallarına uymaya çalış. Kırmızı ışıkta dur mesela. Yolun sağını kullan genelde ama daralan yollarda da kendini sağa hapsetme, gerekirse hızlanıp şeride hakim ol.

Periyodik bakımlarını yaptır, zinciri sürekli yağlı, vitesler ve frenler iyi işler durumda olsun. Lastik basıncı performansını etkiler, havasına dikkat et.

Şimdilik aklıma gelenler bunlar, en son olarak da şunu izlemeni tavsiye ederim; www.facebook.com

kaska monte aynalardan alırsan çok şahane olur. kendin de yapabilirsin tabii.

sağda park etmiş araçların sürücülerini sürekli kollamalısın, kapı açılırsa kendini yola atmak zorunda kalabilirsin. epey tehlikeli bir risk kalemi.

bildiğin yokuşlarda vitesi tırmanışa geçmeden önce uygun seviyelere getirmeyi adet edinmelisin. tırmanış zorlamaya başladığı anda hala vites değiştirmek olmuyor. emniyetli tarafta kal icabında bir süre.

bileklerin çok darbe görecek, eğilip gitmek şart oluyor bu yüzden, sele ayarını yeterince dik yapıp poponun ideal hizada olduğunu garanti etmezsen anlamsız boyun ve sırt ağrıları çekebilirsin. omurganı göz önünde bulundur mutlaka. rüzgarı en az yemen lazım, yolu asgari bir dikkatle kontrol etmen lazım, yere bakmazsan kırık şişe veya taşlardan 5 km gidilmiyor.

sür.

Ben de yeniyim. İlk ihtiyacım Pompa ve yama seti oldu. Lastik patlayınca Yolda kaldım ve baya uzun mesafe bisikleti itekledim. Yama setini bisiklette taşımak hem de yanına ufak tamir malzemeleri için de çanta lazım. ben kadroya bağlanan cinsten aldım ama sele altına takılanlar da varmış, işimi gördü ama pek estetik durmadı bence

kaskı denemeden alma

Km saati motivasyon için güzel olabilir

tırmanırken vites değiştirme

gözüne sinekler girmeye başlayınca gözlük isteyeceksin :)

ilk iş yedek iç lastik ve pompa olmalı söylendiği gibi. içlastiği forma cebinde taşımak istemiyorsan sele altı bir çanta da alabilirsin.
burada pahalı olan ürünler için
evanscycles.com , wiggle, chainreactioncycles ve merlincycles.com a bakabilirsin.buralardan 5-10 gün içinde gelir aldıkların.

vites konusunda zinciri çapraz hale getirecek kullanımlardan kaçının. elinizdeki tüm vitesleri kullanamayacaksın. örneğin elimizdeki bisiklet 27 vites olsun. ön üç dişli, arka dokuz dişli. bu sistemde zinciri düz tutabileceğiniz kombinasyonlar şöyle:

ön 1. dişlideyken arka 1,2,3,4 ideal 5 olabilir. (1,2,3,4,5. vitesler)
ön 2. dişlideyken arka 4,5,6,7 ideal 8 olabilir. (13,14,15,16,17. vitesler)
ön 3. dişlideyken arka 6,7,8,9 ideal 5 olabilir. (23,24,25,26,27. vitesler)

bunun dışındaki viteslerde zincirininiz ön ve arka dişliler arasında çapraz bir konuma gelecek, viteslere sürterek hem ses çıkaracak hem de vites ve zincirin ömrünün kısalmasına neden olacaktır. vites kullanımıyla ilgili bilmeniz gerekenler bunlar. bunun dışında iyi günlerde kazasız belasız kullanın. bol bol bisiklete binin.

ekleme: bir de yama tavsiye edeyim. zefal'in solisyon gerektirmeyen yamaları var. delik kısma yamayı koyup bir süre elinizle sıkıca bastırmanız yeterli. çok başarılı bir ürün.

