bir göz atın buna: mail.google.com

spam olarak işaretlemiştim ben arayıp başka bi çözüm bulamayınca. 2. bir mail adresiyle dene bakiym oluyo mu.

şu ara orhun yazıtları çok popüler.

'anam TÜRK babam TÜRK ben de gurur duyuyom ama anam KÜRT babam KÜRT olsaydı onla da gurur duyacaktım'
yazdır bence toplumunun aidiyetine, kimliğine ne kadar bağlı olabileceğini göstermiş olursun böylelikle herkese.

"Türklükten aldığım tadı başka hiçbir şeyden almadım" yazdır.

''türk'üm'' yaz yeter. gören başka bi özelliğin olmadığını anlar zaten. hatta teselli niyetine 'ne mutlu türküm diyene' bile diyebilir.

Ay Yıldız kafidir.

Türk olamadığı için eziklik hissedenlerin yorumları seni üzmesin.Türk olamazlar ama Türk ekmeği yerler,Türkçe forumlarda böyle yazılar yazar dalga geçerler sadece o kadar.

kimseyi fazla övme. abartma. işe güce girince herkes satıyo birbirini. geyik yapmak en güzeli. hafif dalga geçmek.

Ya ben hiç owencanın nasıl yazdığını görmedim bi bkz versenize :) kulyaz stayla yazıp dağıttım bugün pek bi tuttu :D

boğaziçinin kütüphanesi

(bkz: itü mustafa inan merkez kütüphanesi)

bahçeşehir ve bilgi üniversitesinin kütüphaneleri.

isam'a bak. gidenler son derece memnun. boğaziçi'nin aptullah bilmemne isimli kütüphanesi de iyidir kuzey kampüsteki. ama ağırlıklı ingilizce kaynaklar, haberin olsun.

söylemin amacına değil de pratikte ne gibi sonuçlara yol açtığına bakarım. ırkçı veya milliyetçi veya ikisi de değil, birşeyi değiştirmez.

Anayasada "Türk"'ün tanımı şu şekilde: "Türk Devletine vatandaşlık bağı ile bağlı olan herkes "Türk"'tür." Bence bu tanım ile Türklük ırksal bir söylem olmaktan çıkıyor.

bence artniyetli biri bir tartışmada bunu kullanan birini ırkçılıkla değil de şovenist olmakla suçlayabilir. zira "ne mutlu Türküm diyene" ezilmemiş bünyelerde bir etki yapmayacaktır. ancak ezik kalan biri bunun altında kalıp da atağa geçebilir.

tek başına bir Türk ırkçılığını bağırmamakta ama sürekli göze sokulursa (bir anlamda @cro magnon'un dediği gibi) asıl niyetinin Türk olmayanlara hoş gözle bakmayacağı olacağının sinyallerini vermekte bence.

bunun neresi ırkçılık allah aşkına? burada başka bir ırka hakaret mi var? onları küçümseme mi var, aşağılama mı var?
ben türkleri severim demek de ırkçılık o zaman.
ırkçılıkla alakası yok. bir ırkın kendi ırkını övmesi ırkçılık değildir. her ırkta da bu vardır zaten. olmaması anormal.

Baldur her ırkın kendi ırkını sevip övmesinin normal olmasının sonuçları için seni Türk milliyetçilerine ve ALman milliyetçilerine ve yaptıklarına ve ayrıca genel olarak "milliyetçilik" kavramlarına yönlendirmek istiyorum.
Yalnızca bir ırkı sevmemek değil, bir ırkı diğerlerinden fazla sevmek ve üstün olduğunu düşünmek de ırkçılıktır.

ne mutlu Türküm diyen kişinin kafasındaki Türk kelimesinin anlamı anayasadaki tanım ile eşleşiyorsa ırkçı bir söylem olmayabilir ama çoğumuz biliyoruz ki ne mutlu Türküm diyen çoğu kişinin kafasındaki tanım öyle değil.

gayet de ırkçı bir söylem. sen adamın evladına her sabah zorla ne mutlu türküm diyene dediriyorsun. kürtlere hak verdiğim bir iki noktadan biri. düşün ki amerikan mandası kabul edilmişti her sabah god praise who say i am american demekten rahatsızlık duyarmıydın_?

felina ve idm +1, ben de anayasada geçtiği haliyle anlıyorum bu cümleyi. ama pratikte farklı yerlere çekiliyor..

burada şu tartışmaya girmeye ne gerek var?

ulan benim bacaklarımı açarak oturmamı bile seksistlikle suçlayan insan var bu dünya üzerinde. dolayısıyla ne yapıldığı değil etkileri ve sonuçları önemlidir. ne mutlu türk'üm diyene sözü de ayrımcılığın ekmeğine yağ sürüyor. pratikte böyle.

ben ırkçı buluyorum.
pratiğe bakınca, anayasada tanımlanan Türklük kavramı ile farklı bir durumla karşılaşıyoruz.
mesela: tarih dersinde Orta Asyadan gelen bir milletten söz ediliyor. oysa ordan gelmeyen, anadoluda daha önce de var olan insanlar da var, başka yerden gelenler de... türkiyedeki tüm insanlara Türk ırkının etnik özellikleri empoze ediliyor... ne mutlu Türkiyeliyim diyene, anatolyan'ım diyene gibi bir şey olsa iyi olurdu...

ırkçı bulmuyorum, o yıllarda yeni kurulan devletin vatandaşlık ruhunu oluşturmak için kullanılmış bir slogan olarak görüyorum. adeta "aşağılık kompleksine kapılma, sen de iyi/güçlü bir bireysin" anlamına geliyor. Bu söylenirken de "ne mutlu türküm diyene, ne kadar yazık almanım diyene" anlamının kastedildiğini sanmıyorum, ülkedeki etnik azınlıkların dışlanması için söylendiğini de hiç düşünmüyorum.
Ama tabii günümüz koşullarında bir anlam taşımıyor. sanki bir çocuğun büyümesi gibi.

mustafa kemalin bunu söylediği zamana ve sosyal şartlara bakarsak mantıklı ve hatta gerekli bi söylem. ama 2011 yılında hala bu söylem üzerinde ısrarcı olmaya gerek yok. dünya o kadar çok değişti ki.. bugün bi ingiliz çıksa karşıma ve "ne mutlu ingilizim diyene dese" hassiktir ordan derim.. ne mutlu insan olabilenedir bence..

durup dururken niye türküm demekle mutlu olunuyor onu bi irdelemek lazım bence öncelikle.

bi de şöyle düşünelim:

almanya'da "ne mutlu almanım diyene" diye bir söz olsa ordaki türkler ve diğer göçmenler için bu ne anlama gelirdi? üstüne almanlığı da "alman devletine vatandaşlık bağı ile bağlı olan herkes almandır" gibi bir kılıfa soksalar?

(bkz: ulus inşası)

Atatürk Ne mutlu Türküm diyene demiş ve akabinde o dönemin eğitim politikası da vatandaşların eğitimini bu düşünceye uygun üstlenmiş. Yani 70-80 sene önce söylenmiş bir lafı düzyazı olarak algılamamak lazım. O dönemde bu ülkede ermeniler,rumlar çerkezler vs. birçok topluluk bir aradaydı buna rağmen bu laf söylendi ise kimse çıkıpta "bizi öteleme amaçlı söylediler bu lafı" diyemez.

Bazı kesim amerkan filmlerindeki "zenci" leri oynamayı seviyor. Zenci hırsızlık yapar tutuklanır hemen başlar şikayete "ben zenciyim diye tutukladılar" soru sorulur "zenciyim diyemi soruyorsun" vs. vs. Günümüzde bir kesimde kendini zenci yerine koymayı seviyor. Onun için yazılan yer yazıyı düzyazı olarak okuyup çarpıtıyorlar.

Hepsinin cebinde Türk parası,Türk kimliği var Yurtdışında pasaportlarından dolayı Türk vatandaşı görünüyorlar, ama buna rağmen "Ne mutlu Türküm diyene" lafından rahatsız oluyorlarsa çözüm basit. Mutlu olmadığınız ülkenin nüfus cüzdanını,pasaportunu,parasını,dilini taşımayın. Bu konuda bir zorlama yokki...

türk'üm diyene övgü içerdiğinden ırkçılığı, etnik aidiyetiyle ön plana çıkmayı alenen teşvik etmiştir bu söz 90 yıldır. yüzlerce yıl kendini müslüman olarak tanımlayan, türk,laz, çerkes, gürcü, kürt, boşnak kitleleri bu bilinçten sıyrılıp devletin resmi millet kalıbının içine girmeye zorlamıştır. bu kalıba girmek istemeyenleri, bu kalıbın dışarıda bıraktığı kültür ve dilleri türk milliyetçisine dönüşen kitlelerin hedefi haline getirmiştir. bu kitlelerin büyük kısmı maalesef 90 yıldır parmağın gösterdiği yerden kafasını çevirip parmağın sahibini görememiştir.

