Bu olmadı

1500'e kadar çıktıysanız 200 lira daha çıkın, huawei mate 10 lite alın. sözlükteki başlıkta öven övene.

Mi Note 5A Prime. 32 Cigolayt, 1000TL
Tam anne telefonu.

buraya yazdığın samimiyetle gider cem evinin bahçesinde birileriyle konuşursan hiçbir sorun olmaz. zaten sosyal, faal yerler olur genelde. hava da ısındı, orada vakit geçir, sohbet et. perşembe cem saatinde de katılırsın.

Abi hangisi olacağı farketmez. Hepsi genelde kalabalık olur, sürekli bir aktivite oluyor. Ve çoğu iyi insandır :) Git kapısına böyle böyle de hemen ilgilenir içeri davet eder, çay falan verirler. Rahat ol yani.

Buraya yazdığının yarısını oradaki bir insana anlatsan kuzum der bağrına basar, ben alevi bir ailede yetişen ateist kişi olarak tüm samimiyetimle söylüyorum manevi huzurun tavan yapar.

sahkulu.org

dedem alevi olmadığı halde buraya gider bütün gün takılırdı:) gayet iyi vakit geçirdiğini söylerdi.

tartışmayı izlemedim. ama sözlükte şöyle bir durum var. çoğunluğu muhalif malum. eğer o çizgide konuşursan seni göklere çıkarırlar değilsen yerin dibine sokarlar. serdar kuzuoğlu yarın çıksın hükümete 2 güzel laf etsin yerin dibine sokarlar. şu an hoşlarına gidecek şeyleri söylüyorlar o yüzden seviyorlar. deniz bayram ne dese boş sözlüktekiler için. hükümete sövmesi lazım destek görmesi için.

eğitim sistemi berbat ama bahsettiğin gibiyse konuşma deniz bayram haklıymış. ama hükümete laf söylemezse haklı bulunmaz sözlükte.

daha izlemedim ama cnntürk artık hükümetin. deniz bayramoğlunada bir ayar çekilmiş olabilir.

akp'ye muhalif olanlar her şeyi ama her şeyi akp ile özdeşleştirip düşündükleri için islam, imam hatipler, köy enstitüleri vesair konulardaki tartışmaları akp ile sembolize ediyorlar. bu bağlamda akp ile sembol olan değerlere eleştirel yaklaşan haklı, o değerleri akp'den bağımsız kendi doğrusu olarak yorumlayanları ise yandaş, haksız olarak görüyorlar. türkiye'de muhalifliğin çocukluk hastalığı bu. sonra ittifak yapacak, yanlarına alacakları halk kalmıyor, ülkeyi terk etmek tek çare olarak kalıyor. ha ben de ülkeyi terk etmek istiyorum o ayrı... kendimi ne akplilere, ne de muhaliflerine anlatamıyorum. halk yine az çok anlatınca anlıyor ama onların da ilk fırsatta köşeyi dönmek gibi bir planları olduğu için unutulup gidiyor. demem o ki aman kafa yorma, kötü olursun...

imam hatiplerde okuyan cocuklar, gelecekteki ihtiyaclar icin donatiliyor mu? hayir. peki imam hatiplerde okumayan cocuklar gelecekteki ihtiyaclar icin donatiliyor mu? kismen.

mevcut normal okullar zaten gelecege gidecek turden bir sekilde donatmiyor insanlari. durum boyle iken, imam hatipler acilip durum daha da kotuye goturuluyor. imam hatipler kapatilsa her sey yoluna mi girecek? hayir. imam hatipler kapatilmasa her sey normal seyirde mi devam edecek? hayir, durum daha da kotuye gidecek.

ayrica ben, imam hatiplerin egitimden ve dini egitimden cok, uzun vadeli siyasi amaclar icin acildigini dusunuyorum. bir de boyle bir durum var.

sonuc olarak imam hatiplerin bu ulkeye pek bir katkisi yok, durumu daha da kotulestirecek hatta. bu sebeple kapatilip, fen veya anadolu liselerine, sanat okullarina donustulmeliler bence.

MSK'nın oradaki ana argümanı imam hatip okullarının imam ve hatip yetiştirmeye yönelik eğitim verdiği ve günümüz dünyasında bu eğitimin çocuklara gelecekte maddi ve bilimsel bir ilerleme sağlamayacağı. Gerçekten de öyle, bunu görmek için profesör olmaya gerek yok. Gidip bir imam hatip lisesinin müfredatına baktığınızda bir anadolu lisesinden çok daha farklı olduğunu anlayabiliyorsunuz. Bundan ötürüdür ki gelecek kaygısı olan ve vatana millete hayırlı olmaktan fazlasını isteyen, yani FAYDALI bir çocuk yetiştirmek isteyen insanlar imam hatibe gitmiyor.

elma ile armutu birbirine karıştırmamak gerek.

ekşide de vardı, "arapların dünya tarihine katkısı" başlığında cahilce bir tavırla arapların yerilmesi. islam medeniyeti'nin 11.-13. yy'lar arası insanlık tarihine katkısı muazzamdır. mesela antik yunan felsefesini onlar sayesinde biliyoruz. matematik, astronomi, sosyoloji, tıp v.s. insanlığı bir dönem taşımışlar. ama sonra?

çok az kişi "la bu adamlar bu kadar ileriydi de nasıl düştüler batı karşısında" sorusunu sorabilir. gazali diye bir adam çıktı mesela. muazzam bir düşünür. din alimi. ama aynı zamanda islam medeniyetinde çöküşü de başlatan. günümüz siyasal islam'ı misali milleti "münafık" diye damgalama ekolü gazali ile başlar. ibn-i sina gibi bir adamı münafık diye yaftalar örneğin. neden? çünkü ibn-i sina "südur" teorisini ortaya atar (çok kaba anlatmak gerekirse alem allah'ın varlığından taşarak oluşur ve allah evren'e müdahale etmez)

11.-13. yy'daki beyin fırtınaları yerini merkeziyetçi baskıcı otoritelere bırakır. osmanlı'da takiyüddin, şeyh bedreddin gibi tek tük isimler çıksa da bu adamlar da barınamazlar. dönemdaşı tycho brahe ve kepler'den güneşin apojesini büyük bir farkla günümüz değerlerine çok yakın bulan takiyüddin'in (ki muazzam bir başarıdır bu) ödül olarak rasathanesi şeyhül islam tavsiyesi ile 3. murat tarafından dönemin kaptan-ı deryasına bombalattırılarak yıktırılır.

bu anlattıklarımı gayet tabi deniz bayramoğlu da biliyordur. ben de hep öve öve izlerdim kendisini, lakin düne kadar.

serdar kuzuoğlu çok net bir şey diyor: kardeşim imam hatip açarak zaten boka batmış olan eğitim sistemini daha da batırıyorsunuz. ancak bu adamların amacı zaten eğitim falan değil, kendilerine sorgulamadan soru sormadan başkaldırmadan biat eden "mürit" nesiller yetiştirmek.

deniz bayramoğlu da gayet biliyor anlıyor ne dediğini ama 1000 sene önceki şaha kalkmış islam medeniyeti'nden örnekler veriyor.

dini eğitim veren din okulları açarsın ki açmalısın da elbette. (hoş islam harici diğer dinler ne kadar öğretiliyor orası da muamma) ama tutup da problem imam hatiplerin artmasında değil, sistemde dersen ben orda art niyet ararım. bu anlamda deniz bayramoğlu da gözümde tırt bir adamdır artık.