(git: www.bikeandoutdoor.com)

vites geçişleri için konuşayım.

pedala çok abanırken vites atma. mesela düz yolda gidiyosun pedalı sertçe çeviriyosun, bacaklarınla pedala verdiğin torku azalt, yumuşakça çevirirken vitesi arttır ve tam geçene kadar da abanma.

eğer yokuş yukarı gidiyorsan vites attırmadan önce kısa bi an için bacaklara verdiğin torku arttır bisiklet biraz hızlansın ki vites değişirken yokuşta durma. daha sonra torku azaltıp geçiş yap.

Brooks sele ve schwalbe lastik alabilirsin. Uzun turlar yapmayacaksan -ki yol bisikleti aldığına göre sanırım niyetin bu değil- lastik ve seleyi degistirmene gerek yok bence.

www.tvyo.com

takılıyor, başka yok mu?

Digiturkplay'den izle.

idmantv izle hocam. ben oradan takip ediyorum. :)

tivibu web'e her ay para ödüyorum

Mecidiyeköy'de

@exxe01

gayet açıklayacı valla. şu caminin yanında olanı mı söylüyorsun? çok genel olmuş bu cevap daha spesifik hatta hizmet alınan bi yer olabilir sorduğum.

servis 445 liraya neyi değiştireceğini söylemedi mi? İkinci elcilere bakmak lazım. Mesela anakartsa kart numarasını falan internette arat, istanbul'da o karta sahip olan bilgisayar tamircilerini görürsün sahibinden sitesinde. sonra mesajla iletişime geçersin

Perpa da birsuru teknik servis bulabilirsin. Ucuza yapab yerler var

Beşiktaş Çarşı'da define büfenin solundaki binada 2. katta net bilgisayar var. on küsür senedir gidiyorum. tecrübeli ve de namuslu (bu sıfat biraz garip kaçtı ama öyle) bir yer. oluru neyse söylerler, yaparlar. nurettin bey var dükkanın sahibi.

Kadıköy Yazıcıoğlu İş hanında (sanırım alt katta arka taraflarda) Netrix var, fiyat, hız, performans açısından memnunum.
Durumu izah edip sana sormadan bir değişiklik yapmazlar büyük ihtimalle.

beşiktaş sinanpaşa pasajını tavsiye etmem. parça çalarlar. kazıklarlar. haysiyet yoksunudurlar.

Bilgisayarım açılmıyordu, sürekli mavi ekran veriyordu ve şarj girişi de yanmıştı Kurtuluş caddesinde(osmanbey) koska'nın yanındaki pasajın içinde bir tamirciye götürdüm. Her şeyini halletti, üstüne format attı bir de yeni şarj aleti verdi 150 lira tuttu geçen sene.

Servis bi şeyler söyledi telefon da fakat anakart falan demedi eminim. Daha cihazı almadım servisten alırken soracağım neyi varmış 445 tl lik diye.

Yazıcıoğlu, Beşiktaş, Şişli bunlara kesin gideceğim. Özellikle netrix olabilir.

Çok teşekkürler referanslar için.

şirinevlerde efor bilgisayardı galiba, bi defa yaptırdık orada, iyiydi.

bahcelievler'de gozum kapali tavsiye edeegim bir adam var. uefa meydanindan soganli yonunde cigdem bilgisayar var, ismar'in hizasinda. yalan, dolan vs. ile isin olmaz. baska yerlerin en az 50 lira alacagi isler icin gonlunden ne koparsa diye 10 lira almisti. herkese tavsiye ederim.

eger problem fan ise sadece, fani alipkendin de tamir edebilirsin.

sadece fan degisecekse 300 lira da cok ama sizin pek anlamadiginizi var sayiyorum. hangi parcanin sorunlu olduguna eminseniz kendiniz de acip degistirebilirsiniz. size sadece parca maliyeti olur. yoksa kadikoy'de bir suru "bilgisayar hastanesi" gormustum.

ya hp aradığında çalışıyordum o ara hızlı hızlı İngilizce bi şeyler söyledi, yarın cihazı teslim alırken soracağım sorun neydi falan diye muhtemelen söylerler ona göre burada yine paylaşırım.

ya bir dönem kayıt yaptırmamışsın ya da azami süreyi aşmışsın o yüzden öğrencilik haklarından faydalanamıyorsun. burstur, öğrenci indirimleri, askerlik tecili vs. hakları kapsadığını biliyorum, yani bunlardan faydalanamazsın ama onlar dışında tam olarak neleri kapsıyor bilmiyorum. derslere ve sınavlara girmek dışında bir hak talep edemiyorsun sanırım.

askerlik tecili ve indirimli otobüs kartından faydalanamayacağınız anlamına geliyor o tarih itibariyle.

harç yatırdın mı son 2 dönem?