:) Saçmalamamak lazım bazen, Bu laf söylendiğinde ülke bile değildik bir nesil,okumuş eğitimli bir gençlik, eğitmenler doktorlar bilim adamları hepsi cephelerde şehit olmuş,ülke harabe haline idi.

Tüm ulusu ayaklandırmak için çeşitli övgü sözleri söylenmiş, aradan geçmiş 90 küsür sene birileri sıcacık kaloriferin yanında monitör başında yok şuydu buydu edebiyatı yapıyor. O zamanki insanlar dünyanın en büyük ordularına boyun eğmemişte bu lafımı yutup 90 sene sineye çekmiş? işkembeden teori uydurmamak lazım.Nefret söylemidir bu diyenler nefret kusmaktadır aslında.

vaniköy'e üsküdar'dan yahut en güzeli metrobüs'le falan 1. köprünün beylerbeyi ayağında indikten sonra 200 metre aşağı inip beylerbeyinin 1 üstündeki duraktan otobüse binip gidersin. sık geçer otobüsler. beykoz yönündeki otobüslerin hepsi geçer. ama vaniköy'de gezecek bi yer bilmiyorum ben. lüks ve ıssız bi yerdir. az ilerdeki kandilli'den başlayarak, anadoluhisarı, kanlıca falan diye sahilboyu tek tek gezersen harika olur tabi.

bir çok e-mail danışma-müzakere biçiminde 'birlikte' çalışabilirim.

'I do apologise that I can not be clear' net biçimde söyleyemiyosan öngörü-bilgi eksikliğinden dolayı, şöyle de diyebilirsin 'so sorry that I can't give you proper information at the moment'

ikincisi için sorry for not being clear yeterli.

migren gibi geldi bana.. migren için kullanılan herhangi bi ağrı kesici işiniz görür sanırım..

hocam dogal bi cozumu yok mu yani yiyecek icecek gibi? misafir evi gibi biseydeyim, ilaclarin yerini bilmiyorum. uyandirmayayim simdi milleti. mutfakta falan bulunan seylerden bisi yapamaz miyiz?

valla migrense bildiğim kadarıyla yok.. kafanıza sıkıcana bi şey sarıp uyumaya çalışın olmazsa..

bruxism de olabilir.

bilirim o ağrıyı dostum. fenadır. migren başlangıcı olabilir, aman diyim. dikkat et. kırmızı şarap'tan, kahve'den uzak dur özellikle. genel olarak da kafein içeren içeceklerden, çikolatadan ve alkolden uzak dur hatta. migren bi bulaştı mı ömrün boyunca belan olur vallahi.

sinizütte olabilir.Çenede dişlerde bile ağrı yapar.

geçmiştir bu saate kadar. yine de fikrimi söyleyeyim. zifiri karanlıkta kalmak iyi geliyor.

geçmiştir sanırım bu saate kadar ama yine de;
ilk defa oluyorsa migren olduğunu sanmıyorum. yorgunluktan kaynaklanıyor olması yüksek ihtimal.
uyuyamaman agrıdan değil enerji içeceklerinden.
çikolata bazı kişilerde ağrı yapabiliyor.
yorgunluk+şakak ağrısı ışık hassasiyeti yaratır. devam ederse bir göz doktoruna görün.

geçmiş olsun

tisortumu basima sarip uyudum 45dk icinde.

cikolataya karsi hassasiyetim var mi bilmiyorum, ama sanmiyorum, onceden gece 2'de 1 kutu Kinder'i bitirip uyumustum. ama Nutella ilk kez yiyorum sanirim. ama nutella da koca bi kavanoz degildi ki, yaninda silindir biskuvi verilen turdendi, azicik bisey yani.

kahve icmem, sarap da, alkol de. sadece sabah ve aksam birer cay icerim.

isik hassasiyeti hep var aslinda bende, gorme alanimda bi ampul falan olunca degistiririm acimi. ama bu derece yoktu.

kaç trilyon eft yaptın?

100 liranın eft ücreti 25 liramı ne hesap işletim ücreti de benden 6 ayda 35 lira alıyorlardı ipneler.

Edit: İşbank için geçerliydi bu söylediklerim

madem internet üzerinden gönderdiniz, girip dekontunu falan kontrol etsenize. orada yazar zaten eft ücreti ne kadar. gönderdiğiniz paradan kesilmez ayrıca eft ücreti. ayrıyetten belirtir size şu kadar cukkalarım ben hesabından bu parayı göndereceksen diye.

15 lira yatırmam gerekti birinin hesaba. 24 lira masraf çıktı. soyguncu bunlar

cepbank üzerinden ücretsiz değil mi eft? firefox'ta bir eklenti olması lazım, browser ınızı mobile safari gibi gösteren. bilgisayarınızda bu eklentiyi kullanarak ücretsiz eft yapabiliyordunuz sanki. 24 lira eft ücreti mi olur lan. adam tutar gönderirim daha ucuza gelir.

yeri gelmişken söyleyeyim.Wap üzerinden eft ve havale'de ücret almıyorlar.
Firefox'un wap browser'ını kullanarak;bilgisayardan ücretsiz eft yapabilirsiniz

dostlar, çok sağolun. eksik bilgi vermişim, affınıza sığınıyorum.

benden zaten eft masrafı kesildi. 2.5 lira. ama dayıma 100 lira eksik gitti.

şimdi adam, eksik yolladığımdan işkillenmesin. merak ettiğim olay halkbank'ın dayımdan bu 100 lirayı neye dayanarak kestiğiydi.

kredi kartı minimum ödemesini otomatik olarak çekmiş olabilir. otomatik fatura ödeme talimatı olabilir. hesaptan önceden nakit avans falan çekilmiş eksiye düşmüş olabilir. hesap işletim ücreti de olabilir ama miktar o kadar olmaz heralde.

wd caviar black serisi.

imkan varsa 80-120g bir ssd +2tb caviar black derım.

western digital'den şaşma derim. istanbul'daysan kadıköy yazıcıoğlu işhanı'nın yanındaki exa bilgisayarın fiyatları çok uygun. pazarlık imkanı da var.

ssd şu anda tuzlu kaçıyor. ssd yerine 2 disk alıp raid 0 düşünüyorum ama 5-6 tane işletim sistemini bir arada kullanacağım(dualboot). bir sorun olur mu bilmiyorum ? 1 tane de depolama için alacağım.

cevab veriyorum: olmaz.

outlet alısverıs magzalarına bır ugra bence ama fıyatlar cok degısmıyor ayrıca ben zara ve topshoptan baya para verıp aldıklarımı beyoglu terkosta ve atlas pasajında goruyorum oralara da bir bakın

istanbul'da giyim üzerine rakipsiz adres merter'dir. metrobüs'le zeytinburnu durağında in, yolun karşı tarafından yukarı doğur çıkan cadde sağlı sollu ihraç fazlası kaliteli ürünleri satan dükkanlarla doludur. ucuzdur fiyatlar. zaten diğer mağazalar da gider oradan alır malları.

gezmeden geçmeyeceğin yer de adalardır, ortaköy'den sarıyer'e dek uzanan sahildir avrupa yakasında. anadolu yakasında da kanlıca, çengelköy gibi yerlerin sahilidir. ortaköy'de kumpir ye. bak canım çekti birden:)

terkos ve atlas pasaj'ına bonus beyoğlu iş merkezi'ne de bakın.
bir de pazarlar var tabi ama onlarda da genelde bu saydığım yerlerdekilerle aynı mallar oluyor.

Bakırköy pazarı ve LEvent pazarında da gayet güzel şeyler var.

kesinlikle ağa kapısı:))süleymaniye camisinin arkasında bi kafedir kendileri boğaz ve haliç manzarası+nargilee+elma çayıı:))

hocam face te ylsy grupları ve meb-ingiltere grupları var. oraya yazın isterseniz londra da yasayan bir cok türk ögrenci var orda

hocam tripod çok uygun ingiltere'de. ebay.co.uk'den alsaydın keşke. hala da alabilirsin, 2 günde gelir. tr'ye kıyasla çok uygun fiyatlar, burada da lazım olur sonra.

üstat gumtreeye bak. sudan ucuza bulabilirsin. ben acayip ucuza acayip malzeme kaldırdım ordan.

www.gumtree.co.uk

türk tarihi mi? öfkeli yıllar olabilir.

yakın türkiye tarihi mi, yoksa yakın dünya tarihi mi? muhtemelen türkiye tarihinden söz ediyorsunuz ama yine de dünya tarihiyle de ilgilenirseniz diye söylemeden duramadım: oral sander'in 2 ciltlik siyasi tarih serisi nefistir. özellikle yakın tarih dediğiniz için ikinci cilt daha çok ilginizi çekecektir.