özetle d.b bilinçli olarak konuyu saptırtmaya çalışmış.

dinin her zaman sömürülmeye açık bir alan olduğu, dini merkeze aldığında oluşacak biat kültürü, biat'ı merkeze aldığında liyakat'ın biteceği ve çürümenin kaçınılmazığının tonlarca örneği var. db de bunları biliyor elbet, bilmesine rağmen dünkü refleksleri hakikatten üzmüştür. çok yazık.

sözlükte maç başlığında bilet devredenler oluyor, çaylakların mesaj atma yetkisi de var. sözlük üzerinden bir yazarla iletişime geçip alırsan daha güvenli olur.

sayfa linkini web.archive.org aratmayı deneyebilirsin.

ya da google'da / arama motorunda sayfayı bulabiliyorsa sekmeden "önbellek" sayfasıyla aradığın veriye bir ihtimal ulaşabilirsin.

dimitrakopulos büyük dertten kurtardın bir internet cahilini. Ellerin dert görmesin.

estağfurullah, sorun çözüldüyse ne mutlu :)

Var, driveda word belgesi yarat üst kısımda sesi yazıya döken bi seçenek var. videoyu mikrofona dinlet yazsın. Eğer çok hızlı konuşuyorsa video speed kontroller eklentisini indir ayarını 0.90 yap öyle dene. %80 doğruluk payı olan bi metin çıkıcak ortaya. %20yi de sen düzelticeksin. Benim bulduğum en iyi yol buydu.

@freetakilir'a ek olarak: videoyu mikrofona dinletmek yerine bir yöntem vardı, oynatılan sesi doğrudan mikrofonmuş gibi algılıyordu. ses kartı ayarlarından yapılıyordu, o olursa hem ses kalitesi daha da yükselir -ki bu deşifrenin daha sağlıklı olması demek- hem de mikrofonla falan uğraşmazsın.

bulduğum linkler:
www.technopat.net
www.chip.com.tr

Bende evde o belgeler olabilir. Eve gelince bakarim. Ama once Kursat'la bira icmeye gidecem.

yök kararında karar yayınlandığı tarihten itibaren dedi. yüksek lisans altı yarıyıl; yani bahar 2019'a, doktora ise on iki yarıyıl; yani bahar 2022'ye tekabül ediyor. bunun dışındaki bir tarihe zorlanırsanız, itiraz edersiniz ve kazanırsınız.

yönetmelik: www.yok.gov.tr

yürürlük tarihi: nisan 2019

"Geçiş hükümleri GEÇİCİ MADDE 1 – (1) Bu Yönetmelikle getirilmiş hükümlerin uygulaması ve belirlenmiş süreler yönetmeliğin yürürlüğe girdiği tarihinden itibaren başlar"

YÖK daha sonra karmaşayı gidermek için 2016-2017 güz yarıyılı itibariyle sürelerin başladığını söyledi, şurada: www.akademikpersonel.org

Bunun da c maddesinden üniversitelere bırakılmış gibi anlıyorum.

18 gibi uzunçayır'a gidilir. orada kadıköy-tavşantepe metrosuyla kartala, oradan havalimanı otobüsüne.

dün 20:50'deki uçağına 18'de taksimden otobüse binen arkadaşım geç kaldı.

4.levent metrodan direk sabiha ya iett otobüs de var. Normalde 1,5 saat sürüyor.

@corcinyo,
metro, metrobüsle gidebileceğim yere kadar gidip oradan geçmek istiyorum. akşam saatinde 4. levent sıkıntı olur.

@patronaj,
18'de uzunçayırda olacak şekilde mi diyorsunuz? yoksa 18'de mecidiyeköyden çıkış mı? bir de haritadan baktım tavşantepe metro durağı daha yakın görünüyor oradan ulaşım nasıl olur?

17 de taksim den havatasa bin

sakın metroya binme, rezalet. 17:00 taksim havataş +1 ya da 4. levent metro'dan e-3'e bin. çok hızlı gidiyor o da. www.iett.istanbul

Şantiye stajımı şirintepede yaptım, çalışanlar o bölgede çok sayıda hapçı/otçu vs takımının olduğunu söylemişlerdi.

ben de eskişehirliyim. hiç gitmedim gitmem de. tekin değilmiş.

eczacılık tarafına doğru yürü, o taraflar daha sakindir. ya da gir anadolu üniversitesi içerisinde yürü, güvenlikle, dekanlıkla, rektörlükle falan görüş, bir şekilde ikna et ve kampüs içerisinde takıl.

Tesekkurler hepinize öncelikle :) kampüsün içinde yürüyorum geceleri ama artık sıkılmaya başladım, sokak sokak gezsem diye düşünüyordum ama şirintepe bu iş için yanlış yer anlaşılan:) Kampüs içinde yürümeye devam o halde

Hahaha mesaj alındı :)

evet, bir ara görülüyordu şimdi görülemiyor. biz değil de ösym kafayı yemiş. bir kurum nasıl bu kadar berbat edilirin özeti ösym.

sorunun numarasına tıklayınca görülebiliyor olması lazım. mobilden giriyorsan telefonu yan çevir.

eskişehir genel seçimlerde hep merkez sağ partilere yakın olmuştur. yerel seçimlerde yılmaz büyükerşen olmasa chp kafadan %6-10 arası oy kaybeder. onun büyük etkisi var. eskişehirin ilçeleri, köyleri muhafazakar sağ partilere oy verir.

çanakkale

benim tanıdığım tatarı, ahıskası bütün eskişehirliler son derece muhafazakar insanlar
merkezde büyükerşen faktörü bir yere kadar, pek şaşıramıyorum, belki iç anadolululu olduğumdandır, çok eskişehirli tanıdığımdandır. bu arada hepsi de astsubay/polis neredeyse.
düşündüm taşındım oha olduğum bişey bulamadım :/ varoşlardan bildiriyorum. tüm apartmanda AKPli olmayan tek seçmenim :P

çanakkale merkez fazla değişmez, biga oyları etkili olmuştur. başlıkta bir yazar arkadaş da yazmıştı.
manipülasyon da var tabii biraz, chp'li belediye başkanı hdp barajı geçince pilav dağıtmış falan, doğrudur yanlıştır bilmem ama malzeme vermemek lazımdı, vermişler, onlar da kullanmış.
olan niye mhp'nin vekiline oldu bilmiyorum ama akp 1'di 2 oldu, değişen o çanakkale'de.

bayılırsın altına işersin

olur.

hiç bişey yiyip içmemen lazım. bi de niye sakız çiğnemek istiyosun ki?

aç karnına sakız çiğnersen, ne verirsen ver; kusarsın

sabah sabah agiz kokusu olmasin diye doktora gidene kadar. biraz takintiliyim da ondan.

dişini fırçala?

oruç tutmayacaksın hacı, kan vereceksin, fırçalamadan bişey olmaz :)

muhtemelen açlık kan şekerinize ve kan yağlarınıza bakılacak. sakız da şekerinizi yükselteceği, insulin oranınızı değiştireceği bu da kan yağlarınızı doğrudan ve dolaylı olarak etkileyeceği için sonuçlarınız olması gerekenden farklı çıkacak. dolayısıyla evet etkisi olur...

bence sabah dişlerinizi bile fırçalamayın. zira diş macunundaki çeşitli maddeler de aynı etkiyi yapar.