@emeritus hayır hatta yıllardır ne harç yatırdım, ne kayıt yeniledim.

harç yatırsaydın öğrenciliğin sorunsuz devam ederdi. bu sene kanun çıkarmaya çalışıyorlardı belki de çıkmıştır, maksimum öğrenim süresi olacak artık, belki bi kaç dersi kalana af olabilir. sen kesin bilgi için üniversiteye bi uğra.

ben benim gardropu tek başıma kurmuştum. ölçüleri de bundan daha büyük. yapılmayacak bir şey değil. eve çıkarsınlar yeter, tek başına çıkaramayabilirsin. eve çıkardıktan sonra parça parça götürürsün, tek başına hiçbir parçası taşınmayacak kadar ağır değil.

baktın olmuyor yakınlardaysan gelir bi el atarım.

Zor olur tek kisi ama imkansiz degil tabii. Bazen iki kisinin tutmasi gereken parcalar oluyor. Ayni zamanda yorucu da bir is biz iki kisi kurarken neredeyse bir gunumuzu almisti. Her seyi kitabina uygun yapmaya hic bir basamagi atlamamaya dikkat edin. Kolay gelsin

öyle bir masa kurmuştum. koltuklardan, sandalyelerden falan "şunu iki dakka tutsana be abi" diye yardım alarak.

Yani cidden zor olur ama bizzat ikea benim dolabı kurmak için 1 kişi göndermişti.
Bi arkadaş olsa hem kolay hem keyifli olur

Tek başına da yapabilirsin çok zor değil evde sandalye varsa ooo çok da kolay olur.
uzun sürer ama ilk olduğu için

eksik olma ack3000, yurtdışında yaşıyorum ama düşünmen bile yeterli.

sağ olun cevaplar için, kırarsam bi soru daha açarım napayım diye. : )

ikea'nın sitesinden bul ürünü, sayfasına gir, en altta kurulum kılavuzunu indirme seçeneği çıkıyor. oradan adımlara bakabilirsin. arkasına kontraplak çakılan bir modelse onu yerde yatık halde kurman gerekir, ayaktayken arkasını çakmak çok zor olur. çaktıktan sonra tek başına ayağa kaldırman zor olabilir onun dışında iki kişiye çok gerek yoktur tahminimce.

kurarsın

Ben de bana bi fotoğraflarını atar mısın dolabın

www.ikea.com

suradan "korpusse für schiebetüren"e tiklayip yüksekligi 201, derinligi 58 cm yapinca cikan listedeki sondan 3. dolap.

icini falan secebiliyorsun kafana göre. merak ettiysen kurduktan sonra yollarim fotografini.

gardrop için montaj hizmeti de alsaydın keşke, kurarsın kurmasına da yamuk yumuk oluyor ve saatler hatta tüm gün heba oluyor.

aklima gelmedi degil ama biraz fazla tuttu acikcasi. kargo ve kurulum dolabin yari fiyati nerdeyse.

imitation game
budapest hotel

Boyhood.

whiplash

bedelli işlemleri nasıl yapılıyor bilmiyorum da sana 18bin liralık bir makbuz falan vermediler mi ya da hesap hareketlerinde görünmüyor mu? soran olursa oradan gösterirsin işte.

ha aynı olayı halkbankta aylarca kullandım ben de, bir problem olmaz zaten içini ferah tut..

sen 200 tl'lik kredi aldın. oyle bi'şey olma ihtimali 0. faizi ile ödiyceksin o 200TL'yi bi 5 kuruş falan olrr :D asdfasd

kmh kullandınız sıkıntı yok. işiniz tamam.

ziraat çalışanıyım. konu kilit

parayı yatırdıktan sonra askeriyeye dekont götürmedin mi? hem oradan askerliğini bedelli yapmıştır diye bi kağıt veriyorlar.

ikisine de izle, imitation daha güzel olmalı

imitation game'i izlemedim ama whiplash son zamanlarda izlediğim en güzel filmlerden biriydi. rocky'nin jazz öğrencisi versiyonu gibi bir şey, gerçi ben rocky'yi de çok severim.