İlber ORTAYLI-Türkiye'nin Yakın Tarihi

İlber Ortaylı'nın kendi tuttuğu notlardan topladığı bir kitap. İçinde güzel analizler, değişik bilgiler var. Çok ayrıntılı ve geniş bilgiler içeren bir kitap değil. Bu yüzden konular hakkında hiç bilginiz yoksa verilen ayrıntıları, çarpıcı bilgileri yakalamanız mümkün değil. Önce bu konuyla ilgili ayrıntılı bilgi veren birkaç kitap okuyun, üstüne bunu okuyun.

Küller Altında Yakın Tarih ve Yakın Tarihin Kara Delikleri - Mustafa Armağan

atatürk'ün yaşamının anlatıldığı 10 ciltlik seriyi önerebilirim. (bkz: küçük anılarda büyük sırlar)

Malesef yakın tarih yok elimizde, çünkü belgeler yok.Bir 20 sene sonra okumayı denesen daha iyi..

kesinlikle (bkz: paradigmanın iflası)zürcher'in (bkz: modern türkiye'nin tarihi) de iyidir.

cevap veren herkese çok teşekürler. çok yardımcı oldunuz.

şahsen ben 1 - 1.5 aydır yemiyorum bu sebepten dolayı burger king'ten. hatta dolayısıyla mc donalds'tan da. aynı şeyin laciverti sonuçta. hatta sırf orada yemeyerek hayatımın geri kalanı aynı kalmak koşuluyla 5-6 kilo verdim sanırım.

@elxa greenpeacei savunmuyorum ama balıklar büyüdukten sonra yiyin değil ordaki amaç, balıklar çiftlessin yumurtlasin yiyin ,

@elxa ;

aslında doğru söyledi ama yanlış örnek verdi.
en güzeli hiç yememek.
adama-urfa yiyin,hamburger yemeyin :)

saçmalık , o siparişu getiren kurye yanlış yere götürsün diye azarlanixak, siparişi alan yanlış alsın diye , belkide kovulucaklar

bana kalırsa en güzeli arayıp çalışma şartlarınız düzelmediği için sipariş vermiyorum demek. bu kadar basit yeteri kadar bu şekilde telefon alırlarsa belki bir şeyler değişir... ama öyle ya da böyle ben yemiyorum uzun zaman da yememeyi düşünüyorum...

Burger King bununla batmaz. Ona giren cikan da olmaz
Calisanlari tasviye ederler o kadar
-noldu kizim hat mi koptu
+hayir sefim, beni destekliyormus.sevindirik oldum

bi tarafımız eksilmez. 'karanlığa küfür edeceğine kalk bir mum yak' hesabı, ufak bir mumdur bu. ben de arayacam. hayatımda burger king'ten bi şey yemediğimi çaktırmamaya çalışarak:)

Nazım Hikmet Vakfı'nın desteğiyle hayata geçirildiğini öğrendiğim bir mücadele.

farkettiğim iki noktaya açıklık getirecek olan arkadaşlara teşekkür ederim şimdiden.

-erkek konuşmacılar hala çalıştıklarını söylüyorlar veya çalışan kişiler adına konuşuyor(ki çalıştıklarına inanıyor birçok izleyen)sormak istiyorum o 1 aylık sakallarla o iş yerine nasıl kabul ediyorlar merak ediyorum doğrusu.asla ve asla burger king ve mc donald's gibi iş yerlerinde sakallı erkek personel vardiyaya başlayamaz.

-sorulduğu zaman burger king'in piyasa içinde emperyalist bir güç olduğunu söyleyecek görünümde olan insanların orada çalışmaları tuhaf.

aydınlanalım,aydınlatalım...

çok basit. şöyle ki:

- bu insanlar burger king'de burger yapmıyorlar, bir büroda oturup telefonlara bakıyorlar, dolayısıyla sakalları kimseyi ilgilendirmiyor(ilgilendirmemeli.)

- paraya ihtiyaçları var.

bu arada telefon etmenin amacı, çok kötü çalışma koşullarına rağmen o işte çalışmak zorunda olan, ama durumunlarını herkese duyurmaya, dolayısıyla bu durumu düzeltmeye çalışan insanlara destek olmak, yalnız olmadıklarını göstermek, çabalarının boşa gitmediğini kanıtlamak. burger ya da balık yemekle hiçbir ilgisi yok.

hiç yemiyorum. yedikçe midemi bulandıran bir yağ oranları var zaten. nefret ediyorum politikalarından ve menülerinden de. destek olmalı!

Burger king bundan zarar gormez. Yapacaginiz en iyi sey o kalitesiz urunleri tuketmemektir.

iyi niyetli ama sanırım yanlış düşünülmüş bir eylem. herkesin dediği gibi ürünlerini tüketmemek en isabetlisi. şahsım adına iki aydır kullanmıyorum, ve ofis arkadaşlarıma da kullandırmıyorum.

bu eylemi gerçekleştirdiğinizde seslerindeki değişimi farketseniz bu kadar gereksiz eleştiri yapmazsınız. hiçbir şey yoksa, oradaki insana destek olduğunuzu belli ederek moral veriyorsunuz. bu kadar zor olmamalı.

şişli'den. camii'nin karşısında. kuyruğa giricen, 5 dk'da veriyolar. 5 lira ve kimlik gerekiyor.

gazi, 1715'te basliyor.

1430'da gunun ilk kosusu var.
1530'da altilinin ilk ayagi olan ucuncu kosu var. insanlar genellikle altilinin ilk ayagi oncesinde hipodroma giderler.

ancak sadece gazi'yi izlemek istiyorsaniz, 1630 gibi hipodromda olup atlari padokta yakindan gorebilirsiniz. daha sonra tribune cikip yarisi izlersiniz.

tribunler numarasiz, 2-3 liraya kapidan bilet aliyorsunuz, biletlerin bitmesi diye birsey yok.

çok kalabalık olur. haddinden fazla. giriş için 2 mevki var. birinci mevkiye giriş daha pahalı ama yarışı daha rahat izliyosun. oraya gir. 10 lira falan sanırım. ayrıca yağmur yağacak, ıslak çimde koşan atları kovala.

master tezleri hakkında hiç bilgim yok da normal paperlerı bile 100e 150e yazıyorlar. bence iyi para iste hani tez yazmak öyle kolay bir iş değil.

Böyle yasadışı, etik dışı bir işi yapmak için kendi fiyatınızı kendini belirleyin. Ahlakınızı kaça satacaksınız?

para lazım bilader, konuşturma şimdi. ösym başkanının intihalci olduğu memlekette, zamanı olmayanla parası olmayanın zorunlu buluşmasını rahip edasıyla yargılama bi zahmet.

Kimse yüksek lisans yapmak zorunda değil. Ayrıca bunun uzatması var, dondurması var. Ne şartlarda yüksek lisans, doktora bitirmiş insanlar gördüm. Neyse, sizi bu hallere düşürenler utansın diyeyim.

elektronik falan tez 1000, endustri makine 500-1000 arasi ama cok kil konular varsa 1000-2000 e de gidiyordur. bence siz 1000 falan diye soyleyin. sonucta zart diye odevi vermiceksiniz. surekli biraz biraz yapip hocaya mail atilacak direk son halini hocaya verirseniz killanir zaten. kolay gelsin

elimizdeki bilgilerle önce kadıköy'den kavacık'a gidilir, sonra ordan anadolu kavağı'na :))

üsküdardan otobüs olabilir. ona baktınız mı?

uzmanı burada güzel kardeşim.

1. yol: kadıköy rıhtım'dan 15 bk (kadıköy-beykoz), kavacık mezarlıkta inilir. mezarlığın yanındaki duraktan kalkan anadolu kavağı otobüsüne binilir. takribi 70 - 90 dakika.

2. yol: (ben bunu tercih ederdim) kadıköy söğütlüçeşme'den metrobüse binilir. zincirlikuyu'da inilir. oradan sarıyer otobüsüne binilir. (28 t falan) sarıyer'den vapurla anadolukavağı'na geçilir. takribi gene 70-90 dakka!

anadolukavağı'na sarıyer'den vapurla gitmek gibisi yoktur. ama vapur saatlerini kontrol et gitmeden. iyi gezmeler!

Bir tanıdık yaptırmıştı 30.000 lira ödemişti (fiyata pek inanmadım ama).

Ense kökünden alıp saç olmayan bölgelere ekiyorlarmış.