bırakın ağzınız koksun ya. bir şey olmaz

feodal moruk doğru yazmış bu çok sık rastlanan bi durum bayılıp altına kaçırmak. aç vereceksen kan verdikten sonra hemen meyve sularına yönel ve en az 20 dk hiç ayağa kalkma, sonra rezil durumlar oluşmasın

zenfone 2 için şunu söyleyeyim, dengeli modunda gün boyu kullansan dahi (arasıra müzik, twitter, facebook, instagram) sabah 7'de %100 sarj ile çıktığında akşam 20:00-21:00 gibi %10 civarı bir pil kalıyor. bence hiç fena değil. üstün tasarruf modunda daha sınırlı kullandığında %20 civarı oluyor bu oran. ama dediğim gibi 07:00'de %100 dolu olması kaydıyla, ki bu tam dolulukta daha iyi performans gösteriyor. eğer %70'le falan çıkarsan 18:00 civarında sarj bitiyor.

zenfone 2'nin kenarları plastik malzeme olduğu için aşınıyor, kılıfsız kullanmak zarar veriyor. şu an 3-4 aylık telefonun kenarları berbat halde. ama bana kullanımı yeter diyorsan performansı çok iyidir.

zf2 var bende. fena değil ama süper telefon da değil. ben batarya performansından pek memnun değilim. güncelleme geliyor düzeltmeye çalışıyorlar ama hafif kullanımda günü çıkarmaması garip geliyor bana. işin ilginci eskiden daha iyiydi bence, güncellemelerle bir şey oldu.

lenovo'da 2k ekran var, ram daha az, 4g var mı bilmiyorum, güncelleme gelir mi bilmiyorum.

ev dediğin şey dört duvar + kilitlenebilen bir kapıdan oluşmuyor mu?

ceza alır tabii ki, en nihayetinde çocuk mahkemesi diye bi şey var, ıslah evi var.

polislerin barıştırma yoluna gideceğini düşünüyorum.

ne aldığı falan önemli biraz. maddi değeri olan bir şey mi? cocugun ihtiyacı mı vardı? Ceza aldırmak kolayda topluma kazandırmak zor olanı..

Sikayetci falan olmayin. Babasina annesine soyleyin; onlar cirkinlesecektir ama onemli degil. Genelde aileler disariya karsi bir olur ama icerde o cocugun cezalandirmasini da yaparlar. Buyutmeyin olayi yani.

gece mi girmis gündüz mü? gece girdiyse bi defa sikayetci oldun mu geri dönüşü olmaz sonradan sikayeti geri alamazsin. yarin bi gun barisip keske sikayetci olmasaydim diyebilirsin. bisey aldiysa 5yil hirsizlik 1bucuk yil konut dokunulmazligini ihlal. 15-18 yas arasındaysa bu cezanin ucte ikisini alir. iyi halden 6ta1 indirilir 3bucuk yil felan ceza alabilir. bence kendi aranizda halledin

aldığı şey bizim arabanın anahtarı. sonuçta anahtar değil ama arabanın kendisinin maddi değeri var. neyse iki tokat atacam bir ara ama hangi ara bilmiyorum

muhtemelen bir tur atarım, çalıştırır gezer bırakırım gibi bir plana gitmiş kafası ama yapamamış olsa gerek.

oturup uzun uzun konuşun, şikayetçi olursanız ne olacağını izah edin. bir de şart koşun, psikiyatriye gideceğine dair söz alın, hatta randevularını falan siz organize edin ve en az 3 kez psikiyatri doktoru ile görüşsün, bundan basit bir şekilde sıyrıldığını düşünürse benzerlerini yapmaya yeltenebilir. cezaevi de ıslah için işliyor, fakat bu şekilde işleyemediği için kapatma yoluna başvuruyor. bu görüşmelerin teminatını gerekirse ailesinden alın ve kesinlikle ve kesinlikle tedavi olsun.

ne oldu bu olay?

bir şekilde aile içinde çözüldü diyeyim detayı bana kalsın.

dandik olmaz, internet hızına göre yayın kaliteleri var, eğer bağlantıda sorun yoksa sorun yaşamazsın. 1 dakika geriden geliyor bu arada, bildirim, twitter gibi şeyleri kapatarak izlerseniz daha iyi olur.

bu arada fazla digiplayi olup kullanmayacak var ise yeşillendirsin, şirkette izleyelim :D

kampüse girebilirsen kütüphaneye de girersin kolayca. kampüse girerken nüfus cüzdanı falan isteyebiirler ögrenci olmadıgından

girişte kimlik soruyorlar. kimliksiz girebilirsen kütüphaneyi kullanabilirsin heralde. en kötü ihtimal kimlik falan bırakıp ziyaretçi kartı alıver.

eğer dışarıdan üyelik imkanı yoksa, dışarıdan gelip ders çalışmaya izin verilmiyorsa varsa kütüphane müdürüyle, yoksa yöneticisiyle ya da ilgili rektör yardımcısıyla görüşüp rica edersen, sana özel kütüphane üyeliği ya da buna dair bir belge verirler ve rahatça girer çıkarsın. önerim böyle bir yol izlemen. diğer türlü her seferinde farklı bir güvenlik görevlisine kırk kez aynı hikayeni anlatman sıkıcı olabilir.

atilla dorsay

mehmet acar iyi bir elestirmendir.

sevin okyay
ali hakan
alin tasciyan

omur gedik :/

en ünlüsü atilla dorsay ama en iyisi olmadığı kesin.

kurtuluş kayalı, umut tümay arslan, zahit atam.

burcak evren, ugur vardan, burak goral

kutlukhan kutlu

fatih özgüven!

-Saat 6.30 gibi Taksim'den Aksaray Metro'ya gidin, en geç 7.30'da stad çevresinde olursunuz. Kabataş'tan daha zor olur. Taksim'den Aksaray Metro'ya giden otobüsler, sarı dolmuşlar var. 10-15 dk sürüyor.

-Dönüşte yine aynı metro Esenler Otogar'a gidiyor zaten. 11:45'te çıksanız, o kalabalıkta ancak 00:15 metrosuna binersiniz. O yüzden acele ederseniz en erken 01:00, garantiye almak için 01:30 otobüsü olsun.

eksisozluk.com
şurada olmayacak demiş ama neye göre bilmiyorum.

passolig tff organizasyonlarında geçerli. yani süperlig, 1. lig, kupa vs. hazırlık maçları, avrupa maçları geçerli değil.

Gerekli değil

Parası çok olup yırtabileni gördüm. Kanserin tipine ve hangi merkezde takip edileceğine çok bağlı.

diğer akciğere yayılım yoksa, lenf tutulumu ve başka organ tutulumu yoksa gayet uzun yaşar.

başka bir organa sıçrama görünmedi. yarın beyin tomografisi çekilecekmiş sadece ek olarak, oraya galiba daha sinsice yerleşiyormuş ne bilim.

tek akciğerde bu arada. diğeri temiz.

ciğerin ilgili bölgesi alındı. kemoterapi ve ilaçlı tedaviye başlandı. geçen zaman içinde ciğer kendini yenilemiş ve gayet sağlıklı bir şekilde yaşamını sürdürüyor. eskiye göre bize yansıttığı tek fark merdiven çıkarken nefes nefese kalması ve çabuk yorulması... 5-6 sene geçti sanıyorum...

bu işlerin paraya bağlı olmadığını da söyleyeyim. cebimizden ekstra hiç bir ücret çıkmadı ve sigorta ile halledildi. üniversite hastaneleri gayet başarılı bu konularda. eğer bilgi isterseniz tedavi gördüğümüz hastaneyi, doktoru falan özelden bildiririm.

akciğer duvarına yapışık

kanserin küçük hücreli olup olmadığı yerin belli olacak

valla ne söylesek o kadar boş ki hiç belli olmaz.