Whiplash

ikisini de izledim. oyum whiplash' e.

imitation game çok daha güzel bence.

whiplash> the imitation game

whiplash

herkes söylemiş ama benden de whiplashe bi oy gelsin

yapmak ve yıkmak gibi olmuş bu cümle

bina yapmak çok zordur, bi çok şey gerektirir yorucudur ve uzun zaman alır, yıkmak ise bi dinamite bakar ve anında toz olur her şey..

bir an için mutluluk değil, hayatta ulaşmayı amaçladığımız mutluluk için uygun geldi bu cümlesi bana

katılıyorum.
hayatının büyük bölümünde mutlu olduğunu söyleyen bi insanı inandırıcı bulmam mesela.. İnsan kolay alışır güzelliğe mutluluğa. Birşeye sahip olmanın mutluluğu 3 maksimum 5 gün sürer daha iyi bi iş daha güzel bi ev vs. ancak her manevi mutlululuk beraberinde yıkım tehlikesi getirir.
hayatımızın büyük çoğunluğu acı elem ve yaşama uğraşı.

Salt mutluluk duygusu açısından baktığımda genel olarak en az 2sebep/ya da değişken görüyorum diyebilirim. O anda mutlu olma eşiği/mutluluğa hazır olma durumu/mutlu olma isteği gibi duygular birinci sebep. Mutluluk veren olay/kişi vb.ikinci sebep. Ama birisi şunu diyebilir; aynı olay karşısında her zaman aynı ve eşit derecede mutluluk duygusuna sahibim. Bunu diyen insan tutarlı mı olur yoksa hasta mı bilmiyorum. Çok acı bir deneyim yaşarken genelde seni mutlu eden bir şeyle mutlu olman mümkün değil bence.
Ama mutsuzluk öyle mi azizim. Mutsuzluk öyle bizdendir öyle bizdedir ki yanına bir yancıya asla ihtiyaç duymaz.

@godoşu beklerken nasılsın tatlım :) umarım afiyettesindir. bilirsin senin yazdığın çoğu şeyi seviyorum.

evet şimdi godoşu beklerken mutlu oldu mu, inceleyelim.
Evet ben onun için bu dünyada bir amaç ya da araç değilim hatta hiçbir şey ve hiç kimseyim. Ancak kim kendisiyle ilgili iyi niyetli cümlelerden/sevgi gösterilerinden ya da abartırsak mesela iltifatlardan hoşlanmaz ki?
Yahu mutlaka hoşlanmayan vardır ama id, ego, süperegoysa buyurun; mutlak surette içinde bir yerler ısınır insanın. Mutluluğun bir şeylere bağlı olmadığını düşünmek bana polyannacılık gibi geliyor. Ama kendi içindeki duygu durumunu göz ardı etmek de aptalca. Bu sebeple iki değişken iki dinamik var diyorum.
Aslında godoşu beklerken böyle bakınca seninle ortak bir penceremiz var.
Mutsuzluk konusunda ise sanırım ben senin kadar iyimser değilim. Yani mutsuzluktan kaçmak ya da mutsuzlukta boğulmak gibi iki uç ayrım yapmadan şunu net bir şekilde söyleyebilirim dozunda mutsuzluk ekmek gibi su gibi bence yaşamımızda. Kaçmak için uğraşanlar vardır elbette ama ben eminim onların bile içinde bir yer mutsuzluğa koşmak istiyordur. Burada aklıma hep damar/bunalım şarkılar geliyor. Bilinçli bir tercih değil midir geceleri oturup eskileri düşünüp acıklı şarkılar dinlemek. Ben yapmam diyenin alnını karışlarım. Zaten ben mutsuzluğu korkunç ya da kötü olarak tanımlamıyorum. Olsun azıcık iyidir.

dawkinsin bu minvalde bir sözü var.
hayatta kalmanın birkaç temel kuralı var, ölü hale gelmek için ise sayısız neden.
misal işte, yemek, su, barınak bulup eş ayartıp çiftleşirsin.
ama yumurtalarını koruyamazsın, neslin tükenir, uçamazsın kaçamazsın neslin tükenir, kıtlık olur yiyecek kalmaz neslin tükenir, kızlar sana bakmaz neslin tükenir... tarihe karışmanın sayısız yolu vardır.