18 yaş bu iş için çok erken. 30lu yaşlara gelince tekrar dökülecek boşu boşuna para vermiş olacaksın. Adil bir doktora denk gelirsen o da bunu söyleyecektir.

aynı durumu yaşıyordum o yaşlarda. (peder keldi, validede de saç kaybı vardı hatta)

bence bi 28-30'a kadar bekle. iyice bi ortaya çıksın gidiciler kalıcılar. hem o zamana ucuzlar, ağrısızlaşır.

epey acı çektiren bi şey çünkü o operasyon.

şirketten bir arkadaşım yaptırdı 1,5 ay kadar önce. saç kökü başına 1€ alıyorlar. arkadaşımın sadece üst kısım yarım dünya şeklinde olduğundan, enseden alınan 3000 saç teli ile bayağı bir doldurduldu kafası. yer bostancı bu arada.

www.eksiduyuru.com

premiere kullanan biri olarak isim surekli full hd goruntulerle. ben de senin durumundaydim ve vaio aldim.(i7 - 6 gb ddr3 ram)... 2 saatlik full hd bir goruntuyu yaklasik 3 dakikada pending yapiyor.
eger arada cok fazla efekt yoksa bir cok goruntunun oldugu bir sekansi takilmadan preview yapabiliyor. (preview yaparken cozunurluk genelde full oluyor)

bunun disinda bir kac format haric renderi da cok hizli aliyor. hp makinamda 1bucuk saatte aldigim wmv ciktiyi, 8-9 dakikada elime verdi sagolsun...

sizin gonderdiginiz linkteki bilgisayar da gercekten iyi ama ram biraz az gibi geldi. premiere ciddi anlamda rame yuklenebiliyor cunku. ne kadar cok olursa ram o kadar iyi derim. o yuzden 6 veya ustunu dusunun derim.(tabi ddr3)...

kolay gelsin :)

üstad peki o linkteki makineye 4 gb ram eklesek nasıl olur? 8 gb'a kadar çıkarılabiliyormuş. bi de sizdeki aletin linki mevcut mu? nereden almayı önerirsiniz? çok teşekkürler.

panpa alabiliyorsan macbook pro al. Çok net bir şekilde işini görür.

edit: Pahalı olduğu doğru ama getirtme imkanın varsa Amerikadan yarı fiyatına Garantili bir şekilde getirtebiliyorsun. Apple uluslararası tanıyor garantiyi. Bir de 17 inç ve üzeri seçenekleride mevcut. 13 inç macbook pro alınmaz zaten=) Bende 13 inç macbook var illallah dedim ekranından ucu ucuna yetiyor ama premiere de ya da herhangi farklı bir kurgu programında delirtiyor adamı.

hoca onlar çok pahalı. duyuru'da ikinci eli var 2.000 lira, 13.5 inch. ama insan güvenemiyor, ekran da küçük ayrıca.

manyetık korumalı alman gerekirdi.

valaa 5 senelik hoparlör. logitech, iyi bişey sanıyodum. bu sene çıkmaya başladı sesler zaten.

ziyaretçilerin var panpa.iletişim kurmaya çalışıyorlar.

harbiden korkuyorum yalnız. dinleyen falan mı var beni? the conversation adlı film geliyor aklıma mütemadiyen.

parazit yapıyor. olur böyle şeyler. studio live'ın karşı binasında prova stüdyomuz vardı. kendi ses sistemimiden konserleri dinleyebiliyorduk. böyle parazitler oluyor. hoparlörü kapat kullanmadığında.

icine cin girmis olabilir. bana da olmustu hocaya gittim okudu ufledi duzeldi

bu esrarengiz sesler sana çok önemli bi msj ver,yor olabilir hocam.şifreli falan konuşuyolardır belki :) ama korkma zararsız sesler onlar

destiny daha uygun olur sanki...

game's destiny en uygunu

aslinda bunlar neredeyse esanlamli kelimeler, ama felsefede fate biraz daha olumsuz durumlarda kullanilmis.

destiny of the game olur bence. daha guzel duruyor.

the game of destiny 'dir.

kaderin oyunu değil, oyunun kaderi demek istiyorum.

respect the game de olur herhalde.

unlucky diycen hacı.

spam olarak işaretle.

kimse alenen para istemez, bu tarz maillerin hepsi dolandırıcılık. bazen de para kazandınız nijerya dan diyorlar, böyle şeyler hep var. aman dikkat. kimseye para vermeyin online olarak bu şekilde, HTTPS ye, sağ alttaki kilit işaretine, ve ciddi bir aracı PAYPAL gibi olmasına dikkat edin.

külliyen yalan, sürekli geliyor bunlardan

mesaj ile bildireceğim hesabıma 96 € gönderirseniz sorununuz ile yakından ilgilenirim :D

moda kafe diye bir yeri duymustum. basligina baktim gercekten varmis.
buna benzer baska yerler de vardi hatta burada sorulmustu ama bulamadim o soruyu.

(bkz: taximum)

windows media player classicle izleyin. açması daha rahat.

km player yükle! başka bişeye gerek yok.

Gom player da iyidir.

yargı yayınlarını kullanıyorum ben. önerebilirm sınavda çıkan sorulara eşdeğer soruları var.

eski sınav sorularını çöz. en faydalısı o.

kpss a grubu atamalarında genellikle hukuk işletme sorularını da yanıtlamak gerekiyor ki istedikleri puan türünde puanın hesaplansın. bölümü bilmiyorum ama az sayıda kişi alınıyor ve ingilizce sınavıdır mülakattır epey zor bir süreç. şöyle de bişey var. artık insanlar kpssye çok daha fazla çalışıp ciddiye alarak giriyorlar 2010 da yüksek puan alan sayısı arttı 2012 de daha da artacaktır. matematiğim kötü diyosan, kpssden vazgec başka alternatiflere bak derim ben.

KPSS A için yaş sınırı 30 ama KPSS B için daha geç. O yüzden bu sene olmazsa bile gelecek sene girebilirsin KPSS ye. seyyahxx'in dediği gibi KPSS A harbi çalışma gerektiriyor hem sınavı geçsen bile sonrasındaki aşama bile çok can sıkıcı.

Yaşın çok geçmemişse banka sınavlarını dene olmaz mı?

kardeş, umudunu yitirme. 2009'un bu aylarında işten istifa etmek üzere olan biri olarak aynı psikolojideydim! Şubat sonu istifa edip başka şirkete geçtim, orada da 1,5 ay çalışıp nisanda (nisan 2009) kpss 2010 hedefiyle yeni rotaya girdim. (ve 90 aldım) sen de buna benzer biçimde 2012'yi hedefleyebilirsin. bu boş zamanda da benim yaptığım gibi yüksek lisans, okumalar, hobiler gibi bi sürü şeyle ilgilenebilirsin paran yettiğince. Bu sene için A'ya çalışırsın, hiç belli olmaz. 80'i geç, torpilin geçmediği yerler de var az da olsa. Bir yandan da çalışırsın geçici işlerde. adam gibi çalışırsan matematiği toparlamaman ve 2012'den en azından bi 80 çekmemen için sebep yok. arkadaşın 85 puanlı ve işletme mezunuysa en geç 3. atamada (kasım 2011) bir yerlere girer. Ben 90'la tercih yapmadım, mayısta da yapmıycam. şu kalabalık biraz azalsın. kpss kumar değil uzun vadeli yatırımdır. b planıdır hatta. bi kenarda durur, sen de a planını kovalarsın o arada. iyidir, hoştur yani!

2012 kpss'ye dek b grubu doğrudana atama kadrolarda 2010 kpss b puanı (p3) geçerli. kpss 2011, ancak A grubu kadrolar için geçerli olabilir. Ben böyle biliyorum, böyle olmaması da saçma olurdu.

reha muhtar'ın programından hatırladığım kadarıyla 81-82-83 civarı doğumlu.

4 yıl önceki hali www.youtube.com

tam bilmiyorum ama sözlük başladığında 20'li yaşlardaydı (arzach'ın bir entry'sinden hatılrıyorum sanki), şimdi tahminim 30-35 arası bir şeydir.
net olarak bilmiyorum ama. belki deviantart'ında falan yazıyordur.

79 doğumlu bilader.

kime göre artist? ya da artist konuşmak için belli bir yaşta mı olmak gerekiyor?