beyinde metastaz yoksa bu iyi bir şey.
tek akciğerde varsa bu daha iyi.
lenf bezlerinde de görünmüyorsa daha da iyi.

yani küçük hücreli dışı da çıkarsa galiba olabilecek en iyi olasılıklar bir araya gelmiş gibi kanser olması dışında.

eğer şartlar bu ise ameliyat olabilir ve tamamen iyileşebilir bile. ama tekrar nüks etme olasılığı her zaman var. sürekli takipte olacaktır.

umarım kurtulur, geçmiş olsun.

belli olmuyor aslında, başka organ derken mesela özellikle ciğerin üst kısmında ise ve bronşlara yakınsa nefes alıp vermekte ciddi zorluk yaşanır. bronşlara yayılmaya devam ederse öksürükler başlar, öksürüklerden sonra kanamalar olabilir. daha sonra da nefes almak oldukça zor hale gelir... en riskli durumlardan biri bu bence.

www.cancer.org

Non-small cell lung cancer Stage IB kabul edersek:

Stage IB

T2a, N0, M0: The cancer has 1 or more of the following features:

The main tumor is larger than 3 cm across but not larger than 5 cm.
The tumor has grown into a main bronchus, but is not within 2 cm of the carina (and it is not larger than 5 cm).
The tumor has grown into the visceral pleura (the membranes surrounding the lungs) and is not larger than 5 cm.
The tumor is partially clogging the airways (and is not larger than 5 cm).
The cancer has not spread to lymph nodes or distant sites.

www.cancer.org

Hastaların %45'i 5 seneden uzun yaşıyor.

Small cell Stage IB olduğunu varsayarsak:

Stage IB

T2a, N0, M0: The cancer has 1 or more of the following features:

The main tumor is between larger than 3 cm across but not larger than 5 cm.
The tumor has grown into a main bronchus, but is not within 2 cm of the carina (and it is not larger than 5 cm).
The tumor has grown into the visceral pleura (the membranes surrounding the lungs) and is not larger than 5 cm.
The tumor is partially clogging the airways (and is not larger than 5 cm).
The cancer has not spread to lymph nodes or distant sites.

www.cancer.org

Hastaların %31'i 5 sene yaşıyor.

yapabildiğin kadar yap

her bölümden minimum 1 işaretleme yap. yoksa belirli puanlar hesaplanmaz, belki ilerde lazım olur.

Bulusacaginiz semt onemli. Taninmadiginiz bir yerde bulusun, calisin. Matematik dersi almayi dusunurse de direkt bana pasla :)

ya cücük kadar izmir. karşıyaka ya da alsancak olur en fazla. işten çıkıp gideceğim için de alsancak olur muhtemelen.

çok mu sıkıntı olur ya?

İzmir i bilemiyorum ya, istanbul icin konusmustum. Ama bence bi bulusun, bikac ders yapin, bir tuhaflik hissetmezsen insanlarin bakisi rahatsiz verecek boyutta olmazsa devam edersiniz.

@trumanshow, olur da hatırlarsan çok güzel olur. ben o sahil sırasındaki cafeleri düşünmüştüm aslında. ne bileyim bisquitte var, hatta kahve diyarı falan. çok mu abes kaçar oralarda? bi köşeye oturup ders çalışacağız sonuçta.

şöyle bi şey buldum; işe yarayabilir... cafenin adını hatırlamayan arkadaş da burdan bulabilir belki:

www.turkeygay.net

---

şu linkte de fiesta cafe adı çıktı
www.gayscout.com

Fiesta Cafe (Cafés)
1448 Sok No:14
Izmir, Alsancak, Turkey

yahu ama aklıma şimdi bir de şu takıldı. gay ve transseksüel aynı şey olarak mı kabul ediliyor? allahım çok cahilim. bana direkt "ben travestiyim" dedi telefonda. iş için ingilize dediği de, kulüpte tanıştığı adamları davet etmek onlarla sohbet muhabbet falan için.

ekleme: hatta "seni daha görmedim ama kesin senden güzelimdir, çok bakımlıyım ben" de dedi :D

Transeksüeller cinsel kimliklerini gizlemeleri en zor kısımdan olduğundan çok kez dışlanmış insanlardır genellikle. Bu yüzden cinsel kimliği ve kim ne der düşüncesi sizi rahatsız edecekse hiç görüşmeden yok deyin. Feleğin çemberinden geçtikleri için her ne kadar dışarıya sert görünseler de genelde anlayışlılardır. Sadece sizin samimiyetinize inansınlar. Lgbt derneklerinin buluşmalarında vs. bulundum çok kez ve gördüklerim bildiklerim bunlar.

gay-friendly mekan, benim için "gaylerin (de) girebileceği mekan"dan ziyade, "insanların birbirine öncelikle "insan" olarak baktığı mekan".

yani cinsel ayrımlara çok takılmayın. rahatça oturup dersinizi çalışabilirsiniz bu paylaştığım tarz yerlerde :)

tabii bu mekanlar, gayler buraya yumruk havaya demiyor. düzgün, cici insanlar muhtemelen. gidenler hoşnut kalmışlar vs.

o yüzden bilen izmirli arkadaşlar varsa, linkteki yerlere bakıp "evet burası cidden düzgündür" derse, en güzeli olur.

ya bu arkadaş beni şimdi yine aradı. sen kız mısın kadın mısın, çok ilişkiye girdin mi gibi sorular sordu baya 20 dakika konuştu, müşterileriyle olan-olamayan muhabbetini anlattı. bi tuhaf hissettim, daha önce hiç konuşmadım tanışmadım böyle kişilerle. bir de bir arkadaşı daha varmış ders almak isteyen. aynı anda olur mu dedi, korktum açıkçası. yok dedim iki kişi aynı anda verimli olmaz. bir şey yapmazlar dimi bana? ilk başta hiç böyle düşünmüyordum da salak patronumun kuruntusu beni de kuşkuya düşürdü.

diyelim ki daha ilk dersten ben vazgeçmek istedim. bana takarlarsa, peşime düşerlerse diye korkuyorum şimdi. rahatlatın beni nolur. böyle düşünmek istemiyorum.

ya ilk buluşma için sözleştik bile. hoş olmaz şimdi vazgeçmem. ayrıca öğrenmek istediği ingilizce de sadece diyalog üzerine. diyaloglar da malum konuda. ama teklif ettiği para normalde alacağımın iki katı. 3-5 ders verip sonra bıraksam aslında :D hem ciddi ciddi ülkeyi terk etme planlarım da var zaten.

izmirde pek kimse karışmaz bence..
en kötü alsancakta bornova sokağı taraflarında bi yerde ders verseydin.