Pek de katılmadım. İnsanın kişiliğini hesaba katmamış. "Her şey seçimlerimize bağlı" derler; bu çok doğru ama bu seçimleri "Ben mutlu olmayı seçiyorum" gibi saçmasapan bir 3. sınıf kişisel gelişim kitabı cümlesi ile yaptığımızı sanmıyorum. Seçimlerin bizim kişiliğimizle birlikte şekillendiğini düşünüyorum.

zenciamacalismiyor "İnsan rahatlığa kolay alışır" demiş. Doğru ama zorluğa da alışır. İnsanoğlu ne versen alır bence. Ne versen daha fazlasını da ister. Bu ikisi arasında herkesin bir kişisel dengesi var. Bazıları daha açgözlü, bazıları daha kanaatkar olabilir. Bu ikisi bir arada olabilir. Sahip olduklarınla mutlu alıp daha fazlasını için uğraşmak mutluluğun kendisi olabilir. Kendi açımdan temel olmazsa olmazların dışında bir şeyleri kaybetmek anlık mutsuzluktur, bir zaman sonra zaten geçer gider. Bu büyük bir şey değilse yatmadan önce aklıma gelmez bile.

Mutsuzluk için tek neden nedir? Sağlığın yerinde ise, başını sokacak yerin varsa (ve yakın gelecekte olmama olasılığı pek görünmüyorsa), bir iki hayati meselede de sorun yoksa, mutlu olmaması için nedeni yok insanın. Bu demek değil ki sürekli ot çekmiş gibi kafa güzel dolanalım. İnsanın anlık mutsuzlukları olur. Anahtarını evde unutur, parmağı kapıya sıkışır, metrobüse binmek zorunda kalır. Böyle şeyler hep olacak. Eğer mutlu olmak için insanın kişiliği tüm her şeyin mükemmel olmasını bekliyorsa ve kronik mutsuzsa, o ömür harcanmış ve gereksiz yere heba edilmiş bir ömür gibi geliyor bana.

Bu konuda yapılmış çalışmalar gösteriyor ki, insanın ne zaman ne ile ne olduğu kendinde gizlidir. Burada mutsuzluğu ve mutluluğu yaşamdan alınan tatmin düzeyi olarak tanımlıyorlar. Tek sorunu para olan mutsuz bir insanın sorunlarını çözdüğünde, bir süre mutlu oluyor, sonra yeni hale alışıyor ve yeniden mutsuz oluyor. Birçok sorunu olan mutlu bir insan da yeni hale biraz daha uzun sürede alışsa bile alışıyor ve mutlu (tatminli) bir insan olmaya devam ediyor. Sonuçta anlık şeyler dışında, kimsek ona dönüyoruz. Kürkçü dükkanımız orası. Biz değişmeden de mutluluğumuz mutsuzluğumuz değişemez.

Ayrıca hayat tatmininin nesilden nesle fark ettiğini düşünüyorum. Y neslinin aynı şeyle daha mutsuz olduğu da bir gerçek.
Şurada bilimsel olmayan bir makalede Mutluluk = Gerçeklik - Beklentiler diye bir formül var. Beklentiniz gerçeğe göre yüksekse mutsuzsunuz, beklentileriniz düşük olduğunda daha mutlusunuz. Makalede anlatılan ise özetle, Bir Y nesli büyük politik ve ekonomik sorunlarla büyüdüğünden beklentileri az, ama gerçeklik onların beklentilerine göre yüksek olduğundan mutlular. Y nesli ise teknolojik bir bollukla büyüdü, Facebook'ta da milletin mutluluğunu izleyerek büyüyor. Böylelikle gördüğü şeyler kendisinde olmayınca mutsuzluk hissediyor. (Ek bilgi: Buna da bilimsel olarka "göreceli yoksunluk" deniyor). Y nesline ayrıca kişisel gelişim ile ilgili her türlü şey "Sen özelsin, sen bir tanesin. Dünyada senden başka bir tane daha yok" tırıvırıları ile de büyüdüğünden beklentisi kökleniyor. Böylelikle beklenti-gerçeklik arasındaki fark yüksek olduğundan mutsuz bireyler oluyorlar.