2. Dunya Savasi sonrasi hemen her ucuncu dunya ulkesinin darbe ve/veya rejim degisikligi kismen ya da tamamen ABD destekli yapilmistir... Otesi berisi yok! [ Edit: Bunun iyi olup olmadigini tartismayacagim. ABD dusmani olmanizi gerektiren bir hadise oldugunu da sanmiyorum. ]

orada ihanete uğrayan bir devrim var. (bkz: halkın mücahitleri) burada avrupa ve abd'nin 'ulan devrimi engelleyemedik, bari kötünün iyisi olsun' modunda islamcıları desteklemelerinin etkisi büyük. humeyni fransa'dan gelmiştir iran'a devrim zamanı. bizdekine benzetilmesi çok abes.

orada aşağıdan gelen bir hareket yukarılardan maniple edildi, yazık oldu iran halkının biriken devrimci enerjisine, emeğine.

burada tabandan hiçbi baskı yok. tepede filler sevişiyo. benzetilecek pek bi durum yok.

seçimlerde şah yönetimi devam etsin mi diye bişey sorulmadı. islam cumhuriyeti kurulsun evet / hayır, bu kadar. şah çoktan kaçmış, şahlık rejimi çoktan sona ermişti. islam cumhuriyeti kurulmasın diyenlerin oranı yüzde bir nokta sekiz. şahın oraya buraya serpiştirdiği beslemelerinin sayısından bile az.

en yüksekten sallayan bile 85 haziranına kadar mahkemelerin 8 bin kişi astığını söylüyor. 2 milyonda kaç sıfır var?

devrik şah şahlığını babasından miras almıştı bu arada. babası ikinci dünya savaşında iran ı işgal eden ingiliz-sovyet ortaklığı tarafından atanmış müstemleke valisiydi. yani emperyalist işgalcilerin valisi diyorum, amerikalıların tümünden daha amerikalıydı, ingilizdi.

ya arkadaşlar inanmayın böyle saçma iddalara ve korkutmalara. yılda yaklaşık 1 milyar litre alkol tüketilen bir ülkede şeriat gelir mi allaaşkına. bu saptamayı yapmak için sosyoloji profesörü olmaya da gerek yok.

(bkz: vermazol)
ayrıca mutlaka doktora gidiniz.

Normalde danışamayacağımız yada bulamadığımız anlamadığımız şeyleri burada sorsak?
Cevap: ECZACI'ya sor bir eczaneye girip.

hocam yanlış anlama ama söylemek istedim: tırnak, tırnak eti falan yiyosan yeme, bi de elleri çok sık yıka. Bunlar hep elden ağıza oradan da vücuda bulaşan şeyler.

işine gelmezse tik'leme. Ama git de bi de tahlil yapsınlar. Ekşideki doktorlar dışkını virtual mi görecek?

Elma sirkesi ic sabah aksam bir kasik, miden hassassa suyla karistirip ic

namlı

belki yolunuz düşer diye söylüyorum, kadıköy'de borsam taş fırını. balık pazarının orada var, bir de bahariye'nin oralarda bir şubesi var..

Sizi uzağa göndereceğim ama değer:
Gaziantep Lahmacun (Ufak, büfe gibi bir dükkan ama senelerdir hastasıyız)
İnternete göre telefon ve adres bilgileri:
Telefon: (216)385-0452
Adres: 1. Orta Sokak No:14 Göztepe-İstanbul

tatlıses'in lahmacunları da fena değildir. tavsiye ederim.
bir de beylikdüzü'nde, iski'nin hemen yanındaki barkkent sitesinin altında bir lahmacuncu var. adını hatırlayamadım. oranınki de iyidir. ayrıca bahçelievler neco da iyidir.

Develi Restaurant ve Büyük Klüp oldukça başarılılar.

humin zararlisi nin cevabına tik atmak istiyorum.
kesinlikle namlı.

kesinlikle istanbul'da lahmacun yeme. evde kendin yap. o kıymaların neler içerdiğini de ocakbaşı falan çalıştıran birinden öğren muabbeti kurup. zaten dışarda lahmacun yediğin son yer olur orası.

ya büyük bi sırrımı paylaşıyorum ama olsun! kınalıada en rahat kafa dinleyeceğin adadır. sahilden uzaklaşıp, tepeye ve arkalara tırmanmayı gerektiri tabi. dizlerine güveniyosan dene derim. ayrıca küçük bi çadırın varsa kuytuluklarda kamp yapabilirsin riske girip. normalde yasak çünkü kamp. oteller, pansiyonlar çok kazık.

nihat genç

@maden suyu
@wishes
özellikle wishes
bu isimlere nerden ve nasıl ulaşabileceğimi pm atar mısınız?

metin münir

Ruşen Çakır'ı unutursan eksik olur...
www.rusencakir.com

konu "sermaye yapisi" olunca daha cok gazete sahiplerini ilgilendiriyor. kose yazarlari, hele sizin belirttiginiz "ust duzey" tabir edilen bazi isimler hali hazirda buyuk medya kuruluslarinda gorev yaptiklari icin cok net konusmazlar. doktora tezi olsa belki biraz daha sicak yaklasirlar ama yuksek lisans tezinde ertugrul ozkok, fatih altayli gibi isimlere ulasmak cok zordur, ulasmaya calismak bile epeyce zamaninizi alir.

benim onerim ozellikle milliyet-hurriyet-cumhuriyet gazetelerinin 1980'lerde gecirdigi degisimleri konu alan erol simavi, ali naci karacan, nezih neyzi, hasan cemal gibi kisilerce kaleme alinmis kitaplari okumaniz. (zaten okuduysaniz harika) soylesi icin bagimsiz gazetecileri ya da buyuk gazetelerin prestij yazarlarini secin. emin colasan ve bekir coskun olabilir. ayrica hem ekonomist hem de hoca oldugundan gungor uras saglikli bilgiler verebilir. istanbul ticaret universitesi'nden ates vuran hoca da o donemi iyi bilir. milliyet'ten melih asik'la da dobra dobra konusmaniz mumkun. butun bu isimlere gazetelerden, okullardan ulasirsiniz. bir de kucuk bir not, objektiflik acisindan her egilimden en az bir gazete ornegi vermeye ve gazetecileri de bu olcute gore secmeye dikkat edin. kolay gelsin.

mehmet barlası unutma.cidden bak

bi ertuğrul kürkçü (bianet'in sahibi) alayından daha sağlam analiz eder medyanın son 30 yılını. 30 yıl önce basındı (cağaloğlu, babıali) şimdi medya oldu (güneşli, bağcılar) bu güzel bi giriş oldu mesela. evet evet, ertuğrul kürkçü!

@dogumdansancili

...
•Hakan Akpınar
•Hakan Albayrak
•Mümtaz’er Türköne
•Ertuğrul Kürkçü
•Murat Belge
...

var yani listede

akademisyenlere de danismak lazim. Bilgi Uni'den Halil Nalcaoglu ve Erkan Saka'yi tavsiye ederim. Pisman olmazsin. Cok da yardimci olurlar sana.

bizzat sermaye kismina da ulasmaya calisabilirsiniz.
aydin dogan?

@nazenin
ah keşke... ulaşmaya çalışıyorum ama ulaşabilir miyim ki???

sinematik.blogspot.com
www.uzaksinema.com

aklıma ilk gelen bunlar..

ug tek var sözlük'te onun bloğu öyle eciş bücüş filmlerden bahsediyor sanırım.

roger ebert'in bloğunu sever, tavsiye ederim ingilizde de olabiliyosa.

iyikotufilm.com

Belgrad Ormanı

arnavutköy de hayvan pazarı.

anadolumu yoksa avrupamı nerdesin ona göre söyleyelim

anadolu yakasında caddebostan sahili veya beykoz tarafı için anadolu kavağı.

polonezköy yakınlarındaki cumhuriyet köyü.

iyi bir konuya parmak bastın aslında, bu cümle ideolojinin "futbol takımı desteklercesine taraftar olmak" deyiminden dışarı çıkartıyor.
inanmak körü körüne sosyalizmin kuramlarını savunmaktır.
ha konu sosyalizm ise inanmaya/savunmaya gerek yok. günümüz sosyalistleri ulusalcı bir hava içindeler. aman ha!

ikisi de baştan kaybeden zırvalar.boşver bu ergen meselelerini.adam smith, karl popper , keynes kitapları al onları karıştır.tam doğru olmasa da doğruya daha yakındır.

savunmak gayet normaldir. hatta bence doğrudur. inanmak yanlış kelime. bence onun yerine 'bilmek' daha aklıbaşında bir duruşu ifade eder.

kapitalizmden sonraki aşamanın sosyalizm olması gerektiğini bilmek. hep deriz ya, ya barbarlık ya sosyalizm. buna inanmak değil de bunun doğru olduğunu ve insanlık tarihinin bugünkü eğilimini temsil ettiğini bilmek. inanmak değil.

yaşayacağımız ülke hakkında detaylı bilgimiz olmalı. orada yaşamadan şuraya yaşamak isterdim demek zor olur. hem ülkenin bile şehirleri arasında uçurum olabiliyor. çok parametre var. zor bi soru

avrupa(hollanda yada almanya) yada japonya(neden? kiraz agaçları en basitinden) şimdilik.ama tabii önce istanbul :)
şartlara gelince ne olsa şukela olur?ortalama bi maaş,belki bi studyo daire,(hem ev hem ofis:D)belki bi küçük araba.