öncelikle insanların ne düşüneceğine çok takıp da sonradan ders vermeyi bırakırsan o yargılayanlardan çok daha kötü bir insan olursun. anladığım kadarıyla erkek değilsin o yüzden bir travestiyle görünmek çok fazla dedikoduya yol açamaz, en fazla "öğrencim, ayrıca çok eğlenceli" falan der sıyrılırsın. ayrıca alsancak'ta herkes travesti görmeye alışkın olduğu için korkacak bir durum yok.

medeni bir şekilde konuşunca gayet anlayışlı, normal insanlardır çoğu. öyle çok takar, yakanı bırakmaz falan bir psikiyatrik hastalıktan falan bahseder gibi olmuş, patronun biraz önyargılıymış.

olaylar diğer bir ilana sıçramış ama şu soruyu yanıtlayayım istedim:
"yahu ama aklıma şimdi bir de şu takıldı. gay ve transseksüel aynı şey olarak mı kabul ediliyor? allahım çok cahilim. bana direkt "ben travestiyim" dedi telefonda.

geylik, eşcinsellik bir cinsel yönelimdir. cinsel ve duygusal anlamda hemcinslerine yönelen kişiler için kullanılır.
erkek ve kadın cinsiyetlerinin katı tek bir (toplumsal, duygusal vb) formları varmış gibi konuşmak gerekirse: geyler, biyolojik cinsiyetleri ile barışık olurlar genelde. kadınlardan hoşlanan bir kadın, kendini erkek gibi hissediyor demek değildir.

cinsel yönelimle hiç ilgisi olmayan cinsiyet kimliği konusu da şöyle bildiğim kadarıyla:
transseksüel, biyolojik cinsiyeti ile hissettiği cinsiyet uyuşmayan, cinsiyet geçişi sürecinde (veya süreci gerçekleştirmiş ya da sürecin bir yerinde durmuş) kişiler için kullanılıyor. yani cinsiyet düzeltme ameliyatı olmuş da olabilir ya da sürecin herhangi bir yerinde de olabilir. pek çok trans erkek (yani biyolojik olarak kadın doğup kendini erkek hissedenler) cinsiyet düzeltme ameliyatı olmuyor bazı sakıncalardan dolayı... aslında genel olarak kişi kabul ettiği cinsiyette kabul edilmelidir, derler. kime ne yani..

travesti, karşı cinsin görünümünde bulunan insanlar için kullanılır. net bilmiyorum ama bu sadece bir davranış biçimi gibi sanki. yani kadın gibi hisseden ve o yüzden kadın giysileri giyen kişiye zaten transkadın derdik...

ne kadar saçma muhabbetler dönmüş böyle, ne münasebet canım. gay cafeye gidip ders çalışmak öyle mi? ne kadar saçma. neden soyutlanmak zorunda kalıyorsunuz? bence herhangi bir üniversitenin uygun olan kütüphanesinde, uygun olan ikili çalışma alanlarından birini tercih edin işte. soyutlanmak gibi saçma bir zırva olamaz. bir de "izmir canım işte" diyorsunuz. bunun izmiri, istanbulu yok arkadaş. gidersin, istediğin yerde dersini yaparsın. kimse de bir şey diyemez.

e rahat gelis yolu, cevizlibaga kadar metrobus. ordan taksim dolmuslari. kadirhas universitesinde inicem de onunde indirirler.

taksime giden otobüslerden birine bin, unkapanı imc çarşısında in, yolun karşısına geç, kime sorarsan tarif eder.

eczacılık taraflarına bakın derim.

konya-ankara arasındaki hızlı trenin ilk zamanlarında(yaklaşık iki sene önce) alkol satılıyordu. ama artık satmıyorlar..

yamulmuyorsam konya'ya özgü bir yasaktı o sanırım hızlı trenlerde hala var. sebep ise konyalıların daha bir müslüman olmasından dolayı içinde alkol olan bir trende bile yolculuk yapmalarının günah sayılması.

www.memleket.com.tr
sozcu.com.tr

edit:

(bkz: trenlerde içki satışının yasaklanması)

uçakta dış hatlarda bile yasaklanıyor trende var mı diyorsunuz.. tekel bayilerine akıllı ol diye zarf yolluyorlar artık.
ayrıca konya'yla tabii ki ilgisi yok..

ankara-eskişehir hızlı trende, viskiler havada uçuşuyordu :)

eskisehir- ankara hizli treninde yanimda getirdigim cep votkasini cikartip plastik bardaga koyup ictim daha gecen hafta gorevlilerin gozu onunde. giklarini cikartamadilar. musterih olunuz.

evel gün gardaydım, esk-ank trenine yüklüyorlardı biraları

anarşizm diye büyük kalın bir kitap vardı.

edit: aradım buldum. sphotos-a.xx.fbcdn.net

şu kitap çok iyidir. geçen vapurda bile okuyan gördüm :)

www.idefix.com

www.kitapyurdu.com

bakunin diye bi abi vardı sanki

www.kitapyurdu.com

Latin Amerika'da kısmi sol dalga örnek olabilir belki. ABD arka bahçesi karıştı, Chavez iktidar oldu ve düşürmek için ABD çok uğraştı olmadı.

israil-filistin savaşı..gerçi bayadır devam ediyor..
obama'nın başkan seçilmesi

ukrayna-turuncu devrim

suriye de verilen anti emperyalist direniş.

turkiyeyi neden atliyorz?

türkiye'de yukarıdaki gibi örnekler benim aklıma hiç gelmedi.

nasıl türkiye'deki örnekler gelmez? daha ne olsun? 600 yıllık bir gelenek çözülüyor, siyasal alanda askerin varlığı siliniyor. yukarıdakilerden bir farkı yok.

bunun bölgesel ya da küresel yansıması sizce nedir?

düzenli orduya sahip bir ülkede eski genelkurmay başkanları *terör örgütü yöneticisi olmakla suçlanarak hapse atılıyor, daha pek çok asker, sivil, gazeteci, siyasetçi, sporcu "suçlarını bilmeden" sussunlar diye hapiste tutuluyor. yayın organları tehdit ediliyor. veya rüşvet alarak planlı/istenen şekilde yayın yapıyor.

Bölgesel yansıması en basitinden; kasıtlı olarak ayrıştırılmak istenen etnik veya ideolojik gruplara özerklik verme adımları/nispeten ayrı bir politika izlemelerini sağlama çabaları ve dolayısıyla bu bölgelerdeki gerek ekonomik çıkarlar (bölgenin yeraltı rezervlerinden yararlanmak), gerek siyasi çıkarlar (orta doğuya sınır; diğer orta doğu ülkeleriyle olana siyasi ilişkileri rahat idare ettirilmek istenmesi) küresel yansımaları olarak nitelendirilebilir.

Ayrıca ideolojik grupların anlamsız (neden son 10 yıldır? neden bu şekilde?) ve hunharca (kimi zaman hiç bir mantık çerçevesine sığmamasına rağmen sorgulanmaması) yükselişi daha doğrusu buna izin* verilmesi asla bölgesel menfaatler için değil zaten küresel çıkarlar içindir. Olanaksız , eğitimsiz kitlelerin hem daha kolay her şeye tamah edecek olması. (etmek zorunda kalması) Hem de izole bir hayat yaşadıklarından (etrafında ne oluyor bitiyor sorgulamama, sorgulamaya çalışsa da anlamama, anlayacak olsa da kabullenememe vs.) daha kolay ikna olmaları.

*Henüz 100 yıl önce devrim(ler) yaşanmış bir coğrafyada yaşıyoruz.Sebeplerini göstererek, anlatarak, neden ihtiyaç duyulduğunu açıklayarak. Fakat her devrim kısa sürede/aniden ve bağıra bağıra gerçekleşmeyebilir.