Burada erken Y ile geç Y'yi de ayırmak gerek. 1980-1985 arası Y'ler daha çok X özelliği gösterdiklerinden (daha doğrusu X nesli ile geçiş özellikleri gösterdiklerinden) genellikle daha mutlu bireyler. 1990 sonrası ise tipik Y nesli ve genellikle mutsuzluk yaygın. Örneğin, erken Y'ler kendilerini geliştirmek adına farklılaştırırken, geç Y'ler ise birbirine benzemeye çalışıyorlar ve bu açıdan da daha önceki nesillerden daha büyük bir nesil farkı doğuyor.

Ya da şöyle göstereyim. X ve erken Y'lerin büyüdüğü müzik (küresel olarak) metalin altın çağının verdiği enerik bir öfke ve renkli renkli pop müziklerin verdiği titreşim ile büyürken, geç Y'ler grunge gibi daha çok "Hayat ne kadar da dandik", "Yaşamak ne kadar da zor" temalı şarkılarla veya rap, hip hoptan gelen sinirli ama bir o kadar da bunalımlı sözlerle büyüdüler.

Özetle, bu mutluluk nesle de bağlı. Nesil zaten kişiliği de şekillendiriyorlar.

benim söylediğim bir söz de şudur;

mutluluğun tanımı yok, mutsuzluğun çok...

Kısmen evet, kısmen hayır.
Şöyle açıklayayım kendimce:
Hani hep derler küçük şeylerden mutlu olmak, işte mesele orada yatıyor. Sizin mutluluk bareminiz nerde?
Tam tersi de "mutsuz" olmak için niçin tek bir sebebi yeterli görüp mutsuzluğa balıklama dalıyoruz. Niye?
Neden o ufacık bir hadise bizi mutsuz etmeye yetiyor ya da biz hemen kendimizi mutsuz/huzursuz/sıkıntılı hisstmeye başlıyoruz. Bence mutsuzluğu getirdiğini düşündüğümüz faktörleri çoğaltmamız lazım. Yani "bugün şu oldu, aaa çok mutsuzum, çok moralim bozuk, çöküntüye girdim" vs.vs.vs. gibi detaylar "1" ile tanımlanmamalı, artmalı. Çok çok sayıda olursa mutsuz olmalı insan, "1" iken değil.
Umarım anlatabildim.

karın kaslarım iflas etti, yanlarım ağrıyo. aro.

izledik, polisin tepkisi az bile kalmış bana göre; sonrasını da merak ettim:)

jajhahaha. izledim

Umarım dediğini yapmıştır..

polis kitap sevgisini farklı bi boyuta taşımış

Bana da öyle yapıyorlar. Biri alınca ebayden satıcıya yazıyorsun ya benim ürün gelmei diye o da paranı iade ediyoe

gönderici normal posta ile gönderdiyse postacının insafına kalıyor. oysa uluslararası gönderilerde kayıtlı posta gönderseler dediğin gibi olur

Kargo bedava ise imza karşılığı verilmez. posta kutusuna falan bırakırlar veya apartmanda müsait bir yere.

giremiyorum ben de

bozuk

bu pazar trtde vardı. daha önce de rastladım.

sevmem.

pazar sabahları trt de yayınlanıyor hala. pzr'ı pzt'ye bağlayan gece de tekrar veriyorlar.

western güzeldir. trt'nin seslendirmesi de artık kafamda oturdu, o adamlar gerçekte de türkçe konuşuyorlar gibi hissediyorum artık.

güncel bir film olan the salvation'la aynı keyfi yaşayabilirsin.