İrlanda da isterdim. Hem tarihi dokusu hem doğası(yeşili havası suyu) hem yüksek yaşam standartları vs.

Singapurda yaşamak isterdim eğitim seviyesi yüksek,zeki,temiz bir ülke,milli geliri yüksek ee ekonomisi deseniz dünyanın sayılı dış borcu olmayan ülkelerinden muntazam bir ülke oturmuş bir işleyiş söz konusu her yerinde adamlar işini biliyorlar çok ülke gördüm singapur başka ya onun için singapuz diyorum

İngiltere - Londra.

Konuşulan dilin ingilizce olmasının avantajları büyük bi kere. Olası bir ayakta kalamayıp geri dönme durumunda boşa zaman kaybı olmaz orada geçen zaman böylelikle. Yani güzelleşmiş bir ingilizce her halükarda avantaj olur. İster orada kal ister Türkiye dahil başka ülkeye geç. İngilizcenin 2. avantajı da zaten bir nebze bilmen, ve öğrenmenin kolay olması.

Olayı Londra'ya özellersek, Londra'da ortalama ingilizce intermediate falan. O da konuşmada. Yazmada pre-intermediate falan çıkar ortalaması. Yani bi sürü yabancı var, göçmen turist falan var. Bu hem her türden adam bulmanı hem de ortalama bir ingilizceyle herkesle anlaşmanı sağlıyor. Kimse senden süper ingilizce beklemiyor. Bu bağlamda bir ayrımcılığa da maruz kalmıyosun. 20 kelime ingilizce bilmeyen ve hayatını idame ettiren bi sürü insan gördüm orada.

Multi kültürel olması can sıkıntısı, kafaya göre adam bulamama, yeni şeylerle (kültür,müzik) tanışamama ihtimalini ortadan kaldırıyor.

Türkiye'ye yakınlık da çok önemlidir bu mevzularda. Kardeşim Avustralya'da yaşıyor, inanılmaz farklı Avrupa'da yaşamakla. Londra'dan ya da Almanya'dan şimdi karar versen gidiş dönüş 300-400 lira bilet parası verip yarın gelebilme ihtimalin var. Çok acil bişey olsa sabah biner akşam burada olursun. Bunu bilmek bunun farkında olmak bile çok büyük avantaj oluyor psikolojik olarak. Avustralya'yı düşün, en ucuz gidiş dönüş bileti 2500 lira. Ve yolda 3 günün gidiyo. Ayrıca orta ve uzun vadede sevdiklerinin seni ziyaret etmesinin de hem ucuz hem de kolay olması da cazip kılıyor Avrupa ülkelerini. Bilhassa da uçuş imkanları bakımından Almanya ve Londra'yı.

Bunun dışında hizmet sektörü (restaurant, bar vs) çok ağırlıklı olduğu için geçici işler bulmak kolay oluyor Londra'da. Gerçi iş, maaş, ev verilse demişsin, o yüzden burayı geçiyorum.

İngiltere son 20 senede çok geri gitti demelerine rağmen hala bireysel özgürlükler konusunda türkiyeyle ya da başka bir ülkeyle kıyaslanamayacak kadar ilerde. Kimse kimseye karışmaz ve herkes de karışamayacağını bilir. Çocuk yetiştirme konusunda ahlaki çöküntü ve çeteler gibi sebeplerden riskli olsa da eğitim, sosyal güvenlik gibi mevzulardan kurtarıyor. Özellikle eğitimden.

Şehir içi ulaşımı muazzam Londranın. Gece sabaha kadar otobüs. Ve çok yaygın bir metro ağı. Bu çok önemli bi faktör.

Ayrıca dünya'nın her yerine ucak kalkan tek şehir, ya da new yorkla 2 diyelim. Yani gezme imkanları da yüksek. Paris'e de trenle 4 saat manş tünelinden. Ayrıca ingiltere vatandaşına vize uygulayan ülke yok neredeyse. Maliyetlerde ucuz. Örneğin bir İspanya'ya turla ya da bireysel olarak uçakla tr'den gidenlerden çok daha uygun fiyatlara gidersin.

Bi de Londra politik görüşüne, hobine, ilgi alanına göre cidden en rafine tipleri, organizasyonları bulabileceğin yer. Bi gidip gelsen acaip özlersin.
Büyük grupların konserleri, futbol, tiyatro, müzikal gibi mevzularda zaten avrupa'nın merkezi. Akademik anlamda da çok önde. Bahçe gübreleme konusunda bile 2 tane profesör bulursun. Her yaşta bir eğitime başlayabilirsin herhangi bir branşta. Devlet yardımcı oluyor o konuda. 2 sene okuyup 40 yaşında elektrik mühendisi olan ve şu an deli para kazanan kuzenimden biliyorum.

Kişi hakları, bireysel haklar mevzusunda bireyin devlete karşı en güçlü olduğu ülkedir belki dünyada. He bu dediğimi bayaa törpülediler terör saldırılarını bahane ederek. Ama hala öndeler.

Tarihsel bi şehir bi de londra. Herşey eski, ya da eski görünümlü.

O boktan bulutlu havasına rağmen bu kadar övdüğüme de inanamıyorum.

İyi oldu, sayende hatırladım oraları. Bi ara gitmem şart.

Öyle kendi penceremden kafama estiği gibi yazdım. Yardımcı olabilmişimdir umarım. Kolay gelsin.

norveç olurdu.
bikere yaşam standartları çok yüksek, sağlık hizmetleri babalar gibi, güneş yakmıyo abi bundan güzel bişey yok. ve evet, kızlar da güzel..

Yazmak istediğim ve aklımdan geçen her şeyi fazlasıyla @dogumdansancili yazmış.

Benim de oyum Londra'ya.

avustralya, kocaman ülke havalarda o kadar değişken değil. her milletten insanlar var çok kozmopolit. üniversal eğitim, öyle ki avustralyalı bilim adamları isveçli bilim adamlarından sonra gelir. sıkıldığında alır başına çöle kaçarsın, istediğinde medeniyete geri dönersin, keşfedilcek çok çeşit canlılar var. kanguru var lan düşün birtek o bile yeter, öyle keseli meseli.

Kanada.

- Dünya'nın en gelişmiş ülkelerinden biri.
- ABD'ye komşu, ondan daha az nüfüslu ve daha büyük.
- Vatandaşlarına imkanları çok geniş, devlet sistemi çok iyi işliyor.
- İki resmi dili var. İngilizce ve Fransızca. Ve bence çok avantajlı.
- Yaşam standartları yüksek. İngiltere, Avustralya ve Yeni Zelanda'ya benzer ama daha iyi bence.
- Kurallar sıkı ve kurallara uyulan bir yer. Ama aynı zamanda özgürlüğün yüksek olduğu bir ülke.
- Doğası ve keşfedecek yerleri o kadar fazla ki gez gez bitmez. Dünyanın en büyük ikinci ülkesi ve çok farklı coğrafyalar var.
- Bu ülkeden diğer ülkelere seyahat çok rahat, ve vatandaşı olursan nerdeyse hiçbir ülkeye vize gerekmiyor.
- İş imkanları fazla. ABD'de iş bulma imkanı veriyor. Gelir ve gelir dağılımı iyi.

- Tek kötü yanı olabilecek şey kışın soğuk olması ki önlemini aldıktan sonra o da pek dert değil. Zaten ısıtma sistemleri çok iyi ve karda kışta hayat durmuyor orda...

edit: Şehir olarak da Toronto derim. Kanada'nın en büyük şehri. Çok güzel şehirlere yakın. İstanbul'a uçak var. :)

monaco.
orda normal bi vatandaş olarak altımdaki araba porsche evimde ufaktan bi şato olurdu heralde.

İspanya..

Deniz, güneş, sıcakkanlı insanlar, futbol tutkusu, yemekler.

japonya
-çekik gözlü insanlar
-olduğu gibi kültürleri
-teknolojinin bizimle alakasız bir noktada olması
-okyanus okyanus okyanus

daha once hukukla ilgili kitaplar aldim. bir sorunla karsilasmadim. alacaginiz kitaptaki fiyat akil ucuklatacak cinstenmis. cogu yerde 20 liranin uzerinde gordugum kadariyla.

Seçkin tanınmış bir yayınevidir. İnternet üzerinden alışveriş yapmadım ama genel olarak özenli çalışırlar diyebilirim.