öncelikle şunu belirteyim, "küresel yansıma" diye bir şey olamaz. yani buradan bir ayna tutup, fransa'da tutulduğu gibi görünmesini beklemek ne kadar imkansızsa, bu tür siyasal dönüşümlerin de aynısının olduğu gibi görünmesi imkansızdır. askeri vesayetin çözülüyor olması, son dönemde tartışılan "asker moral düşüklüğü" meselesi, türkiye'nin nato'nun en büyük ikinci ordusu olması durumlarıyla alakalı. nato'nun nasıl bir örgüt olduğunu, nasıl güdümlendiğini ve kimler tarafından, hangi amaçlar için araçlaştırıldığını yazmaya gerek yok. bölgesel, konjonkturel ve küresel kavramlarını kullanan, ilgilenen birileri illaki biliyordur. tıpkı @jimjim 'in bilip de bilmemezlikten geldiği bir durum söz konusuysa aksi geçerli olabilir. sorarsa da anlatırım. keza ben @jimjim 'in meseleyi etnik ve ideolojik gruplara bağlamasını bölünme paranoyasına ve güncel siyasal paradigmaya (40 yıldır, veyahut 130 yıldır geçerli olan) borçlu olduğunu düşünüyorum. devlet aygıtı gözü önünde onca gerçekler varken, göz göre göre "etnik ve ideolojik bölünme" çabasında olanlara fırsat verir miydi sanıyorsunuz? tam tersinden okuyalım: madem askeri vesayetin çözülmesini emperyal odaklara bağlıyoruz, o zaman nerede kaldı birlik-bütünlük? böyle bir bağımlılık ilişkisi mevcutsa, hangi petrol rezervlerimizden, hangi piyasa ekonomimizden, hangi bölgesel gücümüzden bahsedebiliriz? o zaman bunun adı açıkça sömürgeleşme olur. bu coğrafyada etnik ve ideolojik meseleler 500 yılı aşkın süredir var. var olmaya da devam ediyor. ideolojik gruplar da on yıldır değil, 500 yılı aşkın süredir varlar. bugün türkiye cumhuriyeti adında bir ulus devlet varsa, onun oluşumunu da ideolojik grup olan jön türkler sağladı. yani iş o kadar geriye gider ki, ne söylediğimizi unutur, farklı bir tartışmaya gireriz. ve son olarak 27 mayıs'ın neden ve nasıl olduğunu, 12 mart'ın neden ve nasıl olduğunu, 12 eylül'ü, 24 ocak kararlarını, 28 şubat'ı okumadan, sorgulamadan bu meseleyi de pek anlamlı tartışamayız diye düşünüyorum.

dimitrakopulos'un söylediklerine bilhassa natoyla ilgili kısmına katılıyorum. biraz yüzeysel açıkladığım ve hangi olaylar* sorusuna kısaca (ki saymakla bitmez) cevap verdiğim için cevap yanlış yönlendirmiş olabilir.

öncelikle paranoyadan ziyade gördüğüm bir şeyi söylemekteyim.(ayrıca ayrışmanın iyi veya kötü olacağına dair bir yorum yapmadığımı da belirteyim; dolayısıyla kötü olacak diye korkuyorum haliyle paranoya yapıyorum denmemeli) etnik(başt agayri Müslim azınlıklar ve Kürtler)ve ideolojik (radikal din ve radikal sağ) gruplardan kastettiğim şey tek bir topluluğa ithaf edilmesin isterim. Kaldı ki etnik grupların varlığından veya onları kendi çıkarları doğrultusunda hareket etmek istemesinden değil; böyle yapmak isterken emperyal güçlerin tuzağına düşmesinden bahsediyorum.
Ve evet başından beri içten içe sömürgeleştirilmeye çalışılan (veya kısmen sömürgeleşen) topraklarda yaşıyoruz. Son 10 yılda gerçekleşenler ise bunun artık açıkça söylenebilmesi, bu konuda bir endişe kaygı güdülmemesi ve aleni şekilde hız kazanmasıdır.

bana kalırsa occupy wall street hareketi bile başlı başına bir olaydır, zira sistemli borçlandırma ile kişisel hakların istismarını gözler önüne sererek süper dolaylı yollardan da olsa avrupa'daki ekonomik krizi tırmandırmıştır..

ayrıca iyice umudumu kestiğim sözlükte ciddi konularda da konuşabilen, sağduyulu ve bilgili insanlar olduğunu gördüm şu duyuru sayesinde ya, gezi parkı'nda başıma kapsül isabet etse ve ölsem dahi içim rahat giderim..

vay be, benim de 471 lira borcum çıktı. ben de öğrenciyim. ne yapabiliriz acaba buna karşı?

gidip sgk müdürlüğüne düzelttircekseniz.

hastaneye gittiğimde sosyal güvencem olmadığı gerekçesiyle 44 lira ödedim.

anneme 600 lira civarında borç kesmişler. ben, hastaneye göre sosyal güvencem olmadığı halde, sorgulama yaptığımda "kişi kaydı bulunamadı" şeklinde bir uyarı alıyorum.

son duyurularıma bakarsanız, yaşadığımız rezaleti göreceksiniz. bizim durumumuzda bir sürü insan var. saf anam, uzun uzun mail yazıp gönderdi ama bunu kimsenin okuyacağını zannetmiyorum.

bence eylem yapmamız gerekiyor ama şu durumu bilen adam sayısı bile bir elin parmaklarını geçmez.

@dokunmakalbime: geçmiş borçları sildirmek çok zor, öğrencilere falan kolaylık sağlanıyor galiba. annem çatır çatır ödeyecek mesela o parayı. kadının sgk'ya, kaymakamlığa gitmekten ciğeri soldu ama ödemek zorunda işte.

vatandaşını kafasına göre borçlandıran gerzek bir devlet yapılanması var burada. maalesef sgk müdürlüğünün düzeltebileceği bir sorun değil

kişi kaydı bulunamıyor diyor bende. neden ki? gerçi öğrenci değilim ben çalışıyorum. muhtemelen ondan.

ödememek olmuyor diye biliyorum. tabii sgk lara da gidebilirsiniz.

Ödenmemiş borcunuz bulunmamaktadır.

raadım.

benim 1545 lira çıktı.

keşke 500 lira falan olsa benimkide, www.eksiduyuru.com

e şimdi, ben hem part-time çalışanım ama hem de öğrenciyim ve babamdan gelen bir bağkur emeklisi sigortam var. ama o soktuğum şeyine de 6 ayda bir öğrenci belgesi vermem gerekiyormuş ki aktifleşsin durmadan.

bende de 550 lira falan bir borç çıktı. nedir lan bu? soktuğum ödemelerini yapmaktan götü toplayamayacak mıyız lan?

neyse, benim ne yapmam gerek? part-time olduğum için herhalde gelir testi yaptırıp bu borcu azaltıp ödemem gerekiyor da bağkur olayından dolayı bir değişik durum var mı?

çalışan olduğum halde bana da 1.568 lira çıkarmışlar. koşa koşa gittim sgk müdürlüğüne, o tarihlerde çalıştığımı belgeleyince iptal ettiler. aslında ikisinin kaydı da kendilerine.

1923 TL ile rekor bende sanırım. Zıçtık.

alın öğrenci belgenizi sgk nın yolunu tutun abi yarın.

şuraları inceleyebilirsin;

www.veganyasam.blogspot.com
www.veganlezzetler.blogspot.com
yabanil.net
hayvanozgurluguhareketi.com

gerçi kitap demişsin, belki akademik kaynak meselesidir. ama yine de bu linklerden bulunabilir, ben inceleyemedim.

www.eksisozluk.com

eylül bursları genelde ekim bursları ile birlikte yatar.

www.bilkent.edu.tr

Daha erken yataydı iyiydi, kitap paralarından anamız ağladı :D

beşiktaş'tan fsm köprüsüne kadar. valla mümkün olduğunda sahil şeridinden git. yoksa sıkılırsın. arada bira filan al tekelden.

ben tophane-sariyer yapmistim bi keresinde
bi kere de sirtimda 15 kg yukle barselona da 6 saat yurudum saat(01-07 arasiydi cok degisik bir tecrube oldu)

saat olarak bilemiecem içerenköy caddebostan - caddebostan içerenköy arası yürümüşlüğüm var birden çok sefer.. kulakta mp3 elde köpek..