Trt pazar günü western film yayınlamayı hiç durdurmadı ki
vahşi batı filmleri hala çekiliyor, mesela 3:10 to Yuma, True Grit, Django Unchained gibi filmler başarılı da oldular gişede.

Var, babam.

mcmanus

film güzele benziyor

ben izliyorum.

trt'de halen yayınlanıyor arkadaşların dediği gibi. ayrıca digiturk'ün mgm kanalında da çok western gösteriliyor. klasiklerin zaten dvd'lerine sahibim, açar izlerim canım istedikçe.

salvation'ı izledim, çok iyi değil ama mads mikkelsen çok iyi, onun için izlenir.

güncel olanlardan 3:10 to yuma, true grit ve django gerçekten iyi filmler.

dizi olarak da deadwood çok iyiydi.

son dönemin en iyi kowboy filmi Django izle derim..

Polis ve resmi kurum kontrolleri sırasında tespit edilirse inzibatlara teslim ediliyor.
Hiç bir şart ve koşulda inzibatlardan kaçamaz.

polislerin ellerinde artık GBT ye baktıkları elektronik aletler var.sorgulamada asker kaçağı olduğunuz belirlenirse o an jandarmaya haber verilip teslim ediliyorsunuz.

o uygulama bitti diye biliyorum ben. sana 15 gün içinde birliğime teslim olacam diye kağıt imzalatıyorlar sanırım.

Aynen. Yakalanma. Çevirmelerde polise kimliğini vermeden önce söyle durumunu anlayış gösterebilirler.

artık bakayaken yurtdışına bile çıkılabiliniyor diye biliyorum. öyle gelip almıyorlar idari para cezası var kendin teslim olursan daha az yakalanırsan daha fazla. böyle yakalanırsan cezan katlanıyor yani.

yok öle götürmek o eskidendi şimdi polis gelir sana bir kağıt imzalatır sen en yakın askerlik subesine gider ceza öder bir sonraki celp dönemine tabi olarak tekrar tecillenirsin ama celp dönemi gelince gitmen gerek yoksa tekrar bakaya kalıp cezan katlanır.

Polis yakaladığında 2 hafta içinde askeriyeye gideceğine dair kağıt imzalatıyor!
Ama o kağıttan sonra yine gitmezsen ne olur bilmiyorum. Otelde kalma, yolda kimlik soran polis görürsen de yolunu değiştir. :)

yok öyle tutup götürme. polis yakalarsa jandarmaya verir, jandarma belgelerini falan veriyormuş sanırım, tam nasıl oluyor bilmiyorum ama onlar da götüremiyor. senin gidip ben birliğe katılacağım demen gerekiyor. yoksa ceza biniyor işte ve katlanıyor.

Kısa donemse eğer "mesai saatleri içerisinde yakalanırsa" polis alır askeriyeye goturur.. Orada belgeleri imzalatırlar, bir sonraki celp dönemine gidecek şekilde ayarlarlar.. Yine kaçar, bakayalığa devam.

Mesai saatleri dışında ise polis vs yakalarsa tutanak imzalatır, 15 gün içinde şubeye gitmesi için. Bu tutanak bakaya cezasının kesinleşmesini sağlar, kaçmaya devam ederse ve tekrar tutanak yerse hakkında dava açılabilir. Ama pek uğraşmıyorlardı dava ile, yine de belli olmaz. (örn. otelde kalırsa sabaha polis damlar direkt olarak)


Uzun dönemse, lise mezunu falansa yani, mesai saatleri içerisinde yakalanırsa şubeye goturulur ve 3-4 gün içinde birliğine teslim ederler.

Sonuç, mesai saatleri içerisinde yakalanmamak önemli..

Trafik çevirmelerinde pek bakmazlar ama polis çevirmesinde önce kesin olarak polise söylemek lazım, kötü bir tipe denk gelmezse eğer genelde bakmazlar gbt'ye. Çünkü bakar da kaçak olduğunu görürse işlem yapmak zorundadır memur. O yüzden uğraşmak istemez çoğu. Ama şans bu belli olmaz, cinsine denk gelinebilir.