Ya bu kitap bazı yerlerde var mesala hepsiburada.com da ama 5. baaskı olduğu için 17 tl burdaki 4. baskı olduğu için alacam. bi de burda %50 indiri olduğu için iyi burdan alrı o zman :D

bu tür firmalar internet üzerinden siparişte değilde telefonla siparişte iyiler. eğer havale parası ödemeyecek bir hesabınız varsa telefonla alın.

kardeş, nadirkitap.com'u kullandım. onu da tavsiye ederim. 2. el gerçi ama çok temiz kitaplar bulabiliyosun, 'çok temiz' ibareliler gerçekten çok temiz çıktı benim aldığım 3 kitapta da. üstelik sıfırlara oranla 3'te bir fiyatına falan geliyor.

yok havale mavale yapmadım hiçç..bi de dediği gibi nadirkitapa bakayım...

roland cube gerçekten iyidir tavsiye edilir,

en olmadı marshall mg10 falan en azından yani. Daha aşağısını şey etmeyiniz.

ikinci el amfi sahibinden.com da vardı bir göz atın.

yav biraz bakınınca, roland micro cube için bi sürü olumlu yorum gördüm. herkesi hasta etmiş kendine. roland cube 15x ve 20x için de iyi diyolar. ama cube 20 x 400den aşağı değil.

marshall mg10 da ucuza kaçarsam alacağım model olarak not edildi. teşekkürler kopek nickli arkadaşa.

marshall mg serilerini kullandım çokca zaman. roland cubeleri öneririm.

format at

arkadaşım benzer bir sorunla karşılaşmıştı. virüs bulaşmış ama normal virüs temizleyiciyle temizleyemedi. bilgisayarcıya götürdü, tertemiz yaptı.
olan 10 liraya oldu tabii

450 GB kadarı dolu feda edemiyorum o kadar filmi diziyi. goturdum bilgisayarcıya format atabılırım ancak dedi.napayım bilemedim..

bu mevzulardan epey muzdarip oldum. en sonuncusu geçen ay olmak üzere.

acilen virüsleri temizle bi kere. anasını ağlatıyo o truva atları herşeyin.

sonra da easeus veri kurtarma yazılımını edin. en azından deneme sürümünü. herşeyi geri getiriyor o.

vakıfbanka 10 lira yatırıyorsun.
webden formu dolduruyorsun. sonra durum sayfasından kontrol ediyorsun. baskıdan çıktı dediklerinde gidip şubeden alıyorsun. karaköy'den alacaksan binanın arka tarafında farklı bir bölümden sıra beklemeden alabiliyorsun.
öğrenci belgesi ve dekont istiyorlar. kartı alırken teslim ediyorsun.

iett.gov.tr

yukarıdaki linkte tüm adımlar anlatılmış açık açık..

- sık sık çıkarman lazım.
+ ....... (zırrık zırrık zırrık*)
- ..

(* ağustos böceği efekti)

hacı ben de bu mevzuyla uğraşıyorum 2 gündür. bi kere online başvuru şart değil. ben onu istemedim, bankaydı, printerdı uğraşmamak için. her durumda okula onaylatıcan sonuçta, yani okula gitmek şart. öyleyse okuldaki iett seyahat kartı formu ne güne duruyor? git öğrenci işlerine, marmara ise söyleyeyim bi sürü form var evrak kayıtta. doldur bitane bırak oraya, ertesi gün al. karaköy-tünel ya da hasanpaşa'ya git. 10 lira, bi kimlik, bi foto ve onaylı formla. başvur. 1 hafta sonra veriyolarmış kartı. bugün sordum öğrendim ben. haa okula da yanında fotoyla git, forma foto yapıştırılıyor. yani toplamda 2 foto ve 10 lira maliyeti var. bi de yol parası tabi.

doğru yanıt 1/35 olmalı.

7 farklı kişiye yollanan 7 dergi 7! (faktöriyel) kadar farklı şekilde yollanabilir. ama bu dergilerin bu şahıslara doğru gitme ihtimali bu 7! lik ihtimalin sadece bi kısmına tekabül edebilir. 3 dergini 3 kişiye 3! şeklinde, 4 dergi de 4 kişiye 4! kadar farklı şekilde yollanabileceğine göre; bunların şans eseri doğru kişileri bulma ihtimali 3!X4! olmalı. toplam ihtimal de 7! idi.

3!X4!
_____ dersek, sonuç 1/35 çıkar. ve sanırım bu kombinasyon oldu, tam emin değilim.

7!

ayrıca iyi hatırlattın, hazır ales öncesi ben de yoğunlaşayım bu permütasyon/kombinasyon ayrımına.

tüm dergileri farklı varsayarsak 7! şekilde dağıtılabilirlerdi.
fakat burada 3 adet A dergisi var.
yani bu demek ki, 7! içindeki herhangi bir durumu, A dergileri kendi aralarında 3! kez yer değiştirerek tekrar ediyorlar. bu yüzden 7!'i 3!'e bölmeliyiz.

aynı şey 4 adet B dergisi için de geçerli. onlar da herhangi bir durumu kendi aralarında yer değiştirerek 4! kez tekrarlıyorlar. yani bi de 4!'e bölmemiz lazım.

7! / (3! * 4!) = 35

dergiler 35 farklı şekilde gönderilebilirmiş.

ve doğru gitme durumları da sadece 1 şekilde geçerli olabilir.

o yüzden olasılık 1/35'tir.

mesela a dergisini 3 kişi istiyor ama isim kısmı önemli olmasa kombinasyondu ve kendi aralarında yer değiştirmelerine gerek kalmazdı;ama burda isimler farklılık arzettiğinden permütasyon kullanılır ki cruor açıklamış yöntemi.

cevaplar için teşekkürler :)

geçen yaz aktifti. yeniköyün kuzeye doğru olan çıkışında olması lazım. yani o tansu çiller felaketinin yukarısında (karadeniz yönünde yukarısında) saatler her buçuk ya da 15er dakka falandı. gidip görmeden öğrenemezsin korkarım.

voipwise'i bir inceleyin. "phone-2-phone" ozelligi isinize yarayacaktir.

ingiltere de vodafone yok mu? vaar. arkadaşın başka hat mı kullanıyo ki ? eğer o hattı kullanıyorsa 1 kontör dakikası. haberin olsun ha yok başka hat kullanıyosa turkcell hat al dksı 4 kontör 250 kontör yükliceksin falan işte.

Bencede skype

skype dan cep telefonu aranabiliyor mu?

Bence vodafone o olmazsa nonoh Nonoh'un skype den farkı (büyük ihtimalle) daha ucuz ve sen de ister cep ister ev telefonunla konuşuyorsun öyle yok mikrofon kulaklık, internet hızı, takılma filan uğraşmıyorsun...

en hesaplı yolu onun seni araması. sabit hatta dakikası 5 penny, cep hattına dakikası 15 penny gibi süper ucuz numaralar var orada. cepten bi numara çeviriyosun, oradan tuşluyosun türkiyeyi. 1 saat konuşuyodum 3 pounda. bence arkadaşın bi an önce keşfetsin, kimseye buradan aratmasın kendini. ben öyle yapıyodum.

tömer de disaridan ders veren bir arkadasim gecen sene saatine 10 lira civarinda aldigini söylüyordu. piyasada en yüksek fiyat 20 civari izmir icin, o da cok zor. hala ögrenci olanlari caliştiranlar var saatine 7 lira civari verdiklerini duyuyoruz.

çok teşekkürler yanıt için. yalnız asıl kafamı karıştıran aynı kursun açıköğretim bölümünde bi arkadaşımın iktisat dersi verip saatine 15 lira almasıydı. tömer'de 10 lira çok düşükmüş hakkaten. özel ders her halükarda daha cazip geliyor.

bir arkadaşım istanbul'daki bir ingilizce kursunda çalışıyordu, 800 lira alıyordu ama yemek yol bu paraya dahil değildi. şimdi memleketine gitti orada da 500 lira alıyor yine bir ingilizce kursundan. dersaneler, özellikle de yeni mezunlara, oldukça az maaş veriyorlar diye biliyorum.