25-30 km yürüdüm,

birkaç sene evvel sirkeci'den bakırköy'e yürümüştüm. pek zorlayıcı birşey değil. seninki bir parça daha uzun.

yükün varsa sıkıntı olur sadece, aşırı sıcaklarda 20-25 kilo çantayla geçen sene antalya'da 7 saat, izmir'de 6-7 saat. yürümüştüm, ufak aralarla 17-18 saat kadar yürüdüm aynı lanet çantayla bazı şehirlerde. işte sırtta yükle 35 derecede zorlanılabiliyor.


günlük sağa sola yürümek dışında senelerdir spor namına bişey yaptığım yok ama çocukluktan beri çok yürürüm ben. 9 yaşımda fatih çarşamba'dan alisamiyen'e yürümüştüm, yaşa vurursak rekorum bu evet.

Otostop sonucu bizi arabasina alan adamin baska bi tarafiyla dinlemesi yuzunden 3 arkadas Urla-Cesme arasi 40 km yolu 7-8 saatte yurumustuk. Sureden emin degilim, zaman tuttuysak da hatirlamiyorum, havanin aydinlanmasindan yola cikarak bir tahmin.

Edit: Yuksuz ve hatirladigim kadariyla ilkbahar aylarinda.

8 saatte 30 kmlik dağda indim çıktım
fethiye - likya yolu

Besiktas, sariyer yurudum. 6-7 yıl oldu. Ne bok yedim ben demistim, ertesi gun fenaydı. Yapma bence.

çengelköy'den kanlıca'ya sahilden yürümüştük. ama onun öncesi yürüyüşte vardı. en uzun değil belki ama güzeldi..

haftaiçi her gün beyazıt beşiktaş yürüyorum sahilden
pazar beşiktaş bebek koşup dönüyorum sahliden
:)
üni zamanı bahçeli yedinci caddeden kurtuluşas yürümüşlüğüm var bi' kaç kez.

topkapıdan taksime yürümüştü, 1 mayıs 2007'de. günlük 30 km den fazla yürümenin sorunlara yol açabileceğini de duyduğumu belirteyim.

uzun yürüyüş için yanlış mevsim. ayrıca ilk zaman için 5 saati aşarsan ertesi gün ağrı oluyor

yemişler seni dostum. öyle bir şey olamaz. imkansız. driverı kaldırıp yeniden kurmayı dene, baktın olmuyor sistem dosyalarında çakışma olma ihtimaline karşı bir format at, ilk ekran kartı sürücüsünü tanıt. bir de hangi işletim sistemi varsa ona göre nvidia sitesinden güncel bir driver indir.

herşeyi denedim. her türlü driver'ı indirdim yükledim olmadı olmuyo. çöpe attım atıcam bilgisayarı.

ı-ıh yok öyle bişey.yine de çok kıllandıysan win orjinal yapma tarzı şeylerin aratıldığını duydum googleda.

Yemişler. Uğraşırsanız yaparsınız,ugrasamam derseniz format da olayı çözer

uzaklaştırılsalar güvenlik görevlisi olacaklar, yine karşımıza çıkacaklar.

www.youtube.com

hiç ama hiç bir şey olmaz bunlara

açığa alındı 5 polis

bu polislerin isimlerini ve görev yaptıkları yeri ciddi ciddi açıklayacaksın halka. onlara en büyük ceza o olur. etik midir, insani midir diye düşünmeyeceksin. bu polislerin nasıl yaptıkları insani değilse ver abicim isimlerini, yerini dayak nasıl atılırmış göstersinler.

o olayin icinde baska isler var hemen onyargiyla saldirmayalim adam askermis restlesmisler alirsin alamam yol verdi kestim kavgasi ayrica dam ters yoldan gelmis polis durup dururken durdurmamis dikkat edin aslinda dovulen adam ters yola girip baskasinin hayatini tehlikeye sokuyor ama polisler gaza gelip saldirinca suclu oldular islem yapmalari gerekti

@iplikci abicim önyargı yok, görüntüler ortada. işlem böyle yapılıyorsa ben de bir bok bilmiyorum afedersin. ne kadar haksız olursa, kim olursa olsun. bu yapılan nedir birader allahını seversen? yapma etme gözünü seveyim. polisleri savunma şimdi burada.

@iplikci

bence canlı yayında hepsinin sülalesine tek tek küfretse. hatta bu da yetmese içlerinden 2 sini de öldürse..diğerlerinin de tüm sülalesine tecavüz etse ve tüm bu olanlar tüm dünyada "tıklanma rekorları" kırsa bu yapılanı doğru kılmaz. polisin görevi bu değil. polisin görevi yere düşen adama bu kadar vurmak değil.

iplikcinin yoruma katılıyorum. adam hatta israil ajanıymış, mossad ve cia ortak çalışması ile türkiye'de faaliyet yürütüyormuş. fbi tarafından da ciddi bir finansal destek sağlanıyormuş. ayrıca adam pkklıymış, komünist, ateist ve satanist olduğu da gelen duyumlar arasında. son olarak arkadaşlar uyanık olalım masonlar ülkeyi bu hale getirdi. türkiyedeki bor madenleri var ya bor madenleri hep bunları almak için yapıyorlar. döven polislerin bir suçu yok.

kurallara uymazsan sonun böyle olur, "medeniyyet" dediğin böle olur demek istiyor herhalde sayın iplikçi

bizim konuştuğumuz insanın suçunun ne olduğu veya gerçekten suçlu mu olduğu değil. Çünkü saldıran polise karşı kendini savunmak için vuran insanlara bile görev başındaki memura darp den cezaları veriliyor. Konuşulan ayıplanan durum ise sözde saygın bi kurumun uniformasını giyip görevi başında insanlara işkence etmesi, üstüne üstlük bunu kimsenin garipsememesi. televizyon kanallarının olağan bir durummuş gibi haberlede vermesi, yerin yerinden oynamaması, insanların sokağa çıkıp dengeyi sağlamaması.

muğla-marmaris yolu üzerinde akyaka'da güzel bir kamp alanı var. akyaka'yı görmediyseniz kesinlikle görmelisiniz. sanırım gökova park yada yücelen hotel işletiyor kamp alanını. ayrıca marmariste safari etkinliği vardı, yıllar önce gitmiştik ama firma ismini v.s. hatırlamıyorum, eğlenceli oluyordu.

evet, beşiktaş tribünlerinde (kapalı tribün dahil) numaralı oturma sistemi yoktur. var gibi gözükür ama yoktur. sadece numaralıda numaralı oturuluyor. diğer tribünlerde isteyen istediği yere oturur.

evet, öyle bir şey var.
hem de amerika'dan türkiye'ye kadar her yerde :)
o gün tek beyazlı gelin oluyor.

var öyle bi şey.

var tabii ki. yok bir de gelinlikle gidin.

valla bnim dugunumde birisi beyaz elbise giyse bayaa sinir olurdum, kesinlikle var ole bisey.

yok öyle bir şey, latin amerika da düğünlerde erkekler hep beyaz giyinir.

var

evet var.
hatta bu kuralı düşünemeyen insanlar için bazen davetiyelerde kadın ve erkekler için renk kodları oluyor. (mesela kadınlar kırmızı, erkekler siyah)

anlaşıldıı :) beyazz yasssaah hemşerim yassahh. tememm temem giymiorum

eşimle düğünümüzde abimin eşi giymişti. tüm akrabalardan ayar üstüne ayar yemişti. pek hoş karşılanmıyor.