özel dershaneler, kurslar eger kendi öğrencinizi de beraberinizde getirecek kadar isim yapmis birisi degilseniz cok fazla para vermez. bir sebebi de aslinda bu piyasanin böyle dönmesidir. dershane hocalarinin büyük kismi dershaneyi adresimiz belli olsun diyerek kullanir, oradan yaptiklari cevreyi özel derse cevirmenin yollarini ararlar. bir de tabii, özel ders bugun var yarin yok, dershane de, sansli iseniz sigortaniz ödenir, az da olsa sabit bir geliriniz olur.

anladım. bu amerikan kültür'de tesol diye bi hadise var, uluslarası ingilizce öğretmenliği sertifikası, onu alan tanıdığınız var mı? www.amerikankultur.org.tr yoksa buna ayrı bi başlık mı açsam :) o sertifikayla yurtdışında iş bulunabiliyomuş ingilizce öğretmeni olarak. bilen beri gelsin, bilmeyen de öğrenmiş olur ne güzel.

siemens ve panasonic üzerinde yoğunlaşın. Panasonic ve siemens belirttiğiniz özelliklere uyuyor.

mediamarkt'ta çeşit çok, fiyatlar iyi. biz philips almıştım 69'a, gayet iyi.

telekomun kampanyası var.. kablosuz telefonu saba veriyor ve her ay faturana, aldığın telefonagöre 1-2-3-4-5 lira bindiriyor, yani ayda 1 tl taksitle kablosuz telefon allmış oluyorsun, telefonlar da öyle dandik falan değil, siemens var, panasonic var.
ayda 5 tl olan yani pahalı olanı aynı zamanda uzaktan kumanda işlevi de görüyor..

bir de 2 yıl taahhüt vermen gerek, eğer 2 yıldan önce aboneliği sonlandırırsan, telefonun parasını vermen gerek, o da 70-80 lira falan.

iki ay bekleyin philips'in yeni modelleri gelecek. onlardan bir tane beğenirsiniz.

Tarihe not: Bundan aldım.

PANASONIC KX-TG1311 DECT TELEFON
www.hepsiburada.com

vallahi pahalı olmasın diyorsan ingiltere'den uzak dur.Pahalı ülke, işsizlik artmış. Üni bittikten sonra mesleğini yapman da zor. Bi sürü üni mezunu garson, pizzacı falan tanıdım orada. ben de benzer işler yaptım.

Senin yaşında, durumunda ve tabiki kafanda olmayı isterdim be. geçen hafif bi araştırdım da kanada cazip duruyor bayaa. Herkes göçmen, ayrımcılık diğer ülkelerde olduğu kadar yokmuş. İş gücü açığı bile var şu dünya konjonktüründe. artı orada üni okuyanlar rahatlıkla kalabiliyor iş falan bulup. 3 sene sonra da kanada pasaportu veriyorlar. Bi sürü ülkede yaşayabiliyor, amerika'da falan çalışadabiliyosun mesela. Bence kanada'yı araştır.

O olmadı, gider yeni zelanda'da falan okurdum. Paso gezerdim bi yandan okurken. O da olmadı avustralya. Ama yok, sen önce kanada'ya bak gene. Uzun vadede daha avantajlı gibi geldi bana.

ha bi de zekasını, öss'den aldığı çok kral puanı yabancı dilli işletme okumak gibi bi salaklıkla harcayan ve şu an mesleksiz takılan ben derim ki: aman gözünü seviym It ile ilgili bişey oku.

abi şimdi söyle birşey var ben hiç ingilizce bilmiyorum canadaya gidince nasıl olucak bu iş?

Kanada'ya dil okuluna gidebilirsin, bi üniversitenin felan olabilir. Orada hem okuyup hem çalışabilirsin ama 0 ingilizce ile orada hiç bi şey yapamazsın. O yüzden 1-2 kura burada git sonra ver elini Kanada...

Hımm. ielts'le ya da toefl'la kanıtlayabileceğin , yani üniye alınmana yetecek bir ingilizceyi, sıkı çalışırsan 1 senede yaparsın diye düşünüyorum. Hadi temelin yoksa 1,5 sene olsun. Ama yurtdışında tabi. Burada kurslara bi ton para vermeye değmez, aklından geçirme. Ama yurtdışına gitmeden önce zamanın olursa, ki şu an var mesela, mutlaka oturup ingilizce çalış. Gramerri yut. english grammer in use, essential english gibi bi sürü güzel kitap var. Artı turistlere yanaş sultanahmette, omegle'da chat yap, paso ingilizce müzik dinle, beatles çok öğreticidir, ingilizce altyazılı ingilizce konuşulan amerikan ya da ingiliz vs. filmler izle. telaffuzu en güzel öğreten şeydir ingilizce altyazılı film izlemek. bunların hepsini kesinlikle yap yurtdışına gitmeden önce. ben nasılsa grammer temelim var, konuşmayı gidince öğrenirim salaklığına düştüm ve bisürü zamanım gitti bi yabancıyla 3-5 dakkalık temel muabbete başlayacak ingilizceyi yapana kadar. zira başlangıç çoook zor. temelsiz gelen arkadaşlar çok az ingilizce öğrenebildiler konuşma ve anlama açısından. Grammerin ötesine gidemediler. bu dediklerimi not et ve hepsini yap.

ha senin soru farklı biliyorum, ingilizce bilmeden nasıl üniye gidicem diyosun. Onun için sanırım yapılacak şey basit: önce üni okuyacağın ülkeye karar ver, sonra o ülkede iyi bir ingilizce kursu bul. küçük bi ihtimal de üniye ingilizcesiz başlama olayı. zannetmiyorum ama gene de bi araştır, belki 1 sene hazırlık falan verirler buradaki gibi.

ha tıp okuyacaksan küba'yı da düşün derim. çok iyiler tıpta, küba da ucuz ve güzel bi ülke :) nereden aklıma geldiyse küba'da tıp.

diyceem bunlar. ingilizce bilmemen de bi avantaj aslında. önce ingilizce kursuna gidersin yurtdışına. böylece orada üni okunur mu, okunmazsa hangi ülke daha iyi vs. derken zaman kazanmış ve riski azaltmış olursun. kanada bu açıdan da iyi, beğenmezsen gider amerika'da okursun üni'yi. orası çok tercih ediliyor türkiyeliler tarafından. kanada ile amerika'yı bi araştır derim. sözlükte bi sürü ilgili başlık var: kanada* yaz'ara' ya tıkla. bi sürü sözlükçü var orada okuyan, göçen vs. onların tecrübeleri aydınlatıcı, ben okumuştum hepsini bi kerede. bol şans!

avustralya

avustralya da akrabaları olan ben acaba buradan mühendis diplomasını alıp oraya gitsem orada biraz kasarak diplomayı geçerli kılıp mühendislik yapabilir miyim ya da burada bi halt olmuyor orda hiç mi olmaz ? yabancı dil, yabancı ülke ne de olsa.

Law abiding citizen derim ben...
Adalet peşinde... Bi fragman bak istersen...
Oyuncular da fena değil...
www.imdb.com

soul kitchen. %90 beğenirsin.

+1 cıtızen

+1 soul kitchen. hatta beni de götür.

vavien ?

acı aşk çok kötü aman gideyim deme

adalet peşinde süper.

İşi riske atmak istemiyorsan;
Taksime metro ile ulaş.
Taksim otobüs duraklarından iett otobüsü kalkar ve ekspres olarak sahilden direk havalimanına gider.
Alternatif olarak Taksim'den havaş servisini kullanabilirsin. (pahalıdır)
iett veya havaşın saatleri uymaz veya trafik akşam saatleri kalabalık olur dersen
taksimden bir otobüs ile aksaraya in (5dk nı almaz)
Aksaray metroya atla.Metro'nun son durağı Atatürk Havalimanı.

aksaray'a ulaş. oradan hafif metro yap.

Zincirlikuyu->Metrobüs şirinevler->Metro havaalanı

converse ile yürüyünce de ayaklarım acıyor sonucta dandik ayakkabı. bana spor amaclı gerek

bot olarak advanture botlar vardır mesela. adidasın, nike'ın falan. hem gore-tex hava su geçirmez ayak kokutmaz, hem da hafif rahat.

hava gecirmez olması iyi birsey degil sanırım

yok ya hiç bir şey geçirmediğini şey etmek için abartı bir kelime kullandım. gore tex in en büyük özelliği çok ufak gözenekli olduğundan suz toz falan geçirmiyor. ama hava geçiriyor bu da ayağın hava almasını sağlıyor.

adidas-brassic street

vallahi öyle marka giyen biri değildim, adidas aldım geçen outletten. 47 numara olması cezbetmişti. kolay bulunmuyo. vallahi hidrolik çorab gibi bişey. acaip rahat.

new balance'a bir göz atmanızı tavsiye ederim.

mesele sadece konfor ve ergonomi ise dağcılık malzemeleri satılan yerlerdeki yürüyüş ayakkabılarına bakın derim. gore-tex özellikli vs... bunlar zaten uzun yürüyüşlere ve zor şartlara göre tasarlanmıştır. lafuma mesela aklıma gelen bi marka.

herkese teşekkürler hepsine bakıciiim. bi arkadas dağ ayakkabısı demis bi 20 kiloluk dağ ayakkabısı mevcut :P bu arada 47 numara ayak oluyor muymuş yaa:)

50 numara giyen arkadaşım var(basketçi)
:)