beyaz zaten zor renk yahu, düğünün sonuna gri çıkar o elbise :)
bunca yıllık ömrümde düğünde beyaz giyilmez diye bir şey duymadım şahsen ama yukarıdaki sebepten ötürü tercih edemiyorum zaten.

ohaa, ne kiskancmis bu kadinlar.

ne bu beyaza düşmanlık, erkeklerde beyaz gömlek giyemiyor mu yoksa?

abiye elbiseler zaten gelinlik niyetine giyelebilecek denli şatafatlı bir de bunun beyazını düşünün.. cık ayıp.

bunun aslı hem beyaz hem siyah giyilmemesi diye duymuştum, beyaz o gün gelinin rengi olduğu için, siyah da cenaze rengi olduğu için. Hatta bir amerikan filminde işlenmişti, düğünü istemeyen kaynana huzursuzluk yaratmak için beyaz giyip geliyordu.
ama kişisel fikrimce beyaz giyilmemesi mantıklı, yani ben de istemezdim beyaz giyen olsun.

giyilmezmiş.

ben kişisel batıl inançlarıma dayanarak siyah ve beyazdan kaçınıyorum, giyeceksem de başka renklerle birlikte giyiyorum. batıl inanç derken kötü bişiler olur, evlerden ırak gibi bir tarzım yok, sadece hoş olmaz gibi geliyor nedense. mesela buna rağmen bir nişana siyah-beyaz bi elbise giydim. çiçek desenli bişi. düğüne de giyebilirim. ya da kıyafetin tarzına, giyen insana göre mesela siyah bir döpiyes giyilebilir, veya hep görüyorum olgun hanımlar doğal olarak siyah tercih ediyor, öyle kasvetli de olmuyor pek. veya genç kızlar nedime modunda beyaz elbiseler giyebilir vs vs değişir yani son tahlilde.

evet var, arkadaşım abisi evlenirken, gelini pek sevmediği için, görür o bembeyaz bir elbise giyicem inadına demiş ve uzun beyaz bir elbise giymişti düğünde. gelin de ona uyuz olmuştu öyle elektrikli bakışmışlardı bütün gece.

beyaz giyerseniz, dugundeki kadinlarin yarisindan cogu sizi cekistirecektir.

giymeyin

fm genie scout

en güzeli kendin bulman arkadaşım. bu bulunanları oynatmak kadar oyunun mantığına aykırı birşey yok..

(bkz: fm 2011'deki genç yetenekler)

abdi ipekçi dediğin spor salonu ise, en kolay-rahat diyorsan ;

kabataştan tramvaya bin, topkapı durağında in, zeytinburnu yönüne giden minibüsleri sor, abdi ipekçiye gideceğini söyle. yaklaşık 55 - 60 dk sürecektir.

Abdi ipekçi spor salonu değil caddesi ise yürüyerek bile gidebilirsin. (tabi beşiktaş ilçe sınırlarının en kuzeyinde değilsen)

kitap okuyan adam olsaydı kolay soruydu the reader. ama bunu bilmiyom.

yok değil üstad. saolasın ama

black dicem orada kiz kor.

edit: imdb'de de cesitli sekillerde aradim ama veri cok az oldugundan sonuc bulmak zor oluyor.

kelebek ve dalgıç ta adam kör değil felçli..

the reader'da da kadın kör değil

cennetin rengi olabilir mi?

bendir. tefin kenarında ziller olur

nokia e72 felan gider arkadaşta var memnun.her türlü uygulama felan çalıştırıyo.

(bkz: samsung monte) (s5620)

e72 720-750 arası gidiyor. grey değilse tabii cihaz. x3-02 var nokia. o iyidir.

Telefona benzeyen telefon(hani o milyon tuşlu iş telefonlarından olmayan) istersen nokia e52 var ben memnunum.

nokia e52 gayet kullanışlıdır. çok memnunum.

nokia 6700 classic çok iyidir
düz bir telefon gibi ama son derece de klas

general mobile dst business bu telefon eğer işini görecekse, uygunsa bende mevcut, sıfır kutusunda hediye geldi kullanmıyorum.

lg bl40 şu an hepsiburadada çok uygun fiyatta. kaçırma derim. Koş bitmek üzere :)

kapış kapış gidiyor. ve çıktıktan bir kaç saat sonra biter diye düşünüyorum. dernekler aracılığıyla alanlara öncelik oluyor. bir dernek bulabilirsen tanıdık alabilirsin. satışa çıkacağı tarih henüz belli değil ama pazartesi en geç salı çıkar yinede takip edersin.

internetten almayı düşünme, çıkacağı gün açıklanınca biletix gişesinde kuyruğa girer alırsın.

karfur da, real de vardır. yakınsa al ordan sen:)

olmeca etiketli olanı ancak olmeca promosyonları ile bulabilirsin yada olmeca satan özel yerlerde v.s. diğer bardağı ise ikea, carrefour, tansaş yada kipa'da bulabilirsin. bence en güzeli olmeca seti alman.

www.zuccaciyeburada.com

yakın ancak baktım göremedim bu bardaklardan. olmeca bardakları kaç cc alıyor acaba? züccaciye linkini veren arkadaşların likör bardaklarıyla ancak bu şekilde karşılaştırabilirim.

bir önerim olacak, sakın 24 aylık falan sözleşme imzalama 70 liralık modemi 180 liraya getiriyorlar.

kaldığın yerde uydu net varsa kesinlikle öneririm.1024 lük aylık 29 tl + 7 tl kablo tv ücreti.ttnet sınırsızı galiba 49 tl +(bir de evde sabit telefon yoksa sabit telefon parası ya da aylık 15 tl altyapı ücreti ödersiniz

uydunet

kiradan bahsedilmemiş?

şartı da yazayım. evden çıkacak arkadaş verdi depozitoyu. duvarlarına da poster astı. posterleri çıkartırsa boyalar kalkacak. odayı boyatmak zorunda kalacak. boya parası depozitoyla eşit olacak. arkadaş diyor ki ben depozitoyu almıyacam posterleri gelen ister söker ister durur. sökerse depozito ile boyar odayı. şart bu.

675 kişi başı düşen para mı bölü 3 mü? bu arada odadan çıkan arkadaş iyi şekil yapmış.

2000 lira değil kira toplam kira 675. kişi başı 225

navige

siteyler falan uğraşma dns ayarlarını değiştir;

208.67.222.222
208.67.220.220

olarak.

opendns araştır google'dan.

Google dnsleri hem kolay hatırlanıyor hem kolay yazılıyor

8.8.8.8
8.8.4.4

otomatik güncelleştirme açıksa windows formattan sonra güncellemeleri yüklüyor olabilir. bildirim vermiyor yüklerken, kendi kendine kafasına göre indiriyor.

dnsleri değiştirmeyi denemelisin. ağ bağlantılarıma sağ tıkla, özelliklerden TCP / IP Internet Iletisim Kurallarının özelliklerini aç ve DNS kutucuklarına ; 208.67.222.222 alta da 208.67.220.220 yaz, hem bunlar opendns ipleri, youtube da bonus olarak açılmış olur.

yada ethernet kartı sürücülerinle ilgili sorun olabilir, kaldır yeniden kur. internet explorer 8 i güncelle.

son ihtimal de virüs, malware bulaşmış olabilir, google'a combofix yaz, bleepingcomputer linkinden combofix'i indir kur çalıştır masasütünde çalıştırman gerekiyor.